Lösemide Sözlük A Akut: 1- Keskin; şiddetli; ağır. 2- Aniden şiddetli belirtilerle başlayan fakat kısa seyir izleyen; akut. Alopecia: (Alopesi) Saçların kısmen veya tamamen dökülmesi; saç dökülmesi. Anemi: Çeşitli sebeplere bağlı olarak kanda eritrosit sayısının azalması, hemoglobin ve hematokrit değerlerinin normalin altına düşmesiyle belirgin durum; kansızlık; anemi. Antiemetic agent: Kusmayı önleyici veya durdurucu ilaç. Akut lösemi: Hızla ilerleyen lösemi. Allogeneic bone marrow transplantation: (Alojenik Kemik Đliği Nakli) Hastanın kemik iliğini genetik olarak aynı olmamasına rağmen uyuşabilir bir donörden aldığı prosedür. Antibiyotik: 1- Antibiosis ile ilgili 2- Bazı mantar (küf) ve bakterilerden elde edilen, keza sentetik olarak da hazırlanan mikroorganizmalar üzerine öldürücü veya gelişmelerini durdurucu etkiye sahip madde; antibiyotik. Anticonvulsant: Konvülsüyonları durduran, önleyen veya kontrol eden ilaç. Aplastic anemia: (Aplastik Anemi)Kemik iliğinin hücre üretmesindeki başarısızlığından kaynaklanan kanın bazı yerlerindeki yetersizlik. Absolute neutrophil count (ANC); absolute granulocyte (AGC): Kişinin enfeksiyona karşı savaşabilme belirtisini veren kandaki toplam nötrofil sayısı. ALL: ALL (Akut Lenfoblastik Lösemi). Löseminin ağırlıkla çocuklarda ortaya çıkan, olgunlaşmamış lenfoblastların frenlenmeyen üretimi olarak tanımlanan akut bir şekli. AML: AML (Akut Myeloblastik Lösemi) Löseminin olgunlaşmış ve olgunlaşmamış anormal granülositlerin büyük bir hızla artışı ile tanımlanan akut bir şekli. Alojenik Nakil: iliğin başka bir kişi tarafından bağışlandığı kemik iliği nakli şekli. B Bone marrow transplant: (Kemik Đliği Nakli)Vericiden alınan kemik iliğinin ven yoluyla alıcı dolaşımına verilmesi; kemik iliği nakli (kemik iliği, sternum veya ilium’dan aspirasyon yoluyla alınır. Allogeneic (Alojenik) Kemik iliğinin bir kişiden (donör) başka bir kişiye verilmesi. Autologous (Otolog) Kişinin önceden çıkarılmış ve saklanmış kendi kemik iliğinin infüzyonu. Syngeneic (Eşsoylu) Kemik iliğinin aynı olan ikizlerin birinden alınıp diğerine verilmesi. B cells: (B hücreleri) Kemik iliğinde gelişen ve antikor kaynağı olan beyaz kan hücreleri. B lenfositleri olarak da bilinir. Basophil: (Bazofil) Bir çeşit beyaz kan hücresi. Bazofiller grönülositlerdir. Bioimmunotherapy: Bağışıklık sisteminin enfeksiyon ve hastalıklara karşı savaşabilme yetisini uyarmak veya iyileştirmek için yapılan tedavi. Biological therapy: (Biyolojik terapi) Vücudun bağışıklık sisteminin kansere karşı savaşmak ya da bazı kanser tedavilerinin yan etkileri azaltmak için direkt veya dolaylı olarak kullanımı. Biopsy: (Biyopsi) Mikroskopik muayene için alınan doku parçası. Blasts: Olgunlaşmamış kan hücreleri. C Cancer: (Kanser) Habis hücrelerin kontrol edilemediği ve vücudun diğer parçalarına yayıldığı bir hastalık. Carcinogen:(Kanserojen) Kansere neden olan madde. Örneğin sigara içinde var olan nikotin kanserojen bir maddedir. Central venous catheter: Kalbin yanında geniş bir damara cerrahi olarak yerleştirilen ve göğüs veya karından çıkan özel bir intravenöz tüp. Kateter ilaçları, sıvıları veya kan ürünlerini vermeye ve kan numuneleri almaya yarar. Chemotherapy: (Kemoterapi) Kanserin ilaçlarla tedavisi. Terim genellikle kanseri tedavi etmek için verilen hücreleri tahrip edici ilaçlar için