TDV DIA

advertisement
MA' MER b. RAŞiD
lunduğunu
kaydetmektedir (el-Fihrist, s.
138) Ma'mer'in el-Cami' dışındaki rivayetlerinin önemli bir kısmını Abdürrezzak'ın ve diğer hadis imamlarının eserlerinden deriemek suretiyle ortaya koymak
mümkündür.
Ma'mer b. Raşid'in hayatı ve el-Cami'
eseriyle ilgili olarak Fuat Sezgin bir
makale yazmış (bk. bibl.J, Ebuzer Bozkurt
Ma'mer b. Raşid'in Hayatı ve Kitabü 'ICami' İsimli Eseri adlı bir doktora tezi
hazırlamış ( 1980, AÜ ilahiyat Fakültesi),
ayrıca Muhammed Re'fet Said bir çalış ­
masında Ma'mer'i pek çok yönden değerlendirmiştir (bk bi b!)
ı
MA'MÜRETÜLAZIZ
(bl<. ELAZIG).
L
_j
BİBLİYOGRAFYA :
ı
adlı
BİBLİYOGRAFYA :
Ma'mer b. Raşid, el-Cami' (Abdürrezzak esSan·anl, el-Muşanne{içinde . nşr. Hablbürrahman
el-A'zaml). Beyrut 1403/1983 , X, 379; Xl, 183;
Abdürrezzak es-San'anl. el-Muşannef (nşr. Hablburrahman ei-A'zaml). Beyrut 1403/1983, HI,
490; IV, 26; V, 313; Ali b. Ca'd, el-Müsned, Beyrut 141 O, s. 159; İb n Sa'd, e(- Taba~at, V, 546547; Ahmed b. Hanbel, el-'ilel (Vasiyyullah). 1,
132; ll, 590; Buhari, et-Ttıril].u 'l-kebir, VII, 378;
Müslim. el-Küntı ve'l-esmtı', Medine 1404 , 1,
625; Ebu DavCıd, el-Mertısfl (nşr. Şuayb el-Arna Ot). Beyrut 1408/1988, s. 130; İbn Ebu Hatim, el-Cerf:ı ve't-ta'dil, VIII, 255-256; İbn Hibban. eş-Şi!cat, VII, 484; İbnü'n-Nedlm, el-Fihrist,
s. 138; Bad. et-Ta'd1l ve't-tecr1f:ı li-men l].arrece
lehü'l-Bul;tıri fl'l-Cami'i'ş-şaf:ı1/:ı (nşr. EbO Lübabe Hüseyin), Riyad 1406/1986, ll, 742; İbn Semüre ei-Ca'dl, Taba~atü fu~aha'i'l-Yemen (nşr.
Eymen Fuad Seyyid). Kah i re 1377/1957--> Beyrut, ts. (Darü'l-kalem). s. 66; Mizzl. Teh;;1bü'lKemtıl, XXVIII, 303-311; Zehebl, A'lamü'n-nübeltı', V, 276-277; VII , 5-18; VIII, ll; a.mlf., Te;;kiretü'l-f:ıuf{a;r., 1, 190-191; a.mlf., M1ztınü'l­
i'tidal, lll, 193-194; a.mlf., er-Ruvtıtü 'ş-şi~a­
tü'l-mütekellem fihim bimtı ltı yücibü reddeh üm (nşr. M. ibrahim el-Mevsıll), Beyrut 1992,
s. 166; SüyCıtl, Taba~atü'l-f:ıuf{f'ı?(Lecne). s. 8889; KeWlnl, er-Ristıletü'l-müstetra{e, s. 9, 41;
Muhammed Hamldullah, Muhtasar Hadis Tarihi
ve Sahife-i Hemmam b. Münebbih (tre. Kemal
Kuşcu). İstanbul 1967, s. 54; Sezgin, GAS, 1, 99,
290-291; a.mlf.. "Hadis Musannefatının Mebdei ve Ma'mer b. Raşid'in Cami'i", TM, XII
( 1955), s. 115-134; Nisar Ahmed Faruqi, Early
Muslim Historiography, Delhi 1979, s. 271280; M . Re'fet Said, Ma'mer b. Rtış id eş-Şan'a­
n1: Meşadirühü ve menhecühü ve eşerühü {1
rivayeti'l-f:ıadfş, Riyad 1403/1983; Cezzar, Medal].ilü '1-mü'ellifin, lll, 1570-1572.
li] İBRAHiM HATİBOÖLU
MA'MERİYYE
( ~yo=JI )
Muammeriyye olarak da bilinen
ve Mu'tezile kelamcılarından
Muammer b. Abbad'ın
(ö. 215/830)
mensupianna verilen ad
(bk. MUAMMER b. ABBAD).
