T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PLASTİK, REKONSTRÜKTİF VE ESTETİK CERRAHİ ANABİLİM DALI YÜKSEK GERİLİM ELEKTRİK YANIKLARINDA FLEPLERİN KULLANIM ALANLARI Dr. Rauf KERİMOV UZMANLIK TEZİ TEZ DANIŞMANI Doç. Dr. Erol KESİKTAŞ ADANA 2010 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimin sırasında, yoğun temposu içinde özveriyle ve güncel bilgileriyle yanımda olan, emeğini ve hoşgörüsünü esirgemeyen tez danışmanım Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erol Kesiktaş’a, Değerli vaktini, bilgilerini benimle paylaşan ve tıbbi bilgi ve becerilerime katkıda bulunan Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nın, başta Prof. Dr. Metin Yavuz’la olmak üzere, saygıdeğer tüm Öğretim Üyelerine, Bilgi ve deneyimlerini paylaşan ve tezin hazırlanmasında tüm şartları sağlayan Yanık Ünitesinin ve Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı klinik hemşirelerine, Tezimin yazım aşamasında da dahil asistanlığım boyunca kendileriyle pek çok güzelliği paylaştığım asistan arkadaşlarıma, Bana tıbbı sevdiren ve asistanlık eğitimim boyunca sevgisini ve desteğini her zaman yanımda hissettiğim aileme sonsuz teşekkürleri bir borç bilirim. I İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR………………………………………………………………………….……………………..I TABLO LİSTESİ …………………………………………………………..…………… ………………III ŞEKİL LİSTESİ …………………………………………………………….………………………….....IV KISALTMALAR …………………………………………………………….…………..……………….VI ÖZET ………………………………………………………………………....…………..……..………..VII ABSTRACT ………………………………………………………………...………….………..…….......IX 1. GİRİŞ ………………………………………………………………….........…………………………....1 2. GENEL BİLGİLER ………………………………………………………………..…………….….......3 2.1. Elektrik fizyolojisi …………………………………………………………..…………….………...3 2.2. Elektrik fizyopatolojisi ……………………………………………….……..……………………...5 2.3. Yaralanma mekanizması ve sınıflandırma ………………………………..…………….………...6 2.4. Tedavi ………………………………………………………………………..…………….……….10 2.4.1. Muayene ve değerlendirme …………………………………….…………………………....10 2.4.2. Sıvı tedavisi ve monitörizasyon ………………………………..………………………….....12 2.4.3 Eşlik eden yaralanmalar ……………………………………….………………………….....13 2.4.4. İlk müdahale ………………………………………………………………………………….14 2.4.5. Fasyotomi ……………………………………………………….……..……………………...14 2.4.6. Cerrahi tedavi ve yara bakımı ………………………………..……..………………………15 2.4.7. Onarım ………………………………………………………………..………………………16 3. GEREÇ VE YÖNTEM ………………………………………………….……..………………………27 4. BULGULAR ……………………………………………………………..……..……………………....34 5. TARTIŞMA ……………………………………………………………..……………………………...60 6. SONUÇ VE ÖNERİLER ………………………………………………………..……………………..80 KAYNAKLAR ……………………………………………………………….……..……………………..83 ÖZGEÇMİŞ ………………………………………………………………….……..……………………..95 II TABLO LİSTESİ Tablo No Tablo 1. Tablo 2. Tablo 3. Tablo 4. Tablo 5. Sayfa No Termal yanık hastalarında en sık kullanılan sıvı resüsitasyon formülleri……………………13 Skalp defektlerinin onarımında kullanılan flep çeşitleri ve sayısı. ……………………............38 Üst ekstremite onarımında kullanılan flep çeşitleri ve sayısı……………………......................44 Alt ekstremite onarımında kullanılan flep çeşitleri ve sayısı…………………….......................50 Penis rekonstrüksiyonu için kullanılan flep çeşitleri ve sayısı…………………........................55 III ŞEKİL LİSTESİ Şekil No Sayfa No Şekil 1. Şekil 2. Şekil 3. Şekil 4. Şekil 5. Şekil 6. Şekil 7. Şekil 8. Şekil 9. Şekil 10. Şekil 11. Şekil 12. Şekil 13. Dokuların elektriğe karşı gösterdiği direncinin dokulara göre sıralanması ……………............4 Dokuzlar kuralına göre vücudun yüzdesine göre dağılımı……………...........…………………8 Lund – Browder şeması……………...........…………….....……………...........……………….9 SSİA trasesinin görününmü.. ………...........…………….....……………...........……………..17 Groin flebinin çizim sonrası preoperatif görünümü………...........…………….....…………....17 Pektoral flebin şematik görünümü…...........…………….....……………...........……………...18 Miyokutan pektoral flebin şematik görünümü………….....……………...........……………....19 LD kasının şematik görünümü ..........................................................................…………….....20 LD flebinin şematik görünümü...................................................................................................20 Sural flebin şematik görünümü (A, B) ……….....……………...........…………….………….22 Fibula osteokütan flep disseksiyonunun şematik görünümü (A,B) ……….....…………….....24 TADMF’in şematik görünümü...........…………….....……………...........…………….……...25 Kompartman sendromu olan ve fasyotomi uygulanmış sol üst ekstremitenin preoperatif (A) ve peroperatif (B) görünümü.........…………….....……………...........……………………….28 Kompartman sendromu olan ve fasyotomi uygulanmış sol alt ekstremitenin preoperatif (A) ve peroperatif (B) görünümü........…………….....……………...........……………………….29 Monitorize edilerek yapılan hasta takibi……….....……………...........……………………....30 Sedasyon eşliğinde yapılan pansuman……….....……………...........………………………...30 Alt ekstremite stabilizasyonu için uygulanan ÇAEF……….....……………...........………....32 Hastaların cinsiyete göre dağılımı……….....……………...........……………………………..34 Hastaların yaşına göre dağılımı……….....……………...........………………………………..34 Hastaların yanık yüzdeleri....……………...........……………………………………………...35 Hastalarda saptanan ek travmalar....……………...........………………………… …………...36 Fasyotomi uygulanan ve uygulanmayan hasta sayısı……….....……………...........…………36 Hastaların uygulanan ampütasyon seviyesine göre dağılımı. ……….....……………..............37 Hastaların yatış süreleri. ....……………...........………………………… …………………....37 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası, kalvaryumu açıkta bırakan defektin skalp flebiyle onarılmış preoperatif (A), peroperatif (B,C) ve 1 yıl sonraki postoperatif (D)görünümü…....39 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası skalp flebiyle onarıma bağlı oluşan alopesik alanın “tissue ekspander” ile yapılan rekonstrüksiyonun 1. (A) ve 2. (B) eanslarının görünümü....……………...........………………………… …………………….....39 Kafa temaslı elektrik yanığı sonrası pediküllü miyokutan trapezius flebiyle onarılmış defektin preoperatif (A, B), peroperatif (C, D, E) ve 1 yıl sonraki postoperatif (F) görünümü.....……………...........………………………… …………………………………..40 Kafa temaslı elektrik yanığı sonrası serbest LD miyokutan flebiyle onarılmış defektin preoperatif (A) ve postoperatif erken (B) ve 1 yıl sonraki postoperatif geç (C) dönem görünümü.....……………...........……………………… ……………………………..41 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası skalpteki serbest serratus flebiyle onarılmış olan defektin preoperatif (A) ve postoperatif erken (B) ve 1,5 yıl sonraki postoperatif geç (C) dönem görünümü......……………...........………………………… ……………………...41 Kafa temaslı elektrik yanığı sonrası serbest LD myokutan flebiyle onarılmış defektin preoperatif (A), peroperatif (B, C, D) ve 1 yıl sonraki postoperatif (E, F) geç görünümü......……………...........………………………… ……………………………..42 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sol el 3.parmaktaki TADMF ile onarılmış defektin preoperatif (A),peroperatif (B, C) ve 1 yıl sonraki postoperatif (D) geç görünümü………………… ………………………………………………………………44 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sol el bileğindeki adipofasyal “turn-over” flebiyle onarılmış defektin peroperatif (A, B, C) görünümü…… ……………………………45 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ el bileğinde tendonları açıkta bırakan pediküllü groin flebiyle onarılmış olan defektin preoperatif (A), peroperatif (B) ve postoperatif pedikül kesilmeden önceki (C, D) ve 3 ay sonraki (E, F) görünümü…… ……...46 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası, her iki el bileğinde kemiği açıkta bırakan, Şekil 14. Şekil 15. Şekil 16. Şekil 17. Şekil 18. Şekil 19. Şekil 20. Şekil 21. Şekil 22. Şekil 23. Şekil 24. Şekil 25. Şekil 26. Şekil 27. Şekil 28. Şekil 29. Şekil 30. Şekil 31. Şekil 32. Şekil 33. Şekil 34. IV Şekil 35. Şekil 36. Şekil 37. Şekil 38. Şekil 39. Şekil 40. Şekil 41. Şekil 42. Şekil 43. Şekil 44. Şekil 45. Şekil 46. Şekil 47. Şekil 48. Şekil 49. Şekil 50. Şekil 51. pediküllü miyokutan rektus abdominis flebiyle onarılmış defektin preoperatif (A, B), peroperatif (C, D, E, F) ve 1 ay sonraki postoperatif (G, H) görünümü…… ……………......47 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası, sağ üst ekstremitede tendonları ve brakial arteri açıkta bırakan, ven greftiyle arter onarımı yapıldıktan sonra pediküllü miyokutan LD flebiyle onarılmış geniş doku defektinin preoperatif (A), peroperatif (B, C, D) ve postoperatif (E, F) görünümü......…...........……………………………………………………48 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ üst ekstremitenin, dirsek üstü ampütasyonu sonrası, güdüğün korunması amaçlı yapılan pediküllü LD kas flebiyle defekt onarımın preoperatif (A, B), peroperatif (C, D) ve 8 ay sonraki postoperatif (E, F) görünümü.. ......…...........……………………… ……………………………………………..49 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ kruris anteriorunda distalde sural fleple onarılmış olan defektin preoperatif (A) ve 2 ay sonraki postoperatif (B) görünümü………….......…...........……………………… ………………………………..50 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ kruris distalindeki adipofasyal “turn-over” flebiyle onarılmış defektin peroperatif (A, B, C) ve 3 ay sonraki postoperatif (D) görünümü…………..…………………………………………………………………......51 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ kruris anteriorunda distalde karşı bacak pediküllü sural flebiyle onarılmış olan defektin peroperatif (A, B), postoperatif pedikül kesilmeden (C) ve kesildikten sonraki (D, E), ve 1 yıl sonraki (F) görünümü……..52 Yüksek gerilim yanık sonrası sol kruriste serbest LD kas flebiyle onarılmış geniş doku defektinin preoperatif (A), erken dönem (B) ve 6 ay sonraki geç dönem (C) postoperatif görünümü…………..…………………… ………………………………………53 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ kruris distalindeki serbest karşı bacak LD kas flebiyle onarılmış defektin preoperatif (A), peroperatif (B, C, D) ve1 yıl sonraki postoperatif (E, F) görünümü…………………… ……………………………….54 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası penis ampütasyonu olan hastada serbest osteokutan fibula flebiyle yapılan penis rekonstrüksiyonunun preoperatif (A), peroperatif (B, C) ve 1 yıl sonraki postoperatif (D,F) görünümü…………..………………...56 Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası penis ampütasyonu olan hastada serbest radial fasyokutan flebiyle yapılan penis rekonstrüksiyonunun preoperatif (A, B), peroperatif (C, D, E) ve 1 yıl sonraki postoperatif (F) görünümü…………… ………………57 Komplikasyonların flep sayısına göre dağılımı…………… …………………………………58 Elektrik yanığı sonrası sol ön kol ve el bileğindeki defekt onarımı için kullanılan serbest LD flebinin nekroze olmuş görünümü…………… …………………………………..59 Elektrik yanığı sonrası skalpteki defektin onarımı için kullanılan pediküllü miyokutan trapezius flebinde gelişmiş olan parsiyel nekrozun görünümü……………………………………… ……………………………..……59 Parmak defektleri için oluşturulan cerrahi tedavi algoritması………………………………...69 El bilek defektleri için oluşturulan cerrahi tedavi algoritması………………………………...69 Kubital bölge için oluşturulan cerrahi tedavi algoritması……………………………………..70 Skalp defektleri için oluşturulan cerrahi tedavi algoritması…………………………………...73 Alt ekstremite defektleri için oluşturulan cerrahi tedavi algoritması………………………….76 V KISALTMALAR ABC ÇAEF LD SEPA SSİA SSİV TADMF TRAM : Airrway (Havayolu) Breathing (Solunum) Circulation (Dolaşım) : Çok Amaçlı Eksternal Fiksatör : Latissimus Dorsi : Superfisial Eksternal Pudental Arter : Superfisial Sirkumfleks İliak Arter : Superfisial Sirkumfleks İliak Ven : Ters Akımlı Dorsal Metakarpal Flep : Transvers Rektus Abdominis Miyokutan VI ÖZET Yüksek Gerilim Elektrik Yanıklarında Fleplerin Kullanım Alanları Amaç Bu çalışmanın amacı; yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası oluşan geniş ve vital dokuları açıkta olan defektlerin erken debridmanı ve olası en kısa sürede güvenilir, kanlanması iyi bir fleple rekonstrüksiyonu, anatomik bölgelere göre flep seçiminde bir algoritma oluşturmak ve hastada maksimum fonksiyonel kazanç elde edilmesidir. Bu amaca hizmet edecek flebin seçimi istenilen hedefe ulaşmada önemli bir faktördür. Gereç ve Yöntem Retrospektif ve klinik olarak yapılan bu çalışmada,1988- 2008 yılları arasında yüksek gerilim elektrik yanığına maruz kalan toplam 633 hastadan fleple onarımı yapılan 103 hasta incelendi. Hastalar cinsiyet, yaş, yanık yüzdesi, ek travma, fasyotomi sayısı, amputasyon seviyesi, yatış süresi, flep çeşitleri ve komplikasyon parametrelerine göre incelendi. Yüz üç hastada toplam 138 fleple onarım yapıldı. Üst ekstremitede defekti olan 88 hastadan 45’ine groin flep, 15’sına pediküllü kas veya kas-deri flebi, 15’ine lokal fasyokutan flep, 5’ine submammarial flep, 2’sine adipofasyal “turn-over” flebi, 2’sine serbest latissimus dorsi (LD) flebi, 2’sine pediküllü ters akımlı dorsal metakarpal arter (TADMF) flebi, 1’ine pediküllü superfisial eksternal pudental arter (SEPA) flebi uygulandı, 1’ine pediküllü rektus abdominis miyokutan flep. Alt ekstremite defekti olan 29 hastadan 9’una sural flep, 4’üne serbest LD flebi, 10’una lokal fasyokutan flep, 3’üne adipofasyal “turn-over” flebi, 1’ine faysa flebi, 1’ine fasyokutanöz ada flebi, 1’ine pediküllü gastroknemius kas flebi uygulandı. Skalp defekti olan 19 hastadan 10’ una lokal skalp flebi, 3’ üne serbest LD kas veya kas-deri flebi, 2’ne fasya flebi,1’ne serbest transvers rektus abdominis miyokutan (TRAM) flebi,1’ine fasyokutanöz ada flebi, 1’ine serbest serratus kas flebi, 1’ine pediküllü trapezius miyokutan flebi uygulandı. Penis yokluğu olan 2 hastadan 1’ ine serbest fibula osteokutan, diğerine ise serbest radial önkol fasyokutan flebi uygulandı. Bu onarımlar sonucunda anatomik bölgelere göre flep seçiminde bir algoritma oluşturuldu. VII Hastalar postoperatif 1, 3, 6, 12 aylık ve sonra da yıllık periyodlarla takip edildi. Bu takipler sonucu gerekli hastalara fonksiyonel amaçlı girişimler uygulandı. Bulgular Hastalar ortalama 31 ay takip edildi. Bu süre içinde sekonder girişimleri yapılan hastalarda flep adaptasyonunun iyi olduğu görüldü. Yüz otuz sekiz flepten 3 serbest LD flebinde,1 pediküllü gastroknemius kas flebinde,1 groin flepte ve 2 lokal fasyokutan flebinde tam ve 19 farklı flepte parsiyel nekroz gelişti. Bu fleplerin 6’sında enfeksiyon ve 1’inde hematom olduğu görüldü. Sonuç Sonuç olarak; yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası oluşan defektlerin erken seri debridmanı ve debridman sonrası açıkta olan vital yapıların biran önce uygun bir fleple rekonstrüksiyonu önemlidir. Mevcut defektlerin rekonstrüksiyonu için oluşturulan algoritmaya uygun olarak; üst ekstremitedeki defektlerin groin flebiyle, pediküllü LD kas veya kas-deri flebiyle veya defekt etrafında sağlam dokular mevcutsa lokal fasyokutan fleplerle, alt ekstremite defektlerinde sural ve serbest LD kas flebiyle, skalp defektlerinde skalp veya serbest fleplerle ve penis rekonstrüksiyonunda serbest fleplerle onarım yapıldığı hastalarda rekonstrüksiyonun daha başarılı ve uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Sözcükler: Elektrik yanığı, rekonstrüksiyon, flep, algoritma VIII ABSTRACT The Use of Flaps in High Voltage Electrical Burns Purpose The aim of this study is to obtain maximum functional gain in patients who sufferd from high voltage electrical burns by early debridement and reconstruction of wide defects in which vital organs are exposed, with safe, vigorous flaps and to determine an algorithm in the choice of the flap according to the anatomical site. The choice of these flaps is a very important factor in the achievement of this goal. Materials and Methods In this study, which was done retrospectively and clinically, among 633 patients who suffered from electrical burn injury between the years of 1988-2008, 103 patients were analyzed who were reconstructed with the use of flaps. The used parameters were sex, age, burn percentage, additional traumas, number of fasciotomies, the level of amputation, length of hospitalization, types of flaps and complications. In 103 patients, total of 138 flaps were used for reconstruction. Among the 88 patients who suffered from upper extremity defects 45 had groin flap, 15 had pedicled myocutaneous flap, 15 had local flap, 5 had submammarial flap, 2 had adipofascial turn-over flap, 2 had LD flap, 2 had pedicled reverse dorsal metacarpal flap, 1 had pedicled superficial external pudendal artery flap and 1 had pedicled rectus abdominis myocutaneous flap. Among 29 patients who suffered from lower extremity defects 9 had sural flap, 4 had free LD flap, 10 had local flap, 3 had adipofascial turn- over flap, 1 had fascial flap, 1 had fasciocutaneous island flap and 1 had pedicled gastrochinemius muscle flap. Among 19 patients who had scalp defects 10 had local scalp flap, 3 had free LD muscle or myocutaneous flap, 2 fascial flap, 1 free transverse rectus abdominis myocutaneous (TRAM) flap, 1 had free fasciocutaneous island flap, 1 had free serratus muscle flap, 1 had pedicled myocutaneous trapezius flap. Between two patients who suffered from penile injury one was reconstructed with free fibular osteocutaneous flap and the other was reconstructed with a free radial forearm fasciocutaneous flap. At the end of these IX reconstructions, an algorithm was determined in the choice of flap according to the anatomical site. Patient follow ups were done on the 1st, 3rd, 6th, 12th months and yearly afterwards. During these follow ups functional operations were performed in required cases. Results Patients were followed up for an average of 31 months. It was seen that flap adaptation was good in patients whom underwent secondary operations. Out of 138 flaps full necrosis was seen in 3 free LD flap, 1 gastrochinemius muscle flap, 1 groin flap and 2 local fasciocutaneous flaps. On the other side partial necrosis was seen in 19 different flaps. In 6 flaps necrosis was due to infection and in 1 hematoma. Conclusion As a result, it is shown that early debridement and reconstruction of wide defects in which vital organs are exposed, after high voltage electrical burns is very important. According to the algorithm that is determined; upper extremity defects reconstruction is more successful with groin flap, pedicled LD flap or if there is sufficient tissue local flaps. In lower extremity defects, sural and free LD flap; in scalp defects scalp or free flaps and in penis reconstruction free flaps must be considered in order to obtain successful results. Key words: electrical burn, reconstruction, flap, algorithm X 1. GİRİŞ Elektrik günümüzde rahat ve modern yaşamın vazgeçilmez parçasıdır. Günlük hayatta elektriği çok amaçlı kullanmamız kazaların ve bu nedenle yaralanma ve ölüm riskini arttırmaktadır.1879’da elektrik ile temas sonucu meydana gelen ilk ölüm olayı yayınlanmıştır. Günümüzde bu tip yaralanmalar giderek artıyor ve en çok hasar verici travmalar arasında yer alıyor.1-4 Elektrik yanıkları basit ve tedavi gerektirmeyen yaralanmalardan başlayıp, ekstremite kaybına neden olan ve ölümle sonuçlanabilen yaralanmaları da içeren geniş bir yelpazede incelenebilir. Elektrik akımı yüksek gerilim (1000 volt üstü) veya evlerde kullanılan şebeke gerilim (220, 380 volt) şeklinde iletilmektedir. Elektrik yanıkları arasında ölüm, sekel ve en fazla doku hasarı yüksek gerilim yoluyla olmaktadır.1-12 Elektrik yanıkları bölgemizde ve yurdumuzda sık görülen yanık çeşididir. Özellikle ekstremitede olmak üzere vücudun etkilenen bölgelerinde geniş harabiyetler yapar. Bu harabiyetler sonucunda fonksiyon bozuklukları, amputasyonlar ve yanığa bağlı diğer sekonder komplikasyonlar oluşmaktadır. Bu açıdan elektrik yanıkları diğer yanık çeşitlerinden farklılık gösterir ve erken dönemde rekonstrüksiyon özelliklerini arz eder. Elektrik yanıkları derin yumuşak doku hasarı oluşturarak geniş ve seri debridmanlar gerektirmektedir. Yapılan debridmanlar sonucu tendon, damar, sinir, kemik veya eklem gibi önemli vital yapılar açığa çıkar. Bu yapıların fleple onarılması çok önemlidir.4,13 Erken dönemde yanık sonucu oluşan travmanın boyutunu ortaya konulması, erken dönemde müdahale ve yinede erken dönemde uygun ve güvenilir bir fleple onarım gerekmektedir. Ayrıca bu flepler sekonder bir girişim için de kolaylık sağlar. Fleple onarım yanık sonrası oluşan komplikasyonların azaltılması ve önlenmesinde önemlidir.14-20 Bu çalışmada; bu düşünceyi kullanarak 1988-2008 yıllar arası Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Yanık Ünitesinde yüksek gerilim elektrik yanığı sebebiyle yatarak fleple onarım operasyonlarını geçiren 103 hastanın demografik özellikleri, ilk değerlendirme bulguları, cerrahi müdahaleler, tedavi sonuçları ve morbidite açısından literatür ile 1 karşılaştırılarak, kompartman dekompresyonu amacıyla yapılan fasyotominin ve vücudun anatomik bölgelerine göre flep seçiminin morbiditeye olan etkilerinin saptanması amaçlanmıştır. 