yeni kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde belediyelerde kamu

advertisement
T.C
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
KAMU YÖNETİMİ ANA BİLİM DALI
KAMU YÖNETİMİ BİLİM DALI
YENİ KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞI ÇERÇEVESİNDE
BELEDİYELERDE KAMU HİZMET ANLAYIŞI DEĞİŞİMİ:
KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ
YILDIZ ATMACA
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN
YRD.DOÇ.DR ERDAL BAYRAKÇI
KONYA-2012
i
ii
TEŞEKKÜR
Yoğun bir çalışmayı en iyi ve en güzel bir şekilde sona erdirmenin mutluluğunu
yaşıyorum. Bu çalışmada emeği geçenlere ise gerçekten her konuda çok teşekkür ediyorum.
Bu çalışmayı yaparken özellikle lisans ve yüksek lisans eğitimim boyunca öğrencisi
olmaktan mutluluk duyduğum, çalışmamın her aşamasında beni sabırla karşılayan ve hiçbir
zaman yardımını esirgemeyen, her konuda bana büyük bir hoşgörüyle yaklaşan ve her zaman
vakit ayıran değerli danışman hocam Yrd.Doç.Dr. Erdal Bayrakçı’ ya
kalben teşekkür
ediyorum.
.
Yine, lisans ve yüksek lisans eğitimim boyunca desteğini hep yanımda hissettiğim, ilgi
ve yardımını benden eksik etmeyen ve yoğun çalışmalarına rağmen her zaman bana vakit
ayıran ve beni hiçbir zaman geri çevirmeyen değerli hocam Doç.Dr. Ali Şahin’e, jüride
bulunup yapıcı ve tavsiye edici görüşleriyle çalışmamın son şeklini en iyi bir şekilde almasını
sağlayan çok değerli bölüm başkanım Prof. Dr. Önder Kutlu’ ya ve Yrd. Doç. Dr. Mehmet
Göküş’e sonsuz teşekkür ediyorum. Ayrıca çalışmanın uygulama kısmında büyük emeği geçen,
desteğini eksik etmeyen Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tahir Akyürek ‘e
minnettarım.
Ancak ben bu çalışma sırasındaki en büyük teşekkürü her zaman maddi ve manevi
yanımda olan çok değerli aileme, anneme ve babama etmek istiyorum. Ve bu çalışmayı her
zerresiyle kendilerine borçlu olduğum anneme ve babama armağan ediyorum.
Yıldız Atmaca
Haziran 2012, KONYA
iii
İÇİNDEKİLER
ÖZET .................................................................................................................................... Vİİİ
SUMMARY.......................................................................................................................... İX
KISALTMALAR DİZİNİ................................................................................................... X
TABLOLARDİZİNİ ........................................................................................................... Xİİ
ŞEKİLLER DİZİNİ ........................................................................................................... Xİİİ
GİRİŞ.................................................................................................................................... 5
BİRİNCİ BÖLÜM
KAMU YÖNETİMİ DİSİPLİNİ VE YENİ KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞI
1.1.Yönetim Kavramı ................................................................................................................... 8
1.2.Kamu Yönetimi ...................................................................................................................... 9
1.3.Kamu Yönetimi Düşüncesinin Gelişimi .............................................................................. 11
1.4. Geleneksel Kamu Yönetimi ................................................................................................ 15
1.5. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı ............................................................................................ 17
1.5.1. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Ortaya Çıkış Nedenleri ......................................... 18
1.5.1.1. Ekonomik Ve Mali Etkenler ................................................................................. 20
1.5.1.2. Sosyal Etkenler ...................................................................................................... 21
1.5.1.3.Siyasal Etkenler ...................................................................................................... 21
1.5.2. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı Ve Temel Özellikleri .................................................. 22
1.5.3. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı Ve Gelişim Seyri ........................................................ 26
iv
1.5.3.1. İngiltere Ve ABD Ülkelerinde Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Ortaya Çıkış
Seyri ................................................................................................................................... 26
1.5.3.2. Türkiye ‘de Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Ortaya Çıkış Seyri ...................... 30
1.6. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Getirdiği Önemli Uygulamalar .................................... 34
1.6.1.Yönetişim ...................................................................................................................... 34
1.6.2. Stratejik Yönetim ......................................................................................................... 37
1.6.3.Toplam Kalite Yönetimi................................................................................................ 40
1.6.4. E-devlet ........................................................................................................................ 43
1.6.5. Performans Yönetimi ................................................................................................... 44
1.7. Yeni Kamu Yönetimi Uygulamalarına Yönelik Eleştiriler ................................................. 46
İKİNCİ BÖLÜM
YENİ KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞI VE BELEDİYELER
2.1. Belediye Olgusu .................................................................................................................. 48
2.2. Belediyenin Yapısı .............................................................................................................. 49
2.2.1.Belediye Başkanı ........................................................................................................... 50
2.2.2. Belediye Meclisi ........................................................................................................... 52
2.2.3. Belediye Encümeni ...................................................................................................... 54
2.3. Belediyenin Görevleri ......................................................................................................... 55
2.4. Belediyenin Tarihi Gelişimi ................................................................................................ 56
2.4.1. Tanzimat' tan Önce Belediyeler ................................................................................... 56
2.4.1.1. Kadılık Kurumu..................................................................................................... 57
2.4.1.2. Vakıflar.................................................................................................................. 57
2.4.1.3. Lonca Teşkilatı( Esnaf Örgütleri) ......................................................................... 58
2.4.1.4. Mahalle Yönetimi .................................................................................................. 59
2.4.2. Tanzimat’tan Sonra Belediyeler ................................................................................... 59
2.4.2.1. Tanzimat ‘tan Cumhuriyete Belediyeler ............................................................... 60
2.4.2.1.1. İstanbul Şehremaneti ...................................................................................... 60
2.4.2.1.2. İntizam-ı Şehir Komisyonu ............................................................................ 60
v
2.4.2.1.3. Altıncı Daire-i Belediye ................................................................................. 61
2.4.2.2. Cumhuriyet’ten sonrası Belediyeler ...................................................................... 62
2.4.2.2.1. 1923-1960 Dönemi ......................................................................................... 62
2.4.2.2.2. 1960- 1980 Dönemi ........................................................................................ 63
2.4.2.2.3. 1980 sonrası Dönem ....................................................................................... 64
2.5. Türkiye ‘de Belediyelerin Yapılanması Ve Mevzuatı ......................................................... 66
2.5.1. 1580 Sayılı Belediye Kanunu ....................................................................................... 68
2.5.2. 5393 Sayılı Belediye Kanunu ....................................................................................... 69
2.5.3. 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ................................................................... 70
2.6. 1580 Ve 5393 Sayılı Belediye Kanunu Karşılaştırması ...................................................... 72
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BELEDİYELER VE KAMU HİZMET ANLAYIŞI
3.1. Kamu Hizmetinin Tanımı.................................................................................................... 77
3.2. Kamu Hizmetlerinin Kurulması ve Kaldırılması ................................................................ 79
3.3. Kamu Hizmetinin Özellikleri .............................................................................................. 80
3.4. Kamu Hizmetinin İlkeleri .................................................................................................... 81
3.5. Kamu Hizmetlerinin Türleri ................................................................................................ 83
3.6. Kamu Hizmetlerinin Görülme Usulleri ............................................................................... 84
3.6.1. Kamu Hizmetlerinin Kamu Tüzel Kişileri Tarafından Görülme Usulleri ................... 84
3.6.1.1. Emanet Usulü ........................................................................................................ 84
3.6.1.2. Kamu Kurumu Usulü ............................................................................................ 85
3.6.2. Kamu Hizmetlerinin Bir Özel hukuk Kişisi Tarafından Görülme Usulleri ................. 85
3.6.2.1. Tek Taraflı Görevlendirme( Statüler Görevlendirme) .......................................... 86
3.6.2.2. Sözleşmeyle Görevlendirme (Akdi Görevlendirme) ............................................. 86
3.6.3. Türk Hukukunda Kamu Hizmetlerinin Özel Kişilerce Görülmesi Usulü .................... 87
3.7. Kamu Hizmetlerinde Tarihsel Gelişim................................................................................ 89
vi
3.8. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı İle Kamu Hizmetlerinde Yaşanan Değişim....................... 91
3.8.1. Yeni Kamu Hizmeti ..................................................................................................... 95
3.8.2. Yeni Kamu Hizmetinin Temel Nitelikleri .................................................................... 96
3.8.3. Eski Ve Yeni Kamu Hizmeti Karşılaştırması .............................................................. 97
3.8.4. Belediye Hizmetlerinin Etkin Bir Şekilde Sunumu İle Karşılaşılan Sorunlar ............. 99
3.8.5. Belediyelerin Hizmetlerindeki Etkililiği Ve Önemi ................................................... 100
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KAMU HİZMETİ ANLAYIŞINDAKİ DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM ÜZERİNE BİR ALAN
ARAŞTIRMASI; KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ
4.1. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı İle Konya Büyükşehir Belediyesi ve Kamu Hizmetlerinde
Yaşanan Değişim ve Dönüşüm ................................................................................................ 103
4.1.1. Hizmetlerde Katılımcılık, Verimlilik Ve Etkinlik...................................................... 104
4.1.2. Örgütün Optimum Büyüklükte Birimlere Bölünmesi Ve Performans Ölçülmesi ..... 107
4.1.3. Sonuç Odaklılık .......................................................................................................... 110
4.1.4. Hizmetlerdeki Zayıflıklar ........................................................................................... 111
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME .................................................................................113
KAYNAKÇA ...................................................................................................................120
ÖZGEÇMİŞ .....................................................................................................................132
vii
Öğrencinin
Adı Soyadı
Yıldız Atmaca
Numarası
094228001010
Ana Bilim / Bilim
Dalı
Programı
Tez Danışmanı
Tezin Adı
Kamu Yönetimi/ Kamu Yönetimi
Tezli Yüksek Lisans
Doktora
Yrd. Doç. Dr. Erdal Bayrakçı
Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı Çerçevesinde Belediyelerde Kamu Hizmet
Anlayışı Değişimi: Konya Büyükşehir Belediyesi Örneği
ÖZET
Küreselleşme ile birlikte 1980 ‘li yılların başında bütün gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerde hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanmıştır. Bu değişim basit bir reform ya da
yönetim tarzında kısmi bir dönüşüm değil; devletin yapısı faaliyet alanı toplum, birey ve piyasa
ile ilişkileri hizmet yöntemleri, çalışanların rolleri ve statüleri kısacası kamu yönetiminin kendi
içinde ve çevresiyle ilişkilerinde kapsamlı ve radikal bir yapılanma sürecini ifade etmiştir. Eski
yönetim anlayışı, yerini yeni yönetim anlayışına; eski kamu hizmeti yaklaşımı da yerini yeni
kamu hizmeti yaklaşımına bırakmıştır. Artık değerler ön plana alınmış, halkın yönetimde söz
sahibi olma durumu gerçekleşmiş, teknolojik gelişmeler sağlanmış ve bütün bu gelişmeler, bu
dönüşümler kamu hizmeti üzerinde büyük etkiler bırakmıştır.
Yeni kamu yönetimi anlayışı, devletin küçültülmesinden tutumluluk, etkinlik,
verimlilik, katılımcılık, şeffaflık, esneklik, hesap verilebilirlik gibi kamu hizmetlerinden
bahsetmektedir. Aynı zamanda bu hizmetlerin etkin bir şekilde yerine getirilebilmesi için İlk ve
orta çağlar boyunca sadece birkaç basit adalet, savunma, vergi ve küçük çaplı bazı kamu
hizmetlerini yerine getirmekle kalan yerinden yönetim kuruluşlarının ve yeki sahalarının
genişletilmesi gerektiğinden bahseder. Yeni kamu hizmeti yaklaşımı ise kamu yönetiminde
demokratik değerleri, yurttaşlığı, kamusal çıkar odaklı kamu hizmetlerini savunmaktadır. Bu
çalışmada, yeni kamu yönetimi anlayışı bağlamında bir yerinden yönetim kuruluşu olan
belediyelerin kamu hizmet anlayışı ve kamu hizmet anlayışındaki değişim ve dönüşüm süreci
üzerinde durulmaktadır. Çalışma önce teorik bilgilerle aydınlatılmış daha sonra Konya
Büyükşehir Belediyesi üzerindeki bir alan araştırması ve sonuçları ile sonlandırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yeni Kamu Yönetimi, Kamu Hizmeti, Belediye, Değişim ve Dönüşüm
viii
Öğrencinin
Adı Soyadı
Numarası
Ana Bilim / Bilim
Dalı
Programı
Tez Danışmanı
Tezin İngilizce Adı
Yıldız Atmaca
094228001010
Kamu Yönetimi/ Kamu Yönetimi
Tezli Yüksek Lisans
Yrd. Doç. Dr. Erdal Bayrakçı
Doktora
Change of Public Service Aproach In the Local Administrations With
New Public Management Approach; Example Of Konya Metropolitan
Municipality.
SUMMARY
With globalization, in early 1980s, all developed and developing countries had a rapid
change and transformation process. This change is not a simple reform or a partial
transformation of in management style but it refers structure of the state, field of activity,
relationships of the state with society, individuals and market, service procedures, roles and
status of employees, in short it expresses a comprehensive and radical restructuring process
within the public administration itself and relationships with its environment. Former
management approach left its place to the new management approach and the former public
administration approach also left its place to the new public administration approach. Values
are to the fore now, the people have right to say their own words in management, technological
developments are provided, and all of these developments and transformations has a great
impact on the public administration.
The new public management approach mentions public services such as the
minimization of government, frugality, efficiency, effectiveness, participation, transparency,
flexibility and accountability. At the same time in order to fulfil these services effectively, it
emphasises that local administrations and their field of authority which had some public
services such as only few simple justice, defence, taxation during the first and middle ages are
needed to be enlarged. The new approach to public service defends democratic values,
citizenship, public services focused on public interest in the public administration. This study,
focuses on public service understanding and the process of change and transformation in public
service understanding of municipalities which are decentralization of public service with New
Public Management Aproach.The study is firstly enlightened by theoretical knowledge then it
has been terminated with the field study and its results on Konya Metropolitan Municipality.
Key Words: New Public Management,
Public Service,Municipality, Change and
Transformation
ix
KISALTMALAR DİZİNİ
YKA
:Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı
ABD
: Amerika Birleşik Devletleri
IMF
: Uluslararası Para Fonu
YKY
:Yeni Kamu Yönetimi Yaklaşımı
AB
:Avrupa Birliği
KAYA
: Kamu Yönetimi Araştırma Projesi
TODAİE
:Türkiye Orta Doğu ve Amme İdaresi Enstitüsü
DPT
:Devlet Planlama Teşkilatı
TÜSİAD
:Türk Sanayici İş Adamları Derneği
BM
:Birleşmiş Milletler
YPSY
:Yönetim Performansı Ve Sonuçları Yasası
TKY
:Toplam Kalite Yönetimi
SSK
:Sosyal Sigortalar Kurumu
DİE
:Devlet İstatistik Enstitüsü
TUBİTAK
:Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
TUENA
:Türkiye Ulusal Enformasyon Altyapısı Ana Planı
DTM
:Dış Ticaret Müsteşarlığı
BTD
:Birleşik Taksiciler Derneği
KAMU-NET :Kamu Hizmeti Komisyonluğu Başkanı
UKOME
:Ulaşım Koordinasyon Merkezi
AYKOME
:Alt Yapı Koordinasyon Merkezi
TBMM
:Türkiye Büyük Millet Meclisi
AÜEHFD
:Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
AÜSBFD
: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi
KİT
:Kamu İktisadi Teşebbüsü
İETT
:İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlülüğü
TCDD
:Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları
EGO
:Elektrik, Gaz, Otobüs
ASKİ
:Ankara Su Kanalizasyon İdaresi
İSKİ
:İstanbul Su Kanalizasyon İdaresi
YKH
:Yeni Kamu Hizmeti
KOMEK
:Konya Meslek Edindirme Kursu
x
KPSS
:Kamu Personeli Seçme Sınavı
BİLMER
:Başbakanlık İletişim Merkezi
MERMEK
:Meram Meslek Edindirme Kursu
SELMEK
:Selçuklu Meslek Edindirme Kursu
TC
:Türkiye Cumhuriyeti
STK
:Sivil toplum kuruluşları
DSİ
:Devlet Su İşleri
POSDCORB :Planlama, Örgütleme, Personel Yönetimi, Yönlendirme, Eşgüdüm,
Denetim, Bütçeleme
PÖPAYED
:Planlama, Örgütleme, Personel Alımı, Yönlendirme Eşgüdüm Ve
Denetim
Şb
:Şube
Md
:Müdürlülük
xi
TABLOLAR DİZİNİ
Sayfa
Tablo 1:
Geleneksel Yönetim İle Yeni Yönetim Anlayışının Karşılaştırılması………19
Tablo 2:
Eski Yerel Yönetim Mevzuatı ………………………………………………61
Tablo 3:
Yeni Yönetim Mevzuatı……………………………………………………. 62
Tablo 4:
Bakış Açılarının Karşılaştırılması: Eski Kamu Yönetimi, Yeni Kamu Yönetimi
Ve Yeni Kamu Hizmeti……………………………………………………..62
xii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Sayfa
Şekil 1:
Türkiye’de Yerel Yönetim Yapılanması Ve Mevzuatı……………………....61
Şekil 2:
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Örgüt Yapısı……………………………108
xiii
GİRİŞ
Günümüz dünyasında, ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel hayatın bütün
alanlarında olduğu gibi yönetim alanında da büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktadır.
Bunu göz ardı etmek mümkün bile değildir. Buna bağlı olarak kamu yönetimi de dünyada
meydana gelen bu değişimlerden istemese de etkilenmiş, bilgi toplumuna geçiş ve küreselleşme
sürecinde bu değişim faktörlerinin belirlediği yönde değişmek zorunda kalmıştır. Bu değişim
faktörlerinin yalnızca iç faktörlerle açıklanması doğru değildir. Dış faktörlerde bu değişim
sürecinin büyük paydaşlarından biridir.
Günümüzde idari reform uygulamalarından devlet reformu uygulamalarına geçiş
sürecinin ilk aşaması ise 1970 yıllarında Yeni Sağ Akımı ile başlamıştır. Bu akımın temel
hedefi devleti küçültmek ve piyasa temelli bir kamu yönetimi inşa etmektir. Yeni sağ ve yeni
liberal düşünürler tarafından şekillenen reformlar, yönetimde var olan sorunların çözümü için
devletin yetkilerinin strateji belirleme ve politika oluşturma ile sınırlandırılmasını, yetkilerinin,
karar alma mekanizmalarının, merkezden yerele ve sivil topluma aktarılmasını, yerel
yönetimlerin güçlendirilmesini savunmaktadır.
Kamu hizmetlerinin, hızlı, kaliteli ve etkin olmaması, mevcut kuruluşları günün
koşullarına uygun hareket etmemesi, savaşlar ve krizlerin bir türlü etkisiz hale getirilememesi,
yaşanan küreselleşme ve teknolojik geri kalmışlık yeni sağcıları haklı çıkarmıştır.
Özellikle ikinci dünya savaşından sonra yaşanan sıkıntılar ve 1970 ‘lerde görülen
ekonomik krizler sosyal devlet anlayışının tükendiğini göstermektedir. Bu durum içinde artık
bir şeyler yapılmak zorundadır. Yapılan ilk refleksler neticesiyle 1980’den sonra devletler
büyük bir reform dalgası altına girmiştir. Bu dalgalardan biride hiç şüphesiz o dönemde
yaşanan Weberyan bürokrasinin hantallılığını ve başarısızlığını ilan eden, yeniden
yapılanmanın kaçınılmaz olduğunu belirten Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı reform hareketidir.
Hareket Kamu Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması olarak adlandırılmaktadır. Bu reform
paketi yaklaşık on adet kanun tasarısından oluşmaktadır. Paketin özünü ise Kamu Yönetimi
Temel Kanunu oluşturmaktadır. Tasarı, tüm dünyada değişimlere neden olan Yeni Kamu
Yönetimi Anlayışı ‘nı yansıtmaktadır.
70’li yıllarda doğmuş, 80’lerde filizlerini vermiş, 1990 yılından sonra meyvesini veren
yeni kamu yönetimi anlayışı ülkemizde siyasal, ekonomik ve toplumsal olmak üzere farklı
nedenlerle ortaya çıkmıştır. YKA geleneksel yönetimden farklı olarak kamu yönetiminde ve
5
kamu hizmetlerinde her daim, verimliliği, kaliteyi, müşteri isteklerinin belirleyiciliğini, piyasa
yönelimini, şeffaflığı, risk almayı, ekip yönetimli çalışmayı, çok yönlülüğü, adem-i
merkeziyetçiliği ve bunun gibi yönetişim esaslı birçok ilkenin önemini vurgulamıştır.
Kamu hizmetleri ise konu, tür ve nitelik itibari ile çok kapsamlı ve değişkendir. İdare
hukukunda geleneksel olarak idari, iktisadi, sosyal, bilimsel ve teknik kamu hizmetleri olarak
dört grupta ele alınmaktadır. Yerel düzeyde ise belediyeler açısından hizmet yöntemi veya
modeli olarak belediye örgütü, yönetimler arası işbirliği, sözleşme, imtiyaz, kupon, gönüllü
kuruluşlar ve kendi kendine hizmet olarak çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. Bunun yanında
Kamu hizmetlerinin değişkenlik, eşitlik, tarafsızlık ve bedava oluşu gibi temel özellikleri de
vardır. Bu özellikler zaman içerisinde gelişen şartlara uygun olarak çeşitli içerik ve anlamlar
kazanmıştır. Yirminci yüzyıla gelinceye kadar geleneksel devlet anlayışı çerçevesinde devletler
genellikle adalet, savunma ve güvenlik alanında faaliyet göstermiştir. Geçen yüzyılın başı ve
daha çok ikinci dünya savaşından sonra devletler, sosyal devlet ve refah devletinin de etkisiyle
değişen siyasi, iktisadi ve toplumsal şartlara uygun bir biçimde eğitim, sağlık, iktisat, ticaret ve
kültür gibi değişik alanlarda faaliyet göstermeye başlamışlardır. 1970’lere gelince ise birçok
devlette kamusal hizmetler ve faaliyetler hiçbir döneminde olmadığı kadar yaygınlık
kazanmıştır1
Yeni kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde belediyelerde kamu hizmet anlayışı bu tezin
konusunu oluşturmaktadır. Tezde Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı bağlamında yapılan
çalışmalardan bir yerel yönetim birimi olan belediye yönetimindeki kamu hizmet anlayışı ve bu
hizmet anlayışında yaşanan değişim ve dönüşüm anlatılmaya çalışılmıştır. Konya Büyükşehir
Belediyesi de örnek gösterilerek bu çalışma mercek altına alınılacaktır.
Çalışmanın ilk bölümünde temel bir disiplin olan kamu yönetimi kavramı ve yeni kamu
yönetimi anlayışının ortaya çıkışından, özelliklerinden ve gelişim seyrinden bahsedilmiş. YKA
‘nın getirdiği uygulamalara ve bu uygulamalara yönelik eleştirilere kısaca değinilmiştir.
İkinci ve üçüncü bölümde de belediye olgusu vurgulanmış, belediyenin görevlerinden,
yapısından, tarihinden, mevzuattaki yerinden, değişen kanunlardaki halinden bahsedilmiş, eski
ve yeni kanundaki özellikleri açısından karşılaştırılmıştır. Daha sonra ise belediyelerdeki kamu
hizmet anlayışı incelenme altına alınmış, eski ve yeni kamu hizmetlerine, tanımlarına,
hizmetlerin etkin bir şekilde sunulmasında karşılaşılan sorunlara, belediyelerin hizmet
anlayışındaki değişimine değinilmiştir.
1
BİLGİÇ, Veysel (2008), “Küreselleşme Sürecinde Kamu Hizmetinde Dönüşüm”, Kamu Yönetiminde Yeni
Vizyonlar, Ed. Bekir Parlak, Ankara, Turhan Kitap Evi, s:95-96
6
Son bölümde ise belediyelerdeki kamu hizmet anlayışı ve bu belediyelerde yaşanan
değişimi analiz etmeye yönelik Konya Büyükşehir Belediyesi üzerinde bir alan araştırması
yapılmıştır.
7
BİRİNCİ BÖLÜM
KAMU YÖNETİMİ DİSİPLİNİ VE YENİ KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞI
1.1.Yönetim Kavramı
İnsanlığın varlığı ile birlikte hayati gayelerin amacına ulaşabilmesi için, bazı
organizasyonlar ihtiyacı zorunlu hale getirmiştir. Bu zorunlu ihtiyaçlar yönetim, yöneten ve
yönetilen kavramlarının ortaya çıkmasına sebep teşkil etmiştir. Yönetim kavramının toplumsal
gelişmelere paralel olarak sürekli değişim ve gelişim süreci içerisinde olması ise ortaya
koyduğu ilke ve tekniklerde değişimlere neden olmuştur. Ve bu değişimle beraber insanların
daha örgütlü bir toplum içerisinde yaşama arzusu, diğer insanlarla olan işbirliği ve amaç birliği
yönetim olgusunu ve önemini arttırmıştır. 2
Yönetim tanımına dair çeşitli açıklamalar vardır. Bunlar çok geniş bir alanı
kapsamaktadır. Biz bunlardan bazılarını şu halde ifade edebiliriz;
Yönetim kavramı ortak amaçlara ortak çaba ile gerçekleştirmek üzere işbirliği yapan insan
kümesi olarak en basit biçimde tanımlanabilir. Diğer bir tanımı ise; “yönetim, belirli amaç ya da
amaçların kaynakların en iyi biçimde kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi bilim ve sanatı” olarak da
tanımlanabilir.3
Yönetim, birden çok insanın ortak ihtiyaçlarını gidermek için bir araya gelerek
aralarında işbirliği ve iş bölümü yapmak suretiyle bir takım faaliyetleri uyumlu bir şekilde
göstermesi olarak tanımlanabilir.4
Yönetim, eş amaçlı kişilerden oluşan bir örgütsel yapıyı ve örgütsel amaçların en akılcı
yollardan gerçekleştirilmesine dönük bir eylemler dizisini varsaymakta daha da önemlisi
evrensel nitelik taşıyan planlama, örgütleme, personel alma, yönlendirme, koordinasyon ve
denetleme eylemlerinin uygun bir şekilde düzenlenip etkileşmelerinin ortaya çıkardığı
karmaşık bir süreçte somutlaşmaktır.5
Simon’ a göre yönetim işlerin yapılmasını sağlama sanatıdır ve hangi amaçla olursa
olsun ne şekilde tanımlanırsa tanımlansın her örgütte yönetimin yapmak zorunda olduğu
görevleri vardır. Bunlar; örgütün amaçlarını gerçekleştirmek, örgütte çalışanların yaratıcı
güçlerini ortaya çıkarmak, personeli mutlu edip moralini yükseltmek, örgütün değişimini ve
2
KOÇ, Hakan, TOPALOĞLU, Melih(2010),Yönetim Bilimi; Temel Kavramlar, Kuramlar ve İlkeler, Ankara,
Seçkin Yayın, s:25
3
SÜRGİT, Kenan (1981), “Çağdaş Yönetim Anlayışı ve Yöneticilerin Amaç ve Politika Belirleme İşlevleri”,
Amme İdaresi Dergisi, Cilt:14, Sayı:1,s: 3-4
4
GENÇ, Turan(1998), Kamu Yönetimi, Ankara, Başkent Klişe Matbaacılık, s:7
5
FİŞEK, Kurthan(2005),Yönetim, Ankara, Paragraf Yayınevi, s:33
8
gelişimini sağlamak, liderler yetiştirmek, örgüt üyelerinin rollerini belirlemek ve bunun içinde
yöntem geliştirmektir.6
Her şeyden önce yönetim kavramını iki alana ayırarak ele almak gerekir. Bunlardan
birincisi ve en önemlisi “Kamu Yönetimi” olmalıdır. Çünkü kamu yönetimi en büyük tüzel
kişilik olan devletin varlığını ve işleyişini sağlayan kamu örgütleri ve bu örgütlerin düzenli ve
sistemli işleyiş bütünüdür. Bu yüzdende kamu yönetimi olmayınca devlet dediğimiz yapı da
olmaz. İkinci olarak devlet olmayınca özel sektörü araştırma alanı ve konusu olarak alan
işletme yönetimi de olmayacaktır. Yönetimi işletme ve kamu yönetimi diye ayırdıktan sonra bu
bilim dallarını da kendi içlerinde gruplandırabiliriz. Örneğin, işletme bilimi; özel sektör
yönetimi olarak muhasebe, finansman, pazarlama, üretim, büyüme, şirketler, holdingler,
uluslararası şirketler, para banka, sermaye piyasası vb. gibi alanlara ayırırken, kamu yönetimi
de yine kendi içinde; kamu hukuku, idare hukuku, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, merkezi
yönetim, yerel yönetimler, kamu personel yönetimi, dış politika, uluslar arası örgütler gibi pek
çok alana ayrılabilmektedir.7
Açıkladığımız bütün bu tanımlamaların ışığı altında biz yönetimi; örgütlerin belirlenmiş
amaç ve hedeflere ulaşmak için elde bulunan kaynakları( İnsan, tabiat, bilgi, sermaye) anlamlı
bir şekilde bir araya getiren planlayan, örgütleyen, koordine eden, yönelten ve denetleyen süreç
olarak tanımlayabiliriz.8
Aynı şekilde yönetim kavramına bağlı olarak yönetim bilimini ise; idarenin (yönetimin)
gerçek işleyişini inceleyen bir disiplin olarak ifade edebiliriz. Yönetim bilimi merkezi ve yerel
politik makamların kararlarını hazırlayıp yürüten, uygulayan ve değerlendiren sosyal bilimin
bir koludur. Yönetim bilimi, bir yandan kamu yararına görevler veren politik organların
kuruluşunu, yapılışını, işleyişini diğer yandan da bu organların çalışmalarında görev alıp etkisi
altında kalan kişilerin davranışlarını inceleyip tanımlayan sosyal bilimin önemli bir koludur.9
1.2.Kamu Yönetimi
Kelime olarak "kamu", Türkçe de hep, bütün; bir ülkedeki halkın bütünü; halk,amme
gibi anlamlara gelmektedir. "Kamu düzeni", toplumun bütününü ilgilendiren düzeni; "kamu
sektörü" devlet eliyle yürütülen ekonomik faaliyetlerin bütününü;"kamu personeli", devlet
hizmetinde çalışan görevlileri, "kamuoyu", belli bir konuda toplumun büyük bir kesimince
benimsenen görüş, tavır ve inançların toplamını; "kamu tüzel kişileri", kamu yararı amacına
dönük insan ve mal topluluklarını;"kamu hukuku", devletin kuruluş ve isleyişini, öteki
6
GENÇ, Turan, a.g.e, s:5
ÖZTEKİN, Ali(2005), Yönetim Bilimi, Ankara, Siyasal Kitabevi, s:22
8
KOÇ, Hakan, TOPALOĞLU, Melih, a.g.e,s: 26
7
9
devletlerle, kamu tüzel kişileri ve özel kişilerle olan ilişkilerini düzenleyen kuralların bütününü
anlatmaktadır.10 Kamu yönetimi ise; devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel
kişilerinin yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli
görevleri, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yerine getiren yönetim dalıdır. Kamu
yönetimi, devlet aygıtının yasama ve yargı dışında kalan kısmıdır. Kamu yönetiminin genel
amacı kamuya yararlı olmaktır. Kamunun ihtiyaçlarını gidermek için, topluma ve onu oluşturan
bireylere hizmet götürmeye çalışır. Bireyler kamu yönetimine, çeşitli alanlarda ve düzeylerde
katılarak katkıda bulunurlar. Kamu yönetimi hizmetleri yürütürken bireyin çıkarından çok
toplumun çıkarlarını göz önünde bulundurur. Bireysel ve toplumsal çıkar çatıştığında,
toplumsal çıkardan yana olur.11
Kamu hizmetlerinin yerine getirilebilmesi amacıyla oluşturulan kamu yönetimi; iki ayrı
yapılanmadan oluşmaktadır. Merkezi yönetim ve yerinden yönetim biçiminde isimlendirilen bu
ikili yapıda, bazı ülkelerde merkezi, bazılarında ise yerel yönetimler daha etkin konumda
bulunmaktadır. Ülkelerin tarihi, sosyal, kültürel ve siyasal özellikleri, bu ülkelerde merkezi
idare ve yerel idare arasında yetki ve kaynak paylaşımını belirleyen en önemli unsurlar
olmaktadır.12 Bu yönüyle kamu yönetimi: "kamu hizmetlerini yürüten devlet organları ile bu
organların faaliyetleri" dir.13
Kamu yönetiminin temelde iki yönü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi “işlevsel”,
diğeri ise “yapısal” yöndür. Yapısal bir kavram olarak kamu yönetimi, devletin örgütsel
görünümünü yansıtır. Her devlet yasalarda belirtilen görevlerini yerine getirmek için ulusal ve
yerel düzeyde çeşitli örgütlenmelere gider. Bu örgütlerin temel amacı anayasa ve yasalarda
belirtilen işlevleri yerine getirmektir.14İşlevsel bir kavram olarak kamu yönetimi ise, genel
kuralları (yasaları) ve kamu politikası kararlarını uygulama sürecidir. Genel kurallar, bu süreç
vasıtasıyla ferdi olayların çözümüne ilişkin özel kararlara dönüşmektedir. Bu bağlamda kamu
yönetimi, geniş anlamdaki yönetim sektörünün siyasi ortamında yer almaktadır. Bu yönüyle
kamu yönetimi, kamu politikalarının belirlenmesinde önemli bir role sahiptir ve böylece siyasi
sürecin bir parçasını oluşturur. Kısaca kamu yönetimi, işlevsel anlamda kamu politikalarının
belirlenmesi ve yürütülmesi sürecidir15
9
TORTOP, Nuri, İŞBİR, Eyüp, AYKAÇ, Burhan(2005),Yönetim Bilimi, Ankara, Yargı Yayınevi, s:2
ERYILMAZ Bilal (1994), Kamu Yönetimi, İzmir, Üniversite Kitabevi, s: 4
11
ÖRNEK Acar,(1994), Kamu Yönetimi, İstanbul, Meram Yay., s:7
12
SALMAN, Nurhayat (2008),Yeni Kamu Yönetimi anlayışı Ve Yerel Yönetimlerde Modernizasyon Süreci,
Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, s:3
13
ALPAR, Erol, “Kamu Yönetimi ve Nitelikleri”, Türk İdare Dergisi, Yıl:61, Sayı:384, Eylül 1989, s.103
14
GÖKÇE, Orhan, KUTLU Önder, ŞAHİN, Ali, GÖKÜŞ, Mehmet(2004), Kamu Yönetimi Ders Notları,
Konya, Dizgi Matbaacılık, s:10
15
ERYILMAZ, Bilal, a.g.e. s:7
10
10
Aslında kamu yönetimi bilim dalıyla ilgili her ne kadar çeşitli tanımlamalar yapılsa bile
geçmişten günümüze hala kamu yönetiminin kapsamı tam olarak netleştirilmemiştir. Ancak
kamu yönetimini betimleyen çeşitli tanımlar göz önünde bulundurulduğunda bu bilim dalını
aşağıdakilerle
özdeşleştirmek
olanaklıdır:(1)Kamu
yönetimi
yürütme
organı
ile
özdeşleştirilebilir. Ancak bu kamu yönetiminin yasama ve yargı organları ile de önemli ölçüde
ilgili olduğu gerçeğini de yadsımaz;(2) Kamu yönetimi daha çok kamu politikalarının
oluşturulması ve uygulanması ile özdeşleştirilir. Bu nedenle çıkar grupları ve bireylerle
yakından ilgilidir. Bu anlamda kamu yönetimi temel toplumsal amaçlarla ve hızla değişen
siyasal bir ortamda bu amaçlara ulaşmak için kaynakların geliştirilmesi ile ilgilidir; (3) İnsan
davranışı ve işbirliği yapan gruplarla özdeşleştirilir;(4)Kamu mal ve hizmetlerin üretimi ile
özdeşleştirilir;(5) özel yönetimden çeşitli bakımlardan ayrışabilen bir ilgi alanıdır.16
1.3.Kamu Yönetimi Düşüncesinin Gelişimi
Kamu yönetiminin akademik bir kavram olarak ortaya çıkışı görece olarak yeni olmakla
beraber, uygulamada kamu yönetimi olgusunun tarihi oldukça eskidir, antik dönemlere kadar
uzanmaktadır. M.Ö.3000 yıllarında Mısır’da, Çin’de, Hindistan’da, Bizans ’ta ve tarihte daha
birçok devlette çeşitli bürokratik devlet mekanizmaları ortaya çıkmıştır. Ancak, modern
anlamda kamu yönetimi Orta Çağ ‘ın bitişi ile beraber 15.ve 16.yüzyıllarda ulus devletlerin
oluşması ile ortaya çıkmıştır. Yönetsel mekanizma aracılığıyla ekonomik gönenci sağlama
amacını bilimsel yönden destekleyen toplumsal ve ekonomik bilimler toplamını ifade eden
kameralizm bilimi kamu yönetimi düşüncesinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.19. yüzyılda
kamu yönetimi Kıta Avrupa’ sında bir hukuki mesele olarak görülmüş ve bundan sonra kamu
yönetiminde yasal bir yaklaşım egemen olmuştur.17
Kamu yönetiminin yasal bir mesele olmasıyla sıkıntılar yaşanmıştır. Kamu yönetimi ve
siyaset bilimi ayrımının yapılmaması gibi ya da kamu yönetiminin sadece bir siyaset
fonksiyonlu bir bilimi olduğu mu yönündeki düşünceler gibi.
Kamu yönetiminin siyasetin dışında bir bilim olması yönündeki ilk incelemeler
Woodrow Wilson’un 1887 yılında yazmış olduğu “İdarenin İncelenmesi” adlı makale ile
mercek altına alınmaya başlanmıştır.18 Wilson bu makalesinde siyaset ile yönetimin ayrı alanlar
olduğunu vurgulamıştır. Bundan sonra Amerika başta olmak üzere çeşitli Anglo –Sakson
16
POLATOĞLU, Aykut(2001), Kamu Yönetimi; Genel İlkeler Ve Türkiye Uygulaması, Ankara, Metu Press,
s:51
17
LEBLEBİCİ, Doğan Nadi(2004), “Kamu Yönetimi: Dünyada Ve Türkiye’ deki Gelişimi”, Kamu Yönetimi
Gelişimi Ve Güncel Sorunları, Ed: Uğur Ömürgönülşen, Kemal Öktem, Ankara, İmaj Yayınevi, s:7
18
LEBLEBİCİ, Doğan Nadi(2004), a.g.e ,s:8
11
ülkelerinde ve tabi Türkiye de kamu yönetimi önemli bir gelişim seyri takip etmiş ve bugün
çok sık kullanılan bir öğreti haline gelmiştir.
Wilson bu ayrımı başlattıktan sonra kamu yönetimi alanında yayınlanan en önemli iki
eser yazılmıştır. Bunlar; Frank J. Goodnow’ un, “Politics and Administration=Siyaset ve
Yönetim” ile Leonarda D. White, “Introduction to the Study of Public Administration=Kamu
Yönetiminin İncelenmesine Giriş” isimli eserlerdir. Goodnow eserinde, hükümetin “siyasasal”
ve “yönetsel” olmak üzere ilk farklı işlevi olduğunu belirtmiştir. Hükümetin siyasal işlevi,
makro düzeyde politikalar belirlemek ya da devlet iradesini ortaya koymaktır. Hükümetin
yönetsel işlevi ise, belirlenen politikaları yürütmektir 1927’den itibaren, ABD’de, yönetim
konusunda bazı ilkeler belirlemeye çalışılmıştır. Bu dönem W. F. Willoughpy’nin, 1927’de
yazdığı “The Principles of Public Administration=Kamu Yönetiminin İlkeleri” adlı eserle
başlamıştır.19
Kamu yönetiminin genel ilkeleri POSDCORB formülü içinde özetlenmiştir. Bu ilkeler
günümüzdeki koşulların gerektiği değişmeler karşısında yeni arayışları karşılamasa bile genel
geçerliliğini korumayı sürdürmektedir.20
Avrupa’ da kamu yönetimi ile ilgilenme ulus devletlerin yapılaşma döneminde başlar.
Ulus devletle beraber onun gereği ve dayanağı olan merkezci bir yönetsel yapı oluşmuştur. Bu
yönetsel yapı sayesinde kralın iktidarı ve buyrukları ülkenin her yanına yayılacaktır. Almanya
ve Avusturya’da bazı öğretim üyeleri “Kameralizm” denen ve yönetim bilimi anlamına gelen
bir akımı başlatarak kamu yönetiminin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Bu akım yönetimi
bilimsel düşünce ve eyleme dönüştürmeyi öngörmüş kuramsal olmaktan çok deneyselliği
öngörmüştür. Yönetimin ortak ilkelere dayalı olduğunu kamu yöneticilerinin eğitim yoluyla
yetiştirileceğini savunmuşlardır.21
Kamu yönetimi disiplini uzmanları 1887 yılında ABD ‘de yayımlanan 25 sayfalık
“Yönetimin İncelenmesi” adlı bir makaleyi disiplinlerin kuruluş ilanı sayarlar. Bu makale o
zamana kadar hep birlikte olduğu düşünülen siyaset ile yönetimin birbirinden kesin çizgiler ile
ayrılmasını ve yönetimin bir sevk idare alanı olarak incelenmesi gerektiğini ileri sürer.
19.yüzyıl sonları ve 20.yüzyıl başlarında genel kabul gören bu yaklaşım, yine ABD ‘ de
geliştirilen Taylor ‘un “bilimsel yönetim ilkeleri” ve daha sonraki yıllarda Weber ‘in bürokrasi
teorisi ile beslenmiş, böylece kamu yönetimi disiplinin temelleri atılmıştır. ABD ‘de disiplin
19
ŞAHİN, Kübra(2010), Yeni Sağ Politikaları Öncesi ve Sonrası Açısından Türk Kamu yönetimindeki Reform
Çalışmalarının Bir Değerlendirilmesi, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Karaman, s:2
20
ERGUN, Turgay(2004), Kamu Yönetimi: Kuram, Siyasa, Uygulama, TODAİE, Ankara, s:342
12
Wilson-Taylor-Weber üçgeninde ve yasal bir yaklaşımdan uzakta “teknik” temeller altında
varlığını devam ettirirken, bu yeni dünya yaklaşımı Kıta Avrupa ‘sına “umumi amme hukuku”
ile “idare hukuku” temelli yaklaşımların egemenliğine karşı bir mücadele süreci ile birlikte
yerleşebilmiştir.22
ABD ‘de kamu yönetimi disiplini 1950- 60’lı yıllarda Taylorcu geleneksel örgüt
analizine davranışsal açıklamalar ile sosyo-psikolojik, yaklaşımlar eklenerek çeşitlenmiştir. Öte
yandan aynı dönemde ABD kamu yönetimi disiplini, “karşılaştırmalı kamu yönetimi” ve
“kalkınma kamu yönetimi” gibi iki yeni inceleme alanında yoğunlaşmaya başlamıştır.
Karşılaştırmalı kamu yönetimi içinde “kalkınma yönetimi” kavramını da geliştirerek 19551965 ‘li yılların en çok ilgi çeken alanları olmuşlardır. 1960 sonlarından başlayarak 1970’li
yıllar ABD kamu yönetimcilerinin “örgüt-yönetimi” geliştirme kavramı çerçevesinde
yoğunlaştıkları yıllardır. Bürokratik örgütlenme sorgulanmaya başlanmış, örgüt iklimi kavramı
alanında çalışılmış, yönetim ve yönetimin sorumluluğu konuları yıldızlanmıştır.23
Ülkemizde ise kamu yönetimi, genel olarak sıkı bir merkezcilik ilkesine göre
örgütlenmiştir. Kamusal görevlerin büyük bir bölümü bu örgütler tarafından yerine
getirilmekte; bazı kamusal hizmetler ise yerinden yönetim ilkesine göre örgütlenen kurumlar
tarafından yürütülmektedir. Bunlar yapıları ve yüklendikleri görevler yönünden çeşitlilik
gösteren kuruluşlardır. Farklı yapıda olmalarına karşın bir bütünün parçalarıdır.
Türkiye cumhuriyeti kamu yönetimini anlamak için her şeyden önce Osmanlı devlet
bürokrasisine bakmak gereklidir. Çünkü Ülkemizdeki bürokratik oluşum büyük bir oranla
Osmanlı’ dan devralınmıştır. Osmanlı Devletinin yükselme döneminde, devletin yönetim
kanadında sivillerden çok askerlerin etkin olduğu görülmüştür. Bunun başlıca nedeni o
dönemde Osmanlıyı Osmanlı yapan şeyin kazanılan askeri başarılar olmasıdır. Gerileme
döneminde ise batı karşısında yaşanan askeri yenilgiler askerlerin ellerinde bulundurdukları
toprakları; siyasal görüşlü siviller, din adamları, padişah ve bazı esnaf ve ayanlarla paylaşmak
zorunda kalmışlardır. Alınan yenilgilerin devam etmesi, devletin sürekli toprak kaybetmesi ve
ekonomik durumun gittikçe bozulması 3.Selim ile başlayan ve 2. Mahmut ile devam eden
reform hareketlerini gündeme getirmiştir. Ortaya atılan reform hareketlerinin öncelikli hedefi
askeri gücü sağlamlaştırmakken, Tanzimat dönemiyle reformlar sivillerin önderliğinde
gerçekleşmeye başlamıştır. Bu reformların sivillerin amaçlarına ve isteklerine hizmet etmeye
21
GÖKÇE, Orhan, KUTLU Önder, ŞAHİN, Ali, GÖKÜŞ, Mehmet(2004), Kamu Yönetimi Ders Notları, a.g.e,
s:13
22
GÜLER, Birgül Ayman(1994), “Nesnesini Arayan Disiplin: Kamu Yönetimi”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 27,
Sayı 4,s:9
23
GÜLER, Birgül Ayman(1994), a.g.e, s:11
13
başlamasıyla sivil bürokratlar Tanzimat döneminden başlayıp, Meşrutiyet dönemine kadar
gelen bürokratik yönetim geleneğini yerleştirmişlerdir. Bu geleneğin anlamı, toplumun
üzerinde yer alması ve de toplumu yönlendirmesidir. Osmanlının son dönemine yerleşen bu
yaklaşım cumhuriyet dönemine de yansımıştır.
Cumhuriyet Bürokrasisi, Osmanlının sadece biçimsel yönünü değil, merkeziyetçilik gibi
temel gelenek, tutum ve davranışlarını da devralmıştır. Cumhuriyetin kuruluş yıllarından, çok
partili hayata geçilen 1950’lere kadar yönetim anlayışında ve yapısında pek bir değişiklik
olmamıştır. Bağımsızlık ve kurtuluş mücadeleleriyle devam eden Osmanlının son dönemleri,
Türkiye’nin ise ilk dönemleri tamamen bürokratik yönetim geleneğinin hâkim olduğu dönemler
olmuştur. Yönetim tamamen yeni devletin kurucuları ve yöneticilerinin elinde kalmıştır. Daha
sonra 1923’de Cumhuriyet kurulmuş ve tek partili siyasal dönem başlamıştır. Bu dönemde de
bürokrasi kavramı halkın gözünde var olan tek kitle partisi olan CHP ile tanımlanmıştır. Tıpkı
Osmanlı bürokrasisinde olduğu gibi, Cumhuriyet bürokrasisinde de halkla yönetim ilişkilerinde
bir kopukluk meydana gelmiştir. Bunun bir sonucu olarak tek partili dönemin sonunda yapılan
ilk serbest seçimde bürokrasi iktidarı kaybetmiş ve bundan sonraki süreçte, bürokrasi topluma
hâkim olma durumundan, klasik kapitalist düzende olduğu gibi bir araç olma durumuna
düşürülmüştür.24
1950’li yıllardan sonra Türk kamu yönetimi II. Dünya Savaşı’nın bitmesiyle Dünyada
ortaya çıkan bazı gelişmeler, oluşumlar ve paradigma değişimlerinin etkisinde kalmıştır. Ancak
bu gelişmeler ve paradigma değişimlerinin yarattığı reform denebilecek yeni anlayışlar
dünyanın gelişmiş birçok ülkesinde uygulama alanında başarı yakalayabilmesine rağmen
Türkiye’de aynı şey geçerli olamamıştır.1960’lardaki 27 Mayıs hareketi sivil-asker
bürokratların duruma tepkisi olarak yorumlanmıştır. Bu tarihten sonra, 1962 Anayasası ile
parlamento millet egemenliğini kullanan tek organ olmaktan çıkmış, bürokrasiyi de siyasi
iradenin salt bir aracı olma konumundan kurtaracak bazı özerk anayasal organlar
oluşturulmuştur. 12 Eylül askeri müdahalesinin ardından 1983 yılında yönetim sivillerin eline
geçmiş ve bu dönemde de Türkiye, dünyada gelişen küreselleşme, özelleştirme gibi olgulardan
etkilenmiştir. Özelleştirme dünya ülkelerinde basarıyla uygulanırken, aradan geçen yirmi beş
yıl içinde Türkiye’de çok çaba gösterilmesine rağmen, bu konuda önemli bir yol kat
edilememiştir. Türk kamu yönetiminin dünyada meydana gelen değişim ve gelişmeleri
24
ÖKTEM M. Kemal ve ÖMÜRGÖNÜLŞEN Uğur, Kamu Yönetimi Gelişimi ve Güncel Sorunları, İmaj
Yayınevi Ankara, s.17
14
başarıyla uygulamaya sokamamasının en önemli nedeni, Türk bürokrasisinin yönetim siyaset
ikileminde kendine yer bulamaması ve sürekli siyaset eksenli olmasıdır.25
1.4. Geleneksel Kamu Yönetimi
Geleneksel kamu yönetimi örgütün anatomisi ile ilgilenir. Bu yönetim sistemine göre
örgütün işleyişinde yapı önemlidir. Bu nedenle de dikkatler örgütün biçimsel yapısının tasarımı
üzerinde yoğunlaşmıştır. Geleneksel kamu yönetimi iş bölümü, dikey ve işlevsel süreçler, yapı
ve denetim alanı olmak üzere dört temel yapı üzerine inşa edilmiştir. İş bölümü, örgütün
amaçlarına ulaşmak için gerekli olan etkinliklerin onu oluşturan küçük parçalarına ayrılması ve
her bir parçanın bir örgüt çalışanının sorumluluğuna verilmesidir. Buradaki amaç ise; insanlar
dikkatlerini sınırlı bir etkinliğe yöneltip, sınırlı sayıda becerilerini yineleyerek kullandıklarında
bu sınırlı alanda becerilerini geliştirecekleri ve verimlerini arttıracakları düşüncesidir. Dikey ve
işlevsel süreçler, örgütün dikey ve yatay büyümesi ile ilgilidir. Dikey süreç; komuta zincir,
yetki ve sorumluluk devredilmesi ve komuta birliği ile ilgilidir. İşlevsel süreç ise örgütün
uzmanlaşmış birimlere bölünmesi ve bu birimlerden birbiri ile uyumlu olanların bir araya
getirilerek departmanların kurulması ile ilgilidir. Yapı, örgütün amaçlarına verimli bir şekilde
ulaşabilmesi için işlevlerin mantıki bir şekilde birbirleriyle ilişkilendirilmesidir. Geleneksel
kamu yönetimi biri “ kurmay” diğeri “eylemci” olmak üzere iki tür yapıya önem verir. Eylemci
işlevler örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesinde doğrudan sorumluluk sahibidirler. Gerekli
temel etkinlikleri başlatıp devam ettirmek için gerekli yetki ya da otorite yalnız eylemci
birimlere verilmiştir. Kurmay, örgütün diğer birimleri üzerinde hiçbir yetki veya otoriteye
sahip değildir. Kurmay, sadece örgütün tümünün kullanabildiği bir özel bilgi, beceri ve
deneyim deposudur. Son olarak denetim alanı, bir yöneticinin etkili bir şekle denetleyebileceği
astların sayısıdır. Geleneksel yönetim “ sınırlı denetim alanı” anlayışını savunur. Bu
kuramcılara göre hiçbir yönetici beş ya da altı asttan daha çoğunun yaptığı işi denetleyemez.26
Sanayi toplumu öncesinde kamu yönetimi ile ilgili birçok teori ortaya atılmıştır. Bunlar;
klasik teori, neo-klasik teori ve modern teoridir. Weber ‘in Bürokrasi Teorisi F.W. Taylor ‘un
Bilimsel Yönetim Yaklaşımı ve Henri Fayol ‘un geliştirdiği Yönetim Süreci Yaklaşımı, klasik
teori olarak adlandırılmaktadır. İçerik mantık ve varsayımlar arasından benzerlik gösteren bu
teoriler tarım toplumunun uyguladığı yönetim uygulamalarına bir tepki niteliğindedir. Taylor
süregelen yöntemlerin uygulamalarının yol açtığı israf ve kayıplara, Weber Patrimonyal
örgütlenmelerin Almanya ‘nın sanayileşmesini engelleyici yönüne, Fayol ise kabul edilmiş
genel ilke ve teorilerin yokluğuna karşı tepki göstermişler ve bu eksik yönleri telafi etmeye
25
26
GÖZÜBÜYÜK, A. Şeref, (2001), Türkiye’nin Yönetim Yapısı, Turhan Kitabevi, Ankara, s.3
POLATOĞLU, Aykut, a.g.e, s:35-36
15
çalışmışlar. Bütün bunlara bakarak şöyle bir anlam çıkarabiliriz ki; bu üç yaklaşım metodolojik
olarak olanı değil olması gerekeni ortaya koymaktadır. Ve bu teorinin mekanikliği yeni
yaklaşımların ortaya çıkmasına gerekçe olmuştur. Bunlarda Neo-klasik veya beşeri ilişkiler
hareketi dediğimiz yaklaşımlardır. Klasik teorinin temelleri üzerine kurulan neo- klasik teori,
klasik teorinin dikkate almadığı çalışanların sosyal ve pskolojik yönlerine vurguyu öne
çıkarmıştır. Daha sonra geliştirilen modern teori ise halkın katılımına vurguyu esas alan sistem
yaklaşımını ve durumuna göre seçilecek yönetim sistemini ele alan durumsallık yaklaşımıdır.27
Geleneksel kamu yönetiminin dayandığı temel ilkeleri ve değerleri ise şu şekilde ifade
edebiliriz.28
Geleneksel kamu yönetimi Alman Sosoyolog Max Weber tarafından tanımlanan
bürokrasi modeline göre örgütlenmiştir. Bu model ayrıntılı kurallar ve biçimselliğe dayalı,
gayri şahsi, katı hiyerarşik, kariyer merkezli ve bir ölçüde merkeziyetçi niteliklere sahiptir. Bu
ilkelerin kamu yönetiminde tarafsızlığı ve verimliliği, etkinliği sağlayacağı varsayılmıştır. Bu
ilkelere iyi bir biçimde bağlılık devlet işletmenin en iyi yolu olarak görülmüştür. Bu sebeple de
uzun bir süre kamu yönetiminde kullanılmıştır.
