Mayıs 2007 bülten İçindekiler : 1-Kötü Ağız Kokusunun Nedenleri… 2- İnsan Sağlığını İlgilendiren İlginç Haberler… 3- Tılsımlı Yiyecekler… 4- Hamilelikte Diş Sağlığı… 5- Diş Gıcırdatma(bruksizm)… 6- Çocuğunuz ve sizin için… 7- Biraz fıkra ☺ Kötü ağız kokusunu yenmeye nane şekeri, ağız spreyi yetmez… Ağız kokusu kişiyi rahatsız etmekle kalmıyor, sosyal ilişkilerini de etkiliyor. Ağız spreyi, nane şekeri, sakız, karanfil gibi çözümlerin etkisi dakikalarla sınırlı. Yapılması gereken, sorunun kökenini bulup buna göre çözüm geliştirmek. Ağız kokularının yüzde 90’ı ağız içindeki sorunlardan kaynaklanıyor. Kötü ağız hijyeni, diş çürüğü, dişeti ve çevre kemik dokusundaki hastalıklar, ağızdaki eski dolgu ve kaplamaların altındaki çürükler istenmeyen kokulara zemin hazırlıyor. Ağız kokusunun tıbbi adı halitosiz. Diş hekimi Sibel Tezil, ciddi enfeksiyonlardan kaynaklanmayan ağız kokularının çoğunlukla diş ve dişeti rahatsızlıklarına bağlı oluştuğunu söylüyor. Her ikisinin de nedeni aynı: Dişler düzenli fırçalanmadığında ağızda oluşan bakteri tabakaları. Diş yüzeyi iyi temizlenmediğinde bakteriler bu bölgeye yerleşir. Atıklarındaki sülfürlü bileşikler kötü kokuya yol açar. Aynı şekilde dil köküne yerleşen bakterilerin ölüleri ağızda koku oluşturur. AĞIZ KURULUĞU DA SEBEP "Dişleriniz Konuşuyor" kitabının yazarı diş hekimi Dilşad Doğan Özdoğan, ağız kuruluğunun da ağız kokusuna yol açtığını belirtiyor. Tükürük akış hızı ve miktarındaki azalma, ağız kuruluğunu artırır. Ağız kuruluğunda normalden daha az olan tükürük, dil üzerindeki artıkları ve maddeleri yeterince yıkayamaz. Bu da kokuya sebep olur. Tükürük azlığı, ağız ortamında oksijen azlığı anlamına da gelir. Bu da oksijeni sevmeyen organizmaların oluşmasına olanak sağlar. Ayrıca tükürük bezi hastalıkları, diyabet, hepatit, vitamin eksiklileri, menopoz, duygusal gerilim ve bazı ilaçlar tükürük üretimini azaltabilir. Koku, ağız içindeki mantarlar ve yaraların sonucunda da meydana gelebilir. Akciğer kaynaklı enfeksiyonlar, böbrek ve karaciğer yetmezliği, metabolizma bozuklukları, açlık, diyet, oruçlu olmak, burun tıkanıklığı sonucu oluşan ağız kuruluğu da koku yapar. DİLİNİZİ DE FIRÇALAYIN Kokunun önlenmesi için öncelikle ağız hijyenine özen göstermek gerekiyor. Diş fırçalamanın bile kuralı var. Alt ve üst çenedekileri ayrı ayrı olmak üzere, fırça tüm dişlerin ön, üst ve arka yüzeylerinden en az üç kez geçecek şekilde fırçalamak gerekiyor. Bakteriler iyi temizlenmeyen yüzeyler gibi, pütürlü yapısı nedeniyle dile de rahatlıkla yerleşebiliyor. Dil yüzeyinin ve özellikle arka kısmının fırçalanması kokuyu önlemek açısından önemli. Eğer fırça ile bu yüzeyi fırçalamaktan rahatsız oluyorsanız temiz bir plastik kaşık kullanarak dili kökünden ucuna kadar sıyırarak temizleyebilirsiniz. Ayrıca dilinizi rahat ve düzgün bir şekilde temizleyebilmek için piyasada bulunan dil fırçaları ve dil kazıyıcılarından yardım alabilirsiniz. Ağız kokusu fobisi Ağız