Yaşar Nuri Öztürk

advertisement
Ali Sirmen
Yaşar Nuri Öztürk
Yaşar Nuri Öztürk, kendisine en ihtiyaç duyduğumuz bir
dönemde, aramızdan erken ayrıldı.
Bir ömür boyu, dini siyaset ve ticaret aracı haline getirmek
isteyenlerle mücadele eden Öztürk'ün yeri kolay kolay
dolmayacak.
Hoca aramızdan ayrılırken, Türkiye'nin kendi tarihi tecrübesiyle
yanıtladığı şu soru yine gündemdeydi:
-İslam ile demokrasi birlikte yaşayabilir mi?
O, kimi din bezirganlarının ileri sürdüklerinin tersine, Müslüman
laik çekişmesinin olmadığını, asıl çekişmenin Allah ile aldatan
din tacirleri ile demokratlar arasında olduğunun kanıtıydı.
1992 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin
kurucuları arasında yer alan ve bu kurumda Kurucu Dekan
olarak görev yapan Yaşar Nuri Öztürk , Türkiye'de son yıllarda
dinin çürütüldüğünü, buna ancak Atatürk aydınlığının engel
olabileceğini, din bezirganlarının bu yüzden sürekli Atatürk'e
saldırdıklarını belirtmişti.
Soru siyasal İslam'ın uygulamalarının doğurduğu boğucu hava
yüzünden bir kez daha gündeme gelmişti.
Yaşar Nuri Öztürk'ün düşüncelerini izleyenler, gerçekten
inanmış kişilerin, dinin çürütülmesi girişimlerine karşı mücadele
etmelerinin zorunlu olduğunu anlarlardı.
Oysa, Yaşar Nuri Öztürk bu sorunun cevabını çok kez,
ayrıntılarıyla açıklayarak, vermişti.
***
Din ile siyaseti birbirlerinden ayırdınız mı İslam ile demokrasinin
birarada yaşaması pek de ala mümkündü.
Lafı dolandırmanı alemi yok. Kısacası laikliğin kurallarına
uyulması halinde, İslam ile
demokrasi pek de ala bağdaşabilirlerdi.
Türkiye Cumhuriyeti bir dönem bu gerçeğin kanıtı olarak durdu
karşımızda.
Ama sonra din tacirleri rejiminin Öztürk Hoca'nın zihinlerimize
kazıdığı deyimiyle, insanları Allah ile aldatma girişimleri
sonucunda yeniden tereddütler doğdu.
***
20.yüzyılda Atatürk'ün ülkesi Türkiye İslam ile demokrasinin
bağdaşabilir olduğunun canlı örneğiydi, 21.yüzyılda Burgiba'nın
Tunusu bayrağı devraldı.
Tunus'un En Nahda partisinin lideri Raşid Gannuşi partisinin
geçen ay yapılan kongresinde, din ile siyasetin birbirlerinden
ayrılacağını , bundan böyle politik çizgilerinin bu olacağını ilan
etti.
Bütün bu nitelikleriyle Yaşar Nuri Öztürk'ün CHP
birlikteliğinin uzun sürmemiş olması düşündürücüdür.
ile
Şurası bir gerçektir ki, Yaşar Nuri Öztürk, bugünkü CHP gibi
mahcup laik değil, Allah ile kandıranlara cepheden saldıran açık
ve yürekli bir laikti.
Yaşananlar göstermiştir ki, demokrasiyi korumak için bugünkü
CHP yönetimine egemen olan “aman biz de, dindar görünelim,
bize dinsiz dememeleri için fazla sesimizi
çıkarmayalım!” türü mahçup laiklik değil, açık cesur savunmada
kalan değil, sömürü, soygun ve talanın üstüne üstüne giden
yürekli laiklik şarttır.
Unutmayalım ki, din tacirleri ve aveneleri dini değil, soygunu
savunmaktadırlar.
Ama ne yazık ki, CHP bu gerçeği görememekte, 1947 den bu
yana Allah ile aldatanların
oyununa düşmektedir.
Yaşar Nuri Öztürk konuşmalarıyla, Allah ile aldatanların
güçlerinin yalnız kendilerinden değil, aynı zamanda mahcup
laiklerin zayıflıklarından da kaynaklandığını göstermiştir.
Son Kongrede Genel Kurul'un % 75 oranında destek verdiği
Gannuşi'nin bu düşüncesini En Nahda yaşama geçirebilirse
Tunus , demokrasi yolunda ilerleyecektir.
Türkiye'de de demokrasinin yeniden kurulması ancak laiklikle
mümkündür.
Laiklik ve demokrasi ile İslam'ın bağdaşabileceğinin en çarpıcı,
en parlak örneklerinden biriydi Yaşar Nuri Hoca.
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Haziran 26, 2016 - Sayfa 1 / 1
Download