SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ YAYINLARI: 7 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI Konya 2015 SÜ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ, 2015 Konya Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün 17.09.2015 tarih ve 2015/6-1 sayılı kararı ile bastırılmıştır. Editör Prof. Dr. Hasan BAHAR Editör Yardımcıları Yrd. Doç. Dr. Hakan KUYUMCU Yrd. Doç. Dr. Çağatay BENHÜR Dr. Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ Arş. Gör. Fatih Numan KÜÇÜKBALLI Arş. Gör. Tuğba AKTAŞ ÖZKAN Arş. Gör. Murat TURGUT İnceleyenler Prof. Dr. Âlim GÜR Prof. Dr. Yılmaz KOÇ Prof. Dr. Özdemir KOÇAK Sekreterya Mustafa ÜLÜK ISBN 978-975-448-209-6 Baskı Selçuk Üniversitesi Matbaası Tel: 0 332 241 18 47 Ekim 2015 Kitapta yer alan yazıların dil ve bilim sorumluluğu yazara aittir. ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI SUNUŞ Üniversitemiz, bünyesinde bulundurduğu akademik birimlerde deneyimli eğitici kadrosu ile eğitimli, üretken ve gelişimi isteyen bireyler yetiştirmek maksadıyla ülke kalkınmasında üzerine düşen görevi başarıyla sürdürmektedir. Bu amaca hizmet etmek üzere Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü de Atatürk’ün hedef gösterdiği çizgide Türk tarihi, dili, edebiyatı, sanatı ve kültürü üzerine yayınlar yapmaktadır. Enstitümüzün bu alandaki müstakil kitap yayınları yanında, Güz ve Bahar sayıları olmak üzere yılda iki defa çıkardığı uluslararası Türkiyat Araştırmaları Dergisiyle (Journal of Studies in Turkology) ülkemizde sosyal bilimler alanında Üniversitemizin yüz akları arasına girmesi bizi mutlu etmektedir. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ayrıca gelenek hâline getirmeye çalıştığı, “Türk tarihi, dili, edebiyatı ve kültürüne hizmet etmiş yerli ve yabancı önemli bilim adamları adına armağan kitaplar” yayınlayarak sosyal bilimler alanındaki geçmiş birikimleri ve tecrübeleri gençlerin önüne koyup geleceğin ilim adamlarına yol göstermekle de önemli bir iş yapmaktadır. Bu vesileyle, “Şehirlerin Sevdalısı İbrahim Hakkı KONYALI Armağanı” kitabına yazılarıyla katkıda bulunan bilim insanlarımıza ve eserin hazırlanıp basılması aşamasına kadar olan süreçte emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum Prof. Dr. Hakkı GÖKBEL Selçuk Üniversitesi Rektörü v ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI vi ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI ÖN SÖZ Atatürk’ün direktifiyle kurulan Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumuna benzer olarak; Türkiyat Enstitüleri de Türk tarihi, dili, edebiyatı ve kültürü üzerinde araştırmalar, yayınlar yapmak üzere üniversiteler bünyesinde kurulmuş kurumlardır. Selçuk üniversitesi bünyesinde kurulan Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü de kurulduğu 24 Ocak 1991 tarihinden itibaren bu amaçlar doğrultusunda panel, bilgi şöleni, seminer, konferans vb. etkinlikler düzenlemiştir. Dergimiz yılda iki defa güz ve bahar sayıları olmak üzere düzenli olarak bugüne kadar yayınlanmış, 32. sayıdan itibaren MLA (Modern Language Association) International Bibliography, Newyork/ABD, Tübitak/Ulakbim SBVT tarafından dizinlenmeye başlanmış ve uluslararası hale gelmiştir. Dergimiz, gerekli şartları yerine getirdiğinden ISIWos/A&HCI (Arts & Humanities Citation Index)-(Thomson Reuters)’e dizinlenmesi için müracaat edilmiştir. Yazışmalar sonuçlandığında Tübitak tarafından kabul edilen sosyal bilgiler alanında B grubu kategorisine dâhil edilebilecektir. Ayrıca dergimiz ASSOS INDEX, EBSCO tarafından da taranmaktadır. Enstitümüz, Türkiyat dergisini sosyal bilimler alanında üniversitemizin yüz akı hâline getirmeye çalışırken, Türk tarihi, dili, edebiyatı ve kültürüne hizmet etmiş yerli ve yabancı önemli bilim adamları adına armağan kitaplar çıkarmayı geleneksel hâle getirmiştir. Böylece bu şahsiyetlerin hayatı, eserleri, metodu, Türk tarihine, diline, edebiyatına, kültürüne sağladığı katkılar ortaya konularak, bundan sonra yapılması gereken çalışmaların neler olduğu özellikle gençlere daha isabetli bir şekilde gösterilmiş olacaktır. Bunun için ilk olarak 1999 yılında “Prof. Dr. Erol GÜNGÖR’ün Anısına Armağan” kitabı çıkarılmış idi. 2003 yılında dergimizin XIII. sayısı Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN’a armağan sayısı olarak yayınlanmıştır. 2011 yılında ise “Büyük Selçuklu’dan Türkiye Selçuklu Devletine Prof. Dr. Mehmet Altay KÖYMEN’e Armağan” kitabı yayınlanmış, bu geleneğin bir devamı olarak da üniversitemiz de sosyal bilimler alanında birçok bilim adamı yetişmesinde emeği olan Prof. Dr. Nejat GÖYÜNÇ Hocamız anısına “Tarihçiliğe Adanmış Bir Ömür: Prof. Dr. Nejat GÖYÜNÇ’e Armağan” adıyla bir kitap yayınlamış bulunuyoruz. Bu geleneğe binaen Türk tarihi, kültürüne hizmet etmiş, özellikle kentlerimiz üzerine çalışmalarıyla bilinen tarihçi İ. Hakkı Konyalı adına bir armağan kitabı çıkarmanın mutluluğunu vii ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI yaşamaktayız. “Şehirlerin Sevdalısı İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI” kitabının yayınlanmasında yardımlarını gördüğümüz Enstitümüz Müdür Yardımcıları Yrd. Doç. Dr. Hakan KUYUMCU, Yrd. Doç. Dr. Çağatay BENHÜR’e; Dergimizin editör yardımcıları Dr. Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ, Arş. Gör. Fatih Numan KÜÇÜKBALLI, Arş. Gör. Murat TURGUT’a; kitabımızın tashih aşamasında yardımını gördüğümüz, enstitümüz Arş. Gör. Tuğba AKTAŞ ÖZKAN’a, Enstitü sekreterimiz Cengiz ATEŞ, Personelimiz Mustafa ÜLÜK ve Özkan YORGANCILAR’a teşekkürlerimi bildiririm. Prof. Dr. Hasan BAHAR SÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü viii ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI İÇİNDEKİLER Sunuş…………………………………………. Ön Söz…………………………..……………. Ahmet Ali BAYHAN Eserlere Adanmış Bir Hayat: İbrahim Hakkı M. Zahir ERTEKİN Konyalı Hayatı ve Eserleri…………………… Erdem YÜCEL İbrahim Hakkı Konyalı (Atis)………………... v vii 1 99 Mustafa ÖZDAMAR Şehirlerin Tarihini Yazan Adam……………... 117 Nurullah TABAKÇI İbrahim Hakkı Konyalı İle Bir Röportaj……… 125 Yaşar SEMİZ İbrahim Hakkı Konyalı (1896 - 1984)……….. 133 Doğan YÖRÜK İbrahim Hakkı Konyalı’nın İzinde…………… 161 Zekai ERDAL İbrahim Hakkı Konyalı’nın “Abideleri ve Kitabeleri ile Aksaray Tarihi” İsimli Eserine Eleştirel Bir Bakış…………………………….. 167 Hüseyin MUŞMAL İbrahim Hakkı Konyalı'nın Beyşehir ile İlgili Merve SÖNMEZ Çalışmaları…………………………………… 201 Mustafa YILMAZ İbrahim Hakkı Konyalı ve Arkeoloji………….. 213 Mustafa ARSLAN İbrahim Hakkı Konyalı’nın Akşehir ve Beyşehir Çevresinde Tespit Ettiği Eskiçağ Malzemeleri ve Bunların Günümüzdeki Durumları…………………………………….. 217 Murat TURGUT İbrahim Hakkı Konyalı’nın Çalışmalarında Geçen Eskiçağ Tanrıları……………………… 255 Hasan BAHAR Eskiçağ’da Konya……………………………... 271 ix ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI Bayram ÜREKLİ Konya Tarihi………………………………….. 299 Koray ÖZCAN Anadolu Selçuklu Kenti “Mekânsal Bildirge"………………………….. 307 Ayşe ÖZDEMİR Anadolu’da Selçuklu Dönemi Türk Bahçe Kültürü….......................................................... 319 Ensar KÖSE İçel’de Bir Ulu Çınar: Şeyh Ali Semerkandî ve Nesli………………… 335 Hava SELÇUK Şer’iyye Sicillerinin Şehir Tarihi Açısından Önemi (Kayseri Örneği)……………………… 361 İbrahim SOLAK 51 Numaralı Konya Şer’iye Sicili (H. 11401141/ M. 1727-1729)…………………………. 381 Metin AKİS İ. Hakkı Konyalı Armağanına Katkı: Kilis Sancağında Canbolat Oğulları Ailesinin 391 Yönetimi………………………………………. Alpay BİZBİRLİK H. 1056/57 Tarihli Marmara Kazâsı Avârız Defteri………………………………………… 405 Çetin AYKURT III. Selim’in Fikrî Yapısı……………………… 439 Selim Hilmi ÖZKAN XIX. Yüzyılın Sonlarında Alâiyeli Memurların Sosyo-Ekonomik Durumları……. 449 Özgür YILMAZ Tanzimat Dönemi Şehir Tarihi Çalışmaları Üzerine Bir Deneme………………………….. 471 Necat ÇETİN Üsküdar Bulgurlu Mahallesinde 1906 Tarihli Son Osmanlı Nüfus Tahriri (Sayımı)………... 505 x ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI Ali Rıza GÖNÜLLÜ Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Alanya’nın İdari Yapısı (1831-2014)…………………………… 515 Necmi UYANIK Mehmet Akif’te Çağdaşlaşma Anlayışı ve Bu Eksende Bazı Meselelere Bakışı……………….. 535 Mithat DİREK Meram Bağlarının Ardındaki Sır: Su Kültürü D. Ali ARSLAN Halk, İktidar ve İktidar Seçkinleri: Gülten ARSLAN Mersin Araştırması………………………… xi 561 573 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI xii ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI İBRAHİM HAKKI KONYALI’NIN ÇALIŞMALARINDA GEÇEN ESKİÇAĞ TANRILARI* Murat TURGUT ** Özet Eskiçağlarda varlığına inanılan tanrılar birçok tarihçinin araştırma konusu olmuştur. İbrahim Hakkı Konyalı da yapmış olduğu çalışmalarında bu tanrılara yer vermiştir. Bu çalışmada, İbrahim Hakkı Konyalı’nın ortaya koyduğu bazı eserlerde geçen tanrılar ve bu tanrıların hangi konularda geçtiği incelenmiştir. • Anahtar Kelimeler İbrahim Hakkı Konyalı, Beyşehir, Karaman, Tarihçi, Şehir Tarihçisi. • THE ANCIENT GODS ON IBRAHIM HAKKI KONYALI’S PUBLICATIONS Abstract The gods whose existance was believed in ancient times have been research subject for many historians. Ibrahim Hakki Konyali gave place to these gods in his works. In this work , It was examined gods and how gave place to gods on some works done by Ibrahim Hakki Konyali. • Keywords Ibrahim Hakki Konyali, Beysehir, Karaman, Historian, City Historian. Bu çalışma İbrahim Hakkı Konyalı’nın, Abideleri ve Kitabeleriyle Karaman Tarihi Ermenek ve Mut Abideleri; Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi; Abideleri ve Kitabeleri ile Ereğli Tarihi; Alanya Tarihi; Abideleri ve Kitabeleriyle Beyşehir Tarihi çalışmaları temel alınarak hazırlanmıştır. ** Arş. Gör., Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. mturgut@selcuk.edu.tr * 255 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI Giriş İnsanoğlu var olduğu andan itibaren, evreni yönlendiren, olaylara şekil veren doğaüstü bir güç/güçlerin olduğunu düşünmüş ve bu doğaüstü güç/güçlerin, kendinden de üstün olduğunu kabul ederek o/onlara inanmış ve tapınmıştır. İnsanların tarihi süreç içerisindeki inanç sistemlerinin en erken dönemlerinde, tek bir tanrıya mı yoksa birden fazla tanrıya mı inandığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır1. Bu yüzden insanlık üzerinde görülen ilk inancın tek veya birden fazla tanrılı olduğu konusunda bir şey söyleyemeyiz. Ancak daha sonraki dönemlerde