1 KÜRESEL POLİTİKANIN KİLİT AKTÖRLERİ 2 Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü akademisyenlerinin kolektif emeğini yansıtan bu çalışma; hâlihazırda hızına yetişilemeyen dünya politik gündeminin dile pelesenk olan kişileri, örgütleri, ülkeleri vs hakkında kısa bilgi verme amacını taşımaktadır. Her ne kadar çalışma akademik kaygıdan uzak bir şekilde hazırlanmış olsa da barındırdığı bilgiler bakımından günceli yakalama gayesi güdülmüştür. Bununla birlikte çalışmanın kapsamı -uluslararası arenadaki her aktörü kapsayacak bir çalışma hazırlamak mümkün olmadığı için- emeği geçen kişilerin subjektif değerlendirmeleri neticesinde ‘’önemli’’ olarak görülen aktörler ile sınırlı tutulmuştur. Nihayet çalışma başta Uluslararası İlişkiler öğrencileri olmak üzere, dünya politik gündeminin hızını yakalamaya çalışan herkese yönelik olarak hazırlanmıştır. İnsanlığın varoluşundan bu yana temel gayesinin dünyayı anlama ve anlamlandırma olduğu göz önüne alındığında çalışmanın bu yolda sizlere sağlayacağı yarar Uluslararası İlişkiler Bölümü ailesini mutlu edecektir. Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Metin AKSOY 3 İÇİNDEKİLER 1. Abhazya 1.1. Abhazya Savaşı 2. Afganistan 2.1. El Kaide 2.2. Taliban 2.3. Hamid Karzai 3. Almanya 3.1. Angela Merkel 3.2. Hristiyan Demokrat Birliği 3.3. Alman Sosyal Demokrat Partisi 3.4. Birlik 90/Yeşiller Partisi 4. Amerika Birleşik Devletleri 4.1. Barack Obama 4.2. Demokratik Parti 4.3. Cumhuriyetçi Parti 5. Azerbaycan 5.1. Yeni Azerbaycan Partisi 5.2. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti 5.3. Ebulfez Elçibey 5.4. İlham Aliyev 6. Bosna Hersek 6.1. Aliya İzzetbegoviç 7. Çin Halk Cumhuriyeti 8. Ermenistan 8.1. Serj Sarkisyan 8.2. Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi 4 9. Filistin 9.1. Batı Şeria 9.2. Gazze Şeridi 9.3. Yaser Arafat 9.4. Mahmud Abbas 9.5. Halid Meşal 9.6. Hamas 9.7. El Fetih 9.8. Filistin Kurtuluş Örgütü 9.9. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi 10. Fransa 10.1. Sosyalist Parti 10.2. Halk Hareketi Birliği 10.3. François Hollande 10.4. Nicolas Sarkozy 11. Güney Kore 12. Güney Osetya 13. Güney Sudan 14. Gürcistan 14.1. Mihail Saakasvili 14.2. Gül Devrimi 14.3. 2008 Güney Osetya Savaşı 15. Hindistan 16. Irak 16.1. I. Körfez Savaşı 16.2. Irak'ın İşgali 16.3. Baas Rejimi 5 16.4. Celal Talabani 16.5. Nuri El Maliki 16.6. Saddam Hüseyin 16.7. Mesud Barzani 17. İngiltere 17.1. Muhafazakar Parti 17.2. İşçi Partisi 17.3. Sinn Fein 17.4. David Cameron 18. İran 18.1. Ali Hamaney 18.2. Hasan Ruhani 19. İsrail 19.1. Şimon Peres 19.2. Benyamin Netenyahu 20. Kosova 21. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 21.1. Enosis 21.2. Türk Mukavemet Teşkilatı 21.3. EOKA 21.4. Rauf Denktaş 21.5. Zürih ve Londra Antlaşmaları 21.6. Annan Planı 21.7. Derviş Eroğlu 22. Kuzey Kore 23. Libya 23.1. Muammer Kaddafi 6 23.2. 2011 Libya İç Savaşı 24. Mısır 24.1. 2011 Mısır Devrimi 24.2. Hüsnü Mübarek 24.3. Müslüman Kardeşler 24.4. 2013 Mısır Askeri Darbesi 24.5. Muhammed Mursi 25. Rusya Federasyonu 25.1. Vladimir Putin 25.2. Dmitri Medvedev 26. Suriye 26.1. Beşşar Esad 26.2. Özgür Suriye Ordusu 26.3. Suriye İç Savaşı 7 1. Abhazya Resmi adıyla Abhazya Cumhuriyeti olan devlet Gürcistan'ın kuzeybatısında, Karadeniz'in doğusunda bulunmaktadır. Bununla birlikte Abhazya 1990'ların başındaki savaşın ardından Sohum'a egemen olan ve Rusya'nın desteğini alan ayrılıkçılar tarafından Gürcistan Cumhuriyeti'nden bağımsızlığını ilan etmiş bir de facto devlettir. Fakat Abhazya bazı ülkeler tarafından tanınmıştır: Rusya, Nikaragua, Venezuella, Nauru, Vanuatu, Tuvalu, Güney Osetya, Transdinyester, Dağlık Karabağ, Krayina Sırp Cumhuriyeti. Gürcistan'ın merkezi yönetiminin desteklediği özerk yönetim ise bölgenin eski statüsünün korunmasından yanadır. Abhazya Cumhuriyeti Hükümeti'nin yönetim merkezi Sohum'dur. Abhazya Savaşı Sovyetler Birliği'nin çözülmeye başladığı 1980'lerin sonlarında, Gürcistan'ın bağımsızlığa yaklaştığı süreçte Abhazlar ile Gürcüler arasındaki gerilim iyice yükselmiştir. Pek çok Abhaz muhalif Gürcistan'ın bağımsızlığını kazanması halinde Abhazya'nın da bağımsızlığını ilan etme hakkı bulunduğunu, bağımsız Gürcistan'da ''Gürcüleştirme'' politikalarının gündeme geleceğini ileri sürmüştür. 16 Temmuz 1989'da başlayan gösterilerde 16 Gürcü hayatını kaybetmiş 137'si ise yaralanmıştır. Bu olayı takiben Sovyet ordusu kontrolü sağlamak için Sohum'a girmiş ve bu olayın paramiliter grupların bir provokasyonu olduğu ileri sürülmüştür. Gürcistan Zviad Gamsakhurdia liderliğinde 6 Nisan 1991'de bağımsızlığını ilan etmiş Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti'nin 1921 tarihli anayasasına döndüğünü duyurmuştur. Pek çok Abhaz bunun Abhazya’nın özerkliğinin kaldırılması anlamına geldiğini ileri sürmüştür. Oysa 1921 tarihli anayasada Abhazya özerk bir cumhuriyet olarak tanınmıştır. 23 Temmuz 1992'de, Abhazya parlamentosu çoğunluğun oylarıyla bağımsızlığını ilan etmiştir. Ardından düzensiz Gürcü birlikleri Abhazya’ya girmiş ve Gürcü yönetimi bölgenin büyük bölümünü kontrol altına alarak, parlamentoyu kapatmıştır.Rus güçlerinin denetimi altında kurulan Kafkas Halkları Konfederasyonu şemsiyesi altında bir araya gelen Çeçenler, Rus Kazaklar, Osetler ve Abhazlar Gürcülere karşı savaş başlatmışlardır. Nihayet Sohum 27 Eylül’de Abhaz yönetiminin eline geçmiştir. 1990'ların başındaki savaşın ardından Sohum'a egemen olan ve Rusya'nın desteğindeki ayrılma yanlısı güçler 1994 yılında bağımsızlığını ilan etmişler, ama Abhazya Cumhuriyeti adını taşıyan bu yönetim yalnızca bazı ülkeler tarafından tanınmıştır. Bununla birlikte AB, BM, AGİT, Avrupa Birliği Konseyi gibi uluslararası örgütler Abhazya’yı Gürcistan'ın bir parçası olarak tanımakta ve anlaşmazlığın her iki tarafın barışçı çabalarıyla çözülmesi gerektiğini belirtmektedirler. 2. Afganistan Başkenti Kabil olan devletin resmi adı Afganistan İslam Cumhuriyeti'dir. Orta Asya olarak adlandırılan coğrafyada bulunan Afganistan İslam Cumhuriyeti'nin güneyinde Pakistan; batısında İran; kuzeyinde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan; doğusunda ise Çin bulunmaktadır. Afganistan sınırları içerisinde Peştun nüfus çoğunlukta olmakla birlikte ülke toprakları Tacik, Hazara ve Özbek kökenli halkları da barındırmaktadır. Afganistan İslam Cumhuriyeti bahsi geçen konumu hasebiyle tarihsel süreç içerisinde İranlılar, Yunanlılar, Araplar, Moğollar, İngilizler, Ruslar ve nihayet Amerikalıların istilasına uğramıştır. 11 Eylül 8 2001 tarihinde ABD'ye yapılan terör saldırısının ardından ABD'nin başını çektiği koalisyon güçlerince işgal edilen Afganistan'ın istikrarsız yapısı günümüzde de devam etmektedir. 2.1. El Kaide: 1979 yılında S.S.C.B.'nin işgaline uğrayan Afganistan'da S.S.C.B. işgaline karşı koymak için 1988 yılında kurulmuş köktendinci silahlı örgüttür. Özellikle Sovyet işgaline karşı yürütülen mücadele ABD'nin yoğun desteğini arkasına alan örgüt soğuk savaş sonrası dönemde İsrail'in yok edilmesini ve halifelik kurumu altında bütün İslam ülkelerinin birleşmesini kendisine amaç edinmiştir. Dünyadaki birçok kanlı eylemden sorumlu tutulan örgütün en çok ses getiren eylemi 11 Eylül 2001 saldırıları olmuş ve neticesinde ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin Afganistan'ı işgali başlamıştır. Örgütün liderliğini 2 Mayıs 2011 tarihinde ABD Başkanı Barack Obama'nın talimatıyla düzenlenen bir kara operasyonuyla öldürülünceye kadar Usame Bin Ladin yapmıştır. 2.2. Taliban: Çoğunluğunu Afganistan'ın en kalabalık etnik grubu Peştunların oluşturduğu Sünni İslamcı gruptur. Taliban S.S.C.B.'nin 1989 yılında Afganistan işgaline son vermesinin ardından merkezi hükümetlerin zayıflıklarından yararlanarak 1996 yılında iktidara gelmiş ve ülkenin büyük bir bölümünü kontrolü altına almıştır. Taliban'ın bu hamlesi sonrasında ise ülkede bulunan Kuzey İttifakı ile Taliban arasında bir iç savaş başlamıştır. Taliban yönetimi iktidarı süresince Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetlerinden maddi destek almış ve bu sayede iktidarını sağlamlaştırmıştır. Ancak 11 Eylül 2001 saldırılarını üstlenen El Kaide'nin lideri Usame Bin Ladin'i koruduğu gerekçesiyle ABD'nin tepkisini çeken Taliban yönetimi Kasım 2001'de iktidardan uzaklaştırılmıştır. Bu gelişmeden sonra 2004 yılında yeniden organize olarak Koalisyon Güçleri'ne karşı direnişe geçen Taliban güçleri 2009 yılından itibaren gerilla mücadelesi vererek direnişini kuvvetlendirmiştir. 2.3. Hamid Karzai: Karzai Peştun kökenli olup 2004'ten buyana Afganistan devlet başkanıdır. Afganistan'da Taliban sonrası dönemde yönetime gelen ilk cumhurbaşkanı olan Karzai'ye karşı 2004 seçimleri sonrası dönemde yolsuzluğun artması, ülke çapında Taliban ve El Kaide'nin tekrar güç kazanmasıyla birlikte güvensizlik artmıştır. Ancak Karzai 2009 Kasım ayında yapılan seçimlerde bir kez daha devlet başkanı seçilmiştir. 3. Almanya Resmi adı Almanya Federal Cumhuriyeti olan devlet Orta Avrupa'da yer almaktadır. Ülkenin kuzeyinde Kuzey Denizi ve Baltık Denizi; doğusunda Polonya ve Çek Cumhuriyeti; güneyinde Avusturya ve İsviçre; batısında ise Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda bulunmaktadır. II. Dünya Savaşı sonrasında (1949) savaşı kazanan devletler tarafından ikiye bölünen Almanya 1990'da tekrar birleşmiştir. Başkenti Berlin olan ve federal parlamenter cumhuriyet olan Almanya 81.5 milyonun üzerindeki nüfusuyla AB'nin en büyük nüfusa sahip ülkesi konumundadır. Yüksek nüfusunun yanında ekonomik gelişmişliğiyle de Almanya dünya politikasında kilit bir öneme sahiptir. 3.1. Angela Merkel: 10 Nisan 2000'den bu yana Hristiyan Demokrat Birliği'nin federal başkanlığını yürüten Merkel 22 Kasım 2005'te başbakan olarak göreve gelmiş ve 2009 yılında yeniden başbakan seçilmiştir. 1871'den bu yana Almanya'yı yöneten ilk kadın başbakan olan Merkel ayrıca II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Alman Şansölyesi olan en genç kişidir. Lutheran 9 bir papazın kızı olarak dünyaya gelen Merkel'in doğulu halklara yönelik bakışı ve doğululara karşı oluşu özellikle Almanya'daki solun tepkisini çekmektedir. 3.2. Hristiyan Demokrat Birliği: 1949 yılında kurulan Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) kendisini Hristiyan-liberal-muhafazakar olarak tanımlamaktadır ve 2008 yılı itibariyle Almanya'nın üye bakımından en büyük partisidir. Mezhep farkı gözetmeyen, Hristiyanlığı temel alan ve Hristiyan demokrasisinin özelliklerini uygulayan CDU'nun politikaları politik katoliklikten, politik protestanlıktan, neoliberalizmden, mali muhafazakarlıktan ve ulusal muhafazakarlıktan etkilenmiştir. Sosyal market ekonomisini savunan CDU dış politikada ise kendisini Avrupa bütünleşmesine ve ABD ile güçlü ilişkilere adamıştır. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan CDU Türkiye'ye üyelik yerine imtiyazlı ortaklık önermektedir. Bir muhafazakar parti olarak CDU suç ve suçlulara karşı sert cezaları savunmaktadır ve ülke içinde olması muhtemel terör saldırıları hasebiyle ordunun güçlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Nihayet göçmenler konusunda asimilasyona yakın politikaları gündeme getiren CDU çifte vatandaşlığın ender durumlarda verilmesi gerektiğini savunmaktadır. 3.3. Alman Sosyal Demokrat Partisi: Almanya'nın en eski partisi olan Alman Sosyal Demokrat Partisi Sosyalist Enternasyonalin başlıvca kurucuları ve en etkili partileri arasında yer almaktadır. Başkanlığını Sigmar Gabriel'in yürüttüğü parti 1998'den 2005 yılına kadar iktidarda kalmış ve 2005 seçimleri sonrasında Angela Merken başbakanlığında CDU ile koalisyon hükümeti kurma konusunda anlaşmaya varmıştır. 3.4. Birlik 90/Yeşiller Partisi: 1980 yılında Batı Almanya'da kurulan Alman Yeşiller Partisi ile 1989 devrimleri sırasında Doğu Almanya'da kurulan Birlik 90 partisinin 1993 yılında birleşmeleriyle ortaya çıkan siyasi partidir. 1998-2005 arası dönemde hükümette yer alan partinin liderleri Claudia Roth ve Cem Özdemir'dir. Yapılan araştırmalara göre Yeşillerin oy kitlesi zengin kesimlerdir fakat madencilik ve yerel çevre sorunları olan kırsal bölgelerden de yer yer oy alabilmektedirler. 