Tarih Okulu Dergisi (TOD) Eylül 2016 Yıl 9, Sayı XXVII, ss. 25-42. Journal of History School (JOHS) September 2016 Year 9, Issue XXVII, pp. 25-42. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/Joh958 ANADOLU’DA ROMA’YA BAĞIMLI BİR KRALLIK: KAPPADOKİA (İÖ 64-İS 17) Kevser TAŞDÖNER Özet Anadolu’nun Hellenistik krallıklarından birisi olan Kappadokia, İÖ 190 yılında patlak veren Magnesia Savaşı’nda Seleukoslar kralı III. Antiokhos’un müttefiki olarak Roma’ya karşı savaştı. Bu savaştan sonra Kappadokia Krallığı, Roma ile ilişkilerini iyileştirdi ve Romalıların “dost ve müttefik” (amicus et socius) statüsüne sahip olan devletlerin arasında yerini aldı. İÖ 64 yılında Romalı devlet adamı ve komutan Pompeius, Roma’nın Anadolu’daki egemenlik politikasının kapsamına bağımlı kralları da dâhil etti. Kappadokia’nın kralı da onlardan birisiydi. Bu makalede amacımız Roma’nın bağımlı krallar politikasını ve bağımlı kralların Roma politikasını “Kappadokia Krallığı” özellinde incelemektir. Anahtar Kelimeler: Kappadokia, Bağımlı Krallıklar, Anadolu, Roma. A Kingdom Client to Rome in Anatolia: Cappadocia (BC 64-17 AD) Abstract One of the Hellenistic Kingdom in Anatolia, Cappadocia, in the battle of Magnesia War which take place in the years 190 BC, as an ally of Seleucid King Antiochos III. fought against Rome. Its relations with Rome improved after this battle and grow into to the status of friendly and allied nation (amicus et socius) of Rome among the state. In 64 BC., Roman statesman and general Pompeius included also the client kings in the scope of Rome’s domination of politics in Anatolia. The king of Cappadokia was also one of them. In this paper, we’ll be analyse the client kings politics of Rome and the Rome politics of the client kings in the context of “Cappadicoan Kingdom.” Key Words: Cappadocia, Client Kingdoms, Anatolia, Rome Yrd. Doç. Dr., Adıyaman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Kevser Taşdöner İÖ 360 yılında meydana gelen Büyük Satraplar İsyanından önce kuzey (Kappadokia Pontike) ve güney (Büyük Kappadokia) olmak üzere iki ayrı Kappadokia varken, bu isyandan sonra bu iki isimden yalnız biri baki kaldı. Çünkü Hellenistik Dönemde “Pontike” (Pontos’a ait) sıfatıyla tanımlanan Kappadokia’ya yalnızca Pontos, “Büyük” sıfatıyla tanımlanan Kappadokia’ya ise sadece Kappadokia denildi. İkincisiyle ifade edilen bölge, Batıda Halys Irmağı ile Lykaonia Bölgesi, Kuzeyde Pontos ve Küçük Armenia, Güneyde Toros Dağları ve Doğuda Euphrates ırmağı arasında yer alır 1. Anadolu’daki diğer Hellenistik krallıklar gibi Kappadokia Krallığı İskender’in halefleri (diodokhoi) döneminde kuruldu. Krallığın kurucusu bir Pers soylusu Ariarathes’ti. Bu nedenle onun haleflerinin tümü kral olduktan sonra Ariarathes adını aldılar. I. Ariarathes, İÖ 332 yılında Büyük İskender’in Perslerle savaşını fırsat bilerek 45.000 kişilik ordusuyla bağımsızlığını ilan etti2. İskender’in ölümünden sonra, İÖ 323 yılında halefleri Babil’de bir toplandı düzenlediler. Babil Toplantısı olarak adlandırılan bu toplantıda, Kappadokia’nın yönetimi, İskender’in Makedon kökenli olmayan tek komutanı Eumenes’e verildi. Ancak Kappadokia hala Ariarathes’in yönetimindeydi ve bu sebeple Eumenes’in Kappadokia kralı ile savaşması gerekiyordu. Eumenes’in askeri gücüne destek olarak, İskender imparatorluğunun Asia’daki tüm satraplıklarından sorumlu olan Perdikkas da katıldı. Perdikkas ve Eumenes ile savaşan I. Ariarathes, Perdikkas’a esir düştü ve onun tarafından İÖ 322 yılında öldürüldü. Perdikkas, savaş sonrasında bir sıkıntısı kalmayan Kappadokia’yı Eumenes’e teslim ederek, oradan ayrıldı. Perdikkas’ın, Mısır’da ihanete uğrayıp öldürülmesinden sonra, İÖ 321 yılında Triparadeisos Toplantısı yapılarak, halefler imparatorluğun yönetimini yeniden paylaştılar. Bu toplantıda Kappadokia Krallığı Seleukos Nikanor’a ( I. Seleukos) verildi. Halefler arasındaki mücadeleler devam ederken İÖ 316 yılında Eumenes, Antigonos tarafından öldürüldü ve Kappadokia’nın yönetimi Antigonos’a geçti. İÖ 301 yılında Lysimakhos, Seleukos ve Ptolemaos Antigonos’a karşı yaptıkları İpsos Savaşı’nda Antigonos öldü. Söz konusu savaş sonrası halefler arasında yapılan anlaşmaya göre, Anadolu’nun 1 Strabon, Geographika (Coğrafya XII-XIII-XIV Çev. A. Pekman) İstanbul 2000, XII.1. 4. M. A. Kaya, Türkiye’nin Eskiçağ Tarihi ve Uygarlıkları, C.2, İzmir 2012. s.237. 2 O. Tekin, Eski Anadolu ve Trakya. Ege Göçlerinden Roma İmparatorluğu’nun İkiye Ayrılmasına Kadar (M.Ö. 12.-M.S. 4. Yüzyıllar Arası) İletişim Anadolu Uygarlıkları, İstanbul 2007, s.157 vd. [26] Anadolu’da Roma’ya Bağımlı Bir Krallık: Kappadokia (İÖ 64-İS 17) Kappadokia bölgesi dâhil Toros dağlarının güneyinde kalan kesimi Seleukos’un krallığına eklendi. Kappadokia Krallığı İÖ 225 yılına kadar kendi satrapları tarafından ancak Seleukoslara bağlı olarak varlığını devam ettirdi. Bu tarihte III. Ariarathes tarafından bağımsız Hellenistik bir krallık haline getirildi3. İÖ 192 yılında patlak veren Antiokhos Savaşı’na kadar Roma Cumhuriyeti ile doğrudan ya da dolaylı hiçbir ilişkiye girmemiş olan Kappadokia Krallığı, bu tarihte Roma Cumhuriyeti’ne karşı savaşını başlatan Seleukoslar kralı III. Antiokhos’un müttefikiydi. III. Antiokhos, İÖ 190 yılında yapılan Magnesia (Manisa) Savaşı’nda Roma’ya yenildi. Roma, Kappadokia Krallığı da dahil Seleukoslar kralı III. Antiokhos’un tarafını tutmuş olan krallıkları ve kent devletlerini cezalandırdı. Romalılar, İÖ 188 yılında Pergamon kralı II. Eumenes’in aracılığı sayesinde