kullanılır. Adjuvant chemotherapy Genellikle tüm bulunan tümörler cerrahi ya da ışın tedavisi ile alındıktan sonra, kalan kanser hücrelerini öldürmek için verilen kemoterapi. Combination chemotherapy Kanser tedavisi süresince birden fazla ilacın kullanılması. Chronic: (Kronik) Uzun zamandan beri süren. Colony-stimulating factor (CSF): Kemik iliğinin daha fazla hücre üretmesini sağlamak için kullanılan enjekte edilebilir madde. Carcinoma: (Karsinoma) Epitelyal hücrelerden gelişen kötü huylu tümör (oluştuğu yerdeki tahribatına ilaveten komşu dokulara yayılma, lenf yollarıyla uzak organ metastazları gösterir. Cauterization: Anormal hücreleri yok etmek için ısı kullanımı. Cell: (Hücre) Her organizmanın temel birimi. Cell differentiation: (Hücre Farklılaşması) Hücrenin yapı veya görev bakımından kendine has özellik taşıyacak şekilde gelişmesi; farklılaşma. Chronic leukemia: (Kronik Lösemi) Yavaş ilerleyen lösemi. CNS prophylaxis: Merkezi sinir sistemine yapılan kemoterapi veya radyasyon tedavisi. Colony-stimulating factors: Kan hücrelerinin üretimini sağlayan maddeler. CSF ile tedavi, kan oluşturan dokunun, kemoterapinin ve ışın tedavisinin etkilerinden kurtulmasına yardımcı olabilir. Combination chemotherapy: (Kombinasyon Kemoterapi) Daha etkili sonuçlar elde etmek için iki veya daha fazla kimyasalın kullanıldığı tedavi. Computed tomography: (Bilgisayarlı Tomografi) Hasta çevresinde dairesel dönüş gösteren x ışını tüpünden dokulara geçen ışınların dedektörler aracılığı ile kaydedilerek bilgisayardaki matematiksel işlem sonucu, incelenen vücut bölgesi veya organın kesitler halinde görüntülenmesi; bilgisayarlı tomografi (monitör ekranında siyah-beyaz veya renkli olarak beliren görüntü, filme alınır). CBC (complete blood count): (Tam kan sayımı) Kanın bir milimetreküpündeki etritrosit, lökosit ve trombosit miktarının sayımı. Chronic myelogenous leukemia (CML): (Kronik miyeloid lösemi) Yavaş ilerleyen bir hastalıktır ve kemik iliğindeki grönülositlerin artmış üretimi olarak tanımlanır. Consolidation: (Konsolodisyon) Hayatta kalan kanser hücrelerini yok etmek için yeni ilaç kombinasyonları oluşturan protokol. Cytomegalovirus (CMV): Đmmünosupresyonlu hastalarda öldürücü enfeksiyonlara neden olabilecek herpes virüsler grubundan bir tanesi. Cytotoxic: (Hücre öldürücü) Hücrelerin ölümüne neden olan. D Donor: (Donör) Kan, kemik iliği vs bağışında bulunan kişi; verici. Drug resistance: (Đlaç Direnci) Hücrelerin belirli bir ilacın etkilerine direnç gösterebilmesinin sonucu. Dysphagia: (Disfaji)Yutma güçlüğü. Dyspnea: Nefes almada güçlük veya acı; nefes darlığı. Dysuria: Zor ya da ağrılı idrar yapma; disüri. Diagnosis: (Tanı) Hastalığın teşhisi; tanı; belirtilere göre ait olduğu hastalığın belirlenmesi; teşhis koyma; diagnoz. Delayed intensification: Kalan kanser hücrelerini öldürmek için tedavi. E Electrocardiogram (EKG or ECG): Kalbin elektriksel faaliyetinin kayıtlarını alan test; elektrokardiyograf ile elde edilen çizelge. Erythrocyte: (Alyuvar) Oksijeni vücudun hücrelerine taşıyan ve karbondioksiti uzaklaştıran kırmızı kan hücresi; alyuvar; eritrosit. Extravasation: (Ekstravasyon) Đntravenöz sıvıların ya da ilaçların infüzyon bölgesini çevreleyen dokuya sızması. Bu doku hasarına yol açabilir. Erythroleukemia: (Eritrolösemi) Kanda genç eritrosit ve lökositlerin aşırı