EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 12 Sayı: 37 (Güz 2008) - - - - - - - 137 HZ. ÖMER'İN MÜSLÜMAN OLUŞU M. Hanefi PALABIYlK (*) Özet Bu çalışma, ashabın en meşhur simalarından biri olan Hz. Ömer'in Müslüman oluşuyla ilgili haberler hakkındadır. Hz. Ömer, Müslümanların çok büyük eziyet, sıkıntı ve işkence altında oldukları bir dönemde Müslümanlzğı kabul etmiştir. İhtidasıyla ilgili birden fazla rivayet bulunmasına rağmen, bu rivayetlerden tarihf ortama uygun düşen ve fakat onun kahraman ve yiğit kişiliğiyle ôzdeşleştirilen bir rivayet öne çıkarak benimsenmiştir. Halbuki hem şartlar ve diğer tüm rivayet/er, hem de Hz. Ömer'in kişiliği hakkında bize ulaşan tüm bilgiler bir araya getiri/ince, onun ihtidası hakkında öne çıkan rivayetin daha az kabule şayan olduğu görülmektedir. Onun kişilik yapısına uygun olduğu için yayılan bu türlü rivayet/er, diğer büyük sahabenin çoğu hakkında da yoktur. İslt1m'ın Mekke döneminde, Hz. Ömer de, diğer İslam'ı kabul edenler gibi doğrudan Kur'an'ın tesiriyle Müslüman olmuştur. Bu durum, hem rivayetlerin bir arada düşünül­ mesi, hem de her tiirlü bilginin sözlü gelenek yoluyla aktanldığı bir sosyal yapı göz önüne alındığında, daha iyi açığa çıkmaktadır. · Anahtar Kelimeler: Peygamber, Hz. Muhammed, Ömer, sahabe, müşrikler, Mekke, Müsliiman olma. Umar's Acceptance of Islam Abstract This study is about the accounts . of acceptance of Islam by Umar, who is one of well-known companions of Prophet Muhammad. When Muslims were ·painful, troubled and tortured Umar had become Muslim. Although there are tree accounts about this" matter, an account matching not only with his brave and heroic clıaracter but also with histarical surroımdings also has been adopted. The re aren 't these kinds of accounts about other important persons who are from the companions of Proplıet Muhammad too. Umar accepted Islam under the effect of Koran as others accepting Islam in Mecca period. Key Words: Prophet Muhammad, Umar, Mecca, the companions of Prophet Muhammad, polytheists, Mecca, acceptance of Islam. *) Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi (e-posta: hanefim@atauni.edu.tr, hanefim@yahoo.com) 138/ Doç. Dr. M. Hanefi PALABIYIK - - - - - E K E V AKADEMİ DERCİSİ Giriş Bu çalışma, ashabın en meşhur simalanndan biri olan, sahabenin en büyüklerinden kabul edilen ve ismi 'adalet'le özdeşleşen Hz. Ömer'in Müslüman oluş serüveni hakkındaki rivayetler; tarih! bağlam, rivayetlerin makuliyeti ve sözlü gelenekle oluşan anlatılann tarih metinlerine yansıması mantığı ile değerlendirilecektir. Burada rivayetler, hadisçiler tarafından ele alındığı §ekliyle sahih, zayıf ve uydurma olmalan açılarından değil, kitaplara yansıyan ve meşhur olan, herkesçe kabul edilen ve aynı zamanda neredeyse tüm çağdaş araştırmalara da yansıyan biçimleri açılanndan ele alınacaktır. Aslında ri vayetin sahih, zayıf veya uydurma olması, onun kabul edilip yaygınlaşmasının önünde bir engel değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. Bu hususta önemli olan, tarih! ri vayetin Müslüman toplumların zihinlerinde yer edip, bir paradigma oluşturmasıdır. Bunun en bariz örneğini oluşturan detaylı metin olması hasebiyle M. Asım Köksal'ın kitabının ilgili bölümünü', çalışmamıza temel alarak, hem ömeklendirmek, hem de değerlendirmek istiyoruz. Hz. Ömer'in Müslüman oluşu hakkında Mehmet Azimli tarafından yazılmış olan makale2 dışında, müstakil bir çalışma yapıldığını müşahede etmedik. Bu çalışmasında Azimli, Ömer'in Müslüman oluşu hakkında aşağıda da vereceğimiz üç rivayetten ikisini, aralarındaki çelişki, tarih! ortam ve makuliyet açısından kabul edilebilirliklerini tartışır. Sonuçta meşhur olan rivayetin aksine, daha az bilinen diğer bir rivayeti tercih ederek, aslında etkileyici ve ilginç geldiği için meşhur olan ri vayetin değil; dönemin sosyal yapısı gereği tarihsel bir vakıa olarak değerlendirilmesi durumunda, makul olan diğer ri vayetin daha kabule şayan olduğunu iddia eder. Resulullah'tan 13 yaş küçük olan Ömer, Müslüman olduğu sene 33 yaşındaydı. Annesi Hanteme, Ebu Cehil'in amcasının kızıdır, dolayısıyla Ebu Cehil, Ömer'in dayısı sayılırdı 3 • Ömer, Müslüman olmadan önce, dayısı Ebu Cehil gibi Peygamberirnize ve Müslümanlara karşı, insanların en katı davrananı idi4 • 1) M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Hz. Muhammed Aleyhisselam ve İslamiyet, Şamil Yay., İstanbul 1989, IV,219-239.. 2) Mehmet Azimli, "Hz. Ömer'in Müslüman Oluşuyla İlgili Ri vayete Farklı Bir Yaklaşım", İslamiyat, cilt: VI, sayı: l (Ocak-Mart 2003), s. 172-183. 3) Bkz. İbn Sa'd, EbuAbdiilah Muhammed ez-Zühri, et-Tabakô.ti(l-Kiibra, Beyrut 1960, III, 265; Hakim en-Nisabfiri, Ebu Abdiilah Muh~med b. Abdillah, el-Miistedrek 'ale 's-Sa~llıayn, Riyad, tsz., III, 81; İbn Abdilberr en-Nemeri, Ebu ümer Cemiilüddin Yusuf b. Abdillah, el-lstlfib fi Ma'rifeti'l-Aslıfib, Kahire, tsz., lll, 1144; İbnü'I-Esir, İzzüddin Ali b. Muhammed, Üsdii'l-Gabefi Ma'rifeti's-Sahiibe, Kahire 1390/.1970, IV, 145; İbn Hacer el-Askaliini, Ebü'l-Fazl ŞihiibüddinAhmed b. Ali, el-İsfibefi Temylzi's-Salıô.be, Kahire 1358/1939, II, 518; Heysemi, Nururldin Ali b. Ebi Bekr, Mecmau'z-Zevaid ve Menbau'l-Fevaid, Beyrut 1967, IX, 60. 