T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI Verimlilik Genel Müdürlüğü TEMİZ ÜRETİM ÇALIŞMA GRUBU “TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM ALANINDA YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR” Ocak 2012, Ankara 1 İÇİNDEKİLER 1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2. GÜNCEL STRATEJİ BELGELERİNDE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNDA YAPILAN ATIFLAR 2.1. 17 Ağustos 2011 tarih ve 649 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname 2.2. Türkiye Sanayi Stratejisi Eylem Planı 2011-2014, 44 No.lu Eylem 2.3. KOBİ Stratejisi Eylem Planı (2011-2013) Eylem No: 2.5.5 2.4. İDES –İklim Değişikliği Ulusal Eylem Stratejisi 3. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNDA ÇALIŞMA YÜRÜTEN KURUM VE KURULUŞLAR 3.1. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 3.2. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) 3.3. Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi 3.4. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) 3.5. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) 3.6. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme idaresi Başkanlığı (KOSGEB) 3.7. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nin (TÜBİTAK-MAM) 3.8. İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) 3.9. Bölgesel Çevre Merkezi (REC Türkiye) 3.10. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği 3.11. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası 4. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM ALANINDA YÜRÜTÜLEN BAZI PROJELER 4.1. Eko- Endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi (EPESUS) Projesi 4.2. KOBİ’lerin Çevre Konusundaki İhtiyaç ve Beklentilerinin Belirlenmesi Projesi 4.3. İzmir'de Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi 4.4. Yerli Enerji Teknolojileri Ar-Ge Platformu 4.5. Endüstriyel Simbiyoz: Çevresel ve Ekonomik Kazanım için İşbirliği Ağları 4.6. Küresel Çevre Fonu (GEF) Sanayide Enerji Verimliliği Projesi 4.7. Bursa’da Deri Sanayinde Temiz Üretim Teknolojileri Entegre Programı 5. TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT TEŞVİK MEKANİZMALARI 5.1. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2 5.2. Hazine Müsteşarlığı 5.3. Ekonomi Bakanlığı 5.4. TÜBİTAK 5.5. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı 5.6. KOSGEB 5.7. İzmir Kalkınma Ajansı 5.8. Bankalar 5.9. Kredi Garanti Fonu 6. SEKTÖREL ANALİZ 7. TÜRKİYE ENERJİ POLİTİKALARI 8. VGM TARAFINDAN BAKANLIKLAR İLE YAPILAN PAYDAŞ GÖRÜŞMELERİ 9. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM VE İLGİLİ ALANLARDA GERÇEKLEŞTİRİLEN TEZ ÇALIŞMALARI 10. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME EKLER: EK-1: TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM VE İLGİLİ ALANLARDA GERÇEKLEŞTİRİLEN TEZ ÇALIŞMALARI - TEZ ÖZETLERİ 3 GİRİŞ Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün önümüzdeki dönemdeki ana faaliyet alanlarından birini oluşturacak olan “Temiz Üretim” konusunda Kasım 2011’de bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Çalışmaların daha hızlı ve etkin yürütülebilmesini teminen, söz konusu grubun üyeleri 4 alt gruba ayrılmış ve bu alt gruplar temiz üretimin farklı boyutlarına ilişkin çeşitli çalışmalar ve araştırmalar yürütmüşlerdir. Türkiye’de temiz üretim alanındaki mevcut kapasitenin ortaya konması amacıyla araştırmalar yürüten Alt Grup-4 tarafından şu ana kadar tespit edilen çalışma ve projeler bu rapor kapsamında ele alınmıştır. 1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan çevre kirliliğinin giderek artması ve doğal kaynakların tükenmeye başlaması nedeniyle işletmelerin çevreye karşı sorumlulukları da artmaktadır. Uluslararası anlaşmalar, yasal gereklilikler ve insanların çevre konusundaki artan duyarlılıkları nedeniyle işletmeler, hizmet ve üretim süreçlerinde çevreye duyarlı üretim ve hizmet tekniklerini benimsemeye başlamışlardır. Temiz Üretim kavramı, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından “toplam etkinliği artırmak, insan ve çevre üzerindeki riskleri azaltmak için entegre ve önleyici bir çevre stratejisinin proseslere, ürünlere ve hizmetlere sürekli olarak uygulanması” şeklinde tanımlanmaktadır (Şekil 1.). Temiz Üretim kavramı ilk olarak UNEP Endüstri ve Çevre Bölümü tarafından 1989 yılında kullanılmaya başlanmıştır. 1992’de benimsenen Gündem 21’de1 sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi için belirlenen gerekler arasında Temiz Üretim de yer almaktadır. Şekil 1. Temiz üretim kavramı Temiz üretim, geleneksel kirlilik kontrolü yöntemlerinin aksine atık oluşumunu kaynağında önleyerek/azaltarak üretimden kaynaklanan çevresel etkileri en aza indirmeyi amaçlar. Temiz üretim yaklaşımı, çevresel fayda yanında ekonomik getirileri de olan bir üretim stratejisidir. 1 Gündem 21; ulusal, bölgesel ve yerel faaliyetleri içeren, kalkınma ve çevre arasında denge kurulmasını hedefleyen “sürdürülebilir kalkınma” kavramının yaşama geçirilmesine yönelik küresel uzlaşmanın ve politik taahhütlerin en üst düzeydeki ifadesi olan bir eylem planıdır. Gündem 21, Haziran 1992’de Rio de Janerio’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda 178 ülke tarafından kabul edilmiştir. 4 Temiz üretim; hammadde ve enerjiyi daha az kullanmayı, yeniden kullanım ve geri dönüşümü artırmayı, daha az atık oluşturmayı ve tehlikeli atık miktarını azaltmayı amaçlayan çevreye duyarlı bir atık yönetim yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, çevresel etkileri en aza indirmenin yanında verimlilik artışı sağlamayı da amaçlamaktadır. Temiz üretimle aynı anlama gelen kirlilik önleme yaklaşımı, boru sonu atık arıtımı yöntemleriyle kıyaslandığında önleyici bir yaklaşım sağlayarak, işletme verimliliğinin artmasında ve çevre kirliliğinin önlenmesinde önemli bir rol oynar. Atığı oluştuktan sonra kontrol etmek yerine kaynağında önlemeyi/azaltmayı amaçlar. Temiz üretim, bazı kurumlarca/kişilerce kirlilik önleme, ekoverimlilik, atık minimizasyonu ve yeşil verimlilik olarak adlandırılan terimlerle paralellik gösteren geniş bir kavramdır. Temiz üretim uygulamaları, bir ürünün yaşam döngüsü boyunca (life-cycle) pek çok aşamada (hammadde temini, üretim, kullanım ve kullanım sonrası bertaraf) gerçekleştirilmektedir. Temiz üretim; iyi işletme uygulamaları (good housekeeping) gibi küçük ve düşük maliyetli uygulamalar yanında ekipman, proses ve teknoloji değişikliği gibi büyük yatırım gerektiren uygulamaları da içerir. Bu bağlamda, temiz üretim teknikleri aşağıda sıralanmıştır: İyi işletme uygulamaları Ürün değişimi/tasarımı Hammadde ikamesi Yeniden kullanım/geri kazanım Proses optimizasyonu/değişimi Teknoloji değişimi Yan ürün kullanımı Verimlilik ve Temiz Üretim kavramlarının kesişim kümesini oluşturan pek çok ortak nokta bulunmaktadır. Doğal kaynakların, enerjinin ve suyun etkin kullanılması, hammadde ve enerji kayıplarının önlenmesi, atık oluşumunun ve dolayısıyla bertaraf maliyetlerinin en aza indirilmesi ve geri dönüşüm/yeniden kullanım uygulamaları bu ortak noktalar arasında yer almaktadır. Temiz üretim seçeneklerinin uygulanması ve yürütülmesi; uzun dönemde azalan kirlilik kontrolü, atık arıtma ve temizleme maliyetlerinin sonucu olarak kaynak ve enerji kullanımının azalmasını sağlamaktadır. Böylece, çevreye ve doğal kaynaklara verilen zararın azaltılması yanında işletme verimliliğinin artmasını da amaçlamaktadır. Son yıllardaki küresel ekonomik ve çevresel krizler daha sürdürülebilir endüstriyel sistemlere geçme konusunda uluslararası çabaların artmasını sağlamıştır. Bu süreçte su, enerji ve malzeme gibi kaynakların etkin kullanımını ve atık oluşumunu en aza indirmeyi amaçlayan temiz üretim uygulamaları giderek artmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler ve geçiş ülkeleri, endüstriyel çıktı başına malzeme, enerji ve kirlilik yoğunluklarını azaltmak için önemli potansiyele sahiptir. Temiz üretimin amaçları arasında yer alan malzeme ve enerjinin 5 etkin kullanımı, rekabet gücü yüksek bir endüstri sağlama yolunda temel unsurlardandır. Bu unsurlar aynı zamanda endüstriyel sürdürülebilirliğin öncelikli göstergelerindendir. Temiz üretim kapsamında yer alan enerji verimliliği konusu; gerek enerjinin verimli kullanılması gerekse buna bağlı oluşan sera gazı emisyonlarının azalması sonucunda, sürdürülebilir üretim ve tüketim süreçlerinde önemli bir yere sahiptir. İşletmelerde yapılan temiz üretim uygulamalarında, enerji kullanımı ve enerji kullanımına bağlı sera gazı miktarları birer gösterge olarak kullanılmaktadır. 6 2. GÜNCEL STRATEJİ BELGELERİNDE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNA YAPILAN ATIFLAR TTGV tarafından hazırlanan “Türkiye’de Temiz Üretim Uygulamalarının Yaygınlaştırılması için Çerçeve Koşulların ve Ar-Ge İhtiyacının Belirlenmesi Projesi” sonuç raporunda yer alan plan, program ve strateji belgelerine ek olarak temiz üretim konusuna atıfta bulunan güncel belgeler aşağıda özetlenmiştir. 2.1. 17 Ağustos 2011 tarih ve 649 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname: • 2. Madde f. Bendi (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevlerine eklenen) “Ekonominin verimlilik esaslarına uygun olarak gelişmesi amacıyla verimlilik politika ve stratejileri hazırlamak, sanayi işletmelerinin verimliliğini artırmak, geliştirmek ve temiz üretim projelerini desteklemek.” • 4. Madde ç. Bendi (VGM’nin görevlerini tanımlayan madde) “İşletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlamasına ve uygulamasına yönelik faaliyetlerde bulunmak” 2.2. Türkiye Sanayi Stratejisi Eylem Planı 2011-2014, 44 No.lu Eylem: Türkiye Sanayi Stratejisi Eylem Planı 2011-2014, 44 no.lu eylem uyarınca “Ulusal eko verimlilik programları uygulanması, sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi sağlanacaktır” Sorumlu kuruluş: T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İşbirliği yapılacak kuruluşlar: MPM, TÜBİTAK, KOSGEB, TTGV, Üniversiteler, Sanayi ve Ticaret Odaları Eylemin dayanakları: Türkiye'nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi" projesi kapsamında, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve UNIDO işbirliğinde iklim değişikliği risklerinin sanayiye adaptasyonunu içeren Eko Verimlilik (Temiz Üretim) Programı TÜBİTAK 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında “Endüstriyel Verimlilik ve Çevresel Performansın KOBİ’ler Düzeyinde Paralel Olarak Geliştirilmesi” Projesi (MPM) 44 No’lu eylemin çıktısı: Aynı amaca hizmet eden ancak; il, işletme veya sektör bazında devam eden yukarıda değinilen lokal uygulamalardan elde edilecek çıktılar ışığında Türkiye genelinde bir ulusal eko verimlilik programı projesi uygulanması ve ülkemiz sanayisinin ve 7 organize sanayi bölgelerinin yoğun olduğu bir bölgede bir “Eko verimlilik Merkezi” kurulması. 2.3. KOBİ Stratejisi Eylem Planı (2011-2113) Eylem No: 2.5.5: KOBİ Stratejisi Eylem Planı (2011-2113) Eylem No: 2.5.5 uyarınca “Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Eko-Verimlilik Programı” yürütülecektir. Eylem/Proje Açıklaması: İklim değişikliği risklerinin sanayiye adaptasyonunu içeren “UNIDO Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Programı” kapsamında Türkiye’de kırsal ve kıyı bölgelerinde kalkınma üzerinde tehdit oluşturan iklim değişikliği risklerinin yönetimi için kapasite geliştirmeye yönelik olarak adana, Kayseri ve Niğde illerini içeren Seyhan Havzası Bölgesi’nde eko verimlilik/temiz üretim ile ilgili farkındalık yaratma, kapasite oluşturma faaliyetleri ve gösterim projelerinin uygulanması hedeflenmiştir. Sorumlu Kuruluş: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Beklenen Etki: Sanayide eko-verimlilik konularında kapasite geliştirilmesi, uluslararası çevre standartlarına uyumun sağlanarak sanayinin rekabet avantajının artırılması, eko-verimlilik ile ilgili yatırım projelerinin teşvik edilmesi, Seyhan nehri havzasında pilot eko-verimlilik uygulamalarının gerçekleştirilip ulusal çapta yaygınlaştırılması, eko-verimlilik merkezi kurulması. 2.4. İDES –İklim Değişikliği Ulusal Eylem Stratejisi: Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi’nin vizyonu: Türkiye’nin iklim değişikliği kapsamındaki ulusal vizyonu, “iklim değişikliği politikalarını kalkınma politikalarıyla entegre etmiş; enerji verimliliğini yaygınlaştırmış; temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttırmış; iklim değişikliğiyle mücadeleye özel şartları çerçevesinde aktif katılım sağlayan ve yüksek yaşam kalitesiyle refahı tüm vatandaşlarına düşük karbon yoğunluğu ile sunabilen bir ülke olmaktır”. Hedefler arasında ise “Mevcut teknoloji ve kalkınma düzeyimiz göz önüne alınarak temiz üretime yönelik Ar-Ge ve inovasyon kapasitesini geliştirmek, bu alanda rekabet ve üretimin artırılmasını sağlayacak ulusal ve uluslar arası finansman kaynaklarını ve teşvik mekanizmalarını oluşturmak.” yer almaktadır. 8 3. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNDA ÇALIŞMA YÜRÜTEN KURUM VE KURULUŞLAR Ülkemizde konu üzerindeki çalışmalar, sınırlı sayıda da olsa üniversitelerimiz tarafından 10 yılı aşkın süre önce başlatılmış ve sürdürülmektedir. Konu üzerindeki bu öncü üniversiteler sadece ulusal değil uluslararası düzeyde de çeşitli eğitim, araştırma, yaygınlaştırma faaliyetleri yürütmektedir. Kamu kurumlarında temiz üretim kavramı ile örtüşen az sayıda proje yürütülmüş/yürütülmektedir. Temiz üretim alanında uygulanmakta olan söz konusu proje ve programların uluslararası fonlardan yararlanılarak gerçekleştirildiği, tanımlanmış bir program kapsamında kamu fonlarının bu alanlara yönlendirilmediği görülmektedir. Temiz üretim ile ilgili konularda sanayide yeterli kapasite ve farkındalığın olmadığı; dolayısıyla temiz üretim uygulamalarının da oldukça sınırlı olduğu sonuçlarına varılabilmektedir. Bu kapsamda, ülkemizde temiz üretim alanında öne çıkan kurum ve kuruluşlar ile yürüttükleri faaliyetler aşağıda yer almaktadır: 3.1. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı: - LIFE HAWAMAN - “Türkiye’de Sanayiden Kaynaklanan Tehlikeli Atıkların Yönetiminin İyileştirilmesi” Projesi (2007-2009) AB Eşleştirme Projesi - Sanayiden Kaynaklanan Kirliliğin Azaltılması – EKÖK (IPPC) ve Endüstriyel Emisyonlar Direktifi (2011) AB Eşleştirme Projesi – “Emisyon Kontrolünün İyileştirilmesi (NEC Direktifinin Uygulanması)” (2011) Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol (IPPC-2008/01/EC) Direktifinin Türkiye’de Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi (2008) EMAS (Eko-Yönetim ve Tetkik Programı) Sisteminin Kurulması ve Uygulanması Hususlarında Türkiye’ye Teknik Yardım” Projesi (2009) SEI 2006 kapsamında “761/2001 sayılı EMAS Tüzüğünün İçsellestirilmesi Projesi” (2008-2009) 3.2. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ): - - Araştırma projeleri ve tezler (SEKA Balıkesir Kağıt Hamuru ve Kağıt Fabrikasında Temiz Üretim Olanaklarının Değerlendirilmesi, Bir Süt Üretimi Fabrikası için Temiz Üretim Fırsatlarının Araştırılması, vd.) Temiz Üretim Çalıştayı ve Kursu (“Cleaner Production: A tool for Green Competitiveness in the Turkish Industry, Workshop and Short Course”) – 2008, Ankara 3.3. Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi: 9 - - Araştırma projeleri ve tezler (Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi, Sürdürülebilir Üretim Modelleri ve Temiz Üretim Teknolojileri, Zeytinyağı Endüstrisinde Temiz Üretim Uygulamaları, vd.) Eğitim Programları (Kurumsal Sürdürülebilirlik Sertifika Programı) (Mayıs-Haziran 2010) TÜSİAD ve Bölgesel Çevre Ajansı (REC)-Türkiye tarafından kurulmuş olan ‘İklim Platformu’na BU-SDCPC Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Ortağı EU PREPARE (Preventive Environmental Protection Approaches in Europe) Network Ulusal Odak Noktası Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği, Çevre Komisyonu üyeliği Ayrıca, Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi yetkilileri ile Aralık 2011’de yapılan görüşmelerde, Merkez tarafından 2012 yılı içerisinde aşağıdaki çalışmaların yürütülmesinin planlandığı belirtilmiştir: - - - 2012 yılı içerisinde, İstanbul genelinde üniversite öğrencilerine yönelik “Süründürülebilirlik Eğitim Programı” geliştirilmesi The Regional Activity Centre for Cleaner Production of the Mediterranean Action Plan CP/RAC ile BÜ-SDCPC işbirliğinde 2012 yılında Green Entrepreneurship workshop düzenlenmesi 20-22 Haziran 2012 de Brezilyada gerçekleşecek Rio+20 Sürdürülebilir Kalkınma Birleşmiş Milletler Konferansına (The United Nations Conference on Sustainable Development - UNCSD) katılım sağlanması Trier Üniversitesi ile BÜ-SDCPC arasında, BÜYEM’ inde işbirliği ile 2012 yılında Sürdürülebilirlik konularında bir sertifika programının geliştirilmesi BÜ-Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi (BÜ-SDCPC) ve Elsevier ortaklığında, Environmental Management for Sustainable Universities (EMSU) ve European Roundtable on Sustainable Production and Consumption (ERSCP) 2013 Konferans organizatörü, İstanbul, 2013. 3.4. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ): - - Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Direktifinin (IPPC) Türkiye'ye Uyarlanmasında Teknolojik Açıdan Yol Haritasının Oluşturulması: Tekstil Endüstrisi Bitiş Tarihi: 2008 Çevre Mühendisliği Bölümü bünyesinde “Çevre Biyoteknolojisi ve Temiz Teknolojiler Mükemmeliyet Merkezi” kurulma çalışmaları sürmektedir. Endüstrilerde Su Minimizasyonu – Temiz üretim (Zorlu Linen’de örnek proje uygulaması) 3.5. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV): Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) desteği ile 2008-2011 yılları arasında “Eko Verimlilik (Temiz Üretim) Programının yürütülmesi. Bu kapsamda: 10 - - - - Bilgilendirme ve tanıtım faaliyetleri - Seyhan Havzası’nda bilgilendirme ve tanıtım toplantıları ve çalıştaylar (2009) (150 kişi), Ankara’da bilgilendirme ve tanıtım toplantısı (2009) (60 kişi) Eğitim Programları (28-29 Ocak 2009 Ulusal Uzmanlar için Eko-Verimlilik Temel Eğitimi - 68 katılımcı, Almanya Duisburg’da faaliyet gösteren Eko-verimlilik Merkezi (Effizienz-Agentur NRW) ile işbirliği içinde “malzeme akış analizi ve metodolojisi” ve uygulamalı eğitimler - Eğitim programının ikinci aşamasına ilk eğitime katılanlar arasından belirlenen 25 katılımcı) Program web sitesi oluşturulması (www.ekoverimlilik.org / www.temizuretim.org www.ecoefficiency-tr.org) Eko-verimlilik Kılavuzları hazırlanması (Genel Kılavuz, Sektörel Ekler –metal işleme, tekstil yıkama-boyama, su ürünleri işleme) Eko-verimlilik Pilot Projeleri (Yaklaşık 160 firmanın bilgilendirilmesi, projeye ilgi gösteren yaklaşık 30 firmaya ziyaret, Niğde, Adana, Kayseri, Bursa, Ankara’da 6 pilot çalışma gerçekleştirilmesi) Küresel Çevre Fonu (GEF) Sanayide Enerji Verimliliği Projesi (2010 - ) TTGV’nin önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi planladığı çalışmalar ise şu şekilde özetlenebilir: - - - AB Projesi: Orta Anadolu Bölgesi’nde KOBİ’lere çevre ve temiz üretim alanında hizmetlerin verilmesi, hizmet sağlayıcılar ile işbirliklerinin oluşturulması (2012 – 2013) BM Ortak Programı – Tekstil Sektörü Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi: MalatyaAdıyaman-Gaziantep-Kahramanmaraş bölgesinde tekstil firmalarının çevre alanında kapasitelerinin geliştirilmesi (2011 - 2012) Endüstriyel Simbiyoz Projesi: BTC Şirketi sponsorluğunda İskenderun Körfezi’nde firmalar arası işbirliklerinin ve ortak yaşam (2011 – 2012) İZKA ve EBSO ile işbirliği içinde “İzmir’de Temiz Üretimin Yaygınlaştırılması Projesi” (14 Aralık 2011 - Açılış toplantısı) 3.6. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme idaresi Başkanlığı (KOSGEB): - Türk KOBİ’leri için AB Çevre Müktesebatı’na Uyum ile ilgili Bilgi Sisteminin Kurulması Projesi (2005-2007) “KOBİ’ler için Çevre Kılavuzu” yayınlanması (2005) “Avrupa Birliği EMAS ve Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması (REACH) Direktifleri”ne ilişkin çalışmalar gerçekleştirilmesi (2009) “Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin Giderilmesi Projesi”nde katkı verilmesi (2002) “Eko-endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi Projesi” - Proje ortağı (2009-2012) MATRA Projesi - REACH Tüzüğü ve tehlikeli madde ve karışımların sınıflandırılması, etiketlenmesi ve paketlenmesi ile ilgili CLP Tüzüğü hakkında 11 ihracatçılara yönelik farkındalığı artırmaya ve sektörün yoğunlaştığı bölgelerde bölgesel endüstri yardım masaları kurmaya yönelik hazırlanan proje (2009 - ) 3.7. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (TÜBİTAK-MAM): - Tekstil Endüstrisinde Temiz Üretimin Teşvik Edilmesi Projesi (Promotion of Clean Production in the Textile Industry) – 1997 yılında TÜBİTAK MAM uzmanlarından Akın Geveci tarafından yürütülen ve 6 tekstil işletmesinde temiz üretim uygulamaları yürütülen UNEP ve RAC/CP destekli 2.6 milyon $ bütçeli proje. 3.8. İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA): - Sürdürülebilir kalkınma ilkesi ile gerçekleştirdiği bölge planı çalışmalarında temel olarak “sanayide sürdürülebilir su ve atıksu yönetiminin sağlanması”, “sürdürülebilir atık ve tehlikeli atık yönetiminin sağlanması”, “endüstriyel enerji kullanımında tasarrufun sağlanması ve sanayide temiz ve yenilenebilir enerjinin kullanımının artırılması” ve “KOBİ’lerde temiz üretim uygulamalarının artırılması” konularını içeren stratejik öncelik başlıkları altında temiz üretim çabalarına doğrudan destekler sağlanmaktadır. 3.9. Bölgesel Çevre Merkezi (REC Türkiye): - Sürdürülebilir tüketim ve üretim, gerçekleştirilen etkinlik ve eğitimler. sürdürülebilir kalkınma, vb. alanlarda 3.10. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği: - Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) Türkiye temsilciliği Temiz kalkınma mekanizmaları konusunda çalışmalar yürütmekte ve bu sürece iş dünyasının katılımını ve işbirliğini sağlamayı hedeflemektedir. 3.11. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası: - - İsviçre İşbirliği ve Kalkınma Ajansı’nın desteği ile 1999-2004 yılları arasında “Yerel Yönetimler için Bütünsel Önleyici Çevre Yönetimi” başlıklı bir proje yürütülmüştür. Bu proje kapsamında Yerel Yönetim Hizmetleri İle İlgili Kirlilik Önleme Olanakları özellikle vurgulanmıştır. Altı ilde (İçel, Denizli, Van, Eskişehir, Diyarbakır ve Samsun) 1171 katılımcı, temiz üretim kavramının yerel düzeyde uygulanmasına yönelik eğitilmiştir. DELTA (Developing Environmental Leadership Toward Action – Eyleme Yönelik Çevresel Liderlik Geliştirme) Programı kapsamında temiz üretim/kirlilik önleme yaklaşımının KOBİ’ler düzeyinde uygulanmasına yönelik 2000-2004 yılları arasında bir proje yürütülmüştür. Bu proje kapsamında Gebze, Ankara, Eskişehir ve Bursa’da 12 KOBİ temsilcilerine ulusal ve uluslararası uzmanlar tarafından eğitimler verilmiş ve örnek uygulamalar gerçekleştirilmiştir. 13 4. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM ALANINDA YÜRÜTÜLEN BAZI PROJELER Ülkemizde temiz üretim alanında yürütülen faaliyetler kapsamında öne çıkan projelere ilişkin bilgiler aşağıda sunulmuştur: 4.1. Eko-Endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi (EPESUS) Projesi: Avrupa Birliği, Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı (CIP) altındaki Girişimcilik ve Yenilik Programı (EIP) kapsamında desteklenen Eko- Endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi (EPESUS) Projesi Ağustos 2009’da başlamış olup Ağustos 2012’de tamamlanması planlanmaktadır. Projenin yürütücüsü Ekodenge Ltd. Şti. olup Verimlilik Genel Müdürlüğü, Proje ortağı olarak yer almaktadır. Proje kapsamında endüstriyel bölgelerde sanayiciye üretim girdi çıktı hesapları aracılığıyla çevresel politikalar ve temiz teknoloji uygulamalarının artırılmasına katkı sağlayacak çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmaların yürütülmesi için Proje kapsamında web tabanlı EPESUS yazılımı geliştirilmiştir. Bu yazılım kullanılarak; Sektöre ilişkin proseslerin karşılaştırmalı analizlerinin yapılması ve farkların gösterilmesi; Sanayicinin mevcut en iyi tekniklere (BATs) ve bunların referans belgelerine (BREFs) yönlendirilerek sanayicinin yenilikçilik konusunda desteklenmesi; Çevre yasalarına uyum sağlanması ile ürünlerin ihracatının desteklenmesi; Sanayiciye üretim verimliliğini artıracak ve üretim maliyetini düşürecek, atık yönetimi geliştiren, sürdürülebilir ürün ve üretim süreçleri konusunda bilgi sağlanması ve ülkenin bilimsel ve teknolojik araştırma gücünün geliştirilmesi; Bir sanayi bölgesi ya da herhangi bir iletişim ağı içinde bulunan sanayilerin çevresel gereksinimlerinin geliştirilmesi, sanayilerin atık yönetimi kaynak kullanımı ve enerji verimliliklerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda öncelikli olarak belirlenen 5 sektör proje kapsamında ele alınmıştır. Bu sektörler; tekstil, dökümcülük, büyük yakma tesisleri, bina ve polimer sektörleridir. 4.2. KOBİ’lerin Çevre Konusundaki İhtiyaç ve Beklentilerinin Belirlenmesi Projesi: (Ankara Kalkınma Ajansı – 2010 Doğrudan Faaliyet Destek Programı) Türkiye Çevre Vakfı’nın hazırladığı projenin genel amacı, şu şekilde özetlenebilir: Çevreyi gözeten üretim, temiz kalkınma mekanizmaları veya temiz üretim gibi anlayışlar, maddî yetersizlik, bilgi eksikliği ve kadro yetersizliği gibi sebeplerden dolayı, KOBİ’lerin gündeminde yeterince yer edinememiştir. Bundan ötürü; KOBİ’lerin çevre bilincini ve bilgisini arttırmaya ve geliştirmeye katkı sağlamak ve 14 Gerek ulusal çevre politika, plan, program ve stratejilerinde yer alan kirlilik azaltma hedeflerini tutturmaya, gerekse ilgili uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesine uygun olarak ülkemizde ve bölgemizde temiz üretim yöntemlerinin yaygınlaştırılmasına destek olmak. Projenin özel amacı, Ankara’daki KOBİ’lerin daha temiz bir çevrede üretim yapma düşüncesini gerçekleştirmek için nelere ihtiyaç duyduklarını, beklentilerinin neler olduğunu belirlemeye çalışmaktır. Bu özel amaç çerçevesinde yapılmak istenenler; KOBİ’lerin teknik yardım, bilgi edinme, danışmanlık hizmeti alma, mevzuat, finansman desteği gibi konulardaki ihtiyaç ve beklentilerini ortaya çıkarmak, Kamu otoritesinin bu çerçevede geliştireceği çalışmalara ve hizmetlere destek olmak, Ankara’da temiz üretim açısından öncelikli sektörlerin belirlenmesine yardım etmektir. Araştırmanın saha çalışması, 16 Şubat - 10 Mart 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Çalışma için toplam 112 anket uygulanmış ve 103 tanesi değerlendirmeye alınmıştır. Bu 103 anketin 92’si OSTİM’de, 11 tanesi de Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde uygulanmış olan anketlerdir. Çalışmada ele alınacak "temiz üretim" kavramını, sadece üretim yapan işletmelerde sorgulamak ve araştırmak gibi bir yaklaşım benimsenmiştir. 4.3. İzmir'de Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi: İzmir Kalkınma Ajansı’nın girişimiyle İzmir bölgesinde eko-verimlilik (temiz üretim) uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından imzalanan işbirliği protokolü ile “İzmir’de Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi” için ilk adım atılmıştır. Projenin yürütücülüğü TTGV tarafından ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü ile işbirliği içinde yapılacaktır. Proje ile İzmir’de faaliyet gösteren sanayi kuruluşları ve ilgili diğer kurum/kuruluşların ekoverimlilik (temiz üretim) konusundaki faaliyetlerinin desteklenerek konu hakkındaki çalışmaların yaygınlaştırılması hedeflenmekte ve böylece İzmir sanayisinin üretimde verimlilik ve yenilikçi uygulamalar ile çevreye daha duyarlı ve rekabet edebilir hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Bölgede gerçekleştirilecek Proje iki aşamadan oluşmaktadır: 1. Aşama “Durum Değerlendirme Aşaması”: Projenin ilk aşaması Ekim 2011’de başlamış olup Nisan 2012’de tamamlanması hedeflenmektedir. Bu aşamada bölgenin mevcut durumu; kapasite, yapılan çalışmalar, kaynak ve ihtiyaçlar açısından ele alınacak olup, değerlendirme sürecinden elde edilen verilerle 15 endüstriyel sektörler temiz üretim uygulamaları için önceliklendirilecektir. Bu çalışmalardan sonra belirlenecek olan çerçeve koşulların değerlendirilmesiyle eko-verimlilik (temiz üretim) uygulamalarının yaygınlaştırılması için öneriler geliştirilecektir. Ayrıca bölgede öne çıkan çevre sorunları kapsamında ilgili mevzuat ve teşvik mekanizmaları da ele alınacaktır. Bu aşamada önemli çıktılardan biri de İZKA, TTGV ve olası diğer kaynaklar ile ekoverimlilik (temiz üretim) alanına yönelik bir destek programına zemin hazırlayan önerilerin geliştirilmesi olacaktır. 2. Aşama “Uygulama Aşaması”: Projenin ikinci aşaması Mayıs 2012 ile Ekim 2014 döneminde yürütülecektir. Bu aşamada önceki çalışmalarda elde edilen sonuçlar ve geliştirilen öneriler değerlendirilerek bölgenin eko-verimlilik (temiz üretim) kapasitesinin geliştirilmesi, pilot uygulamaların gerçekleştirilmesi ve kazanımların yaygınlaştırılması hedeflenmektedir. Bu hedeflere yönelik olarak: Bölgede sanayiciye ve hizmet sağlayıcılara konu ile ilgili eğitimlerin verilmesi, Pilot projeler ile ilgili olarak izleme, ölçüm, analiz, etüt vb. hizmetler kapsamında işbirliği yapılacak kurum ve kişilerle iletişimin sağlanması ve sürdürülmesi, Pilot uygulamalar konusunda firmalarda eko-verimlilik (temiz üretim) olanaklarının belirlenmesi ve hayata geçirilmesi Firmalarda eko-verimlilik (temiz üretim) uygulamalarının hayata geçirilmesine yönelik destek programlarının uygulanması planlanmaktadır. 4.4. Yerli Enerji Teknolojileri Ar-Ge Platformu: OSTİM YATIRIM öncülüğünde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) Enerji İşleri Genel Müdürlüğü, Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ortaklığı ile kurulan Yerli Enerji Teknolojileri Ar-Ge Platformu, 21 Ocak 2010 tarihinde tarafların imzaladığı işbirliği protokolü ile çalışmalarına başlamıştır. Yerli Enerji Teknolojileri Ar-Ge Platformu’nun, enerji başlığı altında ilgili tüm kurum ve kuruluşların (kamu, üniversite, sanayi, STK, vb.) bir araya gelerek oluşturacakları ulusal bir oluşum olması hedeflenmektedir. Bu platformun genel amacı, sektörün tüm taraflarını bir araya getirmek kaydıyla oluşturulacak bilgi odaklı işbirliği ağı sayesinde, • yerli üreticilerin Ar-Ge ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yol haritalarının belirlenmesi • enerji sektöründe yerli üretimin payını arttırarak büyük ölçüde dışa bağımlı olan sektörde ulusal katma değerin artırılmasıdır. 16 Bu bağlamda; Platform çalışmalarında kömür ve doğalgaza dayalı tüm enerji teknolojilerinin yanı sıra, yenilenebilir enerji teknolojileri (hidroelektrik, rüzgar, güneş, biyogaz, biyokütle, jeotermal), enerji verimliliği sistemleri, eko-binalar, eko-bölgeler, enerji – çevre ilişkisi, vb. konuların da ele alınması amaçlanmaktadır. Konu başlıkları bazında oluşturulmakta olan gruplar ile daha etkin sonuçların alınması hedeflenmiştir. 4.5. Endüstriyel Simbiyoz: Çevresel ve Ekonomik Kazanım için İşbirliği Ağları: Dünyanın pek çok yerinde uygulanan güncel bir yaklaşım olan “endüstriyel simbiyoz”, birbirinden bağımsız çalışan, tercihen fiziksel olarak birbirine yakın olan, iki veya daha fazla ekonomik işletmenin bir araya gelerek hem çevresel performansı hem de rekabet gücünü artıracak uzun süreli ortaklıklar kurması ve dayanışma içinde çalışması anlamına gelmektedir. Pek çok işbirliği ve sinerji alanına, ürün ve hizmet üretiminde kaynak (malzeme, enerji, lojistik, insan kaynağı) verimliliği ve optimizasyonuna işaret eden “endüstriyel simbiyoz” kavramı ülkemizde İskenderun Körfezi bölgesinde hayata geçirilmektedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı Şirketi tarafından desteklenen ve fizibilite aşaması 2009-2010 yılları arasında tamamlanan “İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel Simbiyoz Projesi” - Uygulama Aşaması (2011-2012) BTC Şirketi ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) arasında 27 Aralık 2010 tarihinde imzalanan sözleşme ile başlamıştır. Sponsorluğunu BTC Şirketi’nin üstlendiği Proje’nin yürütücülüğü TTGV tarafından gerçekleştirilmekte olup, TTGV projeye ayni katkı da sağlamaktadır. Proje faaliyetleri International Synergies Ltd. ve ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü ile işbirliği içinde yürütülmekte, bölgede endüstriyel simbiyoz uygulamaları için altyapının oluşturulması, pilot uygulamaların gerçekleştirilmesi ve ulusal bir program için önerilerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Uygulama aşaması süresince bölgedeki firmalar ve diğer yerel ve ulusal paydaşlarla sürekli ve etkin bir iletişim sağlanmasıyla Projede farklı simbiyotik ilişkiler araştırılmakta olup öncelikler kaynak verimliliği, sera gazı azaltımı, atık azaltımı vb. parametreler doğrultusunda belirlenmektedir. Projenin ana hedefleri şunlardır: Endüstriyel Simbiyoz uygulamalarının gerçekleştirilmesine yönelik teknik ve idari altyapının oluşturulması. İskenderun Körfezi'nde Endüstriyel Simbiyoz olanaklarının belirlenmesi ve pilot projelerin geliştirilip uygulamaya konulması. İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel Simbiyoz uygulamalarına yönelik bir veri tabanı ve iletişim ağı oluşturulması. 17 Paydaşlar arasında Endüstriyel Simbiyoz uygulamalarının yaygınlaştırılması, bilgi ve deneyim paylaşımına yönelik iletişimin güçlendirilmesi. Ulusal bir Endüstriyel Simbiyoz Programına yönelik uygulama modeli ve planının geliştirilmesi. 4.6. Küresel Çevre Fonu (GEF) Sanayide Enerji Verimliliği Projesi: Küresel Çevre Fonu’nun (GEF) 2006-2010 yıllarını kapsayan GEF-4 bütçe döneminde, iklim değişikliği odak alanında Türkiye'den yapılacak proje önerilerine yaklaşık 17 Milyon ABD Doları hibe tahsis edilmiş bulunmaktadır. Bu fondan yararlanmak üzere TTGV, Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİE), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) ortaklığıyla hazırlanan “Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılması” konulu proje teklifi GEF tarafından onaylanmıştır. Projeye uygulayıcı ortak olarak KOSGEB ve TSE de dahil olmuştur. 2009 yılı içinde ayrıntılı proje hazırlığı devam etmiş, tarafların faaliyet alanları belirlenmiştir. TTGV, proje hazırlık sürecine aktif olarak katılmıştır. 2010 yılı içinde başlayan proje için, yaklaşık 6 Milyon ABD tutarındaki hibenin Türkiye’ye aktarılması öngörülmekte olup, sanayide enerji verimliliği alanındaki farkındalığın ve kapasitenin artırılması, ilgili kurumsal kapasitenin geliştirilmesi, finansal destek ve teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi, enerji etütleri ve demonstrasyon projelerinin uygulanması gibi faaliyetler gerçekleştirilecektir. Projede TTGV, demonstrasyon projeleri ve finansman mekanizmaları ile ilgili bölümlerde aktif olarak yer alacaktır. 4.7. Bursa’da Deri Sanayinde Temiz Üretim Teknolojileri, Sürdürülebilir Pamuk Üretimi, Tekstil ve Hazır Giyim Üretiminde Çevre Standartları ve Rekabet 3 Yıllık Entegre Programı: Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Performans Hedefi No: 1.1 - Proje 2: “Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO), Bakanlık, TÜBİTAK-BUTAL ve TİKA işbirliğiyle, ülkemiz ve gelişmekte olan ülkelere yönelik Bursa’da Deri Sanayinde Temiz Üretim Teknolojileri, Sürdürülebilir Pamuk Üretimi, Tekstil ve Hazır Giyim Üretiminde Çevre Standartları ve Rekabet olmak üzere 3 yıllık entegre program düzenlenmesi” Söz konusu projenin sorumluluğu Avrupa Birliği Koordinasyon Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir. Proje kapsamında, tekstil ve deri sanayinde yeni teknolojilerin uygulanması, test ve analiz sürecinin hedef ülke ve yerli katılımcılara aktarılması ve bu alanda yer alan sanayi kuruluşlarının nitelikli eleman ihtiyacının karşılanması ve personelinin bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi amacı ile Bakanlığımız ile Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) koordinatörlüğünde, TÜBİTAK Bursa Test ve Analiz Laboratuarı (BUTAL) ve Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) işbirliği ile az gelişmiş ve gelişme yolundaki ülkeler ile ülkemiz katılımcılarına yönelik olarak Bakanlığımızın UNIDO’nun Sınai Kalkınma Fonuna özel amaçlı katkıları ile uluslar arası eğitimler, çalıştaylar ve seminerler düzenlenmektedir. Bu doğrultuda; 18 2009 yılında Deri Sanayinde Temiz Üretim Teknolojileri, 2010 yılında, Sürdürülebilir Pamuk Üretimi, 2011 yılında Çevre Dostu ve Sürdürülebilir Tekstil Üretimi konulu 2 haftalık çalıştaylar gerçekleştirilmiş olup, 3 yıllık Entegre Tekstil Programı toplamda yaklaşık 30 yabancı, 6 yerli katılımcının katılımı ile tamamlanmıştır. Yine, Tekstil Programı kapsamında ülkemiz ve gelişmekte olan ülkelere yönelik olarak Sürdürülebilir ve Temiz Deri İşleme, Laboratuar Akreditasyonu ve Plastik Geri Dönüşüm Teknolojileri ana temalı, 2012-2014 yıllarını kapsayacak olan yeni bir 3 yıllık entegre program üzerinde mutabık kalınmış olup, entegre programın birinci projesi olan “Plastik Sanayinde Geri Dönüşüm Teknolojileri” isimli uluslar arası eğitim programı 2012 yılında 13 yabancı, 3 yerli katılımcıya yönelik olarak Bursa’da BUTAL tesislerinde düzenlenecektir. 19 5. TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT TEŞVİK MEKANİZMALARI Hemen her alanda olduğu gibi, temiz (sürdürülebilir) üretimin teşvik edilmesi amacıyla da çeşitli politikalar uygulanabilmektedir. Bu politika araçları genel olarak, • • • • • Yasal araçlar Gönüllü standartlar Ekonomik araçlar (vergiler, cezalar, devlet yardımı, finansal mekanizmalar, fiyatlandırma, vb.) Bilgilendirme ve teknik yardım (eğitim ve yaygınlaştırma faaliyetleri, bilgi merkezleri, kılavuzlar, etiketlendirme, vb.) Araştırma, geliştirme ve demonstrasyon olarak sınıflandırılabilmektedir. Ülkemizde, temiz (sürdürülebilir) üretim projelerine finansal teşvik sağlayan kuruluşlar şunlardır: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Hazine Müsteşarlığı, Ekonomi Bakanlığı (eski Dış Ticaret Müsteşarlığı), TÜBİTAK, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, İzmir Kalkınma Ajansı, Avrupa Yatırım Bankası, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Türkiye Kalkınma Bankası, Türkiye Halk Bankası, Bankalar Kredi Garanti Fonu 5.1. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı: Verimli üretim yapmalarına olanak sağlanması ve cevre kirliliğinin kontrol altına alınması amacıyla Organize Sanayi Bölgelerine (OSB), Küçük Sanayi Sitelerine (KSS), Teknoloji Geliştirme Bölgelerine (TGB) ve Endüstri Bölgelerine (EB) çeşitli destekler vermektedir. Bu destekler doğrudan temiz (sürdürülebilir) üretim projeleri için kurgulanmamış olmakla birlikte, gerekli kapasite oluştuğu koşulda bu hedefe yönelik olarak kullanılabileceği düşünülmektedir. Bunun yanı sıra Bakanlığımız AB Koordinasyon Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen CIP Eko-inovasyon programı kapsamında, aşağıda belirtilen özellikleri taşıyan projeler desteklenmektedir: 20 Eko-yenilikçi teknik, ürün, süreç ve uygulamaların piyasaya ilk kez sunumunu gerçekleştiren ve piyasa ihtiyacını karşılayan, teknik olarak kanıtlanmış, ancak birtakım riskler nedeniyle piyasaya erişimi için teşvik ve desteğe ihtiyaç duyan projeler. Her ne kadar proje kapsamında KOBİ’lere öncelik verilecek olsa da Eko-İnovasyon çağrısı tüm tüzel kişilere açıktır. Projenin kaç ortak tarafından oluşturulması veya kaç ülkeyi içereceğine dair bir kısıtlama getirilmemiştir. Tek ortaklı projeler bile desteklenebilecektir. Bu çağrı ile farklı sektörlerde çevresel etkileri azaltıcı veya ortadan kaldırıcı projeler ile kaynakların en uygun kullanımına katkı sağlayacak eko inovasyon projeleri desteklenecektir. 