C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2008, 12(2) MODERN VE POSTMODERN DÜŞÜNCELER HEMŞİRELİK FELESEFESİNİ ETKİLEDİ Mİ? Selma KAHRAMAN* ÖZ ABSTRACT İnsanın içinde yaşadığı dünya, yalnız fiziksel bir dünya Do Postmodernity and Modernity Ideas Affect Nursing Philosophy olmayıp, aynı zamanda bir değerler ve anlamlar dünyasıdır. The world in which people live, is not only that a İnsan düşünmeye, sorgulamaya başladığı zaman felsefenin physical world, it is olsa a simultaneous composition of values kapısını da aralamaya başlamıştır. Ortak alanları insan olan and semantics. Once a person starts to think and question, he hemşirelik ve felsefe, insanlık durduğu sürece hep birlikte ve hep insan için var olacaklardır. also opens the doors to philosophy. Nursing and philosophy Hemşirelikte both have common areas and as long as humanity exists they profesyonelleşmenin başta gelen koşulu kuşkusuz bilim ve both will exist. By all means, the foremost requirement to be a felsefeyi anlamak ve mesleğe yansıtmaktır. Bu yüzden, professional in the field of nursery is to understand science hemşirelik mesleğinin gelecekle kucaklaşması için bilimselleşme and philosophy and to be able to reflect them to the sürecinde yer alan postmodern ve modern düşünceleri profession. There, to embrace the field of nursery in the future, it is important to understand postmodern and modern anlaması ve mesleğine uyarlaması önemlidir. views taking place in scientific process and adapt them to the Anahtar Sözcükler: Hemşirelik felsefesi, modernite, nursery profession. postmodernite Key Words: Nursing philosophy, modernity, postmodernity GİRİŞ İnsanın içinde yaşadığı dünya, yalnız fiziksel bir dünya olmayıp, aynı zamanda bir değerler ve anlamlar dünyasıdır. İnsan düşünmeye, sorgulamaya başladığı zaman, felsefenin kapısını da aralamaya başlamıştır. İnsanın var olmasından daha önemli olan şey, onun bu varoluşuna neler kattığı ve varoluşunu hangi anlam ve değerlerle gerçekleştirdiğidir. Felsefe bizlere, bu değerlerin/anlamların bilgisini ve bilincini verir. İnsan felsefeyle bir değerler varlığı olduğunu ya da değerli bir varlık olduğunu fark eder. Felsefe kendini bilme, anlama, başkalarını anlama ve anlatmanın koşullarının bilgisidir. Böyle bir bilgi, bizi biz yaptığı gibi dünyadaki duruşumuzu belirler, daha da önemlisi anlamlı kılar (Demirdöven, 2007; Günay, 2007; Rodopman, 2006). Ortak alanları insan olan hemşirelik ve felsefe, insanlık durduğu sürece hep birlikte ve hep insanlık için var olacaklardır. Hemşirelikte profesyonelleşmenin başta gelen koşulu, bilim ve felsefeyi anlamak ve mesleğe yansıtmaktır. Hemşireliği diğer disiplinlerden ayıran ve hemşireliğin kendine özgü bir disiplin olmasını sağlayan üç önemli öğe vardır. Bunlar; hemşireliğin kavramsal bir çatıya sahip olması, bilgi gelişimine olanak sağlayan kabul edilebilir metodolojik yaklaşımlarının bulunması ve tanımlanabilir bir felsefi düşüncesinin olmasıdır (Atalay ve Tel., 1999; Demirdöven, 2007; Erdemir, 1998). Felsefi düşüncenin, dar görüşleri, dogmaları ve