Türkiye Ekonomisi: "Fırsat Grubu vs. Kırılgan Gruplar" (Sınai Üretim - Eylül) 8 Kasım 2013, 15:15 Bugün TSİ 10:00'da TÜİK tarafından açıklanan Eylül ayı sınai üretim verisi ülke ekonomisindeki büyümenin resmi yıl sonu hedefleri doğrultusunda geliştiğine işaret etmekte. Takvim etkisinden arındırılmış sınai üretim endeksi 122,6 değerine ulaşarak önceki yıla göre %6,4 oranında artış gösterdi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılarak izlediğimizde serinin Ağustos ayına göre %5,8 oranında arttığı anlaşılmakta. Türkiye'nin üçüncü çeyrekte büyümesinin hızlanması muhtemel. Yılın son çeyreğinde geçmişten gelen baz etkisi ile büyümenin istatistiksel olarak hız kaybetmesi muhtemel olsa da yıl genelinde GSYİH toplamı düşünüldüğünde 2013 yılında büyüme oranının OVP hedefi %3,6 ile uyumlu olması beklenebilir. Riskler ise şu anda yukarı yönlü gözükmekte (Ekli Şekiller: SinaiUretim.png ve Gosterge.png). 9 Ekim sabahı, Ağustos verisini değerlendirirken mevsimsel şartların ve takvimin etkisiyle endeksin hesaplama yöntemi gereği geçici olarak gerilemiş olabileceğine işaret ederek, üretim koşullarında bir bozulma olup olmadığını anlamak için Eylül ayı verisin beklemenin doğru olacağını belirtmiştik. Aradan geçen süreçte "öncü gösterge"ler olarak nitelendirebileceğimiz önce TCMB tarafından yayınlanan Kapasite Kullanım Oranı ardından da Markit / HSBC tarafından yayınlanan PMI verileri ülkedeki üretim koşullarının olumlu geliştiğine işaret etmişlerdi. Bugün açıklanan resmi üretim verisi öncü göstergeleri takip etmekte. Hafta başında da yüksek gelen enflasyonun ülkedeki talep koşullarına işaret etmekte olabileceğine ilişkin olarak çıktı açığının tahmin edilenden daha az olabileceği argümanını dile getirmiştik. Aslında çıktı açığına yönelik olarak TCMB de yıl sonu enflasyon tahminini %6,8 oranına yukarı yönlü revize ederken çıktı açığında iyileşme argümanını kullanmıştı. Biz bunun bir miktar daha fazla etkisi olabileceği görüşündeyiz. Sınai Üretim verisinin geçmişe ait olması nedeniyle piyasa üzerinde çok fazla etkisi olması beklenmez. Ancak olası büyüme sorgulamaları, mevcut para politikası belirsizliği, küresel türbülans ve mevsimsel nedenlerle bir şekilde düşük gelen Ağustos verisi sonrası bu veri ile ülke ekonomisine yönelik büyüme kaygılarının azalacağı görüşündeyiz. Bu hafta içerisinde gelişmekte olan ülkelerin "yıldızı" olarak sene başında düşünülen Meksika, büyüme hedefini %0,9 oranına kadar aşağı yönlü revize ederken Türkiye ekonomisinin gücünü koruyor olması uluslararası yatırımcıların Türkiye'de faaliyet gösteren şirket hisse senetlerine olan ilgisini arttırmaları ihtimalini kuvvetlendiriliyor. Hindistan ise S&P'den yatırım yapılabilir seviyenin en alt sırasında bulunan kredi notunu koruyabilmesi için dün uyarı aldı. Zira seçimlerin ardından 2014 yılının ilk yarısında notu gözden geçirilecek olan Hindistan'ın S&P nezdinde notunun düşürülme olasılığı bulunmakta. Türkiye'nin görece büyüme potansiyeli sermaye akımı anlamına geliyor. Akımların netleşmesi bir miktar gecikme ile olabilir, zira TCMB'nin "sıkı" duruşunu yatırımcılar gözlemlemeyi tercih edebilirler. Akımların canlanması ise Türk Lirası için olumlu olacaktır. Ekli Grafiğimiz'e gelecek olursak; bir süredir Türkiye'nin finansal riskleri nedeniyle "risk grubu" içerisinde değerlendirildiğini gözlemliyoruz. Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, Brezilya gibi cari açığı olan ülkelerle birlikte değerlendiriliyor. Oysa ki ABD bütçe görüşmeleri döneminde dile getirdiğimiz üzere, piyasalar "kuyruk riskleri"ni fiyatlamayı çok sevmezler. Yatırımcıların öncelikli tercihi büyüme olmakta. Bu nedenle Türkiye'nin "risk grubu" yerine "fırsat grubu"nda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hindistan, Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika gibi ülkeler büyüme sorunları yaşamakta. Bunun önemli bir sebebi "commodity supercycle" olarak adlandırılan emtia fiyat hareketi. "Supercycle"ın bitmesiyle emtia fiyatları gerilemekte. Bunun değişik nedenleri olduğu düşünülebilir. Biz, bu gelişmeyi "dijital vs metal" temamızda takip etmekteyiz. Kırılgan ve zayıf olsa da Euro Bölgesi ve İngiltere'deki (Avrupa) ekonomik toparlanma ekonominin "kütle çekim" teorisi gereği Doğu Avrupa'daki ekonomileri olumlu etkilemekte (Ekli Şekil: KutleCekim.png). "Komşuda Pişer Bize De Düşer" olarak nitelendirdiğimiz bu durum ile bir süredir Türkiye'nin Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti ile birlikte "fırsat grubu" olarak ele alınması gerektiği görüşündeyiz. Dün, Avrupa Merkez Bankası'nın faiz indirmesi bölge ekonomisindeki üzeri örtülü sorunların varlığını teyit etmekle birlikte, otoritelerin önceden önlem alarak bu sorunların toparlanmayı raydan çıkarmasını engelleme çabasında olduğuna da işaret ediyor. Bu nedenle Euro Bölgesi ve İngiltere'den Türkiye ekonomisine olumlu etkilerin bugün televizyon mülakatında Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Sayın Nihat Ergün'ün de ifade ettiği gibi sürmesi beklenebilir.