Aşı Adjuvanları ve Taşıyıcı Sistemler Prof. Dr. Erdal Cevher GİRİŞ • Aşı uygulamada temel problemler • Adjuvanlar • Taşıyıcı sistemler Günümüzde Aşılara ihtiyaç bulunmaktadır Dünyada Enfeksiyon hastalıklarından ölüm oranları Boğmaca AIDS Kızamık Hepatit B Sıtma Tuberküloz İshal Akut solunum yolu enfeksiyonları 0 1 2 3 Ölüm oranı x10 /yıl 6 4 5 Hastalık Oluşturan İstilacılar !!!! • • • • Virüsler Bakteriler Parazitler Tümör hücreleri Bu istilacılar genellikle immün sistem tarafından kontrol/elimine edilirler İmmün sistemin kullandığı savunma mekanizmaları • Doğal Bağışıklık (Non-spesifik) • Edinsel Bağışıklık (Spesifik) İmmün sistemin iki kolu Antijen sunan hücreler Hümoral B hücreleri antikorları üretir ve Hücre dışı oluşan antikorlar sunum istilacıları bloke yolu eder veya nötralize eder Th B Th 2 Th hücreleri aktif «öldürücü» hücreler, CTL ler ve makrofajlar Hücre içi sunum yolu MHC II Hücresel MHC I Peptidler CTL Th 1 MO Günümüzde kullanılan aşılar • Tüm hücre aşıları • Zayıflatılmış • Öldürülmüş • Toksoidler • Altbirim aşılar (saflaştırılmış bileşikler, rekombinant proteinler) • Konjuge yüzey bileşikleri Günümüzdeki bazı aşılar Aşı Tipi Canlı zayıflatılmış M. bovis BCG İnaktive Hepatit A - Alum Hepatit A Hepatit B Rekombinant yüzey antijeni Japon Ensefaliti Lyophilised inactivated virus Menenjit A ve C Meningococcal polysaccharide Çocuk Felci (oral) Live attenuated Kuduz Lyophilised inactivated Wistar rabies virus Tetanoz Toxoid Tifo (oral) Live attenuated Salmonella typhi Tifo (parenteral) Capsular polysaccharide Kene kökenli ensefalit Killed virus Sarı Humma Live attenuated Difteri diphtheria toxoid adsorbed on a mineral carrier Difteri & Tetanoz mineral-adsorbed diphtheria & tetanus toxoid Difteri, Tetanoz & Boğmaca Diphtheria & tetanus toxoid and pertussis Haemophilus Influenza Protein- conjugated capsular polysaccharide Kızamık, kabakulak, kızamıkçık (MMR) Live measles, mumps and rubella vaccine Aselüler Boğmaca Single-antigen acellular pertussis vaccine Aşı Adı Saflaştırılmış Rekombinant Aşılar • İyi tanımlanmış, iyi karakterize edilmiş • Güvenli kullanıma sahip • Zayıf immünojeniteye sahip Bu nedenle ADJUVAN gerekmektedir Adjuvanlar Adjuvanlar, bağışıklık sistemi hücrelerinin (B ve T hücreleri) çoğalmasını ve farklılaşmasını hızlandırarak antijenlere karşı güçlü bir bağışıklık oluşturabilen ajanlardır. Adjuvanlar Adjuvan = Adjuvare Adjuvare: yardım etmek, arttırmak, çoğaltmak Adjuvanlar Adjuvanların genel olarak kullanım amaçları; İyice saflaştırılarak elde edilmiş veya rekombinant antijenlerin immünojenisitesini arttırmak, Kısa sürede daha güçlü ve uzun süreli bir immün yanıt oluşturmak, Primer immün yanıt elde edebilmek için gereken antijen miktarını ya da aşılama sayısını azaltmak ve bu yolla aşı maliyetini düşürmek, Aşının yeni doğanlar, yaşlılar, immün yetmezliği olan kişilerde etkinliğini artırmak, Antijenlerin mukoza tarafından alımını güçlendirmek (mukozal immüniteyi uyarmak), Hücresel immüniteyi uyarmak, Kombine aşılarda antijen kompetisyonunun engellenmesine yardım etmektir Adjuvanlar TARİHÇE • 1920’li yıllarda inokulasyon yerinde apse olan olgularda antijen spesifik antikor düzeyleri yüksek bulundu. • Atlardan difteri antitoksini elde edilmeye çalışılırken, enjeksiyon yerinde apse gelişenlerde daha fazla antitoksin oluştuğu gözlenmiştir. • Tetanoz toksoid antijeniyle