türkiyede kadın hakları

advertisement
TÜRKİYEDE KADIN HAKLARI MEVZUATI
.( ANAYASA, YENİ TÜRK MEDENİ KANUNU HÜKÜMLERİ, NÜFUS HİZMETLERİ
KANUNU,CEZA MUHAKEMESİ KANUNU,TÜRK CEZA KANUNU,İCRA VE İFLAS
KANUNU, İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK KANUNU,KADIN HAKLARI KONUSUNDA
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER,AİLE İÇİ ŞİDDETİN ÖNLENMESİ/ AİLENİN
KORUNMASI HAKKINDA KANUN, ADLİ YARDIM HAKKINDA HUKUKİ
DÜZENLEMELER )
Hazırlayan : AV.ÜNZİLE KÜÇÜKÖNER
Türkiye’de Kadın Hakları Konusundaki Hukuki Düzenlemelerin Bazıları
Aşağıda belirtilmiştir.
Ancak, kanunlarla kadınlar lehine yapılan düzenlemeler, bu düzenlemelerden
bilgi sahibi olan, haklarını bilen ve kullanan kadınlar olduğunda işlev kazanacak ve amacına
ulaşacaktır.
İş bu amaçla kadınları, bilgilendirmek ve bilinçlendirmek, genel nitelikteki
haklarını,her türlü şiddete karşı hangi yasal hakları olduğunu, neler yapılabileceğini, evlilik
içinde eş ve anne olarak konumunu, haklarını,boşanma ve sonrasında hangi yasal hakları
olduğunu öğrenmelerini sağlamak amacıyla bu bilgiler hazırlanmıştır.
ANAYASA
Halen yürürlükte bulunan 1982 Anayasası kadın ve erkek arasında tam bir eşitlik
içermektedir. Özel bir kaç madde dışında "herkes, herkim, hiç kimse" gibi ayrımcılık
içermeyen kavramlar kullanılmıştır. Anayasanın genelindeki bu eşitlikçi yaklaşıma ek olarak
eşitlik ilkesi 10. maddeyle ayrıca güvence altına alınmıştır. Bu madde; "Herkes, dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir" şeklindedir.
Madde 10 - Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve
benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek fıkra: 07/05/2004 - 5170 S.K./1. md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet,
bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun
olarak hareket etmek zorundadırlar.
Madde 50 - Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz.
Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel
olarak korunurlar.
Dinlenmek çalışanların hakkıdır.
Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.
YENİ TÜRK MEDENİ KANUNU HÜKÜMLERİ
•
Yeni Medeni Yasada aile reisliği kaldırılmış ve eşlerin evlilik birliğini beraberce
yönetecekleri düzenlenmiştir. (EVLİLİK İÇERİSİNDE KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ)
•
Eski kanunda evlilik birliğini temsil yetkisi (bazı hususlarda karının da temsil yetkisi
vardır) kocaya aittir. Yeni Yasada temsil yetkisi eşlerin her ikisine birlikte verilmiştir.
•
Eski Medeni Kanuna göre evin ve çocukların geçimi kocaya ait iken Yeni Medeni
Yasada, eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla katılırlar
şeklinde düzenleme yapılmıştır.
•
Yine kanunla, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her birinin diğeri ve
üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi yapabileceği kabul edilmiştir.
•
Evin seçimini kocanın yapacağı hükmü değiştirilerek, eşlerin oturacakları evi birlikte
seçecekleri hükmü getirilmiştir.(YAŞAYACAĞINIZ EVİ BİRLİKTE
SEÇEBİLİRSİNİZ)
•
Kadına, "önceki" soyadını kocasının soyadından önce gelmek üzere kullanabilme
hakkı veren ve daha önceden yapılmış olan (1997 yılında) değişiklik yeni yasada
aynen benimsenmiştir.(EVLİLİKTEN SONRADA ÖNCEKİ SOYADINI
KULLANABİLİRSİNİZ)
•
Yeni Yasa ile evlenme yaşı kadın ve erkek için eşitlenerek yükseltilmiştir. Aile izni ile
evlenme halinde 17 yaşını doldurmak, mahkeme kararıyla evlenme durumunda 16
yaşını doldurmak şartı getirilmiştir. (KADIN-ERKEK 17 YAŞINI DOLDURMADAN
EVLENEMEZ)
•
Daha önce evlenmek için müracat yeri, erkeğin oturduğu yer evlendirme memurluğu
iken Yeni Yasada kadın veya erkeğin oturduğu yer evlendirme memurluğu olarak
düzenlenmiştir.
