uluslararası pazarlarda türk gıda sektörünün rekabet gücü ve

advertisement
İSTANBUL
TİCARET
ODASI
ULUSLARARASI PAZARLARDA
TÜRK GIDA SEKTÖRÜNÜN
REKABET GÜCÜ VE
İHRACATTA ARANAN
KRİTERLER / KARŞILAŞILAN ENGELLER
YAYIN NO: 2006-24
İstanbul, 2006
© Bu eserin tüm telif hakları İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) aittir.
Eser üzerinde 5846 sayılı FSEK tarafından sağlanan tüm haklar saklıdır. İTO'nun ve yazarın adı belirtilmek
koşuluyla eserden normal ölçüde alıntı yapılabilir.
İTO'nun ve yazarın yazılı izni olmadan eserin tamamı veya bir bölümü fotokopi, faksimile veya başka bir
araçla ç o ğ a l t ı l a m a z , dağıtılamaz, elektronik ortamlarda ticari ya da başka bir amaçla kullanılamaz.
İstanbul Ticaret Odası: SITC O PAZ
Pazarçeviren, Selim Yüksel.
Uluslararası Pazarlarda Türk Gıda Sektörünün Rekabet Gücü ve
İhracatta Aranan Kriterler / Karşılaşılan Engeller.
Haz. Mehmet Barca, M. Said Döven, Kamil Taşkın
İstanbul, 2006, 176 sayfa.
1.GIDA MADDESİ
I. GIDA SEKTÖRÜ II. REKABET GÜCÜ
III. TARİFE DIŞI ENGELLER IV. İHRACAT V. STANDARTLAR
VI. TEKNİK ENGELLER VII. İTO
ISBN NO: 9944-60-068-7
Türkçe
Reşadiye Caddesi, Eminönü/İstanbul
İTO BİLGİ HATTI
Tel: (212) 4556161
İTO yayınları için aynntılı bilgi
Bilgi ve Doküman Yönetinni Şubesi Dokünnantasyon Servisi'nden alınabilir.
Tel
: (212) 455 63 29
Faks
: (212) 512 06 41
E. Posta : ito.yayin@ito.org.tr
Internet: wvvw.ito.org.tr
Odamız yaymlanna tam metin ve ücretsiz olarak internetten ulaşabilirsiniz.
Y A Y I N A HAZIRLIK, BASKI, CİLT
MEGA AJANS
REKLAMCILIK MATBAACILIK VE FUAR HİZM.LTD.STİ
Tel: (212) 528 93 15 - Faks: (212) 528 94 32
megaajans@hotmail.com
ÖNSÖZ
Gıda sektörünün Türkiye ekonomisindeki yeri, yarattığı istihdam,
ihracattaki payı başta olmak üzere gelecekte önemi daha da artacağından
dolayı stratejik bir sektör konumundadır.
Türkiye'de sektörün GSYIH içindeki payı % 4,8 dir. İmalat sanayi içindeki
payı üretim değeri açısından % 15, işyeri sayısı açısından % 14 ve istihdam
açısından % 13 ' tür. Son yıllarda ihracat oranındaki payını artıran gıda
sektörü, ayrıca, önemli ölçüde ülke ekonomisine döviz girdisi sağlamaktadır.
Bu yayının amacı Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda sahip olduğu
rekabetçi pozisyonunu ve gıda sektöründe ihracat için aranan kriter ve
karşılaşılan tarife dışı engelleri belirleyerek gıda ihracatçılarımıza ışık
tutmaktır.
Bu çerçevede, birinci bölümde, gıda sektörünün dünya ve Türkiye
ekonomisindeki yeri ve önemi ortaya konmaya çahşılmıştır. İkinci bölümde
uluslararası pazarlardaki Türk gıda işletmelerinin rekabet gücü incelenmiştir.
Üçüncü bölümde, gıda sektöründe aranan standartlar ve tarife dışı engeller
ele alınmıştır. Dördüncü bölümde ise rekabet gücü ve ihracatta aranan
kriterler ve karşılaşılan tarife dışı engellere ilişkin yapılan anket sonuçları
sunulmuştur. Beşinci bölümde ise sonuçların değerlendirilmesi ve öneriler
ele alınmıştır.
"Uluslararası Pazarlarda Türk Gıda Sektörünün Rekabet Gücü ve İhracatta
Aranan Kriterler/Karşılaşılan Engeller " isimH araştırmanın, Türk gıda
sanayinin uluslararası piyasalarda rekabet gücünün artırılmasında yol
gösterici olmasını diler, araştırmayı yöneten Doç.Dr.Selim Yüksel
Pazarçeviren başta olmak üzere hazırlayan Doç. Dr. Mehmet Barca,
Araştırma Görevlisi M. Said Döven, Araştırma Görevlisi Kamil Taşkm'a
teşekkür ederim.
Dr. Cengiz Ersun
Genel Sekreter
YÖNETİCİ ÖZETİ
Bu çalışmanın amacı, (i) Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda sahip
olduğu rekabetçi pozisyonu ve (ii) gıda sektöründe ihracat için aranan kriter
ve karşılaşılan tarife dışı engelleri belirlemektir. Bu çerçevede, durum tespiti
ve gelecek perspektiflerini belirlemek üzere üç çalışma yapılmıştır: 1. SWOT
Analizi (Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün sahip olduğu güçlü ve
zayıf yanlar ve karşılaştığı fırsat ve tehditler); 2. Elmas Modeh Analizi
(Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün sahip olduğu rekabet
üstünlüğü ve pozisyonunu açısından girdi ve talep koşulları, ilgili ve destek­
leyici endüstriler, firma stratejisi ve rekabet yapısı ve kamu'nun (devlet)
rolü); 3. Anket Çalışması.
Her üç çalışmada ortaya çıkan en önemli sonuçlar şunlardır:
Rekabet Gücü
1. Türk gıda sektörü uluslararası pazarlarda bir rekabetçi üstünlüğe
sahiptir, ancak bu rekabetçi üstünlüğün kaynağı yönetim becerilerinden
(marka, Ar-Ge, yenilikte öncü, tasarım vs.) daha çok ülkenin sahip olduğu
karşılaştırmalı durumdan (hammaddelerin ucuzluğu, bolluğu ve çeşitliHği,
işgücünün bolluğu ve ucuzluğu, coğrafi konumu vs.) kaynaklanmaktadır.
2. Türk gıda işletmeleri uluslararası pazarlarda en büyük rakip olarak
Çin ve Avrupa'yı görmektedirler. Türk işletmeleri rekabet avantajı olarak;
üretim kalitesindeki başarıyı, ucuz hammadde faktörleri ve coğrafi
konumdan kaynaklanan avantajları; dezavantaj olarak ise yüksek üretim
maliyetleri ve ülkenin olumsuz imajını belirtmişlerdir.
3. İhracatçı işletmeler önümüzdeki yıllarda daha fazla dış pazarlara
açılacakları ve satışlarını artıracakları yönünde iyimser görünmektedirler.
4. İşletmelere ihracat esnasında karşılaştıkları sıkıntıları önem
sırasına göre belirtmeleri sorulduğunda en önemH sıkıntı olarak kendi
işletmeleri ile ilgili sıkıntıları belirtmişlerdir. Makine parkı, markalaşmak,
yönetim, kurumsallaşma, ihracat tecrübesi gibi işletmenin kendi kaynak ve
kabiliyetlerinden kaynaklanan unsurlar sebebiyle işletmeler ihracatta sıkıntı
çekmektedirler. İkinci olarak prosedür ile ilgili eksik bilgiden kaynaklanan
sıkıntılar dile getirilmiştir.
ihracatta Karşılaşılan Engeller
1. Dünya Ticaret Örgütü üye ülkeleri tarafından ticarette keyfi
uygulamaları ve teknik engelleri ortadan kaldırmak amacıyla imzalanan
Ticarette Teknik Engeller Anlaşmasından işletmelerin yaklaşık % 40'ınm
haberi yok; % 40'ının ise duymuş ama içeriğini bilmemektedir. Geriye kalan
işletmeler ise, konu hakkında bilgilerinin olduğunu fakat detayh ve kapsamlı
bir bilgilerinin olmadığını belirtmişlerdir.
2. Ortaya çıkan engel veya sıkıntının ithalatçı ülkeden
kaynaklandığını öğrendiklerinde işletmelerin %75'i sıkıntının hukuki olup
olamadığını incelemektedir. Sıkıntının hukuki olduğunu öğrendiklerinde ise
%20'si ihracattan vazgeçerken %75'i işletmelerini ve ürünlerinin gerekli
Standartlara uygun hale getirmeyi tercih etmektedir. Konunun hukuki
olmadığı durumda ise; ise işletmelerin büyük çoğunluğu sıkıntıyı kişisel
bağlantılarla çözmeye uğraştığını beHrtmişlerdir. %20'si Türkiye'deki yetkili
makama başvururken geriye kalan az bir kısmı ise ithalatçı ülkenin yetkiU
makamlarına başvurmayı tercih etmektedirler.
3. İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik
Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirir misiniz sorusuna ise
yukarıdaki sorunun cevabına paralel olarak % 30'luk bir kısmı bildiririm
şeklinde cevap verirken; geriye kalan büyük çoğunluk karşılaştığı teknik
engeli bildirmemektedir. Bildirimde bulunmayanların sebebi ise; büyük
çoğunluğunun böyle bir merkezden haberi olmamasından yada merkezden
haberi olsa dahi işleyişinden haberi olmamasından kaynaklanmaktadır.
4. Türkiye'de mevcut yönetmelik ve standartların yeterliliği konusun­
da işletmeler gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında yeterli olduğunu
belirtmişlerdir. Bu çerçevede de işletmeler genel olarak Türk gıda ihraç
ürünlerinin kalitesini uygun bulmaktadırlar. Bu çerçevede de işletmelerin
%80'i ihraç ettiği gıda ürünlerinde kalite yönünden bir sıkıntı ile
karşılaşmadığını ifade etmektedirler.
5. İşletmelerin karşılaştığı en önemli beş tarife dışı engel; çevre koru­
ma ve sağlık sertifikaları, düzensiz ve beHrsiz ek ödemeler, çeşitli amaç ve
yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve kotalar, dâhili vergi ve harçlar, çifte
döviz kuru uygulaması olarak belirtilmektedir.
6. Karşılaşılan tarife dışı engeller incelendiğinde engellerin odak
noktasını ürüne ait özelliklerin oluşturmadığı, aksine maliyeti arttırmaya ve
dolayısıyla yerli sanayiyi korumaya yönelik oldukları gözükmektedir. Bu da
Türk gıda ürünlerinin kalite standartları açısından ciddi sıkıntılarının
olmadığını dolayısıyla ülkelerin yapmış oldukları keyfi uygulamalar ortadan
kaldırıldığında sektörün daha rekabetçi bir hal alacağına işaret etmektedir.
7. İşletmelerin tarife dışı engelle en çok karşılaştığı ülkeler AB
ülkeleridir. En az ise ABD'dir.
8. İşletmelerin geleceğe yönelik hedefleri ise; kalitenin iyileşmesi, yeni
yatırımlar, iç ve dış pazarlarda büyüme, yeni ürün geliştirme, markalaşmak
şeklindedir.
9. Sektör işletmeleri geleceğe genel olarak olumlu bakmaktadırlar.
Bütün bu sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, Türk gıda sektörünün
sahip olduğu büyük potansiyelin çok daha büyük bir kısmını geçekleştirme
durumunda olabileceğine işaret etmektedir. Bunun gerçekleşebilmesi için
gıda sektöründe genel bir strateji değişimine ihtiyaç duyulmaktadır. Gıda
sektörünün uluslararası pazarlardaki başarısının temel kaynağı, fiyat
temelindeki rekabet avantajıyla en büyük ihracatçısı olduğu Avrupa ülkeler­
ine karşı sahip olduğu karşılaştırmah maliyet üstünlüğünden kaynaklanmak­
tadır. Bu maliyet avantajları sahip olunan yönetim ve örgütlenme kabiliyet­
lerinden değil, ucuz girdi, ucuz emek ve kayıt dişilik gibi nedenlerden kay­
naklanmaktadır. Diğer bir ifade ile, başarının temel dayanağı büyük ölçüde
"rekabet üstünlüğü" değil, "karşılaştırmah üstünlüğe" dayanmaktadır.
Türkiye'de halihazırda gıda sanayi ürünleri ihracatında kısa vadede çözüm
bekleyen ve sonuçlarının kısa/orta dönemde ihracatta artı değer getirişi
oluşturacak konuları; gıda güvenliği ve kalite sistemlerinin kurulması ve bel­
gelendirilmesi olarak görülmektedir. Bu kavramların gelişmiş ülkeler
tarafından birer tarife dışı engel olarak ülkemize dayatılması şeklinde değil,
tüm gıda sektöründe üretim felsefesi olarak benimsenmesi ihracatımızda
kaliteye odaklanan stratejiyle etkin konumlandırma yapılmasına ve böylelik­
le ucuz ve kalitesiz imaj sorununun ortadan kalkmasına hizmet edecektir.
Gıda sektöründe faal olan KOBİ'lerimizin yönetim becerilerinin geliştirilme­
si, üretimde verimliliğin artırılması, risk tayini, kontrol sistemleri, esneklik ve
yenilikçi ürün ve ürün tasarımı, performans ölçümü sistemleri uygulama ve
daha etkin pazarlama için stratejik bir iş planına sahip olma konularına önce­
lik vermeleri sağlanmalı, bu konuda gerekh eğitimler kamu ve özel sektör
danışmanları tarafından, finansmanı AB ve benzeri yabancı kaynaklı alt yapı
uyumlaştırma projelerine ayrılan kaynaklardan sağlanarak, verilmelidir.
Firmalar ticarette teknik engellerin takip edilmesinin yanı sıra ihracat
deneyim ve performanslarını artırarak dünya pazarlarındaki rakiplerinden
daha etkin bir konumlandırma yapma yoluna gitmelidir. Bugün dünya
ticaretine konu olan gıda güvenliği ve standartlar gibi tarife dışı engelleri:ı
bilinmesi ve buna karşın kontrol, belgelendirme, akreditasyon sistemi kurul­
ması çok ciddi kurumsal altyapı gerektirmektedir.
Gıda sektörünün Türkiye ekonomisindeki yeri, yarattığı istihdam,
ihracattaki payı, gelecekte öneminin daha da artması gibi nedenlerden dolayı
stratejik bir sektör niteliği taşımaktadır. Bununla beraber, şimdiye kadar
sektörün mevcut ve gelecek potansiyelinin bir ulusal strateji çerçevesinde
değerlendirilerek nasıl stratejik davranılabileceğinin arayışı içerisine girildiği
söylenemez. Halbuki, sektörde yapılacak sistematik çahşmalar ile, mevcut
performansının birkaç katı daha yüksek başarının sağlanması ve dünya
ticaretinde sektöründe izleyici değil, yön verici konuma gelmesi mümkün
görünmektedir. Belirtildiği üzere, sektör incelendiğinde rekabet gücümüzün
teknolojimizden ya da insan kaynaklarımızdan kaynaklanmadığı; doğal
faktörlerden kaynaklandığı görülmektedir. Sektörde daha rekabetçi konuma
gelmek için doğal faktörlerle teknolojiyi ve insan kaynaklarını entegre etmek
gerekmektedir.
İÇİNDEKİLER
Sayfa No:
Giriş
15
BÖLÜM 1
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GIDA SEKTÖRÜNÜN EKONOMİDEKİ
YERİ VE ÖNEMİ
Giriş
1.1.
1.1.1.
1.1.2.
Sonuç
Gıda Sektörü
Dünya Genelinde Gıda Sektörünün Durumu
Gıda Sektörü ve Türkiye Ekonomisindeki Yeri
19
19
20
21
31
BÖLÜM 2
GIDA SEKTÖRÜNÜN REKABET GÜCÜ ANALİZİ
Giriş
2.1.
2.1.1.
2.1.1.1.
2.1.1.2.
2.1.1.3.
2.1.1.4.
2.2.
2.2.1.
2.2.1.1.
2.2.1.2.
2.2.1.3.
2.2.1.4.
2.2.1.5.
2.2.1.6.
2.2.1.7.
2.2.2.
2.2.2.1.
2.2.2.2.
2.2.2.3.
2.2.2.4.
«...
Gıda sektörünün SWOT yöntemi ile rekabet gücü analizi
Gıda sektörü mevcut durum değerlendirmesi
Gıda Sanayinin Güçlü Yönleri:
Gıda Sanayinin Zayıf Yönleri
Gıda Sanayi için Tehditler
Gıda Sanayinin Önündeki Fırsatlar
Gıda Sektörünün Elmas Modeh İle Rekabet Gücü Analizi
Gıda Sektöründe Girdi Koşulları
Türkiye'nin iklim koşulları ve coğrafî yapıya bağh olarak
tarımsal üretimdeki çeşitlilik miktarı
Gıda ürünlerinin çeşitlendirilmesi ve ihracat yansıması
İşgücü potansiyeH
Gıda güvenliği ve kalite sistemi
Organik gıda üretiminin yaygınlaşması
Gıda sektöründe teknoloji kullanımı
Nitelikli hammadde
Firma stratejisi ve rekabet yapısı
Firma Stratejisi
Firma büyüklüğü, sahipliği ve birleşmeleri
Nitelikli insan kaynakları ve eğitim
Katma değer, ürün geliştirme, ar-ge ve innovasyon
35
36
36
41
42
43
43
44
46
46
46
47
48
49
50
51
52
52
53
53
54
2.2.2.5.
2.2.2.6.
2.2.2.7.
2.2.2.8.
2.2.3.
2.2.3.1.
2.2.3.2.
2.2.3.3.
2.2.4.
2.2.4.1.
2.2.4.2.
2.2.4.3.
2.2.4.4.
2.2.4.5.
2.2.4.6.
2.2.4.7.
2.2.5.
2.2.5.1.
2.2.5.2.
2.2.5.3.
2.2.5.4.
Sonuç:
Kayıt dişilik ve haksız rekabet
Tarım ve gıda sektörü koordinasyonu
Sözleşmeh tarım
Kapasite kullanım oranı
Talep koşulları
İç talebin büyüklüğü, niteliği ve değişimi
Avrupa birliği pazarına yakınlık ve birliğe üyelik süreci
Başka pazarların durumu
İlgih ve destekleyici kuruluşlar
Sektörel STK'larının Yapısı
Türk firmalarının yapmış olduğu stratejik ortaklıklar
Üniversite-sanayi arasındaki işbirliği
Lojistik altyapısı
Büyük market zincirleri ve alışveriş merkezleri
E-ticaret ve doğrudan pazarlama
Ambalaj sektörü
Devlet
Gıda Sektöründe Görülen Özelleştirme Çalışmaları
Ulusal tarım politikasının durumu
AB müzakereleri kapsamında yeni yasal uygulamalar
Denetim Eksikliği
54
55
55
55
56
56
57
58
58
58
58
59
59
59
60
60
61
61
61
62
62
63
BÖLÜM 3
GIDA SEKTÖRÜNDE ARANAN KRİTERLER, STANDARTLAR VE
TEKNİK ENGELLER
Giriş
3.1.
3.1.1.
3.1.2.
3.1.3.
3.2.
3.2.1.
3.2.1.1.
3.2.1.2.
3.2.1.3.
3.2.1.4.
3.2.1.5.
3.2.1.6.
Gıda Sektöründe Aranan Kriterler Ve Standartlar
Gıda Kodeksleri
İyi "Tarım, Üretim, Hijyen" Uygulamaları
HACCP
İhracatta Karşılaşılan Tarife Dışı Engeller
Tarife Dışı Engeller
Gümrük Vergisine Eş EtkiH Vergi ve Harçlar
Fiyat Denetim Tedbirleri
Finansal Tedbirler
Otomatik Lisans Tedbirleri
Tekelleşme Tedbirleri
Miktar Ve İçerik Kontrolüne İlişkin Tedbirler
67
68
69
72
73
76
76
78
78
78
78
79
79
3.2.2.
3.2.3.
3.3.
Teknik Engeller (Görünmeyen Engeller)
Karşılaşılan Tarife Dışı Engeller Ve Bu Engellerin
Dış Ticarete Etkisi
Uluslar Arası Ticaretin Düzenlenmesi Ve Ticarette
Teknik Engeller Anlaşması
Sonuç
79
80
87
90
BÖLÜM 4
ARAŞTIRMA SONUÇLARI
Giriş
4.1.
4.2.
4.3.
Genel Bulgular
Bulgular
Genel Değerlendirme
97
97
98
113
BÖLÜM 5
BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GIDA SEKTÖRÜNÜN
REKABET GÜCÜNÜ GELİŞTİRMEYE YÖNELİK STRATEJİK ÖNERİLER
Giriş
5.1.
5.2.
5.2.1.
Bulguların Değerlendirilmesi Ve Öneriler
Stratejik Öneriler
Gıda sektöründe yapısal değişimlere yol açan dinamikler ve
gerektirdikleri stratejik değişim
5.2.1.1.
Değişimin Motorize Güçleri
5.2.1.1.1. Küreselleşme
5.2.1.1.2. Avrupa birliği entegrasyon süreci
5.2.1.1.3. Uzak doğu'da gelen yeni rekabet dalgası
5.2.2.
Stratejik değişim: Karşılaştırmalı üstünlükler stratejisinden
rekabet üstünlüğü stratejine geçme
SONUÇ
KAYNAKÇA
EKLER
121
121
126
127
127
127
128
129
129
132
137
141
TABLOLAR ÜSTESİ
Tablo 1
Tablo 2
Tablo 3
Tablo 4
Tablo 5
Tablo 6
Tablo 7
Tablo 8
Tablo 9
Tablo 10
Tablo 11
Tablo 12
Tablo 13
Tablo 14
Tablo 15
Tablo 16
Tablo 17
Tablo 18
Tablo 19
Tablo 20
Tablo 21
Tablo 22
Ürün Gruplarına Göre En Büyük 10 İhracatçı Ülke (2004) ... 21
İhraç veya ithal ettiğimiz gıda ürünlerinin toplamdaki oranı. 22
Son on yıllık gıda ihracat ve ithalatının karşılaştırılması
(^1 milyon $)
23
Yıllar İtibari ile 111 Ülkeye Yapılan Gıda Maddeleri
İhracat İthalat karşılaştırılması C^l milyon $)
24
Gıda Sanayisinde Üretim Değeri (Milyar TL. 1998
Yıh Fiyatlarıyla)
25
Gelire göre sıralı %20'lik gruplar itibariyle tüketim
harcamalarının dağılımı, 2004 yıh değerleri ile, Türkiye
26
Türkiye'de gıda sektörünün yıllara göre çeşitli sayısal
değerleri ve değişim oranları
27
Sektörler ve Gıda Sanayinde Fiyat Artışlarının Gelişimi
(TL. TEFE 1994=100)
28
Gıda Sanayinde Faaliyet Kollarına Göre İşyeri Sayısı ve
Ortalama Çalışan Sayısı
29
Gıda Sanayi Rekabet Göstergeleri (1998 Yılı
Sabit Fiyatları ile hesaplanmıştır)
37
En çok beyan edilen teknik engeller
82
Tarife dışı engellerin ifade edilme sıklığı ve
önem derecelenmesi
83
Gümrük Kuralları ve Prosedürlerine ilişkin Engeller
84
İşletmenizde aşağıdaki çalışmalardan hangisi yapılıyor?
99
Geçen yıl firmanızın dışarıdan temin ettiği danışmanlık
ve eğitim hizmetleri hangileridir?
99
Son iki yılda elde ettiğiniz sonuçlara göre yapılan
değerlendirmede sonuçlar (yüzde olarak);
100
İhracatta karşılaşılan sıkıntılar (önem sırasına göre)
100
Cevabınız Evet ise, kaliteyle ilgili şikayetleri önem
sırasına göre belirtiniz?
102
Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini arttırmak için
neler yapılmalıdır?
103
Tarife dışı engellerin ihracatı etkileme derecesine
verilen cevapların ortalamaları
104
En çok hangi ülkelerde tarife dışı engellerle
karşılaşmaktasınız?
106
Sizce karşılaştığınız sıkıntıların sebebi nedir?
106
Tablo 23 Sizce karşılaşılan sıkıntıların kapsamı nedir?
106
Tablo 24 Firmanızın geleceğe dönük hedefleri çerçevesinde
107
Tablo 25 Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet
avantajı olarak gördüğünüz unsurları belirtiniz
107
Tablo 26 Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet
dezavantajı olarak gördüğünüz unsurunu belirtiniz
108
Tablo 27 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi
bir rol alması için önerileriniz nelerdir?
108
Tablo 28 Devlet kurumlarının sağlamış olduğu Araçlardan
faydalandıkların oranları
109
Tablo 29 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir
rol alması için Devletin yapması gerekenleri belirtiniz
110
Tablo 30 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol
alması için Bağh Olduğunuz Birliklerin (İTO, TOBB,
Sanayi ve Ticaret Odaları vs.) yapması gerekenleri belirtiniz ..110
Tablo 31 Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının
rekabet gücünün artacağının sebebini neye bağlıyorsunuz?
(faktörlerin elde edilen sonuca göre oranları)
111
Tablo 32 Firmanızın önümüzdeki üç yıl için ihracattaki hedefi nedir? 111
Tablo 33 Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin
önündeki en büyük engel olarak neleri gördükleri önem
sırasına göre verilen cevapların ortalamaları
(1 en önemli...7 en önemsiz)
112
Tablo 34 Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının
rekabet gücünün azalacağının sebebini neye bağlıyorsunuz?
(faktörlerin elde edilen sonuca göre oranları)
112
Tablo 35 Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün/firmalarının
rekabet gücünün geliştirilmesi için eklemek istediğiniz
düşünce ve önerileriniz
113
GİRİŞ
Bu araştırmada cevabı aranan soru, "Türk gıda sektörünün uluslararası
pazarlardaki rekabet gücü nedir ve bu pazarlarda daha fazla rekabetçi bir güç
elde etmesini zorlaştıracak teknik, yasal ve uygulamaya ilişkin düzenleme ve
engeller nelerdir?" şeklinde ifade edilebilir. Bu çerçevede, araştırmanın temel
iki amacı vardır: (1) Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda sahip
olduğu rekabet avantajının kaynağını tespit etmek, sektördeki yapısal
değişimler ve bu değişimleri sürükleyen dinamikleri belirlemek ve bunlardan
hareket ile daha güçlü bir rekabet pozisyonu elde etmek için stratejik yön ve
öncelikleri belirlemek; (2) gıda sektöründe ihracat için aranan kriter ve stan­
dartları ortaya koymak ve gerek mevzuattan kaynaklanan gerekse de uygula­
mada karşılaşılan engelleri belirleyerek gıda sektörünün ihracatta daha aktif
bir hale gelmesi için neler yapılabileceğini tartışmaktır. Dolayısıyla, bu
araştırmada gıda sektöründe gündemde olan tüm sorunların irdelenmesi
yerine, potansiyel ihracat hedefine ulaşmamızda sorun teşkil eden en önem­
li konularda odaklanılacaktır.
Türkiye'nin ithal ikameci stratejiden ihracata dayalı ulusal kalkınma strateji­
sine geçtiği ve liberal politikalar ile dünya ekonomisine entegre olmaya
çalıştığı 1980'li yıllardan sonra, özellikle ihracata yönelik modern sanayi
tesislerinin kurulmasıyla, gıda ihracatı ivme kazanmıştır. Bu tarihten itibaren
Türk gıda işletmeleri, her yıl uluslararası pazarlardaki ihracatçı pozisyonunu
daha da güçlendirmiştir. Ancak son yıllarda yaşanmakta olan genel, ulusal ve
sektörel değişimler ve bunların yol açtığı yapısal değişimler (küreselleşme
olgusu, uluslararası anlaşmalar, tüketici talepleri, gıda mevzuatı, çevre
duyarlılığı, yeni pazarlama tekniklerinin uygulanması, sektörel örgütlemenin
gelişmesi vs.) nedeni ile eski rekabet dayanaklarının gelecekte de benzer bir
başarı yaratacağına ilişkin varsayımları tartışılır hale getirmiştir. Bu yapısal
değişimler sadece rekabeti yaygmlaştınp hızlandırmamış, aynı zamanda re­
kabet stratejilerini ve rekabet kabiliyetlerini de değiştirmiştir. Bu durumda,
uluslararası pazarlarda sahip olunan sektörel rekabet gücünün korunması ve
geliştirilmesi için yeni arayışlar gündeme gelmiştir.
Bu arayışların bilimsel verilerle desteklenebilmesi için mevcut durum tespiti
niteliğinde ve daha da önemlisi gelecek perspektifleri sunacak içerikte birçok
araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışma yapılması gereken böylesi
araştırmalardan biri olarak görülmelidir. Gıda sektörünün gündeminde olan
ihracatla ilgili sorunlara cevap bulmak veya, daha gerçekçi bir beklenti ile,
cevap oluşturmaya yardımcı olacak perspektifler geliştirmek, bu çalışmanın
hedeflediği katkı olarak görülebilir.
Bu doğrultuda mevcut çalışma iki ana konu etrafında organize edilecektir:
Türk gıda sektörünün rekabet gücü ve ihracatta karşılaşılan tarife dışı
engeller. Bu çerçevede, birinci bölümde, gıda sektörünün dünya ve Türkiye
ekonomisindeki yeri ve önemi ortaya konmaya çalışılacaktır. İkinci bölümde
uluslararası pazarlardaki Türk gıda işletmelerinin rekabet gücü SWOT yön­
temi ve Elmas modeliyle incelenecektir. Üçüncü bölümde, gıda sektöründe
aranan standartlar ve tarife dışı engeller ele alınacaktır. Dördüncü bölümde
ise rekabet gücü ve ihracatta aranan kriterler ve karşılaşılan tarife dışı
engellere ilişkin yapılan anket sonuçları sunulacaktır. Beşinci bölümde ise
sonuçların değerlendirilmesi ve öneriler ele alınacaktır.
BÖLÜM 1
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GIDA SEKTÖRÜNÜN
EKONOMİDEKİ YERİ VE ÖNEMİ
Giriş
Bu bölümde cevabı aranan temel soru, "Gıda sektörünün ekonomideki rolü
ve önemi nedir?" olacaktır. Genel ekonomik yapı içerisinde gıda sektörünün
yerini ve önemini belirlemek, araştırmanın diğer bölümlerine ışık tutacaktır.
Dolayısıyla bu bölüm, gıda sektörünü tanıtıcı nitelikte bir giriş olarak da
görülebilir. Çok kısa şekilde dünya gıda sektörüne değindikten sonra, Türk
gıda sektörü çeşitli yönleriyle incelenecektir.
Gıda Türkiye'nin önde gelen sektörleri arasında yer almaktadır. Bu
bakımdan gıda sektörünün sorunlarının tespiti ve giderilmesi, ülke
ekonomisine de önemli bir katkı sunacaktır. Türk gıda sanayi ürünlerinin
ihracatı 1980'li yıllardan sonra ivme kazanmıştır. Bu durum, o tarihlerde
ihracata dayalı ulusal kalkınma stratejisinin benimsenmesi doğrultusunda
ihracata yönelik modern gıda sanayi tesislerinin kurulmasıyla sağlanmıştır.
Geçen 25 yıllık süre içerisinde büyük mesafeler alınmasına rağmen, sektör
hâlâ önemli yapısal sorunlar ile karşı karşıyadır.
1.1. Gıda Sektörü
Tarımdan sağladığı bitkisel ve hayvansal hammaddeyi, uyguladığı bir veya
birden fazla işlemle, raf ömrü uzun ve tüketime hazır ürünlere dönüştüren
sanayi koluna gıda sektörü adı verilmektedir. Tarımsal üretimin mevsime ve
yöreye bağlı değişkenliğine karşılık gıda gereksiniminin sürekliliği, çabuk
bozulma eğilimindeki tarımsal ürünlere belirli işleme ve muhafaza yöntem­
lerinin uygulanmasını zorunlu kılmakta ve bu işlevi gıda sanayi yerine
getirmektedir (Ekşi, 1992). Diğer bir deyişle, gıda sektörü hammaddesini
tarım sektöründen almaktadır. Bu nedenle her ülkede tarım sektörü ile gıda
sanayi birbiri ile etkileşmekte ve birbirine paralel gelişmektedir. Etkileşim
derecesi, gelişme düzeyine bağlı olarak artmakta ve/veya azalmaktadır (Kıral
ve Akder, 2000; Güneş, Albayrak ve Gülçubuk, 2002). Tarımsal üretimin bir
kısmı doğrudan yani taze olarak tüketilirken, bir kısmı da gıda sanayinde
hammadde olarak işlenmekte ve değişik gıdalara dönüştürülmektedir.
Tarımsal üretimin gıdaya işlenen oranı üründen ürüne farklılık göstermekte­
dir. Bu oran buğdayda, yağlı tohumda, şeker pancarında daha yüksek, et, süt,
sebze ve meyvede daha düşük olarak görülmektedir.
Uluslararası gıda sanayi sınıflandırma (ISIC- 3) sistemine göre gıda sanayi,
(1) et ve et ürünleri, (2) süt ve süt ürünleri, (3) su ürünleri mamulleri, (4)
nişasta mamulleri, (5) meyve ve sebze işleme, (6) bitkisel yağ ve mamulleri,
(7) şeker ve şekerli ^mamuller, ve (8) yem sanayi olmak üzere sekiz alt sektör­
den oluşmaktadır.
Gıda Sanayi, Avr^pa Topluluğu ekonomik faaliyet sınıflandırmasında, Nace
kodu DA 15- 16 şeklinde nitelendirilmektedir.
15.1 Et ve et ürünleri imalatı, işlenmesi ve saklanması
15.2 Balık ve balık ürünlerinin işlenmesi ve saklanması
15.3 Sebze ve meyvelerin işlenmesi ve saklanması
15.4 Bitkisel ve hayvansal sıvı ve katı yağların imalatı
15.5 Süt ürünleri imalatı
15.6 Öğütülmüş tahıl ürünleri, nişasta ve nişastah ürünlerin imalatı
15.7 HmM bayvan yemleri imalatı
15.8 Diğer gıda maddeleri imalatı
1.1.1.Dünya Genelinde Gıda Sektörünün Durumu
Gıda, tüm dünyada büyüme potansiyeli en büyük sektörlerin başında
gelmektedir. 600 milyar Euro yıllık cirosu ve 2.7 milyon çalışanı ile 26 binin
üzerinde firmanın faaliyet gösterdiği gıda sanayi, AB'nin en büyük üçüncü
sektörü konumundadır. Almanya, 2005'te gıda ve paketleme ekipmanında
toplam 8.7 milyar Euro'luk üretimle Avrupa pazarında ilk sırada yer almıştır.
Almanya'nın dünyadaki rakipleri ise İtalya, Hollanda, ABD, Fransa ve
Danimarka olmaktadır.
Ürün gruplarına göre sıralandığında ise en yüksek ihracatı soya fasulyesi ile
ABD'nin yaptığı görülmektedir. Bu ülke, yine, mısır, buğday ve pamuk
ürününde de ön sırada yer almaktadır.
Tablo 1 Ürün^ Gmpliarma Göre En Büyük 10 İhracatçı Ülke (2004)
Sıralama
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Ülke
ABD
Fransa
Hollanda
Malezya
ABD
İngiltere
Brezilya
ABD
ABD
Arjantin
Ürün
Soya Fasulyesi
Şarap
Ham Organik ürünler
Palmiye Yağı
Mısır
Damıtılmış Alkollü İçki
Soya Fasulyesi
Buğday
Pamuk
Soya Unu
Değer(000 US$)
7936302
6562663
6430949
5218941
4972016
4716296
4290443
3958343
3383889
3259914
Emek yoğun bir sistem gerektiren gıda sektörü, tarımsal ürünlerin
değerlendirilmesi, sanayiye hammadde temini, istihdama katkısı ve halkın
dengeli beslenmesi ile doğrudan ilişkili olması nedeni ile, bütün dünya
ülkeleri açısından bir anlamda, sosyolojik ve ekonomik yönden stratejik
öneme sahiptir.
1.1.2. Gıda Sektörü ve Türkiye Ekonomisindeki Yeri
Gıda sanayi; tarımsal üretim, dengeli beslenme, katma değer, istihdam ve
ihracat açısından önemli işlevleri olan bir sektördür. Sektörün GSYİH için­
deki payı % 4,8 dir. İmalat sanayi içindeki payı üretim değeri açısından % 15,
işyeri sayısı açısından % 14 ve istihdam açısından % 13 ' tür.
Türkiye'de gıda sanayinde alt sektörler açısından sayısal dağılıma
bakıldığında; sanayinin %65'ini un ve unlu mamuller, % i r i n i süt ve süt
mamulleri, %12'sini meyve-sebze işleme, %3,5'ini bitkisel yağ ve margarin,
%3'ünü şekerli mamuller, % r i n i et mamulleri ve %4,5'luk kısmını tasnif dışı
gıdalar, alkolsüz içecekler, su ürünleri sanayi oluşturduğu görülmektedir. Un
ve unlu mamuller, süt ve mamulleri, meyve-sebze işleme gibi alt sektörlerde­
ki oranların yüksek olması, halkın tüketim alışkanlıklarının yanı sıra gelişmiş
teknoloji uygulamayan (değirmen, mandıra, zeytin salamura işleme v.b.)
işletmelerin sayısal fazlalığından da kaynaklanmaktadır. Yukarıda da
açıklandığı gibi, gıda sektörü 8 alt gruptan oluşmaktadır. 2002 yılı verilerine
göre unlu mamuller ve nişasta grubu hem toplam gıda şirketleri içinde hem
de toplam üretimdeki en yüksek payı alan kısım olarak göze çarpmaktadır.
Son yıllarda ihracat oranındaki payını her yıl artıran gıda sektörü, ayrıca,
önemli ölçüde ülke ekonomisine döviz girdisi sağlamaktadır (Başer ve Akgül,
2003). Sektörün genel ihracattaki payı ise 1996 yılında % 20 iken, tablo 2'de
gözüktüğü gibi 2004 yılında % 10 dolayındadır. İthalatta ise toplam ithalat
miktarının yaklaşık % 3'luk kısmını gıda sektörü oluşturmaktadır.
Tablo 2 ihraç veya ithal ettiğimiz gıda ürünlerinin
toplamdaki oranı
Bölümlere Göre İhracat (2004) (000.000 $)
İhracattaki Tutarı
Bölümler
Canlı hayvanlar ve
324
hayvansal ürünler
2841
Bitkisel ürünler
277
Katı ve sıvı yağlar
2566
Gıda sanayi
56667
Diğer kalemler
62675
Toplam
Bölümlere Göre İthalat (2004) (000.000 $)
İhracattaki Oranı
İthalattaki Tutarı
İthalattaki Oranı
Bölümler
Canlı hayvanlar ve
hayvansal ürünler
Bitkisel ürünler
Katı ve sıvı yağlar
Gıda sanayi
Diğer kalemler
Toplam
Kaynak/DİE
165
1282
511
1245
94159
97362
9.6%
90.4%
100%
3.3%
96.7%
100%
Son on yılda Türkiye'nin genel ihracat ithalat ve toplamda ithalat ve ihracat­
taki sektörün rakamları aşağıdaki gibidir
Tablo 3 Son on yıllık gıda ihracat ve ithalatının
karşılaştırılması (*1 milyon $).
Yıllar
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
ithalat
Toplam
Gıda
İthalatı İthalat
2.831
43.072
44.026
2.649
57.640
2.311
62.352
2.038
56.716
2.133
67.260
1.487
58.392
1.912
81.218
2.791
96.991
3.089
88.642
3.245
Kaynak: DTM
İthalattaki
Oranı
6,6%
6,0%
4,0%
3,3%
3,8%
2,2%
3,3%
3,4%
3,2%
3,7%
Gıda
İhracatı
4.556
5.133
4.688
4.084
3.543
3.997
3.668
4.735
5.891
7.624
ihracat
Toplam
İhracat
51.430
51.845
42.456
46.582
35.660
44.163
42.659
57.632
72.750
91.990
İhracattaki
Oranı
8,9%
9,9%
11,0%
8,8%
9,9%
9,1%
8,6%
8,2%
8,1%
8,3%
Tablo 4 Yıllar İtibari ile 111 Ülkeye Yapılan Gıda Maddeleri
İhracat İthalat l<arşılaştırılması (*1 milyon $)
H ithalat M ihracat
8.000
ithalat
1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
[iİthalat 2.831 2.649 2.311 2.038 2.133 1.487 1.912 2.791 3.089 3.245
^İhracat 4.556 5.133 4.688 4.084 3.543 3.997 3.668 4.735 5.891 7.624
Kaynak: DTM
Şekilden de anlaşılacağı üzere gıda ihracatımız son yıllarda genel olarak
artma eğilimindedir. Fakat Türkiye'de yaşanan krizlere bağlı olarak
(17 ağustos depremi, 2001 krizi gibi) trend bazen düşüş gösterse de, son dört
yıldır ihracatımız artma eğilimindedir. Son 4 yılda gözlenen bu artışta ülkede
ciddi bir istikrarsızlık ve kriz dönemi yaşanmamasmm etkisinin büyük
olduğu söylenebilir. Bu da gıda sektörünün kendi aktörleri, kaynak ve
kabiliyetleri ihracat ve büyüme için yeterH görünmesine rağmen istenen per­
formansı yakalayamamasının önemli sebeplerinden birinin genel ekonomide
yaşanan durgunluk ve krizler olduğuna işaret etmektedir.
Tablo 5 Gıda Sanayisinde Üretim Değeri (Milyar TL.
1998 Yıh Fiyatlarıyla)
Yıllık Değişim (%)
Gıda üretim değeri
Yıllar
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005(r)
6.407.937
6.682.262
6.399.766
6.691.849
7.031.629
7.496.129
7.923.269
4,3
-4.2
4.6
5.1
6,6
5,7
(t): Tahmini
Kaynak: DPT 2005
Gıda üretim değerleri açısından sektör değerlendirilecek olunursa ekonomik
krizin yaşandığı yıl haricinde sektörde gerçekleşen üretim değeri değişiminin
%5,5 civarlarında sabit olduğu gözükmektedir.
Aşağıda yer alan Tablo 6'da görüldüğü üzere ülkemiz bireylerinin gelir
seviyeleri değiştikçe gıda harcamalarına ayırdıkları pay belirgin olarak
değişmektedir. Birinci gelir grubunda yer alanlar bütçelerinin %40 civarında
kısmını gıda harcamaları için ayırırlarken üst gelir düzeyinde yer alanlarda
bu oran %20 seviyelerinin altına kadar inmektedir.
Tablo 6 Gelire göre sıralı %20'lik gruplar itibariyle tüketim
harcamalarının dağılımı, 2004 yılı değerleri ile, Türkiye
Harcama grupları
Gelire göre sıralı hane halkı yüzdeleri
Gelirden en fazla
pay alan
Gelirden en az
pay alan
Toplam 1. %20 2. %20 3. %20
Toplam
Gıda ve alkolsüz
içecekler
Alkollü içecek,
sigara ve tütün
Giyim ve ayakkabı
Konut ve kira
Ev eşyası
Sağlık
Ulaştırma
Haberleşme
Kültür, eğlence
Eğitim hizmetleri
Otel, lokanta, pastane
Çeşitli mal ve hizmetler
Grubun en düşük aylık
ortalama geliri
(Milyon TL)
Grubun en yüksek aylık
ortalama geliri
(Milyon TL)
4. %20 5. %20
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
26,4
40,0
34,2
29,8
26,0
19,3
4,3
6,5
27,0
6,6
2,2
9,5
4,5
2,5
2,1
4,5
3,9
5,1
5,2
27,6
4,9
2,4
4,2
3,1
1,2
0,5
2,7
3,3
5,0
5,7
29,1
5,6
2,2
5,5
4,1
1,4
0,9
3,7
2,6
5,0
6,1
28,5
6,9
2,0
7,0
4,2
2,0
1,2
3,8
3,4
4,4
6,6
27,3
6,8
2,1
9,3
4,6
2,2
2,1
4,6
4,0
3,5
7,2
25,2
7,2
2,4
13,3
5,0
3,5
3,3
5,4
4,6
463
677
965
1416
677
965
1416
463
Türkiye geniş ürün yelpazesi nedeniyle, gıda sektörünün bazı alanlarında
önemli ihracat değerleri ortaya çıkarmıştır. Üretilen domates salçasının
yaklaşık %50-60'ı, dondurulmuş meyve ve sebzenin %90'ı, konservenin
%70-80'i, meyve suyunun %15-20'si ihraç edilmektedir. Ayrıca, un ve unlu
mamuller (makarna, bisküvi v.b.) üretiminde önemli ihraç olanakları bulun­
maktadır. Uygun coğrafyası ile Türkiye, organik tarım uygulanmasının
sunduğu kuru üzüm, incir, kayısı olmak üzere üretilen 30'a yakın organik
ürünü ihraç edebilecek potansiyele sahiptir.
Çeşitli gıda ürünleri ihracat miktarındaki değişimlere bakıldığında; buğday
unu, makarna, bisküvi, dondurulmuş ve konserve edilmiş meyve ve sebze
ürünleri, çekirdeksiz kuru üzüm, çikolata ve kakaolu ürünlerin ihracat mik­
tarlarında önemli yer teşkil etmektedir.
Aşağıdaki tabloda gıda sanayisinin üretim, ihracat/ithalat miktarları ve ihra­
cat, ithalat ve talep değerleri geçmiş yedi yıl baz alınarak gösterilmiştir.
Tablodaki veriler ışığında gıda sektörünün üretim miktarının her sene
artarak yükseldiği gözükmektedir.
Tablo 7 Türkiye'de gıda sektörünün yıllara göre çeşitli sayısal
S
S
>H
O §
00
CO
^
•Is
İS
ö n
^
o .s e s
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005(t)
47381
49303
44776
47073
48155
50515
54412
1201.7
472.5
194.4
1369.9
1691.9
2831
129 A
1992.3
1429.4
2086.8
1452.8
1279.4
41089.4
1581.9
T3
"S -c 2^
<^
Yıllar
3
1—-1
289.861
398.826
356.281
395.048
436.497
450.238
465.487
-O
j_,
1-1
00
ON
s ^'^
s-ı
£? JS
I5
^
533.011
553.134
629.584
578.428
703.873
816.075
880.845
6.193.108
6.469.960
6.305.875
6.433.224
6.745.743
7.157.833
7.512.823
Yıllık
değişim
4%
38%
281% 518%
2000 -5%
14%
-11%
29%
2001 22% 0%
-8%
11%
127% 6%
2002 -2%
11%
22%
25%
23%
2003 2%
16%
16%
-3%
15%
2004 8%
8%
4%
7%
1%
2005 9%
(t): Tahmin Not: NBŞ için 2005 yılı 9 aylık ihracat miktarıdır.
