T. VAKIFLAR BANKASI T.A.O. HAZİNE BAŞKANLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ HAFTALIK GÖRÜNÜM 30 Mart – 06 Nisan 2009 ekonomik.arastirmalar@vakifbank.com.tr 30 Mart 2009 YURTİÇİNDE GEÇEN HAFTA Merkez Bankası'nın 2008 yılına ilişkin bilançosu Resmi Gazete'de yayımlandı. Bilançoya göre, Merkez Bankası, 2008 yılında 2 milyar lira kar açıkladı. Merkez Bankası'nın geçen yılki karı 1 milyar 990 milyon 747 bin 908 TL olmuştu. Merkez Bankası, reel kesim güven endeksinin Mart ayında bir önceki aya göre 5.2 puan artarak 67.8 seviyesinde gerçekleştiğini açıkladı. Ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, yerel seçimlerden sonra ekonominin 2012’ye uzanan yeni planlarının açıklanacağını bildirdi. Ekren, Başbakan’ın açıkladığı 5. paketin büyüklüğünün 900 milyon lira olduğunu söyledi ve "Şimdiye kadar mikro tedbirler aldık. Seçimden sonra resmin tamamı önem kazanacak" dedi. Ekren, Nisan’da Katılım Öncesi Ekonomik Program ve Orta Vadeli Mali Program arka arkaya ilan edileceğini, makro çerçeve ortaya çıkınca, güven sorunu algılamasının da ortadan kalkacağını, bütçe açığı ve kamu borç stokunun yönetilebilir düzeyde kalması için gerekli tedbirler ve yapısal reformların bu kapsamda ilan edileceğini belirtirken, tahminlere göre, borç stokunun GSYİH’ye oranının Maastricht kriterlerinin üzerine çıkmayacağını, bütçe açığının GSYİH’ye oranını ise 2012’ye kadar Maastricht seviyesine çekmeyi hedeflediklerini sözlerine ekledi. Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı, temel önceliklerinin, bütçe açığı ve borç yükündeki artışı 2009 yılı ile sınırlı tutmak olduğunu söyledi. YURTDIŞINDA GEÇEN HAFTA Financial Times’ın haberine göre BM Genel Sekreteri Ban Ki‐moon, G20 liderlerinden gelişmekte olan ülkeler için 1 trilyon dolar büyüklüğünde bir teşvik paketine destek vermeleri çağrısında bulunacak. Ban, Londra’da yapılacak G20 toplantısını deniz aşırı yardımların önemli oranda artırılması, gelişmekte olan ülkelere 500 milyar dolar civarında likidite desteği sağlanması ve gelişmekte olan ülkelere 2009‐2010 dönemine yayılmak üzere 250 milyar dolar uzun vadeli kredi verilmesini istemek için kullanacağını belirtti. ABD Hazinesi, bankaların bilançolarında bulunan zehirli varlıkların temizlenmesini amaçlayan planın detaylarını açıkladı. Hazine, bankalardaki toksik varlıkların temizlenmesi için yaklaşık 1 trilyon dolar değerinde zehirli varlık alımı gerçekleştirecek. Yapılan açıklamada ilk etapta, 700 milyar dolar büyüklüğünde olan finans sektörü kurtarma fonundan 75 ile 100 milyar doların kaynak olarak ayrıldığı belirtildi. Hazine Bakanı ayrıca, kredi krizinin yaşanmasına yol açan alışkanlıkların dizginlenmesi amacıyla, tüm finans sistemini denetleyecek yeni bir düzenleyici kurum oluşturulması dahil, Wall Street'in risk alma alışkanlıklarını kısıtlayacak reformlar yapılması için çağrı yaptı. Fakat ekonomist ve NYT yazarı Paul Krugman gibi eleştirmenler, geri ödemesiz hükümet kredilerinin, alımların iyi sonuçlanması durumunda özel yatırımcıya büyük kar sağlarken işler kötü giderse vergi mükelleflerini büyük zarar altında bırakacağını düşünüyor. ABD ekonomisi 4. çeyrekte en büyük daralmasını kaydetti. GSYİH’deki %6.3 gerilem ile, ekonomideki daralma geniş tabanlı oldu ve altı temel sektörün hepsinde daralma yaşandı. Şirket karları 1953'ten beri en büyük düşüşünü kaydetti. Yurt içi talep yıllık %5.8 düştü. Bu oran 1980'den beri görülen en büyük düşüş oldu. En büyük revizyon stoklarda yaşanırken, daha önce hafif bir artın olduğu belirtilen stok verileri düşüş olarak revize edildi. Obama yönetimi, finansal sisteme istikrar getirme planı için büyük bankaların desteğini ararken, GM ve Chrysler'ın yeniden yapılanma planlarını reddetti. ABD Hazine Bakanlığı, 700 milyar dolar büyüklüğündeki finans sektörü kurtarma paketinin (TARP) %81'ine yakın bölümünün harcandığını, geriye 134.5 milyar dolar kaldığını bildirdi. FED, 300 milyar dolar tutarındaki hazine kağıdı alımına geçtiğimiz hafta başladı. FED’den yapılan açıklamada, ilk ihalede Şubat 2016 – Şubat 2019 vadeli tahviller satın alınacak. Açılacak ihale ile 37.5 milyar dolar tutarında tahvil alımı gerçekleştirilecek. İlk alımı dört alımın daha takip edeceği ve bunların sırasıyla 27‐30 Mart, 01‐02 Nisan tarihlerinde gerçekleşeceği açıklandı. ABD ikinci el konut satışları ve yeni konut satışları Şubat'ta beklentilerin üzerinde açıklanarak konut sektöründe toparlanma umutlarını artırdı. Diğer yandan dayanıklı mal siparişleri de Şubat'ta beklentilerden daha olumlu gelerek %3.4 arttı. Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi Mart'ta nihai olarak 57.3 seviyesine ulaşarak bir miktar artış göstermesine rağmen tarihinin en düşük seviyelerine yakın seyrediyor. Endeks en düşük seviyesine 51.7 ile Mayıs 1980'de ulaşmıştı. Şubat ayında kişisel gelirler ve kişisel harcamalar da beklentiler doğrultusunda artış gösteren verilerdendi. Haftalık işsizlik başvurularının 652 bin olarak gerçekleştiği geçtiğimiz hafta, Chicago Fed endeksi Şubat ayında ‐2.83 değerini aldı. Dünya Ticaret Örgütü, dünya ticaret hacminin 2009 yılında, %9 gerileyerek, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en sert düşüşü yaşamasını bekliyor. Dünya Bankası, finansal krizden etkilenen gelişmekte olan ülkelere desteğini artırmak için 6 milyar dolar tutarında 3 yıl vadeli tahvil ihraç etti. OECD'nin Roma'da yapılacak çalışma bakanları toplantısı için hazırladığı rapora göre, üye ülkelerde, Japonya hariç, işsizlik oranının 2010 yılında %10 seviyesine yaklaşması bekleniyor. OECD, 2010 yılı sonuna kadar Japonya hariç tüm G8 üyesi ülkelerde işsizlik oranının iki haneli rakamlara yaklaşabileceğini de vurguladı. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss‐Khan, küresel krizi çözme konusunda, ülkelerin işbirliği içinde hareket etmemeleri halinde, mevcut krizin sosyal bir krize dönüşebileceği uyarısında bulundu. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü ekonomik.arastirmalar@vakifbank.com.tr 30 Mart 2009 ECB Başkanı Trichet, Avrupa’nın global finansal kriz ile mücadele için yeterli olanı yaptığını söyledi. Finansal sektörün tekrar rayına oturup, sürdürülebilir bir temelde kredi vermeye hazır hale gelmedikçe ekonomilerin toparlanması için alınan tedbirlerin çalışmayacağını ifade eden Trichet, bu hafta yapılacak ECB toplantısında politika faizlerinin düşürülebileceği yönünde işaret verdi. Almanya'da IFO Enstitüsü'nün hazırladığı, iş dünyasının ekonomiye bakışını yansıtan endeks, Mart'ta son 26 yılın en büyük düşüşünü yaşadı ve resesyonun derinleştiğine dair işaretleri artırdı. Çin Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Hu Xiaolian, ABD Hazine kağıtlarının güvenliğine ilişkin endişeleri olduğunu ancak, bu kağıtları göreceli olarak daha az riskli olarak değerlendirdiklerini belirterek, bu kağıtlara yatırım yapmaya devam edeceklerini söyledi. ABD Hazine Bakanı Geithner ve Fed Başkanı Bernanke, Çin Merkez Bankası Başkanı'nın dolar yerine yeni bir rezerv para oluşturulması önerisini reddetiler. Öte yandan, IMF Başkanı, "Kriz, yeni rezerv paraya ilgiyi yenileyebilir" açıklamasında bulunurken, Çin Başbakan Yardımcısı Wan Qishan, Çin’in IMF kaynaklarının artırılmasına katkı yapabileceğini ve IMF tahvilleri almaya istekli olabileceğini söyledi. Uluslararası Para Fonu (IMF), üye ülkelere borç verme şartlarında değişikliğe giderek, iyi yönetilen gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin faydalanabileceği yeni bir kredi hattı imkanı oluşturdu. Bu arada Sırbistan, 3 milyar euro kredi almak için IMF ile anlaştı. Japonya Maliye Bakanı Kaoru Yosano, ekonominin sert şekilde daralmaya devam edeceğini ve 20 trilyon yen’lik (219 milyar dolar) yeni teşvik harcamalarına ihtiyaç olduğunu belirtti. Japonya'nın ihracatı ise Şubat ayında rekor seviyede, %49.4 geriledi. Bu gerilemede, ABD ve Avrupa'da derinleşen resesyonun otomobil ve elektronik talebini azaltması etkili oldu. Japonya’da tüketici fiyat enflasyonu ve perakende satış verileri ülkenin deflasyonun kıyısına geldiğini gösteriyor. Moody’s, GE ve GE Capital’in kredi notlarını Aa2’ye, Bank of America’nın notunu ise A1’den A2’ye indirdi. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü ekonomik.arastirmalar@vakifbank.com.tr VAKIF YORUM Bütçe harcamalarındaki yüksek oranlı artış nedeniyle 2009 yılının ilk iki ayında bütçe dengesi 10.4 milyar TL açık vererek yıl sonu hedefine şimdiden ulaşmıştır... Şubat Ocak‐Şubat (Milyon YTL) 2008 2009 Reel Değ. 2008 2009 Reel Değ.(%) Hedef Ger.Oranı(%) 32.913 23.916 9.802 2.252 10.780 133 8.998 33.410 29.336 4.074 496 9.494 44.604 30.963 11.309 2.577 15.944 323 13.642 34.245 27.630 6.615 ‐10.359 3.282 25.8 20.2 7.1 6.2 37.3 125.2 40.7 ‐4.9 ‐12.6 50.7 ‐2037.3 ‐67.9 259.156 201.656 64.454 25.454 87.956 14.839 57.500 248.758 202.090 40.867 ‐10.398 47.102 17.2 15.4 17.5 10.1 18.1 2.2 23.7 13.8 13.7 16.2 99.6 7.0 (%) Bütçe Harcamaları Faiz Dışı Harc. Personel ve SGKDP Mal ve Hizmet Al. Cari Trans. Sermaye Giderleri Faiz Harcamaları Bütçe Gelirleri Vergi Gelirleri Diğer Gelirler Bütçe Dengesi Faiz Dışı Denge Kaynak:MaliyeBakanlığı 16.608 11.893 4.339 1.193 5.643 117 4.714 17.628 15.177 2.452 1.021 5.735 25.808 15.950 4.772 1.481 8.777 314 9.859 18.415 13.805 4.611 ‐7.393 2.466 44.2 24.5 2.1 15.2 44.4 148.5 94.1 ‐3.0 ‐15.6 74.6 ‐772.3 ‐60.1 2009 yılı bütçe kanununa göre bu yıl 248.8 milyar TL gelir toplanacağı, 259.2 milyar TL gider yapılacağı, dolayısıyla bütçenin 10.4 milyar TL açık vereceği tahmin edilmekteydi. Ancak, sıkı maliye politikalarının uygulandığı son 5 yılın ardından, Türkiye bütçesi küresel finansal kriz ortamında bozulma eğilimine girmiştir. 