ak siyaset

advertisement
AK SİYASET
SİYASİ VE
HUKUKİ İŞLER
HAFTALIK BÜLTENİ
04.07.2014
Sayı:7
Yıl:1
TARİHİ ANONS
MEHMET ALİ
ŞAHİN'DEN
Başbakan'ımızın Cumhurbaşkanlığı
adaylığını anons eden isim, Siyasi
ve Hukuki İşler Başkanımız
sayın Mehmet Ali Şahin oldu.
Hemen her kesimle istişare ederek bu kararı aldıklarını anlatan Şahin,
"Cumhurbaşkanı adayı gösterebilmek için 20 milletvekilinin imzası gerekiyor.
Biz, grubumuzdaki tüm milletvekili arkadaşlarımızın imzalarını topladık. Tüm
milletvekillerimizin ittifakıyla, imzasıyla cumhurbaşkanı adayımızı belirledik.
Türkiye'nin 12'nci Cumhurbaşkanı adayı, Genel Başkanımız, Başbakanımız,
İstanbul Milletvekilimiz Recep Tayyip Erdoğan" diyerek sayın başbakanımız
Recep Tayyip Erdoğan'ı anons etti.
Başbakanımız sayın Recep
Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı
adaylığı sonrası ATO kongre
salonunda partililere seslendi.
Siyaseti hiçbir zaman makam ve
mevki için yapmadığını söyleyen
sayın Başbakan, büyük Türkiye için
çalışmaya devam edeceklerini ve
Çankaya'ya asla dinlenmek için
çıkmayacağını ifade etti:
1
AK SİYASET
İşte sayın Başbakanımızın
tarihi konuşmasından
öne çıkanlar:
O ÇOCUĞUN BAKIŞLARINI
UNUTAMADIM
Birileri günlerce önceden zafer
naraları atıyordu ama biz Allah'ın izniyle
yolumuza devam verdiriyorduk.
İstanbul'un fakir bir semtinde
dolaşıyorduk.7-8 yaşlarında bir kız
çocuğu geldi. Elinde bir şey vardı geldi
verdi. Annem dedi ki bizi unutmasın. Bir
baktım iki bilezik. Kendisi de kolundaki
bilezikleri verdi. O çocuğun bakışlarını hiç
unutamadım. Pınarhisar'da o çocuğun
bakışlarını unutamadım. Başbakan
olduğumda yine o masum bakışlarını
unutmadım.
Allah'a hamdolsun. Mülkün sahibi,
zaferin sahibi Allah'tır. Bu davayı, bu
mücadeleyi bugünlere ulaştıran Allah'a
hamdolsun. Bu davanın sancaktarlığını
yapmış her bir kardeşimden Allah razı olsun.
Ayaklarımızı doğruluk üzerine sabit kıl.
Yarabbi senin iznin olmadığı sürece hiçbir şey
kıpırdamaz. Hayır işlerimizi kolaylaştır. Bizi
kibirden, hasetten muhafaza eyle. Bizi
adaletsizlikten muhafaza eyle. Bizi ailemizi,
yol arkadaşlarımızı muhafaza eyle.
Yatağa gecenin bir vakti girdiğimde
o gözleri hiç unutamadım. Biz siyaseti bu
masumlar için yaptık. İstanbul'un işgal
edildiğini duyunca yiyecek ekmeği
olmamasına rağmen kolundaki
bileziği gönderen Pakistanlı
kadını unutmadık. Biz siyaseti
tüm kenar mahalledeki
yoksullar için yaptık.
Dicle'nin kenarındaki
kaybolan koyunlar için
yaptık.
BİZ TARIK BİN ZİYAD GİBİ
GEMİLERİ YAKTIK
Tarık Bin Ziyad gibi
arkamızda gemileri
yakarak geldik. Bu milleti
bir kez daha zaferle
müjdele ya rab. Bugün
çıktığımız kutlu
yolculuğu hayırlara
vesile eyle ya Rab.
amin amin amin. Bu
anlamlı günde
heyecanımızı bizlerle
paylaşan siz değerli
yol arkadaşlarımı,
tüm vatandaşlarımı,
yeryüzündeki tüm
dost ülke ve
vatandaşlarımı
selamlıyorum. Tüm
milletvekili
arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum. Uzun ince bir
yoldayız gidiyoruz gündüz
gece. Kardeşlerim 1994 yılıydı
İstanbul'da yerel seçimler için
gece gündüz çalışıyorduk.
Manşetlerin diline aldırmıyorduk.
BİZ SİYASETİ
MAZLUMLAR
İÇİN YAPTIK
Diyarbakır
cezaevindeki işkenceyi,
Mamak'taki zulme son
vermek için siyaseti yaptık.
Ana dilini konuşması yasak
olan anneler için siyaset
yaptık. Yoksul olduğu için
insan yerine koyulmayan
adam gibi adamlar için siyaset
yaptık. Ortadoğu için. Filistin için,
Somali için, Irak için siyaset yaptık.
Biz siyaseti Allah için yaptık. Biz
siyaseti ikbal için yapmadık. Biz siyaseti
tüm terk edilmişler için yaptık.
2
AK SİYASET
herkesin birbirine saygı duyduğu bir
Türkiye inşaa ettik.
Bizi anlamayanlar, anlamak
istemeyenler bizi denklemin dışında
tutmak istediler. İmam-Hatip'te okuyoruz
diye bize ölü yıkayıcısı dediler. Namaz
kılıyor diye mürteci dediler. Bu toprakların
değerlerini savunuyoruz diye bize başka
baktılar. Eşlerimize, kızlarımıza başka
baktılar.
"SİZ KİMSİNİZ Kİ BİZE
TEPEDEN BAKACAKSINIZ"
DEDİK
Bize yapılanı başkasına yapmadık.
30 Mart'ta Türkiye'nin tercihi ortadadır.
Kimisi kumsalların, diğerleri de etnik
kimlik üzerinden siyaset yaptılar. Biz başı
dik bir Türkiye hayal ettik. 200 yıldır
özgüveni hırpalanan, yağmalanan
Türkiye'den kendi bölgesinde ve dünyada
ben de varım diyen bir ülkeye
dönüştürdük. İddialarımızdan
vazgeçmemizi istediler. Herkesin önünde
el pençe divan durmamızı istediler.
Türkiye'ye kibirle parmak sallamak
istediler. Korkmadan, çekinmeden bu
soruyu sorduk. Siz kimsiniz? Bize
tepeden bakmayı hakkı size kim veriyor?
MUHTAR BİLE OLAMAZSIN
DEDİLER
Kimi zaman partimizi kapattılar.
Muhtar bile olamaz diye manşet attılar.
Başbakan olamaz dediler. Bugün nasıl
Mısır'da, Suriye'de, Irak'ta nasıl
demokrasiyi hak olarak görmüyorlarsa 10
yıllarca bize de görmediler. Biz
başkalarının kaplarında olmadık.
Diklenmedik dik durduk. Sabrettik. Allah'ın
yardımı yakındır diyenlerden olduk.
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer olduğuna
inandık.
Onlar dışladılar biz daha da
güçlendik. Manşetlere göğüs gererek
bugünlere geldik. Hakkın ne dediğine,
milletin ne söylediğine baktık. Yunus'un
şu dizesini siyasetin en müstesna yerine
astık.
BİZ FATİH'İN, YAVUZ'UN
TORUNLARIYIZ
Biz Sultan Alpaslan'ın, Fatih Sultan
Mehmet'in Yavuz Sultan Selim'in
torunlarıyız. Mustafa Kemal'in, Adnan
Menderes'in, Necmettin Erbakan'ın
mirasçılarıyız.200 yıl boyunca yerde
süründürülmek istenen medeniyeti
yeniden ayağa kaldırdık. Bu milletin
çocuklarına özgüven aşıladık. Biz bir kapı
açtık. Bizden sonra gelecek nesiller bu
kadim medeniyeti daha da ileri
götürecekler.
“Yaradılanı sevdik yaradandan
ötürü.”
"77 MİLYONA
HİZMET VERDİK"
Herkes hizmet götürdük. Türk
demedik, Kürt demedik, Alevi demedik,
Hristiyan demedik.Biz tüm kazanımları 77
milyon için götürdük. Her şeyi Türkiye için
yaptık. Müslümanların sorunlarını
çözerken gayri müslimlerin de sorunlarını
çözdük. Siyasete başlarken Büyük
Türkiye'nin hayalini kurduk. 77 milyonun
kazandığı bir Türkiye hayale ettik. Belli bir
kesimin değil, herkesin yaşam tarzıyla,
VESAYET TARİHE
GÖMÜLDÜ
2007 yılında 11. Cumhurbaşkanı
seçiminde bize Cumhurbaşkanı
seçtirmek istemediler.
