Anadolu Katolik Cemaati Kültür ve Haber Dergisi Sayı 6 – Eylül 2006 ..………………… Anadolu Dün ve Bugün ………………….. Bu sayıda: Sayfa 3 Episkoposumuzun Mektubu Sayfa 7 Sevildiğini Keşfetmenin Sevinci Sayfa 9 Anadolu Hazineleri Sayfa 10 Evlilik Sayfa 12 Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri Sayfa 14 Caritas Anadolu Sayfa 15 Haberler ve Fotoğraflar ********************* Sevgili Okuyucularımız, Anadolu Katolik Kilisesinin resmi web sayfası açıldı ve değişik malzemelerle hizmetinizdedir. www.anadolukatolikkilisesi.org 2 “Sizdeki ümidin nedenini soranlara yanıt vermeye her zaman hazır olun” Sevgili Kardeşlerim, Geçtiğimiz yıl, yılık pastörel mektubumda sizlere şu konuyu vererek üzerinde yoğunlaşmanızı tavsiye etmiştim: “Hıristiyan olmayan bir dünyada Hıristiyan gibi yaşamak ve düşünmek”. Bir araya geldiğinizde ve kiliselerinizde bu konuyu düşünüp düşünmediğinizi bilmiyorum, ama gelecekte bunu yapmanız için sizi teşvik etmek isterim. İlk mektubumdaki o mesaja ek olarak, Havari Pavlus’un Türkiye’li Hıristiyanlara yönelttiği bir sözü de sizlere hatırlatmak isterim: “Sizdeki ümidin nedenini soranlara yanıt vermeye her zaman hazır olun” (1Pt 3,15). Bu yıl Anadolu Kilisemizin yaşadığı sıkıntıları hepiniz duydunuz. Trabzon’da Don Andrea Santoro’nun öldürülmesi, Samsun’da Peder Pierre Brunissen’in bıçaklanması, Mersin’de din adamlarına yapılan saldırı, Adana Kilisesi’nin kapanması, bir kısım yerel basının bize karşı yaptığı yayınlar... Bu durumlar karşısında, yaşayabileceğimiz tehlikeler şunlar olabilir: kendi içine kapanmak, korku nedeniyle kalabalıkta yok olmak ve –çoğu zaman– maalesef yalnızca ekonomik olarak yaşamını sağlayabilmek için çıkar gözeterek yaşamak. Bu zorluklar karşısında ümidimizin kırılması normaldir. Aynı ayartılmaları benim de geçirdiğimi size itiraf etmeliyim. Peki ne yapmalı? Bu olayları vicdanımızla karşılamalı ve bir anlam elde etmeliyiz. Tanrı bize sadece Kutsal Kitap ile konuşmuyor, olaylar ve insanlar aracılığı ile de konuşuyor. Örneğin, RAB bize Don Andrea’nın ölümü ile ne söylüyor? Bize hatırlatıyor ki, bu dünyada İsa’nın tanığı olmak kolay değil, hatta riskli. Bugün de okuduğumuz parçada, İsa’nın önceden söyleyip sonradan yaşadığı gibi, “öyle bir zaman gelecek ki sizi öldüren herkes Tanrı’ya hizmet ettiğini sanacak” sözü doğru değil mi? (Yh. 16,2) E P İ S K O P O S U N M E K T U B U 3 E P İ S K O P O S U N M E K T U B U Aynı şekilde Rab, Don Andrea’nın ölümüyle bize şunu hatırlatıyor: “aynı anda iki patrona hizmet edilemez”. Bazı durumlarda hem insanların beğenisini kazanmak hem de Mesih’in kulu olmak mümkün değildir. (Gal 1,10). Bu din adamının kurban oluşu, bizim Hıristiyan kimliğimizi yeniden ele almamız için bir davettir. Bu kimlik, çocuklukta ebeveynlerden miras alınabilir. Büyük kişiler de bir seçim yaparak bu kimliğe sahip olabilirler ve hayatın çeşitli durumlarında bu kimlik açığa çıkmalıdır, gizli bir antlaşma olmamalıdır. Biz günün belli saatlerinde Hıristiyan adını taşımıyoruz, her