2008 yılının Şubat ayında 1 milyar TL açık veren merkezi yönetim bütçesi, 2009 yılının aynı ayında 7.4 milyar TL açık vermiş ve yılın ilk iki ayında gerçekleşen bütçe açığı 10.4 milyar TL’ye ulaşmıştır. Böylece bütçe açığında gerçekleşen bu yüksek oranlı artışla ilk iki ayda 2009 yılının tamamı için hedeflenen bütçe açığına ulaşılmıştır. 2008 yılının ilk iki ayında 746 milyon TL fazla veren nakit dengesi ise bu yılın ilk iki ayında 14 milyar TL açık vermiştir. Nakit açığı ile bütçe açığı arasındaki farkın büyük boyutlara ulaşmasında, genellikle bütçede bazı kayıtların zamanında yapılmaması ve nakden yapılmış bazı harcamaların henüz bütçeye yansımamış olmasının etkili olduğu düşünülmektedir. 2008 yılının Şubat ayında 5.7 milyar TL olan faiz dışı denge ise, 2009 yılının aynı döneminde 2.5 milyar TL olmuştur. Bütçe harcamaları artmaya devam ederken bütçe gelirlerindeki azalış faiz dışı dengeyi de olumsuz etkilemektedir. 2009 yılının ilk iki ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre %68 oranında gerileyerek 3.3 milyar TL olarak gerçekleşen faiz dışı dengede 47.1 milyar TL olarak belirlenen yıl sonu hedefinin %7’sine ulaşılmıştır. Bütçe gelir kalemlerindeki bozulmanın önümüzdeki dönemde de devam etmesi durumunda faiz dışı dengenin GSYİH içindeki payının %3.5 olarak hedeflenen değerinin altında gerçekleşmesi mümkün görünmektedir. 2009 yılının ilk iki ayında bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak %4.9 gerilerken, bütçe harcamaları %25.8 oranında artmıştır. Bütçe harcamalarındaki yüksek oranlı artışta, özellikle faiz harcamalarındaki %40.7 ve faiz dışı harcamalar kalemindeki %20.2 oranındaki artışlar etkili olmuştur. Faiz dışı harcamalar kaleminde en yüksek artış kamunun yatırım harcamalarındaki artıştan kaynaklanan sermaye giderleri kaleminde gerçekleşmiştir. Söz konusu dönemde sermaye giderleri %125.2 oranında artarken, cari transferler de %37.3 , personel giderlerinde %7.1 ve mal ve hizmet alımlarında ise %6.2, oranında artış yaşanmıştır. Faiz giderlerindeki yüksek oranlı artışın ise borç stokunun vade yapısına bağlı olarak gerçekleşen dönemsel bir olaydan kaynaklandığı belirtilmektedir. Bütçe harcama kalemlerinin yıllar itibariyle gelişimi incelendiğinde, 2007 yılı genel seçim döneminde cari transferlerde yaşanan yüksek oranlı artış dikkati çekerken, 2009 yılı yerel seçimler öncesinde 2009 yılının ilk iki ayında bu rakamın bir önceki yılın aynı dönemine göre daha da artarak %37.3 oranında artış gösterdiği görülmektedir. Bir diğer dikkat çekici gelişme ise sermaye giderleri kaleminde yaşanmıştır. Kamunun yatırım harcamalarındaki artış, 2009 yılının Şubat ayında %125.2 oranında gerçekleşmiştir. Küresel krizin olumsuz etkilerinin ağır bir şekilde hissedildiği Türkiye’de sermaye giderlerindeki artış olumlu bir gelişme olarak görülse de sermaye giderlerinin toplam harcamalar içindeki payının %0.7 oranında olduğu düşünülürse etkisinin de çok az olduğu ve bu artışın krizin olumsuz etkisini hafifletmede çok yetersiz kaldığı görülebilir. (milyon TL) Merkezi Yönetim İç Borç Stoku Bütçe Dengesi 2003 2004 2005 2006 2007 194.387 ‐40.210 224.483 ‐29.173 244.782 ‐6.903 251.470 ‐4.643 255.310 ‐13.708 2008 2009‐Şubat 274.827 ‐17.069 288.933 ‐10.359 Ayrıca bütçe açığındaki artışın merkezi yönetimin iç borç stokunu arttırarak kamu borç stokunu arttırıcı ve faiz oranlarını yükseltici etkisi de bulunmaktadır. Yurt dışı borçlanma imkanlarının azaldığı, maliyetlerinin arttığı ve yurt içi ve yurt dışı talepteki daralmaya bağlı olarak vergi gelirlerinin azaldığı bir ortamda kamunun harcamalarını yurt içi borçlanmayla finanse etmesi beklenirken, kamunun borçlanma ihtiyacının artması faiz oranlarını da yükseltici bir etkiye neden olabilecektir. Artan finansman ihtiyacı geçmişte yaşadığımız gibi özel kesimi piyasa dışına itme (crowding – out) etkisiyle yeniden karşılaşmamıza yol açabilme ihtimalini de karşımıza çıkarmaktadır. Bu durumda, TCMB faiz oranlarını indirse ya da tarihinin en düşük seviyelerinde tutmaya devam etse de, Hazine tahvil ihracını artıracağı ve kısıtlı zamanda borçlanmaya çalışacağı için piyasa faizleri ister istemez yükselebilecek ve bu durum ise faiz oranlarının aşağı yönlü hareketini sınırlayıcı bir etki yapacaktır. Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere bütçe açığının 2009 yılının ilk iki ayında yüksek bir hızla artarak 10.4 milyar TL düzeyinde gerçekleşmesine paralel olarak merkezi yönetim iç borç stokunun da 2008 yılının Şubat ayında 2008 yıl sonuna göre 14.1 milyar TL arttığı dikkat çekmektedir. Bu durum, GSYİH’nin 2009 yılında temel senaryomuz olan %2.3 kadar küçüleceği göz önünde bulundurulduğunda, döviz kurundaki artışla birlikte kamu borç stokunun GSYİH içindeki payını arttırıcı bir etki yapmaktadır. Kısa vadede, yurtdışı piyasalarda, özellikle ABD’de finansal sistemi kurtarmaya yönelik yeni planların ortaya atılması ve finansal sisteme sıkı bir düzenleme getirilmesi gibi önlemlerin küresel piyasalardaki risk algılamalarını düşürmesi, piyasa faiz oranlarını aşağıya çekerek borçlanma maliyetlerini düşürürken, bu görünümün yurtiçinde artan risklerin üzerini örttüğü görülmektedir. Cari açığın birikimli olarak yüksek seyretmeye devam edeceği ikinci çeyrekte, kamu maliyesinde ortaya çıkan bozulma, Türkiye’nin 2009 yılında da ikiz açık (cari açık ve bütçe açığı) vermesiyle sonuçlanabilecektir. Bu durum, gelişmekte olan ülke ekonomilerine yönelik sermaye akımlarının daha da azaldığı 2009 yılında, ya Merkez Bankası’nın rezervlerinin azalabilmesi ya da kurda bir düzeltme yaşanabilmesi olasılığını artırmaktadır. Üstelik bu riskler, son aylarda daha belirgin hale gelmiştir. TCMB’nin yapmış olduğu son faiz indirimlerinin piyasadaki borçlanma faiz oranlarının düşmesini yeterince sağlayamadığı, bu yüzden ortalama bileşik getiri ile fonlama maliyeti arasındaki farkın arttığı görülmektedir. ABD’nin “0” faiz oranı politikası (ZIRP) izlemesine karşın, Türkiye’nin içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu yabancı fonlara ulaşmadaki zorluklar yurt içinde dolar ve diğer para birimlerinin faiz oranlarının aşağı gerilemesini zorlaştırmaktadır. Yurtiçi döviz mevduatları ile TL cinsinden varlıkların faiz oranları arasındaki getiri farkının daralması, özellikle kamu dengesine yönelik risklerin belirginleştiği bir ortamda yatırımcıların döviz talebini artırabilecek olup, kur ve bileşik getirinin aşağı yönlü hareketini sınırlayabilecektir. Bütçe harcamalarındaki artışın devam etmesine karşın, bütçenin gelir kalemlerindeki bozulma dikkat çekmektedir. Bütçenin gelir kalemlerindeki bozulmayı ise sadece 2007 yılının son çeyreğinde ABD’de başlayan ve giderek tüm dünyaya yayılan global krize bağlamak ise yanıltıcı ve yeterli olmayan bir açıklama olacaktır. Yukarıdaki grafiklerden de görüldüğü üzere bütçenin gelir kalemlerinin 2005 yılından itibaren bozulmaya başladığı dikkat çekmekle birlikte, 2007 yılında krizin de etkisiyle bu bozulmanın kendisini iyice hissettirmeye başladığı gözükmektedir. 2005 yılından itibaren vergi ve vergi dışı gelirlerdeki gerileme dikkati çekmekle birlikte, yurt içi talepteki gerilemeye bağlı olarak dahilde alınan KDV gelirlerinde 2008 yılında %9.1 reel gerileme gerçekleşmiştir. 2009 yılının ilk iki ayında ise vergi gelirlerinde 2008 yılının aynı dönemine göre %12.6’lık bir gerileme yaşanmıştır. Önümüzdeki dönemlerde iç ve dış talepteki zayıflığın devam etmesine bağlı olarak vergi gelirlerindeki bozulmanın artarak devam etmesi ihtimal dahilinde bulunmaktadır. Sonuç olarak, ilk iki ayın bütçe verilerinde, dördüncü ekonomik önlem paketinin (KDV ve ÖTV indirimleri) neden olacağı gelir kayıplarının etkisinin olmadığı ve ekonominin içinde bulunduğu krizden çıkarılması için seçimden sonra uygulanacak ek önlemlerin getireceği harcamaları içermediği göz önünde bulundurulduğunda, faiz dışı dengenin daha da bozulabileceği düşünülmektedir. İşsizlikle mücadele, emeklilere ve dar gelirlilere verilmesi planlanan destekler, sanayi kesimine yönelik katkıların krizin etkilerini hafifletme bağlamında gündeme gelmesi bütçe performansını bu yıl olumsuz etkileyebilecek gelişmeler olarak dikkati çekiyor. TEPAV Küresel Kriz Çalışma Grubu’nun da belirttiği gibi, öncelikli olarak üç temel alanda alınacak önlemlerle ekonomideki küçülme eğiliminin kontrol altına alınması ve istihdam kayıplarının sınırlandırılması temel amaç olmalıdır. Bu bağlamda ilk olarak, iç ve dış kredi kanalının kamu kaynakları da devreye sokularak yeniden işler hale getirilmesi, ikinci olarak seçilmiş kamu harcamaları yoluyla iç talebin uyarılması amaçlanmaktadır. Üçüncü olarak