ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BİNA BİLGİSİ DERSİ MİMAR ARAŞTIRMASI SUNUM PAFTASI Jean Nouvel, 12 Ağustos 1945 tarihinde Fransa’nın Lot-et-Garonne bölgesinde yer alan Fumel şehrinde dünyaya geldi. 1967 ile 1970 yıllar arasında Claude Parent ve Paul Virilio adlı mimarların yanında çalışmaya başladı. 1968 yılından itibaren yine aynı firmada büyük apartman komplekslerinin inşaatını takip edecek kapasiteye gelmişti. 1970 yılında yani yaşına 25 yaşına geldiğinde Jean Nouvel eğitimini tamamladı ve François Seigneur ile ortak bir mimarlık firması kurdu. Zlaty Andel Ofisleri Çek Cumhuriyeti The Hotel Restorasyonu İsviçre Kopenhag Konser Salonu Danimarka JEAN NOUVEL MİMARİ ANLAYIŞI Jean Nouvel cephe tasarımlarına önem verir. Genellikle cephelerinde birden fazla farklı ritimlerden malzeme kullanır ve bunu yaparken aynı zamanda bu malzemelere işlevsellik de yükler. Bunların yanı sıra renkleri de ritmin yanına çeşitli şekilde kullanır Diğer bir tasarım kriteri ise peyzajla bina tasarımını içe içe yapabilmesidir. Modern tasarımlarına doğayı entegre etmeyi çok iyi başarmıştır. Modern ve klasiği bir arada kullanmayı ise sever. Reina Sofia Müzesi İspanya 40 Mercer Street Apartmanı ABD Arap Dünya Enstitüsü Torre Agbar Yıl: 1981 - 1987 Yer: Paris Alan: 16,894 m2 Program: Kültür ve Konferans Merkezi Jean Nouvel tarafından tasarlanmış olan Arap Dünya Enstitüsü binası Paris’in Rue Des Fosses Saint Bernard bölgesinde yer almaktadır. 1981-1987 yılları arasında inşa edilen yapı 16.894 m²'lik bir inşaat alanına sahiptir. Bu projede geleneksel Arap mimarisinde yaygın olarak kullanılan ve “mashrabiya” denen stili modern bir yorum ile cephede kullandığı otuz bin adet ışığa hassas metal diyaframlar vasıtasıyla cepheye yerleştirdi. Binada enstitü çalışmaları için ayrılan alanlara ve ofislere ek olarak bir müze, bir kütüphane ve bir restoran da yer almaktadır. Hareketli güneş kontrol panellerinden oluşturulan cephe, binaya sağladığı ışık filtreleme sistemi ile iç mekânların ışık kontrolüne farklı bir yapısal tutum sunarken geleneksel İslam mimarlığına da modern bir gönderme sunar. ABDULLAH TEKER 160201046 İBRAHİM HALİL EKİNCİ 160201205 Torre Agbar veya Agbar Kulesi İspanya’nın Katalanya bölgesindeki Barcelona şehrinde yer alır, 33 katlı 110 metre yüksekliğinde bir yapıdır. Yapının strüktürel sisteminin çözmekte zorlanıldığı için gecikerek 2005 te açılan binada, resmi açılışı İspanya Kralı I. Juan Carlos tarafından 16 Eylül 2005 tarihinde gerçekleştirdi. Torre Agbar’ da yaklaşık 30.000 metre karelik ofis alanları, 3.210 metre karelik alana yayılmış mekanik ve tesisat odaları, 8.351 metrekarelik alana yayılmış bir *oditoryum ve diğer yan hizmet işlevleri yer almaktadır. 33 katlı olan binada 4 bodrum katı da yer almaktadır. Oldukça özgün bir şekle sahip olan bu kulenin taşıyıcı sistemi betonarme sistem ile inşa edildi. Tamamı cam cephe ile kaplanan kulede 4.500’den fazla pencere için betonarme kabukta delikler açıldı. Bina da iki tane silindirik birbiriyle temas etmeyen kabuk vardır. Dış taraftaki cam ve metallerden kaplı bir form iken iç tarafı içi parça parça lego gibi boşaltılmış bir betonarmedir. Dış kabuğun kalınlığı 45 cm iç kabuğun kalınlığı ise 50 cm dir. Binanın en karakteristik özelliklerinden birisi de gece aydınlatmasıdır. Açılan 4500 boşluğa yerleştirilen led teknolojili aydınlatmalar ve çok çeşitli renklere bürünebilirler toplam olarak 16 milyon renk kapasitesi vardır ve bu da sınırsız sayıda olasılık demektir. Torre