İSTANBUL TtCARET ODASI Yayınları AVRUPA İKTİSADÎ BÜTÜNLEŞMESİNDE MÜŞTEREK PAZAR'IN BAŞARLI PAYI Cem;^l Ziya AKDAL 1968 İSTANBUL AVRUPA İKTİSAD BÜTÜNLEŞMESİNDE MÜŞTEREK PAZAR'IN BAŞARLI PAYI 1 Temmuz 1968 tarihi, Altı'lar Avnıpası'nm birleşme ve bütünleş­ mesinde kesin bir merhale olmuştur. YıUıarca süren gayretlerden ve yıkılma tehlikelerinden sonra, Avrupa Müşterek Pazar Topluluğu'nu kuran altı üye devlet (Frtaiîsa, Federal Aîmaîiya, İtailya, Belçika,, Lük^ semburs:, Hollaııda) bu tarihte kendi aralarındaki g-ümrük resimleri ile öteki dış ticaret tahditleri engellerini kaldırmışlar, ve dış âleme karşı müşterek bir Dış Gümrük Tarifesi'ni uygulamaya başlamışlardır. Bu tarihî kararlarla, ilk merhale ve başlıca hedeflerden biri olan Gümrük Birliği gerçekleşmiştir. Avrupa Müşterek Pazarı'nı kuran ve Roma Andlaşması olarak şöhret bulan Avrupa Ekonomik Topluluğu (Communaute Eoonomique Europeenne) Andlaşması, Federal Almanya Başbakanı M. Adenauer başta olmak üzere, bazı başbakanlarla üye devletler Dışişleri Bakan­ ları tarafından 25 Mart 1957 tarihinde Roma'da imzalanmıştır. 1958 yılı sonuna kadar süren Parlementolarca tasdik muameleleri ile öteki hazırlıklardan sonra 1959 yılının ilk gününden itibaren, mekanizmanın bütün çarkları harekete geçmiştir. Andlaşma, gümrük tarifelerinin kaldırılmasını ve altı devlet ta­ rafından tek Dış Gümrük Tarifesi uygulanmasını 1 Ocak 1970 tarihi olarak kabul etmişti. Gösterilen gayretlerle bu hedef, bir buçuk yıl daha evvel yani 1 Temmuz 1968'de gerçekleşmiştir. Bil, büyük bir dünya hadisesidir. Bu büyük hâdise, diğer büyük bir kararla hem daha çok mânalandırılmış ve hem de kuvvetlendiril­ miştir. Mal mübadelelerinin serbestleştirilmesine paralel olarak altı devlet, devlet hudutları içindeki işçilerin serbestçe yer değiştirmele­ rine ve yerleşmelerine ait son tahdit kalıntı'ları da 29—30 Temmuz 1968'de Brüksel'de toplanan Çalışma Bakanları tarafından kaldırıl­ mıştır. Bu suretle üye devletlerde çalışma hayatınm» önüne çıkan en­ gellerin yok edilmesi ile insan hareketleri de serbestliğe kavuşmuştur. Daha önceleri 1964 yılında altı devlet dahilinde işçilerin tam bir serbestiik içinde yer değiştirmeleri, iş tutmaları ve sosyal güvenlik haklarından faydalanmalan esasları kabul edUmiştir. Ancak istisna olarak, iş vermede «millî tercih» denilen ve yerli işçileri diğer üye memleketler işçilerine nazaran tercihli vaziyette bulunduran bir takım esaslı «kalıntı» 1ar vardı. Onlar da böylece tasfiye edilmiş bulunuyor. Bütün bu problemleri takibedecek bir takım teşkilâta ihtiyaç ta­ biîdir, îşte bu (lujstîtutîoıı) lann kurulması için, altı devlet Çalışma Bakanları ile, temel işçi organizasyonları temsilcileri arasmda ^erde müştereken müzakerelere başlanması kabul edilmiştir. Brük- Bu suretle serbestlikte büyük bir merhale daha aşılmış oluyor. Yalnız şunu da hatırda tutmahdırki, serbest meslekler bu karar dr şmdadır. Üye bir devletin miman, doktoru, avukat veya mühendisinin otomatik olarak diğer üye devletlerde çalışma hakkına sahip bulunma­ sı için, daha uzun zaman beklemek icabedecektir. flu serbest meslek sahiplerinin. Müşterek Pazar'ın liberalizasyon hareketlerinde en sona kalacakları anlaşıhyor. Avrupa'nın en kaliteli 185 milyon insanını sinesinde taşıyan top. luluğun büyük potansiyeli, on sene içinde muazzam bir dinamizm ya­ ratmıştır. Avrupa Müşterek Pazar topluluğunun dünya ölçüsünde nasıl bü­ yük bir iktisadî kuvvet haUne geldiğini anlamak için aşağıdaki g e r çeklere bakmak kâfidir : Mületlerarası iktisadî ve malî organizasyonların son resmî ista­ tistiklerine göre, 1967 yıhnda, dünya dış ticaretinde global ihracat, 90 milyar dolar, ithalât ise, 201 milyar dolardır. Bu toplam içinde, Müşterek Pazar'ın 1967 ihracatı 56 milyar do­ lar, ithalâtı da 54 milyar dolardır. Amerika Birleşik Devletleri'nin 1967 