RAMAZAN ve ORUÇ Editörler Berat Açıl - Fahrettin Altun Serhat Aslaner - Mustafa Demiray Halis Kaya Ramazan ve Oruç Proje Ümraniye Belediye Başkanlığı adına Hasan CAN Ümraniye Belediye Başkanı Editörler Berat Açıl - Fahrettin Altun - Serhat Aslaner Mustafa Demiray - Halis Kaya Proje Yönetimi Mesut Özdemir Başkan Yardımcısı Tuba Kızıltan Kültür Müdürü Tashih İlhan Süzgün İç tasarım Ender Boztürk Kapak görseli: Hamid Aytaç “Ramazan ayı, ki içinde Kur’ân nüzul etmiştir.” el-Bakara 2/185. (1378/1959. Hilmi Şenalp Koleksiyonu) Kapak tasarımı Emin Albayrak Atatürk Mah. Fatih Sultan Mehmet Cad. No: 63 Ümraniye/İstanbul Tel: 0216 443 56 00 / 184 Faks: 0216 335 32 76 www.umraniye.bel.tr copyright©2015 Ümraniye Belediyesi Kitabın tüm yayın hakları Ümraniye Belediyesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayımlanamaz. Haziran 2015, İstanbul Baskı: Belikan Basım 0212 613 79 55 Dinler Tarihi Açısından Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’da Orucun Anlamı ve Önemi Muhammad Akram* Giriş Dinî geleneklerde oruç, manevi amaçlarla veya ibadet gibi sebeplerle yeme içme, tütün kullanımı ve cinsel ilişkiden kasti olarak feragat etmek demektir. Encyclopedia Britannica orucu şu şekilde tanımlamaktadır: “Ritüel, mistik, etik, züht veya diğer dinî amaçlarla yeme, içme ya da her ikisinden de uzak durmaktır. Bu uzak durma hepten veya kısmi ya da uzun veya kısa süreli olabilir.”1 Oruç zaman zaman konuşma hususunda da kişinin kendine hâkim olmasıyla ilgilidir (Örneğin bkz. Meryem Suresi 19/26). Kur’an, orucu Müslümanlar için kurumsallaştırırken, orucun öncekilere de farz kılındığı anlatmaktadır (Bakara Suresi 2/183). Dinler tarihine dair günümüzdeki akademik çalışmalar da orucun dünyadaki pek çok dinde yaygın olduğunu ortaya koymaktadır (Salamone, 2004, s. 37). Bununla beraber, orucun fiilî ve sembolik değeri dinî geleneklerde önemli oranda farklılıklar göstermektedir. Bu makale, orucun üç semitik din, yani Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’da kavram, tatbik ve işlevine dair mukayeseli bir çalışmayı amaçlamaktadır.2 Makale iki ana bölüme ayrılmıştır. İlk kısım, daha çok * Mukayeseli Dinler Departmanı, İslamabad Uluslararası İslam Üniversitesi, Pakistan. 1 “Fasting”, Encyclopædia Britannica Online. Erişim tarihi: 30 Nisan 2012. http:// www.britannica.com/EBchecked/topic/202347/fasting 2 Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’da oruç ritüeline ilişkin iki çalışma bulunmaktadır. Bunlardan ilki bir yüksek lisans tezi, diğeri ise kısa bir kitapçıktır. Bu makale ise yaklaşım, analiz ve sonuçları bakımından bunların her ikisinden de farklılık arz etmektedir. (Bkz. Anwariì, 2004; Corn, 2006). 45 DİNLER TARİHİ AÇISINDAN YAHUDİLİK, HRİSTİYANLIK VE İSLAM’DA ORUCUN ANLAMI VE ÖNEMİ inananların bakış açısıyla sınırlandırılarak belirtilen dinî geleneklerde orucun öğretilerini ve teolojik önemini açıklamaktadır. İkinci kısım ise, bu üç dinin oruçla ilgili öğretileri arasında göze çarpan benzerlikler ve farklılıklara işaret etmekte ve orucu dinler tarihi disiplininden hareketle “akademik” tabir edilen bir yaklaşımla incelemektedir. Sonuç kısmında ise bu çalışmanın başlıca bulguları nakledilecektir. Üç Gelenekte Oruç: Öğretiler, Önem ve Amaçlar a. Yahudilikte Oruç 46 Yahudilikte oruç, her türlü yeme içme ve cinsel ilişkiden tamamen uzak durmak demektir. Yahudilikte üç çeşit oruç vardır: Birincisi, umumi ve zorunlu oruçlar; ikincisi özel durumlarda tutulması gereken umumi ve zorunlu olmayan oruçlar; üçüncüsü özel oruçlar (Klein, 1979, s. 42). Yahudi takviminde, bazısı zorunlu bazısı gönüllü olarak kabul edilen ve herkesi kapsayan toplamda altı adet mecburi oruç bulunmaktadır. Esasen Musevi hukukunda yedinci ayın onuncu günüde olan bir mecburi oruç bulunmaktadır (Tişri). Kefaret Günü (Yom Kipur) olarak da bilinen bu gün, bütün bir yılda Yahudiler için en önemli dinî olaydır. Bu günün dinî önemi Tevrat’ta şu şekilde bildirilmektedir: “Rab Musa’ya şöyle dedi: Yedinci ayın onuncu günü günahların bağışlanma günü, Kefaret Günü’dür. Kutsal bir toplantı düzenleyeceksiniz. Benliğinizden vazgeçeceksiniz, Rab için yakılan sunu sunacaksınız.” (Levililer 23:26-27; ayrıca bkz. Levililer 16:29).3 Bu ayette doğrudan “oruç” kelimesi geçmese de “Benliğinizden vazgeçeceksiniz” emri, Yahudi dinî otoritelerce gün batımından diğer gün batımına tam bir orucun ima edildiği şeklinde yorumlanmaktadır (Grimm, 1996, s. 20). Yahudi hukukuna göre bu oruç en önemli oruçtur ve Tevrat’ın ilk beş kitabında açıklanan tek oruçtur. Daha sonra diğer dört oruç da açıklanır. Bunlar: Dördüncü ay olan Tamuz’un on yedinci gün orucu, beşinci ay olan Av’ın dokuzuncu günü orucu, yedinci ay olan Tişri’nin dördüncü günü orucu ve onuncu ay olan Tevet’in onuncu günü orucu. Bu oruçlar bir arada şu şekilde ifade edilmiştir: “Böylelikle Rab diyor ki, ‘Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları Yahuda halkı için