Kaynak: DPT 2005 ve Sektör Temsilcileri Raporları.
(%)
5%
-3%
2%
5%
6%
5%
Türkiye'de genel fiyat düzeyindeki değişimler ve bu değişimlerin sektörler,
gıda sanayinin içinde bulunduğu gıda sanayi ve gıda sanayine hammadde
veren tarım sektörü ile karşılaştırmalı durumu 2000-2004 yılları itibariyle
Tablo 8 'den izlenebilir.
Tablo 8 Sektörler ve Gıda Sanayinde Fiyat Artışlarının Gelişimi
(TL TEFE 1994=100)
Yıllar
Genel indeks
2000
2001
2002
2003
2004
imalat Sanayi
Gıda Ve İçecek
2.370
3.830
5.750
7.219
8.020
Tarım, Avcılık,
Ormancılık Ve
Balıkçılık
2.647
3.766
5.891
7.889
8.959
2.278
3.796
5.631
6.972
7.740
2.406
3.772
5.708
7.148
8.015
61,6
50,1
25,6
11,1
42,3
56,4
33,9
13,6
66,7
48,3
23,8
11,0
56,8
51.3
25,2
12,1
Yıllık Artışlar
(%)
2001
2002
2003
2004
Kaynak: TÜİK 2005.
TÜİK Sanayi Sayımı geçici sonuçları baz alınarak sektörde yer alan işyer­
lerinin ve çalışanların sayısal dağılımı Tablo 9'da verilmiştir. Sektörde işyeri
sayısının ve istihdamın yoğun olduğu sektör, ekmek, taze firm ürünleri ve
kek imalatının yapıldığı alanlardır.
Tablo 9 Gıda Sanayinde Faaliyet Kollarına Göre İşyeri Sayısı ve
Ortalama Çalışan Sayısı
Çalışanlar
İşyeri Sayısı Çalışan
Faaliyet Kolları
İŞ
Sayısı
yerindeki İçindeki
Oranı
Oranı
Et imalatı ve saklanması
Kümes hayvanları etlerinin imalatı ve
saklanması
Et ve kümes hayvanları
ürünlerinin imalatı
Balık ve balık ürünlerinin
işlenmesi ve saklanması
Patatesin işlenmesi ve
saklanması
Sebze ve meyve suyu imalatı
Başka yerde sınıflandırılmamış sebze
ve meyvelerin işlenmesi ve saklanması
Ham, sıvı ve katı yağların imalatı
Rafine sıvı ve katı ve yağların imalatı
Margarin ve benzeri yenilebilir katı
yağların imalatı
Süthane işletmeciliği ve peynir imalatı
Dondurma imalatı
Öğütülmüş tahıl ürünleri imalatı
Nişasta ve nişastalı ürünlerin imalatı
Çiftlik hayvanları için hazır yem
imalatı
Ev hayvanları için hazır yem imalatı
Ekmek, taze fırın ürünleri ve kek
imalatı
Peksimet, bisküvi imalatı, dayanaklı
pastane ürünleri ve kek imalatı
Seker imalatı
Kakao, çikolata ve
şekerleme imalatı
Makama, şehriye, kuskus ve benzer
unlu mamullerin imalatı
Kahve ve çayın islenmesi
Baharat, soslar, sirke ve
diğer çeşni maddelerinin imalatı
Hazır, homojenize gıda maddeleri ile
diyet yiyecekleri imalatı
Başka yerde sınıflandırılmamış diğer
gıda maddeleri imalatı
TOPLAM
224
4.094
0.73
1.65
71
3.643
0.23
1.47
141
1.888
0.46
0.76
70
2.324
0.23
0.94
35
116
2.172
2.526
0.11
0.38
0.88
1.02
1.192
425
432
19.623
5.178
7.383
3.89
1.39
1.41
7.92
2.09
2.98
20
1.154
396
4.446
17
1.430
12.718
1.202
19.842
820
0.07
3.77
1.29
14.51
0.06
0.58
5.13
0.49
8.01
0.33
632
7
6.035
61
2.06
0. 02
2.44
0.02
17.157
78.121
55.98
31.53
2.506
226
18.512
16.605
8.18
0.74
7.47
6.70
822
14.950
2.68
6.03
30
217
1.824
21.906
0.10
0.71
0.74
8.84
137
1.286
0.45
0.52
32
663
0.10
0.27
144
30.649
2.963
247.769
0.47
100.00
1.20
100.00
Geniş bir yelpazeye sahip olan gıda sanayi, alt dalları açısından birbirinden
farklı özellikler taşıyan sektörleri barındırmaktadır. Bazıları iç pazar için
önemli iken, bazıları iç piyasa yanında dış rekabet/pazarlar açısından önem
taşımaktadır. Gıda sanayinde çoğu alt sektör hammaddeyi ülke içi kay­
naklardan sağlayabilirken, az sayıda da olsa kimi alt sektörler hammadde
açısından dışa bağımlılık göstermektedir. Türkiye'de gıda alanında üretim
yapan işyeri sayısı farklı kaynaklarda 25-40 bin arasında değişmekte olup
yaklaşık 260 bin kişi bu sektörde çalışmaktadır. Genelde küçük ve orta ölçek­
li işletme yapısı ile faaliyetlerine devam eden gıda işletmelerinin
çoğunluğunu özel sektör kuruluşları oluşturmaktadır. İşletmelerde ortalama
yıllık kapasite kullanım oranı %65-75 arasındadır. Gıda sanayi üretim değeri
içinde tahıl ve nişasta mamulleri sanayi en yüksek değeri almaktadır. Bunu
süt ve et mamulleri sanayi izlemektedir. Türkiye'de gıda sanayi ithalat değeri
en yüksek olarak bitkisel yağ, mezbaha ürünleri ve tahıl-nişasta ürünlerinde
gerçekleşirken, en düşük olarak su ürünleri ile meyve-sebze ve yem sanayinde
olmuştur. Türkiye'de geniş ürün yelpazesi nedeniyle, gıda sektörünün bazı
alanlarında önemli ihracat değerleri ortaya çıkmıştır. Üretilen domates
salçasının yaklaşık %50-60'ı, dondurulmuş meyve ve sebzenin %90'ı, kon­
servenin %70-80'i, meyve suyunun %15-20'si ihraç edilmektedir. Ayrıca, un
ve unlu mamuller (makarna, bisküvi v.b.) üretiminde önemli ihraç
olanakları bulunmaktadır. Uygun ekosistemi ile Türkiye, organik tarım
uygulanmasının sunduğu kuru üzüm, incir, kayısı olmak üzere üretilen 30'a
yakın ekolojik ürünü ihraç edebilecek potansiyele sahiptir. Gıda sanayi ürün­
leri yurt içi tüketimine yönelik olarak da gelişme göstermiştir. Özellikle artan
nüfusun gıda gereksinimi gidermek amacıyla faaliyetleri artan gıda fir­
malarının iç pazara yönelmeleri ve bu pazarda farklı ürün gruplarıyla tutun­
ma çalışmaları, gelecek faaliyetleri için önemlidir. Bu süreçte toplumun tüke­
tim harcamaları içinde gıdaya ayırdıkları pay, sanayinin üretimini şekil­
lendirmek açısından büyük önem taşımaktadır. Toplumların gelir düzeyinin,
beslenme alışkanlıklarının ve sosyo-demografik yapısının gıda tüketimini
şekillendirdiği bilinmektedir. Gıda sanayi talep artışının 2006-2013 döne­
minde sabit fiyatlarla yıllık ortalama %2,8 olacağı, üretim için bu rakamın
%3,1 civarında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Gıda sanayi toplam ihra­
cat rakamlarında ise 7 yıllık dönemde %3,8 ve ithalatında %3,5 artış olması
beklenmektedir. Gıda sanayinde gelişimin genel eğiHmi yıldan yıla azalan
oranda artış olarak ortaya çıkmaktadır. Uzun vadeli eğilim olarak gıda
sanayinde büyümenin daha yavaş oranlarda artışla gerçekleşmesinin neden-
lerinden ikisi, nüfus artış hızındaki yavaşlama ve tarım sektöründeki büyü­
menin doğal şartlara ve orta-uzun vadeli verim artışlarına bağlılığı olarak
değerlendirilebilir.
Sonuç
Gıda sanayi, imalat sanayinin daha çok tüketim malları üreten sanayiler
grubunda yer almaktadır. Gıda sanayi, imalat sanayi içinde ve dolayısıyla
ülke ekonomisi içerisinde önemli bir paya ve role sahiptir.
Ülkemiz gıda sanayi ürünleri ihracatı özellikle 1980'li yıllardan sonra ihraca­
ta yönelik modern gıda sanayi tesislerinin kurulmasıyla ivme kazanmıştır.
Son yıllarda Türk gıda sanayi ürünleri ihracatında Avrupa Birliği pazarı
önemli bir paya sahiptir. Halen dünyanın en büyük ve yüksek gelirli tüketim
bölgesinin AB pazarı olduğu gerçeği göz önüne alındığında bu önemlidir.
Genel olarak bakıldığında, 2000'den bu yana yaşanan yapısal değişim
sürecinde gerek üretim, gerek ihracatta emek yoğun tarım, tekstil gibi
geleneksel sektörler paylarını kaybederken, benzer nitelikte olan gıda sek­
töründe artış görünmektedir. Gıda sektörünün, temel farkı, talep
esnekliğinin düşük olmasıdır. Diğer bir ifade ile, tüketim alışkanlık ve
kültürün değişime dirençU olması nedeni ile fiyat dalgalanmalarına daha az
duyarlılık göstermesi ve dolayısıyla ithalata göreli olarak daha kapalı
olmasıdır.
Ancak genel olarak bakıldığında, Türk gıda sanayi KOBİ ağırlıklı bir sek­
tördür. İşletme sayısı ile ilgili tahminler bile çok büyük farklılıklar göster­
mektedir. Tüketilen gıdanın üçte ikisinin merdiven altı üretim olması sek­
törün hala büyük ölçüde modernleşememesini göstermektedir. Bu
bakımdan, AB entegrasyonu sürecinde yıldız sektörlerden biri olarak görülen
gıda sektörünün bu yapısal durumu gelecek hakkında endişelere yol açmak­
tadır.
BÖLÜM 2
GIDA SEKTÖRÜNÜN REKABET GÜCÜ ANALİZİ
Giriş
Dünyada ve Türkiye'de gıda sektörünün genel ekonomi içerisindeki yeri ve
önemine ilişkin belirlemelerden sonra, bu bölümde cevabı aranan soru,
"Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün rekabet gücü nedir?" ola­
caktır. Rekabet gücü analizinin temel amacı, rekabet üstünlüğünün
dayanaklarını, üstün ve zayıf olunan yanları, karşılaşılan fırsat ve tehditleri
tespit etmektir. Böylece sektörün uluslararası pazarlarda rekabetçi pozisyonu
belirlenmiş olacaktır.
Gıda sektörünün rekabet gücünün durum tespitini yapmak için iki analiz
aracı kullanılacaktır: SWOT analizi ve Elmas Modeli. SWOT analizi,
geçmişten geleceğe uzanan trendler göz önüne alındığında, sektörün sahip
olduğu/olabileceği temel rekabetçi güçlü yanları ve rekabet yarışında deza­
vantajlı konuma yol açabilecek zayıf yanları bir taraftan, yapısal değişimler
(politik, ekonomik, sosyolojik, teknolojik, küresel, çevre) karşısında ne tür
fırsat ve tehditler ile karşı karşıya olduğunu diğer taraftan tespit etmeyi
gerektirmektedir. Böylece sahip olunan zayıf ve güçlü yanlar ve buna karşın
fırsat ve tehditler bir arada sektörün genel bir fotoğrafını verecektir. Genel bir
durum tespiti açısından elde edilen bu fotoğraftan hareket ile, zayıf yanları
giderecek, tehditleri bertaraf edecek, fırsatlardan yararlanmayı sağlayacak
temel sektörel güçlü rekabetçi yanları geliştirmenin bir haritası çıkarılabilir.
Bu yol haritası rekabet avantajı elde etme ve sürdürmek için neler yapılması
gerektiğinin referans kaynağı olacaktır.
Elmas (Diamond) modeli ise, bir sektördeki ulusal rekabet gücünü belirleyen
dört temel unsurun birbiri ile ilişkili olarak incelenmesini gerektirmektedir.
Bunlar, ulusal faktör donanımı, talep koşulları, ilişkili ve destekleyici sektör­
ler ve işletme stratejileridir (bunlara ilave olarak devlet veya kamu, şans,
gidilen ülkenin koşulları gibi temel değişkenleri de göz önüne alan
araştırmacılar bulunmaktadır). Bu model sektörler düzeyinde rekabetçilik
analizi yapmaya elverişli önemli bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu
bağlamda. Elmas modeli sayesinde, gıda sektörünün söz konusu dört faktör
esas alınarak ulusal rekabet avantajı elde etmeye ne derecede imkan
tanıyacağının tespit etmek mümkün olabilecektir.
2.1. Gıda sektörünün SWOT yöntemi ile
rekabet gücü analizi
2.1.1. Gıda sektörü mevcut durum değerlendirmesi
Gıda sektörünün en önemli özeliği tarımdan aldığı hammaddeyi sanayi
ürününe dönüştürmesidir. Diğer bir deyişle tarım sektörü ile yakından
ilişkilidir ve etkileşim halindedir. Dolayısı ile Türkiye'nin tarım için elverişli
bir konuma sahip olması ülkemizde gıda sektörünün daha güçlü bir durum­
da olmasına olanak vermektedir.
Gıda sektörü daha evvel yapılan çalışmalarda (Öz, 2003) Türkiye'nin reka­
betçi sektörü olarak ele alınmaktadır. Örneğin, Saraçoğlu ve Köse tarafından
yapılan bir çalışma (2000:93) sonucunda yapılan istatistikî analiz sonrası
Türk makarna sanayi İtalya'dan'sonra ikinci sırada gelmektedir. Bisküvi sek­
töründe ise 1995-1997 yılları arasında Türkiye 7. sırada yer almıştır. Un
sanayinde ise 1995-1996 de 4. ve 5. sırada iken 1997 yılında 2. sıraya yüksel­
miştir.
Sektörün rekabet gücü ithalat sızma oranı, uzmanlaşma katsayısı, dış reka­
bete açıklık ve ihracat/ithalat oranı hesaplamaları ile ortaya konmaya
çalışılabilir (Kıymaz, 2003). İthalat sızma oranı, ithalatın toplam talep
içerisindeki payı olarak ortaya konulmaktadır. Gıda sanayi için bu oran orta­
lama yüzde 7 civarındadır. İthalatın talep içindeki yeri oldukça düşük
düzeydedir. Gıda sanayi ithalatında 1996 yılı başında yürürlüğe giren
Gümrük Birliği Kararı'ndan bugüne kadar geçen sürede önemli bir değişiklik
olmadığı anlaşılmaktadır.
Uzmanlaşma katsayısı üretimin talebe oram olarak hesaplanmaktadır. Gıda
sanayinde üretimin genelde tüketimi karşıladığı, küçük bir bölümünün
(yaklaşık yüzde 7) ihracata yönlendirildiği düşünülürse, gıda sanayinde
kendine yeterli bir seviyede bulunulduğu söylenebilecektir. Sektörde uzman­
laşmanın sağlandığını söylemek zordur. Dış rekabete açıklık katsayısı ince­
lendiğinde, bu rakamın ortalama 0,135 olduğu ve sektörün dış rekabete
açıklık düzeyinin düşük olduğu anlaşılmaktadır. Son gösterge ihracat/ithalat
oranıdır. Gıda sanayinde ithalatı karşılama oranı lOO'ün üzerindedir. Kurun
uygun olduğu yıllarda ihracatın ithalatı karşılama oranı yükselirken, TL'nin
değerlendiği yıllarda bu oran azalmaktadır.
Tablo 10 Gıda Sanayi Rekabet Göstergeleri (1998 Yılı Sabit Fiyatları ile hesaplanmıstır)
Talep
Üretim
İhracat
İthalat
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
5.704.854
5.747.161
471.406
427.063
5.834.477
5.901.587
472.717
501.965
6.131.266
6.442.344
538.434
464.474
6.242.957
6.511.968
504.559
379.706
6.327.534
6.550.493
457.604
314.754
6.692.689
6.802.260
444.731
418.193
6.303.202
6.405.503
506.440
348.399
6.591.320
6.637.844
432.219
410.995
2003
(Tahmin)
6.837.587
6.867.866
476.089
464.866
Rekabet Göstergeleri
i
!
i
i
!
i
İthalat Sızma Oranı
i
(İthalat/Talep)~100
7,49
8,60
7,58
6,08
4,97
6,25
5,53
6,24
6,80
1,007
1,012
1,051
1,043
1,035
1,016
1,016
1,007
1,004
0,151
0,159
0,153
0,134
0,116
0,124
0,130
0,123
0,133
1,104
0,942
1,159
1,329
1,454
1,063
1,454
1,052
1,024
Uzmanlaşma Katsayısı
(Ü retimITalep)
Dış Rekabete Açıklığı
(İhracat/ü retim)+ [( ı (İhracat/Üretim) )*talep)]
i
V.J (İthalatiT)
.......:ı
İhracatIİthalat Oranı
İthalat Sızma Oranı
(İthalat/Talep) *" 100
Bir sektörde ithalat miktarının, o sektöre yönelik toplam iç talep miktarına (yurtiçi üretim+ithalat-ihracat) bölünür
ve 100 sayısı ile çarpılır. Oranın O'a yakın olması ithalatın iç talep içerisinde ihmal edilebilir olduğunu, ıoO'e yakın
olması iç talebin tamamına yakınının ithalat ile karşılandığını gösterir. Bu ölçü, sektörün ithalat yoğunluğunu ve dışa
dönüklük derecesini göstermektedir.
Uzmanlaşma Katsayısı
(üretim/Talep)
Dış
Rekabete Açıklık
İhracat/İthalat Oranı
Bir sektördeki üretimin, o sektördeki yurtiçi tüketime bölünmesi suretiyle hesaplanır. Bu göstergenin yorumlanması
ithalat sızma oranına benzemektedir. Oranın büyüklüğü sektörün uzmanlaşma düzeyinin yüksek olduğunu gösterir.
Bu gösterge, sektörün ithalat ve ihracat düzeylerini dikkate alır. Aşağıdaki formüle göre hesaplanır.(sektör
ihracatı! sektör üretimİ)+( (1-( sektör ihracatı/sektör üretimi)) *(sektör ithalatı/sektörde yurtiçi tüketim) Oranın
yüksek olması sektörün dışa açık olduğunu gösterir
Bir sektörün ihracat miktarının, o sektörün ithalat miktarına bölünmesiile hesaplanır. Oranın büyüklüğü, söz
konusu sektörün uzmanlaşma derecesini gösterir.
--
~
--
~-~
....
_._--~-
-~-
--
----_._..._--_
................
_. __.
i
ihracatı GeHştirme Etüd Merkezi Araştırma Ve GeHştirme Başkanhğı Tarım
Dairesi tarafından Kasım, 2004 de hazırlanan "Tarım Ve Gıda Sektörü İhra­
cat Potansiyeli" raporunda Türkiye tarım ve gıda sanayi sektörleri ihracatının
rekabet gücünü etkileyen unsurlar aşağıdaki gibi belirtilmiştir. (İGEME;
2004).
• Üretimde Mevcut Olan Altyapı Sorunları
• Miras Hukuku (arazi bölünmesi)
• Etkin Tarım Sigortası
• Kıt Kamu Kaynakları
• Eğitim
• Sertifikalı Tohum Üretiminin Yaygınlaştırılması
• Sözleşmeli Tarım
• Hammadde Sanayi Entegrasyonu
• İyi Tarım Teknikleri (ITU)
• İzlenebilirlik
• HACCP
• ISO 22000 Gibi Yeni Gıda GüvenHği Yönetim Standartlarının Uygulanması
(ISO Çalışma Grubu tarafından 2005'te tamamlanması beklenmektedir)
• Kalite
• Belgelendirme / Akreditasyon
• Ürün/Ülke Bağımlılığı
• Ürün Adaptasyonu
• Ürün/Teknoloji Geliştirme/Buluş Yapma
• Ambalaj Sektöründe İleri Teknolojiyi Yakalama/Buluş Yapma
• Konumlandırma
• Tanıtım
• Sektör ve Sistem İle İlgih Tüm Uluslararası Gelişmeleri Takip Etme
• Markalaşma
• Kalite Sloganı/İmaj Yükseltme
• Kamuda Yetişmiş Teknik Personelin Aynı Konuda Sürekliliğinin Sağlan­
ması (uzmanlaşma)
• Gerek Kamu Gerekse Özel Sektör Kuruluşlarının Görev Alanlarıyla İlgili
Güçlü Alt Yapıya Sahip, Hızlı Hareket Edebilen Yapıya Dönüştürülmesi
• Tarımsal Altyapı Fonlarının Etkin Kullanılması
• Ar-Ge Teşviklerine İşlerlik Kazandırma
• İhracat İadesi Yardımlarından (mahsup sistemi)Uluslararası Geçerliliği
olan Kalite
Gıda alt sektörleri itibariyle yapılan bir çalışmada; ihracatta rekabet gücüne
sahip alt sektör olarak meyve sebze işleme sanayi belirtilmiş, diğer sektörler
itibariyle ihracatta güçlü olduğumuzu söylemenin zor olacağını ortaya
koymuştur. Özelikle süt/süt ürünleri ile et/et ürünleri sanayisi ihracatta en
geri kalmış gıda alt sektörü olduğu belirtilmiştir. Yine bu çalışmaya göre
Türk gıda sektörünün önündeki en büyük engelin hammadde temininden
kaynaklandığını ve gıda sektörünün ülke içinde ve dışında daha rekabetçi bir
hal alması için tarım sektörünün iyileştirilmesine vurgu yapılmıştır.
(Turhan;2002:177)
Diğer bir gıda alt sektörü olan un ve unlu mamullerde karşılaşılan en büyük
sıkıntı bahsi geçen sektöre giriş engellerinin düşük olması, yatırımın yoğun
teknoloji gerektirmemesi sebepleriyle sektörde yaşanan sürekli kapasite
artışıdır. Bu durum adı geçen sektörde kalite, markalaşmak, etkin bir
pazarlama politikaları ile desteklendiği taktirde ülkemiz için bir avantaj
sağlayacak olsa da şu durumdaki kalite, markalaşma düzeyi, pazarlama poli­
tikaları ile sektör için kapasite fazlalığı sıkıntısını doğurmaktadır. Fakat etkin
önlemlerle buğday unu ihracatında ABD ve AB'den sonra 3.sırada olan
ülkemiz üst sıralara yükselebilir (Günalp, Tipi, Özsayın;2002:76).
Son yıllarda giderek ön plana çıkan diğer gıda alt kolu da dondurulmuş gıda
sanayisidir. Türkiye için oldukça yeni olan bu sektör hızlı bir gelişme tren­
dine sahiptir. Türkiye için yeni bir ürün grubu ve tüketim kültürü olarak
benimsenmemiş olması sebebiyle Türkiye'de üretimin yaklaşık %80'i ihraç
edilmektedir. Sektörün ihracat yaptığı ülkeler arasında AB ülkeleri. Merkez
ve Doğu Avrupa ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri, Japonya ve ABD'dir. Ülke­
miz henüz dondurulmuş gıda sektöründe potansiyelini kullanmamaktadır.
Bu potansiyeli geliştirmek ve dünya ticaretinde ülkemizin hak ettiği yeri
almasını engelleyen bazı unsurlar aşağıdaki gibidir (Gürbüz, Acar:2002:214,
Topaloğlu ve Gülten:2002; 282);
• Hammadde sorunu
• Devlet desteğinin yetersiz olması
• Ekonomideki istikrarsızlık
• Taşımacılık sorunu
• Enerji maliyetlerinin sorunu
• Yetersiz Türk markası imajı
• Gıda mevzuatındaki düzenlemelerin yetersizliği
• Hammadde teminin de standartlarm sağlanamaması
• Kalifiye eleman yetersizliği
• Tarım işletmelerinin ve tarım arazilerin küçük ve parçalı olması
Bunlara ek olarak, kimi ürünlerimizin gerek dış pazarlarda rekabet şansınm
düşük oluşu, gerek iç pazarda karşılaştığı ithalat baskısı gıda sanayinde büyü­
menin önünde önemli engel olarak görülmektedir. AB ye uyumla birlikte
malların serbest dolaşıma girmesi ve Dünya Ticaret Örgütü yükümlülük­
lerinin yerine getirilmesini takiben söz konusu engellerin yansımalarının
daha belirgin olacağı düşünülmektedir.
Türkiye'de gıda alanında 1999-2005 yılları arasında gıda-içki konusunda ver­
ilen belgelerin genel olarak verilen yatırım teşvik belgelerine oranı ortalama
olarak %9,0'dır. Gıda ve içki alanındaki yabancı sermaye yatırımı 1995
yılında yaklaşık 192,5 milyon ABD Doları, 2000 yılında 23,4 milyon ABD
Doları, 2002 yılında ise 269,8 milyon ABD Dolarıdır.
Gıda sanayinin en önemli ilişkisi, yeterli ve kaliteli hammadde kaynağı olan
tarım sektörü iledir. Aynı zamanda, temel sorun Türkiye'de tarımın sanayiye
istenen kalite ve miktarda sürdürülebilir şekilde hammadde üretemeyişidir.
Yapılan bir değerlendirmeye göre ülkemizde tarımsal ürünlerin ortalama
%30'u sanayide değerlendirilirken, bu oran gelişmiş ülkelerde %60-80
arasında değişmektedir. Tarımda üretimin dünya fiyatları düzeyinde olma­
ması sanayici için sorundur. Ancak, tarımsal üretimde maliyet yüksekliğine,
düşük verimli üretim yanında özellikle girdi fiyatlarının yüksekliği yanında
devlet destek ve teşvik uygulamalarının yeterli olmamasının neden olduğu
unutulmamahdır. Gıda sanayinin tarım dışında, mal ve hizmet aldığı ulaşım
(karayolu, demiryolu taşıması), enerji (elektrik, gaz, su), ambalaj, makine ve
ekipman ile haberleşme, bankacılık ve sigortacılık sektörleriyle sıkı işbirliği ve
iletişimi bulunmaktadır. Ayrıca son yıllarda sanayinin perakende, lojistik ve
ambalaj sektörleriyle de ilişkisi artmaktadır.
Türkiye'de AB ile müzakere sürecinde, gıda sanayinin güçlü Avrupa rekabe­
tine karşı hazırlanması gerekmektedir. Bu durum karşısında gıda sek­
törünün, yeni koşullara uyum sağlayarak uluslararası pazarda varlığını
koruyabilmesi ve rekabette üstünlüğe ulaşması, Avrupa standartlarında üre­
tim, ambalajlama, depolama, dağıtım ve kalite kontrolü yapmasına bağhdır.
Günümüzde KOBİ'lerin araştırma geliştirme faaliyetlerinin yetersizliği, ürün
ve kalite geliştirme, pazarlama ve verimlilikten kaynaklanan sorunları, bu
alanda önemli yapısal çalışmalarla giderilmeye çalışılmaktadır. KOBİ'lerle
ilgili Ar-Ge hizmeti sunulacak çahşmalar, rekabette olumlu ortam yarata­
caktır. Gıda bilimi ve teknolojisi alanında ülkemiz gıda sanayinin teknolojik
yeteneğini yükseltmek ve ihracata yönelik rekabet gücünü artırmak gerek­
mektedir. Buna yönelik olarak Ar-Ge çalışmaları yürütülmekte, gıdalarda
kalite kontrol analizleri konusunda ilerlemeler sağlanmaktadır. Danışmanlık
ve eğitim hizmetleri konusunda yetişmiş kurum, kişi ve kuruluşlar artış
göstermektedir. Sanayi kesimi ekonomik olanaklar ölçüsünde yetersiz de olsa
dünyanın önde gelen araştırma kuruluşları ile dünyadaki gelişmeler ve yeni­
likleri izlemektedir. Özellikle AB ile uyum sürecinde bu durum önem
taşımaktadır.
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yayınlanan
Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) Gıda Sanayi Özel İhtisas
Komisyonu Raporuna göre Gıda Sektörünün SWOT analizi aşağıdaki gibi
belirtilmiştir.
2.1.1.1. Gıda Sanayinin Güçlü Yönleri:
• Türk gıda sanayi, tarımsal hammadde varlığı ve çeşitliliği bakımdan dışa
bağımlı olmayan bir potansiyel yapıya sahiptir.
• Gelişen alt yapı çerçevesinde teknoloji ve bilgi birikimini takip eden ve ileri
ülkelerdeki gelişmelere adaptasyonun istendiği bir yapı söz konusudur.
• Sanayinin üretim potansiyeli ve ürün çeşitliliğinde izlenen teknolojik
gelişmeler nedeniyle ilerlemeler bulunmaktadır.
• Dünyada sulanabilir alanlar son sınırına gelmişken, ülkemiz bu açıdan halâ
kullanılamayan arazi varlığı mevcuttur Önemli bir yatırım olan GAP'm
tamamlanmasıyla sulanabilir arazi vari ğı büyük ölçüde artacaktır.
• Coğrafi konum ve pazar açısından sanayi avantajlara sahiptir. Özellikle AB,
Ortadoğu ve Rusya önemli pazarlar açısından dikkati çekmektedir.
• Sanayinin dış satım potansiyeli bulunmaktadır. Bu potansiyel yük­
seltilebilir. Özellikle bazı gıda alt dallarında bu oran yüksektir ve bu yönüyle
AB ülkeleri ile rekabet edilebilir bir düzey yakalanmıştır.
• Gıda ürünlerinin tüketime özellikle de insan tüketimine yönelik oluşu ve
vazgeçilmez nitelik taşımaları nedeniyle sanayide yatırımları özellikle de son
yıllarda yabancı sermayeli girişini artırmıştır.
• Katma değeri yüksek ürünler üreten gıda sanayi, tüketim ve satın alma
davranışlarındaki değişimlere hızlı olarak yanıt vererek dinamik yapısını
korumaktadır.
• Girişimci ruh ve son yıllarda işletme yönetiminde gelişmeler vardır.
• Gıda mevzuatı alanında teknik anlamda uyumun sağlanması sanayi için
rekabette avantajlar yaratacaktır.
• Türkiye gıda sanayi dinamik bir yapıya sahiptir. İşgücü temini kolaylığı ve
yetişmiş genç nüfus varlığı önemli bir şanstır.
2.1.1.2. Gıda Sanayinin Zayıf Yönleri
• Sanayinin en önemli sorunlarının başında yeterli, kaliteli ve homojen ham­
madde temin etme sorunu bulunmaktadır.
• Sektörde küçük ve orta ölçekli işletme yoğunluğu ve yetersiz sermaye yapısı
hakimdir.
• İşletme dayanışma hareketi ve yeterli güç birlikteliği sağlayamama sektörün
zayıf yanını oluşturmaktadır. Bu durum düşük kapasite kullanımına yol
açmakta ve ürün maliyetini yükseltmektedir.
• Yetersiz denetim ve kayıt dişiliğin neden olduğu haksız rekabet söz
konusudur.
• Vergi oranları yüksek ve orantısızdır.
• Yüksek üretim maliyeti ile özellikle uluslararası rekabette sorunlar
yaşanmaktadır.
• Tüketici bilincinin tam olarak oluşmaması ve tüketici gelir düzeyindeki
dağıhm dengesizliği, gıda ürünlerine talebin niteliğini ve niceliğini etkile­
yerek, üretim kapasitesini olumsuz etkilemektedir.
• Gıda sanayi ile bilimsel araştırma kurumları arasında sorun çözümü, yeni
teknolojiler ve ürün geliştirmeye yönelik yeterli işbirliği bulunmamaktadır.
• DTÖ ve AB uygulamaları ve uyum sürecinde sektörün uyması gereken
kotalar ve üretim azalmaları sanayi için sorun olabilecektir.
• Gıda üretiminde asgari teknik ve hijyenik koşullara uyumda sorunlar
devam etmektedir.
• Sanayinin gelişimi için ara eleman eksiklikleri vardır, eğitim ve uzmanlaşma
açısından olumlu yapı söz konusu değildir.
• İşletmelerde genel olarak gıda güvenliği ve kalite yönetim sistemi uygula­
maları tatmin edici düzeyde değildir.
• Üniversite-sanayi işbirliğinden yararlanamama ve yetersiz Ar-Ge kültürü
sektörde yaygındır.
2.1.1.3. Gıda Sanayi için Tehditler
• Gıda sanayi işletmelerinde ara eleman eksikliği devam etmektedir.
• Küresel rekabet ve uluslararası anlaşmalar, sektörün dış ticaret politikalarını
etkilemektedir.
• Sürekli değişen ve istikrarsız tarım politikaları ile gıda sanayi geleceğe
güvenli bakamamaktadır.
• Ekonomik istikrarın bozulması ve kriz senaryoları sektör için önemli bir
tehdittir.
• İç pazar yetersizliği ve dış satım belirsizliği sanayi üretimini tehdit etmekte­
dir.
• Gıda alt dallarının bölgesel dağılım dengesizliğinin kırsal alanlara yansıması
vardır.
2.1.1.4. Gıda Sanayinin Önündeki Fırsatlar
• Sözleşmeli tarımsal üretim uygulamaları ile sanayi-tarım ilişkilerinin
artırılması.
• Türkiye'de yetiştirilen organik ya da ekolojik ürünlerin yaygınlığı ile
sanayide değerlendirilme olanakları vardır.
• Yabancı sermaye ilgisi ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi yoluyla
sanayinin dünya gıda piyasalarına entegrasyon şansı artmaktadır.
• Gelişmiş kalite yönetim sistemlerine yönelim (ISO, HACCP, iyi tarım uygu­
lamaları v.b.).
• Ürün geliştirme ve teknolojik yenileme faaliyetleri sanayi geliştirmektedir.
• Firma birleşmeleri ve çeşitli alanlarda sektörel örgütlenme eğilimi vardır.
• Gelişen promosyon teknikleri ve iyileşen piyasa koşullarına bağlı olarak
artan tüketici talebi önemlidir.
• Yeni pazarlama teknikleri (e-ticaret gibi) ve müşteri odaklı pazar stratejileri
ile ürünlere yeni ve hızlı pazar alanları ortaya çıkartmaktadır.
• Bilgiye erişim kolaylığı ve iletişim olanakları, sanayinin gelişimini
artıracaktır.
• Bilim ve araştırma kuruluşlarıyla artan işbirliği ve bu konuda isteklilik
vardır.
• Ar-Ge, yurt dışı pazarlarda tutundurma ve markalaşma için destek ve
teşvikler hakkında gıda ihracatçılarını bilgilendirmeye yönelik çalışmaların
artırılması gelişme için fırsattır.
• AB'ye uyum amacı ile çıkartılan kanun ve buna bağlı uygulamaların bulun­
masıdır.
2.2. Gıda Sektörünün Elmas Modeli île Rekabet Gücü
Analizi
Elmas modeli genel olarak dört ayrı bileşenden ve bu temel faktörlerin
altında yer alan çeşitli değişkenlerden oluşmaktadır. Her bir alt değişken sek­
törlere göre farklılık göstermektedir. Ayrıca, her bir sektörün alt sektörlerinin
değişkenleri de çoğu zaman değişik özelliklerde olabilmektedir. Devlet, yani
kamu yönetimi, temel değişkeni de Elmas modeli'nde dört ana değişkene
ilave olarak çoğu zaman göz önüne alınmaktadır.
Elmas modelinde, bir bileşenin etkisi diğerlerine de bağlıdır. Örneğin girdi
dezavantajları yeterli rekabet olmadıkça firmaları yenilikçi olmaya itmeye­
cektir. Elmas modeli aynı zamanda kendi kendini kuvvetlendirme modelidir.
Örneğin, yüksek rekabet seviyesi yegane özelleşmiş girdilerin oluşumuna
neden olmaktadır.
Elmas Modelinin Temel Faktörleri (Ana Değişkenleri):
Girdi Koşulları
Bir ülke kaynaklar ve teknoloji gibi kendi önemli girdilerini ortaya
çıkartılabilir. Aynı zamanda, bölgesel girdi dezavantajları kuruluşları ulusal
nispî avantaj oluşturabilecek yeniliğe ve yeni metodlar geliştirmeye zorlar.
Girdi koşulları temel değişkeni altında genel olarak, hammadde ve işgücü yer
almaktadır.
Talep Koşulları
Bir ürüne iç pazardaki talep, dışarıdaki pazarlarda yer alan talepten daha
yüksek olduğu zamanlarda, bölgesel kuruluşlar bu ürüne daha önem verirler.
Bu ürün ihraç edilmeye başlandığında, rekabet avantajını da beraberinde
getirir.
Adında da anlaşıldığı gibi talep koşulları, üretilen mal ve/veya hizmete olan
talep değişkenlerini ifade etmektedir. Bunlar nitelikli talep, ihracat ve yeni
pazar olanakları olarak tanımlanabilmektedir. Çünkü, daha talepkar iç pazar,
rekabet avantajı doğurur. Aynı zamanda, güçlü ve değişimleri takip eden
pazar, bölgesel firmaları küresel değişimleri takibe zorlar.
İlgili ve Destekleyici Endüstriler:
Bölgesel destekleyici endüstriler rekabetçi ise, kuruluşlar maliyete etkili ve
yenilikçi girdilerin rahatlığını yaşar. Bu etki tedarikçiler küresel rekabet
yaşadığında ise güçlenir. İlgili ve destekleyici endüstriler rekabetçi ve ihra­
catçı bir endüstrinin en önemli temel değişenini oluşturmaktadır. Diğer bir
deyişle bu tür kurum ve kuruluşların varlığı ve faaliyetleri sektör ve/veya sek­
törlerin rekabetçi gücünü, dolayısı ile, ihracatçılık kabiliyetini çok önemli
oranda etkilemektedir. Örneğin, ilgili sivil toplum kuruluşları (STK'lar), bilgi
üreten kurumlar vs. hep bu kapsamda yer almaktadır.
Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı
Bölgesel koşullar firma ve/veya sektörlerin stratejilerini etkilemektedir.
Sektördeki düşük rekabet o sektörü çekici kılmaktadır. Bu açıdan
bakıldığında, firmalar düşük rekabeti tercih ederler, ancak, bölgesel rekabet
firmaları yeniliğe, yani, yeni birşeyler üretmeye ve gelişmeye zorlar. Sonuç
olarak yüksek bölgesel rekabet, düşük küresel rekabeti doğurmaktadır.
Kamu'nun (Devlet) Rolü ve Önemi:
Kamunun üzerine düşen görevler ise; geliştirilmiş standartlar ile işletmeleri
performanslarını yükseltmek için cesaretlendirmek, talep görecek ürünlerin
önceden tespit edip modellemek, özelleştirilmiş girdi üretimine odaklamak,
bölgesel rekabeti engelleyecek doğrudan birliktelikleri (tekelleşme)
kısıtlandırmaktır.
Porter (1990), orijinal tezini bir bütün olarak tüm ulusa uygularken,
ekonomik faaliyetlerinin büyük bir kısmının bölgesel düzeyde gerçekleştiğini
fark etmiştir. Böylece, teorileri daha çok bölgelere uygulanmaya başlanmıştır.
2.2.1. Gıda Sektöründe Girdi Koşulları
2.2.1.1. Türkiye'nin iklim koşulları ve coğrafi yapıya
bağlı olarak tarımsal üretimdeki çeşitlilik miktarı
78 milyon hektar yüzölçümü ile Avrupa ülkeleri arasmda Türkiye, coğrafık
yapı ve uygun ekolojik koşullar, tarımsal üretimde miktar ve ürün çeşitliliği
yönünden büyük ve seçenekli bir potansiyele haizdir. Ortalama yıllık 643
mm. yağış alan Türkiye'de, uygun su kaynağı olarak 14 300 km2 göl ve nehir
alanları bulunmaktadır. Ayrıca, 28 milyon hektarlık tarım arazisinin,
ekonomik olarak sulanabilir özellikte olan 8,5 milyon hektar alanın, ancak
4,7 milyon hektarı sulanabilmektedir. Güney Doğu Anadolu Projesi'nin
(GAP) tümüyle devreye girmesiyle 1,7 milyon hektarlık ek alan sulamaya
açılmış olacaktır. Bu bağlamda, gıda üretiminin temel girdilerini tarımsal
üretim oluşturmaktadır. Yani, gıda sektörünün ana hammadde girdileri
tarım sektörüne dayanmaktadır. Türkiye gerek iklimsel özellikleri gerekse
coğrafî konumu itibari ile tarıma son derece elverişli bir ülke olarak kabul
edilmekte, aynı zamanda, ülke nüfusunun çalışan kesiminin %30-35 gibi
büyük bir oranı tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Doğal olarak, gıda
sanayinin ihtiyaç duyduğu tarımsal üretimdeki çeşitlilik ve miktar ülke içinde
faaliyet gösteren tarım sektöründen rahatlıkla karşılanabilmektedir.
2.2.1.2. Gıda ürünlerinin çeşitlendirilmesi ve ihracat
yansıması
Tarım ve gıda sanayi ürünleri ihracatımızda yıllar itibariyle ürün
çeşitlendirmesine gidilememesi, ihracatımızın sağlıklı gelişimi açısından
önemli bir sorun teşkil etmektedir. Diğer bir deyişle tarımsal üretimde
görülen zengin çeşitlilik ürün çeşitliliğine yansımamakta, ürün çeşitliliği
sıkıntısı yaşanmaktadır. Nitekim, ülkemizin, 2003 yılı itibariyle toplam tarım
ve gıda sanayi ürünleri ihracatının yaklaşık 1/3'ünden fazlasının fındık, tütün
ve kuru meyvelerden oluşması, ihracatımızın söz konusu ürünlerde gerek iç,
gerekse dış piyasada meydana gelebilecek ani değişimlere açık olması sonu­
cunu doğurmaktadır.
Halbuki, tarım ve gıda sanayi ürünleri, diğer sektörlere göre, düşük maliyetli
ürün geliştirme ve çeşitlemesi açısından daha fazla fırsatlar sunan ürünlerdir.
Örneğin, ülkemizin en önemli tarım ve gıda sanayi ihraç kalemi olan fındığın
çok büyük bölümü kavurma, kıyma, flakon haline getirilmesi veya un elde
edilmesi gibi basit işlemelerin ötesinde bir işlem görmeden ihraç edilmekte­
dir. Oysa, örneğin, bir Türk ihracatçısı firmanın, ABD pazarına yönelik
değişik soslarla hazırladığı ve küçük vakumlu paketlerde perakende pazara
yönelik olarak ihraç ettiği fındık ürünlerinin başarısı ürün
çeşitleme/geliştirme yönünde önemli fırsatların olabileceğini işaret etmekte­
dir. Aynı durum, bir diğer önemli ihraç kalemimiz olan kayısı için de geçer­
lidir. Besin değeri çok yüksek bir ürün olan kayısı, lezzetli bir meyve
olmasının yanısıra kuru, dondurulmuş, konserve, nektar, pulp, konsantre,
reçel, marmelat, pestil ürünleri gibi bilinen 70'e yakın, değişik ürüne
işlenebilen bir meyvedir. Ancak, 2003 yılı itibariyle, toplam kayısı
ihracatımızın %93,3'ü kuru kayısı üzerinde yoğunlaşmış durumdadır.
Örneğin, şekerli ve alkollü şuruplar içerisinde konserve edilen kayısılar
dünya piyasalarında gittikçe artan bir şekilde potansiyel arz eden ürünler
olarak görülmektedir. Ayrıca, dünyada, hızla gelişen sağlıklı gıda tüketim bil­
incine paralel olarak büyüyen organik gıdalar pazarı, kuru kayısılarımız
açısından çok önemli ve halen yeterince değerlendirilememiş bir başka pazar
olarak ortaya çıkmaktadır (İGEME, 2004: 6).
2.2.1.3. İşgücü potansiyeli
Son yıllarda Türk gıda sektörünün teknolojiyi ve teknolojik sistemleri kul­
lanması hızla artmaya devam etmekte ise de, sektör doğrudan emek-yoğun
bir iş kolu olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, genç ve kalabalık bir nüfusa
sahip ülkemizde sektörün eleman ihtiyacı rahatlıkla karşılanabilmektedir.
Yani sektör ucuz işgücü istihdam etmektedir. Öte yandan, sektörün ihtiyaç
duyduğu nitelikli eleman ihtiyacı ülke içinde bulunan bilgi üreten kurumları
tarafından rahatlıkla karşılanmaktadır. Nitekim, her yıl birçok kişi bu
kurumların ilgili bölümlerinden mezun olmakta ve sektörde doğrudan
çalışmaktadırlar.
2.2.1.4. Gıda güvenliği ve kalite sistemi
Dünyada tarımsal ürünler ticaretinin geleneksel ürünlerin yanı sıra diğer
gıda ürünleri çeşitlemesi nedeniyle hacim olarak önemli düzeylere
ulaşmasıyla, standartlar, hijyen, gıda güvenliği, kalite ve belgelendirme ulus­
lararası arenada en önemli tarife dışı engeller olarak dikkat çekmeye başlamış
ve rekabet gücünün en olmazsa olmaz unsurları haline gelmiştir. Firmalar
kurum ve/veya kuruluşlar belgelendirme ile birlikte (1) ürün ve hizmet
kalitesinde ölçülebilir düzelme, (2) standart dışı üretimde azalma dolayısıyla
ürün geri dönüşlerinin ortadan kalkması ve imaj korunması, (3) pazarda
güven kazanma, (4) uluslararası ilişkilerde artış, (5) rekabet gücü kazanma,
(6) üretim ve işlemlerde disiplin oluşturma, (7) yönetim etkinliğini artırma,
(8) uluslararası pazarlara girişte ilk gereksinimi sağlama, (9) kalite kültürüne
sahip olma ve geliştirme, (10) daha etkin karar mekanizması oluşturmak için
data toplama ve kontrol, (11), etkin zaman yönetimi, (12) zarar gören madde
miktarında azalma, (13), tüketiciyi bilinçlendirme, (14) etkin stok kontrolü
ve data sağlama, (15) etkin müşteri hizmeti, ve, (15) tedarik zincirinde iyi bir
yer edinme/güven oluşturma gibi çok önemli avantajlar sunmaktadır
(İGEME, 2004: 7).