ihracatı 31 mUyar dolar, it­ halâtı da 29 milyar dolardır. Görülüyorki, Avrupa Müşterek Pazar Topluluğu, dünyanın en bü­ yük iktisadî kudreti sayılan Amerika'dan ihracatta, 24 milyar, itha­ lâtta ise 25 milyar dolarla ileridedir. (Küsurat kaldırılmıştır.) Bu ra­ kamlar, Müşterek Pazar'ın dünya ekspansiyonuna ne büyük yardım­ da bulunduğunu da gösterir. Bu muazzam başarıya ulaşmak kolay olmamıştır. Yeniden kurulma endişeleri içinde çırpman dünyada, İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa'da büyük fikir ve siyaset hareketlerini, aksiyon tamamlamış­ tır. Bunun seyrini iyice takibedebilmek için, Avrupa entegrasyonun­ da büyük tarihleri hatırlamak lâzımdır. Avrupa ientegrasyonu'nda büyük tarihler : 1946 — M. Winston Churchill, Zürih'teki nutkunda : «Bir nevi Birleşik Amerika gibi, Birleşik Avrupa inşası zorundayız.» demiştir. &d suretle ortaya atılan fikir, Avrupa'nın geleceğinde akisler bıraka­ caktır. 1949 — Strasbourg'da Avrupa Konseyi (Conseil de TEurope) ku­ rulmuştur. Bu teşekkül, Avrupa Siyası Birliği'ni meydana getirmek için gerekli zemini hazırlayacaktır. Kuruluş, büyük çapta siyaset ve ihtisas adamlarım bir araya getirmekle beraber, mahiyeti itibariyle, iktidar ve icra yetkilerinden mahrum bir organisation olarak kal­ mıştır. 1950 — 9 Mayıs'ta Fransa Dışişleri Bakanı M. Robert Schuman, Fransa hükümetinin bir deklârasyonunu ilân etmiştir. Bu deklâras- yonla Fransa hükümeti, yalnız Fransa ile Almanya'nın değil, fakat il­ tihak edecek diğer devletlerin de, maden kömürü, demir ve çeliğini müşterek bir kaynak olarak kabul etmekte, Amerika Birleşik Devlet­ leri Federasyonu ^ b i bir Avrupa Federasyonunu hedef tutarak, bir iktisadî biriiği gerçekleştirecek metodlan teklif etmektedir. Federal Almanya, Fransa, Belçika, Lüksemburg, italya ve Hollanda, bu pren­ sibi kabul ettiklerini bildirirken, ingiltere, böyle bir teklifi red etmek­ tedir. 1951 — 18 Nisan'da bu altı devlet tarafından Avrupa Kömür ve Çelik Birliği kurulmuştur. «Altı devlet, asırlardanberi süren rekabetler ve kanh ihtilâflarla birbirinin karşısında olan milletler arasında, daha geniş topluluklara başlangıç olacak bir iktisadî topluluk (Communa^ ute Economlque) vücuda getirmek ve herkesçe kabul edilen mukadde­ rat birliğini sevk ve idare edecek kuruluş'ların (Institutions) esas­ larını kurmak hususunda kararlı» olduklarım ilân etmişlerdir. 1957 — 25 Mart 1957'de, Avrupa Müşterek Pazan ve «Duratom» topluluğunu meydana getiren Roma Andlaşması, üye devletler tara­ fından imzalanmıştır. Andlaşma, altı devlet Parlementolarınca tas­ dik edildikten ve bir hazırlıktan sonra, 1959 yıhnm birinci gününden itibaren fiilen harekete geçmiştir. Andlaşma ile altı devlet, kendi pa­ zarlarını birbirinden ayıran engelleri kaldırmayı ve bu suretle eşya ^ihi insan ve sermayenin de serbestçe mübadele edileceği tek bir ik­ tisadî saha vücude getirmeyi kabul ve taahhüt etmişlerdir. 1961 — Bu Uk neticelerden sonra, 1957'de Müşterek Pazar Toplu­ luğuna girmeyi red eden İngiltere, bu Topluluk ile müzakerelere gi­ rişmiştir, ingiltere'nin, Commonwealth'i de içine alacak şekilde ve me­ kanizmayı temelinden bozacak şartlarla iltihak isteği, 1963 Ocak ayın­ da Fransa Cumhurbaşkanı General de Gaulle'ün meşhur basın toplan­ tısında, ingiltere'nin henüz bu topluluğa girecek bir hazırlığı olmadığım ileri sürmesi üzerine müzakereler kesilmiştir. Bunun, Müşterek Pa­ zar'ın diğer üyeleri üzerindeki tepkileri yüzünden bu bünyede başlayan buhran, sonraları hafiflemiştir. 1965 — Müşterek Pazar Komisyonu'nun (yetkili icra organı) teş­ kilâtın mâlî nizamında değişiklik yapan ve malî kaynaklan Müşterek Pazar Parlâmentosu kontroluna veren teklifi, yetki dışı ve millî Parlâ­ mentolarla hükümranhk haklarına bir tecavüz telâkki edilerek, Fran­ sa tarafından red edilmiştir. Bu yüzden Haziran ayında yeni bir kriz teşkilâtı sarsmıştır. 