Kappadokia kralı V. Ariaratehes’e kesilen para cezasının yarısını affetti. Bu tarihten sonra Kappadokia Krallığı, Roma Cumhuriyeti’nin “amicus et socius”u (dost ve müttefik) oldu4. Roma Cumhuriyeti, Hellenistik krallıklar ve kent devletleriyle ilişkilerini III. Makedonya Savaşı (İÖ 171-168) sonuna kadar istikrarlı bir şekilde yürüttü. Bu savaş sonunda iki önemli dost ve müttefikiyle (Pergamon ve Rodos) arasına mesafe koydu. Fakat Anadolu’nun Hellenistik krallıkları, Romalı senatörlerin nazarında hala Roma’nın dostu ve müttefiki olmasına rağmen artık onların statüsü bir Yunan kent devletinin statüsünden farklı değildi. Başka bir ifadeyle Romalılar, III. Makedonia Savaşı’ndan sonra dost ve müttefik olarak tanımladığı krallıkların statüsünü özgür kentlerle aynı seviyeye indirdi. Onlara karşı böl ve yönet (divide et impera) politikasını aleni olarak uyguladı. Bu politikanın ilk kurbanı, Roma’nın Adriyatik Denizi’nin doğusundaki genişleme sürecinin başından beri Roma’nın dostu ve müttefiki olan Pergamon Krallığı oldu 5. III. Makedonya Savaşı’ndan sonra Roma 3 Kaya 2012, s. 168 vd. Kaya 2012, 241. 5 Pergamon Krallığı ile Roma’nın ilk ilişkisi her ikisinin de yer aldığı bir savaşla alakalı değildi. Romalılar, Kartacalı Hannibal ile İÖ 205 yılında yaptığı, tarihe II. Kartaca Savaşı olarak geçen savaşta, Hannibal’a karşı tanrısal bir yardım arayışındaydılar. Aynı tarihte, onların sıkıntıları için çarenin Anadolu’daki Pessinus Tapınak Devleti’nde bulunan Ana Tanrıça’yı sembolize eden siyah taşın Copitolium’a getirilmesi olduğu konusunda ikna edildiler. Romalıların söz konusu taşı alabilmelerinde Pergamon kralı I. Attalos aracılık yaptı. Böylece Roma nazarında Pergamon dost bir krallık olarak kabul edildi ki Pergomon’nun son kralı III. Attalos’un vasiyeti ile toprakları Roma Cumhuriyeti’ne bırakılıncaya kadar (İÖ133) Pergamon her zaman 4 [27] Kevser Taşdöner senatosunun göz yumması hatta teşvikiyle Galatlar Pergamon Krallığı’na saldırmaya başladılar. Pergamon kralı II. Eumenes’in krallığının çıkarlarını korumak adına Romalı senatörleri ikna etmeye yönelik çabaları işe yaramadı. Zira her ne kadar Hellenistik krallıkların Roma Cumhuriyeti’nin nazarındaki siyasal statüsü teknik anlamda “amicus et socius” (dost ve müttefik) olsa da uygulamada “bağımlılık” statüsüydü ve Hellenistik krallar da bunun farkındaydı. Pergamon kralı II. Attalos’un Pessinus Tapınak Devleti’nin başrahibi olan Attis’e yazmış olduğu bir mektubunda yer alan şu ifadeler bu farkındalığın en iyi delilini oluşturmaktadır: “Kral Attalos, rahip Attis’e selamlar….sonuçta Romalılar olmaksızın bir şey yapmaya kalkışmanın çok tehlikeli olduğunu anladık. Başarılı olduğumuzu varsaysak bile yine de onların ağabeyime (II. Eumenes) karşı sergiledikleri düşmanlığa, önyargıya ve kuşkulara hedef olacağız”6. Pergamon kralı II. Attalos’un farkında olduğu gerçek, Roma Cumhuriyeti’nin siyasi çıkarlarına hizmet etmek dışında bir seçeneğinin olmadığıydı. İstendiğinde Roma ordusuna yardımcı birlikler (auxilia) vermek zorundaydı. Nitekim Romalılar, Pergamon Kralı III. Attalos’un ölümünden 6 Roma’nın sadık müttefiki ve dost krallığı olarak kaldı. Elbette ki ilişkilerin bu şekilde devam etmesinde Pergamon Krallarının Roma’yı karşılarına almama konusunda titiz davranmaları etkili oldu. Kaya 2012, 269. Roma Cumhuriyeti III. Makedonia Savaşını başarılı olarak sonuçlandırmış artık bu krallığın kendisine bir tehdit olma durumunu son vermişti. Bu tarihten itibaren Ege havzasında güçlü bir müttefike ihtiyacı kalmamıştı. Söz konusu galibiyet sonrasında Doğu dünyasına karşı politikasını değiştirdiği gibi karşısında güçlü bir krallık olmasını da istemiyordu. Uyguladığı bu yeni politikanın ilk ve ilginç örneği, İÖ 205 yılından beri müttefiki olan Pergamon Krallığına karşı sırtını dönmekti. M.A. Kaya, “Anadolu’da Roma Egemenliği (İ.Ö. 205-25)” Doğubatı 49, 2009, s.203. Apameia Barış Antlaşması (İÖ188) gereğince, Thrakai Chersones, Lykia ve Karia dışındaki tüm Küçük Asia Pergamon Krallığı’na bırakılmıştı. S. Atlan, Roma Tarihi’nin Ana Hatları I. Türk Tarih Kurumu, Ankara 2014. s.108-109. İÖ 169-166 yılları arasında Pergamon toprakları Galatların saldırısına maruz kaldı. Pergamon Kralı II. Eumenes dolayısıyla kendisine İÖ188 yılında verilen toprakları korumak adına Galatlarla savaştı. Ancak Galatlar, o dönemin popüler diplomasisini kullanarak, Roma Cumhuriyeti’ne temsilcilerini gönderdiler. Roma senatosu II. Eumenes’i suçlu buldu. Doğu’da güçlü bir krallık istemeyen ve güçlü bir müttefik ihtiyacı hissetmeyen Romalılar, II. Eumenes hakkında söylenen iddialar ve III. Makedonia Savaşı’nda yeterince kendilerine destek vermediği gerekçesiyle krala karşı Galatları koruyan bir politika izlediler. II. Eumenes’ten sonra tahta geçen II. Attalos Roma Cumhuriyeti’nin tepkisini çekecek bir girişimden kaçınmıştır. Kaya 2009, s.202-206. M. A. Kaya, Anadolu’daki Galatlar ve Galatya Tarihi, Konya 2011, s.93-98. Attis mektupları için bk. C.B. Welles, Royal Correspondence in Hellenistic Period. New Haven 1942, s. 241 vd (nr. 55 vd.). H. Malay, Hellenistik Devirde Pergamon ve Aristonikos Ayaklanması. İzmir 1992, s.79. [28] Anadolu’da Roma’ya Bağımlı Bir Krallık: Kappadokia (İÖ 64-İS 17) sonra beklenmedik bir şekilde patlak veren Aristonikos isyanının 7 bastırılması görevini ilkin Anadolu’daki dost ve müttefik krallara havale ettiler. Aristonikos’a karşı savaşan krallar, Kappadokia kralı V. Ariarathes, Pontos kralı V. Mithridates, Bithynia kralı II. Nikomedes, Paphlagonia kralı Pylaemenes