Gelişen teknoloji ile birlikte gıda ve tarım ürünlerinde riskler artmaya ve aynı
zamanda ortaya çıkan tehlikeler biHmsel olarak daha iyi anlaşılmaya
başlamıştır. Uluslararası ticaretin gelişmesi, tüketicinin bilinçlenmesi, gıda
ürünleri satın almada çeşitlilik ve farklılık taleplerinin yanı sıra sağlık ve çevre
kaygısının artması üreticilerin ve karar alıcıların konuya daha hassas ve bilinçH yaklaşmalarını sağlamıştır. Kamu ve özel teşebbüsün bu konuda
çalışmaları yaygınlaşmıştır. Kamu yönetimi, gerekli düzenlemeleri ve yasal
mevzuatı hazırlarken özel kuruluşlar tarafından gönüllük esası ile uygulanan
sistemlerin başarısının kanıtlanması standartların kabulünü sağlamış ve bel­
gelendirmeye dayandığı için tüketici tarafından da aranan garanti özellikleri
olmaya başlamıştır. Son yıllara kadar üreticiden tüketiciye kadar geçen
süreçte ürünlerin üstün özelliklerinin korunması olan kalite kontrolünün
yerini, önce toplam kalite, daha sonra Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol
Noktaları (HACCP- Hazard Analysis Critical Control Point), İyi Üretim
Uygulamaları (GMP- Good Manufacturing Practice), GAP, GHP gibi sis­
temler almıştır (Dölekoğlu, 2003: 1).
Türkiye'de halihazırda gıda sanayi ürünleri ihracatında ivedi olarak çözüm
bekleyen ve sonuçlarının kısa/orta dönemde ihracatta artı değer getirişi
oluşturacak gündem maddelerinden en önemlilerinden birisini gıda güven­
liği ve kalite sistemleri oluşturmaktadır. Ancak, özellikle KOBİ niteliğindeki
işletmelerin kalite güvenliği konusunda yetersiz kaldığı ve yeterince bu bel­
gelere sahip olmadıkları görülmektedir.
Bu belgeler gıda ihracatının en temel değişkenlerinde biri olup, elde edildiği
taktirde ihracatçılara önemli bir rekabet avantajı sağlamaktadır.
2.2.1.5. Organik gıda üretiminin yaygınlaşması
Uluslararası Organik Tarım Hareketleri federasyonu'na (IFOAMInternational Federation of Organic Agriculture Movement) göre organik
tarım, sürdürülebilir bir ekosistem, güvenli gıda, sağlıklı beslenme, sosyal
adalet ve hayvanlar için daha iyi çevresel yaşam şartları ile sonuçlanan bir
süreçler dizisine dayalı, bütünsel bir sistem yaklaşımı şeklinde tanımlanmak­
tadır. Bu temel felsefe ışığında organik tarım, organik sistemde hatalı uygu­
lamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insan ve
çevreye dost üretim sistemleri içeren, sentetik kimyasal ilaçlar, büyüme
düzenleyicileri ve gübrelerin kullanımının yasaklanmasının yanında, organik
ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, hastalık ve zararlılara
karşı bitkinin direncini arttırma, parazit ve predatörlerden yararlanmayı
tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını talep
eden, hayvansal üretimde belirli yaşama alanı ve koşullarının sağlanmasını,
atıkların geri dönüşümünü, yenilenebilir enerji ve üretici refahı gibi konularm^vurgulanmasım, üretimde miktar artışı yanında ürünün kalitesinin de
yükselmesini amaçlayan, aynı zamanda, uluslararası ekolojik üretim kural­
larına
ve prensiplerine
uygun yapıldığının
kontrol
edilerek
sertifaklandırılmasım öngören sürdürülebilir tarımsal üretim şekli olarak
ifade edilmektedir (Ayrıntı için lütfen bkz. www.ifoam.org).
Türkiye'de organik tarım üretimi, iç piyasadan çok ihracata yönelik olarak
gerçekleştirilmektedir. İhracat firmaları, üreticiler ile yaptıkları sözleşmel­
erde organik tarım koşullarının yerine getirilmesi için organik tarım proje
danışmanları ile çalışmaktadırlar. Genellikle ziraat mühendislerinden oluşan
bu danışmanlar üreticileri organik tarım konusunda bilgilendirmektedirler.
Denetim ve kontrol organları da, üretimden paketlemeye kadar Avrupa
Birliği'nin ilgili yönetmeliği ve Türk Organik Tarım yönetmeliğine göre kon­
troller, yapmaktadırlar (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İstatistikleri, 2003).
Bugün, organik tarım yoğun olarak Ege Bölgesi başta olmak üzere, ürünlerin
yetiştirilme özelliklerine göre Türkiye'nin her bölgesinde yapılmaktadır.
Türkiye'de üretilen organik ürünler, kurutulmuş üzüm, incir, kayısı, erik,
dut, vişne, buğday, arpa, çavdar gibi tahıllar, fasulye, mercimek, nohut gibi
kurutulmuş baklagiller, antep fıstığı, badem, fındık, ceviz; taze veya işlenmiş
sebzeler ve meyveler, bal, deniz tuzu, çay ve bitkisel çaylar, baharatlar;
endüstri bitkileri; zeytin ve zeytinyağı ve işlenmiş ürünlerden oluşmaktadır.
İşlenmiş ürünlerin bazıları ise dondurulmuş sebze ve meyveler ve reçeller,
konsantre meyve suları olarak dikkati çekmektedir. Bu gelişmelerin para­
lelinde, Türkiye'de organik üretim yapan üretici sayısı, üretim miktarı, üre­
tim alanları ve ürün çeşitliliği yıllar içinde artış göstermiştir. Nitekim, 2003
yıh için üretici sayısı 13.044, üretim alanı 103.190 ha, üretim miktarı 291.896
ton ve 179 adet organik ürün çeşidi olarak kayıtlara geçmiştir. 2004 yılı
organik ürünler ihracatı ise 70 milyon USD civarında gerçekleşmiştir (Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı İstatistikleri, 2003).
Ancak, rakip ülkelere oranla bu miktarlar ve oranlar oldukça yetersiz
görülmektedir. Örneğin, dünya ölçeğinde önemli bir şarap, zeytinyağı, şeker,
pirinç ve turunçgiller üreticisi olan İtalya'da, 1995 yılında yaklaşık 200 bin
hektarlık bir alanda organik tarım yapılırken, bu miktar 2001 yılında 1 mily­
on 200 bin hektara yükselmiştir. Bu alan AB'ne üye ülkeler içerisinde organik
tarıma ayrılan alanların en büyüğü olarak dikkati çekmektedir. Yine bu
zaman dilimi içerisinde organik tarım yapan işletmelerin sayısı 10 binlerden
56 bine yükselmiş ve böylece İtalya bu konuda dünyada ilk sıraya
yerleşmiştir.
2.2.1.6. Gıda sektöründe teknoloji kullanımı
Temel araştırmaların yetersiz oluşu, tarımsal araştırmaların istenilen
düzeyde olmaması ve Ar-Ge çalışmalarına ayrılan kaynakların çok düşük
düzeylerde olması nedeni ile tarım sektöründe teknoloji kullanımı pek
yaygınlaşamamıştır. Ancak, tarım'da görülen bu durumunun aksine gıda
teknolojisinde son yıllarda gelişme sağlandığı görülmektedir.
Bu bağlamda, gıdalarm son tüketiciye ulaşılması için geliştirilen yenilikler
sektörün rekabet gücünü artırmıştır. Günümüzde, gıda sanayi, çok sayıda
alternatif teknolojinin birlikte uygulandığı bir sektördür ve bunlar sektörün
değişik dallarında önemli farklılıklar göstermektedir. Örneğin, gıda
muhafazası için öteden beri uygulanan başlıca yöntemler; kurutma, soğutma,
dondurma, pastörizasyon, sterilizasyon, ışınlama ve kimyasal katılmasıdır.
Bu alanda hızlı bir değişim yaşanmakta ve bunların yerini yeni teknolojiler
almaktadır. Gıda muhafazası dalında, doğallığın ve tazeliğin korunması
öncelikli aseptik ambalajlama, vakumlu ambalajlama, modifıye atmosfer
ambalajlama, kontrollü atmosfer ambalajlama, yüksek hidrostatik basınç,
vurgulu elektrik alanı, vurgulu, ultrasonik vibrasyon ve ohmik ısıtma bun­
ların başlıca örnekleridir. Bunun gibi, gıda işleme alanında da; ters ozmoz,
ekstrüzyon, süper kritik ekstraksiyon, ultrafıltrasyon, selektif hidrojenasyon,
interesterifîkasyon ve elektroplazmoliz gibi yeni teknolojiler, gıda sanayinin
değişik dallarında uygulama alanı bulmaktadır (Senorasans, Ibanez, ve
Cifuentes, 2003).
Bu gelişmelerin paralelinde ülkemizde faaliyet gösteren büyük ve orta boy
işletmeler dondurulmuş, kurutulmuş, hazır gıdalar, meyve suyu ve kon­
santresi, konserve, salça, et, süt ve ürünleri, tahıl ve ürünleri ile benzeri alan­
larda önemli teknoloji transferleri, modernizasyon çalışmaları sonucu ciddi
atılımlar göstermiştir. Küçük boy işletmelerin büyük çoğunluğu ise üstün
teknoloji gerektiren sistemleri henüz yeterli düzeyde kullanmamaktadır.
2.2.1.7. Nitelikli hammadde
Gıda Sanayi sektörü ileri teknoloji ve bazı makine teçhizat dışında bütün
girdilerini yurt içinden sağlayabilmektedir. Dolayısıyla bu bakımdan gıda
sektörü karşılaştırmalı üstünlüğü sahiptir. Bugünkü teknoloji ve faktör fiyat­
ları düzeyinde Türkiye'nin karşılaştırmah üstünlüğünde öncelikle tarım
ürünleri ve gıda maddelerin sanayine dahil olan bir dizi ürünün yer aldığını,
araştırmalar göstermektedir.
Her ne kadar ülkemiz bir tarım ülkesi olarak ön plana çıkmakta ise ve gıda
sanayinin en büyük girdisini tarımsal ürünler oluşturmakta ise de, üretilen
hammaddenin niteliğinde sık sık sorunlar yaşandığı görülmektedir. Öyle ki,
hammadde tüm gıda işletmelerinin ortak sorunu olarak görülmektedir.
2.2.2. Firma stratejisi ve rekabet yapısı
2.2.2.1. Firma Stratejisi
Türk gıda işletmelerinin takip ettiği strateji, büyük bir çoğunluk için, maliyet
temelli fiyat rekabetidir. Çok az işletme, farklılaşma stratejisini izlemektedir.
Maliyet temelli fiyat stratejisi, birçoğu için yönetim becerilerine dayanan
maliyet tasarruflarına (verimlilik ve ölçek ekonomilerinden kaynaklanan)
dayalı maliyet liderliği stratejisi anlamına gelmemektedir. Daha çok, vergi
kaçakçılığı, kaçak ve ucuz işçi çalıştırma, ucuz ve kalitesiz girdi kullanma vb.
yönetim ve örgütlenme becerileri ile ilişkisi olmayan unsurlara dayanmak­
tadır.
Bu da büyük çoğunluğu gıda kalitesi ve kalite yönetim sistemlerini oturt­
mamış bir sektörün oluşmasına yol açmaktadır. Bu durum özellikle ihracat­
ta sektörü ciddi sıkıntılara sokmaktadır. Birçok firmada işleme, ambalajlama,
muhafaza süreçleri ile gıda kalite ve kalite yönetim sistemlerinin geliştirilme­
miş ve sektör ölçeğinde yaygınlaşmamıştır. Türk gıda işletmelerinin ihra­
catçısı olduğu AB ülkeleri altyapısında gıda güvenliği ve güvenilirliği konu­
ları tamamlanmış durumdadır. Mevcut Türk gıda işletmelerinin önemli bir
bölümünün (% 85), standartlar ve dış pazarlarla rekabet edebilme ve yeter­
ince üretim yapabilme imkân ve stratejisinden yoksun görünmektedir.
Bu tip işletmeler verimlilik, kalite güvence, ambalaj ve pazar araştırması gibi
konularda gereken titizliği göstermemekte ve bu görüntü sektörün
tamamına yansımaktadır. Bunun sonucunda gerek iç, gerek dış pazarlarda
bu sektöre karşı bir güven eksikliği oluşmaktadır. Bu da, Türkiye'nin dış
pazarlarda önündeki en önemli engellerden birisi olan olumsuz Türk malı
imajına yol açmaktadır. Ucuz ve kalitesiz mal imajı Türk firmalarının dış
pazarlarda başarılı olmasını zorlaştırmaktadır. Uzun bir dönem sonunda
oluşan ülke imajının kısa sürede değişmesi kolay olmadığından, daha önce
girilmesi düşünülen pazarlarda faaliyet gösteren firmaların bıraktığı imajı da
değiştirmek güç görünmektedir.
2.2.2.2. Firma büyüklüğü, sahipliği ve birleşmeleri
Gıda sektörüne genel olarak KOBFler hakim görünmektedir. Bugün ülkem­
izde 30 bin civarında gıda sicil belgesi almış sanayi kuruluşu bulunmaktadır.
Buna merdiven altı tabir edilen işletmeleri ve lokanta, fırın v.b üretim
haneleri de eklersek 100 bin gibi bir rakam ortaya çıkmaktadır.
Diğer bir ifade ile, gıda sektörü genel anlamda kurumsallaşmamış hatta fîrmalaşmamış işletmelerden meydana gelmektedir. Bu durum özellikle küçük
ve orta ölçekli işletmelerin sermaye yetersizHği ve finansman sorunları
yaşamalarına da neden olmaktadır. Bu da işletmelerin büyütülmesi, çeşidin
artırılması ve daha gelişmiş teknolojilerden yararlanma durumlarında önem­
li sınırlayıcı bir rol oynamaktadır. Ayrıca, aile şirketi niteliğinde olmaları
kurumsallaşma ve profesyonelleşme (teknoloji, planlama, bilgi, eğitim, ver­
imlilik) düzeyinin düşüklüğüne de yol açmaktadır.
Türkiye'nin dünya piyasalarıyla entegrasyonu arttıkça Türk şirketlerinin
birleşme ve satın almalarla ilgili deneyimi de artmaktadır. Gıda sanayinde,
özellikle son 25 yılda gerek satın alma ve gerekse ortak olma yolu ile gerçek­
leşen firma birleşmesi ya da şirket evliliği sayısı 2000 dolayındadır. Bu
birleşmelerin çoğunluğu yerli firmalar arasında olmakla birlikte, çok sayıda
yerli- yabancı firma evliliği de görülmektedir. Yabancı firma ile evliliklerin
özelleştirme sürecinde ve kriz sonrasında özellikle arttığı gözlemlenmektedir.
Ancak bu birleşmelerin, özellikle teknoloji, istihdam ve ihracat açısından
beklenen gelişmeyi sağlamadığı bilinmektedir.
2.2.2.3. Nitelikli insan kaynakları ve eğitim
Gıda firmalarında "insan faktörü"ne yeterince önem verilmemektedir.
Asgari iş gücü ile çalışan bu işletmelerde istihdam edilen personelin
çoğunluğu aile içinden veya yakın akrabadan olmaktadır. Gıda teknolojisi
konusunda eğitim görmüş insanların işletmelerde bulunmaması veya yeter­
sizliği ciddi bir sorundur. Gıda teknolojisi konusunda eğitim görmüş per­
sonelin bu işletmelerde bulunmamasından, ilerleme sağlamaları da mümkün
olamamaktadır. Ayrıca, tarım ve hayvancılığa dayalı üretim yapan işlet­
melerin tedarikçileri olan köylü veya küçük çiftçinin eğitim yetersizliği, bu
sorunu daha da ağırlaştırmaktadır.
2.2.2.4. Katma değer, ürün geliştirme, ar-ge ve innovasyon
Gıda sanayi, imalat sanayi içinde önemli bir paya sahipken, nihai malların ve
girdilerinin özelliklerine bağlı olarak, katma değer oranı diğer sektörlere göre
daha düşüktür. Bu durum, gelişmiş ülkeler için de geçerlidir. Ancak
Türkiye'de daha da belirgindir.
Gıda sektöründe özellikle son on yılda ürün çeşitliliğinin arttığı gözlenmek­
tedir. Bu çeşitliliğin başlıca itici gücü, firmaların pazar payını arttırma
çabaları ile tüketicilerin değişen beklentileridir. Bu çeşitlenme, ya daha çok
teknolojik yeniliğe ya da daha çok bileşim değişimine dayalıdır. Bunlardan
birincisi ile minimum işlemli gıda, ikincisi ile fonksiyonel gıda tipleri
yaygınlaşmaya başlamıştır.
Gıda işletmelerinin çok azı eğitime, araştırma geliştirmeye, innovasyona
yatırım yapmaktadır. Gıda sektöründe faaliyet gösteren firmaların Ar-Ge
yardımlarından kısıtlı oranlarda faydalanmaları, hammadde açısından son­
suz fırsatlar sunan ülkemizin ürün geliştirme, yeni yatırımlar ve teknoloji
geliştirme alanlarında dünyadaki rakiplerine oranla geride kalmasına neden
olmaktadır.
2.2.2.5. Kayıt dişilik ve haksız rekabet
60 milyar dolar büyüklüğündeki gıda sanayinde kayıtdışı en büyük sorunlar­
dan biri görünmektedir. Sektörün yarısı (Türkiye'de kayıt dışı ekonomi milli
gelirin % 40'ı civarında olduğu tahmin edilmektedir), bir diğer ifadeyle
toplam üretimin 30 milyar doları kayıtdışı olduğu tahmin edilmektedir.
Yukarıda belirtildiği gibi, işletme sayısı ile ilgili tahminler bile çok büyük
farklılıklar göstermektedir. İstihdam edilen personelin çoğunluğu aile için­
den veya yakın akrabadan olmakta, gerek SSK, gerek vergi yükümlülükleri ya
hiç yerine getirilmemekte veya asgari düzeyde tutulmakta, bu ise kurumsal­
laşmış ve modern üreticilere karşı da haksız rekabete yol açmaktadır.
Yüksek KDV oranları kayıt dışına zemin yaratmaktadır. Kayıt dışı, haksız
rekabet uygulamalarına yol açarak yurtiçi pazarın daha fazla rekabetçi
olmasını önlemektedir. Bir diğer ifade ile, kayıtdışılığm yol açtığı haksız rek­
abet nedeni ile, yurt içerisinde kazanacağı rekabet gücünü yurt dışı pazarlara
açılmak için bir kaldıraç olarak kullanamama sorununun yaşanmasına yol
açmaktadır. Haksız rekabete uğrayan işletmeler yurt dışı pazarlara açılmak
için gerekli olan sermaye birikimi, rekabet temelinde oluşması muhtemel
seçkinci talebin doğuracağı yenilik ve yetkinlikler, nitelikli işgücü ve teknolo­
jilere sahip olmada sorunlar yaşamaktadır. Dolayısıyla, bazı işletmeler haksız
yere kazanmaya devam ederken diğer bazıları da haksız yere yurt içi ve yurt
dışında kayıplara uğramaktadır. Haksızlığa uğrayanların daha çok ihracatçı
durumundaki işletmeler olmaktadır. Çünkü bunlar resmi kayıtlara çok daha
fazla ihtiyaç duymaktadırlar.
2.2.2.6. Tarım ve gıda sektörü koordinasyonu
Gıda sanayi için tarım sektörü vazgeçilmez bir hammadde kaynağı olup, bu
oran rasyonel tarımın yapıldığı ülkelerde tarımsal ürünlerin %60'ını, ülkem­
izde ise %25-30 u kapsamaktadır (TÜBİTAK, 2003: 9). Başka bir deyişle gıda
sanayinin temel hammaddesi tarım sektöründen gelmektedir. Ancak, tarım
ve gıda sektörü arasında olması gereken koordinasyon eksikliği nedeni ile
dünya standartlarında üretim gerçekleştirememektir. Bu bağlamda ihracat
kapasitesinde ve kabiliyetinde aksamalar meydana gelmektedir.
2.2.2.7. Sözleşmeli tarım
Sözleşmeh tarımın genel olarak yaygınlaştığı bilinmekle birlikte, tarımsal
üretici sayısı, gıda firması sayısı, sözleşme içeriği, üretim alanı ve üretim mik­
tarı bilinmemektedir. Bu bağlamda, Türkiye'de faaliyet gösteren firmaların
büyük çoğunluğunu oluşturan KOBİ'lerin bu uygulamaya henüz geçmedik­
leri görülmektedir. Bununla birlikte, çoğu gıda firmasının bir tarım depart­
manı oluşturması, sözleşmeli tarım uygulamasının giderek yaygınlaşacağını
göstermektedir.
2.2.2.8. Kapasite kullanım oranı
Gıda sanayisinin bir sorunu da kapasite kullanım oranlarının, alt sektörler
arasında faklılıklar olmakla birlikte genel olarak düşük olmasıdır.
Hammadde yetersizliği, teknik bilgi, sermaye eksikliği ve üretim sırasmda
karşılaşılan sıkıntılar bunun en büyük nedenleri arasında yer almaktadır.
2,2.3.
Talep koşulları
2.2.3.1. İç talebin büyüklüğü, niteliği ve değişimi
Yaklaşık 80 milyonluk genç nüfusu ile Türkiye Avrupa ülkeleri arasında en
kalabalık ülkelerden birisi konumundadır. Bu bağlamda gıda sektörünün
potansiyel müşterileri hali hazırda mevcuttur.
Ancak iç talebin niteliğinde önemli bir değişim yaşanmaktadır. Bilindiği gibi
ülkelerin gelişme süreci içinde gıda için tüketici tercihlerinin değişmesi ve
farklılaşması üç aşamada olur. Bu üç aşamada gelir ve fiyatın etkisi farklıdır.
Birinci aşamada, yani gelişmenin ilk aşamasında, gelir ve fiyatın etkisi büyük­
tür ve tüketici daha çok gıda ürünü tüketme gayretindedir. İkinci aşamada
fiyat ve gelirin etkisi azalmaya başlar. Üçüncü aşamada fiyat ve gelirin etkisi
çok azdır. Türkiye ikinci aşamada yer almaktadır. Bu aşamada üç eğilim
görülür. Bunlar sağlık (az kalori, daha fazla vitamin ve sağlıklı ürünler),
çeşitlendirme (daha iyi tüketme ve daha çeşitli tüketme) ve kolaylık (satın
alması, hazırlaması ve tüketimi kolay ürünler) tır. Üçüncü aşamada tüketici
üründeki kimyasal kalıntılarla ve çevreyle ilgilenir. Daha farklı ortam ve
koşullarda tüketmeyi sever. Daha fazla şeffaflık ister, isimsiz ürünleri tükete­
bilir, sadeliğe ve doğaya dönme eğilimindedir.
İkinci aşamada yer alan ülkemizde, özellikle son yıllarda, giderek artan ve
çeşitlenen gıda ürünleri üretiminin pazarlanmasmda tüketici tipolojilerinin
oluşturulması, tercihlerinin, eğilimlerinin ürün, fiyat dağıtım ve promosyon
aracılığıyla nasıl etkilenebileceği son derece önem taşıyan konulardır.
Üretilen ürünlerin pazarlama sorunlarının giderek artması ve yoğun rekabet
karşısında firmaların, yeni ürün geliştirme, yeni pazar bölümleri arama, yeni
dağıtım stratejileri bulma, promosyon vb. çalışmalarının önemini artırmıştır.
Bunun sonucu olarak işletme yöneticilerinin iş anlayışı (mamul yönetimi)
hâkimken zamanla bu anlayış satış anlayışına (satış yönetimi) ve en sonunda
pazarlama anlayışına (pazarlama yönetimi) ulaşmıştır.
Gıda sektörü bir bütün olarak düşünüldüğünde, sektördeki işletmelerin
büyük çoğunluğu (KOBİ'ler) ikinci aşamanın gereği olan pazarlama odaklı
bir strateji izlememekte, hala birinci aşamanın gerektirdiği ürüne odaklanma
stratejisini sürdürmektedir. Ancak ihracatçı durumda olan işletmelerin ikin­
ci aşamanın gerektirdiği pazarlama odaklı stratejinin gereklerini yerine
getirmeye çalıştıkları söylenebilir. Uluslararası markalar yaratmak ve yenilik­
lerde öncü olmak gibi pazarlamanın ileri aşamalarında oldukları henüz söz
konusu olmamakla beraber, üçüncü aşamadaki gelişmiş ülkelere ihracat
yapacak kadar pazarlamada mesafe aldıkları görülmektedir.
Küreselleşme ile birlikte, bilgi teknolojilerinin hızlı bir gelişim göstermesi,
medyanın aktif gücü ve tüketimin teşvik edilmesi, geleneksel tüketici
davranışlarının değişmesine yol açmıştır. Doğal olarak tüketiciler daha özel­
likli ve nitelikli ürünler tercih etmektedirler.
Artan bir hızda tüketiciler gıda konusunda sağlıklarıyla ilişkili olarak yüksek
bir hassasiyet göstermektedirler. Tüketici hassasiyetinin eğitim düzeyi ve
şehirleşme ile arttığı da bilinen bir gerçektir. Şu an AB içerisinde en güçlü
kurumların tüketicinin korunması üzerine çalışanlar olduğu göz önüne
alınırsa, Türkiye'de de AB sürecinde tüketici bilinci ve baskısının artacağı
kesindir. Ancak, Türk tüketicinin geçmişten gelen gıda bilinci düşüklüğü ve
Türk kurumlarının gıda konuda fazla bir baskı unsuru olamamaları, bu sek­
törün ilerlemesinin önündeki en büyük engellerden biri olmuştur. Çünkü
seçkinci ve baskıcı bir talep ile ilerleme arasında çok güçlü bir ilişkinin
olduğu bilinmektedir. Tüketici hassasiyetlerinin yüksek olması ürün
içeriğinde ve üretim süreçlerinde yenilikte ve kalitede öncü olmayı sağlamak­
tadır.
2.2.3.2. Avrupa birliği pazarına yakınlık ve
birliğe üyelik süreci
Türkiye coğrafi konum olarak Avrupa Birliğine üye ülkelere yakınlığı
bakımından oldukça avantajlı bir konuma sahiptir. Üretilen ürünler çok kısa
bir süre içerisinde Avrupa pazarına sunulabilmektedir. Bu durum, ülkede
faaliyet gösteren gıda firmalarına önemli bir rekabet üstünlüğü sağlamak­
tadır. Diğer yandan ülkemizin şu an müzakereler sürecinde olması, bu duru­
mun ciddi anlamda sektörün gelişmesinde önemli rol oynaması beklenmek­
tedir.
2.2.3.3. Başka pazarların durumu
özellikle eski Sovyetleri Birliğinin dağılmasından sonra ortaya çok önemli
pazarlar çıkmıştır. Bu pazarlarda görülen liberalleşme çalışmaları ve serbest
pazar ekonomilerine geçmeleri, sektörde faaliyet gösteren gıda firmalarının
ihracat kalemlerinde artışa vesile olmuştur. Diğer yandan Orta Doğu'da
yaşanan gelişmeler gıda sektörüne yeni pazar firsatları sunmaktadır. Özellik­
le Irak, Türk gıda sektörü için önemli bir pazar haline gelmiştir.
2.2.4. İlgili ve destekleyici kuruluşlar
2.2.4.1. Sektörel STKMarının Yapısı
Gıda sektöründe faaliyet gösteren birçok sivil toplum kuruluşu bulunmak­
tadır. Süt, Et ve Gıda Sanayicileri Derneği, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği,
Salça İmalatçıları ve İhracatçıları Derneği, Meyve Suyu Endüstrisi Derneği,
Meşrubatçılar Derneği, Şekerli Mamul Sanayicileri Derneği, Nişasta ve
Glikoz Üreticileri Derneği, Un Sanayicileri Derneği, Makarna Sanayicileri
Derneği, Maden Suyu Üreticileri Derneği, Gıda Katkı ve Yardımcı Madde
Sanayicileri Derneği sektörde faaliyet gösteren kuruluşların en önemlileri
olarak göze çarpmaktadır. Bu derneklerin çoğunluğu ayrıca. Gıda Dernekleri
Federasyonu (GDF) çatısı altında toplanmış bulunmaktadır. Bu bağlamda
değerlendirildiğinde, sektörde yeteri miktarda sivil toplum örgütlenmesi
görülmektedir. Ancak bu dernekler, taleplerin belirlenmesi, izlenmesi ve
gerçekleşmesi açısından gıda sektörünü daha güçlü kılacağı beklenmektedir.
Fakat genel olarak, sektördeki firmalar örgütlenme konusunda yetersiz olup,
aralarında belli bir koordinasyon da bulunmamaktadır. Bu nedenle sektörün
sorunlarının ortaya konup çözüm önerilerinin geliştirilebileceği bir platform
oluşamamaktadır. Bu durum sektörel sorunların merkezi idareye taşınması
imkânını da ortadan kaldırmakta, yasal uygulamalar bazında da sektörhükümet iletişimsizliği oluşmaktadır.
2.2.4.2. Türk firmalarının yapmış olduğu stratejik
ortaklıklar
Türkiye yabancı sermayeyi çekme konusunda son yıllarda büyük bir atılım
göstermiştir. Ancak, ülkemizde faaliyet gösteren gıda firmalarının, özellikle
58
KOBİ türü işletmelerin, bu tür birleşmeleri yeterince gerçekleştirmedikleri
görülmektedir. Ayrıca, gıda servislerinde (lokanta, okul, yurt vb) pazarlanan
gıdaların payı da artış göstermektedir. Pazarlama yöntemi olarak marka
kiralama (franchising) nm önemi artmaktadır. Bu yöntem ile kayıt dişiliğin
ve taklitçiliğin önlenmesi, markanın öne çıkması ve teknoloji transferi hede­
flenmektedir (Paksoy ve Fidan, 2002).
2.2.4.3. Üniversite-Sanayi Arasındaki İşbirliği
ülkemizde faaliyet gösteren üniversitelerin gıda ile ilgili bölümleri yeterince
mevcut olup, sektörün ihtiyacı olan nitelikli elemanlar rahatlıkla temin
edilebilmektedir. Ancak, gıda sektöründe faaliyet gösteren firmalar ile
üniversiteler arasında zayıf bir işbirliği mevcuttur. Doğal olarak, gıda sek­
töründe faaliyet gösteren firmaların üniversitelerin sunmuş oldukları Ar-Ge
çalışmalarından kısıtlı oranlarda faydalanmaları, hammadde açısından son­
suz fırsatlar sunan ülkemizin ürün geliştirme, yeni yatırımlar ve teknoloji
geliştirme (özellikle gıda işleme teknolojisi) alanlarında dünyadaki rakipler­
ine oranla geride kalmasına neden olmaktadır.
2.2.4.4. Lojistik Altyapısı
ülkemiz hava, deniz ve kara ulaşımında oldukça elverişli bir konumdadır.
Özellikle karayolu taşımacılığı çok gelişmiştir. Bu bağlamda, gıda sektöründe
taşımacılığın büyük bir kısmı karayolu ile gerçekleştirilmektedir. Yani sektör,
çok avantajlı bir konuma sahiptir. Yani, gıda sektörü güçlü bir lojistik ağına
ve teknolojisine sahiptir. Ancak, soğuk hava taşımacılığı gerektiren araçların
ve depoların eksikliğinin ve yetersizliğinin sıkıntısını yaşamaktadır. Aynı
zamanda. Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan gıda firmaları elverişsiz coğrafi
yapı nedeniyle kış iklimi koşullarında lojistik sıkıntısı çekmektedir.
2.2.4.5. Büyük Market Zincirleri ve Alışveriş Merkezleri
Küreselleşme, teknolojik gelişme ve tüketici beklentisine bağlı olarak, gıda
pazarlama alanında da önemli değişmeler yaşanmaktadır. Öncelikle değişen
pazarlama anlayışıdır. Eski anlayış ürüne odaklıdır ve farklı satış araçları ile
maksimum kâr hedeflenmektedir. Buna karşılık yeni pazarlama anlayışı
tüketici odaklıdır ve öncelikle tüketici tatmini amaçlanmaktadır (Kurtuluş,
1996). Bu nedenle, tüketici davranışını son derece etkileyen kalite belgeli
markalar, ürün çeşitliliği ve fiyat avantajı bunu pazarlayan firmalara rekabet
avantajı sağlamaktadır. Bu nedenle, gıda sektöründe faaliyet gösteren küçük
marketlerin payı azalmakta, süpermarket ve hipermarket gibi oligopollerin
payı artmaktadır (Kıymaz, 2003). Türkiye'de nüfusun yoğun olduğu
şehirlerde özellikle, gıda üreticilerinin pazarlama faaliyetlerinin son durağı
olarak kabul edilen güçlü bir marketler zinciri mevcuttur. Örneğin^
Carrefour-Sa, Gima, Tansaş, BİM, Migros sektörün öncü kuruluşları
arasında gösterilmektedir. Ayrıca, bu kuruluşlara bağlı ülkemizin birçok
yerinde faaliyet gösteren alışveriş merkezleri de faaliyet göstermektedir. Bu
tür kuruluşlar vasıtası ile gıda sektörünün pazarlama alanı daha da
genişlemiş ve kurumsallaşmıştır.
Gıda sektöründe yabancı perakende zincirlerinin Türkiye pazarına girmesi
ile yurtdışındaki önemli markalar hızlı bir şekilde Türkiye'ye pazarına hakim
olmaktadır. Uluslararası yatınmlarm artması, özellikle büyük şehirlerde
yapılan alış verişlerin küresel bir rekabet çerçevesinde gelişmesine yol açmak­
tadır. Bu da gıda pazarlamada küçük marketlerin payını azaltmakta, süper­
market ve hipermarket gibi oligopollerin payını artırmaktadır (Kıymaz
2003).
2.2.4.6. E-ticaret ve Doğrudan Pazarlama
Bilişim teknolojisinin gelişmesine bağlı olarak e - ticaret diye tanımlanan
internet ortamında pazarlama yöntemi gıda ticaretinde de önemini
arttırmaktadır. Bu tür ahşveriş hem şirketler arası hem de gıda üretici­
lerinden son tüketiciye kadar gelişme göstermektedir. Gelişen diğer bir yön­
tem ise doğrudan pazarlama olarak tanımlanmaktadır. Bu yöntemde, satış
yeri aradan çıkarılarak katalog, broşür, kapıdan satış vb araçlarla doğrudan
tüketiciye ulaşılmaktadır.
2.2.4.7. Ambalaj Sektörü
Ambalaj Sektörü, ülkemizin gıda maddeleri, boya, yapı kimyasalları, madeni
yağlar ve tekstil gibi birçok ürünün yurt içi ve yurt dışı satışlarında temel bir
rol oynamakta olup son yıllarda büyük bir atılım göstermiştir. Ambalaj, özel60
likle dayanıksız tüketim mallarının üretimi, satışı ve dağıtımındaki
gelişmelerin her aşamasında devreye girmektedir. 2000'li yıllardan sonra
süper marketlerin artışı, şehirleşme hareketleri, turistik tesislerin
yaygınlaşması, ambalajlı gıda tüketim kültürünün tüm ülkeye yayılması,
genel ekonomik canlılık ve büyüme hızı gibi faktörlerin bileşkesi olarak
ambalaj sektörü için başarılı bir yıl olmuştur. Ambalaj sektörünün gelişmiş
bir seviyede olması dolayısıyla, her türlü gıda maddesi rahatlıkla ambalajlanabilmekte ve tüketiciye sunulabilmektedir.
2.2.5. Devlet
2.2.5.1. Gıda Sektöründe Görülen Özelleştirme
Çalışmaları
Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) olarak adlandırılan işletmeler, artık,
devletin, asli görevleri olan adalet ve güvenliğin sağlanmasına yönelik harca­
malar ile özel sektör tarafından yüklenilemeyecek altyapı yatırımlarına
yönelmesi, ekonominin ise pazar mekanizmaları tarafından yönlendirilmesi
amacı ile özelleştirilmektedir. Özellikle son yıllarda yapılan özelleştirme
çahşmaları ile birlikte birçok gıda sektöründe faaliyet gösteren KİT
satılmıştır. Bu bağlamda. Et ve Balık Kurumu (EBK) ve Türkiye Süt
Endüstrisi Kurumu (TSEK) gibi gıda sanayinin gelişmesine öncülük eden
başlıca kamu işletmeleri özelleşerek devlet işletmesi niteliğini kaybetmiştir.
Devletin özelleştirme çalışmaları ile birlikte, sektörde faaliyet gösteren gıda
firmaları hammadde ve tamamlanmış ürünleri serbest piyasa koşullarından
daha kaliteli ve düşük maliyetli olarak temin etmektedir.
2.2.5.2. Ulusal Tarım Politikasının Durumu
Gıda sektörü ve tarım doğrudan iHşkili ve birbirini önemli oranda etkilediği
bilinmektedir. Çünkü gıda sektörünün önemli miktarda kullandığı ham­
madde girdisini tarımdan temin etmektedir. Bu bağlamda, gıda sanayinin
gelişmesini belirleyen en önemli etkenlerden birisi, tarımdan yeterli miktar­
da ve uygun kalitede hammaddeyi sürekli olarak sağlayabilmesidir. Bunun
koşulu ise, ürün deseninin ve üretim hedeflerinin belirlenmesi ve buna
ulaştıracak araçların etkili bir biçimde kullanılmasıdır. Kısaca, ulusal bir
tarım politikasının uygulanmasıdır. Ancak, gıda ve tarım sektörünün koor­
dinasyonunu sağlayacak geniş tabanlı ulusal bir tarım politikası bulunma­
maktadır.
2.2.5.3, AB Müzakereleri Kapsamında
Yeni Yasal Uygulamalar
AB müzakereleri kapsammda, özellikle türketiciyi korumaya yönelik
yasalarm çıkarılması ve uygulanması zorunluluğu getirilmektedir. Bu
durum, gıda üreticilerini daha kaliteli ürün üretmeye sevk edecek, standart­
laşma çabaları hız kazanacaktır. Yeni gıda yasası, AB süreci gibi faktörler gıda
sanayisine olumlu bir etki yapacak görünümdedir. Ancak kamu'nun, sektörü
bilgilendirme görevinin yanısıra gerekli alt yapı ve mevzuat hazırlanması
konularında da yavaş kaldığı görülmektedir.
2.2.5.4. Denetim Eksikliği
Türk Gıda Sanayisindeki en önemli sorunlardan birisi de haksız rekabettir.
Esas olarak denetim eksikliği ve ceza uygulamasındaki eksiklere bağlı olarak
sigortasız eleman çalıştırma gibi kayıt dışı yollara başvurma, yasa dışı ham­
madde ve/ veya katkı maddesi ve/ veya koruyucu madde kullanma, arıtma
sistemini çalıştırmama gibi daha onlarca hatta yüzlerce örneği verilebilecek
şekillerde kurallara uyan ve uymayan sanayi kuruluşları arasında asla küçüm­
senmeyecek düzeyde ve ağırlıklı olarak iç pazara yönelik ürünlerin üreti­
minde haksız rekabet koşulları mevcuttur.
Mevcut devlet denetimi modern ticareti ve dolayısıyla tüketicinin refahını ve
kurallı ekonomiye geçişin unsurlarını teşvik edici değildir. Temel sorun, yasal
boşluklardan kaynaklanmamakta, daha çok mevcut yasaları geleneksel kes­
ime uygulamamaktan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, mevcut uygulama ve
denetimler pazarın önemli bir kısmını elinde bulunduran geleneksel gıda
üreticilerinin verimli ve rekabetçi olabilmeleri için zorlayıcı görünmemekte­
dir.
Sonuç:
Türkiye gıda sektöründe hem dinamik bir iç pazara sahip, hem de ulus­
lararası rekabet gücü nedeni ile dışsatımları da artmaktadır. Bu dinamizm bir
yandan Türk nüfusunun çokluğu, girişimcilik ruhu ve cesareti, deneyim­
lerinden beslenmekte, diğer yandan da AB entegrasyon sürecinin gerek­
tirdikleri, yabancı gıda yatırımcıların 1990'lardan bu yana pazara girerek rek­
abeti arttırmaları ve değişen tüketim alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır.
İç pazardaki bu dinamizm dış pazarlara da yansımakta ve Türk gıda sektörü
ihraç ürün çeşidi ve sayısı artış göstermektedir.
SWOT ve Elmas modeli analizleri uluslararası pazarlarda gıda sektörünün
bazı bakımlardan rekabetçi bir üstünlüğe sahip olduğunu göstermektedir.
Genel olarak bu rekabetçi üstünlük daha çok ucuz fiyatlardan kaynaklan­
maktadır. Ucuz fiyatlar ölçek ekonomileri, süreç mühendisliği ve yüksek
teknoloji yönetimi gibi verimlilik yetkinliklerinden kaynaklanmaktan ziyade,
ucuz işgücü, ucuz ham madde, kayıtdışılık gibi ulusal kaynak bolluğu ve
durumlarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, aslında, daha dikkatli ince­
lendiğinde, Türk gıda sektörünün "rekabet üstünlüğü (competitive advan­
tage) "ne sahip olmaktan daha çok "karşılaştırmalı üstünlüğe (comperative
advantage)" sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü rekabet üstünlüğü eşit
şartlarda yarışanlar arasındaki yönetim ve örgütlenme yetkinliklerine
dayanırken, karşılaştırmalı üstünlükler ülkelerin faktör donanım ve uygula­
malarındaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır.
BÖLÜM 3
GIDA SEKTÖRÜNDE ARANAN KRİTERLER,
STANDARTLAR VE TEKNİK ENGELLER
Giriş
Bu bölümünde cevabı aranan soru, "Gıda sektöründe ihracatta aranılan
kriterler ve karşılaşılan tarife dışı engeller nelerdir?" olacaktır. Şüphe yok ki,
gıda sektörünün potansiyel ihracat hedeflerine ulaşmasındaki en önemli
sorunlardan biri ihracatta aranılan kriterler ve karşılaşılan tarife dışı
engellerdir. Birçok ülkede ithaline izin verilen ürünlerin çeşitli standartları
kapsaması ve bu standartları taşıdığına dair belgeye sahip olması zorunlu
olmaktadır.
Ülkeler çeşitli sebeplerden dolayı ithalatı engellemeyi istemektedirler. Çoğu
zaman iç pazarlarını korumak amacıyla dışalımla gelecek malları almamak
için gümrük vergileri, tarife dışı engeller ve diğer bazı yöntemlere başvur­
maktadırlar. İşletmeler bu sorunları ve engelleri analiz ederek aşmayı başarabildikleri takdirde, dış pazarlarda başardı olmaları ve rekabet edebilmeleri de
mümkün olabilmektedir.
Son 20-30 yıl öncesine kadar ithalatı engellemek için gümrük tarifeleri kul­
lanılırken uluslar arası düzeyde yapılan anlaşmalar çerçevesinde artık ülkeler
eskisi kadar gümrük tarifelerini ithalatı engelleyici bir araç olarak kullana­
mamaktadırlar. Bunu yerine son yıllarda yapılan anlaşmalara rağmen artan
oranda tarife dışı engeller kullanılmaktadır. Tarife dışı engeller; gümrük tar­
ifeleri haricinde mal ve hizmet akışını engelleyen yada zorlaştıran her türlü
uygulama ve politikalar olarak tanımlanabilir.
Bu engellerin kullanılması temel olarak iki nedene dayanmaktadır. Birincisi
ülkenin ekonomik çıkarlarını koruma adına yapılan daha ziyade keyfi uygu­
lamalar, ikincisi ise; insan, hayvan ve çevre sağlığına zararlı olacak seviyede
düşük kalite standartlarında üretim, satış depolama vs. yapılan ürünlerden
ülke halkını koruma adına yapılan uygulamalardır.
Hangisine dayanırsa dayansın Tarife dışı engeller konusunda önceden bil­
inçli gerekli araştırma inceleme ve analiz yapılamış ise işletmelerin ihracatını
olumsuz etkileyebilmektedir. Tarife dışı engellerden korunabilmek için
öncelikle dünya standartlarına uygun üretim yapmak gerekmektedir.
Böylelikle sağlık ve standartlar sebebi ile ihracatta bir engel yaşanmayacaktır.
İkinci olarak karşılaşılan keyfi uygulamaları ilgili makamlara bildirmek
suretiyle yapılan haksız uygulamayı ortadan kaldırmak mümkündür.
Bu çerçevede öncelikle uluslararası arenada gıda güvenliği konusunda sıkıntı
yaşanmaması için uyulması gereken standart ve kriterlerden İyi Tarım
Uygulamaları, İyi Üretim Uygulamaları, İyi Hijyen Uygulamaları ve
HACCP'ten bahsedilecektir. Fakat bu kriterler anlatılmadan Türkiye'deki
hali hazırdaki asgari gıda mevzuatı konusunda kısa bilgi vermenin yararlı
olacağı düşüncesi ile Türk Gıda Kodeksi anlatılacaktır.
Daha sonra İhracatta karşılaşılan Tarife dışı ve teknik engeller ve uygulama­
da en çok karşılaşılan tarife dışı engeller belirtilerek ihracata yaptığı etki
tartışılacaktır. Son bölümde ise dış ticareti serbestleştirmek adına yapılan
anlaşma ve kuruluşlardan kısaca bahsedilecek ve ihracatta keyfi olarak kul­
lanılan teknik engelleri ortadan kaldırmak amacıyla yapılan Ticarette Teknik
Engeller anlaşması hakkında bilgi verilecektir.
3.1. Gıda Sektöründe Aranan Kriterler Ve Standartlar
Tüketicilerdeki bilincin giderek artması ile çevre ve insan sağlığını korumak
adına gerek devletlerin gerekse de ulusal ve uluslar arası kuruluşların
koyduğu bazı standartlar ve kriterler mevcuttur. Üreticilerde yurt içi ve
dışında üretim ve satışlarını devam ettirebilmek için ve aynı zamanda değişen
tüketici ihtiyaçlarına cevap verebilmek için bu standartlar ve kriterlere
uymak zorundadırlar. Tüketicilerin sağlığını direk olarak etkilemesi
açısından gıda sektöründe kalite standartları ve kriterleri daha da önemli
olmaktadır. Günümüzde işletmeler tüketici talepleri, devlet, ulusal ve uluslar
arası kuruluşların baskısının etkisi ile bu standartlara uymak zorundadırlar.
