KÜRESEL ISINMA VE TÜRK‹YE’YE ETK‹LER‹ Haz›rlayan: Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER B‹LGE ADAMLAR KURULU ‹stanbul / 2009 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri RAPOR NO:18 © 2009, bu kitab›n yay›n haklar› B‹LGESAM’a aittir. Adres: B‹LGESAM Celila¤a ‹fl Merkezi Kat:9 Daire:36 Mecidiyeköy / ‹stanbul Tel.: 0212 217 65 91 - 0212 217 65 92 Faks: 0212 217 65 93 bilgesam@bilgesam.org www.bilgesam.org 2 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER SUNUfi Türk tarihi incelendi¤inde geçmiflteki baflar›lar›n arkas›nda iyi yetiflmifl bilge adamlar›n bulundu¤u görülmektedir. Ancak günümüzde olaylar›n çok boyutlu olarak geliflmesi ve sorunlar›n karmafl›klaflmas›, birkaç bilge kiflinin veya ayd›n›n geliflmeleri zaman›nda ve do¤ru olarak alg›lanmas›n› ve alternatif politikalar üretebilmesi zorlaflmaktad›r. Geliflmelerin yak›ndan takip edilmesi, gelecekle ilgili gerçekci öngörülerin yap›labilmesi ve do¤ru politikalar üretilebilmesi için farkl› disiplinlere ve görüfllere sahip bilge adamlar ile genç ve dinamik araflt›rmac›lar›n, esnek organizasyonlar içinde sinerji sa¤layacak flekilde bir araya getirilmesi gerekmektedir. Dünya’daki ve yurt içindeki geliflmeleri takip ederek gelece¤e yönelik öngörülerde bulunmak; Türkiye’nin ikili ve çok tarafl› uluslararas› iliflkilerine ve güvenlik stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlerine yönelik bilimsel araflt›rmalar yapmak; karar al›c›lara milli menfaatler do¤rultusunda gerçekçi, dinamik çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmak maksad›yla Bilge Adamlar Stratejik Araflt›rmalar Merkezi (B‹LGESAM) kurulmufltur. B‹LGESAM’›n vizyonu, amac›, hedefleri, çal›flma yöntemi, temel nitelikleri ve teflkilat› http://www.bilgesam.org/tr web sitesindeki sunulmaktad›r. B‹LGESAM gelecekte dünyay› ve Türkiye’yi derinden etkileyebilecek Küresel ›s›nma konusunda bir rapor haz›rlanmas›na karar vermifltir. Kocaeli Üniversitesi ö¤retim üyesi Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER taraf›ndan haz›rlanan “Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri” bafll›kl› rapor Bilge Adamlar Kurulu’nun 7 May›s 2009 tarihinde yapt›¤› toplant›da görüflülmüfltür. Görüflmelerde ortaya konan görüfl ve öneriler do¤rultusunda rapor gelifltirilmifltir. 3 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri Raporun amac›; küresel ›s›nma konusuna dikkat çekmek, küresel ›s›nmayla ilgili farkl› görüflleri incelemek, Küresel ›s›nman›n dünyaya ve özellikle Türkiye’ye etkilerini de¤erlendirmek, al›nmas› gereken önlemlere ›fl›k tutmakt›r. Raporun kamuoyu taraf›ndan kolayca alg›lanabilmesi için anlafl›labilirlik ve basitlik ilkesine uyulmufltur. Raporun küresel ›s›nma konusunda kamuoyunu ayd›nlatmaya ve gerekli önlemlerin al›nmas› için ilgilileri teflvik etmeye katk› sa¤lamas›n› diler, raporu haz›rlayan Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER’e, Baflkan E Oramiral Salim DERV‹fiO⁄LU ile Bilge Adamlar Kurulu üyelerine ve destek sa¤layan B‹LGESAM personeline teflekkür ederim. Dr. Atilla SANDIKLI B‹LGESAM Baflkan› 4 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER B‹LGESAM B‹LGE ADAMLAR KURULU E. Oramiral Salim DERV‹fiO⁄LU (Baflkan) E. Bakan/Büyükelçi ‹lter TÜRKMEN E. Bakan/Vali Kutlu AKTAfi E. Orgeneral Oktar ATAMAN E. Koramiral Sabahattin ERG‹N Onursal Yarg›tay Baflkan› Prof.Dr. Sami SELÇUK D›fliflleri Bakanl›¤› Eski Müsteflar› E. Büyükelçi Özdem SANBERK M‹T Eski Müsteflar› E. Büyükelçi Sönmez KÖKSAL Devlet Planlama Teflkilat› Eski Müsteflar› Prof.Dr. Orhan GÜVENEN E. Büyükelçi Güner ÖZTEK E. Büyükelçi Yaman Baflkut Prof.Dr. Nur VERG‹N Prof.Dr. ‹lter TURAN Prof.Dr. Ersin ONULDURAN Prof.Dr. Ali KARAOSMANO⁄LU Prof.Dr. Çelik KURDO⁄LU 5 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri Son yıllarda tüm dünyanın dikkatinin üzerinde odaklandı¤ı uluslararası sorunların baflında küresel ısınma gelmektedir. Bu çerçevede herkes tarafından cevabı aranan sorular flunlardır: Gerçekten iddia edildi¤i gibi dünyada küresel ısınma mı yaflanmaktadır? E¤er küresel ısınma gerçek ise bunun nedenleri nelerdir? ‹nsan faaliyetleri küresel ısınmada ne ölçüde rol oynamaktadır? Küresel ısınma dünya genelinde ne tip de¤iflikliklere neden olacaktır? Önümüzdeki yıllarda küresel ısınma nedeniyle dünya iklimi önemli ölçüde farklılaflacak mıdır? ‹nsanlık küresel ısınmaya uyum sa¤layabilir mi? Küresel ısınmanın önlenmesi veya yavafllatılması mümkünmüdür? Tüm bu soruların herkes tarafından kabul gören kolay cevapları yok. Daha do¤rusu spesifik olarak klimatoloji (iklim bilimi) alanında çalıflan bilim adamları arasında bile küresel ısınmanın varlı¤ı, nedenleri ve yarataca¤ı sonuçlar konusunda konsensüs sa¤lanabilmifl de¤il. Dünyanın iklim sisteminin son derece karmaflık olması, insan faaliyetlerinin iklim üzerindeki etkilerinin yelpazesinin zaman içerisinde genifllemesi, küresel ısınma ve iklim de¤iflikli¤i tartıflmalarını canlı tutmaktadır. Ancak flurası kesindir ki, küresel ısınma günümüzde hemen herkesi ilgilendiren bir sorun haline gelmifltir. Bu konuda en yo¤un tartıflma insan faaliyetlerinin küresel ısınmada rolünün bulunup bulunmadı¤ı konusunda yaflanmaktadır. ‹nsan faaliyetlerinin küresel ısınmayı etkiledi¤i görüflü genel kabul görmekle birlikte, bazı bilim adamları bunun abartıldı¤ı görüflündedir. Örne¤in Marcel Leroux, küresel ısınmayı tüm boyutlarıyla inceledi¤i Global Warming - Myth or Reality adlı eserinde küresel ısınmanın kocaman bir efsane oldu¤unu iddia etmektedir. 6 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER Leroux’a göre, küresel ısınmanın sebebi olarak ileri sürülen sera etkisi yeryüzü ikliminin bizatihi kendisidir. Bugüne kadar oldu¤u gibi bundan sonra da sera etkisi, ısınma veya so¤uma fleklinde devam edecektir. Leroux, insan faaliyetlerinin küresel ısınmayı etkiledi¤i görüflüne katılmamaktadır. 1 Buna karflılık bilim adamlarının büyük ço¤unlu¤u küresel ısınmanın yadsınmaz 2 bir gerçek oldu¤u ve temelinde de insan faaliyetlerinin bulundu¤u görüflündedir. Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli’nin 2600 sayfalık arafltırmasına göre 20. yüzyıl içinde yeryüzü sıcaklı¤ında ortalama 0,6 derece artıfl kaydedilmifl, deniz seviyesi 20 cm yükselmifltir. Rapora göre, 2100 yılında ortalama sıcaklık geliflmelere ba¤lı olarak 1.4 ile 5,8 derece arasında artacaktır. Deniz seviyesindeki yükselmenin 3 ise 2100 yılında 20 ila 100 cm arasında gerçekleflmesi öngörülmektedir. Ayrıca gelecekte küresel ısınma nedeniyle hava tahmini yapmak güçleflecek; kasırga, tayfun, siklon, El-Nino gibi ola¤anüstü tabiat olaylarında ve kuraklıkta artıfl görülecektir. Bu çalıflmanın amacı, küresel ısınma ve iklim de¤iflikli¤i konusunda fiili durumun analizini yapmak, küresel ısınmanın dünya ve Türkiye üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Çalıflmada ayrıca belirtileri ortaya çıkmıfl olan küresel ısınmaya uyum sa¤lama, küresel ısınmayı yavafllatma veya tamamen önlemenin mümkün olup olmadı¤ı sorularına cevap aranacaktır. Küresel ısınma nedeniyle gelecekte dünya ikliminde sürpriz de¤ifliklikler yaflanması güçlü bir ihtimal olarak varlı¤ını korumaktadır. Bu çerçevede gelecekte okyanus akıntılarının de¤iflikli¤e u¤raması nedeniyle kıfl aylarının Avrupa kıtasında dondurucu derecede so¤uk olması, Amazon ormanlarının tahribi ve okyanusların ısınmasından dolayı dev boyutlarda metan gazının atmosfere salınması küresel ısınmanın sürprizleri olabilecektir. 1 Marcel Leroux, Global Warming- Myth or Reality, Praxis Publishing / Springer Verlag, Berlin, 2005, s. 475 Bu konuda tartıflmayı bafllatan eserlerin baflında flu kitap gelmektedir: Dean Edwin Abrahamson, The Challenge of Global Warming, Island Press, Washington, 1989. 