T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI BAKIRKÖY DOĞUMEVİ KADIN ve ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM HASTANESİ Klinik Şefi Jinekolog Operatör Dr. Ali İsmet TEKİRDAĞ İNFERTİL OLGULARDA GONADOTROPİNLİ SÜPEROVULASYON SİKLUSLARI İLE KLOMİFEN SİTRATLI MİNİMAL STİMÜLASYON SİKLUSLARININ SONUÇLARI Dr. Bahar ÇAĞLAR (Uzmanlık Tezi) Ocak 2005 İSTANBUL 1 İÇİNDEKİLER Önsöz Kısaltmalar Giriş Genel Bilgiler İnfertilite -Erkek infertilitesi -Kadın infertilitesi Medikal ovulasyon indüksiyonu Klomifen sitrat -Etki mekanizması -Hasta seçimi -Yan etkileri Eksojen Gonadotropinler Human Menopozal Gonadotropinler -Etki mekanizması -Yan etkiler Intrauterin inseminasyon Gereç ve Yöntem Bulgular Tartışma Özet Abstract 2 Kaynaklar ÖNSÖZ Yetişmemde büyük emeği geçen, asistanlığım süresince ilgi ve desteğini esirgemeyen ve her zaman saygıyla anacağım Klinik Şefim Op. Dr.Ali İsmet TEKİRDAĞ’a ve diğer klinik şefleri Op.Dr.Yavuz CEYLAN, Doç Dr.Ahmet GÜLKILIK, Op.Dr.H.Cemal ARK, hastanemiz Başhekimi sayın Uz.Dr.Hüseyin ALDEMİR’e, eski Başhekim Op.Dr.Metin Nurluoğlu’na saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Tezimin hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen Op.Dr.Ebru Alper’e ve İnfertilite Polikliniği ekibine teşekkür ederim. Asistanlığım süresince bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım klinik şef yardımcılarına, uzman hekimlere ve beraber çalışmaktan zevk aldığım asistan arkadaşlarıma, ebe, hemşire, laborant ve tüm hastane personeline teşekkür ederim. Her zaman yanımda olan ve desteklerini esirgemeyen eşime, oğluma ve sevgili aileme de sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Dr.Bahar Çağlar İstanbul-2005 3 KISALTMALAR ASA; Antisperm antikor E2; Estradiol FSH; Folikül stimule edici hormon FDA; American Food and Drug Administration HCG; Human chorionic gonadotrapin hMG; Human menopozal gonadotropin HSG; Histerosalpingografi HZT; Hemizona testi IUI; Intrauterin inseminasyon KS; Klomifen sitrat LH; Luteinize edici hormon PCOS; Polikistik over sendromu PG; Prostoglandin TVUSG; Transvajinal ultrasonografi USG; Ultrasonografi WHO; Dünya Sağlık Örgütü 4 GİRİŞ İnfertilite tüm dünyada yıllardan beri evli çiftlerin en yaygın sorunu olarak bilinmektedir. Bu soruna çözüm bulmak için çok sayıda araştırma yapılmış ve önemli gelişmeler elde edilmiştir (27). Sorunların aşılmasına yönelik tedavi yöntemleri arasında ovulasyon indüksiyonu intrauterin inseminasyon ile beraber infertilite tedavisinin temelini oluşturur (1). Ovulasyon indüksiyonu kapsamında kontrollü ovaryen stimulasyon için genellikle klomifen sitrat (KS) kullanılır (3). Klomifen sitrat anovulatuar veya normal ovulasyonu gerçekleştiren ama yetersiz foliküler ve lüteal gelişmesi olan hastalarda infertilite tedavisinde ilk seçenek olarak yerini almıştır (13). Klomifen sitrat tedavisine yanıt vermeyen hastalara bir üst basamak olarak, ‘ human menopozal gonadotropın’ (hMG) ile tedavi denenmektedir. Tedavinin yüksek maliyeti, sık enjeksiyon yapılması,ultrason ve serum hormon düzeyi bakılması gerekliliği gonadotropinlere altenatif olacak tedavi protokolleri arayışını gündeme getirmiştir (4). Aynı siklusta klomifen sitratı takiben hMG kullanılması gonadotropinin sayısını ve maliyetini düşürerek bir alternatif olarak düşünülmüştür. İlk olarak 1972 yılında Kistner ve ark. (33-34) Sonrasında 1973 yılında Taymor ve ark. (55), 1975 yılında March ve ark. (40) klomifen sitrat ve gonadotropinleri beraber kullanmışlardır. Bu çalışmalarda yüksek gebelik oranları verilmekle birlikte hasta sayılarındaki azlık, klomifen sitrat veya gonadotropinlerle karşılaştırma olmaması ve sonuçların siklus bazında bildirilmemesi yorum yapmamızı engellemektedir. 1996 yılında Lu ve ark. beş gün klomifen sitrat 100 mg\gün olarak kullanıp arkasından tek doz 150IU hMG kullanmışlar ve bu protokolü ‘minimal stimulasyon’ olarak ilk kez adlandırmışlardır (37). Bu protokol bazı çalışmalarda modifiye edilmiştir. hMG yerine saf FSH kullanılmış (52) veya tek doz yerine birkaç gün dominant folikül elde edilene kadar gonadatropin verilmiş (7,37,51), intrauterin inseminasyon eklenmiştir (7,11,37,45). Çalışmalar değişik başarı oranları vermektedir. 5 . Tezimin amacı hastanemiz İnfertilite Polikliniğine başvuran ve klomifen tedavisine yanıtsız kalan infertil kadınlarda, klomifen sitrat tedavisine minimal gonadotropin ilave edilmesi (minimal stimulasyon) ile klasik gonadotropin sikluslarının sonuçlarının karşılaştırılmasıdır.Her iki yöntemde IUI rutin uygulanmıştır. 6 GENEL BİLGİLER İnfertilite İnfertilite, bir yıllık korunmasız ilişki sonrasında gebelik olmaması olarak tanımlanmaktadır. Daha önce hiç gebelik olmamışsa primer infertilite, daha önce canlı doğumla sonuçlansın veya sonuçlanmasın en az bir gebelik olmuşsa sekonder infertilite olarak sınıflandırılabilir. Doğurganlık çağındaki çiftlerin % 10-15’inde infertiliteye rastlanır. İnfertilitenin sıklığı ve nedenleri bir toplumdan diğerine farklılık gösterir. Çiftlerin yaklaşık %30-40’ında erkek, %40-50 sinde ise kadın infertiliteden sorumludur. Yüzde 10-15 çiftte ise günümüzdeki mevcut standart tanısal testler ile izah edilemeyen (açıklanamayan) infertilite mevcuttur (35,51). Erkek infertilitesi: Erkeğe bağlı infertilitenin araştırması nispeten daha kolay olup hikaye, fizik muayene ve semen analizine dayanır. Erkekte ilerleyen yaş ile fekunditenin azalması cinsel ilişki sıklığında azalma ve çevresel toksinlere temasdaki kumulatif birikim ile ilişkilidir (4,35). Hikayede gelişimsel bozukluklar, testiküler infeksiyonlar, travmalar, kullanılan ilaçlar, alışkanlıklar sorulur. Fizik muayenede genital muayenenin yanında tiroid bezi ve jinekomasti açısından meme muayenesi de olmalıdır. Semen analizi ejakulatın değerlendirilmesidir. Fertilite potansiyeline tek bir sperm analizi ile karar verilmemelidir, çünkü spermatogenez 70 günlük bir süreç içinde olmaktadır. Bu süre epididimisteki sperm maturasyonu ve transportu için gereken 12-21 günlük süreyi de kapsamaktadır.Yakın geçmişte olan ateşli bir hastalık semen kalitesinde 3 aya kadar süren bozukluğa neden olabilir. Bu nedenle 6-8 hafta içerisinde iki veya üç semen analizi ile değerlendirme yapılmalıdır. Klasik semen analizi sırasında incelenecek ejakulat 3 ila 8 günlük cinsel perhiz sonrasında olmalıdır (4,35). Ejakulatın, makroskopik muayenesinde görünümü, miktarı, likefaksiyon zamanı, viskositesi ve pH’sı değerlendirilir. Semen analizinin en önemli kısmını mikroskopik inceleme oluşturur. Kullanılacak yöntem ve alet çok iyi seçilmelidir. Mikroskopik 7 incelemede sperm sayısı, hareketliliği, yuvarlak hücre sayısı, varsa aglütinasyonun derecelendirilmesi, morfoloji ve yuvarlak hücrelerin sınıflandırılması incelenir . Sperm analizi Sayı: Kullanılan alete bağımlı olarak tek karedeki ortalama sperm sayısı temel alınıp sayım x milyon/ml olarak ifade edilir (35). Hareketlilik: Hareketlilik Dünya Sağlık Örgütü (WHO) nün koyduğu 4 sınıfta incelenir: a-hızlı çizgisel progresif hareket b-yavaş çizgisel ya da çizgisel olmayan hareket c-progresif olmayan hareketlilik d-hareketsiz (35) Morfoloji: Spermin fertilite kapasitesinin morfolojik inceleme ile etkin bir index olarak değerlendirilmesi 1951 yıllarına kadar uzanır. Kruger ve arkadaşları tarafından ‘Strict’ kriterler ile morfoloji değerlendirilmesinin tanımlanmasıyla bu parametre giderek artan bir önem kazanmıştır (35). Bu testlerin yanında immünolojik testlerden anti sperm antikorlarının (ASA) değerlendirilmesi, sperm servikal mukus etkileşimi, bioassaylerde kreatin kinaz değerlendirmesi, akrozomal enzim aktivitesi tayini ,fonksiyon testlerinden hipoosmotik şişme testi, sperm penetrasyon testi, hemizona testi (HZT) de diğer sperm değerlendirme yöntemleri içindedir (35).(Tablo 1) 8 Tablo. Standart semen parametrelerinin normal değerleri (35) Klasik semen analizi Volüm pH Sperm sayısı Total sperm sayısı Hareketlilik Progresif hareket Progresif hareketli sperm sayısı (PHSS) Morfoloji (WHO) Vitalite Beyaz küre Immünobead test MAR testi Bio-assayler Hemizona index HOS test Sperm penetrasyon assay Diğer testler -glukozidaz (nötral) Çinko (total) Sitrik asit (total) Asit fosfotaz (total) Fruktoz (total) >2 ml 7.2-8.0 > 20 x 106 spermatozoa / ml > 40 x 106 spermatozoa / ml > %50 > %50 > 3 x 106 spermatozoa / ml >%50 normal >%75 < 1 x 106 / ml < % 20 partikülle kaplı sperm < % 10 partikülle kaplı sperm > %35 > %60 > %10 penetrasyon > 20 Mu > 2.4 mmol > 52 mmol > 200 U > 13 mmol Kadın infertilitesi: Kadın infertilitesinin araştırılmasında öykü ve fizik muayene çok önemlidir. Nedenler arasında tubo-peritoneal ,ovulatuar, uterin nedenler sırasıyla yerini alır (54). Özellikle ovulatuar faktörlere yönelik öykü çok şey anlatabilir. Düzenli adet öyküsü %91-97 ihtimalle ovulasyonun var olduğunu gösterir. Ovulasyonun varlığı ve kalitesi için kullanılan testler bazal ısı grafisi, serum progesteron ölçümü ve endometrial biyopsidir. Uterin, tubal ve peritoneal faktörler için ultrason, histerosalpingorafi, 9 laparoskopi, histeroskopi kullanılmaktadır. USG ile Müller sistemine ait konjenital anomaliler, intramural ve submüköz myomlar, endometrial polipler, endometriomalar veya dermid kistler gösterilebilir. İnfertilite araştırmasında erken dönemde çekilecek HSG ile uterin anomaliler ve intrauterine lezyonlar, intramural oklüzyonlar ve /veya intramural lezyonlar (tubal açıklık korunmuş olsa dahi), distal tubal oklüzyon ve bu olgularda gebelik açısından prognostik önemi olan intratübal mukozal katlantılar değerlendirilebilir. Histeroskopi ile intraservikal ve intrauterin lezyonlar değerlendirilir ve aynı seansta cerrahi işlem uygulanabilir (56). Ovulasyon indüksiyonu: İnfertil kadınlarda ovulasyon indüksiyonu ile normal populasyondakine yakın bir ovulasyon oranı elde edilmektedir. Tedavinin başarısı hasta seçimi ,anovulasyonun türü, diğer infertilite faktörlerinin var olup olmaması ile ilgilidir. Kadının yaşı ve daha önceki başarısız ovulasyon indüksiyonu denemeleri de prognozu etkileyen faktörler arasındadır.Lunenfeld ve Insler tarafından tanımlanan ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından benimsenen anovulatuar bozuklukların klasifikasyonu tedavide faydalı bir çerçeve oluşturur (51,55). Anovulasyonun WHO na göre sınıflandırılması (4): Grup 1:Hipotalamo-Hipofizer Yetmezlik Bu kadınlarda endojen östrojen sekresyonu yoktur.Prolaktin seviyeleri normaldir. FSH normal veya düşük olabilir. Hipotalamo-hipoflzer bölgede yer kaplayan lezyon yoktur. Grup 2:Hipotalamo-hipofizer Disfonksiyon Bu gruptaki kadınlarda menstruel siklusta çeşitli bozukluklar vardır. Örneğin; luteal faz yetmezliği, anovulatuar sikluslar, veya endojen östrojen sekresyonun mevcut ve PRL nin normal olduğu amenore gibi durumlar bu gruba girer. Grup 3:Ovarian yetmezlik Endojen östrojen sekresyonu olmayan, FSH seviyeleri yüksek PRL seviyeleri normal olan kadınlar bu gruba girerler. 