sermaye yapısını belirleyen faktörler

advertisement
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME
ANABİLİM DALI
SERMAYE YAPISINI BELİRLEYEN FAKTÖRLER:
SEKTÖREL BİR İNCELEME
Yüksek Lisans Tezi
Bahadır Uysal
Ankara
2010
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME
ANABİLİM DALI
SERMAYE YAPISINI BELİRLEYEN FAKTÖRLER:
SEKTÖREL BİR İNCELEME
Yüksek Lisans Tezi
Bahadır Uysal
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Güven Sayılgan
Ankara
2010
ÖNSÖZ
Günümüzde firmaların en çok dikkat etmeleri gereken kararlardan birisi,
sermaye yapısı kararlarıdır. Firmanın belirleyeceği borç ve özsermaye bileşimi,
sermaye maliyetini yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle sermaye yapısını
belirleyen faktörler ve bu faktörlerin sermaye yapısı ile olan ilişkileri, son derece ilgi
gören bir konudur. Yapılan teorik çalışmalar, sermaye yapısına dair farklı
yaklaşımların oluşmasını sağlarken, ampirik çalışmalar ise bu yaklaşımların farklı
ülkelerdeki geçerliliklerini sınamaktadır. Bu çalışma da sermaye yapısını etkileyen
firmaya özgü faktörlerin, Türkiye’de nasıl çalıştığını ve elde edilen sonuçların
sermaye yapısı yaklaşımları ile ne kadar uyumlu olduğunu ortaya koymayı
amaçlamaktadır.
Tez çalışmam sırasında, desteklerini esirgemeyen ve değerli görüşleri ile yol
gösteren tez danışmanım Prof. Dr. Güven Sayılgan’a, analiz kısmında sağladığı
katkılardan dolayı sevgili dostum Arş. Gör. Onur Yeni’ye, tüm hayatım boyunca
anlayış ve destekleri ile yanımda olan aileme ve sağladığı burs desteği ile TÜBİTAK
- Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığı’na sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
iii
İÇİNDEKİLER
ŞEKİL LİSTESİ .......................................................................................................vii
TABLO LİSTESİ ....................................................................................................viii
KISALTMALAR LİSTESİ ...................................................................................... ix
GİRİŞ .......................................................................................................................... 1
I. BÖLÜM ................................................................................................................... 3
1.1. GENEL OLARAK SERMAYE YAPISI KAVRAMI...................................... 3
1.2. SERMAYE YAPISINA İLİŞKİN KLASİK YAKLAŞIMLAR...................... 5
1.2.1. Net Gelir Yaklaşımı ........................................................................................ 6
1.2.2. Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı ......................................................................... 8
1.2.3. Geleneksel Yaklaşım .................................................................................... 10
1.2.4. Modigliani-Miller Yaklaşımı........................................................................ 12
1.3. SERMAYE YAPISINA İLİŞKİN MODERN YAKLAŞIMLAR ................. 16
1.3.1. Vergi Yaklaşımı............................................................................................ 16
1.3.2. Temsilci Maliyetleri Yaklaşımı .................................................................... 18
1.3.3. İşaret Teorisi ................................................................................................. 20
1.3.4. Ödünleşme Yaklaşımı................................................................................... 21
1.3.5. Finansman Hiyerarşisi Yaklaşımı................................................................. 25
1.4. SERMAYE YAPISI KARARLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ......... 28
1.4.1. Enflasyon ...................................................................................................... 30
1.4.2. Büyüme ve Devirsel Hareketler.................................................................... 32
iv
1.4.3. Piyasa Gelişmişliği ....................................................................................... 33
1.4.4. Vergi Uygulamaları ...................................................................................... 34
1.4.4.1. Vergi Kalkanı ......................................................................................... 35
1.4.4.2. Vergi Teşvikleri...................................................................................... 36
1.4.5. Temsilci Maliyeti.......................................................................................... 38
1.4.5.1. Borç Verenler ile Hissedarlar Arasındaki Temsilci Maliyet .................. 38
1.4.5.2. Hissedarlar ve Yöneticiler Arasındaki Temsilci Maliyeti ...................... 39
1.4.6. Asimetrik Bilgi ............................................................................................. 41
1.4.7. İflas Riski...................................................................................................... 43
1.4.8. Firmanın Hukuki Yapısı ve Organizasyon Yapısı........................................ 45
1.4.9. Firmanın Büyüklüğü ..................................................................................... 46
1.4.10. Firmanın Varlık Yapısı ............................................................................... 47
1.4.11. Firmanın Kârlılığı ....................................................................................... 48
1.4.12. Firmanın Büyüme Fırsatları........................................................................ 49
1.5. SERMAYE YAPISI İLE İLGİLİ LİTERATÜR TARAMASI..................... 52
1.5.1. Dünya’da Sermaye Yapısına İlişkin Yapılmış Başlıca Çalışmalar .............. 52
1.5.2. Türkiye’de Sermaye Yapısına İlişkin Yapılmış Başlıca Çalışmalar ............ 63
II. BÖLÜM ............................................................................................................... 72
2.1. METODOLOJİ ................................................................................................. 72
2.1.1. Analizin Amacı ............................................................................................. 72
2.1.2. Kullanılacak İstatistikî Yöntem .................................................................... 72
2.1.3. Veri Seti ........................................................................................................ 78
v
2.1.4. Kuramsal Değişkenlerin Belirlenmesi .......................................................... 80
2.1.4.1. İflas Riski................................................................................................ 82
2.1.4.2. Borç Dışı Vergi Kalkanı......................................................................... 83
2.1.4.3. Firmanın Varlık Yapısı........................................................................... 84
2.1.4.4. Firmanın Büyüklüğü............................................................................... 86
2.1.4.5. Firmanın Büyüme Fırsatları ................................................................... 87
2.1.4.6. Firmanın Kârlılığı................................................................................... 89
2.2. ANALİZ ............................................................................................................. 92
2.2.1. Analizde Kullanılacak Değişkenlerin Güvenilirliğinin Sınanması............... 92
2.2.2. Panel Veri Analizi......................................................................................... 98
2.2.3. Panel Veri Analizinin Yorumlanması......................................................... 102
2.2.4. Analiz Sonuçlarının Türkiye Üzerine Yapılan Diğer Çalışmalarla
Karşılaştırılması .................................................................................................... 104
SONUÇ.................................................................................................................... 107
KAYNAKÇA .......................................................................................................... 111
EKLER.................................................................................................................... 129
ÖZET....................................................................................................................... 133
ABSTRACT ............................................................................................................ 134
vi
Şekil Listesi
Şekil 1: Net Gelir Yaklaşımına Göre Borç, Özsermaye ve Ağırlıklı Ortalama
Sermaye Maliyetlerinin Davranışları ........................................................................... 7
Şekil 2: Net Gelir Yaklaşımına Göre Firma Değerinin Seyri ...................................... 7
Şekil 3: Net Faaliyet Geliri Yaklaşımına Göre Borç, Özsermaye ve Ağırlıklı
Ortalama Sermaye Maliyetlerinin Davranışları ........................................................... 9
Şekil 4: Net Faaliyet Geliri Yaklaşımına Göre Firma Değerinin Seyri ....................... 9
Şekil 5: Geleneksel Yaklaşıma Göre Borç, Özsermaye ve Ağırlıklı Ortalama
Sermaye Maliyetlerinin Davranışları Ve Firma Değerinin Seyri .............................. 11
Şekil 6: MM Yaklaşımına Göre Borç, Özsermaye ve Ağırlıklı Ortalama Sermaye
Maliyetlerinin Davranışları ........................................................................................ 14
Şekil 7: Kurumlar Vergisinin Dâhil Edildiği MM Yaklaşımına Göre Borç,
Özsermaye ve Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyetlerinin Davranışları................... 17
Şekil 8: Kurumlar Vergisinin Dâhil Edildiği MM Yaklaşımına Göre Firma Değeri 18
Şekil 9: Ödünleşme Yaklaşımı İçin Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyetinin
Davranışları ................................................................................................................ 22
Şekil 10: Ödünleşme Yaklaşımına Göre Firma Değeri ............................................. 23
Şekil 11: Durbin-Watson d Sınaması Karar Kuralları Tablosu ................................. 78
Şekil 12: Durbin-Watson d İstatistiği Tablosu......................................................... 103
vii
Tablo Listesi
Tablo 1: Sektör Bilançolarındaki Firma, Ana Sektör ve Alt Sektör Sayılarının Yıllara
Göre Dağılımı ............................................................................................................ 79
Tablo 2: Sektör Bilançolarında Yer Alan Ana Sektörler ve Kodları ......................... 79
Tablo 3: Literatürde Kullanılan Sermaye Yapısı Değişkenleri.................................. 81
Tablo 4: Literatürde Kullanılan İflas Riski Değişkenleri........................................... 83
Tablo 5: Literatürde Kullanılan Borç Dışı Vergi Kalkanı Değişkenleri .................... 84
Tablo 6: Literatürde Kullanılan Varlık Yapısı Değişkenleri...................................... 85
Tablo 7: Literatürde Kullanılan Firma Büyüklüğü Değişkenleri............................... 87
Tablo 8: Literatürde Kullanılan Büyüme Fırsatları Değişkenleri .............................. 88
Tablo 9: Literatürde Kullanılan Kârlılık Değişkenleri............................................... 90
Tablo 10: Açıklayıcı Değişkenler, Sembolleri, Formülleri ve Ödünleşme ile
Finansman Hiyerarşisi Yaklaşımlarının Değişkenler İçin Beklentileri ..................... 91
Tablo 11: Analizde Kullanılacak Değişkenler ........................................................... 92
Tablo 12: Korelasyon Matrisi (10 sektör ve 13 dönem) ............................................ 94
Tablo 13: ADF Test Sonuçları ................................................................................... 95
Tablo 14: Fark Alma İşleminden Sonra ADF Test Sonuçları.................................... 96
Tablo 15: Levin, Lin ve Chen Testi Sonuçları........................................................... 97
Tablo 16: Im, Pesaran ve Shin Testi Sonuçları .......................................................... 97
Tablo 17: Hausman Testi Sonuçları........................................................................... 99
Tablo 18: Genel (Kısıtlanmamış) Modele Ait Panel Veri Analizi Sonuçları .......... 100
Tablo 19: Özel (Kısıtlanmış) Modele Panel Veri Analizi Sonuçları ....................... 101
Tablo 20: Analiz Sonuçları ve Sermaye Yapısı Yaklaşımlarının Beklentileri ........ 104
Tablo 21: Türkiye Üzerine Yapılan Çalışmalarda Elde Edilen Sonuçlar .................... 105
viii
Kısaltmalar Listesi
a.g.e.
Adı Geçen Eser
a.g.m.
Adı Geçen Makale
DW
Durbin-Watson
İMKB
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
KOBİ
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme
MM
Modigliani-Miller
TCMB
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
ix
GİRİŞ
Sermaye yapısı, finans literatüründe en çok dikkat çeken ve üzerinde durulan
konuların başında gelmektedir. Konunun bu denli rağbet görmesinin nedeni, sermaye
yapısındaki değişikliklerin, sermaye maliyetini ve dolayısıyla firma değerini
etkileyip etkilemediği veya ne şekilde etkilediği noktasındaki belirsizliktir.
Firma için en uygun sermaye yapısının nasıl belirleneceği sorusu, literatürü
ciddi şekilde meşgul etmiş ve bu soruya cevap bulmak için, sermaye yapısı, sermaye
maliyeti ve firma değeri arasındaki ilişki ile sermaye yapısını belirleyen faktörleri
inceleyen pek çok teorik ve ampirik çalışma yapılmıştır. Ancak firma için en uygun
sermaye yapısının ne olduğu sorusuna, hâlâ net bir cevap bulunamamıştır.
Modigliani ve Miller’ın 1958’de geliştirdiği model ve öncesinde tartışılan Net
Gelir Yaklaşımı, Net Faaliyet Yaklaşımı ve Geleneksel Yaklaşım bir tarafa, son
dönemde ortaya atılan birçok yaklaşım içerisinde, Ödünleşme Yaklaşımı ve
Finansman Hiyerarşisi Yaklaşımını aynı bir yere koymak gerekir. Günümüzde
yapılan çalışmaların büyük çoğunluğu, bu iki yaklaşımın başta gelişmiş ülkelerde
olmak üzere, farklı ülkelerdeki geçerliliklerinin sınanmasını konu almaktadır.
Bu çalışmanın temel amacı da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Bilanço
Merkezi’nin hazırladığı sektör bilançoları kullanılarak oluşturulan Türkiye
modelinde, sermaye yapısını etkileyen faktörlerin ve sermaye yapısı yaklaşımlarının
Türkiye açısından test edilmesidir.
Çalışma iki bölüm olarak planlanmıştır. Birinci bölüm, sermaye yapısı
kavramı, sermaye yapısı yaklaşımları, sermaye yapısını belirleyen faktörler ve konu
ile ilgili yapılan literatür çalışması olmak üzere dört parçadan oluşmaktadır. İkinci
bölüm ise analiz kısmına ayrılmıştır.
Birinci bölümde öncelikle sermaye yapısı kavramı hakkında temel bilgiler
verilecek, daha sonra, sermaye yapısına ilişkin olarak geliştirilen klasik ve modern
yaklaşımlar
açıklanacaktır.
Bu
yaklaşımların
sermaye
yapısını
etkilediğini
savunduğu faktörler detaylı şekilde incelendikten sonra da konu ile ilgili olarak
dünyada ve Türkiye’de yapılan bazı çalışmalardan bahsedilerek birinci bölüm
sonlandırılacaktır.
Analiz kısmında ise öncelikle kullanılacak istatistikî yöntem ile ilgili olarak
bilgi verilecektir. Daha sonra sermaye yapısını etkileyen faktörlerden, firmaya özgü
olanlar seçilerek kuramsal değişkenler belirlenecek ve 1996-2008 yılları için
hazırlanan veri seti panel veri yöntemi kullanılarak analiz edilecektir. Elde edilen
sonuçlar,
sermaye
yapısı
yaklaşımlarının
beklentileri
yaklaşımların Türkiye için geçerliliği sınanacaktır.
2
ile
karşılaştırılarak,
I. BÖLÜM
1.1. GENEL OLARAK SERMAYE YAPISI KAVRAMI
Günümüzde finansal kararlar, firmalar için hayatî önem taşımaktadır. Bu
noktada, yatırım, finansman ve kâr dağıtımı konusunda alacakları kararlarla finansal
yöneticilere çok önemli görevler düşmektedir.
Finansal yöneticiler, alacakları finansman kararlarında, firma için en uygun
sermaye yapısını, başka bir deyişle finansmanda kullanılacak en uygun kaynak
bileşimini belirlemeye çalışırlar. Firmanın ne kadar borç, ne kadar özsermaye
kullandığını ifade eden sermaye yapısı kararları alınırken, firmanın durumu,
ihtiyaçları ve ülkenin ekonomik şartlarının yanında kullanılacak kaynağın niteliği de
dikkate alınmalıdır. 1
Finansmanda kullanılabilecek kaynaklar, borç ve özsermaye olarak ikiye
ayrılabilir. Borç, firma dışından sağlanırken, özsermaye, firma tarafından
yaratılabileceği gibi (dağıtılmamış kârlar, yedek akçeler, vb.), hissedarlar aracılığı ile
de (sermaye artışı, yeni ortak alınması, vb.) sağlanabilir. 2 Bu iki temel kaynak
türünü, kendi içlerinde de sınıflandırmak mümkündür.
Finansal yöneticilerin alacakları sermaye yapısı kararlarında, kullanılacak
kaynağın niteliği son derece önemlidir. Borç temel olarak bir ödünç ilişkisini ifade
ederken, özsermaye mülkiyet ilişkisi kurmaktadır. Bu nedenle, iki kaynak arasında
temel ayrımlar bulunmaktadır. Borç, belirli bir vadede ve belirli bir faizle birlikte
geri ödenmesi gereken bir kaynak türüdür. Geri ödemenin, önceden belirlenen
1
Güven, Sayılgan, (2008), Soru ve Yanıtlarıyla İşletme Finansmanı, 3. Bası, Ankara, Turhan
Kitabevi, s. 267
2
Öztin, Akgüç, (1998), Finansal Yönetim, 7. Baskı, İstanbul, s. 481
şartlarda yapılamaması durumunda, borç verenler, yasal yollara başvurabilir;
firmanın iflası söz konusu ise firma hissedarlarından önce, firma varlıkları üzerinde
hak iddia edebilirler. Diğer taraftan özsermaye, firmaya ortak olmayı ifade ettiği
için, hissedarlar, bazı özel koşullar hariç, firmanın kârına da zararına da ortaktır.
Başka bir deyişle hissedarlar için önceden belirlenmiş bir geri ödeme planı yoktur.
Firma, borç verenlere ödemelerini yaptıktan sonra, kâr dağıtım politikası gereğince,
uygun görülürse, hissedarlara da kâr payı ödemesi yapabilir. Hissedarlar,
katlandıkları bu risk karşılığında, firmanın yönetimine katılma hakkını elde eder.
Firmanın hukukî yapısına göre değişmekle birlikte, hissedarlar yönetimde söz
söyleme hakkına sahiptir. 3
Firma, kullandığı kaynaklar karşılığında hak sahiplerine, çeşitli isimler
altında ödemeler yapmaktadır. Bu ödemeler, genel olarak firmanın kullandığı
kaynakların maliyetlerini oluşturur. Temel amacı, firma değerini arttırarak
ortaklarının refahını maksimize etmek olan finansal yöneticiler de, alacakları
kararlarda, kaynaklar için katlanılan maliyetler ile bu kaynaklardan elde edilen
getirileri karşılaştırır. Kaynakların getirileri, maliyetlerden fazla olursa, ortakların
refahı ve firma değeri artacak, finansal yöneticiler başarılı olacaklardır.
Bu konuda tartışılan en temel sorulardan birisi, belirlenecek sermaye
yapısının, sermaye maliyetini ve dolayısıyla firma değerini etkileyip etkilemediğidir.
Eğer böyle bir ilişki var ise, finansal yönetici, sermaye maliyetini minimize edecek
optimal sermaye yapısını bulmaya çalışacaktır. 4 Seçilen sermaye yapısı, sermaye
3
4
R. Metin, Türko, (2002), Finansal Yönetim, 2. Baskı, Alfa Yayınları, s. 489-491
Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s. 484
4
maliyetini minimize edeceği gibi, aynı zamanda firma değerini de maksimize
edecektir. 5
Sermaye yapısı, sermaye maliyeti ve firma değeri arasındaki ilişkiyi
açıklamaya çalışan farklı yaklaşımlar bulunmaktadır.
1.2. SERMAYE YAPISINA İLİŞKİN KLASİK YAKLAŞIMLAR
Sermaye yapısı, sermaye maliyeti ve firma değeri arasındaki ilişkiyi
inceleyen klasik yaklaşımlar bazı varsayımlara dayanmaktadır. Bu varsayımları şöyle
sıralayabiliriz: 6
1. Yapılacak analizlerde vergi yoktur.
2. Borç/özsermaye oranı, özsermayeyi azaltmak için borçlanarak, ya da
borcu azaltmak için özsermayeyi artırarak değiştirilmektedir. Sermaye yapısında
yapılacak değişiklikler zamandan bağımsızdır, ayrıca bu işlemlerin herhangi bir
maliyeti yoktur.
3. Elde edilen bütün kârlar ortaklara dağıtılmaktadır.
4. Firmada kârlılığın gelecekte de değişmeyecek, başka bir deyişle firmanın
büyümesi söz konusu olmayacaktır.
5. Firma ortaklarının gelecekle ilgili beklentileri birbirleri ile aynıdır.
6. Firmanın, işletme riski, zaman içerisinde sabit ve sermaye yapısından
bağımsızdır.
5
A. Stephen, Ross, Randolph W., Westerfield, Bradford D., Jordan, (2004), Essentials of Corporate
Finance, Fourth Edition, New York, McGraw Hill/Irwin, s. 404
6
Ali, Ceylan, Turhan, Korkmaz, (2008), İşletmelerde Finansal Yönetim, 10. Basım, Bursa, Ekin
Kitabevi, s. 247; R. Metin, Türko, (2002), a.g.e., s. 492
5
Bu yaklaşımlar, üç farklı getiri oranından bahseder. Bunlardan birincisi
borçlanmanın getirisidir (kd) ve yıllık borcun faizinin borçların piyasa değerine oranı
ile bulunur. İkinci oran ise, hissedarların sağladıkları kazançların, hisse senetlerinin
piyasa değerine oranı ile bulunan özsermaye getirisi (ke)’dir. Firmanın genel
kapitalizasyon oranı olan son oran ise, faaliyet gelirlerinin, firmanın toplam değerine
bölünmesi ile ulaşılır. Bu değer aynı zamanda ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti
(ka) olarak bilinir ve borçlanma getirisi ile özsermaye getirisinin sermaye yapısına
göre ağırlıklandırılması ile bulunur. 7
Bu varsayımlar altında, farklı yaklaşımlar, değişik sermaye yapılarında
borçlanmanın getirisi (kd), özsermaye getirisi (ke) ve ağırlıklı ortalama sermaye
maliyetinin (ka) farklı tepkiler göstereceğini savunmaktadır.
1.2.1. Net Gelir Yaklaşımı
Net Gelir Yaklaşımı, bir firmanın sermaye maliyetinin belirlenmesinde,
borcun kaldıraç etkisini en fazla dikkate alan yaklaşımdır. Buna göre firma,
borç/özsermaye oranını, diğer bir ifadeyle kaldıraç etkisinden yararlanma derecesini
artırarak, ortalama sermaye maliyetini düşürüp, piyasa değerini yükseltebilir. Başka
bir anlatımla net faaliyet kârının, faiz ve ortaklar tarafından kullanılan gelir veya
firma bünyesinde bırakılan kâr olarak dağıtımı, sermaye maliyeti ve firmanın
değerini etkilemektedir. 8
7
James C., Van Horne, John M., Wachowicz, Fundamentals of Financial Management, Twelfth
Edition, Madrid, The Financial Times Prentice Hall, s. 446-447
8
Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s. 485
6
Bu yaklaşımın kritik varsayımı, borçlanma oranı artarken, borçlanma maliyeti
(kd) ve özsermaye maliyetinin (ke) değişmeyeceğidir. 9 Bu varsayım altında firma, her
zaman maliyeti daha uygun olan borçlanmayı tercih edecektir.
Şekil 1: Net Gelir Yaklaşımına Göre Borç, Özsermaye ve Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyetlerinin
Davranışları
Kaynak: Prasanna, Chandra, (2009), Financial Managament Theory and Practice, Seventh Edition,
New Delhi, Tata McGraw Hill, s. 479
Böylece firma, borçlanma oranını artırarak, ağırlıklı ortalama sermaye
maliyetini düşürecek, piyasa değerini ise yükseltecektir.
Şekil 2: Net Gelir Yaklaşımına Göre Firma Değerinin Seyri
Kaynak: Ceylan, Ali, Turhan, Korkmaz, (2008), a.g.e., s. 251
9
Niyazi, Berk, (1998), Finansal Yönetim, 3. Baskı, İstanbul, Türkmen Kitabevi, s. 296
7
Net gelir yaklaşımını yöneltilen eleştiriler, yaklaşımın temel varsayımında
toplanmaktadır. Bu yaklaşıma göre, firmanın borçlanma oranının giderek artması,
firma hissedarları ve borç verenlerde herhangi bir tepkiye neden olmamaktadır.
Ancak firmanın finansman yükü arttıkça, borç ödemeleri nedeniyle nakit
yetersizliğine girebilecek olan firmanın riski yükselecektir. Dolayısıyla borçlanma
oranı yükseldikçe, firmaya finansman sağlayanların da getiri beklentileri
yükselmelidir. Başka bir deyişle borcun ve özsermaye maliyeti sabit kalmayıp, borç
yükü ile birlikte artmalıdır. 10
1.2.2. Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı
Net Faaliyet Geliri Yaklaşımında, firmanın ağırlıklı ortalama sermaye
maliyeti, borçlanma oranından bağımsızdır. Başka bir deyişle, firmanın sermaye
yapısının değişmesinin, ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti ve dolayısıyla firmanın
piyasa değeri üzerinde etkisi yoktur. Bunun dayandığı temel varsayım, borçlanma
maliyetinin tüm borç/özsermaye bileşimlerinde sabit olduğudur. 11
Yaklaşımın temel varsayımı nedeniyle firma, yatırımlarının finansmanı için
nispeten ucuz olan borçlanma yolunu tercih edecektir. Ancak net gelir yaklaşımdan
farklı olarak artan borçlanma, hissedarların bekledikleri getiri oranını, yani
özsermaye maliyetini arttıracaktır. Özsermaye maliyetindeki bu artış, borçla
finansmanın sağladığı avantaj kadardır. Başka bir deyişle, firma açısından borç ve
özsermayenin reel getirileri eşittir.
10
Ali, Ceylan, Turhan, Korkmaz, (2008), a.g.e., s. 251
Nurhan, Aydın, Mehmet, Başar, Metin, Coşkun, (2009), Finansal Yönetim, Ankara, Detay
Yayıncılık, s. 175
11
8
Şekil 3: Net Faaliyet Geliri Yaklaşımına Göre Borç, Özsermaye ve Ağırlıklı Ortalama Sermaye
Maliyetlerinin Davranışları
Kaynak: Prasanna, Chandra, (2009), a.g.e., s. 481
Dolayısıyla özsermaye maliyetinin yükselmesi, sabit olan borçlanma
maliyetinin sağladığı avantajı dengelemekte, sonuç olarak, ağırlıklı ortalama sermaye
maliyeti ve firma değeri değişmemektedir. 12
Şekil 4: Net Faaliyet Geliri Yaklaşımına Göre Firma Değerinin Seyri
Kaynak: Ali, Ceylan, Turhan, Korkmaz, (2008), a.g.e., s. 249
12
R. Metin, Türko, (2002), a.g.e., s. 496-497
9
Bu yaklaşıma göre, sermaye yapısını değiştirerek sermaye maliyeti ve
firmanın piyasa değeri üzerinde değişiklik yapmak mümkün olmadığından, firma
için bütün sermaye yapıları optimaldir. Firmanın piyasa değeri de, net faaliyet
gelirinin, sabit olan ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti kullanılarak bugüne
indirgenmesi ile bulunur. 13
Yaklaşıma yöneltilen eleştirilerin başında, artan borçlanma oranına rağmen
borç maliyetinin değişmemesi gelmektedir. Aslında, belirli bir borçlanma oranından
sonra borç maliyetinin de tıpkı özsermaye maliyeti gibi yükselmesi beklenmektedir.
Ayrıca özsermaye maliyetindeki artışın, borçlanmanın yarattığı faydaya eşit olması
da eleştirilen bir diğer konudur. 14
1.2.3. Geleneksel Yaklaşım
Geleneksel Yaklaşım, firma için sadece bir optimal sermaye yapısı olduğunu
ve hem borç hem de özsermaye maliyetlerinin artan riskle birlikte yükseleceğini
öngörür.
Yaklaşıma göre, firmalar, daha ucuz olduğu için yatırımlarında borçlanma
yoluna gideceklerdir. Borç düzeyindeki yükselme, finansal riski arttıracak, bu da
hem borç verenlerin hem de hissedarların getiri beklentilerine yansıyacaktır. 15
Belirli bir borç düzeyine kadar, borç/özsermaye oranını arttırmak, özsermaye
maliyetini yükseltmesine rağmen, ağırlıklı ortalama sermaye maliyetini düşürecek ve
13
Ali, Ceylan, Turhan, Korkmaz, (2008), a.g.e., s. 249
İsmet, Aksöyek, Kürşat, Yalçıner, (2000), Finansman Problemleri ve Açıklamalı Çözümleri,
Ankara, Gazi Kitabevi, s. 405; Aydın, Nurhan, Başar, Mehmet, Coşkun, Metin, (2009), a.g.e., s. 176
15
Metin Kamil, Ercan, Ünsal, Ban, (2005), Değere Dayalı İşletme Finansı Finansal Yönetim,
Ankara, Gazi Kitabevi, s. 234
14
10
firmanın piyasa değerini arttıracaktır. Bu durum aşağıdaki şekilde gösterilen ve
optimal sermaye yapısını ifade eden D noktasına kadar geçerlidir. 16
Şekil 5: Geleneksel Yaklaşıma Göre Borç, Özsermaye ve Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyetlerinin
Davranışları Ve Firma Değerinin Seyri
Kaynak: Ali, Ceylan, Turhan, Korkmaz, (2008), a.g.e., s. 252
Bu nokta, ortalama sermaye maliyetinin minimum, firmanın piyasa değerinin
ise maksimum olduğu noktadır. Firmanın optimal sermaye yapısına ulaştıktan sonra
borçlanmanın devam etmesi durumunda, hissedarların bekledikleri getiri oranı,
borcun ucuz olması ile sağladığı avantajı ortadan kaldırır hâle gelecek ve ağırlıklı
ortalama sermaye maliyeti yükselmeye başlayacaktır. Buna, artan finansal risk ile
16
Güven, Sayılgan, (2008), a.g.e., s. 272-273
11
yükselen borç maliyeti de eklendiğinde, ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti daha da
yukarı çekilecek ve firma değeri düşecektir. 17
1.2.4. Modigliani-Miller Yaklaşımı
Modigliani-Miller (MM) Yaklaşımı 18 , 1958’de Geleneksel görüşe karşı bir
görüş olarak ortaya çıkmış ve sermaye yapısı-sermaye maliyeti ilişkisini, net faaliyet
geliri yaklaşımında olduğu gibi savunmuştur. Bu görüşe göre, firmanın sermaye
yapısı ile sermaye maliyeti arasında bir ilişki yoktur. Başka bir deyişle, firmanın
borçlanma oranı ne olursa olsun, sermaye maliyeti değişmez. Ancak bu görüş çok
sınırlı varsayımlar altında geçerlidir. Bu varsayımları şöyle sıralayabiliriz: 19
1. Sermaye piyasaları etkindir ve piyasalarda tam rekabet koşulları
geçerlidir. Rasyonel davranan yatırımcılar, piyasa bilgilerine hiçbir maliyet
olmaksızın ulaşabilmektedir. Ayrıca tüm menkul kıymetler en küçük parçalara kadar
bölünebilmektedir.
2. Gelecek dönemlerde elde edilmesi beklenen faaliyet gelirlerinin olasılık
dağılımı ile cari dönemde faaliyet gelirlerinin olasılık dağılımı aynıdır.
3. Firmalar “eş risk” sınıflarına ayrılabilirler. Her eş risk sınıfı için
firmaların karşılaştığı iş riski aynıdır.
4. Gelir üzerinden alınan vergiler mevcut değildir. Ancak bu varsayım daha
sonra kaldırılmıştır.
17
Cudi Tuncer, Gürsoy, (2008), Finansal Yönetim İlkeleri, İstanbul, Doğuş Üniversitesi Yayınları, s.
580-581
18
Franco, Modigliani, Metron H., Miller, (1958), “The Cost of Capital, Corporate Finance and the
Theory of Investment”, The American Economic Review, Vol. 48, No. 3, s. 261-297
19
Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s, 497; Ali, Ceylan, Turhan, Korkmaz, (2008), a.g.e., s. 254
12
MM, çalışmalarında üç önemli önermede bulunur. MM’nin birinci önermesi
şöyledir:
“Herhangi bir firmanın piyasa değeri, firmanın sermaye yapısından
bağımsızdır ve bu değer firmanın beklenen getirilerinin, firmanın içerisinde
bulunduğu sınıfına ait oran ile indirgenmesi ile bulunur.” 20
Bu önerme aynı zamanda “MM’nin Borcun İlişkisizliği Önermesi” olarak da
bilinmektedir. 21 Buna göre firma finansmanında nasıl bir borç/özsermaye oranı
kullanırsa
kullansın,
sermaye
maliyeti
değişmeyecektir.
Sermaye
maliyeti
değişmeyeceği için, bu oran üzerinden hesaplanan piyasa değeri de değişmeyecektir.
MM, varsayımlar gereği aynı risk grubuna giren ve faaliyet gelirleri aynı
firmaların, piyasa değerlerinin eşit olmasını, piyasadaki arbitraja bağlamaktadır.
Herhangi bir firma, daha uygun maliyetle borçlanıp piyasa değerini artırırsa, bu
firmanın ortakları portföylerini düzenleyerek bu firmanın portföylerinden çıkartırlar.
Çünkü piyasada aynı faaliyet kârını sağlayan ve riski daha az olan başka firmalar
vardır ve yatırımcıların bu işlem için herhangi bir maliyete katlanmaları
gerekmemektedir. Dolayısıyla finansal riski az olan firmaların hisse senetlerindeki
artış ile aynı risk grubundaki firmaların piyasa değerleri tekrar eşitlenecektir. Sonuç
olarak yatırımcılar, portföylerinde bulunan hisse senetlerini, kendi avantajları
doğrultusunda hiçbir maliyet katlanmadan düzenleyebildikleri için, aynı risk
grubunda bulunan ve faaliyet kârları eşit olan firmaların, piyasa değerlerini
artırmaları mümkün değildir. 22
20
Franco, Modigliani, Metron H., Miller, (1958), a.g.m., s. 268
Richard A., Brealey, Stewart C., Myers, Alan J., Marcus, (2001), İşletme Finansının Temelleri,
Çevirenler: Bozkurt, Ünal, Arıkan, Türkân, Doğukanlı, Hatice, Üçüncü Basım, İstanbul, McGraw
Hill-Literatür Yayıncılık, s. 408
22
R. Metin, Türko, (2002), a.g.e., s. 506
21
13
MM’nin ikinci önermesi, “Hisse senedinin beklenen getirisi, firmanın
içerisinde bulunduğu sınıfına ait oran ile borç/özsermaye oranındaki artışa eşit olan
finansal risk primin toplamına eşittir” 23 şeklindedir.
