moğol-ilhanlı tahakkümünden bağımsızlığa giden

advertisement
TARİHİN PEŞİNDE ‐ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ‐ THE PURSUIT OF HISTORY ‐INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH‐ Yıl: 2015, Sayı: 14 Sayfa: 29‐50 Year: 2015, Issue: 14 Page: 29‐50
MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU BEYLİKLERİ İLE MÜNASEBETLERİ Ahmet SAĞLAM
Öz Memlûk sultanı Nâsır Muhammed b. Kalavun el‐Melikü’n‐Nâsır unvanıyla Memlûk Türk Devleti’nde 693‐694 (1293‐1294), 698‐708 (1299‐1309), 709‐741 (1310‐1341) yılları arasında üç kez tahta oturur. Üst düzey emirlerin baskısında geçen birinci ve ikinci saltanat dö‐
nemlerinin aksine otuz iki yıl süren üçüncü saltanat dönemi boyunca güçlü ve otokrat bir sultan olarak öne çıkar. Bu dönem savaşlardan çok barışın konuşulduğu, Mısır kültür ve medeniyet tarihinin zirvesi ayrıca devletin ulaştığı en üst nokta olarak kabul edilir. Haçlı saldırıları ve Moğol istilâları sonrası uzun bir süreden sonra Mısır ve Suriye’de istikrar hâkim olur. Nâsır Muhammed’in saltanatı boyunca İlhanlılara karşı uyguladığı siyasetin bir sonucu olarak Anadolu üzerindeki İlhanlı etkisi giderek zayıflar. Anadolu beylikleri dönem dönem sultanın nâibi olarak hareket ederler. Bu bağlamda makalemizde Nâsır Muham‐
med’in Karamanoğulları Beyliği, Eretna Beyliği ve Dulkadiroğulları Beyliği ile olan ilişki‐
lerini ele alacağız. Anahtar Kelimeler Memlûkler, Nâsır Muhammed, Karamanoğulları, Dulkadiroğulları, Eretna THE MAMLUK SULTAN NÂSIR MUHAMMAD B. QALAWUN’S RELATIONSHIP WITH ANATOLIAN PRINCIPALITIES IN THE PROCESS THAT THEY GAINED INDEPENDENCE FROM DOMINATION OF THE MONGOL‐ILKHANID Abstract Sultan al‐Nasır Muhammad b. Qalawun was raised to the sultanate in the Turkish Mamluk as al‐
Malik al‐Nasır for three times 693‐694 (1293‐1294), 698‐708 (1299‐1309), 709‐741 (1310‐1341). Unlike the first and second reigns that the senior amirs had betrayed him, al‐Nasır Muhammad governed the third period with a limited number of trusted men of high caliber. He was a strong, autocratic ruler; his third reign lasted thirty‐one years, until his death in 741 (1341). Those years *
Yrd. Doç. Dr., Artvin-Çoruh Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Artvin/Türkiye.
ahmetsaglam352@gmail.com
30 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
have been described as the “climax of Egyptian culture and civilisation”, a time when “the state reached the highest pinnacle of its power”. His third reign was known for peace better than war. As a result of opposing policies of Sultan al‐Nasır Muhammad b. Qalawun against of the Ilkha‐
nids, the impact of Ilkhanids on Anatolia weakens. Principalities of the Anotolia act as the sultanʹs regent. In our article we are going to deal to al‐Nasır Muhammad’s relationship with the Kara‐
manids, Dulkadirids and Eretnains. Keywords Mamluks, Nâsır Muhammad, Karamanids, Dulkadirids, Eretnains 7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 31
GİRİŞ Moğol istilâsıyla yeni bir döneme giren Anadolu, İlhanlı devletinin ku‐
rucusu İl‐han Hülâgû (654‐663/1256‐1265) döneminden Ebû Saîd’in vefat ettiği 736/1336 yılına değin İlhanlı idaresinde kalır. Anadolu’da dönem dö‐
nem sarsılan İlhanlı hâkimiyetinin tam olarak tesis edilmesi için Suriye böl‐
gesinin İlhanlı hâkimiyeti altına alınma zorunluluğu ortaya çıkar. Bunun yanında Akdeniz’e açılmak için İlhanlılar Suriye bölgesini istilâya dönük bir dış politika sürdürürler. Ancak Memlûkler, kuruluş dönemlerinden itibaren İlhanlılara karşı başarılı savunma savaşları çıkararak İlhanlıları bölgeden uzaklaştırırlar. Memlûk sultanı Nâsır Muhammed b. Kalavun (684‐
741/1285‐1341)1 döneminde de aynı politika taviz verilmeden sürdürülür. Nâsır Muhammed İlhanlılara karşı kazandığı Şakhap zaferi (2 Ramazan 702/20 Nisan 1303) sonrası İlhanlı Hükümdarı Gazan’a gönderdiği mektu‐
bunda2 şu ifadeleri kullanır; “Kendi canın için seç. Ya hızlıca Horasan’a girmeyi ya da Anadolu ve Irak’tan topluca çıkmayı…”3 Nâsır Muham‐
med’in üçüncü saltanat yıllarının başına yani 709/1310’lu yıllara değin süren Moğol tehdit ve tehlikesi bu dönemde tamamen bertaraf edildiği gibi izle‐
nen siyaset neticesinde İlhanlılar çözülme sürecine itilir. Bu bağlamda Nâsır Muhammed’in her zaman desteğini alan Anadolu beylikleri bu çözülmeyle birlikte bağımsızlıklarını kazanarak Anadolu tekrar Türkler idaresine geçer. 1
Nâsır Muhammed abisi Eşref Halil’in suikastla öldürülmesinin ardından 9 yaşında tahta oturmuş ve bir yıl geçmeden
tahttan uzaklaştırılmıştır. Hanedan tarafından yönetilmeyen üst düzey güçlü ve nüfuz sahibi emirlerin işgaline her zaman açık Memlûk tahtı işgali başaracak emir ortaya çıkıncaya kadar durumu idare etmek için vefat etmiş sultanın çocukları bir süre tahtta kalır ve böylece sükûnet geçici de olsa tesis edilirdi. Ancak gerekli şartlar oluşunca çocuk yaştaki
sultanlar yaşlarının küçüklüğü bahanesi ile tahttan uzaklaştırılırdı. Nâsır Muhammed de birinci saltanat dönemi (12931294) sonrası tahttan uzaklaştırılmış, on yıl süren ikinci saltanat dönemi (1299-1309) sonrasında da kıdemli emirlerin
elinde kukla olarak hüküm sürmekten bıkıp usanarak tahtı terk etmiştir. Ancak üçüncü kez oturduğu saltanat dönemi
boyunca (1310-1341) geçmiş dönemde kazandığı tecrübelerle kendi otoritesini tesis etmiş ve özelde Memlûk Türk devletinin genelde Mısır tarihinin en haşmetli yılları olarak tarihteki yerini almıştır. Sultan Nâsır Muhammed’in şahsiyeti
hakkında bkz. Şemseddin eş-Şücâî (ö. 745/1344), Târîhu’-l-Meliki’n-Nâsırî Muhammed bin Kalâvun es-Sâlihî ve
Evlâdihî, (Thk. Barbara Schafer), Wiesbaden 1977, s. 111-119; Safedî, Salahaddin Halil bin İzzeddin Aybek es-Safedî
(ö. 762/1363), el-Vâfî bi’l-Vefeyât, I-XXIX, (Thk. Ahmed Arnavud, Tezkî Mustafa), Beyrut, 1420/2000, c. IV, s. 353-374;
a.mlf., Aˊyânü’l-Asr ve Aˊvânü’n-Nasr, (Thk. Ali Ebû Zeyd, Mahmûd Salim Muhammed, Nebil Ebû Amse, Muhammed
Mevˊıd), I-VI, Dımaşk 1998/1418; c. V, s.73-103; Kütübî, Fevâtü'l-Vefeyât, I-IV, (Thk. İhsan Abbas) Beyrut, 1973-1974,
c. IV, s. 35-36; Makrizi, Ebü'l-Abbas Takıyyüddin Ahmed b. Ali b. Abdülkadir Makrizi (ö. 845/1442), Kitâbü's-Süluk liMaˊrifeti Düveli'l-Mülûk, I-IV, (Thk. Muhammed Mustafa Ziyade-Said Abdülfettah Ȃşûr), Kahire 1934, 1958, c. II, s. 523548; İbn Tağriberdi, Ebü'l-Mehasin Cemalüddin Yusuf İbn Tağriberdi (ö. 874/1470), en-Nücûmü'z-Zâhire fî Mülûki Mısr
ve'l-Kahire, c. IX, (Thk. Muhammed Hüseyn Şemseddin), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut 1992/1413, s. 126-150; a.mlf.,
el-Menhelü’s-Sâfî ve’l-Müstevfî baˊde’l-Vâfî, I-XIII, (Thk. M. Muhammed Emin, Said Abdülfettah Âşûr), Kahire
1984/1405, c. X, s. 267-286; İbn Hacer el-Askalânî, Ebü'l-Fazl Şihabüddîn Ahmed İbn Hacer el-Askalani (ö. 852/1449),
ed-Dürerü'l-Kâmine, I-VI, (Thk. Muhammed Abdulmuîd Dân), Haydarabad 1392/1972, c. IV, s. 144-147; Kasım Abduh
Kasım, “Muhammed b. Kalavun”, DİA, c. XXX, İstanbul 2005, s. 547-548.
2
Baybars el-Mansûrî (ö. 725/1325), Zübdetü’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre. (Thk. D. S. Richards), Beyrut Das Arabische Buch
Berlin, 1998/1419, s. 378; İbn Devâdârî, Ebû Bekr b. Abdullah b. Aybek İbnü'd-Devadari (ö. 736/1336), Kenzü'd-Dürer
ve Câmiü'l-Gurer I-IX, c. IX, ed-Dürrü’l-Fâhir fî Sîreti’l-Meliki’n-Nâsır, (Thk. Hans Robert Roemer) Kahire 1960/1379, s.
118; İbn Haldun, Ebu Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed İbn Haldun (ö. 808/1406), Kitâbü’l-İber ve Dîvanü’l-Mübtedâ ve’l-Haber fî Eyyâmi’l-Arab ve’l-Berber ve men Ȃserehüm min zevi’s-Sultâni’l-Ekber, I-VIII, (Thk. Halil
Şehhâde), Beyrut 1421/2001, c. V, s. 479.
3
İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 118-122.
