McLuhan`da Medya Umut Burcu Tasa, 2012 Bugün Türkçe`de de

advertisement
McLuhan’da Medya
Umut Burcu Tasa, 2012
Bugün Türkçe’de de yaygınlıkla kullanımda olan “medya” terimi, İngilizce medium
sözcüğünün çoğulu olan media’dan gelir ve çevirisi “araç, mecra, ortam” gibi ifadelerdir.
İletişim alanındaki kullanımını ele aldığımızda, TDK tarafından “iletişim ortamı” ve “iletişim
araçları” olarak tanımlanan medya kelimesinin kaynağı olan media teriminin İngilizce
karşılığı da aynı şekilde iletişim araçlarıdır. 1 2 Gazete, dergi, vb. basılı medya, radyo ve
televizyon gibi iletişim araçları, bilgisayar teknolojilerinin yaygınlaşmasına kadar medya
türleri olarak karşımıza çıkan başlıca mecralardır. Dijital bilgisayar teknolojilerinin günlük
iletişim pratiklerinde gittikçe yaygın ve baskın bir ortama dönüşmesiyle birlikte, Multimedya, Yeni Medya, Dijital Medya, Elektronik Medya, Hiper-Medya gibi çeşitli yeni
kavramlar literatüre girmiştir.
McLuhan’a baktığımızda ise, medya kavramının çoğunlukla “teknolojiler” terimiyle
dönüşümlü kullanıldığı daha geniş bir perspektif görürüz. Bir konuşma aracı olarak “dil”den
başlayarak, yazı, fonetik yazı, para, giysi, baskı, saat ve sonrasında telgraf, telefon, fotoğraf,
sinema, radyo, televizyon, reklamlar, araba ve hatta otomasyon teknolojileri, onun için
medyanın çeşitli dönemlerdeki örnekleridir. Bu yaklaşıma göre medya, insanın bir ihtiyacını
karşılamak üzere “dışsal” bir araç olarak geliştirdiği ve sonrasında hem bireysel bilinç
düzeyinde, hem de sosyo-kültürel düzlemde ciddi dönüşümlere yol açan her tür araçlardır.
İster sanatsal olsun, ister iletişimsel, her hangi bir ifade, bir enformasyon aktaran her mecra,
medyadır.
McLuhan medyayı üç şekilde ele alır. Birincisi; genel olarak medyanın ne olduğu ve etkileri
üzerinedir. İkincisi; tarihsel perspektifte Kabile Çağı (Tribal age), Makine Çağı (Mechanical
age) ve Elektrik Çağı (Electric age) şeklinde üçlü ve döngüsel bir sınıflandırma
perspektifiyle, çeşitli medyayı bağlı bulundukları çağın ortak özellikleri ve kendi yarattıkları
özel dönüşümler bağlamında inceler. Üçüncü bir yaklaşım ve sınıflandırma ise, medya
türlerini tarihsel çağlarından bağımsız olarak “sıcak” ve “soğuk” medya olarak
sınıflandırmasıdır.
McLuhan’ın medya okumalarının bir kısmının özetlendiği bu kısımda yer alan bilgi ve
yaklaşımlarının, bizim tezimiz kapsamında hangi oranda ve ne açılardan kullanılabileceği,
önümüzdeki dönemdeki çalışmalarla netlik kazanacaktır.
Mesajın kendisi olarak medya
McLuhan’ın medyaya dair ürettiği en önemli söylemi, şüphesiz kendisiyle özdeşleşmiş olan
“Araç, mesajdır” (The medium is the message) sözüdür. McLuhan bu ifadeyle, medyanın
verdiği esas mesajın, ilettiği değişken içerik olmadığını, hatta bu içeriğin bizi medyanın
kendisine körleştirdiğini, ve fakat medyanın asıl ilettiği mesajın bizzat kendisi olduğunu
ifade eder. Ona göre medya ve teknolojiler, kullanıcıların niyet ve kullanım biçimleriyle etki
kazanan nötr elemanlar değildirler. Her medyanın kendine has bir doğası, belirli iletişim
biçimlerini mümkün kılıp teşvik eden, belirli biçimleri ise kullanım dışı bırakan etkin
yapıları vardır. Örneğin Kübist bir resmin esas mesajı, o tabloda resmedilen konu değil,
Kübizm’in gerçekliğin temsil biçimlerine dair resim üzerinden aktardığı söylemidir
(McLuhan, 1964).