Şekil 6: MM Yaklaşımına Göre Borç, Özsermaye ve Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyetlerinin
Davranışları
Kaynak: A. Stephen, Ross, Randolph W., Westerfield, Jeffrey, Jaffe, (2005), Corporate Finance,
Seventh Edition, New York, McGraw Hill, s. 412
Şekil 6’da da görüldüğü gibi firmanın borçlanması nedeniyle finansal riski
artacağı için özsermaye maliyeti de artacaktır. Hissedarlar artan finansal riski
karşılayacak ölçüde daha yüksek oranda bir getiri bekleyeceklerdir. Böylece, ucuz
borçlanmanın, ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti üzerinde sağladığı olumlu etki,
özsermaye maliyetinin yükselmesi ile ortadan kalkacaktır. 24
MM’nin üçüncü önermesi ise “Firmada yatırımların kesileceği nokta,
yatırımın
finansmanında
kullanılan
menkul
kıymetin
türünden
tamamen
bağımsızdır.” 25 şeklindedir.
Bu önermeye göre, yatırım kararı alınırken kullanılacak iskonto oranı,
yatırımın finansmanında kullanılan kaynaklardan tamamen bağımsızdır. Başka bir
23
Franco, Modigliani, Metron H., Miller, (1958), a.g.m., s. 271
Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s. 497
25
Franco, Modigliani, Metron H., Miller, (1958), a.g.m., s. 288
24
14
deyişle yatırım ne şekilde finanse edilirse edilsin, bunun yatırım kararları üzerinde
herhangi bir etkisi olmayacaktır. Dolayısıyla yatırım kararları ile finansman kararları
birbirinden tamamen bağımsızdır. 26
MM Yaklaşımı, özellikle varsayımlarının gerçeği yansıtmaması nedeniyle
eleştirilmektedir. Bu eleştirileri şu şekilde sıralayabiliriz. 27
1. MM modeline göre, piyasalarda tam rekabet koşulları geçerlidir ve
arbitraj piyasayı dengeye getirmektedir. Ancak arbitrajın varsayıldığı gibi çalışması
mümkün değildir.
a. Öncelikle ne bilginin masrafsız ve hızlı bir şekilde yatırımcıya
ulaştırılması ne de yatırımcının masrafsız şekilde işlem yapması mümkündür.
İşlem giderleri hesaba katılmalıdır.
b. Piyasada işlem yapan kurumlardaki hantal karar mekanizmaları
nedeniyle arbitraj düşünüldüğü karar hızlı çalışmayacaktır.
2. Ayrıca firmaların sağlayacakları kaynakların maliyetleri, yaklaşımın
aksine farklılık gösterecektir. Kaynak maliyetlerindeki farklılık, firmaların piyasa
değerlerine de yansıyacaktır.
3. Borçlanmanın artması ile yükselecek olan finansal riski nedeniyle, daha
yüksek borç/özsermaye oranına sahip firmalar çekiciliklerini kaybedecektir.
Firmanın iflas etmesi durumunda ise varlıklarının gerçek değerlerinin çok daha altına
nakde çevrilebilmesi olasılığı, ciddi bir maliyet unsuru olacaktır. Bu durumda borç
verenler de belirli bir borç/özsermaye oranından sonra bekledikleri getirileri
26
Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s. 498; Müge, Büyüktortop, (2007), “Çokuluslu İşletmelerde Sermaye
Yapısı ve İMKB’de Bir Uygulama, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, s. 16
27
Niyazi, Berk, (1998), a.g.e., s. 301; Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s. 498-499; R. Metin, Türko,
(2002), a.g.e., s. 507
15
yükseltecek, bu da firmanın ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti ve piyasa değeri
olumsuz etkilenecektir.
1.3. SERMAYE YAPISINA İLİŞKİN MODERN YAKLAŞIMLAR
Klasik yaklaşımların katı varsayımları, yapılan analizleri kolaylaştırsa da
modeli gerçeklikten uzaklaştırmaktadır. Çokça eleştirilen bu durum, varsayımların
hafifletilmesi ile oluşturulan yaklaşımlar sayesinde aşılmaya çalışılmıştır.
1.3.1. Vergi Yaklaşımı
MM Yaklaşımı’na yöneltilen eleştirilerden birisi de, yaklaşımın verginin
olmadığı yönündeki varsayımıdır. Ancak hem kurumlar vergisi hem de gelir vergisi,
finansman kararlarını yakından etkilemektedir. Vergi yaklaşımı da vergi unsurlarının
MM yaklaşımına ilave edilmesi ile ortaya çıkmıştır. Modigliani ve Miller 28 , 1963’de
kurumlar vergisini, Miller 29 ise 1977’de gelir vergisini modele dâhil etmiştir.
Mevcut vergi yasalarına göre, borçlanan firmaların yaptıkları faiz ödemeleri
vergi matrahından düşülebilmektedir. Ancak kâr payı ödemelerinde, böyle bir vergi
düşürücü etki bulunmamaktadır. Bu uygulama farklılığı, MM’nin 1963’teki
düzeltmesine konu olmuştur.
Buna göre, firmanın kullandığı borcun faiz ödemeleri, firmanın vergi öncesi
gelirini düşürerek geliri bir kalkan gibi korur. Firmanın ödeyeceği vergi düştüğü için
firmanın yatırımcılarına sağlayacağı nakit akışı daha fazla olacaktır. Başka bir
28
Franco, Modigliani, Metron H., Miller, (1963), “Income Taxes and the Cost of Capital: A
Correction”, The American Economic Review, Vol. 53, No. 3, s. 433-443
29
Merton H., Miller, (1977), “Dept and Taxes”, The Journal of Finance, Vol. 32, No. 2, s. 261-275
16
deyişle, ek borçlanma, kurumsal vergisi ödemelerini azaltıp, borç verenlerin ve
hissedarların elde edilebilir nakit akışlarını arttıracaktır. 30
Şekil 7: Kurumlar Vergisinin Dâhil Edildiği MM Yaklaşımına Göre Borç, Özsermaye ve Ağırlıklı
Ortalama Sermaye Maliyetlerinin Davranışları
Kaynak: Richard A., Brealey, Stewart C., Myers, Alan J., Marcus, (2009), Fundamentals of
Corporate Finance, Sixth Edition, New York, McGraw Hill/Irwin, s. 452
Şekil 7’de de görüldüğü gibi borçlanma oranındaki yükselme, iflas riskini
arttırdığı için özsermaye maliyeti yükselmektedir. Ancak MM yaklaşımından farklı
olarak, sisteme vergi dâhil edildiği için, artan borçlanma ile devreye giren vergi
kalkanı etkisi, ağırlıklı ortalama sermaye maliyetini düşürmektedir.
Bu durumda, MM yaklaşımına göre borçlanma oranından bağımsız olan
firmanın piyasa değeri (VU), Şekil 8’de görülebileceği gibi, faizin vergi kalkanı
etkisinin bugünkü değeri kadar artarak (TD), VL haline gelmektedir. 31
30
James C., Van Horne, John M., Wachowicz, a.g.e., s. 455-456; Eugene F., Brigham, Michael C.,
Ehrhardt, (2005), Financial Management: Theory and Practice, Eleventh Edition, Ohio, Thomson
South-Western, s. 558
31
Richard A., Brealey, Stewart C., Myers, Alan J., Marcus, (2009), a.g.e., s. 451-452
17
Şekil 8: Kurumlar Vergisinin Dâhil Edildiği MM Yaklaşımına Göre Firma Değeri
Kaynak: Richard A., Brealey, Stewart C., Myers, Alan J., Marcus, (2009), a.g.e., s. 451
Miller ise 1977’de modele kurumlar vergisinin yanında gelir vergisini de
ilave etmiştir. Miller’a göre tahvil ve hisse senedi gelirleri üzerinden alınan gelir
vergisi, kurumlar vergisinin yarattığı, vergi kalkanının bugünkü değerini
düşürecektir. Bu ilişkinin boyutu hakkındaki genel kanı, gelir vergisinin, borcun
vergi avantajını düşürdüğü ancak yok etmediği yönündedir. 32 Yatırımcıların
kazandıkları faiz getirisi, hissedarların vergi sonrası gelirlerinden fazla ise firmanın
borçlanması olumlu yönde etkilenecektir. 33
1.3.2. Temsilci Maliyetleri Yaklaşımı
Temsilci Maliyeti Yaklaşımını ortaya atan Jensen ve Meckling’e göre, temsil
ilişkisi, bir veya birkaç kişinin, karar verme yetkisini bir başka kişiye devrederek
kendi yararına faaliyetler bulunmalarını konu alan bir sözleşmedir. Her iki tarafın da
32
James C., Van Horne, John M., Wachowicz, a.g.e., s. 457
Ümit, Başaran, (2008), “İMKB’de İşlem Gören Otomotiv ve Otomotiv Yan Sanayi İşletmelerinin
Sermaye Yapısı Kararlarını Etkileyen Faktörlerin Analizi”, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak, s. 29
33
18
kendi çıkarını gözetmesi, yetki alanların, her zaman yetkiyi verenler için en iyiyi
yapmayacaklarını düşünmek için iyi bir nedendir. 34
Temsilci maliyetleri, yöneticiler ile hissedarlar ve hissedarlar ile borç verenler
arasındaki zıt yönlü kazanç beklentilerinden doğmaktadır. Yöneticiler firma
ortaklarının varlıklarını maksimize etmek için çalışıyor olsalar da kendi çıkarlarını da
düşünürler. Yöneticilerin kendi çıkarlarını ön planda tutmaları, firma ortaklarına ve
borç verenlere olumsuz yansıyabilir. 35
Yöneticilerin, borç verenler ve hissedarlar adına doğru kararlar vermeleri için
yöneticilere verilecek ücret, prim, hisse opsiyonları veya ikramiye gibi düzeltici
teşvikler yanında izlenmeleri de önemlidir.
İzleme giderlerinin kimin tarafından yapıldığına bakılmaksızın, bu maliyetin
hissedarlar tarafından üstlenildiği söylenilebilir. Borç verenlerin, talep ettikleri faiz
oranı, yapmayı öngördükleri izleme giderlerini de içermektedir. Muhtemel izleme
maliyeti ne kadar yüksek olursa, istenecek faiz oranı da o kadar yüksek, dolayısıyla
kaynak maliyeti o kadar fazla olacaktır. Bu durumda hissedarlar için diğer koşullar
aynı olsa da firma değeri düşecektir. Borç verenler yüksek oranlarda borç söz konusu
olduğunda kapsamlı izlemede ısrarcı olurken, borcun çok düşük olduğu durumlarda
sınırlı izlemeye geçebilirler. Dolayısıyla izleme maliyetlerinin varlığı, özellikle
makul miktarların üzerindeki borçlanmalara engel olmaktadır. 36
34
Michael C., Jensen, William H., Meckling, (1976), “Theory of the Firm Managerial Behavior
Agency Costs and Ownership Structure”, Journal of Financial Economics, V. 3, No. 4, s. 5
35
Müge, Büyüktortop, (2007), a.g.e., s. 21
36
James C., Van Horne, John M., Wachowicz, a.g.e., s. 454
19
1.3.3. İşaret Teorisi
MM yaklaşımı’na göre yatırımcılar, firma hakkında firma yöneticileri ile aynı
düzeyde bilgiye sahiptirler. Ancak bilgi simetrisi olarak bilinen bu duruma, gerçek
hayatta rastlanamaz. Yöneticiler ve yatıcımlar arasındaki bu bilgi farklılığına, bilgi
asimetrisi denir. Bilgi asimetrisi, yatırımcıları firmanın davranışlarından çeşitli
anlamlar
çıkartmaya
itmektedir.
Bu
durum,
Ross’un
1977’de
hazırladığı
çalışmasında 37 “İşaret Teorisi” olarak isimlendirilmiştir.
İşaret teorisine göre firma yöneticileri, kendi çıkarlarını maksimize edecek bir
sermaye yapısı belirler. Firma pozitif beklentileri olan bir yatırım için finansman
arıyorsa, hisse senedi ihraç etmek yerine borçlanmayı tercih edecektir. Çünkü hisse
senedi ihracı, firmaya yeni ortaklar alınması demektir. Eğer hisse senedi ihraç
edilirse, ileride sağlanacak kârdan yeni ortakları da pay alacaklardır. Ancak ne
yöneticiler ne de mevcut hissedarlar, yatırım kârını, yeni ortaklarla paylaşmak ister.
Bu nedenle pozitif beklentili projelerin finansmanında özsermaye yerine borç
kullanılır. Tersi durum da geçerlidir. Firma negatif beklentili bir yatırım yapacaksa,
bunun finansmanında zarara ortak olmaları için borçlanma yerine hisse senedi ihracı
ile yeni ortaklar almak isteyecektir. 38
Yatırım hakkında yöneticiler kadar bilgili olmayan yatırımcılar da, kullanılan
finansman yöntemlerine bakarak, yatırım beklentileri hakkında yorum yaparlar.
Hisse senedi ihracı hakkında bir duyuru, yatırımcılar tarafından yatırımın çok iyi
beklentileri olmadığı, bu nedenle firmanın ortak aradığı yolunda sinyaller verecektir.
Diğer taraftan, firma borçlanma yoluna gittiğini duyurursa, bu yatırımcılar, firma için
işlerin yolunda gittiği ve yatırımın pozitif beklentileri olduğu şekilde yorumlar yapar.
37
Stephen A., Ross, (1977), “The Determination of Financial Structure The Incentive Signaling
Approach”, The Bell Journal of Economics, Vol. 8, No. 1, s. 23-40
38
Eugene F., Brigham, Michael C., Ehrhardt, (2005), a.g.e., s. 561-562
20
Bu nedenle firmalar, gelecekteki kârlı yatırımlarda hisse senedi ihracına ihtiyaç
duymamak için, yatırımın söz konusu olmadığı normal zamanlarda özsermaye yoğun
bir sermaye yapısına sahip olmalıdır. 39
Yatırımlar için anlamlı olan bir diğer işaret de firmanın borçlanabiliyor
olmasıdır.
Firmanın
finansal
sıkıntıya
düşmesi
durumunda
yöneticilerin
cezalandırılacak olması, yöneticilerin firmayı sıkıntıya düşürecek düzeyde borç
almaktan kaçınmalarını beraberinde getirecektir. Bu nedenle firma, hâlâ borç
kullanıyorsa, finansal açıdan kuvvetli demektir. Bu da yatırımcılar için bilgi farklılığı
düzeyini düşürecek güvenilir ve kaliteli bir sinyaldir. Düşük kaliteli sinyal veren
firmaların, borçlanmalarını arttırarak, yüksek kaliteli firmaları taklit etmek istemeleri
ise düşük kaliteli firma için çok yüksek seviyelere ulaşacak iflas maliyetleri
sebebiyle mümkün değildir. 40
Sonuç olarak firma yöneticisi, arzu edilen getiri sonuçlarına ile piyasaya
verilen sinyalin gerçek değerini dengeleyen bir sermaye yapısı tercih edecektir ki bu
yapı aynı zamanda yöneticilerin arzuladığı getiriyi de maksimize edecektir. 41
1.3.4. Ödünleşme Yaklaşımı
MM’nin 1963’te geliştirdiği modeli iflas maliyetinin olmadığı bir modeldir,
ancak uygulamada iflas oldukça maliyetli olabilir. İflas eden firmalar yüksek
miktardaki yasal ve muhasebe ödemeleri yanında müşterilerini, tedarikçilerini ve
çalışanlarını ellerinde tutmak konusunda ciddi sıkıntılar yaşar. Ayrıca iflas, firmayı,
varlıklarının çalışmaları durumunda sağlayacakları değerden çok daha azına satmaya
39
Eugene F., Brigham, Michael C., Ehrhardt, (2005), a.g.e., s. 561-562
Dilek, Demirhan, (2009), “Sermaye Yapısını Etkileyen Firmaya Özgü Faktörlerin Analizi: İMKB
Hizmet Firmaları Üzerine Bir Uygulama”, Ege Akademik Bakış, 9 (2), s. 680
41
Stephen A., Ross, (1977), a.g.m., s. 34
40
21
zorlayabilir. İflas etmek bir yana, iflas etme tehlikesi bile, önemli çalışanların işi
bırakması, firma kredilerinin onaylanmaması veya firmadan borçlanma için istenen
faiz oranının artması, müşterilerin finansal olarak daha sağlam firmalar yönelmesi
gibi problemlere neden olabilir. Dolayısıyla firmanın yüksek borç düzeyi, iflasla
ilişkili maliyetleri daha çok arttıracaktır. Bu nedenle, iflas maliyetleri firmanın aşırı
seviyede borç kullanmasının önüne geçecektir. 42
Ödünleşme yaklaşımı da iflas maliyetinin, sermaye yapısı üzerindeki bu
etkisinin modele eklenmesi ile oluşturulmuştur. Ödünleşme yaklaşımı, firma için,
borçlanmanın maliyeti ile yararları arasındaki dengenin belirlediği optimal bir borç
oranından bahseder. Firma, optimal borç oranına ulaşmak için çeşitli mali sıkıntı
veya iflas maliyetlerine karşı faiz ödemelerinden sağlanan vergi kalkanı değerlerini
eşitlemeye çalışır. Firmanın, firma değeri maksimum oluncaya kadar borç ve
özsermaye dağılımları ile oynayarak hedef orana ulaşması beklenir. 43
Yaklaşıma göre, net vergi etkisi ile düşen sermaye maliyeti, bir noktadan
sonra başlayan iflas riski ile yükselmektedir.
Şekil 9: Ödünleşme Yaklaşımı İçin Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyetinin Davranışları
Kaynak: James C., Van Horne, John M., Wachowicz, a.g.e., s. 458
42
Eugene F., Brigham, Michael C., Ehrhardt, (2005), a.g.e., s. 559-560
Güven, Sayılgan, Hakan, Karabacak, Güray, Küçükkocaoğlu, (2006), “The Firm-Specific
Determinants of Corporate Capital Structure: Evidence from Turkish Panel Data”, International
Journal of Investment Management and Financial Innovations, Issue 3, s. 5
43
22
Şekil 10: Ödünleşme Yaklaşımına Göre Firma Değeri
Kaynak: Eugene F., Brigham, Michael C., Ehrhardt, (2005), a.g.e., s. 561
MM yaklaşımına, kurumlar vergisini dâhil edilmesi ile oluşturulan grafik
Şekil 8’de gösterilmişti. Buna göre firmanın borç kullanmadan sahip olduğu firma
değeri eğrisi (Vu), modele kurumlar vergisi katılması ile artarak, VL haline
gelmekteydi. VL ve Vu aradaki fark ise borçlanmanın sağladığı vergi kalkanının
bugünkü değerine eşit idi.
Ödünleşme yaklaşımına göre ise, firmanın belirli bir borçlanma oranından
sonra maruz kaldığı iflas riski, çeşitli maliyetlere neden olacak ve bu maliyetler firma
değerini düşürecektir. Şekil 10’da da görüldüğü gibi, D1 noktasına kadar, V ve VL
çakışık durumdadır. Başka bir ifade ile iflas maliyetleri D1 noktasına kadar firma
değerini etkilememektedir. Artan borçlanma ile bu noktadan sonra iflas maliyeti fark
edilir hâle gelir ve D2 noktasına kadar vergi avantajını giderek artan şekilde
azaltmaya devam eder. Bu sırada hisse senetleri ve dolayısıyla firma değerinin artış
23
hızı da yavaşlamıştır. Vergi avantajı ile iflas maliyetinin dengelenmesi ise ancak D2
noktasında gerçekleşir ve bu nokta firma için optimal sermaye yapısını ifade eder.
Optimal sermaye yapısı, alınan her bir birim yeni borcun sağlayacağı vergi
avantajının, ilave borçlanmaya bağlı artan iflas maliyetine eşit olduğu noktadır. Bu
nokta ayrıca, ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin minimum, dolayısıyla firma
değerinin de maksimum olduğu noktadır. D2’den sonra borçlanmaya devam edilirse
artan iflas maliyetleri, vergi avantajını geçecek ve firma değeri düşmeye
başlayacaktır. 44 Sonuç olarak verginin ve iflas maliyetlerin dâhil edildiği ödünleşme
yaklaşımına göre nihai firma değer eğrisi V olacaktır.
Yaklaşım, hedef borç oranının firmadan firmaya değişeceğini öngörmektedir.
Vergilendirilebilir gelirleri fazla, güvenli ve duran varlıkları yoğun olan firmalar,
yüksek hedef oranlara sahip iken; kârlılığı az, riskli ve maddi olmayan varlıkları olan
firmalarda da hedef borç oranı düşüktür. Bu firmalar, finansmanları daha çok
özsermaye ile karşılarlar. 45
Ancak yaklaşımın, yüksek kârlı firmaların, vergi avantajından yararlanmak
için daha yüksek borçlanma oranlarını tercih edeceği öngörüsü, gerçek hayatta
işlememektedir. Gerçek hayatta yüksek kârlı firmaların, genellikle daha düşük
seviyede borçlanmayı tercih ettikleri görülmektedir. Yaklaşım, bu durumu
açıklayamamaktadır. 46
44
Eugene F., Brigham, Michael C., Ehrhardt, (2005), a.g.e., s. 560-561; Ross, A. Stephen,
Westerfield, Randolph W., Jordan, Bradford D., (2004), a.g.e., s. 404-405
45
Richard A., Brealey, Stewart C., Myers, Alan J., Marcus, (2009), Fundamentals of Corporate
Finance, Sixth Edition, New York, McGraw Hill/Irwin, s. 457; A. Stephen, Ross, Randolph W.,
Westerfield, Jeffrey, Jaffe, (2005), a.g.e., s. 442-443
46
Richard A., Brealey, Stewart C., Myers, Alan J., Marcus, (2009), a.g.e., s.458
24
1.3.5. Finansman Hiyerarşisi Yaklaşımı
Finansman Hiyerarşisi Yaklaşımı, Myers 47 tarafından 1984’de ortaya
atılmıştır. Ödünleşme yaklaşımına alternatif olarak geliştirilen bu model, mevcut
hissedarların çıkarları için çalıştığı varsayılan yöneticiler ile potansiyel borç ve
özsermaye sağlayıcıları olan yatırımcılar arasındaki asimetrik bilgi üzerine
kurulmuştur. 48
Bu yaklaşıma göre, yöneticiler ile aralarındaki asimetrik bilgi problemini
farkında olan yatırımcılar, yeni ihraçlar duyurulduğunda, firmanın yeni ve mevcut
hisse senetlerini düşük fiyatlandırırlar. Menkul kıymetlerin düşük fiyatlanacağını
tahmin eden yöneticiler, riskli borçlanmada ve hisse senedi ihraç etmekte isteksiz
davranır; hatta riskli menkul kıymet ihracı ile finanse edilmesi gereken bir
yatırımdan, yatırım kârlı bile olsa, vazgeçebilirler. Dolayısıyla yöneticiler,
yatırımların finansmanlarında asimetrik bilgi içermeyen dağıtılmamış kârlar ve
düşük riskli borçları kullanmayı tercih ederler. 49
Firmaların yatırımlarının finansmanında, asimetrik bilgi maliyetini minimize
etmek için öncelikle iç kaynaklara yöneleceğini vurgulayan Myers, firmaların, her ne
kadar hissedarlarını gözetmek zorunda olsa da kâr dağıtım politikalarını gelecekte
gerçekleşmesi muhtemel yatırımların finansmanını düşünerek belirleyeceğini söyler.
Başka bir deyişle, kâr dağıtım politikası ile gelecekteki gerçekleşmesi muhtemel
yatırımlar için kaynak yaratılır. Böylece yatırımın hayata geçirileceği dönemde
finansman, belirlenen politika sonucu dağıtılmayan kârlar ile finanse edilebilir.
47
Stewart C., Myers, (1984), “The Capital Structure Puzzle”, The Journal of Finance, Vol. 39, No.
3, s. 575-592
48
Robert, Watson, Nick, Wilson, (2002), “Small and Medium Size Enterprise Financing: A Note on
Some of the Empirical Implications of a Pecking Order”, Journal of Business Finance &
Accounting, 29 (3) & (4), s. 557
49
Eugene F, Fama, Kenneth R., French, (2002), “Testing Tradoff and Pecking Order Predictions
about Dividends and Debt”, Review of Financial Studies, 15, s. 4
25
Ancak kâr dağıtım politikasını değiştirmekte yaşanabilecek zorluklar, kârlılık ve
yatırım fırsatlarındaki beklenmedik dalgalanmalar, içeriden sağlanacak nakit
akışlarını (iç kaynakları) düzensizleştirir. Dolayısıyla firma zaman zaman
yatırımlarını, iç kaynaklarla finanse edemeyebilir. Bu durumda firma öncelikle
pazarlanabilir menkul kıymetlerini satarak veya kasa mevcudunu kullanarak kaynak
sağlamaya çalışacaktır. Eğer yeterli finansman hâlâ sağlanamamış ve dış finansman
zorunlu hâle gelmiş ise öncelikle en güvenilir menkul kıymet ihraç edilecektir. Dış
finansman gereksiniminin devam etmesi durumunda ise firma hiyerarşiye bağlı
kalarak başka menkul kıymetler ihraç edecektir. Buna göre güvenliden riskli
borçlanmaya doğru kaynak sağlanmasına devam edilecek, son çare olarak da hisse
senedi ihracı edilecektir. 50
Myers’e göre, eğer firma içerisinden sağlanan nakit akışları, yatırım
gereksinimini karşılıyor ise, firma borçlanma veya hisse senedi ihracına gerek
duymadan, hiyerarşinin en başında kalacaktır. Elde kalan fazla nakit ise hisse
senetlerinin tekrar satın alınması veya geri çekilmesi yerine borçların ödenmesinde
kullanılır. Firmada finansman açığı söz konusu olursa, bu açık giderek artan
oranlarda borçlanma ile kapatılacaktır. Dolayısıyla firmanın borç oranı, hiyerarşik
finansmanın kümülatif sonucudur.
Başka bir deyişle dış kaynak için firmanın
kümülatif gereksinimini yansıtır. 51
Finansman hiyerarşisi yaklaşımına göre, firmaların herhangi bir hedef borç
oranı yoktur. Çünkü içsel ve dışsal özsermaye olarak iki tür özsermaye vardır.
50
Stewart C., Myers, (1984), a.g.m., s. 581; Stewart C., Myers, (2002), “Financing of Corporations”,
Handbook of the Economics Finance, s. 26
51
Stewart C., Myers, (2002), a.g.m., s. 26; Lakshmi, Shyam-Sunder, Stewart C., Myers, (1999)
“Testing Static Trade-Off against Pecking Order Models of Capital Structure”, Journal of Financial
Economics, 51, s. 223
26
İçeriden sağlanan kaynakları ifade eden içsel özsermaye, hiyerarşinin tepesinde iken,
yeni hisse senedi ihracını temsil eden dışsal kaynak ise hiyerarşinin en altındadır. 52
Bu yaklaşım, ödünleşme yaklaşımının açıklayamadığı yüksek kârlılığa sahip
firmaların neden daha az borçlandığı sorununa açıklık getirmektedir. Yüksek
kârlılığa sahip firmalar, iç kaynaklarından daha fazla finansman sağlayabildikleri
için, dış kaynaklara ihtiyaç duymamaktadırlar. Kârlık oranları az olan firmalar ise,
firma içerisinden kaynak sağlamaları mümkün olmadığı için, dış finansmana
gereksinim duyarlar ve öncelikle borçlanmak şartıyla hiyerarşi sırasınca aşağı doğru
inerler. 53
Ayrıca yaklaşım, vergiler ve finansal sıkıntı kavramlarının sermaye yapısı
tercihinde önemli olduğunu inkâr etmez, ancak sermaye yapısı kararlarında,
yöneticilerin iç kaynakları dış kaynaklara tercih etmesini, vergi ve iflas riskinden
daha önemli bulmaktadır. 54
52
Stewart C., Myers, (1984), “The Capital Structure Puzzle”, a.g.m., s. 581; Richard A., Brealey,
Stewart C., Myers, Alan J., Marcus, (2009), a.g.e., s.459
53
Richard A., Brealey, Stewart C., Myers, Alan J., Marcus, (2009), a.g.e., s.459
54
Richard A., Brealey, Stewart C., Myers, Alan J., Marcus, (2009), a.g.e., s.459
27
1.4. SERMAYE YAPISI KARARLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Finansal yönetici, firma için en uygun sermaye yapısını belirlerken çok çeşitli
faktörleri dikkate almak durumundadır. Bu faktörler genel olarak firmanın
özellikleri, endüstrinin yapısı ve ekonomik koşullar olarak gruplandırılabilir.
Firmanın sermaye yapısı kararları en başta, firmanın kendi özelliklerine göre
değişmektedir. Firmanın kârlılığı, varlık yapısı, hukukî konumu ve buna benzer pek
çok faktör, sermaye yapısı kararlarını yakından ilgilenmektedir. Firmanın içerisinde
bulunduğu endüstrinin, diğer endüstrilere göre farklı özelliklerinin olması, farklı
endüstrilerdeki firmaların sermaye yapılarını ve sermaye yapısı kararlarını
farklılaştırmaktadır. Ancak hangi sektörde olursa olsun, ekonomik koşullardaki
değişiklikler, bütün firmaları yakından ilgilendirmektedir.
Bu faktörler dışında finansal yöneticinin göz önünde bulundurması gereken
bazı noktalar vardır.
Finansal
yöneticiler,
firmaya
sağlanacak
kaynakların,
finansmanında
kullanılan varlıkların niteliği ile tutarlı ve uyumlu olmasına dikkat etmelidir. Başka
bir deyişle firma duran varlıkların finansmanı için kullanacağı kaynakları, uzun veya
devamlı kaynaklardan; dönen varlıkların finansmanını ise kısa vadeli kaynaklardan
sağlamalıdır. Aksi takdirde, yatırımların getirileri ile ödemeleri arasındaki
uyuşmazlık nedeniyle firma mali sıkıntıya girebilir. 55
Yapılacak yatırımın getirisi ve riskinin dengelenmesi, finansal yöneticinin
dikkat etmesi gereken bir başka noktadır. Sermaye yapısında daha çok borca yer
vermek kârlılığı arttırabilir, ancak bu durumun, anapara ve faiz ödemelerini de
55
Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s. 501
28
arttıracağı unutulmamalıdır. Özellikle satışlarında düzensizlik olan firmalar,
kârlılığını arttırmak için borçla finansmanı tercih ederlerse, mali sıkıntıya
düşebilirler. Bu nedenle satışlarında düzensizlik yaşayan firmaların, özsermaye ile
finansmanı tercih etmeleri gerekmektedir. 56
Kullanılacak kaynağın maliyeti ve kârlılık üzerindeki etkisi de finansal
yöneticiler için gözden kaçırılmaması gereken bir noktadır. Borç kullanımında ortaya
çıkan vergi avantajı, bu kaynağın gerçek maliyetini gizlediği için kaynakların vergi
sonrası maliyetlerin hesaplanmasına önem verilmelidir. 57
Finansal yöneticiler, finansman kaynaklarının esnekliğine de dikkat etmelidir.
Firma ihtiyaçlarına göre kaynakların ayarlanması ve varlık yapısının kolaylıkla
değiştirilmesi anlamına gelen esneklik, firmada atıl kaynak bulunmasını engelleyerek
kaynak maliyetini düşürecektir. 58
İhtiyaç duyulan kaynakların önceden hazırlanması, kaynakların atıl kalması;
ihtiyaç halinde hemen bulunamaması ise ödemelerin yapılamaması veya fırsatların
kaçırılması anlamına gelir. Dolayısıyla finansal yöneticinin kaynakları, ihtiyaç
duyulduğu anda, uygun şartlarda sağlaması gerekir. 59
Finansal yöneticinin dikkat etmesi gereken bir başka nokta da firma
hissedarlarının yönetimin paylaşılması konusundaki tutumlarıdır. Hissedarların
yönetimin paylaşılmaması yönünde bir tutumları varsa, firmanın, sahiplerine yönetim
hakkı vermeyen borçlanma veya imtiyazlı hisse senedi gibi kaynaklara yönelmesi
gerekmektedir. 60
56
Ali, Ceylan, Turhan, Korkmaz, (2008), a.g.e., s. 264
Öcal, Usta, (2005), İşletme Finansı ve Finansal Yönetim, 2.Baskı, Ankara, Detay Yayıncılık, s. 32
58
Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s. 504
59
Öcal, Usta, (2005), a.g.e., s. 32
60
R. Metin, Türko, (2002), a.g.e., s. 517
57
29
Sermaye yapısı belirlenirken, dikkate alınması gereken bu unsurlar yanında,
aşağıda bahsedeceğimiz ekonominin durumu, endüstrinin ve firmanın özellikleri de
etkili olacaktır. Finansal yönetici bütün bu unsurları ve faktörleri göz önünde
bulundurarak firma için en uygun sermaye yapısını belirlemeye çalışacaktır.
1.4.1. Enflasyon
“Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin etkili bir şekilde devamlı yükselmesi
nedeniyle paranın sürekli olarak değer kaybetmesi, bunun sonucu olarak da
tüketicilerin satın alma gücünü yitirmesidir.” 61
Fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesi ekonomik gelişimin temini için
temel şartlardan birisidir. Fiyat istikrarının sağlanamaması, başka bir deyişle yüksek
oranlı enflasyon pek çok yoldan bireyleri ve firmaları etkilemektedir.
Ekonomide görülecek öncelikli etkilerden birisi enflasyonun önceden tahmin
edilemeyen değişikliklere neden olmasıyla ortaya çıkan ekonomik belirsizlik başka
bir deyişle ekonomik istikrarsızlıktır. Ekonomideki istikrarsızlık yatırımcıların risk
algılarını etkileyerek daha fazla getiri beklemelerini ve buna bağlı olarak firmaların
kullanılabilecekleri kaynakların maliyetlerinin artmasına neden olur. Maliyetlerdeki
bu artış, istikrarlı ekonomilerde uygulanabilecek yatırımların, mevcut ekonomik
şartlarda reddedilmesine veya ertelenmesine yol açacaktır. 62 Dolayısıyla yüksek
enflasyon, yatırımcıların sağlıklı ekonomik karar almalarını engelleyerek, uzun
vadeli yatırımlardan kaçınmalarına neden olur.
