Fonksiyonel Gıdaların İnsan Sağlığı Açısından Değerlendirilmesinde

advertisement
Oktay Yerlikaya1, Şaban Meriç2, Leyla Gücer2, Ecem Akan1, Özer Kınık1
Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Süt Teknolojisi Bölümü, 35100,
Bornova-İzmir
2 İzmir Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü, 35100, Bornova-İzmir
1
Fonksiyonel gıda kavramı, günlük besin gereksinimini
sağlamanın yanı sıra sağlığa olumlu etkileri olduğu
belirlenmiş gıdaları, dolayısı ile bunların bileşenlerini
kapsamaktadır.
Fonksiyonel
gıda
terimi;
bütün
gıdalardan,
kuvvetlendirilmiş, zenginleştirilmiş, geliştirilmiş gıdalar ve
diyet takviyelerine kadar tüm gıdalarla ilgili olup, bu gıdalar
zihinsel ve bedensel durumu iyileştirmedeki potansiyel
etkileri bireylerce dikkate alınmakta ve bu tür gıdaların bazı
hastalık risklerini azaltabildiği ve ergonomik bir yaşam
sağlayabileceği düşünülmektedir.
Fonksiyonel gıdaların anavatanı olarak bilinen Japonya’da
FOSHU (foods for specified health use); “Gıdanın
bileşiminde yer alan öğelerle ilgili olarak çok spesifik, sağlığa
yararlı veya gıdadaki allerjen öğeleri uzaklaştırılmış gıdalar”
ya da “ tüketimlerinden sonra sağlık üzerinde iyileştirici bir
etkisinin olması beklenen, içindeki bazı maddeleri
uzaklaştırılmış veya bazı öğelerin amaçlı olarak ilave edildiği
ve resmi kullanımının onaylandığı gıdalar olarak
tanımlanmaktadır.
Fonksiyonel besinler hiçbir işlem görmemiş doğal bir besin
maddesi olabileceği gibi fonksiyonel bir besin öğesi ile
zenginleştirilmiş veya genetik mühendislik yöntemleri ile
değişikliğe uğratılmış bir besin de olabilir ve günlük diyetle
tüketilebilir.
Avrupa Birliği Fonksiyonel Gıdalar Komisyonu’na göre;
bir gıdanın fonksiyonel gıda sayılabilmesi için temel
beslenme özelliklerinin yanı sıra insan sağlığını
iyileştirmede ve/veya hastalıkların oluşumunu önlemede
etkili olması gerekmektedir. Günümüzde fonksiyonel
gıdaların sağlıksız yaşam tarzının ve beslenme
alışkanlıklarının olumsuz etkilerini azaltabildiği ve
yaşlanmaya karşı gecikme sağladığı düşünüldüğü için, çok
sayıda birey tarafından tüketilmekte ve giderek daha da
popüler hale gelmektedir.
Fonksiyonel gıdalar; fonksiyonel bir etken içeren doğal bir gıda
(domates-likopen) olabileceği gibi fonksiyonel etkeni ilave edilen
(iyotlu tuz, omega-3 yağ asitli yumurta) veya zararlı bir bileşiği
çıkartılan gıdalar da (sodyumu azaltılmış tuz) olabilir. Ayrıca gıda
içerisindeki bazı bileşikler değişikliğe uğratılarak (yoğurt-proteinbiyoaktif peptit), biyoyararlığı artırılarak (işlenmiş domates likopen)
ve bunların farklı kombinasyonları kullanılarak fonksiyonel gıdalar
üretilmektedir.
Bunun yanında fenolik maddeler, antioksidanlar, besinsel lifler,
oligosakkaritler,
probiyotikler,
prebiyotikler,
vitaminler,
çoklu
doymamış yağ asitleri, sülfür içeren bileşenler, fitoöstrojenler ve
bitki
sterolleri
getirilebilmektedir.
gıdalara
eklenerek
gıda
fonksiyonel
hale
Fonksiyonel gıdaların ortak özellikleri:
·Gıda formunda ürünlerdir (kapsül veya toz halinde
olmayan),
·Doğal gıda bileşenleridir,
·Diyetin bir parçası olarak kontrolsüz tüketimde güvenli
olmalıdır,
·Sağlığa olan faydaları etiket ve yapılan reklamlara uygun
olmalıdır.
