_____________________________________________________________________________________ Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date 19.04.2016 Yayınlanma Tarihi / The Published Date 21.07.2016 Ar. Gör. Harun ÖZEL Sütçü Imam Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Temel Islam Bilimleri harunozel46@hotmail.com Beşşâr Abdulcebbâr Şebîb1 BİRİNCİ ABBASİ DEVLET-İ DÖNEMİNDE ARAPÇA İSLÂMÎ BİLGİLERİN AVRUPA’YA TAŞINMASINDA TERCÜME FAALİYETLERİNİN ROLÜ2 Öz İslamiyet ilime önem verdiği için, Müslüman Araplar da ilim öğrenme yollarından biri olan tercüme faaliyetlerine oldukça önem vermişlerdir. İlk başta düzenli tercüme faaliyetleri olmadığı için bu faaliyetler, Emeviler döneminde Hâlit b. Yezîd b. Muâviye’nin Yunan filozoflardan Arapçaya tercüme ettirdiği yunanca tıp, kimya, yıldızlar ve savaşlarla ilgili birkaç kitapla sınırlı kalmıştır. Onun bu kişisel gayretleri, Arapçaya tercüme faaliyetlerinin başlangıç noktası ve Müslüman âlimlerin önündeki yolu aydınlatan bir meşale olmuştur. Bu dönemden sonra inişli çıkışlı grafikler çizen tercüme faaliyetleri nihayet medeniyet ve kültür açısından Abbâsilerin en parlak dönemi kabul edilen Abbasî Halifesi Harun er-Reşid döneminde zirve noktasına çıkmıştır. er-Reşid’den sonra oğlu Halife el-Me’mûn döneminde daha da geliştirilen Beytu’l-Hikme; zamanla tercüme, teksir ve araştırma enstitüsü haline gelmiştir. Üstelik bu dönemdeki tercüme faaliyetleri sadece bir ilimle sınırlı kalmayıp bütün ilimleri kapsamıştır. Bu çalışmada; Arapların tercüme faaliyetindeki rollerinden, ortaya koydukları başarılardan, tercüme sayesinde medeniyetin ilk tohumunu ektiklerinden, medeniyetin Arap ülkelerinde gelişip buradan da Avrupa’ya intikal ettiğinden bahsedilmiştir. Anahtar kelimeler: Araplar, Beytu’l-Hikme, Harun er-Reşîd, Medeniyet, Tercüme. Yrd. Doç. Dr., Câmi‘atu Diyale, Külliyeti’t-Terbiye, Irak. Orjinal makalede özet kısmı bulunmayıp çeviri makaleye anahtar kelimelerle birlikte tarafımızdan eklenmiştir. Ayrıca cümlelerin akıcılığını sağlamak için bazı yerlere orijinal makalede olmayan kelimeler eklenmiş/çıkarılmış, birkaç yere ise, konu akışını sağlamak adına ana fikri destekleyecek şekilde birkaç cümle ilave edilmiştir. 1 2 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü THE ROLE OF TRANSLATION ACTIVITIES THE ARABIC ISLAMIC DATA TAKEN TO EUROPE IN ABBASID STATE, THE FIRST, ERA Abstract As Islam attaches importance to scholarship, Muslim Arabs place emphases on translation which is one of the ways of learning scholarship, as well. At first, since regular translation activities do not exist, these activities remain limited to only a few books on greek medicine, chemistry, stars and wars that were translated to Arabic from Greek philosophers in Emevi period. Hâlit b. Yezîd b. Muâviye’s personal effort became starting point for translation activities to Arabic and a torch that enlightens the way of Muslim scholars. After this period, translation activities with ups and downs, finally reached its peak point in Abbasid caliphate Harun er-Reşid’s era which considered as hey-day not only for civilization but also for culture. Beytu’l-Hikme, which was reformed more in Halife el-Me’mûn’s term, became translation, duplication and research institute in time after Harun er-Reşid. Furthermore, translation activities in this period do not remain limited to just one scholarship, also include all scholarships. In this study, it is mentioned Arabics role on translation activities, their achievements, seminate the first seeds of civilization by means of translation, development of civilization in Arabic countries and then is inherited to Europe. Keywords: Translation. Arabs, Beytu’l-Hikme, Harun er-Reşîd, Civilization, Giriş Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Salât ve selâm efendimiz Muhammed ve onun âl ve ashabı üzerine olsun. İslam, ilim ve ahlaka büyük önem vermiş olup, birçok Kur’ân ayeti ve Hadis-i şerif bu önemi َ ifade etmiştir. Nitekim Hz. Peygamber bir Hadis-i şerif’inde şöyle buyurmuştur: ٌضة َ طلَبُ ْالع ِْل ِم فَ ِري َ ُ ِّ على ك ِل ُم ْس ِل ٍم َو ُم ْس ِل َم ٍة َ “Her Müslüman erkek ve kadına ilim öğrenmek farz (kifaye)dır.” İslamiyet, ilim ve ahlaka önem verdiği için Müslüman Araplar da tereddütsüz bir şekilde tercüme faaliyetlerine önem vermişlerdir. Üstelik önceki milletlerin bilgilerini çeviri yoluyla Arapçaya nakletmek için bütün dikkatlerini tercüme faaliyetlerine yöneltmişlerdir. Müslümanların tercüme faaliyetlerine verdiği önemi gösteren en güzel örnek, Abbasî Halifesi Harun er-Reşid’in kurduğu Beytu’l-Hikme’dir. Halife Harun er-Reşid’den sonra oğlu Halife el-Me’mûn orayı daha da geliştirmiş böylece Beytu’l-Hikme; tercüme, teksir ve araştırma enstitüsü haline gelmiştir. Üstelik bu dönemdeki tercüme faaliyetleri sadece bir ilimle sınırlı kalmayıp bütün ilimleri ve bilgileri kapsamıştır. Avrupa’nın dört bir yanına yayılmış olan, Avrupa halkının şuan sahip oldukları bu medeniyetin gelişmesinde Arapların payının olduğunu unutmamamız gerekir. Araplar; Grek, Bizans, Yunan, İran, Yahudi ve Hıristiyanların bilgi ve tecrübelerinden yararlanmak için uğraşmışlar ve edindikleri bu bilgi ve tecrübeleri daha da geliştirerek kendi medeniyetlerinin arzulanan düzeyde olduğunu göstermek için bunlar üzerine eklemeler yapmışlardır. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 413 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü Bu makale giriş, beş konu başlığı ve sonuç kısımlarından oluşmaktadır. “Arap İslam ülkelerinde tercüme faaliyetlerinin merhaleleri” başlığı ile ele alınan birinci konu; Abbâsî ve Emevî asrındaki tercümeleri ihtiva etmektedir. İkinci konuda; “tercümenin gelişmesini sağlayan faktörler”e, üçüncüde “tercüme çeşitlerine ve tercümeye etki eden kültür merkezlerine”, dördüncü başlıkta; “Arapların tercüme edilen ilimlerde başarıları”na, son olarak beşinci konuda; “Arapça İslami bilgilerin Avrupa’ya nakledilmesinde tercüme faaliyetlerinin etkisi”ne değinilmiştir. Bu çalışmada; Arapların tercüme faaliyetindeki rollerinden, ortaya koydukları başarılardan, tercüme vasıtasıyla medeniyetin ilk tohumunu ektiklerinden, medeniyetin meyvelerinin Arap ülkelerinde olgunlaştığından ve buradan da Avrupa’ya ihraç edildiğinden bahseden bir grup Arapça kaynak kullanılmıştır. 1. Arap İslam Devletinde Tercüme Faaliyetlerinin Geçirdiği Merhaleler Tercüme faaliyetleri birkaç dönem veya merhale geçirmiş olup bunları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür: a) Emevî Asrında Tercüme: Bu dönemde ilk başta sistematik tercüme faaliyetleri olmadığı için, Müslüman Araplar ilimleri diğer milletlerden şifâhî olarak öğrenmişlerdir. Bu sebeple bu dönemde tercüme faaliyetleri çok yavaş ilerlemiş veya Hâlit b. Yezîd b. Muâviye’nin Yunan filozoflardan Arapçaya tercüme edilmesini istediği yunanca bir kaç kitapla sınırlı kalmıştır.3 Zira kimya ilmini İskenderiyeli rahip vasıtasıyla öğrenen Hâlit b. Yezîd b. Muâviye4, kendisi için tıp, kimya, yıldızlar ve savaşlarla ilgili bir kaç kitap tercüme ettirmişti. Onun bu gayretleri, Arapçaya tercüme faaliyetlerinin başlangıç noktası kabul edilir.5 Halifeliği döneminde (H. 65-86) Irak ve Şam’da bulunan farsça ve yunanca divanlar, Arapçaya tercüme edildiği için Abdulmelik b. Mervân da, bu dönemde Arapça tercüme faaliyetlerine önem verenlerden kabul edilir.6 Zira Abdulmelik b. Mervân, Emevî döneminde Arapçayı Arap İslam devletinin resmi dili yapmıştır. Bu hususta tarihçilerden birinin söylediği gibi, şu söz Arapların bu alanda ustalığını ve bünyelerinde bulunan İslam medeniyetinin gelişmişliğini göstermektedir: “Şüphesiz İslam medeniyeti, temellerini Araplarda ve fethettikleri uluslarda buldu. Etkenler ve şartlar çok yavaş ortaya çıkmasına rağmen Arapların ve onlara katılan ulusların yeteneklerini birleştirmek için çabaladı ve bunun sonucunda bütün herkesin özelliklerini taşıyan bu İslam medeniyetini ortaya çıkardı.”7 Tıpla alakalı bir kitabın tercümesi için (dinine bakmadan) Yahudi bir doktora güvendiği için8 bu dönemde tercüme faaliyetlerine önem veren halifelerden biri de Halife Ömer b. Abdulazîz’dir.9 İşte bu hareket, Emeviler de dâhil olmak üzere Arapların, İranlı ve Yahudi gibi geçmiş el-Ma‘âzidî, Hâşi‘ - Dikson, ‘Abdu’l-Emir, Dirâsât fî Târîhi’l-Hadârati’l-‘Arabiyye, Neşru Câmi‘ati Bağdat, Bağdat 1979, s. 225; Âşûr, Sa‘îd ‘Abdu’l-Fettâh vd., Dirâsât fî Târîhi’l-Hadârati’l-İslâmiyyeti’l-Arabiyye, 2. Baskı, Zâtu’s-Selâsil, Kuveyt, 1986, s. 85. 