SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA EĞİTİMİ Tülin Kartal GÜNGÖR Sanayileşme ile ortaya çıkan çevre kirliliği, ülkeler arasındaki dengesiz gelir dağılımı, yoksulluk ve nüfus artışı içinde yaşadığımız doğal çevreyi hızla yok etmeye başlamıştır. Bu durum karşısında, 1972 yılında Stokholm’de toplanan BM Çevre Konferansı dünyada ortaya çıkan çevre sorunlarına karşı duyarlılık göstermiş ve yeni politikalar üretmek üzere ulusal ve uluslararası örgütler kurulmaya başlanmıştır. Sürdürülebilir kalkınma kavramı da 1987’de yayımlanan ve kısaca Brundtlan Komisyonu denilen Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun raporu ile önem kazanmaya ve tartışılmaya başlanmıştır. Rapor, sürdürülebilir kalkınma kavramını, “gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini tehlikeye sokmaksızın, bugünkü kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilen kalkınma olarak tanımlamaktadır. Sürdürülebilir kalkınma, insan ile doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları tüketmeden, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına imkân verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını programlaması anlamına gelmektedir. Sürdürülebilir kalkınma sosyal, ekolojik, ekonomik ve kültürel boyutları olan bir kavramdır. Kuşkusuz sosyal, ekonomik ve çevresel faktörler birbiriyle karşılıklı ilişki içindedir ve birbirini etkilemektedir. Uzun vadede sürdürülebilir sonuçların alınması için bu ihtiyaçların birbiriyle dengeli bir şekilde karşılanması gerekir. Toplumda geniş bir kabul gören ve uluslararası tartışmalarda önemli bir konu haline gelen sürdürülebilir kalkınma Türkiye ‘de de güncel olan konulardan biridir. Ancak bu konuda toplumsal bilinci geliştirmek, kısa ve uzun vadeli ulusal politikalar üretmek gerekir. Sürdürülebilir kalkınma şimdiki neslin ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılamayı kapsar. Bu süreç çevre, ekonomi ve gelişimin sosyal kavramlarını kültürel özellikler göz önünde bulundurularak bütünleştirilmesini içerir. Sürdürülebilir kalkınmanın temel ilkesi adaletin ve eşitliğin bütün insanların yararlanabileceği derecede gelişmesidir. Sürdürülebilir kalkınma eğitimi, erken çocukluk döneminden başlayarak yükseköğretim ve yetişkin eğitimine uzanan ve örgün eğitimin ötesine geçen ve yaşam boyu süren bir süreçtir. Sürdürülebilir Kalkınma Eğitimi, bireylerin, çevresel, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar arasındaki ilişkiyi anlamalarına, insanlar arasındaki toplumsal dayanışmaya ve dünya dengelerini koruyacak davranışları benimsemelerine yardımcı olur. Sürdürülebilir kalkınma Eğitimi yüzlerce farklı alanda farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır. Dayanışma, beslenme, sağlık, yeni enerji kaynakları, küresel ekonomi, biyoçeşitlilik, atıkların ayrıştırılması, afet yönetimi ve arazi bozulmaları bunlardan sadece birkaçıdır. Sürdürülebilir kalkınma, çevre, ekonomi ve toplum arasında bir denge arayan, sürdürülebilir bir dünyada bizim yaşamımıza rehberlik eden bir kavram olarak kabul edilebilir. Sürdürülebilir Kalkınma Eğitimi farklı kültürleri anlamayı, onlara saygı duymayı, onlardan gelecek katkıyı kucaklamayı destekler ve geleneksel bilgiye değer verir. Bu bakımdan sürdürülebilir kalkınmada eğitim kurumlarına ve öğretmenlere düşen rol de çok önemlidir. Şu anda ders programlarındaki çevre ile ilgili konu ve üniteler, sürdürülebilir kalkınma düşüncesini yeni yetişen nesillere aktarmada kimi zaman yetersiz kalmaktadır. Bu alanda yeni projeler oluşturmalı, okullarda sürdürülebilir kalkınma eğitimi dersleri yer almalı, bu alanda laboratuar ve saha çalışmaları yapılmalıdır. Dünyadaki yeni örnek uygulamalar takip edilmeli, gençlerimiz ve çocuklarımız ileride karşılaşacakları