idi. Bu krallar Aristonikos İsyanı’nda Roma’nın yanında yer almış olmalarının mükâfatını aldılar. Aristonikos’a karşı savaşırken yaşamını yitiren Kappadokia kralı V. Ariarathes’in oğullarına Lykaonia BölgesiGalatlara bırakılan batısındaki bir bölge dışında-verildi. Phrygia Epiktetos, Bithynia kralı II. Nikomedes’e bırakılırken, Büyük Phrygia, Pontos kralı V. Mithridates’e bağışlandı8. Fakat bu krallardan sonuncusu bir entrika sonucunda öldürüldü. Onun halefi VI. Mithridates oldu. İÖ II. Yüzyılın son on yılı içinde çok güçlenen Pontos kralı VI. Mithridates, Anadolu’nun Hellenistik krallıklarını kendi hâkimiyeti altında birleştirmek istiyordu. Böyle olunca Kappadokia Krallığı, onun tarafından tehdit edilen en yakın krallık haline geldi. Kappadokia’nın kralları Romalıların yardımı ve müdahalesiyle tahtlarını koruyabililer ya da VI. Mithridates tarafından bir tertiple öldürülebilirlerdi. Nihayet VIII. Ariarathes’in ölümünden sonra Kappadokia kraliyet hanedanından kimse kalmadı. Hanedandan bir halef olmadığı için kralsız kalan Kappadokialılar, Amasialı Strabon tarafından aktarılan şu bilgilerden de anlaşılacağı üzere Romalılardan kendileri için bir kral tayine etmelerini istediler: Kappadokia kraliyet ailesi fertleri ölünce, kabileyle yaptıkları dostluk ve ittifak koşullarına uygun olarak, Romalılar Kappadokialılara kendi kanunlarıyla yaşama hakkı tanıdılar. Fakat Kappadokia elçileri bu bağımsız statüden kurtulmak için Romalılara yalvarmakla kalmayıp ayrıca kendilerine bir kralın atanmasını rica ettiler. Roma onlara oylamayla aralarından diledikleri bir kimseyi kral seçmelerine izin verdi ve onlar da Ariobarzanes’i kral olarak seçtiler9. İÖ 96 yılında Kappadokia kralı olarak tahta oturan ve Philoromaios (Roma dostu) unvanını alan I. Ariobarzanes, Mithridates Savaşları süresince 7 Aristonikos İsyanı için ayrıca bakınız: H. Malay “Batı Anadolu’da Aristonikos İsyanı” (İÖ 133-129), E.Ü. Tarih İncelemeleri Dergisi III, İzmir 1987, s.13-48. 8 D. Magie, Roman Rule in Asia Minor to the End of Third Century after Chirist, vols. I-II, Princeton 1950, s. 150-151, 154-155. V. E. Hansen, The Attalids of Pergamon, Ithaca-London 1971, s.160. Kappadokia kralı IV. Ariarathes’i Pergamon kralı II. Eumenes aracılığıyla Roma’nın dostu ve müttefiki olduğu konusunda bakınız. Kaya 2012, s.241, 343. 9 Strabon. XII. 2.11. [29] Kevser Taşdöner Roma müttefiki olarak kaldı ve İÖ 63 yılına kadar tahtında oturdu 10. Ariobarzanes de dahil Hellenistik kralların tümü, İÖ 89 yılına kadar teoride Roma’nın dostu ve müttefiki olarak, gerçekte ise Roma’ya bağımlı krallar olarak kaldılar. Anadolu’nun Hellenistik krallarının sahip oldukları bu statüsü, krallar arasındaki her soruna Roma müdahalesinin talebini gerektirdi. Bu talepler İÖ 90’lı yılların sonlarında VI. Mithridates’in komşularına saldırılarını yoğunlaştırması üzerine arttı. Tahtlarından kovulan Kappadokia ve Bithynia kralları, Roma’ya gittiler, orada VI. Mithridates’in yaptığı haksızlıklardan şikâyet edip, tahtlarının kendilerine iade edilmesini Roma senatörlerinden talep ettiler. Romalı senatörler kralların talebini haklı buldu, senatörlerden oluşan bir kurul tayin ederek duruma müdahil oldu, krallar tahtlarına oturtuldular11. Pontos kralı VI. Mithridates, İÖ 89 yılında Roma Cumhuriyeti’ne meydan okuyarak savaş açtı. Tarihe Mithridates’in adıyla mal olmuş bulunan bu savaşlar (Mithridates Savaşları) sırasında Anadolu’daki krallar, Roma’nın yanında yer aldılar ve I. Mithridates Savaşı sonunda tahtlarında oturmaya devam ettiler. VI. Mithridates, söz konusu savaşların üçüncüsünün (III. Mithridates Savaşı) sonunda aldığı yenilgiyle krallığını kaybetti. Aynı savaşın başında Bithynia kralı IV. Nikomedes öldü. O, tıpkı Pergamon kralı III. Attalos gibi krallığını vasiyetle Romalılara bıraktı ve onun krallığı Roma eyaleti yapıldı. Böylece Anadolu’nun İÖ 2.yüzyılının siyasi tarihine damgasını vuran dört Hellenistik krallıktan üçüncüsü (Pergamon, Pontos, Bithynia) de ortadan kalmış, geride yalnızca Kappadokia kalmıştı. Ancak Pompeius, Roma eyalet toprakları ile Kappadokia Krallığı arasındaki bölgelere yeni krallar tayin etti. Bunlardan birisi Galat kökenli Deiotaros’tu. Kimi yerel beyleri de bulundukları bölgelerde “kral” unvanı vermeksizin hüküm sürmesine izin verdi. Armenia kralının tacı Pompeius tarafından giydirildi. İÖ 64 yılında ölen Kappadokia kralı I. Ariobarzanes’in oğlunun onun halefi olarak tahta çıkmasına Pompeius tarafından izin verildi. Kappadokia’nın yeni kralı II. Ariobarzanes de babası gibi Roma’nın onayı ile İÖ 63-54 yılları arasında hüküm sürdü. 10 Kaya 2012, s.249. Kappadokia Krallığı üzerinde planlarını son vermeyen VI. Mithridates Armenia kralı Tigranes ile birlikte Kappadokia’ya saldırdı ve kralı tahtından indirdi. İÖ 93 yılında Sulla tarafından I. Ariobarzanes tekrar tahtına oturtuldu. 