Yüksek enflasyonun bir diğer etkisi de, fiyatlardaki belirsizlik nedeniyle
bireylerin ve firmaların fiyat algılarının bulanıklaşmasıdır. Fiyat algılarındaki
61
T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, “Fiyat Endeksleri ve Enflasyon”, Sorularla
İstatistikler Dizisi, s. 10
62
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, (2004), “Enflasyon”, s. 7
30
farklılık, nispi fiyat değişimlerinin kolay ayırt edilememesine neden olmaktadır. Bu
durumda ekonomideki aktörler fiyat hareketlerinin kaynağını belirleyemedikleri için
sağlıklı kararlar alamayacaklardır. Başka bir deyişle ekonomide biriken tasarruflar,
uzun vadeli üretken yatırımlar yerine kısa vadeli üretken olmayan yatırımlara doğru
kayacak, ekonomik etkinlik bozulduğu gibi ekonomik büyüme de bundan olumsuz
şekilde etkilenecektir.63
Yüksek enflasyonda paranın satın alma gücünün sürekli olarak düşmesi ise,
firmaların, daha düşük satın alma gücüne sahip para ile borçlanmalarını daha
avantajlı hâle getirmektedir. 64 Bu avantaj, finansal varlıkların fiyatlarının, satın alma
gücünün azalmasından ne derecede etkilendiğine bağlıdır. Şüphesiz sabit getirili
varlıklarda bu etki daha şiddetli görülür. 65 Borçlanma da sabit getirili bir varlık
olduğu için yüksek enflasyonun olduğu ortamlarda firmaların daha çok borçlanma
eğiliminde oldukları görülmektedir. Bunun altında yatan neden, borç verme
faizlerinin, beklenmeyen enflasyon oranı artışlarını yakalamamasıdır. Dolayısıyla
borç verme işlemi, yatırımcı açısından düşük, hatta negatif reel faiz oranı ile son
bulurken, yatırımcılardan firmalara bir varlık transferi olur. Bu varlık transferi artan
enflasyon ile yükselen borçlanma politikasını açıkça doğrulamaktadır. 66 Ancak,
piyasadaki bilgi dolaşımı sayesinde enflasyonun doğru tahmin edilerek bu değerin
nominal faiz oranlara yansıtılması veya borçlanmayı enflasyona endeksleyen daha
63
Seyfettin, Artan, (2008), “Türkiye’de Enflasyon, Enflasyon Belirsizliği ve Büyüme”, International
Journal of Economic and Administrative Studies, Vol. 1, No. 1, s. 114; Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası, (2004), a.g.e., s. 6
64
Öcal, Usta, (2005), a.g.e., s. 59
65
Mesut, Albeni, Yusuf, Demir, (2005), “Makro Ekonomik Göstergelerin Mali Sektör Hhisse Senedi
Fiyatlarına Etkisi (İMKB Uygulamalı)”, Muğla Üniversitesi SBE Dergisi, Bahar, Sayı: 14, s. 4
66
A. Sinan, Cebenoyan, Klaus P., Fisher, George J., Papaioannou, (1995), “Corporate Financial
Structure Under Inflation and Financial Repression: A Comparative Study of north American and
Emerging Markets Firms”, Global Finance Journal, 6(1), s. 27
31
esnek varlıkların geliştirilmesi, yatırımcıları enflasyonun olumsuz etkilerinden
korumaktadır. 67
Yüksek enflasyonun olduğu ekonomilerde, firma gelirlerinin cari değerler
veya cari değerlere yakın değerler üzerinden işlem görmesi, ancak firma giderlerinin
tarihi değerleri ile kayıtlanması kağıt üzerinde gerçek olmayan kârların
hesaplanmasına neden olmaktadır. 68 Bu durum ilerleyen başlıklarda bahsedeceğimiz
muhasebe uygulamaları ile giderilmeye çalışılmaktadır.
1.4.2. Büyüme ve Devirsel Hareketler
Büyüme, zaman içerisinde bir ekonomideki mal ve hizmet üretim miktarında
artış olmasıdır. 69 Büyümeyi ifade etmek için kullanılan göstergelerden birisi, bir ülke
vatandaşlarının bir yıl içerisinde ürettikleri mal ve hizmetlerin toplamının belirli bir
para birimi karşılığı olarak ifade edilebilecek olan Gayri Safi Millî Hasıla’dır. 70
Gayri Safi Millî Hasıla’daki artış bize ülke ekonomisini büyüme oranını vermektedir.
Devirsel hareketler ise, birçok ekonomik faaliyette hemen hemen aynı
zamanda görülen ancak periyodik olmayan bir genişleme ve bunu izleyen bir
daralma olarak gözlemlenen on-on iki yıla uzanan hareketlerdir. 71
Büyüme ve devirsel hareketlerin sermaye yapısı üzerindeki etkileri,
finansman imkânlarında değişkinlik yaratmaları ile karşımıza çıkar. Her iki durumda
da istikrarlı artış, ülkenin ekonomik yönden refahını, ülkedeki firmaların
faaliyetlerini ve sayılarını arttırmaktadır. Bu durum, menkul kıymet piyasaları
67
A. Sinan, Cebenoyan, Klaus P., Fisher, George J., Papaioannou, (1995), a.g.m., s. 27; Ali, Ceylan,
Turhan, Korkmaz, (2008), a.g.e., s. 18
68
Öcal, Usta, (2005), a.g.e., s. 59
69
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ekonomik_büyüme (Erişim Tarihi: 08.04.2010)
70
http://tr.wikipedia.org/wiki/Gayrisafi_millî_hasıla (Erişim Tarihi: 08.04.2010)
71
Ahmet Levent, Yener, (2002), “Türk Firmalarının Sermaye Yapısını Etkileyen Faktörler: Beşyüz
Büyük Firmadan Hisse Senetleri İMKB'nda İşlem Görenler İçin Bir Analiz”, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara, s. 17
32
üzerinde de olumlu bir etki yapacak ve firmalar, finansman ihtiyaçlarını daha çok
çeşitlenmiş piyasalardan temin edebileceklerdir. 72 Finansal gelişmeler, ağırlıklı
olarak dış finansmana güvenen firmaların büyüme oranları tarafından desteklenerek,
ekonomik büyümeye yardımcı olur. 73
1.4.3. Piyasa Gelişmişliği
Bir ülkenin menkul kıymet piyasasının gelişmişliği, sermaye yapısını
etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Çünkü piyasalar, özellikle risk yönetim
araçlarının kişiselleştirilmesi ve çeşitlendirilmesine yardımcı olarak, firmalara
alternatif finansman imkânları sunarlar. 74
Bir ülkenin menkul kıymetler piyasalarında yaşanan gelişmeler, firmaların
borçlanma için daha çok seçeneğe sahip olması ve daha çok borç almak için istekli
olmaları şeklinde sonuçlanır. 75 Firmalar sadece yeni hisse senedi ihraç etmekle
kalmaz, aynı zamanda daha çok borçlanırlar. Göreli olarak daha gelişmiş menkul
kıymet piyasalarına sahip firmalar ise borç yerine hisse senedini tercih ederler. Sonuç
olarak, piyasa gelişmişliğinin erken dönemlerinde, bilgi kalitesinin arttırılması,
izleme ve kontrol imkânlarının geliştirilmesi gibi gelişmeler borç verenlerin piyasaya
daha çok kaynak aktarmasını sağlayacaktır. 76
72
Şefik Tolga, Turan, (2006), “Hisse Senetleri İMKB'de İşlem Gören Şirketlerin Sermaye Yapısı
Kararlarını Etkileyen Faktörler Üzerine Bir Araştırma”, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Denizli, s. 9
73
Thorsten, Beck, Aslı, Demirgüç-Kunt, Luc, Laeven, Ross, Levine, (2004), “Finance, Firm Size, and
Growth”, National Bureau of Economic Research, Working Paper 10983, s. 24-25
74
Thorsten, Beck, Aslı, Demirgüç-Kunt, Ross, Levine, Vojislav, Maksimovic, (2000), Financial
Structure and Economic Development: Firm, ındustry and Country Evidence, s. 3
75
Abe de Jong, Rezaul, Kabir, Thuy Thu, Nguyen, (2008), “Capital Structure Around The World: The
Roles of Firm -and Country- Specific Determinants”, Journal of Banking & Finance, 32, s. 1965
76
Aslı, Demirgüç-Kunt, Ross, Levine, (1995), “Stocks Markets, Corporate Finance and Economic
Growth: An Overview”, The World Bank Economic Review, Vol. 10, No. 2, s. 234
33
Menkul kıymetler piyasalarındaki gelişmeler, sermaye arttırımı olarak hisse
senedi piyasasının daha fazla kullanılmasını sağlayacak, ayrıca risk yönetimi
araçlarının geliştirilmesi ile de borç verenleri, borç verme konusunda teşvik
edecektir. Sonuç olarak, ülkede menkul kıymetler piyasalarındaki gelişmeler,
bankaları da etkileyecek ve banka kredilerinin miktarı da artma eğilimine girecektir.
Dolayısıyla finansman kaynaklarında menkul kıymetler piyasası ve bankalar arasında
bir değiş-tokuş söz konusu değildir. Başka bir deyişle, firmalar için, borç ve
özsermaye tamamlayıcıdırlar. 77
Güloğlu’nun, 2001 yılındaki çalışması da, benzer bir sonuca ulaşmış; menkul
kıymetler piyasasının gelişimine paralel olarak, bankacılık sektörünün de geliştiğini
ve küçük ölçekli firmaların bir yandan özsermaye ile finansman imkânı bulurken
diğer yandan da borç almaya devam ettiğini göstermiştir. 78
1.4.4. Vergi Uygulamaları
Firmanın sermaye yapısı tercihini etkileyen en önemli faktörlerden birisi
vergi sistemidir. Özellikle faiz ve kâr payı ödemelerindeki vergi uygulamaları,
firmanın kullanacağı kaynağın türünü ciddi şekilde etkilemektedir. 79
77
Aslı, Demirgüç-Kunt, Ross, Levine, (1995), a.g.m., s. 224
Bülent, Güloğlu, Selim, Bekçioğlu, (2001), “İMKB’deki Gelişmelerin Şirketlerin Sermaye Yapısına
Etkileri: İmalat Sanayinde Faaliyet Gösteren Firmalar Üzerine Bir Uygulama”, ODTÜ 2001
Uluslararası İktisat Kongresi, s. 24
79
Joseph P.H., Fan, Sheridan, Titman, Garry, Twite,(2004), “An International Comparison of Capital
Structure and Debt Maturity Choices”, s. 6
78
34
1.4.4.1. Vergi Kalkanı
Vergi kalkanı, son yıllarda birçok ülkede uygulanan ve temelde vergi
mükelleflerinin ödemeleri gereken dolaysız vergileri sınırlandıran bir müessesedir. 80
Firma, ihtiyaç duyduğu kaynağın temininde, maliyeti gözeterek özsermaye
veya borçlanma arasında bir tercih yapacaktır. Bu noktada maliyeti etkileyen önemli
unsurlardan birisi de borçlanmanın getirdiği faiz giderlerinin vergiden düşülerek bir
vergi kalkanı yaratabilmesidir. 81
Modigliani ve Miller, 1963 yıllarındaki çalışmalarında kurumsal kâr
üzerinden
alınacak
vergileri
dikkate
alarak,
faiz
giderlerinin
vergiden
düşülebileceğine dikkat çekmiş ve bu durumun firma için borçlanmayı optimal hâle
getirdiğini savunmuştur. 82 Bu durumda yüksek kârlı firmalar, kuvvetli bir vergi
kalkanı elde etmek için yüksek borç seviyelerini seçeceklerdir. Başka bir deyişle
firmalar borcu, özsermayeye tercih edeceklerdir. 83
Gerçekten de borçlanmadan kaynaklanan faiz ödemeleri, vergi matrahından
indirilerek ödenecek vergi miktarını düşürür. Ancak kâr payı ödemeleri için böyle bir
avantaj söz konusu değildir. Hissedarlar, vergi matrahından kurumlar vergisi
kesildikten sonra dağıtılan kâr payı için de ayrıca gelir vergisi ödeyeceklerdir.
Hissedarlar için söz konusu olan iki kere vergilendirme, Miller’in 1977’deki
çalışmasına konu olmuş ve çalışma, borçlanmadan kaynaklanan kurumsal vergi
avantajının, kişisel vergi dezavantajı ile dengelendiğini göstermiştir. Miller’in toplam
80
Elif Pürsünlerli, Çakar, (2008), “Vergi Kalkanı: Dolaysız Vergilere Üst Sınır Uygulaması ve
Fransa Örneği”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XII, Sayı: 1-2, s. 587
81
Ahmet Levent, Yener, (2002), a.g.e., s. 22
82
Geoffrey, Shuetrim, Philip, Lowe, Steve, Morling, (1993), “The Deteminants of Corporate
Leverage: A Panel Data Analysis”, Reserve Bank of Australia Research Discussion Paper, 9313, s.
4; Franco, Modigliani, Metron H., Miller, (1963), a.g.m.
83
Alan A., Bevan, Jo, Danbolt, (2000/2), “Capital Structure and Its Determinants in the United
Kingdom: A Decompositional Analysis”, The Department of Accounting and Finance, University
of Glasgow, Working Paper Series, s. 8
35
dengesinde, firmanın menkul kıymet seçiminde verginin etkisi yoktur. Çünkü borçla
finansmanın vergi sonrası maliyeti, özsermaye ile finansmanın maliyetine eşitlenir. 84
Bu konudaki diğer çalışmalar ise vergi kalkanı etkisinin piyasa tarafından
hâlihazırda
dikkate
alındığı
için
beklenen
düzeyde
gerçekleşmeyeceğini
savunmaktadır. Ancak, bu sav amortisman ve yatırım indirimleri gibi borç dışı vergi
kalkanları ve ayrıca iflas ve temsilci maliyetinin varlığı ile çürütülebilmektedir. 85
1.4.4.2. Vergi Teşvikleri
Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan genel olarak vergi teşvikleri
diyebileceğimiz bazı muafiyet, istisna, indirim uygulamalarla, kurumlar vergisinin
yatırımlar üzerinde yarattığı olumsuz etki hafifletilmeye çalışılmaktadır. 86
Amortisman kesintileri, yatırım vergi kredileri ve buna benzer diğer kurumsal
vergi mevzuatı uygulamaları, firmaya borcun vergi kalkanı özelliğinin yerini
dolduracak imkânlar sağlar. 87 Bunlar borç dışı vergi kalkanı olarak isimlendirilir.
Faiz ödemelerinin dışındaki vergilendirilebilir gelirde sağlanan bu düşüşün varlığı
başka bir deyişle borç-dışı vergi kalkanı, borçlanmadan beklenen kazançları
düşürür. 88 Dolayısıyla borç-dışı vergi kalkanları var iken, faiz vergi kalkanı firma
için çok önemli bir kriter olmayacaktır. 89 Dolayısıyla borç dışı vergi kalkanının
artması, borçlanmayı düşürecektir. 90
84
Jesus, Saa-Requejo, (1996), “Financing Decisions: Lessons from the Spanish Experience”,
Financial Management, Vol. 25, No. 3, s. 46
85
Ahmet Levent, Yener, (2002), a.g.e., s. 24
86
İsmail, Cengiz, (2007), ”Sermaye Yapısı Belirleyicilerinin Uygulanabilirliğinin Test Edilmesi
Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerinde Bir Uygulama”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara, s. 58
87
Harry, DeAngelo, Ronald W., Masulis, (1979), “Optimal Capital Structure under Corporate and
Personal Taxation”, Journal of Financial Economics, 8, s. 22
88
Geoffrey, Shuetrim, Philip, Lowe, Steve, Morling, (1993), a.g.m., s. 5
89
Alan A., Bevan, Jo, Danbolt, (2000), a.g.m., s. 8
90
Aydin, Ozkan, (2001), “Determinants of Capital Structure and Adjustment to Long Run Target:
Evidence from UK Company Panel Data”, Journal of Business Finance & Accounting, 28 (1) &
(2), s. 181
36
Borç dışı vergi kalkanı uygulamalarından birisi olan yatırım indirimi,
kalkınma planlarına uygun olmak şartıyla, firmaların yapacakları yatırım
harcamalarının belirli bir oranının, vergiye tabi firma kazançlarından indirilmesidir.
Bir vergi istisnası mahiyetinde olan yatırım indirimi, özel sektörü teşvik ederek,
belirlenen bölge ve faaliyet alanlarında bölgesel farklılıkların giderilmesini sağlar. 91
Diğer bir uygulama hızlandırılmış amortismandır. Amortisman, firmalarda bir
yıldan fazla kullanılan iktisadi kıymetler için yapılan giderlerin, kıymetin
kullanılabileceği süre içerisinde yıllara eşit şekilde yayılarak vergiye tabi gelirlerden
indirilmesidir. Hızlandırılmış amortisman ise bu kıymetlerine dair ayrılacak
amortismanın başlangıçta büyük, daha sonraları ise giderek azalan oranlarda
indirilmesi öngörülür. Böylece yüksek maliyetli yatırımlar için yatırım maliyeti ve bu
yıllarda ödenecek vergi ciddi şekilde düşer. 92
Yeniden değerleme ise, enflasyonun yarattığı gerçek ve kayıtlı değer
arasındaki farkın giderilmesi için hazırlanan bir uygulamadır. Yeniden değerleme ile
bilançoda maliyet değeri ile yer alan varlıkların, gerçek değerler ile gösterilmesi
amaçlanmıştır. Böylece gerek amortisman giderlerinin ayrıldığı yıllarda gerekse
amortismana tabi varlıkların satışı sırasında ortaya çıkan fiktif kârların önüne
geçilmektedir. Ayrıca fiktif kârlar nedeniyle söz konusu olan vergi yükü de bu
uygulama ile ortadan kaldırılmaktadır. 93
Borç dışı vergi kalkanlarından yeterince yararlanan firmaların, borçlanmadan
sağlayacağı vergi kalkanı etkisi düşüktür veya sıfırdır. Çünkü faiz giderleri dışındaki
91
Fatih, Saraçoğlu, (1999), “Yatırım İndirminde Yeniden Değerleme ve Zarar Mahsubunun
Önceliği”, Yaklaşım Dergisi, Sayı: 82, s. 1
92
Ahmet, Tekin, (2006), “Vergi Teşvikleri ve Ekonomik Etkileri”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, Sayı: 16, s. 307
93
Hikmet, Ulusan, (2002), “Yeniden Değerleme Uygulamasının Sermayeyi Koruyucu Etkisi”,
Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Cilt 3, Sayı 2, s. 111-112
37
bazı gider tahakkukları, matrahı düşürme olanağı sağlayarak, matrahı sıfıra kadar
indirebilir. 94
1.4.5. Temsilci Maliyeti
Sermaye yapısını etkileyen bir diğer faktör de temsilci maliyetidir. Temsilci
maliyeti, firmayla ilgili gruplar (yöneticiler, hissedarlar, borç verenler, vb. gibi)
arasındaki çatışmaların çözümü için katlanılan maliyetler olarak tanımlanabilir. 95
Temsil ilişkisi içerisinde iki tür çatışma tanımlanmıştır. Bunlar, hissedarlar ile
yöneticiler arasında ve borç verenler ile hissedarlar arasındadır. 96 Borç verenler ile
hissedarlar ve hissedarlar ile yöneticiler arasındaki potansiyel çatışmaların sonucu
olan temsilci maliyeti, firma sahipleri tarafından üstlenilmiştir. 97
1.4.5.1. Borç Verenler ile Hissedarlar Arasındaki Temsilci Maliyet
Borç verenler ile hissedarlar arasındaki çatışma sorunu risk kaymasından
ortaya çıkmaktadır. Buna göre hissedarlar, firmanın borçlanması ile beraber, borç
verenleri kendi çıkarları için kullanmaya çalışırlar. 98
Yapılacak yatırım nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, borç verenler, yatırım
sonunda kendine vaat edilen getiriyi elde edeceklerdir. Hissedarlar ise yatırımın
başarılı sonuçlanması durumunda bütün kazancı sahiplenecek, başarısız olması
durumunda
ise
sınırlı
sorumlulukları
94
nedeniyle,
minimum
düzeyde
zarar
Güven, Sayılgan, Mustafa, Doğan, (2005), “Neden Artan Vergi Oranları İşletmeleri Borçla
Finansmana Özendirir?”, Bankacılar Dergisi, sayı 52, s. 37
95
Ahmet Levent, Yener, (2002), a.g.e., s. 33
96
Almas, Heshmati, (2001), “The Dynamics of Capital Structure Evidence from Swedish Micro and
Small Firms”, Research in Banking and Finance, Vol. 2, s. 204-205
97
Geoffrey, Shuetrim, Philip, Lowe, Steve, Morling, (1993), a.g.m., s. 6-7
98
Wolfgang, Drobetz, Roger, Fix, (2003), “What are the Determinants of the Capital Structure? Some
Evidence for Switzerland, WWZ/Department of Finance, Working Paper No. 4/03, s. 4
38
edeceklerdir. Bu nedenle hissedarlar, yöneticileri, varlık değişimi ile sonuçlanan
daha riskli projelerin takip edilmesine zorlarlar. 99
Hissedarlara karşı tamamen sorumlu olan yöneticilerin de firma değerini
maksimize etmektense, hissedarların varlıklarını yükseltecek yatırımlar yapmaları
muhtemeldir. Bu nedenle, yöneticiler, borcun değerini düşürürken, hisse değerlerini
yükselten, negatif net bugünkü değerli yatırımları kabul ederler. Bu, aşırı yatırım
problemi olarak bilinir. 100 Sonuç olarak hissedarlar, çok riskli ve optimal seviyenin
altında yatırım yapabilirler. 101
1.4.5.2. Hissedarlar ve Yöneticiler Arasındaki Temsilci Maliyeti
Hissedarlar ile yöneticiler arasındaki temsilci maliyeti, iki grubun da kendi
çıkarlarını ön planda tutmasından ortaya çıkmaktadır.
Yöneticiler ve hissedarlar arasında finansal kararların alınması konusundaki
çatışmalar, düşük yatırım problemine neden olur. Düşük yatırım problemi,
yöneticilerin, borç değerini yükseltip hisse senedi değerini düşüren, net bugünkü
değeri pozitif olan yatırımlardan kaçınmalarıdır. 102
Alınacak finansal karar iki grubun da maruz kalacağı riski etkilemektedir.
Hissedarlar kararlarında sadece firma menkul kıymetlerinin sistematik riskini dikkate
alırlar, çünkü sahip oldukları portföy, başarılı şekilde çeşitlendirilmiş, risk
dağıtılmıştır. Diğer taraftan yöneticiler, kararlarında firmanın toplam riskini dikkate
almak zorundadır. Bunun nedeni hem yöneticilerin varlıklarının ciddi bölümünün
99
Linda H., Chen, Robert, Lensink, Emler, Sterken, (1998), ”The Determinants of Capital Structure:
Evidence from Dutch Panel Data”, The European Economic Association Annual Congress, Berlin,
September 2-5, s. 6; Geoffrey, Shuetrim, Philip, Lowe, Steve, Morling, (1993), a.g.m., s. 6-7
100
Wolfgang, Drobetz, Roger, Fix, (2003), a.g.m., s. 4
101
Almas, Heshmati, (2001), a.g.m., s. 204-205
102
Wolfgang, Drobetz, Roger, Fix, (2003), a.g.m., s. 5
39
pozisyonları dağıtılamayan ve firmada yer alan kişisel sermayeleri olması hem de
firmanın iflas etmesi durumunda, profesyonel saygınlıklarının ve buna bağlı olarak
gelecekte kazanma kapasitelerinin zarar görecek olmasıdır. 103 Bu nedenle,
yöneticiler, firmanın iflası, işlerini ve profesyonel saygınlıklarını kaybetme
durumlarına karşı, sermaye yapısını optimalin altında tutma çabasındadırlar. 104
Eğer yöneticiler, net bugünkü değeri pozitif bir yatırımın finansmanını, riski
dağıtamadıkları için borçla karşılayacaklarsa, bu konuda daha çekimser kalabilirler.
Bu tür temsilci maliyeti hisse fon kaynaklarının kullanımı ile düşürülebilir. 105
Hissedarlar ve yöneticiler arasında ortaya çıkan bir başka temsilci maliyeti de
serbest nakit akışları ile ilgilidir. Serbest nakit akışı, net bugünkü değeri pozitif olan
yatırımlardan gelen fonların yapılan ödemelerden sonra artakalan kısmıdır.
Hissedarlar ve yöneticiler arasındaki çatışma da artakalan serbest nakit akışlarının ne
şekilde kullanılacağı üzerinedir. 106
Hissedarlar, yöneticilerin bu nakdi etkili kullanamadıklarını, düşük getirili
yatırımlara yönlendirdiklerini ya da organizasyon etkinsizliği içerisinde yok
ettiklerini savunurlar. 107 Hatta yöneticiler, firma kaynaklarının yönetilmesine daha az
önem gösterir ve görkemli yönetim binaları veya uçak gibi firma faaliyetleri ile ilgisi
olmayan tüketimlerle firma kaynaklarından kişisel faydaları için kullanırlar. 108 Bu
nedenle hissedarlar, yöneticilerin bu eğilimlerini sınırlandırmak ister.
103
Hamid, Mehran, (1992), “Executive Incentive Plans, Corporate Control, and Capital Structure”,
Journal of Financial and Quantitative Analysis, Vol. 27, No. 4, s. 542
104
Almas, Heshmati, (2001), a.g.m., s. 204-205
105
Geoffrey, Shuetrim, Philip, Lowe, Steve, Morling, (1993), a.g.m., s. 6-7
106
Michael C, Jensen, (1986), “Agency Costs of Free Cash Flow, Corporate Finance and Takeovers”,
AEA Papers and Proceedings, Vol. 76, No. 2, s. 323
107
Michael C, Jensen, (1986), a.g.m., s. 323
108
Wolfgang, Drobetz, Roger, Fix, (2003), a.g.m., s. 5
40
Borçlanma, sabit yaptırımları nedeniyle, yöneticiler üzerinde bir disiplin aracı
olarak düşünülebilir. 109 Borçlanma ile firmanın yükümlülükleri artacak ve
yöneticilerinin
kullanımındaki
serbest
nakit
akışlarının
miktarı
düşecektir.
Dolayısıyla borçlanma, serbest nakit akışından ortaya çıkan temsilci maliyetini
ortadan kaldıracaktır. Bu da gelişmiş endüstrilerdeki firmaların neden düşük büyüme
oranlarına ve yüksek borçlanma oranlarına sahip olduklarını açıklar. 110
Borçlanma,
nakit
akışları
zayıflarsa,
firmayı
tasfiyeye
zorlayabilir.
Hissedarlar tasfiyenin en iyisi olabileceğini düşündüğü yerde, yöneticiler firma
faaliyetlerine devam etmek isteyecektir.111
1.4.6. Asimetrik Bilgi
Asimetrik bilgi, firma yöneticilerinin ve içeriden ticaret yapanların firmanın
nakit akışları veya yatırım fırsatları hakkında özel bilgilere sahip olmalarıdır. 112
Asimetrik bilginin oluşma nedeni, etkin piyasanın, tanımlandığı gibi
işlememesidir. Etkin piyasa, piyasada işlem gören menkul kıymetlerin fiyatlarının
objektif şekilde belirlendiği piyasalardır. Piyasa etkinliğini sağlayan ise bilginin
piyasa içerisinde bağımsız dolaşımıdır. 113
Etkin piyasa, yatırım fırsatları ve getirileri hakkında piyasanın ve içeriden
ticaret yapanların bütün kullanılabilir bilgiyi paylaştıklarını varsayar. Bu durumda,
içeriden ticaret yapanlar ile yatırımcılar, mümkün olan finansman değişikliklerinin
değerleri üzerinde anlaşırlar. Ayrıca menkul kıymetler denge fiyatları, firmayı,
109
Dirk, Brounen, Abe de, Jong, Kees, Koedijik, (2006), “Capital Structure Policies in Europe Survey
Evidence”, Journal of Banking & Finance, 30, s. 1437
110
Linda H., Chen, Robert, Lensink, Emler, Sterken, (1998), a.g.m., s. 6
111
Linda H., Chen, Robert, Lensink, Emler, Sterken, (1998), a.g.m., s. 6
112
Milton, Harris, Artur, Raviv, (1991), “The Theory of Capital Structure”, The Journal of Finance,
Vol. 46, Issue 1, s. 306
113
Prasanna, Chandra, (2009),Financial Managament Theory and Practice, Seventh Edition, New
Delhi, Tata McGraw Hill, s. 422
41
alternatif finansman planları arasında farksız kılar. Ancak piyasa bilgisi, içeriden
ticaret yapanlardan az ise, başka bir deyişle asimetrik bilgi mevcut ise, firmaların
gerçek değerleri, yatırımcılar tarafından ayırt edilemez olacaktır. Bu durumda
yöneticiler, dengeden çok uzak finansman planlarından birisini tercih edebilirler. 114
Sermaye yapısı kararlarının alınmasına ilişkin klasik yaklaşımlar da,
piyasanın etkin şekilde çalıştığını varsaymaktadır. Asimetrik bilgiyi dikkate alan ise,
iki yaklaşım bulunmaktadır. Bunlar ilk bölümde de değindiğimiz sinyal ve finansman
hiyerarşisi yaklaşımlarıdır.
Ross 115 ’un ortaya attığı sinyal yaklaşımına göre, yatırımcılar, asimetrik bilgi
nedeniyle firmaya dair daha az bilgiye sahip oldukları için firmanın davranışlarından
anlamlar çıkartarak aradaki bilgi farklılığını gidermeye çalışırlar.
Yatırımcılar bilgi farklılığının giderilmesinde, firmanın borç oranını
kullanırlar. Buna göre, yüksek seviyelerdeki borçlanma, firmanın sorumluğunu ve
iflas riskini arttırır. Borçların ödenememesi ise firmanın iflasına ve yöneticilerin
işlerini kaybetmelerine neden olabilir. Bu riskleri almak istemeyen yöneticiler,
yüksek borç oranlarından kaçınacaklardır. Bu öngörü ile hareket eden yatırımcılar,
firmanın hâlâ borçlanabilir olmasını, firmanın gelecekte nakit akımlarının yüksek
olacağı ve yöneticilerin firmalarına güvendiği şekilde yorumlar. 116 Yatırımcılar daha
yüksek borç seviyelerini, kaliteli sinyaller olarak algılarlar. Sinyaller ne kadar kaliteli
ise, yatırımcıların alacakları pozisyonda o kadar geniş olacaktır. 117
Asimetrik bilginin neden olduğu bir başka sorun da varlıkların düşük
fiyatlandırılmasıdır. Yatırımcıların, firma varlıklarının değerleri konusunda, içeriden
114
Joseph P.H., Fan, Sheridan, Titman, Garry, Twite, (2004), a.g.m., s. 19
Stephen A., Ross, (1977), a.g.m.
116
Wolfgang, Drobetz, Roger, Fix, (2003), a.g.m., s. 6
117
Milton, Harris, Artur, Raviv, (1991), a.g.m., s. 311
115
42
ticaret yapanlardan daha az bilgiye sahip olmaları durumunda, piyasalarda firma
hisse senetleri düşük fiyatlandırılır. Eğer firma yeni projelerini hisse senedi ihracı ile
finanse ederse, hisse senetlerinin düşük fiyatlandırılmış olması, yeni yatırımcıların
kazançlarını, yeni yatırımın net bugünkü değerinden de yukarıya taşır. Başka bir
deyişle yeni yatırım mevcut hissedarlar için zararla sonuçlanmaktadır. 118 Bu
durumda yöneticiler, mevcut hissedarların çıkarlarına uygun davranarak, iyi bir
yatırım
fırsatını
kaçırmak
anlamına
gelse
bile
hisse
senedi
ihracını
reddedeceklerdir. 119 Bu nedenle, yöneticiler, yatırımların finansmanında düşük
değerlenmemiş iç fonlar ve/veya risksiz borçlar, hatta fazla olmamak kaydıyla çok
riskli borçlar da hisse senedi ihracına tercih edilecektir. 120 Bu durum da finansman
hiyerarşisi yaklaşım ile ortaya konulmuştur.
1.4.7. İflas Riski
Firmanın, mevcut faaliyetleri ile borç verenlere karşı yükümlülüklerini
karşılayamaması durumu, finansal sıkıntı olarak adlandırılır. Finansal sıkıntı, firma
varlıklarının, hissedarlardan, borç verenlere transferi ile sonuçlanır. Buna iflas
denir. 121
Teoride firmanın borçlarının değeri, varlıklarının değerine eşitlendiğinde
firma iflas etmiş olur ve varlıklar borç verenlere geçer. Bu işlemde, borç verenler
etkin piyasa varsayımları gereği işlem maliyetleri olmadığı için, kayıp yaşamazlar.
Ancak gerçek dünyada firmanın iflasını istemek gerçekten maliyetlidir. 122
118
Wolfgang, Drobetz, Roger, Fix, (2003), a.g.m., s. 7
Stewart C., Myers, Nicholas S., Majluf, (1983), “Corporate Financing and Investment Decisions
when Firms Have Information that Investors do not Have”, s. 3-4
120
Milton, Harris, Artur, Raviv, (1991), a.g.m., s. 306
121
Prasanna, Chandra, (2009), a.g.e., s. 497
122
A. Stephen, Ross, Randolph W., Westerfield, Bradford D., Jordan, (2004), a.g.e., s. 401
119
43
Borç verenler de firmanın finansal sıkıntı ile karşılaşabileceğini öngörerek,
firma finansal sıkıntıda olmasa bile, bu endişelerini firma menkul kıymetlerinin
piyasa değerine, finansal sıkıntı maliyeti başka bir deyişle iflas maliyeti olarak
yansıtırlar. İflas maliyetinin bugünkü değeri, hem finansal sıkıntı olasılığına hem de
finansal sıkıntı söz konusu olursa karşılaşılacak maliyetlerin büyüklüğüne
bağlıdır. 123
Firmanın karşılaşacağı iflas maliyetleri, direkt ve dolaylı iflas maliyetleri
olarak ikiye ayrılabilir.