Agbar, Arts Hotel (154 metre) ve Mapfre Kulesi’nin (154 metre) hemen ardından Barcelona’nın yüksek üçüncü binasıdır. Jean Nouvel bu eseriyle 2008 yılında PRİTZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ’ nü kazanmıştır. ZAHA HADİD Irak asıllı İngiliz vatandaşı, dekonstrüktivist mimar. Pek çok uluslararası yarışmanın kazananı olan Hadid’in, teorik, etkili, kalıpları yıkıcı olan projelerinin pek çoğu başlarda inşa edilmemiştir. Özellikle Hong Kong’daki Tepe kulübü (1983), Galler’deki Cardiff Körfezi opera binası (1994). 2005’te İsviçre’deki Basel Kumarhanesi projesiyle ödül almıştır. 2004’te Pritzker Mimarlık Ödülü'nü alan ilk kadın mimar olmuştur. HERMITAGE MÜZESİ HAYDAR ALİYEV KÜLTÜR MERKEZİ Pritzker Mimarlık Ödülü’nü bu eserle almıştır. Turistik öneminden ziyade sahip olduğu 3 milyondan fazla sanat eseriyle dünya üzerindeki en önemli sanat merkezlerinden biri olarak bilinen Hermitage Müzesi, tam da bu özelliği nedeniyle Guinness rekorlar kitabına girmeyi başarmıştır. GUANGZHOU OPERA EVİ Haydar Aliyev Kültür Merkezi, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de 2013’te hizmete giren 101 Cam cepheleri, taş kaplama panelleri ve bin metrekarelik kültür merkezidir. çatı drenaj sistemlerini içeren yaklaşık 32,000 metrekarelik cephe tasarımına sahiptir. Mimarisi, Azerbaycan mitolojisinde yer alan Hazar Denizi’nin yükselişini yansıtır. Çin ’de tasarlanan Guangzhou Opera Binası projesinde, özellikle nehir vadilerinden ve onları biçimlendiren aşınma olgusundan etkilenilmiş. Hermitage Müzesi,tarih boyunca Rusya’nın en önemli yönetim merkezi olan Kışlık Saray olarak bilinmektedir. Barok mimarinin dünya üzerindeki en nadide örneklerinden biri kabul edilen Hermitage Müzesi 2 km uzunluğunda bir dış cepheye sahiptir. Toplamda 3 kattan oluşan müzenin her katında farklı ülkelere ve farklı dönemlere ait bölümler bulunmaktadır. 19 bin metrekare salon, 14 bin metrekare kütüphane, 12 bin metrekare müze, 41 bin metrekare kapalı otoparkın bulunduğu proje Türk müteahit DİA Holding tarafından 3.5 yılda tamamlandı. Opera Binası’nın 1.800 koltuklu salonu en yeni akustik teknolojiye sahip, 400 koltuklu çok amaçlı salon ise performans sanatları, opera ve konserler için tasarlandı. NERİMAN TETİK 160201020 RABİA BORAN 160201036 T.C. ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ BİNA BİLGİSİ MİMAR SUNUM PAFTASI Muhammed Süleyman TEKİN No:160201027 Bernard Tschumi; daha çok dekonstrüktivizm akımı ile özdeşleştirilen bir mimar, yazar ve öğretim görevlisidir. Fransız ve İsviçre kökenli bir anne babadan doğan Bernard Tschumi New York ile Paris şehirlerinde yaşamaktadıri Doğum: 25 Ocak 1944 (72 yaşında), Lozan, İsviçre Parc de la Villette Paris (182-98) Dekonstrüktürizm akımının enönemli eserlerindendir. 125 Dönümlük arazi üzerine kurulmuştur Çelik yapılıdır. Acropolis Museum Atina (2001-09) Arkeoloji müzesi olan Acropolis Tschuminin anıtsal projesidir. Betonarme yapılıdır. Vacheron ConstantinGenel Müdürlük Cenevre (2001-05) Konsept projesi olduğundan ince ve esnek fikirlere sahiptir. Monolitik kaplama ile binaya görsellikkzanadırılmıştır. Proje Yeri: Osaka,Japonya Proje Tarihi:1976 Arsa Alanı:82m² Kullanım Alanı:65m² İçe dönük bir planlama anlayışı ile dışa kapalı iç mekanlardan oluşan bir konut anlayışı ile tasarlanmıştır. Ortadaki üstü açık bir avlu ile üç eşit parçaya bölünmüştür. Binanın yaşam kaynağı ortadaki ışık avlusudur. Bu avluyla kütle ışığa açılır. Geometrik olarak düzenlenmiş olan basit çıplak bir