kısıtlamaları/engellemeleri aşma konusunda uyarıcı ve değiştirici bir işlevi de vardır. * Arş.Gör., Erciyes Üniversitesi Atatürk Sağlık Yüksekokulu, Kayseri 56 Kahraman Bu nedenle felsefe bireye ve topluma/kültüre, özgürce düşünmenin/sorgulamanın, farklı düşüncelere saygılı/hoşgörülü davranmanın yolunu açar. İlerleme ve gelişmeyi sağlayan öğe, insanlarla kurulan diyalog ve iletişimdir. Diyalogun olmadığı/kurulamadığı yerde felsefeden de söz edilemez. Felsefeyle birlikte insan, dünyayı değilse de öncelikle kendini değiştirebilir. Kendini değiştiren insan ise dünyayı, içinde bulunduğu gerçekliği değiştirmek konusunda da önemli bir adım atmış olmaktadır. Hemşirelik için değişim ise, deneyimlere dayalı kararlardan, kanıta dayalı karar verme bilincini geliştirmektir. Bu nedenle, hemşirelik mesleğinin geleceğe hazırlanması için, bilimselleşme sürecinde yer alan postmodern ve modern düşünceleri anlaması ve mesleğe uyarlaması önemlidir (Erdemir, 1998; Grealish, 2000; Günay, 2007; Karagözoğlu, 2005; Karagözoğlu, 2006; Rodopman, 2006; Velioğlu, 1998). kültürün görüşü bilgiyle ulaşılabilir. felsefesiyle bütünleşmiş, hümanistik yaklaşımlarla iç içe geçmiş, akımdır. Modern düşünce, yalnız yeni karşılaştığı, duyduğu ve öğrendiği şeylere kuşku ile yaklaşma noktasında kalmamış, bunun bir adım ilerisi olan ‘eleştirel olma’ özelliğini de kazanmıştır. Bu anlamda eleştirisellik, modern bilimsel düşünce ve yaklaşımın en özelliklerinden başlanmıştır (Adugit, biri olarak 2005; kabul Felsefe edilmeye Ekibi, orta çağda yaşanan geçirilip Bu çerçevede; modernizmin belirleyici özellikleri olarak öne sürülen noktalara bakıldığında bazı genel kavramların ön plana çıktığı görülmektedir. Bunlar; ‘düzen', ‘yapı', ‘hakikat', ‘nesnellik', ‘evrensellik', ‘akıl', ‘özne', ‘özgürlük' ‘meta-anlatı' ‘ilerleme' gibi kavramlardır. Modern dönemde aşama aşama bilim, ahlak ve sanat, özerk, otoriter alanlar durumuna getirilmiştir. Bilişsel araçlar, ahlaksal-kurgusal-estetik anlatım ve uslamlama yapıları, özel uzmanların denetimi altına girmiştir. Ortaçağda Tanrı'nın-dinin kulluğunda olan insan bu kez, modern çağın yücelttiği olguların, otoritelerin kulluğuna soyunmuş, bilim adamı, ussallığın 2005; Kahraman, 2002; Yaşayan, 2005). Modernizm, gözden Bilimsel düşünce yüzyılın ilk çeyreğinde, daha saygın bir hale gelmeye başlamıştır. Bunun sonucu olarak, daha önce dile getirdiği ‘gerçeğe giden yol’ şeklindeki alçak gönüllü söylemini, ‘gerçeğe giden tek yol’ şekline dönüştürmüştür (Adugit, 2005; Ertürk, 2004; Felsefe Ekibi, 2005; Kahraman, 2002; Yaşayan, 2005). akılcılık ve pozitivizm kavramlarını benimsemiş bir temel göre Diğer bir deyişle, bilimselliğin bu temel objektiflik özelliği, sübjektiflik ve değersellikten uzak durup, objeye uygunluk ve olgusallığı esas almayı ifade eder. Bilimsel olma, objeye ya da vakıaya uygun oluşu ve test edilebilir olmayı gerektirir. Obje ya da olaya uygunluğu saptamanın ve topluma açık test edilebilir olmanın yolu ise deney ve gözlemden geçmektedir. Böylece bilginin yeni tanımı, deney ve gözlem yöntemlerinin egemen olduğu