Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının "Yeni" Kurumu: Kamu Görevlileri Etik Kurulu· İbrahim Arap·· Levent Yılmaz •• Özet: Türkiye 'de "Kamu Yönetimi Reformu" olarak takdim edilen düzenlemelerin bir halkasım da, 25.05.2004 tarih ve 5176 sayılı yasa ile ihdas edilen "Kamu Görevlileri Etik Kurulu" oluşturmaktadır. Kamu Görevlileri Etik Kurulu 'na ilişkin mevzuat değer­ lendirildiğinde son yıllarda kamu yönetimi alanında sıklıkla kullanılan kimi kavramla­ nn bu mevzuata girdiği görülmektedir. Bu çalışmada iki yüzyıllık bir yönetim geleneği­ ne sahip Türk idaresinde bu Kurulun ne gibi bir işlevi olabileceği sorgulanmaktadır. Anahtar Sözcükler: Kamu Görevlileri Etik Kurulu, etik, Yeni Kamu Yönetimi, yöneti­ şim. Giriş Etik kavramının kapsayıcılığı ve evrenselliği kuramsal bağlamda tartışma götürür olsa da, etik olan "genel geçer" durumu ifade eden bir kabule tekabül etmektedir. Ancak ahlakın üzerinde olduğu söylenen etiğin kökeni olan "ethos" kavramıyla ilişkilendirilerek yorumlanmasında, salık verdiği normlannın kap­ sayıcılığı tartışma konusu olmaktadır çünkü doğru-yanlış, uygun olan-olmayan ve hatta iyi-kötü ayınmını içeren etiğin yargılan, tersi düşünülemeyecek kadar pozitif bir algıya neden olmaktadır. Bu ise, son kertede, siyasalolandan da ö­ zerk bir zihniyete yol açar. Türkiye' de "Kamu Yönetimi Reformu" olarak takdim edilen düzenlemelerin bir halkasını da, 25.05.2004 tarih ve 5176 sayılı yasa ile ihdas edilen "Kamu Görevlileri Etik Kurulu" oluşturmaktadır. Son yıllarda kamu yönetiminde sıkça kullanılmaya başlanan etik kavramı, 2005 yılında yönetmeliği çıkartılan 5176 sayılı yasa bağlamında bundan sorumlu bir kurum aracılığı ile kamu yönetimi­ nin işleyişine yansıtılacaktır. Etik konusu, yönetim ve insanlık tarihinde çok eski bir olgu olup yalnızca son yıllarda dile getirilen kamu yönetimindeki yeni yaklaşımlarla sınırlandınlamaz. Düşünce, yönetim ve dinler tarihinde ortaya çıkan akımlar ve düşünürler incelendiğinde; Antik Yunan düşüncesinden Uzak Doğu yönetim felsefesine, orta Doğu kökenli dinlerden Aydınlanma çağına kadar etik olgusu­ nun uygarlık tarihi boyunca işlendiği görülmektedir. Ancak çalışmanın kapsamı • Bu makale 2. Siyasette ve Kamu Yönetiminde Etik Sempozyumu'na sunulan bildirinin gözden geçirilerek ge­ nişletilmiş biçimidir . •• Araştırma Görev1isi~ Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBP, Kamu Yönetimi Bölümü. Amme İdaresi Dergisi, Cül 39 Sayı 2 Haziran 2006, s. 51·69. 52 Amme İdaresi Dergisi bakımından, etik yalnızca kamu yönetimindeki işlevi bakımından ele alınacak­ Bu nedenle çalışmada "etik" kavramının anlam bilimsel açıdan taşıdığı tar­ tışmalı içeriğe girmek yerinde olmayacaktır. Ancak belirtilmelidir ki, ahlaki il­ kelerin yöntemselolarak incelenmesi ve çözümlenmesi olan etiğin; tanımlayıcı etik, meta etik ve normatif etik olarak üçe ayrılmasında yatan temel tartışmalar etikle ilgili tüm incelemelerde varlığını hissettirmektedir. Bu bağlamda "etik o­ lana" ilişkin deontolojik ve teleolojik yaklaşımlar iki ayrı çözümleme düzlemi olarak ortaya çıkmaktadır. Belli ilkeler bağlamında davranışlan değerlendiren deontolojik yaklaşımın tersine, teleolojik yaklaşım davranışlan sonuçlara olan uygunluğu bağlamında -yararcı bağlamda- değerlendirir. Sonuç olarak kapsayı­ cı, evrensel ve soyut ilkeler manzumesi olan etik alan, aynı zamanda "meslek etiği" gibi örneklerle ayrıntılara ilişkin, somut ve göreli ilkelere kadar indirge­ nebilmektedir. Bu durum ise aşkınlık düzeyine kadar çıkartılan "etik" olma du­ rumunun bu özelliğinden yararlanılarak; aslında göreli, değişken ve esnek olan bir çok ilkenin tersi düşünülmeyecek kadar "doğru" olduğu iddiasını destekle­ mek için kullanılmaktadır. Günümüzde Batılı ülkelerin bir çok değişik kuru­ munda beliren Anglo-Sakson kökenli, etik ilkeler ve kurullar oluşturma eğilimi son yıllarda Türkiye' de de yansımasını bulmuş, yönetsel etik ve meslek etiği oluşturma; bunu da etik kurullarla sağlama anlayışı yaygınlaşmıştır. Yukanda belirtilen tartışmalar ışığında Kamu Görevlileri Etik Kurulu'nun yapısının incelenmesi, yasa. ve yönetmeliğin değerlendirilmesi gerekmektedir. Çalışmanın amacı, Kamu Görevlileri Etik Kurulu 'nu düzenleyen yasa ve yö­ netmeliğin salt hukuksal incelenmesi olmayıp bu kurumun işlevleri ve bunun sınırlan hakkında değerlendirmeler yapılmaya çalışılacaktır. Çünkü kamu yöne­ timinin işleyişine ait genel norm oluşturma savındaki bu düşüncenin değişik yönlerden ele alınması gerekmektedir. İki yüz yıllık modern yönetim geleneği olan; parlamenter sistemin kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), a­ nayasal yargı sisteminin en üst organı Anayasa Mahkemesi, Kıta Avrupa'sı hu­ kuk sisteminin yansıması idare mahkemeleri, müfettişIeri, disiplin kurullan bu­ lunan Türk idaresinde acaba bu Kurulun ne gibi bir işlevi olabileceği sorgulan­ malıdır. Yasa ve yönetmelik metninin, "etik" olgusuna atfedilen anlam itibanyla yeniden okunması ve bu mevzuatın oluşmasında temelolan yeni kamu yönetimi anlayışı, yönetişim (governance) ve toplam kalite yönetimi yaklaşımı ile bir a­ rada değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla çalışmada anılan kavramlann kısa bir değerlendirilmesi de yapılacaktır. tır. Yeni Yönetim Anlayışının Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Kanunun genel gerekçesi (www.tbmm.gov.tr. 25.10.2005), Kamu Görevlileri Etik Davranış ilkeleri ile Başvuru Usul ve Esaslan Hakkında Yönetmelik ve Kamu Görevlileri Etik Ku­ 5176 Sayılı "Yeniliği" Yen; Kamu Yönetimi Anlayışının "Yeni" Kurumu: Kamu Görevlileri Etik Kurulu 53 rulu'na ilişkin Başbakanlık Genelgesi birlikte değerlendirildiğinde son yıllarda kamu yönetimi alanında sıklıkla kullanılan kimi kavramlann Kamu Görevlileri Etik Kurulu'na ilişkin olarak oluşturulan mevzuata girdiği görülmektedir" Bu kavramlar "yönetişim", "hesap verebilirlik", "saydamlık" "açıklık", "vatandaş odaklılık", "sonuca odaklılık", "sürekli gelişme", "kalite", "standart", "misyon", "performans" gibi kavramlardır. Aynca Kamu Görevlileri Etik Kurulu'na (Etik Kurul) ilişkin Başbakanlık Genelgesi 'nde "yeni bir kamu hizmeti anlayışının doğuşu"ndan söz edilmekte ve yeni kamu hizmeti anlayışının "etik değerlere büyük önem" verdiği belirtilmektedir. öte yandan "kamu yaran", "hukuka uy­ gunluk" gibi klasik (geleneksel, Fordist) kamu yönetimine ait kavramlann da aynı mevzuatta var olduğu ancak eşit ölçüde ağırlıkta olmadığı görülmektedir. Klasik kamu yönetiminin temel ilkeleri incelendiğinde etik mevzuatında mevcut olan kavramlarla aynı amaca yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. Bir başka ifadeyle klasik (geleneksel, Fordist) kamu yönetimi anlayışı açısından da dürüstlük, tarafsızlık, kayırmacılığın önlenmesi vb. temel ilkelerdir. Bu anlamda Etik Kurulu'na ilişkin olarak oluşturulan düzenlemelerin varolmayan bir ilkeler dizgesini yarattığını söylemek mümkün görünmemektedir. Ancak etik mevzua­ tının oluşturulmasını gerektiren önemli değişimlerin ve bu değişimin ürettiği yeni kavramlann var olduğu da bir başka gerçektir. Ekonomik yeniden yapı­ lanma, teknolojik, siyasal-sosyal bir dizi yeniden yapılanma ile birlikte birbirini etkileyerek ve birbirinden etkilenerek yoğun bir değişim ortaya çıkarmıştır. Bu değişimden hem disiplin hem de uygulama alanı olarak kamu yönetimi örgüt­ lenmesi ve işleyişi de etkilenmiş, örgütlenmeyi ve işleyişi etkileyen ve yönlen­ diren değer sistemleri ve ilkelerinde yeniden tanımlanmalara gidilmesi söz ko­ nusu olmuştur (Aksoy, 2004: 32). Bu değişim bütünseldir. Devletin yapısı, faa­ liyet alanı, toplum, birey ve piyasa ile ilişkileri, hizmet yöntemleri, çalışanlann rolleri ve statülerinde kapsamlı ve radikal bir "yeniden" yapılanmaı olmuştur (Eryılmaz, 2004: 55). "Devlet işlevlerinde değişme devlet-özel sektör, devlet­ yurttaş, devlet-toplum ilişkilerinin yanı sıra, devlet mekanizması içinde siyaset­ i Mevzuata ilişkin atıflar aksi belirtilmedikçe, T.C. Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu, 2005'ten a­ lınmıştır. ı Kamu yönetiminin örgütlenmesi ve işleyişini degiştiren etkenleri şunlardır: 1- Devletin, kamu yönetiminin, kamu faaliyet alanının özeHikle ekonomik içerikli olanlanndarı başlayarak küçültaImesi. 2- Küçültalen bu alanda kamu faaliyet ve örgütlerinin özel işletmecilik anlayışı çerçevesinde yeniden yapılandınlması ya da dogrudan özel girişim katkılanyla işletilmesi. Bürokrasinin esnekleştirilmesi, örgüt yöneticilerinin sadece sonuçlardan sorumlu tutulması, hiyerarşik kanallar yerine başanm standartlannın getirilmesi, aynı ya da benzer işleri yapan örgOtlerin birbirleriyle ve özel sektörle rekabete açılması 3- Yerel yönetim birimlerine sadece hizmet gerekliliglnin saptanması yetkisi ve sorumlulugunun bırakılarak bunlann yerine getirilmesi­ nin özel sektöre bırakılması 4- Hizmetlerin yerine getirilmesinde rekabet unsurunun ön planda tutulması 5­ Vatandaş kavramından müşteri kavramına geçiş ve bu geçişe koşut olarak hizmetten yararlanandan karşı lı­ gının alınması. 6- Yerel yönetim örgütleri ve işleyişinin işletmeleştirilmesi, böylece kamu hizmeti tanımının degişiklige ugratılması 7- Kuralsızlaştırma ve serbestleştirme yöntemleriyle devletin sektörler üzerindeki hukuki düzenleme, kısıtlama ve denetleme yetkisinin kısıtlanması, bazı alanlarda kaldınIması (Aksoy, 1998: ıo-12). 54 Amme İdaresi Dergisi bürokrasi dengesini, bürokratik aygıtın örgütlenme ve çalışma ilkelerini de de­ ğişmeye zorlamaktadır" (Güler, 1996: 9). Ayrıca, devlet memurluğunda kariyer sistemi yerine pozisyon sisteminin öne çıkması söz konusu olmuştur (Güler, 2004: 68). Belirtilmesi gereken bir başka önemli husus; klasik kamu yönetiminin ihti­ yaçlara cevap veremediği, temel ilke ve değerlerini yerine getirmekte gün geç­ tikçe zorlandığı gerçeğidir. Toplumun ihtiyaçlannın ve bu bağlamda kamu yara­ nnın klasik kamu yönetiminde tam anlamıyla karşılandığını söylemek mümkün görünmemektedir. Toplumda kamu yönetimine ilişkin kuşku ve güvensizlik be­ lirli ölçülerde bulunmaktadır. Ancak klasik kamu yönetimine yönelik eleştiriler yeni değildir. Klasik kamu yönetiminin örgütlenme ve işleyiş biçimi olan Weberyen bürokrasi, örgütlerde disiplin, baskı ve denetim kültürünü geliştirdi­ ği, esneklikten yoksun olduğu, sonuçlardan çok girdilere önem verdiği, girişim­ ciliği, yaratıcılığı ve katılımcılığı önlediği gerekçesiyle eleştiriImiştir (Eryılmaz, 2004: 55). Bu eleştirilere koşut olarak özellikle 1970'li yıllarda gerçekleşen e­ konomik kriz sonrasında 1980'li yıllarda kamu yönetiminde yeniden yapılanma yönünde görüşler öne sürülmüş, uygulamalar başlatılmıştır. Bu görüşler doğrul­ tusunda "yeni kamu yönetimi" anlayışı ve uygulaması doğmuştur. Yeni kamu yönetimi anlayışı; özel sektör yönetim anlayış ve tekniklerinin kamuda uygu­ lanması ve özel sektör kültürüne dayalı bir kamu kültürü oluşturulması anlamı­ na gelmektedir (Coşkun, 2003: 40).3 1980'li yıllarda ortaya çıkmaya başlayan "Yeni Kamu Yönetimi" anlayışı yasal-us sal bürokrasi yerine piyasa temelli, es­ nek ve ademi merkeziyetçi örgütlenme, çıktılara (sonuçlara) yönelme, müşteri odaklı yönetim anlayış ve tekniklerine dayalıdır. Yeni kamu yönetimi anlayışı işletmecilik değer, ilke ve uygulamalannın etkisiyle, örgütlenme bakımından yatay ve esnek yönetim yapısına dayanmakta ayrıca çalışanlann verilen görev­ leri yerine getirebilmeleri için idari yöntem ve kaynaklann kullanımında esnek bir yapılanmadan yanadır (Eryılmaz, 2004: 55-57; ömürgönülşen, 2003: 3, 5­ 6). Kamu örgütlerinin parçalanarak küçülmeSİ, hiyerarşinin yumuşatılması, ör­ gütlerin kendilerine özgü bütçelerinin olması (desantralize bütçe), rekabete da­ yalı bir çalışma düzeni, yöneticilere daha fazla yetki alanı tanınması (girişimci yönetici), çalışanlann işleri nasıl yaptığının yanı sıra sonuçlan gerçekleştirip gerçekleştirememekten sorumlu tutulmasına dayalı bir yapı söz konusudur. Bu yapı esnek insan gücü uygulamalanna dayanmaktadır. Bu çerçevede iş güven­ cesinin tanımı değişmekte, görevde kalma "objektif ölçüm kriterleri ve yöntem­ lerinin" olduğu ortamda başanma (performansa) dayalı hale gelmektedir (Ak­ soy, 2004: 42-43):' Yeni kamu yönetimi anlayışı ile yönetişim yaklaşımı arasında önemH benzerlikler bulunmaktadır (Coşkun, 2003: 42). "Yeni kamu yönetimi anlayışının kimi özetikleri şu biçimde sıralanabilir: 1- Weberyen bürokrasinin eleştirisi üzerine kurulmuştur. Buna göre Weberyen bürokrasi verimsizdir, hantaldır. Kaynak israfına yol açar. Yeni­ 3 Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının "Yeni" Kuromu: Kamu Görevlileri Etik Kurolu 55 Yeni kamu yönetimi anlayışının5 belirtilen özelliklerine karşılık klasik kamu yönetiminin ülkemizdeki özelliklerini kamu personel rejimini düzenleyen Dev­ let Memurlan Kanunu, personel rejimine ilişkin üç ilke ile belirlemiştir. Bunlar "liyakat", "kariyer" ve "sınıflandırma" ilkeleridir.' Görüldüğü gibi yeni kamu yönetimi anlayışı ile klasik kamu yönetimi anlayışı gerçekte aynı amaca hizmet etmeye -etkili, verimli ve etik bir yönetime ulaşmaya- çalışmaktadır. İkisi ara­ sındaki temel farklılık, sermaye birikim rejimine ve devletin toplumsal ve ikti­ sadi yaşamdaki rolüne ilişkindir. Bir başka anlatımla, yeni kamu yönetimi anla­ yışı post fordist birikim rejimine dayanmakta; esnek ve piyasa temelli bir mo­ delle bu amaca ulaşmaya çalışmaktadır. Yeni yaklaşımın klasik kamu yönetimi­ ne ilişkin en büyük eleştirisi, eski sistemin "katı"lığıdır. Bu katılık "iyi" bir yö­ netime ulaşmanın en önemli engelolarak görünmektedir. 1970'li yıllarda ortaya çıkan sermaye birikimi krizi sonrası dünyada yaşanan değişime koşut olarak gündeme gelen yeni kamu yönetimi anlayışı ve onunla ile birlikte anılan kavramlardan olan Yönetişim ve Toplam Kalite Yönetimi yakla­ şımlan ülkemizde etik mevzuatının oluşturulma çerçevesidir. Yeni kamu yöne­ timi yaklaşımının yanı sıra Yönetişim ve Toplam Kalite Yönetimi yaklaşımlan­ nın da incelenmesi etik mevzuatını oluşturan çerçevenin anlaşılması bakımın­ dan yararlı olacaktır. lige kapalıdır. Bürokratlar inisiyatif alamaz. Oysa yeni kamu yönetimi anlayışı esneklik ilkesi çerçevesinde örgütsel yapıyı ve işleyişi oluşturur. Dar merkez vardır ve yerinden yönetim ilkesi uygulanır. 2- Yeni kamu yönetimi anlayışına göre devlet küçültülmelidir. Devlet üretici olmamalı, rekabeti geliştirmelidir. Başanm ölçümünde girdilerden çok çıktılara önem verilmelidir. Piyasa mekanizması tercih ve teşvik edilmelidir. Kamu, hizmetlerin saglanmasında tekelolmamalı, kendisi ile özel ve gönüllü kuruluşlar (STK.) arasında ka­ talizör rolü oynamalıdır. Kamuda kAr unsuru öne çıkanlmalıdır. Kısaca yeni kamu yönetimi anlayışı hizmet­ lerde verimlilige, piyasa mekanizmasına, başanma vurgu yapmaktadır. Yeni kamu yönetimi yaklaşımı so­ rumluluk anlayışını da degiştirmektedir. Siyasi Iiderlige karşı olan sorumluluk halka karşı sorumluluk ilkesi çerçevesinde genişletilmektedir. Buna göre bürokratlann kural ve yöntemlere uyması yetmemekte, sonuç­ lardan da sorumlu tutulmaktadırlar. Yönetirnde açıklık ve vatandaşların bilgi edinme yollannı kolaylaştır­ mak suretiyle bürokrasinin topluma karşı sorumlulugunun saglanacagı kabul edilmektedir (Bilgiç, 2003: 35­ 36). 