Ülkeler arası yapılan anlaşmalara ve iletişim sektörünün sağladığı faydalara
bağlı olarak ihracatın önündeki engellerin giderek kalkması ülkelerin düşük
kalitede mal ithal etmelerini engellemek için ihracatta çeşitli standartların ve
kriterlerin zorunluluğunu ortaya çıkartmıştır. Bunlardan bir kısmı (gıda
kodeksi gibi) Türkiye'de üretim için gereken asgari şartlardır. Diğerleri ise
gerek ülke içinde gerekse yurt dışında satış yapabilmek, pazar payını, marka
bilinirliğini ve güvenirliğini arttırtmak vb. için gerekli unsurlardır.
Fakat ülkemizde gıda güvenli ile ilgili yeterli çalışmanın yapıldığını söylemek
mümkün değildir. Gıda güvenliğinin sağlanmasında teel sektörden kay­
naklanan en önemli sorunlar; çok sayıda dağınık gıda işletmesinin bulunması
ve bazı alt sektörlerde kayıtdışı üretim yapılması nedeniyle denetimlerin
olması gereken sıklıkta ve titizlikte gerçekleştirilememesi, işletmelerin
çoğunun sermaye yapılarının zayıf olması, gıda konusunda eğitim almış
kişilerin yeterince istihdam edilememesi ve tarım-gıda sanayi entegrasy­
o n u n d a n zayıflık nedenleriyle gıda otokontrol sistemlerinin (HACCP ve
GMP gibi) oluşturulmasında zorluklar bulunması olarak sayılabilir.
(Kıymaz:2003)
3.1.1. Gıda Kodeksleri
ülkemizde gıda mevzuatı ile ilgili uygulamalar yakın zamana kadar farklı
kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülmekte idi. Bunlar; Sağlık Bakanlığı,
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Maliye Ve Gümrük Bakanlığı, İç İşleri
Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Türk Standartları
Enstitüsü'dür. Dolayısıyla bunarlm her birinin çıkartmış olduğu mevzuat
çerçevesinde işler yürümekte idi (Kayahan:1998;3). Gerek mevzuattan kay­
naklanan sıkıntılardan gerekse de farklı kurumların yürütmesinden kay­
naklanan eşgüdümsüzlük ve etkinsizlik sebebiyle gıda sektöründe standart­
ları tutturmak da ciddi sıkıntılar oluşturmakta idi. Bu da çeşitli uygulama ve
prosedürleri yapan ve yapmayan işletmeler arasında haksız rekabete yol
açmakla beraber halkın sağlığı açısından ciddi bir tehlike oluşturmakta idi.
Diğer taraftan yüz yüze olunan bu durumdan faydalanarak yetersiz kalitede­
ki ürünlerle dış ticarette bulunanların yol açtığı olumsuz Türk markası
imajından dolayı ihracatta sıkıntılarla karşılaşılıyordu.
Tüm bu sıkıntıları göz önüne alan devlet, gıda ile ilgili tüm düzenlemeleri tek
elde toplamak, belirli bir standart sağlamak, uluslar arası arenada rekabet
edebilecek bir gıda mevzuatına sahip olabilmek için Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığı'nm denetiminde ve gözetiminde Türk gıda mevzuatı çalışmaları
başlamıştır. Bu amaçla Codex Alimentarius Commission (CAC), Avrupa
Birliği (AB), Amerika Gıda ve İlaç İdaresi (Food and Drug Administration:
FDA), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (Food and
Agriculture Organization: FAO) gibi kuruluşların uluslararası mevzuatları
incelenerek uluslar arası arenada da geçerliliği olabilecek temel bir yasa
çalışması yapılmış ve bunu takiben 28 Haziran 1995 tarih ve 22327 sayılı
Resmi Gazete'de yayımlanan gıdanın çerçeve yasası hükmünde olan 560
sayılı "Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun
Hükmünde Kararname" çıkarılmıştır.
Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsammda hazırlanan yönetmeliklerde
aşağıdaki ilkeler göz önüne alınmıştır (Mert:1998;31);
• Açıklık ilkesi
• Güncel ve çağdaş olma ilkesi
• Tüketici güvenliği ve sağlığının korunması
• Tüketicinin ekonomik çıkarlarının korunması
• Gıda kayıplarının önlenmesi
• Çevreye duyarlılık
• Tüketicinin doğru bilgilendirilmesi
• Haksız rekabetin önlenmesi
• Gıda sanayinin gelişmesiyle üretimin arttırılması
• Dünya ile globalleşme
• Ulusal gıda politikasının oluşturulması
Bu kararname ile Tarım ve Köy İşleri Bakanhğı'na gıda zincirinin üretim,
işleme, muhafaza, depolama, ambalajlama, pazarlama, ithalat ve ihracat
safhalarında gıda kontrol görevleri verilirken, Sağlık Bakanhğı'na gıda işlet­
melerinin çalışma izni ile gıda satış noktalarında kontrol yetkisi verilmiştir.
Bu tarihe kadar ülkemizde gıda işyerleri, gıdanın üretimi ve denetimi 1930
yılında çıkarılan "Umumi Hıfzısıhha Kanunu" ile, gıdaların taşıması gereken
şartlar ise "Gıda Maddeleri Tüzüğü" ile yürütülmüştür. Bunu 16 Kasım 1997
tarih ve 23172 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Türk Gıda Kodeksi
Yönetmeliği" izlemiştir. Böylece ülkemiz için son derece önemli olan Gıda
Kanunu'nun temelleri atılmıştır. Nihayet 5 Haziran 2004 tarih ve 25483 sayılı
Resmi Gazete'de yayımlanan Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve
Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin değiştirilerek kab­
ulü hakkındaki 5179 nolu kanun yürürlüğe girmiştir.
Kanunun amacı; kapsamlı gıda güvenliği sağlamak olup, buna uygun olarak
her türlü gıda maddesinin ve gıda ile temasta bulunan madde ve
malzemelerin teknik ve hijyenik şekilde üretim, işleme, muhafaza, depolama,
pazarlama gibi aşamalarda üretici ve tüketici haklarını korumaktır. Buna
uygun olarak hem bu maddelerin taşımaları gereken asgari nitelikleri, hem
bu maddeleri üreten ve satan işyerlerinde bulunması gereken asgari teknik ve
hijyenik şartları ve hem de bunu sağlamak üzere verilecek hizmetlerin usul ve
esaslarını belirleyen hükümleri içermektedir.(Kayahan ve diğ.:2005) Bu
çerçevede Türk Gıda Kodeksinin hazırlanması sürecinde Ulusal Gıda
Kode^:si Komisyonu kurulması öngörülmüştür. Hazırlanan Türk Gıda
Kodeksi son yıllarda Avrupa birliğinin kriterlerine uygun bir şekilde revize
edilmektedir. Bu yıl içerinde uyum çalışmalarının tamamlanması hedeflen­
mektedir.
Bu Kanun ile birlikte gıdaların üretim izinleri, üretim hatlarının denetlen­
mesi, ithalat ve ihracatlarında belge düzenlenmesi ve Türk Gıda Kodeksi
Yönetmeliği ve bağlı tebliğlerinin hazırlanması ile ilgili görevler Tarım ve
Köy İşleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğüne verilmiştir.
İlgili Genel Müdürlükçe gerekli çalışmalar yapılarak gıda kontrolüne ilişkin
olarak. Gıda Kontrol Hizmetleri Dairesi Başkanlığı altında çalışma planları
hazırlanarak günümüz ihtiyaçlarına cevap verir hale getirilmiştir. Buna göre
ilgili Daire Başkanlığının görevleri aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.
• Gıdaya ilişkin mevzuatları hazırlamak, gıda üretim zincirinin tüm
aşamalarında, ithalat ve ihracat işlemlerinde denetim ve kontrolün
yapılmasını sağlamak.
• Gıda ve beslenmeye ilişkin projeler hazırlamak, uygulamak, ayrıca gıda ile
ilgili konularda kalkınma ve icra planlarının hazırlanmasına yardımcı olmak,
takip etmek.
• Kodeks Alimentarius Komisyonunun çalışmalarını takip etmek,
toplantılarına katılacak taslak standartlara ülke görüşü bildirmek ve ticari
ilişkide bulunduğumuz ülkelerin gıda mevzuatlarını takip etmek.
• 560 sayılı KHK kapsamında yer alan tarım ürünleri ve gıda maddelerinin
(ham, yarı veya tam işlenmiş her türlü madde) ithalat ve ihracat kontrolleri
ve ihracatta da sertifika düzenlemek, uluslararası anlaşmalar çerçevesinde
uygulamalar yapmak (Alpay ve diğ. 200119-20).
Diğer kalite standartlarına geçmeden önce belirtelim ki ülkemizde gıda
kodeksleri üretim ve satış için uyulması gereken bir zorunluluktur.
Dolayısıyla işletmeler üretim yada satış için uyması gereken asgari koşuldur
ve rekabet avantajı için herhangi bir üstünlük teşkil etmemektedir.
3.1.2. İyi "Tarım, Üretim, Hijyen" Uygulamaları
Gıda işletmelerinin yeni sistemlerle sorumlulukları artmaktadır. HACCP'in
yanı sıra İyi Üretim Uygulamaları (GMP-good manufacturing practices), İyi
Hijyen Uygulamaları (GHP-good hygiene practices) ve İyi Laboratuvar
Uygulamaları (GLP-good laboratory practices) sistemlerinin yaygınlaşması
söz konusu olacak, bunları destekleyici nitelikte ISO-9000 versiyonları kalite
açısından ilerleme getirecektir. Tüm bu konularda gerekli denetimin
yürütülmesi kamunun dışında akredite özel firmaların oluşmasını sağlaya­
caktır. Günümüzde Avrupa'da ki birçok ithalatçı İyi Üretim Uygulamaları
istemektedir (Kıymaz;20003;62).
Gıda sektöründe hammaddeden üretime kadar her alanda gıda güvenliğinin
etkin kılınması için öncelikli olarak hammaddenin elde edildiği ilk aşamada
İyi Tarım Uygulamaları (GAP), ürün işleme ve üretim aşamalarında ise İyi
Üretim Uygulamaları (GMP), İyi Hijyen Uygulamaları (GHP) gerekmekte­
dir. HACCP sisteminin etkin bir şekilde kurulması ve sürekliliği için İyi Üre­
tim, Tarım Ve Hijyen uygulamaları ön koşuldur.
İyi Tarım Uygulamaları (GAP) : Dünyanın birçok ülkesinde artan çevresel
bilinç, tüketici taleplerini cevaplayabilmek ve gıda güvenliğini sağlayabilmek
gibi çeşitli nedenlerle uygulanmaktadır.
GAP'ın AB'de ortak tarım politikası çerçevesinde üreticilere doğrudan
ödeme yapmak amacı ile bir koşul olarak kullanılacağı da ifade edilmektedir
(Gündüz:2003;25). GAP, tarımsal üretimin planlanması, geliştirilmesi,
pazarlanması, kayıt altına alınarak gıda güvenlik zinciri için de güvenli ürün­
lerin tüketiciler ulaştırılması ile ilgili bütün iş ve işlemler olarak tanımlan­
abilir. FAO tarafında ortaya konulan GAP 11 ana başlık altında toplanmıştır;
Toprak, Su, Bitkisel Üretim ve Yem Bitkileri Üretimi, Bitki Koruma,
Hayvansal Üretim, Hayvan Sağlığı, Hayvan Refahı, Hasat, Çiftlik İçi İşleme
ve Depolama, Enerji ve Atık Yönetimi, İnsan Refahı, Sağlığı ve Güvenliği,
Yaban Hayatı ve Çevre Gıda hijyeni Türk Gıda Kodeksinde "Gıda mad­
delerinin güvenilir olarak tüketime sunulması için gıda zincirinin
safhalarında ahnan önlemler" olarak tanımlanmaktadır(Duman, Paksoy,
Tanrıvermiş; 2004; 221-222). İyi Hijyen Uygulamaları (GHP) ise, ham­
maddeden üretime; depolamadan, personele kadar her nokta ve konuda
hijyen ve temizHk ile ilgilidir. GHP HACCP sistemi başta olmak üzere diğer
kalite uygulamalarm yerine getirilmesi için temel hijyenik tedbirler olarak da
tanımlanabilir. GHP uygulamaları ile;
• işletmelerin hijyenik dizayn ile kurulması
• Ekipmanların hijyenik dizayn ile kurulması
• Temizlik ve dezenfeksiyon prosedürlerinin yerine getirilmesi
• Üretim hattında genel hijyen ve güvenliğin sağlanması amaçlanmaktadır
(Gündüz:2003:30)
Dolayısıyla bu ^ yönüyle diğer iyi uygulamalara zemin teşkil edeceği gibi
HACCP için de bir ön koşuldur.
îyi Üretim Uygulamaları (GMP) Gıdaların güvenliğini ve yarayışhğım garan­
ti altına alan uygulama standartları olarak bilinmektedir. İlk kez 1964'de
Amerika'da gıda ve ilaç endüstrisi için önerilmiş ardından 1967'de Gıda ve
İlaç Dairesi bu uygulamaların gıda sektöründe kullanımını gündeme getir­
miştir. GMP ile ilgili kurallar 1969 yılında WHO tarafından her alanda ürün
güvenliğini garanti altına alınması için çıkarılmıştır. Diğer taraftan GMP,
risk analizini içermediğinden dolayı tek başına gıda güvenliğini sağlaması
mümkün değildir. (Ulusoy:2001;39).
Zaten GMP, GAP GHP yada HACCP gıda güvenirliği için gerekli şarttır ama
yeterli şart değildir. Bu sistemler ancak diğer gıda kalite sistemleri ile entegre
şekilde kurulması halinde gıda güvenliğin sağlayacaktır.
3.1.3. HACCP
HACCP; spesifik tehlikelerin, kritik noktaların, kontrol yöntemlerinin ve
düzeltici önlemlerin belirlendiği ve in an sağlığı ile ürün kalitesini olumsuz
etkileyen tehlikelerin oluşmadan önlendiği bir kalite sistemidir ve gıda
güvenliği önceliklidir.
HACCP ile ili ilgili ilk çalışmalara 1959 yılında başlanmış olup, bu tarihte
NASA astronotları için hatasız gıda üretimine yönelik projeler yapılmıştır.
1963 yılında ise Dünya Sağlık Örgütü Codex Alimentarius'da HACCP ilkel­
lerini yayınlamıştır (Albayrak, Güneş; 2004 )
ülkemizde ise 1998 yılmda yaymlanan; gıdalarm üretim, tüketim ve
denetlenmesine ilişkin yönetmelikle gıda işletmelerinin HACCP sistemi
oluşturmaları ( et, süt, su ürünü işleyenlerin 4 yıl, diğerlerinin 6 yıl içinde)
zorunlu kılınmaktadır. Ülkemizde TSE ve yetkili gözetim firmalarınca da
HACCP belgesi verilmektedir (Ekşi ve Diğ. :2005;11).
HACCP sistemi bir proses standardı olmakla birlikte performans stan­
dardına yakın boyutları da vardır. İlk olarak, HACCP sistemi kritik kontrol
noktalarını ve bunlarla alakalı ölçülebilir göstergelerin tespitini zorunlu kılar
ve böylece de pahalı gıda güvenliği ölçüm metotlarının bu göstergeler
yardımıyla daha kolay ölçümlerle yapılmasını sağlar (örneğin patojen
kültürü tespiti yerine sıcaklık kontrolünün yapılması). İkinci olarak zararlı
maddelerin oluşması muhtemel aşamaları belirlemeyi ve bu aşamalarda
gerekli koruyucu tedbirlerin alınmasını sağladığı için kaynakların en verimli
şekilde kullanılmasını temin eder. Üçüncü olarak da firmalara kontrol sis­
teminin dizaynı ve uygulanmasında gerekli serbestliği sağladığı için firma
spesifik veya ürün spesifik etkilerin göz ardı edilmesini engeller (Alpay ve diğ.
:2001).
HACCP sistemi Aşağıdaki yedi temel ilkeye dayanmaktadır (Karaali: 2003;
55-57);
1. ilke; Tehlike analizi
2. ilke; Kritik noktaların belirlenmesi
3. ilke; Kritik limitlerin belirlenmesi
4. ilke; İzleme ve kontrol sisteminin oluşturulması
5. ilke; Düzeltici faaliyetler
6. ilke; Sistemin teyidi
7. ilke; Kayıt tutulması ve dokümantasyon
Önemi her geçen gün artan HACCP ile işletmeler, ürünle ilgili şikâyetleri
azaltarak, ürürünün potansiyel güvenirliliğini arttırır. Üretim maliyetlerini
azaltır, karar vermede yöneticilere yardımcı olur, müşterilerin gıda güvenliği
konusunda beklentilerini karşılar, kritik noktalarda yapılan kontrol
sayesinde nihai noktada yapılan kontrolleri azaltır, böylelikle zamandan,
işgücünden ve maliyetten tasarruf sağlanır (Saydan ve Ar; 2004). HACCP'in
faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• Gıdaya kontamine olabilecek zararlıları tanımlama ve engelleme
• Bilimsel bir yöntem
• Data tutma zorunluluğu dolayısıyla firma şeffaflığı ve hükümetlerin fir­
maları izleme kolaylığı
• Güvenli gıda üretimi
• Dış pazarda daha etkin pazarlama
• Uluslararası ticarette genel bir yaklaşım nedeniyle uygulamada homojenlik
(tarife dışı engeller) (İGEME:2004;9).
Ülkemizde Gıda Sektöründe faaliyet gösteren ve İSO 9000 belgesine sahip
olan işletmelere yönelik yapılan bir araştırmada İşletmeler HACCP'den bek­
ledikleri faydaları öncelik sırasına göre aşağıdaki şekilde sıralamışlardır
(Gündüz; 2003;75):
• Gıda güvenliğini sağlamak,
• Firma Güvenirliğini arttırmak
• Tüketici memnuniyeti sağlamak
• TKY sitemini uygulayabilmek
• Rekabet gücünü arttırmak
• Firma imajını arttırmak
• Kalite güvencesini sağlamak
• Pazarlama aracı olarak kullanmak
• İthalatçı firmanın talebi
• Marka oluşturmak
HACCP'in yukarıda anılan faydalarına rağmen Türkiye'de yeteri kadar kabul
gördüğü söylenemez. Türkiye'de gıda sektöründe TS EN İSO 9001:2000 bel­
geli firma sayısı 2004 yılı itibariyle 338 civarındadır, bu da Türkiye için
oldukça düşük bir rakamdır. Diğer taraftan TSE'den HACCP belgesi alan
gıda firmalarının sayısı ise toplam yi'dir. Son yıllarda yapılan kanuni düzen­
lemeler ve devletin teşvikleri karşısında bu rakam artmıştır. Fakat yine de bu
rakamın Türkiye için çok düşük olduğunu söylemek mümkündür (Albayrak,
Güneş; 2004;537 ).
Anılan gıda kalite sistemleri günümüzde bir tercihten çok daha ötedir. Artık
ihracatta birçok ülke İyi Tarım, Hijyen, Üretim Uygulamalarını zorunlu tut­
maktadır. Özellikle Avrupa Birliği üye ülkeleri tarafından aranan bu kriter­
ler günümüzde tarım ve gıda sanayi ihracatının olmazsa olmazıdır.
3.2. İhracatta Karşılaşılan Tarife Dışı Engeller
Son yıllarda dış ticaret teorilerinde bir liberalleşme gözüksede esasında uygu­
lama teoriden farklılık arz etmektedir. Ülkeler ithalatta çeşitli engeller çıkart­
maktadırlar. Gümrük tarifeleri bunların en başında gelenidir. Fakat son
yıllarda anlaşmalar çerçevesinde gümrük tarifeleri ile engellemeler ortadan
kısmen kalkmıştır. Fakat tarife dışı engeller hala devam etmektedir.
Günümüzde tarife dışı engellerin gümrük tarifelerinin yerini almasının iki
sebebi bulunmaktadır. Birincisi; II dünya savaşından sonra yapılan Gümrük
Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) imzalandıktan sonra gümrük
tarifeleri eski önemini yitirmiştir. İkinci olarak ise gümrük tarifelerine ilişkin
kararlar ulusal ve uluslararası seviyede zor alınmaktadır (Karluk; 174:1996).
Bu sebepten dolayı ülkeler ithalatı dengelemek ve kontrol altına alrnak için
tarife dışı engellere müracaat etmektedirler.
Burada son yıllarda ihracata en büyük engellerden birisi olan Tarife dışı
engeller ve bu engeller içinde önemh yer tutan Teknik engeller ve ihracata
etkisi incelenecek.
3.2.1. Tarife Dışı Engeller
Tarife dışı engeller; gümrük tarifelerinden ayrı olarak uluslar arası mal ve
hizmet akımlarının normal gelişme seyrini etkileyen her türlü politika ve
uygulamaları ifade etmektedir (Seyyidoğlu: 1996; 147). Bunlardan bir kısmı
geçmişte de uygulanan klasik araçlardır. Bir kısmı ise özellikle 1970'lerde
ortaya çıkan yeni korumacılık akımları çerçevesinde yaygınlaşan gönüllü
ihracat kotaları, anti damping vergileri, teknik gibi uygulamalardır (a.g.e:
1996;175).
Küreselleşen dünya ekonomisinde bir taraftan ülkeler arasındaki gümrük
duvarları çeşitli anlaşmalarla ortadan kalkarken diğer taraftan da ülkeler yurt
içindeki üreticiyi korumak adına tarife dışı engeller ortaya koymaktadırlar.
Böylelikle o ülkeye gelen ithalatı sınırlamaktadırlar. Dolayısıyla tarife dışı
engellerin çoğu ithalatın sınırlanmasına yönelik uygulamalarıdır. Özellikle
uluslar arası anlaşmalar sonucunda tarifelerin giderek ortadan kalkması;
İhracatı engellemek isteyen ülkeler tarafından tarife dışı araçların artan oran­
da kullanılmasına sebep olmuştur.
Bu tarife dışı engellere; " İthalat Kotaları, Gümrük Vergisine Eş Etkili Vergi
Ve Harçlar, İthalat Yasakları ve Lisansları, Kambiyo Sınırlamaları, İç Üretime
Verilen Teşvikler, Bürokratik İşlem Yükü, Kalite standartları. Fiyat bantları"
örnek olarak verilebilir (Külünk: 2004:1).
Tarife dışı engellerin belirli bir tasnifi bulunmamaktadır. Farklı kaynaklar
farklı şekillerde tasnif etmektedir. Bir tasnifte (Saatçioğlu:2001) dış ticaretin
önündeki engeller Gümrük Tarifeleri ve Tarife Dışı Araçlar olarak ikiye
ayrıldıktan sonra Tarife Dışı Araçlar aşağıdaki şekilde tasnif edilmiştir.
• Tarife Benzeri Engeller
• Miktar Kısıtlamaları
• Gönüllü İhracat Kısıtlamaları
• Diğer Tarife Dışı Araçlar
Cao (1980) tarife dışı engelleri 6 başlık halinde incelemiştir. Bunlar spesifik
ticaret sınırlamaları, gümrük ve idari giriş prosedürleri, standartlar, ticarete
hükümet katılımı, ithalatta uygulanan diğer ücretler ve diğer engellerdir
(Yağcı ve Sarı;2004).
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansına (UNCTAD) göre ise
ticareti kontrol araçları olarak aşağıdaki şekilde tasnif edilmiştir
(OECD;2001;53-54).
• Tarife Araçları
• Tarife Benzeri Engeller
• Finansal Tedbirleri
• Fiyat Kontrol Tedbirleri
• Otomatik Lisans Tedbirleri
• Miktar Ve İçerik Kontrolüne İlişkin Tedbirler
• Tekelleşme Tedbirleri
• Teknik Engeller
• Çeşitli Tedbirler
Burada Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı tarafından
yapılan sınıflandırmaya bağlı kalınarak Teknik Engeller hariç diğerler kısaca
anlatılacaktır; Teknik engel ise bir sonraki başlıkta detaylı olarak
anlatılacaktır. (Külünk: 2004;5-13)
3.2.1.1. Gümrük Vergisine Eş Etkili Vergi ve Harçlar
Bu kalem gümrük vergisine benzer nitelikli vergilerdir. Bunlara örnek olarak;
ek gümrük vergisi, ek gümrük resmi ve harçlar, dâhili vergi ve harçlar ver­
ilebilir. Fiilen gümrük vergisi kalksa dahi çeşitli adlarla alman bu vergi ve
harçlar ürünün maliyeti arttırmakta böylelikle yerh ürünler ithal ürünler
karşısında korunmaktadır.
3.2.1.2. Fiyat Denetim Tedbirleri
Fiyat denetim tedbirlerinin yapılış amacı ithal ürünle yurt içi ürünün
arasındaki fiyat farklılığını ortadan kaldırarak yerli üreticiyi korumak ve
başka ülkelerin adil olmayan ticari uygulamalarının olumsuz etkisini telafi
etmek amacıyla yapılmaktadır. Bunlar; idari fiyat düzenlemeleri, gönüllü
ihraç fiyatı kısıtlamaları, özellikle tarım ürünlerinde uygulanana fiyat bandı,
değişken vergi ve harçlar, anti-damping tedbirleri ve telafi edici tedbirler
olarak sıralanabilir.
3.2.1.3. Finansal Tedbirler
ithalat için gerekli dövize ulaşma, yabancı dövizin maliyeti ve ödeme
konusundaki düzenlemeleri içeren önlemlerdir. Daha ziyade üçüncü dünya
ülkeleri tarafından iç istikrarı korumak ve kendi kendine yeten bir ülke ola­
bilme amacıyla uygulanır. Peşin ödeme zorunluluğu, peşin ithalat depoziti,
nakit ihtiyat payı zorunluluğu, peşin vergi tahsilatı, hassas kategorilerde geri
ödemeli depozito, farklı döviz kuru uygulaması, kısıtlı döviz erişimi, ödeme
şartlarına ilişkin düzenlemeler, transfer gecikmeleri ve sıra beklemeler
Finansal Tedbirlere örnek olarak verilebilir.
3.2.1.4. Otomatik Lisans Tedbirleri
Otomatik lisans ve ithalat gözlemleri gibi formel önlemler olup gerçek man­
ada kısıtlama içermez. Fakat ithalat gözlemleri bazı durumlarda ithalat
kısıtlamasına bahane olarak kullanılabilmektedir.
3.2.1.5. Tekelleşme Tedbirleri
Belirli bir gruba özel imkânlar tanıyarak tekelleşmeye gidilmesi tarzında
yapılan tedbirlerdir. Belirlenen ürünlerin devlet kuruluşları veya devletin
belirlediği özel sektör tarafından yapılmasını şartı getirebileceği gibi belir­
lenen ithal ürünlerde sigorta ve taşımacılık gibi hizmetlerde ulusal firma
tarafından yapılma zorunluluğu getirilmesi buna örnek olarak verilebilir.
3.2.1.6. Miktar Ve İçerik Kontrolüne İlişkin Tedbirler
Miktar kontrolü belirh bir zamanda belirli bir mamulden bir ülkeye girecek
olan ürünün miktarını kısıtlamayı ifade eder. Bu kısıtlama vasıtası ile iç
piyasada yeterince rekabet gücü olmayan ürünlerin rekabet şansı arttırılır.
Oluşan durum rekabeti olumsuz yönde etkilerken aynı zamanda iç pazarda­
ki fiyatları suni bir şekilde yüksek tutarak yerli üretici korunmuş olacaktır.
Otomatik olmayan ithalat lisansı, kıstasa dayanmayan ithalat lisans, seçili
gruplara verilen lisans, belirli bir alan için Hsans, yerli üretime endeksli lisans,
yerli ürünlerin satın alınması şartı, yerli girdi zorunluluğu, takas veya
karşılıklı ticaret, lisansın özelleşmiş bir kurumdan alman iznine bağlanması,
kotalar, global kotalar, ikili kotalar, dönemsel kotalar, ihracat performansına
endeksli kotalar, yerli ürünlerin alımına endeksli kotalar, hassas kategoriler
için kota, yasaklamalar, bütünsel yasaklama, ithalat lisansı dağıtımını durdu­
rulması, dönemsel yasaklama, geçici yasaklama, ülke kısıtlaması, hassas kat­
egoriler için yasaklama, siyasi amaçlı yasaklama, gönüllü ihracat kısıtlaması,
işletmeler özel kısıtlamalar miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirlere
örnek olarak verilebilir.
3.2.2. Teknik Engeller (Görünmeyen Engeller)
Teknik Engeller aslında Tarife dışı engeller içinde yer almasına karşın önem­
ine ve sık karşılaşılmasma sebebi ile ayrı bir başlık altında incelenmesi uygun
görülmüştür.
Ülkeler, ithal edilen ürünleri kendi standartlarına uygun olmasını zorunlu
kılmaktadırlar ve bu tür zorunlu standartlar ve bunların uygulanmasında
kullanılan idari yöntemler "teknik mevzuat" olarak adlandırılmaktadır.
Teknik mevzuat ülkeler tarafından, söz konusu ürünleri kullanan insanların
sağlığını korumak, emniyetini ve çevrenin korunmasını sağlamak ile hileli
durumları önlemek için uygulanır. Bu standartlar kalite, güvenlik gibi
ürünün özellikleriyle ilgili olan tedbirlerdir.
Bu tür teknik mevzuat, yukarıda belirtilen amaçlara ulaşmak için
kullanılmakla birlikte, pratikte uluslararası ticarete engel teşkil edebilmekte
ve bir çeşit gizli korumacılık işlevi görebilmektedir. Teknik mevzuattan kay­
naklanan bu engeller "Ticarette Teknik Engeller" olarak tanımlanmaktadır.
Teknik mevzuatın ticarette gereksiz engellere yol açmaması için, uluslararası
kurallara uyumlu hale getirilmesi gereklidir (www.dtm.gov.tr).
Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller, ürün özelliğine ilişkin zorunluluk­
lar, üretim koşullarına ilişkin zorunluluklar, çevre koruma ve sağlık serti­
fikası, işaretleme, etiketleme ve paketleme zorunlulukları, test, denetleme ve
karantina tedbirleri, bilgi verme zorunluluğu, nakliyeye ilişkin zorunluluklar,
gümrük kısıtlamaları, sevk öncesi denetim ve özel gümrük formaliteleri
teknik engellere örnek verilebilir.
Yukarıda da belirtildiği gibi ilk bakışta ürünlerin standardını yükseltmeyi
sağlayan, insan, hayvan ve çevre sağlığına önem veren, uygulamalar gibi
gözükse de; Ülkeler, standardı gereksiz yere yüksek tutarak daha ziyade itha­
latı dengelemek, ilave maliyetlerden dolayı ithalatçının ülkeyi cazip bulma­
masını sağlamak ve böylelikle yerli üreticiyi korumak amacını gütmektedir.
3.2.3. Karşılaşılan Tarife Dışı Engeller Ve Bu Engellerin
Dış Ticarete Etkisi
ülkeler tarife dışı engellerden bir kısmını insan, hayvan ve çevre sağlığını
koruma sebebi ile koyarken büyük bir kısmını yerli üretici korumak sebebi
ile koyjpoaktadır. İnsan, hayvan ve çevre sağlığını koruma sebebi ile konulan
standartların önceden bilinmesi ihracat yapan işletmeler için kendilerini
müşteri istek ve ihtiyaçları çerçevesinde geliştirmeleri için faydalı olacaktır.
Diğer taraftan yerli üreticiyi korumak sebebi ile konulan ve uluslararası
anlaşmalara ters düşen tarife dışı engellerin evvelden öğrenilmesi ve gerekli
düzenlemelerin yapılması uygun olacaktır.
80
OECD tarafından Mart 2003 yılında hazırlanmış olan "Overview Of Non. Tariff Barriers: Findings From Existing Business Surveys" adlı raporda
yapılan çeşitli araştırmalarda karşılaşılan tarife dışı engeller sıralanmıştır
(Külünk:2003;14-18). Aşağıda en çok beyan edilen teknik engeller yer almak­
tadır.
Buna göre ilk sırada teknik engeller ve gümrük işlemleri gelmektedir.
Gümrük işlemleri ise her ne kadar gümrük tarifleri kaldırıldı yada azaltıldı ise
de çeşitli adlarda gümrük esnasında alman ücretler yada yapılan işlemler
ihracatçıyı zor duruma sokmaktadır. Örneğin Türkiye' den Avrupa'ya ihra­
cat edilecek yaş meyve ve sebze iki yada üç kez muayene edilmektedir. Bu
durum, depolama, nakliye ve ölçüm maliyetlerinin yanı sıra muayene, test ve
kontrol için harcanan zaman özellikle son kullanma tarihi kısa süreli olan
ürünler açısından sıkıntı oluşturmaktadır.
Tablo 11 En çok beyan edilen teknik engeller
Araştırma
AB
araştırması
İhracat
Avrupa tek
Pazarı
pazarı
İsveç araştırması
10 Avrupa ülkesi ve 3. ülkeler
Yeni Zelanda
APEC
Brezilya
araştırması
araştırması
araştırması
18. hint alt
ülkesi
Küresel
Arjantin.
Paraguay,
Uruguay
(Brezilya)
kıtası
+ mısır
Sıra
Teknik engeller
i
00
2
Sübvansiyonlar
N
Şili araştırması
ALAN
araştırması
AB Tayvan Çin Latin Amerika
GüneyKore
birliği ülkeleri
Japonya ABD ve
8 Latin Amerika
Ülkesi
AB
3. ülkeler
Teknik
engeller
Gümrük
Gümrük
işlemleri
işlemleri
Nakliyeye
İthalat
ilişkin mevzuat politikaları
ve maliyetler
Hizmet
sektöründeki
Teknik
engeller
İdari
Gümrük
formaliteler
işlemleri
Teknik engeller Gümrük işlemleri
Hizmet sektöründeki
Dahili vergi
ve harçlar
Teknik
engeller
Hizmet
sektöründeki
Finansman ve
ödeme
sınırlamalar
mekanizmaları
Teknik engeller
Teknik engeller
Gümrük
leri
işlem-
sınırlamalar
Dahili vergi ve
harçlar
3
Rekabet
sorunları
sınırlamalar
4
Uygunsuz
hukuki
hakarama
kısıda-
Miktar kısıtla-
maları
Sübvansiyonlar Tarife dışı engel Nakliyeye ilişkin
ler belirtilmemiş mevzuat ve
maliyetler
maliyetler
Yatırım
Miktar
kısıtlamaları
maları
maları
Kamu
Rekabet
alanında
sorunları
Teknik
engeller
Dahili vergi ve T icari koruma
araçları
harçlar
Dahili vergi
ve harçlar
Miktar kısıtla-
mekanizmaları
Sınır
5
ötesi
anlaşmalara ve
işlemlere hukuki
güvence
bulunamaması
~.~
....
~
•..
uygulanan
prosedür
Maliyet ve
üretimde
rekabet şartları
Dahili vergi ve
harçlar
Yine yapılmış olan 12 farklı araştırmadaki tarife dışı engellerin ifade edilme
sıklığı ve belirtilen önem derecesi aşağıdaki tabloda gösterilmiştir
(OECD:2003;10). Bu tabloya göre Teknik engeller 12 çalışmanın 10 unda
vurgulanmış ve hepsinde de ilk 5 engel olarak belirtilmiştir. İkinci olarak ise
dahili harç ve vergiler yer almıştır.
Tablo 12 Tarife dışı engellerin ifade edilme sıklığı ve önem
derecelenmesi
TARİFE DIŞI ENGELLER kategorileri
Teknik engeller
Dahili vergi ve harçlar
Müşteri kural ve prosedürleri
Pazara girmede rekabetle ilişkili sınırlamalar
Nicel ihracat sınırlamaları
Prosedürler ve hükümet
Kamu alım uygulamaları
Sübvansiyon ve benzer devlet destekleri
Yatırım sınırlamaları ve gerekleri
Nakliye düzenlemeleri ve maliyetleri
Hizmet sınırlamaları
İş adamlarının yada işçileri mobilitisine
yönelik sınırlamalar
Ticareti koruma araçları
Yerel Pazar düzenlemeleri
Geçtiği
rapor sayısı
10
8
7
7
7
7
7
7
6
6
5
4
4
2
ilk 5 Sırada
İfade Edilen
Rapor Sayısı
10
6
7
5
3
3
2
2
3
3
3
1
1
1
Yine aynı çalışmada gümrük kuralları ve prosedürlerine ilişkin engeller
aşağıdaki tablodaki şekilde belirtilmiştir.
o
^^-'^ -I
İÜ
I
•s
i^
.-H T5
/
C/5
s
c
BB
S Ş g ^^-^
« DÎN
«
03 > O
U)
c
s5 a
>
ılın
(D
Q)
(D
O
(D
>
î
^ > e s
C
v_
O
•ö
6
1
I
2
4111II
1li îl|
İl
2
s
Sİ
B ^
t:
> l ı i M
+^
ö
O
BS
W) Ü
II
O
-T?
C5/
u öû'^ • rj çt ""^ s (u
c3 «t 2
^
G
<u H
Ö
m
5
5 ö
c3
s
1^ g s s e g,ö,s
'G
-Q
03
G
^
:C o '2P c S
m
E
o
e?
_o
G
'G
o 5
İS
B
6 g^ ^
<u
ii
St23
pq G öp 5o N
R-H
H ct
CÛ
^•5
Teknik engeller anlaşması çerçevesinde yapılan 1200 tarife dışı engel bildiri­
minin dağılımı aşağıdaki gibidir. Buna göre en çok bildirim %45 civarında ile
teknik engeller alanında yapılmıştır. Bunu müşteri ve hükümet prosedürleri
izlemektedir. (Fliess , Lejarraga: 2005; 13)
Ticarete
hükümet
katılımı
Müşteri ve
hükümet
prosedürleri
Kantitatif
veya benzer
smırlamalar
Teknik
engeller"
Sağlıkla
ilgili
engeller
İthal
ücretleri
Ticaret
önlemleri
Diğer
engeller
Aynı çalışmaya göre tarife dışı engeller bildirimlerinden gıda sektörüne ait
bildirimler yaklaşık %30'dur (362). Bu tarife dışı engellerden en sık olan kat­
egori ise müşteri ve hükümet prosedürleri ile sağlığa ilişkin engellerdir
(Fliess, Lejarraga: 2005;19).
Yine çeşitli ülkelerde gıda, içki ve tütün sektöründe bulunan teknik engeller
için yapılan araştırma sonucuna göre en sık görülen engeller aşağıdaki
engellerdir (OECD:2001;55-59);
• İnsan hayvan ve bitki sağlığın korumak için yapılan test, inceleme, garan­
tine engelleri
• İnsan sağlığına korumak için istenen ürün karakteristikleri gerekleri
• İnsan sağlığını korumak için konulan teknik engeller
• Diğer ürün karakteristik gerekleri
• Özel müşteri istekleri
• Lisanslama ve Otomatik olmayan lisanslama
• Veteriner incelemesi
Bütün bu engellerin bilinmesi ihracatçmm üretimde ve dış ticarette daha
etkin kararlar vermesini ve hukuki olmayan engellemelerin ortadan
kaldırılması açısından önem taşımaktadır. İşletmelerin üzerine düşen görev
ihracat yaptığı ve/veya yapmayı düşündüğü ülkelerin şartlarını prosedür ve
isteklerini iyice analiz ederek; üretimi buna göre şekiUendirmelidir. Eğer
istekler ve uygulamalar keyfî ise yani uluslararası anlaşmalara uygun değilse
hukuki yollarla hakkını aramak için gerekli yerlere başvurmalıdır.
Daha önce yapılmış çeşitli araştırmaları temel alarak teknik engeller
konusundaki durumu ortaya koyan bir çalışma işletmelerin yabancı
pazarlara girmesinde tarife dışı engellerin ciddi bir sıkıntı oluşturduğunu
ortaya koymuştur (OECD:2003;14). Tarife dışı engellerle karşılan
ihracatçıların bu tarz engellerle karşılaşmalarının; pazar kaybı, yüksek
maliyet soncu düşük kar, ihracattan vazgeçme gibi birçok sonuçları bulun­
abilmektedir. OECD tarafından yapılan bir araştırmanın sonucuna göre
dünya ticaretinin %80'i tarife dışı engellerle karşı karşıyadır. Bu da haliyle
dünya ticaretine olumsuz bir etki yapmaktadır. OECD ülkelerini kapsayan
bir çalışmanın sonucuna göre tarife dışı engelleri ortadan kaldırmak için
üründe yapılan değişiklikler üretim maliyetinin %2 si ile %10'nunu oluştur­
maktadır. Bu oran günümüz piyasa koşullarında oldukça önemli bir orandır
(Yağcı ve Sarı;2004). Diğer taraftan tarife dışı engeller gümrük tarifleri gibi
ölçülebilir ve görülebilir engeller olmadığından dolayı Dünya ticaretini etk­
ileme derecesi belirgin şekilde ortaya konamamaktadır.
Özellikle değişken nitelikte olan tarife dışı engeller (özellikle standartlar)
üretici ve ithalatçıyı zor duruma sokmaktadır. Son yıllarda ülkeler arası
yapılan anlaşmalar sonucu her ne kadar bu kriterler ve standartlar önceden
belli olsa da yine ülkemiz ihracatçıları için önemli bir sorun teşkil etmekte­
dir. Tarife dışı engeller özellikle ihracata yeni başlayan işletmeleri daha çok
etkilemektedir ve ihracat azimlerini kırabilmektedir. Diğer taraftan mevcut
engeller karşısında iç pazarda büyümüş işletmeler dış pazarlara açılma
konusunda isteksiz davranabilmektedirler.
3.3. Uluslar Arası Ticaretin Düzenlenmesi Ve Ticarette
Teknik Engeller Anlaşması
Her ne kadar dış ticaret teorileri giderek liberalleşse de uygulamada durum
bundan çok farklıdır. Ülkeler arasında kurulan birlikler ve anlaşmalara
rağmen dış ticarette hemen hemen her ülke az yada çok çeşitli sebeplerden
dolayı ithalatı engelleyici uygulamaları yapmaktadır. Gümrük tarifeleri bun­
ların en başında gelenidir. Son yıllarda anlaşmalar çerçevesinde gümrük tar­
ifeleri ile engellemeler ortadan kısmen kalktığı söylenebilir. Fakat tarife dışı
engeller hala devam etmektedir. Günümüzde tarife dışı engellerin gümrük
tarifelerinin yerini alması iki sebebe bağlanabilir. Birincisi; II dünya
savaşından sonra yapılan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması
(GATT) imzalandıktan sonra gümrük tarifelerinin eski önemini yitirmiş
olması. İkinci olarak ise gümrük tarifelerine ilişkin kararlar ulusal ve ulus­
lararası seviyede zor alınması sebep olarak gösterilebilir (Karluk; 174:1996).
Bu sebepten dolayı ülkeler ithalatı dengelemek ve kontrol altına almak için
tarife dışı engellere müracaat etmektedirler. Ülkelerin ithalatı engelleme
sebepleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir (Jain; 2001, Root; 1993 akt. Yağcı ve
Sarı;2004)
• Parayı ülke içinde tutmak
• Ülke pazarını korumak
• Üretim maliyetlerini eşitlemek
• Diğer ülkelerin düşük ücret avantajlarını yok etmek
• İstihdam sağlamak
• Diğer ülkelere misilleme yapmak
• Ülke sanayinin tabanını çeşitlendirmek
• Ulusal güvenliği sağlamak
• Bebek endüstrileri korumak
İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Bretton Woods sisteminin ticari
ayağını oluşturan Uluslararası Ticaret Örgütü (İTO) projesinin hayata geçir­
ilememesi nedeniyle, 1948 yılında 23 ülke hükümeti tarafından imzalanan
İTO'nun ticarette serbestleşmeye ilişkin anlaşması Tarifeler ve Ticaret Genel
Anlaşması (GATT), fiili olarak uluslararası ticaretin düzenlenmesinden
sorumlu bir platform halini almıştır. GATT, imzalandığı yıldan itibaren
ticaretin serbestleştirilmesi yönünde atılan pek çok adıma ev sahipliği yapmış
ve uluslararası ticaret alanında ülkeler açısından önemli bir platform
olmuştur (Örnek; 2005).
Uluslar arası ticaretin serbestleşmesi ve düzenli işleyişini amaçlayan gümrük
tarifeleri ve ticaret genel anlaşmasının kurumsal bir yapıya kavuşması ile
1996 yılında Dünya ticaret örgütü kurulmuş, uluslar arası ticareti düzenleyen
temel bir kurum olarak hayata geçmiştir. Türkiye ise 1995 yılında yapmış
olduğu anlaşma çerçevesinde Dünya ticaret örgütüne üye olarak söz konusu
yükümlülüklere uymayı taahhüt etmiştir.
Dünya Ticaret Örgütünün kuruluş anlaşmasında imzalanan Ticarette Teknik
engeller anlaşması çerçevesinde üye ülkeler tarafından ihracatta istenen
teknik şartlar, standartlar ve uygunluk denetimleri prosedürlerinin ihracatı
engelleyici keyfi bir hal alması engellenmiştir (Gündüz: 2003).
Yukarıda anılan tarife dışı engeller dış ticareti olumsuz yönde etkileyen uygu­
lamalardır. Ülkeler ithalat esnasında bu uygulamaları yaparlarken ihracat
esnasında bu uygulamalardan şikâyetçi olmaktadırlar. Bu sebepten Dünya
Ticaret Örgütü tarife dışı engellerin ortadan kaldırılması için çeşitli
anlaşmalar yapmıştır. Bunlar çeşitli konularda yapılan 12 alt anlaşmayı içer­
mektedir. Bunlardan önemlilerinden birisi de Ticarette Teknik engeller
anlaşmasıdır.
Ticarette uygulanan teknik engeller, gerek GATT gerek DTÖ'de önemli gün­
dem maddeleri arasında yer almıştır. Teknik engeller ilk defa Tokyo Çok
Taraflı Ticaret Müzakerelerinde görüşülmüş ve "Standartlar Kodu" olarak da
adlandırılan "Ticarette Teknik Engeller Çoklu Anlaşması", 102 ülkenin
katıldığı müzakereler sonucunda sadece 32 ülke tarafından 1979 yılında
imzalanmıştır. Standartlar Kodu ile temel olarak teknik düzenlemelerin,
standartların ve uygunluk değerlendirmesi prosedürlerinin hazırlanması,
kabulü ve uygulanmasına ilişkin kurallar benimsenmiştir.