miktarda artışı ve bir kısmının atipi göstermesi ile belirgin öldürücü seyir gösteren ağır anemi; eritrolösemi. Etiology: (Etyoloji) Hastalık sebeplerini araştırıp inceleyen bilim dalı.. F Fluoroscopy: (Flüoroskopi) Đç organları hareket ederken izlemeyi mümkün kılan bir x-ışını yöntemi. Fluorouracil: Bir antikanser ilacı; sitostatik olarak kullanılan bir ilaç. Follicles: (Folikül) Saçın uzadığı kesecikler; küçük kese veya kese şeklinde oluşum; özellikle salgı yapan kese şeklinde küçük bez; folikül. Fractionation: (Damıtma)Toplam radyasyon terapisi dozunu daha küçük, eşit birkaç doza bölerek birkaç günde verme. Finger poke: Labratuvar teknisyeninin küçük bir kan örneği almak için parmak ucunu delmesi. G Granulocyte: (Granülosit) Bakteriyi öldüren bir çeşit beyaz kan hücresi; sitoplazmasında granüller gösteren lökosit; granüllü lökosit; granülosit. Gene: (Gen) Kromozom üzerinde yerleşmiş, kalıtsal özellikleri taşıyanirsiyet birimi; genetik unsurun -ultramikroskopik- en küçük parçası; gen. Gene deletion: (Gen Kaybı) Bir genin tamamen kaybedilmesi veya eksikliği. Genetic: (Genetik) Genlerdeki DNA ile aileden çocuklara geçen, kalıtsal; genlerle ilgili. Graft-versus-host disease: (Graftın Alıcıyı Reddi) Nakledilen kemik iliğinin hastanın kendi dokusuna verdiği bir tepki; Graft: Bir kişiden (donör) alınıp diğerine (alıcı) nakledilen doku. H Hematologist: (Hematolog) Kan ve kemik iliği sorunlarında uzmanlaşmış doktor; hematoloji uzmanı; hematolojist. Hematology: (Hematoloji) Kan, kan yapıcı organlar ve kan hastalıkları ile ilgili tıp dalı.. Hormones: (Hormon) Đç salgı bezi tarafından salgılanarak kana geçen madde. Human leukocyte antigen test (HLA): (Lökosit antigen testi) Donörle alıcının kanlarının veya kemik iliğinin nakil için uygun olup olmadığını görmek amacıyla yapılan özel bir kan testi. I Immunity (Immune system): (Bağışıklık Sistemi) Vücudun hastalık veya alerji oluşturan etkene karşı önceden direnç kazanması hali; bağışıklık; immunite. Immunosuppression: (immünosupresyon ) Vücudun antijene karşı göstereceği cevabın önlenmesi; özellikle doku implantasyonunda vücudun dokuyu kabullenmesi için bağışıklığın ortadan kaldırılması. Immunotherapy: (immünoterapi) Herhangi bir antijen’e karşı vücutta yapay bağışıklık oluşturma; bu amaçla yapılan tedavi. Infiltration: (Đnfiltrasyon) Sıvının veya ilaçların dokulara sızması ki bu şişliğe neden olabilir. Infusion: (Đnfüzyon)Sıvıları veya ilaçları yavaş şekilde ven içine veya deri altına verme. Infusion pump: (Đnfüzyon pompası) Ölçülmüş miktarlarda sıvı veya ilaçları belirli bir zamanda kan akışına veren bir aygıt. Injection: (Enjeksiyon) Damar, doku, kanal veya boşluk içine şırınga aracılığıyla herhangi bir sıvı (ilaç vb.) verme; zerk; enjeksiyon. Intramuscular (IM) injection Kas içine enjeksiyonIntravenous (IV) injection Damar içine enjeksiyon.Subcutaneous injection Deri altında kaba dokuya enjeksiyon. Interferon: Virüsle karşılaşan hücrede enfeksiyona karşı kendisini koruyucu olarak gelişen protein yapısında bir madde. Interleukin: (interlökin) Vücut tarafından bırakılan doğal olarak üretilen kimyasal. Immunodeficiency: (Bağışıklık yetersizliği)Kişide herhangi bir sebeple yeterli bağışıklık oluşamaması hali. Incidence: (Insidans) Oluş veya görülüş sıklığı; hastalığın görülüş oranı. Intravenous-access line: Çeşitli