yani M. Ö. IV. binyıldan itibaren başlangıç izlerinin görüldüğü ve M. Ö. III. binyıldan itibaren ise kesin bir şekilde çok tanrılı inancın varlığından söz edebiliriz2. Antik dönem insanlarının kuraklık, aşırı yağış, deprem, salgın ve hastalıklardan dolayı ölümler, güneşin doğup batışı, gibi sebebini bulamadığı veya açıklayamadığı durumlarda insanüstü güçlere inanmış ve bu olayların sebeplerini onlara yüklemişlerdir. Bu doğrultuda, bu olaylar, insanların her olay için ayrı bir düşünce-sistem geliştirmelerine ve bu düşünceler-sistemlerin başlarına yerleştirdikleri tanrılara inanmalarına sebep olmuştur (Gurney 2001, 133; Gür 2005, 45). Zaman içerisinde bu tanrıları için ritüeller, mitolojik hikayeler, kutsal mekanlar, kutsal nesneler, kutsal hayvanlar-bitkiler gibi olgular meydana getirerek inanç sistemlerini oldukça geliştirmişler ve aynı oranda karmaşıklaştırmışlardır3. Dünya’nın ilk tapınağı olarak bilinen Urfa Göbeklitepe’de yapılan araştırmalarda, tapınağı yapan veya kullanan kişilerin dinî inançlarının, tek tanrılı veya çok tanrılı olduğu konusunda kesin bir bilgi söylenememektedir. Ayrıca yine Anadolu’da Erken Neolitik dönemin önemli yerleşmeleri arasında gösterilen Çayönü, Nevali Çori, Çatalhöyük, Burdur civarında görülen yerleşimlerde yapılan araştırmalarda tek bir güce mi yoksa birden fazla güçlere mi inanıldığı konusunda kesin kanıtlar bulunamamıştır. Haas 2002, 438. 2 Bu konu hakkında en önemli kanıtlarımızı Mezopotamya ve Mısır toplumlarından günümüze kalan yazılı belgeler oluşturmaktadır. Bu belgelerde, dinî inançlar, mitolojiler gibi, bu dönemde çok tanrılı hayatın olduğunu kanıtlayabilecek bilgiler bulunmaktadır. Bu konu hakkında ayrıca Mezopotamya, Panjab, Kuzey Afrika, Girit ve Batı Avrupa’da temel dinlerin M. Ö. V. Bin ile M. Ö. III. Bin dönemleri arasında kurulduğu, temellerinin de Paleolitik döneme kadar uzandığı görüşü de bulunmaktadır. James 1960, 137. 3 İnsanların oluşturdukları bu karmaşık inanç sistemleri ve buna bağlı öğelerin, dinlerini incelenmesi ve araştırılmasını oldukça zorlaştırdığı da belirtilmiştir. Elliade 2009, 27, 28. 1 256 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI Çalışmamızın konusunu oluşturan İbrahim Hakkı Konyalı’nın eserlerinin birçok yerinde, eskiçağ dinî inanç sistemleri ve bu inanç sistemlerinin bir parçası olan tanrılar hakkında çeşitli sebeplerle bilgi verdiği görülmektedir. 1) Mezopotamya Tanrıları Eski Yunan dilinde iki nehir arasındaki topraklar anlamına gelen Mezopotamya’nın coğrafi sınırlarına baktığımız zaman, doğuda İran; batıda Suriye çölleri ile Lübnan dağları; güneyde Arabistan; kuzeyde ise Anadolu ile sınırlandığı görülmektedir (Bahar 2010, 37, 38). Bu topraklarda yaşayan halklar, medeniyetin oluşmasında ve gelişmesinde büyük öncülük etmişlerdir. Mezopotamya dinî hayatı hakkında Sumerlerden itibaren yazılı bilgilere sahip olabilmekteyiz. Sumer kaynaklarından öğrendiğimiz bilgilere göre, birçok eskiçağ medeniyeti gibi Sumerler de çok tanrılı bir inanca sahip olarak tanrılarını insan şeklinde düşünmüşler ve onlara kendilerinden üstün vasıflar yüklemişlerdir. Tanrılarına yükledikleri bu üstün vasıfların yanında onların zaaflarının olduğunu da düşünmüşlerdir. Özellikle ortaya koydukları mitolojik hikayelerde, tanrıların zaaflarının, insanlar veya tanrılar tarafından kullanıldığı görülebilmektedir. Sumer panteonuna baktığımız zaman panteonun başında Fırtına Tanrısı Enlil olduğu görülmektedir. Bilgelik tanrısı Enki, Aşk ve bereket tanrıçası İnanna, Güneş Tanrısı Utu, Çoban tanrı Dummuzi, Ay tanrıçası Nanna, Şimşek tanrısı Ububul, Yeraltı tanrıçası Ereşkigal gibi tanrıları da bulunmaktadır. Sumerlerden sonra Mezopotamya topraklarına gelen Sami kavimleri de Sumer inancından büyük oranda etkilenmişler ve onların inanç sistemlerini kendilerine uyarlamışlardır. Bu doğrultuda Sumer dininde Aşk ve Bereket Tanrıçası olan İnanna, İštar; Sumer Güneş Tanrısı Utu, Şamaş; Çoban Tanrı Dummuzi, Sami toplumlarında Tammuz, Sumer Bilgelik tanrısı Enki, EA olmuştur. Sumer toplumunda baş tanrı Fırtına Tanrısı Enlil iken Sami toplumlarından Babil’de Marduk’u, Assur’da ise tanrı Assur’u görmekteyiz. İbrahim Hakkı Konyalı’nın çalışmalarında Sumer tanrılarından Tammuz, Ištar ve Zababa geçmektedir. Sumer Çoban tanrısı Dummuzi’nin Samilerdeki karşılığı Tammuz olduğu, bu tanrının ortadan kaybolup tekrar ortaya çıktığı ve bundan dolayı doğanın yeniden canlanmasını temsil ettiği belirtilmiştir (Konyalı 1970, 91, 92). Ancak burada Dummuzi’nin yeraltına veya bir başka deyişle ölüler 257 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI diyarına inmesinden (Sayce 2011, 312, 320, 391, 426; Black-Green 2004, 72, 73) bahsedilmemiştir. Ayrıca yazar, Çoban tanrı Dummuzi’nin, Mısır tanrısı Osiris, Frig Attis ve Yunan Dionysos ile benzer özelliklerinin bulunduğu ve dolayısıyla bu tanrının da Şarap tanrısı olduğu üzerinde durmuştur. Yazara göre Konya Ereğli’de bulunan, İvriz kabartması olarak da bilinen, Geç Hitit kabartması bu tanrıların ilk numunesi olmuştur (Konyalı 1970, 90-92). Ancak yazıtlarından (Hawkins 2000, 517) da anlaşıldığı üzere burada resmedilen tanrı, Luvi Fırtına tanrısı Tarhunt’tur. Eserlerde