4) Bkz. Abdürrezziik, Ebu Bekr b. Hemmiim es-San'iini, el-Musannef, Beyrut 1970, V, 325; Beyhaki, Ebu Bekr Ahmed b. Hasan b. Ali, Delfiilü'n-Niibüvve, Kahire 1389/1969, II, 216; İbnü'l-Esir, Üsdü'lGabe, IV,147; Muhibbüddin et-Taberi, Ebü'l-Abbiis Muhibbüddin Ahmed b. Abdiilah b. Muhammed er-Riyadii'n-Nadıre f! Meniikıb(l-'Aşere, ll, 150 (http://www.almeshkat.comlbooks/index.pph Mektebetu Mişkati'l-lsliimiyye); lbn Seyyidinniis, Ebü'l-Feth Fethuddin Muhammed b. Muhammed, Uyimü'l-Eser fi Fümini'l-Meğazl v.e'ş-Şemfiil ve's-Siyer, Beyrut, tsz., I, 122; el-Halebi, Ebü'l-Ferec Nilreddin 'Ali b. Burhiiniddin, !IZSiinü'l-Uyunfi Slreti'l-Emlni'l-Me 'mfin, es-Sfretii'l-Halebiyye, Kahire 1384/1964, Il, 12; ez-Zehebi, Ebu Abdiilah Şemsüddin Muhammed b. Ahmed b. Osman, Tdrlhu'l-İslfim, Siyer !, çev. Muzaffer Can, Cantaş Yay., İstanbul 1994, 265; İbn Hacer el-Askalani, 11,518. HZ. ÖMER'İN MÜSLÜMAN OLUŞU - - - - - - - - - - - 139 Ömer'in Müslüman olması, Kureyş müşriklerinin, Habeş ülkesine hicret eden Müskendilerine teslim etmesi için Necaşi'ye gönderdikleri heyetin netice alamarlan geri döndükleri sıralarda, hisetin 6. yılının zilhicce ayında bir Cuma günü vuku bulm~ş­ tuii. Hz. Hamza'dan üç gün veya üç ay sonra Müslüman olduğu, çoğunlukla kabul ediliyorsa da6, Hamidullah'ın7 Hamza'nın Ömer'den sonra Müslüman olduğunu söylemesini kabul editemez bulmaktayız. Klasik kaynaklarımııda Ömer'in Müslüman oluşunu anlatan, ikisi birbirine benzeyen üç ayn rivayet yer almaktadır. Bu rivayetler muhtelif anlatımların birleştirilmesiyle şu lümanları şekildedir: I. Rivayet Ömer'in kız kardeşi Fatıma bt. Hattab, Srud b. Zeyd ile evli olup8, ikisi de Müslüman olmuşlar, fakat Müslümanlıklarını akrabalarından gizli tutuyorlardı. Yine Ömer'in mensup bulunduğu Adiyy b. Ka'b oğullarından Nuaym b. Abdullah9 da Müslüman olmuştu. O da, kavminden korktuğu için, Müslümanlığını gizli tutuyordu. Rabbab b. Eret 10, Fatıma ve Said'in evlerine gelerek onlara Kur'an okur ve okuturdu. Mekke'deki baskılardan ötürü Müslümanların bir kısmı Habeşistan'a sığınırlar. Akabinde Mekkelilerin Müslümanları getirmek için yaptıkları girişimler başarısızlıkla sonuçlanır. Bu sırada, Hamza'nın da Müslüman olması üzerine, İslam'ın yaydışını kökten halletmeyi düşünen Mekke liderleri, Ebu Cehil başkanlığında toplanırlar. Peygamberlik iddiasında bulunan Muhammed'in artık çok aşın gittiğini, putlanna ağır itharnlarda bulunduğunu, atalarını kötülediğini, bundan dolayı ortadan kaldınlması gerektiğini, onu öldürene 100 kızıl veya siyah deve, 1000 ukiyye altın veya gümüş vs ... verileceğini ilan ederler. Bunun üzerine, onlarla anlaşarak bu öldürme işine talip olan Ömer, Peygamberi ve bir kısım ashabını öldürmek üzere yalın-kılıç yola düşer. Peygamberimiıle ashabının Safa tepeciğinin yanındaki bir evde toplandıkları ve kadınlı-erkekli kırk kişiye yakın oldukları, kendisine haber verilmişti. Darü'l-Erkam'da Peygamberimiz ile amcası Hamza, Aslıab-ı Kirarndan Ebu Bekr, Ali ve Habeş ülkesine hicret etmeyip Peygamberimiıle birlikte Mekke'de oturan Müslümanlardan bazıları da bulunuyordu. Yolda Ömer, Nuaym b. Abdullah'a rastladı. 0: "Ey Ömer! Böyle nereye gidiyorsun?" diye sordu. Ömer: "Kureyşlilerin işlerini darmadağın eden, akıllarını akılsızlık sayan, dinlerini ayıplayan, ilahiarına dil uzatan;şu ata dinini bırakıp yeni din tutan Muhammed'e 5) Bkz. İbn Hişam, Ebil Muhammed Abdülmelik b. Eyyilb el-Himyeri, es-Siretü 'n-Nebeviyye, Beyrut 139l/1971, I, 366; İbn Sa'd, III, 269-270; Muhibbüddin et-Taberi, 150; İbn Kestr, İmamüddin İsmail b. Ömer, Ebü'l-Fida, el-Bidaye ve'n-Nihaye, Beyrut 1966, III, 79; ez-Zürkaru, Ebil Abdiilah Muhammed b. Abdi! bill b. Yı1suf el-Mısrt, Şerhu '1-Mevalıibi'l-Ledünniyye, Beyrut 1973, I, 272; İbnü'l-Estr, . Üsdü'l-Gabe, IV,151, 162; el-Halebt, II, 14; Heysemt, IX,62. 6) Bkz. Eb il Nuaym,Ahmed b. Abdiilah b. İshakel-İsfahant, Delailü 'n-Nübüvve, Haydarabad 1369/1950, I, 241; Zehebt, 179; Kastallaru, Ebü'l-Abbas Şehabeddin Ahmed b. Muhammed, el-Mevahibü'l-Ledünniyye, Kahire 1281, I, 66; Diyarbekrl, Hüseyin b. Muhammed b. Hasan, Tar'ihu'l-Ham'isfi Alıvali Enfesi Nefis, Beyrut, tsz., I, 295; Halebt, II, 16. 7) Bkz. Muhammed Hamidullah, Islam Peygamberi (Hayatı ve Faaliyeti), çev. Salih Tuğ, İrfan Yay., 5. bsk. , İstanbul 1990, I, 108. 8) Bkz. HüseyinAlgül, "Fatıma hint Hattab", DİA, XII, 226. 9) Bkz. Mehmet Efendi oğlu, "Nuaym b. Abdillah", DİA, XXXIII, 218-219. 10) Bkz. M. Yaşar Kan demir, "Habbab b. Eret", DİA, XIV, 340. 140/ Doç. Dr. M. Hanefi PALABIYIK - - - - - E K E V AKADEMİ DERCİSİ !i gidiyorum. Öldüreceğim onu!" dedi. Nuaym b. Abdullah: "Vallahi ey Ömer! Seni nefsin aldatmış tır, nefsin! Sen Muhammed'i öldürünce Abdü Menaf oğullannın seni yeryüzünde gezer bırakacağını ıru sanıyorsun? Sen önce kendi ev halkına dönsen de, onlann işi üzerinde dursan olmaz ıru?" dedi. Ömer: "Sen benim ev halkımdan hangisini kastediyorsun?" diye sordu. Nuaym b. Abdullah: "Amcanın oğlu enişten Sa.ld b. Zeyd ile kız kardeşin Fatıma'yı kastediyorum. Vallahi, onlann ikisi de Müslüman oldular, Muhammed' e uydular ve onun dinine girdiler. Sana önce onlarla ilgitenrnek düşer" dedi. Ömer, hemen yönünü değiştirip kız kardeşiyle eniştesinin evine gitti. O sırada, onlann yanında Habbab b. Eret ve onun yanında da, içinde Taha suresi