TARIMSAL EKONOMİ VE POLİTİKA GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ TEPGE BAKIŞ 2011 / ISSN: 1303–8346 / Nüsha: 3 TÜRKİYE’DE TARIM İLAÇLARI KULLANIMI Nazire YÜREKLİ YÜKSEL TEPGE Fatmagül CANİK TEPGE 1. Giriş Dünyanın ana besin kaynağını bitkiler teşkil etmektedir. Ancak bütün canlı varlıklar gibi bitkiler de pek çok hastalık ve zararlıya karşı hassastırlar. Bugün yaklaşık 1.600 hastalık etmeni, l0.000 zararlı böcek ve 30.000 yabancı ot ile diğer zararlılar (virüs, bakteri, nematod) bitkilere ve bunlardan elde edilen ürünlere önemli derecede zarar vermektedir. Yapılan tespitlere göre dünya tarım ürünlerinin ortalama 1/3’ü, bu zararlılar tarafından tahrip edilmektedir (1). Türkiye’de ise ekonomik öneme sahip 60’ın üzerinde kültür bitkisi yetiştirilmektedir. Bu kültür bitkilerinde ekonomik olarak zarara neden olan toplam 506 hastalık etmeni, zararlı ve yabancı ot bulunmaktadır. Bunlarla gerekli mücadele çalışmaları yapılmadığında ürün kaybı ortalama %35 dolaylarında olmaktadır. Bu kayıp, zararlının tür ve yoğunluğuna bağlı olarak bazen %100’lere ulaşmaktadır. Bitkisel üretimde ekonomik yönden oldukça büyük rakamlara ulaşan bu kayıpların önlenmesi için bitki koruma çalışmalarına yeterli önemi vermek gerekmektedir. Ancak tarımsal mücadelenin insan sağlığı, agroekosistem, çevre ve biyolojik denge korunarak, sürdürülebilir tarımsal üretim tekniklerine uygun yapılması son derece önemlidir (2). Bitkisel üretimi sınırlayan hastalık, zararlı ve yabancı otların zararından bitkileri korumak, bu yolla tarımsal üretimi artırmak ve kalitesini yükseltmek amacıyla yapılan tüm işlemlere tarımsal mücadele denir. Tarımsal mücadele, üretimi sınırlayan unsurların belirmesi anında uygulanması gereken bir yöntem değildir. Üretimi sınırlayan unsurlar ilk aşamada doğal denge düzeyinde ise mücadele başlatmak yerine ilgili unsurların takibi yapılmalıdır. Mücadelenin başlatılacağı anı ise ekonomik zarar eşiği (Ekonomik zarar eşiği; zararın maliyeti ile mücadele maliyetinin eşit olduğu noktayı belirten bir kavramdır.) belirlemektedir. Ekonomik zarar eşiğinden önce yapılan müdahalelerde mücadele maliyeti, zararların gerçekleştirebileceği kaybın maliyetinden daha yüksek olmaktadır. Tarımsal mücadele yöntemleri sırasıyla, 1. Kültürel mücadele, 2. Karantina, 3. Fiziksel mücadele, 4. Biyolojik mücadele, 5. Biyoteknik mücadele, 6. Kimyasal mücadele, 7. Entegre mücadele, şeklindedir. Bu yöntemlerin kullanımında yukarıdan aşağıya doğru inildikçe maliyetler ve çevreye vermiş olduğu zararlar artmaktadır. Özellikle kimyasal mücadelenin çevreye, doğal yaşam döngüsüne, ürüne ve ürünü tüketenlere verdiği zararlar nedeniyle kullanılması kaçınılmaz olduğu noktada bile dikkat edilerek kullanılmalıdır. Bu yöntemde doz miktarı, hasat sonrası bekleme süresi ve kullanım alanları konusunda dikkat edilmesi gerekmektedir (3). Sayfa1 2. Tarımsal Mücadele Tarım girdilerinden sulama, gübre ve üstün nitelikli bitki türlerinin kullanımı ancak bitki koruma ürünlerinin bu girdilerle birlikte kullanılması ile başarı sağlayabilmektedir. Bu sebeple gerek Türkiye’de gerekse dünyada tarım ilaçlarına tarımsal üretimin güvencesi olarak bakılmaktadır. Kimyasal mücadele yöntemi çabuk ve kesin sonuç vermesi, kolay uygulanabilmesi ve daha ekonomik olması nedeni ile her zaman en fazla tercih gören bir yöntemdir (4 ). 