kokusu endişesi kimi zaman kişinin psikolojisini etkiliyor ve fobiye dönüşüyor. Kimsenin fark etmediği kokuyu zihninde abartan "halitofobi"liler, depresyona sürükleniyor, aralarında intiharı düşünenler bile çıkıyor. Hayali ağız kokusu, "Olfactory Reference Sendrom" adı verilen psikiyatrik bir durum. Hasta kötü koku yaydığına inanıyor. Ağız ve diş sağlığının düşmanı stres, kimi durumlarda ağızdaki tükürük akımını da azaltıyor. Stres altındaki birey, ağız kurumasına bağlı koku oluşumundan etkilenip halitozis geliştiriyor. AĞIZ KOKUSUNU ÖNLEYECEK 7 ÖNLEM 1/ Eğer ağzınızda herhangi bir enfeksiyon, vücudunuzda nefesinizin kokmasına yol açacak herhangi bir sağlık sorunu yoksa ağız kokusunu engellemek için gargara ve diş macunlarıyla yapılacak düzenli temizlik yeterli. 2/ Ağız kuruluğunu önlemek için gün boyu su için. 3/ Aldığınız ilaçlar ağız kuruluğu yapıyorsa, yudum yudum su için; dişlerinizi ve dilinizi fırçalamayı aksatmayın. 4/ Tükürük salgısını hareketlendirin. Bakteri oluşumunu önlemek için ağzın oksijenlenmesine yardımcı olun. Şekersiz sakız çiğnemek bunun en kolay yolu. Bu arada mentollü pastillere dikkat! Kokuyu giderir gibi görünse de kuruluğa neden olur. 5/ Bol su içeren sebze (domates, kereviz gibi) ve meyveler (elma gibi) tüketin. Yiyeceklerinizin üzerine maydanoz doğrayın. 6/ Sarmısak, soğan ve baharattan kaçının ya da pişirerek yemeyi tercih edin. Çoğunlukla kötü sindirildikleri için süt ürünleri de bu probleme neden olabilir. 7/ Alkolü ve sigarayı bırakın. anasayfa İnsan sağlığını ilgilendiren ilginç Haberler… Alkol: Bilim adamları, alkolün erkeklerde kadınlara göre daha fazla kontrol kaybına sebep olduğunu ortaya çıkardı. ABD’de Kentucky üniversitesinde yapılan araştırmaya 12 kadın ve 12 erkek denek katıldı.Araştırmada iki tarafta eşit miktarda alkollü içecek verilerek bilgisayar ekranında tekrar tekrar beliren şekillere istenen zamanda klavyedeki düğmelere basarak tepki vermeleri istendi.Araştırma sonucunda alınan alkol miktarı arttıkça erkeklerin kadınlara göre daha çok hata yaptığı ve kontrollerini kaybettikleri ortaya çıktı. Dr. Mark Fillmore, konuyla ilgili olarak ‘Kadınların erkeklere göre içkiye daha az dayanıklı olduğu inanışı genel olarak hakim olsa da, bu hiçbir zaman araştırılmamıştır. Bizim araştırmalarımızın sonucu da erkeklerin kadınlara göre daha çabuk kontrollerini kaybettiklerini ortaya çıkardı’ dedi. Çocuklarda horlama problemi: Horlama ve çocuklarda solunumun durması çocuklarında sağlığını tehdit ediyor.Her gece uykusu bölünen çocuklarda davranış bozuklukları görülebiliyor. Horlama hayatı tehdit eden bir hastalığın ilk belirtisi olabiliyor. Horlamanın uyku sırasında hava yolunun daraldığının en önemli göstergesi olduğunu belirten Acıbadem Onkoloji ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Uyku Bozuklukları Uzmanı Dr. Ceyda Kırışoğlu, horlamanın sadece yorgunken, uyku ilacı veya alkol içimini takiben ortaya çıkabildiği gibi çene