4 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 279. 5 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 86. 6 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 130; Mâcid, ‘Abdu’l-Mun‘im Tarihu’l-Hadârati’l-İslâmiyye fi’l-‘Usûri’l-Vustâ, Mektebetu’l-Encola Mısriyye, Kahire 1963, s. 15. 7 Mâcid, Tarihu’l-Hadâra, s. 19. 8 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 279; Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 87. 9 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, 3. Baskı, Dâru’s-Sekâfe, Beyrut 1975, s. 432. 3 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 414 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü milletlerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanmaya vermiş oldukları önemin boyutlarını göstermektedir. Sonuç olarak, Emeviler döneminde tercüme faaliyetleri zayıf ve bahsettiklerimizle sınırlı kalmasına rağmen, birkaç Emevi halifesinin tercüme faaliyetlerini yayma konusundaki kişisel gayretleri, arzu ve istekleri Müslüman ve Arap âlimlerin önündeki yolu aydınlatan bir meşale olmuştur.10 b) Abbâsî Döneminde Tercüme: Abbâsî asrında tercüme faaliyetleri büyük bir gelişme göstermiştir. Bu gelişme sonucu Abbâsiler, edebiyat ve ilim meclisleriyle ilgilenmişler, medeniyet ve kültür eğitiminin yaygınlaşmasına önem vermişlerdir. a) Halife el-Mansûr ve Harun er-Reşîd Dönemlerinde Tercüme: Abbasoğullarından tercüme faaliyetlerine önem veren ilk halife, Cafer Ebû el-Mansûr (H. 136158) kabul edilir. Zira el-Mansur, özellikle yıldızlarla alakalı kitaplar olmak üzere astronomi ve tıpla alakalı eserlerin tercümesine önem vermiştir.11 Yine el-Mansûr, Hıristiyan tıp bilim adamlarını özel olarak desteklemiştir. Mesela Corcis b. Bahtişû‘, el-Mansur’a yakın âlimlerdendir.12 Aristoteles’in mantık hakkındaki kitapları, Batlamyus’un el-Macisti kitab (elKitâbu’l-Mu‘azzam)’ı, Oklidis kitabı, mantık, hesap ve yıldızlarla alakalı kitapların ekserisi halife el-Mansur döneminde tercüme edilen kitaplardandır.13 Halife el-Mehdi (H. 158-169) ve Halife el-Hâdî (H. 169-170) döneminde ise, Halife el-Mansur dönemindeki gibi arzulanan seviyeye ulaşmadığı için tercüme faaliyetlerinde bir durgunluk olduğunu görmekteyiz.14 Halife el-Hâdî’den sonra, medeniyet ve kültür açısından Abbâsilerin en parlak dönemi kabul edilen Harun er-Reşid döneminde, Bağdat’ta felsefe ve tıpla ilgili bilimsel kitapların tercümesine önem verilmiştir.15 Çünkü Harun er-Reşid, Arap, Fars, Yahudi ve Süryani âlimlerin yardımıyla, örneğin astronomi ve tıp gibi bilimsel ilimlerin tercüme edilmesini desteklemiştir.16 Harun er-Reşid’in Bizans İmparatorluğunda bulunan Yunanca el yazması metinleri satın alan yardımcıları vardı.17 Onun zamanında ilmin peşinden koşulmaya ve ilim, kaynaklarından talep edilmeye başlanmıştır. Bağdat, ilim taliplerinin ve bütün âlimlerin zevk ve haz duyduğu ilim merkezleri haline gelmiştir.18 er-Reşid döneminde tercüme faaliyetlerinin gelişme sebeplerinden biri de, daha önce kullanılan deri yerine kâğıdın kullanılmasıdır.19 Bu konu hakkında elKalkaşendî şöyle söylüyor: “…Harun er-Reşid, İnsanlara sadece kâğıda yazmalarını emretti.”20 Bu durumda kâğıda yazılan yazıların sahtesiyle değiştirilmesi mümkün olmadığı için kâğıda Ma‘rûf, Beşşâr ‘Avvâd, el-Irâk fi’t-Târih, Bağdat 1983, s. 474. el-Cemîlî, Reşid Abdullah, Hareketu’t-Terceme fi’l-Meşriki’l-İslâmî fi’l-Karneyni’s-Sâlis ve’r-Râbi‘ li’l-Hicreh, Bağdat 1982, 1. Baskı, s. 78. 12 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 24. 13 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 79. 14 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 86. 15 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 225. 16 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 432. 17 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 435. 18 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 90. 19 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 93-94. 20 el-Kalkaşendî, Ebu’l-Abbas Ahmed b. Ali (Ö. H. 821), Subhu’l-A‘şâ fî Sanâati’l-İnşâ, el-Matba‘atu’l-Emîriyye, Kahire 1913, II, 475. 10 11 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 415 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü yazma meselesi er-Reşid döneminde ortaya çıkmıştır, çünkü ilk kâğıt imalathanesi er-Reşid döneminde inşa edilmiştir.21 Sonra kâğıtın kullanımı yayılmış ve kâğıt için verrâkîn22 adı verilen özel dükkânlar oluşturulmuştur.23 Dahası da Arapların kâğıda yazdıkları bir zamanda Avrupalılar hala hayvan derilerine yazdıkları için24 kâğıt üretimi, Arapların Avrupaları birkaç asır geride bıraktığı modern bir sanayi halini almıştır.25 Böylece Arapların, medeniyetin bütün dallarında kendi buluşlarına ve üretimlerine tanıklık eden Avrupa’ya büyük etkileri olmuştur, hatta denilebilir ki Araplar kâğıt ve tercüme konusunda batılıların hocaları olmuştur.26 b) el-Me’mûn Döneminde Tercüme Faaliyetleri Latince kitapların Arapçaya tercüme edilmesi hususunda en büyük pay Halife el-Me’mun’a aittir. Tercüme faaliyetlerine oldukça önem veren halifelerden biri olduğu için onun dönemi bilimsel gelişme ve ilerleme kaydetmesiyle meşhur olmuştur. Bu dönemde tercüme edilen kitaplarından bazıları şunlardır: Batlamyus’un el-Macistî kitabı, tıp hakkında Calinos ve Apikrot’un kitabı ve mantık hakkında Aristo’nun kitabıdır.27 Öte yandan el-Memun, mutezile hareketini destekleme ve mutezileyi devletin resmi mezhebi yapma fikrini hayata geçirmek için araştırma yapmak ve bu araştırmalarından istifade edebilmek için bahsettiğimiz bu ve diğer kitapların tercümesiyle uğraşmıştır. Hatta mutezilenin görüşlerine meyilli olan el-Memun döneminde, Ahmed b. Ebî Davud el-Mutezili gibi bazı mutezile mensupları devlette büyük nüfuz sahibi olmuşlardır.28 Halife el-Memun’un Yuhanna el-Bıtrîk’i divanların tercümesini kontrolden sorumlu olarak ataması da, bu dönemde İslam bilim ve düşünce hareketinin geliştiğini gösteren şeylerden biridir.29 el-Me’mun dönemindeki en meşhur mütercimlerden bazıları; Süryânîlerden Huneyn b. İshak,30 Araplardan ise Kustâ b. Lûkâ el-Ba‘lebekkî’dir.31 Faruk Ömer; el-Memun döneminde bilim ve düşüncenin geliştiğini şu şekilde ifade ediyor: “el-Memun, hilafete geldiğinde felsefecilere ve kelamcılara yakın davrandı. Onun ilim ve kültüre karşı sempatisi vardı. Bulunduğu yerde (Beytu’l-Hikme’de) yüzlerce Arapça ve diğer kitapları, yüzlerce âlim, düşünce adamını ve mütercimleri bir araya getirdi.”32 Araplar, Bizans ülkelerine ulemâ heyeti göndermek suretiyle pek çok bilgi elde etmişlerdir. Bu sayede, barış ve savaş gibi farklı araçlarla her iki taraf da bir birlerinde olan bilgileri öğrenme fırsatı elde etmişlerdir. Avrupalıların doğu ile iletişim kurması ve doğunun sistem ve el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 35; Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 67; Yakub, Corc, Eseru’şŞark fi’l-Ğarb fi’l-Usûri’l-Vustâ (trc. Fuâd Huseyn Ali), Kahire 1964, s. 35. 22 Bu dükkânlarda hem kâğıt satılır hem de deri vs.deki yazılar kâğıda geçirilirdi. 23 Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 267. 24 Mazhar, Celâl, el-Hadâratu’l-İslâmiyye Esâsu’t-Takaddumi’l-İslâmi’l-Hadîs, Neşru Merkezi’ş-Şarki’l-Evsat 1969, s. 111. 