Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu 2014 Dünya Nüfus Günü “Gençlere Yatırım” Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu-UNFPA her yıl kutladığı 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü’nün 2014 temasını “Gençlere Yatırım” olarak belirlemiştir. Ana Mesajlar • Ergenlikten yetişkinliğe güvenli, başarılı ve sağlıklı bir geçiş yapmak her çocuğun hakkıdır. Bu hakkın kullanılması ancak ve ancak aileler ve toplumlar ergenlerin ve gençlerin sağlıklı, üretken ve tatmin edici bir yaşam için gerekli olan bilgi, beceri ve dayanıklılığı aşama aşama geliştirebilmeleri için fırsatlar sağlar ve odaklı yatırımlar yaparsa mümkün olabilir. • Ergenler ve gençler, geleceğin kalkınma gündeminin merkezinde yer almaktadır. Onların haklarını korumak ve kaliteli eğitim, düzgün istihdam, etkili geçim sağlama becerileri ve cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine ve toplumsal cinsiyet ve güç kavramlarını vurgulayan kapsamlı cinsellik eğitimine erişim sağlayarak onların geleceklerine yatırım yapmak, hem bu ergen ve gençlerin hem de onların aile, toplum ve ülkelerinin gelişimi için büyük öneme sahiptir. • Artık daha çok sayıda kız çocuğu ilkokulu bitiriyor olsa da, kız çocukları değişen ekonomilerde kritik bir beceri kaynağı olan ortaöğretime erişme ve ortaöğretimi tamamlama konusunda hala zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. • Tarihimizin en kalabalık ergen nesli cinsel yaşama ve üreme hayatına adım atıyor. Ancak, ergen gebeliklerinin, güvenli olmayan kürtajların, anne ölümlerinin, cinsel yolla bulaşan hastalıkların ve HIV-AIDS’in önlenmesi konusunda çok az ilerleme kaydedildi; ayrıca, gençler için kapsamlı cinsellik eğitimine ve hizmetlerine erişimde ve bu eğitim ve hizmetlerin kalitesi ve bulunabilirliği konusunda önemli eksiklikler mevcut. • Kız çocukları ergenliğe ve genç erişkinliğe yaklaştıkça, cinsel sağlık ve üreme sağlığı (CSÜS) hizmetlerine duydukları ihtiyaç ciddi bir şekilde artmaktadır. CSÜS hizmetlerine erişiminin olmaması, bir kızın sağlığı ve hayatta eline geçecek fırsatlar üzerinde kalıcı etkiler yaratabilmektedir. • Gençler kendi yaşamlarını doğrudan etkileyen karar alma süreçlerinin hala çok sık dışında bırakılmaktadır. Ülkelerin yaklaşık yüzde 76’sı, ergen ve gençlerin kendilerini etkileyen kararların alınmasına katılmaları için somut prosedürler ve mekanizmalar tesis ettiklerini bildirmektedir. Bugün ve gelecekte gençler Bugün dünyada 10-24 yaş arası 1,8 milyar kişi bulunmaktadır ve bu gençler dünya nüfusunun dörtte birini oluşturmaktadır. Bu nüfus kategorisi iki gruba ayrılmaktadır: ergenler (10-19 yaş) ve gençler (15-24 yaş). 1 Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu 10-24 yaş arasındakilerin küresel nüfusa oranı 2010 yılında %28 olmuştur; Asya’da bu oran biraz daha yüksek olurken, Afrika’da bu grup nüfusun %31’den fazlasını oluşturuyordu. Önümüzdeki 25 yılda bu oran dünyanın çoğu bölgesinde azalacak olsa da, 2035’e kadar Avrupa dışındaki tüm bölgelerde %20’nin üzerinde, Afrika’da ise 2035’e kadar yüzde 30’ün üzerinde olacaktır. Sağlıklı alışkanlıkları destekleyerek ve eğitim ve istihdam fırsatlarına, sağlık hizmetlerine ve tüm çalışanlar için sosyal güvenlik kapsamına erişimi sağlayarak gençlere