3. Kimyasal Mücadele Çeşitli ilaçlar kullanılarak yapılan mücadele şeklidir. Kullanılan bu ilaçlarla hastalık etmenlerinin bitkilere bulaşması önlenir ve bitkide zarar yapan haşereler öldürülür. İlaçlama, etkili olması sebebiyle bugün için en çok kullanılan bir mücadele şeklidir. Ancak kullanılan ilaçların insan, hayvan ve çevre sağlığı üzerinde olumsuz tesirleri bulunmaktadır. Tarımsal mücadele ilaçları kullanıldıkları hastalık ve haşerelere göre insektisit, fungusit, bakterisit, herbisit, akarisit, rodentisit, nematisit, molluskisit, auenisit, reperlent ve atraktanlar diye gruplandırılırlar (5). Tarımda kimyasal ilaçlar yaklaşık 150 yıldan beri kullanılmaktadır. 1800 yılından önce insektisit olarak kül, limon, sabun, neft yağı, tütün, pinetrum tozu, mineral yağlar ve arsenik gibi maddeler kullanılmıştır. 1867’de Kolorado Patates Böceği’nin kontrolü için Paris Yeşili’nin diğer arsenik bileşikleri ile denenmesinden başarılı sonuçlar alınması arsenit ve kalsiyum arsenit adlı bileşiklerin ticari olarak üretilmesi ve kullanılmasına olanak vermiştir. Bunlar DDT’nin insektisit olarak üretilmesine kadar geçen dönemde, tarımda insektisit olarak özellikle meyveler, sebzeler, pamuk ve diğer bazı yüksek değerli ürünlerde kullanılmıştır. 1945’de İsviçreli kimyacı Paul Muller, DDT’nin insektisit özelliklerini saptayarak Nobel Ödülü almış ve bu buluş, pestisit kullanımının başlangıcı olarak kabul edilmiştir. 1950’lerden sonra klorlandırılmış hidrokarbonlar, organik fosfatlar ve karbomatlar gibi yeni organik pestisitler ve ilaçlama teknikleriin gelişmesi ile tarla ürünleri, çayırlar ve ormanlarda da pestisit kullanımına başlanmıştır. 20. yüzyılın başlarında makinalaşmanın tarıma girmesi ile yeni tarım alanları üretime açılmış, daha sonra yeni teknolojik gelişmeler ile kimyasal girdilerin kullanımı, tarımsal üretimi miktar ve kalite yönlerinden yükseltmiştir (6). Türkiye’de tarım ilaçları kullanımına II. Dünya savaşından sonra başlanmıştır. Doğal olarak da tarım ilaçları sanayii de bu kullanıma bağlı olarak bir gelişme göstermiştir (4). Türkiye'de tarım ilaçları özel teşebbüs firmalarının faaliyette bulundukları bir üretim dalıdır. Patent, know-how ve benzeri saklı hak ve bilgilerin yoğunluğu bu sektörün özel girişimlere daha elverişli olduğu kanısını vermekte olup Türkiye’de de halen tarım ilaçları sektörü özel girişim niteliğindedir. 1957 yılında yayınlanan 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Karantina Kanunu ve 1958 yılında uygulamaya konulan ilgili tüzüklerle Türkiye’de kullanılacak yerli ve ithal ilaç kalitelerinin uluslararası standartta olma zorunluluğu getirilmiştir (4). 