Direkt iflas maliyeti, iflas ve yeniden organizasyonda karşımıza çıkar. Bu
maliyet, iflas sürecindeki yasal ve idari maliyetler ile faaliyetlerin durdurulması ve
varlıkların elden çıkartılması maliyetlerini içerir. Ayrıca, borç verenler ile hissedarlar
arasındaki görüşmeler veya yasal süreç işlerken devam eden faaliyet kayıpları da
direkt iflas maliyetine dâhildir. 124
Dolaylı iflas maliyetleri ise firmanın iflas başvurusu yapmaktan kaçınarak, bir
şekilde tekrar düzlüğe çıkmak için çabalamalarından kaynaklanan maliyetlerdir.125
Yöneticiler, firma finansal sıkıntıya düştüğünde, alacaklıların haklarını korumaya
yönelir, hissedarlar aleyhine kararlar alır. 126 Burada ortaya çıkan temsilci maliyeti,
satışlar ve verimliliklerdeki düşüşler gibi fırsat maliyetleri ve kaynakların etkin
kullanılamamasından kaynaklanan maliyetler de dolaylı maliyetlere dâhildir. 127
123
Richard A., Brealey, Stewart C., Myers, Alan J., Marcus, (2001), a.g.e., s.. 418
Stewart C., Myers, (2002), a.g.m., s. 14
125
A. Stephen, Ross, Randolph W., Westerfield, Bradford D., Jordan, (2004), a.g.e., s. 402
126
Cudi Tuncer, Gürsoy, (2008), a.g.e., s. 589
127
Güven, Sayılgan, Ender, Coşkun, “Finansal Sıkıntılı Şirketlerde Yeniden Yapılandırma Süreçleri
ve Yeniden Yapılandırma Süreçlerinin Seçimini Etkileyen Faktörler”, Ankara Üniversitesi SBF
Dergisi, s. 99
124
44
Borçlanma iflas olasılığını arttırdığı için, optimal sermaye yapısı, finansal
sıkıntıyla bağlantılı olan direkt ve dolaylı maliyetlere karşı borcun vergi avantajının
dengelenmesini gerektirir. 128
Optimal sermaye yapısı tartışmalarında iflas maliyetine verilen büyük önemin
yersiz olduğunu savunan Miller, en azından büyük firmalar için zannedilen vergi
kazançları ile iflas maliyetleri arasındaki dengeye şüpheli yaklaşmak gerektiğini 129
söylese de bu, literatürde destek bulamamıştır.
1.4.8. Firmanın Hukuki Yapısı ve Organizasyon Yapısı
Firmanın hukukî yapısı, firma sahiplerinin sorumluluklarını ve firma
içerisinde oluşturulması gereken mekanizmaları belirlemektedir.
Firmanın şahıs veya sermaye şirketi olmasına bağlı olarak ortakların
sorumlulukları değişecektir. Tek sahipli firmalarda kaynak sağlanması, sadece firma
sahibi olan kişinin özel varlığına ve kredi alabilirliğine bağlıdır. Kollektif şirketler,
komandit şirketler ve adi şirketler gibi şahıs şirketlerinde ise sağlanacak fon,
ortakların kişisel varlıkları ve kredi temini olanakları ile sınırlıdır. Diğer taraftan,
anonim şirketler gibi sermaye şirketleri, diğer şirketlere göre çok daha kolay, büyük
tutarlara ulaşan ve uzun vadeli kaynak bulabilmektedir. 130 Ortakların sorumlulukları
arttıkça, firmanın borç bulma imkânı artacak, borçlanma maliyeti ise düşecektir.
Firmanın hukukî yapısı aynı zamanda, firmanın nasıl bir organizasyon
yapısına sahip olması gerektiğini de belirler. Bu zorunluluk, sermaye şirketlerinde
yönetim kurulu oluşturulması gerekliliği gibi hükümler içerebilir. Bu tarz bir hükme
tabi olan bir firma, temsilci maliyetine de maruz kalacaktır. Organizasyon ve sahiplik
128
Jesus, Saa-Requejo, (1996), a.g.m., s. 46
Merton H., Miller, (1977), a.g.m., s. 264
130
Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s. 506
129
45
yapısının, sermaye yapısını nasıl etkilediği konusunda tam bir uzlaşma olmamakla
birlikte, ilişkinin pozitif yönde olabileceği düşünülmektedir. 131
1.4.9. Firmanın Büyüklüğü
Firmanın, toplam varlıkları veya toplam satışları bakımından diğer firmalara
göre nasıl bir konumda olduğu, firmanın finansman imkânlarını yakından
ilgilendirmektedir.
Büyük ölçekli firmaların, daha çok kâr payı dağıtabilmeleri, bu firmaların
sermaye piyasalarına girişini kolaylaştırmaktadır. Aldıkları yüksek kredi dereceleri,
borçlanma maliyetlerini de daha aşağıya çekmektedir. Dolayısıyla büyük ölçekli
firmalar, daha uygun maliyetlerle, daha kolay borçlanabilmektedir. 132 Ayrıca büyük
ölçekli firmaların yatırımlarının yüksek tutarlarda olması, yatırımların finansmanı
için alternatif seçeneklerinin oluşturulmasını da gerekli kılmaktadır.
Küçük ölçekli firmalar ise bu kadar kolay sermaye bulamazlar. Teminat
gösterilebilir varlıklarının sınırlı olması ve ekonomik şartlardaki değişikliklerden
daha kolay etkilenmeleri nedeniyle getirilerinde yaşamaları muhtemel dalgalanmalar,
finansal sektörün bu firmalara daha mesafeli davranmasına neden olmaktadır.
Borçlanmakta zorluk çeken bu firmalar, finansmanda büyük ölçüde, hissedarlarının
sağlayabildikleri özsermaye ile satıcı kredilerine dayanmak zorundadır. 133
131
Guihai, Huang, Frank M., Song, (2006), “The Determinants of Capital Structure: Evidence from
China”, China Economic Review, 17, s. 21
132
Michael G, Ferri, Wesley H., Jones, (1979), “Determinants of Financial Structure: A New
Methodological Approach”, The Journal of Finance, Vol. 34, No. 3, s. 632
133
Graham C., Hall, Patrick J., Hutchinson, Nicos, Michaelas, (2004), “Determinants of the Capital
Structures of European SMEs”, Journal of Business Finance & Accounting, 31 (5) & (6), s. 715;
Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s. 510
46
Diğer taraftan daha büyük firmalar daha az asimetrik bilgiyle karşılaştıkları
için borçlanma eğilimleri azalır ve daha çok hisse senedi ihracına yönelirler. Bu
durum ise borçlanma ile firma büyüklüğü arasındaki ilişkiyi negatif yapar. 134
1.4.10. Firmanın Varlık Yapısı
Firma varlık yapısı, firmanın bulunduğu sektörün gereksinimlerine göre
değişmektedir. Sanayi, imalat gibi sektörlerde faaliyet gösteren firmalarda, duran
varlık miktarı, dönen varlıklara oranla daha çok olacaktır. Diğer taraftan perakende
sektörü gibi dönen varlıkların ağırlıkta olduğu sektörler de bulunmaktadır.
Firmaların varlık yapısındaki bu farklılık, duran varlıkların teminat olarak
kullanılması ve tasfiye halinde iken bile fiyatlarının çok değişmemesi nedeniyle
finansman sağlayıcılar için önemli bir kriterdir. Duran varlıkların, teminat olarak
gösterilmesi, aynı zamanda temsilci maliyetine bağlı olarak ortaya çıkan riski de
azaltacaktır.
Yüksek miktarda duran varlığa sahip firmalar, bu sabit varlıkların teminattasfiye değerleri nedeniyle çok düşük oranlarla kolayca borçlanabilirler. Borç
verenlerin sağladığı görece düşük oranlar, daha yüksek oranda sabit varlığa sahip
firmaları, borçlanmaya teşvik etmektedir. 135
Borç verenlerle firma arasındaki yakın ilişki daha az teminat alınmasını
sağlayabilir. Bunun nedeni, borç verenlerin firmayı daha yakından izleyebilmeleridir.
134
Hyesung, Kim, Almas, Heshmati, Dany, Aoun, (2006), “Dynamics of Capital Structure: The Case
of Korean Listed Manufacturing Companies”, s. 12
135
Muhammad, Rafiq, Asif, Iqbal, Muhammad, Atiq, (2008), “The Determinants of Capital Structure
of the Chemical Industry in Pakistan”, The Lahore Journal of Economics, 13:1, s. 145
47
Eğer bu geçerli ise, banka finansmanının yoğun olduğu ülkelerde, bu durum daha az
gözlemlenebilecektir. 136
Diğer taraftan asimetrik bilgi nedeniyle firmanın borç oranı ile duran varlık
yapısı arasındaki negatif ilişki söz konusu olabilir. Daha az duran varlığa sahip
firmalarda borçlanmanın arttırılması, borç verenlerin firmaya, çalışanları izlemesi
için finansal aracılığı da içeren yardımlar yapmasını sağlayabilir. Böylece firma bilgi
asimetrisinin maliyetini düşürecektir. 137
1.4.11. Firmanın Kârlılığı
Literatürdeki temel tartışmalardan birisi de firma kârlılığı ile borç oranı
arasındaki ilişkidir. Firma kârlılığının, sermaye yapısının nasıl etkilediği konusunda
farklı yaklaşımlar, farklı değerlendirmeler bulunmaktadır.
Finansman hiyerarşisi yaklaşımına göre, firmalar önce iç kaynaklarından
finansman sağlar, sonra borçlanmayı ve son olarak da hisse senedi ihracı ile dış
kaynaklara başvurmayı tercih ederler. Firmanın kârlılığı ne kadar yüksekse, kârından
firmada bırakabileceği kaynak da o kadar fazla olacaktır. Dolayısıyla kârlılık
arttıkça, firmanın borçlanma ihtiyacı azalacaktır. Başka bir deyişle, borçlanma oranı
ile kârlılık arasında negatif ilişki bulunmaktadır. Bu durum, ampirik literatürde çokça
rastlanan sistematik bulgulardan birisidir. 138
Ödünleşme yaklaşımı ise, hatırlanacağı gibi iflas riski ve vergi kalkanı
etkilerini beraber dikkate almaktaydı. Buna göre, kârlı firmaların finansal sıkıntıya
136
Raghuram G., Rajan, Luigi, Zingales, “What Do We Know about Capital Structure? Some
Evidence from International Data”, s. 23
137
Hyesung, Kim, Almas, Heshmati, Dany, Aoun, (2006), “Dynamics of Capital Structure: The Case
of Korean Listed Manufacturing Companies”, s. 10
138
Philippe, Gaud, Elion, Jani, Martin, Hoesli, Andre, Bender, (2003), “The Capital Structure of
Swiss Companies: An Empirical Analysis Using Dynamic Panel Data”, s. 7
48
düşmeleri daha zor olduğu için daha düşük iflas maliyetleri ile karşılaşacaklardır. Bu
durumda firma, borçlanmanın sağlayacağı daha yüksek vergi kalkanından
yararlanmak isteyecektir. Dolayısıyla kârlı firmalar daha fazla borç kullanacaklardır.
Ayrıca konuya temsil maliyetleri açısından bakılacak olursa, firmaların bir ciddi
serbest nakit akışı problemi ile karşılaşacak olması, kârlı firmalarda borcu daha
değerli kılmaktadır. 139 Sonuç olarak ödünleşme yaklaşımına göre firmanın kârlılığı,
borçlanmayı arttıracaktır.
Diğer taraftan, dinamik modeller, firmaların, uzun vadede bir hedef
borçlanma oranının olduğunu savunur. Bu görüşe göre, firmalar, borçlanma
oranlarını, hedeflenen oranlara doğru yükseltirken uyum maliyetleri ile karşılaşırlar.
Ayrıca borçların, iç kaynaklarla sağlanan fazla nakit ile kolaylıkla geri ödenebilmesi
de mümkündür. Dolayısıyla firmalar, uzun vadede borçlanma oranlarını yükseltmeyi
amaçlasalar
da,
kısa
vadede
finansman
hiyerarşisi
yaklaşımına
göre
davranacaklardır. 140
1.4.12. Firmanın Büyüme Fırsatları
Farklı teoriler firmanın büyüme fırsatları ile kaldıraç oranı arasındaki ilişki
hakkında farklı öngörülerde bulunur.
Ödünleşme yaklaşımına göre, büyüme fırsatları, duran varlıklar gibi elle
tutulur ve teminat verilebilir varlıklar değillerdir. Ayrıca gelir sağlayamayacakları
gibi büyük miktarlarda da sözleşme sorumluluğuna neden olurlar. Bu nedenle
139
Murray Z., Frank, Vidhan K., Goyal, (2009), “Capital Structure Decisions: Which Factors are
Reliaby Important?”, Financial Management, Spring, s. 7; Muhammad, Rafiq, Asif, Iqbal,
Muhammad, Atiq, (2008), a.g.m., s. 145
140
Bahşayiş, Fıratoğlu, (2005), “Şirketlerin Sermaye Yapısını Etkileyen Faktörler ve Kriz
Dönemlerinde Şirket Davranışlarında Meydana Gelen Değişiklikler”, Sermaye Piyasası Kurulu
Araştırma Raporu; Philippe, Gaud, Elion, Jani, Martin, Hoesli, Andre, Bender, (2003), a.g.m., s. 7
49
büyüme fırsatları olan firmalar, duran varlığı olan firmalardan daha az seviyede
borçlanma eğilimindedirler, ancak limitli teminat ve tasfiye değeri sağlayabilirler. 141
Temsilci maliyetleri yaklaşıma göre ise, büyüme fırsatları olan firmalar,
asimetrik bilgi nedeniyle optimalin altında yatırım yapabilirler. 142 Bunun nedeni
yüksek borçlanmanın likitideye etkisinin, firmanın gelecekteki büyüme fırsatlarını
finanse etme kabiliyetini düşürebilmesidir. Asimetrik bilgi nedeniyle net bugünkü
değeri pozitif olan yatırım fırsatlarını kaçırmak durumunda kalırlar. Bu nedenle
değerli büyüme fırsatları olan firmaların yöneticileri düşük borçlanmayı tercih
ederler. 143 Firmanın hızlı şekilde büyüme arzusu, firmanın özsermaye durumunu
kuvvetlendirmesini gerektirmektedir. 144
Diğer taraftan özsermaye kontrollü firmalar, borç verenlerden varlık transferi
yapmak için optimalin altında yatırım yapma eğilimindedirler. Bu temsilci maliyeti,
gelecek yatırımların seçiminde daha esnek olan gelişen endüstri firmalarında
muhtemelen daha yüksek olacaktır. 145 Çünkü borç verenler, güvenli ve riskli yatırım
fırsatları arasında seçim şansları var iken daha riskli projeleri seçmekten
korkmaktadırlar. Borç verenler gelecekte yatırımlarının risk altında olduğunu farz
ederek, büyüyen firmalara borç verirken daha yüksek maliyetler koyacaklardır.
Böylece daha yüksek borçlanma maliyeti ile karşılaşan firmalar daha az borç ve daha
çok özsermaye kullanacaklardır. 146
141
Jean J., Chen, (2004), “Determinants of Capital Structure of Chinese-listed Companies”, Journal
of Business Research, No: 57, s. 1347; Muhammad, Rafiq, Asif, Iqbal, Muhammad, Atiq, (2008),
a.g.m., s. 147
142
Gaud, Philippe, Jani, Elion, Hoesli, Martin, Bender, Andre, (2003), a.g.m., s. 5
143
Linda H., Chen, Robert, Lensink, Emler, Sterken, (1998), a.g.m., s. 15; Muhammad, Rafiq, Asif,
Iqbal, Muhammad, Atiq, (2008), a.g.m., s. 147
144
Öztin, Akgüç, (1998), a.g.e., s. 511
145
Sheridan, Titman, Roberto, Wessels, (1988), “The Deteminants of Capital Structure Choice”, The
Journal of Finance, Vol. 43, No. 1, s. 4
146
Ataullah, Shah, Tahir Hijazi,, (2004), “The Determinants of Capital Structure of Stock Exchangelisted Non-Financial Firms in Pakistan”, The Pakistan Development Review, 43:4 Part II, s. 611
50
Finansman hiyerarşisi yaklaşımına göre ise yüksek büyüme fırsatları olan
firmaların, kaynak ihtiyacı daha fazla olacaktır. Yaklaşım gereği, iç kaynaklarla
sağlanması gereken finansman, yatırıma yetişemeyecek ve dolayısıyla borçlanma
artacaktır. 147
147
Mazur, Kinga, (2007), “The Determinants of Capital Structure Choice Evidence From Polish”,
International Advances in Economic Research, 13, s. 501
51
1.5. SERMAYE YAPISI İLE İLGİLİ LİTERATÜR TARAMASI
Sermaye yapısının çok ilgi gören bir alan olması, konu ile ilgili olarak çok
geniş bir kaynak hazinesi olmasını sağlamıştır. Çalışmalar genel olarak başta
gelişmiş ülkeler olmak üzere, farklı ülkelerde sermaye yapısını etkileyen faktörlerin
ve sermaye yapısı yaklaşımlarının sınanmasını konu almaktadır.
Çalışmamızın bu kısmında da Dünya’da ve Türkiye’de yapılan çalışmalar ve
sonuçları hakkında kısaca bilgi verilecektir.
1.5.1. Dünya’da Sermaye Yapısına İlişkin Yapılmış Başlıca Çalışmalar
Chen, Lensink ve Sterken’nin, Hollanda firmalarının sermaye yapıları
kararlarını etkileyen faktörleri inceledikleri çalışmaları, 1984-1995 yılları arasında
faaliyet gösteren 51 firma üzerinde yapılmıştır. 148
Panel veri yöntemi kullanılarak yapılan analizde, bağımlı değişken olarak,
toplam borcun, özsermayenin defter değerine oranı ve toplam borcun, özsermayenin
piyasa değerine oranı kullanılmıştır. Açıklayıcı değişkenler ise, varlık yapısı, firma
büyüklüğü, kazançların dalgalanması, kârlılık ve pazar/defter oranı olmak üzere beş
tanedir.
Çalışmanın sonuçları, asimetrik bilgiye dayalı finansman hiyerarşisi gibi
yaklaşımların, Hollanda firmalarının sermaye yapısı kararlarını açıklamak için daha
uygun olduğunu ortaya koymaktır. Bu firmaların, iç finansmanı dış finansmana,
borçlanmayı özsermaye ihracına tercih ettiği görülmektedir. Borçlanma ile maddi
148
Linda H., Chen, Robert, Lensink, Emler, Sterken, (1998), ”The Determinants of Capital Structure:
Evidence from Dutch Panel Data”, The European Economic Association Annual Congress, Berlin,
September 2-5, s. 1-33
52
duran varlıklar ve büyüklük arasında pozitif, kârlılık ve gelirlerdeki dalgalanma ile
negatif ilişki vardır. Büyüme ise anlamlı değildir.
Hall, Hutchinson ve Michaelas, 8 Avrupa ülkesinden 500’er tüzel kişiliği olan
KOBİ’yi dâhil ettikleri ve toplamda 4000 yatay kesit ile yaptıkları çalışmada,
Avrupa’daki
KOBİ’lerin
sermaye
yapısı
kararlarını
etkileyen
faktörleri
incelemişlerdir. 149
Çalışmada bağımlı değişken olarak, kısa vadeli yabancı kaynakların toplam
varlıklara oranı ve uzun vadeli yabancı kaynakların toplam varlıklara oranı
kullanılmıştır. Regresyon analizinin kullanıldığı çalışmada, beş açıklayıcı değişken
bulunmaktadır. Bu açıklayıcı değişkenler, kârlılık, büyüme, varlık, büyüklük ve
yaştır.
Çalışmanın sonuçları kısa vadeli yabancı kaynakların bağımlı değişken
olduğu ilk model için beklentilerle birebir uyumludur. Uzun vadeli yabancı
kaynakların konu olduğu modelde ise varlık yapısı ve büyüklük değişkenleri
beklentilerle uyumlu olarak pozitiftir. Diğer değişkenlerde ise anlamlılık
sağlanmamıştır.
Bevan ve Danbolt, sermaye yapısını etkileyen faktörleri araştırdıkları
çalışmalarında, örneklem olarak 1991-1997 yıllarında 1054 finansal olmayan İngiliz
şirketini kullanmışlardır. 150
149
Graham C., Hall, Patrick J., Hutchinson, Nicos, Michaelas, (2004), “Determinants of the Capital
Structures of European SMEs”, Journal of Business Finance & Accounting, 31 (5) & (6), s. 711728
150
Alan A., Bevan, Jo, Danbolt, (2000), “Capital Structure and Its Determinants in the United
Kingdom: A Decompositional Analysis”, The Department of Accounting and Finance, University
of Glasgow, Working Paper Series, 2
53
Borçlanma oranının bağımlı değişken olduğu modelde, büyüme fırsatlarını
tanımlayan piyasa değerinin defter değerine oranı, satışların logaritması, kârlılık ve
maddi varlıkların toplam varlıklara oranı açıklayıcı değişkenlerdir.
Sonuçlara göre, büyük firmalar, küçük firmalara kıyasla daha çok uzun vadeli
borçlanma kullanma eğilimdedir. Büyüme fırsatı olan firmalar, kısa dönemli banka
borçları ve buna benzer kısa vadeli finansman seçeneklerinden uzaklaşarak, uzun
vadeli finansmanı tercih etmektedirler. Kârlılık ile ilgili sonuçlar da finansman
hiyerarşisi yaklaşımı ile uyumlu, başka bir deyişle negatif yönlüdür. Varlık yapısı ise
uzun vadeli borçlanma ile pozitif, kısa vadeli borçlanma ile ise negatif ilişkilidir.
Graham ve Harvey’nin 392 ABD şirketinin finansal yöneticilerinin
doldurdukları anketleri temel alan çalışmalarında, bir bölüm de sermaye yapısı
analizine ayrılmıştır. Sonuçlar, en önemli borçlanma politikası faktörlerinin, finansal
esneklik ve kredi derecesi olduğunu göstermektedir. Hisse başına kazançtaki
sulanma ve son hisse senedinin fiyatındaki artış ise hisse senedi ihracını etkileyen
önemli faktörlerdir. Ayrıca hisse senedinin düşük değerlenme derecesi de hisse
senedi ihracını etkilemektedir. 151
Çalışma sonuçları, firmaların ödünleşme yaklaşımını ve bir hedef borç
oranını desteklerken, hisse senedinin düşük değerlenmesi ve finansal esneklik gibi
diğer sonuçlar da finansman hiyerarşisi yaklaşımı ile tutarlılık göstermektedir.
Frank ve Goyal, panel basit regresyon analizi ile 157 ABD şirketini 19711998 döneminde analiz ederek, finansman hiyerarşisi yaklaşımının geçerliliğini test
etmiştir. Sonuçlar yaklaşımın aksine, iç finansmanın, yatırım harcamalarını
karşılamada yeterli olmadığını göstermektedir. Dış finansman fazlaca kullanılmakta
151
John R., Graham, Campbell R., Harvey, (2001), “The Theory and Practice of Corporate Finance
Evidence from the Field, Journal of Financial Economics, 60, s. 187-243
54
ancak yine de miktar olarak özsermaye ile finansmanı geçmemektedir. Net
özsermaye ihracılar, finansal açıkları yakından takip ederken, borçlanmada bu söz
konusu değildir. Uzun vadeli borçlanma payı, finansal açıklar için tedavi niteliğinde
değildir. 152
Gaud, Jani, Hoesli ve Bender, İsviçre’de sermaye yapısının belirleyicileri
üzerine yaptıkları araştırmada, statik ve dinamik testlerin yanında panel veri yöntemi
de kullanılmıştır. Çalışmada 106 firma, 1991-2000 yılları arasında incelenmiştir. 153
Çalışmada 6 açıklayıcı değişken bulunmaktadır. Bunlar, büyüme fırsatları,
büyüklük, kârlılık, teminatlar (maddi duran varlıklar) ve iflas riskidir. Bağımlı
değişkenler ise toplam borcun, toplam varlıklara oranı ve toplam borcun,
özsermayeye oranıdır.
Çalışma sonuçları borçlanma ile büyüklük, varlık yapısı ve iflas risk arasında
pozitif; büyüme ve kârlılık arasında ise negatif ilişki olduğunu göstermektedir.
Sonuçlar, ödünleşme ve finansman hiyerarşisi yaklaşımlarını destekler niteliktedir.
Ayrıca yapılan dinamik analize göre, bir hedef borç/özsermaye oranının varlığı söz
konusudur. Gecikmeli kârlılığın, borçlanma üzerinde pozitif etkisi, kısa dönemli
finansman hiyerarşisinin, firma davranışının hedef orana gitmek yönünde olacağı
tahmini doğrular. Ancak bu uyum süreci çok yavaştır.
Chen’in çalışması veri setini, Dow-Chin 88 indeksi içerisinde listelenen 88
Çin firmasından, finansal olmayan 77 firma oluşturmaktadır. 77 firmanın, 1995-2000
152
Murray Z., Frank, Vidhan K., Goyal, (2002), “Testing the Pecking Order Theory of Capital
Structure”, Journal of Financial Economics,
153
Philippe, Gaud, Elion, Jani, Martin, Hoesli, Andre, Bender, (2003), “The Capital Structure of
Swiss Companies: An Empirical Analysis Using Dynamic Panel Data”, http://www.fmpm.org/
docs/6th/Papers_6/Papers_Netz/SGF686.pdf (Erişim tarihi: 26.11.2008)
55
olarak belirlenen zaman aralığında panel veri yöntemi ile sermaye yapılarını
etkileyen faktörler incelenmiştir. 154
Toplam borcun toplam varlıklara oranı ve uzun vadeli borçların toplam
varlıklara oranı olarak belirlenen iki bağımlı değişkene karşılık, kârlılık, büyüklük,
büyüme fırsatları, varlık yapısı, finansal sıkıntı maliyeti ve vergi kalkanı etkisi
açıklayıcı değişken olarak kullanılmıştır.
Çalışma sonunda, borçlanma ile büyüme fırsatları ve borçlanma ile varlık
yapısı arasında pozitif ilişki, borçlanma ile kârlılık arasında negatif ilişki
bulunmuştur. Ayrıca uzun vadeli borçlanma ile firma büyüklüğü arasında da negatif
ilişki söz konusudur.
Ne ödünleşme yaklaşımı ne de finansman hiyerarşisi yaklaşımı, Çin
firmalarının sermaye yapısı tercihlerini açıklayabilmektedir. Bunun nedeni, batılı
modellerin destekleyen temel varsayımların, Çin’de geçerli olmamasıdır. Yöneticiler
bağlayıcı olmaması nedeniyle, özsermaye ile finansmanı, borçlanma ile finansmana
tercih etmektedir. Dolayısıyla Çin firmalarında, önce iç finansman, sonra özsermaye
ihracı ve daha son olarak da borçlanma şekilde gerçekleşen yeni bir finansman
hiyerarşisi söz konusudur.
Shah ve Hijazi’nin çalışmaları, 1997-2001 yılları arasında finansal olmayan
ve eksiksiz veri setine sahip 445 Pakistan firmasının sermaye yapısı kararlarını
belirleyen faktörlerin araştırılmasını konu almaktadır. 155
Çalışmada borçlanma seviyesinin ölçümü, yabancı kaynakların defter
değerinin, yabancı kaynakların ve özsermayenin defter değerlerinin toplamına
154
Jean J., Chen, (2004), “Determinants of Capital Structure of Chinese-listed Companies”, Journal
of Business Research, No: 57, s. 1371-1351
155
Ataullah, Shah, Tahir, Hijazi, (2004), “The Determinants of Capital Structure of Stock Exchangelisted Non-Financial Firms in Pakistan”, The Pakistan Development Review, 43:4 Part II, s. 605-618
56
oranıdır. Varlık yapısı, büyüklük, büyüme ve kârlılık ise çalışmadaki açıklayıcı
değişkenlerdir.
Panel veri analizi sonuçlarına göre anlamlı olmamakla birlikte, varlık yapısı
ile bağımlı değişken arasında pozitif ilişki bulunmuştur. Yüzde 10 anlamlılık
düzeyinde büyüklük değişkeni ile borçlanma arasında beklentinin aksine pozitif ilişki
bulunmuştur. Buradan büyük firmaların daha çok borçlandığı sonucu çıkartılabilir.
Büyüme değişkeni ise finansman hiyerarşi yaklaşımının büyüyen firmaların
öncelikle iç finansman kullanacakları düşüncesinin destekler şekilde, borçlanma ile
negatif ilişkili çıkmıştır. Kârlılığın, borçlanma ile ilişkisinin ise yine finansman
hiyerarşisi yaklaşımına uygun şekilde negatif yönlü olduğu görülmektedir.
Bancel ve Mittoo, farklı yasal sistemleri olan ülkeler arasında teorik ve pratik
sermaye yapısı bilgilerinin sınanması amacıyla 16 Avrupa ülkesindeki (Almanya,
Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda,
İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, Norveç, Portekiz ve Yunanistan) 710 firmanın
yöneticilerine anket yapmıştır. 156
Çalışma sonucunda Avrupalı yöneticilerin sermaye yapısı kararlarında etkili
olan iki önemli faktör gözlemlenmiştir. Bunlar, kararların, finansal esneklik ve
finansal tablolar üzerindeki etkilerdir. Finansal esneklik, finansal tercihlerde doğru
zamanlama ile elde edilebilir. Alınan kararlar aynı zamanda finansal tabloları da
farklı şekillerde etkileyebilir. Hisse başına kazancın sulandırılması, yöneticilerin
hisse senedi ihracında en çok kaygılandıkları unsurdur.
156
Franck, Bancel, Usha R. Mittoo, (2004), “The Determinants of Capital Structure Choice A Survey
of European Firms”, http://www.csb.uncw.edu/people/CinerC/Courses%20Web%20Page/Fin%20336/
capital%20structure.survey%20of%20finance%20managers%20europe.pdf
(Erişim tarihi: 26.11.2008)
57
Çalışmada farklı yasal sistemlere sahip ülkelerin sermaye yapısı tercihleri
arasında benzerlikler bulunmuştur. Ancak bu biraz yanıltıcı bir sonuçtur. Çünkü
İngiliz, Fransız, Alman ve İskandinav yasal sistemleri arasındaki farklılıklar sadece
yasal çevrenin kalitesi ile açıklanamaz.
Drobetz ve Fix, İsviçre Performans İndeksindeki 124 firmanın, 1996-2001
dönemleri içerisinde verilerini kullanarak, borçlanma oranları ve sermaye yapısını
etkileyen faktörleri inceleyen bir çalışma hazırlamışlardır. 157
Çalışmada, toplam yükümlülüklerin toplam varlıklara oranı, toplam borçların
toplam varlıklara oranı, toplam borcun net varlıklara oranı ve toplam borçların
toplam özsermayeye oranı olmak üzere dört farklı bağımlı değişken kullanılmıştır.
Açıklayıcı değişkenler ise varlık yapısı, büyüklük, büyüme fırsatları, kârlılık,
dalgalanma, borç dışı vergi kalkanı, ürün tekliği ve endüstri sınıflandırmasıdır.
Hangi sermaye yapısı yaklaşımının daha açıklayıcı olduğu belli değildir
ancak bazı konularda tahminler, beklenildiği gibi çıkmıştır. Bunlardan en önemlisi,
daha çok yatırım fırsatı olan firmaların daha az borçlandığıdır. Bu sonuç ödünleşme
ve finansman hiyerarşisinin karmaşık yaklaşımının varsayımları ile tutarlıdır. Diğer
taraftan ödünleşme yaklaşımının açıklayamadığı, daha kârlı firmaların daha az
borçlanması durumu, burada da gözlemlenmiştir. Sonuç, finansman hiyerarşisi
yaklaşımını destekler niteliktedir. Ayrıca firmaların uzun vadeli finansal hedeflerine
uyum sağladıkları yönünde kanıtlar bulunmuştur.
Huang ve Song 158 , çalışmalarında 1994-2003 yılları arasında borsada işlem
gören 1216 Çin firmasını ait verileri kullanmışlardır.
157
Wolfgang, Drobetz, Roger, Fix, (2003), “What are the Determinants of the Capital Structure?
Some Evidence for Switzerland, WWZ/Department of Finance, Working Paper No. 4/03, s. 1-38
158
Guihai, Huang, Frank M., Song, (2006), “The Determinants of Capital Structure: Evidence from
China”, China Economic Review, 17, s. 14-36
58
Çalışmada uzun vadeli borçlar, toplam borçlar ve toplam yükümlülüklerin
toplam varlıklara oranları ve bunların piyasa değerleri ile hesaplanması ile elde
edilen toplam altı bağımlı değişken kullanılmıştır. Açıklayıcı değişkenler ise kârlılık,
varlık yapısı, vergi, büyüklük, borç dışı vergi kalkanı, büyüme fırsatları, oynaklık,
yönetimsel sahiplik ve sahiplik yapısıdır.
Bağımlı değişkenler, kârlılık, borç dışı vergi kalkanı, yönetimsel sahiplik ile
negatif, firma büyüklüğü ile pozitif yönlü ilişkidedir. Varlık yapısının ve vergi
oranının borçlanma üzerindeki etkinliği pozitif yönlü iken büyüme fırsatları negatif
yönlüdür.
Ayrıca devlet sahipliğinin veya kurumsal sahipliğin, sermaye yapısı
üzerinde önemli bir etkisi yoktur.