objektif bilimsel bilgi şeklinde olmaktadır (Adugit, 2005; Ertürk, 2004; Felsefe Ekibi, 2005; Kahraman, 2002; Yaşayan, 2005). metod’ olarak sunduğu bilimdir. Gerçeğe ise ancak aydınlanma öngörülere c) görelilik ve tartışmaya açık olmaktan uzak bir ‘objeye uygunluk’.tur. düşüncenin ‘gerçeğe giden yol’ ya da ‘gerçeğe götüren edilen bu b) kişisel ya da yanlı değer yargılarından ve her türlü önyargıdan uzak bir ‘tarafsızlık’; yavaş yavaş kendini göstermeye başlayan modern yüzyıl öğelerle a) gerçek ve makullük konusunda yapılan eleştiri ve tartışmaların yol açtığı kargaşaya son verecek bir ‘kişilerarası kabul edilirlik’; belirtmektedir. Modernizm onyedinci yüzyıldan itibaren elde iyi Bilimsel düşünce ve etkinliklerin vazgeçilmez öğesi objektiflik’dir. Bilimde aranan objektiflik ile temelde üç özellik ifade edilmektedir. Bunlar; olanlarla, değişmekle birlikte eskiden yeniye geçişi 18. daha uyarlanmalıdır ( Felsefe Ekibi, 2005). Modern teriminin içeriği her çağda her dönemde “yeni” yöntemle ve oldukları için “iyi” ve “güzeldir” ve toplumsal dünya Modern sözcüğünün anlamı; çağcıl, çağdaş, yeni, Modernizm, yeni ortaya çıkardığı yenilikler kalıcıdır, aynı zamanda yeni asrî olup, "modernizm" ise çağcıllık; yenilikçilik demektir. bilimsel öğelerinin değiştirilebileceğini savunur. Modernizme göre 20.yy'ın insanlığı bulunduğu bağnazlıktan, geri kalmışlıktan kurtarmayı amaçlayan ve ilerleme anlayışını temel alarak insanlığın gittikçe daha iyi bir düzeye ulaşmasını sağlayan bir akımdır. Temelde dayandığı fikir; geleneksel sanatlar, edebiyat, toplumsal kuruluşlar ve günlük yaşamın artık zamanını doldurduğu ve bir kenara bırakılıp yeni bir kültürün alıştırılması gerekliliğidir. Modernizm, ticaretten felsefeye her şeyin sorgulanmasını gerektirir ya da 57 C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2008, 12(2) temsilcisi haline gelmiştir (Adugit, 2005; Ertürk, 2004; Felsefe Ekibi, 2005; Kahraman, 2002; Yaşayan, 2005). biçimi olarak önerir. Postmodernizme göre, henüz keşfedilmemiş bir potansiyel bilgi başlığı varsa, bunlardan birinin keşfiyle geriye dokuz yüz doksan dokuz keşfedilecek şey kalır. Genel bir ifadeyle söylenecek olursa bilgi edinmenin kendisini ifade edebildiği tek biçim, daha çok bilgisizliğin farkına varmaktır. Bu gerçekle “yüzleşmek,” bu yolculukta belirli hiç bir hedefin olmadığını bilmek, ama yolculuğa devam etmek demektir (Felsefe Ekibi, 2005). Bu noktada, başlangıçta dinî düşünceye bir tepki olarak doğan modern düşünce, eylem olma sürecinde doruğa ulaşmış ve başka tepkiler türetecek hale gelmiştir. Bu ise, postmodern düşüncenin oluşumuna zemin hazırlamıştır. Postmodernite, modern bilinçli düşüncenin 20.yy.’daki belirleyici ve tekilliğine bir tepki olarak ortaya Postmodernizm, sanatın, kültürün, toplumun ve felsefenin ağırlıklı olmasını ister. Postmodernizm felsefede, kavramsal anlamlar üreten gizli kalmış düzenekleri açığa çıkarır, sanatta ise, estetik üretimin gizli kalmış işleyişlerinin, estetiğin dışavurumsal gerçek üzerindeki iddialarının gizemini yokederek ortaya koyar. Sonuçta, postmodernizmde