bugünden yatırım yapmak, gelecek nesillerin yaşamlarını iyileştirmek için yapılacak en iyi yatırımdır. Ergenler ve gençler, önümüzdeki yirmi yıla ilişkin kalkınma gündeminin merkezinde yer almaktadır; bu sadece mutlak rakamlarla geniş bir grubu temsil etmelerinden değil, ayrıca dört önemli koşul yüzündendir: a) Bu gençlerin doğumlarından sonra doğurganlıkta görülen düşüş, bu grubun kendi kendini desteklemesi ve kendi kendine gelişmesi gerektiği anlamına gelmektedir, çünkü bu grup yaşlandığında onları destekleyecek daha büyük ve daha genç bir grup olmayacaktır ve bu ömür beklentisinin arttığı düşünüldüğünde, bu gençlerin hayli uzun yaşaması beklenmektedir; b) Bu grup aynı zamanda mevcut ve artan yaşlı nüfusu da desteklemek zorunda kalacaktır; c) Bu grubun çoğunluğu, eğitim ve sağlık sistemlerinin yetersiz kalitede olduğu, üreme seçeneklerinin ve sağlığın garanti edilmediği veya zor erişilebildiği, iyi iş imkanlarının az ve göçün sıkıntılı olduğu düşük gelirli ülkelerde büyümektedir; d) Bu grup, kendi kendini yönetme, özgürlük ve fırsatlar konusunda kendinden önceki kuşaklara göre daha yüksek beklentilere sahip. Bilgi çağı bu gruba kendi insan haklarını öğretti ve yaşamlarının nasıl olabileceği konusunda onlara daha büyük bir vizyon kazandırdı. Ergenler ve Gençler Hakkında Başlıca Gerçekler: Yoksulluk Tahminen, 15-24 yaş arası 515 milyon ergen ve genç günde 2 USD’den daha az parayla yaşamlarını sürdürmektedir. Milyonlar ise toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, engellilik ve diğer marjinalleşme biçimleri nedeniyle artan bir yoksunlukla karşı karşıyadır. Buna rağmen, her üç ülkeden ikisi, yoksulluğu azaltma stratejilerini veya ulusal kalkınma planlarını hazırlama sürecinde gençlere danışmamaktadır. Eğitim Dünya genelinde, ortaokul yaşındaki 69 milyon ergen hâlihazırda okul sistemi dışındadır. Sahraaltı Afrika ve Güney ve Batı Asya, erken yaşta okulu bırakanların oranının en yüksek olduğu yerlerdir. Bu bölgelerde, 2011 yılında ilkokula başlayan her üç öğrencinin birden fazlası son sınıfa kadar gelemeyecektir; kız çocuklarının kayıt yaptırma olasılığı ise erkek çocuklara oranla daha düşüktür. Okula devam edenler iyi kalitede eğitim alamayabilmektedir. İlkokul çağındaki 250 milyon çocuk, 4. sınıfa geldiklerinde okuma- yazmayı hala öğrenememektedir. Bu sadece boşa giden potansiyel değil, aynı zamanda boşa giden yatırımdır. En az gelişmiş ülkelerde, 15-24 yaş arası erkeklerin dörtte biri ve 15-24 yaş arası genç kadınların üçte biri okuryazar değildir. Son on yılda ilkokulu tamamlama konusunda elde edilen en büyük kazanımlar kız çocuklarında görülmüş olsa da, özellikle Sahraaltı Afrika ve Güney ve Batı Asya olmak üzere birçok bölgede 2 Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ortaöğretim ergen kız çocukları için hala bir zorluk olmaya devam etmektedir. Kızların eğitime erişimindeki bu orantısız kısıtlanma ortaöğretim düzeyinde daha fazla, ortaöğretimin ikinci kademesinde ise çok daha fazladır. Özellikle kız çocukları olmak üzere birçok ergen için, okulla ilişkili toplumsal cinsiyete dayalı şiddet (aşağıya bakınız) nedeniyle okullar güvenli yerler olmayabilmektedir. Kızlar evlendirilmek üzere okuldan alınabilmektedir. Evlilik sonrasında, genç kızların örgün ve