L
554
_j
rını kurtarmasına rağmen sonunda Zeyd
b. Hattab ile birlikte şehid olmuştu r (Reblülevvel12 1 Mayıs- Haziran 633).
MA'Nb.
ADI
( .s..ı.:
oJ-W )
.:,.!
Ma'n b. Ad!
b. ei-Ced el-Belevi ei-Aclani
(ö. 12/633)
Sahabi.
L
_j
İkinci Akabe Biatı'nda (622) bulundu-
bilinmektedir. Hz. Peygamber Ma'n'ı
hicretten sonra Hz. Ömer'in ağabeyi Zeyd
b. Hattab ile kardeş ilan etti. Bedir Gazvesi başta olmak üzere ResGl-i Ekrem'in
bütün savaşiarına katıldı. Bedir Gazvesi'nde elde edilen ganimetler dağıtılırken pay
almak istemediyse de ResOluilah 'ın almasın ı söylemesi üzerine kabul etti ve bu
gazvede şehid olan Mübeşşir b. Abdülmünzlr'in hissesini ailesine ulaştırma görevini de Hz. Peygamber ona verdi. Münafıklar tarafından inşa edilen Mescid-i Dı­
rar'ın yıkJiması için Resul-i Ekrem'in görevlendirdiği (9/630) sahabilerden biri de
Ma'n b. Adi' dir. Ayrıca İslamiyet'ten önce
okuma yazma bilen çok az kişiden biri olduğu için ResUlullah'ın vahiy katipleri arasında yer alıyordu. Hz. Peygamber'in vefatı sırasında fitnelerle karşılaşmaktan
korkan müslümanların. "Keşke Resulullah'tan önce ölseydik" diye ağlaştıklarını
görünce Ma'n, ResUl-ı Ekrem'in sağlığın­
da olduğu gibi vefatından sonra da ona
bağlılığını göstermek için kendisinden önce ölmeyi arzu etmeyeceğini söylemiştir
(İbn Sa'd. lll , 465).
Vakıdi. Kitabü'r-Ridde (nşr. Muhammed Hamldullah). Paris 1409/1989, s. 22, 26; İbn Sa'd,
et-Taba~at. ııı, 377,456,460,465, 474; ibn Abdülber, el-İst1'ab (Bicavl), IV, 1441-1442; ibnü'IEslr. Üsdü'l-gabe(Benna). V, 238; Zehebi. A'lamü 'n-nübela', 1, 320-321; İbn Hacer, el-İşabe,
lll, 429; Hamldullah. islam Peygamberi (Tuğ),
ll, 1107 , 1109; Abdülhay ei-Kettani, et-Teratfbü'l-idariyye (Özel). ll , 67, 305; M. Mustafa eiA'zaml. Küttabü'n-neb1,Riyad 1401/1981, s.
105.
ğu
Hz. Peygamber'in vefatı üzerine ensahemen toplanıp aralarından birini halife seçmek istedikleri sırada oraya gelen
muhacirlerle aralarında tartışma çıkmış.
bu esnada Ma'n yaptığı konuşmalarla
ortalığı yatıştırdığı gibi Hz. Ebu Bekir'in
halife seçilmesinde de önemli rolü olmuş­
tur. Hz. Ebu Bekir'in halifeliği döneminde Müseylimetülkezzab'a karşı yapılan Yem am e savaşı sırasında kumandan olan
Halid b. Velid 100 atlıdan oluşan bir öncü
birliğin başına Ma'n'ı tayin etmişti. Bu savaşta büyük yararlıklar gösteren Ma'n,
bir ara müslüman askerlerin bozguna uğ­
raması karşısında ileriye atılarak, "Ey ensar. Allah için düşmanımza karşı savaş­
mak üzere geri dönün!" diye bağırmış.
öncülüğünü bizzatyaptığı bu saldırı esnasında zor durumdaki askerlerden bazıların
Iii
HABiL
N AZLlGÜL
MA'N b. EVS
C..>".9 ı 0-!