5 Anglo-Sakson ülkelerinde bürokratik ilkelere alternatifuygulamaların yogunluk kazandıgı görülmektedir. "Bireysel ve kurumsal başanm degerlendirmesi, müşteri odaklılık, katılımcılık, kamu örgütünün ölçeginin küçültülmesi, ademi merkeziyetçilik, kamu çalışanlarının kamuya karşı sorumlu tutulması, yenilik ve yaratı­ cılık gibi kavramlann çalışanlarda teşvik edilmesi, yetki devri, gönüllü kuruluşlann yeni bir güç odagı ola­ rak kabul edilmesi, çıktı merkezli bütçeleme, pazar ve rekabet kurallannın geçerliligi, esneklik, çok kesin katı kurallar yerine daha geniş bir serbesti alanı, hizmet ve kontrolün birbirinden aynıması gibi hususlann birer ilke olarak kamusal örgiltlenme yaşamında yer aldıgı yeni örgüt modelleri"nin oluşturulması hedef­ lenmiştir. Bürokratik ilkelerin yerine geçirilen bu kavramlar demokrasi, şeffaflık, sivil toplum öncülügü, ka­ tılımcılık gibi söylemlerI e uyum içindedir (Ateş, 2003: 73) ii Liyakat, bir görevi başanyla yapabilme gücüdür. Bu ilke ile bir yandan kamu görevlerine en yetenekli ele­ manlann seçilmesi saglanırken, bir yandan da etkin, verimli ve rasyonel bir personel sisteminin kurulması saglayan kural ve uygulamalar bütünüdür. Kariyer bir kişinin kendisini bir uzmanhga adamasıdır. Kariyer ilkesi ile hizmetin gereklerine uygun bilgi birikimi çerçevesinde sınıfı içinde en yüksek dereceye kadar iler­ leme olanagı, bir başka anlatımla düzenli terfi saglar. Kariyer ilkesinin amacı yetenekli insanlan hizmete çekmek ve onlan hizmette tutmaktır. Sınıflandırma, baglantılan olan hizmet gruplanndan birbirinin aynı ya da benzeri gruplann bir araya getirilmesidir. Sınıflandırmanın amacı personel işlemlerini rasyonel kurallara baglamaktır (Eryılmaz, 2003: 248-249,257). S6 Amme Jdaresi Dergisi 1990'larda post modernizmin etkisiyle akademisyenlerin ve kamu yönetici­ lerinin kullandıklan sözcükler yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. örgüt, hiye­ rarşi, denetim gibi klasik kavramlar yerine şebeke, yönetişim, içeriksizleşme gi­ bi yeni kavramlar klasik kavramlann yerini almaya başlamıştır (Ateş, 2003: 327). Bu kavramlardan yönetişim' diğer kavramlardan daha çok öne çıkmakta­ dır. Bunun nedeni bürokratik devlet yönetiminin sapmalan olarak görülen pro­ sedürlerin çokluğu nedeniyle işlerin yavaşlığı ve kaynaklann israfı, bürokratla­ nn kişisel avantaj sağlamalan, esnek olmama, kamu görevlilerinin halkı aşağı­ laması, değişiklere duyarsız kalma, yurttaş tatminini sağlayamaması gibi olum­ suzlukların, bürokrasiyi azaItacak araçlar olan özelleştirme ve sivil toplum ör­ gütlerinin güçlendirilip kamusal hizmet sunumunda etkin hale getirilmesi ve devleti pek çok alanda ikame etmesi yoluyla (Ateş, 2003: 326) -bir başka anla­ tımla yönetişim yoluyla- çözülebilecek sorunlar olarak görülmesidir. Günümüz­ de geleneksel yönetim anlayışının yerini katılımcılığa ve ortaklıklara dayalı, "çok aktörlü yönetim" olarak tanımlanan yeni bir yönetim anlayışının aldığı gö­ rülmekte ve bu yeni yaklaşım kapsamında çok aktörlü yönetimi niteleyen "yö­ netişim" kavramına içerik kazandırmaya çalışılmaktadır (Bozkurt ve diğerleri, 1998:274).' Yönetişim kavramı, yöneten ve yönetilen biçimindeki ikili aynma ve bu tek yönlü ilişkiye son verme iddiasıyla yönetim kavramını içerik ve ad o­ larak değiştirmeyi amaçlar. Yönetişim çok merkezli bir yapıyı, hiyerarşik ilişki­ nin yerine karar alma ve uygulamada katılımcılık temelinde birimlerin özerkli­ ğini vurgular. Yönetişim modelinin toplumu yönetilen yerine yöneten konumu­ na geçirme iddiası vardır (Aslan, 2005: 145). Katılımcı olduğu ifade edilen yönetişimde iktidann üç ayağı olduğu belirtil­ mektedir: Ekonomik, siyasi .ve yönetsel. Diğer bir deyişle, yönetişimin üç boyu­ tundan söz edilmektedir: "Ekonomik yönetişim" bir ülkenin iktisadi faaliyetle­ rini ve diğer ekonomilerI e olan ilişkilerini etkileyen karar süreçlerini; "Siyasi yönetişim" siyasa oluşturmadaki karar süreçlerini; "Yönetsel yönetişim" ise si­ yasa uygulama sistemini içerir. Sonuçta yönetişim, bu yaklaşıma göre siyasi ve sosyo-ekonomik ilişkileri katılımcı, şeffaf ve sorumlu biçimde yönlendiren sü­ reç ve yapılar anlamına gelmektedir (www.toki.gov.tr. 30.01.2001). Devletin bir aktör olarak temel toplumsal politikalan belirleme ve karar alma süreçlerinde rolü ve yerine ilişkin başlangıçtaki katı karşıtlık, uygulamada karşılaşılan ciddi sorunlar nedeniyle yumuşatılmıştır. Yönetişim olarak adlandınlan bu yeni yak­ laşımda devlet, politika belirlemede diğer aktörlerle birlikte yer almaktadır (Ak­ , "Yönetim" ve "etkileşim" sözcüklerinin birleşmesinden oluşturulan "yönetişim" kavramının "governanceu kavramını tam olarak karşılamadıgına ilişkin eleştiriler bulunmaktadır. Bu tür bir eleştiri için bkz. (Şahin, ı 999b: 65-86). Kamu Yönetimi sözıügünde governance kavramının yönetişim biçiminde çevrildigi görül­ mektedir (Bozkurt ve digerleri, 1998: 274). 8 Karaman (2000: 44), yönetişimin dogru bir yöntem oldugunu vurgularken, sürekli sorgulanan devlet yapısı­ nın yerini yönetişimle birlikte katılıma bıraktıgını, yani kamu, özel ve sivil aktörlere fırsat veren bir yönte­ min seçiJdigini belirtmektedir. Böylece seçkinlerin yönetimi yerini çoguıcu yönetime bırakmıştır. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının "Yeni" Kurumu: Kamu Görevlileri Etik Kurulu soy, 2004: 34). Bu 57 doğrultuda STK'nın etkinliğini arttırmanın gerekliliğine ğinilmekte yönetişim kavramının de­ olmazsa olmazlanndan biri olarak STK'lar gösterilmektedir. Yönetişim, siyasal ve yönetsel iktidar sahipliğini değiştirmeyi amaçlar (Gü­ ler, 2003: 95). "Yönetişim (governance) modelinin devletin içerisindeki en be­ lirgin kurumsal iskeleti olarak düzenleyici kurumlann varlığı, sermayenin piya­ salann yönetimini bizzat üstlenerek, bu alanın devlet ve toplumdan soyutlanma­ sını ortaya çıkarmıştır" (Aslan, 2005: 145). Düzenleyici kurumlar ya da bağım­ sız idari otoriteler olarak adlandınlan yapılar, idare hukuku açısından "idari ku­ ruluş" (Gözübüyük ve Tan, 2001: 340; Gürsel, 2003: 159) olmakla birlikte, iş­ levi bakımından iktisadi kararlan siyasal alandan bağımsızlaştıncı bir rol üst­ lenmektedir (Bayramoğlu, 2005: 414-420; Gürsel, 2003: 159). Yönetişim pers­ pektifinde seçilmişlerin rolü azalmaktadır. Seçilmişlerin rolü, yönetişim süreçle­ rinin geliştirilmesi ve kaynaklann kullanımının düzenlenmesi ile sınırlanmıştır. Aynca yönetişim yaklaşımında kamusal konularda karar alma ve uygulama sü­ reçlerine katılan kamu-özel ve gönüllü kuruluşlann (STK) alınan kararlardan ve başansız uygulamalardan ne ölçüde sorumlu tutulacağı, bir başka anlatımla he­ sap verebiliriik sorunu bulunmaktadır. Yönetişim ağının dışında kalanlar açısın­ dan yönetişim yaklaşımı dışlayıcı bir özelliğe sahiptir (Coşkun, 2003: 50-51). Yönetişimle oluşan iktidar yapısı merkezdenlulusaldan özerk ancak küresele bağımlı; merkezden uzaklaşmış yapısıyla ademi merkezi, ancak küreselolanın ilişkilerine girdiği için daha da merkezileşmiştir (Aslan, 2005: 145). Yönetişim kavramının iktidan topluma devretme iddiasında anlatılmak istenen, yönetişi­ min kurduğu iktidar yapısının aktörleri incelendiğinde berraklaşmaktadır. Bun­ lar bürokrasi, sermaye (kapitalist bireyolarak ya da kendi örgütleri kanalıyla) ve sivil toplum kuruluşlandır. Bu görüşe göre sivil toplum kategorisi bütün top­ lumun temsilcisi konumdadır. Ancak sivil toplumun içinde emekçi sınıfına yer verilmediği görülmektedir. 9 Emekçi sınıf yerine her türlü dernek, vakıf vb. yer almakta ve böylece emek sivil toplum potası içinde erimektedir. Yönetişim for­ mülünün kapsadığı kesim toplumun geniş kesimleri değil, toplumda zaten güçlü olan kesimlerin örgütleridir. Yönetişimle devlet kamu gücünü sermayeye dev­ retme noktasına gelmiştir. Yönetişim katılımcı bir formüldür ancak yurttaşın değil sermayenin katılımını içermektedir (Güler, 2003: 113; Aslan, 2005: 146­ 147). 