Tematik Arkeoloji Serisi (TAS) - 2 Anadolu Arkeolojisinde İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon ! ! Katılımcılar ! Özetler ! Program ! Yayın Programı ! Sunuş Üniversitemizin misyon ve vizyonu çerçevesinde, sosyal bilim dallarımızın son derece dinamik ve hızlı olarak yapılandığı bir süreçte, 2013-2014 öğretim yılında açılan Arkeoloji Bölümümüzün Tematik Arkeoloji Serisi – 2 kapsamında ‘Anadolu Arkeolojisinde İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon’ başlıklı bu ilk ulusal sempozyum organizasyonu, üniversitemizde gerçekleşen bilimsel etkinlik ve aktivitelerimizin yelpazesini genişleteceği gibi aynı zamanda da bir renklilik kazandıracaktır. Bu sempozyum sayesinde bilimsel fikirlerin paylaşımı dışında yakın gelecekte bilimsel çalışmaların da hızla geliştirileceğine inanıyorum. Üniversitemizin ev sahipliğinde ve Arkeoloji Bölümümüz öncülüğünde böyle bir etkinliğe katılacak olan siz değerli bilim insanlarına, davetli ve öğrencilere hoş geldiniz diyor ve başarılar diliyorum. Prof. Dr. Mahmut ÖZER | Rektör Bülent Ecevit Üniversitesi ! ! ONUR KURULU BAŞKANI ! Prof. Dr. MAHMUT ÖZER | Rektör - Bülent Ecevit Üniversitesi ! BILIM KURULU ÜYELERI ! Prof. Dr. Burçin Erdoğu | Trakya Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! Prof. Dr. Yaşar Ersoy | Hitit Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! Prof. Dr. Tuba Ökse | Kocaeli Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran | İstanbul Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! Doç. Dr. Özlem Çevik | Trakya Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Atakuman | ODTÜ / Yerleşim Arkeolojisi ! Yrd. Doç. Dr. Adnan Baysal | Bülent Ecevit Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! SEÇİCİ KURUL ÜYELERI ! Prof. Dr. Burçin Erdoğu | Trakya Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! Prof. Dr. Eşref Abay | Ege Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! Doç. Dr. Özlem Çevik | Trakya Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! Yrd. Doç. Dr. Adnan Baysal | Bülent Ecevit Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Atakuman | ODTÜ / Yerleşim Arkeolojisi ! SEMPOZYUM DÜZENLEME VE ORGANİZASYON KOMİTESİ BAŞKANI ! Yrd. Doç. Dr. Adnan Baysal | B.E. Üniversitesi, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi ABD Başkanı ! DÜZENLEME KOMİTESİ ! Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel | Fen-Ed. Fakültesi Dekanı – Bülent Ecevit Üni. ! Prof. Dr. Yüksel Ayaz | Fen-Ed. Fak. Dek. Yrd. – Bülent Ecevit Üni. ! Doç.Dr. Ahmet Efiloğlu | Fen-Ed. Fak. Dek. Yrd. – Bülent Ecevit Üni. ! Yrd. Doç. Dr. Adnan Baysal | Bülent Ecevit Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! Yrd. Doç. Dr. Hamza Ekmen| Bülent Ecevit Üniversitesi / Arkeoloji Bölümü ! SEKRETERYA ! Ar. Gör. Ali Güney | Bülent Ecevit Üniversitsi / Arkeoloji Bölümü ! ORGANİZASYON KOMİTESİ (BEU Arkeoloji Klübü Üyeleri) Kadir Ateş Oluç Şahin Aydoğan Demet Coşkun Derya Demirkapı Hacer Er Merve Erdoğdu Emre Filiz Emine Nur Hazer Mehmet Kıraç Seçil Mutlu Serkan Tetik Hilal Uslu ! İçindekiler 1. Bildiri Çağrısı...................................................................................... 1 2. Ulaşım................................................................................................. 2 3. Konaklama.......................................................................................... 7 4. Giriş..................................................................................................... 10 5. Katılımcılar......................................................................................... 13 6. Program.............................................................................................. 19 1.Gün - 7 Şubat 2013........................................................................... 20 2.Gün - 8 Şubat 2013........................................................................... 22 7. Bildiri Özetleri.................................................................................... 24 8. Kapanış ve 2015 için görüşmeler...................................................... 41 9. Yazım Kuralları.................................................................................. 43 10. Yayın Programı.................................................................................. 46 0 Tematik Arkeoloji Serisi (TAS) - 2 Anadolu Arkeolojisinde İletişim Ağı ve Örüntüleri (Network) Bildiri Çağrısı İnsan, doğası gereği, sosyal bir varlık olması nedeniyle sürekli olarak iletişim halindedir. Kurulan iletişim ve iletişim ağlarının arkasında sosyalleşmenin dışında farklı nedenler de vardır. Modern dünyada baş döndüren bir hızla gerçekleşen iletişim, uzak geçmişteki insan gruplarında nasıldı? Hangi koşullarda gerçekleşiyordu? İletişimin önemi ve insan grupları için anlamı neydi? Geçmişi araştıran bilim dallarından biri olan arkeolojinin elde ettiği verilerde iletişime ait izleri görmek mümkün mü? İletişim, kültürel gelişim ve etkileşim için kaçınılmaz ve tek yol olarak kabul edilmektedir. Tarih öncesi dönemlerden günümüze kesintisiz iletişim halinde olmamıza rağmen arkeolojide iletişim ve örüntülerine ait bir sorgulama neredeyse yok gibidir. Kazılarda ele geçen materyal kültür kalıntılarının analojileri iletişimin kanıtı olabilir mi? Aynı materyal kültür kalıntılarına sahip, farklı kültürel yapıları nasıl açıklayabiliriz? İletişim ağları arkeolojik verilerde nasıl tespit edilebilir? Geçmişte iletişim ağları nasıl kuruldu? Başlık ve Özetlerinizi (200 kelime) 30 Eylül 2013’e kadar aşağıdaki mail adresine gönderebilirsiniz. Yer: Bülent Ecevit Üniversitesi, Merkez Kampüs Ahmed Amirov Konferans Salonu - Zonguldak Tarih: 7 – 8 Şubat 2014 İletişim: TematikArkeolojiSerisi.Network@GMail.Com www: http://tematikarkeolojiserisi.wordpress.com Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon ULAŞIM 2 ULAŞIM Zonguldak ilimize karayoluyla ulaşım özel araçlar ve şehirlerarası çalışan otobüs firmaları aracılığıyla sağlanabilmektedir. İstanbul’dan O4, D655 ve D010 güzargahından gerçekleşen yolculuk, Ankara üzerinden yine O4, E89 ve D750 nolu karayollarından gerçekleşmektedir. Zonguldak iline çalışan başlıca otobüs firmaları arasında Ulusoy, Pamukkale, Kamil Koç, Metro ve Efe Tur firmalarını sayabiliriz. İstanbul Ulusoy / Pamukkale / Metro / Kamil Koç Ankara Pamukkale / Kamil Koç / Metro Havayolu Zonguldak ili sınırlarında bir havaalanı bulunmaktadır. Çaycuma ilçesinde yer alan havaalanının internet sitesine http://www.zonguldakhavaalani.com/ den ulaşabilirsiniz. Şu anda sadece İstanbul – Zonguldak – Trabzon uçuşları yer almaktadır. Uçuş tarih ve saatleri sempozyum için pek uygun olmamakla birlikte aşağıdaki gibidir. İç hat seferleri Pazartesi ve Cuma günleri İstanbul (Sabiha Gökçen) – Zonguldak 09.30 10.30 Zonguldak – Trabzon 11.00 12.50 Trabzon – Zonguldak 13.20 15.10 Zonguldak – Istanbul (Sabiha Gökçen) 15.40 16.40 3 Kamil Koç 11:00 08:30 09:00 09:00 0372 257 66 77 13:00 10:30 12:45 17:00 15:00 17:00 19:30 23:59 19:30 Pamukkale 08:30 08:00 0372 201 01 67 10:30 13:00 12:30 17:00 17:00 09:00 09:00 19:30 19:30 17:30 23:59 Metro 07:00 07:30 0372 253 31 33 13:00 11:00 15:00 14:00 17:00 17:15 -- 18:30 Düzce Güven 08:30 11:30 09:00 0 372 257 39 40 23:55 13:30 18:30 E.