ise, ekonomiye ek yabancı kaynak girişinin acilen bu yıl için sağlanmasıdır. Ancak, alınması gereken önlemlerle mali disiplin Türkiye örneğinde aynı anda ele alınmak zorundadır, çünkü giderek artması beklenen borç yükü, likidite ihtiyacının yüksek olduğu küresel ekonomide, yatırımcıların Türkiye’nin risk primini artırmasına neden olabilecektir. Bu nedenle borç oranının zaman içindeki değişimlerini belirleyen 4 temel unsur olan reel borçlanma faizi, reel kur, reel ekonomik büyüme hızı ve bütçedeki faiz dışı fazla düzeyinin milli gelire oranı önemli olmaktadır. Reel faiz ne kadar düşükse, büyüme hızı ne kadar yüksekse, TL ne kadar değerliyse ve faiz dışı fazla ne kadar yüksekse, gelecekteki borç oranı da o kadar düşük olacaktır. Ancak, bu 4 değişkenden sadece faiz dışı fazla hükümetin kontrolü altında bulunmaktadır. Diğer değişkenler ise piyasada belirlenmektedir. Doğal olarak, daralan ekonomik koşullar, kamu harcamalarında farklı büyüklüklerde artışlar gerektirmektedir. Bu bakımdan 2009 yılı mali disiplin için kayıp bir yıl olmak durumunda kalabilecektir. Ancak, 2010 yılından başlamak üzere, 2011 ve 2012'de bugün harcadıklarımızı nasıl geri toparlayacağımızla ilgili güvenilir bir plana ihtiyaç vardır. Türkiye, zamanlar arası bütçe kısıtının gerektirdiği bir mali disiplin çerçevesine ihtiyaç duymaktadır. Güvenilir bir program içeriğinde uygulanacak önlemler çerçevesinde artırılacak kamu harcamalarının, bütçe açığını birebir artırmayacağı düşünülmektedir. Alınan önlemler başarılı oldukça, ekonomide büyüme kazançları elde edilecek ve küçülmenin dizginlenmesiyle, bütçe açığı sınırlandırılabilecektir. Bu bakımdan, sürece dinamik bir gözle bakmak gerekmektedir. Alınacak önlemler bütünü bütçeye ilk başta ek yük getirecektir. Ancak, gerek kriz ortamı gerekse yerel seçimlerin yapıldığı 2009 yılında kamu bütçesinin harcama tarafında tasarrufa gidilmesi beklenmemektedir. Böylece, 2009 yılı bütçe açığını ağırlıklı olarak bütçe gelirlerinin belirleyeceği düşünülmektedir. Bu nedenle, vergi gelirlerinin azalmasını önlemek için milli gelirdeki daralmayı sınırlamak yüksek önem taşımaktadır. Ekonometrik modelimiz, temel senaryomuz olan 2009 yılı reel GSYİH büyümesinin ‐%2.3 olduğu koşullarda, vergi gelirlerinin %1 daralacağına işaret etmektedir. Ancak, ABD ve Euro Bölgesi ekonomilerinin toparlanma göstermekte gecikmesi, büyüme tahmininin aşağı yönlü revize edilmesine de neden olabilecektir. Yeni IMF Paketi: Ne zaman?, Neden?, Ne kadar büyük?.. Geçmiş müzakerelerde hükümetin IMF ile arasındaki anlaşmazlık orta vadeli konulara dayanmaktadır. IMF’nin hükümetten değişiklik yapmasını talep ettiği konular, vergi toplama ve denetiminin geliştirilmesi ve yerel hükümetlerin mali reformundan oluşmaktadır. İkinci konuyla amaçlanan, belediyelere daha sert bütçe kısıtlarının getirilmesidir. Seçimden sonra devam etmesi beklenen görüşmelerin yukarıdaki konulardan farklı olarak ayrıca, 2009 yılı için yeni mali hedeflerin ve orta vadeli mali kuralın belirlenmesini içermesi beklenmektedir. IMF, bütçe dengelerindeki bozulmanın 2009 yılına kısıtlı kalması ve hükümetin aldığı önlemlerle uygun borç dinamiklerine en kısa süre içinde dönülmesinde hassasiyet göstermektedir. Seçim sonrasında IMF ile anlaşmaya yönelik çabaların sürdürüleceği beklentilerine karşılık, IMF’nin bu kez bütçe dengeleri konusunda ne ölçüde esnek davranacağı merak edilmektedir. Mali kural konusu ise yönetimle ilgili hazırlanmasını gerektirdiği için orta vadeli perspektifte değerlendirilmektedir. Bu nedenle, mali kuralın yeni program için bir sorun oluşturacağı beklenmemektedir. Türkiye, IMF yetkililerini Washington’daki görüşmede, anlaşmanın yeterince kapsamlı olması konusunda uyarmıştır. Piyasada oluşan görüş birliği ise, yeni paketin büyüklüğünün 25 – 30 milyar dolar civarında olacağıdır. IMF fonlarının kullanılması, Hazine’nin bütçe finansmanını kolaylaştıracağı için, özel sektörün piyasadan dışlanmasını sınırlayacaktır. Her ne kadar dış finansman gereksinimi azalma eğiliminde olsa da, şirketler kesimi ve özellikle KOBİ’lerin faaliyetlerini sürdürmede döviz ihtiyacı önemini korumaktadır. Bu nedenle IMF anlaşması, küresel piyasalarda likidite sıkışıklığının sürdüğü ortamda, hem şirketler kesimi ve finansal kuruluşların hem de kamu sektörünün borçlarını çevirmede piyasaları ikna etmede ciddi rol oynayabilecektir. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek de, IMF ile daha uzun vadeli bir stand – by anlaşması yapma gerekliliği üzerinde durmaktadır. Geçtiğimiz hafta IMF, kredi kolaylığı sağlama konusunda Kısa Vadeli Likidite Kolaylığı’nın (SLF) yerini alacak yeni bir politika geliştirdiğini açıklamıştır. Esnek Kredi Hattı (FCL) olarak adlandırılan bu yeni politika, önceki stand – by anlaşmalarının gerektirdiği yapısal performans ölçütüne devam etmeyecektir. Bunun yerine, ülkeler dış ve iç ekonomik koşulları içeren 9 kritere göre değerlendirilmesinin ardından program için yeterliliği ortaya konulacaktır. IMF tarafından belirlenen bu 9 kriter; sürdürülebilir dış denge, özel sektör dış borçlanması, uluslararası sermaye piyasalarına erişim, rezerv durumu, sağlam kamu finansmanı, düşük enflasyon, bankaların borç ödeme gücü, etkin finansal denetleme ve yüksek veri kalitesi olarak sıralanabilir. FCL ile ülkelerin yabancı sermaye çekmekte zorlandıkları koşullarda, güçlü politika ve ekonomi temeli olan ülkelerin desteklenmesi amaçlamaktadır. FCL’nin önceki programlardan üstün tarafı, kredi tutarının yüksekliği ve vadesinin uzun olması olarak gösterilmektedir. Önlem amaçlı FCL olanağına erişim sağlayabilen ülkelerin, sermaye kaçışlarına karşı güçlü durmakla birlikte, ülke riskini önemli oranda düşürebileceğine vurgu yapılmaktadır. Şimdiki koşullarda, gelişmekte olan ülke ekonomilerinden sadece, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Güney Afrika ve İsrail’in bu programdan yararlanabileceği düşünülmektedir. Hali hazırda IMF programını uygulayan Macaristan ve Ukrayna’nın FCL programından yararlanması söz konusu değilken, Türkiye’nin durumu belirsiz olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’nin öne sürülen 9 koşuldan sürdürülebilir dış denge ve düşük enflasyon konularında yaşadığı zorluklar, FCL programından yararlanmasını belirsiz bir duruma getirmektedir. Ancak, FCL olanaklarına erişimi belirlemede IMF, ülkelerin bu 9 ön koşulun hepsini yerine getirmesini beklememektedir. IMF’nin çekincelerinin olduğu bir ya da daha fazla konuda, hükümetin bu eksikliklerin düzeltilmesi konusunda ortaya koyacağı siyasi irade ve kararlılığın, bu ön koşulların yerini alabileceği belirtilmektedir. Böylece, yeni plan ileriye dönük bir bakış açısı sunmaktadır. Dolayısıyla, günümüzde küresel ekonomik kriz nedeniyle Keynesyen politikaların yeniden gündeme gelmesi sonucu, IMF ile yapılacak anlaşmanın özellikle bütçe açısından daha esnek bir görünüme sahip olması beklenmektedir. Seçim sonrasında IMF ile başlanacak müzakerelerde bu konunun üzerine daha fazla eğilinmesi, Türkiye’nin standart IMF reçetelerini uygulamaktan daha etkili ve güven artırıcı olabileceği düşünülmektedir. Bütçe gelişmelerinde yurt dışına bakış... 2008 ve 2009 yıllarında küresel resesyonun derinleşmesi, bütün ülkeleri önlemler almaya itmiştir. Başta ABD olmak üzere pek çok ülke krizin derinleşmesi ile para ve maliye politikası enstrümanlarını birbiri ile uyum içinde uygulamaya koymuştur. Para politikası önlemleri; açık piyasa işlemleri ile likiditenin genişletilmesi, faiz oranlarının düşürülmesi ve munzam karşılıkların değiştirilmesi olarak karşımıza çıkarken, Maliye politikası önlemleri; kamu harcamalarının artırılması, vergi oranlarının düşürülmesi şeklinde kendini göstermiştir. Para politikası araçlarının küresel krizin etkilerini gidermekte yetersiz kalması bazı ülkeleri maliye politikası araçlarına yönlendirmiştir. Bunun sonucunda ülkeler krizin etkilerini hafifletmek için bir dizi destek paketleri açıklamıştır. Açıklanan bu destek paketleri ekonomide stabilizasyonun sağlanması açısından hayati önem taşımaktadır. IMF’nin yayınladığı rapora göre, destek paketlerinin GSYİH içindeki payı %1.4 olarak gerçekleşmiştir. Bu oranın IMF’nin önerdiği %2 oranının altında olduğu gözlemlenirken, ülkeler bazında paketlerin içerikleri farklılıklar göstermektedir. ABD dışında, toplam destek paketlerinin üçte biri vergi indirimi olarak düşünülmüştür. Özellikle Brezilya, Rusya ve İngiltere destek paketlerinin tamamını vergi indirimine dayandırmıştır. Polonya ise halen vergi indirimini kapsayan bir paket üzerine çalışmaktadır. Öte yandan, Çin, Arjantin ve Hindistan ise büyük çoğunlukla harcamaları artırarak ekonomiyi destekleme yolunu seçmişlerdir. Destek paketi uygulamalarının zamanlaması ülkelerin bütçe süreçlerine göre değişiklik göstermektedir. 