beton yapıdır. İnsanı kentsel yaşamın acımasızlığından korumak, kişisel evrimini sağlayan bir ortam yaratmak için kalın beton duvarlar kullanmıştır. Ando’ya göre bir ev bireyi dışarıdan yalıtarak kendini geliştirmesine olanak tanıyan bir yer olmalıdır. Yapı merdivenle ulaşılan avlunun iki kenarında yer alan masif iki kutu ile yarım daire planlı bir diğer kütleden oluşturmuştur. Proje Yeri: Ashiye,Japonya Proje Tarihi:1981 Kısmen gömülmüş olan daire parçası şeklindeki bölüm ise bir atölye olarak tasarlanmıştır. Arazinin eğimine göre yerleşen iki dikdörtgen blok yatma birimleri olarak birbirinden ayrılmıştır. Proje Yeri: İbaraki,Japonya Proje Tarihi: 1989 Ando yapının masifliğini;uzun ve dar şerit pencerelerle içeri alınan ışığın,duvarlarda oluşturduğu keskin ışık-gölge kontrastı ile bozulmuştur. Mekanlar içinde oluşturulan keskin ışık-gölge kompozisyonu tasarıma şiirsel bir yalınlık katmıştır. Mekanın yan yüzeyinde, dikdörtgen şeklinde,yerden tavana kadar uzayan cam yüzey, hemen karşısındaki sağır yüzeyin varlığıyla, ışığı dolaylı olarak ortama alır. Ando yüzey oluşturma sanatında adeta varoluşu anlatır. Araç olmaktan çıkarır ve amaç olarak mekan atmosferinin yegane öğesi olur. Yapıya giren insanlar,sağır bir duvardaki haç şeklindeki ince bir pencereden giren ışıkla karşılaşır. Ando bu yapısında da beton sağır yüzeylerle camlı yüzey kontrastını kullanmaya çalışmıştır. Işık kullanımını sembolik bir biçimde ele alarak,ışığı bir aydınlatma ögesi olmaktan çıkarmış, kilisenin sembolizmi ile bütünleştirmiş. BAYRAM ÖZTÜRK 150201401 RABİA GÖZDE YÖRÜK 160201206 1870 İstanbul- Temmuz 1927 Ankara I.Ulusal Mimarlık Akımı'nın en önemli temsilcilerindendir. Yüksek öğrenimini 1887-1891 yılları arasında Hendese-i Mülkiye'de görmüştür. Mezuniyetinin ilk yıllarında genellikle köşk ve ahşap konutlar tasarlamıştır. 1909 yılında kentin önemli eski yapılarının onarımları göreviyle Evkaf Nezareti İnşaat ve Tamirat Müdürlüğü'ne getirilmiştir. Evkaf Nezareti bu yıllarda genişletilmiş, örgüt büyük bir mimarlık bürosu olarak çalışarak bir dizi mimar, mühendis ve yapı ustası ulusal mimarlık anlayışını ülkenin tüm yönlerinde uygulama amacıyla çalışmış ve buranın I. Ulusal Mimarlık Akımı'nın odak noktası olması sağlanmıştır. Bu dönemde Türkiye'deki fiziksel çevrenin modernleşmesinde Evkaf Nezareti'nin etkin rol oynadığı Mimar Kemalaettin Bey'in yapılarında da görülmektedir. Mimarın Vakıflar tarafından yaptırılan yapıları arasında; Bebek, Bostancı ve Bakırköy Camileri, Bostancı, Ayazma ve Reşadiye okulları bulunmaktadır. Halk arasındaki ününü en çok pekiştiren yapısı; 1918 Fatih yangınında evsiz kalan dar gelirli aileler için tasarladığı Laleli'deki Harikzegan Katevleri'dir. 1922'de İngiliz yönetiminde bulunan Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın onarımı için davet edilmiş, buradaki Mescid-i Aksa ve Ömer Camii'nin onarımlarında gösterdiği başarıdan ötürü İngiliz Kraliyet Mimarlar Akademisi'ne üye seçilmiştir. 1930 yılında ölümünden sonra tamamlanan Maarrif Vekaleti adına tasarladığı Gazi İlk ve Orta Muallim Mektebi (Gazi Eğitim Enstitüsü), bu yıllarda kentin biçimlenmesinde etkili olmaya başlayan uluslararası mimarlık anlayışıyla birlikte I. Ulusal Mimarlık Dönemi'ni kapatan yapı olmuştur. Laleli/Fatih 1919-1922 Karaağaç 1914 ve Filibe Haliç 1914 Türbe inşa edilen son Osmanlı padişah türbesidir. 