birlikte apse oluşturmak için agar, tapioka, nişasta, ekmek kırıntısı enjekte edildi. Bu maddeler “spesifik bir antijenle beraber kullanıldığında, antijenin tek başına kullanıldığından daha güçlü, etkin immün yanıt oluşturan madde” olarak tanımlanmış ve “adjuvan” adını aldı. Adjuvanlar • Çok çeşitli ve birbirinden farklı maddelerin adjuvan etkilerinin bulunması da adjuvanların etki mekanizmalarının ayrıntılı olarak anlaşılmasını zorlaştırmıştır. • 1926 yılında Glenny ve arkadaşları alüminyuma adsorbe edilmiş difteri toksoidi ile alüminyum tuzlarının adjuvan etkisini göstermiştir. O yıllardan günümüze alüminyum bileşikleri (alüminyum hidroksit Al(OH)3 ile alüminyum fosfat Al(PO)4 tuzları) en sık kullanılan aşı adjuvanı olmuştur. İdeal Adjuvan Nasıl Olmalıdır? • İdeal bir adjuvan hücresel veya hümoral ne tür bir korunma isteniyorsa istenilen immünitenin oluşmasını sağlamalı • İmmün hafıza yani uzun süreli immünite oluşturmalı • Güvenli ve yan etkisi az olmalı (ruhsat öncesi 500025000 vakada etkin ve güvenli olduğu gösterilmeli) • Otoimmüniteyi uyarıcı etkisi olmamalı • Mutajenik, karsinojenik, teratojenik olmamalı • Biyolojik olarak parçalanabilir olmalı • Ucuz ve raf ömrü uzun olmalıdır. Mineral Tuzları • • • • • • Aluminyum tuzları (ALUM) FDA Magnezyum hidroksit Çinko sülfat Kalsiyum fosfat Demir tuzları Zirkonyum tuzları Mineral tuzları • Alüminyum hidroksit ve alüminyum fosfat 1920’li yıllardan günümüze aşılarda kullanılan tek adjuvanlar olmuştur. • Alüminyumlu bileşiklerin adjuvan etki göstermesi için antijen ile alüminyum bileşikleri arasında fiziksel temasın olması yani antijenlerin alüminyum moleküllerine adsorbe olması gereklidir. • Dünya Sağlık Örgütü (WHO) difteri, tetanoz aşılarında toksoid antijenlerin en az %80’inin alüminyum adjuvanlar tarafından adsorbe olmasını önermektedir. • Antijenler/Proteinler alüminyum adjuvanlara temelde iki mekanizmayla tutunur. 1. En sık kullanılan mekanizma elektrostatik etkiye dayanır. Proteinler elektrostatik etki ile alüminyum hidroksite adsorbe olurlar. 2. İkinci mekanizma “ligand değişimi”dir. Protein ile alüminyum tuzları arasında hidroksil ve fosfat grupları değişirek moleküler bağlanma gerçekleşir. Aluminyum Tuzları • Zayıf adjuvanlardır. Zayıf alt ünite (subunit) ve sentetik peptid aşılar için uygun değildir. • Alüminyum tuzları antijenin enjeksiyon yerinde depolanmasına yol açarak yavaş ve sürekli salım sağlar ve antikor yapımını stimüle eder. • Alüminyum tuzları enjeksiyon yerinde yüksek konsantrasyonda antijen olmasına ve böylece antijenin Antijen Sunan Hücreler (APC) tarafından alımının artmasına yol açmaktadır. • Ayrıca alüminyum bileşikleri doğrudan veya dolaylı yollarla dendritik hücrelerin (DH) stimülasyonunu, kompleman aktivasyonunu ya da kemokin salımını uyararak da etki etmektedir. Aluminyum Tuzları • Sadece hümoral immün yanıtı uyararak antikor cevabını arttırır (hepatit B ve boğmaca gibi). • Alüminyum bileşikleri hümoral immün yanıt oluşturur (IgE üretimi dahil), ancak Sitotoksik T lenfosit hücrelerini (hücresel immüniteyi) uyarıcı etkileri yoktur. Bu nedenle, HIV, tüberküloz ve sıtma aşıları gibi Th1 tip immün yanıta bağımlı aşılar için çok önemli bir problemdir. • Mukozal IgA cevabı oluşturmazlar, bu nedenle mukozal yol ile aşılama da (oral ya da intranazal) kullanılamazlar. Aluminyum Tuzlarının Yan Etkileri • Enjeksiyon