3 Bakınız: ICPP, Climate Change 2001- The Scientific Basic Contribution of Working Group I to the Third Assessment Report of the International Panel on Climate Change, Cambridge University Press, London, 2001., 2 7 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri Küresel Is›nma Nedir? Sebepleri Nelerdir? ‹çinde bulundu¤umuz zaman diliminde mevsimlerin karakteristik özelliklerini yitirmesi, okyanus seviyesinde kaydedilen yükselmeler, kuraklık, çölleflme, seller, hortumlar, kasırgalar ve bazı canlı türlerinin ortadan kalkması gibi olaylar nedeniyle genifl kitlelerin dikkati küresel ısınma üzerinde yo¤unlaflmıfltır. Küresel ısınmanın günlük hayat üzerindeki etkilerini gösteren olaylar aynı zamanda çözüm arayıflı ve bilinçlenmeyi de beraberinde getirmektedir. Bu çerçevede küresel ısınma ile mücadele için yerel, ulusal ve bölgesel düzeyde eylem planları hazırlıkları yapılmıfl; topyekün mücadele yönteminin gerekli oldu¤u görüflünden hareketle Birleflmifl Milletler ‹klim De¤ifliklifli Çerçeve Sözleflmesi ve Kyoto Protokolü örneklerinde oldu¤u gibi uluslararası antlaflmalar imzalanmıfltır. Küresel ısınmanın teknik niteli¤i itibariyle tanımını yapmadan önce sera etkisi ve atmosfer üzerinde durmak gerekmektedir. Atmosfer; dünya ikliminin flekillenmesini sa¤layan ve dünyanın etrafını çevreleyen ortalama kalınlı¤ı 10 bin kilometreye kadar uzanabilen gaz kütlesidir. Atmosfer, birbirinden farklı kimyasal özelliklere ve sıcaklık profillerine sahip tabakalardan oluflmaktadır. Bu tabakalar yerçekimi etkisiyle iç içe küreler görünümü taflımaktadır. Atmosfer; güneflten gelen zararlı ıflınların tutulmasının yanında içerisindeki hava akımları sayesinde gündüz olan kesimlerin aflırı sıcak hale gelmesini ve gece olan yerlerin aflırı so¤umasını engellemektedir. Atmosfer ayrıca uzaydan gelen göktafllarının parçalanmasını sa¤layarak dünyayı tehlikeden koruma ifllevi görmektedir. Atmosferin bilefliminde azot (% 78), oksijen (% 21), karbondioksit, su buharı, metan, argon, neon ve hidrojen gibi gazlar (% 1) yer almaktadır. Gazlar atmosferin deniz seviyesinden itibaren yaklaflık 1000 km yukarıya kadar olan katmanlarında yo¤unlaflmaktadır. Bununla birlikte, atmosferdeki toplam gaz konsantrasyonunun % 99’dan fazlası yer yüzeyinden itibaren ilk 40 km’lik tabakalarda yer almaktadır. Atmosferi oluflturan katmanların yo¤unlukları ve bileflimleri birbirinden farklıdır. 8 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER Atmosferin katmanlarını sıralamak gerekirse yer yüzeyinden itibaren yaklaflık 10-15 km’ye kadar uzanabilen sıcaklı¤ın hızlı ve düzgün azaldı¤ı ilk tabakaya Troposfer adı verilmektedir. Bu tabakada sıcaklık yerden itibaren yükseldikçe her kilometrede yaklaflık 6 derece azalmakta en üs sınırda –50 ila –60 dereceye ulaflmaktadır. Atmosferi oluflturan gazların % 75’i Troposferde bulunmaktadır. Keza atmosferdeki su buharının afla¤ı yukarı tamamı da bu tabakada bulunmakta, miktarı enlemlere göre de¤ifliklik göstermektedir. Yerküreyi etkileyen tüm hava olayları da Troposfer tabakada meydana gelmektedir. Troposferden sonra gelen yerküreden itibaren 15 ila 50 km arasında uzanan tabakaya Stratosfer adı verilmektedir. Bu tabakada sıcaklık yeryüzünden itibaren yükseldikçe artıfl göstermektedir. Stratosfer tabakasının üstünde yerküreden itibaren 50 ila 100 kilometreler arasında sıcaklı¤ın tekrar azaldı¤ı Mezosfer tabaka yer almaktadır. Mezosfer tabakada ozon ve az miktarda su buharı bulunmaktadır. Bu tabakanın üzerinde yerden 100 ile 300 km 9 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri arasında Termosfer tabaka gelmektedir. Bu tabakada sıcaklık 1100 ila 1650 derece arasında de¤iflmektedir. Güneflten dünyaya gelen ıflınların emilmesinden dolayı bu tabakada sıcaklık de¤erleri yüksektir. Atmosferin en dıfl bölümünü oluflturan tabakaya ise Ekzosfer adı verilmektedir. Bu tabaka, dünya atmosferi ile uzay arasında geçifl bölgesini oluflturmakta ve dıfl sınırı 10 000 km’ye kadar uzanmaktadır. Dünya yüzeyinin sıcaklı¤ını güneflten dünyaya gelen ıflınlardan geri yansıyanların bir bölümünün atmosferde tutulması belirlemektedir. Güneflten gelen kısa dalgalı ıflınların % 51’i yeryüzü tarafından tutulmakta ve dünya bu enerji ile ısınmaktadır. Güneflten gelen enerjinin bir kısmı ise yeryüzüne hiç ulaflmadan atmosferden geri dönmektedir. Yeryüzüne ulaflan enerjinin bir bölümü, karalar ve denizler tarafından absorbe edilirken, bir bölümü uzun dalgalı ıflınlar halinde atmosfere yansımaktadır. Bu flekilde atmosfere gönderilen enerji kısmî olarak atmosferde sera gazları tarafından tutulmaktadır. Bu olaya sera etkisi adı verilmekte ve dünyada var olan iklim buna dayanmaktadır. Bir baflka ifadeyle sera etkisi, güneflten gelen ıflınların bir bölümünün dünyadan yansıdıktan sonra atmosferin dıflına çıkmasının engellenmesi sonucu dünyanın ortalama sıcaklı¤ının yaflamı mümkün kılan sınırlar içerisinde tutulması demektir. 4 4 Atmosfer ve sera etkisi hakkında daha genifl bilgi için bakınız. Robert G. Watts, Global Warming and the Future of the Earth, Morgan & Claypool Publisher, University of Colorado, 2007, s. 7-41. 10 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER Sera etkisi dünyada canlı hayatının varlı¤ı için son derece önemlidir. Dünyadaki sıcaklık seviyesi, sera etkisi dıflında günefle uzaklık, gezegenin büyüklü¤ü, atmosferin yapısı ve atmosferde bulunan gazların niteli¤ine ba¤lı olarak flekillenmektedir. Örne¤in Mars gezegeni dünyadan daha küçüktür. Bu gezegenin atmosferi de dünya atmosferinin yüzde birinden daha incedir. Mars gezegeninin atmosferinde ço¤unlukla karbondioksit gazı bulunmaktadır. Mars gezegeninde ortalama sıcaklık –50 derecedir. Buna karflılık Venüs gezegeni dünya ile yaklaflık aynı büyüklüktedir, ancak atmosferi daha genifltir. Venüs atmosferinin % 96’sını karbondioksit gazı oluflturmaktadır. Yüksek seviyede karbondioksit sera etkisi nedeniyle ısınmaya neden oldu¤u için Venüs gezegeni yüzeyinde ortalama sıcaklık 460 derecedir. 5 Bu örneklerden de görülece¤i gibi dünyada ortalama sıcaklı¤ı belirleyen günefle uzaklık, atmosferin kalınlı¤ı ve sera etkisidir. E¤er sera etkisi olmasaydı dünyada bugünkü seviyede hayat sürdürmek son derece güç olacaktı. Zira dünyada ortalama 6 sıcaklı¤ın 15 derece civarında olması sera etkisinden kaynaklanmaktadır. Aksi taktirde ortalama sıcaklık –18 olacak ve yeryüzündeki hayat bundan olumsuz yönde 7 etkilenecekti. Dünya iklimindeki sera etkisi temelde atmosferdeki sudan kaynaklanmaktadır. Toplam sera etkisinin % 85’i su buharı, % 12’si küçük su moleküllerine dayanmaktadır. Su buharı, okyanuslar, denizler, göller ve akarsulardaki buharlaflma sonucu oluflmaktadır. Sera etkisinde gazların katkısı yüzde olarak son derece düflüktür. Bununla birlikte atmosferde sera etkisi yapan gaz oranının nispi olarak da olsa artması yeryüzünde ortalama sıcaklı¤ı yükseltmekte, bir baflka ifadeyle küresel ısınmaya neden olmaktadır. Teknik terimle ifade etmek gerekirse küresel ısınma; insan faaliyetleri sonucunda atmosferde sera gazlarının artması neticesinde, yeryüzüne yakın atmosfer tabakaları ile 5 Mark Mashling, Global Warming- A Very Short Introduction, Oxford University Press, New York, 2004, s. 6. Sera etkisi olmasaydı dünyadaki ortalama sıcaklık bugünkünden 33 derece daha düflük olacaktı. Bunun anlamı dünyanın bir kutuptan ötekine buzlarla kaplı olması demektir. Daha fazla bilgi için bakınız: Ahmet Atalık, “Küresel Isınma, Su Kaynakları ve Tarım Üzerine Etkileri”, Küresel Isınma Raporu, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ‹stanbul flubesi, ‹stanbul, 2007. 