2008 yılında destek paketlerini uygulamaya koyan ABD, Çin, İngiltere, Güney Kore, İspanya, Güney Afrika ve Suudi Arabistan küresel destek politikalarının genişletici etkisini 2009 yılında görmeyi amaçlamaktadır. Diğer yandan G – 20 ülkelerinden ABD, Almanya, Çin ve Suudi Arabistan harcamaların büyük çoğunluğunu 2010 yılında gerçekleştirecektir. Ancak uygulanan destek paketlerinin etkinliği konusunda şüpheler gözlemlenmektedir. Bütçe açıklarını finanse etmek için artan kamu borçlanmaları dengesizliğe yol açmıştır. Kamu borçlarının çok hızlı arttığı ekonomilerin mali durumu hakkında ciddi endişeler oluşmuştur. Ekonomik durumlardaki hızlı bozulma ve araçların yoksunluğu göz önüne alındığında genişletici maliye politikalarından başka bir seçeneğin olmadığı görülmektedir. Mali disiplin göstergesi olarak kullanılan “Bütçe Açığı/GSYİH” oranına baktığımızda incelenen ülkelerde ciddi artışlar dikkat çekmektedir. Bütçe Dengesi/GSYİH (%) 2007 2008 2009 Destek Paketi Büyüklüğü/GSYİH (%) Almanya Çin Macaristan Polonya Rusya Güney Afrika Güney Kore ABD Ukrayna 0.1 0.3 ‐5.5 ‐2.0 5.5 0.6 3.8 ‐2.8 ‐0.7 ‐0.1 ‐0.6 ‐3.4 ‐2.5 4.2 0.1 2.0 ‐5.5 ‐0.1 ‐4.8 ‐3.6 ‐2.9 ‐4.1 ‐6.5 ‐2.1 ‐0.7 ‐8.5 ‐ 1.5 2.1 ‐ ‐ 1.7 1.3 ‐ 1.9 ‐ Goldman Sachs Economic Research, Global Economics Analyst‐May/June 2008 2009 yılında krizin etkilerini hafifletmek için kamu harcamalarının artmasının planlanması mali disiplinde bir gevşemeye yol açacaktır. Buna bağlı olarak 2009 yılında “bütçe açığı/ GSYİH” oranında da ülkeler bazında artışlar beklenmektedir. Geçtiğimiz günlerde Pakistan, Macaristan ve Ukrayna IMF ile anlaşma imzalamışlardır. IMF bu ülkelerin bütçelerine disiplin, kamu yatırımlarına sınırlama ve küçülmeyle sonuçlanacak mali disiplin şartı getirmiştir. Ayrıca Doğu Avrupa'da bütçe açığının krize karşı artan harcama planları ve para birimlerini desteklemek için uygulanan politikaların getirdiği ek yükle bütçe açıklarının artması ihtimali giderek artmaktadır. Bölgenin bu açığını finanse etmesi içinse en az 50 milyar dolara ihtiyacı olduğu düşünülmektedir. Ukrayna ve Letonya’nın IMF ile anlaşmaları gereği gerekli bütçe açığı kriterlerini sağlayamaz ve anlaştıkları kredileri alamazlarsa iflas etmeleri de gündeme gelebilecektir. EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ Bilge ÖZALP TÜRKARSLAN bilge.ozalpturkars@vakifbank.com.tr (0312) 455 84 88 Tuncay SERDAROĞLU tuncay.serdaroglu@vakifbank.com.tr (0312) 455 84 84 Emine Özgü ÖZEN emineozgu.ozen@vakifbank.com.tr (0312) 455 84 87 30 Mart 2009 ABD’de piyasalar dibi gördü mü? Son birkaç haftadır ABD’de açıklanan makro ekonomik rakamlarda yaşanan toparlanma piyasalarda kötü günlerin sonuna gelindiği yönündeki beklentilerini arttırmıştır. Özellikle perakende satışlar ve dayanıklı mal siparişlerinde yaşanan artışlar iç talepteki toparlanmaya işaret ederken, krizin başladığı konut sektörü satışlarında yaşanan (Geçtiğimiz hafta ABD yeni konut satışlarının Şubat ayında, Ocak ayına göre %4.7 artışla yıllık bazda 337,000 adet olduğu açıklandı. Böyle artış hızı son 10 ayın en yüksek seviyesinde gerçekleşti.) yükseliş söz konusu sektör ve yaşanan finansal kriz açısından olumlu birer gelişme olmuştur. İkinci El Konut Stokları Perakende satışları Ekim 08 Ocak 09 Nisan 08 Temmuz 08 Ekim 07 Ocak 08 Nisan 07 Temmuz 07 Ekim 06 Ocak 07 Nisan 06 150 Temmuz 06 170 300 Ekim 05 320 Ocak 06 190 Nisan 05 210 340 Temmuz 05 360 Ekim 04 230 Ocak 05 250 380 Temmuz 04 400 Ocak 04 Ocak 09 Ağustos 08 Ekim 07 Mart 08 Aralık 06 Mayıs 07 Temmuz 06 Eylül 05 Şubat 06 Nisan 05 Kasım 04 Ocak 04 İkinci El konut Satışları Haziran 04 Ağustos 03 Ekim 02 Mart 03 Aralık 01 Mayıs 02 Temmuz 01 Eylül 00 Şubat 01 Nisan 00 Kasım 99 Ocak 99 Haziran 99 5 4.5 4 3.5 3 2.5 2 1.5 1 Nisan 04 8 7 6 5 4 3 2 Dayanıklı Mal Siparişler Wall Street borsalarında son üç haftadır görülen artışlarla Dow Jones aylık %20’yi aşan yükselişler yaşarken, bu yükselişlerin gelişimi şöyle özetlenebilir: Öncelikle Citigroup, JP Morgan ve Bank of America CEO’sunun yılın ilk 2 ayında kar ettiklerini açıklaması mali sektör hisselerindeki alışları hızlandırırken büyük ABD bankalarının devlete hisse vermeden ayakta kalabileceği yönündeki beklentilerle piyasalarda artan risk iştahına destek olmuştur. Diğer yandan ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner’ın bankacılık sektörünün toksik varlıklardan temizlenmesine ilişkin hazırladığı plan piyasalarda bahar havası yaşanmasına neden olurken, açıklanan verilerin de beklentilerden iyimser bir tablo çizmesi borsalarda sert yükselişler yaşanmasına neden olmuştur. Yükselen endeksler için pek çok diğer neden sıralanabilecekken, teknik olarak incelendiğinde Dow Jones endeksinin 7,500 teknik desteğini kırmış olması yaşanan toparlanmada önemli bir paya sahiptir. Tarihinde üç ayrı defa 7,500 seviyesini kıramayan endeksin yaşanan finansal krizle geçtiğimiz günlerde bu seviyeyi 1000 puan kadar kırması yaşanan tepki hareketi üzerinde etkili olmuştur. Söz konusu piyasalarda takip edilen kurtarma planı ile ilgili gelişmeler veya makro ekonomik verilerdeki toparlanma ise yaşanan bu tepki hareketini hızlandıran önemli birer faktör olmuştur. Piyasalardaki bu yukarı yönlü hareketin ayı piyasası yükselişi (bear market rally) yani sert düşüşlerden sonra gelen kısa bir toparlanma alımı mı yoksa gerçekten dibin görüldüğü ve toparlanmanın başladığı bir hareket mi olduğunu tespit etmek için 7,200 desteği oldukça önem taşımaktadır. Bunun temel nedeni, Dow Jones endeksinin 3 hafta önce gördüğümüz 6,500 seviyesinden 7,950 seviyesine yükselişine karşılık gelen %50 fibonacci seviyesinin 7,200 seviyelerinde olması ve Dow Jones endeksinin geçmiş tarihinde sürekli test ettiği bir seviye olarak karşımıza çıkmasıdır. Bu seviyenin kırılması durumunda ise 6,500 desteği hedef olacaktır. Eğer 6,500 desteğinden gelen alımlar Dow Jones’un ilk aşamada 8,000‐8,500 arasındaki bir seviyeye hareket etmesine neden olursa, finansal piyasalarda dibin görüldüğü beklentileri gündeme gelebilir. 6,500 desteğinin kırması durumunda ise 4,000 seviyesi bir sonraki güçlü destek olacaktır. Dolayısıyla, piyasalarda kötü günlerin sona erdiğini söylemek yerine daha kötü günler piyasaları bekliyor olabilir mi sorusu da sorulabilir. Tüm bu soru işaretlerine cevap bulabilmek için önümüzdeki günlerdeki veriler ve endekslerdeki hareket dikkatle takip edilmelidir. Dolayısıyla şimdilik piyasaların dibi gördüğünü söylemek için erkendir. Seda MEYVECİ sedameyveci@vakifbank.com.tr (0312) 455 84 85 Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü ekonomik.arastirmalar@vakifbank.com.tr 30 Maart 2009 YURTİÇİ PİYASALAR Dolaar/TL kurundaa 1.6830 seviyyesinin üzerindeki kapanışlar yukarı yön nlü risklere işaaret ediyor... Geçttiğimiz haftan nın ilk işlem günlerinde, ABD A bankalarından toksikk varlıkların satın s alınmassını öngören planın ayrınttılarının açıklanmasıyla arttan global riisk iştahına paralel p olarak gerileyen Do olar/TL kuru, yurtiçinde Haazine’den Sorrumlu Devlet Bakanı n isteği doğru ultusunda bü ütçe dengelerrini düzeltme ek için ek ön nlemler alınaccağını belirtm mesinden de olumlu Şimşşek’in IMF'nin etkileendi. Hafta ortalarında, AB BD Hazinesi’nin uygulamayya koyacağı Kaamu – Özel Yaatırım Programı’nın işlerliğğine yönelik o olumsuz yönd de eleştirilerin n değerlendirilmesi, yurtdışşı piyasaların h hafta başların nda görülen bü üyük kazanım mlarının bir kıssmını geri verm mesiyle sonu uçlandı. Hafta sonlarına doğru ise, ABD’d de özellikle konut piyasasına yönelik beeklentilerden olumlu açıklaanan reel ekon nomiye ilişkin verilerin arrdından uluslaararası piyasaalarda en kötü ü günlerin artık geride kallmış olabileceeğine yönelik ihtiyatlı iyimserliğin etkissiyle, Dolar/TLL dar bir banttta hareketini ssürdürdü. Hafftanın son işlem gününde isse, küresel piyyasalarda artan risk algılamalarıyla EUR//USD paritesinin sert bir şekilde gerileyyerek 1.33 sevviyesinin altın na inmesi kurrda yukarı yön nlü hareketleri desteklerkeen, gün sonu una doğru kayıplarının bir kısmını karşıllayan Dolar/TTL kuru haftayyı 1.6705 seviyyesinden tam mamladı. Böyle ece, geçtiğimiiz hafta TL, D Dolar karşısınd da %0.69 değeer kazandı. Bu hafta h yurtiçind de açıklanacak 4. çeyrek büyüme rakam mının sert bir düşüş gösterrmesi ve Mart ayı enflasyo onunun beklentilerin üzerinde açıklanm ması ihtimali kurda k yukarı yönlü y riskleri artırıyor. Hafftanın ilk işlem m günlerinde,, yurtdışı piyaasalarda geçen hafta ihtiyaatlı olduğunu önemle belirttiğimiz iyimser havanın etkisini e yitirmesi nedeniylee güne yukarı yönlü boşlukk bırakarak baaşlayan Dolar/TL kurunun bu boşluğu d doldurması beekleniyor. 