vurgu, içerikten biçime ya da stile kayar. (Felsefe Ekibi, 2005a) çıkmıştır. Postmodernizm, “artık hiçbir şey eskisi gibi değil, çünkü hiçbir düşünce artık kendini mutlak doğru olarak sunamıyor” önermesini savunmakta olup, bu yönüyle aslında modernizmi reddetmektedir. Modernizimin reddi ise, en başta aklın saltanatının sona erdirilmesi demektir. Postmodernizmin bu duruşu aslında aklın sonuçlarına da bir baş kaldırı niteliğini Postmodern düşünce, aklın en yakınında bulunmasına, duyulara ait olanı, batı aklının akıl yürütmelerinin dışına sürülmüş olanı gündeme getirerek klasik çağdan beri süregelen bir akıl yürütme şeklinin egemenliğine karşı çıkmak ve özgür değiş tokuşunu sağlayabilecek köksüz bir dil ve akıl anlayışının sözcülüğünü etmektir. Aklın kendi başına buyrukluğu yoktur. Akıl artık yalnızca sistemi kurmak, algılamak ve onun için de kalabilmek için ve sistemin tanımladığı, biçimlendirdiği haliyle kullanılır. Kişilere ait bir şey değildir. Kendisini kendi özgürlüğü içinde yaşamayan, aklına dayanarak, onun soyutlama gücünü kullanarak farklılaşamayan birey, öte yanda yer alan ve merkezden denetlenen, aklın devrede tutulmasıyla sürekli homojen ve üniform olmaya doğru itilmektedir. Böylelikle, artık akıl tekcilleştirici bir olgudur. Aydınlanma düşüncesi, ilerleme fikrine kucak açarken her şeyde aklı egemen kılarak insanları kaderci yaklaşımdan kurtarmak istemiş ve bilimsel, kültürel, teknik ve endüstriyel devrimlere öncülük etmiştir (Kahraman, 2002). taşımaktır (Adugit, 2005; Ertürk, 2004; Felsefe Ekibi, 2005a; Felsefe Ekibi, 2005b; Kahraman, 2002; Yaşayan, 2005; Şener, 2005). Moderrnizmi reddeden postmodern toplumun başlıca özellikleri; üslup ve moda döngülerinin hızlanması, reklâm ve elektronik medya gücünün artması ve evrensel standartlaşmanın başlamasıdır. Böylece bilginin kullanımı pazar için bir girdi haline de dönüşmüş olmaktadır. Bu anlamda, "bilgi, satılmak için üretilmektedir ve yeni bir üretimde değerlendirilmek üzere tüketilmektedir." (Adugit, 2005; Ertürk, 2004; Felsefe Ekibi, 2005a; Felsefe Ekibi, 2005b, Kahraman, 2002; Yaşayan, 2005; Şener, 2005). Modernizm, gerçekliğin ortaya çıkmasında gözlem ve deneye ağırlık verirken, postmodernizm hiçbir sıkıntıya yol açmadan yönünü, yüzeysel, tikel, sıradan, günlük yaşama dönüştürür (Yaşayan, 2005). Postmodernite, yeni bir özne keşfinin peşindedir. Bu özne, kimlik kavramıyla eşzamanlı olarak etkinleşir. Modernizm, rasyonel düşüncenin gücü yoluyla insanın kapasitesinin mükemmelleştirilmesi inancını ortaya koyup bunu bir ülkü olarak belirlerken, postmodernizm daha işin başında bu etnik merkezci rasyonalizasyonu ağır biçimde eleştirir. Bugün, postmodern insan (yani modern korku ve yasaklardan kurtulan modern insan), farklılığı sevinç ve coşkuyla karşılar. Farklılık artık güzel bir şeydir. Postmodernizmin olumlu yanı buradadır; farklılığın, çeşitliliğin önemini irdeleyip, dünyayı betimlediğimiz dil ve söylem üzerinde kafa yormamız gerekliliğinin üzerinde durmasıdır. Postmodern düşüncenin bir diğer özelliği ise, çoğulcu olmasıdır. Gerçeği, ona