1966 — ingiltere Başbakanı M. Wilson, Avam Kamarasında yaptı­ ğı bir beyanda Avrupa Müşterek Pazar Topluluğu ile temasa geçece­ ğini bildirmiştir. 2 Mayıs 1967'de Müşterek Pazar'a tam üye olarak namzetliğini koyan ingiltere'yi İrlanda, Danimarka ve isveç takibetmistir. Bu talebi Fransa gene olumlu karşılamamıştır. Müzakereler halen sallantıdadır. 1967 Temmuz ayında, ziraî Müşterek Pazar hak­ kında mühim kararlar alınmıştır. 1966 — 1967 yılıbaşmda iki mühim hâdise kendisini göstermiştir : Birincisi : Orta Vadeli (1966—1967) iktisadî politika programı, Müşterek Pazar Bakanlar Konseyi tarafından kabul edilmiş ve üye devletler hükümetleri tarafmdan da tasdik olunm^uştur. Üye her dev­ lette muamele vergisinin aynı esas ve metodlarla uygulanması ve bu­ nun 1970'deTL evvel yürürlüğe girmesi kabul edilmiştir. (Taxe d e la valeur ajoutee). İkincisi : 30 Haziran 1967'de Cenevre'de GATT'da (Gümrük Tari­ feleri ve Ticaret Genel Anlaşması) yapılan (Kennedy Eound) dünya öL çüsündeki gümrük tarife indirimleri müzakereleri neticelenmiştir. Bu kararlar çerçevesi içinde Müşterek Pazar Topluluğunca ilk ta­ rife indirimlerinin 1 Temmuz 1968'de yapılması uygun görülmüştür. % 50'ye kadar gidecek olan indirimlerin, 1972'de tamamlanması ka­ rarlaştırılmıştır. 1 Temmuz 1967'de, Müşterek Pazar icra organı olan Komisyon ile, Kömür ve Ç e l i k Birliği ve Euratom komisyonlarının tek bir Komisyon haline getirilmesi karan yürürlüğe girmiştir. Bu fusion, üye altı dev­ let arasında ahengi sağlamakta v e hedeflerin gerçekleştirilmesini rasyonalize etmektedir. 1968 — Yukarıda belirtildiği gibi, 1 Temmuz 1968'de altı devlet hudutları içinde gerek sanayi mamullerinde ve gerek ziraî mahsuller mübadelelerinde, g^ümrük re^îimleri v e miktar tahditleri ile birlikte, iş­ çilerin serbestçe yerleşmelerine ait son kısıntı kalmüları d a kaldırıl­ mıştır. Ticaret mübadelelerinde gümrük duvarlarının ve kemiyet kısıntı­ larının k a i d i m i ^ o q i . iv^nqferek Pazar'ın büyük hedeflerinden birinin gerçekleştirildiğini gösterir. İktisadî Hırlı ğe doğru : Avrupa Müşterek Pazan Topluluğu'nun esaslı hedeflerinden biri olduğuna göre, rekabeti önleyen engelleri kaldırmak l â z ı m gelmiştir. Bunun için de : ^ ^ Müşterek Pazar. prensiD o l a r a k iktisadî teşebbüsler arasında rekabeti önlenıel<: İRtiHc^Hnıda ol?«n An^j^smaları vasaklamıştır. Roma Andlasmasınm 86'ncı maddesi, hâkim pozisyonların fe­ naya kullanılmasını meneder. Bununla beraber, Avrupa ölçüsünde genişlemiş bir pivps^ya intjhaklan v e hu ^ral^|^n dün^^a rekabetine karsı Pî'elebilmevi SRS-lavacak teşebbüslerin birleşmelerinin lüzumluluğu kabul olunmuştur. Normal rekabet şartlarını bozacak şekilde, d e v l e t veva kî^mu kj^rakterinde teşekküller tarafınri?^n vardım yanılması m^nedılmıstir. Bununla beraber KOMİSYON, bazı ekonomi spktörlerinde mahallî v e y a sosval şartlar sebebiyle, müşterek ve koordine (yanlış olan koordine kelimesinin kullanılmamasını rica ederim), hareketleri teşvik etmektedir. Mîllî mevz?ıiıatın bîrbîrîne yaklaştırılması ve ahenkleştîrîlmesî : Tek iç piyasa yaratılması ve altı devlet içinde rekabet şartlarının ahenkleştirilmesi, ancak millî mevznatm ve bilhassa malî mevzuatm biribirine yaklaştırılması da kabildir. Bunun içindir ki, eşya mübade­ lelerinde üye devletler, her memlekette tatbik edilen çeşitli ve kade­ meli resim ve vergiler (Muamele Vergisi) yerine (Taxe â la. valeur ajoutee) denilen ve Fransa'da uygulanan tek bir vergi sistemini kabul etmişlerdir. Bütün üye devletler bunun 1970'de tatbikine geçecekler­ dir. Bu rejimin kurulmasmdan sonra, rekabetteki farklıhklan değişti­ recek surette vergi nisbetlerinin her üye memleİ5:ette aynı olması ger. çekleştirilecektir. Bu nokta, Müşterek Pazar'ın tam olarak kurulabilmesi için en can alacak bir