25 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 347. 26 Sidyu, L. M., Târihu’Arabi’l-‘Âm (trc. Adil Zuaytir), Dâru İhyâi’l-Kutubi’l-Arabiyye, Kahire 1948, s. 490-491. 27 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 105. 28 Fevzi, Faruk Ömer, Târihu’l-Irâk fî Usûri’l-Hilâfeti’l-‘Arabiyyeti’l-İslâmiyye, Mektebetu’n-Nehda, Bağdat 1988, 1. Baskı, s. 120. 29 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 24. 30 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 89. 31 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 284. 32 Ma‘rûf, Beşşâr ‘Avvâd, el-Irâk fi’t-Târih, Bağdat 1983, s. 120. 21 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 416 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü medeniyetini tanıması sonucunda, er-Reşid, Yuhannâ b. Maseveyh’i Ankara ve Ömeriyye’de bulduğu tıp kitaplarının tercüme etmekle görevlendirmiş ve onu tercüme başkanı yapmıştır.33 Ayrıca el-Memun, Bağdat’a kitaplar getirtmek için Bizans ile yaptığı yazışmalardan yararlanmıştır, zira İbn en-Nedîm bu konuda şöyle söylüyor: “el-Memun ile Bizans kralı arasında yazışmalar oluyordu, el-Memun Bizans kralına, Bizans ülkesinde stok edilip yığılmış bir vaziyette duran eski ilimlerden bir kısmını seçmek suretiyle, her ikisini de bunlardan kurtarma konusunda izin istedi. Bizans kralı istemeyerek de olsa onun bu isteğini kabul etti…”34 Yuhannâ b. Maseveyh ve Huneyn b. İshak Bizans ülkesine gidenlerdendir.35 c) el-Mu‘tasım, el-Vasık ve el-Mütevekkil Döneminde Tercüme Faaliyetleri: el-Mu‘tasım döneminde; tercümenin önemi azalmış ve tercüme faaliyetleri zayıflamıştır. Bu; Halife el-Mutasım’ın bilgi ve kitaplara değer vermemesi ve sürekli askeri işlere önem vermesinden kaynaklanmaktadır. Hatta öyle ki el-Mu‘tasım, kültürlü olan el-Me’mun’un aksine kuvvetli bir savaş adamı olmuştur.36 el-Vasık da, aynı el-Mu‘tasım gibi tercüme konusuna, ilim alakalı işlere ve âlimlere gereken önemi göstermemiştir. Nihayet Halife el-Mütevekkil (H. 232-247) döneminde kendinden önceki halifelerin itibarını iade için tercüme faaliyetleri tekrar canlanmış ve Harun er-Reşid ve elMe’mun dönemindeki parlak günlerine geri dönmüştür.37 el-Mütevekkil dönemindeki en meşhur mütercimlerden biri olan Huneyn b. İshâk el-‘İbâdî, başta Arapça olmak üzere Süryânice, Yunanca ve Farsça’yı bilmekteydi. Onun bu yeteneklerinden faydalanmak isteyen el-Mütevekkil, onu yanında çalışan kâtip ve mütercimlerin arasına dâhil etmiştir.38 Ayrıca, el-Mütevekkil döneminde Bağdat’daki Beytu’l-Hikme ve tercüme faaliyetlerinin gelişmesi için bütçe tahsis edilmiştir.39 Fakat el-Mütevekkil’den sonra, hicri IV. asrın ortalarına kadar tedvin ve telif faaliyetlerinin genişlemesi sebebiyle tercüme faaliyetlerinde azalma olmuştur. Bununla birlikte, tedvin ve telif faaliyetlerinin genişlemesi Müslüman Arapların Arapçaya tercüme ettikleri ilimlerden öğrendiklerinin bir meyvesi/sonucu olarak gelişmiştir. Arapların tercümeden elde ettikleri bu ürünlerin etkileri, aralarında farklılıklar olmasına rağmen diğer farklı ilimlerdeki kültürleri de kapsamıştır.40 Burada şunu da hatırlatmak gerekmektedir; ne hazindir ki el-Mütevekkil’den sonra el-Mu‘tez ve el-Muste‘în arasındaki fitneler ve savaşlar sebebiyle Beytu’l-Hikme ihmal edilmiştir.41 Fakat buna rağmen her Halifenin tercüme ve telif ile temayüz eden tabiplere özel bir ilgisi olmuştur. Zamanla kütüphane halini alan Beytu’l-Hikme, sanki sadece halifelere mahsus bir kütüphaneymiş gibi halifelerin ilk müracaat ettikleri yer/danışma meclisi olmuştur. 2. Tercüme Faaliyetlerin Gelişmesine Etki Eden Faktörler Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 436; Komisyon, Beytu’l-Hikmeti’l-Bağdâdî ‘Arâkatu’l-Mâdî ve Ru’yetu’l-Hâdır, Neşru Beyti’l-Hikme, Bağdat 2001, II, 15. 34 İbn en-Nedîm, Ebu’l-Ferec Muhammed b. Ebî İshâk (Ö. H. 385), Kitâbu’l-Fihrist, Beyrut 1964, s. 243. 35 İbn en-Nedîm, el-Fihrist, s. 243; Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 445. 36 Ma‘rûf, Beşşâr ‘Avvâd, el-Irâk fi’t-Târih, s. 123. 37 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 118. 38 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 437. 39 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 437-438. 40 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 127. 33 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 417 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü Tercüme faaliyetleri sürpriz bir şekilde bir anda ortaya çıkmamıştır. Bilakis toplumun ihtiyaçları tercüme faaliyetlerinin gelişmesini ve parlamasını gerekli kılmıştır. Bu sebeple tercüme faaliyetlerinin canlanmasında ve teşvik edilmesinde birçok etken başarılı olmuştur. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür: 2.1. Halifelerin Önem Vermesi: Tercüme faaliyetlerinin gelişmesinde halifelerin etkin rolleri olmuştur. Onların tercüme faaliyetlerini önemsemesi insanları, halka açık kütüphaneler yapmaya teşvik etmiştir. Âlimlere destek veren ve onlara ihsanda bulunan el-Mansûr ve el-Me’mun gibi Abbasoğularından birçok halife farklı yerlerdeki kitapların bir yerde toplanması ve tercüme edilmesine önem vermişlerdir. Örneğin İbnu’l-Mukaffa‘ gibi bazı mütercimler Yunanca eserlerin Arapçaya tercüme edilmesine bizzat iştirak etmişlerdir.42 Aslında Beytu’l-Hikme’nin inşa edilmesi halifelerin kitaplara, kitapların toplanmasına ve tercüme faaliyetlerine verdikleri önemin en iyi göstergesidir. Bu sayede Beytu’l-Hikme, Kostantiniyye gibi farklı yerlerden getirilen kitaplarla donatılan, önemli tercüme ve araştırma enstitülerinden biri haline gelmiştir. Netice itibariyle fetih ve özgürleştirme hareketlerinden sonra, tercüme ve bilimsel çalışmaları canlandırmak için halifelerin de desteğini alan Araplar sayesinde, İslam Arap medeniyeti çok büyük bir gelişme göstermiştir.43 2.2. Arapların Eski Medeniyet Kültürüne İhtiyaç Duymaları Arap İslam devletinin sınırlarının genişlemesi ve Arapların diğer milletlerle temasta bulunmasının akabinde, Araplar genel olarak kendilerinde olmayıp diğer milletlerde olan bazı ilimlere ihtiyaç duyduklarını hissetmişlerdir. Arapların hissettikleri bu eksiklik ve onlardaki bilgileri öğrenme isteği tercüme faaliyetlerinde ilerlemelerini sağlamıştır. 2.3. Bazı Ailelerin Tercüme Faaliyetini Önemsemeleri: Tercüme alanında tercüme faaliyetine önem veren ve bu faaliyetin gelişmesi için maddi manevi bütün imkânlarını seferber eden birçok aile ön plana çıkmıştır.44 Bu ailelerin en meşhurlarından biri olan Musa b. Şâkir’in ailesi,45 o dönemde hem mütercimlerin eğitilmesiyle alakalı okulların kurulması46 hem de çeviri konusunda en belirgin mâlî kaynak idi.47 2.4. Müslümanlarla Ehl-i Zimmet Arasındaki Mücadeleler: Tercüme faaliyetlerinin başladığı dönemde Müslümanlar ile Yahudi ve Hıristiyanlardan Ehl-i zimmet arasında ilmî mücadeleler vardı. Ehl-i zimmet genelde delillerini Yunan felsefesine ve yabancı kültürlere dayandırıyordu. Kendilerindeki bu eksikliği fark eden Müslüman Araplar, sanki İslam dininin bir silahı gibi Yunan felsefesini ve yabancı kültürleri incelemeye ve anlamaya çalışmışlar ve Ehl-i zimmete bizzat kendi silahlarıyla karşı koymaya çalışmışlardır. Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 444. Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 88. 43 el-Beyâtî, Behcet Ali Muhammed, Beytu’l-Hikme ve Eseruhu’l-‘İlmî, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Külliyyetu’t-Terbiye li’l-Benât, Camiatu Bağdat 2003, s. 25. 44 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 280. 45 Honga, Ziğrid, Şemsu’l-‘Arab Tasdau‘ ale’l-Ğarb (trc. Hamid Beydûn ve Kemal Dosoki), Beyrut 1964, 1. Baskı, s. 14. 46 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 51. 47 Honga, Şemsu’l-‘Arab, s. 14. 