10 Grup 4:Konjenital veya akkiz genital yol bozuklukları Endometriumun mevcut olduğu ancak estrojen verilmesi ile çekilme kanaması sağlanamayan amenoreik kadınlar bu gruba girerler. Grup 5:Hipotalamo-hipofizer bölgede yer kaplayan lezyonu olan hiperprolaktinemik infertil kadınlar Bu grupta hipofiz lezyonu olan ve hiperprolaktinemisi mevcut amenoreik veya anovulatuar kadınlar yer almaktadır Grup 6:Hipotalamohipofizer bölgede yer kaplayan lezyonu olmayan hiperprolaktinemik infertil kadınlar Grup 7:Hipotalamohipofizer bölgede yer kaplayan lezyonu olan normoprolaktinemik infertil kadınlar Tedavi öncesi araştırma ovulasyonun olup olmadığının anlaşılması ile başlamalıdır. Adet düzeni öyküsü, bazal vücut ısısı eğrileri veya luteal faza zamanlanmış progesteron ölçümleri ile ovulasyon anlaşılabilir. Serum progesteron değerinin 5 ng/ml ‘nin üzerinde olması ovulasyonun varlığını göstermektedir (54). Tedaviye baslanmadan önce anovulatuar kadının WHO kategorilerinden hangisine uyduğunun saptanması gereklidir. Hormon profili ve semen analizinden sonra daha invazif incelemelere gereksinim olup olmadığına hastanın öyküsü ve fizik muayene bulguları ile karar verilir. Öyküsü ve pelvik muayene bulguları negatif olan kadınlarda KS veya bromokrıptın gibi ilk basamak ovulasyon indüksiyon ajanlarının kullanılmasından önce tubal açıklığın gösterilmesi çok şart değildir. Ancak bu ajanlara yanıt vermeyen hastalarda eksojen gonadotropin tedavisine geçmeden önce en azından bir HSG veya Laparoskopik inceleme gereklidir (51). Eğer mümkünse ovulasyon indüksiyonuna baslamadan önce önemli patolojik bulguların düzeltilmesi yerinde olacaktır. Kilo, diet problemleri ve stress mümkünse indüksiyona başlamadan önce giderilmeli veya en aza indirilmelidir. Medikal Ovulasyon İndüksiyonu 11 Estrojen Antagonistleri Estrojen antagonistleri veya antiestrojenler dietilstilbesterol ile yapısal yakınlık gösteren nonsteroidal bileşiklerdir. Bunların arasında ovulasyon indüksiyonu amacı ile en sık kullanılan ajan klomifen sitrattır. Diğer ajanlar tamoksifen ve siklofenildir. Klomifen Sitrat KS bir trifeniletilen derivesidir. Enklomifen ve zuklomifen olmak üzere iki izomerin karışımından oluşmaktadır.Enklomifen daha fazda oranda antiöstrojenik aktiviteye sahiptir. KS östrojen receptörüne bağlanarak bu reseptörü birkaç haftaya varan sürelerde işgal etmektedir. KS gastrointestinal yoldan iyi absorbe olmakta ve büyük oranda feçesle atılmaktadır. KS tek doz oral alımından bir ay sonra bile plazmada önemli konsantrasyonlarda saptanmıştır. Etki mekanızması; Klomifen sitrat ovaryen stimulasyon için genelde ilk kullanılan ajandır. İlacın etki mekanizması gözönünde bulundurulursa ilacı kullanacak hastalarda hipotalamik-pitüiterovaryen yolun fonksiyonel olması gerekmektedir. Klomifen sitrat zayıf bir sentetik östrojen olmasına karşın ovulasyon indüksiyonu için kullanılan dozlarda antiöstrojenik etki gösterir. Klomifen sitrat hipotalamusta antiöstrojenik etki ile ovulasyon indüksiyonu yapmakla birlikte östrojene duyarlı diğer dokularda primer olarak agonistik veya antagonistik etki gösterebilir. Hipotalamusta klomifen sitrat östrojen reseptörlerine uzun süre bağlanarak ve bloke ederek, normal ovaryen hipotalamik feedback yolun fonksiyonunu azaltır. Bu etki mekanizmasının bazı anovulatuar hastalarda GnRH salınımını arttırdığı gözlenmiştir. Artan GnRH hipofizden gonadotropin salınımını uyarır. Ayrıca klomifen sitrat direk olarak hipofiz ve over üzerinde etki göstererek ovulasyonu uyarabilir (2,21,32). Klomifen sitratın endometrium (17) ve serviks (58) üzerindeki antiöstrojenik etkileri tartışmalı olup dışarıdan östrojen eklenmesi gündeme gelmiştir. Vajende kornifikasyon yavaşlar ve servikal mukus ve endometriumdaki östrojen etkisini antagonize eder. Bunlar sperm transportu, implantasyon ve erken gelişmeyi etkileyen 12 önemli faktörlerdir. Östrojenden farklı olarak KS östrojen reseptörlerini saatlerce değil haftalarca süren bir periodda işgal eder.KS ın major etkisi hipotalamusta hücre içi östrojen reseptörlerinin konsantrasyonunu etkileyerek, hipotalamik aktiviteyi düzenlenmesi ile görülür (31). KS ile östrojen reseptörlerinin işgal edilmesi sonucu reseptör kapasitesi azalarak gerçek östojen uyarıları azalmış olarak algılanır, böylece östrojenin hipotalamus üzerindeki negatif feedback etkisi ortadan kalkarak GnRH salgılanması aktive edilir. KS normal ovulasyonlu kadınlara verildiğinde hipotalamustan GnRH salgısının artışına ve hipofizden LH ve FSH salgılarının miktarında değişiklik yapmadan sıklıklarının artışına neden olur. Anovulatuar kadınlarda ise GnRH salgısının maksimal sıklıkta gerçekleşmesine bağlı olarak zaten artmış olan LH ve FSH salgılanma sıklığına ek olarak salgılanma miktarında da artış olur. KS doğrudan ovulasyonu uyarmaz. Normal menstrüel siklüsün fizyolojik değişikliklerini gerçekleştirerek ovulasyon oluşumuna yardım eder. Overler üzerine doğrudan etki ile granülosa hücrelerini gondotropinlere karşı hassas kılar. Hücrelerdeki LH reseptörlerinin FSH tarafından uyarılması ve aromatizasyonunu artırır (4). KS kullanımı için uygun hasta seçimi: Kullanımı kolay ve yan etkileri az olduğu için ilk seçilen drogdur. Başlıca endikasyonu hipotalamo-hipofizer aksı normal çalışan varolan endojen östrojen üretimine bağlı olarak progesteronlara normal çekilme kanaması ile cevap verebilen oligoanovulatuar hastalardır. WHO Grup 2 hasta grubunda klomifen sitratin etkilerini gösterebileceği yeterli düzeyde endojen estrojen vardır. Bu hastalara KS verildiği zaman hipotalamo-hipofizer seviyede estradiolun negatif feedback etkisi ortadan kalkmakta ve gonadotropin salgılanımı artmaktadır. Gonadotropinlerin artması ile folikül gelişimi uyarılmakta ve ovulasyonun sağlanmasında ilk tetik çekilmektedir. Inseminasyon yapılacak hastalarda ovulasyon zamanını düzenlemek için kullanılır. Açıklanamayan infertilite vakalarında da kullanılır. Progestasyonel bir ajanla yapılan ‘Progesteron Challange Test’ ‘e çekilme kanaması ile cevap vermeyen ovaryen yetersizlik olguları KS’ ada cevapsız kalacaktır (54). Kontrendikasyonları: 13 Klomifen sitrat gebelik, aktif karaciğer hastalığı, tanı almamış genital kanama, memenin malign ve premalign lezyonları olan ve daha önceden klomifen sitrata bağlı şiddetli yan etkilerin gözlendiği, psikiyatrik ve sistemik hastalıklara sahip hastalarda kontrendikedir (23). Uygulanımı: Klomifen sitrat ovulasyon indüksiyonu şekilde uygulanır. İlaç 50 mg lık tabletler halinde bulunmaktadır, genellikle 50 mg/gün dozu ile başlanır. Tedaviye tipik olarak spontan veya progesteronla uyarılan siklusun 3. -5. günü başlanır. Beş gün kullanılır (4). Ovulasyon olup olmadığı luteal fazda (adetin 21-23. günü) alınan progesteron düzeyi (5 ng/dl den büyük) veya endometrial biyopsi ile saptanabilir. Eğer ovulasyon olmadı ise bir sonraki siklusta doz 50 mg daha artırılır. FDA (American Food and Drug Administration) bu konuda max.100 mg/gün dozu önermekle birlikte, %11.8 hastada 150 mg/gün ve üzerinde doz ile ovulasyon sağlanabilmektedir (20). Beş gün KS kullanımından sonra, son dozun alımından beş ila on gün arasında herhangi bir zamanda ovulasyon gerçekleşebilir bu nedenle adetin 12. gününden itibaren 10 gün süre ile günaşırı cinsel temas önerilir. Ovulasyonda Prostaglandinlerin (PG) rolü olduğundan, ovulasyonun olacağı zamanlarda PG sentez inhibitörü ilaçlar kullanılmamalıdır. Eğer inseminasyon yapılacaksa ovulasyonun zamanının daha kesin bilinmesi gerekir. En yüksek dozda KS uygulanan ve ovulasyonun gerçekleşmediği veya luteal fazın kısa olduğu belirlendiğinde Human Chorıonic Gonadotropin (HCG) kullanımı önerilebilir. Erken HCG uygulanması, LH reseptörlerini azaltarak normal ovulasyon mekanizmasını bozabilir. HCG yapılması için uygun zamanın belirlenmesinde kan E2 düzeyi (folikül başına 150-250 pg/ml) ölçümü ve USG ile folikül çapının 18-20 mm’ye ulaştığının saptanması gerekir. KS yağ dokusunda depolandığı için kullanılan dozu vücut ağırlığı ile uyum gösterir. Obez ve daha yüksek androjen düzeylerine sahip olan hastalarda daha fazla KS a ihtiyaç olabilir. Ancak ovulasyon için gerekli KS dozunu belirleyecek hiçbir klinik ve laboratuar parametre yoktur. Klomifen sitrata yanıt vermeyen hastalarda tedaviye gonadotropin eklenmelidir (4). 