zaman taşıyoruz. Aynı zamanda Hıristiyan olmak ve Hıristiyanca hareket etmek, kendini Mesih ile karşılaştırmak demektir. O, bizim devamlı bakmak zorunda olduğumuz aynadır. İşte bu çerçevede O’nunla birlikte inancımız ve umudumuz büyümelidir. Hayat bize bir insana olan inancımızın ve umudumuzun gelişmesi için birlikte zaman geçirmek ve sürekli bir iletişim kurmak gerektiğini öğretmedi mi? Bize yabancı olan birine güvenmeyiz ve ona umut bağlamayız. Bizim için “iman” ve “güven” aynı şeyi ifade etmektedir. Dürüst olan, bizi kandırmayan ve bizi seven birine kendimizi teslim etmek anlamına gelir. Biz Rab İsa’ya iman ediyoruz, peki O’na güveniyor muyuz? O’na güvenirsek, O’na umut da bağlayabiliriz. Bu şekilde hayatın fırtınalarında batmayız. İsa’nın Petrus’u Genezaret Gölü üzerinde yürüyerek yanına çağırdığı hikayeyi hatırlayın (Mt 14,30). Petrus kararlı bir şekilde kayıktan iniyor ve dalgaların üzerinde yürümeye başlıyor. Ama sonra yavaş yavaş batmaya başlıyor çünkü onu çağıran kişiye olan güveni azalıyor. Sevgili kardeşlerim, bu olay bizim hayatımız için bir öğretidir. Gösteriyor ki umut, sabır ile birleşmeli, bazı anlarda ve bazı durumlarda değil, her zaman var olmalıdır. 4 Fransız bir yazar, Charles Peguy, iman, umut ve sevgiyi üç kardeş gibi düşünmüştür. İçlerinde en küçük olan umut bile heyecanı ile diğer ikisinin ilerlemesini sağlıyor. Size şunu söylüyorum, eğer umut güçlü bir rüzgar gibi esmezse Mesih’teki imanımız tam olmaz diye düşünüyorum. İçimize bakalım. Umut olmazsa neşemizin, inancımızın, yaşama gücümüzün biteceği, kapısız ve penceresiz bir odada kalacağımız doğru değil mi? Hıristiyan umudu, gözlerimizi şimdiki zamanın ötesine çevirmemizi sağlamaktadır. Aziz Pavlus da yazdığı şu söz ile bize bunu hatırlatmaktadır: “Eğer yalnız bu yaşam için Mesih'e ümit bağlamışsak, herkesten daha çok acınacak kişileriz.”(1Ko 15,19). Havari Petrus, bizden içimizdeki ümidin tanığı olmamızı istediğinde, şu anda yaşadığımız yeryüzünde olgunlaşıp “Göklerin Hükümranlığında” meyvelerini veren ümitten bahsediyor, İsa’nın “Cennet” dediği şeyde işte budur. Petrus’un“inancınızın tanığı olun” değil, “içinizdeki umudun tanığı olun” dediğini fark etmiş olmalısınız. Bunun sebebi açık: iman, düşünceleri açıklayabilme kapasitesiyle sınırlı ve teoride sınırlı kalırken umut hayatla iç içedir. Umut, inancımızın termometresidir. Sevgili kardeşlerim, bu mektubuma size Anadolu Kilisemizin yaşadığı bazı zorluklardan bahsederek başladım. Şimdi sizi, yükseklere bakıp ümitsizliği ve mutsuzluğu yenmeye davet ediyorum. Çünkü bizim ölüp dirilen Mesih’teki umudumuz her şeyden daha güçlüdür. Ayrıca bu umudun kiliselerimizde doyup beslendiğini sözlerime eklemek isterim. Çünkü, bu iletişimle gelişen bir erdemdir. Umut etmeyi Kilise’de ve Kilise aracılığı ile öğreniyoruz. Bizim cennette olan kardeşlerimiz ve bizimle beraber yaşayan kardeşlerimiz umut etmemize yardımcı oluyorlar. Mesih, onları kullanıyor, hepsini kullanıyor. Hareketleriyle kötü örnek olup