cinsiyet ayrımcılığı uygulamalarına son

advertisement
15 Aralık 2003
3
CİNSİYET AYRIMCILIĞI UYGULAMALARINA SON
Geçtiğimiz günlerde yazılı ve görsel basında
yer alan kamuda çalışacak personelde “erkek
olma” özelliği arandığı yönündeki beyanlar
ve ilanın yer aldığı osym.gov.tr web sitesinde;
DSİ (Devlet Su İşleri), DHMİ (Devlet Hava
Meydanları İşletmeleri) ve TMO (Toprak Mahsulleri Ofisi) Genel Müdürlüklerinin, inşaat
mühendisliği, hava kontrolör adaylığı, muhasebecilik ve eksperlik görevlerine başvuracak adaylarda “erkek olma” koşulu arandığı
yer almaktaydı. Konuyla ilgili olarak 65 inşaat
mühendisinin istihdam edileceği DSİ’nin bu
konuda görüşüne başvurulan Genel Müdürü
Veysel EROĞLU vermiş olduğu beyanatta;
“İnşaat mühendisi pozisyonlarına kadın
eleman almayı düşünmüyoruz. Bunun sebebi
de bu konuda işe alacağımız elemanların
Artvin, Kars, Muş, Van gibi baraj şantiyelerinde çalışmaları gerekliliğinden ileri gelmekte. Bu işler dağ başlarında yapılıyor.
Hanım arkadaşların bize yazıp sonra “Ayyy
biz yapamayız!” deyip ayrılmak istemelerini
önlemek için bu işleri onlara teklif etmiyoruz.
1000 işçi arasında hanımları korumak için
onlara teklifte bulunmuyoruz. Dağ başında
çalışmak gayet zor. Kaçmak isterler. Yalvarıp, yakarıp rapor alırlar. DSİ’nin iş yapması
lazım. Hanımların sıkıntısıyla mı uğraşacağız.
Ben YTÜ’de Çevre Mühendisliği’nin kurucusuyum. Buraya bayanlar alacağız. Büro çalışmasıdır. İnşaat Mühendisi şantiye çalışacak.
Dozer kullanacak, bu iş ilanından AKP’nin
haberi bile yok. Bir tek erkek inşaat mühendisleri bu zorluğu çözüyor. Vakıf var, sosyal
dayanışma var. DSİ aile havasında çalışıyor.
Bayanlar bu işlere dayanamaz. Biz hanımları
el üstünde tutuyoruz. Çünkü hanımlar narindir. Zariftir. Biz erkekler daha ‘kaba sabayız’...
Dayanıklıyız. Hanımlara kıyamayız.”
Erkeklerin evliliklerini yöre insanlarından mı
yaptıkları sorulduğunda;
“Yüzde 90’ı yöreden bulur eşini. Eşi daya-
nıyor. Lojmanı var. İşçilerle muhatap olmaz.
Bazen barakalarda yatırmak gerekir. Kasıt
yoktur. Ayırım yapmadık. Sadece hanımlara
kıyamadığımız için hanımlar büroda çalışabilir. Bu bir parti hareketi değil. Haaa bu işi
yapacak hanım yok mudur? Var. Bir bakıma
kadınlıktan uzaklaşmıştır, erkekleşmişlerdir.”
demektedir.
Kamuoyunda oluşan tepkiler üzerinde DSİ
basın müşavirliğinden yapılan açıklamada ise
Veysel EROĞLU’nun yapmış olduğu açıklamadaki düşünce sistematiğini destekler
biçimde şöyle deniliyor:
“... yerleşim yerlerinden uzak, çalışma ortamının çok ağır olduğu ve müteahhit firma
elemanlarının da tamamen erkek olduğu
ortamlarda, bayanların zor şartlarda çalıştırılmasına gönlümüz razı değildir. Halen Genel
Müdürlüğümüz emrinde inşaat mühendisi
olarak çalışan personelin büyük çoğunluğunun yaş ortalaması 45 ile 50’dir ve büroda
istihdam edilmiştir. Projelerin yoğunluğu ve
bu projelerin kontrollük hizmetlerinden dolayı
arazide çalışacak inşaat mühendislerine acil
ihtiyaç vardır. Biz kurum olarak çalışanlarımızda toplam kaliteye önem veriyoruz. Kalitenin ve verimliliğin sağlanması personelin
fiziksel yapısına göre iş ortamının ayarlanması gerekir.”