şehir Bursa İzmir İstanbul Ankara Zonguldaktan başka şehirlere hareket eden bazı otobüs şirketlerinin telefon numaraları ve hareket saatleri 4 Zonguldak Merkez ve Kampüs Haritası 5 Bülent Ecevit Üniversitesi Kampüs Haritası 6 Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon KONAKLAMA 7 KONAKLAMA Konaklama konusunda alternatif olarak iki ayrı lokasyon bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Merkez Kampüs içinde bulunan Üniversitemizin Konuk Evi (http://sosyaltesis.beun.edu.tr/ ) ve bir diğeride hemen üniversitenin yakınında yer alan Zonguldak Öğretmen Evi ( http://www.zonguldakogretmenevi.com/ ) dir. Bülent Ecevit Üniversitesi Konuk Evi 8 Zonguldak Öğretmen Evi 9 Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon GİRİŞ Anadolu Arkeolojisinde İletişim Ağı (Network)’ / Sosyal Organizasyon ‘İnsan toplumsal bir varlıktır’ betimlemesi sosyolojik ve insanın toplumsal boyutuna referans olan bir tespit olup aynı zamanda bir ölçüye kadar doğruluğu ve geçerliliği bir çok araştırma ile ortaya konulmuştur. Sosyoloji bilimi temellerinin atıldığı andan itibaren genelde insanı ve onun toplumsal boyutlarını araştırmakla yoğunlaşırken insanı anlamak, tanımak ve bilmek sadece sosyoloji biliminin araştırma alanı değildir. Sosyoloji gibi, Felsefe, Psikoloji, Tarih, Pedagoji, Sanat Tarihi, Matematik, Biyoloji, Tıptan Antropolojiye ve arkeolojiye kadar uzanan bir çok bilim dalı insanı sadece farklı açı ve metodlarla ele almanın dışında zaman ve uzam içinde de algılamak ve anlamayı hedeflemektedir. Bu bilimler arasında özellikle arkeoloji belkide insanı tanımak için en ilginç yolları seçen ve aralarında en talihsiz olan bilim dallarından bir tanesidir. Diğer bilim dallarıyla karşılaştırıldığında talihsizliği sadece insanı geride bırakmış olduğu materyal kalıntılarından anlamaya çalışmanın ötesinde ayrıca hiç bilmediği bir zaman ve uzamda insanı üç boyutlu olarak yeniden yaratıp anlamak durumundadır. İşte bu noktada, insanın toplumsal bir varlık olduğu söylemini de bu zorluğa eklediğimizde, çünki diğer bilim dallarında olduğu gibi birebir insan öznesiyle çalışma şansı olmadığından, aynı anda bir çok insanı, insan gruplarını, bu gruplar arasındaki dinamiği, iletişimi ve bu iletişim sürecinde ortaya çıkan etkileşim değişim ve farklılıklarıda değerlendirmek ve insan denilen varlığı bir başka platform(lar)da anlamaya çalışır ve bu süreç içinde de yaratmış olduklarını da anlamaya , anlamış olduğuylada insanı anlamaya çalışırken kendisini ‘eşit’ (=) işaretinden başka hiç bir tarafı olmayan çok bilinmeyenli bir denklemin her tarafına koşarken bulur kendini. İnsan fenomeninin bulunduğu her ortamda değişenlerin ve değişkenlerin olduğu ve 10 bununda bağlı olduğu bir çok neden arasında sosyal varlık oluşuna istinaden insanın kurmuş olduğu iletişim ağı en önemli unsurlardan bir tanesi durumundadır. İnsan içinde bulunduğu tüm çevresel, duygusal ve fiziki koşullara, değişen ve değişkenlere rağmen çevresinde olandan bitenden gözlemci yapısıyla haberdar akıl yürütme yoluyla özümleyici ve analizci, zihinsel koordinasyon ve yaratcı gücüyle üretici, bilgi yaratan ve söylemleriyle bunu bilgiye dönüştüren kullanan ve toplumsal yapısı ve kurduğu iletişim ağıylada bu tüm süreçler içinde elde ettiği bilgiyi kuşaklar arası aktarılabilir ve kullanıabılir bir bilgi sistemine dönüştürebilmektedir. Bu bilgi birikiminin kullanılması ve geliştirilmesi süreci tamamen ve farklı platformlara taşınarak farklı boyutlarda farklı amaçlar için yeniden üretilebilmesi de yaratmış olduğu, sosyal, kültürel, düşünsel ve ekonomik anlamda bir iletişim ağı sayesinde gerçekleşebilmektedir. Arkeoloji insanı ve onun geçmişini geride bırakmış olduğu materyal kültürden yola çıkarak anlamaya çalıştığı bilinmezi artık çok daha geniş bir düzlemde cesaretle ele alabilecek kapasitede ve yetkinliktedir. Bunu da içinde bulunduğu disiplinlerarası çalışmalar sonucu yapmaktadır. Bugün artık arkeoloji ileri teknolojileri kullanarak ve geride kalmış olan en ufak izleri dahi değerlendirerek insanla ilgili ve insana dair bilgileri pozitif olarak ortaya koyabilmektedir. Bunu yaparkende sadece bir açıdan değil üç boyutlu olarak insanı, kültürünü, düşünsel sürecini ve kurgulamış olduğu tüm sosyo-ekonomik süreçlerini de ayağa kaldırabilecek düzeyde veriler elde edebilmekte olduğu gibi bunu aynı zamanda yorumlayabilmektedir. Arkeoloji içinde özellikle son 20 yıl içindeki gelişmelere dayanarak insanın geçmiş dönemlerde yaptığı, bireysel veya toplumsal aktiviteleride geride bırakmış olduğu önceleri önemsiz gibi görülen ama ilerleyen ve yenilenen araştırma metodolojileri sayesinde daha iyi olarak ortaya çıkarılan NETWORK sistemi arkeolojik araştırma konularında da giderek ilgi odağı olmaya başlamıştır. İletişim ağı sayesinde insan sadece sosyal anlamda değil kültürel anlamda da büyümenin bir yolunu keşfetmiş olduğundan geçirmiş olduğumuz son on yıl içinde son derece popüler olan globalizasyon, küreselleşme gibi dünyanın küçüldüğüne referans eden terimlerin yaygın olarak kullanımı aslında dünyanın küçülüşüne değil iletişim ağının büyümesine işarettir. İşte bu noktada yapacağımız bu sempozyum insanın ulaşmış olduğu bu inanılmaz derecedeki büyük ve önemli iletişim ağının tarih öncesini araştırmak ve bu iletişim ağının orijinini ortaya koymak üzeredir. Bu bir anlamda iletişim ağının kültürel ve özellikle sosyal organizasyondaki rolünü, değerini, ortaya çıkaracağı gibi günümüzden binlerce yıl öncesinde iletişim sistemi içerisinde kendi kültürel yapılarını oluşturabilen ve günümüzde ultra teknolojiler sayesinde bunu daha da hızlandıran insan arasındaki geçişi anlamak değerlendirmek arkeolojik anlamda bunu yine materyal kültür aracılığıyla analizini yaparak göstermek bu sempozyumun birincil derecedeki önemini ve gereğini ortaya koymaktadır. 11 Sosyal Organizasyon, içeri dönük (internal organization), dışa dönük (external organization) olmak üzere farklı kategoride toplamsal ve kültürel ilişkilerin sahne aldığı ve düzenlendiği arenalar olarak değerlendirilmekle birlikte sosyal organizasyonu her iki açıdan baktığımızda yatay veya dikey olarak da görmek mümkündür. Dikey sosyal organizasyonu, binlerce yıl aynı noktada yer alan yerleşimlerin, aynı noktada üst üste kurulan evlerin ve bu yapılanma içinde ne tür internal organizasyonun etkisinin sürdüğünü anlamak üzere yapılabilecek çalışmalar olarak kabaca tanımlanabilir. Bunun yanında yatay sosyal organizasyonu değerlendirdiğimizdeyse çağdaş olan en azından 3 nesili kapsayan yerleşme içinde ve yerleşmeler arası sosyal organizasyonu değerlendirmek mümkündür. Bu değerlendirmeler elbette ele alınan, sorgulanan toplumsal formasyona bağlı olarak da değişme gösterecektir. Örneğin, göçer, avcı toplayıcı, egaliter veya şehirleşmiş develtlerde, yani toplumsal ölçeğin büyüdüğü veya küçüldüğü oranda farklı toplumsal gereklerden dolayı farklı sosyal organizasyon modelleri ortaya öıkacaktır ve bunların güç, politik, ticari, ekonomik, sembolik, kültürel, pratik, dinsel, tabusal bir çok itici kaynakları olacaktır. Bu toplantıda bunların hepsini ele almak mümkün olmasa bile belli bakış açılarındna bunları değerlendirmeye alabilecek olmak arkeolojik bakış açımıza yeni perspektif kazandıracağını umuyoruz. Buna ek olarak, ilk yapılan toplantıda ele alınan ‘Yerleşim sistemleri ve Mekan Analizi’ konulu toplantıyı bir başka boyuta taşıyacak ve sosyal organizayon içinde merkezçevre (centre-periphery) ilişki ağı modeli kullanılarak ortaya konulan yorumlarında bir değerlendirme platformu olacağına inanıyoruz. Düzenlenecek olan ‘Anadolu Arkeolojisinde İletişim Ağı (Network)’ / Sosyal Organizasyon adlı bu sempozyum sadece belli bir konu üzerinde ilk kez bir tartışma platformu ve araştırma süreci başlatmakla kalmayıp aynı zamanda arkeolojik literatürde sık sık karşımıza çıkan yabancı (genellikle İngilizce) terimlerinde dilimize kazandırılması, konuyla ilgili araştırmaları olan bir çok bilim insanını bir araya getirerek interaktif bir ortamda araştırmalarını değerlendirmelerini, düşünsel anlamda fikir alışverişinde bulunmalarını, yani kısaca konumuz olan ‘sosyal organizasyonu’ özde kurarak, yaşayarak ve paylaşarak ileriye dönük bir platform hazırlamalarını sağlamaktır. Yrd. Doç. Dr. Adnan Baysal Sempozyum Düzenleme ve Organizasyon Komitesi Başkanı Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon KATILIMCILAR 13 Tematik Arkeoloji Serisi 2 | K A T I L I M C I L A R LİST ESİ “İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon’’ Anadolu Üniversitesi Konu Başlığı Doç. Dr. Ali Umut Türkcan Yukarı Mezopotamya da İlk Tapınaklar Olgusu ve Neolitik Sosyal Gelişim Modelleri Bilkent Üniversitesi Arkeoloji Bölümünde eğitimini tamamladıktan (1995) sonra Yüksek Lisans (1999) ve Doktora (2005) çalışmalarını Hacettepe Üniversitesinde tamamladı. 