•
Eski Medeni Kanuna göre eşlerin velayeti birlikte kullanacağı, anlaşmazlık halinde ise
babanın reyinin üstün olacağı hükmü değiştirilerek eşlerin velayeti birlikte
kullanacakları düzenlenmiştir. Anlaşmazlık halinde ise hakim karar verecektir. (
ÇOCUKLARIN VELAYETİNİ KULLANIRKEN ORTAK VE EŞİT HAKLARA
SAHİPSİNİZ)
•
Ana baba evli değil ise velayet anaya aittir.Evlilik dışı çocuklar ananın soyadını
alırlar.Baba ile çocuk arasında tanıma,babalık hükmü ile soybağı kurulması halinde
çocuk babanın soyadını alır.
•
Yeni Medeni Yasada eşlerden birinin meslek ve iş seçiminde diğerinin iznini almak
zorunda olmadığı hükmü getirilmiştir. Bu düzenlemeyle eşler mesleklerini diğer eşten
izin almadan sürdürebilecektir. (MESLEK VE İŞ SEÇİMİNDE KOCANIZIN İZNİNİ
ALMAK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ)
•
Yeni kanunla eşler arasındaki cebri icra yasağı kaldırılmış olup, Mal rejimi, eşler
arasındaki borçların muaccel olmasını önlemez.
•
Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine
ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte
hakimin müdahalesini isteyebilirler. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi
üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. (KOCANIZIN MALLARI ÜZERİNDEKİ
TASARRUF YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASINI HAKİMDEN
İSTEYEBİLİRSİNİZ
•
Birliğin korunması için ; Eşler birlikte yaşarken; Eşlerden birinin istemi üzerine
hakim, ailenin geçimi için her birinin yapacağı parasal katkıyı belirler. Birlikte
yaşamaya ara verilmesi halinde; Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği,
ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı
yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa
hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut
ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri
alır.(EŞLER BİRLİKTE YAŞARKEN VEYA HAKLI SEBEPLE AYRI YAŞARKEN
DURUM GEREKTİRDİĞİNDE TEDBİR NAFAKASI BAĞLANMASINI, KONUT
VE EV EŞYASINDAN YARARLANMA KONUSUNDA KARAR VERİLMESİNİ
TALEP EDEBİRLİRLER)
•
Yeni Medeni yasa ile Aile Konutu kavramı gelmiş ve Eşlerden birinin, diğer eşin açık
rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemeyeceği, aile
konutunu devredemeyeceği veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacağı
kabul edilmiştir. Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza
verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilecektir. Aile konutu olarak özgülenen
taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin(aile
konutu şerhi) verilmesini isteyebilir. (KOYDURACAĞINIZ AİLE KONUTU ŞERHİ
İLE,YAŞADIĞINIZ KONUTU EŞİNİZİN SİZİN RIZANIZ OLMADAN
SATMASINI VEYA EV SAHİBİNE BİLDİRİMDE BULUNARAK KİRA
SÖZLEŞMESİNİ SONA ERDİRMESİNİ ENGELLEYEBİLİRSİNİZ) Şerh
konulması halinde rıza dışı satışların iptali kolaylaşacak ,üçüncü şahsın iyiniyet
iddiası dinlenmeyecektir. Şerh konulmamış ise üçüncü şahsın kötüniyetli olduğunu ,
eşin rızasının olmadığını bilerek aldığını ispatlamak gerekecektir.
•
Yeni Medeni kanuna göre boşanma sebepleri; Zina, Hayata kast, pek kötü veya onur
kırıcı davranış, Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, Terk, Akıl hastalığı, Evlilik
birliğinin sarsılması olarak belirtilmiştir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin
birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik
birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için,
hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat
getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca
kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Boşanma sebeplerinden herhangi
biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği
tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat
yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin
istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
•
Daha önce boşanma davalarında yetkili mahkeme, davacının ikametgahı ya da
davadan önce eşlerin birlikte altı ay oturdukları yer mahkemesi iken, yeni yasa ile
Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri
(Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. ) veya davadan
önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. ( YERLEŞMEK
AMACIYLA /SÜREKLİ KALMAK NİYETİYLE OTURDUĞUNUZ YERDE DE
BOŞANMA DAVASI AÇABİLİRSİNİZ)
•
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan,
özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların
bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır. ( Tedbir nafakası ve diğer
tedbirler) (BOŞANMA DAVASI AÇILINCA DAVA TARİHİNDEN GEÇERLİ
OLMAK ÜZERE KENDİNİZ VE ÇOCUKLARINIZ İÇİN TEDBİR NAFAKASI
İSTEYEBİLİRSİNİZ)
•
Genel hükümlere göre boşanmadan sonra nafaka davalarının açılma yeri davalının
ikametgahı yer mahkemesidir. Yeni Yasada ise davacının ikametgahı yer mahkemesi
yetkili kılınmıştır.(BOŞANMADAN SONRA AÇILACAK NAFAKANIN
ARTIRILMASI DAVASINI KENDİ YERLEŞİM YERİ MAHKEMENİZDE
AÇABİLİRSİNİZ)
•
Yeni Yasada "edinilmiş mallara katılma" rejimi getirilmiştir. Yeni rejime göre yine
eşler evlenirken başka bir rejim seçmemişlerse evlilik birliğinin kurulmasından sonra