1914 yılında Mimar Kemalettin tarafından Neo-Klasik üslupla inşa edilmiştir. Türbe, sekizgen planlı olup, kesme köfeki taşından ve mermerden yapılmış üzeri tek kubbe ile örtülmüştür. Zeminden oldukça yüksek bir kaide üzerindeki türbeye on basamaklı mermer bir merdivenle çıkılmaktadır. Türbenin giriş kapısı Haliç’e yöneliktir. Rıhtımda olmasından ötürü de büyük sandalların yanaşabilmesi için küçük demir iskele babaları ile rıhtım desteklenmiştir. İstanbul ile Avrupa'yı birbirine bağlayan demiryolunun bu önemli istasyonu Neo-Klasik üslupta inşa edilen gar binası ile adeta taçlanıyordu. Karaağaç Gar'ın yapımına 1914 yılında başlanmış ancak, I.Dünya Savaşı'ndan ötürü yapımı yarıda kalmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra da işletmeye açılmıştır. Karaağaç Tren İstasyonu Mimar Kemalettin Bey'in "Şark Demiryolları Şirketi" adına tasarladığı dört tren istasyonundan birisidir. Mimar Kemalettin Bey'in tasarımını yaptığı diğer istasyon yapıları arasında Filibe Garı, Selanik Garı ve Sofya Garı bulunmaktadır. Neo-Klasik Türk mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Karaağaç Tren İstasyonu üç katlı, dikdörtgen planlı ve 80 m. uzunluğunda bir yapıdır. Yığma duvar sistemine göre tuğladan yapılan istasyonun ortasında büyük bir hol bulunmaktadır. Bu bölümün dış duvarlarında, pencerelerinde, kapı kemerlerinde ve girişin iki yanındaki kulelerde kesme taşlar kullanılmıştır. Binayı çevreleyen sivri kemerli pencereler tamamen bu üslubu yansıtmaktadır. Bu arada döşemelerin yapılmasında da çelik kirişlerden yararlanılmıştır. İstasyon binasının üzeri asbest plaka kaplı çelik makaslı, kırma bir çatı ile örtülmüştür. Yapının iki ucunda yer alan yuvarlak gövdeli kuleler kesme taştandır. Bunların üzerinde dolaşan silmeler, kuşaklar, yarım başlıklar, kum saati motifleri, saçaklar ve Türk üçgenleri Neo-Klasik Türk mimarisini Edirne'de yaşatan bir örnektir. Harikzedegân Apartmanları, Türkiye'nin ilk sosyal konut projesi olarak bilinen Birinci Ulusal Mimarlık Akımı'mn en önemli örneklerindendir. 1918'de Fatih ve diğer semtlerdeki yangın faciasından sonra büyük bir konut sıkıntısı ortaya çıkmıştı. 1919'da Harikzedegân, yani "yangın zede," konutlarının inşasına başlanmıştır. Laleli Külliyesi'nin eski medresesinin bulunduğu arazide 124 düşük gelirli aile için konutlar oluşturulmuştur. Yapı, ülkenin ilk tamamı beton yapılarından biridir. Kemaleddin Bey, bu yapıyı yaparken muhtemelen Berlin'de bulunduğu dönemden esinlenmiştir. Bu yüzden dört adet altı katlı yapı parçasını Osmanlı geleneğinde yaygın olanın aksine açık avlu, giriş balkonu ve merdiven boşluklarıyla son derece birbirlerine dönük organize etmiştir. Alt katlardaki çamaşır ve servis bölümleri ile 25 dükkân gibi diğer umumi tesislerde oldukça çok kullanılan sosyalleşme alanı vazifesi görmekteydi. Seksenli yıllarda otele dönüştürülmesinden bu yana konutun esas amacından geriye pek bir şey kalmamıştır. Günümüzde otel olarak kullanılmaktadır Lise Sokağı 4. Vakıf çelik iskelet sisteminde ele alınan yapı, bodrumla birlikte 7 katlıdır. Ön ve yan yüzleri kesme taş, bölme duvarları ve arka yüz tuğla örülüdür. Kırma çatının üzeri asbest levhalarla kaplıdır. Zemin katta, simetrik olarak yerleştirilen iki giriş, "U" biçimli bir pasajın iki ucuna açılır. Bu pasajın dirseklerinde yer alan merdiven ve asansörler üst katlara bağlantı sağlar. Zemin kat ikişer katlı 24 adet dükkâna ayrılmıştır, eş planlı diğer katlarda ise 37'şerden toplam 148 kiralık büro bulunur. Köşelerde, çatı düzeyinde inşa edilen üzerleri kubbeli iki oda, bu bölümün kule görünümü kazanmasını sağlamıştır. Hanın arka cephesi yalın olarak