yazılı bir sahife bulunuyor, onu onlara okuyordu. Ömer'in gelişini anladıkları zaman, Habbab evin bir köşesinde gizlendi. Fatıma sahifeyi alıp sakladı. Ancak Ömer, evin yanına geldiği zaman, Kur'an okunduğunu işitmişti. Eve girince: "işitmiş olduğum o şey ne idi?" diye sordu. Kız kardeşiyle eniştesi: "Sana öyle gelmiş, bir şey işitmedin" dediler. Ömer: "Evet! Vallahi, ikinizin de Muhammed'e uyduğunuzu ve onun dinine girdiğinizi haber aldım." dedi ve hemen eniş­ tesi Sa.ld b. Zeyd'in üzerine çullanıp vurmaya başladı. Fatıma da kalkıp onu kocasının üzerinden ayırmak, uzaklaştırmak isteyince, Ömer vurup Fatıma'yı da yaraladı. İş bu duruma vannca, kız kardeşi de, enişteside cesaretle: "Evet! Biz Müslüman olduk! Allah'a ve Resulüne iman ettik! Sen istediğini yap!" dediler. Ömer kız kardeşinin başını yanp kanattığını görünce, yaptığİna pişman oldu, durakladı. Kız kardeşine: "Demin okuduğunuzu duyduğum şeylerin yazılı bulunduğu sahifeyi bana ver de, Muhammed'in getirdiği şeyin ne olduğuna bir bakayım?" dedi. Kız kardeşi: "Biz senin sahifeye bir şey yapmandan korkanz!" dedi. Ömer: "Korkma!" dedi ve onu okuduktan sonra geri vereceğine, ilahlan üzerine yemin etti. Bunun üzerine, Fatıma, onun Müslüman olacağını umarak: "Ey kardeşim! Sen, puta taptığın müddetçe, temiz değilsin. Halbuki Kur'an-ı Kerim yazılı sahifeye, pak olandan başkası dokunamaz!" dedi. Ömer kalkıp yıkanınca, Fatıma ona sahifeyi verdi. Verdiği sahifede Taha suresi yazılı idi. Ömer sureyi baş tarafından okumaya başladı ve onaltı ayet okudu. "Bu sözler ne kadar güzel! Ne kadar değerli!" demekten, kendini alamadı. Habbab, bunu işitince, saklandığı yerden çıkıp Ömer'in yanına geldi ve: "Ey Ömer! Vallahi, Allah)n; Peygamberinin duasını sana nasip edeceğini umuyorum. Ben dün Hz. Peygamber'den işittim ki; o, 'Ey Allahımı İslam'ı, Ebü'l-Hakem b. Hişam veya Ömer b. Hattab ile güçlendir!' diyerek dua etmişti 11 • Ey Ömer! Artık Allah 'tan kork, Allah'tan!" dedi. Ömer, Habbab'a: "Ey Habbab! Sen bana Muhammed'in bulunduğu yeri göster de, yanına vanp Müslüman olayım!" dedi. Habbab: "0, Safa tepeciğinin yanındaki bir evin içindedir. Kendisinin yanında da, ashabından bazılan bulunuyor" dedi. Ömer herrien kalkıp kılıcını kuşandı. Sonra, Peygamberiınizle ashabının bulunduğu ~ yere vanp kapılarını çaldı. Ömer'in sesini işitince, Peygamberimiz'in yanında bulunan Bilal-i Habeş1 12 kalkıp kapının gerliğinden dışan baktı. Ömer'i kılıcını kuşanmış olarak görünce, korktu. Peygamberimiz'in yanına döndü: "Ya Resulallah! Bu, Ömer b. Hattab'dır! Kılıcını kuşanıruş bir haldedir!" dedi. Hamza: "Ona izin ver! Eğer iyilik için ll) Bkz. İbn Sa'd, III, 267; Ahm~d b. Hanbel,}1üsneq, Beyrut, tsz., I, 95; et-Tirmizi, Muhammed b. 'İsa, Sünen, Humus !966, V,617; Ibnü'I-Estr, Usdü'l-Gtibe, ~V,152; Hakim en-Nisabiiri, III, 83; Beyhald, Il, 216; Muhibbüddin et-Taberi, 148-152; Zehebl, 260; Ibn Hacer el-Askalani, II, 518; Diyarbekri, I, 296-297; Zürkani, I, 272. 12) Bkz. Halebi, II, 15. HZ. ÖMER'İN MaSLÜMAN OLUŞU------------ 141 geldiyse, kendisine bol bol iyilik ederiz. Eğer kötülük için geldiyse, onu kendi kılıcıyla öldürürüz." dedi. Peygamberimiz: "Ona izin veriniz!" buyurdu. Bilal, kapıyı açarak ona izin verdi. Peygamberimiz kapıya doğru yürüyerek, onu avluda karşıladı. Kuşağından ve ridasının toplandığı yerden tutup, kendisine doğru hızlıca çekti ve: "Ey Hattab'ın oğlu! Neye geldin? Va1lahi, ABah'ın senin başına bir musibet indirmesine kadar duracağım sanmıyorum" buyurdu. Ömer: "Ey ABah'ın Resulü! Ben A11ah'a, ABah'ın Resulüne ve ona Allah'tan gelen şeylere iman edeyim diye senin yanına geldim" dedi. Bunun üzerine, Peygamberimiz "AUahu ekber" diyerek tekbir getirdi. Peygamberimizin ashabından olan ve evde bulunan halk, Ömer'in Müslüman olduğunu anladılar. Onlar da tekbir getirdiler. Tekbir sesleri Mekke'nin yoUarında duyuldu 13 • II. Rivayet Ömer der ki: "Ben, Müslüman olmadan önce, ResuluHalı' a sataşmak için evden çıkıp, kendisini buldum. O, Mescid-i Haram'a benden önce varmıştı. Namaza durdu, ben de varıp arkasında, ayakta durdum. ResuluHalı el-Hakka suresini (1-37. ayetler) okumaya başladı. Diniediğim kelamın belagatine, düzgünlüğüne, derli-topluluğuna hayran oldum. Kendi kendime: 'Bu, Va1lahi, Kureyşlilerin dediği gibi, bir şair galiba!' dedim. O sırada, Resulu1lah, sGrenin şu ayetlerini okudu: 'Gördüğünüz, görmediğiniz şeylere and ederim ki: Hiç kuşkusuz, o (Kur'an), Allah katında çok şerefli bir Resulün (Allah 'tan telakkİ ettiği) sözüdür! O, bir şair sözü değildir! Siz ne az inanırsınız!' (el-H3.kka: 38-41) Ben, yine, kendi kendime: 'Galiba, bu bir kahindir! (Baksana, içimden geçirdiklerimi anladı.)' dedim. Resulullah şu ayetleri okumaya devam etti: 'O (Kur' an), bir kahin sözü de değildir! Siz ne kadar kıt düşünürsünüz! O (Kur'an), alemierin Rabbi tarafından indirilmiştir. Eğer, (Peygamber, söylemediğimiz) bazı sözleri bize karşı kendiliğinden uydurmuş olsaydı, elbette, onun kuvvet ve kudretini ah verir, sonra da, muhakkak onun kalp damarını kopanrdık! O vakit, sizden hiçbiriniz, bunamanide olamazdınız! Şüphe yok ki, o (Kur' an), fenalıktan korunanlar için kafi bir öğüttür. İçinizde onu yalan sayanlar bulunduğunu, elbette, Biz de biliyoruz. Muhakkak ki, o (Kur' an), kafider üzerine bir hasrettir! Hiç kuş­ kusuz, o (Kur'an) kesin bilginin tam gerçeğidir. O halde, o büyük Rabbini, Kendi ismiyle tesb!h (ve tenz!h)e devam et!' (el-Hakka: 42-52) Resulullah'ın sGreyi böylece okuyup bitirmesinden itibaren, kalbime İslam'ın meyli düşmüştü." 