Saydamlığa Ulaşmada İç Denetimin Rolü ve

advertisement
SAYDAMLIĞA ULAŞMADA İÇ DENETİMİN ROLÜ VE SORUMLULUKLARI
Ali Kamil UZUN, CPA, CFE
Giriş
Günümüzde; küreselleşme, teknolojinin gelişimi ve bilgi toplumunun sınırsız olanakları ile
zaman ve mekan kavramlarının önemini yitirmesi nedenleriyle denetimin dünya ile birlikte
yeniden yapılandığı bir süreç başlamıştır.
Yaşadığımız bilgi çağında rekabet ve değişim, hızlı ve yoğun bilgi kullanımının değerini arttırmış
ve bilgi stratejik bir önem kazanmıştır. Bilgi çağında, şeffaf ve güvenilir mali bilgilere duyulan
ihtiyacın artması, üretilen mali bilgi ve raporlamanın şeffaf ve güvenilir olmamasının işletmeler
ve ilgili taraflar için itibar ve varlıklarını yok edici sonuçları, saydamlığa ulaşmada denetim
mesleğinin rol ve sorumluluklarının değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Küreselleşmenin bilgiye dayalı ekonominin gelişmesini hızlandırdığı, bilgiye dayalı meslekleri
önemli hale getirdiği günümüzde; denetim mesleği için ortak bir işletme dilinin geliştirilme
ihtiyacı, denetim için ortak standartların uygulanması, işletme yönetimi için ise kurumsal yönetim
ilkelerine uyulmasının gerekli hale geldiği görülmektedir.
Küreselleşme, teknolojinin gelişimi, bilgi toplumu olma, kurumsal yönetim yaklaşımı, AB
müzakere süreci, yapılan ve yapılmakta olan yasal düzenlemeler mali saydamlık için denetimin
rolünü ve sorumluluklarını önemli kılmaktadır.
Saydamlığa Ulaşmada İç Denetimin Rolünü Etkileyen Faktörler
Muhasebe ve mali raporlama uygulamaları, küreselleşme, teknolojik gelişmeler, kamu yönetimi,
düzenleyici otoriteler, ulusal düzenlemeler ve uluslararası standartlar, işletme yönetimi, toplumun
sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı, eğitim düzeyi olarak sıralayabileceğimiz çeşitli faktörler
saydamlığa ulaşmada iç denetimin rolünü etkilemektedir.
Söz konusu faktörler, iç denetçiye sürekli bir mesleki ve sosyal değişim, gelişim süreci
yaşatmaktadır.
Dünya ekonomisinin küreselleşmesi ile ticaretin ulusal sınırları ortadan kalkmış, muhasebe, mali
raporlama ve denetim uygulamalarının küresel standartlarda yapılması ortak bir işletme dili
sağlanması açısından önem kazanmıştır.
Teknolojinin gelişimi iş süreçlerini değiştirmekte, organizasyonel yapılanma ve yönetim
biçimlerini etkilemektedir. İç denetçinin; değişimin getirdiği yeni rol ve sorumluluklara uyum
sağlaması, teknolojinin sağladığı hız ve verim artışı ile emek ve zaman tasarrufunun getirdiği
avantajları kullanarak işlevini stratejik akıl ortaklığına dönüştürmesi gerekmektedir. Bu nedenle
iç denetçilerin teknoloji destekli denetim ve raporlama uygulamalarında kendilerini geliştirmesi,
teknolojiyi bugüne kadar yaptığı işleri basitleştirmenin ötesinde işlevlerine yeni hizmet alanları
eklemek için kullanarak profesyonel değerlerini arttırmaları beklenmektedir.
