َّٰﯾَﺎْﻣُرُﮐُمْ اَنْ ﺗُؤَدﱡوا اﻻْ َﻣَﺎﻧَﺎتِ اِﻟٰﯽ اَھْﻟِﮭَ

advertisement
Kıymetli Kardeşlerim!
İL
:MANİSA
TARİH:03.04.2015
ّ ‫ِاِ َّى ه‬
ْ ‫ِّللاَ ِيَاْ ُه ُر ُك ْن ِاَ ْى ِتُؤَ ُّدوا‬
ِ‫ِواِ َذا‬
ِ ‫ِاْلَ َهاًَا‬
َ ‫ت ِاِ هلى ِاَ ْهلِهَا‬
ّ ‫اس ِاَ ْى ِتَحْ ُك ُوىا ِبِ ْال َع ْد ِل ِاِ َّى ه‬
ِ‫ِّللاَ ًِِ ِع َّوا‬
ِ ٌَّ‫َح َك ْوتُ ْن ِبَ ْييَ ِال‬
‫ه‬
ّ
‫صيرًا‬
‫يَ ِعظُ ُك ْن ِبِ ٖه ِاِ َّى‬
ٖ َ‫ِّللاَ ِ َكاىَ ِ َس ٖويعًا ِب‬
‫وسلم‬
‫عليو‬
‫َّللا‬
‫صلى‬-
‫ه‬
ِ‫َّللا‬
‫سى ُل‬
ُ ‫َر‬
‫قَا َل‬
‫المسلم من سلم الناس من لسانو ويده والمؤمن من أمنو الناس‬
‫على دمائهم وأمىالهم‬
EMNİYET VE NİMET
Değerli Müminler!
Okumuş olduğum ayeti kerimede Yüce Rabbimiz
şöyle buyuruyor: “Allah, size, emanetleri
mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında
hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi
emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne
güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla
işitendir, hakkıyla görendir.”1
Bir toplumda emniyet ve güven giderse, o
toplum karanlıklara boğulur ve anarşi kol gezer.
Şurası bir gerçektir ki, yaşadığımız çağda güven
ve emniyet duyguları kaybolmaya yüz
tuttuğundan dolayı insanlık, büyük buhran ve
huzursuzlukla
karşı
karşıya
kalmaktadır.
Toplumumuzda emniyet güçlerimizin en başta
gelen görevi, toplumun güvenliğini sağlamak ve
güven duygusunu cemiyetin her kesiminde tesis
etmektir. Bu amaç doğrultusunda dosta güven
düşmana ise korku vermektir. Ayrıca bizler
vatandaş olarak ve inanan müminler olarak
güvenlik sorunlarının önüne geçmek için aynı
zamanda manevi bir atılım içinde bulunmak
mecburiyetindeyiz. Bunun için dinimizin ana
kaynağı olan Kur‟ anı ve sünneti yeniden ve doğru
bir şekilde okumalı ve imanımızın gereği olan
güzel davranışları hayatımıza yansıtmalıyız. Başta
kendimize daha sonra çevremize karşı güven
veren bireyler olmak zorundayız. Hutbemin
başında okuduğum hadisi şerifte Sevgili
Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Müslüman;
Elinden ve dilinden başkalarına zarar
gelmeyen, Mümin ise insanların canları ve
malları hususunda şerrinden emin olduğu
kimsedir.”3
Kardeşlerim!
İslam, huzur ve güvenlik dinidir. Dinimiz
huzuru bozmayı, güveni sarsmayı, başkalarına
zarar vermeyi kesinlikle yasaklamıştır.
Bir kişinin, bir başka insana zarar vermesi
zulümdür, haksızlıktır. Haksızlık ise haramdır.
Dinimiz, insan hayatına haksız bir şekilde
kastetmeyi ve kan dökmeyi, başkalarının
mallarına, ırz ve namuslarına tecavüz etmeyi
kesin olarak yasaklamıştır. Bunlar temel insan
hakları ile alakalı olan dokunulmaz haklardır ve
bütün insanlar için geçerlidir.