her eşin karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri evliliğin sona ermesiyle eşit
olarak paylaşılır (Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını
vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle
şunlardır: 1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, 2. Sosyal güvenlik veya sosyal
yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve
benzerlerinin yaptığı ödemeler, 3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen
tazminatlar, 4. Kişisel mallarının gelirleri, 5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
). Kişisel mallar ise sahiplerinde kalır. (Kişisel mallar; Eşlerden birinin yalnız kişisel
kullanımına yarayan eşya, Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan
veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma
yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, Manevi tazminat alacakları, Kişisel mallar
yerine geçen değerler.)( 01.01.2002 TARİHİNDEN SONRA EDİNİLEN
MALLARDA KOCANIZ ADINA KAYITLI OLSA DAHİ SİZİNDE MAL
REJİMİNİN TASFİYESİ İLE VE AYRICA VARSA KATKI ALACAĞI TALEP
HAKKINIZ VAR. EV İÇİNDEKİ EMEĞİNİZ AİLENİN GEÇİMİNE KATKI
OLARAK DEĞERLENDİRİLECEKTİR. )
•
Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme,
bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir.Aksine
anlaşma olmadıkça, eşlerden biri diğerinin rızası olmadan paylı mülkiyet konusu
maldaki payı üzerinde tasarrufta bulunamaz.
•
Yeni yasa ile; mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye durumunda ,Eşlerden biri diğerine
ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir
karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer
artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye
sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının
başlangıçtaki değeri esas alınır. Kanun gereği Mal rejimi boşanma davası açılması
tarihinde sona ermiş olmaktadır. Bu sebeple mal rejimini tasfiyesi ve katkı payı
alacağı için mal rejiminin sora ermesinden ( yani boşanma davasını açıldığı tarihten ),
malın öğrenilmesinden itibaren 1 yıl içerisinde ve her halükarda 5 yıl içerisinde ayrıca
harcı verilerek dava açılması gerekmektedir.(BOŞANMA DAVASI AÇILMAKLA
MALLAR VE ALACAKLAR MAHKEMECE KENDİLİĞİNDEN AYRILIP
PAYLAŞTIRILMAZ, MAL REJİMİNİN TASFİYESİ VE KATKI ALACAĞI
BOŞANMANIN EKİ NİTELİĞİNDE DEĞİLDİR, AYRICA HARCI VERİLEREK
DAVA AÇILMASI VE TALEPTE BULUNULMASI GEREKMEKTEDİR) (
AYRICA ÇEYİZ VE EV EŞYANIZ İLE ZİYNET EŞYANIZIN İADESİ VEYA
BEDELİNİN ÖDENMESİNİ DE BOŞANMA DAVASI İLE YADA AYRI BİR
DAVA İLE HARCINI VEREREK İSTEYEBİLİRSİNİZ)
•
Mal rejimini sona ermesi ve tasfiyede; Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri
alır.Tasfiye sırasında, paylı mülkiyete konu bir mal varsa, eşlerden biri kanunda
öngörülen diğer olanaklardan yararlanabileceği gibi, daha üstün bir yararı
olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden
kendisine verilmesini isteyebilir.
•
Boşanmada Maddi ve manevi tazminat; Mevcut veya beklenen menfaatleri
boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu
taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar
yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi
tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.( BOŞANMA
DAVASI DEVAM ETTİĞİ SÜRECE HÜKÜM VERİLİNCEYE KADAR, MADDİ
VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEME HAKKINIZ VARDIR)
•
Boşanma da yoksulluk nafakası; Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf,
kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında
süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru
aranmaz.(YOKSULLUK NAFAKASI BAĞLANMASI MUTLAKA TALEBE
BAĞLIDIR, TALEBİNİZ OLMADAN MAHKEMECE RE’SEN BOŞANMA
SONUCUNDA YOKSULLUK NAFAKASI BAĞLANMAZ)
•
Boşanmada velayet ; Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak
bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet
makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan
kişisel ilişkilerini düzenler.( Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa
Söz.uyarınca çocukların dinlenmesi, onların ifade edeceği görüşe de önem verilip
karar verilmesi gerekir)ÖNCELİKLE KÜÇÜK ÇOCUKLARIN ANNE BAKIM VE
ŞEFKATİNE MUHTAÇ OLUP OLMADIKLARI GÖZÖNÜNDE TUTULARAK
VELAYET DÜZENLENECEKTİR. Velayet kendisine verilmeyen eşin çocuk ile
kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak
bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü
oranında katılmak zorundadır. Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere
gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim, resen veya ana
ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır. ( ÇOCUKLAR İÇİN
İŞTİRAK NAFAKASINI HER ZAMAN İSTEYEBİLİRSİNİZ, BOŞANMA
DURUMUNDA ÇOCUKLARIN VELAYETİNİ VE ONLAR İÇİN NAFAKA
İSTEYEBİLİRSİNİZ)
•
BOŞANMA DAVASI AÇILMADAN ÖNCE VEYA DAVA GÖRÜLÜRKEN EŞİN
ÇOCUĞU KAÇIRMASI GÖTÜRMESİ,GÖRÜŞTÜRMEMESİ HALİNDE
MAHKEMEDEN TEDBİREN VELAYETİN VERİLMESİNİ VEYA KİŞİSEL
İLİŞKİNİN /GÖRÜŞMENİN DÜZENLENMESİNİ İSTEYEBİLİRSİNİZ
•
Boşanma da iştirak nafakası, Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın
hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.