3
AK SİYASET
Ali Fuat Başgil 4.
Cuhmurbaşkanı olmak ister.
Başbakanlığa çağırırlar Başgil'i. İki
asker ona şunu söyler "Aday olursan
meclis dağıtılır" derler. Kendisi için
kazılan mezarı bile kendisine
gösterirler. Sonrasında Cemal Gürsel
aday olur ve kazanır.
Cumhurbaşkanlığı adaylığını halkın
karşısına ceberrut devlet olarak
koydular. Bunlar kendi geçmişlerini
bilmiyorlar. Halkın seçtiği parti ve
milletvekili olacak ama Çankaya'da
onların dediği aday köşke çıkacak.
ÇATI SİYASETE
HAKARET
EDİYOR
Cumhurbaşkanlığı seçiminde vesayet
ve siyaset karşı karşıya gelmiştir. 2007
yılında 367 garabetini yaşadık. Biz dik
durmasaydık milletimiz de yüzde 47 oy
vermeseydi vesayet yine kazanacaktı.10
Ağustos'ta vesayetler dönemi de
kapanacak. Çatı ne diyor? Cumhurbaşkanı
siyaset dışı olsun diyorlar. Bu siyasete en
büyük hakeret. Cemal Gürsel ve İsmet
İnönü gibi vesayeti savunuyorlar.
Cumhurbaşkanı tarafsız olsun derken
milletin karşısında olan Cuhmurbaşkanı
istiyorlar. İnsanını yaşatmayan devlet adil
olamaz. 1960 darbesinin bir izi daha
siliniyor. Türkiye vesayet zincirini kırıyor.
KULLANACAĞIM
MİLLET İÇİN
Hemen bu işi halka götürdük. 12.
ve bundan sonraki Cumhurbaşkanı
adaylarını halkın seçmesini sağladık.
Bu siyasetimiz için büyük bir olaydır.
Bu sadece yöntemin değişmesi
değildir. Vesayetler tarihinin
kapatılması demektir.11 Kasım
1938'de Gazi Mustafa Kemal'in
ölümünden bir gün sonra askerler
TBMM kuşatıldı. İsmet İnönü böyle
cumhurbaşkanı seçildi. Demokrat
Parti iktidarında Celal Bayar köşke
çıktı ama darbe sonra görevden
alındı.
TÜM YETKİLERİMİ
Bu işi kaosa çevirmeye gayret
ettiler.
4
12. Cuhmurbaşkanı olarak bu
kardeşinizi bu millet seçerse milletle devlet
bir olacak.Halkın seçtiği Cuhmurbaşkanı
yetkilerini millet için kullanır.
Cuhmurbaşkanı Cumhur'u temsil
eder.Devletin birliği milletin bütünlüğünü
Cumhurbaşkanı temsil eder.Halkın seçtiği
Cumhurbaşkanı ve halkın seçtiği Başbakan
Allah'ın izniyle Türkiye'yi uçuracaktır.
İstanbul'a belediye başkanı
olduğumda bütün İstanbulluların başkanı
oldum. Milletim bana oy verdiğinde sadece
AK Parti'nin değil tüm Türkiye'nin
Başbakanı oldum.10 Ağustos'ta tüm
Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olacağım. Tüm
partilerin oylarını alacağımı biliyorum.
Görev süresi boyunca sadece 77
milyona hizmet edeceğim. Çok farklı bir
Cumhurbaşkanı olacağım. Bizim için
Cumhurbaşkanlığı makamı bizim için
dinlenme mekanı olmayacak. Çözüm
sürecine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Paralel Yapı'yla mücadele
Cumhurbaşkanlığımız döneminde çok daha
fazla koordineli oalrak devam edeceğiz.
Buna asla müsaade göstermeyeceğiz.
Bundan zerre kadar geri adım
atmayacağız.2023 hedeflerine hız
kesmeden devam edeceğiz. Yargıya ilişkin
sorunlar çözüelcek. Türkiye'nin yeni
anayasa yapması olmazsa olmazdır.
Mazlumların elinden tutan bir Türkiye
halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanıyla daha
da güçlü olacak. El ele vereceğiz büyük bir
geleceğe doğru ilerleyeceğiz.
Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıl dönümünde
hep beraber olacağız.
Siyasette ortaya koyduğumuz
mücadeleyle gençlere örnek olmaya
çalıştık. Biz bu mücadeleye 60'ında
gelmedik. 18 yaşından beri bu mücadelenin
içindeyim.Gençler boyun eğmemeyi size
öğretmeye çalıştık. İnanıyorsanız
güçlüsünüzdür.
Siyasi hayatımız boyunca elimize
silah alanlardan olmadık. Gençlik
dönemimizde arkadaşlarımız vuruldu.
Partilerimiz kapatıldı. 94'te tehditler aldık.
Vazgeçmedik.Darbe, çete, mafya
tehditlerine maruz kaldık geri adım
atmadık.En alçakça ihanetlere maruz kaldık
vazgeçmedik. Makam için siyaset
yapmadık. Böyle siyaset yapanlardan da
olmadık.
AK SİYASET
77
MİLYON'A HİZMET EDECEĞİM
Halkın seçtiği Cuhmurbaşkanı
yetkilerini millet için kullanır.
Cuhmurbaşkanı Cumhur'u temsil
eder. Devletin birliği milletin
bütünlüğünü Cumhurbaşkanı
temsil eder. Halkın seçtiği
Cumhurbaşkanı ve halkın seçtiği
Başbakan Allah'ın izniyle
Türkiye'yi uçuracaktır. İstanbul'a
belediye başkanı olduğumda
bütün İstanbulluların başkanı
oldum. Milletim bana oy
verdiğinde sadece AK Parti'nin
değil tüm Türkiye'nin Başbakanı
oldum.
10 Ağustos'ta tüm Türkiye'nin
Cumhurbaşkanı olacağım. Tüm
partilerin oylarını alacağımı
biliyorum.Görev süresi boyunca
sadece 77 milyona hizmet
edeceğim. Çok farklı bir
Cumhurbaşkanı olacağım. Bizim
için Cumhurbaşkanlığı makamı
bizim için dinlenme mekanı
olmayacak. Çözüm sürecine
kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
5
AK SİYASET
DAHA EN BAŞINDA
BEN YOKTUM,
BİZ VARDIK
Daha en başında ben
yoktum biz vardık. Bugün de
ben yokum, biz varız. Recep
Tayyip Erdoğan da fanidir.
Bizim büyük davamız fani
kişilerin üzerinden değildir.
Tayyip Erdoğan olmasa bu dava
gitmez diyenler bu davayı
anlayamamışlardır. AK Parti şahıs değil
dava partisidir. Vazife verilenlerden oldum.
Gözümüz arkada değil. Benlik kavgasına
düşmeden AK Parti'yi daha ileri seviyeye
götürecek kadrolarımız var.3 dönem
kuralını getirdik. Gayemiz genç ve dinamik
bir yapıyla geleceğe yürümek.
10 Ağustos'a kadar beraber çalışacağız.
Yeni bir Türkiye inşaa ediyoruz. Muazzam
bir Türkiye'ye yürüyoruz. Rabbim izin verir
milletim arzu ederse hizmet yolunda varız.
Bir kez daha karar da söz de
milletindir. Bu dava uğruna canlarını feda
etmiş herkese Allah'tan rahmet diliyorum.
Beni bu kutlu vazifeye layık gören
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu bir
veda değildir. Bu bir bitiş değil Fatiha'dır.
Gayemiz koltuktan nasıl
vazgeçildiğini göstermektir. Seçilme yaşını
25'e indirdiğimizde biri yanına 2 genç
alıyor. Diyor ki "Meclis'i çocuklara mı
teslim edeceğiz?" Avusturya'nın dış işleri
bakanı ile görüştüm 27 yaşında.
Almanya'da, Hollanda'da 18 yaşında
meclise giriliyor. Biz 21 yaşında bir çağı
açıp bir çağı kapatan Fatih'in torunlarıyız.
1. Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah'ın
adıyla.
2. Hamd (övme ve övülme), âlemlerin
Rabbi Allah'a mahsustur.
3. O, rahmândır ve rahîmdir.
4. Ceza gününün mâlikidir.
3 dönem kuralının AK Parti'de geçerli
olacağını biliyorum. Millete hizmet yolunda
eşimi, çocuklarımı ihmal ettim. Onlar bana
vatan, bayrak yolunda hizmet ettiğim için
yanımda oldular destek oldular.