Yüce Rabbimizin toplumda huzur ve
güveni tesis için Kur‟ an‟ da adaletle
hükmedilmesine dair birçok emri vardır. Yüce
Allah şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah
için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden
kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin,
sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun;
bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir
davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah
yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.”2
Değerli Müslümanlar!
Hutbeme son verirken emniyet içinde
yaşamanın
büyük
bir
nimet
olduğunu
unutmamalıyız. Bu noktada insan onurunun
teminatı, toplumun emniyet ve güvenliğinin
anahtarı olan Kıymetli emniyet mensuplarının
başarılı ve gayretli çalışmalarının devamını diler,
bu uğurda canlarını feda eden aziz şehitlerimize
yüce Allah‟ tan rahmet niyaz eder, geride kalan
ailelerine sabır, metanet ve selametler dilerim.
1
Nisa 58
Maide 8
3
Buhari, İman 4
2
Hazırlayan : Ergül AKIN
Emirhacılı Mahallesi Camii İ-H Salihli
Redaksiyon :İl İrşat Kurulu
İL
:MANİSA
TARİH :10.04.2015
İnsanlar farklı dil, din, ırk, sosyal ve
kültürel gruplar halinde yaşarlar. Kur'an-ı
kerimde: '' Rabbin dileseydi, bütün insanları
bir tek millet yapardı.”4 buyrulması da,
insanların farklılıklarının, ilahi hikmet ve takdirin
bir parçası olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu itibarla; farklı kimliklere sahip olan
insanların, farklı sosyal ve etnik guruplara
mensubiyetlerini, üstünlük vesilesi olarak
kullanmalarını, İslam dini reddetmiştir.
Kıymetli Kardeşlerim!
HZ.PEYGAMBER VE BİRLİKTE YAŞAMA
AHLAKI
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce
Rabbimiz “Andolsun! Size kendi içinizden öyle
bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya
düşmeniz, O‟na çok ağır gelir. O size çok
düşkün, Müminlere karşı da çok şefkatli ve
merhametlidir.” 1buyurmaktadır.
Peygamber Efendimiz 20 Nisan 571
yılında Pazartesi günü Mekke‟de doğmuştur.
Şairin ifadesiyle:
On dört asır evvel, yine böyle bir geceydi!
Kumdan, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi
Lakin o ne hüsrandı ki, hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, hâlbuki bekleşmedelerdi!2
İnsanlık tarihi boyunca, peygamberler gönderen
Allah (c.c.), son peygamber olarak, Hz.
Muhammed (s.a.s.)‟i göndermiştir. O‟nun
gelişiyle, insanlık tarihinde yeni bir dönem, yeni
bir sayfa açılmıştır.
Önümüzdeki 14-20 Nisan tarihleri
arasında kutlayacağımız Kutlu Doğum Haftası “
Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı ”
mesajıyla kutlanacaktır.
Değerli Müminler!
Hadis-i şeriflerinde:
“ Müminler
arasında imanca en kâmil olanı, ahlakça en
güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı
olandır.‟‟3 buyuran, ahlak ve fazilet örneği Hz.
Muhammed
(s.a.s.),
birlikte
yaşamanın
vazgeçilmez unsurları olan barışı, affı ve
merhameti, İslam toplumunda, yaşanılan bir
pratiğe dönüştürmüştür.
Bugün insanlığın giderek menfaate dayalı,
kendisinden başkasını düşünmeyen, bencil bir
hayata yönelmesi, gelecek açısından oldukça
endişe vericidir. Bu durumda; hayatımızı insani
ve ahlaki değerlerle inşa edebilmek için, Hz.