bölgesinde granülom oluşturur. • Ağrı, enflamasyon, şişlik, enjeksiyon yerinde ülser ve nekroz da görülebilir. • IgE de artışa neden olur. • Böbrek fonksiyon bozukluklarında alüminyum vücutta birikir. • Yüksek alüminyum düzeyleri özellikle beyin ve kemik dokularını etkiler, ölümcül nörolojik sendrom ya da diyaliz ile ilişkili demansa yol açabilir. • Alüminyumun, amiyotrofik lateral skleroz (ALS) ve Alzheimer hastalığı ile de ilişkisi bulunmaktadır. Saponinler • Bitkilerde, deniz canlılarında ve bakterilerde bulunan steroid ya da triterpenoid glikozidlerdir. • Hem hücresel hem de hümoral immüniteyi stimüle ederler. • Adjuvan etki için düşük dozları yeterlidir. • CD8(+) sitotoksik lenfosit cevabını arttırır, mukozal antijenlere karşı oluşan immün yanıtı güçlendirir. • Yüzey etkin madde oldukları için hemolize neden olabilirler. • Saponinler Quillaja saponaria Quillaja saponaria Molina’nın kabuğundan elde edilir. İmmün hücre proliferasyonunu ve antikor oluşumunu arttırır. Quillaja saponinleri mitojenik etkiye sahiptir ve bu yolla T ve B hücre proliferasyonuna neden olurlar. Saponinler Quil A Quillaja saponaria’dan elde edilir 23 den fazla saponin içerir Veteriner hekimlikte kullanılmaktadır İnsanlar için oldukça toksik bir maddedir. Granülom oluşturmasının yanı sıra eritrosit membranındaki kolesterollere etki ederek ağır hemolize yol açar. Saponinler QS 21 Quil A’dan ters faz kromotografi yöntemi ile elde edilir. Güçlü sellüler yanıt oluşturur. Th1 sitokinlerini (IL-2, IFN-γ) ve IgG2a antikorlarını stimüle eder. Hem mukozal hem de sistemik immünite oluşturur. Saponex-H, sentetik yolla elde edilmiş bir QS 21 dir ve yaygın olarak kullanılmaktadır. Saponinler Ginseng saponinleri Ginseng bitkisinin köklerinden elde edilir. Ginseng ektresinin insanlarda ve hayvanlarda, fagositik hücreler, lenfositler ve antikor üretimi üzerinde düzenleyici etkisi bulunmaktadır. Ginseng’in insan ve hayvanlarda immünomodülatör etkisi bulunmaktadır. Mikroorganizma Bazlı Adjuvanlar • Bakteriler ya da mantarlar immünstimülan kapasiteleri nedeniyle adjuvan olarak kullanılabilir. • Mikroorganizmaların bir bütün olarak adjuvan olarak kullanılması, insanlar için çok toksik etkilere neden olabilir. • Bakteri hücre duvarı ve lipopolisakkaritler (LPS) antijen olarak güçlü immünojen olmamalarına rağmen immün cevabı güçlendirir ve adjuvan etki gösterir. • Adjuvan etkilerini Antijen Sunan Hücreler üzerinde bulunan “Toll-benzeri reseptör”leri aktive ederek gerçekleştirirler. Mikroorganizma Bazlı Adjuvanlar MDP (Muramil dipeptid) N-asetil muramil-L-alanil-D-izoglutamin (MDP) mikroorganizmaların adjuvan etkisinden sorumlu temel parçasıdır. MDP yalnız başına kullanıldığında hümoral immüniteyi indüklerken, lipozomlarla ya da gliserol ile birlikte kullanıldığında güçlü hücresel immünite stimülanıdır. Mikroorganizma Bazlı Adjuvanlar Lipopolisakkaritler Gram negatif bakteri hücre duvarından elde edilir. Lipid A, adjuvan etkiden sorumlu kısımdır. Yüksek pH da lipid A hidrolize olur ve monofosforil lipid A (MPL) oluşur. Hücresel immün cevabı uyarır ancak toksiktir. Mikroorganizma Bazlı Adjuvanlar Monofosforil lipid A (MPL) Salmonella minnesota bakterisinin lipopolisakkaritinden elde edilir. MPL, lipid A kadar etkili ancak ondan daha az toksik bir adjuvandır. • IL-2 ve IFN-γ sentezini ve salımını arttırarak hücresel immün cevabı uyarır. MPL