1998 yılında Anadolu Üniversitesinde göreve başladı. Şu anda aynı üniversitede Doçent olarak araştırma ve çalışmalarına devam etmektedir. Çatalhöyük/ Konya Kazı Araştırma Projesi (1993-2010) başta olmak üzere çok sayıda yüzey araştırması (Güney Aiolia) ve kazı araştırmasına (Çavlum, Aktopraklık, Sagalassos, Kyme, Aizonai) katkıda bulunmuştur. Son 7 yıldır Eskişehir bölgesine odaklanmış olan arkeolojik yüzey araştırmaları (Balkayası/Sivrihisar (2005-2007); Kanlıtaş Höyük ve Civarı/İnönü Yüzey Araştırması (2008-2009) ve 2013 yılında başlayan Kanlıtaş Höyük/İnönü kazı projelerini yürütmektedir. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Erkan Fidan Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve Yukarı Yerleşme Sistemi İstanbul Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim dalından 2002 yılında mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde 2005 yılında bitirdiğim Yüksek Lisans öğrenimi ardından 2011 yılında Prof. Dr. Turan Efe danışmanlığında ‘’Küllüoba İTÇ mimarisinin Batı Anadolu ve Ege Dünyası içindeki yeri’’ doktorasını tamamladı. 2006-2011 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Arkeoloji bölümünde Araştırma Görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2011 yılından itibaren Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak görev yapmaktadır. Sezer Seçer Fidan (MA) Hitit Sosyal Sınıfları İçinde Hür İnsanlar ve Köleler İstanbul Üniversitesi Hititoloji Anabilim dalından 2005 yılında mezun oldu. Aynı anabilim dalında 2012 yılında yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2013 yılından itibaren Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde Hitit kültürü ve dili ile ilgili dersleri vermektedir. 14 Tematik Arkeoloji Serisi 2 | K A T I L I M C I L A R LİST ESİ “İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon’’ Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat Türkteki Yeni Teknolojilerin Kullanılması ve Yayılmasında Sosyal Organizasyonun Rolü: Çömlekçi Çarkı Perspektifinden Bir Değerlendirme İstanbul Üniversitesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı’nda 1997 yılında başladığı Arkeoloji eğitimini tamamlayarak aynı birimde “Küllüoba İlk Tunç Çağı III Çanak Çömleği” yüksek lisans tezini 2004 yılında ve “ Batı ve Orta Anadolu’da Çark Yapımı Çanak Çömleğin Ortaya Çıkışı ve Yayılımı” başlıklı doktora çalışmasını Prof.Dr. T. Efe danışmanlığında 2010 yılında tamamladı. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinde görevli olup Küllüoba kazı projesinde kazı başkan yardımcısıdır. Bülent Ecevit Üniversitesi Yrd. Doç.Dr. Adnan Baysal Arkeolojide İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon Türkiye ve İngiltere’de bir çok arkeolojik projeye katkıda bulundu, 2010 yılında Liverpool Üniversitesi (İngiltere) School of Archaeology, Classics ve Egyptology (SACE)‘de doktorasını tamamladı. 2012’de Bülent Ecevit Üniversitesinde göreve başladı. Öğütme taşları üzerindeki çalışmalarını ve AARMS projesini yürütmektedir. Yrd. Doç. Dr. Hamza Ekmen Filolojik ve Arkeolojik Belgelere Göre Anadolu’da M.Ö. II. Binde İletişim ve Ulaşım Aracı Olarak Akarsuların Önemi 2003 yılında, Gazi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 2005 yılında aynı üniversitede “Doğu Anadolu Bölgesi Geç Kalkolitik Çağ Seramiği” isimli tezi ile yüksek lisans eğitimini, 2012 yılında “Acemhöyük’te Asur Ticaret Kolonileri Çağı Ölü Gömme Adetleri” isimli tez çalışmasıyla doktora eğitimini tamamladı. Lisans eğitiminin ilk yıllarından itibaren katıldığı Aşağı Salat Kurtarma Kazısı’ndan sonra Köşk Höyük ve Acemhöyük kazılarına katıldı. Ayrıca 2003-2006 yılları arasında Bakü-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı kurtarma kazılarının birçoğunda çeşitli görevler üstlendi ve yayın çalışmalarına katıldı. 2009-2012 yılları arasında Hitit Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 2013 yılından itibaren Bülent Ecevit üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. 15 Tematik Arkeoloji Serisi 2 | K A T I L I M C I L A R LİST ESİ “İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon’’ Bülent Ecevit Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Tayyar Gürdal En Güçlü İletişim Ağı: Din Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı’nda lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerini tamamladı. Prof. Dr. Coşkun Özgünel’in danışmanlığında tamamladığı “Anadolu’da Apollon Kültü” başlıklı çalışması ile “edebiyat doktoru” olan Gürdal; 28.01.2008 tarihinde “yardımcı doçent” ünvanı ile Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Arkeoloji bölümündeki görevine başladı. Prof. Dr. Coşkun Özgünel başkanlığında sürdürülen, K.K.T.Cumhuriyeti’nde Salamis antik kenti ve Çanakkale’de Gülpınar Apollon Smintheus Kutsal Alanı kazı, araştırma, koruma ve onarım çalışmalarında yer aldı Ege Üniversitesi Prof.Dr. Eşref Abay İletişimin Göç ve Kültürel Etkileşimdeki Rolü Bağlamında Karaz Kültürünün Güney Yayılımı 1987 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünden mezun olmuştur. 1989-1996 yılları arasında Berlin Freie Üniversitesi'nde Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi alanında Yüksek Lisans ve Doktora çalışmalarını tamamlamıştır. 1997 yılında Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümünde Yard. Doç. olarak göreve başlamış olup 2006 yılında Doçent unvanını almıştır. 2011 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi Anabilim Dalına Profesör olarak atanmıştır. Meslek hayatı boyunca Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Suriye ve Batı Anadolu'da birçok kazı çalışmalarına katılmış olup 2003-2009 yılları arasında Yukarı Menderes Havzasında yüzey araştırmaları yürütmüştür. 2007 yılından bu yana Beycesultan Höyüğü kazı başkanlığını yürütmektedir. M.Ö. 3. bin yıl Suriye Anadolu ilişkileri, Erken Tunç Çağlar, Batı Anadolu Neolitik Dönemi ve Urartu Kültürü konusunda çalışmaları bulunmaktadır. 16 Tematik Arkeoloji Serisi 2 | K A T I L I M C I L A R LİST ESİ “İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon’’ Gazi Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Cevdet Merih Erek Epi-Paleolitik Dönemde Anadolu Yakındoğu İlişkilerindeki İzler 1991 Yılı Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü, Prehistorya Anabilim Dalı mezunu olup aynı üniversitenin Prehistorya Anabilim Dalında Lisans (1991-1994) ve Doktora (1994-1999) eğitimini tamamladı ve 1994 araştırma görevlisi olarak göreve başladı. 1999-2007 Mustafa Kemal Üniversitesi, Arkeoloji Bölümünde; 2007’den beri Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. 2006-2012 yıllarında Kahramanmaraş İli Prehistorik Dönem Yüzey araştırmalarını gerçekleştirmiş; 2007 yılından itibaren de Merkez İlçeye bağlı Döngel Köyü’nde bulunan Direkli Mağarası Kazılarını sürdürmektedir. İstanbul Üniversitesi Dr. Güneş Duru Çöküş: PPNB Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nde mimari ve arkeolojik restorasyon ve konservasyon üzerine eğitim alan Güneş Duru yüksek lisans derecesini İstanbul Teknik Üniversitesi’nde, doktora derecesini ise İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı’nda almıştır. University College London ve Cambridge Üniversitesi’nde misafir öğrenci ve araştırmacı olarak bulunan Güneş Duru insan ve mekan etkileşimi, hane halkları ve yerleşme olgusu üzerine çalışmaktadır. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Atakuman Kuzey Mezopotamya Geç Neolitiği’nde “Mühürler”, Sembolizm ve Sosyal Yapı Orta Doğu Teknik Üniversitesi-Yerleşim Arkeolojisi Ana Bilim Dalında Öğretim Üyesidir. Çalışmaları, Yakın Doğu Neolitiği ve Kültürel Miras Politikaları üzerine odaklanmıştır. Dr. Deniz Erdem Domuztepe’de Ritüel ve Toplum: Küçük Buluntu Dağılımının Sosyal Bağlamı Orta Doğu Teknik Üniversitesi, TAÇDAM (Tarihsel Çevre Araştırma ve Değerlendirme Merkezinde Araştırma Görevlisidir. Çalışmaları Yakın Doğu’nun Geç Neolitik Dönemi ve Müzeler bağlamında Bilim ve Toplum faaliyetlerine odaklanmıştır. 17 Tematik Arkeoloji Serisi 2 | K A T I L I M C I L A R LİST ESİ “İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon’’ Trakya Üniversitesi Prof. Dr. Burçin Erdoğu Ege’de Erken Prehistorik Dönemlerde Denizcilik ve Deniz Yolu Ticaret Ağı 1968 İstanbul doğumlu. 1989 İstanbul Üniversitesi, Protohistorya ve Önasya arkeolojisinde Lisansını, 1993 yılında University College London’da Yüksek Lisansını, 2002′ yılında Durham Universitesinde Doktorasını tamamladı. 