bize umut vermeyenleri bile, İsa’nın değişmezliğini anlayalım diye kullanıyor. Eğer söylediğim gibi umut, insanlar arasında aktarılan ve paylaşılan bir erdem ise, cemaatlerimizde, yapılan organizasyonlarda ve haftalık 5 E P İ S K O P O S U N M E K T U B U E P İ S K O P O S U N M E K T U B U ayinlerde daha çok vakit geçirmenin önemli olduğu sonucuna varırız. Eğer söylediğim gibi umut, insanlar arasında aktarılan ve paylaşılan bir erdem ise, cemaatlerimizde, yapılan organizasyonlarda ve haftalık ayinlerde daha çok vakit geçirmenin önemli olduğu sonucuna varırız. Size hafta boyunca yapılan ayinlere katılan Hıristiyan sayısının az olduğunu itiraf etmeliyim. Biz de durumcul, teorik bir Hıristiyanlığın kurbanları mıyız? En azını yerine getirerek memnun olan müminler miyiz? Yoksa cemaat olmadan da kurtulabileceğimizi mi düşünüyoruz? Tabii ki bir cemaat isteyen ve onun arasında aranıp bulunmak isteyen İsa’nın düşüncesi bu değildi. (“Nerede iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa, ben de orada onların arasındayım” Mt 18,20). Sevgili kardeşlerim, bu yıl Papa 16. Benediktus Hazretleri ziyaretimize gelecek. Bildiğiniz gibi Patrik Bartolomeos Hazretlerini, Patrik Mesrob Mutafyan’ı ve diğer dini başkanları ziyaret edecek. Gezisi sırasında 1 Aralık tarihinde de Türkiye’li Katoliklerle bir araya gelecek. Geçtiğimiz aylarda yaşanan onca olaydan sonra size söyleyebilirim ki bizim umudumuzu yenilemek ve canlandırmak için bizlerle buluşacak. Papa Hazretlerinden, Aziz Petrus’un şu sözlerini duymayı bekliyorum, hatta duyacağımdan eminim: “Sizdeki ümidin nedenini soranlara yanıt vermeye her zaman hazır olun” (1Pt 3,15) Rab sizinle olsun ve sizler de O’nunla olun. Sizi kutsuyorum, + Luigi, Episkoposunuz 6 İsa’nın göl kıyısındaki havarilerine yönelttiği “Beni izleyin” sözü, her insana yöneltilmiş şartsız ve mutlak bir çağrı olmaya devam eder. İsa kendisinin başlangıcını oluşturduğu yenidünyanın ve gerçek yaşamın gizemini teşkil eden yeni gerçeklere bizi götürmek için ruhumuzun derinliklerinde hem kendimizden hem de bağlı olduklarımızdan göç etmemize sebep olur. Bunlar da bizim somut bir şekilde İsa’nın kendisine, sözlerine ve iradesine yürekten bağlı olmamızla gerçekleşir. Şayet her yolculuk bir macera ise, İsa’nın peşinden gidilen yolculukta çok farklı bir macera ortaya çıkar. Yolculuk riskli olacaktır. İsa bunu gayet açık bir biçimde ifade etmektedir. Kendisini izleyenlere bir takım özel şartlar koşar. İsa’ya bağlı olmak beraberinde, aile çıkarlarını, geriye dönüp baktıran gereksiz özlemleri ve günlük kaygıları kökünden çıkarıp attıran davranışları da beraberinde getirir. Bu konu hakkında İsa şöyle demektedir: “Tilkilerin inleri, kuşların yuvaları vardır, fakat insanoğlunun başını yaslayacak yeri yoktur. Bırak ölüler kendi ölülerini gömsünler; sen git ve Tanrı’nın egemenliğini her yere ilan et... Sabana el atıp da geriye bakan hiç kimse Tanrı’nın egemenliğine layık değildir...” (Luka 9, 58–62) Hayatını dahi kaybetmeye hazır olmak gerekir. Küdüs’e ölmeye giden Rabbi izlemek demek, O’nunla birlikte ölmeye hazır olmak demektir. “Bir kimse ardımdan gelmek isterse kendisini inkâr etsin ve haçını yüklenip ardımca yürüsün!” (Matta 16,24). İsa’yı izlemek gerekli midir? Evet, çünkü sevgi her şeyi ister; vasatlıktan monotonluktan ya da orta kararlılıktan hoşlanmaz. 