MECLİS BÜLTENİ sonra işlenmiş suçlar üzerinde yargı yetkisine sahiptir. Mahkeme, Statü'ye taraf devletlerin ülkesinde veya bu devletlerin vatandaşları tarafından herhangi bir yerde işlenen suçlarda yetki kullanabilmektedir. Statü'nün dava kabul edilebilirlik koşullan incelendiğinde, UCM'nin taraf devletlerin ulusal yargıları üzerinde adeta nihai hakem olarak hareket etmesine imkân sağlandığı ifade edilebilir. Zira tamamlayıcılık ilkesi gereği, yargı yetkisine sahip devlet gerçek bir soruşturma ya da yargılama yapmaya isteksizse veya bu konuda yetersizse, UCM otomatik olarak dava üzerinde yargı yetkisi kazanmaktadır. Ancak ilk yargılama hakkı ulusal mahkemelere aittir. Ayrıca Mahkeme, aynı fiil nedeniyle başka bir mahkemede yargılama yapılmaması ilkesini benimsemiştir. Ulusal mahkeme tarafından mahkum edildiği veya suçsuz bulunduğu bir fiilden dolayı hiç kimse UCM tarafından yargılanamamaktadır. Bununla beraber, yargılamanın şahsı korumak amacıyla yapılmış olması ve yargılamanın uluslararası normlara göre bağımsız ve tarafsız yapılmamış olması, ulusal mahkemede yargılanan sanığın UCM'de yargılanması için iki istisnai durumu oluşturmaktadır. Mahkeme Önündeki Davalar UCM şimdiye kadar, yaşanan çatışmalar sonucu ağır cezai hukuk ihlallerinin gerçekleştiği iddiaları yüzünden beş Afrika ülkesini gündemine almıştır. Mahkeme'nin önündeki her bir vaka, bilinçli, sistematik ve yaygın şiddet olaylarını konu alan trajedi örnekleridir. Uganda, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Orta Afrika Cumhuriyeti hükümetleri, kendi durumlarını kendileri Mahkeme'ye taşırken, Darfur bölgesinde yaşanan olaylardan dolayı BM Güvenlik Konseyi Sudan'ı Mahkeme'ye havale etmiştir. Ayrıca Mahkeme Savcısı, Mahkeme'nin yargı yetkisi içinde bulunan suçlarla ilgili elindeki bilgilere dayanarak, kendi özgür iradesiyle soruşturma açılması talebinde bulunarak Kenya'yı UCM gündemine taşımıştır. Son olarak 26 Şubat 2011 tarihinde BM Güvenlik Konseyi, Libya'da halk ayaklanmasına karşı süregelen şiddetli bastırma eylemlerini soruşturulmak üzere BM Şartı'nın YİL Bölümü çerçevesinde UCM Savcılığına havale etmiştir. UCM'nin Türkiye Açısından Değerlendirilmesi Türkiye, UCM Statüsü'nü imzalamamıştır ve Mahkeme'ye taraf değildir. Avrupa Konseyi üyesi 46 ülkeden sadece Türkiye ve Azerbaycan Statü'ye imza koymamıştır. 1998 yılında gerçekleştirilen Roma müzakereleri sırasında Statü'nün kabulünden önce, Türkiye Mahkeme'nin yargı yetkisine terör ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi suçların da eklenmesini istemiş, ancak bu görüş kabul görmemiştir. Türkiye Mahkeme'nin yetkisini henüz kabul etmemiştir. Ancak, bu durum hiçbir şekilde Türk vatandaşlarının UCM önünde yargılanmayacağı anlamına gelmez. Örneğin uluslararası barış gücü kapsamında görev yapan bir Türk vatandaşının Mahkeme'nin yargı yetkisini kabul eden bir devletin ülkesinde suç işlemesi durumunda veya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından Mahkemeye havale edilmesi durumunda Türk vatandaşlarının Mahkeme önüne çıkması mümkündür. Bu gerçeğin Türk dış politikası ve hukuk düzeni üzerinde etkilerinin olması kaçınılmazdır. jluslararası Ceza 'Mahkemesi'nin yargı yetkisi, ceza hukukunun "suç ve ceza yaratan kuralların geçmişe yürütülmemesi" ve "yasallık" ilkelerini esas alarak sadece geleceğe yöneliktir. Mahkeme ancak, Statü'nün yürürlüğe girdiği I Temmuz 2002 tarihinden sonra işlenmiş suçlar üzerinde yargı yetkisine sahiptir. Roma Konferansına katılan Türk heyeti, Türkiye'nin insanlığı bir bütün olarak ilgilendiren en vahim suçların faillerini adalet önüne çıkarmaya olanak sağlayacak güvenilir, tarafsız, evrensel ve bağımsız bir ceza mahkemesinin kurulması fikrini desteklediğini beyan etmiştir. Sürekli bir uluslararası ceza mahkemesi fikrini destekleyen Türkiye, Roma Konferansı'nda aktif rol üstlenmiş ve UCM'nin kurulmasına ilke olarak karşı çıkmamıştır. Ancak, Konferans sırasında öne sürdüğü bazı görüşlerin destek bulmaması sonucu Statü oylamasında çekimser oy kullanmıştır. Türkiye'nin Roma Konferansı'ndan sonra sergilediği tutumlardan, Türkiye'nin, gelecekte Statü'ye taraf olacağı sonucu çıkarılabilir. Gerek Anayasamızda gerekse Ceza Kanununda vatandaşın UCM'ye iadesini öngören düzenlemeler yapılmıştır. Bunun yanında Türkiye, 2004 yılı başlarında, BM bünyesinde UCM'nin amaçlarını desteklemek için çalışan devletlerin kurduğu gayriresmî "Uluslararası Ceza Mahkemesi Dostları" oluşumuna katılmıştır. Türkiye, UCM Dostları Grubunun Lahey ve New York'ta gerçekleştirilen çalışmalarına Ocak 2004'ten itibaren katılmaya başlamıştır. Haber