Ancak, Standartlar Kodunun çoklu anlaşma niteliğinde olması sebebiyle
sadece taraf olan ülkelerce uygulanma zorunluluğunun bulunması, ticarette
karşılaşılan teknik engellerin ortadan kaldırılması amacıyla GATT
bünyesinde yürütülen çalışmalarda tatminkâr bir sonuca ulaşılmasını etkile­
miştir. TBT Anlaşması genel olarak birtakım temel prensipler üzerinde yük­
selmekte ve ülkelerin meşru hakları ile yükümlülükleri arasındaki denge bu
prensipler çerçevesinde sağlanmaya çalışılmaktadır. TBT Anlaşmasının
çeşitli ilkeleri bulunmaktadır; ayrımcı olmama, ticarette gereksiz engel
yaratılmasından kaçınılması, uyumlaştırma, denklik, karşılıklı tanıma, özel
ve lehte muamele ile şeffaflık ilkeleri yol gösterici niteliktedir (Örnek:2005).
GATT Ticarette Teknik Engeller Anlaşması taraf olan üyeler Çok Taraflı
Ticaret Müzakerelerini göz önüne alarak; GATT 1994 hedeflerini genişlet­
mek isteğiyle;
• Uluslararası standartların ve uygunluk değerlendirme sistemlerinin, üretim
verimliliğini geliştirmek ve uluslararası ticaretin yönetimini kolaylaştırmak
yolu ile sağlayabileceği önemli katkıyı kabul ederek;
• Bu nedenle, uluslararası standartların ve uygunluk değerlendirme sistem­
lerinin geliştirilmesini teşvik etmek isteği ile;
• Bununla birlikte, ambalajlama, işaretleme ve etiketleme gereklerini içeren
teknik düzenlemeler ve standartların, teknik düzenlemelere ve standartlara
uygunluğun değerlendirilmesi prosedürlerinin uluslararası ticarete gereksiz
engeller yaratmamasını temin etmek isteğiyle;
• Hiçbir ülkenin, ihracatında kaliteyi, insan, hayvan ya da bitki yaşam ya da
sağlığını ve çevreyi korumayı veya aldatıcı uygulamaları önlemeyi temin
etmek için gerekli olan önlemleri, uygun gördüğü düzeyde ve bunların aynı
koşulların geçerli olduğu ülkeler arasında keyfi ya da mazur görülemeyen bir
ayrım ya da uluslararası ticaret üzerinde gizli bir kısıtlama oluşturacak bir
şekilde uygulanmaması koşuluna. Diğer hususlarda da bu anlaşmanın
hükümlerine uygun bir biçimde almasının engellenemeyeceğini kabul
ederek;
• Hiçbir ülkenin kendi temel güvenlik gereklerini koruması için gerekli
önlemleri almasının engellenerneyeceğini kabul ederek;
• Uluslararası standardizasyonun, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan
ülkelere teknoloji transferine katkısını kabul ederek;
• Gelişmekte olan ülkelerin, teknik düzenlemeler, standartlar ve teknik
düzenlemelere ye standartlara uygunluğun değerlendirilmesi prosedür­
lerinin hazırlanması ve uygulanması hususunda belli güçlüklerle
karşılaşabileceklerini kabul ederek ve bu konudaki çabalarında onlara
yardımcı olmayı isteyerek;
Anlaşmadaki maddeler üzerinde anlaşmışlardır.
Bu anlaşmaya göre üye ülkeler uluslararası anlaşmalara aykırı olamamak
koşuluyla uygulayacakları standart ve kriterleri üye ülkelere bildirmeleri
gerekmektedir. Bu bildirim mekanizmasını belirleyici özelliği ise bildirimin
uygulamaya geçmeden daha taslak halinde iken yapılmasıdır. Böylelikle üye
ülkeler düzenlemeler devreye girmeden haberdar olup gerekli düzenlemeleri
yapacaklardır
Ülkemizde ise, TBT Anlaşmasının uygulanmasından ve yönetiminden Dış
Ticaret Müsteşarlığı sorumlu kılınmıştır. Teknik düzenlemeler ve uygunluk
değerlendirme prosedürleri konusunda "Bilgi Ve Bildirim Merkezlini yürüt­
mek üzere Dış Ticaret Müsteşarlığı Dış Ticarette Standardizasyon Genel
Müdürlüğü, standartlar alanında ise Türk Standartları Enstitüsü
görevlendirilmiştir.
Sonuç
işletmeler rekabet avantajı sağlamak, sektörün getirmiş olduğu fırsatları
değerlendirerek yeni pazarlara açılmak ve ölçek ekonomisinden yararlanmak
adına dış ticarete yönelirler. Buna karşın ülkeler ülkedeki istihdamı artırmak,
yerli endüstriyi korumak dış ticaret dengesin korumak gibi sebeplerden
dolayı ihracatı zorlaştırıcı önlemler almaktadırlar. Ülkeler arasında kurulan
birlikler ve anlaşmalara rağmen hemen hemen her ülke de az yada çok, çeşitli
sebeplerden dolayı ithalatı engelleyici uygulamalar görülmektedir. Ülkelerin
ithalatı kısıtlamak için kullandığı en önemli iki yol gümrük tarifeleri ve tarife
dışı engellerdir.
Gümrük tarifeleri ile engellemeler son yıllarda yapılan anlaşmalar e gümrük
tarifelerine ilişkin kararlar ulusal ve uluslararası seviyede zor alınması sebe­
biyle ortadan kısmen kalkmıştır. Dolayısı ile ülkeler ithalatı dengelemek için
tarife dışı araçlara başvurmaktadırlar.
Tarife dışı engel gümrük tarifeleri haricinde mal ve hizmet akışını engelleyen
yada zorlaştıran her türlü uygulama ve politikalar olarak tanımlanabilir.
Bunlar; "Tarife Araçları, Tarife Benzeri Engeller, Finansal Tedbirleri, Fiyat
Kontrol Tedbirleri, Otomatik Lisans Tedbirleri, Miktar Ve İçerik Kontrolüne
İlişkin Tedbirler, Tekelleşme Tedbirleri, Çeşitli Tedbirler ve genelde ayrı bir
başlık altında incelenen Teknik Engeller " şeklinde tasnif edilmektedir.
Tarife dışı engeller yada teknik engellerin uygulanma nedeni her ne kadar
ithalatı sınırlandırmak olsa da temelde iki sebep bulunduğu söylenebilir.
Bunlardan birisi ürünlerin istenen kriterlere uygun nitelikte olmaması; ikin­
cisi ise, ithalatçı ülkelerin keyfi uygulamalarıdır.
İşletmelerin yabancı pazarlara girmesinde tarife dışı engellerin ciddi bir
sıkıntı oluşturmaktadır. Tarife dışı engellerle karşılan ihracatçıların bu tarz
engellerle karşılaşmaları; pazar kaybı, yüksek maliyet soncu düşük kar, ihra­
cattan vazgeçme gibi birçok sonuçları doğurmaktadır. OECD tarafından
yapılan bir araştırmanın sonucuna göre dünya ticaretinin %80'i tarife dışı
engellerle karşı karşıyadır. Yapılan tarife dışı engelleri ortadan kaldırmak için
üründe yapılan değişiklikler üretim maliyetinin %2 si ile %10'nunu oluştur­
maktadır. Bu oran günümüz piyasa koşullarında oldukça önemli bir orandır
dolayısıyla günümüzde gümrük tarifelerinden çok daha etkili bir dış ticareti
kontrol altına alma aracı olarak kullanılmaktadır.
Her sektörde olduğu gibi gıda sektöründe de ülkeler ihracatı sınırlama
çabalarına girmektedirler. Hatta gıda insan ve çevre ile doğrudan ilişkili
olduğu için standartlar ve kriterler daha yüksek tutmak mümkün olabilmek­
tedir.
Gıda sektöründe görülen tarife dışı engeller de her ne kadar insan, hayvan ve
çevre sağlığı ön plana çıkartılsa da gıda sektöründe de aynı şekilde amaç; dış
ticareti dengelemek adına keyfi uygulamalardır. Yukarıda değinildiği gibi bu
durumun altında yatan sebep ya ürünlerin standartlarındaki düşüklüktür
yada ülkelerin keyfi uygulamalardır.
İşletmeler ürün standardmdaki sıkıntıların üstesinden gelebilmeleri için İyi
Tarım, Hijyen, üretim uygulamaları ve HACCP gibi standartlara kavuşmaları
gerekmektedir. Ülkemizde on yıl öncesine kadar farklı kurum ve kuruluşlar
atörafından farklı mevzuatlarla yürütülmeye çalışılan gıda standartları artık
tek bir elde toplanmıştır. Her ne kadar Gıda kodekslerinin de AB kodeksler­
ine uyum çalışmaları birkaç yıl içinde tamamlanması düşünülse de şu anki
Pazar şartları çerçevesinde işletmelerin HACCP, İyi Tarım, Hijyen, üretim
uygulamaları gibi standartlara sahip olması gerekmektedir.
Yukarıda da beyan edildiği gibi ülkeler sadece sağlık, çevre ve standartlar
kaygısı ile değil ithalatı azaltıcı keyfi uygulamalar sebebi ile tarife dışı engel­
leri uygulamaktırlar. Bu durumda devreye uluslararası düzenlemeler girmek­
tedirler. Uluslar arası arenada, 1948 yılında 23 ülke hükümeti tarafından
imzalanan Uluslararası Ticaret Örgütünün ticarette serbestleşmeye ilişkin
anlaşması Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), fiili olarak ulus­
lararası ticaretin düzenlenmesinden sorumlu bir platform halini almıştır.
GATT, imzalandığı yıldan itibaren ticaretin serbestleştirilmesi yönünde
atılan pek çok adıma ev sahipliği yapmış ve uluslararası ticaret alanında
ülkeler açısından önemli bir platform olmuştur. Yukarıda da belirtildiği gibi
Gümrük tarifelerinin giderek azalmasında GATT'm rolü büyüktür.
Uluslar arası ticaretin serbestleşmesi ve düzenli işleyişini amaçlayan gümrük
tarifeleri ve ticaret genel anlaşmasının kurumsal bir yapıya kavuşması ile
1996 yılında Dünya ticaret örgütü kurulmuş, uluslar arası ticareti düzenleyen
temel bir kurum olarak hayata geçmiştir. Dünya Ticaret Örgütünün kuruluş
anlaşmasında imzalanan Ticarette Teknik engeller anlaşması çerçevesinde
üye ülkeler tarafından ihracatta istenen teknik şartlar, standartlar ve uygun­
luk denetimleri prosedürlerinin ihracatı engelleyici keyfî bir hal alması engel­
lenmiştir (Gündüz: 2003).
Bu anlaşma çerçevesinde ülkeler kendi ihracatçı vatandaşlarının karşılaştığı
teknik engelleri WTO ye ileterek uluslararası platformda ihracatçılarının
hakkını arayabilmektedir. Böylelikle ürünle ilgili sıkıntıları sahip olduğu
uluslararası kalite standart belgeleri ile aşan ihracatçılar keyfî uygulamaları da
bu anlaşma sayesinde aşabilecektedir. Bu kapsamdia, Teknik engellerin dış
ticarete olumsuz etkisini en aza indirmek için uluslar arası kuruluşlara,
devlete ve işletmelere görevler düşmektedir. Uluslar arası kuruluşlar (WHO)
düzenledikleri anlaşmalara riayet edilip edilmediğini takip ederek riayet
etmeyen ülkeler hakkında gerekli işlemler yapmaları gerekmektedir. Devlet
ise uluslararası arenada ülke işletmelerin hakkını koruması, mevcut engel­
lerin uluslararası anlaşmalara uygun olmayanları ortadan kaldırması ve
uygun olanları ise işletmelere duyurması gerekmektedir.
Özel sektörün ise daha önceden belirlenen kriterler ve standartlara uygun
üretim yapması, karşılaştığı sıkıntıları irdeleyerek eğer üretim standardında
kaynaklandı ise kendi bünyesinde gerekli gelişmeleri ve değişiklikleri yapması
gerekmektedir. Eğer karşılaşılan uygulamalar keyfi ise gerekli makamlara
bildirimde bulunması gerekmektedir. Diğer taraftan sektördeki uluslararası
arenayı takip ederek mevcut ve muhtemel gelişmeleri incelemesi ve üretim,
ihracat politikasını buna göre belirlemesi gerekmektedir.
Bugün dünya ticaretine konu olan gıda güvenliği ve standartlar gibi tarife dışı
engellerin bilinmesi ve buna karşın kontrol, belgelendirme, akreditasyon sis­
temi kurulması çok ciddi kurumsal altyapı gerektirmektedir. Bu kurumlara
gerekli alt yapı sağlanmalı, gerekirse teknoloji transferi yapılarak teknik
destek sağlanmalı ve var olan ekipler güçlendirilmelidir. Firmaların da ulus­
lararası ve ulusal düzenlemeleri takip ederek bu doğrultuda gerekli
yatırımları yapması şarttır. Bununla beraber, firmalar yeni standartlara uyum
sağlama süreci içinde, bazı yenilikler yapabilirler ve daha önce fark etmedik­
leri düzenlemelerle (ürün spesifıkasyonu veya üretim süreci ile ilgili) rekabet
güçlerinde artış oluşturabilirler. Kritik noktalardan birisi zamanında tedbir­
lerin alınmasıdır; bu bağlamda devlet, sektör ve firma işbirliği sağlanarak
gerekenler analiz edilmeli ve yapılmalıdır.
BÖLÜM 4
ARAŞTIRMA SONUÇLARI
Giriş
Bu bölümde cevabı aranan soru, "Türk gıda işletmeleri dış pazarlardaki rek­
abet güçleri ve ihracatta karşılaştıkları tarife dışı engeller konusunda ne
düşünmektedirler?" olacaktır. Türk Gıda Sektörünün rekabet gücünü, İhra­
catta karşılaştığı tarife dışı engelleri ve gerekli standartlara ilişkin ihracat
yapan gıda işletmecilerine anket uygulanmıştır.
Anket soruları, gıda sektöründe kalite standartlarını, ihracatta karşılaşılan
tarife dışı engelleri, sektörün mevcut durumu ve gelecek ile ilgili fikirlerini
ölçmeye yönelik oluşmuştur. Anket soruları üç bölümden oluşmuştur.
Birinci bölümde; firma bilgileri ve rekabetin analizi ile ilgili sorular, İkinci
bölümde; ihracatta karşılaşılan tarife dışı ve teknik engeller ile ilgiH sorular.
Üçüncü bölümde ise geleceğe dair bakışı ölçen sorular yer almıştır.
Anlam bütünlüğüne zarar vermemek için sorularla ilgili cevapların bir kısmı
metin içerisinde gösterilmiş ama tablo olarak yer verilmemiştir. Sayısal oran­
ların karşılaştırılması ve incelenmesi açısından önemli görülenler ise tablo
olarak verilmiştir. Ekler kısmında anket formu ve tüm sonuçların )^er aldığı
tablolar sunulmuştur.
Yapılan anket çalışmasının bulguları ve genel değerlendirilme aşağıdaki ver­
ilecektir. Anket sonuçları yorumlanırken, çalışma esnasında ilgili birimlerle
(DPT, DTM. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı) yapılan mülakat sonuçları ve
ilgili çalışmalardan da yararlanılmıştır.
4.1. Genel Bulgular
Anket gıda üretimi gerçekleştirip bu ürünleri ihraç eden firmalar arasından
43 işletmeye uygulanmıştır. Bunların yarısı İstanbul'daki, geri kalanı ise
Konya, Karaman, Ankara gibi çeşith illerdeki işletmelere uygulanmıştır. İşlet­
melerin yarısından fazlası 15 yıldan fazla bu sektörde faaliyet göstermektedir.
Dolayısı ile sektörün gerek mevzuat açısından gerek ihracat engelleri
açısından kat ettiği yolu bilen ve kıyaslama yapabilecek işletmelerdir.
işletmelerin büyük çoğunluğu imalatçı-ihracatçı konumundadır. Dolayısı ile
Üretim hattında değişiklik yapması gerektiğinden standartlar ve kriterler
konusunda yakından etkilenmektedir. İşletmelerin büyük bir çoğunluğu
ihracatı kendi markası ile yapmaktadır.
Anket yapılan işletmelerin kurumsallaşmasını büyük ölçüde tamamlamış
işletmeler olduğu sonucu; büyük bir çoğunluğunun ihracat için ayrı bir
departmanı olmasından çıkarılabilir.
4.2. Bulgular
işletmeler ihracat yapılan ülkeler hakkındaki bilgiyi, ülkenin pazar
araştırmasını, ülkenin mevzuatı ile ilgili bilgiyi büyük ölçüde kendi elaman­
ları vasıtasıyla elde etmektedirler. İhracat esnasında ihtiyaç dil ihtiyacını
bünyesinde bulunan elemanları vasıtası ile karşılamaya çalışmaktadırlar veya
ortak dil olan İngilizce, Almanca gibi diller kullanmaktadırlar.
Uluslar arası pazarda işlemeleri en güçlü kılan özellikleri kaliteli ürünlerle
ihracı gerçekleştirmeleri çıkmaktadır. İşletmeler kendi ürünlerine güven­
mektedir. Zaten konu ile ilgili benzer sorulara vermiş olduğu cevaplar uyum
sağlamaktadır. Diğer taraftan en çok ihracat yapılan ülke grubu olarak AB
gözükmektedir. Genelde bölgede yaşayan Türklere yada Müslümanlara
yönelik değil, ülke insanına hitap ettiği vurgulanmıştır. İhracatta fazla sorun
yaşanmadığı ve ihracatı en fazla AB'ye yapıldığından dolayı yaşanan
sıkıntılarda doğal olarak en fazla AB ile olduğu belirtiliştir yaşanan sıkıntının
en önemli sebebi olarak gümrük ve nakliye kaynaklı sorun çıkmaktadır.
Aşağıdaki çalışmaları yapmaları zaten bu işi profesyonelce yaptıkları/yap­
maya çalıştıklarının bir göstergesidir;
Tablo 14 îşletmenizde aşağıdaki çalışmalardan hangisi yapılıyor?
Yüzde olarak
Yapılıyor
a) Sistemli pazar araştırması
b) Yeni ürün geliştirme çabası
c) Firmanızın rakiplerinize göre güçlü ve
zayıf yönlerin araştırılması
d) Firmanızın ne tür yeni fırsat ve tehditler ile
karşı karşıya olduğunun araştırılması
e) Eğitim ve geliştirme uygulamaları
f) Teknoloji araştırma geliştirme
g) Marka geliştirme
Yapılmıyor
63.41
85.71
36.59
14.29
83.33
16.67
83.33
70.73
85.37
87.8
16.67
29.27
14.63
12.2
İşletmelerin bu işi bilinçli yaptıklarmm ve kurumsallaşma kendilerini
geliştirme yönünde adım attıklarını bir göstergesi tabloda görülen konular­
dan işletmelerin yarısı eğitim yada danışmanlık almaları gösterilebilir.
Tablo 15 Geçen yıl firmanızın dışarıdan temin ettiği danışmanlık
ve eğitim hizmetleri hangileridir?
a) Dış ticaret, ihracat
b) Pazarlama, Tanıtım
c)Yönetici geliştirme ve temel beceriler
d) Satış, dağıtım
e) Bilgisayar sistemleri
Danışmanlık
aldık (%)
Eğitim
aldık (%)
20.51
23.08
11.43
16.67
32.43
25.64
23.08
22.86
25
27.03
Almadık
(%)
53.85
53.85
65.71
58.33
40.54
İşletmelerin son beş yılda ki ihracatların artmasına paralel olarak son iki
senede başta üretim miktarı, ihracat, müşteri memnuniyeti, satışlar gibi
çıktılarda da artış olmaktadır. Diğer sonuçların değerlendirilmesi aşağıdaki
gibidir.
Tablo 16 Son iki yılda elde ettiğiniz sonuçlara göre yapı lan
değerlendirmede sonuçlar (yüzde olarak);
a) Satışlar
b) ihracat
c) Müşteri memnuniyeti
d) Ürün çeşitliliği
e) Üretim miktarı
f) Ürün fiyatları
g) Üretim verimliliği
h) Satış yapılan ülke sayısı
j) Kapasite kullanım oranı
i) Rekabet gücü (dış pazarda)
ı) Rekabet gücü (iç pazarda)
k) Karlılık
1) Ürün iadeleri
m) Fire, kayıplar
n) Girdi maliyetleri
Artıyor
67.44
68.29
68.29
65.85
75
31.71
63.41
47.5
57.89
60.98
57.89
27.5
7.69
12.82
67.57
Durağan
25.58
19.51
31.71
29.27
20
53.66
26.83
45
36.84
19.51
34.21
30
48.72
51.28
21.62
Azalıyor
6.98
12.2
100
4.88
5
14.63
9.76
7.5
5.26
19.51
7.89
42.5
43.59
35.9
10.81
İşletmelerin ihracat esnasmda karşılaştıkları sıkıntıların önem sırasına göre
sorulduğu vakit en önemli sıkıntı olarak işletme ile ilgili sıkıntılar olduğu
söylenmiştir. İkinci olarak prosedür ile ilgili eksik bilgiden kaynaklanan
sıkıntı dile getirilmiştir. Daha sonra karşılaşılan ise sırasıyla mevzuat
uyuşmazlığı, Ürün ile ilgili sıkıntılar, ithalatçı ülkenin keyfî uygulamaları,
ithalatçı ülkenin mevzuatından kaynaklanan sıkıntılar ve diğer şeklinde
sıralanmıştır.
Tablo 17 İhracatta karşılaşılan sıkıntılar (önem sırasına göre)
Sıkıntılar
İşletmenizle ilgili sıkıntılar
Prosedür hakkındaki eksik bilgiden kaynaklanan sıkıntılar
Mevzuat uyuşmazlığı
Ürün ile ilgili sıkıntılar
ithalatçı ülkenin keyfî uygulamaları
ithalatçı ülkenin mevzuatından kaynaklanan sıkıntılar
Sıralama
1
2
3
4
5
6
Ortaya çıkan sıkıntının ithalatçı ülkeden kaynaklandığını öğrendiklerinde
işletmelerin %75'i sıkıntının hukuki olup olamadığını incelemektedirler.
Sıkıntının hukuki olduğunu öğrendiklerinde ise %20!si ihracattan
vazgeçerken %75'i işletmelerini ve ürünlerinin gerekli standartlara uygun
hale getirmişlerdir. Eğer konun hukuki olmadığını öğrenirseler; ise işlet­
melerin büyük çoğunluğu sıkıntıyı kişisel bağlantılarla çözmeye uğraştığını
belirtmişlerdir, %20'si Türkiye'deki yetkili makama başvururken az bir kısmı
ise ithalatçı ülkenin yetkili makamlarına başvurmayı tercih etmektedirler.
Esasında bu durum hiç de arzu edilen bir durum değildir. Yetkili mercilere
başvurarak sorunu ortadan kaldırmak ve böylelikle diğer ihracatçıların da
aynı sıkıntı ile karşılaşmasını önlemek arzu edilen durumdur. Farklı sebe­
plerden kaynaklanan bu sıkıntıların işletmelerin ihracatını etkileme derecesi
orta seviyededir.
Dünya Ticaret Örgütü üye ülkeleri tarafından ticarette keyfi uygulamaları ve
teknik engelleri ortadan kaldırmak amacıyla imzalanan Ticarette teknik
engeller anlaşmasından işletmelerin yaklaşık % 40'ının haberi yok; % 40'ının
ise duymuşlar ama içeriğini bilmemektedir. Geriye kalan işletmeler ise, konu
hakkında bilgilerinin olduğunu fakat detayh ve kapsamlı bir bilgilerinin
olmadığını belirtmişlerdir. Çalışmada kullanılmak üzere Dış ticaret
Müsteşarlığı Ticarette teknik engeller bilgi ve bildirim merkezinden Gıda
Sektörü ile ilgili yapılan bildirimler hakkında bilgi almaya gidildiğinde
merkeze yapılan başvurunun çok az olduğunu belirtmişlerdi. Bu bağlamda
anket sonuçları merkezden ahnan sonuçlarla paralellik göstermektedir.
İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller
Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirir misiniz sorusuna ise yukarıdaki
sorunun cevabına paralel olarak % 30'luk bir kısmı bildirirken geriye kalan
büyük çoğunluk karşılaştığı teknik engeli bildirmemektedir. Bildiri yap­
mayanların sebebi ise; büyük çoğunluğunun böyle bir merkezden haberi
olmamasından yada merkezden haberi olsa dahi işleyişinden haberi olma­
masından kaynaklanmaktadır. Çok az bir kısmı ise başvurunun sonuçsuz
kalacağı inancıyla başvurmadığını belirtmişlerdir.
Teknik engellerle karşılaştıklarında merkeze başvurduğunu söyleyen işlet­
melere başvurunun akıbeti sorulduğunda; cevaplayanların yarısından fazlası
konu ile ilgili bir sonucun kendilerine ulaşmadığını belirtmişlerdir. Bunun
sebebi işletmelerin işin sonucunu takip etmemelerinden yada geri dönüşünü
olmamasmdan kaynaklandığı söylenebilir. Geride kalan işletmelerin bir
kısmı başvurunun lehlerine sonuçlandığını, geri kalanın ise görüşmelerin
devam ettiğini belirtmişlerdir.
İşletmelerin %60'ına göre Türkiye'de yerli üretim ve satış için gerekli olan
standartlar yeterlidir ve yine yaklaşık %60' yakın bir orana göre yurt içi için
yeterli olan standartlar ve belgeler yurt dışında da yeterlidir
İşletmeler genel olarak Türk Gıda ihraç ürünlerinin kalitesini uygun bul­
maktadırlar. Bu çerçevede de işletmelerin %80'i ihraç ettiği gıda ürünlerinde
kalite yönünde bir sıkıntı ile karşılaşmadığını ifade etmiştir. Geriye kalan
%20 kesimin bu sıkıntılarının sebebini ürünün kalitesine bağlamaktadırlar.
Karşılaşılan kalite şikâyetleri de ürünün ürüne has özellik taşımaması ve
ürünü niteliğinden kaynaklanan sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
İşletmeler kalitenin artımı için öneri olarak ise; etkin bir standardizasyon ve
uygulamayı birinci sırada önermektedirler. İkinci olarak ise eğitimli person­
ele vurgu yapmışlardır.
Tablo 18 Cevabınız Evet ise, kaliteyle ilgili şikayetleri önem
sırasına göre belirtiniz?
Şikayet konuları
Ürünün niteliğinden kaynaklanan sorunlar
Ürünün taşınması esnasında bozulmasından kaynaklanan
Ürünlerde oluşan bozulmalar (mikrobiyolojik)
Üretim aşamasındaki yetersizliklerden kaynaklanan problemler
Ürün ambalajlarından kaynaklı problemler
Ürünün ürüne has niteliklerini taşımaması
Oranı
29%
7%
21%
7%
7%
29%
Tablo 19 Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini arttırmak için
neler yapılmalıdır?
Kalit; arttırıcı unsurlar
Oranı
Standardisyon oluşturulmalı ve uygulanmalı
Eğitimli personel
Dentim ve kontroller arttırılmalı
Teknolojik gelişim sağlanmalı
Maliyetler üzerine yoğunlaşarak düşürülmeli
Hammaddelerde kalite sağlanmalı
Yenilik
Teşvikler artırılmalı
Hijyene önem verilmeli
Labrotuar sayısı arttırılmalı
Prosedürler oluşturulurken nitelik sağlanmalı
Talep edilen ürünü tanımak
29%
15%
12%
7%
7%
7%
5%
5%
5%
2%
2%
2%
Ankette toplam 41 adet tarife dışı engel verilmiş ve işletmelerin bu engellerle
karşılaşma sıklığı ve karşılaştığı zaman etkilenme derecesi sorulmuştur. Her
bir tarife dışı engelle karşılaşma sıklığı ve bu engelden etkilenme oranları
Ekler kısmında sıralı olarak verilmiştir. Burada tarife dışı engeller önem
sırasına göre sıralanmıştır. Bilindiği üzere bir unsurun önemi o unsurun
gerçekleşme ihtimali ile gerçekleştiğinde işletmeyi etkileme ihtimalinin
çarpımına eşittir. Buna göre her unsurun (değişkenin) gerçekleşme sıklığı
(en az:5- en çok:l) ile etkilenme derecesinin (en az:5- en çok:l) çarpım sonu­
cu 1 ila 25 arasında bir sonuç çıkacaktır. Sayının Te yakın olması bize o
değişkenin önemli olduğunu; 25'e yakın olması önemsiz olduğun göster­
mektedir (Ülgen,Mirza:2004).
Buna göre işletmelerin karşılaştığı en önemli beş tarife dışı engel; Çevre koru­
ma ve sağlık sertifikaları, Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler, Çeşitli amaç ve
yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve kotalar, Dahili vergi ve harçlar. Çifte
döviz kuru uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aynı şekilde işletmelerin karşılaştığı tarife dışı engellerden en önemsiz beş
tanesi; "İtiraz ve hak alrama noktasındaki sıkıntılar, İthalat lisansı dağıtımının
durdurulması, sübvansiyonlar, paketleme zorunlulukları, sınır ötesi
anlaşmalara ve işlemlere hukuki güvence bulunamaması" şeklinde karşımıza
çıkmaktadır.
Tablo 20 Tarife dışı engellerin ihracatı etkileme derecesine
verilen cevapların ortalamaları
S ^
TARİFE DIŞI ENGELLER
'e
II
aj
C
O
o
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
1.7
18
19
20
21
22
23
Çevre koruma ve sağlık sertifikaları
Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler
Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan
yasaklamalar ve kotalar
Dahili vergi ve harçlar
Çifte döviz kuru uygulaması
Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller
Fikri mülkiyet haklarının korunması
konusunda sınırlarda yetersiz önlemler
Malların ve/veya menşelerininoyanlış
sınıflandırmaya tabi tutulması
Miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirler
Ticari ortaklarmkiyle uyuşmayan
gümrük formaliteleri
Değişken vergi ve harçlar
Uygunsuz hukuki hak arama mekanizmaları
idari fiyat düzenlemeleri
Ek gümrük resmi ve harçlar
Hizmet sektöründeki sınırlamalar
Keyfî uygulamalar
Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı'
işaretleme zorunlulukları
Üretim koşullarına ilişkin zorunluluklar,
Lisansın özelleşmiş bir kurumdan
alınan izne bağlanması
Özel gümrük formaliteleri
ihracat esnasında istenen özellikli belgeler
Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve
yetersiz bilgilendirme
4-»
2,39
•2,60
2,39
2,60
5,73
6,76
2,39
2,60
2,91
3,06
3,13
2,88
2,91
3,06
7,49
7,49
8,48
9,37
2,91
3,24
9,44
3,08
3,08
3,08
3,09
9,49
9,51
3,06
3,14
3,15
3,20
3,14
3,20
3,22
3,24
3,29
3,15
3,16
3,14
3,15
3,13
3,21
3,20
3,22
3,24
3,29
3,47
9,66
9,85
9,93
10,00
10,06
10,24
10,38
10,47
10,83
10,93
3,22
3,52
3,34
3,39
3,17
3,34
10,94
11,16
11,19
3,24
3,48
11,27
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
Etiketleme zorunlulukları
İhracat esnasmda ortaya çıkan işlemlerden
bazılarını İthalatçı ülkenin kurum
kuruluşlarına yaptırma zorunluluğu
Gümrük kısıtlaması
Otomasyon olmaması nedeniyle
yaşanan gecikmeler
Sevk öncesi denetim
Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi tahsilatı
yada peşin ithalat depoziti gibi sıkıntılar
İşlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızlığı
Zaman ve maliyet unsuru olan idari
formaliteler
Nakliyeye ilişkin zorunluluk
Ürün özelliğine ilişkin zorunluluklar
Test, denetim ve karantina tedbirleri
Bilgi verme zorunluluğu
Ürünlerin değerlemesine ilişkin sıkıntılar
Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki
güvence bulunamaması
Paketleme zorunlulukları
Sübvansiyonlar
İthalat lisansı dağıtımının durdurulması
İtiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar
3,29
3,52
11,57
3,31
3,34
3,51
3,53
11,62
11,81
3,44
3,52
3,44
3,52
11,82
12,37
3,44
3,63
3,66
3,53
12,57
12,81
3,63
3,67
3,65
3,71
3,67
3,65
3,63
3,62
3,65
3,62
3,67
3,73
13,17
13,28
13,29
13,43
13,44
13,61
3,71
3,71
3,71
3,84
3,84
3,71
3,71
3,84
3,84
4,13
13,76
13,76
14,24
14,74
15,87
İşletmelerin tarife dışı engelle en çok karşılaştığı ülkeler AB ülkeleri olmak­
tadır En az ise ABD'dir. İşletmeler bu sıkıntıların sebebini ithalatçı ülkenin
yerli üreticilerini korumak ve mevzuat uyuşmazlığından kaynaklandığın
belirtmişlerdir. Fakat işletmeler arasında ithalatçı ülkelerin her ülkeye değil
de belirli ülke gruplarına yönelik sıkıntı çıkarttıklarına dair bir kanı bulun­
maktadır.
Tablo 21 En çok hangi ülkelerde tarife dışı engellerle
karşılaşmaktasınız?
ülke Topluluğu
AB
Ortadoğu Ülkeler
Afrika ülkeleri
Türkî Cumhuriyetler
Uzak Doğu
ABD
Sorun Yaşama Oranı
29%
24%
19%
14%
10%
5%
Tablo 22 Sizce karşılaştığınız sıkıntıların sebebi nedir?
Yurt İçindeki Üreticiyi Korumak
Yüksek Standartlara Sahip Ürünlerin Ülkeye Girişini Sağlamak
Art Niyet Taşımamaktadır
Mevzuat Uyuşmazlığı
Diğer
% Oranı
31.25
21.88
12.50
25.00
9.38
Tablo 23 Sizce karşılaşılan sıkıntıların kapsamı nedir?
Türk Gıda İhracatçılarına Yönelik Sıkıntı Ve Engeller
Belirli Ülke Gruplarına Yönelik Engeller
Tüm ihracatçılara Yönelik Engeller
% Oranı
22.58
54.84
22.58
İşletmelerin büyük çoğunluğu, bu sıkıntılar karşısında devletin ve bağlı olu­
nan Birliklerin üzerine düşeni yapmadıklarını ifade etmişlerdir.
İşletmelerin büyük çoğunluğu yeni yatırım yapmayı düşünmemektedir.
Düşünenler ise kapasite artırımı yada yeni ürün üretimi amacıyla yatırım
düşünmektedirler. İşletmelerin geleceğe yönelik hedefleri ise aşağıdaki
gibidir.
Tablo 24 Firmanızın geleceğe dönük hedefleri çerçevesinde
1»
HEDEFLER
İl
S
^
^ -o
1
at
74.36 23.08 2.56
a. Kalitelinin iyileşmesi
80.49 14.63 4.88
b. Dış pazarlarda büyüme
75.00 12.50 12.50
c. İç pazarlarda büyüme
68.29 26.83 4.88
d. Markalaşma
70.73 21.95 7.32
e. Yeni ürün geliştirme
68.29 24.39 7.32
f. Maliyet düşürme
26.83 29.27 43.90
g- Üretimi başka ülkelere yöneltme
39.02 9.76
51.22
h. Yurtdışı ortaklık
55.26 34.21 10.53
j . Bilgi sisteminde yeni teknoloji
82.05 7.69
10.26
i. Yeni yatırımlar
Türk işletmeleri uluslararası arenada en büyük rakip olarak Çin ve Avrupa'yı
görmektedirler. Türk işletmeleri uluslararası arenada rekabet avantajı olarak
üretim kalitesindeki başarıyı, ucuz hammadde/üretim faktörleri ve coğrafi
konumdan doğan avantajları görmektedir. İşletmeler dezavantaj olarak ise
yüksek üretim maliyetleri ve ülkenin olumsuz imajını belirtmişlerdir.
Pazarda rekabet avantaj ve dezavantaj olarak görülen unsurlar aşağıdaki
tablolarda belirtilmiştir.
Tablo 25 Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet
avantajı olarak gördüğünüz unsurları belirtiniz
Oranlar
Unsurlar
33%
Üretim kalitesindeki başarı
22%
Ucuz hammadde veya üretim faktörleri
18%
Coğrafi Konumundan doğan avantajlar
5%
Gıda Hammaddesi açısmdan zenginlik
5%
Hammaddenin üstün nitelikli olması
4%
Türk vatandaşlarının diğer ülkelerdeki yoğunluğu
4%
Devletin desteklemeleri
3%
Yerli firmaların dış pazardaki başarıları
3%
Kaliteli işgücü
1%
Gümrük birliği avantajları
1%
Sektörün getirmiş olduğu avantajlar
Tablo 26 Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet
dezavantajı olarak gördüğünüz unsurunu belirtiniz
Oranlar
Unsurlar
22%
Yüksek üretim maliyetleri
1%
Düşük verimlilik
4%
Hammadde kaynaklı sıkıntılar
Çok miktarda vergiler ve yüksek oranları
7%
Teknolojik eksiklik, zayıflık
6%
Kötü ülke imajının etkileri
13%
Yeterli nitelikte işgücü eksikliği
3%
Ulaşım kaynaklı sıkıntılar
4%
Standartların katılığı
3%
Siyasal istikrarsızlıklar
7%
Bürokratik işlemler
6%
Mevzuatların yetersizliği
4%
Kotaların yetersiz kalması
3%
Kalitenin yetersiz oluşu
9%
Kur rejimine dayalı dezavantajlar
7%
İşletmeler, dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol almak için Üretim maliyet­
lerini düşürtecek tedbirlere yönelik, Kaliteyi artırıcı faaliyetler ve Vergi
indirimi ve teşviklerde iyileştirmelerin ve imaj veya marka oluşturacak
çalışmalar yapılmasını önermektedirler.
Tablo 27 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir
rol alması için önerileriniz nelerdir?
öneriler
Üretim maliyetlerini düşürtecek tedbirler
Kaliteyi artırıcı faaliyetlerde bulunulması
Vergi indirimi ve teşviklerde iyileştirmeler
imaj veya marka oluşturacak çalışmalar
Eğitim hizmetleri verilmeli
Üretim teknolojilerine yatırım
Kur politikasının ihracata uygun hale getirilmesi
Standartlara vurgu yapılmalı
Bürokrasinin azaltılması
işgücünün nitelikli olmasını saylamak
Atıf%
21%
18%
15%
10%
8%
8%
8%
5%
5%
3%
Devletin ihracatın artması yönünde yapmış olduğu çeşitli araçları bulun­
maktadır. İşletmeler bunlardan en çok; teşvik, istihdam yardımı, yurtdışı ofis
ve/mağaza açma ve marka tanıtım yardımlından faydalanmışlardır. Son
yıllarda özelikle gıda ürünlerinde önemi giderek artan ve olmazsa olmaz hale
gelen kalite standart belgelerine yönelik yardımdan faydalanmamaları
düşündürücü bir noktadır. Zaten ülkemizde gıda sektöründe kalite standart
belgesine sahip olan işletme sayısı oldukça düşüktür.
Tablo 28 Devlet kurumlarının sağlamış olduğu Araçlardan
faydalandıkların oranları
Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Yardımı
ISO9000, ISO 14000 ve CE(Certificate Europe) İşareti ve
Diğer Kalite Standart Belgeleri
Teşvik (Çevre maliyetlerinin desteklenmesi yardımı)
Eğitim Yardımı
İstihdam Yardımı
Patent, Endüstriyel Tasarım ve Faydalı Model Tescili Yardımı
Pazar Araştırması Yardımı
Yurtdışı ve Yurtiçi İhtisas Fuarları Katılım Harcamaları Yardımı
Yurtdışı Ofis/Mağaza Açma ve Marka Tanıtım Yardımı
Yurtdışında Moda-Marka Yardımı
Eximbank kredileri
İhraç Ürünlerine Ucuz Girdi Sağlanmasına Yönelik Araçlar
7%
5%
35%
19%
30%
16%
12%
5%
19%
21%
12%
7%
Gıda sektörünün rekabetçi bir rol alması için devletin yapması gerekenler
sorulduğunda ise, diğer sektör temsilcilerinin de her firsatta dile getirdiği
istekler karşımıza çıkmaktadır; Teşviklerin artması ve genişletilmesi ile vergi­
lerin indirilmesi. İhtiyaç duyulan eğitimli işgücünü yetiştirecek bir sistem,
uluslararası arenada yapıla haksızlıkları ortada kaldırılması gibi isteklerde
pek bulunulmamıştır. Esasen bir sektörün gelişmesi için devlet altyapı
(Eğitim, Enerji, kümelenme imkânı) haricinde bir düzenleme yapması işlet­
melerin rekabetçi bir hal almalarını önündeki bir engeldir.
Tablo 29 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir
rol alması için Devletin yapması gerekenleri belirtiniz
Teşviklerin Arttırılması Ve Genişletilmesi
Vergilerin indirilmesi
İhtiyaçlara Cevap Verebilir Politikalar Üretmek
Üretim Maliyetlerinin Düşürülmesinin Sağlayacak Politikalar
Ülkeler Arasında Anlaşmaları Sağlaması
Kur Politikalarını ihracatçı Lehine Çevirmek
Ülkenin Tanıtımını Yapması
İhtiyaca Cevap Verebilecek İşgücü Eğitim Sistemini Oturtması
Siyasi istikrarı Sağlamak
Nakliye Sıkıntılarını Yok Edecek Politikalar
Kontrol Görevini Üstlenerek Kalitenin Standartlaşmasını Sağlamak
Bürokratik İşlemlerin Hızlandırılmasını Sağlamak
26%
16%
12%
11%
7%
7%
4%
4%
4%
4%
4%
4%
Yine aynı şekilde bağlı bulunulan odalar ve birliklerin neler yapmaları gerek­
tiğine dair sorulan soruda her ne kadar devletten beklediğinde daha rasyonel
ve sonuç odaklı ,isteklerde bulunulmuşsa da ( En fazla dile getirilen istek;
yurt dışı pazar araştırmaları ve bilgilendirme konusunda olmuştur) yine
devletten istenenlerin alımını kolaylaştıracak lobi faaliyeti gibi isteklerde
bulunulmuştur. Aslında bu tarz oda ve birliklerin en önemli vazifeleri
destekleyici durumunda olması kümelenmede sektöre bilgi kaynağı oluştur­
mak, üyeler arasındaki bilgi tecrübe paylaşımını hızlandırmak, sektörün
gerektirdiği eğitim ve tecrübe seviyesine çıkartıcı eğitimler, yeni gelişmeleri
takip etmek gibi fonksiyonlardır. İşletmelerden bu ve benzeri isteklerin
gelmemesi henüz ortaklaşa rekabet mantığının gelişmediğini ve "kazankazan^lı oyuna adapte olmadıklarını gösterir.
Tablo 30 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir
rol alması için Bağlı Olduğunuz Birliklerin (İTO, TOBB, Sanayi Ve
Ticaret Odaları vs.) yapması gerekenleri belirtiniz
Yurt dışı Pazar araştırmaları ve bilgilendirme
Üyelerinin menfaatleri doğrultusunda iktidarı zorlamak
ihracatı kolaylaştıracak öneriler ortaya sunmak
Fuar, heyet organizasyonlarına imkânlar sağlamak
Kaliteyi sağlayacak faaliyetler
Üyelerin sorunlarına çözümler üretme
Üretim ekipmanları temininde kolaylık
31%
23%
19%
12%
8%
4%
4%
önümüzdeki üç yıl için işletmelerin hedefleri incelendiğinde ilk üç sırayı
niteliksel büyümenin aldığını görmekteyiz. Fakat işletmelerin niteliksel
büyümenin yanında nicel olarak büyümemesi işletmelerin büyüdüğünün ve
geliştiğinin değil şişmanladığın kanıtıdır. Yinede işletmelerin geleceğe umut­
la baktığı söylenebilir. Zira pazarla ilgili beklentileri sorulduğunda işletmeler
gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında pazarın büyüyeceğini ve bu gelişme
içerinde en fazla ihracat fırsatının AB ülkeleri olduğunu belirtmişlerdir. Aynı
zaman da işletmeler bu artan ve gelişen pazarda Türk işletmelerinin de reka­
bet gücünün artacağını düşünmektedirler. İşletmeler birbirlerine yakın oran­
da cevap vermekle beraber bu artışın sebebini en çok üreticilerin bilinçlen­
mesine, teknolojiye verilen değer ve yatırıma, üretim ve pazarlama
aşamasında bilinçlenmeye ve Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafî konuma
bağlamaktadırlar. Verilen diğer cevaplar aşağıdaki tablodaki gibidir;
Tablo 31 Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının
rekabet gücünün artacağının sebebini neye bağlıyorsunuz? (fak­
törlerin elde edilen sonuca göre oranları)
Üreticilerin bilinçlenmesi
Teknolojiye verilen değer ve yatırım
Üretim ve pazarlama aşamasındaki bilinçlenme
Coğrafi konum gereği
Sektörün getirmiş olduğu dinamizm
Umut vadeden işgücü yapımız
Üretim maliyetlerinin düşüklüğü
Ekonomik istikrar
Diğer ülkelerin sektöre değer vermemesi
18%
16%
16%
14%
12%
10%
6%
4%
2%
Tablo 32 Firmanızın önümüzdeki üç yıl için ihracattaki hedefi
nedir?
İhracat oranını arttırmak
Yurt dışı Pazar sayısını arttırmak
Ciro miktarını arttırmak
Marka imajını veya kaliteyi güçlendirmek
Üretim miktarını arttırmak
Pozisyonu korumak
Ürün çeşitliliğini arttırmak
Maliyetleri azaltmak
22%
19%
19%
13%
13%
9%
3%
3%
Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önündeki
engeller sorulduğunda işletmeler bu sorulara pazarlarda büyümenin önün­
deki en büyük engelin uluslararası standartlara ayak uyduramamak, siyasal
istikrarsızlık olarak belirtmişlerdir. Önem sırasına göre diğer cevaplar ise
aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
Tablo 33 Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda
büyümesinin önündeki en büyük engel olarak neleri gördükleri
önem sırasına göre verilen cevapların ortalamaları (1 en önem­
li...? en önemsiz)
Uluslararası Standartlara ayak uyduramamak
Siyasal istikrarsızlık
Diğer ülkelerden gelen rekabet
TL'nin değer kazanması ve artan maliyetler
Yeniliklere ayak uyduramama
Vizyonsuzluk
Diğer
2.68
2.96
3.21
3.21
3.33
3.33
7.00
Türk firmalarının gelecekte rekabet gücünü azalmasını işletmeler en fazla
döviz kuruna bağlamaktadırlar. Daha sonra sırasıyla; devletin gıda sektörüne
vermiş olduğu önemin gelecekte azalmasının beklentisi ve ayrıca tüm sektör­
lere el atmakta olan düşük üretim maliyetine sahip olan Çin'in bu piyasayı da
ele geçireceği beklentisi, cevap verenler arsında belirgin olarak ortaya
çıkmıştır.