yapısının küçük olması, boğazın arkasındaki dokuların yoğunluğu, bademciklerin büyümesi veya burun tıkanıklığına bağlı olarak da görüldüğünü belirtiyor. Horlamanın sosyal bir sorun olmaktan çıkıp hayatı tehdit eden bir durum haline gelmesi uyku apnesi(uykuda solunum daralması) sendromundan kaynaklanıyor. Dr. Kırışoğlu uyku apnesini şöyle açıklıyor; ‘Üst solunum yolunda gelişen darlık veya tıkanıklık solunum çabasının artmasına, oksijen seviyesinde de düşmeye neden olur.Beyin koruma içgüdüsüyle hastayı uyandırıp nefes almasını sağlar.Gece boyunca onlarca, hatta yüzlerce kez uyanan kişi, ertesi gün dinlenemeden yorgun kalkar, gündüz uyuklar. Hipertansiyonu olan hastaların yarıya yakınında, kadınların yüzde 2, erkeklerin ise yüzde 4’ünde uyku apnesi görülüyor. Ancak pek çok kişi bu hastalığın farkında değil. Dr. Kırışoğlu “Uykuda ortaya çıkan bölünmeler ertesi günkü fonksiyonlarımızı etkiliyor; yorgun uyanma, gün boyu halsizlik,yorgunluk hissi,sabah baş ağrısı,ağız kuruluğu, depresyon,kişilik değişiklikleri,dikkat toplamada güçlük,karar vermede zorlanma,hafızada zayıflama,unutkanlık,adet düzensizlikleri ve iktidarsızlığa neden oluyor.” Çocuklarda ise büyüme geriliğine yol açıyor. Araştırmalara göre horlama, her 10 çocuktan birinin her gece yaşadığı bir sorun. Solunum bozukluklarına bağlı uyku bölünmesi ise çocukların hiperaktivite, kolay sinirlenme, dikkat eksikliği gibi çeşitli davranış bozuklukları sergilemesine yol açıyor. Sorunu yaşayan çocukların sıklıkla iç çekmeyle nefes almaya başlayıp tekrar uykuya daldığını kaydeden Dr. Kırışoğlu, ‘Bazı çocuklarda ise nefes durması görülmüyor. Ancak onları da başka tehlike bekliyor.Bu çocuklar büyümek için kullanılacak enerji kaynağını uykuda nefes alıp verebilmek için sıklıkla büyüme geriliği,yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği tehdidi altında oluyor.’ diyor. En çok 2 ile 6 yaş arası çocukların etkilendiği sorunun sebeplerini Dr. Kırışoğlu şöyle sıralıyor:’Bademcik ve geniz etinin büyüklüğü başta gelen nedenler arasında. Diğer nedenler ise burun tıkanıklığı, alerjik durumlar,astım,reflü,şişmanlık,tiroid bezinin az çalışması,yüz kemik gelişimindeki farklılıklar,genetik(down sendromu gibi) ve nörolojik hastalıklar.” Tedavi seçenekleri Bademcik ve geniz etinin alınması: Operasyon şikayetlerin geçmesinde sıklıkla yeterli. Ortodontik tedavi: Alt veya üst çenenin küçük olması, dişleklik ve yüksek damak gibi yüz kemiklerinin gelişim bozukluklarının varlığı özellikle çocuk yaş grubunda büyük önem taşıyor. Nazal CPAP (devamlı pozitif havayolu basıncı) cihazı: Cihaz bir maske aracılığı ile burundan veya ağızdan hava vererek nefes yolunu açık tutuyor. Gözlük gibi sadece kullanıldığı sürece etkilidir. Diğer öneriler: Çocuğun büyüme ve gelişme sürecinde fazla kilo almaması sağlanmalı. Yan yatması, arkasının uzunca bir yastıkla desteklenmesi gerekir. anasayfa Tılsımlı yiyecekler… Yiyecekler konusunda kendi kendinize bazı yasaklar