11 M.A. Kaya, Türkiye’nin Eskiçağ Tarihi ve Uygarlıkları, Cilt. 2, İzmir 2012, s.386 vd. M. Arslan, Mithradates VI Eupator-Roma’nın Büyük Düşmanı, İstanbul 2007, s.127 vd. J.E. Hind, “Mithridates” Şurada: CAH IX, 2008, s.141 vd. [30] Anadolu’da Roma’ya Bağımlı Bir Krallık: Kappadokia (İÖ 64-İS 17) Mithridates Savaşı süresince Roma’ya sadık kalan Kappadokia Krallığı, savaşı Roma adına zaferle sonuçlandıran Pompeius tarafından ek topraklar verilerek ödüllendirildi12. II. Ariobarzanes’e Pompeius tarafından ödül olarak verilen bölgelerden birisi, Lykanonia’nın doğusunda yer alan ve Kilikia kapılarını tutan Kybira (Gölhisar) bölgesiydi. İkincisi Sophene, üçüncüsü Gordiyene’ydi. Bu iki bölge daha önce Pompeius tarafından Armenia kralı Tigranes’e verilmişti. Melitine ve Sophene arasındaki Tomisa geçidi İÖ 63 yılından itibaren Kappadokia Krallığı’nın sınırları içinde kaldı. Kappadokia Krallığı, Roma’ya bağımlı diğer krallıkları gibi, Birinci Trumvirliğin (İÖ 60) kurulmasından sonra Roma iç savaşlarının tehlikeli olan taraf tutma riskiyle karşı karşıya kaldı. Nitekim bu savaşlardan ilki Pompeius ile Caesar arasında yaşandı. Kappadokia kralı bu iki Romalıdan hangisinin savaştan zaferle ayrılacağının doğru tahmin etmek ve ona göre taraf tutmak zorundaydı. Ama kral, Pompeius’u daha iyi tanıyordu ve üstelik onun tarafından ek toprak bağışlarıyla ödüllendirilmişti. Bu nedenle o, Pompeius tarafında yerini alan krallardan oldu. Fakat bu tercihine rağmen Kappadokia kralı, iki Roma Triumviri arasındaki savaştan sonra zarar görmedi. Birinci Triumvirliğin iki kurucusu arasındaki iç savaş sonunda da ödüllendirilen krallıklardan birisi oldu. Zira İÖ 48 yılındaki Pharsalos Savaşı’nın muzafferi olan Caesar, Kappadokia Krallığı’na Küçük Armenia’yı ekleyerek bu krallığın sınırlarını genişletti13. Kappadokia’nın kralı III. Ariobarzanes (İÖ 54-42) bu savaştan sonra Caesar’ın sadık dostu oldu 14. Daha sonrasında da, Caesar’ın katilleri olan Cumhuriyetçilere karşı Triumvirlerin tarafını tutan III. Ariobarzanes, İÖ 42 yılındaki Philippi Savaşı’ndan önce Caesar katili Roma senatörü Cassius tarafından öldürüldü. III. Ariobarzanes’in ölümünden sonra, genç kardeşi Ariarathes, Roma’ya gitti ve Cassisus’un emriyle öldürülen ağabeyi III. Ariobarzanes’in halefi olarak Kappadokia tahtına oturtulmasını talep etti. Onun bu talebi uygun görüldü ve X. Ariarathes adıyla ona vasal 12 Kaya 2012, s.413 vd. Tekin 2007, s.162. A.N. Sherwin- White, “Lucullus, Pompey and the East”. Şurada: CAH IX, 2008, s.265. Magie 1950, s.375. 13 Caesar, Belleum Alexandrum (Civil Wars, Vols III, ed. J. Enderson, Transl. A.G. Peskett) Loeb, London 2001. 67. Roma’ya giderek Deiotaros’tan şikâyetçi olan torunu Kastor’a göre Deiotaros, Caesar’a yönelik başarısız suikast girişiminde bulunmuştu. M.A. Kaya, Anadolu’daki Galatlar ve Galatya Tarihi, Konya 2011, s.123-125. S. Mitchel, Anatolia. Land, Men, and Gods in Asia Minor, Oxford 1993, I, s. 36. 14 Caesar, Bellum Civile. (Civil Wars, Vols. III, Ed. J. Enderson, Transl. A.G. Peskett) Loeb, London 2001, III, 4; Bell. Alex. 34, 66. [31] Kevser Taşdöner krallara özgü bazı imtiyazlar tanındı15. Fakat İÖ 40 yılında Pompeius tarafından bağışlanan bazı bölgeleri Kappadokia Krallığı’ndan geri alıp Derbeli Antipatros ve Galatia kralı Amyntas’a veren16 Antonius, İÖ 37/6 yılında Kappadokia’nın kralı X. Ariarathes’i tahtından indirdi ve Kappadokia tahtına, daha önce Pompeius tarafından Komana Pontika’nın başrahibi olarak atanmış olan Arkhelaos’un Sisines adlı torununu kral olarak tayin etti 17. Antonius’un Sisines’i neden tercih etmiş olduğunun, Antonius’un şahsiyeti dikkate alındığında, makul bir izahı var. Zira Sisines’in annesi Glaphyra bir heteira idi ve onun Marcus Antonius ile ilişkisi vardı. Bu ilişki, Arkhelaos Sisines’in Marcus Antonius tarafından kral olarak seçilmesinin nedeni oldu18. Sisines, Kappadokia kralı olduktan sonra atalarına ait olan Arkhelaos adını aldı ve bu adına daha sonra Philopatros (babasını seven) ve Ktises (kurucu) takma adlarını ekledi19. Strabon’un aktarmış olduğu bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla Arkheleos, kendisinden önceki krallar tarafından sahip olunan bölgelere yenilerini ekledi ve onun döneminde Kappadokia sınırları içinde bulunan bölge sayısı 10 idi. Bunların beşini Toros’un yakınında olan Melitene (Malatya), Kataonia (Develi-Tufanbeyli), Kilikia, Tyanitis (Kemerhisar ve civarı), Garsauritis (Aksaray) oluşturmaktadır. Diğer beşi ise şunlardı: Laviansene (Malatya’nın kuzeyi), Sargarausene (Kayseri’nin doğu yarısı), Sarauene (Sarıkaya-Yozgat), Khamanene (Kaman) ve Morimene (Avanos)20. 15 Caesar. Bell. Alex. 66. A.H.M. Jones, Cities of the Eastern Roman Provinces, Oxford 1971, s.166. Magie 1950, s.435, 1264 n.20 ve 1286 n.26. Sikkeler için bakınız. W. Wroth, A catalogue of Geek Coins of Galatia, Cappadocia and Syria, British Museum, London 1899, xxxiii. 16 Pompeius tarafından bağımlı kral olarak atanmış olan, Macedonia kökenli Perilaus’un oğlu Antipatros Derbetes’in yönetimine, Kilikia Eyaleti ile Kappadokia krallığı arasında Paphlagonia’nın kuzeyindeki Lykaonia yerleşmeleri Derbe ve Laranda’yı içine alan küçük bir ülke bırakılmıştır. Marcus Antonius onu, tekrardan canlanan haydutluk illetine karşı Toros kabilelerinin şefi olarak görevlendirmişti. Strabon. XII. 6. 3. M. A. Kaya, “ Anadolu’da Roma Egemenliği ve Pompeius’un Siyasal Düzenlemeleri” E.Ü. Tarih İncelemeleri Dergisi, XIII, 1998, s.172 vd. Mitchell 1993, I, s.32. T.R.S. Broughton, The Magistrates of The Roman Republic. Vols. 2 ve Supplement. Clevelant, Ohio 1968. s.588. 17 Appianus, Bellum Civile (Appian’s Civil Wars, Transl. by H.White) Vols. I-IV, Loeb, London 1972, V. 7. Strabon. XII.2.11. 18 M. Demir, “Kappadokia Kralı Arkhelaos”. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu, 2012, 2012, s.335. 19 Wroth 1899, s.44 vd. Magie 1950, s.435. Demir 2012, s. 333. Kaya 2012, s.251. 20 Strabon, XII.1. 