Çocuklarıma teşekkür ediyorum. Seçilirsek
grup kürsülerinde bir araya
gelemeyeceğiz. Biz ezelden kardeşiz. Her
zaman muhabbet edeceğiz.
5. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve
yalnız senden medet umarız.
6. Bize doğru yolu göster.
7. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun
kimselerin yolunu; gazaba uğramışların
ve sapmışların yolunu değil!
Türkiye için mücadele ederken hep
birlikte olacağız. Ne ben sizlerden
ayrılıyorum ne siz benden ayrılıyorsunuz.
6
AK SİYASET
Mehmet Ali ŞAHİN
Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı
Karabük Milletvekili
12. Cumhurbaşkanlığı
Seçiminin Farkı Ne (4)
1960 askeri darbesinden sonra 26 Ekim 1961 günü, başka bir adayın
çıkmasının hukuk dışı yollarla engellenmesi sonucu orgeneral Cemal Gürsel,
Türkiye Cumhuriyetinin dördüncü Cumhurbaşkanı seçilmişti..
Bir askeri darbe sonucu Cumhurbaşkanı
seçilen Kenan Evren’in görev süresi Eylül
1989’da dolmuştu..
Kenan Evren, 12 Eylül 1980’de darbeyle
başladığı köşk yaşamına Anayasa gereği ikinci
kez seçilme imkanı olmadığı için nokta koymak
zorundaydı.
Geride çok büyük acılar bırakmıştı.
İdamı bekleyen gençler için söylediği
“Asmayalım da besleyelim mi?” sözleri, bir
darbecinin halet-i ruhiyesini göstermesi
açısından zihinlere çakılıp kaldı.
Ve şu soru hep soruldu, hala da
soruluyor:
11 Eylül’de sokaklarda adeta oluk oluk
kan akarken 12 Eylül’de tüm olaylar, cinayetler
nasıl oldu da bir anda kesildi?
***
Kenan Evren’in görev süresinin dolduğu
Eylül 1989’da Anavatan partisi tek başına
iktidardı.. 29 Ekim 1987 tarihinde yapılan
seçimlerde 450 Milletvekilinden oluşan
parlamento da 292 Milletvekili çıkarmıştı..
SHP’nin 99, DYP’nin ise 59 Milletvekili vardı.
Turgut Özal’ın liderliğindeki ANAP, Genel
Milletvekili seçimlerinden 1,5 yıl sonra 26 Mart
1989’da yapılan yerel seçimlerde büyük bir oy
kaybına uğradı.. Aldığı %21.75 oy oranı ile
yerel seçimlerden 3. Parti olarak çıkabilmiştir…
İşte tam böyle bir siyasi tablo karşısında
Meclisin yeni Cumhurbaşkanı’nı seçmesi
gerekiyordu.
ANAP Genel Başkanı ve Başbakan
Turgut Özal, Cumhurbaşkanlığına aday oldu..
Muhalefet, Turgut Özal’ın
Cumhurbaşkanlığı adaylığına şiddetle karşı
çıktı… Halk desteğini son seçimle önemli
ölçüde kaybetmiş bir siyasi ekibin,
Cumhurbaşkanı seçemeyeceğini ileri sürüyor,
derhal erken seçime gidilerek, seçim sonucu
oluşacak yeni Meclisin Cumhurbaşkanı
seçmesini istiyordu.
Turgut Özal’da hızlı bir oy kaybı
yaşandığının ve olası bir erken seçimin Meclis
aritmetiğini bütünüyle değiştireceğinin
farkındaydı.
Bu nedenle bir erken seçime gitmektense
elinde tuttuğu Meclis gücüyle Çankaya’ya
çıkmanın en akılcı yol olduğuna karar verdi.
Türkiye Cumhuriyetinin 8.
Cumhurbaşkanlığı seçimi 31 Ekim 1989 günü
yapıldı ve Turgut Özal, muhalefetin boykotuna
rağmen, 3. Turda 263 oyla Cumhurbaşkanı
seçildi.
Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı, asker
kökenli Cumhurbaşkanlığı sürecinin de sonu
oldu..
Turgut Özal’ın 17 Nisan 1993 tarihinde
ani bir şekilde hayatını kaybetmesiyle Türkiye
bir kez daha Cumhurbaşkanlığı seçimine
kilitlendi.
***
7
AK SİYASET
Bu açıklamaya rağmen hükümet dik
durdu.. Genelkurmaya gerekli cevabı verdi.
27 Nisan 2007 günü Mecliste yapılan ilk tur
oylamada Abdullah Gül, 357 oy almıştı. CHP,
oylamaya katılmamıştı ama Anayasa
Mahkemesine giderek toplantı yeter sayısı olan
367 sayısının bulunmadığını ileri sürerek birinci
tur oylamanın iptalini istemişti. Anayasa
Mahkemesi de birkaç gün içinde oylamanın
iptaline karar verdi.
Bu bir uydurma hukuk kriziydi.. Ne
Anayasa’da, ne yasalarda ne de iç tüzük de
yeri vardı.
Tam bu noktada Ak Parti, iki önemli karar
aldı. 1. Cumhurbaşkanını halkın seçeceği
Anayasa değişikliği 2. Seçimin erkene
alınması..
Anayasa değişikliği gerçekleşti ve
Milletvekili seçimleri de 22 Temmuz 2007’de
yapıldı. Ak Parti büyük bir seçim başarısına
daha imza atmış, oylarını %34 den %47 ye
çıkarmıştı.
Anayasa değişikliğinin referanduma
gitmesi gerekiyordu.. Seçim de yapılmış, yeni
parlamento da oluşmuştu.. Henüz Anayasa
değişikliği yürürlüğe girmediği için Meclis son
kez Cumhurbaşkanını seçmek için toplandı ve
Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçti.
Böylece dayatmalara, millet çok anlamlı
bir cevap vermiş, taşı gediğine koymuştu.
Merhum Özal vefat ettiğinde siyasi
iktidar, DYP ve SHP ortak hükümetiydi..
Başbakan DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel’di.
Süleyman Demirel, koalisyon ortağı SHP
Genel Başkanı Erdal İnönü’nün de desteğini
alarak 9. Cumhurbaşkanlığına aday oldu ve
16 Mayıs 1993 tarihinde Cumhurbaşkanı
seçildi.
Darbelerden çok çekmiş olan Süleyman
Demirel’in Cumhurbaşkanlığı, doğrusu, darbe
dönemlerini maalesef aratmadı.. O, çokça
insan hakları ve siyasi sıkıntıların yaşandığı
28 Şubat sürecinin mimarı olarak tarihteki
yerini aldı. Kötü bir final yaptı.
***
Süleyman Demirel’in görev süresinin
dolduğu 16 Mayıs 2000 tarihinde iş başında
DSP-MHP-ANAP üçlü koalisyon hükümeti
vardı.
Başta iktidar partileri olmak üzere Meclis
çatısı altında yer alan 5 parti liderinin ve 130
Milletvekilinin imzasıyla Anayasa Mahkemesi
Başkanı Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanı
adayı gösterildi ve 3. Turda 330 oyla seçildi.
Meclisteki tüm partiler aday gösterdikleri
halde ancak 3. Turda Ahmet Necdet Sezer’in
seçilmiş olması, o günün şartlarında bir krize
yol açmamak için siyasi partilerin zoraki bir
birlikteliğinin olduğunu gösteriyor.
AK Parti iktidarları, Ahmet Necdet
Sezer’le çalıştı.. Ben o yıllarda hükümetlerde
bakan olarak bulunuyordum.
A.
Necdet Sezer, adeta, muhalefet
boşluğunu doldurur bir Cumhurbaşkanlığı
yaptı.
Hemen hemen Ak Parti iktidarının her
tasarrufuna karşı duruş sergiledi.
19 Mayıs 2007 tarihinde görev süresi
dolmasına rağmen Ahmet Necdet Sezer,
28 Ağustos 2007 tarihine kadar köşkte kaldı.
Yani 100 gün fazla görev yaptı… Bunun
sebebi, vesayet rejiminin, Türkiye’de hala
etkinliğini sürdürüyor olmasıydı..
Cumhurbaşkanının görev süresi dolduğunda,
yerine Meclis Başkanının vekalet etmesi
gerekiyordu.
Ak Parti, Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı
adayı gösterdi..
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı adayı
gösterilmesi, başını CHP’nin çektiği başörtüsü
ve laiklik tartışmalarına yol açtı..
Genelkurmay’ın internet sitesinden yapılan
yazılı bir açıklamanın (muhtıra) Abdullah Gül’ü
askerlerin istemedikleri şekilde yorumlandı.