1
İç denetim mesleğinin gelişiminde; profesyonelleşme, kurumsal işletme yönetimi, kamu mali
yönetiminde yapılan düzenlemeler, bankacılık, finans ve sermaye piyasalarının gelişimi ve
kurumsallaşması, toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimi, eğitimin etkili olduğu
görülmektedir. Bu faktörlerin gelişimini etkileyen kurumsal taraflar olan Maliye Bakanlığı, SPK,
BDDK, Hazine Müsteşarlığı, EPDK, TMSK, TÜDESK, İDKK, vb kuruluşların politika ve
düzenlemeleri ile ortak hareket etmek suretiyle ülkemizde muhasebe ve denetim uygulamalarını
desteklemeleri, denetim mesleğinin gelişimi, kamu ve iş dünyasındaki rolünün güçlendirilmesi,
şeffaf ticaret düzeni, küresel rekabet içinde işletmelerimizin varlıklarını sürdürmesi açısından
önem taşımaktadır.
Öte yandan, OECD, Dünya Bankası, Sarbanes Oxley Kanunu ve AB Komisyonunun kurumsal
yönetim ilkeleri düzenlemelerinde; uluslararası finansal raporlama standartlarına uygun şeffaf
mali tablo ve raporların üretilmesi, denetim standartlarının uluslararası düzeyde oluşturulması ve
denetçinin de denetlenmesi, şirket yöneticilerinin, yönetim ve denetim kurullarının
sorumluluklarının arttırılması, şirketlerin kurumsal yönetim derecelendirilmesinin yapılması ile
ilgili hususlara önem verildiği görülmektedir.
Ülkemizde de yukarıda özetlediğimiz esaslar dikkate alınarak düzenlemelerin yapıldığı ve halen
TBMM’de bulunan TTK Tasarısı’nda da bu esasların dikkate alındığını ifade edebiliriz.
Söz konusu esaslar dikkate alınarak yapılan ve yapılmakta olan düzenlemeler, işletmelerimizde
etkin bir kurumsal yönetim anlayışına, mali tablo kalitesinin yükseltilmesine, uygun muhasebe
politikalarının seçilmesine, iç ve dış denetimin etkin bir şekilde yapılmasına, denetim
komitelerinin gözetim işlevlerini gerçek anlamda yerine getirmelerine, iç kontrol sistemlerinin
yeterliliği ve risklerin değerlendirilmesine imkan hazırlamayı hedeflemektedir.
Bu anlayışla hazırlanan yeni TTK Tasarısı’nda önemli bir yenilik olarak pay senetleri borsada
işlem gören şirketler için “Risklerin Erken Teşhisi Komitesi”, kurulması zorunlu tutulmuştur. Bu
nedenle kurumsal yönetim ve risk yönetimi konularında denetçilerin kendilerini geliştirmeleri
ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Mevcut uygulamada etkisini yitirmiş olan murakıplığın kaldırılarak,
işletme ölçeğine göre şirketlerin denetiminin bağımsız denetim kuruluşları, SMMM ve YMM
tarafından yapılması öngörülmektedir. İşletmelerin mali tablolarının ve faaliyet raporlarının
denetiminin ruhsat sahibi meslek mensuplarınca yapılması, denetçi görüşünün genel kurul
kararları ve yönetim kurulunun görevde kalıp kalmayacağını etkileyici nitelikte olması
denetçilerin rol ve sorumluluklarının önemini ve ciddiyetini arttırmaktadır.
Bir diğer önemli faktör ise, ülkemizde uygulaması ertelenen Basel II düzenlemelerinin
işletmelerimiz için mali ve kurumsal yönetim kalitelerini geliştirme zorunluluğu getirecek
olmasıdır. Uluslararası standartlara uygun muhasebe ve mali tablo hazırlanması, kayıt dışı
işlemlerin kayıt altına alınması, sermaye, yönetim ve organizasyon yapılarının geliştirilmesi, mali
tabloların bağımsız denetimden geçmiş olması işletmelerin kredi derecelendirmesini olumlu
etkileyecek hususlar olacaktır. Söz konusu etkileri ile Basel II düzenlemeleri, denetim mesleğinin
gelişimi ve denetçilerin rol ve sorumluluklarına yeni boyutlar kazandırması açısından önemli bir
faktör olarak değerlendirilmektedir.