•
Boşanma ile birlikte talep edilen nafaka ve tazminat talepleri, boşanmanın eki
niteliğinde olup ayrıca harca tabi değildir. Ancak kişisel alacak,eşya ve ziynet
alacakları v.s talepleri ayrıca harca tabidir.( BOŞANMA İLE BİRLİKTE NAFAKA
VE TAZMİNAT İSTENDİĞİNDE HARCA TABİ DEĞİLDİR)
•
Boşanma sonucu bağlanan yoksulluk nafakası, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya
da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme
olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da
haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların mali
durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya
azaltılmasına karar verilebilir. (NAFAKANIN ARTIRILMASINI İSTEMEK
HERHANGİ BİR SÜREYE TABİ DEĞİLDİR, DURUMUN DEĞİŞMİŞ OLUP
OLMAMASI ÖNEMLİDİR)
•
Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün
kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.( BOŞANMA
DAVASINDA FERAGAT EDİLMEDİĞİ SÜRECE MADDİ VE MANEVİ
TAZMİNAT VE YOKSULLUK NAFAKASI TALEPLERİ İÇİN BOŞANMA
HÜKMÜNÜN KESİNLEŞMESİNDEN İTİBAREN BİR YIL İÇERİSİNDE HARCI
VERİLEREK AYRICA DAVA AÇILABİLİR)
•
Boşanma halinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak,
evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse
hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir. Kadının, boşandığı
kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar
vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hakim, kocasının soyadını taşımasına izin
verir.
•
Boşanma durumunda miras hakları; Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal
mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla
kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.Boşanma
davası devam ederken, ölen davacının mirasçılarından birisinin davaya devam
etmesi ve davalının kusurunun ispatlanması halinde de yukarıdaki fıkra hükmü
uygulanır.
•
Yeni Medeni Kanunda evlat edinme konularında da önemli yenilikler getirilmiştir.
Evlat edineceklerin çocuğunun olmaması şartı kaldırılmıştır. Eşler, ancak
birlikte evlat edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlat edinemezler. Eşlerin en
az beş yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir.
Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş
bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlat edinebilir. Evli olmayan kişi otuz
yaşını doldurmuş ise tek başına evlat edinebilir.
•
Miras durumunda; Eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev
eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde
kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı
sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal
mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı
tanınmasına da karar verilebilir.
NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU
Madde 28 - Tanıma; babanın yazılı başvurusu üzerine mahkemede yapılmışsa mahkeme
tarafından, notere başvurusu üzerine düzenlenen senetle yapılmışsa noter tarafından tanımanın
yapıldığı tarihten itibaren on gün içinde nüfus müdürlüğüne bildirilir.
Nüfus memuruna yapılan tanıma beyanı ise doğrudan aile kütüklerine tescil edilir.
Tanınan çocuklar babalarının hanesine baba adı ve soyadı ile analarının kimlik ve
kayıtlı olduğu yer bilgileri belirtilmek suretiyle tescil edilir.
Yurt dışında yapılan tanıma işlemlerine ait bildirimler dış temsilciliklere veya Türkçeye
tercüme edilip, onaylanmış olmak kaydıyla yurt içinde nüfus müdürlüklerine yapılabilir.
“NÜFUS HİZMETLERİ KANUNUNUN UYGULANMASINA İLİŞKİN
YÖNETMELİK”
Kimlik belgelerinde yer alan "boşanmış, dul, evliliği fes edildi" gibi ifadelerin toplumsal
önyargılar sebebiyle kadınlar açısından rahatsızlıklar sebebiyle, kimlik belgelerindeki
"medeni hal" bölümüne sadece "evli" veya "bekâr" ifadesinin yazılması usulune geçilmiştir.