1
2
Büyük Türkçe Sözlük, http://tdkterim.gov.tr/bts/
http://dictionary.reference.com/browse/media
Bedensel uzantılarımız olarak medya
Her medya insanın belirli bir duyusunun ve/veya belli bir organa ait bir etkinliğin uzantısı
olarak şekillenir. Duyularımızın etkinliği arasında bir oran (sense-ratio) olduğunu aktaran
McLuhan, her medyanın, belli bir duyuyu öne çıkarırken, diğerlerinin etkinliğini azaltarak
bu oranı yani insanın dünyayı algılama paternlerini değiştirerek tüm deneyim ve
farkındalığımızı da değiştirdiğini ifade ediyor. Medyanın uzantısı olan duyu veya organ ise,
bu medya aracılığıyla dışsallaştırılıp, bir “oto-ampütasyon”a uğruyor. Çünkü böylesi büyük
bir değişime ancak “hissizleşerek” katlanabiliyor. Örneğin çekiç ve pense gibi el aletleri,
yumruğun, tırnakların ve parmakların etkinliklerinin uzantılarıdır. Bu eylemleri
dışsallaştırarak, elin bu etkinliklerini ortadan kaldırırlar. Yazı medyası ise, görme
duyusunun uzantısıdır. Görme duyusuna dışsallaştırırken, duyular arası oranı bozarak diğer
duyuların etkinliğini azaltır. Görme duyusuna dair ise bir farkındalık kalmaz. McLuhan’a
göre bu duruma uymayan tek örnek elektrik teknolojileridir. Çünkü elektrik medyası tüm
merkezi sinir sistemimizin uzantısıdır. Merkezi sinir sistemimizin ampüte edilmesi,
bedensel farkındalığımızı yeniden kazanmak zorunda bırakır (McLuhan, 1964).
Bu uzantıları, yani yeni inovasyonları geliştirme dürtüsünün sebebi ise, toplumsal
yaşamdaki hız ve yük artışının oluşturduğu kolektif baskı ve stresi nötralize etme
ihtiyacıdır. Ve burada önemli bir nokta, her yeni medya, toplumda hız ve yükü artırır, ve bir
diğer medyanın icadında itici güç olur. Örneğin yazı ve para medyası, toplumda değiş tokuş
ve yer değiştirme eylemlerini hızlandırdı ve artırdı. Bu hız ve yükün toplum üzerinde
yarattığı baskı, onu daha hızlı hareket edebileceği ve bu teknolojilerin ihtiyaçlarını daha
kolay karşılayabileceği bir icada itti: tekerlek. Her yeni medyanın amacı, hızın ve gücün
artmasıdır. McLuhan’a göre tekerlek, “ayak” organının ampüte edildiği ve onun işlevinin
dışsal bir araca uzantılandırıldığı bir medyadır (McLuhan, 1964). Artık o kadar uzun
mesafeler yürümek ve koşmak zorunda olmayan insan, gittikçe bu eylemleri daha az
yapabilir hale gelir.
Metafor olarak medya
Türkçe’de mecaz anlamına gelen, bir şeyi başka bir şeye benzeterek anlatma yöntemi olan
metafor kelimesinin etimolojik kökeni Latince’de “öte” anlamı kazandıran “meta” öneki ve
“taşıma” anlamına gelen “pherein” sözcüklerinin birleşimiyle oluşur. McLuhan’da her
medya, örneğin yollar, veya telgraf, bir metafordur, yani hem bir ulaşım hem de iletişim
aracıdır. Çünkü kendilerine aktarılan bir deneyimi, veya bilgiyi, başka formlara
dönüştürerek iletirler. Ve bu esnada hem bilgiyi aktaranı, hem bilginin kendisini, hem de
aktarılanı dönüştürürler (McLuhan, 1964).
Kaynak:
Marshall McLuhan, Understanding Media, Routledge, Londra, 2005 (1.baskı 1964)
Medya
Fonetik alfabe öncesinde, piktograf ve
hiyeroglif gibi ideogramların
kullanıldığı yazının etkisi Fonetik yazı
gibi olmamıştır. Çünkü bu yazıda
semantik bir bağlantı vardır, seslere
“anlamlı” görseller atanmıştır. Bu
sayede Çin ve Hint gibi doğu
kültürlerinde yazının ailevi bağlara ve
geleneklere parçalayıcı bir etkisi
olmamış, ideogramlar kapsayıcı bir
geştalt devam etmiştir.
Kabile çağı/ Kabile insanı
Alfabenin ayrıca, otorite ve iktidar ile de bağlantısı vardır. Papirüs, sabit
tapınak bürokrasisini ve gücünü yok etmişti. İktidarın tapınaklardan orduya,
şehir devletlerinden imparatorluklara, militer bürokrasiye geçişi, yazıyla ve
onun sağladığı “uzaktan yönetme” teknolojisiyle doğrudan ilgilidir.