sıvanıp bırakılmasına karşın ön cephe görkemli bir biçimde düzenlenmişitr. Her cephe diliminin ara kat pencereleri sepet kulplu kemerlerle, ikinci, üçüncü ve dördüncü kat pencereleri sivri kemerlerle geçilmiş, üst iki katta üçlü pencereler kullanılmıştır. Cephe, I. Ulusal Mimarlık ülubuna uygun olarak özenle bezenmiştir. Dükkân açıklıklarının iki yanında köşe sütunçeleri, asma kat düzeyinde bezemeli kare levhalar, kemer köşeleri ve kilit taşlarındaki gülçeler, cumbaların taş konsollarında mukarnas, madalyon ve rumi motifleri, birinci kat pencerelerine geçilen Türk üçgenleri, üçüncü kat pencerelerine geçilen mukarnaslı silmeler, dördüncü kat kemer köşelerinde mavi-beyaz-turkuaz çiniler, en üst kat pencere kemerleri aralarında baklava dilimli başlıkları olan mermer sütunlar ve kubbe eteklerindeki mukarnaslı, palmetli kornişler üslubun bezeme anlayışını yansıtır. Ahmet Ratıp Paşa'nın ahşap, dört katlı, beyaz boyalı köşkü bir bahçe içinde olup çok güzel bir manzarası vardır. Uzaktan bakıldığında uçmaya hazırlanan bir kartalı andıran bu muazzam yapının kademeli arka bahçesi Faik Bey Mescidi Sokağı'na kadar uzanır. Buraya yüksek bir istinat duvarı yapılmıştır. Bina, çok kıymetli ve zengin malzeme ile inşa olunmuştur. Merdiven korkulukları kesme ve son derece kıymetli bakara kristalindendir. Bütün kapıların ve pencerelerin üzeri oyma şekillerle bezenmiştir. Bütün ahşap aksamı Viyana'da yapılarak getirilmiştir. Ahmet Ratıp Paşa'nın yazlık köşkü, 30.929 metre karelik büyük bir bahçe içindedir. Yapının bütün kapı ve pencereleri, oyma sanatçıları tarafından bir kuyumcu hüneriyle, mücevher gibi işlenmiştir. Merdiven başlarında kristal avizeler vardır. Duvarlarla tavanların birleştiği yerde, son derece zarif, ince mimarî süslemeler odaları fırdolayı çevirmiştir. Çinili banyo ise, tam anlamıyla bir sanat şahaseridir. Tarihî muhteşem binada 54 oda bulunup bunların bir kısmı, bugün burada eğitim vermekte olan Çamlıca Kız Lisesi'nin yemekhanesi ve yatakhanesi olarak kullanılmaktadır. Ömer Halisdemir Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Bina Bilgisi Dersi Mimar Tanıtım Sunumu LUDWİG MİES VAN DER ROHE Ludwig Mies van der Rohe kısaca Ludwig Mies, Alman mimar ve tasarımcı. Vikipedi Doğum: 27 Mart 1886, Aachen, Almanya Ölüm: 17 Ağustos 1969, Şikago, Illinois, ABD Kitaplar: The presence of Mies, Diğer Etkileyenler / Etkilendikleri: Le Corbusier, Frank Lloyd Wright, Peter Behrens Ödüller: Twenty-five Year Award, Başkanlık Özgürlük Madalyası, AIA Gold Medal, Royal Gold Medal Etkilendiği Akımlar:Ekspresyonizm 1907'de ilk tasarımı yaptı.Berlin'de kendi mimarlık bürosunu açtı.I. Dünya Savaşı'nda Balkanlarda görev alıp döndükten sonra, gökdelenlerle ilgili çalışmalar yapmaya başladı ve kendi ofisinde tasarımlar yaptı. **O dönemde Mies'in da bir bloğunun bulunduğu modern apartmanlar ve evler tasarlandı. **1929'da Mies, en ünlü projelerinden birine imza attı. Uluslararası Barcelona sergisindeki Alman Pavyonu (Barcelona Pavillion), 1938'de yıkıldı ve daha sonra 1986'da yeniden inşa edildi. Kolonlarla desteklenen düz bir çatıya sahip olan pavyonun iç duvarları cam ve mermerden yapılmıştır ve bu duvarlar yapıyı desteklemedikleri için hareket edebilirler. Mies'in diğer tasarımlarında da gözlenen "boşluk, hacim, uzay" (space) kavramı bu pavyonda da belirgindir. **1930'larda ekonomik ve politik değişiklikler yüzünden Mies'in çoğu binası inşa edilememişti ve Stanley Resor'un daveti üzerine 1938'de Amerika'ya taşınmaya karar verdi. **1944'te o zamana kadar yapılmış en minimalist (less is more!) evi (Farnsworth House, Chicago) tasarladı. Ev, tamamıyla camdan yapılmış, 8 ayak üzerinde duran, bölümlere ayrılmış tek bir odadan oluşuyordu. 