ı.:ro l
Ma'n b. Evs b. Nasr b. Ziyad el-Müzenl
(ö. 64/684 [?])
L
Muhadram
şair.
_j
Mudar kabilesinin Müzeyne koluna
mensuptur. Medine ile Mekke arasında
bulunan. toprakları verimli bir bölgede
yerleşmiş varlıklı bir ailenin çocuğudur.
Gençlik döneminin bir kısmını Cahiliye
devrinde geçirdiği ve bu sırada kabilesinin katıldığı savaşlara şahit olduğu kaydedilir (Ömer Ferruh, 1, 418). Medine'de hurmalıkları, başka yerlerde arazileriyle deve
sürüleri bulunan Ma'n t icaret hayatına
atılarak Şam. Irak (Basra) ve Hicaz'a seyahat etti. Gittiği yerlerde birçok evlilik yaptı, bunlardan hep kız eviadı dünyaya geldi. Cahiliye geleneğine rağmen kızlarını
bağrına basmış, kız çocuğu olduğu için
üzülenleri de teselli etmiştir. Ticaret için
uzakta bulunduğu sırada bağları ve arazisi gasbedilen Ma'n, ticaretten kazandık­
larını da tüketince hayatının son yıllarını
sefaJet içinde geçirdi. Onun Hz. Peygamber'le görüşüp fetih ve gazvelere katıl­
dığına dair bir kayıt bulunmamaktadır.
Mekke'nin fethinden önce müslüman olduğu ve kabilesi Müzeyne'den bir grupla
birlikte Huneyn Gazvesi'ne iştirak ettiği
ileri sürülürse de (Brockelmann, 1, 72) bu
kesin değildir. islam'a ne zaman girdiği
bilinmeyen Ma'n, Abdullah b. Cahş. ömer
b. Ebu Selerne gibi birçok sahablye methiye yazmış. Hz. Ömer ile görüşüp ona da
bir kaside takdim etmiştir. Muaviye b.
Ebu Süfyan ile de görüştüğü. Muaviye'nin
onun şiirlerini çok beğendiği kaydedilir
(Abdülkadir ei-Bağdadl. VII, 260).Birçok
olaya şahit olm asına rağmen şiirlerinde
bu konuda hiçbir işarete rastlanmaz. Bu-
MANA
nun sebebi köy hayatını çok sevmesi ve
mecbur kalmadıkça şehre inmemesi olma lıd ır. Hayatının son yıllarında gözlerini
kaybeden şairin Mervan b. Hakem ile Abdullah b . Zübeyr arasında çıkan olaylara
yetiştiğine göre Medine'de 64 (684) yılın­
da öldüğü söylenebilir.
Ma'n b. Evs'in İslami erdemiere müslüman olmadan önce de sahip olması. Müslümanlığı kabul ettikten sonra İslami
prensipiere uygun olarak yaşamaya devam etmesi şiirlerinde fazla bir değişikli­
ğin ortaya çıkmaması neticesini doğur­
muş, eski Arap şiirinin geleneği içinde
yazdığı şiirlerinin temalarını aynı istikamette sürdürmüştür. Bazı halife ve sahabilere takdim ettiği methiyeleri beğenilen
şairin hicivlerinde nükteli, alaylı ve sitemli. kendisinin ve kabilesinin erdemlerini
övdüğü fahriyyelerinde gerçekçi. hikemiyyata dair şiirlerinde ise eğitici tavrı
dikkat çeker.
Ebu Ali el-Kall tarafından rivayet edilen
Ma'n'ın divanı Cahiliye şiirinin geleneksel
konuları olan gazel, medih , fahr. hiciv ve
hikemiyyat türü şiirlerden oluşur. İlk defa
Almanca bir girişle birlikte Paul Schwartz
tarafından neşredilen divanı (Leipzig
I 903 ı daha sonra Kemal Mustafa (Ma' n
b. Evs J:ıayatühü, şi'ruhü, ai]baruhü, Kahi re ı 927), Nuri Hammudl el-Kaysi- Hatim Salihed-Damin (Bağdad ı 977ı ve
Ömer Muhammed Süleyman el-Kattan
(Şi'ru Ma' n b. Evs el-Müzen!, Cidde 1403/
ı 983 ı tah ki k ederekyayımlamışlardır.