7 Joe Buchdal and et all, Global Warming, Manchester Metropolitan University, Manchester, 2002, s.4 6 11 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri yeryüzü sıcaklı¤ının yapay olarak yükselmesi demektir. Küresel iklim de¤iflimi ise küresel ısınmaya ba¤lı olarak ya¤ıfl, nem, hava hareketleri ve kuraklık gibi iklim ö¤elerinde görülen de¤iflikliklerdir. Atmosferde bulunan sera gazları tıpkı seranın çatısını kaplayan cam gibi ifllev görmektedirler. Bir baflka ifadeyle, sera gazları günefl ıflınlarının büyük bir kısmının yeryüzüne intikalini engellememekte, ancak yeryüzünden yansıyan ıflınların atmosfere geçmesine mani olmaktadır. Sera gazları, yeryüzünden yükselen ısı dalgalarının bir kısmını tutar, bir kısmını yeryüzüne geri yansıtırlar. ‹flte yeryüzü ikliminin temelini oluflturan “atmosferin sera etkisi” bu durumdur. Atmosferin bileflimi incelendi¤inde gaz karıflımından olufltu¤u görülmektedir. Normal havanın % 78’i azot ve % 21’i oksijendir. Geriye kalan % 1 oranı sera gazları oluflturmaktadır. Sera gazlarının en önemlileri karbondioksit, metan gazı ve su buharıdır. Karbondioksitin atmosferdeki oranı % 0.3 düzeyindedir. Metan gazının oranı ( % 0,00017) ise daha düflüktür. 8 Atmosferde bulunan karbondioksit gazının % 80-85’i fosil yakıtlardan, geriye kalanı ise canlıların solunumu ve mikroskobik canlıların organik maddeleri ayrıfltırmasından kaynaklanmaktadır. Sanayi devriminden sonra atmosferdeki karbondioksit miktarı yaklaflık % 30 düzeyinde artmıfltır. Atmosferdeki karbondioksit miktarının iki katına çıkması halinde küresel sıcaklı¤ın 3 derece artaca¤ı 9 hesaplanmaktadır. Karbondioksitin küresel ısınmada payı % 50 düzeyindedir. Metan gazı organik artıkların oksijensiz ortamda ayrıflması sonucu meydana gelmektedir. Pirinç tarlaları, çiftlik gübreleri, çöp yı¤ınları ve bataklıklar bafllıca metan kaynaklarıdır. Metan gazının küresel ısınmadaki payı % 13 kadardır. 8 9 Watts, op.cit. s. 25 Necmettin Çepel –Celal Ergün, Küresel Isınma ve ‹klim De¤iflikli¤i Raporu, Tema Yayınları, ‹stanbul, 2002, s. 4. 12 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER Azotoksitler ise egzoz gazları, fosil yakıtlar ve organik maddelerden meydana gelmektedir. Küresel ısınmada payı % 5 düzeyindedir. Kloroflorokarbon gazları do¤al kaynaklardan elde edilmemektedir. Spreylerdeki püskürtücü gazlar, so¤utucu aletlerde kullanılan gazlar, bilgisayar temizleyicileri bu gazların bafllıca yapay kaynaklarıdır. Küresel ısınmada payları % 22 düzeyindedir. Yeryüzüne yakın atmosfer tabakalarındaki ozonun bafllıca kayna¤ı, egzoz gazlarının 2/3’ünün oluflturan azotoksitlerin ultraviyole ıflınları ile reaksiyona girmesidir. Bu reaksiyon sonucu ozon meydana gelerek atmosferde birikmektedir. Bu gazın oluflumu egzoz gazlarına ve günefl ıflınlarına ba¤lı oldu¤u için geceleri üretim olmamaktadır. Küresel ısınmadaki etkisi % 7 düzeyindedir. Su buharı ise küresel ısınmada sera etkisi yapan en önemli kaynaktır. Bol miktarda bulundu¤u atmosfer katmanı genellikle bulutların olufltu¤u yükseklikteki atmosfer tabakalarıdır. Bu nedenle güneflten gelen ıflınları tutmada ve yansıtmada etkilidir.10 Dünyanın sıcaklı¤ı 150 yıldır ölçülmektedir. Her ne kadar bu ölçümlerin hepsi sa¤lıklı de¤ilse bile, çok sayıda ölçümün analizi neticesi son yüz yıl içinde sıcaklı¤ın 0.6 derece arttıflı tespit edilmifltir. Sıcaklık artıflı özellikle 1910-1945 ve 1976’dan günümüze kadar olan zaman dilimlerinde gerçekleflmifl;. 1945-1976 arasında dünya ortalama sıcaklı¤ında düflüfl yaflandı¤ı tespit edilmifltir. Öte yandan 1990’lı yıllar dünya genelinde sıcaklık ölçümlerinin ba¤ladı¤ı tarihten o zamana kadar geçen en sıcak zaman dilimidir. Özellikle 1997, 1998, 2002, 2003 ve 2004 yılı en sıcak yıllar olarak ölçülmüfltür.11 Bilim adamları küresel ısınmanın nedenlerini do¤al ve yapay olarak iki ana kategoriye ayırmaktadır. Do¤al nedenler yeryüzündeki insan faaliyetlerinden ba¤ımsız olarak, daha çok güneflte bulunan manyetik alan içerisinde, güneflin de¤iflken aktivitesiyle ilgili olarak meydana gelen ısınma halidir. Buna göre, güneflin manyetik alanı içerisinde proton ve elektronlar fleklinde ortaya çıkan günefl 10 Çepel-Ergun, op. cit. s. 5. Adwerd E. Dessler and Edward A.Parson, The Science and Politics of Global Climate Change (A Guide to the Debate), Cambridge University Press, London, 2006, s. 48 11 13 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri rüzgarı, günefl sisteminde kozmik ıflımalara karflı kalkan görevi yapmaktadır. Güneflin aktivitesiyle ba¤lı olarak bu kalkan kimi zaman zayıflamakta ve kozmik ıflımaları geçirmektedir. Kozmik ıflımaların fazla olması bulutlanmayı arttırmakta ve bu durum da güneflten gelen radyasyon oranında de¤ifliklikler yaratmakta ve buna ba¤lı olarak küresel sıcaklıklarda de¤iflim görülebilmektedir. Ayrıca dünyanın günefl çevresindeki yörüngesinde belli zaman dilimleri sonunda kısa de¤ifliklikler olmaktadır. Dünyanın günefl yörüngesinde her 95 bin yılda bir basıklaflma, her 40 bin yılda bir do¤rusal kayma yaflanmakta ve her 3 bin yılda bir de dairesel sapma hali meydana gelmektedir. Dünyanın bu hareketlerinden dolayı zaman zaman so¤uk dönemler, zaman zaman sıcak dönemler yaflanabilmektedir. Bununla birlikte günümüzde yaflanan küresel ısınma do¤al nedenlerden kaynaklanmamaktadır. Bilim adamlarının ço¤unlu¤u ısınmanın insan faaliyetleri sonucu meydana geldi¤i görüflündedir. ‹nsanların yeryüzündeki ormanları yok etmesi, enerji ihtiyacını karflılamak amacıyla fosil yakıt olarak isimlendirilen kömür, petrol ve do¤algaz gibi enerji kaynaklarını tüketmeleri karbondioksit emisyonunu arttırmaktadır. Yapılarında karbon ve hidrojen elementleri bulunduran fosil yakıtların tüketilmesi karbondioksit ve sera etkisi yaratan di¤er gazların atmosfer içerisindeki oranını yükseltmektedir. Sera etkisi yaratan karbondioksit ve di¤er gazların atmosferde birikmeye bafllaması sanayi devrimi ile ba¤lamıfl ve o zamandan günümüze düzenli olarak artmıfltır. Atmosferdeki karbondioksit miktarının tespiti için ilk ölçümler 1958 yılında yapılmıfl ve müteakip yıllarda yapılan ölçümlerde düzenli artıfllar oldu¤u görülmüfltür. Buna göre, 1958 yılından bugüne kadar geçen sürede atmosferdeki karbondioksit oranı % 30 oranında artmıfltır. 12 Sanayileflmeden kaynaklanan karbondioksit emisyonunun % 90’ı Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya kökenlidir. Günümüzde en çok karbondioksit emisyonu yapan ülke ABD’dir. ‹kinci sırada Çin gelmektedir. Fert baflına karbondioksit emisyonu esas alındı¤ında ABD, Çin’in 10 katı seviyede bulunmaktadır. 12 Mark Mashling, Global Warming- A Very Short Introduction, Oxford University Press, New York, 2004, s. 10. 14 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER Buna karflılık toplam nüfusları 2.7 milyar olan Çin ve Hindistan’ın emisyon bakımından gelecekte ABD’yi geçmeleri beklenmektedir. Afla¤ıdaki tabloda 1990 yılı itibariyle karbondioksit emisyonları yer almaktadır. TABLO-I 13 Dünya Karbondioksit Emisyonları (1990 Yılı) Amerika Birleflik Devletleri 36,1 Avrupa Birli¤i 24,2 Rusya 17,4 Japonya 8,5 Polonya 3,0 Di¤er Avrupa ülkeleri 5,2 Kanada 3,3 Avustralya 2,1 Yeni Zellanda 0,2 Toplam 100 Netice olarak küresel ısınmanın sera etkisinden kaynaklandı¤ı, insan faaliyetleri sonucu meydana geldi¤i ve temelinde karbondioksit emisyonunun bulundu¤u hususunda bilim adamları arasında genel bir konsensüs saklanmıfltır. Karbondioksit ve sera etkisi yapan di¤er gazların emisyonundaki artıfla ba¤lı olarak gelecek 100 yıl içerisinde küresel sıcaklı¤ın 1,5 ila 4,5 derece artabilece¤i hesaplanmaktadır. Sıcaklık artıflının ne kadar olaca¤ı konusunda öngörüde bulunabilmek için karbondioksit miktarındaki artıflta fosil yakıt kullanımının mı, yoksa tropikal orman tahribatının mı daha fazla rolünün bulundu¤unun net biçimde tespit edilmesi gerekmektedir. 