hatta yaygın eğitime erişimleri evdeki sorumluluklar, çocuk yetiştirme sorumlulukları ve evlilikle okulu aynı anda olmayacak iki şey olarak gören sosyal normlar yüzünden ciddi biçimde kısıtlanmaktadır. Sağlık İlk cinsel ilişki deneyimlerini 15 yaşından önce yaşayan kızların yüzde 10’unun başlarına geldiğini bildirdiği zorla seks, istenmeyen ergen gebeliklerine katkıda bulunmaktadır. Dünya genelinde her yıl, 15-19 yaş arası 15 milyondan fazla kız doğum yapmaktadır. Ergen gebeliklerinin onda dokuzu çocuk evlilikleri veya erken yaşta yapılan evlilikler içinde meydana gelmektedir. Ergenlerde doğum oranı yoksul ülkelerde en yüksek seviyelerde olsa da, tüm ülkelerde bu doğumlar en yoksul ve en eğitimsiz kesimde toplanmakta, böylece hem anne hem de çocuk için sağlık risklerini arttırmaktadır. Gebelik ve çocuk doğurma, düşük ve orta gelirli ülkelerde 15-19 yaş arası ergen kızlar arasındaki birinci ölüm nedenidir. Düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşen güvenli olmayan kürtajların yüzde 14’ü 15-19 yaş arası kızlara uygulanmaktadır. Her yıl yaklaşık 2,5 milyon ergen güvenli olmayan koşullarda kürtaj yaptırmaktadır. Obstetrik fistüle sahip kadınların yüzde 65’e kadarında bu durum ergenlikte meydana gelmekte ve kadınların yaşamlarında hem fiziksel hem de sosyal açıdan ciddi sonuçlar doğurmaktadır. 10-19 yaş arasındaki iki milyonu aşkın ergen HIV ile yaşamaktadır. Yeni HIV enfeksiyonlarının yaklaşık yedide biri ergenlikte meydana gelmektedir. Doğu ve Güney Afrika Bölgesi’nde, saatte 50 genç HIV kapmaktadır. Çocuk evlilikleri Çocuk evliliklerine son verme yönünde neredeyse tüm dünya ülkelerinin verdiği taahhütlere rağmen, gelişmekte olan ülkelerde (Çin hariç) üç kızdan biri muhtemelen 18 yaşına gelmeden evlenecektir. Dokuz kızdan biri ise 15. doğum gününden önce evlenecektir. Bu kızların çoğu yoksuldur, az eğitimlidir ve kırsal alanlarda yaşamaktadır. 2010’da 20-24 yaş arası 67 milyondan fazla kadın, çocuk yaşta evlenmiştir. Bunların yarısı Asya’da, beşte biri Afrika’dadır. Bir sonraki on yıllık dönemde, her yıl 18 yaşın altındaki 14,2 milyon kız çocuğu evlenecektir; bu, günde 39.000 kızın evleneceği anlamına gelmektedir. Şimdiki trendler devam ederse, 2021’den başlayarak 2030’a kadar bu rakam yılda ortalama 15,1 milyon kıza yükselecektir. Çocuk yaştaki evlilikler 15 yaşından küçük kızlar arasında düşmekteyse de, 50 milyon kız çocuğu bu on yıllık dönemde 15. doğum günlerini göremeden evlenme riski altında olmaya devam edebilir. Ergen gebeliği Dünya genelinde her yıl 15-19 yaş arası 15 milyondan fazla kız doğum yapmaktadır; gelişmekte olan ülkelerde genç kızların yaklaşık yüzde 19’u 18 yaşına gelmeden gebe kalmaktadır. Ergen gebeliklerinin önemli bir kısmı zorla cinsel ilişki sonucunda meydana gelmekte, çoğu da erken yaşta yapılan evlilikler içinde gerçekleşmektedir. 