41 42 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 418 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü Müslümanların bu çalışmaları da tercüme faaliyetinin gelişmesini ve ilerlemesini sağlayan faktörlerden olmuştur.48 2.5. İslamî Grupların Ortaya Çıkması: İslamî grupların ve mezheplerle ilgili meselelerde tartışma prensibinin ortaya çıkması sebebiyle bu fırkalar, taraftarlarını kendi görüşlerini ve fikirlerini destekleyen aklî delilleri araştırmaya davet etmişlerdir. Bunun neticesinde felsefeyle ilgili meselelerde kendi görüşlerini destekleyen bilgiler bulmuşlar ve bu bilgilerden yararlanmak için bunları tercüme etmişlerdir. Sonuç olarak fırkalar arasındaki bu ilmi mücadeleler, tercüme faaliyetlerini canlandıran ve ilerletmeye teşvik eden faktörlerden olmuştur.49 2.6. Halksal Faaliyetler Abbâsiler döneminde popüler olan halk farslılardı. Gerek el-Mansur gerekse Harun er-Reşîd’in halifelikleri zamanında bu farslılar, kendilerine sunulabilecek imkânlardan yararlanmak için kendi fars kültürlerini Arapçaya tercüme yolunda gayretler sarf etmişlerdir.50 2.7. Hanif İslam Ruhu: Kuranı Kerim insanları ilim öğrenmeye ve öğretmeye teşvik etmiştir. Zira Allah’ü Teâlâ, yüce Resulü Muhammed (s.a.v.)’e indirdiği alak surenin evvelinde şöyle buyurmuştur: “ َإِ ْق َرأْ بِإس ِْم َربِك َ“ ”الَّ ِذي َخلَقYaratan Rabbi’nin adıyla oku!”.51 Bununla birlikte ilim öğrenmeyi vurgulayan birçok hadis de bulunmaktadır. Bu hadislerden birinde Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “ أطلب العلم “ ”من المهد إلى اللحدBeşikten mezara kadar ilim öğrenin”. Hem Allah’ü Teâlâ’nın hem de yüce Rasül’ü Hz. Peygamber’in sürekli insanları ilme ve okumaya teşvik etmesi, dahası da Müslümanların gözünde canlarından, mallarından, her şeyden değerli olan hatta uğruna canlarını dahi tereddütsüz feda edebilecekleri Allah ve Resul’ünün kendilerinden bu şekilde bir talepte bulunması, onların ilim öğrenme yollarından biri olan tercüme faaliyetlerine yönelmesini sağlamıştır. Bu da, tercüme faaliyetlerinin gelişmesini ve yıldızının parlamasını sağlayan faktörlerden biri olmuştur. 3. Tercüme Çeşitleri ve Tercümenin Gelişmesine Etki Eden Kültür Merkezleri: Bağdat’ta tercüme faaliyetlerinin başladığı dönemde, herhangi bir dilden Arap Diline çeviri yaparken mütercimlerin temel aldıkları özel sözlükler yoktu. Tam aksine tercümedeki tek yöntemleri herhangi bir dilden Arap diline tercüme etmek istedikleri şeyleri şifahi olarak ezberliyor olmalarıydı. Bu sebepledir ki o dönemde iki çeşit tercüme ortaya çıkmıştır. Bunlar: a) Harfî Tercüme: Harfî tercüme; mütercemin tercümesi istenen metin ya da cümleyi okuması ve herhangi bir ilave ve eksiltme yapmaksızın her kelimenin altına, Arapça müradifini koymak suretiyle sırasıyla teker teker bütün kelimeleri tercüme etmesidir. el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 280. el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 62. 50 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 57. 51 el-Alak, 96/1. 48 49 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 419 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü Bu yöntemin bir takım dezavantajları bulunmaktadır, zira cümlenin kısımları arasında irtibat olmaması ve anlamın tamamlanmamasına ilaveten kelimelerden çoğunun her hangi bir ıstılahı veya delalet ettiği anlamı da yoktur.52 Bu yöntemi kullanan en meşhur mütercim Yuhannâ elBıtrik’dir.53 b) Manevi Tercüme: Bu yöntemde; mütercim, tercümesi istenen metnin tercümesini yapar, manasını anlar ve bunları kayda geçirir. Sonra, ister kelimelerin sayıları eşit olsun isterse eşit olmasın Arapça olarak bunların açıklamasını yapar. Harfî tercümeye nispeten bu yöntem daha mantıklı ve anlaşılmaya daha elverişlidir. Bu yöntemi takip eden en meşhur mütercimlerden biri Huneyn b. İshak el‘İbâdî’dir.54 3.1. Mütercimlerin Maaşları: Halife el-Memun, Huneyn b. İshak’a yaptığı çevirinin ağırlığı kadar altın veriyordu.55 Aynı şekilde Sabit b. Kurra’ya tercüme hizmetinden dolayı ayda beş yüz dinar maaş veriyordu.56 Bunlara ilaveten bazı aileler de kitapları incelemeye ve bunları Arapçaya çevirmeye özen gösteriyorlardı. Hatta Müneccim ailesinin kitapların tercüme edilmesi ve Arapçaya çevrilmesi için ayda beş yüz dinar harcadıkları söylenir.57 Yine Abdulmelik b. ez-Zeyyât’ın teksir ve tercüme için her ay iki bin dinar ödediği söylenir.58 3.2. Tercüme Faaliyetlerinin Sonuçları: Tercüme faaliyetleri sonucunda birçok fayda sağlanmış olup bunlardan bazılarını şu şekilde sayabiliriz: 1. Yabancı milletlerdeki bilim ve bilgilere vakıf olma isteği artmıştır. 2. Edebiyat ve ilmî tartışma meclisleri kurulmuştur. 3. Yunan Mantık ve Felsefesi öğrenilmiştir. 4. Diğer Uluslar tarafından Arapça öğrenilmiştir. 5. Bağdat’ta kırtasiyecilik mesleği, kırtasiyeciler ve kitap çoğaltanlar ortaya çıkmış ve bu meslekler gelişmeye başlamıştır. 6. Edebiyat ve bilimsel kitaplar tercüme edilmiş, kütüphaneler yapılmıştır.59 3.3. Tercümenin Gelişimine Etki Eden Kültür Merkezleri Tarihi seyri içerisinde tercümenin bu gelişmişlik seviyesine ulaşmasında kültür merkezlerinin bariz ve etkin bir şekilde rolü olmuştur. Netice olarak, mütercim ve çevirmenleri destekleyen el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 281. el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 286. 54 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 40. 55 İbn en-Nedîm, el-Fihrist, s. 243; Sidyu, Târihu’Arabi’l-‘Âm, s. 443. 56 Mazhar, el-Hadâratu’l-İslâmiyye, s. 68. 57 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 280. 58 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 438. 59 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 434. 52 53 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 420 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü tercüme faaliyetleri, ilme ve bilgiye teşvik edenlerin kana kana içtikleri bilgi seli haline gelmiştir. 3.3.1. İskenderiye Medresesi İslam asrında ortaya çıkan en meşhur medreselerden biri olan İskenderiye Medresesi pek çok bilim adamına ev sahipliği yapmıştır. İskenderiye Medresesi, Halid b. Yezid’in emriyle Yunancadan Arapçaya çevirinin yapıldığı ilk medresedir.60 Milattan önce 323 yılında İskender’in kurduğu Yunan kültürünün temelini oluşturan bu medrese,61 daha sonra kimya, astronomi ve tıpla ilgili birçok bilim dalına tahsis edilmiştir. İskenderiye medresesinin en meşhur doktorlarından biri Abbâsi sarayında çalışan bir kadını tedavi etmesi için Halife Harun er-Reşid’in kendisine güvendiği Baytan’dır.62 Netice itibariyle bilimsel ve kültürel birçok olaya ev sahipliği yapan İskenderiye medresesi, düşünce hayatının önemli merkezlerinden biri olmasının yanı sıra İslam düşüncesinin gelişmesine de büyük etkisi olmuştur. 3.3.2. Antakya Medresesi Yunan karakterine sahip bu medrese (M. 331-379), Miladi IV. Asırda kurulan en meşhur medreselerden biridir.63 O dönemde Suriye’de bulunan Antakya medresesi, Bizans ile Arap İslam devleti arasındaki ilişkilerde büyük olaylara tanıklık etmiştir. Bu sayede Suriye’nin başkenti Halep’in, önde gelen kasabalarından biri olan Antakya, matematik, astronomi ve felsefe bilimlerine önem veren Yunan kültürünün de önemli bir merkezi haline gelmiştir.64 3.3.3. Harran Medresesi Musul - Şam yolu üzerinde yer alan el-Cezire bölgesindeki Re’su’l-Ayn ve Ruhâ arasında bulunan büyük bir şehirdir. Burada Harranlıların kendilerine has evleri vardır.65 Emevîler döneminde bazı Emevi halifelerin ikamet ettiği önemli şehirlerden biri olan Harran, zamanla birçok Aram ve Yunan kültürünün tercüme edildiği önemli kültür merkezlerinden biri olmuştur.66 Ayrıca bu medrese de matematik, astronomi, tıp ve felsefe gibi bilimlerin tercümesine de önem verilmiştir. Örneğin Abbasi halifesi el-Mu‘tedıd zamanında çalışmalarını yürüten ve tıp konusunda birçok eseri olan Sabit b. Kurra, bu medreseye nispet edilir.67 3.3.4. Nusaybin Medresesi Miladi 297 senesinde inşa edilen bu medresenin kurulmasındaki amaç Yunanca konuşan Hıristiyanlar arasında Yunanca yazılmış olan lâhutu yaymaktı. Öte yandan bu medresede eğitim Süryanice idi,68 medresenin İranlıların eline geçmesinden sonra eğitim, buranın ibadetini temel alan diğer bir medreseye yani Ruhâ medresesine geçmiştir.69 3.3.5. Ruhâ Medresesi İbn en-Nedîm, el-Fihrist, s. 242. Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 419. 62 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 87. 63 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 420. 64 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 207. 65 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 207. 66 el-Beyâtî, Beytu’l-Hikme, s. 4. 67 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 87; el-Beyâtî, Beytu’l-Hikme, s. 5. 68 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 420. 69 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 213. 60 61 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 421 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü Ruha Medresesi; Arapların, bilim ve kültür ile destekledikleri, dini karakterli önemli kültür merkezlerinden biridir. Süryani ve Hıristiyan edebiyatına önem verilen bu medresenin; kültürün gelişmesinde ve insanlar tarafından ele alınmasında büyük gayretleri olmuştur. Pek çok bilim bu medresede Süryaniceye tercüme edilmiştir. Mantık araştırmaları yapmaya ve Yunan kültürünü geliştirmeye önem verilen bu medresede70 bunlara ilaveten tıp dersleri de öğretilmiştir.71 3.3.6. Cündişapur Medresesi Kisrâ Anuşiravan’ın kurduğu bu medrese; birinci Abbasi döneminde büyük bir gelişme göstermiştir.72 Yunanca; bu medresede öğretilen meşhur dillerden biri olmuştur.73 Astronomi ve tıpla meşhur olan bu medresenin şöhreti,74 Ebu Ca‘fer el-Mansûr hastalandığında tabiplerinin onu tedavi için medresenin baştabibi Corcis b. Bahtişû‘’a gönderecek seviyeye ulaşmıştır.75 Yunanca ilimlerin Arapçaya tercüme edilmesi için Araplar tarafından özel olarak desteklenen76 bu medrese sayesinde Araplar, önceki milletlerin ilimlerinden istifade etmişler ve bu ilimleri İslâm’ın çıkarı için kendi dillerine çevirmişlerdir. 3.3.7. Beytu’l-Hikme Beytu’l-Hikme, buradaki bilim adamlarının çokluğu ve burayı kuran Halife Harun er-Reşid’in çeşitli kitaplarla orayı donatmaya çok ihtimam göstermesi sayesinde77 en önemli kültür merkezlerinden kabul edilmiştir.78 Beytu’l-Hikme’de farklı pek çok bilim ve sanat eseri Arapçaya tercüme edilmiştir. Ünlü birçok bilim adamı ve görevli bu medrese de yetişmiştir. Altın çağ kabul edilen er-Reşid döneminde, bu medresede bulunan kâtipler ve müstensihler, elde ettikleri ilimleri daha da geliştirmek için aktif faaliyetlerde bulunmuşlardır.79 Örneğin, İbn en-Nedim, er-Reşid döneminde Musa b. Halid’in Farsçadan Arapçaya çeviri yaptığını ifade etmiştir.80 Aynı şekilde bu dönemde tıp kitaplarının tercümesi için Bizans Ülkesine gidenlerden biri Yuhannâ b. Maseveyh’dir.81 el-Me’mun’un halifeliği döneminde ise, Halifenin felsefe ve ilimlere olan muhabbeti sayesinde Beytu’l-Hikme’ye verilen önem daha da artmıştır. Bu döneminde Beytu’l-Hikme’de çalışan en meşhur mütercimlerden bazıları şunlardır: Huneyn b. İshak el-İbadi, Sehl b. Harun, el-Haccac b. Matar, yine el-Me’mun döneminde Beytu’l-Hikme’nin başkanı olan Muhammed b. Musa elHavarizmi ve el-Me’mun için felsefe ve tıp kitaplarını tercüme eden İshak b. Huneyn’dir.82 Hulasa olarak, içerisinde Fars, Yunan ve Süryan kitaplarının ayrı ayrı taksim edildiği çok sayıda bölümleri olan Beytu’l-Hikme; İslam tarihini ve Müslümanları aydınlatan bir koca bir meşale kabul edilir.83 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 420-421. Sidyu, Târihu’Arabi’l-‘Âm, s. 386. 72 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 218-219. 73 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 83. 74 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 421. 75 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 83, 87. 76 Mazhar, el-Hadâratu’l-İslâmiyye, s. 42. 77 Komisyon, Beytu’l-Hikmeti’l-Bağdâdî, s.125 78 Mazhar, el-Hadâratu’l-İslâmiyye, s. 67. 79 Komisyon, Beytu’l-Hikmeti’l-Bağdâdî, s.125 80 İbn en-Nedîm, el-Fihrist, s. 244. 81 İbn en-Nedîm, el-Fihrist, s. 243. 82 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 445-446. 83 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 230. 70 71 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 422 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü Sonuç olarak, Beytu’l-Hikme ilim ve bilgi öğrenmek isteyen pek çok öğrencinin gittiği bir kamu kütüphanesi idi. Ayrıca Bağdat’ta sadece kamu kütüphaneleri değil bazı bilim adamları, edebiyatçılar ve komutanların kurduğu özel kütüphaneler de vardı. Mesela Sahib b. ‘Abbâd’ın, içerisinde Avrupa’daki kitaplardan daha fazla kitap bulunan bir kütüphanesi vardı. 84 Aynı şekilde sultanlardan birinin çok sayıda kitaplarının olduğundan bahsedilir. Yine doktoralardan birinin kitaplarını taşımak için dört yüz katıra ihtiyaç duyduğu için Buhara sultanının davetini reddettiğinden bahsedilir.85 4. Tercüme Edilen İlimlerde Arapların Başarıları: Doktor Hâşi‘ el-Maâzidî, Arap medeniyetini şu şekilde tarif ediyor: “Bu Arap medeniyeti; din ve ırkı dikkate almaksızın İslam ülkesinde, İslam sancağı altında yaşayan, Arapça konuşan bütün milletlerin ve toplulukların katkıda bulunduğu, orta çağlarda Arapların kendisi sayesinde ön plana çıktığı devasa medeniyettir.”86 Bu sözlerden anlaşıldığı kadarıyla, Arapların; diğer milletlerin sahip oldukları bilim ve düşünce eserlerini tanımak için onlarla iletişim kurmasının onlardaki ilimleri öğrenmelerine çok büyük katkısı olmuştur. İslam’ın siyasi İstikrarı sebebiyle İslam’ın doğusunun ve batısının ilim nuruyla parladığı zamanda, Avrupa medeniyeti hala durgunluk ve karanlık içinde yaşıyordu.87 Bu sebepledir ki başta tercüme konusu olmak üzere Arapça ilimlerin batıya yayılmasında Arapların büyük katkısı olmuştur. 4.1. Arap Dili Hem Kur’ân-ı Kerim’in dili olduğu için hem de İslam, devletin yönetim sorumluluğunu üstlendiği ve Araplar arasında ana dil Arapça olduğu için İranlıların ve Yunanlıların Arap halkıyla kaynaşmaları neticesinde88 eser te’lifinde ve yazımında kullandıkları en üstün dillerden biri Arap dilidir.89 Arap dili sade, açık ve esnek bir dil olduğu için pek çok kitap Arapça yazılmıştır.90 Arapça sözlüklerin çoğu ilk defa bu dönemde ortaya konulmuştur, zira el-Ferâhîdî Arap dilinin kelimelerini özel sözlükler şeklinde ilk defa ortaya koyan kişi kabul edilir, buradan da Avrupa’ya yayılmıştır.91 4.2. Coğrafya Araplar diğer milletlerin ilimlerinden faydalanmışlar ve bu ilimleri İslam’a hizmetlerine ve kendi metotlarına göre geliştirmişlerdir.92 Bu alanda, coğrafi keşiflerde ve kendi müstakil araştırmalarında ve yaptıkları özel gözlemlerde diğer milletlerden istifade ettiklerine delil, yollar, ülkeler, ülkelerin tarihleri ve faaliyetleri ile ilgili coğrafya kitaplarının çokluğu ve bu bilgiler yazılırken takip edilen sağlam yöntemin varlığıdır. Coğrafya bilimi; ibadetler, hac ve ziraatla alakalı diğer işlerde özel bir öneme sahip olmuştur.93 Bu sebepledir ki Halife el-Me’mun döneminde devlet yeryüzünün uzunluğunu öğrenmeye çalışmıştır.94 Yine İdrisî, coğrafya ve Avrupa müzelerinde muhafaza edilen haritalarla alakalı pek çok bilgiyi ihtivâ eden Nuzhetu’l84 Mazhar, el-Hadâratu’l-İslâmiyye, s. 112. Mazhar, Eseru’l-Arab fi’l-Hadarati’l-Urubbiyye, 1. Baskı, Dâru’r-Râid, Beyrut 1967, s. 339. 86 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 5. 87 Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 267. 88 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 9. 89 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 54. 90 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 9. 91 el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 439. 92 Honga, Şemsu’l-‘Arab, s. 20. 93 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 74. 