13 Tablo flu kaynaktan alınmıfltır: Seth Dunn ve Christopher Flavin, ‹klim De¤iflikli¤ini Gündemin Ön Sıralarına Taflımak, Tema Yayınları, ‹stanbul, 2002 15 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri Bazı bilim adamları, tropikal ormanların azalmasının karbondioksit oranının yükselmesinde belirleyici oldu¤u görüflündedir. Örne¤in Çin’in Baflkenti Pekin’de 19 Ekim 1997’de toplanan Dünya Petrol Kongresinde konuflan Exxon Petrol flirketinin baflkanı Lee Rayman’a göre, atmosfere intikal eden karbondioksit gazının sadece % 4’ü fosil yakıt tüketimi sonucu meydana gelmektedir. Karbondioksit gazının % 96’lık bölümü do¤al nedenlerle atmosfere ulaflmaktadır. 14 Öte yandan, bilim adamları küresel ısınmaya ba¤lı olarak gelecekte okyanus sularının sıcaklı¤ının artaca¤ı ve buna ba¤lı olarak daha fazla buharlaflma meydana gelece¤i hususunda görüflbirli¤i içerisindedirler. Bazılarına göre, buharlaflmanın artması atmosferde su buharı miktarının yükselmesine neden olacak ve bu durum küresel ısınmayı daha da hızlandırabilecektir. Bazı bilim adamları ise okyanusların ısınmasının küresel ölçekte bulutlanmayı arttıraca¤ı, bulutların güneflten gelen kısa dalgalı ıflınların bir kısmının dünyaya ulaflmadan geri gönderilmesi görevi üstleneceklerini ve netice olarak okyanus sularındaki ısınmanın küresel ısınmayı dengeleyece¤ini iddia etmektedirler. Keza bulutların fiziki özellikleri, sıvı ve buz kristallerinden oluflmaları da sıcaklı¤ın artması veya azalmasında belirleyici olacaktır. Buz kristallerinden oluflan cirrus tipi yüksek bulutlar sıcaklı¤ı artırıcı yönde etki ortaya koyarken, strotiform tipi bulutlar sıcaklı¤ın azalmasına neden olmaktadır. Öte yandan cirriform tipi bulutlar, güneflten gelen ıflınları do¤rudan yeryüzüne geçiren buna karflılık yerden yansıyan uzun dalgalı ıflınları absorbe ederek küresel ısınmayı arttırmaktadır. Su damlacıklarından oluflan strotiform tipi bulutlar ise su damlacıklarından olufltukları için kısa dalgalı ıflınların yeryüzüne ulaflmasına engel olmaktadır. 14 Watts, op.cit. s. 68 16 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER Görüldü¤ü üzere küresel ısınmanın tek baflına atmosferdeki karbondioksit miktarının artıflı ile irtibatlandırılmasına bu alanda çalıflan bilim adamlarının hepsi katılmamaktadır. Bazı bilim adamlarına göre küresel ısınma dünya iklim yapısının çok sayıda ve düzeydeki de¤iflkenin karmaflık iliflkisi sonucu flekillenmektedir. Bunu tek baflına sera etkisi yaratan gazlarla izah etmek bilimsel de¤ildir. Keza 10 yıl içerisinde dünya ortalama sıcaklı¤ının 0.06 derece arttıflını öne sürerek bundan bilimsel netice çıkarmak da rasyonel kabul edilmemektedir. E¤er küresel ısınma gerçek ise bunda insan faaliyetlerinin etkisi yok denecek düzeydedir. Bununla birlikte, bu alanda uzmanlaflmıfl bilim adamlarının ço¤unlu¤u küresel ısınmanın sera gazlarından kaynaklandı¤ı ve insan faaliyetlerinin sonucu oldu¤u görüflündedir. Bilim adamları arasındaki bu tartıflmadan ba¤ımsız olarak günümüzde küresel ısınmanın etkileri ekvatordan kutuplara, okyanus derinliklerinden akarsuların debisine kadar hemen her alanda ve dünyanın her yerinde belirgin biçimde hissedilmektedir. Kutuplarda buzulların erimesi neticesinde deniz suyu seviyesi yükselmektedir. 1960’lardan günümüze kadar geçen sürede Kuzey Yarımküre kar örtüsünde % 10 azalma kaydedilmifltir. Küresel ısınmaya paralel olarak dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taflkınların fliddeti ve sıklı¤ı artarken, bazı bölgelerde fliddetli kuraklık ve çölleflme yaflanmaktadır. Sıcaklık artıflı aynı zamanda mevsimlerin karakteristik özelliklerini de¤ifltirmektedir. Dünyanın bir çok yerinde normal koflullarda so¤uk geçmesi beklenen kıfl aylarında ortalama hava sıcaklıkları artmakta, kıfl mevsimi ılıman geçmektedir. Benzer flekilde ilkbahar mevsimi erken gelmekte, sonbahar gecikmekte ve tüm bu de¤iflikliklere insanların ve di¤er canlı türlerinin intibak sa¤lamaları güçleflmektedir. De¤iflikliklere uyum sa¤layamayan bitkiler ve hayvanların çeflitlili¤i ve sayıları azalmakta veya tamamen ortadan kalkmaktadır. Küresel ısınma aynı zamanda insan sa¤lı¤ını da etkilemekte, iklim de¤ifliklikleri sonucu kalp ve solunum yolu hastalıklarıyla alerjik karakter taflıyan bulaflıcı hastalıklar yayılmaktadır. 15 Küresel ısınmadan kuflku duyan bilim adamlarının görüflleri için bakınız:. Dessler-. Pearson, op.cit, , s. 128-175. 17 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri Günümüzde küresel ısınmanın bafllıca göstergeleri buzulların erimesi, yüksek da¤ların tepelerindeki kar örtüsünün azalması, kutupların ısınması, iklim de¤iflikliklerine hassas olan canlı türlerinin sayısının azalması veya ortadan kalkması, a¤açların yafl halkalarının hızlı büyümesi, kuraklık ve çölleflmenin artmasıdır. Afrika’da bulunan Klimenjero da¤ı üzerindeki buzul kütlesinin dörtte üçü 20. yüzyıl içinde ortadan kalkmıfltır. Benzer flekilde Kafkasya’da buzul kütlesi miktarı yarıya düflmüfltür. Tiyenflan da¤larındaki buzullar ise son 40 yılda % 20 küçülmüfltür. Yeni Zelanda’da buzul kitlesinin dörtte biri erimifltir. Amerikan Kar ve Buz Verileri Merkezi (NSIDC) ölçümlerine göre, küresel ısınma ile ilgili flu sonuçlar ortaya çıkmaktadır: Antartika’da son 50 yıl içinde hava sıcaklı¤ı 2,5˚C artmıfl ve 7 dev buzul kitlesinin alanı, 1974 yılından bu yana 13500 kilometrekare daralmıfltır. Yaklaflık 12 bin yıllık oldu¤u tahmin edilen 3250 kilometrekarelik, 200 metre derinli¤inde, 750 milyon ton a¤ırlı¤ında buz kütlesi ana parçadan ayrılmıfl ve 16 binlerce Larsen-B buzulu, son 5 yılda 5700 kilometrekarelik bölümünü kaybetmifltir. 20. yüzyılda denizler 10-25 cm yükselmifltir. Deniz seviyesindeki yükselmenin yıllık ortalaması 2 mm düzeyindedir. Bu yükselmede okyanusların genleflmesinin de rolü bulunmakla birlikte temel sebep buzulların erimesidir. Akarsuların debilerinin düflmesi nedeniyle göller çekilmifl, göl suyu sıcaklı¤ının artmasına paralel olarak buralarda yaflayan canlı türü ve miktarında azalmalar görülmüfltür. Küresel ısınma ayrıca ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Sıcaklıklar artınca, buna paralel olarak büyük su yüzeylerinden buharlaflma hızlanmakta, tarımsal üretim ve ormanlar ısınmadan etkilenmektedir. Büyük su yüzeylerine yakın yerlerde hava nemi ve buna ba¤lı olarak ya¤ıflların artması sel felaketleri yaflanmasına neden olmaktadır. Karasal kısımlarda ise toprak suyunu kaybederek kuraklaflmaktadır. 17 Bunun sonucu olarak tarımsal verimde azalma olmakta, orman alanları daralmaktadır. 16 17 Çepel-Ergun, op. cit. s. 7 Watts, op. cit. s. 97 18 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER Küresel Is›nma Hayat›m›z› Nas›l Etkiliyecek? Her ne kadar son yıllarda küresel ısınmanın yarataca¤ı tehlikeler konusunda genel bir bilinçlenme gözlemlenmekte ise de küresel ısınmanın gelecekte ne tip de¤iflikliklere yol açaca¤ı kesin olarak bilinememektedir. Burada en önemli sorun gelecekte yaflanacaklar konusunda tahmin yapmanın güçlü¤üdür. ‹nsanların normal koflullarda yaflamın zor oldu¤u buzlarla kaplı kuzey bölgelerde ve Büyük Sahra’da de¤iflik iklim türlerine uyum sa¤layabildikleri bilinmektedir. Dolayısıyla insanlar hızlı iklim de¤iflimine uyum sa¤layabilir ve ondan korunabilirler. Fakat bitkiler ve hayvanlar bu de¤iflimlere ayak uyduramayacakları için insanların besin zincirini oluflturan ekolojik sistem küresel ısınma ile birlikte tehlike altına girecektir. Sıcaklık de¤erlerinde kaydedilecek yükselmelere uyum sa¤layamayan bitki ve hayvan türleri yok olacaktır. Küresel ısınmadan kaynaklanan okyanus seviyesinin yükselmesi kıyı bölgelerdeki yaflamı olumsuz yönde etkileyecektir. Okyanus sularının bir metre yükselmesi halinde Hint Okyanusunda Maldiv Adaları ve Pasifik Okyanusunda Marshall Adaları gibi yerleflim birimlerinin % 75’i sular altında kalacaktır. Suların yükselmesinden ırmak deltalarındaki yerleflim birimleri de etkilenecektir. Bengaldefl, Mısır, Nijerya ve Taylan bu kategori ülkelerin baflında gelmektedir. Çünkü bu ülkelerde nüfusun önemli bir kısmı ırmak deltalarında yaflamaktadır. Okyanusların yükselmesi bu ülkelerde tatlı su kaynaklarını deniz suyunun basması tehlikesini ortaya çıkaracak ve içme suyu kıtlı¤ı ortaya çıkacaktır. Nüfusunun dörtte üçü Ganj, Bharmanputra ve Meghna ırmaklarının deltası içerisine yerleflen Bengaldefl, deniz suyu yükselmesinden en fazla etkilenen ülke olacaktır. Zira ülke co¤rafyasının neredeyse yarısının deniz seviyesinden yüksekli¤i sadece 5 metre seviyesindedir. Dünya Bankası hesaplamalarına göre bu ülke topraklarının 2100 yılında % 16’sı sular altında kalacaktır.18 Benzer bir durum Mısır’da Nil deltasında meydana gelebilecektir. Dünyanın en yo¤un yerleflim birimleri arasında yer alan Nil deltasında kilometrekareye 1600 kifli düflmektedir. 