M. Meclisi B : 55 sim adına, Sayın Başkanı ve muhterem milletvekil­ lerini en derin saygılarımla selamlarım. Muhterem milletvekilleri, içinde bulunduğumuz 1980 yılının ikinci ayının son günlerinde dünya şart­ lan içerisinde ülkemizin durumuna bir göz atmakta fayda ummaktayım. 1980 yılına, 1978 ve 1979 yılın­ dan kalan mirasların bazılarının tepe noktailarını şöyle sıralamak mümkündür. 1978'den, 1979'dan içinde bulunduğumuz yıla in­ tikal eden anarşi, terör, bölücülük, yıkıcılık, yokluk­ lar, doludizgin giden enflasyon, her gün kapanan iş­ yerleri, tehlikeli boyutlara ulaşan enerji darboğazı, yöklulkların kaynağını oluşturan döviz darboğazını miras olarak almış ve girmiş bulunmaktayız. Bu sıralamıada bugün için Türkiyemizin baş meselesi anar­ şidir. Takdirle kaydetmek gerekir ki, anarşinin he­ definin bütün bir millet, bütün bir vatan olduğu ar­ tık anlaşılmıştır. Sebebi beli olan anarşiyle mücade­ lede sadece siyasal iktidarların, yanii hükümetlerin değil, tümüyle anayasal kuruluşların görevi vardır. Bu görev, ne denli sorumluluk duygusu içinde ifa edilirse, başarı o nispette, millet adına, memleket adına memnuniyet verici olacaktır. Anarşinin ülkeye verdiği sayısız zararların he­ men ardından, ülkemizin içine itildiği ekonomik kaos gelir. 1980 yılına devredilen ekonomik yapımız, çıkmaza saplanmış bir yapıdır. Nitekim, Kaısım 1979 tarihlinde Hükümetçe devralınan enflasyon oranı 1979 yılında % 81'e ulaşmış, keza son 2 yıl içinde mili gelir artış bizi, geçmiş 20 yılın en düşük dü­ zeylerine inmiştir. 1979 yılında kalkınma hızı % 1,7 olmuştur. Münakaşasız gerçekleri aksettiren bu tab­ lo, ülkenin son 2 yılda İdare sonucu giderek fakirleştıiği, ekonomik ve sosyal değerlerinin, enflasyonun ağır ve adaletsiz tahribine bırakıldığının kesin ifade­ sidir. Bunun sonucu olarak, Kasım 1979'da, kesin hat­ larıyla, ülkede görülen şuydu; yokluk, işsizlik, yarı felç olmuş tüm sanayi sektörü, değerinden çok şey kaybetmiş para, kilitlenmeye yüz tutmuş Merkez Bankası, büyük açıkların bunalımına sürüklenmiş Devlet Hazinesi, zararlarıyla her gün ekonomiyi çö­ kerten İktisadi Devlet Teşekkülleri. Sayın milletvekilleri, Türk milleti büyük bir mil­ lettir; Türkiye, bereketli topraklanyla, büyük ve eşi bulunmaz bir vatandır. Son yularda, petrol üreten ülkelerin petrol fiyatlarında sık sık yaptıkları fiyat yükseltmeleri sadece bizi değil, petrol tüketen tüm ülkeleri de menfi açıdan etkilediği bir gerçektir. Tü- 27 . 2 . 1980 O : 1 kettiğimiz petrolün % 70 civarındaki -miktarını satın alma zorunda olmamıza rağmen, zengin sulara, ma­ denlere, fevkalade güzel iklime, doğal güzelliklere sahibiz. Tabii kaynaklarımızın bize verebileceğinin sadece % 10'unu alabiliyoruz; ekilebilir toprakları•mızın henüz % 34'ünü ekebiliyoruz. Sanayinin sü­ rüklediği bir tarım sayesinde, açlık tehlikesi içinde olan Doğunun olduğu kadar, Batının da bir besleme ambarı olmamamız için hiçbir neden yoktur. Bu gerçekler karşısında millet olarak yeise kapılmıamamız, yarınlara güvenle bakmamızın sebepleri vardır. Yeter ki, ülkemizde huzur olsun, yeter ki, va­ tan ve milleti bölme gayretlerinin beli kırılsın. Bugün miletimizin önünde bir fatura durmakta­ dır. Bu faturadaki kalemler; her ay 250 milyon do­ larlık petrol alımı, yılda 1 milyar dolarlık ithalatı ge­ rektiren jgübre, yılda asgari 110 milyon dolar gerek­ tiren ilaç ve bunlara ilaveten sanayimiz için gerekli olan hammadde, yarı hammadde, ara mallar ihtiyaç­ ları olarak toplam, ekonomimizin ithalat ihtiyacı, canh bir ekonomik ithalat ihtiyacı, yılda 7 milyar do­ ları gerektirmektedir. 1979 yılında ise ithalatımız rakamlarla, 5 069 CC0 000 doları bulmuş, ihracatımız ise 2 261 000 000 do­ lar olarak gerçekleşmiş kesin (rakamlardır. 1979 yı­ lında 2 800 000 000 dış ticaret açığı, buna laveten ekonomimizin gerçek ithalat ihtiyacının karşılanma­ mış olması bugünkü sonuçlara bizi getirmiştir. Bundan ötürüdür ki, fabrikalar çalışamaz duru­ ma gelmiş, iş yerleri kapanmış, yatırımlaıra el sürülememiş, yarı kalan inşaatlar tükenmeye terk edil­ miştir. Bunların doğal sonucu olarak tabii1 ki, kıtlık, yokluk ve karaborsa ekonomiyi hâkimiyeti altına al­ mış. Çok tabiidir ki, fabrikaları çalışmayan, kamyo­ nu, otobüsü yürümeyen, traktörü çalışmayan, kısa­ ca, üretim vasıtaları atıl kapasite haline gelen bir ül­ kede fiyatların durdurulması, fakir - fukaranın ezil­ mesinin önlenmesi düşünülemez, Ekonomi kendi kanunları içinde hükmünü icra eder; yasaklarla sevk edilemez, hele sloganlarla hiç savuşturulamaz. Sayın milletvekilleri, gerçek odur ki, Türkiye eko­ nomisini canlı tutmak için, ülkenin ihtiyacı olan yıllık ithalatını karşılayacak miktarda ihracatı geliştirmek mecburiyetindeyiz. Bunu sağlayacak altyapı oluşun­ caya kadar, dış ticaret açığını kapatmak için mutla­ ka borçlanılacaktır. Onurlu bir millet olarak borçlan­ mak, özgürlüğünden feda etmek değildir; borçlan­ mak, ülkeyi başkalarına satmak demek hiç değildir. 360 —