sevinç, neşe, coşku dolu mutlu bayramlar olacak. Bu nedenle hakikati ve barışı sevin.’” (Zekeriya 8:19). Ester bölümünde ise zorunlu ve umumi kabul edilen bir diğer oruç bildirilmiştir (Ester 9:31-32). Bu oruç Yahudi 3 Aksi belirtilmedikçe, bu makaledeki tüm Kitab-ı Mukaddes alıntıları New Revised Standard Version (NRSV)’den yapılmıştır. MUHAMMAD AKRAM takviminin son ayı olan Adar’ın on üçüncü günü tutulur. Böylece zorunlu oruçlar altı olmaktadır.4 Bazı Yahudi din adamları için bu sonraki oruçlar, Yahudi toplumu zulme maruz kaldığı özel dönemlerde mecburidir.5 İki umumi oruç, “Yom Kipur” ve “Tişa BeAv” (kelime manası olarak ayın dokuzuncu günü anlamında) büyük oruçlar olarak sınıflandırılmışlardır. Yom Kipur’un önemine yukarıda değinilmiştir. Tişa BeAv esasen, Yahudi takvimine göre aynı günde vaki olan tapınağın birinci yıkılışı (İÖ. 587) ve ikinci yıkılışı (MS. 70) anısınadır. Tevrat’ın Zekeriya bölümünde bildirilen geriye kalan üç oruç ve Ester Kitabı’nda sözü edilen küçük oruç olarak telakki edilir. Yom Kipur ve Tişa BeAv oruçları daha uzun bir süre tutulduklarından dolayı da başlıca büyük oruçlardır. Gün batımı ile başlar ve sonraki günün akşam karanlığına kadar devam eder. Böylelikle yaklaşık 25 saat sürer. Buna karşın küçük oruçlar güneşin doğuşu ile başlar ve akşam karanlığı ile biter (Bienstock, 2006, s. 5). Dönem dönem dinî otoriteler, Yahudi toplumu doğal ve siyasi felaketlerle yüzleştiğinde umumi oruçları vaaz edip tutulmalarını zorunlu görürler. Talmud’da ve diğer yerlerde bu tür birçok oruçtan bahsedilse de bunlar bugün çok az olarak uygulanmaktadır. Sadece Zekeriya Kitabı’nda belirtilen Yom Kipur ve dört oruç bugün tatbik edilmektedir (Klein, 1979, s. 244). Yahudilikte müşterek oruçların yanı sıra çok sayıda hususi oruç bulunmaktadır. Bu hususi oruçların bazıları kişinin günahlarına kefaret için tutulurken, diğerleri yolculuk, evlilik ve benzeri durumlar için tutulur. Yahudiler bazen de sevdikleri kişinin ölüm yıldönümünde oruç tutarlar (Bienstock, 2006, s. 5). Yahudilikte orucun anlam ve önemi her şeyden evvel, oruca dair anlatı ve emirleri barındıran Kutsal Kitap metinlerinden, ayetlerden öğrenilebilir. Kutsal oruçların ardında yatan, tövbe ifadeleri (Nehemya, 9/1), ağıtlar (1 Samuel, 31/13), şefaat (2 Samuel 12:16) ve Tanrı’dan yardım duaları (Hâkimler, 20/26) gibi sebepler Oxford Companion to the Bible’da bulunabilir (Suggit, 1993, s. 225). Yahudilerin toplumsal tarihlerinde oruç zaman zaman felaketlere (Yoel, 2/15) ve diğer hususlara (Zebur, 25/13) karşı ulusal bir tepki ve şahsi inançlarının doğal ifadesi olarak da işlev 4 Bununla beraber bazı kutsal metin anlatılarının orucun farklı peygamberler tarafından tutulmasından bahsettikleri söylenebilir. En önemlisi de Allah’ın Musa’ya Tevrat’ı indirdiği kırk gün oruçları (Mısır’dan Çıkış, 34/28). Ancak rivayetlerin emirlerden farklı olduğunu tabii ki söylemeye gerek bile yok. 5 “Fasting and Fast-Days”, e Jewish Encyclopedia (Online) (1901–1906). http:// www.jewishencyclopedia.com/articles/6033-fasting-and-fast-days. 47 DİNLER TARİHİ AÇISINDAN YAHUDİLİK, HRİSTİYANLIK VE İSLAM’DA ORUCUN ANLAMI VE ÖNEMİ görmüştür. Orucun diğer insanlar için sosyal adalet ve şefkat ilişkisi de aşağıdaki Yeşaya ayetlerinde vurgulanmıştır: Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, Şiddetli yumruklaşmayla bitiyor. Bugünkü gibi oruç tutmakla Sesinizi yükseklere duyuramazsınız. İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, RABbi hoşnut eden gün diyorsunuz? Benim istediğim oruç, Haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları salıvermek, Ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak, Her türlü boyunduruğu kırmak değil mi? Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi? Barınaksız yoksulları evinize alır, Çıplak gördüğünüzü giydirir, Yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz. (Yeşaya, /-) 48 İlginçtir ki, esasen uygulama ve ritüeli düzenleyip sistemleştirmesi beklenen dinî ahitler bile fiziki fiiliyatın arkasındaki hikmete işaret etmekten geri durmuyorlar. Örneğin Talmud, Allah’ın tövbe ve hayırlı amelleri dolayısıyla günahlarını affettiği Ninova’nın hikâyesinden bahseder. “Hahamlara söyle, ‘Kardeşlerimiz ne çulları ne de açlıkları için affedileceklerdir. Onlar kalben tövbeleri ve iyi amelleri için affedileceklerdir. Ninova halkından bahsedilmediğinden Allah onların oruçlarını ve çullarını kabul etti. Allah aynı zamanda onların kötü yollardan dönme çabalarını da gördü.’ ” (Polano, 1868, s. 342). Bu bağlamda Talmud üç çeşit tövbeden bahseder: Şifahi tövbe, kalbî tövbe, fiilî (kötü eylemleri terk edip, iyi işler yapmaya yönelme şeklindeki) tövbe (Polano, 1868, s. 339). Benzer şekilde, Solomon ben Joseph Ganzfried (1804–1886) tarafından yazılan Kitzur Shulchan Aruch başlıklı Yahudi hukukunun MUHAMMAD AKRAM meşhur kitabı da, resmî tatil günlerindeki orucun amaçlarını izah ederek başlar: Geçmiş soylarımıza sıkıntılar olduğu günlerde oruç tutmak Peygamberlerimizin faydalı bir emridir ve bu orucun amacı kalplerimizi uyandırmak, (gözlerimizi) tövbe yollarına açmaktır. Bu oruç bizim kötü fiillerimize ve bizim fiillerimizin aynısını yapan geçmiş soylarımızın fiillerine dair, ta ki onlara ve bize aynı sıkıntılar yol açana kadar bir hatırlatıcı olmalıdır. Bu olayları hatırlamak bizim tövbe etmemize neden olacaktır. Oruç tövbe için bir hazırlıktır. Hâl böyleyken oruçluyken dışarı gezintiye çıkanlar ve gününü boş işlerle geçirenler önemsiz bir vaziyette yakalanırlar ve esası ihmal ederler. Dolayısıyla, Yahudi orucunun bazı basmakalıp aktarılışlarının aksine orucun, Kitab-ı Mukaddes’te ve rabbinik metinlerde iç ve dış boyutları olan bir faaliyet olarak sunulduğu görülmektedir. Orucun esasında kişilerin manevi gelişimlerine vesile olduğuna, bu şekilde de Tanrı’yı memnun ettiğine ve böylece de Tanrı’nın Yahudi toplumuna merhametlice davrandığına inanılır (Bienstock, 2006, s. 5). b. Hristiyanlıkta Oruç Yahudiler arasında büyüyen İsa hiçbir zaman açık bir şekilde yeni bir din kurma iddiasında bulunmadı. Kendisinin erken dönem havarileri de Yahudilerdi ve ona Yahudi din adamları için kullanılan unvan olan “rabbi” şeklinde hitap ederlerdi. Bununla beraber kendisi ve havarileri, dönemin Yahudi din adamlarınca ciddi sayılan bazı geleneksel Yahudi âdetlerine karşı farklılık serdettiler. Oruç ritüeli de bunlardan biriydi. Matta’da bu durum şöyle anlatılır: “Bu arada Yahya’nın öğrencileri gelip İsa’ya, ‘Biz ve Ferisiler oruç tutuyoruz da, senin öğrencilerin niçin tutmuyor’ diye sordular. İsa şöyle karşılık verdi: ‘Güvey hâlâ aralarındayken, davetliler yas tutar mı hiç? Ama güveyin aralarından alınacağı günler gelecek, onlar işte o zaman oruç tutacaklar.’” (Matta 9:14-15). Bu ayetlere atfen bir Hristiyan teolog, İsa’nın kendi havarileri için oruç hakkında herhangi bir kural belirtmeyi reddettiğini ve bu bağlamda açık bir emir vermediğini, bunun yerine havarilerinin gelecekte de aynı şekilde oruç tutacaklarını zannettiğini iddia eder. Belki de bu belirsizlik sebebiyle bazı 6 Shlomo Ganzfried, Kitzur Shulchan Aruch (Online 2000-2010). Erişim tarihi: 28 Nisan 2012. http://www.yonanewman.org/kizzur/kizzur121.html 49 DİNLER TARİHİ AÇISINDAN YAHUDİLİK, HRİSTİYANLIK VE İSLAM’DA ORUCUN ANLAMI VE ÖNEMİ Yahudi kökenli Hristiyanlar orucu Hristiyanlığa getirdi. Bununla beraber erken dönem Hristiyan orucu, özellikle de Yahudi olmayanlarda (gentile) veya Yahudi olmayan Hristiyanlarda tamamen yaygın bir oruç uygulaması değildi (Prange, 1977, s. 3-4). Ancak Didache gibi bazı erken dönem Hristiyan kaynaklarının, Hristiyanların ilk yüzyıllarda çarşamba ve cumaları düzenli oruca dair bilgi sahibi olmadıklarını belirtmeleri de dikkat çekicidir. Bununla birlikte tarihin akışı içerisinde, İsa’nın çarmıha gerilme günü olduğundan dolayı sadece cuma orucu kalıcı olabilmiştir (Prange, 1977, s. 5). Hristiyanlar için ilk başlarda en önemli oruç, İsa’nın söz konusu çarmıha gerilmesi olayı sonrasında vuku bulduğuna inandıkları dirilişinin anısına gerçekleştirdikleri paskalya kutlamaları öncesindeki gün tutulan oruçtu. Zamanla paskalya orucu paskalya öncesinde bütün bir haftaya, daha sonra da 40 güne uzatıldı. Bu oruç dönemi paskalya perhizi olarak bilinir (Prange, 1977, s. 4). Bu oruç süresinin uzunluğu açıkça İsa’nın çöldeki kırk günlük orucuyla ilişkilidir. Diğer oruç dönemi de 27 Kasım ve 3 Aralık arasında vuku bulan ve 24 Aralık’ta sona eren Noel’in öncesi dördüncü Pazar günü başlayan Noel öncesi dört haftadır. Bu dönem İsa’nın doğumunun kutlaması olduğu kadar ahir zaman öncesi İsa’nın gelişini de beklemektir. Diğer taraftan Hristiyanların, yılın dört mevsiminin başlangıcında çarşamba, cuma ve pazar günleri tuttuğu üçer günlük oruç olan dört mevsim orucu da bulunmaktadır.7 Vatikan’ın ayinsel reformları öncesinde Hristiyanlar, pazar günleri hariç günde sadece bir öğün yemek yedikleri paskalya perhizini ve Noel öncesi dört hafta oruçlarını tutmaları gerekiyordu. Yılın belirli bazı diğer günlerinde ve de cuma günleri et yemekten de sakınmaları gerekliydi. Ancak bugün daha az Katolik bu özel münasebetlerle oruç tutmaktadır. Dahası, oruç, şartları daha yumuşatıldığı hâlde Katoliklikten neredeyse silinmiştir (Martos, 2009, s. 80). Oruç, tamamen olmasa da, Lutheranlar gibi diğer Hristiyan tarikatları arasında da neredeyse yok olmuştur (Prange, 1977, s. 1). 