94 Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 231. 85 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 423 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü Muştâk fî İhtirâki’l-Âfâk ( )نزهة المشتاق في إختراق االفاقisimli eserini yazmıştır.95 Ayrıca Arap âlimler, Yunanca ve Hintçe yabancı coğrafya kitaplarından da istifade etmişler ve en başta da yunan coğrafya tarihçisi Batlumyus’a itimat etmişlerdir.96 Öte yandan Araplar araştırmaları sonucunda yeryüzünün yuvarlak olduğuyla da ilgilenmişlerdir. Bu konuda İbn Hardâziba şunları söylemektedir: “Yeryüzü, galaksinin ortasına konan yuvarlak bir top şeklindedir….”97 Daha açık bir ifadeyle Araplar, coğrafya konusunda da Avrupalılara onlarca yıl fark atmışlardır. Daha sonra Avrupalılar, bu ilimleri kendi dillerine çevirerek, bunlardan istifade etmişlerdir. Gerçektende Araplar, Avrupalılara coğrafyayı öğretmişlerdir. Bunların sonucunda Me’mun’un gündüzün orta çizgisini ölçülmesinde payı olmuştur.98 4.3.Astronomi Hind ve Yunan bilimlerinden faydalanmak suretiyle astronomi alanıyla ilgilenen Arapların bu alanda belirgin ve etkin rolü olmuştur. Fakat bundan önce astronomi âlemiyle alakalı birçok ْ ض َو َّ ayet zikredilmiştir. Bu ayetlerden biri şudur: “ ت ٍ ار آليَا ِ س َم َوا َّ ق ال ِ ت َواأل َ ْر ِ اختِالفِ اللَّ ْي ِل َوالنَّ َه ِ إن فِي خ َْل ب ِ ”أل ُ ْولِي األ َ ْل َباGöklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde akıl sahipleri َّ َوال için (Allah'ın gücü hakkında fikir veren) deliller vardır.99 Diğer bir ayet ise şudur: “ ۖ س َو ْالقَ َم َر َ ش ْم َ َّ ُّ ٌات سخ َر بِأ ْم ِر ِه َ ”والن ُجو ُم ُم َ Güneş, ay ve yıldızları kendi buyruğuna baş eğmiş olarak var eden O’dur.100 Bu ayetlerden anlaşıldığı üzere Kur’ân göklerin, yıldızların ve gezegenlerin yaratılışları hakkında düşünmeye teşvik etmiştir.101 Bu ayetler üzerinde düşünen Halife elMansur, güneş araştırmalarıyla alakalı olan es-Sind Hind isimli kitabın tercüme edilmesini emretmiştir. Halife el-Me’mun gelene kadar bu kitap yürürlükte kalmıştır. Arap astronomi düşünürlerinin gayret sarf ettiği en belirgin bilimsel çabalardan biri de, halife el-Mansur’un halifeliği zamanında102 güneş, ay ve yıldızlarla ilgili ölçüm yapmak için103 ilk defa Muhammed b. İbrahim el-Fezâ’î'nin kullandığı usturlab104 cihazını icat etmeleridir.105 Arapların üstünlüğü bu cihazı pusula olarak kullanmalarından kaynaklanır, Avrupalılar bu pusulanın kullanımını Müslümanlardan öğrenmiş olup hala Avrupa’da aynı isimle kullanılmaktadır.106 Aynı şekilde Abbasiler de Arapların büyüklüğüne diğer bir şahit olması ve onların batıya olan üstünlüklerini göstermesi için rasathaneler yapmaya önem vermişlerdir. Bu sebeple halife el-Me’mun döneminde Bağdat’ta bir rasathane Şam’da Kasiyun dağında diğer bir rasathane yapmışlardır.107 Kindi’nin yıldızları gözlemekle alakalı kitapları vardı.108 Coğrafi bilgiler konusunda yunan Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 240; Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 81. el-Kerevî, İbrahim Selman, Şerefuddin, Abdu’t-Tevvâb, el-Merci‘ fi’l-Hadârati’l-Arabiyyeti’l-İslâmiyye, 2. Baskı, Zâtu’s-Selâsil, Kuveyt 1987, s. 275. 97 İbn Hardâzibe, Ebu’l-Kasım ‘Ubeydullah b. Abdillah (Ö. H. 300), el-Mesâlik ve’l-Memâlik, Mektebetu’l-Musennâ, Bağdat 1889, s. 4. 98 Mazhar, Eseru’l-Arab, s. 306. 99 Âli İmrân, 3/190. 100 ‘Arâf, 7/54. 101 el-Kerevî- Şerefuddin, el-Merci‘, s. 316; Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 412. 102 Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 227. 103 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât,s. 35. 104 Usturlab hakkında detaylı bilgi için bkz.: Kayaokay, İlyas, (2014), “Divan Şiirinde Teknolojik Bir Alet: Usturlab”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 1, s. 549-560. 105 Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 227; Kayaokay, İlyas, “Divan Şiirinde Teknolojik Bir Alet: Usturlab”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 1, (2014), s. 550. 95 96 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 79- 80. el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 244; el-Kerevî- Şerefuddin, el-Merci‘, s. 318. 108 Sidyu, Târihu’Arabi’l-‘Âm, s. 390. 106 107 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 424 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü bilimlerinden istifade eden en meşhur astrologlardan ikisi; el-Haccâc b. Yusuf b. Matar ve elFerğânî’dir. Astronomi hakkında en önemli kitap Batlimyus’un el-Macistî (el-Kitâbu’l-‘Azam) kitabıdır.109 4.4. Kimya Müslüman Arapların önem verdiği ilimlerden biri de önceleri sanat ilmi diye isimlendirilen kimya ilmidir. İbn en-Nedim, Halid b. Yezid’den rivayet ediyor: “Halid b. Yezid b. Muaviye, Mervan ailesinin bilgesi diye isimlendiriliyordu. Muaviye kendini aşmış birisiydi, ilimlere kusursuz bir muhabbeti vardı, bir gün aklına sanat ilmi geldi, bunun üzerine Mısır’da yaşayan Yunan felsefecilerden bir grubun getirilmesini emretti. Fasih bir Arapçaya sahip olan Muaviye, Kıbtîce ve Yunanca yazılmış sanat kitaplarının Arapçaya çevrilmesini emretti. Bu, İslam’da bir dilden diğer dile yapılan ilk çeviri oldu…”110 Yine başka bir bölümde Muaviye hakkında şunlar söylenir: “Muaviye, kendisi için tıp, yıldızlar ve kimya kitaplarını tercüme ettiren ilk kişidir.”111 Araplar bu ilme farklı birçok isim vermişlerdir, bunlar: İlmu’s-Sanat, İlmu’l-Kimya ve İlmu’lHas bi Tahlîli’l-Mevâddi ve Terkîbihâ’dır.112 İbn Haldun kimya ilmini şu şekilde tarif etmiştir: “Kimya, sanatla (teknik işlemlerle) altın ve gümüş imal edilecek maddeleri ve bu işlemin nasıl yapılacağını açıklayan bir ilimdir. Bileşenlerin karışımını ve kuvvelerini öğrendikten sonra bu bileşenlerin tamamını inceleyen kimseler altın ve gümüşe dönüşmeye müsait olan cisimleri bulabilirler…”.113 Halid b. Yezid b. Muaviye bütün vaktini bu ilme harcamış hatta şöyle demiştir: “Ben hilafetle sadece dostlarımı ve kardeşlerimi zengin etmek istedim. Bu sebeple hilafeti her şeyden çok istedim ve hilafetle alakalı ne tür özellikler varsa bunları kendimde topladım, diğerlerini bir kenara bıraktım. Fakat kimya sanatında, ulaştığım zirveye hilafette alternatif olacak bir şey bulamadım. ”114 Bu ilimde Câbir b. Hayyân gibi birçok kimyager meşhur olmuştur.115 Anlatılanlardan hareketle Hâlid b. Yezib b. Muaviye’nin kimya bilimlerini İslam devletinin bünyesine katan ilk kişilerden biri kabul edilmesi mümkündür. Bu sebeple olsa gerek ki Halife Ömer b. Abdülaziz (H. 99101/M. 717-720) kimya konusunda Muaviye’ye övgüler yağdırmıştır.116 el-İsfahânî117, Sâ‘id elEndelusî118 ve el-Câhiz gibi pek çok kaynak Halid b. Yezid b. Muaviye’nin kimya ile ilgili rolünden bahsetmiştir. el-Câhiz’in onun hakkındaki sözleri şu şekildedir: “….Muaviye, yıldızlar, tıp ve kimya kitaplarını tercüme ettiren ilk kişidir.”119 4.5.Tıp 109 Mazhar, el-Hadâratu’l-İslâmiyye, s. 88. İbn en-Nedim, el-Fihrist, s. 242. 111 İbn en-Nedim, el-Fihrist, s. 354. 112 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 249. 113 İbn Haldûn, Abdurrahman b. Muhammed, el-Mukaddime (Murâcaatu Süheyl Zekkâr), Dâru’l-Fikr, Beyrut 1988, s. 695-696. 114 Mazhar, el-Hadâratu’l-İslâmiyye, s. 70. 115 Mazhar, el-Hadâratu’l-İslâmiyye, s. 71; Mazhar, Eseru’l-Arab, s. 206. 116 İbn Abdi Rabbih, Şihâbuddîn Ahmed el-Endülüsî (Ö. H. 328), el-‘İkdu’l-Ferîd, (tkd. Halil Şerâfeddîn), Mektebetu’l-Hilâl, Beyrut 1986, 1. Baskı, II, 18. 117 el-İsfahânî, Ebu’l-Ferec ‘Ali b. el-Huseyn b. Muhammed (Ö. H. 356), Kitâbu’l-Ağânî (thk. İbrahim el-Ebyârî), Dâru’ş-Şa‘b, Kahire 1970, XIX, 666. 118 Sâ‘id el-Endülüsî, Ebu’l-Kasım Sâid b. Ahmed (Ö. H. 462), Tabakâtu’l-Umem (thk. Luvis el-Yusûî‘), elMatbaatu’l-Katakoliyye, Beyrut 1912, s.48. 119 el-Câhız, Ebû ‘Osmân ‘Amr b. Bahr, el-Beyân ve’t-Tebyîn (thk. ‘Abdusselâm Muhammed Hârun), Mektebetu’lHancı, Kahire 1985, I, 328. 