Çizelge Bazı Fonksiyonel Bileşenlerin Etki Mekanizmalarına Göre Sınıflandırılması
Not: Bu listede yer alan bileşenler fonksiyonel olduğu kabul edilen ya da kabul edilmek üzere olan maddelerdir
Antikanserojen
Kandak yağ profiline
Antioksidan
Anti-inflammatuar Osteogenetik
pozitif etki edenler
kemik koruyucu
Kapsaisin
-glucan
CLA
Linoleik asit
CLA
Genistein
-tokotrienol
Askorbik asit
EPA
Soya proteini
Daidzein
-tokotrienol
- karoten
DHA
Genistein
φ-tokotrienol
MUFA
Polifenoller
Kapsaisin
Daidzein
-tokotrienol
Quersetin
Tokoferoller
Quersetinkalsiyum
CLA
-3 yağ asitleri
Tokotrienoller
Kurkumin
Lactobacillus acidophilus Resyeratrol
İndole-3-karbinol
Sfingolipidler
Taninler
φ-tokoferol
Limonen
-sitosterol
Ellagic asit
Diallil sulfit
Saponinler
Likopen
Ajoen
Lutein
φ-tokoferol
Glutatione
Enterolakton
Hidroksitirosol
Glisirizin
Luteolin
Equol
Oleuropein
Ellagic asit
Kateşinler
Lutein
Gingerol
Carnosol
Klorojenik asit
L. bulgaricus
Tanninler
yada
Probiyotik Olarak Kullanılan Mikroorganizmalar
Lactobacillus Türleri
Lactobacillus bulgaricus, Lactobacillus cellebiosus
Lactobacillus delbrueckii, Lactobacillus lactis
Lactobacillus acidophilus, Lactobacillus reuteri
Lactobacillus brevis, Lactobacillus casei
Lactobacillus curvatus, Lactobacillus fermentum
Lactobacillus plantarum, Lactobacillus johsonli
Lactobacillus rhamnosus, Lactobacillus helveticus
Lactobacillus salivarius, Lactobacillus gasseri
Bifidobacterium adolescentis, Bifidobacterium bifidum
Bifidobacterium Türleri
Bifidobacterium breve, Bifidobacterium infantis
Bifidobacterium longum, Bifidobacretium thermophilum
Bacillus Türleri
Bacillus subtilis, Bacillus pumilus, Bacillus lentus
Bacillus licheniformis, Bacillus coagulans
Pediococcus Türleri
Pediococcus cerevisiae, Pediococcus acidilactici
Pediococcus pentosaceus
Streptococcus cremoris, Streptococcus thermophilus
Streptococcus Türleri
Streptococcus intermedius, Streptococcus lactis
Streptococcus diacetilactis
Bacteriodes Türleri
Bacteriodes capillus, Bacteriodes suis
Bacteriodes ruminicola, Bacteriodes amylophilus
Propionibacterium Türleri
Propionibacterium shermanii,
Propionibacterium freudenreichii
Leuconostoc Türleri
Leuconostoc mesenteroides
Küfler
Aspergillus niger, Aspergillus oryzae
Mayalar
Saccharomyces cerevisiae, Candida torulopsis
Fonksiyonel gıda terimlerinin tanımları
Terim
Tanım
Fonksiyonel gıda
Gerekli besin elementi ihtiyacını karşılamasının yanı sıra, bir sağlık faydası sağlayan,
çeşitli bileşenler eklenmiş normal gıda tipidir. Örneğin vitamince veya kalsiyumca
kuvvetlendirilmiş gıdalar.
Özel sağlık kullanımı için olan
gıdalar (FOSHU)
Fonksiyonel gıdaların Japon sınıflandırılmasından İngilizce'ye çevrimidir. Japon
hükümeti FOSHU terimini “belirli sağlık faydası bulunması beklenen ve yetkili etiket
talep eden gıdalardır. Ve insanlar bu gıdayı belirli bir sağlık faydası olduğu için
tüketirler” şeklinde tanımlamıştır. Sınıflandırma veya sıralamanın Japonya dışında
herhangi bir statüsü yoktur.