2
Kısaca açıkladığımız küresel ve ulusal düzenlemeler ve gelişmelerden de anlaşılacağı üzere, iç
denetçilerin saydamlığa ulaşmadaki rolü; işletmenin pay ve menfaat sahipleri, kamu yönetimi ve
düzenleyici otoriteler ile ilişkileri ve sorumlulukları açısından irdelenmelidir.
Saydamlığa Ulaşmada İç Denetimin Rolü ve Sorumlulukları
İç denetçilerin saydamlığa ulaşmadaki rolü ve sorumlulukları; işletmenin pay ve menfaat
sahipleri, kamu yönetimi ve düzenleyici otoriteler ile ilişkileri ve sorumlulukları değerlendirilerek
üç bölümde açıklanacaktır.
a) İşletmenin Pay ve Menfaat Sahipleri ile ilişkileri
Yasal düzenlemelere göre, denetim mesleğinin amacı, işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin
sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat ve
düzenlemeler çerçevesinde denetleyerek, değerlendirerek gerçek durumu ilgililerin bilgi ve
kullanımına tarafsız bir şekilde sunmak olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımı esas alarak
denetçilerin faaliyetleri ile işletme sahipleri (ortaklar), yönetim kurulu ve yöneticiler, işletme
çalışanları, tedarikçileri ve müşterileri, kredi kuruluşları, yatırımcılar, derecelendirme kuruluşları,
resmi kurumlar ve sivil toplum kuruluşları için gerekli bilgileri sunma sorumluluğu bulunduğunu
ifade edebiliriz. Bir işletmenin pay ve menfaat sahipleri olarak tanımladığımız tüm bu taraflar iç
ve dış denetçilerin gerçekleştirdiği denetim faaliyetlerinin sonuçlarına göre değerlendirme
yapmakta, karar almakta ve uygulama yapmaktadırlar. İşletme ile ilgili mali ve mali olmayan
bilgilerin zamanında, doğru, eksiksiz, anlaşılabilir bir şekilde kamuoyuna duyurulması saydamlık
(şeffaflık) olarak tanımlanmakta, tüm pay ve menfaat sahipleri kendilerine sunulan bilgilerin
saydamlığının güvencesi olarak denetçileri görmektedirler. İç denetçilerin bir kurumun
faaliyetlerini geliştirmek ve değer katmak amacıyla gerçekleştirilen bağımsız ve tarafsız bir
güvence ve danışmanlık sağlama faaliyeti ile kurumun risk yönetimi, kontrol ve kurumsal
yönetim süreçlerinin etkinliğini değerlendirdiği ve geliştirilmesi için sistemli ve disiplinli bir
yaklaşımla kurumun hedeflerine ulaşmasına yardımcı olduğu dikkate alındığında ise, saydamlığa
ulaşmada iç denetimin güvence rolü ve sorumluluğu bulunduğunu ifade edebiliriz. Bu rol ve
sorumluluğun gereği tüm tarafların beklentilerini karşılayabilmesi için iç denetçilerin mesleki
yetkinliklerini sürekli geliştirmesi öngörülmektedir. Teknoloji kullanımı, kurumsal yönetim, risk
yönetimi gibi yeni uzmanlık konularında bilgi sahibi olmak mesleğin geleceği açısından önem
taşımaktadır. Ayrıca söz konusu taraflar için gerekli olan doğru ve gerçek bilginin sigortasının iç
denetçi olduğu konusunda farkındalık yaratılması, geliştirilmesi gereklidir. İç denetçilerin kamu
yönetimi ve iş dünyası tarafından bu yönlerinin doğru algılanması mesleğin imajı ve saygınlığı
açısından önemli olup, meslek örgütlerimize bu konuda büyük sorumluluklar düşmektedir.
b) Kamu Yönetimi
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunuyla kaynakların etkili, ekonomik ve verimli
kullanılması için mali saydamlık ve hesap verebilirlik anlayışı getirilmektedir. Bu anlayış
çerçevesinde iç denetim üzerine düzenlemeler yapılmıştır. Kurumsal yönetim anlayışında ise
kamunun aydınlatılması saydamlığın ve hesap verebilirliğin bir gereği olarak görülmektedir.