İkinci önemli ilke ise devletin kamusal mal ve hizmet üretiminde, dağıtımında kendi
örgütleri yani bürokrasi aracılığıyla doğrudan görev alması gerektiği düşüncesidir. Başta refah
devleti anlayışı ve değişik düşüncelerin etkisiyle devletin fonksiyon ve görevlerinde büyük
ölüçüde artış görüldü. Böylece büyüyen devlet birçok mal ve hizmetin üreticisi olarak
ekonomide önemli bir yer kazandı. Böyle bir süreçte kamu yönetimi topluma ve bireye hizmet
yerine amaçlara bakmaksızın yasalara ve kurallara bağlı kalmayı ve bunlara bağlı kalmayı
görev haline getirdi
Üçüncü ilke ise, kamu yönetiminde siyasi ve idari konuların birbirinden ayrılacağı
düşüncesidir. İdarenin verdiği görev ve talimatları uygulamaktan ibarettir. Siyasa ya da strateji
belirleme yetkisi sadece siyasi liderlere aittir. Siyasi liderler kamusal alanda yapılacak olanı
belirler. Kamu yöneticileri de bunları uygulayarak bunlara kamu yönetimine işlerlik
kazandırırlar. Bu yüzden kamu yöneticilerine, siyasi kurum ve yöneticilere kesin itaat görevi
verilmiştir. Böylelikle kamu yönetimi denetim altına alınmış ve sorumluluğu da büyük ölçüde
sağlanmış olacaktır. Kamu yönetiminde hizmette nitel anlayıştan çok nicel anlayış önemli hale
gelmiştir. Denetimde kurumların misyonları, performans hedefleri ve maliyetleri dikkate
27
AL, Hamza( 2002), Kamu yönetiminde Paradigma değişimi, Doktora Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Sakarya, s: 20
28
KAYA, Ali, KAYA, Yasemin(2010), VII Kamu Yönetimi Forumu: Küreselleşme Karşısında Kamu
Yönetimi Bildiriler Kitabı, “Kamu Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması Sürecinde Yönetişim Yaklaşımının
Ne Tür Katkıları Olabilir?”,Kahramanmaraş, KSU Basım, s: 518-519
16
alınmazken merkezi anlayışla ve hiyerarşik basamaklar marifetiyle hata arama, eksik bulma
esasına dayanan bir anlayış söz konusudur.
Geleneksel kamu yönetimine hâkim olan temel dördüncü ilke ise; kamu yönetimi,
yönetimin özel bir biçimi olarak topluma karşı doğrudan bir sorumluluğu ya da piyasaya karşı
duyarlılığı olmayan daha çok siyasilerin, bürokratların talimatlarına göre işleyen bir nitelik
göstermesidir. Böyle bir anlayışla kamu yönetimi, giderek bürokratik ve siyasi bir yönetim
biçimine dönüşmüştür.
Sayılan bu temel ilkeler doğrultusunda geleneksel kamu yönetimini yapı faaliyet alanı
ve sistem açısından değerlendirdiğimizde; bürokrasi modeline göre işleyen, aşırı kuralcı, katı
bir hiyerarşik yapıda, merkeziyetçi, çok sayıda mal ve hizmetlerin üreticisi, ayrıntılı gözetim ve
denetim altında çalışan, rasyonellik, etkinlik yerine kurallara bağlılığın esas alındığı bürokrat
tipi yönetici ile çalışan bir yapı ve görünüm anlayışını sergilemektedir.29
1.5. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı
Yirminci yüzyılın son çeyreğinde hızlanarak belirginleşen ve yaşanmakta olan değişim,
dönüşüm süreci, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alt sistemlerle etkileşim içinde genel
olarak yönetim ve özelde ise kamu yönetimine ilişkin anlayış ve yapılanmaları da
dönüştürmüştür. 1970’li yıllarda önce ekonomik teknolojik alanda başlayan ve giderek politik
ideolojik ve diğer alanlara yayılan refah devletinin bunalımı ve bu bağlamda ortaya çıkan kriz,
son tahlilde yönetim ve kamu yönetimine ilişkin yaklaşımları da derinden etkilemiştir. Sözü
edilen değişim sürecinde, 1980’li yılların sonlarına doğru gelişmiş ülkelerde kamu sektörünün
yönetiminde yeni bir yaklaşım ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu yaklaşım veya anlayış
işletmecilik(managerialism), yeni kamu işletmeciliği(new public management) ve piyasa
temelli kamu yönetimi ya da girişimci yönetim gibi kavramlarla ifade edilen yeni kamu
yönetimi anlayışıdır.30
Yeni kamu yönetimi, sosyal bilimlerde sıkça görüldüğü gibi belirli bir kurucusu olan,
formal bir teoriden hareket edilerek üretilmiş değildir. Tam aksine tek tek örneklerden
hareketle oluşturulmuş ve teorik gelişmesini hala devam ettiren bir idari reform hareketidir.
Yeni yaklaşım toplumsal aşamalarıyla uyum içindedir ve esnek bir nitelik göstermektedir.31
Ortaya çıkan bu yeni anlayış teorik ve pratik anlamda özel sektör yönetim anlayışından
esinlenir ancak “kar amacı gütmeyen” bir kamu örgütlenmesine hitap etmesinden dolayı
29
KAYA, Ali, KAYA, Yasemin, a.g.e, s:519
ÖKMEN, Mustafa, YILMAZ, Abdullah, BAŞTAN, Serhat ,(2004), “Kamu Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar Ve
Bir Yönetişim Faktörü Olarak Yerel Yönetimler”, Kamu Yönetimi Kuramdan Uygulamaya, Ankara, Gazi
Kitabevi,s:34-35
30
17
bağımsız bir disiplin (public management, kamu işletmesi) oluşturur, kamu yönetiminin
kendine özgü özelliklerini korur ancak işletme yönetiminin kavram, teknik ve yöntemlerinden
faydalanır, onları kamu yönetimi kalıbı içerisinde eritir. Kar değil kamu hizmeti merkezli ama
bunları etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde sunmaya çalışan bir nitelik arz eder. 32 Bu
yaklaşımda odak nokta geleneksel kamu yönetiminden farklılık göstererek kamu hizmetlerinin
yasal prosedürlere ve kurallara uygun bir şekilde yerine getirilmesi değil, yapılan işlere özgü
sonuçların değerlendirilmesidir. Bu kapsamda kamu kuruluşları gerçekleştirdikleri sonucuna
göre yani işledikleri mal ve hizmetin kalitesine, verimli çalışmalarına, vatandaşın ihtiyaçlarına
ne ölçüde uygun hizmet sunduklarına göre değerlendirilir. Bu yaklaşım içerisinde verimlilik ve
maliyet unsuru önem kazanırken, hizmet götürülen vatandaş da müşteri kimliğine
kavuşturulmuştur. Böylece hem daha az maliyet hem de daha kaliteli hizmet sunumu önem
kazanmış, ekonomik ve yönetsel boyutuyla yeni kamu yönetimi egemen bir paradigma
kazanma yoluna girmiştir.33
1.5.1. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Ortaya Çıkış Nedenleri
1980’ li ve 1990’ lı yıllar, birçok gelişmiş ülkede kamu sektöründe önemli dönüşümlere
tanıklık etmiştir. Katı, hiyerarşik ve bürokratik kamu yönetimi yapısı; esnek, piyasa tabanlı
kamu yönetimine dönüştürülmüştür. Bu durum gerek kamu yönetimi alanında gerekse diğer
alanlarda basit bir değişiklik olarak algılanmamış, bir çok ülkede egemen olan klasik kamu
yönetiminde bir paradigma değişikliği olarak görülmüştür. Zamanla geleneksel yönetim teorik
ve pratik olarak göz önünde bulundurulmaya çalışılmış ve kamu yönetimde bu yaklaşım yani
geleneksel yönetim anlayışı büyük oranda değer kaybetmeye başlamıştır. Bundan ötürü Yeni
kamu yönetimi geleneksel kamu yönetimine ve onun yanlış ve sınırlı anlayışına bir tepki olarak
ortaya çıkmıştır.34
Yeni kamu yönetimi anlayışı her şeyden önce geleneksel kamu örgütlerinin
hizmetlerinin sunumundaki eksikliklerini doğru bir şekilde tanımlamaya çalışmaktadır. 35Yeni
yaklaşımda bürokrasi temel sorundur. Geleneksel Kamu Yönetiminin hiyerarşik, katı ve hantal
31
AL, Hamza (2002), Bilgi Toplumu Ve Kamu Yönetiminde Paradigma Değişimi, Ankara, Bilim Adamı
Yayınları, s:144
32
ATEŞ, Hamza (2001), “İşletmeci, Girişimci Ve Verimli Yeni Bir Kamu Yönetimi Ve Devlet Anlayışına Doğru”
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:25, s:51
33
LEBLEBİCİ, Doğan Nadi vd. 82001) , “Yeni Kamu İşletmeciliği Yaklaşımında Önemli Bir Araç: Toplam
Kamu Yönetimi” Haccetepe Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 19(1), s:125
34
ÖMÜRGÖNÜLŞEN, Uğur (1997),Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, cilt 52, No1-4,s:
517
35
HOOD,Christopher(2000) “Paradoxes Of Public-SectorManagerialism, Old Public Management and
PublicService Bargains” International Public Management ,Journal Vol.3 Issue 1, pp:1
18
bürokratik yapısı yerine esnek, işletmeci bir kamu yönetiminin getirilmesi şeklindeki bir
değişim, yönetim alanında bir paradigma değişimi olarak düşünülmüştür.
Yeni kamu yönetimi anlayışı, işletme yönetiminden oldukça etkilenmiş, işletme
yönetimiyle benzer kavramları kullanmıştır. İşletme yönetimi, kamu yönetimindeki gibi,
sadece kurallara ve talimatlara göre hareket etmekten ziyade; hedeflerin ve önceliklerin
belirlenip uygulanması; planların yapılması, insan kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılması,
performans değerlendirme ve yapılan işlerden sorumluluk alma gibi birçok değişik fonksiyon
özelliğini taşımaktadır.36
Bütün bunlarla birlikte, bürokratik düşüncenin değişmesiyle veyahut da bu düşünceye
yeni bir boyut getirilmesiyle kamu yönetiminin işleyişinin tamamen değiştirileceği çeşitli
çevrelerce de dile getirilmektedir.37
Çeşitli çevrelerce dile getirilen kamu yönetimi ve kamu sektörü üzerinde yoğunlaşan
eleştiriler, ekonomi ve siyaset alanında yaşanan değişiklikler, devlet karşısında bireyin ve
devletin önem kazanması, özel sektörün avantajlı konuma ulaşması, mali krizlerinde etkisiyle
1970 ‘lerde ortaya çıkan paradigma değişimini basit bir reform ya da yönetim alanında yaşanan
kısmi bir dönüşüm olarak değil, devletin yapısı, toplum, birey faaliyet alanı ve piyasa ilişkileri,
hizmet sunum metotları, çalışma stilleri kısacası kamu yönetiminin kendi içinde ve çevresiyle
ilişkilerinde kapsamlı ve gerçek radikal bir dönüşüm süreci olarak ifade etmek mümkündür. 38
Genel olarak Yeni kamu yönetiminin ortaya çıkışında iki süreçten bahsedilmektedir.
Birinci olarak; rekabeti ve kullanıcı tercihlerini, açıklığı, şeffaflığı ve motivasyonu vurgulayan
kurumsal ekonomi düşüncesidir. İkinci Dünya Savaşı sonrası geliştirilen kamu tercihi,
sorumluluk ve işlem maliyeti teorileri bu düşünceyi oluşturmuştur. Yönetsel reform
doktorinlerini; tartışılabilirlik, kullanıcı tercihi, açıklık ve şeffaflık ile uyarıcı yapılar üzerinde
durarak bunları inceleme altına almıştır. İkinci süreç olarak ise; kamu sektöründe özel sektör
modeli ekonomik yönetim modelinin uygulanması kabul edilmektedir. Böyle bir hareket,
profesyonel yönetime, teknik uzmanlığa, gelişimi daha iyi sağlamak için yetki devrine, uygun
örgütsel kültürlerle daha iyi örgütsel performans sağlanmasına ve örgütsel çıktıların aktif
olarak ölçülmesine ve uyarlanmasına vurgu yapmaktadır.39
Görüldüğü üzere 1970’ ler de başlayıp, 1980 ‘li ve 1990 ‘lı yıllarda büyük bir gelişim
seyri takip eden YKY ‘nın yaşattığı değişiklikler faklı alanlarda, farklı kapsamlarda ve oldukça
36
AL, Hamza(2002),a.g.e, s:112
ERGUN, Turgay(1997), “Postmodernizim ve Kamu yönetimi”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt:30,Sayı:4, s:3
38
BALCI,Asım,KIRILMAZ, Harun, “Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Türk Sağlık Sektörüne Yansımaları”
http://www.performans.saglik.gov.tr/content/files/performans_yazilari/ykytssy.pdf ,(17.07.2011), s:3
39
HOOD, Christopher(1991), “ A Public Management For All Seasons”, PAR, 69, s:5-6
37
19
geniştir. Biz YKY ‘nin ortaya çıkış nedenlerini; siyasal, ekonomik ve sosyal olmak üzere ayrı
başlıklar altında inceleyebilir daha da açık hale getirebiliriz. Şöyle ki;
1.5.1.1. Ekonomik Ve Mali Etkenler
1973 petrol krizi sonrasında refah devleti anlayışında bazı krizler yaşanmaya
başlanmıştır. Gelirler azalırken önemli ölçüde borçlanma ihtiyacı doğmuş, diğer yandan
hizmetleri aynı seviyede tutma baskısı oluşmuştur. Bu dönemde yapılan ekonomik çalışmalar
bürokrasinin gösterdiği aksaklıkları göstermektedir. Burada kamu harcamalarının ve kamu
personeli sayısının azaltılması ile idarenin büyümesini engellemek,özelleştirme ve diğer
benzeri uygulamalara yöneliş gerçekleşmektedir. Kısacası ekonomik ve mali nedenler; 1980
‘lerde gözlemlenen idari reformlarda küresel ve ekonomik durgunluk ile ortaya çıktığını ifade
etmek için kullanılmaktadır.40
İktisadi alanda, bu dönemlerde yaşanan krizlerden kurtulmak için çeşitli değişimler
yaşanmış; devletin ekonomi üzerindeki yetkisini azaltmak için büyük ve önemli adımlar
atılmıştır. Ekonomi üzerindeki bu önemli dönüşüm elbette ki kamu yönetimini de etkilemiştir.
Ekonomik düşünce bürokrasinin üst düzeylerinde kamu yönetiminin bağımlılıklarını özellikle
yeni kamu yönetimi ve kamu teorileri, sorumluluk ve işlem maliyeti teorilerini içine alan
ekonomik teoriyi kullanarak değiştirmiştir.41
1970 ‘lerde yaşanan durgunluk ile birlikte artan sosyal talepler ve devletin bunun
karşısında herhangi bir fonksiyon yürütmemiş olması var olan değerlerin sorgulanmasına neden
olmuştur. Sosyal refah devlet politikaları incelenmeye başlamıştır. Bu irdelemeler neticesinde
artık kamu harcamalarının kısılmasını, devletin ekonomi üzerindeki görüşlerinin, denetiminin
azaltılmasını dile getiren sesler yankı yapmaya başlamıştır. Bu yankılarla keynezyen
politikaları işlerliğini yitirirken parasal model işlerlik kazanır hale gelmiştir. Bir diğeri ise yeni
kamu yönetimi düşüncesinin tetikçisi olan yeni sağ politikaları işlerlik kazanmaya başlamıştır.
Bu düşüncelerin yoğun bir şekilde yaşandığı dönemde, hükümetler; var olan ekonomik,
siyasi ve toplumsal problemleri çözebilmek için yeni kamu yönetimi reformlarını uygulamaya
başlamışlardır. Devlette yaşanması istenen verimlilik ve etkinlik arayışında işletme yönetimi
tekniklerinin ve uygulamalarının transfer edilmesi isteniyordu. Zira işletme yönetiminin kamu
yönetiminden üstün olduğu, ekonomik ve sosyal sorunları çözebilmenin bu üstün yönetimle
mümkün olabileceği kabul ediliyordu.42
40
SAHİLLİOĞLU, Elif Sinem (2005), Geleneksel Kamu Yönetimi Ve Yeni Kamu Yönetimi, Yüksek Lisans
Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, s:23
41
ÖZER, M. Akif (2005), Yeni Kamu Yönetimi, Platin Yayıncılık, Ankara, s:21
20
1.5.1.2. Sosyal Etkenler
Vatandaşların gittikçe daha eğitimli, hakkını arayan ve siyasi otoriteye daha az itaatkâr
oldukları bir gerçektir. Bugün insan sadece daha çok değil aynı zamanda daha kaliteli hizmet
de beklemektedir. Yaşlı nüfusun artması ve genç nüfusun içinde bulunduğu çeşitli sorunlar vb.
etkenleri de göz ardı etmemek gerekir. Bu gibi etkenler artan talebi mevcut kaynaklarla
karşılanamaz bir duruma getirmiş bu da refah devleti anlayışından uzaklaşma ve kaynakların
verimli bir biçimde kullanılma zorunluluğunu beraberinde getirmiştir.43
Vatandaşların daha fazla hak, daha fazla özgürlük ve daha kaliteli kamu hizmeti elde
etme konusunda kamu yöneticileri üzerinde demokratik yollar ve kamuoyu aracılığıyla
kurdukları baskılar ve bunların sonucunda bürokratik yapıdaki hantallığın sorgulanması, ister
istemez kamu yönetiminin yeni bir anlayışla, vatandaşların ve çeşitli çıkar gruplarının tercih ve
beklentileri doğrultusunda daha fazla seçenek sunmaya yönelik olarak ele alınmasını gerekli
kılmaktadır. Öte yandan kamu örgütlerinin katı bürokratik yol ve yöntemlerle sundukları
kamu hizmetlerinin halkın çok büyük bir bölümünde memnuniyetsizliğe yol açması ve bu
konudaki şikayetlerin sürekli artması, özellikle Avrupa ülkeleri ile A.B.D., Avustralya ve Yeni
Zelanda gibi ülkelerde yürütülen reform uygulamalarında görülebileceği gibi kamu
kuruluşlarını, hizmet etkenliğini arttırmada müşteri odaklı yönetim kültürünü benimsemeye
yöneltmiştir.
1.5.1.3.Siyasal Etkenler
Daha önceki teknokratik nitelikli reformlardan farklı olarak 1980 sonrası reformların
gerisinde ideolojik ve siyasal sebepler yatmaktadır. Birçok bilim adamı yeni kamu yönetimi
anlayışının yükselişinin yeni sağ anlayışının yükselişi ile eş zamanlı ve ona paralel olduğunu
ileri sürer. Ancak bu açıklama tarzı İsçi Partisinin yeni sağ anlayışına karsı çıkarken neden yeni
kamu yönetimi anlayışı taraftan olusunu izah edememektedir. Yine de yeni sağ ideolojisinin
yeni kamu yönetimini etkilediği ve ona ideolojik bir temel oluşturduğu inkâr edilemez.44
Yeni sağ düşünürlerine göre kamu hizmetlerinin etkili bir şekilde yerine getirilmesinde
devletin rolü ve müdahalesi asgari düzeyde olmalıdır. Serbest piyasada kıt kaynaklar en verimli
alanlarda kullanıldığından, ekonomik gelişme de bu yolla daha iyi sağlanır. Kamu tercihi
teorisyenleri de bu açıdan muhafazakâr siyasetçileri etkilediler. Bu teorisyenlere göre
siyasetçiler, bürokratlar ve özellikle iyi örgütlenmiş baskı grupları her zaman kendi çıkarlarını
gözetirler. Bu kesimlerden oy almaya çalışan siyasetçiler de kamusal işlevlerin artışını kendi
42
SEZEN, Süleyman (2006), Teori ve Uygulamada Yeni Kamu Yönetimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, s:42
BİLGİÇ, Veysel (2003). "Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı", Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar(Ed. A.
Balcı vd.) Seçkin Yayıncılık, Ankara, s:30
43
21
çıkarları açısından desteklerler. Gelir ve prestij gibi kaygılar dolayısıyla bu durum kamu
görevlilerinin de işine gelir.45
Tüm bu faktörlerin etkisiyle kamu yönetimi anlayışındaki bu değişimle birlikte; (1)
Devletin, kamu faaliyet alanlarının ve kamusal istihdamın küçültülmesi; (2) Kamu
hizmetsunumunun özel sektöre bırakılması; (3) Hizmetlerin yerine getirilmesinde rekabet
unsurunun ön planda tutulması; (4) Özellikle bilgi teknolojilerinde otomasyonun gelişmesi; (5)
Kuralsızlaştırma ve serbestleştirme yöntemleriyle devletin sektörler üzerindeki hukuki
düzenleme, kısıtlama ve denetleme yetkisinin sınırlandırılması söz konusu olmuştur.46
1.5.2. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı Ve Temel Özellikleri
Kamu yönetiminde dikkate değer eğilimlerden birisi olan yeni kamu yönetimi çoğu batı
hükümetinde yeniden yapılanmanın en önde gelen ve en tanınmış yönetim biçimi olarak
görülmüştür. 47
Yeni kamu yönetimi anlayışı daha çok 1980 sonrası gelişmiş batı ülkelerinde uygulanan
yönetsel yapılanmaların benzer noktalarının var olduğu düşüncesinden hareket etmektedir.
Kutlu, YKA ‘nın unsurlarından bahsederken onun bir bahçede yetişen çiçekler olduğunu ve
isteyenin istediği çiçeklerden bir demet çiçek oluşturabilmesinin mümkün olabileceğini
söylemektedir. Temel olarak yedi eleman var ve isteyen bu elemanlardan istediği demeti
oluşturabilir. Bu elemanları derleyip toplayan mimar ise Christopher Hood ‘tur. Bu yedi
elemanlar şu şekilde izah edilebilir.48
İlk olarak aktif katılımlı yönetimden bahsedersek; daha önceki yönetim modellerinin
aksine kamu yöneticilerine, başında bulundukları yönetim birimlerinin sevk ve idaresine aktif
bir şekilde katılımı sağlama ve gerektiği yerde tek başlarına söz söyleyebilme insiyatifini
ellerinde bulundurabilme haklarını vermektedir. Klasik yöneticinin ise çok fazla aktif olmasına
gerek yoktu. Bunun nedeni, yöneticinin sadece görevi koordinasyon sağlamak ve yönetim
işlerine çok fazla girmemek ve ayrıca “En iyi yönetici en az şey yapan yöneticidir.” felsefesinin
egemen olmasıydı. Yeni modelde ise bunun tam tersine, yöneticinin daha faydalı olması
gerektiği, başında olduğu organizasyon neyi gerektiriyorsa onu yapmasının gerekliliği
vurgulanmaktadır.
44
BİLGİÇ, Veysel (2003),A.g.e, s:31
BİLGİÇ, Veysel (2003), A.g.e, s:31
46
ARAP, İbrahim ve YILMAZ, Levent (2006), “Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının “Yeni” Kurumu: Kamu
Görevlileri Etik Kurulu”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt:39, Sayı:2, s:54
47
EKŞİ, Hülya,(2003), Kamu Yönetiminde Değişim Ve Yeni Yönetim Modelleri, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, s:53
48
KUTLU, Önder(2006), Karşılaştırmalı Kamu Yönetimi Teorik Çerçeve Ve Ülke Uygulamaları, Çizgi
Kitabevi, Ankara, s:70
45
22
Aktif katılım ancak belli bir yetkiyle donanması halinde yerine getirilebilir. Yani
katılımın olabilmesi için kendisine sorumluluk devri yapılan kimselere yetkinin de
devredilmesi gerekmektedir. Organizasyonların üst birimlerinde aktif katılım sağlanmaya
çalışılırken alt kademeler bu katılıma dahil edilmezse bu anlayış “kendi çalıp kendi oynamak”
anlamına gelen basit bir düşünce olcaktır. Buda yeni yönetim anlayışının temel felsefesiyle asla
bağdaşmamaktadır.
İkinci olarak sonuç odaklı yönetim, kamu yönetiminde katı bir biçimde uygulanan
kurallar yerine yani kurallara öncelik veren yaklaşımdan ziyade sonuçların önemli olduğu bir
yönetim anlayışını ifade etmektedir. Bu da bir şeyin nasıl yapılmış olduğunu değil ne kadar
yapılmış olduğunu öne çıkaran bir anlayışı ifade etmektedir. Böyle bir anlayışta kuralların ön
planda tutulduğu Weberyan bürokratik teori ve onun ileri sürdüğü kuralların ihlali anlamına
gelmektedir. Yeni anlayış verimlilikten yana ve çıktıdan yanadır. İnsan düşüncesinin yer
almadığı, insanın bir makine niyetiyle kullanıldığı bir anlayış yeni yönetimde yer almayacaktır.
Bu eleman insanların iyi oldukları ve kendisine belli yetkiler aktarıldığında akılcı davranarak
başarıyı en kısa yoldan ve mümkünse en direkt şekilde yakalayacağını savunmaktadır.
Üçüncü olarak kaynak kullanımında disiplin de ise girdi miktarını kontrol etme temel
amaçtır. Kıt kaynakların etkin kullanımının sağlanması gerekçesiyle bu eleman diğerlerinin
aksine önemli bir yere sahiptir. Kamu politikaları saptanırken mümkün olduğu kadar en ucuz
maliyetle amaca ulaşmaya çalışmak gerekmektedir. Kamu kaynakları kıttır. İnsanlar dolaylı
veya dolaysız devlete vergi vermekte oldukça isteksizken, kaliteli ve iyi olan hizmeti istemekte
de ise oldukça fazla isteklidirler. Bu soruna getirilecek en makul çözüm kaynakların en az
miktarda dağıtımının yapılmasıdır. Böylelikle az olan şeyler nasıl özenle kullanılırsa
kaynaklarda özenle kullanılacaktır.
Son yıllarda ise Türk kamu yönetiminin tasarrufa gittiği söylenmektedir. Bu güzel bir
yönelmedir ama tasarruf yapalım derken kamu yönetimi güçsüz bırakılmışsa bu tasarrufun bir
anlamı yoktur. Güçlü ve sağlıklı bir kamu yönetimi ve tasarruf beraber yürüyecekse önemli bir
yol kat edilecektir, doğru olanda budur.
Dördüncü elemana baktığımızda onunda kamu kurumlarının hem diğer kamu
kurumlarıyla hem de özel sektörle rekabet halinde olmasının gerekliliği üzerinde duruyor ve
sonucunda da kamu kaynaklarının çarçur dilmemesine yönelik bir amaç güdüyor. Rekabet
sayesinde kamu görevlileri hem kendileriyle hem de kendi dışındaki insanlarla yarışır hale
gelmekte sundukları hizmeti veya ürettikleri malları nasıl daha ucuz ve daha kaliteli üretiriz
çabasına girmektedirler.
23
Rekabet konusunda üç unsur kamu yönetiminin ilgi alanındadır. Birincisi, fiyatın düşük
olması gerekmektedir. Fiyatsız diğer iki unsurun iyi olması yeterli değildir. Söz gelimi bir
belediyenin kalite yönünden iyi ve bol miktarda su sunması iyidir ama fiyatlar çok fazlaysa
suyun kaliteli ve bol miktarda olmasının hiçbir ehemmiyeti yoktur. İkincisi miktarı yeterli
olmasıdır. Çok ucuz ve kaliteli su eğer fazla miktarsa güzeldir. Su sürekli olmazsa ve kıtsa
diğer unsurların bir anlamı yoktur. Üçüncüsü ve sonuncusu ise kalitedir. Kalitede her tüketici
için en az fiyat ve miktar kadar önemlidir. Yeni kamu yönetimi anlayışının sunulma mantığı
çerçevesinde rekabet bu üç unsuru bir arada bulundurarak yapılmalıdır.
Beşinci olarak, özel sektör yönetim tekniklerinin kullanımı, kamu yönetiminde
esnekliği sağlamaya ve bu esneklik yardımıyla da kaynakların etkin bir şekilde kullanımı
amacına yöneliktir. Bu tekniklerin kamu yönetiminde kullanımı 1980’li yıllara damgasını
vurmuştur. Bu teknikleri yeni kamu yönetimi anlayışından ayıran temel özellik, bunların
yapısal değişikliklere YKA kadar ağırlık vermemesi ve bu değişiklikleri ‘kalıp’ halinde
almasıdır. YKA yalnızca kamu yönetimlerinde kullanılmak üzere teorik temellere
kavuşturulduğu için yapısal öğeleri de içinde barındırmaktadır. ‘Teknikler’ ise, özel sektör için
ayarlanıp tasarlandığından kamu yönetimine uyarlanması yapılmıştır. Bir diğer özellik ise
‘teknikler’ YKA ‘ ya göre daha az esnektirler, sabit öğelerin bir araya getirilmesi ile
uygulanma imkânı bulurlar.
Altıncı olarak, aşırı bir şekilde büyümüş olan hantal yapılı bürokratik birimlerin
optimum düzeyde ve etkin bir şekilde yönetilebilecek birimlere bölünmesidir. Optimum
büyüklük gereğinden büyük veya küçük olmayacaktır. Bu eleman açık bir şekilde verimliliği
arttırıcı özelliktedir. Karar verme mekanizmasının hızlı olması, koordinasyonun daha iyi bir
biçimde sağlanması kırtasiyecilik ve boş vermişliği azaltıcı etkilere sahip olması bu elemanın
olumlu ve güzel yönleridir.
Son olarak, performansın ölçülmesi, kamu organizasyonlarına girdi-çıktı oranına
dikkat etmeleri gerektiğini ve başarılı ya da başarısız alanları sınırlama imkânı vermesinden
dolayı, YKA ‘nın önemli elemanlarından biridir. Bu haliyle bu unsur, doğrudan doğruya
verimlilik artırımı için etkili değil ama kamu görevlilerinin çalışmalarının sonuçlarını görmeleri
ve eğer performanslarında herhangi bir düşüklük varsa buna çare bulmaları bakımından, dolaylı
etkisi de olsa verimsizlikleri ortaya çıkarması açısından önemlidir. Performans Kamu
politikalarının yapılış ve uygulamalarındaki boşluğu doldurma potansiyelini bünyesinde
barındırmaktadır.
Yeni Kamu Yönetimi anlayışının da temel özelliklerini sıraladıktan sonra genel yönetim
anlayışıyla benzerlik ve farklılıklarını kısaca şu şekilde tablo üzerinde gösterebiliriz
24
Tablo 1: Geleneksel Yönetim İle Yeni Yönetim Anlayışının Karşılaştırılması
Geleneksel Yönetim Anlayışı
Yeni Yönetim Anlayışı
Katı örgüt yapısı
Esnek örgüt yapısı
Merkeziyetçi
Adem-i merkeziyetçi
Katı hiyerarşi
Yumuşak hiyerarşi
Geniş merkez
Dar merkez-geniş çevre
Hizmet devleti
Minimal devlet
Büyük ölçekli yapı
Küçük ölçekli yapı
Bürokrasi yönelimli
Piyasa yönelimli
Yönetim(administration)
İşletme(management)
Örgüt merkezli
Müşteri-vatandaş merkezli
Kurallara bağlı yakından kontrol
Performans hedefli denetim
Sevk ve idare
Yönetişim
Sabit ücret
Performansa bağlı ücret
Bürokratik tipi yönetici
Girişimci yönetici
Az yetkili yönetici
Yetkilendirilmiş yönetici
Gizlilik
Şeffaflık
Hizmetlerde nicelik
Hizmetlerde kalite
Üst yöneticiye bağlı değerlendirme
Çok yönlü değerlendirme
Kapalı enformasyon kanalları
Açık enformasyon kanalları
Yetkiyi toplayan
Yetkiyi paylaşan
Risk almakta isteksiz
Risk almakta istekli
Kuralcı ve kırtasiyeci
Vizyon sahibi ve esnek
Girdi ve süreç odaklı
Çıktı ve sonuç odaklı
Birey yönetimli
Ekip yönetimli
Kaynak: ERYILMAZ, Bilal (2007), Kamu Yönetimi, Okutman Yayınevi, İstanbul, s:26
25
1.5.3. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı Ve Gelişim Seyri
Kamu yönetiminde yeniden yapılanma sorununa yönelik olarak önce İngilizce konuşan
ülkelerde, yani ABD, İngiltere, Kanada, Avusturalya ve yeni Zelenda da başlayıp sonra diğer
ülkelere doğru etki alanını genişleten Yeni kamu yönetimi anlayışı ve genel kabul görmüş
modelin tohumları 1970’lerde atıldı. Bu tohumlar filizlerini 1980’lerde vermeye başladı ama
meyvelerin toplanmaya başlaması 1990’ların başında oldu. Bu model değişik ülkelerde değişik
isimler almış olmakla birlikte temel etmenlerinden çok fazla bir sapma olmamıştır. Söz gelimi
Amerika’da Hükümetin Yeniden Keşfi, İngiltere’de Gelecek Adımlar Acente Reformu,
Kanada’da Vision 2000 yeni kamu yönetimi anlayışının uygulamaları şeklinde algılanmıştır.
Bütün bu uygulamalar değişik görüşler tarafından uygulandığı için yalnızca belli bir görüşe mal
edilemezler. ABD ve İngiltere’deki uygulayıcıları sağ görüşe sahip olmalarına karşın
Avustralya’daki sol görüşlü bir başbakan yeni kamu yönetimi anlayışını uygulamaya
koymuştur.49
1.5.3.1. İngiltere Ve ABD Ülkelerinde Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Ortaya
Çıkış Seyri
ABD yeni kamu yönetimi anlayışı doğrultusunda kamu yönetimini yeniden
yapılandırmaya çalışan ve bunda da nispeten başarılı olan ülkelerin başında gelmektedir.
Anlayış ilk olarak Amerika ‘da kırsal isyanlarla ırkçılığa karşı mücadelelerde ve Güneydoğu
Asya ‘da yaşanan öldürücü savaşlar ve iflaslar karşısında gündeme gelmiştir. Bu dönemde
görülen özellikle ABD ‘deki Watergate skandalı gibi politik krizler hükümete karşı alaycı ve
şüpheli düşüncelerin doğmasına yol açmıştır. Tüm bunlar var olan kamu kurumlarına bütün
güveni sarsmıştır. Bu krizlerin temel nedeni olanakta yapılan aşırı harcamalar ve çözümü
bulunmayan sitemler gösterilmiştir. Yaşanan bu sıkıntılar acaba ne yapılabilir sorusunu akıllara
getirmiştir. Bu sorunun cevabı da kamu yönetiminde yeni değişikliklerin yapılması gerektiğini
ortaya koymuştur. Bu süreçte bazı insanlar YKY’ nı devrim yada paradigma değişikliği olarak
görürken bazıları da yeni paradigmaya ve rekabet eden görüşlere karşı bir açılım olarak
değerlendirmişlerdir. Amaç ne olursa olsun burada ki temel hareket noktası, geleneksel kamu
yönetimine yeni bir yaklaşım getirerek yönetim sürecinin devamını sağlamaktır. 50
Kamu yönetiminin yapılanması gereği tüm dünyada 1929 yılında yaşanan ekonomik
buhran sonrası daha da ciddi olarak düşünülmeye başlanmıştır. Bu buhran toplumsal, ekonomik
ve siyasal sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlara karşı en dikkatleri celbeden
49
KUTLU, Önder(2004), Gelişmiş Ülkeler Ve Türkiye’ de Kamu Reformu Ve Yönetimin Yeniden
Yapılandırılması, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s: 46
50
ÖMÜRGÖNÜLŞEN, Uğur (1997), a.g.e., s:525
26
mücadele programı geliştiren ülkelerden biride ABD olmuştur. ülkede kamu yönetimini
doğrudan ilgilendiren somut adımlar ise başkan Carter döneminde atılmıştır.1978 yılında
uygulamaya geçirilen kamu hizmet reformunda, yöneticilere geniş yetkiler verilmesi istenmiş
ve yönetimde hiyerarşinin tepe noktasında yer alan kurmay tiplerinin oluşturulması
önerilmiştir. YKY ‘nin idari personel yönetiminde uygulanışının en güzel örneği olarak görülen
bu uygulama ulusal yönetimin doksan yıllık kamu hizmeti sisteminde personel sistemini
devamlı bir şekilde yağma sisteminin ilerisine götürmeye dönük çabaların bir sonucu olarak
görülmektedir.51
1978 reformu öncelikli olarak ülkede Kamu Hizmeti Komisyonunu, Personel Yönetim
Ofisi, Liyakat Sistemi Koruma Kurulu ve Ulusal Çalışma İlişkileri Kurumu şeklinde üçe
ayrılmıştır. Personel Yönetim Ofisi değerlendirme, pozisyon tanımlama ve diğer gelişmeleri de
içeren personel fonksiyonlarından sorumlu olmuştur. Liyakat Sisteme Koruma Kurulu ise
terfiler, görevlendirmeler, ödemeler gibi ilgili kamu çalışanlarının sorunlarıyla ve bununla ilgili
şikâyetlerle ilgilenmişlerdir. Ulusal Çalışma Kurumu ilişkileri ise federal birimlerin toplu
sözleşme süreçleri üzerinde çalışmışlardı.52
1960’lı ve 1970’li yıllarda ABD de hükümetler büyük başarı elde etmişlerdir. Bu
gelişmeler sonucunda ülkede 1960’lı yıllarda Minowbrook konferansı ile başlayan klasik kamu
yönetimine meydan okumalar 1970’ lerde kamu tercihi anlayışının gündeme gelmesi ile tepe
noktasına ulaşmıştır.1980’lerde ise kamu yönetimi içerisine özel sektör yönetim teknikleri
girmeye başlamıştır.53 Bu süreç 1990 ‘larda da devam ettirilmiş ve yapılan bu genel reformların
adı ise Devletin Yeniden Keşfi (Reinventing Government)olarak yaygın hale getirilmiştir.
Reform süreci başkan yardımcısı Al Gore başkanlığında hazırlanan ve uygulamaya konulan
Ulusal Performans Değerlendirmesi (National Performance Review-NPR) adıyla ün salan
raporla somutlaşmıştır. Bu reform pek çok yönüyle yeni kamu yönetimiyle ortak özelliklere
sahiptir. Fakat birçok alanda da Amerikan’ ın kendine has özelliklerini yansıtmaktadır.54
ABD ‘nin federalist yapısının oldukça geniş ve karmaşık olması yapılacak yeniden
yapılandırılma çalışmalarını oldukça güçleştirmiştir. ABD ‘de yeniden yapılanmayı öngören en
önemli son dönem gelişmelerinden biri olan Al Gore Raporu federal yönetimin nitelikli
personelle doldurulması gerektiğini belirtmiştir. Böylelikle bütçe, personel, mali durum gibi
pek çok sistemdeki tıkanıklık beklide bu şekilde çözülebilecektir. Aynı zamanda bu rapor
51
FREDERİCKSON, H.George (1977), New Public Administraton,,USA: Alabama Un.Press USA,S:54
FREDERİCKSON, H.George(1977), a.g.e ,s:56-57
53
RHODES,R.A.W, Charlotte DARGIE, Abigail MELUILLE and Brıan TUTT, (1995)“The State Of Public
Administration: A Prefessionel History 1970-1995”, Public Administration, 73, s:14
54
AL, Hamza(2008), Yeni Kamu Yönetimi, Değişim Yayınları, Sakarya, s:137-138
52
27
merkezileşme ve yerelleşme politikasını da mercek altına almış başkan Clinton döneminde pek
çok uygulamayı etkilemiştir. Yeniden yapılan hareketine bağlı olarak çalışanları güçlendirme
düşüncesi temel alınmıştır. Ve güçlendirme de verimliliğin ölçüsü müşteri memnuniyeti
olmuştur.55
Yaşanan gelişmeler sadece merkezde değil yerelde de uygulanmaya çalışılmıştır. Yerel
ile özel arasındaki ilişkiler kendi halinde oluşmaktadır. Bundan dolayı da yerel yönetim
merkezi yönetime oranla daima daha güçlü olduğu kabul edilmektedir. Ancak gerekli
yönetişim mekanizması örnekleri uygulanarak gerekli ölçüde halkın katılımı da sağlanarak
yaşanması muhtemel sorunların azaltılacağı düşünülmektedir.
Hemen hemen bütün ülkelerde olduğu gibi İngiliz kamu yönetimi de II. Dünya Savaşı
sonunda yeniden yapılandı. 1960’larda bakanlıkların süper bakanlıklar halinde birleştirilmesi
ve küçük yerel yönetimlerin büyük birimlerin çatısı altında toplanması bu dönemin başlıca
uygulamalarındandı. Bu yönde 1960 ve 1970 ‘lerde merkezi ve yerel kuruluşlar içinde stratejik
birimlerin kurulması da o günün önemli gelişmelerindendi.56
Dünya ülkeleri geleneksel yönetim anlayışının özel sektör kadar başarılı olamadığını
İngiltere ‘de 1968 ‘de yayımlanan Fulton Raporun ile anlamışlardır. Bu rapor ise kamu
yönetiminin var olan yeteneklerine vurgu yapmış bu güçlü sistemin her yönüyle özel sektöre
açılması gerektiğini, hiyerarşik anlayışın kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.57Ayrıca ülkede
süregelen kamu hizmeti anlayışının hala 19. yüzyıl kamu hizmet anlayışını barındırdığı ve
yaşanan gelişmelere bağlı olarak da tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İngiltere’ de Fulton Raporu yayınlanmadan önce yine özel sektör tekniklerinin
uygulanmasına dönük raporlar yayınlanmıştır. Ve 1970 yılında yayınlanan başka bir rapor da
yeniden yapım sürecini hızlandırmıştır. Kamu kurum ve kuruluşlarında amaçların
netleştirilmesini, genel stratejilerin ortaya çıkarılmasını ve çağdaş kamu yönetimi
karşılaştırmalarını gündeme getirmeyi savunan bu rapor; Edwart Heath tarafından hazırlanan
“Beyaz Kitap” adlı rapordur.58
1980 ‘lerde ise ülkede neo-liberal politikalar hâkim olmuştur. Bu dönemde Dünya
Bankası ve IMF gibi uluslar arası ekonomik kuruluşlar özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan
55
BRUDNEY, Jeffrey L. And Ted F HEBERT (1999), “ Reinventing Government In The American States:
Measuring and Explaining Administrative Reform”, PAR,59, 1,s:24
56
ACAR, Muhittin, ÖZGÜR, Hüseyin (2004) ‘çağdaş kamu yönetimi II’ Nobel yayın dağıtım Ankara
57
HUGHES, Owen.(1998),PublicManagement-Administration:USA:ST. Martin’s Press,s:57
58
DUNSIRE, Andrew,(1999), “Then and Now Public Administration, 1953-1999”, Political Studies, 47, 2, s:366
28
ülkelerde ekonomik sorunların çözümü sürecinde etkin olmaya başlamışlardır. Ve bu dönemde
başa gelen Thatcher Hükümeti yaşanan bu gelişmeleri somut olarak uygulamaya başlamıştır.59
Thatcherzim, muhafazakârların politik temellerinin restorasyonu, piyasa liberalizminin
hâkim felsefe olarak yeniden canlandırılması, devlet otoritesini yenileyerek, hacmini daraltarak
ve serbest ekonomi koşullarının oluşturulması yönünde olmak üzere başlıca üç temel amaçla
gündeme gelmiştir.60
Ülkede Thatcherizim en önemli sonuçlarından biriside hiç şüphesiz YKY düşüncesinin
uygulamaya aktarılması olmuştur. YKY düşüncesi; kontrollü yetki devri yapmak, belirlenmiş
oranlarda parasal değerlere ve tüketici uyumuna önem vermek, performans kriterlerine göre
hareket etmek, çalışma plan ve kurum anlaşmalarının resmi sözleşmeler bağlamında
yapılmasını yaygınlaştırmak, performansa göre ödeme sistemine geçmek gibi uygulamalarla
desteklenmiştir. Bu süreç merkezi sınıflandırma sistemine geçilmesi hizmet içi eğitim
sistemleri uygulamaları ile pekiştirilmiştir.61
İngiltere’de YKY düşüncesinin uygulanmaya başladığı en önemli adım 1988 yılında
atılmıştır.
Hareket
dönemin
başbakanı
tarafından
hazırlanan
“Kamu
Yönetiminin
Geliştirilmesi: Gelecek Adımlar” adlı raporun yayınlanmasıyla başlamıştır. Raporda geliştirilen
yeni yaklaşımın en temel özelliği, politika geliştirme dışında kalan yürütme görevlerinin ayrı
ve küçük birimler eliyle görülmesidir.62
Bu şekilde hizmette etkinliğin sağlanacağı performansın daha kolay takip edileceği
belirtilmiştir. Ayrıca halkın siyasal sürece katılımı sağlanmıştır. Bütün bunlar da o dönem
içinde kabul görüp geçerliliğini koruyan en iyi yönetim reformları olarak görülmüştür.
Uygulanan bu raporlardan sonra devlet kesin olarak bir dönüşüm yaşamıştır.
1991 yılında hazırlanan diğer bir rapor da “Kalite İçin Rekabet Girişimi” raporudur.
Kamu kesimini rekabete açarak maliyet-fayda açısından en etkili bileşime ulaşmak olmuştur.
Özel kesimin kamu faaliyetlerine katılımı gerçekleştirimeye çalışılmış ve bu süreçte
hizmetlerin sözleşme yoluyla özel kuruluşlara gördürülmesi yöntemi kabul edilmiştir.Ülkede
Özellikle ABD’nin Al Gore Raporunu yayınlanmasının arkasından kamu hizmeti ile ilgili
yeniden yapılanma süreci hız kazanmıştır. Bu süreçte kamu yönetiminde değişimin gerekliliği
59
FAULKS,Keith (1999), Political Sociology, USA,: New York Un. Pres, s:72
GAMBLE Andrew(1990) “ The Thatcher Decade In Perspective” Patrick Dunleavy(Ed), Development In
British Politics ,USA:336
61
BARBERIS Peter(1998) “ The New Public Management and A New Accountability” Public Administration,
76,3, s:454-459
62
ALTINDAS, Hakan ( 2003 ). "Yerel Yönetimlerin Modernizasyon Süreci ve Yeni Kamu Yönetimi Anlayısı",
Çagdas Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 12, Sayı:1 s: 19
60
29
belirtilmiş; dürüstlük nesnellik, liyakata göre seçim ve bakanların parlamentoya sorumluluğu
vurgulanmıştır. Ve yaşanan bu süreçte çıkabilecek sıkıntılarda da yönetimden yönetişime
geçişin gerekli olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde yönetim ile toplum arasında karşılıklı
etkileşimin daha iyi bir şekilde sağlanacağı belirtilmiştir.63
Söz konusu bu rapor sonrası dönemde bütçe, personel, mali yönetim, bilgi ve
enformasyon sistemlerindeki tıkanıklığın ancak bu şekilde çözülebileceği üzerinde fikir
birliğine varılmıştır. Ve bu sistemi uygulayabilmek için çeşitli mekanizmalar kurulmuştur. Federal
yönetimsel birlikler oluşturulmuş, kamu hizmeti kurallarının belirlenme sürecinde yenilikler
yapılmış, üçüncü sektör kuruluşlara hizmet dağıtımında tahsisat yapılmaya başlanmıştır.64
İngiltere ‘de 1999 yılı itibariyle kamu hizmetlerini kapsayan 40 ‘tan fazla ulusal şartın
yürürlükte olduğu belirtilmektedir. Bunun yanında okul, hastane ya da yerel hizmetler
konusunda yerel yönetimlerin geliştirildiği 10.000 yerel şart bulunduğu, tüm kuruluşların bu
konuda bilgileri, standartları ve şikayet işlemlerini yayınlamak zorunda oldukları ifade
edilmektedir.65
Son
yıllarda
yapılan
özelleştime
uygulamaları
ülkede
varlığını
daha
da
hissettirmiş,Avrupa Biriği gibi Avrupalılaşma yönünde yapılan hareketler de ülkenin YKY ‘nin
etkisinde olduğunun delilleridir.
1.5.3.2. Türkiye ‘de Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Ortaya Çıkış Seyri
Türkiye ‘de yeniden yapılanmayı gerektiren unsurlar iç ve dış faktörler olmak üzere
ikiye ayrılmaktadır. Dış faktörler Avrupa Birliği süreci, IMF ve Dünya Bankası’nın etkileri,
küreselleşme ve rekabettir. İç faktörler ise kamu mali yönetiminde kriz, etkin olmayan ve
verimsiz yönetim biçimi, insan kaynakları yönetiminde açığa çıkan yozlaşma, yolsuzluklar,
yönetime katılma, hesap verebilirlik, şeffaflık, sivilleşme gibi toplumsal beklentilerin
artmasıdır.66
Kamu yönetimine etki eden bu unsurlar kamu yönetiminin giderek yeniden
yapılanmasını gerekli kılmaktadır. AB Müktesabatı ‘nın üstlenilmesine ilişkin Türkiye Ulusal
Programı ve Uzun Vadeli Strateji ve beş yıllık kalkınma planı; 2001-2005 kamu yönetiminde
stratejik planlama, toplam kalite yönetimi, mali kontrol ve performans denetiminin
63
ÖZER, M.Akif(2006), “Gelişmiş Ülkeler Ve Yeni Kamu Yönetimi Düşüncesi”, Türk İdare Dergisi, Sayı:452,
Eylül, s: 14
64
ÖZER, M.Akif(2006),a.g.e., s: 18
65
YILMAZ, Osman(2001), Kamu Yönetimi Reformu, Ankara, DPT Yayınları, s:38
66
BALCI, Asım (2005) “Kamu Yönetiminde Çadaş Yaklaşımlar ve Kamu Hizmet Sunumuna Etkileri”. Aktan C.
ve Saran U. (Ed.) Yönetiminde ve Kamu Hizmetlerinde Kalite, Hizmet-İş Sendikası Yayınları, İstanbul
s:8
30
uygulamalarının bulunması gerektiğine vurgu yapmaktadır.67 Bu bağlamda YKY modeli ile
vurgulanan “3e” nin -ekonomi, etkinlik ve etkenlik- Türkiye ‘deki kamu yönetimi sorunlarına
bir çözüm olabileceği ileri sürülmektedir.68
Türkiye ‘de Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çeşitli yönde yeniden yapılanma
çalışmaları yapılmış, projeler üretilmiş, yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Her ne kadar
yapılan çalışmalar ile düzenlemeler neden-sonuç ilişkisi açısından sınırlı olmuş olsa da bu
durum yinede düşünülen çalışmaların önemini azaltmamaktadır.