9 Sivil toplum kavramlaştırması tartışmalıdır. Bu konuya ilişkin olarak 5393 sayılı Belediye Yasası'nda sendi­ kalann sivil toplum örgütleri dışında aynca sayılması ve halen meclis gündeminde bulunan Kalkınma A­ janslannı düzenleyen yasa tasansında ajansıann karar organlannda ticaret ve sanayi odalannın temsilcilerine yer verilirken sendikalardan hiç bahsedilmemesi örnek verilebilir. 58 Amme İdaresi Dergisi Yönetişim kimsenin itiraz edemeyeceği katılım, \0 şeffaflık, ii açıklık kavram­ etikle bağlantılı ana temalanndan bir tanesi de "hesap verebilirlik"tir. Hesap verebilirlik, başta yerelleştirme ol­ mak üzere makro düzeyde dışsal denetim, mikro düzeyde rekabet ve katılımı genişleterek sağlanmaya çalışılmaktadır. Saydamlık ve bilgilendirme ile çok yakından ilişkilidir (Güler, 2003: 103). Temsili demokrasilerde yönetenlerin meşruluğu açısından çeşitli hesap verme mekanizmalan geliştirilmiştir. Özellik­ le politikacılann seçimler yoluyla halka hesap verdikleri varsayılır. Seçimler temsilcilerle temsil edilenleri karşı karşıya getiren demokratik bir süreç olup bu yolla temsilcilerin (politikacılann) görevleri sırasında etik davranıp davranma­ dıklan, dürüstlükleri vb. özellikleri seçmenlerce değerlendirilir. Vatandaşlarla bürokratlar arasında hesap verebilirlik mekanizması, bürokratlann politik üst1e­ rince denetimi ve sonuçta bütün sistemin seçimler yoluyla dolaylı da olsa hesap vermesine dayanır. Aynca her bir kamu örgütü hiyerarşik denetim ve teftiş sis­ temi yoluyla yönetime karşı hesap verir. Yine mahkemeler yoluyla ve siyasal denetim organı (TBMM ve ona bağlı Sayıştay) da dış denetim birimi olarak he­ sap verebilirliğİ sağlar (Balcı, 2003: 119-120). Eskinin yetersizliklerini giderme iddiasındaki yeni kamu yönetimi anlayışı, vatandaş ile bürokratı doğrudan karşı karşıya getirerek hesap verebilirlik açısından politikacılann rolünü azaltmakta­ dır (Balcı, 2003: 124), üstelik bu karşı karşıya getiriş yönetişim temelinde ya­ pıldığı için geniş halk kitleleri yine devlet yönetiminde etkisizliğe itilmekte, ya­ bancılaşmakta ve bu durum temsil krizini beslemektedir. Eleştirel bir değerlen­ dirmeye göre, yönetişimin hesap verebilirlik ilkesi devletin yurttaşa hesap ver­ mesinden daha çok küresel örgütler ve sermayeye hesap verebilir kılınması an­ lamına gelmektedir. Bu durum özellikle bütçe, gelir ve harcama yönetiminde devletin hesap vermesini içerir. Sermayeye ve küresel örgütlere hesap verebilir­ lik hükümetin ve bürokrasinin toplumsal-siyasal etkilerden ve temsili demokra­ sinin meclis, bütçe ve hiyerarşik denetimini içeren hesap verme mekanizması, yönetişimle yeni bir metalaşma alanı yaratılarak özel firmalara devredilmekte, diğer yandan da yalnızca küresel örgütlere hesap verir kılınmaktadır (Aslan, 2005: 148). Etik mevzuatında toplam kalite yönetimi (TKY) anlayışının kavramlan da kullanılmaktadır. Sürekli iyileştirme için uygulanabilecek her çeşit yol ve yön­ tem TKY olarak değerlendirilebilir (Kavrakoğlu, 1998: 9-11). TKY'nin bu ka­ lannı kullanmaktadır. Yönetişim kavramının Yönetişim modeline göre katılım en önemli unsurdur. Ancak model katılımcılık olarak geniş toplum kesim­ lerini degil sermaye ile toplumda güçlü kesimlerin yansıması olan sivil toplum örgütlerini kapsamaktadır. Bu nedenle yönetişim temsili demokraside yetersiz olarak var olan katılımcılıgı da yok etmektedir (Aslan, 2005: 149). ii Şeffaflık, devletin özellikle politika oluşturma sürecinden başlamak üzere bütün yönetsel süreçlerinde ser­ maye ile etkileşime açık olmasını içermektedir. Şeffaflık, yurttaşlann kamusal süreçler hakkındaki bilgi e­ dinme hakkını degiı, piyasa aktörlerinin kamusal süreçlere rahat, zahmetsiz erişimini içerir. Örnegin IMF'ye karşı şeffaflaşan kamusal bilgi kaynaklanyla IMF devletlerin ekonomilerini kolaylıkla yönetime alabilmek­ tedir (Aslan, 2003: 148-149; www.tmmob.org.tr. 10.07.2(05). 10 Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının "Yeni" Kurumu: Kamu Görevlileri Etik Kurulu 59 "insan odaklılık" gibi insa­ kimi özlemlerini dile getirmesidir (Şahin, 1999a: 97-98). Ancak, bir yönetim tekniği olmaktan öte bir yaşam felsefesi olarak sunulan TKY'nin, en bunalımlı dönemlerinden birisİni yaşayan kapitalizmi bunalımdan çıkarmada özel bir ideolojik ve ekonomik işlev görmekte olan bir katılımcı teori olarak de­ ğerlendiren görüşler bulunmaktadır (Belek, 1993: 120). TKY, özel sektör yöne­ tim anlayışının kamu sektörüne aktanlması ve kamu etkinlik alanının piyasa et­ kinlik alanına dönüştürülmesi işlevini yüklenmiştir. Böylelikle özel sektör man­ tığı kamu yönetimi anlayışına tartışmasız biçimde uyarlanmıştır (Yılgör, 1999: 12). dar popülerleşmesini sağlayan öğe, "katılımcılık", noğlunun Kamu Görevlileri Etik Kurulu'nun Konumu Kamu Görevlileri Etik Kurulu 'nun konumunu, Etik Kurula ilişkin yasa ve yönetmelik bağlamında incelemek mümkündür. Etik Kurulunu düzenleyen 5176 sayılı yasada Kurulun kuruluş amacı "etik davranış ilkeleri belirlemek ve uygulamayı gözetmek" olarak belirtilmiştir (md. 1). Bu maddeden de anlaşıla­ cağı gibi Kurulun kural koyucu ve denetleyici olmak üzere iki ana işlevi bu­ lunmaktadır. u Kurulun, ilk toplantısını yaptığı 29.09.2004 tarihinden bugüne kadarki çalışmalan değerlendirildiğinde "uygulamayı gözetmek" işlevini yeterli bir biçimde yerine getirdiğini söyleyebilmek mümkün görülmemektedir. Jl Bu­ nun nedenlerinden bir tanesi bugünkü yapısıyla Kurulun, sınırlı olan görev ala­ nını dahi yeterince denetleyebilecek kapasitede oluşturulmamasıdır. Ayrıca, ya­ sanın genel gerekçesinde etik konusunda diğer ülke uygulamalannın incelendiği belirtilmiş14 ve OECD'nİn "Kamu Yönetiminde Etik ilkeler" başlıklı tavsiye kaII Yasanın Kurulun görevlerini düzenleyen 3. maddesinde etik davranış ilkelerini belirlemek, bu ilkelerin ihla­ line ilişkin inceleme ve araştırma yaparak sonucu ilgili makamlara bildirmek ile kamu da etik kültürü yerleş­ tirmek için çalışmalar yapmak ya da yaptırmak ve bu çalışmalar destek olmak, Kurulun görevi olarak belir­ tilmiştir. 13 Etik Kurulun uygulamayı gözetmesine ilişkin basına yansıyan seçilmiş haberlere bakıldı~nda Etik Kurulu başkanı Prof. Mehmet Sa~lam'ın şu açıklamalan göze çarpmaktadır: Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasa~ının etik kurallanna aykın oldu~na ilişkin açıklaması (www.zaman.com.tr. 21.06.2005); Bir ilin esnaf ile ilgili olarak söz konusu kişinin 35 mIyar lira maaş aldı~ını tespit edildi~ini, kanunen bu durumda bir yanlışlık görünmemesine ra~en bu durumun kamu eti~ine uygun olmadı~ını, bu gibi tespit1e­ rin sürdü~ünü ve bunlann kamuoyuna duyurulaca~ına ilişkin açıklaması (www.aksiyon.com.tr.21.06.2005); Başbakanlık müsteşan Ömer Dinçer'in intihal yaptı~ına ilişkin suçlamalar üzerine konunun Etik Kurulunun yetkisi kapsamında olmadı~ına ilişkin açıklaması (www.milliyet.com.tr. 21.06.2005); İzmir eski Valisi Yu­ suf Ziya Göksu hakkında başlattıklan incelemenin, Göksu 'nun emeklilik karanna karşın sürdürülece~ini a­ çıklaması (www.radika1.com.tr.05.07.2005).Bununlabirlikte.29.08.2005tarihindeProf.Sa~lam. Zaman Gazetesi'ne yaptı~ açıklamada Etik Kurulunun etkin işledi~ini ve çalışmalannın etkisini göstermeye başla­ dı~ını belirtmiştir (www.zaman.com.tr. 29.08.2005). İzmir eski Valisi Yusuf Ziya Göksu hakkında İçişleri Bakanlı~ı "emeklili~ini istedi~i için soruşturmaya gerek olmadı~ı" biçimnde görüş bildirmiştir. Raporu gündemine alan Etik Kurulu"emeklili~ini istemesinin Göksu'nun etik kurallan ihlal etti~i gerçe~ini de~iş­ tirmedi~ni" vurgulayan bir yazıyı İçişleri Bakanlı~ı'na göndermiştir. Göksu hakkında ön inceleme yapılma­ sının istendi~i yazıya bakanlıktan 1 ay içinde yanıt beklenmektedir (www.milliyet.com.tr.II.04.2005). Bu örnek olayın sonucu Etik Kurulunun gücüne ilişkin bir gösterge olacaktır. 