4. Amerika Birleşik Devletleri Birleşik Devletler olarak da bilinen devlet 50 eyalet ve bir federal bölgeden oluşmaktadır. Bir başka deyişle ülke federal anayasal cumhuriyettir. Ülke topraklarının çoğu Kuzey Amerika'nın ortasında Büyük Okyanus ve Atlas Okyanusu'nun arasında bulunmaktadır. Ülkenin kuzeyinde Kanada; güneyinde ise Meksika bulunmaktadır. Yine Amerikan toprakları içerisinde yer alan Alaska eyaleti kıtanın kuzeybatısında bulunarak doğusunda Kanada ve batısında Bering Boğazı'nın diğer yanında bulunan Rusya'nın arasında yer almaktadır. Devletin resmi kuruluş tarihi 4 Temmuz 1776'dır ve bu tarihten itibaren devlet tedricen genişleme eğilimi göstermiştir. Bir başka deyişle ilk olarak kıtasal ve bölgesel genişlemesini tamamlayan ABD dünya savaşları ile birlikte küresel çaptaki yayılımına başlamıştır. İronik bir şekilde tarihte sömürgeciliğe karşı mücadele edilerek kurulan ilk devlet olma özelliğini taşıyan ABD bundan sonraki süreçte sürekli olarak emperyal hevesler taşıdığı iddiasıyla itham edilmiştir. Soğuk Savaş olarak anılan süreçte ABD NATO örgütü çatısı altında Batı Bloğu'nun liderliğini üstlenirken S.S.C.B. Doğu Bloğu'nun liderliğini üstlenmiş ve dünya iki kutuplu bir düzenle tanışmıştır. Soğuk savaş yılları boyunca başta Kore Savaşı, Vietnam Savaşı olmak üzere birçok savaşa katılan ABD soğuk savaşın sona ermesinin ardından 1990 10 yılında Irak'a (Kuveyt'i işgal etmesi hasebiyle) karşı savaşmıştır. Yine 1995 ve 1999 yıllarında NATO ülkelerinin de yardımıyla Bosna ve Kosova Savaşlarına müdahil olan ABD 11 Eylül 2001 saldırıları ile birlikte bu kez de Afganistan'a savaş açmıştır. Kimyasal silahlar bulundurduğu iddiasıyla 2003 yılında Irak'a karşı II. Körfez Harekatı'nı başlatan ABD 2 Mayıs 2011 tarihinde El Kaide lideri Usame Bin Ladin'i öldürerek uluslararası alandaki prestijini sağlamlaştırmaya çalışmıştır. Özellikle Çin'in ekonomik ve askeri alandaki yükselişi ile birlikte artık ''Amerikan İmparatorluğu''nun sonunun yaklaştığı meselesi ise uzun zamandan beri akademide tartışılan bir konu olmuştur. 4.1. Barack Obama: ABD devlet başkanıdır. İlk olarak 4 Kasım 2008'de yapılan ABD başkanlık seçimlerinde ABD'nin 44. devlet başkanı olarak seçilmiş ve 20 Ocak 2009 tarihinde bu görevi George W. Bush'tan devralmıştır. 6 Kasım 2012'de yapılan ABD başkanlık seçimlerinde ise Mitt Romney karşısında seçimi kazanarak ABD devlet başkanlığına ikinci kez seçilmiştir. ABD tarihinde ilk siyahi başkan olma niteliğini taşıyan Obama siyasete ilk adımını 1996 yılında İllinois'in eyalet senatosuna seçilerek atmıştır. 1998 ve 2002 yıllarında iki kez tekrar eyalet senatosuna seçilen Obama 2000 yılında ABD Temsilciler Meclisi'ne girmek için Demokrat Parti'nin ön seçimlerine katılmış fakat başarılı olamamıştır. 2004 yılında adaylığını koyduğu ABD Senatosu'na seçilen Obama'nın ABD'de ilk defa ülke sahnesine çıkması 2004 ABD başkanlık seçimleri sırasında Boston'da toplanan Demokratik Parti kurultayında yaptığı ve ülke çapında televizyonda canlı olarak yayınlanan etkileyici konuşması sayesinde olmuştur. ABD Senatosu'nda henüz 6 yıllık ilk dönemini tamamlamışken 10 Şubat 2007 tarihinde 2008 ABD başkanlık seçimlerine Demokratik Parti'den adaylığını koyduğunu açıklayan Obama Demokratik Parti tarafından da aday gösterilmiştir. Böylece Obama iki büyük partiden birinden aday gösterilmiş ilk Afrikalı-Amerikalı aday olma özelliğini kazanmıştır. Seçimler neticesinde ABD başkanlığına seçilen Obama bununla da kalmayıp son 30 yıl boyunca hiçbir demokrat partili başkan adayının elde edemediği bir oy oranıyla başkanlığa seçilmiştir. 2012 seçimlerinde de Mitt Romney'e karşı mücadele eden Obama tekrar ABD başkanı seçilmeyi başarabilmiştir. 4.2. Demokratik Parti: 1828 yılında kurulan Demokratik Parti ABD'de siyasi faaliyet yürüten iki büyük partiden birisidir. Parti sosyal, liberal ve ilerici siyaseti desteklemekle birlikte ilericilerden, liberallerden ve merkezcilerden oluşmaktadır. Demokratik Parti'nin Cumhuriyetçi Parti ile mücadelesine bakıldığında son 50 yıl içinde başkanlık seçimlerinde daha az başarı sağladığı görülmektedir. Partinin tabanı ise siyah Amerikalılardan, Katoliklerden, Yahudilerden, göçmenlerden, kadınlardan ve yüksek eğitimli kişilerden oluşmaktadır. Bununla birlikte parti işverenlerin ve büyük firmaların karşısında işçilerin ve çalışan kesimin yanında yer almaktadır. Parti kürtaj hakkının kısıtlanmasına karşı kesin bir tavır almıştır ve eşcinsellerin, diğer azınlıkların haklarını savunan bir siyaset çizgisini takip etmektedir. Yine parti devletin gerektikçe vergileri arttırarak az gelirli yurttaşlara daha geniş olanaklar sunması taraftarıdır ve dış siyaset konusunda da Cumhuriyetçi Parti'ye göre daha ılımlı bir tutum sergilemektedir. 11 4.3. Cumhuriyetçi Parti: ABD'de siyasi faaliyet yürüten iki siyasi partiden biri olan Cumhuriyetçi Parti muhafazakar sağ olarak tanımlanabilecek bir çizgiyi takip etmektedir. 1994 yılından bu yana Temsilciler Meclisi ve Senato seçimlerinde çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçi Parti 2006 seçimlerinde büyük bir yenilgiye uğramıştır. 2000 yılında Cumhuriyetçi aday George W. Bush'un başkan seçilmesinden sonra parti 6 yıl süreyle hem yasama hem de yürütme kollarına hakim olmuştur. Ancak 2007 yılında yasama kolu Demokrat Parti'nin eline geçerken 2008 yılındaki başkanlık seçimleriyle iktidarı Demokrat Partiye kaptırmışlardır. 19. yüzyılın ortalarında ABD'de köleliğin tartışma konusu olduğu bir ortamda kurulan Cumhuriyetçi Parti kendisinden önce kurulan Demokratik Parti köleliği savunan güneyli üyeleri ile köleliğe karşı çıkan kuzeyli üyeleri arasında ikiye bölünmüşken Güney eyaletlerinin köleliği yayma çabalarına karşı koymak üzere 1854 yılında kurulmuştur. Partinin genel eğilimi irdelendiğinde ise Cumhuriyetçilerin vergi yükünün azaltılması ve firmalara yaslarla getirilen kısıtlamaların azaltılması yanlısı olduğu görülmektedir. Parti özellikle dindar Protestan (evanjelist) frupların desteğine sahiptir. Kürtajın yasaklanması gerektiğini savunan parti prestijini ABD'nin 2003 yılında Irak'a yaptığı müdahale sonucu kaybetmiştir. 2004 yılında W. Bush'un tekrar başkan seçilmesine rağmen kamuoyu yoklamalarında Cumhuriyetçilere ve başkanlarına desteğin azaldığı günden güne gözlenmiştir. Bununla birlikte Kongre2de Cumhuriyetçi üyelerin karışmış oldukları yolsuzluk skandalları partiye büyük zarar verirken 7 Kasım 2006 tarihinde yapılan seçimlerde parti ağır bir yenilgiye uğramıştır. Hem Senato hem de Temsilciler Meclisi'ndeki çoğunluğunu kaybeden Cumhuriyetçiler 2008 seçimlerini de kaybederek yönetimi Demokratik Parti ve Obama'ya devretmişlerdir. 5. Azerbaycan Resmi adı Azerbaycan Cumhuriyeti olan devlet Kafkasya’da yer almaktadır. Ülkenin doğusunda Hazar Denizi; kuzeyinde Rusya Federasyonu; kuzeybatısında Gürcistan; batısında Ermenistan; güneyinde ise İran bulunmaktadır. Azerbaycan’a bağlı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin ise kuzey ve doğusu Ermenistan ile güneyi ve batısı ise İran ile çevrilmiştir. Halkın büyük çoğunluğu Şiilik inancına sahiptir. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti adıyla 1918 yılında kurulan devlet 1920 Nisan’ında Sovyet Kızıl Ordusu tarafından işgal edilmiştir ve aynı yıl Azerbaycan Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. Soğuk savaşın sona ermesi neticesinde 1991 yılında yeniden bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan bu sefer de kendisini Ermenistan ile savaş halinde bulmuştur. Ermenistan ile yürütülen Dağlık Karabağ savaşı sonucunda ortaya çıkan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti savaşın bitiminden bu yana de facto olarak var olmasına rağmen diplomatik alanda hiçbir devlet tarafından tanınmamaktadır. Özetle Dağlık Karabağ Cumhuriyeti Azerbaycan’a bağlı bir de jure bölge olarak kabul edilmektedir. Ancak yaşanan savaş sonucunda yaklaşık 30.000 insan yaşamını yitirmiş ve bir milyon insan göç etmek zorunda kalmıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dış politika hedefleri ise şu şekilde özetlenebilir: toprak bütünlüğünün korunması, Dağlık Karabağ ve etrafındaki bölge üzerindeki işgalin sona erdirilmesi, Avrupa ve Atlantik yapısına uyum, uluslararası güvenliğe katkı, uluslararası örgütlerle işbirliği, ekonomik ve sosyal kalkınma, göç-enerjiulaşım güvenliğinin sağlanması. 12 5.1. Yeni Azerbaycan Partisi: 18 Aralık 1992’de Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in kurduğu parti Azerbaycan’da iktidarı elinde bulunduran partidir. Haydar Aliyev 2003 yılındaki ölümüne kadar partinin liderliğini üstlenmiş öldüğünde ise yerini oğlu İlham Aliyev almıştır. Yeni Azerbaycan Partisi 7 Kasım 2010 seçimlerinde 125 sandalyeden 72’sini alarak mevcut etkinliğini sürdürmektedir. 5.2. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti: Hukuken Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ ve çevresindeki 7 Azerbaycan ilini kapsayan topraklar üzerinde kurulmuş fiilen bağımsız olan bir ülkedir. Çoğunlukla Ermenilerin yaşadığı bu bölgede S.S.C.B.’nin dağılmasının ardından yükselen etnik gerilim Ermenistan’ın desteklediği Ermeni militanlarla Azerbaycan arasında çatışmaların çıkmasına neden olmuştur. Bununla birlikte Ermeni güçlerinin bölgeye girişiyle birlikte Azerbaycanlılara yönelik başlatılan katliamlar halkı göçe zorlamıştır. 10 Aralık 1991’de Azerilerin boykot ettiği ve yalnız Ermenilerin katıldığı halkoylaması sonucuna göre bağımsızlık kararı alınmış ve 6 Ocak 1992 tarihinde Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı resmen ilan edilmiştir. Fakat daha önce de vurgulandığı üzere Ermenistan dahil hiçbir ülke veya uluslararası kuruluş Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanımamaktadır. 5.3. Ebulfez Elçibey: Azerbaycan'ın ikinci cumhurbaşkanı olan Elçibey Kuzey ve Güney Azerbaycan'ın mutlaka birleşmesi ve Dağıstan'a, Gürcistan'a ve Ermenistan'a verilen Türk topraklarının Azerbaycan'a geri verilmesi gerektiğini savunmuştur. Azerbaycan Sovyet işgali altındayken 1989 yılında Azerbaycan Halk Cephesi'ni kuran ve başkanlığa seçilen Elçibey Dağlık Karabağ'daki Ermeni ayrılıkçılığına yol vermemek, Azerbaycan'ın Sovyetlerden bağımsızlığını kazanmasını sağlamak için çalışmıştır. Nihayet 1991'de S.S.C.B.'nin dağılması ile bağımsızlığını kazanan Azerbaycan'ın 7 Haziran 1992'de ikinci cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Elçibey 22 Ağustos 2000'de Ankara'da hayatını kaybetmiştir. 5.4. İlham Aliyev: Azerbaycan'ın dördüncü ve bugünkü cumhurbaşkanı olan İlham Aliyev önceki cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in oğludur. Ayrıca Yeni Azerbaycan Partisi'nin başkanıdır. Ülkenin ana muhalefet partileri 2003, 2005 (parlamento seçimleri), 2008 seçimlerinde yolsuzluk yapıldığını iddia etmektedirler ve 2003 cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını tanımamaktadırlar. Bununla birlikte Wikileaks tarafından açıklanan ABD diplomatik belge sızıntısında eşi Mehriban Aliyev ile ilgili olarak ayrıntılı bilgiler yer almakta, ülkeyi yöneten az sayıda güçlü ailenin Orta Çağ'daki gibi feodal bir biçimde ülkeyi yönettiği iddia edilmektedir. Ayrıca İlham Aliyev'in Türkiye'nin bölgedeki enerji merkezi olmasını istemediği ve bunu engellemek için Rusya ile gaz anlaşması yaptığı da Wikileaks belgelerinde ileri sürülen iddialar arasındadır. 6. Bosna Hersek Bosna Hersek Balkan coğrafyasında yer alan bir devlettir ve ülke üç etnik grubu bünyesinde barındırmaktadır: Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar. Ülke yönetimi ise iki devletçiğe bölünmüş durumdadır: Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti. Ülke kuzey, batı ve güneyden Hırvatistan; doğudan Sırbistan ve yine güneyden Karadağ ile çevrilmiştir. Devletin en büyük şehri ve başkenti Saraybosna’dır. Eski sosyalist Yugoslavya’nın altı federe cumhuriyetinden biri olan Bosna Hersek bağımsızlığını 1990’lı yıllarda Yugoslavya’nın dağılma sürecinde kazanmıştır. Ancak 1992 yılında yine Yugoslavya’dan ayrılan Hırvatistan ve Slovenya’nın 13 bağımsızlığını tanıyan AB-BM Bosna Hersek ve Makedonya’nın bağımsızlığını referandum şartına bağlamıştır. Nihayet 1992 yılında yapılan halk oylamasında halk bağımsızlıktan yana oy kullanınca Bosna Hersek devleti kurulmuştur. Fakat kurulan bu yeni devleti Sırplar tanımamış Hırvatlara ve Boşnaklara savaş açmıştır. 1995 yılına kadar süren Bosna Savaşı’ndan sonra Dayton Antlaşması imzalanmıştır ve bu antlaşmaya göre ülkede barışı tesis edecek uluslararası bir konsey kurulmuştur. Öyleki bu yüksek temsilcilik şu anda cumhurbaşkanının görevden almak da dahil olmak üzere birçok yetkiyle donatılmıştır. Günümüzde gelinen noktada Bosna Hersek’in bölünmüşlüğü devam etmektedir. 