31 M Mart 2009’un yılın ilk çeyreeğinin sonu vee bilanço döne emi olması, D Dolar/TL mdiki destek sseviyemiz olan n 1.6830 seviyyesine doğru h hareketini sağğlayabilecektirr. Hafta kurunun 1.6910 seeviyesi ve öncceki direnç, şim mali çöküşü en ngellemek için mali reform mların şart old duğunu vurgulamasının bekklendiği ortallarında ise, G – 20 ülkeleri liderlerinin m İngilttere’deki toplantıdan çıkacak sonucun küresel piyasallardaki risk işttahını nasıl etkileyeceği izleenecek. Hafta sonunda ise A ABD’de işgüccü piyasasına ilişkin açıklanacak verilerin beklentilerrden olumsuzz gerçekleşmeesi kurda yukkarı yönlü basskıyı artırabileecektir. Yurtd dışı piyasalardaki son zam manlarda oluşşan olumlu havanın, h yurtiiçinde özellikle bozulan bütçe dengele erinin neden olduğu riskleerin üzerini örttüğü ö görülü üyor. Yurtiçi döviz mevdu uatları ile TL cinsinden varrlıkların faiz o oranları arasındaki getiri farkının f daralması, özellikle kamu dengeesine yönelik risklerin belirgginleştiği ortaamda yatırımccıların döviz taalebini artırabilecek olup, D Dolar/TL y hareketini destekleyeebilir. Günlükk 1.6830 seviyesinin üzerindeki kararlı hareketlerin haftalık bazd da 1.80 kurunun yukarı yönlü mesine neden n olmaktadır. IIMF ile anlaşm mada ilerleme sağlanması d dışında pek olaası görülmeyeen aşağı seviyyesinin direnç olarak görülm yönlü ü hareketlerde ise 1.6230 vve 1.6050 seviiyelerinin desttek oluşturmaaya devam etm mesi bekleniyor. mik Araştıırmalar M Ekonom Müdürlüğü ü ekonomik k.arastirmala ar@vakifban nk.com.tr 30 Maart 2009 B‐100 geçen h hafta %6.9 yükseldi... İMKB Bir önceki ö hafta sonunda s ABD’’de bankaların n ellerindeki toksik varlıklaarın satın alın nmasına ilişkin n adımlar atılaacağının açıklanması İMKB B‐100’ün hafttaya alıcılı başşlamasına ned den oldu. Hafftanın ilk işlem m gününe 24,,480 seviyesin nden boşluklaa başlayan İMKB‐100 endeeksi gün içind de yukarı yön nlü dalgalı bir seyir izledi. Plana ilişkin n açıklamalarrla ABD borsaalarında olduğu gibi İMKB B’de de bankkacılık hisselerri yükselişe ön ncülük etti. Mali sektör hissseleri Pazartessi günkü işlem mlerde %5.9 deeğer kazandı. Hafta içinde yyurtdışı borsalarda kar saatışlarının görülmesine karşın, banka hiisseleri İMKB’’de günlük dü üşüşleri engelledi. Daha so onra ABD’den n gelen mlu veriler de İMKB’de alım mların artmassına neden old du. Hafta son nuna doğru ettkili olan kar satışları İMKB B‐100’de hafiff değer olum kayıp plarının görülmesine neden olurken, Cu uma günü kapanışa doğru yatırımcıların n yerel seçime ilişkin olum mlu bir tabloyyu satın almaaları endekstee sert bir yükkselişin görülm mesine neden oldu. Sonuç olarak, İMK KB‐100 endekksi 24,435 seviyesinden baaşladığı haftaayı %6.9’luk yükselişle y 25.6 697 seviyesinden kapattı. Bu hafta İMK KB’de bir diğeer önemli geliiişme de işlem m hacminde görülen g yükselişler oldu. Yerel seçimlerin sonuçlarının belli olmasıyla birlikte yurrtdışı piyasalaardaki olumuz hava İMKB‐100 endeksinin bu haftaya sert s satışlarla başlamaasına ve 25,00 00 seviyesinee kadar gerileemesine nede en oldu. Gün boyunca sattıcılı seyir devam etti. Yurrtiçinde seçim mlerin sona ermesiyle, e IM MF görüşmlerrine ilişkin beeklentiler tekkrar önemini arttıracaktır. Buna ek olarak, dış borrsaların görünümü ile İMKB arasındakki ilişkinin de kuvvetlenmeesi beklenebilir. Bu açıdan n ABD’de açıkklanacak olum msuz makroeknomik meler İMKB‐1 100’ün daha önceki boşluk seviyesi olaan 24,450’e gerilemesine neden verileer ve finansaal kuruluşlaraa ilişkin gelişm olabilecektir. Bu h hafta yurtiçind de açıklanan b büyüme verisiinin de beklen ntilerin altındaa gelmesi süreeci destekleye ecektir. Bu seviyenin 0 seviyesi test edilebilecekttir. İMKB‐100 için daha öncceki raporlarım mızda sık sık vvurguladığımız 23,000 seviyyesi ise altında ise 24,000 üşlerin görülm mesi ile yine göze g çarpmayya başlamaktadır. Bu seviyyenin altında bir günlük kapanış satışlaarın hızlanmasına ve düşü endeeksin 20,900 sseviyelerine hızla geri çekilmesine neden n olabilecektir. İMKB‐100 iççin son haftallarda etkili olaan yükseliş treendinin devaam etmesi du urumunda isee ilk aşamadaa Pazartesi saabahı oluşan 25,400 boşlu uğunun kapanması beklen nebilir. Bu seviyenin üzerinde ise 25,80 00 – 26,600 yeeni dirençler o olacaktır. mik Araştıırmalar M Ekonom Müdürlüğü ü ekonomik k.arastirmala ar@vakifban nk.com.tr 30 Maart 2009 e geçti... Ortalama bileşik ggetiri artan rissk algılamalarrıyla yükselişe %1 15.84 Haftaaya %13.93 seeviyesinden b başlayan 3 Kassım 2010 vadeeli gösterge taahvilin ortalam ma bileşik gettirisi, haftanın n ilk işlem gün nlerinde ABD’’de açıklanan Kamu – Özel Yatırım Proggramı’nın yurttdışı piyasalarrda oluşturdu uğu iyimser haavanın etkisiyyle en düşük %13.83 % seviyyesinden kapaandıktan sonrra, genel olarak planın işleerliğine yöneliik tartışmaların neden oldu uğu artan riskk algılamaları ve kar satışlarının etkisiyyle hafta boyyunca değer kaybetti. Bö öylece, ortalaama bileşik getiri g geçtiğim miz haftayı %14.22 % seviyeesinden eyir izleyerek haftayı %14.2 25 seviyesinde en tamamladı. Hafta tamaamladı. Valörlü işlemlerde ise ortalama bileşlik getiri aynı yönde se içind de yurtiçinde, Ekonomiden n sorumlu Deevlet Bakanı Şimşek’in Ş Ocaak 2010'a kad dar 40 milyar dolarlık dış borcun çevvrilmesi konu usunda ise birr sorun olmad dığını belirtmeesi ve hükümeetin 5. ekonomik paketi Nisan ayında uyygulamaya ge eçireceği açıklaamaları ekon nomiye yöneliik kaygıların aazalmasında eetkili oldu. Haafta sonlarınaa doğru ise, A ABD’de reel ekkonomiye ilişkkin açıklanan olumlu verileer gözlenirken, yurtiçinde kar satışların nın artış göstermesi, hacim msiz işlemlerd de dar bir bantta harekete e neden oldu u. Yerel seçim mler öncesind de haftanın so on işlem günü ünde ise, küreesel piyasalarrda bir süredir etkili olan ih htiyatlı iyimse erliğin kaybolm ması ve yine kar satışlarınıın etkili olmassıyla yükseliş ggösteren ortallama bileşik getiri haftayı 35 baz puan yü ükselişle tamaamladı. Bu hafta yurtiçind de açıklanacakk Mart ayı TÜFE ve ÜFE verrilerinin bekle entilerin üzerin nde gerçekleşşebileceği bekklentilerinin piiyasada n alınması orttalama bileşikk getirinin yükkseliş gösterm mesine yol aççabilecektir. Ayrıca, A TCMB’nin faiz indiriimlerinde artık sona satın geldiiği yönünde piyasalarda olu uşan algı ile, D Dolar/TL kuru aşağı yönlü haareket etse bile, bu harekettlerin tahvil – bono piyasassına çok yansımayacağı dü üşünülüyor. Bununla B birliktte, yurtdışı piyasalarda p bo ozulan havanıın yukarı yön nlü riskleri arttırdığını belirtttiğimiz n tahvil – bon no piyasasındaa satışlara ned den olabileceğği düşünülüyo or. 2009 yılı bü ütçe hedeflerine yılın Dolar/TL kurundakki hareketlerin ması, Hazine’n nin önümüzdeeki dönemde yüklü miktarrda borçlanmasına neden olabileceğind den, gerekli tasarruf t ilk ayında ulaşılm maması durum munda ortalaama bileşik geetirinin yukarıı yönlü harekketini destekleeyecektir. Bun nunla birlikte,, içinde önlemlerinin alınm mik kriz koşulllarında, Ekono omiden Sorum mlu Devlet Baakanı Ekren, seeçimlerin ardından 2012'ye e kadar olan d dönemi bulunulan ekonom miştir. Ekonom miyi canlandıraacak ve bütçeede oluşacak kayıpları karşşılaması kapsayan yeni birr ekonomik planın açıklanacağını bildirm büyüme bekleenen bu planın piyasalardaaki güveni artırmada önemli rol oynayacaağı düşünülmeektedir. Bu haafta açıklanacaak 4. çeyrek b verissinin beklenen nden sert düşşüş göstermessinin ise tahvil – bono piyasasında satışları hızlandırabileceği düşünülüyor. Bu n nedenle haftaa içinde %14.9 90 seviyesinin n çok önemli b bir direnç oluşşturduğu düşü ünülüyor. Bu sseviyelerin kırılması ise artaan risk priminee işaret ettiğği için yeniden %15 seviyeleeri piyasalardaa görülebilecektir. Seçim sonrasında IMF ile anlaşmadaa ilerleme sağğlanması duru umunda ise piyasaların tah hvil – bono piyyasasında alım mlarını artırmaalarını sağlayabilecektir. mik Araştıırmalar M Ekonom Müdürlüğü ü ekonomik k.arastirmala ar@vakifban nk.com.tr 30 Maart 2009 enelinde alıcılı bir seyir hakim m oldu... Eurobono piyasalaarında hafta ge Haftaa içi ABD’de açıklanan dayyanıklı mal siiparişleri ve yeni y konut saatışları verilerinin ekonomiik toparlanmaaya işaret etm mesinin etkissiyle ABD end dekslerinde yaşanan y yukarı yönlü hareeketler, haftaa boyunca geelişmekte olan n ülke eurob bonolarının daa alıcılı seyriinde etkili olu urken, haftanın son işlem günü yurt dışı piyasaların bo ozulmaya başlaması yukarı yönlü trendin n tersine dönmesine nedeen oldu. Bu harekette h Cum ma günü ABD D'de açıklanan n kişisel gelir ve kişisel haarcama verilerrinin beklentiiler dahilinde gelmiş olmaasına rağmen bir önceki dö öneme göre ö önemli ölçüdee zayıflamış olması da etkili oldu. Böylecee geçen haftaanın ilk işlem ggününe 133.0 063 seviyeleriinden başlayaan 2030 vadeli gösterge eurrobono hafta içi gelen alımlarla en yükseek 136.188 seviyelerini testt etti ve bu seeviyelerden geelen satışlarlaa haftayı açılış yaptığı seviyeelere yakın 13 33.000 seviyelerinden tamamladı. Veri açısından yo oğun bir günd demi bulunan n yurt dışındaa ABD’de açıkklanacak olan n konut ve istihdam verile eri öne çıkan veriler de dördüncü çeyrek büyüm me ve enflasyyon verileri de eurobono p piyasası üzerinde etkili olaabilecek arasıında bulunurkken, yurt içind diğerr veriler arassında bulunuyyor. Haftanın ilk işlem gü ününe yurt iççinde seçim sonuçlarının, s h yurt dışında ise olumlu havanın bozu ulmasına paralel olarak satııcılı bir başlan ngıç yapan eurrobono piyasaasında, hafta boyunca açıklanacak verile erin olumsuz ggelmesi duru umunda bu hareketin devaam etmesi beeklenebilir. Özellikle yurt içinde i yarın açıklanacak a olan son çeyre ek büyüme verisinin bekleentilerden daaha büyük biir daralmaya işaret etmessi durumundaa eurobono piyasasında ssatış baskısının daha da artması a bekleenebilir. Bu durumda d 130.000 ve 127.8 800 seviyelerrinin destek olması o beklen