14 Yasa tasansı genel gerekçesinde "kamu etik davranış ilkelerini yerleştirmek ve belirlenen ilkelere uygun davranılıp davranılmadı~ını gözetmekle görevli kılınan merkezi kurumsal yapıya örnek olarak; Amerika odası başkanı 60 Amme İdaresi Dergisi ranna atıfta bulunulmuştur. Ancak, Etik Kurulunun İngiltere'deki benzeri olan ve gerekçede de anılan Kamu Yaşamı Standartları Komitesi'nin (Cornmittee on Standarts in Public Life) denetleme kapsamı içinde yer alan yasama ve yürütme üyeleri (Baydar, 2005: 113) ülkemizde kapsam dışındadır. Yine Etik Kurul, ya­ sama ve yürütme üyeleri dışında Türk Silahb Kuvvetleri (TSK) ve yargı men­ supları ile üniversiteleri de denetleyememektedir. 15 Bir başka anlatımla, Etik Kurul, etik ilkeleri belirleme ve uygulamayı gözetme işlevini bu kişiler bakı­ mından yerine getirememektedir. Bu durum, yasa gerekçesinde belirtilen, Kuru­ lun oluşturulmasında ülkemizin yönetim geleneği ve sosyo-ekonomik koşulan­ na uygun bir modelin benimsenmesi anlayışının yansıması olarak yorumlanabi­ lir. Ülkemizde kamu yönetiminde etik değerlere aykınlıklann yaygın olduğu kanısı var olmakla birlikte, bunun bürokrasİ kadar ve hatta ondan daha çok sİya­ setçileri de kapsadığı söylemek mümkündür}' Yasada Kurula başvuru konusuna bakıldığında, başvuru sırasında yeterli bil­ gi ve belge sunulmaması durumunda, başvuruların değerlendirilmeye alınmaya­ cağı belirtilmektedir (md. 4). Bu durum başvuracaklan caydıncı niteliktedir. Özellikle başvuru sahibinin etikle ilgili konularda bilgi ve belgeye ulaşması ne­ redeyse iın1:clnsızdır. Kurulun işlevine ilişkin bir başka konu da, Kurulun yargıyla olan ilişkisidir. Bu konudaki düzenlemeye göre, yargı organlannca incelenmekte olan veya ka­ rara bağlanmış bulunan uyuşmazbklar hakkında Kurula veya yetkili disiplin Birleşik Devletleri'nde The Office of Govemment Ethics"den söz edilmektedir (www.tbmm.gov.tr. 25.10.2005). Basına yansıyan haberlere göre, ABD'de "Plamegate" skandalı nedeniyle Beyaz Saray'da gö­ revli herkesin etik e~itimden geçmesi kararı alınmıştır (www.radikal.com.tr. 06. ı 1.2005). Bu haber, bu tür kurulların etik davranışları ''yerleştirme'' ve "gözetlerne" bakımından ''başarısız'' olabildiklerine ilişkin iyi bir örnektir. 15 Bu biçimiyle Etik Kurulunun anılan kurumları kapsam dışı bırakması yerinde görülebilir. Bir başka ifadey­ le, Etik Kurulun siyasal iktidarla olan ilişkisi kapsam genişlemesini olanaklı kılmamaktadır. i' TÜSİAD'ın, 17 Kasım 2005 tarihinde yayınladı~ı "Devlette Etikten Etik Devlete: Kamu Yönetiminde Etik" başlıklı raporunun özet bulgularında "Devlette etik ilkelerin hayata geçirilmesi, üç erkin (yürütme, yasama, yargı) tabi olaca~ı etik davranış kurallarının kendi özellikleri göz önünde bulundurularak ayn ayn düzen­ lenmesini, yaptmmlara ba~lanarak etkin uygulamayla hayata geçirilmesini gerekli" kılmaktadır tespiti bu­ lunmaktadır. Raporda, Etik Kurula ve mevzuata ilişkin şu tespitlere de yer verilmiştir; "5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması Hakkında Kanun'da kamu görevlilerinin tabi olacakları etik davranış i1­ kelerinin yasal çerçevesi çizilmeden, etik ilkeleri tanımlama görevi, Kamu Görevlileri Etik Kurulu 'na bıra­ kılmıştır. Etik davranış ilke ve kurallarının Kanun'da tanımlanması ve ana hatlarının belirlenmesi gere­ kir...Kanun kapsamına alınmayan üniversiteler ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının kapsama dahil e­ dilmesi gerekir. Kanun kapsamına alınmayan yasama ve yargı mensupları için de ivedilikle etik yasa ve kodlar yürürlü~e sokulmalıdır. Kanun, yaptırım konusunda yetersiz kalmıştır. Türkiye şartlarında ihlal ede­ nin isminin Resmi Gazete'de ifşa edilmesinin yaptırım özelli~i yoktur. Kanun'da disiplin kurullarının etik ihlal başvurularını düzenli olarak raporlaması ve yıl sonunda bu raporların Kurul tarafından denetlenmesiyle ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Kurul'un kendi sekreteryasının olması, etkin çalışması için gereklidir" (www.tusiad.org.tr, ı 7.11.2005). TÜSİAD'ın Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Yüksel'e hazırlattı~ı ana raporda ise Etik Kurulunun bir an önce etkin çalışabilir duruma getirilmesi gerekti~i vurgulanmaktadır. Aynca, Ka­ nun'un kapsamının dar tutuıdu~u, TSK ve üniversitelerinde kapsama alınması gerekti~i vurgulanmaktadır. Ancak yasama ve yargı üyelerinin kapsam dışı tutulması "isabetli" olarak de~erlendirilerek onlar için ayn etik kanunların çıkarılması önerilmektedir (Yüksel, 2005: 18,21,42, 111, 114). Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının "Yeni" Kurumu: Kamu Görevlileri Etik Kurulu 6ı Kurullanna başvuru yapılamaz. İnceleme sırasında yargı yoluna gidildiği anlaşı­ lan başvurulann işlemi durdurulur (Yasa, md. 4; Yönetmelik, md. 31). İlk ola­ rak, yargı organlannca incelenmekte olan konuya ilişkin başvuru yapılamaması ve inceleme sırasında yargı yoluna gidildiği anlaşılan başvuruların işleminin durdurulması olağan bir düzenlemedir. Ancak yargı organlannca karara bağ­ lanmış kimi konularda Etik Kurulunun devreye girmesini gerektirebilir. Karann davalı açısından beraatla sonuçlanması, her zaman, etik açıdan konunun incele­ nemeyeceği sonucunu doğurmaz. Aksi halde Kurul uygulamayı denetleme işle­ vi bakımından halen son derece sınırlı olan gücünü de kaybedecektir. Bunun yanında, hakkında dava açılan kamu görevlisinin suçlu bulunması durumunda Etik Kurulun da yaptınmda bulunup bulunmayacağına ilişkin herhangi bir açık­ lık mevzuatta yoktur. Böyle bir açıklığın bulunma nedeni, Kurulun oluşturulur­ ken etkili bir konumunun bulunmaması isteği mi, yoksa bir unutkanlık mı oldu­ ğu sorusu cevaplanmayı beklemektedir. 17 Kurulun yargı ile ilişkilerindeki diğer bir önemli konu ise şudur; Yasaya gö­ re, Kurul karadannın yargı tarafından iptali halinde Kurul yargı karannı yerine getirir ve bu durum Resmi Gazetede yayımlanır (md. 5). Kurulun karadan ile yargı karadannın çelişmesi durumunda Kurulun itiban zedelenecektir. Bu du­ rumun oluşmaması için Kurul karar verme konusunda edilgenliğe sürüklenebi­ leceği gibi, Kurulda başvurulan reddetme eğilimi de doğabilir. Kurulun görevalanına giren bir çok konu mevzuatımızda düzenlenmiştir. ls Bu nedenle etik olmayan davranışlann büyük çoğunluğu kovuşturmaya uğradı­ ğı/uğrayacağı göz önüne alındığında, Kurulun işlevselliği azalacaktır. Ancak Kurulun kimi açığa çıkmamış ve dolayısıyla yargıya intikal etmemiş durumlar­ da yararlı olabileceğinden söz edilebilir. Sonuç olarak Etik Kurulun işlemesi değil, ancak varlığı (başvuru mekanizması) yararlı olabilecektir. Etik Kurulunu düzenleyen yasada Kurulun 11 üyeden oluştuğu belirtilmek­ tedir (md. 2). Kurul üyelerinin tümü, yasada belirtilen özellikteki kişiler arasın­ dan Bakanlar Kurulu 'nca seçilmektedir. Her ne kadar Kurul üyelerinin görev süresi dolmadan görevlerine son verilememesi Kurul üyelerinin özerkliğini sağ­ layabilir gibi görünse de, TBMM yerine Bakanlar Kurulu tarafından atanmalan ve görev sürelerinin sonunda yeniden seçilebilmeleri kurumun özerkliğini zede­ leyici bir durumdur. Kaldı ki, Türkiye'de üst düzey bürokrasinin denetimini sağlayıcı mekanizmalardan önemli bir tanesi, bakanlar yani siyasal kişilerdir. Bir başka ifade ile üst düzey bürokrasinin denetlenememesinin nedenlerinden biri, üst düzey bürokratlann siyasal iktidar tarafından atanmış olmasıdır. Bu kı­ sır döngüyü kırmak için ihdas edilmesi gereken Etik Kurul da yine siyasal ikti­ Yasaya göre, Kurul incelemesi ceza kovuştunnasına ya da disiplin koyuştunnasına engel teşkil etmez (md.5) 18 Nitekim Devlet Bakanı Beşir Atalay da etik kurallanna uymayanlara ilişkin olarak "kanunlarda, Türk Ceza Kanunu'nda, yönetmeliklerde düzenlemeler" bulundu~nu belirtmektedir (www.byegm.gov.tr. 23.06.2005). 