uygulamayın. Örneğin çikolata şişmanlatması, soğanın nefesinizi kokutması gibi nedenlerle bu yiyeceklerden uzak durmanız yanlış olur.Bakınız uzmanlar, kadınlara özellikle hangi yiyecekleri öneriyorlar: Acı çikolata Her gün az miktarda acı çikolata yemek kandaki kolestrol oranını düşürüyor, kalp hastalıklarından korunmanıza yardım ediyor. Kara üzüm Doktorlar kırmızı şarap içmenizi öneriyorlar. Kırmızı şarap yerine siyah üzüm yemenizde, kalp hastalıklarından korunmanıza yardımcı olacaktır. Kalp sağlığı için büyük önem taşıyan maddeleri içeren kara üzüm, şeker hastaları dışında herkese öneriliyor. Soğan Soğan yemeklere lezzet katar. Ayrıca zengin bir c vitamin kaynağıdır. Posalı yiyecekler arasında yer alır. Dahası sarımsaktan daha etkili bir kan basıncı düzenleyicisidir. Biftek Yağsız biftek vücudunuzun demir ihtiyacını karşılayabilir. Demir eksikliğinin kadınlarda büyük sorunlar yarattığını unutmamalısınız. Özellikle regl dönemlerinde sık sık biftek yemelisiniz. anasayfa Hamilelikte diş sağlığı… Hamilelik tüm vücudun fiziksel ve psikolojik yönden pek çok değişikliğe uğradığı bir dönemdir. Ağzımız ise vücudun bu tür değişikliklere karşı çok hassas olan bir bölgesidir. Anne adayı hamilelik süresince ister istemez devamlı bebeğini düşündüğü için kendi kişisel bakımını ihmal edebilir. Mide bulantıları ve kusmalar ağız içinde zararlı etkilere neden olur. Bazı yiyecek ve içeceklere karşı aşırı ilgi veya aşırı tiksinme duyulması sonucu ağızda bundan etkilenir. Hormonal etkiler sonucunda ağız içinde bazı değişimler olur. Örneğin kandaki ve tükürükteki asit miktarı arttığı için dişlerin çürümesi kolaylaşır. Çünkü en basit anlatımıyla dişin çürümesi demek, bakterilerin salgıladığı asitlerle yumuşaması demektir. Diş eti rahatsızlıkları da eskisinden daha kolay ve daha sık oluşacaktır. Hamile olmayı düşünen veya hamile olan her kadın mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeli, ağız sağlığı için neler yapması veya yapmaması gerektiğini öğrenmeli ve gereken tedavilerini yaptırmalıdır. Bu hem annenin hem de çocuğunun sağlığı için çok önemlidir. Hamilelik kabaca 3 dönemde incelenir: İlk üç aylık dönem: Bu dönem bebeğin çok hassas olduğu bir dönemdir. Gereksiz müdahaleler düşüğe sebep olabilir. Fakat ağrıya sebep olmuş veya müdahale edilmediği takdirde daha çok zarara neden olabilecek durumdaki dişlerin çekim, kanal tedavisi gibi acil olarak tedavi edilmesi gereken durumlarında, çekinmeden diş hekimine gidilmelidir. Diş hekimi, bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedaviyi sağlayacaktır. İkinci üç aylık dönem: Bu dönem, hamilelik sonuna kadar ertelenmesi uygun olmayan diş çekimi, dolgular, kanal tedavileri gibi pek çok tedavinin yapılması için en uygun olan dönemdir. Üçüncü üç aylık dönem: Bu dönemde bebek anne karnında oldukça büyümüştür ve doğum yaklaşmıştır. Aynen üç aylık dönemde olduğu gibi, acil tedaviler dışında diş hekimi müdahale etmemelidir. anasayfa