geçen diğer Mezopotamya tanrıları, Sami dilinde belirttiği Aşk tanrıçası Ištar ve Sumer Savaş tanrısı Zababa’dır. Yazar, Ištar’ın Sumer kentlerinden Uruk’un Aşk tanrıçası olduğunu ve bu tanrıçanın Hititlerdeki benzerinin Šamuha kentinin tanrıçası olduğunu belirtmiştir (Konyalı 1970, 71). Günümüzde Tel el Varka olarak bilinen Uruk kentinde yapılan araştırmalarda, Ur-Nammu tarafından yaptırıldığı düşünülen ve Eanna tapınak kompleksi olarak adlandırılan bir tapınak yapısı, bir kadını betimleyen (büyük ihtimalle Tanrıça İnanna) mask bulunmuştur (Roaf 1996, 60-62). Ayrıca Hitit kralı III. Hattušili, Urhi-Tešup olarak da bilinen III. Muršili ile mücadelesini başlattığı zaman, “…hakkımızdaki kararı Šamuha’nın Ištar’ı ve Nerik’in Fırtına Tanrısı versin…” demektedir (Ten Cate 1969, 94; Collins 2007,59). Zababa’nın, Sumerlerin Kiş şehri Savaş tanrısı olduğunu ve Hititlerdeki karşılığının Hitit Savaş tanrısı Zamama olduğu belirtilmiştir (Konyalı 1970, 71). Zababa’nın Sumerler tarafından Savaş tanrısı olarak tapınım gördüğü ve Kiş kentinde E-METE-URŠAG adında tapınağı olduğu bilinmektedir (Black-Green 2004, 187). Bu tanrı Hitit dinî inanç sisteminde de Savaş tanrısı olarak geçmektedir (Burney 2004, 224). 2) Hitit-Luvi Tanrıları M. Ö. II. Binyılda Orta Anadolu merkezli büyük bir medeniyet kuran Hititler, çağdaşı birçok toplum gibi çok tanrılı bir inanca sahip olmuşlardır. Hitit dini, Konyalı tarafından “Hititlerin panteonunu dolduran ve sayısı bini aşan erkekli, dişili tanrıları, tanrızadeleri, tanrı torunları vardır. Hititlerin tanrı şecereleri çok dallı budaklıdır.” şeklinde yorumlanmıştır (Konyalı 1970, 71). Konyalı’nın çalışmalarında Hitit tanrıları olarak, Göğün Güneş tanrısı, Arinna’nın Güneş tanrıçası, birçok şehrin sahip olduğu Fırtına tanrıları, HurriŠerri adlarındaki boğa tanrılar, Namni-Hazzi isimlerindeki dağ tanrılar ve tanrıça Hepat belirtilmiştir (Konyalı 1991, 215). Konyalı’nın belirttiği Göğün Güneş Tanrısı büyük bir ihtimalle Hitit başkenti Hattuša-Yazılıkaya’daki II Nolu odanın 258 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI arka duvarında görülen tanrı ile aynıdır. Hurri-Šerri boğaları, İmamkulu kabartmasında Fırtına Tanrısının arabasını çekerken gösterilmişler ve genelde Fırtına tanrısı kültü ile ilişkili olmuşlardır. Namni-Hazzi dağ tanrılarını ise, Yazılıkaya açık hava tapınağında, ana sahne olarak adlandırılan sahnede, Fırtına tanrısı, dağ tanrılarının üzerlerine basar şekilde resmedilmiştir. Nerik, Zippalanda gibi bazı önemli kült kentleri de kendi kentlerinin ismiyle anılan Fırtına tanrısı kültüne sahip olmuşlardır. Hatti tanrıçası olan Arinna’nın Güneş Tanrıçasının, Hurri Güneş Tanrıça’sı Hepat ile olan eşitliği, bir Hitit metninde “Bütün ülkelerin kraliçesi, efendim, Arinna’nın Güneş Tanrıçası! Hatti ülkesinde sen Arinna’nın Güneş Tanrıçası adını alırsın, sedir ağacı ülkelerinde ise Hepat adını taşırsın.” (Beckmann 1989, 99,100; Hutter 1997, 77) şeklinde bahsedilmektedir. Bu bilgiden hareketle, yazarın iki tanrıçayı, ayrı tanrısal varlıklar olarak ele alması yanlış bir düşünce olduğu ortaya çıkmaktadır. Konya ilinin Beyşehir ilçesinde bulunan Eflatunpınar hakkında da bilgi veren yazar, burada görülen figürlerden uzun külahlı olanının Fırtına Tanrısı, diğerinin ise dişi bir tanrı olduğunu belirtmiştir (Konyalı 1991, 213). Bilindiği üzere, Eflatunpınar anıtında, Fırtına tanrısı ve Güneş tanrıçası yan yan tasvir edilmişlerdir. Luvi tanrıları olarak ise, Luvi bölgesinin en önemli tanrılarından birisi olan Tarhunt’u görmekteyiz. Yazar, İvriz anıtını tanıtırken “War-pa-la-was Tuwanna kralı hakim ve kahraman saray (tapınakta) bir çocuk iken ben bu asmaları diktim. Tarhunoas onlara bereket verebilir.” (Konyalı 1970, 80) ve “Sarayda bir çocuk iken ben bu asmaları diktim. Tarhundas onlara bereket verebilir. Hakim ve kahraman Tuvana kralı War-pa-la-was” bilgilerine yer vermiş ve anıtın tarihinin M. Ö. 1568 yılı olduğunu belirtmiştir (Konyalı 1970, 136.) Bilindiği üzere İvriz anıtı Geç Hitit Krallıkları dönemine tarihlendirilmektedir. Dolayısıyla yazarın vermiş olduğu tarih erken bir tarihtir. Kralın huzurda tapınımda bulunduğu tanrının, Hititlerin su, feyz ve bereket tanrısı olduğunu (Konyalı 1970, 78) dolayısıyla da Luvilerin Fırtına tanrısı olmadığını belirtmiştir. Ancak kabartmadaki yazıttan da öğrenildiği üzere kabartmada gösterilen tanrı, Luvilerin Fırtına tanrısı Tarhunt’tur (Hawkins 2000, 517). 