Son zamanlarda tamamen politik ve yönetsel tercihlere bağlı olarak yapılan cinsiyet
ayrımcılığı, Cumhuriyet Türkiye’sinde, çalışma
yaşamında ve toplumsal yaşamda üstlenmiş
olduğu rollerle onurlu bir yeri olan kadını,
tamamen toplumsal yaşamın dışına itme girişimlerinde kullanılmaktadır. Diğer pek çok
yönetsel tercihlerde olduğu gibi, siyasi iktidar kendi ideolojisine uygun tasarruflarda
bulunmakta, kamuoyunun ciddi tepkisi ile
karşılaştığında ise “geçici bir süre” için geri
adım atmaktadır. Bu konuda tüm kamuoyunu hassas ve duyarlı olmaya davet ediyor,
4000 civarında kadın üyemiz olan ve toplam
60.000 inşaat mühendisini bünyesinde barındıran örgütümüz, Dünyada demokrasiden
ve çağdaşlıktan uzaklaşan ülkelerde ilk işin
kadınları çalışma yaşamından uzaklaştırarak,
toplumsal yaşamdaki rollerini kısıtlayarak işe
başladıklarını vurgulamak istemektedir.
Bilindiği gibi, Anayasamızın 10. Maddesinde
“herkes dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, din,
mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde
kanun önünde eşitlik ilkelerine uygun olarak
hareket etmek zorundadır” denilmektedir.
Aynı şekilde AB’ye uyum için değiştirilen İş
Kanunu’nun 5. Maddesinde ve BM Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Sözleşmesi’nin (CEDAW) 11. Maddesinde
her tür cinsiyet ayrımcılığı yasaklanmaktadır.
Bilindiği gibi Türkiye bu sözleşmeyi onaylamış ve ihtiyari ek protokol ile var olan ayrımcılığı kaldırmayı taahhüt etmiştir. 11. Madde,
sözleşmeye taraf devletlerin çalışma alanlarında kadınlara karşı ayrımı önlemesini,
kadınlara ve erkeklere eşit haklar sağlanması
için gerekli önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır.
5. madde’de ise: “İşverenin işe almadan başlayarak tüm çalışma koşulları yönünden işçilerine karşı eşit davranma, bu arada cinsiyet
ayrımına gitmeme yükümlüğü, çalışma yaşamının önemli sorunlarından biri olarak tüm
ülkelerin, uluslararası ve uluslarüstü hukukun gündemine girmiş ve çok sayıda uluslararası ve uluslarüstü kaynakta yer almıştır”
denmektedir.
Benzer biçimde Uluslararası Çalışma Örgütü
(ILO) ve Avrupa Birliği mevzuatı da yukarıda
ifade edilen yasal düzenlemeler paralelinde
görüşler içermektedir.
Dolayısıyla, tamamen ulusal ve uluslararası
hukuka aykırı olarak uygulanmak istenen cin-
siyet ayrımcılığı kamuoyunun duyarlılığı ve
vermiş olduğu tepkiler sayesinde, türban ve
kuran kursu açılması konularında olduğu gibi,
12 Aralık 2003 tarihinde Devlet Bakanı Güldal
AKŞİT tarafından “kamu kurum ve kuruluşlarının yapması gereken, alınacak personelin
görev tanımlarının ayrıntılı olarak yapılması ve
takdir yetkisinin başvuru sahiplerine bırakılmasıdır” biçiminde yapılan açıklamayla geri
alınmıştır. Bu olumlu kararın uygulamada
nasıl işleyeceği konusunda tüm kamuoyunu
bir kez daha dikkatli ve duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Ayrıca, bir inşaat mühendisi olan DSİ Genel
Müdürü Veysel EROĞLU’nun tarihe çok talihsiz bir belge olarak geçecek yapmış olduğu
açıklaması, kadınların özel olarak korunmaya
değil, erkeklerle eşit haklara sahip olmaya
ihtiyaçları olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Günümüzden yaklaşık 50 yıl önce
Anıtkabir’in inşaasında şantiyede mühendislik yapan ve Ocak 2003’te yitirdiğimiz meslektaşımız Sabiha Rifat GÜRAYMAN karşısında
bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden
beri, kadın meslektaşlarımızın en az erkek
meslektaşları kadar başarılı, dayanıklı ve
kararlı olduklarını ve ülkemizin gelecekteki
çağdaş yaşamında kadın-erkek hep birlikte
teknolojiyi, bilimi, çalışma yaşamını, çağdaş
ve onurlu bir toplumsal yaşamı paylaşacaklarına olan inancımızı bir kez daha bildirmek
isteriz.
Kamu yararını ön planda tutarak çalışan
meslek örgütümüz İnşaat Mühendisleri Odası
ülkemizi ve geleceğimizi ilgilendiren tüm
konularda olduğu gibi bu konuda da çalışmalarını sürdürecektir.