solüsyonların yada ilaçların direkt olarak kan içerisine infüzyonunu sağlayan damar içine yerleştirilen ve boruya bağlı olan içi boş bir metal, veya plastik tüp. J Juvenile myelomonocytic leukemia: (Juvenil myelomonositik lösemi) Kanser hücrelerinin sıklıkla cilt, akciğer veya bağırsakların dokularına yayıldığı çocukluk çağı lösemisinin az görülen bir şekli. K Kan hücreleri: Kemik iliğinde üretilen çok ufak yapılar, kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri ve trombositlerden oluşur. Kan Sayımı: Kan numunesindeki kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin ve trombositlerin sayısı. Kemik Đliği: Kemik iliği; kemiğin ortasındaki boşluğu dolduran, beyaz ve kırmızı kan hücrelerini ve trombositleri üreten yumuşak madde. Kemik Đliği biopsisi ve aspirasyonu: Kemik iliği biyopsi ve aspirasyonu. Kemik iliği numunesi çekmek için kemiğin içine bir iğne sokma prosedürüdür. L Leukemia: (Lösemi) Kemik iliği ve lenfoid dokularda aşırı lökosit oluşması ve kanda aşırı lökosit artımı ile belirgin öldürücü hastalık; lösemi. acute lymphoblastic: (Akut lenfoblastik) Genellikle 15 yaşın altındaki çocuklarda görülen, olgunlaşmamış lenfositler ve onların daha ilkel şekillerinin artışı ile belirgin akut lösemi. acute myeloblastic: (Akut miyeloblastik) Miyeloblastların artımı ile belirgin, anemi, granülositopeni ve trombositopeninin de eşlik ettiği akut lösemi. chronic myelogenous: (Kronik myeloid) Miyelosit ve miyeloblastların artışı ile belirgin, aşırı granülositoz ve bazen trombositozun da eşlik ettiği kronik lösemi; kronik miyelositik lösemi (vakaların %90ında lökosit kültüründe kromozom anomalisi-Filadelfiya kromozomu- görülür. Leukocyte: (Akyuvar) Beyaz kan hücresi; lökosit. Leukopenia: (Lökopeni)Kanda lökosit sayısının azalışı. Lymphocytes: (Lenfosit) Virüsleri öldüren ve yabancı maddelerin saldırısına karşı savunma yapan beyaz kan hücreleri. Lymphoid: (Lenfoid) Lenf sistemine ait, bir çeşit beyaz kan hücresi. Aynı zamanda lenfositlerin geliştiği dokuyla ilgili. M Metastasize: (Metastaz) Kanserin bir organdan diğer bir organa geçmesi; bu şekilde yayılması. Monoclonal antibodies: (Monoklonal Antikor )Tanı veya tedavi amacıyla kanser hücrelerindeki hedefleri bulmaları çiçin özel olarak tasarlanmış yapay olarak meydana getirilmiş antikorlar. Myelosuppression: Kırmızı kan hücrelerinin, trombositlerin ve bazı beyaz kan hücrelerinin üretiminde düşüş. Maintenance therapy: (Bakım Tedavisi) Relapsi önlemek için remisyonda olan lösemi hastalarına verilen kemoterapi. Monocyte: (Monosit) Beyaz kan hücresinin bir cinsi; tek çekirdek gösteren iri lökosit. Myelodysplastic syndrome: (Miyelodisplastik sendrom) Prelösemi olarak da adlandırılan myelodisplastik sendromlar, kemik iliğinin normal fonksiyonda olmadığı veya normal kan hücrelerinin yetersiz yapıldığı hastalıklardır. (Bkz. Preleukemia) Myelogenous: (Myeloid) Beyaz kan hücresinin bir cinsi; kemik iliğinden kaynaklanan, kemik iliği hücrelerinden gelişen. Maintenance: AAL tedavisi için lösemi protokolünün parçası. Yoğun indüksiyon ve konsolidasyon fazlarını takip eder ve kalan kanser hücrelerinin yok edilmesine yardımcı olur. N Neutropenia: (Nötropeni) Bir çeşit beyaz kan hücresi; kanda nötrofil lökositlerin ileri derecede azalması; granülopeni. Neutrophils: (Nötrofil) Kan yoluyla, bakteriyi yok ettikleri