Peygamber'in güzel ahlakına ve Medine'de
''Müslümanlarla, gayr-i Müslimlerin bir
arada yaşadığı'' tecrübeyi, bize aktaran örnek
hayatına, her zamankinden daha çok ihtiyacımız
vardır. Unutmayalım ki; savaş ve şiddetin
kıskacında, manevi bunalım ve buhran yaşayan
insanlık; aradığı huzur ve mutluluğu, ancak
İslam‟ın ve Kur‟an‟ın ikliminde bulacaktır.
Aziz Kardeşlerim!
Bizim
medeniyet
anlayışımızı
ve
''birlikte yaşama tecrübemizi'' ortaya koyan,
Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimizin, sosyal barışı
ve kardeşliği emreden, rahmet yüklü sesine, bir
daha kulak verelim. O'nun Kutlu Doğumunu
vesile ederek, rahmet elçisi Efendimize, gönül
dilimizle seslenelim:
Ey yolumuzu aydınlatan, kitabımızın
esaslarını sünnetiyle bize öğreten ve ahlakı
Kur‟an olan Efendimiz! Yolumuzu bu dünyada
aydınlattığın gibi, ahirette de bizi şefaatsiz
bırakma. Nübüvveti ile insanlığın ufkunu
aydınlatan, Peygamber Efendimizin Kutlu
Doğumunun;
gönüllerimizde,
yeni
bir
Muhammedi gülün açmasına vesile olmasını
Cenab-ı
Allahtan
niyaz
ederim.
1
Tevbe, 9/128
Safahat, s.499
3
Tirmizi, Rada, 11
4
Hud suresi ayet:118
2
Hazırlayan :Hayrettin ÇOBAN
Merkez Hatuniye Camii İ-H Şehzadeler
Redaksiyon :İl İrşat Kurulu
İL
:MANİSA
TARİH :17.04.2015
ْ ِ‫َِّللا‬
ّ ‫ُىرِ ِع ٌْد ه‬
ِ‫ب‬
۪ ‫ِاثٌَاِ َع َش َرِ َش ْهر‬
ِ ‫ًاِفيِ ِكتَا‬
ِ ‫اِ ه َّىِ ِع َّدةَِال ُّشه‬
ّ
ِ‫ضِ ِه ٌْ َٓهَاِاَرْ َب َعةٌِ ُح ُر ٌۜ ٌم‬
َ ْ‫تِ َو ْاْلَر‬
ِ ‫ّللاِِيَىْ َمِ َخلَقَِالسَّوه َىا‬
ْ َ‫ِالقَيِّ ُنِفَ ََلِت‬
ْ ‫يي‬
ُ ‫هذلِكَِال ۪ ّد‬
ِ‫ىاِفي ِه َّيِاَ ًْفُ َس ُك ْنِ َوقَاتِلُىا‬
۪ ‫ظلِ ُو‬
ّ ‫ْال ُو ْش ِر ۪كييَ ِ ََٓكافَّةًِ َك َِواِيُقَاتِلُىًَ ُك ْنِ ََٓكافَّ ٌۜةًِ َوا ْعلَ َُٓوىاِاَ َّى ه‬
َِ‫ِّللا‬
ْ ‫َه َع‬
﴾63﴿ِ َ‫ِال ُوتَّ ۪قيي‬
ayının ilk Cuma gecesi ise Regaib gecesidir ki; 23
Nisan Perşembe gününü Cuma gününe bağlayan
gecedir. Regaib; istenilen, değeri çok olan, bağış,
ihsan ve ikram anlamına gelmektedir.
Üç ayların manevi iklimine girildiğinin
müjdesini taşıyan Regaib kandili; Cenâb-ı Hakk‟a
samimi olarak yönelişin ve nefsani arzu ve
isteklerden uzaklaşmanın adıdır. Üç aylar; Receple
başlayan, Şaban‟la devam eden ve nihayetinde
Ramazanla son bulan ayların toplu adıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) üç aylara ulaşınca:
„‟Ya Rabbi, Recep ve Şabanı bizler için mübarek
kıl ve bizi Ramazana eriştir" 4diye dua etmiştir.