2 2. GENEL BİLGİLER “Elektrik” terimi belli bir fiziksel niceliği belirtmez. Yunanca kehribar demek olan elektron kelimesinden türetilmiştir. Hareketsiz yüklerin arasındaki kuvvetler ve bu kuvvetlerden doğan enerji, elektrostatik kuvvet ve enerji olarak tanımlanır. Statik elektriklenme eski cağlardan beri, 1800’lü yıllarda bilimsel anlamda tanımlandıktan sonra, hızlı bir gelişme ile elektrik haberleşme, aydınlatma ve sanayide kullanılmaya başlanmıştır.12 Elektrik 1849 yılından itibaren kullanılmaya başlanmıştır. 1879’da ise ilk elektrik ile temas sonucu ölüm olayı Fransa’nın Lyons kentinde jeneratör üzerinde çalışırken bir marangozun 250 Volt alternatif akımla temas sonucu meydana gelmiştir. Bu hastada oluşan yaralanma paterni bir model oluşturarak günümüze kadar gelmiştir.1-4,16 2. 1. Elektrik Fizyolojisi Elektrik yanığı akımın veya elektronların doku içerisinden geçmesiyle oluşur. Elektrik akımı, pozitiften negative, doğru akımda olduğu gibi veya gerilimin olduğu fazdan nötre, alternatif akımda olduğu gibi veya toprağa doğru akma eğilimindedir. Akım şiddeti (I) iki faktöre bağımlıdır; Direnç (R) ve Voltaj (V). Ohm kanunu: I=V/R Voltaj elektronların arkasındaki elektromotif veya itici gücü temsil eder. Depolanabilir enerji türü olmadığından iletken tel ve kablolardan oluşan bir dağıtım şebekesi aracıyla kullanılır. Dağıtım şebekesinin özgül direnci sebebiyle dağıtım sırasında çok fazla enerji kaybı meydana gelmektedir. Bu kaybı azaltabilmek için sanayide ve evlerde kullanılan 220- 380 volt gerilim yerine trafolar yardımıyla, yüz binlerce volt gerilimi ile çıkılarak, gerilim kademeli olarak düşürülür ve günlük hayatta kullanılabilir seviyelere ulaşır. Uygun koşullarda uygulanırsa (40 volt) düşük voltajdaki bir akımın bile ölüme yol açabileceği belirtilmektedir.1,4,16,21 Elektrik, akü ve pillerde olduğu gibi doğru akım şeklinde göreceli olarak depolanabilir veya sanayide ve evlerde kullanılan alternatif akım şeklinde kullanılır. 3 Alternatif akım doğru akımdan faklı olarak daha tehlikelidir ve taşikardi ile ventriküler fibrilasyonu indükleyerek arreste sebep olabilir. Evlerde mevcut olan 220 volt kardiyak arreste yol açabilecek düzeydedir. Yüksek gerilim elektrik yanıklarında ise görülen akım 1000 Volt veya daha fazladır. Akım şiddeti ve voltaj doğru orantılı olduğu için (Ohm Kanunu), voltaj yükseldikçe elektrik yanıklarında sekel ve doku hasarı oranı da yükselmektedir. Çok düşük voltajlı elektrik yanıklarında bile ani ölüm, akımın beyin sapından geçerek indüklenen kardiyak aritmiler ve/veya solunum arresti sonrası gelişebilir.1 Direnç, bir cismin elektron akışına karşı yaptığı direnme kalitesidir. Biyolojik materyallerden farklı olarak gümüş ve bakır gibi uniform ve biyolojik olmayan iletkenlerde, direnç sabit ve ölçülebilir bir faktördür. Oysa biyolojik materyallerde direnç dokudan dokuya değişiklik gösterir ve nem, deri kalınlığı, vaskülarite, temas tipi ve deri devamlılığında boşluklar gibi hastaya ait faktörlerden de etkilenebilmektedir (Şekil 1). 13,16,22-30 En az Doku direnci En fazla Sinir, damar, kas, deri, tendon, yağ, kemik Şekil 1. Dokuların elektriğe karşı gösterdiği direnç. Rölatif ve diğer faktörlerden dolayı kesin direnç değerlerini verebilmek imkansızdır, ama tahmini değerler ile bir genelleme yapabiliriz. Elin direncinin yaklaşık 40.000 ohm/cm², derinin ise ortalama direncinin yaklaşık 4.000-5.000 ohm/cm² olduğu belirtilmektedir. Kuru ve nasırlı el ile çalışan bir işçinin el direnci 1.000.000- 2.000.000 ohm/cm² kadar yüksektir.4,31-33 Ter veya nemin varlığında ise direnç 10 ile 12 kata kadar azalabilmektedir. Buna göre kişinin elektrik yanığına maruz kalması sonucu, bulunduğu ortam ve üzerindeki giysiler, dolaylı da olsa, karşılaşacağı küçük bir şok veya ölüme neden olan bir travma ile ilişkilidir.16,32,34 4 Elektrik enerjisi gövdeyi, üst ekstremiteyi ve vücudun geri kalan kısmını, elektrik akımı uygulandığında, bir iletken olarak görür. Elektrik akımı ekstremitenin tümünde dağılarak yol alır. Akım yoğunluğunun bu esas fizyolojik konsepti amper/cm² olarak ölçülür ve elektrik yanığında hasarın ve ısı üretimin önemli bir belirleyicisidir.1,23-25,35,36 Elektrik akımının oluşturduğu hasar akımın oluşturduğu ısı tarafından mı, yoksa direk etkisiyle mi meydana geldiği konusunda hala tartışmalı görüşler mevcuttur. Kesit yüzeyi küçüldükçe aynı miktardaki elektrik akımı daha yoğun akarak daha fazla hasara yol açar. Elektriğin giriş ve çıkış bölgelerinde akım yoğunluğu daha yüksektir. Bu yüzden elektriğin bu bölgelerde yaptığı hasar daha fazladır. El, bilek ve ön koldan geçen akım daha yüksek derecede yoğunluğa sahiptir ve buna göre hasar bu bölgelerde klinik olarak daha fazladır. Bunun tersi, akım geniş kesit yüzeyli alanlardan geçerken, gövdede olduğu gibi, yoğunluğu azaldığı için bu bölgelerde doku hasarı daha az oluşmaktadır. Daniel ve ark.36 yaptıkları çalışmada, ekstremitelerde elektrik akımının büyük bir kısmının kas grupları içerisinden geçtiğini ve burada kesit yüzey bölgeleri azaldıkça oluşan hasar miktarının arttığı belirtilmektedir. Bilek seviyesindeki yüksek ısı ölçümleri nedeniyle bu bölge en yüksek potansiyel hasar bölgesi adını kazanmıştır.16,23 2. 2. Elektrik Fizyopatolojisi Yapılan çalışmalar sonucu elektrik yanığındaki oluşan doku hasarını anlatan iki teori geliştirmiştir. Birinci teoriye göre, hücre membranında değişikliklere sebep olan elektron akışı hücre yaralanmasına ve ölümüne yol açar. İkinci teoriye göre de, elektrik akımı geçtiği alanlardan oluşturduğu ısıya bağlı termal hasar şeklinde doku harabiyeti oluşturmaktadır. Joule kanununa göre ısı üretimi ile direnç ve akım şiddeti arasındaki bağlantı aşağıda gösterildiği gibidir: P = I² R ( P = ısı, R = direnç, I = akım şiddeti ) 5 Hasar miktarı oluşacak ısı miktarına bağlı olarak artacaktır.4,16 Genel olarak bugün kabul gören görüşe göre doku hasarının elektrik yanıklarında primer sebebi akımın doku içerisinden geçerken ürettiği ısı enerjisidir. Bu enerji çıkışı Joule kanunu ile izah edilmektedir.1 2. 3. Yaralanma Mekanizması ve Sınıflandırma Elektrik yanıkları, yaralanmanın ve geniş doku hasarının kompleks bir tabiatta olması nedeniyle Artz32 tarafından ezilme (crush) tipi travmalarına benzetilmiştir. Hunt25 ise bu travmaları çok yüksek ısı ile oluşan termal yaralanmalar sınıfına sokmuştur. Esses ve Peters16,37 tarafından elektrik yanıkları yaralanma mekanizmasına göre üçe ayrılmıştır: 1. Termal yanıklar 2. Temas yanıkları 3. Ark yanıkları Parshley ve ark. 16,13 ark ve alev yanıklarını aşağıdaki gibi tanımlamışlardır: 1. Temas olmayan yanıklar (ark, flaş) 2. Temas yanıkları Escudero ve ark., Luce ve ark.16,38,39 ise elektrik yanıklarını iki grupta tanımlamışlardır: 1. Flaş yanıkları 2. Gerçek yüksek gerilim yanıkları Elektrik kaynağı ile temas edildiği zaman, ekstremiteden geçen akım, oluşturduğu ısı etkisiyle doku harabiyetini indükler. Flaş yanıklarındaki mekanizma ise, temas olmadan vücuda yakın mesafeden topraklanarak geçen elektrik akımın, oluşturduğu ısı nedeniyle termal yaralanma olmasıdır. Elektrik arkının ateşlenmesi ile (flaş) giysiler ateş alabilir ve bu da mevcut olan kompleks problemlere alev yanığını da ekleyebilir. Yüksek gerilim elektrik yanıklarında ark yoluyla sıçrayan bölgeler şeklinde ortaya çıkan hasarlanma bir fenomen olarak gözlenmiştir. Böylece ekstremitede eklem 6 aralarında nispeten sağlam bölgeler bulunurken, kübital fossa ve bilek gibi bölgelerde sirküler, yaygın ve tam tabaka nekrotik alanlar oluşturmaktadır.4,16 Özellikle ark yanıklarının çok hasar verici olabildiği düşünülmektedir. Ark oluştuğunda 3.000 ºC ile 5.000 ºC arasında sıcaklıklar oluşabilmektedir.1 Daniel ve ark.36 ise yaptıkları çalışmada gerilimi 5.000 volta kadar çıkardıkları halde bile ark olayı ile karşılaşmadıklarını belirtmektedirler. Zelt ve ark. ise yaptıkları deneysel çalışmalarında benzer sonuçla karşılaşmışlar ve akımın kübital fossa, bilek ve özel bölgelerde gövdenin ve ekstremitenin kesit yüzey alanından nispeten daha küçük kesit yüzey bölgelerden geçmek zorunda olduğunu ve bu bölgelerden geçerken çok daha fazla hasar oluşturduğunu ve bu durumun da ark fenomeni ile benzer görüntüyü ortaya koyduğunu belirtmişlerdir.16,23 Başlangıçta akım yoğunluğunun yüksek olmasından ve düşük kesit yüzeyleri nedeniyle, elektrik giriş ve çıkış noktaları yıkıcı etkisinin en fazla olduğu bölgelerdir. Aynı zamanda bu alanlarda hasar oluşup, dokularda mumlaşma (mummification) ve/veya kömürleşme (charring) ortaya çıkarsa iletkenlik azalarak vücudun diğer kısmına daha az akım geçmektedir. Bu yüzden elektrik giriş ve çıkış noktalarında klinik olarak daha fazla hasar görülmektedir.1,2,7,16,24-26 Elektrik yanıklarının derinliğine göre derecelendirilmesi mevcut yanık sınıflandırılmasından farklı değildir: 1. Iº yanık: Epidermis üst katmanlarında ödem ve eritem ile karakterizedir. 2. IIº yanık: Derin ve yüzeyel olarak ikiye ayrılır. Yüzeyel olan formunda sadece dermisin üst kısımları tutulmaktadır, spontan olarak iyileşebilir ve ağrılı büllerle karakterizedir. Derin formunda ise dermisin alt kısımları tutulmaktadır. Bu durumda spontan epitelizasyon çok kısıtlı olup his duyusu da ortadan kalkmış olmaktadır. 3. IIIº yanık: Tam tabaka yanık olarak da bilinmektedir. Derinin tüm tabakaları tutulmuştur ve ısının şiddetine göre daha alttaki tabakalar da tutulmuş olabilir. Spontan epitelizasyon yoktur. Yanık yüzdesi kabaca ve en kolay olarak dokuzlar kuralı ile saptanır. Buna göre vücut bölgeleri (baş, boyun, gövde, ekstremiteler) 9 veya 9’un katları şeklinde sınıflandırılmıştır. Baş ve boyun % 9, her bir üst ekstremite % 9, her bir alt ekstremite, gövde ön ve arka yüzleri % 18, perineal bölge ise % 1 olarak hesaplanmıştır (Şekil 2).16 7 Yetişkin Çoçuk Şekil 2. Dokuzlar kuralına göre vücudun yüzde dağılımı. Fakat dokuzlar yöntemi ile çocuklarda yanık yüzdesini hesaplama ekstremite, baş ve gövde oranlarının değişik olmasından dolayı yanlış sonuç vermektedir. Çocuklarda ve yetişkinlerde kesin olarak yanık yüzdesi Lund-Browder şeması kullanılarak hesaplanır (Şekil 3). 8 Yaş: Cins: Ağırlık: Bölge 0-1 yaş 1-4 yaş 5-9 yaş 10-14 yaş Baş Boyun Gövde ön yüz Gövde arka yüz Sağ kalça Sol kalça Genital Sağ üst kol Sol üst kol Sağ ön kol Sol ön kol Sağ el Sol el Sağ uyluk Sol uyluk Sağ bacak Sol bacak Sağ ayak Sol ayak 19 2 13 13 2½ 2½ 1 4 4 3 3 2½ 2½ 5½ 5½ 5 5 3½ 3½ 17 2 13 13 2½ 2½ 1 4 4 3 3 2½ 2½ 6½ 6½ 5 5 3½ 3½ 13 2 13 13 2½ 2½ 1 4 4 3 3 2½ 2½ 8 8 5½ 5½ 3½ 3½ 11 2 13 13 2½ 2½ 1 4 4 3 3 2½ 2½ 8½ 8½ 6 6 3½ 3½ 15 yaş 9 2 13 13 2½ 2½ 1 4 4 3 3 2½ 2½ 9 9 6½ 6½ 3½ 3½ Toplam Erişkin Kısmi kalınlıkta 2° Tam kalınlıkta 3° Toplam 7 2 13 13 2½ 2½ 1 4 4 3 3 2½ 2½ 9½ 9½ 7 7 3½ 3½ Şekil 3. Lund – Browder şeması. Elektrik yanığının yaygınlığı, gerilim, akım tipi, akımın hastanın vücudundaki geçiş yolu, temas süresi ve doku direnci gibi farklı ve çok sayıda faktöre bağımlıdır.1,16 Burke ve ark. ile Butler ve ark. göre ısı üretimi akım yoğunluğu ile doğru orantılıdır. Genellikle gerilim arttıkça yaralanma yaygınlaşmaktadır.2,7 Elektriğin giriş ve çıkış noktalarında doku direnci çok önemlidir ve yaygınlığı gösteren faktörlerden birisidir. Direnç, terleme ve nem ile büyük değişiklikler gösterebilir.1,2,7 Hasar temas süresi arttıkça da artmaktadır. Temasın ne kadar sıkı yapıldığı da çok önemlidir. 9 Temas yüzeyi küçüldükçe akım yoğunluğu yükselerek daha fazla hasar ortaya çıkmaktadır.2,7 Zachary ve ark.29 göre ise, temas kısa ise nontermal etkiler öne çıkmakta, temas uzadıkça da termal etki ile oluşan hasar çok daha yıkıcı olmaktadır. Elektrik yanıklarındaki masif kas nekrozu, ezilme tipi yaralanmalardaki gibi, açığa çıkan bol miktarda miyoglobinden dolayı ağır dereceli miyoglobinüri tablosuna yol açabilmektedir. Aynı zamanda dehidratasyon da oluşmuşsa miyoglobinler böbrek tübüllerinde birikerek hasara neden olmakta ve akut böbrek yetmezliğine yol açmaktadır.1,2,9,13,16,22,39 Bütün bu kendine has fizyopatolojik değişiklikler ile aynı anda, elektrik yanığında termal yanıkta mevcut olan, kapiller geçirgenliği yükselerek interselüller aralığa sıvı kaçağı, derinin bariyer özelliğinin ortadan kalkması ve bunlara bağlı olarak şokun gelişmesi gibi fizyopatolojik değişiklikler de meydana gelmektedir.1,16 Yüksek gerilim elektrik yanıklarında, % 70-80 gibi yüksek oranlarda, üst ekstremiteler yaralanmaktadır.1,2,7,13,16,22,39,40 2.4. Tedavi 2.4.1. Muayene ve Değerlendirme Elektrik yanıkları farklı mekanizmalar ile meydana gelebileceği için, ayrıntılı ve geniş öykü alınmalıdır. Hastadan, ilk müdahaleyi yapan sağlık personelinden, ailesinden veya olayın tanıklarından alınacak öykü aşağıdaki parametrelerin tümünü içermelidir: 1. Kaza zamanı 2. Temas noktası 3. Elektrik kaynağının cinsi 4. Gerilim miktarı 5. Nemli ortam varlığı 6. Temas süresi 7. Bilinç kaybı varlığı 8. Yüksekten düşme öyküsü 9. Kaza sonrası acil ve resüsitasyon amaçlı girişimler 10 Ayrıntılı fizik muayene yapılarak, kardiyak veya solunum arresti, ayrıca düşmeye bağlı, abdominal künt travma, intrakranyal hemoraji, ekstremite ve vertebranın kompresyon kırıkları ekarte edilmelidir. Üst ekstremite elektrik yanıklarında ek olarak yapılan ayrıntılı lokal muayenede aşağıdaki parametrelere bakılmalıdır. 1. Distal nabazanlar 2. Kapiller nabazan 3. Sensitif ve motor foksiyonlar 4. Siyanoz veya anemi 5. Ödem, deri gerginliği 6. Fikse kontraktürler 7. Kömürleşme Ekstremite muayenesinde deri gerginliği, aktif veya pasif hareketlerde ağrı, ödem gibi bulgular, kompartman sendromu olasılığını, distal nabazanlar palpabl olsa bile, akla getirmeli ve buna göre hasta değerlendirilmelidir.2,13,16,39,41 Elektrik yanığının ilk klinik görüntüsü aldatıcı olup, genellikle bu tablonun altında yatan geniş ve yaygın doku hasarı hakkında tam fikir veremeyebilir. Sağlam görünen derinin altındaki tendon, kas ve sinir dokularda geniş nekrozlar meydana gelebilmektedir.1,16 Lokalize ark ve temas yanıkları benzer özellikler göstermektedir. Bu yanıklarda genişliği küçük alanlardan çok geniş alanlara kadar değişebilen, adeta gri-beyaz, deprese bir nekrozlu bölge ile çevrili kömürleşmiş alanlar mevcuttur. Nekrozlu alanın etrafında ise daha koyu koagülasyon nekrozu mevcuttur. Bu tür yanıklar, özellikle giriş ve çıkış noktalarında, akımın yoğun etkisinin görüldüğü kübital bölgede, bilekte ve aksillada ortaya çıkmaktadır. Üsteki giysilerin alevlenmesinden kaynaklanan yanıklar ve flaş yanıkları termal yanık özelliklerini göstermektedir. Geniş alanları tutabilen bu tür yanıklar, adeta ikinci, üçüncü derece olmakla birlikte yanış süresine ve ısı yoğunluğuna bağlı olarak derinleşebilmektedir.2, 16 11 2.4.2 Sıvı Tedavisi ve Monitörizasyon Gerek elektrik, gerekse termal yanıklarında erken dönemde görülen en büyük problemlerden birisi de hasarlı deriden vazoaktif maddelerin salınımına bağlı intersellüler aralığa geçen ve kaybedilen vücut sıvılarının oluşturduğu dehidratasyon ve şok tablosudur.16,42 Tedaviye başlanmadan idrar ve kan biyokimyası ayrıntılı olarak tetkik edilmeli akut böbrek yetmezliği, serum elektrolit imbalansı ve idrarda miyoglobin varlığı araştırılmalıdır.4,42 Elektrik yaralanmalarında termal yanıklardan farklı olarak yanık yüzey alanının tüm vücut yüzeyine oranı ile sıvı resüsitasyonu arasında fazla bağlantı yoktur.1-3,9,11,16,39 Bu tür yanıklarda aynı anda gelişen vasküler paroloji, doku hasarını, derideki görülen tutulum sınırlarının ötesine taşımaktadır ve genelde yaygın kas yıkımı ile karakterize olan ve ekstremitenin tümünü kapsayan bir tablo ortaya çıkmaktadır. Elektrik yanıklarının, giysilerin alev almasından ve flaş yanıklarından kaynaklanan yanıklar ile kombine olduğu durumda, sıvı replasmanının miktarını standartize etmek çok zordur. Hastaya, idrar çıkışının monitörizasyonu için, foley kateteri uygulanmalı, 1 ml/saat/kg (çocuk) veya 50-100 ml/saat (yetişkin) olacak şekilde sıvı replasmanı yapılmalıdır. Hastanın verilecek miktarın fazlalığına ve kardiyak durumuna göre santral venöz kateteri uygulanabilir ve santral venöz basıncı bu kateter yardımı ile monitörize edilerek kalp yetmezliğinin oluşmasından kaçınılabilir. Özellikle miyoglobinüri varlığında, idrarda pigment görülmeyene kadar yüksek miktarda idrar çıkışı devam ettirilmelidir. Miyoglobinüri varlığında, idrarın forse edilmesi amacıyla 5-10 ml/saat dozda mannitol (Kanfleks®) yararlı olabilmektedir. Kötü yaralanmış bir ekstremitede 6-8 litrelik sıvı tedavisi 24 saatte olağanüstü sayılmamalıdır. Sıvı resüsitasyon döneminde böbrek fonksiyonları ve serum elektrolitleri sık sık ölçülerek monitörize edilmelidir.1,2,11,13,16,22,26,38 Sıvı resüsitasyonunu standartize edebilmek için, yanık şoku tedavisinde vücut ağırlığını ve yanık yüzey alanının vücut yüzeyine oranını baz alan çeşitli formüller geliştirilmiştir (Tablo 1). 