Nutraceutical
İddia edilen hastalığın engellenmesi veya tedavisinde tıbbi ve/veya sağlık faydası
bulunan özel bir fonksiyonel gıdadır.
Kolik gıda
Genellikle, sindirilemeyen karbonhidrat formunda olan bağırsaklardaki mikroflora için
besin elementi sağlayan ve kolona sindirilmemiş formda ulaşan gıdalardır.
Prebiyotik
Kalın bağırsaktaki durumları faydalı bir şekilde gelişmesini sağlayan gıda bileşenidir.
Probiyotik
İnsan vücudunu faydalı bir şekilde etkileyen tek veya karışık mikroorganizma
kültürüdür.
Tıbbi gıda
Amerikan gıda yasasında zorla kabul ettirilmiş özel bir sınıflandırmadır. Bu gıdalar, tıbbi
denetim altında kullanılmalıdır, iyi tanımlanmış besin özelliklerine sahip olmalı,
tanınmış bilimsel prensiplere dayanmış olmalıdır. Tıbbi gıdalar normal tüketicilere
satılmazlar.
SAĞLIK VE BESLENME İDDİALARI
Fonksiyonel gıdaların sağlık üzerine olumlu etkilerini tüketiciye
anlatmak için ürün üzerine bu etkiye yönelik bilgilerin verilmesi
(iddia) gerekmektedir. Temel prensip iddianın doğru olması ve
sağlık faydası hakkında yanlış anlamalara neden olmamasıdır.
Her ne kadar bu cezbedici sağlık iddiaları tüketiciler tarafından
yüksek talep görse de, bu ürünler pek çok ülkede yasal veya
düzenleyici kriterlerle değerlendirilmekte ve söz konusu bu kriterler
sağlık
iddiaları
üzerinden
düzenlenmektedir.
Bu
nedenle,
fonksiyonel gıdalarda beyan edilen sağlık iddialarının, kesinlikle
doğru olması ve tüketicilerce yanlış anlamalara neden olmaması
gerekmektedir.
SAĞLIK VE BESLENME İDDİALARI
Gıdaların
beslenme
veya
sağlık
yönünden
faydaları
hakkındaki iddialar, tüketicilerin sağlıklı bir beslenme biçimi
benimsemesine yardımcı olacak bilgiler sağlayabilir.
EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) yanıltıcı olmamaları
için sağlık ve beslenme yönünden verilen iddiaların bilimsel
temelini değerlendirmektedir. 2012 yılı sonuna kadar, EFSA
sağlık
ile
ilgili
değerlendirmiştir.
3.000’den
fazla
sağlık
beyanını
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Tüm gıdalarda olduğu gibi fonksiyonel gıdaların da olumsuz
reaksiyonlara neden olabileceği düşünülmektedir. Olumlu etkileri ile
bilinen bazı bileşenlerin yüksek dozlarda alınması gibi durumlarda
ters etkilerinin de ortaya çıkabileceği bilinmektedir. Fonksiyonel
gıdaların yan etki reaksiyonları geleneksel gıdalarda olduğu gibi
sınıflandırılmakta ve bu gıdaların tüketimiyle meydana gelebilecek
olumsuz reaksiyonlar gıdanın doğal bileşenleri veya fonksiyonellik
kazandırılması
ingrediyentleri
amacıyla
nedeniyle
ilave
edilen
oluşabilmektedir.
fonksiyonel
Bu
gıda
reaksiyonların
başında ise bileşen türüne ve alınım miktarına bağlı olarak değişen
toksik ve toksik olmayan etkiler ile gıda alerjisi ve intoleransına
yol açan gıda bileşenleri gelmektedir.
Gıdalara
Aşırı
Duyarlılık,
Alerji
ve
İntolerans
Besin aşırı duyarlılığı besinlerin herhangi bir bileşenine karşı
organizmanın verdiği her türlü aşırı tepki reaksiyonunu ifade eder.
Besin duyarlılığı alerji ve intoleransı da içine alır.