Bunlardan planlı dönem öncesinde yapılanlar şu halde özetlenebilir: 1924’te eğitim
alanında kurumsal yeniden yapılanmaya yönelik Amerikalı eğitim bilim uzmanı John Dewey ‘e
hazırlatılan eğitim raporu, 1933’te ABD ‘li bir uzman grubuna ekonomik konularda hazırlatılan
rapor; 1947-1948’de başbakanlık emriyle devletin daha etkili çalıştırılmasını sağlamak üzere
komisyonların kurulup çeşitli araştırma raporlarının hazırlatılması;1949’da kamu kurumlarının
rasyonel çalıştırılması konusunda Neumark Raporu;1951’de Dünya Bankası finansmanı ile
yabancı bir uzmanlar grubunca yönetim sistemiyle ilgili olarak hazırlanan Barker Raporu;
1951’de Maliye Bakanlığının örgütlenmesiyle ilgiliMartin ve Cush Raporu( 1956 ‘da Devlet
Personel Kanunu Tasarısı bu kapsamda hazırlanmıştır.); 1958’ de TODAİE tarafından
hazırlanan üç ciltlik kamu personeli raporu.69
1960 ‘lı yıllardan başlayarak uygulamaya konulan kalkınma planları ile birlikte gelişen
süreci, planlı dönem olarak ifade edebiliriz. Bu dönemdeki çalışmalar daha çok belli bir
kurumsal patronaj altında yürütülmeye çalışılmıştır. Belli uzmanlara rapor hazırlatılsa da
temelde bu raporların kurumsal adları vardır. TODAİE bu konuda en önemli adreslerden
birisidir. Bu dönemde kamu yönetimini geliştirme amaçlı olarak yapılan çalışmalar kısaca
şöyle ifade edilebilir. 1962 ‘den başlayarak, TODAİE tarafından gerçekleştirilen MEHTAP
Raporu, yine 1972 ‘de hazırlanan İdari Reform Danışma Kurulu Raporu, 1982 ‘de hazırlanan
Kamu Yönetimini Geliştirme Raporu, 1991 yılında üç yıl süreli çalışmaların sonucu olarak
KAYA Projesi Araştırma Raporu.70
Planlı dönemde yapılan en kapsamlı araştırmalardan biri olan MEHTAP Projesi
TODAİE ve DPT tarafından bir yılda düzenlenmiş ve 24 Nisan 1963 tarihinde Başbakanlığa
sunulmuştur. Mehtap Raporu; merkezi hükümet teşkilatının genel yapısı, ortak görevler,
geleneksel görevler, mali ve iktisadi görevler, görevlerdeki eksiklik ve eksikliklerin nedenleri,
67
GÜNER, Sinan. (2005) “Stratejik Yönetim Anlayışı ve Kamu Yönetimi”. Türk İdare Dergisi No: 446, s.65
SÖZEN, Süleyman, SHAW Ian. (2002). “The International Applicability of “New” Public Management:
Lessons from Turkey”. The International Journal of Public Sector Management, Vol: 16, No:6, s.478.
69
SÜRGİT, Kenan(1973), Türkiye ‘de İdari Reform, TODAİE Yayınları, Ankara,
68
31
tekliflere göre merkezi hükümet teşkilatının aldığı biçim, yapılması gereken başka araştırmalar,
ana başlıklar altında merkezi hükümet örgütünün görevlerini irdelemiştir.71
İdari Reform Danışma Kurulu Raporu 12 Mart 1971 ‘de yaşanan gelişmelerden sonra
kurulan hükümet, kamu yönetiminin gelecek dönemlerde istikrarsızlığa ve belirsizliğe mahkûm
olmaması için daha önceki hükümetlerin yaptığı gibi idareyi yeniden yapılandırma konusuna
büyük önem vermiştir. Rapor, idarenin yeniden düzenlenmesinde izlenecek yol, örgütlenme,
uygulamada takip edilecek ilkeler ve kamu iktisadi teşebbüsleriyle uyum konularını
içermektedir. Çalışmada, bugüne kadar yapılan yeniden yapılandırma çalışmalarının
değerlendirilmesi yapılmıştır.72
KAYA Projesi ise öngördüğü amaçlar ve bu amaçlar düzleminde ele aldığı konular
açısından çok yönlü ve geniş içerikli bir proje özelliğini taşımaktadır. KAYA’nın amacı; kamu
hizmeti gören merkezi yönetimin, merkez ve taşra örgütü ile yerel yönetimleri etkili, süratli,
ekonomik, verimli ve nitelikli hizmet görecek bir düzene kavuşturmak; kamu yönetiminin
gelişen çağdaş koşullara uyumunu sağlamak; kamu kuruluşlarının amaçlarında, görev, yetki ve
sorumluluklarında ve bunların bölünüşünde, örgüt yapılarında, personel sistemlerinde,
kaynaklarında ve bu kaynakların kullanılış biçimlerinde, yöntemlerinde, mevzuatında,
haberleşme ve halkla ilişkiler sistemlerinde var olan aksaklıkları, bozuklukları ve eksiklikleri
saptamak ve bu konularda yapılması gerekenleri incelemek ve gerektiği halde önermektir. 73
Kamu yönetiminin değişim ihtiyacının her zaman vazgeçilmez olduğu bilinen bir
gerçektir. Özellikle son 20 yılda yaşanan gelişmeler bahsi geçen ihtiyacı büyük ölçüde
arttırmıştır. Ama asıl sorun kamu yönetiminde “ değişimin neleri kapsayıp, ne türde
gerçekleştirilebileceği” sorusunun içinde gizlidir. Yapılması gereken, devletin rollerinin
toplumsal taleplerle koşut bir biçimde yeniden tanımlanarak kökten bir rol ve yapı değişimimi
yoksa yeni bir yapı düzenlemesinin mi uygun olabileceği üzerinde düşünmektir. Bu da yeniden
yapılanmanın kapsam ve yöntemiyle ilgilidir.74
Yeniden yapılanmanın getirdiği önemli adımlardan biri de Kamu Yönetimi Temel
Kanun Tasarısıdır. Bu kanunun amacı katılım, saydam, hesap verebilir, insan hak ve
özgürlüklerini ele alan bir kamu yönetiminin oluşturulması; kamu hizmetlerinin adil, süratli,
kaliteli, etkili ve verimli bir şekilde yerine getirilmesi için merkezi idare ile mahalli idarelerin
70
ULUĞ, Feyzi (2004), “Yönetimde Yeniden Yapılanma Ve Kamu Yönetimi Temel Kanun u Tasarısı Üzerine
Eleştirel Bir Bakış”Amme İdaresi Dergisi, cilt 37, sayı 1, s:7
71
AYKAÇ, Burhan, YAYMAN, Hüseyin, ÖZER, Mehmet Akif (2003), “ Türkiye ‘de İdari Reform Hareketinin
Eleştirel Bir Tahlili”, Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, sayı 2, s:166
72
AYKAÇ, Burhan, YAYMAN, Hüseyin, ÖZER, Mehmet Akif (2003), a.g.e. s:167
73
ERGUN, Turgay ve Polatoğlu, Aykut (1992) Kamu Yönetimine Giriş, TODAİE, Ankara, s:21
32
görev
yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi; merkezi idare teşkilatının
yeniden
yapılandırılması ve kamu hizmetlerine ilişkin temel ilke ve esasları düzenlemektir.75
Türkiye’de 2001 yılında bir kriz yaşanmıştır. Bu kriz, yalnızca ekonomik olarak değil
toplumun politik sistemin çoğunluğundan kuşku duyması sonucunu içeren bir siyasal kriz,
meşruiyet krizi olarak yaşanmıştır. 3 Kasım 2002 de yapılan genel seçim sonuçları bu krizin
varlığını yadsınamaz kılmış, 58. ve 59. hükümetlerin politikalarının hedefleri arasına devlet ve
politik sisteme karsı gelişen bir krizin asılmasını da eklemiştir. Kamu Yönetimi Reformu
çalışmaları da böylesi bir kriz atlatma stratejisinin parçası olarak ele alınmalıdır. Türkiye’de
kamu yönetimi sistemi için önerilen yeni model, devletin özelleştirmeler ve yerele geniş
yetkiler aktarılmasıyla küçültülerek, bir yandan sermaye birikimi sürecine yeni kanallar
açılmasını bir yandan da merkezi yönetimi meşruiyet tartışmalarının tek merkezi olmaktan
çıkarılmasını hedeflemektedir.76
Bütün bu düşünceler eşliğinde Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile devletin ve kamu
yönetiminin görev, yetki, kaynak ve sorumluluklarının piyasaya yerel yönetim birimlerine,
merkezin taşra birimlerine ve sivil topluma devri konusunda ciddi bir adım atılmıştır. Bu
girişimin temel özelliği ise küresel gelişmelerle paralellik göstermesidir.77
Kamu yönetimin yeniden yapılandırılması ile ilgili hazırlanan yasa taslaklarında en
köklü değişiklikler denetim ve personel yönetimi alanında yapılmaktadır. Denetime ilişkin
düzenlemeler çok boyutludur. Bu düzenlemeler yerel yönetimlerin kullandıkları yetkilerin
denetimden çok yerel yönetimler üzerindeki merkezi yönetim denetimini güçlendirmeyi
amaçladığı izlenimini vermektedirler. Bunun yanında yerel yönetimlerin personel yönetimi
konusunda daha fazla serbestliğe kavuşturulması söylenmektedir. Bu ilke olarak olumludur;
ancak öngörülen sistemin nepotizm, patronaj gibi tehlikelerden nasıl arındırılacağı açıklığa
kavuşturulmalıdır.78
74
ULUĞ, Feyzi (2004), a.g.e. ,s:9
YILMAZ, Abdullah, http://sbe.dpu.edu.tr/17/215-240.pdf, (15.12.2011)
76
BALABAN, Osman (2004), “Krizden Kaçış, Krize Kaçış: Türkiye’de Kamu Yönetimi Reformu”, Çağdaş
Yerel Yönetimler, Cilt 13, Sayı 4, Ekim, s. 5-17.
77
YILMAZ, Abdullah, a.g.e.
75
33
1.6. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Getirdiği Önemli Uygulamalar
Yeni kamu yönetimi anlayışı, kamunun kaynak kullanımında, aldığı kararlarda,
yürüttüğü işlerde esas olarak vatandaş beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılamanın esas
olduğunu vurgular. Kamunun her türlü faaliyetinde, karar ve işlemlerinde, kendisine dönük ve
kendi sosyal, ekonomik ve statü çıkarlarını koruyan ve düşünen bir tutum içinde olmaması
istenir. Türkiye ‘de, bürokrasinin işleyişindeki kırtasiyecilik, prosedürlerin çokluğunun
yarattığı zaman kaybı ve masraf, işlerin yavaş yapıldığı, memurların çalışmadığı, gizlilik
nedeniyle haklarını arayamadıkları, vatandaşların dertlerini anlatacak makam noktalarına
ulaşamadıkları, işlerinin görülmediği gibi şikâyetler her zaman dile getiriliyor; ancak
demokratikleşme ve özgürlüklerin artmasıyla bu yakınmalar daha çok dikkate alınmaya
başlamıştır.
Bütün bu saydıklarımızın yanında kamu kuruluşlarının, örgüt içi kurallar, personel,
bütçe, fiziki ve maddi olanaklar açısından da yetersizlikleri vardır. Kamu yönetiminde
çalışanlara ve orta düzey yöneticilere karar verme yetkisi tanınmamaktadır. Gerçekte,
çalışanların da böyle bir sorumluluk almada istekli olmadıkları gözlenmektedir. Bütçe
ödeneklerinin yetersizliği ise, tahsisinden harcanmasına kadar zaman alan ve çok sayıda işlem
içeren süreç, finansal yapıyla ilgili karşılaşılan sorunlardır. Yine, personelin işe alımında
liyakata dikkat edilmemesi, norm kadroların belli olmaması, personel dağılımının hizmet
gereklerinden sapmalarla belirlenmesi, hizmet içi eğitim yetersizliği, yeniliklere kapalılık, ücret
ve ödüllendirme sisteminin yetersizlikleri de yürütülen hizmetlerin niteliğini ve kalitesini
etkilemektedir. Kamu yönetimine etki eden bu dış ve iç unsurlar, bir sistem özelliği gösteren
kamu yönetiminin değişerek yeniden yapılanmasını gerekli kılacaktır. .79
Bu değişimin, sistem kuramı çerçevesinde kendiliğinden gerçekleşmesi gerekirse de
Türk Kamu Yönetimi’ni bu değişime zorlayan etkiler de vardır. AB ‘ye ilişkin Türkiye Ulusal
Programı, Uzun Vadeli Strateji ve Kalkınma Planları gibi değişimi gerektiren etkiler kamu
yönetiminde, yönetişim, stratejik yönetim e-devlet, toplam kalite yönetimi, performans
yönetimi gibi zorunlu ama gerekli uygulamaları ortaya çıkarmıştır. Bu uygulamaları kısaca şu
şekilde özetleyebiliriz.
1.6.1.Yönetişim
Küresel sistemde yaşanan değişim ve dönüşüm kamu yönetimi ve tabi özel yönetimi
kendisiyle beraber yeni bir hizmet anlayışına sürüklemiştir. Geçmişin ve geleceğin
78
79
ARIKAN, Yeşeren E. (2004), “Bütünlesen Avrupa’da Yerel Yönetimler”, Görüş Dergisi, Mart 2004, s: 38-51.
www.tkgm.gov.tr/turkce/dosyalar/diger/icerikdetaydh310.doc (18.12.2011)
34
kurgulandığı yeni bir süreç başlamıştır. Bu süreç amaçların, yapıların, teknolojilerin sürekli
gözden geçirilmesini ve geliştirilmesini kaçınılmaz kılmıştır. Bu kapsamda kamu yönetimi de
topluma kaliteli hizmet sunacak strateji ve yeni yöntemlerin geliştirilmesi için yeni arayışlar
içine girmiştir.80 Doğal olarak bu arayışlar yönetim sistemini de derinden etkilemiştir.
Böylelikle 1970’lerde “Kamu Yönetimi”, 1980’lerde “Kamu Politikası ve Yönetimi”,
1990’larda ise yeni kamu yönetimi anlayışı ile yaşanan bu hızlı değişim sürecinin bir sonucu
olarak “Yönetişim” ismi hâkim olmaya başlamıştır.81
Kamu yönetimi ile ilgili tartışmalarda 1980’lerin ilk yarısından itibaren gündeme gelen
ama daha çok kullanımı 90’larda yaygınlık kazanan kavram, aynı dönemde ortaya çıkan
küresel boyuttaki siyasal ve ekonomik değişimlere paralel olarak yönetim ve toplumsal
konulara yaklaşımdaki köklü değişimlerin bir ürünü olarak algılanmıştır.82
Genel olarak yönetişim, bir toplumsal-politik sistemdeki ilgili bütün aktörlerin ortak
çabalarıyla elde edilen sonuçların oluşturduğu yapı ya da düzen olarak tanımlanmaktadır.83
Yönetişim, toplumdaki aktörlere ortaklar olarak bakan, toplumdaki ekonomik, siyasal ve
toplumsal aktörlerin etkileşiminden doğan bir yönlendirme ve denetleme kalıbı olarak
görülmektedir. Bu nedenle yönetişim değişik aktörlerin etkileşiminin ortaya çıkardığı bir
süreçtir.
Yönetişim, belli bir amaca odaklanmış bir davranışı, hedef merkezli faaliyetleri ve kural
sistemlerini işaret eden bir yapıya sahiptir. Kurumsal, siyasal yerel gibi bazı sıfatlar eklenerek
değişik alanlarda kullanılan kavram sivil toplum, özel sektör ve kamu kesimi arasında bir
toplumsal sorumluluk alarak ele aldığı yönetimi, rasyonel bir anlayışla yetkilendirme,
görevlendirme ve yürütmede çok taraflı etkileşmeye açık bir ortamda düzenlemeyi
öngörmektedir.84
Yönetişim, oldukça yeni bir kavram olarak klasik, geleneksel, hiyerarşik, bürokratik ve
şimdiye kadar iyi sonuç vermeyen yönetim anlayışının tersine sivil toplum kuruluşlarına önem
veren, gelişmelerinin önünü açan, katılımcılığı, saydamlığı, yetki devrini, yerinden yönetimi,
80
GÖKÜŞ, Mehmet(2010) “Kamu Hizmeti Kavramı Ve Yönetişim Yaklaşımı”, Yönetişim:Kuram Boyutlar Ve
Uygulamalar,Ed:Çukurçayır ,Akif,Eroğlu,Tuğba,Eşki Uğuz,Hülya,Konya,Çizgi Kitabevi,s:585
81
ÖZER, Mehmet Akif(2006) “ Yönetişim Üzerine Notlar”, Sayıştay Dergisi, Sayı 63, s:59
82
GÜNDOĞAN, Ertuğrul(2010) “Yönetişim: Kavram, Kuram ve Boyutlar”, Yönetişim: Kuram Boyutlar Ve
Uygulamalar, Ed:Çukurçayır ,Akif,Eroğlu,Tuğba,Eşki Uğuz,Hülya,Konya,Çizgi Kitabevi,s:17
83
BOZKURT, Ömer, Turgay ERGUN ve Seriye SEZEN(2008), Kamu Yönetimi Sözlüğü, Ankara, TODAİE
Yayınları, s:274
84
GÜNDOĞAN, Ertuğrul(2010), a.g.e, s:19
35
sonuç verici ve uygulanabilir çözüm yollarını teşvik eden ve benimseyen bir anlayışı
içermektedir.85
Smouts ise, genel olarak yönetişimin dört önemli ve tanımlayıcı özelliğine vurgu
yapmaktadır. Öncelikle yönetişimi bir kural sistemi veya bir eylem değil bir süreç olarak
görmektedir. İkinci olarak, yönetişimin egemenlik üzerine değil anlaşma üzerine kurulduğunu,
Üçüncü olarak yönetişimin kamu ve özel sektör aktörlerini aynı anda içerdiğini Ve son olarak
resmi bir kurum değil sürekli etkileşime bağlı bir süreç olduğunu ifade etmektedir.86
Ülkemizde yönetişim değişik hal ve şekillilerde uygulanmış ve tartışmaya açık bir hale
gelmiştir. Yönetenlerle yöneticiler arasında iletişimi sağlayacak kanalların yokluğunun
doğurduğu sıkıntıları gidermek amacıyla var olan yapılarla alternatif olarak, çoğu durumda da
halkla ilişki kurmak için yeni iletişim kanallarına ihtiyaç duyan vali, kaymakam ve belediye
başkanının inisiyatifleriyle; kent parlamentosu, kent meclisi, kent danışma kurulu gibi adlarla
yeni adlar oluşturulmuş ve halkla doğrudan iletişime geçilmeye başlanmıştır.87
Bu kavramın ülkemizde uygulanma biçimlerinden biride yerel
yönetimlerin
uygulanmalarına ve projelerine halkın yabancılaşmasına engel olmak, vatandaşların
kendileriyle ilgili projelerde söz sahibi olabilmelerini sağlamak amacıyla geliştirilen “Proje
Demokrasisi” kavramıdır. Bu proje kentlinin özellikle büyük çaplı projelerin her aşamasına
katılmalarını sağlamayı amaçlamaktadır. Bilgilendirme ve ilgilendirme, geniş katılımlı
toplantılar, kitle iletişim araçlarıyla sağlanacağı gibi topluluk temsilcilerinin proje ortak
kararlarına doğrudan katılımı şeklinde de olabilir. Proje demokrasisi uygulamalarına örnek
olarak 1990 yılında Ankara ‘da uygulamaya konulan Dikmen Vadisi Projesi gösterilebilir.88
Aynı zamanda 1992 yılında Rio Dünya Zirvesinde iki önemli yapıt oluşturulmuştur.
Türkiye Rio Kongresinin temel belgesi olan Gündem 21 ‘i hükümet başkanı düzeyinde temsil
edildiği bir katılımla imzalamıştır. Bu konferansın eylem planı olan gündem 21 BM
örgütlerine, ekonomik kalkınma kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarına ve çevre üzerinde
etkili olabilecek tüm kişi ve kuruluşlara sorumluluk yüklemiştir. Türkiye’ de de Gündem 21
faaliyetleri kapsamında toplumun değişik aktörleri arasında yönetişim uygun işbirliği
ortaklıklar sergilenmiştir. Gündem 21 her ülkedeki yerel yetkililere “ kendi kitleleriyle bir
danışma sürecine girmeleri ve toplulukları adına Yerel Gündem 21 üzerinde uzlaşmaya
varmaları için çağrı yapmıştır. Türkiye de birbirine paralel giden iki gelişme olmuştur. Bir
85
HAKTANKAÇMAZ, M.İlker(2004), “Türk Kamu Yönetiminde Yönetişimin Uygulanabilirliği”, Amme
İdaresi Dergisi, Cilt 37, sayı 1, s:48
86
GÜNDOĞAN, Ertuğrul(2010), a.g.e. s:20
87
HAKTANKAÇMAZ, M.İlker(2004), a.g.e, s:54
36
yanda merkezi hükümet kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları bir ulusal
gündem 21 planı hazırlarken diğer yanda birçok belediye kendi Yerel Gündem 21 ‘lerini
hazırlamaya başlamıştır. Bununla birlikte Uluslararası Yerel Yönetim Birliği, Yerel Gündem
21 faaliyetlerine artan ilgiye rağmen bunun hala az sayıda belediye ile sınırlı olmasından
hareketle “Türkiye Yerel Gündem 21 ‘lerini geliştirme ve Teşvik Projesi” adıyla bir proje
geliştirmiştir. Proje belgesinde Türkiye ‘de farklı türde yerel aktörün bu tarz birlikteliğinin
oldukça geri düzeyde olduğu, bu nedenle sürdürülebilir gelişmeleri teşvik etmek için katılımcı
ve işbirliğine yönelik faaliyetler yaratmaya ve yerel aktörleri yerel yönetişim sürecine katacak
mekanizmalarla donatmanın gerekliliğine vurgu yapılmıştır.89
Ülkemizde yönetişim konusunun farklı alanlarda farklı içeriklerle tartışıldığını
söylemiştik. Türk Sanayici ve İşadamları Derneği(TÜSİAD), kavramın yurtdışı kaynaklı
olması ve Türkçe karşılığının bulunmasındaki zorluğu dile getirdikten sonra yönetişimin
ülkemizin AB adaylığında taşıdığı önemi vurgulamakta; Türkiye ‘nin küreselleşen dünyada
yerini alabilmesi, Türk insanının özlenen yaşam tarzına ulaşabilmesinin, siyasi, ekonomik ve
yönetim yapısında sağlayacağı bir dönüşüme yani iyi bir yönetişime bağlı olduğunu
belirtmektedir. Yine yönetişim, neo-liberal ideolojiden aldığı yükle toplumun geniş kesimlerini
dışarıda bırakarak, katılımı piyasa mekanizmasının temel aktörlerine açan bir formül olarak
değerlendirmekte; yerel, ulusal ve uluslar arası uygulama alanı olan bu formülün üst kurullar
eliyle hayata geçirildiği belirtilmektedir.90
Yönetişim konusunda önemli olan söz konusu yaklaşımın yaşanan sorunlara ne ölçüde
yanıt verebildiği, bununda teorik ve pratik anlamda incelenmesi gerektiğidir. Çağdaş
toplumların kendi kapasitelerine uygun yönetişim olanakları ile demokratik katılımların
karmaşık katılımlar içerisinde nasıl bütünleştirileceği ile ilgili teorik ve uygulamalı çalışmaların
gelecekte de gündemleri oluşturacağı beklenmektedir. Bu anlamda yönetişim diğer ülkelerde
olduğu gibi ülkemizde de inceleme altına alınması gereken önemli kavramlardan biridir.
1.6.2. Stratejik Yönetim
Stratejiden söz edildiğinde, açık bir vizyon, geleceğe yönelme, planlanmış hareket ve
yöntemler, önceden belirlenmiş amaç ve hedefler akla gelmektedir.
Dolayısıyla, yönetim
bilimi alanında strateji ile bir özel veya kamu sektörünün hedeflerine ulaşmak için izleyeceği
yol ve yöntemler anlatılmaktadır. “Belirlenen hedeflere ulaşmak için hedefler, politikalar ve
88
GÖYMEN, Korel(2000), “ Türkiye ‘de Yerel Yönetimler ve Yönetişim: Gereksinmeler, Önermeler,
Yönelimler”,Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 9, Sayı 2,Nisan, s:4-10
89
HAKTANKAÇMAZ, M.İlker(2004), a.g.e, s:55
90
PALABIYIK, Hamit,(2004) “Yönetimden Yönetişime Geçiş ve Ötesi Üzerine Kavramsal Açıklamalar” Amme
İdaresi Dergisi, Cilt 37, Sayı 1, Mart, s:78
37
planlar bütünü olan strateji, gelecekle ilgilidir ve işletmenin optimuma ulaşması için seçmiş
olduğu kararlar dizisidir.” Eren’e göre strateji , “ Bir işletmenin uzun dönemli temel
amaçlarının saptanması ve bu amaçlara ulaşabilmesi için gerekli kaynakların tahsis ve kullanım
yollarının belirlenmesi” dir. 91
Stratejinin ilgilendiği belli başlı alanlar vardır. Bunlar; örgüt araçları, çalışanlar ve
çevreden oluşmaktadır. Belli bir strateji içinde faaliyetlerini sürdüren bir örgüt için araçların en
verimli bir şekilde kullanımı, dış çevrenin iyice incelenip, beklentilerin hangi düzeyde
olduğunun saptanması ile iç ve dış paydaşların olabildiğince sağlanmaya çalışılması çok
önemlidir. Bu sebeple bir örgütün iyi bir stratejiye sahip olmasının en önemli yararı, alınacak
kararlardan oluşan pişmanlığın en az seviyeye indirilmesidir diyebiliriz.
Strateji, faaliyetlerini gerçekleştirirken bütün hedeflerini, görüşlerini belli bir plan
kapsamında yapar. Yönetimin önemli bir bölümünü oluşturan bu planlama, stratejik yönetim
anlayışının en önemli alt basamağıdır. Bu planlama stratejik planlamadır.
“Stratejik planlamada, gözler günlük problemlerin ve işlerin ötesine çevrilir, değişim
önceden
görülmeye
çalışılır,
beklenen
değişikliklere
hazırlık
yapılır,
beklenmeyen
değişikliklerinde olabileceği göz önünde tutulur, ihtimaller ve alternatifler oluşturulur, yönetim
ve örgütte değişiklik gerekeceği ve değişikliklere ayak uydurulması” gereği önceden kabul
edilir. DPT ‘ce uzman bir ekip tarafından hazırlanan Stratejik Planlama Kılavuzu’na göre
stratejik planlamanın özellikleri; “Stratejik planlama kuruluşun bulunduğu nokta ile ulaşmayı
arzu ettiği durum arasındaki yolu tarif eder. Kuruluşun amaçlarını, hedeflerini ve bunlara
ulaşmayı mümkün kılacak yöntemlerin belirlenmesini gerektirir. Uzun vadeli ve geleceğe
dönük bir bakış açısı taşır.”92
Stratejik planlama, stratejik yönetimin ana unsuru olmakla birlikte stratejik yönetim ve
stratejik planlama aynı şey değildir. Stratejik planlama daha durağan bir ortamda geleceği
görmeyi içerirken, stratejik yönetim ise sürekli değişim halinde olan çevreyle örgütün uyumlu
davranabilmesi için dinamik bir yaklaşımı ifade etmektedir. Ve yine stratejik planlamadaki
eleman sayısı sınırlıyken, stratejik yönetim de bu sayı sınırsızdır.
Stratejik planlama, stratejik yönetimin temel taşı olarak görülmesiyle beraber stratejik
yönetimin başarılı bir şekilde uygulanması için yönetsel kapasite, güç yapısı, kültür, kurumsal
yapı, liderlik gibi kurumsal kapasitelerin iyi bir şekilde analiz edilmesi gerekir. Stratejik
91
ÖZGÜR, Hüseyin, ACAR Muhittin (2004) “Çağdaş Kamu yönetimi II,Konular, Kuramlar, Kavramlar”,
Nobel Yayın dağıtım, Ankara, s: 208-209
92
ÖZGÜR, Hüseyin, ACAR Muhittin (2004), a.g.e , s:210
38
yönetim, stratejik planlamanın oluşturulmasını sürekli olarak güncellenmesini ve planlamanın
başarılı bir şekilde uygulanmasını denetlenmesini içermektedir.93
Stratejik yönetim, genel yönetim sürecinden ayrı düşünülmemelidir. Stratejik yönetim,
planlama, örgütlendirme, yürütme, denetim gibi temel yönetim işlevlerini ortadan kaldırmaz.
Stratejik yönetim üst kademenin ilgilendiği özel bir yönetim tarzıdır. Stratejik yönetim, örgütün
dış çevresiyle ilgili teşhis ve çözümlemeleri kapsar ve örgütün gelecekte nerede olacağıyla
ilgili soruları yanıtlar. Bu yaklaşımdan hareketle stratejik yönetim, işletmenin dış çevresiyle
olan ilişkilerinin düzenlenmesi ve örgütsel yönün belirlenmesiyle buraya ulaşmak için
yapılacak işlerin planlanması, örgütlenmesi, koordinasyonu ve kontrol edilmesi süreci olarak
tanımlanabilir.94
Stratejik yönetimin tarihi gelişimine bakıldığında, 1950’li yıllarda esas konun bütçe,
üretim, planlama ve kontrol; odak noktasının ise bütçeler yardımı ile mali kontrol olduğu;
1970’lere kadar devam eden bu dönemde kısa vadeli ve uzun vadeli planlama faaliyetlerinin
yapıldığı ve isletmeler tarafından strateji kavramının kullanılmaya başlandığı görülmektedir.
Stratejik planlama dönemi olarak da adlandırılan 1970’li yıllara bakıldığında planlama
faaliyetlerinin tek basına amaçlara ulaşmayı sağlamadığı; amaçlara ulaşmak için izlenecek
yolların da belirlenmesi gerektiği fark edilerek, isletme stratejisi esas konu haline gelmiş ve
uzun vadeli planlama faaliyetlerinden stratejik planlama faaliyetlerine doğru bir geçiş
yaşanmıştır. 1980’li yıllarda ise artan rekabete cevap vermek üzere rekabet ve sektör analizleri
odak noktası olurken, stratejik yönetim anlayışının da ortaya çıkmaya başladığı görülmektedir95
Genel olarak stratejik yönetimin temel amacı, örgütün misyonuna ve vizyonuna sürekli
bir bağlılık geliştirmek; misyonu ve vizyonu desteklemekle beraber anlama kültürü
yerleştirmek ve bütün karar süreçlerinde faaliyetleri boyunca örgütün stratejik gündemi
konusundaki açık ilgiyi sürdürmektir. Stratejik yönetim gelecek anlamı taşır. Burada geleceğe
dönük çabalar söz konusudur. Geleceğe nasıl bakıldığıysa vizyonla ifade edilir ve geleceğe
dönük çabalar misyonla somutlaştırılır. Örgüte dıştan gelecek olan her türlü fırsat ve tehditleri
bilmesiyle beraber kendi gücünün ve zayıf yönlerinin farkında olmasını da gerektirir. 96
Türk kamu yönetiminde stratejik yönetim çalışmaları henüz başlangıç aşamasındadır.
Bu konudaki çalışmalar ise sınırlıdır. Kamu kurumlarında stratejik planlamanın hayata
93
COŞKUN, Selim(2011), “ Kamu Yönetiminde Stratejik Plan Uygulamaları: ABD Örneği”, Amme İdaresi
Dergisi, Cilt 44, Sayı 1,Mart, s:115
94
95
DİNÇER, Ömer, Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, Beta Yayınları, İstanbul, 1998, s.35.
OYMAN, Sumru, (2009) uzmanlık yeterlilik tezi s: 5
39
geçirilmesi ise Kamu Harcama Yönetimi Reformu ‘nun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
DPT kamu kurumlarına yol göstermek amacıyla Aralık 2001 ‘de stratejik planlama kılavuzu
taslağı hazırlamıştır. Kılavuza son hali 2003 yılında verilerek tamamlanmıştır. DPT tarafından
hazırlanan bu kılavuz büyük ölçüde ABD ‘de stratejik planlamayı federal kurumlara zorunlu
kılan YPSY’yi (Yönetim Performansı Ve Sonuçları Yasası) esas almaktadır. Yine ABD ‘de
federal düzeydeki stratejik planlama uygulamalarında olduğu gibi ülkemizde de stratejik
planlama aşamalı olarak uygulanmıştır. 58. hükümet doğrultusunda uygulamaya konulan Acil
Eylem Planı doğrultusunda, stratejik planlamanın kamu kuruluşlarına yaygınlaştırılmasına yön
vermiş; kurumsal ve yasal düzenlemelere katkı sağlamak amacıyla pilot uygulamalar
başlatılmıştır. Pilot
tamamlamışlardır.
kuruluşlar
Haziran
2004
itibariyle
stratejik
plan
çalışmalarını
97
Ülkemizde kamu kurumlarında stratejik planlama uygulamasına yönelik önemli bir
gelişme 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu ‘nun kabul edilerek yürürlüğe
girmesidir. Söz konusu kanunda ifade edildiği üzere stratejik planlamaya ilişkin hükümler 2005
yılı başında yürürlüğe girmiştir. Kanun tüm kamu idarelerine stratejik plan hazırlama görevi
vermektedir. Bu doğrultuda kamu kurumları geleceğe ilişkin misyon ve vizyonlarını
oluşturacak stratejik amaçlar ve ölçülebilir hedefler saptayacak, önceden belirlenen göstergeler
doğrultusunda ölçme, izleme ve değerlendirme yapacaklardır. Bu amaçlada “Strateji Geliştirme
Birimlerinin Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik” hazırlanmıştır. Bütün bu
stratejik planların hazırlanması ve denetlenmesi DPT ‘nin planların bütçe ile uyumlu olarak
uygulanması Maliye Bakanlığı’nın, planların, performanslarının denetlenmesi ise Sayıştay ‘ın
yetki ve sorumluluğundadır.98
1.6.3.Toplam Kalite Yönetimi
Tarihsel gelişim süreci içerisinde Toplam Kalite Yönetimi günümüze önemli
aşamalardan geçerek gelmiştir. TKY ‘nin gelişim süreci içerisinde özellikle TKY öncüleri
sayılan çeşitli bilim adamlarının önemli katkıları olmuştur. TKY süreci, bilimsel yönetim
yaklaşımının kurucusu olan Frederick W.Taylor ile başlamakta olup, Walter A.Shewhard, W.
Edwards Deming, J.M.Juran, Philip B.Crosby ve Armand V.Feigenbaum ile devam etmektedir.
Taylor, Bilimsel Yönetim yaklaşımıyla çalışanın işinin geliştirilmesi için bilginin önemini ve
96
TEMİZEL, Handan (2007), “ Neo-liberal Politikalar Doğrultusunda Türkiye ‘de Devletin Yeniden Yapılanması,
Küresel Sistemle Bütünleşme Sorunları” Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya,
s:52
97
COŞKUN, Selim(2011) ,a.g.e. s:126
98
COŞKUN, Selim(2011) , a.g.e. s:126-127
40
değerini belirterek yönetimin bilimsel ilkelere göre yapılamasını sağlamıştır. Bilimsel yönetim
yaklaşımı kalite faktörüne önem vermektedir.99
Genel olarak, TKY ‘nin temelleri ABD ‘nde kurulmuş ve geliştirilerek en olgun
biçimiyle Japonya ‘da uygulanmıştır. Önceleri imalat sanayi işletmelerinde uygulama alanı
bulmuş, daha sonra hizmet işletmeleri ve kamu hizmeti veren kuruluşlarda da benimsenerek
yaşama geçirilmiştir. ABD ‘nde Federal Kalite Enstitüsü, TKY ‘nin yaşama geçirilmesi için
başlıca yedi unsurun gerçekleştirilmesi gerektiğini bildirmektedir. Bu unsurlar; üst yönetimin
önderliğinin ve desteğinin sağlanması, kısa ve uzun vadeler için stratejik planların
hazırlanması, kalite ile ilgili herkesin müşteri istek ve beklentilerine yoğunlaştırılması, elde
edilen ilerlemeleri izlemek amacıyla açıkça tanımlanmış ölçülerin geliştirilmesi ve iyileştirme
olanaklarının belirlenmesi, eğitim için yeterli olanakları, kaynakları sağlamak kaydıyla
çalışanların temel hedeflere erişecek biçimde yönlendirilmesi, çalışanların karar verme yetkileri
ile donatılarak küme çalışmalarının güçlendirilmesi ve son olarak kalitenin başlangıçta ve tüm
süreçler boyunca yaratılmasını sağlayan sistemlerin geliştirilmesidir.100
TKY ‘nin temel bazı özellikleri vardır bunlar ilk olarak, TKY ‘nin temel taşlarından biri
olan çalışanların katılımıdır. Katılım, kurum çalışanlarının toplanmaları, birlikte iş
yapmalarından çok daha önemli olarak problemlerin çözümünde iş görenlerin enerjisinden
faydalanmak anlamı taşımaktadır. Toplam kalite stratejilerinin uygulanabilmesi için gerekli
olan katılımcılık, etkili yönetim uygulamaları ile desteklenerek güçlendirilmelidir. İkinci olarak
bir diğer TKY özelliği ise; düşünme ve davranış süreci olarak her iş görenin her durumunu
tartışmaya açması ve bunları iyileştirmenin yollarını arayan bir sürekli iyileştirme sürecidir. Bu
iyileştirmeler sonucunda mevcut çapta görülen küçük iyileştirmeler en iyi olanıdır. Mevcut
durumla yetinmek kalite anlayışının en büyük düşmanıdır. Son olarak TKY ‘nin taşıdığı
özellik; müşteri memnuniyetidir. TKY ‘nin taşıdığı esas amaç müşterilerin istek ve amaçlarını
karşılanmasıdır. Müşteri odaklılık müşterinin üretilen ürün ya da sunulan hizmetten memnun
kalmasını ifade etmektedir.101 TKY uygulanmasının sağlayacağı bir takım yararlar vardır.
Bunlar ; 102
Organizasyon yapısı açısından: TKY anlayışında görev ve yetkilerin alt ünitelere ve
çalışanlara
geniş
ölçüde
devredilmesini
öngören
99
“âdem-i
merkeziyetçi”
bir
yapı
TEKİN, Mahmut (2002), Toplam Kalite Yönetimi, Günay Baskı, Konya, s:2-6
GÖZLÜ, Sıtkı (1995), “Kamu Hizmeti Veren Kuruluşlarda Toplam Kalite Yönetimi”, Kamu Yönetimi
Disiplini Sempozyum Bildirileri İkinci Cilt, TODAİE yayınları, Ankara, s: 43-45
101
HOŞGÖRÜR,Vural(2005)”Yönetimde Toplam Kalite Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme” Teoriden Pratiğe
Kamu Yönetimi, Yaklaşımlar, Sorunlar ve Metodlar,Ed: Talat Arslan, Aktüel Yayınları, İstanbul, s:180-183
100
41
savunulmaktadır. TKY ‘nin bir diğer boyutu Toplam Katılım Yönetimi”. dir. Bu yönetim
anlayışında her seviyede yönetici ve çalışanlar arsında iş birliği ve iletişime önem
verilmektedir. TKY ile birlikte merkeziyetçi, bürokratik,
Liderlik açısından: otorite, disiplin ve talimatlara dayalı itaat bekleyen bir liderlik
anlayışından ziyade yönetici ve çalışanlarla işbirliği deste ve yardım sağlayan bir liderlik
anlayışına dönüşür. Hiyerarşik yetkiden kaynaklanan bir biçimsel güçten çok bir profesyonel
uzmanlığa önem verilir.
Çalışma yöntemi açısından: bir işin birine verilmesi o işten onun sorumlu olması
yerine “ekip çalışması” , “Toplam Kalite ve Sinerjik Yönetim”, “uzlaşmaya dayalı karar
verme” önem kazanır.
Organizasyon hedefi açısından: kamu yarı hedefi önceliğinin yerini kaliteye verir.
İşe giriş ve yükselme açısından: TKY ‘ de insan kaynakları yönetimi geleneksel
yönetim anlayışına göre oldukça önemlidir. Bu yeni yönetim anlayışında liyakata dayalı
yönetim yapısı önemli bir amaç taşır. Geleneksel kamu yönetiminde işe girme de kıdem,
pozisyon, yükselme unvana dayalı iken TKY ‘de işe giriş ve çıkış açık ve adildir.
Gelişme stratejisi açısından: kamu yönetimindeki “kriz yönetimi” anlayışı “sürekli
iyileşmeye” dönüşür.
Müşteri ihtiyaçlarının belirlenmesi: vatandaşın istek ve beklentileri önem taşır hale
gelmiştir.
Motivasyon ve ödüllendirme açısından: maaş ve fazla mesai şeklindeki bir
ödüllendirme anlayışından, başarı ve yüksek performansın ödüllendirilmesine doğru bir
yönelme söz konusu olmuştur. Makamdan performansa göre bir ödüllendirme vardır.
Yöneticilerin karar vermeleri açısından: kamu yöneticilerinin istek ve arzuları
doğrultusunda karar vermeleri yerine TKY tekniklerini ve araçlarını kullanarak karar vermeleri
söz konusu olacaktır.
Planlama açısından: rutin kalkınma plan ve programlarının yerini “stratejik planlama”
alır.
Problem çözme tekniği açısından: TKY de problemlerin önceden alınacak önlemlerle
halledilmesi anlayışı egemendir. Bu yönetim sisteminde “sıfır hata ilkesi ” ideali vardır.
Bütün bu saydıklarımız TKY ‘nin önemli belli başlı yararlarındandır. Türkiye’de de
Toplam Kalite Yönetimini uygulama eğilimlerinin son on yıldır ön plana çıktığı ve konunun,
102
SARAN, Ulvi (2002), “Demokratikleşme ve Sivilleşme Eğilimleri Karşısında Devletin Yeniden
Yapılandırılmasının Anahtarı: Kamu Hizmetlerinde toplam Kalite Yönetimi”, Türk İdare Dergisi, Y:73, s: 431
Ankara, s:1-20
42
özellikle büyük ölçekli sanayi işletmelerinde ve kamu kurumlarında giderek önem kazandığı
görülmektedir. Siyasal ve ekonomik krizlerle istikrarsızlıkların eksik olmadığı Türkiye’ de
TKY’ nin hayata geçirilmesi ayrı bir anlam ve önem taşımaktadır. Bu alanda yapılan çeşitli
araştırmaların sonuçları, TKY’ nin özelde uygulayıcı örgütlere, genelde ulusal ekonomimize
önemli yararlar sağlayacağını ortaya koymaktadır. Bu nedenle Türk kamu yönetimi sisteminde
de TKY uygulamasına geçilmesi önerilmektedir. Nitekim Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Milli
Eğitim Bakanlığı, DİE; DPT; SSK, bazı üniversiteler, belediyeler ve hastaneler gibi kamu
kurumlarında TKY uygulamasına başlandığı görülmektedir. Bu çalışmaların içeriği ve TKY’ yi
nasıl uygulamaya geçirdikleri akademik tartışmaların önemli bir konusu olsa da buralardan
elde edilecek deneyimler hem özelde TKY çalışmalarının ve hem de genelde diğer reform
planlarının geleceği için yol gösterici olacaktır.103
1.6.4. E-devlet
E-devlet genel olarak, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ve özellikle internetin “daha iyi
bir yönetime ulaşma” aracı olarak kullanılması şeklinde de tanımlanmaktadır. Bu temel
düşünceden hareketle e-devlet, kamu yönetiminde verimlilik başta olmak üzere yönetsel
etkinlik ve maliyetlerden tasarruf etmenin en güçlü aracı olarak görülmektedir. Söz konusu bu
beklentiler yönetime güveni artırıcı unsurlar arasında yerini almaktadır. E-devlet, 1990’lı
yılların sonlarından itibaren kamu yönetimi alanında en ilgi çekici kavram haline gelse de
kamu yönetimi alanındaki araştırmacı ve uygulamacılar arasında açıkça tanımlanamadığı ve bir
tanım birliğine varılamadığı görüşü hâkimdir. E-devlet düşüncesi, kamu yönetimindeki birçok
yönetsel ve pratik kavram (toplam kalite yönetimi, stratejik yönetim, katılımcı yönetim vb.)
gibi özel sektörde “e-iş” ve “e-ticaret” olarak kabul gören uygulamaların kamu yönetimine
transferi şeklinde algılanmaktadır. E-devlet, devlet-vatandaş, devlet-özel sektör ve devlet-sivil
toplum kuruluşları başta olmak üzere diğer kurum ve kuruluşlarla olan ilişkilerde daha az sorun
yaşamayı hedeflemektedir.104
E-devlet uygulamalarının amaçlarını, hizmetlerin daha kaliteli bir şekilde sunulması,
daha iyi ve etkin bir yönetim tarzı şeklinde ifade edebiliriz. Bilişim teknolojilerinin verimliliği
artırdığı inancıyla, e-devlet uygulamalarıyla kurumlar arasındaki işbirliği etkinleşecek, özel
sektör-devlet ilişkileri daha etkin olarak yürütülecektir. Tüm bunları genel ekonomik
verimliliğe etki edecek gelişmeler olarak sayabiliriz. E-devlet uygulamalarında üç asama
103
BALCI, Asım (2005), “ Kamu Örgütlerinde TKY Uygulanması: Olumlu Perspektifler Ve Olası Zorluklar”
Karaman İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 2, cilt 5, Aralık, s:206
104
ŞAHİN, Ali (2008) ‘E -Devlet ve Yönetime Güven’, E-Devlet Gerçek ya da Hayal, Editör: Orhan Gökçe
vd.Çigi Kitabevi, Konya,s:94
43
bulunmaktadır. İlk aşamayı kamu kurum ve kuruluşlarının bilgilendirme amaçlı uygulamaları
oluşturmaktadır. İkinci aşamada etkileşimli e-devlet uygulamaları gelmektedir. Üçüncü
aşamada ise kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliği ile oluşturulan hizmet odaklı e-devlet
uygulamaları yer almaktadır.105
Türkiye, e-devlet olma yolunda çeşitli girişimlerde bulunmuş ve bunlardan bazılarını
başarıyla uygulayabilmiştir. Diğer girişimler ise henüz başlangıç aşamasındadır. E-devlet olma
sürecine katkıda bulunmak üzere birçok bilim ve kurul oluşturulmuştur. Bu süreçte önemli
sayılabilecek bazı oluşumlar şöyle sıralanabilir.106
Dünya Bankası (1993): Türkiye, Bilişim ve Ekonomik Modernizasyon Projesi
Ulaştırma Bakanlığı-TUBİTAK (1999):TUENA, Türkiye Ulusal Enformasyon Alt
yapısı Ana Planı
DTM(1998-2002) E-ticaret Koordinasyon Kurulu
Başbakanlık(1998-2002): KAMU-NET
Türkiye Bilişim Şurası(Mayıs 2002)
Başbakanlık (2001-2003)E-Türkiye girişimi
DPT-BTD (2003):E-Dönüşüm Türkiye Projesi
Bu çalışmaların devam ettirilememesinin ve başarısızlığa uğramasının sebepleri ise;
uygulanabilirlik, kamu politikalarına uygunluk, dünyadaki gerçeklere ve ülke gerçeklerine
uygunluk, siyasi sahiplenme, kamu yatırım programı ile ilişkilendirmeyi sağlayacak
koordinatör birim eksikliğidir.
1.6.5. Performans Yönetimi
Performans genel anlamda amaçlı ve daha önceden planlanmış bir etkinlik sonucunda
elde edileni, nicel ya da nitel olarak belirleyen bir kavramdır. Performans değerlendirmesi,“bir
insanın sahip olduğu kabiliyetlerini, sakladığı benlini zayıflığını yâda güçlülüğünü, iş
alışkanlıklarını, davranışlarını ve benzeri niteliklerini diğer kişilerle karşılaştırarak görmek
istediğimiz sistematize edilmiş bir ölçüm olayıdır. Sahip olduklarının azlığını ve yahut da
çokluğunu belirlemede kullanılan bir araçtır.
En genel anlamıyla yukarıda ifade ettiğimiz gibi tanımlanan performans değerlendirme;
organizasyonel etkinliğin ölçülmesinde öncelikle ihtiyaç duyulan etkinliğin başında
gelmektedir. Performans değerlendirme, etkinlik ve yaratıcılık hedefleri ile bireyin
105
ŞİRİN, Yelim Nur (2006) ‘Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Sürecinde Etik sorunlar ve Türkiye’,
Muğla Üniversitesi sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla, s:16
106
KURAN, N.Hüseyin(2005),Türkiye İçin E-devlet Modeli Analiz ve Model Önerisi, Bilgi Üniversitesi
Yayınları, İstanbul, s:24
44
yaptıklarının birleşmesinin aracıdır. Bu aracılık görevinde çalışanların bilgi, beceri ve
yeteneklerini içeren çalışma davranışlarını değerlendirerek yerine getirir. Performans
değerlendirme sisteminin amacı; organizasyonda çalışanları iyiden kötüye doğru sıralamak
değil, örgütsel amaçların astlar tarafından öncelikle anlaşılma daha sonra benimseme derecesini
ortaya çıkarıp örgütsel amaçların herkes tarafından yerine getirildiği ve mutlu bir çalışma
ortamını devamlı kılmaktır. Bu amaçlara ilaveten performans ölçme bireylerin motivasyonunu
etkilemede de büyük bir değere sahiptir. Performans geliştirme bireylere hedefler verir. Ve eğer
hedefler zor ama başarı seviyesi yüksek ise performans geliştirme en üst seviyeye çıkabilir.107
Belirttiğimiz amaçlarla hareket eden performans değerlemeleri organizasyonun
çalışanın yönetimi ve geliştirilmesinde zamanında ve doğru kadrolama kararlarında kurumun
hizmet ve ürün bütününe yönelik kalitesinin geliştirilmesinde önemli bir araç olmuştur.
Organizasyonlarda çalışanların performanslarının sistematik bir şekilde değerlendirilmesi 1900
‘lü yılların başında ABD ‘deki kamu kurumlarında başlamıştır. Türkiye ‘deki uygulamalarda
yaklaşık seksen yıl önce kamu kurum ve kuruluşlarında başlamış olup konuya özel sektörün
ilgisinin artması sonucu performans yönetimi son yirmi yılda giderek gelişmiş ve büyük önem
taşımıştır. Diğer yönetim tekniklerinin aksine bu yönetim tekniği esas itibari ile ilk etapta kamu
sektöründe uygulanmaya başlanmış daha sonra özel sektör aktarılmıştır. Çalışma açısından
yeni olan yönetimin kendisi değil yeni olan ve dikkate şayan olan şey kamu çalışanlarının
performanslarının çağdaş işletme teknikleri aracılığıyla işlenmeye başlanılmış olmasıdır.108
Kamu kesimi ile özel sektör birbirinin zıttı olmamakla beraber aynı şeylerde değildir.
Özel sektörde bile uygulama sorunları bulunan performans esaslı denetimin kamu kesimine
uygulanması çaba gerektirmektedir. Performans denetiminin başarısı sistemin ve örgüt
kültürünün değişmesine bağlıdır. Özellikle Türkiye gibi geleneksel yapıların – kapalılık,
gizlilik, katı hiyerarşi, katı merkeziyetçilik-, devam ettiği bir sistemde, performans denetimi
sisteme fayda vermeyeceği gibi sistemi daha da işlemez hale getirebilir. Performans
denetiminin yararlı olabilmesi için sistemin yeni anlayışa göre yeni baştan inşa edilmesi
gerekmektedir. Sistemle birlikte yönetsel kültüründe değiştirilmesi gerekmektedir. Fakat
107
ASLAN, Akın (1998)” Organizasyonlarda Toplam Kalite Yönetimine Geçiş Sürecinde etkin bir Performans
Değerlendirme Sistemi Oluşturmanın Rolü Ve Önemi”, Kamu Yönetiminde Kalite I.Ulusal Kongresi,
TODAİE, Ankara, s:266
108
BAKAN, İsmail, KELLEROĞLU Hakan(2002) “ Küreselleşme Ve Değişim Sürecinde Performans
Değerlendirme: Çalışanlar Performans Değerlendirmesinin Nasıl yapılmasını İsterler”, II. Ulusal Orta AnadoluKongresi- Küresel Rekabette Yeni Verimlilik Stratejileri, MPM Yayınları:666,Ankara, s:474
45
kültürü oluşturmak, sistemi oluşturmaktan daha da zordur ve daha uzun soluklu bir çalışmayı
gerektirir.109
1.7. Yeni Kamu Yönetimi Uygulamalarına Yönelik Eleştiriler
Literatürde bazı yazarlar, YKY’ni küresel olarak egemen ve tek bir paradigma olarak
değerlendirirken, bazı yazarlar ise YKY ve reformlarının küreselliği, eş biçimliliği, tutarlılığı
ve tek bir paradigma oluşu özelliklerinin abartıldığının, kamu işletmeciliğinin geleceğinin daha
çoğulcu ve birbiri ile çelişkili bir nitelik sunabileceğini ve bu nedenle farklı ülkelerde aynı
sloganlarla ifade edilen farklı gündemlere dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadırlar.110
Yeni kamu yönetimine yöneltilen eleştireler ise kısaca şu şekilde özetlenebilir:111
YKY’ nde eleştirilen ilk nokta “yeni” kavramıdır. Eleştirel görüşe göre YKY
yaklaşımının dile getirdiği her şey önceden dile getirilmiştir. Yeni kelimesi sadece
meşruluk kazandırmak için kullanılmaktadır.