Kardeşlerim!
ÜÇAYLAR VE REGAİB KANDİLİ
REGAİB KANDİLİ VE ÜÇ AYLAR
Muhterem Mü'minler!
Okuduğum ayeti kerimede Yüce Rabbimiz
söyle buyuruyor: Şüphesiz Allah‟ın gökleri ve yeri
yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların
sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram
(hürmetli) aylardır. İşte bu, Allah‟ın dosdoğru
kanunudur. Öyleyse o aylarda, kendinize
zulmetmeyin. Fakat Allah‟a ortak koşanlar
sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de
onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine
karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.1
Değerli Kardeşlerim!
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de bir
Hadis-i Şeriflerinde : "Beş gece vardır ki
onlarda yapılan dua geri çevrilmez: Recebin ilk
(Cuma) gecesi, Şaban'ın ortasında bulunan gece,
Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı
geceleridir” 2buyurmuştur.
Bir başka bir hadis-i şeriflerinde ise;
„„Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş
gibidir‟‟3
buyurarak, tövbe etmenin, kişiyi
günahlardan arındıracağına işaret etmiştir.
Kıymetli kardeşlerim!
İnsanlar; ilim, ahlak, fazilet ve takvada
birbirleriyle eşit olmadıkları gibi; aylar, günler,
geceler, zaman ve mekânlar da, fazilet yönünden
aynı değildir. Nasıl ki, Kâbe-i Muazzama ile diğer
yerler maneviyat ve kutsiyet bakımından eşit
değilse, üç aylar diye bilinen Recep, Şaban ve
Ramazan ayları da, rahmet ve mağfiret bakımından,
daha bereketli ve feyizli aylardır.
Aziz Kardeşlerim!
Bu
mübarek
gecede
Rabbimizle,
yakınlarımızla ve çevremizle olan bağlarımızı,
yeniden gözden geçirelim. Bu vesileyle olgun
mü‟min olmanın, iman-ibadet-ahlak bütünlüğünden
geçtiğini bir kez daha hatırlayalım.
Ayrıca bu mübarek gecede, Allah‟a bol bol
tövbe ve istiğfar edelim, Yüce Rabbimizin: „De ki!
Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!
Allah‟ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.
Çünkü Allah, günahların hepsini bağışlar.
Şüphesiz O, çok bağışlayan ve esirgeyendir.‟‟5
İlahi fermanına kulak vererek, O‟nun engin
rahmetinden, asla ümidimizi kesmeyelim.
Kardeşlerim!
Rabbim; Regaib kandilini ve üç ayları,
Milletimiz, İslam âlemi ve bütün İnsanlık için
hayırlara
vesile
eylesin.
1
Tevbe 9/36
Beyhaki, Şiabu’l-İman, 3, 342.
3
İbn Mace, Zühd, 37.
4
Ahmed b. Hanbel, 1, 259.
5
Zümer, 53
2
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)'in mübarek
dualarıyla şereflenmiş olan Recep, Şaban ve
Ramazan ayları, İslâm ümmetinin bir nebze olsun
kendini bulduğu, manevi yükselişin ivme kazandığı,
müstesna zaman dilimleridir.
Önümüzdeki Pazartesi günü, Müslümanlar
için tövbe etmenin, affın ve manevi arınmanın
habercisi olan, Recep ayına kavuşacağız. Recep
Hazırlayan: Mehmet TUNÇ
Dingiller Köyü Camii İ-H Akhisar
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
İLİ
:MANİSA
TARİHİ:24.04.2015
َّ ُ ‫َو ََل ت ُِط ْع‬
‫ُك َح ََّّل ٍف َمهٖنيٍ ََهَّا ٍز َم َّشا ٍء ِبنَ ٖم ٍي‬
‫ََل يَدْ ُخ ُل الْ َجنَّ َة نَـ َّمام‬
SÖZ TAŞIMA VE DEDİ KODUNUN
ZARARLARI
Değerli Kardeşlerim!