6.1. Aliya İzzetbegoviç: Aliya İzzetbegoviç bağımsız Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanıdır. Yugoslavya henüz dağılmamışken Bosna-Hersek Özerk Cumhuriyeti’nde Demokratik Eylem Partisi (SDA) adı verilen bir siyasi parti kurmuştur ve bu parti Bosna-Hersek'te 5Aralık 1990'da gerçekleştirilen genel seçimleri kazanmıştır. Yine bu seçimler ile birlikte parti lideri Aliya İzetbegoviç de cumhurbaşkanı olmuştur. Yugoslavya'nın dağılma süreci başlayınca Bosna Hersek de 1 Mart 1992'de gerçekleştirilen referandum sonrasında bağımsızlığını ilan etmiştir. Ancak Sırplar hemen arkasından Bosna Hersek yönetiminde söz sahibi olan Müslümanlara karşı savaş açarak yeni bir katliam hareketi başlatmışlardır. Bununla birlikte Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlık mücadelesine destek olan Avrupa ülkeleri ve ABD Bosna Hersek'i Sırp saldırıları karşısında yalnız bırakmıştır. Bosna Hersek Müslümanlarını en çok sıkıntıya sokan durum da, Avrupa'nın üçüncü büyük ordusu Yugoslavya Federal Ordusu'nun Sırplarla birlikte hareket etmesi ve onlara destek vermesi olmuştur. Zira buna karşılık Bosnalı Müslümanlar herhangi bir askeri destekten yoksun ve silah yönünden çok zayıf kalmışlardır. Sonuçta Sırplar Bosna Hersek'in önemli şehirlerini işgal etmişler ve bu işgal hareketi bir milyona yakın Müslüman’ı göçe zorlamıştır. Bosna-Hersek meselesinin çözümü için değişik tarihlerde gerçekleştirilen görüşmeler ve arabuluculuk çalışmaları da bir sonuç vermeyince 1994'ün sonuna gelindiğinde Bosna Hersek'teki iç savaşın aldığı can sayısı 250.000'i, göçe zorladığı insan sayısı ise 1 milyonu aşmıştır. Böylesi bir süreçte Bosna Hersek Cumhuriyeti cumhurbaşkanı olan Aliya İzetbegoviç çok büyük askerî güce ve imkana sahip olan Sırplarla, her türlü askeri imkandan yoksun ve hiçbir dış desteğe sahip olmayan Bosna Hersek halkını karşı karşıya getirmemek için önce oldukça temkinli bir politika izlemiştir. Ancak Sırı vahşetinin giderek şiddetlenmesi ve İslam dünyasının Bosnalı Müslümanlara ciddi bir destek sağlayamaması üzerine Aliya İzzetbegoviç Dayton Antlaşması'nı kabul etmek durumunda kalmıştır. 7. Çin Halk Cumhuriyeti Başkenti Beejing olan Çin Halk Cumhuriyeti Uzakdoğu olarak adlandırılan coğrafyada yer alan bir ülkedir. Ülkenin kuzeyinde Moğolistan; kuzeydoğusunda Rusya ve Kuzey Kore; doğusunda Sarı Deniz ve Doğu Çin Denizi; güney doğusunda Güney Çin Denizi; güneyinde Vietnam, Laos, Birmanya, Hindistan, Bhutan ve Nepal; batısında ise Pakistan, Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan bulunmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti son yıllarda yapmış olduğu atılımlarla ve politikalarla dünyanın en önemli ekonomik güçlerinden biri haline gelmiştir. Bununla birlikte bölge ve dünyadaki nüfuzu ile Çin’in askeri alandaki gelişimi yoğun bir şekilde hissedilmektedir. Öyleki Çin’in 2020’lerde dünyanın en güçlü ekonomisi olacağı öngörülmektedir. Yine dünyanın alan olarak en büyük dördüncü ülkesi 14 olan Çin Halk Cumhuriyeti yaklaşık 1.35 milyarlık nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesidir. Çin Halk Cumhuriyeti’nde 20 Eylül 1954 tarihli anayasa ile sosyalizm idaresi kurulmuştur fakat Çin’in tam anlamıyla sosyalist bir ülke olduğu söylenemez. Hatta Çin’in ekonomik alanda kapitalizmin ilkelerine yaslandığı yönetim alanında ise otokratik komünizmi benimsediği söylenebilir. Ülke yönetiminde tek etkili parti Komünist Parti’dir. Nihayet Çin Halkı’nın dini Antik çağlardan bu yana çoğulculuk olarak tanımlanmaktadır. Ülke toprakları içerisinde Taocu, Budist ve Çin folklorik dinlerine ait tapınaklar önemli bir yer işgal ederken Mahayana Budizmi 1. Yüzyıldan beri Çin’deki en büyük organize din olarak var olmayı başarmıştır. 8. Ermenistan Resmi adı Ermenistan Cumhuriyeti olan devlet Güney Kafkasya'da yer almakta olup denize kıyısı bulunmamaktadır. Ülke daha önce S.S.C.B.'ye bağlı bir devlet iken Eylül 1991'de bağımsızlığını ilan etmiştir. Ülkenin kuzeyinde Gürcistan; doğusunda Azerbaycan; güneyinde İran; batısında Türkiye ve Azerbaycan'ın egemenliği altındaki Nahçıvan bölgesi bulunmaktadır. Devletin başkenti ve en büyük şehri Erivan'dır. 1917 Ekim Devrimi'nden sonra Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti ilan edilmiş ve 2 Aralık 1920 tarihinde Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adıyla S.S.C.B.'ye katılmıştır. S.S.C.B.'nin dağılması üzerine 23 Ağustos 1991'de bağımsızlığına yeniden kavuşan Ermenistan Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki Laçın Koridoru'nu işgal ederek Dağlık Karabağ'ı fiilen kendisine bağlamıştır. Bu süreç sonrasında Azerbaycan'ın Ermenistan'a uyguladığı ekonomik ambargo ise ülkede büyük sıkıntılara yol açmıştır. Azerbaycan ile devam eden Dağlık Karabağ savaşı ise Rusya'nın dikte ettiği ateşkes ile 1994 yılında sona ermiştir. Günümüzde Ermenistan uluslararası topluluk tarafından Azerbaycan'a ait sayılan toprakların %20'sini işgal altında bulundurmaktadır. Ermenistan siyasetinde Dağlık Karabağ kökenli siyasi örgüt ve kişilerin egemenliğine dikkat çeken bazı gözlemciler ise Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı değil aksine Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'ı ilhak ettiğini ileri sürmektedirler. 8.1. Serj Sarkisyan: 2008 yılından bu yana Ermenistan devlet başkanı olarak görev yapmaktadır. 1991-1994 yılları arasında ayrılıkçı Dağlık Karabağ Savunma Ordusu'nun başına geçen Sarkisyan Karabağ Savaşı sonrasında yine aynı dönemin Ermeni komutanlarından biri olan Vazgen Sarkisyan ile birlikte Ulusal Kahraman Madalyası'na layık görülmüştür. Akabinde 1996-1999 yılları arasında Milli Güvenlik Bakanlığı, 1999-2000 yılları arasında Milli Güvenlik Konseyi Sekreterliği görevlerini üstlenen Sarkisyan ve 2000 yılında bu göreviyle birlikte Savunma Bakanlığı görevini de üstlenmiştir. 2007 yılında kalp krizinden ölen Andranik Markaryan yerine Robert Koçaryan tarafından başbakanlığa atanan Sarkisyan 2008 yılında yapılan genel seçimler ile eski Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan ile yarışmış ve seçimleri kazanarak cumhurbaşkanı seçilmiştir. 8.2. Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi: Liderliğini Serj Sarkisyan'ın yaptığı parti ülkenin bağımsızlığını kazanmasından sonra kurulan ilk parti olup muhafazakar kimliğe sahip bir partidir. Parti 140.000 aşan üyesiyle Ermenistan'da sağ siyasetin önderliğini yapmaktadır. 9. Filistin 15 Resmi adıyla Filistin Devleti Ortadoğu'da tarihi Filistin bölgesinde yer alan bir Arap Devleti'dir. Devletin bağımsızlığı 15 Kasım 1988'de Cezayir'de ilan edilmiştir. Aralarında Çin, Rusya, Hindistan ve Türkiye'nin de bulunduğu yüzden fazla ülke tarafından resmen tanınmaktadır. Günümüzde ise yalnızca Batı Şeria ve Gazze Şeridi Filistinlilerin kontrolündedir ve bu bölgeler de İsrail ordusunun işgali altındadır. BM 29 Kasım 2012'de Filistin'in BM'deki ''gözlemci kuruluş'' statüsünü ''üye olmayan gözlemci devlet'' statüsüne yükseltmiştir. 9.1. Batı Şeria: Ortadoğu’da batı, kuzey ve güneyinde İsrail; doğusunda ise Şeria Nehri ve Lut Gölü ile çevrili olan bölgedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından Britanya yönetimindeki Filistin Mandası’nın bir parçası haline gelen bölge 1948 Arap-İsrail Savaşı’nın ardından Ürdün tarafından ilhak edilmiştir. 1967 Arap İsrail Savaşı’nda bu kez de İsrail tarafından işgal edilen bölge BM Güvenlik Konseyi, BM Genel Kurulu ve Uluslararası Adalet Divanı tarafından da İsrail işgali altında kabul edilmektedir. Batı Şeria bölgesi günümüz itibariyle meşru olarak hiçbir devlete ait değildir. 1995 yılında Yaser Arafat ve İzak Rabin arasında yapılan İkinci Oslo görüşmelerinin ardından Batı Şeria A(Yüzde 17), B (Yüzde 24), C (Yüzde 59) bölgeleri olarak üçe ayrılmıştır ve A bölgesi tamamen Filistin Otoritesi’ne, B bölgesi Filistin Otoritesi ve İsrail’in ortak yönetimine ve C bölgesi de tamamen İsrail’in kontrolüne verilmiştir. 9.2. Gazze Şeridi: Filistin’in batısında, Akdeniz kıyısında bulunan sahil şeridine verilen isimdir. Bölge Filistin Özerk Yönetimi’nin kontrolündedir. Bununla birlikte 1967 yılından 2005 yılına kadar İsrail tarafından yönetilen Gazze Şeridi’nde İsrail, Filistin Özerk Yönetimi ile yapılan Oslo Antlaşması’na uygun olarak bölgenin hava sahasını, su kaynaklarını ve kıyı boyundaki deniz ulaşımını kontrol etmeye devam etmektedir. 9.3. Yaser Arafat: Tam adı Muhammed Abdurrahman Abdurrauf Arafat El-Kudya El-Hüseyni ve kod adı Ebu Ammar olan Yaser Arafat Filistin Kurtuluş Örgütü’nün lideri ve Filistin Ulusal Yönetimi’nin ilk başbakanıdır. Hayatının büyük bir bölümünü İsrail ile mücadeleye ayıran Arafat yine hayatının büyük çoğunluğunda kendi kurduğu El Fatih örgütünün liderliğini üstlenmiş ve faaliyetlerini bu örgüt çerçevesinde yürütmüştür. İlk zamanlarda İsrail’e karşı olan Arafat 1988 tarihinde BM Güvenlik Konseyi’nin 242 sayılı kararını kabul ederek bu görüşünü değiştirmiştir. Arafat Filistin Kurtuluş Örgütü ile İsrail arasında on yıllardır süren anlaşmazlığa son vermek için İsrail hükümetiyle bir dizi müzakereye de girişmiştir. Bu görüşmelerin arasında yer alan 1991 Madrid Konferansı, 1993 Oslo İlkeler Antlaşması ve 2000 Camp David Zirvesi Arafat’ın İsrail’e büyük tavizler verdiği şeklinde yorumlanmış ve Arafat’a karşı ciddi bir muhalefet oluşmuştur. Oslo’da yapılan görüşmeler neticesinde 1994 yılında İzak Rabin, Şimon Peres ile birlikte Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Arafat 2004 yılının sonlarında Ramallah’ta bulunan bir binada iki yılı aşkın bir süredir İsrail ordusu 16 tarafından zorla tutulmaktayken hastalanarak komaya girmiştir. Arafat 11 Kasım 2004 tarihinde 75 yaşında iken hayatını kaybetmiştir. 9.4. Mahmud Abbas: Filistin Kurtuluş Örgütü'nün kurucularındandır ve Filistin devlet başkanıdır. Yaser Arafat'ın yakın arkadaşı olarak en başından itibaren FKÖ'nün yöneticileri arasında yer almıştır. 1970'li yılların sonlarından başlayarak İsrail'le yakınlaşmış ve "iki devletli çözüm" üzerinde durmuştur. 1990'larda Oslo Sözleşmeleri'ne aktif olarak katılmıştır. 1996'da Filistin Kurtuluş Örgütü genel sekreteri ve Arafat'ın resmi olmayan sözcüsü konumundayken, Arafat'ın Oslo Sözleşmeleri'ndeki tutumunu eleştirmiştir. Sözleşmelerin başarısız olması ve akabinde İkinci İntifada'nın başlamasından sonra, intihar saldırılarına karşı tavır almış ve Arafat'ın çizgisinden belirgin bir şekilde uzaklaşmıştır. Az sayıda ılımlı Filistinli politikacıdan biri olarak, İsrail ve ABD hükümetleriyle diyalogu sürdürmüştür. Mart 2003'te Arafat bir yandan özerk Filistin yönetiminin başbakanlığı makamını oluşturarak, diğer yandan da artık kendisine rakip olan Abbas'ı bu makama atayarak kendi yetkilerini kısıtlamak zorunda kalmıştır. Abbas'ın bu makama atanması hem ABD başkanı Bush hem de İsrail başbakanı Ariel Şaron tarafından Ortadoğu sorununun çözümü için ilk adım olarak talep edilmiştir. 29 Nisan 2003'te resmen başbakan olan Abbas'ın ilk işi 2005 yılına kadar üç aşamada bağımsız bir Filistin devletini öngören yeni barış planını kabul etmek olmuştur. 6 Eylül 2003'te barış planının uygulanması için hazır olunmadığını da gerekçe göstererek başbakanlık görevinden istifa ettiğini açıklamıştır. Yaser Arafat'ın ölümünden sonra Filistin Kurtuluş Örgütü başkanlığını devralan Abbas, 9 Ocak 2005 tarihinde yapılan seçimlere El Fetih'in adayı olarak girmiş ve oyların % 62.52'sini alarak Filistin Devlet başkanı seçilmiştir. Abbas 2009'da biten görev süresinden sonra tekrar aday olmayacağını açıklamıştır. Görev süresi dolmasına karşın Abbas Devlet Başkanlığı görevini henüz bırakmış değildir. Hamas, Abbas'ın Devlet Başkanlığını tanımazken; El Fetih, Devlet Başkanlığı seçiminin 2010'daki parlamento seçimleri ile birlikte yapılması gerektiğini, Abbas'ın bu tarihe kadar görevinin sürdüğünü savunmaktadır. 9.5. Halid Meşal: 2004'ten beri İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) siyasi lideri olan Filistinli siyasetçidir. El Fetih ile rekabet eden İslamcı Hak Bloğunu kurmuştur. Meşal 1984'te eğitimini tamamladıktan sonra yaşamını tamamen Filistin İslami hareketinin oluşturulmasın atamıştır. 1987'de Hamas'ın kurulmasından sonra örgütün Kuveyt temsilciliğini üstlenmiştir. 2004'te Hamas lideri Şeyh Ahmed Yasin'in İsrail tarafından düzenlenen bir füze saldırısında öldürülmesinden sonra yerini alan Abdülaziz El Rantisi Meşal'ın halef olarak seçildiğini açıklamıştır. 9.6. Hamas: Filistin Ulusal Yönetimi'nde seçimle belirlenmiş Filistin Parlamentosunda çoğunluğu elinde tutan Filistinli paramiliter örgüt ve siyasi partidir. 1987'de Şeyh Ahmed Yasin, Abdülaziz El Rantisi ve Muhammed Taha tarafından tarafından İlk İntifada'nın başlangıcında Mısır'daki Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin kanadı olarak kurulmuştur. 