YKY yaklaşımı demokratik değerlerle bağdaşmadığı noktasında da eleştirilmektedir.
YKY karşıtlarına göre, profesyonel yöneticiliği benimseyen YKY anlayışında, kamu
yöneticileri
uzmanlaştıkça
yönetilenlerin
yönetime
katılmaları
ve
yönetimi
denetlemeleri sorunlu bir hal almaktadır.
YKY, devleti bir hizmet tüketim aracı haline dönüştüren, devletin çatışmaları çözme,
ulusal hedefler belirleme, toplumdaki güç kullanımını kontrol etme ve ulusun geleceği
için yatırım yapma gibi rollerini göz ardı
eden bir mantığa sahiptir.
YKY anlayışı en yoğun eleştirilere yeni sağ düşüncesi ile ilişkili olduğu için maruz
kalmaktadır. YKY yaklaşımının, geleneksel bürokratik paradigmaya dayanan, kamu
yönetimindeki güç, sorumluluk ve kontrol ilişkilerini değiştiren ideolojik bir süreç
olduğu ileri sürülmektedir.
Bu son eleştiri literatürde tepkiyle karşılanmaktadır. YKY’ nin yeni sağ ile olan bağlantısı
bir gerçektir. Ancak YKY’nin, yeni sağ ideolojisinin bir parçası olarak kabul edilmesi
mümkün değildir. Çünkü sadece muhafazakâr hükümetler tarafından değil, sosyal
demokratlar ve işçi partili hükümetler tarafından da benimsenmiştir. YKY, kamu
yönetiminde bir değişim sürecinin simgesi haline gelerek, kırtasiyecilik, hantallık,
109
AL, Hamza(2007) “ Kamu Kesiminde Yeni Denetim Yaklaşımları: Süreç Odaklı Denetimden Sonuç Odaklı
Denetime Geçiş” Amme İdaresi Dergisi, Cilt 40, Sayı 4 Aralık, s: 58
110
ÖMÜRGÖNÜLŞEN, Uğur. (2003) “Kamu Sektörünün Yönetimi Konusuna Yeni Bir Yaklaşım: Yeni Kamu
İşletmeciliği”. Acar M, ve Özgür H, (Ed.), Çağdaş, Kamu Yönetimi I, Nobel Yayın ve Dağıtım, Ankara, s:30
111
KURT, Mustafa, YAŞAR UĞURLU, Özlem(2007), “Yeni Kamu Yönetimi ve Yeni Kamu Yönetimi
Yaklaşımının Gelişmesinde Avrupa Birliği ’nin Rolü: İlerleme raporları İçerik Analizi”,Afyon Kocatepe
Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, C. IX Sayı 11, s:88
46
verimlilik ve etkinsizlik sorunlarına karşı bir çözüm önerisi olarak tüm dünyaca kabul
görmüştür. 112
112
PARLAK, Bekir ve SOBACI, Zahid.(2005),Kuram ve Uygulamalarda Kamu Yönetimi: Ulusal ve Global
Perspektifler, Alfa Akademi, İstanbul, s: 209
47
İKİNCİ BÖLÜM
YENİ KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞI VE BELEDİYELER
2.1. Belediye Olgusu
Belediye kelimesi köken itibariyle Arap dilinde memleket, kasaba ve şehir anlamlarında
kullanılan “belde” kelimesine (veya bazı kaynaklarda beled) dayanmakta ve yine Arap dilinde
kullanılan “Medine” kelimesiyle ilişkilendirilmektedir. Medine kelimesi kent sayılabilecek
yerlerdeki yaşam biçimiyle bu yerleşim alanlarının dışındaki yaşam biçimini, hem iktisadi
faaliyet hem de yaşamın ortaya çıkardığı ilişkileri birbirinden ayırmak için kullanılmaktadır.
Bu kavramın karşıtı olan “karye” kelimesi ise göçebe ve kırsal hayatı ifade etmek için
kullanılmaktadır. Medeni ve bedevi kelimeleri dilimizde kentlerde yaşayan uygar insanlarla
kırsal alanda yaşayan göçebeleri açıklamakta kullanılmaktadır.113
Bir yerel yönetim birimi olarak belediye genel olarak yerel ortak ihtiyaçları karşılamak
üzere kurulmuş birimler olup, dünyanın birçok ülkesinde halka en yakın kuruluşlardır. Bu
kuruluşlar, sundukları hizmetler yönünden olduğu kadar, bir ülkenin demokratik rejimi
yönünden de büyük önem taşırlar. Diğer yandan, bu yönetimlerin yaptıkları hizmetler, insan
yaşamını etkileyen ve insanların en yakından izledikleri ve değerlendirdikleri hizmetlerdir
Halka en yakın yönetim birimi olan belediyeler, yerel hizmet sunumunda olduğu gibi,
demokratiklik potansiyeli olarak da diğer yönetim birimlerinden daha önceliklidir.114
T.C. Anayasası’nda belediye tanımı genel olarak mahalli idareler tanımı içerisinde yer
almaktadır. Anayasadaki mahalli idareler tanımı ise şöyledir: “ Mahalli İdareler, il, belediye ve
köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere, kuruluş esasları kanunla
belirtilen ve kara organları yine kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan
kamu tüzel kişilerdir.” Bu tanımda, belediye ilgili unsurlar ise şu şekilde özetlenebilir:
Belediye, belediye halkının yerel nitelikteki ortak ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmaktadır.
Kuruluş esasları kanunda belirtilmektedir. Karar organları, kanunda gösterilen seçmenler
tarafından seçilerek oluşturulmaktadır ve bir kamu tüzel kişiliğidir.115
5180 sayılı Belediye Kanunu’nda ise belediye; “belde halkının ve belde sakinlerinin
mahalli mahiyette müşterek ve medeni ihtiyaçlarını tanzim ve tesviye ile mükellef hükmi bir
şahsiyettir.” İfadesi ile birinci madde de geniş anlamda belediyenin tanımını yapmıştır. Daha
113
ÖNER, Şerif(2006),Yeni Mevzuat Çerçevesinde Türkiye ‘de Belediye Yönetimi, Nobel Yayın Dağıtım,
Ankara, s:54
114
SİVEREKLİ DEMİRCAN, Esra(2007), “Yeni Ekonomik Düzende Küreselleşme, Yerelleşme Bağlamında
Belediyelerde Yeni Mali Yönetim Anlayışı” Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Sayı 29,
Aralık-Temmuz, s:138
115
ÇOKER, Ziya(1999), Belediye Başkanları, Görev ve Yetkileri, TODAİE, Ankara, s:1
48
net bir ifadeyle belediye, beldenin ve belde halkının müşterek, mahalli ihtiyaçlarını karşılayan
ve belde hizmetleri gören kamu tüzel kişiliğe sahip bir mahalli idare birimidir.116
5393 sayılı Belediye Kanununda yine aynı şekilde madde üçte “ beldenin ve belde
sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı
seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idari ve mahalli özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi”
olarak tanımlanır.
Bu yeni kanun ile Türkiye ‘de belediye yönetimi ile ilgili yenilikler ve değişiklikler
gelişmiş oldu. Örneğin belediyenin kuruluş şartları ve ölçeği, özerkliği, görev ve yetkiler,
örgütlenmesi ve idari vesayet gibi konularda önemli değişiklikler ve olumlu gelişmeler
sağlanmış oldu. Bu noktalara ise daha sonraki kısımlarda değinilecektir.117
2.2. Belediyenin Yapısı
Belediyeler şehir ve beldelerin belediye sınırları dâhilinde yerel hizmetlerini görmek
üzere kurulmuşlardır. En önemli yerel yönetim birimi olan belediye, nüfusu 5.000’den fazla
olan yerleşim birimleri ile nüfusu ne kadar olursa olsun tüm il ve ilçelerde kurulur. İl ve ilçe
merkezlerinde belediye kurulması zorunlu iken nüfusu 5.000’den fazla olan beldelerde
kurulabilmesi belli bir prosedüre bağlıdır. Bunun için bir veya birden fazla köyün köy ihtiyar
meclisinin kararı veya seçmenlerinin en az yarısından bir fazlasının mahallin en büyük mükü
idare amirine yazılı başvurusu ya da valiliğin kendiliğinden buna gerek görmesi durumunda,
valinin bildirisi üzerine, mahalli seçim kurulları, on beş gün içerisinde köyde veya köy
kısımlarında kayıtlı seçmenlerin oylarını alır ve sonucu bir tutanakla valiliğe bildirir. İşlem
dosyası valinin görüşüyle birlikte İçişleri Bakanlığına gönderilir. Danıştay’ın görüşü alınarak
müşterek kararname ile o yerde belediye kurulur. Yeni iskân nedeniyle oluşturulan ve nüfusu
5.000 ve üzerinde olan herhangi bir yerleşim yerinde, İçişleri Bakanlığı’nın önerisi üzerine
müşterek kararname ile belediye kurulabilir. Belediye olduktan sonra zamanla nüfusu 2.000’in
altına düşen belediyeler, Danıştay’ın görüşü alınarak İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine
müşterek kararname ile tekrar köye dönüştürülür.118
Çizilen yeni bir belediyenin sınırları ise, kuruluşu izleyen altı ay içinde aşağıdaki
şekilde tespit edilir:119
116
SODAN, Ramazan( 1999),Açıklamalı ve İçtihatlı Belediye Kanunu, Mahalli İdareler Derneği Yayını,
Ankara, s:1
117
AYDIN, Ahmet Hamdi(2009), Türk Kamu Yönetimi, Seçkin Yayınları, Ankara, s:149
118
AYDIN, Ahmet Hamdi(2009),a.g.e,s:150
119
http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/ ,(04.02.2012)
49
a) Eskiden beri o yerleşim yerine ait sayılan tarla, bağ, bahçe, çayır, mera, otlak,
yaylak, zeytinlik, palamutluk, fundalık gibi yerler ile kumsal ve plajlar belediye sınırı içine
alınır.
b) Belediye sınırlarını dere, tepe, yol gibi belirli ve sabit noktalardan geçirmek esastır.
Bunun mümkün olmaması durumunda, sınır düz olarak çizilir ve işaretlerle belirtilir.
c) Belediyenin sınırları içinde kalan ve eskiden beri komşu belde veya köy halkı
tarafından yararlanılan yayla, çayır, mera, koru, kaynak ve mesirelik gibi yerlerden geleneksel
yararlanma hakları devam eder. Bu haklar için sınır kâğıdına şerh konulur.
d) Çizilen sınırların geçtiği yerlerin bilinen adları sınır kâğıdına yazılır. Ayrıca yetkili
fen elemanı tarafından düzenlenen kroki sınır tespit tutanağına eklenir. Belediye sınırları,
belediye meclisinin kararı ve kaymakamın görüşü üzerine valinin onayı ile kesinleşir.
Kesinleşen sınırlar, valilikçe yerinde uygulanmak suretiyle taraflara gösterilir ve durum bir
tutanakla belirlenir. Kesinleşen sınır kararları ile dayanağı olan belgelerin birer örneği;
belediyesine, mahallî tapu dairesine, il özel idaresine ve o yerin mülkî idare amirine gönderilir.
Kesinleşen sınırlar zorunlu nedenler olmadıkça beş yıl süre ile değiştirilemez.
Bir il dâhilindeki belediyeler veya köyler arasında sınır uyuşmazlığı çıkması halinde
ilgili Belediye Meclisi ve köy ihtiyar meclisi ile kaymakamın görüşleri otuz gün süre verilerek
istenir. Vali, bu görüşleri göz önünde bulundurarak sınır uyuşmazlığını karara baglar.
Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin sınır
değişikliklerinde Büyükşehir belediye meclisinin de görüsü alınır. İl ve ilçe sınırlarının
değiştirilmesini gerektirecek sınır uyuşmazlıklarında 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu hükümleri
uygulanır.120 Belediye ‘nin yapısını teşekkül eden üç tane önemli organı vardır. Bunlar belediye
başkanı, belediye meclisi ve belediye encümenidir.
2.2.1.Belediye Başkanı
Belediye başkanı, belediye teşkilatının başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir.
Belediye başkanı görevi süresince siyasi partilerin yönetim ve denetim organlarında görev
almazlar. Aynı zamanda profesyonel spor kulüplerinin başkanlığını yapamaz ve tabi yönetim
kurulunda görev alamazlar. Belediye başkanı halk tarafından çoğunluk usulüne göre tek
dereceli olarak beş yıl olarak seçilirler. Başkan belediyenin yürütme organıdır. Belediye
başkanları 1963 yılına kadar belediye meclisleri tarafından seçilirlerdi.1963 yılından itibaren
tek dereceli olarak halk tarafından seçilmeye başlamıştır. Seçilme süreleri 1982 Anayasası ‘nın
127.maddesi ile beş yıla çıkarılmıştır. Belediye başkanı belediye sakinleri tarafından doğrudan
120
http://www.dinaryiprak.bel.tr/5393_sayili_belediye_kanunu.pdf, (04.02.2012)
50
ve adi çoğunluk usulüyle seçilirler. Seçilebilme koşulları belediye meclis üyeleriyle aynıdır.
1924 Anayasası’nda belediye başkanlığının belediye meclisi üyeleri arasından seçimle iş başına
gelmeleri esas alınmışken; 1961 yılında yapılan düzenleme ile doğrudan seçmenler tarafından
seçilme yöntemi belirlenmiştir. 121
Belediye başkanının görev ve yetkileri ise kısaca belirtmek gerekirse şunlardır:122
Belediye teşkilatının en üst amiri olarak belediye teşkilatını sevk ve idare etmek,
belediyenin hak ve menfaatlerini korumak,
Belediyeyi stratejik plana uygun olarak yönetmek, belediye idaresinin kurumsal
stratejilerini oluşturmak, bu stratejilere uygun olarak bütçeyi, belediye
faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini hazırlamak ve uygulamak,
izlemek ve değerlendirmek, bunlarla ilgili raporları meclise sunmak,
Belediyeyi devlet dairelerinde ve törenlerinde davalı veya davacı olarak da yargı
yerlerinde temsil etmek ve vekil tayin etmek,
Meclise ve encümene başkanlık etmek,
Belediyenin taşınır ve taşınmaz mallarını idare etmek,
Belediyenin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil etmek,
Yetkili organların kararını almak şartıyla sözleşme yapmak,
Meclis ve encümen kararlarını uygulamak,
Bütçeyi uygulamak, bütçede meclis ve encümenin yetkisi dışında aktarmalara
onay vermek,
Belediye personelini atamak,
Belediye ve bağlı kuruluşları ile işletmelerini denetlemek,
Şartsız bağışları kabul etmek,
Belde halkının huzur, esenlik, sağlık ve mutluluğu için gereken önlemleri
almak,
Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak, özürlülere yönelik
hizmetleri yürütmek ve özürlüler merkezini oluşturmak,
Temsil ve ağırlama giderleri için ayrılan ödeneği kullanmak,
Kanunlarla belediyeye verilen ve belediye meclisi veya belediye encümeni kararını
gerektirmeyen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmaktır.
121
TORTOP, Nuri, AYKAÇ, Burhan, YAYMAN, Hüseyin, ÖZER, M.Akif (2008), Mahalli İdareler, Nobel
Yayın, Ankara, s:349
122
GÜRCAN,H.İbrahim vd.,5393 sayılı Belediye Kanunu, Odunpazarı Belediyesi,s:17
51
Belediye başkanının başkanlık sıfatını kaybetmesi ise yasalarda belirtilen koşulların
gerçekleşmesi ile Danıştay kararı ile olur. Belediye başkanı, belediye meclisinin feshini
gerektiren eylem ve işlemlere katılmış ise bunun yanında belediye başkanı bir mazereti
olmadığı gibi izin almadan kesintisiz 20 gün göreve gelmemiş ise her iki durumda da Danıştay
kararı ile başkanlıktan düşer. Bütün bunların yanında belediye başkanı meclisi tarafından
verilen yetersizlik kararı üzerine yine Danıştay ‘ca verilecek karar ile başkanlıktan düşebilir.
Bu yetersizlik kararı ise ya belediye başkanı tarafından sunulan yıllık etkinlikler raporunun
sınırsız olmasıdır veyahut da meclis üyelerinden herhangi biri tarafından verilen gensoruya
karşılık başkanını veya görevlendirdiği kişinin verdiği yanıtın meclis tarafından yeterli
bulunmamasıdır. Yetersizlik kararı meclisin üçte iki çoğunluğu ile alınmalıdır. Yetersizlik
kararı ile kararın alındığı toplantının tutanakları mahalin en büyük mülkiye amirine gönderilir
ve dosya yönetsel yargı makamı Danıştay’a sunulur. Ve Danıştay yetersizlik kararını onaylarsa
belediye başkanı düşer.123
2.2.2. Belediye Meclisi
Belediye meclisinin oluşumu görev ve yetkileri, toplantıları, gündemi, karar yeter
sayısı, feshi vb. konular 5393 sayılı kanun’un 17-33. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Belediye meclisi, en yüksek görüşme ve karar organıdır. Üyeleri beş yılda bir seçimle
oluşmaktadır. Üyelik için milletvekili olmak koşuluyla beraber 25 yaşını doldurmak ve
seçimden en az altı ay önce o belde de oturuyor olmak gerekmektedir. Siyasi partiler aldıkları
oy oranı ile orantılı sayıda belediye meclisinde üye bulundururlar.124
Kısacası Belediyenin karar organı olan belediye meclisi, “ 2972 Sayılı Mahalli İdareler
ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun”da belirtilen esas ve
usullere göre seçilen üyelerden oluşmaktadır. 2972 sayılı Kanun ‘a göre belediye meclisi;
nüfusu 10.000’e kadar olan yerler için 9; 10.001’den 20.000’e kadar olan beldelerde 11;
20.001’den 50.000’e kadar olan beldelerde 15; 50.001’den 100.000’e kadar olan beldelerde 25;
100.001’den 250.000’e kadar olan beldelerde 31; 250.001’den 500.000’e kadar olan beldelerde
37; 500.001’den 1.000.000 ‘e kadar olan beldelerde 45; nüfusu 1.000.000’dan fazla olan
beldelerde ise 55 asıl ve aynı zamanda yedek üyeden oluşmaktadır.125
Belediye meclisinin görev ve sorumluluklarını ise Usta şu halde kısaca özetlemiştir.126
123
POLATOĞLU, Aykut(2001), a.g.e.,s:135
TORTOP, Nuri, AYKAÇ, Burhan, YAYMAN, Hüseyin, ÖZER, M. Akif (2008),a.g.e., s:340
125
PARLAK, Bekir, SOBACI, Zahid(2005), Kuram ve Uygulamalarda Kamu Yönetimi Ulusal ve Global
Perspektifler, alfa Aktüel, İstanbul, s:126
126
USTA, Osman(2005),5272 Sayılı belediye Kanunu,5216 sayılı Büyükşehir Belediye Başkanı,2972 Sayılı
Mahalli İdareler İle Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, Mahalli İdareler
Derneği Yayını, Ankara, s:14-15
124
52
Stratejik plan ve yatırım ile çalışma programlarını, belediye faaliyetlerinin ve
personelinin performans ölçütlerini görüşüp karar vermek,
Bütçe ve kesin hesabı kabul edip, bütçede kurumsal kodlama yapılan birimler ile
fonksiyonel sınıflandırmanın birinci düzeyleri arasında aktarma yapmak,
Belediyenin belirlemiş olduğu imar planını görüşüp onaylamak, büyükşehir ve il
belediyelerinde il çevre düzeni planını kabul etmek,
Borçlanmaya karar vermek,
Taşınmaz mal alım ve satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin
değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç
duyulmaması halinde tahsisinin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve
süresi 25 yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerine sınırlı ayni hak tesisine kara
vermek,
Kanunda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin
ilgisine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek,
Şartlı bağışları kabul emek,
Vergi resim ve harç dışında kalan ve miktarı beş milyardan yirmi beş milyar
Türk lirasına kadar dava konusu olan belediye alacaklarının anlaşma ile
tasfiyesine karar vermek,
Bütçe içi işletme ile Türk Ticaret Kanununa tabi ortaklıklar kurulmasına veya bu
ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı
kurulmasına karar vermek,
Belediye adına imtiyaz verilmesine ve belediye yatırımlarının yap-işlet –devret
modeli ile yapılmasına; belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin
özelleştirilmesine karar vermek,
Meclis başkanlık divanı, encümen üyeleri ile ihtisas komisyonları üyelerini
seçmek,
Norm kadro çerçevesinde belediyenin ve bağlı kuruluşlarının kadrolarının ihdas,
iptal ve değiştirilmesine karar vermek,
Belediye tarafından çıkarılacak yönetmelikleri kabul etmek,
Meydan, cadde ve sokaklara isim vermek; mahallelerin kurulmasına, birleştirilip
yeri geldiğinde kaldırılmasına, sınırlarının belirlenmesine, beldeyi tanıtıcı
amblem ve benzerlerini kabul etmesinde yetkili olmak,
53
Yurt içindeki ve İçişleri Bakanlığının izniyle belediyeler ve mahalli idare
birlikleriyle karşılıklı işbirliği yapılmasına; ekonomik ve sosyal ilişkileri
gerçekleştirmek
amacıyla
kültür
sanat
ve
spor
gibi
faaliyetler
gerçekleştirilmesine: bu bağlamda da arsa, bina vb. tesislerin yapılıp, tahsil
edilmesine, kiralanmasına karar vermek
Fahri hemşerilik payesi ve beratı vermek,
Belediye başkanı ve encümen arasındaki uyuşmazlığı gidermek,
Belediye hizmetlerinin mücavir alanlara götürülmesine karar vermek,
İmar planlarına uygun bir şekilde hazırlanmış belediye imar planlarını görüşerek
kabul etmek.
2.2.3. Belediye Encümeni
Belediye encümeni, belediye başkanının başkanlığında; İl belediyelerinde ve nüfusu
100.000 ‘in üzerindeki belediyelerde, belediye meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl
için, gizli oyla seçeceği dört üyeyle biri mali hizmetler birim amiri olmak üzere belediye
başkanının her yıl birim amirleri tarafından seçeceği dört üyeden ve diğer belediyelerde,
belediye meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için gizli oyla seçeceği üç üye ile bir
mahalli hizmetler birim amiri olmak üzere belediye başkanının her yıl birim amirleri arasından
seçeceği üç üyeden oluşur. Belediye başkanının katılmadığı toplantılarda , belediye başkanının
görevlendireceği başkan yardımcısı veya encümen üyesi, encümene başkanlık eder.127
Yeni belediye kanunuyla belediye encümenine verilen görevler şunlardır (madde
34):128
Stratejik plan ve yıllık çalışma programı ile bütçe ve kesin hesabı inceleyip
belediye meclisine görüş bildirmek,
Yıllık çalışma programına alınan işlerle ilgili kamulaştırma kararını almak ve
uygulamak,
Öngörülmeyen giderler ödeneğinin harcama yerlerini belirlemek,
Bütçede fonksiyonel sınıflandırmanın ikinci düzeyleri arasında aktarma yapmak,
Kanunlarda öngörülen cezaları vermek,
Vergi,
resim
ve harçlar dışında kalan dava konusu
olan belediye
uyuşmazlıklarının anlaşma ile tasfiyesine karar vermek,
127
USTA, Osman(2005),a.g.e., s:25
CEBE, Mehmet Sinan(2007)Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı Kapsamında Belediye Yasası ve
Büyükşehir Belediye Yasası, Adalet Yayınevi, Ankara, s:218
128
54
Taşınmaz mal satımına, trampasına ve tahsisine ilişkin meclis kararlarını
uygulamak; süresi üç yılı geçmemek üzere kiralanmasına karar vermek,
Umuma açılış yerlerin açılış ve kapanış saatlerini belirlemek,
Diğer kanunlarda belediye encümenine verilen görevleri yerine getirmek.
2.3. Belediyenin Görevleri
Belediyelerin görevleri esas itibari ile beldelerini geliştirip güzelleştirmek ve belde
sakinlerinin yerel ortak ihtiyaçlarını karşılamaktır. Şöyle bir baktığımızda, belediyelerin günlük
yaşantımızda iç içe olduğumuz en önemli yerel yönetim kuruluşlarından biri olduğunu görürüz.
Evimizde
kullandığımız
suyun
sağlanmasından,
çöplerin
toplanmasına;
sokakların
temizliğinden şehir içi ulaşımına kadar daha nice hizmetler belediyelerin görevleri arasındadır.
5393 sayılı yeni belediye kanunun 14.maddesi hükmü ile belediyelere yerel ortak nitelikte
olmak koşuluyla çeşitli alanlarda görev verilmiştir. Ayrıca başka yasalarla da yeri geldiğinde
belediyelere çeşitli alanlarda görevler verilmiştir. Kısaca belediyelerin görevlerini Dönmez
belediye kanununa dayanarak şu şekilde belirtmiştir.129
Belediyelere mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla;
a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafi ve kent bilgi
sistemleri;
İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı;
Coğrafi ve kentse bilgi sistemleri;
Çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık;
Zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans;
Şehir içi trafik;
Defin ve mezarlıklar;
Ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar;
Konut;
Kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor;
Sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma;
Ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi
Hizmetlerini yapma veya yaptırma görevleri verilmiştir.
Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000 ‘i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için
koruma evleri açma görevi verilmiştir.
55
b) Okul binaları yapımı, sağlık tesisleri ile kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili görevler
kapsamında;
Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını
yapabilir veya yaptırabilir,
her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyacını
karşılayabilme,
Sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilme ve işletebilme,
Kültür ve tabiat varlıkları ile tarihi dokunun ve kent tarihi bakımından önem
taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilme, bu amaçla söz
konusu mekânların bakım ve onarımını yapabilme, korunması mümkün
olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilme,
Gerektiğinde, öğrencilere, amatör spor kulüplerine gerekli malzeme verir ve
gerekli desteği sağlama, her türlü amatör spor karşılamaları düzenleme,
Yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan
sporculara belediye meclisi kararıyla ödül verebilme,
Gıda bankacılığı yapabilme, görevleri verilmiştir.
Bunun yanında sokaklara isim vermek ve binaları numaralandırmak, kanun, tüzük ve bazı
yönetmeliklerle diğer mevzuatın belediyeler aracılığıyla halka duyurulmasını öngördüğü
hususları ilan etmek(1322 Sayılı Kanunların ve Nizamnamelerin Sureti Neşir ve İlanı ve
Meriyet Tarihi Hakkında Yasa, mad, 2,9,11), evlendirme işlemlerini yapmak gibi çeşitli
görevler de verilmiştir. Belediye sınırları içinde bulunan iş yerlerinin hafta tatil günlerinde ve
bir günün belli saatlerinde kapatılarak buralarda çalışan kimselerin dinlenmesini sağlamak ve
böylece insan sağlığını, iş güvenliğini ve piyasa düzenini korumaya yardım etmek amacıyla
belediyelere:hafta tatilini ve öğlen dinlenmesini tespit etmek, düzenlemek, uygulamak ve
denetlemek görevleri verilmiştir.
2.4. Belediyenin Tarihi Gelişimi
Türkiye’de belediyelerin tarihini tanzimattan önce ve tanzimattan sonra bununla birlikte
cumhuriyet dönemi ve sonrası olarak daha net bir şekilde inceleyebiliriz.
2.4.1. Tanzimat' tan Önce Belediyeler
Tanzimat öncesine kadar batılı anlamda yerel idare düşüncesinin olmadığı Osmanlı
İmparatorluğunda, kent hizmetleri geleneksel ve kendine özgü şehir yönetimlerince yerine
getirilmiştir. Bu dönemdeki geleneksel yönetimin en önemli özelliği ise, yönetimin merkezi
129
DÖNMEZ, Mustafa(2009), Belediye Başkanı ve Meclis Üyelerinin El Kitabı: Görev, Yetki Ve
Sorumlulukları, Yeküd Yayını, Ankara, s:15-16
56
otoritenin iktidar alanına giren kamusal bir iş olması ve bu işin merkezden atanan görevliler
tarafından yürütülmesidir. 130
Yerel hizmetlerde bireysel ve ortak çabaların hâkim olduğu bu dönemde, dikkatleri
çeken önemli bir nokta da şudur ki; hizmetlerin yürütülmesinde vakıflar, loncalar, kadılar ve
mahallelerin etkin görevler üstlenmesidir.
2.4.1.1. Kadılık Kurumu
Tanzimat ‘tan önce belediyeler kadı tarafından temsil edilip, yönetilmekteydi. Kadı
idari, adli ve beledi yetkilere sahipti. Aynı zamanda atamayla iş başına gelmekteydi. Kadı hem
şehrin yargıcı hem vakıfların denetçisi hem de asayiş, beledi hizmet ve zabıta hizmetlerinin
amiriydi. Kadının oturduğu konak hem mahkeme hem de şehrin yönetim merkezi olarak
kullanılmaktaydı. Kadının bahsedilen tüm bu görevleri tek başına yerine getirmesi mümkün
değildi. Bu yüzden kentin çeşitli yerlerinde kadının vekili konumunda bulunan ve onun adına
narhın uygulamasını gözetmek, mahallin davalarına ilk merci olarak bakmak ve esnafın teftişi
ile görevli olan “Ayak Naibi” bulunmaktaydı. İstanbul, Eyüp, Galata ve Üsküdar ‘da olmak
üzere dört kadı bulunan İstanbul’da kırk “Ayak Naibi” vardı. Mahallelerde ise, kadıyı mahalle
imamları temsil etmekteydi.131
İstanbul kadılığı kentin merkezinde bulunması dolayısıyla protokolde hepsinin büyüğü
ve önemlisi sayılır ve başında bulunan kadıya da İstanbul Efendisi denilirdi. Kadı’nın belediye
alanındaki yetkilerini kullanışında muhtesib (veya ihtisap ağası) adı verilen bir yardımcısı da
vardı. Muhtesib esnafın denetlenmesinde, narhın saptanmasında, temizliğin kontrolünde ve
beledi yaptırımların uygulanmasında kadının başlıca yardımcısı olup, bir çeşit belediye zabıtası
müdürü fonksiyonu ifa etmekteydi.132
2.4.1.2. Vakıflar
Yerel yönetimlerin yerine getirilmesinde vakıflar önemli roller üstlenmiştir. Burada
kamu yararı düşüncesinin olmasıyla beraber müslüman bir toplum olmamızın da büyük bir
önemi vardır. İslam dininde zekât önemlidir. Vakıflar zekâtların verildiği yerler olması
münasebetiyle toplumumuzda saygın bir yer edinmiştir.
Kurulusu açısından vakıf, malvarlığını vakfeden kişinin bu malvarlığının miktarını,
amaçlarını, nasıl kullanacağını ifade eden bir vakfiye düzenleyerek bu taslağı şahitler
huzurunda imzalaması ve daha sonra mahallenin kadısına onaylatmasıyla meydana
130
ULUSOY, Ahmet, AKDEMİR, Tekin(2001), Mahalli İdareler, Seçkin Yayınları, Ankara, s:109
ORTAYLI, İlber(2000),Tanzimat’tan Sonra Mahalli İdareler (1840-1880), Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara, s:108
132
NADAROĞLU, Halil(1998), Mahalli İdareler, Beta Yayınları, İstanbul, s:198
131
57
gelmekteydi.133Fonksiyonu açısından ise, malını vakfedenin belirli olan bazı kamusal
hizmetlerin yerine getirilmesi için destek olması ve bu doğrultuda ilahi memnuniyeti
kazanmaktı.134
Vakıflar sağlık ve sosyal hizmetleri, eğitim ve öğretim hizmetleri, kültürel ve sportif
hizmetleri, bayındırlık ve altyapı hizmetleri gibi çeşitli hizmetleri görmekteydi. Şehir
dâhilindeki belediye hizmetlerinin önemli bir bölümünü vakıflar yerine getirmekteydi. Devlet
ise yalnız vakıf hizmetlerinin denetmeliğini yapmaktaydı. Bu denetim kadının kontrolü
altındaydı.135 Ancak daha sonra 1826 yılında Evkaf Nezareti kurulmasıyla vakıf malları bu
şekilde bu kurum aracılığıyla idare edilmeye başlanmıştır. Böylelikle kadının vakıf malları
üzerindeki denetimi kalkmıştır.
Özetle, Türk Vakıfları mümkün olabildiğince bütün yardım hizmetlerini kapsayan
faaliyetler yürütmüştür. Bu da vakıfların bir tür belediye kuruluşu olarak algılanmasına sebep
olmuştur. Ve kuruluş amacı ne olursa olsun ülkemize vakıflar yoluyla önemli kentsel
faaliyetler, hizmetler görülmüştür.
2.4.1.3. Lonca Teşkilatı( Esnaf Örgütleri)
Osmanlı şehrinde beledi fonksiyonlar üstlenmiş bir diğer kurum esnaf loncalarıdır. Mal
ve hizmetlerin üretimi, sunumu ve dağıtımı gibi ticari faaliyet yürütenlerin örgütlendiği yapı,
ilim adamları, resmi görevliler ve ordu mensupları dışında hemen hemen her şehirdeki tüm
erkek nüfusunu içine alan bir kapsama sahipti. Esnaf loncalarının çalışma düzeni serbest
rekabet prensibi yerine karşılıklı kontrol ve yardım ile imtiyaz ve tekel usullerine dayanıyordu.
Bu düzenlemelerle amaçlanan, iş ve çalışma hayatının disiplin altına alınmasıydı. Loncanın
yönetim yapısında en üst kademede şeyh unvanına sahip kişi bulunuyordu. Özellikle, XVII.
yüzyıldan sonra şeyhlerin sahip olduğu otorite, törensel, fonksiyonlarla sınırlı bir kapsama
gerilerken loncadaki diğer görevli olan kethüdalar(kâhyalar) loncanın ticari ve mali işlerinin
başı konumuna geldi. Esnafın kendi içinden seçtiği kâhyalar kadının onayıyla işe başlarlardı.
Loncanın yönetim kurulu niteliğine sahip, itibarlı ustalar arasından seçilen ihtiyar heyeti
bulunurdu. Bu bilirkişiler narh tespitine katılırlardı.136
Loncalar çarşı bölgesinde ekonomik hayatı ellerinde bulundururlarken aynı zamanda
bu mekânlarda bazı yerel hizmetleri de yürütmeleri bakımından şehirdeki önemli beledi
133
ERSOY, Neset (2003), “Anadolu’da Sivil Toplum Örgütlenmesinin Tarihsel Gelişimi”, Tük İdare Dergisi, Yıl
75, Sayı 438, Mart, s:137
134
ÇELİK, Behiç (1995), “Türk Belediyeciliğinin Tarihsel Gelişimi”, Yeni Türkiye, Yıl 1, Sayı 4, MayısHaziran, s:589
135
ULUSOY, Ahmet, AKDEMİR, Tekin(2004), Mahalli İdareler Maliyesi, Seçkin yayınları, Ankara, s: 150
136
OKTAY, Tarık(2008), “Belediye Kurumunun Tarihsel Gelişimi”, Türkiye’de Yerel Yönetimler, Editörler:
BOZLAĞAN, Recep, DEMİRKAYA, Yüksel, Ankara Nobel Yayın ve Dağıtım, s:132
58
aktörlerden biri konumundaydı. Mal ve hizmet standartlarının tespiti ve bu çerçevede esnafın
denetlenmesi, fiyat denetimi, kurallara aykırı davrananların cezalandırılması, esnafın eğitimi,
çarşının temizliği, tamir ve bakımı gibi hizmetler bunlardan bazılarıydı. Bütün bunların
yanında loncaların şehirde etkin bir rolleri bulunmuyordu. İstanbul ‘da padişahın tahttan
indirilmesine kadar giden çeşitli hareketler içinde olmaları, Anadolu da karışıklık ve
parçalanma zamanlarında bazı şehirlerin yönetiminde etkin duruma gelmeleri gibi örnekler
sürekliliği olan siyasi bir rolü göstermekten uzak ve olağan dışı durumlardı.137
2.4.1.4. Mahalle Yönetimi
Klasik dönem Osmanlı şehirlerinde mahalle kurumu, birbirini tanıyan birbirlerinin
davranışlarından sorumlu ve sosyal dayanışma içinde olan topluluğun yaşadığı meclis ya da
kilisenin etrafında biçimlenmiş, genellikle homojen kültüre sahip bir bütünü ifade ediyordu.
Müslim ve gayrimüslim unsurlar istisnaları bulunmakla birlikte genel olarak ayrı mahallelerde
ikamet ederdi. Ayrıca şehrin ticaret kesiminde kendini gösteren gruplaşmaların, bütünüyle
mahallelere yansımadığı görülmektedir. Mahallede boyacı, ekmekçi, berber, eskici, kalaycı gibi
çok çeşitli mesleklerden kişilerin bir arada yaşadığı, kayıtlardan anlaşılmaktadır. Mahalle de
bulunan imamlar, mahallenin düzeninden halk arasındaki ahenk ve barıştan sorumluydu.
Gayrimüslim mahallelerde bu görev ruhani reis ve cemaatin kocabaşısına aitti. İmamlar
mahallenin yöneticisi ve temsilcisi olarak kadı tarafından tayin edilirdi.138
İmamların dini hizmetleri yerine getirmekle beraber idari ve beledi işlerde devlete
yardımcı bir konumları vardı. Mahalle ileri gelenlerinin oluşturduğu mütevelli heyeti, mahalle
bekçisi, süpürücüler, mahalle kethüdası ve mahalle sucusu, mahalledeki yönetimin diğer
unsurlarıydı. Aynı zamanda mahalle yönetimi idari bakımdan resmi ilanların halka
duyurulması, doğum, ölüm, evlenme, boşanma ve ikamet gibi konulardan sorumluydu.139
2.4.2. Tanzimat’tan Sonra Belediyeler
Osmanlı devleti yönetiminde Tanzimat modernleşmenin başladığı dönemdir. Daha
önceleri mahalli idare geleneğinin bulunmadığı Osmanlı ‘da Tanzimat’la birlikte feodal yapının
tasfiyesini sağlamaya yönelik girişimlere bulunularak modern şehir yönetimi yönünde adımlar
atılmıştır. Tanzimat’ın ilanından sonra, devletin toplum üzerindeki rolünün değişmesine paralel
olarak mahalli idareler sistematik bir şekilde ele alınmaya başlamıştır.140
Tanzimat ‘ın ilanı ile pek çok alanda yenilikler yaşanmıştır. Bu yenilikler idari
yapılanma yönüyle Osmanlı İmparatorluğu’nu da etkilemiştir. Başlarda yapı merkeziyetçi bir
137
OKTAY, Tarık(2008), a.g.e., s:133
OKTAY, Tarık(2008), a.g.e, s:133
139
ERGİN, Osman Nuri(1994), Mecelle-i Umur-ı Belediye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayını,cilt 2,s:907
138
59
anlayışla düzenlenmek istenmiş, ama bu durumun sonucu değerlendirildiğinde anlaşılmıştır ki
iyi bir merkeziyetçi sistem mahalli hizmetleri aksattığı gibi merkezinde gereksiz mali külfetler
yüklenmesine neden olmaktadır. Bunun üzerine Fransız İdari sistemi incelenmiş ve Fransa’da
ki komün (Belediye) yönetimine benzer bir denemeye 1854 yılında girilmiştir.141
Tanzimat sonrasındaki belediye yönetimini, sistemini, işleyişini ve gelişimini
cumhuriyet dönemine kadar ve cumhuriyet döneminden sonrası olmak üzere kısaca aşağıda
belirtildiği üzere şu halde inceleyebiliriz.
2.4.2.1. Tanzimat ‘tan Cumhuriyete Belediyeler
2.4.2.1.1. İstanbul Şehremaneti
Kırım savaşından sonra Avrupa ile ilişkiler arttığı ve devlet daireleri teşkilat ve
işlemleri batılı medeni ülkelere benzetilmeye uğraşıldığı bir sırada münhasıran İstanbul’da
belediye işleriyle meşgul olmak üzere ayrıca bir daire kurulmasına gerek duyulmuştur.13
Haziran 1855 tarihli Meclis-i Ali Tanzimat kararıyla İhtisap Nezareti Kaldırılıp yerine İstanbul
‘da Şehremaneti namıyla yeni bir memuriyet ile bu memuriyete şehremini namıyla atanacak
kişiye bağlı bir şehir meclisi kurulmuştur. Şehir meclisi Dersaadet ‘in (İstanbul’un)halkı ve
muteber esnafı arasından seçilen kişilerden oluşmuştur.142
Şehrin temizlik, aydınlatma, gıda maddeleri tedariki, esnaflığın düzenlenmesi,ve narh
gibi hizmetlerini yürütmekle sorumlu olan İstanbul Şehremaneti, gördüğü işe göre Maliye,
Umur-iNafia Nezaretleri ve Zaptiye Müşirliği ile uyum içinde çalışacaktı.Şehremaneti
İstanbul’da
tahsil
olunacak
vergi
ve
resimleri
tahsil
edip
maliye
hazinesine
üstlenilmiştir.Şehremanetinin kurulmasından önce kaldırım işleri mimarbaşıların temizlik işleri
ise zabıta memurlarının görevleri arasında bulunmaktaydı.143
2.4.2.1.2. İntizam-ı Şehir Komisyonu
Bilgi ve tecrübe eksikliği ve şehir halkının yönetime aktif bir şekilde katılmayışı
yüzünden İstanbul Şehremaneti uygulaması başarısız olmuştur. Ve bu başarısızlığın gerekçesi
olarak da Şehremini gibi görülmüştür. Ve 1855 ve 1876 yılları arasındaki 20 yıllık süre
zarfında on dokuz Şehremini değiştirilmiştir. Şehremaneti uygulamasının başarısızlığı üzerine
140
ULUSOY, Ahmet, AKDEMİR, Tekin(2001),a.g.e, s:112
KUVVET, Yusuf(1991), “Türkiye’deki Yönetim Sistemi İçinde Belediyelerin Yeri” İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, s:5
142
ÖNER, Erdoğan(2008), İstanbul Şehremaneti’nin Kuruluşu Ve 1917 yılı Bütçesi, Maliye Bakanlığı strateji
Geliştirme Başkanlığı Yayın no: 386, Ankara, s:11
143
ERGİN, Osman Nuri(1994), Mecelle-i Umur-ı Belediye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayını,cilt 3,s:12701277
141
60
yeni tedbirler alınma gereği hissedilmiş ve 9 Mayıs 1855 tarihinde “İntizam-ı Şehir
Komisyonu” oluşturulmuştur.144
İntizam-ı Şehir Komisyonu’nun asıl görevi, kurulacak belediye yönetimi hakkında
önerilerde bulunmak ve kuruluş tasarılarını hazırlamaktı. İntizam-ı Şehir Komisyonu 1857
yılında dağılmadan önce İstanbul şehrine yönelik olarak yapılması gerekenlerin bir listesini
çıkarmıştır. Buna göre kaldırım ve kanalizasyonlar yapılmalı, sokakların temizliği sağlanmalı,
cadde, meydanlar ve yollar genişletilmeliydi.145
2.4.2.1.3. Altıncı Daire-i Belediye
1854 yılında büyük umutlarla kurulan şehremanetinin, gerçekte bir nevi doku
uyuşmazlığı diyebileceğimiz başarısızlığı ve beledi işlerin daha da karışık hale gelmesi
durumunda yeni çıkış yolları arayan hükümet özellikle İstanbul ‘da sayıları daha da artan
yabancıların baskısıyla da yeni bir takım düzenlemeler yapmaya karar verdi. Paris belediyesi
göz önünde alınarak olayın tek bir Şehremaneti alınarak çözülemeyeceği bunun için daireler
kurulması gerektiği düşüncesinden hareketle İstanbul 14 belediye dairesine bölündü. Be şekilde
işlerin yerinde ve daha hızlı halledilebileceği düşünülmekteydi. Hükümet diğer bölgelerden
ziyade Beyoğlu ve çevresinde yaşayanların baskısıyla 28 Aralık 1857 tarihinde Altıncı
Belediye Nizamnamesi yayınlanarak öncelikli bir şekilde bu daireyi hayata geçirmek için
harekete geçti. 7 Haziran 1858 tarihinde yayınlanan “ Devair-i belediyeden altıncı daire itibar
olunan Beyoğlu ve Galata dairesinin nizam-ı umumisi” başlıklı yeni bir tüzükle altıncı dairenin
görev ve yetkileri ayrıntılı olarak düzenleniş ve bu daireye yerel hizmetlerden suyolu yapım ve
onarımı, aydınlatma, fiyat kontrolü, itfaiye ve kendisine ayrılan görevleri toplama yetkisi ile
bazı yargı görevleri verilmişti.146 İlk nizamname 19 maddeden meydana gelmekte olup buna
göre dairenin başına Babıâli ‘nin atadığı, padişahın onayladığı ve daire sınırları içerisinde
100.000 kuruluşluk emlakı olan bir başkan getiriliyordu. Ayrıca onun başkanlığında birde
daire-i belediye meclisi kuruluyordu. İkinci nizamname ise 93 maddeden oluşturulmuş olup
ilkini geliştiren mahiyetteydi. Bu nizamnameye göre meclis başkan dışında yedi üyeden
meydana gelecek ve bu üyelerin daire sınırlarında en az 100.000 kuruşluk emlak sahibi
olmaları şartı aranacaktı. Meclis üyelerinin altı ayda bir kura ile yarısı değişecekti.
Nizamnameye göre asıl üyelerin yanı sıra müşavir üyelerde bulunuyordu. Padişahın iradesi ile
bu göreve atanan müşavir üyelerin, belediye sınırlarında kendilerinin ya da yakın akrabalarının
144
ORTAYLI, İlber(2000), a.g.e , s:123
PARLAK Bekir, SOBACI, Zahid(2008), Kuram Ve Uygulamada Kamu Yönetimi Ulusal ve Global
Perspektifler, Alfa Aktüel, İstanbul, s:110
145
61
500.000 kuruşluk emlak sahibi olmaları gerekiyordu. Bu müşavir üyelerin yanı sıra belediyede
çalışan birinci mimar, mühendis ve tabip de müşavir üye olarak toplantılara katılabilecekti.147
Tanzimat ile başlayan belediyecilik alanındaki gelişmeler Altıncı Daire-i Belediye’nin
kurulması ile yeni gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Bu tarihten sonra Altıncı Daire-i
Belediye örneğinin bütün İstanbul’a yaygınlaştırılması düşünülmüş ve bu yönde çalışmalar
yapılmıştır. Bu şekilde belediyecilik anlayışı taşraya egemen olmaya başlamıştır.
2.4.2.2. Cumhuriyet’ten sonrası Belediyeler
2.4.2.2.1. 1923-1960 Dönemi
1923 ve 1945 yıllarında belediyelerle ilgili 1580 sayılı Belediye Kanunu, Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu, Belediyeler Bankası Kuruluş Kanunu, Belediyeler Yapı ve Yolar Kanunu
Belediyeler İstimlâk Kanunu ve Belediyeler İmar Heyeti Kuruluş Kanunu gibi bir dizi kanun
çıkarıldı. Bu kanunlar uzun yılar belediye işlerini düzenledi. Bu dönemde oluşturulan ve 1930
yılında yürürlüğe giren 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun hazırlanmasında beş ana ilke göz
önünde bulundurulmuştur. Bunlardan birincisi tüm belediyeler arasında eşitliğin olduğunu
belirten “eşitlik” ilkesidir. İkincisi; belediyelerin hizmet ve icraatlarında “serbest”
bırakılmalarıdır. Üçüncüsü belediyeler üzerinde güçlü bir “denetim” bulunmasıdır. Dördüncüsü
“tek dereceli seçim” ve halkın etkin denetiminin sağlanmasıdır. Beşincisi ise belediyelerin
“hizmet alanının genişletilmesidir”.148
1580 sayılı kanunla şekillenen ve 1945 ‘e kadar süren yaklaşık on beş yıllık dönemde
eleştirilecek olan önemli yanlarına rağmen özellikle şehirlerin imarı ve yaşanabilir hale
gelmesinde gözden kaçırılmayacak başarılar elde eden Türk belediyeciliğinde, ikici dünya
savaşı sonrasında her alanda olduğu gibi bir değişimin belirtileri gözlenmeye başlamıştır.
Aslında bu değişim dalgası sadece Türkiye ‘yi değil tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Bu yeni
dönemin en önemli vasfı şüphesiz demokrasidir. 1930 ‘lu yılların Hitler’li Musolin’li
dünyasından pasifikten esen demokrasi rüzgârlarının şekillendirdiği yeni bir düzene geçmekte
olan dünyadaki bu gelişmeler doğal olarak etkisini dünyamızda da hissettirmiştir. Savaşın
hemen sonrasında daha 1946 yılında tartışmalı da olsa bir seçim yaparak çok partili hayata
geçen
Türkiye
de
kısa
zamanda
değişim
isteklerinin
belediyeler
boyutunda
da
149
gerçekleştirilmesinin istendiği gözlenmiştir.
146
AL, Hamza( 1998), “Kadıdan Şehremini ‘ne Belediyelerin Kuruluşu Altıncı Daire-i Belediye” Türkiye ‘nin
Yönetim Geleneği: Kurumlar, Sorunlar ve Yeniden Yapılanma Arayışları , editör:Davut Dursun, Hamza Al,
İlke Yayıncılık,İstanbul,s:109
147
GÖKAÇTI, M. Ali(1996), Dünya’da ve Türkiye ‘de Belediyecilik, Ozan Yayıncılık, İstanbul, s:97
148
GÜLLÜCE, İdris(2004), Yerel yönetimlerin Sorunları ve Çözüm Önerileri, Alfa Yayınları, İstanbul, s:14
149
GÖKAÇTI, M.Ali(1996), a.g.e, s:140
62
Çok partili siyasal yaşama geçiş, belediyelerle ilgili sorunların parti programlarında
geniş yer almasına neden olmuştur. Belediyelerin demokratikleşme yönünde ilk önemli adımı
29 Nisan 1946 tarih ve 4878 sayılı kanunla, belediye meclislerinin seçimi hakkındaki
değişiklikler olmuştur. Çok partili döneme geçildikten sonra 1580 sayılı
yasada
demokratikleşmeye doğru bazı değişikliler yapılmıştır. Ancak merkezin denetimi birçok
konuda (İmar Nazım Planlarının Nafia Vekâletince onaylanması gibi) sıklaştırılmıştır. Mesela
1930 ‘dan beri belediye yetkisinde bulunan şehir içi trafik düzenlemesi, 1953 ‘te çıkarılan bir
yasa ile merkezi yönetime aktarılmıştır. Bu dönemde belediye gelirlerinde önemli bir artış
olmuştur. Uzun yıllardan beri çıkarılamayan 5237 Belediye Gelirler Kanunu çıkarılmıştır.
Ayrıca belediyelere devlet gelirlerinden paylar ayrılmıştır. Bu kanun 1981 yılında ortaya
çıkarılan 2464 sayılı yeni Belediye Gelirleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır.150
2.4.2.2.2. 1960- 1980 Dönemi
1945 ve 1960 yılları arasında çok partili demokrasi deneyimi özellikle son beş yılda
ekonomik ve siyasal bunalımlara neden olmuş; 1960 ortasında bir askeri hareketle sonuçlanmış
ve bu hareket yeni bir anayasayı beraberinde getirmiştir. Bu Anayasa toplumsal yaşamı yeni
değişimlere ve sosyal görüşlere açarak yeni yaşam çerçeveleri oluşturmuştur.
Özellikle 1970’li yıllar belediyeler üzerine tartışmaların yoğunlaştığı yıllar olmuştur.
1960
yılından
sonra
belediyelerin
merkezi
yönetimin
denetiminde
olması
olgusu
savunulmuştur.1973 yılından sonra 1980’lere kadar ülkemiz gündeminde belediyeler ve onların
demokratikleşmesi önemli bir yer tutmuştur.1980’lere yoğun bir demokratik belediyecilik
tartışması içine girilmiştir.1960-1980 yılları arasında 1971 yılında bazı değişikliklere
uğramasına rağmen yasalara kaynaklık etmiş belge 1961 Anayasası ‘dır.1961 Anayasa’sının
112 ve 116.maddeleri yerel yönetimlerle ilgilidir. 1950’lerden 1980’lere gelinceye kadar
belediye gelirleri giderlerini karşılayamamıştır. Bu durumda belediyelerin merkeze
bağımlılığını arttırmıştır.151
1980 öncesi Cumhuriyet döneminin ilk elli yılına ilişkin gelişmeler Tekeli ve Ortaylı
tarafından şu cümlelerle özetlenmiştir:152
“Cumhuriyet döneminde hemen her zaman belediyelerden önemli hizmetler
beklenmesine rağmen, hiçbir dönemde belediyelere yeterli kaynak verilmemiştir. Merkezi
hükümetler sürekli olarak kaynakları kendi denetimleri altında tutmayı yeğlemiştir. Başarılı
150
GÜLLÜCE, İdris(2004), a.g.e, s: 14
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Bem Yayınları, Ankara, s:26
152
TEKELİ, İlhan, ORTAYLI, İlber(1978), Türkiye’de Belediyeciliğin Evrimi, Belediyecilik Araştırma Projesi,
Türk İdareciler Derneği Bilimsel Araştırma Projesi-2, Birinci Kitap (Ed.) Ergun Türkcan, Ankara, Türk İdareciler
Derneği, s: 297
151
63
belediye başkanları, bu sınırlı kaynaklar içinde fırsatları çok iyi değerlendirebilenler olmuştur.