Besin alerjisi immün sistemini aktive eden besin aşırı duyarlılığının
özel bir şeklidir, abartılı bir tepkidir. İmmunolojik reaksiyon vücuda
giren yabancı maddelere karşı oluşan bir reaksiyondur. Alerjen
(genelde besinlerin içerdiği proteinlerdir), antikorların da salındığı
bırakıldığı bir dizi immunolojik reaksiyonu tetikler.
Gıda intoleransı; immun sistemin işin içinde olmadığı bir
reaksiyondur. Reaksiyon özel bir gıdanın yada bileşenin
sindirilmemesinden yada emilmemesinden kaynaklanır.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Bitkisel desteklerin “doğal” olarak etiketlenmesi kesinlikle
güvenilir veya herhangi bir yan etkisi yok anlamına
gelmemektedir.
Fizyolojik
aktiviteye
sahip
fonksiyonel
gıdaların günümüz dünyasında oldukça yaygın kullanımı
dikkate alındığında, toplumların ve bireylerin üzerindeki
yararlarının ve risk durumlarının da mutlaka çok dikkatli bir
şekilde ele alınması ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Yapılan araştırmalar çoğunlukla fonksiyonel gıdaların sağlığa
yararlarının ön plana çıkarıldığı söylenebilmektedir.
Bu
çalışmalarla gıdaların; obezite, kolon kanseri, diabet, kalpdamar hastalıkları üzerine olan olumlu etkileri üzerinde
durulmuştur.
Fakat fonksiyonel gıda ya da ingredientlerinin olumsuz yönleri
üzerinde
etkileri
konusunda
sınırlı
sayıda
araştırma
yapılmıştır. Olumlu etkileri ile bilinen bazı bileşenlerin yüksek
dozlarda alınması gibi durumlarda ters etkilerinin de ortaya
çıkabileceği bilinmektedir.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Fonksiyonel gıdalar biyolojik olarak aktiftir ve bu nedenle alınma
seviyelerine bağlı olarak tedavi edici etkiden toksik etkiye kadar
değişebilen aralıklarda farklı etkilere neden olabilmektedir.
Bu
gıdaların farklı dozlarda alınması durumunda ortaya çıkabilecek
etkiler hem farmakolojik hem de toksikolojik açıdan önem
taşımaktadır.
Fonksiyonel gıdalar tek bileşenli etken maddeye sahip veya
kompleks şifalı bitki örneklerinde olabileceği gibi birden fazla etken
maddeye sahip ürünler olabilir.
bileşenlerinin
analizlerinin
Bu durumlarda ürünlerin tüm
yapılması
değerlendirilmesi her açıdan önem taşımaktadır.
ve
güvenliğinin
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Her hangi bir fonksiyonel gıdanın kullanım şekli ve dozu ve bu
içerdiği etken maddeye maruz kalma durumu, bu bileşenin güvenli
olarak alındığı seviyelerle karşılaştırılmalı ve bu seviyelerin
tespitinde, bileşenin özellikleri, bilimsel çalışmalar ve bileşene ilişkin
meydana gelmiş önceki vakalar göz önünde bulundurulmalıdır.
Sağlık
üzerinde
olumlu
etkileri
bilinen
fonksiyonel
gıda
bileşenlerinden biri olan beta-karoten veya A vitamininin yüksek
dozlarda alınması durumunda, baş ağrısı, kusma, kemiklerde
anormallikler, karaciğerde hasarlar oluşması gibi pek çok ters
etkinin ortaya çıktığı görülmüştür.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Örneğin, hayvanlarda belirli tümör tiplerini arttırdığı saptanan soya
fitoestrojenlerinden olan genişteinin fonksiyonel etkilerinin de olduğu
birçok araştırmayla ortaya konmuştur.
Bağırsak hareketliliğini sağlamak, bağışıklık sistemini güçlendirmek,
serum kolestrol seviyesini düşürmek, çeşitli kanser tiplerini önlemek gibi
pek çok yararı olan probiyotikler, her ne kadar yıllardır güvenli bir şekilde
kullanılıyor olsalar da özellikle bağışıklık sistemi zayıf hastalarda çeşitli
enfeksiyonlara neden olabileceği belirtilmektedir.