2005 yılında Trakya Üniversitesinde Yrd.Doç., 2006 ‘de Doçent, 2012′de Profesörlük kadrosu aldı. Doç. Dr. Özlem Çevik İki Yakanın Hikayesi: Neolitik Dönem’de Ege’de Kültürel Etkileşim ve İzolasyon Lisans ve Yüksek lisansını Ege Üniversitesi’nin Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı’nda ve “Anadolu’da Kentleşme Süreci” başlıklı doktora tezini ise aynı üniversitenin Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi Anabilim Dalı’nda tamamlamıştır. 2007 yılından itibaren Trakya Üniversite’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Sosyal ve kültürel dönüşüm dinamikleri, Etnoarkeoloji, Urartu ve Ege prehistoryası temel ilgi ve araştırma konularını oluşturmaktadır. Arş. Gör. Filiz Divarcı Erken Tunç Çağı Makro Ölçekteki Ticaret Ağı İçinde Marmara Bölgesi’nin Hammadde Kaynaklarına Mikro Ölçekte Bir Bakış Lisans eğitimini Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü’nde tamamladı. Aynı üniversitede “M.Ö. III. Binde Marmara Bölgesi” adlı tez ile 2007 yiksek lisans yaptı. Şu anda doktora çalışmasını İstanbul Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı’nda “Hitit Döneminde Maşat Höyük: Arkeolojik Açıdan Bir Yeniden Değerlendirme Çalışması” adlı tezi üzerinde sürdürmektedir. 2008 yılından bu yana Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak çalışmaktadır. Uludağ Üniversitesi Dr.Belgin Aksoy Sosyal Sistemler ve İletişim: Arkeolojik Kontekste Sorulabilecek Sorular ve Olası Yanıtlar İstanbul Üniversitesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümünü Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı’ında tamamladıktan sonra Berlin Freie Universitaet’de Öasya Arkeolojisi ve Coğrafya dallarında master derecesini aldı ve yine aynı üniversitede “Bursa Bölgesinde tarih öncesi yerleşimlerin bölgesel analizi” adlı doktora tezini 2013 yılında tamamladı. İlgi alanları Tunç Çağı, Bölgesel Arkeoloji, ve Demografi olup Çaltılar Yüzey araştırması projesinde Uludağ Üniversitesi’nde görev yapmaktadır. 18 Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon PROGRAM 19 Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon 1. GÜN | 7 ŞUBAT 2013 / CUMA 20 Tematik Arkeoloji Serisi | 2 Anadolu Arkeolojisinde İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon 7 Şubat 2014 / Cuma 09:15 Açılış 09:15-09:30 TAS Tanıtım ve Amacı 09:30-09:40 Prof. Dr. Mahmut Özer | Rektör 09:40 – 10:00 Ara – Çay / Kahve 10:00 – 10:25 Adnan Baysal Arkeolojide İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon Soru ve Tartışmalar 10:25 - 10:45 10:45 – 11:10 Belgin Aksoy Sosyal Sistemler ve İletişim: Arkeolojik kontekste sorulabilecek sorular ve olası yanıtlar 11:10 - 11:30 11:30 – 11:45 11:45 - 12:10 Soru ve Tartışmalar Ara – Çay / Kahve Eşref Abay 12:10 – 12:30 İletişimin Göç ve Kültürel Etkileşimdeki Rolü Bağlamında Karaz Kültürünün Güney Yayılımı Soru ve Tartışmalar 12:30 – 13:30 Öğle Yemeği 13:30 – 13:55 Cevdet Merih Erek Epi-Paleolitik Dönemde Anadolu-Yakındoğu İlişkilerindeki İzler 13:55 – 14:15 Soru ve Tartışmalar 14:15 – 14:40 Güneş Duru Çöküş: PPNB 14:40 – 15:00 Soru ve Tartışmalar 15:00 – 15:15 Ara – Çay / Kahve 15:15 – 15:40 Ali Umut Türkcan Yukarı Mezopotamya’da İlk Tapınaklar Olgusu ve Neolitik Sosyal Gelişim Modelleri 15:40 – 16:00 Soru ve Tartışmalar 16:00 – 16:25 Tayyar Gürdal En Güçlü İletişim Ağı: Din 16:25 – 16:45 Soru ve Tartışmalar 16:45 – 17:00 Ara – Çay / Kahve 17:00 – 17:25 Çiğdem Atakuman Kuzey Mezopotamya Geç Neolitiği’nde “Mühürler”, Sembolizm ve Sosyal Yapı 17:25- 17:45 Soru ve Tartışmalar 17:45 – 18:00 Genel Değerlendirme 18:30 Akşam Yemeği Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon 2. GÜN | 8 ŞUBAT 2013 / CUMARTESİ 22 Tematik Arkeoloji Serisi | 2 Anadolu Arkeolojisinde İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon 8 Şubat 2014 / Cumartesi 09:00 – 09:25 Deniz Erdem Domuztepe’de Ritüel ve Toplum: Küçük Buluntu Dağılımının Sosyal Bağlamı 09:25 - 09:045 Soru ve Tartışmalar 09:45 – 10:10 Burçin Erdoğu Egede Erken Prehistorik Dönemlerde Denizcilik ve Denizyolu Ticaret Ağı 10:10 - 10:30 Soru ve Tartışmalar 10:30 – 10:45 Ara – Çay / Kahve 10:45 – 11:10 Özlem Çevik İki Yakanın Hikayesi: Neolitik Dönem’de Ege’de Kültürel Etkileşim ve İzolasyon 11:10 - 11:30 Soru ve Tartışmalar 11:30 - 11:55 Murat Türkteki Yeni Teknolojilerin Kullanılması ve Yayılmasında Sosyal Organizasyonun Rolü: Çömlekçi Çarkı Perspektifinden Bir Değerlendirme 11:55 – 12:15 Soru ve tartışmalar 12:15 – 13:15 Öğle Yemeği 13:15 – 13:40 Erkan Fidan Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve Yukarı Yerleşme Sistemi 13:40 – 14:15 Soru ve Tartışmalar 14:15 – 14:40 Filiz Divarcı Erken Tunç Çağı Makro Ölçekteki Ticaret Ağı İçinde Marmara Bölgesi’nin Hammadde Kaynaklarına Mikro Ölçekte Bir Bakış 14:40 – 15:00 Soru ve Tartışmalar 15:00 – 15:15 Ara – Çay / Kahve 15:15 – 15:40 Hamza Ekmen Filolojik ve Arkeolojik Belgelere Göre Anadolu’da M.Ö. II. Binde İletişim ve Ulaşım Aracı Olarak Akarsuların Önemi 15:40 – 16:00 Soru ve tartışmalar 16:00 – 16:25 Sezer Seçer Fidan Hitit Sosyal Sınıfları İçinde Hür İnsanlar ve Köleler 16:25- 16:45 Soru ve Tartışmalar 16:45 – 17:00 Ara – Çay / Kahve 17:00 – 17:20 Genel Değerlendirme 17:20 – 18:00 2015 için Düşünceler ve Görüşler 18:30 Akşam Yemeği Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon BİLDİRİ ÖZETLERİ 24 Eşref Abay | Ege Üniversitesi - İzmir İletişimin Göç ve Kültürel Etkileşimdeki Rolü Bağlamında Karaz Kültürünün Güney Yayılımı Doğu Anadolu ve Kafkasya kökenli Karaz Kültürünün M.Ö. 3. bin yılın başlarından itibaren Elazığ Malatya üzerinden Amuq ve Levant bölgesine kadar olan güney yönündeki yayılımı söz konusu yayılımın karakteri bağlamında birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir. Göç ya da kültürel etkileşimin, söz konusu bu yayılımda rol oynadığı tartışmaların ağırlıklı kısmını oluştururken, her iki olguda bölgeler arası iletişimin belirleyici rolü yeterince kavramsallaştırılmamıştır. Bu çalışmada Karaz Kültürünün güney yayılımı örnek alınarak iletişimin göç ve kültürel yayılım süreçlerinde oynadığı belirleyici rol tartışılacaktır. 25 Belgin Aksoy | Uludağ Üniversitesi – Bursa Sosyal Sistemler ve İletişim: Arkeolojik Kontekste Sorulabilecek Sorular ve Olası Yanıtlar İnsan ve toplum yaşamını çok farklı tarafları ile ele alıp, en yaygın tanıma göre “geçmişin rekonstrüksiyonunu maddi kültür varlıkları ile yapma” iddiasındaki arkeolojinin sosyal sistemleri nasıl okuyabildiği hususu, en azından Türkiye’deki arkeolojinin hiçbir zaman önceliklerinden olmamıştır. Gerçi bu bilimin doğası gereği hep ilişkiler konuşulur, karşılaştırmalarla benzerlikler ve dolayısıyla da ilişkiler irdelenir, ancak ilişkinin mekanizması hep ikincil bir unsur olarak kalır. İletişim kavramını konuşacaksak öncelikle ilişkiden daha fazlasını anlamalıyız. Bu noktada bilimsel düşünüşte adeta bir omurga niteliğini taşıyan sistem teorisi ve onun sosyal sistemlerdeki uygulaması, yorumlama aralığımızın genişlemesine önemli katkıda bulunabilir. Sistem aslında canlı ve canlı olmayan tüm çevremizde karşımıza çıkan, devinimleri sağlayan vaz geçilmez bir olgudur. Geçmiş toplumlar da aslında yaşayan ve işleyen sosyal sistemlerdi. Sosyal sistemlerin doğasında iletişim önemli bir rol oynar. Sosyal sistemlerin işleyişiyle ilgili en önemli teorisyenlerin başında gelen Niklas Luhmann’a göre bir toplumun işleyebilmesi tamamen iletişim sayesinde olmaktadır. Bildiride sosyolojide önemli bir yere sahip olan ve iletişimi sosyal sistemlerin işleyişinde en önemli unsur kabul eden bu teorinin, arkeolojik malzemenin yorumlanmasında nasıl uygulanabileceği ile ilgili kimi önerilerde bulunulacaktır. Malzeme üzerinden iletişim biçimleri tanımlanacaktır. Kültürler arasındaki etkileşimde, hangi unsurların kabul edilip hangi unsurların dışarda bırakıldığı konusunda belirleyici olan etkenin, iletişimin mekanizmasından kaynaklandığı varsayımı tartışılacaktır. 26 Çiğdem Atakuman | Orta Doğu Teknik Üniversitesi - Ankara Kuzey Mezopotamya Geç Neolitiği’nde “Mühürler”, Sembolizm ve Sosyal Yapı Kuzey Mezopotamya’da, Geç Neolitik (c. M.