Çalışmanın sonuçlarından bir diğeri de firmaların uzun vadeli borçlarının,
düşük oranlarda gerçekleşmesidir. Bunun nedenlerden birisi, firmaların önce halka
giderek özsermaye ile finansmanı tercih etmeleridir. Bir diğer neden ise, Çin tahvil
piyasalarının hâlâ bebeklik aşamasında olması ve bu nedenle bankaların en ve büyük
ve hatta tek dış kaynak sağlayıcısı olmasıdır.
Buferna, Bangassa ve Hodgkinson, 1995-1999 yılları arasında 55 Libya
firması üzerinde sermaye yapısını etkileyen faktörleri ve sermaye yapısı
yaklaşımlarını test etmişlerdir. Kârlılık, büyüme fırsatları, varlık yapısı ve
büyüklüğün incelendiği çalışmada, sonuçlar firmaların ödünleşme ve temsilci
maliyeti teorilerine uygun davrandığını göstermektedir. 159
Daskalakis ve Psillaki, Yunanistan ve Fransa’da sermaye yapısını etkileyen
faktörleri incelemiş ve çıkan sonuçları karşılaştırmıştır. 1997-2002 yılları arasında
KOBİ niteliğindeki firmalardan oluşturulan veri setinin kullanıldığı çalışmada, varlık
159
Fakher, Buferna, Kenbata, Bangassa, Lynn, Hodgkinson, (2005), “Determinants of Capital
Structure Evidence from Libya”, The University of Liverpool, Researh Paper Series, 08
59
yapısı, büyüklük, kârlılık ve büyüme oranı açıklayıcı değişken olarak kullanılmıştır.
Analiz sonuçlarına göre iki ülke için de ulaşılan bulgular aynıdır. Varlık yapısı ve
kârlılık sermaye yapısı ile negatif ilişkide iken, büyüklük ve firma büyüklüğü pozitif
ilişkidedir. 160
Beattie, Goodacre ve Thomson, İngiliz firması için sermaye yapısı
yaklaşımlarını test etmek için anket yolunu kullanmıştır. 2000 yılında borsada işlem
gören 931 firmaya gönderilen anketlerden, 198’i cevaplanmıştır. Sonuçlar, finansal
yöneticilerin düşüncelerinin, herhangi bir yaklaşımla tamamen uygun olmadığını
göstermektedir. Bunun nedeni sermaye yapısı kararlarının karmaşık ve çok boyutlu
olması ve insanların bütün faktörleri hesaba katmasının mümkün olmamasıdır. 161
Sou ve Xiao, Çin firmalarının finansal davranışlarını araştırdıkları
çalışmalarında, 216 firma 1993-2000 yılları arasında incelenmiştir. Çalışmada firma
büyüklüğü ve varlık yapısının, sermaye yapısı ile pozitif ilişkide olduğu
belirlenmiştir. Bu sonuçlar ödünleşme yaklaşımını destekler niteliktedir. Kârlılık ile
borçlanma arasında da finansman hiyerarşisi yaklaşımının öngördüğü negatif ilişki
söz konusudur. Ancak çalışmada, kârlılık ve sermaye yapısı arasındaki negatif
ilişkiye rağmen, kârlı firmaların, iç kaynaklardan yararlanmak yerine, hisse senedi
ihraç etme eğilimde oldukları da saptanmıştır. Finansman hiyerarşisi yaklaşımına
göre ise firma son çare olarak hisse senedi ihracına başvurmaktadır. 162
Eriotis, Vasiliou ve Ventoura-Neokosmidi, sermaye yapısı üzerindeki firmaya
özgü değişkenlerin etkisini araştırmak için panel veri yönetimini kullanarak Atina
160
Nikolaos, Daskalakis, Maria, Psillaki, (2005), “The Determinants of Capital Structure of SMEs:
Evidence from the Greek and the French Firms”, http://www.univ-orleans.fr/deg/GDRecomofi/
Activ/psillaki_strasbg05.pdf (Erişim tarihi: 26.11.2008)
161
Beattie, V., Goodacre, A. ve Thomson, S.J., (2006), “Corporate Financing Decisions: UK Survey
Evidence, Journal of Business Finance and Accounting, 33 (9-10), s. 1402-1434
162
Hong, Zou, Jason Zezhong, Xiao, (2006), “The Financing Behaviour of Listed Chinese Firms”,
The British Accounting Review, 38, s. 239-258
60
Borsasında 1997-2001 yılları arasında işlem gören 129 Yunan firmasını incelemeye
almıştır. Çalışma sonuçlarına göre sermaye yapısı ile firma büyüklüğü arasında
pozitif, likitide ile ise negatif ilişki mevcuttur. Büyüme fırsatları ile sermaye
yapısındaki negatif ilişki de yüksek büyüme fırsatlarına sahip firmaların daha düşük
seviyede borçlanmadıklarını göstermektedir. 163
Mazur, 2000-2004 yılları arasında Varşova Borsasında işlem gören Polonya
firmaları üzerinde sermaye yapısı yaklaşımlarını test eden çalışmasında, finansal
kararların açıklanmasında finansman hiyerarşisi yaklaşımının daha uygun olduğu
sonucuna varmıştır. Buna göre sermaye yapısı ile varlık yapısı, kârlılık ve likitide
arasında negatif ilişki bulunmaktadır. 164
Qian, Tian ve Wirjanto, halka açık Çin firmalarında sermaye yapısının
belirleyicilerinin sınanması için 650 firmanın yer aldığı bir panel veri analizi
yapmıştır. 1999-2004 yıllarını kapsayan çalışma sonuçlarına göre, firma büyüklüğü,
varlık yapısı ve sahiplik yapısı ile sermaye yapısı arasında pozitif yönlü bir ilişki söz
konusu iken, kârlılık, borç dışı vergi kalkanı, büyüme fırsatları ve dalgalanma ile
negatif ilişki söz konusudur. 165
Heyman, Deloof ve Ooghe, Belçika’daki küçük firmaların, sermaye yapısı
kararlarının belirleyicileri üzerinde yaptıkları çalışmada 1996-2000 yılları arasında
1131 firmadan oluşan bir veri seti kullanmıştır. Çalışma sonuçları firmalar için
sermaye yapısı kararlarının en önemli belirleyicilerinin asimetrik bilgi ve borcun
163
Nikolas, Eriotis, Dimitrios, Vasiliou, Zoe, Ventoura-Neokosmidi, (2007), “How Firm
Characteristics Affect Capital Structure an Empirical Study”, Managerial Finance, Vol. 33, No., 5, s.
321-331
164
Mazur, Kinga, (2007), “The Determinants of Capital Structure Choice Evidence From Polish”,
Internatioanl Advances in Economic Research, 13, s. 495-514
165
Yanmin, Qian, Yao Tian, ve Tony S. Wirjanto, (2007), “An Empirical Investigation into the
Capital-Structure Determinants of Publicly Listed Chinese Companies: A Dynamic Analysis”,
http://apps.business.ualberta.ca/ytian/Research/Capital%20structuredynamic%20analysis.pdf (Erişim
tarihi: 05.11.2009)
61
temsilci maliyeti olduğunu göstermektedir. Ayrıca daha kârlı ve daha hızlı büyüyen
firmaların daha az borçlandıkları gözlemlenmiştir. Kredi riski de önemli bir
belirleyicidir. Yüksek riske sahip firmalar, kısa dönemli borçlanmaktadırlar. Büyüme
fırsatları ile sermaye yapısı arasında ise ilişkiye rastlanmamıştır. 166
Cai, Fairchild ve Güney, sermaye yapısını etkileyen faktörleri Çin firmaları
için test etmişlerdir. Bunun için Çin borsasında işlem gören 12 endüstriden toplam
259 firmayı kullanarak 1999-2004 yıllarını kapsayan bir veri seti oluşturulmuştur.
Çalışma sonuçlarına göre anlamlı olan firma büyüklüğü, varlık yapısı ve likitide ile
borçlanma arasında pozitif bir ilişki söz konusudur. Ayrıca vergi ve likitide riski
konularında zayıf ilişkiler bulunmuştur. Çin hükümetinin, endüstriyel firmaları ve
bankalar üzerinde kontrolünün olması bu sonucun nedeni olabilir. 167
Psillaki ve Daskalakis, bir diğer çalışmalarında Yunanistan, Fransız, İtalyan
ve Portekiz KOBİ’lerinde sermaye yapısı belirleyicilerini araştırmaktadır. Çalışmada
320 İtalyan, 52 Portekiz, 1252 Yunan ve 2006 Fransız firması kullanılmıştır. Çalışma
sonuçlarına göre örnek ülkelerin sermaye yapısı belirleyicilerinde benzerlikler
görülmektedir. Bunun nedeni söz konusu dört ülkenin kurumsal ve yasal olarak
benzerlikler taşımasıdır. Ancak, ilişkilerin yönleri aynı olsa bile, ülkelerin
katsayılarındaki farklılıklar nedeniyle yapısal farklılıklar ortaya çıkabilir. Elde edilen
başka bir sonuç ise, sermaye yapısı kararlarını açıklamada ülke faktörlerinden çok
firmaya özgü faktörlerin daha etkili olduğudur. 168
166
Dries, Heyman, Marc, Deloof, Hubert, Ooghe, (2008), “The Financial Structure of Private Held
Belgian Firms”, Small Business Economics, 30, s. 301-313
167
Kailan, Cai, Richard, Fairchild, Yılmaz, Güney, (2008), “Debt Maturity Structure of Chinese
Companies”, Pasific-Basin Finance Journal, 16, s. 268-297
168
Maria, Psillaki, Nikolaos, Daskalakis, (2009), “Are the Determinants of Capital Structure Country
or Firm Specific?”, Small Business Economics, 33, s. 319-333
62
Seifert ve Gönenç, Amerikan, Alman, İngiliz ve Japon firmalarında
finansman hiyerarşisi yaklaşımının geçerliliğini araştırmak için, 1980-2004 yılları
arasında bir çalışma yapmıştır. Finansal olmayan firmaların yer aldığı çalışmada, 973
Alman, 2616 İngiliz, 3781 Japon ve 11133 Amerikan firması bulunmaktadır.
Çalışma sonuçları, Alman, İngiliz ve Amerikan firmaları için finansman hiyerarşisi
yaklaşımının beklentileri ile uygun değildir. Japon firmalarının ise genel olarak
finansman hiyerarşisi beklentilerine göre davrandıkları belirlenmiştir. 169
Bhabra ve Tırtıroğlu da borsada işlem gören Çin firmaları üzerinde benzer bir
araştırma yapmıştır. 1992-2001 yıllarını kapsayan çalışmada uzun vadeli borçlanma
ile varlık yapısı ve firma büyüklüğü arasında pozitif; kârlılık ve büyüme fırsatları ile
ise de negatif ilişki bulunmuştur. 170
Bougate ise sermaye yapısını etkileyen faktörlerin geçerliliğini, Tunus ve
Fransa için araştırmıştır. 19 Tunus, 31 Fransız firmasının dâhil edildiği çalışma 20002007 yıllarını kapsamaktadır. Çalışmaya göre uzun vadeli borçlanma, firma
büyüklüğü ile negatif yönlü; varlık yapısı ile pozitif ilişkidedir. Kârlılık ve büyüme
fırsatları ile ise istatistiksel olarak bir ilişki bulunmamaktır. 171
1.5.2. Türkiye’de Sermaye Yapısına İlişkin Yapılmış Başlıca Çalışmalar
Güloğlu ve Bekçioğlu, imalat sektöründe faaliyet gösteren ve İMKB’de işlem
gören en büyük 42 firmanın, sermaye yapılarındaki değişiklikler ile borsadaki
gelişmeler arasındaki ilişkileri incelemiştir. 1992-2000 yıllarını konu alan çalışmanın
169
Bruce, Seifert, Halit, Gönenç, (2008), “The International Evidence on the Pecking Order
Hypothesis”, http://www.efmaefm.org/efma2006/papers/545547_full.pdf (Erişim tarihi: 05.11.2009)
170
Harjett S., Bhabra, Doğan, Tırtıroğlu, (2008), “Capital Structure Choice in a Nascent Market:
Evidence from Listed Firms in China”, Financial Management, Summer, s. 341-364
171
Khemaies, Bougatef, (2010), “Determinants of Corporate Debt Maturity Structure Evidence from
Tunisia and France”, http://www.anciensisgsousse.org/actes/2010/Financede%20marche1/
KhemaiesBOUGATEF.pdf (Erişim tarihi: 18.05.2010)
63
sonuçlarına göre, borsanın gelişmişliği küçük firmaların borçlanmasını olumlu yönde
etkilemektedir. Bu firmalar gelişen borsa imkânlarını kullanmakta hem bankalar yolu
ile de borçlanmaya devam etmektedir. Diğer taraftan büyük firmalar için borsa
gelişmişliği, finansman tercihinde bir değişiklik yaratmamaktadır. 172
Yener, 500 büyük firmadan hisse senetleri İMKB’de işlem gören 70’inden
oluşturduğu veri seti ile Türk firmalarında sermaye yapısı kararlarını etkileyen
faktörleri araştırmıştır. Panel veri yönteminin kullanıldığı çalışma, 1992-1999
yıllarını kapsamaktadır. 173
Çalışmada, açıklayıcı değişkenler olarak enflasyon, ekonomik büyüme gibi
makroekonomik faktörler yanında devletin rolü, vergi uygulamaları, iflas riski, firma
büyüklüğü gibi faktörler de kullanılmıştır.
Çalışma sonuçları, borç dışı vergi kalkanının, vergi kalkanına göre sermaye
yapısında daha belirgin bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca devlet
menkul kıymet ihraçlarının artmasının, firmaların finansman teminini zorlaştıracağı
yönündeki düşünce de ispatlanamamış, iki değişken arasında belirgin bir ilişki
bulunamamıştır. Makroekonomik faktörlerin sermaye yapısını olumsuz etkilediği
gözlemlenmiştir. Araştırmaya göre ekonomik büyüme ve enflasyon, borçlanmayı
azaltıcı yönde bir etki yapmaktadır.
Acaravcı ise, İMKB’de faaliyet gösteren 66 imalat firması üzerinde yaptığı
araştırma ile sermaye yapısını etkileyen faktörleri, Türkiye için test etmiştir. 19922002 dönemini kapsayan çalışmada panel veri yöntemi kullanılmıştır. 174
Çalışmada varlık yapısı, büyüme oranı, kârlılık ve büyüme fırsatları gibi
firmaya özgü değişkenlerin yanında; ekonomik büyüme oranı, enflasyon oranı, vergi
172
Bülent, Güloğlu, Selim, Bekçioğlu, (2001), a.g.m.
Ahmet Levent, Yener, (2002), a.g.e.
174
Songül Kakilli, Acaravcı, (2004), a.g.e.
173
64
oranı gibi makroekonomik değişkenler ve finansal piyasaların gelişmişliğini ifade
eden değişkenler yer almıştır.
Analiz sonuçları, finansal piyasa gelişmişliğinin borçlanmayı arttırdığını,
kamu iç borç senetlerinin ise, büyük firmaların borçlanmasını olumsuz etkilemezken
küçük ve orta büyüklükteki firmaları olumsuz etkilediğini göstermektedir. Ayrıca
enflasyon ve kurumlar vergisi oranı da borçlanmayı olumlu şekilde etkilemektedir.
Firmaya özgü değişkenler ise sermaye yapısı kararlarında daha etkilidir. Varlık
yapısı ve kârlılık ile negatif, büyüme oranı ile ise pozitif ilişkide olan sermaye yapısı
finansman hiyerarşisi yaklaşımını desteklemektedir.
Fıratoğlu, Türk firmalarının sermaye yapılarının ve bunları etkileyen
faktörlerin belirlenmesi için İMKB’de işlem gören 196 finansal olmayan şirketin
1992-2000 yılları arasındaki mali tablolarından hazırladığı veri seti ile panel veri
analizi yapmıştır. 175
Varlık yapısı, faaliyet riski, kârlılık, vergi, büyüklük ve büyüme fırsatlarının
açıklayıcı
değişken
olduğu
çalışmanın
sonuçlarının,
finansman
hiyerarşisi
yaklaşımına uygun olduğu görülmüştür.
Çalışmaya göre, iflas riskinin artmasının borçlanmayı azaltması beklenirken,
tersi durum söz konusudur. Bu, hukuki altyapı ve uygulamalardaki gevşeklikler
nedeniyle yöneticilerin riskten kaçınmaması şekilden yorumlanmıştır. Beklentilerin
aksi yönünde sonuç veren bir diğer değişken de vergi faktörüdür.
Sayılgan, Karabacak ve Küçükkocaoğlu, sermaye yapısının belirleyen
firmaya özgü faktörleri, İMKB’de işlem gören 123 imalat firması üzerinde
175
Bahşayiş, Fıratoğlu, (2005), a.g.m.
65
sınamıştır. 1993-2002 yılları arasındaki 10 dönemi esas alan veri seti, dinamik panel
veri yöntemi ile analiz edilmiştir. 176
Toplam borcun, toplam özsermayeye oranının bağımlı değişken olduğu
çalışmada, firma büyüklüğü, kârlılık, büyüme fırsatları (tesis, makine ve cihazlardaki
büyüme fırsatları ve toplam varlıklardaki büyüme fırsatları), borç dışı vergi kalkanı
ve varlık yapısı açıklayıcı değişkenlerdir.
Çalışma sonuçlarına göre varlıklardaki büyüme fırsatları ve firma büyüklüğü,
Türk firmaların sermaye yapılarını olumlu yönde etkilemektedir. Diğer taraftan
kârlılık, borç dışı vergi kalkanı ve varlık yapısı, sermaye yapısı ile ters yönlü
ilişkidedir.
Yücel, sermaye yapısı kararlarını etkileyen faktörlerin uygulamada nasıl
şekillendiğini açıklanmak için Mersin ve Adana illerinde faaliyet gösteren imalat
sanayi firmaları üzerinde bir anket çalışması yapmıştır. 177
Çalışma sonuçlarına göre, firmalar genel olan finansman hiyerarşisi
yaklaşımına uygun şekilde hareket etmektedirler. Analiz sonucunda, firmaların
çoğunlukla iç fon kaynakları ile finansmanı tercih ettikleri ve bir hedef borçlanma
oranına
sahip
olmadıkları
anlaşılmıştır.
Firmaların
iç
kaynak
yetersizliği
yaşadıklarında daha çok kısa vadeli borçlanmayı tercih ettikleri gözlemlenmiştir.
Borçlanma maliyetlerinde değişiklik olmasa bile, ihtiyatlı davranmak için borç
kapasitesi bulundurmak isteyen firmalar borçlanmamaktadırlar. Büyük firmalar ile
orta ve küçük ölçekli firmaların borçlanma konusunda isteksiz olmaları benzerlik
gösterirken, sermaye piyasalarından daha çok yararlanma imkânları olan büyük
firmaların hisse senedi ihracını tercih etmedikleri gözlemlenmiştir.
176
Güven, Sayılgan, Hakan, Karabacak, Güray, Küçükkocaoğlu, (2006), a.g.m.
Emel, Yücel, (2006), “Firmaların Sermaye Yapısı Kararları: Mersin ve Adana’da Sınai İşletmeler
Üzerinde Bir Uygulama”, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Mersin
177
66
Topal, sermaye yapısının kârlılığa etkisini incelemek için 1997-2003 yılları
arasında İMKB’de kayıtlı imalat şirketlerinin bilanço ve gelir tablolarını kullanarak
bir veri seti oluşturmuştur. Analiz sonuçlarına göre, firmaların borçlanma oranları
yükseldikçe aktif kârlılık oranı ve brüt kâr marjı çok değişmemekte, ancak
özsermayenin kârlılığı düşmektedir. 178
Büyüktortop ise, sermaye yapısı kararlarının ulusal ve çok uluslu firmalardaki
muhtemel farklılıklarını ortaya koymaya çalışmıştır. Bunun için 1992-2003 yılları
arasında İMKB’ye kayıtlı finansal olmayan reel sektör firmalarının mali
tablolarından elde edilen veriler, panel veri yöntemi ile analiz edilmiştir. 179
Kârlılık, büyüklük, iflas riski, borç dışı vergi kalkanı ve büyüme oranının
açıklayıcı değişken olduğu analiz sonuçlarına göre çokuluslu firmalarda iflas riski
dışındaki bütün değişkenler borçlanmayı olumlu yönde etkilemektedir. Ulusal
firmalarda ise kârlılık ve büyüklük, sermaye yapısını olumsuz şekilde etkilemektedir.
Bu durum finansman hiyerarşisi yaklaşımını desteklemektedir.
Demirhan, İMKB’de işlem gören 20 hizmet firmasının 2003-2006 dönemini
kapsayan finansal verilerini kullanarak sermaye yapısını etkileyen firmaya özgü
faktörleri saptamaya çalışmıştır. 180
Kârlılık, büyüklük, büyüme fırsatları, varlık yapısı, iflas riski, vergi,
borçlanma maliyeti, likitide ve borç dışı vergi kalkanı faktörleri, regresyon analizi ile
test edilmiştir.
Çalışma sonucunda, sermaye yapısının kârlılık ve varlık yapısı ile negatif,
firma büyüklüğü ile ise pozitif yönlü ilişkide olduğu gözlemlenmiştir. Bu sonuçlar,
178
Yusuf, Topal, (2006), “İMKB’ye Kayıtlı İşletmelerin Sermaye Yapıları ve Finansal Kaldıraç
Oranlarının Karlılıklarına Etkisi”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
27, s. 45-70
179
Müge, Büyüktortop, (2007), a.g.e.
180
Dilek, Demirhan, (2009), a.g.m.
67
hizmet firmalarının finansman hiyerarşisi yaklaşımına uygun olarak hareket ettiğini
göstermektedir.
Korkmaz, Albayrak ve Karataş, sermaye yapısı kararlarını etkileyen
faktörleri, Türkiye’de faaliyet gösteren ve hisse senetleri İMKB’de yer alan
KOBİ’ler için test etmiştir.
1997-2004 yılları arasında toplam 37 firmanın dâhil edildiği çalışmaya göre,
kârlılık, borçlanmayı olumsuz yönde etkilemektedir. Borç dışı vergi kalkanı ve iflas
riskinin de yaklaşımların tersi şekilde, sermaye yapısı ile pozitif ilişkide olduğu
gözlemlenmiştir. 181
Karadeniz, Türk turizm sektöründe faaliyet gösteren konaklama şirketlerinin
sermaye yapılarını etkileyen faktörlerin ve bu konu ile ilgili yaklaşımlarının
sınanması için iki analiz yapmıştır. 182
İlk analiz 1990-2006 yıllarının kapsayan ve TCMB sektör bilançolarından
temin edilen verilerin dinamik panel veri ile incelenmesidir. Bu analiz sonucunda
yoğun şekilde duran varlık kullanan firmaların, uzun vadeli finansmana yöneldikleri
gözlemlenmiştir.
İkinci analiz ise İMKB’de işlem gören konaklama şirketlerin sermaye
yapısını etkileyen faktörlerin, 1994-2006 ve 2000-2006 yılları arasında panel veri
yöntemi ile incelenmesidir.
1994-2006 yıllarını kapsayan analiz sonuçlarına göre, kârlılık, varlık yapısı,
vergi oranı ile borçlanma arasında negatif ilişki saptanırken, borç dışı vergi kalkanı
ve büyüme fırsatları değişkenleri ile bir ilişkiye rastlanmamıştır. 2000-2006 yıllarını
181
Ümit, Başaran, (2008), a.g.e.
Erdinç, Karadeniz, (2008), “Türk Konaklama İşletmelerinde Sermaye Yapısını Etkileyen
Faktörlerin Analizi”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Adana
182
68
esas alan analizde ise sermaye yapısı ile kârlılık, varlık yapısı, büyüklük ve borç dışı
vergi kalkanı arasında negatif ilişki gözlemlenmiştir.
Son
olarak
da,
hazırlanan
anketlerin
Türk
konaklama
şirketlerine
gönderilmesi ile bir çalışma yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar, Türk konaklama
firmalarında sermaye yapısı kararlarının büyük ölçüde finansman hiyerarşisi
yaklaşımına uyumlu olduğunu göstermektedir.
Kabakçı, Türkiye’de gıda sektöründe faaliyet gösteren, İMKB’de işlem gören
22 firmanın 2000-2005 yılları arasındaki verilerini kullanarak, firmanın sermaye
yapısı ile finansal performansı arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Çalışma sonuçları,
firmaların
finansman
hiyerarşi
yaklaşımına
uygun
şekilde
davrandığını
göstermektedir. 183
Akkaya, 1997-2006 yılları arasında İMKB’de işlem gören deri-tekstil
sektöründen tesadüfi olarak seçilmiş firmalarda, sermaye yapısını etkileyen faktörleri
araştırmıştır. Analiz sonucunda, borçlanmanın iflas riskini artırması nedeniyle
büyüyen firmaların daha az borçlanarak, özsermayelerini daha güçlü tutmaya
çalıştıkları gözlemlenmiştir. 184
Başaran, çalışmasında İMKB’de işlem gören otomotiv ve otomotiv yan
sanayinde faaliyet gösteren ve 1994-2006 yılları arasında süreklilik arz eden
firmaları dikkate almıştır. Söz konusu 16 firmanın sermaye yapıları ile belirlenen
açıklayıcı değişkenler arasındaki ilişki, 1994-2002 ve 2003-2006 alt dönemleri için
panel veri yöntemi ile analiz edilmiştir. 185
183
Yurdagül, Kabakçı, (2007), “Sermaye Yapısının Firmaların Finansal Performansı Üzerine Etkisi”,
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İzmir
184
G. Cenk, Akkaya, (2008), “Sermaye Yapısı, Varlık Verimliliği ve Kârlılık: İMKB’de Faaliyet
Gösteren Deri-Tekstil Sektörü İşletmleri Üzerine Bir Uygulama”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 30, s. 1-13
185
Ümit, Başaran, (2008), a.g.e.
69
Analiz sonuçlarına göre özsermayenin kârlılığı ile borç dışı vergi kalkanı
arttıkça, firmaların borçlanma düzeyleri düşmektedir. Varlık yapısındaki artış, duran
varlıkların teminat olarak kullanılabilmesi nedeniyle, borçlanmayı artırıcı bir yönde
etki yapmaktadır. İflas riski değişkeninin ise beklentilerin aksine sermaye yapısı ile
pozitif ilişkili olduğu gözlemlenmiştir. Benzer bir durum büyüme oranı için de
geçerlidir. Yüksek büyüme oranına sahip firmaların, yatırımlarının finansmanları için
daha çok borçlanmaları yönündeki beklenti, hiçbir modelde destek görmemiş,
değişkenin sermaye yapısı ile ilişkisinin yönü hep negatif olmuştur.
Fettahoğlu ve Okuyan, İMKB ikinci ulusal pazarda işlem gören 194 şirketin
verilerini kullanarak sahiplik yapısının sermaye yapısına etkisini araştırmayı
amaçlamıştır. İMKB’den sağlanan veriler, 2005-2007 yıllarını kapsamaktadır. 186
Araştırma sonuçlarına göre, sahiplik yapısında yoğunlaşma, borçlanmayı
arttırmaktadır. Başka bir deyişle daha az ortağın bulunması, daha yüksek oranlarda
borçlanmayı beraberinde getirmektedir.
Grup şirketlerinin ise, grup şirketi
olmayanlara oranla daha az oranda borçlanmayı tercih ettikleri ortaya konmuştur. Bu
durum, firmaların ellerinde imkân olsa bile, özsermaye ile finansmanı tercih ettikleri
ve dolayısıyla sonuçların finansman hiyerarşisi yaklaşımını desteklediğini şeklinde
yorumlanmıştır.
Javadov, 1996-2004 yılları arasında İMKB’ye kayıtlı 136 imalat firmasının
sermaye yapısı kararlarını etkileyen faktörleri, panel veri yöntemi ile incelemiştir.187
Analize, büyüklük, kârlılık ve varlık yapısının yanı sıra finansal gelişmişlik, faiz
oranı gibi makroekonomik değişkenler de dâhil edilmiştir.
186
Abdurrahman, Fettahoğlu, H. Aydın, Okuyan, (2009), “İşletmelerde Sahiplik Yapısında Kaynak
Bileşimi Üzerindeki Etkisi: İMKB'de Bir Uygulama”, Anadolu Uluslararası İktisat Kongresi Tebliği,
187
Jalil, Javadov, (2009), “The Effects of Macro-economic Factors on the Capital Structure of Turkish
Firms”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir
70
Analiz sonucunda, kârlılığın, varlık yapısı ile birlikte sermaye yapısını negatif
şekilde etkilediği gözlemlenmiştir. Kârlı firmalar, borçlanmak yerine iç kaynaklarla
finansmanı tercih etmektedirler. Elde edilen başka bir sonuç ise, sermaye yapısı ile
firma büyüklüğü arasındaki pozitif ilişkidir. Bu sonuç, büyük firmaların daha fazla
borçlandıkları şeklinde yorumlanabilir.
Yükeri, sermaye yapısını etkileyen faktörleri incelemek için Adana Hacı
Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki 194 imalat firmasını örneklem olarak
seçmiştir. Gönderilen anketlerin geri dönüş sayısı ise 112’dir. 188
Çalışmanın sonuçlarına göre, firmalar için bir hedef borçlanma oranı söz
konusu değildir. Firmalar kaynak seçiminde, öncelikle finansman maliyetini göz
önünde bulundurmakta ve çoğunlukla kısa vadeli borçlanmayı tercih etmektedir.
Firmaların
atıl
borç
kapasitesi
bırakarak,
finansal
esneklik
sağladıkları
gözlemlenmiştir. Bütün bu bulgular, firmaların finansman hiyerarşisi yaklaşımına
uygun hareket ettiğini göstermektedir.
188
Yılmaz, Yükeri, (2009), “İmalat Sanayi İşletmelerinin Sermaye Yapısı Kararlarını Etkileyen
Faktörlerin İncelenmesi Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi'nde Bir Uygulama”, Çukurova
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Adana
71
II. BÖLÜM
2.1. METODOLOJİ
Metodoloji başlığı altında, yapılacak analizin amacı, kullanılacak istatistikî
yöntem, veri seti ve analize dâhil edilecek kuramsal değişkenler ilgili olarak bilgi
verilecektir.
2.1.1. Analizin Amacı
Literatürde sermaye yapısı kararları son derece ilgi gören bir konudur.
Sermaye yapısı ile sermaye yapısını etkileyen faktörler arasındaki ilişkilerin
incelendiği pek çok çalışma yapılmış, sermaye yapısı yaklaşımları test edilmiştir.
Yapacağımız analiz de söz konusu ilişkilerin, Türkiye açısından sınanmasını ve
yaklaşımların geçerliliğinin araştırılmasını amaçlamaktadır.
2.1.2. Kullanılacak İstatistikî Yöntem
Günümüzde pek çok alanda kullanılan ekonometri, veriler arasındaki
ilişkilerin daha etkili şekilde anlaşılması ve yorumlanmasını sağlamaktadır. Genel
olarak analizlerde kullanabilen veri tipleri, zaman serileri, yatay kesit ve panel olarak
sıralanabilir. Zaman serilerinde bir veya birkaç değişkenin belirli bir zaman aralığı
içerisindeki değerleri gözlemlenir. Yatay kesitte ise, birkaç örnek birimden toplanan
değişkenlerin tek bir zaman biriminde incelenmesi söz konusudur. Bu iki yöntemin
birleştirilerek kullanılması ise panel veri yöntemi olarak bilinmektedir. Başka bir
deyişle panel veri yönteminde, aynı yatay kesit birimleri, belirli bir zaman aralığında
incelenmektedir. 189
Panel veri yöntemi, zaman serileri veya yatay kesit verileri içeren yöntemlere
göre aşağıda sıraladığımız pek çok üstünlüğe sahiptir. 190
1. Panel veri yöntemi, bireylerin, firmaların veya ülkelerin heterojen
olduğunu öne sürmektedir. Bu heterojenliği kontrol etmeyen zaman
serileri ve yatay kesit çalışmalarında, elde edilen sonuçların etki
altında olma riski vardır. Panel veri yöntemi ise bu değişkenleri
kontrol edebilmektedir.
2. Panel veri yöntemi, kullanıcılara daha bilgilendirici veriler sunar.
Aynı zamanda değişkenler arasındaki doğrusallık daha az, değişkenlik
ise daha fazladır.
3. Tekrarlanan yatay kesit gözlemler gibi dinamik uyarlamalar, panel
veri yönetimine daha uygundur.
4. Sadece yatay kesit veya sadece zaman serileri yöntemlerinin
kolaylıkla tespit edemediği etkilerin tanımlanması ve ölçülmesi, panel
veri yöntemi ile sağlanabilir.
5. Panel veri yöntemi, saf yatay kesit veya saf zaman serileri
yöntemlerinden daha karmaşık davranışsal modeller oluşturup test
etmemize izin verir.
189
Damodar N., Gujarati, (2004), “Basic Econometrics”, Fourth Edition, New York, McGraw Hill, s.
636
190
Badi H., Baltagi, (2005), Econometric Analysis of Panel Data, Third Edition, John Wiley &
Sons, s. 5-6; Damodar N., Gujarati, (2004), a.g.e., s. 637-638
73
Bu nedenlerle panel veri yöntemi son zamanlarda sıkça kullanılmaktadır.
Çalışmamızda da sağlayacağı avantajlar nedeniyle panel veri yöntemi, Eviews 6.0
ekonometrik paket programı yardımıyla kullanılacaktır.