1988'deki siyasi programında Hamas, Filistin'in asla Müslüman olmayanlar tarafından etrafı çevrilebilecek bir 17 İslam ülkesi olamayacağını ifade etmiş ve Filistinli Müslümanlar için Filistin'in kontrolünü İsrail'den almak adına kutsal bir savaş vermenin dini bir görev olduğunu söylemiştir. Bu tespit, 1988'de İsrail'in var olma hakkını tanıyan FKÖ ile Hamas'ı çatışma noktasına getirmiştir. Örgütün kuruluş amacı 1948'den öncesi İsrail'in işgal ettiği Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ni kapsayan topraklarda yeniden Filistin İslam devletini kurmaktır. Hamas'a verilen finansal desteğin büyük çoğunluğu Suudi Arabistan kaynaklıdır. 6 Mayıs 2005 seçiminde El Fetih oyların yüzde 56'sını, Hamas ise yüzde 33'ünü almıştır. El Fetih 84 yerden 45'ini kazanmıştır. 16 Aralık 2005'te yapılan Batı Şeria'daki yerel seçimlerde de Hamas önemli başarı elde etmiştir. Örgüt, 1993 ve 2005 yılları arasında İsrailli sivillere ve askerlere yönelik intihar saldırılarında bulunmuştur. Hamas, Kanada, AB, İsrail, Japonya ve ABD'de terör örgütleri listesine alınmıştır. 9.7. El Fetih: Yaser Arafat'ın önderliğinde 1959'da kurulan Filistin kökenli direniş örgütüdür ve Filistin Ulusal Yönetimi'nin iktidar partisidir. 1968 yılındaki Karameh direnişiyle öne çıkmıştır ve FKÖ içinde etkin olan bir örgüttür. 9.8. Filistin Kurtuluş Örgütü: Uluslararası ortamında PLO olarak tanınan bu örgütün temelleri, 13 Ocak-16 Ocak 1964’te Kahire'de toplanan Arap Zirvesi'nde atılmıştır. 29 Mayıs 1964 tarihinde Filistin Ulusal Konseyinin toplanmasının ardından 2 Haziran 1964 tarihinde Filistin Kurtuluş Örgütü kurulmuştur. Örgüt Arap devletleri arasında bir liderlik savaşı yüzünden Filistinliler tarafından değil, Arap devletleri tarafında özellikle de Mısır devlet başkanı Cemal Abdülnasır'ın yoğun desteği ile kurulmuştur. FKÖ'nün kurumsallaşması aşamasında Arap devletleri Filistinlileri mücadele yönünde yetiştirmek amacıyla askeri okullarına alma talebinde bulunmuşlar, ayrıca teşkilatın finansmanı için bir Filistin Milli Fonu oluşturmuşlardır. Arap devletlerinde FKÖ'nün ofisleri açılmış ve o sıralarda Gazze ve Sina'da üslenecek bir Filistin Kurtuluş Ordusu kurulmuştur. Bir anlamda Filistin davasının siyasal temsilcisi olan ve çok sayıda Filistinli örgütü bir çatı altında toplayan FKÖ, 1967 Arap-İsrail Savaşı'nda etkinliğini artırmıştır. 1968 yılında yapılan Filistin Ulusal Konseyi'nin dördüncü toplantısında FKÖ yeniden örgütlenmiştir. 1980'li yılların başlarına kadar FKÖ pek çok değişik grubu bünyesinde taşıyor olmasına rağmen Filistin davasının önde gelen örgütü olma özelliğini korumuştur. FKÖ, bugün devam eden varlığı ile Filistin Ulusal Otoritesi'ni yürüten siyasal bir parti gibi işlev görmektedir. 9.9. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi: 11 Aralık 1967 tarihinde kurulan Marksist-Leninist, Filistin siyasi ve askeri partisidir. Milliyetçi Arap Hareketi (MAH), Filistin Kurtuluş Cephesi ve bazı diğer direniş örgütlerinin birleşmesiyle kurulmuştur. FHKC'nin kurucusu olan Dr.George Habaş, sağlık nedenleriyle görevi devrettiği 2000 yılına kadar örgütün Genel Sekreterliği görevini de üstlenmiştir. FHKC 1969 yılında düzenlediği kongresinde kendisini Marksist-Leninist bir örgüt ilan etmiş, komünist bir kimlik kazanmıştır. Filistin topraklarının bölünmesine şiddetle karşı çıkan FHKC, Arap ve Yahudi halklarının barış içinde bir arada yaşayacağı tek bir Filistin devletini 18 ana hedefi olarak benimsemiştir. FHKC İsrail hedeflerine karşı gerçekleştirdiği etkili eylemlerle hem kendi adını duyurmuş, hem de Filistin ulusal mücadelesinin dünya solunda en çok tartışılan konulardan biri haline gelmesini sağlamıştır. İlerleyen yıllarda Lübnan İç Savaşı'na katılan FHKC, El Fetih lideri Yaser Arafat'ı İsrail'e karşı uzlaşmacı bir politika izlemekle eleştirmiştir. Yaser Arafat'ın 1993'te Oslo Barış Anlaşması'nı imzalaması ve ilerleyen yıllarda Filistin Ulusal Yönetimi'nin oluşturulması FHKC'nin yoğun itirazlarına neden olmuştur. George Habaş'ın 2000 yılında örgütün Genel Sekreterliğini devrettiği Ebu Ali Mustafa, 2002 yılında İsrail tarafından öldürülmüş, bir sonraki Genel Sekreter Ahmet Saadet ise İsrail'in baskısı sonucu Filistin Yönetimi tarafından Eriha'da hapsedilmiştir. İsrail Ordusu 2006 yılında Eriha Hapishanesi'ne baskın düzenleyerek FHKC'nin Genel Sekreteri olan Saadet'i kaçırmıştır. 10. Fransa Resmî adı Fransa Cumhuriyeti olan devlet anakara toprakları Batı Avrupa'da bulunan ve dünyanın pek çok bölgesinde denizaşırı toprakları olan bir ülkedir. Kıta Fransası, güneyde Akdeniz'den kuzeyde Manş Denizi ve Kuzey Denizi'ne, doğuda Ren Nehri'nden batıda Atlas Okyanusu'na kadar yayılan topraklarda yer almaktadır. Ülkenin başlıca ilke ve ülküleri İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde açıklanmıştır. Fransa'nın Avrupa kıtasındaki komşuları Belçika, Lüksemburg, Almanya, İsviçre, İtalya, İspanya, Monako ve Andorra'dır. A kdeniz'de İtalya'ya ait Sardinya Adası'ndan sadece 12 km uzaktaki Korsika adası da Fransa'ya aittir. Sahip olduğu denizaşırı illerde de, Fransız Guyanası aracılığıyla Brezilya ve Surinam'a, Saint Martin Adası aracılığıyla da Hollanda Antilleri'ne sınırı vardır. Fransa, Manş Denizi'nde deniz yüzeyinin altından geçen Manş Tüneli'yle Birleşik Krallık'a bağlanmaktadır. Fransa, 17. yüzyılın ikinci yarısından bu yana dünya genelinde uluslararası ilişkiler alanında önde gelen ülkelerden olmuştur. 18. ve 19. Yüzyıllar arasında, Fransa dönemin en büyük sömürge imparatorluklarından birini kurmuştur. Bu dönemlerde Fransa'nın sınırları batı Afrika'dan, güneydoğu Asya'ya kadar uzanmış, etki ettiği bölgelerdeki toplumların kültür ve siyasetlerinde belirgin izler bırakmıştır. Dünya sıralamasında 6. sırada bulunan nominal gayrisafi yurtiçi hasılası ve 8. sırada yer alan satın alma gücü paritesi ile ileri bir ekonomiye sahiptir ve gelişmiş ülkeler sınıfında yer almaktadır. Fransa, Avrupa Birliği adlı siyasi ve ekonomik örgütlenmenin kurucu üyelerinden biridir ve birlik üyesi ülkeler içinde yüzölçümü en büyük olanıdır. Fransa politikaları iki ana politik görüş çevresinde şekillenir: Sol görüşlü politikacılar Fransa Sosyalist Partisi etrafında, sağ görüşlü politikacılar ise Halk Hareketi Birliği partisi etrafında örgütlenmişlerdir. Fransa'nın dış ilişkileri büyük ölçüde kurucu üyesi olduğu Avrupa Birliği politikalarınca şekillenmektedir. 10.1. Sosyalist Parti: Fransa'nın en büyük sol görüşlü siyasi partisidir ve 1969'da İşçi Enternasyonali Fransa Bölümü'nün Sosyalist Parti adını almasıyla kurulmuştur. 1969'da SFIO resmen Sosyalist Parti adını almıştır. Sosyalist Parti, 2008 yılındaki yerel seçimleri, 2010'daki bölgesel seçimleri, 2011'deki kanton seçimlerini, 2008 ve 2011'deki senato seçimlerini kazanarak ciddi 19 başarı elde etmiştir. 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Sosyalist Parti'nin adayı François Hollande kazanmış ve 2012 genel seçimlerinde Sosyalist Parti mutlak çoğunluğu sağlamıştır. 10.2. Halk Hareketi Birliği: Fransa'da merkez-sağda yer alan bir siyasi partidir. Mecliste ve Senato'da önemli bir konuma sahip olan parti 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday gösterdiği Nicolas Sarkozy Fransa Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Parti Avrupa Halk Partisi, Uluslararası Merkez Demokratlar örgütlerine üyedir. Partinin politik görüşü Hristiyan liberalizm olarak nitelendirilebilir. 10.3. François Hollande: Fransa cumhurbaşkanıdır. 2012 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yapılan ikinci tur oylamalarında %51.7 ile galip gelip Fransa'nın 2012-2017 dönemi için Cumhurbaşkanı olmuştur. Büyük şirketler, bankalar ve zenginler için vergilerin arttırılması; 60.000 yeni öğretmen ataması; emeklilik yaşının 62'den 60'a çekilmesi; işsizliğin yüksek olduğu bölgelerde sübvanse işgücü yaratılması; kamu yatırım bankaları açarak Fransa'da endüstrinin gelişmesinin sağlanması; eşcinsellere evlilik ve çocuk edinme hakkı verilmesi ve Afganistan'daki Fransız askerlerinin geri çekilmesi gibi maddeleri içeren 60 önerilik bir manifestoyu Ocak ayında yayınlamıştır. Hollande, Türkiye-Fransa ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiğini belirtmektedir. 10.4. Nicolas Sarkozy: Eski Fransa cumhurbaşkanı ve Andorra eş prensidir. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne alınması taraftarı olmadığını açıkça ifade etmiştir. 2012 yılında Senato'dan geçirdiği Sözde Ermeni Soykırımını İnkarının Cezalandırılması Yasası, Fransa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. 21-22 Nisan 2012'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk turuna katılan 10 aday arasında %28.63 oy alan Sosyalist parti adayı François Hollande'nin ardından %27.18 oy ile ikinci tura kalmıştır. 5-6 Mayıs 2012 Tarihlerinde yapılan 2. tur sonucunda Cumhurbaşkanlığı seçimlerini oyların %51.9'nu alan Sosyalist Parti adayı François Hollande'ye karşı kaybetmiştir. 11. Güney Kore Resmî adı Kore Cumhuriyeti olan devlet Doğu Asya'da Kore Yarımadası'nın güneyinde kalan bir ülkedir. Güney Kore'nin batısında Çin Halk Cumhuriyeti, doğusunda Japonya ve kuzeyinde Kuzey Kore bulunmaktadır. Ülke'nin başkenti Seul'dur. Kore II. Dünya Savaşının ardından Sovyet ve ABD'nin askeri güçlerinden kurtuluşu ve işgalinden sonra, Kuzey Kore ve Güney Kore'ye bölünmüştür. Güney Kore ikinci bir demokrasi olarak 1948 yılında kurulmuştur. 25 Haziran 1950'de Güney Kore, Kuzey Kore'nin askeri güçleri tarafından işgale uğramış, iki Kore arasında çıkan savaş zor bir ateşkes sonrasında durmuş ve iki ülke arasındaki sınır bugünlerde en çok güçlendirilmiş müstahkem mevki olarak nitelendirilmektedir. Savaştan sonra, Güney Kore ekonomisi önemli ölçüde büyüdü ve gelişmiş bir ekonomiye ve tam demokrasiye sahip olmuştur. Ayrıca ülke Doğu Asya'da bölgesel güç konumundadır. Güney Kore ve Kuzey Kore aynı zamanda BM'ye üye olmuşlardır. 1 Ocak 2007 tarihinde, Güney Kore Dışişleri Bakanı Ban Ki-moon Birleşmiş 20 Milletler Genel Sekreteri görevini devralmıştır. Ülke'nin ayrıca Güneydoğu Asya Uluslar Birliği ile ASEAN Plus three devleti olarak gelişmiş ilişkileri ve gözlemcileri de bulunmaktadır. Ayrıca Güney Kore Doğu Asya zirvesine de üye ülkelerden birisidir. 2010 senesinde Güney Kore ve Avrupa Birliği arasında serbest ticaret anlaşması, ticaret engellerini ortadan kaldırmak için imzalanmıştır. Güney Kore ayrıca Kanada devletiyle de serbest ticaret anlaşması müzakereleri sürdürmektedir ve bir başka müzakere de Yeni Zelanda ile yürütülmektedir. Kasım ayının 2009 senesinde Güney Kore OECD'nin Kalkınma Yardımları Komitesine üye olmuş ve böylece ilk defa eskiden yardım almış bir ülke bu gruba verici bir devlet olarak üye olmuştur. Güney Kore Kasım ayının 2010 senesinde G-20 zirvesini kendi topraklarında gerçekleştirmiştir. 12. Güney Osetya Kafkasların güneyinde ihtilaflı bir bölge ve kısmen tanınmış bir devlettir. Sovyetler Birliği'ne bağlı Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti bünyesinde kurulmuş olan Güney Osetya Otonom Oblastı topraklarında yer almaktadır. Güney Osetyalılar, 1990 yılında Gürcistan'dan bağımsızlık ilan ederek bölgeye Güney Osetya Cumhuriyeti adını vermişlerdir. Gürcistan Hükümetinin cevabı, Güney Osetya'nın özerkliğini kaldırarak, bölgeyi güçle geri almaya çalışmak olmuştur. Bu durum, 1991-1992 Güney Osetya Savaşı'na yol açmıştır. Gürcistan, 2004 ve 2008 yıllarında iki defa daha güç kullanarak bölgeyi ele geçirmeye çalışmıştır. Son çatışmaların yaşandığı 2008 Güney Osetya Savaşı sonunda Oset ve Rus güçleri, bölge üzerinde tam kontrolü ele geçirerek bölgenin de facto bağımsızlığını sağlamışlardır. 2008 Güney Osetya Savaşı sonrasında Rusya, Venezuela, Nikaragua, Nauru ve Tuvalu, Güney Osetya'yı bağımsız bir devlet olarak tanıdılar. Gürcistan, Güney Osetya'yı bir politik kavram olarak tanımamakta, ve topraklarının çoğunu Rusya tarafından işgale uğramış, Gürcistan egemenliğindeki Şida Kartli bölgesi olarak kabul etmektedirler. 13. Güney Sudan Güney Sudan Cumhuriyeti, Yukarı Nil nehri havzasında yer alan bir Orta Afrika ülkesidir. Doğusunda Etiyopya, kuzeyinde Sudan, güneyinde Kenya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Uganda, batısında ise Orta Afrika Cumhuriyeti ile komşu olan ülkenin başkenti Cuba'dır. Güney Sudan, uzun yıllardır devam eden etnik ve dinî ayrışmalar nedeniyle Sudan'dan ayrılıp 2011 yılı itibariyle bağımsızlığını ilan etmiştir. Sancılı geçen ayrılış süreci ilk olarak 9 Ocak 2005 yılında II. Sudan İç Savaşı sonrasında Güney Sudan'ın özerkliğini ilan etmesiyle başlamıştır. Geçmiş yıllarda Sudan hükümeti tarafından tanınmayan Güney Sudan, 9 Ocak 2011 tarihinde yapılan "bağımsızlık referandumu"na göre 9 Temmuz 2011 tarihinde bağımsızlığını ilan etme hakkını kazanarak, 2011 yılının Mayıs ayının sonlarına doğru Sudan hükümeti tarafından tanınmasına olanak sağlamıştır. Güney Sudan'ın bağımsızlığı 9 Temmuz 2011'de resmî olarak ilan edilmiştir. 