14 m. Rivayet Yine, Ömer der ki: "Ben Cahiliye devrinde içkici idirn. içki içmeyi çok sever ve içince neşelenirdim. İslamiyet'ten nefret duyar ve uzak dururdum. Hazvere'de, Ömer b. Abd b. 13) Bkz. İbn İs~iik. Ebu Abdilialı .tyfuhaınmed b. İshak b. Yesar, S~re, Konya 1?.81, 163; İbn Hişarn, I, 366-371; lbn Sa'd, III, 270; lbnü'l-Eslr, el-Kamil, II, 85-86; lbnü'l-Eslr, Usdü'l-Gabe, IV, 147; Muhibbüddin et-Taberi, 150-151; İbn Kesir, el-Bidiiye ve 'n-Nihtiye, III, 79"81; İbn Keslr, es-Sfretü 'nNebeviyye, Beyrut 1976, II, 34; Beyhaki, II, 219; Heyseml, IX, 62; Müttaki el-Hindl, AHiüddin Ali b. Hüsamiddin, Kenzü'l-Ummtilfi Süneni'l-Af...'llal ve'l-Efal, Beyrut 1989, XII, 547-550, Hadis No: 35740; es-Suyfitl, Ebü'l-Fazl Celillüddin Abdurrahman b. Ebi Bekr, el-Hasaisii'l-Kübra, Kahire 1387/1967, I, 3287333. 14) Bkz. Ahmed b. J1!ffibel, I, 17; es-~üheyll, Ebü'J. Kasıll!,Abdurrahman b. Abdiilah b. Ahmed, Mısır, !SZ., er-Ravdu'l-Unüf, II, 95-100; lbnü'l-Eşlr, Usdü'l-Gabe, IV, 147; Muhibbüddin et-Taberi, 146; lbn Seyyidinnas, I, 125; Heyseml, IX, 62; lbn Hacer el-Askalaru, II, 518; Halebl, II, 17; Zürkfull, I, 277; Suyfitl, I, 331. 142 /Doç. Dr. M. Hanefi PALABIYIK - - - - - EKEV AKADEMİ DERCİSİ İmran el-MahzumYlere ait evlerin yanında, Kureyş erkeklerinden bazılannın içinde toplandığı bir yerimiz vardı. Bir gece, toplantı arkadaşlarımla buluşmak arzusu ile bu topyerine gitmiştim. Oraya vardığımda, onlardan hiç kimseyi bulamadım. Kendi kendime 'Filan içkicinin yanına gideyim. Belki onda biraz içki bulur, içerirtı' dedim. Kendisi Mekke'de içki satardı. Bu maksatla ona gittim, fakat onu da bulamadım. Yine, kendi kendime 'Bari Kabe'ye gideyim, onu yedi veya yetmiş kere tavaf edeyim' dedim. Kabe'yi tavaf etmek arzusuyla Mescid-i Haram'a vardım. Bir de gördüm ki, Resuluilah durmuş, namaz kılıyordu. Kendisi, namaza durduğu zaman Şam'a doğru yönelir ve Kabe, Şam ile kendisinin arasında kaİırdı. Namaz kıldığı yer, Rüknü Esved ile Rüknü Yemani arası idi. Onu görünce, kendi kendime: 'ValHihi, ne olursa olsun, bu gece Muhammed'in söylediklerini işitmek için durup dinleyeceğim' dedim. Yine, kendi kendime: 'Dinlemek için onun yanına yaklaşacak olursam, belki korkuturum' dedim. Hicr köşesine giderek, orada, Kabe'nin örtüsünün altına girip, örtünün altından yavaş yavaş yürüdüm. Resulullah, ayakta durmuş namaz kılıyor ve Kur'an okuyordu. Ben, yürüyerek onun karşısına kadar gelip, kıblesinde durdum. Aramızda, Kabe'nin örtüsünden başka bir şey yoktu. Kur'an'ı diniediğim zaman, kalbirn ona karşı yumuşadı." 15 · Yukanda verdiğimiz rivayetlere dikkat edilecek olursa IL ve III. rivayet birbirlerine yakın olup, bu rivayetleri birbirine girdirrnek suretiyle ikisinin birlikte düşünülmesinin daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Bu konudaki toplu rivayetlerden, ilgili diğer rivayetleri de verdikten sonra değerlen­ dirmeler yapmayı uygun görmekteyiz. la. Ömer der ki: "Müslüman olup da dövülmeyen, dövmeyenbir kimse görmedim. Ancak, benim payıma bunlardan hiçbir şeyin düşmediğini gördüm. Kendi kendime: 'Müslüı:nanlar musibete uğrarlarken, ben musibete uğramamak istemem.' dedim. Müslüman olduğum gece, kendi kendime düşündüm ki: Mekke halkından, Resuluilah' a düşmanlıkta en azılısı kim ise, gidip Müslüman olduğumu ona haber vereyim. 'Tamam! Ebu Cehil'e haber vereyim!' dedim. Sabahleyin, Ebu Cehil'in kapısını çaldım. EbU Cehil yanıma çı­ kıp: 'Hoş geldin.kız kardeşimin oğlu! Ne haber getirdin?' dedi. Kendisine: 'Allah'a ve O'nun Resulü olan Muhammed'e iman ve kendisinin bildirdiği şeyleri tasdik ettiğimi sana haber vereyim diye geldim' deyince, kapıyı yüzüme çarparcasına kapayıp: 'Allah senin de belanı versin! Senin getirdiğİn haberin de belasını versin!' dedi." 16 1b. Ömer, Müslüman olduğunu haber vermek için Velid b. Mugtre'ye gidip, nasıl karşılandığını da,. şöyle anlatır: "Evden çıkıp dayıma gittim. Kendisi Kureyşlilerin eşrafın­ dan idi. Kapısını çaldım. İçeriden: Kim o?' diye sordu. 'İbn Hattab!' dedim. Yanıma çıktı. Kendisine: 'Benim müşriklikten çıkıp yenidine girdiğimi biliyor musun?' dedim. Dayım bana: 'Sen gerçekten böyle yaptın mı?' diye sordu. Ben: 'Evet, yaptım!' dedim. Dayım: lantı 15) Bkz. İbn Hişam, I, 371-372; Muhibbüddin et-Taberi, 148-149; İbn Kes!r, el-Bidiiye ve'n-Nihiiye, III, 81; Haleb!, II, 18; Zürkarn, I, 277; İbn Kes!r, es-S'iretu'n-Nebeviyye, II, 37; İbnü'l-Es!r, Üsdü'l-Giibe, IV, 147; Heysem!, IX, 67; Ahmed b. Hanbel, I, 17 16) Bkz. İbn Hişam, I, 375; Ebfi Nuaym, Ahmed b. Abdilla,h b. İshak eHsfahanl, Hilyetü'l-Evliyii ve Tabakiitü'l Asfiyii, Beyrut 1967; I, 41; Beyhakl, II, 218; Ibnü'l-Eslr, Usdü'l-Giibe, IV, 149; Muhibbüddin et-Taberi, 149; Zeheb!, 266; Heyseml, IX, 64; İbnü'l-Eslr, el-Kamil, II, 87; Halebl, II, 316; İbn Seyyidinnas, I, 123. HZ. ÖMER'İN MÜSLÜMAN OLUŞU - - - - - - - - - - - 143 'Sakın ha, vazgeç!' dedi. Ben: 'Yapmış bulunuyorum bile, ey dayı! BenAllah'a ve Allah'ın Resulüne iman ettim. Allah'tan başka ilah bulunmarlığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ediyorum. Sen bunu kavmine böylece haber ver!' dedim. Dayım Velid: 'Kız kardeşimin oğlu! Sen eski halinin üzerinde sehat et! Seni ha1k kendi halinde bilsin. Er kişi kendi hali üzere sabahlar, kendi hali üzere akşamlar' dedi. Kendisine: 'Vallahi benim için iş açıkça belli olmuştur, sen benim Müslüman olduğumu kavmine haber ver' dedim. Velid: 'Senin bu işini haber veren ilk kişi ben olmayacağım' dedi ve evine girip kapıyı yüzüme karşı kapadı. Kendi kendime: 'Bu bir şey değil!' dedim 17• le. Kureyş müşriklerinden, başka bir adama gidip kapısını çaldım. İçeriden: 'Kim o?' diye sordu. 