Ayrıca, kayıt dışı ekonominin önüne geçilebilmesi, ticaretin şeffaflaşması, ekonomik istikrar,
yabancı yatırımların artışı, işletmelerin kurumsal varlıklarının sürdürülebilirliği için kamu
yönetimi tarafından geliştirilen politikalar ve alınan kararlarla kamu yönetimi ve iş dünyasında
3
saydamlık hedeflenmektedir. Düzenlemeler ve öngörülen hedeflerle ilgili uygulamaların
etkililiğinde ise iç denetçilerin çeşitli rol ve sorumlulukları bulunmaktadır. Mesleki etik kurallar
ve standartlar çerçevesinde hizmet sunan iç denetçiler kamu yönetiminde örnek bir rol model
olmalı, yol gösterici, eğitici ve danışman yönleriyle katma değer sağlamalıdırlar. İç denetçiler rol
ve sorumluluklarının bir gereği olan bu konularda liderlik yapmalıdırlar.
c) Düzenleyici Otoriteler
SPK, BDDK, EPDK, Hazine Müsteşarlığı, TMSK ve TÜDESK gibi düzenleyici kuruluşlar
ülkemizde kamuoyunun şeffaf bir şekilde bilgilendirilmesi için işletme faaliyetlerinin ve
işlemlerinin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak konusunda ilke, kural ve
standartlara ilişkin düzenlemeler yapmaktadırlar. Kamu yönetiminde ise, Maliye Bakanlığı ve İç
Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolu Kanunu
çerçevesinde yapılan iç denetim düzenlemeleri ile kaynakların etkili, ekonomik ve verimli
kullanımı için mali saydamlık ve hesap verebilirlik anlayışı getirilmektedir. Söz konusu
düzenlemelerin ülke genelinde yaygın bir şekilde uygulanması iç denetçilerin etkili rol sahibi
olması ve bu rolünün kamu yönetimi ve iş dünyası tarafından anlaşılması, hissedilmesi gerekir. İç
denetçiler, konuya ilişkin farkındalık yaratacak iletişim ve paylaşım platformlarında inisiyatif
alarak bilgilendirici, yönlendirici rol ve sorumluluklarını yerine getirmelidirler.
Üç bölümde açıklamaya çalıştığımız kamu yönetimi ve iş dünyasında saydamlık için iç
denetçilerin rol ve sorumluluklarını etkili bir şekilde yerine getirebilmesi için uygulamacılığının
yanı sıra, yol gösterici, danışman, eğitici yönleri ve sosyal liderliği ile inisiyatif almalıdırlar.
Sonuç ve Öneriler
Küreselleşme, teknolojinin gelişimi ve bilgi toplumunun sınırsız olanakları ile mesleğimizin
dünya ile birlikte yeniden yapılandığı bir süreç başlamıştır.
Yaşadığımız bilgi çağında rekabet ve değişim, hızlı ve yoğun bilgi kullanımının değerini arttırmış
ve bilgi stratejik bir önem kazanmıştır. Bilgi çağında stratejik bilgi mesleği olarak iç
denetçilerden beklentilerin arttığı görülmektedir.
İç denetçilik mesleğinin işlevlerinin arttığı, zenginleştiği bir dönem başlamıştır. İç denetim
mesleğinden talep edilen hizmetler artmıştır. Bilinen işlevlerinin yanı sıra kurumsal yönetim, risk
yönetimi konularında yeni görev alanları eklenmiştir.