götüren yol olan bilgiyi ve rasyonelliği belirlemenin kesin ve mutlak bir kriteri yoksa ve bunlar nereden bakıldığına ve hangi amaç açısından değerlendirildiğine göre değişebiliyorlarsa, o zaman bunun doğal sonucu Postmodernizm, insanın dünya karşısında oluşturduğu yeni bir duruş'a; bilgi, ahlak, politika ve estetik alanlarında öznenin yaşama soktuğu yeni bir tavra işaret eder. Postmodern deneyim koşullarını, aklın biçim verici güçlerinde değil, duyusal varoluşumuzun dolaysız tepkisinde bulan bir deneyim tarzını yaşama 58 Kahraman çoğulculuk olmaktadır. Postmodern düşünce, yalnız çoğulcu değil, aynı zamanda eşitlikçi bir düşüncedir de (Ertürk, 2004). Böylece postmodern görüşe göre, insan doğruları ya da genel anlamda gerçeği hiçbir zaman bilmemiştir, ancak onun kurmaca şekillerini görebilmiştir. Çağdaş bir örnekle açıklamak gerekirse; medya en doğruyu yansıttığını iddia ederken aslında belli bir görüşün grup ya da kişinin bakış açısından ve de o görüş, grup ya da kişinin söylencesi içinden gerçeği verir. Gerçeğin yalnız yorumunu yaptığı için ikinci bir kurmaca gerçeği yaratmış olur. Günümüzde artık yorumun doğruluğu değil de inandırıcılığı önemli olduğu için gerçek belki de hiç bilinmeden geçilmektedir. Böylece postmodernizm, gerçeklerin kurmaca yapılarını gösterip, doğruların doğadan, doğal olarak gelmediğini kültür tarafından kabul ettirildiğini; dünyanın kültürümüzün söyleminden sosyal olarak kabul edilmiş anlamlar sisteminden tanıtıldığını irdeler (Felsefe Ekibi, 2005b). Son yüzyılda sağlık hizmetlerinin sunumu önemli ölçüde değişmiştir. Değişen ve gelişen sağlık sistemi, insanın temel sağlık gereksinimlerini, dolayısıyla hemşirelik eğitimini de etkilemektedir. Bu değişimler; Yaşam süresinin hastalıkların artması, Hastanın hastanede yatış süresinin kısalmış olması, Refakatçi eşliğinde evde bakım hizmetlerinin artması, Sağlık bakım hizmetinde maliyetin azaltılma eğilimi, uzaması ve Teknolojik gelişmeler, hastalıkların önlenmesi, ortaya çıkarılması, bilgi yönetimi ve klinik olgularla ilgili karar vermedeki etkiler, Dünya nüfusunun yaşlılık, genetik olgu, kültür, etnik yapılar, din, yaşam biçimi açısından çeşitlenmesinin etkileri, Toplumların hizmette kalite, ekonomik olarak karşılanabilirlik, güvenirlik ve maliyet etkin hizmet istemesi, Gittikçe artan küreselleşme (globalleşme) ile değişen sağlık sistemlerinden bireylerin de etkilenmesi olarak sayılabilir. Hemşirelik kendine özgü bilgi birikimi ile bütünleşmiş bir hemşirelik felsefesi yansıtan bir hemşirelik modelini oluşturmaya, hızlı teknolojik gelişmeler ve artan hemşirelik araştırmaları ile bilgili olmaya ve eleştirisel-bilimsel düşünme becerilerini geliştirmeye itilmektedir. Günümüzde hemşirelerin içinde bulunduğu yüzyılın sorunlarını çözümleyebilmeleri, hemşirelik sorunları ile baş edebilmeleri, daha karmaşık hasta bakım gereksinimlerini saptayabilmeleri ve sistemik bakım verebilmeleri için aldıkları eğitimle, eleştirel düşünme, güçlerini geliştirmeleri gerekmektedir. Profesyonel olmada gerekli ve önemli bir öge olan eleştirel