4. [32] Anadolu’da Roma’ya Bağımlı Bir Krallık: Kappadokia (İÖ 64-İS 17) Roma iç savaşları, Kappadokia kralı Arkhelaos Sisenes’i tehlikeli bir tercihle karşı karşıya bıraktı. Çünkü onun döneminde yaşanan Roma iç savaşın tarafları da Roma’nın ünlü iki Triumviri, Marcus Antonius ve Caesar Octavianus (Augustus) idi. Arkhelaos Sisines, bu iç savaşta taraf tutmak tercihini Antonius lehine kullandı ve İÖ 31 yılında yapılan Actium Savaşı’nda Antonius’un yanında yer alan krallardan oldu. Buna rağmen savaş sonrasında Augustus, Arkhelaos Sisenes’in kral olarak Kappadokia’da hüküm sürmesine izin verdi. Kappadokia kralı Augustus’un bu davranışına karşılık onun sadık müttefiki oldu ve yaklaşık olarak on yıl sonra İÖ 20 yılında, Augustus krala ek topraklar verdi. Augustus tarafından bağışlanan ek topraklardan birisi, İÖ 25 yılından beri Galatia Eyaleti’ne ait olan Kilikia Trakheia’ydı. İkincisi İÖ 26 yılından beri Media Atropatane’nin eski kralı Artavasdes’e ait olan Küçük Armenia’ydı21. Kappadokia kralı Arkhelaos, sınırlarını ek toprak bağışlarıyla genişletilen Augustus’a, aynı yılda onu onurlandıran sikkeler basarak teşekkür etti22. Augustus, ek toprak bağışlarıyla Kappadokia Krallığı’nın topraklarını genişletirken hiç kuşkusuz Roma İmparatorluğu’nun Doğu sınırında ihtiyaç duyduğu güvenlik zırhını güçlendirmiş oluyordu. Buna ilaveten, Strabon’un şu satırlarından da anlaşılacağı üzere kerestesi ve diğer ürünleri ile verimli olan Kilikia Trakheia’nın İÖ 20 yılında ona verilmesi, Romalıların yararcı olan politikasının gereğiydi: “Arkhelaos, Seleukeia dışında bütün Kilikia Trakheia’yı (Romalılardan) alınca krali ikametgâhını buraya taşıdı. Dağlık olan bu bölge hem karada hem de denizden korsanlığa çok uygundu. Bu duruma dağların yüksek oluşu ve üzerlerinde geniş yaylalara ve meralara sahip olan kabilelerin yaşıyor olması, gemi yapımında kullanılan kerestenin bolluğu ve aynı zamanda limanların, kalelerin ve gizli yerlerin oluşu yol açmıştır. Romalılar, burada adaleti uygulamak için her zaman yerinde bulunmayan ve 21 Dio Cassius, Historia Romana (Dio’s Roman History, Eng. Trans.by E. Cary) New York 1914. LIV. 9. Strabon. XII. 3. 29. Küçük Armenia’nın kimin tarafından yönetileceği önemliydi. İÖ 48/47 yılında Caesar tarafından Küçük Armenia’nın yarısı Kappadokia Kralı III. Ariobarzanes’e verilmişti. İÖ 37 yılında Marcus Antonius Anadolu’da yaptığı düzenlemelerinde Küçük Armenia’yı Polemo’ya vermişti. Augustus İÖ 26 yılında Polemo’dan Küçük Armenia’yı aldı ve Media Atropatane’nin eski kralı Artavasdes’e verdi. Artavastes İÖ 20 yılında öldü ve Küçük Armenia yeniden Kappadokia Krallığı’na bırakıldı. Demir 2012, s.341. G. W. Bowersock, Augustus And The Grek World, Oxford 1965, s.51. Magie 1950, s.443. 22 Wroth 1899,s. xxxiii-xxxiv. [33] Kevser Taşdöner beraberinde silahlı kuvvetler bulundurmak zorunda olan Romalı valiler yerine, bölgenin krallar tarafından yönetilmesinin daha iyi olacağını düşündüler. Böylece Arkhelaos, Kappadokia’ya ilaveten Kilikia Trakheia’yı da aldı. Bu sonuncunu sınırını Soli’yle Elaiussa arasında uzanan ve aynı adı taşıyan bir kentin de bulunduğu Lamos Irmağı oluşturur23. Roma’nın onayı ile kraliyet başkentini Mazaka’dan Kilikia Trakheia’da bulunan Elaioussa’ya (Silifke-Erdemli arasında) taşıyan Kappadokia kralı Arkhelaos, bu yeni başkentinde bir saray inşa ettirdi ve kentin ismini, sınırlarını genişleten Augustus’u onurlandırmak için Sebaste olarak değiştirdi24. Ancak ne kral Arkhelaos, Roma’daki iktidar savaşları dolayısıyla tahtının garanti olduğundan emindi ne de Augustus, Antonius tarafından tayin edilmiş olan Arkhelaos’u içine sindirebiliyordu. İlkinin geleceğine olan endişesi, eski başkent Mazaka’nın isminin değiştirilme nedeni ve sonraki gelişmelerden görülebilmektedir. Çünkü sikkelerde görülmeyen eski başkentin adı Mazaka, krallardan birisi tarafından “Eusebeia” olarak değiştirilmiş ya da ikinci bir isim olarak kullanmıştı25. Çeşitli tiplerde basılan ve üzerinde “” (Eusebeias) lejandı bulunan bronz sikkeler (İÖ13-9) Kappadokia’nın son kralı Arklelaos’a aitti. Fakat Eusebeias lejandlı sikkeler, Arkhelaos’un krallığı dönemi boyunca basılmadı. Bunun nedeni, kentin İÖ 9 yılından sonraki bir tarihte adının yeniden değişmiş olmasıdır. Arkhelaos’un kente verdiği yeni isim, sikkelerde de görülen Caesareia’ydı 26. Yapılan isim değişikliğinin bir “Caesar”a ithafen ve onu onurlandırmak için olduğu açıktır ki bu Caesar, Augustus’un torunu Gaius’tan başkası olamaz. Hiç kuşkusuz Arkhelaos, Augustus’un halefi olarak evlat edindiği torunu Gaius’u 23 Strabon. XIV. 5. 6. Strabon. XII. 2. 7. Demir 2012, s.340. M. H. Sayar, “Antik Kilikya’da Şehirleşme” XII. Türk Tarih Kongresine Sunulan Bildiriler 12-16 Eylül 1994 (Ankara 1999), I, s.209. Başkent için daha verimli bir yer seçilmiş olabilir. Çünkü Strabon eserinde (XII.2.7), Mazaka’nın bir kentin kurulması için uygun bir yer olmadığını yazmış ve şöyle devam etmiştir; ..burada ne su vardır, ne de doğal bir şekilde tahkim edilmiştir; valilerin ihmali yüzünden surları da yoktur. Ayrıca bütün çevredeki toprak düz olduğu halde, çok kıraçtır ve çift sürmeye elverişli değildir, kumlu ve altı kayalıktır. Biraz ilerleyince, içinde ateş çukurları bulunan birçok stadion uzunluğunda volkanik araziye gelinir. Kappadokia’da hiç kereste olmadığı halde, Argaios’un (Eusebeia-Mazaka) bütün çevresi ormanlarla kaplıdır ve böylece kolaylıkla kerestecilik yapılabilir. Fakat ormanlık bölgenin hemen altında birçok yerlerde ateşler ve aynı zamanda yeraltında soğuk su vardır; fakat ateş ve su yüzeye çıkmaz. Strabon’nun ifadelerinden anlaşılacağı gibi, volkanik arazi üzerindeki kerestenin kullanımın zordur. 25 Strabon. XII.2. 7. 