4. Türkiye’de Tarım İlaçları Üretim ve Kullanımı yüksek maliyetli ve uzun süreli ar-ge çalışmaları ve sonrasında da hassas kimyasal prosesler gerektirmesinden dolayı sınırlı sayıdadır. Aktif madde üretiminde kullanılan hammaddeler genelde yurt dışından ithal edilmektedir. Türkiye tarım ilacı sektöründe aktif madde üretmek için bilgi, makina, ekipman gibi teknik imkanları yeterli olan kuruluşların ithal edilen ucuz aktif madde ve formülasyon ilaçlarla rekabet imkanı bulunmamaktadır. Diğer taraftan sektördeki küçük işletmeler ise gerekli yüksek yatırım maliyetlerini karşılayamamaktadır. Sayfa2 Türkiye’de tarım ilacı üretimi, dünyadaki formülasyon çeşitleri ve bunların üretim metotlarına paralel bir gelişme göstermekte olup, üretilen formülasyonlar uluslararası standartlara uygundur. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tarım ilaçları sanayinde aktif madde sentezlemesi ve formülasyonu yapılabilmektedir. Halen sıvı, toz, ıslanabilir toz ve granül formülasyonlarda üretim yapılmakta olup, akıcı konsantre formülasyonları üretmek için yapılan çalışmalarda son aşamaya gelinmiştir. Türkiye’de aktif madde üretimi, Her aktif maddenin kendine has üretim teknolojisi bulunmaktadır. Bu teknolojiler prosespatentleriyle veya gizli tutulan bilgi ve becerilerle (know-how) korunmaktadırlar. Halen Türkiye’de üretilen teknik madde proses olarak genelde son kademe reaksiyonu ile üretilmektedir. Son yıllarda ara madde ürünlerinin de üretilmesine başlanılmıştır. Tablo 1. Türkiye’de tarım ilaçları üretim ve kullanım miktarları (ton) Yıllar Üretim (ton) Kullanım(ton) 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 23.969 23.808 28.639 26.480 33.958 36.155 29.545 32.500 27.794 35.330 30.898 30.355 34.782 35.573 44.566 53.841 48.141 54.476 40.854 - Kaynak: (10,11) Tarım ilaçlarının üretimini ve kullanımını etkileyen en büyük etmenler Türkiye’nin coğrafi konumu ve iklim koşularıdır. Ayrıca ekonomik durumu, hastalık ve zararlıların epidemi yapmasına göre üretim ve kullanımda bazı iniş ve çıkışlar göstermekletedir. 2009 yılında tarım ilacı üretimi yaklaşık 28 bin ton olup, kullanımı ise 41 bin tondur. 2010 yılında ise üretim 35 bin civarında gerçekleşmiştir (Tablo1). Şekil 1 de son 10 yılın üretim ortalamasına bakıldığında tüm tarım ilaçları içerisinde birinci 14.000 sırada %37’lik payla insektisitlerin olduğu 12.000 görülmektedir. Bunu sırasıyla %28 ile fungusitler , 10.000 % 25 ile herbisitler, %2 ile akarisitler ve %8 ile diğer kimyasal maddeler izlemektedir. 8.000 Türkiye' Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünden 6.000 İştigal İzin Belgesi almış 270 adet firma mevcut 4.000 olup, bunların 195 adedi ithalatçı firma, 75 adedi ise üretici firmadır. Bunlar tescilli ve üretim 2.000 yapma izni olan firmalar olup, ancak 62 kadarı 0 üretim faaliyetini sürdürmektedir. 