7 S E V İ L D İ Ğ İ N İ K E Ş F E T M E N İ N S E V İ N C İ S E V İ L D İ Ğ İ N İ K E Ş F E T M E N İ N Taşıdığı tüm risklere rağmen İsa’yı takip etme macerasına atılabilecek misin? Cevabın evet mi? Tek bir şartla; o da “senin sevgiyi keşfetmiş olman”. Eğer sevildiğini anladıysan ve içinde sevgi varsa her şeyi yapmaya cesaretin olacak ve hiçbir şey sana zor görünmeyecektir. Sevgi, seven insana çılgınca şeyler yaptırır. Gözüpekliğin, sevginin ölçüsü olacaktır. Belirsizliğin korkusuna karşı dayanmanı sağlayacak olan da yine sevgidir. Mesih’i takip ettiğimde O beni nereye götürecek? Nereye varacağım? Benden ne isteyecek? Benimle ne yapacak? Gerçekten seven, sorular sormak yerine kendisini sevgi tarafından yönlendirilmeye bırakır. İbrahim, Allah’ın kendisini nereye götüreceğini bilmiyordu; ne de Musa, Petrus, Yuhanna, Yakup, Andreas... “Gel”. Bu davete onlardan hiçbiri “Nereye?” diye karşılık vermedi. Sevgiliye güvenilir, çünkü nereye gidildiğini bilmek değil, kiminle yürüdüğünü bilmek önemlidir. Sonsuz sevgi, kendini koşulsuz bir şekilde adamak, korkunu da yenmeni sağlayacaktır: sevgi daimidir. S E V İ N C İ 8 Niğde – Kayseri yolunda Manastırın yer aldığı Gümüşler kasabasının Orta Çağ’daki adı ve tarihi hakkında dönem kaynağı bulunmamaktadır. Büyük bir kaya kilisesinin içine oyulan manastır Kapadokya bölgesindeki günümüze kadar iyi korunarak gelmiş en büyük manastırlardan biridir. Manastırın en önemli yapısı, kompleksin kuzeyinde yer alan kilisesidir. Dört serbest destekli kapalı Yunan Haçı planlı kilisenin kuzey Haç kolunun kuzeyinde iki mezar nişi, naosun batısında beşik tonoz örtülü iki giriş bulunmaktadır. Manastırda yer alan diğer mekanların pek çoğunun işlevi bilinmemektedir. Kilisedeki duvar resimlerinde en az üç farklı ustanın çalıştığı düşünülmektedir. Ana apsisteki üç şerit halindeki resimlerin en üsttekinde Tahta İsa, sağında iki melek, İncil yazarlarının sembolleri ile deesis sahnesinde yer alan Meryem Ana ve Vaftizci Yahya; orta şeritte ortada Orans, Meryem Ana ve havariler; en alttaki şeritte ise Kayserili Büyük Basilius, Nysa’lı Gregorius ve Nasians’lı Gregorius gibi kilise Babaları’nın resimleri yer almaktadır. Kuzey Haç kolundaki Müjdeleme, İsa’nın Doğumu ve Tapınağa sunulması sahneleri ile Vaftizci Yahya ve Aziz Stefanos figürleri ikinci bir sanatçının elinden çıkmış olmalıdır. İç narteksten naosa giriş kapısının güneyindeki Meryem Ana ve çocuk İsa ile iki yanlarındaki Başmelekler Cebrail ve Mihail figürleri üçüncü sanatçıya aittir. Kilisedeki resimleri 11.-12. yüzyıllara tarihlendirmek mümkündür. 