nirken, bu sevviyelerin kırılm ması durumun nda ise gösteerge eurobonoda 119.450 sseviyesine doğru bir geri çeekilme beklenebilir. mik Araştıırmalar M Ekonom Müdürlüğü ü ekonomik k.arastirmala ar@vakifban nk.com.tr 30 Maart 2009 YURTDIŞI PİYASALAR EUR//USD paritesi, geçen hafta dalgalı ve yukarı yönlü birr seyir izledi.... EUR//USD paritesii, hafta boyu unca dalgalı ve v aşağı yönllü bir seyir izzledi. Haftanıın ilk işlem ggünü ABD’nin n bankaların ödeme denggelerinde soru un oluşturan ve kredi piyaasasının çalışm masını engelle eyen zehirli varlıkları v satın n almak için kullanacağı k 1 trilyon doların ayrıntıların nın açıklamassı ile USD’nin değer kaybeetmesi sonucu u 1.3735 seviyyelerini test eeden parite, sonraki günleerde bu ü aşağı çevird di. Paritenin aşağı yönlü hareketinde bankaların ttoksik varlık alımı planınaa ilişkin seviyyelerden dönerek yönünü şüph helerin giderek artması son nucu USD’ye ggelen güvenli liman alımlarrı ve Cuma gü ünü Almanya Maliye Bakan nı'nın yapmış olduğu Euro o Bölgesi’nde yyükselen devlet borçlarının n euronun istikrarını tehditt edebileceği yönündeki aççıklamaları son nucu euronun n değer kayb bı etkili oldu. B Böylece haftayya 1.3631 sevviyelerinden başlayan EUR/USD paritesi, hafta boyunca 1.3735 – 1.3 3202 bandınd da işlem gördü ve haftayı 1 1.3230 seviyelerinden tamaamladı. Veri açısından yoğğun bir gündemi bulunan bu hafta ABD’d de açıklanacakk olan konut vve istihdam veerileri ile Euro o Bölgesi’nde Avrupa f kararı ile işsizlik oranı ve perakend de satış verilerinin EUR/USSD paritesinin yönü üzerinde belirleyici olması Merkkez Bankası faiz bekleenmektedir. Geçen G haftalaarda belirttiğimiz 55 haftaalık hareketli ortalama değğeri olan 1.3760 direncinin geçtiğimiz haftaki yükselişte kırılamaadığını gördükk. Bu durum EUR/USD parittesi için önemli bir direnç oluşturmaya deevam edecekttir. Haftanın illk işlem ü aşağı yönlü hareketine deevam ederek 1.3160 seviyeelerinden işlem m gören parittenin, aşağı yö önlü hareketine devam etm mesi ve günü 1.30 seviyesinin altına a kararlı bir şekilde inmesi durumu unda, EUR/USSD paritesindeeki düşüşün h hızlanmasını bekliyoruz. b Paaritenin 0 destek sevviyelerini kırm ması durumun nda 1.25 sevviyelerine kad dar gerilemessi, 1.2440 alttına hareket etmesi 1.2950 ve 1.2850 umunda 1.23 320’ye kadar hareket h görülebilir. Pariteenin EUR lehine tekrar yukkarı hareketed debilmesi için n 1.3350’nin üzerine ü duru çıkm ması gerekmektedir. Yukarrı yönlü hareketi durumunda ise 1.3 3250, 1.3340 0, 1.3410 dirrenç seviyele erinin test edilmesi bekleenirken,bu seeviyelerin karaarlı bir şeildee kırılması durumunda ise paritenin yen niden 1.35 seeviyelerine do oğru hareket etmesi ihtim mal dahilinde b bulunmaktadıır. mik Araştıırmalar M Ekonom Müdürlüğü ü ekonomik k.arastirmala ar@vakifban nk.com.tr 30 Mart 2009 USD/JPY paritesi haftanın genelinde dalgalı ve yukarı yönlü bir seyir izledi... USD/JPY paritesi haftanın genelinde yukarı yönlü ve dalgalı bir seyir izlese de haftanın son işlem günü yönünü aşağı çevirdi. ABD'de hafta içi detayları açıklanan bankaların bilançosunda bulunan toksik varlıkların alımı hakkındaki programın ardından artan risk iştahıyla yüksek getirili para birimlerine ve yatırım alanlarına olan talep artışı ve ekonomide toparlanmanın sinyallerinden biri olarak görülen konut satışlarında ve dayanıklı mal siparişlerinde görülen beklenmedik yükselişler hafta boyunca doların değer kazanmasında etkili olurken, Japonya’da açıklanan TÜFE, perakende satış ve sanayi üretimi verilerinin olumsuz gelerek Japon ekonomisi hakkındaki endişeleri arttırması da paritenin bu yükselişine destek verdi. Ancak paritedeki bu yükseliş Cuma gününe kadar sürdü ve USD/JPY paritesi haftanın son işlem günü Obama yönetiminin, General Motors ve Chrysler'in sunduğu yeniden yapılanma planlarını uygun bulmayarak reddetmesinin yatırımcıların otomotiv sektörüne yönelik endişelerini arttırması sonucu yönünü aşağı çevirdi. Böylece haftaya 95.66 seviyelerinden başlayan USD/JPY paritesi, hafta boyunca 95.41 – 98.86 bandında işlem gördü ve haftayı 97.90 seviyelerinden tamamladı. Yoğun bir veri gündemine sahip olan bu hafta piyasalarda ABD’de açıklanacak olan konut ve istihdam verileri ile Euro Bölgesi’nde Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz kararı, Japonya’da ise işsizlik oranı verileri öne çıkan veriler arasında bulunuyor. Japonya’da bu sabah açıklanan sanayi üretiminde %10 olan beklentilerin altında %9.4 oranında gerileme yaşanması piyasalar tarafından çok olumsuz algılanmazken, zaten yıllardır zayıf ekonomik bir ekonomik görünüme sahip olan Japonya’da olabilecek en kötü durumun artık gerçekleştiği yönündeki beklentiler ve Japonya Başbakanı Taro Aso’nun, Salı günü G20 toplantısı ve teşvik paketine ilişkin yapacağı basın toplantısı öncesi JPY’ye olan talep haftanın ilk işlem günü paritenin aşağı yönlü hareketine destek veren gelişmeler arasında bulunurken, ABD ekonomisine yönelik artan endişeler de bu hareketi destekliyor. Sabah saatlerinde 96.28 seviyelerine kadar gerileyen USD/JPY paritesinin aşağı yönlü hareketine devam etmesi durumunda 95.75, 94.50 ve 93.60 destek seviyelerinin test edilmesi beklenebilir. Bu seviyenin altında ise paritenin 92.40 seviyelerine doğru gerilemesi beklenebilir. Paritenin yukarı yönlü hareketi durumunda ise 96.50, 97.60 ve 98.70 seviyelerinin direnç olması beklenirken, bu seviyelerin kırılması durumunda ise 99.80 seviyesi sonraki direnç seviyesi olarak dikkati çekmektedir. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü ekonomik.arastirmalar@vakifbank.com.tr 30 Maart 2009 Dow w Jones endekksi üçüncü hafftayı da artıdaa kapatmayı b başardı... Dünyya borsaları gllobal piyasalarda en kötünü ün görüldüğü yönündeki be eklentilerle üççüncü haftayı da artıda kap patmayı başarrdı. S&P 500 endeksi 1987 yılından beri en sert aylık artışını yaşarrken, Dow Jon nes haftayı %6 6.82 yükselişlee kapattı. Avrrupa borsalarında ise 2.7 artışla so onlandırdı. Asyya piyasaların nda ise iyimsserlik bir mikktar daha sınırlı kalırken, FTSE Eurofirsst 300 endekksi haftayı %2 Japonya’dan gelen olumsuz raakamlara rağm men olumlu bir b seyir izlen ndi, Nikkei en ndeksi haftayıı %8.6 artışla kapatmayı başardı. b bal piyasalardaa geçtiğimiz hafta h yaşanan n yukarı yönlü ü bu harekettte öncelikle haftanın h ilk gü ünü açıklanan n ABD bankalaarından Glob toksiik varlıkların satın alınmasını öngören planın ayrın ntılarının yaraattığı iyimserlik etkili olurken, açıklanaan makro eko onomik verileerdeki olumlu u seyir de piyaasalarda yaşan nan ralli harekketleri üzerind de etkili oldu. Piyassalar bu haftaaya ise ABD’dee otomotiv şirrketlerine yön nelik kurtarmaa planı hakkın ndaki gelişmelerle başlıyor. ABD’de Cum ma günü görülen %2’yi aşaan kayıplar sonrasında Do ow Jones vad deli piyasalard da ekside bu ulunuyor. Asya borsaları da d yeni haftayya sert üşlerle başladı. ABD Hazinee Bakanı Tim Geithner’ın bazı b bankaların ciddi tutarda yardıma ih htiyacı olabile eceğini söylem mesinin düşü ardın ndan Asya piyyasalarında en ndekslerde düşüşler izlenmektedir. Haftaa içerisinde isee veri olarak yyoğun bir gündem yer almaaktadır. Özellikle son günlerde gelen makro ekonom mik rakamlardaaki düzelmeniin devam edip p etmeyeceği piyasaların se eyri açısından n dikkat çekm mektedir. Son n günlerde sık sık rastlanaan piyasaların n dibi gördüğğü yönündekki beklentileriin doğrulanm ması için açıkllanacak rakamlardaki hareeketler dikkatlle takip edilmelidir. Dow Jo ones endeksin nin hafta içinde aşağı yönlü hareketlerind de ilk aşamadaa 7,400 mesi mümkün n olabilir. Diğeer yandan, bu u seviyenin kırılması k durum munda 7,200 seviyesi dikkkat çeken bir destek desteeğini test etm görünümündedir. Çünkü piyasaalarda yaşanan yukarı yönlü ü hareketin ayyı piyasası yükkselişi (bear m market rally) yyani sert düşüşşlerden b toparlanm ma alımı mı yo oksa gerçekteen dibin görüldüğü ve toparlanmanın b başladığı bir hareket h mi old duğunu sonra gelen kısa bir n, 7,200 destteği oldukça önem taşımaktadır. Bununu temel nedeni, n Dow Jones endekksinin 3 haftaa önce tespiit etmek için gördüğümüz 6,500 seviyesindeen 7,950 seviyyesine yükselişşine karşılık gelen %50 fibonacci seviyeesinin 7,200 se eviyesinde olm ması ve w Jones endekssinin geçmiş ttarihinde süreekli test ettiği bir seviye olaarak karşımızaa çıkmasından kaynaklanmaaktadır. Bu seviyenin Dow kırılm ması durumun nda ise 6,500 desteği yeni h hedef olacaktır. Endeksin h hafta içinde 6,500 önemli desteğinin üzerinde tutunam maması duru umunda yaşan nan olumlu seyrin s sona erdiği e söyleneebilir. Diğer yandan yukarı yönlü hareeketlerinde Dow D Jones’un n 8,000 psiko olojik direncin ni kırmakta zo orlandığı görü ülmektedir. Haftalık artıda bir kapanış için bu seviyeenin kırılması gerekmekted dir. Aksi takdirde, son üç h haftalık artışın ardından bu hafta eksi birr kapanış müm mkün olabilir. 