50 Hristiyanların oruç tutma şekilleri açısından bakıldığında üç tür oruç vardır: Normal, tam ve kısmi (Chavda, 2007, s. 132).8 Normal oruç sadece yemeden uzak durmak demektir. İçmeye normal oruçta müsaade 7 “Abstinence,” Catholic Encyclopedia (Online). http://www.newadvent.org/ cathen/01067a.htm. 8 Chavda’nın oruç türlerinin, Yunus’un ikazı üzerine Ninova halkının kolektif orucuna atfen grup orucu veya toplu oruç olmak üzere dördüncü bir kategoriyi de kapsamadığı not edilmelidir (Bkz. Chavda, 2007). MUHAMMAD AKRAM edilmiştir. Bu oruç Matta’da İsa’ya isnat edilir: “Bundan sonra İsa, İblis’in denemelerinden geçmek üzere Kutsal Ruh tarafından çöle götürüldü. Kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra açlık çekti” (Matta 4:1-2). King James versiyonu İncil’de “açlık çekti” kelimesi yerine “acıktı” kullanılmıştır. Hristiyanlar bundan, bu kırk günde İsa’nın yemek yemediği fakat su içmeye devam ettiği görüşüne varmışlardır. Böylelikle normal Hristiyan orucu yemeden uzak kalmayı gerektirirken içmeden uzak durmayı gerektirmez. İkinci tür oruç ise hem yemeden hem de içmeden uzak durma manasına gelen tam oruçtur. Pavlus’un Hıristiyan olma deneyimi bağlamında Yeni Ahit şöyle demektedir: “Üç gün boyunca gözleri görmeyen Pavlus hiçbir şey yiyip içmedi.” (Elçilerin İşleri 9:9). Tam orucun kaynağı bu ayettir. Üçüncü tür oruç da, Daniel’in belirli yeme ve içme çeşitlerinden nefsini uzak tutma yoluna girmeden önce tuttuğu, Eski Ahit’te yer alan görüşü dikkate alan Hristiyan teologlara göre kısmi oruçtur. “Üç hafta dolana dek ağzıma ne güzel bir yiyecek ya da et koydum, ne şarap içtim, ne de yağ süründüm” (Daniel 10:3). Bu çerçevede Catholic Encyclopedia şöyle yazar: “Oruç temel olarak yirmi dört saat ve bir öğlen süresince tam bir öğün yemeden ibarettir. Orucun hükmü, meşru bir otorite yenilmesine izin vermedikçe aynı süre zarfında et yemeden uzak durma mecburiyetini de vurgular. Bu yemekte yenilmesine izin verilen yemek miktarı hiçbir zaman mer’î hukukun konusu olmamıştır.”9 Bugün Hristiyanlıktaki en yaygın oruç, her ikisi birlikte tam bir öğünden daha az bir miktara denk gelen bir tam öğün ve iki etsiz öğün olarak izin verilen kısmi oruçtur. Kişi içmeye müsaadelidir. Bugün kilisenin oruçla perhizi ayrıştırdığı da söylenebilir. Bir günlük perhiz süresince sadece etten kaçınılması gerekmektedir. Buna karşın oruç günü, sadece tam bir öğüne ilaveten iki daha küçük öğün yemek tüketilebilir (Prange, 1977, s. 5-6). Hristiyan kutsal metinleri, oruç tutarken samimiyet ve itidalin önemine vurgu yaparlar. Bu bağlamda aşağıdaki buyruk Matta’da İsa’ya isnat edilmiştir: Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini tam 9 “Fast”, Catholic Encyclopedia (Online). http://www.newadvent.org/ cathen/05789c.htm. 51 DİNLER TARİHİ AÇISINDAN YAHUDİLİK, HRİSTİYANLIK VE İSLAM’DA ORUCUN ANLAMI VE ÖNEMİ olarak almışlardır. Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın. Öyle ki, insanlara değil, görünmeyen Rabbinize oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Rabbiniz sizi mükafatlandıracaktır (Matta, /1-1). John Piper Hristiyan orucunu, Markos’un şu ayetine atıfla Tanrı için açlık metaforu ile ilginç bir şekilde açıklar: “Dünya kaygıları ve zenginliğin aldatıcılığı ve daha başka hevesler de dahil olunca sözü boğarlar ve onu verimsiz kılarlar.” (Markos, 4/19) ve şunu yazar: “Daha başka hevesler düşmandır. Galibiyeti getirecek yegâne silah da Tanrı için derin bir açlık olacaktır. Belki bu şekilde midenin yeme iştahının reddi Tanrı için ruhumuzun iştahını gösterebilecek veya hatta artırabilecektir.” (Piper, 1997, s. 10). Duanın yanı sıra oruç tutma da, Hristiyan teolojisinde inananların şeytana karşı durmaları için manevi silah olarak görülmektedir (Bickle ve Candler, 2005, s. 21). Orucun anlam ve amaçları bir Hristiyan yazar tarafından şu yedi kategoride açıklanmaktadır: Birinci olarak şahsi vazife telakkisinde Tanrı’nın kudretini deneyimlemek için oruç, ikinci olarak ahir zaman için nebevi ilham orucu, üçüncü olarak Tanrı’nın şehirlere ve milletlere verdiği vaatleri yerine getirmesi için oruç, dördüncüsü sıkıntıları aşmak için oruç, beşincisi korunmak için oruç, altıncısı yönelme orucu ve yedincisi de Tanrı’nın rüyetine ve yakınlığına nail olmak için oruç (Bickle ve Candler, 2005, s. 24-34). Orucun yukarıda bahsedilen amaçlarını diğer mufassal Hristiyan kayıtlarla karşılaştırmak ilginç olacaktır: 1. Tanrı’nın buyruğuna itaat orucu, 2. Kişinin Tanrı’ya karşı nefsini kırma ve O’nun lütfunu kazanma orucu, 3. Kişinin şeytanın istediği isteklerini yenme ve böylece Tanrı’nın gücüne sığınma orucu, 52 4. Günahlardan arınma orucu, 5. Tanrı’nın gücünü izzetli kılma adına O’nun huzurunda zayıf olma orucu, 6. Tanrı’nın arzusunu yerine getirme adına O’nun yardımını kazanma orucu, 7. Sıkıntılı zamanlarda oruç, MUHAMMAD AKRAM 8. Tanrı’nın yönelme orucu, 9. İlahi vahyi anlama orucu (Chavda, 2007, s. 40-52). Bu mukayeseli tanımlar Hristiyan teologların, orucun birçok Hristiyan toplumlarda ve mezheplerde daha az uygulanır hâle gelmesine rağmen orucun anlam ve önemini açıklarken nasıl zorlandıklarını göstermektedir. c) İslam’da Oruç Oruç İslam’da önemli bir ritüeldir. Kutsal ay ramazan boyunca oruç, İslam’ın beş temel şartından birisi olarak addedilir ve esasen muhtelif hadislerde Hz. Peygamber’e (sav) isnat edilir. Diğer ritüel ve namazlardan farklı olarak, Kur’an bizatihi, müminlere emredilen orucun arkasındaki mantığı izah ederken, bu ritüelin nasıl ve ne zaman yapılacağına dair tatbikatı da ayrıntılı şekilde sunar. Kur’an’da iki tür oruç bildirilmektedir: İlki, birkaç istisnayla birlikte tüm yetişkin Müslümanlara farz olan ramazan ayı orucu, ikincisi de bazı günahların affolunması adına kefaret oruçları. Ramazan orucunun zorunluluğu Bakara Suresi’nde detaylı bir şekilde anlatılmıştır: Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir [Bakara Suresi :1-1].1 Yine aynı surenin 187. ayeti de ramazan orucuyla ilgili emirleri bildirmektedir: 10 Bu makale[nin İngilizce metnin]de Taki Osmani’nin Kur’an meali esas alınmıştır. 