EMO ANKARA ŞUBESİ H A B E R B Ü LT E N İ GERÇEKÇİ OL, İMKANSIZI İSTE..! Necati IPEK EMO Ankara SubesiYönetim Kurulu Baskani necati.ipek@emo.org.tr 2 004 Yılı, Irak işgali altında süren saldırı ve buna karşı direnişi dünyanın değişik yerlerinde yapılan bombalı saldırılar, Yaser Arafat'ın ölümü, Ebu Garip ve Guantanamo'da tutuklulara yapılan işkencelerle anılacak, kötü bir yıl olarak akıllarda kalacak. “Nereye doğru gittiğimizi bilmiyoruz, bildiğimiz tek şey tarihin bizi bu noktaya getirdiğidir. Açık olan, insanlığın anlaşılır bir geleceği olacaksa, bu gelecek geçmişin ya da şimdiki zamanın sürdürülmesiyle olmaz, üçüncü binyılı bu temelde kurmaya çalışırsak başarısız oluruz.” (Eric Hobsbawn, Kısa 20. Yüzyıl) S i y a s e t i n siyasetsizleştiği bir ortamda, toplumun değişim ve dönüşüm taleplerinin öznesi ancak ve ancak ilkeli, iradeli, sağlam bir “Örgütlülük” olabilir. 1917 Bolşevik Devrimi'nin başarısı, Rusya'da ne yapması gerektiğini bilen bir ekip ve bu ekibin yanındaki “örgütlülük”e bağlanır. Yaşamın her alanında, her kesitinde oluşturulacak farklı, ancak ortak hareket edebilme bilinci ve sorumluluğuna sahip “Örgütlülükler”dir yaşamı farklı kılacak olan. Emperyalist hegemonyanın biçim ve ölçütlerinin değiştiği-geliştiği günümüzde emperyalist savaşların, sömürülerin ya da hareket şeklinin aynı olmadığı bilinen bir gerçek. Emperyalizm kendisini daha sofistike, daha medyatik (medyayı olağanüstü kullanarak kamuoyunu yanlış bilgilendirme, yanıltma üzerine ikna etme gücüne sahip), daha kültürel bir donanımla giriyor üçüncü dünya ülkelerine. Ulus devletleri gerektiğinde ve “çaktırmadan” uluslararası sermaye ve şirketlerle kuşatıyor, gerektiğinde de (direnç gösterilirse) “çaktırarak” eski yüzüyle açıktan saldırıyor… Böylesi bir ortamda, demokrat insanlara düşen görev; dünyadaki değişimin iyi kavranması, paradigmalarımızın sorgulanması. Aksi halde zaten kısıtlı olan potansiyelimizi de yitireceğiz. Biliyoruz ki ; dünyayı anlamaya, y o r u m l a m a y a , kavramaya çalışmak enerjinin ve bu enerji ile “dünyayı değiştirme” nin ön koşuludur. “ Gerçekçi ol, İm k an s ızı İs t e” tümcesi tam bu noktada yolumuzu aydınlatıyor. Ulusaşırı sermaye ve onun ülkedeki uzantılarının ille de AB, AB, AB dediği ve bir de Ç'nin olduğu gerçeğinin unutturulmaya çalışıldığı bu günlerde bizimde Küreselleşme ve AB öncesi dönemler üzerinden siyaset geliştiremeyeceğimizi anlamamız gerekiyor. Siyasi fosilleşmeye karşı siyasetin yapılanması ortak kaygıları olan herkesin ortak bir bildiri ile politik bir çıkışa gereksinimi var. Bu gün Avrupa'da, İktidarı hedefleyen muhalif bir siyasi özneyi yaratmak gerçekçi değil midir, bu istek imkansız mıdır? AB'nin geleceği konusunda sol etkin bir tavır takınmalı, Avrupa'nın değişemeyeceği biçimindeki edilgen, kabulcü sağ yaklaşımlara ödün verilmemelidir. Türkiye solu siyasi bir 1 EMO ANKARA ŞUBESİ H A B E R B Ü LT E N İ Rönesans ile hem aktığı suyun yatağını değiştirmek, hem de çok kimlikli, çok kültürlü, sosyal bir Türkiye ile çok kimlikli, çok kültürlü