Madde 138 - (1) Nüfus cüzdanı düzenlenirken;
b) Yurt dışında doğanların doğum yeri yazılırken aile kütüklerinde olduğu gibi önce şehir
sonra ülke adı yazılır. Doğum yeri ve ülke adının ilgili alana sığmaması halinde ülke adı
yerine ülkenin uluslararası trafik kodu parantez içinde yazılır. Kadının önceki soyadı koca
soyadından önce yazılır.
c) İlgililerin talebi halinde aile kütüklerinde kişinin medeni halini belirten "dul,
boşanmış, evliliği fesh edildi ya da evliliği iptal edildi" ibareleri yerine ‘Bekar’ kelimesi
yazılır.
ç) Kadın nüfus cüzdanındaki bekarlık soyadı alanına; talep edildiği takdirde bekarlık soyadı
yazılır. Bekarlık soyadı alanı boş kaldığı takdirde bu alan küçük bir çizgi ile iptal edilir.
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU HÜKÜMLERİ
Bir suça ilişkin delil elde etmek için şüpheli veya sanık üzerinde iç beden muayenesi
yapılabilmesine ya da vücuttan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi
örnekler alınabilmesine; Cumhuriyet savcısı veya mağdurun istemiyle ya da re'sen hakim
veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar
verilebilir. İç beden muayenesi veya vücuttan kan veya benzeri biyolojik örnekler alınması,
ancak tabip veya sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir.Cinsel organlar
veya anüs bölgesinde yapılan muayene de iç beden muayenesi sayılır.Üst sınırı iki yıldan
daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda, kişi üzerinde iç beden muayenesi yapılamaz;
kişiden kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnekler alınamaz.
Kadının muayenesinin, istemi halinde ve olanaklar elverdiğinde bir kadın hekim tarafından
yapılır.Hükümleri mevcuttur.Ayrıca belli suçların gebe kadına karşı işlenmesi ve sonuçları
ağırlaştırıcı sebep olarak kabul edilmiş ve rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten
kişi için de ceza hükmü konulmuştur.
TÜRK CEZA KANUNU HÜKÜMLERİ
Yeni TCK da bir çok suçta, suçun kadına ( ve özellikle gebe kadına ),eşe karşı işlenmiş
olması, töre saiki ile işlenmesi, çocuğun erken doğmasına veya düşmesine sebep olma, çocuk
yapma yeteneğinin kaybına sebep olma hallerinde ağırlaştırılmış ceza belirlenmiştir.
İCRA VE İFLAS KANUNU HÜKÜMLERİ
Borçluya ait malın satışı sonucunda oluşturulan sıra cetvelinde,nafaka alacakları birinci
sıradadır.
Nafaka ilamına istinat eden alacaklı önce takip merasiminin icrasına lüzum olmaksızın her
zaman aynı derecede hacze iştirak edebilir.
Nafaka borcunun yerine getirilmemesi veya çocuk teslimine dair ilamların ve arar kararlarının
yerine getirilmemesi halinde cezai hükümler düzenlenmiştir.
İŞ SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU HÜKÜMLERİ
İŞ KANUNU HÜKÜMLERİ İLE;
74 üncü maddede öngörülen(doğumdan önce ve sonra çalıştırılmadıkları günler. ) ve
kadın işçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde işe gelmemek. fesih için geçerli bir
sebep oluşturmaz.
Kadın işçilerin 74 üncü madde gereğince doğumdan önce ve sonra çalıştırılmadıkları
günler yıllık ücretli izin hakkının hesabında çalışılmış gibi sayılır.
Çocuk emziren kadın işçilerin çocuklarına süt vermeleri için belirtilecek süreler günlük
çalışma sürelerinden sayılır
Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su
altında çalışılacak işlerde onsekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların
çalıştırılması yasaktır.
Kadın işçilerin doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam
onaltı haftalık süre için çalıştırılmamaları esastır. Yukarıda öngörülen süreler işçinin sağlık
durumuna ve işin özelliğine göre doğumdan önce ve sonra gerekirse artırılabilir. Bu süreler
hekim raporu ile belirtilir.
Hamilelik süresince kadın işçiye periyodik kontroller için ücretli izin verilir.
Hekim raporu ile gerekli görüldüğü takdirde, hamile kadın işçi sağlığına uygun daha hafif
işlerde çalıştırılır. Bu halde işçinin ücretinde bir indirim yapılmaz.
İsteği halinde kadın işçiye, onaltı haftalık sürenin tamamlanmasından veya çoğul gebelik
halinde onsekiz haftalık süreden sonra altı aya kadar ücretsiz izin verilir. Bu süre, yıllık ücretli
izin hakkının hesabında dikkate alınmaz.
Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam birbuçuk saat süt
izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi
belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır.(*)
Eşit işe eşit ücret Kadın-Erkek eşitliği vardır.