18 firmanın da aktif madde üretimi için izin aldığı Genel Müdürlük kayıtlarından anlaşılmaktadır (8,11). Şekil 1. Tarım ilaçlarının gruplara göre üretim miktarı (ton) 2010 2009 2008 İnsektisit Fungisit 2006 2005 2004 2003 2002 2001 Akarisit Herbisit Diğer Maddeler Toplamı 2007 16.000 Kaynak: (11) tarım ilaçlarının yıllara göre ithalat değerleri Tablo 2 ’de görülmektedir. Toplam ithalat miktarı 2001 yılında 6.929 ton civarında iken 2010 yılında yaklaşık 27.058 ton olarak gerçekleşmiştir. İthalatın artması, son yıllarda ucuz hammadde ve dolgu maddesinin piyasada artması ve bunun talep görmesinin bir sonucudur (7).2010 yılı ithalatı gruplara göre değerlendirildiğinde herbisit ve fungisitlerin ilk sıralarda yer aldığı görülmektedir (Tablo 3). Son yıllarda, yaygınlaşan örtü altı yetistiriciligindeki yoğun kullanılmaları nedeniyle akarisitler, fümigantlar, BGD (Bitki Gelişimini Düzenleyiciler) ve feromonların ithalat iktarlarında artış olmuştur (7). Sayfa3 5. Türkiye’nin Tarım İlaçları İhracatı ve İthalatı Türkiye’ de üretilen tarımsal ilaçların bir bölümü ihraç edilmektedir. Tarım ilaçları ihraç değerleri 2001-2009 yılları itibarıyla Tablo 2’ de görülmektedir. Toplam ihracat miktarları 2001 yılında 3.184 ton iken 2009 yılında 2.528 ton olmuştur. Tarım ilaçları dış ticaretinin gruplara göre verildiği Tablo 3 incelendiğinde ise 2009 yılında ihracat yapılan gruplarda miktar olarak herbisitler, değer olarak da fungisitler ilk sırada yer almaktadır. Tüm dünyada artan isgücü maliyeti nedeniyle yabancı ot mücadelesinde herbisitlere yönelim ve bunun yanı sıra Türkiye’deki üretim maliyetlerinin görece olarak düşüklüğü herbisitlere olan talebi artırmıştır (7). Türkiye’de tarımsal ilaçların üretimi yetersiz olduğu için tarımsal ilaç ithalatı yapılmaktadır. Türkiye’ de Tablo 2. Tarım ilaçları dış ticareti Yıllar 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 İhracat Miktarı (ton) 3.184 974 1.762 1.629 948 1.226 1.825 4.489 2.528 - İhracat Tutarı ($) 21.696.000 10.015.865 11.690.380 10.175.609 7.926.248 14.869.085 27.002.040 37.565.404 26.499.913 - İthalat Miktarı (ton) 6.929 7.521 7.905 10.721 11.556 18.912 20.422 26.465 15.588 27.058 Tablo 3. Tarım ilaçlarının gruplara göre dış ticareti İthalat Tutarı ($) 78.419.011 49.941.547 54.333.394 64.231.397 62.779.209 125.688.454 190.048.451 193.720.461 133.553.792 207.925.050 Kaynak : (11) 2009 Akarisitler Fungisitler Herbisitler İnsektisitler D.Maddeler Toplamı Toplam 2010 İhracat İhracat Miktarı Tutarı ($) (ton) 10 103.334 İthalat Miktarı (ton) 856 İthalat Tutarı ($) 16.763.990 501 896 664 8.224.801 6.522.777 6.151.369 8.923 7.425 4.652 69.211.112 62.706.251 43.468.843 457 5.497.633 5.203 15.774.854 2.528 26.499.913 27.058 207.925.050 Kaynak: (11) 6. Genel Değerlendirme 1.Anonim, 2001. Kimya Sanayi Özel İhtisas Komisyonu Raporu Tarım ilaçlar, Nisan 2001, Ankara, www.dpt.gov.tr, erişim:30.11.2011. 2.Anonim, 2010. Hububat Hastalık ve Zararlıları İle Mücadele, Ankara, http://www.tarim.gov.tr, erişim: 29.11.2011. 3.http://tr.wikipedia.org, erişim: 30.11.2011 4.Anonim., 2006. http://plan9.dpt.gov.tr, erişim: 30.11.2011. 