Beseri ukuk ve Isli cezalar·

advertisement
iSLAM HUKUKU. "HAD"
CEZALARlNDA TOPLUMU SUÇ
iŞLEMEKTEN. KORUMAYI
AMAÇLAMIŞ VE SUÇLUNUN
DURUMUNU GÖZDEN .
TAMAMİYLE-UZAK
TUTMUŞTUR.
VE BU. SUÇLAR
içiN AGlR CEZALAR KOYARAK
HÜKMÜNÜ ÖNCEDEN
BELiRLEMiŞTiR: YÔNETiCiLERE
BU TÜR CEZALARLA iLGiLi
HiÇBiR YETKi TANIMAMIŞTIR•.
CEZALARlN AGlR OLMASiNIN
NEDENi BU SUÇLARlN f(jjŞi VE
TOPLUM AÇlSlNDAN BÜYÜK
ÖNEM TAŞIMASIDIR.· VE BU
KONUDA GÖSTERİLECEK
iHMALiN NETiCEDE TOPLUM
DÜZENiNiN BOZULMASlNA,
AHlAKi ÇÖKÜNTÜYE VE
SUÇLARlN .ARTMASINA
SEBEP OLMA iHTiMALiDiR. BU
SONUÇLAR ÖYLESiNE KÖTÜDÜR
Ki, BU DURUMA DÜŞEN BiR
TOPLUM, MUTLAKA
BOZULACAK, DAGIİ.ACAK,
GÜCÜNÜ VE KUVVETiNi
KAYBEDECEKTiR. ŞU HALDE BU
TiP SUÇLARA VERiLECEK CEZA
KONUSUNDA ŞiDDETLi
OLMANIN SEBEBi, TOPLUM
YAPISINI KORUMAK, GÜVEN
VE DÜZENiNi SAGLAMAK VE
AHLAKi DEJENERASYONU
ÖNLEMEKTiR.
Beseri ukuk ve Isli
Suçlar
ve
cezalar·
Yasettin KAYA
Onsekizinci yüzyııin. . sonlarına
kadar, beşert hukuk, suÇhıya
katı. ve şiddetli bir göz ile
bakmaktaydı. Son derece
korkutucu ve yıldırıcı olan .
cezalanb. ·ilkesi intikam ve
te§hirdL Hukuki cezalar
arasında, yakmak, asmak,
kulak dil ve dudak gibi
organlan kesip kopai:mak,
dağ!amak, demir zinciriere ·
vurmak, · pranga, sürgün,
dövmek ve hapsetmek gibi
ceza şekillerini sayabiliriz;
Genellikle cezalar suçlarla
orantılı degıldi. Bazı cezalar
son derece ağır ve feciydi. En
basit suçlar · için ölüm cezası
·verilebilirdi. Mel:!ela İngiliz
yasaları onsekizinci yüzyılın
sonuna kadar ikiyüze yakın
Di YAN El
DERGISi
ClLT: XVI
SAYI: e
KASIM
ARALIK
. 1977
355
suç. ıçın idam cezası
vermekteydi. Bunlar arasında
bir Şilinden fazla değer ta§ıyan
§eyleriİı çalınması da vardı
('Türk parası 50 kuru§a
yakın). Fransız yasa.Iarı da
çoğunluğu adi suç olan 215
fiile · ölüm cezası .
:3EŞER1
HUKUK
VE !SL.AM
HUKUKUNDA
SUÇLAR VE
CEZF·AR
uygulamaktaydı.
hukuk, ya§ayan
insanlar gibi "ölü"leri, hatta
:[ıayvanları ve cansız ırui.ddeleri
· bile sorumluluk ve ceza
konusu yapıyordu. Kendisini
savunma gücünden yoksun
donuk maddeleri
suçlayabiliyordu.
Be§erı
.r
Be§eri hukukun ceza ilkesi,
suçludan intikam almak ve
ba§kalarını korkutmaktı. Bu
düşünce, katı kanun
maddelerinin konulmasını
gerektirmi§ti. Bu maddelere
göre suçlunun kulağı, burnu
ibret olsun diye kesiliyordu.
Söylemeye. gerek yoktur ki,
bu gibi maddeler yargılama
sonucundan kesil::ı.Iikle haberdar
değildi. .Cezanın farkında bile
olamazlardı. Hayvanlar
mahkemede alınan kararların
sonucunu bilmiyorlardı, ama
ızdırab ve acısına
katlanıyotlardı.
Onsekizinci
DiYAMT
DERGiSi
Ci~T: XVI
SAYI:. 6
KASIM
ARALIK
1977
356
yüzyılın
filozof ve
sosyologları ceza hukukunun
dayandığı bu kuralları
yıkınağa çalı§tılar. Bunun
yerine · ba§ka bir kavram
getirmek istiyorlardı. Mesela,
Jean Jace Rausseau "Toplum
Sözle§ffiesi" adlı eser~de bu
konuyu ele alıyor ve cezadald .
amacın toplumu suçlardan
korumak ve ba§kalıırına .
eziyet verilmesini önlemek
olduğunu savunuyordu.
Beccaria da cezada savunma
hakkı üzerinde duruyor,
.amacın ba§kalarına engel
olmak ve suçluyu uslandırmak
olduğıınu . belirtiyordu. Fransız
ileri gelen ki§ileri .
bu· görü§lerin etkisinde
kalmı§İır. 1791 yılında çıkan
Fransız yasaları yukandald
fildrlerin izlerini ta§lr. Daha
sonra Bentham gelir ve
cezanın topluma yararları
üzerinde durur. Toplumu
koruduğıınu açıklar. Suçluyu
uslandırniak ve ba§kala'rına
engel olmak amacı gütınesi
gerektiğini belirtir. Zamanla
Kant'ın dü§ünceleri geçE:rlilik
kazanır. Kant cezayi adii.let
olarak tanımlar. Bazı
· dܧünürler pragmatist
dü§ünce ile · ad§.letçi görü§
a,rasında bir uyum sağlayarak
§öyle derler:
'!Ceza, 15erekli olandan fazla
olmamalı ve adaletin
ho§görüsünü a§mama,lıdır ."
Sözünü ettiğimiz bu akımlar,
suçlunun ·ki§iliği ile ilgilenmek,
sadece suça dikkat etınek,
ağırlığına ve toplum
üzerindeki etkilerine bakmak
gibi özellikler ta§ır. Bllliun
için suç problemini uygütı. bir
çözüme kavu§turabilmi§
devriminİ!l
değildir.
Daha sonra ilmi teori veya
:ttalyan Teorisi adı vetilen
dü§ünce ortaya çıkar ki suçu
bütünüyle ihmal ederek
suçlunun ki§iliğine göre hüküm
veıilmesi ilkesine dayanir. Bu
teorinin taraftarları, suçlunun
kafa yapısına, bünyeşine,
tıirilıine ve önemine göre ceza
verilmesini savunurlar. Suç
i§lemeye müsait bir karaktere
sahip olan ki§iyi, i§ledigJ. suç
basit de olsa, ebediyyim
toplumdan uzakla§tırmak
veya yok etmek gereğini öne
sürerler. Suç i§lemeyi
alı§kanlık haline getiren suçlu
da doğu§tan suç i§lemeye
uygun bir karakter yapısına
sahip ki§iler gibidir. Şartların
ve rastlantılarm suçlu kıldlğı
kimselere gelince... Bunlara
Bugiliı beşeri
hukuk bilginleri
arasmda geçerli olan fikir,
cezadaki amacın, suçlunun,
ıslahı, uslandırılması ve· toplum
ıçind~ki eski yerine dönmesini
basit ve hafif · cezalar
verilmesi gerekir. !sterse .
suçlan · çok önemli olsun...
Duygusal etkilerle suç işleyen
kişilere ise. ceza vermek
gereksizdir.
İlmi teori adı verilen İtalyan
teorisi de suç probleminin
çözümlenmesi konusunda
başarısız kalmıştır. Zira
suçlular. arasmda farklı
değerlendirmeler
Çünkü bu görüş, çoğimıukla
birbiriyle çelişen paradoksal
iki dü;ıünceye dayanır. Her
cezada suçlunun kişiliğini göz
Öniliıde tıitmak ve özellikle
toplum nizarnını ve ahlakını
ilgilendiren önemli suçlarda
toplumu korumak için
uslandırma ve engel olma
düşüncesine sanlmak
genellikle gerçekleşme imkam
bulmaz. Toplumu koruma
düşüncesi ön plana alınırs~.
gerek önemli, gerekse önemsiz
suçlarda suçlunun kişiliğin~
dikkş.t imkam ·kalmaz.
HU:KU:)mND.A
SUQLAR:VJll
CEZAI~_AR
ise cezaya, ıslahı mümkün
olmayan suçları ·kökten yok·
edici ve ortadan kaldıncı. bir
araç olarak bakmaktadır.
üçüncü .bir görüşün bağlılan
ise cezanın TOPLUMU
KORUMAK için bir vasıta
olmasını, suç işlerneyi içinden
geçirenleri suç işiemekten
alıkoyacak bir korku unsuru
ulmasını öngörmektedirler. ·
Devletlerarası Ceza Hukuku
Sempozyumunda · bu görüş ,
kuvvet kazanmış, Almanya
aralarmda olmak üzere
Avrupa ülkeleri bu görüşü
benimsemişlerdir.
yapma~a çalışmışlardır.
sonuçlanmıştırı.