259 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI 3) Mısır Tanrıları İbrahim Hakkı Konyalı’nın çalışmalarında Mısır tanrıları içinde Osiris ve Apis geçmektedir. Eski Mısır dinî inancına göre Osiris ölümden sonraki hayatın tanrısıdır. Osiris efsanesinde, Osiris ülkeyi terk edip geriye döndükten sonra Seth tarafından bir sandığa hapsedilerek Nil nehrine bırakılmıştır. Sandık daha sonra kıyıya vurmuş ve bir ağaç onu gövdesine almıştır. Kral bu ağacı beğenerek sarayında kullanmak istemiş ancak ağaç kesilirken etrafa çok güzel kokular yayılmıştır. Ağaçtan çok güzel kokuların yayıldığı haberi, Osiris’n karısı İsis’e kadar gelmiştir. İsis sandığı alarak Mısır’a getirmiştir. Gece yarısı avdan dönen Seth, Osisris’in sandığını bulmuş, onu on dört parçaya ayırarak her parçasını ayrı yerlere bırakmıştır (Sayce 2011, 142, 143). Osiris’in oğlu Horus, Seth’i yenmiş ve babasının hayatını geri vermiştir. Ancak Osiris yer altı dünyasında kalmayı tercih etmiştir. Konyalı, Osiris’in ölümden sonra dirilmesini Tammuz ve Attys efsaneleri ile benzer görerek, bu tanrının Attys ve Dionysos’la benzerliğini kurmuştur. Konyalı’ya göre Osiris, Eski Yunan dinindeki Dionysos’un ilk temsilcilerinden olmuştur (Konyalı 1970, 91, 92). Çalışmalarında geçen diğer bir Mısır tanrısı da Apis olmuştur. Apis, öküz ile temsil edilen bir tanrıdır. Herodotos, Apis Öküzü’nün bir daha doğurmayacak olan bir öküzden doğduğunu belirtmektedir (Herodotos, III, 28). Konyalı, İmparator Theodosius’un putperestlere karşı mücadele ettiğini, kültü Memphis’te bulunan Apis Öküzü’nün tapınağının kapatıldığını belirtmiştir (Konyalı 1991, 17, 18). Konyalı diğer toplumlarda olduğu gibi eski Mısır dininde bulunan tanrılar hakkında bilgi vermiştir. Ancak vermiş olduğu bilgilerin, diğer toplumların tanrıları hakkında verdiği bilgilerden daha az olduğu ve eserlerinde Mısır tanrılarının daha az geçtiği söylenebilir. 4) Eski Yunan Tanrıları Çok tanrılı bir inanca sahip olan Eski Yunan toplumunun birçok tanrıtanrıçası İbrahim Hakkı Konyalı’nın çalışmalarında yer almaktadır. Panteonun başında yer alan Zeus, Beyşehir Kürtlertepesi mevkiinde yer alan Çift Süvariler adı verilen kabartma hakkında bilgi verilirken, tanrıların tanrısı Zeus’un, Kastor ve Polluks’un babası olduğu belirtilmiştir (Konyalı 1991, 337). St. Paul ve Barnabas, Hristiyanlığı yaymak için Konya ve çevresinde çeşitli propagandalarda 260 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI bulunmuşlardır. Daha sonra Lystra (Hatunsaray)’ya gelmişler ve burada bir kötürümü iyileştirmişlerdir. Halk bu mucizevi olay karşısında St. Paul’ü Zeus’a benzetmişlerdir (Konyalı 1967, 562; Konyalı 1970, 111, 844). Ayrıca Coracesium sikkeleri üzerinde, ayakta sola dönük, sağ elinde philae tutan, sol elini mızrağa veya bir asaya dayamış şekilde Zeus’un tasvir edildiği belirtilmiştir (Konyalı 1946, 119, 121). Anadolu’nun ana tanrıçası olan Cybele, Phrygia kralı Macon’un kız kardeşi olarak görülmekte, doğanın, bereketin ve dağların tanrıçası olduğu bilinmektedir (Roman-Roman 2010, 122). İbrahim Hakkı Konyalı’nın çalışmalarından bu tanrıça büyük yer tutmaktadır. Yazara göre Anadolu topraklarında Cybele kültü, Lydia kralı Meon döneminde kurulmuş ve hatta Cybele’nin aşık olduğu erkeğin ismi olan Attys, bir Lydia kralının ismi olmuştur (Konyalı 1991, 4). Cybele kültünde dağlar ve özellikle çam ağaçları oldukça önemli olmuşlar ve bu tanrıçanın ritüelleri bu tarz mekanlarda yapılmıştır (Konyalı 1997, 166; Konyalı 1991, 134). Cybele kültünde çam ağacının kutsal sayılmasının en önemli sebebi olarak, Cybele’nin Attys’i çam ağacına kalb etmesi gösterilmiş ve bu kültün inancına göre çam ağacının kesilmesinin yasak olduğu belirtilmiştir (Konyalı 1991, 2; Konyalı 1997, 169). Cybele’nin tapınaklarının dağlarda (Konyalı 1970, 133) olduğu ve Konya Hatıp (Konyalı 1997, 990), Takkeli dağ (Konyalı 1967, 562), Sızma ilçesi (Konyalı 1997, 165, 166) ve özellikle Roma döneminde Pisidya (Konyalı 1991, 11) bölgesinin bu tanrıçanın kült ritüellerinin yapıldığı yerler olarak gösterilmiştir. İvriz kabartmasında gösterilen tanrı tasvirinin, Cybele’nin bereket-verimlilik özelliklerini taşıdığı belirtilmiştir (Konyalı 1970, 78, 139, 140). Eflatunpınar havuzunda bulunan tanrıça kabartmasının da Cybele olabileceğine değinilmiştir (Konyalı 1991, 211). Cybele’nin S, C, K ve H baş harfleriyle de yazıldığını ve bu tanrıçanın etkinliğini sürdürerek Arapların önemli tanrısı olan Hübel olabileceğini de belirtmiştir (Konyalı 1970, 75; Konyalı 1991, 2). Tarımın, ürünün ve buğdayın koruyucu tanrısı olarak bilinen Demeter, Eski Yunan dinî inanç sisteminde Titan Kronos ve Rhea’nın kızkardeşi olduğu görülmektedir (Roman-Roman 2010, 132). Bu tanrıça Konyalı’nın çalışmalarında, insan eliyle işlenen toprağın, ekilmiş tarlaların bekçisi olan bir tanrıça olarak gösterilmiş (Konyalı 1970, 825) ve Cybele’nin kızı olduğu belirtilmiştir (Konyalı 1970, 824). Yazarın böyle bir düşünceye kapılmasında, Cybele’nin de tarım, bereket ile ilgili özelliklere sahip tanrıça olmasının etkisi olduğu düşünülebilir. Demeter’in Coracesium’da bulunan bazı sikkelerde bir elinde bolluk ve bereket sembolü olan buğday demetini, diğer eliyle de tırpan veya meşale tutarken tasvir 261 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI edildiği belirtilmiştir (Konyalı 1946, 119, 120). Syedra’da basılan bazı sikkelerde ise uzun bir elbise giymiş vaziyette sağ elinde bir sepet, sol elini de bir asaya yaslamış şekilde tasvir edilmiştir. Yine burada basılan başka bir sikkede ise tanrıça Demeter’in elinde philae tutarken yere bakar şekilde gösterilmiştir (Konyalı 1946, 122-124). Eski Yunan dinî inancında Dionysos şarap içkisini getirmesinden dolayı şarap ile özdeşleştirilmiştir (Henrichs 2010, 11). Konyalı’nın çalışmalarında şarap tanrısı olarak tanıtılmış ve bu tanrının boğa şeklinde tasvir edildiği belirtilmiştir (Konyalı 1970, 91). Yazara göre Dionysos adına bahar