22 yıllık iç savaşa son veren 2005'teki anlaşma uyarınca Güney Sudanlılar, Ocak'taki referandum sonucunda Hartum'dan ayrılma kararı almıştır. 14. Gürcistan 21 Karadeniz’in doğu kıyısında, Güney Kafkasya’da yer alan bir ülkedir. Tam adı Gürcistan Cumhuriyeti’dir. Eski Sovyet cumhuriyetlerinden biri olan Gürcistan'ın kuzeyinde Rusya, doğusunda Azerbaycan, güneyinde Ermenistan ve güneybatısında Türkiye yer almaktadır. Ülkenin batı sınırını Karadeniz belirler. Yüzyıllar boyunca İran, Moğollar, Rusya ve Osmanlı Devleti’nin çekişmesine sahne olan Gürcistan, 1801’den itibaren Rusya tarafından ilhak edilmiştir. 1918-1921 arasında Demokratik Gürcistan Cumhuriyeti adı altında bağımsız bir devlet kurulmuştur. 1921’de ülkeye Kızıl Ordu girmiş ve Gürcistan Sovyet cumhuriyetlerinden biri olmuştur. Gürcistan 1991 yılında yeniden bağımsızlığını kazanmıştır. 14.1. Mihail Saakasvili Gürcü siyasetçi ve görevdeki Gürcistan devlet başkanıdır. Mihail Saakaşvili, 1995'te Gürcistan parlamentosunun reform ve hukuk komitesine başkan seçilmiş ve 1999'da milletvekili olmuştur. Eduard Şevardnadze'nin 2000 yılının Ekim ayında Adalet Bakanı yaptığı Saakaşvili, hükümette bulunduğu süre içinde olup bitenlerden rahatsızlık hissetmiştir. Adalet Bakanlığı görevine gelişi bir yılı bile bulmamışken, yolsuzlukları gerekçe göstererek 2001 yılının Eylül ayında görevi bırakmıştır. Hükümetteki görevinden ayrılan Saakaşvili, ardından Birleşik Ulusal Hareket adlı siyasal oluşumu başlatmıştır. Partisi Haziran 2002'de yapılan yerel seçimlerden zaferle çıkmıştır. Ardından Saakaşvili, Tiflis şehir konseyi başkanlığına getirilmiştir. 2 Kasım 2003'te yapılan parlamento seçimlerine hile karıştığını iddia eden Saakaşvili, devlet başkanı Eduard Şevardnadze'ye karşı muhalefet başlatmıştır. Aynı dönemde bölgede birçok ülkede aynı anda, bir düğmeye basılmış gibi ortaya çıkıveren "Kadife Devrim", "Turuncu Devrim" gibi hareketlerin benzeri, Gürcistan'da da, tarihin en önemli devlet adamlarından ve birçok uzman tarafından stratejik deha olarak tanımlanan Şevardnadze'ye karşı ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda Gül Devrimi adıyla anılan barışçı halk hareketinin baskılarına dayanamayan Şevardnadze istifa etmiş; 4 Ocak 2004'te yapılan seçimlerde devlet başkanlığı koltuğuna ABD ve Avrupa ülkelerinin büyük desteğini arkasına almış olan Saakaşvili oturmuştur. Ekim-Kasım 2007'de muhalefet partilerin yönetime karşı ortaklaşa kitlesel gösteriler yapması ve başkent Tiflis'teki mitingin 7 Kasımda güç kullanılarak dağıtılmasının ardından Saakaşvili, görevinin dolmasına daha bir yıl varken devlet başkanlığından istifa etmiştir. 5 Ocak 2008'de yapılan devlet başkanlığı seçimlerini ilk turda yüzde 53 oy oranıyla kazanan Saakaşvili yeniden bu göreve seçilmiştir. Bölgede ortaya çıkıveren gelişmelerin ve Saakaşvili iktidarının Gürcistan milli menfaatlerine etkileri, yıllarca Şevardnadze'nin stratejik dehasıyla büyük bir diplomatik başarıyla idare edilmiş Osetya meselesinin gelmiş olduğu durumla ve sonuçlarıyla da net olarak görülebilir. 14.2. Gül Devrimi Gürcistan’da, 2003 yılında Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze’nin görevini bırakmak zorunda kalmasıyla sonuçlanan barışçıl halk hareketine verilen isimdir. Eduard Şevardnadze, 1992 yılından beri (1995’ten itibaren devlet başkanı olarak) Gürcüstan’ı yönetmiştir. Onun döneminde hükümetler ve devlet başkanının ailesi, yolsuzluklarla birlikte anılmaya başlamıştır. Öte yandan ülke ekonomisi hiçbir gelişme gösterememiş ve Gürcüstan, Avrupa 22 standartlarına göre fakir bir ülke haline gelmiştir. Rusya’nın desteklediği iki ayrılıkçı bölge olan Abhazya ve Güney Osetya, Tiflis yönetiminin kontrolü dışında kalmıştır. Bu siyasal ve ekonomik kriz içinde 2 Kasım 2003 tarihinde parlamento seçimleri yapılmıştır. 2 Kasım 2003 tarihinde yapılan parlamento seçimleri, ulusal ve uluslararası gözlemciler tarafından izlenmiştir. Miheli Saakaşvili seçimlere hile karıştırıldığını ileri sürmüş ve bu durum uluslararası bağımsız kuruluşlarca da desteklenmiştir. Ardından Tiflis’te yönetime karşı barışçı gösteriler düzenlenmeye başlamıştır. Bu gösterilere demokratik muhalefet güçlerin neredeyse tamamı katılmıştır. Kasım ortalarında, Tiflis sokaklarındaki demokratik gösterilere, Gürcistan’ın başlıca kent ve kasabalarında Kmara (“Yeter”) adlı gençlik örgünün organize ettiği gösteriler eklenmiştir. Bu gösterilere STK’lar da aktif olarak katılmışlardır. 22 Kasımda gösteriler doruk noktasına ulaşmış ve yeni parlamentonun açılışı sırasında, Şevardnadze’nin konuşma yaptığı sırada, Saakaşvili’nin önderliğindeki göstericiler ellerinde kırmızı güllerle (hareket adını buradan almıştır) parlamento binasına girmişlerdir. Şevardnadze, konuşmasını yarıda keserek korumaları eşliğinde parlamento binasını terk etmek zorunda kalmıştır. Seçkin askeri birliklerin gösterilere müdahale etmeyi reddetmesinden sonra Şevardnadze, 23 Kasım’da, muhalefetin liderleri Saakaşvili ve Zurab Jvania ile görüşerek durum değerlendirmesi yapmıştır. Bu görüşmeye, bu arada Tiflis’e giden Rusya Dışişleri Bakanı İgor İvanov aracılık etmiştir. Bu görüşmenin ardından Şveardnadze, devlet başkanlığı görevinden ayrıldığını duyurmuştur. 4 Ocak 2004 tarihinde devlet başkanlığı seçimleri yapılmış ve Saakaşvili, oyların ezici çoğunluğunu alarak devlet başkanı seçilmiştir. 14.3. 2008 Güney Osetya Savaşı 2008 Güney Osetya Savaşı, Ağustos 2008 tarihinde Güney Osetya - Rusya - Gürcistan ve son olarak Abhazya'nın katılımı ile aralarında gerçekleşen gerilim ve çatışmalarla başlayan savaştır. Savaş sonunda, Güney Osetya ve başkenti Tshinvali çok ağır hasar görmüştür ve büyük can kaybına yol açmıştır. Ama Gürcistan, Güney Osetya ve Abhazya'daki kısıtlı kontrolünü de yitirip savaşı kaybetmiştir. Ayrıca Güney Osetya ve Gürcistan, milyonlarca Amerikan doları zarara uğramıştır ve sonuç olarak Rusya, tek yanlı olarak bağımsızlıklarını ilan eden Abhazya ve Güney Osetya'yı tanıdığını açıklamıştır. Gürcistan ise Rusya'yla tüm diplomatik ilişkilerini kesmiş ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) örgütünden ayrılmıştır. 15. Hindistan Hindistan Cumhuriyeti Güney Asya'da bulunan bir ülkedir. Dünyanın en büyük yedinci coğrafi alanı ve en büyük ikinci nüfusuna sahip olan ülkedir. Güneyinde Hint Okyanusu, batısında Umman Denizi ve doğusunda Bengal Körfezi'nin bulunmasıyla birlikte Hindistan'ın deniz kıyısı 7.517 kilometre uzunluktadır. Batısında Pakistan, kuzeydoğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, Nepal ve Bhutan ve doğusunda Bangladeş ve Myanmar ülkeleri ile sınır paylaşmaktadır. Ayrıca Sri Lanka, Maldivler ve Endonezya'ya çok yakındır. Borsa sayılarına göre dünyanın en büyük on ikinci ekonomisine ve dünyanın en büyük dördüncü satın alma gücü paritesine sahiptir. 1991'den beri uygulanan ekonomik inkılapları nedeniyle dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisidir. Buna rağmen yoksulluk ve kötü beslenme oranları hala çok yüksek, okuryazarlık ise çok düşüktür. Çin ile birlikte dünya gezegeninde nüfusu 1 23 milyar sınırının üstündeki iki ülkeden birisi olarak önemli bir yere sahip olan Hindistan, daha yüksek olan nüfus artış hızı sebebiyle yakın bir gelecekte dünyanın en kalabalık ülkesi olacaktır. 16. Irak Aşağı Mezopotamya bölgesinde kurulmuş bir devlettir. Bugün Irak, Orta Doğu’da yer alan stratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleri ile Körfez'in önemli ülkelerinden biri durumundadır. Irak bir ara (savaştan önce), Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden sonra dünyanın üçüncü en büyük petrol rezervine sahip olmuştur. Amerika'yla savaştan ve işgalden sonra üretimde önemli düşüşler olmuştur. Fakat doğal olarak rezerv sıralamasındaki yerini korumaktadır. Irak uzun yıllar Birleşik Krallığın hakim gücü altında idare edilmiştir. Birleşik Krallığın 1971'de Orta Doğu’dan tamamen çekilmesi ile, bu bölge üzerinde ABD önder güç olmaya başlamıştır. Soğuk Savaş sonrası Orta Doğu’da etkisini artıran ABD’nin Irak’a özel bir politik ilgisi vardır. Yakın dönem Irak tarihi ABD tarafından şekillendirilmiştir. Ülke 1917'ye kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Modern Irak, 1920’de Osmanlıların I. Dünya Savaşı’nda yenilmesiyle birlikte İngilizlerin Osmanlı eyaletleri olan Musul, Bağdat ve Basra’yı yeni bir politik oluşum olarak değiştirmeleri sonucu, Fırat-Dicle Havzasını kontrolü altına alan ve yakın bir bölge devleti tarafından yönetilmeyen yeni bir oluşumdur. 16.1. I. Körfez Savaşı II. Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan Soğuk Savaş tüm dünyayı iki kampa ayırmıştır. 1980'li yıllar Sovyetler'in çözülme sürecine girmesine ve Soğuk Savaşın sonuçlanmasına sahne olmuştur. İki kutuplu bir dünyadan tek kutuplu bir dünyaya doğru etkinlik haritası tekrar çizilmeye başlanması, Ortadoğu'ya da yansımıştır. Irak, Ağustos 1990'da petrol üretim kotalarını aşmak ve tartışmalı bölgelerden petrol çıkarmakla suçladığı komşusu Kuveyt'i işgal ederek 19. ili olarak topraklarına kattığını ilan etmiştir. Saddam Hüseyin'in uzlaşmaz tutumu karşısında BM'ye üye çeşitli ülkeler ABD öncülüğünde Suudi Arabistan'a askeri yığınak yapmaya başlamışlardır. BM Güvenlik Konseyi Irak'a 15 Ocak 1991'e değin Kuveyt'ten çekilmesi için son bir uyarıda bulunmuştur. 17 Ocak 1991'de başlayan ve Körfez Savaşı olarak bilinen Çöl Fırtınası Harekatı sonunda 27 Şubat 1991'de Kuveyt kurtarılmıştır. 28 Şubat'taki ateşkesin ardından kuzeydeki Kürtler ve güneydeki Şiiler arasında başlayan ayaklanmalar Irak kuvvetlerince acımasızca bastırılmıştır. 2 milyonun üzerinde Iraklı Kürt Türkiye ve İran'a sığınmıştır. Bunun üzerine müttefik kuvvetler 36. paralelin kuzeyi ve 32. paralelin güneyindeki bölgeleri Irak uçuşlarına yasakladılar. ABD yönetimindeki müttefik kuvvetler 1993, 1996, 1998 ve 2001 yıllarında Irak'a karşı hava saldırıları düzenledi. Körfez Savaşı'ndan sonra uygulamaya konan BM ambargosu 1996 yılında başlayan Gıda Karşılığı Petrol programıyla yumuşatılmıştır. 16.2. Irak'ın İşgali ABD ve Birleşik Krallık öncülüğündeki koalisyon kuvvetleri Irak'ı kitle imha silahlarından arındırmak, Saddam Hüseyin'in teröre verdiği desteği kesmek ve Irak Halkını özgürleştirmek gerekçeleriyle Irak'taki Baas Rejimi'ne karşı saldırıya geçmiştir. 20 Mart 24 2003'te başlayan hava saldırısı ve onu takip eden kara harekatı sonunda 9 Nisan 2003'te başkent Bağdat'a giren koalisyon güçleri Saddam Hüseyin iktidarını devirmişlerdir.15 Nisan'da Irak tümüyle koalisyon güçlerinin denetimine geçmiştir. Aralık 2003'te Saddam Hüseyin yakalanmıştır. Sonraki dönemlerde işgalci ABD güçlerine karşı bir direniş başlamış ve günümüzde de bazen çok şiddetli olarak (özelikle Felluce) devam etmektedir. Bunun yanında Şiiler ile Sünniler arasında derin bir ayrışma ortaya çıkmış ve adeta iç savaşı andıran, günümüzde de devam eden şiddetli çatışmalar yaşanmaktadır. Terör örgütleri tarafından da düzenlenen saldırılarda çok sayıda insan ölmüştür. 2008 başlarında işgalin başladığı Mart 2003'ten beri 4020 civarında ABD askeri ölürken 1 milyondan fazla Iraklının şiddet, çatışma ve direniş olayları sonucu öldüğü belirtilmiştir. Ayrıca ABD'nin Iraklı tutuklulara yaptığı işkenceler skandala yol açmıştır. Bunun yanında keyfi uygulamalar sonucu öldürülen Iraklı sivillere rastlanmıştır. 16.3. Baas Rejimi Baas Arap dilinde yeniden diriliş anlamına gelmektedir. 1940 yılında Suriye'de kurulan bu hareketin ilk teorisyenleri Ekrem Havrani ile Mişel Eflak'tır. Baas ideolojisi, amaç olarak Ortadoğu'da tek bir Arap devleti kurulmasını benimsemiştir. Partinin sloganı birlik, özgürlük ve sosyalizmdir. Parti ideolojisi parti birliğine ve dış baskılara karşı durmaya dayanmaktadır. Baas hareketi Suriye'de ortaya çıkmışsa da, Irak'ta da taraftar bulmuştur. Baas Partisi Suriye ve Irak'ta yaptıkları devrimlerle iktidarı ele geçirmişlerdir. Saddam Hüseyin ve Hafız Esad Baas akımının son büyük temsilcileridir. 