1950'lerde tasarımlarına devam ederken, Mies "cam gökdelen" hayalinin farkına vardı ve bu konuyla ilgili çalışmaya başladı. 1951'de Twin Towers Chicago'da inşa edildi. Daha sonraları da benzer binaların yapımları devam etti. Seagram Building (New York) bu serinin en önemli binası olarak kabul edilebilinir. 1962'de Neue Nationalgalerie'nin tasarımını yapması istendiğinde kariyerinin doruk noktasına gelmiş oldu. Fakat, galerinin açılışını göremeden 17 Ağustos 1969'da yaşamını yitirdi. Pavillon Allemand de Darcelone (ALMAN PAVYONU): 1925’te, Bauhaus Weimar’dan Dessau’ya taşındı. Gropius okul için yeni bir bina tasarladı. Bu bina, cam duvarı, çelik kullanımı, asimetrik planı, mekanın maksimum verimle kullanılması açısından daha sonra Modern mimarinin temel taşı oldu. 1924-1928 arasında Marcel Breuer (1928-1981) yönetiminde yürüyen mobilya atölyesi Bauhaus’un en gözde işliği oldu. Hafif, seri üretime uygun metal koltuklar tasarlandı. Bu koltuklar Dessau’daki binanın tiyatrosunda kullanıldı. mies van der rohe(1886-1969) tarafından, 1929 uluslararası barselona fuarı (1929 barcelona international exhibition) için, almanya'yı temsil edecek bir pavyon olarak tasarlanmış; mimarlık tarihinde son derece önemli, minicik bir yapıdır. mimarlıkta modernizm akımının sembolü olarak ciltlerce incelenmiş, irdelenmiştir. fuar alanı, barselona'nın yahudi tepesi (montjuïc) denilen kısmıdır ve mies van der rohe vakfı tarafından 1983-1986 yılları arasında pavyon, orijinaline uygun olarak, ignasi de sola morales yönetiminde yeniden inşa edilmiştir. FARNSWORTH EVİ : Mies van der ROHE’nin imzası gibidir. **Bu imza iki noktada ele alınabilir: Birincisi Mies’ in yalın estetik fikrinin parlak örneğidir Farnsworth Evi. İkincisi modernizmin bütün ideal ilkelerini uyguladığı bu örnekle, Avrupa’da başlayacak hareketin Illinois’ten başlaması mümkün olmuştur. **Mies van der Rohe bir çok yolla strüktür ve uzaysal mekanları bir çok büyük ve zor projede, mesela Seagram Binası gibi, gerçekleştirmeyi başarmıştır. Örneğin Farnsworth Evi’nde kullanılan I-çelik kirişleri strüktürel yapıyı ifade ederken aynı zamanda iç mekanı da kurmaktadır. Görünmez duvarlar, yanmaz çatı kaplaması, büyük bir görsel açıklık, olabilen en büyük açıklık en önemli özellikler olarak belirmektedir. **Mies’in bu eserle ortaya çıkan final başarısı daha sonraki otuz yıla yön veren mimari düşünceleridir. CROWN HALL: 1956'da tamamlanmış ve illionis teknoloji enstitüsünün mimarlık departmanı olarak hizmet vermiş, bana göre modern mimarlığın farnsworth house ile birlikte zirvesi.ludwig mies van der rohe'nin de aynı zamanda başyapıtıdır. Yaklaşık olarak 66m x 16m x 7.2 m ölçülerinde dikdörtgen formda olan bu yapı iç mekanda kolonsuz olmasıyla, "free interior space" = geniş alanlar ve esnek mekanlar sağlar. cepheyi modüler bölmüş çelik taşıyıcılar ise çerçeve sistemin kusursuz uygulanmasının estetiğe yansımasını sağlar.siyah taşıyıcılı, altın oranlı, zarif doğramalı, geniş merdivenli, minimalizmin minik dokunuşları her köşesinde hissedilebilir. ESRA UNCUOĞLU 160201054 İKBAL SUDE BEŞPARMAK 160201061 ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ BİNA BİLGİSİ MİMAR TANITIM SUNUMU 8 Temmuz 1906 tarihinde ABD’de dünyaya gelmiştir. . Jansen ailesinden gelen ünlü mimarın New Amsterdam bölgesinde uzun zamandır etkili bir aile idi. Jansen ailesinden Huguenot Jacques Cortelyou, New Amsterdam bölgesindeki ilk şehir planlaması olan Peter Stuyvesant şehirini gerçekleştirmiştiailesi Mimarlık eğitımi Harva Üniversitesi’nde yapan Philip Johnson, 1930 yılında New York’ta yer alan MoMa’da (Modern Sanat Müzesi) Mimarlık ve Tasarım Bölümü’nü kurmuştur. 