17 62 Amme İdaresi Dergisi dar tarafından atanmaktadır. Buna ek olarak; a- Kurulun Başbakanlık bünyesin­ de kurulmuş olması, b- Huzur hakkı ve Kurulun diğer ihtiyaçlarının her yıl Baş­ bakanlık bütçesine konulan gerekli ödenekten karşılanması, c- Sekretarya hiz­ metlerinin Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü tarafından ye­ rine getirilmesi (Yasa, md. 2), d- Kurulun kesinleşen kararlannın Başbakanlık Makamına sunulması ve Kurul kararlannın, Başbakanlık tarafından Resmi Ga­ zete aracılığıyla kamu oyuna duyurulması (Yönetmelik, md. 39) e- Yönetmelik hükümlerinin Başbakan tarafından yürütülmesi gibi düzenlemeler, özerk olması gereken bu Kurulun özerkliği bir yana, Başbakanlığın bir birimi19 olduğunu gös­ termektedir. Bu yasaya getirilen eleştirilerin başında, yasayla düzenlenmesi gereken "etik davranış ilkeleri"nin kolaylıkla değişebilecek olan yönetmelikle düzenlenmesi gelmektedir (Midilli, 2004; www.tesev.org.tr. 25.07.2005). Yönetmelikte yer alan etik davranış ilkeleri incelendiğinde ise ilk getirilebilecek eleştiri, ilkelerin bazılannın yeterince belirgin olmamasıdır. Örneğin hizmet standartlanna uyma, misyona bağlılık, nezaket gibi ilkeler buna örnek verilebilir. Aynca "katılımcı­ lık" ilkesine yer verilmekle birlikte, katılım mekanizmalarına ilişkin mevzuatta­ ki mevcut düzenlemelere ek bir düzenleme getirilmemektedir. Kaldı ki, mevcut katılım mekanizmalan büyük ölçüde çalışmamaktadır. Bu bağlamda yönetmeli­ ğin 19/3. maddesi,ı° içeriği doldurulmamış iyi niyet ifadesi olmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Madde 20'de yer alan yöneticilerin hesap verme sorum­ luluğu ilkesindeki "kamusal değerlendirmeye ve denetime her zaman açık ve hazır" olma ve "yolsuzluklan önlemek için ger~kli tedbirleri alma ve personeli­ ne örnek olma" ifadeleri de muğlaktır. Belirlenen etik ilkelerin büyük kısmının -başka ifadelerle de olsa- 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu'nda yer alıyor olması, Kurulun belirlediği ilkelerin mevcut düzenlemeleri desteklediğini göstermektedir. Bu bağlamda etiğe İlişkin son düzenlemelerde "misyona bağlılık", "çıkar çatışmasından kaçınma" gibi yeni ilkeler getirilse de, amaç açısından özde Türk kamu yönetiminde daha önce varolmayan ilkelerin getirildiğini söylemek güçtür.l l Bu durum "Yeni Kamu Yönetimi" anlayışının etik anlamda bir sıçrama yarattığı söylemininıı yanıltıcı­ lığının bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Söz konusu yönetmelikte düzenle­ nen dürüstlük ve tarafsızlık ilkesi DMK madde 6-7' de; saygınlık ve güven ile 19 Yakın zamana kadar TOrk idare yapısı içinde güçlendirilrnek istenen kurumlar Başbakanhga baglanmaktay­ dı. Bu süreç Başbakanhgı bir "süper bakanlık" konumuna getirmiş ve eleştirilere neden olmuştu (TODAİE, 1991: 26~27; Bozkurt ve digerleri, 1998:28~29). Bu egilim günümüzde terk edilmektedir. Bir kurumun Baş­ bakanhga baglanması o kuruma belirli bir güçlenme getirse de, Etik Kurulunun konumu bakımından bu tür bir ilişkinin kurulması onu güçsüzleştirmektedir. ıo Madde 19/3: "Kamu görevlileri, kamu hizmetleri ile ilgili temel kararlann hazırlanması, olgunlaştınlması, alınması ve bu kararlann uygulanması aşamalanndan birine ... o karardan dogrudan ya da dolayh olarak et~ kilenecek olanlann katkıda bulunmasını saglamaya dikkat ederler." ıı Ancak DMK'de yazıtdıgı dönemin etkisiyle daha devlet merkezli bir dil kullanıldıgı söylenebilir. II Yeni kamu yönetimi anlayışının etige yaptıgı vurgu için bk~; (Özgür, 2003: 200). Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının "Yeni" Kurumu: Kamu Görevlileri Etik Kurulu ().~ nezaket ve saygı ilkeleri DMK madde 8-9'da; yetkili makamlara bildirim ile gö­ rev ve yetkilerin menfaat sağlamak amacıyla kullanılamaması DMK madde 11­ 28-30' da; hediye alma ve menfaat sağlama yasağı DMK madde 29 ve 3628 sa­ yılı kanunda; kamu mallan ve kaynaklannın kullanılması ve savurganlıktan ka­ çınılması ilkesi DMK madde 12-16'da düzenlenmektedir. Ayrıca Devlet Me­ murlan Sicil Yönetmeliği de etik ilke ve standartlara ilişkin hükümler içermek­ tedir. n Kuramsal kısımda yönetişim, yeni kamu yönetimi ve TKY kavramlanna etik mevzuatı bağlamında değinilmişti. Bu kavramlann mevzuata yansımalannı ör­ neklemek gerekirse, yönetmeliğin 5. maddesindeki "sürekli gelişme", 6. madde­ sindeki "sonuca odaklı olma", 7. maddesindeki standartlara ve süreçlere uygun­ luk, 8. maddesindeki "misyona bağlılık", 23. maddesindeki "personelin sicil ve performansı"nın etik ilkelere uygunluk açısından değerlendirilmesi gibi ifadeler yönetmeliğin yazımında yeni bir dilin dolayımında yeni bir zihniyetin gösterge­ sidir. Aynı zihniyet yasada, "saydamlık" ve "hesap verilebilirlik" kavramlanna yüklenen yeni anlamlarlaU yinelenmekte ve özellikle genel gerekçedeki "iyi yö­ netim", "kalite", "standart", "yönetişim" kavramlanyla desteklenmektedir. Aynı biçimde, genel gerekçedeki "iş dünyası için uygun bir ortam oluşturulması" ve "piyasanın iyi işlemesi" ifadeleri değişen zihniyetin somut göstergesidir. Bunla­ ra ek olarak, Kamu Görevlileri Etik Kuruluna İlişkin Başbakanlık Genelgesinde yeni bir kamu hizmeti anlayışından söz edilerek "vatandaş odaklılık" ve "sivil toplum örgütleriyle işbirliği"ı! gibi ifadeler bu görüşü destekleyici niteliktedir. DMK, "devlete bağlılık" (madde 6-7) ilkesini benimsemişken, yönetmelikte yeni kamu yönetimi anlayışı doğrultusunda işletmeci ve parçacı bir yaklaşımla "misyona bağlılık" ilkesini benimsemiştir. Oysa klasik kamu yönetimi "bütün­ sel"dir. İşletmeler gibi sadece kendi "misyonlan"na göre hareket edemezler (Özşen, 1998: 285). Eğitim, sağlık, ulaştırma gibi hizmetler göz önüne alındı­ ğında parçacı (kurumsal) yaklaşımla hareket eden bir kamu yönetiminde olum­ suz sonuçlar doğacağı öngörülebilir. Parçacı anlayışın egemen olması, söylem­ deki özgürleşme ve demokratikleşmeyi sağlayan bir unsur olmaktan daha çok, sosyal devlet yerine düzenleyici-denetleyici, yönetişimci bir devlet anlayışının oluşmasının yansımasıdır. n Bu konuya ilişkin ayrıca bkz. (Öztürk, 2003: 220-225). TMMOB, DMK'daki eti~e ilişkin hükümleri eleş­ tirmekle birlikte, Etik Yönetmeli~indeki hükümlerine göre daha açık bulmaktadır. "Yönetmelik hükümleri, yasadaki tanımlan belirsizleştirerek, kesinlikle yasaklanan, karşl1ı~ında cezai sonucu olan suç konulannı da­ hi Etik Kurulunun takdirine bırakarak, 'kanunsuz suç ve ceza olmaz' ilkesine aykınhk taşımaktadır." (www.tmmob.org.tr. 10.07.2005). U Bu kavramlann anlamındaki de~işime ilişkin bkz. (Baleı, 2003). ı! TESEV, etik mevzuatın oluşturulması sırasında yasa ve yönetmelikte sivil toplum kuruluşlanndan söz edil­ memesini eleştirmektedir (www.tesev.org.tr. 25.07.2005). Bununla birlikte sivil toplum örgütlerinin apriori olarak demokratik, etik, saydam, hesap verebilir nitelikte de~erlendirilmesi yanlıştır. Bu konuda bir çok o­ lumsuz örnek bulunmasının yanında kuramsalolarak da, bu konuda çeşitli tartışmalar bulunmaktadır. 