TBMM B: 80 22 . 3 . 2011 O: 2 Dokuz yıl boyunca Avrupa Birliğine onurlu giriş teraneleriyle alınan oyların hesabının verilmesini bekledi ve bunların hiçbirisinin hayata geçtiğini göremedik. Değerli arkadaşlarım, bunları, Adalet ve Kalkınma Partisinin dokuz yıllık iktidarı becerememiştir ancak Adalet ve Kalkınma Partisi dokuz yılda üç önemli işi becermiştir. Becerilen işlerden bir tanesi, bir yandaş sermayedar grubu yaratılmıştır. “Üç ‘Y’ ile mücadele edeceğiz.” diyerek, “Yoksullukla, yolsuzlukla, yasaklarla mücadele edeceğiz.” diyerek halkın oyunu alan AKP, yolsuzlukların daniskasını yapmış, özelleştirmelerle, ihaleye fesat karıştırmalarla ve devlet gücünü ve devlet sermayesini yandaşlarına transfer etmek suretiyle yandaş bir sermaye sınıfı yaratmıştır. İkinci başardığı iş AKP’nin, yandaş bir basın yaratmıştır. Devletin tüyü bitmedik yetim hakkıyla toparladığı vergileriyle oluşan bütçesinden ve oradan transfer ettiği finans alanlarından 300’er milyon kredi verilmek suretiyle TMSF’den gazeteler alınmış ya da ahlaki değeri, insani değeri hiçbir terazide tartışılmayacak şekilde Müslüman insanın fitresini, zekâtını, sadakasını fakire fukaraya dağıtmak için emanet ettiği “Deniz Feneri” adı altındaki bir kuruluşun yönlendirdiği paralarla sermaye yaratmış, bu sermayeyle basın kurmuş, dokuz yıl boyunca bu basın da yediveren güller gibi birtakım alanlara bölünmek suretiyle televizyon üzerine televizyon kurmuştur. İşte Adalet ve Kalkınma Partisi yandaş sermaye yanında yandaş basını da yaratmış ve dokuz yıl boyunca Adalet ve Kalkınma Partisi devlet memurları içerisinde militanca hareket eden yandaş bir güruh yaratmıştır. Değerli arkadaşlarım, bu üç yandaş -basın, sermaye ve kamu görevlileri- içerisindeki militan partizanlara bir hukuk yaratılması gerekiyordu. İşte Adalet ve Kalkınma Partisi bu üç alanda yarattığı -kendi açısından- değeri koruyabilmek için Anayasa değişikliğini gündeme getirmiştir. Anayasa değişikliğinin, çok masum kelimelerle, milletimizin değerleri suistimal edilecek şekilde gizlenmiş iki tane maddesi vardı. Bu iki maddeden bir tanesi HSYK, diğeri Anayasa Mahkemesinin üzerinde yapılacak tasarruftu. Şimdi, demokrasi için, hukuk devleti için, evrensel değerler ve demokratik toplum gerekleri için önemli olan bu iki konunun üzeri, bakın, nelerle kapatıldı? Her türlü millî ve manevi değeri suistimal etmekle temayüz etmiş AKP politikası baş örtüsünü namus meselesi addedip, meydanlarda “Bu bizim namusumuz.” deyip dokuz yılda çözüme kavuşturmadığı gibi, imam hatip okulları meselesini dokuz yılda çözüme kavuşturmadığı gibi, Kur’an kurslarını dokuz yılda çözüme kavuşturmadığı gibi, milletimizin değer verdiği millî ve manevi değerleri bakın nasıl suistimal etti? Aynen baş örtüsü gibi, aynen imam hatip okulları gibi, aynen Kur’an kursu gibi milletimizin derinden bir saygı duyduğu, “Cennet anaların ayağının altındadır.” inancı ile saygı duyduğu kadınlara pozitif ayrımcılık yapılacaktır propagandası ile bu iki maddeyi gizledi yani milletimizin kadına olan saygısını suistimal etti. Çocuklara karşı milletimiz derin bir sevgi duymaktadır, geleceğimizin teminatıdır. “Çocuklara karşı tacizi ve çocuklara karşı suistimali engellemek için Anayasa değişikliğini yapıyoruz.” dedi, milletimizin çocuk sevgisini suistimal etti. Milletimizin özürlüye karşı büyük bir şefkat duygusu vardır, bu şefkat duygusunu suistimal etti. Milletimizin şehit yakınlarına ve gazilere karşı bir derin muhabbeti vardır, baş örtüsü olayında olduğu gibi şehit yakınlarına ve gazilere olan bu muhabbet suistimal edildi. Milletimizin yaşlılara karşı hürmet duygusu vardır, AKP bu iki maddeyi gizleyebilmek için yaşlılara karşı hürmet duygusunu suistimal etti ve millî iradeyi ortadan kaldıran 12 Eylül’e karşı, darbelere karşı, muhtıralara karşı milletimizde bir nefret duygusu vardır, bu nefret duygusunu suistimal etti. Netice itibarıyla Anayasa’yla ilgili bu değişikliği gerçekleştirdi. – 76 – tansel durak-080-(1-433) 155–159