12 Tablo 1. Termal yanık hastalarında en sık kullanılan sıvı resüsitasyon formülleri1 Brooke Evans Parkland 1.Gün Kolloid 0.5 ml kg % yanık 1 ml kg % yanık Yok Kristaloid 1.5 ml kg % yanık 1 ml kg % yanık 4 ml kg % yanık Ringer laktat Ringer laktat Ringer laktat %5 Dekstroz Hız Hacim hesabı 2 2000 ml/m 2 2000 ml/m Yok ½ total ilk 8 saatte ½ total ilk 8 saatte ½ total ilk 8 saatte ½ total sonraki 16 saatte ½ total sonraki 16 saatte ½ total sonraki 16 saatte %50 yanığa kadar total yanık %50 yanığa kadar alanı total yanık alanı %50 den fazla ise %50 kabul %50 den fazla ise edilir %50 kabul edilir 0,25 ml kg %yanık 0.5 ml kg %yanık Total yanık alanı 2.Gün Kolloid 700-2000 ml (yetişkin) yeterli idrar için Kristaloid 0,5 ml kg %yanık Ringer laktat 0,5 ml kg %yanık Yok Ringer laktat %5 Dekstroz 1500-2000 ml 1500-2000 ml Yeterli idrar çıkaracak kadar Tedaviye başlanmadan idrar ve kan biyokimyası ayrıntılı olarak tetkik edilmeli akut böbrek yetmezliği, serum elektrolit imbalansı ve idrarda miyoglobin varlığı araştırılmalıdır.16 2.4.3. Eşlik Eden Yaralanmalar Elektrikle temas sırasında hasta yüksekten düşebilir veya uzağa fırlatılabilir, kırıklar, dislokasyonlar meydana görülebilir. Kafa travması, torakolumbar, servikal vertebra yaralanmaları görülebilir. Alternatif akım kas üzerinde yaptığı tetani etkisi kasılan kasları kitle haline getirerek ekstremitelerde kırıklara yol açabilir. Özellikle bilinci kapalı hastalarda, servikal bölge, kafa ve vertebra ile kırık açısından ekstremite grafileri incelenmeli, gereğinde intrakranyal kanamaların ekarte edilmesi için tomografiler çekilmelidir.4,16 Kalp üzerinden geçen elektrik akımı, ventriküler fibrilasyon ve kardiyak arreste neden olabilir. Elektrik yanığı sonrası ani ölümlerin en önemli sorumlusu ventriküler 13 fibrilasyondur. Bu tür yaralanmalarda elektrokardiyogram mutlaka çekilmeli ve gereken durumlarda kardiyak monitörizasyon uygulanmalıdır. Hastaların yaklaşık olarak % 40’ında ventriküler blok, ST-T düzensizlikleri, atriyal fibrilasyon ve supraventriküler ekstrasistoliler gibi anomalilere rastlanmaktadır. Yaygın kas yıkımı sonrası dolaşıma salınan büyük miktarlarda selüler enzimlerden dolayı, olası kardiyak patolojiyi saptamada enzimatik çalışmaların önemli bir yardımı yoktur.1,16,42 Yüksekten düşme sonucu oluşan künt batın travması beraberinde, elektrik yanıklarında, basit ileus tablosundan, stres ülseri veya intraabdominal organ nekrozlarına varan çeşitli intraabdominal patolojiler ortaya çıkabilir. Abdominal bölgenin ayrıntılı muayenesi, elektriğin giriş veya çıkış noktaları gibi bir patoloji görülmediği durumda dahi mutlaka yapılmalıdır.1,2,9,16 2.4.4. İlk Müdahale Bütün yaralanmalarda olduğu gibi yaygın doku yıkımı ile beraber, elektrik yanıklarında da tetanoz profilaksisi yapılmalıdır. Antibiyotik profilaksisi konusunda farklı düşünceler olsa bile az da olsa, anaerobik enfeksiyon riski göz önünde bulundurulmalıdır. Dokuları sıkıştırarak ödeme neden olan yüzük, bilezik, giysi gibi tüm eşyalar çıkarılmalıdır. Ekstremite değerlendirilmesi yapıldıktan sonra sıvı resüsitasyon tedavisine başlanmalıdır.16,42 2.4.5. Fasyotomi Yumuşak dokularda gelişen ödem ile beraber sirküler yanıklar, özellikle de yaygın hasara yol açan elektrik yanıklarda, kompartman sendromu bulguları ortaya çıkabilir. Kompartman sendromu varlığını düşündüren ilk klinik bulgular aşağıdaki gibidir: 1. Ekstremitede gerginlik ve hassasiyet 2. Ağrı (Progressif ve ısrarlıdır. Pasif gerilimle indüklenir) 3. Duyu azalması, parestezi 4. Güçsüzlük ve /veya azalmış kas fonksiyonu 5. Distal nabazanların alınamaması 14 IIIº termal yanığında eskaratomi yeterli olurken, genellikle ezilme yaralanmalarında olduğu gibi, gergin, ödemli bir üst ekstremite elektrik yanığında derin fasyotomi gerekli olmaktadır.4,16 2.4.6. Cerrahi Tedavi ve Yara Bakımı Elektrik yanıklarında, sıvı resüsitasyonunu takiben, tedavi prensipleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir: 1. Uygun dekompresyon 2. Nekroze dokuların temizliği ve gereğinde amputasyon 3. Tendon, damar, sinir, kemik ve eklem gibi önemli dokuların korunması 4. Güvenli ve hızlı onarım Her ne kadar da kompartman basıncı ölçümü fasyotomi endikasyonu olsa da, şüphe ve klinik bulgular, fasyotomi kararının verilmesinde önemli belirleyicilerdir. Fasyotominin ilk 6 saat içerisinde yapılması gerekmektedir. Gecikmiş olsa bile fasyotomi, klinik bulgular bunu gerektiriyorsa, yapılmalıdır.1,2,6,13,16,22,26,28,43 Nekroze dokuların debridman zamanı konusunda halen net bir anlaşma sağlanamamıştır. Geciktirilmiş tam debridman hattının oturmasını bekleyerek nekrozun kendi kendine ayrılması gibi farklı yaklaşımlar mevcuttur. Özellikle elektriğin giriş ve çıkış noktalarında bu kararı vermek çok daha zordur. Bu noktaların erken debridmanı yaşayabilecek dokuların eksizyonu sonrası hayal kırıklığı ile sonuçlanabilirken; enfeksiyon, skar kontraktürü ve gecikmiş iyileşme gibi istenmeyen sonuçlar da nekrotik dokuların kendi kendine ayrılmaya bırakılması sonucu ortaya çıkabilmektedir.2,5,16,33 Hangi yöntemle tedavi olunursa olsun, debridman yapılırken tendon, damar, sinir, kemik ve eklem gibi önemli fonksiyonlara sahip olan dokular korunmalı ve debridman yapılırken açığa çıkarlarsa, uygun pansuman malzemeleri ile örtülerek en kısa zamanda yumuşak doku ile kapatılmalıdır.1,2,16 Fasyotominin ardından seri debridmanlar uygulanmalıdır. Sonrasında ekstremitelere atel konularak antibiyotik emdirilmiş gazlı bezle pansuman yapılmalıdır. Atel uygulanırken, eklemler metakarpofalangeal 70º fleksiyonda, bilek 30º ekstansiyonda, 1. parmak tam palmar abduksiyonda ve proksimal interfalangeal eklemler ekstansiyonda olacak şekilde pozisyon verilmelidir. Tüm ligamentler bu 15 pozisyonda tam gerilimde olacağı için, iyileşme döneminde oluşabilecek kısalmalardan mümkün olduğunca az etkilenecektir. İyileşmekte olan veya onarılan ekstremite fizyoterapi programına alınarak, mevcut fonksiyonlar arttırılmalı ve korunmalıdır.1,16 Geniş debridman sonrası aynı seansta, ekspoze, nekroze veya tromboze olan majör ekstremite damarları Wang ve ark.44 tarafından ven grefleri ile onarılmıştır. Shen ve ark.45 ise palmar artere pediküllü omentum flebini anastomoze ederek ekstremite kurtarılmasına çalışmışlardır. 2.4.7. Onarım Elektrik yanıklarında bütün canlı dokular korunarak nekroze dokuların debridmanı sonrası, tendon, damar, sinir, kemik ve eklem gibi önemli dokuların örtülebilmesi için çeşitli fleplerle onarım gerekmektedir. Bu dokular dışında kalan bölgelerde uygun zemin varsa, deri grefti ile onarılarak defekt küçültülmeli ve yara sepsisi riski azaltılmalıdır. Gecikmiş iyileşmenin oluşturduğu fonksiyon kısıtlayıcı etkileri minimuma indirebilmek için, mümkün olan en kısa sürede flep veya greft ile onarım yapılmalıdır.1,2,4,17-20 Yakın veya lokal flepler, dijital sinir veya fleksör tendon gibi küçük, ama önemli yapıların onarımlarında ideal seçenektir. Sınırlı ölçülerde lokal kas flepleri de kullanılabilmektedir. Elektrik yanıklarına bağlı oluşan defektlerde en sık kullanılan fleplerden bazıları şunlardır: Groin flep: daha büyük defektler için farklı flep seçenekleri mevcutsa da, McGregor ve Jackson 16,46 tarafından ilk defa tanımlanmış olan kasık flebi, bunların içinde en sık kullanılandır. Üst ekstremitenin farklı bölgelerinde yer alan ve değişik ebatlarda olan defektlerde uygun örtü sağlayan, düşük donör alan morbiditesine sahip olan bu flep, birkaç haftalık immobilizasyon zamanı gibi en büyük dezavantajı olmasına karşın hala iyi bir seçenek olarak yerini korumaktadır.47,48 Flebin arteri ve veni (superfisial sirkumfleks iliak arter ve ven (SSİA ve SSİV)) femoral arter ve inguinal ligamanın kesiştiği noktanın 2 cm altından başlar ve inguinal ligamana paralel olarak superior anterior iliak spine doğru uzanır (Şekil 4, 5).49 16 Superfisial epigastrik bölge Superfisial İnguinal ligaman sirkumfleks iliak arter Femoral arter Şekil 4. SSİA trasesinin görününmü. Şekil 5. Groin flebinin çizim sonrası preoperatif görünümü. Pektoral flep: pektoral kas üçgen şeklindedir. Yassı ve anatomik olarak klaviküler, sternokostal ve abdominal parçalardan oluşan bu kasın beslenmesi, Tip 5 flep şeklinde ve dominant olarak torakoakromial artere dayalıdır. Ancak, kasın anatomik segmentlerinin vasküler yapısındaki özellikler nedeniyle, sadece sternokostal parçanın kullanılmasıyla ada muskulokutan flep oluşturulabilmesi olasıdır. Kasın innervasyonu ise C5-T1 den gelen lateral ve medial pektoral sinirlerle olur. Kasa 17 duyusal sinirlerin girişinin pedikül trasesinden ayrı oluşu yüzünden, nörosensorial olarak kaldırılabilmesi mümkün değildir.50 Pektoralis majör kas-deri flebi ilk kez 1968’de Hueston ve Mc Conchie, 51 daha sonra ise 1977’de Brown ve ark. 52 tarafından tanımlanmıştır. Ancak, baş ve boyun kanserlerinin geniş eksizyonu sonrasında onarım amacıyla Ariyan53 tarafından popülarize edilmiş, daha sonra da birçok yazar tarafından bu flebin çeşitli kullanım ve uygulanış şekilleri geniş seriler halinde sunulmuştur. Luce ve ark.38 elektrik yanığı sonucu üst ekstremitede oluşan defektlerin onarımı için kullanılan pektoralis majör ada flebinde kasık flebine göre daha az ödem oluştuğunu bildirmişlerdir (Şekil 6,7). Pektoralis minor kası Pektoralis major kası Defekt Şekil 6. Pektoral flebin şematik görünümü. 18 Torakoakromial arter Defekt Kas flebi Deri adası Pektoralis major kası Şekil 7. Miyokutan pektoral flebin şematik görünümü. Latissimus dorsi flebi: ilk defa tıp kitaplarında miyokutanöz flep olarak 1896 yılında Tansini54 tarafından mastektomi sonrası onarım amaçlı kullanılan latissimus dorsi miyokutanöz flebi yayınlanmıştır.1979’da ise Watson ve ark.55 ilk serbest latissimus dorsi kas flebi ile defekt onarımı yapmışlardır. Latissimus dorsi (LD) kası medialde alt 6 torasik vertebraların spinous proçeslerinden başlayarak inferiora doğru uzanır ve torakolumbar fasya şeklinde lumbar ve sakral vertebralara ve iliak kresten origosunu alır ve daha sonra superiorda skapula inferiorundan geçerek humerusun medialine yapışır. Bu kas kola ekstansiyon adduksiyon ve içe rotasyon hareketleri yaptırır. Arteri, veni ve siniri torakodorsaldir. Kas flepleri sınıflandırılmasına göre Tip 5 kasıdır ve medialden ek olarak interkostal segmenter arterlerden de beslenmektedir. Latissimus dorsi kasın kapatabileceği defekt alan genişliği 25 ile 40 cm arasında değişmektedir.56 Elektrik yanıklarında geniş ve vaskülarize bir flep olarak, latissimus dorsi kas flebi kötü vaskülerize zeminli doku defektlerin onarımında başarılı olmuştur.57 Ancak, aksiller bölgeyi de içeren defektlerde vasküler pedikülün olup olmadığı araştırılmalıdır (Şekil 8, 9). 19 Şekil 8. LD kasının şematik görünümü. Skapula Torakodorsal arter ve ven Latissimus dorsi kası İliak krest Şekil 9. LD flebinin şematik görünümü . 20 Sural flep: 1992 yılında Masquelet,58median yüzeysel sural arter ile peroneal arterin en alt perforatör dalı arasındaki ilişkiden yararlanarak, distal pediküllü ters akımlı sural arter flebini tanımlamıştır (Şekil 10). Fasyokutan olarak tanımlanan sural arter flebi ayak bileği, ayağın yüklenme alanı ve topuk çevresi yumuşak doku defektlerinin tamiri için uygundur.59 Le Fourn ve arkadaşları 60 ise, bacakta ve ayaktaki derin doku defektlerinin rekonstrüksiyonunda kullanılabilecek, klasik sural arter flebinin gastroknemius kasıyla beraber alındığı muskulokutan sural arter flebini tanımlamıştır. Sural flep, kruris posteriorundan hazırlanan fasyokutan fleptir. Sural arterden beslenen bu flep, bacak posteriorunun ½ üst kısmından başlayarak Achilles tendonun distaline kadar uzanır. Tip A fasyokutan flebidir ve sural sinir ile innerve olur. Flebin dominant vasküler beslenmesi, distal popliteal fossadan gastroknemius kasın iki başı arasından çıkan sural arterin direkt kutanöz dalı ve gastroknemius kasından çıkan minör muskulokutanöz perforatörlerden sağlanır. Bu flebin drenajı küçük safen venden olur. Flep, distal bazlı ters akımlı fasyal veya fasyokutan olarak kullanılır. Flep hazırlanırken medial ve lateral gastroknemius kasının iki başı arasından medial sural sinir ve ona eşlik eden arter bulunarak kesilir ve uygun şekilde bağlanır. Flebin medial ve lateralinden, cilt cilt-altı ve fasyayı geçerek gastroknemius-soleus kas aralığına kadar disseksiyona devam edilir. Flep lateral malleolun 5 cm proksimalinden hazırlanarak defekt sahasına getirilir ve çevre dokulara uygun şekilde dikilir.61 21 Sural arter, ven ve sinir Şekil 10. Sural flebin şematik görünümü ( A, B ). Fibular flep: 1975 yılında Taylor ve ark.62 ilk defa vaskülarize fibula flebini açık alt ekstremite fraktürlerinde başarıyla kullanmışlardır. Bu çalışmada, flebin posterior yaklaşımla hazırlanması tanımlanmıştır. 1979’da Gilbert63 hala günümüzde kullanılan lateral yaklaşımı tarif etmiştir. Chen ve Yan64,65 1983’te ilk defa osteokutan fibula flebin transferini yayınlamış ve aynı yılda Yoshimura fibula üzerindeki cildi sirkülasyon monitörü olarak kullanmıştır. Uzun süre uzun kemik defektlerinin onarımında kullanılan fibula flebi, ilk defa 1989 yılında Hidalgo16 tarafından segmental mandibulektomi sonrası oluşan defektlerin restorasyonunda kullanılmıştır. Diz ve ayak bileği eklemlerinin bütünlüğünü sağlamak amaçlı proksimalden ve distalden 6-7 cm’lik kemik bırakılarak yaklaşık 22-25 cm’lik fibula kemiği alınabilir. Fibula başı etrafından geçen common peroneal sinirin bir kısmı proksimalde disseksiyonu ve kemik eksizyonunu zorlaştırır.67 22 Fibula osseös veya osteokütanöz flep şeklinde hazırlanabilir. Flebin cilt kısmı peroneal arter ve venden çıkan septokutanöz veya muskulokutanöz perforatörlerle beslenir. Perforatörler posterior krural septum boyunca çıkarlar. Cilt genişliği donör alanın primer kapatılacağı şekilde ayarlanmalı ve geniş cilt defekti mevcutsa, donör alan deri grefti ile onarılabilir. Flebin vasküler pedikülü posterior tibial arter bifurkasyonuna kadar uzanır. Hayden ve O’Leary68 tarafınca tarif edilmiş sensorial osteokutanöz fibula flebi, bu donör alanın bir başka avantajını göstermektedir. Flebin cilt komponentindeki his duyusunun korunması için disseksiyon sırasında lateral sural kutanöz sinir korunarak getirilen alandaki uygun bir sinirle koapte edilir. Sadove ve ark.69 sensorial osteokutanöz flebini tek seanslı penil rekonstrüksiyonunda kullanmışlar. Peroneal arter ve ven fibula ostekutan flebin beslenmesini sağlamaktadır. Popliteal arter anterior ve posterior tibial arterlere ayrıldıktan sonra sonuncu damardan peroneal arter çıkıyor. Peroneal arter ve onu takip eden iki comitans ven bacak distaline doğru inerek flexor hallucis longus ve tibialis posterior kasları arasından geçer. Fibula flebinin vasküler anatomisini bilmek önemlidir. Çünkü ayağın çeşitli damarsal beslenme varyasyonları mevcuttur. Bu varyasyonların preoperatif tespit edilmesi, iskemi komplikasyonlarını önler. Daha önce söylenildiği gibi, bacağın lateral cilt kısmının duyu hissi lateral sural kutanöz sinir tarafınca sağlanmaktadır. Bu sinir popliteal fossanın içinden geçerek veya fossaya varmadan common peroneal sinirden ayrılır. Fibular bölgeden yüzeyel geçen ikinci sinir peroneal communication siniridir. Bu sinir common peroneal sinirden ayrılır ve medial sural kutanöz sinirle birleşerek sural siniri oluşturur (Şekil 11).67 Dye-injektion tekniği ile yapılan araştırmalar sonucu peroneal arterin yaklaşık 21,4 cm uzunluğunda ve 9,9 cm genişliğindeki cilt adasını beslediği görülmüştür.67 23 Fleksor hallusis longus kası A Peroneal arter perforatörleri Fibula kemiğin başı Deri adası Peroneus longus tendonu ve peroneus brevis kası (lateral kompartman) Posterior krural septum Soleus ve gastroknemius kasları (posterior kompartman) Deri perforatörleri Soleus kası B Fleksor hallusis longus kası İntermuskuler septum Posterior tibial arter Şekil 11. Fibula osteokütan flep disseksiyonunun şematik görünümü (A, B). Ters akımlı dorsal metakarpal flep: elektrik yanıkları sonrası extremitelerde, özellikle el parmaklarında, amputasyon sonrası oluşan defekt onarımı çok zordur. Kemiği açıkta bırakan parmak amputasyon güdüğün kapatılmasında en güzel seçeneklerden biride ters akımlı dorsal metakarpal flep ile onarım tekniğidir. Dorsal metakarpal ada flepleri el ve parmak sırtındaki defektlerinin kapatılmasında teknik açıdan zorluk yaratmaması nedeniyle sıklıkla kullanılmaktadır. Ters akımlı dorsal 24 metakarpal flep, uygulanması kolay, elin major arteriyel sistemini bozmayan, uygun cilt örtülmesi ve renk uyumunu sağlayan aynı zamanda kemik doku ve sinirin de onarılmasına imkan veren, el dorsali yanında palmar bölgede de kullanabilecek iyi bir flep tekniğidir.70 El sırtının ayrıntılı arteriel dolaşım şemasını ortaya koyan çalışmaların ardından, Foucher 71 1979’da 1. dorsal interosseöz arter pediküllü duysal ada flebine “kite flep” (uçurtma flebi) adını verdi. Bu bölgeye komşulukta olan 2. metakarpal aralıktan 72 kaldırılan flebi ilk tasarlayan ise Early oldu. El palmar ve dorsalindeki damar ağlarının web aralığında kurduğu bağlantının gösterilmesi, bu flebi distal pediküllü olarak kullanmaya olanak tanıdı. Özellikle Dautel ve ark.73,74 yaptıkları anatomik çalışmada, ters akımlı dorsal metakarpal flebinin (TADMF) proksimal falanks ve proksimal interfalangeal eklem düzeyindeki defektlerin kapatılmasında uygun bir yöntem olduğunu ortaya koydu. Quaba ve Maruyama75,76 1990’da TADMF ile ilgili ilk klinik çalışmaları yayınladıla. Zaman içinde, daha distal yerleşimli defektlerin örtülmesine olanak tanıyan uzun pediküllü ve kemiği de içeren kompleks flepler de tasarlanmıştır (Şekil 12).77 Ekstensor pollisis longus tendonu Dorsal radial arter Dijital arter Şekil 12. TADMF’in şematik görünümü. 25 Adipofasyal flep: defekt onarımında pediküllü flep seçeneklerden biride fasya veya adipofasyal fleplerdir. Bu flepler hazırlanırken flep bölgesindeki cilt dermis altından (fasyoadipöz fleplerde) veya faysa üzerinden (fasya fleplerinde) serbestleştirilerek kaldırılır ve flep hazırlandıktan sonra deri geri yerine sütüre edilir. Böylece, flep donör alan morbititesi minimuma indirilmiş olur.78 Lai ve ark.79 1991 yılında ilk olarak ayak dorsalindeki defekt onarımları için “turn-over” adipofasyal flep kullanmıştır. Brent ve ark.80 ise ilk defa 1985 yılında ayak dorsali rekonstrüksiyonu için serbest temporopariyetal fasya flebini kullanmıştır. Erken onarım amaçlı elektrik yanıklarında serbest doku nakilleri de kullanılmaktadır.81,82 Ancak, sınırlı endikasyonları ve serbest flep açısından her hastada kullanılabilir olmaması, bu fleplerin kullanılmasını kısıtlamaktadır.1 26 3. GEREÇ VE YÖNTEM Bu çalışmada; Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Yanık Ünitesi’ne 1988-2008 yıllar arası yüksek gerilim elektrik yanığı nedeniyle yatırılan ve tendon, damar, sinir, kemik, eklem gibi vital dokuları açıkta bırakan geniş doku defektleri olan 103 hasta retrospektif olarak incelendi. Bu hastalara, açıkta olan vital dokuların üzerinin bir an önce örtülerek canlılığının korunması ve ekstremite amputasyonundan korunma ile beraber maksimum fonksiyonel kazanım amacıyla toplam 138 flep ile rekonstrüksiyon yapıldı. Yüksek gerilim elektrik yanığı nedeniyle yaralanan hastalar ilk önce başvurdukları Çukurova Üniversitesi Acil Servisinde değerlendirildiler. Hastalar acil serviste ilk önce ABC (Havayolu “ Airway ”, Solunum “Breathing”, Dolaşım “ Circulation ”) kuralına göre değerlendirildi. Daha sonra yanık olmayan bir alandan güvenli bir damar yolu açıldı, tercihan santral venöz kateterizasyon uygulandı. Bu işlemi takiben idrar kateterizasyonu yapıldı. Bu arada kardiyak ritmin gözden geçirilmesi amacıyla monitorizasyon uygulandı. Kardiyak ritimde patoloji saptanan hastalarda acil kardiyoloji konsültasyonu istendi. Daha sonra ayrıntılı bir fizik muayene yapıldı, sistemler dikkatli bir şekilde gözden geçirildi, özellikle yüksekten düşme öyküsü araştırılıp olası ek travmalar yönünden araştırıldı. Bu amaçla; şuur muayenesi yapıldı, ekstremite ve vertebra fraktürü araştırıldı, göğüs ve batın travmaları yönünden incelendi. Bu muayenelerde patoloji saptanan hastalar için ilgili birimden acil konsültasyon istendi; gerekli görülen ileri incelemeler (direk grafi, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi vb.) yapıldı. Endikasyon konulan hastalara gerekli olan acil müdahalenin yapılması sağlandı. Bu arada, hastadan tetkik amaçlı tam kan sayımı, rutin biyokimyasal analiz, tam idrar tahlili için örnekler alındı ve akciğer grafisi çektirildi. Hastaya tetanoz profilaksisi yapılıp, gerek görülen hastalara ağrı için 0,1-0,2 mg/kg dozunda morfin yapıldı. Yanık ünitesine yatış endikasyonu konulan hastalar acil servisteki ilk değerlendirmeden sonra, ek travması olan ve acil müdahale gerekenler ise bu işlemden sonra yanık ünitemize yatırıldı. 