110 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 425 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü Tıp, tedavi ve ilaca olan ihtiyaç sebebiyle, önem verilmesi geliştirilmesi ve istifade edilmesi gereken bilimlerden biri de Tıp bilimi olmuştur. Araplar tıpla alakalı kitapların tercüme edilmesi hususunda bilimsel bir yöntem takip etmişlerdir. Öte yandan Araplar sadece tercümeyle yetinmemişler, hastaneler inşa etmişler ve tıpa çok değerli hizmetler sunmuşlardır.120 Avrupalılar bu sahayla alakalı tıp kitaplarını, kendi dillerine tercüme ederken -ki bu dillerden biri Latincedir- Araplardan istifade etmişler. Ayrıca tıpla alakalı bazı Arapça kitaplar senelerce Avrupa’da ders olarak okutulmuştur. İşte bu bahsettiklerimiz, Arapları, Avrupalılardan ayıran ve onları üstün kılan bir özelliktir. Zira Araplar, hem tıp konusunda Yunanlıları geride bırakmışlar hem de pek çok Avrupalı yazar tıp konusunda yazdıklarının çoğunu Araplardan almıştır.121 Tıp alanında en meşhur Arap yazarlardan biri el-Hâvî fi’t-Tıb ( )الحاوي في الطبdiye adlandırılan kitabın müellifi olan İbn Sina’dır. Birçok baskısı olan bu kitap Avrupa’da çok tutulmuş ve geniş bir kitleye ulaşmıştır.122 Yine Avrupa’da tıp fakültelerinde çok itimat edilen er-Razi’nin kitapları da geniş bir kitleye ulaşmıştır.123 Bu kitaplar Yunan Kostantin tarafından Arapça’dan Latinceye tercüme edilmiştir.124 Naci Maruf, tıp konusunda Arapların önde oluşunu şu şekilde yorumluyor: “Orta çağlarda, Arapların birçok ilimde gösterdikleri gelişme, Avrupalıları şaşırtacak seviyeye ulaşmıştır. Hatta onların zihinlerinde Arapların seviyesine yetişemeyecekleri veya onları taklit dahi edemeyecekleri yer etmişti…..” 125 el-Kalkaşendi “Tıp, yıldızlar ve bunların dışında felsefeyle alakalı kitapları kendisi için ilk tercüme ettiren kişinin Halid b. Yezid olduğunu daha sonra bunu el-Me’mun’un takip ettiğini” söylemiştir.126 Aynı şekilde İbn Hallikan el-Memun’un tıp imalathanesi olduğunu ifade etmiştir.127 Halife Muâviye b. Ebî Süfyan dönemindeki (H. 4061/661-680) en meşhur tıpçılardan biri, ilaç konusunda uzman olan İbn Esâl’dir.128 Yine Bağdat’ta Halife Harun er-Reşid döneminde (H. 170-193/ 786-808) Cebrail b. Bahtişû‘ tarafından özel bir hastane kurulması da129 Arapların tıp konusunda Avrupalılardan önde olduğunu gelişmelerdendir. 4.6. Felsefe Müslüman Araplar, Yunan Felsefesine ve Yunan Felsefesiyle ilgili kitapların Arapçaya tercümesiyle de yakından ilgilenmişlerdir. Ayrıca Araplar daha öncede ifade ettiğimiz gibi sadece mütercim olmakla yetinmemişler bilakis kendilerine ait felsefî fikirler de üretmişlerdir. Arapların çabaları, özellikle el-Me’mun’un hilafeti döneminde, dini meselelerde aklı egemen kılan kelam fırkalarından biri olan mu‘tezile mezhebinin ilkesini ortaya çıkarmayı ve felsefe ve dini uzlaştırmayı hedefliyordu. Burada şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Orta çağlarda Yunan el-Cemîlî, Hareketu’t-Terceme, s. 419. Mazhar, Eseru’l-Arab, s. 237. 122 Sidyu, Târihu’Arabi’l-‘Âm, s. 118; el-Kerevî- Şerefuddin, el-Merci‘, s. 295. 123 el-Kerevî- Şerefuddin, el-Merci‘, s. 295. 124 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 68. 125 Ma‘ruf, Naci, ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, s. 391. 126 el-Kalkaşendî, Ebu’l-Abbas Ahmed b. Ali (Ö. H. 821), Subhu’l-A‘şâ fî Sanâati’l-İnşâ, el-Matba‘atu’l-Emîriyye, Kahire 1913, I, 420. 127 İbn Hallikân, Ebu’l-Abbas Şemsuddîn Ahmed b. Muhammed, Vefayâtu’l-E‘yân ve Enbâu Ebnâi’z-Zamân (thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd), Mektebutu’n-Nehdati’l-Mısriyye, Kahire 1948, II, 4. 128 İbn Ebî Usaybeia, Muvaffaku’d-dîn Ebi’l-Abbâs Ahmed b. el-Kâsım (Ö. H. 668), Uyûnu’l-Enbâ’ fî Tabakâti’lEtibbâ’ (thk. Nizâr Rızâ), Dâru Mektebeti’l-Hayâh, Beyrut, 1965, s. 171. 129 Vat, Montgemri, Te’sîru’l-İslâm ‘alâ ‘Urubba fi’l-‘Usûri’l-Vustâ (trc. Âdil Necm ‘Abu), 1982, 1. Baskı, s. 60. 120 121 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 426 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü felsefi düşüncesinin en önemli bölümlerini Avrupa’ya tanıtma konusunda en büyük pay Müslüman felsefecilere aittir. O dönemdeki en meşhur felsefecilerden bazıları, şöhretleri Avrupa toplumunun arasına kadar yayılan el-Kindi ve el-Farabi130 olup Arapçadan yapılan çeviriler sayesinde Avrupa’da medeniyet ilerleme göstermiştir. Hatta Halife el-Me’mun kitapları ve el yazması eserleri özellikle felsefeyle ilgili olanları elde edebilmek için Bizans kralıyla yazışmalarda bulunmuş ona hediyeler göndermiştir.131 4.7. Matematik: Matematik bilimlerini geliştirme konusunda uzmanlaşan Araplar, Yunan ve Hint bilimlerinden yararlanmışlar ve bunlara daha önce Avrupa’nın bilmediği bilgiler ilave etmişlerdir. Bu sayede Halife el-Me’mun döneminde en meşhur matematikçilerden biri el-Havârizmî olmuştur.132 Diğer bilimlerde olduğu gibi matematik bilimlerinin de gelişmesinde ve Avrupa’ya taşınmasında en büyük pay Araplara aittir. Arapların geliştirip Avrupa’ya naklettikleri matematik bilimlerinden biri rakamlarla hesaplama yöntemidir. Hint rakamlarının Araplara ulaşması ise, el-Mansur’a heyet gönderen Hintli âlimlerden biri vasıtasıyla olmuştur.133 Netice itibariyle, Arapların Avrupa’ya sunduğu başarılardan biri sıfır düşüncesi olmuştur.134 Sıfırı kullanmasını bilmeyen Avrupa, bunu ancak Araplar yoluyla öğrenmiştir. Bu yüzden sıfır, Arapların batı Avrupa’ya sunduğu en büyük hediyelerden biri kabul edilir.135 4.8. Tarih Tarih; geçmiş milletlerin savaşlarını ve tarihlerini öğrenebilmek için Arapların çok önem verdiği insan ve toplum bilimlerindendir. Tarihle ilgili derleme faaliyeti Halife Ömer b. elHattab (r.a.) döneminden itibaren başlamıştır. Bu sebeple Resul’ün Mekke’den Medeniye hicreti hicri tarihin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Bu dönemden sonra peş peşe Resul (s.a.v.)’un hayatı ve savaşlarıyla ilgilenen tarihçiler ortaya çıkmıştır. Bu tarihçilerin en meşhurlarından bazıları: el-Ezdî, el-Medâinî, et-Taberî ve el-Belâzurî’dir.136 Yine Müslümanların tarih bilimini önemsediklerini göstermesi açısından, Muaviye’nin vaktinin çoğunu daha önceki milletlerin tarihlerini dinlemeye ayırdığını137 hatırlatmak isteriz. 5. Arapça İslami Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü 5.1. Arap Medeniyetinden Etkilenmeden Önce Avrupa Medeniyeti Avrupa’da Yunan medeniyeti ortaya çıktıktan sonra, yunanlıların ülkesinden çıkan her bir kimse barbar olarak biliniyordu. Miladi dördüncü asırda ise Avrupa’nın kuzeyinden gelen medeniyetsiz berber akınları Bizans devletini ele geçirebilmek için sınırlarını zorlamaya başlamıştı. Öyle ki Berberilerin bu baskıları yunan medeniyetinin doğuya sığınmasına ve Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 97; el-Kerevî- Şerefuddin, el-Merci‘, s. 282-283. Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 212. 132 Mazhar, el-Hadâratu’l-İslâmiyye, s. 85. 133 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 103; Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 220. 134 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 105. 135 el-Kerevî- Şerefuddin, el-Merci‘, s. 328. 136 el-Kerevî- Şerefuddin, el-Merci‘, s. 270-271. 137 Âşûr vd., Dirâsât fî Târîh, s. 64. 