Bilgilerinize sunulur.
Saygılarımızla,
İnşaat Mühendisleri Odası
38. Dönem Yönetim Kurulu
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulumuz 11 Aralık 2003 tarihli toplantısında 664 no’lu aşağıdaki kararları almıştır;
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu’nun EROĞLU ile ilgili almış olduğu karar
KARAR NO-664): DSİ Genel Müdürlüğü’nde istihdam edilecek 65 adet inşaat mühendisinin iş başvuru koşuları arasında yer alan “erkek olma” şartı ile ilgili olarak DSİ Genel
Müdürü Veysel EROĞLU’nun 29 Kasım 2003 tarihli Vatan
gazetesinde yer alan “... DSİ’nin iş yapması lazım, hanımların sıkıntısı ile mi uğraşacağız... kaçmak isterler, yalvarıp
yakarıp rapor alırlar.... haa, bu işi yapacak hanım yokmudur?
Vardır, bir bakıma kadınlıktan uzaklaşmıştır, erkekleşmişlerdir...” şeklindeki beyanıyla ilgili olarak;
1) Anayasa’nın 10. Maddesi, İş Kanunu’nun 5. ve “BM kadın-
lara yönelik her türlü ayrımcılığın kaldırılması sözleşmesi” 11.
Maddelerine, Uluslararası Çalışma Örgütü mevzuatına aykırı
olarak cinsiyet ayrımcılığı yapıldığından yürütmenin durdurulması için İnşaat Mühendisleri Odası tarafından İdare Mahkemesi’nde dava açılmasına,
2) Birinci madde’de belirtilen nedenlerle, toplumsal yaşamda
ve iş yaşamında kadın meslektaşlarına karşı ayrımcılık yaparak, onur kırıcı ve hakaret içeren üslubu nedeniyle İnşaat
Mühendisi Veysel EROĞLU’nun İnşaat Mühendisleri Odası
Onur Kurulu’na verilmesine,
Veysel Eroğlu’nu Yalanlayan İki Tanık:
Anıları ve mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyoruz
SABİHA RİFAT GÜRAYMAN
1910 Manastır doğumlu Sabiha Rifat 1933’lerde Türkiye’nin ilk kadın yüksek İnşaat Mühendisi olarak
Ankara’da Nafia kapısına dayanmış “Bende varım”
demiştir.
Kız Köprüsü: “Hep kent içinde çalışıyordum. Kent
dışında 2 köprü ihale edilmişti. Birine gitmek istediğimi söyleyince güldüler. ‘Allahın dağında bir kadın.
Düşünülemez bile’. Direniyor ve ısrar ediyordum. Köprünün yapılacağı
yer Ankara’dan bir hayli uzakta, Beypazarı yolunun 86 km.’si. Mühendisliğimin ilk tatlı anılarını orada, bu şantiyede yaşadım. Halk “KIZ KÖPRÜSÜ” diyordu. Bilseniz ne kadar mutlu olmuştum.”
ANIT KABİR: “Anıt Kabir’in ihalesi yapıldı. Nafia Vekili Sırrı Day Yapı İşleri
Müdürü ile görüşmüş, müdür de şeflerle görüşerek Anıt Kabir kontrol
mühendisliğinin kime verilmesi gerektiğini konuşuyor. Toplantıda bulunanlar, işin bana verilmesini öneriyorlar. Bu işle görevlendirildiğim zaman
mutluluktan uçuyordum. Bir kış günü, 1945’lerde, müteahhitle bir at arabasına binip Rasattepeye gittik. Feci bir soğuk vardı. Arazide sadece
bir rasat binası vardı ve onun da sobası bile yoktu. Anıt Kabir’de görev
almam, bana talihin verdiği en güzel ve en unutulmaz şereftir.
NEFİSE AKÇELİK
1955 yılında Tekir- dağ’da başlayan hayatına 2003
yılının Ekim ayında veda eden Nefise Akçelik inşaat
mühendisi olarak Karayolları Genel Müdürlüğünde
uzun yıllar hizmet vermişti. Yollar Türk Milli Komitesi
Genel sekreterliği, Uluslararası Tünelcilik Birliği
Çalışma Grubu üyeliği, Zemin Mekaniği ve Temel
Mühendisliği Türk Milli Komitesi üyeliği yapan Nefise Akçelik’in ismi
başarılı mühendislik hizmetlerinin anısına Bolaman-Perşembe yolundaki
Hapan Tüneline verilmiştir.