RUKUll
...
İSLAM
şeklinde
ozetlenebilir.. İkinci bir akım
aynca suçluyu dikkate
almakta, suçu ilimill
etmektedir.
Sonradan gelen hukukçular
ise yukarıda açıklamasını
yaptığımız suçlunun durumunu
söz konusu etmeksizin suça
göre davranan ve ilmi teori
adı verilen İtalyan sistemiyle
suçluya bakarak suçu ihmal
eden eski teorilerin
başansızlığını görmüş . ve
bunların arasını bulup sentez
başansızlıkla
VE
:;ağla.İn:ak
yapmış,
Neticede yeni bir teori
bulunmuştur. Bu teoriye göre,
suçluya verilecek ceza
konusunda iki görüş vardır:
a) Uslandırma ve engel 9lma
fikri,
b) Suçlunun kişiliği fik:ı;i.
N e var ki, bu sentez le· önceki
teorilerden farklı bir . sonuca
vanlamamı§! ve çalışmalar
:BEŞER!İ
1
ı
Bu akımlar ya tamamen
suçluyu nazar-ı itibara- alıp
suçu ihmal etmekte, ya da
suçu nazar-I ·ı:tibara alıp ·
suçluyu ihmal etmekte .veya
iki fikrin arasını birleştirmeye
çalışmaktadır.
!şte beşeri
hukuk dünyasmda
geçerli olan çeşitli ceza
teorileri bunlardan ibarettir.
Bu teorileri gözden
. geçirdiğimizde görülmektedir
lti, hukukçular birbiriyle .
taı:naı:rieıi çelişen · değişik
yönlerde hareket etmektedirler.
'
Görüşlerin farklılığı beşeri
hukukta ceza prensibi için
değişmez bir ölçü koyma
Imkanını ortadan
kaldı!1naktadır. Bunun için
her devlet kendi özel
menfaatma uygun veya bağlı
Lıulundugu ideolojisine uygun
olan yönde bir prensip kabiii
etmiştir.
(1) İslil.m Ceza Hukuku ve Beşert
Hukuk,
A. Udeh,
Cilt: 2,
s. 220-223,
DİYANET
DERGiSi
ClLT: XVI
SAYI; 6
,KASIM
ARALIK
·1977
357
ESE:ıtt EiJ:KUK
.
VEİSLAM
HOKOKONDA
SUÇLAR VE
CEZiU:AR
DiYANET
DERGiSi
CiLT:. XVI
SAYI: 6
KASIM
ARALIK
1977
c) Mısır kanun koyucusu bu
hulmkta devletlerarası
iki prensibi lı:aotil etmekle
. ceza hukuku
· sempozyumlarmda kanun.
beraber suçlunun. ki§iliğini
koyucular mümkün ·mertebe
dikkate .almanın her suç. için,
özellikle ağır . suçlarda iyi
deği§ik görüş . ve akımlar
arasında birlik sağlamaya,
olmayacağını görerek bazı
suçlarda hakimierin belirli
daha: iyt bir ceza düzeni
cezanın ·aşağısında bir ceza
kurmaya yönelmektedirlcr.
vermelerini yasa:klamış ve bazı
Kesin çareler ve ameliyelerle .
suçlarda da cezanın
kendilerine yöneltilen
kaldırılmasını ve tatbikini
eleştirileri ·etkisiz kılmaya
durduı::mayı istemiştir. 1928
çalışmışlardır. Bu konuda
yılmda çıkan Uyuşturucu
örnek olarak Mısır· Ceza
Maddeler ~·Kanununda bu
Kanununu· alabiliriz. Mısi.r .
prensibi kabıli etmiştir. Keza
Ceza Kanununu aşağıdaki
hile. ve aldatma ile ilgili
şekilde özetleyebiliriz:
kanunla, silal).larla ilgili ·
a) Mısır Ceza· Kanunu
kanun bu nitelilı:tedir. Bu
cezadan amacın "toplumun
mantıki çelişki kötü· bir sonuca
korunması" prensibini kabtil
vesile ·olmuştur. Öyle ki Mısır
etmiştir. Koyduğu bütün
ceza ka,nunlan . hile,
cezalarda bu esas hakimdir.
uynştnrncn maddeler ve silAh
Buna . göre ceza suçlunun
taı;ıımak konnıınnda ceı:;anın
hareketlerini engelleyici ve
durdnrnlmasını ve
ba§kalarmm da aynı eylemleri
hafifletilmesini
ya(lakl:ırken ·
ve düşüncelerini önleyici ve
hıyanet, ·ihtilas, · r~vet,
uslandırıcı nitelikte olma:lıdır.
öldürmek,- hırsızlık, zinA ve
b) Bir noktaya kadar Mısır
ütira
gibİ çok ağır suçlarda
ceza hukuku ilml teoriyi
cezanın . durdurnlmasını. ve
benimsemiştir. Hemen hemen
hafifletilme!!ini kabQl etmiştir .
. bütün suçlarda · suçlunun ·
kişiliğini unutmamıştır. Her
Şüphesiz bu saydığımız suçlar
suç . için iki ceza kabtil
toplumun yapısını, emniyet ve
etmiştir. Cezalardan biri ·
nizarnı için hile, uyuşturucu .
diğerinden daha hafiftir.
maddeler ve sillıh taşıma
Ayrıca her · ceza için de iki
snçların,dan çok daha tehlilı:eli
hudut tayin etmiştir. Bu
ve zararlıdır.
·
hudut arasmda bir. ceza
İşte teorik ve pratik bakımdan
tatbikini prensip olarak kabul
beşeri hukukun ceza ile ilgili
etmiştir. Cinayet suçlarında
beyanatları... Buna göre beşeri
hakimiere bu cl'!zalar arasmda
hukuk cezada . uslandırma ve
değiştirme yetkisi tanımıştır.
suçlunun şerrinden toplumu .
Verilen ceza bir yıllık hapis
korırma gayesi güdülmesini
süresini aşmadığı . takdirde
kabfıl ederken cezanın
·cezayı d uraurma hakkını
takdirinde suçl:unun kişiliğini
·tanımıştır. Bu demektir· ki,
,
ihmal. etmemeyi
Mısır Ceza Kanunu suçlunun
. öngörmektedir. Modern
kişiliğini .Kabfıl etİniş ve cezayı.
yasalardan bir kısmında bazı
ona göre koymuştur. Aynı
suçlarda suçlunun kişiliğinin
durum Türk Ceza Hukukunda da
ihmal edildiği. görülmektedir.
görülmektedir. Eğer suçlunun
şartları gerekÜİ'irse ·hakim bu
şartı mizar-ı itibara alır.
· (2) !slfun C~za Hukuku ve Beşeri
.Gerektir~~zse dikkate almaz2.
Hukuk, Cilt: 2, s·: 224-225.
Beşeri.
1
4
Be§eri · hıikuk biiinci noktada
çok açık· ve· mantıklı olmakla
beraber ikinci ve üçüncü
konuda tamamen karmaşık ve
mantık dışı bir. yol izleın.i§tir.
Öyle ki her iki prensibin hangi
noktaya uygcüanacağı henüz
kestirilememi§tira.
Be§eri hukuk görünürd!l her
ne kadar cezada uslandırma
ve suçlunun §errinden· toplumu
koruma gayesini. gütmܧ
farzediyor isek de, · bu konuda
da bi_rçok zaafı olduğu inkar
;kabıil etmez bir gerçektir.
Çünkü önemli olan bir
meselede te§his koymak değil,
o te§his paralelinde hatasız bir
tedavi metodunu sonuna
kadar :ııhhatli bir §ekilde
götürebilmektedir. Be§eri
hukuk bu noktada da son
derece hatalıdır; zira
suçluların §errinden topliımu .
muhafaza · edecek ceza
sistemini bulması imkansız,
İslam'ın koyduğu ceza
hukukunu uygcüama
konusunda ise anla§ilmaz bir
inat göstererek tatbikten
kaçacağı da ··öteden beri
bilinen bir gerçektir. Yine
yukanda ·gördük ki hile,
uyu§turucu madde ve silah
ta§ıma konusırnda cezanın .
dondurulmasını ve
hafifle~iltnesini yasaklarken ...
hırsızlık, zina ve iftira gibi
ağır suçlarda cezanın
durdurulmasını ve
.ha;fifletilmesini kabfıl etmi§tir.
Bu kadar tersine i§leyen bir
hukuk düzenin nasıl bir
topilim modeli olu§turacağı
kendiliğinden· ortaya
çıkmaktadır.
CEZADA ARASTIRMA.
METODU
.•
Cezadan sözederken a§ağıdaki
kçınular üzerinde .durmailll2;
gerekecektir:
I. Genel anlamda ceza ve . ,
ceza prensibinin .dayandığı
kurallar
II. Cezanın. bölümleri ve· her
bölümün kapsadığı ·
hükümler.