'İbn Hattab!' dedim. Yanıma çıktı. Kendisine: 'Benim müşriklikten çıkıp yenidine girdiğimi biliyor musun?· dedim. 'Sen gerçekten böyle yaptın mı?' diye sordu. 'Evet! Yaptım!" dedim. Bana: 'Sakın ha, vazgeç!' dedi. Ben: 'Yapmış bulunuyorum bile!' dedim. O da, hemen içeri girip, kapıyı yüzüme karşı kapadı. Kendi kendime: 'Müslümanlar dövülüyor, ben ise dövülmüyorum. Müslümanları dövüyorlar, beni ise hiç kimse dövmüyor!' dedim. Geri döndüm 18 • la, 1b ve le olarak verdiğimiz bu üç ri vayetin de aynı hususu paylaştıkları anlaşıl­ makta olup, birbirine girdirilebilir özellikte oldukları aşikardır. 2a. Bana, bir adam: 'Sen Müslümanlığını biiDirrnek istemiyor musun?' dedi. Ona: 'Evet, bildirmek istiyorum' dedim. 'Öyle ise, Kureyşliler Hicr'de oturdukları sırada, sır saklamayı bilmeyen filan adama git. ikinizin arasında gizli kalmasını hatırlat, kendisine: 'Ben müşriklikten çıktım, başka bir dine girdim' de, yeter. Çünkü onun sır sakladığı pek azdır' dedi." 19 2b. Abdullah b. Ömer der ki: "Babam, Müslüman olduğu zaman, Kureyşlilerin en çok söz taşıyanı, en çok söz yayanı kimdir? diye sordu. Kendisine: 'Ceınll b. Ma'mer elCümahi'dir!' denildi. Bunun üzerine, babam onun yanına gitti. Ben de babamın arkasın­ dan gittim. Babam ona: 'Ey Ceınll, biliyor musun? Ben Müslüman oldum, Muhammed'in dinine girdim.' der demez, Valiahi Ceınll ayağa kalkıverdi. Acelesinden ridasını sürükleyerek, o önde, babam arkada, gittiler. Ben de babarnı takip ettim. Mescid-i Haram'ın kapısına vardılar. O sırada, Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri Kabe'nin kapısı civarındaki toplantı yerinde bulunuyorlardı. Ceınll, Kabe'nin kapısında ayakta dikilerek, avazının çıktığı kadar: 'Ey Kureyş cemaati! Haberiniz olsun ki, Ömer b. Hattab dininden çıkıruş, başka bir dine girmiştir!' diyerek bağırdı. Babam ise: 'O yalan söylüyor! Ben Müslüman oldum ve Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in'Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet ettim!' deyince, Kureyş müşrikleri babama saldırdılar. Güneş başlarının üzerinde yükselineeye kadar, babamla Kureyşliler, dövüştüler. Sonunda, babam yorulup oturdu. Müşrikler babamın başucuna dikildiler. Babam onlara: 'Siz bana istediğinizi yapın! 17) Bkz. Beyhak1, II, 218; İbnü'l-Eslr, Üsdü'l-Gabe, IV,149; Muhibbüddin Taberl, 149-150; İbn Seyyidinnas, I, 123; Abdurrezzak, V, 327. 18) Bkz. Beyhakl, Il, 218; İbnü'l-Eslr, Üsdü'l-Gabe, IV,149; Muhibbüddin et-Taberl, 149-150; İbn Seyyidinnas, I, 123; Zehebl, 178; Heyseml, IX,64. 19) Bkz. EbU Nuaym, I, 41; Beyhakl, II, 218; İbnü'l-Eslr, Üsdü'l-Gabe, IV,149; Muhibbüddin et-Taberl, 150; İbn Seyyidinnas, I, 123; Zehebl, 266; Heyseml, IX, 64; Ebu Nuaym, Hilyetü'l-Evliya, I, 41. 144/ Doç. Dr. M. Hanefi PALABIYIK - - - - - EKEV AKADEMİ DERCİSİ Allah'a yemin ederim ki, biz üçyüz kişi olsaydık, ya biz yenilir, burayı size bırakırdık; ya da siz yenilir, burayı bize bırakırdınız.' diyordu. Babam Ömer ile Kureyş müşrikleri bu durumda bulundukları sırada, üzerinde Yemen işi çizgili bir elbise ile nakışlı bir gömlek bulunan, Kureyşlilerden yaşlı bir adam gelip üzerlerine dikildi ve: 'Nedir bu haliniz?' diye sordu. Saldırganlar: 'Ömer dininden çıkmış, başka bir dine girmiştir' dediler. Gelen adam onlara: 'Bırakın onu kendi haline! Adam kendisi için bir tercih te bulunmuşsa, size ne oluyor? Ne istiyorsunuz ondan? Adiyy b. Ka'b oğu!Jarının, adamlarını size öldürteceklerini mi sanırsınız! Açılın, dağılın adamın başından! Ben onun koruyucusuyum!' dedi. Vallahi, onlar babamın üzerinden, bir elbisenin soyuluşu gibi, sıynldılar, dağıldılar. Medine'ye hicret ettikten sonra, babama: 'Ey babacığım! Mekke'de, Müslüman olduğun gün, seninle dövüşen müşrikleri azarlayıp başından dağıtan adam kimdi?' diye sorduğumda, babam: 'Ey oğulcuğum, o, As b. Vail es-Sehm120 idi' dedi." 21 2c. Ömer, Peygamberimiz'e: "Ya Resulallah! İçinde İsliimiyeti açıklamadığım bir küfür meclisi bırakmayacağım!" dedikten sonra Mescid-i Haram'a giderek, müşriklerin oradaki toplantı meclislerinde Müslüman olduğunu açıklamış; Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulu olduğuna şahadet getirince müşriklerin saldınsına uğramış; bu onları, onlar bunu dövmeye başlamış; müşriklerin sayısının çoğal­ dığı sırada, daha önce kendisini korumaya alan As b. Vail yetişip müşriklerin ellerinden Ömer' i tekrar kurtarmıştır22. 