Okuduğum Ayeti Kerime‟de Yüce Allah
şöyle buyuruyor: “Yemin edip duran, aşağılık,
daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz
taşıyan, hiç kimseye itaat etme”1
Okuduğum
Hadis-i
Şerif‟te
ise
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Söz
gezdiren/laf taşıyan kimse cennete giremez.”2
Müslümanların sakınmaları gereken kötü
huylardan biri de koğuculuktur. Koğuculuk; iki
kişinin arasını bozmak için sözü birinden alıp
diğerine götürmektir. Diğer bir ifade ile insanlar
arasında söz taşımaktır. Koğuculuk yapanlar
insanları birbirine düşman etmiş olurlar. Söz
getirip götürenler kardeşlerin, karı-kocanın, anababa ile evladın, mesai arkadaşlarının aralarını
bozarlar. Onun için başkalarından söz getiren
kimselere dikkat edilmeli ve çoğu kere
düşmanlığı artırmak için böyle davrandıkları
unutulmamalıdır.
Koğuculuk
yapmak
dostlukların bozulmasına ve güvensizliğe sebep
olur. Oysa Müslüman, eliyle, diliyle kimseye
zarar vermeyen kişi değil midir?
Saygıdeğer Mü‟minler!
Efendimiz (s.a.s) koğuculuğu her fırsatta
çirkin
görmüş
ve
bu
konu
hakkında
“Çekememezlik, koğuculuk ve
kahinlik yapanlar benden değildir, bende
onlardan değilim.”3 buyurmuştur. Bizlere laf
getiren kişinin, bizim sözümüzü de başkasına
götüreceğini unutmayalım. Koğuculuk yapanı
mümkünse uyarmalı, uyarılarımıza aldırmıyorsa
yanından bir an önce ayrılmalıyız. Günlük
hayatta sıradan bir davranışmış gibi pek
umursanmayan koğuculuk yani söz taşıma,
toplumun huzurunu bozduğu için sakınılması
gereken ahlak dışı çirkin bir davranıştır. Bunu
yapan kimse tövbe ederek kendisini Allah katında
affettirmeye çalışmalı ve laf taşıma sebebiyle
haksızlık ve tatsızlık yaşanmışsa ilgili kişilerle
helalleşmelidir. İyi bir Müslüman, her şeyden
önce kendi kusurlarını görüp onları düzeltmeli,
başkalarının iyiliği için çalışmalıdır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Doğru sözün bile kulaktan kulağa
dolaştırılması bazen büyük sorunlara sebep
olurken, yalan katılarak başkalarına aktarılan
sözlerin daha vahim hatalara sebep olabileceği
unutulmamalıdır. Onun için atalarımız “Taş taşı,
söz taşıma” demişlerdir.
Gıybet, dedikodu ve koğuculuk gibi kötü
alışkanlıklar, fert ve toplumları içerden çökerten
ve yıkan en büyük manevi hastalıklardır.
Bunlardan kaçınmanın yolu; Allah ve Resulünün
emirlerine uymak, yasakladıklarından da
kaçınmaktan geçer. Bu nedenle gelip geçici olan
bu fani hayat için ahiret hayatımızı lekeleyecek
kötü alışkanlıklarımızın önce farkına varalım,
sonra da onları terk edelim. Huzurlu ve mutlu bir
toplumda yaşamak istiyorsak bizlere uymayan
çirkin davranışlardan uzak duralım. İçimize sevgi
ve İslam kardeşliğini yerleştirerek bu dünyada
huzurlu yaşayıp Rabbimizin karşısına huzurlu
çıkmanın gayreti içerisinde olalım.
1
Kalem, 68/10-11.
Et- Terğib ve„t – Terhib, 3-499
3
Buharî, Edeb,50; Müslim, iman, 169-170.
2
Hazırlayan : Ömer ÇORAPLI
Kemiklidere Mah. Camii İ-H Saruhanlı/MANİSA
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
Download