8,000 direncinin kırılması d durumunda 8,,350 ve 8,600 seviyeleeri pek beklen nmemekle birlikte test edileebilir. pek 8 en Hafta 10 yııllık ABD Hazine Tahvil getiirisinde sınırlıı yükselişler görüldü... Geçe mik Araştıırmalar M Ekonom Müdürlüğü ü ekonomik k.arastirmala ar@vakifban nk.com.tr 30 Maart 2009 Haftaanın ilk işlem gününde, AB BD bankaların ndan bankalarrın ödeme de engelerini bo ozan toksik vaarlıkların satın n alınmasını öngören planın ayrıntıların nın açıklanmassı ve dünyanın n en büyük tahvil fonu PIMCO'dan Bill Grross'un da bulunduğu birkaaç büyük yatırımcının ABD'de ikinci eel konut satışlaarının Şubat'ta, Temmuz 20 003'ten proggrama katılmak istediklerini belirtmeleri piyasalara güvven sağladı. A beri en sert şekild de, %5.1 yüksselmesi bu güvven ortamını d destekledi. Bu unların etkisi ile 10 yıllık ABD Hazine tahvvili haftaya sattıcılı bir oksik varlıkları almayı amaççlayan planın finansal sistem mi ne kadar rrahatlatacağı ile ilgili giriş yaptı. İkinci ggün ABD'de baankalardaki to uken tahvil piyyasalarında haafif satış trend dinin yönünü değiştiremedi. ABD’de yen ni konut endişşeler borsalarrda gerilemeleere neden olu satışlarının Şubat ayında bir önceki aya göree beklenmedik şekilde %4.7 7 artması , azaalması beklen nen Şubat ayı dayanıklı mall sipariş g %3.2 arrtması ekonominin seyri ille ilgili olumlu sinyaller veerdi. İyimser ortamı desteekleyen verileerinin de bir önceki aya göre gelişmelerin etkisi ile artan yaatırımcıların riisk iştahı, 10 yıllık ABD Haazine tahvilind deki satış basskısı hızlandı. Tahvil piyasaasından %2.837 seviyessine kadar yükkseldi. Ancak daha sonraki gün ABD’de iistihdam verilerinin diğer vverilerin çıkışlların hızlanmaası ile getiri % aksin ne bir yön çizzmesi yatırımccıların risk algılamalarındaa bir karmaşaa yarattı. Güvvenli liman alımlarının gözlendiği 10 yılllık ABD Hazin ne tahvil getirrisi bir önceki güne göre dü üştü. Bankalarrdan gelen kö ötü performan ns haberleri haaftanın son gü ününde 10 yıllık ABD Hazin ne tahvilinde alım baskısı yyaratsa da olumlu açıklam malar getiri de sınırlı bir yükkşelişe neden n oldu. 10 yıllıık ABD Hazinee tahvil getirrisi haftalık bazda %4.92 yükselerek haftaayı %2.7638 seviyesinden tamamladı. m gününe 10 yıllık ABD Haazine tahvili alıcılı a bir girişş yaptı. 10 yııllık ABD Haziine tahvil gettirisi şu an %2.6972 % Haftaanın ilk işlem seviyyesinde bulun nuyor. ABD Hazine Bakanı Tim Geithner'ın bazı finan nsal kuruluşlaarın önemli devlet yardımına ihtiyacı ollacağını belirtmesi, borsaların haftaya ciddi düşüşlerle başlamasına neden old du. Borsalardaaki olumsuz seeyrin devam e etmesi, 10 yıllık ABD ne tahviline güvenli g liman n alımlarının gelmesine g needen olabilir. Otomotiv sektörünün deesteklenmesi ile ilgili açıkllamalar Hazin yatırrımcıların risk algılamalarınd da değişiklikleer yaratabilir. Haftanın ilk ggünlerinde 10 0 yıllık ABD Haazine tahvilind de alıcılı kapanışların hakim m olması beklenirken haftaa sonuna doğğru Perşembe günü başlayaacak olan G‐2 20 toplantısından çıkacak kkararlar 10 yıllık ABD Hazin ne tahvilin yö önünü belirlem mede etkili ollabilir. Yatırım mcıların risk iştahının azalm ması durumunda ise 10 yıllıık ABD Hazinee tahvil getirrisi için % 2.64 4 seviyesi önemli bir destekk olacaktır. Bu u desteğin karrarlı bir şekildee kırılması durumunda ise % %2.50 ve %2.4 43 yeni desteek seviyeleri olarak karşım mıza çıkmaktaadır. Günlük kapanışlarda %2.43’ün alttında bir hareeket görülmesi durumundaa getiri %2.1 15 seviyesine kadar gerileyyebilir. 10 yıllık ABD Hazinee tahvil getirissinin yukarı yönlü hareketllerinin devam m etmesi duru umunda %2.7 77 direnç olacaktır. Bu seviyenin üzerinde kararlı bir b hareket görülmesi durumunda %2.8 82, %3.05 ve e %3.12 yeni direnç seviyyeleri olacaktır. ol fiyatları son n 3 ayın en yü üksek seviyele erine ulaştıktaan sonra talepteki daralmaa ile tekrar geeriledi... Petro mik Araştıırmalar M Ekonom Müdürlüğü ü ekonomik k.arastirmala ar@vakifban nk.com.tr 30 Maart 2009 Geçeen haftaya 52 2.13 dolar/vaaril seviyesind den başlayan ham petrol fiyatları geçttiğimiz hafta dalgalı bir se eyir izleyerekk 52.25 dolar/varil seviyessinden haftayyı sonlandırdı. Hafta başınd da ABD’de açıklanan finanssal sistemi tıkayan toksik vvarlıklar konussundaki n talebi artırm ması ile zayıfllayan doların da etkisiyle son s 3 ayın en n yüksek seviyyelerine ulaşttı. Ham planın yarattığı ollumlu havanın ol fiyatları geççen yılın Aralık ayından berri OPEC’in arzı kısması ile artmaktadır fakat global krizzden kaynaklaanan taleptekki düşüş petro petro ol fiyatlarının yukarı doğru u hareketini kısıtlamaya k deevam edecektir. Ayrıca, geeçen hafta Brrezilya’da petrol şirketi Pettrobras işçileerinin başlattığğı grevin de h ham petrol fiyyatlarının yüksselişini destekklediğini söyleeyebiliriz. İlerlleyen günlerd de global piyasalarda yaşanan toparlanmanın yarattığı iyimserlikle petrol fiyattları güçlü birr görünüm seergilemesine rrağmen en büyük petrol tüketen t üşüş yaşanması petrol fiyattlarının düşüşşüne neden o oldu. Hafta ortalarına doğru ABD ülkellerden Japonyya’nın petrol talebinde dü piyassalarındaki işlemlerde petrol fiyatları, AB BD ham petro ol stoklarının aarttığı yönünd deki veri sonraasında 1 dolar değer kaybeettikten sonra ABD ekonomisinde topaarlanmanın errken olacağı yyönündeki be eklentilerle yü ükseldi. ABD’d de açıklanan vve sürpriz bir şekilde ut ve dayanıkllı mal sipariş vverilerinin eko onominin sonunda belini doğrultma yolu una girdiği yönündeki beklentileri yüksek gelen konu petrolün yukaarı yönlü hareeketini destekllediğini söyleyyebiliriz. Haftaa sonlarına do oğru petrol fiyyatları, Çin'in ggelecek kuvvvetlendirerek p için emtia talebinin olumlu olacağı beklentileriyle sanayyi metallerind de görülen fiyyat artışlarının n etkisiyle yükseldi. Haftan nın son m gününde isse, son günlerdeki yükselişşinin ardından kısa vade enerji talebin ndeki olumsuzz görünümün n etkisiyle gelen kar işlem satışları ile değer kaybederek 52.38 dolar//varil seviyesin nde haftayı so onlandırdı. Geeçen hafta yaatırımcılar global ekonomid de dibe ulaşttığı yönündeki beklentiler vve ABD'de ban nkaların bilanççolarındaki toksik varlıkları almayı öngöreen programın açıklanması iile riskli varlıkklara yönelmiişlerdi fakat b bu hafta şirkeetlerin kar görrünümleri üze erindeki baskılların artması ile riskli varlıkklara karşı olan talep azalaabilir ve güçleenen doların da etkisiyle petrol p fiyatları aşağı yönlü hareket edeb bilir. Salınım ggrafiğine (osccillator) baktığğımızda geçeen haftaya alım mların hakim o olduğunu ve b bu hafta da bu alımlara tep pki olarak satışların gelebileeceğini söyleyyebiliriz. Yukarrı yönlü hareketlerde 20 günlük ortalama olan 55 5.27 dolar/vaaril seviyesi önemli ö bir diirenç görünümündedir. Bu direncin kırılması umunda ise 50 günlük ortalama olan 71.64 7 seviyesii test edilebillir. Fakat geçen haftalardaa da belirttiğimiz gibi euro o dolar duru parittesinin henüz dibi görmem mesi ve gelişm miş ülkelerin küresel krizde en kurtulmasının zor görünmesi ham petrol p fiyatlarının bu seviyyeyi zorlamasıı ihtimalinin o oldukça düşükk olduğunu gö östermektedirr. Aşağı yönlü hareketlerde ise psikolojikk direnç seviyeesi olan 50 do olar/varil seviiyesi önemli b bir direnç olaraak karşımıza ççıkmaktadır. mik Araştıırmalar M Ekonom Müdürlüğü ü ekonomik k.arastirmala ar@vakifban nk.com.tr 30 Maart 2009 Altın n fiyatları ile p paritenin kore elasyonu yeniden artıyor.... Kore elasyon (Altın ‐ EUR/USD) 10.06.2008 10 06 2008 20.06.2008 30.06.2008 10.07.2008 20.07.2008 30.07.2008 09.08.2008 19.08.2008 29.08.2008 08.09.2008 18.09.2008 28.09.2008 08.10.2008 18.10.2008 28.10.2008 07.11.2008 17.11.2008 27.11.2008 07.12.2008 17.12.2008 27.12.2008 06.01.2009 16 01 2009 16.01.2009 26.01.2009 05.02.2009 15.02.2009 25.02.2009 07.03.2009 17.03.2009 27.03.2009 bir önceki hafttalarda etkili Geçttiğimiz hafta aaltın fiyatları b olan yükselişin ardından geriledi. Hafta başında ABD’de 1 nde bulunan toksik varlııkların satın bankkaların ellerin 0.8 alınm masına ilişkin n planın ayrıntılarının açıklanması 0.6 0.4 yatırrımcıların risk iştahlarını dü üşürürken, alteernatif getiri 0.2 aracıı olarak da görülen g altınaa satış gelmeesine neden 0 oldu. Açıklamalar öncesinde 95 50 dolar/ons sseviyelerinde ‐0.2 a yatayy bir seyir izleeyen altın fiyaatları planın ayrıntılarının ‐0.4 ‐0.6 açıklanması ardın ndan 916 dolar/ons seviyyesine kadar ‐0.8 değer kazanm ması da altın ffiyatlarındaki gerileedi. USD’nin d ‐1 düşü üşü destekledii. Haftanın ikinci yarısında ise USD’deki değeer kayıpları ile düşen altın a fiyatları işlemlerde enflaasyonist endişşelerin ve finaans sektörünee ilişkin soru işareetlerinin birbirini dengeleemesiyle yataay bir seyir izledi. Ancak altın n fiyatları hafttanın son işleem gününde üş trendine geeri döndü Cum ma gününe 93 33 dolar/ons düşü seviyyesinden başlaayan altın fiyaatları haftayı 9 921 dolar/ons seviyesinden kapattı. Altın nın önümüzdeeki dönemde izleyeceği yolla ilgili yorum mlarda EUR/U USD paritesi ile korelasyon n önemli ipuççları verecektiir. Altın fiyatları ile EUR//USD paritesi arasındaki pozitif p korelaasyonun artm ması bir başkka deyişle do oların değer kaybetmesiyle altın ükselişin görü ülmesi altının dolar cinsind den ölçülmesii nedeniyle teeknik bir