9 A N A D O L U’ N U N H A Z İ N E L E R İ TANRI HUZURUNDA BİRBİRİNİ SEVMEK E V L İ L İ K Dünyada her yıl kaç kişinin evlendiğini biliyor musunuz? Acaba onlar için "evlenmek" ne anlama geliyor? Tören, gelinlik, konfetiler, akraba ve arkadaşlarla yenen yemek, balayı, yeni bir ev, peki ya sonrası? Sonra hepsi bitiyor, beraber yaşanmaya başlanıyor, peki beraber yaşamak ne demek ve neden beraber yaşanılıyor? Bütün hayatı tek bir insanla, dört duvar arasında geçirmek, her gün aşağı yukarı aynı şeyleri yapmak, mutluluktan çok, sorun çıkaran çocuklar dünyaya getirerek, beraber yaşlanmak bu kadar güzel mi? Bazıları herşeyin bu kadar kötü olmadığını söyleyebilir. Yorgun bir günün ardından sıcak, iyi döşenmiş, ferah, en özel dakikaların yaşandığı ve hayatın sevilen kişisiyle beraber göğüslendiği bir ev hayal edilebilir. Hayat sadece alışveriş, temizlik, mutfak ve ödenmesi gereken faturalardan ibaret değildir. Günlük işlerin yanında birlikte birçok tecrübenin yaşandığı, sevilen kişinin varlığı da unutulmamalıdır. Onunla her gün birçok güzel şeyler paylaşılabilir. Gerek günlük alışılmış olaylarda, gerek yolculuklar, ziyaretler, kutlamalar gibi hayata zevk katan anlarda birçok güzel şey paylaşılabilir. Ama evliliği anlatmak için başka bir yol daha vardır. Biz yeni şeyler keşfederek bunu yapmaya çalışacağız. İnsanlar olayları tanıdıkları, bildikleri gibi yaşarlar. Bilgisayar her zaman aynıdır, ama onu iyi tanıyan biri, tanımayanın hayal bile edemeyeceği birçok şeyler yapabilir. Evlilik de değişik yoğunluklarda ve birçok değişik şekillerde yaşanılabilen bir deneyimdir. Acıklı bir şekilde yaşanıp hayal kırıklığı yaratabileceği gibi, kişiye yepyeni ufuklar açan derin duygularla zengin bir şekilde de yaşanılabilir. Onun içindeki hayat potansiyelini anlayıp yaşayabilen kişiye de gerçekten şanslı denilebilir. Evlenmek Kolay Gözükür Evlenmek için, beraberken kendini iyi hissetmek yetmez. Bu hoş duygu yeterli değildir. Hayatın tamamını her zaman dolduran bir olgudur. Bu yüzden rastlantıya ve aceleye getirilemez. Hayatın birçok şey öğrettiği doğrudur, ama bunlar yetmez. Kadın ve erkek evlilik üzerine açıkça düşünmeli ve kendilerinde sevgilerinin hep 10 sürmesini, geleceklerini beraber kurmalarını sağlayacak nitelikleri geliştirmelidirler. İki genç tanışır, birbirlerine yakınlık duyarlar, flört ederler, aşık olurlar, beraberken kendilerini iyi hissederler, evlenmeye karar verirler. Bütün evliliklerin hikayesi budur. Fakat bu hikayede, her zaman hazırlığa ait olan bölüm eksiktir. Neden? Hazırlanmak mı gerekir? "Hazırlanmak" fiiliyle önce bir iş sahibi olmak, dayalı döşeli bir daire, araba, yıllık izin ve birkaç elektrikli ev aleti sahibi olmak kastediliyorsa "hazırlanmak" fiilinin bir anlamı vardır. İyi ekonomik temellere dayanmadan, şansa güvenerek ebeveynlerle yaşamaya devam ederek, ya da onlara yük olarak evlenmek düşüncesizce olacaktır. Bir çift kendi kendine yetebilmelidir. Bunun için gençlerin bilinçli ve evliliğe hazır olmaları çok önemlidir. Diğer konulara gelince, hazırlanmanın ne anlama geldiği