2008 yılından itibaren yapılan proje başvuruları genel olarak aşağıdaki başlıklarda toplanmaktadır. o o o o o Materyal Geri Dönüşümü (Material Recycling) Sürdürülebilir İnşaat Ürünleri (Sustainable Building products) Gıda Sektörü (Food and Drink Sector) Su (Water) Çevreye Duyarlı İşletmeler (Greening Business) AB Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Programı 2012 Yılı Çalışma Programına göre aşağıdaki programlar öngörülmektedir: Eko İnovasyon: Pilot Proje Uygulamaları Ve Piyasa İhtiyaçlarına Cevap Veren Projeler Sürdürülebilir Sanayi Düşük Karbon Programı (SILC) - SILC I: Kısa Dönem İnovasyon Tedbirleri AB Çevre Teknolojileri Doğrulama (ETV) Pilot Programı 5.2. Hazine Müsteşarlığı: Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’e (Tebliğ No: 2009/1) göre; Madde 10 (4)’te de “Ar-Ge ve cevre yatırımları gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası ve faiz desteğinden yararlanabilir” diye belirtilmektedir. Aynı Tebliğ’de (Ek-4) yer aldığı üzere; komple yeni yatırım, tevsi, modernizasyon ve ürün çeşitlendirmesi olarak yapılan tanımlamalar temiz (sürdürülebilir) üretim kapsamında yapılacak yatırımları kapsayabilmektedir. 5.3. Ekonomi Bakanlığı (eski Dış Ticaret Müsteşarlığı): ‘Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi Programı’ kapsamında firmaların; • • • ISO 9000 serisi kalite yönetim sistemi belgeleri, ISO 14000 çevre yönetim sistemi belgeleri, CE işareti, 21 • Uluslararası nitelikteki diğer kalite ve cevre belgelerini alma masrafları (sadece belgelendirme masrafları) DTM tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca şirketlerin, belgelendirme ve laboratuar analiz harcamaları belge/analiz başına %50 oranında ve en fazla 50.000 ABD Doları’na kadar yine DTM tarafından desteklenebilmektedir. Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFĐF) aracılığıyla; ticari değeri olan yeni urun oluşturulmasına veya mevcut ürünlerin rekabet gücünün yükseltilmesine ya da bu amaçla üretim yöntemi, sistemi ve tekniklerinin araştırılmasına ve geliştirilmesine yönelik Ar-Ge projeleri için, giderlerin en fazla %60’ı TUBĐTAK kanalıyla hibe seklinde karşılanabilmekte; %50’sine kadarlık kısmına TTGV aracılığıyla ve geri ödenmesi koşuluyla sermaye desteği sağlanmaktadır. 5.4. TÜBİTAK: TÜBİTAK iki araştırma grubu aracılığıyla temiz (sürdürülebilir) üretim projelerine destek sağlamaktadır. Çevre, Atmosfer, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Grubu (ÇAYDAG); öncelikli alanları arasında “Çevre kirliliğinin oluşmadan önlenmesine yönelik süreç” ve “temiz teknolojiler” Temel Bilimler Araştırma Grubu (TBAG); öncelikli alanları arasında bulunan “çevre kirliliğinin belirlenmesi, kontrolü, önlenmesi ve giderilmesine yönelik çalışmalar TEYDEB’in Ar-Ge Yardımı programı; Proje konusunun öncelikli alan olarak tanımlanan teknoloji alanları arasında bulunan “çevreye duyarlı teknolojiler” doğrudan temiz (sürdürülebilir) üretimi ifade etmektedir. 5.5. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV): TTGV, 1991 yılından bu yana Türkiye’de inovasyonun geliştirilmesi ve sanayinin rekabet gücünün artırılmasına farklı destek mekanizmaları ile hizmet vermektedir. Teknoloji Geliştirme Projeleri Desteği Ticarileştirme Desteği Çevre Destekleri Teknolojik Girişimcilik Destekleri Stratejik Odak Konuları Projeleri (STOKP) Desteği 5.6. KOSGEB: KOSGEB görevleri itibarıyla KOBİ’lere rekabet edebilirliklerini artırmak amacıyla Banka Kredi Faiz Destekleri, Bilişim, Bölgesel Kalkınma, Danışmanlık ve Eğitim, Girişimciliği 22 Geliştirme, Kalite Geliştirme, Pazar Araştırma ve İhracatı Geliştirme, Teknoloji Geliştirme ve Yenilik ve Uluslararası İşbirliği Geliştirme destekleri sağlamaktadır. Enerji Verimliliği Kanunu uyarınca, KOSGEB Destekleri Yönetmeliği kapsamında KOBİ’lere; ön enerji etütleri hizmet bedeli için en fazla 2 bin TL, detaylı enerji etütleri hizmet bedeli için en fazla 20 bin TL, Verimlilik Artırıcı Projelerin (VAP) hazırlanması, gerçekleştirilmesi ve/veya isletilmesinin en fazla ilk iki yılı boyunca alacakları danışmanlık hizmet bedelleri için en fazla 10 bin TL destek sağlanmaktadır. 5.7. İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA): İZKA’nın yürüttüğü KOBİ Mali Destek Programı’nın amacı “isletmelerin rekabet güçlerinin ve istihdamın artırılmasını sağlamanın yanı sıra temiz ve alternatif enerji kaynaklarının üretim ve tüketiminin ve yenilikçi faaliyetlerin teşvik edilmesi” olarak belirlenmiştir. Bu programın öncelikleri arasında “çevreye duyarlı teknolojilerin ve enerji türlerinin kullanımının artırılması ve temiz (sürdürülebilir) üretim süreçlerine geçişin sağlanması” yer almıştır. Bu kapsamda destek başvurusu yapacak projelerin: • • • • • İşletme içi çevre yönetimine ilişkin kurumsal kapasitenin artırılması İşletmelerde üretim sonucu ortaya çıkan cevre sorunlarının çözüme kavuşturulmasında yeni cevre teknolojilerinden faydalanılmasının sağlanması Üretim süreçlerinin çevreye duyarlı hale getirilmesini sağlayacak proses değişikliklerinin yapılması İşletmelerde enerji verimliliğinin sağlanması İşletmelerde temiz enerji üretim ve tüketiminin sağlanması konularının en az birinde yapılacak bir çalışmayı hedeflemesi beklenmiştir. 5.8. Bankalar: Avrupa Yatırım Bankası: Çevre korumaya yönelik yatırımlar, -Çevre ve Orman Bakanlığı’nca sıcak nokta olarak belirlenmiş acil önlem gerektiren çevre kirliliğinin giderilmesi dahil, üretim için hammadde ithalatı gerektirmeyen katı, sıvı, gaz, tehlikeli atık ve benzeri yurtiçindeki her turlu atığın toplanması, geri kazanılması, arıtılması ve bertaraf edilmesine ilişkin teknolojilere ilaveten, cevre kirliliği yaratabilecek durumları önlemeye ve doğal kaynak kullanımına yönelik “temiz üretim teknolojileri”, temiz ürünler üreten teknolojiler, “temiz biyoteknoloji”, “temiz enerji teknolojileri” gibi cevre ile uyumlu teknolojiler konusundaki yatırımlar- olarak tanımlanmaktadır. Avrupa Yatırım Bankası’nın destek sağladığı alanlardan birisi de “çevresel sürdürülebilirlik”tir. Ülkemizde Avrupa Yatırım Bankası kredilerine aracılık eden üç banka bulunmaktadır. Bu bankalar arasında TSKB, Türkiye Kalkınma Bankası (TKB), Türkiye Halk Bankası ve Vakıflar Bankası bulunmaktadır. 23 Türkiye Sınai Kalkınma Bankası: “Yenilenebilir Enerji ve Çevre Kredileri” ismi altında kullandırdığı krediler arasında doğrudan temiz (sürdürülebilir) üretim yöntemleri olan: • • • • • Yakıt dönüşümleri, Üretimde su kullanımının azaltılmasına yönelik projeler, Yeni yatırımlar ile mevcutta cevre kirliliğine sebep olan üretim teknolojilerinin ikamesi, Cevre yönetim sistemi kurmaya yönelik çalışmalar, Yenilenebilir enerji yatırımları da yer almaktadır Türkiye Kalkınma Bankası: • • TKB, sadece anonim şirketlere kredi sağlayan bir kuruluştur. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği ile ilgili projelere “Avrupa Yatırım Bankası” (AYB) ve “Dünya Bankası – Temiz Teknoloji Fonu” (CTF) olmak üzere iki ana kaynaktan kredi aktarmaktadır. Türkiye Halk Bankası: • • Halk Bankası’nın hedef kitlesi KOBİ’lerdir. Halk Bankası çeşitli uluslararası kaynakları (Dünya Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı, vd.) kullanarak çevreye duyarlı üretim, çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma alanındaki projelere destek vermektedir. Halkbank ayrıca yeni ürün geliştirmek, ileri teknoloji içeren makine-ekipman almak, ya da ürün kalitesinin arttırılması için geliştirilen projelere195 ve ISO Kalite ve CE belgesi sertifikalandırma islerine de kredi desteği sağlamaktadır. Tanımları itibarıyla Halk Bankası’nın sağladığı bu krediler temiz (sürdürülebilir) üretim projeleri için kullanılabilecek niteliktedir. Bunların yanı sıra ülkemizde yukarıda sözü edilen bankaların dışında diğer bazı bankalar da temiz üretim konusunu desteklemek bağlamında çeşitli kredi olanakları tasarlamışlardır. 5.9. Kredi Garanti Fonu: KGF uygulamasından, küçük ve orta boy isletme sahibi tacir-sanayiciler ile esnaf-sanatkârlar ve genç girişimciler yararlanabilmektedirler. KGF, KOBİ’lerin kullandığı hammadde temini ve yeni teknoloji kullanımı amaçlı nakdi ve gayri nakdi kredilere de garanti verdiğinden, temiz (sürdürülebilir) üretim yatırımlarının finansmanı için de bir destek niteliği teşkil edebilecektir. 24 6. SEKTÖREL ANALİZ Bu çalışma kapsamında temiz (sürdürülebilir) üretim uygulamaları için sektörel önceliklendirme yapılırken Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri baz alınmıştır. Bu nedenle mevcut veri yapısı dikkate alınarak, TÜİK’in de veri sunumunda kullandığı USSS Rev.3.1 (ISIC Rev.3.1) sınıflaması kullanılmıştır. Türkiye’deki imalat sanayi alt sektörlerinin temiz (sürdürülebilir) üretim ile ilgili değişkenler çerçevesinde analiz edilmesi hedeflenmiş olup, incelemeler sonucu uygulamaya yönelik öncelikli sektör listesi belirlenmiştir. Bu süreçte ilk olarak ilgili sanayi grupları sınıflandırılmıştır. Bunun ardından temiz (sürdürülebilir) üretim prensiplerine uygun olarak seçilen önemli kriterler çerçevesinde, bu sanayi grupları Çok Ölçütlü Karar Verme Metodu (ÇÖKV) ile önceliklendirilmiştir. Sektörel kıyaslamada kullanılmak üzere dokuz adet kriter belirlenmiştir Belirlenen kriterler aşağıdaki gibi sıralanmaktadır: Su kullanımı Enerji kullanımı Deşarj edilen atıksu miktarı Üretilen katı atık miktarı Üretilen tehlikeli atık miktarı Hava emisyonları Sektörel istihdam İhracat payı Temiz (sürdürülebilir) üretime uygunluk Temiz (sürdürülebilir) üretim uygulamalarında öncelikli sektörleri belirlemek amacıyla ÇÖKV metotlarından ikisi kullanılmıştır. Bunlar Ağırlıklandırılmış Toplama Metodu (Entropi ve Basit Sıralama ile Analitik Hiyerarşi Metodu’dur. Buna göre temiz (sürdürülebilir) üretim uygulamaları için bu çalışma sonucunda öncelikli olarak ortaya çıkan sektörler sırasıyla şöyledir: Ana metal sanayi Gıda ürünleri ve içecek imalatı Kimyasal madde ve ürünleri imalatı Metalik olmayan diğer mineral ürünlerin imalatı Tekstil ürünleri imalatı Burada ilk sırada yer alan sektörler aynı zamanda diğer ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşların önceliklendirmeleri ile de örtüşmektedir. Bunun yanı sıra geçtiğimiz yıl yayınlanan “Türkiye Sanayi Stratejisi ve Eylem Planı: 20112014 AB Üyeliğine Doğru” belgesi ile Türk sanayisinin rekabet gücünü ve verimliliğini 25 artırarak, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojiye dayalı ürünlerin üretildiği, topluma ve çevreye duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmak amaçlanmıştır. Söz konusu belge, çevreye karşı artan küresel duyarlılık, sanayide çevre dostu ürünlerin üretilmesini, çevreye duyarlı teknolojilerin kullanılmasını, süreçlerin geliştirilmesini ve endüstriyel kirliliği azaltma yönünde tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmakta olduğunu belirtmekte ve aşağıdaki sektörler öncelikli olarak ele almaktadır: Otomotiv, Makine, Elektronik, Beyaz Eşya, Tekstil-Hazır giyim, Gıda Demir-Çelik Genel Müdürlüğümüz tarafından önümüzdeki dönemde yürütülecek çalışmalar ele alınırken, yukarıda yer alan sektörler de göz önünde bulundurulmalıdır. 26 7. TÜRKİYE ENERJİ POLİTİKALARI Küresel ısınma, iklim değişikliği, atmosfer kirliliği veya sera etkisi gibi değişik kelimelerle adlandırılabilecek bu kaygıların temelinde, büyük miktarlarda kullanılan fosil yakıtların atmosfere bıraktıkları zararlı gazların artması yatmaktadır. Bu gazlar; karbondioksit (%55), klorofloro karbonlar (%24), metan (%15) ve azot oksit (%6) gazlarından oluşmaktadır. Sera gazları, hem doğal, hem de insan kaynaklı olup atmosferdeki kızıl ötesi radyasyonu emen ve tekrar yayan gaz oluşumları anlamına gelmektedir. Şekil 2 incelendiğinde, fosil enerji kaynakları arasında en az karbondioksit salınımının doğalgaz kaynaklı olduğu, petrol ve kömür kaynaklı karbondioksit salınımının doğalgaza kıyasla hala yüksek seviyelerde olduğu görülmektedir. Buradan yola çıkarak, doğal hayatın kirlenmesinde asıl nedenin fosil enerji kaynakları olduğu sonucuna varılabilir. Bu nedenle, fosil kaynakların kullanımının azaltılması ve yenilenebilir enerji kullanımının artması halinde sürdürülebilir kalkınma ve temiz üretim alanlarında önemli gelişmeler yaşanacaktır. Şekil 2. Farklı enerji kaynaklarından salınan karbondioksit miktarları Bu değerlendirmeler ışığında son dönemde Türkiye’nin enerji politikaları incelenecek olursa iki ana başlığın öne çıktığı görülecektir: 1-Sekizinci Kalkınma Planı (2001-2005) Dönemi: 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu ile bu sektörler rekabete açılmış ve piyasanın 27 düzenlenmesi amacıyla Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) bu dönemde teşkil edilmiştir. Serbestleştirme çalışmalarının ana unsurları, kamunun elektrik ve doğalgaz sektöründe iletim haricinde, yatırımcı rolünden tedricen arınması ve mülkiyetindeki tesisleri özelleştirmesi, gerekli yatırımların rekabetçi bir piyasa ortamında özel sektör tarafından yapılması ile kamunun düzenleyici konumunu güçlendirmesi ve arz güvenliğini temin etmesidir. Serbestleştirme çalışmaları kapsamında, bir taraftan elektrik sektöründe faaliyet gösteren kamu kuruluşları yeniden yapılandırılırken, diğer taraftan şehir içi doğalgaz dağıtımı özel sektör eliyle yaygınlaştırılmıştır. Ayrıca, 5015 sayılı “Petrol Piyasası Kanunu” ile petrol ürünlerinde ve “Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu” ve “Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 5307 sayılı Kanun” ile LPG’de piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için EPDK kurulmuştur. EPDK tarafından gerekli düzenleme, yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin yürütülmesi sağlanmıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimi içindeki payını yükseltmek amacıyla 5346 sayılı “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun” bu dönemde yasalaşmıştır. 4628 sayılı Kanunun uygulanmasında görülen yetersizlikleri gidermek ve serbest piyasaya dönüşüm çalışmalarını koordine edip hızlandırmak amacıyla, 2004 yılında “Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Stratejisi Belgesi” hazırlanarak uygulamaya konulmuştur. Bu belge çerçevesinde önerilen bir “geçiş süreci” içinde elektrik dağıtım ve üretim tesislerinin özelleştirilmesi ve arz güvenliği konusunda alınacak tedbirler başta olmak üzere yapılması gerekli çalışmalar bir programa bağlanmış, sorumlu ve ilgili kuruluşlar belirlenmiştir. 2- 9. Kalkınma Planı (2007-2013) Dönemi: Bu plan döneminde ekonomik kalkınmanın ve sosyal gelişmenin ihtiyaç duyduğu enerjinin sürekli, güvenli ve asgari maliyetle temini ve enerji talebi karşılanırken çevresel zararların en alt düzeyde tutulması, enerjinin üretimden nihai tüketime kadar her safhada en verimli ve en tasarruflu şekilde kullanılması hedeflenmiştir. Bu kapsamda 2007 yılında “5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu” çıkarılmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü (eski Elektrik İşleri Etüd İdaresi) tarafından “enerji verimliliği” alanında sunulan teşvik mekanizmaları ile ilgili mevzuatın, önümüzdeki dönemde Genel Müdürlüğümüz tarafından temiz üretim alanında yürüteceği çalışmalar açısından örnek teşkil edebileceği öngörülmektedir. 28 8. VGM TARAFINDAN BAKANLIKLAR İLE YAPILAN PAYDAŞ GÖRÜŞMELERİ Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü2 Bakanlıkların temiz üretime (TÜ) ilişkin KHK’lar ile tanımlanmış olan görev ve sorumlulukları aşağıda verilmektedir. ÇŞB/Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün (644 sayılı KHK-29/6/2011) görev ve sorumlulukları kapsamında Madde 8-(1) “c)Temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalışmalarına yönelik politika ve stratejileri belirlemek ve ilgili mevzuatı hazırlamak” şeklinde ifade yer almaktadır. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BST)/Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün(VGM)(649 sayılı KHK-17/08/2011) görev ve sorumlulukları kapsamında Madde 4 “ ç. “İşletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlamasına ve uygulamasına yönelik faaliyetlerde bulunmak” şeklinde ifade yer almaktadır. 14.12.2011 tarihli toplantıda görüşülen konular aşağıda özetlenmektedir; Entegre Kirlilik Önleme Şube Müdürü, Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol(EKÖK) kapsamında yapmakta oldukları faaliyetleri içeren bir sunum gerçekleştirmiş; EKÖK’ün Endüstriyel Emisyonlar Direktifi altında yer alan 7 temel direktiften bir tanesi olduğunu belirtmiştir. Sunumda, aynı gün (14.12.2011) çıkmış olan “tekstil sektöründe entegre kirlilik önleme ve kontrol tebliği”ni yeni tebliğlerin(bu kapsam da yer alan sektör sayısının 30 olduğu) izleyeceği ifade edilmiştir. Yukarıda sözü edilen tebliğlere ilişkin olarak gündeme gelecek olan “mevcut en iyi tekniklerin (BAT)” ve “mevcut en iyi teknikler referans dokümanlarının(BREF)” AB’de yer alan şekliyle çeviri yapılarak kullanılacağı, ancak bu durumun işletmeler açısından çok önemli sorunlar doğurabileceği; ilgili sektörde yer alan işletmeler için Türkiye’ye özgü sınır değerleri içeren BREF’lerin hazırlanmasının ideal olacağı belirtilmiştir. ÇY Genel Müdürü, 2012 yılı sonuna kadar temiz üretim ile ilgili bir yönetmelik(EED ile ilgili bir Çerçeve Direktif) çıkartmayı planladıklarını; entegre izin sistemine geçişin 2015; tesislere uygulama için tanınan sürenin 2018 olduğunu ifade etmiştir. 2 Bu görüşmede, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını temsilen; Çevre Yönetimi (ÇY) Genel Müdürü Recep Şahin, Deniz ve Kıyı Yönetimi Daire Bşk. Afire Sever, Entegre Kirlilik Önleme Şb. Müdürü Teoman Sanalan ve ilgili diğer uzmanlar ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nı temsilen, Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz, Verimlilik Uzmanları Selin Engin; Belçim Aytekin, Nevda Atalay yer almıştır. 29 Bu işin düzenleyicisi olduklarını belirten ÇY Genel Müdürü, işletmelerdeki teknik altyapıya ilişkin sorunların çözümlenmesinin, diğer bir ifade ile danışmanlık çalışmalarının 3, 5 ya da 50 uzmanla gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, bu işin ilgili sektörlerde deneyim kazanmış, donanımlı kişilerin yer aldığı danışman havuzları ile hizmet verecek esnek, hareketli ve özerk bir yapının oluşturulması ile mümkün olabileceğini belirtmiştir. ÇŞB olarak işletmelere danışmanlık yapmalarının sahip oldukları insan gücü ile (hem nitelik hem de nicelik olarak) mümkün olmadığını da vurgulamıştır. ÇŞB yetkilileri, maliyet ve çevre boyutuna sahip temiz üretime ilişkin olarak bir yaptırımın olmadığının, gönüllülük esasına dayalı bir uygulamada işletmeleri ikna etmenin oldukça güç olacağının, bu nedenle işletmeleri işin içine çekebilmek için temiz üretime ilişkin olarak saptanan maliyetlerin, ileriye dönük ne tür ekonomik getirilerinin olabileceğinin ortaya konması gerekeceğinin altını çizmişlerdir. TOBB’un sektör bağlantısının kullanılmasının söz konusu olabileceği, ÇŞB’nin bundan sonra TOBB’un sektör toplantılarına katılabileceği, söz konusu toplantılarda VGM’nin de yer alması gerektiği vurgulanmıştır. Anıl Yılmaz büyük ölçekli işletmelerin bu durumun daha farkında olup çözüm arayışlarına girebileceklerini; ancak diğerleri için TÜ merkezleri oluşturulabileceğini ve VGM’nin de bu merkezler için koordinatör rolünü üstlenebileceğini belirtmiştir. TÜ uygulamalarına ilişkin olarak finansman boyutunun da önem taşıdığını, işletmelerin bu yükümlülüğün altından kendilerinin kalkmasının çok da kolay olmadığını ve bu durumun uzun süreceğini, bu nedenle iyi bir örgütlenmenin gerekli olacağını, bu anlamda OSB’ler ile bir bağlantının uygun olup olamayacağının da düşünülmesi gerektiğini vurgulamıştır. İşletmeler açısından en öncelikli durumun konu hakkında farkındalık yaratacak bilinçlendirme ve bilgilendirme olması gerektiği, bunun için de eğitimin önde geldiği konuşulmuştur. TÜ uygulamaları kapsamında ortaya konacak olan teşvik sisteminin işletmeleri bu konuya çekebilmek için önemli bir avantaj sağlayacağı bu bağlamda yük paylaşımı (burden sharing) kavramının ön planda olması gerektiği ifade edilmiştir. ÇY Genel Müdürü “Sanayi Stratejisi Eylem Planı”nda temiz üretimin daha fazla ön plana çıkartılması gerektiğini belirtirken, Anıl Yılmaz 2012 yılı içinde “Ulusal Verimlilik Strateji Belgesi”nin hazırlanacağını ve TÜ’nün burada vurgulanacağını belirtmiştir. ÇŞB’nin sahip olduğu yetki doğrultusunda, işletmelere ilişkin oldukça geniş bir veri tabanının bulunduğu anlaşılmış; ancak bu verilerin VGM tarafından kullanılıp kullanılamayacağı konusu netlik kazanmamıştır. İlgili kurum ve kuruluşlar (VGM, ÇŞB, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü vb.) ile sürekliliği sağlanacak bir çalışma alt yapısının oluşturulmasının TÜ çalışmalarının yürütülmesi hususunda faydalı olacağı da görüşülmüştür. 