64 Amme İdaresi Dergisi Yönetmelikte, etik ilkelerin sağlanması açısından en etkili maddelerden biri 15. maddedeki hediye kapsamının belirlenmiş olmasıdır. Ancak maddenin he­ diye alma yasağı kapsamı dışında tuttuğu bağışlar suiistimale açıktır ve vatan­ daşlar arasında, bağış vermeyenler aleyhine, eşitsizlik yaratabilecek bir unsur teşkil etmektedir. Yönetmelikte etik ilkeler belirlendikten sonra, izleyen maddelerde bu ilkele­ rin uygulanmasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Bu noktada göze çarpan en önemli unsur, 23. maddedeki personelin sicil ve başanmının etik davranış ilke­ lerine uygunluk açısından değerlendirilmesidir. Sicil ve başanm değerlendİrme­ sinin hangi mekanİzmalarla yapılacağı belirlenmemiştir. Bu konuda oluşturula­ cak mekanizmadaki olası eksiklikler, kamu yönetiminde hem çalışanlar hem de vatandaşlar açısından ciddi olumsuzluklara yol açacak ve kamu yönetiminde onanlmaz yaralar yaratabilecektir. ı6 Yönetmeliğin 23. maddesine göre Etik Kurulunun görevalanına girmeyen kamu görevlileri için, çalıştıklan kurum bünyesindeki etik ilkeleri belirlemek ve yol göstermek amacıyla, kurumun üst yöneticisi tarafından "Etik Komisyon"lan kurulması öngörülmektedir. Gerek etik mevzuatın lafsındaki gerekse yeni kamu yönetimi anlayışındaki katılımcılık vurgusuna rağmen komisyonlann oluştur­ masında amir merkezW7 bir yaklaşım benimsenmesi çelişkili bir durumdur. Etik Komisyon üyelerinin dahi en üst amir tarafından belirlenmesi, bu işleve katkı yapabilecek sendikalann dışlanması, yapılanla söylenen arasında çelişki oldu­ ğunu göstermektedir. Yönetmeliğin 31. maddesinde Etik Kurula başvurma hakkını, başvuranın "menfaatinin etkilenmesi" kuralına bağlamaması olumlu bir düzenlemedir. An­ cak aynı maddenin izleyen fıkrasında "kamu görevlilerini karalama amacı güt­ tüğü açıkça anlaşılan ve başvuranın kimliği tespit edilemeyen başvurular"ın de­ ğerlendirme dışı tutulması uygulamada caydıncı olabilecektir. Konuya ilişkin bir inceleme yapılmadan, şikayetin karalama niteliğinde olup olmadığı kolaylık­ la belirlenemez. Etik ihlaline ilişkin şikayetler "karalama" olarak nitelendiril­ meye elverişlidir. Bu durum ve ad verilmesinin zorunlu kılınması özellikle şi­ kayete konu olan kururnda çalışanlar açısından, ihbar mekanizmasını engelleye­ Sosyo-kültürel yapıdan dolayı ölçülebilir başanm hedefleri koymanın ve bunu ölçmenin zorlugunun yanı sı­ ra (Ateş ve Çetin, 2004: 262,273); başanma dayalı çalışma başanma dayalı çalışma; çalışanın hem kendi­ siyle hem de diger çalışanlarla arasında rekabet yaratılmasına ve bireyselleşmesine yol açmaktadır (Aslan, 2005: ıog). Yeni kamu yönetimi anlayışı ve başanm ilişkisi için bkz. (Ömürgönülşen, 2003: 23-24). 17 Prof. Saglam'ın etik ilkelere duyulan ihtiyacın artmasının gerekçesini açıklarken söyledikleri bu görüşü des­ teklemektedir. Saglam'a göre, demokratikleşme ile beraber yerel yöneticilerin takdir kullanma yetkilerinin çok artmasıyla yerel yöneticiler, bundan böyle kendi kararlannı kendileri alacaktır. "Bu durum, onlann ah­ laki kurallara uymalannı daha önemli hale getiriyor. Takdir yetkisi genişleyen yöneticilerin, kişisel nitelikle­ rinin gelişmesi gerekiyor, en önemli kişisel özellikler de ahlak ve etik" (www.aksiyon.com.tr. 21.06.2005). 26 Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının "Yeni" Kurumu: Kamu Görevlileri Etik Kurulu 65 cektir. Oysa İngiltere'de Kamu Yaşamı Standartları Komitesi ihbar etme meka­ etmektedir (Baydar, 2005: 106, 120).ıa Yönetmeliğin 35/f maddesi ile olumlu bir düzenleme yapılarak resmi ve özel kurum ve kuruluşlar istenen bilgi ve belgeleri Kurula vermekle yükümlü kılın­ mıştır. Ancak Bilgi Edinme Kanunu'na rağmen, özellikle özel kurum ve kuru­ luşlar bakımından bu maddenin işlemesine ilişkin herhangi bir yaptırımın öngö­ rülmemesi, fıkrayı işlevsizleştirmektedir. Son olarak belirtilmesi gereken bir husus da Kurula verilen isme ilişkindir. Etik Kurul (TSK, üniversiteler ve yargı üyeleri dışında kalan) üst düzey bürok­ ratların denetiminden sorumludur. Bir başka anlatımla, üst düzey bürokratların dışında kalan kamu görevlileri eski denetleme mekanizması olan idari denetim (disiplin kurulları, vb.) aracılığı ile denetlenmektedir. Bu nedenle Kamu Görev­ lileri Etik Kurulu adlandırılması rum bürokrasiyi denetlediği izlenimi yaratması nedeniyle yerinde değildir. nizmasını teşvik Sonuç: Etik Kurulunun İşlevselliği ve Simgeselliği Kamu Yönetiminin kamu yararına uygun, etkili, verimli işlemesini; dürüst ve adil olmasını sağlayacak siyasal, idari ve yargısal denetim türlerine sahip o­ lan Türkiye'de, Etik Kurul ombudsman (kamu denetçisi) benzeri bir denetim (dış denetim) yapabilecek görünümdedir. Bu Kurul için en büyük tehlike; Kuru­ la, kamu yönetiminde adalet, dürüstlük, saydamlık ilkelerine zarar veren uygu­ lamaları ve toplumda güvensizlik yaratan tutumları ortadan kaldırmak gibi Ku­ rulun gücünü aşacak bir nitelik atfedilmesidir. Çünkü bu Kurul diğer denetim mekanizmalarını tamamlayıcı niteliktedir. Devlet Denetleme Kurulu'nun yeni­ den düzenlenerek Etik Kurulunun görev ve işlevlerini üstlenmesi amaca uygun­ luk ve işlevsellik açısından daha yararlı olurdu. l ' Etik konusunda mevcut yapı­ lanmanın dışında bir yönetim ve denetim mekanizması yaratılarak, etik ilkelerin kamu yönetiminde egemen kılınacağı düşüncesi, yönetişim ve yeni kamu yöne­ timi kavramlarına ilişkin abartılı önermeler gibi yanıltılıcıdır. Kurulun çalışmaya başladığı bir yılı aşkın süre göz önüne alındığında, yuka­ rıda belirtilen "uygulamayı gözetme" işlevini yeterince yerine getiremediği tes­ pitinin haklı olmadığı söylenebilirse de, tek yaptırımı etik olmayan davranışları kamuoyuna duyurmak ve Resmi Gazete' de yayımlatmaklO olan Kurulun, bir ıs Yönetmeli~in 36. maddesinde Kurulun başvuru dışında res'en harekete geçmesi durumu düzenlenirken etik ilkelere aykın davranışın "çeşitli yollardan ö~enilmesi" hOkmüyle ihbar mekanzimasına olanak tanınmak­ tadır. İhbarcılı~ın teşvik edilmesi olumlu bir davranış olup olmadı~ı tartışmalı bir konudur. Ancak etik ku­ rullann çalışma biçimi res'en hareket etmelerinin dışında bu mekanizmaya dayanır. (Burada kullanılan ihbar sözcü~ü İngilizce literatürdeki ''whistleblowing''in karşılı~ıdır). ıO) Devlet Denetleme Kurulu 'nun "ombudsman" benzeri bir kurum oldu~na ilişkin bkz (Soysal, 1993: 210­ 30 211). Disiplin Kurullan kararlannın kamuoyuna duyurulmamasının (Yönetmelik md. 38) haklı yanlan olabilirse de, Etik Kurulun tek yaptınmıolan resmi gazetede yayınlama ile çelişki oluşturmaktadır. 66 Amme İdaresi Dergisi da belirttiği üzereJI gerçekte simgesel bir kurum olup işlevsel olmadığı görülmektedir. Etik Kurulun bugüne değin res'en ve başvuru üzerine yaptığı incelemelere ulaşılamamakta ve basına yansıyan beyanatlar dışında bir veri bulunmamaktadır. Örneğin bu Kurulun kaç kişi hakkında inceleme başlat­ tığı, kaçını sonuçlandırdığı ve etik ihlali olduğunu belirlediklerinden hangilerini Resmi Gazete'de ilan ettiği belirsizdir. Kurulun siyasal iktidardan bağımsızlığı­ nın sağlanabildiğini de söylemek son derece güçtür. Kurulun siyasal iktidarla çatışması durumunda eli kolu bağlanacaktır. Siyasal iktidann olası taleplerine duyarlı olursa bu kez kimi konulan görmezden gelebilme riski vardır. Örnekse TÜPRAŞ'ın satışında yaşanan gelişmelerdir. Siyasal iktidardan özerk bir Etik Kurulun, Özelleştirme İdaresi'nin TÜPRAŞ'ın %14,76'lık hissesinin bir işada­ mına satılmasında etik açıdan sorun olup olmadığını araştırması gerekmezmiydi sorusu akla gelmektedir. Bilindiği gibi Sermaye Piyasası Kurulu bu satış nede­ niyle Özelleştirme İdaresi'ni uyarmış ve satış karannın bildirilmemesinin mev­ zuata aykın olduğuna dikkat çekmişti (www.spk.gov.tr.lS.11.200S). Etik konusunda kuruloluşturularak etik davranışlara uygun hareket edilme­ sini sağlamak düşüncesi, üstelik bunu siyasalorganlan denetim dışı bırakarak