***
Cumhurbaşkanının halk tarafından
seçilmesiyle ilgili Anayasa değişikliği 21 Ekim
2007 de yapılan referandumla, halkımızca
kabul edilmiş, böylece Türkiye’de yeni bir
dönemin yolunu açmıştı.
İşte şimdi 10 Ağustos 2014 de bu yeni
dönem başlıyor.
Halkımız, yani Cumhur, yeni Başkanını
seçecek…
Artık dayatmaların, tehditlerin, aba
altından sopa göstermelerin bir önemi
kalmayacak..
Türkiye’de Egemenlik gerçekten artık
Milletin olacak.
8
AK SİYASET
MECLİS GÜNDEMİ
Yılmaz TUNÇ
Siyasi Hukuki İşler Başkan Yardımcısı
Bartın Milletvekili
TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN
GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR KANUN TASARISI İÇİŞLERİ
KOMİSYONUNDA GÖRÜŞÜLMEYE BAŞLANDI
➢ Tasarı ile, terörün sona erdirilmesi ile toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi için başlatılan
çözüm sürecine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir.
Demokratik, özgür, daha güçlü, güvenli ve huzurlu bir Türkiye için bir devlet politikası olarak nihai
amacı terörü tamamen sona erdirmek ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi ile milli birlik ve beraberliğin
pekiştirilmesi olan Çözüm Süreci, çok boyutlu ve değişik
aşamalar içeren dinamik bir süreçtir. Dolayısıyla sürecin
farklı aşamalarında atılması gereken yeni adımlar söz
konusu olabileceğinden devlet kurumlarının etkin koordinasyonun yanı sıra halkın ve sivil toplumun sürece
aktif katılımlarını sağlayacak düzenlemelerin oluşturmasını gerektirmektedir.
yon görevleri düzenlenmekte, çözüm sürecine ilişkin hususlarda Bakanlar Kuruluna gerekli kararları alma yetkisi
verilmektedir. Çözüm süreci kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin koordinasyonun ve sekreterya hizmetlerinin Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından
yürütüleceği hüküm altına alınmaktadır. Kanun kapsamında verilen görevlerin ilgili Kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirileceği, bu süreçte görev
alanların ve çalışmalara katılanların gerçekleştirdikleri
faaliyetler nedeniyle gelecekte herhangibir yaptırım tehdidi ile karşılaşmamaları amacıyla bu görevleri yerine
getiren kişilerin hukuki idari veya cezai sorumluluğunun
doğmayacağı yönünde düzenleme yapılmaktadır.
Tasarıyla, Hükümetin çözüm süreci kapsamında
alacağı tedbirler ile ilgili uygulama izleme ve koordinas-
İŞ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK PAKETİNİN
GÖRÜŞMELERİNE PLAN BÜTÇE KOMİSYONUNDA DEVAM EDİLİYOR
➢ Maden işçilerinin çalışma ve sosyal güvenlik şartlarına yönelik önemli düzenlemeler getiriliyor
➢ Bazı kamu alacakları ve prim borçları yeniden yapılandırılıyor
➢ 40 bin öğretmen ataması için kadro ihdas ediliyor
i Yeraltı işçilerinin emeklilik yaşı 55’ten 50’ye
düşürülüyor, çalışma süreleri de günlük 8 saatten
6 saate indiriliyor. Yeraltı işçilerinin izinde ve
tatilde geçen çalışılmayan günleri de çalışılmış
gibi yıpranmaya dâhil ediliyor.
i Yer Altı İşlerinde Çalışan İşçilerde haklı nedenle
fesihte 6 aylık Kıdem Şartının Aranmaması düzenlenerek, işveren tarafından yapılan fesihler için
işçiler lehine düzenleme yapılıyor.
i Yer altı işlerinde çalışan işçilerle ilgili fazla mesai
şartlarının ıslahına ilişkin düzenleme yapılıyor,
işçilerin yıllık ücretli izin sürelerinin artırılması
öngörülüyor.
i Alt işveren, asıl işveren ve bunların çalıştırdıkları
işçilerin haklarına ilişkin çeşitli durumlar taşeron
işçileri lehine düzenleniyor.
i İşveren Sendikalarının Karşılıksız Yardıma Dayalı
Dayanışma Ve Yardım Fonu Oluşturması imkânı
getiriliyor.
i Esnaf ve ziraat odaları kayıtlarındaki geçersizlikler
sebebiyle esnaf ve çiftçilerimizin hizmetleri silinmeyecek, İşyeri kapanmış işverenlerin 100 TL’nin
altında olan borçları siliniyor. Odalara verilen idari
para cezaları bir defaya mahsus olmak üzere
siliniyor.
Disiplin affından yararlanan memurların çalışamadığı
süreler için prim borçlandırması yapılıyor.
i Prim Borcuna Mahsuben Alınan Taşınmazların
Satışında KDV Muafiyeti, Vatandaşlıktan İzinle
Çıkanlara (Mavi Kartlılar) Borçlanma Hakkı getiriliyor.
i İkili Sözleşme Yapılan Ülkelerdeki İlk İşe Giriş
Tarihi Emeklilik İşlemlerinde Kabul Edilip, Türk
Vatandaşlığından İzinle Çıkanlar Ve İlk İşe Giriş
Tarihi İle İlgili 3201 Sayılı Kanunda Yapılan
Değişikliklerin Davasından Feragat Edenlere De
Uygulanması Sağlanıyor.
9
AK SİYASET
i Doğum borçlanması 2’den 3’e çıkarılıyor, bağkurlular ve memurlara da bu uygulamadan yararlanma imkanı getiriliyor. Tüp bebek deneme sayısı
da ikiden üçe çıkarılıyor.
i Kamu alacakları yeniden yapılandırılıyor. 30 Nisan
2014 tarihi itibarıyla kesinleştiği halde ödenmemiş
olan bazı kamu alacaklarının taksitler halinde ödenmesi imkanı getiriliyor. Kapsama giren alacak
asıllarının ödenmemiş kısmının tamamı ile bunlara
bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı
gibi fer’i amme alacakları yerine bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim
oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın
maddede belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla alacak asıllarına bağlı faiz, cezai
faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme
alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilmesi
öngörülmektedir. Ödenmemiş olan kısmın yalnızca
faiz gibi fer’i alacak olması halinde bu fer’i alacak
yerine TEFE/ÜFE tutarı alınacaktır.
i 40 Bin Öğretmen Ataması yapılıyor.
BM KADIN BÖLGE OFİSİ İSTANBUL’DA AÇILIYOR
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi
(BM Kadın) Arasında BM Kadın Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisinin İstanbul’da Kurulmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı kabul edildi.
VATANSIZ KİŞİLERİN STATÜSÜNE İLİŞKİN SÖZLEŞMEYE KATILMAMIZ UYGUN BULUNDU
yanan ve Türk vatandaşlığını kaybetme nedenlerini
sınırlandıran 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk
Vatandaşlığı Kanunu ile aynı zemini paylaştığı anlaşılan Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşmeye katılmamızın uygun bulunduğuna dair tasarı
kabul edildi.
Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı kabul edildi. Vatansızların hukuki
durumunu düzenlemek amacıyla 28/9/1954 tarihinde kabul edilip 1960 senesinde yürürlüğe giren,
vatansız kişiyi yabancının hukuki durumunda kabul
eden, herkesin bir vatandaşlığı olması esasına da-
TSK’NIN LÜBNAN’DAKİ DESTEĞİ 1 YIL DAHA UZATILDI
Türkiye'nin, Lübnan'da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK) unsurlarıyla verdiği desteğin süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi
kabul edildi.