30 Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü3 15.12.2011 tarihli toplantıda görüşülen konular aşağıda özetlenmektedir; Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün temel amacı kısaca suyun verimli kullanılmasını sağlamak olarak tanımlanmış; bu amaçla yeniden yapılanma döneminde “Su Verimliliği ve Teknolojileri” Şube Müdürlüğü kurulduğu ifade edilmiştir. Tekstile ilişkin tebliğin ÇŞB ile birlikte çıkartıldığı, bunu öncelikli olarak deri sektörüne ilişkin tebliğin izleyeceği belirtilmiştir. Türkiye’de tanımlanmış olan 25 havzaya ilişkin olarak” Havza Koruma Eylem Planları”nın 11 tanesinin hazırlandığı, kalanların 2013 yılına kadar bitirilmesinin hedeflendiği; “Havza Yönetim Planları”nın hazırlanması için hedefin 2027 olarak ortaya konduğu; ancak, 2019’a kadar bitirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir. Havzalardaki yönetimlerin il kontrolünden çıkartılıp, merkezi bir şekilde tek elden yürütülmesinin son derece önemli olduğu; Havza Yönetim Planları’nda idari yapılanma ve koordinasyonun il bazlı değil havza bazlı olması gerektiği konusunun ön planda yer alacağı ve yeniden yapılanmada bu yapıyı kurmanın kendilerine verilen bir görev olduğu vurgulanmıştır. Sektörlerin önceliklendirilmesi çalışmalarının yapıldığı, bu sıralamanın yıldan yıla önemli farklılıklar göstermeyeceği; bu nedenle VGM’nin yapacağı çalışmalarda bu konuda yapılmış olan proje çıktılarından faydalanabileceği belirtilmiştir. ODTÜ, İTÜ, Marmara Üniv., Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve TÜBİTAK MAM tarafından en çok tehlikeli atık üreten sektörlere ilişkin olarak bir KAMAG projesi yürütülmekte olduğu, proje sonucunda bir yol haritasının hazırlanmasının amaçlandığı ifade edilmiştir. AB’nin Su Çerçeve, Atık Çerçeve ve Endüstriyel Emisyonlar Direktiflerinin sanayici tarafından uygulanması zorunlu hale geldiğinde, bu kapsamda temiz üretim uygulamalarının da doğal olarak söz konusu direktiflerin gerekliliklerinin bir parçası şeklinde gündeme geleceği; ancak, şu anda temiz üretim konusunda yasal bir dayanağın olmamasının bu uygulamaların yaygınlaştırılmasını mümkün kılamayabileceği konuşulmuştur. AB mevzuatına uyum aşamasında BREF dokümanlarının zorunlu hale geldiği, ancak AB referans dokümanlarının bizim sanayimiz için çok da uygun olmadığı, Türkiye’ye özgü BAT ve BREF’lerin öncelikli sektörler için hazırlanmasının öncelikli olarak ele alınması gereken konuların başında geldiği belirtilmiştir. Prof. Ülkü Yetiş, Su Çerçeve Direktifi’ne uyumda ÇŞB’ye destek olacak altı üniversitenin ortaklaşa yeni bir KAMAG projesi hazırladıklarını ve yakın zamanda bunun TÜBİTAK’a sunulacağını ifade etti. 3 Bu görüşmede, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nı temsilen; Su Yönetimi Genel Müdürü Prof. Cumali Kınacı, Su Kalitesi Yönetimi Daire Bşk. Yakup Karaaslan, Havza Planlaması Daire Bşk. Nermin Çiçek ve ilgili uzmanlar ile ODTÜ Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Ülkü Yetiş ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nı temsilen, Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz, Verimlilik Uzmanları İlknur Frolet; Selin Engin; Belçim Aytekin; Nevda Atalay yer almıştır. 31 Ülkü Yetiş “Verimlilik Strateji Belgesi” hazırlanırken temiz üretim kapsamında önceliklerin saptanmasının ve öncelikli sektörlerde sektöre özel BREF’lerin hazırlanmasının VGM tarafından yapılabileceğini dile getirmiştir. Yetiş ayrıca Suda Tehlikeli Maddeler Direktifi’nin uygulanmasıyla birlikte, temiz üretim anlamında da bir yaptırımın ortaya çıkacağını, 2018 sonunda EED’nin yayımlanması ile birlikte mevzuatın tamamlanmış olacağını, başka bir mevzuata ihtiyaç duyulmayacağını da belirtmiştir. Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği 14.12.2011 tarihinde yayımlanan tebliğin kapsamına kurulu kapasitesi 10 ton/gün üzerinde olan yıkama, ağartma, merserizasyon, haşıllama, baskı, haşıl sökme ve benzeri ön işlem, boyama ve son işlemlerin gerçekleştirildiği tekstil tesisleri girmektedir.4 Söz konusu tebliğin uygulama esasları kapsamında yer alan Madde 4 …temiz üretim teknolojilerinin kullanılması; … Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinde … önceliğin temiz üretim tekniklerine verilmesinin sağlanması; Ek1 ve Ek3’te yer alan tesis içi temiz üretim teknikleri ve Ek-2’ye dayalı olarak… temiz üretim planlarının hazırlanması ve uygulanması; …tebliğ eklerinde yer alan hedeflerle uyumlu, izlenebilir temiz üretim hedeflerine yer vermesi; …TÜ hedeflerine belirlenen süreler içerisinde ne ölçüde ulaştıklarını sunacakları gelişme raporlarında ve sonraki TÜ planlarında göstermesi” ifadelerini içermektedir. ÇŞB’nin görev, yetki ve sorumluluklarını içeren bölümde Tekstil sektöründen kaynaklanan her türlü emisyon, deşarj ve atıkların çevreyle uyumlu bir şekilde yönetimini sağlayan program ve politikaları belirlemek Tebliğin uygulanmasına yönelik işbirliği ve koordinasyonu sağlamak İfadeleri yer almaktadır. Temiz üretim planlarını onaylamak, uygulanmasını sağlamak, kontrol etmek ve denetlemek, gelişme raporlarını değerlendirmek ve uygulamaları kontrol etmek İl çevre ve şehircilik müdürlüklerinin görev ve yetkisindedir. Mevcut tesisler için TÜ planlarını hazırlayıp sunmaları için tanınan süre 31/12/2012; mevcut en iyi tekniklerin uygulanması için son tarih 31/12/2014 olarak belirlenmiştir. Yukarıda özetlenmiş olan tekstil sektörüne ilişkin tebliğde, Prof. Ülkü Yetiş’in bir tekstil işletmesi olan Kayseri Orta Anadolu Mefruşat’ta yapmış olduğu çalışmanın bulgularından yararlanıldığı ifade edilmiştir. 4 Bu kapasiteye sahip tekstil işletme sayısı konusunda bir bilgiye henüz ulaşılamamış olup, bu konuda TOBB veri tabanında kayıtlı işletme bilgilerinden ve ÇŞB’nin sahip olduğu veri tabanından faydalanılarak ulaşılması yönünde görüşmeler sürdürülecektir. 32 T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı – Sanayi Genel Müdürlüğü5 20.01.2012 tarihli toplantıda görüşülen konular aşağıda özetlenmektedir; Sanayi Genel Müdürlüğü’nden Genel Müdür Süfyan Emiroğlu tarafından ortaya konulan görüş ve düşünceler şunlardır: MPM döneminde de temiz üretim konusu ile ilgili toplantılara katıldığını ve bu konunun yerinin VGM olduğunu düşündüğünü belirtti. Temiz üretim merkezi kurulmasına yönelik, KHK’ya referans göstererek bir tebliğ ya da yönetmelik çıkartılmasının gereğinden bahsetti. Bu çerçevede işin çerçevesinin belirlenmesi gerektiğini belirtti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ne kadar işin içindeyse Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın da o kadar aktif olduğunu söyledi (Örneğin; Teknoloji İhtiyaç Analizi Projesi (Technology Need Assessment-TNA), Ulusal Geri Dönüşüm Stratejisinin hazırlanması, vb.). Proses bazında değil sadece ürün bazında yönetmelik yayınladıklarını belirtti. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Tüketici Kanunu ile güzel bir açılım yaşandığını, Temiz Üretim Merkezinin de bu bağlamda bir başarı hikâyesi olabileceğini ve bu konunun araştırılması gerektiğini ifade etti. Sanayi Genel Müdürlüğü bünyesinde sektör çalışmaları yürütüldüğü için ortak çalışmalar yürütülebileceğini ve güzel sonuçlar ortaya çıkabileceğini belirtti. Tekstil şubesi bünyesinde çeşitli ilgili derneklerle ve büyük firmalarla iletişimleri olduğunu ifade etti. Sanayi Genel Müdürlüğü olarak sektörlerle yakın bağları bulunduğunu, VGM’ye en önemli desteklerinin de sektörlerle yakınlık kurmada olacağını söyledi. Büyük firmalar bazında temiz üretim çalışmaları yürütülebileceğini ve bu amaçla iyi bir model kurgulanması gerektiğini belirtti. İnsanların bu konularda fayda görmek istediğini ve enerji verimliliği ile ilgili olarak İzmir Sanayi Odası’nda yapılan çalışmada önemli sonuçlar elde edildiğini ifade etti. Genel Müdürlük olarak üzerlerine düşecek her konuda işbirliğine açık olduklarını belirtti. Sektörler Dairesi Başkanlığı-I Daire Başkan V. ve Sanayi Politikaları Dairesi Başkanlığı Daire Başkan V. Zühtü Bakır tarafından da her türlü işbirliğine açık oldukları ifade edildi. Bu kapsamda Türkiye genelinde çalışmanın yaygınlaştırılması ve sanayiciyi yönlendirecek kampanya, mevzuat vb. çalışmalarının yapılması gereği belirtildi. Zühtü Bey, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerin bu konularda incelenebileceği söyledi. Sanayi Sicil Siteminde her sanayi işletmesinin kaydedildiği, 72.000 aktif işletme bulunduğu ve talep ettiğimiz takdirde veri temin edebileceklerini vurguladı. Ayrıca Bakanlık bünyesinde yer alan OSB Genel Müdürlükleri ile birlikte 5 Toplantıya Verimlilik Genel Müdürlüğü’nden Genel Müdür Vekili Sn. Anıl YILMAZ ile Verimlilik Uzmanları İlknur FROLET, Yücel ÖZKARA, Hakan BAL, Nilay DÖNMEZ ve Selin ENGİN’in katılmıştır. 33 önemli adımlar atılabileceğini kaydetti. DPT, Ekonomi Bakanlığı ve İhracat Genel Müdürlüğü’nde sektörel gruplar oluşturulmasının ardından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda da benzer grupların oluşturulduğu belirtildi. Sanayi Genel Müdürlüğü olarak işletmelere yönelik doğrudan herhangi bir fon desteğinin olmadığı, KOSGEB’in bu noktada devreye girdiğini söyledi. Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen TNA Projesi’nin Şubat ayında imzalanacak olan protokolle birlikte başlayacağı belirtildi. Proje kapsamında, emisyon yoğunluğu göz önünde bulundurularak yapılacak olan önceliklendirme sonucunda belirlenecek sektörlerde hangi teknolojilerin kullanıldığı ve emisyon azaltmada hangi yeni teknolojilerin mevcut olduğunun araştırılması amaçlanmaktadır. Projenin 2 yılda tamamlanması planlanmaktadır. Bakanlığımız tarafından hazırlanarak 7/10/2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Enerji ile ilgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmelik ve ilgili tebliğler üzerinde konuşulmuş, AB mevzuatına uyumlu olacak şekilde diğer ilgili tebliğlerin hazırlandığı ve önümüzdeki dönemde yayımlanacağı konusunda bilgi alınmıştır. Bakanlığımız tarafından hazırlanarak 2/12/2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Ürünlerin Enerji ve Diğer Kaynak Tüketimlerinin Etiketleme ve Standart Ürün Bilgileri Yoluyla Gösterilmesi Hakkında Yönetmelik ile yönetmelik kapsamında tanımlı ürünlerin enerji etiketlemesinde yeni ve AB’ye uyumlu mevzuatların hazırlanacağı; özellikle ihracat ve rekabette güçlü olduğumuz beyaz eşya ve elektrikli ev aletleri üretiminde ilgili etiketlemelerin sektöre olumlu etkilerinin olacağı üzerinde durulmuştur. İlgili yönetmeliğin devamı niteliğinde tebliğlerin hazırlanmakta olduğu ve içinde bulunduğumuz yıl süresince bu tebliğlerin yayımlanacağı belirtilmiştir. Avrupa Birliğince enerji ile ilgili ürün odaklı olarak hazırlanan ve yayımlanan bu yönetmelik ve tebliğlerin, Temiz Üretim kavramı içerinde süreç ve üretim sistemleri için fikir oluşturabileceği konusunda bilgi alışverişi yapılmıştır. 34 9. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM GERÇEKLEŞTİRİLEN TEZ ÇALIŞMALARI VE İLGİLİ ALANLARDA Ülkemizde bugüne kadar temiz üretim, kirlilik önleme, atık minimizasyonu, atık azaltımı, çevre yönetimi, çevre vb. konularında hazırlanmış olan tez çalışmaları incelenmiş olup, bu raporda yer almasının faydalı olacağı öngörülen tezler aşağıda sunulmuştur: 1. Tekstil terbiyesinde temiz üretim yaklaşımı çerçevesinde boyama sonrası yıkamaların incelenmesi [Investigation of the rinsing processes after dyeing according to the clean process approach in textile pretreatment] 1999, Hüseyin Aksel Eren, Danışman: Doç.Dr. Pervin Aniş Uludağ Üniversitesi 2. A Case study on waste minimization in cotton textile industry [Tekstil endüstrisinde atık azaltımı üzerinde bir çalışma] 2000, Işıl Sözer, Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül Prof.Dr. Aysen Müezzinoğlu Prof.Dr. Gülseren Kurumer, Dokuz Eylül Üniversitesi 3. Investigation and implementation of waste minimization techniques in a detergent factory [Deterjan fabrikasında atık minimizasyonu tekniklerinin incelenmesi ve uygulanması] 2000 Neşem Başkaya, Danışman: Prof.Dr. Günay Kocasoy, Boğaziçi Üniversitesi 4. Pollution prevention and a wastewater treatment study in a paint manufacturing industry [Atık azaltımı ve bir boya fabrikasında atıksu arıtılabilirlik çalışması] 2001, Derya Dursun, Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül, Dokuz Eylül Üniversitesi 5. Sanayide temiz üretim için çevre yönetimi: Tekstil sektöründe uygulama örneği [Environmental management for the clean production in the industry: Examplory application in the textile sector] 2001, Emrah Odabaşı, Danışman: Prof.Dr. Oya Zeren, Mersin Üniversitesi 6. Cleaner production opportunity assessment study in SEKA Balıkesir Pulp and Paper Mill [SEKA Balıkesir Kağıt Hamuru ve Kağıt Fabrikasında temiz üretim fırsatlarının incelenmesi çalışması] 2001, Emre Avşar, Danışman: Doç.Dr. Göksel N. Demirer, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 7. Application of cleaner production methodology in olive oil industry [Zeytin yağı endüstrisinde temiz üretim metodolojisi uygulamaları] 2002, Selen Gürbüz, Danışman: Prof.Dr. Orhan Yenigün Dr. Nilgün Kıran Cılız, Boğaziçi Üniversitesi 8. Hastane atıklarının yönetiminde atık minimizasyonu [Waste minimization in hospital waste management] 2002, Aslıhan Eskitürk, Danışman: Prof.Dr. İlhan Talınlı, İstanbul Teknik Üniversitesi 35 9. Toxic chemicals release and pollution prevention model for a chemical industry [Bir kimya endüstrisi için toksik kimyasalların yayılımı ve kirlilik önleme modeli] 2002, Hümeyra Vatansever, Danışman: Prof.Dr. Ayşen Türkman, Dokuz Eylül Üniversitesi 10. Avrupa Birliği entegre kirlilik önleme ve kontrolü direktifi ve Türkiye [European Union integrated pollution prevention and control directive and Turkey] 2002, Deniz Külahlıoğlu, Danışman: Prof.Dr. Hasan Z. Sarıkaya, İstanbul Teknik Üniversitesi 11. Cleaner production opportunity assessment for market milk production Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) facility [Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) işletmesinde pastörize süt üretimi için temiz üretim fırsatlarının değerlendirilmesi] 2003, Arzu Özbay, Danışman: Doç.Dr. Göksel Demirer, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 12. Yün endüstrisinde temiz üretim yönteminin uygulanması [Implementation of cleaner production methodology in wool industry] 2003, Meliha Evşen Elmacı, Danışman: Prof.Dr. Ekrem Ekinci, İstanbul Teknik Üniversitesi 13. Pollution prevention technologies in Turkey [Türkiye'de temiz üretim teknolojileri] 2003 Bircan Kırar, Danışman: Prof.Dr. Aysen Müezzinoğlu, Dokuz Eylül Üniversitesi 14. Çevre kirliliğinin önlenmesi ve daha temiz teknolojiler ile atık yönetimi üzerine bir araştırma [ A Research about environmental pollution prevention and cleaner production techniques with waste management] 2003, Zekiye Ayhan, Danışman: Prof.Dr. Mehmet Karpuzcu, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 15. Waste minimization studies in an electrical devices manufacturing industry [Elektrik ekipmanları üreten bir endüstride atık minimizasyonu çalışmaları] 2003 Hilal Yağcı, Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül, Dokuz Eylül Üniversitesi 16. Life cycle assessment of glassware products [Cam ürünler için yaşam döngüsü değerlendirmesi] 2004, Aslı Alkan, Danışman: Prof.Dr. Nilgün Kıran Cılız, Boğaziçi Üniversitesi 17. Cleaner production implementation for the integrated tannery in Turkey [Türkiye'deki entegre tabakhane için temiz üretim uygulaması] 2004, Danışman: Prof.Dr. Nilgün Kıran Cılız, Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi 18. Application of cleaner production methodology in dairy industry [Temiz üretim metodolojisinin süt endüstrisinde uygulanması] 2004, Elif Morina, Danışman: Y.Doç. Nilgün Kıran Cılız, Boğaziçi Üniversitesi 19. İlaç sanayinde ISO 14001 çevre yönetim sistemi uygulamasıyla atık minimizasyonu [Waste minimization in the pharmaceutical industry using environmental management systems] 2006, Neslihan Vur, Danışman: Y.Doç.Dr. Selim Sanin, Hacettepe Üniversitesi 36 20. Avrupa Birliği-Türkiye çevre politikaları oluşum süreci ve entegre kirlilik önleme ve kontrolü (IPPC) direktifinin incelenmesi (tekstil endüstrisi örneği) [Formation of European Union and Turkey environmental policies and examination of integrated pollution and preventation control(IPPC) directive (textile industry example)] 2006, Seden Şenoğlu, Danışman: Prof.Dr. Kadir Kestioğlu, 21. Avrupa Birliği entegre kirlilik önleme ve kontrolü direktifi (IPPC) için düzenleyici etki analizi ve bir uygulama: Demir çelik endüstrisi [Regulatory impact analysis of European Union integrated pollution prevention and control directive and a case study: Iron and steel industry] 2007, Aslı Erengüç, Danışman: Doç.Dr. Erdem Görgün, İstanbul Teknik Üniversitesi 22. A chemical substitution study for a wet processing textile mill in Turkey [Yaş proses içeren bir tekstil fabrikasında yapılan kimyasal değişikliği çalışması] 2007, Ertan Öztürk, Danışman: Prof.Dr. Göksel Demirer Prof.Dr. Filiz Dilek, Orta Doğu Teknik Üniversitesi · 23. Assessment of the best available wastewater management techniques for a textile mill: Cost and benefit analysis [Tekstil endüstrisi için mevcut en iyi atıksu yönetim tekniklerinin değerlendirilmesi: Fayda ve maliyet analizi] 2008, Buğçe Doğan, Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Dr. Merih Kerestecioğlu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 24. Improvements in energy and water consumption performances of a textile mill after bat applications [Tekstil endüstrisinde bat uygulamaları sonrasında su ve enerji kullanımı performansı değerlendirmesi] 2008, Ayşe Merve Kocabaş, Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Prof. Dr. Filiz B. Dilek, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 25. Aerobic biological treatment of opium alkaloid wastewater - effect of gamma radiation and fenton's oxidation as pretreatment [Afyon alkaloid atıksularının aerobik biyolojik arıtımı - ön arıtma olarak gama radyasyon ve fenton oksidasyonunun etkisi] 2008, Cavit Burak Bural, Danışman: Prof. Dr. Filiz B. Dilek Prof. Dr. Göksel N. Demirer, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 26. Şeker üretiminde temiz üretim yaklaşımının uygulanabilirliği ve çevresel etkileri [Applicability of cleaner production approach on sugar production and environmental impacts] 2008, Müzeyyen Gül Boran, Danışman: Prof. Dr. Fethi Doğan, Ege Üniversitesi 27. Çeşitli endüstrilerde temiz üretim uygulamaları ve performans çalışmalarının araştırılması [Research on various industries for clean/cleaner production practices and performance studies] 2009, Tarık Kotan, Danışman: Prof. Dr. Gülfem Bakan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi 28. Formülasyonlu ilaç sanayinde atık minimizasyonu [Waste minimisation in formulational pharmaceutical industry] 2010, İdil Saylam Kabataş, Danışman: Prof. Dr. Cumali Kınacı, İstanbul Teknik Üniversitesi 37 29. Estimation of hazardous waste generation in selected priority sectors of Ostim OIZ, Ankara [ Ankara Ostim OSB’nin seçilmiş öncelikli sektörlerinde tehlikeli atık üretiminin tahmini ] 2010, Arzu Kayabınar, Danışman: Prof. Dr. Filiz Bengü Dilek, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 30. Application of ultrafiltration to an organized industrial district wastewater treatment plant effluent for water reuse [Organize sanayi bölgesi atık su arıtma tesisi çıkış sularının yeniden kullanımı için ultrafiltrasyon uygulaması] 2010, Nevin Özalp, Danışman: Doç. Dr. Nurdan Büyükkamacı, Dokuz Eylül Üniversitesi 31. Ozonation of a denim producing textile industry wastewater– Process optimization [ Kot kumaşı üreten bir tekstil endüstrisinin atıksuyunun ozonlanması - Yöntem optimizasyonu] 2010, Eyüp Kaan Moralı, Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 32. Environmental manegement in industrial parks [Organize sanayi bölgelerinde çevre yönetimi] 2010, Pınar Akyıl Yılmaz, Danışman: Prof. Dr. Ayşegül Pala, Dokuz