1967'deki Altı Gün Savaşı'nda Arap ülkelerinin İsrail'e karşı ağır bir yenilgi almaları Irak'taki Baas hareketine olan desteği artırmıştır. Hükümete ağırlığını koyan Baas Partisi, örgütlü yapısıyla hemen hemen bütün kurumları ele geçirmeyi başarmıştır. Tabanını genişletmek isteyen Parti, 1970'te Kürtlerle çatışmaya son vererek Irak Komünist Partisi (IKP), Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve öteki bazı milliyetçi ve sol eğilimli siyasi güçlerle işbirliğine yönelmiştir. Ancak, 1974'te Kürtlerle, ardından komünistlerle ilişkilerin bozulması nedeniyle yeniden tek partili sıkı bir rejime dönülmüştür. 1976'da başbakanlığı ve bazı önemli yetkileri Hasan El Bekir'den devralan Saddam Hüseyin, Temmuz 1979'da, devlet başkanı olmuştur. ABD'nin Irak'ı işgali neticesinde devrilen Saddam ile birlikte Irak'ta iktidarı elinde bulunduran Baas rejimi sona ermiştir. 16.4. Celal Talabani Kürt siyasetçi ve Irak cumhurbaşkanıdır. Saddam Hüseyin'in devrilmesi, Talabani'nin siyasi kariyerinde yeni bir dönem açmıştır. Talabani'nin siyasi hayatı, 1991 Körfez Savaşı'ndan ve kuzeydeki Kürtlerin Irak hükümetine karşı ayaklanmasından sonra yeni bir döneme girmiştir. 16.5. Nuri El Maliki Şu an Irak Cumhuriyetinin başbakanlığı görevinde bulunan Iraklı siyasetçi ve devlet adamıdır. ABD ile ülkenin güneyindeki Şii topluluğunu barıştırmaya yönelik bir politika çizmektedir. ABD ile Iraklı Şii direnişçiler arasında bir denge politikası kurmaya çalışmaktadır. 25 16.6. Saddam Hüseyin Irak eski cumhurbaşkanıdır. 11 Eylül 2001 tarihinde ABD'de yaşanan terör eylemlerinin ardından Saddam Hüseyin tekrar ABD'nin hedefi haline gelmiştir. 20 Mart 2003'te ABD tarafından, kitle imha silahları olduğunu öne sürerek başlatılan Irak'ın işgali sırasında, Irak hükümeti ve ordusu üç hafta içinde çöktü. 9 Nisan 2003 tarihinde, ABD güçlerinin Bağdat'a girmesiyle 24 yıllık Saddam Hüseyin iktidarı sona erdi. 13 Aralık 2003'te Tikrit yakınlarında bir çiftlik evinde ABD güçlerince yakalandı. Irak Geçici Hükümeti'nce kurulan Irak Özel Mahkemesi'nde ilk kez 30 Haziran 2004'te yargıç karşısına çıkarılan Hüseyin, başta insanlığa karşı suçlar olmak üzere cinayet, işkence ve yasadışı tutuklama gibi bir dizi suçlamanın muhatabı oldu. 5 Kasım 2006'da Duceyil Davası’nda insanlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm edildi ve asılarak idamına karar verildi. Saddam Hüseyin, 30 Aralık 2006 tarihinde Kurban Bayramı'nın ilk gününde asılarak idam edildi. 16.7. Mesud Barzani Barzani, 2003 yılında Irak'ın işgalinden sonra kurulan Irak Hükümet Konseyi'nin üyesi oldu ve 2004 yılı Nisan ayında konseyin başkanı oldu. Haziran 2005'te Irak Kürdistan Parlamentosu tarafından Kürdistan Bölgesel Yönetimi başkanı seçildi. 17. İngiltere Avrupa'nın batısında, coğrafi olarak Büyük Britanya Adasının tamamını, İrlanda Adası'nın kuzey kısmını ve bazı diğer Britanya Adalarını kapsayan ülkedir. Ülkenin ismi, gerek ülke içinde, gerekse uluslararası camiada genellikle Birleşik Krallık olarak kullanılır. Birleşik Krallık dört devletten meydana gelir: Galler, İngiltere, İskoçya ve Kuzey İrlanda. Bu devletlerin, İrlanda Adası'ndaki Kuzey İrlanda hariç, hepsi Büyük Britanya adasındadır. Bunların haricinde krallığa ait irili ufaklı birçok ada vardır. Wight Adası, Lundy, Scilly Adaları, Anglesey ve Hebrid Adaları, Orkney Adaları ve Shetland Adaları bunlardan bazılarıdır. Man Adası ve Manş Adaları coğrafi olarak krallığa bağlı olsa da, resmi açıdan özel statüleri vardır. Resmi olarak krallığın parçası sayılmazlar, ancak monarka bağımlıdırlar. Bu adalar Avrupa Birliği'ne dahil değildirler. Birleşik Krallık'ın eski sömürgeleri günümüzde İngiliz Milletler Topluluğu çatısı altında ekonomik ve siyasi işbirliği yapmaktadırlar. Birleşik Krallık süper güç olma sıfatını ABD'ye kaptırmış olmakla birlikte dünyanın en güçlü ülkeleri arasında yerini korumaktadır. Birleşik Krallık Avro Alanı dışında kalmakla birlikte Avrupa Birliği'nin en önemli ülkeleri arasında yer almaktadır. Ülkenin yazılı anayasası yoktur. 17.1. Muhafazakar Parti Tory'ler olarak da bilinirler, Birleşik Krallık'ta merkez sağ partidir. 20. yüzyılın başlarından itibaren İşçi Partisi ile birlikte Birleşik Krallık'ın en büyük iki siyasi partisinden biri olmuştur. 2010 yılındaki seçimlerde David Cameron'la muhafazakar parti birinci parti çıktı. Liberallerle koalisyon hükümetini kurarak tekrar iktidara geçti. 17.2. İşçi Partisi 26 20. yüzyılın ilk yıllarından beri Birleşik Krallık'ta sol kanadın en büyük siyasi partisidir. Mayıs 2010 yılındaki yapılan seçimlerde İşçi Partisi Avam Kamarası'nda bulunan toplam 650 milletvekilliğinden 268'ini aldı. 307 milletvekili ile en büyük parti olan Muhafazakar Parti de mutlak çoğunluğu elde edemedi ama 57 milletvekilliği kazanan Liberal Demokrat Parti bir koalisyon hükümeti kurunca İşçi Partisi muhalefete düştü. 2010 seçimini kaybeden Gordon Brown başbakanlıktan ayrıldığı gün İşçi Partisi liderliğinden de istifa etti. Yapılan parti liderliği seçiminden sonra Ed Milliband İşçi Partisi lideri oldu. 17.3. Sinn Fein 20.yüzyıl İrlanda'sında siyasi hareket ve bu hareketi destekleyenlerin oluşturduğu siyasi partidir. 1905 yılında İrlandalı Arthur Griffith tarafından kurulmuştur. Adı Oldcastle'da basılan yerel bir gazete isminden gelmektedir. Parti IRA'nın siyasi kanadı olarak değerlendirilmektedir. Sinn Féin'in en büyük özelliği İngiliz hükümetine karşı aşırı bir milliyetçi tavır göstermesine rağmen kendini sol bir parti olarak tanımlamasıdır. Partinin İrlanda Cumhuriyeti Parlamentosunda 5, Kuzey İrlanda Parlamentosunda ise 28 sandalyesi bulunmaktadır 17.4. David Cameron 6 Aralık 2005 tarihinde Michael Howard'ın istifasıyla boşalan parti genel başkanlığına büyük oranda oy alarak seçildi. Bu tarihten sonra Ana Muhalefet Partisi Lideri sıfatını kazandı. 5 yıl süreyle önce Başbakan Tony Blair ve sonra Başbakan Gordon Brown hükümetleri karşısında muhalefet eden ve değişim vaad eden Cameron, 6 Mayıs 2010 tarihinde yapılan seçimler sonrası partisini 307 milletvekiliyle birinci olarak hükümet kurma pozisyonuna getirdi. Ancak tek başına hükümet etme çoğunluğuna sahip olmadığı için Liberal Demokratlar ile koalisyon görüşmelerine başlayan Cameron 11 Mayıs 2010 tarihinde Kraliçe II. Elizabeth'den başbakanlık görevini aldı. Böylece Cameron hem son 200 yıldır seçilen en genç başbakan oldu, hem de 1945 yılından sonra ilk kez koalisyon hükümetini oluşturan isim oldu. 18. İran İran İslam Cumhuriyeti Güneybatı Asya'da yer alan bir ülkedir. Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Pakistan,Afganistan ve Türkmenistan ile kara sınırına sahiptir. Başkenti Tahran'dır. Resmî dili Farsçadır. Şii İslamiyet ülkenin resmî dinidir. İran siyasal sistemi 1979'da kabul edilen anayasaya göre oluşturulan birkaç karmaşık yönetim yapısına göre işlemektedir. En yüksek devlet makamı şimdilerde Ayetullah Ali Hamaney'in üstlendiği İran dini liderliğidir. İran, uluslararası enerji güvenliği ve dünya ekonomisinde geniş petrol ve doğal gaz kaynakları sonucu önemli bir konuma sahiptir. 18.1. Ali Hamaney İran İslam Cumhuriyeti'nin dini lideridir. 18.2. Hasan Ruhani 27 İranlı siyasetçi, diplomat ve akademisyendir. İran İslam Cumhuriyeti'nin yedinci cumhurbaşkanıdır. Haziran 2013'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığını koyan Ruhani, hem ülkenin reform yanlısı kesimlerin sempatisini kazanmış hem de dini liderlikle olan yakın bağları nedeniyle adaylar arasında favori görülmüştür. Seçimleri %52 oy oranıyla kazarak İran İslam Cumhuriyeti'nin 7. Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 19. İsrail Ortadoğu'da, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği yerde bulunan bir devlettir. Coğrafi olarak, Asya kıtasında bulunur. Batısında Akdeniz, kuzeyinde Lübnan ve Suriye, doğusunda Ürdün, güneyinde ise Mısır ve Kızıldeniz ile çevrilidir. Başkenti Knesset kararına göre Kudüs'tür. Ancak bu durum Birleşmiş Milletler tarafından tanınmamaktadır. İsrail, nüfusunun çoğunluğu Yahudi olan tek devlettir I. Dünya Savaşı sonunda 2 Kasım 1917’de İngiltere dışişleri bakanı Arthur Balfour'un girişimiyle Balfour Deklerasyonu süreci başlatıldı. 14 Mayıs 1948’de BM paylaşım planı uyarınca David Ben Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildi. 24 saat sonra, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçerek İsrail topraklarına girdiler. 1949 yılının ilk aylarında BM nezdinde İsrail ile onunla savaşan Arap ülkelerinin her biri (o dönemden beri İsrail’le müzakere masasına oturmayı reddeden Irak hariç) arasında doğrudan müzakereler düzenlendi ve bunların sonucunda bir ateşkes anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca sahil şeridi, Celile ve tüm Necef İsrail’e, Yehuda ve Samiriye Ürdün’e, Gazze Mısır yönetimine ve Kudüs'ün ise Eski Şehir'in de dahil olduğu doğu kısmı Ürdün’e, batısı da İsrail’e bırakıldı. İsrail'in Filistinliler ile olan gerginliği ise sürmektedir. 19.1. Şimon Peres İsrailli politikacı, devlet adamı ve 9. cumhurbaşkanıdır. Peres iki defa Başbakanlık yaptı ve bir defa geçiş dönemi Başbakanlığı yaptı. 66 yılı aşan politik kariyeri boyunca, 12 kabinede üye olarak görev aldı. Kariyeri boyunca Knesset’te beş farklı partide görev aldı; Mapai, Rafi, İşçi, Gruplaşma ve Kadima. Bu partiler arasında Gruplaşma ve İşçi Partisi için liderlik yaptı. Peres, 1994 yılında, Yaser Arafat ve İzak Rabin’le birlikte Barış anlaşması girişimine Dış İşleri Bakanı olarak katılmasından dolayı, Nobel Barış Ödülü’nü kazandı. Başbakanlıktan sonra cumhurbaşkanlığı görevine seçilen ilk politikacı oldu. Peres “Şahin” olarak bilinirdi. Ben-Gurion ve Dayan’ın himayesi altındaydı ve Batı Şeria’daki yerleşimlerin destekçisiydi. Fakat, partisinin liderliğini aldığında, duruşu değişti. Yakın dönemde daha çok güvercin olarak bilinir ve ekonomik işbirliğiyle gelişen barışın büyük destekçisidir. 1970 ve erken 1980’li yıllardaki ana akım İsrailli liderler gibi Filistin otoriteleriyle konuşmaya karşıdır ama diğerlerinden farklı olarak, Batı Şeria ve Gazze sınırları hakkında bir anlaşmaya varmak gerektiğini savundu. Zamanla, Peres, Filistin otoriteleriyle konuşmayı desteklemeye başladı. Peres’in dış politikası, oldukça gerçekçiydi. Türkiye ile ilişkilerin iyi tutulması adına, Ermeni Meselesini gündeminden uzak tuttu. 19.2. Benyamin Netenyahu 9. İsrail başbakanı ve Likud Partisi başkanıdır. Netanyahu, İsrail Devleti kurulduktan sonra İsrail’de doğan ilk başbakandır. 28 20. Kosova Kosova veya Kosova Cumhuriyeti Balkanlar'da, Sırbistan, Karadağ, Makedonya Cumhuriyeti ve Arnavutluk devletlerine sınırı olan, 1999 ile 2008 yılları arasında Birleşmiş Milletler idaresinde bir bölgedir. Kosova 17 Şubat 2008 tarihinde tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etti. Kosova'yı ilk tanıyan ülke Kosta Rika, ikinci ülke Amerika Birleşik Devletleri olmuştur. Türkiye, Arnavutluk, Birleşik Krallık ve Afganistan da Kosova'yı tanıyan ilk ülkelerdendir. Bu bağımsızlığı tanımayacağını ilan eden Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti, Sırbistan ve Rusya´ya göre burası hâlen Sırbistan’a bağlı özerk bir bölgedir. Bağımsızlık ilanı sonrasında Kosova'yı tanıyan ülkeler arasına Japonya, Macaristan ve Hırvatistan da katılmıştır. En son Afrika ülkesi olan Mısır 27 Haziran 2013 tarihinde Kosova'nın 17 Şubat 2008’de tek taraflı olarak ilan ettiği bağımsızlığını resmen tanıyan 101. ülke olmuştur. 27 Haziran 2013 itibariyle, Kosova Cumhuriyeti, 101 ülke tarafından tanınan bir cumhuriyettir. Bu tanıma süreci sürekli gelişerek devam edecek bir seyir izlemektedir. 21. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Akdeniz'de bulunan en büyük üçüncü ada ve Anadolu yarımadasının 65 km güneyindeki Kıbrıs adasının kuzey kısmında yer alan bağımsız devlettir. Bağımsızlığı Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmamaktadır. Bugün birçok devlet, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlar tarafından adanın sadece güneyini kontrol altında tutan Kıbrıs Cumhuriyeti toprakları içerisinde kabul edilmekte, Kuzey Kıbrıs ise de facto olarak nitelendirilmektedir. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi'ne göre, Türkiye'nin işgali altındadır. Bağımsızlık ilanından bu yana Türkiye tarafından ekonomik, siyasi ve askerî olarak desteklenmektedir. Türkiye'de "Yavru vatan", "Yeşilada" ya da "cennet ada" diye de bilinir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kendisine uygulanan ambargolardan dolayı ekonomik olarak Türkiye'ye bağımlı hale gelmiştir. 21.1. Enosis Enosis 1930'lu senelerde Birleşik Krallık idaresinde bulunan Kıbrıs adasının "Yunanistan'a bağlanması" anlamında kullanılmıştır. Genel anlamı ise politika açısından "bir ülkenin sınırlarına dahil olma, birleşme" anlamına gelmektedir. 