Tablo 34 Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının
rekabet gücünün azalacağının sebebini neye bağlıyorsunuz?
(faktörlerin elde edilen sonuca göre oranları)
Döviz kurunun etkileri
Çin'in sektöre ağırlık vermesi
Devletin gıda ürünlerine vermiş olduğu destek
İhracattaki bilgi eksikliğinin etkisi
Üretime bağlı düşük karlılık
40%
20%
20%
10%
10%
İşletmelere anketin sonunda uluslar arası pazarlarda Türk gıda sektörünün
rekabet edebililiğini geliştirilmesi için eklemek istedikleri sorulduğunda
aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere tekrar maliyetlerin yüksekliğine vurgu
yaparak daha evvelki sorularda dile getirdikleri istek ve sıkıntıları
yinelemişlerdir.
Tablo 35 Uluslararası pazarlarda Türk gıda
sektörünün/firmalarının rekabet gücünün geliştirilmesi için
eklemek istediğiniz düşünce ve önerileriniz
Maliyetlerin düşürülmesi gerektiği
Döviz politikasının gözden geçirilmesi
Birliklerin üyelerini yeni pazarlara yönlendirecek
düzenlemelerde bulunmaları
Kaliteye dayalı rekabet geliştirilmesi
Siyasi istikrarın devamı
Ekonomik istikrarın devamı
38%
19%
19%
13%
6%
6%
4.3. Genel Değerlendirnne
Ankete yarısı İstanbul'dan yarısı Anadolu'dan olmak üzere toplam 43 işletme
katılmıştır. Her biri çok şıklı olan ve yarsma kadar açık uçlu olan ve toplam
63 sorudan oluşan 13 sayfalık anket formuna 43 işletmenin cevap vermesi
oldukça tatminkârdır.
Ankete katılan işletmelerin 15 yıldan fazla bu sektörde olması işletmelerin
ihracatla ilgili bir departmanları bulunması işletmelerin kurumsallaşma
yönünde bazı çabalarının olduğunun bir göstergesidir. Ankete katılan işlet­
meler ihracat yapılan ülkeler hakkındaki gerek duyulan bilgiyi, ülkenin pazar
araştırmasını, ülkenin mevzuatı ile ilgili bilgiyi büyük ölçüde kendi elaman­
ları vasıtasıyla elde etmektedirler. İhracat esnasında ihtiyaç olan dil konusun­
da elemanları yeterli olmaktadır yada ortak dil olan İngilizce, Almanca gibi
diller kullanmaktadırlar. Bu durum bünyelerinde yetişmiş elaman
barındıklarının göstergesidir.
Uluslar arası pazarda işlemeleri en güçlü kılan özellikleri sorulduğunda ise
"kaliteli ürünlere" vurgu yapılmıştır. İşletmeler üretmiş oldukları mamul­
lerin yeterliliğine güvenmektedir. Zira konu ile ilgili benzer sorulara vermiş
olduğu cevaplar bu yanıtla uyum sağlamaktadır. Diğer taraftan en çok ihra­
cat yapılan ülke grubu olarak AB gözükmektedir. Genelde ithalatçı ülkede
yaşayan Türklere yada Müslümanlara yönelik değil, ülke insanma hitap ettiği
vurgulanmıştır, ihracatta fazla sorun yaşanmadığı ve yaşanan sıkıntılarda
ihracat en fazla AB ye yapıldığından dolayı doğal olarak en fazla AB ile
olduğu belirtilmiştir. Yaşanan sıkıntının en önemli sebebi olarak gümrük ve
nakliye kaynaklı sorun belirtilmiştir.
En fazla sıkıntının AB ile yaşanmasının sebeplerinden birisi ise AB toplumu­
nun Çevre odaklı bir toplum olması ve bu tarz standartlara ve kriterlere çok
daha önem vermesinden kaynaklandığı söylenebilir. Ankete katılan işlet­
melerin büyük bir çoğunluğu sistemli pazar araştırması, yeni ürün geliştirme
çabası, firmanın rakiplere göre güçlü ve zayıf yönlerinin araştırılması, fir­
manın ne tür yeni fırsat ve tehditler ile karşı karşıya olduğunun araştırılması,
eğitim ve geliştirme, teknoloji araştırma geliştirme, marka geliştirme gibi
faaliyetleri yerine getirmektedir. Dış ticaret, ihracat, pazarlama, tanıtım,
yönetici geliştirme ve temel beceriler, satış, dağıtım, bilgisayar sistemleri
konularında danışmanlık ve/veya eğitim almaları bu işi bilinçli yaptıklarının
bir göstergesi sayılabilir.
Yine işletmelerin son beş yılda ki ihracatların artması ve son iki senede başta
üretim miktarı, ihracat, müşteri memnuniyeti, satışlar gibi birçok kalemde
artış olması son yıllarda olumlu bir gidişatın olduğundan bahsetmemize
olanak vermektedir.
İşletmelerin ihracat esnasında karşılaştıkları sıkıntıların önem sırasına göre
sorulduğu vakit en önemli sıkıntı olarak kendi işletmeleri ile ilgili sıkıntılar
olduğu söylenmiştir. Makine parkı, marklaşmak, yönetim, kurumsallaşma,
ihracat tecrübesi gibi işletmenin kendi kaynak ve kabiliyetlerinden kay­
naklanan unsurlar sebebiyle işletmeler ihracatta sıkıntı çekmektedirler. İkinci
olarak prosedür ile ilgili eksik bilgiden kaynaklanan sıkıntı dile getirilmiştir.
Ortaya çıkan sıkıntının ithalatçı ülkeden kaynaklandığını öğrendiklerinde
işletmelerin %75'i sıkıntının hukuki olup olamadığını incelemektedirler.
Sıkıntının hukuki olduğunu öğrendiklerinde ise %20'si ihracattan
vazgeçerken %75'i işletmelerini ve ürünlerinin gerekli standartlara uygun
hale getirmeyi tercih ederler. Konunun hukuki olmadığı durumda ise; ise
işletmelerin büyük çoğunluğu sıkıntıyı kişisel bağlantılarla çözmeye
uğraştığını belirtmişlerdir, %20'si Türkiye'deki yetkili makama başvururken
geriye kalan az bir kısmı ise ithalatçı ülkenin yetkili makamlarına başvurmayı
tercih etmektedirler. Esasında bu durum hiç de arzu edilen bir durum
değildir. Yetkili mercilere başvurarak sorunu ortadan kaldırmak ve böylelik­
le diğer ihracatçıların da aynı sıkıntı ile karşılaşmasını önlemek arzu edilen
durumdur.
Dünya Ticaret Örgütü üye ülkeleri tarafından ticarette keyfî uygulamaları ve
teknik engelleri ortadan kaldırmak amacıyla imzalanan Ticarette Teknik
Engeller Anlaşmasından işletmelerin yaklaşık % 40'ının haberi yok; %
40'ının ise duymuşlar ama içeriğini bilmemektedir. Geriye kalan işletmeler
ise, konu hakkında bilgilerinin olduğunu fakat detaylı ve kapsamlı bir bilgi­
lerinin olmadığını belirtmişlerdir. Çalışmada kullanılmak üzere Dış ticaret
Müsteşarlığı Ticarette teknik Engeller Bilgi Ve Bildirim Merkezinden Gıda
Sektörü ile ilgili yapılan bildirimler hakkında bilgi almaya gidildiğinde
merkeze yapılan başvurunun çok az olduğu, işletmeleri henüz bu merkezden
yeteri kadar haberi olmadıkları belirtilmişti. Bu bağlamda anket sonuçları
merkezden alman sonuçlarla paralellik göstermektedir.
İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller
Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirir misiniz sorusuna ise yukarıdaki
sorunun cevabına paralel olarak % 30'luk bir kısmı bildiririm şeklinde cevap
verirken; geriye kalan büyük çoğunluk karşılaştığı teknik engeli
bildirmemektedir. Bildiri yapmayanların sebebi ise; büyük çoğunluğunun
böyle bir merkezden haberi olmamasından yada merkezden haberi olsa dahi
işleyişinden haberi olmamasından kaynaklanmaktadır. Çok az bir kısmı ise
başvurunun sonuçsuz kalacağı inancıyla başvurmadığını belirtmişlerdir.
Diğer taraftan Türkiye'de mevcut yönetmelik ve standartların yeterliliği
konusunda işletmeler gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında yeterli
olduğunu belirtmişlerdir. Bu çerçevede de işletmeler genel olarak Türk gıda
ihraç ürünlerinin kalitesini uygun bulmaktadırlar. Bu çerçevede de işlet­
melerin %80'i ihraç ettiği gıda ürünlerinde kalite yönünden bir sıkıntı ile
karşılaşmadığını ifade etmiştir.
Anketteki sorulardan biriside tarife dışı engeller hakkında idi. Gerek liter­
atürden derlenmiş gerekse daha evvelki ülke deneyimlerini anlatan raporlar­
dan toplanan ifadeler 41 başlık altında toplanmıştır. Ve işletmelere bu 41
adet tarife dışı engellerle karşılaşma sıklığı ve karşılaştığı zaman etkilenme
derecesi sorulmuştur. Her bir tarife dışı engelin önemi; geçekleşme sıklığı ve
etkilenme derecesinin çarpımı ile bulunmuştur buna göre işletmelerin
karşılaştığı en önemli beş tarife dışı engel; çevre koruma ve sağlık sertifikaları,
düzensiz ve belirsiz ek ödemeler, çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasakla­
malar ve kotalar, dahili vergi ve harçlar, çifte döviz kuru uygulaması olarak
karşımıza çıkmaktadır. Aynı şekilde işletmelerin karşılaştığı tarife dışı
engellerden en önemsiz beş tanesi; "itiraz ve hak arama noktasındaki
sıkıntılar, ithalat lisansı dağıtımının durdurulması, sübvansiyonlar,
paketleme zorunlulukları, sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki
güvence bulunamaması" şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
İşletmelerin tarife dışı engelle en çok karşılaştığı ülkeler ab ülkeleridir. En az
ise ABD'dir. Bu durumun sebebi ihracatın en çok AB'ye; en az da ABD'ye
yapılmasından kaynaklandığı söylenebilir işletmeler bu karşılaştığı
sıkıntıların ve tarife dışı engellerinin sebebinin ithalatçı ülkenin yerli üretici­
lerini korumak isteğinden ve mevzuat uyuşmazlığından kaynaklandığın
belirtmişlerdir. Fakat işletmeler arasında ithalatçı ülkelerin her ülkeye değil
de belirli ülke gruplarına yönelik sıkıntı çıkarttıklarına dair bir kanı bulun­
maktadır. İşletmeler, ithalatçı ülkenin kendi üreticileri için elinden geleni
yapmasına rağmen devletin ve bağlı olunan birliklerin üzerine düşeni yap­
madıklarını ifade etmişlerdir.
İşletmelerin büyük çoğunluğu yeni yatırım yapmayı düşünmemektedir.
Düşünenler ise kapasite artırımı yada yeni ürün üretimi amacıyla yatırım
düşünmektedir. İşletmelerin geleceğe yönelik hedefleri ise; kalitenin
iyileşmesi, yeni yatırımlar, iç ve dış pazarlarda büyüme, yeni ürün geliştirme,
markalaşmak şeklindedir.
Türk işletmeleri uluslararası arenada en büyük rakip olarak Çin ve Avrupa'yı
görmektedirler. Çin üretim maliyetleri yönüyle, Avrupa ise teknolojiye sahip
olması yönüyle Türk işletmelerini tehdit etmektedir. Türk işletmeleri ulus­
lararası arenada rekabet avantajı olarak ise; üretim kalitesindeki başarıyı,
ucuz hammadde faktörleri ve coğrafi konumdan kaynaklanan avantajları
görmektedir. İşletmeler dezavantaj olarak ise yüksek üretim maliyetleri ve
ülkenin olumsuz imajını belirtmişlerdir.
işletmeler, dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol almak için Üretim maliyet­
lerini düşürtecek tedbirlere yönelik. Kaliteyi artırıcı faaliyetler ve Vergi
indirimi ve teşviklerde iyileştirmelerin ve imaj veya marka oluşturacak
çalışmalar yapılmasını önermektedirler.
Devletm ihracatın artması yönünde yapmış olduğu çeşitli araçları bulun­
maktadır; İşletmeler bunlardan en çok; teşvik, istihdam yardımı, yurtdışı ofis
ve/mağaza açma ve marka tanıtım yardımlından faydalanmışlardır. Son
yıllarda özelikle gıda ürünlerinde önemi giderek artan ve olmazsa olmaz hale
gelen kalite standart belgelerine yönelik yardımdan faydalanmamaları
düşündürücü bir noktadır. Zaten ülkemizde gıda sektöründe kalite standart
belgesine sahip olan işletme sayısı oldukça düşüktür.
Gıda sektörünün rekabetçi bir rol alması için devletin yapması gerekenler
sorulduğunda ise, diğer sektör temsilcilerinin de her fırsatta dile getirdiği
Teşviklerin artması ve genişletilmesi ile vergilerin indirilmesi gibi istekler
karşımıza çıkmaktadır.
Yine aynı şekilde bağlı bulunulan odalar ve birliklerin neler yapmaları gerek­
tiğine dair sorulan soruda her ne kadar devletten beklenilenden daha rasy­
onel ve sonuç odaklı isteklerde bulunulmuşsa da (en fazla dile getirilen istek;
yurt dışı pazar araştırmaları ve bilgilendirme konusunda olmuştur) yine de
devletten istenenlerin alımını kolaylaştıracak lobi faaliyeti gibi isteklerde de
bulunulmuştur.
Önümüzdeki üç yıl için işletmelerin hedefleri incelendiğinde ilk üç sırayı
niteliksel büyümenin aldığını görmekteyiz. Fakat işletmelerin niteliksel
büyümenin yanında nicel olarak büyümemesi işletmelerin büyüdüğünün ve
geliştiğinin değil şişmanladığın kanıtıdır. Fakat yinede işletmelerin geleceğe
umutla baktığı söylenebilir. Zaten pazarla ilgili beklentileri sorulduğunda
işletmeler gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında pazarın büyüyeceğini ve
bu gelişme içerinde en fazla ihracat firsatınm AB ülkeleri olduğunu belirt­
mişlerdir. Aynı zaman da işletmeler bu artan ve gelişen pazarda Türk işlet­
melerinin de rekabet gücünün artacağını düşünmektedirler. İşletmeler bir­
birlerine yakın oranda cevap vermekle beraber bu artışın sebebini en çok
üreticilerin bilinçlenmesine, teknolojiye verilen değer ve yatırıma üretim ve
pazarlama aşamasında bilinçlenmeye ve coğrafi konuma bağlamaktadırlar.
Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önündeki
engeller işletmelere sorulduğunda; uluslar arası standartlara ayak uyduramamak, siyasal istikrarsızlık olarak belirtmişlerdir.
Türk firmalarının gelecekte rekabet gücünü azalmasını işletmeler en fazla
döviz kuruna bağlamaktadırlar. Daha sonra sırasıyla; devletin gıda sektörüne
vermiş olduğu önemin gelecekte azalma ihtimaline ve tüm sektörlere el
atmakta olan düşük üretim maliyetine sahip olan Çin'in bu piyasayı da ele
geçireceği beklentisi, cevap verenler arsında belirgin olarak ortaya çıkmıştır.
Yukarıda ki bazı sorularla paralellik arz eden cevaplar; hala üreticilerin
korunma ihtiyaçlarının olduğunu ver rekabetten (Çin) korktuklarını göster­
mektedir.
İşletmelere Anketin sonunda uluslar arası pazarlarda Türk gıda sektörünün
rekabet edebilihğini geliştirilmesi için eklemek istedikleri sorulduğunda
tekrar maliyetlerin yüksekliğine vurgu yaparak daha evvelki sorularda dile
getirdikleri istek ve sıkıntıları yinelemişlerdir. Buna ek olarak birliklerin
üyelerini yeni pazarlara yönlendirecek düzenlemelerde bulunmaları, kaliteye
dayalı rekabetin geliştirilmesi, siyasi ve ekonomik istikrarın devamının
gerekliliğini vurgulamışlarıdır.
BÖLÜM 5
BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GIDA
SEKTÖRÜNÜN REKABET GÜCÜNÜ GELİŞTİRMEYE
YÖNELİK STRATEJİK ÖNERİLER
Giriş
Bu bölümde cevabı aranan soru, "Araştırmada elde edilen bulgular veri
alındığında, Türk gıda sektörünün rekabet ve ihracat gücünü artırmak için
neler yapılmalıdır?" Dolayısıyla bu bölümde, önceki bölümlerin bulguları
ışığında rekabet ve ihracat gücünü etkileyen kritik faktörler değerlendirilecek
ve öneriler sunulacaktır.
Bundan önceki bölümlerde ortaya konduğu üzere, Türkiye gıda potansiyeli
çok büyük bir ülke durumundadır. Ancak bu potansiyelinin önemli bir
kısmını gerçekleştirememektedir. Bu potansiyelini gerçekleştirememesinin
nedeni yalnızca ihracat stratejilerinin yanlışlığından, kamu politikalarından
ve tarife dışı engellerden kaynaklanmamakta, ayrıca dış pazarların sürekli
değişim içinde olması da işletmeler açısından değişik sorunların ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. İşletmeler bu değişimleri analiz ederek yeni
stratejiler geliştirdikleri takdirde, dış pazarlarda başarılı olmaları ve rekabet
edebilmeleri de mümkün olabilecektir. Bu çerçevede, bu bölümde araştırma
bulgularının genel değerlendirmesi ve bu doğrultudaki önerilerden sonra,
ayrıca değişen rekabet şartlarına cevap verecek stratejik yaklaşımın ne olması
gerektiği de tartışılacaktır.
5.1. Bulguların Değerlendirilmesi Ve Öneriler
Anket sonuçlarına bakıldığı vakit görülmekteki işletmeler her ne kadar küçük
olsalar dahi kurumsallaşma, profesyonelleşme yolunda ilerlemek isteyen bil­
inçli işletmelerdir. İhracatla ilgilenen ayrı bir departmanları olması, pazar
araştırması, ülke bilgisi, gibi konularda araştırma yapabilecek elaman
bünyelerinde istihdam etmeleri, gerek yönetimle, gerek üretim ve gerekse
pazarlama ile ilgili konularda eğitim yada danışmanlık hizmeti almaları bunu
bir göstergesidir. İşletmeler kendilerini geUştirmek için çeşitli yoları den­
emelerinin bir sonucu olarak üretim, satış, müşteri memnuniyeti gibi çeşitli
performans çıktılarında genel bir yükseliş gözükmektedir.
İşletmeleri ihracatları ilgili bilgilere gelindiğinde ise; işletmeler en çok AB ye
ihracat yaptıklarını belirtmişlerdir ve ürün kalitelerini genel olarak uygun
diye nitelendirmişlerdir. İhracatta karşılaştıkları sıkıntılar ise en çok AB
ülkelerinde yaşanmaktadır. Bu durum ise AB ülkelerinin refah seviyesinin bir
121
sonucu olan "Çevre Toplumu" olmalarmda kaynaklanmaktadır. Bilindiği
üzere toplumları "Üretim toplumu, Pazarlama Toplumu ve son olarak da
"çevre toplumu" olarak ayrılmaktadır. Çevre toplumunda üretim ve pazarla­
madan da fazla önemli olan konu;" üretirken ve satarken insan, hayvan ve
çevre sağlığına zarar verecek faaliyetlerde bulunulup bulunulmadığı; yine
aynı şekilde ürün tüketimin insan, hayvan ve çevre sağlığına zarar verip ver­
mediği" şeklindeki sorunlardır. Dolayısıyla Çevre Toplumu olan AB ülkeleri
ile ihracatta bu tarz sıkıntıların yaşanması doğal karşılanmalıdır.
Anket tabanlı çalışmanın en büyük sıkıntısı yanlı cevaplar verilebileceği
böylelikle verilerin objektif olamama sıkıntısıdır. Fakat bu çalışmada ihracat­
ta ki sıkıntının en büyük sebebi sorulduğunda işletmeler firmalarından kay­
naklandığını belirtmişlerdir. Gerek üretim sürecinde gerek yönetim pazarla­
ma sürecinden kaynaklanan sıkıntılar Türk gıda işletmelerini ihracatta
sıkıntıya soktuğu belirtilmektedir
İhracat esnasında ithalatçı ülkeden (hükümet, prosedür, mevzuat, işletmeler
) kaynaklanan sıkıntıların hukuki durumuna işletmelerin büyük çoğunluğu
baktıklarını ifade etmişlerdir. Eğer ortaya çıkan sıkıntı hukuki ise işletmelerin
çoğunluğu istenen standart yada işlemler çerçevesinde üretim sürecini, ürün­
lerini yada diğer süreçlerde gerekli yeniliği yapıyorlar. Bu durum işletmelerin
kendini geliştirme gayretleri açısında memnuniyet verici bir durumdur.
Fakat işletmeler sıkıntının hukuki olmadığı durumlarda ilgili makamlara
başvurmak yolu ile değil de şahsi yollardan halletmek yolunu tercih etmekte­
dir. Aslında bu durum karşısında arzu edilen durum karşılaşılan durumun
ilgili makamlara bildirilmesi ve sonucunda bundan sonra yapılacak haksız
engellemeleri ortadan kaldırılmasıdır.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu WHO üye ülkeleri tarafından imza­
lanan "Ticarette Teknik Engeller Anlaşması" çerçevesinde üye ülkeler uluslar
arası norm ve standartlara aykırı keyfî uygulamalarda bulunamayacaklar.
Diğer taraftan mevzuata uygun standartlar ve kriterleri de taslak halinde iken
üye ülkelere bildirmek zorundalar. Böylelikle üye ülkelerin ihracatçıları
gerekli düzenlemeleri yapacak vakit bulabileceklerdir. Bu çerçevede ihracat­
ta teknik engelle karşılaşan işletmeler DTM'ye bağlı olan Teknik Engeller
Bilgi ve bildirim merkezine başvurmaları gerekmektedir. Fakat işletmelerin
büyük çoğunluğunun gerek bu anlaşmadan gerekse de merkezden haberleri
yoktur. Dolayısıyla böyle bir bildirimde bulunmuyorlar.
işletmelerin karşılaştığı tarife dışı engeller incelendiğinde en önemli engel­
lerin ürün kalitesinden kaynaklanmadığı aksine ilave maliyet getirici mevzu­
at yada prosedürlerden kaynaklandığı gözükmektedir. Bu da karşılaşılan
engellerin keyfi ve yerli sanayiyi korumaya yönelik olduğunu ortaya koy­
maktadır. Buna göre işletmelerin karşılaştığı en önemli beş tarife dışı engel;
Çevre koruma ve sağlık sertifikaları, Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler. Çeşitli
amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve kotalar, Dahili vergi ve harçlar.
Çifte döviz kuru uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı şekilde işlet­
melerin karşılaştığı tarife dışı engellerden en önemsiz beş tanesi; "İtiraz ve
hak arama noktasındaki sıkıntılar, İthalat lisansı dağıtımının durdurulması.
Sübvansiyonlar, Paketleme zorunlulukları, Sınır ötesi anlaşmalara ve işlem­
lere hukuki güvence bulunamaması" şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Fakat, işletmeler karşılaşılan engeller de tüm ithalatçılara değil belirU ülke
gruplarına karşı yapıldığı yönünde bir kanıya sahiplerdir. Dolayısıyla Türk
işletmelerinin ürün kalite standartları ile ilgili bir sıkıntıları olmadıkları
aksine yapılan keyfi uygulamalardan kaynaklandığı söylenebilir.
Gıda işletmecileri uluslararası arenada en büyük rakip olarak Çin ve
Avrupa'yı görmektedirler. Türk işletmeleri uluslararası arenada rekabet
avantajı olarak ise; üretim kalitesindeki başarıyı, ucuz hammadde faktörleri
ve coğrafi konumdan kaynaklanan avantajları belirtmişlerdir. İşletmeler
dezavantaj olarak ise yüksek üretim maliyetleri ve ülkenin olumsuz imajını
belirtmişlerdir.
İşletmeler, Devletten, dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol almak için
dezavantajlarını ortadan kaldırıcı önlemlerin yani; Üretim maliyetlerini
düşürtecek tedbirlere yönelik. Kaliteyi artırıcı faaliyetler ve Vergi indirimi ve
teşviklerde iyileştirmelerin ve imaj veya marka oluşturacak çalışmaların
yapılmasını istemektedirler.
Yine aynı şekilde bağlı bulunulan odalar ve birliklerin neler yapmaları gerek­
tiğine dair sorulan soruda her ne kadar devletten beklenilenden daha rasy­
onel ve sonuç odaklı isteklerde bulunulmuşsa da ( En fazla dile getirilen istek;
Yurt dışı Pazar araştırmaları ve bilgilendirme konusunda olmuştur) yine de
devletten istenenlerin alımını kolaylaştıracak lobi faaliyeti gibi isteklerde de
bulunulmuştur. Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin
önündeki engeller işletmelere sorulduğunda; uluslar arası standartlara ayak
uyduramamak, siyasal istikrarsızlık olarak belirtmişlerdir.
İşletmeler birbirlerine yakın oranda cevap vermekle beraber bu artışın sebe­
bini en çok üreticilerin bilinçlenmesine, teknolojiye verilen değer ve yatırıma
üretim ve pazarlama aşamasında bilinçlenmeye ve coğrafi konuma
bağlamaktadırlar.
Firmalarının gelecekte rekabet gücünü azalmasını işletmeler en fazla döviz
kuruna bağlamaktadırlar. Daha sonra sırasıyla; devletin gıda sektörüne
vermiş olduğu önemin gelecekte azalma ihtimaline ve tüm sektörlere el
atmakta olan düşük üretim maliyetine sahip olan Çin'in bu piyasayı da ele
geçireceği beklentisi, cevap verenler arasında belirgin olarak ortaya çıkmıştır.
İşletmelere anketin sonunda uluslar arası pazarlarda Türk gıda sektörünün
rekabet edebililiğini geliştirilmesi için eklemek istedikleri sorulduğunda
tekrar maliyetlerin yüksekliğine vurgu yaparak daha evvelki sorularda dile
getirdikleri istek ve sıkıntıları yinelemişlerdir. Buna ek olarak Birliklerin
üyelerini yeni pazarlara yönlendirecek düzenlemelerde bulunmaları, kaliteye
dayalı rekabetin geliştirilmesi, siyasi ve ekonomik istikrarın devamının
gerekliliğini vurgulamışlarıdır.
Yukarıda yapılan değerlendirmelerden sonra gıda sektörünün daha rekabetçi
bir rol oynaması için aktörelere çeşitli roller düşmektedir. Bu aktörler; ulus­
lar arası kuruluşlar. Devlet, oda ve birlikler ve işletmelerdir.
Uluslar arası kuruluşlar (WHO) düzenledikleri anlaşmalara riayet edilip
edilmediğini takip ederek riayet etmeyen ülkeler hakkında gerekli işlemler
yapmaları gerekmektedir. Böylelikle ülkelerin keyfi uyulmalarının önüne
geçilmesi ve eğer gerekli bir standart ve uygulama gerekiyorsa bununla ilgili
önceden bilgilendirilip ülkelerin ve işletmelerin kendilerini geliştirmelerine
firsat vermesi gerekmektedir
Devlet ise uluslararası arenada ülke işletmelerin hakkını koruması, mevcut
engellerin uluslararası anlaşmalara uygun olmayanları ortadan kaldırması ve
uygun olanları ise işletmelere duyurması gerekmektedir. Sektörün gerektir­
diği standartların belirlenerek Türk gıda mevzuatını buna göre güncellemesi
artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Diğer taraftan sektörün gelişmesi için
işletmeleri istediği korumacılıktan ziyade rekabetin etkin bir şekilde işleme­
sine ve alt yapı çalışmalarına ağırlık vermelidir. Eğitim, kümelenme imkânı
verecek şekilde OSB'lerin oluşumu gibi faaliyetlerdir. Devletin bunları yerine
getirirken; İhtiyaç duyulan eğitimH işgücünü yetiştirecek bir sistem, siyasi ve
ekonomik istikrarı sağlamak gibi fonksiyonları da icra etmesi gerekir. Son
olarak işletmelerin ihracat esnasında karşılaştığı engellerden birisi olan
olumsuz imajın kaldırılması yönünde Devlet de üzerine düşeni yapmalıdır.
Oda ve birliklerin en önemli vazifeleri ise destekleyici durumunda olması
kümelenmede sektöre bilgi kaynağı oluşturmak, üyeler arasındaki bilgi
tecrübe paylaşımını hızlandırmak, sektörün gerektirdiği eğitim ve tecrübe
seviyesine çıkartıcı eğitimler, yeni gelişmeleri takip etmek gibi fonksiyon­
lardır. Dolayısıyla her sektör bir şirket gibi davranıp ortaklaşa rekabet
mantığı ile çalışmadı gerekmektedir. Böylelikle sektörün kaygısı pastayı
paylaşmaktan pastayı büyütmeye yada yeni pastalar yapmaya kayacaktır.
Özel sektörün ise daha önceden belirlenen kriterler ve standartlara uygun
üretim yapması, karşılaştığı sıkıntıları irdeleyerek eğer üretim standardında
kaynaklandı ise kendi bünyesinde gerekli gelişmeleri ve değişiklikleri yapması
gerekmektedir. Eğer karşılaşılan uygulamalar keyfi ise gerekli makamlara
bildirimde bulunması gerekmektedir. Diğer taraftan sektördeki uluslararası
arenayı takip ederek mevcut ve muhtemel gelişmeleri incelemesi ve üretim,
ihracat politikasını buna göre beUrlemesi rekabet için şart bir durumdur.
Diğer taraftan artık günümüzde nerdeyse zorunlu hale gelen HACCP, İyi
Tarım, Üretim Ve Hijyen Uygulamalarını işletmelerinde faaliyete
geçirmelerinin zamanı gelmiştir. Böylelikle zaten genel olarak uygun kalitede
olan Türk gıda ürünlerinin kalite düzeyleri uluslar arası standartlara uygun
hale gelecektir. İhracatta yaşanan sıkıntıları giderebilmek için ürün ve şirket
imajının kuvvetli olması gerekmektedir. Dolayısıyla işletmelerin imaj
arttırmaya yönelik çalışmalarda bulunması önerilebilir.
5.2. Stratejik Öneriler
Stratejik yaklaşım, tanımı itibariyle geleceğe yönelik ve mevcut uygulamadan
farklı olması gereken nasıl başarılı olunacağına ilişkin bir perspektiftir.
Stratejik yaklaşım için, geçmişin ve bugünün sorunları ile birlikte geleceğin
risk ve firsatlarını da hesaba katmak zorundayız. Stratejik yaklaşım, ulus­
lararası pazarlarda ciddi bir rekabet avantajının ancak uzun vadede oluşması
fikrini esas alarak günü unutmadan geleceğe odaklanmayı gerektirir.
Gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi, Türk gıda sektörü temsilcileri de bugün için
değil önümüzdeki 10-30 yıl içinde sektörde dünyadaki konumumuzun ne
olması gerektiğini düşünerek bugünden hareket etmelidir.
Gelecekte rekabet gücünün artırılması, stratejik değişimlere bugünden
başlanmasına ve hızlandırılmasına bağlıdır. Bunların geciktirilmesi, rekabet
dezavantajına yol açacaktır. Aşağıda, gelecekte rekabet avantajına yol açacağı
düşünülen, sektörde bilinçli bir stratejik değişim gerektiren öneriler
tartışılacaktır.
İkinci, üçüncü ve dördüncü bölümlerde yapılan analizlerden elde edilen bul­
gular ve bu bölümdeki bulguların değerlendirilmesinde elde edilen sonuçlar
göz önüne alındığında Türk gıda sektörünün rekabet gücü ve ihracat potan­
siyelini mevcut durumda ve artan oranda gelecekte önemli ölçüde etkileye­
cek üç temel güç görünmektedir: Küreselleşme, AB entegrasyonu ve Uzak
Doğu'dan gelen rekabet. Türk gıda işletmeleri bunlar ile 1990'lı, özellikle de
2000'li, yıllarda karşılaşmasına rağmen, stratejilerinde temel bir değişikliğe
gitmemiş, mevcut stratejilerini iyileştirme yollarına gitmişlerdir. Halbuki, bu
değişim güçleri stratejide köklü bir değişim gerektirmektedir. Bu üç dina­
miğin yol açtığı yeni duruma cevap niteliğinde rekabet ve ihracatta temel
stratejinin "karşılaştırmah üstünlükler" stratejisinden "rekabet üstünlüğü"
stratejine geçmesi gerektiği ileri sürülecektir.
5.2.1. Gıda sektöründe yapısal değişimlere yol açan
dinamikler ve gerektirdikleri stratejik değişim
5.2.1.1. Değişimin Motorize Güçleri
Son yıllarda Türkiye ekonomisi çok yönlü bir değişim içerisine girmiştir. Bu
değişimi sürükleyen üç temel dinamik, Uzak Doğu, özellikle Çin'den gelen
maliyet-odaklı fiyat baskısı, küreselleşme ile gelen artan çeşitlilik/alternatif
çokluğu
baskısı
ve Avrupa
entegrasyonu
süreci
ile
gelen
standardizasyon/kalite baskısı olarak görünmektedir. Bu üç dışsal baskı
nedeni ile, Türkiye ekonomisi bütün sektörleriyle bir yapısal değişime zor­
lanmaktadır. Şimdi bunlara kısaca bakalım:
5.2.1.1.1. Küreselleşme
iletişim maliyetlerinin inanılmaz bir biçimde azaldığı ve dünya genelinde
pazarların dışa açıldığı bir küreselleşme süreci yaşanmaktadır. Bu küre­
selleşme sürecinde dünya ticaretinin daha serbest olması ve uluslararası rek­
abetin artmasına yol açmaktadır. Artan küreselleşme artan rekabeti
doğurmakta, artan rekabet üstün başarı elde etmeye, iş gücü maliyet tasarru­
flarından verimliliğe, farklılaşmaya, yeniliğe, kalite ve güvenliğe, pazarlamaya
kaydırmaktadır.
Küreselleşme yabancı perakende zinciri sayısının ve bunların zoruyla artan
gıda markalarının yarattığı bir küresel durum söz konusudur. Hem ulus­
lararası markaların Türkiye'ye girmesi, hem de müşteri ihtiyaçlarının
değişmesi, fiyat ve moda baskısının artması ile Türk gıda işletmeleri pozisy­
onlarını yeniden tanımlamak zorunda kalmıştır. Küreselleşme ile birlikte
rekabetin kuralları değişmektedir. Küresel rekabetin yeni kuralları yasal
düzenlemeler, etik ilkeler, standartlar olmaktadır. Küresel rekabetin yasal
boyutu açısından, gıda ile ilgih yasal düzenlemeleri bir yandan uluslararası
gelişmeler, diğer yandan gıda kalitesini artıran araştırmalar ışığında sürekli
yenilemek gerekmektedir. Küresel rekabetin etik ilkeleri boyutu açısından,
uluslararası alanda kabul görmüş iş yapma şekillerini benimsemek/benimset­
mek, özdenetimi geliştirmek gerekmektedir. Küresel rekabetin standartlar
boyutu açısından ise, sektörel standartların tanımlanması, revizyonu,
yaygınlaştırılması, norm haline getirilmesi gerekmektedir.
Küreselleşme ile beraber dünya pazarı yaklaşımı ile tüm firmalar aynı
koşullar içinde rekabet etmek zorunda kalmıştır. Adil ticaret kapsamında tar­
ife engelleri kaldırılırken Kalite, Gıda Güvenliği, İyi Tarım Uygulamaları,
Gıda hijyeni, İyi Laboratuar Uygulamaları, EUREPGAP, HACCP gibi önce­
likle tüketiciyi korumaya yönelikmiş gibi görünen ama aslında ticareti disipUne etmek amacıyla geliştirilmiş tarife dışı engeller gündeme gelmiştir.
Firmalarımızın bu bilinçle dünyada oluşan son gelişmeleri yakından takip
etmesi bir zorunluluk olmuştur. Homojen bir yapıya sahip olmayan fir­
malarımızın gıda ürünleri ihracatındaki en önemli sorunlarından biri ulus­
lararası standartlara sahip olma ve belgelendirme konusunda yaşadığı
sıkıntılardır.
5-2.1.1.2. Avrupa birliği entegrasyon süreci
AB mevzuatının büyük bir bölümü tarım ve gıda üzerinedir ve AB müzakere
maddelerinin içerisinde ülkemizi en fazla uğraştıracak konulardan bir tanesi
gıda ürünlerinin serbest dolaşımı ve bu dolaşımın garantisi olan gıda güven­
liği uygulamalarıdır. AB süreci içerisinde 70-80 senelik gıda mevzuatımız
yenilendi ve Avrupa standartları ile uyumlu hale getirildi. Ancak bu mevzu­
atın uygulamasında çok büyük problemler görülmektedir. Mevzuatın uygu­
laması ile ilgili piyasa kontrollerinin, denetimlerin ürün analizlerinin etkin ve
yaygın bir şekilde yapılması çok önemlidir. Ülkemizde halen Sağlık
Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve belediyeler arasında yetki kargaşası devam
etmekte, gıda kontrolleri tek bir otorite altında toplanamamaktadır. Durum
böyle olunca periyodik olarak denetlenmesi gereken firmalar bu tür bir kon­
trolden geçirilememektedir. Halbuki, Avrupa Birliği standartlarının temel
amacı etkin bir piyasa kontrol sistemi ile başta tüketicinin sağlığının korun­
ması ve kayıt dışı ve gıda güvenliği kurallarına aykırı üretimin engellenme­
sidir. Bu sayede işini kanunlara ve standartlara uyumlu bir şekilde yapan ve
sağlıklı gıda maddelerini üretenlere, kayıt dışı ve güvenilmeyen ürünleri
üretenlerin haksız rekabeti de önlemiş olacaktır.
5.2.1.1.3. Uzak doğu'da gelen yeni rekabet dalgası
Uzak Doğu ülkelerinin, özellikle Çin'in yarattığı şok dalgası, tüm sektörlerin
doğrudan ve dolaylı etkilendiği yeni bir durumun oluşmasına yol açmıştır.
Çin'in önderliğindeki Asya ülkeleri, dünya ticaretinde çok güçlü oyuncular
olarak yerlerini almaya başladılar. Asya'daki ekonomi devlerinin gelişmesi,
dünya ekonomisini değiştirmekte ve gelecekte de değiştirmeye devam edecek
görünmektedir. Yaklaşık olarak 3.3 milyar insanın yaşadığı Asya ülkeleri,
Batı'nm gelişmiş ülkelerinin nüfusunu üçe katlamaktadır. Bu çok çalışan ve
ucuz olan iş gücünün dünya ekonomisine adım atmasıyla, uluslararası
pazarlara daha ucuz mal ihraç etme durumu doğmuştur. Çin'in esas kazancı
ihracat hacmini şişirerek sağlamaktır. Çin ile rekabet edebilecek yeni bir
strateji arayışı her sektörde görülmektedir.
5.2.2. Stratejik değişim: Karşılaştırmalı üstünlükler
stratejisinden rekabet üstünlüğü stratejine geçme
Değişimin sürükleyicisi durumundaki bu üç motorize gücün yarattığı
kümülâtif etki, gıda işletmelerinin stratejilerinde köklü bir değişikliğe git­
melerini gerektirmektedir. Diğer bir ifade ile, şimdiye kadar izlenilen ve
kısmen başarılı iş yapma usulü, pazarlama anlayışı, kurumsal düzenlemelerin
bundan sonra çok geçerli olmayacağı görülmektedir. Dolayısıyla, işletmelerin
değişen şartlara göre yeni stratejiler geliştirmeleri gerekli görünmektedir.
Eski ve yeni stratejiler arasındaki farkların şöyle olması beklenmektedir:
Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlardaki başarısının temel kaynağı, en
büyük ihracatçısı olduğu Avrupa ülkelerinde fiyat temelindeki rekabet avan­
tajıyla, karşılaştırmalı olarak bir maliyet avantajı olarak görünmektedir. Bu
maliyet avantajı sahip olduğu yönetim ve örgütlenme kabiliyetlerinden değil,
ucuz girdi, ucuz emek ve kayıt dişilik gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Diğer bir ifade ile, Türk gıda sektörünün başarısının temel dayanağı büyük
ölçüde "rekabet üstünlüğü" değil, "karşılaştırmalı üstünlüğe" dayanmak­
tadır.
Ancak küresel işletmelerin Türkiye'de üretime başlamaları, Avrupa Birliği
entegrasyonundan kaynaklı standartlar ile artan maliyetler, küresel rekabet
ve özellikle Uzak Doğu'dan gelen yeni güçlü rakiplerin yarattığı şiddetli rek­
abet dalgası bu maliyet temelindeki fiyat avantajını erozyona uğratmaktadır.
Dolayısıyla, 1980'lerden bu yana uluslararası pazarlarda temel avantaj olan
fiyat rekabeti, giderek yabancı işletmelere kaptırılmaktadır. Önümüzdeki
yıllarda bunun daha da artacağı varsayıldığında, giderek bu avantajını kaybe­
decekleri ön görülebilir.
Bu durumda Türk işletmelerinin rekabet güçlerini koruma ve geliştirmek
için yönetim ve organizasyon kabiliyetlerine dayalı "rekabet stratejilerine"
kaymaları bir çıkar yol olarak görünmektedir. Rekabet stratejileri ile, verimlik, kalite ve farklılık rekabet avantajının temel dayanağı durumuna gelecek­
tir. Bu çerçevede, düşünüldüğünde, Türkiye'nin ağırlıklı emek-yoğun sek­
törlerindeki bu genel gidişten gıda sektörünün de etkileneceği beklenilebilir.
Gıda sektörü, mevcut durumda belirtilen rekabetçi baskılar altında tekstil
sektöründe olduğu gibi çok fazla etkilenmemektedir. Ancak Türkiye'nin
genel olarak ekonomisinin emek-yoğun sektörlerde maliyet-temelli rekabet
liginden kalite/farklılaşma-temelli rekabet ligine geçişi kaçınılmaz görün­
mektedir. Gıda sektörünün de bu genel trenden etkileneceği beklenilebilir.
Yapılan anket çalışmasında da bu açık şekilde görülmektedir.
Önümüzdeki yıllarda daha çok ve hızlı belirginleşmesi beklenilen yeni
Türkiye imajı "ucuz ülke" olmaktan çıkıp "kalite ve farklılığa" dönüşecektir.
Diğer bir ifade ile Türkiye stratejik gruplar içerisinde lig değişimi yaşaya­
caktır. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ucuz ülke liginden gelişmiş
ülkelerin kalite ve farklılık ligine kaymaya zorlanmaktadır. Bu durumda
gıdanın da bu yeni ülke imajı doğrultusunda şimdiye kadar izlediği fiyat rek­
abeti avantajı yerine, uluslararası piyasalarda kalite ve farklılaşma avantajı
geliştirmeye çalışması beklenilebilir. Kalite ve farklılaşma katma değeri yük­
sek ve dolayısıyla kar marjı yüksek ürünlere odaklanmayı veya ürünleri çeşitli
yeni süreçler ile (tasarım, pazarlama, sunum, yeni özellikle ekleme, ...)
farklılaştırmayı gerektirmektedir. Bu da gıda işletmelerinin genel bir strateji
değişikliği (yönetim anlayışı, örgütsel yapısı, hedef kitlesi, üretim teknolojisi
ve süreci, çalışan profili) yaşamaları anlamına gelecektir.
Maliyet temelli rekabet stratejisinden kalite/farklılaşma temelli rekabet
stratejisine geçişi daha çok küresel rekabet ve Avrupa entegrasyonu zorlaya­
caktır. Küresel rekabet nedeni ile, ulusal sınırlar içerisinde elde ettiğimiz rek­
abet pozisyonu giderek yerini uluslararası ölçekteki yeni pozisyonlara bırak­
maktadır. Artık sektör ürünlerinin tamamı, tüketicinin ulusal ve ulusal
olmayan ayrımına çok da tabi tutmadığı bir noktaya doğru gidiliyor. Gün
geçtikçe ulusal ürünlerin yanında diğer uluslardan gelen gıda ürünlerini yan
yana görmek artıyor. Diğer bir ifade ile, yurt içi pazarda küresel bir rekabet
içerisinde olmak kaçınılmaz hale geliyor. Diğer yandan bunu Türkiye'nin
ihracatçısı olduğu uluslararası pazarlar açısından düşündüğümüzde alter­
natif çokluğunun çok daha fazla arttığı gözlenmektedir. Böylece, ulusal
ekonomilerin giderek daha çok birbirlerine entegre olmasıyla oluşan küresel
ekonomi, giderek daha fazla rekabet anlamına geliyor. Bu artan rekabet ile
beraber, müşterilerin bir ürünü diğerine tercih etme "nedenleri" çok daha
fazla önem kazanmaya başlıyor. Önümüzdeki yıllarda bu tercih neden­
lerinin, fiyattan daha çok kalite ve farklılığa kayacağına ilişkin güçlü işaretler
görünmektedir. Bu güçlü işaretlerin bir kısmı, artan gelir düzeyi, değişen
hayat tarzı, gıda ve çevre bilinciyle ilişkili görünmektedir.
