Müslümanların İstanbul`u fetih arzuları çok erken tarihlerde başlamış

advertisement
Hasan COŞKUN
İSTANBUL’UN FETHİNİN 554. YILDÖNÜMÜ
Müslümanların İstanbul’u fetih arzuları çok erken tarihlerde başlamış idi. Hicri 52, miladi 672
yılında Hz. Muhammed’in mihmandarı olan Ebu Eyyub el- Ensari ile ile başlayan fetih
hareketi, ancak onuncusunda yani Fatih Sultan Mehmed’in Bizans’a giriştiği son hamle ile
neticelenecek, İstanbul Müslüman ordularına, Osmanlı askerine kapılarını açacaktır. Bir
kısım kaynaklar Emevilerle Abbasiler’in H.34/655-H.169/785 tarihleri arasında İstanbul’a beş
sefer düzenledikleri, Osmanlıların ise, İstanbul’u yedi kere muhasara ettikleri ve yedincisinde
fethettikleri kayıtlıdır. Fatih’in Ayasofya ile ilgili en eski vakfiyelerinden birinde “nice
melikler bu işe el uzattılar. Her birinin zafere ulaşamadan geri döndükleri rivayet
olunmaktadır. Kuvvet ve azamet sahibi eski sultanlar ve meliklerden 63 kişi bu beldeyi feth
için çok miktarda asker topladılar. Muhkem ve büyük kuvvetlerle geldiler. Kuşatıp zorla ele
geçirmek ve halkını esir etmek isteğiyle harb ettiler ise de verdikleri zayiatla birlikte geri
çekildiler”. Kaydı ile bu konuya işaret edilir Son Bizans imparatorunun (XI. Konstantinos) ne
cesareti, ne de enerjisi devleti yıkılmaktan kurtaramayacaktı. Fatih Sultan Mehmet, babası II.
Murad’ın vefatından sonra (Şubat 1451) Bizans’ın son saatleri de yaklaşmış idi. Zira Bizans’a
ait olan İstanbul, Osmanlı arazisinin tam kalbinde yer alıyor, Osmanlıların Anadolu ve
Avrupa’daki topraklarını birbirinden ayırıyordu. Bu yabancı unsuru ortadan kaldırmak ve
teşekkül etmekte olan Osmanlı İmparatorluğu’na İstanbul ile sağlam bir devlet merkezi
hediye etmek genç sultanın ilk hedefi idi. Tükenmez bir enerji ve büyük bir ihtiyat ve itina ile
Bizans İmparatorluğu’nun başşehrinin fethi için hazırlandı. Boğaziçi’nde, şehrin hemen
dibinde Rumeli Hisarı’nı inşa etti. Ve bu kutlu fethi Allah(c.c) 1453 yılında Fatih Sultan
Mehmet’e nasip etti. Fethin üçüncü günü Cuma günü Fatih, Ayasofya’ya gelip ilk Cuma
namazını askerleriyle beraber kılmıştır. İmamete İstanbul’un fethinin manevi mimarı
Akşemseddin geçmiş, ilk olarak Fatih namına hutbeyi de bu nurani zat okumuştur. Hutbenin
Fatih tarafından irad edildiği de yazılmaktadır. Diğer bir rivayette ise Fatih Ayasofya’nın
camiye tahvil edildiği gün askerine bir hutbe irad etmiştir. Fatih’in iradesiyle bu Cuma
gününden evvel Ayasofya’daki tasvirlerle heykeller ve putlar kaldırılıp, kıble tarafına mihrab
yapıldığı ve minber konulduğu, bütün hazırlıkların Cuma gününe kadar ikmali için mimarlarla
ustalar gece gündüz çalıştıkları rivayet olunur. Fatih Sultan Mehmet hanı bu düşünceye sevk
eden ve motive eden ne idi acaba? Herhalde bu sorunun cevabı Sevgili peygamberimizin
“İstanbul muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur. Onu feth
eden komutan ne güzel komutandır” sözü olsa gerektir. İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet
tarafından fethedilişinin 554. yıldönümünü tüm Türk milleti olarak büyük bir heyecan ve
coşku içerisinde kutluyoruz. Bu yıl bizim için bir sevinç ve coşku yılı olurken kanaatimizce
Batı Medeniyetine mensup olanlar tarafından bir üzüntü ve hüzün yılı olsa gerektir. Aslında
1453 yılında İstanbul’un fethine bir çok Hıristiyan Bizans halkı “Başımızda kardinal külahı
görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz” diyerek Osmanlının İstanbul’u fethini
memnuniyetle karşılamıştır. Fakat bugün Batılı aydınların olayı üzüntü ile karşıladıklarına
şahit oluyoruz. Batılı aydınlar tarafından İstanbul’un fethinin büyük bir üzüntü ile karşılandığı
bir çok tarih kitabında yazılmıştır. Bunun bir çok nedeni var tabii olarak birincisi İstanbul’un
fethi Türk-İslam medeniyetinin batı medeniyeti ile bir hesaplaşma vesilesidir. Aynı zamanda
buluşma tarihi ve noktası olarak ta değerlendirebiliriz. Çünkü Hıristiyan-Batı dünyası İslam
dininin doğuşundan itibaren onu durdurmaya çalışmış ve bunun için binlerce savaş yapmıştır.
Fakat İslamı durdurmayı başaramamış ve 1453 yılında İstanbul’un fethi ile Avrupa
medeniyeti topraklarına İslam medeniyetine açmak zorunda kalmıştır. İstanbul’un fethi doğal
olarak her Müslüman-Türk için bir övünç vesilesidir. Bu fetih çağ açıp, çağ kapamıştır.
Sadece Türkler ve Müslümanlar için değil dünya tarihi açısından da son derece önemli bir
dönüm noktası olmuştur. Türkler aslında 1071 Malazgirt muharebesi ile Avrupalılarla ilk
ciddi ilişki içerisine savaş aracılığı ile girmiş oldular. Fakat kanaatimizce 1453 tarihinde
Türklerin Avrupa kültür ve medeniyeti ile birebir ilişki içerisine girdiklerini ve kültür alışverişine başladıklarını söyleyebiliriz. Bende İstanbul’un fethinin 554. yıldönümünde özellikle
genç nesillerimizi Fatih Sultan Mehmet’in kişilik ve idealizmi üzerine düşünmeye davet
ediyor. Bu günün tüm İnsanlık alemine hayırlı olmasını diliyorum.
Download