Diş Gıcırdatma(bruksizm)… Bruksizm genellikle uyku esnasında oluşan güçlü çene hareketlerinin neden olduğu çeneyi sıkma ve dişleri gıcırdatma olayıdır. Toplumumuzda sık rastlanır. Genellikle bu alışkanlığa sahip bireyler bundan habersizdir. Diş gıcırdatmanın sebepleri nelerdir? Bruksizm (diş gıcırtması) oluş nedenleri hakkında çeşitli görüşler vardır. Bazı araştırmacılar bruksizmin dişler arasındaki kapanış ilişkisinin bozulmasından kaynaklandığını, bazıları santral sinir sistemindeki bir hastalığın neden olduğunu bazı araştırmacılarda bu iki nedeni de kapsayan çok yönlü bir problem olduğunu ileri sürmektedirler. Duygusal stresler (herkes stresin bruksizmin nedenleri arasında en önemli faktör olduğu konusunda fikir birliği içerisindedir. Vücudumuzda stres belirtilerini ilk olarak gördüğümüz yer ağız dokularıdır. Stres bruksizmin hem oluş nedeni hem de olayın şiddetini arttıran en önemli faktör olarak belirlenmiştir.) *Aşırı sinirli, hassas, titiz bir yapıya sahip olmak *Malokluzyon (dişlerin diziliş ve sıralanışındaki bozukluklar) Diş gıcırdatması sonucu ağız ve dokularında ne tür rahatsızlıklar oluşur ve belirtileri nelerdir? *Dişlerin çiğneyici yüzeyinde oluşan aşınma: Dişlerin birbirleri ile sürtünmesi sonucunda oluşan aşınma tüm dişleri kapsayabilirse de özellikle ön dişlerde daha etkilidir. *Dişlerde kırılma: Dişleri sıkma ve gıcırdatma sonucunda ön dişlerin köşelerinde arka dişlerin çıkıntılı kısımlarında mikro çatlaklar oluşur. Röntgen ile saptanamayan bu çatlaklar zamanla büyüyerek dişlerin kırılmasına neden olur. *Dişlerde aşırı hassasiyet: Genellikle soğuğa karşı hassasiyet gelişir. *Diş etinin geriye çekilmesi ve genellikle bununla birlikte oluşan dişin boynunda diş eti hizasında oluşan çentik şeklindeki aşınmalar: Bu durumun oluşmasına neden olarak ilerleyen yaşa bağlı diş eti çekilmesi yada aşırı baskı uygulanarak yapılan diş fırçalama gösteriliyorsa da, bruksizm hastalığının dişlerde bu gibi oluşumlara neden olduğu bilinmelidir. *Dişlerde sallanma: Yıllar süren gıcırdatma sonucu dişler gevşeyerek sallanmaya başlar. Aşırı basınç dişleri saran kemik desteğinin kaybolmasına neden olur. Bu durumu telafi etmek için dişlerin kökleri hizasında ekstra kemik çıkıntıları gelişir. *Yanaklarda iritasyon (tahriş): Özellikle dişleri birbirlerine temas ettikleri kapanış çizgisi hizasında, yanağın iç kısmında çizgi yada kabartı şeklinde fibröz bir oluşum meydana gelir. Bu oluşum nedeni ile sıklıkla “yanak ısırma” olayı ile karşılaşılır. *Kas ağrısı: Özellikle şakak ve yanak bölgesindeki kasların aşırı çalışması bu bölgelerde kas ağrısına neden olur. *Baş ağrısı: Yukarıda belirtilen kas ağrısı zaman zaman baş ağrısı şeklinde kendini gösterir. *Çene ekleminde ağrı: Çene eklemine aşırı yüklenme nedeni ile eklemde ağrı, çıtırtı ve kenetlenme olabilmektedir. Bu belirtiler diş gıcırdatmasının hemen başlangıcından itibaren ortaya çıkmaz. Olayın şiddetine ve süresine göre bazen yıllar