Önümüzdeki yıllarda gıda işletmelerinin yeni rekabet avantajın fiyattan daha
çok kalite ve farklılaşma olmasını zorlayan en önemli neden ise Avrupa
Birliği entegrasyonu olacaktır. Avrupa konsepti çerçevesinde Türk
ekonomisi bir bütün olarak ve gıda sektörü özel olarak değişime uğraya­
caktır. Avrupa, Türk insanı ve ekonomisi için bir "kültür" olmaktan daha
çok bir "standardizasyon" anlamına gelmektedir. Diğer bir ifade ile, Avrupa
entegrasyon süreci her sektörde iş yapma usulü ve işin kendisi bir standarda
bağlanmak zorundadır. Bu standartların gıda sektöründeki yansıması daha
çok kalite anlamına gelmektedir. Artan kalite ile birlikte, Avrupa pazarı
tüketicisinin gıda ürünlerine yaklaşımının, gelir düzeyi ile ilişkili olarak,
giderek daha fazla "zorunlu tüketim" alışkanlık ve anlayışından "lüks ve
sağlıklı tüketim" alışkanlığına kaydığını varsaydığımızda, farklılaşmanın
(içeriğinde, tasarımında, sunumunda, ..) da rekabette kritik bir rol oynaya­
cağı ileri sürülebilir.
Belirtilen dinamiklerin neden olduğu yeni durum konjonktürel değil, son
derece yapısal olduğu görülmektedir. Yapısal bir meseleyi kısa vadede sihirli
formüllerle çözebilmek mümkün değildir. AB entegrasyonu ile birlikte lig
değiştirirken Türkiye'nin AB'deki rekabet baskısına karşı koyabilecek güce
ulaşması gerekmektedir. Rekabet gücünün artmasının yolu ise verimlilik
artışından geçiyor. Bu nedenle gıda işletmeleri verimlilik, kalite ve
farklılaşmada yeni bir artış dalgası yaratmaya ve bu artış ivmesini en az 10-15
yıl boyunca sürdürmeye mecbur görünmektedirler.
Diğer bir ifade ile, Türk ekonomisi son yıllarda sadece bir kabuk değişikliği
yaşamıyor, bir öz değişikliği yaşamaya zorlanıyor. Bu değişimin motorize
güçleri daha çok dıştan gelen unsurlara bağh görünüyor. Bu dışsal baskılar ile
yurt dışı ihracat başarısı arasında çok yakın bir ihşkinin olduğu ve bunun
operasyon ve taktik düzeylerde yüzeysel değişimler ile değil, ancak stratejik
düzeyde yapılan değişimler ile rekabet avantajına dönüştürülebileceği
mümkün görünmektedir.
SONUÇ
Gıda sektörü araştırmasının en önemli sonucu, uluslararası pazarlarda sahip
olduğu rekabet potansiyelinin çok azını gerçekleştirmiş olmasıdır. Ulusal
gıda sektörümüz birçok bakımdan rekabet üstünlüğü sağlayacak durumda
olmasına rağmen bu potansiyelini gerçekleştirememiştir. Artırmanın ortaya
çıkardığı bir diğer sonuç, gıda ihraççısı işletmelerinin önümüzdeki yıllarda
daha fazla dış pazarlara açılacağı ve satışlarını artıracakları yönündeki iyim­
serlikleri olarak görünmektedir. Bu da tekstil ve hazır giyim gibi emek yoğun
sektörlerin karamsar gelecek bakışlarına karşın, kendisi de bir emek yoğun
sektör olan gıda sanayinin çok önemli bir farkı olarak görünmektedir. Bir
diğer sonuç, ihracatta karşılaşılan problemlerin ürün özelliklerinden daha
çok bürokratik, caydırıcı ve maliyetler ile ilişkili görünmektedir. Bütün bu
sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, Türk gıda sektörünün önümüzdeki
sahip olduğu büyük potansiyelin çok daha büyük bir kısmını geçekleştirme
durumunda olabileceğine işaret etmektedir. Bunun gerçekleşebilmesi için
gıda sektöründe genel bir strateji değişimine ihtiyaç duyulmaktadır.
Diğer bir ifade ile, 1980'lerin başında Özal ile başlayan ihracata dayalı vizyon
ile yaşadığımız yapısal değişimin bir benzerine bugün de ihtiyaç vardır.
1980'lerde yaşanan yapısal değişim, ithalattan ihracata yönelen bir ekonomi
şeklinde gerçekleşti. Bugün de bu doğrultuda atılacak bir ileri adım olan,
ihracatta ucuz ürün stratejisinden kaliteli ve farklılaştırılmış ürün stratejisine
geçiş şeklinde olması gerekmektedir. Özal döneminde ihracatçı bir ülke
olmanın yollarını aradık. Bugün ise, ihracatta lig değiştirmenin vizyonuna ve
uygulamalarına ihtiyacımız var. Şimdiye kadar ucuz ülke imajı ile, katma
değeri ve kar marjı düşük ürünler ihraç eden gelişmekte olan ülkeler liginde
uluslararası pazarlarda yer edinmeye çalıştık. Bundan sonra ise, katma değeri
ve kar marjı yüksek ürünler ihraç eden gelişmiş ülkeler ligine girmeye
çalışmamız lazım.
Rekabet gücünün belirleyicisi 1960'lı yıllarda kitle üretim ya da üretim
fazlalığı, 1970li yıllarda ucuzluk ya da maliyet düşüklüğü, 1980li yıllarda ise
kalite üstünlüğüdür. 1990lı yıllarda üretim hızı çeşitliliği ( farklılaşma, marka,
tasarım) da bunlara eklenmiştir. Eğer değişen pazar şartlarına göre yeni
stratejiler ile rekabet gücümüzü korumak ve geliştirmek istiyorsak, o zaman,
uluslararası rekabetin olmazsa olmazları arasına giren marka, tasarım, yeni­
lik gibi unsurlarda odaklanmak gerekir. Bu da şimdiye kadar yönetim becer­
ileri üzerine kurulu olmayan, daha çok üretim girdilerinin ucuzluğu, düşük
kur ve kayıt dışıhğa dayanan avantajlarımız yerine yönetim becerilerine
dayanan ve verimlilik, kalite, farklılık vb. unsurlara dayanan bir stratejiye
kaymamız anlamına gelmektedir.
Artık hemen her sektörde, eski strateji anlayışıyla yeni ortamı yorumlayanlar
eleştirilmektedir. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil diyenler adeta bir koro gibi
bunu dillendirmektedirler. Ancak, iş bu yapısal değişimi sağlayacak, sürdüre­
cek ve geri dönülemez kılacak çalışmaları yapma ve önlemleri almaya gelince
bütün bu söylenenler buhar olmaktadır. Genel eğilim "Hiçbir şey yapmay­
alım, ama her şey düzelsin" veya "Evet, değişmek zorundayız ama değişimi
başkaları yapsın, biz de nimetlerinden faydalanalım" tarzında yaklaşılmakta,
başkalarına bırakılmakta veya ertelenmektedir.
Ancak bu yapısal değişimler, yukarıda belirttiğimiz değişimi zorlayan neden­
lerden dolayı, eninde sonunda gerçekleşmek zorundadır; şimdilik bunlar
ancak geciktirilebilir. Fakat unutmak gerekir ki, yapısal değişimlerin her
geçen gün geciktirilmesi, daha fazla rekabet avantajı fırsatı kaçırmak
anlamına gelmektedir. Hızh davranmak için, yapısal değişim alanlarının
belirlenmesi, bu değişimleri gerçekleştirmek için nelerin gerekli olduğunun
belirlenmesi ve değişimi değerlendirecek yapısal kriterlerin oluşturulması bir
ulusal sektörel strateji çerçevesinde yapılmalıdır. Bu yapısal değişimi gerçek-
leştirmenin kayda değer bir maliyetinin olduğundan şüphe yok. Ancak bu
yapısal değişiklikler var olmak ve rekabetçi bir pozisyonda olmak için
olmazsa olmaz olarak görülmelidir. Aksi takdirde, gün geçtikçe geriye doğru
gidileceğinden şüphe duyulmamalıdır. Ayrıca önemle vurgulamak gerekir ki,
bu yapısal değişimleri devlet veya Avrupa Birliği istedi diye yapmak veya
daha eleştirel bir ifade ile yapıyormuş gibi yapmak, bir sonuç vermeyecektir.
Bunu benimseyerek, özümseyerek, gereğini yaparak bir strateji çerçevesinde
yapmak gerekmektedir.
Değişen ekonomik şartlara (rakipler, müşteriler, tedarikçiler vs.) rağmen
stratejiyi değiştirmemeye direnmek önemli bir çıkmaza yol açabilir. Zaten
başarının önündeki en büyük engel, şimdiye kadar başarılı olmuş düşünme,
iş yapma ve stratejik yaklaşım alışkanlıklarımız görünmektedir. Ancak, eski­
den bizi başarılı kılmış stratejilerimizin bundan sonraki yıllarda da başarı
yaratacağı varsayımından vazgeçmek ve bizi gelecekte başarılı kılacak değişen
şartlara uyumu gerektiren yeni stratejiler geliştirmek zorundayız. Başarı veya
başarısızlık ancak geriye dönük olarak anlaşılır, fakat işletmeler ileriye dönük
olarak yaşamak zorundadır. Her strateji bütün şartlarda başarı doğurmaz.
Şartlar değişince başarı doğuracak yeni stratejiler de geliştirilmek zorundadır.
Eğer bu değişim süreci başlatılmaz ise, gelinen noktadan geriye gitme ihti­
mali yüksek görünmektedir. Dolayısıyla, rekabet bizi nereye götürüyor ve
yeni iş modellerimiz ne olabiHr diye düşünmek zorundayız.
Türkiye ekonomisi son dönemde son derece sağlıklı bir dönüşüm süreci
içinde bulunmaktadır. Ekonomimizin altyapısı hızla modernleşmektedir.
Başka ülkelerin daha önce geçtikleri bir yoldan şimdi de Türkiye ekonomisi
geçmektedir. Ancak bu geçiş süreci ne yazık ki sancısız olmayacaktır. Türkiye
ekonomisi küresel ekonomiye, Avrupa Birliği ekonomisine ve Uzak
Doğu'dan gelen rekabet baskısına bir strateji olmadan entegre olma veya
cevap verebilmesi beklenemez.
İhracatın istenilen düzeye gelememesinin nedeni yalnızca kamudan ve ihra­
cat stratejilerinin yanlışlığından kaynaklanmamakta, ayrıca dış pazarların
sürekli değişim içinde olması ve bu pazarların çeşitli sınırlar koymaları da
işletmeler açısından değişik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
İşletmeler bu sorunları ve engelleri analiz ederek aşmayı başarabildikleri
takdirde, dış pazarlarda başarılı olmaları ve rekabet edebilmeleri de mümkün
olabilmektedir.
ülkemizde hâlihazırda gıda sanayi ürünleri ihracatında kısa vadede çözüm
bekleyen ve sonuçlarının kısa/orta dönemde ihracatta artı değer getirişi
oluşturacak konularını; gıda güvenliği ve kalite sistemlerinin kurulması ve
belgelendirilmesi olarak görülmektedir. Bu kavramların gelişmiş ülkeler
tarafından birer tarife dışı engel olarak ülkemize dayatılması şeklinde değil,
tüm gıda sektörlerimizde üretim felsefesi olarak benimsenmesi ihracatımızda
kaliteye odaklanan stratejiyle etkin konumlandırma yapılmasına ve böylelik­
le imaj probleminin ortadan kalkmasına hizmet edecektir. Gıda sektöründe
faal olan KOBİ'lerimizin yönetim becerilerinin geliştirilmesi, üretimde verimlihğin artırılması, risk tayini, kontrol sistemleri, esneklik ve yenilikçi ürün
ve ürün tasarımı, performans ölçümü sistemleri uygulama ve daha etkin
pazarlama için stratejik bir iş planına sahip olma konularına öncelik ver­
meleri sağlanmalı, bu konuda gerekli eğitimler kamu ve özel sektör
danışmanları tarafından, finansmanı AB ve benzeri yabancı kaynaklı alt yapı
uyumlaştırma projelerine ayrılan kaynaklardan sağlanarak, verilmelidir.
Firmalar ticarette teknik engellerin takip edilmesinin yanı sıra ihracat deney­
im ve performanslarını artırarak dünya pazarlarındaki rakiplerinden daha
etkin bir konumlandırma yapmak zorundadır. Bugün dünya ticaretine konu
olan gıda güvenliği ve standartlar gibi tarife dışı engellerin bilinmesi ve buna
karşın kontrol, belgelendirme, akreditasyon sistemi kurulması çok ciddi
kurumsal altyapı gerektirmektedir. Bu kurumlara gerekli alt yapı sağlanmalı,
gerekirse teknoloji transferi yapılarak teknik destek sağlanmalı ve var olan
ekipler güçlendirilmelidir. Ancak bunun dışında firmalarımızın da kendi
içinde uluslararası ve ulusal düzenlemeleri takip ederek gerekli yatırımları
yapması şarttır. Birçok ülkede ithaline izin verilen ürünlerin çeşitli standart­
ları kapsaması ve bu standartları taşıdığına dair belgeye sahip olması zorun­
lu olmaktadır. Türk ürünlerinin de bu tür zorunlu standartlara ek olarak
uluslararası alanda kabul görürlüğünü arttıracak standartlara sahip olması,
büyük ve gelişmiş dış pazarlara girmesi açısından bir zorunluluktur.
Son olarak bir noktaya daha değinmekte yarar görünmektedir. Şimdiye
kadar devlet sektör ilişkilerinde, devletten bir ulusal vizyon ve strateji bekle­
mek yerine kısa vadeli teşvik, destek ve indirimler talep edildi. Hâlbuki uzun
vadede sektörü dünya pazarlarında birinci ligde rekabet etmeye götürecek
ulusal vizyon ve stratejilere çok daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu ulusal vizyonda devlet ve sektör temsilcileri uzun vadede rekabetçi bir
çevrenin oluşmasmı ve rekabet gücünü geliştirmesi beklenen uzun vadeli
çalışmalara girilmelidir. Sektör temsilcilerinin devletten doğrudan destek ve
teşvikler istemek yerine rekabet ortamını iyileştirici ve rekabet gücünü
geliştirici yönde hareket etmesi stratejik açıdan daha önemli görünmektedir.
Destek ve teşvikler kısa vadeli faydalar sağlarken, rekabet ortamının iyileştir­
ilmesi ve rekabet gücünün artırılması uzun vadede kalıcı etkiler yaratacaktır.
Rekabet ortamının iyileştirilmesi ve rekabet gücünün artırılması çalışmaların
başında eğitim gelmektedir. Nitelikli eğitim ile rekabet avantajı arasında çok
güçlü bir ilişkinin olduğunda şüphe yoktur. Ancak, yukarıda da belirtildiği
üzere, gıda sektöründe nitelikli işgücü düzeyi son derece düşüktür. Bir sek­
törün uluslararası pazarlarda başarısını sağlayacak en önemli unsurun insan
kaynağı olduğu gerçekliğinden hareket ile çeşitli eğitim çalışmaları gerçek­
leştirilmelidir. İkincisi, Türkiye kaliteli ürün imajı ile tanınmamaktadır. Bu
imajı geliştirmek üzere uluslararası markaların çıkması için devlet ile işbirliği
halinde çalışmalar yapılmalıdır. Bu imajı geliştirmek üzere, sadece tekstil ve
hazır giyimi kapsayan Turqality projesi gıda markalarını da kapsayacak
şekilde geliştirilmelidir. Üçüncüsü, mevcut durumda Türk gıda işletmeleri
Ar-Ge yönelimli ve yeniliklerde öncü bir özellik göstermekten uzak görün­
mektedirler. Bunun için, devletin bir ulusal innovasyon sistemi geliştirmesi
ve bu sistem içerisinde gıda işletmelerinin de hak ettiği Ar-Ge desteklerini
alması sağlanmalıdır. Dördüncüsü, devletin denetim mekanizmasını en etkin
şekilde yapması için sektör güçlerinin baskı yapması ve destek sağlaması
gerekmektedir. Merkezi ve yerel güçler yerel ve bölgesel gıda bölge ve
kümelerin oluşması için gerekli alt yapının sağlanması, destek ve işbirliğinin
teşvik edilmesi yoluna gidebilir.
AB konsepti çerçevesinde Türkiye yeniden yapılandırılırken, küreselleşme ile
uluslararası pazarlara entegre olurken ve ekonomi sanayiden bilgiye
kayarken böylesi bir vizyon geliştirmek bir tercih değil, bir zorunluluk olarak
görülmektedir. Bu doğrultuda, önümüzdeki 5-10 yıl Türk gıda sanayi için
hayati önem taşıyan bir dönem olarak görünmektedir. Sektör ya şimdiye
kadar olduğu gibi plansız, programsız, bir şekilde yoluna devam edecek veya
bir ulusal vizyon ve strateji çerçevesinde bilinçli bir şekilde gerçekleştirilecek
yeniden yapılanma sayesinde çok daha güçlü bir rekabetçi pozisyona çıkma
fırsatı olacaktır.
KAYNAKÇA
Albayrak Mevhibe, Erdoğan Güneş; "AB'ye Uyum Ve Rekabet
Açısmdan Türkiye Gıda Sanayinde Kalite Yönetim Sistemi Uygulamaları"
Türkiye VI.Tanm Ekonomisi Kongresi, 16-18 Eylül 2004, Tokat S: 532-538
Alpay Savaş, İsmet Yalçın, Türker Dölekoğlu, "Avrupa Birliği Kalite
Ve Sağlık Standartlarının Türk Gıda Sanayi Sektörü Rekabet Gücü Üzerine
Etkisi" Tarım Ve Köy İşleri Bakanlığı Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü
Proje Raporu 2001-10, Mart 200 Ankara
Baser, E., ve Akgül, B., 2002. Dahilde İşleme Rejiminde Tarım ve Gıda
Sanayi Ürünlerinin Yeri, Dış Ticaret Dergisi, Nisan.
Bulu, M., Eraslan İ.H., ve Şahin, Ö., (2004). Elmas (Diamond)
Modeli İle Ankara Bilişim Kümelenmesi Rekabet Analizi, 3. Ulusal Bilgi,
Ekonomi ve Yönetim Kongresi, 25-26 Kasım, Eskişehir.
Dellal, İ., ve Özüdoğru, T., 2003. Deri Sanayi, Tarımsal Ekonomi
Araştırma Enstitüsü, Sayı: 2, Nüsha: 4, Mart.
Dölekoğlu, C.Ö., 2003. Gıdalarda Kalite Güvenlik Sistemleri, TAE
Bakış, Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü, Sayı: 3, Nüsha: 2, Haziran.
DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı Gıda Sanayi Özel İhtisas
Komisyonu Raporu Ankara 2006
Duman Sertaç, Mücahit Paksoy, Harun Tanrıvermiş:"Türkiye
Tarımında GAP (Good Agriculture Practises) Ve Tarm Ürünleri İhracatına
Olası Etkileri" Türkiye VI.Tanm Ekonomisi Kongresi, 16-18 Eylül 2004,
Tokat S: 220-224
Ekşi Aziz, Oğuz Yurdakul, Meftune Emiroğlu, Erdoğan Güneş, Metin
Atamer, Erdinç Topal, Orgun Deveci, Fatih Taşdöğen, "Gıda Sanayinde
Yapısal Değişimler" VI. Türkiye Ziraat Mühendisliği Teknik Kongresi 3 - 7
Ocak 2005
Ekşi, A., 1992. Türkiye' de Gıda Sanayinin Durumu ve Geleceği,
Gıda, Sayı: 17, No: 1, ss: 3 - 6.
Fliess Barbara, "Overview Of Non-Tarıff Barriers: Findings From
Existing Business Surveys" TD/TC/WP(2002)38/FINAL, 2003
Fliess Barbara, Iza Lejarraga "Analysis Of Non-Tariff Barriers Of
Concern To Developing Countries" Oecd Trade Policy Working Paper No.
16, TD/TC/WP (2004)47/Final, 2005
GATT
"Ticarette
Teknik
Engeller
Anlaşması"
www.Teknikengel.Gov.Tr/ Ktmllite/Files/Uploads/Tbtturkce.Doc 16-022006
Günalp Ersen, Tolga Tipi, Damla Özsaym, " Türkiyede Un Ve Unlu
Mamuller Sanayinin Yeri Ve Önemi" Türkiye V. Tarım Ekonomisi Kongresi,
18-20 Eylül 2002, Erzurum S: 70-76
Gündüz, Meral DTÖ Anlaşmaları Çerçevesinde Dünya Ticaretini
Yönlendiren Gelişmeler Ve Türk Gıda Sanayi. Gıda Güvenliği-Kalitesi Ve
Araçları, Toplam Kalite Yönetimi Araçları, Uygulamalar Ve İlgili Kurumlar
IGEME Yayını. Ankara 2003.
Güneş, E., Albayrak, M. ve Gülçubuk, B., 2002. Türkiye'de Gıda
Sanayi, TEKGIDA- İŞ Yayını, Ankara.
Gürbüz Bülent, Barış Acar, " Bursa İlinde Yer Alan Dondurulmuş
Gıda Sanayinin Dış Ticarette Karşılaştığı Sorunlar" Türkiye V. Tarım
Ekonomisi Kongresi, 18-20 Eylül 2002, Erzurum S: 211-216
Halaç, E., 2002. Gıda Kalitesi ve Gıda Mevzuatı İle İlgili Temel
Kavramlar Işığında Türk ve AB Gıda Mevzuatının Karşılaştırılması, Akdeniz
Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı: 4, ss: 107- 131.
İGEME, "Tarım Ve Gıda Sektörü İhracat Potansiyeli İhracatı
Geliştirme Etüd Merkezi Araştırma Ve Geliştirme Başkanlığı Tarım Dairesi
Kasım, 2004
İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi (İGEME), 2004. Tarım ve Gıda
Sektörü İhracat PotansiyeH, İGEME Araştırma ve Geliştirme Başkanlığı
Tarım Dairesi, Kasım, Ankara.
Karaali Artemiz, "Gıda İşletmelerinde Haccp Uygulamaları ve
Denetimi", Sağlık Bakanlığı, Ankara, 2003
Karluk Rıdvan, " Uluslar Arası Ekonomi", Beta Yayınları, Genişletil­
miş, Yenilenmiş 4. Bası İstanbul 1996
Kayahan Muammer "Gıda Mevzuatının Türkiye'de gelişimi" içinde
Gıda Mevzuatı ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar, Haz. İrfan Yazman,
Tes-ar Yayınları No: 27 S: 1-11, Ankara, 1998
Kayahan Muammer, Nevzat Artık, İbrahim İlbeği, Recai Ercan,. Sibel
Seval; "Ulusal Ve Uluslararası Gıda Mevzuatı" VI. Türkiye Ziraat
Mühendisliği Teknik Kongresi 3 - 7 Ocak 2005
Kıral, T., ve Akder, H., 2000. Makroekonomik Göstergelerle Türkiye
Tarımı, ZMO V. Teknik Kongre, Ziraat Mühendisleri Odası Yayını, Ankara.
Kıymaz, T., 2003. Gıda Sanayi Raporu, Gıda Mühendisleri Odası
Yayını, Ankara.
Kurtuluş, K., 1996. Pazarlama Araştırmaları, İstanbul Üniversitesi
İşletme Fakültesi Yayını, İstanbul.
Külünk Metin, "Uluslar Arası Ticarette Tarife Dışı Engeller Ve İhra­
catımızda Karşılaşılan Zorluklar" Çınar Gümrükleme Hizmetleri Ltd Şti,
Ekim 2004
Mert İsmail "Gıda Mevzuatı konusunda Tarım ve Köy İşlerine
Verilen Görevler ve Tarım ve Köy İşleri Açısından Bir Değerlendirme" içinde
Gıda Mevzuatı ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar, Haz. İrfan Yazman,
Tes-ar Yayınları No: 27 S: 25-34, Ankara, 1998
Neven, D., and Droge, C.L.M., (2001). A Diamond for the Poor?
Assessing Porter's Diamond Model for the Analysis of Agro-Food Clusters in
the Developing Countries, Proceedings of the 11th Annual World Food and
Agribusiness Forum and Symposium, 25-28 June, Australia.
OECD, "Non-Tariff Measures On Agricultural And Food Products
The Policy Concerns Of Emerging And Transition Economies Agriculture
And Food" 2001
Öndoğan Ece Nüket, "Türk Gıda Sanayinin Gelişimi" Sosyal Bilimler
Yıl:2004 Cilt:2 Say :1 Manisa S 89-96
Örnek Gökhan "Ticarette Teknik Engeller Anlaşması Ve Türkiye
Uygulaması" Dış Ticaret Dergisi, Nisan 2005
Özlem Öz, "Türkiye'nin Rekabetçi Avantajı: Stratejik Yönetim
Perspektifinden Bir Değerlendirme" Metu Studies İn Development, 30
(Aralık), 2003, 205-222
Paksoy, M., ve Fidan, H. 2002. Türkiye'de Gıda Sektöründe
Franchising Uygulamaları, Türkiye V. Tarım Ekonomisi Kongresi, Erzurum.
Pala Mehmet, Y.Birol Saygı "İhracata Yönelik Gıda Sanayi Ve
Rekabet Gücünün Artırılması" İstanbul Ticaret Odası Yayını, 1991
Porter, M.E. (1990). The Competitive Advantage of Nations, The
MacMillan Press Ltd., London and Basingstoke.
Saatcioğlu.Cem "Dış Ticaretin Önündeki Engeller Ve Çevresel
Kriterler İle Dış Ticaret İlişkisi" Dış Ticaret Dergisi, Ekim 2001
Sarı Selin "Avrupa Birliği'ne Gıda İhracatında Kalite Kontrolü" İstan­
bul Ticaret Odası Yayın No: 2004
Saydan Reha, Aydeniz Akdeniz Ar "Entegre İso 9001: HACCP Üretim
Ve Kalite Yönetim Sistemlerinin Gıda Sektörüne Uygulanması (Banvit
örneği)", "8. Ulusal Pazarlama Kongresi, 6-8 Ekim 2004, Ankara,-2004
8:125-139
Senorasans, F.J., Ibanez, E., ve Cifuentes, A., 2003. New Trends in
Food Processing, Critical Reviews in Food Science and Nutrition, Vol: 43,
No: 5, ss: 507- 526.
Serin, Nesrin, Hakan Ozan Erzincanlı: "Avrupalı Perakendeciler
Artık EUREPGAP İstiyor ", Http://Www.Bizimmarketdergisi.Com
/Dosya3.Htm 01-03-2006)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, 2002. "Gıda Envanteri",
Ankara.
Taylan KIYMAZ, "Gıda Sanayi Raporu""Küreselleşme Ve AB
Süreçlerinin Ülke Sanayi Ve Mühendislerine Etkileri" TMMOB Sanayi
Kongresi 2003 TMMOB Gıda Mühendisleri Odası 19-20 Aralık 2003
Topaloğlu Abdulkadir, Şefkati Gülten, "Türkiye'de Dondurulmuş
Gıda Sektörü Ve Gelişimi" Türkiye V. Tarım Ekonomisi Kongresi, 18-20
Eylül 2002, Erzurum S: 276-284
Turhan Şule, Bahaattin Çetin; Gıda Sanayi İşletmelerinde Rekabet
Gücünü Belirleyen Faktörler. Türkiye VI.Tarım Ekonomisi Kongresi, 16-18
Eylül 2004, Tokat S: 552-557
Turhan Şule," Türk Gıda Sanayinin Rekabet Gücü Açısından
Değerlendirilmesi" Türkiye V. Tarım Ekonomisi Kongresi, 18-20 Eylül 2002,
Erzurum S: 170-177
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2002, 2003, 2004, 2005, İstatistik
Raporları. Alıntı: http://www.tuik.gov.tr.
Ulusoy Şule; "Gıda Sektöründe Kalite Güvence Sistemleri Ve FaydaMasraf Analizi" Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış
Doktora Tezi, Bursa 2001
Ülgen Hayri, Kadri Mirze, "İşletmelerde Stratejik Yönetim" Literatür
yayınları, 2004 İstanbul
Yağcı İsmail Mehmet, İsmail Sarı "Teknik Şartların Ve Standartların
Türk İhraç Ürünlerinin Rekabet Gücü Üzerine Etkisi" 8. Ulusal Pazarlama
Kongresi, 6-8 Ekim 2004, Ankara,-2004 S:l 11-124
Www.Dpt.Gov.Tr
Www.Dtm.Gov.Tr
Www.igeme.Gov.Tr
EKLER
Ek 1 Araştırma Anketi
Türk Firmalarının Gıda Sektöründe Rekabet Gücü, Uluslararası Ticarette
Aranan Kriterler Ve Teknik Engeller Araştırması
Bu çalışma İTO (İstanbul Ticaret Odası) tarafından desteklenmektedir.
Ortaya çıkacak olan araştırma sonuçları, Türk gıda sektörünün rekabet
gücünün geliştirilmesi için hazırlanacak bir raporda kullanılacaktır.
Firmanıza ilişkin bilgiler kesinlikle isim belirtilmeden kullanılacaktır.
Ankete göstermiş olduğunuz ilgi ve katılım için şimdiden teşekkür ederiz.
I. BÖLÜM: FİRMA BİLGİLERİ ve REKABET ANALİZİ
1. Firmanızın ismi:.
2. Firmanızın tif.
Adresi:
email:
H*
3. Firmanız kaç yıldır gıda sektöründe faaliyet göstermektedir?
4. Firmanızın yeri nerededir?
a) OSB b) KSS c) Diğer:
5. Firmanızda çalışan sayısı kaçtır?
a) Büroda çalışan sayısı (beyaz yakalılar)
b) Üretimde çalışan sayısı (Mavi yakalılar)
Toplam:
6. Firmanızın konumu nedir?
a) İhracatçı (üretim yapmamaktayız/imalatçıdan almaktayız)
b) İhracatçı-İmalatçı
c) Dolaylı ihracatçı (aracı firma ile) d) İmalatçı (ihracat yapmamaktayız)
7. İhracatla ilgili işlemlerinizi hangi departman yürütmektedir?
a) Pazarlama departmanı
b) Satış departmanı
c) İhracat ile ilgili ayrı bir departman bulunmaktadır
d) Diğer:
8. Aşağıdaki bilgi ve hizmetleri dışarıdan mı; kendi bünyenizden mi almaktasınız?
a) İhracat yapılan ülke hakkında bilgiyi (kültürü, tüketici istek ve ihtiyaçları vb)
a) Bünyemizdeki elamanlar sağlamaktadır
b) Dışarıdan almaktayız
c) Bilgi elde etmek için çalışmıyoruz
b) İhracat yapılan ülkenin pazar araştırma bilgisini
a) Bünyemizdeki elamanlar sağlamaktadır
b) Dışarıdan almaktayız
c) Bilgi elde etmek için çahşmıyoruz
c) İhracat yapılan ülkenin mevzuatı hakkında bilgiyi
a) Bünyemizdeki elamanlar sağlamaktadır
b) Dışarıdan almaktayız
c) Bilgi elde etmek için çalışmıyoruz
d) İhracat yapılan ülkenin dili ile ilgili ihtiyaçlar (yazışmalarda, konuşmalarda şirket
ziyaretlerinde vb ) nasıl giderilmektedir?
a) Bünyemizdeki elamanlar ilgili dilleri bilmektedir
b) Dışarıdan tercüman hizmeti almaktayız
c) ithalatçı ülkenin dilini değil de İngilizce, Almanca, Rusça gibi yaygın bir dil kul­
lanmaktayız
9. Firmanızı uluslararası pazara açan ve pazarda güçlü kılan en önemli özelliğiniz
nedir?
a) Ülkedeki uygun koşullar (ucuz iş gücü, ucuz girdi vs.)
b) Devlet yardım ve teşvikleri
c) Kaliteli ürünlerimiz
d) Markamız
e) Fiyat (ucuza mal etme ve satma)
f) Diğer (Lütfen belirtiniz):
10. İhracatı nasıl bir marka ile yapıyorsunuz? (sadece en yoğun seçeneği işaret­
leyiniz)
a) Kendi markamız ile b) Müşterinin istediği marka ile
11. Firmanızın ihracat kalemleri aşağıdakilerden hangisidir
a) Bitkisel ve hayvansal sıvı ve katı yağlar b) Öğütülmüş tahıl ürünleri, nişasta ve
nişastalı ürünler
c) Sebze ve meyveler d) Et ve et ürünleri e) Süt ürünleri
f) Balık ve balık ürünleri g) Hazır hayvan yemleri h) Diğer gıda maddeleri (Lütfen
belirtiniz)
12. Kaç çeşit gıda ürünü ihraç ediyorsunuz? (Lütfen en fazla ihraç ettiğiniz ürünlerin
isimlerini yazınız)
13. 5 yıl öncesine göre ihracatınız hangi oranda değişti?
a)Değişmedi b) Azaldı (Oranı.... %) c)Arttı (Oranı.... %)
14. İhracatınızın toplam satışlarınıza oranı nedir (yıllık)?
%
15. Ürünlerinizi en çok ihraç ettiğiniz ekonomik bölgeler hangileridir?
a) AB b) Türk Cumhuriyetleri c) İslam ülkeleri d) Uzak Doğu e) Amerika f) Afrika
g) Diğer
16. Halen kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz? (Lütfen isimlerini belirtiniz)
17. İhraç ettiğiniz ürünlerin müşterileri kimlerdir. (Lütfen en çok hangisi ise onu
işaretleyiniz)
a) Türkler b) Müslümanlar d) İthalatçı ülkenin insanları c) Hepsi d) Bilgimiz yok
18. İhracatta sorun yaşıyor musunuz? a)Evet b) Hayır
19. Cevabınız Evet ise, ihracatta en çok sorun yaşadığınız ülkeler hangileridir?
(Lütfen belirtiniz)
20. Cevabınız Evet ise, hangi ürünlerde sorun yaşamaktasınız?
(Lütfen belirtiniz)
21. Cevabınız Evet ise, sorun en çok hangi aşamada karşınıza çıkıyor?
(Lütfen belirtiniz)
22. İşletmenizde aşağıdaki çalışmalardan hangisi yapılıyor?
a) Sistemli pazar araştırması
a) Yapılıyor b) Yapılmıyor
b) Yeni ürün geliştirme çabası
a) Yapılıyor b) Yapılmıyor
c) Firmanızın rakiplerinize göre güçlü ve zayıf yönlerin araştırılması
a) Yapılıyor b) Yapılmıyor
d) Firmanızın ne tür yeni fırsat ve tehditler ile karşı karşıya olduğunun araştırılması
a) Yapılıyor b) Yapılmıyor
e) Eğitim ve geliştirme uygulamaları
a) Yapılıyor b) Yapılmıyor
f) Teknoloji araştırma geliştirme
a) Yapılıyor b) Yapılmıyor
g) Marka geliştirme
a) Yapılıyor b) Yapılmıyor
23, Geçen yıl işletmenizin dışarıdan temin ettiği danışmanlık ve eğitim hizmetleri
hangileridir?
a) Dış ticaret, ihracat
a) Danışmanlık aldık b) Eğitim aldık c)
Almadık
b) Pazarlama, Tanıtım
a) Danışmanlık aldık b) Eğitim aldık
c) Almadık
c) Yönetici geliştirme ve temel beceriler a) Danışmanlık aldık b) Eğitim aldık c)
Almadık
d) Satış, dağıtım
a) Danışmanlık aldık b) Eğitim aldık c)
Almadık
e) Bilgisayar sistemleri
a) Danışmanlık aldık b) Eğitim aldık
c) Almadık
f) Diğer (Lütfen belirtiniz)
24. Son iki yılda elde ettiğiniz sonuçlara göre yapılan değerlendirmede
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
a) Satışlar
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
b) İhracat
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
c) Müşteri memnuniyeti
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
d) Ürün çeşitliliği
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
e) Üretim miktarı
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
f) Ürün fiyatları
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
g) Üretim verimliliği
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
h) Satış yapılan ülke sayısı
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
j) Kapasite kullanım oranı
i) Rekabet gücü (dış pazarda) a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
ı) Rekabet gücü (iç pazarda)
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
k) Karlılık
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
1) Ürün iadeleri
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
m) Fire, kayıplar
n) Girdi maliyetleri
a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor
II. BÖLÜM: DIŞ TİCARETTE KARŞILAŞILAN TEKNİK ve
TARİFE DIŞI ENGELLER
25. Aşağıda yeralan 7 maddeyi İhracatta karşılaştığınız engelleri önem sırasına göre
sıralaymız (1. çok önemli, 7 Çok Önemsiz şeklinde )
(...) ü r ü n l e ilgili sıkıntılar
vb.)
(kalite, maliyet, (...) Prosedürler hakkındaki eksik bilgiden
(...) ithalatçı ülkenin keyfi uygulamaları
kaynaklanan sıkıntılar
(...) Mevzuat uyuşmazlığı
(...) İthalatçı ülkenin m e v z u a t ı n d a n kay­ (...) İşletmemizle ilgili sıkıntılar (sermaye ve
naklanan sıkıntılar (yüksek maliyet getirmesi, yetişmiş eleman eksikliği, kapasite düşüklüğü
uzun bürokratik işlemler g i b i )
sıkıntısı g i b i )
(...) Diğer (Lütfen belirtiniz
26. İhracatta ithalatçı ülkeden kaynaklanan sıkıntılar ortaya çıktığında konunun
hukuki olup olmadığını (mevzuatlarında yer alıp almadığı veya Dünya Ticaret
Örgütünün anlaşmalarına uygun olup olmadığını ) inceler misiniz?
a) Evet incelerim b) Hayır incelemem
27. Karşılaşılan sıkıntının hukuki olduğunu öğrendiğinizde ne yaparsınız?
a) İşletmemi ve ürünümü aranan şartlara uygun olarak geliştiririm
b) Artacak maliyet sebebi ile ilgili ülkeye yapacağım ihracattan vazgeçerim
c) Diğer (Lütfen belirtiniz )
28. Karşılaşılan sıkıntının hukuki olmadığını öğrendiğinizde ne yaparsınız?
a) İthalatçı ülkenin makamlarına başvururum b) Türkiye'deki ilgili makamları
başvururum
c) Sıkıntıyı ortadan kaldırmak için bağlantılar kurarım
d) Sıkıntının yol açacağı maliyet ile elde edilecek kar arasındaki farka göre ihracat­
tan vazgeçip vazgeçmeme kararını veririm
e) Diğer(Lütfen belirtiniz)
29. Karşılaşılan sıkıntıların ihracatınızı engellemedeki etkisi ne kadardır?
a) Çok fazla b) Fazla c) Orta d) Az e) Hiç
30. "Dünya Ticaret Örgütü" üye ülkeleri arasıda imzalanan "Ticarette Teknik
Engeller Anlaşması" hakkında bir bilginiz var mı?
a) Hayır, hiç bilgim yok
b) Duydum ama içeriği hakkında bilgim yok
c) İçeriğini biliyorum ama kapsamh bilgim yok d) Evet biliyorum
31. İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller
Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirir misiniz?
a) Evet b) Hayır
32. İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri Ticarette Teknik Engeller
Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirmiyorsanız sebebi nedir?
a) Böyle bir merkezden haberim yok
b) Böyle bir merkezden haberim olmasına rağmen Mevzuatın nasıl işlediğinden
haberim yok
c) Başvurunun sonunda bir şey değişeceğine inanmıyorum
d) Daha önceki başvurularımdan bir sonuç alamadım
e) Diğer(Lütfen belirtiniz )
33. İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller
Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirdiyseniz sonuçta ne oldu?
a) Sorun lehimize sonuçlandı
b) Sorun aleyhimize sonuçlandı
c) Görüşmeler devam ediyor
d) Konu ile ilgili bir bilgi tarafımıza ulaşmadı
e) Diğer (Lütfen belirtiniz )
34. Türkiye pazarında üretim ve satış için aranan asgari şartlar (lisanslar belgeler ve
standartlar) sizce yeterlimidir?
a) Evet b) Hayır
35. Türkiye'de üretim ve satış yapmak için gerekli lisanslar belgeler ve standartlar
ihracatta yeterli midir?
a) Evet b) Hayır
36. Genel olarak Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini nasıl buluyorsunuz?
a) Çok Yüksek b) Yüksek c) Uygun d) Düşük e) Çok Düşük
37. İhraç ettiğiniz gıda ürünlerinde kalite konusunda şikayetlerle karşılaşıyor
musunuz?
a) Evet b) Hayır
38. Cevabınız Evet ise, kaliteyle ilgili şikayetleri önem sırasına göre belirtiniz?
39. Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini arttırmak için neler yapılmalıdır?
40. Aşağıda yer alan tarife dışı engellerin sizin ihracatınızda ne sıklılıkla ortaya
çıktığını ve bu sorunun ihracatınızı ne ölçüde etkilediğini belirtiniz
Tarife Dışı Engellerin
Gerçekleşme Sıklığı
TARİFE DIŞI ENGELLER
ihracatınızı
Etkileme Derecesi
c
s
N
X
1. ihracat esnasında ortaya çıkan işlemler­
den bazılarını İthalatçı ülkenin kurum
kuruluşlarına yaptırma zorunluluğu
2. Çevre koruma ve sağlık sertifikaları
3. Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan
yasaklamalar ve kotalar
4. Değişken vergi ve harçlar
5. Ek gümrük resmi ve harçlar
6. Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler
7. Dahili vergi ve harçlar
8. Çifte döviz kuru uygulaması
9. Fikri mülkiyet haklarının korunması
konusunda sınırlarda yetersiz önlemler
10. Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın
olmayışı'
11. Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve
yetersiz bilgilendirme
12. Hizmet sektöründeki sınırlamalar
13. İdari fiyat düzenlemeleri
14. Zaman ve maliyet unsuru olan idari
formaliteler
15. İşlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızlığı
S
-a ö
CL)
O
N
c/3
1
ıs 1
o-
S
o
s
16. İthalat lisansı dağıtımının durdurul­
ması
17. İtiraz ve hak arama noktasındaki
sıkmtılar
18. Keyfi uygulamalar
19. Lisansın özelleşmiş bir kurumdan
alınan izne bağlanması
20. Malların ve/veya menşelerinin yanlış
smıflandırmaya tabi tutulması
21. Miktar ve içerik kontrolüne ilişkin
tedbirler
22. Otomasyon olmaması nedeniyle
yaşanan gecikmeler
23. Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi
tahsilatı yada peşin ithalat depoziti gibi
sıkıntılar
24. Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere
hukuki güvence bulunamaması
25. Sübvansiyonlar
26. Teknik mevzuattan kaynaklanan
engeller
27. Ticari ortaklarmkiyle uyuşmayan
gümrük formaliteleri
28. Uygunsuz hukuki hak arama mekaniz­
maları
29. Üretim koşullarına ilişkin zorunluluk­
lar,
30. Ürün özelliğine ilişkin zorunluluklar
31. Ürünlerin değerlemesine ilişkin
sıkıntılar
32. İhracat esnasında istenen özellikli bel­
geler
33. Gümrük kısıtlaması
34. İşaretleme zorunlulukları
35. Etiketleme zorunlulukları
36. Paketleme zorunlulukları
37. Test, denetim ve karantina tedbirleri
38. Bilgi verme zorunluluğu
39. Nakliyeye ilişkin zorunluluk
40. Sevk öncesi denetim
41. Özel gümrük formaliteleri
42. Diğer
41. En çok hangi ülkelerde tarife dışı engellerle karşılaşmaktasınız?
(Lütfen isimlerini belirtiniz)
42. Sizce karşılaştığınız sıkıntıların sebebi nedir?
a) Yurt içindeki üreticiyi korumak
b) Yüksek standartlara sahip ürünlerin ülkeye giriş yapmasını sağlamak
c) Karşılaşılan sıkıntılar mevzuatları gereği yapılan işlemler olup art niyet
taşımamaktadır.
d) Mevzuat uyuşmazlığı
e) Diğer (Lütfen belirtiniz)
43. Sizce karşılaşılan sıkıntıların kapsamı nedir?
a) Türk gıda ihracatçılarına yönelik sıkıntı ve engeller
b) Belirli ülke gruplarına yönelik engeller
c) Tüm ihracatçılara yönelik engeller
44. Sizce karşılaşılan sıkıntılar hakkında Devlet üzerine düşen görevi yapmakta
mıdır?
a) Evet b) Hayır
45. Sizce karşılaşılan sıkıntılar hakkında Bağlı Olduğunuz Birlikler (İTO, TOBB,
Sanayi Ve Ticaret Odaları vs.) üzerine düşen görevi yapmakta mıdır?
a) Evet b) Hayır
III. BÖLÜM: GELECEĞE BAKIŞ
46. Yeni yatırım düşünüyor musunuz? a) Evet b) Hayır
47. Cevabınız Evet ise, hangi amaçla yatırım yapmayı düşünüyorsunuz?
a) Kapasite artırımı b) Teknoloji yenileme c)Yeni ürün üretimi d) Yeni sektör
e)Pazarlama f) Ar-Ge
g) Diğer (lütfen belirtiniz)
48. Firmanızın geleceğe dönük hedefleri çerçevesinde
a) Kalitenin iyileştirilmesi
a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş
c) Değinilmemiş
b) Dış pazarlarda büyüme
a)Planlanmış b)Mevcut yeterU görülmüş
c) Değinilmemiş
c) İç pazarda büyüme
a)Planlanmış b)Mevcut
yeterli görülmüş
c) Değinilmemiş
d) Markalaşma
a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş
c) Değinilmemiş
e) Yeni ürün geliştirme
a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş
c) Değinilmemiş
f) Maliyetleri düşürme
a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş
c) Değinilmemiş
g) Üretimi başka ülkelere kaydırma
a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş
c) Değinilmemiş
h) Yurtdışı ortaklık
a)Planlanmış b)Mevcut
yeterli görülmüş
c) Değinilmemiş
j) Bilgi sisteminde yeni teknoloji
a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş
c) Değinilmemiş
ı) Yeni yatırımlar
a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş
c) Değinilmemiş
ı) Diğer
49. Uluslar arası pazarlarda en büyük rakipleriniz hangi ülkenin firmalarıdır?
a) Çin b)Avrupa c)Amerika d) Orta Doğu e)YerH-Türkiye F) Diğer (Lütfen belir­
tiniz)
50. Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet avantajı olarak
gördüğünüz üç unsurunu belirtiniz
51. Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet dezavantajı olarak
gördüğünüz üç unsurunu belirtiniz
52. Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için öneri­
leriniz nelerdir?
53. Aşağıdaki Devlet kurumlarının sağlamış olduğu Pazarlama, Tanıtım ve
Promosyon Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Araçlardan faydalandıklarınızı
işaretleyiniz.