genellikle lipozomlar, emülsiyonlar, alüminyum veya QS21 ile birlikte formüle edilmiştir. FENDRIX ® - Hepatit B aşısı MELACINE – Melanoma aşısı MPL Türevleri Muramil dipeptid (MDP) Hücresel immün cevabı arttır. İnsanlarda çok pirojenik ve artrojeniktir. Son yıllarda MDP nin sentetik, daha az pirojenik ve uzun etkili derivesi (Muramil trifosfat-fosfatidil trietanolamin) ni içeren lipozomal formülasyonlar geliştirilmiştir (Mifamurtide). MTP-PE nin lipozomal formülasyonları makrofaj aktivasyonunu arttırarak güçlü antitümoral etki göstermektedir. Sitokinler • İmmün sistemi uyarıcı etkilerinden dolayı pek çok sitokin adjuvan olarak denenmektedir. • Protein yapısında olmaları nedeniyle stabilite problemleri vardır ve yarı ömürleri kısadır. • Üretimleri pahalıdır ve hepsi doz bağımlı toksisite gösterir. • Sitokinler içinde en sık kullanılan granülosit-makrofaj koloni stimüle edici faktör (GM-CSF)’dür. • Primer immün yanıtı Antijen Sunan Hücreleri (APC) aktive ederek güçlendirir. • Pratikte adjuvan olarak kullanımları, tekrar doz gerektirmeleri ve sistemik toksisiteleri nedeniyle sınırlıdır. Sitokinler IL-12 Hücresel immün cevabın başlatılması ve regülasyonunda rol alır. Bakteriler ve intrasellüler parazitlere cevap olarak makrofajlar, monositler, dendritik hücreler ve B lenfositler tarafından salgılanır. Farelerde DNA aşıları ile yapılan araştırmalardan (tüberküloz aşıları) olumlu sonuçlar alınmıştır. Sistemik kullanımında toksisiteye neden olur. Mukozal adjuvan olarak umut verici bir sitokindir. Nazal yolla uygulandığında daha az IFN-γ üretimine dolayısıyla daha az sistemik yan etkiye neden olur ve adjuvan etki de sağlar. . Sitokinler IL-15 • IL-15 pek çok hücre tipi üzerinde etkilidir. • T hücrelerinin proliferasyonu ile sitokin üretimini arttırır ve ayrıca bu hücreleri apoptoz dan korur. • T hücrelerinin hareketini ve enfeksiyon bölfesine göçünü (kemotaksis) uyarır. • B hücre proliferasyonuna neden olur. İmmünolojik hafıza gelişmesinde çok önemli rol oynar. Bu yüzden sistemik verilen IL-15 aşılamaya karşı gelişen sitotoksik T hücre cevabının hem şiddetini arttırır hem de süresini uzatır. • immünojenlerle birlikte sistemik ya da mukozal IL-15 kullanımının daha güçlü hücresel ve hümoral yanıt oluşturduğunu gösterir • Mukozal yolla kullanıldıklarında sistemik toksisite göstermez. İnülin Polisakkaritler fruktoz ve çok az miktarda glukozdan oluşur. Kendisi antijenik değildir ancak mikropartikül olarak kullanıldığında güçlü bir hücresel ve hümoral adjuvandır Mikropartikül inülin (MPI) alternatif kompleman yolunu aktive ederek doğal immüniteyi uyarır Ciddi sistemik veya yerel yan etkisi yoktur. Sadece çok yüksek dozlarda subkutan kullanıldığında küçük granülomlar gözlenmiştir. İnülinler diğer adjuvanlarla birlikte kullanıldığında farklı oranlarda hücresel ve hümoral immün yanıt elde edilebilir. Nükleik asitler CPG Motifleri Ortasında CpG dinükleotidi bulunan altı deoksinükleotid uzunluğunda DNA molekülü bir CpG motifi olarak adlandırılır. Bakteri hücrelerindeki bu sık tekrarlı CpG motifi memeli hücrelerindeki TLR’ler tarafından (innate immünite) yabancı ve tehlikeli olarak hemen tanınır ve immün sistem hücreleri tarafından interferonlar (α ve β) ve IL12 salgılanır. Böylece hücresel immün yanıt uyarılırken allerjik cevap da baskılanır. Bu durum CpG motifi içeren DNA moleküllerinin terapötik uygulamalarda