esastır. Çünkü, malî mevzuatta aynlılık devam ettiği müd­ detçe, Biriik'ten bahsetmek mümkün olamaz. Millî hükümranlığa da­ yanılarak, devletlerin dolaylı bir takım engeller yaratmaları her za­ man olabilir. .Biu sebepledirki Müşterek Pazar icra organı olan KO­ MİSYON, Fransa, Belçika ve Lüksenburg'u, ihracata uyguladıkları bir takım yardımları kaldırmaya davet etmiştir. Bu ihracat primleri, öte^ ki üye devletlerin ihracatını engelleyecek mahiyette görülmüştür. İktisadî PoHtika : İktisadî Birliğe varmanın gerçekleşmesi, yalnız üye devletlerin iktisadî politikalannı karşılaştırmaları Ue mümkün değildir. Bu poli­ tikaları, koruyucu (preventif) mahiyetteki ahenkli bir aksioyn'a uy­ durmaları lâzımdır. Bu bakımdan, KOMİSYON kadrosunda bir takım KOMÎTE'ler kurulmuştur: Para Komitesi, Konjonktür Politikası Komi­ tesi, Merkez Bankası Guv^rtörler Komitesi, Bütçe Politikası Ko­ mitesi. İktisadî Birliğin gerçekleşmesi, döviz kurlarında sabit, istikrarlı bir nispet sağlayacak bir para birliği'ne imkân gerecektir. Öte yan­ dan, evvelce de temas ettiğimiz gibi, KOMİSYON tarafından orta va­ deli bir iktisadî politika prosrramı teklif edilmiştir. Bkı program 1966— '970 devresini içine almaktadır, ve Topluluk Bakanlar Konseyi tara­ fından kabul edilmiştir. Programlar, gayet yumuşak bir şekilde devlet müdahelelerini ve Avrupa kuruluşları tarafından yürütülen müşterek politikayı plânlaştırmayı ön görmektedir. Bu programlarda bilhassa gözetilen hedef, istihdam politikası, Bütçe Politikası ve Ekspansiyon Politikası'dır. Sosyal Politika : İstihdamı geliştirmek ve çalışma hayat şartlarını ıslah için Toplu­ luk KOMİSYONU, Avrupa Sosyal Fon'u (Fonds Social Eüropeen) kurmuştur. Bunun gayesi, işçilerin coğrafî ve meslekî seyyaliyetini sağlamaktır. Bundan başka, iş'teki vasıf derecesini ahenkleştiren ve bu suretle, üye devletler arasındaki işçilerin mübadelesini kolaylaştıracak olan umumî prensipler tespit edilmiştir. Müşterek Tarım Politikası : Son yıllarda Müşterek Pazar Topluluğu içinde yapılan, çetin ve sürekli toplantılar, tarım sahasında üye devletler arasında bir enteg­ rasyon sağlanmasının ne kadar zor olduğunu göstermiştir. Bu politika­ ya, birbirine zıt, bir yandan üye devletler arasında ziraî mamsuller ti- caretinde serbest mübadeleye mâni olan engelleri kaldırmak, diğer ta­ raftan çiftçüere haklı bir gelir sağlamak, gibi aslında birbiriyle bağ­ daşması çok güç olan iki temel görüş, hâkim olmuştur. Bu sebeple, üye devletler, her birinin memleketindeki her ziraî maddeye bir «işarî fîat» (Prix indicatif) tespit etmek hususunda mu­ tabık kalmışlardır. Bundan kasdedUen : «Her rekolte mevsiminde Müşterek Pazar piyasasına ve dış piyasalara arz imkânını bulan mah­ sullere bir fiat sağlamak» tır. Bu fiat, arz ve talep gözönünde tutul­ mak suretiyle muvazeneli bir istihsale imkân verecek şekilde tespit olunur. Bu indicatif fiatı gerçekleştirmek için, üreticilerin lehine olarak bir takım tedbirler almmışür. Piyasada bir fiat düşmesini önlemek için, bazı mahsullere bir «müdahale fiatı» (Prix d'înterventîoıı) tesbit edilmiştir. Fiatlarda fazla yükselmeyi ve fazla düşmeyi önleyecek su­ rette bazı memleketler lehine bir takım muvakkat tashih'ler de kabul edilmiştir. Bunun da sebebi, bu intikal devresinde, bir memleketin asırlardanberi yerine oturmuş olan ziraî bünyesinin alt üst edUmeme sidir. Nitekim tereyağı için böyle olmuştur. Bütün bu fiat müdahelelerini yürüten Organ, 1962 yılında kuru­ lan Avrupa Ziraî Oriyantasyon ve Garanti Fonundur. (Fonds Euro, peen d'Orîentatîon et de Gaı^autîe Agrîcoles). Bu Fon'un birinci vazi­ fesi, tanm müstaJısillerine gelir sağlamaktır. Öte yandan, diğer mü­ him bir vazifesi daha vardır*ki o da, ziraati rasyoneUeştirmektir. Bu çok zor vazifede, ziraî prodüktiviteyi arttırmak için ziraî bünyede transformasyon yapılması