Eylül Üniversitesi 33. Minimization of excess sludge production in the treatment of municipal wastewaters by using membrane bioreactor - ultrasound combined systems [Evsel atıksuların arıtılmasında oluşan atık çamurların membran biyoreaktör-ultrases birleşik sistemleri ile minimizasyonu] 2011, Ayşe Akyapı, Danışman: Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, Boğaziçi Üniversitesi 34. Kağıt endüstrisi atıksularının elektro- fenton prosesi ile arıtılması [Treatment of paper industry wastewater by using electro-fenton process] 2011, Elif Deliktaş, Danışman: Prof. Dr. Mehmet Faik Sevimli, Selçuk Üniversitesi 35. Hazardous waste management system design for Turkey [Türkiye için tehlikeli atık yönetim sistemi tasarımı] 2011, Özge Yılmaz, Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Doç. Dr. Bahar Yetiş Kara, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 38 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Temiz Üretim kavramı, özellikle de Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatının (UNIDO) yönlendirici ve özendirici çalışmalarıyla küresel ölçekte yaygınlık kazanmış, doğal kaynakların korunmasına ilişkin farklı düzeylerde birçok önlemi ve iyileştirici tekniği bünyesinde toplamıştır. Bu rapordan anlaşılabileceği gibi, Türkiye’de Temiz Üretim kavramına ilişkin farkındalık henüz istenen seviyede olmasa da, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen projeler ve üniversitelerdeki akademik çalışmalarla konuya ilişkin belirli bir birikim oluşmuştur. Bu birikimin tabii bir sonucu olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına (BSTB) da hukuki düzeyde belirli görev ve sorumluluklar verilmiştir. Diğer ülke deneyimleri göstermektedir ki, Temiz Üretim anlayışının yaygınlaşması ve kabul görmesine dair çalışmalar iki farklı güzergâh izlemiştir: İlk güzergâhta, Temiz Üretim anlayışı ve tekniklerinin çoğunlukla mevzuat düzenlemeleri yoluyla, “tavandan tabana” olarak özetlenebilecek bir yöntemle yaygınlaştırılması yönünde çalışmalar yer alırken kimi ülkelerde ise bu yaklaşımın yaygınlaşmasında başlıca araç olarak tabandaki gelişimi ve farkındalık düzeyini büyük oranda bilinçlendirme faaliyetleri ve kimi ekonomik teşviklerle artırma yaklaşımı benimsenmiştir. Türkiye’de ÇŞB ile BSTB’ye verilen sorumluluklar ise, iki güzergâhtan öğeler içeren, melez bir tavrı işaret etmektedir. Bir yandan ÇŞB’nin yapacağı mevzuat düzenlemeleri ve oluşturacağı politikalarla tavandan tabana doğru işleyen bir mekanizma hayata geçirilmekteyken BSTB bünyesindeki Verimlilik Genel Müdürlüğüne (VGM) “işletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlamasına ve uygulamasına yönelik faaliyetlerde bulunmak” şeklinde verilen görev, hem mevzuat düzenlemelerinin uygulamaya taşınmasında hem de Temiz Üretim anlayışının ve bu kapsamdaki tekniklerin üreticilere doğrudan aktarılmasındaki yükümlülükleri ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda VGM’nin görevini yerine getirmede başvurabileceği öncelikli araç, Temiz Üretim kapsamındaki çalışmaların yalnızca doğal kaynakların ve çevrenin korunması yönünde bir tedbir olmayıp aynı zamanda hammadde, enerji gibi kimi maliyetlerin düşürülmesiyle de ekonomik verimliliğe katkı sağladığını, bilinçlendirme, eğitim, yayın çalışmaları ve kimi pilot projelerle ortaya koyması olarak kendini göstermektedir. Bu bağlamda VGM, kendi uzman donanımını Temiz Üretim anlayışı çerçevesinde geliştirmenin yanı sıra, Türkiye düzeyinde konuya ilişkin uzmanlık düzeyini artıracak enstrümanlar geliştirebilecek, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün de katılımını sağlayarak yerel ölçekte bilgilendirici ve yönlendirici platformlar oluşturulmasına öncülük edebilecektir. Bunlara ek olarak VGM, konuya ilişkin ekonomik teşvik ve destek mekanizmalarının oluşturulması ve hayata geçirilmesinde rol oynayabileceği gibi, geliştirilecek politika ve stratejiler ile yapılacak hukuki düzenlemelerde de üreticinin gereksinim, talep ve beklentilerini karar alıcı düzlemlere taşımakta sorumluluk üstlenebilecektir. Unutulmamalıdır ki Temiz Üretim kavramı, “sürdürülebilir kalkınma” olarak ele alınabilecek şemsiye bir kavramın temel bileşenlerinden biridir. Gelecek kuşakların kaynaklarını tüketmeden sürekli olarak gelişmek olarak özetlenebilecek sürdürülebilir kalkınma anlayışı, 39 Türkiye gibi henüz büyüme ve küresel ticarete etkin bir aktör olarak dâhil olma sürecindeki bir ülkede, gündelik düzeydeki birçok ihtiyaçla çelişir gibi görünmektedir. Ne var ki üretim süreçleri üzerinde büyük bir ek yük oluşturmayıp bilâkis bu süreçlerin daha etkin, daha yüksek kapasitede ve daha az girdiyle daha çok çıktı üretmesine odaklanan ve bu bağlamda verimlilikle birçok noktada örtüşen Temiz Üretim yaklaşımı, her büyüklükten ve her sektörden işletmeye de, bir yandan doğal kaynakların koruması ve çevresel kriterlere ulaşmasına, diğer yandan da rekabet edebilirlik düzeyini artırmasına yönelik yeni alternatifler sunmaktadır. Bu yönde bir bilincin yalnızca merkezî düzeydeki hukuki düzenlemelerle oluşamayacağından yola çıkarak VGM, verimlilikle ilişkili alanlarda yarım yüzyıla yaklaşan deneyimi paralelinde üreticilere Temiz Üretim konusunda sunacağı hizmetler ve sağlayacağı desteklerle Türkiye kamu örgütlenmesi içinde önemli bir boşluğu dolduracaktır. 40 EK-1: TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM VE İLGİLİ GERÇEKLEŞTİRİLEN TEZ ÇALIŞMALARI – TEZ ÖZETLERİ ALANLARDA 1. Tekstil terbiyesinde temiz üretim yaklaşımı çerçevesinde boyama sonrası yıkamaların incelenmesi [Investigation of the rinsing processes after dyeing according to the clean process approach in textile pretreatment] 1999 Hüseyin Aksel Eren Danışman: Doç.Dr. Pervin Aniş Yer Bilgisi: Uludağ Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Konu Başlıkları: Tekstil ve Tekstil Mühendisliği Özet Reaktif boyarmaddeler bulunuşundan itibaren giderek artan bir uygulama alanı bulmuşlardır. Özellikle selülozik malzemelerin boyanmasında son derece geniş bir kullanıma sahiptir. Reaktif boyarmaddelerle çalışma sırasında karşılaşılan en önemli sorunlardan birisi; boyarmaddelerin hidroliz olması nedeniyle yaş haslıklarda yaşanan problemlerdir. Bu sorunun önüne geçmek için iyi bir ard işlem (yıkama) gereklidir. Bu çalışmada; reaktif boyarmaddeler ve reaktif boyama metotlarından kısaca bahsedilmiş, ard işlem olarak yapılan geleneksel yıkama proseslerinin reçeteleri verilmiş ve su ve kimyasal tüketiminden tasarruf sağlayan yeni bir yıkama reçetesinin haslıklara etkisi deneysel olarak incelenmiştir. 2. A Case study on waste minimization in cotton textile industry [Tekstil endüstrisinde atık azaltımı üzerinde bir çalışma] 2000 Işıl Sözer Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül Prof.Dr. Aysen Müezzinoğlu Prof.Dr. Gülseren Kurumer Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği Özet Bu tez çalışmasının amacı, pamuklu tekstil endüstrisinde üretim aşamasında yapılacak değişikliklerle, atık miktar ve konsantrasyonlarının azalacağını ve aynı zamanda, bu uygulamaların doğal kaynak, enerji, kimyasal ve boyarmadde tüketimlerini azalttığını göstermektir. Bu çalışmada, pamuklu tekstil endüstrisinde, atık azaltım teknikleri ve imkanları ele alınmıştır. Tez çalışmaları kapsamında, (X) kodlu Pamuklu Tekstil Fabrikasında; iplikhaneler, iplik boya, dokuma ve terbiye bölümleri; üretim prosesleri, doğal kaynak, kimyevi ve boyarmadde kullanımları, oluşturdukları atık miktarları ve konsantrasyonları açısından incelenmiştir. X tekstil fabrikası İzmir civarında faaliyet gösteren entegre bir tekstil fabrikasıdır. Özellikle üretim aşamasında, uygulanabilecek birçok değişiklik ve iyileştirme imkanlarının olduğu görülmüştür. Bu uygulamalar içinde; proses adımlarının azaltılması, proses ekipmanlarının ve araçlarının modifikasyonu, kullanılan kimyevi maddelerin azaltılması, daha az kirleten ve daha az toksik kimyevi maddelerin tercih edilmesi, üretimde kullanılan su ve oluşan atıksuyun yeniden kullanılması, işçilikten ve eğitim eksikliğinden kaynaklanan doğal kaynak kullanımındaki israfların önlenmesi gibi işlemler incelenmiştir. Yukarda belirtilen çalışmalar uygulandığında, atıksu miktarlarının ve kirletici 41 konsantrasyonlarının azaldığı, üretim için gerekli olan su, enerji ve kimyevi madde ihtiyacının düştüğü ve ekonomik yararlar sağlandığı gözlenmiştir. 3. Investigation and implementation of waste minimization techniques in a detergent factory [Deterjan fabrikasında atık minimizasyonu tekniklerinin incelenmesi ve uygulanması] 2000 Neşem Başkaya Danışman: Prof.Dr. Günay Kocasoy Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Özet Günümüzün kaçınılmaz bir parçası olan teknolojik gelişmeler, yaşam şartlarını iyileştirirken tüketim artışına sebep olmuştur. Artan tüketim beraberinde atıkların da artışını getirmiştir. Bu yüzden son zamanlardaki araştırmalar atıkların azaltılması üzerinde yoğunlaşmıştır. Küresel pazarın bir parçası olabilmek için deterjan sanayii de atıkların minimizasyonu çalışmalarına hız vermiştir. Atik minimizasyonu çalışmaları DiverseyLever'de yürütülmüştür. Çalışmada, deterjan fabrikasının başlıca atıkları olan atiksu ve katı atıklar ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Atiksu minimizasyonu çalışması iki farklı alanda yürütülmüştür. Fabrikanın sıvı atıklarını oluşturan mikser ve depolama tankları yıkama sularının bir kısmının proseste tekrar kullanılmasına ve arıtma sisteminin bir parçası olan evaporasyon sisteminde konsantre edilen yıkama sularından yem bir ürün oluşturulmasına çalışılmıştır. Minimizasyon çalışmasının ikinci kısmında katı atıkların minimizasyonu incelenmiştir, öncelikle etkili bir atik yönetimi için fonksiyonlarına göre fabrika değişik bölümlere ayrılmış ve minimizasyon uygulanacak katı atıkların türleri belirlenmiştir. Geriye kalan katı atıklar ise geri dönüşüm için satılmıştır. Fabrikada uygulanan atık minimizasyonu çalışmaları sonucunda hem çevre ve doğal kaynaklar korunmuş hem de ekonomik olarak kar sağlanmış ve uygulanan program sonucu firma ISO 14001 sertifikasını almıştır. 4. Pollution prevention and a wastewater treatment study in a paint manufacturing industry [Atık azaltımı ve bir boya fabrikasında atıksu arıtılabilirlik çalışması] 2001 Derya Dursun Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü . Çevre Teknolojileri Anabilim Dalı Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği Özet Bu tez kapsamında, atıksu arıtılabillik çalışmalarının yanısıra, boya üretimi yapan bir fabrika için uygun olan atık azaltım yöntemleri değerlendirilmiştir. Tezin ana amaçları atıksu karakterizasyonunun yapılması, uygun arıtma seçeneklerinin değerlendirilmesi, incelenen fabrikanın atık kaynaklarının tespit edilerek atık oluşumunun azaltılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve fabrika için en uygun olan atık azaltım yöntemlerinin önerilmesidir. Tezin ilk kısmında, solvent bazlı boya üretimi yapan bir boya fabrikasının, pigmentler, reçineler ve katkı maddelerinden kaynaklanan atıksulannın antılabilirliği incelenmiştir. Alınan kompozh numuneler üzerinde karakterizasyon çalışmaları yapılmış v atıksuyun KOI değerinin yüksek olduğu saptanmıştır. Atıksudan KOI giderimi amacıyla 42 yapılan fizücsel-kimyasal arıtma işlemleri sonucunda, atıksudaki önemli miktarda solvent varlığı nedeniyle, istenen verim elde edilememiştir. Atıksudaki solventlerin ayrılması amacıyla destilasyon ünitesi kurulmuş ve ardından oluşan deştiktin arıtımı için fizikselkimyasal arıtma yöntemleri uygulanmıştır. Destilasyon işlemi ile atıksudan solventlerin ayrılması sonucu 83% KOI giderimi sağlanmıştır. Destilasyon sonrası kimyasal oksidasyon ve adsorpsiyon gibi diğer arıtma teknolojilerinin uygulanması ile toplam KOI giderimi 99.6%'ya kadar yükseltilmiştir. Bu endüstrinin atıklarının tehlikeli ve zararlı atıklar kapsamında olmasından dolayı, atıklar için arıtımdan daha çok kaynağında azaltma ve geri dönüşümü içeren atık azaltım yöntemleri uygulanmalıdır. Tezin ikinci kısmında, incelenen fabrikanın atık kaynakları kaynağında belirlenmiş ve bu atıklar için uygun atık azaltım yöntemleri fabrikaya önerilmiştir. 5. Sanayide temiz üretim için çevre yönetimi: Tekstil sektöründe uygulama örneği [Environmental management for the clean production in the industry: Examplory application in the textile sector] 2001 Emrah Odabaşı Danışman: Prof.Dr. Oya Zeren Yer Bilgisi: Mersin Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği Özet Endüstriyel üretim proseslerinde kirliliğin oluşmadan önlemeyi yada azaltmayı hedefleyen temiz üretim kavramının başarıyla uygulanabilmesi ancak çevreyi her yönüyle ele alan, sürekli iyileşmeyi destekleyen, tüm çalışanların katıldığı ve sorumlu kılındığı bir yönetim sistemiyle mümkündür. Çevresel konularda sistem düşünüşü iş ve diğer performans konuları arasında bütünleşmeyi sağlar; böylece maliyet, kalite, etkenlik, verimlilik ve çevre performansı aynı kararın birer parçası haline gelirler. Sadece sistem düşünüşü sayesindedir ki çevrenin iyileştirilmesi için gereken düzeyde bir değişimi elde edilebilir. ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi bünyesinde çağdaş yönetim tekniklerini barındıran, üretim süreçlerinin çevresel açıdan planlamasını sağlayarak üretimde verimliliği artıran bir standarttır. Bu tez çalışmasında; temiz üretimi gerçekleştirmek için, uygulanması gereken çevre yönetiminin tüm aşamaları belirlenmiş ve tekstil sektörüyle ilgili uygulama örnekleri verilerek, sonuçları değerlendirilmiştir. 6. Cleaner production opportunity assessment study in SEKA Balıkesir Pulp and Paper Mill [SEKA Balıkesir Kağıt Hamuru ve Kağıt Fabrikasında temiz üretim fırsatlarının incelenmesi çalışması] 2001 Emre Avşar Danışman: Doç.Dr. Göksel N. Demirer Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği Özet Bu araştırmada, bir kağıt hamuru ve kağıt entegre üretim tesisindeki temiz üretim fırsatları çalışılmıştır. Temiz Üretim, Temiz Üretimin ne olduğu, ne kazandırdığı ve nasıl kullanıldığını 43 açıklamak için incelenmiştir. Üretim kademelerinin, hammadde kullanımlarının ve atık kaynaklarının belirlenebilmesi için kağıt hamuru ye kağıt üretiminin genel hatları çalışılmıştır. SEKA Balıkesir Kağıt Hamuru ve Kağıt Fabrikasında Temiz Üretim Fırsatları İncelemesi yapmak üzere bir metodoloji geliştirilmiştir. Sisteme net hammadde ve su girdileri bulunmuştur. Tesisin endüstriyel performansları sonraki çalışmalara temel oluşturması için benzer sistemlerle çalışan kağıt hamuru ve kağıt fabrikaları için önerilen ve uygulanan Endüstriyel Performans Göstergeleri ile karşılaştırılmıştır. Tüm mevcut ve potansiyel atıklar belirlenmiştir. Sistemin tüm girdi ve çıktı bilgileri derlenmiştir. Uygulanabilir atık azaltım seçenekleri belirlenmiştir. Fabrikanın üretim verimliliğini arttırmak için atık azaltım seçeneklerinin faydaları analiz edilmiştir. 7. Application of cleaner production methodology in olive oil industry [Zeytin yağı endüstrisinde temiz üretim metodolojisi uygulamaları] 2002 Selen Gürbüz Danışman: Prof.Dr. Orhan Yenigün Dr. Nilgün Kıran Cılız Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Çevre Bilimleri Enstitüsü Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği · Endüstri Mühendisliği Özet Zeytinyağının üretimi ve yan ürünlerinin- karasu ve prina- değerlendirilmesi çeşitli değişik endüstrilerde meydana gelmektedir. Bu sebeple, doğru değerlendirilmelerin yapılabilmesi ve uygun Temiz Üretim (TÜ) seçeneklerinin oluşturulabilmesi/seçilmesi için, Ayvalık ve Edremit'te bulunan üç ayrı endüstriden elde edilen bilgiler doğrultusunda bu çalışma yürütülmüştür. Seçilen bu endüstriler birbirleriyle ilişkilidirler, birinin yan ürünü diğerinin ham maddesidir. Ham zeytin yağının elde edildiği ilk endüstri olan zeytin sıkma tesisi KOBİ sınıfındadır. İkinci seçilen endüstri, hem ilk endüstride üretilen düşük kalitedeki zeytin yağlarının rafine edildiği endüstri hem de ilk endüstride üretilen yüksek ve düşük kalitedeki zeytin yağlarının filtre edildiği ve şişelendiği endüstridir. Son endüstri ise yine KOBİ sınıfında olup, birinci endüstride oluşan prinanın içindeki yağın alındığı endüstridir. Bu bilgiler doğrultusunda, bu çalışmanın amacı TÜ metodolojisini zeytinyağı üretim proseslerine uygulamaktır. Bu çerçevede; proseslerde kirlilik önlemleri, teknoloji modifikasyonları, atık ve yan ürünler için geri dönüşüm/geri kazanım seçenekleri değerlendirilmiştir. Karasu, yüksek kirletici yüküne sahip olması nedeni ile çevresel ve ekonomik problemlerin büyük bir kısmına sebep olmaktadır. Bu problem üç-fazlı kontüne sıkma sisteminin iki-fazlı kontüne sıkma sistemiyle değiştirilmesi ile çözülmüştür. Öte yandan üç-fazlı kontüne sistem ile kıyaslandığında iki-fazlı kontüne sistemde daha fazla prina oluşmaktadır. Bu sebeple prina yönetim stratejileri için farklı bir denetim yöntemi tanımlanmış ve ekonomik ve çevresel açıdan değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, optimum termal dönüşüm teknolojisi seçimi, rafinasyon endüstrisinde güç üretiminin mevcut olan sistemden daha ekonomik olmasını sağlayacaktır. Üstelik teknoloji modifikasyonunun ürün kalitesi üzerinde hiçbir zararlı etki yaratmayacağı aşikârdır. Çalışmanın sonucunda önerilen TÜ seçenekleri uygulandığı ve kontrol edildiği takdirde boru-sonu teknolojilere duyulan ihtiyacın azalacağı ve bu seçeneklerin hem ekonomik, hem çevresel hem de teknik açıdan uygun olacağı gösterilmiştir. 44 8. Hastane atıklarının yönetiminde atık minimizasyonu [Waste minimization in hospital waste management] 2002 Aslıhan Eskitürk Danışman: Prof.Dr. İlhan Talınlı Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Özet Bu çalışmada, hastanelerden kaynaklanan atıkların yönetiminde, Çevre Yönetim Sisteminin önemli bir bölümü olan, atık minimizasyonu araştırılmıştır. Çevre yönetim sisteminin tarihçesi, tanımı, yasal çerçevesi ilgili standartlar yardımıyla verilmiş, tıbbi atık kavramı ve yasal düzenlemeler yurtiçi ve yurtdışı bazında incelenmiş, en büyük tıbbi atık üreticisi olan hastaneler için kirlenme profili ve atık azaltımı seçenekleri üzerinde durulmuştur. Acıbadem Hastanesi, bu çalışmada pilot hastane olarak belirlenmiş ve atık akımları için atık minimizasyonu çalışması uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar ışığında, bazı öneriler getirilmiştir. İlk bölümde, çalışmanın anlam ve önemi ile amaç ve kapsamı belirtilmiştir. İkinci bölümde, çevre yönetim sistemlerinin ortaya çıkışı, gelişimi, toplu yönetim kavramı içinde kaynakların ve atıkların yönetimi kavramları anlatılmış, Çevre Yönetim Sistemi ile ilgili yasal çerçeve, politika, planlama aşamaları ve geçerli standartlar ele alınmıştır. Üçüncü bölümde, tıbbi atık kavramının tarihçesi, tanımı ve Türkiye'de geçerli yönetmeliklerle, A.B.D. 'de konu ile ilgili yasalar ve yaklaşımlar incelenmiştir. Dördüncü bölümde, atık minimizasyonu değerlendirilmiş, hastaneler için atık minimizasyonu uygulaması için gerekli veriler belirlenmiş, hastanelerde mevcut atık akımları ile kirlenme profili çıkarılmıştır. Beşinci bölümde, Acıbadem Hastanesi, atık yönetimi için örnek hastane olarak kullanılmıştır. İlk adımda, hastanenin genel yapısı ve mevcut atık politikası çıkarılmıştır. Sonraki adımda ise, atık minimizasyonu yönergeleri kullanılarak örnek hastane için yönetim sistemi çalışması yapılmıştır. Sonuç bölümünde, kullanılan yönergeler yardımıyla, mevcut ve önerilen yönetim modelleri karşılaştırılmıştır. Buradan hareketle, yönetmelikte uygulama eksiklikleri gözlemlenmiş, sayısal ve istatistiksel veriler tartışılmıştır. Son olarak, maliyet analizi için de bir yaklaşım getirilmiştir. 