ARAŞTIRMA ALTYAPILARININ DESTEKLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI KABUL EDİLDİ
Tasarı ile; araştırma altyapılarına yönelik strateji
ve öncelikleri belirlemek, izleme ve değerlendirme sürecini yönetmek, altyapılara ilişkin yeterlik kararını ve
diğer stratejik kararları vermek, malî destek kararlarını
onaylamak, altyapıların işleyişine yönelik genel çerçeveyi belirlemek üzere ilgili kurumların Bakanlarından
oluşan Araştırma Altyapıları Kurulu oluşturulmakta,
araştırma altyapılarının tüzel kişilik kazanmaları, tabi
olacakları hükümler, görev, yetki ve sorumlulukları, organlarının görev ve yetkileri, gelir kaynakları düzenlenmekte, araştırma altyapılarına özel sektörle iş birliği
yapabilme ve/veya ortaklıklar kurabilme ve fikrî sınaî
haklara ilişkin tedbirler alabilme yetkileri tanınmakta,
araştırma altyapılarının teknoloji geliştirme bölgelerinde, organize sanayi bölgelerinde veya endüstri bölgelerinde de kurulabilmeleri düzenlenmekte, yeterlik
kararı verilen araştırma altyapılarının sürdürülebilirliğini
sağlamak amacıyla performansa dayalı yatırım, perso-
nel ve diğer cari harcamaları için merkezî yönetim bütçesinden kaynak aktarılması öngörülmekte, araştırma
altyapılarının katılımcı bir anlayışla yönetilebilmesi için
ilgili tüm tarafların temsil edildiği bir yönetim yapısı öngörülmekte, araştırma altyapılarında istihdam edilen
insan kaynağının yapısı, statüsü, unvanları ve malî hakları düzenlenmekte, personelin İş Kanununa tabi olarak
sözleşmelerle istihdam edilmesinin yolu açılmakta,
araştırma altyapılarına 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ve
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile
paralellik teşkil edecek şekilde bazı vergi muafiyet ve
istisnaları sağlanarak araştırma altyapılarına bu Kanunda belirtilen faaliyetlerini daha düşük maliyetlerle
yerine getirme olanağı tanınmakta, araştırma altyapılarının mal ve hizmet alım süreçleri sadeleştirilerek ArGe faaliyetlerinin doğasına uygun olarak esneklik
sağlanması öngörülmektedir.
SOMA MADEN KAZASI ARAŞTIRMA KOMİSYONU ÇALIŞMALARINA DEVAM EDİYOR
➢ Komisyon; Zonguldak’ta TTK’ya ait maden ocakları ve tesislerde incelemelerde bulunan Komisyon
Üyeleri konunun uzmanlarını dinlemeye devam ediyor.
Soma’daki maden faciasını araştırmak için kurulan araştırma komisyonu Zonguldak’ta TTK’ya ait maden
ocakları ve tesislerde incelemelerde bulundu. Soma’daki kazada kurtarma çalışmalarına katılan tahlisiye ekipleri ile
de görüşen Komisyon üyeleri Ankara’da konunun uzmanlarını ve ilgili kurum temsilcilerini dinlemeye devam etti.
10
AK SİYASET
Cuma İÇTEN
Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı
Diyarbakır Milletvekili
ÜLKEYE İHANET EDENLERİN GÖREMEDİKLERİ
Mavi Marmara, Oslo görüşmeleri süreci, Gezi Parkı, Dershaneler, 17 ve 25 Aralık
darbesiyle beraber, yerli ve yabancı birçok aktörü de bünyesine katarak yurdun dört bir
yanına yayılan eylemler ile ilgili pek çok şey söylendi, yazıldı. Bu olayların tam
anlamıyla “Ne” olduğu, eylemcilerin “Kim” olduğu, eylemlerin arkasında ne tür sosyal,
ekonomik ve politik dinamikler olduğu, eylemcilerin sürdürdükleri bu eylemlerle neyi
amaçladıkları sorusunun tek bir yanıtı var. O da Asrın lideri sayın Başbakanımız Recep
Tayyip Erdoğan ve AK Partimizin hedeflediği “Yeni ve Büyük Türkiye”.
Lakin cevap bu kadar kısa ve öz olsa da işin
derinine inildiğinde bu iç ve dış mihrakların neden
böyle bir yıkım, iftira ve ülkemizin aleyhine
çalıştıklarıyla ilgili akla takılan bazı sorulara açıklık
getirmekte yarar var. İşte sorular eşliğinde ülkemize
ihanet içinde olanların göremedikleri…
getirdik. Bu köhne zihniyeti, ikna odalarından,
kamusal alan yalanlarından çıkardık. Halka ait
olanı verdik. Bununla çok gururlandık, kötü mü
ettik?
7- TBMM’de 411 el başörtüsü için tek yürek
olurken millet iradesini hiçe sayıp, meclis
itibarını ayaklar altına almaya çalışanlara en
güzel cevabı; Yüce meclisimize itibarını geri
vererek şükranlarımızı sunduk. Fena mı oldu?
1- Yeni bir ortak dil, yeni bir medeniyet ve YENİ
TÜRKİYE VİZYONUMUZ birilerini fena halde
rahatsız etti.
8- Kadınlar, dullar, şehit yakınları, yetimler, çocuklar,
engelliler, bakıma ihtiyacı olan kardeşlerimize
pozitif ayrımcılık getirdik. Kalbimizi açtık, onlara
yeniden vatandaş olduklarını hatırlatarak
yaşamlarına dokunduk. Aldığımız dualar mı sizi
rahatsız etti?
2- Din, dil, ırk, mezhep, etnik köken ayrımı
yapmaksızın herkese eşit vatandaş olma
özgürlüğü imkanını tanıdığımız için birilerini
rahatsız ettik…
3- Türkiye’yi demokratikleşme ve normalleşme
sürecine getirdiğimiz için evet, biz çok
olduk…
9- Kuran-Kerim’i duvarlardan, camilerden,
mezarlardan çıkartıp devlet okullarında tüm
insanlarımızın okumasın sağladık. Fena mı
oldu?
4- Ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda devrimler
yaptık. Birilerinin canını fena yaktık…
10- IMF’den para alırken, IMF’ye kredi açar hale
geldik. Faiz lobilerini alt-üst ettik.
5- 100 yıldır devam eden ve son 30 yıldır akan
kardeş kanını durdurduk. Kürt sorununu
bitirdik. Kötü mü ettik?..
11- Sağlık, eğitim ve barınma alanlarında en ücra
köşelere kadar sosyal devlet anlayışını hakim
kıldık.
6- Herkesin istediği dini yaşayabileceği ortamı
sağladık. Başörtülü kızlarımıza, memurlara, eşitlik
11
AK SİYASET
12- Dünyanın en büyük havaalanını cebimizden tek
bir kuruş çıkarmadan aksine üstüne para alarak
yaptık. Kimin tekerine çomak soktuk?
19- Cumhuriyet tarihinin toplamının iki katı
kadar üniversite açtık. Fatih projesiyle
yavrularımız teknolojiye dokundu.
13- Nükleer Santrallerle ilgili uluslar arası büyük
ölçekli anlaşmalar imzaladık. Hangi dengeleri
bozduk?
20- Uzaya yolladığımız uydular, savunma
sanayindeki dev adımlar, yerli helikopterlerden
silaha kadar ürettiğimiz ve tasarladığımız birçok
yeni teknoloji acaba kimlerin gözünü korkuttu?
14- Irak petrol anlaşması, enerji hatlarının Türkiye
üzerinden geçişleri, dünyadaki hangi para
babalarının keyfini kaçırdı?
21- Savaş uçağından helikoptere, savaş
gemimizden kendi silah sanayimize kadar,
savunma sanayinde dünyada artık söz
söyleyecek noktaya gelmemiz kimleri
kahretti?..
15- Marmaray ve 3.Köprü projeleriyle, İstanbul’u
adeta yeniden feth ettik.
16- Kanal İstanbul projesiyle kimlerin uykularını
kaçırdık, iştahlarını kapattık ve hayallerini o
kanala şimdiden attık?
Sorular daha da arttırılabilir ama cevaplar: Açık,
kesin ve net bir şekilde ülkemize ihanet içinde
olanların böyle bir Türkiye’yi istememeleri için ne
kadar canla başla çalıştıklarını anlamak için
yeterli olacaktır.
17- Dünya, global ölçekte bir ekonomik kriz
yaşarken Türkiye, herşeye rağmen ekonomik
büyümeyi gerçekleştirdi.
18- Otobanlar, duble yollar, hızlı trenler, her ilde
açılan hava alanları, bilişim teknolojilerinin, dünya
devlerine kafa tutacak hale gelmesi hangi cüce
zihniyetleri bulandırdı?..
Elbette ki dünya var olalı beri birileri, iyilik ve
güzellik, birileri de kötülük ve çirkinlik için
mücadele edeceklerdir. Hamd olsun ki biz iyiliğin
kazanması, insanlarımızın refahı ve mutluluğu
için çalışmaya, her ne olursa olsun özgürlük
mücadelemizi vermeye devam edeceğiz.
12
AK SİYASET
HAFTANIN SEÇİLEN MAKALESİ
Sizi kim topladı oraya!
İbrahim KARAGÜL / Yenişafak
2007'de Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı
seçilmesi sürecini hatırlıyor musunuz? Müthiş bir
kampanya vardı. Öfke ile nefret ile Türkiye ve
Avrupa/Amerika'da bütün muhalefet cephesi
harekete geçmiş 'Çankaya'ya İslamcı
Cumhurbaşkanı çıkacak' söylemi üzerinden
ortalığı kasıp kavuruyordu.