ID. Cezaların çokluğu
IV. Cezaların affı
V. Cezaların· dü§IDesi;
BESER1 I;IUKUR;
VE !SLAM: .
:a:tJlWKUNDA.
SUCLAR ..YEl.
Oli1?iAI)A.R,·
cEZA VE CEZADA.
GÜDÜLEN AMAÇ- ..
Cezalar, kanun koytıcunun
emrine isyan durumunda, ._
toplum yaran .için ~onulınu§
bulunan hükümlerdir. AmaÇ, •..
toplumun ıslil.hıdır. Boz~dş.n
korunması, . cehalet. ve
sapıklıl}tan
kurtarılması,
gün;iliların önlenmesi . ve
, ins!3Jlların '!itaat"a ·
yöneltilmesi- gibi husu.slardır...
Yüce Allah· Peygamberini,. , .
insanlara baskı yapmak için
göndermeın.iştir .• O, bir
diktatör de· değildir. üstelik
"itlemlere rahmet" olarak
gelmi§tir. ݧte yüce a.yetler:
"Sen onların üzerinde bir
zorba değilsin!"4 .
"Biz seni, ancak illemlere·
ralımet olmak için .
gönderdik!'~s
Yüce Allı;th, yasasını (§eriat)
insanlar için göndermi§tir. Bu
yasa ile birlikte onlara elçi de
gÖnderıp.i§tir ki, kendilerini
eğitsin, doğru yola iletsin ve
ir§ad etsin. Peygamber'in
emrine aykırı davramşı "ceza"
ile karşılamı§tır .
Hoşlanmasalar da .doğru . yola
iletmek; ho§larına gitme~e ·de
zarar verici kötülüklerden ·
alıkoymaK için... Şu halde
ceza, kişilerin ıslahı, toplıimun
kötülüklerden · korunması ve .
sosyal nizamın devamı için
konulmu§tur._ Bizim için··.··
konulmu§ .. bu · h_ükümlere • ·
(3) A.g.e. Cil~: 21 s. 225-226,
(4) Kaaf, 45
(5) Enbiya, 107
DlYANEt
DERGisi
ClLT: 'xvı
SAYi:·,-; ·6
KASIM
ARALik
1977
359
BEŞERt HUKUK
.. VE lSLAM:
liUİroKuNDA
·suÇLAR w
CEZAVAR
yeryüzünde
tümü
Allah'a· hiçbir
zarar erişmez. Keza
yeryüzündeki bütün canlılar
bunlara uysa da Allah'a hiçbir
bulunanların
başkaldırsa
yararı dokunma.zıı.
Beşeri ka.İıunlar ise "suç"u
tarif ediyorlar: "Umumi
veya müesses nizarnı .
zedeleyici her türlü harekete
"suç" denir. Beııeri kanunlar,
bir hareketi suç olarak
gösterebilmek için bundan
başka bir esas bulamıyorlar.
ݧin garip tarafı bu esas, yeni
kanunla.ı;-ı iki tarafta cebir ve
zorlama olmadıkça zinanın
suç sayılamıyacağmı ikrara
sevkediyor. Bu sebepten yeni
· kanunlar "zina"yı suç olarak
telakki. etmiyorlar. Onların
nazarmda gerçek suç, zinadaki
cebir ve zorlama husüsudur7.
şöyle
güvenliği
CEZANIN DAY ANDlGI
ESASLAR
Cezanın amacı,
DIYANET
DERGiSI
ClLT:
XVI
SAYI:
6
KASIM
ARALIK
1977
J60
ki§ilerin ıslahı,
toplumun kötülüklerden
korunınası ve sosyal düzenin
yaııaması olduğuna göre .
bunların gerçekleşmesi ve
"ceza" görevini gereği gibi
yerine getirmesi için bazı
prensipiere dayanması gerekir.
İşte "ceza"nm amacını
.
gerçekle§tiren kuralları §Öylece
sıralaya biliriz:
a) Ceza, suç i§lemeden önce,
kitleyi suç i§lemekten
alıkoyucu nitelilj:te olmalıdır.
Şu hale göre herhangi bir suç.
i§lendiği zaman verilecek ceza,
- hem suçluyu uslandırınalı,
hem de ona benzemek niyetini
güden veya suçlunun metodunu
izlemek isteyenlerin bu
füllerini önlemelidir. Bazı
İslam hukukçuları cezadan
sözederken §Öyle derler:
"Ceza, i§lenmeden önce ve
işlendikten sonraki
engellerdir."s
"Cezanın, suçu i§lendikten
sonra 'Önlemesi, işlenıneden
önce de önlemesini önce~e
gerektirir."
Yani "cezanın me§rüiyetl"
bilinince yasaklanan füllere
yaklaşmaktan kaçınılır veya
tekrarlanması önlenir.
b) Cezamn sınırı toplumun
ihtiyaç ve çıkarlarına
uygundur. Toplumun çıkarları
cezanın §iddetli olmasını
gerektiriyorsa cezalar
ağırla§tırılır. Hafifletilmesi
gerekiyorsa yine bil yolda
hareket edilir. Şu halde,
cezanın toplumun ~tiyacmdan
fazla veya eksik olmaması
gerekir.
c) Eğer kötülüklerden
korunmak · için suçluyu
toplumdan büsbütün
uzakla§tırınak gerekiyorsa
verilecek ceza "ölüm" veya
"hapis" olmalıdır. Ki suçlu,
tevbe edinceye veya ıslah
oluncaya kadar ancak bu
ııekilde toplumdan uzak
kalabilir.
d) Ki§ilerin ıslahını veya
toplumun korunmasını
sağlayan her ceza meıırü ·
sayılır. şu halde belirli
suçları cezalandırıp, ötekileri
cezasız bırakmak doğru olmaz.
e) Suçluyu uslandırınak,
ondan intikam almak
anlamında değildir. Sadece
ıslah olmasını sağlamak
demektir.
Cezaların
çe§itliliğine
rağmen
bazı
İslam hukukçularının belirttiği
gibi
noktada ortak bir
varmak mümkündür:
"Islah olmasını . sağlamak ve
kötülük yapmasına engel
§U
yargıya_
İslam Ceza Hukuku ve Beııeri
Hukuk, . A. Udeh, . Cilt: 2,
s. 20L
(7) İ1min ışıll'ında İslAm, V. Han,
(6)
s. 95.
(8) İslil.ıİı Ceza Hukuku ve Beııerl
Hukuk, Cilt: 2, s. 200-202..
olmak için ceza suçun çeııidine
göre değişik olur."
Keza bazı İslam hukukçularına
göre cezalar:
"Allah tarafından, kullarına
rahmet olmak üzere konulmuş
hüküınlerdir.
Yaratıemın
rahmetinden doğmuıı Ye
iradesiyle insanlara armağan
olunmuşlardır. Buna göre,
işledikleri suçlardan dolayı
insanlarm cezalandınl,ı:nasmda
bu "ihsan" ve "rahmet"
prensibi gözönünde
bulundiıruımalıdır. Tıpkı bir
babanın çocuğunu nalandırmak
ve yetiııtirmek istemesi; bir
daktorun da hastasını
i:Yileştirmeye çalışması gibi...''
Şüphesiz ki, yetiştirme ve '
nalandırma · konusu kişilere
göre değişir. "Muhafazakar"
bir ililede yetişen: bir kimseyi
uslandırmak,. zevkine dü§kün,
düzensiz bir ortamda yeti§eİıi
uslandırmaktan daha
kolaydırıı.
Allılh'm Rasüiü ııöyle
buyuruyor:
"Yaratılışı
vesilesiyle (sürçme.
yapanların) sürçmelerini
affediniz~"io
Aynca usla'ndırmanm amacı
suça engel olmaktır. İnsanlanri
durumu bu konuda da
değişiklik gösterir. Kimisi
bağırılı.akla suç işiemekten
vazgeçer. Kimisi tokata
muhtaçtır. Kinıisi de
"dövülmeye" ve "h;:ı.ps"e ...
Ceza öncelikle. suçlulan suçtan
korumak, sonra . cı,a .bütün
insanların suçlarına engel
olmak· için ·en güzel bir
gerçektir. Cezanın olmadığı
toplumda huzur, nizam, hak
ve hukuk yoktur.
iSLAM HUKUKUNUN
CEZA PRENSIBI
Dikkatle bakılınca görülür ki,
İslam hukukunun ceza prenSibi
iki temel esasa dayanır.
Birisine göre, suçlı.:ınun · ki§iliği
gözetilmeksizin · suça kar§l
savaıı açılmalıdır. Öbürüne
göre ise suçlunun kişiliği
dikkate alınmakla beraber
suçla savaş konusu da ihmal
edilmemelidir. Suçla savaıı
amacını güden kuralların ana
hedefi, .toplumu suç iıılemekten
BEŞERt
mrrrtJ
VE'iSLAM
HUKUKUNDA
SUÇLAR'VE
CEZAI.AR
korumaktırn.
Allahu Teala: Fitne ve fesad
kapısını ·kapamak ve yasak
ettiği
şeylerin yapılmasma
engel olmak için
şer'i cezaları
meşrü kılmıştır. Çünkü yasak
. olan şeylerin yapıimasına bir
engel bulunmazsa cihan
harabolur. gider. .