18 Mashling. op.cit, s.89. 19 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri Mısır topraklarının en verimli arazileri olan Nil deltası, geniflli¤i 50 km ve boyu da kimi zaman 10 km’ye kadar uzanabilen dar bir flerittir. Nil deltasında ortalama yükseklik 2 metredir. Küresel ısınma aynı zamanda ya¤ıfl rejiminde de¤ifliklikliklere yol açacaktır. Yaz aylarında Güneydo¤u Asya’yı etkileyen muson ya¤murlarının ısınmaya paralel olarak artması beklenmektedir. Zira ısınma nedeniyle okyanuslardan daha fazla oranda su buharlaflacak ve bu durum da muson ya¤murlarının daha sık aralıklarla görülmesine neden olacaktır. Kasırga ve siklonların meydana gelme sıklı¤ı ve fliddetini küresel ısınmanın ne yönde etkileyece¤i kesin olarak bilinmemektedir. Ancak El 19 Nino gibi Okyanus fırtınalarında artıfl yaflanması beklenmektedir. 20. yüzyılın baflında El Nino’nun oluflma sıklı¤ı 10-15 yılda bir kez iken yüzyılın sonunda bu oran 3-5 yıla düflmüfltür. Küresel ısınmayla birlikte bunun daha sık aralıklarla tekrarlanması beklenmektedir. Küresel ısınma aynı zamanda insan sa¤lı¤ını olumsuz yönde etkilemektedir. Hava sıcaklı¤ının yükselmesi en baflta ölüm oranlarında artıfla neden olacaktır. Sıcaklık artıflı aynı zamanda tatlı su kaynaklarına ulaflmayı güçlefltirecektir. Dünyada halen 1.7 milyar insan temiz su kaynaklarından yoksundur. Sıcaklık artıflı sonucu bu rakamın üç katına çıkması beklenmektedir.20 Küresel ısınma dünyanın her bölgesini aynı derecede etkilemeyecektir. Zira artıfl de¤erleri farklı olacak; kutuplardaki artıfl dünya ortalamasının iki katı düzeyinde gerçekleflecektir. Bu durum kutuplardaki buzulların erimesine neden olmaktadır. Yapılan bir hesaplamaya göre, ortalama sıcaklı¤ın 3-4 derece artması halinde denizlerde su seviyesi 35 cm yükselecektir. Deniz suyunun yükselmesi kıyıya yakın temiz su kaynaklarının denizle birleflmesi sonucunu do¤uracak ve tatlı su kaynakları azalacaktır. Sıcaklık artıflı daha çok geceleri hissedilecek; yazla kıfl, gece ile gündüz arasındaki ısı farkının azalması, rüzgarların sıklı¤ını, fliddetini ve yönünü de¤ifltirecektir. Bazı bölgelerde kurak dönemlerin ardından gelen aflırı ya¤ıfllar virüs 19 20 Mashling, op.cit., s. 91. Bu konuda daha fazla bilgi için bakınız: Watts, op. cit. s. 89-102. 20 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER mutasyonlarını hızlandıracak, ortadan kalkan sıtma gibi bazı hastalıklar yeniden zuhur edebilecektir. Küresel ısınmadan kaynaklanan ya¤ıfl rejimi de¤iflikli¤i verimli arazilerin kuraklaflmasına, suya ba¤lı enerjinin azalmasına ve ormanların yok olmasına neden olacaktır. Küresel sıcaklık artıflına ba¤lı iklim de¤iflikli¤i nedeniyle bitki ve hayvan türlerinin dörtte birinin yok olma tehlikesi ile karflı karflıya kalacaktır. Avrupa Çevre Ajansına göre 1980’li yıllarda felaketler sel, fırtına, sıcaklık dalgası ve kuraklık olarak görülüyordu. 1990’lı yıllarda ise iklim de¤iflikli¤ine ba¤lı olarak felaketlerin türünde ve meydana gelme sıklı¤ında artıfl kaydedilmifltir. Gelece¤e yönelik olarak yapılan projeksiyonlara göre, önlem alınmaması halinde gelecekte flu felaketlerin yaflanması beklenmektedir: 2025 yılına kadar Avustralya ve Güney Afrika’da bulunan Tropikal Ormanlar yok olacak; Akdeniz bölgesinde orman yangınları artacak, besin üretimi ve su kaynakları azalacaktır. 2050’de Avustralya’daki mercan resifleri yok olacak, Alpler’deki bitki ve hayvan türleri azalacak, Çin’in büyük ormanları hızla ortadan kalkacak, suların yükselmesiyle verimsiz ve kurak hale gelen topraklardan baflka bölgelere göç eden insan sayısı 150 milyona ulaflacaktır. 2070’te Kuzey Buz Denizi tüm canlıları ile yok olacak, Amazon Ormanları’nda zarar telafi edilemez boyutlara ulaflacak, tüm bunların neticesi olarak 5.5 milyar insan gıda sıkıntısı çekecektir. Küresel ısınma aynı zamanda ozon tabakası üzerinde etki yaratacaktır. Atmosferin katmanları arasında Stratosferden sonra gelen ozon tabakasının temel ifllevi güneflten gelen ultraviyole ıflınları absorbe ederek yeryüzüne intikal eden miktarını sınırlandırmaktır. Mevcut koflullarda ultraviyole ıflınların ancak % 2’si yeryüzüne ulaflabilmektedir. Küresel ısınma halinde ozon tabakasının zarar görmesi bu ıflınların daha fazla miktarda dünyaya ulaflmasına neden olacaktır. Ultraviyole ıflınlar hem tarlalarda ekili olan tarımsal ürünlere zarar vermekte, hem de insan sa¤lı¤ını olumsuz yönde etkilemektedir. Cilt kanseri, katarakt gibi hastalıklar ve ba¤ıflıklık sisteminin t a h r i p o l m a s ı u l t r a v i y o l e ı fl ı n l a r d a n k a y n a k l a n m a k t a d ı r . A y r ı c a 21 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri ultraviyole ıflınlar denizlerin içinde bulunan biktisel planktonların oksijen üretimi ve karbondioksit tüketimi ifllevlerine zarar vermektedir. Küresel ısınmanın yarattı¤ı iklim de¤ifliklikleri ayrıca canlıların kromozom sayısı ve yapısında mutasyona neden olacaktır. Böylece küresel ısınmaya ba¤lı olarak canlıların kalıtsal yapıları de¤iflebilecektir. Gece gündüz ısı farkının azalması, kasırga, hortum, siklon gibi do¤a olaylarının sayısının ve fliddetinin artmasına ve asit ya¤murlarına neden olabilecektir. Küresel Isınmaya Karflı Uluslararası ‹flbirli¤i Dünya genelinde ortalama sıcaklık artıflının yarattı¤ı tehlike ilk kez 1980’li yılların baflında uluslararası toplumun gündemine gelmifltir. Bu dönemde yürütülen bilimsel çalıflmaların bulgusu insan faaliyetlerinin küresel iklim de¤iflikli¤inde belirleyici oldu¤u ve tetikledi¤i fleklindedir. Bu tespit bir taraftan büyük heyecan yaratmıfl, öte yandan iflbirli¤i kapılarını aralamıfltır. Küresel ısınma tehlikesi ile mücadele için uluslararası toplum adına harekete geçen örgüt BM olmufltur. 1980’lerin sonunda BM Genel Kurulu tarafından alınan bir kararda “iklim de¤iflikli¤inin insanlı¤ın ortak kaygısı” oldu¤u vurgulanmıfltır. Aynı yıl Birleflmifl Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Dünya Meteoroloji Örgütü’nün katkılarıyla “Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli (IPCC)” toplanmıfltır. Dünyanın önde gelen bilim adamlarının ve hükümet temsilcilerinin katılımı ile ba¤layan panel daha sonra kurumsallaflmıfl ve 1990 yılında panelin genel toplantısı yapılmıfltır. Bu toplantıda küresel ısınmaya iliflkin bilimsel birikim analiz edilmifl ve güncellenmifltir. 1990 yılındaki rapor esas alınarak BM tarafından “‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve Sözleflmesi” hazırlanmıfl ve 1992 yılı Rio Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılmıfltır. Çerçeve sözleflme, 1993 yılına kadar çok sayıda ülke tarafından imzalanmıfltır. Söz konusu çerçeve sözleflmenin temel amacı ve karakteristik özelli¤i, bir yandan sera gazlarının 21 22 Çepel-Ergun, op. cit. s. 11. Watts, op. cit. s. 98-101. 