yapmaya çalışmak, bu Kurulun simgeselolduğunun kanıtıdır. Kurulun en ö­ nemli işlevi olan denetim görevinin üst yöneticiler açısından raportör eliyle, di­ ğer kamu görevlileri açısından mevcut denetim birimleri (disiplin kurullan) e­ liyle görülecek olması/ z yetki alanına giren kurumlarda aykın bir durum tespit edilmesi halinde durumu yargıya intikal ettirmeleri (Kamu Etik Kurulu, 2005) Kurulun aslında görevalanında ikincil konumda olduğunu göstermektedir. Bu durum ise mevcut yapıyı göz ardı ederek, büyük sorumluluklar yüklenen ancak güçsüz kurumlar oluşturma anlayışının bir örneğidir. Yeni kamu yönetimi anla­ yışı çerçevesinde ortaya çıkan "yenilikler"in gerçekte bir yenilik getirmeyeceği, sonuçta hayal kınklığı yaratarak güvensizliği derinleştirebileceği söylenebilir. Etik Kurulu bakımından sürecin henüz başında olunması nedeniyle kesin bir değerlendirme için mevzuatındaki olası değişikliklerin ve uygulamayı gözetme işlevinin bir süre daha izlenmesi yararlı olacaktır. devlet 31 bakanının Devlet Bakanı Beşir Atalay, Kamu Görevlileri Etik Kurulu'na çok ileri, iddialı bir Kurulolarak başlamadık­ bunu bir baş­ larını, tek yaptınm olarak inceleme sonucunun Resmi Gazete'de yayınlama oldu~unu, şimdilik langıç olarak gördüklerini belirtmiştir (www.byegrn.gov.tr. 23.06.2005). 3Z Kurul üyelerinden Özfatura verdi~i bir mülakatta; yeni bir denetim biriminin kurulmasının gereksiz oıdu~u­ nu, etik ihlaline ilişkin konularda olaylann ilgili birimlere aktanlmasını ve bu birimlerdeki iyi yetişmiş ele­ manlar kanalıyla bu incelemelerin yapılmasını savundu~unu ve bunun da kabul gördü~ünü söylemektedir (Özfaura, 2005). Ancak yasada ve ilgili yönetmelikte bu durum açıkça düzenlenmemekte; yasanın 5., yö­ netrneli~in de 35 ve 36. maddelerinde denetimin raportör eliyle yürütülece~i belirtilmektedir. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının "Yeni" Kurumu: Kamu Görevlileri Etik Kurulu 67 Kaynakça Aksoy, Şinasi (1998), "Yeni Sağ Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetim: Eleştirel Bir Yak­ Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 1, s. 3-13. laşım", Çağdaş Aksoy, Şinasi (2004), "Kamu Yönetimi Nereye Gidiyor? Bir Durum Saptaması", il Kamu Yönetimi Forumu Bildiriler Kitabı, Hacettepe, Ankara, s. 32-49. Aslan, Onur E. (2005), Kamu Personel Rejimi, TODAİE, Ankara. Ateş, Hazma (2003), "Postmodem Toplum, Devlet ve Kamu Yönetimi", A. Balcı, A. Nohutçu, N. K. Öztürk ve B. Coşkun (Der.), Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşım­ lar, Seçkin, Ankara, s. 303-332. Ateş, Hazma ve Çetin, Dilek (2004), "Kamuda Performans Yönetimi ve Performansa Dayalı Bütçe", M. Acar ve H. Özgür (Der.), Çağdaş Kamu Yönetimi II, Nobel, An­ kara, s. 255-285. Balcı, Asım (2003), "Kamu Yönetiminde 'Hesapverebilirlik' Anlayışı", A. Baleı, A. Nohutçu, N. K. Öztürk ve B. Coşkun (Der.), Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşım­ lar, Seçkin, Ankara, s. 25-38. Baydar, Tülay (2005), "Yönetim Etiği Açısından İngiltere'deki Kamu Yönetimi Uygu­ lamalan", Türk İdare Dergisi, Sayı: 447, s.101-124. Bayramoğlu, Sonay (2005), Yönetişim Zihniyeti, iletişim, İstanbuL. Belek, İlker (1993), Bilimsel Teknolojik Devrim ve Endüstriyel Demokrasi, Sorun, İs­ tanbuL. Bilgiç, Veysel (2003), "Kamu Yönetiminde Yönetişim Yaklaşımı", A. Balcı, A. Nohut­ çu, N. K. Öztürk ve B. Coşkun (Der.), Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Seç­ kin, Ankara, s. 13-24. Bozkurt, Ömer, Ergun Turgay, Sezen Seriye (Der.) (1998), Kamu Yönetimi Sözlüğü, TODAİE, Ankara. Coşkun, Selim (2003), "Kamu Yönetiminde Yönetişim Yaklaşımı", A. Baleı, A. Nohut­ çu, N. K. Öztürk ve B. Coşkun (DeL), Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Seç­ kin, Ankara, s. 39-55. Eryılmaz, Biliil (2003), Kamu Yönetimi, İstanbuL. Eryılmaz, Biliil (2004), "Kamu Yönetiminde Değişim", II. Kamu Yönetimi Forumu Bil­ diriler Kitabı, Hacettepe, Ankara, s. 50-64. Gözübüyük, Şeref ve Tan, Turgut (2001), İdare Hukuku: Genel Esaslar Cilt: I, Turhan, Ankara. Güler, Birgül A. (1996), Yeni Sağ ve Devletin Değişimi, TODAİE, Ankara. Güler, Birgül A. (2003), "Yönetişim: Tüm İktidar Sermayeye", Praksis, Sayı: 9, s. 93­ 116. Güler, Birgül A. (2004), "Değişme ve Disiplin", II. Kamu Yönetimi Forumu Bildiriler Kitabı, Hacettepe, Ankara, s. 65-83. Gürsel, Meltem K. (2003), İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, Turhan, Ankara. http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=18119 (21.06.2005). 68 Amme idaresi Dergisi http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimizlanadoluyahaberler-yeni/2003/kasim/ah_05_11­ 03.htm (23.06.2005). http://www.milliyet.com.tr/2005111104/siyaset/ axsiy01.html (11.04.2005). http://www.mil1iyet.com/2005/03/311siyaset/siy01.html (21.06.2005). http://www.radikal.com.tr/haber.php?habemo=157783 (05.07.2005). http://www.radikal.com.tr/haber.php?habemo=169133(06.11.2005). http://www.spk.gov.trlhaberduyurulbasinaciklamalarilbasinaciklamasi_050916.html (15. 11. 2005). . http://www.tbrnm.gov.tr/sirasayi/donem22/yilOllss432m.htm (25.10.2005). http://www.tesev.org.tr/etkinliklkamu_ gorevleri_etik_kurul_tesev_gorusu.php (25.07.2005). http://www.tmmob.org.tr/modules.php ?op=modload&name=News&fıle=article&sid=4 98 (10.07.2005). http://www.toki.gov.trlhabitat/yönetişim.html (30.01.2001). http://www.tusiad.org/haberlerlbasinlduyuruno752.pdf(17.11.2005). http://www.zaman.com.trl?bl=politika&alt=&trh=20050829&hn=205733 (29.08.2005). http://www.zaman.com.trl?hn=162845&bl=haberler&trh=20050413. (21.06.2005). Karaman, Zerrin T. (2000), "Yönetim Stratejilerindeki Gelişmeler", Türk İdare Dergisi, Sayı: 426, s. 37-54. Kavrakoğlu, İbrahim (1998), Toplam Kalite Yönetimi, KalDer, İstanbuL. Midilli, Ali (2004), "Kamu Görevlileri Etik Kurulu", http://www.elegans.com.tr/arsiv/67lhaberO 18.html (30.07.2005). Ömürgönülşen, Uğur (2003), "Kamu Sektörünün Yönetimi Sorununa Yeni Bir Yakla­ şım: Yeni Kamu İşletmeciliği", M. Acar ve H. Özgür (Der.), Çağdaş Kamu Yönetimi I, Nobel, Ankara, s. 3-43. Özfatura, Burhan (2005), "Eski Baş Hesap Uzmanı Kamu Etik Kurulu Üyesi Dr. Bur­ han Özfatura ile Söyleşi", Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 284. Özgür, Hüseyin (2003), "Yeni Kamu Yönetimi Hareketi", M. Acar ve H. Özgür (Der.), Çağdaş Kamu Yönetimi I, Nobel, Ankara, s. 183-224. Özşen, Tayfur (1998), "Toplam Yönetim Kalitesi", Türk İdare Dergisi, Sayı: 421, s. 280-286. Öztürk, Narnık K. (2003), "Etik ve Kamu Yönetimi", A. Balcı, A. Nohutçu, N. K. Öztürk ve B. Coşkun (Der.), Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Seçkin, Anka­ ra, s. 203-230. Soysal, Mümtaz (1993), 100 Soruda Anayasanın Anlamı, Gerçek, İstanbuL. Şahin, Yeşim E. (1999a), "Toplam Kalite Yönetimi Kamu Yönetiminde Demokratik­ mi?", Kamu Yönetiminde Kalite i. Ulusal Kongresi, C. I, TODAİE, Ankara, s. 97-105. leşmenin Seçeneği Şahin, Yeşim E. (1999b), Postmodern Durum ve Kamu Yönetimi (Özgün Çalışma), Mersin, 1999. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının "Yeni" Kurumu: Kamu Görevlileri Etik Kurulu 69 T.C. Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu (2005), Kanun ve İlgili Düzenlemeler, Kamu Görevlileri Etik Kurulu Yayını, Yayın No:1, Ankara. TODAİE (1991), Kamu Yönetimi Araştırması-Genel Rapor, TODAİE, Ankara. Yılgör, Ayşe G. (1999), "Toplam Kalite Yönetiminin Özel Sektör ve Kamu Kesimi İçin ortak Bir ModelOluşturabilme Potansiyeli", Kamu Yönetiminde Kalite LI Ulusal Kongresi, TODAİE, Ankara, s. 3-13. Yüksel, Cüneyt (2005). Devlette Etikten Etik Devlete: Kamu Yönetiminde Etik, C. 2, www.tusiad.org.tr/turkish/rapor/etik/etik_2_cilt.pdf(17.1 1.2005).