Prebiyotiklerin, yalnız başına bağışıklık sistemi üzerine etkisi olmamakla
beraber, bağırsak florasının değişimiyle, bağışıklık sistemi olumlu düzeyde
etkilenebilmektedir. Etki, faydalı veya zararlı olabilir. Faydalı etkisi
patojenlere karşı antimikrobiyal aktivite göstermesi, zararlı etkisi ise,
uyarılma ile alerjik reaksiyonların artması şeklinde olmaktadır.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Probiyotikler gibi bazı canlı organizmaların, insanlarda hastalığa yol açmadan
uzun bir kullanılma tarihi vardır. Ne var ki probiyotiklerin güvenliği bilim
tarafından hala araştırılmaya devam eden konular arasındandır. Özellikle,
küçük çocuklar, yaşlı insanlar ve bağışıklık sistemi risk altında olan insanlar
için ne kadar güvenli olduklarına dair daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır.
Probiyotiklerin yan etkileri, eğer ortaya çıkarsa, hafif şiddette ve sindirimseldir
(gaz ve şişkinlik). Bazı insanlarda daha ciddi yan etkiler görülebilir.
Probiyotikler, özellikle altta yatan sağlık durumları olan kişilerde antibiyotikle
tedavi edilmesi gereken enfeksiyonlara yol açabilirler. Sağlıksız metabolik
etkinliklere, bağışıklık sisteminin aşırı uyarılmasına veya gen transferine (bir
hücreye genetik madde eklenmesine) de neden olabilirler.
Besin takviyesi olarak ağızdan alınan probiyotik ürünler ilaç değil gıda olarak
imal edilir ve düzenlenir.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
İnek sütü proteini alerjisinde, vücudun bağışıklık sistemi,
süt proteinlerine karşı alerji antikorları (IgE) üreterek, iltihap
hücrelerini aktif hale geçirerek veya bunların bir bileşimiyle
tepki gösterir. Bağışıklık sistemi, kişinin süt proteinleri içeren
yiyecekleri yediği her seferde, histamin gibi medyatörlerin
çözülmesine veya T hücre aracılı iltihap reaksiyonuna alerjik
tepki gösterir. Histamin vücudun bir çok yerinde çözülür ve
ishal, kusma, miğde ağrıları veya cilt rahatsızlıkları (kurdeşen,
egzama) gibi belirtiler gösterir.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
İnek sütünde, süt alerjisi olan kişilerde reaksiyona sebep olabilecek
pek çok farklı protein bulunmaktadır. Bazıları bu proteinlerden sadece
birine alerjik tepki gösterirken, bir çokları proteinlerin bir çoğuna alerjik
tepki gösterir. Keçi, at ve manda gibi diğer memeli hayvanlardan elde
edilmiş sütler de genelde aynı proteinlerin bir çoğunu içermektedir. Bu
nedenle, süt alerjisi olan kişilerin bir çoğu, memeli hayvanlardan elde
edilmiş sütlerden uzak durmalıdırlar. Bu durum, inekten başka diğer
memeli hayvanlardan elde edilmiş süte tepki göstermeyenler için
geçerli değildir. Anne sütüne alerjik tepki göstermek mümkün değildir.
Ama eğer anne inek sütü tüketiyorsa (özellikle de yüksek miktarda)
inek sütü proteinleri çocuğa anne sütü ile geçebilir. Bu da, çocuğa
hassaslık ve muhtemelen rahatsızlık verebilir.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Bir diğer problem Ginkgo biloba içerikli ürünlerde etiket üzerinde
konsantrasyonların
olduğundan
daha
yüksek
olduğuna
dair
sorunlardır. Bir alerjen olan ginkolik asitin yüksek konsantrasyonu
özellikle bağışıklık sistemi zayıf ve alerjenite özelliği gösteren
insanlarda risk oluşturmaktadır.
Polonya'da yapılan bir çalışmada ginko preparatlarının yüksek
düzeyde ginkolik asit içerdiği belirlenmiştir. Kötü kalite kontrol
nedeniyle ürünlerin bu bileşenleri yüksek dozlarda içermesi toksik
reaksiyon riskini oluşturmakta ve ürünlere karşı tüketici güven
kaybına neden olabilmektedir.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Gıdalara eklenen katkı maddelerine karşı meydana gelen reaksiyonlar
toksik ya da non-toksik olabilir. Toksik reaksiyonlar genellikle kanserojen
etkili madde içeren ürünlerde karşımıza çıkmaktadır. Econa yağı bu
açıdan potansiyel karsinojenite etkenidir.