22 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER atmosferdeki yo¤unluklarını sabitlemek, öte yandan küresel ısınma ile mücadele adı altında yürütülen çalıflmaların ekonomik kalkınmaya mani olmasını engellemek 23 olmufltur. Sözleflmenin temel ilkeleri flunlardır: Bilimsel kanıtların eksik olması bir alanda önlem alınmasını engellememelidir. Ulusların ortak, ancak farklı sorumlulukları vardır. Bu zamana kadar faaliyetleri ile iklim de¤iflimine sebep olan sanayileflmifl ülkeler sorunun çözümünde öncü olmalıdır. Sözleflmeye taraf olan devletlerin hepsi, sözleflmeyi uygulama ve yaptıkları faaliyetleri bildirme taahhüdü altına girerler. Taraf devletler gönüllü olarak 2000 yılında sera gazı emisyonlarını 1990 yılı düzeyine çekecekler ve bu konuda di¤er ülkelere teknik ve mali destek vereceklerdir. Birleflmifl Milletler ‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve Sözleflmesini 188 devlet imzalamıfltır. Sözleflme 1994 Mart ayında yürürlü¤e girmifltir. Sözleflme tasla¤ında Türkiye’nin isminin hem geliflmekte olan ülkeler, hem OECD ülkeleri kategorisinde iki kez yazılmıfl olması nedeniyle ortaya çıkan bürokratik sorunun aflılması uzun sürmüfl ve bu nedenle Türkiye’nin sözleflmeye sonradan katılmıfltır. 1995 Mart ayında 100’ün üzerinde hükümetlerarası ve uluslararası örgüt temsilcisinin katılımıyla yapılan toplantıda ise Rio Zirvesi’nde benimsenen hedeflerin ne dereceye kadar uygulamaya aktarılabilece¤i tartıflılmıfl, uzun müzakerelerin ardından 1994 yılında Birleflmifl Milletler ‹klim De¤iflimi Çerçeve Sözleflmesine taraf olan ülkelerin taahhütlerine sadık kalmadıkları, yükümlülüklerini aksattıkları genel kabul görmüfltür. Zirveye katılan taraflar çerçeve sözleflmeyi hukuki bakımdan takviye için ba¤layıcı bir protokol yapılması fikrini 23 Sözleflme metni için bak›n›z: http://unfccc.int/2860.php/ 23 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri ortaya atmıfllardır. Bu çerçevede yürütülen çalıflmalar neticesinde 1997 Kyoto Protokolü 24 ortaya çıkmıfltır. Protokolün temel hükümleri flunlardır: Geliflmifl ülkeler kendileri için belirlenen sera gazı emisyon sınırları üstüne çıkmayacaklardır. ‹klim de¤iflikli¤ini önlemeye dönük politikalar gelifltirilecek ve uygulamaya konulacaktır. Enerji verimlili¤i ve tasarrufunu arttırıcı önlemler alınacaktır. Çöp ve motorlu araçlardan kaynaklanan sera gazı emisyonları azaltılacak veya tamamen sınırlandırılacaktır. Sera gazlarının atmosfere karıflmasını önleyecek arıtma tesisleri infla edilecek ve ormanların korunması için hassasiyet gösterilecektir. Taraflar, sözleflme hükümlerinin amacına ulaflmasını engelleyecek her türlü faaliyetleri ortadan kaldırmayı taahhüt ederler. Zararlı sera gazları emisyonu 2012 yılında % 5,2 oranında azaltılacak ve 1990 yılındaki düzeye indirilmesi sa¤lanacaktır. Bu konuda sanayileflmifl ve geliflmekte olan ülkelerin yükümlülükleri birbirinden farklı olacaktır. Geliflmekte olan ülkeler sera gazı emisyonlarını izleme ve bunları azaltmak için gerekli hazırlıkları tamamlayacak ve bu husustaki faaliyetlerini ilgili BM kurulufllarına raporla bildireceklerdir. Sözleflme ile Protokol arasındaki temel fark sözleflmenin yaptırım gücünün bulunmamasıdır. Sözleflmede taraflar için öngörülen 2000 yılı sera gazları emisyonlarını 1990 seviyesinde tutma yükümlülü¤ü hukuki bakımdan ba¤layıcı de¤ildir, sadece niyet 24 Kyoto Protokolü metni için bak›n›z: http://unfccc.int/resource/docs/convkp/kpeng.html/ 24 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER beyanı düzeyindedir. Buna karflılık Protokolde hedeflere ulaflılmaması halinde sonraki dönemler için a¤ır yaptırımlar öngörülmektedir. Kyoto Protokolünün yürürlü¤e girmesiyle birlikte küresel ısınma sonucunda meydana gelebilecek ekolojik afetlerin bir dereceye kadar azalabilece¤i ümit edilmektedir. Ancak alınan önlemlerin olumlu etkileri çok uzun yıllar sonra ortaya çıkacaktır. Öte yanan Sözleflmeye taraf ülkelerin üzerlerine düflen sorumluluk ve yaptırımları ne oranda yerine getireceklerini zaman gösterecektir. Çünkü hükümetler, kentleflme düzeyi, refah artıflı üzerindeki olumsuz etkiler ve iflsizlik gibi hususları ileri sürerek Kyoto Protokolünde taahhüt ettikleri yükümlülükleri yerine getirmekten kaçınmaktadırlar. ABD yönetiminin Kyoto Protokolüne karflı kayıtsız tutumu küresel ısınmayı engelleme veya yavafllatma yönünde uluslararası iflbirli¤i ümitlerinin azalmasına neden olmufltur. Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli’nin Dördüncü De¤erlendirme Raporu 2007 yılında tamamlanmıfltır. Bu rapor ile küresel iklim de¤iflikli¤inin sadece sosyo-ekonomik sonuçları olan bir çevre sorunu olmayıp küresel güvenli¤e, insan neslinin sürdürülebilirli¤ine 25 bir tehdit oluflturdu¤u vurgulanmıfltır. Küresel Isınmadan Türkiye Nasıl Etkilenecek? Üç tarafı denizlerle çevrili karmaflık iklim yapısına sahip olan Türkiye küresel ısınmaya ba¤lı de¤iflikliklerinden en fazla etkilenebilecek ülkelerin baflında yer almaktadır. Küresel ısınmanın artıflı ile birlikte Türkiye’nin karflı karflıya kalabilece¤i en önemli üç sorun Prof. Kadıo¤lu’na göre, kuraklık tehlikesi, ani sellerde yaflanacak artıfl ve deniz seviyesi yükselmesi 26 olacaktır. Kuraklık, normalin altında ya¤ıfl, toprak nemi, sıcak kuru hava gibi bir çok faktörün bileflkesi olarak ortaya çıkmaktadır. Sıcaklık artıflı öncelikle kuraklık tehlikesi olan yerleri 25 Raporun özeti için bakınız: http://www.ipcc.ch/pdf/assessment-report/ar4/syr/ar4syrspm.pdf/ Mikdat Kadıo¤lu, “Günümüzden 2100 Yılına Kadar Küresel ‹klim De¤iflimi”, Bildiri, ‹klim De¤iflimi ve Türkiye Sempozyumu, 13-14 Mart 2008, ‹stanbul. 26 25 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri vuracak, yeterli su kayna¤ına sahip olmayan Güneydo¤u Anadolu, ‹ç Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgeleri küresel ısınmaya ba¤lı kuraklıktan etkilenecektir. Sıcaklık artıflına paralel olarak Türkiye’nin bazı bölgelerinde çölleflme tehlikesi ortaya çıkacaktır. Konya’nın Karapınar bölgesinde meydana gelen çölleflme Türkiye’nin ekolojik bakımdan ne derece hassas oldu¤unu ortaya koymaktadır. Türkiye’nin özellikle çölleflme tehlikesi bulunan yarı kurak ve nemli bölgelerinde tarım, ormancılık ve su kaynakları sıcaklık de¤erlerinin artmasından olumsuz yönde etkilenecektir. Zira iklimde meydana gelen herhangi bir de¤ifliklik, ya¤ıfl, buharlaflma, yüzey akıfl ve toprakta bulunan kullanılabilir suyun miktarını etkilemektedir. Mevsimler ve yıllık ya¤ıfllarda görülecek de¤iflmeler, hem su kaynaklarının depo edilmesi, hem de topraktaki nem rejiminin düzenlenmesi açısından son derece önemlidir. Buna göre, bitkilerin çiçeklenme, tozlanma, meyve oluflumu ve tane dolumu esnasında meydana gelebilecek su yetersizli¤i verimin düflmesine neden olacaktır. Ayrıca sıcaklıkların artması toprakta buharlaflma yaratacak ve bu durum da bitkiyi terleme sıkıntısına sokacaktır. Netice olarak kuraklı¤a dayanamayan bitkiler 27 verimsiz hale gelecek veya yok olacaktır. Kuraklıkla birlikte Türkiye’nin güneyinde bulunan çöl kufla¤ının etki alanı kuzeye do¤ru genifllemesi beklenmektedir. Yapılan hesaplamalara göre sıcaklıkta meydana gelecek 1 ila 3 derece ısı artıflı orta enlemlerin 150-550 km kutuplara do¤ru hareket etmesine neden olacaktır. Bu durum ekosistemlerin co¤rafik da¤ılımın› ve kompozisyonunu de¤ifltirecek, yeni flartlara uyum sa¤layamayan canlı türleri ortadan kalkacaktır. Kuraklık aynı zamanda insan faaliyetlerinin su kaynaklarına ba¤lılı¤ı nedeniyle toplumsal hayat üzerinde etkili olacaktır. Uzun süreli kuru hava, nem azlı¤ı yaratarak bitki, orman ve su kaynaklarında azalmalara neden olacak ve sonuçta ciddi çevre sorunları ortaya çıkacak ve bunlar kısa sürede toplumsal hayata 28 yansıyacaktır. 27 Ömür Fatih Baloglu, “Küresel Isınmanın Tarla Bitkileri Açısından De¤erlendirilmesi”, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, http://www.akdeniz.edu.tr/ziraat/tr/ekaynak/ts005.pdf/ 28 Kemal Öztürk; “Küresel ‹klim De¤iflikli¤i ve Türkiye’ye Olası Etkileri”, Gazi E¤itim Fakültesi Dergisi, Cilt: 22, Sayı:1, 2002, s.63. 