Medeniyetin başladığı yer, ayrı bireylerin aynı yazılı kanun önünde eşit
oldukları medeni insanın başladığı yer, yazıdır.
Rasyonalitenin, mantığın, doğrusal, ardışık ve tektip (uniform) algının
başladığı yer fonetik yazıdır.
Fonetik alfabe
Fonetik yazı, yazıyı tamamen soyutlaştırarak, kelimelerin görsel gücünü diğer
duyulardan ayırır. Çünkü işaretler ve sesler, semantik ve dramatik
anlamlarından ayrılmıştır, bu sayede okur yazar insanın imajinatif, duygusal
ve duyu dünyası birbirinden ayrılabilir hale gelir. Kabile insanının
kabilesinden ayrılıp birey hale gelmesi, duygusal açıdan özgürleşmesi okur
yazarlıkla gelişmiştir.
Yazı
Yazı görme duyusunun uzantısı bir medya olarak, soğuk ve tektipleştiricidir.
Her hangi bir kelimeyi sözle ifade etmenin bin türlü yolu varken, her kelime
yazıda sadece tek biçimde yazılabilir, tonlamalar, jestler, ifadelere yer yoktur.
Bireyselleşme ve mahremiyetin keşfinde yazı medyasının payı büyüktür.
Okur yazar insan, kendisiyle olgular arasına bir mesafe koyarak okumayı
öğrenerek, duygusal bir dahiliyete kapılmamayı, ayrı kalmayı (detachment),
öğrenir.
Mekanik çağ / Tipografik insan
Dilsizlik
Dil öncesindeki iletişime
dönüş, sözcüklere ihtiyacın
ortadan kalkması, evrensel
ve kolektif bir iletişim ve
uyum.
Elektrik çağı / Grafik
insan
Medya
Harita ile ilk karşılaşmasında bir başka yerli,
haritaların yalancı olduklarını söylemiş ve
kullanmayı ve öğrenmeyi reddetmiştir.
Yeni Gine’de bir yerli grubu, muazzam ustalıkla
yaptıkları tahta oyma davullarını, gelen Batılılar
götürmek için içlerine koyacak sandıklar yapmalarını
istediğinde, yapamamışlardır.
Mekân, nesneleri içeren soyut ve bağımsız bir olgu
değildir, tersine her nesne, her varlık kendi mekânını
yaratır.
Tektip, ardışık ve rasyonel bir uzam algısı yoktur, ne
kabile ne de Ortaçağ insanı için.
Kabile çağından daha sonra olsa da, mekanik algının
yerleşmediği bir dönemde Çin ve Japonya’da “tütsü
saatler” kullanılmıştı, koku ve zaman arasında
organik bir bağ üzerinden tütsülerin yanma
süreleriyle organize edilen bir günlük zaman algısı
mevcuttu.
Zaman insandan ve uzamdan ayrı soyut bir kavram
olarak düşünülmez. İnsanın ve doğanın doğal döngü
ve süreçlerine bütünleşik ve döngüseldir.
Kabile çağı/ Kabile insanı
Telgraf
Radyo
Telefon
Televizyon
Bilgisayar
Otomasyon
Sibernetik
Saat, mekanik çağın en önemli araçlarından biridir. Zaman ve mekan saat
kavramıyla ayrılır, zaman soyut bir varlık kazanır. Görselleşir, soyutlanır,
ve tektip (uniform) ünitelere, saat/dakika/saniye şeklinde nicel ölçümlere
bölünür. İnsanın ve doğanın ritimlerinden ve insan deneyiminden
özerkleşir. Yemek, uyumak, çalışmak gibi eylemler, bedenin organik
ihtiyaçlarına değil saate göre ayarlanır hale gelir. Saat tektip saniyeler,
dakikalar, saatler üreten bir makinadır.
Para
Çalışmanın (work) ve iş becerilerinin (skill) uzantısı, amplifikasyonu ve
çevirisi olan para, çalışmayı diğer sosyal fonksiyonlardan ayırımıştır.
Kitap ise bu perspektif ve bakış açısı meselesinin düşünsel düzlemdeki
örneğini hayata geçirdi.
Perspektifin icadı, vanishing point illüzyonu, uzamın görsel v ardışık
olduğu illüzyonunu yaratmakta katkıda bulundu; “bakış açısı” meselesini
ortaya çıkardı.