9. Toxic chemicals release and pollution prevention model for a chemical industry [Bir kimya endüstrisi için toksik kimyasalların yayılımı ve kirlilik önleme modeli] 2002 Hümeyra Vatansever Danışman: Prof.Dr. Ayşen Türkman Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Özet Sanayileşme gelişirken, bir taraftan bu sanayilerin kullandığı kimyasal maddeler de gelişmektedir. Mevcut kimyasalların yanısıra, birçok yeni kimyasal madde üretilmekte, kullanılmakta, depolanmakta ve taşınmaktadır. Böylece, çok sayıda tehlikeli ve toksik madde çevreye yayılmakta ve insan ve çevre için risk oluşturmaktadır. Önemli kimyasal kirliliklerin birçoğu; kontrolsüz endüstriyel atıksu deşarjı, taşıma kazaları, kimyasalların düzensiz depolanmasından kaynaklanan dökülme, sızıntı, ve benzeri olaylardan meydana gelmektedir. Mevcut yasal düzenlemelerin ciddi yaptırım gücü olmadığı gibi, etkili yasal düzenlemelerin yokluğu da insanların toksik kimyasalları kullanma konusunda yeteri kadar özen göstermemelerine neden olmaktadır. Sözgelimi, bir vana açık bırakılabilir, bir miktar toksik 45 endüstriyel atıksuya karışabilir veya taşıma esnasında kazayla dökülebilir. Deprem gibi doğal felaketler, insan hatalarından kaynaklanan durumlardan daha kötü sonuçlara neden olabilir. Kaza ile gerçekleşen kimyasal maddelerin çevresel ortamlara saçılması olaylarının yanısıra, kasıtlı dökümlerin olabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır. Bu tezde, tipik bir kimya sanayi için toksik kimyasalların yayılımı, kirlilik önlenmesi ve acil durum modeli önerilmektedir. Ülkemizde kimyasalların çevreye dökülmesi olayları henüz hak ettiği önemi bulamamıştır. Bu nedenle bu çalışmada, tehlikeli kimyasallardan kaynaklanabilecek acil durum planlaması örneği hazırlanmıştır. Bu amaçla, sanayide kullanılan toksik kimyasalların özellikleri incelenmiş ve güvenlik ve çevre yönetimi kapsamında, örnek çalışmalarla birlikte bir acil durum yönetim planı hazırlanmıştır 10. Avrupa Birliği entegre kirlilik önleme ve kontrolü direktifi ve Türkiye [European Union integrated pollution prevention and control directive and Turkey] 2002 Deniz Külahlıoğlu Danışman: Prof.Dr. Hasan Z. Sarıkaya Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Özet Bu çalışma, Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Direktifi'nin, idareye ve sanayi sektörüne getirdiği yükümlülükleri ve söz konusu Direktife uyum çerçevesinde yapılması gereken çalışmaları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Direktifi, Avrupa Birliği çevre mevzuatında, Endüstriyel Kirlilik Kontrolü ve Risk Yönetimi başlığı altında yer almaktadır. Direktif, endüstri tesislerine faaliyet izni verilmesi konusunda; havaya, suya ve toprağa olan etkilerin, enerji kullanımının, atık yönetiminin, acil durumlarda ve tesisin kapatılması sonrasında ortaya çıkabilecek çevresel etkilerin bir bütün olarak ele alınarak tek bir izin belgesi kapsamında düzenlenmesi ve üretimde Mevcut En İyi Tekniklerin kullanılması gibi yeni bir takım yaklaşımlar ve yükümlülükler getirmektedir. Çalışma kapsamında, Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Direktifi incelenmiş, hem idare hem de sanayi sektörü için getirilen yükümlülükler ve ilgili Direktifin uygulanma esasları ortaya konulmuş, yükümlülükleri karşılamak amacıyla idare ve sanayi sektörünün ne tip çalışmalar yapması gerektiği belirlenmiştir. Konu kapsamında çimento üretimi yapan bir tesiste yapılan uygulama çalışması ile, tesisin Direktife uyum kapsamında yapması gereken yatırımlar belirlenmiş ve bu yatırımların maliyeti hesaplanmıştır. Uygulama çalışmasından hareketle, Türk çimento sektöründe Direktife uyum için yapılması gereken yatırımların maliyeti hakkında tahmini bir sonuç çıkarılmıştır. Bölüm 2'de Avrupa Birliği Çevre Politikasının hukuki temelleri ve kurucu antlaşmalarda çevre ile ilgili olarak yer alan hükümler açıklanmıştır. Bölüm 3'de Avrupa Birliği çevre mevzuatında Endüstriyel Kirlilik Kontrolü ve Risk Yönetimi başlığı altında yer alan Direktiflerin içerikleri ve uygulama esasları hakkında bilgi verilmiştir. Bölüm 4'de Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Direktifi incelenerek, idareye ve sanayi sektörüne getirdiği yükümlülükler ve uygulama esasları ortaya konulmuştur. Bölüm 5'de Türkiye'de sanayiden kaynaklanan kirliliğin kontrolüne yönelik yasal düzenlemeler hakkında bilgi verilmiş ve Direktife uyum kapsamında Türkiye'de yapılması gereken çalışmalar ile ilgili olarak önerilerde bulunulmuştur. Bölüm 6'da Çimento üretimi yapan bir tesis incelenmiş, Direktife uyum kapsamında tesiste yapılması gereken yatırımlar belirlenerek maliyetleri hesaplanmış, 46 Direktife uyumun Türk çimento sektörüne getireceği maliyet hakkında tahmini bir sonuç çıkarılmıştır. Bölüm 7'de bu çalışmadan çıkan sonuçlar değerlendirilmiştir. 11. Cleaner production opportunity assessment for market milk production Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) facility [Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) işletmesinde pastörize süt üretimi için temiz üretim fırsatlarının değerlendirilmesi] 2003 Arzu Özbay Danışman: Doç.Dr. Göksel Demirer Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Mühendisliği Özet Bu çalışmada bir süt işleme tesisindeki pastörize süt üretimi prosesini göz önüne alarak temiz üretim fırsatları araştırılmıştır. Temiz üretim kavramı ve ana uygulama araçları analiz edilerek çalışmanın temeli oluşturulmuştur. Temiz üretim fırsatları çalışmanın ekseni alınarak pastörize süt üretim prosesi ve bunun neden olduğu çevresel yükler tartışılmıştır. Atatürk Orman Çiftliği Süt Fabrikasında temiz üretim fırsatlarının değerlendirilmesi için bir metodoloji geliştirilmiştir. Metodoloji iki aşamayı kapsamaktadır; çevresel denetleme ile fırsatların değerlendirilmesine yardımcı olacak kontrol listelerinin hazırlanması; mass-balans analizinin uygulanması. Mass-balans analizinde giren ve çıkanları tespit etmek için ölçümler ve kütle akışlarının deneysel analizlerinden yararlanılmıştır. Hazırlanan kontrol listeleri uygulanabilecek atık azaltımı fırsatlarının tespit edilmesinde faydalanılmışım Seçilen fırsatlar çevresel fayda ve ekonomik yapılabilirlik yönünden değerlendirilmiştir. 12. Yün endüstrisinde temiz üretim yönteminin uygulanması [Implementation of cleaner production methodology in wool industry] 2003 Meliha Evşen Elmacı Danışman: Prof.Dr. Ekrem Ekinci Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Özet Birleşmiş Milletler Çevre Programı'na göre Temiz Üretim; üretim süreçlerine, ürünlere ve hizmetlere toplam etkinliği arttırmak ve insanlara ve çevreye yönelik riskleri azaltmak amacıyla uygulanan entegre bir önleyici çevresel stratejinin sürekli olarak uygulanmasıdır. Temiz üretim yöntemi aşağıdaki başlıkları içerecek şekilde endüstride uygulamaya alınmalıdır. o Planlama ve organizasyon o Ön-değerlendirme o Değerlendirme o Ekonomik ve çevresel değerlendirme o Uygulama o İzleme ve değerlendirme Türkiye'deki en eski sektörlerden birisi olan tekstil ve hazır giyim sanayinin geçmişi Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu 1920'li yıllardan sonra özel sektörün de devreye girmesiyle artarak devam etmiştir. 2001 yılında, Türk tekstil ihracatının % 3.54'i yün elyaf, iplik ve dokuma kumaşları tarafından karşılanmaktadır. Bu üçlünün tekstil ve konfeksiyon ihracat toplamı içindeki payı ise aynı yıl içinde % 1.04 olarak gerçekleşmiştir. Toplam ihracat içindeki payı ise % 0.34'tür. 2001 yılı tekstil, konfeksiyon ve deri mamul ithalat rakamları verilerine göre ithal edilen yünün (elyaf, iplik, dokuma kumaş) toplam tekstil ithalatı içindeki payı % 7.39'dur. Aynı yıl içinde ithal edilen yünün toplam tekstil ve konfeksiyon ithalatı içindeki payı % 6.83 ve toplam ithalat içindeki payı %0.49 olarak gerçekleşmiştir. 47 Altınyıldız Mensucat ve Konfeksiyon A.Ş.'de yürütülen "Temiz Üretim" çalışmalarının bir parçası olarak, Neolan yünlü boyama prosesinin incelenmesi ve değiştirilebilen proses parametrelerinin yardımıyla daha düşük işletme giderleri ile daha temiz çevresel koşulların elde edilmesine yönelik çıktıların elde edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç ortaya konmadan önce, temiz üretim planlama aşaması kriterleri uyarınca yönetimin katılımı ve onayı alınmıştır. Ardından bu amaca uygun bir proje ekibi kurulmuştur. Altyapı ve ekipman sorunları belirlenmiş ve çözüm getirilerek sonuca ulaşılmıştır. İş akış şemalarının geliştirilmesi, girdi ve çıktıların değerlendirilmesi ve temiz üretim değerlendirmesi yapılacak noktaların seçilmesi faaliyetleri tamamlanarak ön değerlendirme aşaması tamamlanmıştır. Değerlendirme aşamasında ise Neolan prosesine ait kütle dengesi oluşturulmuş, sebep değerlendirmesi yapılmış, temiz üretim seçenekleri oluşturulmuş ve seçeneklerin elenmesi faaliyetleri yürütülmüştür. İzleme ve değerlendirme aşamasında, ilgili temiz üretim seçenekleri değerlendirilmiş, önce - sonra karşılaştırması yapılmıştır. Bu çalışmada; 1:1 metal kompleks özellikteki boyarmaddeler kullanılarak Altınyıldız Mensucat ve Konfeksiyon Fabrikaları A.Ş. Boyahane Laboratuvan'nda yün kumaş boyama işlemleri gerçekleştirilmiştir. Deneyler; her türlü iplik ya da malzemeyi boyamaya elverişli, normal ya da yüksek ısı enerjisi gerektiren boyamalarda kullanılabilen Ahiba Nuance boyama cihazı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Boyama işlemleri; Temiz Üretim hedeflerine yönelik olarak farklı pH, banyo oram, CH3COONa ile yıkama süresi ve Na2SC>4 miktarları için tekrarlanmıştır. Boyama prosesi sonrasında elde edilen kumaşlarla gerçekleştirilecek analizlerle boyama işleminin bu parametrelere duyarlılığının irdelenmesi amaçlanmıştır. Temiz Üretim amaçlarına uygun olarak su, kimyasal ve enerji tüketimlerinin belirli bir plan çerçevesinde değiştirilmesi ile Neolan prosesinde boyama işlemine giren tüm yün kumaş numunelerine; ürün kalitesindeki değişimleri incelemek amacıyla Intertek Test Hizmetleri Laboratuvar Bölümü'nde ayrı ayrı yıkama ve kuru temizleme haslık testleri uygulanmıştır. Boyanan yünlü kumaşlara uygulanan yıkama haslığı ve kuru temizliği haslığı test sonuçlarına göre normal proses şartı pH=2 olmasına rağmen pH=3 değerinde "yıkama ve kuru temizleme = dry-clean" ifadesi içeren etiket takılarak çalışılabilmektedir. Banyo oranının azalması durumunda; yıkama haslığı renk değişimi değerlerinin ticari değerlerin altında kalması ve kirletme değerlerinin ticari değerin üzerinde olması nedenleriyle mevcut proses su tüketimi (dolayısıyla) banyo değerinin altoda bir değerle çalışılması mümkün olmadığı belirlenmiştir. Banyo oranının azaltıldığı durumlarda; elde edilen sonuçlara göre dikili numuneler üzerine etiket talimatı olarak "sadece kuru temizleme = only dry-clean" yazmak şartı ile en düşük banyo oram olan 1:10 ile, ek su ve enerji tasarrufu yapmak mümkün olduğu belirlenmiştir. Elde edilen kuru temizleme haslığı ve kirletme değeri test sonuçlarına göre ortama CH3COONa konmasına rağmen yıkama yapılmaması durumunda su tasarrufu yapılabileceği sonucu ortaya çıksa da yıkama haslığı renk değişimi değerleri açısından, bu zamanın normal proses yıkama süresinden daha kısa olması mümkün görünmemektedir. Ancak; dikilecek numune üzerine "sadece kuru temizleme = only dry-clean" etiket talimatı takılması ile bu durumun mümkün olabileceği ve su tasarrufu sağlanabileceği görülmektedir. Mevcut proses tuz (Na2S04) miktarından daha az ve daha fazla tuz kullanılması durumunda, yıkama haslığı renk değişimi değerlerinin ticari değerlerin çok altında olduğu, sonuçlar uyarınca; ürün kalitesi açısından, mevcut proses tuz miktarının kullanımının en uygun karar olduğu 48 belirlenmiştir. Farklı tuz (Na2SC>4) kullanım değerleri için kuru temizleme renk değişimi değerlerinde 0.5 derece azalma meydana geldiği ve boyanmış yün kumaşın diğer kumaşlara renk akıtarak kirletmediği belirlenmiştir. Bu veriler doğrultusunda; dikili numune üzerine etiket talimatı olarak "sadece kuru temizleme only dry-clean" yazılması durumunda, hiç tuz (Na2SC>4) kullanılmaması mümkün görünmektedir. 13. Pollution prevention technologies in Turkey [Türkiye'de temiz üretim teknolojileri] 2003 Bircan Kırar Danışman: Prof.Dr. Aysen Müezzinoğlu Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Özet Hızla gelişen sanayileşme ve hızlı nüfus artışı su, hava, toprak kirliliği ve doğal kaynakların yok olması gibi insan ve diğer canlıların yaşamını tehdit eden endüstriyel ve tarımsal kaynaklı önemli çevresel problemleri de beraberinde getirmektedir. Önceleri endüstriyel kaynaklı kirlenmenin üstesinden boru sonu teknolojileri kullanılarak gelinmeye çalışılmaktaydı. Ancak, yüksek ilk yatırım ve işletme giderleri gerektiren ve özellikle tehlikeli ve zararlı atıkların arıtımında verimli olamayan bu teknolojiler son yıllarda özellikle gelişmiş ülkelerde önemini kaybetmiştir. Bunun yerini atığın oluşmasını önleme prensibine dayanan ve işletmelere karlı ve çevreyle dost üretim yapmaya olanak veren temiz üretim teknolojileri ya da atık azaltan teknolojiler olarak bilinen yeni teknolojiler almaktadır. Sunulan çalışmada, temiz üretim teknolojileri ve uygulama metotları genel olarak tanımlandıktan sonra, Türkiye'ye örnek teşkil edeceğinden, Avrupa Birliği'nde bu konunun yasal çerçevede nasıl oturtulmakta olduğu ve diğer destekleyici mekanizmalar açıklanmıştır. Konu çalışması olarak İzmir'de endüstriyel yağ üretimi yapan bir firmanın atık azaltma uygulama stratejisi irdelenmiştir. Ayrıca, insan sağlığı ile doğrudan ilgili olan tarımsal üretim de ele alınarak Türkiye'de bulunan ve organik ürün ihracatı yapan bir firmanın üretim ve pazarlama stratejisi anlatılmıştır. Bununla beraber, yoğun pestisit ve kimyasal gübre kullanılan seracılıkta alternatif bir üretim metodu olabilecek topraksız tarımın Tahtalı Barajı koruma havzasındaki çiftçilerin kendi seralarında uygulanması topraklı tarımla karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Sonuç olarak, temiz üretim teknolojileri ve sağlıklı ürün üretiminin Türkiye'de yaygınlaştırılması için gerekli zorunlu ve destekleyici mekanizmalar sunulmuştur. 14. Çevre kirliliğinin önlenmesi ve daha temiz teknolojiler ile atık yönetimi üzerine bir araştırma [A Research about environmental pollution prevention and cleaner production techniques with waste management] 2003 Zekiye Ayhan Danışman: Prof.Dr. Mehmet Karpuzcu Yer Bilgisi: Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü · Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği Özet 2000'li yıllara girerken, taraf olunan uluslararası sözleşmelerden doğan yaptırımlar, küreselleşen pazar ilişkileri ve uluslararası ticarette karşılaşılan tarife dışı teknik engellerin yanısıra, çevre ile ilgili yaptırımlar da fazlalaşmıştır. Başta Avrupa Birliği olmak üzere birçok 49 ülke yasalarında ve standartlarında "kirleten öder" prensibi yerine "kirlilik önleme teknolojilerini kullanımın teşvik edilmesi" prensibini benimsemiştir. Bu nedenle bu ülkelere yapılan ihracatlarda da haksız rekabeti ortadan kaldırmak için bazı standartlar belirleyerek (Eko Tex 100, CE vb.), firmaların buna uymasını istemişlerdir. Avrupa Birliğine uyum çalışmaları çerçevesinde Türkiye'nin de Avrupa Birliği üyelerinin uyguladıkları yasa ve standartları sadece ihracat sırasında değil iç piyasaya yapılan satışlarda da sağlaması gerekmektedir. Bu nedenle sanayicilerin çevresel yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için yeni yaklaşımlara ihtiyaçları vardır. Bu çalışmanın ilk bölümünde çevre dostu teknolojiler hakkında genel bilgi verildikten sonra, kirlilik kontrolü ile kirlilik önleme karşılaştırması yapılmış, kirlilik önlemenin sağlayacağı yararlardan bahsedilmiştir. İkinci bölümde ise atık azaltımı ile ilgili Dünya'da ve Türkiye'deki çalışmalar hakkında, üçüncü bölümde ise Türkiye sanayisinin çevresel profili, seçilen tekstil sektörü hakkında, bilgi verilmiştir. Dördüncü bölümde ise bir tekstil fabrikasında yapılan pilot çalışmaya yer verilmiştir. Fabrikanın şu andaki durumu, yapılan çalışmalar incelenmiş, tüm proseslerindeki girdiler ve çıktılar hesaplanmıştır. Yapılan bu çalışma sonucu hangi proseslerde iyileştirme yapılırsa enerji, su, hammaddede azaltımı olabileceği belirlenmiş ve bu kapsamda belirlenen kirlilik önleme seçenekleri uygulanmıştır. Ayrıca pilot çalışma sonucu uygulanmaya karar verilen kirlilik önleme seçenekleri ile ilgili teknik, ekonomik ve çevresel değerlendirme yapılmış, kirlilik önleme seçenekleri ile şu andaki durum karşılaştırılmıştır. Çalışmanın beşinci bölümünde ise yine bir tekstil fabrikası ele alınarak, yeni kurulacak bir fabrikada kirlilik önleme teknolojileri dikkate alınarak yapılacak planlamaya yer verilmiştir. Bu planlama, fabrika yerinin seçimi, makina ve ekipman seçimi, yerleşimi, alt yapı, arıtma tesisi bilgileri verilmiştir. Başlangıçta kirlilik önleme teknolojileri ele alınmadan kurulan bir tesisin yatırım maliyetlerinin daha az olmasına rağmen, işletme maliyetinin, çevresel maliyet nedeniyle daha yüksek olduğu görülmüştür. 15. Waste minimization studies in an electrical devices manufacturing industry [Elektrik ekipmanları üreten bir endüstride atık minimizasyonu çalışmaları] 2003 Hilal Yağcı Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Özet Bu tez kapsamında, elektrik endüstrisinde faaliyet gösteren A Fabrikası için ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi kurma çalışmaları ve fabrikada bu sisteminin kurulması ile hızla gelişim gösteren atık minimizasyon çalışmaları incelenmiştir. Tezin birinci bölümünde, ülkemizde ve dünyada ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemlerinin gelişimini gösteren literatür araştırması yapılmış, özellikle son yıllarda meydana gelen ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgeli organizasyon sayısındaki artış grafikler ile gösterilmiştir. İkinci bölümde, Çevre Yönetim Sistemleri (ISO 14000, EMAS, BS 7750) ve atık minimizasyonu teknikleri için literatür araştırması yapılmış, bu konular kapsamlı olarak ele alınmıştır. Üçüncü bölümde tezin gelişiminde kullanılan materyal ve metotlar tanıtılmıştır. Dördüncü bölüm, Fabrika A' da kurulan ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemini ve kullanılan atık minimizasyonu yöntemlerini ayrıntılı olarak uygulama çalışması kapsamında ele alınmış, ISO 14001 gerekliliklerinin nasıl yerine getirildiği, kullanılan dokümantasyon yapısı ile örneklendirilerek açıklanmıştır. Bu 50 bölümde ayrıca atık minimizasyonu kapsamına giren uygulamalar miktarsal verilerle ifade edilmiş, ISO 14001 ve atık minimizasyonu arasındaki bağlantılar üzerinde durulmuştur. Beşinci ve altıncı bölümlerde ise uygulama çalışmasına bağlı olarak elde edilen sonuçlar grafiklere aktarılmış ve değerlendirilmiştir. Son olarak bu fabrika ve bu uygulamaları yapacak diğer organizasyonlar için ISO 14001 ve atık minimizasyonu uygulamaları hakkında bir değerlendirme yapılmış, çeşitli öneriler sunulmuştur. 16. Life cycle assessment of glassware products [Cam ürünler için yaşam döngüsü değerlendirmesi] 2004 Aslı Alkan Danışman: Prof.Dr. Nilgün Kıran Cılız Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Çevre Bilimleri Enstitüsü Özet Türkiye'de cam şişeler için iki çeşit yaşam döngüsü mevcuttur: Bir kere kullanılıp atılan (depozitosuz) ve görsel kalitesi bozulana kadar toplanıp yeniden doldurulan (depozitolu). Üretilen şişelerin büyük bir bölümü depozitosuz olduğundan dolayı yüksek miktarda cam ambalaj atığı oluşmaktadır. Türkiye'de cam ambalaj atıkları toplanıp işlenerek cam kırığı haline dönüştürülmektedir ve bu sistemden en büyük cam ambalaj üreticisi olan ŞİŞECAM A.Ş. sorumludur. Cam ambalaj atıklarının sırasıyla renksiz camda yüzde 10'u, bal rengi camda yüzde 14'ü ve yeşil camda yüzde 40'ı geri dönüşüm sistemi için toplanabilmektedir. Etkin bir şekilde cam kırığı üretilememesi yüksek oranda birincil hammadde kullanımına ve buda emisyon değerlerinde artışa neden olmaktadır. Özellikle CO2 emisyonları küresel ısınmaya neden olduğu için önem arz etmektedir. Bu çerçevede, seçilmiş depozitolu ve depozitosuz cam ürünlerin potansiyel etkileri bütünleşik çevre yönetiminin bir parçası olan yaşam döngüsü değerlendirmesi metodolojisiyle incelenmiştir. Ayrıca fabrika içinde oluşan ve geri dönüşümden gelen cam kırığının kullanılmadığı durumun etkisi hem depozitolu hem de depozitosuz yaşam döngüleri için senaryo analizi olarak incelenmiştir. Bunun yanında Avrupa Birliği yönetmelilerinin Türk yönetmeliklerine uyarlanması göz önüne alındığında 2010. yılında tüm renklerde yüzde 50 oranında cam ambalajın toplanarak geri dönüşüm sistemine katılacağı düşünülmektedir. Bu durum seçilmiş cam ürünlerin çevresel etkilerinin değerleme kısmında hedef olarak kullanılmıştır. Ülkemizdeki mevcut depozitolu sistemde 2010 yılında değişim beklenmemektedir. Bu çalışmadaki analiz ve değerlendirmeler GaBi4 paket programı yardımıyla yapılmıştır. Normalize edilmiş potansiyel etkiler "Eco- Indicator" yöntemiyle ve "Eco-Indicator95" katsayıları kullanılarak hesaplanmıştır. Sonuç olarak, en yüksek potansiyel çevresel etkilerin üretim aşamasından kaynaklandığı gözlenmiştir. Depozitolu sistemdeki çevresel etkiler incelen tüm etki kategorileri için depozitosuz sisteme göre daha az bulunmuştur. Ayrıca cam kırığı, geri dönüşüm sisteminin çevresel etkilerinde artış olsa da, üretim aşamasındaki çevresel etkileri azalttığı için mümkün olduğu kadar yüksek oranda kullanılmalıdır. 