14 Yan Etkiler Klomifen sitratın yan etkileri; vazomotor kızarıklıklar %10, bulantı %2.2, pelvik ağrı %5 göğüslerde ağrı %2, ve görme bozuklukları %1.5, başağrısı %1.3 ve saçlarda dökülme % 0.3 (2). Klomifen sitrat kullanıldığında %35-60 oranında multifoliküler gelişim elde edilmesine (4) karşın çoğul gebelik oranı %5-8 olup bunların büyük bölümü ikiz gebeliktir. Spontan abortus ve teratojenite riskinde bir artışa yol açmaz (52). Overlerde kist gelişmesi %5.7 ve overlerde büyüme %13.5 oranında görülür. Kistler kendiliğinden geriler, devam ederlerse tedavi bırakılır. Eğer büyüme semptomatikse muayene, egzersiz ve koit yasaklanır. Overler normal boyutlarına inince tedaviye düşük doz ile tekrar başlanır. Görme şikayetleri görmede bulanıklık, skotom şeklindedir. Nedeni bilinmemekle birlikte, ilacın kesilmesinden sonraki birkaç günde normale döner (17). KS ile ovulasyon indüksiyonunda en yüksek doz uygulandığında bile %10-20 oranında başarısızlık olabilir. Başka bir infertilite nedeni olmadığı halde tedaviye 6 ay cevap alınmazsa diğer tedavi seçeneklerine geçilir. İnsan menopozal gonadotropinleri klasik olarak ikinci seçilecek ilaçlardır. Ancak pahalı olmaları, yan etkilerin morbidite ve mortalite açısından önem taşıması, tedavinin yakın takibinin zorunlu olmasının maliyeti artırmasından dolayı KS kullanımında alternatif bazı protokoller geliştirilmiştir (29). KS ve ek drog etkileri: KS+Dekzametazon: Özellikle PCOS olgularında artmış androjen üretiminin follikülogenez ve aromataz aktivitesini bozmasından dolayı KS a ovulatuar cevap oluşmaz. Bu amaçla KS tedavisine adrenal androjen üretimini baskılamak için glukokortikoidler eklenir. Standart bir KSDeksametazon rejiminde, klomifen sitratın başlandığı siklusun foliküler evresinde veya bir önceki siklusun luteal fazında günde 0.5 mg deksametazon başlanır ve ilaç hasta yatarken verilir. Tedaviye mentrüasyon başlayıncaya veya gebelik oluşuncaya kadar devam edilir (4). KS+Bromokriptin: 15 Yüksek Prolaktin değerleri veya galaktore bromokriptin kullanımı için endikasyon oluşturur. Prolaktin düzeyi normal olan ve galaktoresi bulunmayan, KS a cevapsız hastalarda KS’a bromokriptin eklenmesinin ovulasyon indüksiyonunda etkili olduğu bildirilmiştir (44). KS+HCG: Klomifen sitrat tedavisine yanıt vermeyen olguların % 85’inde yetersiz FSH uyarılması nedeniyle folikül gelişmesi olmamakta, kalan % 15’inde ise yeterli folikül gelişmesi olduğu halde ovulasyon gerçekleşmemektedir. İkinci grup hastada tedaviye hCG eklenmesi yararlıdır. Serum östradiol ölçümü ve ultrasonografi ile yeterli hormonal ve foliküler yanıtın gösterildiği olgularda 5000-10000IU hCG intramusküler olarak uygulanır. Klomifen sitrat tedavisi sırasında luteal faz yetmezliği gelişen olgularda da tedaviye hCG eklenmesinin yararı olduğu gösterilmiştir. Sonuçlar Klomifen sitrat ile yapılan ovulasyon indüksiyonunda basarı oranları oldukça iyi olup % 80 oranında ovulasyon % 40 oranında gebelik bildirilmiştir (20,22). Ovulasyon oranları ve gebelik oranları arasındaki bu farklılık büyük oranda ek olarak ovulasyon dışı faktörlerin olmasına bağlıdır. Gebeliklerin çoğu ilk 6 ayda elde edilmektedir (20). KS sonucu oluşan gebeliklerde abortus oranı ve konjenital malformasyon oranı artmaz. Yenidoğanların izleminde büyüme ve gelişme açısından da normal yenidoğanlardan elde edilen sonuçlara yakın veriler elde edilmiştir (52). Pulsatil Gonadotropin Salgılatıcı Hormon (pGnRH): Fizyolojik prensiplere uygun olarak pulsatil şekilde verilen eksojen GnRH genellikle WHO Grup 1 hastalarda monofoliküler ovaryen yanıt oluşturur ve bu grup hastalarda ilk tercih edilmesi gereken tedavi yöntemidir. Ancak pahalı infüzyon pompalarına gereksinim göstermesi ve doktorların bu konuda pratiklerinin çok olmaması nedeni ile yaygın 16 kullanılmamaktadır. Pulsatil GnRH tedavisi ile çoğul gebelik ve hiperstimulasyon oranları klomifen sitrat tedavisindekine benzerlik gösterir. Çoğul gebelikler %7 oranındadır. Hiperstimulasyon riski %1’in altındadır.Spontan abortus, gebelik komplikasyonları ve konjenital anomalilerde artma bildirilmemiştir. Eksojen Gonadotropinler Son yıllarda eksojen gonadotropin tedavisinin şeklinde, uygulanma biçiminde, endikasyonlarında artma olmuştur. Bugün için klinik kullanıma girmiş gonadotropinler şunlardır (54): 1.Human Menopozal Gonadotropin(hMG) 2.Pure Foliculle Stimulating hormone (pFSH) 3.Recombinant FSH(recFSH) 4.Human Chorionic Gonadotropin(hCG) Human Menopozal Gonadotropin (hMG):. İlk olarak 1958 de Gemzell ve arkadaşları tarafından kullanıma sunulmuştur. Bu tedavi ile ilk gebelik oluşumu 1960 da Gemzell ve 1962 de Lunenfeld tarafından bildirilmiştir (38). Menapozdaki kadın idrarından elde edilen 75IU FSH ve 75 IU LH içeren gonadotropinlerdir. hMG ler oral yoldan inaktif olup intramüsküler kullanılırlar. 75 IU FSH ve 75 IU LH içeren ampullerde bulunurlar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ‘nün yaptığı sınıflandırmaya göre gonadotropinler ile ovulasyon indüksiyonu endikasyonu olan iki hasta vardır. WHO Grup 1 Düşük gonadotropin düzeyleri , düşük veya saptanamayan östrojen üretimi ve normal PRL düzeyi ile karakterize hipogonadotropik hipogonadizm olgularından oluşur. WHO Grup 2 ise normal gonadotropin düzeyleriyle endojen östrojen üretimine ve normal PRL düzeyine sahip olan normogonadotropik normogonadizm veya hipotalamo hipofizer disfonksiyon vakalarını içerir. Diğer endikasyonlar arasında açıklanamayan infertilite, luteal faz yetersizliği, erkek infertilitesinde intrauterin inseminasyona adjuvan olarak, minimal ve hafif endometriosiste ampirik olarak, yardımla üreme tekniklerinde kontrollü ovaryen hiperstimulasyon amacı ile bulunmaktadır (5). 17 Gonadotropinlerle ovulasyon indüksiyonunda spontan LH piki % 20 olguda gerçekleştiğinden ovulasyon için LH piki oluşturmak amaçlı tedaviye HCG eklenmelidir. HCG nin yarı ömrü 24-36 saat iken LH ın ise 1 saattir. Bu nedenle indüksiyonda HCG tercih edilir.(24) Etki mekanizması: KS ‘a göre etki mekanizması daha iyi bilinmektedir. Tedavinin başarılı olabilmesi için fonksiyone overlere ihtiyaç vardır, çünkü verilen hMg endojen gonadotropinlerin yerini alarak ovulasyon indüksiyonu yapmaktadır. Spontan sikluslarda olduğu gibi FSH primer olarak granulosa hücreleri, LH teka lütein hücreleri üzerinde etki göstererek follikülogenezi uyarırlar. Tedaviye oosit maturasyonunun sağlanması, ovulasyonun uyarılması,korpus luteum oluşumu ve fonksiyonların devam etmesi için hCG eklenir. Hipogonadotropik hipogonadizmde tedavi oldukça etkin olup,altı siklus sonrasında %91.2 oranında gebelik elde edilmektedir (16). Diğer endikasyonlar nedeniyle gonadotropinler kullanıldığında 12 aylık ovulasyon indüksiyonu sonrasında %50 oranında gebelik elde edilmektedir. Ancak pratikte tedavi süreleri bu kadar uzun tutulmamakta ve 3-6 aylık sürede hMG ye yanıt vermeyen hastalarda alternetif tedavi yöntemlerine geçilmektedir. Yan Etkiler: HMG nin en önemli iki yan etkisi ovaryen hiperstimulasyon ve çoğul gebeliktir. Bu iki etkinin de oluşturabileceği sorunlar hasta ile konuşulmalıdır. Ovaryen Hiperstimulasyon Sendromu (OHSS) Ovaryen hiperstimulasyon sendromu tamamen iyatrojeniktir. OHSS çok nadir olarak PCOS lu hastaların spontan sikluslarında ve klomifen sitrat tedavisini takiben gelişebilse de pratikde eksojen gonadotropin tedavisinin postovulatuar bir komplikasyonu olarak sayılmaktadır. OHSS nin iki önemli komponenti vardır; birincisi ani ve bilateral over büyümesi, ikincisi ise intravasküler sıvının akut olarak üçüncü alana sızmasıdır. Overler 512 cm çapa ulaşabilirler. Tipik olarak hCG verildikten 7-12 gün sonra başlar ve hafif olabileceği gibi çok şiddetli de olabilir. Hastaların %8.4-23 ünde hafif hipertimulasyon 18 görülür ki bu overlerde hafif büyüme ve minimal semptomlarla karakterizedir. Orta derecede hiperstimulasyon hastaların %6-7 sinde ve şiddetli hiperstimülasyon %0.8-2 sinde görülür (58). Orta derecedeki formunda hafif hiperstimulasyon bulgularına ek olarak ultrasonografik olarak saptanabilen asit de mevcuttur. Şiddetli formu oldukça kötü sonuçlara yol açabilir. Overlerde ileri derecede büyüme, asit, plöral efüzyon, hemokosantrasyon ve hiperkoagubilite, over torsiyonU ve rüptürü, ileri derecede elektrolit bozuklukları, epileptik nöbet, solunumda bozulma, böbrek yetmezliği ve ölüme kadar giden bir tabloya yol açabilir. Ovaryen hiperstimulasyon sendromu şöyle sınıflandırılabilir; Grade1:Abdominal distansiyon Grade2:Abdominal distansiyon, bulantı, kusma ve /veya diare Grade3:Hafif hiperstimulasyon bulgularına ek olarak ultrasonografik olarak saptanan asit Grade4:Klinik asit, hidrotoraks, dispne Grade5:Hemokonsantrasyon, koagulasyon bozuklukları, böbrek fonksiyonunda bozulma Genelde OHSS lu hastalar hipovolemik, hiperkalemik ve azotemiklerdir. OHSS nin açıklanmasında pek çok faktör öne sürülmüştür. Özellikle intravasküler sıvı kaçağının etiyolojideki yeri önemlidir. Bu bağlamda histamin , serotonın, büyüme faktörleri, reninangiotensin sistemi suçlanmıştır. OHSS geliştirme riski hCG verilen gündeki serum östradiol düzeyinin 2000 pg/ml nin üzerinde ve özellikle 12-14 mm çapındaki orta büyüklükdeki folikül sayısının 10 dan fazla sikluslarda daha yüksektir. Olgunun PCOS olması, yaşının genç olması ve zayıf olması da risk faktörleri arasındadır. OHSS una klinik yaklaşım olgunun OHSS geliştirme riskinin görüldüğü andaki önlemler ve OHSS geliştikten sonraki tedavi şeklinde olmalıdır. OHSS’ na klinik yaklasım; 1.Aşırı stimule edilmiş olgularda HCG öncesi önlemler a.HCG uygulamasının yapılmayarak siklusun iptalı b.Siklusun sürüklenerek E2 istenilen düzeye indikten sonra HCG uygulanması 2.Aşırı stimule edilmiş olgularda hCG sırasındaki önlemler a.Düşük