düşünme, hemşirelik için birçok kaynaktan elde edilen bilgilerin toplanması ve düzenlenmesi, bu bilgiler ışığında neye gereksinim olduğunun saptanması, birçok olası yaklaşımdan birinin seçilmesi, uygulanması ve işlemin sonuçlarının değerlendirilmesi gibi özellikleri içeren vazgeçilmez bir düşünme sürecidir (Grealish, 2000; Martin, 2002; Velioğlu, 1998). Eleştirel düşünmede “mutlak doğru” diye bir yaklaşım yoktur. Eleştirel düşünme, çözümden çok sürece odaklanarak, etkili öğrenme tekniklerini (soru-yanıt, tartışma, gösteri, örnek olay, rol oynama, beyin fırtınası v.b.) kullanarak, Bu iki düşüncenin sağlık hizmetlerine ve hemşireliğe etkisi ne olmuştur? Dünya nüfusunun çok hızlı artması ile sağlık hizmetine olan isteğin de arttırması, Bilimsel gelişmelerin özellikle hastalıkların önlenmesi, tanılama yöntemlerinin gelişmesi, tedavi yöntemlerinin değişmesi üzerindeki değişimler, Yukarıda sözü edilen hızlı değişimlerin etkisiyle, yani, sosyal, ekonomik ve çevresel etmenlere bağlı olarak hemşirelik mesleğinin kapsamı ayrı değişmekte, meslek üyelerinin rolleri farklılaşmakta, tedavi destekli bakım hizmetleri ve toplumun hastalıklara karşı korunması ve sağlığın geliştirilmesi ile ilgili konularda hemşirelere farklı görevler düşmektedir (Atalay ve Tel, 1999; Karagözoğlu, 2006). Toplumsal düzlemde de bir sistemler karmaşası vardır. Sosyal kurumlar insanla doğa arasındaki çatışma sonucu ortaya çıkarlar. Kurumsallaşmak doğal olanı alıp, disiplin altına sokmak ve onu sistemleştirmek demektir. Görüldüğü gibi postmodernizmde sistemlerin tümüne bir güvensizlik söz konusudur. O halde sosyal ve kültürel tüm kurumlar ve onların getirdiği sistem, kavram ve doğrular kurmacadır. Gerçeklikleri göreceli ve tartışmaya açıktır. Gerçek varsa, insana her zaman yorumları ile ulaşmıştır (Yaşayan, 2005). kronik 59 C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2008, 12(2) eleştirel bir yaklaşım ile bilginin doğrulanması ya da yanlışlanması sürecinde ölçülü bir kuşku ile gerçeğe yaklaşmaya çalışmaktır (Ducscher, 1999; Erdemir, 1998; Grealish, 2000; Karagözoğlu, 2005; Karagözoğlu, 2006; Martin, 2002; Velioğlu, 1998). olarak ifade edilebilir (Atalay ve Tel, 1999; Velioğlu, 1998). Ezberlerle yaşamaya zorunlu tutulan insanların felsefenin sunduğu iyi, kötü kavramlarının anlamlarını içselleştirmelerini nasıl isteyebiliriz ki? Felsefenin insan yaşamına kazandırdığı bakış açısının en önemli sonuçlarından biri, kişiyi ezberle yaşama durumundan kurtarmasıdır. Ezbere yaşama durumundan sıyrılmaya başlayan hemşirelik ise, bu dünyada insanca yaşamanın olanaklarını aramaya başlayacak ve bu konuda üzerine düşen ödev ve sorumluluk bilinciyle yaşayacaktır. İnsanın felsefi bakış açısıyla kendine, yaşamına ve dünyaya yönelmesi, hiç kuşkusuz bu dünyanın daha iyi, daha insancıl bir dünya olmasına yardımcı olacaktır (Atalay ve Tel, 1999; Erdemir, 1998; Günay, 2007; Martin, 2002). Özgür ve akılcı düşünce, bireylerin mesleğe daha fazla katkı vermesini, bireysel değer ve bireysel bilginin sürekli gelişmesini sağlar. Ayrıca hemşirelerin yaptıkları