SİGORTA HUKUKU HÜKÜMLERİ İLE ;
Sosyal Güvenlik Kanunlarında, kadınlar ve sigortalı erkeğin eşi hakkında, hastalık ,analık
sağlık yardımları, yaşlılık emeklilik,dul maaşı v.s. sigortalılık hakları konularında
düzenlemeler yapılmıştır.
“Sigortalı kadına veya sigortalı olmıyan karısının doğum yapması dolayısiyle sigortalı erkeğe,
çocuğun ölü doğmaması şartiyle, Çalışma Bakanlığınca onanacak tarifeye göre
Analık sağlık yardımları ile emzirme yardımlarından veyahut maktu gebelik ve doğum para
yardımlarından yararlanabilmek için:
A) Sigortalı kadın için, doğumdan önceki bir yıl içinde en az 90 gün analık sigortası primi
ödenmiş olması,
B) Sigortalı erkek için, doğumdan önceki bir yıl içinde en az 120 gün analık sigortası primi
ödenmiş olması ve sigortalının doğum yapan kadınla doğumdan önce evlenmiş bulunması,
Şarttır.”
Sigortalı kadının doğumdan önce ve sonra işinden kaldığı günler için ödenek verilmesi,
Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmıyan karısının doğurması halinde, doğum
sırasında ve doğumdan sonra gerekli sağlık yardımlariyle ilaçların ve sağlık malzemesinin
sağlanması( Doğum yardımı), her çocuk için bir emzirme yardımı yapılması,
Doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise, doğumdan
önceki sekiz haftaya iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için geçici iş
göremezlik ödeneği verilmesi, yaşlılık aylığından yararlanma esas ve şartları düzenlenmiştir.
Evlenme dolayısiyle işlerinden ayrılan kadın sigortalılara kendileri ve işverenleri tarafından
5417, 6900 ve 506 sayılı kanunlara göre ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primlerinin yarısı, yazılı talepleri üzerine, toptan ödeme şeklinde verilir.
İşten ayrıldıkları tarihten itibaren bir sene içinde evlenmiş veya evlendikleri tarihten
itibaren bir sene içinde işinden ayrılmış olan kadın sigortalılar, evlenme dolayısiyle işten
ayrılmış sayılırlar. ( Kıdem tazminatı ödenir)
Bu kanun gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar, nafaka borçları
ve bu Kanunun 80 inci maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar dışında, haciz veya
başkasına devir ve temlik edilemez
KADIN HAKLARI HAKKINDA ULUSLAR ARASI SÖZLEŞMELER
ULUSLARARSI SÖZLEŞMELER İLE;KADININ SAĞLIĞINI KORUMA, ÇALIŞMA GÜCÜNÜ İADE VE
KİŞİSEL İHTİYAÇLARINI KARŞILAYABİLME YETENEĞİNİ ARTIRMA AMACIYLA SAĞLIK
YARDIMI YAPILMASI,ÇALIŞAN KADINLAR ANALIK DURUMUNDA VE ÖTEKİ ÇALIŞAN
KADINLAR GEREKTİĞİNDE, ÇALIŞIRKEN ÖZEL KORUNMA HAKKI SAĞLAMA,ÇALIŞAN
ERKEKLERLE KADINLARA EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET HAKKINI TANIMA,ÇALIŞAN KADINLARIN
KORUNMA HAKKI , EMZİRME DÖNEMİNDE ANALARA, BU AMAÇLA YETERLİ BİR SÜRE İŞE ARA
VERME HAKKI SAĞLAMA, ENDÜSTRİDE ÇALIŞAN KADINLARIN GECE İŞLERİNDE
ÇALIŞMALARINI DÜZENLEME, ÇALIŞAN KADINLARIN YERALTI MADENLERİNDE VE
GEREĞİNDE TEHLİKELİ, SAĞLIĞA AYKIRI VEYA AĞIR NİTELİĞİ NEDENİYLE UYGUN
DÜŞMEYEN TÜM ÖTEKİ İŞLERDE ÇALIŞMALARINI YASAKLAMA, EKONOMİK, SOSYAL VE
KÜLTÜREL HAKLARI KULLANMADA KADINLARLA ERKEKLERE EŞİT HAK SAĞLAMA
YÜKÜMLÜLÜĞÜ KABUL EDİLMİŞTİR.
CEDAW - Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi - CEDAW,
1981’de yürürlüğe girmiş ve 163 ülke tarafından onaylanmış olan kadınlara ilişkin
uluslararası bir insan hakları beyannamesidir
Pekin Deklerasyonu
Pekin +5
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi Ek İhtiyari Protokol CEDAW - Ülke Raporu
AİLE İÇİ ŞİDDETİN ÖNLENMESİ/SONA ERDİRİLMESİ,
KADIN VE ÇOCUKLARIN KORUNMASI
ŞİDDET NEDİR?