Ama 1973’lere ulaşıldığında, Türkiye’de yerleşme sistemi karmaşıklaşmış ve şehir sorunlarının
ölçeklerinin çok büyümüş olmasına rağmen belediyeler, 1930’ların belediyelerine göre
yetkileri, işlevleri ve mali olanakları bakımından çok daha güçsüzleşmiştir. 1973’ler Türk
belediyeciliğinin bunalım dönemleridir. Her bunalım gibi bir yeni atılımın çekirdeklerini içinde
taşımaktadır. Tüm sorunlarına karşın 50 yıllık dönemde belediyeler önemli uygulamalar
yapmışlardır; artık Türk belediyeciliğinin ciddi araştırmalara konu olacak deneyleri vardır.
Şehirciler, belediyeciler, yönetim bilimciler, sosyologlar, coğrafyacılar ve tarihçiler için zengin
bir araştırma alanı olarak durmaktadır. Önümüzdeki yıllar içinde bu alanda yoğunlaştırılacak
araştırmalar, bize yalnız geçmiş üzerine bilgi vermeyecek, aynı zamanda da ortaya çıkacak yeni
belediyecilik anlayışını ve uygulamaları biçimlendirecektir.”
2.4.2.2.3. 1980 Sonrası Dönem
Yerel yönetimler alanındaki düzenlemeler 1980’lere gelinceye kadar önemli bir
değişikliğe uğramadan yürürlükte kalmış, ancak 1980’lerden sonra büyüyen kent sorunları
karşısında köklü denebilecek çapta yeni düzenlemeler getirilmiştir. Bunlar içerisinde en önemli
ve reform niteliğinde sayılabilecek gelişme 3030 sayılı kanunla 1984 yılında Büyükşehir
Belediyeleri’nin kurulmasıdır. Bu kanunla büyükşehir yönetimine geçilmesi ile hizmetlerde
etkinlik ve yerel demokrasinin amaçlandığı söylenebilir. Ancak, Genel Sekreterin İçişleri
Bakanı’nın onayı ile atanması ve Encümen’de atanmışların ağırlığı gibi hususlar dikkate
alındığında özerkliklerinin tam olarak gerçekleştiğini söylemek zordur. Yine 1981’de ve
sonraki yıllarda belediye gelirleri ile ilgili çıkarılan kanunlar, örneğin devlet vergilerinden il
özel idarelerine ve belediyelere pay verilmesine ilişkin 2380 sayılı kanun ile 2464 sayılı
belediye gelirleri kanunu önemlidir. Büyükşehir belediyesi uygulaması demokratikleşme ve
yerelleşme açısından önemlidir. Yine daha önce merkezi yönetime bağlı olarak çalışan imar
müdürlüklerinin bu belediyelere bağlanması, büyükşehir belediye başkanlarının başkanlığında
ilgili kamu kurum ve kuruluşları temsilcileri ve ilçe belediye başkanlarının katılımıyla
meydana getirilen Alt Yapı Koordinasyon Merkezi (AYKOME) ve Ulaşım Koordinasyon
Merkezi (UKOME) kurulması ve Alt Yapı Yatırım Fonu oluşturulması önemli adımlardır.153
1980 sonrası yapılan düzenlemelerde, belediyelerle ilgili birçok yeni karar getirilmiş
olmakla birlikte 1580 sayılı belediye kanununda hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Bir anlamda
bütün belediyeler yine 1580 sayılı yasa uyarınca hareket etmiştir. Bunun yanında 1980 sonrası
153
BİLGİÇ, Veysel, GÜL, Serdar Kenan, “Türkiye ‘de Yerelleşme Politikaları”, VII Kamu Yönetimi Forumu:
Küreselleşme Karşısında Kamu yönetimi Bildiriler Kitabı, s:613
64
değişikliklerin tümünü de aynı çerçevede değerlendirmek mümkün değildir. Yapılan
düzenlemeler oldukça kısa bir zaman dilimi içerisinde birbirinden farklı iki yönetimin üst üste
aldığı bir dizi kararla bugünkü yapısına ulaşmıştır. Askeri yönetimin aldığı kararlar ise daha
çok kentsel alanda ortaya çıkan sorunlar ile çözümü için devlet gücünün ve varlığının
sergilenmesine yöneliktir. 154
Yapılan yasal düzenlemelere rağmen yerel yönetim sorunu tam olarak aşılmamıştır.
Sorunlar daha çok merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında yetki ve kaynak bölüşümü,
özerklik, şeffaflık, katılım ve son yıllarda da yeni kamu yönetimi gibi konular ve kavramlar
arasında süregelmiştir.1990’lı yıllardan sonra yerel yönetim reformu adı altında birçok yasa
tasarısı hazırlanmıştır. Ancak; son reform paketlerine kadar bu tasarıları ve kamuoyunun
gündemindeki tartışmaları mecliste görüşerek yasallaştıracak bir süreç başlatılamamıştır bunda
o dönem var olan hükümetin koalisyon hükümeti olmasının da bir etkisi vardır. Buna karşılık
59.hükümet ve 22.dönem parlamentosu yerel yönetim reformu konusunda başarılı
olmuştur.2004 sonrasında Büyükşehir belediyesi(5216),İl özel İdaresi(5302), belediye (5393)ve
Mahalli İdare birlikleri(5355), ile ilgili temel kuruluş kanunları yürürlüğe girmiştir. Ayrıca
yerel yönetimleri doğrudan etkileyen başka düzenlemelerde yapılmıştır. Bunlar arasında mali
yönetim ve denetim sistemini getiren 5018 Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu şeffaflığı
ve bilgi edinme hakkını düzenleyen 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununu belirtmek
gereklidir.155
Aslında burada önemli olan bir şey gözden kaçırılmamalıdır ki oda şudur: yapılan bu
çalışmaların, yasal düzenlemelerin bir tetikçisi bir merkezi vardır ki oda Tugut Özal’dır. Yerel
yönetimlerdeki asıl değişimin ve gelişmenin Özal hükümeti döneminde yani 1980’lerden sonra
askeri hareketten sonra gerçekleştiğidir.
Ülkemizde yaşanan değişimlerin en büyük etkenlerinden biri dünyada hızla gelisen yeni
sağ hareketleri ve küreselleşmedir mutlaka. Bu değişim ve gelişim, kamu yönetimin eski
kalıplaşmış yönetim düşüncesini değiştirip, kendisini küçültmesine sebep olmuştur. Yapısal
uyarlama programı kaçınılmaz hale gelmiştir. Türkiye, bu dönemde Dünya Bankası’nın çeşitli
ülkelerde uygulamaya çalıştığı eylem planlarında “desantralizayon” kavramı önemli bir yer
tutmuştur. Yerelleştirme yanlısı bu kavram, hem bir hiyerarşik örgüt içinde üst kademeden alt
kademeye “yetki devri”, hem merkezden taşraya “ yetki genişliği”, hem de merkezi
154
ERDER, Sema, İNCİOĞLU Nihal(1994), Türkiye ‘de Yerel Yönetimler, Yeni Yüzyıl Kitaplığı, s:13-14
ARIKBOĞA, Erbay, OKTAY, Tarkan, YILMAZ, Nail(2007)Yeniden Yapılanma Sonrasında Belediye
Meclisleri: İstanbul Örneği, Beta Yayın, İstanbul, s:18-19
155
65
yönetimden yerel yönetimlere “yetki göçerimi” olarak üç türde de oldukça güçlü bir şekilde
kendini sergilenmiştir.156
Yeni sağ yaklaşımı ve yapısal uyarlama düşünceleri hem yerel yönetimleri etkilemiş,
hem de yerel yönetimci bir tavır sergilemesini sağlamıştır. Kamu gücünün özel sektöre devri,
kamusal mekanizmaların tasfiyesi olmuştur. Türkiye’de bu amaç doğrultusunda yerel yönetim
maliye sistemi ile yerel yönetim yapısı üzerinde büyük değişiklikler yaşanmıştır. Yerel yönetim
maliyesinde yerel yönetimlerin merkezi kamu kaynakları ile ilişkisi mümkün olduğu kadar en
az seviyeye indirilirken, yerli ve yabancı özel sermaye kaynakları ile ilişkilendirilmesi
sağlanmıştır. 157
2.5. Türkiye ‘de Belediyelerin Yapılanması Ve Mevzuatı
Ülkemizde yerel yönetimler; Belediyeler(5393-5216), İl Özel İdareleri(5302),
Köyler(442),Mahalle İdare Birlikleri(5355), olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır.
Belediyeler kendi içinde normal belediyeler(5393) ve büyükşehir belediyeleri(5216) olarak iki
çeşittir. Normal belediyeler mahalle; büyükşehir belediyeleri ise ilçe ve ilk kademe belediyeleri
olmak üzere çeşitli bölümlere ayrılır.
Ülkemizde ilk olarak çeşitli kademelerden geçerek uzun bir süre yürürlükte kalan
belediye kanunu 1580 sayılı belediye kanunudur. Daha sonra değişen hayat, küreselleşme ve
modernleşmenin getirdikleriyle 1580 sayılı kanunun ihtiyaçları karşılamadığı fark edilmiş ve
çeşitli yasa çalışmalarına geçilmiştir. Bu süreçte ilk önce 2005 yılında 5272 sayılı kanun
çıkarılmış ancak TBMM ‘nce kabulü şekil şartına uymamasından ötürü altı ay sonrasına
ertelenmiştir. Altı ay sonra bu eksiklik giderildikten sonra 5393 sayılı belediye kanunu olarak
tekrar sunulur ve Kanun 13 Temmuz 2005 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir.
156
157
AYMAN GÜLER, Birgül(1996), Yeni Sağ ve Devletin Değişimi, TODAİE, Yayın No: 266, Ankara, s. 143
AYMAN GÜLER, Birgül(1996),a.g.e, s:144
66
Şekil 1: Türkiye ‘de Yerel yönetim Yapılanması ve Mevzuatı
İl Özel
İdareleri
(5302)
Mahalle(45
41-5393)
Normal
Belediyel
er(5393)
YEREL
YÖNETİ
MLER
Belediyeler
(53935216)
İlçe
Belediyeleri(
5393-5216)
Büyükşehir
Belediyeler
i(5216)
Köyler
(442)
İlk Kademe
Belediyeleri(
5393-5216)
Mahalli
İdare
Birlikleri
(5355)
Kaynak :SALMAN,Nurhayat(2008), Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı ve Yerel Yönetimlerde
Modernizasyon Süreci,Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,Kocaeli,s:52
Kanun Adı
Büyükşehir Belediye
Tablo 2: Eski Yerel Yönetim Mevzuatı
Kanun Nosu
Kanun Tarihi
3030
1984
Belediye Kanunu
1580
1930
İl Özel idaresi Kanunu
3360
1913-1987
Kanunu
Kaynak: SALMAN,Nurhayat(2008),a.g.e,s:60
67
Tablo 3: Yeni Yerel Yönetim Mevzuatı
Kanun Adı
Kanun
TBMM
no
Kabul
RG Tarih
RG Sayı
Tarihi
Büyükşehir Belediye
5216
10.07.2004
23.07.2004
25531
5390
02.07.2005
13.07.2005
25874
5393
03.07.2005
13.07.2005
25874
5272
07.12.2004
24.12.2004
25680
İl Özel İdaresi
5302
22.02.2005
04.03.2005
25745
Kanunu
5391
02.07.2005
13.07.2005
25874
Mahalliİdare
5355
25.05.2005
11.06.2005
25842
Kanunu
Belediye Kanunu
Birlikleri kanunu
Kaynak: SALMAN,Nurhayat(2008),a.g.e,s:60
2.5.1. 1580 Sayılı Belediye Kanunu
Cumhuriyetin ilk yıllarında 1930 da kabul edilip, yürürlüğe giren bu kanun uzun bir
süre kullanılmıştır. Ancak küreselleşme ve yapısal uyarlama çalışmaları bu kanunun
yetersizliğini göstermiş ve 2005 yılında kabul edilen yeni 5393 sayılı belediye kanunu ile
yürürlükten kaldırılmıştır.
1580 sayılı Kanunun hazırlanmasındaki gerekçe, belediyeler arası eşitlik ilkesinin,
belediyelerin icraatlarında serbest bırakılmasının, belediyeler üstünde bir merkezi yönetim
denetiminin, tek dereceli seçim ve halkın etkin denetiminin sağlanmasının, belediyelerin
hizmet alanının olabildiğince genişletilmesinin dikkate alındığı belirtilmiştir.158
1580 sayılı Kanunun bir süre için yararlı olduğu ve koyduğu hedefe kısmen
ulaşıldığının belirtilmesine karsın getirilen ortak eleştiri, mevcut düzenlemelerin günümüz
Türkiye’si için yetersiz olduğu noktasında odaklanmaktadır. Aynı zamanda, Kanuna dayalı
Belediye Kurumunun, gerçek bir belediyenin sahip olması gereken özelliklerinden geniş ölçüde
yoksun olduğu vurgulanmaktadır. Bu genel eleştiriler karşısında, temel bir kanunla
belediyelerden
beklenilen
görev
ve
hizmetlerin
158
tümüyle
karşılanmasının
mümkün
ÖNER, Şerif ( 2006 ),Yeni Mevzuat Çerçevesinde Türkiye’de Belediye Yönetimi, Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım, s:32-33
68
olamamasının nedeni olarak o yılların heyecanının kaybolduğu ve bunun karşısında
belediyelerin yeni arayışlar içinde olduğu gösterilmektedir159
2.5.2. 5393 Sayılı Belediye Kanunu
Yeni kamu yönetimi anlayışı doğrultusunda İçişleri Bakanlığınca hazırlanan 1580 sayılı
Belediye Kanununu yürürlükten kaldırmayı öngören “Belediyeler Kanun Tasarısı” ilk defa
Bakanlar Kurulunca 25.02.2004 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulmuş ve 09.07.2004
tarihinde
5215
sayılı
Belediye
Kanun
olarak
yasallaşmıştır.
Ancak,
bu
kanun
cumhurbaşkanınca üç asıl geçici maddeden TBMM ‘ne iade edilmesi üzerine iade nedenleri
doğrultusunda yeniden ele alınan aynı tasarı ikinci defa TBMM ‘nin gündemine getirilmiş ve
07.12.2004 tarihinde 5272 sayılı yasa ile yasallaşarak 24.12.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Böylece, 1930 yılından beri yürürlükte bulunan 1580 sayılı Belediye Kanunu da yürürlükten
kaldırılmıştır. Ama daha sonra 5272 sayılı Belediye Kanunu Anayasa Mahkemesi tarafından
şekil yönünden iptal edilmiştir. Ve bu iptalin arkasından İçişleri Bakanlığınca tekrar gözden
geçirilip TBMM’ye sunulan “Belediye Kanunu Tasarısı” 5393 sayılı Belediye kanunu olarak
yasallaşmış ve on gün sonra resmi gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.160
5393 sayılı Belediye Kanunu, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası ‘nın önerileri
doğrultusunda şekillenen kalkınma planı ve hükümet programı çerçevesinde hazırlanarak
yürürlüğe girmiştir. 5393 sayılı Belediye Kanunu yerel halk oylaması ve belediye başkanının
halk oylamasıyla görevden alınması gibi doğrudan demokrasi araçlarına yer vermemiştir.
Ancak, Belediye Kanunu, katılım yöntemleri olarak “stratejik planlama”, “hemşehri hukuku”,
“gönüllü katılım” ve “kent konseyi” gibi yolları benimsemiştir.161
5393 sayılı Belediye Kanunu içerik olarak gerek uluslar arası metinlerde yer alan
hükümleri gerekse ulusal ölçekte yerel yönetim konularına ilişkin yapılan çalışmalarda önerilen
çeşitli hükümlere yer vermiştir. Bu yeniliklerden biride katılımcı demokrasi, açıklık ve bilgi
edinme hakkı konularında gerçekleştirilmiş, kanunda ayrıca bilgi toplumuna ilişkin bazı
açınımlarda yer almıştır.162
5393 ayılı yeni Belediye Kanunu “ulaşılmak istenen” düzeyde olmasa bile eski kanuna
nazaran daha yenilikçi ve çağa uygun bir yaklaşım getirmiştir.163
159
ÖNER, Şerif ( 2006 ),a.g.e., s:33-38
ACAR, Abdurrahman(2006), 5393 Sayılı Belediye Kanunu, Yeküd, Ankara, s:1
161
ARIKBOĞA, Erbay (2007), “Türk Yerel Yönetim Sisteminde Reform ve Yeni Kamu Yönetimi”,V.Kamu
Yönetimi Forumu: Küreselleşme Karşısında Kamu Bildiriler Kitabı, Ed: Bilal Eryılmaz, M.Eken, M.L. Şen,
Nobel Yayınları, s:809
162
ÖNER, Şerif ( 2006 ),a.g.e., s:39
160
69
2.5.3. 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu
II. Dünya Savaşı ‘nın bitiminde bütün dünyada başlayan hızlı şehirleşme hareketi 1950
yılından itibaren Türkiye’de de başlayarak Türkiye ‘nin de hızlı bir şehirleşme girmesine neden
olmuştur. Topraktan kopma sonucu şehre göç bir taraftan şehir nüfusunu arttırırken diğer
taraftan diğer yeni şehirlerin kurulmasına ve büyümelerine yol açmıştır. Ankara, İzmir gibi. Bu
olağanüstü şehirleşme çabası plansız, kontrolsüz büyümelerinin sonucu olarak pek çok sorun
toplumumuzu sıkışık bir hale getirmiş ve yeni çözüm arayışlarına doğru hareket edilmiştir.
Bütün bunlar büyükşehir yönetim sisteminin oluşmasında yer alan önemli faktörlerdendir.164
1970’li yıllarda daha öncede belirttiğimiz gibi ülkemizde büyükşehir yönetim sorunu
ciddi bir şekilde ele alınmaya başlanmıştır. Ruşen Keleş, Türkiye ‘de büyükşehir belediye
modeline geçilme nedeni olarak “dağınıklığı ve başına buyrukluğu gidermeyi” göstermektedir.
Bununla birlikte büyükşehirler içindeki farklı hizmet ölçütlerinin giderilmesi; hizmetler arası
eşgüdüm sağlanması; tek elden ve merkezden görülmesi zorunlu olan hizmetlerde hizmeti
üretme ve dağıtıma sürecinin bölünmezliği kuralına bağlı kalınması büyükşehir düşüncesinin
dayandığı başlıca düşüncelerdendir.165
Büyükşehir belediye yönetimleri asıl dayanağını 1982 Anayasa’sının “büyük yerleşim
merkezleri için özel yönetim biçimi getirilebileceği” hükmünü içeren 127.maddesinden
almıştır. Bu yeni yönetim modeli, büyük şehirlerde “ büyük şehir” ve “ ilçe” belediyelerinden
oluşan iki kademeli bir yönetim sistemi getirmektedir. Büyükşehir belediye yönetimi,
büyükşehirler ölçeğinde “hizmetlerin planlı, programlı, etkin ve uyum içinde yürütülmesini”
kendisine temel amaç olarak almaktadır. Büyükşehir belediye yönetiminin temel organları ise;
büyükşehir belediye meclisi, büyükşehir belediye encümeni ve büyükşehir belediye
başkanıdır.166
Büyükşehir belediyesinin personeli; genel sekreter, genel sekreter yardımcıları, daire
başkanları şube müdürleri, şeflikler ve memurluklardan oluşmaktadır. Burada belediye başkan
yardımcılığı bulunmamaktadır.
Büyükşehir belediye yönetimi ilk olarak İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere üç
büyükşehirde kurulmuştur. Aynı dönemde büyükşehir sınıflamasına dair başlatılan çalışmaların
sonuçlarından biri olarak ortaya konulan” anakent belediyeleri hakkında Kanun Hükmünde
163
YAVUZDOĞAN, Seçkin( 2006),”5393 sayılı Belediye Kanunu Üzerine Birkaç Not”,AÜEHFD. C.X, S.1-2,
s:214
164
KAYA, Ali(1985), Büyükşehir Belediyelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri, Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Ankara, s:10-12
165
KILINÇ, Gökçen(2010), “ Çeyrek Asırlık Bir Tecrübe: Türkiye ‘de Büyükşehir Belediyelerinin Yapılanması
ve Kayseri büyükşehir Belediyesi Örneği”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 19, Sayı 1, Ocak, s:69
70
Kararname Tasarısı” adlı taslakta son nüfus sayımında belediye sınırları içindeki nüfusu
500.000 ‘den fazla olan belediyeler “Büyükşehir Belediyesi” olarak tanımlamıştır. İzleyen
tarihlerde Bursa ve Konya da üç, Adana, Gaziantep ve Kayseri de iki metropoliten ilçe
belediyesi olmak üzere beş büyükşehir belediyesi kurulmuştur. Hemen arkasından yeniden
çıkarılan bir Kanun Hükmünde Kararname ile Antalya, Diyarbakır, Mersin ve İzmit de ilçe
belediyesi yerine üç ilk kademe belediyesi; Eskişehir, Samsun ve Erzurum da ise iki ilk
kademe belediyesi olmak üzere yedi büyükşehir belediyesi daha kurulmuştur.1999 Marmara
depremi sonucu Adapazarı da üç tane ilk kademe belediyesinden oluşmak üzere büyükşehir
belediyesi statüsü kazanmıştır. Böylelikle büyükşehir belediyesi sayısı 16’ya yükselmiştir.167
5216 sayılı kanunla; büyükşehir belediyelerinin görev, yetki ve sorumlulukları yeniden
düzenlenmiştir. Yeni görev ve yetkileri: 168
Nazım imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içinde uygulama
imar planı ve parselasyon yapmak, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin yerine bu
planları yapmak veya yaptırmak, kanunlarla büyükşehir belediyesine verilen
görev ve hizmetlerle ilgili her türlü imar uygulamasını yapmak ve
ruhsatlandırmak,
Coğrafi ve kent bilgi sistemini kurmak,
Sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri için binalar yapmak ve bu hizmetlerle ilgili
kamu kurum ve kuruluşlarının binalarını onarmak ve malzeme desteği
sağlamak,
Kültür ve tabiat varlıklarını korumak, bakım ve onarımını yapmak, onarımı
mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden yapmak,
Merkezi ısıtma sistemleri kurmak,
Büyükşehir
belediyelerine
ilçe
ve
ilk
kademe
belediyelerinin
imar
uygulamalarını denetleme yetkisi verilmiştir. Böylece büyükşehir dâhilinde
imar bütünlüğünün sağlanması amaçlanmıştır.
Büyükşehir belediye başkanlarına nüfusa göre 5 ila 10 arasında danışman
görevlendirme imkânı getirilmiştir. Böylece başkanların nitelikli bir karargâh
oluşturmasına zemin hazırlanmıştır.
166
Mahalli idareler ve Büyükşehir Yönetimi Özel, ihtisas Komisyonu Raporu(1994), Başbakanlık Devlet
Planlama Teşkilatı müsteşarlığı, Yayın no: DPT: 2364-OİK:431,s:109
167
KILINÇ, Gökçen(2010),a.g.e, s:72
168
URHAN, Vahide Feyza (2008), “Türkiye ‘de Yerel Yönetimlerin Yeniden Yapılandırılması”,Sayıştay Dergisi,
Sayı 70, Temmuz-Eylül, s: 98
71
Büyükşehir belediyesinin sermaye çoğunluğuna sahip olduğu şirketlere,
büyükşehir belediyesinin kendisine ait büfe, otopark ve çay bahçelerinin
işletmesini ihale mevzuatına tabi olmadan devretme imkânı sağlanmıştır.
Büyükşehir dâhilindeki belediyeler arasında ihtilaf çıkması durumunda
büyükşehir belediye meclisinin yönlendirici ve düzenleyici karar almasına
imkân tanınmıştır.
Büyükşehirlerde nüfusa göre belli bir kilometre çapında bulunan ilçe ve
beldeler büyükşehre dâhil edilmiş bu yarıçap dâhilinde kalan orman köyleri
dışındaki köyler mahalleye dönüştürülerek ilgili belediyelere bağlanmıştır. 5390
sayılı ayrı bir kanunla mücavir alana dâhil olan orman köylerinde yaşayan
nüfusa tekabül eden genel bütçe vergi gelirleri paylarının büyükşehirlere
aktarılmasına imkân verilmiştir.
2.6. 1580 Ve 5393 Sayılı Belediye Kanunu Karşılaştırması
1580 sayılı belediye kanunundan 5393 sayılı belediye kanununa geçişte büyük, önemli
değişiklikler yaşanmıştır. Bu değişiklikleri ise yönetsel, yapısal, katılımcılığı ve yerel
demokrasiyi güçlendirici yönde olmak üzere çeşitli yönleriyle ifade edebiliriz.
5393 sayılı yeni belediye kanunu ile getirilen en önemli yeniliklerden birisi belediye
sayılarının azaltılması ve kuruluşunun zor hale getirilmesidir. Yeni kanun ile bir yerde belediye
kurulabilmesi için asgari nüfus şartı 5000 olarak belirlenmiştir. İl ve ilçe belediyeleri için nüfus
şartı aranmamaktadır. İl ve İlçe nüfus sayısı ne olursa olsun belediye kurulması
zorunludur.1580 sayılı belediye kanununa göre ise belediyenin kurulabilmesi için 2000 nüfus
şartı gerekliydi. Ancak gerek politik meseleler, gerekse nüfus hareketliliği ve göçlerden dolayı
birçok belediyenin nüfusu 2000 ‘in altına inmiştir. Ve nüfusu 2000’in altında olan yerlerde
büyük problemler meydana gelmeye başlamıştır. Belediye hizmetlerinin yerine getirilememesi,
çalışanların maaşının ödenememesi, yatırımların sağlanamaması gibi çıkan sorunlardan ötürü
yeni kanununla sınır 5000 ‘e çıkarılmıştır. Aynı zamanda, köylerin veya muhtelif köy
kısımlarının birleşerek belediye kurabilmeleri için gerekli olan azami 500 metre (istisnai
durumlarda 2500 metre) şartı yeni kanunla azami 5.000 metre mesafeye çıkarılmıştır.
Belediye kurulması ile ilgili 5393 sayılı yasanın getirdiği bir diğer önemli bir değişiklik de
“içme ve kullanma suyu havzaları ile sit ve diğer koruma alanlarında ve meskun sahası kurulu
bir belediyenin sınırlarına 5000 metreden daha yakın olan yerleşim yerlerinde belediye
72
kurulamaz” hükmüdür. Bu düzenleme ile içme ve kullanma suyu ile sit ve diğer koruma
alanlarında belediye kurulmasının önüne geçilmektedir.169
Belediye
sınırlarının
kesinleşmesiyle
ilgili
olarak
1580
sayılı
kanunda
öngörülen“Seksen binden az nüfuslu olan beldelerde belediye meclislerinin kararı ve mahalli
idare
heyetinin
mütalaası
alındıktan
sonra
vilayet
idare
heyetinin
tasdiki
ile
Seksen binden fazla nüfuslu belediyelerde belediye meclisinin kararı, idare heyetinin
muvafakati, valiliğin teklifi ve İçişleri Bakanlığının tasdiki ile kesinleşir.” şeklindeki usulden
vazgeçilmiştir. Yeni düzenlemeyle belediye sınırları, belediye meclisinin kararı ve valinin
onayı ile kesinleşmektedir. İlçe içindeki belediyelerin sınırlarının tespitinde kaymakamın
görüşünün alınması da öngörülmektedir. Yeni sınır tespitine ilişkin olarak yapılan
düzenlemeyle öncesine göre daha basit ve uygulanabilir nitelikler taşıyan bir sistem
öngörülmüştür. Burada da yerindelik ilkesinin bir yansıması görülmekte ve İçişleri Bakanlığı
devreden çıkarılarak konunun en alt birimlerce çözümlenmesi sağlanmıştır.170
1580 sayılı Belediye kanununda belediye tüzel kişiliğinin hangi hallerde sona ereceğine
dair açık bir düzenleme yokken 5393 sayılı Belediye kanunun 11.maddesi ile nüfusu 2000’in
altına düşen belediyelerin tüzel kişiliğinin Danıştay’ın görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı’nın
teklifi
üzerine
müşterek
kararname
ile
sona
erdirilmesi
imkânı
getirilmektedir.
Ayrıca bağlı olduğu il veya ilçe belediyesi ile nüfusu 50.000’in üzerinde olan bir başka
belediyenin sınırına 5000 metreden daha yakın hale gelen belediye ve köylerin; genel imar
düzeni veya temel alt yapı hizmetlerinin gerekli kılması durumunda yine Danıştay’ın görüşü
alınarak İçişleri Bakanlığı’nın teklifi üzerine müşterek kararname ile tüzel kişiliklerinin sona
erdirilerek ilgili belediyeye katılması öngörülmektedir. Bu madde ile belediye kuruluşu için
öngörülen 5000 nüfus şartıyla tutarlılık sağlanmaktadır. Bununla birlikte sadece nüfusu 2000’in
altına düşen belediyelerin kapatılması öngörülmekte, dolayısıyla nüfusu 2000-5000 arsındaki
belediyelerin tüzel kişiliklerini devam ettirmelerine imkân verilmektedir.171
1580 sayılı eski Belediye Kanunu’nun 53.maddesinde “kanunen kendisine verilen
görevleri süresi içinde yapmaktan çekinir ve bu hal belediye meclisine ait ileri sekteye veya
gecikmeye uğratması” meclisin fesih nedenlerinden biri olarak düzenlenmişken bu durum yeni
kanunda madde 30 da “ kendisine kanunla verilen görevleri süresi içinde yapmayı ihmal eder
ve bu durum belediyeye ait işleri sekteye veya gecikmeye uğratırsa” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu yeni kanuna göre belediye meclisinin feshedilmesi “kendisine verilen görevleri süresi
169
ÖZDEN, Kemal, ZORLU, Melek (2010), “ Yerel Yönetimlerde Açılım: 1580 Sayılı Belediye Kanunu İle 5393
Sayılı Belediye Kanunu arasındaki Farklar” Yerel siyaset Dergisi, Temmuz, Sayı 37.
170
ÖZDEN, Kemal, ZORLU, Melek (2010), a.g.e,
73
içinde yapmayı ihmal etmesi” ve “bu ihmalin belediyeye ait işleri sekteye veya gecikmeye
uğratması” şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda mümkündür. Yani burada “ihmal”
kavramı kullanılmış, kasıt ile sınırlanmaksızın daha geniş bir anlamda düşünülmüştür. Diğer
bir fark, eski kanunda çıkacak ihmalin belediye meclisine ait işleri sekteye uğratması
durumunda fesih nedeni olarak belirlenmişken yeni kanun ile belediyeye ait işleri sekteye
uğratması şartı getirilmiş böylece belediye işleri bakımından hizmet kusuruna yol açacak
herhangi bir ihmal fesih nedeni olarak düzenlenmiştir.172
1580 Sayılı Belediye Kanunu’nda, “her Türk nüfus kütüğüne yerli olarak yazıldığı
beldenin hemşerisidir” şeklinde düzenlenen hemşehri hukuku, 5393 Sayılı Kanunla
değiştirilmiş ve “Herkes ikamet ettiği yerin hemşehrisidir” (mad. 13) şeklinde düzenlenmiştir.
Hemşehrilere belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgi
edinme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma hakkı verilerek katılımı ve açıklığı
sağlayacak bir hemşehri hukuku öngörülmüştür. Belediyeler de hemşeriler arasında sosyal ve
kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerekli çalışmaları
yapmakla görevlendirilmiştir. Ayrıca, bu çalışmalara üniversitelerin, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının ve uzman kişilerin
katılımının sağlanması da öngörülmüştür.(mad.13/2)173
Kanunun 14. maddesinde belediyenin görev ve sorumlulukları sıralanmıştır. 1580 sayılı
Kanunda, belediyenin görevleri 81 maddede sayılarak belirlenmişken, 5393 sayılı Kanunda ise,
belediyenin görevleri iki maddede genel olarak sayılmıştır. (mad. 14) Buna göre, “belediye
mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla;
a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafi ve kent bilgi sistemleri;
çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans;
şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat,
turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri
kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. Büyükşehir
belediyeleri ile nüfusu 50.000’ geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar.
b) Okul öncesi eğitim kurumları açabilir; Devlete ait her derecedeki okul binalarının
inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir; her türlü araç, gereç ve malzeme
ihtiyaçlarını karşılayabilir; sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir veya işletebilir; kültür ve tabiat
varlıkları ile tarihi dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin
171
172
ÖZDEN, Kemal, ZORLU, Melek (2010), a.g.e,
YAVUZDOĞAN, Seçkin( 2006),a.g.e, s:206
74
korunmasını sağlayabilir; bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün
olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir. Gerektiğinde, öğrencilere, amatör spor
kulüplerine malzeme verir ve gerekli desteği ağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları
düzenler, yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara
belediye meclisi kararıyla ödül verebilir. Gıda bankacılığı yapabilir.” Bunların yanında,
kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki diğer
görev ve hizmetleri de belediye yapar ve yaptırır. (mad. 14/3)
5393 Sayılı Kanun, meclis toplantılarıyla ilgili farklı düzenlemelere yer vermiştir.1580
sayılı Kanunda meclisin yılda üç defa olağan ve belli şartların oluşması durumunda olağanüstü
toplantı yapacağı öngörülmüşken; 5393 sayılı Kanun, meclisin her ayın ilk haftası önceden
kararlaştırdığı günde toplanmasını karara bağlamıştır. (mad. 20/1) Böylece mahalli hizmetlerin
katılımcı ve şeffaf bir anlayışla hareket etmesi, meclisin ise etkili ve etkin bir denetim
yapmasını sağlamak amaç olarak görülmüştür. Ayrıca meclisin her ay toplanması nedeniyle
olağanüstü toplantı sistemine son verilmiş,1580 sayılı Kanundaki gibi, 5393 sayılı Kanunda da
meclis toplantılarının açık olması benimsenmiş; 1580’den farklı olarak ise, “gizli toplantı”
yerine, başkan veya üyelerin gerekçeli önerisiyle toplantıya katılanların salt çoğunluğunun
onayı üzerine “kapalı toplantı” yapılması öngörülmüştür. (mad. 20/5) Meclisin gündemi ise,
belediye başkanı tarafından belirlenerek en az üç gün önceden üyelere bildirilecek ve halka
duyurulacaktır. Bunun yanında, meclis üyeleri de gündeme ilave yapılması için öneride
bulunabilecektir. (md. 21)174
Yine 5393 sayılı kanunla yerel yönetimlere “yerindelik” ilkesi getirilmiştir. 14.
maddenin sonunda yer alan “Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun
yöntemlerle sunulur” ifadesi bunu göstermektedir. 5393 sayılı kanun, belediye olgusunu ifade
ederken “idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi” cümlesini kullanmıştır.
Bu tanımda kamu tüzel kişiliği kavramı içinde yorumlanan özerklik içeriği açıkça yazılmıştır.
Buna göre belediye, “idarî ve malî” özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir. Malî özerklik, daha
önce hiç görülmeyen bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.175
Belediye encümeni de yeniden düzenlenmiştir. Encümenin uzmanlık niteliği
güçlendirilerek yürütmeye ilişkin daha dinamik bir karar alma mekanizması öngörülmektedir.
Ayrıca belediye meclisince seçilmiş üyelerin de encümene katılması sağlanarak katılım
ilkesinin güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.5393 sayılı kanunla, 1580 sayılı kanundan farklı
173
MEMİŞOĞLU, Dilek(2006), Yeni Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetimler Reformu, Süleyman Demirel
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, s:109
174
MEMİŞOĞLU, Dilek(2006), a.g.e, s:110
75
olarak belediye encümeninde seçilmiş üyelerin sayısı artırılarak katılımcılık ilkesi
güçlendirilmiştir. Bir diğer değişiklik ise, seçimle gelen üye sayısının atananların yarısından
fazla ve ikiden az olamayacağı kuralının kaldırılmasıdır.176
Yeni kanunla belediye başkanına belediye meclis kararlarını veto etme yetkisi tanınmış
ve böylece belediye başkanının belediye içerisindeki gücü arttırılmıştır.177 Eski belediye
kanununda üçte iki olarak düzenlenmiş olan yetersizlik oyu dörtte üçe çıkarılarak belediye
başkanının düşürülmesi zorlaştırılmıştır. Ama yapılan bu düzenlemelerin eskisine göre olağan
bir faydası bulunmamaktadır. Çünkü 1982 Anayasası ‘nın 127.maddesinin dördüncü bendine
göre organlık kararının yitirilmesi ancak yargı kararı ile mümkündür. Belediye meclisinin
yetersizlik kararı ancak yargı organının incelenmesi sonucunda bir anlam ifade etmekte ve
hukuki bir sonuç doğurmaktadır.178
Yerel yönetim hizmetlerinin özelleştirilmesinin devamının sağlanmış olması kanunların
başka bir önemli özelliği olmuştur. Özelleştirmenin yerel yönetimler açısından da ihtiyaç haline
geldiği göz önünde bulundurularak özelleştirilme uygulaması yeni Belediye Kanunu ‘nda
yerini almıştır. Mal ve hizmet üretimindeki yüksek maliyetler, kaynak sıkıntısı, belediye
çalışanlarının siyasi düşüncelerle ve keyfi olarak işe alınmaları, ücret ve üretim dengesizliği,
araç ve gereç yetersizliği, yerel yönetim hizmetlerinin özel firmalara yaptırılmasının hizmette
üretkenliği arttırması ve hizmetlerin kalitesini geliştirmesi gibi nedenler özelleştirme
uygulamasına geçilmesine zemin hazırlamıştır.179
Yeni kamu yönetim anlayışı doğrultusunda belediyelerimizde stratejik yönetim
uygulamasına geçilmiş, Belediye Kanununun 41. maddesine göre, nüfusu 50.000’in üzerindeki
belediyelerde, belediye başkanına yerel yönetimler süreçlerinden itibaren 6 ay içinde stratejik
plan yapılması, kalkınma planı ve yıllık performans planı hazırlanması görevi verilmiştir.180
175
ÖZDEN, Kemal, ZORLU, Melek (2010), a.g.e,
ÖZDEN, Kemal, ZORLU, Melek (2010), a.g.e,
177
BAYRAKÇI, Erdal(2011), Yerel Yönetimler, Dizgi Ofset, Konya, s:96
178
TESEV Raporu, Mahalli İdareler Yasa Tasarıları Üzerine, Ekim 2004, tesev. org.tr
179
ULUSOY, Ahmet(1999), “Mahalli İdare Hizmetlerinin Özelleştirilmesi ve Trabzon Belediyesi Uygulaması”,
Belediye Dergisi, s:34
180
BAYRAKÇI, Erdal(2011), a.g.e, s:97
176
76
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BELEDİYELER VE KAMU HİZMET ANLAYIŞI
3.1. Kamu Hizmetinin Tanımı
Kamu hizmeti, kullanıldığı yere göre anlamı çeşitli hal alan esnek bir kavramdır. Bu
yüzden anlamını kullanış yerine göre analiz edebilir, anlayabiliriz. Ama kamu hizmetini
tanımlayan ortak özelliklerde vardır ki bu özellikleriyle genel olarak tanımlanabilmektedir.181
Kamu hizmetini tanımlayan bazı yaklaşımlarsa şöyledir:
Kamu hizmetleri toplumun beklentilerini sağlamaya yönelik olarak kamu yararını
gerçekleştirmek için sunulan hizmetlerdir. Bu hizmetlerin kimler tarafından hangi şekilde
yerine getirileceği ülkelerin tercihleriyle belirlenir. Kimi kamu hizmetleri doğrudan devlet
tarafından sağlanırken kimi kamu hizmetlerinin görülmesi devlet dışındaki diğer kamu tüzel
kişilerine bırakılmıştır. Kamu hizmetini tanımlayan bazı yaklaşımlarsa şöyledir:
“Kendine özgü bir hukuksal rejim içinde idare veya onun sorumluluğunda özel hukuk
kişilerince yürütülmesiyle kamu yararı elde edileceği yetkili organlarca kararlaştırılan
faaliyetler kamu hizmetleridir.”182
“Kamu Hizmeti, bir kamu tüzel kişisi veya onun denetimi altında bir özel kişi tarafından
yürütülen kamu yararı amacına yönelik faaliyetlerdir. Diğer bir ifadeyle kamu hizmeti, kamu
tüzel kişisi tarafından sağlanan veya üstlenilen kamu yararı amacına yönelik bir faaliyettir.”183
“ Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri tarafından veya bunların gözetim ve denetimleri
altında genel, kolektif ihtiyaçlarını karşılamak, kamu yararını sağlamak için kamuya sunulmuş
devamlı ve muntazam faaliyetlerdir.”184 Kamu hizmeti kavramı organik, maddi ve şekli
açılardan da anayasamızda çeşitli yönleriyle yer almıştır. Şöyle ki; 185
Organik açıdan kamu hizmeti, bir görevi yürütmek için bir kamu tüzel kişisi tahsil
edilmiş ajan ve mali araçların bütünüdür. Bu tanımlama belli bir örgütü yani idareyi ifade
etmektedir.( Anayasa Mad.70 “ Her Türk kamu hizmetine girme hakkına sahiptir”).
Maddi açıdan kamu hizmeti, giderilmesinde kamu yararı bulunan toplumsal bir ihtiyacı
karşılayan faaliyet olarak tanımlanmaktadır.( Anayasa Mad,47“Kamu Hizmeti niteliği taşıyan
özel teşebbüsler kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir”).Bu tanımlama
faaliyetin içeriğine göre yapılmaktadır.
181
BALTA, Tahsin Bekir( 1970) İdare Hukuku I,AÜSBF Yayını, Ankara, Sayı72, s:18
TİYAKİ, Refik; Ekonomik Özgürlükler ve Anayasa, Yetkin Yayınları, Ankara, 2008, s. 235.
183
GÖZLER, Kemal; idare Hukuku, C. II, Ekin Kitabevi, Bursa, 2003, s. 219
184
ONAR, S.Sami (1966), İdare Hukukunun Umumi Esasları, C.1, Üçüncü Baskı, İstanbul, s:13
185
GİRİTLİ, İsmet, AKGÜNER, Tayfun(1987), İdare Hukuku Dersleri, İstanbul, s:127
182
77
Şekil açıdan kamu hizmeti giderilmesinde kamu yararı bulunan bir toplumsal ihtiyacı
karşılamak amacıyla kamu tüzel kişileri veya onların gözetim ve denetimi altında özel bir
girişim tarafından özel bir hukuki rejim içinde yürütülen faaliyetlerdir.
Bütün bu yapılan tanımlardan yola çıkarak kamu hizmetiyle ilgili olarak; hizmetin
kamu tüzel kişileri tarafından yürütülmesi, kamu yararı sağlayan bir faaliyet oluşu ve hizmetin
kamu hukuku usulleriyle yürütülmesi özelliklerinin bütün tanımlarda ortak koşul olduğunu
görebiliriz. Buradan yola çıkarak kamu hizmetinin taşıması gereken unsurları ise kamu yararı,
kamu tüzel kişiliği, kamu hukuku, süreklilik ve düzenlilik unsurlarına ek olarak egemenlik
unsurunu da söyleyebiliriz. 186
Kamu hizmetleri, vermiş olduğu faydaları göz önünde bulundurularak genel hizmetler
ve yerel hizmetler olarak iki farklı grupta ele alınabilir. Genel hizmetler, merkezi idarenin
başkent ve taşradaki birimleri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimi altında yürütülen
kamusal hizmetlerdir. Yargı, sağlık, eğitim, vergi ve güvenlik hizmetlerini bunlara örnek olarak
verilebilir. Yerel hizmetler ise, doğrudan yerel yönetimler veya bunların gözetim ve denetimi
altında yürütülen kamusal hizmetlerdir. Parklar, yollar, kaldırımlar, itfaiye, ulaşım, su ve
kanalizasyon hizmetleri de bunlara örnektir.187
Kamu hizmeti kapsamına giren tüm hizmetler ise merkezi ve yerel nitelikli kamu kurum
ve kuruluşlarının yanında sivil toplum örgütleri tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak da
yerine getirilmektedir. Kamu hizmetlerinin bir bölümü genel nitelik gösterirken, bir bölümü de
tamamen yerel niteliktedir. Bu hizmetlerin tamamının merkezi yönetimler tarafından
gerçekleştirilmesi, hedeflenen kamu yararını azaltabilme şüphesi getirdiğinden gelişmiş
ülkelerin büyük bir kısmında hizmetlerin yürütülmesinde yerel yönetimlerin yanında sivil
toplum örgütleri de önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü yerel bölgelerin ihtiyacı olduğu
hizmetlerin merkezi yönetim tarafından sağlıklı bir biçimde belirlenip, bu yönde yapılan
taleplere doğru düzgün bir yanıt vermenin zor olması, hedeflenen kamu yararını en azından
verimsiz duruma getirebilmektedir. Bunun farkında olup çözüm üretmeye çalışan ülkeler, kamu
yararına uygun etkin ve verimli bir sonuca ulaşmak amacıyla görev ve yetkilerinin bir kısmını
karar organlarında yerel halkın söz sahibi olduğu yerel yönetimlere devretmişlerdir. Bunun
sonucunda da
başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimlerin kamu hizmeti yerine
getirmekteki önemleri giderek artmış ve onları, yönetimde önemli bir konuma getirtmişlerdir..
186
http://www.ekitapyayin.com/id/027/birincibolum.htm (23.01.2012)
ÖZKAN, Muhlis(2009), “Belediyelerde Bir Alternatif Hizmet Sunum Yöntemi Olarak İhale” Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul, s:20
187
78
Yerel yönetimler, bu önemlerinden dolayı bütün dünyada olduğu gibi Türk yönetim yapısı ve
hukuk mevzuatında da anayasal bir organ olarak yerlerini almışlardır.188
3.2. Kamu Hizmetlerinin Kurulması ve Kaldırılması
Kamu hizmetlerinin kurulması yasama işlevine ait bir yetkidir. Yürütme organının
düzenleme yetkisi ancak yasal çerçeve içinde kullanılabilir. Sistemimizin bu ilkeleri Anayasa
‘nın yasama yetkisinin devredilmezliği kuralıyla birleşince sürekli bir gerilim doğurması, her
yasanın yürütme organına verdiği yetkilerle bu kuralı ihlal etme riski taşıması kaçınılmazdır.
Anayasa Mahkemesi ‘nin kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi vesilesiyle verdiği kararların
çoğunda iptal gerekçesi yasama yetkisinin devredilmezliği kuralının ihlali olmuştur. Genel
olarak Anayasa ‘da “ yasayla düzenlenir” ifadesinin geçtiği konuların KHK ‘lere kapalı
olduğunu düşünürüz ama Anayasa Mahkemesi İçtihadı ise tersi yöndedir. Anayasa
Mahkemesi’nin olağanüstü dönem KHK ‘leri için verdiği kararlardan sonra olağanüstü KHK
‘inde düzenleme alanı sınırlanmıştır. Kamu hizmetlerinin kurulması bir idari örgütlenmeyi
gerektirebilir. Anayasa ‘nın 123. maddesine göre “İdare, kuruluş ve görevleriyle kanunla
düzenlenir.” İbaresi vardır. Kamu hizmetinin kurulması, ayrı bir tüzel kişiliğin kurulmasını
gerektiriyorsa yetki yine yasama organındadır. 123. maddenin son fıkrasına göre “kamu tüzel
kişiliği kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.”189
Bugünün hukuksal mantığı ve düzenlemeleriyle değerlendirdiğimizde ise yerel
yönetimler merkezi idarenin iradesiyle kurulan birimlerdir. Tarihsel gelişim süreci içerisinde
değerlendirdiğimizde yerel yönetim örgütlemelerinin merkezi devleti önceleyen bir tarihi
olduğu görülebilir. Ülkemizde merkezi devlet anlayışının baskın olmasının önemli bir nedeni
de yerelin etkisini kırarak modernleşmenin önündeki engelleri kaldırmaktır. İlke, tüm kuralların
ve hizmetlerin merkezden üretilmesidir. Yerel yönetimler bu kuralın istisnasıdır. Gerek yerel
yönetimin ilk kez anayasal düzeyde düzenlendiği 1876 Anayasası ‘nda, gerek Cumhuriyet
Döneminde 1961 ve 1982 Anayasalarında yerel yönetimler merkezin yasa koyucu aracılığıyla
ortaya çıkan iradesiyle çevrilmiştir. Yerel yönetimlerin görevleri yasayla belirlenecektir. Yani,
yerel yönetimlerin karşılamak üzere kuruldukları “ yerel ortak ihtiyaçlar” da yasayla
belirlenecektir.190
Kamu hizmetleri kurulmasındaki şekle uygun olarak, kanuna dayanarak ortadan
kaldırılabilir. Kamu hizmetleri, karşıladığı toplumsal ihtiyacın bu niteliğini kaybetmesi veya
188
ÖZKAN, Muhlis(2009),
KARAHANOĞULLARI, Onur(2001), “ Kamu Hizmetlerinin Kurulmasında Yerel Yönetimlerin Yetkisi”,
Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 4, Ekim, s:24-25
190
KARAHANOĞULLARI, Onur(2001), a.g.e., s:29
189
79
hizmetin yürütülmesinde kamu yararının kalmamasının sonucu iptal edilir veya özel teşebbüse
terk ve devrolunabilir.191
3.3. Kamu Hizmetinin Özellikleri
Kamu hizmetinin özelliklerinden bazıları şöyle sıralanabilir:192
Kamu hizmetleri bireylerin yararlarına açık etkinliklerdir. Yararlanmada eşitlik ilkesi
gözetilir. Kamu hizmetlerinden yararlananların hak ve özgürlükleri hizmet gerekleri
doğrultusunda dolaylı biçimde sınırlandırılabilir.
Kamu hizmeti, kamuya yönelik ve kamuya yararlı bir hizmettir. Kamuya dolaylı olarak
yararlı olan hizmetler, kamu hizmeti sayılmaz.
Bir hizmetin kamu hizmeti sayılıp sayılmaması, toplumun içinde bulunduğu koşullar ile
yakından ilişkili olup, siyasal bir kararla belirlenir.
Kamu hizmeti, ülkesel, yerel veya bölgesel olabileceği gibi toplumun belli kesimine
yönelik de olabilir.
Kamu hizmetleri kural olarak, kamu kuruluşlarınca sağlanır. Ancak, kamu kuruluşunun
denetimi altında özel kesimce de yürütülebilir.(organik unsur)
Bir hizmetin kamu hizmeti sayılabilmesi için kamuya yönelik olması yeterli olmaz;
kamu kurumunun gözetimi altında yürütülmesi de gerekir. Örneğin, taksi kamuya
yönelik bir hizmettir; ilgili kamu kurumunun yakın gözetimi altında yürütülen bir
hizmet değildir.
Kamu hizmeti kural olarak süreli hizmetlerdir. Ancak, süreli ya da geçici nitelik de
kamu hizmeti de olabilir. Depremlerde yürütülen hizmetler gibi.
Kamu hizmetinin tekel konusu olması gerekmez. Aynı nitelikteki hizmetler hem kamu
hem de özel kesimce yürütülebilir. Örneğin, devlet tiyatroları bir kamu hizmeti, özel
tiyatrolar ise kamuya yararlı bir hizmettir.
Kamu hizmetlerinin önemli bir bölümü parasızdır. Kolluk hizmetleri ücretsizdir.
İktisadi nitelikli kamu hizmetlerini paralı olması ise kuraldır. Örneğin, Demiryolları,
P.T.T. hizmetleri gibi.
Kamu hizmeti nesnel bir biçimde sunulur. Bireylerin kamu hizmetlerinden
yararlanmaları ya da kamu hizmetlerine katılmaları eşitlik ilkesine önem verilerek
düzenlenmelidir.
191
192
ÇIRAKMAN, Birsen(1976), “Kamu Hizmeti” Amme İdaresi Dergisi, Cilt 9, Sayı 4, s:87
GÖZÜBÜYÜK, Şeref( 2008),Türkiye ‘nin Yönetim Yapısı, Turhan Kitabevi, Ankara, s:27-28
80
Bir hizmetin kamu hizmeti olarak, kamu kuruluşlarınca yürütülebilmesi, ancak yasama
organının izni ile olur. Anayasa yerel kuruluşların görevini genel olarak belirtmiştir.
Halkın ortak ve yerel ihtiyaçlarını karşılamak üzere, yerel kuruluşlar, bazı hizmetleri
kamu hizmetine dönüştürebilir.
Kamu hizmetlerinin kamu kuruluşlarınca yalnız kamu hukuku kurallarına göre
yürütülmesi gerekli değildir. Hizmetin niteliğine göre özel hukuk kuralları da uygulanır.
Özellikle iktisadi nitelikli kamu hizmetlerinde özel hukuk kuralları kamu hukuku
kurallarına göre daha ağır basar.