Bazı maddeler normal tavsiye edilen miktarlardan daha yüksek miktarda
tüketildiğinde
farmakolojik
olarak
olumsuz
reaksiyonlar
görülebilir.
Örneğin, balık yağının büyük miktarlarda tüketimi kanama riskini (hemoraj)
artırabileceği yönünde uyarılar vardır.
Bir diğer endişe D vitamini takviyelerinin kronik toksisiteye neden olduğu
olgularına
rastlanmasıdır.
konsantrasyonu
yüksek
Tüketiciler,
olan
gıda
söz
tükettiğinde
konusu
vitaminin
meydana
hiperkalsemi yaşamı tehdit ve risk altında sokabilmektedir.
gelen
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Gıdalar için toksik olmayan olumsuz reaksiyonlar ya intolerans
yada gıda alerjileri nedeniyle meydana gelmektedir. Bazı tüketiciler
söz konusu gıdaların farmakolojik etkilerine maruz kalabilir ve
kimyasal
içerisinde
açıdan
intolerans
bulunan
meydana
salisilatların
gelebilir.
yüksek
Örneğin
bal
konsantrasyonlarda
bulunması, duyarlı kişilerde solunum veya gastrointestinal sistemde
olumsuz etkilere yol açabilmektedir.
Benzer şekilde gıda güvenliği kaygıları, şifalı otları içeren bazı
fonksiyonel gıdalar hakkında da ortaya atılmıştır. Bu farmakolojik
etkilere neden olma potansiyeline sahip ve reçeteli ilaçlarda da
etkileşim olabilir.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Son zamanlarda yeni bir fonksiyonel gıda Wh2ole® adı
altında piyasaya sürülmüş, ürün ciddi boyutlarda alerjik
reaksiyonlara neden oluştur.
İki çocuk Wh2ole® isimli düşük miktarda süt içeren ürünü
tükettiklerinde şiddetli alerjik reaksiyona bağlı anafilaksi
meydana getirmiştir. Ürün üzerinde yapılan inceleme ve
araştırma sonucunda bu ürünün inek sütüne göre, yüksek
konsantrasyonlarda (yaklaşık 2 kat) β-laktoglobülin içerdiği
doğrulanmıştır. İştah bastırıcı olarak satılan bu ürün, peyniraltı
suyu proteini tüketiminin tokluğu indüklediği gösterilmiştir.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
İzlanda’da balık proteinlerinin eklenmiş dondurma üretimi konulu deneysel
bir çalışma yürütülmüştür. Ancak, balık ve ürünlerine karşı alerjik olan
kişiler bu ürünlere karşı ciddi reaksiyon riski altında kalmışlardır. Bu
nedenle, bu tip ürünlerde etiketlemenin yanında belirli ifadelerle balık ve
ürünlerinin kullanıldığına dair belirteçlerin kullanılması yararlıdır.
Yeni Zelanda'da ise, arı zehrinin karıştığı bal kullanılarak üretilen bir ürün
Hymenoptera alerjik hastalarda anafilaksiye neden olmuştur. Her ne kadar
arı zehri içeren bal, artrit tedavisi için ilave edilmiş olsa da, ürün Birleşik
Krallık gıda güvenliği onay sürecinde başarısız olmuştur.