32 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
Memlûk sultanları içerisinde en kudretlisi olan Nâsır Muhammed, üçüncü döneminde otuz bir yıl (709‐741/1310‐1341) saltanat sürmüştür. Bu dönemde İlhanlılar, Suriye bölgesinden tamamen uzaklaştırıldığı gibi Ebü Saîd döneminde (717‐736/1316‐1335) yapılan barış görüşmeleriyle taraflar arasında sükûnet tesis edilmiş, İlhanlılar dize getirilmiştir. Ancak düşmanca ilişkilerin devam ettiği yıllarda İlhanlı iç siyasetine sık sık müdahil olan Nâsır Muhammed, Anadolu kaynaklı meselelerde devletinin çıkarları açı‐
sından yaşanan siyasi krizleri fırsat olarak kullandığı görülmüştür. İkinci saltanat döneminin başlarında Sülemiş’in Gazan’a karşı giriştiği isyanını4 desteklediği gibi yine Ebû Saîd’e karşı isyan edip Kahire’ye sığınan İlhanlı Anadolu valisi Timurtaş’ı5 siyasi çıkarlarına uygun olarak muhakeme ettik‐
ten sonra idam ettirmiştir.6 I. SULTAN NÂSIR MUHAMMED’İN ANADOLU BEYLİKLERİ İLE MÜNASEBETLERİ İlhanlı valileri idaresindeki Anadolu’nun orta kesimlerinde İlhanlılar, dağlık kesimlerde de Türk Beyleri söz sahibidirler.7 Yarı bağımsız birer siya‐
si teşekkül olan bu beylikler hakkında seyyah Marco Polo (ö.1324) Müslü‐
man olan Türklerin hayvancılık ve tarımla geçindiklerini, çok güzel at yetiş‐
tirdiklerini, besili hayvanları olduğunu gözlemlerine dayalı olarak aktarır. Ayrıca Anadolu’dan Türkiye diyerek bahseder.8 Seyyah İbn Battûta (ö.770/1368), 730/1330’lu yıllarda gezdiği Anadolu’da yoğun Türk nüfusunu gördükten sonra Anadolu için Türkiye Ülkesi, Türkiye Toprağı anlamında Berrü’t‐Türkiyye el‐Ma‘rûf bi Bilâdi’r‐Rûm ifadelerini kullanır.9 Ayrıca Anado‐
4
İlhanlılar adına Anadolu’yu ele geçiren Baycu Noyan’ın torunu olan Sülemiş, 1297 sonlarında Gazan tarafından
Anadolu emiru’l-ümeralığa getirilir. Gazan’ın tahta oturmasında büyük yararlılıklar gösteren Sülemiş’in gerek dedesinin
uzun yıllar Anadolu’da kalması gerekse kendi hizmetlerinin karşılığında Anadolu valiliği verilmediği gerekçesiyle isyan
ettiği nakledilir. Reşidüddin Fazlullah (ö. 718/1318), Câmiuˊt-Tevârih (İlhanlılar Kısmı), (Çev. Prof. Dr. İsmail Aka, Prof.
Dr. Mehmet Ersan ve Dr. Ahmad Hesamipour Khelejani), Türk Tarih Kurumu basımı, Ankara 2013, s. 234-276; Nüveyri, Ebu’l-Abbas Şihabüddîn Ahmed b. Abdülvehhâb b. Muhammed el-Bekrî et-Teymî el-Kureşî en-Nüveyrî (ö.
733/1333), Nihâyetü'l-Ereb fî Fünûni'l-Edeb, I-XXXI (Thk. Dr. Necip Mustafa Fevvaz, Dr. Hikmet Keşlî Fevvaz), c.
XXXII-XXXIII (Thk. Üstaz İbrahim Şemseddin), Beyrut 2004, c. XXXI, s. 236; Makrizi, es-Süluk, c. I, s.878; İbn İyas,
Ebü'l-Berekat Zeynüddin Muhammed b. Ahmed İbn İyas (ö. 930/1520), Bedâˊiu’z-Zuhûr, fî Vekâiˊu’d-Dühûr, I-V, (Thk.
Muhammed Mustafa), Kahire 1395/1975, c. I, s. 403; Berthold Spuler, İran Moğolları, (Çev. Cemal Köprülü), Türk Tarih
Kurumu Yay., Ankara 1987, s. 106-111; Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yayınları, İstanbul
1996, s. 631-640; Özgüdenli, Osman G., Gâzân Han ve Reformları, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2009, s. 134-136.
5
Timurtaş (ö. 728/1328)’ın hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 111-115; Nüveyri, Nihaye, c. XXXIII, s 193-195;
İbn Hacer, ed-Dürer, c. I, s. 518-519; İbn Tağriberdi, el-Menhel, c. IV, s. 139-143; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 622646.
6
Ebü’l-Fidâ, el-Melikü'l-Müeyyed İmadüddin İsmail b. Ali Ebü'l-Fidâ (ö. 732/1331), el-Muhtasar fî Ahbâri’l-Beşer = Târîhu
Ebî’l-Fidâ (Thk. Mahmûd Deyyub), I-II, Beyrut 1997/1417, c. II, s. 447-448; Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 195; Makrizi,
es-Süluk, c. II, s. 299; Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 115; İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 348; İbn Hacer, edDürer, c. I, s. 518; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 638-639.
7
Ömeri, Ebü'l-Abbas Şehabeddin Ahmed b. Yahyâ İbn Fazlullah el-Ömerî (ö. 749/1349), Mesâlikü'l-Ebsâr fî Memâliki'lEmsâr, I-XXVII, (Thk. Kamil Selman el-Cebûrî), Beyrut 2010, c. III, s. 240.
8
Markopolo Seyahatnamesi, I-II, Tercüman 1001 Temel Eser, c. I, s. 20.
9
İbn Battûta, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. İbrahim Levatî et-Tancî (ö. 770/1368), İbn Battûta
Seyahatnâmesî, I-II, (Çev. A. Sait Aykut), Yapı Kredi Yay., İstanbul 2000, c. I, s. 400, 445.
7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 33
lu’nun siyasi ve içtimai durumu hakkında doyurucu bilgiler verir.10 Döne‐
min Memlûk müelliflerinin Mısır, Suriye ve Hicaz’a hâkim Memlûkler için Türkiye Devleti (ed‐Devletü’t‐Türkiye11) ifadesini kullanırken Anadolu, Türk Ülkesi olarak isimlendirilir. Memlûk müellifi Ömeri (ö.749/1349), Türk Beyleri anlamında kullandığı Ümerâü’l‐Etrâk12 başlığı altında bölge bölge savaşçı sayısına değin kısa bilgi‐
lerle Anadolu beyliklerini anlatır.13 Ömeri, Sultan Nâsır Muhammed’in sır kâtipliğini14 yaptığı dönemde sultanın Anadolu beylikleriyle yaptığı yazış‐
malar hakkında bilgiler verir.15 Bu bağlamda sultan ile olan ilişkilerine de değinir. Söz konusu mektuplara baktığımızda Nâsır Muhammed, Anado‐
lu’daki beyliklerin tamamına yakını ile yazışmış, hediyeleşmiştir.16 Moğol istilâsı sonrası XIV. yüzyılın ilk yarısında yeni yeni tam bağımsız hareket etmeye başlayan beylikler siyasi politikalarına uygun olarak zaman zaman Nâsır Muhammed’in hamiliğine başvurdukları görülmüştür. Bazen ara bulucu rolünde bazen bir baba gibi onları koruyup kollayan Nâsır Mu‐
hammed’in üçüncü saltanat döneminin sonlarına doğru kendisine tâbi birer siyasi teşekkül haline gelen Karamanoğulları, Dulkadiroğulları ve Eretnao‐
ğulları beylikleri ile sıkı bir ilişkisi söz konusudur. Bu ilişkilere geçmeden 10
İbn Battûta, c. I, s. 400-444.
11
Memlükler Devleti tarihini anlatmaya başlayan dönemin müellifleri bu devletin adını eserlerinde Devletü’t-Türk (=Türk
Devleti) ya da ed-Devletü’t-Türkiyye (=Türkiye Devleti) diye tanımlarlar. Baybars el-Mansûrî, (ö.725/1325), Zübde, s. 1;
İbn Devâdârî (736/1336 sonrası), Kenzü’d-Dürer, c. VIII, s. 12; Nüveyri (ö.1333), Nihaye, c. XXIX, s. 267; İbn Kesir,
Ebü'l-Fidâ İmadüddin İsmail b. Şihabüddîn Ömer b. Kesîr b. Dav’ b. Kesir (ö. 774/1373), el-Bidâye ve’n-Nihâye, I-XXI,
(Thk. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Cîze 1998/1419, c. XVII, s. 308; İbn Haldun (ö.1406), İber, c. V, s. 426; Kalkaşendî, Ebü'l-Abbas Şihabüddin Ahmed b. Ali Kalkaşendî (ö. 821/1418), es-Subhu'l-Aˊşâ fî Sınâati'l-İnşâ, I-XIV, Kahire 1332/1914, c. IV, s. 6; Makrizi (ö.1442), Kitabü’l-Mevâiz ve’l-İtibâr fi Zikri’l-Hıtat ve’l-Ȃsâr, I-II, Beyrut t. y. Dâru Sâdır,
c. II, s. 208, 211, 215, 218, 220; İbn İyas (ö.1524), Bedâi ̔u’z-Zuhür, c. I, s. 288. Ayrıca dönemin çağdaş müellifleri eserlerine ed-Devletü’t-Türkiye (=Türkiye Devleti) ismini vermişlerdir. Bu konuda bkz. Baybars el-Mansûrî (ö.725/1325), etTuhfetü’l-Mülûkiyye fi'd-Devleti't-Türkiyye (Thk. Abdülhamid Salih Hamdân), Kahire 1987; İbn Devâdârî, (ö. 736/1336),
ed-Dürretü'z-Zekiyye fî Ahbâri'd-Devleti't-Türkiyye, (Thk. Ulrich Haarmann), Kahire 1971; İbn Habib (ö.1377), Dürretü’lEslâk fi Devleti’l-Etrâk, Süleymaniye Ktp. Yeni Cami, Nr. :849; İbn Dokmak (ö.1407), en-Nüfhatü’l-Miskiyye fî’dDevleti’t-Türkiyye: min Kitâbi’l-Cevheri's-Semin fî Siyeri'l-Hulefâ ve'l-Mülûk ve's-Selâtîn (min sene 637 hatta sene 805 h.
), (Thk. Ömer Abdüsselam Tedmuri), Beyrut 1999/1420. Ayrıca müellifi meçhul Türkiye Devleti Tarihi anlamını taşıyan
bir eserin künyesi şöyledir. “Tarîhu’d-devleti’t-Türkiyye (650-805/1252/1402)” [Cambridge, U.L. Ms. Qq. 147].
12
Ömeri, et-Taˊrîf bi'l-Mustalahi'ş-Şerîf, (Thk. Semîr Mahmûd Derubi), Kerek 1992/1413, s. 51.
13
Ömeri, Cengiz Han sülalesine ait yerler olarak Şerefoğulları, Turgutoğlu, Uğurlu ili, Doğancık memleketi ve Yakub ilini
gösterir. Haydar el-Uryan adındaki raviden naklettiği bu bilginin yanı sıra aynı eserin 242. sayfasında da Cenovalı Balaban diye isimlendirdiği kişiden aktardığı bilgide on sekiz Türk beyinin yönettiği beyliklerden bahseder. Ömeri’nin bahsettiği bu beylikler şunlardır: En büyükleri Germiyan beyliği olup sırayla Toguzlu (Denizli), Tevâze, Amîdlî (Hamid İli),
Kastamonu, Kavya, Bursa (Osmanlılar), Ekîra (Balıkesir), Marmara (Karesi), Nîf, Mağnisa (Saruhan), Birgi (Aydınoğlu),
Foka (Menteşe), Antalya, Karasar ve Ermenek (Karamanoğlu)’dir. Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 241-255; a. mlf. , et-Ta‘rîf, s.
51-55.