anlaşılmaz. İki genç birbirlerini seviyorlarsa ve anlaşıyorlarsa başka ne yapmaları gerekir ki? Uygun bir bekleme süresi geçirdiklerini düşünen gençler için beraber yaşamaya başlamak için yapılacak başka birşey kalmamıştır. Halbuki evlenmek için iyi ekonomik şartlara sahip olmak ve iyi vakit geçirmek yetmez. Neden evlenildiğini ve hayatta evliliğin ne işe yaradığını da anlamış olmak gerekir. Bunu anladıktan sonra da, sabırlı bir şekilde uğraşmak kendi içinde beraberliğin gerektirdiği yetenekleri, dışarıda da şartları oluşturmak gerekir. Kısacası, önce evliliğin ne olduğunu anlamak, onu gerçekleştirmek için gerekli şartları hazırlamak ve sonra evlenmek gerekir. 11 E V L İ L İ K K A T O L İ K GÖKSEL VAHİY’NİN İLETİLMESİ 11- Neden göksel vahiy bu şekilde iletiliyor? Allah “tüm insanların kurtulmasını ve gerçeği bilme aşamasına gelmesini ister” (1 Tim 2,4); yani bu Mesih İsa’dır. Bu yüzden Mesih İsa’nın, O’nun kendi öğretisi gereği tüm insanlara iletilmesi zorunludur: “Gidin bütün ulusları öğrencilerim yapın” (Mt 28,19). Bu da Havari Geleneğine göre yerine gelmiştir. K İ L İ S E S İ 12- Havari Geleneği ne demektir? Havari Geleneği Hıristiyanlığın temelinden başlayarak, vaaz aracılığıyla, tanıklıkla, kurumlarla, tapınmayla, ve vahiy edilmiş Kutsal Yazılarla Mesih İsa’nın öğretisinin anlatılmasıdır. Havariler bu öğretileri Mesih İsa’dan ve Kutsal Ruh’tan almış, onlardan sonra gelenlere; yani Episkopslara ve onlarda sonraki nesillere bunları iletmişlerdir. D İ N 13- Havari Geleneği hangi durumlarda gerçekleşir? Havari Geleneği iki durumda gerçekleşir: Yaşanan Allah’ın Sözünün iletilmesiyle (buna kısaca gelenekte denir), ve Kutsal Yazılarla, bunlar vaaz edilen şeylerin yazılı halidir. VE A H L A K İ L K E L E R İ 14- Kutsal Yazılar ve Gelenek arasında nasıl bir ilişki vardır? Gelenek ve Kutsal Yazılar kendi aralarında birbirlerine bağlı ve bitişiktirler. Kilisede her ikisi de vardır, Mesih İsa’nın gizeminin verimini arttırırlar ve aynı göksel kaynaktan fışkırırlar: Kilisenin bütün vahiy edilen gerçekler için kullandığı doğru bilgi kaynağı ve imanın tek kutsal emaneti olarak yer almaktadırlar. 15- İman emaneti kimlere bırakılmıştır? İman emaneti Havarilere ve tüm Kiliseye bırakılmıştır. Bütün Allah’ın halkı doğa üstü iman hissiyle, Kutsal Ruh’un desteği ve Kilise Öğreti Uzmanının önderliğinde göksel vahiy’nin kabul eder ve her zaman daha fazla algılayarak hayatında uygular. 12 16- Kim iman emanetini yetkili bir şekilde açıklamaya yetkilidir? Bu emaneti yetkili bir şekilde açıklamak yalnız Kilisenin yaşayan Uzmanına düşer, yani Petrus’un halefi, Roma Episkoposu ve onunla birliği olan Episkiposlar. Kilise Öğreti Uzmanı, Allah’ın hizmetinde gerçeğin emin karizmasına sahiptir. Devam eden göksel vahiylerin tanımları olan Doktrinleri de açıklama yetkisine sahiptir. Bu makam vahiye bağlı olan zorunlu gerçeğide genişletebilir. 