sonra görülebilmektedir. Çoğunlukla belirtilerin tümü birden olmayabilir. Tedavi: Tedavinin amacı dişlerde çene ekleminde oluşabilecek kalıcı zararları önlemek ve ağrıyı ortadan kaldırmaktır. Diş hekimi tarafından uygulanan, uyku sırasında dişlerin birbirleri ile temasını engellemek amacı ile alt ve üst çene dişlerinin arasına yerleştirilerek kullanılan en önemli araçtır. Ancak gece koruyucuları çoğunlukla tek başlarına yeterli olamazlar. Bu nedenle hastalığın sergilediği tabloya göre gece koruyucularının yanında bazı ek tedavilerinde uygulanması gerekmektedir: *Stres terapisi, *Rahat uyumayı sağlayıcı önlemler, *Kas gevşetici ilaç uygulaması, *Hatalı yapılmış diş dolgusu ve kaplamaların yenilenmesi, *Eksik olan dişlerin yerine koyulabilmesi için protez uygulamaları. Çocuğunuz ve sizin için… Müzeler: Arkeoloji müzesi : (0212) 520 77 40 Osman Hamdi Bey Yokuşu, Gülhane. Pazartesi hariç her gün 09:00-17:30 arasında açık Yunan, Roma ve Bizans uygarlıklarına ait arkeolojik eserlerin sergilendiği Arkeoloji Müzesinde, vitrinlerin çocukların boyuna göre ayarlanmış olduğu özel bir bölüm var. Çocukların ilgisini çekebilmek için sergilenen eserlerin çevresinden dönen mini bir kale yapılmış;çocuklar bu kaleye tırmanıp üstünde yürüyebiliyor. Müzede ayrıca çocukların içine girebildiği bir Truva Atı maketi de var.Giriş 5ytl. 0-6 yaş arası çocuklara, öğrenci ve öğretmenlere ücretsiz. Atatürk Müzesi : (0212) 233 47 23 Halaskargazi Caddesi 250, Şişli. Perşembe ve Pazar hariç hergün 09:00-16:30 saatleri arasında açık. Kısa bir süreliğine Atatürk’ün evi olan binada, Ata’ya ait çeşitli eşyalar, doğumundan 1. Dünya Savaşı’na kadar hayatına ait fotoğrafları, Milli Mücadele ile ilgili tablolar ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi sergileniyor. Giriş ücretsiz. Miniaturk : (0212) 222 28 82 İmrahor Caddesi, Sütlüce. www.miniaturk.com Her gün 10:00-18:00 saatleri arasında açık. Türkiye’nin dört bir yanını iki saatlik bir gezide tamamlamaya ne dersiniz? Çeşitli tarihi eser ve anıtlarla birlikte günümüz mimarisinin de önemli eserlerinin birebir örneklerinin minyatür boyutta sergilendiği müze çocuklar için hayal alemi gibi. Giriş ücreti 5ytl öğrenci 3ytl. Oyuncak müzesi : (0216) 359 45 50 Dr.Zeki Zeren Sokak 17, Göztepe. www.istanbuloyuncakmuzesi.com Pazartesi hariç her gün 09:30-18:00 arasında açık. Dört katlı tarihi bir köşkte yerleşik müzede 1920’lerden günümüze gelen oyuncaklardan örnekler sergileniyor. Özellikle savaş oyuncakları bölümünün çok etkileyici olduğu müze, teneke oyuncaklardan plastik oyuncaklara kadar geniş bir yelpazeyi içermekte. Anne-babalara yönelik fotoğraf ve yaratıcı drama eğitimleri ile ‘Farklı Zeka Boyutlarının Kültürel Değerlerle Desteklenmesi Semineri’ de veriliyor. Giriş ücreti 6ytl. Öğrenci ve öğretmenlere 4ytl. 3yaş altı çocuklar ücretsiz. Çocukla müze gezerken… *Müzedeki eserlerin tümünü gezmeye çalışmayın. Özet bir tur çocuklar için yeterli olacaktır. *Çocuğunuza