fikri yatmaktadır. Fon'un malî kaynaklan iki yoldan beslenmektedir: Üye devletler dışındaki ülkelerden ithal edilen ziraî mahsullerden iç ve dış piyasa fiatlan arasındaki fark miktarında, (prelevement) yolu üe tahsU edi. len bir hisse ile, mutabık kalman nisbetlere göre üye devletlerden her biri tarafmdan ödenen diğer bir hisse, bu iki kaynağı teşkil etmek• exiir. Bir çok zorluklardan sonra ziraî mahsuller sahasında varılan an­ laşma, denilebihrki Müşterek Pazar'm on seneye bile varmayan fnlî varlığı içinde bilançonun en müsbet tarafı olmuştur. Çünkü ziraî mah­ suller olmaksızın, yalnız endüstri mamullerini içine alacak bir serbest mübadele rejimi ile asıl hedef iktisadî birliğin gerçekeşmesi tabiatiye imkânsızdı. Ziraatte büyük ihtiyaçlara cevap verecek bir bünyesi olan Fransa'nın, başka türlü her hangi bir anlaşmayı kabul etmesi zaten im­ kânsızdı. Nitekim bütün zorluklara rağmen böyle olmuştur ve Müşte­ rek Pazar Topluluğu kendi bünyesi içinde hem sanayi mamullerine ve hem ziraî mahsullere serbestçe mübadele ve ihtiyaçları karşılama im­ kânı saelar*ken, çiftçilerin hayat standartlarını korumak suretiyle, sos­ yal büyük bir ihtiyaca da cevap vermiştir. Dış Ticaret : MüşteTek Pazar'ın öteki parlak başarısı, dış ticaret mübadelelerin­ de görülen büyük gelişmelerdir. 1958 — 1966 devresinde Müşterek Pazar Topluluğunun toplam ih­ racatı 8 sene içinde % 131, ithalât ise % 134 bir artış göstermiştir. HaL buki, bu devre içinde dünya dış ticareti ancak % 77 gelişme kaydetmiş­ tir. Gene ayni devre içinde Amerika'nm ihracatı % 68, ithalâtı da % 92 artmıştır. İngiltere'nin önderlik ettiği 7 devletten kurulu Avrupa Serbest Mübadele Birliği ise (İngiltere, Danimarka, İsveç, Norveç, Avusturya, İsviçre, Portekiz) ihracatı % 61 ve ithalâtta % 81 artışla yer almak, tadır. Topluluk içinde mübadeleteı^ yıMık büyüme hızı % 15'în üstünde olmuştur : Müşterek Pazar Topluluğunu teşkil eden Altı devlet hudutları içinde ticarî mübadeleler büyük bir nispette artmıştır. Topluluk içi mübadelelerde ihracat ve ithalâtta yılda % 15'den fazla artış kaydedümiştir. Halbuki Topluluğun Millî GeÜr itibariyle büyüme hızı % 5,3 olmuştur. Dış ticaret gelişmesinden en fazla faydalanan memleketler İtalya ile Fransa'dır. iBİu iki memleketin 1958 ile 1967 arasında diğer üye memleketlere ihracatı her yıl italya % 21, Fransa % 17, ithalâtı ise İtalya ,% 19,5, Fransa % 18 artmıştır. Belçika'nın diğer üye mem­ leketlerle ticarî münaisebetlerindeki artış daha az bir nispettedir. Bu­ nun sebebini, bu memleketin 1958'den evvel, istihsalinin daha çok dünya ihracatına çevrilmiş olmasında aramak mümkündür. Dış Ticaretteki Gelişmeler : Topluluk içi dış ticaret hacmi 1958'de toplam hacmin % 30'u nis­ petinde iken 1967'de % 45'e çıkmıştır. Yaygın olan gerçek şudur ki, Müşterek Pazar, otarşik hiç bir kaymaya gitmeksizin, ihtiyaçlarının büyük bir kısmını, hiç olmazsa bazı maİ kategorilerini kendi bünyesi içinle karşılamaktadır. Topluluk menşeli mamul maddelerini topluluk içinde ithalâü, 1958'de toplam ithalâün % 19'undan 1967'de % 33'üne yüksemiştir. Aynı seyir içinde, topluluk menşeli gıda maddeleri itha­ lâtı da üçüncü memleketler aleyhine olarak artmıştır. Avrupa Müşterek Pazar Topluluğunun dünya dış ticaretinde bü­ yük mevkii ise şu rakamlarla belirmektedir: Resmî rakamlara göre 1967 yılında dünya tüm ihracatı: 190 milyar 200 milyon dolardır. Bu­ nun içinde Müşterek Pazar 91 müyar 400 milyon dolarla yer almakta­ dır. Amerika Birleşik Devletleri'nin ihracatı ise 31 milyar 600 milyon dolar, Avrupa Serbest Mübadele Birliği'ni teşkü eden 7 devletin ihra­ catı da 29 milyar 100 milyon dolardır. ithalxta gelince : 1967 yılında dünyanın tüm ithalâtı: 201 milyar 400 milyon dolardır. Bu toplam içinde Müşterek Pazar Topluluğu itha­ ftı 54 milyar 900 milyon dolar, Amerika'nın, ithalâtı 