aylarında bayram/festivalleri düzenlenmiş (Konyalı 1991, 3) ve bu etkinliklerde kutsal fallüsler çelenk gibi en önde götürülmüştür (Konyalı 1946, 3). Bu bayram/festivallerin Kubadabad Sarayı’nın kurulduğu Hoyran’daki Eğrinas bölgesinde (Konyalı 1991, 3), Hatıp’ta (Konyalı 1997, 990) kutlandığı ve Beyşehir Kürtler Tepesi bölgesi yakınları (Konyalı 1991, 339) ile Sille’de kapalı ve açık hava tapınaklarının bulunduğu; Sille isminin de Dionysos’un nedimeleri olan Silen’lerden geldiği belirtilmiştir (Konyalı 1997, 167). Ayrıca yazarın, çalışmalarının bazı yerlerinde Dionysos ile birlikte Bacchus ismini de (Konyalı 1997, 865) kullandığı belirtilmelidir. Kehanet ve bilicilik tanrısı olan Apollo, tanrıça Leto’nun oğlu ve Artemis’in ise erkek kardeşi olarak bilinmektedir (Roman-Roman, 73; Henrichs 2010, 15). Konyalı, bu tanrının Romalılardaki Phoebus ile aynı tanrı olduğunu belirterek (Konyalı 1970, 824) Phrygia kralı Midas’ın kulaklarıyla ilgili olan mitolojik hikâyede, Midas’ın kulaklarını eşek kulaklarına benzer bir hâle getirdiğine değinmiştir (Konyalı 1970, 148). Ayrıca Selinus sikkelerinde elinde asa ve philae tutarken gösterilmiştir. Syedra’da basılan sikkelerde ise ayakta durur vaziyette, sağ elinde philae, sol elini asaya dayamış bir şekilde tasvir edilmiştir (Konyalı 1946, 122-125, 129). Hermes Olympos tanrılarının mesajcısı ve hırsızların koruyucu tanrısı olarak bilinmektedir (Roman-Roman, 220). Hristiyanlığın yayılmasında önemli rolleri bulunan St. Paul ve Barnabas, İkonyum’dan kovulunca Lystra (Hatunsaray)’ya gelmişlerdir. Burada bir kötürümü iyileştirmişler ve Lystra halkı tarafından St. Paul, Zeus’a; Barnabas ise Hermes’e benzetilmiştir (Konyalı 1970, 844, 845; Konyalı 1967, 562). Ayrıca Coracesium’da basılan sikkelerde, Hermes’in de yer aldığı belirtilmiştir (Konyalı 1946, 119). 262 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI Yunan mitolojisine göre vücudunun yarısı keçi yarısı da insan şeklinde olan Pan, keçi tanrı, ormanların koruyucu tanrısı olarak bilinmektedir (Roman-Roman, 384). Konyalı’nın çalışmalarında Midas’ın kulakları ile ilgili olan efsanede, Phrygia kralı Midas, Pan’ın düdüğünü, Apollon’un lirine tercih ettiği şeklinde geçmektedir (Konyalı 1970, 148). Diouscur’lar olarak bilinen Castor ve Pollux, Yunan dinî inancında Leda ve Zeus’un ikiz çocukları olarak bilinmektedirler (Roman-Roman 2010, 139). Bu tanrıların Konya ilinin Beyşehir ilçesinde Kürtler tepesi mevkiinde bir kaya üzerine, iki tarafında indikleri atların sağ ayakları eşinir şekilde tasvir edilmiş olan süvari şeklinde resmedildiği belirtilmiştir (Konyalı 1991, 337). Ayrıca bu tanrıların, Sidemara’da bulunan bir lahitte, birer atın dizginlerini tutar vaziyette, ellerinde kargı tutar bir şekilde tasvir edildikleri de belirtilmiştir (Konyalı 1970, 823). Apollon’un ikiz kardeşi olan Artemis Yunan mitolojisinde kadınların doğumlarında yardımcı olan tanrıça, avcıların ve bazı yerlerde ay tanrıçası olarak geçmektedir (Roman-Roman 2010, 84). Bu tanrıçanın kültünün sonraki dönemlerde devam ettiği ve Roma mitolojisinde Diana adını aldığı belirtilmiştir (Konyalı 1970, 824). Ayrıca Selinus kentinde basılan sikkelerde bu tanrıçanın, uzun gömlek giyen bir avcı şeklinde tasvir edildiğine değinilmiştir (Konyalı 1946, 129). Aşkın, sevginin ve cinselliğin tanrısı olarak bilinen (Roman-Roman 2010, 158) Eros’un bir tasvirinin Roma dönemine tarihlenen lahidin köşelerinde oturur şekilde işlenmiştir (Konyalı 1991, 376). Ayrıca, yazar, Eros’un bir resmini de çalışmasında yer vermiştir (Konyalı 1970, 824). Athena, Olympos tanrıları arasında bilgeliğin ve savaşın tanrısı olarak tanınmaktadır (Roman-Roman 2010, 90). Bu tanrıçanın, Coracesium kentinde basılan sikkelerde tasvir edildiği belirtilmiştir (Konyalı 1946, 119). Rhea’nın kız kardeşi olan Hera, Yunan mitolojisinde evlilik tanrıçası olarak bilinmektedir (Roman-Roman 2010, 203). Konyalı bu tanrıçayı tanıtırken gebe kadınları himayesine aldığını belirtmiş ve Yunan mitolojik kahramanı Heracles’in doğumu ile ilgili efsanede Hera’nın, baş tanrı Zeus’un oğlu olan Heracles’i öldürmek istediği ve bu yüzden Heracles’e zorlu görevler çıkardığını belirtmiştir (Konyalı 1991, 379). 263 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI Konyalı’nın çalışmalarına denizler ve depremler tanrısı Poseidon, Güneş tanrısı Helios ve savaş tanrısı Ares’i de görebilmekteyiz. Poseidon’un Roma tanrısı Neptüne ile eşitliğine değinilerek, Alanya’da bulunan sikke üzerinde, ayakta sola dönmüş bir vaziyette, sağ elinde bir yunus balığı, sol elinde de bir yaba tutarken tasvir edildiği belirtilmiştir (Konyalı 1946, 121). Coracesium kentinde bulunan sikke üzerinde Güneş tanrısı Helios’un resmedildiği (Konyalı 1946, 119); Syedra’da ise Roma dönemine ait bir sikkenin arka yüzünde Ares tasvirinin de yer aldığı belirtilmiştir (Konyalı 1946, 127). 