14
Sır kâtipliği ya da Kâtibü’s-Sır, sivil bürokrasinin başıdır. İnşa divanının başkanlığını da yürütüp sultana gelen her türlü
yazıyı okumak ve sultanın iradesini diplomatik teamüllere uygun yazmak, mezâlim divanına sunulan şikâyetlerin okunup gerekli kararın sultanın ve kadıların görüşleri doğrultusunda yazılması, posta işleri, dairelerden gelen evrakın düzenlenip sultanın mührünün konulup gerekli yerlere gönderilmesinden sorumludur. Sır kâtipleri inşa divanında uzman
olmalarının yanı sıra çok güvenilir olmasına dikkat edilir. Sır kâtipliği için bkz. Kalkaşendî, Subhu’l-Aˊşâ, Kahire
1340/1922, c. I, s. 97, 104-139, c. III, s. 370, c. IV, s. 19, 29, 30, 44-45, 60, 189, c. IX, s. 26-28; Makrizi, el-Hıtat, c. II, s.
224-227; Halil b. Şahin ez-Zahiri (ö. 873/1468), Zübdetü Keşfi’l-Memâlik fi Beyanii’t-Turûk ve’l-Mesâlik, (Thk. Halil Mansur), Beyrut 1997/1417, s. 99-100; Fatih Yahya Ayaz, “Sır Kâtipliği”, DİA, c. XXXVII, Ankara 2009, s. 116-117.
15
Ömeri, et-Ta‘rîf, s. 51-55; a. mlf. , Mesâlik, c. III, s. 256; Kalkaşendî, Subhu’l-Aˊşâ, c. VIII, Kahire 1334/1915, s. 12-20.
16
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 256-257.
34 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
önce diğer beyliklerle ilgili kaynaklara yansıyan bilgilere kısaca göz ata‐
lım.17 İlhanlı hükümdarı Ebû Saîd (717‐736/1316‐1335)18’in çocuk yaşta olma‐
sından istifade eden Emir Çoban19 ülke idaresini oğulları ile ele geçirmiş oğlu Timurtaş Noyan’ı20 da Anadolu’ya vali tayin etmiştir.21 Timurtaş’ın Anadolu birliğini tesis etme yönünde Hamidoğlu Dündar Bey’i uzun taki‐
bat sonrasında yakalayıp katletmesi22 üzerine oğulları Mısır’a giderek Nâsır Muhammed’e sığınırlar. Yerlerine vekil bırakarak geldikleri Kahire’de sul‐
tan tarafından gayet iyi karşılanıp ikametleri süresince de ağırlanırlar. Ti‐
murtaş’ın idam edildiği 728/1327 yılı sonrasında yurtlarına ancak dönebilir‐
ler.23 Yine Ömeri’nin Kastamonu memleketi Süleyman Paşa ili olarak zikret‐
tiği beyliğin lideri Süleyman Paşa’nın oğlu İbrahim ile sultan arasında dost‐
luğun tesis edildiği ve güzel işlerin yapıldığına dair ifadeleri söz konusu‐
dur. Ayrıca burasının Nâsır Muhammed’in himayesi altında olduğunu da bildiren müellif, deniz yolu ile Memlûk askerinin bölgeye ulaştığını ve sul‐
tanın her zaman yardımcı olduğundan söz eder.24 Sultan Nâsır Muhammed’in desteğini alan Karamanoğulları ve Çuku‐
rova bölgesindeki Türkmen grupları her fırsatta İlhanlı Anadolu idarecileri‐
ne isyan etmişler, öteden beri Memlûklerin Çukurova Ermenilerine uygula‐
dıkları baskı politikasının da destekçisi olmuşlardır. Bu dönemde de Erme‐
niler üzerine düzenlenen büyük seferlerin hepsine katılmışlardır. Ayrıca Çukurova bölgesindeki Türkmen grupları25 ve Karamanoğulları sultanın bölge üzerindeki siyasetinin daima bir parçası olmuşlardır.26 Ermeni kralı ile 723/1323 yılında yapılan anlaşma İlhanlı hükümdarı Ebû Saîd’in öldüğü 736/1336 yılına27 kadar yürürlükte kalır.28 Ermeniler 737/1337 yılında anlaş‐
17
Çalışmamız Nâsır Muhammed dönemi ile sınırlı tutulduğundan genel olarak Memlûkler Devleti’nin Anadolu beylikleriyle
ilişkileri için bkz. Kürşat Solak, “Memlûkler Devletinin Anadolu Beylikleriyle Münasebetleri”, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Doktora Tezi), İzmir 2011.
18
İlhanlı hükümdarı Ebû Saîd (ö. 736-1335) hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 68-70; İbn Battûta, c. I, s. 321325; Yûsufî, Musa b. Muhammed b. Yahya el-Yûsufî (ö. 759/1358), Nüzhetü’n-Nâzır fi Sireti’l-Meliki’n-Nâsır (Thk. Ahmet Hutayr) Beyrut 1986, s. 334-336; İbn Tağriberdi, el-Menhel, c. III, s. 442-443.
19
İlhanlı devlet adamı Emir Çoban (ö. 728/1327) hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 169-171; İbn Tağribersi, elMenhel, c. V, s. 33-35; İ. Hakkı Uzunçarşılı, “Emir Çoban Soldoz ve Timurtaş”, Belleten, S:XXXI/124, Ekim 1967, s.
601-646.
20
İlhanlı Anadolu valisiTimurtaş (ö. 728/1328) hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 111-115; İbn Hacer, ed-Dürer,
c. I, s. 518-519; İbn Tağriberdi, el-Menhel, c. IV, s. 139-143; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, 622-646; Kemal Ramazan
Haykıran, “Anadolu’da Bir İlhanlı Valisi: Demirtaş Noyan (1314-1328)” Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, Güz 2009, Sayı:23, s. 161-177.
21
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 239; İbn Battûta, c. I, s. 325.
22
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 232.
23
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 231-232.
24
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 234, 248-249.
25
Cüneyt Kanat, “Memlûkler ve Çukurova”, Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana: Köprü Başı, Haz: Doç. Dr. Erman
Artun-M. Sabri Koz, Yapı Kredi Yay., İstanbul 2000, s. 93-101.
26
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 9.
27
Yûsufî, Nüzhe, s. 334-336; İbn Battûta, c. I, s. 325; Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 69; İbn Tağriberdi, en-Nücum, c. IX, s.
226.
28
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 8.
7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 35
maya aykırı davranarak mutat vergiyi göndermemişler hatta Halep nâibi‐
nin memlûklerini öldürmüşler, gelişmeler üzerine de bölgeye bir sefer dü‐
zenlenmiştir.29 Mısır, Şam, Hama, Trablus ve Halep askerinin yanı sıra böl‐
gedeki göçebe Araplar, Türkmenler ve Karamanoğulları’nın da katıldığı geniş çaplı bir sefer30 sonrası Ayas tamamen fethedildiği gibi bölgede Türkmenler yurt tutmaya31 hatta bölgede beylik olarak Memlûk Türk devle‐
tine bağlı hareket etmeye başlarlar. Aslında bu gelişmeler on yıl öncesi baş‐
layan bölgedeki İlhanlı çözülmesinin de bir sonucudur. Anadolu’da güçlü bir İlhanlı idaresini tesis eden Timurtaş, İlhanlı hükümdarı Ebû Saîd’in ken‐
disini baskı altına alan Çoban ve oğullarını tasfiye politikasından korkarak Kahire’ye sığınır. Sultan Nâsır Muhammed, politik çıkarlarına uygun olarak Timurtaş’ın idam edilmesine (4 Şevval 728/1 Eylül 1327) göz yumar.32 Bu durum bazı sonuçları da beraberinde getirir. İlhanlı siyasetinde etkin olan Çoban ve oğullarının ortadan kaldırılması İlhanlıların da sonunu getiren önemli siyasi bir gelişmedir. Dolayısıyla bu hadisenin üzerinden on yıl geçmeden gerek İlhanlı gerekse İlhanlı idaresindeki Anadolu’da siyasi ak‐
törler değişmiş, özellikle Anadolu’da Timurtaş’ın sindirdiği beylikler bölge‐
lerinde söz sahibi olmuşlardır. Öteden beri bağımsız hareket etmek için sık sık başkaldıran Karamanoğulları başta olmak üzere Eretnaoğulları ve Dul‐
kadiroğulları Nâsır Muhammed’e bağlı siyasi birer teşekkül olmuşlardır. Kısaca Nâsır Muhammed’in çıkarları açısından ödün vermeden yürüttüğü İlhanlı politikası Anadolu’nun tekrar Türkler idaresine geçmesinde önemli bir amil olmuştur. II. SULTAN NÂSIR MUHAMMED’İN KARAMANOĞULLARI BEYLİĞİ İLE MÜNASEBETLERİ Karamanoğulları, Anadolu beylikleri arasında en güçlüsü olup Moğol‐
İlhanlı idaresine karşı her fırsatta ayaklanmalarıyla öne çıkar. İlhanlı valile‐
rine karşı ayaklandıkları gibi Anadolu İlhanlı valilerinin merkeze karşı giriş‐
tikleri isyan hareketinde de destekçisi olmuşlardır. İlhanlı hükümdarı Ga‐
zan Han’ın “Doğuda ve batıda düşmanımı arıyorum Oysa düşmanım elbi‐
semdeki (yurdumdaki) Karamanoğullarıdır” sözü beyliğin bölgedeki ko‐
numunu anlatması bakımından önemlidir. Gazan’ın bu sözlerini nakleden Ömeri, Gazan’ın Karamanoğullarına musallat olmadığını ancak Suriye’yi ele geçirdikten sonra ilk hedefinin Karamanoğulları olduğunu vurgular.33 29
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 8-9; Yûsufî, Nüzhe, s. 364-365; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 417-418.
30
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 9.
31
Yûsufî, Nüzhe, s. 415; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 230; Faruk Sümer, “Çukur-Ova Tarihi”, TAD, Cilt. I, Sayı: I, (1963), s.
17; Kanat, “Çukurova”, s. 100.
32
Ebü’l-Fidâ, el-Muhtasar, c. II, s. 447-448; Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 195; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 299; Safedî,
Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 115; İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 348.; İbn Hacer, ed-Dürer, c. I, s. 518.
33
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 239.