doz hCG verilmesi b.HCG yerine endojen LH ı uyarmak amacıyla GnRHa verilmesi 19 c.hCG sırasında intravenöz albumin infüzyonu d.Ovulasyon indüksiyonu siklusunun IVF-ET sklusuna dönüştürülmesi 3.OHSS gelişen olgularda tedavi a.Sıvı elektrolit tedavisi b.Parasentez c.Dopamin infüzyonu d.Asit sıvısının otoinfüzyonu OHSS geliştiği zaman tedavide öncelikle konservatif yaklaşılır. OHSS nin zamanla dereceli olarak iyileşebileceği unutulmamalıdır. Gebelik olmazsa 7 olursa 10-20 günde geriler. Kilo artımı çoksa, batında ağrı fazla ise, hematokrit % 50 olmuşsa, oligüri, dispne ve postural hipotansiyon varsa hospitalize edilmelidir. Pelvik ve abdominal muayene, fiziksel aktivite ve cinsel ilişki yasaklanır. Yatak istirahati, günlük kilo takibi, aldığıçıkardığı sıvı takibi önerilir. Hematokrit, BUN, elektrolitler, total protein, albumin / globulin oranı, koagulasyon faktörleri ve üriner sodyum potasyum ölçümleri seri olarak tekrarlanır. EKG hiperkaleminin takibi açısından kullanılabilir. Elektrolit dengesizlikleri için gerekli tedaviler yapılır. Su ve tuz alımının kısıtlanması tartışmalı bir konudur. Htc takibi herhangi bir kanamayı belirlemek açısından anlamlıdır. Ciddi vakalarda overlere dikkat edilerek asit aspirasyonu solunumu rahatlatır.Tekrarlanan aspirasyonlarda kayıp olan plazma proteinlerinin yerine konulmasına dikkat edilmelidir. Bu hastalarda cerrahi girişimden kaçınmak gerekir (54). Çoğul gebelik: Gonadotropin kullanan hastalarda çoğul gebelik görülme insidansı % 11-44 olup,bunların çoğunluğu ikiz gebeliktir (16). Gonadotropin ile uyarılan sikluslardan oluşan gebeliklerin % 25’i ikiz, 5’i ise üç veya daha fazla fetusdan oluşur. hMG ile oluşan tek veya çoğul gebeliklerde ortalama progesteron düzeylerinin benzer olması, hMG gebeliklerinin çoğunluğunda çok sayıda ovumun salınarak fertilize olduğu, fakat yalnızca bir veya ikisinin fetus oluşturabildiğini düşündürür. Çoğul gebeliği olanlarda fetus sayısı güvenli bir şekilde ve efektif olarak azaltılabilmekle birlikte bu işlem nedeniyle gebeliğin tamamen sonlanma olasılığının bulunması uzun süredir infertil olan bu hastalar üzerinde emosyonel yönden kötü etkiler gösterebilir (46). 20 Spontan Abortus Sıklığının artması: HMG kullanıldığında spontan abortus oranını % 21 olarak bildirilmiştir (38). Spontan abortus ilk gebeliklerde ikinci veya üçüncü gebeliklerden daha sık görülür. Abortus oranının artması ; 1-Endometriumun yapısal ve fonksiyonel, embryonun uygun zaman ve koşullarda nidasyona imkan vermemesi, 2-Corpus luteumun fonksiyonel yetersizliği, 3-Çoğul gebelik, 4-Emosyonel faktörlere bağlı olabilir. Bunlarla beraber abortusların en önemli nedeninin ovum kalitesindeki düşüklük olduğu saptanmıştır (38). HMG kullanımı fetal malformasyon insidansını artırmamakta ancak ektopik gebelik oranı artmaktadır (36). Tedavi protokolü: Tedaviye spontan veya ilaçla başlatılan siklusun 2, 3 veya 4. günü başlanır. Endojen östrojen aktivitesi olan hastalarda tedaviye günde 1 veya 2 ampul hMG ile başlanır. Siklusun 6. veya 7. gününe kadar aynı hızda devam edilir ve serum östradiol düzeyine bakılarak ovaryen yanıt değerlendirilir. Eger yanıt yoksa 3-4 gün boyunca günlük hMG dozu 1-2 ampul artırılarak östradiol düzeyleri artıncaya veya maksimal ilaç dozuna ulaşıncaya kadar devam edilir. Overler tedaviye istenen yanıtı verdikten sonra ilaca aynı dozda devam edilir. Vajinal ultrasonografi ile 2-3 günde bir folikül çapı, sayısı ve kalitesine bakılır ve serum ostradiol düzeyleri ölçülür. Maksimal follikül çapı 16-18 mm olduğu zaman ve serum östradiol düzeyi matür follikül başına 150-250 pg/ml olduğu zaman over yanıtı olumlu kabul edilir. Follükülogenez ve oosit matürasyonuna bağlı olan serum ostradiol düzeyleri folikül sayısına bakılan laboratuara göre değişmekle birlikte, genel olarak 600 pg/ml’den yüksek olmalı ve 1500-2000 pg/mg yi geçmemelidir. Yeterli folikül çapı ve ostradiol düzeyleri elde edilince 5000-10000 IU hCG im olarak verilir. Ovulasyonun 36 saat sonra 21 olması beklendiğinden cinsel ilişki veya inseminasyon zamanı ona göre belirlenir. Folikülogenezisin tamamlanması için geçen süre yaklaşık 10-15 gündür. Eğer gebelik elde edilmemişse, bir sonraki siklusta hastanın yanıtını artırmak için hMG dozu artırılabilir (10). Gebelik oranlarının artırılması ve tedavi maliyetinin azaltılması için değişik rejimler önerilmiştir. Klomifen sitrat ile hMG nin kombine olarak kullanılması minimal stimulasyon ile ilgili çalışmalarda hMG ile karşılaştırıldığında gebelik, implantasyon ve siklusun iptal edilmesi oranlarında bir değişiklik olmadığı, ancak maliyetin düştüğü görülmüştür (14). Ovulasyon indüksiyonunda hMG ye yanıtı kötü olan hastalarda tedaviye growth hormon eklenmesi konusu oldukça ilgi çekmesine karşın, bu konuda yapılan çalışmalarda çelişkili sonuçlar elde edilmiştir (26,28). Saf FSH Saf insan FSH sı da postmenopozal kadınların idrarından elde edilmektedir ve hMG yerine kullanılmaktadır. Saf preparatlar 1 IU den az LH ve 75 IU FSH içermektedir. Ovulasyonun olması için hem FSH hem LH gerekli olduğundan saf FSH kullanımı daha çok PCO sendromlu hastalarda uygundur. Pulsatil GnRH Pulsatil GnRH uygulaması da infertilite tedavileri arasındadır. GnRH ile ovulasyon indüksiyonu için en uygun hastalar hipotalamik yetmezliğe bağlı ovulatuar faktör infertilitesi olan hastalardır. Travma, strese bağlı sekonder hipotalamik amenorede de kullanılır. Hiperprolaktinemi, LFY , PCOS diğer endikasyonları oluşturur (5). Kullanımı: 22 GnRH subkutan veya intravenöz yoldan pulsatil salınımı sağlayan küçük infüzyon pompaları yardımıyla kullanılır. Bu pompalar sabit veya değişken hacimde GnRH uygularlar. Puls aralığı 60-90 dk olmalıdır.Doz konusunda bireysel farklılıklar saptandığından doz ayarlaması için ilk siklus yakın takip gerekir. Subkutan uygulama kolay ancak hematom ve irritasyon riski çoktur. İntravenöz uygulama ise daha ucuz, alınan yanıt iyi ama flebit ve tromboz riski yüksektir (35). GnRH tedavisinin ,standart tedavilere yanıt vermeyen PCOS lu olgularda kullanımı alternatif oluşturur. Bu hastalarda dışarıdan verilen GnRH un anormal salgılanım şeklini iyileştirerek normal gonadotropin şekli ve ovulasyonu sağladığı veya endojen GnRH un hipofiz uyarısını arttırarak FSH’a olan inhibisyonu ortadan kaldırdığı ileri sürülmektedir (35). Gonadotropin-releasing Hormone Agonistleri(GnRH-A) Östrojen , androjen ve gonadotropinleri yüksek olanların ovulasyon indüksiyonuna iyi cevap vermedikleri anlaşıldığında endojen üreme hormon üretimlerinin kontrol altına alınmasının uygun olacağı düşünülmüştür. Bu amaçla GnRH-A kullanılmaktadır.GnRH-A parenteral, nazal sprey ya da vajinal pesserler aracılığıyla kullanılabilir. GnRH-A, gonadotropinler ile ovulasyon indüksiyonu protokollerinde kullanılırlar. Agonistler, hipofizer GnRH reseptörüne bağlandıktan kısa bir süre FSH ve LH salınımını arttırırlar. Sonra hipofizi baskılayarak gonadotropinler ve buna bağlı olarak overlerden steroid hormon sekresyonunun azalmasına neden olurlar (29). Gonadotropinler ile ovulasyon indüksiyonu protokollerinde GnRH-A uygulamasının iki yöntemi vardır. Birincisi kısa protokol, ikincisi uzun protokol olarak adlandırılır.Kısa protokolde; adetin birinci-üçüncü günleri arasında, gonadotropinler ile GnRH-A uygulamasına başlanır . Her ikisi birlikte hCG uygulanana kadar kullanılır. Adetin birinciüçüncü günlerinde gonadotropinler tedaviye eklenir. HCG uygulanana kadar birlikte kullanıma devam edilir. Kısa ya da uzun agonist/gonadotropin protokollerinin seçimi; stimulasyon yöntemi, takip sistemi, hasta populasyonu, doktorun deneyim alanına göre yapılır (41). 23 GnRH –A nın ovulasyon indüksiyon protokollerine eklenmesinin gebelik oranlarına etkisi açık değildir. Bazı çalışmalarda, yardımla üreme tekniklerinde GnRH –A nın gonadotropinlere eklenmesinin,yalnızca gonadotropin kullanımına göre gebelik oranlarını arttığı bildirilmiştir (8). Diğerleri bu konuda yaptıkları çalışmalarda, gebelik açısından fark bulamamışlardır (47). Ovulasyon İndüksiyon Takibi Ovulasyon indüksiyonunda kullanılan yöntemler; bazal vücut sıcaklığı, vajinal sitoloji, servikal mukusun incelenmesi, LH, östrojen ve progesteron düzeylerinin ölçümü, endometrial biyopsi, USG ve son zamanlarda Doppler USG ile monitörizasyondur. En sık kullanılanlar hormon ölçümleri ve USG dir (50). Hormon ölçümleri LH ölçümleri: Normal ovulasyonun gerçekleşmesi LH pikine bağlıdır. Yıllardan beri ovulasyonun takibinde kullanılan LH, günümüzde RİA, İRMA; ELİSA, gibi laboratuar yöntemleri ve monoklonal antikor teknikleri ile kolayca izlenebilmektedir.