5) Roma Tanrıları Romalılar, antik dönemin birçok toplumu gibi çok tanrılı bir inanca sahip olmuşlardır. Roma panteonunda bulunan birçok tanrının Etrüsklerden ve Eski Yunan toplumundan alındığı bilinen bir gerçektir. Anadolu’da Pesinus Dağı’nda kutsal mekanı bulunan Cybele kültünün Roma’ya nakledilmesinden dolayı, Roma toplumu, Konyalı tarafından, “din ve esnam koleksiyoncusu bir millet” olarak nitelendirilmiştir (Konyalı 1997, 166). Roma toplumunun dinî hayatı incelendiğinde bu tespitin oldukça yerinde olduğu görülmektedir. Romalılar savaş sırasında düşmanın tanrısal yardım almaması için, savaşılan toplumun tanrılarını, kendi ülkelerine davet etme metodunu uygulamışlardır. Bu metoda Romalılar Avocatio Ritüeli/Ayini adını vermişlerdir (Estin-Laporte 2013, 214). M. Ö. 396 yılında Veii kentinin kuşatması sırasında Roma’nın Avocatio ritüelini kullandığı görülmektedir. Bu ritüelde Veii kentinin tanrıçası Juno Regina, Roma’ya çağrılmaktadır. Kent ele geçirildikten sonra ise tanrıçanın kültü Roma’ya getirilmiştir. Kartaca savaşları sırasında Kartaca tanrıçası Juno Caelestis, M. Ö. 146 yılında Roma’ya çağrılmıştır (Scheid 2007, 116). Ayrıca Konyalı’nın da belirttiği gibi M. Ö. 204 yılında Anadolu’da bulunan Cybele kültü Roma’ya getirilmiştir. Bu tanrıça Roma’da “Mater deum Magna Idea” adını almış ve önemli ölçüde tapınım görmüştür. Romalılar, Cybele’nin kültü için M. Ö. 191 yılında Palatinus Tepesinde bir de tapınak inşa edilmişlerdir (Mansel 2011, 516). Roma panteonun başında Sumer toplumunun baş tanrısı Anu; Babil Marduk; Yunanlıların Zeus’u ile bir tutulan (James 1960, 140) Jupiter bulunmaktadır. Romalılar bu tanrı için Capitoline tepesinde tapınak inşa etmişlerdir (BeardNorth 1996, 3; Roman-Roman 2010, 523). Konyalı da Yunanların Zeus’u ile Romalıların Jupiter’ini aynı tanrı olarak görmüştür (Konyalı 1970, 823; Konyalı 1997, 28). Günümüzde Kilisehisar olduğu bilinen Tyana kentinde Jupiter’in tapınağı olduğu (Konyalı 1997, 124) ve bölgede bu tanrının kültünün bulunduğuna değinilmiştir (Konyalı 1970, 74). Ayrıca Eski İranlıların dinî 264 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI inanışlarından bahsederken onların baş tanrısı yerine Jupiter’i kullanmıştır (Konyalı 1991, 6). Romalıların aşk-sevgi tanrıçası olarak gördükleri Venüs, Eski Yunan dinindeki karşılığı Aphrodite’dir (Roman-Roman 2010, 71; Beard-North 1996, 16). Konyalı, Eski Mısır’da güzelliği ile ün yapmış olan Kleopatra’nın tanrıça Venüs’ün kıyafetinden giydiğini bahsetmiştir (Konyalı 1946, 35). Ayrıca Syedra (Demirtaş) kentinde bulunan Marcus Aurelius dönemine ait sikkenin arka yüzünde, sol elinde ayna tutan uzun elbiseli bir kadın tasvirinin bulunduğu ve bu kadının tanrıça Venüs olduğu belirtilmiştir (Konyalı 1946, 122.) Eski Yunan toplumunun tarımla ilişkili tanrıçası olan Demeter, Roma toplumunda Ceres olarak görülmektedir (Roman-Roman 2010, 132, 133; BeardNorth 1996, 65). Konyalı, bu tanrıçanın özellikle buğdayı temsil ettiğini ve Demeter ile Ceres’in tarımla ilişkili aynı tanrıça olduklarını belirtmiştir (Konyalı 1970, 824). Ayrıca Syedra kentinde bulunan ve Philippus Senior dönemine ait sikkenin arka yüzünde sağ elinde buğday başağı, sol elini asaya dayamış olan tanrıça Ceres tasvirinin bulunduğuna değinilmiştir (Konyalı 1946, 126). Nike, Roma toplumunda zafer tanrısı olarak bilinmektedir (Roman-Roman 2010, 446). Bu tanrı Konyalı tarafından da Zafer tanrısı olarak görülmüştür (Konyalı 1946, 126). Konya’nın Doğanhisar ilçesinde bulunan mermerden yapılmış bir Nike heykelinin Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilendiği belirtilmiştir (Konyalı 1997, 1165). Ayrıca Syedra (Demirtaş) kentinde, Septimus Severus dönemine ait sikke üzerinde bu tanrının, sola doğru yürür pozisyonda, sağ elinde bir hurma, sol elinde ise çelenk tutar şekilde tasvir edildiğine değinilmiştir (Konyalı 1946, 122). Yunan mitolojisine göre Zeus ve Hera’nın oğlu olan Ares Savaş tanrısı olarak bilinmektedir (Roman-Roman 2010, 79). Bu tanrının Roma dinindeki karşılığı Mars olmuştur. Roma’nın kuruluş efsanesine göre, Rhea Silva, Savaş tanrısı Mars ile ilişkiye girerek, bu tanrıdan Romulus ve Romus’u dünyaya getirmiştir (BeardNorth 1996, 31; Bahar 2010, 387). Konyalı, Roma’nın kuruluş efsanesine değinerek, Romulus ve Romus’un Savaş tanrısı Mars’ın çocukları olduğunu belirtmiştir (Konyalı 1997, 198). Roma dinî inanç sisteminde denizlerin tanrısı olarak bilinen Neptune’ün Eski Yunan dinindeki karşılığı Poseidon’dur (Roman-Roman 2010, 418). İmparator 265 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI Philippus Senior dönemine ait Alanya’da bulunan bir sikkede, Denizler tanrısı Neptune, ayakta sola yönelmiş bir vaziyette, sol elinde bir yaba, sağ eliyle de bir yunus balığını tutar şekilde tasvir edilmiştir (Konyalı 1946, 121). Roma panteonundaki Mercury’nin Eski Yunan dinindeki karşılığı Hermes olmuştur. Bu tanrı, Olympos tanrılarına habercilik hizmetinde bulunmuş ve kendisinin, aynı zamanda hırsızların koruyucu tanrısı olduğu düşünülmüştür (Beard-North 1996, 66; Roman-Roman 2010, 220). Konyalı, Eski Yunan’daki Hermes ile Roma’daki Mercury’nin aynı tanrı olduğuna değinerek, Syedra kentinde basılan sikkelerde Mercury tasvirlerinin bulunduğunu belirtmiştir (Konyalı 1946, 122, 127). Eski Yunan dininde avcıların koruyucu tanrıçası, kadınların doğumunda yardımcı tanrıça ve bazı yerlerde ay tanrıçası olarak bilinen (Roman-Roman 2010, 84) Artemis’in Roma dinindeki karşılığının Diana olduğu belirtilmiştir (Konyalı 1970, 824). Ayrıca bu tanrıçanın ikiz kardeşi olan, Eski Yunan panteonunda kehanet tanrısı olarak bilinen Apollon’un, Roma dinindeki karşılığının Phoebus olduğuna da değinilmiştir (Konyalı 1970, 824). Sonuç Genellikle şehir tarihi alanında eserler ortaya koyan İbrahim Hakkı Konyalı, yeri geldikçe eskiçağda var oldukları düşünülen tanrılara fazla detaya girmeden ana özellikleriyle değindiği görülmektedir. Eserlerinde Eski Yunan ve Roma toplumlarına ait olan tanrısal varlıkların, diğer toplumlara göre daha çok değindiği göze çarpmaktadır. Yazar bu tanrılara değinirken, diğer toplumlarda veya daha sonraki dönemlerde benzer özellikli tanrıların varlığını vurgulayarak onları aynı statüye koymuştur. Tanrıların tasvir edildiği kabartma, sikke gibi arkeolojik verileri yorumlamıştır. Hitit ve Roma örneklerinde gördüğümüz gibi bazı eskiçağ toplumlarının dinî inanç sistemleri hakkında kişisel yorumlarını eserlerinde kaleme almaktan çekinmemiştir. Eskiçağ tanrılarının hemen hemen her yerde olduğunu ve bu tanrıların ritüel/bayramlarının belirli alanlarda yapıldığını yani o tanrıların bazı kutsal mekanlarının olduğunu düşünmüştür. Özellikle Cybele örneğinde gördüğümüz gibi bazı tanrıların sonraki dönemlerde de etkisinin sürdüğünü belirterek inancın devamlılığına dikkat çekmiştir. 266 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI Konyalı’nın Hitit-Luvi tanrıları hakkında verdiği bilgilerde bazı tutarsızlıkların olduğu görülmektedir. Ancak eseri oluşturduğu dönemin şartları, yazarın eserlerini sadece eskiçağ tarihi ile ilgili konularda oluşturmaması ve çevrilmiş Hitit metinlerinin sayısının günümüzdekilere kıyasla az olması gibi durumların dikkate alınarak değerlendirilmesi göz önünden uzak tutulmamalıdır. Bu şartları düşündüğümüzde, yazarın eskiçağ toplumlarında bulunan tanrılar ve kültleri hakkında okuyucuya faydalı bilgiler verdiği düşünülmektedir. 267 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI KAYNAKLAR Bahar 2010 Bahar Hasan, Eskiçağ Uygarlıkları, Kömen yayınevi, Konya 2010. Beard-North 1996 Mary Beard-John North, Religions of Rome, I, Cambridge 1996. Beckmann 1989 Beckmann Gary, “The Religions of the Hittites”, The Biblical Archeologist 52 2/3, June-September 1989, 98-108. Black-Green 2004Black Jeremy, Anthony Green, Gods, Demons and Symbols of Ancient Mesopotamia An Illustrated Dictionary, The British Museum Press 2004. Burney 2004 Burney Charles, Historical Dictionary of the Hittites, Oxford, The Scarecrow Press 2004. Collins 2007 Collins, Billie Jean, The Hittites and Their World, SBL, Atlanta 2007. Elliade 2009 Elliade Mircae, Dinler Tarihine Giriş, çev: Lale Arslan, Kabalcı Yayınevi, 2009. Estin-Laporte 2013 Estin Collette-Helene Laporte, Yunan ve Roma Mitolojisi, Çev: Musa Eran, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, 2013. Gurney 2001 Gurney Oliver R., Hititler, Çeviren Pınar Arpaçay, 2001. Gür 200 Gür Selçuk, Antik Dünya’da Günlük Yaşam, Yaylacılık Matbaası, 2005. Haas 2002 Haas Volkert, “Hitit Dini”, Hititler ve Hitit İmparatorluğu Bin Tanrılı Halk, 2002, s.438-442. Hawkins 2000 Inscriptions of the Iron Ages, Corpus of Hieroglyphic Luwian, vol I part 2, 2000. Henrichs 2010 Henrichs Albert “What is a Greek God”, The Gods of Ancient Greece Identities and Transformations, ed. Jan N. Bremmer and Andrew Erskine, Edinburgh Leventis Studies 5, Edinburgh 2010, 19-39. Herodotos Herodotos, Histories, Çeviren: Müntekim Ökmen, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2010. Hutter 1997 Hutter Manfred, “Religion in Hittite Anatolia. Some Comments on "Volkert Haas: Geschichte der hethitischenReligion”, Numen, 44, 1, 1997, s. 74-90. James 1960 James E. O., The Religions of Antiquity, Numen, VII, 2, 1960, 137-147. Konyalı 1946 Konyalı İbrahim Hakkı, Alanya Tarihi, 1946. Konyalı 1967 Konyalı İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleriyle Karaman Tarihi Ermenek ve Mut Abideleri, Baha Matbaası, İstanbul 1967. Konyalı 1970 Konyalı İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleri ile Ereğli Tarihi, Fatih Matbaası, İstanbul 1970. Konyalı 1991 Konyalı İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleriyle Beyşehir Tarihi, Neşre Hazırlayan: Prof. Dr. Ahmet Savran, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Yayınları, Erzurum 1991. Konyalı 1997 Konyalı İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Burak Matbaası, Ankara 1997. Mansel 2011 Mansel Arif Müfid, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2011. Roaf 1996, Roaf Michael, Mezopotamya ve Eski Yakındoğu, Türkçeye Çeviren: Zülal Kılıç, İletişim Yayınları, İstanbul 1996. 268 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI Roman-Roman 2010 Roman Luke – Monica Roman, Encyclopedia of Greek and Roman Mythology, New York 2010. Sayce 2011 Sayce Archibald Henry, The Religions of Ancient Egypt and Babylonia, Edinburhg 1903. (Guttenberg Project e-book 2011) Scheid 2007 Scheid John, “Religion in Contact”, Ancient Religions ed. Sarah Iles Johnston, 2007, 112-126. Ten Cate 1969 Ten Cate Houwink H. J., “Hittite Royal Prayers”, Numen, XVI, 2, 1969, 81-98. 269 ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI 270