Panel veri yöntemi, zaman serileri veya yatay kesit yöntemlerinden farklı
olarak değişkenlerinde iki alt simge bulundurur. Bir panel veri denklemi,
Yit = β0 + β1 Xit + ɛit
(2.1)
şekilde tanımlanırsa; i firmalar, ülkeler gibi yatay kesit birimlerini (i = 1,…,N), t ise
zaman serisini (t = 1,…,N) ifade etmektedir. Genellikle panel veri ölçümlerinde
kullanılan tek yönlü hata terimi varsayımına dayanmaktadır. Hata terimi,
ɛit = μi + νit
(2.2)
şeklinde tanımlandığında, μi’nun gözlemlenemeyen bireysel ve özel etkileri, νit ise
geri kalan kısmını ifade eder. 191
Panel veri yönteminin açıklayıcılığı, 2.1 numaralı denklemde yer alan sabit
katsayılar ve eğim katsayıları üzerinde yapılan varsayımlara bağlıdır. Yapılan analiz
sonucunda açıklayıcı değişkenlerin anlamlı bulunamaması durumda, sabit ve eğim
katsayılarının varsayımları değiştirilerek farkı panel veri yöntemleri oluşturulur. Bu
yöntemler, sabit katsayı modeli, sabit etkiler modeli ve rassal etkiler modeli olarak
üç gruba ayrılabilir.
Sabit katsayılar modelinde, hem sabit terimin hem de eğim katsayılarının
zaman ve yatay kesit birimleri arasında sabit olduğu varsayılmaktadır. Başka bir
deyişle, bağımsız değişkenlerin katsayıları tüm yatay kesit birimleri ve zaman için
191
Badi H., Baltagi, (2005), a.g.e., s. 11
74
aynıdır. Bu modelde, verilerin normal en küçük kareler yöntemi ile sınanması
mümkündür. 192
Her yatay kesit biriminin bireysel etkisini hesaba katmak için Sabit Etkiler
Modeli uygulanır. Buna göre, yatay kesit birimleri arasındaki eğim katsayıları sabit
iken, her birimin değişkenlerin farklılık göstermesine izin verilir. Başka bir deyişle,
eğim katsayıları sabit iken, sabit katsayılar, yatay kesit birimlerine göre farklılık
göstermektedir. 193
Yit = β0D + β1 Xit + ɛit
(2.3)
şeklinde ifade edilebilen ilişki, en küçük kareler yöntemiyle ölçülebilir. Yatay kesit
birimlerinin bireysel etkileri, D matrisi ile bir sabit terim gibi algılanır ve bu matris
yatay kesit kukla değişkenlerinden oluşmaktadır. 194
Rassal Etkiler Modeli’nde ise yatay kesit birimleri arasındaki farklılıkların
sabit değil, rassal (tesadüfî) olduğu varsayılmaktadır. i’inci gözlem üzerindeki rassal
hata teriminin (uit) modele eklenmesi ile model,
Yit = β0D + β1 Xit + uit + ɛit
(2.4)
hâline gelmektedir. Bu modelin tahmininde ise Genelleştirilmiş En Küçük kareler
yöntemi kullanılmaktadır.
Sabit ve rassal etkili modellerin hangisinin seçileceği, genellikle yatay kesit
birimleri ve zaman etkileri ile açıklayıcı değişkenler arasındaki ilişkiye bağlıdır. Eğer
açıklayıcı değişkenler ile etkiler arasında bir korelasyon söz konusu ise, sabit etkiler
modelinin tercih edilmesi daha anlamlı sonuçlar vermektedir. Açıklayıcı değişkenler
192
Burcu Hanife, Avcı, (2009), “Kurumlar Vergisi Oranının Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları
Üzerine Etkisi: OECD Ülkeleri Kapsamında Ampirik Bir İnceleme”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, s. 105
193
Damodar N., Gujarati, (2004), a.g.e., s. 642
194
Bahşayiş, Fıratoğlu, (2005), a.g.m., s. 14;
75
ile etkiler arasında ilişkisizliğin olması durumunda ise rassal etkiler modeli daha
tutarlı ve etkin olacaktır. 195
Yine de iki model arasında tercih yapmak göründüğü kadar kolay değildir.
Literatürde
modeller
arasında
tercih
yapılmasını
sağlayan
farklı
testler
bulunmaktadır. Çalışmamızda da bu testlerden biri olan Hausman Testi
kullanılacaktır.
Yapılacak analizin anlamlılığının sınanması için birincil (t istatistiği, çoklu
belirlilik katsayısı, düzeltilmiş çoklu belirlilik katsayısı ve F istatistiği) ve ikincil
sınamalar (çoklu doğrusallık, eş varyanslılık ve ardışık bağımlılık) yapılacaktır.
Birincil sınamaların başında bağımsız değişkenlerin istatistikî anlamlılığını
gösteren t istatistikleri gelmektedir. t istatistiğinin oransal olarak ne kadar açıklayıcı
olduğu p (olasılık) değeri ile takip edilmektedir. Bu değerin, sıfır olması, açıklayıcı
değişkenin, açıklayıcılığının tam olduğunu göstermektedir.
Bağımlı değişkenlerde gözlemlenen değişimin, açıklayıcı değişkenlerin
tamamı tarafından açıklanabilme oranı olan çoklu belirlilik katsayısı (R2) da birincil
sınamalar içerisindedir. Açıklayıcı değişken sayısının artması, her zaman çoklu
belirlilik katsayısını yükseltecek, bu da gözlem sayısı çok az değilse, aşırı iyimser bir
tablo çizecektir. Bu nedenle, bu durumu dikkate alan düzeltilmiş çoklu belirlilik
katsayısı (düzeltilmiş R2) da birincil sınamalara dâhil edilmiştir. R2 ve düzeltilmiş R2
değerleri 0 ile 1 arasındadır. Eğer R2 değeri, 1 ise, tahmin edilen regresyon doğrusu,
bağımlı değişkendeki değişimin yüzde 100’ünü açıklayabilmektedir. Başka bir
deyişle, açıklayabilme düzeyi arttıkça, oran 1’e yaklaşmaktadır. 196
195
Ümit, Başaran, (2008), a.g.e., s. 82
Damodar N., Gujarati, (2001), “Temel Ekonometri”, İkinci Baskı, İstanbul, Literatür Yayıncılık,
s. 202-207
196
76
Birincil sınamalardaki son kriter ise, açıklayıcı değişkenlerden en az bir ya da
birkaçının bağımlı değişken üzerinde anlamlı etkilerinin olduğunu gösteren F
istatistiğidir. F istatistiğinin anlamlılığı, p değeri ile incelenir.
İkincil sınamalar ise, çoklu doğrusallık, eş varyanslılık ve ardışık
bağımlılıktır. Çoklu doğrusallık, açıklayıcı değişkenlerin kendi aralarında doğrusal
bağlantıya sahip olmaları durumudur. Tam çoklu doğrusallığın olması, regresyon
katsayılarında belirsizliğe ve standart hatalarının sonsuz olmasına neden olduğu için
istenmeyen bir durumdur. 197 Çalışmamızda çoklu doğrusallık, korelasyon matrisi ile
incelenecektir.
Hata terimlerindeki değişen varyans problemini ifade eden eş varyanslılık ise
White tahmin edicisi ile düzeltilmiştir. 198
Ardışık bağımlılık ise, zaman veya kesit içerisinde sıralanan gözlem
dizilerinin birimleri arasındaki ilişki olarak tanımlanır. Bu problemi ortadan
kaldırmak için Cochrane-Orcutt yönetimi kullanılabileceği gibi, modelin normal en
küçük kareler yerine, genelleştirilmiş en küçük kareler (EGLS) yöntemi ile tahmin
edilmesi de yeterlidir. 199
Ayrıca Durbin-Watson (DW) istatistiği de ardışık bağımlılığın göstergesi
olarak kullanılmaktadır. Ardışık bağımlılık, DW istatistiğinin rakamsal değeri d
istatistiğine göre değerlendirilmektedir. 200
Durbin ile Watson, öyle bir alt sınır (dL) ve öyle bir üst sınır (dU) türetmiştir
ki, d bu değerlerin dışında ise aynı ya da ters yönlü bir ardışık bağımlılığın varlığına
197
Damodar N., Gujarati, (2001), a.g.e., s. 323
Songül Kakilli, Acaravcı, (2004), “Gelişmekte Olan Ülkelerde Sermaye Yapısını Etkileyen
Faktörler: Türkiye’de Bir Uygulama”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi,
Ankara, s. 99
199
Ümit, Başaran, (2008), a.g.e., s. 105
200
Damodar N., Gujarati, (2001), a.g.e., s. 421-423
198
77
karar verilir. Bu değerlere ulaşmak için Durbin ile Watson tarafından hazırlanan
çizelgeden yararlanılmaktadır.
Durbin-Watson d sınamasının karar kuralları şekilde gösterildiği gibidir:
Şekil 11: Durbin-Watson d Sınaması Karar Kuralları Tablosu
Buna göre, A bölgesinde aynı yönlü ardışık bağımlılık; E bölgesinde de ters
yönlü ardışık bağımlılık söz konusudur. B ve D bölgelerinde ise ardışık bağımlılığın
varlığına karar verilememektedir. Ardışık bağımlılığın olmadığını gösteren bölge ise
analiz değerinin 2’ye yaklaştığı, C bölgesidir.
2.1.3. Veri Seti
Analizde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından hazırlanan sektör
bilançoları kullanılmıştır.
TCMB, gerek ekonominin gidişatı, gerekse sektörel gelişmeler hakkında
ekonomik karar birimlerine sistemli ve düzenli bilgi sağlanması amacıyla Bilanço
Merkezi çalışmaları yürütmektedir. Bilanço Merkezi’nde, reel ve finansal aracılık
sektörlerinde faaliyet gösteren firmaların mali tablo ve kimlik bilgilerine dayalı
olarak oluşturulan veri tabanı sayesinde, sektörler üçer yıllık periyotlarla analiz
edilmekte
ve
hazırlanan
çalışmalar,
78
“Sektör
Bilançoları”
adı
altında
yayımlanmaktadır. Bu çerçevede, sektör bilançolarına dâhil edilen firma sayıları ve
oluşturulan ana ve alt sektör sayıları şöyledir:
Tablo 1: Sektör Bilançolarındaki Firma, Ana Sektör ve Alt Sektör Sayılarının Yıllara Göre Dağılımı
Yıl
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
Firma Sayısı
7445
7604
7537
7729
8007
7507
6667
7103
7308
7249
7352
Ana Sektör
12
14
14
14
14
14
12
13
13
13
13
Alt Sektör
18
33
46
36
33
34
26
24
24
26
26
Kaynak: TCMB Sektör Bilançoları Raporları
Görüldüğü gibi oluşturulan ana ve alt sektörler yıllara göre farklılık
göstermektedir. 1999-2003 yılları arasında bilançolara dâhil edilen 14 ana sektör,
bilançolardaki kodları ile birlikte Tablo 2’de yer almaktadır.
Tablo 2: Sektör Bilançolarında Yer Alan Ana Sektörler ve Kodları
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
Kod
A
B
C
D
E
F
G
H
I
J
K
M
N
O
Ana Sektörler
Tarım, Avcılık ve Ormancılık
Balıkçılık
Madencilik ve Taşocakçılığı
İmalat Sanayi
Elektrik, Gaz ve Su Kaynakları
İnşaat
Toptan ve Perakende Ticaret
Otel ve Restoranlar (Turizm)
Taşımacılık, Depolama ve Haberleşme
Finansal Aracılık
Emlak Komisyonculuğu, Kiralama ve İşletme Hizmetleri (Holdingler)
Eğitim
Sağlık ve Sosyal Hizmetler
Diğer Toplumsal, Sosyal ve Kişisel Hizmetler
Kaynak: TCMB Sektör Bilançoları Raporları
79
Çalışmamızda, sektör bilançoları kullanılarak, her sektörün bir firma olduğu
varsayımı ile küçültülmüş bir Türkiye ekonomisi oluşturulmuştur. Ancak yıllara
bağlı olarak ana sektör sayılarındaki değişim veri kayıplarına neden olmaktadır. Bu
nedenle veri kayıplarının söz konusu olduğu Finansal Aracılık (J) ve Balıkçılık (B)
sektörleri analizden çıkartılmıştır. Ayrıca yatay kesit sayısı azaltmak için, benzer
özellikler gösteren Eğitim (M), Sağlık ve Sosyal Hizmetler (N) ve Diğer Toplumsal,
Sosyal ve Kişisel Hizmetler (O) sektörleri, birleştirilerek analize tek bir sektör olarak
dâhil edilmiştir. Sonuç olarak analizde kullanılacak sektör sayısı 10’a indirilmiştir.
Analizde kullanılacak veriler, TCMB sektör bilançoları kapsamında
oluşturulan veri tabanından bütün sektörler ve 1996-2008 yılları için ayrı ayrı
çekilmiştir. Bilanço, gelir tablosu ve fon akım tablolarındaki veriler kullanılarak,
analizde yer verilecek değişkenleri ifade eden oranlar hesaplanmıştır. Ayrıca yine
aynı çalışma içerisinde, sektörlerdeki firmaların mali oranlarının aritmetik
ortalamalarının yer aldığı “Standart Oranlar Tabloları” bulunmaktadır. Analize dâhil
edilecek oranlar, standart oranlar tablolarında olmaları da göz önünde bulundurularak
analiz için uygun formata getirilmiş ve standart oranlar tablosundan alınan oranların
sonuna Q harfi eklenmiştir.
2.1.4. Kuramsal Değişkenlerin Belirlenmesi
Çalışmanın birinci bölümünde sermaye yapısını etkileyen ekonomik ortama
ve firmaya göre değişen pek çok faktör detaylı şekilde incelenmiştir. Analize konu
olacak değişkenler ise firmaya özgü faktörlerdir.
Sermaye yapısı, analizimizin bağımlı değişkenidir. Literatürdeki benzer
çalışmalarda sermaye yapısını ifade etmek için kullanılan değişkenler aşağıdaki
tablodaki gibidir:
80
Tablo 3: Literatürde Kullanılan Sermaye Yapısı Değişkenleri
Bevan ve Danbolt (2001), Chen (2004),
Guad, Jani, Hoesli ve Bender (2003),
Drobetz ve Fix (2005), Huang ve Song (2006),
Frank ve Goyal (2009), Kabakçı (2007), Demirhan (2007),
Sayılgan, Karabacak ve Küçükkocaoğlu (2006),
Toplam Borçlar / Toplam Varlıklar
Acaravcı (2004), Fettahoğlu ve Okuyan (2009),
Akkaya (2008), Fıratoğlu (2005),
Heyman, Deloof ve Ooghe (2008),
Eriotis, Vasiliou ve Ventoura-Neokosmidi (2007),
Psillaki ve Daskalakis (2009), Seifert ve Gönenç (2008),
Qian, Tian, Wirjanto (2007), Karadeniz (2008)
Chen, Lensink ve Sterken (1998), Shah ve Hijazi (2004),
Guad, Jani, Hoesli ve Bender (2003),
Toplam Borçlar / Özsermaye
Drobetz ve Fix (2005), Demirhan (2007), Turan (2006),
Başaran (2008)
UVYK / Toplam Varlıklar
Hall, Hutchinson ve Michaelas (2004), Chen (2004),
Huang ve Song (2006), Frank ve Goyal (2009),
Kabakçı (2007), Demirhan (2007),
Fettahoğlu ve Okuyan (2009)
KVYK / Toplam Varlıklar
Hall, Hutchinson ve Michaelas (2004),
Kabakçı (2007), Demirhan (2007),
Fettahoğlu ve Okuyan (2009)
Toplam Yükümlülük /
Toplam Varlıklar
Toplam Borçlar /
Özsermayenin Piyasa Değeri
Drobetz ve Fix (2005), Huang ve Song (2006),
Mazur (2007)
Toplam Borç / Net Varlıklar
Drobetz ve Fix (2005)
Chen, Lensink ve Sterken (1998)
Toplam Borçlar /
Toplam Varlıkların Piyasa Değeri
UVYK /
Toplam Varlıkların Piyasa Değeri
Frank ve Goyal (2009)
Frank ve Goyal (2009)
Tablodan da görüldüğü gibi, toplam borcun toplam varlıklara oranı ve toplam
borcun özsermayeye oranı, literatürde sıkça kullanılmıştır. Analizimizde de sermaye
yapısını ifade etmek için bu değişkenler kullanılacaktır. Toplam borcun toplam
kaynaklara oranı, YKQ;
toplam borcun özsermayeye oranı ise YKOS ile
gösterilmektedir.
81
2.1.4.1. İflas Riski
İflas riskinin, firmanın finansal sıkıntıya düşmesi ile bağlantılı olduğunu
söylemiştik. Firmanın nakit akışlarının düşmesi, firmayı borç yükümlülüklerine bağlı
olarak finansal sıkıntıya sokacaktır. Dolayısıyla firmanın nakit akışlarını olumsuz
etkileyen her türlü etken, iflas riskini arttırmaktadır. 201
Bu etkenlerin başında hiç kuşkusuz ekonomik şartlar gelmektedir.
Ekonomide yaşanacak krizler, müşteriler, çalışanlar, tedarikçiler ve iş ortakları gibi
firmanın çevresindeki herkesi olumsuz yönde etkileyecektir. Bu durum, en basit
yoldan talebin daralması ile firmanın nakit akışlarını bozacaktır. Ayrıca firma
içerisinde yaşanan olumsuz gelişmeler de firma faaliyetlerini aksatacaktır. Bu
durumda da firmanın nakit akışları olumsuz etkilenir.
Nedeni ne olursa olsun, faaliyet gelirlerindeki dalgalanmalar, borçlanma
maliyetini yükselterek işletmenin borçlanma konusundaki isteğini azaltacaktır.
Dolayısıyla iflas riski ile borçlanma arasında negatif ilişki beklenmektedir. 202
Tablo 4’de iflas riskini ifade etmek için kullanılan değişkenler listelenmiştir.
Görüldüğü gibi iflas riski değişkeni üzerinde bir fikir birliği söz konusu değildir.
Çalışmamızda, iflas riskini ifade etmek için faaliyet kârındaki dalgalanmayı gösteren,
faaliyet kârındaki yüzde değişim kullanılmıştır.
201
Sheridan, Titman, Sergey, Tsyplakov, (2007), “A Dynamic Model of Optimal Capital Structure”,
Review of Finance, 2007, s. 13
202
Harry, DeAngelo, Ronald W., Masulis, (1979), a.g.m.
82
Tablo 4: Literatürde Kullanılan İflas Riski Değişkenleri
Faaliyet kârındaki yüzde değişim
Demirhan (2007), Turan (2006)
Faaliyeti kârlındaki yüzde değişimin birinci
farkının mutlak değeri
Chen, Lensink ve Sterken (1998),
Chen (2004)
Yıllık kazançların birinci farkının standart sapması
Faiz ve vergi öncesi kârın yüzde değişiminin
standart sapması
Faaliyet kârındaki yüzde değişimin standart
sapması
Drobetz ve Fix (2005),
Zou ve Ziao (2006)
Büyüktortop (2007),
Qian, Tian, Wirjanto (2007)
Mazur (2007),
Qian, Tian, Wirjanto (2007)
Firma kârlılığı ile her yılın kârlılığının yatay kesit
kârlılığının farkının karesi
Guad, Jani, Hoesli ve Bender (2003)
Her yılın vergi öncesi kârının karesinin sapması
Psillaki ve Daskalakis (2009)
Faiz ve vergi öncesi kârın standart sapması
Huang ve Song (2006)
[(Sabit ödemeler - Faiz ve vergi öncesi
kar)/Satışların tahmini standart sapması]
Yener (2002)
Firma kârının standart sapması/Toplam varlıkların
dönem ortalaması
Fıratoğlu (2005)
Faiz ve vergi öncesi kârın birinci farkının standart
sapması/Varlıkların ortalama defter değeri
Cai, Fairchild ve Guney (2008)
2.1.4.2. Borç Dışı Vergi Kalkanı
Borç dışı vergi kalkanları, borçlanmanın sağladığı vergi kalkanı avantajının
ikamesi konumundadır. Yatırım indirimi veya amortisman gibi borç dışı vergi
kalkanı uygulamaları da, firmaların daha az vergi ödemesini sağlayarak firma
gelirlerini korurlar. Bu nedenle yüksek oranda borç dışı vergi kalkanına sahip
firmaların, borçlanmadan sağlayacakları vergi kalkanına ihtiyaçları yoktur.
Dolayısıyla borç dışı vergi kalkanları ile borçlanma arasında negatif ilişki söz
konusudur. 203
203
Dilek, Demirhan, (2009), a.g.m., s. 683
83
Tablo 5: Literatürde Kullanılan Borç Dışı Vergi Kalkanı Değişkenleri
Amortisman Giderleri /
Toplam Varlıklar
Chen (2004), Huang ve Song (2006), Mazur (2007),
Kabakçı (2007), Demirhan (2007),
Sayılgan, Karabacak ve Küçükkocaoğlu (2006),
Qian, Tian, Wirjanto (2007), Turan (2006),
Başaran (2008), Karadeniz (2008)
Amortisman Giderleri /
Faaliyet Kârı
Drobetz ve Fix (2005)
Yıllık Satışlar ve Yönetim
Harcamaları / Yıllık Satış Gelirleri
Zou ve Ziao (2006)
Borç dışı vergi kalkanı yaratan birçok uygulama söz konusudur. Bu
uygulamalardan birisi olan amortismanın, toplam varlıklara oranı, borç dışı vergi
kalkanını ifade etmek için sıkça kullanılan değişkenlerden birisidir.
Çalışmamızda borç dışı vergi kalkanını temsilen, amortisman giderlerinin
toplam varlıkları oranı, AMORV ismiyle kullanılacaktır.
2.1.4.3. Firmanın Varlık Yapısı
Firmanın varlık yapısı, firmanın duran ve dönen varlıkları arasındaki ilişkiyi
ifade eder. Firma bulunduğu sektöre bağlı olarak farklı varlık yapılarına sahip
olabilir. Makine veya araç gibi maddi duran varlıkların yoğun olduğu firmalarda hiç
kuşkusuz varlık yapısı ve bu varlıkların finansmanının nasıl sağlanacağı, dönen
varlıkların yoğun olduğu firmalara göre farklılık gösterecektir. Duran varlıkların
maliyetli olması, bunların daha çok özsermaye veya uzun vadeli yabancı kaynaklarla
finanse edilmesini gerektirir.
Firma varlıklarındaki dağılım, firmanın borçlanma imkânlarını yakından
ilgilendirmektedir. Özellikle maddi duran varlıklarının, iflas sonrasında bile değer
yaratabilmesi, duran varlıkları yoğun olan firmaların risklerini azaltmakta ve daha
uygun koşullarda borçlanabilmelerini sağlamaktadır. Dolayısıyla firmanın varlık
84
yapısında duran varlıklarının yoğun olması, firmada borçlanmayı arttırıcı etki
yapmaktadır. 204 Başka bir deyişle, varlık yapısı ile borçlanma arasındaki ilişkinin
pozitif yönlü olması beklenmektedir.
Diğer taraftan finansman hiyerarşisi yaklaşımına göre daha yüksek miktarda
maddi varlıkları olan firmalar, daha az asimetrik bilgi problemi ile karşılaşırlar ve bu
nedenle de daha az borçlanma eğilimindedirler. 205
Benzer çalışmalarda varlık yapısını ifade etmek için kullanılan değişkenler
aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo 6: Literatürde Kullanılan Varlık Yapısı Değişkenleri
Maddi Duran Varlıklar /
Toplam Varlıklar
Chen, Lensink ve Sterken (1998), Hall, Hutchinson ve
Michaelas (2004), Shah ve Hijazi (2004),
Bevan ve Danbolt (2001), Chen (2004),
Drobetz ve Fix (2005), Huang ve Song (2006),
Mazur (2007), Demirhan (2007), Acaravcı (2004),
Akkaya (2008), Heyman, Deloof ve Ooghe (2008),
Psillaki ve Daskalakis (2009), Seifert ve Gönenç (2008),
Qian, Tian, Wirjanto (2007), Başaran (2008)
Maddi Duran Varlıklar + Stoklar /
Toplam Varlıklar
Guad, Jani, Hoesli ve Bender (2003),
Sayılgan, Karabacak ve Küçükkocaoğlu (2006),
Zou ve Ziao (2006)
Net Maddi Duran Varlıklar /
Toplam Varlıklar
Net Tesis, Makine ve Cihazlar /
Toplam Varlıklar
Duran Varlık / Toplam Varlıklar
Cai, Fairchild ve Guney (2008), Karadeniz (2008)
Frank ve Goyal (2009)
Fettahoğlu ve Okuyan (2009), Fıratoğlu (2005),
Turan (2006)
Tablodan da görüldüğü gibi, varlık yapısı için en çok kullanılan değişken,
maddi duran varlıkların, toplam varlıklara oranıdır. Bazı çalışmalarda ise paraya da
çevrilebilmeleri nedeniyle formüle stoklar da eklenmiştir. Ancak çalışmamızda, bu
iki değişken yerine, TCMB’nin standart oranlar tablosunda yer alan ve Bilanço
Merkezi tarafından anahtar oran olarak seçilen net maddi duran varlıkların toplam
204
205
Güven, Sayılgan, Hakan, Karabacak, Güray, Küçükkocaoğlu, (2006), a.g.m., s. 13
Mazur, Kinga, (2007), s. 499
85
varlıklara oranı kullanılmıştır. Varlık yapısı değişkeni analize, MDURQ ismi ile
dâhil edilmiştir.
2.1.4.4. Firmanın Büyüklüğü
Firmalar arasındaki büyüklük farklılığı, firmaların finansal piyasalardan
yararlanma imkânlarını değiştirmektedir. Daha büyük firmalar, daha çok kâr payı
dağıtabildikleri için finansal piyasalara daha kolay girebilir ve daha uygun koşullarda
borçlanabilirler. Küçük firmalar için ise böyle bir durum söz konusu değildir. Küçük
firmalarda finansman, özsermaye ya da büyük firmalara nazaran daha yüksek faizli
borçlanma ile sağlanabilir. Dolayısıyla firma büyüklüğü ile borçlanma arasında
pozitif yönlü bir ilişki söz konusudur.
Diğer taraftan bilgi asimetrisinin büyük firmalarda daha düşük seviyede
olması, firmaları borç yerine hisse senedi ihracına yöneltir. Bu durumda firma
büyüklüğü ile borçlanma arasındaki ilişki negatif yönlü olacaktır. Ancak ampirik
çalışmaların çoğunluğu bu iki değişken arasında pozitif ilişki bulmuştur. 206
Tablo
7’de
listelenen
firma
büyüklüğünün
ölçülmesinde
kullanılan
değişkenler içerisinde, toplam satışların doğal logaritması (TSATL) ve toplam
varlıkların doğal logaritması (TVARL) en çok tercih edilen değişkenlerdir.
Analizimde de bu iki değişkenden daha anlamlı sonuçlar veren oran kullanılacaktır.
206
Mazur, Kinga, (2007), s. 501
86
Tablo 7: Literatürde Kullanılan Firma Büyüklüğü Değişkenleri
Satışların Doğal Logaritması
Shah ve Hijazi (2004), Bevan ve Danbolt (2001),
Chen (2004), Guad, Jani, Hoesli ve Bender (2003),
Drobetz ve Fix (2005), Huang ve Song (2006),
Kabakçı (2007), Demirhan (2007),
Sayılgan, Karabacak ve Küçükkocaoğlu (2006),
Cai, Fairchild ve Guney (2008),
Psillaki ve Daskalakis (2009),
Qian, Tian, Wirjanto (2007)
Varlıkların Doğal Logaritması
Frank ve Goyal (2009), Fettahoğlu ve Okuyan (2009),
Akkaya (2008), Heyman, Deloof ve Ooghe (2008),
Zou ve Ziao (2006), Turan (2006)
Toplam Varlıklar
Hall, Hutchinson ve Michaelas (2004), Mazur (2007),
Demirhan (2007), Fıratoğlu (2005)
Net Satışlar
Mazur (2007), Fıratoğlu (2005), Eriotis, Vasiliou ve
Ventoura-Neokosmidi (2007), Karadeniz (2008)
Özsermayenin Logaritması
Demirhan (2007)
Satışların Logaritması
Chen, Lensink ve Sterken (1998)
2.1.4.5. Firmanın Büyüme Fırsatları
Firmaların büyüme fırsatları ile sermaye yapıları arasındaki ilişki konusunda
literatürde bir fikir birliği yoktur.
Ödünleşme yaklaşımına göre, büyüme fırsatları, maddi duran varlıklar gibi
nakdî değeri olmadığı için teminat olarak gösterilemez. Dolayısıyla borçlanma
maliyetleri artar ve düşük seviyede borçlanmak zorunda kalırlar. 207 Bir başka görüş,
riskli borçla finanse edilmiş firmaların, kârlı yatırım fırsatlarını kaçıracakları için
düşük seviyede borçlanmayı tercih edeceklerini öne sürmektedir. Ayrıca büyüyen
sektörlerdeki firmalar, gelecek yatırımlarında daha esnek oldukları için daha yüksek
temsilci maliyetlerine mazur kalırlar. Borçlanma maliyetindeki bu artış, firmaların
daha az borç kullanmalarına neden olacaktır. 208 Bütün bu görüşler sermaye yapısı ile
firmanın büyüme fırsatları arasında negatif bir ilişki olduğunu söylemektedir.
207
208
Dilek, Demirhan, (2009), a.g.m., s. 683
Aydin, Ozkan, (2001), a.g.m., s. 180
87
Öte yandan finansman hiyerarşisi yaklaşımına göre, büyüme fırsatları iç
kaynaklarla karşılanamayacak kadar büyüktür ve borçlanma kaçınılmazdır.
Dolayısıyla yüksek büyüme fırsatları, borçlanmayı arttıracağı için aradaki ilişki
pozitif yönlü olacaktır. 209
Tablo 8: Literatürde Kullanılan Büyüme Fırsatları Değişkenleri
Piyasa Değeri / Defter Değeri
Chen, Lensink ve Sterken (1998), Bevan ve Danbolt
(2001), Guad, Jani, Hoesli ve Bender (2003),
Drobetz ve Fix (2005), Frank ve Goyal (2009),
Acaravcı (2004), Zou ve Ziao (2006), Karadeniz (2008)
Toplam Varlıklardaki Yüzde Artış
Shah ve Hijazi (2004), Chen (2004), Mazur (2007),
Sayılgan, Karabacak ve Küçükkocaoğlu (2006),
Acaravcı (2004)
Satışların Büyümesi
Chen (2004), Mazur (2007), Qian, Tian, Wirjanto (2007)
Tobin Q Değeri
Huang ve Song (2006), Fıratoğlu (2005)
Kazançlardaki Yıllık Değişim
Eriotis, Vasiliou ve Ventoura-Neokosmidi (2007),
Psillaki ve Daskalakis (2009)
Önceki üç yıldaki satış
cirolarındaki yüzde değişim
Hall, Hutchinson ve Michaelas (2004),
Son üç yılda varlıklardaki artışların
geometrik ortalaması
Heyman, Deloof ve Ooghe (2008)
Toplam Varlıklardaki Yüzde
Değişim
Frank ve Goyal (2009)
Satışlardaki Yüzde Değişim
Kabakçı (2007)
Ar-Ge Giderleri / Satışlar
Demirhan (2007)
Net Arazi, Tesis ve Ekipmandaki
Yüzde Değişim
Sayılgan, Karabacak ve Küçükkocaoğlu (2006)
Satışlardaki Büyüme /
Toplam Varlıklardaki Büyüme
Başaran (2008)
Literatürde, büyüme fırsatlarını ifade eden değişkenler arasında da farklılıklar
söz konusudur. En sık kullanılan değişken, piyasa değerinin defter değerine oranıdır.
Ancak veri seti, sadece defter değerlerinden oluştuğu için, piyasa değerini
hesaplamak mümkün değildir. Bu nedenle analizimizde büyüme fırsatlarını ifade
209
Ümit, Başaran, (2008), a.g.e, s. 96
88
etmek için en sık tercih edilen ikinci değişken olan toplam varlıklardaki yüzde
değişim (BUYFI) kullanılacaktır.
2.1.4.6. Firmanın Kârlılığı
Firmaların kârlılığının, borçlanmayı nasıl etkileyeceği konusunda da bir fikir
birliği söz konusu değildir.
Finansman hiyerarşisi yaklaşımına göre, firma öncelikle iç kaynakları ile
finanse edilecektir. Kârlılık arttıkça iç kaynakların değeri yükselecek, dolayısıyla
daha ucuz olan iç kaynaklar tercih edilecektir. Sonuç olarak kârlılığın artması
borçlanmayı azaltacaktır. 210
Diğer taraftan ödünleşme yaklaşımı, kârlı firmaların, iflas risklerinin düşük
olması sebebiyle daha uygun koşullarda borçlanabileceklerini, bu nedenle de kârlılık
ile borçlanma arasında pozitif ilişki olacağını savunmaktadır. 211
Kârlılık ile borçlanma arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar ve kullandıkları
kârlılık değişkenleri Tablo 9’da sıralanmıştır.
Tablodan da görülebileceği gibi, kârlılık farklı şekillerde ifade edilmektedir.
Bu formülleri sınıflandırmak gerekirse, varlıkların ve satışların kârlılığı olarak iki
grup yapılabilir. Buna uygun olarak çalışmamızda da varlıkların ve satışların
kârlılıklarını gösteren ve Bilanço Merkezi tarafından anahtar oran olarak seçilmiş iki
oran kullanılacaktır. NKARQ olarak gösterilen değişkenler, net kârın, toplam
varlıklara oranınıdır ve varlıkların kârlılığını ifade eder. FKARQ ile gösterilen
satışların kârlılığı değişkeni ise faaliyet kârının, net satış tutarına oranıdır.
210
Mariassunta, Giannetti, (2003), “Do Beter Institutions Mitigate Agency Problems? Evidence from
Corporate Finance Choices”, Journal of Financial and Quantitative Analysisk, Vol. 38, No. 1, s.