Ö. 7000-5500 BC) sürece dair buluntu veren yerlerde ele geçen ve arkeoloji dünyasında “mühür” olarak adlandırılan küçük buluntular aslında taş, kil veya kemik gibi bir materyalin kolye ucu veya düğme tarzında şekillendirilmesi ve çoğu zaman bu şekillndirilmiş nesnenin üzerine soyut bir imgenin oyularak resmedilmesiyle üretilen nesnelerdir. Sıklıkla görülen soyut imgeler arasında, sepet örgüsüne benzer nitelikte betimlemeler, içiçe geçmiş halkalar, zigzaglar, ya da paralel ya da dikey çizgilerin çeşitli kombinasyonlarının yanısıra, keçi, yılan ve akrep gibi hayvanları betimlediği düşünülen imgeler, insan bedenini andıran şekiller ve ev tarzı yapıyları andıran ifadeler de gözlemlenmektedir. Yaygın bir görüşe göre bu nesneler üzerindeki semboller kişi veya grupların sembolik kimlik işaretleri olabilir ve mühürleme işlemi de bu kişi veya grupların bazı mallar üzerindeki mülkiyet haklarını ve dolaşımını kontrol edebilme yetilerini göstermektedir. Benzer bir diğer fikre göre ise, limitli bir stilistik repertuar içinde üretilmiş olan bu nesnelerin her birtipi aslında bir çeşit mal tipine karşılık gelmektedir ve mühürleme işlemi sosyal gruplar arasındaki değiş-tokuş işlemlerinde, değiş tokuşu yapılan malın kaydının tutulabilmesini sağlamaktadır. Nitekim, bu kullanım biçiminin M.Ö 4.bin yılın sonlarında tapınak ekonomisi ile idare edilen şehir devletlerinde gördüğümüz hiyeroglif ve çivi yazısına öncülük eden bir sistem olduğu görüşü yaygındır. Bu açıklamalar her ne kadar cazip görünse de eleştirel bir açıdan yaklaştığımızda iki sorun göze çarpmaktadır. Birinci sorun “mühürlerin” gerek tipolojik olarak gerekse üzerlerinde taşıdıkları sembolik imgeler açısından geniş bir coğrafyada büyük benzerlikler göstermesidir, ki bu durum söz konusu nesnelerin öznel kimlik göstergeleri olabileceği fikrini zayıflatmakta, tersine bu nesnelerin ortak bir sembolik dünyayı simgelediği fikrini güçlendirmektedir. Bu ortak dünyanın mal tiplerine dair bir betimlemeden ibaret olduğu ve bunun da yazının öncülü olduğu fikri ise Geç Neolitik dönemin birçok kazı yerinde birçok mühür ele geçmesine rağmen mühürlenmiş obje sayısının önemli farklılıklar barındırması, hatta Domuztepe- Kahramanmaraş gibi kazı yerleri için neredeyse yok denecek miktarda az olması nedeniyle zayıflamaktadır. Bu çalışma Kuzey Mezopotamya’nın Geç Neolitik mühürlerini tipolojik olarak değerlendirmekte ve tipler arasındaki ilişkileri incelemektedir. Çalışma, söz konusu nesnelerin sosyal kimlik ve statü göstergeleri olduğu fikrini savunmakta , bu bağlamda da sosyal yapıyla ilgili önemli ipuçları barındırdığı iddiasında bulunmaktadır. Daha da önemlisi, bu nesneler aracılığıyla kimlik ve aidiyet göstergelerinin erkek cinselliğinin önemine vurgu yapar bir hale getirildiğini göstermektedir ki, bu yorum, çalışması yapılan set içindeki fallik objelerin artması ve bu objelerle diğer soyut ve naturalistik objeler arasında bulunan stilistik bağlarla açıklanmaktadır. 27 Adnan Baysal | Bülent Ecevit Üniversitesi - Zonguldak Arkeolojide İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon İletişim ağı sayesinde insan sadece sosyal anlamda değil kültürel anlamda da büyümenin bir yolunu keşfetmiş olduğundan geçirmiş olduğumuz son on yıl içinde son derece popüler olan globalizasyon, küreselleşme gibi dünyanın küçüldüğüne referans eden terimlerin yaygın olarak kullanımı aslında dünyanın küçülüşüne değil iletişim ağının büyümesine işarettir. İşte bu noktada insanın ulaşmış olduğu bu inanılmaz derecedeki büyük ve önemli iletişim ağının tarih öncesini araştırmak ve bu iletişim ağının orijinini ortaya koymanın zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu bir anlamda iletişim ağının kültürel ve özellikle sosyal organizasyondaki rolünü, değerini, işleyiş mekanizmasını irdelemektir. Günümüzden binlerce yıl öncesinde iletişim sistemi içerisinde kendi kültürel yapılarını oluşturabilen ve günümüzde ultra teknolojiler sayesinde bunu daha da hızlandıran insan arasındaki geçişi anlamak değerlendirmek arkeolojik anlamda bunu yine materyal kültür aracılığıyla analizini yaparak göstermek her geçen gün insan merkezli araştırmaların özünü teşkil etmektedir. Sosyal Organizasyon, içeri dönük (internal organization), dışa dönük (external organization) olmak üzere farklı kategorilerde toplamsal ve kültürel ilişkilerin sahne aldığı ve düzenlendiği arenalar olarak değerlendirilmekle birlikte sosyal organizasyonu her iki açıdan baktığımızda yatay veya dikey olarak da görmek mümkündür. Dikey sosyal organizasyonu, binlerce yıl aynı noktada yer alan yerleşimlerin, aynı noktada üst üste kurulan evlerin ve bu yapılanma içinde ne tür internal organizasyonun etkisinin sürdüğünü anlamak üzere yapılabilecek çalışmalar olarak kabaca tanımlanabilir. Bunun yanında yatay sosyal organizasyonu değerlendirdiğimizdeyse çağdaş olan en azından 3 nesili kapsayan yerleşme içinde ve yerleşmeler arası sosyal organizasyonu değerlendirmek mümkündür. Bu değerlendirmeler elbette ele alınan, sorgulanan toplumsal formasyona bağlı olarak da değişme gösterecektir. Örneğin, göçer, avcı toplayıcı, egaliter veya şehirleşmiş develtlerde, yani toplumsal ölçeğin büyüdüğü veya küçüldüğü oranda farklı toplumsal gereklerden dolayı farklı sosyal organizasyon modelleri ortaya öıkacaktır ve bunların güç, politik, ticari, ekonomik, sembolik, kültürel, pratik, dinsel, tabusal bir çok itici kaynakları olacaktır. 28 Özlem Çevik |Trakya Üniversitesi - Edirne İki Yakanın Hikayesi: Neolitik Dönem’de Ege’de Kültürel Etkileşim ve İzolasyon Batı Anadolu Bölgesi’ndeki kültürlerin genellikle Anadolu ve Yakın Doğu bağlamında ele alındığı ve bu bölgede ortaya çıkartılan arkeolojik bulguları da sıklıkla, Yakın Doğu’dan “aktarılan” Neolitik yaşam tarzının köklerine veya paralelliklerine ilişkin kanıtlar olarak tartışmaktadır. Bu bildiride Ege Denizi’nin her iki yakasında MÖ 7000-5500 tarihlerinde materyal kültüründe görülen farklılık ve benzerlikler bir arada ele alınarak yorumlanmaya çalışılacaktır. 29 Filiz Divarcı | Trakya Üniversitesi - Edirne Erken Tunç Çağı Makro Ölçekteki Ticaret Ağı İçinde Marmara Bölgesi’nin Hammadde Kaynaklarına Mikro Ölçekte Bir Bakış Erken Tunç Çağı’nda büyük bir ticaret ağının bulunduğu düşünülmektedir. Bu ticaret ağı ile bölgelere çeşitli hammaddenin dağıtılması sağlanmıştır. Küçük çaplı, yerel maden yataklarının işletilmesinden, zamanla daha büyük maden yataklarının işletilmesine geçildiği düşünülmektedir. Büyük maden yatakları dışında Ege’de bulunan daha küçük bakır yataklarının özellikle M.Ö. III. binin başlarında belli bir önem taşıdığı düşünülmektedir. Bakır ve gümüş kaynakları bakımından zengin Marmara Bölgesi’nin hammadde kaynaklarının bu ticaret ağı içindeki konumunun irdelenmesi, bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Bölgede yapılan araştırmalar bu bakımdan incelendiğinde dikkat çekicidir. Trakya’da, ETÇ III’e ait, İç ve İç Batı Anadolu Bölgesi kökenli malzeme veren Kanlıgeçit’in dışında, Bulgaristan’da Galabovo’da, Edirne yakınlarında Kaynaklar II / Sülecik’de, Keşan ilçesindeki Mezarlık Tepe’de ve İpsala’daki Arpalık Tepe gibi yerleşmeler önceleri Istranca Dağları’ndaki bakır yataklarını işletmek ya da yerel madencilerden bakırı alıp başka yerlere satmak amacıyla Anadolu’dan Trakya’ya gelen koloni yerleşmeleri olarak nitelendirilmiş ancak bu tezi destekleyecek daha başka veriler elde edilememiştir. Istranca Dağlarında İkiztepe ve Dereköy maden yatakları dikkatimizi çekiyor. Bulgaristan’daki maden yatakları da oldukça önemliydi ve oraya ulaşmanın en kolay yolu Meriç Nehri’ydi. Batı ve Doğu Trakya’daki höyüklerin İTÇ tabakalarındaki ithal malzemelerin varlığı, aşağı ve yukarı doğrultudaki nehir taşımacılığına dayanmış olmalıdır. Güney Marmara’nın erken madencilik ile ilgili çalışmalarında ise Anadolu’nun önemli, kurşun-gümüş yönünden zengin olan Balya madeni, Kaletaş ve Kartalkaya altın madeni ve bakır ve kurşun ile birlikte bir kalay zuhurunun varlığı tespit edilen Soğukpınar – Madenbelenitepe madeni başta olmak üzere, birçok yatak gözden geçirilmiştir. Jeolojik araştırmaların yanı sıra bölgedeki buluntular üzerinde yapılan analizler sonucunda madenlerin kullanımı ile ilgili veriler elde edilmiştir. Marmara Denizi’nin güneye açılan kapısı durumunda olan, Kapıdağ Yarımadası’nı ana karaya bağlayan tombolo üzerinde antik dönemde oldukça önemli bir liman kenti olan antik Kyzikos şehri ve limanının olduğu yerde III. binde Bardakçıtepe Höyük ve Karaağaçlar Höyük gibi kıyı yerleşmeleri göze çarpmaktadır. Güney Marmara’da taşımacılıkda kullanıldığı düşünülen Gönen Çayı, Balya madenlerini kıyıya, Erdek körfezine bağlayan bir su yolu olması bakımından önemlidir. Bu çalışma ile Erken Tunç Çağı geniş ticaret ağı içinde, kıtalar arasında önemli bir bağlantı noktası olarak Marmara Bölgesi’nin hammadde kaynaklarına mikro ölçekte odaklanıp, yerleşme dokusu ile arasındaki bağ incelenerek kendi içindeki dinamiklerinin ortaya konmasına çalışılacaktır. 