26 Wroth 1899, s.xxxiv vd. 24 [34] Anadolu’da Roma’ya Bağımlı Bir Krallık: Kappadokia (İÖ 64-İS 17) göstereceğine ilişkin niyetinden ve Roma’da mevcut bulunan bu yöndeki beklentilerden haberdardı. İÖ 12 yılından itibaren Augustus’un tek varisi olan Tiberius, İÖ 9 yılında imparatorluk resmi işlerini bırakıp Rodos Adası’na çekildi. Onun bu tavrının nedeni Augustus’un halefinin kendisi değil torunları olan Gaius ve Lucius olacağını artık anlamış olmasıydı. Öyle görülüyor ki Kappadokia kralı Arkhelaos da Augustus’un halefinin kimin olacağı konusunda bilgilenmişti. Arkhelaos’un Rodos Adası’na geldiği halde kendisini mahkemede savunan Tiberius’un ziyaretine gitmemiş olmasının nedeni muhtemelen buydu 27. Arkhelaos’un Augustus tarafından maius imperium yetkisiyle İS 2 yılında Doğu’ya gönderilen torunu Gaius’u onurlandıracak bir jest yaparak geleceğin Roma imparatorunun dostluğunu kazanmak ihtiyacı duymasının nedeni de bu olabilir. Onun jesti Eusebeia’nın (Mazaka) adını değiştirip Caesareia yapmak oldu. Eğer kentin adının değiştirilmesinin nedeni buysa, kente Caesareia adının verilmesi de İS 2 yılında gerçekleşmiştir. Fakat Gaius Doğu’daki görevinden sağ olarak dönemedi. İS 4 yılında yaşamını yitirdi28. Augustus’un Antonius tarafından kral olarak atanan Arkhelaos’a karşı kuşkucu yaklaşımını muhafaza etmekte olduğunun işareti ise Kappadokia halkının temsilcilerinin kralları Arkhelaos’tan şikâyetçi olarak kendisine geldiğinde kralı hemen yargılamaya karar vermiş olmasıdır. Roma’da kurulan bu mahkemede Arkhelaos’u Augustus’un halefi olarak Roma imparatorluk tahtına oturan Tiberius savundu ve o, Arkhelaos’un aklanmasını sağladı. Fakat yargılamanın hangi tarihte olduğu kesin olarak bilinmiyor. En azından İÖ 2520 yılları arasındaki bir tarihte yargılanmış olabilir. Çünkü Arkhelaos, İÖ 20 yılında, daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi Augustus tarafından kendisine verilen ek topraklarla (Küçük Armenia ve Kilikia Trakheia) sınırlarını genişletti ve kral bastığı sikkelerinde ktises (kurucu) unvanını kullandı29. 27 Tiberius’un imparatorluk resmi kariyerleri, varis olma konuları ve Tiberius’un Rodos’a çekilişi ile ilgili olarak bakınız. E.S. Gruen, Roman Politics and the Criminal Courts, 149-78, Cambridge 1968, s.81 vd. 89, 93 vd. H. H. Scullard, From the Gracchi to Nero. A History of Rome from 133 B.C. to A.D. 68, London-New York 1988, s.268 vd. 28 Gruen 1968, s.104 vd. Eusebeia-Caesarea için bakınız. Eutropius, Breviariıum Historiae Romanae. Roma Tarihinin Özeti (Çev. Ç. Menzilcioğlu) İstanbul 2007, VII.2. 2. Magie 1950, s.1353 vd. Gaius’un Doğu seferi ve ölümü için bakınız. Kevser Taşdöner “ Augustus Dönemi’nde Armenia: Roma-Parth Hâkimiyet Mücadelesi” D.T.C.F. Tarih Araştırmaları Dergisi, 33/ 56, Ankara 2014, s.55-72. 29 Strabon. XII. I.4. Dio Cassius, LIV. 9. 2. Mahkemenin tarihiyle ilgli olarak bk. Magie 1975, s.445 (Kappadokia Kralı Arkhelaos, Kommagene kralı I. Antiokhos’un yargılanmasından [35] Kevser Taşdöner Şikâyetçi olanlar Kappadokialılar olduğuna göre Arkhelaos, halkını memnun edecek bir yönetim sergileyememişti. Halkının memnuniyetsizliğinin nedeni ise Arkhelaos’un enerjisini halkını memnun etmekten ziyade Romalıları memnun etmeye adadığı için olsa gerektir. Fakat bir bağımlı kralın Roma’da yargılanması bakımından Arkhelaos ilk değildi. Galat kralı Deiotaros da Caesar tarafından Roma’da gıyabında yargılanmıştı. Fakat onun yargılanmasının nedeni, halkının şikâyeti değil, Tektosagların tetrarkhesi olan damadı Kastor Tarkondarios tarafından Caesar’a suikast girişiminde bulunmuş olmakla suçlanmasıydı30. Kappadokia kralı Arkhelaos, Augustus’un ve Roma’nın sadık müttefiki olduğundan kuşkulanılmaması konusunda çok dikkatliydi. Bu nedenle o, alacağı her kararda Roma’nın onayını almayı ihmal etmedi. Bunun en açık örneği, tahminen İÖ 18/17 yıllarında, kızı Glaphyra ile Iudeia kralı Herodos’un oğlu Aleksandros’un evliliğidir. Çünkü Kappadokia kralı bu evlilik için öncelikle Roma’nın Princeps’i Augustus’un onayını almayı gerekli gördü. Hatta dünürü Herodos’un oğluyla olan kavgasının sona erdirilmesi konusunu bile Augustus’a ileten Arkhelaos idi. Zeki tavırları ile bu entrika dedikodularından Iudeia kralı olan dünürü Herodos ile damadının ciddi zararlar görmeden aklanmalarında önemli rol oynadı. Her iki kral, olumlu sonuçlanan bu saray entrikası sonrası birbirlerine jestler yaptılar. Herodos, Iudeia’ya gelen Arkhelaos’a Antiokheia’ya (Antakya) kadar eşlik etmiş ve bu yolculuk esnasında, Arkhelaos ile Syria Eyaleti valisi Marcus Titius arasında daha evvel olan anlaşmazlığın uzlaşma ile çözümlenmesine vesile olmuştur. Bu uzlaşma Kappadokia kralı için önemli bir siyasi gelişme idi 31. Augustus’un bağımlı krallar ile ilgili politikasında, kendisinden önceki Romalı liderlerden farklı olarak evlilik kurumunu da kullanmış olmasıdır. Buna örnek olarak, Kappadokia Kralı ile Kraliçe Pythodoris’in evliliğidir. Pontos Kralı Polemo, Bosporos (Kerç) Boğazı’nın doğusunda bulunan Gorgippia (Anapa) ve Phanagoria kentlerinin arasındaki bölgede yaşayan Aspurgianlara karşı savaşı sırasında, muhtemelen İÖ 8 yılında, öldü 32ve onun yaklaşık 45 yıl önce yargılandı). Arkhelaos’a Kilikia Trakheia’nın verilmesi konusunda ayrıca bakınız. Kaya 2011, s.137, 322 dn.17. Sikkeler için bakınız. Wroth 1899, s.xxxiv, 44 vd. 30 Kaya 2011, s.124 vd. 31 Flavius Joesephus, Iudaike Arkhaiologia (The Jewish War, transl. by G.A. Williamson) Penguen Classics, New York 1969, 16. 270. Demir 2012, s.345. Bowersock 1965, s.21 vd. 32 Strabon. XII. 3. 