1978 yılında Amerikan Mimarlar Enstitüsü tarafından altın madalya ödülü verilmiştir. Mimarlık dünyasının en prestijli ödülü sayılan Pritzker Mimarlık Ödülü de ilk kez kendisine 1975 yılında verilmiştirAvrupa’ya yaptığı birkaç seyahati yüzünde eğitimine ara verdi. Bu seyahatler Philip Johnson’un kariyerinde dönüm noktası oldu. Avrupa’da ziyaret ettiğu Chartes ve Partenon gibi antik mimari yapılar mimarlık kariyerini seçmesinde oldukça etkili oldu. Philip Johnson, MoMa’da çalışırken modern mimarlığı savunmaya devam etti. 1930’lu yıllarda Nazizm’e sempati duyan ve anti-semitik görüşlerini saklamayan Philip Johnson hayatının sonraki yıllarında bu dönem için şu yorumu yapar: “Yaptığım bu inanılmaz aptallıklar için söyleyecek bir şey bulamıyorum. Nasıl özür dilemeliyim bilemiyorum. Büyük Buhran sırasında MoMa’dan ayrılan Philip Johnson, gazetecilik ve popülist politikalar ile ilgili çalışmalar yaptı. Gazetecilik kariyeri sırasında 1939’da Polonya’nın işgalini ve Nazi Almanyası’nı takip etti ve haberlerini yayınladı. Daha sonra ABD’ye dönen Philip Johnson Amerikan Ordusu’na yazıldı. Birkaç yıl orduda görev yaptıktan sonra Harvard Üniversitesi’ne geri dönerek mimarlık eğitimi almaya başladı. CAM EV; Philip Johnson’a ait olan ve duvarlarla çevrili bir arazide yer alan Cam Evi bir göletin tam karşısında yer alır. Cam Evi’nin dış cephesi kömür rengi çelik ve camdan oluşmaktadır. Tuğladan oluşan yer döşemesi dışarıdan birkaç cm yüksekliktedir. İç mekan tamamen açık olup, mekanlar birbirlerinden ceviz ağacından yapılmış dolaplar ile ayrılmaktadır. Mekanın içinde tavana ulaşan tek inşaat malzemesi banyonun duvarlarını oluşturan tuğlalardır. Yapının ilham kaynağı 1920’li yıllardaki Alman mimarların ortaya attığı “Glasarchitektur” yani cam mimarisidir CAM EV PLANI SEAGRAM PLAZASI ; Philip Johnson bu tasarımı ile Uluslar arası Stil’den (öncülüğünü kendisinin yaptığı) koparak daha farklı arayışlara yönelmiştir. Seagram binası dış cephe çalışmaları ve iç dekorasyon uygulamalarında en ince detayına kadar tasarlanmış bir yapı olmasıyla birlikte bronz, traverten,mermer, amber renkli cam gibi masraflı malzemelerin kullanılmasıyla zarif bir görüntüye sahip oldu ve her geçen gün turistlerin ilgisini çekmeye devam etti. Taşıyıcı sistemi çelik L profiller ile çözülmüştür. Yapı caddeden içeriye çekilerek önünde geniş bir alan oluşturulmuştur ve ağaçlar(telifi alınmış) dahi tasarım elemanı olarak kullanılmıştır. Bu alanda mini konserler, festivaller ve sergiler gibi kamusal etkinlikler yapılmaktadır. Zemin katında bulunan Four Seasons Restaurant’ın aydınlanması, süslemeleri gibi tasarımları da Johnson tarafından yapılmıştır ve restaurant ünlü isimleri ağırlamasıyla daha bir ünlenmiş ve popülerliği artmıştır. SEAGRAM PLAZASI PLANI AT&T binası, Enternasyonal Stili 1932'deki MoMA sergisi ile Amerika'ya ilk kez tanıtan Philip Johnson'un Miesian stili binalara karşı tez olarak 1984'de tasarladığı bir binasıdır. Bir ikinci ironi de, aslında bir logo olarak tasarlanan binanın imajının, müşterisinin hedefleri ile örtüşmemesidir. 