30 Güneş Duru | Dünya Arkeoloji Kongresi (Üyelik Sekreteri) Çöküş: PPNB Yerleşik yaşamla birlikte ekonomi ağırlıklı, çizgisel bir gelişim ve yayılım çerçevesinde, bölge ve coğrafya gözetilmeden genel ve büyük resmin içinde benzerliklerine vurgu yapılarak ele alınan Neolitik köyler, araştırmacıların gözünde tek tip bir yaşam biçiminin yaşandığı yerlerdir. Bu algının oluşmasındaki neden Neolitik Dönem araştırmalarının başladığı coğrafyada böylesi bir olgunun büyük ölçüde gözlenmiş olmasıydı. Oysa Orta Anadolu’daki gelişimin sanıldığının aksine bağımsız olduğunu gösteren kanıtlar sadece bu bölge için değil, farklı coğrafyalarda bağımsız gelişim modellerinin de olabileceğini göstermiş oldu. Dahası Orta Anadolu Neolitik iletişim ağının dışında kalarak Fırat ve Dicle havzalarında yaşanan büyük çöküşten de kendini korumuş oldu. Bu bildiride PPNB sonunda yaşanan “çöküşü” oluşturan etkenler ve iletişimin çöküş sürecindeki rolü üzerinde durulacaktır. 31 Hamza Ekmen | Bülent Ecevit Üniversitesi - Zonguldak Filolojik ve Arkeolojik Belgelere Göre Anadolu’da M.Ö. II. Binde İletişim ve Ulaşım Aracı Olarak Akarsuların Önemi Bilindiği gibi, Prehistorik devirlerden itibaren insanın yaşam alanını belirlemesinde coğrafi yapı ve doğal faktörler belirleyici rol oynamıştır. Başta su kaynakları, topografya ve iklim koşulları, yaşam alanlarının niteliğini oluşturan temel etmenler olarak göze çarpar. Günümüzde dahi, insanın kendi kültürel, coğrafi yapısını oluşturabilmek ve yaşam alanını daha elverişli hale getirebilmek için adı geçen coğrafi faktörlere ancak mümkün olduğu ölçüde etki edebildiği görülür. Yaşam alanlarının ve kültürel coğrafyaların oluşmasında önemli bir öğe olan akarsular, diğer coğrafi faktörlerden farklı olarak bir iletişim ve ulaşım aracı olarak da kendini gösterir. Akarsuların oluşturduğu vadiler elverişli yaşam alanlarını meydana getirmelerinin yanında, doğal güzergâhları da oluşturmaktadır. Akarsu vadilerinin oluşturduğu doğal yollar ve geçitler günümüzde de karayolu ve demiryolu hatlarının belirlenmesini sağlayan temel unsurlardır. Akarsuların, uygun yaşam ve ulaşım alanlarını sağlamalarının yanında, başlı başına bir ulaşım ve dolayısıyla iletişim aracı olduğu görülür. Prehistorik devirlerden itibaren, Anadolu ve Mezopotamya, Kuzey Suriye ve Levant ile gelişen ticari ilişkiler M.Ö. II. Bin yılın başında, son derece sistemli bir hale gelmiştir. Söz konusu dönemde bağımsızlığını kazanan Assur kenti, Anadolu şehirleri ile sürdürülen ticaretin daha serbest ve kolektif olarak işleyebilmesi için ticaretin yazılı kurallar ile güvence altına alınmasını sağlamıştır. M.Ö. II. Bin yılın ilk çeyreğinde Anadolu ile Mezopotamya ve Kuzey Suriye arasında gelişen 1000 kilometreyi aşan ticaret ağının bağlantı yollarının ve güzergâhlarının belirleyicisi de adı geçen coğrafyaları kültürel anlamda birbirine bağlayan akarsulardır. Döneme ait filolojik ve arkeolojik belgelerde akarsuların işlevi ve önemi hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır. M.Ö. 17. yüzyılın ortalarından itibaren Anadolu’da ilk merkezi devleti kuran Hititlerin, merkeziyetçi yapının güvende tutulması, ekonomik ve askeri faaliyetlerin geliştirebilmesi için ihtiyaç duyduğu akarsu kaynaklarını elde tutmaya özen gösterdiği dikkati çekmektedir. Hitit Çağı’nda farklı toplulukların birlikte yaşadığı Anadolu’da, bu toplulukları bir arada tutmak için gerekli olan ulaşım ve iletişim ağının temel öğelerini akarsular oluşturuyordu. Bu çalışmada akarsuların ulaşım ve iletişim aracı olarak M.Ö. II. Bindeki durumu filolojik ve arkeolojik belgelerden yola çıkılarak ortaya konmaya çalışılacaktır. 32 Deniz Erdem | Orta Doğu Teknik Üniversitesi - Ankara Domuztepe’de Ritüel ve Toplum: Küçük Buluntu Dağılımının Sosyal Bağlamı Bu çalışma kapsamında Kahramanmaraş ilinde yer alan ve Geç Neolitik Dönem’e tarihlenen Domuztepe yerleşiminin ritüel olarak tanımlanan alanlarından ele geçen küçük buluntuların mekansal dağılımı incelenmiştir. Bu kontekstler Ölüm Çukuru, Hendek ve Yanmış Yapı olarak adlandırılmış ve sıkıştırılmış kırmızı toprakla özel olarak yapıldığı anlaşılan Kızıl Teras alanı içinde ve bu alanla bağlantılı olarak tanımlanmışlardır. Kazılar sırasında bu alanlardan ele geçen küçük buluntular; mühürler, taş kaplar, obsidiyen nesneler, deniz kabukları, boncuklar, küçük baltacıklar, ağırşaklar, taş ve kemik aletler olarak sıralanabilirler. Bu objelerin dağılımı Uyum Analizi yöntemi ile incelenmiştir. Bu yöntem sayesinde nesnelerin birbirleri ve mekânlar ile olan ilişkileri ve bu ilişkilerin derecelerinin saptanması mümkün olmuştur. Bu analizlerin amacı Domuztepe’de gerçekleşen ritüellerin doğasını açıklamaya çalışmak; bu sayede de Geç Neolitik topluluklarının sosyal organizasyonlarında ritüellerin önemi anlamaya çalışmaktır. Domuztepe 20 hektarlık alanı M.Ö. 6. bine tarihlenen yerleşimlerin en büyüğüdür. Kuzey Mezopotamya’da “Halaf” olarak tanımlanan bu dönem (M.Ö. 6000-5200), Neolitik geçiş (c.10500-7000 BC), olarak adlandırılan; ilk yerleşik ve tarım topluluklarının ortaya çıktığı dönem ile ilk şehir devletlerinin ortaya çıkışı (c. 4000-2500 BC), arasında kalan bir zaman aralığını tanımlamamak için kullanılmaktadır. Bu nedenle, Halaf Dönemi geleneksel olarak ilk şehir devletlerini karakterize eden merkezi otorite, ritüel ve ekonomik merkezileşme evriminde önemli bir aşama olarak algılanmaktadır. Ancak, bu anlayış bugüne kadar yapılan çalışmalarla yeterince desteklenmemiştir. Domuztepe gibi büyük ve binlerce insana ev sahipliği yapmış Halaf yerleşimlerinin bulunmasına rağmen arkeologlar doğrudan merkezi otoritenin varlığını gösteren kanıtlar bulamamışlardır. Mimari yapı ve bölgesel yerleşim modelleri genellikle akraba ilişkileri ile kurulan geniş ev odaklı ve hiyerarşik olmayan bir organizasyona işaret etmektedir. Bu genişletilmiş ev odaklı grupların Domuztepe gibi büyük ölçekli yerleşimlerde ikamet eden gruplarla ilişkilerinin nasıl düzenlendiğinin anlaşılması oldukça zor olmuştur. 33 Burçin Erdoğu | Trakya Üniversitesi - Edirne Egede Erken Prehistorik Dönemlerde Denizcilik ve Denizyolu Ticaret Ağı Bu sunumda Batimetri, rüzgar ve deniz akıntıları’na göre Egede erken dönemlerde gelişen denizcilik; Denizciliğe bağlı olarak Ege adalarının erken kolonizasyonu ve MÖ 11.000 yıldan başlayarak başta obsidiyen ticareti olmak üzere Ege’de oluşan ticaret ağı; Ege adalarının birbirleri ile olan ilişkiler ve adalarla ana kara ilişkileri verilmeye çalışılacaktır. 