(50) İntra Uterin İnseminasyon (IUI) Sperm hücrelerinin seminal plazmadan ayrılıp stimüle edildikten sonra uterus içerisine verilmesi olup ‘aşılama ‘ olarak da adlandırılmaktadır. IUI Seminal plazma içerisindeki prostaglandinlerin şiddetli uterus kasılmalarına neden olması ve olası bakteriyel kontaminasyondan dolayı uygun hazırlama yöntemleri kullanılıp seminal plazmadan arındırılmış ,hareketli spermler ile yapılmalıdır. Ovaryumların hormonal stimulasyonu ile multiple folikül sağlanması IUI için rutin kullanılan yöntemlerden biridir. Erkek faktörüne bağlı infertilite olgularında Klomifen sitrat ile stimulasyon sonucu siklus başına gebelik % 6-8 arasındadır. Stimulasyon hMG ile yapıldığında siklus başına gebelik oranları % 1015 arasındadır. IUI’nın başarı oranını etkileyen en önemli kriter kruger strict kriterleri ile değerlendirilmiş sperm morfolojisi olup IUI için limit % 4 ve üzeri normal morfoloji de sperm olmasıdır. IUI yöntemine alternatif olarak intraservikal inseminasyon (ICI) 24 intraperitoneal inseminasyon (IPI) yöntemleri de tanımlanmıştır. ICI’ nın hipospadias gibi mekanik nedenlerle oluşumu erkek infertilitesinin dışında erkek infertilitesinde yeri yoktur. IPI ise yapılan kontrollü çalışmalarla gebelik oranları açısından IUI’ a üstünlük göstermediği için yalnızca servikal stenoz nedeniyle uterusa ulaşılamayan durumlarda kullanılacak bir yöntem olduğundan erkek infertilitesi tedavisinde yeri yoktur. IUI’nın bir diğer özel kullanım alanı ise retrograd ejakülasyon olgularıdır. Burada önce mesane içi kültür solüsyonu ya da ağızdan bikarbonat verilerek bazik hale getirilir, takiben hastadan idrar örneğini steril bir kaba alması istenir. Bu materyalden elde edilecek spermler ile IUI veya diğer ART teknikleri kullanılarak inseminasyon yapılabilir (50). Gereç ve Yöntem: 25 Bu çalışmada, Haziran 2003-Eylül 2004 tarihleri arasında SSK Bakırköy Doğumevi Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Hastanesi İnfertilite Polikliniği’ne başvuran 79 hasta toplam 152 siklus süresince izlendi. Olgulardan 39’una gonadotropin ve IUI (grup A), 40’ına tanesine klomifen sitrat ve gonadotropin IUI ile birlikte (grup B) uygulandı.Tez çalışmasına etik kurulun 4.12.2003 tarihli 8 nolu kararı üzerine başlanıldı. Hastalar asgari bir yıllık infertilite sorunu olan ve en az üç siklus klomifen sitrata rağmen gebelik oluşmamış çiftlerden seçildi. Çalışmaya dahil edilen çiftlerin infertilite teşhisleri hafif endometriosis, tek taraflı tubal hastalık, ovulatuar disfonksiyon, hafif düzeyde erkek faktörü ve açıklanamayan infertiliteyi kapsamaktaydı. Bütün çiftlerin başlangıç infertilite tetkikleri (hormon analizi, semen analizi, tam jinekolojik muayene) yapıldı. Hipogonadotropik hipogonadism tanısı alanlar, ileri evre endometriosis olguları, şiddetli erkek faktörü olanlar, bilateral tubal oklüzyonu olanlar, BMI’i 27 nin üstünde olanlar çalışma dışı bırakıldı. Bütün hastalara HSG ve/veya laparaskopi yapılarak tubal pasaj değerlendirildi. Oligoanovulatuar, hiperprolaktinemik, hipotalamik amenoresi olan olgular ovulatuar disfonksiyon grubunda yer aldı. Hiperprolaktinemik hastalar medikal tedavi sonrası prolaktin değerlerinin normale döndüğü görülmesi üzerine çalışmaya dahil edildi. Endometriosisin LSK ile tanısı konuldu, AGOC endometriozis kriterlerine göre sınıflandırıldı (54). Erkek değerlendirilmesi için sperm konsantrasyonunu 20 milyon/ml’den az , hareketli sperm sayısının % 50’den az olması, sperm morfolojinin % 50’den az olması şartları sorgulandı. Bütün hastalara hastanemiz androloji laboratuarında swim-up yöntemiyle hazırlanan sperm numunesiyle intauterin inseminasyon yapıldı Spermiogramlar WHO standartlarına göre değerlendirildi (sperm sayısı > 20x106 /ml, toplam sperm sayısı > 40x106 /ml ,ileri hareketli > 50%,normal morfoloji > 50%). Semen analizlerinin normal veya hafif bozuk olanları çalışmaya dahil edildi. Hafif erkek faktörü için morfoloji ve motilitesi % 40 ın altında ama diğer parametrelerin normal olması arandı (10). Sperm hazırlığı Earle’s Balanced Salt (Sigma ) ve IVF-30 (Vitrolife) solüsyonları kullanılarak swim up tekniği ile hastanemiz Androloji Laboratuarı tarafından yapıldı. IUI hazırlığı yapılırken yıkama öncesi hareketli sperm sayısının 5 milyon/ml in üzerinde olması dikkate alındı. 26 Olgular hasta seçim kriterlerine uyanlar arasından seçilerek, uygulanacak işlemler hakkında bilgilendirilerek kendi istekleri doğrultusunda imzaları alınarak çalışmaya dahil edildi. Hastaların tümü Haziran 2003 ‘den itibaren infertilite polikliğinimiz tarafından takip edilen olgular arasından seçildi. Minimal stimulasyon sikluslarında,hastalara başlangıç USG’si yapılarak adetin üçüncü günü klomifen sitrat 100 mg (2x1 tablet) olarak başlandı. KS beş gün süreyle kullanıldı. Adetin 9.-10.-11. günlerinde hergün bir ampul olarak toplam 225 IU human menapozal gonadotropin verildi. Adetin 12. Günü transvajinal ultrason planlandı ve 18 mm’yi geçen en az bir folikül varlığında 5000 ünite (IU) human korionik gonadotropin (hCG) verilerek 32-36 saat sonrasında tek seans inseminasyon yapıldı. En fazla 3 siklus minimal stimulasyon protokolü uygulandı. Başarısızlık durumunda, hastalar diğer ovulasyon indüksiyonu yöntemlerine yönlendirildi. Sadece gonadotropin uygulanan sikluslarda, adetin 3. günü hastalara başlangıç USG ‘si, adetin 3. günü FSH, E2 değerlerine bakılarak kişilere göre değişim gösteren toplam dozlarda hMG uygulandı ve alınan cevaba göre karar verilen günlerde (maximum 3 gün ara ile) transvajinal USG ile takip edildi. 18 mm’yi geçen en az bir folikül varlığında 5000 IU hCG verildi ve 34-36 saat sonrasına inseminasyon planlandı. Spermiogramdaki inseminasyon kriterleri minimal stimulasyon protokolü uygulanan hastalar ile aynı olarak belirlendi. Grupların karşılaştırma kriterleri olarak endometrial kalınlık, elde edilen dominant folikül sayısı, foliküler faz uzunluğu, endometrial kalınlık paterni, kullanılan gonadotropin ampul sayısı ve gebelik oranlarının karşılaştırılması planlandı. TVUSG de dominant folikül görüldüğünde, endometrial kalınlık ve patern (üç katman veya homojen) ölçüldü. Ölçümler corpus uteri hizasında longitudinel düzlemde yapıldı. Endometrial kalınlık iki basalis tabakasının dıştaki sınırlarından ölçüldü. Endometrial patern, homojen ve üç katman olarak sınıflandırıldı. Dominant folikül en az 18 mm’lik bir tane ovulatuar folikül olarak tanımlandı. Foliküler faz uzunluğu, mensin başlamasından hCG uygulanan güne kadar geçen süre olarak belirlendi (23). Her iki gruba da human 27 menopozal gonadotropin kullanıldı. Klinik gebelik, 4 haftalık gestasyonel kesenin transvaginal USG ile görüntülenmesi ve hcg değerinin 1000-2000 iu olması olarak tanımlandı (23). İstatistiksel analizler SPSS Windows 10.0 paket programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Gruplardaki değerler sunulurken dağılımların merkez ölçüsü olarak Aritmetik ortalama, yaygınlık ölçüsü olarak da Standart Sapma kullanılmıştır. Veri değerleri ± standart sapma olarak belirtilmiş, p değeri < 0.05 (çift kuyruk) kabul edilmiştir. İstatistiksel değerlendirilmesinde Student t ve Ki-kare testleri uygulanmıştır. BULGULAR 28 Çalışmamız 15 aylık bir sürede tamamlandı. Toplam 79 hasta 152 ovulasyon indüksiyon siklusu boyunca takip edildi. Bu olgulardan 39 olguda (grup A) gonadotropin ve IUI protokolü 80 siklus boyunca, 40 olguda (grup B) ise klomifen sitrat ile gonadotropin ve IUI (minimal stimulasyon ) protokolü 72 siklus boyunca uygulandı. Bu iki grup arasında ortalama hasta yaşı, ortalama infertilite süresi, parite, çalışmaya alınmadan önce kaç ay klomifen sitrat kullandıkları ve insemine edilen hareketli sperm volümü açısından anlamlı açısından fark bulunmaz iken (p>0.05), eş yaşlarının ortalaması değerlendirildiğinde Grup A nın yaş ortalamasının anlamlı olarak daha yüksek olduğu saptanmıştır (p=0.043). Bu karşılaştırmalı sonuçlar Tablo 1 ve Tablo 2 de sunulmuştur. Grup A ve Grup B için indüksiyon sebeplerine bakıldığında infertilite türleri açısından en büyük yüzdeyi ovulatuar disfonksiyon oluşturmaktadır ( Grup A için %38.46 ve Grup B için %42.50). Her iki grup için infertilite türleri Tablo 3 de gösterilmiştir. Siklus başına kullanılan hMG ampul sayısı çalışmamızın dizaynından dolayı grup A da belirgin derecede fazladır (Grup A da 13,33 ampul iken Grup B de 3,00 ampul ) ( p=0.00). Foliküler faz uzunluğu ve dominant folikül sayısı açısından iki grup arasında fark bulunamamıştır (p>0.5). (Tablo 4) Endometrium kalınlığı grup A da daha fazladır (p=0.01). Endometrial patern açısından iki grup arasında hem üç katman hem de homojenite açısından anlamlı fark bulunmuştur (p=0.01). Tablo 5 ve Tablo 6 da karşılaştırılan parametreler gösterilmiştir. Gebelik oranları siklus başına hesaplanmış olup Grup A da %11.25 Grup B de %5.55 bulunmuştur ki bu değer de ileri derecede anlamlıdır (p=0.00), (Tablo 7). Grup A da bir siklusta hafif hiperstimulasyon sendromuna rastlanmıştır. Yine grup A da bir siklusta ikiz gebelik oluşmuştur. Sonuç olarak; karşılaştırılan parametreler açısından Grup B daha ince endometrium kalınlığına daha çok homojen endometrial paterne ve az gebelik oranlarına sahip olarak bulunmuştur. Tablo 1. Hastaların karakteristik özellikleri 29 Grup A Grup B (Gonadotropin) (Minimal stimülasyon) Hasta sayısı (n) 39 40 Siklus sayısı (n) 80 72 Yaş (yıl ± S.D) 30.25 ± 4.55*** 30.87 ± 4.24*** İnfertilite süresi (yıl ± S.D) 5.12 ± 3.86*** 5.6 ± 3.74*** KS kullanımı (ay) 5.61 ± 1.95*** 5.80 ± 2.44*** n % N % 30*** 76 35*** 85 9*** 23 5*** 12 Parametre Parite : Primer infertil Sekonder İnfertil *** p>0.05 30 Tablo 2. Hasta eşlerinin karakteristik özellikleri Parametre Hasta eşi yaşı (yıl ± S.D) Siklus başına inseminasyondaki hareketli sperm miktarı (x106 ± S.D) Grup A Grup B (Gonadotropin) (Minimal stimülasyon) 33.33 ± 4.59** 31.1 ± 3.84** 42.97 ± 10.96*** 43 ± 24.41*** ** p<0.05 , *** p>0.05 31 Tablo 3. Grupların infertilite türleri Parametre Grup A Grup B (Gonadotropin) (Minimal stimülasyon) n % n % Tubal faktör 1 2.59 3 7.50 Ovulatuar disfonksiyon 15 38.46 17 42.50 Minimal erkek faktörü 11 28.20 7 17.50 Açıklanamayan infertilite 10 25.64 10 25 Hafif endometriozis 2 5.12 3 7.50 Tablo 4. Siklus parametreleri Grup A Grup B (Gonadotropin) (Minimal stimülasyon) Siklus başına hMG ampul (n ± S.D) 13.33 ± 5.04* 3 , * Foliküler faz uzunluğu (gün ± S.D) 12.86 ± 1.25*** 13.54 ± 2.16*** Siklus başına dominant folikül (n ± S.D) 1.37 ± 0.47*** 1.57 ± 0.74*** Parametre S.D: 0.0000, * p<0.01 , *** p>0.05 32 Tablo 5. Endometrial kalınlık ortalamaları Parametre Endometrial kalınlık (mm ± S.D) Grup A Grup B (Gonadotropin) (Minimal stimülasyon) 10.16 ± 1.85* 8.66 ± 1.83* *p<0.05 Tablo 6. Endometrium paterni açısından grupların karşılaştırılması Emdometrium patern Grup A Grup B (Gonadotropin) (Minimal stimülasyon) n % n % Üç katman 70 89.74* 56 77.77* Homojen 10 10.25* 16 22.22* *p<0.05 33 Tablo 7. Gruplardaki klinik sonuçlar Parametre Grup A Grup B (Gonadotropin) (Minimal stimülasyon) n % n % Siklus başına gebelik oranı 9 11.25* 4 5.55* Hipersitumülasyon Sendromu 1 1.25 0 0 İkiz gebelik 1 1.25 0 0 * p<0.05 34 TARTIŞMA Bu çalışmanın amacı daha önce en az 3 siklus klomifen sitrat kullanıp başarılı sonuç elde edemeyen çiftlerde, minimal stimulasyon veya sadece gonadotropin protokolü kullanılan sikluslardaki performansların karşılaştırılmasıdır. Klomifen sitrat (KS) infertilite tedavisinde en yaygın kullanılan ilaç olup özellikle anovulatuar hastalar üzerindeki faydaları tartışmasızdır. KS tedavisinde başarı elde edemeyen hastalara bir üst basamak tedavi olarak gonadotropin önerilir. Bütün siklus sadece gonadotropin kullanımı hastalar için maliyeti yüksek, sık kontrol gerektiren , riskleri bulunan bir protokoldür. Minimal Stimulasyon olarak adlandırılan KS’ a gonadotropin eklenen protokol hastaya sağladığı rahatlık, düşük maliyet, güvenlik konularında avantajlıdır.Minimal stimulasyonun esas sorgulanacak yönü; sayılan avantajlarının yanında sadece gonadotropin kullanılan protokol ile aynı etkiyi gösterip gösteremeyeceğidir. İlk olarak 1972 yılında Kistner ve ark.