17- Kutsal Kitap, Gelenek ve Kilise Öğreti Uzmanı arasında nasıl bir bağ mevcuttur? Kendi aralarında öyle bağlıdırlar ki, diğerleri olmadan birinin olması mümkün değildir. Her biri kendi tarzında Kutsal Ruh’un yardımı altında, beraber insanın kurtuluşu için etkili bir şekilde katkıda bulunurlar. K A T O L İ K K İ L İ S E S İ D İ N VE A H L A K 13 İ L K E L E R İ Projelerimize sponsor oluyor musunuz? OKUL YARDIMI C A R İ T A S A N A D O L U 94 öğrencimiz senin yardımını Bekliyor! Ayda 20 YTL ile bir çocuğun okutulmasına destek verin. ISINMA YARDIMI Kı∆ Yakla∆ıyor! 35 ailemiz bu kı∆ta sana minnettar olacak. Bu kı∆ 20 YTL ile dört po∆et Kömür senden olsun! Erzak Yardımı Her ay 32 muhtaç ailemizi ziyaret edip onlara erzak poşeti götürüyoruz. Ekmeğini onlarla paylaşmak istersen, 20 YTL’de senden olsun! Bağışlarınız için kilisenizdeki Caritas Bürosuna başvurabilirsiniz. 14 Önemli Randevularımız * 14 -15 Ekim: Gençler için inziva günü * 21-22 Ekim: URT // İstanbul * 4-5 Kasım: III.Müslüman – Hıristiyan diyaloğu // İstanbul * 18-19 Kasım: Aile Toplantısı * 28 Kasım – 1 Aralık: Papa Benediktus’un Türkiye Ziyareti * 9-10 Aralık: Gençler için İnziva günü H A B E R L E R Teşekkürler Sevgili P. Pierre! 12 senedir Samsun ve Trabzon kiliselerine hizmet etmiş olan P.Pierre yaşı nedeni ile Türkiye’deki hizmetini sona erdiriyor ve doğduğu Fransa’ya geri dönüyor. Bu kadar sene içinde yaptığı hizmetler için ona sonsuz teşekkürlerimizi ve minnetlerimizi sunarız ve ona oradaki yaşamında sağlık, mutluluk ve huzur dileriz. Rab İsa her zaman seninle birlikte olsun. Ayrıca Simon ve Didem kardeşlerimize de Samsun’a hoş geldiniz diyelim ve onlara da başladıkları yeni görevde başarılar ve iyi çalışmalar dileriz. 15 YAZ FAALİYETLERİ H A B E R L E R 2006 Yazı birçok faaliyet ve güzel günlerle geçti. Mersin kilisesi 2 kamp yaptılar. Biri gençler için, biri de çocuklar içindi. Her kamp birkaç günlük olup çok eğlenceli ve zevkli geçti. İskenderun kilisesi de 3 kamp yaptı bunlardan biri çocuklar için biri gençler için ve bir tanesi de animatörler içindi çünkü temmuz ayında 3 haftalık yaz faaliyetimiz vardı kilise de ve bu faaliyetler için de bazı bilgiler ve animatörlüğü öğrenmek için eğitim görmek lazımdı. Bu kamp sayesinde gerçekleşmiş oldu. 3 haftalık yaz faaliyeti kilisemizin bahçesi ve sınıfları kullanıldı haftanın 3 günü kilise de faaliyet yapıyorduk, 2 günü deniz’e gidiyorduk. 3 haftanın sonunda çocukların yaptıkları elişi dersindeki faaliyetleri ve de hazırladıkları küçük skeçler görülmeye değerdi. Eylül ayında da bir hafta sonu İstanbul ve İzmir de olmak üzere 55 gencimiz hep birlikte Efes ve Meryem Ana evinde toplanıp dua günleri yaptılar. 16 25 – 29 Haziran 2006 Tarsus’lu Aziz Pavlus’un X.Sempozyumu Aziz Petrus Bayramı – Antakya 17 H A B E R L E R H A B E R İtalyan Elçisi ve İtalyan Konsolos’u – Tarsus Aziz Pavlus Kilisesinde L E R Mayk ve Selva Gazali’nin düğünü - İskenderun 18 H A B E R L E R Mons. Luigi Samsun Kilisesi’nin ziyareti esnasında Rahipler ve rahibelerimiz inziva gününde 19 İsa’nın Annesi, Bizim için dua et! (Gümüşler Manastırı-Niğde) 20