Herkes Tayyip Erdoğan'ın nasıl bir
Cumhurbaşkanı olacağını biliyor. İşte bu yüzden
onun seçilmesi 2007'deki seçimden çok daha
kalıcı, iz bırakıcı nitelikte olacaktır. Bambaşka bir
Türkiye çizgisi önümüze gelecek bu da yerleşik
hesapları büyük oranda sarsacak demektir.
Kavga bu yüzden çok büyük. O malum
irade bu korkudan memleketin bütün muhalefetini
tek çatı altında birleştiriyor. Erdoğan'ı durdurmak
için her şeyi yapacak gibi görünüyorlar. Üstelik iç
ve dış ortaklık 2007'den çok daha sağlam
biçimde kurulmuş, daha organize çalışıyor.
AK Parti'ye destek veren entelektüel çevre
bile mesele Cumhurbaşkanı olunca 'durun orada,
asla olmaz' diyordu. On yıllardır Türkiye'yi dizayn
eden o odaklar servis yapıyor, servisi kapan
Türkiye'de fırtınalar koparıyordu. İttihatçı gelenek
ile neocon Amerika ve muhafazakar/aşırı sağ
Avrupa 'Türkiye kontrolden çıkıyor' endişesini
'Türkiye elden gidiyor' söylemi ile pazarlıyor,
Çankaya'ya çıkacak bir kişinin eşinin başörtülü
olması cumhuriyet rejiminin sonu olarak
sunuyordu.
Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı, bu uzun
yürüyüşte, büyük değişimde atılacak son adım
olacak, biliyorlar. Geleneksel Türkiye'nin yerine
başka bir güç ortaya çıkacak, Anadolu'nun
kapıları ardına kadar açılacak, bunu biliyorlar.
Türk Baasçılığı'nın da sonu olacak,
biliyorlar.
ABD basınında yayınlanan çirkin yazıları
hatırlıyorum. Türkiye'ye müdahale çağrıları bile
vardı. Taksim'de bombaların patlamasından iç
çatışmaya, darbelere kadar her şey telaffuz
ediliyordu. 'Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi'
diyorlardı. O dönemlerde ABD medyasında bir
anda ortaya çıkan isimler Türkiye'de meşhur
oluyordu. Bugün bir tanesi bile hatırlanmıyor.
Batı medyasında aşağılamalar, tehditler
çoktan başladı. Ama eskisi kadar etkili olamıyor.
Türkiye kamuoyu, öyle şeyler yaşadı ki, bunlara
pek de prim vermiyor.
EKMELEDDİN PROJE,
O RESİM DE PROJE..
TÜRK BAASÇILIĞI'NIN SONU
Gezi ile geleneksel muhalefetin dışında
kalanları toplamaya ve hükümeti devirmeye
çalıştılar, olmadı. 17 Aralık ve 25 Aralık
operasyonları ile sistem içindeki bir cemaat
yapılanması kullanıp hükümeti devirmeye
çalıştılar, bu da olmadı.
Oldu işte. Güzel de oldu. Ve bitti. Şimdi
yeniden bir mücadele başladı. Türkiye'nin son on
iki yılına damgasını vuran, dengini değiştiren,
özgüvenini artıran, güçlendiren, cesaretlendiren,
dik yürümeyi gösteren bir adam haklı olarak
Cumhurbaşkanı adayı oldu.
Bu iki darbe planı da dışarıdan
tezgahlanmıştı ve Erdoğan'ı durdurmayı
amaçlıyordu. İslam coğrafyasında yönelik 21.
Yüzyıl istila projelerinden Türkiye'ye düşen pay
buydu.
Türkiye'yi değiştirmeye devam edecekti.
Cumhurbaşkanı olarak, halkın seçtiği bir lider
olarak çok daha güçlü biçimde yürüyüşüne
devam edecek. On iki yıl boyunca bileğini
bükemeyenler yeni ittifaklar, koalisyonlar
oluşturarak, ön almaya, yolunu kesmeye
çalışıyorlar şimdi.
Şimdi yeniden geleneksel muhalefete
döndüler.
13
AK SİYASET
ortaya çıkacak. Bambaşka yapılara
dönüşecekler. Belki de aralarındaki siyasi
geçişgenlik yüzünden bazıları silinip gidecek.
Belki de tek bir siyasi yapıya dönüşecekler.
Cumhurbaşkanlığı seçimi demokrasinin
gereği olarak müthiş bir rekabete sahne olacak.
İttifaklar da yapılacak. Bunlar olmalı.
Ama bunun daha da ötesinde bir cephe
inşa ediliyor. Eklemeddin İhsanoğlu'nu hiç
tanımayanlar bir anda kucaklarında bir
cumhurbaşkanı adayı buldular. Adını bile
bilmedikleri bir adamın arkasında hizalanmaya
başladılar. Birileri hem onlara bir aday tayin etti
hem de onları o adayın etrafında birleştiriyor.
Ekmeleddin İhsanoğlu nasıl bir proje olarak
Türkiye'nin önüne konuşmuşsa dünkü resim
karesi de o projenin parçasıdır. Aynı irade
Türkiye'nin milliyetçi-ulusalcı unsurlarından bir
cephe inşa ediyor.
Ekmeleddin'i kim proje yapmışsa, kim
Türkiye'ye sunmuşsa, siyasi partileri de onun
arkasına sıralayan da o iradedir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DSP Genel
Başkanı Masum Türker, Bağımsız Türkiye Partisi
Genel Başkanı Haydar Baş ve Demokrat Parti
Genel Başkanı Gültekin Uysal'ı İhsanoğlu
portresi önünde hizaya sokan irade işte o
iradedir.
NASYONALİST CEPHE...
İçlerinde saygı duyduğum, değer verdiğim
isimler var ancak o görüntü kendi siyasi
gelecekleri için bir hezimet tablosuna dönüşebilir.
Yakın gelecekte bu partilerin siyasi
kimliklerinde çok ciddi aşınmalar, silinmeler
Bu irade yerli değildir. Bu irade gayri milli
ve Türkiye'de karşı darbe hazırlıkları yapan
iradedir. Gezi olaylarını projelendiren de, 17
Aralık'tan bir darbe olmazsa muhafazakar bir
muhalefet üretmeye çalışan da aynı iradedir.
Türkiye'de sadece Cumhurbaşkanlığı
seçimleri yapılmıyor. Yeni Türkiye ile eski
statüko arasında büyük bir kavga yaşanıyor.
Cepheleşme bu kavgaya göre şekil alıyor.
Eskiyi korumak, statükoyu korumak
isteyenler, bütün muhalif yapıları garip bir
acelecilikle topluyor ve çok kolay sevk ve idare
ediyor. Bunların karşısında Türk muhalefeti
iradesini ve siyasi idrakini kaybetmiş gibi ordan
oraya sürükleniyor..
Dünkü verilen resim yeni Nasyonalist
Cephe'nin resmidir.
Aynı zamanda gelecekte önümüze
konacak derin iç çatışma senaryosunun resmidir.
Ahmet DEMİRCAN
Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı
21. Dönem Milletvekili
● Siyaset, Millete hizmet için kurulmuş olan devletin yönetilmesi ile ilgili meşru faaliyetlerin tümüdür. Devletin baş yöneticisi o devletin sahipleri olan millet tarafından belirleniyorsa rejimin adı cumhuriyettir.
Yönetimin nasıl olacağı millet tarafından belirleniyorsa o rejimin adı demokrasidir. Devletin nasıl ve kim
tarafından yönetileceği millet tarafından belirleniyorsa ve bu işler evrensel tabii hukukun egemenliği
altında yapılıyorsa o ülkenin rejimi Demokratik Hukuk Cumhuriyetidir. Türkiye bunu başarma yolunda ilerlemektedir.
● Siyaseti millete rağmen, sadece devleti değil milleti de şekillendirme yönetme olarak algılayan, millete
yabancı ve tepeden bakmaya alışmış olanlar iç ve dış müttefikleri ile birlikte karşı hamlelerini yapıyorlar.
● Bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde milletin değerlerine sahip çıkanlarla, millete tepeden bakanlar karşı
karşıya. Dün “cumhurbaşkanını halk seçemez” diye 2007 referandumunda karşı çıkanlar, bu gün bu
makamı siyasetten uzak tutma gayretleri ile aslında milletten uzaklaştırmaya çalışmaktadırlar.
Milletimiz her şeyin farkında, resmi ibretle izliyor. Kimlerin nasıl bir araya geldiğinin farkında.
14
AK SİYASET
Filiz KOZAN
Genel Merkez Kadın Kolları
Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı
Soru 6.
Eşi vefat eden kadınlara düzenli nakdi
yardım programından aylık ne kadar bir
destek sağlanır?