enfeksiyon bölgesine taşınan granülositik beyaz hücrelerin en fazlal olanları. Sitoplazmasında nötral boyalarla kolayca boyanan küçük granüller gösteren parçalı çekirdeğe sahip lökosit cinsi; nötrofil lökosit. O Oncologist: (Onkolog) Kanser tedavisinde uzmanlaşmış doktor. Bazı onkolojistler belirli bir kanser tedavisi cinsinde uzmanlaşırlar. Örneğin; radyasyon onkolojisti kanser tedavisini radyasyonla gerçekleştirmede ihtisas yapar. Oncology: (Onkoloji) Kanser tedavisi bilimi; tümörlerin sebepleri, gelişimleri, klinik seyir ve tedavilerini konu alan tıp dalı; onkoloji. Oncogene: (Onkogen) Normalde hücre büyümesini yöneten fakat tahribata uğradığı (mutasyon) taktirde aynı zamanda kanserin kontrol dışı gelişmesine yardımcı olabilen ya da izin verebilen hücre bölümü. Otolog: Aynı kişiden. Otolog Kemik Đliği Nakli: Kemik iliğinin bir hastadan çıkarıldığı ve sonra yoğun bir tedavinin akabinde geri verildiği prosedür. P Pathology: (Patoloji) Hastalıkların doku ve organlarda meydana getirdiği yapısal ve görevsel değişiklikleri -makroskopik ve mikroskopik- inceleyen tıp dalı; patoloji. Patoloji üzerine uzmanlaşmış doktora patolojist denir. Petechiae: (Peteşi) Genellikle düşük trombosit sayısının neden olduğu deri altındaki küçük kanama alanları, kırmızı lekeler; sıklıkla löseminin bir semptomudur. Placebo: (Etkisiz Đlaç) Çoğunlukla klinik denemelerde karşılaştırma için kullanılan etkisiz madde; hastanın arzusunu tatmin amacıyla verilen etkisiz ilaç. Platelet (Plt): Kandaki pıhtılaşmadan sorumlu hücreler. Port – Implanted: Cerrahi olarak göğüse veya karına derinin hemen altına yerleştirilen çeyrek ölçülü diske bağlı kateter. Tüp geniş bir damara ya da artere direkt olarak kan akışının içine sokulur. Sıvılar, ilaçlar veya kan ürünleri infüze edilebilir ve diskin içersine takılmış bir iğne yoluyla kan çekilebilir. Prognosis: (Prognoz) Hastalığın muhtemel seyrini, süresini ve sonuçlarını önceden tahmin etme. Pediatric: (Pediyatrik) Çocuk hastalıkları ile ilgili. Peripheral blood stem cell transplantation: (Periferal Kan Kök Hücre Transplantasyonu) Kemik iliği nakline benzer bir prosedürdür. Doktorlar hasta lösemi hücrelerini yok etmek için yüksek doz kemoterapi ve radyasyon terapisi almadan önce hastanın kanından sağlıklı gelişmemiş hücreleri çıkarıp saklarlar. Tedavi nedeniyle yok edilmiş hücrelerin yerine yeni kan hücreleri üretebilecek immatüre hücreler hastaya geri verilir Peripheral stem cell support: (Perifal Kök Hücre Desteği) Kanser tedavisi nedeniyle yok olmuş kan yapıcı hücreleri yerine koyma metodu. Kemik iliğindekilere benzeyen kandaki bazı hücreler (immatüre hücreler) tedaviden önce hastanın kanından alınır. Tedaviden sonra hücreler hastaya geri verilir. Plasma: (Plazma) Kanın sıvı kısımı. Plasmapheresis: (Plazmaferez) Kandan bazı proteinleri alma yöntemi. Plazmaferez, multipl miyeloma (kahler) hastalarının kanlarından fazla antikorları almak için kullanılabilir. Prednisone: (Prednizon) Bir ya da daha fazla antikanser ilaç ile birlikte sıklıkla multipl miyeloma hastalarına verilen bir ilaç. Prednizon hastalığın vücut üzerindeki etkilerini kontrol etmeye yardımcı olmada antikanser ilaçlarla birlikte hareket eder. Preleukemia: (Prelösemi) Kemik iliğinin normal fonksiyonunda olmadığı bir durumdur. Yeteri kadar kan hücresi üretmemektedir. Bu durum ilerleyebilir