53 DİNLER TARİHİ AÇISINDAN YAHUDİLİK, HRİSTİYANLIK VE İSLAM’DA ORUCUN ANLAMI VE ÖNEMİ Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tanyeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar [Bakara Suresi :1]. Bazı hata ve günahların yerine kefaret olarak tutulan ikinci tür oruçlar da Kur’an’da çeşitli yerlerde bildirilmiştir (örneğin 5/9, 2/196). Çağrıştırdığı anlam bakımından da tüm oruç çeşitlerini tutanları kapsayan ve sadece Allah rızası için oruç tutanların övüldüğü diğer bir ayet de bulunmaktadır (33/35). İslam’daki oruçların bir diğer kategorisi de, oruç tutulmasına müsaade edilmeyen belirli birkaç bayram günü haricinde herhangi bir zaman tutulabilen nezir ve nafile oruçlardır. Her haftanın veya ayın belirli günlerindeki bu tür oruçların diğer günlerden daha değerli olduğu bildirilmektedir. Örneğin haftada pazartesi ve perşembe günü ile her kamerî ayın ortasındaki ayın tam ve parlak olduğu eyyam-ı biyzde tutulan oruçlar Peygamber (sav)’in sünneti şeklinde mübarek kılınmıştır.11 Aynı şekilde İslami takvimin ilk ayı olan muharrem ayının onuncu günü oruç tutmak da Peygamber (sav) tarafından tavsiye edilmektedir. Bu oruç kelime olarak onuncu gün anlamına gelen “Aşure” orucu olarak bilinmektedir.12 Yine on ikinci ay olan zilhiccenin ilk dokuz günü tutulan oruç da diğer günlerde gönüllü tutulan oruçlardan daha değerli telakki edilmektedir. 54 İslam’da ramazan orucunun müesseseleşmesinin arkasındaki temel amaçlar, bu orucun bildirildiği Kur’an’ın kendisince açıklanmaktadır. İlki şudur: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı” [Bakara Suresi 2:183]. Oruç ritüeli, Kur’an’ın ve bir din olarak da İslam’ın kendisini anlama ve anlatmasına dair temel bir bilgi vermektedir. İslam, Allah’ın yeryüzünde yaşamış tüm insanlara 11 Buhârî, Sahîh, “Sıyâmu Eyyâmi’l-biyz”, 1880. 12 Buhârî, Sahîh, “Sıyâmu Yevmi’l-Aşûrâ”, 1896-99. MUHAMMAD AKRAM bildirdiği [Fatır Suresi 35:24] ebedî dinin bir devamı olduğundan, bunlar İslam’ın başlıca ritüellerindendir. Bunun sonucu olarak Müslümanlar oruç tuttuğunda, eski çağlardan beri Allah’ın halis kulları ile aynı istikamet üzere olduklarını da göstermektedirler [Bkz. Müminun Suresi 23:52]. İkincisi, [Bakara Suresi 2:183] ayetindeki “Allah’a karşı gelmekten sakınasınız” ifadesidir. Tüm inananlar doğal olarak Rablerine en yakın derecede olmayı isterler. Allah bu durumu Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır.” [Hucurat Suresi 49:13]. Bununla beraber Allah’tan sakınma kişinin öz disiplinini gerektirmektedir. Tüm bir oruç ayı boyunca yeme içme, cinsel ilişki gibi temel insani ihtiyaç ve güdülerin kasti olarak reddedilişi, müminlerin takva sahibi olmalarına yardımcı ve gerekli olan öz disiplini önemli oranda artırmada bir potansiyeli haizdir. Üçüncüsü, [Bakara Suresi 2:185] ayetindeki “Bu da (belirlenen oruçlarda) sayıyı tamamlamanıza” ifadesidir. Oruç, belirli bir modele ve tekrara göre ve varoluşun metafiziğine ilişkin belirli amellerin gerçekleştirilmesiyle kategorize edilerek tanımlanan bir ritüel ve ayinsel faaliyettir. Ayetin bu bölümü, müminlerin oruç misali ritüellerin mantığını tam olarak anlamasalar da onu “tam” olarak tutmaları gerektiği şeklinde yorumlanabilir. Böylece ayinsel bu amel, inananların iradelerini Rablerine sundukları gerçeğini belirler. Allah’ın bazı emirleri varoluşun dünyevi düzeyi dâhilinde onlar için bir mana ifade etmeyebilir. Ancak bu dünyevi var oluşu aşan bir varoluş düzeyi bulunmaktadır. Ayinsel ameller anlam dairesini metafizik alanla ve ahiretle bütünleştirir. Dördüncüsü, Bakara Suresi 185. ayetteki “ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir” ifadesidir. Ramazan orucu, Kur’an vahyini abideleştirir. Kendini kontrol etme işlevinden başka olarak ramazan orucu Allah’ı hatırlamaya ve O’na minnettarlığa da işaret eder. Minnettarlığın kalben hissedilen bir olgu olduğu kadar fiilen de gösterilmesi gereklidir. Kur’an’ın rehberliğini nüzul edip lütfettiği için inananlar, minnettarlıklarını O’na itaat ederek ve en temel biyolojik ihtiyaçlardan uzak durarak Rablerine sunarlar. Oruç minnettarlık duygusuyla bir başka şekilde de ilişkilidir. İnsan kendisine günlük bahşedilen birçok nimeti zevkle almaya meyillidir. Bu nimetlerin geçici olarak reddedilmesiyle insana, bunların önemi