ned den olarak karşımıza çıkmaaktadır. fiyatlarında bir yü y görrülmesi farklı bir görünümü ün ortaya çıkkmasına Ancaak, doların deeğer kazandığı bir ortamdaa altın fiyatlarrında da bir yükselişin nedeen olmaktadırr. Özellikle gelişmiş ülkelerd de politika yaapıcıların finan nsal piyasalard da yaşanan krrizle mücadele etmek için parasal genişşleme yoluna gitmelerinin((ayıca kamu borçlarının b moneterize ediilmesi) önümü üzdeki dönem mde enflasyon na neden olab bileceği algılaaması, paralardaki değer kayıbı k beklenttileriyle altının değer saklaama aracı rollünü güçlendiirerek altın fiiyatlarında bir artışa nedeen olmaktadırr. Yukarıda korelasyon graafiğinden de görüldüğü giibi altın fiyatları ile paritee arasındaki pozitif p korelasyonun geçtiiğimiz haftalaarda tersine döndüğü gö örülmektedir. Bu durum altın a fiyatlarındaki enflasyyon korkusu nedeniyle yükselişi kanıttlamaktadır. Son S günlerde ise söz konu usu korelasyo ondaki artış ekonomik e görünüme ilişkin n endişelerle altında yükseelişlerin görülmesi ihtimallini arttırmakttadır. Altın fiiyatları teknikk olarak değe erlendirildiğin nde uzun süreedir geçerli olan o trend kaanalının destek olarak dikkat çekmeektedir. varlığğını sürdürdüğü görülmekttedir. Bu bağlaamda altın fiyyatları için 890 dolar/ons seviyesi kritk d Ancaak bu seviyen nin altında 91 10 dolar/ons ve 900 dolarr/ons seviyele erinde de desstekler bulunmaktadır. Yattırımcıların bu u hafta düzeenlenecek olaan G‐20 topllantısına odaaklandığı bir ortamda altıın fiyatlarının n yükselmesi durumunda ise 935 do olar/ons seviyyesinde bir diirenç göze çaarparken, Bu seviyenin üzeerinde 944 do olar/ons ve 957 9 dolar/onss seviyeleri gö örülebilecektir. Altın fiyatlarının uzun vvadede ise 966 6 dolar/ons seeviyesini test eettikten sonraa 1010 dolar/o ons seviyesinee yükselmesi beklenebilir. mik Araştıırmalar M Ekonom Müdürlüğü ü ekonomik k.arastirmala ar@vakifban nk.com.tr 30 Mart 2009 HAFTANIN GÜNDEMİ (30 Mart – 03 Nisan 2009) Türkiye... Geçen haftayı veri açısından sakin geçiren Türkiye’de bu hafta önemli makroekonomik veriler açıklanacak. Salı günü Türkiye’de Büyüme (4. çeyrek) ve Dış ticaret dengesi (Şubat) rakamları izlenecektir. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü olarak 2008’in 4. Çeyreğinde GSYİH’nin %5.8 oranında daralacağını tahmin ediyoruz. Büyüme içinde en büyük paya sahip olan sanayi sektörü açısından önemli bir öncül gösterge olan sanayi üretim endeksinde görülen sert düşüşler büyümede de bu oranda bir düşüşe işaret etmektedir. Ayrıca krizin derinleşmesi ile birlikte iç talepte yaşanan daralma büyümeyi aşağı çekmiştir. Ocak ayında 1.38 milyar dolar olarak gerçekleşen dış ticaret açığının Şubat ayında 1.7 milyar dolar olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Cuma günü ise açıklanması beklenen veriler arasında Mart ayı enflasyon rakamları yer almaktadır. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü olarak Mart ayına ilişkin TÜFE’nin %1.05, ÜFE’nin ise %1.35 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. İşlenmemiş gıda fiyatlarında yaşanan artıştan dolayı Mart ayı tüketici enflasyonunda geçtiğimiz aylara göre daha yüksek bir rakam bekliyoruz. Petrol fiyatlarında ve kurda yaşanan eşanlı artışın da üretici fiyatlarını sert bir şekilde yükselteceğini düşünüyoruz. ABD... Geçtiğimiz hafta ABD ekonomisine ilişkin açıklanan veriler beklentilerden bir miktar daha iyi geldi. ABD yeni konut satışlarının Şubat ayında, Ocak ayına göre %4.7 artışla yıllık bazda 337,000 adet olduğu açıklandı. Artış hızı son 10 ayın en yüksek seviyesinde gerçekleşirken diğer bir veri olan dayanıklı mal siparişleri Şubat'ta beklentilerin tersine %3.4 artması da olumlu bir gelişme olarak algılandı. Geçtiğimiz hafta yaşanan verilerdeki toparlanmanın bu hafta ise tersine dönmesi ihtimali bulunuyor. Haftaya ABD’de otomotiv şirketlerine yönelik kurtarma planı hakkındaki gelişmelerle başlayan piyasalarda Pazartesi günü veri açısından açıklanacak önemli bir rakam bulunmamaktadır. Salı günü Case Shiller Konut Fiyat Endeksi (Kasım) piyasalarda izlenecek önemli verilerden birisidir. Case Shiller Konut Fiyatları Endeksini %18.6 oranı ile düşüşüne devam etmesi beklenmektedir. Salı günü açıklanacak diğer önemli veriler arasında ise Chicago PMI Endeksi (Mart) yer almaktadır. Şubat ayında 34.2 puan olarak açıklanan endeksin 35.0 seviyesine hafif bir yükseliş yaşaması beklenmektedir. Çarşamba günü piyasalarda ISM İmalat endeksi (Mart) rakamları izlenecektir. ISM imalat endeksinin önemli bir öncül büyüme göstergesi olması bakımından piyasalar üzerinde etkili olması beklenmektedir. Mart ayı New York, Philadelphia ve Richmond bölgelerinden gelen rakamlarda yaşanan toparlanmanın etkisiyle endeksin sınırlı bir artış yaşayarak 36.0 seviyesine yükselmesi beklenmektedir. Çarşamba günü diğer açıklanacak bir veri ise konut sektörü açısından takip edilen satış aşamasındaki konut (Şubat) rakamları olacaktır. 2008 Ağustos ayından itibaren gerilemeye devam eden satış aşamasındaki konut rakamlarının geçtiğimiz hafta açıklanan yeni konut satışlarındaki toparlanmaya paralel olarak daha sınırlı bir düşüş yaşaması beklenmektedir. Son olarak Çarşamba günü ADP tarım dışı İstihdam (Mart) rakamları piyasalarda takip edilecektir. Cuma günü açıklanacak resmi tarım dışı istihdam rakamları için öncül nitelik taşıyan ADP tarım dışı istihdam (Mart) rakamlarının ‐605.000 kişi olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Perşembe günü piyasalarda Fabrika Siparişleri (Şubat) rakamları izlenecektir. Ağustos ayından itibaren sürekli düşüş gösteren fabrika siparişlerinin Ocak ayında dayanıklı mal siparişlerinde yaşanan artışa paralel olarak 654 bine yükselmesi beklenmektedir. Haftanın en önemli verisi Cuma günü açıklanacak olan Mart ayı tarım dışı istihdam verisidir. 650 bin kişi azalması beklenen tarım dışı istihdam rakamları paralelinde Mart ayı işsizlik oranının %8.5 oranına yükselmesi beklenmektedir. Önümüzdeki günlerde veri açısından zengin bir hafta piyasaları beklerken, Cumartesi günü ise Londra G‐20 toplantılarına ev sahipliği yapacaktır. Euro Bölgesi... Diğer bölgelerde olduğu gibi bu hafta Avrupa’da da önemli gelişmeler olacak. İlk olarak finansal piyasaların uzun süredir beklediği G‐20 toplantısı yakından izlenecek. İngiltere’de düzenlenecek toplatıda özellikle finansal piyasaların denetlenmesine ilişkin önemli kararlar alınması beklenmektedir. Bu hafta ayrıca Avrupa Merkez Bankası’nın faiz kararı da önemli gelişmeler arasında olacak. Bölge ekonomisine ilişkin olumsuz görünümü destekler verilerin gelmeye devam etmesi ECB’nin %1.5 olan kısa vadeli faizleri 50 baz puanlık indirimle %1’e çekeceği beklentilerini güçlendirmektedir. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü ekonomik.arastirmalar@vakifbank.com.tr 30 Mart 2009 Haftalık Ekonomik Veri Takvimi Tarih Ülke Açıklanacak Veri 31.03.2009 Case Shiller Konut Fiy. End.(Ocak) 01.04.2009 ABD %18.6 Chicago PMI Endeksi (Mart) 34.2 35.0 TÜFE (Mart, yıllık) %1.2 %0.8 Japonya İşsizlik Oranı (Şubat) ABD ADP Tarım Dışı İstihdam (Mart) Satış Aşamasındaki Konutlar (Şubat) Haftalık Mortgage Başvuruları %4.1 ‐‐ ‐697,000 ‐605,000 35.8 36.0 ‐%7.7 ‐%3.0 ‐‐ ‐‐ Euro Bölgesi İşsizlik Oranı (Şubat) %8.2 %8.3 ABD Dayanıklı Mal Siparişleri (Şubat) %3.4 %3.9 Fabrika Siparişleri (Şubat) Haftalık İşsizlik Başvuruları 03.04.2009 Beklenti ‐%18.5 Euro Bölgesi ISM İmalat Endeksi (Mart) 02.04.2009 Önceki Euro Bölgesi ECB Faiz Kararı ABD Tarım Dışı İstihdam (Mart) Euro Bölgesi ‐%1.9 %1.5 652 bin 654 bin %1.5 %1.0 ‐651,000 ‐650 bin İşsizlik Oranı (Mart) %8.1 %8.5 ISM Hizmetler Endeksi (Mart) 41.6 42 ‐%2.2 ‐‐ Perakende Satışlar (Şubat, yıllık) Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü Cem Eroğlu Müdür cem.eroglu@vakifbank.com.tr 0312 –455 84 80 Nazan Kılıç Müdür Yardımcısı nazan.kilic@vakifbank.com.tr 0312 –455 84 89 Ümit Ünsal Uzman umit.unsal@vakifbank.com.tr 0312 –455 84 86 Bilge Özalp Türkarslan Uzman bilge.ozalpturkars@vakifbank.com.tr 0312 –455 84 88 Zeynep Burcu Çevik Uzman Yardımcısı zeynepburcu.cevik@vakifbank.com.tr 0312 -455 84 93 Seda Meyveci Uzman Yardımcısı seda.meyveci@vakifbank.com.tr 0312 -455 84 85 Tuncay Serdaroğlu Uzman Yardımcısı tuncay.serdaroglu@vakifbank.com.tr Emine Özgü Özen Uzman Yardımcısı emineozgu.ozen@vakifbank.com.tr Selin Düz Uzman Yardımcısı selin.duz@vakifbank.com.tr 0312 -455 84 90 Pelin Sencer Kaptan Yetkili halidepelin.kaptan@vakifbank.com.tr 0312 –455 84 90 0312 -455 84 84 0312 -455 84 87 * Bu rapordaki bilgi ve veriler, Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü tarafından güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan edinilmiştir. Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. bu bilgi ve verilerin doğruluğu hakkında garanti vermemekte ve bu raporda sunulan bilgilerin kullanılmasından kaynaklanabilecek zararlar konusunda sorumluluk kabul etmemektedir. Bu rapor sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olup, hiçbir konuda yatırım önerisi olarak yorumlanmamalıdır. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü ekonomik.arastirmalar@vakifbank.com.tr