21.2. Türk Mukavemet Teşkilatı Türk Mukavemet Teşkilatı Kıbrıs'ta 1 Ağustos 1958'de EOKA örgütüne karşı mücadele etmek için kurulan silahlı örgüttür. Daha sonraları EOKA'nın yerini EOKA-B'ye bırakmasıyla bu örgütle mücadele etmiştir. 1 Ağustos 1976 tarihinde Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'na dönüştürülmüştür. Üyelerine "mücahit" denilmekteydi. Kıbrıs Harekâtı'nın başladığı 20 Temmuz 1974 tarihinde TMT üyesi 17.151 mücahit bulunuyordu. 21.3. EOKA 29 EOKA, Yunanistan'ın Kıbrıs'ta kurduğu bir silahlı örgüttür. EOKA Kıbrıs Rumlarının Enosis amacını gerçekleştirmeyi hızlandırmak için Birleşik Krallık idaresine karşı kurulmuştur. Örgüt, self-determinasyon ilkesini BM'ye sunmuş, ancak BM bunu kabul etmemiştir. Neden olarak da adada iki etnik kökenden insanlar olmasını gösterilmiştir. EOKA 1950'li yılların başlarında Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması için Georgios Grivas liderliğinde kurulmuştur. Filistin'de gerilla yöntemlerini kullanarak İngilizler ile savaşan ve sonunda İngilizlerin Filistin'i terk etmek zorunda bırakan Irgun'u örnek almıştır. 1971 yılında Başkan ve Başpiskopos III. Makarios'un Kıbrıs'ta Türklerin adayı terk etmelerini hedefleyen yöntemlerini yetersiz gören Yunanistan'ın cunta yönetimi yine Grivas yönetiminde EOKA örgütünü canlandırdılar. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasına kadar EOKA, Kıbrıslı Rumlardan kısmen destek görmüştü. Ancak sonrasında Makarios'u bile hedef alan EOKA yapılanmasına Kıbrıslı Rumlar destek vermediler. Bu nedenle örgütün 1971 sonrası dönemi EOKA-B diye ayrılmaktadır. Ancak adadaki Kıbrıs Muhafız Kuvvetleri Kıbrıs Rum halkından çok daha fanatiktiler ve adanın zaman geçirmeden Yunanistan'a bağlanmasını istiyorlardı. 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistan askerî cuntası lideri Dimitri İyonidas'ın emri ile Nikos Sampson liderliğinde Başkan ve Başpiskopos Makarios'u deviren Kıbrıs Muhafız Kuvvetleri adada dikta yönetimi ilan ettiler. Türkiye Cumhuriyeti'nin 20 Temmuz 1974 tarihinde başlattığı Kıbrıs Harekâtı sırasında ise EOKA dağılmıştır. 21.4. Rauf Denktaş Rauf Raif Denktaş Kıbrıs Türkü siyasetçi ve yazardır. Denktaş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıydı. 1955'te terörist bir hüviyete bürünen Enosisle mücadelede ve EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön veren Denktaş, 1958 yılında hükümetteki görevinden istifa etti. Arkadaşlarıyla 1 Ağustos 1958'de Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) kurdu. 1958 yılında Rum tedhişçiler, Türk köylerine saldırınca, Türkler de bu olayları protesto etti. Zürih-Londra antlaşmaları öncesinde Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, Ankara'ya Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile görüşmeye gitti. Bu görüşmede Denktaş adaya Türk Askeri gönderilmesi teklifini dile getirdi. 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile 1960 Antlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nın hazırlanmasında emeği geçti. 16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk Alayı Magosa Limanı'na ayak bastı. 1963 olaylarından sonra Denktaş temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya gitti. Temaslarını tamamlayan Denktaş bir sandalla Kıbrıs'a geçti ve Türk direnişini örgütlemeye başladı. 1964 Londra Konferansı'ndan sonra Makarios tarafından istenmeyen adam ilan edildi. Yeşilada'ya girmesi yasaklandı. Gizlice Erenköy'e çıkarak savaşa katıldı. 1967'de adaya gizlice girerken tutuklandı. Yoğun girişimler sonucu Türkiye'ye geri verildi. 1968'de adaya giriş yasağı kaldırıldığından Kıbrıs'a döndü. 1970 seçimlerinde Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı'na seçildi. 28 Şubat 1973'e kadar Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetim Başkanı seçildi. 1974 Kıbrıs Harekâtı'nın ardından 13 Şubat 1975'teKıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilanından sonra devlet ve meclis başkanı görevlerini de yürüten Denktaş, anayasa uyarınca 1976'da yapılan ilk genel seçimlerde devlet başkanlığına seçildi. 1981 yılında ikinci kez devlet başkanı oldu. 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanından sonra tekrar cumhurbaşkanlığına seçildi. 22 Nisan 1990'da yapılan erken seçimde ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi. 1995'teki seçimlerde de cumhurbaşkanı 30 seçildi. 2000 yılındaki seçimlerde %43.67 oranında oy aldı ve seçim ikinci tura kaldı; ama ikinci tura kalan diğer aday olan Derviş Eroğlu'nun çekilmesi üzerine seçimden galip olarak çıktı. 2004 yılında BM genel sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs Sorunu'nun çözümü için hazırladığı Annan Planı'na karşı çıktı, buna rağmen plan Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edilse de Kıbrıslı Rumların reddetmesi üzerine hayata geçmedi. 17 Nisan 2005'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayan Denktaş, 24 Nisan'da görevi Mehmet Ali Talat'a devretti. 8 Ocak gecesi organ yetmezliği teşhisi ile Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan Rauf Denktaş, tedavi gördüğü hastanede 13 Ocak 2012 tarihinde 88 yaşında vefat etti. Vefatının ardından Türkiye ve KKTC'de ulusal yas ilan edildi. 17 Ocak 2012 günü, yapılan devlet töreniyle Lefkoşa'daki Cumhuriyet Parkı'nda defnedildi. 21.5. Zürih ve Londra Antlaşmaları Zürih ve Londra Antlaşması, 11 Şubat 1959 tarihinde Birleşik Krallık, Türkiye, Yunanistan devletleri Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumları arasında imzalanan, bağımsız bir devlet olarak Kıbrıs halklarının durumunu belirleyen ve Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasını onaylayan antlaşmadır. Rum tarafını Başpiskopos Makarios, Türk tarafını ise Fazıl Küçük temsil etmekte idi. Bunu takip eden 19 Şubat 1959 tarihli Londra Antlaşması ile Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulması sağlanmış oldu. 21.6. Annan Planı Annan Planı, Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası'nın bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler planıdır. Adını, planı ortaya atan BM eski genel sekreteri Kofi Annan'dan alır. Plan, Kıbrıs adasının İngiliz üsleri bölgesi haricinde kalan kısımlarının bağımsız ve federal nitelikte bir devlet olacak şekilde birleştirilmesini öngörüyordu. Plan gereğince Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki bakanlıkların en az üçte biri Türklerden oluşacaktı. Devlet başkanlığı ve başbakanlık makamları 10 ayda bir Türkler ve Rumlar arasında el değişecekti. Nisan 2004'de KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Türk tarafından % 64,91 oranında kabul gördüğü halde Rum oylarının % 75,38'i red şeklinde olduğundan hayata geçirilememiştir. 21.7. Derviş Eroğlu KKTC'nin ilan edilmesinin ardından 1985-1994 yılları arasında 4 kez hükümet kuran Derviş Eroğlu, 1994 yılında Cumhurbaşkanı Denktaş'la ters düşünce parti içinde ayrılıkçı bir grup oluştu. Daha sonra 9'lar hareketi olarak isimlendirilen bu grubun Demokrat Parti adıyla siyasi partiye dönüşmesi süreci yaşandı. Aynı yıl 12 Aralık'ta yapılan seçimleri yüzde 1 oy farkla kazanan UBP, Cumhurbaşkanı Denktaş'tan hükümeti kurma görevini alamayınca DPCTP koalisyonunun oluşturulmasıyla ilk kez muhalefet görevini üstlendi. 2,5 yıl ana muhalefet liderliğinden sonra Eroğlu, 1996'da yeniden birinci parti olan partisi UBP'nin yanına DP'yi alarak başbakan oldu. 1998 yılı seçimlerinden de birinci çıkan Eroğlu, 2004 seçimlerine kadar başbakan olarak kaldı. 13 Ocak 2004'te görevini Mehmet Ali Talat'a devreden Eroğlu, 2005 yılında yapılan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci parti konumuna düşünce yıllarca sürdürdüğü genel başkanlıktan ayrıldı. Eroğlu'nun 31 yokluğunda UBP milletvekilleri Hüseyin Özgürgün ve Tahsin Ertuğruloğlu UBP Genel Başkanlığı'na seçildi. 29 Kasım 2008 tarihinde yapılan kurultayda yeniden genel başkan seçilen Eroğlu, 18 Nisan 2009 seçimlerini farklı kazanarak yıllar sonra tekrar tek başına 8. Eroğlu hükümetini kurdu. 2010 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Eroğlu, %50.4 oyla ilk turda KKTC'nin 3. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. 22. Kuzey Kore Kuzey Kore, resmî adıyla Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Doğu Asya'da Kore Yarımadası'nın 120.540 km²'sine sahip olan devlettir. Kore II. Dünya Savaşı'ndan sonra, (1910-1945 yılları arasında yaşanan Japon işgalinin sona ermesinin ardından ülkeye Sovyetler Birliği ve ABD silahlı kuvvetlerinin ayrı bölgelerden çıkartma yapması ve sonucunda kuzeyin komünist rejimi benimseyip güneyin de kapitalizmi benimsemesinin ardından) özellikle de Kore Savaşı sonucunda Kuzey ve Güney Kore olmak üzere ikiye bölündü. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti 1948 yılında otoriter ve sosyalist bir hükümet kurmuştu. 1994 yılında Kuzey Kore'nin ilk lideri olan Kim Il Sun'un ölümünden sonra, ülkeyi oğlu Kim Jongil yönetmeye başlamıştır. 17 Aralık 2011 tarihinde ülkenin 70 yaşındaki lideri Kim Jong-il öldüğünde yönetim halka oğlu ve liderin varisi Kim Jong-un etrafında toplanma çağrısı yapmıştır. Kuzey Kore diğer komünist ülkelere göre daha kapalı bir rejim görünümündedir. Ülkenin güneyinde Güney Kore, kuzeyinde Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya, doğusunda ise Japon Denizi bulunur. 23. Libya Libya Akdeniz kıyısında,doğusunda Mısır,batısında Cezayir ve Tunus,güneyinde Nijer, Çad, güneydoğusunda Sudan ile komşu olan bir Kuzey Afrika ülkesidir. Eski resmi adı Libya Sosyalist Halk Cumhuriyeti olan ülke 2011 yılında yaşanan iç savaşla Kaddafi'nin öldürülerek iktidardan düşürülmesinden sonra Libya Cumhuriyeti adını almıştır. 23.1. Muammer Kaddafi Muammer Muhammad Abu Minyar el-Kaddafi eski Libya lideridir. 1969 yılında yapmış olduğu darbe sonucu iktidara gelip 42 yıl boyunca Libya'yı yönetmiştir. Her ne kadar dünya kamuoyu tarafından bir diktatör olarak görülmüş olsa da Kaddafi bunu reddetmekte ve kendisinin Libya halkı için sadece bir rehber ve yol gösterici olduğunu söylemiştir. 2011 Libya İç Savaşı sonucunda rejimi devrildi ve Kaddafi de linç edilerek öldürüldü. 23.2. 2011 Libya İç Savaşı 2011 Libya İç Savaşı, bir Kuzey Afrika ülkesi olan Libya'da hükümet ve Muammer Kaddafi karşıtı gösterilerle başlamış ve daha sonrasında gerçek anlamıyla bir iç savaşa dönüşmüş ayaklanmalar bütünüdür. Protestolar 15 Şubat 2011 tarihinde başlamış, iç savaş Sirte'nin düşmesi ve Muammer Kaddafi'nin öldürülmesiyle 20 Ekim 2011 tarihinde sona ermiştir. Medyaya göre olaylar halkın 2010-2011 yılı boyunca Arap dünyasını saran protestoların bir ayağı olan 2011 Mısır Devrimi'nden esinlenmesi sonucu başlamıştır. 18 Şubat 2011 tarihinde göstericiler Libya’nın ikinci büyük şehri Bingazi'nin kontrolünü bazı 32 polis ve askerlerin de desteğiyle ele geçirmişlerdir. Bunun üzerine hükümet Bingazi'de yaşayan ve rejimin destekçisi seçilmiş askeri birlikleri yollamıştır. Ülke, Ulusal Geçici Konsey (UGK) ve Libya Sosyalist Halk Cemahiriyesi olarak ikiye ayrılmıştır. 20-28 Ağustos tarihlerinde Trablus Muharebesi sonucu başkent Trablus UGK kontrolüne geçmiş, UGK yüzden fazla ülke tarafından tanınmıştır. 20 Ekim 2011 günü Muammer Kaddafi'nin memleketi Sirte'nin düşmesiyle Muammer Kaddafi öldürülmüş, iç savaş kesin UGK zaferiyle sona ermiştir. 24. Mısır Mısır cumhuriyetler yönetilen bir Arap ülkesidir. Halkının çoğunluğu Müslüman Araplardan oluşur. Başkenti Kahire’dir. Ülkenin cumhurbaşkanı Adli Mansur’dur. Ülke başbakanı ise Hazım el-Beblavi’dir. Kuzey Afrika'nın nüfusu en büyük olan ülkesidir. Nüfusun büyük bir bölümü Nil Nehri boyunca yerleşmiştir. Akdeniz ve Kızıldeniz'e kıyısı bulunan Mısır'ın, batısında Libya, güneyinde ise Sudan yer almaktadır. Mısır, Asya kıtasında yer alan kısmı Sina Yarımadası üzerinden Filistin ve İsrail ile komşudur. Mısır'dan geçen Nil Nehri, sularını Akdeniz'e boşaltmaktadır. Medeniyetin beşiği olan Ortadoğu'da bulunan bir ülkedir. Mısır'ın yaklaşık 7,000 yıllık bir geçmişi vardır. İlk medeniyetten bu yana birçok yönetim, ülke ve kavim gelmiş ve geçmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun bir vilayeti olmuştur. 1922'de bağımsızlaşmış ve 1953'de cumhuriyet ilan edilmiştir. En son 2011 Mısır Devrimi ile 32 yıl Mısır'ı yöneten Hüsnü Mübarek gitmiştir ve ülke demokrasiye geçiş sürecine başlamıştır. Uluslararası alanda çoklu ilişkileri vardır. İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve Asya Birliği'ne üye olmakla beraber, hem doğu hem de batı ülkeleri ile dengeli ilişki içindedir. 