51 17. Cleaner production implementation for the integrated tannery in Turkey [Türkiye'deki entegre tabakhane için temiz üretim uygulaması] 2004 Figen Şişman Danışman: Prof.Dr. Nilgün Kıran Cılız Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Çevre Bilimleri Enstitüsü Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği Özet Tabaklama ve ilgili prosesler birçok atık ve emisyonların kaynağıdır. MADER A.Ş'den toparlanan bilgiler doğrultusunda yürütülen bu çalışmada tabaklama endüstrisinde sağlanabilecek kirlilik önleme ve atık minimizasyonu imkanları değerlendirilmiştir. Bu sebeple, deri sektöründeki sürdürülebilir üretime katkı sağlayacak ekonomik ve çevreyle dost prosesler, Temiz Üretim Metodolojisi kapsamında incelenmiştir. Bu çerçevede, seçilen kirlilik önleyici olanaklar içinde öncelik, kaynakta azaltma, geri dönüşüm, ürün ve proses modifikasyonu, ham madde değişikliği, teknoloji transferine verilmiştir. Deri ürünlerinde herhangi olumsuz bir etki yaratmadan çevresel ve ekonomik yarar sağlayacak temiz üretim olanakları arasında en büyük öncelik; tabaklanan katı atıkların termal bozunması ve böylelikle enerji ve krom geri kazanımı, amonyak ve sülfürün çeşitli proseslerdeki kullanımının azaltılması, ham madde tasarrufu ve diğer bazı endüstrilerde kullanılmak üzere protein geri kazanımına verilmiştir. Belirlenen en uygun teknolojiler, işletmeye tavsiye edilmiştir. Uygun bulunan olanakların gerçekleştirilmesiyle, yöneticiler temiz üretim uygulamasının çevresel ve ekonomik avantajlarından kesinlikle yararlanacaklardır. 18. Application of cleaner production methodology in dairy industry [Temiz üretim metodolojisinin süt endüstrisinde uygulanması] 2004 Elif Morina Danışman: Y.Doç. Nilgün Kıran Cılız Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Çevre Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği Özet Süt endüstrisi prosesleri çevre kirliliği üzerinde önemli bir katkıya sahiptir ve düşük verimli teknolojiler sebebi ile büyük miktarda enerji ve ham madde kayıpları ile sonlanır. Bu açıdan, sürekli bir kirlilik önlenmesi uygulaması olan Temiz Üretim (TÜ) çalışmasının seçilen süt endüstrisi fabrikasına; SEK (Süt Endüstrisi Kurumu) uygulanması, ısı geri kazanımı, ham madde korunması, varolan teknolojinin geliştirilmesi ve yerinde yan ürün geri kazanımı konularını kapsar. Var olan ısı değiştiricinin veriminin yükseltilmesi amacı ile modifiye edilmesi ve yerine daha yüksek verimli bir yenisinin yerleştirilmesinin fizibilite çalışması yapılmıştır. Ayrıca plakalı ısı değiştirici sistemi ile sıcak yıkama atık sularının enerjilerinin geri kazanılması değerlendirilmiştir. Ham madde korunması seçeneği olarak, pastörizasyon ünitesinde var olan manuel çalıştırılan yağ ayırıcının yerine otomatik yağ standardizasyonu yapan sistemin uygulanması değerlendirilmiştir. PAS'nun bünyesinde bulundurmuş olduğu değerli bileşenleri olan protein ve laktozun geri kazanımının, membran proses uygulaması ile yapılması araştırılmıştır. Çalışmanın sonucu göstermiştir ki, önerilen temiz üretim seçenekleri SEK'te uygulanırsa, boru-sonu arıtımına duyulan ihtiyaç büyük oranda azalacaktır. Ayrıca, 52 önerilen seçeneklerin sadece ekonomik olarak değil çevresel ve teknik açılardan da uygulanabilir olduğu gösterilmiştir. 19. İlaç sanayinde ISO 14001 çevre yönetim sistemi uygulamasıyla atık minimizasyonu [Waste minimization in the pharmaceutical industry using environmental management systems] 2006 Neslihan Vur Danışman: Y.Doç.Dr. Selim Sanin Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı Özet İlaç sanayinde atık minimizasyonunun Çevre Yönetim Sistemi (ÇYS) kapsamında yapılması, kuruluş içi ve dışı kazançlar sağlanabilir, dahası minimizasyonun sürdürülebilirliği gerçekleşir. İncelenen ilaç firmasında, iyi Üretim Uygulamalarını (GMP) sektörün gereği olarak zorunlu uygulayan bir kuruluşun ÇYS uygulamalarının firma çalışanlarınca algılanması (üst yönetim ve çalışanlar) anket uygulaması ile değerlendirilmiştir. Çalışanların çevreye olan duyarlılığının atık minimizasyonunu sağlamadaki rolleri de değerlendirilmiştir. laç üretimi yapan kuruluşlarda en çok karşılaşılan atık türü katı atık ve tehlikeli atıklar olduğu belirlenmiştir. Katı atıkların en fazla oluştuğu depo bölümünün (%60 oranında) ve tehlikeli atıkların en fazla oluştuğu üretim, işletme ve kalite kontol bölümlerinde atık minimizasyonuna gidilebileceği belirlenmiştir. Öncelikle kaynak kullanımındaki azaltım, daha sonraki aşamada ise oluşan atıkların azaltılması için üst yönetimin çevre konusunda bilinçli olması ve uygulamada desteğinin önemi anket sonuçlarıyla kanıtlanarak gösterilmiştir. Model firma olan A Firmasında yapılan ankette kalite güvence bölümü çalışanlarının çevre yönetim sistemleri, çevresel problemler hakkında en düşük bilgi seviyesinin % 60 olması, fakat atık minimizasyonun uygulamasının gerçekleşeceği ve en çok atık miktarının oluştuğu üretim ve depo bölümlerindeki çalışanların bilgi seviyelerini % 40 civarında olması, çevresel problemlerin oluştuğu bu bölümlerde verilecek eğitimin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. A Firması ile karşılaştırılan ve ISO 14001 sertifikasına sahip B Firmasındaki atık miktarlarına bakıldığında Çevre Yönetim Sisteminin varlığında atık yönetiminin daha etkili bir şekilde uygulandığı, tehlikeli atıkların miktarının az olması ve geri dönüştürülebilir atıkların fazla olması maliyet açısından Firma B için bir avantajdır. Geri dönüştürülebilir atıklardan elde edilen gelirin belli bir yüzdesini paydaş eğitime harcıyarak çevre için tekrar yatırım yapmak çevre duyarlılığının artması ve uygulamanın sürekliliğini sağlamaktadır. Kimyasal atıkların azaltılması için sunulan alternatifler ise bertaraf maliyetlerini azalttığı gibi bu kimyasallardan etkilenecek çalışan sayısını da azaltacaktır. Bu çalışma ile ISO 14001 uygulaması kolay ve çevreye zarar vermeyi engelleyen bir sistem olmanın ötesine taşınmaktadır; kazanç sağlanabilecek, atık minimizasyonunu gerçekleştirecek ve en önemlisi, çalışanlar ve çevrelerine küresel fayda sağlayacak bir uygulama haline dönüşmektedir. 53 20. Avrupa Birliği-Türkiye çevre politikaları oluşum süreci ve entegre kirlilik önleme ve kontrolü (IPPC) direktifinin incelenmesi (tekstil endüstrisi örneği) [Formation of European Union and Turkey environmental policies and examination of integrated pollution and preventation control(IPPC) directive (textile industry example)] 2006 Seden Şenoğlu Danışman: Prof.Dr. Kadir Kestioğlu Yer Bilgisi: Uludağ Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Özet Avrupa Birliği, ülkelerin kendi öz değerleri saklı kalmak koşulu ile, belirli alanlarda egemenliklerini devrederek ortak alanda egemenlik oluşturan ve Avrupa kıtasında sürdürülebilir bir barışın tesisi, ekonomik entegrasyonun ve siyasi bütünleşmenin sağlanması hedefi ile kurulan uluslar üstü bir kurumdur. Avrupa Birliği’nin yürürlükte olan müktesebatında yer alan ve uyum çalışmaları sırasında ülkemizce ele alınması gereken pek çok önemli ana başlık vardır. Bunlardan biri de “Çevre”dir. Bu çalışmada; öncelikle AB Müktesebatında yer alan “Çevre” başlığı kapsamında, çevre politikası oluşum nedenleri, gelişim süreci, hukuksal kaynakları ve müktesebatta yer alan ana mevzuatlar ortaya konmuş ve bu paralelde AB aday ülke statüsünde bulunan Türkiye’de çevre hukukunun oluşumu, gelişim süreci, hukuksal boyutu ve çevre yönetimi ile ilgili mevcut örgütlenme incelenmiştir. Buradaki amaç; ciddi bir müzakere süreci geçirecek olan ülkemizdeki çevre olgusuna bakış açısının değerlendirilmesi ve bugüne kadar geçirilen aşamalar ile gelinmiş olan noktanın tespiti suretiyle, AB nezdinde bulunduğumuz pozisyona ışık tutmaktır. Diğer taraftan AB Çevre Müktesebatının en önemli düzenlemelerinden biri olan ve çalışma konusunun esasını oluşturan “Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü (IPPC) Direktifi”nin idareye ve sanayi sektörüne getirdiği yükümlülükler ve uygulanma esasları açıklanarak, Direktife uyum çerçevesinde ülkemizin bulunduğu noktada yapılması gereken çalışmalar ortaya konmuştur. IPPC Direktifi, Avrupa Birliği Çevre mevzuatında, Endüstriyel Kirlilik Kontrolü ve Risk Yönetimi Mevzuatı altında yer alan ve endüstriyel tesislerin çevresel etkilerinin entegre bir biçimde kontrol edilmesini öngörerek, bu kapsamda istenen standartları sağlayabilen tesislere faaliyet izni verilmesini amaçlayan bir düzenlemedir. Direktifin en önemli özelliği, Mevcut En İyi Tekniklerin (BATs) kullanılması gibi yeni bir takım yaklaşımların getirilmesi ile kirliliği kaynakta önleme yolunu benimseyecek bir anlayış değişikliği ortaya koyuyor olmasıdır. Direktifin, BAT uygulanması adı altında sektörlere getirmiş olduğu yükümlülüklerin irdelenebilmesi için çalışmanın son bölümünde uygulama çalışılması yapılmış, buna konu olarak da Avrupa Birliği cirosunun yaklaşık %3,4’üne tekabül eden ve ülkemiz ve bulunduğumuz il için önem arz eden bir endüstri dalı olan “Tekstil Endüstrisi” örnek olarak seçilmiştir. Endüstride kullanılması gereken BAT’ın neler olabileceği araştırılmış ve bunların anlaşılabilmesi için de öncelikle tekstil endüstrisinden kaynaklanan çevresel kirlilikler belirtilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda, ülkemizde endüstri kaynaklı kirliliğin kontrolüne yönelik mevcut yasal düzenlemelerin, gelişmiş ülkelerdeki düzenlemeler ile genel anlamda uyumlu olduğu, ancak Türk Çevre Mevzuatında “IPPC Direktifi”nin gerekliliklerini karşılayacak olan herhangi bir yasal düzenlemenin mevcut olmadığı tespit edilmiş, söz konusu direktifin kapsamı ve son derece teknik olan içeriği ve özellikle de 54 yüksek yatırım maliyeti gerektiren bir direktif olması nedeniyle 10 yıl gibi uzun soluklu ve detaylı çalışmalar gerektiren zorlu bir süreçten geçileceği sonucu çıkarılmıştır. 21. Avrupa Birliği entegre kirlilik önleme ve kontrolü direktifi (IPPC) için düzenleyici etki analizi ve bir uygulama: Demir çelik endüstrisi [Regulatory impact analysis of European Union integrated pollution prevention and control directive and a case study: Iron and steel industry] 2007 Aslı Erengüç Danışman: Doç.Dr. Erdem Görgün Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı Özet Bu çalışma, Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Direktifi (96/61/EC)’nin kamu kuruluşlarına ve sanayiye getirdiği mali yükümlülüklerin, gelişmiş ülkelerde ekonomik etkinliğin ve toplumsal refahın arttırılmasına yönelik olarak uygulanmakta olan “Düzenleyici Etki Analizi” (DEA) kavramı ile ele alınmasının gerekliliğini vurgulamayı amaçlamaktadır. Düzenleyici Etki Analizinin, uygulandığı birçok ülkenin düzenleme sürecine önemli katkılar sağladığı görülmektedir. DEA, özellikle AB mevzuatına uyum sağlamakla yükümlü aday ülkelerin düzenleme sürecine katkıda bulunmaktadır. Düzenlemelerin etkilerinin değerlendirilmesine yönelik sistematik bir yöntem Türkiye’de henüz etkin olarak uygulanmamaktadır. Bu sebeple bu çalışmada, Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Direktifinin Düzenleyici Etki Analizine yönelik olarak Türkiye için bir yol haritası oluşturulmaya çalışılmıştır. Sürecin sanayi işletmeleri ve sektörel dernekler tarafından gerçekleştirilecek İşletme ve Sektörel Etki Analizleri ile güçlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Mevcut En İyi Teknikler’e ulaşmak için yapılacak yatırımın işletmenin rekabet gücünü etkilemeyecek bir sürede planlanmasına yönelik bir metodoloji geliştirilmiştir. Bu kapsamda demir çelik üretimi yapan bir tesiste yapılan uygulama çalışması ile tesisin Direktife uyum durumu Mevcut En İyi Teknikler açısından incelenmiş ve bir aralık analizi yapılmıştır. Bu çalışmaya ek olarak Demir Çelik Üreticileri Derneği yetkililerinin katkıları ile direktifin yürürlüğe girmesi ile sektörün rekabet gücünün olumsuz etkilenmemesi ve en kısa zamanda uyum sağlaması için sektörün bütününe dönük bir SWOT analizi çalışması gerçekleştirilmiş ve bir eylem planı önerisi oluşturulmuştur. 22. A chemical substitution study for a wet processing textile mill in Turkey [Yaş proses içeren bir tekstil fabrikasında yapılan kimyasal değişikliği çalışması] 2007 Ertan Öztürk Danışman: Prof.Dr. Göksel Demirer Prof.Dr. Filiz Dilek Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Özet Tekstil endüstrisinin çevreye verdiği en önemli etki, proseslerden oluşan endüstriyel atık sular ile bu atık suların içerdiği kimyasal maddelerden kaynaklanmaktadır. Tekstil fabrikalarında kullanılan toplam kimyasal madde miktarı, üretilen toplam kumaş ağırlığının %10’u ile %100’ü arasında değişiklik gösterebilmektedir. Bugün tekstil endüstrisinde kullanılan kimyasalların tür ve miktarı; ortaya çıkan atık tür ve 55 miktarı ile bu atıkların alıcı ortamdaki ekosisteme yapacağı etkiyi belirlemektedir. Kirlilik önleme çalışmalarındaki kritik aşamalardan birisi de kullanılan kimyasalların denetlenmesi yöntemi ile toksik, tehlikeli, vb. özellikleri daha düşük kimyasallar ile değiştirilmeleridir. Kimyasal madde değişimi; ürünlerde ve proseslerde kullanılan tehlikeli ve zararlı kimyasalların daha zararsız ve daha az tehlikeli olanlarıyla değiştirilmesi ve/veya kimyasal madde kullanımının azaltılması anlamına gelmektedir. Bu çalışma kapsamında, 20,000 ton denim kumaş üretim kapasitesi ile Türkiye’nin önde gelen tekstil firmalarından birinde kimyasal madde değişim çalışması yürütülmüştür. Bu çalışma süresince, fabrikanın kimyasal tüketim seviyesi, uygulanan reçeteler, çevresel açıdan problemli görünen kimyasallar ve alternatifleri incelenmiştir. Bu araştırmalarda Tekstil Endüstrisi için Mevcut En yi Teknikler, Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Referans Dokümanı ana kaynak olarak kabul edilmiş olup, bu dokümana ek olarak, bu konuyla ilgili yapılmış örnek çalışmalar da incelenmiştir. Bu çalışmanın sonucu olarak, sülfid içeriği az olan boyarmaddeler kullanılarak sucul yaşam için toksik özelliği olan sülfid maddesi %60’ın üzerinde azaltılmıştır. Bunun yanında, yapılan kompleks oluşturucu madde değişikliğiyle, fabrika arıtma tesislerine gönderilen 3100 kg/ay KO yükünü engellemekle kalmamış, üretimden kaynaklı atık suyun da biyolojik parçalanabilirliğini arttırmıştır. Diğer taraftan, bazı kimyasal değişim seçenekleri üzerindeki çalışmalar hala devam etmektedir, bazı seçeneklerin ise uygulanmasından vazgeçilmiştir. 23. Assessment of the best available wastewater management techniques for a textile mill: Cost and benefit analysis [Tekstil endüstrisi için mevcut en iyi atıksu yönetim tekniklerinin değerlendirilmesi: Fayda ve maliyet analizi] 2008 Buğçe Doğan Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Dr. Merih Kerestecioğlu Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı · Özet Avrupa Birliği IPPC (Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü) Direktifi, endüstri tesislerinden kaynaklanan kirliliği, kaynağında azaltarak ya da önleyerek, çevrenin yüksek seviyede korunmasını amaç edinmiştir. Direktif, tesisler için mevcut en iyi teknikler sayesinde emisyon limit değerlerini belirlemeyi gerektirmektedir. Mevcut çalışmada denim üreten bir tekstil fabrikasında oluşan atıksular için mevcut en iyi teknikleri belirlemek adına su geri kazanımı ve atıksu arıtılabilirlik alternatifleri geliştirilmiştir. Bu amaçla, her bir alternative için nicel bir çevresel performans değerlendirmesi ve alternatiflerin finansal analizleri yapılmıştır. Su geri kazanımı için düşünülmüş olan alternatifler boyama atıksuları için koagülasyon ya da mikrofiltrasyon (MF) ön arıtımıyla nanofiltrasyon (NF), ozonlama ve Fenton oksidasyonu iken; tesisin karışık atıksuyunun nihai bertarafı için uygulanmış olan alternatifler ozonlama, Fenton oksidasyonu, membran biyoreaktörü (MBR) ve aktif çamur sonrasında membran filtrasyon prosesleridir. Sonuçlar, su geri kazanımı çalışmaları için % 70 su geri kazanımı sağlamış olan en az çevresel etkisi olan membran filtrasyon prosesini mevcut en iyi teknik olarak göstermektedir. Diğer taraftan membran biyoreaktör prosesi tesisteki karışık atıksuyun arıtılması için mevcut en iyi teknik olarak görülmektedir. Belirlenmiş olan alternatiflerin 56 teknik ve ekonomik değerlendirilmesi sonucunda, membran filtrasyon prosesi ile boyama atıksularından su geri kazanımı, tesisin su ve atıksu yönetimi açısından mevcut en iyi alternatif olarak seçilmiştir. 24. Improvements in energy and water consumption performances of a textile mill after bat applications [Tekstil endüstrisinde bat uygulamaları sonrasında su ve enerji kullanımı performansı değerlendirmesi] 2008 Ayşe Merve Kocabaş Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Prof. Dr. Filiz B. Dilek Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı · Özet Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme Direktifi, Ek-1 kısmında yer alan endüstrilerin çevresel etkilerini azaltmaya yönelik uygulamaları teşvik eden, kapsamlı bir direktiftir. Her endüstri için hazırlanmış “Mevcut En İyi Teknikler” Referans Dökümanları bu uygulamalara kılavuzluk etmektedir. Bu endüstriler içinde, tekstil, su ve enerji yoğun endüstrilerden biridir. Bu çalışmada, denim üreten bir tekstil fabrikasında “Mevcut En İyi Teknikler” in uygulanmasından sonra enerji ve su tüketimindeki kazançlar incelenmiştir. Bu kapsamda, debimetrelerin takılması, ters yıkama prensibinin uygulanması, su yumuşatma tesisinde rejenerasyon suyunun azaltılması, ters osmos ünitesinden çıkan atık suların ve kompresör soğutma sularının yeniden kullanılması ile toplam su tüketimi Ocak’05-Aralık’07 döneminde 6000 ton/günden 4850 ton/güne düşmüştür. Sonuç olarak, fabrikadaki spesifik su tüketimi 78 L/kg kumaştan 55 L/kg kumaşa düşerek %29.5 azalmıştır. Böylelikle, “Mevcut En İyi Teknikler” Referans Dokümanında belirtilen spesifik su tüketimi aralığının alt limitine (50100 L/kg kumaş) yaklaşmıştır. Terbiye sıcak atıksularının süreçlerde kullanılacak yıkama sularını ısıtmak amacıyla kullanılması, yeterli olmayan bölgelerde izolasyonun iyileştirilmesi, ısıtma sistemlerine ve ramözlere periyodik olarak bakım uygulamalarının enerji tüketiminin azaltılmasında etkili olduğu söylenebilir. Bunların yanı sıra, su tüketiminin azaltılması amacıyla uygulanan kompresör soğutma sularının geri kullanımı ve ters yıkama prensibinin uygulanması da enerji tüketimini azaltıcı önlemler olarak sayılabilir. Ocak’05-Aralık’07 döneminde, toplam enerji tüketiminin 786 Gcal/günden 804 Gcal/güne yükselmesine rağmen, yukarıda belirtilen uygulamalar sonucunda spesifik enerji tüketiminin 0.0100 Gcal/kg kumaştan 0.0091 Gcal/kg kumaşa düşerek %9 azaldığı gözlemlenmiştir. Ulaşılan spesifik enerji tüketimi değeri, “Mevcut En İyi Teknikler” Referans Dökümanında belirtilen aralığa (8-20 kWh/kg kumaş) tekabül etmektedir. 