uygulamaları, eleştirel olarak değerlendirme becerilerini geliştirmelerine olanak sağlayacak ve uygulamalarını bilimsel bilgiye dayandırma kültürünü oluşturacaktır (Erdemir, 1998; Karagözoğlu, 2006). Hemşireler var olduklarından bu yana gözlemlerine ve deneyimlerine dayalı pek çok problem çözmüşlerdir. Ancak hasta bakımında her yeni durum için bu problem çözüşler genellenemeyebilir. Bu bireysel deneyimler öznel değerlerle şekillenir. Carper (1978) ve Benner (1984)’e göre, kuramsal bilgi hemşirelik biliminin temelini oluşturan bilgidir. Kuram, uygulama ve araştırma birlikte hemşireliği, bilgi ile ilişki kuran zihinsel bir etkinlik, uygulamasında beceri isteyen bir sanat ve bir meslek anlamına gelen bir bilim olarak tanımlamaktadır. Kuram, hemşirelere bakım verdiği bireylerin durumlarını değerlendirme, bakım sürecinde elde ettiği yüzlerce veriyi düzenleme, analiz etme ve bilgiyi açıklama olanağı sağlar. Kuramlara dayalı bir bakış açısı hemşireye, amaçlı ve uygun etkinlikler sergileyerek bireyin bakımını planlama ve uygulama olanağı verir. Hemşireler uygulamalarını amaçlı ve sistematik olarak yerine getirdiklerinde daha etkili, kendi bakımının sonuçları üzerinde daha kontrol sahibi ve diğer sağlık disiplinleriyle daha çok iletişim içinde olan bir konuma geleceklerdir. Bu nedenle eğer hemşirelik bir meslek olarak tüm potansiyelini ortaya koymak zorundaysa, kuramın araştırma ve uygulamasına yön vermesi kaçınılmazdır. Nesnel gerçeklikten kök alan, çağdaş bilimsel bilginin kendi disiplinine uygulanmasını gerçekleştiren hemşirelik, giderek kendi bilimsel genellemelerini kurmaya, kendi kuramlarını üretmeye başlamıştır (Erdemir, 1998; Karagözoğlu, 2005; Karagözoğlu, 2006). Bugün hemşirelik araştırmalarının hasta merkezli olmaması, diğer sağlık çalışanları ile disiplinlerarası araştırmaların henüz yaşama geçirilememesi, hemşirelik eğiticileri ve araştırmacılarının uygulama ortamından uzak kalmaları ve hemşirelik uygulamalarına yönelik bilgi birikimi eksikliği hemşirelik araştırmalarının ve dolayısıyla bilimselleşmenin gelişimini etkileyen olumsuz durumlar Bu paralelde; 2000’li yılların hemşiresi; düşünen, aklını kullanan, problem çözme yetisine sahip, kendi öğrenme gereksinimlerinin farkında, yetkin, azimli, kendine güvenen ve güvenilen, sorumluluklarının bilincinde, bireylere ve topluma danışmanlık edebilen, sosyal, politik ve ekonomik durumdan haberdar, güdülmeyen, özgür, insan haklarına ve bireyselliğe saygılı ve insanı bir bütün olarak gören bir birey olarak toplumda yerini alan bir profesyonel olmalıdır (Karagözoğlu, 2005). Bu değişimler, hemşirelik eğitimini de kuşkusuz etkilemekte ve bizi geleceğin hemşirelerini yetiştirmede daha büyük sorumluluklarla karşı karşıya getirmektedir. Hemşirelerin daha kapsamlı bilgi edinmeleri, bakım deneyimlerini zenginleştirmeleri, teknolojiyi kullanabilmeleri ve hemşirelik amaçlarını değerlendirerek hastaya bu karmaşık sistem içinde destek olmaları kaçınılmazdır. Bu yüzden hemşirelik disiplini diğer disiplinlerden ve alanlardan da geniş boyutlu olarak etkilenir, bilgi alır, bu