Muhammed b. Süleyman es-Sedls son
neşrin eleştirisine dair bir makale yazmış ­
tır ('Alemü'l-kütüb, Vll/4 [Riyad ı 9861. s.
468-473)
BİBLİYOGRAFYA :
Merzüban!, Mu'cemü'ş-şu'ara', Kahire 1954,
s. 399; İbn Hazm. Cemhere, s. 202; İbn Manzur.
Mul]tfırü 'l -Egan1, Beyrut 1383/1964, X, ı 03;
Safed!, f'lektü'l-himyan (nşr. Ahmed Zek! Bek),
Kahire 1329/1911, s. 294; İbn Hacer. el-İşfıbe,
Bağdad 1909, lll, 499; Abdülkadir ei-Bağdad!,
/jizfınetü'l-edeb, VII, 260; Brockelmann, GAL
Suppl., ı, 72; Beitrage zur arabischen Poesie,
İstanbull956-58, s. 1-28; Sezgin, GAS(Ar.).ll/
2, s. 276-278; C. Zeydan, Adab, ı, 158; Ömer
Ferruh, Tfır1/]u 'l-edeb, ı, 418-421; M. Raşid enNedv!. "Ma'n b. Evs eı-Müzenl", Mecelletü'lMecma'i'l-'ilmiyyi'l-Hindi,l/1, Aligarh 1976, s.
107-126; 11/1-2 (ı 976). s. 104-135; Muhammed
b. Sü leyman es-Sed!s, "Şi'ru Ma'n b. Evs elMüzenl, taJ:ı15llw 'Ömer el-Kattan", 'Alemü'lkütüb, Vll/4, Riyad 1406/1986, s. 468-473; M.
Plesser -[Ch. Pellat]. "Ma'n b. Aws al-Muzani",
Ef2 (İng . ). VI, 344.
Iii
ALi
ŞAKİR ERGiN
MA'Nh.
lsA
( ~ı,)! 0"-" )
Ebu Yahya Ma'n b. Isa
b. Yahya b. Dinar el-Kazzaz el-Eşca!
(ö. 198/814)
L
İmam Malik'in talebesi.
_j
130 (748) yılından sonra doğdu. İpek
için "Kazzaz" Iakabıyla. Beni Eşca'ırı m evias ı olduğu için
"Eşcal" nisbesiyle anılmıştır. Medine'de
yaşadı. İmam Malik'ten başka İbn Ebu
Zi'b, İbrahim b. Tahman. İshak b. Yahya,
Ebü'l-Gusn Sabit b. Kays el-Medeni. Muaviye b. Salih. Mahreme b. Bükeyr el - Eş­
ca' gibi şahıslardan rivayette bulundu.
Kendisinden İmam Şafii. Ali b. Medlnl,
Ahmed b. Hanbel. Ebu Hayseme Züheyr
b. Harb, Abdullah b. Zübeyr el-Humeydl.
Ebu Bekir Abdullah b . Ebu Şeybe , Sahnun. Muhammed b . Haris el-Bezzar, Yahya b. Main gibi alimler hadis rivayet ettiler. İ mam Malik'in özel ilgi gösterdiği talebelerindendi. Malik mescide çıktığında
ona tutun urdu; bu sebeple kendisine
"Malik'in bastoncuğu" denmiştir. Malik'in
en güvenilir ravilerinden olup el-Muvatta'ı rivayet etmiştir. Halife Harunürreşld
ve oğulları İmam Malik'ten el-Muvatta'ı
dinlerken kitabı Ma'n b. Isa'nın okuduğu
kaydedilir. İmam Malik'in kendisine olan
güveni hususunda Ma'n şöyle der: "Malik soran ben olmadıkça lraklılar'a hadis
nakletmezdi. el-Muvatta'daki bütün hadisleri benim ona arzettiklerim müstesna Malik'ten sema yoluyla aldım. Kendisine sorduklarım hariç hadis dışındaki şey­
lerin hepsini ona arzettim." Ali b. Medini
de, "Ma'n bize Malik'ten işittiği kırk bin
mesele nakletti" demiştir (Zehebl, IX.