ve aşılarda adjuvan olarak kullanılabileceğini bir göstermektedir. CPG Oligodinükleotit Emülsiyonlar Alüminyumdan sonra insan ve hayvanlarda en sık kullanılan adjuvanlardır. Yağ içinde su (W/O; parafin içinde sıvı antijen) veya su içinde yağ (O/W) emülsiyonları kullanılır. Enjeksiyon bölgesinde depot etki ile antijenin yavaş salımını sağlayarak antikor üretimini stimüle eder. Emülsiyonlar Freund adjuvanı Freund adjuvanı Su/Yağ emülsiyonudur. Tamamlanmış Freund adjuvanı (Freund’s Complete Adjuvant, FCA) mineral yağı (marco 52), Arlacel A (Dianhidromannitol monooleat) ve 500 µg/ml ölü Mycobacterium tuberculosis içerir. Tamamlanmamış Freund adjuvanı (Freund’s Incomplete Adjuvant, FIA) Mycobacterium tuberculosis içermez. Emülsiyonlar Freund adjuvanı Yavaş ve sürekli antijen salımı ve mononükleer hücre akümülasyonu ve antijenin lenf yoluyla lenf nodu ve dalak gibi uzak yerlere erişimini sağlayarak adjuvan etkisi gösterir. Ancak yüksek reaktojenitesi nedeniyle (granulom, apse, artrit, amiloidoz, allerjik reaksiyonlar) insanlarda kullanımından vazgeçilmiştir. Bununla birlikte yan etkilerine karşı yüksek tolerans gösterilebilecek hastalıklarda (kanser gibi) kullanılabilirler. Bir diğer Su/Yağ emülsiyon adjuvanı Montanide’dir. HIV, sıtma, meme kanseri ve diğer kanserler için geliştirilmeye çalışılan aşılarda denenmektedir. Emülsiyonlar MF59 O/W (Skualen) Bitkiler tarafından üretilen ve çoğu yiyecekte bulunan bir triterpenoid hidrokarbondur (C30H50). İnsan vücudunda doğal olarak bulunması ve biyoparçalanabilir olması nedeniyle adjuvanların çoğunun yapısında vardır. Skualen Emülsiyonlar MF59 O/W (Squalen) Toksisitesi düşük olan MF59, küçük hayvan modellerinde influenza aşısının etkinliğini arttırmıştır. MF59 adjuvanlı influenza aşısı, diğer aşılara göre, pandemi yapan influenza suşlarına karşı daha etkili bulunmuştur. MF59 adjuvanlı hepatit B aşısı, alüminyum adjuvanlı aşılara oranla 100 kat daha etkili bulunmuştur. Yenidoğanlarda yapılan HIV aşı çalışmasında MF59 güvenilir ve iyi tolere edilebilir bulunmuştur. MF59, insanlarda iyi tolere edilebilen, güvenilir ve etkin bir aşı adjuvanı gibi görülmektedir. Lipozomlar İki tabakalı lipidlerin oluşturduğu bir dış kabuk ve hidrofilik iç kompartmanı olan küresel yapılardır. Yapısal özelliği sayesinde enkapsüle ettiği antijeni hızlı ekstrasellüler yıkımdan korur. Lipozomlar, DNA ve protein ile birlikte “co-delivery” sistemi olarak kullanılabilir. DNA sayesinde MHC tip 1, protein sayesinde MHC tip 2 sunumu olur ve hem CD8(+) hem de CD4(+) hücreleri aktive olur. Lipozomlar Biyoparçalanır ve non-toksik Yapısal bütünlük (boyut, kompozisyonu, çift tabakalı akışkanlık) İstenilen her molekül yapısına bakılmaksızın yapıya katılabilir Tamamen sentetik olarak hazırlanabilir Yapıda genel olarak fosfolipid / kolesterol bulunur. İmmunojenik özellik göstermez Yüzey modifikasyonuyla immunojen olabilir; ligand, antijen veya farklı tip bir lipid eklenebilir ISCOM® (immunostimulating complex) Antijen, kolesterol, fosfolipid ve saponinden (Quil A) oluşan, 40 nm büyüklüğünde, kafes benzeri moleküler yapısı olan bileşiklerdir. Lipozomlardan daha rijid, stabil yapıları vardır. Hem hücresel hem de hümoral immün cevabı arttırırlar. ISCOM® içerisinde saponin bulunması adjuvan etkiyi arttırır, buna karşılık saponinlerin oluşturduğu yan etkiler ciddi olarak