Zina haddi, hırsızlık, sarhoşluk,
kazif gibi çirkin işlerin.
meydana getirdiği . fesad ve
yıkıcılık umtımi" olduğu içindir
ki, onları yasaklayan şer'i
cezalar da sırf Allah'a mahsus
haklardan sayılmıştır. Çünkü
Allılh'a mahsus haklar daima
umümun faydasını ifade
ederlern.
Suçlunun kişiliğini gözönünde
bulunduran kuralın temeli ise
suçluyu ıslah etmektir.
Bu iki prensip arasmda
görünürde bir zıddiyet vardır.
Çünkü toplumu suçtan
korumak, suçlunun
"durum•'unu dikkate
alınamayı gerektirir. ·Keza
suçlunun durumunu dikkate
almalt, toplumun korunmasını
dikkate almamak demektir.
Fakat gerçek. şudur ki, İslam
hukukımun ceza preİlsibi bu
iki çelişki kurala
dayanmaktadır.. Bununla
beraber, İslam hukuku, bu Lld
prensip arasmdakl açık
(9) A.g.e. Cilt: 2; s. 203-204.
(lO) Ahkaınü's - so.ıtaniye, s. 206.
(ll) İslam Ceza Hukuku, A. Udeh,
Cilt: 2, .s. 204.
(12) Buluğ'ul-Meraın,
Askalani,
· Cilt: 4, s. 6,
DiYANET
DERGiSi
ClLT:
XVI
SAYI:
6
KASIM
ARALIK
1977
361
aŞER!
HUKUK
VE .!s'L.AM
HOKOKOND.A.
SUÇLAR VE
CEZAL.A.R·
çelişkiyi ortadan kaldırıcı bir
metot uygulayarak bunları
aynı noktada bulundurma.ğa
gayret sarfetmektedir. Şöyle
ki: isiilm hukuku genel
anlamda "Toplumu suçtan
korumak" prensibini kabül
ederek her türlü suç için - _
konulan cez_alarda bu özelliğin
bulunmasını şart· koşmuştur.
DiYANET
DERGiSI
CiLT: XVI
SAYI: · 6
O ·halde . her ceza, suçluyu
uslandırmaya, bir daha. suç
işlemesini önlemeye, toplum
içinde suç işleme niyetinde
olanları bu niyetlerinden
vazgeçirmeye yetecek nitelikte
olmalıdırıa. Suçlunun topluma
karşı kötülüklerini
önleyebilınek için uslandırma
metodu yeterli görülmezse
veya toplumun korunması için
suçlunun bütünüyle ortadan
kalkmasını gerekli kılıyorsa
"ölüm" veya '"I;ıapis" yoluyla
onu toplumdan kesin olarak
ayırınalt gerekir;
İsliim ceza hukukunda bir suç
için ceza "had" olursa,
yumuşama söz konusu
olmadığı gibi noksanlık ya da
fazlalık da bahis konusu
olamaz. Bu durum bir diğer
suç ile beraberlik alınadığı
sürece böyledir. Kur'an-ı
Kerim bazı "had"lerin
hikmetini açıklamıştır. Bu
hikmet hem suç işleyen için
hem de işlemeyenler; için
cereyan etmektedir. Suçu
işleyeni bir daha onu
işleyemeyecek duruma
getirmekle, diğerlerini ise
işlememeleri için mania
koymak suretiyle ortaya
çıkmaktadır. Cenab-ı Hak en
şiddetli cezaların hikmetini
açıklarken şôyle ·
buyurmaktadır.:
KASIM
ARAliK
1977
362-
"Erkek ve
kadın hırsızın
ve.
Allah'tan bir engel olması için
~ııerini kvsüiiz. Allah aziz ve
lıikmet sahlbidir.''
kazandıklarından
dolayı
Buradaki "nekal" men etmek
anlamına gelmektedir. Rii.gıb'm
müfredatında da "nekal"
kelimesi, zaaf ve aciz kalıriak
anlamında geçmektedirı"':
Şer'i cezalarm ikiİı.ci hedefi
ise, s~çhıiıun kötü Iıuylarınııi
düzeltiiınesidir. Bu duruma
bazı İsliim. hukukçuları işaret
etmişlerdir. İmam Maverdi
bunlardan birisidir. O, ta'zir
konusunda diyor ki:
"Ta'zir, cezalandırma ve
masiahat bakımından, "Iıad"
cezası ile uyuşmaktadır. Ta.'zir
cezası konusunda günalıların
cezası
sayısınca- ilıtilılf edilıniştir.'.'ıs
İslam
başka
ceza hukukunun bir
hikmetini de şöyle
açıklayabiliriz:
insanlan.ıı
bütününün suçlarm ölçüstinü
bilerek ona göre suçun
kendinden ve suçludan
tiksinmek, işlememek için
bütün duygu ve düşüncelerini
suçun ve suÇlunun dışmda '
tutarak, ·suça fikren de. olsa _
zemin teşkil etmemek. Çünldi
beşeri Iınknktaki
· dalgalanmalar ve insaniardald
değişik fikirler, yanlı§ sanat
Iıareketleri, bazan suçluları
savunma yoluna giriyor.
insanlara onları birer masum
olarak takdim yolnnıı seçiyor
ve böylece bütün suçlular ·bu
kapıdan girip toplum nizarnını
kısa zamanda yıkınanın
materyallerini bol bol bulup,
onları suçsuzlara karşı
kullanabiliyorlar. _ÇağımiZdaki
bu saP,ık: görüşleri de bir ·
Iıamlede yikan, toz lıaline
getiren yine isıarn ceza
(13)
İslAm
Ceza Hukuku, A. Udeh,
Cilt: 2, s. 205.
.
(H) Felsefetü'l, Ukubeti, fi'l-fılı:bi-1
-İsHl.mi, Prof. M. Ebu Zehra,
s. 5.
(15) Medhal, lidi~aseti-iş-şeriati-l­
!slil.miyye, Prof. Dr. Abdülkenin -Zeydan, -s. 402. · ·
huku1.-ıınun
sarsılmaz . vo
hükümleridir.
İslam ceza hukukunun
..
'
·özellikle "had"ler bölümü
'
devletin. genel düzenini n ass'lar
aracılığı ile düzenlediğinden,
bu konuda hakimierin veya
müctehidlerin kıyasla hüküm ·
koymaları caiz değildir:. · Bu
durum aym bilkim ve
müctehidlerin · tefsirlerinde
"had"ler konusunda herhangi
bir geni§letme
değişmez
yapamadıklarına
benzemekteclirıG.
,,
Has mlinAda. siyaset:
İslam dininin · aslına uygun,
-.
· bu asıllar için özel bir
hüküm konulmamış dahi
olsa- aynı zamanda
in~anların
faydalarını
gözönüne almak s:O.retiyle
işlerin yönetitmesine siyaset
deriir. Bu siyasetin kahlll
edilen tarificlirı r,
Allah kısası, canları. korumak
için teşrt buyurmuııtur
. (Bakara: 179).
Alimler bir topluluğun bir
kişiyi öldürdüğü zaman
öldürenlerin çok da olsalar
öldürülmeleri gerektiğini
savundular. Eğer bir topluluk
bir kişiyi öldürmekle
öldürülmeyeceklerini bilseler,
düşmanlar,
düşmanlarını
öldürmeye koşuşurlar ve
birlikte düşmanlarını öldürerek
gayelerine erişirler. Toplu
halae· öldürmek s1lretiyle
kısaatan kurtulma yolları
ararlardı1.8.
Toplumun yapısını ilgilendiren
suçlarda, İslam hukuku,
suçlunun kişiliğini dikkate
almayı genellikle ilimal
etmiştir. Çünkü toplumun
yapısını korumak zorunluğu
tabii olarak suçlunun
durumunu göz önünde
bulundurmamayı gerektirir.
Ne va:r ki, bu tip suçlar İslam
hukukuna göre hem az, hem
de
sayılıdır.
Toplumun
ilgilendiren suçların ·
dışmda kalan fiilierde
suçlunun ki§iliği, cezada
nazar-ı dikkate alınır.. Ve
İslam hukuku, hakime
suçlunun ki§iliğini, içinde
yapısını
BEŞERİ
HUKUK
İSLAM
HUKUKUNDA
vE
SUÇLAR VE
CEZALAR
buiunduğu ııartları, hayatını,
ahlakını
gözönünde tutarak
cezalandırma yetkisini
vermiştir.
Beııeri hukukta· suçlu suç·
sayılan bir i§i büyük ölçüde
yaptığında; eğer o i§in
kanunda cezası var ise suÇ
sonuca ula§madan Iranun onun
cezasını vermeye yönelir.
Beşeri hukuk ·ilminin sözcüleri
suçluya kanunun hangi
noktada el koyması konusunda
görü§ ayı·ılığında bulundular ..
Cezanın ba§lama sınırı olarak
suça başlanmasını ve tahkikini
öne sürdüler: Ki§inin suç olan
işleri kesinlikle yapmaya
ba§laması ceza için yeterli mi?
Yoksa suça hazırlayıcı işlerin
yapılması ceza görmeye kafi
midir?