29 milyar 100 müyon dolar, Avrupa Serbest Mübadele Biriiği ithalâtı da 35 milyar 800 milyon dolardır. Topltıluk dışı ticarî mübaddelerde azabna olnnamıştır : Üye devletlerin, birbirinin devamı olan hudutlar içinde bulunuşu, müşterek gelenekler ve temayüUer içindfe yaşayışları, bu memleketleri zaten birbirine yaklaştırmıştır. Gümrük hudutları kalktıktan sonra bu yaklaşma daha da artmıştır. Bunun tesiriyle ticarî cereyanların eski seyrini değiştirmesi ve üçüncü memleketlerle olan ticarî mübadelelerin azalması gibi ihtimaller doğrulanmamıştır. Himayecilik yoluna gitme cazibesi de olmamıştır. Zaten Müşterek Pazar'ın kurulmaısı Ue üçüncü memleketlerle olan ticarî münasebetlerin bundan ne derece müteessir olduğunu tayin için basit bir inceleme kâfidir. Ticarî cereyanların tahlili gösteriyorki, Topluluğun, üçüncü mem­ leketlerle olan mübadeleleri, dünya ticaretinin seyrine ve hattâ bunun üstünda bir seviyeye yani yıda % 7 bir artışa uymaktadır. Öte yandan başlıca endüstri memleketlerinin. Müşterek Pazar Topluluğu memle­ ketlerine olan ihracat, bu memleketlerin diğer dünya memleketlerine olan ihracatından daha hızla artmıştır. Topluluk dışı memleketilıeriıı Topluluğun gelişmesine îştîmklerî : 1958—1966 devresinde, Amerika flirleşik Devletleri 'nin Müşterek Pazar memleketlerine ihracatı % 94 artış kaydetmiştir. Aynı memleke­ tin aynı devre içinde ödeki dünya memleketlerine ihracatı % 68, ve diğer endüstri memleketlerine ihracatı da % 91 artış göstermiştir. Av­ rupa Serbest Mübadele Birhği'ni teşkil eden 7 memleket için de durum benzerlik göstermektedir. Bu Birlik memleketlerinin Müşterek Pazar Topluluğuna ihracatı % 61, ve öteki endüstri memleketlerine ihracatı ise % 93 artmıştır. Böylelikle Müşterek Pazar Topluluğunun, 10 yıl içindeki gelişmesi, Topluluk dışı memleketler için de lehte olmuştur demektir. Bu da. Müşterek Pazar'ın kapalı bir himayecihğe kaymadığı­ nı göstermektedir. Topluluk dışı memleketlerle münasebetler diaJıa sıkılaşmıştır : Topluluk üyesi memleketler arasında ticarî münasebetlerdeki ko­ laylık, bu memleketler arasında dayanışmayı kuvvetlendirmiş ve ya­ bancı memleketlerle münasebetlerde de müşterek hareketi yaratmıştır. Bilhassa Afrika devletleriyle imzalanan anlaşmalar, bu kıtadan ham maddeler ithalinde kolaylık sağlamıştır. Ham maddeler için haklı bir fiatı gözönnüde tutulmakla da bu fakir memleketler halkına yardıma çalışılmıştır. Müşterek Pazar'ın ham maddelere şiddetle ihtiyacı oldu­ ğundan, Afrika memleketleriyle mübadeleler ehemmiyetini arttırmak­ tadır. Aynı sebeplerle, 1963'te Cenevre'de GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) kadrosu içinde KENNEDY ROUND ismini taşıyan tarife ve ticaret müzakereterine başlanmış ve 1967 Haziran ayında bu müzakereler bir anlaşma ile sonuçlanmıştır. Bu sahada da gümrük tarifelerinde % 50'ye giden kademeli indirimler 1 Ocak 1972 de tamamlanacaktır. 10 yıllık bUânçoda, müşterek politika uygulanması bakımından en olumlu husus, ticaret politikasıdır. Topluluk bu suretle, yalnız kendi üyeleri arasındaki bağlar şebekesini kuvvetlendirmekle kalmamış geliş­ me potansiyeli'nin bütün dünya memleketlerine açılmasını zeminini de hazırlamıştır. iktisadî politikaların entegrasyoîiiU : Avrupa Müşterek Pazan'mn, iktisadî politikaların entegrasyonu sahasında gerçekleştirdikleri, fazla gösterişli değildir. Zaten bunlar rakamlarla belirtüemiyeceği gibi, entegrasyonun usulleri hakkında da «mecburiyet» 1er yükleyen yazılı anlaşmalarda yoktur. Bununla beraber, bu sahada gerçekleşmeler yoktur denilemez. Üye devletler iktisadî otoriterleri arasında mutabık kalarak iş görme itiyadı doğmuştur. Bu suretle, hem millî hükümranhğın icapları yerine getirilmiş — bu noktada Fransa çok titizdir. — ve hem de bu yoldan milletler üstü müşterek aksiyon sağlannuştar. Nitekim Üye devletler iktisat