Bazı tüketiciler tarafından ciddi alerjik reaksiyonlar tarif edilmiş olmasına
rağmen, benzer şekilde, kivi meyvesi eklenen ürünlerde de görülmüştür.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Bir diğer ciddi durum, 2009 yılında Japonya'da milyonlarca dolar
harcanarak gerçekleştirilmeye çalışılan Econa yağı projesinde, yağda
saptanan glisidol yağ asidi esterlerinin potansiyel kanserojen etkisi
nedeniyle meydana gelmiştir. In vitro ve in vivo çalışmalarda bazı di açil
gliserol bazlı yağ asitlerinin karsinojenik potansiyeli olduğu gündeme
alınmıştı. Fonksiyonel gıdalar bazen aynı toplumun farklı kesimleri
üzerinde paradoksal etkileri olabilir. Örneğin, folat desteği nöral tüp doğum
defektleri riskini azaltmak için hamile bayanlarda kullanımının önemli
olduğu bildirilmesine rağmen, folik asit yaşlı kişilerde kanser riskini
artırabildiğinden, folat konusunda çelişkili durumlar vardır. Bu potansiyel
yan etkiler yeni gıda geliştirme çalışmalarında sürekli gözetim ihtiyacını ve
çalışmalar yapılmasını gerektirmektedir.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Fonksiyonel bir ingrediyen olarak birçok ürün de kullanılan
diyet lifler incelendiğinde, belirli miktarda (22g/gün) kepekli
ekmekle beslenen bireylerde Fe, Zn, Ca absorpsiyonunda
önemli bir değişikliğin olmadığı, daha yüksek düzeylerde
kepek tüketiminin ise bu minerallerin absorpsiyonunu olumsuz
yönde etkilediği bildirilmiştir.
Bu durumda gösteriyor ki
fonksiyonel ürün dahi olsa günlük belirli bir miktardan fazlası
sağlığımız açısından olumsuz etkiler yapabilir.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Laktoz intoleransı, sütün baskın şekeri laktozun yeterli
sindirilememesinden kaynaklanır. Bu yetersizlik laktaz enziminin
eksikliği nedeniyledir. Laktaz enzimi normalde ince bağırsak
hücreleri tarafından üretilir. Genel olarak semptomlar; mide
bulantısı, kramplar, dolgunluk, şişkinlik, gaz, ishaldir. Bu
semptomlar laktoz alındıktan yarım saat ile 2 saat arasında bir süre
sonra başlar. Semptomların şiddeti kişinin laktozu tolere edebilme
düzeyine göre değişmektedir.
Süt ürünleri içermez diye etiketlenen bazı ürünler örneğin, kahve
kremaları ve diğer kremalar aynı zamanda süt ürünlerinden
türetilen dolayısı ile laktoz içeren katkı maddeleri bulundurabilirler.
Laktoz intoleransı ile yaşamanın en önemli parçası beslenme
düzenini nasıl değiştireceğini bilmektir. Hiç laktoz içeren süt
ürünlerini yenmemeli ya da laktaz takviyesi alınması gibi 2 yol
vardır.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Çölyak hastalığı (gluten intoleransı) ve buğday alerjisi
Çölyak hastalığı, tahıllarda bulunan genelde glutenin bulunduğu bazı
protein zincirlerine karşı oluşan kronik bir reaksiyondur. Bu reaksiyon
ince bağırsakta villüslerin destrüksiyonuna neden olur ve bunun
sonunda malabsorbsiyon ortaya çıkar.
Yasak tahıllardan oluşan liste; buğday, çavdar, arpa ve yulaftan
oluşmaktadır. Mısır da bir çeşit tahıl olmasına rağmen çölyak hastalığı
açısından ciddi bir risk değildir. Çölyak hastaları tarafından tolere
edilebilmektedir.
Ayrıca, yemeklerde glutensiz yağlar oldukça popülerdir. Bunlar; mısır,
yer fıstığı, zeytin, kanola, soya ve ayçiçek yağıdır.
Tam bir tedavi olmamakla birlikte, normal ve sağlıklı bir yaşam sürmek
için glutensiz bir diyet yeterlidir. Bunun anlamı buğday, çavdar, arpa,
yulaf ve diğer bazı tahıllardan kaçınmaktır.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Monosodyum glutamat - E621
MSG, Vetsin, yada E621 olarak da bilinen monosodyum glutamat bir çok
gıda ürününde aromayı artırmak için kullanılan bir katkı maddesidir.
Glutamik asit te, glutamik asidin MSG' den farklı tuzları, mesela
monopotasyum glutamat gibi, MSG ile aynı etkiyi gösterirler.
Geçmişte glutamata bağlı halsizlik, uyuşma ve çarpıntı semptomlarının
olduğu vakalar bildirilmiş. Bu durum Çin-lokantası sendromu olarak
adlandırılmıştır. Fakat, bilimsel olarak hiçbir zaman bunun glutamat
tarafından olduğu kanıtlanamamıştır.