Şeffaf ve güvenilir mali bilgilere duyulan ihtiyacın artması, üretilen mali bilgi ve raporlamanın
şeffaf ve güvenilir olmamasının işletmeler ve ilgili taraflar için itibar ve varlıklarını yok edici
sonuçları iç denetçiliğin toplumdaki rol ve sorumluluklarının değerlendirilmesini zorunlu
kılmaktadır.
Küreselleşme ve artan uluslararası ticaret ve çokuluslu şirketler nedeniyle ortak işletme dili
kullanma zorunluluğu doğmuş ve iç denetçiliğin ortak standartlarla yapılması mecburi hale
gelmiştir.
4
İç denetçilerin değişimin getirdiği yeni rol ve sorumluluklara uyum sağlaması, teknolojinin
sağladığı hız ve verim artışı ile emek ve zaman tasarrufunun getirdiği avantajları kullanarak
işlevini stratejik akıl ortaklığına dönüştürmesi gerekmektedir. Bu nedenle iç denetçilerin teknoloji
destekli denetim ve raporlama uygulamalarında kendilerini geliştirmesi, teknolojiyi bugüne kadar
yaptığı işleri basitleştirmenin ötesinde işlevlerine yeni hizmet alanları eklemek için kullanarak
profesyonel değerlerini arttırmaları beklenmektedir.
İç denetim mesleğinin gelişiminde; profesyonelleşme, kurumsal işletme yönetimi, kamu mali
yönetiminde yapılan düzenlemeler, bankacılık, finans ve sermaye piyasalarının gelişimi ve
kurumsallaşması, toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimi, eğitim etkili olmaktadır. Bu
faktörlerin gelişimini etkileyen kurumsal taraflar olan Maliye Bakanlığı, SPK, BDDK, Hazine
Müsteşarlığı, EPDK, TMSK, TÜDESK, İDKK, vb. kuruluşların politika ve düzenlemeleri ile
ortak hareket etmek suretiyle ülkemizde denetim uygulamalarını desteklemeleri, iç denetim
mesleğinin gelişimi, kamu yönetimi ve iş dünyasındaki rolünün güçlendirilmesi, şeffaf ticaret
düzeni, küresel rekabet içinde işletmelerimizin varlıklarını sürdürmesi açısından önem
taşımaktadır.
Küresel ve ulusal düzenlemeler ve gelişmeler sonucu, saydamlığa ulaşmada iç denetçinin rolü;
işletmenin pay ve menfaat sahipleri, kamu yönetimi ve düzenleyici otoriteler ile ilişkileri ve
sorumlulukları açısından irdelenmelidir. İç denetçinin tüm bu tarafların beklentilerini
karşılayabilmesi için mesleki yetkinliklerini sürekli geliştirmesi öngörülmektedir. İç denetçiler
mesleki yetkinliklerini geliştirdiklerini mesleki ruhsat ve sertifika sahibi olarak
belgelendirmelidirler. Uluslararası iç denetim standartlarının öngördüğü kalite güvence geliştirme
programlarının bağımsız dış değerlendirmesini yaptırmalıdırlar.
Mesleki etik kurallar ve standartlar çerçevesinde hizmet sunan, güvence sağlayan iç denetçi kamu
yönetimi ve iş dünyasında örnek bir rol model olmalı, yol gösterici, eğitici ve danışman
yönleriyle katma değer sağlamalıdır.
İç denetçi, kamu yönetimi ve iş dünyasındaki saydamlık için rol ve sorumluluklarını etkili bir
şekilde yerine getirebilmesi için uygulamacılığının yanı sıra, yol gösterici, danışman, eğitici
yönleri ve sosyal liderliği ile inisiyatif almalıdır.
Ali Kamil UZUN, Deloitte Türkiye – Yönetim Kurulu Danışmanı ( akuzun@deloitte.com )
5
Download