(33-34), 1973 yılında Taymor ve ark.( 55 ), 1975 yılında March ve ark.( 40 ) klomifen sitrat ve gonadotropinleri beraber kullanmışlardır. Bu çalışmalarda yüksek gebelik oranları bildirmekle birlikte hasta sayılarındaki yetersizlik, klomifen sitrat veya gonadotropinlerle karşılaştırma yapılmaması ve sonuçların siklus bazında bildirilmemesi, yorum yapmamızı, çalışmamızla karşılaştırmamızı engellemektedir. 1996 yılında Lu ve ark. beş gün klomifen sitrat 100 mg\gün olarak kullanıp arkasından tek doz 150IU hMG kullanmışlar ve bu protokolü ‘minimal stimulasyon’ olarak ilk kez adlandırmışlardır (37). Bu protokol bazı çalışmalarda modifiye edilmiştir. HMG yerine saf FSH kullanılmış (59) veya tek doz yerine birkaç gün dominant folikül elde edilene kadar gonadotropin verilmiş (7, 37, 59), bazen de intrauterin inseminasyon eklenmiştir (7,11,37,45). Çalışmalarda değişik sonuçlar mevcut olmakla beraber son yıllardaki verilerde, ilk yapılan çalışmalardaki kadar yüksek gebelik değerlerine rastlanmamaktadır. 35 Çalışmamızda değişik minimal stimulasyon protokolleri arasından en sık kullanılan 3 gün üstüste bir ampul hMG yi seçerek her siklusta sadece 3 ampul kullanılmasını hedefledik (11,45). Sadece siklusun 9. gününde tek doz (2 ampul) veya değişen dozlarda maximum 6 ampule kadar uygulanan çalışmalar mevcuttur (10,25). Her iki grupta da hafif erkek faktörü ve açıklanamayan infertilite sorunu olan çiftler mevcut olduğundan bütün sikluslara IUI eklenmiştir (39,49). Çalışmamızda oluşturulan iki grup A ve B deki hastalar kişisel özelikleri açısından benzer olgulardır. Ortalama yaş açısından (grup A için 30.25 yaş ve Grup B için 30.87 yaş ) çalışmamızdaki olgular benzer çalışmalardaki olgulara göre daha genç bir populasyonu kapsamaktadır (15,59). Bu da hastanemize başvuran hastaların sosyokültürel yapılarına uygun olarak genç yaşta evlenmelerine bağlanabilir. Brenda ve ark. yaptıkları çalışmada minimal stimulasyon protokol başarısını etkileyen sebepleri araştırmışlar ve en etkili faktörün anne yaşı olduğunu, özelikle 35 yaş üstü olgularda başarının düştüğünü gözlemişlerdir (25). Gonadotropinlerle yapılan ovulasyon indüksiyonlarında da hasta yaşı 35 yaş üstünde olduğunda klinik gebelik oranının düştüğü gözlenmiştir (7). Çalışmamızdaki olgularda en yüksek yaş 39 olup; 35 yaş üstü Grup A da 2 hasta ve Grup B de 3 hasta mevcuttur ki bu da istatistiki olarak anlamlı değildir ( p>0.5). Yapılan çalışmalarda hasta yaşından bağımsız olarak infertilite süresinin 3 yıldan fazla olan olgularda minimal stimulasyon protokol başarısının düştüğü saptanmıştır (43,57). Grup A ve Grup B de benzer olmakla beraber çalışmamızdaki hastaların ortalama infertilite süreleri %5,12 ve %5,60 olarak hesaplanmıştır. Ülkemizdeki erken evlilik yaşı gözönüne alındığında bu fazla uzun olmayan bir değer olarak düşünülebilir. Tedaviye alınmadan önce her iki grup benzer sürelerde KS kullanmışlardır. (5.61 ve 5.80 ay sırasıyla ). Yapılan çalışmalarda KS ‘ın tek başına 6. aydan sonra başarısının düştüğü saptanmıştır (25). İki grup arasında parite özelikleri açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır, bu da grupların karakteristik özelikleri açısından birbirlerine yakın olduğunu gösterir. 36 İki grup arasında eş yaşları açısından anlamlı bir fark mevcut olup Grup B in hastalarının eşleri daha gençtir. Aslında değerler sayısal olarak birbirlerine çok yakındır. Benzer yayınlarda eş yaşları ile ilgili çelişkili sonuçlar mevcuttur. 1997 yılında Brzechffa ve ark (7) hMG-IUI sikluslarında female partnerin 35 yaşını geçince male partnerin 40 yaşını geçince gebelik oranlarının düştüğünü yayınlamışlardır. Hemen arkasından 1998 yılında Brzechffa ark ‘nın 416 tane minimal stimulasyon siklusunu inceledikleri çalışmada eş yaşının; inseminasyon sperm konsantrasyonunda değişiklik oluşturmadığı sürece gebelik oranlarına etkisi olmadığını ifade etmişlerdir (7). Çalışmamızda eş yaşı açısından 40 yaş üstünde Grup A da sadece 3 olgu bulunmaktadır ki bu da sonuçlarımızı etkileyecek güçte değildir. İnseminasyon sıvılarındaki hareketli sperm sayısı her iki grup için benzer değerler olarak hesaplanmıştır ki bu da yapılan değişik çalışmalardaki sonuçlar ile uyumludur (1). Çalışmadaki hastaların infertilite türlerine bakıldığında her iki grupta da ovulatuar disfonksiyonun ilk sırayı oluşturduğu görülmektedir. Grup A da erkek faktörü daha fazlayken Grup B de endometriozis daha sık bulunmuştur. Her ne kadar seçilen iki grup hastaların kişisel özelikleri ,infertilite karakteristikleri ve türleri benzer olsa da bu iki grup hasta tamamen eşit denilemez ama yapılan istatistiklere göre karşılaştırmaya uygun iki gupturlar. Asıl ideali randomize ve kontrollü seçilmiş gruplar olmasıdır. Grup A da kullanılan hMG ampul sayısı çarpıcı olarak Grup B den fazladır. Grup A da siklus başına 13.3 ampul kullanılırken Grup B de sadece 3 ampul kullanılmıştır ki bu da ampul sayısında siklus başına %44.3 lük bir azalmaya denk gelmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalarda iki grup arasında kullanılan ampul sayısında benzer oranda fark bulunurken maximum % 65 e varan azalmada tespit edilmiş yayınlar mevcuttur (12). Bu fark değişik minimal stimulasyon protokollerinden ve özellikle gonadotropin sikluslarında daha yüksek sayıda ampul kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Bu sayı işlemin mali portresini etkilemektedir. 37 Foliküler faz uzunluğu siklus sonucunu etkileyen önemli faktörlerden biridir (45). İndüksiyon zamanı 10-15 günden fazla olduğunda optimum sonuca ulaşma olasılığı artarken foliküler fazın 10 günden az olduğu sikluslar daha yüksek başarısızlıklarla sonuçlanmaktadır (19). Richard P.Dickey ve ark. (11) yaptıkları çalışmada minimal stimulasyon protokolü ile Gonadotropin sikluslarını karşılaştırmışlar ve elde edilen dominant folikül sayısı ve foliküler faz uzunluğu açısından anlamlı bir fark bulmamışlardır. Çalışmamızda da foliküler faz ve dominant folikül sayısı açısından iki grup arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Bu da KS ‘a az bir hMG desteğinin geç foliküler faz için yeterli olduğu anlamına gelebilir. İki grup arasında farklı çıkan ve klinik sonuçlara bakıldığında en önemli sonuç olarak görülen endometrium patern ve endometrium kalınlığıdır. Endometriumun ultrasonografik görüntülenmesi daha çok IVF ile ilgili çalışmalar sonrasında önem kazanmıştır. Kalınlık arttıkça hem IVF sonuçlarındaki gebelik oranı hem de IUI ile yapılan indüksiyon sikluslarının başarısı artmıştır (53). Bazı çalışmacılar endometriumun kalınlığının değil endometrium paterninin daha önemli olduğunu savunmuşlar ve üç katman bulgusunun homojen görüntüye göre avantajlı olduğunu göstermişlerdir (6, 19,51). Dickey ve ark. takip ettikleri kontrollü ovaryen hiperstimulasyon hastalarında endometrium kalınlıkları fazla ve aynı zamanda paternlerinin üç katman olanların gebelık oranlarının arttığını tespit etmişlerdir (13). Minimal stimulasyon protokolü kullanılan olgularda gonadotropin kullanan olgulara göre daha sık, ince (9 mmden az) ve homojen endometriuma rastlanıldığı saptanmıştır (13). Çalışmamızda Grup A nın endometrium kalınlığının Grup B ye göre anlamlı olarak fazla olduğu saptanmıştır. Minimal stimulasyon protokolü uygulanan olguların ortalama endometrium kalınlık değeri 8.66 mm olarak hesaplanmıştır bu da 9 mm ‘ye çok yakın bir değer olmakla beraber bu grupta gebelik oranlarının az olması gözönünde bulundurulursa önemli bir faktördür. Aynı şekilde endometrium patern açısından da Grup B anlamlı olarak daha az üç katman ve daha çok homojen görünüme sahiptir. Bu da Grup B nin az olan gebelik oranlarını açıklar. İnfertilite tedavisinde KS kullananan hastalarda nispeten yüksek ovulasyon oluşurken, düşük oranda gebelik görülmesinin en önemli sebebi KS’ ın antiöstrojenik etkileridir. Bunlar; hipoöstrojenik servikal mukus, yetersiz sekretuar faz, yetersiz endometrial gelişim ve over cevabıdır. KS, serviksin epitel ve stromasındaki östrojen reseptörlerini bloke 38 ederek servikal mukus hidrasyonunda ve bunun sonucunda da sperm penetrasyonunda azalmaya yol açar. KS’nin servikal mukus üzerine etkileri çalışmamızda incelenmemiş olmasına rağmen etkisi olabileceği