Yıllar önce, MSG' lı gıdaların tüketimi sonrası astımı olan hastaların astım
atağının olduğunu gösteren raporlar yayınlandı. Bunun üzerine, MSG ile
astım arasında bir ilişkinin olup olmadığına ve MSG tüketiminin sağlık
açısından bir risk oluşturup oluşturmadığına ilişkin araştırmalar yapıldı.
Astım oluşumu ve MSG arasında bir ilişki kurulamadı.
Glutamat alımı genel çoğunluk için güvenlidir. Ancak doğru hazırlanmış
etiketler, MSG eklenmiş gıdaları tercih etmeyen insanlara bu tür
gıdalardan korunma olanağı sağlarlar.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Fenilketonüri Hastalığı ve Fenilalanin
Fenilketonüri, karaciğerden salgılanan fenilalanin hidroksilaz
enziminin yokluğu veya yetersizliği nedeniyle elzem bir amino
asit olan fenilalaninin metabolize edilememesi ve kanda
biriken fenilalanin metabolitlerinin beyinde harabiyet
yapmasıdır. Diyet yapılmazsa fenilketonüri zihinsel özürlülüğe
sebep olabilir.
Diyet tedavisinde fenilalanini çok azaltılmış ya da fenilalanin
içermeyen özel ve ilaç niteliğinde mamaların ve tıbbi ürünlerin
kullanılması gereklidir. Et, süt ve süt ürünleri, tahıl ve
baklagiller kısıtlı veya yasak ürünlerdir. Sebze ve meyve
kaynaklı protein aldıkları için ciddi beslenme problemleri
ortaya çıkmaktadır.
FONKSİYONEL GIDALARDA OLUMSUZ REAKSİYONLAR VE RİSKLER
Yine gıda güvenliğinin baş tehdit edicilerinden olan taklit ve tağşiş de
fonksiyonel ürün pazarına zarar vermektedir. Fonksiyonel gıdalardan
olarak bilinen tam buğday ekmeği yapımında, renk ve görüntü bakımından
tüm taneli tahıl kullanılmış algısını veren bazı bileşenlerin ikame katkılar
olarak üretimde yer almaları ve ürün etiketlerinde yapılan sağlık beyanı
ihlalleri ile gıda güvenliği ve güvencesi fonksiyonel bakış tarzında da
sorgulanır duruma gelmiştir. Bu uygulamalar bazen o kadar bilimsel
enstrümanlar kullanılarak yapılmaktadır ki, bilim uzmanlarını bile hayrete
düşürücü nitelikte olabilmektedir. Örneğin antikanserojen ve metabolizmal
yararlarının bulunduğu iddia edilen kimi ürünlerin üretiminde, hijyenik
olmayan şartlardan kaynaklı bulaşılar sonucu ortaya çıkan aflatoksin gibi
kanserojenik metabolitler bazı kimyasallarla maskelenebilmekte ve ürün
aflatoksin testinden yüz akıyla çıkabilmektedir.
SONUÇ
Fonksiyonel gıdaların mucizevi gıdalar gibi sunularak tüketicilerin
aldatılmaması en önemli konular arasında gelmektedir. Her ne kadar
bilimsel araştırmalar tükettiğimiz gıdaların yaşam kalitemizi etkilediğini
gösterse
de
hiçbir
gıdanın
mucize
yaratamayacağı,
hastalıkların
tedavisinde ilaç olarak kullanılamayacağı kesinlikle unutulmamalıdır.
Geleceğin gıdaları olarak anılan fonksiyonel gıdaların her geçen gün
yıldızının daha da parlayacağı ve gündemi daha fazla meşgul edeceği
aşikardır. Hem fonksiyonel gıdaların geliştirilmesine hem de tüketicilerin bu
gıdalara
olan
yönelimlerinin
araştırıldığı
çalışmaların
niteliği
ve
niceliğindeki artış bunun göstergesidir. Kuşkusuz ülkemiz gıda sanayinin
de tüm bu gelişmeleri yakında izleyip proaktif bir davranış modeli ile bütçe
ve kaynaklarını ayırarak araştırmalar yapması sektörde var olabilmesi
adına son derece önemlidir.
TEŞEKKÜRLER
Download