ve MaUye Bakanları, Merkez Bankaları ve diğer para makam­ ları arasındaki sık sık buluşmalar bunu göstermektedir. Özel Sektör'de de Teşebbüs ve îşletmeler'in başındaki şefler sında gene sık sık temaslar yapılmaktadır. Bu temaslar, «fusion» gidilmesi, müşterek şubeler açılması gibi mevzular kadar, bilgi ve berleşme mübadelesi veya Birhk'ler kurulması gibi meseleleri de önünde tutmaktadır. ara­ lara ha­ göz Âmme sektörü temsilcileri arasındaki buluşmalar, öyle bir işbir­ liği havası yaratmıştırki, bu sayede müşterek bir çok problemler çö­ züme bağlanmıştır. Bunun en parlak misaU, her memlekette çeşith nispet, uygulama sahaları ve metodları içinde bulunan Muamele Vergi­ si mevzuatının, (Taxe de la vafcur a joutee) sistemi içinde 1970 den itibaren her memlekette aynı şekli alması kararıdır. Gerçekten şimdi­ ye kadar üye devletlerde çeşitli usullere tabi olan ve dahilde her mua­ melede, madde, mahiyet ve el değiştirdikçe alman «cumulatif» mua­ mele vergisi, her üye memlekette aynı olacak şekilde ahenkleştirilecektir. Fransa ve Almanya şimdiden bu yolu tutmuşlardır. I Ocak 1970 tarihinden itibaren de (Taxe SOT la valeur ajoutee) adı altında Toplu­ luk memleketlerinde aynı muamele vergisi uygulanacaktır. Bu suretle rekabette eşitsizliğe yol açan köklü bir engel ortadan kaldırılmaktadır. Para sahasındaki işbirliği ile her memlekette biribirine benzer tedbirler alınması sayesinde yüksek konjonktürün devamı müddetince, enflasyonist tazyikin hafifletilmesi sağlanmıştır. Bunu takiben de her memlekette faiz nisbetinin süratle indirilmesi mümkün olabilmiştir. Müşterek Pazar Topluluğu devletleri arasındaki dayanışma, dünya ölcüsündeki meselelerde de tesirini göstermiştir. Bu suretle isteklere daha büyük bir ağırlık verilmiş ve beynelmilel organizasyonlar içinde global durumlar kuvvetlendirilmiştir. Nitekim, 17—18 Nisan 1967'de toplanan Müşterek Pazar memle­ ketleri Maliye Bakanları, beynelmilel likidite yaratılması ve Milletler arası Para Fonu statüsünde yapıması gereken bazı değişiklikler hak­ kında müşterek bir karara varmışlardır. ıBlu toplantı da prensip itibariyle Özel Tiraj hakları (Droits de tirage speciaux) ihdasını da kabul etmişlerdir. Bununla beraber, bu yolda bir karar ahnırken, Beynelmilel Para Fonu bünyesinde % 85 bir çoğunluk sağlanması şartı da ileri sürülmüştür. Bu şart, kabul edil­ miştir. Müşterek Pazar Topluluğu devletleri. Para Fonunda % 17 nis­ petinde oy sahibi bulunduklanndan, bu devletlerin her karar alımşmda, VETO etmeleri halinde, tiraj haklan mekanizması yürüyemiyecektir. Bu da. Topluluk görüşünün. Milletlerarası meselelerde ve hattâ Ameri­ ka'nın hâkim oduğu Para Fonu bünyesinde dahi, ağırhğım göstermesi bakımından dikkate değer görülmektedir. Milletlerarası Para Fonu kanalı ile yeni krediler açılmasını öngö­ ren Tiraj Haklan kararları, Teşkilât tarafından kabul edildikten son­ ra, devletlerin tasdikine arzedilmiştir. Bu münasebetle mekanizmayı kr saca hatırlatmakta fayda vardır : Aslında, kitle halinde arzedüen Dolar ve Sterlin'in altın ile karşr lanması zorluklannın yarattığı buhran karşısında ortaya atılan bu ko­ ruyucu sistem, Amerika ve İngiltere'yi korumak için kurulmuştur. Esaslar kısaca şunlardır : 1 — Tiraj hakları, her devletin Para Fonundaki Kota'sma nispet edilerek hesap edilecektir. 2 — Milletlerarası Para Fonu üyeleri — (106 devlet) — beş yıl­ lık bir devre için, özel tiraj haklarına karar vereceklerdir. Tiraj hak­ lan borçlu memleketler tarafından ödeme muvazenesi açıklarını ka­ patmakta kullanılacaktır. Özel tiraj haklan, mekanizmada gözetilecek bazı hususlar dahilinde ödemeye tabi değildir. 3 — Bu özel tiraj haklan, altm ve dolar gibi, Mer'kez Bankalarmca «ihtiyat» olarak kabul edilecektir. 4 — Bu mekanizmanın yürüyebilmesi için, Üye her devlet ParlementosuTLun hazırlanan kanunî metinleri tasdik etmesi lâzımdır. Bu formalite hâlen bitirilmektedir. 