Suça . ba§layanın suçu i§lemesi
kesinlik kazandığı zam.an ta.Il}
bir suç için verilen ceza mı,
yoksa ondan daha hafifi ile mi
cezalandırmak gerekmektedir?
Bu türlü konularda beııeri
hukukta görü§ ayrılıkları
vardırı9,·
İslam hukukunda siıça nazari
başlamak yoktur.
hulmku, kanunda yer
almayan ve ceza miktarı belli
olmayan suçları reddetmedi ve
diğerlerini de arzu etmedi.
'!slam suçu da tam olarak
olarak
İslam
Fıkhı-l-Cinai-1-İsHi.mi, Dr. Ahmed Fethi Behensi, 18.
(17) Es-Siyasetü-1-Cinaiyye,
A.
Fethi Behensi, s. 62. ·
(18) Ahkam ayetlerinin · tei'siri,
Prof. lVI. ·Ali Es-Sayis, Cilt, 1,
s. 77.
.
(19) Nazariyyat fi-1 Fıkhı-1 Cinai-11s1iiın!, A. Fethi Behenst, s. 33.
(16)
DiYANET
DERGisi
ClLT: XVI
SAYI: 6
KASIM
ARALIK
1977
363
BEŞERt
HUKUK
VE İSLAM
HUKUKUNDA
SUÇLAR VE
CEZALAR
ona başlama
te§ebbüsü gibi §eyleri esas
olarak almamış, ancak bazı
suçları ayırarak onlara ta'zir
cezası vermi§tir. İslam hukuku
kötü niyeti fiiliyata
geçmedikçe cezalandırmadı.
Suça başlangıcı da tam bir
ceza ile cezalandırmadı, ancak
bir kısmı yapıldığında ta'zir
cezası verdi. Şüpheli
durumlarda da cezayı
uygulamadan vazgeçti2o.
Mesela: Toplu halde içki
içiUrlren bir kişinin içmediği
sabit ise yanında içki kabı olsa
dahi, onun hakkında ceza
uygulanması için şahitlik
yapanın şahil.deti reddolunurn.
A) Toplumun yapısını
bütünüyle ilgilendiren ve haddi
gerektiren suçlar; yedi ba§lılt
altında etüt edilebilir:
ı- Zina
2 - iftira
3 - içki içmek
4 - Hırsızlılt
5 -· Hirabe
6 - İrtidat
'7 -. isyan.
İslam hukuku yedi kategoriye
ayrılan bu suçlar için önceden
cezalar koymuştur ki, h1l.kirn.in
bu cezalan ağırlaştınp veya
hafifletmesi veya bunların
yerine başka bir ceza vermesi
mümkün değildir. Şu halde
bu suçlardan herhangi birini
işleyen kimseye, saldırana ve
kabfıl
etmiş,
saldıranın
kişiliğine
önceden
konulmu§ cezalar verilirzıı.
Cezası tayin edilmemi§ olanın
hikmeti, zaman ve mekanın
bakılmalrsızın,
DIYANET
DERGiSi
CiLT: XVI
SAYI: 6
KASIM
ARALIK.
1977
-364
değişmesiyle
deği§ikliğe
uğrayacağından dolayıdır.
İslam'ın simrlamadığı
ve
bu
uHi'l-emr'e bıraktığı
cezalara "ta'zir" adı
verilmektedit23.
Kesinle§en cezalan affetmeye·
veya suçları ortadan
kaldırmaya hiçbir §ekilde
kimsenin yetkisi yoktur. Kim
olursa olsun hiç kimsenin
mülrellefiyetten, mecburiyetten
müstesna olmadığını ilil.n etti..
İslam geleneği öyle oldu ki
füliyat sabasında lı1l.kiınler
hükümdarlarıi;ıı hatalı
bulduklıin takdirde, aleyhine
karar vermekten asla
çeıpmnedilere~.
İslam
hukuku "had"
cezalarında toplumu suç
i§lemekten korumayı
amaçlamı§ ve suçlunun .
durumunu gözden tamarn.iyle
uzak tutmu§tur. Ve bu suçlar
için ağır cezalar koyarak
hükmünü önceden belirlern.i§tir.
Yöneticilere bu tür cezalarla
ilgili hiçbir yetki tanımamı§tır.
Cezalaı:ın ağır olmasının
nedeni bu suçların ki§i ve
toplum açısından· büyük önem
ta§lmasıdır. Ve bu konuda
göste).'ilecek ilımalin neticede
toplum düzeninin bozulmaı;ına,
ahlaki çöküntüye ve ·st,ıçlann
artmasına sebep olma
ihtimalidir. Bu sonuçlar
öylesine kötüdür ki, bu
duruma dü§en bir toplum,.
mutlaka bo:Zulacak, dağılacak,·
gücilnü ve kuvvetini
kaybedecektir~ Şu hald~ bu .
tip suçlara _verilecek ceza
konusunda §iddetli olmanın
sebebi, toplum yapısım
korumak, güven ve dÜZenini
· sağlamak ve alılakt
dejenerasyonu önlemektir.
Yahut başka bir deyin:iıe,
burada toplumun çılrarlan
gözetilmektedir.·· Öyleyse .
(20) Nazariyyat fi-1 .fıkhi-1 Cinal-l
İslami, A. Fethi Behenst,
s.
37-39.
(21) A.g.e. s, 48.
(22) İslAm Ceza Hukuku, A. Udeh,
Cilt: 2, s. 206.
(23) Modern Problemler Karşısında
İslam Hukuku, Haz: H. Karaman, s. 18.
·
(24) İslil.m'a Giriş, Prof. M. Hamidullah, s. 174.
1.
ı
1
.t
1
ı
.ı
toplumun çıkarlarını
saglamak için, ki§isel
menfaatıarı ihmal etmenin
hiçbir ~arip yanı yoktur.
Hatta asıl garip olan toplumun
çıkarlarını sağlamak için
ki§isel çıkarların feda
edilmemesidir25.
Hatta bu duruma ki§ilerin
menfaati diye bakma~ dahi
yanlı§tır. Çünkü bu noktada
anormal, hatta gayr-i me§rü
bir durum söz konusudur. Bu
durumun düzelmesi herkesin
menfaati .gereğidir. Hatta
suçlu dahi normal bir akıl
. sahibi ise, kendi yararım
düşünebiliyorsa, o dahi
cezasını. çekmenin son derece
tabii, hukuka uygun, kendinin
ve toplumun yararını. hakim
kılacak bir nokta olduğunu.
kabili etmek. zorundadır. Suçlu
bunu kabili etmese dahi bu
· durumtin toplumların en
dinamik bir yasası olduğunu
bilen diğer fertıerin bu yasayı
suçluya zorla kabili
ettirıneleri, .kaçınılmaz
görevleri olmaktadır.
B) Toplum yapısını
ilgilendiren ikinci türlü suçlar
"kısas.'' ve "diyet"i gerektiren
fiillerdir. Bunlar ister kasıtlı,
isterse hataen i§lensin
öldürme ve yaralama
suçlarıdır. Be§ ana ba§lık
altında
toplanmaları
mümkündür:
ı
-
Kasıtlı
öldürıne
2
3
4
5
- Kasta benzer öldürıne
-. Hataen. öldürme
- Kasıtlı yaralama
- Hataen yaralama.
İslam hukuku yukanda sayılan
suçların herbiri için, iki ceza
koymuştur:
a)
b)
.Kısas
Diyet.
"Kasıt" varsa "kısas" ve
"diyet" batada ise sadece
"diyet" ayrıca, Iı.akiıne bu iki
cezadan birilıı deği.şt;mne veya
bunları agulaştırına
ve
hafifletme yetkisi
· tammamıştır. Yöneticilerin
cezayı veya suçu affetme
yetkileri yoktur. Buna göre, .
. yukarıdaki suçlardan birini
işleyen kişi, belirtilen cezalara
çarptırılır. Ve içinde bulunduğu
şartlara, kişiliğine hiç
BEŞERt
vE
HUKUK
İSLAM
.HUKUKUNDA
SUÇLAR VE
CEZALAR
bakılmaz.
is:ıam h~a göre,
yöneticiler bu cezaları
affedemez. Ama saldırıya
uğrayanın kendisi veya velisi
affedebilir. Eğer saldırıya
uğrayan kişi veya vetisi
suçluyu affederse kasıtlı
ımçlarda "kısas" dü§er, onun
yerine "diyet" geçer. Ama af,
diyet karşılığı değil de
karşılıksız :olursa "diyet'' de
düşer. Hataen i§lenen suçlarda
ise afla birlikte diyet ortadan
kalkar.· Kasıtlı suçlarda
kısasın; hata en işlenenlerde
"diyet"in dü§mesi halinde
suçluya "ta' zir" . cezası vermek
mümkündür. Bu cezalarda,
bilindiği gibi hem suçlunun
hem de saldırıya uğrayanın
durumu ve ki§iliği dikkate
alımr.
