HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ROMA İMPARATORLUĞU 2 Kavimler Göçü 3 Roma’da Siyasal ve Toplumsal Durum 1. ve 5. yy. Karanlık öncesi çağ 5. ve 10. yy karanlık çağ Ortaçağ Batı toplumları Roma toplumu ile Cermen kabilelerinin karışması sonucu doğmuştur Kavimler göçü Ortaçağ Roma’sının kiralık tarım arazileri “Latifundialar” zamanla dış pazara üretimi bırakıp malikanelere dönüştü. Kırsaldan kent merkezlerine yoğun göç Roma’daki patronaj sistemi merkezi yönetimin zayıfladığı durumda zayıfların sığındığı güç odakları haline geldi bu da feodal toplumsal yapılanmaya geçişi sağlamıştır Dışarıdan Cermenler içeriden Hıristiyanlık Roma’nın kurulu sisteminin yıkılmasını hızlandırmıştır Feodal Düzenin katmanları Feodal sözleşme Koruyan-süzeren Korunan- vasal Feodal kurul (1215 Magna Carta) Soylular Serfler Kentli orta kesimler Hıristiyan düşüncesinin Roma’ya etkisi Roma imparatorlarının uzunca süre karşı çıktıkları Hıristiyanlık dağılmaya yüz tutan imparatorluğun çözülen birliğini yeniden sağlayabilecek bir ideoloji olarak kabul görmeye başlamıştır. Doğu roma 311 Batı Roma 380 Hıristiyanlığı resmi devlet dini olarak benimsemişlerdir. Roma’da siyasal ve toplumsal sistem yıkılınca Avrupa toplumunun tek örgütlü gücü olarak kilise ön plana çıktı. İmparatorun yerini Papa, il valilerinin yerini ise Piskoposlar almaya başlamışlardır. Kiliseye ait ve bağışlanan topraklarla da geniş mülklere sahip olmuştur Hıristiyanlık Stoa HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ Üç döneme ayrılabilir: Yeni Ahit’e dayanan ilk yaklaşım Kilise Babalarının geliştirdiği teokratik yaklaşım Protestanlık’la beraber gelişen üçüncü yaklaşım HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ İlk dönem Hz. İsa’nın söylemleri Pavlus’un söylemleri Temel mesaj siyasi olmaktan çok, dini ve ahlaki değerler üzerinden bir kurtuluş yolu vazetmişlerdir. Stoacılar gibi doğal hukuk, insanların eşitliği, tek tanrı inancı ve yönetimin ilahi bir otoriteye ait olduğu gibi fikirleri savunmuşlardır. Ancak temel referans kaynağı ne akıl ne Roma ne de diğer herhangi bir beşeri kaynak değildir. Hür köle, kadın erkek insanların eşitliği düşüncesi hakimdir. “Sizler Yunan ya da Yahudi, özgür ya da köle, erkek ya da kadın değilsiniz; hepiniz Mesih İsa’nın şahsında birsiniz” bu kapsamda özellikle Roma’da ki kölelik sistemini sarsmıştır. Hz. İsa “benim krallığım bu bu dünyada değildir……………..” HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ Hıristiyanlığın yasaklı olduğu dönemde bir yer altı örgütü şeklinde örgütlenen kiliselerin koordinasyonu, denetlenmesi ve birliklerini sağlanması amacıyla kilise içerisinde farklı görevler ortaya çıkmıştır Piskoposluk da bu görevlerden birisidir. Denetleyici müfettiş anlamına gelen piskoposların hepsisinin bir sorumluluk bölgesi vardı ve bu bölgelerde 12 havarinin dolayısıyla Hz. İsa’nın vekilleri oldukları varsayılmıştır. İllerde piskoposlar birleşerek başpiskoposlukları oluşturuyorlardı bunların en büyüğü de Roma başpiskoposluğu (Papa) olarak ortaya çıkmıştır (Petrus söylemi). Roma’nın Papasını kabul etmeyen doğu Roma kilisesi başpiskoposları kendilerine Patrik unvanı vermiştir. 