Soru 1.
Maddi durumum çok kötü. Genel
Sağlık Sigortası ödemelerim için
devletten yardım alabilir miyim?
Cevap : Yapılacak değerlendirmeler
sonucunda bu yardım programı kapsamına
giren kadınlara aylık 250 TL düzenli nakdi
destek sağlanmaktadır.
Cevap : Hane içinde gelir seviyesi brüt
asgari ücretin 1/3’ünden az olan kişilerin
Genel Sağlık Sigorta primleri devlet
tarafından ödenmektedir.
Soru 7.
Eşi vefat etmiş olan başka
arkadaşlarımda başvuru yapabilirler mi?
Hangi koşulları taşımak gerekiyor?
Soru 2.
Bunun için nereye başvurmam
gerekir?
Cevap: Tabi başvurabilirler. Gerekli
koşullar;
Cevap: İkamet ettiğiniz il ve ilçenin bağlı
bulunduğu Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıfına başvurmanız
gerekmektedir.
Hanede yaşayan bütün bireylerin sosyal
güvencesinin olmaması ve muhtaçlık
durum tespitine göre muhtaç olduğunun
tespit edilmesi halinde, uzmanların inceleme
sonuçlarına göre bu yardımı alabilirler.
Soru 3.
Genel Sağlık Sigorta primimin devlet
tarafından ödenmesi için Vakıfa başvuru
sırasında hangi belgeleri götürmem
gerekiyor?
Soru 8.
Kimler muhtaç sayılmaktadır?
Cevap: Kişi başı aylık geliri 250 TL ve
altında olan ve sosyal güvencesi olmayan
kişiler.
Cevap: Kimlik belgeniz ile gitmeniz
gerekir.
Soru 4.
Soru 9.
Eşim vefat etti. Zor durumdayım. Maddi
desteğe ihtiyacım var. Nereden yardım
alabilirim?
Sosyal Güvenlik kapsamında
çalışıyorum. Ancak düşük bir gelir ile
hayatımı idame ettirmeye çalışıyorum. Ben
de devletten yardım alabilir miyim?
Cevap: Eşi vefat eden kadınlara düzenli
nakdi yardım programı bulunmaktadır.
Cevap: Evet alabilirsiniz. Çalışanlar
Sosyal Güvenlik kapsamında olsalar bile
düşük bir düzenli gelir ile hayatını idame
ettirmek zorunda olan çalışan yoksullar ve
başta dul-yetim aylığı alanlar, Tarım
Bağkurlular ile şehit yakınları ve gazilerin
bulunduğu kesim ile afetten zarar görenlere
de Fon Kurulunun belirlediği esaslar
dâhilinde sosyal yardımlar yapılmaktadır.
Soru 5.
Bu yardım programından faydalanmak
için nereye başvurabilirim?
Cevap: İkamet ettiğiniz il ve ilçenin bağlı
bulunduğu Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfına başvuru yapmanız
gerekir.
15
AK SİYASET
Emre ÇALIŞKAN
AK Parti Gençlik Kolları
Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı
Erdoğan Gönüllüleri
Genel Başkanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklandıktan
sonra gerçekleştirilecek kampanya için başta partililer olmak üzere vatandaşlarımız heyecanlı bir
bekleyişteler. Bu bekleyişte yer alan ve yeniden seçim sürecine dâhil olarak heyecanını,motivasyonunu,
şevkini üst düzeyde tutan gençlerimiz bir an önce kampanyanın başlamasına kulak vermiş durumda.
olacaktır. Çünkü bugünün gençleri kendi
çocuklarına hazırlayacakları yarının Türkiye’si için
ilk defa halkın oyu ile seçilecek cumhurbaşkanına
oy vermenin ötesinde bir sosyo-psikolojik erdeme
ulaşacaktır. Kendi oyu ile seçeceği cumhurbaşkanı
için ayrıca “Erdoğan Gönüllüleri” içinde yer alarak
harekete geçmiş olacak ve milli iradenin Köşk’te
temsili için, kendi geleceği ve çocuklarının geleceği
için sivil siyasetin iktidara tam olarak
yansımasınınmücadelesinde yer alacaktır. Bu
bakımdan gençliğimiz için önemli bir dönüm noktası
olan cumhurbaşkanlığı seçimi, devletin gerçek
manada millet tarafından yönetilmesine sağlayacak;
karanlık odakların devleti işgal edip vesayet
oluşturarak milletin iradesine ipotek koymasını
ortadan kaldıracaktır.
Başbakanımızın yurt içinde yaklaşık kırk beş
il mitingi olacak.
AK Gençlik daha önceki seçim ve miting
tecrübelerini taçlandıracak bir seçim arifesinde
olmanın mutluluğundadır. Siyaseti millete hizmet
etmenin yolu olarak Genel Başkanı ve
Başbakanından ve onun ekibinden öğrenen AK
Gençlik,Gençlik Kolları altında işlediği siyasal
davranışlarını da hem kendi sosyal ve siyasal
gelişimi için bir okul hem de toplumsal gelişim için
vicdani bir yapı olarak görmüştür. Bundan dolayıdır
ki gençliğimiz seçim takvimleri arasındaki
dönemlerde eğitim, sosyal ve kültürel programlarla
gelişiminekatkı sağlamıştır. Seçim takvimleri
başladığında ise yüklendiği bilgi ve heyecanını
sahaya yansıtarak, milli iradenin yeniden ayağa
kalkmasına hizmet sunarak,milletimize hayırlı
evlatlar olmanın sorumluluğunu yerine getirmenin
haklı gururunu yaşamıştır.
Sivil siyasetin iktidara tam olarak sahip olması
ve liderimiz, Genel Başkanımız ve Başbakanımız
Recep Tayyip Erdoğan’ın Köşk’e çıkarak bu
dönüşümü taçlandırması Anadolu’nun sahip olduğu
bin yıllık ortak aklını ve iradesini yeniden dünyaya
sunmasının fırsatı olacaktır.
Cumhurbaşkanlığı köşk manifestosu 10
Temmuz’da Başbakanımız tarafından halka ve sivil
toplum kuruluşlarına açıklanacak. Böylece
cumhurbaşkanlığı seçimlerine gönüllü olarak tüm
halkımızın katılımının önü açılacaktır. Seçim süresi
boyunca oluşturulacak “Erdoğan Gönüllüleri”
seçimde aktif olarak yer alacak. Kırk beş il
mitinginin yanı sıra diğer il organizasyonları ile
seçim heyecanı gönüllülerin de çalışmalarıyla tüm
illerimizde coşkuyla yaşanacak.
Böylesine önemli bir gelişmenin gönüllüleri
olmak, gençliği olmak ve 2002 yılından günümüze
bu tarihi dönüşümlere tanık olmak AK Gençliği ve
ülkemiz gençliğini heyecanlandırmaktadır. Bu
yüzden de “Erdoğan Gönüllüleri”arasında yer
alarak, partili veya parti üyesi olmaksızın
şahitliğimizi ortaya koyacağız ve ülkemiz gençliği
olarak her zaman milletin iradesine sahip çıkmanın
her türlü çabası, mücadelesi ve ahlaki temsilcisi
olma yolunda olacağız.
Gençliğimiz için “Erdoğan Gönüllüsü” olmak,
ister AK Gençlik üyesi olsun ister parti dışından
destekte bulunsun oldukça önemli bir çalışma alanı
16
AK SİYASET
TAVSİYE EDİLEN KİTAP
Lale ERSOY
AK Parti MKYK Üyesi
Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı
KELİME ve DİMNE YAZAR: BEYDEBA-İBNÜ’L-MÜKAFFA
sokan ve kuyruğunu sıkıştıran maymunu
Kelile ve Dimne tarih
düşün!” der. Ancak Dimne “her makamın bir
boyunca en çok okunan, çevrilen ve
makali vardır” ilkesini ustaca uygulayarak her
uyarlaması yapılan birkaç kitaptan
duruma müsait bir söz bulduysa da neticede
biridir. Temel konusu ahlak ve
hilekar davrandığı, ikiyüzlülük ettiği için
siyasettir. Eserin özü, hükümdar ile
cezasını çeker. Aslında Dimne’yi öldüren de
aristokrat bir aydın arasında vuku
“dostunun intikamı peşindeki aslan” değildir.
bulması temenni edilen istişare sohAsıl ölüm fermanı, didaktik bir hedefle
betidir. Otorite kaynağına yakınlıkyazılan hikayenin ta kendisidir.
uzaklık, halk-hükümdar ilişkisi,
hükümdar-vüzera ilişkisi, siyasi ihtiKelile ve Dimne, siyasi edebiyatta
raslar, ehliyet, beceriklilik, ihanet, hile
meselin ne kadar sık işlendiğini gösterdiği
ve bunlara benzeyen siyasi içerikli
gibi okumuşlar tayfasına mensup birinin
hemen hemen bütün konular kitap
hükümdar=iktidar karşısında nerede kuboyunca uzayan sohbetin temel
dretli, nerede aciz olduğunu da anlatır.
mevzularıdır.