29. Barrett, “Gaius’s Policy in the Bosporus” APhA 107, 1977, s.3. [36] Anadolu’da Roma’ya Bağımlı Bir Krallık: Kappadokia (İÖ 64-İS 17) ölümünden sonra Pontos Krallığı, dul eşi Pythodoris’e kaldı 33. Pythodoris, daha sonra Augustus’un teşviki ile Kappadokia kralı Arkhelaos ile evlendi ve onların evliliği, Arkhelaos’un ölmüş olduğu İS 17 yılına kadar devam etti. Pythodoris, Kappadokia kralının karısı olduğu zamanda Kolkhis bölgesi ve bu bölgenin batısındaki bölgede yaşayan Tibaranlar ile Khaldaların (Khaldai) ülkesini ve Pharnakia (Giresun) ve Trapezus (Trabzon) topraklarını yönetmeye devam etti34. Daha önce belirtmiş olduğumuz gibi Kappadokia kralı Arkhelaos Sisines’in Augustus’un huzurunda gerçekleşen ilk mahkemesinde avukatı genç Tiberius’tu. Tiberius’un hukuksal savunması, kralın bu mahkemede kolaylıkla aklanmasını sağladı35. Fakat onun halkıyla sorunları Augustus Dönemi’nden sonra ortadan kalmış değildi. Zira Arkhelaos, Augustus’un ölmüş olduğu tarihten üç yıl sonra (İS 17) ikinci kez Roma’da mahkemeye çıkarıldı ve onun savunmasını üstlenen kişi yine Tiberius (imparator) oldu. Fakat bu ikinci mahkemede Tiberius krala karşı öfkeliydi. Çünkü ilk mahkemesinde kralı savunmuş, fakat Tiberius bu iyiliğinin karşılığını alamadığı gibi kraldan görmesi gereken itibarı da görememiştir. Hatta Tiberius İÖ 9 yılında Rodos Adası’nda inzivaya çekildiğinde kral Arkhelaos da Rodos Adasına uğramış, fakat Tiberius’u ziyaret etmemişti. Tüm bunlara rağmen imparator Tiberius, İS 17 yılında Roma’da kurulan mahkemede Arkhelaos’un savunmasını üstlenip, bir kez daha onun aklanmasını sağlamıştır 36. Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere, Arkhelaos’un bir suç isnadıyla Roma’ya çağrılıp orada yargılanmasının nedeni, onun Roma’ya ya da bizzat imparator Tiberius’a kişisel düşmanlığı değildi. Kral Arkhelaos’un kendisine iylik yapan Tiberius’a karşı nankörlüğüydü. Ancak Arkhelaos’un kendince haklı nedeni vardı. Roma’ya bağımlı bir kral olarak öncelikle krallığının menfaatlerine yönelik kararlar almak zorunda olması, Rodos’a gittiği halde orada İmparator Augustus’un gözünden düşmüş eski bir Roma komutanı 33 Strabon. XII. 3. 29. Bowersock 1965, s.50-53. R.D.Sullivan, Near Eastern Royalty and Rome-100-30 BC, London 1989, s.159-160. 34 Strabon. XII. 3. 29. Bowersock 1965, s.53. 35 Suetonius, Oniki Caesarın Yaşamı (Çev. F. Telatar-G. Özaktürk) Ankara 2008, Tiberius. 8. Demir 2012, s.339. Bowersock 1965, s.54. Kappadokia Kralı Arkhelaos’un duruşmasından yaklaşık kırk beş yıl sonra benzer bir mahkeme Kommagene Krallığı’nda düzenlendi. Magie 1950, s.445. Arkhelaos’a Kilikia Trakheia’nın verilmesi konusunda bakınız. Strabon. XII.1. 4; XIV.5. 6. 36 Suetonius. Tiberius. 9;12-13. Dio Cassius. LVII. 17. Tacitus, Annales ( Transl. by A.J. Woodman) Cambridge 2004, II, 42. [37] Kevser Taşdöner olarak bulunan Tiberius’u görmezlikten gelmesini gerektiriyordu. Arkhelaos, her şeyden elini ayağını çekip Rodos Adasına yerleşmiş Tiberius’a değil, Augustus’un halefi olacağı düşünülen Gaius ile kardeşi Lucius’a yakın görünmek zorundaydı. Nitekim Augustus Armenia meselesini sonuçlandırmak için de Gaius’u proconsul yetkisiyle ve maius imperium’lu olarak İS 1 yılında Armenia’ya gönderdi. Fakat Gaius, Doğu’daki görevinden sağ olarak dönemedi. Doğu’da Addon adlı bir Parthlı tarafından tuzağa düşürüldü ve onun tarafından yaralanan Gaius, bu yara yüzünden Roma’ya dönüş yolculuğu sırasında, İS 4 yılında, yaşamını yitirdi. Böylece Tiberius’un Roma’nın ikinci Princeps’i/imparatoru olması yolundaki engel ortadan kalkmış oldu. Böylelikle Kappadokia kralının stratejisi işe yaramadı. İS 14 yılında ölen Augustus’un halefi Tiberius oldu 37. Arkheloas’un Roma’da yargılanmasından da anlaşılacağı üzere artık bağımlı krallar Romalıların nazarındaki statüsü eyalet valilerinden pek de farklı değildi. Kral Arkhelaos, ikinci mahkemesinin yapılmış olduğu tarihte yaşlıydı. Nitekim o, mahkemenin yapılmış olduğu tarihte, mahkemede aklandıktan sonra öldü (İS 17). Kralın ölmesinden sonra Tiberius Kappadokia Krallığı’nı Roma eyaleti haline dönüştürdü38. Sonuç: İÖ 2. Yüzyılda Anadolu’da yer alan dört büyük krallıktan biri ve uzun bir süre ayakta kalabilen tek krallık olan Kappadokia Krallığı’nın, Roma ile olan iyi ilişkileri İÖ 180’li yılların ilk yarısında başladı. Aristonikos İsyanı sırasında Roma’nın sadık müttefiki olarak Aristonikos’a karşı savaşan krallar arasında Kappadokia kralı da vardı. İÖ 2’inci yüzyılın son on yılına girildiğinde Kappadokia Krallığı, Pontos kralı VI. Mithridates’in istilalarına maruz kaldı. Kappadokia’nın VI. Mithridates’in krallığının bir parçası olmasına Romalılar engel oldular. Mithridates Savaşları sırasında Roma’nın en sadık dost ve müttefiki olmaya devam eden Kappadokia krallığı, İÖ 64 yılından itibaren diğer Hellenistik krallıklar gibi resmen Roma’ya bağımlı kılındı. Bu tarihten itibaren Romalıların nazarında Kappadokia Roma hâkimiyeti sınırları içindeydi. Fakat yine de Romalılar, krallığın iç işlerine 37 O. Akşit, Roma İmparatorluk Tarihi (MÖ 27-MS 192). İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınları. İstanbul 1985, s. 66 vd. 38 Suetonius. Tiberius. 