1054 yılında da Katolik ve Ortodoks kiliseleri birbirlerinden ayrılmıştır. Kilisenin yukarıdan atama sistemi ve bu sistemin zamanla yozlaşması HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ Engizisyonlar Haçlı seferleri (1095-1272) 1095’te Papa II Urban’ın sefer çağrısı üzerine soylular, prensler, topraksız köylüler vb. Karışık bir topluluk yol boyu yağmalayarak Kudüs’e hareket ediyor Katılanların bir kısmı yol boyunca meydana gelen çarpışmalarda öldürülüyor, ama sefer amacına ulaşır ve Kudüs ele geçirilir peşinden eşine az rastlanır bir katliam gerçekleşir. 1187 Selahattin Eyyübi tarafından geri alınana kadar Kutsal Kudüs devletinin başkenti oldu. HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ Öte-dünyacıdır ama bu tarafı da ihmal etmez Hristiyanlar kendilerini Roma'ya bir alternatif görürler “Öyleyse Sezar’ın hakkını Sezar’a ve Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya ödeyin” “herkes, üzerinde olan hükümetlere tabi olsun, çünkü Tanrı’dan olmayan hükümet yoktur…Bundan dolayı hükümete karşı duran, Tanrı’nın tertibine karşı durmuş olur…” Pavlus Bu 2 alıntı, dünyevi otoritenin Kiliseye tabi olmasını haklılaştıran önemli bir etken oldu HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ Eşitlikçilik veya eşitlik siyasal mesajı var Herkes temelde eşit Hristiyan toplumunda Herkese, özellikle de dışlanmışlara ve güçsüzlere, kurtuluşun en sonunda Cennet’te olacağı tesellisi vermekte Bu mesaj, otoriteye kayıtsızlığı artırır Hz. İsa’nın mesajlarında Kadınlar erkelere eşit görülür (amma Pavlus kadınların kocalarına tabi olmalarını tembih eder) “Ey kadınlar, kendi kocalarınıza rabbe tabi olur gibi tabi olun” “…kadının öğretmesine veya erkek üzerinde otorite olmasına izin vermeyin, kadın ancak sükutta olmak için yaratılmıştır” Kadınlar evlilikte kötü muameleye rağmen boşanma hakkına sahip değildir (Pavlus) HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ İlk başlarda Romalılar, Hristiyanlığa kısmen eziyet etmişlerdi çünkü onlar, Devleti desteklemez görünüyordu Ayrıca Romanın, hem siyasi hem de dini ilkeleriyle çatışıyorlardı Hristiyanlık Romanın resmi dini olunca manevi kurutuluş muhalefet teorisinden; Kilisenin siyasal iktidarını savunan bir aşamaya evrildi Roma Hristiyan bir hükümet haline geldi Kilise ve devlet birbiriyle uzlaştı Önce siyasal yapının dışında kalan kilise sonra onun parçası haline geldi Öyleyse yapılması gereken 2sini uyumlu hale getirmekti Böylece Hristiyan Devlet kutsanırken, aynı zamanda siyasal otoritenin gerekliliği savunulmaya başlandı HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ “Bütün yönetimler Tanrıdandır” “YöneticilerTanrı’nın gönderdiği birer papaz gibidir” “Bu nedenle mutlak itaat edilmelidir” “Yönetime direnenTanrıya direnmiş olur” “Yönetime direnenler, kötülüklerin en büyüğünü işlemiş ve cezalarının en büyüğünü hak etmiştir” İtaat, yöneticiye değil makama (kötü yönetici de olsa makamından dolayı itaat) Romanın yıkılmasıyla doğan boşluğu Kilise doldurmuş Doğu Roma zaten Resmi Din kabul ettiği için bir gerilim yok Kilise devlet otoritesine bağlı kalmış ve itaat etmiş HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ Batı Roma yıkılıncaya kadar devlet ve kilise gergin Hristiyanlar “iki kılıç doktrini” ortaya koyuyor Kilise otoritesine karşı devlet otoritesi Kiliseye itaat devletin üzerine çıkarılmış En bilineni Aziz Augustinus İtiraflar ve Tanrı Devleti adlı eserleri en meşhurlarıdır HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS (354-430) Yeni Ahit’te yer alan ve ilk dönem Hristiyanlar tarafından kabul edilen yönetime itaat düşüncesini tersine çevirmiştir. “İki kılıç” tezini (kilise ve devlet otoritesi ayrımını) ruh-beden ayrımına dayandırır Ruh iyilik alanı, beden kötülük Beden bu dünyaya, ruh öteki dünyaya aittir Beden şeytani otoritenin, ruh ise ilahi otoritenin kaynağı İnsan bu 2 otoriteye bağlı: Biri seküler devlet otoritesi diğeri Tanrı devleti otoritesi Seküler devlet, sadece bu dünyaya hükmeder ve kötülük kaynağı Tanrı Devleti 2 dünyaya da hükmetmekte ve kurtuluşun kaynağı HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS Tarih 2 otorite arasındaki çatışmadan ibaret Seküler devlet, Şeytanın Tanrı’ya isyanıyla başlar ve Roma’da zirveye ulaşır Tanrı Devleti ise Katolik Kilisesiyle birlikte hükümran olacaktır Tanrı Devleti’nin somutlaşmış organizasyonu Kilise olacaktır Kilise, 2 dünyaya hükmeden “siyasi” bir varlık olarak formüle edilmiş Bu nedenle kilise daha ilk andan itibaren evrensel anlamına gelen Katolik ismini almış Kilise=Tanrı’nın yeryüzündeki yürüyüşüdür İnananlar Kilise üzerinden Tanrı ile irtibata geçer Şefaat ve kurtuluş: kilisenin elindedir HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS Kilise kendisine itaat edilmesi gereken mutlak otorite bu devlet içinde geçerli Kilise, Tanrı Devleti’ni icra eden organizasyon olduğu için hem bireyler hem de seküler dünya devletleri Kiliseye itaat etmeli Seküler devletin meşruiyeti buradan gelir. Aksi takdirde seküler devlet şeytani olarak kalmaya devam eder İtaat etmeyen devlet, meşru olamaz Seküler devlet, Kilise otoritesinin altında Krallar-imparatorlar, papa/papazlara itaat etmek zorunda (egemen Ortaçağ düşüncesi) Papa tüm Hristiyanların ortak otoritesi. Papa’ya bağlı her ülkenin bir psikoposu vardı ve yöneticiler piskoposlar kanalıyla Papa’ya bağımlı hale gelir ve Roma Katolik Kilisesine vergi öderdi HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS Tam “teokratik” düzen Kilise otoritesi hem devleti hem de hayatın en küçük ayrıntılarını kontrol eder hale gelmişti Papanın onaylamadığı, kral olamazdı İnsan, akıldan uzaklaşmış İnsan eksik ve günahkar, o nedenle Kilise otoritesine teslim olmalıdır kurutuluşa ermek için Bu felsefeye 2’li bir eleştiri sarmalı gelişmiştir Müslüman düşünürler: (özellikle İbn-i Rüşd) Avrupa içinden üniversitelerin yükselişiyle bilimin öne çıkması HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS İnananları 2 sınıfa ayırmıştır Ruhban sınıfı (clerical man) Sıradan insan (lay man) Sıradan insan, kendi başına okuma, anlama ve Tanrı’yla iletişim kurma kapasitesine sahip değil Ruhban sınıf üzerinden irtibata geçerler (temel tartışma ve eleştiri noktalarından biri) Aydınlanma ve Reform ile insanın yüceltilmesi ve laikliğin (laicity) yüceltilmesinde sıradan (lay) insanın yüceltilmesi inancı yatar HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS (354-430) Yazıları ve fikirleri, Avrupa'yı sonraki bin yıldan fazla süre yönetecek olan kiliseyi destekleyecek bir teoloji ve siyasetle donattı İmparatorlar taçlarını Papa’nın elinden almak zorunda kalmışlardır Stoacıların akla verdikleri önem bu felsefede kilise otoritesine geçmiştir. İnsan aklı kendine yetebilen ve kendi kendine doğru yolu bulabilecek kadar yetkin değildir. Kilise