ve hâliyle de 55 DİNLER TARİHİ AÇISINDAN YAHUDİLİK, HRİSTİYANLIK VE İSLAM’DA ORUCUN ANLAMI VE ÖNEMİ bunları bahşeden Allah’a minnettar olmaları hatırlatılır. Oruç müminlere nimetlerinin gerçek kaynağının Allah olduğunu anımsatır (Neusner ve Brockopp, 2000, s. 26). Kişinin oruç tutup tutmadığını sadece Allah bilebileceği için oruç, ritüellerin en özeli ve manevi bakımdan en derini olarak düşünülür. Oruç böylelikle müminin inancına dair bir samimiyet testidir (Murata ve Chittick, 1994, s. 19). Bu bağlamda Gazalî (MS 1058-1111) orucu genel, özel ve en özel şeklinde üç kısma ayırmıştır. Genel oruçla yeme içme ve cinsel ilişkiden uzak durma kastedilir. Özel oruç, kişinin vücut ve vücut organlarını günahtan uzak tutması kabul edilir. En yüksek mertebeli oruç olan en özel oruçla da kalbin oruçla, onun dünyevi düşünceler ve değersiz kaygılardan ari kılınarak sadece Allah’ı hatırlamasına odaklanması kastedilir (al-Ghazālì , 1983, s. 78-79). Ramazan orucu muhtaç ve fakirlere yardım etmeyle de ilişkilidir. Ramazanın sonunda Ramazan Bayramı öncesinde kişi takdir edilen bir miktarı fakirlere sadaka olarak vermelidir. Şeriata göre bazı günah ve hataların fakirlere tasaddukta bulunarak bağışlandığını ifade etmekte de fayda vardır (Bkz. Mücadele Suresi 58/4; Maide Suresi 5/89, 95). Benzer şekilde aşırı yaşlı ve tamamen hasta olduğundan oruç tutamayan ve gelecekte de tutması beklenmeyen insanlar oruç yerine belirli bir miktar sadaka verebilirler (Bkz. Bakara Suresi 2/184). Dolayısıyla oruç hem fikren ve hem de kurumsal olarak yoksul ve aç gibi diğerlerinin sorunlarıyla yakından ilişkili olmaya ve yardıma vesile kılıcıdır. İslam’da oruç sabır gibi ahlaki değerlerle de bağlantılıdır. İslam Peygamberi (sav) şöyle buyurmaktadır: “Oruç bir kalkandır. Oruçlu kimse kötü ve kaba sözden uzak dursun. Birisi size saldırır veya hakaret ederse, ona ‘Ben oruçluyum!’ desin.”13 56 Aynı şekilde Gazalî de orucun amacını, açlığı hissetme ve nefsi kısıtlama suretiyle ruhu takvada mukim kılmak olarak görür. Ona göre eğer bu amaç orucu bozarken kaybedilirse, kişi nefsinin dizginini gevşetecek, belki de normal günlerde yediğinden daha fazla yemek yiyecektir (alGhazālì, 1983, ss. 78-79). 13 Buhârî, Sahîh, “Hel Yekûl İnnî Sâim İzâ Şutime”, 1805. MUHAMMAD AKRAM Oruca Dair Mukayeseli Dinî Yaklaşımlar a. Bazı Benzerlikler ve Farklılıklar Yukarıdaki müzakerelerden sonra, üç dinî gelenekte de orucun anlam ve önemine dair bir takım benzerlik ve farklılıklara dikkat çekmek mümkündür. Benzerlikler ve farklılıklar ■ Oruç, Hristiyanlığın aksine Yahudilik ve İslam’da aşağı yukarı birbirini andıran örneklerde âdet hâline gelmiştir. Hem Yahudilikte ve hem de İslam’da oruç muamelesi, kişinin oruç esnasında yeme içme ve cinsel ilişkinden uzak durması şeklinde dinî metinlerde dikkatle düzenlenmiştir. Yahudilik ve İslam’da, Hristiyanlıkta olduğu gibi “kısmi” bir oruç anlayışı bulunmamaktadır. ■ Mevzu bahis dinî geleneklerde, büyük toplumsal oruç dönemleri, söz konusu toplumlar için dinî anlamda fevkalade önemi bulunan faaliyetlerle ilişkilidir. Örneğin Yahudilikte Yom Kipur, Musa Peygamber’in ilahî yasayı almasıyla, Hristiyanlıkta paskalya orucu İsa’nın söz konusu olan çarmıha gerilmesi ve dirilişi ile ve İslam’daki ramazan orucu da Kur’ani vahyin inmesiyle ilişkilidir. ■ Hangi vakitte başlanılacağı ve hangi vakitte bozulacağına dair bilgiler bu dinî geleneklerde farklılık arz etmektedir. Örneğin, Yahudiliğin zorunlu oruçları Yom Kipur ve Tişa BeAv, 24 saatten fazla olarak gün batımından diğer gün batımına kadar tutulan en uzun süreli olanlardır. ■ Her üç dinde de gönüllü oruçlar için tercih edilebilecek hafta için günler mevcuttur: Pazartesi ve perşembe Yahudilik ve İslam’da, çarşamba ve cuma Hristiyanlık’ta. ■ Tüm bu üç dinde de oruca özel ibadetler eşlik etmektedir. 57 Önem ve Amaç Açısından Benzerlikler ve Farklılıklar ■ Bu belirtilen üç dinin de kutsal metinleri ve dinî otoritelerinin orucun bilfiil ahlaki ve manevi gelişime yönlendirmesine dair beyanları hemfikirdir. Semitik dinlerde ahlaki ve manevi anlam olmadan orucun boşuna bir faaliyet olacağına dair yaygın bir endişe barınmaktadır. DİNLER TARİHİ AÇISINDAN YAHUDİLİK, HRİSTİYANLIK VE İSLAM’DA ORUCUN ANLAMI VE ÖNEMİ ■ Oruç İslam’da, dinin beş ana esasından birisi olarak kabul edildiğinden dolayı temel bir ritüeldir. Oruç hakkında böyle bir rol Yahudilikte de Hristiyanlıkta da yoktur. ■ Yahudilikte oruca dair belirtilen amaçlarından bir tanesi yastır. Bu makalenin yazarı İslam ve Hristiyan kaynaklarında orucun böyle bir yas amacına dair herhangi bir bilgiye rastlamamıştır. b. Oruç, Ritüellerin Sınıflandırılması ve Bedenî Tutumlar Öncü sosyolog ve din nazariyecisi Emile Durkheim (1858-1917) negatif ritüeller (tabu) ve pozitif ritüelleri (geçiş törenleri) tefrik etmiştir. Bu ayrımı geliştirmek adına, dinî çalışmalar yapan çağdaş bir bilim insanı olan Catherine Bell, ritüellerin altı kategori