27 Yanık ünitemizde anamnez alınıp tekrar ayrıntılı bir fizik muayene yapıldı ve bulgular hastanın dosyasına kaydedildi. Daha sonra hastanın yanık alanları dikkatli ve ayrıntılı olarak incelendi. Özellikle ekstremite muayeneleri ayrıntılı olarak yapıldı, kompartman sendromunun varlığı araştırıldı. Yanık alanları; derinlik ve genişlik açısından değerlendirildi. Yanık yüzdesi Lund-Browder şemasına göre hesaplandı. Kompartman sendromu için ekstremitelerdeki; gerginlik, hassasiyet, ağrı, duyu azalması, parestezi, güçsüzlük ve distal nabazanlar araştırıldı. Kompartman sendromunun varlığı veya şüphesinde acil fasyotomi veya eskaratomi uygulandı. Fasyotomi, genel anestezi altında uygulandı. Üst ekstremitedeki fasyotomi hattı aksiller bölgeden başlayarak kol medialinden ve ön kol volar yüzünden geçerek elin palmar yüzüne kadar uzatıldı (Şekil 13). El bileği seviyesinde transvers karpal ligaman kesilerek, karpal tünelden geçen median sinir serbestleştirildi. Parmaklarda midaksiyal hat üzerinde yapılan insizyonlarla dekompresyon sağlandı. El dorsumu ve palmar bölgeden yapılan insizyonlarla dorsal, tenar ve hipotenar kompartmanlar serbestleştirildi. Alt ekstremitede ise tibialis anterior ve posterior arter trasesi boyunca longitudinal insizyonlar yapılarak kruristeki anterior, lateral, yüzeyel posterior ve derin posterior kompartmanları serbestleştirmek amaçlı fasyotomi yapıldı. Ayrıca, metatarsal kemik aralıklarına ve parmakların medial ve lateral yüzlerine yapılan insizyonlarla dekompresyon uygulandı (Şekil 14). Operasyon sonunda yanık alanlarına gümüş sülfadiazin uygulanarak ekstremiteler alçı atele alındı ve eleve edildi. B A Şekil 13. Kompartman sendromu olan ve fasyotomi uygulanmış sol üst ekstremitenin preoperatif (A) ve peroperatif (B) görünümü. 28 A B Şekil 14. Kompartman sendromu olan ve fasyotomi uygulanmış sol alt ekstremitenin preoperatif (A) ve peroperatif (B) görünümü. Yapılan ilk müdahalelerden sonra, hastalara oluşan sıvı kaybını ve hipovolemik şoku önlemek amacıyla Parkland formülüne göre sıvı replasmanı yapıldı. Ancak, sıvı replasmanı yapılırken idrar çıkışının 2-3 cc/ kg/ saat olmasına dikkat edildi. Miyoglobinüri olan hastalarda, idrarda pigment görülmeyene kadar, yüksek miktarda idrar çıkışı devam ettirildi. Buna rağmen, idrar rengi açılmıyor ise, idrarın forse edilmesi amacıyla 5-10 ml/saat dozda mannitol (Kanfleks®) verildi. Ayrıca, idrarı alkaliye çevirerek miyoglobin çözünülürlülüğünü artırmak amaçlı, tedaviye bikarbonat eklendi. Hastalar en az 48 saat süreyle kardiyak ritim açısından monitörize edildi. Nabız, tansiyon, solunum ve idrar miktarı saatlik olarak takibe alındı. Oksijen satürasyonu takibi yapıldı. Hastalara ağrı için 1-2 mg/kg/gün tramadol (Contramal®), stres ülseri için 1,5-2 mg/kg/gün ranitidin hidroklorür (Ulcuran®) ve yara iyleşmesini hızlandırmakta destek amaçlı demir, çinko ve multivitamin preparatları verildi. Ayrıca, erişkinlere ağrı için 2 mg/kg/gün dozunda diklofenak sodyum (Dikloran®) tablet formu ve çocuklara ise 10-20 mg/kg/gün dozunda ibuprofen (Dolven Pediyatrik®) şurup formu başlandı. Yanık yaraları ilk günlerde steril kabul edildiği için hastalara üçüncü günden sonra ampirik antibiyotik olarak 40 mg/kg/gün dozunda cefazolin (Cefamezin®) başlandı. Hastalara günlük rutin hemogram, biokimya ve idrar tahlilleri yapıldı. Haftada 2 kez yanık yaralarından kültür alındı (Şekil 15). 29 Şekil 15. Monitorize edilerek yapılan hasta takibi. Şekil 16. Sedasyon eşliğinde yapılan pansuman. Hastaların pansumanları anestezi doktoru tarafından yetişkinlere 1 mg/kg ketamin (Ketalar®) , 0,5-1 mg/kg propofol (Propofol 1 % Fresenius®), 0,5-2 mcg/kg fentanyl citrate (Fentanyl-Janssen®) ve çocuklara 0,5-1 mg/kg ketamin (Ketalar®) , 1 mg/kg propofol (Propofol 1 % Fresenius®) ve 0,01-0,05 mg/kg midazolam (Dormicum®) verilerek sedasyon altında yapıldı (Şekil 16). Üçüncü günden sonra erken seri debridmanlara başlandı. Debridmanlar gün aşırı yapıldı. Direk klinik gözlem yöntemi ile nekrotik dokular debride edildi. Debridmanda tendon, damar, sinir, kemik ve eklem gibi vital yapılar maksimum korundu. Debridmanlar sonrası ekstremitede canlılığın bozulduğu veya çok büyük oranda fonksiyonel kayıp gelişen hastalara ortopedi konsültasyonu yapılarak amputasyon gerekliliğine Amputasyonun gerekli olduğuna karar verilen hastalarda, karar verildi. fonksiyonel kazanım açısından mümkün olan en alt seviyeden işlemin yapılmasına özen gösterildi. Omuz dezartikülasyonu önerilen hastalara omuz eklemini koruyarak daha alt seviyeden amputasyon yapılması ve daha fazla fonksiyonel kazanım amacıyla 7-10 cm’lik humerus korundu. Bu korunan humerusun canlılığını sağlamak amacıyla pediküllü latissimus dorsi kas, kas-deri flebi hazırlandı ve humerus bu fleple sarıldı. Amputasyon gerekmeyen hastaların tendon, damar, sinir, kemik ve eklem gibi vital yapıların açıkta olduğu defektleri debridmanlar sonrası en kısa sürede uygun, kanlanması iyi olan, güvenilir bir flep ile kapatıldı. 30 Flep uygulanan anatomik bölgeler 4 gruba ayrıldı ve her bir bölge için en uygun flepler kullanıldı. Bu bölgeler: 1. GRUP: Skalp 2. GRUP: Üst ekstremite 3. GRUP: Alt ekstremite 4. GRUP: Perineal bölge Skalp defektleri küçük ve orta boyutta ise ve diğer skalp bölgeleri sağlam ise öncelikli olarak lokal skalp flebi tercih edildi. Defekt küçük-orta boyutta ancak lokal olarak kullanılabilecek sağlam skalp dokusu yok ise trapezius gibi pediküllü çevresel flepler tercih edildi. Skalp defekti orta veya büyük boyutta ancak lokal skalp ve pediküllü çevresel fleplerin kullanılamadığı durumlarda latissimus dorsi ve serratus anterior gibi kas, kas-deri serbest flepleri kullanıldı. Üst ekstremite için; parmaklardaki lokalize defektler için öncelikle defekt çevresinden kullanılabilecek lokal flepler tercih edildi. Bu amaçla TADMF özellikle kullanıldı. Ancak, lokal fleplerin kullanılamadığı durumlarda kasık veya superfisial eksternal pudental arter (SEPA) flebi gibi pediküllü uzak flepler tercih edildi. Bu fleplerin pedikülü 3. hafta sonunda kesildi. El bileğindeki defektler için; ön kolda yeterli doku mevcut ise lokal fasyokutan veya “turn-over” adipofasyal flep ilk tercih olarak kullanıldı. Bu fleplerin kullanılamadığı durumlarda, kasık bölgesi etkilenmemiş ise kasık flebi ilk tercih olarak, kasık flebinin kullanılamadığı durumlarda ise submammarial flep kullanıldı. Bu fleplerin pedikülü 3. hafta sonunda kesildi. Radial ve ulnar arterlerde yaralanma olan ve el bilek defekti olan bir hastada ise latissimus dorsi “flow-through” flep kullanıldı. Kubital bölge defektlerinde; brakial arter sağlam, kullanılabilecek uygun lokal doku mevcut ve ön kol fleksionunu sağlayacak biseps kası mevcut ise lokal fasyokutan flep ilk tercih olarak kullanıldı. Brakial arterin sağlam olduğu, ancak yaralanma geniş olduğu için lokal fleplerin kullanılamadığı ve biseps kasında ön kol fleksiyonunu sağlayamayacak boyutta defektin olduğu durumlarda pediküllü latissimus dorsi kas, kas-deri flebi kullanıldı. Brakial arterde defektif yaralanmanın olduğu ve biseps kasında ciddi kayıp olan hastalarda, damar devamlılığı safen ven grefti ile sağlanıp damar 31 greftinin korunması ve ön kol fleksiyonu için pediküllü latissimus dorsi kas, kas-deri flebi kullanıldı. Üst ekstremitenin tamamında nekrozun olduğu ve omuz dezartikülasyonu yapılması gereken hastalarda ise, omuz eklemini koruyarak daha alt seviyeden amputasyon yapıldı ve daha fazla fonksiyonel kazanım amacıyla 7-10 cm’lik humerus bir protezin uygulanabileceği güdüğü oluşturmak için korundu. Bu korunan humerusun canlılığını sağlamak amacıyla pediküllü latissimus dorsi kas, kas-deri flebi hazırlandı ve humerus bu fleple sarıldı. Alt ekstremite defektlerinde; aynı ekstremitede yeterli lokal doku mevcut ise lokal fasyokutan, özellikle ters akımlı sural flep kullanıldı. Aynı bacakta kullanılabilecek uygun, yeterli lokal doku yok ve defekt küçük-orta büyüklükte ise; karşı bacaktan fasyokutan sural flep tercih edildi. Defektin boyutu büyük ve karşı bacaktan da flep kullanılamayacak ise serbest flepler tercih edildi. Bu amaçla özellikle latissimus dorsi flebi kullanıldı. İki hastada anastomozlar aynı bacaktaki damarlara yapıldı. Bu hastalarda anastomoz hattının defektten uzak olmasına özen gösterildi. İki hastada ise, aynı bacakta anastomoza uygun donör damarlar olmadığı için karşı bacaktaki damarlara anastomoz uygulandı. Karşı bacağa anastomozun yapıldığı hastalarda stabilizasyon sağlanması ve anastomoz hattında pozisyonel problemler olmaması için her iki bacağı stabilize edecek şekilde çok amaçlı eksternal fiksatör (ÇAEF) uygulandı (Resim 17) . Şekil 17. Alt ekstremite stabilizasyonu için uygulanan ÇAEF. 32 Perineal bölgede yaralanması olan total penis kaybının olduğu 2 erkek hastada debridman sonrası defektler deri grefti ile kapatıldı ve idrar kateterizasyonu yapıldı. Akut dönemden sonra bir hastada penis serbest radial arter pediküllü fasyokutan ön kol flebinin içine konulan iki adet silikon penil protez ile oluşturuldu. Diğer hastada ise serbest osteokutan fibula flebi ile penis rekonstrüksiyonu sağlandı. Damar anastomozları femoral artere uç-yan ve safen vene uç-yan yapıldı. Bu fleplere dahil edilen kutanöz sinirler dorsal penil kutanöz sinirlere koapte edildi. Üretra ise 1 hastada flebin deri adasından, 1 hastada ise deri grefti ile oluşturuldu. Yüksek gerilim elektrik yanığı nedeniyle flep ile onarım yapılan 103 hasta; cinsiyet, yaş, yanık genişliği, ek travmalar, fasyotomi uygulamaları, amputasyonlar, hastanede yatış süreleri, kullanılan flep çeşitleri ve komplikasyonlar açısından incelendi. Bu inceleme sonucunda anatomik bölgelere göre uygulanabilecek flepler açısından bir algoritma oluşturulmaya çalışıldı. 33 4. BULGULAR Çalışmadaki 103 hastanın 96’sı erkek (% 93), 7’si ise kadın (% 7) idi (Şekil 18). 100 Hasta sayısı 80 60 40 20 0 ERKEK KADIN Cinsiyet Şekil 18. Hastaların cinsiyete göre dağılımı. Hastaların yaşları 5 ile 64 arasında değişmekte olup ortalama yaş 26,7 idi (Şekil 19). Hasta sayısı 40 30 20 10 0 0-10 yaş 10-20 yaş 20-30 yaş 30-40 yaş Yaş oranı Şekil 19. Hastaların yaşına göre dağılımı. 34 40-50 yaş 50-60 yaş Hastaların yanıkları ikinci ve üçüncü derece olup oranları ise % 3 ile % 44 (ortalama % 15) arasında değişmekteydi (Şekil 20) . Hasta sayısı 50 40 30 20 10 0 0-10 10.-20 20-30 30-40 40-50 Yanık yüzdesi (%) Şekil 20. Hastaların yanık yüzdesi. Hastalarımızda yüksekten düşme sonucu meydana gelen ek travmalar mevcuttu. Hastalarımızın 8’inde kafa travması, 4’ünde vertebral travma ve 2’sinde ekstremite fraktürleri saptandı. Kafa travması nedeniyle takip ettiğimiz hastaların 2’sine epidural hematom, 4’üne kontüzyon, 1’ine beyin enfarktı ve 1’ine frontal kemik fraktürü tanısı konuldu. Vertebral travma nedeniyle beyin cerrahi bölümüne konsülte edilen hastaların 2’sinde L4 posterior elemanlarında linear fraktür, 1’inde L5 seviyesinde, 1’inde de L4 seviyesinde anterior kesiminde çökme fraktürü saptandı. Her iki ekstremite fraktürü olan hastada ortopedi tarafınca femur cisim fraktürü tanısı konularak uygun cerrahi tedavi uygulandı (Şekil 21). 35 Kafa travması Vertebral travma Hasta sayısı 8 6 4 2 0 Ekstremite fraktürü Ek travmalar Şekil 21. Hastalarda saptanan ek travmalar. Çalışmaya dahil 103 hastadan 69’ una (% 67) ekstremitelerde saptanan kompartman sendromu nedeniyle acil fasyotomi uygulandı. Otuzdört hastada (% 33) ise kompartman sendromu saptanmadığı için acil fasyotomi uygulanmadı (Şekil 22) . Hasta sayısı 80 60 40 20 0 Yapıldı Yapılmadı Fasyotomi Şekil 22. Fasyotomi uygulanan ve uygulanmayan hasta sayısı. Yapılan seri debridmanlar sonrası meydana gelen hasarın geniş ve derin olmasından dolayı ekstremitenin kurtarılamayacağı durumlarda çeşitli seviyelerde amputasyonlar uygulandı. Amputasyon seviyeleri olarak; 29 parmak, 34 büyük eklem altı veya üstü amputasyonu ve 7 dezartikülasyon uygulandı (Şekil 23). 36 Hasta sayısı 40 30 20 10 0 Parmak Büyük eklem Dezartikülasyon altı veya üstü Amputasyon seviyesi Şekil 23. Hastaların uygulanan amputasyon seviyesine göre dağılımı. Hastaların hastanede yatış süresi 7 ile 110 gün arası değişmekte olup ortalama 59,3 gün olarak bulundu (Şekil 24). 50 Hasta sayısı 40 30 20 10 0 0-20 20-40 40-60 60-80 80-100 100-150 Yatış süresi ( gün ) Şekil 24. Hastaların yatış süreleri. Hastalarımızda yüksek gerilim elektrik yanığının temas ve çıkış noktalarında önemli defektler mevcuttu ve bu bölgelerdeki vital yapıları açıkta bırakan defektlere flep ile rekonstrüksiyon sağlandı. Flep uygulanan anatomik bölgeler şu şekilde sınıflandırıldı: 37 1. Grup: Skalp - 19 flep 2. Grup: Üst ekstremite - 88 flep 3. Grup: Alt ekstremite - 29 flep 4. Grup: Perineal bölge - 2 flep GRUP I : Yüksek gerilime kafa ile temas sonucu yaralanan ve kalvaryumu açıkta bırakan geniş defekti olan 19 hastadan 10’una skalp flebi, 1’ine pediküllü trapezius miyokutan flebi, 1’ine serbest serratus kas flebi, 3’üne serbest latissimus dorsi kas, kas-deri flebi, 1’ine serbest transvers rektus abdominis miyokutan (TRAM) flebi, 2’sine temporopariyetal fasya flebi ve 1 fasyokutanöz ada flebi uygulandı. Lokal flep ile onarılan defektler ortalama 89,45 cm², serbest flep ile onarılan defektler ortalama 193 cm² ve uzak flep ile onarılan defektler ise 143 cm² boyutundaydı (Tablo 2) (Şekil 25-30). Tablo 2. Skalp defektlerinin onarımında kullanılan flep çeşitleri ve sayısı Flep sayısı Uygulanan flepler Skalp flebi 10 Serbest latissimus dorsi flebi 3 Temporopariyetal fasya flebi 2 Serbest TRAM flebi 1 Serbest serratus kas flebi 1 Fasyokutanöz ada flebi 1 Pediküllü trapezius miyokutan flebi 1 Toplam 19 38 A B D C Şekil 25. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası, kalvaryumu açıkta bırakan defektin skalp flebiyle onarılmış preoperatif (A), peroperatif (B, C) ve 1 yıl sonraki postoperatif (D) görünümü. B A Şekil 26. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası skalp flebiyle onarıma bağlı oluşan alopesik alanın “tissue ekspander” ile yapılan rekonstrüksiyonun 1. (A) ve 2. (B) seanslarının görünümü. 39 A B C D F E Şekil 27. Kafa temaslı elektrik yanığı sonrası pediküllü trapezius miyokutan flebiyle onarılmış defektin preoperatif (A, B), peroperatif (C, D, E) ve 1 yıl sonraki postoperatif (F) görünümü. 40 A C B Şekil 28. Kafa temaslı elektrik yanığı sonrası serbest LD miyokutan flebiyle onarılmış defektin preoperatif (A) ve postoperatif erken (B) ve 1 yıl sonraki postoperatif geç (C) dönem görünümü. A B C Şekil 29. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası skalpteki serbest serratus flebiyle onarılmış olan defektin preoperatif (A) ve postoperatif erken (B) ve 1,5 yıl sonraki postoperatif geç (C) dönem görünümü. 41 A B C D E F Şekil 30. Kafa temaslı elektrik yanığı sonrası serbest LD miyokutan flebiyle onarılmış defektin preoperatif (A), peroperatif (B, C, D) ve 1 yıl sonraki postoperatif (E, F) geç görünümü. 42 GRUP II: Üst ekstremitede geniş doku defektleri olan 88 hastanın 45’ine groin flep,15’ine pediküllü LD kas, kas-deri flebi, 15’ine lokal fasyokutanöz flep,5’ine submammarial flep, 2’sine adipofasyal “turn-over” flep, 2’sine serbest LD flebi, 2’sine pediküllü TADMF’i, 1’ne pediküllü rektus abdominis miyokutan flebi ve 1’ne SEPA flebi uygulandı. Bunların içinde 2 hastada TADMF’i küçük parmak defektleri için kullanıldı. Bir hastanın baş parmağındaki geniş defekt için pediküllü SEPA flebi ile onarım yapıldı. El bileğinde tendon, damar, sinir, kemik ve eklemi açıkta bırakan defektler için, hastanın ön kol bölgesi etkilenmemiş ise lokal fasyokutaöz veya adipofasyal “turnover” flep kullanıldı. Hastanın ön kol bölgesi etkilenmiş ve ön koldan lokal veya adipofasyal “turn-over” flep kullanılamayacak ve kasık bölgesi etkilenmemiş ise groin flep, kasık bölgesi etkilenmiş ise submammarial flep kullanıldı. 1 hastada ulnar ve radial arterlerde hasar olduğu için “flow-through” LD serbest flep, 1 hastada ise bilateral el bilek defekti ile beraber kasık bölgesi de hasarlı olduğu için pediküllü rektus abdominis miyokutan flep ile her iki el bilek defekti onarıldı. Kubital bölgede geniş defekti olan ve brakial arterin açıkta olduğu 8 hastadan 2’ sine kubital bölge çevresinde yeterli sağlam doku olduğu için lokal fasyokutanöz flep kullanıldı. Kubital bölge çevresinde yeterli sağlam dokusu olmayan, brakial arterin açıkta olduğu ve biseps kasında ciddi kayıp olduğu için ön kol fleksiyonunu da sağlaması açısından 4 hastaya pediküllü LD kas flebi uygulandı. Kubital bölge çevresinde yeterli sağlam dokusu olmayan, brakial arterin defektif olarak yaralandığı ve biseps kasında ciddi kayıp olan 2 hastaya, brakial artere safen ven grefti uygulandıktan sonra damar greftinin üzerini örtecek ve ön kol fleksiyonunu da sağlayacak şekilde pediküllü LD kas-deri flebi uygulandı. Üst ekstremitenin tümünde nekroz olan ve omuz dezartikulasyonu gereken 9 hastaya ise, omuz eklemini korumak amaçlı, fonksiyonel bir protezin uygulanabileceği güdüğü oluşturacak humerus parçası korundu. Etrafında bu humerus parçasını örtecek yeterli doku olmadığı için kemiği örtecek şekilde pediküllü LD kas, kas-deri flebi hazırlandı ve güdüğü oluşturacak humerus bu flep ile sarılarak kurtarıldı (Tablo 3) (Şekil 31-36). 43 Tablo 3. Üst ekstremite onarımında kullanılan flep çeşitleri ve sayısı. Flep sayısı Uygulanan flepler Groin flebi 45 Pediküllü LD kas, kas-deri flebi 15 Lokal fasyokutanöz flep 15 Submammarial flep 5 Adipofasyal “ turn-over ” flebi 2 Serbest LD flebi 2 Pediküllü TADMF 2 Pediküllü rektus abdominis kas-deri flebi 1 SEPA flebi 1 Toplam 88 A B C D Şekil 31. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sol el 3. parmaktaki TADMF ile onarılmış defektin preoperatif (A), peroperatif (B, C) ve 1 yıl sonraki postoperatif (D) geç görünümü. 44 A B C Şekil 32. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sol el bileğindeki adipofasyal “turn-over” flebiyle onarılmış defektin peroperatif (A, B, C) görünümü. 45 A B C D E F Şekil 33. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ el bileğinde tendonları açıkta bırakan pediküllü groin flebiyle onarılmış olan defektin preoperatif (A), peroperatif (B) ve postoperatif pedikül kesilmeden önceki (C, D) ve 3 ay sonraki (E, F) görünümü. 46 A B C D E F G H Şekil 34. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası, her iki el bileğinde kemiği açıkta bırakan, pediküllü rektus abdominis miyokutan flebiyle onarılmış defektin preoperatif (A, B), peroperatif (C, D, E, F) ve 3 ay sonraki postoperatif (G, H) görünümü. 47 A B C D E F Şekil 35. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası, sağ üst ekstremitede tendonları ve brakial arteri açıkta bırakan, ven greftiyle arter onarımı yapıldıktan sonra pediküllü LD miyokutan flebiyle onarılmış geniş doku defektinin preoperatif (A), peroperatif (B, C, D) ve postoperatif (E, F) görünümü. 48 A B C D E F Şekil 36. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ üst ekstremitenin, dirsek üstü amputasyonu sonrası, güdüğün korunması amaçlı yapılan pediküllü LD kas flebiyle defekt onarımın preoperatif (A, B), peroperatif (C, D) ve 8 ay sonraki postoperatif (E, F) görünümü. 49 GRUP III: Alt ekstremite rekonstrüksiyonunda toplam 29 hastanın 9’na sural flep, 10’na lokal fasyokutanöz flep, 4’ne serbest LD flebi, 3’ne adipofasyal “turn-over” flebi, 1’ne fasya flebi, 1’ne fasyokutanöz ada flebi ve 1’ne pediküllü gastroknemius kas flebi kullanıldı. Ayak ve kruristeki sinir, arter, tendon ve kemiği açıkta bırakan küçük defektlerde, özellikle defekt etrafında yeterli doku mevcutsa lokal fasyokutanöz fleplerle ve kruris posterioru sağlam vakalarda ise aynı taraftan veya karşı bacaktan hazırlanan sural fleple veya adipofasyal “turn-over” fleple onarım yapıldı. Krurisin büyük kısmını oluşturarak sirküler, zeminde önemli yapıları açıkta bırakan ve bazı vakalarda ayak dorsaline kadar uzanım gösteren geniş defekti olan 4 hastaya serbest LD kas flebi uygulandı (Tablo 4) (Şekil 37-41). Tablo 4. Alt ekstremite onarımında kullanılan flep çeşitleri ve sayısı Flep sayısı Uygulanan flepler Lokal fasyokutanöz flep 10 Sural flep 9 Serbest LD flebi 4 Adipofasyal “ turn-over ” flebi 3 Fasya flebi 1 Fasyokutanöz ada flebi 1 Pediküllü gastroknemius kas flebi 1 Toplam 29 A B Şekil 37. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ kruris anteriorunda aynı bacaktan hazırlanan sural fleple onarılmış olan defektin preoperatif (A) ve 2 ay sonraki postoperatif (B) görünümü. 50 A B C D Şekil 38. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ kruris distalindeki adipofasyal “turn-over” flebiyle onarılmış defektin peroperatif (A, B, C) ve 3 ay sonraki postoperatif (D) görünümü. 51 A B C D E F Şekil 39. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ kruris anteriorunda distalde karşı bacak pediküllü sural flebiyle onarılmış olan defektin peroperatif (A, B), postoperatif pedikül kesilmeden (C) ve kesildikten sonraki (D, E), ve 1 yıl sonraki (F) görünümü. 52 A B C Şekil 40. Yüksek gerilim yanık sonrası sol kruriste serbest LD kas flebiyle onarılmış geniş doku defektinin preoperatif (A), erken dönem (B) ve 6 ay sonraki geç dönem (C) postoperatif görünümü. 53 A B C D E F Şekil 41. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası sağ kruris distalindeki karşı bacağa anastomoz yapılan serbest LD kas flebiyle onarılmış defektin preoperatif (A), peroperatif (B, C, D) ve 1 yıl sonraki postoperatif (E, F) görünümü. 54 GRUP IV: Genital bölgede yaralanması olan 2 hastaya penis nekrozu nedeniyle penis amputasyonu yapıldı. Daha sonra bu hastalardan birine serbest osteokutan fibula flebiyle diğerine ise 2 adet silikon penis protezi kullanarak serbest radial fasyokutan fleple penis rekonstrüksiyonu uygulandı (Tablo 5) (Şekil 42,43). Tablo 5. Penis rekonstrüksiyonu için kullanılan flep çeşitleri ve sayısı Flep sayısı 1 1 2 Uygulanan flepler Serbest osteokutan fibula flebi Serbest radial fasyokutan flep Toplam 55 A B C D E Şekil 42. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası penis amputasyonu olan hastada serbest osteokutan fibula flebiyle yapılan penis rekonstrüksiyonunun preoperatif (A), peroperatif (B, C,) ve 1 yıl sonraki postoperatif (D, E) görünümü. 56 A B C D E F Şekil 43. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası penis amputasyonu olan hastada serbest radial fasyokutan flebiyle yapılan penis rekonstrüksiyonunun preoperatif (A, B), peroperatif (C, D, E) ve 1 yıl sonraki postoperatif (F) görünümü. 57 Yüksek gerilim elektrik yanığı nedeniyle oluşan geniş, derin ve tendon, damar, sinir, kemik ve eklem gibi vital yapıları açıkta olan 103 hastada uygulanan 138 flepte toplam 33 komplikasyon gelişmiştir. Komplikasyonlar incelenecek olursa; 7 total (% 5), 19 parsiyel flep kaybı (% 14), 6 enfeksiyon (% 4,3) ve 1(% 0.7) hematom görülmüştür. Anastomoz hattında trombüs nedeniyle toplam 3 serbest LD flebi kaybedilmiştir. Ayrıca, 1 pediküllü gastroknemius kas flebi,1 groin flebi ve 2 lokal fasyokutan flep hastaya uygun pozisyon verilemediği için nekroze olmuşlardır. Sekiz groin flepte, 2 sural flepte, 2 fasya flebinde, 3 adipofasyal “turn-over” flepte, 2 lokal fasyokutanöz flepte, 1 TRAM flepte ve 1 pediküllü trapezius miyokutan flepte marjinal nekroz gözlenmiştir. Ayrıca, 6 flepte enfeksiyon ve 1 flepte hematom gelişmiştir. Yapılan debridman ve flep ilerletilmesi operasyonları sonrası açıkta kalan defekt alanlar onarılmıştır. Flep altında görülen enfeksiyonlar yapılan günaşırı debridmanlar ve alınan yara kültürüne göre uygulanan lokal ve parenteral antibiyotik tedavisi sonrası giderilmiştir (Şekil 44-46). 15 10 5 0 Nekroz (tam) Nekroz Enfeksiyon Hematom (parsiyel) Komplikasyonlar Şekil 44. Komplikasyonların flep sayısına göre dağılımı. 58 Flep sayısı 20 Şekil 45. Elektrik yanığı sonrası sol ön kol ve el bileğindeki defekt onarımı için kullanılan serbest LD flebinin nekroze olmuş görünümü. Şekil 46. Elektrik yanığı sonrası skalpteki defektin onarımı için kullanılan pediküllü trapezius miyokutan flebinde gelişmiş olan parsiyel nekrozun görünümü. 59 5. TARTIŞMA Elektrik yanığı yurdumuzda ve bölgemizde sık görülen, ciddi oranda morbidite oranına sahip olan, hastanın uzun süre hastanede yatmasını gerektirip çok sayıda operasyon geçirmesine neden olan bir travmadır. Özellikle yüksek gerilim elektrik yanıkları, akımın temas noktası ve çıktığı alanlarda geniş doku defektlerinin oluşmasına, morbiditeye ve mortaliteye neden olmaktadır.1,4 Yüksek gerilim elektrik yanığında (>1000 volt) oluşan hasarın boyutu akımın temas ettiği bölgedeki doku direncine bağlıdır. Elektrik enerjisi vücuttan geçerken ısı enerjisine dönüşmekte ve bu dönüşüm sonucu tendon, damar sinir, kemik, eklem gibi dokularda harabiyete neden olmaktadır. Genelde yüksek gerilim elektrik akımının giriş noktası el ve çıkış noktası ise ayak bölgesidir. Bu sebeple hasarın en sık görüldüğü bölge üst ve alt ekstremitelerdir. Yüksek gerilim elektrik yaralanmaları sonucu yapılan amputasyonlar ve oluşan fonksiyon kayıpları yüksek oran teşkil etmektedir. Özellikle, yüksek derecede ısı üretimine neden olan ark yanıkları (>5000 ºC) geniş termal hasar yapmaktadır. Ark yanıkları üst ekstremitede en sık el bileği ve antekubital fossada derin defektler oluşturmaktadır. Üst ekstremitedeki fleksor kas grubunda yapılan araştırmalar akımın ve yüksek ısının en fazla kesit yüzey bölgeleri az olan kaslarda hasar yaptığını göstermektedir. Vital yapıların açıkta olduğu geniş defektler için ciddi rekonstrüktif operasyonlara gereksinim vardır ve hastanın uzun süre hastanede yatarak tedavi görmesine sebep olmaktadır.4 Elektrik yanığında tedavi ile ilgili çok fazla tartışmalı görüşler mevcuttur ve farklı tedavi yöntemleri sunulmaktadır. Bazı yazarlar elektrik yanığı sonrası nihai hasarın oluştuğunu ve klinik takiplerinde progresyonun olmadığını söylemektedirler. Bu teoriyi savunanlara göre, erken agressiv debridman ve eş zamanlı serbest doku transferi ile rekonstrüksiyonun yapılması elektrik yanıklarında en uygun tedavi yöntemidir. Diğer bir grup yazar ise, elektrik yanıklarında hasarın iki aşamalı geliştiğini düşünerek travma sonrası derin kas kompartmanlarına kadar yayılan progressiv doku nekrozların geliştiğini söylemektedir. Bu teoriye göre, görülen nekrotik dokulara seri debridmanlar yapılarak yaşayabilir görünümde olan dokular bir sonraki debridmana kadar yerinde bırakılmalıdır. Defekt onarımı progressiv nekrozun oluşması sonrasında yapılmalıdır. 60 Yapılan çalışmalar sonucu, travmadan 10 gün sonrasına kadar progressiv nekrozun devam ettiği hastalarda yapılan seri debridmanlar sonucu başarılı tedaviye ulaşılmıştır.4,6,13 Seri debridmanlarda önemli problemlerden biri nekrotik dokuların identifiye edilmesidir ki, operasyon sırasında enfeksiyonun olması nedeniyle bu çok zordur. Debridman sırasında mevcut olan nekrotik dokuların tümü eksize edilmeli ve vital dokular korunmalıdır. Elektrik yanığı üzerinde yapılan çalışmalarda cinsiyet ile ilgili olarak Butler ve ark.2 yayınladıkları 182 hastalık serilerinde erkek hasta oranının % 98,4 ve yaş ortalamasının 36 olduğunu göstermişlerdir. Mann ve ark.6 elektrik yanığına maruz kalmış 62 hasta üzerinde yaptıkları çalışmada hastaların % 96’sının, Hussman ve ark.’nın 83 ise yaptıkları çalışmalarında hastaların % 85’nin erkek olduğunu bildirmişlerdir. Saint-Cyr ve ark. 84 bütün hastaların erkek olduğunu yaş ortalamalarının 33 olduğunu ve yatış süresinin ortalama 47 gün olduğunu belirtmişlerdir. Koul ve ark.85 13 hastadan 1’nin kadın olduğunu (ortalama % 7,8), yaş ortalamasını 34,3 olduğunu ve yatış süresinin 33 gün olduğunu göstermişlerdir. Bizim çalışmamızdaki hastaların % 93’ü erkek hastalardan oluşmaktadır. Hastaların yaş aralıkları 5 ile 64 yaş arasında değişmekte olup ortalama 26,7 idi. Literatür ile kıyaslandığında çalışma grubumuzdaki hastaların cinsiyet dağılımı diğer çalışmalarla paralellik göstermektedir. Ancak yaş ortalaması bizim hastalarımızda literatüre göre daha düşüktür. Nitekim, hastalarımızın çoğu (% 67) 0-30 yaş grubunda bulunmaktaydı ve bu hastaların % 50’si 0-20 yaş grubuna aitti. Serimizde çocuk hastaların sayısı tüm hastaların yaklaşık 1/3’nü oluşturmaktaydı. Literatüre göre bizim hasta serimizdeki çocuk hasta sayısının daha fazla olmasının ana sebebi; eğitimsizlik, anne-babaların dikkatsizliği, sosyo-ekonomik şartların uygunsuzluğu nedeniyle kötü ev ortamı, elektrikle ilgili evde güvenlik önlemlerinin alınmamasıdır. Ayrıca, oyun oynayan çocukların, kaçak yapılaşmadan dolayı evlerin yakınından veya damlarından geçen yüksek gerilim hatlarına kolaylıkla temas ederek yaranmaları da sık gördüğümüz bir yaralanma şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Yanık Ünitemizde yüksek gerilim elektrik yanığı nedeni ile tedavi gören ve çalışmaya dahil edilen hastalarımızın ortalama yatış süresi 59,3 gün olarak hesaplanmıştır. Literatürle karşılaştırdığımızda bizim hastalarımızda hastanede kalım 61 süresinin daha uzun olduğu görülmektedir. Bunun sebebi, hastalarımızın çoğunun Adana dışından özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinden gelmiş olmaları ve kalacak yerlerinin olmaması nedeniyle tedavinin geri kalan kısmının ayaktan rahatlıkla yapılabileceği durumlarda bile hastanın yatırılmak zorunda kalınmasıdır. Maalesef, hastalarımızın pek çoğunun ulaşım imkanlarının da kısıtlı olmasından dolayı ve ünitemizde yatarak tedavisine gerek olmayan geri kalan tedavinin de kendi bölgesinde yapılamaması nedeniyle tam olarak defektler kapatılmadan hastalarımızı taburcu edememekteyiz. Koul ve ark.85 hastalarda total yanık alanlarının % 1- % 54 arasında değiştiğini ve ortalama % 22,4 olduğunu belirtmişlerdir. Butler ve ark.2 yaptıkları çalışmada hastaların total yanık alanlarının % 1- % 90 arasında değiştiğini ve yanık alan ortalamasının % 17,3 olduğunu bildirmektedirler. Çalışma grubumuzdaki hastaların yanık yüzdeleri % 3- % 44 arasında değişerek ortalama % 15 olarak tespit edilmiştir. Bu değerler diğer çalışmalar ile kıyaslandığında literatür ile uyumlu olduğu görülmektedir. Mann ve ark.6 çalışmalarında, hastaların % 19,3’ünde kafa travması ve çeşitli fraktürlerin olduğunu bildirmektedirler. Nafs ve ark.39 da, hastaların % 7’inde kafa travmasını % 5’inde de ekstremite fraktürlerinin olduğunu bildirmektedirler. Butler ve ark.2 serilerinde % 65, Divicenti ve ark.3 % 32,5, Mann ve ark. 6 % 45, Parshley ve 13 ark. da % 40 hastada amputasyon uygulandığını belirtmektedirler. Hastalarımızın % 7,8’inde kafa travması, % 2’sinde ekstremite fraktürü ve % 3,9’unda vertebra travması saptanmıştır. Bizim çalışmamızda yapılan büyük eklem amputasyonunun ve dezartikülasyon oranlarının % 40 olması literatürle uyumlu olduğunu göstermektedir. Literatürde elektrik yanığı sonrası fasyotomi/eskaratomi oranı % 9,2 – 54 arası değişmektedir.83,86,87 Önceki çalışmalarda acil dekompresyon önerilmiş olsa da değişken fasyotomi/eskaratomi oranları bu durumun diğerleri tarafından sorgulandığını göstermektedir.13,88 Mann ve ark.88 kompartman sendromu düşünülen hastalarda selektif dekompresyonun faydalı olduğunu rapor etmişlerdir. Onların gösterdiği algoritmaya göre, çok acil olmayan ve dekompresyon şüphesi olan hastalarda klinik takip ve değerlendirmenin amputasyon ihtiyacını azalttığı gösterilmiştir. Fakat kurtarılacak uzuvların erken tanısı enfeksiyöz komplikasyonları azaltmakta ve hasta 62 yaşam şansını artırmaktadır. Bu yüzden gösterdikleri erken eksplorasyon eşik değerleri düşüktür; çünkü, eğer yanlış uygulanırsa selektif dekompresyon gecikmiş 89 eskaratomi/fasyotomi anlamına gelir. Bizim çalışmamıza dahil, flep yapılan 103 hastadaki fasyotomi/eskarotomi oranı % 67,3’dür. Toplam Yanık Ünitemizde 1988 – 2008 yıllar arası tedavi gören 633 elektrik yanıklı hasta arasında fasyotomi/eskaratomi oranı % 54’tür. Yüz üç hastada büyük eklem amputasyonu ve dezartikülasyon oranı ise % 40’tır. Görüleceği gibi bizim çalışmamızdaki hastalarda fasyotomi/eskarotomi oranı literatüre göre daha çoktur. Bunun nedeni, bizim düşüncemize göre; yüksek gerilim elektrik yanığında ekstermite kaybının ve morbiditenin en önemli nedeni kompartman sendromudur. Bu sebeple en küçük bir şüphede hastaya anında fasyotomi veya eskarotomi uygulanmalıdır. Bu girişimin zamanında ve doğru bir şekilde yapılması sonucu hastanın kazancı fazladır. Bunun tersi olarak, gerektiği zaman ve uygun zamanda yapılmadığı durumda ise hastanın kaybı fazladır. Tam endikasyonu olmadığı halde yapılan fasyotomi/eskarotomi sonucu hastada ekstra bir skar olabilecek iken, endikasyonu olduğu halde yapılmayan hastalarda ise ciddi amputasyonlar ve fonksiyonel kayıplar olmaktadır. Yüksek gerilim elektrik yanıklarında üst ekstremite yaralanmaları çok sık görülmektedir ve genelde ekstremitenin kaybına veya ciddi fonksiyonel kayıplara yol açmaktadır. Progressif nekrozlar yapılan seri debridmanlarla temizlenmelidir. Debridmanlar sonucu oluşan defektler, genelde deri greftiyle onarım için uygun değildir. Debridmanlar sonrası açıkta kalan tendon, damar, sinir, kemik ve eklem gibi vital yapıların üzeri maksimal fonksiyonel kazanım için, lokal ve uzak fasyokutan, pediküllü kas veya serbest flepler gibi geniş ve kanlanması iyi olan dokularla kapatılmalıdır. Bu defektlerin rekonstrüksiyonu için pek çok cerrahi teknik bildirilmiştir. Erken dönemde yapılan uygun rekonstrüksiyonlar ile iyi fonksiyonel ve estetik sonuçlar alınmaktadır.90-100 Çalışma grubumuzdaki hastalarda, erken dönemde 3.-5. günlerde debridmana başlandı, klinik gözleme dayalı olarak debridmanlar gerçekleştirildi. Hastalara nekrozlar tam olarak debride edilene kadar gün aşırı debridman uygulandı. Ancak, bu debridmanlarda tendon, damar, sinir, kemik ve eklem gibi önemli yapıların maksimal korunmasına dikkat edildi ve erken dönemde bu yapıların vasküler, güvenilir bir fleple kapatılmasına özen gösterildi. 63 El veya el bileği yanıklarında tedavi şeklinin planlanmasında defektin genişliği ve derinliği çok önemlidir. Yüzeyel el yanıkları, fonksiyon kaybına ve deformitelerin oluşmasına yol açmaz. Derin dokuları etkileyen yanıklarda ise tendon, damar, sinir, kemik ve eklem, gibi önemli yapılar açığa çıkar veya hasar görmüş olabilir. Böyle yaralanmalar erken dönemde debride edilmeli ve açığa çıkan önemli yapıların üzeri maksimal fonksiyonel kazanım elde etmek için uygun fleplerle erken dönemde kapatılmalıdır. Lokal flepler küçük defektlerin onarılmasında kullanılabilir; fakat, büyük defektlerde yeterli olmazlar.47,101 Ele yapılan serbest flep nakli tek aşamalı bir operasyondur, hastanın erken mobilizasyonunu ve hastanede yatış süresinin azalmasını sağlar. Bu ameliyatın gerçekleşmesi için alıcı damarların iyi olması, hastanın pre-op ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiş olması ve cerrahın mikrocerrahi tecrübesinin olması gerekmektedir. Ayrıca, bu ameliyat pediküllü flep operasyonuna göre çok daha uzundur, yüksek komplikasyon oranına sahiptir ve her yanık ünitesinde rutin olarak uygulanmaz.102 El ve el bilek defektlerinin onarımında birçok uzak flep seçeneği mevcuttur ve bunlar içinde en kullanışlı olanı groin flebtir. McGregor ve Jackson ilk defa bu flebi 1972’de yayınlamıştır.103,104 Groin flep; aksiyel bir fleptir ve beslenmesi flebin proksimalinden distaline kadar uzanan süperfisial sirkumfleks iliak sistemden sağlanmaktadır. Groin flep aksiyel paternli olduğu için, pedikül boyunca uzun ve geniş olarak hazırlanabilir.105,106 Derin el ve el bileği defektlerinde groin flebiyle erken onarımın 4 önemli avantajı vardır: 1) tek bir operasyonla defektin tamamı kapatılabilinir, 2) erken post-op dönemde hastanın mobilize olmasına ve eklem egzersizlerinin yapılabilmesine olanak sağlar 3) flep distalindeki cilt kısmının kılsız olması elde kozmetik olarak ideal bir rekonstrüksiyonu sağlar 4) flep donör alanı primer kapatılabilinir ve iç çamaşırı içinde kalan düz bir skar şeklinde donör alan morbiditesine sahiptir.107 Defektin kapatılması için flebin uygun uzunlukta dizayn edilmesi çok önemlidir. Anterior süperior iliak spin lateralindeki flep kısmı ince ve kılsız olduğu için el parmak rekonstrüksiyonunda ideal bir seçenektir. Sütürasyon uygulanmadan önce, flebi inceltmek amaçlı, bu bölgedeki yağ dokuları da eksize edilmelidir.47 Stranc108 flebin resipient alandan beslenmesini sağlamak için lokal anestezi eşliğinde flep üzerinden süperfisial sirkumfleks iliak arterin ligatüre edilmesini 64 önermektedir. McGregor46 ise pedikülün 3 hafta sonra kesilmesini tavsiye etmektedir. Pedikülün kesilmesi işlemi, flebin defekt alana iyice adapte olduğundan ve resipient alandan beslenmesinin yeterli olduğundan emin olduktan sonra yapılmalıdır. Stark ve Kernahan109 flep pedikülü kesilip ve sütüre edildikten sonra bazı vakalarda marjinal nekrozun geliştiğini belirtmişlerdir. Wray ve ark.110 ise pedikülün kesilmesi sonrası vakaların % 18’inde parsiyel nekrozun geliştiğini yayınlamışlardır. El ve el bileği rekonstrüksiyonunda kullanılabilen diğer flep seçenekleri; random paternli abdominal fasyokutan flepler, paraumbilikal perforatör flepler, defekte yakın bölgeden hazırlanan adipofasyal “turn-over” fleplerdir. Rekonstrüksiyon tekniğinin seçilmesi tamamen hastanın durumuna ve cerrahın tecrübesine göre yapılmalıdır. Yuchuan ve ark.111 elektrik yanığı sonrası el, el bileğinde ve ön kolda oluşan geniş doku defektlerine fasyokutan lateral interkostal perforatör fleple onarım yapmışlardır. Altı hastada uygulanan bu fleplerin sadece birinde marginal nekroz gözlenmiştir. Bu flebin, kısa ameliyat süresinin olması, abdominal kas yapılarının hasar görmemesi, perforatör arterin kolay bulunması ve yoğun arterial ağ sistemine sahip olması gibi avantajları ve abdomende uzun skar ve flebin kalın olması gibi dezavantajları mevcuttur. Üst ekstremitede travma sonrası oluşan doku defektlerin adipofasyal fleplerle de uygun rekonstrüksiyonu sağlanabilir. Bu flepler random flep olarak defekte yakın bölgeden hazırlanır. Al-Qattan112 yayınladığı çalışmada, elektrik yanığına bağlı 7 hastada 4. el parmak dorsalinde tendonları açıkta bırakan defektlere el dorsalinden hazırlanan adipofasyal “turn-over” fleple onarım yapmış ve 4 yıllık takip süresince herhangi bir komplikasyonla karşılaşmadığını belirtmiştir. Bu fleplerin tek seanslı olması, kolayca hazırlanabilmesi, dijital arterin korunmuş olması ve donör alan morbiditesinin minimuma indirilmiş olması gibi avantajları mevcuttur. Yang ve ark.113 da, 14 hastaya üst ekstremitede elektrik yanığına bağlı oluşan defektlerin kapatılması için uyguladığı adipofasyal “turn-over” fleplerinde herhangi bir komplikasyonla karşılaşmadığını ve bu hastalarda ikincil cerrahi rekonstrüksiyon uygulandığında tendonların sağlam ve kayganlığının bozulmadığını belirtmiştir. Üst ekstremitede defekt onarım için serbest veya pediküllü muskulokutan flepler, pektoralis major ada flebi, rektus abdominis, latissimus dorsi, skapuler, paraskapuler, grasilis ve groin flepler kullanılabilir. Flep seçiminde defektin genişliği, derinliği, lokalizasyonu ve flebin boyut ve kalınlığı önemlidir. Latissimus dorsi 65 fonksiyonel transfer için güvenilir bir flep seçeneğidir. Ön kol fleksiyonunu sağlayan kas grubunda kaybın olduğu durumlarda LD kas veya kas-deri flebi dirsek fleksiyonunun sağlanmasında kullanılabilir.13,91-96 Brakial arter yaralanması ile eşlik eden defektlerde, distal sirkülasyonu sağlayarak ekstremiteyi amputasyondan