36 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
Nâsır Muhammed’in ikinci saltanat döneminde İlhanlılara karşı Suriye’nin başarıyla savunulması34 bir yerde Anadolu’nun özellikle de Karamanoğul‐
ları’nın İlhanlılar tarafından tam olarak itaat altına alınamamasını sağlar. Gazan Han, İlhanlı tahtında otoritesini tesis edip Suriye üzerine sefer hazırlığında iken Anadolu’da Sülemiş isyanı patlak verir. Anadolu’da ba‐
ğımsız bir idare kurmak isteyen Sülemiş, Karamanoğlu Beyinin aracı olma‐
sıyla Memlûk sultanından Niyâbetü’l‐Memleketi’r‐Rûmiyyeti=Rûm Ülkesi Nâibliği yani Memlûk Anadolu Nâibi unvanı tevcih edilerek kendisine bu hu‐
susta bir taklîd35 yazılır.36 Ömeri, Sülemiş ile Memlûk sultanı Lâçîn arasında dostluk kurulmasında Karamanoğlu Beyinin aktif bir rol oynadığını da belirtir.37 Sülemiş önce Sultan Lâçîn’in daha sonra da onun katli ile sonuçla‐
nan suikast sonrası yerine geçen Nâsır Muhammed’in desteğini alır. Ayrıca Karamanoğlu Beyi emrindeki 10 bin kişilik bir birlik ile Sülemiş isyanını destekler.38 Memlûk müellifleri, İlhanlıların Sülemiş isyanını bastırmasıyla Sülemiş’in yanında yer alan başta Karamanoğulları olmak üzere Türkmen‐
lerin her zaman olduğu gibi yurtlarına döndüklerini39 ifade ederler. Bu du‐
rum Karamanoğullarının sık sık başvurdukları bir yöntemdir. Tehdit ve tehlikenin hâkim olduğu dönemlerde yüksek yerlere sığındıkları bir vakıa‐
dır. İlhanlı Anadolu valisi İrencin Noyan’ın bölge halkına uyguladığı mezâlim sırasında Karamanoğulları Konya’yı zapt etmeyi başarır. İlhanlı saltanat nâibi Çoban 714 yılı Rabiulevvel (1314 Haziran) ayında Anadolu’da sekteye uğrayan İlhanlı idaresini yeniden tanzim eder. Emir Çoban, aynı yılın Ramazan ayında (714 Aralık) Konya’nın tekrar İlhanlı idaresine geç‐
mesini sağlarken oğlu Timurtaş’ı da İlhanlı Anadolu genel valisi olarak atar.40 Anadolu’daki bütün beyler, Türkmen gruplarının önderleri ile Erme‐
ni kralı, Çoban’ın Sivas ile Erzincan arasındaki Karanbük mevkiindeki or‐
34
Müslüman olup Mahmud adını alan ve İslamiyet’i devletin resmi dini olarak kabul eden İlhanlı Hükümdarı Gazan Han
(1295-1304) saltanatı boyunca üç kez Suriye üzerine sefer düzenler. Bu seferler sırasında İlhanlılar ile Memlûk Türk
devleti arasında iki büyük savaş yaşanır. Önce Humus yakınlarında Vâdî Hazindâr Savaşı (28 Rabiulevvel 699 / 23
Aralık 1299) kısa bir süre sonra da Dımaşk yakınlarında Şakhap Savaşı (2 Ramazan 702 / 20 Nisan 1303) vuku bulur.
Gazan ilkinden zaferle çıkarken diğerinde Kutluşah komutasındaki yüz bin kişilik İlhanlı ordusu çok ağır bir hezimet alır.
Bölge bir daha İlhanlı saldırısı yaşamaz.
35
Taklîd; sultan adına saltanat nâibi, eyalet nâibleri ve vezirler gibi üst düzey memurların tayini, azli gibi hususlarda
kaleme alınan resmi yazılardır. Ömeri, et-Ta‘rîf, s. 112. Örnek taklîdler için bkz. Ömeri, et-Ta‘rîf, s. 115-117.
36
Ömeri’nin şeyhimiz diye bahsettiği Kâtip Ebî’s-Senâî Mahmud b. Selman b. Fehdü’l-Halebî eliyle yazılmış taklîd için
bkz. Mesâlik, c. III, s. 235-237. Ömeri, taklîdin hangi sultan adına yazıldığını açıkca belirtmese de Kalkaşendi, Memluk
sultanı Lâçîn (696-698/1296-1299) tarafından verildiğinden söz eder. Subhu’l-A‘şâ, c. V, s. 362.
37
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 238.
38
İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 8; Nüveyri, Nihaye, c. XXXI, s. 236; Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 237-238; Makrizi, esSüluk, c. I, s. 876.
39
İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 10; Nüveyri, Nihâye, c. XXXI, s. 236; Makrizi, Süluk, c. I, s. 877; İbn Tağriberdi,
Nücûm, c. VIII, s. 119.
40
Aksarayî, Kerîmüddin Mahmudî Aksarayî (ö. 733/1332-3), Müsâmeretü’l-Ahbâr, (Çev: Mürsel Öztürk), Türk Tarih
Kurumu Yay., Ankara 2000, s. 252-253; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 603; Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”,
SAD, I (1969), s. 81.
7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 37
dugâhına gelerek huzurunda itaatlerini arz ederken Karamanoğulları gel‐
memişlerdir. 41 Çoban’ın Anadolu’da İlhanlı idaresini tesis etmesinin üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra Memlûk‐Karamanoğulları ilişkileri açısından önemli siyasi gelişmeler yaşanır. Karamanoğulları ve Memlûkler’in ortak düşman‐
ları İlhanlılar, Çukurova Ermeni Krallığı ve Kıbrıs Haçlı Krallığıdır. Dolayı‐
sıyla Nâsır Muhammed gibi bölgesel ve küresel anlamda güçlü bir sultanın desteği şüphesiz önemlidir. Bu bağlamda Anadolu Selçuklu devletinin ya da Makrizi’nin ifadesi ile Konya Kutalmışoğulları Sultanlığı’nın inkıraza uğra‐
dığı 718/1318 yılında Karamanoğulları elçileri Kahire’ye gelerek tabiiyetleri‐
ni sunarlar. Nâsır Muhammed adına bastırılan paraları takdim edip sultan adına okunan hutbeden söz ederler. Bunun üzerine sultan taklîd yazdırıp beyliğe uygun hediyelerle elçileri uğurlar.42 Bu arada aynı yıl (718/1318) Anadolu’nun güneyi başta olmak üzere Diyarbakır, Mardin, Musul, Cezire, Meyyâfârikîn, Bağdat ve Tebriz bölgesinde yoğun bir kuraklık ve kıtlık ya‐
şanmaktadır.43 Karamanoğulları Nâsır Muhammed’in desteğini almış ol‐
manın verdiği güven olsa gerek İlhanlı Anadolu valisi Timurtaş’ın babası Çoban’a karşı 719/1319 yılında İlhanlı devlet adamları tarafından başlatılan başarısız tasfiye harekâtı sırasında44 İlhanlıların içinde bulundukları karışık‐
lıktan istifade ederek Konya’yı tekrar ele geçirirler. Bununla da yetinmeyip Çukurova Ermenilerine saldırırlar.45 Yine İlhanlı valisi Timurtaş, Anado‐
lu’da sağlamak istediği siyasi birlik için Çukurova Ermeni Krallığı toprakla‐
rına başkent Sîs ve çevresine Karamanoğulları Beyliğinin de desteği ile 721 yılı sonlarında (Ocak 1322) baskın düzenler.46 Timurtaş, Anadolu’da idareyi tekrar ele aldığı 723/1323 yılında Konya’yı Karamanoğullarının elinden alır.47 Makrizi detaylı vermeden naklettiği 725 yılı (18 Aralık 1324‐7 Aralık 1325) olaylarını anlatırken Kahire’de sultanın huzuruna çıkan birçok devlet elçileri arasında Karamanoğlu elçisini de zikreder.48 Yine Sultan Nâsır Mu‐
hammed ile Karamanoğulları arasındaki tabiiyet ilişkisini belgeleyen en önemli kanıtlar şüphesiz Karamanoğulları şehirlerinde sultan adına darp 41
Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, s. 252; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 603; Turan, Türkiye Tarihi, s. 639.
42
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 185-186.
43
Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 224-226; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 180.
44
Çoban aleyhinde Ebu Saîd’i kışkırtan İrenci Noyan, Kurumşî ve Dokmak bizzat Çoban tarafından ağır şekilde cezalandırılmışlardır. Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 231-233; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 195.
45
İbn Haldun, İber, c. V, s. 491-492.
46
Nüveyri, Nihaye, c. XXXIII, s. 29; Ebü’l-Fidâ, el-Muhtasar, c. II, s. 438; Galstyan, A. G., Ermeni Kaynaklarına Göre
Moğollar, (Çev. İlyas Kamalov), Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2005, s. 178; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 624-625.
47
Ebü’l-Fidâ, el-Muhtasar, c. II, s. 447; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 624.
48
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 259.
38 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
edilen sikkelerdir.49 Karamanoğullarının kuruluş yıllarında merkez ittihaz ettiği Alanya’da 721/1321, 726/1326 ve 729/1329 tarihli Nâsır Muhammed adına darp edilmiş sikkeler50 ve diğer şehirlerde basılan sikkeli damgalar51 mevcuttur. Yine Alanya’nın Karamanoğlu yurdu olduğuna dair İbn Battûta’nın verdiği bilgiler önemlidir. Seyyah İbn Battûta 733/1333 yılında uğradığı Alanya (Alâiyye) hakkında bilgi verirken, Alanya sultanı olarak Karamanoğlu Yusuf Bey ismini zikreder.52 Yine Ömeri, kendi döneminde Karamanoğlu Mehmet Bey’in Alanya emiri olduğunu daha önce de Yusuf isminde birisinin emirlik yaptığına değinir.53 İlhanlı hükümdarı Ebu Saîd’in Çoban ve oğullarına karşı giriştiği tasfiye harekâtı sırasında İlhanlı Anadolu valisi Timurtaş 728 yılı Rabiulevvel ayın‐
da (Ocak 1328) Kahire’ye gelerek Sultan Nâsır Muhammed’e sığınır. Sultan, yapılan istişare sonrasında Karamanoğlu Bedrettin Bey’e mektup yazarak ailesinin ve mallarının Mısır’a getirilmesini emreder.54 Karamanoğlu Bed‐
reddin Bey’in cevap mektubu 24 Recep 728/5 Haziran 1328 Pazar günü bir heyetle beraber Kahire’ye gelir. Mektupta, Timurtaş ile oğlu arasında bir parola olduğu ve bu parolanın ulaşmadığı gerekçesiyle ailesinin gelmekten kaçındığına değinilir. Bedreddin Bey, devamında da Timurtaş’tan şikâyetçi olur. Müslümanların canına kıyıp pek çok insan öldürdüğünü, iyi niyetle Mısır’da olmadığını belirtir.55 Ayrıca heyetle birlikte babasının kanını dava etmesi için maktül Hamidoğlu Dündar Bey’in oğlu Necmeddin İshak Bey’i56 Kahire’ye gönderir. Babasının katili Timurtaş ile İshak Bey sultan ve ümeranın huzurunda tartışmışlar, adeta boğaz boğaza gelmişlerdir. Kısas isteyen İshak Bey ise Karamanoğlu’na yazılan cevap mektubu ile Anado‐
lu’ya döner.57 Bu kısas isteği sonrası Timurtaş tutuklanır. İlhanlı hükümdarı Ebû Saîd’in elçileri İlhanlılara sığınan firari Memlûk emiri Kara Sungur’u 49
Y. İzmirlier, “Karamanoğulları’nın Memlük Sultanı Nasır Nasreddin Muhammed Adına Darp ettikleri Paralar”, Türk
Nümismatik Derneği Bülteni 35-36, 1999, ss.5-22.
50
İbrahim Hakkı Konyalı, Alanya (Alâiye), İstanbul 1946, s.81, 134; Kürşat Solak, “Memlûkler ve Alâiyye”, Tarih Okulu,
Ocak-Nisan 2012, Sayı: XII, s.119.
51
Halûk Perk-Hüsnü Öztürk, “XIV. Yüzyılın İlk Yarısında Anadolu’daki İslam Paraları Üzerinde Görülen Bir Kısım Damgalar”, VII. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazı ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri (7-8-9- Nisan 2003), s.