azalmıştır. ISCOMATRIX® ISCOMATRIX®, kolesterol, fosfolipid ve saponinden (Quil A) oluşur. Yapısı ISCOM’a benzer ancak antijen içermez. ISCOMATRIX® sadece hümoral tip immün yanıt oluşturur. Mukozal immün cevabı arttırır. Hem hayvan ve hem de insan çalışmaları ile güvenilir ve etkin olduğu ispatlanmıştır. Virozomlar Genetik materyal içermeyen virus partiküllerinin (viral zarf), antijenleri hedef dokulara taşımak için kullanılmasıdır. Zarflı virüslerin dış membranını virüsün genetik materyalinden birtakım yöntemlerle ayırarak lipozom benzeri bir yapı oluşturulur. Virozomlar Virozomlar direkt olarak B lenfositleri aktive ederek IgG sentezinde artışa neden olur. Buna virozomların B lenfositler üzerindeki “süperstimülasyon” etkisi denir. Oluşan immün yanıt hızlı ve güçlüdür. Virozomlar sadece elde edildikleri virüslere karşı immünite oluşturmak için kullanılmaz. Aynı zamanda pek çok diğer aşı antijeni, ilaç, nükleik asit için taşıyıcı sistemlerdir. Halen lisanslı olarak aşılarda kullanılan tek virozom influenza virüsündan elde edilen virozomdur (Immuno potentiating Reconstituted Influenza Virosomes IRIVs). Virozomlar Virozom oluşturmak için denenen zarflı virüsler Influenza virüsü Sendai virus Epstein-Barr virus Veziküler stomatit virüsü Sindbis virüs Herpes simplex virus Newcastle hastalığı virusü Lisanslı Virozomal Aşılar Epaxal® (Hepatit A aşısı) Inflexal V® (trivalanIRIV influenza aşısı) Virüs Benzeri Partiküller Virus-benzeri partiküller (VLPs) inert, boş viral kapsid ya da kapsid proteinleridir. DNA yada RNA içermezler ama viral yapı korunmuştur. Bu sayede viral enfeksiyon taklit edilebilir. VLPs antijenleri immün sistem tarafından kolayca tanınır ve güçlü bir immün cevap gelişir. Virüslerden rekombinant teknoloji kullanılarak üretilirler. Parenteral, mukozal ya da transkütan yolla kullanılabilir. Virüs Benzeri Partiküller En önemli VLP, 15 yıldır kullanılmakta olan rekombinant teknoloji ile Saccharomyces cerevisiae ve Pichia pastoris mantarlarından rekombinant DNA teknolojisi ile elde edilen Hepatit B yüzey antijenidir (HbsAg). FDA, 2006 yılında alüminyum adjuvanla birlikte kullanılan VLP içeren insan papilloma virus (HPV) aşısına onay vermiştir. Polimerik Mikroküreler Çoğunlukla biyouyumlu, polimerler ile hazırlanırlar. biyoparçalanır Farklı özelliklerdeki antijenleri (suda çözünür ve ya çözünmez) enkapsüle edebilme özelliğine sahiptirler Antijen salımını uzatarak uzun etkili aşıların geliştirilmesine olanak sağlarlar. PLGA mikroküreleri Polimerik partiküller Antijenlerin MALT (Mukoza ile ilgili Lenfoid Dokular) lar tarafından alımını sağlar ve APC lere sunar. Böylece alüminyuma oranla çok daha güçlü immün yanıt elde edilir. Nanopartiküller Hem hümoral hem de hücresel immün cevabı arttırırlar. Dolayısıyla nanopartiküller intrasellüler patojenlerin hem profilaksisinde hem de tedavisinde kullanılabilir. Nanopartiküler Sistemlerin Avantajları • Nanoboyutta olmalarından dolayı intraselüler ve ekstraselüler taşınmanın gerçekleşebilmesi • Antijenler çeşitli yollardan taşınma için enkapsüle edilebilir ve korunur. • Partikülün yüzey kimyası kolay kontrol edilebilir. • Yavaş salım gibi özellikler sayesinde güçlendirici (booster) aşılamaya gerek duyulmaz. • Endozomal parçalanmaya uygun üretilebilirler. CD4+ ve CD8+ T hücre cevapları için antijenin çapraz salımı gerçekleşir. Kapsamlı bir immün yanıt için gereklidir.