3) Konuyla ilgili olarak Enerji Bakanı Sn. Hilmi GÜLER’den ve
personelden sorumlu Devlet Bakanı Sn. Mehmet Ali ŞAHİN’den randevu talep edilerek görüşme yapılmasına,
4) Bu çerçevede kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla
kaleme alınacak bir bildirinin Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, tüm milletvekilleri ve ilgili idari kademelere gönderilmesine,
5) İMO web sayfasında, üyelerimiz İnşaat Mühendisleri’nin
bu konuda yasal olarak yönlendirilmelerini sağlayacak bir
sayfanın yayınlanmasına, karar vermiştir.
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI 5.12.2003 TARİHLİ BASIN AÇIKLAMASI
BASINA ve KAMUOYUNA
Son günlerde basında yer alan “Kamu Kurumlarına
alınacak personelde erkek olma şartı aranması”
konusunda daha önce yapmış olduğumuz açıklama ve
demeçlerin basında yer bulmaması nedeniyle İnşaat
Mühendisleri Odası olarak bir basın açıklaması yapma
zorunluluğu doğmuştur.
Bilindiği gibi, DSİ Genel Müdürü Veysel EROĞLU’nun
DSİ bünyesinde görevlendirilecek inşaat mühendislerinin niçin erkek olması gerektiği konusunda yapmış
olduğu talihsiz açıklamada,
“DSİ’nin iş yapması lazım, hanımların sıkıntısı ile mi
uğraşacağız.... kaçmak isterler, yalvarıp yakarıp rapor
alırlar... haa, bu işi yapacak hanım yok mudur? Vardır,
bir bakıma kadınlıktan uzaklaşmıştır, erkekleşmişlerdir...” denmektedir. Adeta sokak jargonuyla söylenen
bu sözler, kadınları aşağılayan, hakaret eden, onları
“koruma” adı altında onur kırıcı bir yaklaşım sergileyen
ve onlar adına karar verebilen çağdışı bir yaklaşımdır.
Ne yazıktır ki İnşaat Mühendisleri Odası üyesi olan
DSİ Genel Müdürü Veysel EROĞLU, bilmek durumundadır ki, üyesi bulunduğu bu kurumun içinde 3815
adet kadın meslektaşı vardır ve bu inşaat mühendisi
hanımlar, gerek DSİ, TCK, İller Bankası, Köy Hizmetleri
gibi yatırımcı kamu kurumlarında gerekse özel sektörde
büro ve şantiye elemanı olarak çalışmalarını sürdürmektedirler.
Açıklamalarda yer alan “bu kişilerin sadece Doğu bölgesinde ve ağır şantiye şartlarında görevlendirileceği” bilgisi de doğru değildir. İlanın yer aldığı www.osym.gov.tr
sitesinden kolaylıkla görülebileceği üzere, görev yerleri
arasında Ankara, Bursa, Balıkesir, Eskişehir gibi iller de
yer almaktadır. Ayrıca her inşaat mühendisinin bildiği
üzere, şantiye koşulları her yerde benzer şantiye koşullarıdır. Baraj şantiyesinin Urfa’da ya da Bursa’da olması
bir farklılık oluşturmaz.
Yine kolaylıkla anlaşılabileceği üzere, mühendisler kas
gücüyle değil beyin güçleriyle çalışan kalifiye elemanlardır. İlginçtir aynı ilanda yer alan, TMO’da istihdam
edilecek muhasebeciler için de erkek olma şartı aranmaktadır. Görüldüğü gibi tamamen politik ve yönetsel
tercihlere bağlı olarak cinsiyet ayrımcılığı yapılmaktadır.
Anayasanın 10. Maddesinde “herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. Devlet
organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkelerine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar.” denilmektedir.
Hiçbir yasaya dayanmayan bu keyfi ve çağdışı cinsiyet
ayrımı şu anda iktidarda bulunan yöneticilerin Türkiye
için nasıl bir çalışma yaşamı istediklerinin çok açık bir
göstergesidir.
Üyemiz Veysel EROĞLU’nun kendi meslekdaşlarını
küçük düşürücü ve hakaretler içeren bu açıklamasına
dair, Odamız kendi disiplin mekanizmalarını harekete
geçirerek gereğini yapacaktır.
Her dönemde ülkesi için, ülkesi yararına çalışmış, emeğini ülkesinin gelişimi yönünde harcamış olan Türk
kadını, inşaat mühendisliği mesleğini üstlendiğinde
de enaz erkek meslektaşları kadar başarılı olmuştur.
Ülkemizi çağdışı bir anlayışla yönetenlere karşı, İnşaat
Mühendisleri Odası olarak ülkemizin kadın-erkek birlikte çağdaş, laik ve demokratik ilkeler altında varlığını
sürdüreceğine ve gelişeceğine inanmaktayız.
Download