Harita ise, Mekanik çağda uzamın da soyutlanması, tektipleşmesi
(uniform) ve insan deneyiminden bağımsız hale gelmesinin bir aracı ve
alanıdır. Mekân algısı artık ardışık, rasyonel, ve homojendir.
Elektrik çağı /
Grafik insan
Mekanik çağ / Tipografik insan
Medya
Kabile çağı/
Kabile insanı
Seri-üretim Bantları
Araba ile birlikte, Taylorizm ve Fordizm’le gelen bant sistemi, mekanik çağın son
noktasıdır. Standartlaşma ve görevlerin mekanikleştirilmesi (eylemin en küçük
parçalarına kadar ayrılarak tekrar edilebilir ve tektip ünitelere dönüşmesi, beden
parçalarının ve eylemlerinin de parçalanması ve dışsal uzantılara aktarılması demektir.
Araba
Araba şehirlerde insan oranlarının yitmesine ve mobil yabancılar arttıkça komşu gibi en
yakın insanların yabancılaşmasına yol açmıştır. Aileleri, günlük yaşamı, şehirleri, aileleri
parçalamıştır.
Calculus
Newton tarafından bulunan Calculus, 17.y.y. sonunda, Aydınlanma çağının hemen
öncesinde, bu çağı mümkün kılan bilimsel devrimlerin en önemlilerinden biridir. Hacim
ve alan hesaplaması kolay olmayan her tür karmaşık fakat sürekli alanı, sonsuz sayıda
kesikli ünitelere bölerek, kesikli (discreet), doğrusal, düz, ve kararlı (uniform) bir niceliğe
dönüştürüp, hacim ve alan hesabı yapmak üzere matematiksel bir araç olan Calculus,
Gutenberg çağının tektiplik, kararlılık, ardışıklık, ve sonsuz sayıda tekrar
edilebilirlik özelliklerini taşır.
Giysi
Derinin uzantısı olan giysi, Mahremiyeti ve özel alanı, ve o sayede bireyleşmeyi ve sosyal
kimliklerin oluşmasını mümkün kılan en öncül araçlardan biridir.
Mekanik çağ / Tipografik insan
TV-intercom
“İki yönlü TV” adını verdiği bu
sistemle geleceğin İnternet’i
öngören McLuhan’a göre bu
teknoloji, arabanın yarattığı oran
sorununu ortadan kaldıracak, uzun
mesafe katetmek zorunluğu
ortadan kalktıkça (?) şehir
yayaların oranına (pedestrian scale)
geri dönecek.
Elektrik çağı / Grafik insan
Söze dayalı (oral) kültür;
ses, koku ve dokunma duyuları
baskın;
bu üç duyu da kapsayıcı (inclusive)
ve saran duyular.
Reaksiyonla Eylem (act & react at
the same time). Kişi yaptığı eyleme
bütünüyle dâhil olur.
Eylem ve
Reaksiyon
ilişkisi
“Çeviri” yoktur bilginin aktarımı
esnasında, doğanın spritüel enerji ile
yeniden ve yeniden yaratımı vardır.
Duyular
“Metafor
olarak
medya”
açısından, bu
çağın
medyasının
çeviri
(translation)
yöntemi
Kabile çağı/ Kabile insanı
Reaksiyonsuz Eylem (act without react, without involvement). Kişi
yaptığı eylemin dışındadır.
En kapsayıcı duyu olan koku duyusu, özellikle “doğal kokular”,
insanın okuryazarlığıyla paralel olarak gittikçe elimine edilmiştir.
Kendi kokusunu başka kokularla bastırmaya çalışan, tiksinti duyan
tek canlı insandır.
Tipografik insanın, duyma ve koklama duyuları epeyce zayıflamıştır.
Ortaçağ ve Rönesans’ta dahi şiirleri sesli ve makamla okuma
alışkanlığı gittikçe ortadan kalktı, “sessiz okuma” kültürü geldi.
Görsel (visual) kültür;
görme duyusu ayrık (detached) ve soğuk (cool) bir duyudur.
Doğanın ve bireylerin özelleşmiş (specialized) ve parçalara ayrılmış
(fragmented) uzantılı formlara çevirisi.
Mekanik çağ / Tipografik insan
McLuhan Eletrik çağıyla Kabile
dönemindeki eylem ve reaksiyon
birlikteliğinin geri döneceğini iddia
etmektedir. Ne var ki biz mevcut
durumda ortaya çıkanın, Eylemsiz
Reaksiyon olduğunu, yani kişinin
eyleme geçmeden bir tepki gösterme
durumunda bulunduğunu
düşünüyoruz.
Sinestezik kültür;
Anında hızın (instant speed)
görselleştirilemeyen ilişkiler
yaratması sonucu, “görme” duyusu
tahttan indirilir.