26 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER Türkiye’de ya¤ıflın miktar ve da¤ılımında sapmalar yer altı ve yer üstü su rezervlerini etkilemektedir. Bu çerçevede küresel ısınmadan kaynaklanan kuraklı¤ın ekonomik, çevresel ve sosyal etkileri olacaktır. Ekonomik bakımdan ürün kayıpları, böcek istilaları, bitki hastalıkları, ürün kalitesinde düflüklük, hayvancılı¤ın daralması, otlak verimlili¤inin azalması, orman kayıpları, a¤aç hastalıkları gibi etkiler ortaya çıkacaktır. Kuraklıktan kaynaklanan bu durum nedeniyle gıda üretimi düflecek, yiyecek stokları azalacaktır. Netice olarak tarımla u¤raflanların gelirleri azalacak, buna paralel olarak tarımsal üretime ba¤lı endüstri küçülecek, iflsizlik ve üretim düflmesinden dolayı vergi kayıpları ortaya çıkacaktır. Kuraklık ayrıca toprak üzerinde su ve rüzgar erozyonunu arttıracak, hayvanların do¤al yaflam alanlarının daralması, hayvan ve su kalitesinde bozulmalar gibi çevresel etkilere neden olacaktır. Sosyal etkilerine gelince gıda kıtlı¤ı ortaya çıkacak, tarımda çalıflanların yoksullaflması ve göç olaylarında artıfl görülecektir. Öte yandan kuraklıktan kaynaklanan iklim de¤iflikli¤i ekolojik dengeyi bozacak ve biyolojik çeflitlilik azalacaktır. Ancak bu ekolojik de¤iflikli¤in bir anda olmayaca¤ı, ya¤ıfl, buharlaflma ve sıcaklık rejimlerine ba¤lı olarak bölgeden bölgeye de¤ifliklik gösterece¤i anlaflılmaktadır. Ortalama sıcaklıkların artması ya¤ıfl miktarında azalmaya neden olacak, orman zenginli¤i bundan olumsuz yönde etkilenecektir. Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli çerçevesinde yapılan projeksyonlara göre, 2030 yılında Türkiye co¤rafyasının büyük bölümü kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecektir. Sıcaklıklar kıfl aylarında ortalama 2 derece, yaz aylarında ise 2 ila 3 derece artacaktır. Ya¤ıfllar kıfl aylarında % 10 artıfl gösterecek, yaz aylarında ise % 5 ila % 15 oranında azalacaktır. Toprak neminde yaz aylarında % 15 ila % 25 arasında düflme görülecektir. Prof. Kadıo¤lu tarafından yapılan hesaplamaya göre, 1990 yılında Türkiye’de 3070 metreküp olan kifli baflına düflen su miktarı, iklim flartlarının aynı kaldı¤ı varsayımı altında nüfus artıflına ba¤lı olarak 2050 yılında 1240 metreküp olacaktır. ‹klim de¤iflikliklerinin etkisi dikkate 29 30 Balo¤lu op. cit. Öztürk, op. cit. s. 59-60. 27 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri alındı¤ında, 2050 yılında kifli baflına düflen su miktarı 700 ila 1910 metreküp arasında 31 de¤iflecektir. Böylece Türkiye küresel ısınmaya ba¤lı iklim de¤ifliklikleri neticesinde su yoksulu ülke haline gelecektir. Kuraklık sosyo ekonomik bakımdan da etki yaratacak; flehirlerde kullanma suyu kıtlı¤ı ortaya çıkarken, tarımsal ürün ve hidroelektrik üretiminde büyük düflüfl yaflanacaktır. Deniz seviyesinin yükselmesi de Türkiye’yi birçok yönden olumsuz biçimde etkileyecektir. Deniz seviyesindeki yükselmelerin sebeplerinden birisi suların ısınmasından kaynaklanan genleflmedir. Karada bulunan buzulların erimesi de deniz seviyesinde yükselme yaratmaktadır. Küresel ısınmadan kaynaklanan deniz seviyesi yükselmeleri nedeniyle Türkiye’nin denize açılan dereleri tuzlu su ile dolacaktır. Öte yandan deniz kenarındaki yerleflim birimlerinde bulunan konutlar ve sanayi tesisleri deniz suyu yükselmesinden olumsuz yönde etkilenecektir. Tatlı su yatakları, dereler ve nehirleri tuzlu su basacak, yeraltı sularına tuzlu su karıflacaktır. Alçak vadi ve platolar da deniz seviyesi yükselmesi nedeniyle tuzlu su altında kalacaktır. Tuzlu suyun çekilmesi halinde toprak eski verimlili¤ini yitirmifl olacaktır. Deniz suyunun yükselmesi halinde yaflanabilecek tehlikelerden kaçınmak için ‹ngiltere hükümeti kıyılardan iç bölgelere çekilmeyi tartıflmaktadır. Türkiye’nin de acil olarak deniz seviyesinin yükselmesi riskine karflı proje üretmesi gerekmektedir. Öte yandan Türkiye’deki nehirlerin debisinde küresel ısınma nedeniyle % 30 oranında azalma yaflanaca¤ı hesaplanmıfltır. Bu durumdan hem ülke sınırları içinde do¤up denize dökülen nehirler, hem de Fırat, Dicle, Asi, Çoruh gibi sınır aflan nehirler etkilenecektir. Su miktarındaki azalma nedeniyle Türkiye ile komfluları arasında yeni anlaflmazlıklar ortaya çıkabilecektir. Türkiye, her ne kadar Suriye’ye saniyede 500 metreküp su verme taahhüdünde bulunmufl ise de kurak geçen yıllarda bu miktarı azaltabilmektedir. 2000 yılında bazı aylarda Suriye’ye verilen su miktarı 160 metreküp düzeyine düflmüfltür. Küresel ısınmanın akarsu debilerini önemli ölçüde etkilemesi halinde sınır aflan sular Türkiye ile komfluları arasında anlaflmazlık yaratabilecektir. 31 Kad›o¤lu op. cit. S. 13. 28 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER Küresel sıcaklık artıflına ba¤lı olarak Türkiye’yi bekleyen bir baflka tehlike de ani ya¤ıfllardan kaynaklanan seller ve erozyondur. Toprak erozyonu verimli arazinin kaybolması demektir. Kuraklıkla birlikte gelen erozyon tarımsal üretimi vuracak ve Türkiye gıda bakımından kendi kendine yeterli ülke statüsünü yitirecektir. TEMA’nın yaptı¤ı hesaplamalara göre, Türkiye her yıl Kıbrıs adasının yarısı büyüklü¤ünde verimli topra¤ı erozyon nedeniyle kaybetmektedir. Gelecek yıllarda ani ya¤murların artmasıyla birlikte beklenen su baskınları ve seller, hem erozyonu arttıracak hem de dere yataklarındaki yerleflimlerin sular altında kalmasına neden olacaktır. Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli’nin 2002 yılında yayınlanan 5. teknik raporuna göre küresel ısınma nedeniyle 2070-2100 yılları arasında Türkiye’de yaflanabilecek de¤ifliklikler ya¤ıfl miktarı azalması, buharlaflmanın artması ve yaz kuraklı¤ının artması, orman yangınları ve erozyonun artması olarak sıralanmıfltır. Rapora göre, 2070 yılında Samsun-Adana hattının do¤usu 3-4 derece, batısı ise 4-5 derece ısınacaktır. Prof. Kadıo¤lu ise küresel ısınmanın Türkiye üzerindeki etkilerini flu bafllıklar altında toplamaktadır: Yaz ya¤ıfllarında önemli oranda azalma yaflanacak ve buna ba¤lı olarak buharlaflma artacak. Ya¤ıflların mevsime göre da¤ılımı de¤iflecek, fiiddeti artacak, ani sellerde artıfl görülecek. Son yıllarda daralan kar örtüsü daha da azalacak. Kuraklı¤ın sıklı¤ı ve fliddeti artacak. fiehir ve ülke sınırlarını aflan suların paylaflımında yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde anlaflmazlıklar yaflanacak. 29 30 Atal›k. op. cit. s. 4. Kad›o¤lu, op. cit. s. 13-14. 29 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri Yüksek basınç kufla¤ının kuzeye kayması nedeniyle kuru hava orman yangınlarına neden olacak, tropikal hastalıklar artacak. Kufl türlerinin sayısı önemli ölçüde azalacaktır. Sonuç ve De¤erlendirme Günümüzde kutupların ısınması, buzulların erimesi, kar örtüsünün azalması ve mevsim sıcaklıklarında görülen de¤ifliklikler küresel ısınmanın herkes tarafından gözlemlenebilen açık iflaretleridir. Bilim adamlarının yaptı¤ı tespitlere göre, son 100 yıl içinde yerkürenin ortalama sıcaklı¤ı 0,6 derece artmıfltır. Gelecekte sıcaklık artıflı çok daha belirgin hale gelecektir. Yapılan hesaplamalara göre 2100 yılında yeryüzünün ortalama sıcaklı¤ı 1.4 ila 5.8 derece arasında artacak, deniz seviyesindeki yükselme 1 metreye kadar ulaflabilecektir. ‹klim yapısındaki bozulma nedeniyle gelecekte hava tahmini yapmak çok daha güç hale gelecek, sık aralıklarla seller, taflkınlar, fırtına ve kasırgalar yaflanacaktır. Bilim adamlarının yaptıkları tespitlere göre, dünya ikliminde yaflanan tüm bu de¤ifliklikler yeryüzündeki insan faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Nüfus artıflına paralel olarak kentleflme, enerji ihtiyacı için fosil yakıt kullanımının artması ve orman alanlarının tahrip olması gibi faktörler dünya ikliminin hassas yapısınını olumsuz yönde etkilemifltir. Dünyada var olan ortalama hava sıcaklı¤ı 15 derece düzeyindedir. Canlı hayatı için ideal flartlar sa¤layan bu sıcaklık düzeyi atmosferin kalınlı¤ı, dünyanın günefle uzaklı¤ı ve atmosferin bileflimini oluflturan gazların sera etkisi sonucu sa¤lanabilmektedir. Son derece hassas nitelik taflıyan mevcut denge hali son 150 yılda de¤iflmifl, sera gazları emisyonunun artması nedeniyle yeryüzü sıcaklı¤ı ortalamasında yükselme kaydedilmifltir. Bilim adamlarının büyük ço¤unlu¤u ortalama sıcaklık artıflının do¤al sebeplerden kaynaklanmadı¤ı, insan faaliyetlerinin sonucu oldu¤u görüflündedir. Dolayısıyla sera etkisi yaratan gaz emisyonunu kısmak veya tamamen durdurmak küresel ısınmanın yavafllaması veya zararlı etkilerinin azalmasına neden olabilecektir. 