unutulmamalıdır. Anti-östrojenik etkileri açısından özellikle ultrasonografide nispeten ince görülen endometrium KS sikluslarına östrojen eklenerek geri dönüştürülebilir (11, 51). Çalışmamızdaki Grup B nin daha az üç katman ve daha ince endometrıal kalınlığa ve az oranda gebeliğe sahip olması KS nin bu özellikleri ile açıklanabilir. Minimal stimulasyon sikluslarında KS ye geç foliküler fazda hMG eklenmesi bu olumsuzluklara östrojen seviyelerini arttırarak faydalı olduysa da yüksek oranda gebelik elde etmek için yeterli olmamıştır. Klomifen sitratın oositler üzerindeki bazı direk negatif etkileri olabileceği değişik çalışmalarda vurgulanmıştır (45). Çalışmamızdaki iki grup arasındaki gebelik farkının açıklamasına bu negatif etki de katkıda bulunabilir. Olgularımızın oositlerini direk inceleme olanağımız mevcut değildir. Nelson ve ark., KS bağımsız blastokistleri KS ile tedavi edilmiş Farelere enjekte etmişler ve düşük gebelik oranları elde etmişlerdir (42). Ama yapılan başka çalışmalarda IVF yapılan hastalarda oositlerin sayısı ve fertilizasyon oranları KS veya hMG veya Leuprolide asetat tedavisi ile değişmemektedir (18,55). Klomifen sitrat ve hMG ile superovulasyon yapılan, IUI eklenen sikluslarda rapor edilen gebelik oranları bizim elde ettiğimizden daha başarılıdır (% 10-%33) (30,48). Bu farkın nedeni tam olarak bilinmese de hasta seçimi ve tedavi endikasyonları bir açıklama olabilir. Bizim hastalarımız özelikle KS’ı ortalama 5,61 ve 5,80 ay kullanmış, her iki grupta da erkek faktörü, endometriozis, tubal faktörleri kapsayan heterojen infertilite türleri mevcut bulunan olgulardır. Sadece açıklanamayan infertiliteyi kapsayan ve ilk defa tedavi alan hastalarda başarının daha fazla olması beklenir bir sonuçtur. Grup A da beklenenin aksine sadece bir hastada hafif hiperstimulasyon sendromu oluşmuş ve ayaktan takip edilmiştir. İkiz gebelik de bir hastada gerçekleşmiştir. Bu da düzenli ve yakın takip yapıldığında hMG sikluslarının gayet güvenli ve efektif olduğunu gösterir. 39 Sonuç olarak bulgularımız; KS kullanıp başarısız olan hastalarda tam siklus hMG protokolü kullanımının, minimal stimulasyon (KS ve hMG) protokolüne göre gebelik oranları açısından daha avantajlı olduğunu göstermektedir . Gebelik oranlardaki farklılık sadece siklus performansına ve hastaların karakteristik özeliklerine bağlanamaz. İki grup hasta arasında eşit sayıda dominant foliküle, aynı foliküler faz uzunluğuna ulaşılmış ama endometrium paterni açısından hMG ve IUI uygulanan grup minimal stimulasyon ve IUI uygulanan gruba göre daha kalın ve daha çok oranda üç katman endometrium paterne sahip olmuştur. Bu da büyük oranda KS ın antiöstrojenik etkisine bağlanmış ve kısa süreli hMG eklenmesinin östrojen seviyesini yeterince arttırmadığı sonucuna ulaşılmıştır. KS, primer veya sekonder infertilite tedavisinde birinci basamak ilaç olmasına rağmen ideal bir ilaç değildir. Oligoanovulatuar kadınlarda yüksek ovulasyon sağlasa da antiöstrojenik özelliği ile düşük servikal skor ve endometriuma etki ederek gebeliği engelleyici bir ortam yaratmaktadır. Düşük maliyet ve az takip gerektirmesi açısından minimal stimulasyon protokolü sadece KS kullanılan ama gebelik elde edilemeyen sikluslara göre daha başarılı sonuçlara ulaşılan bir protokoldür. Tedavi sırasında yeterince östrojenik etkinin sağlanması amacıyla minimal stimulasyon protokolüne dışarıdan (oral-vaginal) östrojen ilavesi uygun olabilir. Sonuç olarak bu protokol, devamlı gonadotropin siklusları ile KS siklusları arasında belirli sayıda hastaya uygulanması mümkün olan, ekonomik, riski az, faydalı bir protokoldür diyebiliriz. 40 ÖZET İnfertil olgularda ovulasyon indüksiyonu ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Klomifen sitrat bu konuda kullanılan en yaygın ilaç olup özellikle oligoanovulatuar hastalarda faydaları tartışmasızdır. KS tedavisinde başarı elde edemeyen hastalara bir üst basamak tedavi olarak gonadotropin önerilir. Bütün siklus sadece gonadotropin kullanımı hastalar için maliyeti yüksek, sık kontrol gerektiren, riskleri bulunan bir protokoldür. Minimal Stimulasyon olarak adlandırılan KS’ a gonadotropin eklenen protokol hastaya sağladığı rahatlık, düşük maliyet, güvenlik konularında avantajlıdır. Çalışmamızın amacı daha önce en az 3 siklus klomifen sitrat kullanıp başarılı sonuç elde edemeyen çiftlerde minimal stimulasyon protokolü veya sadece gonadotropin protokolü uygulanan sikluslardaki performansların karşılaştırılmasıdır. Çalışmamızda Haziran 2003-Eylül 2004 tarihleri arasında SSK Bakırköy Doğumevi, Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Hastanesi İnfertilite Polikliniğine başvuran 79 hasta toplam 152 siklus süresince izlendi. Olgulardan 39’una gonadotropin ve IUI (grup A), 40’ına klomifen sitrat-gonadotropin ve IUI (grup B) uygulandı. Sonuç olarak; bulgularımız KS kullanıp başarısız olan hastalarda tam siklus hMG protokolü kullanımının minimal stimulasyon (KS ve hMG) protokolüne göre gebelik oranları açısından daha avantajlı olduğunu göstermektedir. İki grup hasta arasında eşit sayıda dominant foliküle, aynı foliküler faz uzunluğuna ulaşılmış ama endometrium paterni açısından hMG ve IUI uygulanan grup minimal stimulasyon ve IUI uygulanan gruba göre daha kalın ve daha çok oranda üç katman endometrium paterne sahip 41 olmuştur. Bu da büyük oranda KS ın antiöstrojenik etkisine bağlanmış ve kısıtlı hMG eklenmesinin östrojen seviyesini yeterince arttırmadığı sonucuna ulaşılmıştır. KS, primer veya sekonder infertilite tedavisinde birinci basamak ilaç olmasına rağmen ideal bir ilaç değildir. Oligoanovulatuar kadınlarda yüksek ovulasyon sağlasa da antiöstrojenik özelliği servikal skor ve endometrial ortama etki ederek gebeliği engelleyici bir durum yaratmaktadır. Düşük maliyet ve az takip gerektirmesi açısından minimal stimulasyon protokolü ara tedavi olarak tüm siklus hMG uygulamasından önce uygulanabilir bir yöntemdir. Tedavi sırasında yeterince östrojenik etkinin sağlanması amacıyla minimal stimulasyon protokolüne dışarıdan (oral-vaginal) östrojen ilavesi uygun olabilir. ABSTRACT Ovulation induction has succesful results in infertile cases. Clomifen citrate has been an useful drug especially in oligounovulatory patients. Gonadotropins are second choice for clomifen citrat failures. Use of full cycle gonadotropin is an expensive, needing frequent controls and is a risky protocole. Minimal stimulation protocole is adding gonadotropins to clomifen citrat and has advantages of being more simple, cost effective and safe. The goal of the present research is to compare the performances of minimal stimulation protocoles with only gonadotropin protocoles in infertile cases being unsuccesful after 3-6 months of clomifen citrate. The present thesis contains 79 patients visiting Bakırköy SSK Maternity and Children Hospital Infertility Clinic , attending ovulation induction program for 152 cycles. 39 of these patients (Group A) received daily hMG and timed IUI while 40 patients were administered CC and hMG and timed IUI. As a result; data analysis demonstrated no significant difference between the two groups with respect to the number of dominant follicules and foliculer phase length. However according to the endometrium patern difference, group A (hMG +IUI) has thicker and more frequent trilaminar pattern than group B (CC+hMG+IUI). For patients undergoing superovulation with IUI, a menotropin-alone protocol yields significantly higher pregnancy rates than one using a combination of menotropin with CC. This result mainly depends on the antiestrogenic effect of clomifen citrat. Addition of minimal hMG has not ben enough. CC being a first line therapeutic agent in primary and secondary infertility cases, is not an ideal drug. In 42 oligoanovulatory patients, it supports high rates of ovulation but its antiestrogenic effects in cervical scorring and endometrium prevents high rates of pregnancy. Because its low cost, risk and needing less control visits minimal stimulation protocole can be used as a step treatment before full cycle hMG protocole. During the treatment, addition of oral or vaginal estrogen in order to supply enough effect can be thought. KAYNAKLAR: 1. Aboulghar MA, Amin Y, Mansour RT, Abbas AM, Serour GI, Salah IM. Ovarian superstimulation and intrauterine insemiantion for the tretament of unexplained infertility. Fertil Steril 1993;60:303-6. 2. Adashi EY. Clomiphene citrate-initiated ovulation: a clinical update. Semin Reprod Endocrinol 1986, 4.255-76. 3. Agarwal SK, Buyalos RP. Clomiphene citrate with intrauterine insemination: Is it effective therapy in women above the age of 35 years? Fertil Steril 1996; 65:759-763. 4. Berek JS, Adashi EY, Hillard PA. Novak Jinelokoji. 1996,1998 Williams& Wilkins, Baltimore –Nobel, İstanbul. 5. Blacker CM. Ovulation stimulation and induction. In: Moghissi KS. Ed, Endocrinology and metabolism clinics of north America: Reproductive Endocrinology. WB Suanders, 1992. 6. Brandt TD, Levy EB, Grant TH, Marut E, Leland J. Endometrial echo and its significance in female infertility. Radiology 1985; 157;225-9. 43 7. Brzechffa PR, Daneshmand S, Buyalos RP. Sequential clomiphene citrate and human menopausal gonadotropin with intrauterine insemination: the effect of patient age on clinical outcome. Hum Reprod 1998; 13.2110-14. 8. Chetkowski RJ, Druse LR, Nass TE. Improved pregnancy outcome with the addition of leuprolide acetate to gonadotropins for in vitro fertilization. Fertil Steril 1989; 52:250. 