Tüm yaşamlarımızın enformasyonun
spiritüel formuna dönüştürülerek,
dünyanın, insanlık ailesinin, tek bir
bilinçte birleşmesi.
Her şeyin, kendimiz dâhil,
“enformasyona” çevrilmesi.
Elektrik çağı / Grafik insan
Nitelikler
Merkezi yapıyı bozan
(de-centralization)
Kabile yapısına dönüş
(re-tribalization)
Bütüncül
Global kucaklaşma
Bütünleşik, birlik (unified field of
electromagnetism)
Doğrusal (lineal)
Ardışık
Sürekli
Merkezi
Kabileyi bozan (de-tribalization)
Bireysellik / Mahrem
Bireysellik (individuality) ve Özel/mahrem alan (privacy), kolektif kabile
insanının hayatına okuryazarlıkla girmeye başlar. Bireyin komüniteden
ayrımının ortaya konmasıdır. Nitekim bu ayrılma, mekanik çağın temel bir
niteliğidir.
Ayrılma (Separation)
iş ortamında uzmanlaşma (specialism)
fikir düzleminde bakış açısı
kamusal alanda mahremiyet
Parçalanma (Fragmentation)
Bir kontrol mekanizması olarak böl ve yönet. Zaman ve mekandan
başlayarak her şeyin parçalanması.
Tekerrür
Döngüsel
Süreksiz
Dağıtık
Kabile
Kolektif
Kabile insanının
kabilesinden “ayrı” bi
bireyselliği, mahremiyeti,
bireysel bakış açıları yoktur.
Etkileşimli
Geri Bildirim ile doğrusallık yıkılır.
Tek yönlü Ders verme (lecture)
yerine iki yönlü Diyalog gelir.
Homojen
Tektip (uniform)
Heterojen
Çoğulcu (plural)
Mozaik
Yeni gazeteler, reklamlar ve TV’nin
mozaik bir ağ yapısında olması.
Elektrik çağı / Grafik insan
Rasyonel
(ilerlemeci)
Mekanik çağ / Tipografik insan
Sezgisel
Kabile çağı/ Kabile insanı
•
•
•
•
•
Nasyonalizm
Endüstrileşme
Kitlesel üretim
Evrensel okur-yazarlık
Evrensel eğitim
Gutenberg çağının değerleri:
İzolasyon
Her şeyden önce, “an” zaman içinde; hâl mekân içinde, dokunmanın,
duymanın, koklamanın ve hareketin erişiminden ötede, izole olmuştur.
İndirgemecilik
Her şey soyut, standart, tekrar edilebilir, Pek çok nitel değer, niceliklere
indirgenmiştir. (Neal Postman’ın IQ testi üzerinden zekâ kavramını
sorgulaması da bu noktaya dayanır)
Dahil olmama, Tam kayıtsızlık (detachment)
Kabilesine organik bağı olan kabile insanının aksine mekanik çağ insanı
herşeyden ve herkesten ayrı bir varlıktır. Bu ayrılık onu yaptığı işlere de
empati kurmadan, dahil olmadan, kayıtsız kalarak iş yapabilme becerisi
kazandırır. Modern tıbbın ameliyat gibi pek çok operasyonu ancak böyle
bir şekilde mümkündür. Fakat aynı kayıtsız kalabilme yetisi işkencelerden
Nazizm’e kadar bir başka eylemler dizisinin yolunu açmıştır.
Yabancılaşma
Kendi bedenlerimizin teknolojik uzantıları üzerinden kendimize
yabancılaşmak. Mekanikleşme ve segmentasyonla yaptığımız işlere
yabancılaşmak. Dahil olmama ve kayıtsızlık becerisi üzerinden ötekine
yabancılaşmak.
Uzmanlaşma
Elitist ve parçalıdır.
“Specialized task always escaped the social conscience” (Emile Durkheim)
Süreç
Nesnelerden süreçlere geçiş.
Üretim+Tüketim+Öğrenme
süreçlerinin birleşmesi
Otoritenin sonu; Hiyerarşik
piramidal yapının çözülmesi
İkonografik
Grafik dilin gelişmesiyle tipografik
insan gittikçe grafik insana
dönüşmektedir. İkonlar dokunsal ve
sinesteziktir.
Anındalık (Instant speed)
Anlık enformasyon, insanların duygu
ve tepkilerinin de anlık olmasına
neden olmuştur.
Tamamlayıcı (integral)
Roller
Otomasyonla müfredatın,
uzmanlaşmış işlerin ortadan
kalkması
Download