Göriilüyor ki, İslam hukuku,
"kısas" ve diyet"i gerektiren
suçlarda toplumu her türlü
kötülüklerden korumayı ön
plana a1ınış, suçlunun
duruı-uuiıa bakınami§tır. Yani
suçlunuiı. kişiliğini ve içinde
bulunduğu §artları asla
gözönünde tutmamı§tır. Ancak
saldırıya uğrayan ki§i v>eya
velisi suçluyu affederse durum
değişir. 'İslam Hukuku, ·
tecavüze uğrayana veya
velisine suçluyu affetme hakkı
tanımı§tir. Çünkü "suç", her
ne kadar toplum yapısına
yönelik bir fiil niteliğinde ise
de ondan daha çok kişileri
'
(25)
İslam Ceza. Hukuku, A. Udeh
Cilt: 2, s. 207.
DiYANET
DERGisi
ClLT: XVI
SAYI: 6
KASIM
ARALIK
'1977
365
:BEŞERİ HUKUK
VEi !SL!:M
HUKUKUNDA
StiÇLAR VE
CEZAT,AR
ilgiİehclirir.
Hatta diyebiliriz
ki, toplumu ancak saldırıya
uğrayan ki§i kanalıyla
ilgilendinnektedir. Ama
saldırıya uğrayan ki§i veya
velisi tarafından aifedilirse
suçun tehlikesi kalmaz; Öyle
ki artık toplumun yapısına
etki edemezza .. Aslında
saldırıya uğrayan ki§i veya
velisi ancak suçluyla anlaııtığı
veya andari maddi_ bir "yarar"
sağladığı takdirde kendisini
affeder. Şu halde affın nedeni
ya "uyu§ma" veya "maddi
mentaat"tir. Bu iki faktör,
İslam hukuku açısından
"yasal" (meıırü) ııedenlerdir.
"Uyu§ma" kin ve dü§manlık
duygusunun ortadan· kalkması
demektir, Maddi menfaati
"bedeni cezaya" yeğ tutmaksa,
"ho§görü" anla§ması ve
"dü;ımanlık duygusunun
şiddetini azaltma" anlamına
gelir. Saldırıya uğrayanın
veya velisinin "suç"u
"yarar"la deği§tirmesi ve
böylece dayanılması imkansız
acılara katianmanın
kar§ılığını görmesi, §Üphesiz
ki, kendisi için bir "hak"dır.
BEŞERI HUKUKLA iSLAM •
DiYANET
DERGISI
clLT: xvr
SAYI:
6
KASIM
ARALIK
1977
366
olmaması
gerektiği
gibi
ihtiyacının alt)llda da
kalmaması gereklidir. Bu
görü§ adalet ve · menfaat
görü§iinün birlikte tatbikatıdır.
Bu görüıı adalet ve menfaat
görü§ünün birlikte
uygulamasıdır.
ݧte
Roussoan'nun, Beccarian'nın
ve . Bentham'ın uygulamak
istedikleri görü§ .buydu. Kant
ve sosyologlar da -ayın
görüııün uygulamasını
istiyorlar. İsliim hukukunda
ceza ile suçlunun 15lah ·olması,
ona acınıa ve iyilik
kastedilıııiştir; Binaenaleyh
sanığın durumunun cezanın
takdirinde katiyen ibma.ı.
edilmemesi gerekir. Bu ise ilmi
teori denilen İtalyan
görüşün~ hedefini teşkil eder.·
İtalyan hukuku onsekizinci
yüzyıldan · gününıüze kadar
geçerli olan beşeri hukukun
suçla ilgili görüşlerini
bünyesinde toplaması, isıarn
hukukunun beşeri hukukun
dfiçar olduğu eksikliklerden
uzak kalmış olıııaaı ve ona
yöneltilen eleştirilerden
kurtulmuş olması demektir.
Beşeri hukuk daimi bir
gelişmeye rağmen lıAJB. tsıa.m
HUKUKU ARASINDA
hukukunun
KARŞlLAŞTlRMA
ulaşamaması bAzı kişileri
İslam
dehşete düşürecektirB?,
hukukunun ceza
konusundaki görüııleriyle
be§eri hukuktaki muhtelif
nazariyeleri gördükten sonra
diyebiliriz. ki, İslam hukUku,
onsekizinci yüzyıldan sonra
ortaya çıkmı§ olan- beııeri
hukuk teorilerinin hepsini
içinde toplamı§tır. Çünkü
İslfun hukukuna göre cezalar
toplurnuri · rrienfaati için,
fertlerin_ ıslB.hı ve toplumu
suçtan korumak, suçlara karşı
kendisini savunmak için
·
konulmuııtur. :SinJienaleyh
İslam hukukuna göre cezaların ·
toplumun ihtiyacından fazla
seviyeıdne
.
Bu durum onun dayandığı
kaynak yönünden ele
alınmalıdır. Herhangi bir
konuya yöneltilen suall_!!rin
ilki ve en mühiini o kanunun
kaynağı ile ilgilidir. Kanunu
koyan kimelir ? , !craat
· saflıasına getiren kim?
Şimdiye kadar hukukçlııar bu
suale bir cevap
bulamamışlardır. Bu imtiyazı
kendilerini muhakeme edecek
herhangi bir güç bulunmayan
(26) A.g.e. Cilt: 2, s. 207·20!1.
(27) !s1Am Ceza Hukuku Te Be"şeri
Hukuk, Cilt: 2, s. 226-227.
idareciiere. bırakacak olursak,
~darecilerin ·veya idare
mekanizJI1asında
.ı
c
bulunanların
bu imtiyazı
kullanabileceklerine dair ilrn1
ve nazari bir esas yok. Diğer
yön(!.en. bu deği§iklik hiçbir
fayda sağlamayacaktır..
üstelik idareyi tamamen
idarecilere teslim etİnek,
çıkarılaıı bir. kanunun kuvvet
yoluyla infaz edilmesi gibi
yersiz . \re seviyesiz
Çlavranı§lara yol açacaktır.
Böyle bir idareye milletin ne
sabrı ne de tahammülü vardır.
Kanun koyma yetkisini
toplumun fertlerine versek, .
onların da çoğu cahildir; Bir
toplum toptan incelenirse, ilim,
te_crül;ıe ve akıl ile hareket
edebilecek seviyede olmadıkları
görülür. Hasılı kelam bu .
husus öyle kolay
hazm.edilebilecek ·bir lokma
değildir. Çoğunluk sisteminin
ne büyük zararları olabileceği
de. her ilim sahibinin· kab1ll
edeceği bir gerçektir2s.
Şu halde diyebiliriz ki, isıanı
hukuku ile beşeri hukuk ·
arasmda cezanın dayandığı
prensipler ve kaideler
bakımından bir ayı:ılık yoktur;
Sadece ayrılık bu prensip ve
hükümlerin uygnlaruna ·
keyfiyeti üzerindedir. isıanı
hukuku beşeri hukukun kab1ll
. ettiği prensipierin tümünü
kabfil etmiş ama bnnnn
yanısıra bu prensipler arasmda
birlik sağlayarak cezaların ve
su!;larm hepsini aynı noktaya
toplamamıştır; Her prensibin
uygulandığı bir mıntıka· çiziniş
ve sadece orada ge~rli
olmas:ını . ve onnn dışmda
nygnlanınamasını
öngörmüştür.
Bn !;izilen
mıntıkalar i!;in aWt ve kesin
işaretler koy1nuŞ, akıl ve
görüş slUıibi kiınSeniiı
yanılmayacağı ·
hudutlar
çl.zınişth-. İşte böylelİkle İsiAm
:13ESERİ :Hukttı
hukuku 'herkesin karşısına
hiçbir eksiği ve hatası olmayan
son derece pratik ve mantıki'.
nazariye koymnşf;uri!s.
Zaman, §artların deği§ı:nesi,
ilim ve tekniğin ilerlemesi, ·
İslam hukukunun hiçbir
yönünÜ· atıl bir duruma
getirememiştir. Beşeri hukuk
ise ·bu prensipierin hepsini
aynı çuvala doldurmak ve
suçlar arasında bir eşitlik
sağlamamak gibi kasıtla
çıkmaz bir yola girmiştir.
Sonuçta kanun koyucular
geçerli pratik çareler ortaya
koyamadıkları · gibi' hukuk
bilginleri de objektif sağlam
ve ilmi teoriler ortaya
koyamamışlardır. Bugiin
beşeri hukukun cezanın
dayandığı esas prensipler
konusunda uyguladığı
hüku.mler olmak zorundadır.
Bu prensipierin herbiri için
ayrı bir nokta . ve hudut
çizilmesi -gerekir. Bu
noktalarda suçun ve suçlunun
durumu dikkate alınmaksızın
toplumun menfaatı gözönünde
bulunduru:ııi:ıalıdır ki, ancak o
zaman İslam hukukunun
başından beri getirmi§ olduğu
hükünılerin seviyesine
ulaşması mümkün olsun.
Bütün bnnlan hatırlattıktan
sonra ,diyebiliriz ki, onsekizinci
yüzl--ılın sonlarına kadar beşeri
hukuk' insanlık n:fknnnn !;Ok
gerilerinde biJ:'talrun akıl almaz
maddeler taşıyordu. Canlıları,
ölüleri, hayvanları ve cansız
maddeleri mahkeme konnsn
yaparak hepsine . ayrı ayrı
cezalar nygnlnyordu.