2a, 2b ve 2c olarak verdiğimiz bu üç rivayetin de aynı hususu paylaştıkları anl~ıl­ makta olup, birbirine girdirilebilir özellikte olduklan aşikardır. Ömer, kendisi hakkında: "Yüce Allah İslam'ı güçlendirineeye kadar, İslam uğrun­ da dövmekten, dövülmekten geri kalmadım!" derken23 , aslıab-ı kirarndan Abdullah b. Mes'ı1d da onun hakkında: "Ömer'in Müslüman oluşu, bir fetih; hicreti, bir yardım; halifeliği de, bir rahmet idi. Vallahi, Ömer Müslüman oluncaya kadar, Kabe'nin yanında açıktan namaz kılamadık. O, Müslüman olunca, Kureyş mtişrikleriyle dövüştü. Kendisi, Kabe'nin yanında namaz kılınca biz de kılabildik!" demiştif4 • M. Asım Köksal'ın tespitine göre Ömer Müslüman oluncaya kadar, yüz küsur Müslüman Habeşistan'a hicret etmiş, kırk civarında Müslüman da Mekke'de kalmıştır. Dolayı­ sıyla Ömer'in 'kırkıncı Müslüman' diye adiandıniması Mekke'de kalan kişilerin yaklaşık sayısını ifade etmektedir. Bu güne kadar Müslüman olan kadınların sayısı ise toplam 30 kişi civarındadıfS. 20) Şkz. Ömer'in annesinin ıl!lnesi As b. '(ilil'in ~ensup bulunduğu Selımllerden olduğu için, As b. Vilil ümer'in dayısı sayılırdı. Ibnü'l-Eslr, Usdii'/-Gô.be, I, 151. 21) Bkz. İbn Hişfun, I, 373-374; Hakim en-Nisabilrl, III, 85; İbnü'l-Eslr, el-Kamil, II, 86-87; Muhibbüddin et-Taberl, 150;-İbn Keslr, el-Bidô.ye ve'n-Nihô.ye, III, 81-82; el-Buhar!, Ebu 'Abdillah Muhammed b. İsmail b. İbrahim, Sahlh, İstanbul, tsz., Menakıbu'I-İslfun, 34; Beyhakl, II, 221; Zehebl, 264; Halebl, II, 17. 22) Bkz. Heyseml, IX,65. 23) Bkz. Beyhakl, II, 219; İbn Seyyidinnas, I, 124; Zehebl, 266. 24) Bkz. İbn Hişfun, I, 367; Hakim en-Nisabilrl, III, 83-84; İbnü'I-Eslr, Üsdü'l-Gô.be, IV,152; Heyseml, IX,62-63; Hale bi, II, 21; Zürkfuıl, I, 277. 25) Bkz. Köksal, IV,232-233. HZ. ÖMER'İN MÜSLilMAN OLUŞU - - - - - - - - - - - 145 Kaynaklar ve araştırmacılar açısından daha fazla yaygın olarak kabul edilen I. rivayet yerine, lLsini tercih eden Azimli, birinci ri vayetin tarihi gerçeklik olarak kabul edilemeyeceğini birçok gerekçeyle öne sürmektedif26• Azimli'nin tüm tenkit ve yaklaşımlanın takdirle ve yerinde karşılamakla birlikte, sözlü rivayet geleneğinin de göz ardı edilmeksizin, rivayetlerin değerlendirilmesini önemli gördüğümüzü belirtmek istiyoruz. Bize göre burada yapılması gereken, aslında bu rivayetlerin tümünün bir gerçeği topluca anlattığım düşünmenin, sözlü rivayetin gerekliliği bakımından daha doğru kabul edilmesidir. Yani aynı konuyu işleyen bu rivayetlerin, 1., ll., III. ve la, lb, le ve aynca 2a, 2b, 2c'nin ayrn grupta birbirlerine girdirilmeleri örneğinde olduğu gibi, aslında Ömer'in Müslüman oluşunun değişik safhalannı anlatan rivayetler olduğunu görmekteyiz. Bu anlatıların, sözlü gelenekten yazılı forma dökülürken biçim değiştirmiş olduklarını düşünmekteyiz. Sözlü gelenekle gelen bu rivayetlerin yanılgı, abartı ve olaya ilavelerini şöylece sıra­ lamayı uygun görmekteyiz: IL rivayette Ömer'in Kabe'de Kur'an dinleyerek Müslüman olması, hem dönemin toplumsal yapısına hem de Ömer'in diplomat, okuryazar, hatip şahsiyetine daha uygun düşmektedir. Bu riyayet Ömer'in kişiliğine yani makul ve tefekkUrcil baline daha yakın­ dır ki, bu halin en iyi tezahürü, halifeliği esnasındaki İcraatlarında açığa çıkmıştır27 • Fakat birinci rivayetteki kahraman, pervasız ve atılgan tavırlı Ömer'in öne çıkması ve tercihen kabul görmesi, doğrudan Müslümanların içinde bulunduklan durumla örtüşmesinden dolayıdır. işkence ve sıkıntının had safhada olduğu bir durumda, Müslümanların sadece kahramana, güçlendirilmeye, kuvvete ve kurtancıya ihtiyaçlan vardır. I. rivayette çizilen Ömer ise bu profile uygundur. İşte tercih gören bu ri vayetle bir araya getirilen Ömer tipi, duruma son derece uygun düştüğü için kabul görerek yaygınlaşmıştır. Çünkü diğer bir başka büyük sahabemesela Ebu Bekr, Osman vb. hakkında böyle bir aniatı da yoktur. Birinci rivayetin zaten kabul edilemez cihetleri de içerdiğini ifade eden Azirnli, öncelikle Mekke'nin kabile yapısının Ömer~in Hz. Peygamber'i öldürmeye imkan veremeyeceğini, çünkü Haşimoğullarının Resulullah'ı himayelerinin devam ettiğini söyler. Buna göre Ömer'in böyle bir suikasta girişınesine imkan yoktur. Aynca o, kırk kişinin bulunduğu eve giderek arkadaşlannın içinde Daru'l-Erkam'da Resulullah'ı öldürecektir. Bu da mantıken kabul edilebilir olmayan bir abartıdır. Çünkü hicret öncesi öldürme teşebbüsünde olduğu gibi, her kabileden bir kişinin suikast timine iştirak ettirilmesi, tarihi sosyal yapıya daha uygundur8 • Aynca öldürme kararı hakkındaki rivayetlerin çeşitlili­ ği de, olayın vukuu hakkında şüpheyi güçlendirmektedir. Buna göre, Daru'n-Nedve'de Hz. Peygamber'e ne yapılması gerektiği konuşulurken, Ömer, kendiliğinden onu öldürme işini üstlenmiştir; veya konu konuşulup ödüller konunca, ödüllerden dolayı Ömer Resulullah'ı öldürme işine talip olmuştur; veyahut da Mekke'ye musallat olan bu fitııeyi ortadan kaldırma işini Ömer kendiliğinden düşünüp, İcraata girişmiştir. Yolda rastladığı Nuaym'ın, Ömer'i, kızkardeşinin evine yönlendirmesinin de tartışıla­ bilir olduğunu düşünmekteyiz. Belki Resulullah' a yönelmeyi ertelernek kastıyla yapmış­ tı, fakat sinirli ve yalın-kılıç cinayet işlemeye giden kişi, nihayetinde Müslüman olduğu 26) Bkz. Azimli, 175 vd .. 27) Bkz. Azimli, 181. 28) Bkz.Azimli,l80-181. 