37. Dio Cassius. LVII. 17. Scullard 1988, s.278. Magie 1950, s.495, II, s.1355. [38] Anadolu’da Roma’ya Bağımlı Bir Krallık: Kappadokia (İÖ 64-İS 17) karşımadılar, krallık tahtının babadan oğula geçmesine bir sadakatsızlık söz konusu olmadıysa engel olmadılar. Bu tarihten sonra Kappadokia’da hüküm süren krallar da tahtlarını Roma’ya sadık oldukları sürece garantileyebileceklerinin bilinciydeydiler. Nitekim Parth saldırıları sırasında Kappadokia Krallığı, Roma’ya sadakatını sürdürdü. Fakat en büyük tehlike Triumvirler dönemlerinde yaşanan Roma iç savaşlarıydı. Bu savaşlarda Kappadokia kralları, savaştan hangi Romalı generalin galip ayrılacağını doğru tahmin etmek zorunda kaldılar. Aksi halde tahtlarını kaybedebilir, bir Romalı general tarafından öldürülebilir ya da Augustus ve Tiberius dönemlerinde olduğu gibi Roma’ya çağrılıp mahkemede yargılanabilirdi. Sonuncusu Kappadokia kralının Romalılar nazarındaki muhataplık konumu Roma senatosunun ve imparatorunun Roma eyaletlerine tayin ettiği bir valisinden itibarlı değildi. Fakat Roma, kendisine sadık bağımlı krallarla Doğu sınırının güvenliğini arttırmak politikasını daha sorunsuz ve işe yarar buluyordu. Zira sorunlu bölgelere kendi valisini ve askerlerini görevlendirerek onların sıkıcı işleriyle uğraşmak yerine, bu işi tayin ettiği yerli bir kral ile yapıyordu. Roma sorunsuz bir bölgeyi Roma eyaleti haline getirmek gibi oldukça realist bir siyaset takip etti. Benzeri bir akılcılık ya da yararcılık Augustus döneminde Kappadokia kralı ile kraliçe Pythodoris’in evlenmesinin teşvikinde görüldü. Zira Pontos kralı Polemon’un öldürülmesi üzerine Tralleisli eşi Kraliçe Pythodoris onun halefi olmuş, Augustus’un teşviki [emri!] ile Kappadokia Kralı Arkhelaos evlenmiştir. Böylece iki önemli krallığın toprakları yönetimsel olarak - en azından aynı çatı altında- birleşmişti. Bu birleşme Roma adına sadık, dost müttefik krallıkların birleşmesi anlamına geliyordu ki kontrol sahası genişlemişti. İmparator Tiberius, kendisinden önceki Romalı liderlerin yaptığı düzenlemeleri gözününde bulundurdu ve mevcut kral ölmeden Kappadokia Krallığı’nda bir değişiklik yapmadı. Arkhelaos ikinci yargılanmasının olduğu yıl İS 17 de öldü. Artık Kappaddokia Krallığı Roma’nın Anadolu’daki altıncı eyaleti oldu. [39] Kevser Taşdöner BİBLİYOGRAFYA Antik Kaynaklar Appianus, Bellum Civile (Appian’s Civil Wars, Transl. by H.White) Vols. I-IV. Loeb, London 1972. Caesar, Bellum Civile (Civil Wars, Vols. III, Ed. J. Enderson, Transl. A.G. Peskett) Loeb, London 2001. ____________, Civil Wars (Transl. J.F. Gardner) Penguin Books, London 1967. ____________, Belleum Alexandrum (Civil Wars, Vols III, ed. J. Enderson, Transl. A.G. Peskett) Loeb, London 2001. Dio Cassius, Historia Romana (Dio’s Roman History, Eng. Trans.by E. Cary) New York 1914. Eutropius, Breviariıum Historiae Romanae. Roma Tarihinin Özeti (Çev. Ç. Menzilcioğlu) İstanbul 2007. Flavius, Joesephus, Iudaike Arkhaiologia (The Jewish War, transl. by G.A. Williamson) Penguen Classics, New York 1969. Strabon, Geographika (Coğrafya XII-XIII-XIV Çev. A. Pekman) İstanbul 2000. _________, The Geography of Strabo (transl. by H.L. Jones). Loeb. London.1960. Suetonius, Oniki Caesarın Yaşamı (Çev. F. Telatar-G. Özaktürk) Ankara 2008. Tacitus, Annales ( Transl. by A.J. Woodman) Cambridge 2004. Günümüz Kaynakları AKŞİT, O. Roma İmparatorluk Tarihi (MÖ 27-MS 192). İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınları. İstanbul 1985. ARSLAN M. Mithradates VI Eupator-Roma’nın Büyük Düşmanı, İstanbul 2007. ATLAN S. Roma Tarihi’nin Ana Hatları I. Türk Tarih Kurumu, Ankara 2014 BARRETT A.A. “Gaius Policy in the Bosphorus” American Philological Association, 107, 1977, s.1-9. BOWERSOCK G. W. Augustus And The Grek World, Oxford 1965. BROUGHTON T.R.S. The Magistrates of The Roman Republic, Vols, 2 ve Supplement, Clevelant, Ohio 1968. [40] Anadolu’da Roma’ya Bağımlı Bir Krallık: Kappadokia (İÖ 64-İS 17) DEMİR M. “Kappadokia Kralı Arkhelaos”. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu, 2012, s.331-359. GRUEN E.S. Roman Politics and the Criminal Courts, 149-78, Cambridge 1968. HANSEN V. E. The Attalids of Pergamon, Ithaca-London 1971. HİND J.E. “Mithridates” Cambridge Ancient History IX, 2008, s.129164. JONES A.H.M. Cities of the Eastern Roman Provinces, Oxford 1971. KAYA M. A. “ Anadolu’da Roma Egemenliği ve Pompeius’un Siyasal Düzenlemeleri”. Ege Üniversitesi, Tarih İncelemeleri Dergisi, XIII, 1998, s.163-173. ___________, “Anadolu’da Roma Egemenliği (İ.Ö. 205-25)” Doğubatı 49, 2009, s.195-233. _________, Anadolu’daki Galatlar ve Galatya Tarihi, Konya 2011. _________, Türkiye’nin Eskiçağ Tarihi ve Uygarlıkları, C.2, İzmir 2012. MAGIE D. Roman Rule in Asia Minor to the End of Third Century after Chirist, vols. I-II, Princeton 1950. MALAY H. “Batı Anadolu’da Aristonikos Ayaklanması (İÖ 133-129), Ege Üniversitesi, Tarih _____________ Hellenistik Devirde Pergamon ve Aristonikos Ayaklanması. İzmir 1992. MITCHELL S. Anatolia, Land, Men and Gods in Asia Minor, I, Oxford 1993. SAYAR M. H. “Antik Kilikya’da Şehirleşme” Türk Tarih Kongresine Sunulan Bildiriler-I, 12-16 Eylül 1994 (Ankara 1999), s.193-216. SCULLARD H.H. From the Gracchi to Nero. A History of Rome from 133 B.C. to A.D. 68, London-New York 1988. SHERWIN-WHITE A.N. “Lucullus, Pompey and the East”. Cambridge Ancient History IX, 2008, s.229-273. SULLIVAN R.D. Near Eastern Royalty and Rome-100-30 BC, London 1989. TAŞDÖNER K. “Augustus Dönemi’nde Armenia: Roma-Parth Hâkimiyet Mücadelesi” Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih Araştırmaları Dergisi, [41] Kevser Taşdöner TEKİN O. Eski Anadolu ve Trakya. Ege Göçlerinden Roma İmparatorluğu’nun İkiye Ayrılmasına Kadar (M.Ö. 12.-M.S. 4. Yüzyıllar Arası) İletişim Anadolu Uygarlıkları, İstanbul 2007. WELLES C.B. Royal Correspondence in Hellenistic Period. New Haven 1942. WROTH W. A catalogue of Greek Coins of Galatia, Cappadocia and Syria, British Museum, London 1899. [42]