hâlinde sınıflandırılmasını önermektedir. Bu kategoriler: Takvimsel ritüeller, geçiş törenleri ritüelleri, değişim ve cemaat ritüelleri, ızdırap ritüelleri, sevindirme-oruç bayramı ritüelleri ve siyasi ritüller.14 Bu bakış açısından bu tasnif göstermektedir ki oruç önemli ritüel kategorilerinden birisidir ve esasında sevindirme ve bayram ile iç içedir. Oruç, sevindirme ve bayramlar arasındaki yapısal ilişki, yukarıdaki Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’daki ritüellere dair bu çalışmayla da teyit olunmaktadır. Üç dinî gelenekte de tüm müşterek önemli oruç dönemlerini sevindirme ve bayram takip etmektedir. Örneğin, Yahudilikte Ester orucunu Purim Bayramı, Hristiyanlıktaki Paskalya orucunu Paskalya Bayramı ve İslam’da da ramazan orucunu Ramazan Bayramı izler. Oruç, sevindirme ve bayramın birbirine yapısal bağlılığı semitik dinlere münhasır değildir. Hindu dinleri açısından oruca dair Fasting and Feasting: Then and New (Shethi and Jain, 2008) başlıklı yeni bir çalışma açıkça göstermektedir ki oruç ve sevindirme semitik olmayan dinlerde de birbiriyle ilişkilidir. 58 Dinler tarihi bakış açısından, farklı dinî geleneklerdeki orucun sevindirme ve bayram ile bu bağlantısı bedene karşı değişken bir tutuma delalet eder. Bir yandan insan bedeni ruh için bir hapishane olarak görülür ve bedenin oruçla beraber reddedilen biyolojik gereksinimleri ve arzuları şeytani baştan çıkarıcı cazibeler olarak yorumlanır. Diğer yandan bedenin 14 Bununla beraber Catherine Bell, insanların çok fazla şekillerde ritüelleri olduğunu, dolayısıyla bu kategorilerin insanlığın ritüel davranışlarını yansıtmadığını da kabul etmektedir (Bkz. Bell, 2006, s. 339). MUHAMMAD AKRAM ruh için potansiyelini hayata geçiren bir araç olduğu gerçeği oldukça etkileyicidir. Maneviyatın maddiyata zıt olduğu doğrudur ve maneviyat ancak ifadelerin tecessümü vasıtasıyla anlaşılabilir.15 Sevindirme ve bayram ile eşlik edilen oruç, bedenî gereksinimlerin reddi olarak görülse de, bedenî gereksinimlerin aslında reddedilmesi değil, alıştırılması ve yönlendirilmesi anlamına gelmektedir. c. Oruç ve Dinî Kimlikler Meselesi Diğer bir açıdan görülmektedir ki oruç, bu dinî geleneklerde bozulmamış dinî kimlikler kurma ve devam ettirme işlevine de sahiptir. Bu özellikle de Hristiyanlık için geçerlidir. Hristiyanlık güçlü bir Yahudi arka planla ortaya çıktı ve kendi kimliğini ortaya koyma ve başka bir dinî gelenek olduğunu tesis etme ihtiyacını hissetti. Böylece, erken dönem kiliseye ait olmayan önemli Hristiyan yazmalarından birisi olan Didache’de oruç hakkında şöyle belirgin bir açıklama bulunmaktadır: “Fakat oruç tutanlarınız riyakâr olmasın. Onlar oruçlarını haftanın ikinci ve beşinci günleri tutsunlar. Ama sen dördüncü ve altıncı günü tut.”16 Burada açıkça belirtilen “riyakârlar” Yahudilerdir. Bu ifade hem Yahudi oruç geleneğinin Hristiyanlıkta devam ettiğini hem de devam etmediğini göstermektedir. Diğer bir deyişle Hristiyanlar oruca Yahudilerinkinden farklı bir yöntemle devam ettiler (Piper, 1997, s. 25). Bu nedenle yukarıda Didache’de bahsedilen açıklamadan, erken dönem Hristiyanların Yahudiliğe karşı kendi dinî kimliklerini sürdürmeleri hakkında dikkatli oldukları sonucu çıkarılabilir. Belki de bu, haftalık gönüllü oruçlarda pazartesi ve perşembeler yerine neden çarşamba ve cumaların tercih edildiğini açıklamaktadır. Ayrıca bu, Eski Ahit’in metinlerinde açık müeyyideleri olan Yahudi oruçlarının ve bayramlarının Hristiyanlarca nadiren benimsendiği de izah etmektedir. Bunun gibi İslam’da “Aşure” orucu ihtiyari oruçlar arasında özellikle değerli kabul edilmektedir. “Aşure” orucu örneği İslam’ın, Yahudi ve Hristiyanlar yani Ehl-i Kitap ile olan çift yönlü ilişkisini özetlemektedir. “Aşure” orucu hakkında Peygamber (sav)’e isnat edilen bir hadiste şöyle buyurulmaktadır: 15 Dinî çalışmalar kapsamında beden meselesine dair kısa bir giriş için (Bkz. Roberts, 2006). 16 (Didache 8:1) Tr. Charles H. Hoole, Erişim tarihi: 30 Nisan 2010. http://www. earlychristianwritings.com/text/didache-hoole.html. 59 DİNLER TARİHİ AÇISINDAN YAHUDİLİK, HRİSTİYANLIK VE İSLAM’DA ORUCUN ANLAMI VE ÖNEMİ Hz. Peygamber Medine’ye geldiğinde “Aşure” gününde Yahudilerin oruç tuttuğunu gördü ve bunu onlara sordu. Onlar da cevaben, Allah bu günde İsrailoğullarını düşmandan kurtardığı için bu gün hayırlı bir gündür ve Musa da bu günü oruçla geçirirdi, dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Bizim Musa üzerinde sizden daha fazla hakkımız var” dedi ve o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da o gün oruç tutmalarını emretti.1 İslam’ın önceden ortaya çıkan dinlerle olan ilişkisi Peygamber (sav)’in “Bizim Musa üzerinde sizden daha fazla hakkımız var” hadisiyle ortaya konulmaktadır. Bununla beraber Peygamber (sav)’in “Aşure” orucunu emrettiğinde Yahudiler ile ritualistik benzerliği önlemek adına nasıl bilinçli hareket ettiğini gösteren, ona isnat edilen başka hadisler de bulunmaktadır.18 Onun, Yahudilere benzememek adına sonraki yıl “Aşure” orucundan bir gün önce oruç tutmaya niyet ettiği de aktarılmaktadır. Bugün de Müslümanlar, kendi oruçlarının Yahudilerinkinden farklı olması adına “Aşure” günü öncesine veya sonrasına bir oruç günü daha ilave ederler. Bu çalışmanın kapsamındaki dinî geleneklerde, bu örnek diğer birçok ritüelde olduğu gibi oruçta da dinî kimliklerin maksatlı olarak diğer dinî kimliklerden korunarak kurumsallaştığını görmekteyiz. Sonuç Orucun söz konusu dinî geleneklerde önemli bir ritüel olduğu sonucuna varılmıştır. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’da orucun amaç, önem ve yapısal örgü bakımından bir takım benzerlikleri bulunmaktadır. Bununla beraber bazı önemli farklılıkların mevcut olduğu gerçeği de yadsınamaz. Yahudilikte ve İslam’da oruca dair kurallar ve hükümler Hristiyanlığa nispetle daha ayrıntılı ve kesin bir surette düzenlenmiş ve bildirilmiştir. Başlıca oruç dönemleri her bir dinî gelenekte de bazı dinî öneme sahip olayları anmak adınadır. 60 Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’da orucun amaçları benzer şekilde Allah’a itaat, O’na yakınlık istemek ve bazı hata ve günahların kefaretini kazanmaya çalışmak, kişinin arzularını ve biyolojik güdülerini terbiye etmek ve nefis terbiyesi kazanmak ve Allah’a hamd etmek olarak sayılabilir. Bu üç dinde de orucun güçlü sosyal anlamı da vardır. Tüm bu dinler toplumsal ve özel olmak üzere iki oruç türüne sahiptir. Özellikle umumi oruç olarak bilinen orucun, başkalarını düşünme, bağ oluşturma, 17 Buhârî, Sahîh, “Sıyâmu Yevmi’l-Aşûrâ”, 1900. 18 Buhârî, Sahîh, “Sıyâmu Yevmi’l-Aşûrâ”, 1901. MUHAMMAD AKRAM dinî kimlikleri tesis etme ve öne sürme ve suçluluk duygusu gibi arzu edilmeyen duygulardan kurtulmayı sağlayan fenomenal sosyal etkileri bulunmaktadır. Kaynakça (Kur’an-ı Kerim, hadis ve Kutsal Kitap literatürüne ilaveten): “Abstinence.” Catholic Encyclopedia (Online), http://www.newadvent.org/ cathen/01067a.htm. al-Ghazālì. (1983). Muhammad ibn Muhammad. Inner Dimensions of Islamic Worship (Translated from Al-Ihyā’). (M. Holland. Çev.). London: The Islamic Foundation. Anwariì, M. H. (2004). “Al-Sawm Fì Al-Yahūdiyyah Wa Al-Masìhiyyah: Dirāsah Naqdiyyah Muqāranah Bi Al-Islām.” International Islamic University. Bell, C. (2006). “Ritual.” In Blackwell Companion to the Study of Religion. Segal, R. A. (Ed.). Oxford: Blackwell. Bienstock, A. (2006). “Fasting in the Jewish Tradition.” In Fasting and Feasting in Three Traditions: Judaism-Christianity-Islam. Corn, K. (Ed.). Indianapolis: University of Indianapolis. Candler, Mike Bickle & Dana. (2005). The Rewards of Fasting: Experiencing the Power and Affections of God. Kansas City, Missouri: Forerunner Books. Chavda, M. (2007). The Hidden Power of Prayer and Fasting. Shippensburg, PA: Destiny Image Publishers. Corn, K. (Ed.). (2006). Fasting and Feasting in Three Traditions: JudaismChristianity-Islam (Vol. 1). Interfaith Conversations. Indianapolis: University of Indianapolis. “Fast.” Catholic Encyclopedia (Online). http://www.newadvent.org/cathen/05789c. htm. “Fasting and Fast-Days.” The Jewish Encyclopedia (Online) (1901–1906), http:// www.jewishencyclopedia.com/articles/6033-fasting-and-fast-days. Ganzfried, S.. “Kitzur Shulchan Aruch.” Online 2000-2010. Grimm, V. E. (1996). From Feasting to Fasting, the Evolution of a Sin: Attitudes to Food in the Late Antiquity. London: Routledge. Jacob N. Sonn, T. and Brockopp, J. E. (2000). Judaism and Islam in Practice: A Sourcebook. London: Routledge. Jain, Mohini Shethi & Barkha. (2008). Fasting and Feasting: Then and Now. New Delhi: New Age International Publishers. Klein, Isaac. A Guide to Jewish Religious Practice. Jersey City: KTAV Publishing House, 1979. Martos, J. (2009). The Sacraments: An Interdisciplinary and Interactive Study. Minnesota: Liturgical Press. 61 DİNLER TARİHİ AÇISINDAN YAHUDİLİK, HRİSTİYANLIK VE İSLAM’DA ORUCUN ANLAMI VE ÖNEMİ Murata, Sachiko and Chittick William C. (1994). The Vision of Islam. Lahore: Suhail Academy. Piper, J. (1997). A Hunger for God: Desiring God through Fasting and Prayer. Wheaton, Illinois: Crossway Books (A Division of Good News Publishers). Polano, H. (1868). The Talmud: Selections from the Contents of That Ancient Book, Its Commentaries, Teachings, Poetry and Legends London: Frederick Warne and Co. Prange, J. (1977). “A Study of Fasting in the Scriptures and the Life of the Church.” In California Pastoral Conference of the WELS. San Diego. Roberts, R. H. (2006). “Body.” In Blackwell Companion to the Study of Religion. Segal, R. A. (Ed.). Oxford: Blackwell. Salamone, F. A. (Ed.). (2004). Encyclopedia of Religious Rites, Rituals, and Festivals. New York: Routledge. Suggit, J. N. (1993). “Fasting.” In The Oxford Companion to the Bible. Bruce M. Metzger & Michael D. Coogan. (Ed.). Oxford: Oxford University Press. 62