34 Cevdet Merih Erek | Gazi Üniversitesi - Ankara Epi-Paleolitik Dönemde Anadolu Yakındoğu İlişkilerindeki İzler Anadolu coğrafyası, siyasi sınırlarla bölündüğünde yalnız başına bir kara parçası ya da gerçek bir köprü gibi değerlendirilebilir. Ancak Anadolu coğrafik bir terime sığdırılacak olursa “plato”dan öteye geçemez. “Plato”, çevresindeki diğer fiziki oluşumlara göre alçakta kalmış, akarsularla parçalara ayrılmış, dalgalı ve eğimli geniş düzlükleri ifade etmektedir. Bu durum Anadolu’nun plato özelliği yüklenmesini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Fiziki koşulları nedeniyle diğer karasal alanlarla bağlantı oluşturması da kaçınılmazdır. Özellikle canlıların yayılma eğilimlerini deniz seviyesinden itibaren aşağı yukarı 4000 metreye kadar geniş bir coğrafyaya doğru gerçekleştirmeleri, Anadolu ve yakın çevresinin yoğun bir yaşam alanı halini kazanmasına yol açmıştır. İnsanlık tarihine bakıldığında Anadolu ve Yakındoğu ilişkilerindeki yoğunluğun ne denli büyük olduğu görülmektedir. Peki, bu yoğunluğu biz arkeolojik açıdan en erken tarihlerden itibaren hangi veriler veya kaynaklar yoluylakanıtlayabiliyoruz? Adı Paleolitik Çağ olan ve hemen devamında Epi-paleolitik dönemle devam eden büyük ve bir o kadar da çözümlenmesi zor olan insanlık tarihine ilişkin iletişimin varlığı hangi kriterlerle ortaya konulabilir? İnsan söz konusu olduğunda bir kültürün varlığını kabul etmekle yola çıkmak mümkündür. Çünkü kültür, adına ister ilkel denilsin ister modern, insana özgüdür ve mutlak gerçeklik içinde değerlendirilmelidir. Kültür için yapılan pek çok tanım bulunmaktadır. Bu tanımların hemen hepsinin ortak noktası insanın ürettiği ve yaşam modeli haline getirdiği teknolojik ürünler, ekonomik ve sosyal işleyişler bütünüdür. Yukarıda söz konusu ettiğimiz büyük çağ ve hemen arkasından gelen dönem için çok genel geçer ve basit bir tanımlama olarak “avcı-toplayıcılar çağı” denilmiştir. Yaşam modeli, dolayısıyla kültür düzeyi için bu basit tanımlama, kendinden sonra gelen tüm kültürlerin ne kadar muhteşem ve arkeologlar için buluntuları “eser” sayılabilecek kültürel gelişimlerin temelini oluşturmaktadır. Öyleyse “avcı-toplayıcılar” kültürü, düşünüldüğü kadar basit ve sıradan değildir. Çünkü insanlık tarihinin her boyutu, bir öncesinin teknik, sosyal ve ekonomik yapılanmalarının temeli üzerine gelişmiştir. Bu noktada insanlık tarihinin en önemli değişimlerinden birini Paleolitik Çağın sona ermesi ile Neolitikleşme süreci içine girdiği ara dönemde görmek mümkündür. İletişimin ciddi anlamda geliştiğini gösteren kanıtlar da bu ara dönemin bulguları içinde görmekteyiz. Epipaleolitik denilen bu ara dönemin kültür materyallerini, kendisini önemli oranda ortaya koyduğu Yakındoğu-Anadolu ve Zagros silsilesinin oluşturduğu coğrafik bölgede, diğer bir deyişle “Güneybatı Asya Ekolojik Nişi” içinde değerlendirmek, insanın iletişimdeki adımlarını görmek açısından önemli olacaktır. 35 Erkan Fidan | Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi - Bilecik Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve Yukarı Yerleşme Sistemi Neolitik Dönem’den itibaren Batı Anadolu’da görülen basit mimari düzeninin İlk Tunç Çağı’nın ortalarına doğru bazı yerleşmelerde karmaşık bir yapıya büründüğü açıktır. Bu yeni sosyal organizasyonda hem yöneticilerin yaşadığı alan tanımlı bir hale gelmekte, hem de Aşağı Yerleşme’deki yoğun nüfus, iş gücünü arttırmaktadır. Aslında Ortaçağ Avrupası’nın feodal yapısına çok benzeyen bu sistemde, Yukarı Yerleşme’de sadece yönetici ile yöneticinin akrabaları ve bunlara hizmet eden kişiler; nüfusu Yukarı Yerleşme’den daha fazla olan Aşağı Yerleşme’de ise iş bölümü gereği tarım, hayvancılık, madencilik ve çömlekçilik gibi uğraşları olan halk yaşamaktadır. Bu şekilde, Batı Anadolu’da kabaca İlk Tunç Çağı’nın ortalarında, merkezi otoritenin güçlendiği ve sosyal sınıf farklılıklarının ortaya çıktığı yepyeni bir sosyal organizasyon kendini gösterir. Mezopotamya’nın tapınak ekonomisinden çok daha farklı bir mekanizmaya sahip olduğunu tahmin ettiğimiz bu oluşum, ‘Batı Anadolu Uygarlığı’’ tanımına uygun olarak, söz konusu bölgenin kendi iç dinamiklerinin harekete geçmesi ile şekillenmeye başlamış olmalıdır. İç Batı Anadolu’da Karataş Semayük’te İTÇ I sonu ile İTÇ II başına tarihlenen tabakalarda görülen ilk basit uygulamanın yanında, Küllüoba’da yapılan kazılar, Aşağı ve Yukarı Yerleşme konseptinin en azından İTÇ II Dönemi’nin başından itibaren söz konusu olduğunu kanıtlamaktadır. Mimarideki bu gelişimin, Batı Anadolu’nun kıyı kesiminde Troya ve Liman Tepe gibi merkezlerde ise en erken İTÇ III Dönemi’nde görülmeye başladığını söyleyebiliriz. Bölgenin doğusunda, Orta Anadolu’dan OTÇ öncesine ait henüz böyle bir yerleşim modeli bilinmezken, batıdaki Ege Dünyası’nda ise bugüne kadar sadece Tiryns’de İTÇ III Dönemi’nde Aşağı Yerleşme belgelenebilmiştir. 36 Sezer Seçer Fidan | Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi - Bilecik Hitit Sosyal Sınıfları İçinde Hür İnsanlar ve Köleler Anadolu topraklarında ilk devleti kurmuş olan Hititler, hüküm sürdükleri yaklaşık 450 yıl boyunca toplumda sınıf farklılıklarını içinde barındıran bir yönetim sistemini benimsemişlerdir. Özellikle Hitit Kanun Metinleri, hür insanlar ile köleler arasındaki ayrımı anlamamıza yardımcı olacak en iyi kaynaklardandır. Burada söz konusu kanun metinlerinden yola çıkılarak hür insanlar ile köleler arasındaki ayırım üzerinde durulacaktır. Hitit toplumunda bu tabakaların en üstünde Kral, Kraliçe ve Kralın maiyeti (Kral Ailesi) yer almaktadır. Söz konusu bu soylu kişilerin ardından “üst düzey yöneticiler” olarak adlandırabileceğimiz, genellikle kralın akrabalarından ve asillerden oluşan yüksek rütbeye sahip başka bir sınıf gelmektedir. Kralın kararında etkili rol oynamaları açısından Panku, Tuliya ve Yaşlılar Meclisini de (LÚMEŠ ŠU.GI) sınıfsal tabakanın üst bölümüne yerleştirmek gerekmektedir. Bu kurulların Hitit İmparatorluk Dönemi öncesindeki etkileri bilinse de İmparatorluk Dönemi ile birlikte Mutlak Monarşi yönetim sistemini benimsemiş Hitit toplumunda yerlerini kaybettikleri görülür. Soylu grupların ardından Hitit halkının çeşitli meslek gruplarına bölündüğü anlaşılmaktadır. Bunlar tüccarlar, zanaatkârlar, çiftçiler ve hayvancılıkla uğraşan kişilerdir. Bilindiği gibi Hitit toplumunda feodal tımar sistemi uygulanmaktadır. Bu durumda meslek sahiplerinin bazı günlerde devlet için bazı günlerde ise kendileri için çalıştıkları görülmektedir. Hititlerde sosyal sınıf skalasının en alt tabakasındaki kölelerin ise NAM.RA (sivil esir)’lar ve ARAD (köle/hizmetçi)’lar olduğu bilinmektedir. 37 Tayyar Gürdal | Bülent Ecevit Üniversitesi - Zonguldak En Güçlü İletişim Ağı: Din İnsanoğlunun en eski ve en uzun süren sosyal organizasyonu olan din; Durkheim için “bilgimizin sınırlarını aşan şeyleri” kapsarken, Marx tarafından “baskı altındakilerin nefesi, kalpsiz dünyanın kalbi, ruhsuz durumların ruhu ve halkın sakinleştiricisi” olarak tanımlanır. Dinin kanalına sokulan bilgi en hızlı yayılan ve en kalıcı olan bilgidir. Günümüz bilgisi ile; ilk sanatsal yaratı aynı zamanda, dinin başlangıcının ilk somut kanıtıdır. İlk resim niye çizilmiştir? İlk heykel niye yapılmıştır? Ölümün varlığının bilgisi ile oluşturulmaya başlayan, dinin başlangıcı? Din sosyal bilimlerin bakışı ile bir çok yönden değerlendirilebilecek olsa da; yapısalcı, yapısal-işlevselci bakış, dini ve konumunu anlamlandıran en yaygın yaklaşımdır. Bu yaklaşım; doğa güçleri, çok tanrılı dinler ve tek tanrılı dinler biçimindeki evrilme için geçerlidir. Çünkü yapı ve öğeleri bu evrilmeyi doğurur. Yapı dinler ile birlikte evrilirken, din var olduğundan beri, din ile ilgili değişmeyen şeyler arkeolojik verilerin ışığında nasıl açıklanmalıdır? Başlangıcından günümüze en güçlü sosyal iletişim ağını oluşturan dinlerin yapısı; yapısal işlevsel, sembolik etkileşim, sosyal çatışma vb. analizler aracılığıyla nasıl anlamlandırılmalıdır? Çalışma bu sorulara bir cevap arayışıdır. 38 Ali Umut Türkcan | Anadolu Üniversitesi - Eskişehir Yukarı Mezopotamya da İlk Tapınaklar Olgusu ve Neolitik Sosyal Gelişim Modelleri İnsan kültürünün ilk gerçek dönüşümünün yaşandığı Neolitik Çağ, Önasya ve Yukarı Mezopotamya Bölgesi’nde birçok farklı kültür ürünlerinin ve gelişiminin ortaya çıkmasına sahne olmuştur. “Anıtsal kült yapıları” yalnızca söz konusu dönem ve bölge için değil, belki de tüm dünyada türünün ilk örnekleri olması bakımından önemlidir. İlk örnekleri Jericho’da ve Çayönü’nde, daha sonra Nevali Çöri ve Göbekli Tepe’de uç örneklerinin ortaya çıkarıldığı bu yapılar, Neolitik Dönemin Üretimci Yerleşik Köy Toplum Modellerine uymamaktadır. Sosyal gelişim modelleri ve bunun arkeolojik bulgulardaki yansımasına ilişkin değerlendirmelerin ışığında, Önasya’da Neolitik Çağ’ın başlangıcında, avcı-toplayıcı toplulukların üretim ekonomilerine geçiş evresinde beklentilerin ötesinde anıtsal yapılar ortaya çıkarması, insan gruplarının belirli bir uzmanlık ve iş bölümü anlayışı ile çalıştıklarını göstermektedir. Bu gelişim özellikle Göbekli Tepe’de ortaya çıkan “kült merkezi” anlayışında farkedilen, belli kurallara dayalı inanç sistemi ve bunun yansıması olan her türlü emekzaman hesabını aşan işgücü örgütlenmesi, uzmanlaşan işgücünün ürünü olan kült yapılarında yansımaktadır. Bu nedenle, Önasya’da Neolitik Çağ’ın başlangıcındaki basit avcı-toplayıcı toplulukların çok ötesinde, gelişkin soyutlaştırmalara ve standard bir simgecilik anlayışına dayanan dini kurumlara sahip ve gelişkin yerleşim modelleri sunan bir toplum yapısı ile karşı karşıya olunduğunu göstermektedir. Buradaki sorgu, Stonehenge’daki törensel merkezlerle, Göbekli Tepe’deki yerleşikliğin başındaki tapınakları inşa eden işçi ve uzman gruplarının nasıl devşirildiğidir. Bu tür yapıların önemi, harcanan emeğin miktarından daha çok işgücünün nasıl örgütlendiğini belirler. M.