146/ Doç. Dr. M. Hanefi PALABIYIK - - - - - E K E V AKADEMİ DERCİSİ için kardeşi ve eniştesini de öldürebilecektir. Ancak ne rivayetten ne de Nuaym'ın herhangi bir iddiasından kastının ne olduğu anlaşılmaktadır. Aynca bu halde giden biriyle rahatlıkla konuşup, Ömer' e, "sen önce kendi ailenle uğraş" diyebilecek durumda olan kişi, Ömer'e göre daha yaşlı ve itibarlı biri olmalıdır. Yaşı ve Ömer nezdindeki değeri bilinmemekle beraber, Nuaym'ın Mekke'de saygın, itibarlı ve zengin biri olduğu bilinmektedir. Ancak rivayetten onun o esnada, Müslüman olduğu ve bunu kavminden gizlediği açıkça belli olmamakla beraber, genellikle onun Müslüman olduğu için bu şekilde konuştuğu, bu rivayetten çıkanlmıştıı-29 • Ömer'in eve girişi de farklı anlatılmıştır. "Kapıyı çaldı, çalanın Ömer olduğunu açınca görüp, içeri aldılar", "gelişinden ve kapıyı çalışından anlaşıldı", "pencereden Ömer'in geldiğini gördüler" gibi ifadelerle, Ömer'in eve ginneden fark edildiği ve böylece Habbab'ın ve ellerindeki Kur'an sahifelerinin saklanabildiği ifade edilmektedir. Halbuki, belli bir hedefe yani Peygamber'i öldünneye yönelmiş bir kişinin, benzer hedefle kardeşinin evine yöneldiği zamanki durumunu rahatlıkla gözümüzde canlandınnamız mümkündür. Evde pencere vs. aramaya gerek yoktur. Ömer, hışımla ve bağınp çağırarak kapıyı yumruklamaya başlamış, içerdekiler de, durumun anonnalliğini fark ederek telaşlanmışlardır. Kız kardeşinin evinde Ömer'in dinlediği veya eline almak istediği Kur'an metninin hangisi olduğu da ihtilaflıdır: Hadid Süresi, Tiiha Süresi, Ralıman Süresi, Fatiha Süresi. Hatta bu kanşıklığın doğrudan ve yalnız, dinlenen veya görülen metne ait olması da mümkündür. Gerçi her ne kadar, Ömer, Fatıma ve diğerleri okuryazarsa da, bu metnin nasıl bir metin olduğu, okumaya ne kadar elverişli olduğu, dolayısıyla Ömer'in o dönemde ilkel olan ve sadece ezbere yardımcı olması bakımından kullanılan30 başkasına ait bir metni nasıl rahatlıkla okuyabildiği de tartışılabilir. Bu rivayette en garip duran kısımlardan biri de, Fatıma'nın Kur'an metninin yazılı olduğu sahifeyi isteyen ve halen bir müşrik olan Ömer' e, abdest, gusül, namaz vb. ile ilgili hükümler daha henüz gelmemişken, sahifeyi eline alabilmesi için 'temiz olması gerektiğini, gusül etmedikçe, yazılı metne dokunamayacağını' söylemesidir. Rivayetin bu kısmı daha sonraki fıkhi tartışmalardan 31 etkilenmiş bir zihnin anlayışını yansıtmaktadır. Kardeşinin evinde dinlediği Kur'an'dan sonra yumuşayan ve Müslüman olmak için Peygamber'in yanına gitmeyi arzulayan Ömer'in, Resulullah'ın nerede olduğunu sonnasını da haklı olarak problemli bulan Azimli, suikast niyetiyle Darü '1-Erkiirn' a doğru giden Ömer' in, evden çıkarken Resulullah'ın bulunduğu yerden habersiz olmasını da, rivayetin kabul edilemezliğine delil getirir. Diğer yandan Müslüman olmuş bir Ömer'in Diirü'lErkiirn'a silahlannı kuşanmış bir halde gitmesi de kabul edilemez bir durumdur32• 29) Bkz. Efendioğlu, DİA, XXXIII, 219. 30) Bkz. Ahmet Yücel, "Kitabet", DİA, XXVI, 82-83; Selahattin Polat, "Kıraat", DİA, XXV, 435. 31) Kur'an'a abdestli dokunma meselesi hakkında bkz. Hasan Elik, Kur'an'ın Korunmuş/uğu Üzerine, İstanbul 1998, s .. 38-61; Hasan Elik, "Mushaf'aAbdestsiz Dokunulup Dokunulamayacağı Problemi", Kur'an Mesajı Ilmi Araştırmalar Dergisi, sayı: 6 ~Nisan 1998), s. 48-78; Hidayet Aydar, "Kur'an'a Dokunmak ve Abdest Meselesi", Kur'an Mesajı Ilmi Araştırmalar Dergisi, sayı: 4 (Şubat 1998), s. 55-75; Abdurrahman Çetin, "Abdestsiz Kur'an Okuma Meselesi", Uludağ Üniv. İlafıiyat Fak. Dergisi, cilt: V, sayı: 5 (1993), s. l05-ll8;Aii Akpınar, "MushafaAbdestsiz Dokunma Meselesi", Cumhuriyet Üniv. ilahiyat Fak. Dergisi, cilt: V, sayı: I (1993), s. 81-109. 32) Bkz.Azimli, 176, 178. HZ. ÖMER'İN MÜSLÜMAN OLUŞU----------- 147 Ömer'in Müslümanlığının duyurulması ile ilgili aniatılar da, ilk rivayette oldukça muallak:tadır. Çünkü Ömer, Peygamber'i öldürmek için Dfuii'n-Nedve'den aynlmış, kız kardeşinin evinden Dfuii'l-Erkiim'a gitmiş ve orada Müslümanlığı kabul etmiştir. Peki, onun Müslüman olduğu, onu yönlendiren veya gönderenler açısından na8ıl anlaşılınıştır? Diğer rivayete göre de, Kabe'de Müslüman olmuştur ve bunu da kimse duymamıştır. Bunu duyurma ihtiyacını ve girişimini cevaplandıran diğer müstakil bir rivayet, bu açığı kapatmakta ve durum ikinci rivayetle yerine oturmaktadır. Aynca Ömer'in Müslüman oluşuyla yaşanan sevincin ve getirilen tekbirierin sesleri Mekke'nin yollannıı yayılınış ve sesler her tarafa gitmişse, neden müşriklerin bunun mahiyetini tahmin etmedikleri sorusu da I. rivayette boşlukta kalmaktadıil 3 • Yine rivayetlerin aktanlış biçimine bakılınca, 'Ömer'in, Müslümanlığının akabinde neden Allah yolunda dayak yemeyip, sıkıntı çekmediğinin' telaşına düşürüldüğü de gözlenmektedir. Halbuki, henüz Müslüman olduğu bile kimselerce bilinmezken, Ömer'in böyle düşünmesini rivayetlerin tutarsızlığı açısından önemli bulmaktayız. Ancak burada Ömer'in Müslümanlığının heyecanı ve onu duyurma gayretinin tezalıürüne işaret olduğu anlaşılmaktadır. Yine rivayetlerde yer alan Ömer'in oğlu Abdullah'ın da o sıralarda üç yaşlannda olve babasıyla beraber neyi ne kadar yapıp hatırlayabileceğini de ifade etmek istiyoruz. Rivayetlerle ilgili olarak, burada yaptığımız ve aynca Azimli 'nin yaptığı değerlendir­ melere, şüphesiz başka eklemeler de yapılabilir. Ancak yukanda ifade ettiğimiz gibi sözlü geleneğin naklinden ibaret olan herkesin konu hakkında aklında kalanı veya duyduğunu aktardığı rivayetlere