1990’ların 30 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER baflında Birleflmifl Milletler flemsiyesi altında bir araya gelen bilim adamları ve hükümet temsilcileri uzun müzakerelerden sonra küresel ısınma ile mücadele amacıyla bir dizi önlem alınması hususunda mutabakat sa¤lamıfllardır. Bu kapsamda yürütülen çalıflmalar neticesinde önce ‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve Sözleflmesi ve ardından Kyoto Protokolü imzalanmıfltır. Uluslararası toplumun küresel ısınmayı önleme veya yavafllatma amacıyla oluflturdu¤u anılan sözleflmelerin pratikte etkili olabilmesi hükümetlerin taahhütlerine sadık kalmalarına ba¤lıdır. Bununla birlikte yürürlü¤e girmifl olmasına ra¤men günümüzde sera etkisi yaratan gaz emisyonlarında radikal bir de¤ifliklik yaflanmamaktadır. Kyoto Protokolü hükümleri tam olarak uygulamaya aktarılsa bile bu durum kısa vadede küresel ısınmayı tamamen ortadan kaldırmayacak, olumlu etkiler çok sonradan ortaya çıkacaktır. Netice olarak küresel ısınma içinde bulundu¤umuz zaman diliminde bir vakıa olarak tüm insanlı¤ın ortak sorunu hüviyeti kazanmıfltır. Küresel ısınma en baflta dünya iklim yapısını etkilemektedir. Kutup buzlarının erimesi, deniz seviyesinin yükselmeleri, okyanus sularının ısınması hem iklimi radikal biçimde de¤ifltirecek, hem de deniz seviyesine yakın yerleflim birimleri olan Mısır, Bengaldefl gibi ülkeler bu durumdan olumsuz yönde etkilenecektir. ‹klim de¤iflikli¤i ayrıca sıcaklık dalgası, kuraklık, taflkın, erozyon gibi nedenlerle tarımsal üretimin düflmesi, iflsizlik ve yaygın kitlesel hastalıklara kapı aralayacaktır. Sıcaklık artıflına uyum sa¤layamayan bitki ve hayvan türleri ortadan kalkacaktır. Küresel ısınmanın Türkiye üzerindeki etkileri ise kuraklık, taflkınlar ve deniz seviyesi yükselmesi nedeniyle yaflanabilecek olumsuzluklar olarak sıralanmaktadır. Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli tarafından hazırlanan teknik rapora göre, 2070 yılında küresel ısınma nedeniyle Samsun-Adana hattının do¤usu ortalama olarak 3-4 derece, batısı ise 4-5 derece ısınacaktır. Bu durum ülke genelinde kuraklı¤ın ve orman yangınlarının artmasına neden olacak, tarımsal üretim ve istihdam sıcaklık 31 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri artıflından olumsuz yönde etkilencektir. Ayrıca sıcaklık artı¤ı nedeniyle bazı bitki ve hayvan türleri azalacak veya tamamen ortadan kalkacaktır. Ani ya¤ıfllardan kaynaklanan taflkınlar dere yata¤ındaki yerleflim birimlerini, deniz yükselmesi ise sahil yerleflimlerini tehdit edecektir. Küresel ısınmanın tamamen önlenmesi mümkün olmasa bile etkisinin azaltılması mümkündür. Bunun için kollektif hareket etmek hayati önem taflımaktadır. Bu çerçevede küresel ısınma ile mücadele için taraf oldu¤u Kyoto Protokolü yükümlülüklerini yerine getirme çabasına ilave olarak Türkiye’nin alması gereken önlemler afla¤ıda sıralanmıfltır: Rüzgar ve günefl enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına a¤ırlık vermek. Erozyonla mücadele etmek, a¤açlandırma çalıflmalarını hızlandırmak. Enerji ihtiyacının büyük bölümünü ithalata dayalı fosil yakıtlar (petrol, kömür ve do¤algaz gibi) yerine nükleer enerjiden karflılayabilecek altyapı kurmak. Enerji tasarrufu amacıyla tüm ö¤retim kurumlarında ve kitle iletiflim araçlarında geri dönüflüm, enerji ve su tasarrufu konularında e¤itim programları ve kampanyalar tertiplemek. Az yakıt tüketen veya alternatif enerji ile hareket edebilen araçların tercih edilmesi için idari düzenlemeler yapmak. Deniz seviyesinin yükselmesi ihtimalini dikkate alarak kıyıların kullanımını yeniden planlamak. Küresel ısınmanın etkilerinin belirgin hale gelmesiyle birlikte çok daha aktüel hale gelecek sınır aflan sular sorunu üzerinde çalıflmalar yapmak; Türkiye’nin komfluları ile ileride yaflanabilecek ihtilafları önlemek için projeler gelifltirmek. 32 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER B‹BL‹YOGRAFYA Ahmet Atalık, “Küresel Isınma, Su Kaynakları ve Tarım Üzerine Etkileri”, Küresel Isınma Raporu, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ‹stanbul flubesi, ‹stanbul, 2007. Andrew E. Dessler- Edward A. Pearson, The Scienc and Politics of Global Climate Change (A Guide to the Debate), Cambridge University Press, New York, 2006. Dean Edwin Abrahamson, The Challenge of Global Warming, Island Press, Washington,1989. Dunn, S. And C. Falavin, “‹klim De¤iflikli¤ini Gündemin Ön Sıralarına Taflımak”. Dünyanın Durumu Raporu 2002, TEMA Yayın No. 37. ‹stanbul, 2002. Joe Buchdal and et all, Global Warming, Manchester Metropolitan University, Manchester,2002. ICPP, Climate Change 2001- The Scientific Basic Contribution of Working Group I to the Third Assessment Report of the International Panel on Climate Change, Cambridge University Press, London, 2001. Kemal Öztürk; “Küresel ‹klim De¤iflikli¤i ve Türkiye’ye Olası Etkileri”, Gazi E¤itim Fakültesi Dergisi, Cilt: 22, Sayı:1, 2002, s.47-65. Marcel Leroux, Global Warming- Myth or Reality, Praxis Publishing /Springer Verlag, Berlin, 2005. Mark Mashling, Global Warming- A Very Short Introduction, Oxford University Press, New York, 2004. 33 Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri Mikdat Kadıo¤lu, “Günümüzden 2100 Yılına Kadar Küresel ‹klim De¤iflimi”, Bildiri, ‹klim De¤iflimi ve Türkiye Sempozyumu, 13-14 Mart 2008, ‹stanbul. Necmettin Çepel –Celal Ergün, Küresel Isınma ve ‹klim De¤iflikli¤i Raporu, Tema Yayınları, ‹stanbul, 2002. Ömür Fatih Balo¤lu, “Küresel Isınmanın Tarla Bitkileri Açısından De¤erlendirilmesi”, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, http:/akdeniz.edu.tr/ziraat/tr/ekaynak/ts005.pdf/ Robert G. Watts, Global Warming and the Future of the Earth, Morgan & Claypool Publisher, University of Colorado, 2007. http://unfccc.int/2860.php/ http://unfccc.int/resource/docs/convkp/kpeng.html/ http://www.ipcc.ch/pdf/assesment-report/ar4/syr/ar4_syr_spm.pdf/ 34 Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER Doç.Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER 1989 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Uluslararası ‹liflkiler bölümünü bitirdi. Bir süre Milli Savunma Bakanlı¤ı’nın NATO flubesinde uzman yardımcısı olarak çalıfltı. 1991 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans ö¤renimine baflladı. 1994 yılında “Yugoslavya’nın Parçalanması” konulu tezi hazırladı. 1993–1994 yıllarında ‹zmir Ticaret Odası’nda Avrupa Toplulukları Uzmanı olarak çalıfltı. Daha sonra Gazi Üniversitesi ‹‹BF Uluslararası ‹liflkiler bölümünde akademik hayata baflladı. Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Uluslararası ‹liflkiler bölümünde doktora e¤itimini 1996–2002 yılları arasında tamamladı. Doktora tezinde Avrupa Birli¤inin ikinci sütununu inceledi. 2003 yılında Kocaeli Üniversitesi’nde ö¤retim üyesi olarak göreve baflladı ve 2008 yılında Doçent oldu. 2003 yılında Avrupa Vakfı tarafından tertiplenen “Lozan’dan Avrupa Birli¤i’ne Türkiye” yarıflmasında üçüncülük ödülü, 2005 yılında Kadir Has üniversitesi tarafından tertiplenen “Türkiye’nin Tam Üyeli¤i Avrupa Birli¤i’ne Ne Katar?” konulu yarıflmada ikicilik ödülü aldı. Doç.Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER’in 4 tanesi Avrupa Birli¤i konusunda olmak üzere 7 kitabı yayınlanmıfltır. 35 Türkiye’nin Bugünü ve Yar›n› 36