otoritesine teslim olup o şekilde kurtuluşa erebilecektir Bu kurtuluş sadece mevcut uluslar için geçerli değil tüm insanlık doğru yola getirilmediler (misyonerlik-kolonyalizm) HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS (354-430) İnsan doğası masum ama, özgür irade kapasitesine sahip Günaha yönelme ve Tanrı’ya karşı çıkma bu iradeden Özgür irade, iyi ve erdemli hayat içinde zaruri Kim iradesini Tanrı’ya yönlendirişe daha büyük şeref elde eder Kim de özel kazanç için kullanırsa Tanrı’dan uzaklaşır İyi kötü seçimi insana ait ve hayatlarını belirleme özgürlüğü var Elmayı yemek ve Cennetten düşmek günah sonucu İnsanlar Cennetten sürülünce siyasal bir düzen zorunlu hale gelir HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS (354-430) Hükümet ve Siyasal Düzen İnsanlar bencil Düzene, itaate ve toplumsal işbirliğine zorlanmak için devlete ihtiyaç duyarlar Devlet olmazsa anarşi ortaya çıkar Cennetten düşüş uyumu bozmuş Dünya devletleri başka sevgilerle kurulu, Tanrı Devletini Hz. İsa sevgisi 2 devlet var yani Tanrı devletini Kudüs temsil eder Dünya devletini Roma ya da Babil Tarihin amacı, insan devletinin nihai yıkımı ve Tanrı devletinin zaferi Hz. İsa son yargılama için döndüğünde tarih sona erecek Yani tarih doğrusaldır döngüsel değil. HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS Gerçek Devlet Gerçek devlet, Tanrı devleti, Tanrı sevgisinin birliğidir Tanrı, Roma’nın karakterini yönetmediği için, devlet, gerçek adaletten mahrumdu Adaleti kaldırırsan, devlet, geniş ölçekli suç çetelerinden başka nedir? Gerçek adalet, sadece, kurucusu ve yöneticisinin Hz. İsa olduğu bir devlette bulunur Bütün devletler ilahi takdir tarafından yaratılmıştır Roma “yeryüzü devleti standartlarına göre iyi” Ama Roma, Tanrı’nın şanı için değil, bireysel şan ve kibir için kurulmuş HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS Kadın ve Aile Kadınlarla ilgili net değil Bir yandan erkeklere eşit, diğer yandan hizmetçi ve obje Tanrı devletinde kadın erkek eşit İnsan devletinde kadınlar 2.cil Zira 1.de kutsalın parçası, 2.de beşeri arzu ve şehvetin bir parçası Bedensel arzular, kişinin yüzünü Tanrı’dan başka yöne çevirmesine neden olur HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ ST. AUGUSTINUS Kadın ve Aile Kıyamet günü, kadın ve erkek ruhları eşit olarak cennete gidecek Ruhsal olarak eşitlik ama bedensel olarak kadınlar daha aşağı konumda Cennette evlilik yok Kadın-erkek, melek gibi yaşar Bedensel farklılık, evlilik ve şehvet Tanrı Devleti’nde bulunmaz Onlar, insan devletinin cezalarının ver ihtiyaçlarının parçası Cinsel arzunun, erkeğin düşüşünün, insanlığın ölümlü hale gelmesinin ve siyasal kurumların ortaya çıkmasının müsebbibi kadın Kadın günahından dolayı Cennetten çıkarılmıştır erkek Kadınlar baştan çıkarıcı rollerinden dolayı dünyada aşağı bir konum verilerek cezalandırılmışlardır HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ SONUÇ Siyasal konuları dini referans çerçevesine soktu Siyasal konuları yeniden formüle etti Hristiyan Kilisesini muazzam bir güç ve dünyevi otorite haline getirdi Siyasetin yeni rolü Hristiyan kilisesi tarafından yönlendirilen devlete bireysel bağlılığı sağlamak Yeni bir bireycilik duygusu oluşturdu Kurtuluş arayışında kişisel seçime yapılan vurgu Hristiyanlık yöneten bir din haline geldi