121, 122, 123, 125. en-Nâsır Muhammed’e adına damgalanan damgaların resimleri için adı geçen çalışmanın s. 243248 arasında verilen Resim: 2. 3, Resim: 2. 2, Resim: 3. 4, Resim: 4. 5, Resim: 7. 2 nolu resimlere bakınız.
52
İbn Battûta, c. I, s.402.
53
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 234.
54
Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 195; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 395.
55
Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 195; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 297.
56
İbn Battûta, 1333 yılı sonrasında uğradığı Eğridir (Ekrîdûr) hakkında bilgi verirken Dündar Bey oğlu Ebû İshak’ı şehrin
hâkimi olarak zikreder. Babasının bir süre önce hacca gidip bir süre Mısır’da kaldığından bahseder. İbn Battûta, c. I, s.
406.
57
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 297; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 637. Makrizi ve Makrizi’den naklen Uzunçarşılı’nın
verdiği bilgilere göre Karamanoğlu mektubu Antalya sahibi Necmeddin İshak er-Rûmî’yi Kahire’ye gönderdiğinden
bahsedilir. Bu bilgilerin yanında Ömeri, Timurtaş’ın Hamidoğlu Dündar Bey’i uzun takibat sonrasında yakalayıp katletmesi üzerine oğulları Mısır’a en-Nâsır Muhammed’e sığındıklarını, haber verir. Yerlerine vekil bırakarak Timurtaş’tan
korktukları için Kahire’ye gelen Dündar Bey’in oğlu Necmeddin Bey’in Kahire’de mevcut olması da olasıdır. Çünkü
Ömeri, Timurtaş’ın idam edilmesi sonrası yurtlarına dönebildiklerini aktarır. Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 231-232.
7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 39
teslim etmelerine karşılık Timurtaş’ın canlı olarak kendilerine teslim edil‐
mesi isteği ise olumlu karşılanmaz. Timurtaş elçilerin huzurunda boğularak idam edilir.58 Nâsır Muhammed, kendisine sığınan Timurtaş’ı idam ettirme‐
sinde en önemli etki Karamanoğlu Bedreddin Bey’in şikâyetleri öne sürülür. Aslında idam kararı sultanın politik çıkarlarına uygun olduğu içindir. Karamanoğlu beylerinin hac yolculuğu için güzergâh üzerindeki Kahi‐
re’ye uğradıkları bilinir. Ömeri, Bedreddin Bey’in kardeşi Bahâeddin Musa Bey hac farizasını ifa için59 gidiş ve dönüşte uğradığı Sultan Nâsır Muham‐
med tarafından ağırlanır. Kahire’de kaldığı süre içinde Çukurova Ermenile‐
ri üzerine sefer düzenlenmesi için sultanı teşvik etmiş hatta bölgedeki bazı yerleşim alanlarının nâibliği için taklîd bile almıştır.60 Yine 735/1335 yılında hac farizasını ifa edip geri döndüğünde bir müddet sultanın misafiri olur. Musa Bey, ayrılma vakti geldiğinde sultanın emirlik tevcih edilerek Kahi‐
re’de ikamet etme isteğini nazikçe geri çevirir ve vatanından uzak yaşaya‐
mayacağını, Karamanoğullarının sultanın memlûkleri olduğunu, sultanın gölgesi altında inam ve ihsanı sayesinde yaşayabildiklerini ifade eder. Sul‐
tan, ülkesine dönmesine müsaade eder ve yol güzergâhı üzerindeki nâiblere yazılan mektuplarla yol emniyetinin ve tedarikinin sağlanmasını emreder. Güvenliğinin sağlanması için de maiyetine emirler Seyfeddin Beştâk ve eş‐
Şehâbî’nin de bulunduğu dört emir ile yüz atlıdan oluşan bir muhafız birliği verilir. Şam ve Halep’i geçip Ermeni topraklarına girdiklerinde yaklaşık beş yüz kişilik üst düzey Ermenilerin komuta ettiği bir birlik tarafından önleri kesilir. Düşmanlarının topraklarından geçmesine müsaade etmeyeceklerini kesin olarak ifade ederler. Halep emirleri, Musa Bey’in sultanın misafiri olduğunu, saldırmaları halinde bu durumun savaşa sebebiyet vereceği şek‐
linde uzun uzun karşılıklı konuşmaları devam edip uzayınca Musa Bey ve beraberindekiler geri döner. Vakıadan haberdar olan kral Halep’e girmek üzere iken gruba yetişir. Yaşanan talihsiz hadiseden dolayı özür diler. Gö‐
nüllerini alır. Ancak olup bitenler sultana bildirilmiştir. Sultanın emri ile Halep nâibi Altunboğa uzun dönemdir gerçekleşmeyen Sîs baskınlarına başlar.61 Gelişmeler üzerine de Ebû Saîd ve nâibi Ali Şah’ın şefaatiyle birlik‐
ler fazla ilerlemeden ekili dikili bölgeleri harap edip hemen geri dönerler.62 İbn Devâdârî’nin ifadesi ile ülkeleri iyice harap olmaktan sakinleri de garip olmaktan kurtulur. Birlik ganimetlerle sağ salim yurtlarına döner.63 58
Nüveyri, Nihaye, c. XXXIII, s. 193-196; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 394-300.
59
İbn Battûta 728 (1328) yılı hac mevsiminde kendisini Mekke’de gördüğünden söz eder. İbn Battûta, c. I, s. 345.
60
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 240.
61
İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 398-399.
62
İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 397.
63
İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 399.
40 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
Ayas64 737/1337 yılında Memlûkler tarafından tamamen fethedilir. Çu‐
kurova Ermeni kralının anlaşmayı bozduğu gerekçesiyle düzenlenen ve Ayas’ın fethi ile sonuçlanan sefere Karamanoğulları da katılır. Sultan tara‐
fından Karamanoğulları’na gönderilen bir mersûm65 ile Sîs yönünde sefere katılmaları emredilir.66 Karamanoğulları, Türkmenler ile beraber Çukurova bölgesinde yağma ve talan hareketlerinde bulunarak sefer sırasında aktif görevler icra ederler.67 İbn Battûta 1332‐1333 yıllarında Anadolu’yu gezmiş ve bu dönem Ka‐
ramanoğulları hakkında geniş bilgiler vermiştir. Alanya, Konya ve Lârende (Karaman) bölgesinin Karamanoğulları beyleri tarafından68 yönetildiğine değinirken ilginç bir anekdotu da paylaşır. Larende sahibi Karamanoğlu Bedreddin Bey’in kardeşi Musa Bey bölgesine hâkim iken Nâsır Muham‐
med’in verdiği bir bedel karşılığında tahtından feragat edip yerine Mı‐
sır’dan bir emirin birliği ile gönderilmesinden söz eder. Daha sonra da sul‐
tan olarak vasıfladığı Bedreddin Bey’in şehre hâkim olduğunu ifade eder.69 Yaşanan gelişmeler muhtemelen Karamanoğulları Beyleri arasındaki çe‐
kişmenin sonucudur. Yine seyyahımızın bedel karşılığında Karaman’ın Memlûk idaresine geçtiğine dair verdiği bilgiler Memlûk müellifleri tara‐
fından maalesef desteklenmemektedir. III. SULTAN NÂSIR MUHAMMED’İN ERETNA BEYLİĞİ İLE MÜ‐
NASEBETLERİ Eretna Beyliğinin70 kurucusu olan Alâeddin Eretna Bey,71 Uygur Türkü olup72 Anadolu Selçuklu devletinin inkıraza uğradığı 718/1318 yıllarında Sivas’ta bir İlhanlı emiridir.73 İlhanlı Anadolu valisi Timurtaş,74 Nâsır Mu‐
hammed’e sığındığı 727 yılı Zilhicce ayında (1327 Ekim) Kahire’ye giderken aynı zamanda kayınbiraderi olan Eretna Bey’i Anadolu’da vekili olarak bırakır.75 Timurtaş’ın Kahire’de öldürülmesinin ardından İlhanlı Anadolu valisi olan Celâyirli Büyük Şeyh Hasan adına vekâleten görevini sürdürme‐
64
Günümüz Adana ili Yumurtalık ilçesinin eski adıdır.
65
Sultanın sıradan emirlerini içeren bir yazıdır. Ömeri, et-Ta‘rîf, s. 113.
66
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 9.
67
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 428.
68
İbn Battûta, c. I, s.402-414.
69
İbn Battûta, c. I, s. 414.
70
Eretna Beyliği (1335-1385) hakkında bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, “Sivas-Kayseri ve Dolaylarında Eretna Devleti”, Belleten, C. XXXII, ss. 161-189; Kemal Göde, “Eretnaoğulları”, DİA, c. XI, Ankara 1995, ss. 295-296; a.mlf., Eretnalılar, Türk
Tarih Kurumu, Ankara 2000.
71
Eretna Beyliği’nin kurucusu Alâeddin Eretna Bey (ö. 753/1353) hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. I, s. 448-449; İbn
Hacer, ed-Dürer, c. I, s. 348-349; İbn Tağriberdi, el-Menhel, c. II, s. 294.
72
Uzunçarşılı, “Eretna Devleti”, s. 164.
73
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 186.
74
Timurtaş (ö. 728/1328)’ın hayatı hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. I, s. 111-115; İbn Hacer, ed-Dürer, c. I, s. 518519; İbn Tağriberdi, el-Menhel, c. IV, s. 139-143; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, 622-646.
75
İbn Battûta, c. I, s. 416; İbn Haldun, İber, c. V, s. 498.