Onsekizinci yüzyılda ilk olarak
beşeri ·hukuk İsıArn hukukunun
getirmiş olduğu prensipiere
VE İSLAM
(28) ·İlmin Iı;ıı!fında İslAm, V; Han,
s. 89-90.
(!!9) !sıa.m Ceza Hukuku ve Be,<ieri
Hukuk, Cilt: 2, s. 227-228.
HUKUKUNDA:
StrÇLA.R VE
CEZALAR
DiYANET
DERGiSi
ClLT: XVI
SAYI: ·6
KASIM
ARALIK
1971
ı
367
ESERİ
HUKUK
VE .. tsLA:M:
HUKUKUNDA
SUÇLAR VE
CEZALAR
,
1.
1
dönmek zarfiretini .hissetıniş~.
Böylece.· daha önce vahşetin, •
barbarlığın timsali olan
kanunlar insanlığın gereği olan
maddelerle dolup taşmaya
. başladı. Zira İsıarn hukukl.pıuu
getirdiği prensipierin kabulüyle
ceza· toplnmun korunması
maksadıyla nslandırma ve
engel olma esasına dayanmış .
oldu. İbret ve teşhir ihtiyacı
kalmadı. Hukuk mantığı
ölülerin, hayvanların ve cansız
maddelerin mahkemesini
kabullenmez oldu. Çünldi ceza
bu gibi varlıklara· hiçbir
fayda sağlamaz. Binaenaleyh
onları uslandırnıa gayesi diye
bir şey söz konusu oianıaz.
İşte beşeri hukukun ancak 18..
yüzyılda tamyabildiği l!u temel
prensibi İsıarn huh-uku ilk
gününden itibaren cC'ı:ai
sorumluluk merkezi olarak
sadece canlı .varlığı, yani,
insam, kabtil etmiştir. Bunun
dışında hiçbir şey cezai
sorumluluk mevkiine
alınmamıştır. İsıarn hukukunda
beşeri hukukta görülen
ölülerin, hayvanların ve katı .
maddelerin ·mahkemesi gibi
gülünç haller görülmemiştir.
İbret ve temsil için intikam
duyguları
Allil.h'ın
alevlendirilmerniştir.
Rasfilü ibret için
cezalandırılmayı
DIYANEl
DERGiSi
ClLT: XVI
SAYI:. 6
KASIM
ARALIK
1917
368
kudurmuş
Iı:öpeklerde bile yasaklamıştır.
Hayvanlar için böyle bir şeye
rıZa göstermeyen bir
Peygamber şüphesiz ki
insanlar için buna hiç rıza
göstermez. Bütün bunlardıın
sonra. İsıarn hukukunQJl beşeri
hukuktan . düşünce itibariyle
onbir asır ilerde olması vı:ı
ilti yüzyıldır beşeriyetın onun
peşini takip etınesine rağmen
h1iia düşünce merhalesi
itibariyle pek gerilerde
bulumnası bir iftihar vesilesi
olarak belirtilmeye d~ğen
önemli bir konudur.
CEZANIN ŞARTLARI
Her cezada, meşru olabilmesi
için aşağıdaki şartların·
bulunması gerekir:
a) Ceza me§ru olmalıdır .
Şer'i kaynaklarm dayandığı
Kur' an, sünnet veya icma'a ·
dayandığı, yahud da ilıtisas
kurulları
tarafından çıkarılan
kanunlara uygun_ olduğu
takdirde ceza me§ru olur.
Yöneticilerin çıkardıkları
cezaların şer' i hükümlere.
aykırı olmaması şarttır. Aksi ·
takdirde onlar batı! sayılır.·
Cezamn meşru olması içın
şer'i hükümlere uygun olması
şartının tabii sonucu olarak
hakimin konulan hükiiınlere
daha uygun olduğıina kanaat·
. getirse bile kendi kafasından
bir ceza koymaması gerekir.
Bazıları yanlış ·olarak İslam
hukukunun hii.kinıe ceza
konusunda tahakküm etme·
yetkisi tanıdığını zaıınederler ·
ki bu zan realiteye uymayan
korkunç bir hatadır. Bu zannın
kaynağı şer'i hükiiınleri
l
bilememekten
başka
bir
şey
değildir. İslam hulı:ukunda .
cezalar hadler, kısas ve ta'zir
· cezaları olmak üzere üçe
ayrılır. :f.!:ad ve kısas cezaları
önceden tayin olunur. Hakimin
bu cezalara müdahalesi
yoktur. Suç sabit olduğu
sürece bu cezayı olduğu gibi
uygulamak zorundadır.
Hafifletı:p.e veya ·ağırlaştırmak ·
yetkisi yoktur: Onun yepne
bir başka ceza veremez.
Mesela hırsızlık suçunun
cezası elin kesilmesidir. Suç
sabit olduğu takdirde hakimin .
el kesme cezasının dışında
başka bir ceza vermesi
mümlrün değildir. Ancak eıpı
kesilmesine. mani teşkil eden
meşru bir sebep olursa durum
değişir. Mesela babanın .
çocuğun malını çalması giJ:>i.
Evli olmayan
z!\.ııinin
cezası
yÜz sopadır. Suç · sabit oldu!hı
. takdirde hakimin yüz .sopa
vurma cezası vermesi ·
gereklidir. Bu cezayı artırma
ve eksiltrİı.e yetkisi yoktur.
Bunun yerine başka bir ceza
da veremez. ·Kasıtlı öldürme
suçunun · cezası kısastır. Yam
aynı şekilde öldürülmektir.
Suçlunun suçü sabit olunca
hakimin kısas ·hükmü vermesi
gereklidir. Bunun dışında bir
hüküm veremez. Ancak kısasın
uygularimasına engel teşkil
eden meşrü bir sebep
buiunursa durum değişir. Şu
halde hakimin had ve kısas
· cezalarındaki yetkisi sınırlı
ve mahduttur..
. Ta'zir suçlarına gelince, bu
suçlarda hakimin yetkisi
geniş olmakla beraber
tahakküm anlamına gelmez.
Ta'zir suçlarında hakimin .
yetkisi geniştir. Çünlcti .İslam
hukuku ta'zir suçları için
. birtakım cezalar topluluğu
kor. Ki bu en hafif cezadan ·
tevbih, ve ilitar gibi, en ağırına
kadar hapis, öldürme ~bi
yükselir. İslam hukuku hakimi
suça ve suçlunun durunıuna
uygun cezayı bu qeza
mecmuası arasından seçme
lwnusunda hür bırakır.· Ayrıca
.cezanın en alt ve en üst
sınırlarından birisini seçme
konusunda da takdir yetkisi
hii.ltimindii:. Şüphesiz ki hii.kiin
bu geniş ve meşrü yetkinin
tanınması meselelerin kolayca
halline sebep olur. Ayrıca
toplumu suçtan koruyacak,
suçluyu ıslah edip uslandıracak
ve suçluyu layık olduğu cezaya
çarptıracak imkii.nı
Hii.klınin
sağlaf.
yetltisi her ne kadar
geniş ise de hii.kime tahakküm
yetkisi yoktur. Çünkü şer'an
belirtilmeyen cezayı veremez.
Suçlunun işlediği suça uygun
. olmayan ceza da veremez.
Öyle sanıyoruz ·ki, ta' zir
suçİarında hıiıdmin -yetkisinin
genişliği bazılarının İslii.m
hukukunda hakimiere
tahakküm yetkisi verildiği
zannı gibi yanlış bir tahmine
düşmelerine sebep olmuştur.
İslam hukukunda hakimiere
bö:ylesine geniş yetki \ı-ermek
zarüreti mevcut değildir.
Binaenaleyh yöneticiler
isterlerse hakimierin bu
yetkisini daraltabilirler. Tabii
amme menfaatları
bunu
.
gerektiriyorsa. Çünkü
hakimiere. böylesine geniş ·
yetki vermeyi gerekli kılan
husus amme menfaatidirso.
b) Ceza şahsi olmalıdır.
Cezanın· suçu işleyen şahsa
münhasır olması gerekir.·
Bunun dışına taşmaması
şarttır. İslam hukukunun
üzerine dayandığı temel
· prensiplerinden birisi de
budur. Bu konuda mesuliyetten
söz ederken yeter-ince .
BESERi HU:Itt:iK
.. VE
İSLAM·,:·
HUKUKtJ:Nİ)A .
. SUÇLAR VE
CEZALAR
bahsetmiştik.
. c)
Ceza
uınillni olmalıdır.
dereceleri ne · kadar
farklı olursa olsun herkese
Cezanın
ayn~ şeltilde nygn1anınası
gerekir. Öyle ki, ceza
karşısındaki hakim ile
İnahkfım, zengin ile fakir,
bilgili ile bilgisiz eşit
olmalıdırs ı.
umümi olması
konusunıla,: beşeri hukuk
henüz tam : olarak uygulama .
alanı bulamamıştır. Bunün
çeşitli sebepleri var. öncelikle
daha evvel dokunduğumuz ,
dayandığı kaynak bunun
sebeplerinden birisidir. İkincisi
suçlara verilecek cezanın tam
olarak karşılığı olabilmesi
yönünden değerlendirilmelidir.