bir Avrupa mücadelesinde taraf olmalıdır. Siyasette karnından konuşmak olmaz, Solun güncel siyasi savlarının ne olması gerektiği ve Sermayenin gücüne ve onun sözcüsü iktidara karşı, emek eksenli, nasıl bir muhalefet stratejisi izleneceği netleştirilmelidir. Solculuk, kimsenin “kazanılmış hak”kı olmadığı gibi kimseye tapulu da değildir. Herkesin, şapkasını önüne koyarak kendini objektif olarak değerlendirmesi, yine herkesin “Cemaatcilik” bağından kendini acilen kurtarması gerekiyor. Psikolojik engeller ancak ve ancak örgütsel zaafların yok edilmesiyle aşılabilir. Siyaseti sokakta buluşturmanın, “siyaseti boş zamanı olanların işi” olmaktan çıkarma zamanı gelmiştir. Emirci/ezberci siyasetlerin toplumu örgütlemede yetersiz kaldığı gerçeğinin unutulmaması ve günlük ajitasyon dilinden tutunda her alanda yenilenme şart olmuştur. Siyasi yenilenmenin yolu da “siyasi ortodoksi” den kopmaktan geçer ve solun düşünsel portföyünde “değişmezliğe” yer yoktur. Siyaseti toplumsal ihtiyaçlar uyarınca güncelleyenlerin, bulundukları Siyasi Düzlemleri, neo-liberal politikaların tuzaklarına düşmeden, güçlü bir “mücadele ö r g ü tü ” h a l i n e g e ti r m e l e r i a y r ı b i r zorunluluktur. Son Söz: ÇÖZÜMDE GÖREV A L MAYA NL A R, SORUNUN B İR PA RÇA SI OL URL A R… EMO A n k ar a Şu b e 17. Dö n em Yö n et i m K u r u l u , Şu b e Çal ış an l ar ım ız v e Çal ış m a Gr u p l ar ım ız o l ar ak ; Ye n i y ı l ı n , Dünyamıza, ülkemize, TMMOB ve Odamıza; emekten özgürlükten, barıştan, demokrasiden, insanca yaşamdan, adaletten, eşitlikten, doğadan, onurdan, dürüstlükten y an a olanlara, Vahşi, hunhar kapitalizme ve onun “yeni dünya düzeni” diye yutturmaya çalıştığı “globalleşme (küreselleşme)”ye, sermayenin egemenliğine, artı değere, savaşa, sömürüye, yalana, talana, dolana, soyguna, hırsızlığa, arsızlığa, sahtekarlığa, pervasızlığa, riyakarlığa, vurdumduymazlığa, iki yüzlülüğe, bencilliğe, fırsatçılığa, özelleştirmeye, insan haklarına tecavüze, ülkenin ve emeğin peşkeş çekilmesine, ranta, sömürgeciliğe k ar ş ı olanlara, s ev g i l er, s ev i n ç l er, d o s t l u k l ar g et i r m es i n i d i l er i z. El ek t r i k Mü h en d i s l er i Od as ı 2005 A j an d as ı Yay ın l an d ı Po l i t i k a; Do ğ r u y u b u l m a, Do ğ r u l m a v e Do ğ r u l t m a San at ıd ır … Şimdi; işsizliğe, yoksulluğa, adaletsizliğe, eşitsizliğe, savaşa, sömürüye, talana, yalana, dolana, küresel felaketlere çok daha örgütlü karşı çıkmak, emeğin, özgürlüğün, barışın, toplumsal demokrasinin inisiyatifini hep birlikte yapılandırmak/inşa etmek zamanıdır. B u b ağ l am d a EMO, TMMOB , K ESK , DİSK v e d i ğ er d ev r i m c i - d em o k r at k i t l e ö r g ü t l er i n i n ö n c el i k l e k en d i al an l ar ın d a ay r ı ay r ı v e g i d er ek h ep b i r l i k t e, o r t ak am aç l ar ı o l an , “ y aş am ı g ü zel l eş t i r m ek ” i ç i n s ağ l am -g ü ç l ü b i r ö r g ü t l ü l ü ğ e g er ek si n i m l eri , d ah a d o ğ r u s u zo r u n l u l u k l ar ı v ar d ır. 2 A j an d am ızı al d ın ız m ı?