1 Temmuz 1968 tarihinin getirdikleri : JÖu tarih, Müşterek Pazar Topluluğu için bir dönüm noktasıdır. Gümrük Birliği ve mikdar tahditlerinin kaldınlmasımn tamamlanma­ sı bu tarihte olmuştur. Topluluk, bundan sonra iktisadî Birlik hede­ fine yönelmiştir. 1 Temmuz 1968 tarihinin bir araya getirmesidir : ehemmiyeti, bu tarihin üç vadeyi de it Üye devletler arasında gümrük resimlerinin tamamen nlması, it Altı devlette geçerli olacak Müşterek Dış Gümrük Tarifesinin kesin olarak uygulanmasına başlanması, it Cenevre'de Kennedy Round gümrük tarife müzakereleri so­ nunda 1967'de imzalanan Anlaşma'ya göre, o zaman yürür lükteki gümrük tarifesinde, üçüncü memleketlere uygulanan resimlerde, 1972'ye kadar % 50'ye varacak vergi indirimine geçilmesi, bu suretle Kennedy Round birinci etap'ımn ger­ çekleşmesi. kaldr Topluluk içinde Gümrük Birliği'nin gerçekleşmesi, müşterek tanm Dolitikasınm kabullenmesine bağlı idi. Bu Politika da kabul edilmiştir. Geri kalan bir takım problemler, ehemmiyetli şeyler değüdir. Kennedy Round Anlaşmasiyle kabul edilen gümrük vergisi in- dirimlerinin, Müşterek Pazar memleketleri ekonomileri için çok hassas bir nokta olduğunu kabul etmek lâzım gelir. Gerçekten bu suretle, Topluluk dışı endüstri memleketleri mamullerinin gerek istihsal şart­ ları ve gerek maliyetleri itibariyle, Topluluk içi memleketler ma­ mullerine rekabette, kuvvetli bulunması bu hassasiyete ve endişeye yer vermektedir. Düjıya ölçüşümde bir kudret : Müşterek Pazaar : Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği gibi iki büyük ve kudretli devlet karşısında. Müşterek Pazar Topluluğu'nu kuran ve yü­ rüten altı devlet, 185 milyonluk kaUteli bir nüfusun yerleştiği Avru­ pa'nın en ileri bir bölgesini sinesine amıştır. Bir çok Avrupa devletle­ rinin katılmak istediği veya bir kısmının Ortakhk Anlaşmasiyle bağlı bulunduğu bu topluluk, büyük bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Öte yandan, denizaşın topraklarda vücut bulan yeni delvetlerle de kuvvetli İDağlar kurması itibariyle Avrupa hudutlarını da aşmıştır. Müstesna bîr dinamizm : 1958 ile 1967 arasında. Topluluğun global istihsali, % 58 artmış­ tır. Halbuki Amerika'nın aynı devrede istihsali % 50, İngiltere'nin ise ancak % 32 artabilmiştir. Topluluğun 1960 ile 1964 arasında yüksek bir konjonktür devresinde bulunmasının bunda tesiri kabul edilebilir. Ancak istihsal potansiyelindeki bu artışı Pazar'ın genişlemesinde ara­ malıdır. Bu gelişme bilhassa Topluluk içindeki mübadelelerinde göriUür. 1966 tarihinde bu mübadeleler. Müşterek Pazar'ın kuruluş tarihine na­ zaran % 240 artmıştır. Halbuki dünya ticareti — Müşterek Pazar ha­ riç — % 78 artmıştır. Altı devlet arasındaki mübadelelerin bu kadar büyümesine rağmen. Topluluk kendisini — Evvelce işaret ettiğimiz gibi — otarşi'ye kaptırmamıştır. Topluluğun, Topluluk dışı memleket­ lerle ticaretinde ithalât % 90, ihracat ise % 85 artış göstermiştir. Sosyal bir ilerleme faktörü : 1958 ile 1966 arasında Müşterek Pazar memleketlerinde ücretler bir misli artmıştır. Müşterek Pazar entegrasyonu, istihsal şartlarının daha iyi bir hale gelmesine yardım etmiştir. Müşterek Pazar Topluluğu içinde kurulu AvruPa Sosyal Fonu (Fonds Social Europeen), çalışma hayatında bir çok problemlerin hal­ line, bölgelerin bünyelerinin ıslâhına, ve işçilerin sosyal güvenlik için­ de iş tutmalarına yardımcı olmuştur. Avrupa Müşterek Pazarı'nm on yıllık hayatı boyunca karşılaştığı muazzam zorluklar, bazılarında şüphe ve tereddütlere yer vermiştir. Fakat 10 yıllık bilanço, gayet olumlu bir hüküm vermeğe kâfidir. Hiç şüphesiz siyasî entegrasyon'a varabimek için daha pek çok şeylerin ya­ pılması lâzım gelecektir. Fakat, yol çizilmiş ve yol alınmıştır. Gayretler tabiî meyvelerini vermekte devam edecektir.