25. Aerobic biological treatment of opium alkaloid wastewater - effect of gamma radiation and fenton's oxidation as pretreatment [Afyon alkaloid atıksularının aerobik biyolojik arıtımı - ön arıtma olarak gama radyasyon ve fenton oksidasyonunun etkisi] 2008 Cavit Burak Bural Danışman: Prof. Dr. Filiz B. Dilek Prof. Dr. Göksel N. Demirer Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Bölümü · Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı 57 Özet Bu çalışmada, afyon alkaloid endüstrisi atık sularının aerobik biyolojik arıtımı ve ön ışınlama ve Fenton oksidasyonunun arıtılabilirliğe etkisi araştırılmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında alkaloid atık suyunun biyolojik parçalanabilirliği kesikli reaktörler kullanılarak araştırılmış, sonuç olarak atık suyun yüksek oranda biyolojik parçalanabilir olduğu tespit edilmiştir (% 83 – 90 KOİ giderimi). Işınlamanın etkisini araştırmak için orijinal ve ışınlanmış atık sular (40 kGy ve 140 kGy dozlarında) BOİ5/KOİ değerleri ve aerobik kesikli reaktörlerde yapılan arıtılabilirlik deneyleri ile kıyaslanmış ve ışınlamanın biyolojik arıtılabilirliğe önemli bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Ardışık kesikli reaktörlerde (AKR) yapılan çalışmada 2 g/L giriş konsantrasyonundan itibaren gözlemlenen çamur çökme probleminden ötürü arıtımın mümkün olmadığı görülmüştür. Problemin olası sebepleri araştırılmış ve atık sudaki organiklerin yüksek molekül ağırlıklı, büyük boyutlu ve aromatik yapısının çamur çökme probleminden sorumlu olduğu düşünülmüştür. Fosfat tampon ilavesini de içeren bazı operasyonel değişiklikler uygulanmış ve uygulanan değişiklikler sonucunda çamur çökme problemi aşılabilmiştir. Giriş KOİ değeri 5,000 mg/L’ye kadar çıkarılmıştır. Orijinal ve ışınlanmış atık suyla beslenen reaktörlerde yüksek KOİ giderim verimleri (>70 %) elde edilmiştir. Ön ışınlamaya tabi tutulan atık suyla beslenen reaktörde daha iyi çamur çökmesi tespit edilmiştir. Atık suyun kompleks yapısındaki parçalanma GC/MS analizleri, tanecik boyut analizleri, ve süzülebilirlik testleri ile takip edilmiştir. Ön ışınlamanın, süzülebilirliği, Fenton arıtımına oranla daha fazla iyileştirdiği tespit edilmiş ve atık su yapısındaki parçalanma GC/MS analizleri ile de gösterilmiştir. 26. Şeker üretiminde temiz üretim yaklaşımının uygulanabilirliği ve çevresel etkileri [Applicability of cleaner production approach on sugar production and environmental impacts] 2008 Müzeyyen Gül Boran Danışman: Prof. Dr. Fethi Doğan Yer Bilgisi: Ege Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Disiplinlerarası Bölümü · Çevre Bilimleri Anabilim Dalı · Özet Günümüzde artan su sıkıntısı, küresel ısınma ve farklı enerji kaynağı arayışları gibi küresel sorunlar, işletmelerin kaynak kullanımını azaltıcı ve kirlilik önleyici yeni üretim ve yönetim metotları geliştirmeleri gereğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada, üretim yöntemlerine yeni bir bakış açısı getiren “temiz üretim” yaklaşımı ele alınmış ve Türkiye’de tarım ve endüstri sektörlerinde önemli bir yeri olan şeker sanayisine uygulanabilirliği değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda, ülkedeki özel fabrikaların ve kamu fabrikalarının temiz üretim uygulaması için varolan potansiyellerindeki farklılıkların belirlenebilmesi için fabrikalara anket uygulanmış; sonuç olarak fabrikaların yapılarında önemli bir fark belirlenmezken potansiyel temiz üretim alanlarında yapılabilecekler öneri olarak sunulmuştur. 27. Çeşitli endüstrilerde temiz üretim uygulamaları ve performans çalışmalarının araştırılması [Research on various industries for clean/cleaner production practices and performance studies] 2009 Tarık Kotan 58 Danışman: Prof. Dr. Gülfem Bakan Yer Bilgisi: Ondokuz Mayıs Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği Özet Günümüzde hızla gelişen teknolojiler ve endüstriyel faaliyetlerin artması sonucu ciddi çevresel bozunumlar oluşmuştur. Birçok gelişmiş ülkede, kirlilik kontrolü (boru sonu arıtım teknolojileri) üzerine yoğunlaşan klasik çevre koruma yaklaşımının etkin bir çevre yönetimi olmadığı anlaşılmış, bunun yerine alternatif yeni yaklaşımlar ve yenilikçi teknolojiler benimsenmiştir. Özellikle “sürdürülebilir kalkınma” kavramı ile ortaya atılan “temiz üretim” kavramı çevresel sorunları çözmede en etkin yol olarak görülmektedir. Bu çerçevede önleyici çevre yönetimi ve temiz üretim uygulamaları önem kazanmaktadır. Son yirmi yılda, birçok ülkede ulusal ve uluslararası kuruluşlar hızla artan sayıda program (örneğin, DELTA) ve proje çerçevesinde çeşitli endüstrilere ihtiyaç duydukları desteği sağlamak için çalışmalar başlatmışlardır. Bu çalışmanın amacı, Samsun ilinde temiz üretim uygulama yollarının ve değerlendirme tekniklerinin araştırılmasıdır. Bu çalışma kapsamında, Samsun ili endüstriyel çeşitliliğin ortaya konulması için, Temiz Üretimle ilgili, gıda, mobilya ve döküm endüstrilerinde çevresel envanter çalışması yapılmıştır. Yapılan bu envanter çalışması ile seçilen endüstrilerde eko-verimlilik analizi gerçekleştirilmiştir. Ayrıca envanter çalışmaları değerlendirilmesi sonucu endüstrilere uygulanabilecek temiz üretim fırsatları ortaya konmuştur. Değerlendirme sonucunda seçilen Filiz Şekerleme firmasında Temiz Üretim uygulama çalışmalarının altyapısı tamamlanmıştır. Yapılan öngörü ile Filiz Şekerleme firmasında, yapılan yatırımın yaklaşık 200.000 TL ve geri dönme süresi 2 yıl olarak belirlenmiştir. 28. Formülasyonlu ilaç sanayinde atık minimizasyonu [Waste minimisation in formulational pharmaceutical industry] 2010 İdil Saylam Kabataş Danışman: Prof. Dr. Cumali Kınacı Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği Özet Bu çalışmada, Türkiye’de üretim yapan bir formülasyonlu ilaç fabrikası bazında, atık minimizasyonu çalışmaları yapılmış ve elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir. Ayrıca farklı 4 formülasyonlu ilaç fabrikasında da yüz yüze yapılan görüşmeler sonucu alınabilen bilgiler derlenmiş ve karşılaştırma yapılmıştır. İncelenen ilaç firmalarında, İyi Üretim Uygulamalarını (GMP) sektörün gereği olarak zorunlu uygulayan kuruluşların mevcut uygulamaları ile bu sektördeki minimizasyon ve iyileştirme çalışmaları karşılaştırılarak yorumlanmıştır. İlaç üretimi yapan kuruluşlarda en çok karşılaşılan atık türünün katı ve tehlikeli atıklar olduğu belirlenmiştir. Katı atıkların en fazla oluştuğu depo bölümünün ve tehlikeli atıkların en fazla ortaya çıktığı üretim, işletme ve kalite kontrol bölümlerinde atık minimizasyonuna gidilmesi gerektiği belirlenmiştir. Öncelikle kaynak kullanımındaki azaltım, daha sonraki aşamada ise oluşan atıkların azaltılması için üst yönetimin çevre konusunda bilinçli olması ve uygulamada desteğinin önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Model firmalar üzerinde yapılan istatistiksel 59 veri analizlerinde, oluşan atıkların azaltılması ve/veya uygun bertarafının sağlanması, atıkların kaynağında oluşmadan kirliliğin önlemesi çalışmaları konuları üzerinde durulmaya çalışılmıştır. ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi sertifikasına sahip olmayan firmada veri analizlerine ulaşmanın oldukça zor olduğu, iyileştirme anlamında azaltma sistemlerine dair kayıtlara da ulaşılamaması sorunu ile karşı karşıya kalındığı görülmüştür. Kimyasal atıkların azaltılması için sunulan alternatifler bertaraf maliyetlerini azalttığı gibi bu kimyasallardan etkilenecek çalışan sayısını da azaltacaktır. Bu çalışma ile üretim sürecinde iken atık oluşumunun azaltılması, kaynak yönetimi, üretim sonrası oluşan atıkların yönetiminin sağlanması konularında mevcut uygulamalar ile olası öneriler üzerinde durulmuştur. İlaç sanayiinde atık kaynaklarına bakıldığında en büyük payın katı / tehlikeli atıklar ile su kullanımları sonucu oluşan atık sular olduğu görülmektedir. Yapılan iyileştirmeler ve teknolojik gelişmeler ile su kullanımlarının en başta minimize edilmesi sonucu atık suyun oluşmadan önlenmesi tercih edilmekte, oluşan atık suyun arıtılması ile yeniden kullanımı şeklinde geri kazanımlar sektör gereği tercih edilmemektedir. En önemli atık kaynaklarından biri de red / imha hammaddeler, bitmiş ürünler olup gerçekte bu konuda ciddi iyileştirmeler sağlanması gerektiği gözlenmiştir. 29. Estimation of hazardous waste generation in selected priority sectors of Ostim OIZ, Ankara [ Ankara Ostim OSB’nin seçilmiş öncelikli sektörlerinde tehlikeli atık üretiminin tahmini ] 2010 Arzu Kayabınar Danışman: Prof. Dr. Filiz Bengü Dilek Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Bölümü Özet Bu çalışmada, Ankara OSTİM Organize Sanayi Bölgesindeki seçilen öncelikli sektörler için Tehlikeli Atık Üretim potansiyeli incelenmiştir. Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin Atık Listesi, Ek-4’te yer alan hem muallaklı (M) hem de kesin (A) girişlere dayalı genel bir envanter çalışması yürütülmüştür. Öncelikli sektörlerde bulunan prosesler tanımlanmış; ayrıca, her proses girdiler ve çıktılar açısından analiz edilmiştir. Her sektörden ortaya çıkan tehlikeli atıklar, proses tabanlı, yan proses tabanlı ve proses dışı olarak sınıflandırılmıştır. Atık kodlarının ve miktarının tespitinden sonra, tehlikeli atık üretim faktörleri genellikle “üretilen ton ürün ya da işlenen hammadde başına oluşan kg atık miktarı ” şeklinde hesaplanmıştır. Hesaplanan tehlikeli atık üretim faktörleri, literatürde var olan hesaplanmış verilerle karşılaştırılmış ve her biri için özel bir aralık belirlenmiştir. Sektörel tehlikeli atık üretim faktörleri ile toplam kapasite değerleri kullanılarak OSTIM OSB için sektörel tehlikeli atık üretim miktarı hesaplanmıştır. En kalabalık ve potansiyel kirletici sektörler OSTİM OSB’nin üretim yapan 14 ana sektörleri arasından belirlenmiştir. Bu doğrultuda, talaşlı imalat, demir döküm, metal kaplama, araç tamir ve bakımı ve kauçuk ürün imalatı seçilmiş öncelikli sektörlerdir. Seçilen öncelikli sektörler içerisinde en fazla üretiminin, yüksek miktarda 12 01 kodlu tehlikeli atıklardan metal talaşı ve atık yağ karışımları içeren talaşlı imalat sektöründe oluştuğu gözlenmiştir. Buna ek olarak, kauçuk ürün imalatı sektöründe önemli bir tehlikeli atık üretimi yoktur. 60 30. Application of ultrafiltration to an organized industrial district wastewater treatment plant effluent for water reuse [Organize sanayi bölgesi atık su arıtma tesisi çıkış sularının yeniden kullanımı için ultrafiltrasyon uygulaması] 2010 Nevin Özalp Danışman: Doç. Dr. Nurdan Büyükkamacı Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı Özet Bu çalışmada, Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Atıksu arıtma Tesisinden çıkan arıtılmış suların Ultrafiltrasyon (UF) sistemi kullanılarak yeniden kullanımını araştırmak hedeflenmiştir. Pilot tesis olarak seçilen OSB Atıksu Arıtma Tesisi son çökeltim ünitesi çıkışından numuneler alınmış ve UF membran sistem olarak “Prep/Scale Spiral Wound Ultrafiltrasyon Modülü (Millipore)” seçilmiştir. UF membran sisteminde rejenere selüloz maddeden yapılmış, moleküler ağırlık kesim boyutu (MWCO) 100 kDa, 30 kDa ve 1 kDa olan üç farklı membran kartuş kullanılmıştır. Membran sistemi çıkış sularının özellikleri KOİ, AKM, pH ve iletkenlik parametreleri göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Sistemde 0-2 bar aralığında membran geçiş basınçları (TMP) uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, UF membran çalışmaları AKM gideriminde oldukça etkili olmuştur ancak KOİ giderimi yeterli değildir. UF uygulamasından sonra maksimum %67 KOİ giderme verimi sağlanmıştır. Aynı şekilde belirgin bir iletkenlik düşüşü gözlenmemiştir. Deneysel çalışmaların sonuçlarına göre; mevcut atıksu arıtma tesisi çıkış sularının denenen ultrafiltrasyon membran sistemine verilmesi durumunda incelenen OSB içerisinde yer alan bazı endüstriler için uygun kalitede proses suyu elde edilemediği, bu şekilde daha iyi kalitede suya ihtiyaç duyan endüstriler için daha farklı ileri arıtma metotlarının kullanılması gerekliliği olduğu sonucuna varılmıştır. 31. Ozonation of a denim producing textile industry wastewater– Process optimization [ Kot kumaşı üreten bir tekstil endüstrisinin atıksuyunun ozonlanması - Yöntem optimizasyonu] 2010 Eyüp Kaan Moralı Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Bölümü Özet Kot üretimi renkli indigo boyama atıksuyu ortaya çıkaran tekstil endüstrisinin önde gelen alt sektörlerinden biridir. Mevcut çalışmada ozonlama işlemi indigo boyama atıksuyuna(KOİ=820mg/L; Renk=5500Pt-Co) ve kot kumaşı üreten tesisin bütün atıksuyuna hem biyolojik arıtmadan önce (KOİ=2750mg/L; Renk=3950Pt-Co)hem de biyolojik arıtmadan sonra (KOİ=800mg/L; Renk=3700Pt-Co)parçalama ve toksisiteyi azaltma amacıyla uygulanmıştır. Ozonlama ayrıca tesis içinde alınması öngörülen kostik geri kazanımı ve boyama prosesi atıksuyunun yeniden kullanımı tedbirlerinden sonraya ortaya çıkacak atıksuyun (KOİ=3100mg/L; Renk=4500Pt-Co)arıtılmasında denenmiştir. Ozonlama indigo boyama atıksuyuna uygulandığında, 1320mg/saat ozon dozunda ve 60 dakikalık arıtma süresi neticesinde %61 KOİ ve %95 renk giderimi sağlanmıştır. 1.6-12.3 pH değerleri arasında 61 indigo boyama atıksuyunda yapılan çalışmalarda ise optimum pH değeri 4 olarak bulunmuştur. Diğer taraftan, ön-arıtma olarak tesis atıksuyuna uygulanan ozonlama işleminde 3240 mg/saat ozon dozunda 70 dakikalık arıtma neticesinde %86 renk ve %46 KOİ giderimi sağlanmıştır. Ozonlama işlemi tesiste önlemler alındıktan sonra ortaya çıkması öngörülen atıksuya uygulandığında 3960 mg/saat dozunda 80 dakikalık arıtma neticesinde %31 KOİ ve %86 renk giderimi ile daha düşük verimli arıtım sağlanmıştır. Ozon, biyolojik olarak arıtılmış atıksuya uygulandığında ise çok daha düşük ozon dozu olan 420 mg/saat dozunda 40 dakikalık bir arıtım neticesinde, son-arıtmanın ön-arıtmadan daha verimli olduğunu gösteren %47 KOİ ve %96 renk giderimi değerleri elde edilmiştir. H2O2 ilavesi ile arıtım değerlerinde olası bir artışı gözlemlemek için yapılan çalışmalarda ise değişik H2O2 konsantrasyonları denenmiş olup; herhangi bir değişiklik gözlemlenememiştir. Renk ve KOİ gideriminin yanı sıra, ozon ile arıtılmış tesis atıksuyunda ozonlamanın biyoçözünürlük üzerinde etkisini değerlendirebilmek için BOİ5/KOİ değerleri hesaplanmıştır ve BOİ5/KOİ oranının 0.22’den 0.39’a yükseldiği saptanmıştır. 32. Environmental manegement in industrial parks [Organize sanayi bölgelerinde çevre yönetimi] 2010 Pınar Akyıl Yılmaz Danışman: Prof. Dr. Ayşegül Pala Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü ·Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı Özet Sürdürülebilir ve planlı kalkınmanın bir gereği olarak oluşan organize sanayi bölgeleri ülke ekonomisinde ve sanayileşmenin çevreye verdiği zararların önüne geçilmesinde büyük bir yeri vardır. Organize sanayi bölgeleri merkezi bir yapı teşkil ettikleri için çevre yönetim sistemlerinin uygulanması daha planlı ve kolay bir şekilde gerçekleşebilmektedir. Organize sanayi bölgesinin amacı çevresel etkilerini minimize ederek işletmelerin ekonomik performansını geliştirmektir. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi çalışma alanı olarak seçilmiştir. Bu alanda, anket uygulanarak çevresel sorunların mevcut durumları incelenmiş, şu an için atıkların nasıl bertaraf edildiği ve çevre mevzuatlarına uygunluğu değerlendirilmişti Bu çalışmada oluşturulan bir bilgisayar program yardımı ile çevresel etki değerlendirmesi, atık su, atık su alt yapı tesisleri, katı atık, hava kalitesi, tehlikeli ve tıbbi atık, kimyasal madde ve ürünleri, gürültü, yangın savunma yönetimlerini içeren çevre yönetimi geliştirilmiştir. Geliştirilen çevre yönetimi kapsamında hedefler belirlenip, alınması gereken önlem ile yapılması düşünülen eylemler açıklanmış ve bu çalışmaların sağlayacağı yararlar üzerinde ayrıntılı şekilde durulmuştur. 33. Minimization of excess sludge production in the treatment of municipal wastewaters by using membrane bioreactor - ultrasound combined systems [Evsel atıksuların arıtılmasında oluşan atık çamurların membran biyoreaktör-ultrases birleşik sistemleri ile minimizasyonu] 2011 Ayşe Akyapı Danışman: Prof. Dr. Ayşen Erdinçler 62 Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Çevre Bilimleri Enstitüsü · Çevre Teknolojileri Anabilim Dalı Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği Özet Atık çamurların arıtılması ve bertarafı, ekonomik, çevresel ve yasal faktörlerden dolayı, atıksu artıma tesislerinde en önemli problem haline gelmiştir. Bu yüzden, atık çamur oluşumunu minimize etmek amacıyla stratejiler ve teknolojiler geliştirmek kaçınılmaz olmuştur. Bu çalışmanın amacı, evsel atıksuların membran biyoreaktörler (MBR) ile arıtılması esnasında oluşan atık çamurların minimizasyonunda, ultrasonik çamur dezentegrasyonunun etkisini incelemektir. Çalışmanın ilk aşamasında, sonikasyonun çamur özellikleri üzerindeki etkisini değerlendirmek amacıyla, kesikli deneyler yürütülmüştür. Ultrasonik dezentegrasyon, organik maddelerin çözünürlüğünü ve böylece çamurun çözünebilir kimyasal oksijen ihtiyacını (ÇKOİ), dezentegrasyon derecesini (DD) ve süpernatant (üst faz) bulanıklığını arttırken, çamurun reolojik özelliklerini ve susuzlaştırılabilirliğini olumsuz olarak etkilemiştir. İkinci aşamada, membran biyoreaktör-ultrases (MBR-US) birleşik sistemi farklı çamur sonikasyon koşullarıyla çalışılmıştır. MBR’daki atık çamur oluşumunu azaltmak için, reaktördeki çamurun bir kısmına ultrasonik dezentegrasyon uygulanmış ve bu çamur MBR sistemine geri konmuştur. Reaktördeki atık çamurun bir kısmına günlük olarak sonikasyon uygulandığında, MBR-US sisteminin çıkış kalitesi bozulmuştur. Ancak, sonikasyon süresi aralıkları arttırıldığında, MBR-US sisteminin, sisteme geri verilen dezentegre atık çamurun olumsuz etkilerini tolere edebileceği gözlenmiştir. Çalışmanın sonuçları göstermiştir ki, çıkış kalitesinde bir bozulma olmadan, MBR-US sisteminde atık çamur minimizasyonu sağlanabilir. Ayrıca, MBR-US sistemlerinde, nütrient gideriminin arttırılması mümkündür. 34. Kağıt endüstrisi atıksularının elektro- fenton prosesi ile arıtılması [Treatment of paper industry wastewater by using electro-fenton process] 2011 Elif Deliktaş Danışman: Prof. Dr. Mehmet Faik Sevimli Yer Bilgisi: Selçuk Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü ·Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı Özet Kağıt endüstrisi atıksuları, sucul ortamlarda oldukça tehlikeli etkiler yaratmaktadır. Bununla birlikte, ülkemizde kurulu olan kağıt üretim fabrikaları sürekli olarak farklı özellikte ve miktardaki atıksularını farklı alıcı ortamlara deşarj etmektedirler. Bu fabrikaların bir çoğunda atıksu arıtma tesisleri bulunsa da, tesisler yeterli verimde çalışmamakta ve çoğu durumda atıl şekilde kalabilmektedir. Son zamanlardaki bilimsel araştırmalar, bu tür atıksuların fizikokimyasal süreçlerle (özellikle ileri oksidasyon yöntemleri ile) arıtılabilirliği üzerine yoğunlaşmıştır. Elektro-Fenton (EF) yöntemi de, yüksek arıtım verimleri ile ileri oksidasyon sistemleri içerisinde oldukça kuvvetli bir alternatif olarak durmaktadır. Bu çalışma kapsamında, kağıt üretiminden kaynaklanan atıksuların KOİ ve bulanıklık parametrelerinin EF yöntemiyle giderimi araştırılmıştır. Deneysel çalışmalarda yöntem veriminde etkin rol oynayan faktörlerin (başlangıç pH değeri, başlangıç H2O2 derişimi ve uygulanan doğru akımın büyüklüğü) arıtma verimine etkileri belirlenmiş ve optimum işletme koşulları ortaya konmuştur. Uygun işletme koşullarında çalışıldığı takdirde elektro-Fenton yönteminin kağıt endüstrisi atıksuyu arıtımında etkin olarak uygulanabileceği görülmüştür. Bu çalışmada sabit 63 DC akımının 1.0 Amper (A), H2O2 konsantrasyonunun 1500 mg/L ve başlangıç pH’ının 3.0 olduğu koşullarda, KOİ giderim verimi % 55 değeriyle en iyi verime ulaşmıştır. Aynı zamanda Fenton oksidasyonu kullanılarak da bir deneysel çalışma yapılmış ve elektro-Fenton oksidasyonu ile kıyaslaması yapılmıştır. Yapılan karşılaştırma sonuçlarına göre elektroFenton prosesinin atıksu arıtma maliyeti hem de oluşan atık çamur miktarı göz önüne alındığında Fenton prosesine oranla daha üstün olduğu belirlenmiştir. 35. Hazardous waste management system design for Turkey [Türkiye için tehlikeli atık yönetim sistemi tasarımı] 2011 Özge Yılmaz Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Doç. Dr. Bahar Yetiş Kara Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Bölümü Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği 64