193
211
Songül Kakilli, Acaravcı, (2004), a.g.e, s.92
89
Tablo 9: Literatürde Kullanılan Kârlılık Değişkenleri
Güloğlu (2001), Kabakçı (2007), Demirhan (2007),
Acaravcı (2004), Turan (2006), Karadeniz (2008)
Net Kâr / Toplam Varlıklar
Faiz ve Vergi Öncesi Kâr / Toplam
Varlıklar
Faiz ve Vergi Öncesi Kâr +
Amortismanlar / Toplam Varlıklar
Faaliyet Kârı / Toplam Varlıklar
Shah ve Hijazi (2004), Akkaya (2008),
Heyman, Deloof ve Ooghe (2008),
Cai, Fairchild ve Guney (2008),
Psillaki ve Daskalakis (2009),
Qian, Tian, Wirjanto (2007), Başaran (2008)
Bevan ve Danbolt (2001), Chen (2004),
Guad, Jani, Hoesli ve Bender (2003),
Huang ve Song (2006),
Sayılgan, Karabacak ve Küçükkocaoğlu (2006),
Fettahoğlu ve Okuyan (2009)
Chen, Lensink ve Sterken (1998),
Drobetz ve Fix (2005), Demirhan (2007),
Fıratoğlu (2005), Seifert ve Gönenç (2008)
Faaliyet Kârı / Satışlar
Drobetz ve Fix (2005), Demirhan (2007)
Vergi Öncesi Kâr /
Toplam Varlıklar
Güloğlu (2001), Zou ve Ziao (2006)
Vergi Öncesi Kâr / Satışlar
Hall, Hutchinson ve Michaelas (2004),
Faaliyet Kârı / Net Satışlar
Mazur (2007)
Net Kâr / Net Satışlar
Kabakçı (2007)
Net Kâr / Özsermaye
Kabakçı (2007), Başaran (2008)
Amortisman Öncesi Faaliyet Kârı /
Toplam Varlıklar
Frank ve Goyal (2009)
Görüldüğü gibi, bazı açıklayıcı değişkenlerimiz için ödünleşme ve finansman
hiyerarşisi yaklaşımlarının farklı beklentileri bulunmaktadır. Çalışmada kullanılacak
açıklayıcı değişkenler, analizdeki isimleri, elde edilmelerinde kullanılan formüller ve
yaklaşımların
söz
konusu
değişkenler
listelenmiştir.
90
için
beklentileri
aşağıdaki
tabloda
Tablo 10: Açıklayıcı Değişkenler, Sembolleri, Formülleri ve Ödünleşme ile Finansman Hiyerarşisi
Yaklaşımlarının Değişkenler İçin Beklentileri
Finansman
Hiyerarşisi
Yaklaşımı
Değişken
Sembol
Formül
Ödünleşme
Yaklaşımı
BDVK
AMORV
Amortisman Giderleri /
Toplam Varlıklar
-
İflas Riski
IFLAS
Faaliyet Kârındaki Yüzde Değişim
-
Büyüme
Fırsatları
BUYFI
Toplam Varlıklardaki Yüzde Değişim
-
+
Kârlılık
NKARQ
FKARQ
Net Kâr / Toplam Varlıklar
Faaliyet Kârı / Satışlar
+
-
Büyüklük
TVARL
TSATL
Toplam Varlıkların Doğal Logaritması
Toplam Satışların Doğal Logaritması
+
-
Varlık
Yapısı
MDURQ
Net Maddi Duran Varlıklar /
Toplam Varlıklar
+
-
91
2.2. ANALİZ
Çalışmada, sermaye yapısını etkileyen altı faktörün (iflas riski, borç dışı vergi
kalkanı, varlık yapısı, büyüklük, büyüme fırsatları ve kârlılık), sermaye yapısını ne
şekilde etkilediği araştırılmaktadır.
2.2.1. Analizde Kullanılacak Değişkenlerin Güvenilirliğinin Sınanması
Analizde bazı değişkenler, birden fazla oran ile temsil edilmektedir.
Kullanılacak değişkenler ve temsil ettikleri oranlar şu şekilde sıralanabilir:
Tablo 11: Analizde Kullanılacak Değişkenler
Değişkenler
Ortalama
Standart Sapma
AMORV
0,112176
0,155489
BUYFI
0,545036
0,400670
FKARQ
0,051801
0,029071
IFLAS
0,634700
2,302699
MDURQ
0,326791
0,154174
NKARQ
0,034993
0,026856
TSATL
14,901580
2,213497
TVARL
15,291380
2,198729
YKQ
0,609372
0,093118
YKOS
1,970226
1,502877
92
Tablodan da görüldüğü gibi iki bağımlı değişken ile altı açıklayıcı değişken
için, toplam on oran kullanılacaktır.
Bu on oran kullanılarak, toplam sekiz model oluşturulacaktır. Ancak
modellemeye geçmeden önce, analizde yer alan değişkenlerin kendi aralarındaki
ilişkiyi gösteren korelasyon matrisine bakılmalıdır.
Korelasyon katsayısı, -1 ve +1 arasındaki değerler alabilir. Korelasyon
katsayısının sıfıra yakın olması, değişkenler arasındaki ilişkinin zayıf olduğunu
belirtirken;
katsayının
işareti
ilişkinin
yönünü
göstermektedir.
Korelasyon
katsayısının bire yakın olması ise, yüksek korelasyonu ifade eder ve modelin
güvenilirliği açısından iyi değildir. Analizde yer alan bağımlı ve açıklayıcı
değişkenler arasındaki korelasyon matrisi Tablo 12’de görülmektedir.
Tablo incelendiğinde görülecektir ki firmanın büyüklüğünü tanımlayan
TSATL ve TVARL değişkenleri (0,9225) ile bağımlı değişkenler YKQ ve YKOS
değişkenleri (0,7264) arasındaki korelasyon, güçlü ve pozitif yönlüdür. Ancak bu
yüksek korelasyon son derece normal karşılanmalıdır, çünkü bu değişkenler, aynı
faktörü tanımlamak için kullanılmıştır ve modellerde birlikte yer almayacaklardır.
Dolayısıyla değişkenler arasında, analizi olumsuz etkileyecek bir çoklu doğrusallık
söz konusu değildir.
93
Tablo 12: Korelasyon Matrisi (10 sektör ve 13 dönem)
AMORV
BUYFI
FKARQ
IFLAS
MDURQ
NKARQ
TSATL
TVARL
YKOS
AMORV
1,0000
BUYFI
0,0290
1,0000
FKARQ
-0,0612
0,2953
1,0000
IFLAS
0,0084
0,0553
0,1415
1,0000
MDURQ
0,2218
0,0339
-0,0505
-0,0097
1,0000
NKARQ
-0,0961
0,3222
0,3454
0,0281
-0,1750
1,0000
TSATL
-0,0026
-0,3110
-0,1851
-0,1044
-0,3126
-0,1365
1,0000
TVARL
-0,0645
-0,3096
-0,2466
-0,0910
-0,3202
-0,1359
0,9225
1,0000
YKOS
-0,1359
0,2817
0,2252
0,0852
-0,4112
0,0050
-0,0973
-0,1440
1,0000
YKQ
-0,0770
0,2066
0,2328
0,0180
-0,3838
-0,2176
0,0207
-0,1317
0,7264
94
YKQ
1,0000
Bütün zaman serisi analizlerinde, değişkenler arasında sahte ilişkilere neden
olunmaması için değişkenlerin durağan olması gerekmektedir. Durağanlığın
araştırılmasında birim kök testleri kullanılır. Yapılan birim kök testleri ile elde edilen
p (olasılık) değerlerinin 0,05’in altında olması birim kök olmadığını göstermektedir.
Birim köklerle ilgili üç test yapılacaktır. 212
Yapılacak birim kök testlerinden ilki, Dickey Fuller birim kök sınamasıdır.
Çalışmaya dâhil edilen on değişkenin ADF birim kök sınaması sonuçları şöyledir:
Tablo 13: ADF Test Sonuçları
AMORV
ADF - Fisher Ki-Kare
ADF - Choi Z-ist.
MDURQ
NKARQ
İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p)
96,9153
0,0000
25,2581
0,1917
33,0227
0,0335
-7,36848
0,0000
-0,91555
0,1800
-1,86116
0,0314
TSATL
ADF - Fisher Ki-Kare
ADF - Choi Z-ist.
FKARQ
İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p)
78,4440
0,0000
46,6546
0,0007
28,6979
0,0939
-6,22226
0,0000
-3,81181
0,0001
-1,80448
0,0356
IFLAS
ADF - Fisher Ki-Kare
ADF - Choi Z-ist.
BUYFI
TVARL
YKOS
İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p)
67,8676
0,0000
96,6677
0,0000
26,749
0,1425
-5,02491
0,0000
-6,64946
0,0000
-1,06365
0,1437
YKQ
ADF - Fisher Ki-Kare
ADF - Choi Z-ist.
İstatistik Olasılık (p)
11,2835
0,9085
1,03443
0,8495
ADF birim kök sınaması ile elde edilen p değeri, eşik değer olan 0,05 ile
karşılaştırılır. p değeri, 0,05’den büyük olan seriler, birim kök içermekte ve analize
dâhil edilmeleri için durağanlaştırılmaları gerekmektedir.
Tablodan da takip edilebileceği gibi, p değerleri, 0,05 güven aralığının altında
olan altı değişken (AMORV, BUYFI, IFLAS, NKARQ, TSATL ve TVARL) birim
212
Bu testler, gözlem sayısına duyarlıdır.
kök içermemektedir. Geri kalan dört değişken ise (FKARQ, MDURQ, YKOS ve
YKQ) durağan değildir ve analizde kullanılabilmeleri için durağanlaştırılmaları
gerekmektedir.
Serilerin durağanlaştırılmasına kullanılan yöntemlerden birisi, fark alma
yöntemidir. Birinci farkları alınan dört değişkenin isimlerinin başlarına, birinci farkı
ifade eden “D” harfi eklenmiştir. Farkı alınan değişkenler, tekrar ADF birim kök
sınamasına tabi tutulmuştur ve test sonuçları aşağıdaki gibidir:
Tablo 14: Fark Alma İşleminden Sonra ADF Test Sonuçları
DFKARQ
ADF - Fisher Ki-Kare
ADF - Choi Z-ist.
DMDURQ
DYKOS
İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p)
61,9358
54,9202
87,8415
0,0000
0,0000
0,0000
-5,05345
-4,63429
-6,88996
0,0000
0,0000
0,0000
DYKQ
ADF - Fisher Ki-Kare
ADF - Choi Z-ist.
İstatistik Olasılık (p)
56,6022
0,0000
-4,66918
0,0000
Görüldüğü gibi, dört değişkenin de p değeri, eşik değerin altındadır. Başka bir
deyişle bu değişkenlerin durağanlığı sağlanmıştır.
Uygulanacak diğer bir test, panel bazında ortam birim kök süreçlerini
araştıran Levin, Lin ve Chen testidir. Bu testte de p değerinin 0,05’den yüksek
olması birim kökün var olduğunu göstermektedir.
Tablo 15’de sergilenen Levin, Lin ve Chen testi sonuçlarına göre hiçbir
değişkenin p değeri, 0,05’den büyük değildir. Dolayısıyla değişkenlerimiz ortak
birim kök süreci içermemektedir.
96
Tablo 15: Levin, Lin ve Chen Testi Sonuçları
AMORV
Levin, Lin & Chu t*
İstatistik
-8,59607
Olasılık (p)
0,0000
BUYFI
İstatistik
-5,67164
IFLAS
Levin, Lin & Chu t*
İstatistik
-12,3299
Olasılık (p)
0,0000
DMDURQ
İstatistik
-5,86006
TSATL
Levin, Lin & Chu t*
İstatistik
-12,3454
Olasılık (p)
0,0000
Olasılık (p)
0,0000
Olasılık (p)
0,0000
TVARL
İstatistik
-15,5441
Olasılık (p)
0,0000
DFKARQ
İstatistik
-7,76827
Olasılık (p)
0,0000
NKARQ
İstatistik
-3,66902
Olasılık (p)
0,0000
DYKOS
İstatistik
-10,4816
Olasılık (p)
0,0000
DYKQ
Levin, Lin & Chu t*
İstatistik
-5,59943
Olasılık (p)
0,0000
Kullanılacak son birim kök testi ise, bireysel birim kök sürecini araştıran Im,
Pesaran ve Shin testidir. Bu test için de diğerlerinde olduğu gibi eşik değeri, 0,05’dir.
Değişkenlerin, Im, Pesaran ve Shin testi sonuçları Tablo 16’de sıralanmıştır.
Tablo 16: Im, Pesaran ve Shin Testi Sonuçları
AMORV
Im, Pesaran and
Shin W ist.
BUYFI
İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p)
-6,93856
0,0000
-3,76358
0,0001
-5,18256
0,0000
IFLAS
Im, Pesaran and
Shin W ist.
İstatistik
-8,9068
DMDURQ
TVARL
DYKOS
İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p)
-5,82963
0,0000
-8,75201
0,0000
-7,97555
0,0000
DYKQ
Im, Pesaran and
Shin W ist.
NKARQ
Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p) İstatistik Olasılık (p)
0,0000
-4,58977
0,0000
-1,85429
0,0186
TSATL
Im, Pesaran and
Shin W ist.
DFKARQ
İstatistik
-4,7476
Olasılık (p)
0,0000
97
Görüldüğü gibi Im, Pesaran ve Shin testi sonuçlarına göre de birim kök söz
konusu değildir. Böylece durağan olan veya durağanlaştırılan DYKQ ve DYKOS
bağımlı değişkenleri ile AMORV, BUYFI, IFLAS, DFKARQ, DMDURQ, NKARQ,
TSATL ve TVARL açıklayıcı değişkenleri modelde kullanılabilecek hâle gelmiştir.
2.2.2. Panel Veri Analizi
Daha önce değindiğimiz gibi panel veri analizinde üç farklı yöntem
bulunmaktadır. Durağanlıkları test edilen on değişkenden, biri bağımlı ve altısı
açıklayıcı değişken olacak şekilde, sekiz farklı kısıtlı model oluşturulacaktır. Daha
sonra bu modellere sabit veya rassal etkiler uygulanarak ulaşılan sonuçlar
karşılaştırılacak; en anlamlı model üzerinden analize devam edilecektir. Modelde
anlamsız çıkan değişkenler var ise, bu değişkenler modelden çıkartılarak özel modele
gidilecek ve iki model arasındaki tercih için F testi yapılacaktır.
İlk aşamada oluşturulan sekiz kısıtlı modelin analiz sonuçları Ek-1’dedir.
Sonuç modellerinde, en anlamlı değerleri veren, DYKQ bağımlı değişkeni ile
AMORV,
BUYFI,
IFLAS,
DMDURQ,
DFKARQ
ve
TVARL
açıklayıcı
değişkenlerinden oluşan ikinci modeldir. Bu modele, sabit mi yoksa rassal etkiler mi
uygulanacağı Hausman Testi ile belirlenmiştir.
Hausman istatistiği, “tesadüfi etkiler tahmin edicisi doğrudur” boş hipotezi
altında k serbestlik dereceli kikare dağılımını göstermektedir. Bu test, sabit katsayılar
ile bağımsız değişkenler arasında korelasyon olup olmadığını test eder. Boş hipotez
bağımsız değişkenlerle sabit terim katsayıları arasında korelasyon olmadığını
98
savunduğundan, reddedilmesi durumunda sabit etkiler modeli, kabul edilmesi
durumunda is rassal etkiler modeli tercih edilecektir. 213
Boş hipotezin (tesadüfi etkiler tahmin edicisi doğrudur) kabul edilmesi, p
değerinin, 0,05 anlamlılık düzeyinin üstünde olması durumunda gerçekleşecektir.
214
Başka bir deyişle Hausman için düşük p değeri, rassal etkiler modelinin sabit etkiler
modelinden daha etkin olduğu ileri süren hipotezin reddi anlamına gelmektedir. 215
Tablo 17: Hausman Testi Sonuçları
Ki-kare
İstatistiği
Ki-kare
Serbestlik Derecesi
Olasılık (p)
64,666284
6
0,0000
Tablo 17, oluşturduğumuz modele ait Hausman testi sonuçlarını vermektedir.
Görüldüğü gibi p değeri, 0,05 anlamlılık düzeyinin altında olduğu için rassal etkilerin
etkin olduğunu söyleyen boş hipotez reddedilmiştir. Dolayısıyla modelde sabit
etkiler kullanılacaktır.
Sabit etkiler kullanarak oluşturan genel (kısıtlanmamış) modele ait panel veri
analizi sonuçları Tablo 18’dedir. Analiz sonuçlarına göre IFLAS değişkeni dışındaki
bütün değişkenlerin anlamlı olduğu görülmektedir.
213
Burcu Hanife, Avcı, (2009), s. 58-59
Ümit, Başaran, (2008), a.g.e., s. 125
215
Songül Kakilli, Acaravcı, (2004), a.g.e, s. 102
214
99
Tablo 18: Genel (Kısıtlanmamış) Modele Ait Panel Veri Analizi Sonuçları
Değişken
Katsayı
Standart Hata
t-istatistiği
Olasılık (p)
C
-0,145338
0,013133
-11,06679
0,0000
AMORV
-0,107843
0,014025
-7,689502
0,0000
BUYFI
0,047475
0,002277
20,85122
0,0000
IFLAS
0,000936
0,000880
1,064140
0,2897
DMDURQ
0,291154
0,053552
5,436812
0,0000
DFKARQ
0,229161
0,051537
4,446498
0,0000
TVARL
0,008213
0,000891
9,222968
0,0000
R2
Düzeltilmiş R2
D.W. İstatistiği
0,747004
0,710514
2,184752
F-istatistiği
Olasılık (F-ist.)
20,47157
0,0000
YKQ; AMORV, BUYFI, IFLAS, DMDURQ, DFKARQ, TVARL
Zaman Aralığı: 12; Yatay Kesit Sayısı: 10; Toplam Gözlem Sayısı: 120
IFLAS değişkeni 0,2897’lik olasılık değeri ile anlamlı değildir. Bu değişken
modelden çıkartılarak diğer beş açıklayıcı değişken ile (AMORV, BUYFI,
DMDURQ, DFKARQ ve TVARL) tekrar bir model oluşturulacak ve bu modele özel
(kısıtlanmış) model adı verilecektir.
Özel (kısıtlanmış) modele ait panel veri analizi sonuçlar Tablo 19’da
verilmiştir.
100
Tablo 19: Özel (Kısıtlanmış) Modele Panel Veri Analizi Sonuçları
Değişken
Katsayı
Standart Hata
t-istatistiği
Olasılık (p)
C
-0,142110
0,014895
-9,540853
0,0000
AMORV
-0,104734
0,013282
-7,885629
0,0000
BUYFI
0,046673
0,002500
18,66982
0,0000
DMDURQ
0,308032
0,048995
6,286956
0,0000
DFKARQ
0,244279
0,046575
5,244865
0,0000
TVARL
0,008053
0,000959
8,396937
0,0000
R2
Düzeltilmiş R2
D.W. İstatistiği
0,734121
0,698671
2,189178
F-istatistiği
Olasılık (F-ist.)
20,70835
0,0000
YKQ; AMORV, BUYFI, DMDURQ, DFKARQ, TVARL
Zaman Aralığı: 12; Yatay Kesit Sayısı: 10; Toplam Gözlem Sayısı: 120
İki model arasından hangisinin tercih edileceği F testi yardımıyla tespit edilir.
F testi sonucu, Fα(m, n-k)’den büyük ise sıfır hipotezi reddedilir, aksi halde kabul
edilir. Burada Fα(m, n-k), α anlamlılık düzeyindeki eşik F değeridir. 216
Dolayısıyla modelden çıkartılan IFLAS değişkeni için β3=0 boş hipotezinin
reddedilebilmesi, F testi sonucunun F kritik değerinden büyük olmasına bağlıdır.
Gerekli F oranı şu formül ile hesaplanır: 217
F
216
217
2
( R KM
 R K2 ) / m
2
(1  R KM
) /(n  k )
Damodar N., Gujarati, (2001), a.g.e., s. 260
Damodar N., Gujarati, (2001), a.g.e., s. 262
101
Modelden bir açıklayıcı değişken çıkartıldığı için m değeri 1, toplam gözlem
sayısı (n) 120, değişken sayısı (k) ise 7’dir. Değerler formüldeki yerlerine konulursa;
F
(0,747004  0,734121) / 1
= 5,7539 ’dur.
(1  0,747004) /(120  7)
F testi sonucunun, karşılaştırılacağı F kritik değeri ise 0,05 anlamlılık
düzeyinde,
F0,05(1,113) = 3,92 ’dir.
F testi sonucu, 0,05 anlamlılık düzeyindeki F kritik değerinden büyük olduğu
için boş hipotez reddedilmiştir. Başka bir deyişle IFLAS değişkenin modelden
çıkartılması reddedilmiş ve kısıtlanmamış model tercih edilmiştir.
2.2.3. Panel Veri Analizinin Yorumlanması
Açıklayıcı
değişkenlerin
anlamlılıklarını
ölçmek
için
t
istatistiği
kullanılmaktadır. t istatistiğinin olasılık değerlerinin 0,05 anlamlılık düzeyinden
düşük
olması,
Modelimizde
açıklayıcı
IFLAS
değişkenlerin
değişkeni
anlamlı
dışındaki
bütün
olduğunu
açıklayıcı
göstermektedir.
değişkenlerin
açıklayıcılıkları tamdır. IFLAS değişkeni ise 0,2897’lik olasılığı değeri ile anlamlı
değildir.
Kullanılan birincil sınamalardan bir diğeri ise çoklu belirlilik katsayısı
(R2)’dır. Bağımlı değişkendeki değişimin, açıklayıcı değişkenlerdeki değişim ile
açıklanabilme oranı olan R2, modelimiz için 0,747004’dür. Başka bir deyişle bağımlı
değişkendeki değişimin yüzde 74,7’si, açıklayıcı değişkenlerle açıklanabilmektedir.
102
Serbestlik derecesini içeren düzeltilmiş R2 ise 0,710514’dür ki bu değer de açıklayıcı
değişkenlerin
bağımlı
değişkendeki
değişimin
yüzde
71’ini
açıkladığını
göstermektedir.
Açıklayıcı değişkenlerden en az biri ya da birkaçının bağımlı değişken
üzerinde anlamlı etkilerinin olduğunu gösteren F istatistiği de 20,47157 değerini
almıştır. Bu değerin, F istatistiğinin p değeri sıfır olduğu için anlamlı olduğu
söylenebilir.
Ardışık bağımlılık Durbin-Watson istatistiğinin rakamsal değeri d istatistiğine
göre değerlendirilir. Modelin gözlem ve açıklayıcı değişken sayısına göre, belirlenen
dL değeri 1,61642; du değeri ise 1,78964’dür. Bu değerler kullanılarak oluşturulan
DW d istatistiği şekli şöyledir:
Şekil 12: Durbin-Watson d İstatistiği Tablosu
Şekil, Durbin-Watson 0,05 anlamlılık düzeyi için oluşturulmuştur.
Modelimizde d istatistiği değeri, 2,189178’dir ve bu değer tabloda ardışık
bağımlılığın bulunmadığı bölgede yer almaktadır. Dolayısıyla modelimizde ardışık
bağımlılık yoktur.
Açıklayıcı değişkenlerin katsayıları ise, bağımlı değişken ile aralarındaki
ilişkinin yönü hakkında bilgi vermektedir. Katsayıların işaretleri ile sermaye yapısı
yaklaşımlarının beklentilerinin karşılaştırılması için Tablo 20 hazırlanmıştır.
103
Tablo 20: Analiz Sonuçları ve Sermaye Yapısı Yaklaşımlarının Beklentileri
Değişken
Sembol
Analiz
Sonuçları
Ödünleşme
Yaklaşımı
BDVK
Büyüme Fırsatları
İflas Riski
Varlık Yapısı
Kârlılık
Büyüklük
AMORV
+
+
+
+
+
+
+
+
BUYFI
IFLAS
DMDURQ
DFKARQ
TVARL
Finansman
Hiyerarşisi
Yaklaşımı
+
-
Tabloya göre borç dışı vergi kalkanı (AMORV), varlık yapısı (DMDURQ),
kârlılık (DFKARQ) ve büyüklük (TVARL) değişkenlerinin bağımlı değişken ile olan
ilişkisinin yönü, ödünleşme yaklaşımının öngördüğü şekildedir. Başka bir deyişle
borçlanma ile kârlılık, büyüklük ve varlık yapısı arasında pozitif; borç dışı vergi
kalkanı arasında ise negatif ilişki söz konusudur. Finansman hiyerarşisi yaklaşımını
destekleyen tek değişken ise, büyüme fırsatları değişkenidir. Analiz sonuçlarına göre,
büyüme fırsatları ile borçlanma arasında pozitif yönlü bir ilişki vardır. Ayrıca
anlamlı olmamakla birlikte iflas riski değişkenin katsayısı, beklentilerin aksine
pozitiftir.
2.2.4. Analiz Sonuçlarının Türkiye Üzerine Yapılan Diğer Çalışmalarla
Karşılaştırılması
Birincil ve ikincil sınamaları başarılı şekilde geçen analizimizin, genel olarak
ödünleşme yaklaşımını desteklediği görülmektedir. Ancak analiz sonuçlarının,
Türkiye üzerine yapılan diğer çalışma sonuçları ile karşılaştırılması faydalı olacaktır.
Karşılaştırmada kolaylık sağlaması açısından hazırlanan tablo aşağıdadır:
104
+
Analiz
Sonuçları
+
-
-
Javadov
(2009)
+
+
+
+
Başaran
(2008)
-
+
+
+
-
Demirhan
(2007)
+
-
Büyüktortop
(2007)
+
-
-
Sayılgan
ve diğ. (2006)
Fıratoğlu
(2005)
BDVK
Büyüme Fırsatları
Kârlılık
Büyüklük
Varlık Yapısı
Acaravcı
(2004)
Yener
(2002)
Tablo 21: Türkiye Üzerine Yapılan Çalışmalarda Elde Edilen Sonuçlar
+
-
+
+
+
+
Tabloda her sütun, çalışma sahibinin ismi ile adlandırılmış, son sütun ise
analiz sonuçlarımıza ayrılmıştır. Analizde kullandığımız açıklayıcı değişkenlerin
katsayı işaretleri, isimleri geçen çalışmalardan çekilmiş ve tabloda sadece anlamlı
çıkan sonuçlara yer verilmiştir. Dolayısıyla analizimizde anlamsız çıkan IFLAS
değişkeni tabloda yer almamıştır.
Görüldüğü gibi, analizimizde sermaye yapısının borç dışı vergi kalkanı ile
olan negatif ilişkisi, diğer dört çalışmanın üçü tarafından desteklenmektedir.
Büyüktortop’un çalışması ise iki değişken arasındaki ilişkiyi pozitif yönlü bulmuştur.
Büyüme fırsatları değişkeninde de benzer bir durum söz konusudur.
Başaran’ın çalışması hariç diğer dört çalışma, analizdeki gibi büyüme fırsatları ile
sermaye yapısı arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğundan söz etmektedir.
Kârlılık değişkeni ise bütün çalışmalarda sermaye yapısı ile negatif yönlü bir
ilişki sergilemiştir. Bu sonuç finansman hiyerarşisi yaklaşımını destekler niteliktedir.
Ancak analiz sonuçlarına göre sermaye yapısı ile kârlılık arasında, diğer
çalışmalardan farklı olarak, pozitif ilişki gözlemlenmiştir.
105
Analizimiz ile birlikte bütün çalışmalarda aynı sonucu veren tek değişken,
büyüklük değişkenidir. Bütün çalışmalar, sermaye yapısı ile firma büyüklüğü
arasında pozitif ilişki bulmuştur.
Son açıklayıcı değişkenimiz olan varlık yapısı hakkında ise kesin bir yargıya
varmak mümkün değildir. Varlık yapısının sermaye yapısına etkisini analiz eden yedi
çalışmadan dördü değişkenler arasında negatif, ikisi ise pozitif ilişki bulmuştur.
Analizimiz ise pozitif ilişki bulan çalışmaları desteklemektedir.
Analiz
sonuçlarımızın,
Türkiye
için
yapılmış
diğer
çalışmalar
ile
karşılaştırıldığında kârlılık değişkeni hariç, diğer değişkenlerde genel olarak
benzerlik gösterdiği söylenebilir.
106
SONUÇ
Sermaye yapısı, sermaye maliyetini ve dolayısıyla firma değerini etkilediği
için finansal yöneticiler açısından son derece önemlidir. Bu nedenle sermaye yapısı
ve sermaye yapısını belirleyen faktörlerle ilgili olarak finans literatüründe pek çok
yaklaşım ve çalışma bulunmaktadır.
Son yıllarda sermaye yapısı yaklaşımlarının doğruluklarının sınanması için
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde pek çok çalışma yapılmıştır. Kuşkusuz
ülkeler arasındaki farklılıklar, sermaye yapısı kararlarını, bu kararları etkileyen
faktörleri ve faktörlerin, kararları ne yönde etkileyeceğini değiştirecektir. Bu
anlamda, finans literatürünün, Türkiye’deki sermaye yapısı kararlarını açıklamada ne
denli yeterli olduğu araştırılması gereken bir konudur.
Bu çalışma, Türkiye’de sermaye yapısı kararlarını etkileyen faktörleri ve bu
faktörlerin,
kararları
ne
şekilde
etkilediğini
araştırarak
sermaye
yapısı
yaklaşımlarının sınanmasını amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında TCMB Bilanço
Merkezi’nin
hazırladığı,
1996-2008
yıllarını
arasındaki
sektör
bilançoları
kullanılarak, 10 sektörün yer aldığı bir Türkiye modeli oluşturulmuştur. Her sektörün
bir firma olarak değerlendirildiği çalışmada, veriler Bilanço Merkezinin yayınladığı
sektörlere ait mali tablolar ve standart oranlar raporlarından sağlanmıştır.
Sadece firmaya özgü faktörlerin dikkate alındığı çalışmada, sağladığı
avantajlar nedeniyle panel veri analizi kullanılmıştır. Yabancı kaynakların, toplam
varlıklara oranı ile yabancı kaynakların, özsermayeye oranının bağımlı değişken
olduğu analizde, altı açıklayıcı değişken kullanılmıştır. Bunlar, borç dışı vergi
kalkanı, büyüme fırsatları, iflas riski, varlık yapısı, kârlılık ve firmanın
büyüklüğüdür.
Çalışmanın sonuç modelinde, iflas riski değişkeninde istatistikî anlamlılık
sağlanamamıştır. Diğer beş açıklayıcı değişken ise 0,01 düzeyinde istatistikî
anlamlılığa sahiptir.
Analiz sonuçlarına göre, borç dışı vergi kalkanı değişkeni, beklentilerle
uyumlu olarak borçlanmayı düşürmektedir. Bilindiği gibi borç dışı vergi kalkanı,
borçlanmanın sağladığı vergi avantajını ikame etmektedir. Bu durumda firmalar,
borç dışı vergi kalkanlarından yararlanma imkânları var iken, borçlanmayı tercih
etmemektedir.
Ödünleşme yaklaşımının, büyük firmaların, daha çok borçlandıkları
yönündeki savı da analizimiz tarafından doğrulanmaktadır. Yüksek varlık veya satış
değerlerine sahip firmalar, iflas etme ihtimalleri daha az olduğu için daha yüksek
kredibiliteye sahiptirler. Böylece daha uygun koşullarda borçlanma imkânı yakalayan
firmalar, ihtiyaç duydukları finansmanı özsermaye yerine borçlanmadan sağlarlar.
Dolayısıyla firma büyüklüğü ile sermaye yapısı arasında pozitif ilişki söz konusudur.
İflas riski değişkeni, istatistikî anlamlılığa sahip olmamakla birlikte,
beklentilerin aksine borçlanma ile pozitif bir ilişki sergilenmektedir.
Maddi duran varlıkların teminat olarak gösterilebilmesi ve iflas halinde bile
nakde çevrilebilmesi, firmanın iflas riskini düşürmektedir. Dolayısıyla varlık
yapılarında maddi duran varlıkları daha fazla yer tutan firmaların, daha uzun
vadelerde ve daha uygun imkânlarda borçlanabilmeleri mümkündür. Analizim de bu
durumu doğrular şekilde sermaye yapısı ile varlık yapısı arasında pozitif bir ilişki
108
bulmuştur. Varlık yapısında maddi duran varlıkları daha fazla olan firmalar, daha çok
borçlanmayı tercih etmektedirler.
Firmanın büyüme fırsatları değişkeni ise, analizde finansman hiyerarşisi
yaklaşımını destekleyen tek değişkendir. Finansman hiyerarşisi yaklaşımına göre,
firma yatırımlarını iç kaynakları ile sağlayacak, ancak büyüme fırsatları olan firmalar
için iç kaynaklar yeterli olmayacaktır. Dolayısıyla hiyerarşiye uygun davranan
firmalarının borçlanmaları ile büyüme fırsatları arasında pozitif ilişki olacaktır.
Analizimiz sonucunda elde edilen en çarpıcı sonuç kârlılık ile sermaye yapısı
arasındaki ilişkidir. Finansman hiyerarşisi yaklaşımının öngördüğü negatif ilişki
literatürde genel olarak kabul görmüş ve Türkiye’de de destekçiler bulmuştur. Ancak
analizimizde, bu iki değişken arasındaki ilişkinin yönü, ödünleşme yaklaşımını
destekler şekilde pozitif çıkmıştır. Ödünleşme yaklaşımı bu iki değişken arasındaki
pozitif ilişkiyi, kârlı firmaların daha düşük iflas riskine sahip olmaları nedeniyle daha
fazla borçlanarak, borçlanmanın vergi kalkanı etkisinden yararlanmak istemeleri ile
açıklamaktadır.
Ancak borç dışı vergi kalkanı söz konusu iken firmaların sadece vergi
avantajı sağlamak için borçlanmayı tercih etmeyeceklerine değinmiştik. Dolayısıyla
söz konusu pozitif ilişkinin borç dışı vergi kalkanından başka nedenleri olabileceği
üzerinde durulmalıdır.
Kârlı firmaların artan özgüvenleri nedeniyle yeni yatırımlar yapmak
istemeleri ve bu yatırımların finansmanını da iç kaynakları ile sağlayamamaları
mümkündür. Türkiye’deki finansal piyasaların da henüz gelişim aşamasında olduğu
düşünülürse firmaların borçlanmaktan başka alternatiflerinin olmadığı açıktır.