karmaşık dünya sorunlarına karşı hazırlanmalıdırlar. Sürdürülebilir Kalkınma Eğitiminde yapılması gerekenleri sıralayacak olursak: Öncelikle, sürdürülebilir kalkınma felsefesini kavramış ve bunu öğrencilerine aktarabilecek öğretmenler yetiştirilmelidir. Bu kapsamda, kısa vadede, öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilmeli, uzun vadede ise öğretmen yetiştiren kurumların programlarına seçmeli, çevre ile ilgili seçmeli dersler konulmalıdır. • Sürdürülebilir kalkınma eğitimi disiplinler arası bir yaklaşımı gerektirdiğinden, eğitim kurumları sürdürülebilir kalkınma felsefesini etkin bir şekilde öğretim programlarına yansıtmalıdır. İnsanlığın ortak geleceğine ilişkin kaygılar paylaşılmalı, çözüm yollarının üretilmesinde ve uygulanmasında çocuk ve gençlerde ortak bilinç yaratılmalıdır. İklim değişikliği, yeni enerji kaynakları, biyolojik çeşitlilik, arazi bozulması, su yönetimi, kimyasallar, afet risk yönetimi ve erken uyarı sistemleri gibi sürdürülebilir kalkınmanın alanına giren birçok konuya ders programlarında daha fazla yer verilmelidir. Sürdürülebilir kalkınma eğitiminde kullanılan öğrenme öğretme stratejileri geliştirilmelidir. • Sürdürülebilir kalkınmanın güçlendirilmesi için ulusal ve yerel düzeyde, iklime, ekonomik ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dikkat eden politikalar geliştirilmeli, çevresel verimliliğin sağlanması ve izlenmesi için ulusal düzeyde veri toplama sistemleri güçlendirilmelidir. Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve İklim Değişikliği Eylem Planı geliştirilmeli, afet ve risk azaltma stratejileri ulusal kalkınma planlarına entegre edilmelidir. • Çevrenin ve kültürel mirasın sürdürülebilir kalkınma ilkeleri ile paralellik içinde, iklim değişikliği ve afet yönetimi de dikkate alınarak korunması için politikalar oluşturulmalıdır. Sürdürülebilir Kalkınma eğitimi; yoksulluğun azaltılması, vatandaşlık, barış, ahlak, yerel ve küresel çerçevede sorumluluk, demokrasi ve yönetişim, adalet, güvenlik, insan hakları, sağlık, cinsiyet eşitliği, kültürel çeşitlilik, kırsal ve şehirsel gelişme, ekonomi, ortak sorumluluk, çevre koruma, doğal kaynakların yönetimi, biyolojik ve görsel çeşitlilik gibi konuları da içermelidir. • Sistematik ve eleştirel öğrenmenin yanı sıra hem yerel hem de küresel çerçevede yaratıcı düşünmenin kullanılması teşvik edilmeli, Hayat Boyu Öğrenme desteklenmelidir. Sürdürülebilir kalkınma eğitimi tüm yaşama yayılmış bir süreç olarak düşünülmelidir. Mesleki eğitim, eğitimcilerin eğitimi ile karar vericiler için sürekli eğitim de dâhil olmak üzere her düzeydeki tüm öğretim programlarının içersinde yer almalıdır. Bu konuda, Yükseköğretim kurumları uygun bilgi ve yeterliliklerin geliştirilmesinde sürdürülebilir Kalkınma Eğitimine katkıda bulunmalıdır. Örgün ve yaygın eğitim kurumlarında, ailelerde, medyada ve sivil toplum örgütlerinde sürdürülebilir kalkınmaya olan duyarlılığın artması sağlanmalıdır. Sürdürülebilir Kalkınma Eğitimi, küresel ve yerel çıkarlar arasında bir denge sağlamaya amaçladığından, küresel şartların yanı sıra yerel, ulusal ve bölgesel şartlarda dikkate alınmalı, doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir tüketim alışkanlıklarının kazandırılması boyutunda toplumu bilinçlendirilecek çalışmalar yapılmalıdır. KAYNAKÇA Mahir Fisunoglu, “Sürdürülebilir Kalkınma ve Ekonomi”, Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı 2930 Kasım 1989, Türkiye Çevre Sorunları Vakfı yayını, Ankara 1990. Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, Ortak Geleceğimiz Dünya Çevre Ve Kalkınma Komisyonu, Türkiye Çevre Sorunları Vakfı yayını, Ankara 1987. Avrupa Konseyi ,Pestalozzi Hizmet İçi Programı, Sürdürülebilir Kalkınma Eğitimi Semineri,Haziran 2011, Romanya.