kurtarmak için, fleple onarım yapılırken ven greftiyle arter onarımın da eş zamanlı yapılması çok önemlidir. Damar etrafında sağlam dokuların olmaması nedeniyle vasküler yapılar açıkta kalmakta, bunun sonucunda media tabakasında nekrozlar, anevrizma ve rüptürler gelişebilmektedir.114 Defekt etrafında yeterince sağlam doku mevcut ise, bu defektlerin kapatılmasına lokal doku transferleri ideal seçeneklerden biridir. Rekonstrüksiyon için bu bölgelerden hazırlanan lokal fleplerle, özellikle lokal fasyokutan flepler ile onarım düşünülebilinir. Eğer çevre dokularda defekt kapatılması için yeterli lokal doku yok ise, lokal fasyokutan fleple onarım düşünülmemelidir. Bu durumdaki defektlerde genelde LD kas veya kas-deri flepleri tercih edilmelidir.92 LD flebi; diseksiyonu kolay, geniş, rahatlıkla transpoze edilebilen ve az komplikasyon oranına sahip bir fleptir. Bu flep büyük olduğundan bütün kubital fossayı çok rahat doldurur ve kolaylıkla bu bölgeye çevrilebilinir. LD kas veya kas-deri flebi, üst ekstremite defektlerinin onarımında iyi adapte olan ve ön kolun fleksiyon kaybının restorasyonunu da sağlayabilen vazgeçilmez bir seçenektir.91,94,96,100,115 Pediküllü LD flebi, serbest fleplere göre başarı şansının yüksek ve ameliyat süresinin kısa olması gibi avantajları mevcuttur. Serbest flep ile onarım yapılmadan önce, resipient damarların ve defekt zemininin uygun olup olmadığı incelenmelidir. Sistemik hastalıkların olması, sepsis ve hemodinamik dengesizlik serbest flep yapılmasının kontrendikasyonlarındandır.116 Elektrik yanığı sonrası, kubital fossa onarımı için serbest flep kullanımı ile ilgili literatürde çok fazla bilgiye rastlanmamaktadır.117 Serbest flepler özellikle alt ekstremitedeki defektlerin rekonstrüksiyonunda başarıyla kullanılmaktadır.115 Nekrotik dokuların debridmanla uzaklaştırılması sonrası defekt zemininde bırakılan sağlam dokular üzerine serbest fleple onarım tekniği ile, tek aşamada iyi beslenmesi olan kalın bir doku getirilerek, başarılı fonksiyonel ve estetik sonuçlar alınmaktadır.92 Lokal fasyokutanöz flep veya uzak pediküllü flerle onarımı yapılamayan kubital fossa defektlerinde serbest flepler her zaman bir seçenek olarak düşünülmelidir.91,95 66 Kesiktaş ve ark.19 yüksek gerilim elektrik yanığına bağlı kubital bölgenin geniş ve derin defektlerinin onarımı için bir algoritma geliştirmişlerdir. Buna göre; brakial arter sağlam ve çevrede yeterli lokal doku mevcut ise defektin lokal fasyokutan flep ile kapatılmasını önermişlerdir. Brakial arter sağlam fakat çevrede lokal olarak kullanılabilecek yeterli doku yok veya biseps kasında ciddi kayıp var ise; defektin pediküllü LD kas, kas-deri flebi ile kapatılmasını tavsiye etmektedirler. Brakial arterde yaralanmanın olduğu geniş defektler için ise; arterin ven interpozisyonu ile onarımını takiben damarın ve defektin pediküllü LD kas, kas-deri flebiyle kapatılmasını sağlamışlardır. Biseps kasında ciddi kaybın olduğu ve dirsek fleksiyonunun yapılamadığı durumlarda pediküllü LD kas, kas-deri flebi ön kol fleksiyonunu sağlayarak fonksiyonel rekonstrüksiyon da sağlamaktadır. Bizim çalışmamızda, üst ekstremitede yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası oluşan geniş doku defektleri seri debridmanlar sonrası lokal, uzak pediküllü veya serbest fleplerle onarıldı. Debridman sırasında hasar görmemiş sinir, tendon ve damar yapıları korundu. Bu bölgedeki enfeksiyon kontrol altına alınarak bölgeye ve defekt genişliğine göre farklı fleplerle onarım yapıldı. Üst ekstremitede geniş doku defektleri olan 88 hastanın 45’ine groin flep,15’ine pediküllü LD kas, kas-deri flebi, 15’ine lokal fasyokutanöz flep, 5’ine submammarial flep, 2’sine adipofasyal “turn-over” flep, 2’sine serbest LD flebi, 2’sine pediküllü ters akımlı DMKA flebi, 1’sine pediküllü rektus abdominis kas-deri flebi ve 1’ne SEPA flebi uygulandı. İki hastada DMKA flebi küçük parmak defektleri için kullanıldı. Bir hastadaki baş parmaktaki geniş defekt için pediküllü SEPA flep ile onarım yapıldı. El bileğinde tendon, damar, sinir, kemik ve eklemi açıkta bırakan defektler için, hastanın ön kol bölgesi etkilenmemiş ise lokal fasyokutanöz flep veya adipofasyal “turn-over” flep kullanıldı. Hastanın ön kol bölgesi etkilenmiş ve ön koldan lokal veya adipofasyal “turn-over” flep kullanılamayacak ve kasık bölgesi etkilenmemiş ise groin flep; kasık bölgesi etkilenmiş ise submammarial flep kullanıldı. Bir hastada ulnar ve radial arterlerde hasar olduğu için “flow-through” LD serbest flep, 1 hastada ise bilateral el bilek defekti ile beraber kasık bölgesi de hasarlı olduğu için pediküllü rektus abdominis miyokutan flep ile her iki el bilek defekti onarıldı. 67 Kubital bölgede geniş defekti olan ve brakial arterin açıkta olduğu 8 hastadan 2’sine kubital bölge çevresinde yeterli sağlam doku olduğu için lokal fasyokutanöz flep kullanıldı. Kubital bölge çevresinde yeterli sağlam dokusu olmayan, brakial arterin açıkta olduğu ve biseps kasında ciddi kayıp olduğu için ön kol fleksiyonunu da sağlaması açısından 4 hastaya pediküllü LD kas flebi uygulandı. Kubital bölge çevresinde yeterli sağlam dokusu olmayan, brakial arterin defektif olarak yaralandığı ve biseps kasında ciddi kayıp olan 2 hastaya, brakial artere safen ven grefti uygulandıktan sonra damar greftinin üzerini örtecek ve ön kol fleksiyonunu da sağlayacak şekilde pediküllü LD miyokutan flebi uygulandı. Üst ekstremitenin tümünde nekroz olan ve omuz dezartikülasyonu gereken 9 hastaya ise, omuz eklemini korumak amaçlı, fonksiyonel bir protezin uygulanabileceği güdüğü oluşturacak humerus parçası korundu. Etrafında bu humerus parçasını örtecek yeterli doku olmadığı için kemiği örtecek şekilde pediküllü LD kas, kas-deri flebi hazırlandı ve güdüğü oluşturacak humerus bu flep ile sarılarak kurtarıldı. El ve el bileğindeki defektlere en sık groin flebi kullandık. Çünkü bu flep kolay hazırlanması, büyük, kılsız alan içermesi nedeniyle bu bölge için en uygun fleplerdendir. Ayrıca, groin flebin postoperatif dönemde hastanın erken mobilize olması ve erken eklem egzersizlerinin yapabilmesi, flep donör alanındaki izin iç çamaşırı içinde saklanabilmesi gibi avantajları mevcuttur ve sekonder sinir veya tendon onarımı yapılması içinde herhangi bir problem oluşturmamaktadır. El yaralanmalarında defektin büyüklüğüne ve lokalizasyonuna göre groin, SEPA veya ters akımlı dorsal metakarpal arter pediküllü flepler kullandık. Ön kol yaralanmalarında en sık kullandığımız fleplerden biri de pediküllü LD kas veya kas-deri flebi oldu. Bu flebi sadece defekt kapatılması için değil, aynı zamanda enfeksiyonun oluşmasını engellemek, fonksiyon kaybının kısmen onarımı ve defekt zemininde onarım yapılmış olan damarların korunması için kullandık. Bazı hastalarda sadece defekt onarımı ve zeminde mevcut olan vital yapıların korunması için submammarial veya etraf dokular sağlamsa, lokal fasyokutan fleplerle onarım yaptık. Submammarial flebi sık kullanmama sebebimiz göğüs bölgesinde geniş ve estetik olarak iyi görünümde olmayan izin kalmasıdır. Kubital fossa bölgesindeki defektlerin kapatılması öncesi bu bölgedeki brakial arterin durumu incelendi. Brakial arter rüptürü veya parsiyel nekrozu olan hastalarda 68 ven greftiyle arter onarımı ve anında lokal fasyokutanöz veya pediküllü LD dorsi kas, kas-deri flebiyle onarım yapıldı. Bu çalışma sonucunda üst ekstremitede yüksek gerilim elektrik yanığı nedeniyle oluşan defetler için şöyle bir algoritma geliştirildi (Şekil 47, 48, 49): Parmak defektleri Yeterli lokal doku yok Yeterli lokal doku var DMKA veya cross-finger flebi Ön kol bölgesi sağlam Ön kol hasarlı Ön koldan hazırlanan fasyokutan flepler Uzak flepler (özellikle groin flep) Şekil 47. Parmak defektleri için oluşturulan cerrahi tedavi algoritması. El bilek defektleri Yeterli lokal doku var Yeterli lokal doku yok Lokal fasyokutan veya adipofasyal "turn-over" flebi Uzak flepler (groin, submammarial, rektus abdominis veya serbest flep) Şekil 48. El bilek defektleri için oluşturulan cerrahi tedavi algoritması. 69 Kubital bölge defektleri Yeterli lokal doku var ve brakial arter sağlam Lokal fasyokutan flep Yeterli lokal doku var ve brakial arter yaralanmış Yeterli lokal doku yok,biseps kas defekti mevcut ve brakial arter sağlam Yeterli lokal doku yok,biseps kas defekti mevcut ve brakial arter yaralanmış Pediküllü LD kas veya kas-deri flebi Arter için ven interpozisyonu ve pediküllü LD kas veya kas-deri flebi Arter için ven interpozisyonu ve lokal fasyokutan flep Şekil 49. Kubital bölge için oluşturulan cerrahi tedavi algoritması. Çeşitli sebeplerden dolayı (büyük tümör eksizyonu, yanık veya enfeksiyon sonrası yapılan geniş debridmanlar) skalpte ve kraniumda oluşan defektler iyi vaskülerize bir fleple onarılmalıdır. Kalvarium defektleri genelde geniş tümör eksizyonu ve kafa temaslı elektrik yaralanması sonrası gelişmektedir.118 Skalpte tam kat cilt defekti oluşturan kafa temaslı elektrik yanıkları çok sık görülmez. Nadir olmasına rağmen, debridman sonrası periostu da içeren geniş defektlerin deri grefti ile onarılması uygun değildir. Bu gibi durumlardaki kalvariumun açıkta olduğu geniş skalp defektlerinde flep ile rekonstrüksiyon yapılması gerekmektedir.119-126 Derin skalp defektlerin cerrahi tedavisinde uygun yaklaşım seçilmelidir. Lokal, pediküllü veya serbest fleplerle onarımdan önce, kemik dokularını içeren nekrotik dokuların acil debridmanı, en sık tercih edilen yaklaşımlardandır.121,122,126-132 Lutz. ve ark.118’nın düşüncesine göre en iyi rekonstrüksiyon tekniğin seçimi yanığın etiyolojisine, lokalizasyonuna ve tedavi zamanına bağlıdır. 0,5-1 cm² olan defektler epitelizasyonla iyileşebilirken, 1-3 cm arası olan defektler ise primer sütüre edilerek onarılabilir.121,133,134 Basit yöntemlerle onarımı yapılamayan geniş skalp defektleri için çok sayıda lokal veya serbest fleplerle onarım teknikleri mevcuttur. Skalp defektlerin rekonstrüksiyonu için önce basit yöntemler seçilmelidir.135,136 70 İleri yaş veya genel durumun kötü olması nedeniyle bazen hastaya serbest doku transferin yapılması sakıncalıdır veya defekt etrafındaki dokular defekt onarımı için yetersizdir. Bu durumlarda, geleneksel metod üzerinde ayarlamalar yapılarak deri greftinin stabilizasyonunun sağlanması, ileri yaşlı hastalarda cerrahi prosedür ve komplikasyonların minimalize edilmesi mümkündür.137 En sık kullanılan yöntem, nekrotik dokuların debridmanını takiben yapılan trepanasyon sonrası granülasyon dokusunun gelişmesini beklemektir ve defekt alanı deri greftiyle onarım için hazır hale geldikten sonra rekonstrüksiyonun yapılmasıdır. Ancak, bu yöntem hastanın hastanede yatış süresini uzatarak ek komplikasyonların oluşmasına sebep olmaktadır. Bu teknik, geniş defekt alanların uzun süre açıkta kalmasından dolayı, enfeksiyon riskin artmasına neden olabilir. Estetik sonuç iyi değildir. Kalvariumun her iki tabulasını içeren derin skalp defektlerinde deri grefti beyin dokularının korunmasında yetersiz olabilir. Ayrıca, greft üzerinde ülser, ağrı, ödem ve kötü skar gibi komplikasyonlar gelişebilir.121-123,126 Skalp defektlerinin rekonstrüksiyonunda skalp flebiyle deri greftinin beraber uygulanması ve kemik içeren veya içermeyen serbest fleplerle yapılan onarımlar en iyi seçeneklerden biridir. Bu teknikler tedavinin temel yapısını oluşturur. Ortadaki kemik defektinin rejenerasyonunu maksimize etmek için kullanılan en sık yöntem etkilenen kısmı vaskülarize dokuyla kapatmaktır. En başarılı sonuçlar saçsız alan onarımında serbest flep ve saçlı alan onarımında ise lokal fleplerle onarım tekniklerini kullanarak rekonstrüksiyonun yapılması sonrası elde edilebilir.118,124,125,133,134 Farklı büyüklükte olan skalp defektleri ilk defa Orticochea tarafınca yayınlananan “banana peel” tekniğine göre çeşitli skalp flepleri ile onarılmıştır. Küçük ve orta büyüklükte olan skalp defektlerin lokal fleplerle onarılması iyi bir çözümdür; ama, teknik zorluğundan veya donör alan probleminden dolayı bu flepler hazırlanamıyorsa o zaman serbest doku nakilleri ile onarım planlanmalıdır.135,136,138,139 Uzun zamandan beri serbest doku nakilleri tam kat skalp defektlerin rekonstrüksiyonunda yaygın olarak kullanılmaktadır. Genelde bu flepler, defekt etrafında lokal fleple onarılması için sağlam dokunun olmadığı geniş kalvarium veya saçsız alanları içeren, defektlerin rekonstrüksiyonu için uygundur. Serbest flepler tek seansta iyi vaskülarize dokuyla başarılı bir onarım sağlamaktadır. Bunun için LD, paraskapular, omental, ön kol, serratus anterior gibi çeşitli serbest flepler kullanılabilir. 71 Serbest LD kas flebiyle deri greftinin beraber uygulanması bu yöntemlerden en sık tercih edilendir. Omentum flebi intraabdominal operasyonun yapılmasını ve deri greftinin alınmasını gerektirir. Groin flebin arter-ven çapı çok küçüktür. Serratus anterior kasının disseksiyonu çok zordur ve kanat skapula deformitesine neden olabilir. Ön kol flebi büyük defektler için yetersiz kalmaktadır ve flep donör alanında kozmetik problemler oluşmaktadır.127,128,134,140 Dalay ve ark.20 yayınladığı makalede, tedavi ettikleri kafa temaslı elektrik yanığı hastaların % 73,3’ü inşaat işçisi veya elektrik teknisyeni olduğunu belirtmişlerdir. Bu çalışmada, 15 elektrik yanığına bağlı skalpte mevcut olan geniş doku defektler için 4 serbest flep, 1 pediküllü trapezius miyokutan flebi ve 10 lokal skalp flebi uygulanmıştır ve herhangi bir major postoperatif komplikasyon görülmemiştir. Yine bu çalışmaya göre, dikkatsizlik, koruyucu önlemlerin eksik olması ve elektrik kabloların çalışma alanına yakın olması elektrik yaralanmaların oluşmasında esas faktörlerden biridir. Yüksek voltaj hatlarıyla çalışırken aşırı dikkat ve kask gibi koruyucu malzemelerin kullanılması alınması gereken önlemlerdendir. Alçağa kurulmuş elektrik hatları ve bu hatların oturma alanlarına yakınlığı bu tarz yaralanmalara sebep olabilir. Düzgün şehir planlanması, iyi kontrollü şehirleşme ve insanları bilgilendirme bu tarz vakaların sayısını azaltabilir. Yüksek gerilime kafa ile temas sonucu yaralanan ve kalvaryumu açıkta bırakan geniş defekti olan 19 hastadan 10’una skalp flebi, 1’ine pediküllü trapezius miyokutan flebi, 1’ine serbest serratus kas flebi, 3’üne serbest latissimus dorsi kas, kas-deri flebi, 1’ine serbest TRAM flebi, 2’sine temporopariyetal fasya flebi ve 1’ine fasyokutanöz ada flebi uygulandı. Lokal flep ile onarılan defektler ortalama 89,45 cm², serbest flep ile onarılan defektler ortalama 193 cm² ve uzak flep ile onarılan defekt ise 143 cm² boyutundaydı. Çalışmamızda; defekt küçük-orta boyutta ve skalbin geri kalan sağlam kısmında yeterli lokal doku var ise skalp flebi veya temporopariyetal fasya flebi tercih edildi. Bu tercihi yapmamızın nedeni; mükemmel renk ve doku uyumu olması ile aynı operasyon sahasında çalışmanın mümkün olmasıdır. Ayrıca skalp ve temporopariyetal fasya flebi kanlanması mükemmel olan güvenilir fleplerdir. Defekt boyutu büyük veya lokal olarak kullanılacak skalp dokusu mevcut değil ise serbest flepler tercih edildi. Kanlanması iyi olan geniş kas flepleri kullanıldı. Bunlar 72 içinde LD flebi ilk tercihimiz oldu. Geniş doku sağlaması, disseksiyonun kolay olması, pedikül boyunun ve çapının anastomoz için uygun olması nedeniyle LD flebini ilk seçenek olarak kullanıldı. Serbest fleplerimizde hiçbir kayıp olmadı. Serbest flep ile onarım gereken ancak hamileliğinden dolayı kadın doğum uzmanları tarafından uzun sürecek bir operasyon önerilmeyen bir hastaya ise pediküllü trapezius miyokutan flebi kullanıldı. Ancak, bu flebin deri adasında marjinal nekroz saptandı. Nekrotik dokular debride edilip primer sütürasyon uygulandı. Bu çalışma sonucunda skalp defektleri için şöyle bir algoritma geliştirildi (Şekil 50): Skalp defektleri Periost sağlam Periost hasarlı, defekt küçük veya orta boyutlu, yeterli lokal doku var Periost hasarlı, defekt küçük veya orta boyutlu, lokal doku yeterli değil Lokal skalp flebi, veya temporopariyetal fasya flebi Çevresel veya serbest flep Periost hasarlı,defekt büyük boyutlu Deri grefti Çevresel veya serbest flep Şekil 50. Skalp defektleri için oluşturulan cerrahi tedavi algoritması. Bacak 1/3 alt kısmının ve ayak bölgesinin yumuşak doku onarımı, bu bölgede ince cilt altında tendon, kas ve kemik yapılarının bir arada bulunmasından dolayı çok zordur. Vücudun bu bölgesinde yumuşak doku yetersizliği olduğu için rekonstrüksiyonu problem yaratmaktadır. Alt ekstremitenin bu bölgesindeki defekt onarımları için lokal kutanöz flepler, fasyal flepler, distal veya proksimal pediküllü fasyokutanöz flepler, adipofasyal flepler, distal pediküllü kas flepleri ve serbest flepler kullanılabilir. Distal bazlı nörokutanöz flepler (sural flep, safen flep vb.) geniş rotasyon arkına sahip olduklarından, güvenilir pedikülün olmasından ve major arter kullanmaksızın kolay ve 73 çabuk hazırlanabilmesinden dolayı 1990’lı yılların sonunda popularize olmuştur. Bu fleplerin en büyük dezavantajı, superfisiyal safen ve sural sinirlerin feda edilmesidir.141 Yıldırım ve ark.141 yaptıkları çalışmalarında alt ekstremite yaralanması olan 14 elektrik yanıklı hastaya 9 sural ve 5 safen fleple onarım yapmışlardır. Fleplere 6 ile 9 gün arası delay prosedürü uygulandığı ve bir sural, bir safen flepte yüzeyel nekroz görüldüğü rapor edilmiştir. Şenyuva ve ark.142 elektrik yanığına bağlı 1. ayak parmak dorsalinde olan doku defektinin onarımında 1. dorsal metatarsal arter pediküllü adipofasyal flebi kullanmışlardır ve bu flebin büyük defektlerde minimal donör alan morbiditesi açısından başarıyla uygulanabileceğini vurgulamışlardır. Çocukların cerrahi yönetimi anatomik, fizyolojik ve rehabilitatif açıdan yetişkinlerinkinden farklılık gösterir. Hudson ve ark.143 ile Smith ve ark.144 pediatrik alt ekstremite travmalarında serbest çapraz bacak flebinin güvenilir bir alternatif olduğunu bildirmişlerdir. Morris ve ark.145 165 fleplik serisindeki % 94 başarı oranı ve iyi uzun dönem sonuçları alarak, alt ekstremite ve ayak defektlerini kapatmak için çapraz bacak flebinin güvenilir bir işlem olduğunu onaylamaktadır. Mooney ve ark 146 serbest doku naklinin optimal olmadığı ciddi bir pediatrik ayak defektinde, çapraz ekstremite fleplerinin yapılmasının uygun olduğunu göstermiştir. Serbest flep ile rekonstrüksiyonun başarısı, alıcı bölgedeki sağlıklı damarların uygun kalibrasyonu ve mikrovasküler anastomoz konusundaki cerrahi yetenek gibi birçok konuya bağlıdır. Mikrovasküler anastomoz ile serbest doku nakli gün geçtikçe gelişmektedir. Devaraj ve ark.147 çocuklarda serbest flep ile rekonstruksiyonun güvenli olduğunu ve yüksek başarı oranı taşıdığını bildirmişlerdir. Defektin ve alıcı arterlerin incelenmesi önemlidir. Biz, damarlar hakkında yeterli bilgi veren ve noninvazif bir yöntem olan Doppler ultrasonik incelemeyi tercih ettik. Ayrıca, vasküler yaralanmalarda ve elektrik yanığına maruz kalan çocuklarda dijital substraction anjiogram da kullanılabilir.18 Latissimus dorsi miyokutan flebinin birçok avantajı vardır. Bunlardan en önemlileri çok az anatomik varyasyon gösteren uzun bir pedikülünün olması ve serbest flep rekonstruksiyonunun çok küçük bir çocukta dahi yapılabilmesidir. Elektrik yaralanmalarının erken rekonstrüksiyonu esnasında, özellikle defekte yakın kısımlarda, damarların intima hasarına bağlı trombüs oluşma riski ve ven greftine ihtiyaç olabilmesi bir dezavantajdır.148 Karşı taraftaki bacağın alıcı damarlarına geçici anastomozun 74 yapılması 1979 yılında Taylor ve ark.149 tarafından tarif edilmiştir. Bacak rekonstruksiyonunda serbest sirkümfleks iliak arter flebi kullanarak karşı