15-19 yaş arası ergen kız çocukları, gelişmekte olan ülkelerde her yıl 3,2 milyon tehlikeli kürtaj yaptırmaktadır. Genç yaştaki gebelikler anne ve çocuk için daha büyük sağlık riskleri getirmekte, gebe kalan birçok kız çocuğu ya okulu bırakmakta ya da okuldan atılmaktadır; bu 3 Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu durum bu kızların gelecekteki fırsatlarını ve kazançlarını kısıtlamakta ve hem kendi sağlıklarını hem de çocuklarının sağlıklarını büyük oranda olumsuz etkilemektedir. Sonuç olarak, bu ülkelerde 15-24 yaş arası genç kız ve kadınlar arasında ölüm ve hastalıkların baş nedeni gebeliğe bağlı komplikasyonlar, güvenli olmayan kürtaj uygulamaları ve çocuk doğurma eylemidir. Gençlerde işsizlik 2013’de neredeyse 202 milyon kişi işsizken, bunların 74,5 milyon kadarı 15-24 yaş arasında olmuştur. Yetişkinlere kıyasla gençlerin işsiz olma olasılığı neredeyse üç kat daha fazla olmuş, bazı ülkelerde gençlerde işsizlik yüzde 50’leri geçmiştir. Yaygın işsizliğin önüne geçmek ve çalışma yaşındaki nüfusta gerçekleşen artışla başa çıkmak için, 2015’den 2030’a kadar küresel ekonominin yaklaşık 670 milyon iş yaratması gerekmektedir. Bu rakam, kadınların işgücüne katılımının artması halinde önemli ölçüde yükselecektir. Şiddet, ölüm ve yaralanma Dünya genelinde, cinsel saldırıların neredeyse yüzde 50’si 16 yaşından küçük kızlara karşı gerçekleştirilmektedir. Cinsel saldırı ve okullardaki diğer toplumsal cinsiyete dayalı şiddet biçimleri (okulla ilişkili toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, SRGBV), kızlar arasındaki düşük okula kayıt ve yüksek okul terk oranlarını etkileyen önemli faktörlerdir. 15-19 yaş arası gençlerde ikinci ölüm nedeni intihar, üçüncü ölüm nedeni ise toplum veya aile içi şiddettir. Ergenler arasındaki başlıca ölüm ve sakatlanma nedenlerinden biri, kasıtlı olmayan yaralanmalardır; yol-trafik yaralanmaları, boğulma ve yanık ise en sık rastlanan yaralanma türleridir. Ergenler arasındaki yaralanma oranlarının en yüksek olduğu yerler gelişmekte olan ülkelerdir; bu yaralanmaların yoksul ailelerden gelen ergenlerde olma olasılığı daha yüksektir. Küresel olarak, bir cinayete kurban gitme riskinin en yüksek olduğu grup, 15-29 yaş arası genç erkeklerdir; bu risk yaşla birlikte hızla azalmaktadır. Aslında,15-29 yaş arası 100.000 genç erkekte cinayete kurban gidenlerin oranı küresel olarak yüzde 21,2’dir; bu oran, 60-69 yaş grubundaki erkekler için sadece yüzde 10,5 ile neredeyse yarı yarıyadır. 140 milyondan fazla kız çocuğu, silahlı çatışmadan etkilenen hassas bölgelerde yetişmektedir. Savaş yüzünden evlerinden kaçmak zorunda kalan 42 milyon insandan %80’i kadın, çocuk ve gençlerdir. Bunun en az 10 milyonunun kızlardan ve genç kadınlardan oluştuğu tahmin edilmektedir. Ergenler silahlı çatışmalarda çoklu risklerle karşı karşıya kalmakta ve şiddet, taciz ve sömürünün hedefi olabilmektedir. Ergenler, çocuk asker olarak veya seks köleleri olarak kullanılmak üzere silahlı kuvvetlerce veya gruplarca en çok alınan yaş grubudur ve emek sömürüsü veya paralı seks için insan ticareti mağduru olma olasılıkları çok yüksektir. Ergenler cinsel şiddetin birincil hedefleridir ve HIV/AIDS kapma riskleri çok yüksektir. Bu aşikâr risklere rağmen, çatışma sırasında en az yardım veya koruma alan yaş grubu yine ergenlerdir. Bunun nedeni, insani yardımların tipik olarak beş yaş altı ve ilkokul çağındaki çocukların acil sağlık ve gıda ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmasıdır. Bilgi ve İletişim Teknolojileri Bu genç nesil, tarihte birbiriyle en bağlantıda olan nesildir. 