Ayrıca bu eser, sadece edebiyat ve
yazının ne umum halkın ne de otorite
Binbir gece masallarını ve Kelile
sahiplerinin hayat tarzlarını
ve Dimne’yi “siyasi muhteva” bakımından
değiştirebileceğini de vurgular.
inceleyen Cebbur ed-Düveyhi’nin de
belirttiği gibi Kelile ve Dimne’nin hikayeleri
Sonuç olarak, edebiyat ve makalat döktürme
görünürde vahşi hayvanların, kuşların ve
işinin, uygulama iradesi olmadığı müddetçe, tamamen boş
haşerelerin ağzıyla anlatılmıştır. “Mesel” tabir edilen nasihat
bir kuruntu ve tatmin aracı haline geldiği gerçekliğini kabul
içerikli hikayelerde hayvanları kullanmak, onların dilinden bir
etmeye hazır bütün takipçilerimizi siyasi edebiyatın bu
şeyler vermek kadim bir edebi gelenektir. Ancak bu,
kadim eserinin okumaya davet ediyoruz.
meselin olmazsa olmaz şartı değildir. Yani aslında
hayvanların kullanılması özel bir sebebe binaendir.
Bir hikayenin mesele dönüşebilmesi için
HAFTANIN KARİKATÜRÜ
dinleyenlerin kahramanlarla özdeşlik kurması,
Cilalı Taş Devri / Emre ULAŞ
içeriğinin doğru yorumlanması ve “mucibince amel
edilmesi” gerekmektedir. Bu itibarla Kelile ve Dimne
CHP VE MHP’DE SEÇİM SONRASI LİDER KALMA HESAPLARI!...
kitabı niçin hayvanlar alemine müracaat edildiğini
mukaddimede özlü bir şekilde izah eder:“Sözün dış
yüzü halka ve ileri gelelere eğlence olsun, iç yüzü ise
seçkinlerin zekasına hitabetsin, onlara bir tür
deneyim kazandırsın diye kitabı yırtıcı hayvanların,
kuşların dilinden verdi!”
Kelile kimdir, durumu nedir diye sorarsanız,
Kelile temkinlidir, ihtirassızdır, akıllıdır ve olgundur.
Ya Dimne? Dimne siyasi ihtirasları sebebiyle gözleri
perdelenmiş bir zavallıdır. Kaçınılmaz bir şekilde
kendi kuyusunu kendi kazar ve o çok sevdiği
mesellerdeki söz dinlemez kahramanlar gibi davranır.
Daha ilk anda Dimne, Kelile’ye gelerek “krala
yakınlaşmak istediğini” belirtince hemen itiraz eder
Kelile ve “marangozu taklit sevdasıyla başını belaya
17
AK SİYASET
HAFTANIN SÖZÜ
Haydar Kemal KURT
Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlık Danışmanı
23. Dönem Isparta Milletvekili
Dostlar ,köşemiz hatırlatma,hatırlatarak ders ve hisse çıkarma için cılız ışığı ile
sizlere hizmet vermeye çalışıyor. Bu hafta da hepimizin bildiği Edebi Şark
Klasiklerinden Gülistandan sizler için birkaç kıssa sunuyoruz.
Hayırlı Ramazanlar dileklerimizle …
SADİ’DEN (GÜLİSTAN’DAN) ALINTILAR
“Hazine askerden esirgenince oda kılıç
tutmaktan elini esirger.”
Hürmüze sordular :
Babanın vezirlerinde ne kusur gördün de
hepsini hapse attırdın ?
Bu hükümdara hıyanet edenlerden biri ile
dostluğum vardı. Kendisini kınadım:
Cevap verdi :
<Durum azıcık değişmesiyle eski efendisini
terk eden ve bunca yıllık nimetin hakkını unutan
kimse aşağılıktır,nankördür,adidir,hakkı inkar
etmektedir!> dedim.
Bir kusurlarını bilmiyorum. Lakin gördüm ki
benden için için çok korkuyorlar ve sözümede
asla güvenmiyorlar,kendi zararları endişesi ile
beni mahva kalkışmalarından korktum. Netice
itibariyle bilgelerin sözüne göre hareket ettim.
Zira demişler ki:
< Eğer, dedi, anlatırsam beni mazur
görürsün : Acaba atımın arpasız kalması,eyer
keçesinin rehinde bulunması yakışık alır mı?
Askere karşı paraca hasis davranan bir sultan
için can pahasına cömertlik etmek mümkün
değildir.>
<Savaşta önun gibi yüz tanesini haklasan
bile , ey bilge, biri senden korktu mu, sende
ondan kork. Görmez misin? Kedi aciz kalınca
pençesi ile kaplanın gözünü çıkarır. Yılanda
başını taşla ezeceğinden korkarak çobanın
ayağını sokar.
< Askere para ver ki o da baş versin. Ona
para vermezsen alır başını gider.>
***
Düşe kalka kaçarken gördükleri tilkiye
sorarlar bu kadar korkuya sebeb olan afet ne ?
Tilki, deveyi angaryaya tuttuklarını duydum
demiş. Devenin seninle ne münasebeti , seninde
onunla ne benzerliğin var ? Tilki,Susun,eğer
hasetçiler garez ederek,bu devedir ! derler de
yakalanırsam beni kurtarmak için kim kaygılanır?
Kim benim halimi araştırır ? Irak’tan tiryak
gelinceye kadar, yılanın soktuğu ölmüş bulunur.
Karakulağa :
<Aslanla düşüp kalkmayı neden tercih
ediyorsun?> dediler.
Cevap verdi : < Avının artığını
yiyeyim,düşmanların şerrinden onun kuvvetine
sığınarak güvenle yaşayayım, diye.>
Sordular :
***
< Himayesinin gölgesine giriyor,nimetine
teşekkür ediyorsun da neden kendisine daha
yakın olmuyorsun? Seni gözdeleri arasına
alsın,samimi kullarından saysın?>
Eski padişahlardan biri memleket
idaresinde gevşeklik gösteriyor, askere sıkıntı
çektiriyor du. Günün birinde çetin bir düşman yüz
gösterince bütün ordu sırtını çeviriverdi.
18
AK SİYASET
< Abit, dalgadan kendi kilimini
kurtarır.Bilginsw batanı kurtarmağa çalışır.
Karakulak : <Bununla beraber,
dedi,şiddetinden emin değilim.>
***
< Mecusi yüz yıl ateş yaksa da , bir an
içine düştü mü , kendisi yanar.>
Gönül erlerinden biri öfkeli bir pehlivanı
gördü:
Padişah yanındaki nedimin,altına
kavuşması da olağandır,başını vermesi de.
Hiddetlenmiş,şiddetlenmiş,ağzı
köpürmüştü.
Bilgeler , < Padişah mizaçlarındaki
değişiklikten çekinmelidir,demişler. Çünkü
bakarsın, bir selam ile incinir; bakarsın bir
küfürle hil’at veririler.>
<Buna ne olmuş?> diye sordu
Gene demişler ki : < Fazla zerafet
nedimler için hüner, bilgeler için kusurdur.>
Gönül eri :
Birisi :
<Filanca küfretmiş.> cevabını verdi
< Bu soysuz bin batman taşı kaldırıyor da
bir sözün ağırlığına dayanamıyor mu ? >
<Sen kendi kadrini,kendi vekarını kolla;
oyunu,zarafeti nedimlere bırak.>
< Bırak şu zorbalık lafını,erkeklik
davasını! Alçak nefsin zebunu olmuş kişi, kadın
olmuş,erkek olmuş ne çıkar? Elinden geliyor
ise bir ağız tadlandır. Ağza yumruk atman erlik
sayılmaz.>
***
Bir gönül eri tekkeden medreseye
geldi,tarikat ehlinin arkadşlık ahdini bozmuş
oldu. Ona :
<Kendisinde insanlık olmayan kimse, filin
başını yarsa da, mert değildir. Adem oğlu
topraktan yaratılmıştır. Toprakçasına alçak
gönüllü değilse insan sayılmaz.>
<Bilgin ile abit arasında ne fark gördün
de bilginleri tercih ettin?> dedim.
Cevap verdi :
19
AK SİYASET
Download