bacağın damarlarını alıcı damar olarak kullanmışlardır. Alt ekstremite travmalarında kurtarma işlemi olarak çapraz bacak serbest flebi başarıyla uygulanmaktadır.18,150,151 Chen ve ark.150 kas flebinin pedikülünün 4 hafta sonra ayrılmasını önermektedir. Büyük defektlerin rekonstruksiyonundan sonra sadece arteriyal değil venöz problemler de beklenebilir. Kas fleplerinin geniş kemik defektlerinde neovaskülarizasyonu sağlaması daha uzun zaman alır.18 Bizim çalışmamızda alt ekstremite rekonstrüksiyonu için 10 lokal fasyokutanöz flep, 9 sural flep, 3 adipofasyal “turn-over” flebi, 4 serbest LD flebi ve 1 adet ampute edilen çapraz bacaktan hazırlanan gastroknemius kas flebi kullanıldı. Defekt zemininde vital yapıların açıkta olduğu fakat aynı bacakta defekt kapatılması için yeterli lokal dokunun olduğu hastalarda fasyokutan, adipofasyal “turn-over” veya sural flep tercih edildi. Bu flepler içinde, uygun ise, son zamanlarda özellikle sural flep kullanıldı. Çünkü sural flebin; güvenilir ve sabit bir pedikülü vardır, yeterli miktarda doku sağlar ve pedikülün rotasyon arkı oldukça fazladır. Bu tip hastalarda ikinci tercih olarak sural flep kullanılamıyorsa lokal fasyokutan flep kullanıldı. Adipofasyal “turn-over” flep ise büyük oranda parsiyel nekroz gelişmesi açısından son tercih olarak kullanıldı. Aynı bacakta lokal flep için yeterli doku yok ise; karşı bacak uygun ise karşı bacaktan sural veya fasyokutan flep kullanıldı. Yine bu tip hastalarda sural flep ilk tercih olarak kullanıldı. Sural flebin pedikülünün uzun olması hasta pozisyonu açısından rahatlık sağlamaktadır. Defektin çok geniş olduğu veya karşı bacakta flep olarak kullanılacak yeterli doku mevcut değil ise hastada serbest flep kullanıldı. Serbest fleplerden ilk tercih olarak LD flebi kullanıldı. LD flebinin ilk seçenek olarak kullanılmasının nedeni ise geniş bir flep olmasıdır. Bu tip hastalarda damar anastomozunun defektten uzak bölgeye yapılmasına özen gösterildi. Ancak 1 hastada total flep kaybı görüldü. Flep kaybında alıcı damarların uygun olmaması sebep olarak düşünüldü. Defektin çok geniş olduğu ve serbest flep için aynı bacakta uygun alıcı damarın olmadığı 2 hastada serbest flep karşı bacağa anastomoze edildi. İki hastada da flep beslenmesinde bir problem görülmedi. Bacakların stabilizasyonu ve pozisyonun korunması açısından her iki bacağı içeren 75 eksternal fiksatör uygulandı. Hastaların birisinde postoperatif 5. gün flep uygulanan ayağın besleyen tek arter olan dorsalis pedis üzeri flep ile örtülü olmasına rağmen perfore oldu ve flep yaşamasında bir problem olmamasına rağmen bacağa diz altı amputasyon uygulandı. Diğer hastada ise bir problem olmadı ve pedikül 4. haftanın sonunda kesildi. Ayrıca, bu fleplerden 2 sural flepte ve tüm fasyoadipöz fleplerde marjinal nekroz görüldü ve debridman sonrası defekt onarımı yapıldı. Gastroknemius kas flebi pozisyon korunamadığı için total nekroze oldu. Alt ekstremite defektleri için şöyle bir algoritma geliştirildi (Şekil 51): Alt ekstremite defektleri Kemik açıkta değil ve defekt kalkanealde değil Deri grefti Kemik açıkta,defekt kalkanealde ve lokal fasyokutan flep için aynı bacakta yeterli doku var Kemik açıkta,defekt kalkanealde ve lokal fasyokutan flep için aynı bacakta yeterli doku yok Lokal fasyokutan flep, adipofasyal "turn-over" flebi veya sural flep Kemik açıkta,defekt kalkanealde, lokal fasyokutan flep için aynı bacakta yeterli doku yok ve serbest flep için aynı bacakta uygun resipient damarlar yok Karşı bacak fasyokutan flebi veya serbest flep Karşı bacak anastomozlu serbest flep Şekil 51. Alt ekstremite defektleri için oluşturulan cerrahi tedavi algoritması. Yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası penis kaybı nadir görülen bir durumdur. Yüksek gerilim elektrik yanıklarında penis sık karşılaşılan bir temas noktası değildir.153 Penis rekonstrüksiyonunda, son 65 yılda estetik olarak kabul edilebilir ve fonksiyonel bir neofallus oluşturmak için bir çok değişik prosedür uygulanmıştır. Son zamanlarda, ayakta miksiyon ve cinsel ilişkiye girmeyi mümkün kılacak miktarda kitleyi sağlamak amacıyla donör alan defektleri minimal olan çeşitli mikrovasküler teknikler geliştirilmiştir.17,153-155 Total penis kaybının rekonstrüksiyonu için çeşitli cerrahi teknikler denenmiştir. Son zamanlarda cerrahi tekniklerin geliştirilmesinde büyük başarı elde edilmiştir. Bu 76 işlemler arasında, iyi bilinen avantajları ve dezavantajları ile serbest radial ve ulnar ön kol flepleri, fibula flepleri, iliak flepler ve bu fleplerin modifikasyonları en popüler olanlarıdır.17,153,154,156-161 Son zamanlarda bu fleplerin donör alan defektleri, kıllı üretra, fistül, striktür gibi dezavantajlarından kaçınmak için yeni cerrahi işlemler uygulanmıştır ve bu yeni tekniklerde penil protez, serbest tensor fasya lata flebi ve serbest anteromedial uyluk flebi (Şengezer ve ark., 1998),158 İstanbul flebi (Mutaf, 2002)160 kullanılmıştır. Ön kol flebiyle penis rekonstrüksiyonu ilk defa Song ve ark. tarafından tasarlanmıştır ve 1981’de Biemer tarafından ön kol flebi his duyusu olan, osseofasyokutanöz flep olarak kullanılarak modifiye edilmiştir. 1990’larda Sadove neofallus konstrüksiyonu için bu yöntemi kullanarak mükemmel sonuçlar elde etmiştir. İyi vaskülarize bir cilt ile ayakta miksiyonu mümkün kılan neoüretra oluşturulabilir.154,159 Penis yeterli ölçülerde olmalı, yeterli koruyucu ve erojen duyuya ve sertliğe sahip olmalı, ayrıca üretranın glanstan fistül olmaksızın çıkması sağlanmalıdır. Tüp içinde tüp (tube into tube) tekniği kullanılarak komplet bir üretra temin edilebilir, duyu sinirlerin koaptasyonu ile his duyusu sağlanabilir, penil sertlik radius veya fibulanın dahil edilmesiyle veya rijit, non-rijit protezlerle sağlanabilir.17,153,154,159 Sinir rekonstrüksiyonunun kullanılması, iyi hissetmeye seksüel aktiviteye olanak sağlar ayrıca daha sonra oluşabilecek kemik ekstrüzyonu ve glans dekübitini engeller.153 Giriş bölgesinin penis olduğu yüksek gerilimli elektrik yanıklarındaki büyük yumuşak doku defektleri, yanıklardaki en ciddi komplikasyonlar arasında yer alır ve cerrahi ile başarılı bir şekilde rekonstrükte edilebilir. Fonksiyonu yerine koymaya ek olarak, estetik olarak kabul edilebilir bir penis rekonstrükte etmek oldukça önemlidir. Seksüel penetrasyonu mümkün kılan erektil yetenek ve sertleşmenin yerine konması diğer gerekli şeylerdir.17 Penis yokluğu olan 1 hastamıza serbest radial fasyokutan ön kol flebi ile rekonstrüksiyon uygulandı. Deri adasının ince ve yeterli olması, deri adasından üretranın da hazırlanabilmesi, pedikülün çap ve uzunluğunun yeterli olması ve duysal flep olarak hazırlanabilmesinden dolayı tercih edildi. Penis sertliği için radius fraktür riskinden dolayı kullanılmadı, bu amaçla 2 adet silikon penil protez kullanıldı. Postoperatif dönemde üretrada striktür dışında problem olmadı ve bu striktür üroloji 77 tarafından açıldı, ancak üretrada kıl olması en büyük problem idi. Postoperatif 1 yıl sonra penise yeterli his duyusu geldi ve hastanın 5 yıllık takibinde miksiyon ve seksüel aktivitesinde hiçbir sorun olmadı. İkinci hastamızda ise kliniğimizde son zamanlarda penis rekonstrüksiyonu amacıyla kullandığımız serbest fibula osteokutan flep tercih edildi. Yeterli cilt adası sağlaması, pedikülün yeterli olması, kemiğin penis sertliğini oluşturması, duysal hazırlanabilmesi en önemli tercih nedeniydi. Bu hastada üretra kasıktan alınan tam kan deri greftiyle oluşturuldu. Postoperatif dönemde herhangi bir sorun ile karşılaşılmadı. Hastanın 2 yıllık takibinde miksiyonun iyi olduğu iyi olduğu gözlendi. Ancak, yanık sırasında testisleri de debride edildiği için hastada seksüel fonksiyon kaybı mevcut idi. Perineal bölgede defekti olan hasta sayımız az olduğu için cerrahi onarım algoritmasını geliştiremedik. Çünkü, böyle hastalar literatürde de çok azdır. Ancak, total penis kaybının olduğu durumlarda iyi bir rekonstrüksiyon için yapılması gereken tek şeyin serbest flep ile rekonstrüksiyon olduğuna inanmaktayız. Saint-Cyr ve ark.84 yaptıkları çalışmada 14 hastada yüksek gerilim elektrik yanığı sonrası oluşan geniş doku defektlerine 15 serbest fleple onarım yapmışlardır. 14 hastanın 3’ünde flep nekrozu gözlenmiştir. Bunlardan birine defekti kapatmak amacıyla yeniden serbest fleple onarım yapılmıştır, diğer 2 hastaya ise diz üstü amputasyonu uygulanmıştır. Sonuçta % 80 oranında başarı elde edilmiştir. Ofer ve ark.162 26 elektrik yanıklı hasta üzerinde yaptıkları flep rekonstrüksiyonu sonrası % 85 başarı oranını kaydetmişlerdir. Ayrıca 2 (% 7,7) hastada kanama, 2 (% 7,7) parsiyel nekroz, 1 (% 3,8) enfeksiyon ve 1 (% 3,8) hastada da fistül olduğunu bildirmişlerdir. Zhu ve ark.152 14 yıl içinde 155 elektrik yanıklı hastaya toplam uyguladıkları 398 flepten 1’inde tam ve 2’sinde parsiyel nekrozun geliştiğini bildirmişlerdir. Bu da başarı oranının % 99,2 olduğunu göstermektedir. Bizim hasta grubumuzdaki komplikasyon oranlarına bakacak olursak 103 hastadaki toplam 138 flebin 7’sinde (% 5) total ve 19’unda (% 14) parsiyel nekrozun geliştiği gözlenmiştir. Ayrıca, 6 (% 4,3) flepte enfeksiyon ve 1 (% 0,7) flep altında da hematom oluştuğu görülmüştür. Parsiyel nekrozu gelişen fleplere nekrotik bölgenin debridmanı sonrası sekonder sütürasyon uygulandı. Böylece, herhangi bir diğer flep yapılmadan bu bölgedeki defekt onarımı yapıldı. Bütün bu hesaplamalar sonrası 7 total flep kaybımızı başarısız defekt onarımı olarak kabul edersek bu vaka serimizde % 95 78 başarı oranında sonuç elde etmiş olmaktayız. Bu oranları literatürde verilen oranlarla karşılaştırdığımızda, flep başarı oranının diğer serilerle paralel olduğu ve sonuçların başarılı olduğu görülmektedir. 79 SONUÇ ve ÖNERİLER Elektrik yanıkları yurdumuzda ve bölgemizde sık görülen bir yanık şeklidir. Etkilenen kişilerde, kardiyovasküler sistemde etkilenme ve özellikle yüksekten düşmeye bağlı ek travmalar oluşabilmekte, bu travmalar ciddi boyutta olup hayatı tehdit edebilmektedir. Bu nedenle hastanın ilk değerlendirilmesinde ayrıntılı bir sistemik muayenenin yapılması, kardiyak monitorizasyon ve ek travmaların ortaya çıkarılarak ilk müdahalenin yapılması önemlidir. Özellikle yüksek gerilim elektrik yanıkları, temas ve çıkış noktalarında çok ciddi harabiyetler oluşturabilir. Bu bölgeler genellikle üst ve alt ekstremitelerdir. Etkilenen ekstremitelerde geniş ve derin yanıklar oluşabilmekte, ilk saatlerde kompartman sendromu gelişebilmektedir. Kompartman sendromunun tespiti ve varsa acil dekompresyon ekstremitenin kurtarılması açısından önemlidir. Yine bu hastalarda, ekstremitelerdeki yanık zemininde bulunan tendon, damar, sinir, kemik ve eklem gibi vital yapılar debridman sonrası açığa çıkabilmektedir. Bu vital yapıların canlılığını koruyabilmesi ve bu sebeple ekstremitede maksimum fonksiyonel kazanç elde etmek için erken dönemde vasküler bir flep ile üzerinin örtülmesi önemlidir. Yine yüksek gerilim elektrik yanıklarında temas noktası olarak skalpte de geniş ve derin yanıklar oluşabilmekte, genellikle periostun da etkilendiği kraniumu açıkta bırakan defektler oluşabilmektedir. Açıkta olan kraniumun kurtarılması için de erken dönemde vasküler bir fleple onarım çok önemlidir. Nadir olarak erkek hastalarda perineal bölgede de temas olması sonucu yaralanmalar olabilmekte, bu durumda genelde peniste total kayıplar gelişebilmektedir. Bu durum erken dönemde miksiyon problemlerine, geç dönemde ise seksüel aktivite sorunlarına yol açmaktadır. Maksimal fonksiyonel kazanç ve komplikasyonları azaltmak için, erken debridman ve debridman sonucu açığa çıkan vital yapıların üzerinin kanlanması iyi olan, güvenilir, yeterli doku sağlayan ve donör alan morbiditesi az olan bir flep ile kapatılması gerekmektedir. Flep seçiminde; defektin anatomik lokalizasyonu, genişliği, derinliği ve donör alanların durumu göz önünde bulundurulmalıdır. 80 Bu değerlendirmeler sonucu, en sık etkilenmiş olan üst ekstremite için; mümkün ise defektin yakınından hazırlanan flepler ilk tercih olarak düşünülmeli, bu mümkün olamıyorsa uzak flepler kullanılmalıdır. Pratikte en sık görülen el bilek bölgesi defektleri için, yeterli ve ince doku sağlanması, pozisyon kolaylığı, diseksiyonun kolay olması, donör alan morbiditesinin az olması nedeniyle en uygun flep pediküllü groin fleptir. Groin flebin kullanılamadığı durumlarda, pediküllü submammarial veya pediküllü rektus abdominis flepleri ikinci tercih olarak kullanılabilinir. Üst ekstremitede ikinci sıklıkla defekt gelişen kubital bölge için mümkün ise lokal flep, bu flep kullanılamayacaksa pediküllü latissimus dorsi kas, kas-deri flebi tercih edilmelidir. Omuz dezartikülasyonun gerektiği durumlarda ise, omuz ekleminin korunarak daha alt seviyeden amputasyon yapılabilmesi amacıyla, protezin kullanılabileceği humerusun korunması ve pediküllü latissimus dorsi kas, kas-deri flebiyle güdük olarak korunan humerusun sarılması sağlanmalıdır. Alt eksterimetede ise; mümkün ise aynı bacaktan hazırlanan lokal flepler ilk tercih olmalıdır. Lokal flep olarak eğer donör alan etkilenmemişse pediküllü sural flep; yeterli doku sağlaması, beslenmesinin iyi olması ve rotasyon arkının oldukça fazla olması nedeniyle ilk düşünülmesi gereken flep olmalıdır. Aynı bacaktan lokal flep kullanımı mümkün değil ise, karşı bacaktan flepler, tercihen sural flep düşünülmelidir. Komplikasyon oranının yüksekliği nedeniyle serbest flepler son tercih olarak düşünülmeli ve alıcı bölgede uygun damar yok ise karşı bacaktaki alıcı damarlara anastomoz yapılmalıdır. Bu durumda anastomoz hattının ve pozisyon korunması açısından eksternal fiksatör uygulanması düşünülmelidir. Kraniumun açıkta olduğu defektlerde erken dönemde kraniumun kurtarılması için vasküler bir flep ile onarım son derece önemlidir. Aksi takdirde kranium nekroze olur ve buna bağlı komplikasyonlar gelişebilir. Bu amaçla, mümkün ise lokal skalp flepleri ilk tercih olmalı, eğer bu mümkün olamıyor ise pediküllü çevresel flepler veya özellikle çok geniş defektlerde serbest flepler tercih edilmelidir. Serbest flepler içinde; kanlanması iyi, diseksiyonu kolay, büyük miktarda doku sağlayan, pedikülün uzunluk ve çapının anastomoz için uygun olduğu latissimus dorsi kas, kas-deri flebi ilk sırada düşünülmelidir. Erkeklerde nadir görülen perineal temaslı elektrik yanıklarında total penis nekrozları gelişebilir. Total penis rekonstrüksiyonu amacıyla serbest flepler tercih 81 edilmelidir. Bu amaçla; silikon protez destekli duyusal fasyokutanöz radial ön kol flebi veya destek amaçlı fibula içeren duyusal osteokutanöz fibuler flep düşünülmelidir. Sonuç olarak; yüksek gerilim elektrik yanığı nedeniyle gelişen, defekt zemininde bulunan ve debridman sonrası açığa çıkan tendon, damar, sinir, kemik ve eklem gibi önemli yapılar mümküm ise korunmalıdır. Bu yapıların canlılığını devam ettirebilmesi için üzerlerinin erken dönemde vasküler bir flep ile kapatılması gerekmektedir. Flep seçiminde; defektin anatomik lokalizasyonu, genişliği, derinliği ve donör alanların durumu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu girişim sonucu; maksimal fonksiyonel kazanç elde edilir, komplikasyonlar ve hastanede yatış süresi azalır, fonksiyon kazandırıcı sekonder girişimler kolaylaşır. Ancak yine de en önemli konu bu tip yaralanmalardan korunmadır. Bunun için; eğitim, iş ve ev ortamında alınan tedbirler, sosyo-ekonomik şartların iyileştirilmesi önem arz eder. 82 KAYNAKLAR 1. Mc Carthy J. Plastic Surgery. 1st Ed. United States: W.B. Saunders Company, 1994. 2. Butler ED, Gant TD. Electrical Injuries, with Special Reference to the Upper Extremities. Am J Surg, 1977; 134:95. 3. DiVincenti FC, Moncrief CA, Pruitt BA. Electrical injuries: a review of 65 cases. J Trauma, 1969; 9:497. 4. Cemalettin E, Korhan T, Recep G, Mehmet K,. Trauma. Yayıncılık, 2005: 594-601. 5. Poticha CP, Bell JE, Mehn WH. Electrical injuries with special reference to the hand. Arch Surg, 1962; 85:852. 6. Mann R, Gibran N, Engrav L, Heimbach D. Is Immediate Decompression of High Voltage Electrical Injuries to thr Upper Extremity Always Necessary? J Trauma, 1996; 40:584. 7. Burke JF, Quinby CW, Bondoc C, McLaughlin E, Treistad RL. Patterns of High Tension Electrical İnjury in Children and Adolescents and Their Management. Am J Surg,1997; 133:492. 8. Grube BJ, Heimbach DM, Engrav LH, Copass MK. Neurologic Consequences of Electrical Burns. J Trauma, 1990; 30:254. 9. Baxter CR. Present concept in the management of major electrical injury. Surg Clin North Am, 1970; 30:1401. 1. Baskı. İstanbul Medikal 10. Skoog T. Electrical injuries . J Trauma, 1970; 10:816. 11. Rouse RG, Dimick AR. The treatment of electrical injury compared to burn injury : a review of pathophysology and comparison of patient management protocols . J Traum, 1978; 18:43 12. Büyük Larousse. 1. Baskı, İstanbul. İnterpress Basın ve Yayıncılık A.Ş.,1986. 13. Parshley PH, Kilgore J, Pulito JF, Smiley PW, Miller SH. Agressive Approach to the Extremity Damaged By Electric Current . Am J Surg, 1985; 150:78-82. 83 14. R. Anlatici, ÖR Özerdem, C Dalay, E Kesiktas, S Acarturk, G Seydaoglu. A retrospective analysis of 1083 Turkish patients with serious burns. Burns, 2002; 28(3):231-7. 15. R. Anlatici, ÖR Özerdem, C Dalay, E Kesiktas, S Acarturk, G Seydaoglu. A retrospective analysis of 1083 Turkish patients with serious burns. Part 2: Burn care, survival and mortality. Burns, 2002; 28(3):239-243. 16. Uslular S. Üst ekstremite yüksek gerilim elektrik yanıklarında fasyotominin morbiditeye etkisi. ÇÜTF Plas Rekonstr Cer AD Uzmanlık Tezi, Adana, 2000. 17. Yavuz M, Dalay C, Kesiktas E, Ozerdem G, Kesiktas NN, Acarturk S. Contact high-tension electrical burn to the penis: Reconstruction of the defect with free radial forearm fasciocutaneous flap and silicon rod, a case report. Burns, 2006; 32(6):788-91. 18. Kesiktas E, Yavuz M, Gencel E, Dalay C, Acarturk S. Use of cross-leg latissimus dorsi free flap for repair of extensive lower leg electrical injury in a child, a case report. Burns, 2006; 32(5):507-510. 19. Kesiktas E, Dalay C, Ozerdem G, Acarturk. Reconstruction of deep cubital fossa defects with exposure of brachial artery due to high tension electrical burns and treatment algorithm. Burns, 2005; 31(5):629-36. 20. Dalay C, Kesiktas E, Yavuz M, Ozerdem G, Acarturk S. Coverage of scalp defects following contact electrical burns to the head: a clinical series. Burns, 2006; 32(2):201-7. 21. Jellineck S. Der Elektrische Unfall. 3rd Ed., Leipzig & Vienna, Franz Deuticke, 1931. 22. Engrav HL, Jourdan RG, Walkinshaw MD, Trumble TE, Grube BJ. Outcome and treatment of Electrical İnjury with Immediate Median and Ulnar Nerve Palsy at the Wrist: A Retrospective Review and a Survey of Members of the American Burns Association. Ann Plast Surg, 1990; 25:166. 23. Rollin KD, Ballard PA, Heroux P, Zelt RG, Howard CR. High voltage electrical injury: Acute Pathophysiology. J Hand Surg, 1988; 13A:44. 24. Lee RC, Kolodney MS. Electrical Injury Mechanisms: Dynamics of the Thermal Response. PRS, 1987; 80:663. 25. Hunt JL, Mason AD, Masterson TS, Pruitt BA. The Pathophysiology of Acute Electric Injuries. J. Trauma, 1976; 16:335. 26. Yakuboff KP, Kurtzman LC, Stern PJ. Acute management of thermal and electrical burns of the upper extremity. Ortoph Clin, 1992; 23:161. 84 27. Koller J, Orsagh J. Delayed neurological sequelae of high-tension electrical burns. Burns, 1989; 15:175-178. 28. Georgaide GS, Georgaide GG, Riefkol R, Barwick WJ. Textbook of Plastic, Maxillofacial and Recontructive Surgery. 2nd Ed., Baltimore: Williams & Wilkins, 1992. 