Kamu hizmetinin saydığımız bu özelliklerinin yanında şunu da belirtmeliyiz ki; aslında
bir hizmetin kamu hizmeti sayılabilmesi için, sıraladığımız bütün bu özellikleri taşımasına
gerek yoktur. Bir hizmetin kamu hizmeti sayılabilmesi için hizmetin kamuya yöneltilmiş ve
kamuya yararlı olması, bunun yanında hizmetin ya kamu kuruluşlarınca ya da ilgili kamu
kuruluşunun sıkı denetimi altında özel kişilerce yürütülmesi gerekir. Bu iki özellik bütün kamu
hizmetleri için gerekli ve zorunludur.193
3.4. Kamu Hizmetinin İlkeleri
Kamu hizmetleri, planlamadan denetime kadar var olan bir denetimi içermektedir.
Kısaca PÖPAYED olarak adlandırılan bu sürecin aşamaları; planlama, örgütlenme, personel
alımı, yönlendirme, eşgüdüm ve denetimdir. Kamu hizmetinin ayırıcı ilkeleri ise sürekli,
düzenli,
eşitlikçi,
adaletçi
ve
kendi
kendini
yenileyici
olmasıdır.
Bu
bütünlükte
toplumun(Devlet) çıkarları gözetilmektedir. Buda devletin sürdürülebilirliği anlamını
taşımaktadır.194
Kamu yönetimine yapılan bütün bu değerlendirmeler göz önüne alındığında kamu
hizmetini tanımlayan belli başlı ilkelerin olduğunu görmüş oluruz. Çal öne çıkan birtakım bu
ilkeleri şu halde inceleme altına almıştır;195
Süreklilik;
kamu hizmetinin kesintiye uğramaksızın yürütülmesi gerektiğine işaret
etmektedir. Bu “kronolojik” bir sürekliliği içerdiği gibi aynı zamanda “içerik” ve yoğunluk
olarak “nitel” özellik yönünü de kapsamaktadır. Bu yüzden hizmetin süre anlamında kesintisiz
olması gibi kalitesininde var olan ihtiyaçları zorunludur. Diğer yandan, süreklilik niteliğinin
uyarlama ve değişkenlik niteliklerini de beraberinde getirdiği belirtilmektedir. Hava gazıyla
aydınlatılan sokakların elektrik devrine geçiş yapıldığında artık elektrikli aydınlatmaya
193
GÖZÜBÜYÜK, Şeref(2006), Yönetim Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, s:300
TOPRAK, Zerrin(2006),Yerel Yönetimler, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s:4
195
ÇAL, Sedat(2008), Türkiye’de Kamu Hizmeti ve İmtiyazın Dönüşüm Öyküsü, TOBB Yayın, Ankara, s:3031
194
81
dönüştürülmesi gereğinin ortaya çıkması, uyarlama ve değişkenlik ilkelerinin uygulaması
bakımından örnek gösterilebilir.
Bedelsizlik; bedelsizlik (Meccanilik) ilkesi bazı yönleriyle tartışmaya konu olmuştur.
Kanuni yönüyle( ilköğretim bedelsizliği gibi) kimi kamu hizmetlerinin bedel alınmaksızın
yapılabileceği belirtilirken zaman içerisinde toplumsal yaşamın ihtiyaçlarına uygun olarak bu
ilkeden sapmalar ortaya çıkmış ve sonunda idarenin özellikle iktisadi hizmetlerinde hizmetin
karşılığında belli bir bedel alınmasını öngörebileceği kabul edilmeye başlanmıştır. Giderek
kimi idari kamu hizmetlerinde bile hizmetin idarece uygun görülen belirli bir idare karşılığı
verilmesi yayılmaya başlamıştır.( Dava açma harcı veyahut da yüksek öğrenimde öğrencilere
verilen katkı payı ödeme zorunluluğu getirilmesi gibi) bunun yanında söz gelimi belediyelerin
zorunlu görevlerinden biri olmasından dolayı çöp toplama işleri yahut belediye sınırları
içerisinde satılan et ürünlerinin kontrolü için herhangi bir karşılık talep edemeyeceği ve bu
hizmetin vergiler yoluyla finanse edileceğinin öngörülmesi hangi kamu hizmetleri için ve hangi
nedenlerle karşılık veya katılım payı talep edilip edilmeyeceğine yani kısaca kamu
hizmetlerinde bedelsizlik ilkesinin sınırlarını ve kapsamının belirlenmesinde zorluluğun
örneğini göstermektedir.
Eşitlik; eşitlik ilkesinin özel uygulamaları olan “ yansızlık” ve “laikliğin” ayrı ilkeler
olarak ele alınmasına rağmen eşitlik ilkesi altında hepsi birleştirilebilir. Anayasa’ daki
tanımlanışıyla eşitlik; kişilerin devletle olan ilişkilerine yönelik bir ilkedir. “Kamun önünde
eşitlik” düzenlenmiştir. Yani devlet önünde herkes eşittir. Anayasanın 10.maddesinde kanun
karşısında “ herkes dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve
benzeri” unsurlar bakımından eşit konumdadır. Herhangi bir ayrım gözetilemez. Eşitlik iki
yönlüdür. Bir yandan bireylerin kendi aralarındaki ilişkilerinde hukuk öznesi olarak eşit
olduklarını anlattığı gibi devletin hukuk yapıcısı ve uygulayıcısı olarak bireylere yansız
davranması gerektiğini de ifade eder. Her iki yönüyle de günümüz siyasal ve toplumsal
kurgusunun temelinde yer alır. Eşitlik ilkesinin kamu hizmetinin işleyişinde ortaya çıkış
biçimleri
değerlendirildiğinde
hizmetle
ilişkili
olan
herkesin
etkilerinin
bulunduğu
görülmektedir. Ve kamu hizmetinin insan öğesini oluşturan kamu görevine girmede eşitlik
ilkesi Anayasa’nın 70. maddesinde düzenlenmiştir. Madde de “ her Türk kamu hizmetlerine
girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım
gözetilemez.” hükmü yer almaktadır.196
196
KARAHANOĞULLARI, Onur(2004), Kamu Hizmeti: Kavram ve Hukuksal Rejim, Turhan Kitabevi,
Ankara, s:200-205
82
Bazı bilim adamları kamu hizmetini ilkeleri açısından yukarıda sınıflandırdığımız gibi
değerlendirirken bazıları ise her zaman bireysel çıkardan üstün olan kamu yararı ilkesi;
hizmetlerin ilgili tüm toplum bireylerine dengeli dağılımını gerektirecek nicelik ilkesi; doyum
yaratma veya kalite olarak da denilebilecek nitelik ilkesi olarak üç ayrı sınıflandırmaya tabi
tutmuştur.
Kamu yönetimi, kamu hizmeti üretmek için vardır. Kamu hizmeti de kamu yararı
içindir. Bu yüzden de kamu hizmeti ilkelerinin neler olduğu her zaman için önemlidir. Kamu
hizmetinin sınıflandırılması, ilkeleri, unsurları bu açıdan her yönüyle incelenmeli ve gereken
değer gösterilmelidir.
3.5. Kamu Hizmetlerinin Türleri
Kamu hizmetleri değişen tarihsel, sosyal, ekonomik koşullar sonucunda devletin
üstlendiği sosyo-ekonomik işlevler doğrultusunda çeşitlenmişler ve farklı biçimlerde
sınıflandırılmışlardır. İdare hukukunda devletin işlemleri en genel anlamda kolluk-kamu
hizmeti ayrımına tabi tutulmuştur. Buna göre daha çok; düzenleme boyutu ön plana çıkan “
İdarenin kamu düzenini korumak ve sağlamak için giriştiği tüm faaliyetler kolluk faaliyetlerini
oluştururken; idarenin edimde bulunması anlamına gelen kamu hizmeti ise “kamu yararı
amacına yönelik bir faaliyet” olarak nitelendirilmektedir. Gerçekte kamu düzenini sağlama
faaliyeti de kamu yararı amacına yönelik olduğundan kolluk faaliyetleri de bir kamu hizmeti
faaliyeti olarak kabul edilebilir. Literatürde kamu hizmetleri yürütüldükleri alan, bireylerin
yararlanma biçimleri, konuları( idari, teknik, kültürel, ekonomi, sosyal) tekel-tekelsiz olması(
özel kesime de bırakılmış, özel kesime tamamen yasaklanmış) bakımından devletin üstlenmiş
olduğu sosyal ve ekonomik işlevleri dikkate alarak kamu hizmetleri bir sınıflandırmaya tabi
tutulur.197
Kamu hizmetlerini Gözübüyük ise kabaca dört biçimde sınıflandırmıştır. Bunlar;198
Yönetsel(Genel) Kamu Hizmetleri: idari hizmetler olarak da geçen bu hizmetler
yönetimin geleneksel hizmetleridir; eğitim, sağlık, bayındırlık hizmetleri gibi. Bu tür
hizmetler kural olarak da kamu yönetimi hukuku kurallarına göre yürütülmektedir.
İktisadi Kamu Hizmetleri: Bunlar ticari ve sınaî nitelikli hizmetlerdir. İktisadi kamu
hizmetleri bir yandan özel faaliyetlere benzemekte diğer yandan ise kamu hizmeti
niteliğini korumaktadır. Bu özelliğinden dolayı iktisadi hizmetlere hem özel hukuk hem
de kamu hukuku kuralları uygulanmaktadır.
197
KARABULUT UÇAR, Emine(2007), “Kamu Hizmeti Kavramının Dönüşümü” Kayfor IV: Bildiriler Kitabı,
Muğla, s:407
198
GÖZÜBÜYÜK, Şeref(2006),a.g.e, s:301
83
Sosyal Kamu Hizmetleri: Bu hizmetler tür olarak genişleme eğilimindedirler.
Emeklilik, sağlık, iş ve işçi bulma, sosyal güvenlik, dinlenme, eğlenme gibi toplumsal
ihtiyaçları karşılayan etkinlikler, sosyal kamu hizmeti sayılmaktadır. Sosyal kamu
hizmetlerinin benzerleri özel kesimce de yürütülmektedir. Bunlardan bazıları devlet
tekelindedir; iş ve işçi bulmada olduğu gibi. Sosyal kamu hizmetlerinin iktisadi kamu
hizmetlerine göre, kamu yararı amacı daha belirgindir. Kamusal yanı daha baskındır.
Bunlara da belli ölçülerde özel hukuk kuralları uygulanabilmektedir.
Bilimsel, Teknik ve Kültürel Kamu Hizmetleri: Bugün, bilimsel, teknik ve kültürel
kamu hizmetleri büyük gelişmeler göstermektedir. Bilimsel ve teknik konuların
yanında, tiyatro, müzik, resim, heykel gibi, kültür hareketleri de devletin uğraş alanına
girmektedir. Bilimsel, teknik ve kültürel hizmetler, ancak özgürlük ortamında
gelişebilir. Bu amaçla yönetim açısından, bu gibi hizmetleri yürüten kuruluşlara
“özerklik” tanınmıştır.
3.6. Kamu Hizmetlerinin Görülme Usulleri
Kamu hizmetlerinin görülme usulleri kendi içinde kısaca emanet, müşterek, imtiyaz,
iltizam, ruhsat usulü olarak birkaç başlık altında incelenir. Bizde bunları kendi içinde daha da
bir detaylı bir halde bölümlere ayırarak analiz edeceğiz.
3.6.1. Kamu Hizmetlerinin Kamu Tüzel Kişileri Tarafından Görülme Usulleri
Kamu hizmetleri bir kamu özel kişisi tarafından iki değişik şekilde görülebilir: Bir
kamu hizmeti, o hizmetten sorumlu olan kamu idaresi (devlet, il özel idaresi, belediye, köy)
tarafından doğrudan doğruya işletilebilir. Bir diğeri ise bir kamu hizmeti, o hizmetten sorumlu
olan kamu idaresinin( devlet, il özel idaresi, belediye, köy) kurduğu diğer bir kamu tüzel kişisi
tarafından işletilebilir. Bunlardan birincisi emanet usulü, ikincisi ise kamu kurumu usulü olarak
adlandırılmaktadır.199
3.6.1.1. Emanet Usulü
Emanet, kamu idareleri( Devlet, il, belediye ve köy)ile idari kamu kurumlarının kendi
personel, para, araç ve gereç ile doğrudan doğruya kamu hizmeti görme usulüdür. Kamu
hizmetlerinin çoğunluğu bu yoldan ve idare hukuku çerçevesinde gerçekleştirilir. Bu nedenle
emanet usulü idare hukuku ilke ve kurallarının toplamı yani bütünü olarak görülür. Emanet
yolu ile ifa edilen kamu hizmetlerinin sorumluluğu, kamu idareleri ile kurumların başında
bulunan yetkililere aittir. Çünkü bütün kamu görevlileri hiyerarşi bağı ile üstlerine bağlıdır ve
asıl sorumlu olanda baştakilerdir. Devlet merkezi idaresi için bakanlar kendi görev alanlarında,
199
GÖZLER, Kemal(2005a),İdare Hukukuna Giriş, Ekin Kitabevi, Bursa, s:209
84
il özel idaresinde valiler, belediyede başkanlar, köyde muhtarlar görülen kamu hizmetlerinden
sorumludur.200
Genel olarak emanet usulünün belli başlı önemli özellikleri ise şunlardır; emanet usulü
sadece kamu idareleri tarafından görülebilir. Burada kamu hizmetini yürüten birimlerin hizmeti
kuran ve üstlenen kamu idaresinden ayrı bir tüzel kişiliği yoktur. Kamu hizmeti, hizmetten
sorumlu olan kamu idaresinin personeli tarafından yürütülür. Kamu hizmeti, hizmetten sorumlu
olan kamu idaresinin malvarlığıyla yürütülür. Ülkemizde merkezi kamu hizmetlerinden milli
savunma, güvenlik, adalet hizmetleri, ilk ve orta öğrenim, sağlık hizmetleri emanet yolu ile
görülürler.201
3.6.1.2. Kamu Kurumu Usulü
Kamu kurumu usulü bir kamu hizmetinin bu hizmetten sorumlu olan kamu
idaresi(devlet veya mahalli idare) tarafından kurulan ayrı bir kamu tüzel kişisi tarafından
görülmesi usulüdür. Kamu kurumlarını devlet veya mahalli idareler, kendi sorumlulukları
altında olan kamu hizmetlerini personel ve mali bağımsızlığa sahip olarak yürütebilmek
amacıyla kurmaktadırlar. Örneğin, yüksek öğrenim aslında devletin sorumluluğunda olan bir
kamu hizmetidir. Devlet bu hizmeti kendi tüzel kişiliği içinde emanet usulüyle doğrudan
doğruya yapmak yerine kendisinden ayrı bir tüzel kişi kurarak yürütmeyi tercih etmektedir. Ve
bu tüzel kişiye belli bir personel ve mali bağımsızlık tanınmıştır. Kamu kurumu tarafından
yürütülen bütün kamu hizmetleri bu usule örnek gösterilebilir. Milli kamu hizmetleri alanında
örnek olarak; üniversiteler, karayolları genel müdürlülüğü,
Vakıflar Genel Müdürlülüğü,
Devlet Su İşleri Genel Müdürlülüğü, SSK, BAĞ-KUR, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu,
TUBİTAK, TODAİE, TRT, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlülüğü, KİT’ler, PTT, TCDD,
sayılabilir. Mahalli kamu hizmetleri alanında ise, mahalli idareler tarafından kurulan; İETT,
EGO, ASKİ, İSKİ gibi kurumlar sayılabilir.202
Kamu kurumu usulüyle idari kamu hizmetleri görülebildiği gibi sınaî ve ticari kamu
hizmetleri
de
görülebilmektedir.
Örneğin;
üniversiteler
bir
idari
kamu
hizmetini
yürütmektedirler KİT’ler ise bir sınaî ve ticari kamu hizmetini yürütürler.203
3.6.2. Kamu Hizmetlerinin Bir Özel hukuk Kişisi Tarafından Görülme Usulleri
Daha öncede belirttiğimiz gibi kamu hizmetlerinin mutlaka bir kamu tüzel kişisi
tarafından görülmesi şart değildir. Kamu hizmetleri bir kamu tüzel kişiliğinin gözetim ve
denetimi altında bir özel hukuk kişisi tarafından da işletilebilir. Ancak, hiçbir özel hukuk kişisi
200
DURAN, Lütfi(1982),İdare Hukuku Ders Notları, Fakülteler Matbaası, İstanbul, s:328-329
GÖZLER, Kemal(2005a),a.g.e, s:209-210
202
GÖZLER, Kemal(2005b),İdare Hukuku Ders Notları, Ekin Kitabevi, Bursa, s:450
201
85
kendi kendisine bir kamu hizmetini yürütme görevini veremez. Bunun için bir kamu idaresi
yani devlet, il özel idaresi, belediye veya köy tarafından görevlendirilmesi gerekir. Bu
görevlendirme de ya kanun ya da idari işlem gibi tek taraflı bir işlemle yapılan tek taraflı
görevlendirme veya kamu idaresi ile bir özel hukuk kişisi arasında akdedilen bir sözleşme ile
yapılan sözleşme ile görevlendirme olmak üzere iki çeşitlidir.204
3.6.2.1. Tek Taraflı Görevlendirme( Statüler Görevlendirme)
Devlet ve mahalli idareler sorumlu oldukları kamu hizmetini bizzat yürütmek veya
kendi kurdukları bir kamu kurumuna gördürmek yerine bu hizmeti yürütme görev ve yetkisini
tek taraflı bir işlemle bir özel hukuk kişisine verebilir. Bu tür görevlendirmeye ise, tek taraflı
görevlendirme veya statüler görevlendirme denmektedir. Bu görevlendirme ya özel hukuk
kişisini kurarak(dernek, vakıf, şirket) gerçekleştirilir. Örneğin, Sosyal Yardım ve Dayanışma
Vakıfları, Futbol Federasyonu, Tarım Satış ve Kredi Kooperatifleri ‘nin durumu böyledir. Ya
da mevcut bir özel hukuk kişisinin görevlendirilmesi(ruhsat veya lisans) ile olabilir. Bu
görevlendirme ruhsat ya da izin işlemi ile de olur. İzin veya lisansta özel kişinin talebi varsa bu
işlem tek taraflı bir işlem olur. Sözleşme olmaz. Türkiye ‘de özel eğitim kurumları, özel
hastaneler belediye sınırları içerisinde bazı tür toplu taşımacılık özel televizyon yayıncılığı
ruhsat usulü ile yapılmaktadır.205
3.6.2.2. Sözleşmeyle Görevlendirme (Akdi Görevlendirme)
Devlet ve mahalli idareler sorumlu oldukları bir kamu hizmetinin yürütülmesi için bir
özel hukuk kişisini tek yanlı bir işlemle görevlendirmek yerine iki yanlı bir işlemle yani
sözleşme yolu ile görevlendirme yoluna gider. Bu görevlendirmeye de sözleşmeyle ya da akdi
görevlendirme denir. Görevlendirme de imtiyaz, iltizam, müşterek emanet, vekâlet gibi çeşitli
yönleriyle inceleme altına alınır.206
a)İmtiyaz Usulü
Kamu hizmeti imtiyazı; İdarenin bir özel kişi ile yaptığı sözleşme ile bir kamu
hizmetinin kurulmasını ve belli bir süre işletilmesini karşılığında yararlananlardan ücret ya da
bedel almak masrafları kar ve zararları imtiyazcıya ait olmak üzere kendi buyruğu ve
sorumluluğu altında sağladığı bir yönetim biçimidir. Bu konuda idareye imtiyazı veren özel
kişiye imtiyaz sahibi, ya da imtiyazlı bunlar arasındaki ilişkiyi kuran belgelere ise imtiyaz
sözleşmesi denir. Türkiye de bu tür imtiyazları verme yetkisi devlete verilmiştir. Belediye
idareleri istisnaen su, hava gazı, elektrik ve tramvay tesisatı kurmak ve işletmek vapur nakliyatı
203
GÖZLER, Kemal(2005b),a.g.e,s:450
GÖZLER, Kemal(2005b),a.g.e,s:451
205
GÖZLER, Kemal(2005a), a.g.e., s:211
204
86
yamak haklarını devletçe saptanan kurallara uygun olarak süresi de kırk yılı geçmemek üzere
imtiyaza verebilir.207
b) Müşterek Emanet Usulü
Klasik tanıma göre kamu hizmeti imtiyazı, bir kamu hukuku kişisinin bir gerçek veya
tüzel kişiye (özel hukuk tüzel kişisi olduğu gibi bazen kamu hukuku tüzel kişisi de olabilir),
belirli bir süre için kamu hizmetini görme işini bir sözleşmeyle vermesidir.208
c) İltizam Usulü
Bu hizmette hizmet için gerekli tesisler idare tarafından kurulmakla beraber işletilmesi
önceden kararlaştırılan götürü veya orantılı bir bedel karşılığında özel hukuk kişisine
bırakılmaktadır. Osmanlı döneminde “aşar” olarak bilinen tarım ürünleri vergisinin
toplanmasında kullanılmış olan bu yöntemin Cumhuriyet döneminde yanız göl ve nehirlerle
deniz kıyılarındaki hazineye ait dalyan ve volilerden yararlanmak ve Devlet tekelindeki
mükerrer sigorta hakkını işletmede başvurulan bir yol olarak kabul edilmektedir.209
d)Vekâlet Usulü
Vekâlet yolu ile görülme usulü bir özel kişinin kamu idaresi ile yaptığı sözleşme
uyarınca götürü bir gelir karşısında kamu idaresinin hesabına yani kar ve zararı kamu idaresine
ait olmak üzere bir kamu hizmeti işletme usulüdür. Burada kamu idaresi tarafından kamu
idaresini işletmekle görevlendirilen kişiye vekâlet yoluyla işleten ya da vekil denir. Vekâlet
usulü müşterek emanet usulüne benzer ama ondan vekilin ücretlendirilmesi bakımından
ayrılır.210
3.6.3. Türk Hukukunda Kamu Hizmetlerinin Özel Kişilerce Görülmesi Usulü
Saydığımız bu usullerin dışında kanuna dayanarak yine başka usulde hizmetlerde özel
kişilerce görülmektedir. Gözler, kamu hizmetlerinin özel kişilerce görülme usulünü kısaca şu
halde açıklamıştır;
a)Elektrik- Üretimi ve Dağıtımı; ilk önce 4 Aralık 1984 tarih ve 3096 sayılı Türkiye
Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile
Görevlendirilmesi Hakkında Kanun çıkarılmıştır.
Bu kanun TEK dışında özel hukuk
hükümlerine bağlı sermaye şirketi statüsüne sahip yerli ve yabancı şirketlerin elektrik üretimi,
iletimi, dağıtımı ve ticaretiyle görevlendirilmesini amaçlamaktadır. Yargı kararları üzerine bu
kanun ön gördüğü hükümler uygulanamamıştır bunun üzerine 16 Temmuz 1997 tarih ve 4283
206
GÖZLER, Kemal(2005a), a.g.e, s.212
DURAN, Lütfi(1982), a.g.e., 330
208
GÖZÜBÜYÜK, Şeref(2008), a.g.e, s:35
209
TAN, Turgut, GÖZÜBÜYÜK, Şeref(1998) İdare Hukuku Genel Esaslar Cilt 1,Turhan Kitabevi,s:462
210
GÖZLER, Kemal(2005a), a.g.e
207
87
sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile
Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun hazırlanmıştır.
b)Otoyol Yapımı ve İşletilmesi; bu kanun otoyollar ve bunların üzerinde yolcukla ilgili
tüm tesislerin yapımı, bakımı ve işletilmesi görevini en çok 49 yıllığına özel hukuk kişilerine
bunlarla yapılacak bir sözleşmeyle verilmesini öngörmektedir.
c)Genel Olarak Yap-İşlet-Devlet Usulü; Yap-İşlet-Devret usulü bir kamu hizmetine
ilişkin tesisin özel teşebbüs tarafından kurulmasını yatırılan sermayenin amortismanını ve belli
bir kar sağlanması amacıyla belli bir süre işletilmesini daha sonrada ücretsiz olarak ilgili
idareye devir ve teslimini ifade eder. Bu usulü, ileri teknoloji ve yüksek maddi kaynak
gerektiren köprü, otoyol, deniz ve hava limanı vb. projelerde kullanılmak üzere geliştirilen
özel bir finansman modelidir. Yap-İşlet usulü ise, elektrik enerlisi santralinin sermaye
şirketleri tarafından tesisin mülkiyeti kendilerine ait olmak üzere kurulup işletilmesini ve
üretilecek enerjinin de kamu idaresine satılmasını öngören modeldir. Bu usule yalnızca termik
santrallerin kurulması, işletilmesi ve enerji satışı için başvurulabilir.211
d) Anayasa Mahkemesinin İçtihadı; Anayasa Mahkemesi, 8 Haziran 1994 tarih ve 3996
sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması
Hakkında Kanun’un 5.maddesini iptal ederek bu kanunu etkisiz hale getirmiştir. Anayasa
Mahkemesi, kamu hizmetlerinin özel kişiler tarafından gördürülmesine ilişkin sözleşmelerin
imtiyaz sözleşmesi şeklinde yapılması gerektiğine karar vermiştir.
e) 13 Ağustos 1999 Tarihli Anayasa Değişikliği; Türkiye de yargı kararları nedeniyle
1980 ve 1990’lı yıllarda kamu hizmetlerinin özel kişiler tarafından işletilmesi usulüne TBMM
‘nin ve hükümetlerin arzu ettiği yaygınlıkta başvurulamamıştır. Bu yargı kararlarına tepki
olarak Anayasa’yı değiştirme iktidarı 13 ağustos 1999 tarihli kanunla Anayasanın
47.maddesine, “devlet kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından
yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek ve tüzel
kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir.” fıkrası eklenmiştir. Yine
Anayasa Mahkemesi 28 Haziran 1995 tarihli kararında idare ile özel kişiler arasında kamu
hizmetleri yürütülmesine ilişkin yapılan sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların adli yargıya
tabi tutulamayacağına karar vermiştir. Anayasayı değiştirme iktidarı Anayasa Mahkemesinin
bu kararına da oldukça sert bir şekilde cevap vermiş, bırakınız bu sözleşmeleri adli yargıya
tabi kılmayı bu sözleşmelerin milli ve milletler arası tahkime tabi kılınabileceğini Anayasa’nın
125.maddesini 13 Ağustos1999 tarihli kanunla değiştirerek öngörmüştür.
211
CANATAN, Bilal(2009), İdare Hukuku, Detay Yayıncılık, Ankara, s:108-109
88
Son olarak ülkemiz için şunu söyleyebiliriz: Türkiye ‘de kamu yönetimlerinin görülme
ve örgütlenme biçimleri oldukça değişiktir. Ancak, genellikle idari hizmetler “emanet” yolu ile
kamu idareleri veya kurumlarınca, öteki hizmetler ise kamu veya özel kuruluşlar eliyle
doğrudan doğruya ya da “imtiyaz” usulüyle yürütülmektedir. Kamu hizmetleriyle ilgili
kuruluşlar imtiyaza sahip olmayıp, KİT, dernek veya vakıf şeklinde örgütlenmiştir. Bu yüzden
kamu hizmeti gören her teşkilatın kamu kuruluşu olması gerekmediği gibi, kamu hizmetinin
mutlaka kamu idare ve kurumlarınca yerine getirilmesi de zorunlu değildir. İdare toplumsal
faaliyetleri yerine getirmek için çeşitli yollara başvurabilir. Özel faaliyetleri denetleyerek
düzenler, bu faaliyetleri çerçevelemek, istediği yöne sokabilmek için zorlama yerine inandırma
ve özendirme yoluyla biçimlendirir veya belirli bir alan ve konuda faaliyetleri doğrudan kendi
üstlenerek yürütmektedir. 212
3.7. Kamu Hizmetlerinde Tarihsel Gelişim
Kamu hizmeti kavramının geçmişi, devlet kadar eskidir. Devlet kurumu var oldukça
devlet tarafından sunulan kamu hizmetleri de var olmuştur. Kamu hizmetlerinin kapsamı, siyasi
ideolojiye ve devlet rejimine göre dönemden döneme ve ülkeden ülkeye farklılık göstermiştir;
devletin çok sınırlı kamu hizmeti vermesi gerektiğini savunanlar olduğu gibi, tüm alanlarda
hizmet vermesi gerektiğini ileri sürenler de olmuştur. Kamu hizmetinin niteliği ile ilgili de tarih
boyunca değişik fikirler ileri sürülmüştür; Aristo, Platon, Akinalı Thomas, Rousseau, Farabi,
İbn Haldun, Yusuf Ha Hacip gibi düşünürler kamu hizmetinin nasıl olması gerektiği ile ilgili
düşünmüşler ve eserler vermişlerdir. Sayılan düşünürlerin ortak noktası, kamu hizmetinin,
kişinin kendi çıkarını bir kenara koymasını ve toplumun yüksek idealleri uğruna çalışmasını
gerektirdiğini düşünmeleridir.213
Türkiye'de kamu hizmeti üzerindeki tartışmalar ise ilk olarak, 1990'lı yılların ortalarında
kamuoyunun gündemine yerleşmiştir. Bu kavramın bir anda ülke gündeminin ilk sıraların da
yer alması, esas olarak 1910 tarihli Menafi-i Umumiyeye Müteallik İmtiyazat Hakkında
Kanun'da yer alan kamu hizmeti anlayışının 1980'li yıllara kadar izlenen ekonomi politikası
çerçevesinde, temel olarak uygulanmasına pek de rastlanmayan "imtiyaz sözleşmeleri" ne karşı
yeni bir uygulama olarak tanıtılan 3096 sayılı Kanun çerçevesindeki Yap-îşlet-Devret (YİD)
modeline dayanan elektrik enerjisi santrallarına dair sözleşmelerin Anayasa Mahkemesi'nin
212
TOPRAK, Zerrin(2006),a.g.e.,s:5
ÖKMEN, Mustafa, DEMİR, Fatih(2010), “Kamu Hizmetinin Felsefi Temelleri ve Yeni Kamu Yönetiminde
Geçirdiği Dönüşüm”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.15,S.3,
s:40
213
89
1995/42-2 sayılı kararı uyarınca "imtiyaz sözleşmesi" olarak nitelendirilmesi ile ortaya
çıkmıştır.214
Günümüz anlamıyla kamu hizmetleri de, feodaliteden kapitalizme geçiş sürecinde
merkezileşmiş otoriteye dayanan bürokrasi örgütlenmesine sahip vergi koyma ve silahlı güç
kullanma tekeline sahip modern devletlerin kurumsallaşmasıyla ortaya çıkmıştır. Modern
devletin gelişiminden önce hizmetler belli bir ücret karşılığında ve sözleşmeler aracılığıyla
eşraf, tacir gibi özel kişilerden ya da diğer sosyal kurumlardan karşılanmaktaydı. Ancak
sözleşme bir kez kurulduktan sonra devletler sağlanan hizmetlerin içeriğine ve kalitesine
müdahale edemiyorlardı. Kamu yararı, kamusal sorumluluk, kamusal güven ve kamusal ahlak
gibi kavramlara dayanan modern devletlerin gelişimiyle devletler hizmetleri kamu kurumları ya
da kendi bürokratik örgütlenmeleri aracılığıyla yerine getirmeye başladılar. Hizmetlerin
planlanması, üretimi, sağlanması ve yürütülmesinde kamu dışı örgütlere bağımlılığı azaltan bu
süreç çağdaş kamu yönetiminin doğuşuna yol açmıştır.215
Osmanlı devleti de kamu hizmetlerini askeri nitelikteki toprak rejimi aracılığıyla
sağlamaktaydı. Kamu görevlerini yürütecek merkezi bir örgütün bulunamayışı yüzünden
düzen, güvenlik, asker sağlama gibi hizmetler tımar sistemi olarak kabul edilen toprak sistemi
aracılığıyla mülkiyeti devlete ait olan toprağı işleten çiftçiler tarafından sağlanmaktaydı.
Devlet, adalet ve güven dışındaki konularla çok fazla ilgilenmemiş kamu hizmetleri de sınırlı
kalmıştı. Belediye hizmetleri gibi bir takım hizmetler kadı, esnaf, loncaları gibi bazı örgütler
tarafından yerine getirilmiştir.216Vakıflarca yürütülen hizmetler ise daha çok sosyal amaçlı
olmuştur. Ama daha sonra II. Mahmut döneminde yapılan yenilikler çerçevesinde hizmetlerin
kapsamı genişlemiştir. Daha önce vakıflar aracılığıyla yürütülen hizmetler yeni kurulan
bakanlıklarca üstlenilmiş kamu hizmetlerinde çalışmak üzere devlet memuru yetiştirmek için
çeşitli okullar kurulmuştur.217
1929 yılında yaşanan ekonomik sıkıntılardan sonra yaşanan sorunlara çözüm olarak o
dönemde yaşanan klasik yönetim anlayışı sistemine yeni bir alternatif getirilmiş ve 1980’lerde
neo- liberal politikalar doğrultusunda yeni sağ yaklaşımı düşüncesi geliştirilmiştir. Filizlerini
ise daha çok 1990 ‘lı yıllarda vermeye başlamıştır. Yeni kamu yönetim anlayışı; kamu
hizmetlerine yeniden yapılandırmayı getirmiş ve hizmetlerin gelişim sürecini hızlandırmıştır.
Devletin rolünün ciddi bir dönüşme uğradığı yeniden yapılandırma sürecinin en çarpıcı
etkileri kamu kesiminde ortaya çıkmıştır. Kamu ve özel kesim sınırının yeniden çizildiği bu
214
ÇAL, Sedat, “Anayasa Değişikliği Sonrasında Kamu Hizmeti Kavramının İrdelenmesi” s:1
KARABULUT UÇAR, Emine(2007), a.g.e, s: 409
216
ORTAYLI, İlber(1979),Türk İdare Tarihi, Ankara, TODİE Yayınları, s:91-92
215
90
dönemde daha etkin, etkili ve ekonomik kamu hizmeti sunumunun sağlanması söylemiyle
kamu yönetimi yapılanmaları ve örgütlenmeleri kapitalist ekonomilerin yapısındaki değişime
paralel olarak yeniden yapılandırılmıştır. Ve 1980 sonrası dönemde devletin rolünde ve kamu
yönetiminin disiplininde ortaya çıkan yeni kamu yönetimi yaklaşımıyla dönüşüm, yaşam ve
getiriliş usullerinde değişiklikler yaşanmıştır.218
3.8. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı İle Kamu Hizmetlerinde Yaşanan Değişim
1970‘lerin ortalarında kapitalist sistemin dünya genelinde yaşadığı krizin bir yansıması
olarak ortaya çıkan devletin rolünün ve yapısının yeniden tanımlanma sürecinin en çarpıcı
etkileri, kamu kesimi ve kamu yönetimi üzerinde olmuştur. Bu dönemde gerek gelişmiş
gerekse gelişmekte olan ülkelerde uygulanan neo-liberal politikaların etkisiyle kamu kesiminde
değişimin gerekliliği, kamuda reform ve kamu yönetimi için yeni bir yaklaşım arayışı konuları
gündeme gelmiştir. Yeni kamu işletmeciliği başlığı altında özetlenebilecek yeni yaklaşım
doğrultusunda kamu yönetimi disiplini kuram ve uygulama düzeninde ciddi dönüşümler
yaşamıştır. Bu dönüşümün en önemli yansımaları kamu hizmeti alanında görülmüştür. Devletin
sosyo-ekonomik alanda üstlenmiş olduğu rollerin en somut göstergesi ve de kamu yönetimi
disiplinin temel konusu olarak kamu hizmeti kavramı; tanım, içerik ve yerine getiriliş usulleri
bakımından daralma ve piyasalaşma doğrultusunda yeniden yoruma tabi tutulmuştur. Yeni
yorumlama ile birlikte kamu hizmetine egemen olan temel ilkeler ve kamusal değerlere dayalı
geleneksel kamu hizmeti anlayışı değişime uğramıştır.219
Daha öncede belirttiğimiz gibi geleneksel kamu hizmeti anlayışının yerini bıraktığı
YKY akımının getirdiği belli başlı özellikler, kamu hizmeti sunumlarına bazı etkiler
yaşatmıştır. Aşırı merkeziyetçi ve hiyerarşik yapılanmaların desantralizasyon yoluyla halka
daha fazla yakınlaştırılması ve hizmet sunumunun vatandaşa en yakın yerde gerçekleştirilerek
tüm paydaşların geribildirimine olanak sağlanması, sonuç odaklılık, doğrudan kamu hizmeti
sunumu yerine alternatif mekanizmaların geliştirilmesi, doğrudan sunulan kamu hizmetlerinde
daha fazla verimlilik arayışına gidilmesi ve kamu örgütleri arasında rekabetin tesis edilmesi,
merkezi yönetimlerin stratejik kapasitesinin arttırılması, esneklik ve en az maliyet YKY
akımının kamu hizmeti üzerinde yaşattığı etkilerden bazılarıdır. 220
Yeni yönetim anlayışının temel ilkeleri devletin piyasalar ve sivil toplum karşısındaki
rolünü yeniden tanımlamaya ve yapılandırmaya yöneliktir. Amaç, daha az maliyetle ve daha az
sonuçla çalışan bir kamu yönetimi oluşturmaktır. Reformlar, sonuçları itibarı ile kamu
217
KARAHANOĞULLARI, Onur(20002), a.g.e., s:107-116
KARABULUT UÇAR, Emine(2007), a.g.e, s: 411-414
219
KARABULUT UÇAR, Emine(2007), a.g.e, s: 403
218
91
yönetiminin önemini azaltmamakta aksine işlevini değiştirerek sorumluluğunu arttırmaktadır.
Yeni kamu yönetimi yaklaşımı, performansa, sonuçlara, hizmetlerde niteliğe, etkinliğe,
verimliliğe, vatandaşlara, sivil topluma ve piyasa sisteminin önemine vurgu yapmaktadır.
Getirdiği yeniliklerle kamu hizmetlerinde verimliliği, etkinliliği ve etkililiği her yönüyle
arttırmaktadır.221 Kamu hizmetlerinde sektörleşmeyi arttırmış, uzun yıllar boyunca kamu
hizmetleri tekel olarak kullanılırken bunu rekabet anlayışına dönüştürmüş yönetimdeki denetim
ve işletme ayrımını belirginleştirmiştir.
Yeni kamu yönetimi yaklaşımının getirdiği düşünceler çerçevesinde ve küreselleşme
sürecinin öngördüğü politikalara bağlı olarak, klasik kamu hizmeti kavramının yerine, herkesçe
erişilebilir, belirli nitelikte ve uygun fiyattan sürekli ve düzenli sunulan, çağdaş bir insan için
vazgeçilmez, asgari ortak ihtiyaçları karşılayan hizmet seklinde tanımlanan ‘evrensel hizmet’
kavramı kullanılmaktadır.222 Bu kavram toplumun tamamında istisnasız herkese makul
fiyatlarla ve standart kalitede sunulan temel hizmet olarak tanımlanmaktadır. 223
Küreselleşme süreci ve bunun isleyiş mekanizmalarını oluşturan uluslararası
kuruluşların kabullendiği evrensel hizmet yaklaşımı, kamu hizmetlerinin mecburi olmadıkça
devlet tarafından karşılanmasına karsı çıkmakta ve devletin düzenleyici ve denetleyici işlev
görmesini öngörmektedir. Bunun sebebi de, kamu yönetimi birimlerinin, yerel yönetimlerin ve
bunların ekonomik girişimlerinin verimsiz çalıştıkları gösterilmektedir. Bu sebeple, kamu
yönetiminin düzenleyici ve kural koyucu işlevlerinin sınırlandırılması ve hizmetlerin serbest
piyasa mekanizmasına bırakılması gerektiği belirtilmektedir. Kamu yönetiminin kamu
hizmetlerinin sunumundaki verimsizliğine yönelik sebepler, genel olarak kamu yönetimi
anlayışının, yeni kamu yönetimi anlayışına dönüşmesindeki sebeplerle çakışmaktadır. Buna
göre kamu hizmeti, bürokrasi, açık verme, kırtasiyecilik, verimsizlik, devletleştirme ile aynı
anlama gelmekte bu nedenle de kamu yönetiminin etkin, verimli bir yapıya kavuşturulması
gerekmektedir.224Kamu yönetiminin sunduğu etkin kamu hizmetinden de piyasa ilkelerine göre
isleyen ve piyasa mekanizmaları tarafından üretilen hizmetler ifade edilmektedir. Dolayısıyla
etkin bir kamu hizmeti, finansmanının vergilendirme yerine kamu hizmetinden yararlananın
ödediği fiyatlandırma mekanizmasına dayalı olarak üretilmelidir. Bunun yanı sıra, böyle bir
220
BALCI, Asım, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar ve Kamu Hizmet Sunumuna Etkileri, s: 3-4
ERYILMAZ, Bilal(2004),”Kamu Yönetiminde Değişim”, 2.Kamu Yönetimi Forumu, Haccetepe Yayınları,
Ankara, s:52
222
TOBB, Avrupa Birliği’ ne Tam Üyelik Sürecinde Türkiye’de Yönetimin Yeniden Yapılandırılması
(2000),No:358, Ankara, s: 3-4
223
ULUSOY, Ali(1998), “Kamu Hizmeti Anlayışında Yeni Yönelimler: Avrupa Yapılanmasının Kamu Hizmeti
Teorisine Etkileri”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 31, Sayı 2,s:27
224
GERAY Haluk(1999)“İletişim Bilgi Toplumu ve Küreselleşme”, Emperyalizmin Yeni Masalı, Yayıma
Hazırlayan Işık Kansu, Ankara, Güldikeni Yayınları, s:15.
221
92
kamu hizmeti üretimi anlayışı, performansa dayalı sözleşmeli personel tarafından, piyasanın
yaptığı gibi talebe dayalı bir bürokratik yapının oluşmasını gerektirmektedir.225
Yaşanan değişim ve dönüşümlerin getirdiği çeşitli uygulamaların olduğunu daha öncede
söylemiş ve açıklamıştık. Yönetişim, e-belediyecilik, toplam kalite yönetimi, stratejik planlama
bunlardan bazılarıydı. Bu yaklaşımlar taşıdığı katılım, şeffaflık, saydamlık düşünceleriyle
kamu hizmetlerine katılımı sağlamış, belediyelerde hizmette etkililiği getirmiştir. Kısaca bu
yaklaşımların getirdiklerine değinmek gerekirse şunları söyleyebiliriz;
İyi yönetişim; devlet yönetiminde temsil, katılım ve denetimin, etkin bir sivil toplumun,
hukukun
üstünlüğünün,
yerinden
yönetimin,
yönetimde
açıklık
ve
hesap
verme
sorumluluğunun, kalite ve ahlakın, kurallar ve sınırlamaların, rekabet ve piyasa ekonomisi ile
uyumlu alternatif hizmet sunum yöntemlerinin ve nihayet dünyada gerçekleşen dijital devrime
(yeni temel teknolojilerdeki gelişmelere) uyumun mevcut olduğu bir siyasal ve ekonomik
düzeni ifade etmektedir. Ayrıca, bilişim teknolojileri ve internet sayesinde yönetime geniş
kesimlerin katılımı sağlanacak böylece demokrasi daha etkin olarak uygulanabilecektir.226
E-devlet, ilk bakışta her ne kadar kamu hizmetlerinin elektronik ortama taşınması
faaliyetinin bir sonucu olarak görünse de, aslında daha derin bir ifade söz konusudur. Devletin
elektronikleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojileri gerçek anlamda birer araç niteliğindedir.
Temel hedef ise, bilgi işleme kapasitesi arttırılmış, acil karar alabilen ve ihtiyaçlara hızlı cevap
verebilen bir devlet-yönetim yapısının oluşturulmasıdır.227 Bu vesileyle hizmetlerdeki
aksaklıklara daha kolay çözümler üretilebilecek, kağıt bağımlılığı ortadan kalkacak, vatandaş
ile devlet arasındaki ilişki güven ortamında gerçekleşebilecek, halkın ihtiyaçları daha kolay
sağlanabilecektir.
Toplam kalite yönetimi anlayışında ise geleneksel kamu yönetimi anlayışındaki temel
değerler ve ilkelerden tamamen farklı yeni ilkeler benimsenmektedir. En başta toplam kalite
felsefesi, “müşteri odaklı” bir yönetim anlayışıdır. Organizasyonda müşterilerin istek ve
beklentileri doğrultusunda faaliyette bulunulması amaçlanmaktadır. Oysa geleneksel kamu
yönetimi anlayışında mal ve hizmetlerden yararlanan kimselere “müşteri” gözüyle değil
“vatandaş” gözüyle bakılmaktadır. Geleneksel kamu yönetiminde otoriteye, emir ve talimatlara
dayalı merkeziyetçi yönetim anlayışı ve geleneği hâkimdir. Oysa toplam kalite yönetimi
anlayışında görev ve yetkilerin alt ünitelere ve çalışanlara geniş ölçüde devredilmesini öngören
225
AYMAN GÜLER, Birgül (2004), “Kamu Yönetimi Temel Kanunu Üzerine”, Hukuk ve Adalet Dergisi,
Ankara, Yıl 1,sayı 2,s:11
226
HENDEN, H.Burçin, HENDEN, Rıfkı(2005), “Yerel Yönetimlerin Hizmet Sunumlarındaki Değişiklik ve EBelediyecilik” Eloktronik Sosyal Bilimler Dergisi, ISSN:1304-0278,Güz, C.4, S.14, s:52
93
“âdem-i merkeziyetçi yönetim” yapısı savunulmaktadır. Toplam kalite yönetiminin diğer bir
boyutu “toplam katılım yönetimi”. Bu yönetim anlayışında her seviyede yönetici ve çalışanlar
arasında işbirliği ve iletişime önem verilmektedir Toplam katılım yönetimi “sinerjik yönetim”
olarak da adlandırılmaktadır. Toplam kalite yönetimi anlayışında hataların ve yanlışların
başlangıçta alınacak önlemlerle ortadan kaldırılması anlayışı geçerlidir. Bu yönetim
felsefesinde “Sıfır Hata” (Zero Defect) ilkesi bir ideali ve dahası bir hedefi ortaya koyuyor.
Toplam kalite yönetimi önceden problem çözmenin önemi üzerinde durmaktadır. Geleneksel
kamu yönetimi anlayışında ise “önleyici” değil, “tedavi edici” bir yaklaşım hâkimdir. Hatalar
ve yanlışlar ortaya çıktıkça çözümler bulunmaya çalışılmaktadır.228
Stratejik planlama ile de önceden planlamalar, stratejiler geliştirilerek çıkabilecek
sorunlar tahmin edilmeye başlanmış ve bu yönde mücadele edebilmek için yönetsel stratejiler
gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Hizmetler ve işleyişi belli bir düzene girmiştir.
Özetleyecek olursak, uygarlık alanında yaşanan gelişmeler kamu sektörü üzerinde
yoğunlaşan eleştiriler, ekonomi ve siyaset üzerinde yoğunlaşan değişiklikler, bireylerin ve sivil
toplumun artan önemi ile özel sektördeki dinamizm mali krizinde etkisiyle 1980 ‘lerin başında
kamu yönetimi alanında önemli bir paradigma değişimini ortaya çıkarmıştır. Bu değişiklik basit
bir reform ya da yönetim tarzında kısmi bir dönüşüm değil; devletin yapısı faaliyet alanı
toplum, birey ve piyasa ile ilişkileri hizmet yöntemleri, çalışanların rolleri ve statüleri kısacası
kamu yönetiminin kendi içinde ve çevresiyle ilişkilerinde kapsamlı ve radikal bir yapılanma
sürecini ifade etmiştir.229 Eski yönetim anlayışı, yerini yeni yönetim anlayışına; eski kamu
hizmeti yaklaşımı da yerini yeni kamu hizmeti yaklaşımına bırakmıştır. Artık değerler ön plana
alınmış, halkın yönetimde söz sahibi olma durumu gerçekleşmiş, teknolojik gelişmeler
sağlanmış ve bütün bu gelişmeler, bu dönüşümler kamu hizmeti üzerinde büyük etkiler
bırakmıştır.
227
HENDEN, H.Burçin, HENDEN, Rıfkı(2005), a.g. e, s:52
AKTAN, Coşkun Can(2001), “Toplam Kalite Yönetimi Kamudaki Ahlaksızlığa ve Kalitesizliğe Çözüm
Olabilir mi?”,Yolsuzlukla Mücadele Stratejileri, Hak İş Yayınları, Ankara, s:6
229
ERYILMAZ, Bilal(2004), a.g.e, s:52
228
94
3.8.1. Yeni Kamu Hizmeti
Kamu örgütlenmesi konusunu eleştirel bir anlayışla analiz eden ve daha sonra analiz
nesnesini örgütlerden bütüncül kamu yönetimi anlayışına taşıyan Robert Denhardt, Janet
Denhardt ‘la birlikte yeni bir kuram inşa etmeye çalışmışdır. Denhardt ‘lar disiplinde esas
olarak iki ana yaklaşımın olduğunu düşünmektedir. Bunlar eski(genel) kamu yönetimi ve yeni
kamu işletmeciliği yaklaşımlarıdır. Yazdıkları yeni kamu hizmeti kitaplarıyla Denhardt ‘lar bu
iki yaklaşıma karşı farklı bir yaklaşım olarak yeni kamu hizmeti olarak yeni bir yaklaşım ileri
sürmektedirler. Bu yaklaşım kamu yönetiminde demokratik değerleri, yurttaşlığı, kamu
yararı/çıkarı odaklı kamu hizmetlerini savunmaktadır. Denhardtlara göre kamu yönetiminin
birincil görevi yurttaşların ihtiyaçları doğrultusunda kamu hizmeti sunmaktır. Ama bu hizmet
sunumu kamunun bizzat faal olarak hizmet ürettiği ve hizmeti yurttaşa ulaştırdığı bir sunum
tarzı değildir. Yeni kamu hizmetinin kamu hizmeti (sunumuna) yaklaşımı, yönetişim
mekanizması aracılığıyla yurttaşların yönetime katılarak, siyasilerle, kamu yöneticileriyle,
örgüt ve topluluklarla birlikte hizmet sunumunu ya da sunumunu belirlemesi anlayışını
barındırmaktadır. Aynı zamanda yurttaşların ihtiyaçlarının farkındalığı, kamu hizmetlerinin
belirlenmesi konusunda kamu yöneticileri tarafından yurttaşların yönlendirilmesi önemlidir.230
Yeni kamu hizmeti yaklaşımında yurttaşlık kavramı önemlidir. Bu yaklaşıma göre
yurttaş ne eski kamu yönetiminin söylediği gibi bağımlı hizmet alıcısı, ne de yeni kamu
yönetimi işletmeciliğinin söylediği gibi siyasi tavrını ekonomik rekabete göre belirleyen kendi
çıkarını en çoklaştırmaya çalışan müşteridir. Yurttaş, haklara ve yükümlülüklere sahip bireyden
ziyade siyasal sisteme etki edebilen bireylerdir.231
YKH hem teoriden hem de pek çok kamu yöneticisinin yenilikçi ve gelişmiş
uygulamalarından etkilenmiştir. Bunlar içinde özellikle kamu yönetiminde eşitlik ve etkinlik
yanında sosyal adaleti öneren, mantıksal pozitivizmi reddeden, kapitalizm-demokrasi çatışması
üzerinde duran, kamu yönetiminin teori kadar güncel sorunlarla da ilgilenmesi gerektiğini
savunan, siyaset-yönetim ayrımına karşı çıkan, katılım ve temsilin önemine vurgu yapan,
D.Waldo, G.Fredericson, M.Harmon, J. Raws’un fikirlerinin öncülüğünü yaptığı Yeni Kamu
Yönetimi Hareketi, Waldo’nun çalışmaları, siyaset teorisi, Sheldon Wolin’in çalışmaları;
230
ZENGİN, Ozan(2009), “ Günümüzün Kamu Yönetiminde Ön Plana Çıkan Yaklaşımlar”,Kamu Yönetimi:
Yapı İşleyiş Reform (Ed) Barış Övgün, AÜSBF Kamu Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayını, No:5,
Ekim, Ankara, s:30
231
ZENGİN, Ozan(2009), a.g.e, s:31
95
demokratik vatandaşlık teorisi, topluluk ve sivil toplum modelleri, örgütsel hümanizm ve
söylem teorisi gibi yaklaşımlar yeni kamu hizmetine temel oluşturmuştur.232
Temel aldığı bu etmenler doğrultusunda YKH kısa sürede kabul görmüş ve yayılmaya
başlamıştır. Yaygınlaşmasını sağlayan nedenler ise; Bilgi çağında kamu hizmeti anlayışının
felsefi özünü oluşturan müşteri odaklılık; küreselleşme ile birlikte görülen bireycilik,
girişimcilik, rekabetçilik gibi piyasa eksenli değerler çerçevesindeki yeniden yapılanma
arayışlarının bir sonucu olmasıdır Giderek büyüyen kamu kesiminin savurganlığının ve kaynak
kullanımındaki verimsizliğinin ekonomi için bir yük haline gelmesi ve bundan ülkelerin
rekabet gücünün olumsuz yönde etkilenmeleri yüzünden, kamu yönetimlerinin yeniden
yapılanmalarında ve kamu hizmetlerinin sunulmasında; özel kesim işletmelerindeki gibi esnek
ve yalın örgütlenme, kârlılık, verimlilik gibi piyasa temelli ve insan kaynaklı ilke ve
uygulamalar bir çıkış yolu olarak görülmüştür.233
Belirtilen bu anlayış doğrultusunda, kamu hizmetlerinde kalitenin yükseltilmesi,
hizmetlerin etkenlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde daha hızlı, ucuz ve amaca uygun olarak
yerine getirilmesi ve böylelikle müşteri-vatandaş memnuniyetinin sağlanması; her şeyden önce,
kaynak israfına, yüksek enflasyona, aşırı borçlanmaya ve dengesiz gelir dağılımına yol açan ve
ülke ekonomileri üzerinde ağır bir yük oluşturan bütçe açıklarının giderilmesinde somut
katkılar sağlayan bir yol olarak YKH kabul görmektedir.234
3.8.2. Yeni Kamu Hizmetinin Temel Nitelikleri
Yeni kamu hizmeti bazı çeşitli özelliklerden meydana gelmektedir. Ve bu yaklaşıma
dönük birçok bilim adamının görüşleri ve katıları vardır. Ancak sık sık bu bilim adamları kendi
ararlarında uyuşmazlık yaşamaktadırlar. Ve hala bu yaklaşımı bu yüzden normal bir model
olarak tanımlayan ve diğerlerinden ayırt etmek için kesin olarak kabul edilen düşünceler
mevcut değildir.235
Bugün özellikle Batılı ülkelerde “Yeni Kamu Hizmeti” anlayışı benimsenmektedir. Bu
anlayış yeni kamu yönetimi anlayışının ilkelerini hizmet sunumunda kabul etmektedir. Kamu
hizmetleri ile ilgili de bazı yeni yöntem ve uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Bunlardan
bazıları şu şekilde ifade edilebilir;236
232
GENÇ, F.Neval (2009),“ Yeni Kamu Hizmeti”, Kayfor VII: Küreselleşme Karşısında Kamu Yönetimi
Bildiriler Kitabı, Kahramanmaraş, s:90
233
SARAN, Ulvi(2001), “Küresel Değişim Dinamiklerinin Kamu Yönetimi Alanındaki Etkileri”,TİD, Sayı.433,
s:43
234
SARAN, Ulvi(2001), a.g.e, s:44
235
DENHARDT, Robert. B, DENHARDT, Janet Vinzant( 2000), “The New Public Service: Serving Rather than
Steering”, Public Administration Review, Kasım-Aralık, Vol:60, No: 6, s:552
236
SEZER, Özcan(2008), “Kamu Hizmetlerinde Müşteri (Vatandaş) Odaklılık: Türkiye’de Kamu Hizmeti
Anlayışı Açısından Bir Değerlendirme” ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı:8,s:153-154
96
Bizzat hizmet sunumundan ziyade hizmetlerde yönlendirme. Yeni yönelimde, bir devlet
memuru vatandaşı sıkı bir şekilde sorgulamak ve yönlendirmekten ziyade onlara
yardımcı olarak ortak çıkarların paylaşılmasını sağlamaktadır. Yönetim pek çok konuda
çeşitli gruplarla etkileşim içinde bulunarak karar verecektir. Bu yeni anlayışta kamu
görevlisi vatandaşa artık sadece “evet” ya da “hayır” diye cevap veren bir anlayıştan
sıyrılmaktadır.