130 131 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 427 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü kültürel mirasını Kostantîniyye’ye teslim etmesine sebep olmuştur. Berberilerin Hıristiyanlığa meyillerinin olması medeniyetin ilkelerini tanımalarına sebep olmuştur. Fakat peş peşe gelen yeni dalgaların olması ve hoş görülü bir düşünce fikrinin olmaması da seçkin bir medeniyetin olmamasına sebep olmuştur. Hatta bu asırlar; içinde Yunancayı bilen ruhbanların olduğu özel manastırların dışında aydınlanma merkezleri olmadığı için karanlık çağlar olarak isimlendirilmiştir.138 Sonuç olarak Avrupa medeniyetinin karanlık içinde olduğu bir dönemde İslam kültürünün, tüm dünyaya sunduğu medeniyet ve bilim başarıları ile övünmek en doğal hakkıdır. Araplardaki gibi tarihçileri bile olmayan Bizans’ın ise, diğer medeniyetlerden naklettiğinin çoğu telhisler veya şerhlerden başka bir şey değildir.139 5.2. Arap Medeniyetinin Avrupa’yı Etkilemesi Avrupa’da birçok mutaassıp grup, bilim ve düşünce hayatının farklı alanlarında Arapların üstünlüğünü inkâr etmeye çalışmışlardır. Fakat onların bu iddiaları asılsızdır, çünkü Arap İslam medeniyeti, ilk defa Arapların ortaya koyduğu bir medeniyettir. Araplar bu medeniyeti devletin dört bir yanına yaymak için diğer uluslarla birlikte hareket etmişler, onların âdetlerinden, ilimlerinden ve bilgilerinden istifade etmişler ve edindikleri bu bilgileri önem derecesine göre geliştirmek için çaba sarf etmişlerdir. Bunlara ilaveten Arap İslam devleti, uzun bir müddet hüküm sürdüğü için Arap medeniyetini yaymak için diğer kavimleri daha çok tanıma fırsatı elde etmiştir. Fakat ne var ki Sidyu’nun da dediği gibi Batı, sürekli Araplardan aldıkları bu medeniyete dil uzatmıştır. Sidyu şu şekilde söylüyor: “…Ve biz bilim konusunda Araplara çok şeyler borçluyuz. Bunu itiraf etmemizle birlikte bizim mütercimlerimiz Araplardan aldıkları bu bilgileri son derece tuhaf bir şekilde saptırmaktan zevk alıyorlardı.”140 5.3. İslam Medeniyetinin Avrupa’ya Taşınma Yolları 5.3.1.Endülüs Yoluyla Arapların Avrupa’yla irtibatı, Cebeli Tarık boğazını geçip İspanya kralı Lozrik’i yendiğinde Tarık b. Ziyad vasıtasıyla başlamıştır.141 Araplar burada yaklaşık sekiz asır kalmış ve bu süre zarfında Endülüs’te İslam medeniyeti büyük bir gelişme göstermiştir.142 Ayrıca İslam medeniyetinin tercüme yoluyla Avrupa’ya taşınmasında Endülüs’teki Yahudilerin de önemli rolleri olmuştur. Daha açık bir ifadeyle, Arap medeniyeti Avrupa’ya Endülüs yoluyla intikal etmiştir. Bu sayede Endülüs’ü kuşatan bu ışık, etrafındaki karanlık ve cehaletin egemen olduğu Avrupa ülkelerini de aydınlatmıştır.143 Sonuç olarak, Arapların Endülüs’e gelmesinden sonra Endülüs’te medeniyet gelişmiş, başta tıp olmak üzere, felsefe ve coğrafya konusunda Arap kültürünün Avrupa’ya taşınmasında Endülüs’ün etkin bir rolü olmuştur.144 5.3.2. Sicilya Yoluyla Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 275. Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 276. 140 Sidyu, Târihu’Arabi’l-‘Âm, s. 14. 141 Mazhar, el-Hadâratu’l-İslâmiyye, s. 119. 142 Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 277. 143 Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 278. 144 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 286. 138 139 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 428 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü Araplar Sicilya’yı, Afrika’da ikamet eden çoğunluğun, daha sonra Fatımilerin işgal etmesinden sonra, hicri üçüncü asrın ilk yarısında (miladi 10. asır) Abbasiler döneminde fethetmişlerdir. Araplar burayı İslam medeniyetine dâhil etmek için fethetmişlerdir.145 Hicri 5. asırdan sonra ise burayı Müslümanlarla ilişkileri olan Normanlar işgal etmiştir. Barışçıl bir siyasete sahip olan Normanlar, fethettikleri bu yerde medeniyeti yaymak için çaba sarf etmişlerdir.146 Daha sonra imparator Ferderik döneminde onun bilimsel mirası Latinceye tercüme etmesiyle Sicilya’da düşünce hareketi gelişmiştir.147 5.3.3. Haçlı Savaşları Yoluyla Haçlıların Hicri V. asırdan VII. asra kadar Suriye’de kalmalarının bu ilimlere etkisi olmuştur. Haçlılar, yukarıda bahsedilen ilimlerde Arapların kendilerinden üstün ve kabiliyetli olduklarını itiraf etmişlerdir. Bu sebeple her iki taraf arasında savaşlar devam etmesine rağmen medeniyet ve bilgi taşıma faaliyetleri de devam etmiştir.148 Örneğin Arapça kitapların bazılarının Latinceye tercüme edilmesi, İslam medeniyetinin Avrupa’ya intikal ettiğinin açık bir delilidir. Sonuç olarak bilim ve kültürde, uygarlık ve medeniyette Arapların batıya son derece büyük tesiri olup Avrupa, sahip olduğu bu medeniyeti Araplara borçludur. KAYNAKLAR Âşûr, Sa‘îd ‘Abdu’l-Fettâh vd., (1986), Dirâsât fî Târîhi’l-Hadârati’l-İslâmiyyeti’lArabiyye, Zâtu’s-Selâsil, 2. Baskı, Kuveyt. El-Beyâtî, Behcet Ali Muhammed, (2003), Beytu’l-Hikme ve Eseruhu’l-‘İlmî, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Camiatu Bağdat, Külliyyetu’t-Terbiye li’l-Benât, Bağdat. El-Câhız, Ebû ‘Osmân ‘Amr b. Bahr. (1985), el-Beyân ve’t-Tebyîn (Thk. ‘Abdusselâm Muhammed Hârun), Mektebetu’l-Hancı, Kahire. El-Cemîlî, Reşid Abdullah, (1982), Hareketu’t-Tercüme fi’l-Meşriki’l-İslâmî fi’lKarneyni’s-Sâlis ve’r-Râbi‘ li’l-Hicreh, 1. Baskı, Bağdat. Fevzi, Faruk Ömer, (1988), Târihu’l-Irâk fî Usûri’l-Hilâfeti’l-‘Arabiyyeti’l-İslâmiyye, Mektebetu’n-Nehda, 1. Baskı, Bağdat. HONGA, Ziğrid, (1964), Şemsu’l-‘Arab Tasdau‘ ale’l-Ğarb (trc. Hamid Beydûn ve Kemal Dosoki), 1. Baskı, Beyrut. İbn Abdi Rabbih, Şihâbuddîn Ahmed el-Endülüsî, (1986), el-‘İkdu’l-Ferîd (Tkd. Halil Şerâfeddîn), 1. Baskı, Mektebetu’l-Hilâl, Beyrut. İbn Ebî Usaybeia, Muvaffaku’d-dîn Ebi’l-Abbâs Ahmed b. el-Kâsım, (1965), Uyûnu’lEnbâ’ fî Tabakâti’l-Etibbâ’ (Thk. Nizâr Rızâ), Dâru Mektebeti’l-Hayâh, Beyrut. Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 278-279. Mâcid, Tarihu’l-Hadârat, s. 279. 147 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 286. 148 el-Ma‘âzidî - Dikson, Dirâsât, s. 286. 145 146 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 429 Birinci Abbasi Devlet-İ Döneminde Arapça İslâmî Bilgilerin Avrupa’ya Taşınmasında Tercüme Faaliyetlerinin Rolü İbn Haldûn, Abdurrahman b. Muhammed, (1988), el-Mukaddime (Murâcaatu Süheyl Zekkâr), Dâru’l-Fikr, Beyrut. İbn Hallikân, Ebu’l-Abbas Şemsuddîn Ahmed b. Muhammed, (1948), Vefayâtu’l-E‘yân ve Enbâu Ebnâi’z-Zamân (Thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd), Mektebutu’n-Nehdati’lMısriyye, Kahire. İbn Hardâzibe, Ebu’l-Kasım ‘Ubeydullah b. Abdillah, (1889), el-Mesâlik ve’l-Memâlik, Mektebetu’l-Musennâ, Bağdat. İbnu’n-Nedîm, Ebu’l-Ferec Muhammed b. Ebî İshâk, (1964), Kitâbu’l-Fihrist, Beyrut. El-İsfahânî, Ebu’l-Ferec ‘Ali b. el-Huseyn b. Muhammed, (1970), Kitâbu’l-Ağânî (Thk. İbrahim el-Ebyârî), Dâru’ş-Şa‘b, Kahire. El-Kalkaşendî, Ebu’l-Abbas Ahmed b. Ali. (1913), Subhu’l-A‘şâ fî Sanâati’l-İnşâ, elMatba‘atu’l-Emîriyye, Kahire. Kayaokay, İlyas, (2014), “Divan Şiirinde Teknolojik Bir Alet: Usturlab”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 1, s. 549-560. El-Kerevî, İbrahim Selman; Şerefuddin, Abdu’t-Tevvâb, (1987), el-Merci‘ fi’lHadârati’l-Arabiyyeti’l-İslâmiyye, 2. Baskı, Zâtu’s-Selâsil, Kuveyt. Komisyon, (2001), Beytu’l-Hikmeti’l-Bağdâdî ‘Arâkatu’l-Mâdî ve Ru’yetu’l-Hâdır, Neşru Beyti’l-Hikme, Bağdat. Kur’ân’-ı Kerim El-Ma‘Âzidî, Hâşi‘; Dikson, ‘Abdu’l-Emir, (1963), Dirâsât fî Târîhi’l-Hadârati’l‘Arabiyye, Neşru Câmi‘ati Bağdat, Bağdat. Ma‘Rûf, Beşşâr ‘Avvâd, (1983), el-Irâk fi’t-Târih, Bağdat. Ma‘Ruf, Naci, (1975), ’Asâlatu’l-Hadârati’l-Arabiyye, Dâru’s-Sekâfe, 3. Baskı, Beyrut. Mâcid, ‘Abdu’l-Mun‘im, (1963), Tarihu’l-Hadârati’l-İslâmiyye fi’l-‘Usûri’l-Vustâ, Mektebetu’l-Encola Mısriyye, Kahire. Mazhar, Celâl, (1969), el-Hadâratu’l-İslâmiyye Esâsu’t-Takaddumi’l-İslâmi’l-Hadîs, Neşru Merkezi’ş-Şarki’l-Evsat. ___________, (1967), Eseru’l-Arab fi’l-Hadarati’l-Urubbiyye, Dâru’r-Râid, 1. Baskı, Beyrut. Sâ‘İd El-Endelusî, Ebu’l-Kasım Sâid b. Ahmed, (1912), Tabakâtu’l-Umem (Thk. Luvis el-Yusûî‘), el-Matbaatu’l-Katakoliyye, Beyrut. Sidyu, L. M., (1948), Târihu’Arabi’l-‘Âm (trc. Adil Zuaytir), Dâru İhyâi’l-Kutubi’lArabiyye, Kahire. Vat, Montgemri, (1982), Te’sîru’l-İslâm ‘alâ ‘Urubba fi’l-‘Usûri’l-Vustâ (trc. Âdil Necm ‘Abu), 1. Baskı. Yakub, Corc, (1964), Eseru’ş-Şark fi’l-Ğarb fi’l-Usûri’l-Vustâ (trc. Fuâd Huseyn Ali), Kahire. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 28, Temmuz 2016, s. 412-430 430