ve akut lösemi haline gelebilir. Prelösemi miyelodisplastik sendrom olarak da adlandırılır. Prophylaxis: (Profilaksi) Hastalığın önlenmesi veya kişinin hastalıklardan korunması; hastalığın oluşmaması için uygulanan tedavi ve önlemlerin tümü. Protocol: (Protokol) Bir tedavi planı. Bir çocuğun kanser tedavisi için “reçete”. Alınacak ilaçların, ne zaman alınacaklarının, ve hangi dozlarda olacağının taslağını çıkarır. Aynı zamanda prosedürlerin tarihlerini de içerir (örneğin; kemik iliği aspirasyonu çizelgesi). Q R Radiation therapy: (Radyoterapi) Kanser hücrelerini öldürmek için yüksek enerjili ışın (x ışınları gibi) ile tedavi. Radyasyon vücut dışından da gelebilir (eksternal radyasyon) direkt olarak tümör içine yerleştirilmiş radyoaktif maddelerden de (implant radyasyon). Recurrence: Hastalık belirtilerinin geçişini takiben yeniden başlaması; hastalığın nüksetmesi; nüks. Red blood cells (Erythrocytes): (Eritrosit) Dokulara oksijen taşıyan ve onlardan karbondioksiti alan kan hücreleri. Relapse: Đyileşmeyi takiben hastalığın yeniden başlaması; nüksetme; alevlenme, Remission: (Remisyon) Hastalık belirtilerinin hafiflemesi veya kaybolması; hastalık belirtilerinin hafiflediği veya kaybolduğu devre; özellikle iki nüks arasında bu nitelikle belirgin devre. Risk factor: (Risk Faktörü) Kişide kanseri geliştirebilecek herhangi bir şey; örneğin, sigara içmek ve akciğer kanseri. Rad: Absorbe edilen ışın dozu; rad. Radyasyonun absorbe edilen dozunun ölçü birimi. S Side effects: (Yan Etki) Hastalık tedavisi için kullanılan ilaçların ikincil etkileri. Tedavi sağlıklı hücreleri etkilediğinde problemler ortaya çıkar. Kanser tedavisinin genel yan etkileri; yorgunluk, bulantı, kusma, düşük kan hücresi sayımları, saç kaybı ve ağız yaralarıdır. Stomatitis: (Mukoza Đltihabı) Ağız boşluğunu çevreleyen mukozanın geçici iltihabı; ağız iltihabı ve ağrısı. Stem cells: (Kök Hücre) Kendisinden, olgun hücre oluşturacak olan hücre; öncü hücre. Tüm kan hücrelerinin geliştiği hücreler. T Thrombocytopenia: (Trombositopeni) Kanda trombosit sayısının ileri derecede azalışı. Platelet sayısı çok düşük ise kanama ortaya çıkabilir. Tissue: (Doku) Aynı cins hücrelerin oluşturduğu küme; doku. Transformation: (Transformasyon) Normal bir hücrenin değişime uğrayarak habis hale gelmesi. Tumor marker: (Tümör Belirliyicisi) Kanda veya diğer vücut sıvılarında kişinin kanser olduğunu belirten madde. T cell: (Bağışıklık sistemi hücresi) Enfeksiyonlu hücrelere, yabancı dokulara, ve kanser hücrelerine saldıran ,timus bezinden türeyen, bir lenfosit çeşitidir. Thymus: (Timüs) Gögüs kafesinin arkasında akciğerlerin arasına yerleşmiş, lenf dokusundan yapılı iki loptan ibaret kanalsız küçük bez. Bağışıklık sisteminde büyük rolü vardır. U Undifferentiated:: (Farklılaşmamış) Yapı ve şekil bakımından belli bir görevle yükümlü doku hücresi haline dönüşmemiş hücre. V Virus: (Virüs) Ancak elektron mikroskobu aracılığıyla görülebilen süzgeçten geçebilme yeteneğine sahip bakteriden küçük mikroorganizma; virüs. W White blood cells (WBC): Beyaz kan hücresi; akyuvar; lökosit. White blood count (WBC): Kan numunesinde görülen beyaz kan hücrelerin sayısı. X X-ray: Hastalığın teşhis ve tedavisinde kullanılan yüksek enerjili elektromanyetik radyasyon. (Bkz. Radyasyon terapi) Y Z Kaynak http://www.losev.org.tr/turkce/index.html