1980'lerin sonunda kendini yenilemek daha çağdaş imaj yaratmak isteyen AT&T firmasının en son isteyeceği şey, masif bir kütleye sahip klasik referansları olan bu tarz bir bina idi. AT&T bu yüzden 1992'de binadan ayrıldı FATMA NUR SOLUM 160201019 NESLİHAN DEMİREZ 160201013 T.C. ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ BİNA BİLGİSİ MİMAR SUNUM PAFTASI Virgen Milagrosa Kilisesi (1953) Bu eserini ters şemsiyeye benzetmiştir. Koridorların yüksekliği 8.5 metredir ancak çatıyla birikte 20 metre yüsekliğe ulaşır. İLK ESERİ: Meksika Üniversitesi Kozmik Işınları Laboratuvarı (1951) Betonarme yapı malzemesini çok iyi kullanıp ince bir kaplama oluşturarak bu eserine hiperbolik paraboloid bir şekil vermiştir. FELİX CANDELA (1910-1997) İspanyol asıllı Meksikalı mimar olan Candela, öğrenciliği sırasında yapıtlarını tanıma olanağı bulduğu Eduardo Torroja’nın kabuk strüktürlerinden etkilenmiştir. Kabuk strüktürler üzerindeki çalışmaları Candela’ya 1961’de UIA (Uluslararası Mimarlar Birliği) Auguste Perret Ödülü’nü ve Londra’daki RIBA’nın (Britanya Mimarlar Kraliyet Enstütüsü) altın madalyasını kazandırdı. Yüzen Bahçeler Restoranı (1957) Başyapıtı sayılan Yüzen Bahçeler Lokantası’nda, aşağı yukarı dalgalanmalarıyla sekiz yapraklı bir çiçeği andıran kabuk strüktür, duvarlarla tavan arasındaki ayrımı ortadan kaldırarak bu yapı ögelerini bir biri içine karışan bir bütün halinde birleştirebilmesine olanak sağlamıştır. Furkan Şimşek 160201050-Enes Azak 160201045 T.C. ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ DANS EDEN EV Prag , 1996 Hırvat ve Çek kökenli bir mimar olan Vlado Milunić’in Kanada kökenli bir mimar olan Frank Gehry ile işbirliği yaparak boş olan ve nehir kıyısında yer alan bir alanda tasarladığı binadır ve dans eden iki partneri sembolize ettiği için Fred and Ginger olarak adlandırılır. Yapıya verilen başka bir isim de ‘Sarhoş Ev’dir. Çatı katında bir Fransız restoranının yer aldığı binada birkaç adet uluslararası firmanın ofisleri bulunmaktadır. GUGGENHEIM MÜZESİ Bilbao , 1997 Bir liman kentine inşa edildiğinden bir gemiyi andırması amaçlanan , Nervion nehri boyunca yükselen binanın titanyumla kaplanmasındaki amaç, panellerin balık pullarını andırmasıdır. böylece titanyum panellerle desteklenmiş organik kontorlar nehre, nehir ise binaya yansıtılmıştır. Dış cephe kaplaması titanyumdur. Tasaıimı esnasında iki boyutlu plan ve kesitlerden üç boyuta değil ilk basta oluşturulan 3 boyutlu modelden iki boyutlu plan ve kesite geçilmistir. Bu işlem özel scanerlar ve Caita yazılımı ile gerçekleştirilmistir. Frank Owen Gehry 28 Şubat 1929 Toronto doğumlu mimar ve tasarımcı. Ünlü mimar,1947'den itibaren Los Angeles , Kaliforniya'da yaşamaktadır. Mimaride Dekonstrüktivizmin öncü uygulayıcılarından biridir ve yaşayan en önemli mimarlardan sayılmaktadır. Dekonstrüktivizm ya da yapısal analiz, 1980'lerin sonlarında ortaya çıkan post modern mimarı akımı. Yapıyı oluşturan mimari unsurların bütünlüğünün parçalanması, yüzeylerle yapılan oyunlar, dış cephe gibi mimari unsurların dik açılı olmayan köşelerle yamultulması ve kaydırılması gibi yöntemlere dayanır. Dekonstrüktivist tarza sahip binalar bakanlara belirsizlik ve kargaşa hissi verir. WALT DISNEY KONSER SALONU Kaliforniya , 2003 Düzensiz yapraklarıyla açmak üzere olan bir çiçeği anımsatır. Gehry'nin mimarlığını eşsiz kılan en büyük özellik duyusal ve romantik tasarım anlayışını gelişmiş üretim teknolojisiyle birleştirme biçimidir. dış kaplaması işlenmiş paslanmaz çeliktir. DURSUN MERAL 160201204 A.SAMED BEDİRHANBEYOĞLU 150201016