bakma ve görme arasındaki farkı anlatın. *Müzedeki eserler hakkında basit sorular sorabilirsiniz.mesela sanatçının bakış açısıyla ve eserle ilgili sorular. *Birlikte eserin anlattığı dönemle günümüz arasındaki farklılıkları bulmaya,incelemeye çalışın. *Eserdeki renkler ve geometrik şekillerle ilgili bulmacalar yaratıp, çocuğunuzun ilgisini çekmeye çalışın. *Eserin anlattıklarıyla bağlantılı bildiğiniz çocuk şarkıları bulup birlikte söyleyebilirsiniz. Saraylar: Dolmabahçe Sarayı : (0212) 236 90 00 Dolmabahçe, Beşiktaş. Her gün 09:00-15:00 saatleri arasında açık. 285 oda ve 46 resepsiyon salonundan oluşan saray, sultanların yaşadığı dönemdeki haliyle korunmuş olması dolayısıyla çocuklar için oldukça ilginç bir mekan. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemindeki gösterişli yaşantısını vitrinler arkasında değil de kullanıldığı şekliyle gözlemlemek çocuklar için eğlenerek öğrenme imkanı sunuyor. Giriş ücreti hafta sonu 10ytl. hafta içi 20ytl. öğrenci 3ytl. 7yaş altı ücretsiz. Topkapı Sarayı: (0212) 512 04 80 Sultanahmet Meydanı, Sultanahmet. Salı hariç her gün 09:00-17:00 saatleri arasında açık. Tarihi ağaçlarla dolu bahçeleri, havuzları, muhteşem manzarası ve eşsiz mimarisiyle Osmanlı İmparatorluğu’nun göz bebeği niteliğindeki bu saray çocuklarınıza tarihimizi tanıtmanın en iyi yollarından biri. Eserlerin vitrinlerde sergilendiği ve dört ana bölümden oluşan sarayda çocuklar daha çok şehzadelerin kıyafetlerinin sergilendiği Kıyafet Bölümü, değerli mücevherlerin sergilendiği Hazine ve silahların sergilendiği Silah Bölümü’yle ilgileniyor. Giriş ücreti 10ytl. öğrencilere ücretsiz. Çocukla saray gezerken… *Sarayların çocuklar için büyüleyici olduğunu unutmayın.bunu dikkate alarak saray gezisini tarihe sihirli bir yolculuk niteliğinde eğlenceli bir masala dönüştürün. *Çocuğunuzun gündelik hayatıyla saraylarda yaşayan çocuklarınkini karşılaştırın: Nerede uyumuşlar? Ne yemişler? Okula giderler miymiş? Nerede ders çalışmışlar? Eğlenmek için ne yaparlarmış? *Sarayda yaşayan çocukların gizli projelerini veya yaramazlıklarını tahmin etmeye çalışın. *Sarayda eskiden yaşamış çocuklardan bugüne dek kalmış izleri bulmaya çalışın. Biraz fıkra… Uyku hapları Doktorun biri, yıllardır ilgilendiği ve sevdiği bir hastasının yanında uyku hapları taşıdığını görmüş ve onu uyarmak istemiş: - “Haluk bey, kullandığınız uyku haplarını gördüm, zaman zaman ihtiyacınız olabilir ama sizi uyarayım; o haplar çok etkilidir ve bağımlılık yaparlar.” Hasta bunun üzerine ukala ukala gülümsemiş : -“Yok doktorcum, sen yanlış biliyorsun. 17 senedir bu ilacı kullanırım, bağımlılık falan yaptığını görmedim!” 3 doktor Üç doktor muayenehane açmaya karar vermişler ve açmışlar. 1. doktor tabela olarak memleketin en iyi doktoru yazmış. Bunun üzerine 2.doktor tabelaya dünyanın en iyi doktoru yazmış. Bunun üzerine 3. doktor altta kalmamak için düşünmüş taşınmış ve tabelaya mahallenin en iyi doktoru yazmış…