Aynı evde yaşadığınız kişiler tarafından size ya da evde yaşayan diğer bireylere ;
 Fiziksel şiddet uygulanıyorsa ( dayak, herhangi bir cisimle vurma, yaralama,
tartaklanma, evden kovma),
 Hakaret ya da küfür ediliyor, küçümseyici söz ve davranışlar varsa,
 Evden çıkmanız, arkadaş veya yakınlarınızla görüşmeniz engelleniyorsa,
 Öldürürüm, keserim, döverim sözleriyle korkutuluyorsanız, çocuklarınızı size
göstermeme ya da kaçırmayla korkutuluyorsanız,
 Paranıza el konuyor ya da ihtiyaçlarınız için para verilmiyorsa,
 İsteğiniz dışında cinsel ilişkiye zorlanıyorsanız,
AİLE İÇİ ŞİDDET YAŞIYORSUNUZ, bu konuda mahkemeden bu hareketlere son vermesi
için önlem/tedbir alınmasını isteyebilirsiniz
Ayrıca eşinizin, size, çocuklarınıza veya aynı çatı altında yaşayan aile bireylerine,




Eşyalarına zarar verme durumu varsa,
İletişim vasıtaları ile sürekli olarak rahatsız ediliyorsanız,
Silah ve benzeri araçları olduğu için korkuyor ve endişeleniyorsanız,
Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak ortak konuta geliyor
veya konutta bu maddeleri kullanıyor ise
Mahkemeden, bu hareketlere son vermesi için bu konuda önlem/tedbir alınmasını
isteyebilirsiniz
ŞİDDETE UĞRUYORSANIZ NE YAPMALISINIZ?
 Hemen en yakın karakola başvurun ve tutanak düzenlenmesini sağlayın.
 Fiziksel şiddete maruz kaldıysanız en yakın sağlık ocağı veya hastaneye başvurun ve
mutlaka rapor alın.
 Savcılığa başvurarak şikâyette bulunun ve Ailenin Korunması hakkındaki Kanun
gereği, evrakların Aile Mahkemesine gönderilerek gerekli tedbirlerin alınmasını
isteyin
 Savcılığa başvurmadıysanız doğrudan Aile Mahkemesine başvurarak Ailenin
Korunması Hakkındaki Kanunda (yukarıda ) belirtilen önlemlerin Hâkim tarafından
alınmasını isteyebilirsiniz. Bu başvuru için hiçbir masraf gerekmemektedir.
 Bulunduğunuz şehrin Barosuna bağlı Kadın Hakları Komisyonuna başvurarak,
yasal haklarınızı ve şiddetten korunma yollarını öğrenebilirsiniz, problemlerinize
daima yasal çözüm arayınız.
KADIN OLARAK, YASAL HAKLARINIZI VE ÖZELLİKLE DE ŞİDDETTEN
KORUNMAK İÇİN NE YAPILABİLECEĞİNİ MUTLAKA ÖĞRENİN, KENDİNİZ VEYA
ÇEVRENİZDEKİ HERHANGİ BİR KADIN İÇİN GEREKLİ OLABİLİR.
Yasa ile tanınan haklardan yararlanmamak, ŞİDDETİ KABULLENMEK, KADER
OLARAK GÖRMEK,ASLA ŞİDDETİN ORTADAN KALKMASINI
SAĞLAMAYACAKTIR, aksine size uygulanan şiddetin artmasına ve şiddeti uygulayan
kişinin aynı davranışı devam ettirmesine neden olacaktır. ŞİDDETİ ÖNLEMEK VE
YENMEK İÇİN UĞRAŞ VERMELİSİNİZ
4320 SAYILI AİLENİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN HÜKÜMLERİ
4320 sayılı kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları korumadır.
Söz konusu kanun, aile üyelerine ailenin diğer bir üyesi tarafından şiddet uygulanması halinde
bir takım özel tedbirler alınmasını içermektedir. Şiddet mağdurları bizzat şikayette
bulunabilecekleri gibi, bu şiddete tanık olan veya şiddetten haberi olan kişilerin başvuruları
üzerine veya polisin doğrudan harekete geçmesi üzerine de bu kanun uygulanabilmektedir.
Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü
bulunmamaktadır. Yapılan başvurular harca tabi değildir. ( Bu başvuru sırasında hiçbir
ücret ödenmesi gerekmez )
KANUN HANGİ TEDBİRLERİ GETİRMEKTE
Madde 1 - Türk Kanunu Medenisinde öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin
veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin aile içi şiddete
maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi halinde, Aile
Mahkemesi Hakimi re’sen meselenin mahiyetini gözönünde bulundurarak aşağıda
sayılan tedbirlerden bir ya da bir kaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başkaca
tedbirlere de hükmedebilir:(*)
Kusurlu eşin;
a) Diğer eşe veya çocuklara veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerine karşı
şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,
b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer eşe ve varsa çocuklara tahsisi ile diğer
eş ve çocukların oturmakta olduğu eve veya iş yerlerine yaklaşmaması,
c) Diğer eşin, çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinin eşyalarına
zarar vermemesi,
d) Diğer eşi, çocukları veya aynı çatı altında yaşan aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla
rahatsız etmemesi,
e) Varsa silah ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi,
f) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak ortak konuta
gelmemesi veya ortak konutta bu maddeleri kullanmaması.
Yukarıdaki hükümlerin tatbiki maksadıyla öngörülen süre altı ayı geçemez ve kararda
hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti cezaya
hükmedileceği hususu kusurlu eşe ihtar olunur.
Hakim bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini gözönünde bulundurarak tedbir
nafakasına hükmeder. ( Eş ve çocuklar için)
Birinci fıkra hükmüne göre yapılan başvurular harca tabi değildir.
Madde 2 - Koruma kararının bir örneği mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi olunur.
Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararının uygulanmasını zabıta marifetiyle izler.
Koruma kararına uyulmaması halinde zabıta, mağdurların şikayet dilekçesi vermesine gerek
kalmadan re’sen soruşturma yaparak evrakı en kısa zamanda Cumhuriyet Başsavcılığına
intikal ettirir.
Cumhuriyet başsavcılığı koruma kararına uymayan eş hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde
kamu davası açar. Bu davanın duruşması yer ve zaman kaybına bakılmaksızın 3005 sayılı
Meşhut Suçların Muhakeme Usulü Kanunu hükümlerine göre yapılır.
Fiili başka bir suç oluştursa bile, koruma kararına aykırı davranan eşe ayrıca üç aydan altı aya
kadar hapis cezası hükmolunur.
ADLİ YARDIM
Koşullarınız uygun değilse, başvurunuz üzerine, bulunduğunuz şehrin barosu Adli Yardım
Bürosuna yada temsilciliğine başvurarak ücretsiz avukat tayin edilmesini isteyebilirsiniz.
Türkiye’deki bütün barolarda adli yardım hizmeti verilmekte olup, başvurunuz uygun
görüldüğünde, adli yardım hizmetinden yararlanabilirsiniz
Hukuk usulü Muhakemeleri Kanunu Hükümleri :
“Hukuki Yardım” anlamına gelen “Adli Müzaheret”ten yararlanabilmek için 2 temel
kriter belirlenmiştir. Bunlar kısaca; 1-Fakir olmak, 2-Haklı olmaktır.
“Adli Müzaheret” talebinin kabulüne karar verildiğinde, başvuru sahibi, mahkeme tarafından,
yargılama giderlerinin bir ya da bir kaçından (veyahut tümünden) geçici olarak muaf
tutulabilmektedir.“Adli Müzaheret”ten yararlanan kişi, dava lehine sonuçlandığında, herhangi
bir yargılama giderini ödemekle yükümlü olmayacaktır. Ancak, dava aleyhine sonuçlanırsa,
Hazineden karşılanan tüm masrafları ödemek zorunda kalacaktır. Çünkü, “Adli
Müzaheret”ten yararlanan kişi, fakir olmasının yanında, aynı zamanda haklı da olmalıdır.
Avukatlık Kanunu Hükümleri:
Adli yardım, avukatlık ücretlerini ve diğer yargılama giderlerini karşılama olanağı
bulunmayanlara bu Kanunda yazılı avukatlık hizmetlerinin sağlanmasıdır.( Barolar
bünyesinde kurulan Adli Yardım Büroları, yargılama giderlerini doğrudan karşılamayacak, bu
hususta öncelikle, HUMK.nda düzenlenen “Adli Müzaheret” hükümlerinden
yararlanılacaktır.)
Türkiye Barolar Birliği Adli Yardım Yönetmeliği
Adli yardımın amacı, bireylerin hak arama özgürlüklerinin önündeki engelleri aşmak ve hak
arama özgürlüğünün kullanımında eşitliği sağlamak üzere, avukatlık ücretini ve yargılama
giderlerini karşılama olanağı bulunmayanların avukatlık hizmetlerinden yararlandırılmasıdır.
Adli yardım istemi, hizmetin görüleceği yer adli yardım bürosuna ve temsilciliklerine yapılır.
Adli yardım bürosu ve temsilcilikleri, istem sahibinden gerekli bilgi ve belgeleri ister, istemin
haklılığı konusunda uygun bulacağı araştırmayı yapar
Hazırlayan : AV.ÜNZİLE KÜÇÜKÖNER
Download