Ö 9. binde daha da belirgin bir biçimde kendini gösteren bu hiyerarşik örgütlenme etkisini özellikle mimari birimlerdeki boyut ve düzenlemelerinde, farklı ölü gömme adetleri, şölen gibi kaynak paylaşımını düzenleyen ritüel etkinliklerde ve bölgelerarası hammadde takasına dayanan ticari etkinliklerde gösterir. 39 Murat Türkteki | Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi - Bilecik Yeni Teknolojilerin Kullanılması ve Yayılmasında Sosyal Organizasyonun Rolü: Çömlekçi Çarkı Perspektifinden Bir Değerlendirme MÖ. III. Binyıl’ın ikinci yarısı Batı Anadolu’da, özellikle şehircilikte önemli aşamaların kaydedildiği ve uzak bölgeler arası ilişkilerin yoğunluk kazandığı bir zaman dilimi olarak bilinir. Bu gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan sosyal yapıdaki değişiklikler ve kültürel etkileşimler, madencilikte ve çanak çömlekçilikte ihtiyaçların çeşitlenmesine ve yeni teknolojilerin kullanılmasına zemin hazırlamıştır. Kültürel etkileşimin yönünün ve yoğunluğunun belirlenmesinde -doğal ulaşım yolları dışında- doğal hammadde kaynaklarının bulunduğu bölgeler; siyasal, sosyal ve ekonomik yönden giderek güçlenen yönetimlerin bulunduğu merkezlerin konumları;ticaret ağı ve bu ağ üzerindeki ana ulaşım yolları önemli rol oynamıştır. Bu bağlamda ele alınması gereken bir diğer konu da yeni teknolojilerin benimsenmesi ve kullanılmasının ne şekilde gerçekleştiğidir. Küllüoba İTÇ III dönemi çark yapımı çanak çömleğinin incelenmesi sonucu, bu konuya açıklık getirecek bazı ipuçlarına ulaşılmıştır. Bu doğrultuda bildiride, Mezopotamya’da MÖ. 4. Binyılın başlarından itibaren kullanılmaya başlanılan çömlekçi çarkı teknolojisinin M.Ö. 3.binyıl ortalarında batı Anadolu’ya nasıl bir iletişim ağı ve sosyal organizasyon sayesinde ulaşmış olabileceği; ne şekilde kullanıldığı; benimsenme aşamaları ve ayrıca çömlekçi çarkını kullanan usta sınıfının nasıl ortaya çıktığı ve sosyal yapı içerisindeki konumu gibi konulara yer verilecektir. 40 Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon KAPANIŞ ve 2015 İÇİN GÖRÜŞMELER 41 Daha iyi bir organizasyon için konular, temalar üzerinde öneri ve görüşlerinizi bizlerle paylaşacağınız umuyoruz. _____________________________________________________ 42 Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon YAZIM KURALLARI 43 Önemli Sempozyumda sunulan bildiriler bir önceki çalışmada (Yerleşim Sistemleri ve Mekan Analizi | Trakya Üniversitesi – Edirne) olduğu gibi Tematik Arkeoloji Serisi genel başlığı altında yayınlanacaktır. Yayın programı için (bu kitapçık sayfa 42) belirtilen tarihler yayın aşamasının aksamaması için ve çalışmanın 2015 yılı organizasyonuna yetiştirlmesi açısından son derece önemlidir. Dolayısıyla, siz katılımcıların bu tarihlere uymanızı rica ederiz. Çalışmalarınız bir seçici kurul tarafından deerlendirilecektir. Bir anlamda hakem kurulu (peer review) bir yazım ve değerlendirme sistemi içinde ele alınacaktır. Dolayısıyla bu hususun altını çizerek siz değerli katılımcılara hatırlatmakta yarar görüyoruz. Makale Son Gönderim Tarihini (15 Ekim2014) siz sayın katılımcıların çalışmalarının en iyi şekilde değerlendirilmesi, zamanın yayın süreci için iyi kullanılabilmesi, gecikmelerin ve basım aşamasında sorunlar yaşanmadan çalışmanın yayınlaması ve bir sonraki sempozyum sürecine (TAS 3) yetiştirilmesi açısından yayın programına uyulması son derece önemlidir. Bunun dışında herhangi bir bekleme programın yürümesinde, yayının hazırlanmasında ve çalışmanın basılmasında birbirini izleyen bir çok gecikmeye neden olacağından bu tarihleri dikkate alarak çalışmalarınızı hazırlayacağınızı ve değerlendireceğinizi umuyoruz. Yayın İlkeleri Yayın dili Türkçedir. Bununla birlikte her makalenin kısa bir İngilizce özetinin bulunması gereklidir. Yazım Kuralları Çalışmanın bilgisayar ortamında Word veya benzeri programlarla hazırlanmış olması, gönderilen formatın .doc, .rtf veya .docx gibi uzantılara sahip tekst dökümanı formatında saklanarak gönderilmesi gereklidir. Makalelerin kelime sayısı 5000-7500 arasında değişebilir. Maksimum 15 fotoğraf, figür veya görsel kullanılabilir. Başlıklar Kalın (bold) olarak yazılmalıdır. İlk sayfa Makalenin başlığını, yazar adı soyadı, bağlı olduğu kurum, 200-250 kelimelik İngilizce, ve yine 200-250 kelimelik Türkçe özetinin bulunması ve çalışmanızı tanımlayan veya kullanmak istediğiniz 5 adet İngilizce ve Türkçe anahtar sözcükleri içermelidir. Paragraflar tek satır aralığıyla ayrılarak belirlenmelidir. Özel yabancı veya Latince terimlerin parantez içinde iki dilli olarak ve italik olarak verilmesi gereklidir Örnek: bread (ekmek) veya vulpus vulpus (kırmızı tilki) gibi veya tam tersi olarak kırmızı tilki (vulpus vulpus) Görseller siyah beyaz yayınlanacaktır, bununla birlikte yüksek çözünürlükte olmaları gereklidir. ( en az 300 dpi) Tüm şekiller Fig. 1, Fig. 2, Fig. 3 gibi numaralandırılmalıdır. Görsellerin altına gelecek olan metinlerin çok uzun olması halinde ayrı bir liste olarak hazırlanmalıdır. Kaynakça yazımında ‘Harvard’ sistemi kullanılacaktır. Dergi, ve diğer seri halinde basılmış çalışmaların isimlerinin kısaltmaları kullanılmamalıdır. Tümü eksiksiz ve tam olarak yazılmalıdır. Kaynakça yazımında alfebetik sıra ve daha sonra yıl sıralamasına uyunuz. 44 Kaynakçalarda aşağıdaki örneklere uyulması zorunludur. Kitap SCHIFFER, M. B. 2010. Behavioral Archaeology, London Oakville, Equinox. Makale MATTHEWS, R. & GLATZ, C. 2009. The historical geography of north-central Anatolia in the Hittite period: texts and archaeology in concert. Anatolian Studies, 59, 51-72. Kitap Bölümü WATKINS, T. 1996. Excavations at Pınarbaşı: the early stages. In: HODDER, I. (Der.) On the Surface: Çatalhöyük 1993-95. Cambridge, London: McDonald Institute for Archaeological Research and BIAA. (sayfa noları) Düzenlenmiş Kitap ALLEN, N. J., CALLAN, H., DUNBAR, R. & JAMES, W. (Der.) 2008. Early Human Kinship, from Sex to Social Reproduction, Oxford: Royal Anthropological Institute and Blackwell Publishing Ltd. Konferans Bildirisi ALLASON-JONES, L. Sexing smal finds. In: RUSH, P., (Der). World Wide Archaeology Series, Theoretical Roman Archaeology: Second Conference Proceedings, 1995 Avebury. Ashgate Publishing Ltd., 22-31. Metin içinde herhangi bir formatlama yapmayınız örneğin kendi metninize sayfa numaraları vermek gibi, veya sayfa başlığı veya ayaklığı gibi bölümlere isim, veya logo türü şeyler koymayınız. Metin içinde referanslar aşağıdaki gibi verilmelidir. (Andrefsky, 2001) (Andrefsky, Sellet 1999) (Hodder, Lucas, vd. 1999:27) (Andrefsky, 2001:16) ( Andrefsky, 2001:16; Cameron, 1999:27; Drago, 2013:41) gibi 45 Tematik Arkeoloji Serisi | 2 İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon YAY IN PROGRAMI 46 Tematik Arkeoloji Serisi | 2 Anadolu Arkeolojisinde İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon ÖNEMLİ YAYIN PROGRAMI TARiHLERİ 8 Şubat 2014 Tematik Arkeoloji Serisi 2 ‘nin son günü 15 Ekim 2014 MAKALE SON GÖNDERİM TARİHİ 15 Ekim – 1 Aralık 2014 Çalışmaların düzeltilmesi süreci 1 Aralık – 15 Aralık 2014 Son kontroller, düzeltmeler ve yayıncıya gönderim 15 Aralık – 1 Şubat 2014 Basım Süreci Yukarıdaki tarihlere ciddiyet içerisinde uyacağınızı umar çalışmalarınızda başarılar dileriz. 47