bilgiler hemşirelik alanına uygun şekilde uyarlanarak kullanılır. Hemşirelik dışı bilim dallarından edinilen bilgiler örneğin felsefe, sanat (tiyatro, müzik, resim), sosyoloji, antropoloji, fizik, matematik gibi profesyonel hemşirenin; gelişmesine, kişisel yeterlilik, mantıklı seçim yapma, düşüncelerini etkin ve rahat ifade yeteneklerinin gelişmesine katkı verir. Böylece de hemşireleri; 60 eleştirel düşünme, etme Kahraman karar verme, Ertürk R (2004) Modern Ve Postmodern Düşüncelerinde Bilim; tanılama ve değerlendirme yapabilme konularında güçlendirir (Atalay ve Tel, 1999; Erdemir, 1998; Karagözoğlu, 2005; Karagözoğlu, 2006). Felsefe Dünyası Dergisi, 2:65-73. Felsefe Ekibi (2005) Postmodern(İzm)İte Nedir?: Felsefe Ekibi Dergisi, 2:9-13. Felsefe Ekibi (2005) Postmodernite- Kavramlar: Felsefe Ekibi Hemşirelerin yeni gelişmelere ve yeni rollere uyum sağlamaları ve sağlık hizmetlerine kendiliğinden beklenen katkıyı sağlayabilmeleri için bilgi ve beceri donanımlarının yeterli olması gerekmektedir. Dünyanın değişen sağlık profili, hemşirelik uygulamalarında da değişimlerine neden olmakta ve hemşireliğin çalışma koşulları, yasaları, yönetim biçimleri, liderlik kazanımları, eğitimleri ve organizasyonları gibi birçok alanlarda hemşireliği olumlu yönde değiştirmeye çaba göstererek istenen hemşirelik düzeyine ulaşılmaya çaba harcanmaktadır. Dergisi, 2:13-18. Grealish L (2000) The Skills Of Coach Are An Essential Element İn Clinical Learning: Journal Of Nursing Education, 39(5):231-233. Günay M (2007) Felsefe: İnsanın Yaşamına Kazandırdığı Bakış Açısı: Felsefe Ekibi Dergisi,7. http://Tr.Wikipedia.Org/Wiki/Modernizm Kahraman HB (2002) Postmodernite İle Modernite Arasında Türkiye: Everest Yayınları, Ekim, İstanbul. Karagözoğlu Ş (2006) Bilim, Bilimsel Araştırma Süreci Ve Hemşirelik: Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 10 (2):64-71. Karagözoğlu Ş (2005) Bilimsel Bir Disiplin Olarak Hemşirelik: KAYNAKLAR Cumhuriyet Adugit Y (2005) Modernizm, Postmodernizm, Marksizm: Felsefe Ekibi Dergisi, 2:3-17. Vizyonu: Cumhuriyet Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. Martin C (2002) The Theory Of Critical Thinking Of Nursing; Atalay M, Tel H (1999) Gelecek Yüzyılda Hemşirelik Lisans Eğitiminin Üniversitesi 9(1):6-14. Üniversitesi Nursing Education Perspectives, 23 (5):243-247. Hemşirelik Rodopman A (2006) Tıp, Etik, Felsefe: Felsefe Ekibi Dergisi, Yüksekokulu Dergisi, 3 (2):47-54. 5: 25-30. Demirdöven H İ (2007) Kimin İçin Felsefe: Felsefe Ekibi Şener Dergisi, 7:13-17. HE (2005) Postmodernizm Üzerine Kısa Bir Bakış: Felsefe Ekibi Dergisi, 2:3-8. Ducscher JE (1999) Catching The Wave: Understanding The Yaşayan G (2005) Postmodernizm: "Modernizm"İn Kimlik Concept Of Critical Thinking: Journal Of Advanced Nursing, Kaybı: Felsefe Ekibi Dergisi, 2:31-34. 29(3):577-589. Velioğlu B (1998) Hemşirelik Eğitiminde Esaslar: II. Ulusal Erdemir F (1998) Hemşirenin Rol Ve İşlevleri Ve Hemşirelik Hemşirelik Eğitimi Sempozyumu, İstanbul. Felsefesi: Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2(1):59-63. 61