Bugün beşeri hukukun
Cezanın
çıkınaza saplandığı
(30) !sl!l.nı Ceza Hukuku ve Beııert
-. Hukuk, Cilt: 2, s. 230-231 .
(31) İslAm Ceza HuJfuku, A. Udeh,
Cilt: 2, s. 131-132,
:_
DIYANET
DERGISI
ClLT:
XVI
SAYI: · 6
KASIM
ARALIK.
1977
369
:aESER1
İ:ItJKUK
İSLAM
·v:m
lWKUKUNIÜ.
·auçf,AR VE
CEZALAR
DiYANE1'
DERGISi
ClLT:' XVI
SAYI:
6
KASIM
.ARALIK
1977.
370
( olmadır. Bazı ki§iler vardır ki,
noktalardan birisi de budur.
ihtarla suçtan vazgeçerler.
Gerçekten hukuk felsefesi
Bazıları vardır ki, ancak
yönünden baktığımız zaman,
dövmek
veya hapisle suç
bir cezanın suçun tam kar§llığı
i§lemekteİı vazgeçerler. Bu
olup olmadığını gösterecek bir
takdirde aynı suçu i§leyenlerin
belge, bir delii bulmak
muhtelif
cezalada
mümkün değildir. Be§eri
cezalandırılması ve· hepsinin
hukuku insanlar yaptığı için
kendi ııartma ve durumuna
kanun yapicılarla,
göre
suçu i§lemekten
ı·
uygula:y-ıcılarm halk kesimine
vazgeçmesinin sağlanması
göre bir ayrıcalık ta§ıdıkları
e§itliğin gerçekle§tirilmesi için
nokta dılima bulunagelmi§tir.
yeterlidira2,
.Bir ba§ka sebep ise beııeri ·
hukuk d1Hma geliııme içinde
CEZANIN KlSlMLARI
·olarak alınmak zorunda
bulunduğundan -ba§ka türlü
Cezalar aralarmdaki
dü§Ünmek mümkün değilbağlantıya göre dört
. her zaman eksiklikleri
kıs~ia ayrilır:
bulunacak, hiçbir zaman son
ı - Asli cezalar: Öldürme
dereceye ula§amayacaktır.
suçu için kısas, zina suçu için ·
recm, hırsızlık suçu için el
. Yine be§eri hukukun
kesme gibi bir suça verilmi§
zaaflarmdan birisi toplumun
olan asli cezalardır.
müsbet veya menfi geli§mesi
2 - Bedel cezaları: Meıırü bir
ne yönde bulunursa bulunsun,
sebep dolayısıyla asli cezanın
kanunlarda daima meıırü
uygulanması imkansız olduğu
· olarak kabül görecek, menfi .
takdirde asli cezanın yerine
geliıımeler kendilerini kanunun
_ geçmek · üzere verilen ve ona
meıırü ölçilieri içerisine
bedel olarak uygulanan
sokabilecektir. Zina, içki
cezadır. Bedel cezasına misal
konusundaki hükümleri örnek
kısas yapılınadığı takdirde
olar:ı.k verilebilir,
ödenecek diyettir. Had veya
Cezada tam bir eııitlik ancak
kısas uygulanmadığı takdirde
had ve kısas cezası verildiği
verilecek ta'zir cezası da bedel
zaman mümkündür. Çünkü bu
cezası dır.
cezalar kesindir. Ve önceden
Aslında bedel cezaları bedel
hü~ü vaz'olunmuııtur ..
cezası olmazdan önce asli bir
Belirtilen suçları i§leyen
qezadır. Ancak bedel cezası
herkes bu cezaya çarptırılır.
denmesinin sebebi daha ağır
Cezanın nev'i ve miktarı
bir cezanın uygulanınası
konusunda hiçbir kimseye
mümkün olmadığı takdirde
ayrıcalık tanımaz.
onun yerine geçmek üzere
Şayet verilen ceza ta'zir
uygulanan ceza olmasındandır.
cezası ise bu takdirde herkesin
Mesela · kasta benzer
e§it ceza görmesi .istenmez.
öldürmelerde diyet cezası· da
Eğer ta'zir cezalarmda eııitlik
asli .bir cezadır. Ancak kı s as
ııartı bulunmuıı olsaydı, ta'zir
cezasına nisbetle bedel cezası
cezası olmalttan çıkar "had''
ltabül edilebilir. Ta'zir·
cezası olurdu. Sadece ta'zir
suçlarmda ta'zir cezası asli
cezasında cezanın suçluya
bir cezadır. ·Ama kısas veya
tesirinde eııitlik · aranır. · Yil.ni
had cezasi meıırü bir sebeple
cezanın etkisinden maksat
uslandırma ve suça engel
(32) A.g.e. Cilt: 2, s .. 132.
Uygulanmadığı takdirde oiıuiı.
yerine geçmek üzere bedel
olarak ta'zir cezası veı'ilir.
Asla bağlı bulunan
cezalar~ Bu cezalar asli
cezalara binaen ve yarı bir
ceza olarak hüküm
verilrheksizin suçlunun
çarptırıldığı cezalardır. Mesela
katilin mirastan mahrumiyeti
bir asla bağlı cezadır. Çünkü
katil suçundan katile kısas
hükmü verilmekle mirastan
mahrumiyeti hükmü terettüp
etmiş olur. Ayrıca· mirastan
mahrumiyet hükmünün
çıkarılmasına gerek yoktur.
Müfterinin şahadet ehliyelinin
olmaması da asla bağlı bir
S.-
cezadır.
Başlı başına
§ahadetten alıkonması diye
bir ceza verilemez. iftira
cezasının verilmesi ile şahadet
ehliyetinin ortadan kalkması
kendiliğinden tahakkuk etmiş
olur.
4. -:- Tamamlayıcı cezalar:
Asli cezaya ilişkin hükme
biıiaen suçluya verilmiş olan
cezalardır. Bu cezaların
tamamlayıcı nitelikte olması
şarttır. Tamamlayıcı cezalar
asla bağlı cezalarla her
ikisinin de asli hükme göre
terettüp etmesi bakımından
birle§irler. Ancak asla bağlı
cezanın verilmesi için ayrı bir
hükme gerek duyulmaz ama
tamamlayıcı cezanın verilmesi
için ayrı bir hükmün
sudurunun gerekınesi ·
noktasmdan birbirinden
ayrılırlar. Mesela hırsızın·.
elinin kesilmesi asli bir
· cezadır. Bu ·cezanın
tamamlayıcı nitelikteki hükmü
ise kesilen elin boynuna
takılmasıdır. Elin
kesilmesinden sonra boyna
takilması ayrı ·bir hükmü
gerektirir. Aksi takdirde caiz
olmazsa,
iSLAM VE BE$ERİ Hl.iKi.Jı<t A
CEZA FELSEFESi
İsliim
hulmkunun verdiği
cezalar, suçlarla arasında en
. a-dil§,ne ölçillerin olduğu
cezalardır. Suı;ları öuler,
insanlara ve toplurnlara suçlan
yoketıuek, faziletleri
ya~atmakla hayat verir.
SuÇun cezası tam olarak
:BEŞEıRi
HtrittrE
VE İSLAM
HUKUKUNDA
SUÇLAR VE
CEZALAR
verilmezııe önlenmeı>i nıümlrlin
olmaz. Sonuç itibariyle
Iranunların
durumuna
ıranunların
konnlınası
aylı:ı:rı
rfıhu,
düşer.
suçları
önlenıelt amacına IDAtuf
olduğuna göre, bu amaç ancak
. İslam hu_l;.ulmnda söz konusu
olabilecektiı:. Çünkü İsliim
hultuku suça gerçek cezayı
verdiğinden dolayı, toplumu,
!~ileri suçtan korumaktadır.
Bu gerçeği gözöniinde tutarak
cezalara Şöyle kısaca göz
gezdirmede fayda vardır.
İsliim- hul..--uh--u "had" cezaları
genellikle "sopa'' cezası diye
adlandırmak mümkündür.
Oysa İslfi.m'ın cezaları sadece
"had"le sınırlanamaz. Fakat
insanların da oluşturduğu
cezaların birçoğunda "sopa"
cezası
uygulanmaktadır.
İslam'ın
bu
cezasına beşeri
hukuk taraftarlarınca "insan
· haysiyetlne karşı duyulan
s;:ı,ygıyı azaltması" · yönünden
itir:.ı,z edilmiştir. Oysa bir
insan ~endisine saygı
gösterriıiyorsa, diğer insanların
ona saygı g()stermesi önemli
değil. Ancak "sopa" ül:'zasını·
verirsek zorla da oısa:·
Iıaysiyetin ne demek olduğunu
daha iyi anıatmış. oluruz. Zina
suçuna be;ıeri hultult, hapis
cezası verir. Görülüyor ki bu
ceza da suçu önlemekten
uzal{tır. Çünkü zıt psikolojik
faktör leri denememektedirs4.
(38) İslAm Ceza Hukuku ve Besert
Hukuk, Cllt: 2, s. 233~234.
(34) A.g.e. Cilt: ll, s. 237-242.
DiYANET
DERGiSi
Çllf
XVI
SAYI:
6
KASIM
ARALIK
t97i
371.
Download