7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 41
ye devam eder. İbn Battûta, Sivas’ta ikamet eden Eretna Bey’in Aksaray, Niğde, Kayseri ve Sivas’ı Şeyh Hasan adına idare ettiğini, kendisiyle Si‐
vas’ta, eşi Togay Hatun ile de Kayseri’de görüştüğünü detaylı olarak anla‐
tır.76 Eretna Bey, Ebû Saîd’in ölümüyle kızışan İlhanlı taht mücadelelerinden istifade ederek bağımsızlığını ilan eder. Aladağ’da Büyük Şeyh Hasan’ı yenen Çobanlı Şeyh Hasan’ın kendisine tâbi olması için yaptığı teklifi ret etmiş ve 738/1337‐38 yılında Anadolu’da bağımsızlığını ilan etmiştir.77 Ebû Saîd sonrası İlhanlı tahtına oturan Musa ile Şeyh Hasan arasında yaşanan çatışmada Şeyh Hasan önce nâibi Ali Padişah’ı Tebriz yakınlarında, Musa’yı da adamlarıyla beraber Sultaniye’de öldürerek mücadeleyi kazanır. İlhanlı tahtına Hülâgû’nun torunlarından Muhammed b. Yolkutlu’yu oturturken kendisini de nâibi ilan eder.78 Musul, Bağdat ve Diyarbakır’da 738/1338‐1339 yılında yaşanan bu karışıklıklar Eretna Bey’in Anadolu’da elini güçlendi‐
rir.79 Diğer taraftan bölge sakini bir başka Türkmen grubu lideri olan Halil et‐Tarafî 737/1337 yılında Kahire’ye gelerek sultana yedi yüz iğdiş atı tak‐
dim etmiş ve Elbistan nâibliğini talep etmiştir. Talebi olumlu karşılanmış ve kendisine de bu hususta bir menşûr80 verilmiştir.81 Ancak Elbistan nâibliği çok geçmeden kısa sürede el değistirir. Halil et‐Tarafî’yi mağlup eden Dul‐
kadiroğlu Karaca Bey’in kardeşi Halil, Suriye bölge nâibi Tengiz’in desteği‐
ni alarak Elbistan nâibliğini elde etmiştir.82 Anadolu’da İlhanlı hâkimiyeti‐
nin giderek zayıflamasıyla baş gösteren iktidar mücadelesinde Memlûk Suriye nâibi Tengiz ile Halep nâibi Altunboğa arasında gizli bir rekabet kendini gösterir. Dulkadiroğlu Karaca Bey ile Eretna Bey arasında vuku bulan söz konusu çekişmede Tengiz’in desteğini alan Karaca Bey, Eretna Bey’e karşı mücadelesinde başarılı olmuştur.83 Ancak sultanın araya girme‐
siyle barışırlar. Şücâî ve Makrizi’’nin naklettiği bilgide Karaca Bey ile Eretna Bey arasında beş yüz kişinin öldüğü bir çarpışma yaşanmış ve Karaca Bey bu çarpışmadan galip çıkmıştır. Pek çok ganimet ele geçiren Karaca Bey, 76
İbn Battûta, c. I, s. 414-417. İbn Battûta’nın geliş tarihi olarak büyük olasılıkla 736 (1336) - 741 (1341) yılları arasındadır. Göde, Eretnalılar, s. 39. Faruk Sümer, seyyah İbn Battûta’nın Eretna Bey ile görüşmediğini ileri sürer. Sümer,
“Anadolu’da Moğollar”, s. 113-114.
77
Kalkaşendî, Subhu’l-Aˊşâ, c. V, s. 363; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 445; Göde, Eretnalılar, s. 39-42. Bağımsızlığını ilan
etmesindeki en önemli amil ise en-Nâsır Muhammed’den aldığı Anadolu nâibliği taklîdidir. en-Nâsır Muhammed’in
Eretna Bey’e verdiği taklîd için bkz. Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 26-27.
78
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 23; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 421.
79
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 23; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 431.
80
Menşûr; askerleri ilgilendiren ordu ile alakalı bir belgedir. Sultan tarafından onaylanan menşûr belgesi ile bir emire iktalı
arazisini tevcih edilmiş olur. Menşûr hakkında bkz. Ömeri, et-Ta‘rîf, s. 117-120; Kalkaşendî, Subhu’l-Aˊşâ, c. XIII, s.
157.
81
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 22; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 415.
82
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 22; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 430-431.
83
Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. IV, s. 83.
42 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
atlar ve develerin yanında yirmi bin baş koyun vererek Eretna Bey ile barı‐
şır.84 Büyük Şeyh Hasan 738/1338 yılında Arap göçebelerden Cebbar b. Mü‐
henna’yı yanına alarak Eretna Bey’e karşı savaşa girişir.85 Gelişmeler üzeri‐
ne Eretna Bey, Kayseri kadısı Siracüddin Süleyman’ı86 Mısır’a Nâsır Mu‐
hammed’e göndererek nâibi olarak Anadolu’yu yönetmek ister. Birkaç defa Kahire’ye gidip gelen kadı sonunda Nâsır Muhammed’ten bir taklîd almayı başarır. Böylece aralarında dostluk ilişkisi başlar. Nâsır Muhammed adına hutbe okuyup sikke kestirir. Hatta bağlılığının işareti olarak darp ettirdiği paralardan da Kahire’ye gönderir.87 Nâsır Muhammed tarafından Eretna Bey’ine münşi Şehabeddin el‐Hüseyn ibn Kadı’l‐Asker tarafından kaleme alınan taklîd88 ile “Nâibü’s‐Sultân fî Bilâdi’r‐Rûm” unvanı tevcih edilerek89 Anadolu Saltanat Nâibi olur.90 Eretna Bey, sultan adına kestirdiği sikkeleri ve okunan hutbe vesikalarını bağlılığının bir işareti olarak Kahire’ye sultana gönderir.91 Şücâî, Eretna Bey’in bölgesinde giderek güçlenen Dulkadiroğ‐
lu’ndan önce hareket edip hediyelerle sultana elçi gönderdiğini ve söz ko‐
nusu taklîdi aldığına değinir.92 Makrizi’nin verdiği bir başka bilgiye göre yine aynı yıllarda (738/1338) Çukurova bölgesinde Türkmen beyleri arasında bir çatışma söz konusu olup Dulkadiroğlu Karaca Bey Elbistan topraklarını ele geçirir. Eretna Bey, Nâsır Muhammed’e şikâyet edince Karaca Bey askerini çeker.93 Yine bu yıllarda İlhanlı topraklarında çıkan kargaşa sonrasında Büyük Şeyh Ha‐
san’ın elçileri el‐Mecdü’s‐Sellâmî ile beraber hediyelerle Kahire’ye sultanın huzuruna gelirler. Talepleri Şeyh Hasan ile sultan arasında bir barış yapıl‐
masıdır.94 Kısaca İlhanlı topraklarındaki gelişmeler derinleşmekte ve bu durum Eretna Bey’in mevkisini güçlendirmesine fırsat sunmaktadır. Nâsır Muhammed’e bağlı olarak Anadolu nâibliğini deruhte eden Eret‐
na Bey, 738/1338 yılından Nâsır Muhammed’in vefat yılı olan 741/1341 yılı‐
na kadar sultanın nâibi olarak bölgesini yönetmiş, her yıl hediyelerle Kahi‐
84
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 469; Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103; Göde, Eretnalılar, s. 49.
85
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 25; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 445.
86
Kadı Siracüddin, Kadı Burhaneddin’in dedesidir. Göde, Eretnalılar, s. 44.
87
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 238-239; Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. I, s. 448; Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 25; Kalkaşendî,
Subhu’l-Aˊşâ, c. V, Kahire 1333/1915, s. 363; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 445.
88
en-Nâsır Muhammed’in Eretna Bey’e verdiği taklîd için bkz. Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 26-27.
89
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 26; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 445.
90
Faruk Sümer bu unvanın ilk kez kullanıldığını vurgular. “Anadolu’da Moğollar”, s. 101. Ancak Ömeri, Gazan’a karşı
isyan eden Sülemiş’e Memlûk sultanı tarafından Anadolu nâibliği ünvanı verildiğinden bahsederek şeyhimiz diye bahsettiği katip Ebî’s-Senâî Mahmud b. Selman b. Fehdü’l-Halebî eliyle yazılmış taklîdi eserinde verir. Taklîd için bkz.
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 235-237.
91
Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 238-239.
92
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 26.
93
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 446.
94
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 446.
7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 43
re’ye elçiler göndermiş bağlılığını her defasında bildirmiştir.95 Uzunçarşı‐
lı’nın bu tespitinin yanında Makrizi, Eretna Bey’in 740/1340 yılında hutbede sultanın ismini zikretmeyip sultan adına darp edilen paralardan sultanın adının da kaldırdığını nakleder. Bunun üzerine de Eretna topraklarına, Si‐
vas’a kadar sefer düzenlenmiş yağma ve talanda bulunulmuştur. Eretna Bey’i ise bu tedip hareketi sonrası değerli bir otağ ile beraber bolca hediye‐
lerle elçilerini Kahire’ye göndermiştir. Hediyeler arasında otuz iğdiş atının yanı sıra dört sungur, on doğan ve on çakırdan oluşan avcı kuşlar ile altmış ipek tefsile vardır. Hediyelerden başka Eretna Bey, bölgedeki Türkmenler aleyhinde br şikâyet mektubu da göndermiştir.96 Nâsır Muhammed, bölge‐
deki Türkmenlerin faaliyetlerinden haberdar olduğunu söz konusu faaliyet‐
lerin de hutbede isminin zikredilmeyip adına sikke kesilmediği için yapıldı‐
ğına dair bir cevap mektubu yazdırır.97 Ayrıca sultan, Dulkadiroğlu Karaca Bey ile anlaşma yapmalarını sağlayarak ele geçirdikleri yirmi bin baş koyu‐
nun bir kısmının Eretna Bey’e iade edilmesini sağlar.98 Eretna Bey önce Timurtaş’ın daha sonra da Celayirli Şeyh Hasan’ın ve‐
kili olarak yönettiği İlhanlı Anadolu valiliğini 738/1338 yılı itibari ile de Memlûk Türk devleti sultanı Nâsır Muhammed’in Anadolu nâibi olarak sürdürmüştür. Bölgede özellikle Nâsır Muhammed’in emirlik tevcih ettiği Dulkadiroğlu Karaca Bey ile kapışması söz konusu olsa da Nâsır Muham‐
med’in bölgeye hâkim olduğu görülür. Sultanın vefatı sonrası Eretna Bey tamamen bağımsız davranmaya başlamıştır. IV. SULTAN NÂSIR MUHAMMED’İN DULKADİROĞLU BEYLİĞİ İLE MÜNASEBETLERİ Dulkadiroğulları, Halep bölgesinde kışlayan ve Uzun‐Yaylaʹda yayla‐
yan Oğuzların Bozok koluna mensup bir Türkmen grubudur. Zamanla bir beyliğe kavuşan bölgedeki Türkmen gruplarından birisidir.99 Memlûk Türk devletinin Çukurova bölge siyasetine her zaman desteğini veren Dulkadi‐
roğlu Karaca Bey100 Nâsır Muhammed döneminde bir Türkmen emiri/beyi olarak bölgede hizmet etmiştir.101 Nâsır Muhammed’in Nil kıyısında önemli bir avlanma merkezi olan Cîze bölgesinde 717/1317‐18 yılında avlanırken emirlik tevcih ettiği Zey‐
neddin Karaca et‐Türkmânî’nin 95
Uzunçarşılı, “Eretna Devleti”, s. 166.
96
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 490; Uzunçarşılı, “Eretna Devleti”, s. 167; Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103-104.
97
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 490.
98
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 469; Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103.
99
Sümer, “Çukur-ova”, s. 15.
100
Dulkadiroğlu Beyliğinin kurucusu Karaca Bey (ö. 754/1353) hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. IV, s. 83-87; İbn
Tağriberdi, el-Menhel, c. IX, s. 41.
101
Safedî, A ̔yânü’l-Asr, c. IV, s. 83.
44 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
Dulkadiroğlu Karaca Bey olduğuna dair kuvvetli emareler vardır102.
