َﻟَََ َﺗ ﻦَََ َﻨَََ ُﻟﺎُُُ ِﱪﻟا اﻮ ِﱪﻟا اﻮ ِﱪﻟا اﻮ ِﱪﻟا اﻮ

advertisement
Mâlî Ibâdetler ve Sadaka-i Fıtır, 18
Ramazan 1434 (26 Temmuz 2013)
‫ﻟ َﻦ ﺗَﻨَﺎﻟُﻮا ِاﻟﱪ َﺣﱵ ﺗُﻨ ِﻔ ُﻘﻮا ِﻣﻤﺎ‬: ‫اﺳ ﺘﻌﻴﺬ‬
‫ﷲ ِﺑ ِﻪ )َ ِﻠﲓ‬
َ ‫ ﻓَ ِﺎن‬$ٍ ‫ﻮن َو َﻣﺎ ﺗُﻨ ِﻔ ُﻘﻮا ِﻣﻦ َﺷ‬
َ ‫ُ ِﲢﺒ‬
َ‫ َﻻ َﺣ َﺴﺪ‬: ‫ﻗﺎل رﺳﻮل ﷲ ﺻﲆ ﷲ )ﻠﻴﻪ وﺳﲅ‬
‫َ َء‬Dٓ? ‫ﷲ اﻟ ُﻘﺮ?ٓن ﻓَﻬُ َﻮ ﻳ َﺘﻠُﻮ ُﻩ‬
ُ ‫ ٌﻞ ?ٓ=َ ُﻩ‬:ُ ‫ َﲔِ َر‬8َ‫إﻻ ِﰲ اﺛﻨ‬
‫ﷲ َﻣ ًﺎﻻ ﻓَﻬُ َﻮ ﻳُﻨ ِﻔ ُﻘ ُﻪ‬
ِ ‫ﻠ‬F‫ا‬
ُ ‫ ٌﻞ ?ٓ=َ ُﻩ‬:ُ ‫ﳯ َﺎ ِر َو َر‬H‫َ َء ا‬Dٓ ?‫ﻴﻞ َو‬
‫ﳯَ ِﺎر‬H‫َ َء ا‬Dٓ?‫ﻴﻞ َو‬
ِ ‫ﻠ‬F‫َ َء ا‬Dٓ ?
Muhterem Mü’minler!
Hutbemiz
İSLÂMİYETTE
MÂLÎ
İBADETLERİN FAZİLETİ ve SADAKA-İ FITIR
hakkındadır.
Fatiha Suresi’nde icmâlî olarak anlatılan
sırât-ı müstekîm yani Allah’ın razı olduğu
dosdoğru yol, ondan sonra gelen Bakara
Suresi’nde ve diğer surelerde tafsîlî olarak izah
edilmiştir.1 İşte sırat-ı müstekîmi ve hidayeti tafsil
eden ve çok büyük fazilete sahip olan Bakara
Suresi’nin ilk ayetlerinde Cenab-ı Hak, insanların
inanç noktasından m’ümin, kâfir ve münafık
olmak üzere üç sınıfa ayrıldığını ifade buyurmuş,
mü’minlerden bahseden ilk ayetlerde gaybe
iman, namazın dosdoğru kılınması ve Allah’ın
verdiği rızıklardan Allah yolunda infak edilmesi
hususlarına temas edilmiştir. Tüm bunlardan
anlıyoruz ki İslam Dini İman ve amel dinidir.
Zaten daha başka bir çok ayette “İman edip salih
ameller yapanlar” ifadesi geçmektedir.
Muhterem Müslümanlar!
Dünyâ hayatı ve dünyalık mallar birer
imtihan vesilesi ve fitnedir. Enfâl Suresi’nin 28.
Ayet-i kerimesi’nde şöyle buyuruluyor: “Ve iyi
biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız bir
imtihandır. Ve muhakkak ki Allah katında pek
büyük bir mükâfât vardır.” Peygamber
Efendimiz (s.a.v.) de bu hususta şöyle
buyurmuşlardır : “Şüphesiz her ümmetin bir
fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi (yani
imtihan vesilesi) de maldır”2
Ancak şu hususu iyi anlamak ve
karıştırmamak lazımdır ki helalinden elde edilen
ve Allah yolunda, Allah Rızası için infak edilen
mallar, sahibi için büyük nimettir. Bu hususta
muvaffak olan insanlar yukarıda bahsedilen
imtihanı kazanmış demektir. Çünkü Peygamber
Efendimiz (s.a.v.) başka bir hadis-i şeriflerinde
şöyle buyuruyorlar: “Yalnız şu iki kimseye gıpta
edilmelidir: Biri Allah’ın kendisine verdiği
Kur’ân’ı gece gündüz hep okuyan kimse, diğeri
de Allah’ın kendisine verdiği malı yine gecegündüz daima Allah yolunda infak eden
kimse.”3
Evet insan kendisine verilen nimetler
içerisinde en güzellerini, en çok sevdiklerini Allah
yolunda infak edebilirse o zaman muvaffak olmuş
demektir. Bu hususta Âl-i İmran Suresi’nin 92.
Ayet-i
Kerimesi’nde
şöyle
buyuruluyor:
“Sevdiğiniz
şeylerden
Allah
yolunda
harcamadıkça en iyiye eremezsiniz. Ne
harcarsanız şüphesiz Allah onu bilir.”
Muhterem Mü’minler!
En mühim mâli ibadetin zekât olduğu
malumdur. Çünkü zekat İslam’ın üzerine bina
kılındığı beş esastan biridir ve farzdır. Aynı
şekilde sadaka-i fıtır da mâlî bir ibadet olup,
nisap miktarı mala sahip olan ve hür olan her
Müslüman’a vaciptir. Zekâtın verildiği yerlere
sadaka-i fıtr da verilebilir. Sadaka-i fıtr’ın vâcib
olma vakti ise, Ramazan bayramının birinci günü
fecrin doğuşundan itibaren başlayıp bayram
namazından çıkma anına kadardır. Bununla
berâber vaktinden evvel de sonra da verilebilir.
Tabî ki efdal olan, ihtiyaç sahibi fakirlerin,
ihtiyaçlarını
bayramdan
evvel
tedârik
edebilmeleri için, önceden veya vaktinde vermek,
sonraya bırakmamaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i
şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Ramazan
orucu, semâ ile arz arasında bağlıdır. Oradan
yukarı ancak sadaka-i fıtr ile yükselir.”4
2
3
1
Bu hususta Elmalılı Tefsiri’nde çok güzel izah var.
4
Sünen-i Tirmizî, Zühd 26
Sahih-i Buhârî, cild 6, sayfa 2737
Muhtaru’l-Ehadis
Related documents
Download