bakarak, kaynaklann verdiği tüm bilgiler ışığında Ömer'in Müslüman oluşunun şöyle kurgulanması gerektiğine inanmaktayız: Alen! davet başladıktan sonra herkes Resuluilah ve Müslümanlardan haberdardır. Onlann sayılan artmakta, müşrikler de bundan rahatsızlık duymaktadır. Ömer de bunlardan biridir. Mekke'nin zengini olmasa da, siyası yapısında önemli bir mevkii vardır. Okuryazar, hatip ve diplomattır. O da müşrik arkadaşlan gibi Müslümanlara ciddi işkenceler edenlerden biridw5• Buna rağmen etrafındaki birçok insanın ve akranlannın da Müslüman olduğunu görmektedir. Bir gün aniden Kur'an'ı dinlemiş olduğunu düşünmek yerine, birçok defalar Kur'an'ı dinlemiş olduğunu düşünebiliriz; ama dinleme tarzında değil, sadece duyma tarzında. Bir gün Kabe'nin etrafında arkadaşlanyla birlikte Resuluilah 'ın aleyhinde konuşurlarken, Resulullah'a yapılan hakaredere karşılık, Ömer'le aynı kabileye mensup olan Nuaym b. Abdullah'ın, "sen böyle diyorsun, ama senin kız kardeşin ve enişten de Müslüman oldu" demesi üzerine, sinirlenerek, kız kardeşi ve eniştesinden bunun hesabını sormaya gider. O sıralarda Habeşistan' a göçenler olmuştu ve göçenler de kalanlar da en fazla kendi aileleri, akraba ve kavimleri tarafından işkence görüyorlardı. İşte Ömer de aynı işi kardeşi ve duğunu34 33) Bkz. Azimli, 177-178. 34) Bkz. M. Yaşar Kandemir, "Abdullah b. Ömer b. Hatmb", DlA, 1,126. 35) Bkz. İbn Hişam, I, 295, İbnü'1-Eslr, Üsdü'l-Gabe, IV,147. 148/ Doç. Dr. M. Hanefi PALABIYIK - - - - - EKEV AKADEMİ DERCİSİ eniştesi hakkında icra etmek üzere sinirle yola çıkmıştı. Kardeşinin evini dinledi, içerden gelen sesler söylenenleri doğruluyordu. Ömer hışımla eve dalarak kardeşine ve eniştesine vurmaya başladı. Onlar da cesaretle kendisinden korkmadıklarını ve Müslüman olduklannı söylediler. Ömer sakinleştikten sonra okunanlan dinlemek ister ve dikkatli bir dinlemenin verdiği etkiyle evden aynlır. Ömer'in Habeşistan'a hicrete hazırlanan Ümmü Abdiilah ile olan konuşması da36 işte tam bu olaydan sonra olınalıdır. Ama kronolojik olarak daha önce o!ın ası da, Ömer' de bir gelgit sürecinin yani kendini sorgulama sürecinin başladığını gösterebilir. Ömer bir süredir imanla şirk arasında gidip gelıneye başlamış ve bu süre muhtemelen 5-10 ay sürmüştür. İşte Ömer bu çalkantılar içindeyken, içki içmek kastıyla gittiği Kabe çevresinde arkadaş bulamayınca, adet olduğu üzere tavafını yapıp evine gitmek ister. Ve ResuluHalı da tesadüfen oradadır. İşte buradan itibaren ikinci ve üçüncü rivayet aynen cereyan eder ve olayın kurgusu Bubiiri'nin rivayet ettiği37 şekliyle devam eder. Buna göre de, Ömer, Müslüman olduktan sonra içindeki coşkuyla Müslümanlığını bütün Mekke'ye ilan etmek için, Mekke'de söylenenleri yaymakla maruf olan Cem11 b. Ma'mer el-Cümaht isimli adama gidip durumu bildirir. Cem11 de derhal Mekke liderlerine haber götürür. Ömer de arkasından gelerek İslam'a girdiğini yüzlerine karşı haykırır. Bunun üzerine Mekkelilerle Ömer kavga ederken gelen Mekke liderlerinden As b. Vail'in, durumun ne olduğunu sorması üzerine Mekkeliler, 'Ömer'in Müslüman olduğunu, bundan dolayı Ömer'le kavga ettiklerini' anlatırlar. Bunun üzerine As b. Vail, akrabalık duygusu ve Ömer'i daha fazla üstlerine çekmernek için, "ona dokunmayın, bırakın ne hali varsa görsün!" der. Yoksa As b. Vail'in, hiçbir zaman Müslümanlara yakın olup da onları himaye ettiği görülmemiş­ tir38. Bu rivayet gibi Ömer'in Müslümanlığını duyurmak için giriştiği teşebbüslerini anlatan gayr-i makul diğer rivayetler de, bize, Ömer'in İslam'a girişinden kimsenin haberdar olınadığını göstermektedir. Sonuç Sonuç olarak, Ömer'in İslam'ı kabul etmesinin, Müslümanlar için bir dönüm noktası olarak kabul ed~lınesinin, rivayetleri yukarıda anlattığımız fonnlara dönüştürmüş olduğunu görmekteyiz. Bilhassa Müslüman toplumların zihinlerinde paradigmalar oluşturan rivayetlerin, tüm aynntılanyla metin tenkidi yapılarak ve sözlü geleneğin ürünlerini içeren metinler oldukları göz önünde tutularak değerlendirme ve yorumlarının yapılması gerekmektedir. 36) Bu konuşma şu şekildedir: Ümmü Abdiilah b. Ebi Hasme isimli kadın sahabi, kocasıyla birlikte ~abeşistan'a· gitme~ üzere hazırlanırken, o günlerde Mekke'de Müslümanlara işk~nceler yapan ümer oraya uğrar. Ummü Abdullah'ın kocası kısa bir süre için bir yere ayrılmıştır. ümer'in nereye gittiklerini sorması üzerine, bu kadın durumu anlatarak, kendilerine Müslümanlıklarından dolayı yapılan işken~~ler sonucu ibadetlerini daha iyi yapacakları bir yere, daha hür memleketlere gideceklerini anlatır. ümer' e hitaben de, "bize Mekke'yi dar ettiniz, bize zulüm ettiniz" der. Bunun üzerine Ömer gayet yumuşak bir şekilde, "Allah yardımcıruz olsun." der ve hiçbir şey yapmadan gider. Onun bu yumuşak haJine şaşıran kadın biraz sonra yanına gelen kocasına bu olayı anlatarak, Ömer için, "sanki Müslüman olmuş gibiY.di" der. Kocası ise bunun hayal olduğunu, Ha~ab'ın eşeğinin Mü~lü­ man olabileceğini ama oğlu Omer'i~ asla Müslüman olamayacağını söyler. lbn Hişam, I, 291, lbn Keslr, es-Siretu'n-Nebeviyye, II, 33, lbnü'l-Eslr, el-Kamil, II, 84; Zehebl, 270; Azimli, 182. 37) Bkz. Buhan, Menılkıbu'l-İslam, 34; İbn Hişam, I, 296; Beyhakl, II, 219; Heysernl, IX,62. 38) Bkz. Mustafa Fayda, "As b. Vail", DlA, III, 449.