29. Zachary LM, Lee RC, Gottlieb LJ. Evolving clinical and scientific concepts of upper extremity electrical trauma. Hand Clin, 1990; 6:243-52. 30. Robson MC, Murphy RC, Heggers JP. A new explanation for progressive tissue loss in electrical injuries. PRS, 1984; 73(3):431. 31. Chapuis P. Le danger des courants electriques industriels et domestiques de faible tension. Paris Theses. 1919-1920. 32. Artz CP. Changing concepts of electrical injury. Am J Surg, 1974; 128:600. 33. Lewis GK.Electrical burns of the upper extremities. J Bone Joint Surg, 1958; 40A:27. 34. Sturim HS. The treatment of electrical injuries. J Trauma, 1971; 11:959. 35. Sances A, Myklebust JB, Larson SJ, Darin JC, Swiontek T and et al: Experimental electrical injury studies. J Trauma, 1981; 21:589. 36. Zelt GR, Daniel RK, Ballard PA, Yves B, Heroux P.High-voltage electrical injury: Chronic Wound Evolution. PRS, 1988; 82(6):1027. 37. Esses SI, Peters WJ: Electrical burns: pathophysiology and complications. Can J Surg, 1981; 24;11. 38. Luce EA, Dowden WL, Chi TS, Hoopes JE. High tension electrical injury of the upper extremity. Surg Gyn Obs, 1978; 147:38. 39. Nafs FJE, Aromir FC, Carreira IS, Olaso PSC: High tension electrical burns. Eur J Plast Surg, 1993; 16:84. 40. Solem L, Fischer RP, Strate RG. The natural history of electrical injury. J Trauma, 1977; 17:487. 41. Holliman CJ, Saffle JR, Kravitz M, Warden GD. Early surgical decompression in the management of electrical injuries. Am J Surg, 1982; 144:733. 85 42. Charles HT, Robert WB, Sherrell JA, Scott PB, Geoffrey CG, Scott LS, editörler. Çeviri editörü Serdar M.G. Grabb and Smith’s plastic surgery. 6. Baskı. Ankara: Güneş Tıp Kitabevleri; 2010: 132-149. 43. Green TL. Operative Hand Surgery. 4th Ed. New York, 1996. 44. Wang X, Wei J, Sung Y, Ki Y, Wang N. Early vascular grafting to prevent upper extremity necrosis after electrical burns. Burns, 1982; 8:303. 45. Shen ZY, Chang ZD, Wang NZ. Electrical injury of wrist: classification and treatment: clinical analysis of 90 cases. Burns, 1990; 16(6): 449-56. 46. McGregor IA, Jackson IT. The groin flap. Br J Plast Surg, 1972; 25:3-16. 47. Hanumadass M, Kagan R, Matsuda T. Early coverage of deep hand burns with groin flaps. J Trauma, 1987; 27(2):109. 48. Teot L, Giovannini UM, Ruello EV, Colonna MR. Treatment of high-voltage electric injuries of the hand and forearm. Ann Ital Chir, 1998; 69:317. 49. Mathes SJ, Nahai F. Reconstructive surgery. Volume 2. USA: 1997; 1005-1020. 50. Urken ML, Cheney ML, Sullivan MJ, Biller HF. Atlas of regional and free flaps for head and neck reconstruction. New York, 1995; 3-28. 51. Hueston J, McConchie İ. A compound pectoral flap. Aust N Z J Surg, 1968; 38:61-63. 52. Brown R, Fleming W, Jukiewicz M. An island flap of the pectoralis major muscle. Br J Plast Surg, 1977; 30:161. 53. Ariyan S. The pectoralis major myocutaneous flap.A versatile flap for reconstruction in the head and neck. Plast Reconstr Surg 1979; 63:73. 54. Tansini İ. Spora il mio nuovo processo di amputazione della mammaella per cancre. Riforma Med ( Palermo,Napoli), 1896; 12:3. 55. Watson JS, Graig R, Orton C. The free latissimus dorsi myocutaneous flap. Plast Reconstr Surg, 1979; 64:299. 56. Urken ML, Cheney ML, Sullivan MJ, Biller HF. Atlas of regional and free flaps for head and neck reconstruction. New York, 1995; 237-259. 86 57. Lai MF, Milroy BC, Pennington DG. Shoulder defect cover with functional restoration using the latissimus dorsi myocutaneous flap: a case report. Br J Plast Surg, 1982; 35:140. 58. Masquelet AC, Romana MC, Wolf G. Skin island flaps supplied by the vascular axis of the sensitive superficial nerves: anatomic study and clinical experience in the leg. Plast Reconstr Surg, 1992; 89(6):1115-1121. 59. Hollier L, Sharma S, Babigumira E, Klebuc M. Versatility of the sural fasciocutaneous flap in the coverage of lower extremity wounds. Plast Reconstr Surg, 2002; 110:1673-1679. 60. Le Fourn B, Caye N, Pannier M. Distally based sural fasciomuscular flap: Anatomic study and application for filling leg or foot defects. Plast Reconstr Surg, 2001; 107:67-72. 61. Mathes SJ, Nahai F. Reconstructive surgery. Volume 2. USA, 1997; 1489-1499. 62. Taylor Gİ, Miller DH, Ham FJ. The free vascularized bone graft: a clinical extension of microvascular techniques. Plast Reconstr Surg, 1975; 55:533. 63. Gilbert A. Vascularized transfer of fibula shaft. Int J Microsurg,1979; 1:100. 64. Chen Z, Yan W. The study and clinical application of the osteocutaneous flap of fibula. Microsurgery, 1983; 4:11-16. 65. Yoshimura M, Shimamura K, İwai Y, Yamauchi S, Ueno T. Free vascularized fibular transplant. J Bone Joint Surg[Am], 1983; 65A:1295-1301. 66. Hidalgo D. Fibula free flap: a new method of mandible reconstruction. Plast Reconstr Surg, 1989; 84:71. 67. Urken ML, Cheney ML, Sullivan MJ, Biller HF. Atlas of regional and free flaps for head and neck reconstruction. New York, 1995; 291-306. 68. Hayden R, O’Leary M. A neurosensory fibula flap: anatomical description and clinical applications. Presented at the 94th Annual Meeting of the American Laryngological, Rhinological and Otological Society Meeting in Hyatt Regency Waikoloa, Big Island of Hawaii, Hawaii, May 8, 1991. 69. Sadove R, Sengenzer M, McRoberts J, Wells M. One stage total penile reconstruction with a free sensate osteocutaneous fibula flap. Plast Reconstr Surg, 1993; 92:1314. 70. Yoon SW, Rebecca AM, Smith AA, Mazaheri MK, Casey WJ. Reverse sekond dorsal metacarpal artery flap for reconstruction of fourth-degree burn wounds of the hand. J of Burn Care & Research, 2007; 28(3):521-523. 87 71. Foucher G, Braun JB. A new island flaps transfer from the dorsum of the index to the thumb. Plastic and Reconstructive Surg, 1979; 63:344-3499. 72. Early MJ, Milner RH. Dorsal Metacarpal flaps. Br J Plas Surg, 1987; 40:333-341. 73. Dautel G, Merle M. Dorsal metacarpal reverse flaps. application. J Hand Surg [Br], 1991; 16:400-405. Anatomical basis and clinical 74. Dautel G, Merle M. Direct and reverse dorsal metacarpal flaps. Br J Plast Surg, 1992; 45:125130. 75. Maruyama Y. The reverse dorsal metacarpal flap. Br J Plas Surg, 1990; 43:24-27. 76. Quaba AA, Davison PM. The distally-based dorsal hand flap. Br J Plas Surg, 1990; 43:28-39. 77. Santa-Comba A, Amarante J, Silva A, Rodrigues J. Reverse dorsal metacarpal osteocutaneous flap. Br J Plast Surg, 1997; 50:555-558. 78. Mathes JS. Plastic surgery.2nd ed. Philadelphia: Elsevier Inc, 2006. 79. Lai, C. S., Lin, S. D., Yang, C. C., Chou, C. K. Adipofascial turn-over flap for reconstruction of the dorsum of the foot. Br J Plast Surg, 1991; 44:170. 80. Brent, B., Upton, J., Acland, R. D. Experience with the temporoparietal fascial free flap. Plast Reconstr Surg, 1985; 76:177. 81. Lai MF, Milroy BC, Pennington DG. Shoulder defect cover with functional restoration using the latissimus dorsi myocutaneous flap: a case report. Br J Plast Surg, 1982; 35:140. 82. Asko-Seljavaara S, Pitkanen J, Sundell B. Microvascular free flaps in early reconstruction of burns in the hand and forearm . Scand J Plast Reconstr Surg, 1982; 35:140. 83. Hussman J, Kucan JO, Russell RC, Bradley T, ZamboniWA.Electrical injuries-morbidity, outcome and treatment rationale. Burns, 1995; 21:530–5. 84. Saint-Cyr M, Daigle JP. Early free tissue transfer for extremity reconstruction following highvoltage electrical burn injuries. J Reconstructive Microsurgery, 2008; 24(4):259-66. 85. Koul AR, Patil RK, Philip VK. Early use of microvascular free tissue transfer in the management of electrical injuries. Burns, 2008; 34:681-7. 86. Koumbourlis AC. Electrical injuries. Crit Care Med, 2002; 30:424–30. 88 87. Lee RC, Zhang D, Hannig J. Biophysical injury mechanisms in electrical shock trauma. Annu Rev Biomed Eng, 2000; 2:477–509. 88. Mann R, Gibran N, Engrav L, Heimbach D. Is immediate decompression of high voltage electrical injuries to the upper extremity always necessary? J Trauma, 1996; 40:584–7. 89. Yowler CJ, Mozingo DW, Ryan JB, Pruitt B. Factors contributing to delayed extremity amputation in burn patients.J Trauma, 1998; 45:522–6. 90. Stefanacci HA, Vandevender DK, Gamelli RL. The use of tissue transfers in acute thermal and electrical extremity injuries. J Trauma, 2003; 55(4):707-12. 91. Hallock GG. The utility of both muscle and fascia flaps in severe upper extremity trauma. J Trauma, 2002; 53(1):61-5. 92. Seljavaara SA, Pitkanen J, Sundell B. Microvascular free flaps in early reconstruction of burns in the hand and forearm. Scand J Plast Reconstr Surg,1984; 18:139-44. 93. Luce EA, Gottlieb SF. The pectoralis major island flap for coverage in the upper extremity. J Hand Surg, 1982; 7(2):156-60. 94. Sherman R. Soft-tissue coverage for the elbow. Hand Clin, 1997; 13(2):291-302. 95. Shen T, Sun Y, Cao D, Wang N. The use of free flaps in burn patients: experiences with 70 flaps in 65 patients. Plast Reconstr Surg, 1988; 18(3):352-7. 96. Germann G, Steinau HU. Functional soft-tissue coverage in skeletonizing injuries of the upper extremity using the ipsilateral latissimus dorsi myocutaneous flap. Plast Reconstr Surg, 1995; 96(5):1130-5. 97. Grotting J, Walkinshaw M. The early use of flaps in burns. Ann Plast Surg, 1985; 15(2):127– 31. 98. Gordon LD, Buncke HJ, Alpert BS. Free latissimus dorsi muscle flap with spli-thickness skin graft cover: a report of 16 cases. Plast Reconstr Surg, 1982; 70(2):173–8. 99. Iwahira Y, Maruyama Y. Medial arm fasciocutaneous island flap coverage of an electrical burn of the upper extremity. Ann Plast Surg, 1988; 20(2):120–3. 100. Rogachefsky RA, Aly A, Brearley W. Latissimus dorsi pedicled flap for upper extremity softtissue reconstruction. Orthopedics, 2002; 25(4):403–8. 101. Levine NS, Salisbury RE. Early removal of the eschar in upper extremity burns. In Salisbury, R.,Pruitt, BA: Burns of the Upper Extremity, vol.19. Philadelphia, Saunders, 1976: 3-71. 89 102. Wood MB, Irons GB. Upper extremity free skin transfer: Results and utility as compared with conventional distant pedicle skin flaps. Ann. Plast. Surg, 1983; 11:523-52. 103. Chow JA, Bilos ZJ, Hui P, Hall RF, Seyfer AE, Smith AC. The groin flap in reparative surgery of the hand. Plast Reconstr Surg, 1986; 77:421-426. 104. Lister GD, McGregor IA, Jackson IT. The groin flap in hand injuries. Injury, 1973; 4:229239. 105. Smith PJ. The vascular basis of axial pattern flaps. Br J Plast Surg, 1973; 26:150-157. 106. Smith PJ, Foley B, McGregor IA, Jackson IT. The anatomical basis of the groin flap. Plast Reconstr Surg, 1972; 49:41-47. 107. McGregor IA. Flap reconstruction in hand surgery: The evaluation of presently used methods. J Hand Surg, 1979; 4:1-10. 108. Stranc WE. The delay procedure and is effect on the blood flow in tubed pedicle flaps. In Transactions of the Fourth International Congress of Plastic and Reconstructive Surgery. Amsterdam, Excerpta Medica, 1967. 109. Stark RB, Kernahan DH. Reconstructive surgery of the leg and foot. Surg Clin No Amer, 1959; 39:469-477. 110. Wray RC, Wise DM, Yound VL, Weeks PM. The groin flap in severe hand injuries. Ann Plast Surg, 1982; 9:459-462. 111. Yuchuan P, Jiaqin X, Sihuan C, Zunhong L. Use of the lateral intercostal perforator-based pedicled abdominal flap for upper-limb wounds from severe electrical injury. Ann Plast Surg, 2006; 56(2):116-21. 112. Al-Qattan MM. The use of adipofascial turnover flaps for coverage of complex dorsal ring finger defects caused by electric burns. Burns, 2005; 31:643-46. 113. Yang JY, Noordhoff MS. Early adipofascial flap coverage of deep electrical burn wounds of upper extremities. Plast Reconstr Surg, 1993; 91(5):819-25. 114. Koumbourlis AC. Electrical injuries. Crit CareMed, 2002; 30(11):424–30. 115. Delay E, Foyatier JL, Kollali El R, Comparin JP, Weil E, Latarjet J. Salvage of extensively burned upper limbs by a pedicled latissimus dorsi flap. Burns, 1995; 21(6):449–52. 90 116. Wang XW, Liu HC, Sang HH, Gai SL, Cheng XX. Early vascular grafting to prevent upper extremity necrosis after electrical burns: II. Experience with wound infection management. Burns, 1984; 10:179–83. 117. Chick LR, Lister GD, Sowder L. Early free-flap coverage of electrical and thermal burns. Plast Reconstr Surg, 1992; 89(6):1013–9. 118. Lutz BS, Wei FC, Chen HC, Lin CH, Wei CY. Reconstruction of scalp defects with free flaps in 30 cases. Br J Plast Surg, 1998; 51:186-90. 119. Stuckey JG. The surgical management of massive electrical burns of the scalp. Plast Reconstr Surg, 1963; 32:538-43. 120. Srivastava JL, Biswas G, Narayan RP, Goel A. Chronically exposed calvarium following electrical burns. Burns, 1993; 19(2):138-41. 121. Bizhko IP, Slesarenko SV. Operative treament of deep burns of the scalp and skull. Burns, 1992; 18(3):220-3. 122. Spies M, McCauley RL, Mudge BP, Herndon DN. Management of acute calvarial burns in children. J Trauma, 2003; 54(4):765-9. 123. Hartford CE. Preservatıon of devitalized calvarium following high voltage electrical injury: case reports. J Trauma, 1989; 29(3):391-4. 124. Wright HR, Drake DB, Gear AJL, Wheele JC, Edlieh RF. Industrial high-voltage burn of the skull, a preventable injury. J Emerg Med,1997; 15(3):345-9. 125. Rosenberg MF, Tuchman I, Yardeni BHP, Sternberg N, Golan J. Electrical burn injury of the scalp –bone regrowht following application of latissimus dorsi free flap to the area. Burns, 1991; 17(4):338-9. 126. Luce EA, Hoopes JE. Electrical burn of the scalp and skull. Plast Reconstr Surg, 1974; 54 (3):359-63. 127. Chicarilli ZN, Ariyan S, Cuono CB. Single-stage repair of complex scalp and cranial defects with the free radial forearm flap. Plast Reconstr Surg, 1986; 77(4):577-85. 128. Ioannides C, Fossion E, McGrouther AD. Reconstruction of large defects of the scalp and cranium. J Craniomaxillofae Surg,1999; 27:145-52 129. Pegg SP, Jenkins AM. Deep electrical burns to the scalp Burns, 1987; 13:62-5 91 130. Norkus T, Klebanovas J, Viksraitis S, Astrauskas T, Gelunas J, Rimkus R, Zobakas A. Deep electrical burns of the calvarium: early or delayed reconstruction? Burns, 1998; 24:569-72. 131. Ruiz JB, Montilla PB, Monzonis AN, Bonanad E, Cavadas P. Severe electric burn of the skull. Burns, 1994; 20:553-6. 132. Barret JP, Dziewulski P, McCauley RL, Herndon DN, Desai MH. Dural reconstruction of a class IV calvarial burn with decellularized human dermis. Burns, 1999; 25:459-62. 133. Beasley NJP, Gilbert RW, Gullane PJ, Brown DH, Irish JC, Neligan PC. Scalp and forehead reconstruction using free revascularized tissue transfer. Arch Facial Plast Surg, 2004; 6:16-20. 134. Newman MH, Hanasono MM, Disa JJ, Cordeiro PG, Mehrara BJ. Scalp reconstruction: a 15 year experience. Ann Flast Surg, 2004; 52(5):501-6. 135. Demir Z, Velidedeoğlu H, Celebioğlu S. V-Y-S plasty for scalp defects. Plast Reconstr Surg, 2003; 112(4):1054-8. 136. Lesavoy MA, Dubrow TJ, Schwartz RJ, Wackym PA, Eisenhauer DM, McGuire M. Management of large scalp defects with local pedicle flaps. Plast Reconstr Surg, 1993; 91:78390. 137. Molnar JA, DeFranzo AJ, Marks MW. Single-stage approach to skin grafting the exposed skull. Plast Reconstr Surg, 2000; 105(1):174-7. 138. Frodel JL, Ahlstrom K. Reconstruction of complex scalp defects. Arch Facial Plast Surg, 2004; 6:54-60. 139. Guerrissi JO. Reconstruction of large defects in the scalp with fasciocutaneous flaps. Scand J Plast Hand Surg, 1999; 33:217-24. 140. Pennington DG, Stern HS, Lee KK. Free flap reconstruction of large defects of the scalp and calvarium. Plast Reconstr Surg, 1989; 83(4):655-61. 141. Yildirim S, Akan M, Gideroğlu K, Aköz T. Distally-based neurofasciocutaneous flaps in electrical burns. Burns, 2002; 28:379-85. 142. Senyuva C, Yucel A, Fassio E, Cetinkale O, Goda D. Reverse first dorsal metatarsal artery adipofascial flap. Ann Plast Surg, 1996; 36(2):158-61. 143. Hudson DA, Millar K. The cross-leg flap: still a useful flap in children. Br J Plast Surg, 1992; 45:146-9. 92 144. Smith DJ, Loewenstein PW, Bennet JE. Surgical options in the repair of lower-extremity soft-tissue wounds. J Trauma, 1982; 22:374-81. 145. Morris AM, Buchan AC. The place of the cross-leg flap in reconstructive surgery of the lower leg and foot: a reviow of 165 cases. Br J Plast Surg, 1978; 31:138-42. 146. Mooney JF, DeFranzo A, Marks MW. Use of cross-extremity flaps stabilized with external fixation in severe pediatric food and ankle trauma: an alternative to free tissue transfer. J Pediatr Otrhop, 1998; 18:26-30. 147. Devaraj VS, Kay SP, Batchelor AG, Yates A. Microvascular surgery in children. Br J Plast Surg, 1991; 44:276-80. 148. Banie A, Wulff K. Latissimus dorsi free flap for total repair of extensive lower leg injuries in children. Plast Reconstr Surg, 1987; 79:769-75. 149. Taylor GI, Townsend P, Corlett R. Superiority of the deep circumflex iliac vessels as the supply for free groin flaps. Plast Reconstr Surg, 1979; 64:745-59. 150. Chen HC, El-Gammal TA, Wei FC, Chen HH, Noordhoff MS, Tang YB. Cross-leg free flaps for difficult cases of leg effects: indications, pitfalls, and long-term results. J Trauma, 1997; 43:486-91. 151. Yu ZJ, Zeng BF, Huang YC, He HG, Sui SP, Jiang PZ, Yu S. Application of the crossbridge microvascular anastomosis when no recipient vessels are available for anastomosis: 85 cases. Plast Reconstr Surg, 2004; 114:1099-107. 152. Zhu ZX, Xu XG, Li WP. Experience of 14 years of emergency reconstruction of electrical injuries. Burns, 2003; 29:65-72. 153. Santanelli F, Paolini G. Glans, urethra and corporeal body reconstruction by free osteocutaneous forearm flap transfer. Ann Plast Surg, 2003; 50:545-9. 154. Garcia De Alba A, De La Pena-Salcedo JA, Lopez-Monjardin H, Clifton JF, PalacioLopez E. Microsurgical penile reconstruction with a sensitive radial forearm free flap. Microsurgery, 2000; 20:181-5. 155. Santanelli F, Scuderi N. Neophalloplasty i female-to male transsexuals with the island tensor fasciae latae flap. Plast Reconstr Surg, 2000; 105 (6):1990-6. 156. Casoli V, Verolino P, Castede JC. One-stage complete phalloplasty with forearm free flap after severe electrical burns. Plast Reconstr Surg, 2004; 113(1):313-6. 93 157. Mutaf M. Nonmicrosurgical use of the radial forearm flap for penile reconstruction. Plast Reconstr Surg, 2001; 107(1):80-6. 158. Sengezer M, Öztürk S, Deveci M, Odabaşı Z. Long-term follow-up of total penile reconstruction with sensate osteocutaneous free fibula flap in 18 biological male patients. Plast Reconstr Surg, 2004; 114(2):439-50. 159. Papadopulos NA, Schaff J, Biemer E. Long-term fate of the body component in neophallus construction with free osteofasciocutaneous forearm or fibula flap in 18 female-to-male transsexuals. Plast Reconstr Surg, 2002; 109(3):1025-30. 160. Mutaf M. A new surgical procedure for phallic reconstruction: İstanbul flap. Plast Reconstr Surg, 2000; 105(4):1361-9. 161. Kaftan B, Fisch M, Schreiter F. Surgery of the penis: reconstruction and prostheses. Curr Opin Urol, 2001; 11:263-5. 162. Ofer N, Baumeister S, Megerle K, Germann G, Sauerbier M. Current concepts of microvascular reconstruction for limb salvage in electrical burn injuries. J Plast Reconstr Aesthet Surg, 2007; 60:724-30. 94 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Rauf KERİMOV Doğum Tarihi ve Yeri : 28.09.1979 - Bakü Medeni Durumu : Bekar Uyruğu : Azeri Adres : Nakhiçevani mah. 6 Apt. 15 Bakü/Azerbaycan Telefon : (+99412) 462 04 77 E-Posta : rauf477@hotmail.com Mezun Olduğu Tıp Fakültesi : Azerbaycan Devlet Tıp Üniversitesi Yabancı Diller : Rusça, İngilizce 95