Üretim değil, kamusal çıkar temel amaçtır. Kamu yöneticileri, kamusal çıkarların
paylaşılması düşüncesinin gelişmesine her yönüyle katkıda bulunmalıdır. Amaç,
bireysel tercihler tarafından yönlendirilen hızlı çözümlerin bulunmasından çok, ortak
çıkarların yaratılması ve sorumlulukların her yönüyle paylaşılmasıdır.
Yeni kamu hizmetlerinde bir diğer önemli nokta ise stratejik düşünmek ve demokratik
davranmaktır. Politika ve programlar, kamusal ihtiyaçların karşılanmasındaki kamusal
ihtiyaçlar, ortak çabalar ve işbirliği süreciyle daha kolay başarılabilir.
Hizmet müşterilere değil, vatandaşlaradır. Bireysel çabaların toplamından ziyade
değerlerin paylaşılmasındaki diyalogdan meydana gelen kamusal çıkar önemlidir.
Bundan dolayı, devlet memuru sadece müşterilerin taleplerine cevap vermez bununla
birlikte vatandaşlar arasında işbirliği ve güven ilişkilerini de geliştirmeye çalışır.
Kamu hizmetlerinde yeni yaklaşımda sorumluluk basit bir olgu değildir. Devlet
memuru, özel sektördeki görevlilerden daha dikkatli olmalı; aynı zamanda vatandaş
çıkarlarında, politik kurallarda, profesyonel standartlarda, topluluk değerlerinde
anayasaya ve yasalara uygunluğu gözetmelidir.
İnsanların en önemli değeri sadece verimlilik değildir. Kamu kuruluşları ve diğer
organizasyonlar katılımı dikkate alıp özendirmeli, bütün insanlar için saygıya dayalı
paylaşılan liderliği ve işbirliği sürecini hayata geçirmelidirler.
3.8.3. Eski Ve Yeni Kamu Hizmeti Karşılaştırması
Eski kamu hizmeti ve yeni kamu hizmeti üzerindeki yapılan ayrımlar genel olarak
geleneksel yönetim anlayışı ve yeni kamu yönetimi anlayışı üzerinde yapılan ayrımlar,
farklılıklarla eşdeğerdir. Denhard’ lar bu ayrımı aşağıda gösterildiği gibi özetlemiştir
97
Tablo 4; Bakış Açılarının Karşılaştırılması: Eski Kamu Yönetimi, Yeni Kamu Yönetimi
ve Yeni Kamu Hizmeti
Eski Kamu Yönetimi
Yeni Kamu Yönetimi
Siyasal teori, sosyal
bilimler tarafından
artarak yapılan sosyal
ve siyasal yorumlar
Ekonomik teori,
pozitivist sosyal bilime
dayanan daha gelişmiş
diyalog
Teknik ve ekonomik
mantıksallık,
“ekonomik insan”
Politik olarak
tanımlanmış,
Hukuksal olarak
belirlenmiştir.
Hizmeti alanlara ve
tamamlayıcılarına
Bireysel yararların
bütününü temsil
etmekte
Yeni Kamu Hizmeti
Demokratik teori,
yorumlayıcı,
eleştirel, pozitif içeriği
olan
bilgiye farklı yaklaşım
Stratejik ya da biçimsel
mantıksallık,
mantıksallığın
farklı açılardan
(örgütsel, politik,
ekonomik) test edilmesi
Paylaşılan değerler
hakkındaki
bir uzlaşımın sonucu
Müşterilere
Vatandaşlara
“Dümen tutmak”
Yönetimin rolü
“Dümen tutmak değil,
kürek çekmek”
Politika
amaçlarının
başarılmasındaki
mekanizmalar
Yönetim kuruluşları
aracılığıyla
programları
gerçekleştirmek
Özel ve kar amacı
gütmeyen kuruluşlar
aracılığıyla politika
amaçlarını başarmak
için özendirici yapılar
ve mekanizmalar
oluşturmak
Hesap
verebilirliğe
yaklaşım
HiyerarşikYöneticiler
demokratik olarak
seçilmiş siyasal
liderlere sorumludur.
Piyasa
yönlendirmesikişisel
Yararların toplamı geniş
vatandaş ya da müşteri
grupları tarafından
istenen çıktıların
sonucudur.
Yönetsel birimlere
sınırlı takdir yetkisi
verilmekte
Girişimci amaçların
karşılanması için
serbestlik
Temel teorik ve
epistemolojik
dayanaklar
İnsan
davranışlarına
hakim olan
mantık ve buna
ilişkin modeller
Kamu yararı
kavramı
Kamu hizmeti
sunanların
sorumluluğu
Yönetsel takdir
Yetkisi
Yönetsel insan”
(administrative man)
“Hizmet” etmek, topluluk
ve gruplar arasında
çıkarlara aracılık ve
müzakere etmek
Karşılıklı bir şekilde
anlaşılan ihtiyaçların
temini için özel
kuruluşlar, kar amacı
gütmeyen rganizasyonlar
ve kamudan oluşan bir
koalisyon ile paylaşılan
değerleri oluşturmak
Çok çeşitli yüzlere sahip,
kamu görevlileri hukuk,
topluluk değerleri, siyasal
kurallar ve vatandaş
çıkarları konularıyla
İlgilidirler
Takdir yetkisi gerekli
ancak sınırlanmış ve
hesap verilebilir
bir şekilde
Kuruluşlar için belirli
Kuruluşlarda öncelikli
Liderliğin içsel ve dışsal
bir otoritenin olduğu
denetimin olduğu
olarak paylaşıldığı
bürokratik
desantralize edilmiş
işbirliği yapıları
örgütlenmeler
kamu organizasyonları
Kaynak: DENHARDT, Robert. B, DENHARDT, Janet Vinzant( 2000),a.g.e.,s:554
Örgütsel yapı
98
3.8.4. Belediye Hizmetlerinin Etkin Bir Şekilde Sunumu İle Karşılaşılan Sorunlar
Genel olarak belediyelerin üstlendikleri hizmetler; temel alt yapı hizmetleri, temel
kentsel hizmetler, imar hizmetleri, ekonomik hizmetler, sosyal ve kültürel hizmetler ve mali ve
hukuki hizmetler şeklinde sınıflandırılmaktadır.237Şehirlerin aşırı büyümeleri, belirttiğimiz bu
hizmetleri yerine getirmekte sıkıntılara sebep olmuş; sorunların çapını ve niteliğini de
değiştirmiştir. Ulaşım, su, kanalizasyon, hava kirliliği ve diğer çevre sorunları trafik ve şehrin
geliştirilmesi gibi sorunlar mevcut kanunlar ve organizasyon yapılarıyla çözülemez
durumdadır. Dolayısıyla belediyelerin kurulması için gereken şartların gözden geçirilmesine
ihtiyaç vardır. Ülkemizin coğrafi yapısı, yerleşim yerleri, nüfus yoğunluğu, yerleşim yerlerinin
iç ve dış ilişki kurma kapasiteleri gözden geçirilerek belediyelerin kurulabilmesi için gerekli
şartlar yeniden tespit edilmelidir.238
Belediye hizmetlerinin etkinliğini azaltan faktörler çeşitlidir. Bu faktörlerden birincisi,
hizmeti gerekli kılan ortam ile hizmetin gerçekleşmesi arasında yaşanan gecikme, ikincisi ise
bu hizmetten beklenen amacın istenilen düzeyde yerine getirilememesidir.239 Hizmetlerde
gecikmeye neden olarak hizmet sunumunu aksatan faktörler; idarenin bütünlüğü ilkesi gereği
merkezi yönetimin yerinden yönetim karşısında güçlü olması, yetki ve sorumlulukların
belirlenememesi, iş bölümü ve uzmanlaşma sağlanamaması, yerinden yönetim kuruluşlarının
takdir yetkisini sınırlı olması, acil durumlarda ya da basit olan ihtiyaçları karşılayacak
esnekliğin sağlanamaması,
vesayet denetiminin yapıcı ve destekleyici olmaması şeklinde
sıralanabilir.240
Belediye hizmetlerinin beklenen amaca uygun olarak yerine getirilememesine neden
olan faktörlerden en önemlisi yerel yönetimlerin finansal açıdan büyük ölçüde merkezi
yönetime bağımlı olunması, vergileme yetkilerinin olmaması ve dolayısıyla kaliteli hizmet
sunmak için yeterli kaynaklara sahip olmamalarıdır. Bundan başka diğer bir yetersiz hizmet
sunumunun sebebi; strateji ve plan eksikliğidir. Genel olarak kamu sektöründe görev yapan
yöneticiler, hizmetler, sorunlar ve benzeri konularda önceden strateji belirlemek yerine kriz
ortaya çıktığında olaya müdahale etmekte, hizmetlerin geliştirilmesi, birimlerin amaçlarının
belirlenmesi konularına önem vermemektedirler. Hizmetler kaliteli olmakla beraber liyakatli
kişilerce sunulmadığı takdirde vatandaşların izlenimleri negatif olmaktadır. Bu yüzden hizmet
237
TORLAK, Ömer(1999),Belediyelerde Hizmet Yönetimi Ve Pazarlama,Seçkin Yayın evi,Ankara,s:20-21
DİNÇER, Ömer (1998), “ Yerel yönetimlerin Yeniden Yapılandırılması İhtiyacı ve İlkeleri Üzerine Bir
Tartışma”, Türkiye’de Yönetim Geleneği; Kurumlar, Sorunlar ve Yeniden Yapılanma Arayışları, Editör:
Davut Dursun, Hamza Al, İlke Yayıncılık, İstanbul, s:305
239
TORLAK, Ömer(1999), a.g.e., s:28
238
99
sunumunda vatandaşla direkt temas halinde olduğu için insan faktörü önem kazanmakta;
hizmetin eklentileri karşılama düzeyinde hizmetin kişisel yönü önemli bir rol oynamaktadır.241
3.8.5. Belediyelerin Hizmetlerindeki Etkililiği Ve Önemi
Hizmetlerin yerinden karşılanması amacıyla oluşturulan yerel yönetimlerin, bir beldede
oturan halka en yakın yönetimler olmaları nedeniyle yerel nitelikli ortak ihtiyaçları en iyi
şekilde tespit edebilecek yönetimler oldukları toplumda egemen olan görüşlerden biridir. Bu
görüşün gerçekliği, hemen her ülkede toplumun ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel
gelişmesinde önemli katkılar sağlaması yönüyle de desteklenmektedir.242
Yerel yönetimlerin en önemli birimlerinden olan belediyeler hizmet yönünden olduğu
kadar bir ülkenin demokratik rejimi yönünden de büyük önem taşımaktadır. Yapmış oldukları
hizmetler insan yaşamını etkileyen ve insanların en yakından izledikleri ve değerlendirdikleri
hizmetlerdir. Hizmet yönünden olduğu kadar ülkenin demokratik rejiminin işlerliği ve
geçerliliği açısından da belediyeler üzerinde önemle durulması gereken kuruluşlardır.
Belediyeler pek çok aşamada görev ve sorumluluk yüklenmiş kuruluşlardır. Ulusal kalkınmaya
da kendi sorumluluk bölgelerinde hizmet üreterek yatırımlar yaparak büyük bir katkıda
bulunurlar.243
Belediyelerin genel olarak getirdikleri yarar ve faydaları önem derecesi ile Tortop şu
halde ifade etmiştir;244
Halkın ihtiyaçlarının
saptanması,
hangi
hizmetlerin acilen ele
alınması
ve
gerçekleştirilmesi gerektiği en sağlıklı bir şekilde yerel düzeyde saptanabilir. Ve bu hizmetlerin
gerçekleştirilmesinde çabukluk, ucuzluk ve verimlilik yerel düzeyde başarılı olabilir. Kamu
hizmetlerinin karşılanmasında yerel ve bölgesel farklılıklar gereği gibi merkezi düzeyde
değerlendirilemez. Hizmete uzak olması bu sonucu doğurur. Hizmete yakınlığı ile kararlar
daha isabetli alınıp, sorunlar daha rahat bir halde çözülebilir. Gelir kaynakları en iyi bir şekilde
değerlendirilebilir. Yerel yönetimler demokratik terbiye kuruluşları olarak nitelendirilir. Yerel
yönetim düzeyinde demokratik düzenin işlerliğe kavuşması ve başarılı olması ile en iyi bir
şekilde ulusal düzeyde de başarıyı getirecektir. Yerel yönetimler ile halkta yönetimde katılım
240
EMİNİ, Filiz Tufan, ŞENGÜL, Ramazan(2009), “Değişen Kamu Hizmeti Anlayışı Karşısında Belediyelerin
Hizmet Etkinliği Algılamalarına yönelik Bir Alan Araştırması”,VII Kamu yönetimi Bildiriler Kitabı,
Kahramanmaraş, s:102
241
EMİNİ, Filiz Tufan, ŞENGÜL, Ramazan(2009), a.g.e, s:103
242
ÖZTÜRK, Azim(1997),21. Yüzyıl Türkiye’si İçin Yerel Yönetim Modeli, Ümraniye Belediyesi Kültür
Yayınları, No:1, İstanbul, s:44.
243
TORTOP, Nuri(1998), “ Yerel Yönetim Anlayışında Gelişmeler ve Yerel Yönetimlerin Önemi” Türkiye’de
Yönetim Geleneği; Kurumlar, Sorunlar ve Yeniden Yapılanma Arayışları, Editör: Davut Dursun, Hamza Al,
İlke Yayıncılık, İstanbul, s:319
244
TORTOP, Nuri(1998), a.g.e, s:320-321
100
sahibi olabilecek kendi kendilerini yönetebilecektir. Genel olarak belediyelerin siyasal ve
yönetsel yararları vardır. Siyasal yararlı yönü yerel hürriyetlerin kullanılmasına olanak
vermesidir. Yönetsel yönden yararı ise halktan yerel yaşamdan çok uzak ve çok yüklü iş hacmi
olan merkezi idarenin görevlerinin bir kısmının yerel kuruluşlara verilmesine ve yerel
ihtiyaçların yerel halk tarafından belirlenmesine olanak vermesidir.
Kamu hizmetlerinin etkin olarak sunulması, belediyelerin var olmalarına kaynaklık
ederken, belediyelere verilen görevlerde aynı kriter göz önüne alınarak belirlenmektedir. Yine
Tortop belediyelere görevler verilirken; niteliklerine göre yerel olmasına, öncelikle yerel halkla
ilgili olmasına, geçmişte yerel idarelerce başarılı olarak yürütülmesine, yerel halkın katkıda
bulunabilmesine, halkın yardım ve desteğinden yararlanabilmesine dikkat edilmesi gerektiğini
belirtmiştir. 245
Yerel yönetim birimi olarak belediyelere verilen öneme, 15.10.1985 tarihinde imzaya
açılan “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” nda da değinilmiştir. Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı’ nın temel amacını, “özerk, güçlü, katılımcı, demokratik ve
hizmetlerin yerel halkın istekleri doğrultusunda seçilmiş yöneticiler tarafından, yerel halkın
çıkarları ve iradesini gözeterek yerine getirilmesini amaçlayan yerel yönetimler oluşturmak”
seklinde özetleyebiliriz. Sart’ın 3. Madde 1. kısımda yerini bulan özerk yerel yönetim kavramı;
yerel makamların, kanunlarla belirlenen sınırlar çerçevesinde,kamu islerinin önemli bir
bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve
yönetme hakkı ve imkanı anlamını taşıyan bir kavram olarak ifade edilmiştir.Günümüzde
küreselleşme sürecinin getirmiş olduğu ve dolayısıyla dünya ülkelerini etkisi altına alan
yerelleştirme anlayışı kapsamında belediyelere verilen önem de artmıştır. Böylece merkezi
yönetimin görev ve yetkilerinin olabildiği ölçüde yerel yönetimlere devredilmesi katılımcı
yerel demokrasiye de işlerlik sağlayabilecektir. Ayrıca yerel yönetim birimi olan belediyelerin
hizmet sunumu ve yetki kullanımı açısından geliştirilmesi yerel nitelikli hizmetlerin
sunumunda kaliteyi arttırması yönüyle de önemli bir etki yaratabilecektir. Merkeziyetçi yapının
âdem-i merkeziyetçi yapıya dönüşerek, belediyelere verilen önemin artması ile yerel
yönetimlerde idari yapılanma açısından da önemli adımların atılması, idari anlamda reformların
da hayata geçirilebilmesini sağlayabilecektir.246
245
TORTOP, Nuri(1992) “Demokratik Mahalli İdare Anlayışının İlkeleri”, ÇYYD, C:1, S:3, TODAİE, Ankara,
s:37-37.
246
SİVEREKLİ DEMİRCAN,Esra(2007),a.g.e.,s:140
101
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KAMU HİZMETİ ANLAYIŞINDAKİ DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM ÜZERİNE BİR ALAN
ARAŞTIRMASI; KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ
Çalışmanın Amacı
1980’ lerin başında kamu yönetimi alanında önemli bir paradigma değişimi yaşanmıştır.
Ve bu değişim kaçınılmaz bir hal almış, kamu yönetimi anlayışını da mutlak surette
etkilemiştir. Yeni Kamu Yönetimi düşüncesi bu değişimlerin mimarıdır. Kamu yönetimi
anlayışında yaşanan bu değişim, halkın ihtiyaçlarına en yakın bir birim olan yerinden yönetim
kuruluşlarını önemli ölçüde etkilemiştir.
Bu çalışmayla bir yerinden yönetim kuruluşu olan belediyelerin hizmet etkinliği ve
yaşanan gelişmelerden ne ölçüde etkilendiği incelenmek istenmiştir. Bu açıdan Konya
Büyükşehir Belediyesi üzerinde bir alan araştırması yapılarak konuya bakış açısı
zenginleştirilmek istenmiş; yaşanan değişim ve dönüşümün sadece kâğıt üzerinde mi kaldığı
yoksa gerçekleştirildiği veya ne derece gerçekleştirildiği yönünde bir çalışma seyri takip
edilmek istenmiştir.
Çalışmanın Önemi
Çalışma, yaşanan bilgi akışı ve küreselleşmenin ülkemizi ne derece etkisi altına aldığı,
yetkileri genişleyen yerinden yönetim kuruluşlarının bu yetkilerini, kamu yönetimi ve kamu
hizmet anlayışı yönünde nasıl kullandığı, geleneksel yönetimin hantal, şeffaf olmayan yapısının
eksikliği üzerine getirilen reform anlayışı ve hemen takibinde ortaya çıkan Yeni Kamu
Yönetimi Anlayışı’nın kamu yönetimine sunduğu model ve verilerin doğruluk payını, ne
demek olduğunu, kapsamını, verimliliğini, katkılarını ve etkinliliğini görebilmemiz açısından
önemlid
Çalışmanın Kapsam ve Sınırlılıkları
Yeni kamu yönetimi anlayışı bağlamında belediyelerde kamu hizmet anlayışı değişimi
konusunu açıklamaya çalıştığımız bu çalışmada, bu anlayışın, yapılan reformlarla yetki alanı
genişleyen belediyeler üzerinde uygulanabilirliğine değinilmiş olup,
belediyeler ve kamu
hizmet anlayışı, hizmet anlayışında görülen değişim ve dönüşümler araştırmanın kapsamına
alınmıştır. Çalışmamız önce teorik olarak aydınlatılmış daha sonrada son bölümde Konya
Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri üzerine yapılan bir alan araştırmasıyla tez konumuz
sınırlandırılmıştır.
Çalışmanın Yöntemi
Çalışma, bir alan araştırması olup konuyla ilgili yabancı ve Türkçe yazında gerekli
kaynaklar analiz altına alınmıştır. Çeşitli yönde incelemelerle konuya bakış açısı
102
genişletilmiştir. Bunun yanında Konya Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediye başkanlarına ve
ilgili daire başkanlarına bu konuyla ilgili kısa bir mülakat yapılmıştır.
4.1. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı İle Konya Büyükşehir Belediyesi ve Kamu
Hizmetlerinde Yaşanan Değişim ve Dönüşüm
Değişen Yaşam Koşulları ve dönüşümlerde küreselleşme ile birlikte kamu yönetimi
anlayışında bir takım değişiklikler yaşanmıştır. Bürokratik, hiyerarşik, hantal ve mekanik insan
endeksli yönetim yerini şeffaf, katılımcı ve daha esnek bir yönetim anlayışına bırakmıştır.
Ülkemizde de bu yeni anlayış (YKA) pek çok soruna çözüm getirmiştir. Bu anlayışın
Konya Büyükşehir Belediyesi üzerinde ne derece etkili olduğunu öğrenebilmek amacıyla
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı, Karatay, Meram ve Selçuklu ilçe belediye başkanları ile
ilgili daire başkanlarına mülakat yöntemiyle hizmet binalarında ve Büyükşehir Belediye
Başkanı ile halk meclislerinde 07.03.2012 ve 31.05.2012 tarihleri arasında aşağıdaki sorular
sorulmuştur. Alınan cevaplar yeni kamu yönetiminin temel unsurları çerçevesinde; hizmetlerde
katılımcılık, verimlilik ve etkinlik, örgütün optimum büyüklükte birimlere bölünmesi ve
performans ölçülmesi ile sonuç odaklılık olmak üzere ilgili başlıklar altında değerlendirme
altına alınmış, son olarak da hizmetlerde görülen birtakım zayıflıklara kısaca değinilmiştir.
Mülakat Soruları:
1) Değişen yaşam koşulları ve dönüşümlerde küreselleşme ile birlikte kamu
yönetimi anlayışında bir takım değişiklikler yaşandı. Bürokratik, hiyerarşik,
hantal ve mekanik insan endeksli yönetim yerini şeffaf, katılımcı ve daha esnek
bir yönetim anlayışına bıraktı. Ülkemiz de bu yeni anlayış ( yeni kamu yönetimi
anlayışı)pek çok soruna çözüm getirdi. Konya Büyükşehir Belediyesi üzerine
getirilen çözümlerden kısaca bahseder misiniz?
2) Kamu hizmetlerinin daha aktif bir çalışma seyri izlemesi için hizmetlerin özel
sektör kuruluşlarına da yaptırılması düşüncesi yeni yönetimle birlikte ortaya
çıkmıştır. Peki, bu çerçevede sizin yetki alanınıza giren yeni birimler oldu mu?
Bunun yanında Konya Büyükşehir Belediyesinin özel sektör kuruluşlarına
gördürdüğü hizmetler var mıdır? Ne ölçüde etkilemiştir Konya ‘yı eski ve yeni
yönleriyle kısaca açıklar mısınız?
3) İki dönemdir Konya Büyükşehir Belediyesi başkanısınız. Nasıl bir yönetim
devraldınız? Kamu hizmetleri nerdeydi nereye geldi, değişen yönetim süreci
açısından kısaca anlatır mısınız?
4) İleriye dönük projeleriniz nelerdir?
103
5) Peki, vatandaşın yaşanan bu değişim boyutuyla ilgili düşüncesi nedir,
faydalanıyorlar mı ya da memnunlar mı? Vatandaşın yönetim sürecine katılımı
yönünde nasıl bir reform gerçekleştirdiniz?
6) Sosyal, bilimsel, kültürel kamu hizmetleriyle Konya Büyükşehir Belediyesi nasıl
bir gelişim seyri izledi?
7) Büyükşehir belediyesi web sayfanızda e-belediye linki yer alıyor. E-belediye
‘nin Konya Büyükşehir Belediyesindeki yeri ne boyuttadır?
8) Yeni kamu yönetimi ile birlikte örgütte çalışan personel içinde dikkate değer
yenilikler getirildi. Liyakat, performans, katılım vb yönleriyle. Konya
Büyükşehir Belediyesi için bu konuda ne söyleyebilirsiniz?
4.1.1. Hizmetlerde Katılımcılık, Verimlilik Ve Etkinlik
Konya Büyükşehir Belediyesi, küreselleşme ve bilgi akışı sonucu yaşanan değişim ve
dönüşüm sürecinden etkilenmiştir. Hizmetlerde katılımcılık, verimlilik esas alınmış, nicelden
ziyade nitel veriler önemsenmiştir. Bu noktada Büyükşehir Belediye Başkanı daha önceki
yıllara göre yetki ve sorumluluk açısından daha da güçlendirilmiştir. Yalnız belediye başkanı
değil ilgili daire başkanları, şube müdürlükleri ve personelde yönetimde söz sahibi olmuş,
gerektiği yerde tek başına söz söyleyebilme inisiyatiflerini ellerinde bulundurmuşlardır.
Düzenlenen kent konseyleri, halk meclisleri, belediye meclislerinde hem yetkililer hem
personel hem de halk görüşlerini açık bir şekilde söyleyebilmektedir ve alınan kararlar da bu
doğrultuda olmaktadır. Yine Büyükşehir Belediye Başkanı, halk meclislerinde halkla elele
vermekten onlarla birlikte yol almaktan mutlu olduğunu söylemektedir. Bu meclislerde
vatandaş sıkıntılarını, belediye bünyesinde yapılan kamu hizmetlerinin eksikliklerini, ne
yapılması gerektiğini söz hakkı alıp rahat bir şekilde söylemektedir. Oysaki eski yönetim
sisteminde devlet politika belirlerken idare yürütmekle görevliydi. Yetkililer ve halk sadece
verilen talimatlara uymakla sınırlı, hiçbir şekilde yönetimde söz sahibi değildi. Bütün bunlar
yeni yaklaşımın getirdiği aktif katılımlılığın bir neticesidir.
Büyükşehir Belediye Başkanı sosyal bir belediyecilik anlayışına sahip olduklarını
söylemektedir ama bu durum onlara göre ulaşılması gereken değil aşılması gereken bir durum.
Aynı zamanda başkan, işbirliği içinde hareket etmeye çalıştıklarının altını çizmektedir. İş
birliği içinde hareket etme, sosyal, kültürel ve fiziki belediyecilik üzerine çalışan Büyükşehir
Belediyesi son zamanlarda belediyecilik anlayışlarına bilimsel ve ekolojik anlayışları da
eklemiştir. Bütün bu reformlar belediyenin çevreyi dikkate alan bilgiyi kullanan, şehrin imarını
gerçekleştiren, halka ve kente önem veren, halkla bütünleşen bir yönetim anlayışına sahip
olduklarını göstermektedir.
104
Büyükşehir Belediyesi, başa geldiği 2004 yılından beri sosyal, kültürel, bilimsel
belediyeciliği geliştirmek adına, çok sayıda gençlik merkezleri, bilim ve kültür merkezleri,
meslek edindirme kursları açmıştır. Konya’nın tanınmasında önemli bir faktör olan Mevlana
Celalettin-i Rumi’ nin eserlerini 22 dile çevirmiş yurt dışında çok sayıda tanıtım programları
düzenlemiştir. Yine sosyal kamu hizmetlerinin önemli bir bölümünü oluşturmak için yoksulluk
sorununu çözmek adına artık elden değil kendi ihtiyaçlarını kendilerinin istediği şekilde
karşılayabilmeleri için belli miktar paranın yüklü olduğu sosyal kart projesi gerçekleştirmiştir.
Bu kartlar ihtiyaç sahiplerine her ay verilmektedir. Kimsesi olmayan yaşlılara evde bakım
çalışmaları yürütmektedirler. Bundan başka ihtiyaç sahibi ailelerin evlatlarına eğitim yardımı
yapılmaktadır. Ancak yine de bütün bu yoksulluğu ortadan kaldırmak için yapılan kamu
hizmetlerinin Konya’nın yoksulluk sorununu çözemediğini sadece azalttığını yapılan halk
meclisi toplantılarında halkın talep ve şikâyetlerinin devam ettiğini görerek söyleyebiliriz.
Ekolojik belediyecilik anlayışını da son zamanlarda belediyecilik anlayışlarına ekleyen
Büyükşehir Belediyesi kamu hizmetlerinde park ve bahçe çalışmalarına ağırlık veriyor. Bu
konuda ilgili genel sekreter yardımcısı, çok sayıda büyük hacimli yeşil alan çalışması
yaptıklarını söylüyor. Ancak şunu söylemek gerekir ki vatandaş bu konuda hiç memnun
değildir. Özellikle şehir merkezinden uzakta yaşayan vatandaştan halk meclislerinde büyük
tepkiler görülmektedir. Park ve bahçe dışında yol yapım ve bakımı, tarihi Bedesten Çarşısı ‘nın
yenilenmesi, ulaşımda kolaylığı sağlayacak köprülerin en teknolojik haliyle sunulması, ulaşım
sıkıntılarının en aza indirilmeye çalışılması ve Konya’nın bir Büyükşehir Belediyesinin sahip
olduğu en büyük eksiklik olan ihale sürecinin tamamlandığı yer altı metro raylı sistemi için
yapılan hizmetleri belediyenin yakın zamanda ekolojik belediyecilik anlayışı bağlamında
yürüttüğü sosyal kamu hizmetleri olarak söyleyebiliriz.
Bilimsel belediyecilik alanında ise belediye çalışmalarını elektronik sisteme oturtmaya
çalışıyor. Yeni yönetim yaklaşımının getirdiği önemli uygulamalardan biri olan e- devlet
anlayışıyla belediyenin yapmış olduğu işlemlerdeki kırtasiyecilik önlenmeye çalışılmıştır.
Büyükşehir Belediyesi Bilgi İşlem Daire Başkanı e-devlet yönetim anlayışıyla birlikte
vatandaşında işinin kolaylaştığının altını çizmektedir Bugün küreselleşmenin getirdiği
dönüşüm çizgisinde hala en basit işlerde bile vatandaş belediyeye gelip şikâyet ve isteklerini
arz ediyorsa burada asla verimlilik ve etkinliliğin olamayacağını söylemektedir. Artık vatandaş
evinden, iş yerinden fatura veya vergilerini ödeyebilmektedir. Bu açıdan E- belediyecilik
anlayışının Konya Büyükşehir Belediyesi üzerinde hizmette etkinliği, aktif katılımı sağladığını
söyleyebiliriz.
105
Konya Büyükşehir Belediyesine bağlı ilçe belediyelerinde ise kamu hizmetlerinde
katılımcılık, verimlilik ve etkinlik yönlerine kısaca şöyle değinebiliriz:
Karatay Belediye Başkanı, her zaman katılımcı bir çerçeve içinde çalıştıklarını yeni
yönetim anlayışıyla birlikte kanunların yerinden yönetim kuruluşlarına verdiği önem ve
yetkiyle bu durumun daha da güçlendiğini söylemektedir. Yeni anlayış, belediyede kent
konseyleri, gençlik merkezlerinin kurulmasına vesile olmuştur. Ve başkan, açılan bu birimlerde
alınan kararların onlar için önemli olduğunu çizmektedir. Belediye, vatandaşla birlikte beldeyi
yönetmeye önem vermektedir. Bu amaçla hizmetlerinde açık ofis sistemini getirmiştir.
Belediye, gördüğü hizmetler doğrultusunda halkın nabzını anketler yaparak, yine
belediyenin kendi web sayfasında yer alan ilgili linklerle kendilerine gelen şikâyet ve dilekleri
bir bir okuyarak -Başkan, özellikle ben okumaya dikkat ediyorum diyor- bu doğrultuda
adımlarını atmaktadır.
Başkan, hizmetlerde verimliliği sağlama adına bugün yeni anlayışla merkezi idareden
yerel yönetimlere pek çok konuda yetkiler verildiğini belirterek Karatay’ın, sosyal, kültürel,
bilimsel anlamda vatandaşına verimliliği ve etkinliği sağlayabilmek için çeşitli kamusal
hizmetler sunmaya çalıştığını belirtmektedir. Dar gelirli ailelere yardımcı olmak için
çıkardıkları sosyal kart projesi, yaptırılan 14 okulla eğitimde verimliliği sağlama, ücretsiz
polikılinik hizmetleri, meslek edindirme kursları, yeşil alan çalışmaları, yüzme havuzları,
Karatay’ın tarihini simgeleyen Karatay kitabı belediyeye ait sosyal ve kültürel kamu
hizmetlerini belirtirken, hizmetlerde etkinliği sağlayabilmek amacıyla e- devlet sistemi
çerçevesinde oluşturulan e- belediyecilik anlayışını da bilimsel anlamda kamu hizmeti olarak
belirtebiliriz. Belediye, görülen bu hizmetler doğrultusunda halkın nabzını anketler yaparak,
yine belediyenin kendi web sayfasında yer alan ilgili linklerle kendilerine gelen şikâyet ve
dilekleri bir bir okuyarak -başkan, özellikle ben okumaya dikkat ediyorum diyor- bu doğrultuda
adımlarını atmaktadır. Bu şekilde vatandaşın katılımı gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
Meram ve Selçuklu belediye başkanları ile yapılan görüşmelerde de katılımcılığa önem
veren ve etkin kamu hizmetlerinin yer aldığı bir belediyecilik anlayışına sahip olduğu
görülmektedir. Hem yetkililer değişen yönetim süreciyle yönetimde daha çok söz sahibi olmuş,
hem kamu hizmetlerini çağdaş standartlara kavuşturmak hem de halkın talep ve beklentilerine
etkin bir şekilde cevap verebilmek amacıyla hizmetler geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu talepler
ise daha çok anket yapılarak veya belediyenin web sayfasındaki beyaz masa gibi birimlerden
takip edilerek anlaşılmaktadır. Yine Selçuklu Belediyesi vatandaş memnuniyetini arttırabilmek
amacıyla personeline Müşteri(Vatandaş) Memnuniyeti Belgesini almaları için, vatandaş
şikâyetlerinin ele alınması, analiz edilmesi, tekrarının önlenmesi ya da yapılan şikâyetlerin
106
önem derecesinin belirlenmesi, objektif, gizlilik ve cevap verilebilirlik kapsamında çeşitli
konuların yer aldığı eğitim seminerleri düzenlenmektedir. Bu şekilde halkın katılımı ile
hizmetlerde verimlilik ve etkinlik sağlanmaktadır.
Meslek edindirme kursları (MERMEK ve SELMEK) gençlik merkezleri, kent
konseyleri, ihtiyaç sahibi ailelere sosyal kart verilmesi, özürlülerin destekçisi olma, eğitim
yardımları, park ve bahçe çalışmaları, spor merkezleri, hanımlar lokalleri, sağlık ocağı açıp
ücretsiz muayene hizmetini geliştirme, doğum sonrası ziyaretler, asker ailelerine yapılan nakti
yardımlar, yol ve cadde yapımları ve buna benzeyen pek çok sosyal hizmet Meram ve Selçuklu
belediyelerinde görülmektedir.
Bundan başka vatandaşın işini kolaylaştıracak hem dilek ve şikâyetler hem de mali
hizmetler, vergi ve borç ödeme gibi e- belediye hizmetlerinin genişletilmesi, eğitim, kültür ve
bilinçlendirme niteliğinde kaynak teşkil edecek eserlerin yayına sunulması gibi kamusal
hizmetleri de bilimsel ve kültürel anlamda görülen kamusal hizmetler olarak sıralayabiliriz.
Bütün bu hizmetler vatandaşın memnuniyetini kazanmış açılan kent konseyleri ve benzer
merkezlerle de vatandaşında yönetime katılımını sağlamıştır. Böylece hizmetlerde etkinlik ve
verimlilik gerçekleştirilmiştir.
4.1.2. Örgütün Optimum Büyüklükte Birimlere Bölünmesi Ve Performans
Ölçülmesi
Geleneksel yönetim anlayışında en büyük sorunlardan biri kuşkusuz bürokrasinin
büyük, hantal yapılı olmasıdır. Büyük bürokratik yapıların etkin ve verimli bir şekilde
yürütülebilmesi çok zordur. Dolayısıyla yürütülemeyen bir bürokratik yapının iyi yönetiminden
de bahsedilmesi doğru değildir.
Optimum büyüklük kavramı çok önemlidir. Bu büyüklük ne çok büyük ne de çok
küçüktür. Kurumun işlevi ölçüsünde bir orana göre bu büyüklük belirlenmektedir. Konya
Büyükşehir Belediyesi, koordinasyonun sağlanması, kırtasiyeciliğin azalması ve küçük
birimlerinde karar alma mekanizmasının etkin bir şekilde işleyebilmesi için belediyenin örgüt
yapısını optimum büyüklükte birimlere ayırmıştır. Bugün Konya Büyükşehir Belediyesi,1
Genel Sekreter, 3 Genel sekreter Yardımcısı, 16 Daire Başkanı ve 66 Müdürün yürütücülüğünü
yaptığı çeşitli birim ve bölümlere ayrılmıştır. Konya Büyükşehir Belediyesi Personel Daire
Başkanı; bu birilerin başındakilerin belli bir yıl çalışmadıkça veya görevde yükselme
sınavlarında başarı göstermedikçe terfi edilmesinin mümkün olmadığını söylemektedir. Aynı
zamanda birimlerin üst ve alt kademesinde çalışan personelin hemen hemen tamamının görüş
ve düşüncelerinin değerlendirme altına alındığını belirtmektedir. Bu bölünmedeki ve oluşan
birimlerin hemen hemen tamamının düşüncelerinin alınmasındaki esas amaçta hizmetlerde
107
verimliliği sağlayabilmektir. (Büyükşehir’in Organizasyon şekli aşağıda Şekil 2 de gösterildiği
gibidir.)
İş bölünmeleri, örgütte çalışan personelin iş yükünü azaltıp, performansını
arttırmaktadır. Personelin çalışmalarının sonuçlarını görebilmesinde ve ulaşılması gereken
hedefle varılan sonuç arasında uyuşmazlık olması halinde ne yapabileceklerini düşünmeleri
açısından performans ölçümü son derece önemlidir. Büyükşehir Belediyesi Personel Daire
Başkanı, performansın ölçülmesindeki amacın yine hizmette etkinlik olduğunu, etkinliğinde
sunulan hizmetin ürettiği sonuç ve çevreye yaptığı etkiyle olabileceğini belirtmektedir.
108
Şekil 2: Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Örgüt Yapısı
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI
Teftiş Kurulu Başkanlığı
Şube Müdürlülüğü
Hukuk Müşavirliği
Hukuk İşleri Şube Müdürlülüğü
Özel Kalem Müdürlülüğü
Belediye Meclisi
Belediye Encümeni
Başkanlık Danışmanları
Koski Genel Müdürlülüğü
UKOME-AYKOME
İç Denetçiler
GENEL SEKRETER
* Mali Hizmetler D.Baş.
-Gelir Şube Müd.
-Gider Şube Müd.
-Bütçe-Kesin Hesap
Şube Müd.
-Strateji Geliştirme
Şube Müd.
* İnsan Kyn.Ve D.Baş.
*Yazı İş-Kararlar D.Başk *AfetYön.Kord.Mkzi
-Özlük İşleri Şube Müd.
-Evrak Yönetim Şube Müd.
-Eğitim Şube Müd
-Kararlar Şube Müd.
-İdari Hizmetler Şube Müd.
-Arşiv Şube Müd.
GENEL SEKRETER
YARDIMCISI
Fen İşleri Daire Başk.
-Yol Yapım Bakım Şube Müd.
-Yapı İşleri Şube Müd.
-Sanat Yapıları Şube Müd.
-İhale Şube Müd.
-Park ve Bahçeler Şube Müd.
-Altyapı Koor. Şube Müd.
-Bilim Merkezi Şube Müd.
-Bakım ve Onarım Şube Müd.
-Özel Projeler Şube Müd.
İmar ve Şehircilik Daire Başk.
-Kentsel İyileştirme Şube Müd
-Ulaşım-Trafik Şube Müd.
-Harita Şube müd.
-Evrak Kamulaştırma Şube Müd
-İmar Planlama Şube Müd.
-Kent Bilgi Sistemi Şube Müd.
Destek Hizmetleri Daire Başk.
-Satın Alma Şube Müd.
-Levazım Ayniyat Şube Müd.
-Atolye Tamirathane Şube Müd
Çevre Koruma-Kontrol Daire Başk.
-Veteriner Şube Müd.
-Mezarlıklar Şube Müd.
-Çevre Koruma Şube Müd.
-Çevre Kontrol Şube Müd.
GENEL SEKRETER
YARDIMCISI
Ulaşım Pln. Raylı Sistem Daire Başk.
-Otobüs İşletmesi Şube Müd.
-Raylı Sistem Şube Müd.
-Toplu Ulaşım Şube Müd.
-Şehir Düzeni Şube Müd.
Zabıta Dairesi Başk.
-Zabıta Şube Müd.
-Zabıta Şube Müd
-Zabıta Şube Müd.
-Zabıta Şube Müd
İtfaiye Dairesi Başk.
-İtfaiye Şube Müd.
-İtfaiye Şube Müd.
-İtfaiye Şube Müd.
Bilgi Teknolojileri Daire Başk.
-El Kart Şube Müd.
-Bilgi İşlem Şube Müd.
Kaynak: http://www.konya.bel.tr/.(20.05.2012)
109
GENEL SEKRETER
YARDIMCISI
Basın Yayın, Halkla
İlşkiler Daire Başk.
-KOMEK Şube Müd.
-Basın Yayın Şb Müd
-Tanıtım ve Organizas
yon Şube Müd.
-Halkla İlişkiler Şube
Müd.
Sağlık ve Sosyal Hiz
metler Daire Başk.
-Sosyal Hizmetler
Şube Müd.
-Sağlık İşlemleri
Şube Müd.
-Özürlüler Şube Müd
-Evde Bakım Hiz.
Şube Müd
Kaynak Glş-İştirkler
Daire Başk.
-Garajlar Şube Müd.
-Hal Şube Müd.
-Kaynak Geliştirme
Şube Müd.
- İştirakler Şube Müd.
-Taşınmazlar Şube
Müd.
Kültür ve Sosyal İlşklr
Daire Başk.
-Müze-Kütüphaneler
-Kültür Merkzi Şb.Md
-Kültr veSanat Şb.Md
-AB ve dış İlişkiler
Şb. Müd.
Bütün bu birimlerin yürütebileceği işlerle birlikte Konya Büyükşehir Belediyesi Genel
Sekreter Yardımcısı bazen hizmetlerde oluşan aksamasının önüne geçmek için bu birimlerin
dışında özel sektör kurum ve kuruluşlarına da hizmetlerin bir bölümünün yaptırabileceğini
söylemektedir. Konya Büyükşehir Belediyesi gerektiği yerde Ticaret Odası, TUBİTAK, Sanayi
Odası, Selçuk Üniversitesi, İl Özel İdaresi, Organize Sanayi ile işbirliği içinde çalışmıştır. Ve
hizmetlerinde genelde ihale yöntemlerini kullanmıştır.
Konya büyükşehir Belediyesi’ne bağlı merkez ilçelerde de örgüt modelinin birbirine
benzediği görülmektedir. Karatay ve Selçuklu Belediyeleri 3 Başkan Yardımcısı 20 Müdürlük
şeklinde bölünmüşken Meram Belediyesi 4 Başkan Yardımcısı ve 22 Müdürlük olmak üzere
temizlik, sağlık, yazı, bilgi işlem, personel, basın ve bunun gibi çeşitli birimlere bölünmüştür.
Her hizmet ve hizmeti gerçekleştiren personel kendi içinde örgütlenmiştir. İlgili personel
müdürleriyle yaptığımız görüşmemizde örgütteki bütün birimlerin yönetimde söz söyleyebilme
haklarının olduğunu söylemektedir. Örneğin, Meram Belediyesi Personel Müdürü, belediye
başkanlarının başkan yardımcılarıyla, ilgili müdürlüklerle ve personelle farklı gün ve vakitlerde
toplantılar yapıp görüştüğünü, fikirlerini dikkate alıp değerlendirdiğini söylemektedir.
Büyükşehir Belediyesi gibi ilçe belediyelerinin de optimum nitelikte birimlere
bölünmesi hem hizmetlerde etkinliği sağlamış hem belediyelerin hem de belediye çalışanlarının
performansını arttırmıştır. Yeni yönetim anlayışı da zaten bunu gerektirmektedir. Eski
yönetimde ise yasalar her şeyin üzerinde durur her konuda idareler merkezin emir ve
talimatlarına uymakla mükellef olmuşlardır. Buda tabi hizmetlerde hantallığı beraberinde
getirmiştir.
4.1.3. Sonuç Odaklılık
Yeni kamu yönetimi anlayışı verimlilikten ve çıktıdan yanadır. Sonuç odaklılık,
başarının akılcı davranarak ve şayet mümkünse en kestirme yoldan yakalanması düşüncesidir.
Başta Konya Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere diğer Merkez İlçe(Karatay,
Selçuklu, Meram) belediye başkanları sonuç odaklı bir anlayış üzerine mühim olanın çok
yapmak veya çok üretmek değil, yapılanlar karşısında nasıl bir sonuç elde edildiğinin önemini
belirtmektedirler. Amaç; vatandaşın memnuniyetiyse, hizmetlerde etkinlikse, Konya’yı
yaşanılabilir gelişmiş kentler seviyesine çıkarmaksa, o zaman üretilen sonuçlar üzerinde
durulması gerektiği ve sıralanan bu amaçların gerçekleştirilmesi için ne olursa olsun bir şeyler
yapılması gerektiğini söylemektedirler. Örneğin, iki dönemdir belediye başkanı seçilen Karatay
Belediye Başkanı, yapılan hizmetlerde mutlaka beklenilen sonuçların elde edilmediği
projelerinin olduğunu, önemli olanında bu başarısızlıkları görmek ve en iyilerini yapabilmek
için tekrar harekete geçmek olduğunu ifade etmektedir.
110
Bu konu üzerine Büyükşehir Belediye Başkanı, halkla ilişkiler birimi personel
toplantısında
“hizmetlerimizde
gerçekten
başarılı
olduğumuzu
düşünüyorsak
şunu
diyebilmeliyiz; bu ay içerisinde bize on bin başvuru yapıldı biz getirdiğimiz çözümlerle bu
başvuruların en az sekiz binini hallettik. Demek ki bu strateji iyi sonuçlar veriyor ve biz bir
şeyler yapabiliyoruz, diyebilmesiniz” demektedir. Başkan, üretilenler karşısında halkın hiçbir
memnuniyeti yoksa sıkıntıları çözmüyorsa bir belediyenin ilerleyebilmesinin mümkün
olamayacağını söylemektedir.
4.1.4. Hizmetlerdeki Zayıflıklar
Büyükşehir belediyesinin her hafta farklı merkez ilçelerde düzenlediği halk
meclislerinde Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçe belediye başkanları veya başkan vekilleri
ile birlikte vatandaşın sesini dinlemektedir. Belediyeler her ne kadar fazla sayıda hizmet
sunduklarını ifade etseler de halkın çoğu hallerinden memnun değil. Özellikle Meram’ın kırsal
kesiminde yaşayan vatandaş sunulan hizmetlerin çoğundan memnun değildir. Muhtarların da
katıldığı mecliste bazı muhtarlar “biz konser, kültürel eğlence falan istemiyoruz. Ondan daha
önemli ihtiyaçlarımız var, biz yollarımızın asfaltlanmasını istiyoruz” demektedirler. Ayrıca
çoğu muhtar, belediye başkanlarıyla sıkıntılarını söylemek konusunda görüşme imkânlarının
olmadığını
söylemektedir.
Belediyedeki
personel
tarafından
sürekli
oyalanıp
görüştürülmediklerini halk meclislerinde Büyükşehir Belediye Başkanına arz etmektedirler.
Tabi bu durum belediyelerin biraz daha şeffaf ve esnek olması gerektiği konusunun ihlalini
ifade etmektedir.
Meram Belediye Başkanı ise sunulan hizmetler karşısındaki şikâyetler içinde vatandaşa
bir nebze hak vermektedir. Başkan, Meram’ın zengin bir semt olarak bilindiğini ancak bu
durumun öyle olmadığını aksine gelirlerinin çok kısıtlı olduğunu, sanayinin, ticaret alanının,
alışveriş merkezlerinin, otellerinin, emlak vergisi alabileceği herhangi bir alanının olmadığını
söylemektedir. Dolayısıyla şuana kadar gelen başkanlar gibi kendilerinin de mali açıdan ve
yerleşim alanlarının uygun olmamasından dolayı sıkıntı çektiklerini bu yüzdende elerinden
geleni yapmaya çalıştıklarını söylemektedir.
Selçuklu ve Karatay Belediyeleri kendi içinde gelişmiş ilçelerdir ancak bütün bu
gelişmişliğe rağmen vatandaş park ve bahçe gibi hizmetlerle birlikte kentsel dönüşüm
çalışmalarının yetersizliğinden ve birtakım hizmetlerin gecikmesinden muzdariptir. Bu
hizmetteki gecikmelere ait en büyük sıkıntı ise ulaşım üzerinedir. Vatandaş toplu ulaşımda
sıkıntı yaşadığını dile getirmektedir. Özellikle şehir merkezinden bir hayli uzak olan mahalleler
bu sıkıntılarına biran önce çözüm getirilmesini istemektedir. Üniversite öğrencilerinin de en
büyük sıkıntısı yine ulaşımdır. Bu konu üzerine, Büyükşehir Belediye Başkanı metro
111
istasyonları çalışmalarının ihale sürecinin tamamlandığını ve belediye otobüslerinin sayısıyla
beraber sefer sayılarını da arttırdığını söylemektedir. Aynı zamanda kar amacı gütmeden özel
sektör yönetim tekniklerini kullanarak, kaynakları disiplinli bir şekilde kullanıp, özel halk
dolmuşlarıyla sefer sayısını arttırmaları için anlaşma içerisine girdiğini söylemektedir.
Konya Büyükşehir Belediyesi ve bağlı merkez ilçe belediyeleri her yıl, yıllık faaliyet
raporlarında zayıf yanlarını her birime özgü kısaca anlatmaktadır. Bütün birimlerdeki ortak
zayıflık ise personelin yeterli sayıda ve yetkin olmaması ile performanslarının düşük olmasıdır.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı personelin performansında emir ve talimatlara
uymalarında biraz sıkıntılı olduğunu söylerken bu konudaki eksikliklerini gidermek için de
hizmet içi seminerler düzenleyerek, olması gerekenleri tekrar tekrar anlattığını ifade
etmektedir.