24.1. 2011 Mısır Devrimi 2011 Mısır Devrimi, 2010-2011 Yasemin Devrimi'nin öncülüğünde, 25 Ocak 2011'den beri Mısır'da devam eden, halkı mevcut yönetime karşı seferber olmaya çağıran sokak gösterileri, protestolar ve sivil itaatsizliklerin bütünüdür. Gösteriler ve isyanların polis şiddeti, olağanüstü hâl, işsizlik, asgari ücretleri azaltma isteği, barınma eksikliği, yiyecek sıkıntısı, yolsuzluklar, ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve kötü hayat koşulları üzerine başladığı rapor edildi. 11 Şubat 2011 tarihinde Mısır cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek gösteriler nedeniyle istifa etti. 24.2. Hüsnü Mübarek Muhammed Hüsnü Said Mübarek Mısırlı asker ve devlet adamı. 1981-2011 yılları arasında Mısır cumhurbaşkanlığı yapmıştır. 2011'in Ocak ayında başlayan yaygın halk gösterilerinden sonra, önce 10 Şubat 2011 tarihinde yetkilerini yardımcısı olan Ömer Süleyman'a devretti, ertesi gün de görevinden istifa etti. 24.3. Müslüman Kardeşler Müslüman Kardeşler olarak bilinir, Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslami hareketi olmakla birlikte birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür. Mısır'da 1928 yılında İslam alimi ve okul öğretmeni olan Hasan el-Benna tarafından Pan-islamist, dini, siyasi amaçlarla toplumsal hareket vasıtasıyla kurulmuştur, 33 24.4. 2013 Mısır Askeri Darbesi 2013 Mısır Askeri Müdahalesi, Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sisi komutasındaki Mısır Silahlı Kuvvetlerinin ülkede devam eden protestolar sırasında hükümet ve eylemcilere verdiği 48 saatlik uzlaşma süresinin dolması üzerine 3 Temmuz 2013 tarihinde ülke yönetimine yaptığı müdahaledir. Mısır genelinde on binlerce protestocu, Muhammed Mursi'nin cumhurbaşkanı seçilmesinin birinci yıl dönümü olan 30 Haziran'da cumhurbaşkanlığından acilen istifa etmesini istedi. İstifa talebinin nedenleri arasında Mursi'nin giderek otoriterleştiği ve laik kesimi veya hukukun üstünlüğünü aldırmaksızın İslamcı politikalar uyguladığı hakkındaki suçlamalar vardı. Genel olarak barışçıl başlayan gösteriler, farklı çatışmalarda beş Mursi karşıtının öldürülmesi ile şiddete dönüştü. Eş zamanlı olarak birçok Mısırlı da Kahire'nin Nasr semtinde Mursi'ye destek için toplanmıştı. 1 Temmuz sabahı Mursi karşıtı protestocular, Müslüman Kardeşlerin Kahire'deki genel merkezini bastı. Protestocular binanın camlarını taşa tutarken binadaki ofis ekipmanlarını ve belgeleri yağmaladı. Sağlık ve Nüfus Bakanlığı, örgütün Mukattam'daki genel merkezi civarında çıkan çatışmalarda ise sekiz kişinin öldüğünü duyurdu. Aynı gün, Mısır Silahlı Kuvvetleri hem hükümete hem eylemcilere uzlaşmaları için 48 saatlik bir süre tanıdı ve aksi bir takdirde kendi yol haritasını uygulayacağını bildirdi. 3 Temmuz'da ise silahlı kişilerin Mursi yanlılarına açtığı ateş sonucu 16-18 kişi yaşamını yitirdi, 200 kişi yaralandı. Aynı zamanda yönetim karşıtları ile Mursi yanlılarının protestoları da devam ediyordu. Mursi, 2 Temmuz gününün geç saatlerinde yaptığı ve meydan okuyucu bir dil kullandığı konuşmasında meşruiyetinin demokratik seçimlerle cumhurbaşkanı seçilmesinden kaynağını aldığını ve askeriyenin önerilerini reddettiğini ifade etti. Ayrıca askeriyeyi olaylarda taraf olmakla suçladı. Böylece ülkedeki olaylar siyasi ve anayasal bir açmaz hâlini almaya başladı. Verilen sürenin dolmasının ardından 3 Temmuz gününün ilerleyen saatlerinde ordu, Mursi'nin cumhurbaşkanlığının sona erdiğini, Anayasanın askıya alındığını ve yeni cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en kısa zamanda gerçekleştirileceğini duyurdu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur, geçici cumhurbaşkanı olarak belirlendi ve geçici teknokrat bir hükümet kurmakla görevlendirildi. Mursi ev hapsine alınırken Müslüman Kardeşler yöneticilerinden bazıları gözaltına alındı. Müdahale açıklamasının ardından ülke genelinde gösteriler düzenlendi ve müdahaleye destek verenler ile karşı olanlar arasında çatışmalar yaşandı. Ayrıca El Ezher Baş İmamı Ahmed El Tayyip, Kıpti Patriği II. Tavadros ve muhalefet lideri Muhammed El Baradey de müdahale bildirisinin ardından açıklamalarda bulundu. Uluslararası camiadan müdahaleye verilen tepkiler çeşitlilik gösterdi. Arap Baharı'nın başladığı Tunus dışındaki Arap ülkelerinin bir kısmı müdahaleyi desteklerken diğer bir kısmı tarafsız bir duruş sergiledi. Diğer birçok devlet müdahaleyi kınadı veya endişelerini dile getirdi. ABD ise ölçülü bir şekilde tepki gösterdi. Mısır'ın Afrika Birliğindeki üyeliği askıya alındı. Nedeni üye devletlerin anayasal kurallarının kesintiye uğramasına dair birliğin ilgili yönetmeliğiydi. Medyada ise olayların adlandırılmasına yönelik tartışmalar genişçe yer buldu. Müdahale bazılarınca darbe bazılarınca devrim olarak nitelendirildi. Müdahalenin ardından Mursi'ye destek için düzenlenen protestolar özellikle Ağustos ayında şiddetli bir biçimde bastırıldı. 34 24.5. Muhammed Mursi Muhammed Muhammed Mürsî Îsa el-Eyyat Mısır'ın seçimle ilk defa başa gelen, devrik 5.cumhurbaşkanı olan siyasetçi. 3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır Silahlı Kuvvetlerinin askeri darbe yapması sonucu devrildi. Muhammed Mursi, ideolojik bakımdan yakın olduğu Müslüman Kardeşler hareketi içerisinde siyasete atıldı. Mursi 2000 ve 2005 yılları arasında milletvekili oldu. Müslüman Kardeşler'in yasal olarak seçime katılmaları mümkün olmadığından parlamentoya bağımsız siyasetçi olarak girdi. Tam 5 yıl Mısır Halk Meclisi üyeliği yaptı. 2011 Mısır Devrimi'ne muhalif bir lider olarak destek verdi ve 30 Nisan 2011 tarihinde Müslüman Kardeşler'in kurduğu, Özgürlük ve Adalet Partisi'nin başkanı seçildi. 2012 Mısır cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Müslüman Kardeşler'in aday gösterdiği Hayrat Şatır'ın adaylığı düşünce, yerine Muhammed Mursi seçildi. Yoğun seçim kampanyası yürüttü. İlk turda %25.5 oy aldı ve ikinci tura girmeye hak kazandı. İkinci turda da %51.73 oy alarak, 5. cumhurbaşkanı oldu. 2012–13 Mısır protestoları adıyla bilinen, 3 Temmuz 2013 tarihinde yapılan büyük gösteriler sonucu Mısır ordusu askeri bir müdahale ile yönetime el koydu. Mursi ise darbeyi kabul etmediğini açıkladı ve yandaşlarına direnmelerini söyledi. Muhammed Mursi'nin gözaltına alındığı, ev hapsinde tutulacağı bildirildi. 25. Rusya Rusya ya da resmî adıyla Rusya Federasyonu Doğu Avrupa ile kuzey Asya'ya yayılmış ve 17,075,400 km²'lik yüzölçümü ile dünyanın en geniş ülkesidir. Nüfus olarak ise sıralamada sekizincidir. 25.1. Vladimir Putin Vladimir Vladimiroviç Putin Rusya devlet başkanıdır. Rusya'nın 2000-2008 yılları arasında Devlet Başkanlığı görevini yürüttü. 2000 yılında yapılan seçimlerde Rusya Federasyonu Komünist Partisi başkanı Zyuganov'un önünde %52,9'luk oy oranıyla devlet başkanı seçilmiş, 2004 yılında yapılan seçimlerde ise %71'in üzerinde oyla tekrar devlet başkanı seçilmiştir. Döneminde Rusya ekonomisi hızlı büyüme rakamları yakalamış, ülkesinin bağımsızlığı yolunda çok önemli adımlar atmış, merkezi otorite kuvvetlendirilmiş, silahlı kuvvetlerde reform başlamıştır. Ayrıca 4 Mart 2012 tarihinde yapılan seçimler sonucu %63,6 oyla Rusya Federasyonu'na 3. kez devlet başkanı seçilmiştir. 25.2. Dmitri Medvedev Dmitri Anatolyeviç Medvedev Rusya eski devlet başkanı, Rusya başbakanı. 2000 yılında Gazprom başkanı oldu. 14 Kasım 2005'te Vladimir Putin tarafından birinci Rusya yardımcı başbakanı olarak göreve atandı ve iki yıl sonra 10 Aralık 2007 yeni Rusya devlet başkan adayı olarak sunuldu. 2 Mart 2008 yıllında %70 oy ile yeni Rusya devlet başkanı olarak seçildi. 8 Mayıs 2012 tarihinden beri Rusya Başbakanı'dır. 26. Suriye Suriye ya da resmî adıyla Suriye Arap Cumhuriyeti, Ortadoğu'da Lübnan, İsrail, Ürdün, Irak ve Türkiye ile komşu bir ülkedir. Akdeniz'e kıyısı vardır. Başkenti ve en 35 büyük şehri Şam'dır. Suriye'nin toplam nüfusu resmi verilere göre 2004'te 17 milyon 921 bin kişiydi. Halep, Lazkiye, Humus diğer büyük şehirleridir. 1963'ten beri ülke Baas Partisi tarafından yönetilmektedir; devletin başında 1970'ten beri Esed ailesinden biri olmuştur. Suriye'nin şimdiki devlet başkanı, ülkeyi 1970'ten öldüğü 2000 yılına kadar yöneten Hafız Esed'in oğlu Beşşar Esed'dir. 2011 yılının Mart ayında Ortadoğu'da yaşanan dalgalanmalardan etkilenerek sokağa dökülen halk gösteriler düzenledi. Halkın reform istemesi ve onlarca kişinin ölümü sonucunda Muhammed Naci el-Otari'nin başbakanlık görevinde olduğu hükümet 29 Mart 2011 tarihinde istifa etti. Muhammed Naci el-Otari, hükümet kurulana kadar Beşşar Esed tarafından geçici olarak başbakan olarak atandı. Aynı gün başkent Şam başta olmak üzere pek çok şehirde on binlerce kişi hükümet yanlısı gösteriler düzenledi. 26.1. Beşşar Esad Beşşar Hafız el-Esed, Suriye Cumhurbaşkanı ve Suriye Baas Partisi'nin lideridir. Adı Türkçeye Beşar Esad, Beşşar Esed veya Beşşar el-Esad olarak çevrilebilmektedir. 1965'te Şam'da dünyaya gelen Esed, Şam Üniversitesi'nde tıp eğitimi aldı. 1988'de tıp fakültesinden mezun olmasının ardından askerî tabip olarak Suriye ordusunda görev yaptı. Daha sonra İngiltere'ye gitti ve Londra'da oftalmoloji ihtisasını tamamladı. Abisinin 1994'te yaşamını yitirmesinin sonrasında Esed ailesinin en büyük oğlu olarak Suriye'ye döndü. Bu dönemde eğitimle ilgili çeşitli toplumsal sorumluluk projelerini örgütledi. 2000 yılında üst düzey bankacı Esma Ekras'la evlendi. Aynı yıl babasının ölümüyle boşalan cumhurbaşkanlığı makamına seçildi. Asıl mesleği ve uzmanlık alanı göz doktorluğudur. Suriye'nin liderliğine geldiğinde reformcu kişiliği nedeniyle kendisine "Umut" lakabı takıldı. Bu imaj 2011 yılında ülkesinde başlayan olaylarla birlikte tersine döndü. Esed'e görevini bırakması yönünde çağrılar yapılmaya başlandı. 26.2. Özgür Suriye Ordusu Özgür Suriye Ordusu, Suriye'de kurulan, devlet başkanı Beşşar Esed ve rejimini devirmek için silahlı faaliyet gösteren, silahlı bir örgüttür. 2011-2012 Suriye çatışmaları sırasında rejimi devirmek isteyen, ordu mensupları ve silahlanan siviller tarafından,29 Temmuz 2011 tarihinde Riyad el-Esad liderliğinde kurulmuştur. Siyasi kanadı Suriye Ulusal Konseyi'dir ve ona bağlıdır. Üyelerinin büyük bir çoğunluğunu, Beşşar Esed'e bağlı Suriye Ordusu'ndan ayrılan asker ve subaylar oluşturmaktadır. Kuruluşu 29 Temmuz 2011 tarihinde duyurulan Özgür Suriye Ordusu, internet ortamında yayınladıkları videolarda Suriye Ordusu personelini mevcut görev yerlerini terk ederek, kendilerine katılmaya çağırmaktadır. Ne kadar üyesi olduğu kesin olarak bilinememektedir. Ancak kendi web sitesinden yapılan açıklamada 40,000 asker olarak tanımlanmıştır. Rejimi devirmek için silahlı gerilla mücadelesi gösteren grup, kendi iddiasına göre somut olarak hiçbir ülkeden destek almadığını belirtse de bazı Arap ve Batılı ülkelerinden hem askeri anlamda hem de maddi anlamda yardım almaktadırlar. 26.3. Suriye İç Savaşı Suriye İç Savaşı, Arap Baharı'nın bir parçası olarak Suriye'de sürmekte olan çatışmalardır. Bazı kesimler Suriye çatışmaları dese de, kimi kaynaklarda "Suriye İç Savaşı" olarak 36 adlandırılmaktadır. Arap Baharı'nın etkisiyle devrilen diktatörlerin ülkelerinden ilhâm alan hükümet karşıtı muhalif unsurlar silahlanarak topyekün çatışmaya girmiştir. Olayların 15 Mart 2011 tarihinde başladığı kabul edilir. Suriye muhalefeti Baas Partisi rejimini devirmek ve kendi ifadeleriyle "Özgür Suriye Devletini" kurmak için silahlı isyana başlamışlardır. Her iki taraf da dışarıdan askeri ve ekonomik destek almaktadır. Çatışmaların sürmesinin yanında, günümüzde ülkede kontrol bazı bölgelerde Suriye Ordusu'nun elinden çıkmıştır. Dünya genelinde; BM, Arap Birliği ve Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok ülke ve kuruluş, çatışmaları bitirmek için yoğun diplomatik girişimlerde bulunmuştur. BM Güvenlik Konseyi'nde, Suriye'ye yönelik yaptırım tasarılarını, Rusya ve Çin birçok kez veto etmiştir. BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan, çatışmaları sonlandırmak için Suriye için Kofi Annan Barış Planı adında bir plan hazırlamıştır. Tüm bu çabalara rağmen Suriye'de ateşkes sağlanamamıştır. Birleşmiş Milletler'e göre, bu güne kadar 93,000 kişi öldü ve Birleşmiş Milletler (BM) raporunda, ölenlerin %80'inin erkek olduğu, fakat 10 yaşın altında 1700 çocuğun da yaşamını yitirdiği açıklandı. Ayrıca, 1,000,000'dan fazla kişi mülteci olarak Suriye'den kaçtı. Humus, Halep, Rastan ve daha birçok şehirde sağlam yapı kalmamıştır.