305-306 ı. Ebu Hatim er-Razı. Malik'in öğ­
rencileri içinde hafızası en güçlü ve en güveniliri kabul ettiği Ma'n'ı Abdullah b. Nafi' es-Saiğ ve İbn Vehb'e tercih ettiğini
söyler. İbn Hablb onu Medine'de fıkıh konusunda Malik' e halef olanlar arasında
sayar. Ma'n 198 yılının Şewal ayında (Haziran 814) Medine'de vefat etti. Ebu Isa
et-Tirmizi, Ma'n'ın Malik'ten çok sayıda
rivayetine el-Cdmi'u'ş-şa]J.il;'inde yer
vermiş, Buhar! ve Müslim de kendisinden
tahrlcde bulunmuştur.
1387, VIII, 316; Hat!b, Tarif] u Bagdad, VIII, 466;
IX, 427; Bac!. et-Ta'd1l ue't-tecr1/:ı li-men l]arrece
lehü'l-Bul]fır1 fi'l-Cfımi'i'ş - şa/:ı1/:ı (nşr. EbG Lübabe Hüseyin) . Riyad 1406/1986, ll, 700, 726;
İbnü'I-Kayseran!. Te?kiretü 'l-tıuffa? ( nşr Harndi
b. Abdülmec!d b. İsmail es-Selef!), Riyad 1415/
1994, ı, 332; Kad! İyaz. Tert1bü'l-medarik, ı,
367-369; Mizz!. Teh?1bü'l-Kemfıl, XXVIII, 335339; Zeheb!. A'lamü'n-nübelfı', IX, 304-306,
461 ; X, 263; Süyüt!. Taba/i:atü'l-tıufffı? (Lecne),
ı, 144-145.
~
dokumacılığıyla uğraştığı
MANA
(~f)
Silret ve
şekil karşılığı
olarak
tasavvuf terimi
kullanılan
(bk. SÜRET).
L
_j
MANA
(~f)
L
_j
Sözlükte "demek istemek, kastetmek"
any (inayet) kökünden mi m li
masdar veya ism-i mef'ul (ma'nl-ma'na)
olup "denilmek istenen, kastedilen şey"
manasma gelir. Buna göre mana lafızla­
rm tasvir ettiği , yöneldiği veya Iafızıarıa
aniatılmak istenen, onlarla anlaşılan şey­
dir. Nahiv ilminde lafzın mukabili olarak
kullanılan mana "sözle aniatılmak istenen şey" (mal<sad, mediQI) olarak tanım­
lanmıştır. Mantık disiplininde ise mana,
benzer bir açıklama ile "vaz' yoluyla lafız­
dan zihne yansıyan tasawur" şeklinde
tarif edilir. Sözü edilen suret bir lafızla
ifade edilirse "müfred", birleşik lafızla ifade edilirse "mürekkep mana" diye anılır.
Mana ile mefhumun her biri akılda oluşan sureti ifade etmesi açısından birbirine benzer. Ancak oluşmaları bakımından
farklılık arzeder ler; zira suret lafızla kastedilmesi bakımından mana, akılda oluş ­
ması bakımından mefhum diye isimlendirilir (Tehanevl, Il, ı 600- ı 60 ı)
anlamındaki
Lafızlarla manaları arasında
tabii bir
ileri sürerek hangi Iafızların hangi manalar için
vazedildiği konusunda bir ön bilgiye sahip olmaya gerek bulunmadığı yolundaki
görüş Ab bad b. Süleyman es-Saymerl tarafından savunulmuştur. Ancak bu görüş,
ilişkinin bulunduğu görüşünü
aynı şeylerin farklı
BİBLİYOGRAFYA :
rinin
İbn Sa'd. eı-Taba/i:at, V, 437; Yahya b. Main.
lama gelmesini
et-Tarif], lll, 174; Buhar!, et-Tfır1/]u'l-keb1r; VII,
390-391; İbn Ebu Hatim, el-Certı ve't-ta'd1l,
VIII, 227; İbn Mencüye, Ricfılü Şatı1/:ıi Müslim
(nşr. Abdullah el-Leys!). Beyrut 1407/1987, ll,
252; İbn Abdülber. et-Temh1d, Muhammediye
ÜRHAN ÇEKER
bulunmasını
telakkinin
nın
doğru
bütün dilleri
dillerde
farklı
lafzın
isimlezıt
an-
açıklayamaz. Ayrıca
bu
ve bir
iki
kabul edilmesi her insaanlayabileceği
sonucu-
na götürür. İbn Cin n! de Iafızların sesleri,
harfleri ve vezinleriyle
manaları arasında
555
Download