Karaca Bey 735/1335 yılında Çukurova bölgesine baskın yaparak bölgede yağma ve talanda bulunur.103 İlhanlıların bölgedeki hâkimiyetlerinin kırıl‐
masıyla beraber de Malatya ve Maraş bölgelerinde aktif bir faaliyete girişir. 738/1337 yılında bölge sakini bir başka Türkmen grubunun başı olan Halil et‐Tarafi104 ile Karaca Bey arasında bir çarpışma yaşanır. Halil et‐Tarafî aynı yıl daha önce Kahire’ye gelerek sultana yedi yüz iğdiş takdim etmiş ve El‐
bistan nâibliğini talep etmiştir. On emir ile bin atlının emrinde hazır olaca‐
ğının da sözünü veren Halil et‐Tarafî’nin isteği kabul edilerek menşûr ve‐
rilmiştir.105 Ancak bölgede daha güçlü ve kalabalık bir Türkmen grubuna liderlik eden Karaca Bey bu duruma hazmedememiş oğlu Halil’i bir grup askerle Halil et‐Tarafi üzerine göndererek mağlup etmiştir. Gelişmeler üze‐
rine de Halil et‐Tarafî, Karaca Bey’i Halep nâibi Altunboğa’ya şikâyet eder. Nâibin Halep’e davetine olumsuz cevap veren Karaca Bey, oğlu Halil ile bir grup adamını Suriye bölge nâibi Tengiz’e göndererek yaşanan gelişmeleri aktarır. Aynı zamanda da Halep nâibi Altunboğa’dan şikâyetçi olur. Bölge‐
sinde sultanın memlûkü olarak hizmet etmek istediğini bildirip iki bin iğdişi de hediye eder. Tengiz, Halep nâibi aleyhinde durumu sultana aktardıktan sonra Dulkadiroğulları lehinde bir tavır alır. Bölgesinde kalabalık bir Türk‐
men grubu olduğunu Halil et‐Tarafi’ye göre bölgede devletin çıkarlarına en iyi hizmet edecek grup olduğunu sultana anlatıp ikna eder. Bunun üzerine sultan, Karaca Bey’i çağırarak kabul eder. Tengiz’in isteği doğrultusunda da Karaca Bey’in oğlu Halil’e istedikleri emirlik menşûru verilir. Böylece Elbis‐
tan bölgesinin nâibi Karaca Bey olur.106 Bu aynı zamanda beyliğin kuruluşu anlamına gelir.107 Makrizi’nin verdiği bilgiye göre, 738/1339 yılında Çukurova bölgesinde Türkmen beyleri arasında bir kapışma söz konusudur. Dulkadiroğlu Karaca Bey, Elbistan topraklarında yer tutması üzerine gelişmelerden çekinen Eret‐
na Bey, Nâsır Muhammed’e şikâyetçi olur. Eretna Bey’in korkusu hâkim olduğu topraklarda bir çatışmanın çıkması ya da Dulkadiroğlu’nun Şeyh Hasan ile beraber hareket etmesiyle dengelerin değişmesi endişesidir. Söz 102
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 177. Faruk Sümer sözü edilen Karaca et-Türkmanî’nin Dulkadiroğlu Karaca Bey olduğunu
düşünür. “Anadolu’da Moğollar”, s. 102. Makrizi, aynı eserin 185. Sayfasında sultanın emirlik tevcih ettiği Hartebirt Sahibi şeklinde okuyabileceğimiz bir ibaresi söz konusu olup nâşir bunu Dulkadiroğlu Karaca Bey olduğuna işaret ediyor.
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 185. Bu bilgilerin yanında Zeyneddin Karaca ismi aynı eserin farklı sayfalarında çokca geçmektedir. Özellikle Özbek Han ile yapılan elçilik teatilerinde görev almış bir emirdir. Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 137, 145.
103
Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 102-103.
104
Mükrimin Halil Yınanç bu ismi Taraklı Halil şeklinde okur. Mükrimin H. Yınanç, “Dulkadırlılar”, İ. A, c. III, ss. 654-655.
Faruk Sümer Halil el-Tarafî okuduğu gibi Halil et-Turakî biçiminde de okunabileceğini ifade eder. “Anadolu’da Moğollar”, s. 103. Faruk Sümer’in muhtemelen görmediği dönemin müelliflerinden Şücâî, Faruk Sümer’in yorumunu teyit
eden bir imla ile yazmıştır. Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 22.
105
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 7, 22; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 415.
106
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 22; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 430-431.
107
Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103.
7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 45
konusu şikâyetin ardından Karaca Bey askerini geri çeker.108 Bu gelişmenin hemen ardından Karaca Bey 739/1339 yılında Darende nâibi Mercan el‐
Hâdim’in Anadolu nâibi Eretna Bey’in hizmetinde bulunmak üzere yanına gittiğine dair haberler aldıktan sonra Darende’yi ele geçirir. Karaca Bey’in söz konusu gelişmeyi bildiren ve şehri yönetmesi için bir emir isteyen mek‐
tubu Tengiz’e ulaşmış daha sonra da sultana bildirilmiştir. Tengiz, Emir Alâeddin Ali b. Subh’u Darende’ye gönderirken. Sultan yaşanan gelişme‐
lerden memnun kalarak Karaca Bey’e teşrif gönderip kendisinden övgüyle söz eder.109 Makrizi’nin naklettiği bilgiye göre yine aynı yıl Karaca Bey ile Eretna Bey arasında beş yüz kişinin öldüğü bir çarpışma yaşanmış ve Kara‐
ca Bey galip gelmiştir. Pek çok ganimet ele geçiren Karaca Bey yirmi bin baş koyun, at ve deve ele geçirir.110 Eretna Bey, 740/1340 yılında hutbede sultanın ismini zikretmeyip darp edilen paralarda da sultanın adını kaldırması üzerine sultanın emri ile bir‐
likler Eretna topraklarına, Sivas’a kadar yağma ve talanda bulunurlar. Bu seferde Dulkadiroğulları aktif bir görev icra ederler. Eretna Bey’inin bu ha‐
rekât sonrası itaatini bildirdiği mektubunda bölgedeki Türkmenler’den şikâyetçi olur.111 Sultan bölgedeki faaliyetlerin itaatten çıktığı için yapıldığı‐
na dair bir cevap mektubu yazdırır.112 Dolayısıyla şikâyetlerin yersiz olduğu bildirilir. Çukurova Ermenilerine uygulanan politikanın sonucu olarak Karaca Bey idaresinde Dulkadiroğulları bölgelerinde yurt tutmuşlar ve sultanın verdiği destekle de beylik olarak giderek güçlenmişlerdir. Ancak Dulkadi‐
roğlu Karaca Bey’in sultanın saltanatının son günlerinde itaatten çıktığına dair bilgiler de söz konusudur.113 Özetle, sultanın desteği ve himayesi ile Dulkadiroğulları Beyliği’nin ortaya çıkışı söz konusudur. SONUÇ Memlûk Türk Devleti’nin Baybars ve Kalavun’dan sonra en kudretli sultanlardan birisi Nâsır Muhammed b. Kalavun’dur. En uzun süre salta‐
natta kalma başarısını gösteren Nâsır Muhammed, Memlûk tarihinde ken‐
disine özgü saltanat dönemleriyle öne çıkar. Yaklaşık altmış yıllık yaşamı‐
nın elli yıla yakın süren saltanat hayatı üç farklı dönemden oluşmakta ve Memlûk devletinin siyasi, askeri, içtimai ve iktisadi tarihine damgasını 108
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 446.
109
Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 40-41; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 459, 494-495. Makrizi s. 459’da kısaca değinirken s.
494-495’de olayı detaylandırıyor. Ancak sayfaların verildiği tarihler farklı olup biz olayın ilk anlatıldığı yılı temel alarak
verdik.
110
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 469; Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103; Göde, Eretnalılar, s. 49.
111
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 490; Uzunçarşılı, “Eretna Devleti”, s. 167; Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103-104.
112
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 490.
113
Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 516.
46 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
vurmuş bir sultan olarak öne çıkmaktadır. Yerli ve yabancı araştırmacılar Nâsır Muhammed’in üçüncü saltanat dönemini haşmetli bir çağ olarak ta‐
nımlamışlar ve özelde Memlûk tarihinin genelde Mısır kültür ve medeniye‐
tinin doruk noktası olduğunu ifade etmişlerdir. Bu dönemde Mısır ve Suriye’de tesis edilen istikrar dış politikaya da yansımıştır. Hülâgû döneminden beri ısrarla Suriye’yi istilâ siyaseti güden İlhanlılar, sultanın ikinci döneminde elde edilen Şakhap zaferi ile bölgeden tamamen uzaklaştırılmışlar, üçüncü saltanat döneminde de karşılıklı barış yapılarak dize getirilmişlerdir. Dolayısıyla İlhanlılar ve Çukurova Ermenile‐
ri üzerine uygulanan baskı siyaseti her ikisinin giderek çözülmesine yol açtığı gibi Nâsır Muhammed’in izlediği genel dış siyasetin bir sonucu olarak Anadolu tekrar Türkler idaresine geçmiştir. Sultan Mısır, Suriye ve Hicaz’a hâkim, Anadolu’da sözü geçen, dış politikada etkili, bölgesel ve küresel bir güç olan Memlûk Devleti’nin sultanıdır. Nâsır Muhammed’in üçüncü saltanat döneminin sonlarına doğru ken‐
disine tâbi birer siyasi teşekkül haline gelen Karamanoğulları, Dulkadiro‐
ğulları ve Eretnaoğulları beylikleri ile sıkı bir ilişkisi söz konusudur. Sulta‐
nın desteğini alan Karamanoğulları ve Çukurova bölgesindeki Türkmen grupları sultanın bölge üzerindeki siyasetinin daima bir parçası olmuşlardır. Memlûklerin Çukurova Ermenilerine uyguladıkları baskı politikalarının da destekçisi olmuşlardır. Karamanoğulları, Nâsır Muhammed’in desteğini alarak bölgelerinde mücadelelere girişmişler hatta zaman zaman sultanın nâibi sıfatıyla hareket etmişlerdir. Sultan adına darp edilen paralar, okunan hutbeler söz konusu‐