5.http://www.turkcebilgi.com, erişim: 30.11.2011 6.Koç., A., Tanrıvermiş, H., Budak F., Gündoğmuş E., İnan İ., Kubaş A., Özkan B., 2001 . Türk Tarımında Kimyasal İlaç Kullanımı: Etkinsizlik, Sorunlar ve Alternatif Düzenlemelerin Etkileri, TEAE yayınları no:63, Ankara. 7.Başpınarı, H., Durmuşoğlu, E., ve Yıldırım, E.M., 2010. Türkiye’ de Tarım İlaçları Üretim ve Kullanımı. Türkiye Ziraat Mühendisliği 7. Teknik Kongresi, 11-15 Ocak 2010, Ankara. Bildiriler Kitabı 2, 1047-1054. 8.Anonim, 2005 .Zirai Mücadele İlaçları Üretimi Yapılan İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Proje Denetimi Değerlendirme Raporu, http://www.calisma.gov.tr, erişim :01.12.2011. 9.Dağ, S., Aykaç V., Gündüz A., Kantarcı M., Şişman N., 2000. Türkiyede Tarım İlaçları Endüstrisi ve Geleceği, Türkiye Ziraat Mühendisliği 5. Teknik Kongresi, Ankara Bildiriler Kitabı 2, 933-958. 10.Delen, N., Durmuşoğlu, E.,Güncan, A., Güngör, N.,Turgut,C. ve Burçak, A., 2005. Türkiye’de Pestisit Kullanımı, Kalıntı ve Organizmalarda Duyarlılık Azalışı Sorunları. 6. Türkiye Ziraat Mühendisliği Teknik Kongresi, 3-7 Ocak 2005, Ankara. Cilt 2, 629-648 11. http://www.gkgm.gov.tr erişim:02.12.2011 12.Dellal, İ., Eraktan,S., Ceylan,i.C., Keskin, G., 2010. Küresel Kriz Sürecinde ve Sonrasında Türkiye’de Tarım Sektörünün Görünümü, 2. Uluslar arası Ekonomi Konferansı, Bulanım Sonrasında Küresel Ekonomi:Zorluklar ve Fırsatlar, s.229, Girne KKTC, 1-3 Eylül 2010. 13. www.ebso.org.tr, erişim:27.12.2011. 14.http://www.istanbultarim.gov.tr, erişim:27.12.2011 TARIMSAL EKONOMİ VE POLİTİKA GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ / TEPGE Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Kampüsü 1 nolu Giriş (Eski APK Binası) Eskişehir Yolu 9. km. Lodumlu / ANKARA Telefon : 0.312. 287 58 33 Faks: 0.312. 287 54 58 http://www.aeri.org.tr Sayfa4 Tarımsal mücadele farklı yöntemlerle yapılmaktadır. Bu yöntemler içinde en yoğun kullanılanı kimyasal mücadeledir. Türkiye’de genelde tarım ilaçları kontrolsüz ve bilinçsiz şekilde kullanılmaktadır. Bu da; zararlı organizmalarda duyarlılık azalışına, çevre kirliliğine, gıdaların zehirli kalıntılarla bulaşmasına ve tarım ürünü ihracatının etkilenmesine yol açmaktadır (13). “Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları” hakkında yönetmelikle, bitki koruma ürünlerinin reçete ile satışı zorunlu hale getirilmiştir. Bu uygulamayla ilaçların kontrolsüz ve bilinçsiz kullanılmasının engellenmesi, ilaçların olumsuz etkilerinin asgariye indirilmesi amaçlanmaktadır. Kimyasal savaş dışındaki bitki koruma yöntemleri insan ve çevre sağlığı yönünden bir risk taşımamakta ve uygulamalarına ilke olarak kimse karşı durmamaktadır. Ancak bazı sınırlı durumlar dışında, hiç birisi sürdürülebilirlik güvencesi vermemektedir. Buna rağmen etkili ve ekonomik çözümler sağlayan kimyasal savaş, halen ağırlıklı olarak başvurulacak bir bitki koruma yöntemidir (14). Kaynaklar