9. Clark JH,Markaverıch BM The agonist-antagonist properties of clomıphene Pharmacol Ther 1981:15:467-519 10. Corfman RS, Ory SJ, Milad MP, Erickson LD, Bellavance TL, Ball GD. A novel ovarian stimulation protpcpl for use with the assissted reproductie technologies. Fertil Steril 1993; 60:864-70. 11. Dickey RP, Olar TT, Taylor SN, Curole DN, Rye PH, Matulich EM. Relationship of follicle number, serum estradiol and other factors to birth rate and multiparity in human menopausal gonadotropin-induced intrautureine insemination cycles. Fertil Steril 1991; 56:89-92. 12.Dickey RP, Olar TT, Taylor SN, Curole DN, Rye PH, Matulich EM. Relationship of endometrial thickness and pattern to fecundity in ovulation induction cycles: effect of clomiphene citrate alone and with human menopausal gonadotropin. Fertil Steril 1993; 59:756-31. 13.Dickey RP, Olar TT, Taylor SN, Curole DN, Rye PH. Sequential clomiphene citrate and human menopausal gonadotropin for ovulation induction: comparion to clomiphene citrate alone and human menopausal gonadotropin alone. Hum Reprod 1993; 8:56-9 14. Dickey RP, Taylor SN, Curole DN. Relationship of clomiphene dose and patient weight to successful treatment. Hum Reprod 1997; 12.449-453. 44 15. Di Marzo SJ, Kennedy JF, Young PE, Hebert SA, Rosenberg DC, Villanueva B. Effect of controlled ovarian hyperstimulation on pregnancy rates after intrauterine inseminatiom. Am J Obstet Gynecol 1992; 166:1607-13. 16.Dor J, Itzkowic DH, Mashiach S, Lunenfeld B, Serr DM. Cumulative conception rates following gonadotropin therapy. Am J Obstet Gynecol 1980; 136. 102-5. 17.Eden JA, Place J, Carter GD, Jone J, Alaghband-Zadeh J, Pawson ME. The effect of clomiphene citrate on follicular phase increase in endometrail thickness and uterine volume. Obstet Gynecol 1989; 73:187-90. 18.Ferrier A, Rasweiler JJ, Bedford JM, Prey K, Berkeley AS. Evaluation of leuprolide acetate and gonadtropins versus clomiphene citrate and gonadotropins for in vitro fertilization or gamete intrafallopian transfer. Fertil Steril 1990; 54:90-5. 19.Gindoff PR, Jewelewics R. Use of gonadotropins in ovulation induction. NY State J Med 1985; 85:580-84. 20.Gysler M, March CM, Mishell DR, Bailey EJ. A decade’s experience with an individualized clomiphene treatment regimen including its effects on the postcoital test. Fertil Steril 1982; 37:161-7. 21.Hammerstein J. Mode of action of clomiphene. Acta Endocrinol 1969; 60:635-44. 22.Hammond MG, Halme JK, Talbert LM. Factors affecting pregnancy rate in clomiphene citrate induction of ovulation. Obstet Gynecol 1983; 62:196-202. 23.Hammond MG. Induction of ovulation with clomiphene citrate. In Sciarra JJ, Speroff L, Simpson JL. ed, Gynecology and Obstetrics. Philadelphia: Hraper-Row, 1987: s5. 24.Hanning RV. Induction of ovulation with pergonal. In Sciarra JJ, Speroff L, Simpson JL. ed, Gynecology and Obstetrics. Philadelphia: Hraper-Row, 1987: s5. 45 25.Brenda Hournard BS, Juang MP, Soules MR, Fujimoto VY. Factors influencing pregnancy rates with a combined clomiphene citrate/gonadotropin protocol for non assissted reproductive technology fertility treatment. Fertil Steril 2002; 77:384-86. 26.Hughes SM, Huang ZH, Morris ID, Matson PL, Buck P, Lieberman BA. A double blind , crossover, controlled study to evaluate the effect of human biosynthetic growth hormone on ovarian stimulation in previous poor responders to in vitro fertilization. Hum Reprod 1994; 9:3-8. 27. Hughes E, Collins J, Vandekerckhove P. Clomiphene citrate for ovulation induction in women with oligo-amenorrhoea. Cochrane Dtabase Syst Rev 2000; 2:CD000056. 28.Ibrahim ZH, Matson PL, Buck P, Lieberman BA. The use of biosynthetic human growth hormone to augment ovulation induction in with buserelin acetate/human menopausal gonadotropin in women with a poor ovarian response. Fertil Steril 1991; 55:202-4. 29.Kelly AC, Jewelewicz R. Alternate regimens for ovulation induction in polycystic ovarian disease. Fertil Steril 1990; 54.195. 30.Kemmann E, Jones JR. Sequential clomiphene citrate-menotropin therapy for induction or enhancement of ovulation. Fertil Steril 1983; 39:772-9. 31.Kettel LM,Rosef SH,Berga SL,Mortola JF Hypotalamic-pituıtary-ovarian response to clomiphene citrate in women with polycystic ovarian syndrome Fertil Steril 1993,59.5328) 32.Kessel B, Hsueh AJW. Clomiphene citrate augments follicle-stimulating hormoneinduced luteinizing hormone receptor content in cultured rat granulosa cells. Fertil Steril 1987;47:334-40. 33.Kistner RW. Ovualtion: clinical aspects. In Balin H. And Glasser S. (eds) Reproductive Biology. Excerpta Medica,1972, Amsterdam. S.477. 46 34.Kistner RW. Sequential use of clomiphene citrate and human menopausal gonadotropin in ovulation induction. Fertil Steril 1976; 27:72-82. 35.Kişnişçi HA, Gökşin E, Durukan T, Üstay K, Ayhan A, Gürkan T, Öneroğlu LS. Erkeğe bağlı infertilite, Androloji. Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi. Ed. Ankara: Güneş, 1996.s 1287. 36.Lam SY, Baker HW, Evans JH, Pepperel RJ. Factors affecting fetal loss in induction of ovulation with gonadotropins: increased abortion rates related to hormonal profiles in conceptual cycles. Am J Obstet Gynecol 1989; 160:621-8. 37. Lu PY, Lee SH, Chen ALJ, Erickson LD, Atkinson EJ, Ory SJ. Minimal stimulation achieves pregnancy rates comparable to human menopausal gonadtropins in the treatment of fertility. Fertil Steril 1996; 65:583-7. 38.Lunenfeld B, Insler V. Human gonadotropins. In Wallach EE, Zacur AH. Ed. Reproductive medicine and surgery. St Louise, Mosby, 1995, s 611. 39.Mansour RT, Serour GI, Aboulghar MA. Intrauterine insemination with washed capacitated sperm cells in the treatment of male factor, cervical factor and unexplained infertility. Asia Oceania J Obstet Gynecol 1989; 15:151-4. 40.March CM, Tredway DR, Mishell DR. Effect of pretreatment with clomiphene citrate upon human menopausal gonadotropin therapy for anovulation. Fertil Steril 1975; 26:191192. 41.Meldrum DR, Wisot A, Hamilton F. Timing of initiation and dose schedule of leuprolide influence the time course of ovarian suppression. Ferti Steril 1988; 50:400. 42.Nelson LM, Hershlag A, Kurl RS, Hall JL, Stillman RJ. Clomiphene citrate directly im pairs endometrail receptivity in the mouse. Fertil Steril 1990; 53: 727-31. 47 43.Nuojua-Huttunen S, Tomas C, Bloigu R, Tuomivaara L, Martkainen H. Intrauterine insemination treatment in subfertility: an analysis of factors affecting outcome. Hum Reprod 1999; 14:698-703. 44.Porcile A, Gallardo E, Venagas E. Normprolactinemic anovulation nonresponsive to clomiphene citrate: ovulation induction with bromocriptine. Fertil Steril 1990;53:50. 45.Ransom MX, Doughman NC, Garcia AJ. Menotropins alone are superior to a clomiphene and combination for superovulation induction among clomiphene citrate failures. Fertil Steril 1996; 65:1169-1174. 46.Robertson SB, Birrell W, Grant A. Reduction in multiple pregnancies following clomiphene citrate and human gonadtropin sequence. Acta Eur Fertil 1976; 7.8387. 47.Ron-El R, Herman A, Golon A. The comparision of early follicular and midluteal administration of long acting gonadotropin releasing hormone agonist. Fertil Steril 1990;54:233. 48.Rose BI. A conservative, low cost superovulation regimen. Int J Fertil 1992; 37.33942. 49.Serhal PF, Katz M, Little V, Woronowski H. Unexplained infertility: the value of Pergonal superovulation combined with intrauterine insemination. Fertil Steril 1991; 55:457-67. 50.Sher G, Herbert C, Maassarani G, Jacobs MH. Asssessment of the late proliferative phase endomerium by ultrasonography in patients undergoing in vitro fertilization and embryo transfer. Hum Reprod 1991; 6.232-7. 51.Shoham Z, Di Carlo C, Patel A, Conwoy GS, Jacobs HS. Is it possible to run a successful ovulation induction program based solely on ultrasound monitoring? The importance of endometrial measurements. Fertil Steril 1991; 56:836-41. 48 52.Smith B, Porter R, Ahuja K, Craft I. Ultrasonic assessment of endometrial changes in stimulated cycles in an in vitro fertilization and embryo transfer program. J In Vitro Fert Embryo Transf 1984; 1:233-8. 53.Speroff L, Glass RH, Kase NG. Ed. Clinical gynecologic endocrinology and infertility. Baltimore:Williams &Wilkins, 1994. 54.Sushanek E, Simunic V, Juretic D, Grizelj V. Foolcular fluid contents of hyaluranic acid, follicle stimulating hormone and steroids relative to the success of in vitro fertilization of human oocytes. Fertil Steril 1994; 62:347-52. 55.Taymor ML, Berger MJ, Nudemberg F. The combined use of clomiphene citrate and human menopausal gonadtropin in ovulation induction. In Hasegawa T, Hayashi M, Ebling FJG, Henderson IW. (eds) Fertil Steril, Proceedings of the VII World Congress, 1973, Tokyo. Excerpta Medica Int Congress Series 278, Amsterdam. s658. 56.Tomlinson MJ, Amisah-Arythur JB, Thompson KA, Kasraire JL, Bentick B. Prognostic indicators for intaruterine insemination (ıuı) statistical model for IUI success. Hum Reprod 1996; 11:1892-6. 57.Van Campenhout J, Simiard R, Leduc B. Antiestrogenic effects of clomiphene in the human being. Fertil Steril 1968; 19:700-6. 58. Weinstein D., Shenker JG. Ovarian hyperstimulation syndrome. A current survey. Fertil Steril, 1987:30:225-26858 59. Williams SC, Gibbons WE, Muasher SJ, Oehninger S. Minimal ovarian hyperstimulation for in vitro fertilization using sequential clomiphene citrate and gonadotrpin with or without the addition of a gonadotropin- relaeasing hormone antagonist. Fertil Steril 2002; 78: 1068-72. 60.Yen SSC, Vela P, Rankin J. Inappropraite secretion of follicle stimulating hormone and luteinizing hormone in polycystic ovarian disease. J Clin Endocrinol Metab, 1970,30.435. 49 50