dur. Bölgedeki ortak düşmanlarına karşı sultan ile birlikte hareket eden Karamanoğullarının sultan ile ilişkisi tâbi‐metbû ilişkisine benzer bir durum arz etmektedir. Yine İlhanlı hâkimiyetinin Anadolu’da zayıflamasının ar‐
dından Eretna Beye Nâsır Muhammed tarafından Memlûk Anadolu Nâib‐
liği’nin deruhte edilmesi ile bölge resmen sultanın idaresine geçmiştir. Uzun sürmeyen bu durum sultanın vefatına değin sürmüştür. Dolayısıyla Nâsır Muhammed’in sadece Mısır, Suriye ve Hicaz bölgesi için değil Türkiye tari‐
hi içinde de yeri ve önemi olan bir sultan olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çukurova bölgesinde zamanla önemli bir beylik olarak siyasi varlığını ikame ettirecek olan Dulkadiroğulları Beyliği’nin kuruluş yılları da Nâsır Muhammed’in saltanat döneminde teşekkül etmiştir. Sultan bölgedeki siya‐
si çıkarlarına uygun olarak beyliği desteklemiş ve beyliğin gelişerek bölgede önemli bir güç haline gelmesini sağlamıştır. Bunların yanında sultan, bölge‐
de kendi otoritesine gölge düşürecek girişimler söz konusu olduğunda poli‐
tik manevralarla Eretna Bey ile Karaca Beyi tedip etmekten de geri durma‐
mıştır. Özetle, Nâsır Muhammed kendi çıkarlarına uygun bölge üzerinde 7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 47
politikalar geliştirmiştir. Bu politikalar da Anadolu’daki Türk Beylerinin elini güçlendirmiş zamanla tam bağımsızlığa gidecekleri sürecin temeli atılmıştır. 48 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
KAYNAKÇA ‐Aksarayî, Kerîmüddin Mahmudî Aksarayî (ö. 733/1332‐3), Müsâmeretü’l‐Ahbâr, (Çev: Mürsel Öztürk), Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 2000. ‐Ayaz, Fatih Yahya, “Sır Kâtipliği”, DİA, c. XXXVII, Ankara 2009, ss. 116‐117. ‐Baybars el‐Mansûrî (ö. 725/1325), Zübdetü’l‐Fikre fî Târîhi’l‐Hicre. (Thk. D. S. Richards), ‐
Beyrut Das Arabische Buch Berlin, 1998/1419. ‐_________; et‐Tuhfetü’l‐Mülûkiyye fiʹd‐Devletiʹt‐Türkiyye (Thk. Abdülhamid Salih Hamdân), Kahire 1987. ‐Haykıran, Kemal Ramazan, “Anadolu’da Bir İlhanlı Valisi: Demirtaş Noyan (1314‐1328)” Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Güz 2009, Sayı:23, s. 161‐177. ‐Ebü’l‐Fidâ, el‐Meliküʹl‐Müeyyed İmadüddin İsmail b. Ali Ebüʹl‐Fidâ (ö. 732/1331), el‐
Muhtasar fî Ahbâri’l‐Beşer = Târîhu Ebî’l‐Fidâ (Thk. Mahmûd Deyyub), I‐II, Beyrut 1997/1417. ‐Galstyan, A. G., Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar, (Çev. İlyas Kamalov), Yeditepe Yayı‐
nevi, İstanbul 2005. ‐Göde, Kemal, Eretnalılar, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 2000. ‐İbn Battûta, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. İbrahim Levatî et‐
Tancî (ö. 770/1368), İbn Battûta Seyahatnâmesî, I‐II, (Çev. A. Sait Aykut), Yapı Kredi Yay., İstanbul 2000. ‐İbn Devâdârî, Ebû Bekr b. Abdullah b. Aybek İbnüʹd‐Devadari (ö. 736/1336), Kenzüʹd‐
Dürer ve Câmiüʹl‐gurer I‐IX, ed‐Dürretüʹz‐Zekiyye fî Ahbâriʹd‐Devletiʹt‐Türkiyye, (Thk. Ulrich Haarmann), c. VIII, Kahire 1971; ed‐Dürrü’l‐Fâhir fî Sîreti’l‐Meliki’n‐Nâsır, (Thk. Hans Robert Roemer) c. IX, Kahire 1960/1379. ‐İbn Dokmak, Sarimüddin İbrahim b. Bedreddin Muhammed b. İzzeddin Aydemir İbn Dokmak (ö. 809/1407), en‐Nüfhatü’l‐Miskiyye fî’d‐Devleti’t‐Türkiyye: min Kitâbi’l‐
Cevheriʹs‐Semin fî Siyeriʹl‐Hulefâ veʹl‐Mülûk veʹs‐Selâtîn (min sene 637 hatta sene 805 h. ), (Thk. Ömer Abdüsselam Tedmuri), Beyrut 1999/1420. ‐İbn Hacer el‐Askalânî, Ebüʹl‐Fazl Şihabüddîn Ahmed İbn Hacer el‐Askalani (ö. 852/1449), ed‐Dürerüʹl‐Kâmine, I‐VI, (Thk. Muhammed Abdulmuîd Dân), Haydara‐
bad 1392/1972. ‐İbn Habib el‐Halebî, Ebû Muhammed Bedreddin Hasan b. Ömer İbn Habib el‐Halebî (ö. 779/1379), et‐Tuhfetü’l‐Mülûkiyye fiʹd‐Devletiʹt‐Türkiyye (Thk. Abdülhamid Salih Hamdân), Kahire 1987. ‐İbn Haldun, Ebu Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed İbn Haldun (ö. 808/1406), Kitâbü’l‐İber ve Dîvanü’l‐Mübtedâ ve’l‐Haber fî Eyyâmi’l‐Arab ve’l‐Berber ve men Ȃserehüm min zevi’s‐Sultâni’l‐Ekber, I‐VIII, (Thk. Halil Şehhâde), Beyrut 1421/2001. ‐İbn Kesir, Ebüʹl‐Fidâ İmadüddin İsmail b. Şihabüddîn Ömer b. Kesîr b. Dav’ b. Kesir (ö. 774/1373), el‐Bidâye ve’n‐Nihâye, I‐XXI, (Thk. Abdullah b. Abdülmuhsin et‐Türkî), Cîze 1998/1419. ‐İbn İyas, Ebüʹl‐Berekat Zeynüddin Muhammed b. Ahmed İbn İyas (ö. 930/1520), Bedâˊiu’z‐Zuhûr, fî Vekâiˊu’d‐Dühûr, I‐V, (Thk.Muhammed Mustafa), Kahire 1395/ 1975. ‐İbn Tağriberdi, Ebüʹl‐Mehasin Cemalüddin Yusuf İbn Tağriberdi (ö. 874/1470), en‐
Nücûmüʹz‐Zâhire fî Mülûki Mısr veʹl‐Kahire, I‐XVI, Kahire t. y. ; a. g. e. , c. IX, (Thk. Muhammed Hüseyn Şemseddin), Dâru’l‐Kütübi’l‐İlmiye, Beyrut 1992/1413. ‐__________; el‐Menhelü’s‐Sâfî ve’l‐Müstevfî baˊde’l‐Vâfî, I‐XIII, (Thk. M. Muhammed Emin, Said Abdülfettah Âşûr), Kahire 1984/1405. 7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 49
‐İzmirlier, Y., “Karamanoğulları’nın Memlük Sultanı Nasır Nasreddin Muhammed Adı‐
na Darp ettikleri Paralar”, Türk Nümismatik Derneği Bülteni 35‐36, 1999, s.5‐22. ‐Kalkaşendî, Ebüʹl‐Abbas Şihabüddin Ahmed b. Ali Kalkaşendî (ö. 821/1418), es‐Subhuʹl‐
Aˊşâ fî Sınâatiʹl‐İnşâ, I‐XIV, (Thk. Muhammed Hüseyin Şemseddin), Beyrut 1987. ‐Kanat, Cüneyt, “Memlûkler ve Çukurova”, Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana: Köprü ‐Başı, Haz: Doç. Dr. Erman Artun‐M. Sabri Koz, Yapı Kredi Yay., İstanbul 2000, ss. 92‐107. ‐Kasım Abduh Kasım, “Muhammed b. Kalavun”, DİA, c.XXX, İstanbul 2005, ss.547‐548. ‐Konyalı, İbrahim Hakkı, Alanya (Alâiye), İstanbul 1946. ‐Makrizi, Ebüʹl‐Abbas Takıyyüddin Ahmed b. Ali b. Abdülkadir Makrizi (ö. 845/1442), ‐
Kitâbüʹs‐Süluk li‐Maˊrifeti Düveliʹl‐Mülûk, I‐IV, (Thk. Muhammed Mustafa Ziyade‐
Said Abdülfettah Ȃşûr), Kahire 1934, 1958; a. g. e. , I‐X, (Thk. Muhammed Abdülka‐
dir Atâ), Beyrut 1417/1997. ‐__________; Kitabü’l‐Mevâiz ve’l‐İtibâr fi Zikri’l‐Hıtat ve’l‐Ȃsâr, I‐II, Beyrut t. y. Dâru Sâdır; age., I‐III, (Thk. Muhammed Zeynühüm‐Mediha eş‐Şarkâvî), Kahire 1997. ‐Markopolo Seyahatnamesi, I‐II, Tercüman 1001 Temel Eser. ‐Nüveyri, Ebu’l‐Abbas Şihabüddîn Ahmed b. Abdülvehhâb b. Muhammed el‐Bekrî et‐
Teymî el‐Kureşî en‐Nüveyrî (ö. 733/1333), Nihâyetüʹl‐Ereb fî fünûniʹl‐Edeb, I‐XXXI (Thk. Dr. Necip ‐Mustafa Fevvaz, Dr. Hikmet Keşlî Fevvaz), c. XXXII‐XXXIII (Thk. Üstaz İbrahim Şemseddin), Beyrut 2004. ‐Ömeri, Ebüʹl‐Abbas Şehabeddin Ahmed b. Yahyâ İbn Fazlullah el‐Ömerî (ö. 749/1349), ‐
Mesâliküʹl‐Ebsâr fî Memâlikiʹl‐Emsâr, I‐XXVII, (Thk. Kamil Selman el‐Cebûrî), Beyrut 2010. ‐__________; et‐Taˊrîf biʹl‐Mustalahiʹş‐Şerîf (Thk. Semîr Mahmûd Derubi), Kerek 1992/1413. ‐Özgüdenli, Osman G., Gâzân Han ve Reformları, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2009. ‐Perk, Halûk‐Öztürk, Hüsnü, “XIV. Yüzyılın İlk Yarısında Anadolu’daki İslam Paraları Üzerinde Görülen Bir Kısım Damgalar”, VII. Ortaçağ ve Tğrk Dönemi Kazı ve Sanat Ta‐
rihi Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri (7‐8‐9‐ Nisan 2003), Yay. Haz. Gülgün Köroğ‐
lu, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü. ‐Reşidüddin Fazlullah (ö. 718/1318), Câmiuˊt‐Tevârih (İlhanlılar Kısmı), (Çev. Prof. Dr. İsmail Aka, Prof. Dr. Mehmet Ersan ve Dr. Ahmad Hesamipour Khelejani), Türk Ta‐
rih Kurumu Yay. Ankara 2013. ‐Solak, Kürşat, “Memlûkler Devletinin Anadolu Beylikleriyle Münasebetleri”, Ege Üni‐
versitesi ‐Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Doktora Tezi), İzmir 2011. ‐__________; “Memlûkler ve Alâiyye”, Tarih Okulu, Ocak ‐ Nisan 2012, Sayı XII, ss. 117‐
128. ‐Sümer, Faruk, “Çukur‐Ova Tarihi”, TAD, Cilt. I, Sayı: I, (1963), ss. 1‐98. ‐__________; “Anadolu’da Moğollar”, SAD, I (1969), ss. 1‐147. ‐Spuler, Berthold, İran Moğolları, (Çev. Cemal Köprülü), Türk Tarih Kurumu Yay., Anka‐
ra 1987. ‐Halil b. Şahin ez‐Zahiri (ö. 873/1468), Zübdetü Keşfi’l‐Memâlik fi Beyanii’t‐Turuk ve’l‐
Mesâlik, (Thk. Halil Mansur), Beyrut 1997/1417. ‐Turan, Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1996. ‐Uzunçarşılı, İ. Hakkı, “Emir Çoban Soldoz ve Timurtaş”, Belleten, S: XXXI/124, Ekim 1967, ss. 601‐646. ‐_________; “Sivas‐Kayseri ve Dolaylarında Eretna Devleti”, Belleten, C. XXXII, ss. 161‐
189. ‐Yınanç, Mükrimin H., “Dulkadırlılar”, İ. A, c. III, ss. 654‐655. 50 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14
‐Yûsufî, Musa b. Muhammed b. Yahya el‐Yûsufî (ö. 759/1358), Nüzhetü’n‐Nâzır fi Sîreti’l‐
Meliki’n‐Nâsır (Thk. Ahmet Hutayr) Beyrut 1986. 
Download