112
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Geleneksel yönetim anlayışına tepki ve bir alternatif olarak ortaya çıkan yeni kamu
yönetimi anlayışı 1980’lerde ekonomik, sosyal ve idari sistemin yapı ve faaliyetlerindeki
değişimi yeniden yorumlayan, yönlendiren bir paradigma şeklindedir. Kamu yönetimi alanında
yeni bir paradigma iddiasıyla ortaya çıkan yeni kamu yönetimi anlayışı, geleneksel kamu
yönetimi anlayışından farklı olarak bir takım yeniliklerle her kesimin dikkatini çekmeyi
başarmıştır. Bu yenilikler ise kısaca şöyledir;
a) Kamu hizmetlerinin kuruluşunda ve kamu hizmetlerinin işleyişinde esneklik,
şeffaflık, hesap verilebilirlik, kalite, verimlilik, ekonomiklik, etkililik ve etkinlik öğelerinin
vurgulanması,
b) Kamu hizmetlerinde ve kamu kesimlerinin sunulmasında piyasa benzeri
mekanizmalar kullanılması, rekabetin özendirilmesi, kamu hizmetlerinin bedelli hale
getirilmesi ve vatandaşların müşteri olarak görülmesi,
c) Süreçlerden çok sonuçlara odaklı bir yönetim anlayışının geliştirilmesi,
d) Çalışanların önceden belirlenmiş performans ölçütlerine göre değerlendirilmesi,
e) Kamu yönetiminde desantrilizasyon düşüncesini getirmesi, hizmetin kullanana en
yakın yer ve kuruluş tarafından sunumunun sağlanması,
f) Kamu örgütlerinin ve kamu çalışanlarının özel sektör benzeri usullere göre yeniden
yapılandırılması (yatay örgüt yapılanmaları, sözleşme tipi istihdam),
g) Kamuda yönetici tanımı ve işlevlerinin değişmesi (kamu bürokratlarının kamu
işletmecileri olarak tanımlanması ve karar almada yetkilerinin genişletilmesi)
h) Kamu hizmetlerinin sunumunda maliyet kesintisine gidilmesi, kamu yararı ilkesi
yerine karlılık ve ekonomik verimlilik unsurlarına odaklanma,
i) Kamuda karar alma ve hizmet sunma süreçlerinin ayrılması, bu anlamda bürokrasinin
görevinin karar almayla sınırlanması, hizmet sunmanın özel sektöre devredilmesi.
Bunun yanında Yeni yönetim anlayışını kabul etmeyen, bu anlayışa yönelik bir takım
eleştiriler de vardır. Özel sektör tarafından uygulanan bu yaklaşımların kamu yönetimi
açısından uygulanmasının mümkün olamayacağı ya da kamu yönetiminin temel yapısına zıt
olduğunu savunan birtakım eleştirilerle pek çok zamanda karşı karşıya gelinmiştir. Eleştirilerin
odak noktasını, refah devletinin temel dayanaklarını ortadan kaldırması ve kamu yönetiminin
serbest piyasa sistemine özgü girişimcilik, rekabet, karlılık ve verimlilik ilkelerine göre
yeniden yapılandırılması düşüncesi oluşturmaktadır. Buna göre, örnek bir kamu yönetimi
anlayışı, faydacı ölçütlerle değerlendirilmemeli, toplumsal adaletin, dengeli gelir dağılımının
113
sağlanması, kamu yararının gözetilmesi gibi amaç ve ilkeler, hiç bir zaman karlılık, verimlilik
ve etkinlik gibi değerlere feda edilmemelidir.
Ülkemizde ise yeni anlayışa ciddi ve kapsamlı en büyük çalışma 2003 ‘ün Kasım
ayında yapılmıştır. Kamuoyuna sunulan iki ciltlik metinden ilki “Değişimin Yönetimi İçin
Yönetimde Değişim” adını taşıyan konunun felsefi alt yapısını anlatan kitaptır. İkincisi ise
“Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı”dır. Bu tasarı üzerine büyük tartışmalar yaşanmıştır.
Bu Kanunun amacı, katılımcı, saydam, hesap verebilir, insan hak ve özgürlüklerini esas alan
bir kamu yönetimini oluşturmak; kamu hizmetlerinin adil, süratli, kaliteli, etkili ve verimli bir
şekilde yerine getirilmesi için merkezi idare ile mahalli idarelerin görev, yetki ve
sorumluluklarının belirlenmesi; merkezi idare teşkilatının yeniden yapılandırılması ve kamu
hizmetlerine ilişkin temel ilke ve esasları düzenlemektir.247
Yeni kamu yönetimi tarzı uygulamalarının hayata geçirilmesi birden değil ihtiyaç ve
koşullara paralel olarak adım adım gelişmiştir. Dünya üzerinde yaşanan bu gelişmeler
karşısında yerel yönetimlere bakış açısı da zenginleşmiş ve yeni anlayışla güçlü bir şekilde
vurgulanmıştır. Küreselleşme ile gelen önemli gelişmelerden biri olan yerelleşme, ülkenin
gelişme dinamiklerinin büyük ölçüde yerel dinamiklere bağlı kalması demektir. Yerelleşme
olgusunu ifade etmek için “Desantralizasyon” kavramı kullanılmaktadır. Yerel yönetimleri
güçlendirme politikasının önemli bir aracı olan desantralizasyon merkezi yönetimden yerel
yönetimlere doğru yetki, görev ve kaynak transferini ifade etmektedir.248
Yerelleşme ve demokrasi arasında yakın bir ilişki söz konusudur. Vatandaşlara daha
fazla söz hakkı tanıma ve tercih imkânı sunma, en iyi şekilde yerel yönetimlerde uygulama
alanı bulmaktadır. Yerel yönetimler tüketici tercihlerini daha iyi tespit etme imkânına
sahiptirler ve halka daha iyi bir şekilde hizmet götürmektedirler. Halka daha yakın oldukları
içinde onların katılımını daha kolay sağlayabilmektedirler. Aynı zamanda yeni yaklaşımın
temel vurgularından olan etkinlik ve verimlilik anlayışı da yerelleşmeyi zorunlu hale
getirmektedir.
Özellikle yerel yönetimlerin görev almaları konusunda, Avrupa Konseyi, yerel halkın
yerel nitelikteki işlerinin yerel yönetimlerce görülmesine büyük önem vermektedir. Yasalarla
yerel yönetimlere yasaklanmış olmayan ya da başka yönetimlere bırakılmamış olan her hizmet
alanının yerel yönetimlerin olması, Konsey ‘e yerel demokrasinin vazgeçilmez bir kuralı
247
http://www.mcivriz.com/omer-dincer-yapilanma-2.pdf, (01.06.2012)
ERYILMAZ, Bilal(1995), “Küreselleşen Dünyada Yerel Yönetimlerin Yeri” Çağdaş Yerel Yönetimler
Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, Mart, s:89-90
248
114
sayılmaktadır.249 1985 yılında Avrupa Konseyi’nce kabul edilmiş olan Yerel Yönetimler
Özerklik Şartı’nda, yerel özerklikle ilgili temel kurallar yer almaktadır. Türkiye, 1988 yılında
bu özerkliği imzalamış ve 1991 tarihinde 3723 sayılı yasa ile Bakanlar Kurulu kararının onayı
sonucu resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe koymuştur.250
Yerel yönetim birimlerinden biri olan belediyelerde ise yeniden yapılandırılma süreci
kapsamında 1580 sayılı Belediye Kanunu yürürlüğe girmiştir ve uzun yıllar Türkiye’nin
belediyecilik alanındaki temel kanunu olarak görülmüştür. 2000’li yıllarda kamu yönetiminde
yeniden yapılanma çerçevesinde neredeyse 75 yıl boyunca belediyeciliğimize büyük katkılar
sağlamış olan 1580 sayılı Belediye Kanunu yerini 5393 sayılı belediye kanunu almıştır. 5393
sayılı belediye kanununun uygulamaya konan hükümleri batı ülkelerinde uygulamaya konan
yeni kamu yönetimi anlayışı doğrultusunda yapılmıştır.
Ülkemizde belediyecilik,1960’larda belediye başkanlığı ve meclis üyeliği gibi görevler,
özellikle küçük yerleşim yerlerinde pek rağbet görmezken 1980 ‘lerin ortalarından itibaren bu
durum tümüyle tersine dönmüştür. Bu gelişme, belediyelerin, hem demokrasinin temel taşları
sayılmalarından hem de insanların günlük yaşamını yakından ilgilendiren yerel bir takım kamu
hizmetlerini üstlenmiş kamu tüzel kişileri olmalarından kaynaklanmıştır.251
Kamu hizmetlerinin organizasyonu ise 1980 ‘lerden bu yana önemli ölçüde değişikliğe
uğramıştır. Bu değişiklikler eskiden yeni kamu yönetimi şimdi ise kamu hizmeti boyutuyla
yeni kamu hizmeti olarak adlandırılmaktadır. Genel olarak kamu hizmetleri, toplumun
beklentilerini sağlamaya yönelik olan kamu yararını gerçekleştirmek için sunulan hizmetlerdir.
Kamu hizmetleri gerek tür ve nitelik, gerekse topluma sunulan yöntemleri bakımından hem
dünyada hem de ülkemizde son yıllarda ciddi bir dönüşüme uğramıştır. Liberal anlayış ve
sosyal devlet anlayışına göre aldığı anlamlar farklılaşmış ve uygulamada geçerli anlayışa bağlı
olarak kimi hizmetler kamu hizmeti kapsamına alınmış veya kapsam dışı bırakılmıştır. Yeni
anlayışla birlikte kamu hizmetleri, kamu, özel sektör ve üçüncü sektör olmak üzere çoklu
ortamda yürütülmeye başlamıştır. Sektörler arasındaki işbirliği ve yakınlaşma gelişmiştir.
Kontrol, bürokrasiden topluma aktarılarak bireylerin güçlendirilmesi hedeflenmiştir. Bunun
gerekçesi ise Kamu hizmetlerinin giderek artması ve genişlemesi yüzünden yerel idarelerin
çoğu alanlarda bu hizmetlere tek başına yetmemesidir.
Bunun sonucunda da geleneksel
anlamda var olan kamu hizmetlerinin doğrudan kamu kuruluşları eliyle yürütülmesi şeklinin
249
KELEŞ, Ruşen (1992), “ Belediyeciliğimizde Son Gelişmeler ve Yerel Özerklik” Çağdaş Yerel Yönetimler
Dergisi, Cilt 1, Sayı 2, Mart, s:14
250
BAYRAKÇI, Erdal(2002), “ Demokratik Yerel Yönetimin Yerel İlkeleri”, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 7, s:97
251
KELEŞ, Ruşen (1992), a.g.e, s:9
115
devlet eliyle yürütülmesinin yanında önemli bir kısmının da devletin gözetim ve denetimi
altında ya da tamamen özel ve gönüllü kuruluşlar eliyle yapılması durumu ortaya çıkmaya
başlamıştır. Hizmetlerin bu kuruluşlar arasındaki bölüşümünde de ulusal ve uluslar arası alanda
görülen siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel gibi çeşitli değişkenler etkilidir. Söz konusu
alanlarda ortaya çıkan değişimlerin yansımaları kamu hizmet sağlayıcılarının tespitini
doğrudan etkilediği gibi hizmetin verimlilik ve etkinliğine ilişkin toplumsal beklentiyi de
öncelikli hale getirmiştir.
Kamu hizmeti anlayışında yaşanan değişim ve dönüşümlere bağlı olarak kamu kurum
ve kuruluşları bir uyarlama sürecini yaşamaktadırlar. Klasik kamu hizmeti sunma anlayışı
sorgulanmakta, toplumsal beklenti ve memnuniyeti esas alan hizmet anlayışı ön plana
çıkmaktadır. Kamu hizmetine ilişkin yapılan yasal değişikliklerde değişimin izlerini görmek
mümkündür. Ülkemizde yakın zamanda çıkarılan yönetmelikle kamu kurum ve kuruluşlarının
kamu hizmetinin sunumunda uyulması gereken esas ve usullerde vatandaş odaklı bir anlayışın
benimsendiği görülmektedir. Kamu hizmetlerinin kaliteli, hızlı, en uygun yöntemlerle, etkin ve
vatandaş beklentileriyle uyumlu bir şekilde sunulması temel amaç olarak ortaya çıkmaktadır.
Belediyelerin hizmet sunumlarında vatandaşın beklentilerini tespit etmesi, vatandaş
uyumlu bir süreç takip etmesi çağdaş yönetim anlayışının bir gereğidir. Hizmet sunan ile
hizmetten faydalananlar arasında sürekli bir iletişimin olması savurganlığı ve kaynak israfını
önleyeceğinden hizmette etkinlik artacaktır.
Bu konuda Konya Büyükşehir Belediyesi ‘nde yaptığımız alan araştırmasında vatandaş
odaklı anlayışın oldukça fazla olduğu görülmektedir. Büyükşehir Belediye Başkanı halka
hizmet etmeyi kendisine sevap olarak görüyor. Her hafta farklı mahallelerde düzenlediği halk
meclislerinde onları ve muhtarlarını dinleyip, taleplerini bir bir halkla ilişkiler birimine
yazdırıyor. Ve bunlardan uygulanabilir olanlar için hemen çözümler üretiyor. Çözüm üretilmesi
mümkün olduğu halde çözümü geciktiren ilgili birim amirlerinden halka cevap vermesini
isteyip, hesap soruyor. Yakın zamanda ne tür projeler yürüttüklerini, ne tür projeler
yapacaklarını halka anlatıyor. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla ortak düşünüp ortak hareket
ediyor. Hizmet ancak ve ancak sevgiyle olur. Halkımızla birlikte halkımızın hizmetinde
olmaktan biz her zaman mutluyuz diyor.
Konya büyükşehir belediyesi ve bağlı ilçe belediyeleri genel olarak sosyal bir
belediyecilik anlayışına sahiptir. Bu anlayış yeni kamu yönetimi anlayışı ile kabuğunu kırmış
ve daha da güçlü bir hale gelmiştir. Zira yeni anlayış ile yerel yönetimler ve yerelleşme
düşüncesi etkin kılınmış yetkileri daha fazla arttırılmıştır. Bu konuda İlgili yöneticiler de biz
eskiden halkçıydık, şeffaftık ancak kanunların çıkması, kanunda yer alması elimizi daha da
116
güçlendirmiştir. Bu da ülkemizin bir hukuk devleti olmasının kamu hizmetlerinin de kanunlara
dayanmasının gereğidir demektedir
Yaşanan çağın gerisinde hiçbir zaman kalmamaya çalışan model bir kent olan Konya,
bilimsel, sosyal, kültürel hizmetler adına hiç durmadan çalışmış, halkına hizmet etmiştir.
Büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyeleri neredeyse okul sayısını 30 sene öncesine göre iki
katından fazla arttırmış, bu okulların bütün ihtiyaçlarını temin etmiştir. Bilim merkezleri,
gençlik merkezleri, kent konseyleri, hanımlar lokalleri, spor merkezleri, yüzme havuzları,
meslek edindirme kursları ve daha sayılamayacak kadar arkası gelmeyen kamu hizmetlerini
gerçekleştirmişlerdir.
Konya, kendisini zayıf kolların koruyucusu kabul etmiş ve kamusal hizmetlerini onların
yerine kendisini koyarak gerçekleştirmiştir. Özürlü ve engelliler için Türkiye’ de bir ilk olan
özürlü ve engelliler müdürlülüğü kurmuş ve onların her türlü istek ve şikâyetlerini karşılamaya
çalışmıştır. Yoksulluk sorununu ortadan kaldırmak için çeşitli çalışmalar yapmış ve bu
çalışmalarına yine bir ilk olan sosyal kart projesini eklemiştir. Bu kartla halka ihtiyacını
karşılamak üzere aile sayısına göre belli miktarda( 75-250) para yardımında bulunulmaktadır.
Bu projeleri de başarıyla uygulanmış, halk tarafından takdire şayan görülmüştür.
Kültürel belediyecilik anlayışını geliştirmek için tarihi eserlerin aydınlatılmasından, bu
konuda çeşitli dillerde kitaplar yazmalarından, yurt dışında Mevlana ve Konya ‘yı tanıtma
programları düzenlemelerinden bilim ve kültür merkezleri açmalarına kadar çeşitli yönde kamu
hizmetleri gerçekleştirmişlerdir.
Konya, fiziksel, sosyal ve kültürel belediyecilik anlayışına son yıllarda ekolojik ve
bilimsel olma üzere iki farklı anlayış şeklini daha eklemiştir. Buradaki amaçta yine halka
hizmeti en iyi şekilde götürmektir. Bürokratik hantallığı, hizmetlerdeki gecikmeyi
önleyebilmek için e- belediyecilik anlayışını uygulamaya koymuştur. Bu konuda TÜSİAD’ la
iş birliği yapmıştır.
Kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandırmıştır. Konya‘nın tanınmasında en büyük etken
olan Mevlana Müzesi ve civarını yenileyerek gelen misafirlerini iyi ağırlama çabası içine
girmiştir. Gelen turist sayısının arttırılması yine bir diğer amaçlarındandır. Bunun dışında park,
bahçe ve çim alanlarını arttırmış, caddeler, ,yollar düzenlenmiş ve Konya halkının en çok
arzuladığı şehir içi metro istasyonuyla bir başka projesini gerçekleştirmek için adım atmış
gerekli, ihaleleri tamamlamıştır.
Konya, halkına hizmet sunan, personeline de önem veren bir belediye anlayışına
sahiptir. Modern yönetimde zaten bunu gerektirmektedir. Etkin bir hizmet anlayışını esas alan
belediye yönetimi anlayışında liyakati dikkate alan personel politikaları kabul edilmiştir
117
Personelin uzmanlık alanında çalıştırılması, hizmet içi eğitimler yoluyla bilgisinin arttırılması,
personelin vatandaş memnuniyetini kendine ilke kabul edinmesi, yerel hizmetlerin verimli,
etkin ve kaliteli olarak sunumunu önemli ölçüde etkileyen bu politikalara büyükşehir belediyesi
ve diğer ilçe belediyeleri olarak büyük önem vermişlerdir. Eskiden olduğu gibi benim adım
senin adamın düşüncesine rest çekmiş, performans esaslı, liyakati esas alan, ekip yönetimli,
personelinin bilgi ve düşüncesinin her zaman önemsendiği, girişimci, yetkilendirilmiş bir
anlayışı benimsemişlerdir. Ancak yinede personelin performansında yeri geldiğin de
düşüklükler olduğu görülebilmektedir. Doğal olarak bu performans düşüklüğü de hizmetlerde
bir takım aksamaların yaşanmasına sebebiyet teşkil etmektedir.
Büyükşehir belediye ve ilçe belediye başkanları son olarak da “ Biz güzel Konya ‘mızı
Mevlana hazretlerine ve halkına yakışır geçmişi kadar büyük ve görkemli bir geleceğe
hazırlamak için, gelişmiş kentler sıralamasında en iyi yere gelmesi ve bir Marka Kent olması
için var olan gücümüzle çalışıyoruz. Konya’ya ve halkımıza hizmet etmekten mutluyuz. Bunun
içinde ne gerekirse yapmaya hazırız.” demektedirler.
118
Mülakat Yapılan Kişiler
1. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı ( Tahir Akyürek )
2. Karatay Belediye Başkanı ( Mehmet Hançerli )
3. Meram Belediye Başkanı (Serdar Kalaycı)
4. Selçuklu Belediye Başkanı ( Uğur İbrahim Altay)
5. Konya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı (Abdülmelik Ötegen)
6. Konya Büyükşehir Belediyesi Bilgi İşlem Daire Başkanı ( Yaşar İncikli)
7. Konya Büyükşehir Belediyesi Personel Daire Başkanı ( Mustafa Ekiz)
8. Meram Belediyesi Personel İşler Müdürlülüğü ( Seyit Solma)
.
.
119
KAYNAKÇA
Kitaplar
ACAR, Abdurrahman(2006), 5393 Sayılı Belediye Kanunu, Yeküd, Ankara, s:1
ACAR, Muhittin, ÖZGÜR, Hüseyin (2004) ‘çağdaş kamu yönetimi II’ Nobel yayın dağıtım
Ankara
AKTAN,Coşkun Can(2001), “Toplam Kalite Yönetimi Kamudaki Ahlaksızlığa ve Kalitesizliğe
Çözüm Olabilir mi?”,Yolsuzlukla Mücadele Stratejileri, Hak İş Yayınları, Ankara
AL, Hamza (2002), Bilgi Toplumu Ve Kamu Yönetiminde Paradigma Değişimi, Ankara,
Bilim Adamı Yayınları, s:144
AL, Hamza( 1998), “Kadıdan Şehremini ‘ne Belediyelerin Kuruluşu Altıncı Daire-i Belediye”
Türkiye ‘nin Yönetim Geleneği: Kurumlar, Sorunlar ve Yeniden Yapılanma
Arayışları, editör: Davut Dursun, Hamza Al, İlke Yayıncılık, İstanbul
AL, Hamza(2008), Yeni Kamu Yönetimi, Değişim Yayınları, Sakarya
ARIKBOĞA, Erbay (2007), “Türk Yerel Yönetim Sisteminde Reform ve Yeni Kamu
Yönetimi”,V.Kamu Yönetimi Forumu: Küreselleşme Karşısında Kamu
Bildiriler Kitabı, Ed: Bilal Eryılmaz, M.Eken, M.L. Şen, Nobel Yayınları
ARIKBOĞA, Erbay, OKTAY, Tarkan, YILMAZ, Nail(2007)Yeniden Yapılanma
Sonrasında Belediye Meclisleri: İstanbul Örneği, Beta Yayın, İstanbul
ASLAN, Akın (1998)” Organizasyonlarda Toplam Kalite Yönetimine Geçiş Sürecinde etkin
bir Performans Değerlendirme Sistemi Oluşturmanın Rolü Ve Önemi”, Kamu
Yönetiminde Kalite I.Ulusal Kongresi, TODAİE, Ankara
AYKAÇ, Burhan, YAYMAN, Hüseyin, ÖZER, Mehmet Akif (2003), “ Türkiye ‘de İdari
Reform Hareketinin Eleştirel Bir Tahlili”, Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, sayı 2
AYMAN GÜLER, Birgül(1996), Yeni Sağ ve Devletin Değişimi, TODAİE, Yayın No: 266,
Ankara
BAKAN, İsmail, KELLEROĞLU Hakan(2002) “ Küreselleşme Ve Değişim Sürecinde
Performans Değerlendirme: Çalışanlar Performans Değerlendirmesinin Nasıl
yapılmasını İsterler”, II. Ulusal Orta Anadolu- Kongresi- Küresel Rekabette
Yeni Verimlilik Stratejileri, MPM Yayınları:666,Ankara
BALCI, Asım (2005) “Kamu Yönetiminde Çadaş Yaklaşımlar ve Kamu Hizmet Sunumuna
Etkileri”. Aktan C. ve Saran U. (Ed.) Yönetiminde ve Kamu Hizmetlerinde
Kalite, Hizmet-İş Sendikası Yayınları, İstanbul
120
BALTA, Tahsin Bekir( 1970) İdare Hukuku I,AÜSBF Yayını, Ankara, Sayı72
BAYRAKÇI, Erdal(2011), Yerel Yönetimler, Dizgi Ofset, Konya
BİLGİÇ, Veysel (2003). "Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı", Kamu Yönetiminde Çağdaş
Yaklaşımlar(Ed. A. Balcı vd.) Seçkin Yayıncılık, Ankara
BİLGİÇ, Veysel (2008), “Küreselleşme Sürecinde Kamu Hizmetinde Dönüşüm”, Kamu
Yönetiminde Yeni Vizyonlar, Ed. Bekir Parlak, Ankara, Turhan Kitap Evi
BİLGİÇ, Veysel, GÜL, Serdar Kenan, “Türkiye ‘de Yerelleşme Politikaları”, VII Kamu
Yönetimi Forumu: Küreselleşme Karşısında Kamu yönetimi Bildiriler Kitabı
BOZKURT, Ömer, Turgay ERGUN ve Seriye SEZEN(2008), Kamu Yönetimi Sözlüğü,
Ankara, TODAİE Yayınları
BOZLAĞAN, Recep, DEMİRKAYA, Yüksel, Ankara Nobel Yayın ve Dağıtım
BRUDNEY,Jeffrey L. And Ted F HEBERT (1999), “ Reinventing Government In The
American States: Measuring and Explaining Administrative Reform”, PAR,59, 1
CANATAN, Bilal(2009), İdare Hukuku, Detay Yayıncılık, Ankara
CEBE, Mehmet Sinan(2007)Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı Kapsamında Belediye
Yasası ve Büyükşehir Belediye Yasası, Adalet Yayınevi, Ankara
ÇAL, Sedat(2008), Türkiye’de Kamu Hizmeti ve İmtiyazın Dönüşüm Öyküsü, TOBB
Yayın, Ankara
ÇOKER, Ziya(1999), Belediye Başkanları, Görev ve Yetkileri, TODAİE, Ankara
DİNÇER, Ömer (1998), “ Yerel yönetimlerin Yeniden Yapılandırılması İhtiyacı ve İlkeleri
Üzerine Bir Tartışma”, Türkiye’de Yönetim Geleneği; Kurumlar, Sorunlar ve
Yeniden Yapılanma Arayışları, Editör: Davut Dursun, Hamza Al, İlke Yayıncılık,
İstanbul
DİNÇER, Ömer, Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, Beta Yayınları, İstanbul, 1998
DÖNMEZ, Mustafa(2009), Belediye Başkanı ve Meclis Üyelerinin El Kitabı: Görev, Yetki
Ve Sorumlulukları, Yeküd Yayını, Ankara
DUNSIRE, Andrew,(1999), “Then and Now Public Administration, 1953-1999”, Political
Studies, 47, 2
121
DURAN, Lütfi(1982),İdare Hukuku Ders Notları, Fakülteler Matbaası, İstanbul
EMİNİ, Filiz Tufan, ŞENGÜL, Ramazan(2009), “Değişen Kamu Hizmeti Anlayışı Karşısında
Belediyelerin Hizmet Etkinliği Algılamalarına yönelik Bir Alan Araştırması”,VII
Kamu yönetimi Bildiriler Kitabı, Kahramanmaraş
ERDER, Sema, İNCİOĞLU Nihal(1994), Türkiye ‘de Yerel Yönetimler, Yeni Yüzyıl
Kitaplığı
ERGİN, Osman Nuri(1994), Mecelle-i Umur-ı Belediye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Yayını, cilt 2
ERGUN, Turgay ve Polatoğlu, Aykut (1992) Kamu Yönetimine Giriş, TODAİE, Ankara
ERGUN, Turgay(2004), Kamu Yönetimi: Kuram, Siyasa, Uygulama, TODAİE, Ankara
ERYILMAZ Bilal (1994), Kamu Yönetimi, İzmir, Üniversite Kitabevi
ERYILMAZ, Bilal (2007), Kamu Yönetimi, Okutman Yayınevi, İstanbul
ERYILMAZ,Bilal(2004),”Kamu Yönetiminde Değişim”, 2.Kamu Yönetimi Forumu,
Haccetepe Yayınları, Ankara
FAULKS,Keith (1999), Political Sociology, USA,: New York Un. Pres
FİŞEK, Kurthan(2005),Yönetim, Ankara, Paragraf Yayınevi
FREDERİCKSON, H.George (1977), New Public Administraton,,USA: Alabama Un.Press
USA
GAMBLE Andrew(1990) “ The Thatcher Decade In Perspective” Patrick Dunleavy(Ed),
Development In British Politics ,USA
GENÇ, F.Neval (2009),“ Yeni Kamu Hizmeti”, Kayfor VII: Küreselleşme Karşısında Kamu
Yönetimi Bildiriler Kitabı, Kahramanmaraş
GENÇ, Turan(1998), Kamu Yönetimi, Ankara, Başkent Klişe Matbaacılık
GERAY Haluk(1999)“İletişim Bilgi Toplumu ve Küreselleşme”, Emperyalizmin Yeni
Masalı, Yayıma Hazırlayan Işık Kansu, Ankara, Güldikeni Yayınları
GİRİTLİ, İsmet, AKGÜNER, Tayfun(1987), İdare Hukuku Dersleri, İstanbul
122
GÖKAÇTI, M. Ali(1996), Dünya’da ve Türkiye ‘de Belediyecilik, Ozan Yayıncılık, İstanbul
GÖKÇE, Orhan, KUTLU Önder, ŞAHİN, Ali, GÖKÜŞ, Mehmet(2004), Kamu Yönetimi
Ders Notları, Konya, Dizgi Matbaacılık
GÖKÜŞ, Mehmet(2010) “Kamu Hizmeti Kavramı Ve Yönetişim Yaklaşımı”, Yönetişim:
Kuram Boyutlar Ve Uygulamalar, Ed: Çukurçayır ,Akif,Eroğlu,Tuğba,Eşki
Uğuz,Hülya,Konya,Çizgi Kitabevi
GÖZLER, Kemal(2005a),İdare Hukukuna Giriş, Ekin Kitabevi, Bursa
GÖZLER, Kemal(2005b),İdare Hukuku Ders Notları, Ekin Kitabevi, Bursa
GÖZLER, Kemal; idare Hukuku, C. II, Ekin Kitabevi, Bursa, 2003
GÖZLÜ, Sıtkı (1995), “Kamu Hizmeti Veren Kuruluşlarda Toplam Kalite Yönetimi”, Kamu
Yönetimi Disiplini Sempozyum Bildirileri İkinci Cilt, TODAİE yayınları, Ankara
GÖZÜBÜYÜK, A. Şeref, (2001), Türkiye’nin Yönetim Yapısı, Turhan Kitabevi, Ankara
GÖZÜBÜYÜK, Şeref(2006), Yönetim Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara
GÜLLÜCE, İdris(2004), Yerel yönetimlerin Sorunları ve Çözüm Önerileri, Alfa Yayınları,
İstanbul
GÜNDOĞAN, Ertuğrul(2010) “Yönetişim: Kavram, Kuram ve Boyutlar”, Yönetişim: Kuram
Boyutlar
Ve
Uygulamalar,
Ed:Çukurçayır
,Akif,Eroğlu,Tuğba,Eşki
Uğuz,Hülya,Konya,Çizgi Kitabevi
GÜRCAN,H.İbrahim vd.,5393 sayılı Belediye Kanunu, Odunpazarı Belediyesi
HOŞGÖRÜR, Vural(2005)”Yönetimde Toplam Kalite Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme”
Teoriden Pratiğe Kamu Yönetimi, Yaklaşımlar, Sorunlar ve Metodlar,Ed:
Talat Arslan, Aktüel Yayınları, İstanbul
HUGHES, Owen.(1998),PublicManagement-Administration:USA:ST. Martin’s Pres
KARABULUT UÇAR, Emine(2007), “Kamu Hizmeti Kavramının Dönüşümü” Kayfor IV:
Bildiriler Kitabı, Muğla
123
KARAHANOĞULLARI, Onur(2004), Kamu Hizmeti: Kavram ve Hukuksal Rejim, Turhan
Kitabevi, Ankara
KAYA, Ali, KAYA, Yasemin(2010), VII Kamu Yönetimi Forumu: Küreselleşme
Karşısında Kamu Yönetimi Bildiriler Kitabı, “Kamu Yönetiminin Yeniden
Yapılandırılması Sürecinde Yönetişim Yaklaşımının Ne Tür Katkıları
Olabilir?”,Kahramanmaraş, KSU Basım
KOÇ, Hakan, TOPALOĞLU, Melih(2010),Yönetim Bilimi; Temel Kavramlar, Kuramlar
ve İlkeler, Ankara, Seçkin Yayıncılık
KURAN, N.Hüseyin(2005),Türkiye İçin E-devlet Modeli Analiz ve Model Önerisi, Bilgi
Üniversitesi Yayınları, İstanbul
KURT, Mustafa, YAŞAR UĞURLU, Özlem(2007), “Yeni Kamu Yönetimi ve Yeni Kamu
Yönetimi Yaklaşımının Gelişmesinde Avrupa Birliği ’nin Rolü: İlerleme raporları
İçerik Analizi”,Afyon Kocatepe Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, C. IX Sayı 11
KUTLU, Önder(2004), Gelişmiş Ülkeler Ve Türkiye’ de Kamu Reformu Ve Yönetimin
Yeniden Yapılandırılması, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara
KUTLU, Önder(2006), Karşılaştırmalı Kamu Yönetimi Teorik Çerçeve Ve Ülke
Uygulamaları, Çizgi Kitabevi, Ankara
LEBLEBİCİ, Doğan Nadi(2004), “Kamu Yönetimi: Dünyada Ve Türkiye’ deki Gelişimi”,
Kamu Yönetimi Gelişimi Ve Güncel Sorunları, Ed: Uğur Ömürgönülşen, Kemal
Öktem, Ankara, İmaj Yayınevi
NADAROĞLU, Halil(1998), Mahalli İdareler, Beta Yayınları, İstanbul
ONAR, S.Sami (1966), İdare Hukukunun Umumi Esasları, C.1, Üçüncü Baskı, İstanbul
ORTAYLI, İlber(1979),Türk İdare Tarihi, Ankara, TODİE Yayınları
ORTAYLI, İlber(2000),Tanzimat’tan Sonra Mahalli İdareler (1840-1880), Türk Tarih
Kurumu Basımevi, Ankara
ÖKMEN, Mustafa, YILMAZ, Abdullah, BAŞTAN, Serhat ,(2004), “Kamu Yönetiminde Yeni
Yaklaşımlar Ve Bir Yönetişim Faktörü Olarak Yerel Yönetimler”, Kamu Yönetimi
Kuramdan Uygulamaya, Ankara, Gazi Kitabevi
ÖKTEM M. Kemal ve ÖMÜRGÖNÜLŞEN Uğur, Kamu Yönetimi Gelişimi ve Güncel
Sorunları, İmaj Yayınevi Ankara
ÖMÜRGÖNÜLŞEN, Uğur. (2003) “Kamu Sektörünün Yönetimi Konusuna Yeni Bir
Yaklaşım: Yeni Kamu İşletmeciliği”. Acar M, ve Özgür H, (Ed.), Çağdaş, Kamu
Yönetimi I, Nobel Yayın ve Dağıtım, Ankara
124
ÖNER, Erdoğan(2008), İstanbul Şehremaneti’nin Kuruluşu Ve 1917 yılı Bütçesi, Maliye
Bakanlığı strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın no: 386, Ankara
ÖNER, Şerif ( 2006 ),Yeni Mevzuat Çerçevesinde Türkiye’de Belediye Yönetimi, Ankara:
Nobel Yayın Dağıtım
ÖRNEK Acar,(1994), Kamu Yönetimi, İstanbul, Meram Yay.
ÖZER, M. Akif (2005), Yeni Kamu Yönetimi, Platin Yayıncılık, Ankara
ÖZGÜR, Hüseyin, ACAR Muhittin (2004) “Çağdaş Kamu yönetimi II, Konular, Kuramlar,
Kavramlar”, Nobel Yayın dağıtım, Ankara
ÖZTEKİN, Ali(2005), Yönetim Bilimi, Ankara, Siyasal Kitabevi
ÖZTÜRK, Azim(1997),21. Yüzyıl Türkiye’si İçin Yerel Yönetim Modeli, Ümraniye
Belediyesi Kültür Yayınları, No:1, İstanbul
PARLAK Bekir, SOBACI, Zahid(2008), Kuram Ve Uygulamada Kamu Yönetimi Ulusal ve
Global Perspektifler, Alfa Aktüel, İstanbul
POLATOĞLU, Aykut(2001), Kamu Yönetimi; Genel İlkeler Ve Türkiye Uygulaması,
Ankara, Metu Pres
RHODES,R.A.W, Charlotte DARGIE, Abigail MELUILLE and Brıan TUTT, (1995)“The
State Of Public Administration: A Prefessionel History 1970-1995”, Public
Administration, 73, s:14s:8 Seçkin Yayıncılık, Ankara
SÖZEN, Süleyman (2006), Teori ve Uygulamada Yeni Kamu Yönetimi,Seçkin Yayıncılık,
Ankara
SÜRGİT, Kenan(1973), Türkiye ‘de İdari Reform, TODAİE Yayınları, Ankara
ŞAHİN, Ali (2008) ‘E -Devlet ve Yönetime Güven’, E-Devlet Gerçek ya da Hayal, Editör:
Orhan Gökçe vd. Çizgi Kitabevi, Konya
TAN, Turgut, GÖZÜBÜYÜK, Şeref(1998) İdare Hukuku Genel Esaslar Cilt 1,Turhan
Kitabevi
TEKELİ, İlhan, ORTAYLI, İlber(1978), Türkiye’de Belediyeciliğin Evrimi, Belediyecilik
Araştırma Projesi, Türk İdareciler Derneği Bilimsel Araştırma Projesi-2, Birinci
Kitap (Ed.) Ergun Türkcan, Ankara, Türk İdareciler Derneği
TEKİN, Mahmut (2002), Toplam Kalite Yönetimi, Günay Baskı, Konya
125
TİYAKİ, Refik(2008) Ekonomik Özgürlükler ve Anayasa, Yetkin Yayınları, Ankara
TOPRAK, Zerrin(2006),Yerel Yönetimler, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara
TORLAK, Ömer(1999),Belediyelerde Hizmet Yönetimi Ve Pazarlama, Seçkin Yayın evi,
Ankara
TORTOP, Nuri(1998), “ Yerel Yönetim Anlayışında Gelişmeler ve Yerel Yönetimlerin
Önemi” Türkiye’de Yönetim Geleneği; Kurumlar, Sorunlar ve Yeniden
Yapılanma Arayışları, Editör: Davut Dursun, Hamza Al, İlke Yayıncılık, İstanbul
TORTOP, Nuri, AYKAÇ, Burhan, YAYMAN, Hüseyin, ÖZER, M.Akif (2008), Mahalli
İdareler, Nobel Yayın ve Dağıtım, Ankara
TORTOP, Nuri, İŞBİR, Eyüp, AYKAÇ, Burhan(2005),Yönetim Bilimi, Ankara, Yargı
Yayınevi, s:2
ULUĞ, Feyzi (2004), “Yönetimde Yeniden Yapılanma Ve Kamu Yönetimi Temel Kanun u
Tasarısı Üzerine Eleştirel Bir Bakış” Amme İdaresi Dergisi, cilt 37, sayı 1
ULUSOY, Ahmet, AKDEMİR, Tekin(2001), Mahalli İdareler, Seçkin Yayınları, Ankara
USTA, Osman(2005),5272 Sayılı belediye Kanunu,5216 sayılı Büyükşehir Belediye
Başkanı,2972 Sayılı Mahalli İdareler İle Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar
Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, Mahalli İdareler Derneği Yayını, Ankara
YILMAZ, Osman(2001), Kamu Yönetimi Reformu, Ankara, DPT Yayınları
ZENGİN,
Ozan(2009), “ Günümüzün Kamu Yönetiminde Ön Plana Çıkan
Yaklaşımlar”,Kamu Yönetimi: Yapı İşleyiş Reform (Ed) Barış Övgün, AÜSBF
Kamu Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayını, Ankara
Makaleler
AL, Hamza(2007) “ Kamu Kesiminde Yeni Denetim Yaklaşımları: Süreç Odaklı Denetimden
Sonuç Odaklı Denetime Geçiş” Amme İdaresi Dergisi, Cilt 40, Sayı 4 Aralık
ALPAR, Erol, “Kamu Yönetimi ve Nitelikleri”, Türk İdare Dergisi, Yıl:61, Sayı:384, Eylül
1989
ALTINDAS, Hakan ( 2003 ). "Yerel Yönetimlerin Modernizasyon Süreci ve Yeni Kamu
Yönetimi Anlayısı", Çagdas Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 12, Sayı:1
ARAP, İbrahim ve YILMAZ, Levent (2006), “Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının “Yeni”
Kurumu: Kamu Görevlileri Etik Kurulu”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt:39, Sayı:2
ARIKAN, Yeşeren E. (2004), “Bütünlesen Avrupa’da Yerel Yönetimler”, Görüş Dergisi, Mart
126
ATEŞ, Hamza (2001), “İşletmeci, Girişimci Ve Verimli Yeni Bir Kamu Yönetimi Ve Devlet
Anlayışına Doğru” İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,
No:25,
AYDIN, Ahmet Hamdi(2009), Türk Kamu Yönetimi, Seçkin Yayınları, Ankara
AYKAÇ, Burhan, YAYMAN, Hüseyin, ÖZER, Mehmet Akif (2003), “ Türkiye ‘de İdari
Reform Hareketinin Eleştirel Bir Tahlili”, Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, sayı 2
AYMAN GÜLER, Birgül (2004), “Kamu Yönetimi Temel Kanunu Üzerine”, Hukuk ve
Adalet Dergisi, Ankara, Yıl 1,sayı 2
BALABAN, Osman (2004), “Krizden Kaçış, Krize Kaçış: Türkiye’de Kamu Yönetimi
Reformu”, Çağdaş Yerel Yönetimler, Cilt 13, Sayı 4, Ekim
BALCI, Asım (2005), “ Kamu Örgütlerinde TKY Uygulanması: Olumlu Perspektifler Ve Olası
Zorluklar” Karaman İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 2, cilt 5,
Aralık
BARBERIS Peter(1998) “ The New Public Management and A New Accountability” Public
Administration, 76,3
BAYRAKÇI, Erdal(2002), “ Demokratik Yerel Yönetimin Yerel İlkeleri”, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 7.
COŞKUN, Selim(2011), “ Kamu Yönetiminde Stratejik Plan Uygulamaları: ABD Örneği”,
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 44, Sayı 1,Mart
ÇELİK, Behiç (1995), “Türk Belediyeciliğinin Tarihsel Gelişimi”, Yeni Türkiye, Yıl 1, Sayı
4, Mayıs-Haziran
ÇIRAKMAN, Birsen(1976), “Kamu Hizmeti” Amme İdaresi Dergisi, Cilt 9, Sayı 4
DENHARDT, Robert. B, DENHARDT, Janet Vinzant( 2000), “The New Public Service:
Serving Rather than Steering”, Public Administration Review, Kasım-Aralık,
Vol:60, No: 6
ERGUN, Turgay(1997), “Postmodernizim ve Kamu yönetimi”, Amme İdaresi Dergisi,
Cilt:30,Sayı:4
ERSOY, Neset (2003), “Anadolu’da Sivil Toplum Örgütlenmesinin Tarihsel Gelişimi”, Tük
İdare Dergisi, Yıl 75, Sayı 438, Mart
ERYILMAZ, Bilal(1995), “Küreselleşen Dünyada Yerel Yönetimlerin Yeri” Çağdaş Yerel
Yönetimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, Mart
GÖYMEN, Korel (2000), “ Türkiye ‘de Yerel Yönetimler ve Yönetişim: Gereksinmeler,
Önermeler, Yönelimler”,Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 9, Sayı 2,Nisan
127
GÜLER, Birgül Ayman(1994), “Nesnesini Arayan Disiplin: Kamu Yönetimi”, Amme İdaresi
Dergisi, Cilt 27, Sayı 4
GÜNER, Sinan. (2005) “Stratejik Yönetim Anlayışı ve Kamu Yönetimi”. Türk İdare Dergisi
No: 446
HAKTANKAÇMAZ, M.İlker(2004), “Türk Kamu Yönetiminde Yönetişimin
Uygulanabilirliği”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 37, sayı 1
HENDEN, H.Burçin, HENDEN, Rıfkı(2005), “Yerel Yönetimlerin Hizmet Sunumlarındaki
Değişiklik ve E-Belediyecilik” Eloktronik Sosyal Bilimler Dergisi, ISSN:13040278,Güz, C.4, S.14
HOOD, Christopher(1991), “ A Public Management For All Seasons”, PAR, 69
HOOD,Christopher(2000) “Paradoxes Of Public-SectorManagerialism, Old Public
Management and PublicService Bargains” International Public Management
,Journal Vol.3 Issue 1
KARAHANOĞULLARI, Onur(2001), “ Kamu Hizmetlerinin Kurulmasında Yerel
Yönetimlerin Yetkisi”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 4, Ekim
KELEŞ, Ruşen (1992), “ Belediyeciliğimizde Son Gelişmeler ve Yerel Özerklik” Çağdaş
Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 1, Sayı 2, Mart
KILINÇ, Gökçen(2010), “ Çeyrek Asırlık Bir Tecrübe: Türkiye ‘de Büyükşehir Belediyelerinin
Yapılanması ve Kayseri büyükşehir Belediyesi Örneği”, Çağdaş Yerel Yönetimler
Dergisi, Cilt 19, Sayı 1, Ocak
KURT, Mustafa, YAŞAR UĞURLU, Özlem(2007), “Yeni Kamu Yönetimi ve Yeni Kamu
Yönetimi Yaklaşımının Gelişmesinde Avrupa Birliği ’nin Rolü: İlerleme raporları
İçerik Analizi”,Afyon Kocatepe Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, C. IX Sayı 11
LEBLEBİCİ, Doğan Nadi vd. 82001) , “Yeni Kamu İşletmeciliği Yaklaşımında Önemli Bir
Araç: Toplam Kamu Yönetimi” Haccetepe Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, 19(1)
ÖKMEN, Mustafa, DEMİR, Fatih(2010), “Kamu Hizmetinin Felsefi Temelleri ve Yeni Kamu
Yönetiminde Geçirdiği Dönüşüm”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.15,S.3
ÖMÜRGÖNÜLŞEN, Uğur (1997),Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,
cilt 52, No1-4
ÖZDEN, Kemal, ZORLU, Melek (2010), “ Yerel Yönetimlerde Açılım: 1580 Sayılı Belediye
Kanunu İle 5393 Sayılı Belediye Kanunu arasındaki Farklar” Yerel siyaset Dergisi,
Temmuz, Sayı 37
128
ÖZER, M.Akif(2006), “Gelişmiş Ülkeler Ve Yeni Kamu Yönetimi Düşüncesi”, Türk İdare
Dergisi, Sayı:452, Eylül, s: 14
ÖZER, Mehmet Akif(2006) “ Yönetişim Üzerine Notlar”, Sayıştay Dergisi, Sayı 63
PALABIYIK, Hamit,(2004) “Yönetimden Yönetişime Geçiş ve Ötesi Üzerine Kavramsal
Açıklamalar” Amme İdaresi Dergisi, Cilt 37, Sayı 1, Mart
SARAN, Ulvi (2002), “Demokratikleşme ve Sivilleşme Eğilimleri Karşısında Devletin
Yeniden Yapılandırılmasının Anahtarı: Kamu Hizmetlerinde toplam Kalite
Yönetimi”, Türk İdare Dergisi, Y:73, s: 431 Ankara
SARAN, Ulvi(2001), “Küresel Değişim Dinamiklerinin Kamu Yönetimi Alanındaki
Etkileri”,TİD, Sayı.433
SEZER, Özcan(2008), “Kamu Hizmetlerinde Müşteri (Vatandaş) Odaklılık: Türkiye’de Kamu
Hizmeti Anlayışı Açısından Bir Değerlendirme” ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt
4, Sayı:8
SİVEREKLİ DEMİRCAN, Esra(2007), “Yeni Ekonomik Düzende Küreselleşme, Yerelleşme
Bağlamında Belediyelerde Yeni Mali Yönetim Anlayışı” Erciyes Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Sayı 29, Aralık-Temmuz
SODAN, Ramazan( 1999),Açıklamalı ve İçtihatlı Belediye Kanunu, Mahalli İdareler
Derneği Yayını, Ankara, s:1
SÖZEN, Süleyman, SHAW Ian. (2002). “The International Applicability of “New” Public
Management: Lessons from Turkey”. The International Journal of Public Sector
Management, Vol: 16, No:6
SÜRGİT, Kenan (1981), “Çağdaş Yönetim Anlayışı ve Yöneticilerin Amaç ve Politika
Belirleme İşlevleri”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt:14, Sayı:1
TORTOP, Nuri(1992) “Demokratik Mahalli İdare Anlayışının İlkeleri”, ÇYYD, C:1, S:3,
TODAİE, Ankara
ULUĞ, Feyzi (2004), “Yönetimde Yeniden Yapılanma Ve Kamu Yönetimi Temel Kanunu
Tasarısı Üzerine Eleştirel Bir Bakış” Amme İdaresi Dergisi, cilt 37, sayı 1
ULUSOY, Ahmet(1999), “Mahalli İdare Hizmetlerinin Özelleştirilmesi ve Trabzon Belediyesi
Uygulaması”, Belediye Dergisi, s:34
ULUSOY, Ali(1998), “Kamu Hizmeti Anlayışında Yeni Yönelimler: Avrupa Yapılanmasının
Kamu Hizmeti Teorisine Etkileri”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 31, Sayı 2
URHAN,
Vahide Feyza (2008), “Türkiye ‘de Yerel Yönetimlerin
Yapılandırılması”,Sayıştay Dergisi, Sayı 70, Temmuz-Eylül
129
Yeniden
YAVUZDOĞAN, Seçkin( 2006),”5393 sayılı Belediye Kanunu Üzerine Birkaç
Not”,AÜEHFD. C.X, S.1-2
Diğer Kaynaklar
AL, Hamza( 2002), Kamu yönetiminde Paradigma değişimi, Doktora Tezi, Sakarya
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya
BALCI, Asım, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar ve Kamu Hizmet Sunumuna Etkileri
ÇAL, Sedat, “Anayasa Değişikliği Sonrasında Kamu Hizmeti Kavramının İrdelenmesi” s:1
EKŞİ, Hülya,(2003), Kamu Yönetiminde Değişim Ve Yeni Yönetim Modelleri, Yüksek
Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya
GÜNGÖR, Şadiye(2010), “ Yerel Yönetimlerde Stratejik Yönetim Ve Konya Belediyeleri
Uygulamaları”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya
KAYA, Ali(1985), Büyükşehir Belediyelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri, Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara
KUVVET, Yusuf(1991), “Türkiye’deki Yönetim Sistemi İçinde Belediyelerin Yeri” İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul
MEMİŞOĞLU, Dilek(2006), Yeni Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetimler Reformu, Süleyman
Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta
ÖZKAN, Muhlis(2009), “Belediyelerde Bir Alternatif Hizmet Sunum Yöntemi Olarak İhale”
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul
SAHİLLİOĞLU, Elif Sinem (2005), Geleneksel Kamu Yönetimi Ve Yeni Kamu Yönetimi,
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara
SALMAN, Nurhayat (2008),Yeni Kamu Yönetimi anlayışı Ve Yerel Yönetimlerde
Modernizasyon Süreci, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara
ŞAHİN, Kübra(2010), Yeni Sağ Politikaları Öncesi ve Sonrası Açısından Türk Kamu
yönetimindeki Reform Çalışmalarının Bir Değerlendirilmesi, Karamanoğlu
Mehmet Bey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Karaman, s:2
ŞİRİN, Yelim Nur (2006) ‘Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Sürecinde Etik sorunlar ve
Türkiye’, Muğla Üniversitesi sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla
TEMİZEL, Handan (2007), “ Neo-liberal Politikalar Doğrultusunda Türkiye ‘de Devletin
Yeniden Yapılanması, Küresel Sistemle Bütünleşme Sorunları” Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya
130
TESEV Raporu, Mahalli İdareler Yasa Tasarıları Üzerine, Ekim 2004, tesev. org.tr
TOBB, Avrupa Birliği’ ne Tam Üyelik Sürecinde Türkiye’de Yönetimin Yeniden
Yapılandırılması (2000),No:358, Ankara
YILMAZ, Abdullah, http://sbe.dpu.edu.tr/17/215-240.pdf, (15.12.2011)
Mahalli idareler ve Büyükşehir Yönetimi Özel, ihtisas Komisyonu Raporu(1994), Başbakanlık
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Yayın no: DPT: 2364-OİK:431
Web
http://www.dinaryiprak.bel.tr/5393_sayili_belediye_kanunu.pdf, (04.02.2012)
http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/ ,(04.02.2012)
http://www.konya.bel.tr/konya.php?id=0 (07.02.2012)
YAŞAR,Hasan,DOĞAN,Sabri,“Osmanlı Dönemi Konyasından Belediyecilik
Örneklerihttp://www.konya.bel.tr/konya.php?id=0# (07.02.2012)
BALCI,Asım,KIRILMAZ, Harun, “Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Türk Sağlık Sektörüne
Yansımaları”http://www.performans.saglik.gov.tr/content/files/performans_yazilari/ykytssy.pdf
,(17.07.2011), s:3
www.tkgm.gov.tr/turkce/dosyalar/diger/icerikdetaydh310.doc (18.12.2011)
OYMAN, Sumru, (2009) uzmanlık yeterlilik tezi s: 5
http://www.ekitapyayin.com/id/027/birincibolum.htm (23.01.2012)
http://meram.bel.tr/sayfadetay.php?sayfaID=88&lng=tr(24.05.2012)
131
132
Download