Dolayısıyla kârlı firmaların borçlanmalarındaki artış, özgüven artışı ile gelen yeni
109
yatırıma bağlanabilmektedir. Bu varsayım, büyüme fırsatları olan firmaların borç
oranını arttırmaları ile desteklenmektedir.
Ayrıca veri setini oluşturan firmaların Türkiye genelini ifade ettiği gözden
kaçırılmamalıdır. Henüz kurumsallaşamamış, aile şirketleri şeklinde çalışan
firmalarda elde edilen kâr, firma sahiplerine aktarılacak ve firma ihtiyaç duyduğu
finansmanı her halükarda borçlanma ile temin etmek zorunda kalacaktır.
Genel olarak analiz sonuçlarına bakıldığında, büyüme fırsatları dışındaki
bütün faktörlerin, ödünleşme yaklaşımını desteklediği görülmektedir. Daha çok
finansman hiyerarşisi yaklaşımının desteklendiği literatürde, böyle bir sonucun
bulunması önemlidir.
Elde edilen sonuçların, bundan sonra yapılacak çalışmalara katkı sağlaması
temenni edilmektedir. İleride yapılacak çalışmalarda, firmaya özgü faktörler yanında
makro ekonomik ve endüstriyel faktörlerin de dikkate alınması ve farklı yatay kesit
birimleri üzerinde benzer çalışmaların yapılması, sermaye yapısı ve sermaye yapısını
etkileyen faktörler üzerindeki karanlığa ışık tutacaktır.
110
KAYNAKÇA
Acaravcı, Songül Kakilli, (2004), “Gelişmekte Olan Ülkelerde Sermaye Yapısını
Etkileyen Faktörler: Türkiye’de Bir Uygulama”, Çukurova Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara
Akkaya, G. Cenk, (2007), “Sermaye Yapısı, Varlık Verimliliği ve Kârlılık: İMKB’de
Faaliyet Gösteren Deri-Tekstil Sektörü İşletmleri Üzerine Bir Uygulama”,
Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 30, s. 1-
13
Akgüç, Öztin, (1998), Finansal Yönetim, 7. Baskı, İstanbul
Aksöyek, İsmet, Yalçıner, Kürşat, (2000), Finansman Problemleri ve Açıklamalı
Çözümleri, Ankara, Gazi Kitabevi
Albeni, Mesut, Demir, Yusuf, (2005), “Makro Ekonomik Göstergelerin Mali Sektör
Hhisse Senedi Fiyatlarına Etkisi (İMKB Uygulamalı)”, Muğla Üniversitesi
SBE Dergisi, Bahar, Sayı: 14, s. 1-18
Artan, Seyfettin, (2008), “Türkiye’de Enflasyon, Enflasyon Belirsizliği ve Büyüme”,
International Journal of Economic and Administrative Studies, Vol. 1,
No. 1, s. 113-138
111
Avcı, Burcu Hanife, (2009), “Kurumlar Vergisi Oranının Doğrudan Yabancı
Sermaye Yatırımları Üzerine Etkisi: OECD Ülkeleri Kapsamında Ampirik
Bir İnceleme”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara
Aydın, Nurhan, Başar, Mehmet, Coşkun, Metin, (2009), Finansal Yönetim, Ankara,
Detay Yayıncılık
Baltagi, Badi H., (2005), Econometric Analysis of Panel Data, Third Edition, John
Wiley & Sons
Bancel, Franck, Mittoo, Usha R. (2004), “The Determinants of Capital Structure
Choice A Survey of European Firms”,
http://www.csb.uncw.edu/people/CinerC/Courses%20Web%20Page/Fin%20
336/capital%20structure.survey%20of%20finance%20managers%20europe.p
df (Erişim tarihi: 26.11.2008)
Başaran, Ümit, (2008), “İMKB’de İşlem Gören Otomotiv ve Otomotiv Yan Sanayi
İşletmelerinin Sermaye Yapısı Kararlarını Etkileyen Faktörlerin Analizi”,
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, Zonguldak
112
Beattie, V., Goodacre, A. ve Thomson, S.J., (2006), “Corporate Financing Decisions:
UK Survey Evidence, Journal of Business Finance and Accounting, 33 (910), s. 1402-1434
Beck, Thorsten, Demirgüç-Kunt, Aslı, Laeven, Luc, Levine, Ross, (2004), “Finance,
Firm Size, and Growth”, National Bureau of Economic Research, Working
Paper 10983, s. 1-39
Beck, Thorsten, Demirgüç-Kunt, Aslı, Levine, Ross, Maksimovic, Vojislav, (2000),
“Financial Structure and Economic Development: Firm, Industry and Country
Evidence”,
http://prod.library.utoronto.ca:8090/datalib/datart/datalib/gps/un/un9/un9mg3
62001f33/CD-ROM/working%20papers/2423.pdf (Erişim tarihi: 26.11.2008)
Berk, Niyazi, (1998), Finansal Yönetim, 3. Baskı, İstanbul, Türkmen Kitabevi
Bevan, Alan A., Danbolt, Jo, (2000), “Capital Structure and Its Determinants in the
United Kingdom: A Decompositional Analysis”, The Department of
Accounting and Finance, University of Glasgow, Working Paper Series, 2
Bhabra, Harjett S., Tırtıroğlu, Doğan, (2008), “Capital Structure Choice in a Nascent
Market: Evidence from Listed Firms in China”, Financial Management,
Summer, s. 341-364
113
Bougatef, Khemaies, (2010), “Determinants of Corporate Debt Maturity Structure
Evidence from Tunisia and France”,
http://www.anciensisgsousse.org/actes/2010/Financede%20marche1/Khemaie
sBOUGATEF.pdf (Erişim tarihi: 18.05.2010)
Brealey, Richard A., Myers, Stewart C., Marcus, Alan J., (2001), İşletme Finansının
Temelleri, Çevirenler: Bozkurt, Ünal, Arıkan, Türkân, Doğukanlı, Hatice,
Üçüncü Basım, İstanbul, McGraw Hill-Literatür Yayıncılık
Brealey, Richard A., Myers, Stewart C., Marcus, Alan J., (2009), Fundamentals of
Corporate Finance, Sixth Edition, New York, McGraw Hill/Irwin
Brigham, Eugene F., Ehrhardt, Michael C., (2005), Financial Management: Theory
and Practice, Eleventh Edition, Ohio, Thomson South-Western
Brounen, Dirk, Jong, Abe de, Koedijik, Kees, (2006), “Capital Structure Policies in
Europe Survey Evidence”, Journal of Banking & Finance, 30, s. 1409-1442
Buferna, Fakher, Bangassa, Kenbata, Hodgkinson, Lynn, (2005), “Determinants of
Capital Structure Evidence from Libya”, The University of Liverpool,
Researh Paper Series, 08
114
Büyüktortop, Müge, (2007), “Çokuluslu İşletmelerde Sermaye Yapısı ve İMKB’de
Bir Uygulama”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, Ankara
Cai, Kailan, Fairchild, Richard, Güney, Yılmaz, (2008), “Debt Maturity Structure of
Chinese Companies”, Pasific-Basin Finance Journal, 16, s. 268-297
Cebenoyan, A. Sinan, Fisher, Klaus P., Papaioannou, George J., (1995), “Corporate
Financial Structure Under Inflation and Financial Repression: A Comparative
Study of North American and Emerging Markets Firms”, Global Finance
Journal, 6(1), s. 25-45
Cengiz, İsmail, (2007), “Sermaye Yapısı Belirleyicilerinin Uygulanabilirliğinin Test
Edilmesi Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerinde Bir Uygulama”, Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara
Ceylan, Ali, Korkmaz, Turhan, (2008), İşletmelerde Finansal Yönetim, 10. Basım,
Bursa, Ekin Kitabevi
Chandra, Prasanna, (2009), Financial Managament Theory and Practice, Seventh
Edition, New Delhi, Tata McGraw Hill
Chen, Jean J., (2004), “Determinants of Capital Structure of Chinese-listed
Companies”, Journal of Business Research, No: 57, s. 1371-1351
115
Chen, Linda H., Lensink, Robert, Sterken, Emler, (1998), “The Determinants of
Capital Structure: Evidence from Dutch Panel Data”, The European
Economic Association Annual Congress, Berlin, September 2-5, s. 1-33
Coşkun, Ender, (2009), “Direkt İflas Maliyetleri ve Bu Maliyetleri Etkileyen
Faktörler Üzerine Literatür İncelemesi”, International Journal of Economic
and Administrative Studies, Vol. 1, No. 2, s. 97-118
Çakar, Elif Pürsünlerli, (2008),
“Vergi Kalkanı: Dolaysız Vergilere Üst Sınır
Uygulaması ve Fransa Örneği”,
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi, C. XII, Sayı: 1-2, s. 585-600
Daskalakis, Nikolaos, Psillaki, Maria, (2005), “The Determinants of Capital
Structure of SMEs: Evidence from the Greek and the French Firms”
http://www.univ-orleans.fr/deg/GDRecomofi/Activ/psillaki_strasbg05.pdf
(Erişim tarihi: 26.11.2008)
DeAngelo, Harry, Masulis, Ronald W., (1979), “Optimal Capital Structure under
Corporate and Personal Taxation”, Journal of Financial Economics, 8, s. 329
Demirgüç-Kunt, Aslı, Levine, Ross, (1995), “Stocks Markets, Corporate Finance and
Economic Growth: An Overview”, The World Bank Economic Review,
Vol. 10, No. 2, s. 223-239
116
Demirgüç-Kunt, Aslı, Maksimovic, Vojislav, (1999), “Institutions, Financial
Markets, and Firm Debt Maturity”, Journal of Financial Economics, 54, s.
295-336
Demirhan, Dilek, (2009), “Sermaye Yapısını Etkileyen Firmaya Özgü Faktörlerin
Analizi: İMKB Hizmet Firmaları Üzerine Bir Uygulama”, Ege Akademik
Bakış, 9 (2), s. 677-697
Drobetz, Wolfgang, Fix, Roger, (2003), “What are the Determinants of the Capital
Structure? Some Evidence for Switzerland, WWZ/Department of Finance,
Working Paper No. 4/03, s. 1-38
Ercan, Metin Kamil, Ban, Ünsal, (2005), Değere Dayalı İşletme Finansı Finansal
Yönetim, Ankara, Gazi Kitabevi
Eriotis, Nikolas, Vasiliou, Dimitrios, VentouraNeokosmidi, Zoe, (2007), “How Firm
Characteristics Affect Capital Structure an Empirical Study”, Managerial
Finance, Vol. 33, No., 5, s. 321-331
Fama, Eugene F, French, Kenneth R., (2000), “Testing Tradoff and Pecking Order
Predictions about Dividends and Debt”
http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.35.3701&rep=rep1
&type=pdf (Erişim tarihi: 26.11.2008)
117
Fan, Joseph P.H., Titman, Sheridan, Twite Garry, (2004), “An International
Comparison of Capital Structure and Debt Maturity Choices”,
http://www.akademik.unsri.ac.id/download/journal/files/afajof/P250_Corpora
te_Finance_oaj_unsri.pdf (Erişim tarihi: 26.11.2008)
Ferri, Michael G, Jones, Wesley H., (1979), “Determinants of Financial Structure: A
New Methodological Approach”, The Journal of Finance, Vol. 34, No. 3, s.
631-644
Fettahoğlu, Abdurrahman, Okuyan, H. Aydın, (2009), “İşletmelerde Sahiplik
Yapısında Kaynak Bileşimi Üzerindeki Etkisi: İMKB'de Bir Uygulama”,
Anadolu Uluslararası İktisat Kongresi Tebliği,
Fıratoğlu, Bahşayiş, (2005), “Şirketlerin Sermaye Yapısını Etkileyen Faktörler ve
Kriz Dönemlerinde Şirket Davranışlarında Meydana Gelen Değişiklikler”,
Sermaye Piyasası Kurulu Araştırma Raporu
Flannery, Mark J., (Mar. 1986), “An International Comparison of Capital Structure
and Debt Maturity Choices”, The Journal of Finance, Vol. 41, No. 1, s. 1937
Frank, Murray Z., Goyal, Vidhan K., (2002), “Testing the Pecking Order Theory of
Capital Structure”, Journal of Financial Economics,
118
Frank, Murray Z., Goyal, Vidhan K., (2009), “Capital Structure Decisions: Which
Factors are Reliaby Important?”, Financial Management, Spring, s. 1-37
Gaud, Philippe, Jani, Elion, Hoesli, Martin, Bender, Andre, (2003), “The Capital
Structure of Swiss Companies: An Empirical Analysis Using Dynamic Panel
Data”,
http://www.fmpm.org/docs/6th/Papers_6/Papers_Netz/SGF686.pdf
(Erişim tarihi: 26.11.2008)
Giannetti, Mariassunta, (2003), “Do Beter Institutions Mitigate Agency Problems?
Evidence from Corporate Finance Choices”,
Journal of Financial and
Quantitative Analysisk, Vol. 38, No. 1, s. 185-212
Gujarati, Damodar N., (2004), “Basic Econometrics”, Fourth Edition, New York,
McGraw Hill
Gujarati, Damodar N., (2001), “Temel Ekonometri”, İkinci Baskı, İstanbul,
Literatür Yayıncılık
Güloğlu, Bülent, Bekçioğlu, Selim, (2001), “İMKB’deki Gelişmelerin Şirketlerin
Sermaye Yapısına Etkileri: İmalat Sanayinde Faaliyet Gösteren Firmalar
Üzerine Bir Uygulama”, ODTÜ 2001 Uluslararası İktisat Kongresi
Gürsoy, Cudi Tuncer, (2008), Finansal Yönetim İlkeleri, İstanbul, Doğuş
Üniversitesi Yayınları
119
Graham, John R., Harvey, Campbell R., (2001), “The Theory and Practice of
Corporate Finance Evidence from the Field, Journal of Financial
Economics, 60, s. 187-243
Hall, Graham C., Hutchinson, Patrick J., Michaelas, Nicos, (2004), “Determinants of
the Capital Structures of European SMEs”, Journal of Business Finance &
Accounting, 31 (5) & (6), s. 711-728
Harris, Milton, Raviv, Artur, (1991), “The Theory of Capital Structure”, The
Journal of Finance, Vol. 46, Issue 1, s. 297-355
Heshmati, Almas, (2001), “The Dynamics of Capital Structure Evidence from
Swedish Micro and Small Firms”, Research in Banking and Finance, Vol.
2, s. 199-241
Heyman, Dries, Deloof, Marc, Ooghe, Hubert, (2008), “The Financial Structure of
Private Held Belgian Firms”, Small Business Economics, 30, s. 301-313
Huang, Guihai, Song, Frank M., (2006), “The Determinants of Capital Structure:
Evidence from China”, China Economic Review, 17, s. 14-36
120
Javadov, Jalil, (2009), “The Effects of Macro-economic Factors on the Capital
Structure of Turkish Firms”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir
Jensen, Michael C, (1986), “Agency Costs of Free Cash Flow, Corporate Finance
and Takeovers”, AEA Papers and Proceedings, Vol. 76, No. 2, s. 323-329
Jensen, Michael C., Meckling, William H., (1976), “Theory of the Firm Managerial
Behavior Agency Costs and Ownership Structure”, Journal of Financial
Economics, V. 3, No. 4, s. 305-360
Jong, Abe de, Kabir, Rezaul, Nguyen, Thuy Thu, (2008), “Capital Structure Around
The World: The Roles of Firm -and Country- Specific Determinants”,
Journal of Banking & Finance, 32, s. 1954-1969
Kabakçı, Yurdagül, (2007), “Sermaye Yapısının Firmaların Finansal Performansı
Üzerine Etkisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora
Tezi, İzmir
Karadeniz, Erdinç, (2008), “Türk Konaklama İşletmelerinde Sermaye Yapısını
Etkileyen Faktörlerin Analizi”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Doktora Tezi, Adana
121
Kim, Hyesung, Heshmati, Almas, Aoun, Dany, (2006), “Dynamics of Capital
Structure: The Case of Korean Listed Manufacturing Companies”,
http://www.ratio.se/pdf/wp/ah_dynamics.pdf (Erişim tarihi: 26.11.2008)
Mazur, Kinga, (2007), “The Determinants of Capital Structure Choice Evidence
From Polish”, International Advances in Economic Research, 13, s. 495514
Mehran, Hamid, (1992), “Executive Incentive Plans, Corporate Control, and Capital
Structure”, Journal of Financial and Quantitative Analysis, Vol. 27, No.
4, s. 539-560
Miller, Merton H., (1977), “Dept and Taxes”, The Journal of Finance, Vol. 32, No.
2, s. 261-275
Modigliani, Franco, Miller, Metron H., (1963), “Income Taxes and the Cost of
Capital: A Correction”, The American Economic Review, Vol. 53, No. 3, s.
433-443
Modigliani, Franco, Miller, Metron H., (1958), “The Cost of Capital, Corporate
Finance and the Theory of Investment”, The American Economic Review,
Vol. 48, No. 3, s. 261-297
122
Myers, Stewart C., (2002), “Financing of Corporations”, Handbook of the
Economics Finance
Myers, Stewart C., (1984), “The Capital Structure Puzzle”, The Journal of Finance,
Vol. 39, No. 3, s. 575-592
Myers, Stewart C., Majluf, Nicholas S., (1983), “Corporate Financing and
Investment Decisions when Firms Have Information that Investors do not
Have”,
http://mimex.puj.edu.co/SITJ/Willington_Ref_Corporate_Investment_Decisi
ons.pdf (Erişim tarihi: 26.11.2008)
Ozkan, Aydin, (2001), “Determinants of Capital Structure and Adjustment to Long
Run Target: Evidence from UK Company Panel Data”, Journal of Business
Finance & Accounting, 28 (1) & (2), s. 175-198
Psillaki, Maria, Daskalakis, Nikolaos, (2009), “Are the Determinants of Capital
Structure Country or Firm Specific?”, Small Business Economics, 33, s.
319-333
Rafiq, Muhammad, Iqbal, Asif, Atiq, Muhammad, (2008), “The Determinants of
Capital Structure of the Chemical Industry in Pakistan”, The Lahore Journal
of Economics, 13:1, s. 139-158
123
Rajan, Raghuram G., Zingales, Luigi, “What Do We Know about Capital Structure?
Some Evidence from International Data”, 1-58,
http://faculty.chicagobooth.edu/raghuram.rajan/research/papers/paper4.pdf
(Erişim tarihi: 26.11.2008)
Ross, Stephen A., (1977), “The Determination of Financial Structure The Incentive
Signaling Approach”, The Bell Journal of Economics, Vol. 8, No. 1, s. 2340
Ross, A. Stephen, Westerfield, Randolph W., Jaffe, Jeffrey, (2005), Corporate
Finance, Seventh Edition, New York, McGraw Hill
Ross, A. Stephen, Westerfield, Randolph W., Jordan, Bradford D., (2004),
Essentials of Corporate Finance, Fourth Edition, New York, McGraw
Hill/Irwin
Saa-Requejo, Jesus, (1996), “Financing Decisions: Lessons from the Spanish
Experience”, Financial Management, Vol. 25, No. 3, s. 44-56
Saraçoğlu Fatih, (1999), “Yatırım İndiriminde Yeniden Değerleme ve Zarar
Mahsubunun Önceliği”, Yaklaşım Dergisi, Sayı: 82
Sayılgan, Güven, (2008), Soru ve Yanıtlarıyla İşletme Finansmanı, 3. Bası,
Ankara, Turhan Kitabevi
124
Sayılgan, Güven, Coşkun, Ender, “Finansal Sıkıntılı Şirketlerde Yeniden
Yapılandırma Süreçleri ve Yeniden Yapılandırma Süreçlerinin Seçimini
Etkileyen Faktörler”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, s. 145-162
Sayılgan, Güven, Doğan, Mustafa, (2005), “Neden Artan Vergi Oranları İşletmeleri
Borçla Finansmana Özendirir?”, Bankacılar Dergisi, sayı 52, s. 28-38
Sayılgan, Güven, Karabacak, Hakan, Küçükkocaoğlu, Güray, “The Firm-Specific
Determinants of Corporate Capital Structure: Evidence from Turkish Panel
Data”, International Journal of Investment Management and Financial
Innovations, Issue 3,
http://www.baskent.edu.tr/~gurayk/kisiselcapstrpaper.pdf (Erişim tarihi:
26.11.2008 )
Seifert, Bruce, Gönenç, Halit, (2008), “The International Evidence on the Pecking
Order Hypothesis”,
http://www.efmaefm.org/efma2006/papers/545547_full.pdf (Erişim tarihi:
05.11.2009)
Shah, Ataullah, Hijazi, Tahir, (2004), “The Determinants of Capital Structure of
Stock Exchange-listed Non-Financial Firms in Pakistan”, The Pakistan
Development Review, 43:4 Part II, s. 605-618
125
Shuetrim, Geoffrey, Lowe Philip, Morling, Steve, (1993), “The Deteminants of
Corporate Leverage: A Panel Data Analysis”, Reserve Bank of Australia
Research Discussion Paper, 9313
Shyam-Sunder, Lakshmi, Myers, Stewart C., (1999) “Testing Static Trade-Off
against Pecking Order Models of Capital Structure”, Journal of Financial
Economics, 51, s. 219-244
Tekin, Ahmet, (2006), “Vergi Teşvikleri ve Ekonomik Etkileri”, Dumlupınar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 16, s. 301-316
T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, “Fiyat Endeksleri ve Enflasyon”,
Sorularla İstatistikler Dizisi, 2, 1-41
Titman, Sheridan, Tsyplakov, Sergey, (2007), “A Dynamic Model of Optimal
Capital Structure”, Review of Finance, 2007, s. 1-51
Titman, Sheridan, Wessels, Roberto, (1988), “The Deteminants of Capital Structure
Choice”, The Journal of Finance, Vol. 43, No. 1, s. 1-19
Topal, Yusuf, (2006), “İMKB’ye Kayıtlı İşletmelerin Sermaye Yapıları ve Finansal
Kaldıraç Oranlarının Karlılıklarına Etkisi”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 27, s. 45-70
126
Turan, Şefik Tolga, (2006), “Hisse Senetleri İMKB'de İşlem Gören Şirketlerin
Sermaye Yapısı Kararlarını Etkileyen Faktörler Üzerine Bir Araştırma”,
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
Denizli
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, (2004), “Enflasyon”,
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/evds/yayin/kitaplar/enflasyon.pdf (Erişim tarihi:
26.11.2008)
Türko, R. Metin, (2002), Finansal Yönetim, 2. Baskı, Alfa Yayınları
Ulusan, Hikmet, (2002), “Yeniden Değerleme Uygulamasının Sermayeyi Koruyucu
Etkisi”, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Cilt
3, Sayı 2, s. 111-128
Usta, Öcal, (2005), İşletme Finansı ve Finansal Yönetim, 2. Baskı, Ankara, Detay
Yayıncılık
Van Horne, James C., Wachowicz, John M., Fundamentals of Financial
Management, Twelfth Edition, Madrid, The Financial Times Prentice Hall
Watson, Robert, Wilson, Nick, (2002), “Small and Medium Size Enterprise
Financing: A Note on Some of the Empirical Implications of a Pecking
Order”, Journal of Business Finance & Accounting, 29 (3) & (4), s. 557578
127
Qian, Yanmin, Tian, Yao ve Wirjanto, Tony S. (2007), “An Empirical Investigation
into the Capital-Structure Determinants of Publicly Listed Chinese
Companies: A Dynamic Analysis”,
http://apps.business.ualberta.ca/ytian/Research/Capital%20structuredynamic
%20analysis.pdf (Erişim tarihi: 05.11.2009)
Yener, Ahmet Levent, (2002), “Türk Firmalarının Sermaye Yapısını Etkileyen
Faktörler: Beşyüz Büyük Firmadan Hisse Senetleri İMKB'nda İşlem Görenler
İçin Bir Analiz”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora
Tezi, Ankara
Yücel, Emel, (2006), “Firmaların Sermaye Yapısı Kararları: Mersin ve Adana’da
Sınai İşletmeler Üzerinde Bir Uygulama”, Mersin Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Mersin
Yükeri, Yılmaz, (2009), “İmalat Sanayi İşletmelerinin Sermaye Yapısı Kararlarını
Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi
Bölgesi'nde Bir Uygulama”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Adana
Zou, Hong, Xiao, Jason Zezhong, (2006), “The Financing Behaviour of Listed
Chinese Firms”, The British Accounting Review, 38, s. 239-258
128
EKLER
EK-1
Değişken
Katsayı
Standart Hata
t-istatistiği
Olasılık (p)
C
-0,038313
0,028630
-1,338230
0,1835
AMORV
-0,069316
0,023666
-2,928911
0,0041
BUYFI
0,040533
0,010850
3,735760
0,0003
IFLAS
0,000362
0,001950
0,185574
0,8531
DMDURQ
0,256558
0,454839
0,564064
0,5738
DFKARQ
0,260390
0,255137
1,020589
0,3096
TSATL
0,001372
0,001595
0,860237
0,3915
R2
Düzeltilmiş R2
D.W. İstatistiği
0,196231
0,153553
1,961895
F-istatistiği
Olasılık (F-ist.)
4,597952
0,0003
Model 1: DYKQ; AMORV, BUYFI, IFLAS, DMDURQ, DFKARQ, TSATL
Zaman Aralığı: 12; Yatay Kesit Sayısı: 10; Toplam Gözlem Sayısı: 120
Değişken
Katsayı
Standart Hata
t-istatistiği
Olasılık (p)
C
-0,036810
0,029315
-1,255660
0,2118
AMORV
-0,068232
0,022793
-2,993524
0,0034
BUYFI
0,040280
0,011245
3,582030
0,0005
IFLAS
0,000333
0,001928
0,172812
0,8631
DMDURQ
0,256852
0,446410
0,575373
0,5662
DFKARQ
0,261364
0,248872
1,050192
0,2959
TVARL
0,001242
0,001716
0,723765
0,4707
R2
Düzeltilmiş R2
D.W. İstatistiği
0,195507
0,152790
1,964520
F-istatistiği
Olasılık (F-ist.)
Model 2: DYKQ; AMORV, BUYFI, IFLAS, DMDURQ, DFKARQ, TVARL
Zaman Aralığı: 12; Yatay Kesit Sayısı: 10; Toplam Gözlem Sayısı: 120
129
4,576842
0,0003
Değişken
Katsayı
Standart Hata
t-istatistiği
Olasılık (p)
C
-0,033149
0,029087
-1,139630
0,2569
AMORV
-0,077770
0,026358
-2,950546
0,0039
BUYFI
0,049940
0,009627
5,187320
0,0000
IFLAS
0,000792
0,001778
0,445543
0,6568
DMDURQ
0,173521
0,435376
0,398554
0,6910
NKARQ
-0,490645
0,173817
-2,822758
0,0056
TSATL
0,001777
0,001721
1,032551
0,3040
R2
Düzeltilmiş R2
D.W. İstatistiği
0,236591
0,199215
1,752597
F-istatistiği
Olasılık (F-ist.)
5,934030
0,0000
Model 3: DYKQ; AMORV, BUYFI, IFLAS, DMDURQ, NKARQ, TSATL
Zaman Aralığı: 12; Yatay Kesit Sayısı: 10; Toplam Gözlem Sayısı: 120
Değişken
Katsayı
Standart Hata
t-istatistiği
Olasılık (p)
C
-0,031858
0,030246
-1,053310
0,2944
AMORV
-0,076323
0,025006
-3,052165
0,0028
BUYFI
0,049656
0,010059
4,936260
0,0000
IFLAS
0,000759
0,001750
0,433766
0,6653
DMDURQ
0,173489
0,424895
0,408311
0,6838
NKARQ
-0,490178
0,174051
-2,816285
0,0057
TVARL
0,001648
0,001920
0,858358
0,3925
R2
Düzeltilmiş R2
D.W. İstatistiği
0,238585
0,198156
1,755808
F-istatistiği
Olasılık (F-ist.)
5,90131
0,0000
Model 4: DYKQ; AMORV, BUYFI, IFLAS, DMDURQ, NKARQ, TVARL
Zaman Aralığı: 12; Yatay Kesit Sayısı: 10; Toplam Gözlem Sayısı: 120
130
Değişken
Katsayı
Standart Hata
t-istatistiği
Olasılık (p)
C
-0,486974
0,342560
-1,421570
0,1579
AMORV
-0,763665
0,319603
-2,389416
0,0185
BUYFI
0,336065
0,150915
2,226850
0,0279
IFLAS
-0,027992
0,045373
-0,616926
0,5385
DMDURQ
-0,093367
2,127043
-0,043895
0,9651
DFKARQ
3,539775
2,248482
1,574295
0,1182
TSATL
0,018248
0,020777
0,878293
0,3816
R2
Düzeltilmiş R2
D.W. İstatistiği
0,073317
0,024113
2,180541
F-istatistiği
Olasılık (F-ist.)
1,490058
0,1878
Model 5: DYKOS; AMORV, BUYFI, IFLAS, DMDURQ, DFKARQ, TSATL
Zaman Aralığı: 12; Yatay Kesit Sayısı: 10; Toplam Gözlem Sayısı: 120
Değişken
Katsayı
Standart Hata
t-istatistiği
Olasılık (p)
C
-0,488499
0,417109
-1,171160
0,2440
AMORV
-0,747993
0,306328
-2,441805
0,0162
BUYFI
0,334591
0,155633
2,149870
0,0337
IFLAS
-0,028265
0,045010
-0,627983
0,5313
DMDURQ
-0,105851
2,085321
-0,050760
0,9596
DFKARQ
3,540358
2,178615
1,625050
0,1069
TVARL
0,017826
0,023742
0,750838
0,4543
R2
Düzeltilmiş R2
D.W. İstatistiği
0,073125
0,023910
2,177521
F-istatistiği
Olasılık (F-ist.)
Model 6: DYKOS; AMORV, BUYFI, IFLAS, DMDURQ, DFKARQ, TVARL
Zaman Aralığı: 12; Yatay Kesit Sayısı: 10; Toplam Gözlem Sayısı: 120
131
1,485833
1,4558
Değişken
Katsayı
Standart Hata
t-istatistiği
Olasılık (p)
C
-0,447610
0,283023
-1,581530
0,1166
AMORV
-0,859634
0,370740
-2,318695
0,0222
BUYFI
0,439914
0,188776
2,330350
0,0216
IFLAS
-0,022374
0,042680
-0,524226
0,6011
DMDURQ
-1,029582
2,225558
-0,462618
0,6445
NKARQ
-5,469783
2,122989
-2,576454
0,0113
TSATL
0,023921
0,017752
1,347538
0,1805
R2
Düzeltilmiş R2
D.W. İstatistiği
0,088311
0,039903
2,101156
F-istatistiği
Olasılık (F-ist.)
1,824293
0,1005
Model 7: DYKOS; AMORV, BUYFI, IFLAS, DMDURQ, NKARQ, TSATL
Zaman Aralığı: 12; Yatay Kesit Sayısı: 10; Toplam Gözlem Sayısı: 120
Değişken
Katsayı
Standart Hata
t-istatistiği
Olasılık (p)
C
-0,452977
0,366371
-1,236390
0,2189
AMORV
-0,838776
0,355695
-2,358132
0,0201
BUYFI
0,438104
0,196247
2,232410
0,0276
IFLAS
-0,022719
0,042336
-0,536626
0,5926
DMDURQ
-1,047074
2,192286
-0,477618
0,6338
NKARQ
-5,461767
2,125238
-2,569956
0,0115
TVARL
0,023561
0,021826
1,079484
0,2827
R2
Düzeltilmiş R2
D.W. İstatistiği
0,088311
0,039903
2,101156
F-istatistiği
Olasılık (F-ist.)
Model 8: DYKOS; AMORV, BUYFI, IFLAS, DMDURQ, NKARQ, TVARL
Zaman Aralığı: 12; Yatay Kesit Sayısı: 10; Toplam Gözlem Sayısı: 120
132
1,824293
0,1005
ÖZET
Finans literatürünü en çok meşgul eden konuların başında gelen sermaye
yapısı ile ilgili olarak pek çok teorik ve ampirik çalışma yapılmıştır. Bu çalışma ise
sermaye yapısını etkileyen faktörlerin incelenmesi ve sermaye yapısına dair
geliştirilen yaklaşımların sınanmasını amaçlamaktadır.
Çalışmada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yayınladığı sektör
bilançolarından yararlanılarak bir Türkiye modeli oluşturulmuştur. 10 sektörün
bulunduğu model, 1996-2008 yıllarını kapsamaktadır. Büyüklük, varlık yapısı,
kârlılık, büyüme fırsatları, borç dışı vergi kalkanı ve iflas riski gibi firmaya özgü
faktörlerin açıklayıcı değişken olduğu analizde, panel veri yöntemi kullanılmıştır.
Analiz sonuçlarına göre, sermaye yapısı ile borç dışı vergi kalkanı arasındaki
negatif, büyüme fırsatları, varlık yapısı, kârlılık ve büyüklük ile ise pozitif ilişki
saptanmıştır.
Elde
edilen
sonuçlar,
genel
doğrulamaktadır.
133
olarak
ödünleşme
yaklaşımını
ABSTRACT
A considerable number of theoretical and empirical studies have been made
on the topic of capital structure, one of the most important issues in finance
literature. Aim of this study is to examine the determinant factors test the approaches
of capital structure.
In the study, a Turkey model has been established by using sector balance
sheets, which are published by Central Banks of the Republic of Turkey. The
analysis of this model covers 10 sectors from 1996 to 2008. In the analysis, in which
the explanatory variables are size, tangibility, profitability, growth opportunity, nondebt tax shield and financial distress, the panel data methodology is used.
Our analysis shows that non-debt tax shield reveals inverse relation with debt
level; however, growth opportunity, tangibility, profitability and size reveal positive
relation with leverage ratio. Our results show strong evidence for the trade-off
theory.
134
Download