Haydi, Gençler Osmanlıca`ya

advertisement
.:: Arsiv Polatlý Ýstiklal Gazetesi ::.
Haydi, Gençler Osmanlýca'ya
Onaylayan Necdet Gürbüz
Wednesday, 17 December 2014
Maksat gündem deðiþtirmek, onlar da biliyor çocuklarýn bunu öðrenemeyeceklerini. Elbette Osmanlýca öðrenmenin kitap okuyan
nesil için faydasý var, bilhassa tarih ve sosyal bilimler alanýnda eðitim alan öðrenciler mutlaka öðrenmeli. Amasya Sultan Beyazý
Kütüphanesinde binlerce yazýlmýþ Osmanlýca eser okunmak için beklemekte, bir zamanlar ben de Osmanlýca öðrenmeye
heveslenip, Ýstanbul Baðlarbaþýndaki Ýlâhiyat Fakültesinin dil kursuna yazýlmýþtým. Bir ay kadar gitmeme raðmen öðrenme ko
ilerleme kaydedemediðimden býrakmak zorunda kaldým.
Sarýklý hoca, medresede ders anlatýrken, genç mollalardan biri parmak kaldýrmýþ:
"Susadým hocam!"
Hoca sinirlenmiþ:
"Öyle denmez... Derunum ateþ - i nar ile püryan idigünden, bir kadeh lebriz ab - ý hoþgüvar, nuþ eyleyerek, teskin - i ateþ ve bu
suret ile iktisab - ý ferah - ý biþumar eylemeliyim... Demeliydin... Cahiller gibi susadým, demek olur mu?"
Aradan zaman geçmiþ, bir gün sýnýftaki sobadan sýçrayan bir kývýlcým, gelip hoca efendinin sarýðýnýn kývrýmýna girmiþ...
Molla hemen parmaðýný kaldýrmýþ:
"Ey hace - i bi misal, v'ey üstad - ý zi kemal, bu þakird - i pür kemal, þol vechile arz - ý hal eyler ki; bu hikmet - i mütteal, nar - ý
mangaldan bir þerrare - i cevval pertab ile ser - i al'ül âlinizdeki sarýðý iþ'al eylemiþtir."
Hoca, elini sarýðýna atar atmaz, sarýk tutuþur, hemen pencereden fýrlatýr:
"Bre mel'un, sarýðýn tutuþtu desene!"
"Aman hocam, cahiller gibi, yandý, tutuþtu denir mi?"
Öðrenilmesi istenilen Osmanlýca, Arap alfabesi ile yazýlan yaklaþýk bin yýllýk devrin deðiþime uðramýþ Türkçesinin öðrenilmesi
Deðiþimin temel belirleyicisi Arapça ve Farsçadýr. Yukarýdaki fýkrada kullanýlan Osmanlýcayý kaçýnýz anladýnýz. Karþýlaþtýðý
benimseme konusunda oldukça yetenek sahibi olan Türk milleti Ýslamlaþmayla birlikte Arap alfabesini benimseyip Arapça ve
Farsçanýn sözlüðünden ve gramer biçiminden hiçbir zorlayýcý sebep olmamasýna raðmen çok üst düzeyde alýntý yapmaya baþ
ve Medreselerinde bu dillerin öðretimine büyük bir hassasiyet göstermiþ hatta Selçuklularda olduðu gibi resmi yazýþmalarýný da
yapmaktan çekinmemiþtir.
Türkçenin doðal akýþýný býrakýp Arapça ve Farsçanýn bilimsel düzeyde sürekli tartýþma konusu edilmesi gittikçe Türkçeden ka
olmuþtur. Türkçenin en büyük þairlerinden sayýlan Bâki’nin meþhur Kanûni Mersiyesinin ‘’ Ey pây –bend-i dâm –geh –i kayd-ý nâ
Tâkeyhevâ –yý meþgale –i dehr-i bi-direng ‘’ biçimindeki ilk beytinde ‘’ey’’ ve ‘’ta’’ dan baþka Türkçe sözlük yoktur. Fuzuli’nin þiir
bundan farklý deðildir.
Herhangi bir Osmanlý Türkçesi sözlüðünde on binlerce bugünün Türkçesinde olmayan Arapça , Farsça ve hatta Türkçe kökenli s
Bu durumu fark eden Osmanlý aydýnlarý Cumhuriyetten yetmiþ beþ yýl önce Þinasi ile baþlayan bir Türkçeleþme çabasýna girm
Yeni Osmanlýcý’larýn her fýrsatta övgüyle sözünü ettikleri Sultan II. Abdülhamid'in Türkçe çabalarýný Latin alfabesine geçmeyi b
görmezden gelerek Cumhuriyeti sebep göstermek bilim ve tarih bilgisiyle baðdaþmaz.
Osmanlýcanýn lise çaðýndaki öðrencilere öðretilmesi hem imkânsýz hem de büyük ölçüde gereksizdir. Ýlahiyatçýlar, tarihçiler ve
edebiyatý öðretmenleri de bütününe hakim olamadýklarý Osmanlýca lügat ve grameri öðretemezler. Hal böyle iken liseli çocuklar
yönelik ‘’ ecdadýn dilini öðrensin ‘’ söylemi sadece abesle iþtigaldir.
Saygýlarýmla,
http://www.polatliistiklal.com/arsiv
Joomla! ile Güçlendirilmiþtir
Oluþturan: 10 October, 2017, 02:30
Download