2011’de, 25 yaşın altındaki gençler toplam internet kullanıcılarının yüzde 45’ini oluşturuyordu. Küresel olarak, 25 yaşın altındaki gençlerin yüzde 4 Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu 36’sı internet kullanmaktadır (25 yaş ve üstünde bu oran yüzde 34’tür) ve gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasında büyük farklılıklar göze çarpmaktadır. Gelişmiş ülkelerde, 25 yaşın altındaki gençlerin yüzde 77’si internet kullanırken, 25 ve üstü yaştakiler arasında bu oran yüzde 71’dir. Gelişmekte olan ülkelerde, 25 yaş altındakilerin yüzde 30’u internet kullanırken 25 yaş ve üstü grupta internet kullanma oranı yüzde 23’tür. Bu eşitsizliklere rağmen, gelişmekte olan ülkelerde 25 yaş altı gençlerde toplam internet kullanıcılarının sayısı şimdiden gelişmiş ülkelerdekinden üç kat daha fazladır. Türkiye’de Gençlik • Türkiye’de Dünya Sağlık Örgütü’nün evrensel tanımı çerçevesinde, 10-24 yaş arası gençlik (genç insanlar) , toplam nüfusun yaklaşık üçte birini (25 milyon) oluşturmaktadır • Ülkemizde 2050 yılına kadar gençlerin nüfus içerisinde oranı azalsa da, genç insanların nüfusu artmaya devam edecektir. • Parlamentoda gençler yeteri kadar temsil edilememekte ve en genç milletvekili 30 yaşındadır. • 2013 Genç İşsizlik oranı % 18,7’dir. • Türkiye’de gençlik strateji ve politikaları gençlerin aktif katılımı ile hazırlanmamaktadır. UNFPA’in Taahhüt ve Katkısı Gençler için yüksek nitelikli sonuçlar alınmasına katkıda bulunmak amacıyla, UNFPA özellikle gençler olmak üzere kilit paydaşlara karşı hesap verebilirlik, ortaklıklar yoluyla hizmet sunma, en dezavantajlı gruplara odaklanacak şekilde çeşitliliğe saygı gösterme ve eylemleri ulusal ve yerel bağlamlara göre özel olarak tasarlama ilkelerini benimsemektedir. Dünya genelindeki 129 ofisiyle oluşturduğu ağ üzerinden ve demografi (nüfusbilim) konusunda ve cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları konusunda sahip olduğu uzmanlık sayesinde ve BM sistemindeki diğerleriyle ortaklık içinde, UNFPA genç ve ergenlerin gelişimine beş stratejik koldan katkıda bulunmaktadır: 1. Kapsamlı Politika ve Program Geliştirme, Yatırım ve Uygulama için Delil Temelli Savununun Devreye Sokulması 2. Kapsamlı Cinsellik Eğitiminin Desteklenmesi 3. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hizmetleri Sunma Kapasitesinin Arttırılması (HIV önleme, tedavi ve bakımı dahil) 4. Özellikle Kızlar olmak üzere Marjinalleşmiş ve Dezavantajlı Ergenlere Ulaşmak için Cesur İnisiyatifler Almak 5. Gençlerin Liderliğini ve Katılımını Desteklemek 5 Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Bugün gençler için söz konusu olan sosyal, ekonomik ve çevresel gerçeklikler, bu gençlerin dünyanın bugüne dek gördüğü en büyük marjinalleşmiş ve dışlanmış insan gruplarından birini oluşturduğu anlamına gelmektedir. UNFPA olarak gençlerin eğitimli, sağlıklı, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan ve HIV’dan korunmuş olarak üretken bir yetişkinliğe adım atabildikleri, şiddete, istenmeyen gebeliklere ve güvenli olmayan kürtaj uygulamalarına maruz kalmadıkları bir gelecek yaratmak için, kızların erkeklerle eşit ölçüde onur ve saygı gördükleri ve kimliklerinden bağımsız olarak gençlerin insan haklarının desteklenip sayıldığı bir gelecek yaratmak için kendimizi gençlerle çalışmaya adarken, tüm ülkeleri, toplumları, şehirleri ve köyleri bize ve BM ailesine katılmaya çağırıyoruz. Yaratacağımız bu gelecek dirençli ve sürdürülebilir bir gelecek olacak ve tam da istediğimiz gelecek olacak. Yapılması Gerekenler Dört Anahtar aşağıdaki gibi özetlenebilir: 1. Nüfus yapısı ve yoksulluk dinamikleri analizlerinin uygulandığı destekleyici politika oluşturma 2. Toplumsal Cinsiyete Duyarlı, Yaşam Becerilerini Temel Alan Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Eğitimi 3. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hizmetleri: 4. Gençlerin Liderliği ve Katılımı Bu Dört Anahtarı güçlendiren ve birbirine bağlayan bir de “anahtarlık” var: kuşaklar arası ittifaklar. Bugün, dünya hem şimdiye kadarki en büyük genç grubuna hem de en kalabalık yaşlılar grubuna ev sahipliği yapıyor. Kuşaklar arasında sosyal dayanışma ve uyumu desteklemeliyiz. Her iki tarafın da fayda sağlayacağı kuşaklar arası ilişkileri desteklemeli, gençlerle yaşlıların birbirleriyle etkileşime girebilmeleri için fırsatlar yaratmalıyız. Bizim önümüzdeki zorluk, bu büyük genç nüfusundan en iyi şekilde yararlanmak ve sayıları giderek artan yaşlıların yapacağı katkılardan faydalanmaktır. İyi planlamayla ve üzerinde iyi düşünülmüş politikalarla bunu başarmak mümkün. Kuşakları birbirleriyle kıyaslamamalı, rekabete sokmamalıyız. Hem gençlerin hem de yaşlıların haklarına sahip çıkabildikleri, kalkınmaya eşit derecede katkıda bulunma ve kalkınmadan eşit derecede yararlanma şansına sahip oldukları, her yaşa hitap eden bir toplum yaratabiliriz. Hem insan hakları yüzünden hem de ekonomik sebeplerden dolayı, hem gençler hem de yaşlılar, yeterli barınma, beslenme, eğitim ve öğretim, ayrıca önleyici ve tedavi edici bakım dahil sağlık hizmetlerini içerecek şekilde temel sosyal hizmetlere eşit derecede erişime sahip olmalıdır. Gençlere ve yaşlılara dost ve duyarlı olan, hem gençlerin hem de yaşlıların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmış sosyal hizmetlere ve sağlık hizmetlerine sahip olabiliriz. Argüman #1 Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşılması büyüme, doğurganlık ve ölümlülük düzeyleri, yaş yapısı ve kırsal-kentsel dağılım gibi nüfus dinamiklerinden etkilenmektedir. Birçok düşük ve orta gelirli ülkede gerçekleşmekte olan demografik geçiş döneminin en önemli sonuçlarından biri, üretken yaştaki, özellikle de 15-24 yaş aralığındaki nüfusun giderek artan yoğunluğudur. 6 Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Argüman #2 Ekonomik kalkınmaya ulaşma ihtimali, eğitim, beslenme ve sağlık gibi alanlarda üretkenliğin ve yatırımların arttırılabilmesiyle bağlantılıdır. Nüfus ivmesi, azalan doğurganlık oranlarıyla birleştiğinde, işgücünü arttırarak ve toplumun üzerindeki bağımlılık yükünü azaltarak ekonomik kalkınmayı tetiklemek için eşsiz bir fırsat yaratmaktadır. Argüman #3 Erken gebelik, özellikle okulu bırakmak zorunda kalabilen ve daha sonra okula dönme ihtimali de genelde düşük olan genç anneler için eğitim fırsatlarını olumsuz etkilemektedir. Argüman #4 Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, yoksulluktan kaçma ve/veya yoksulluğu ortadan kaldırma ve kalkınma olasılıklarını engellemektedir. Daha az çocuk ölümü ve daha düşük doğurganlık oranlarıyla en sık bağdaştırılan faktör, kızların okullaştırılmasıdır. 7