LZI Araştırma-Geliştirme
(AR-GE) Yardımı
•
Ü J Pazar Araştırması Yardımı
ISO9000,
ISO 14000
ve • Yurtdışı ve Yurtiçi İhtisas Fuarları
CE(Certificate Europe) İşareti ve
Katılım Harcamaları Yardımı
Diğer Kalite Standart Belgeleri
rj Teşvik (Çevre maliyetlerinin destek- İZ] Yurtdışı Ofis/Mağaza Açma
lenmesi yardımı)
- Marka Tanıtım Yardımı
O Eğitim Yardımı
• İstihdam Yardımı
[ ] Patent, Endüstriyel Tasarım
Faydalı Model TesciU Yardımı
ve
O Yurtdışında Moda-Marka Yardımı
G Eximbank kredileri
ve [ I İhraç Ürünlerine Ucuz Girdi Sağlanmasına Yönelik Araçlar
54. Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için Devletin
yapması gerekenleri önem sırasına göre belirtiniz
55. Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için Bağh
Olduğunuz Birliklerin (İTO, TOBB, Sanayi Ve Ticaret Odaları vs.) yapması
gerekenleri önem sırasına göre belirtiniz
56. Firmanızın önümüzdeki üç yıl için ihracattaki hedefi nedir?
57. Genel olarak gıda sektörünün 3-5 yıl içerisindeki büyümesini nasıl görüyor­
sunuz ?
Uluslararası pazarlarda : a) Artacak b) Değişmeyecek c) Azalacak d) Fikrim Yok
Ulusal pazarda : a) Artacak b) Değişmeyecek c) Azalacak d) Fikrim Yok
58. Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde en fazla ihracat fırsatını nerede görüyorsunuz?
a) AB b) Amerika c) Orta Doğu d) Türki Cumhuriyetler e) Afrika d) Uzak Doğu
e) Diğer (Lütfen belirtiniz)
59. Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önündeki en büyük
engel olarak neleri görüyorsunuz? önem sırasına göre belirtiniz?
(...) Siyasal istikrarsızlık
(...) Yeniliklere ayak uyduramama
(...) Uluslararası Standardlara ayak uyduramamak
(...) Vizyonsuzluk
(...) Diğer ülkelerden gelen rekabet
(...) TL'nin değer kazanması ve artan maliyetler
(...) Diğer (Lütfen belirtiniz
60. Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının rekabet gücünü nasıl
görüyorsunuz?
a) Artacak c) Değişmeyecek d) Azalacak d) Fikrim Yok
6L Cevabınıza göre, en önemli üç nedeni sıralayınız
62. Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün/firmalarının rekabet gücünün
geliştirilmesi için eklemek istediğiniz düşünce ve önerileriniz
Ankete Katıldığınız için Teşekkür ederiz
Ek 2 Ankete verilen cevapların değerlendirilmesi
İşletmenin faaliyet gösterdiği il
Anket Sayısı
3
3
1
21
8
1
5
1
43
Anket Uygulanan il
Afyon
Ankara
Balıkesir
İstanbul
Karaman
Kayseri
Konya
Sakarya
Toplam
Firmanız kaç yıldır gıda sektöründe faaliyet göstermektedir?
l-5yıl
7
6-10 yıl 11-15 yıl 16-20 yıl 21-25 yıl 26-30 yıl 30 ve üstü yıl
9
2
3
4
7
10
Firmanızın yeri nerededir?
Değişken
OBS
KSS
Diğer
Total
% Oranı
41.0
0
59.0
100.0
Firmanızda toplam çalışan sayısı kaçtır?
1-9 ÇALIŞAN (Mikro)
10-49 ÇALIŞAN (Küçük)
50-249 ÇALIŞAN (Orta)
250 VE ÜSTÜ (Büyük)
Yüzde Oranı
24%
29%
34%
12%
Firmanızın Dış ticaretteki konumu nedir?
% Oranı
13.95
ihracatçı
67.44
İhracatçı-îmalatçı
16.28
Dolayh ihracatçı
imalatçı
2.33
İhracatla ilgili işlemlerinizi hangi departman yürütmektedir?
Pazarlama Departmanı
Satış Departmanı
ihracat ile ilgili Departman
Diğer
% Oranı
14.29
23.81
50.00
11.90
ihracat yapılan ülke hakkında bilgi kaynağı
İçten Tedarik
Dışarıdan Tedarik
Bilgi Gerekmiyor
% Oranı
78.57
14.29
7.14
İhracat yapılan ülkenin pazar araştırması bilgisinin kaynağı
Bünyemizdeki Elemanlar Sağlamaktadır
Dışarıdan Almaktayız
Bilgi Elde Etmek için Çalışmıyoruz
% Oranı
70.73
24.39
4.88
ihracat yapılan ülkenin mevzuatı hakkında bilgiyi
Bünyemizdeki Elemanlar Sağlamaktadır
Dışarıdan Almaktayız
Bilgi Etmek için Çalışmıyoruz
% Oranı
61.90
33.33
4.76
ihracat yapılan ülkenin dili ile ilgili ihtiyaçlar nasıl giderilmekte­
dir?
Elemanlar Dil Bilmektedir
Tercüman Hizmeti Alıyoruz
Yaygın Dil Kullanıyoruz
% Oranı
50.00
23.81
26.19
Firmanızı uluslar arası pazara açan ve pazarda güçlü kılan en
önemli özelliğiniz nedir?
% Oranı
Ülkedeki Uygun Koşullar
6.98
6.98
Devlet Yardım Ve Teşvikleri
53.49
Kaliteli Ürünler
6.98
Markamız
23.26
Fiyat
2.33
Diğer
İhracatı nasıl bir marka ile yapıyorsunuz?
Kendi Markamız ile
Müşterinin istediği Marka İle
% Oranı
76.19
23.81
Firmanizin ihracat kalemleri asagidakilerden hangisidir?
Bitkisel Hayvansal Sıvı Katı Yağlar
Öğütülmüş Tahıl Ürünleri Nişastalı Ürünler
Sebze Meyveler
Et Ve Et Ürünleri
Süt Ürünleri
Balık Ürünleri
Diğer
% Oranı
9.30
23.26
11.63
2.33
9.30
4.65
39.53
Beş yil öncesine göre ihracatiniz hangi oranda değişti?
Değişmedi
Azaldı
Arttı
% Oranı
2.50
17.50
80.00
Ortalama Değişme Oranı
54.16%
182.42%
ürünlerinizi en çok ihraç ettiğiniz ekonomik bölgeler hangi
leridir? (Birden fazla şık işaretlenebilir)
İhracat yapılan Ülkeler
AB
Türki Cumhuriyetler
islam Ülkeleri
Uzak Doğu
Amerika
Afrika
Diğer
Oranı
56%
21%
35%
21%
23%
16%
9%
İhraç ettiğiniz ürünlerin müsterile
Türkler
Müslümanlar
Ihraççı Ülkenin insanları
Hepsi
Bilgimiz Yok
% Oranı
4.88
14.63
68.29
9.76
2.44
İhracatta sorun yaşıyormusunuz?
Evet Yaşıyoruz
Hayır Yaşamıyoruz
% Oranı
39.47
60.53
Cevabınız evet ise ihracatta en çok sorun yaşadığınız ülkeler
hangileridir?
Ülke Toplulukları
AB
Ortadoğu Ülkeleri
Ortaasya Ülkeleri
Uzakdoğu
ABD
Sorun Yaşama Oram
55.6%
22.2%
11.1%
5.6%
5.6%
Cevabınız evet ise hangi ürünlerde sorun yaşamaktasınız?
Ürün toplulukları
Konserve Gıda
Şekerli Ürünler
Tahıl Ürünleri
Taze Meyve Sebze
Dondurulmuş Gıda
Zeytin Yağı
Sorun yaşama oranı
33%
22%
11%
11%
11%
11%
Cevabınız evet ise hangi aşamada sorun karşınıza çıkıyor?
Sorunlar
Bürokratik Sorunlar
Gümrük Kaynaklı Sorunlar
Nakliye Kaynaklı Sorunlar
Tahsilat Esnasındaki Sorunlar
Bankacılık Kaynaklı Sorunlar
ihraç Kayıtlı Satış
Mal Kabulde Sorunlar
Satış Esnasındaki Sorunlar
Sorunun Yaşanma Oranı
7%
27%
27%
13%
7%
7%
7%
7%
İşletmenizde aşağıdaki çalışmalardan hangisi yapılıyor? %
a) Sistemli pazar araştırması
b) Yeni ürün geliştirme çabası
c) Firmanızın rakiplerinize göre güçlü
ve zayıf yönlerin araştırılması
d) Firmanızın ne tür yeni fırsat ve
tehditler ile karşı karşıya olduğunun
araştırılması
e) Eğitim ve geliştirme uygulamaları
f) Teknoloji araştırma geliştirme
g) Marka geliştirme
Yapılıyor
63.41
85.71
Yapılmıyor
36.59
14.29
83.33
16.67
83.33
70.73
85.37
87.8
16.67
29.27
14.63
12.2
Geçen yıl firmanızın dışarıdan temin ettiği danışmanlık ve eğitim
hizmetleri hangileridir?
a) Dış ticaret, ihracat
b) Pazarlama, Tanıtım
c) Yönetici geliştirme ve
temel beceriler
d) Satış, dağıtım
e) Bilgisayar sistemleri
Danışmanlık aldık
20.51
23.08
11.43
16.67
32.43
Almadık
53.85
53.85
Eğitim aldık
25.64
23.08
65.71
58.33
40.54
22.86
25
27.03
Son iki yılda elde ettiğiniz sonuçlara göre yapılan
değerlendirmede;
a) Satışlar
b) ihracat
c) Müşteri memnuniyeti
d) Ürün çeşitliliği
e) Üretim miktarı
f) Ürün fiyatları
g) Üretim verimliliği
h) Satış yapılan ülke sayısı
j) Kapasite kullanım oram
i) Rekabet gücü (dış pazarda)
ı) Rekabet gücü (iç pazarda)
k) Karlılık
1) Ürün iadeleri
m) Fire, kayıplar
n) Girdi maliyetleri
Artıyor
67.44
68.29
68.29
65.85
75
31.71
63.41
47.5
57.89
60.98
57.89
27.5
7.69
12.82
67.57
Durağan
25.58
19.51
31.71
29.27
20
53.66
26.83
45
36.84
19.51
34.21
30
48.72
51.28
21.62
Azalıyor
6.98
12.2
100
4.88
5
14.63
9.76
7.5
5.26
19.51
7.89
42.5
43.59
35.9
10.81
İhracatta karşılaştığınız sıkıntıları önem sırasına göre sıralayınız
sorusuna işletmeler önem sırasına göre şu cevapları vermişlerdir
Sıkıntılar
işletmenizle ilgili sıkıntılar
Prosedür hakkındaki eksik bilgiden kaynaklanan sıkıntılar
Mevzuat uyuşmazlığı
Ürün ile ilgili sıkıntılar
ithalatçı ülkenin keyfî uygulamamları
ithalatçı ülkenin mevzuatından kaynaklanan sıkıntılar
Diğer
Sıralama
1
2
3
4
5
6
7
ihracatta ithalatçı ülkeden kaynaklanan sıkıntılar ortaya
çıktığında konunun hukuki olup olmadığını inclermisiniz?
% Oranı
75.00
Evet incelerim
25.00
Hayır incelemem
Karşılaşılan sıkıntının hukuki olduğunu öğrendiğinizde ne
yaparsınız?
İşletmemi ve ürünümü şartlara uydururum
İhracattan vazgeçerim
% Oranı
75.00
19.44
Kaşılaşılan sıkıntının hukuki olmadığını öğrendiğinizde ne
yaparsınız?
İthalatçının İlgili Makamına Başvururum
Türkiyedeki Makamlara Başvururum
Bağlantılar Kurmaya Çalışırım
Diğer
% Oranı
8.57
20.00
60.00
11.43
Karşılaşılan sıkıntıların ihracatınızı engellemedeki etkisi ne
kadardır?
Çok Fazla
Fazla
Orta
Az
Hiç
% Oranı
10.26
15.38
51.28
15.38
7.69
"Dünya Ticaret Örgütü" üye ülkelerin arasında imzalanan
"Ticarette Teknik Engeller Anlaşması" hakkında bir bilginiz
varmı?
% Oranı
Hayır hiç bilgim yok
> 37.50
Duydum ama içeriğini bilmiyorum
40.00
22.50
Kapsamlı bilgim yok
ihracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette
Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirir
misiniz?
% Oranı
33.33
Evet
66.67
Hayır
ihracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri Ticarette Teknik
Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirmiyorsanız sebe­
bi nedir?
Böyle Bir Merkezden Haberim Yok
Haberim Var Ama Mevzuatın işleyişini Bilmiyorum
Başvurunun Sonuçlanmayacağına inanıyorum
% Oranı
65.63
28.13
6.25
İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette
Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirdiyseniz
sonuçta ne oldu?
Sorun lehimize sonuçlandı
Görüşmeler devam ediyor
Konu ile ilgili bilgi ulaşmadı
Diğer
% Oranı
14.29
14.29
57.14
14.29
Türkiye pazarında üretim ve satış için aranan asgari şartlar
(lisanslar belgeler ve standartlar) sizce yeterlimidir?
Evet
Hayır
% Oranı
61.90
38.10
Türkiye'de üretim ve satış yapmak için gerekli lisanslar belgeler
ve standartlar ihracatta yeterli midir?
Evet
Hayır
% Oranı
57.50
42.50
Genel olarak Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini nasıl buluyor­
sunuz?
% Oranı
Çok yüksek
4.88
Yüksek
26.83
Uygun
53.66
14.63
Düşük
İhraç ettiğiniz gıda ürünlerinde kalite konusunda şikayetlerle
karşılaşıyor musunuz?
Evet
Hayır
% Oranı
19.05
80.95^
Cevabınız Evet ise, kaliteyle ilgili şikayetleri önem sırasına göre
belirtiniz?
Şikayet konuları
Ürünün niteliğinden kaynaklanan sorunlar
ürünün taşınması esnasında bozulmasından kaynaklanan
Ürünlerde oluşan bozulmalar (mikrobiyolojik)
Üretim aşamasındaki yetersizliklerden kaynaklanan problemler
Ürün ambalajlarından kaynaklı problemler
Ürünün ürüne has niteliklerini taşımaması
Oranı
29%
7%
21%
7%
7%
29%
Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini arttırmak için neler
yapılmalıdır?
Kalite arttırıcı unsurlar
Standardisyon oluşturulmalı ve uygulanmalı
Eğitimli personel
Dentim ve kontroller arttırılmalı
Teknolojik gelişim sağlanmalı
Maliyetler üzerine yoğunlaşarak düşürülmeli
Hammmaddelerde kalite sağlanmalı
Yenilik
Teşvikler artırılmalı
Hijyene önem verilmeli
Labrotuar sayısı arttırılmalı
Prosödürler oluşturulurken nitelik sağlanmalı
Talep edilen ürünü tanımak
161
Oranı
29%
15%
12%
7%
7%
7%
5%
5%
5%
2%
2%
2%
Tarife dışı engellerin ihracatınızda ne sıklıkla ortaya çıktığını ve
bu sorunun ihracatınızı ne derecede etkilidir. Gerçekleşme Sıklığı
(Yüzde olarak)
Soru:
ö
S
S
N
N
cu
<
K
1. İhraGat esnasında ortaya çıkan işlemlerden
bazılarını İthalatçı ülkenin kurum
0.0%
kuruluşlarına yaptırma zorunluluğu
39.5%
2. Çevre koruma ve sağlık sertifikaları
3. Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan
13.9%
yasaklamalar ve kotalar
20.0%
,/4. Değişken vergi ve harçlar
17.6%
5.,Ek gümrük resmi ve harçlar
8
.8%
6. Düzensiz ve beUrsiz ek ödemeler
17.1%
7. Dahili vergi ve harçlar
5.7%
8. Çifte döviz kuru uygulaması
9V Fikri mülkiyet haklarının korunması
12.9%
konusunda sınırlarda yetersiz önlemler
10. Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı' 1 1 . 1 %
11. Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve
10.8%
yetersiz bilgilendirme
18.8%
12. Hizmet sektöründeki sınırlamalar
9
.7%
13. İdari fiyat düzenlemeleri
14. Zamaıl ve maliyet unsuru olan idari
18.2%
formaliteler
9.1%
15. İşlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızhğı
6.5%
16. İthalat lisansı dağıtımının durdurulması
13.8%
17. İtiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar
16.1%
18. Keyfi uygulamalar
19. Lisansın özelleşmiş bir kurumdan alman
3.2%
izne bağlanması
20. Malların ve/veya menşelerinin yanlış
3.3%
sınıflandırmaya tabi tutulması
21. Miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirler 6 . 9 %
22. Otomasyon olmaması nedeniyle yaşanan
12.50/0
gecikmeler
23. Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi tahsilat 1
3.3%
yada peşin ithalat depoziti gibi sıkıntılar
24. Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki
10.3%
güvence bulunamaması
10.0%
25. Sübvansiyonlar
3.3%
26. Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller
27. Ticari ortaklarmkiyle uyuşmayan gümrük
3.5%
formaliteleri
28. Uygunsuz hukuki hak arama mekanizmaları 0 . 0 %
6.7%
29. Üretim koşullarına ilişkin zorunluluklar,
3.3%
30. Ürün özelHğine ilişkin zorunluluklar
11.1%
7.9%
55.6%
34.2%
25.00/0
10.50/0
8.30/0
7.90/0
11.1%
20.0%
41.7%
42.9%
13.90/0
14.30/0
14.70/0
26.50/0
22.90/0
22.90/0
19.40/0
2.90/0
14.70/0
17.60/0
22.90/0
38.70/0
19.40/0
31.30/0
I6.70/0
8.10/0
18.80/0
22.60/0
18.90/0
17.10/0
25.00/0
15.20/0
24.20/0
32.30/0
24.10/0
25.80/0
17.6%
35.3%
20.6%
26.5%
14.3%
5.7%
22.9%
37.1%
29.0%
19.4%
8.3%
44.4%
28.60/0
16.2%
45.9%
37.5%
25.0%
32.3%
35.5%
3.0%
48.5%
24.2%
33.3%
9.7%
10.3%
9.7%
29.0%
27.6%
29.0%
15.20/0
9.10/0
22.60/0
24.10/0
19.40/0
16.1%
22.6%
22.60/0
35.50/0
16.7%
20.0%
30.00/0
6.9%
41.4%
30.00/0
17.20/0
15.6%
37.50/0
12.50/0
21,9%
13.3%
40.00/0
16.70/0
26.70/0
13.8%
13.3%
16.7%
27.60/0
23.30/0
I6.70/0
17.20/0
20.00/0
40.00/0
31.00/0
33.30/0
23.30/0
10.3%
7.1%
.37.90/0
35.70/0
30.00/0
33.30/0
27.60/0
32.10/0
30.00/0
30.00/0
20.70/0
.25.00/0
20.00/0
20.00/0
13.3%
13.3%
27.60/0
31. Ürünlerin değerlemesine ilişkin sıkıntılar
32. ihracat esnasında istenen özellikli belgeler
33. Gümrük kısıtlaması
34. işaretleme zorunlulukları
35. Etiketleme zorunlulukları
36. Paketleme zorunlulukları
37. Test, denetim ve karantina tedbirleri
38. Bilgi verme zorunluluğu
39. Nakliyeye ilişkin zorunluluk
40. Sevk öncesi denetim
41. Özel gümrük formaliteleri
3.9%
6.9%
4.0%
4.0%
3.6%
13.3%
14.3%
10.7%
10.0%
10.0%
3.5%
30.8%
17.2%
12.0%
0.0%
3.6%
10.0%
0.0%
10.7%
30.0%
10.0%
6.9%
23.1%
55.2%
20.0%
20.0O/O
39.3%
33.3%
39.3%
32.1%
36.7%
43.3%
44.8%
23.1%
6.9%
36.0%
40.0%
21.4%
20.0%
25.0%
25.0%
0.0%
23.3%
24.1%
19.2%
13.8%
28.0%
32.0%
28.6%
23.3%
21.4%
21.4%
23.3%
13.3%
20.7%
Tarife dışı engellerin ihracatınızda ne sıklıkla ortaya çıktığını ve bu
sorunun ihracatınızı ne derecede etkilidir. İhracatınızı Etkileme
Derecesi (yüzde olarak)
Soru:
4-»
O
O
U
1. İhracat esnasında ortaya çıkan işlemlerden
bazılarım İthalatçı ülkenin kurum kuruluşlarına
yaptırma zorunluluğu
2. Çevre koruma ve sağlık sertifikaları
3. Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan
yasaklamalar ve kotalar
4. Değişken vergi ve harçlar
5. Ek gümrük resmi ve harçlar
6. Düzensiz ve beUrsiz ek ödemeler
7. Dahili vergi ve harçlar
8. Çifte döviz kuru uygulaması
9. Fikri mülkiyet haklarının korunması
konusunda sınırlarda yetersiz önlemler
10. Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı'
11. Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve
yetersiz bilgilendirme
12. Hizmet sektöründeki sınırlamalar
13. idari fiyat düzenlemeleri
14. Zaman ve maliyet unsuru olan idari
formaliteler
15. işlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızlığı
16. ithalat lisansı dağıtımının durdurulması
17. itiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar
18. Keyfi uygulamalar
19. Lisansın özelleşmiş bir kurumdan alman
izne bağlanması
<
S
N
2.3%
23.1%
9.3%
10.3%
25.6%
20.5%
32.6%
23.1%
11.6%
23.1%
11.8%
26.5%
15.2%
6.1%
18.8%
9.4%
26.5%
14.7%
9.1%
18.2%
15.6%
15.6%
17.6%
17.6%
30.3%
18.2%
21.9%
18.8%
17.6%
26.5%
27.3%
36.4%
21.9%
25.0%
26.5%
14.7%
18.2%
21.2%
21.9%
31.3%
3.3%
6.1%
3.3%
18.2%
20.0%
30.3%
26.7%
24.2%
43.3%
18.2%
14.3%
6.3%
3.2%
22.9%
6.3%
9.7%
25.7%
34.3%
25.8%
17.1%
25.0%
25.8%
17.1%
25.0%
32.3%
15.6%
3.1%
13.3%
15.6%
16.1%
15.6%
18.8%
6.7%
6.3%
3.2%
28.1%
37.5%
13.3%
25.0%
25.8%
21.9%
12.5%
30.0%
18.8%
25.8%
15.6%
25.0%
33.3%
31.3%
25.8%
6.9%
13.8%
24.1%
20.7%
34.5%
20. Malların ve/veya menşelerinin yanlış
sınıflandırmaya tabi tutulması
21. Miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirler
22. Otomasyon olmaması nedeniyle yaşanan
gecikmeler
23. Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi
tahsilatı yada peşin ithalat depoziti gibi
sıkıntılar
24. Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki
süvence bulunamaması
25. Sübvansiyonlar
26. Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller
27. Ticari ortaklarınkiyle uyuşmayan gümrük
formaliteleri
28. Uygunsuz hukuki hak arama mekanizmaları
29. Üretim koşullarına iUşkin zorunluluklar,
30. Ürün özelliğine ilişkin zorunluluklar
31. Ürünlerin değerlemesine ilişkin sıkıntılar
32. ihracat esnasında istenen özellikli belgeler
33. Gümrük kısıtlaması
34. İşaretleme zorunlulukları
35. Etiketleme zorunlulukları
36. Paketleme zorunlulukları
37. Test, denetim ve karantina tedbirleri
38. Bilgi verme zorunluluğu
39. Nakliyeye ilişkin zorunluluk
40. Sevk öncesi denetim
41. Özel gümrük formaliteleri
6.9%
13.8%
20.7%
10.3%
10.3%
37.9%
27.6%
20.7%
34.5%
17.2%
17.2%
10.3%
27.6%
24.1%
20.7%
25.9%
3.7%
18.5%
29.6%
22.2%
11.1%
14.3%
7.1%
25.9%
17.9%
3.6%
14.8%
14.3%
28.6%
18.5%
14.3%
35.7%
29.6%
39.3%
25.0%
11.5%
4.0%
11.1%
18.5%
6.7%
3.6%
7.1%
13.3%
13.3%
3.6%
11.1%
8.3%
7.4%
4.2%
4.0%
7.7%
12.0%
11.1%
11.1%
30.0%
3.6%
7.1%
6.7%
10.0%
14.3%
3.7%
20.8%
25.9%
12.5%
12.0%
23.1%
20.0%
22.2%
• 22.2%
43.3%
39.3%
35.7%
46.7%
33.3%
14.3%
29.6%
16.7%
33.3%
37.5%
16.0%
30.8%
28.0%
37.0%
29.6%
3.3%
32.1%
25.0%
10.0%
20.0%
25.0%
11.1%
25.0%
7.4%
20.8%
32.0%
26.9%
36.0%
18.5%
18.5%
16.7%
21.4%
25.0%
23.3%
23.3%
39.3%
44.4%
29.2%
25.9%
25.0%
32.0%
Tarife dışı engellerin ihracatı etkileme derecesine verilen cevap­
ların ortalamaları
1 i
as
o1
2
3
4
5
6
7
w -s
EH
03
Soru:
O O
17. İtiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar
16. İthalat lisansı dağıtımının durdurulması
25. Sübvansiyonlar
24. Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki güvence
bulunamaması
36. Paketleme zorunlulukları
31. Ürünlerin değerlemesine iHşkin sıkıntılar
38. Bilgi verme zorunluluğu
3.84
3.84
3.71
4.13
3.84
3.84
15.87
14.74
14.24
3.71
3.71
3.65
3.67
3.71
3.71
3.73
3.67
13.76
13.76
13.61
13.44
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
37. Test, denetim ve karantina tedbirleri
30. Ürün özelliğine ilişkin zorunluluklar
39. Nakliyeye ilişkin zorunluluk
14. Zaman ve maliyet unsuru olan idari formaliteler
15. işlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızlığı
23. Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi tahsilatı
yada peşin ithalat depoziti gibi sıkıntılar
40. Sevk öncesi denetim
22. Otomasyon olmaması nedeniyle yaşanan gecikmeler
33. Gümrük kısıtlaması
1. İhracat esnasında ortaya çıkan işlemlerden bazılarını
İthalatçı ülkenin kurum kuruluşlarına yaptırma
zorunluluğu
35. Etiketleme zorunlulukları
11. Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve
yetersiz bilgilendirme
32. İhracat esnasında istenen özellikli belgeler
41. Özel gümrük formaliteleri
19. Lisansın özelleşmiş bir kurumdan alınan izne
bağlanması
29. Üretim koşullarına ilişkin zorunluluklar,
34. işaretleme zorunlulukları
10. Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı'
18. Keyfi uygulamalar
12. Hizmet sektöründeki sınırlamalar
5. Ek gümrük resmi ve harçlar
13. idari fiyat düzenlemeleri
28. Uygunsuz hukuki hak arama mekanizmaları
4. Değişken vergi ve harçlar
27. Ticari ortaklarınkiyle uyuşmayan gümrük formaliteler
21. Miktar ve içerik kontrolüne iHşkin tedbirler
20. Malların ve/veya menşelerinin yanlış sınıflandırmaya
tabi tutulması
9. Fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda
sınırlarda yetersiz önlemler
26. Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller
8. Çifte döviz kuru uygulaması
7. Dahili vergi ve harçlar
3. Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve
kotalar
6. Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler
2. Çevre koruma ve sağlık sertifikaları
3.71
3.65
3.67
3.63
3.63
3.62
3.65
3.62
3.63
3.53
13.43
13.29
13.28
13.17
12.81
3.44
3.52
3.44
3.34
3.66
3.52
3.44
3.53
12.57
12.37
11.82
11.81
3.31
3.29
3.51
3.52
11.62
11.57
3.24
3.34
3.52
3.48
3.34
3.17
11.27
11.19
11.16
3.22
3.15
3.29
3.24
3.22
3.20
3.14
3.20
3.15
3.14
3.06
3.08
3.39
3.47
3.29
3.24
3.22
3.20
3.21
3.13
3.15
3.14
3.16
3.09
10.94
10.93
10.83
10.47
10.38
10.24
10.06
10.00
9.93
9.85
9.66
9.51
3.08
3.08
9.49
2.91
3.06
2.91
2.60
3.24
3.06
2.91
2.88
9.44
9.37
8.48
7.49
2.39
2.60
2.39
3.13
2.60
2.39
7.49
6.76
5.73
Tarife dışı engellerin gerçekleşme sıklığı, »ihracatı engelleme
durumu ve önem derecesine göre sıralaması
)5b
1—1
il
s^
03
(U
a^
<U
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
İhracat esnasında ortaya çıkan işlemlerden bazılarını
İthalatçı ülkenin kurum kuruluşlarına yaptırma
23
zorunluluğu
1
Çevre koruma ve sağlık sertifikaları
Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve
2
kotalar
11
Değişken vergi ve harçlar
Ek gümrük resmi ve harçlar
12
3
Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler
4
Dahili vergi ve harçlar
5
Çifte döviz kuru uygulaması
Fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda
6
sınırlarda vetersiz önlemler
19
Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı'
Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve yetersiz
20
bilgilendirme
16
Hizmet sektöründeki sınırlamalar
15
İdari fiyat düzenlemeleri
31
Zaman ve maliyet unsuru olan idari formaliteler
işlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızlığı
30
40
İthalat lisansı dağıtımının durdurulması
41
İtiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar
17
Kevfı uygulamalar
Lisansın özelleşmiş bir kurumdan alınan izne bağlanması 18
Malların ve/veya menşelerinin yanlış sınıflandırmaya
9
tabi tutulması
10
Miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirler
Otomasyon olmaması nedeniyle yaşanan gecikmeler
26
Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi tahsilatı yada peşin
27
ithalat depoziti gibi sıkıntılar
Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki güvence
37
bulunamaması
39
Sübvansiyonlar
Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller
7
8
Ticari ortaklarınkiyle uyuşmayan gümrük formaliteleri
Uygunsuz hukuki hak arama mekanizmaları
13
Üretim koşullarına iHşkin zorunluluklar,
14
32
Ürün özelliğine ilişkin zorunluluklar
Ürünlerin değerlemesine ilişkin sıkıntılar
33
C5
/
ıl
Soru:
1
<L)
ili
N
d)
CD
/
O
25
1
25
1
9
10
15
2
3
4
3
11
14
2
4
j 5
18
17
7
17
24
14
8
32
29
40
41
16
21
23
15
13
31
30
40
41
16
20
6
7
22
8
9
27
34
29
36
39
5
12
11
23
33
38
37
39
6
10
12
19
33
36
c75
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
İhracat esnasında istenen özellikli belgeler
Gümrük kısıtlaması
işaretleme zorunlulukları
Etiketleme zorunlulukları
Paketleme zorunlulukları
Test, denetim ve karantina tedbirleri
Bilgi verme zorunluluğu
Nakliyeye ilişkin zorunluluk
Sevk öncesi denetim
Özel gümrük formaliteleri
24
25
21 22
38
36
35
34
29
28
20
28
19
26
37
31
35
30
27
13
22
26
18
24
38
34
35
32
28
21
Ençok hangi ülkelerde tarife dışı engellerle karşılaşmaktasınız?
ülke Topluluğu
AB
Ortadoğu Ülkeler
Afrika ülkeleri
Türki Cumhuriyetler
uzak Doğu
Abd
Sorun Yaşama Oranı
29%
24%
19%
14%
10%
5%
Sizce karşılaştığınız sıkıntıların sebebi nedir?
Yurt içindeki Üreticiyi Korumak
Yüksek Standartlara Sahip Ürünlerin Ülkeye Girişini Sağlamak
Art Niyet Taşımamaktadır -.
Mevzuat Uyuşmazlığı
Diğer
% Oranı
31.25
21.88
12.50
25.00
9.38
Sizce karşılaşılan sıkıntıların kapsamı nedir?
Türk Gıda ihracatçılarına Yönelik Sıkıntı Ve Engeller
Belirli Ülke Gruplarına Yönelik Engeller
Tüm İhracatçılara Yönelik Engeller
% Oranı
22.58
54.84
22.58
Sizce karşılaşılan sıkıntılar hakkında Devlet üzerine düşen görevi
yapmakta mıdır?
Evet
Hayır
% Oranı
22.86
77.14
Sizce karşılaşılan sıkıntılar hakkında Bağlı Olduğunuz Birlikler
(İTO, TOBB, Sanayi Ve Ticaret Odaları vs.)
Evet
Hayır
% Oranı
28.57
71.43
Yeni yatırım düşünüyor musunuz?
% Oranı
82.93
Evet
Hayır 17.07
Cevabınız Evet ise, hangi amaçla yatırım yapmayı düşünüyor­
sunuz?
Kapasite Arttınmı
Teknoloji Yenileme
Yeni Ürün Üretimi
Yeni Sektör
Ar-Ge
% Oram
30.56
27.78
33.33
5.56
2.78
Firmanızın geleceğe dönük hedefleri çerçevesinde
Planlanmış
(%)
a. Kalitelinin iyileşmesi
b. Dış pazarlarda büyüme
c. îç pazarlarda büyüme
d. Markalaşma
e. Yeni ürün geliştirme
f. Maliyet düşürme
Üretimi başka ülkelere yöneltme
h.Yurtdışı ortaklık
j. Bilgi sisteminde yeni teknoloji
i. Yeni yatırımlar
74.36%
80.49%
75.00%
68.29%
70.73%
68.29%
26.83%
39.02%
55.26%
82.05%
Mevcut yeterli Değinilmemiş
görülmüş (%)
(%)
23.08%
2.56%
14.63%
4.88%
12.50%
12.50%
26.83%
4.88%
21.95%
7.32%
7.32%
24.39%
29.27%
43.90%
9.76%
51.22%
34.21%
10.53%
7.69%
10.26%
Uluslar arası pazarlarda en büyük rakipleriniz hangi ülkenin fir­
malarıdır?
Çin
Avrupa
Orta Doğu
Yerli Türkiye
% Oranı
28.21
30.77
12.82
28.21
Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet avantajı
olarak gördüğünüz unsurları belirtiniz
Unsurlar
Ucuz hammadde veya üretim faktörleri
Üretim kalitesindeki başarı
Cosrafı Konumundan doğan avantajlar
2—__
Kaliteli üretim
Gıda Hammaddesi açısından zenginlik
Hammaddenin üstün nitelikli olması
Türk vatandaşlarının diğer ülkelerdeki yoğunluğu
Devletin desteklemeleri
Yerli firmaların dış pazardaki başarıları
Kaliteli işgücü
Gümrük birliği avantajları
Sektörün getirmiş olduğu avantajlar
Oranlar
22%
19%
18%
14%
5%
5%
4%
4%
3%
3%
1%
1%
Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet dezavan­
tajı olarak gördüğünüz unsurunu belirtiniz
Unsurlar
Yüksek üretim maliyetleri
Düşük verimlilik
Hammadde kaynaklı sıkıntılar
Çok miktarda vergiler ve yüksek oranları
Teknolojik eksiklik, zayıflık
Kötü ülke imajının etkileri
Yeterli nitelikte işgücü eksikliği
Ulaşım kaynaklı sıkıntılar
Standartların katılığı
Siyasal istikrarsızlıklar
Bürokratik işlemler
Mevzuatların yetersizliği
Kotaların yetersiz kalması
Kalitenin yetersiz oluşu
Kur rejimine dayalı dezavantajlar
Oranlar
22%
1%
4%
7%
6%
13%
3%
4%
3%
7%
6%
4%
3%
9%
7%
Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rek
alması için önerileriniz nelerdir?
Atıf%
öneriler
21%
Üretim maliyetlerini düşürtecek tedbirler
Kaliteyi arrtırıcı faaliyetlerde bulunulması
18%
Vergi indirimi ve teşviklerde iyileştirmeler
15%
İmaj veya marka oluşturacak çalışmalar
10%
Eğitim hizmetleri verilmeli
8%
Üretim teknolojilerine yatırım
8%
Kur politikasının ihcata uygun hale getirilmes 8%
Standartlara vurgu yapılmalı
5%
Bürokrasinin azaltılması
5%
İşgücünün nitelikli olmasını saylamak
3%
Devlet kurumlarının sağlamış olduğu Araçlardan
faydalandıkların oranları
Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Yardımı
ISO9000, ISO 14000 ve CE(Certifıcate Europe)
İşareti ve Diğer Kalite Standart Belgeleri
Teşvik (Çevre maliyetlerinin desteklenmesi yardımı)
Eğitim Yardımı
istihdam Yardımı
Patent, Endüstriyel Tasarım ve Faydalı Model Tescili Yardımı
Pazar Araştırması Yardımı
Yurtdışı ve Yurtiçi İhtisas Fuarları Katılım Harcamaları Yardımı
Yurtdışı Ofis/Mağaza Açma ve Marka Tanıtım Yardımı
Yurtdışında Moda-Marka Yardımı
Eximbank kredileri
İhraç Ürünlerine ucuz Girdi Sağlanmasına Yönelik Araçlar
7%
5%
35%
19%
30%
16%
12%
5%
19%
21%
12%
7%
Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol
alması için Devletin yapması gerekenleri belirtiniz
Teşviklerin Arttırılması Ve Genişletilmesi
Vergilerin indirilmesi
İhtiyaçlara Cevap Verebilir PoHtikalar Üretmek
Üretim Maliyetlerinin Düşürülmesinin Sağlayacak Politikalar
Ülkeler Arasında Anlaşmaları Sağlaması
Kur Politikalarını İhracatçı Lehine Çevirmek
Ülkenin Tanıtımını Yapması
İhtiyaca Cevap Verebilecek İşgücü Eğitim Sistemini Oturtması
Siyasi İstikran Sağlamak
Nakliye Sıkıntılarını Yok Edecek Politikalar
Kontrol Görevini Üstlenerek Kalitenin Standartlaşmasını Sağlamak
Bürokratik İşlemlerin Hizlandırılmasını Sağlamak
26%
16%
12%
11%
7%
7%
4%
4%
4%
4%
4%
4%
Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol
alması için Bağlı Olduğunuz Birliklerin (İTO, TOBB, Sanayi Ve
Ticaret Odaları vs.) yapması gerekenleri belirtiniz
Yurt dışı Pazar araştırmaları ve bilgilendirme
Üyelerinin menfaatleri doğrultusunda iktidarı zorlamak
İhracatı kolaylaştıcak öneriler ortaya sunmak
Fuar, heyet organizasyonlarına imkanlar sağlamak
Kaliteyi sağlayacak faaliyetler
Üyelerin sorunlarına çözümler üretme
Üretim ekipmanları temininde kolaylık
31%
23%
19%
12%
8%
4%
4%
Firmanızın önümüzdeki üç yıl için ihracattaki hedefi nedir?
ihracat oranım arttırmak
Yurt dışı Pazar sayısını arttırmak
Ciro miktarını arttırmak
Marka imajını veya kaliteyi güçlendirmek
Üretim miktarını arttırmak
Pozisyonu korumak
Ürün çeşitlihğini arttırmak
Maliyetleri azaltmak
22%
19%
19%
13%
13%
9%
3%
3%
Genel olarak gıda sektörünün 3-5 yıl içerisindeki büyümesini
nasıl görüyorsunuz ?
Artacak
Uluslar arası pazarda 69.23%
Dış pazarlarda büyüme 74.29%
Değişmeyecek Azalacak
15.38%
10.26%
14.29%
5.71%
Fikrim yok
5.13%
5.71%
Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde en fazla ihracat fırsatını nerede
görüyorsunuz?
Ab
Amerika
Ortadoğu
Türki Cumhuriyetler
Afrika
Uzak Doğu
% Oranı
32.43
5.41
32.43
8.11
8.11
13.51
Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önün­
deki en büyük engel olarak neleri gördükleri önem sırasına göre
verilen cevapların ortalamaları (1 en önemli...? en önemsiz)
Uluslararası Standardlara ayak uyduramamak
Siyasal istikrarsızlık
Diğer ülkelerden gelen rekabet
TL nin değer kazanması ve artan maliyetler
Yeniliklere ayak uyduramama
Vizyonsuzluk
Diğer
2.68
2.96
3.21
3.21
3.33
3.33
7.00
gücünü nasıl görüyorsunuz?
•% Oranı
Artacak
75.00
12.50
Değişmeyecek
5.00
Azalacak
7.50
Fikrim Yok
Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının rekabet
gücünün artacağının sebebini neye bağlıyorsunuz? (faktörlerin
elde edilen sonuca göre oranları)
üreticilerin bilinçlenmesi
Teknolojiye verilen değer ve yatırım
Üretim ve pazarlama aşamasındaki bilinçlenme
Coğrafi konum gereği
Sektörün getirmiş olduğu dinamizm
Umut vadeden işgücü yapımız
Üretim maliyetlerinin düşüklüğü
Ekonomik istikrar
Diğer ülkelerin sektöre değer vermemesi
18%
16%
16%
14%
12%
10%
6%
4%
2%
Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının rekabet
gücünün azalacağının sebebini neye bağlıyorsunuz? (faktörlerin
elde edilen sonuca göre oranları)
Dolar kurunun etkileri
Çin'in sektöre ağırlık vermesi
Devletin gıdaya ürünlerine vermiş olduğu destek
İhracattaki bilgi eksikliğinin etkisi
Üretime bağlı düşük karlılık
40%
10%
20%
10%
20%
m rekabet gücünün geliştirilmesi için eklemek istediğiniz düşünce ve
önerileriniz
Maliyetlerindüşürülmesi gerektiği
38%
Siyasi istikrarın devamı
6%
Ekonomik istikrarın devamı
6%
Döviz politikasının gözden geçirilmesi
19%
Kaliteye dayalı rekabet geliştirilmesi
13%
Birliklerin üyelerini yeni pazarlara yönlendirecek
düzenlemelerde bulunmaları
19%
i ' ^ ^ t ^ t
\ ^ ^ t
i ^ ı
\jı\^
I ^.^1 IV
^ I ^ U
.JV^ IX
I
I i U
I 1/ I i I I I İ d
IC4 I i I i I I I
I
İTO YAYINLARI (2005)
2005- 1 Doğu Anadolu Turizm Odaklı Bölgesel kalkınma Projesi ve Kış
Olimpiyatları Araştırması
2005- 2 Fiyat İndeksleri
2005- 3 Büyük Mağazalar ile üretici ve Toptancı İlişkileri (2. Baskı)
2005- 4 Yurtdışı Fuarlar Rehberi' 2005
2005- 5 KOBİ'lerin Rekabet Gücünün Geliştirilmesine E-Tedarik Sistemleri
2005- 6 Avrupa Birliği Yatırım Teşvikleri Sistemi ve Türkiye'deki Durum
2005- 7 Dünya Ticaret Örgütü Kararları ve 2005'te İşletmelere Yansımaları
2005- 8 İşyerleri İçin Müzik Eserlerinde Telif Hakkı Uygulamaları
2005- 9 Türkiye'nin Dahil Olduğu AB Programları ve Fonları
2005-10 Dünya'da ve Türkiye'de Özel Dershaneler
2005-10/01 Ekonomik Göstergeler
2005-12 Süt Sanayi Gıda Güvenliği ve Mevzuat Hakkında
Bilgilendirme Semineri
2005-13 Bir Finanslama Yöntemi Olarak Menkul Kıymetleştirme: İpoteğe
Dayalı Menkul Kıymetleştirme ve Türkiye Uygulaması
2005-14 AB ile Müzakere Sürecine Doğru
2005-15 Avrupa Birliği Eğitim Programları'na Katılım
2005-16 Akdeniz ülkelerinde Zeytin üretimindeki Gelişmeler ve Türkiye'nin
İzlemesi Gereken Stratejiler
2005-17 Avrupa Birliği ve Türkiye'de Vergi Yapısı, Denetimi ve
İdari İşlemlerde Mükellef Hakları
2005-18 Sicil Uygulamaları Rehberi
2005-19 Rakamlarla Türkiye Ekonomisi' 2005
2005-20 Turkey in Figures' 2005
2005-21 Sektörler İtibariyle Ekonomik Durum Analizi
Anket Sonuçları' 2005
2005-22 Limited Şirketler Rehberi
2005-23 KOBİ'lerde Rekabet ve Verimlilik
2005-24 KOBİ'lere Yönelik Destekler
2005-25 AB ile Müzakere Sürecinde Türk Tarım ve
Gıda Sanayinin Rekabetliliği
2005-26 Food Exporters of İstanbul
2005-27 Hidrojen enerji Sistemleri ve Türkiye Açısından Önemi
2005-28 İstanbul'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri
2005-29 Social and Economic Indicators of İstanbul
2005-30 2004 Yıh İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması
2005-32 Başarılı İhracatçılar' 2004
2005-33 İnşaat Sektörünün Sorunları ve Yeni Bir Açılım: Mortgage Sistemi
2005-34 Türkiye'nin Komşu ve Çevre Ülkeleriyle Sınır Aşan Ticaretinin
Geliştirilmesine Yönelik Bir Strateji Denemesi
2005-35 Türkiye Balıcılık Sektörü: Sorunları ve Çözüm Önerileri
2005-36 AB Müzakere Sürecinde KOBİ'lerin Korumsai ve Uyum Stratejileri
2005-37 Dijital İmza Rehberi
2005-38 İşletmelerde Kredi Risk yönetimi
2005-39 Ekonomik Rapor
2005-40 Başarıh Vergi Mükellefleri' 2004
2005-41 Tüketici Hukuku MEvzuata İlişkin Yorum-Eleştiri-Öneri
(Güncelleştirilmiş 2.baskı.)
2005-42 Economic Report
İTO YAYINLARI (2006)
2006- 1 Avrupa Birliği Rehberi
2006- 2 AB Mesleki Eğitim Programı Leonardo da Vinci İçin
Proje Hazırlama Teknikleri
2006- 3 Elektronik Ticaret Rehberi
2006- 4 İstanbul Ticaret Odası İş Rehberi 2005/2006
2006- 5 Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Elektronik
Tedarik Sistemleri ve Avantajları
2006- 6 Gelişmiş Ülkelerde İthalatın ve Dış Rekabetin Kontrolü
2006- 8 Fiyat İndeksleri
2006- 9 Sınai Mülkiyet Hakları ve Ekonomik Değerleri
2006-15 2813 Sayılı Telsiz Kanunu'nda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ve Uygulamaları
2006-16 Türk Yan Sanayi Borsası Üye Profili Araştırması
2006-17 Vergi Rehberi
2006-18 Yurtdışı Fuarlar Rehberi' 2006
2006-19 Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsaları
2006-20 Ekonomik Göstergeler
• Temmuz' 2006 itibariyle
Not: 2004 yılı ve sonrası çıkan bütün yayınlarımıza internet sitemizden tam
metin olarak ücretsiz ulaşılabilmektedir.
Download