DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ KISA ÖZET KOLAYAOF BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- TARİH ÖNCESİ ÇAĞLARDA BİLİM VE TEKNOLOJİ………………………………..….…..….……4 2. ÜNİTE-ANTİK YUNAN VE HELENİSTİK ÇAĞDAKİ BİLİM VE TEKNOLOJİ…………………..…….…..9 3. ÜNİTE- ROMA DÖNEMİNDE BİLİM VE TEKNOLOJİ.... .....................................................14 4. ÜNİTE- ORTA ÇAĞ'DA BİLİM VE TEKNOLOJİ...................................................................17 5.ÜNİTE- TÜRKLER'İN İSLAMİYET'E GİRİŞ DÖNEMİNDE BİLİM VE TEKNOLOJİYE ETKİLERİ ..22 6. ÜNİTE- RÖNESANS VE AYDINLANMA DÖNEMİ’NDE BİLİM VE TEKNOLOJİ ……………….….27 7. ÜNİTE- OSMANLILARDA BİLİM VE TEKNOLOJİ...............................................................32Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 3 8. ÜNİTE- YENİ ÇAĞDA BATIDA BİLİMİN GELİŞİMİ VE CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE TÜRKİYE’DE BİLİM ………………………………………………………………………………………………………….36 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 3 BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ 1. Ünite – Tarih Öncesi Çağlarda Bilim ve Teknoloji BİLİMİN KÖKENİ Bilimin kökleri çok eskilere gitmesine rağmen, bilgi ve düşünme türü olarak nitelendirebileceğimiz ve uygarlığın bir ürünü olan bilim aslında yeni bir kavramdır. Eski çağlarda din,efsane, felsefe gibi ruhsal; el sanatları gibi günlük ihtiyaçları gidermeye yönelik uğraşlar dışında bugün bilim olarak adlandırılan ve özünde gözleme ve düşünmeye dayalı bir bilim anlayışından söz etmek zordur. Fakat bu uğraşlar sonucu elde edilen bilgi,teknik ve kavramların daha sonraki çağlarda belirgin hale gelen bilimsel kavram ve işlemlere kaynaklık ettiği de gözardı edilemez. Aslında bilimsel düşünmenin ve icat etmenin özünde biri dünyayı anlama merakı diğerinde ise yaşamı rahat ve güvenli kılma gibi iki ihtiyaç yatmaktadır. Bu ihtiyaçlardan ilki, insanlığın tarihinde kuşaktan kuşağa aktarılan çeşitli yaşantı ve beceri biçimlerini kapsayan bir teknik geleneği, ikincisi insanoğlunun duygu, inanç ve düşüncelerini içinde toplayan bir ruhsal geleneği oluşturmuştur. İnsanın doğaya hükmetme istek ve anlama çabası insanlık tarihi kadar eskidir. Modern bilimin doğuşu bu iki isteğin birleşmesini beklemiştir. Bununla beraber ilk insanın yaşamında bile bu iki isteğin tamamen ayrı olduğunu söylemek oldukça zordur. Çünkü ilk insanlar insan doğa ile ilişkisinde basit teknik becerilerini kullandığı kadar, büyü türünden bir takım akıl dışı sayılabilecek yollara da başvurmuşlardır. Aslında büyününde amacı doğayı etkilemektir: yanında ölmekte olan hastaları iyileştirmek,beklenen doğal felaketleri önlemek, düşmanların yok olmasını sağlamak v.b. Aynı amacı, dünyanın varoluşu ve düzeni ile ilgili çeşitli kültürlerde yer yer sürüp gelen efsane türünden masal veya hikâyelerde de bulabiliriz. Bilimin doğuşuna, doğayı konrol etme çabası yanında anlama ve bilme tutkusuda neden olmuştur. BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ Bilim ve teknoloji tarihinin amacı; nesnel bilgi ve tekniğin ortaya çıkışını,yayılmasını ve kullanılma koşullarını incelemek ve bir bakıma niteliği belli bir yöntemin, bir düşünme türünün hatta geniş anlamda bir bakış açısının oluşmasını sağlamaktır. Bilim ve teknoloji tarihi amacına, çeşitli bilim kollarında ulaşılan sonuçları sıralayarak değil, daha çok, bu sonuçları bağlı oldukları koşullar çerçevesinde açıklayarak ulaşmaya çalışır Görevi de olgu (gerçek) ve buluşların bir kataloğ çalışması olmayıp, bilimsel kavram, kuram, teknik ve anlayışın doğuş ve gelişimini izlemek ve açığa çıkarmaktır. Geniş bir açıdan bakıldığında bilimin uzun ve zorlu gelişiminde şu dört aşamayı ayırt etmek mümkündür: Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarına raslayan ampirik (görgüsel) bilgi toplama aşaması; Eski yunanlıların evreni açıklamaya yönelik akılcı sistemlerinin kurulduğu aşama; Orta çağda Yunan felsefesi ile dinsel doğmaları bağdaştırma çabaları karşısında İslam biliminin parlak başarılarını kapsayan aşama; Rönesans sonrası gelişmelerin yer aldığı modern bilim aşaması Bilimsel Gelişme Bilimin gelişmesi ile ilgili görüşler çeşitlidir. Bu görüşlerden birine göre bilim yavaş fakat sürekli ilerleyen bir bilgi üretme ve çoğaltma sürecidir. İkinci görüşe göre ise, Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 4 4 BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ bilimde gelişme birbirinden ayrı düzeyde yer alan köklü düşünme değişiklerinin bir sonucudur. Bu iki görüş, ilk bakışta sanıldığı gibi, bağdaşmaz nitelikte değildir. Her ikisinde de gerçek payı vardır. Bilimin gelişmesi karmaşık bir olaydır. Bir cephesi değişim, diğer cephesi devrim niteliği taşır. Gerçekten olgusal bilgilerimiz yönünden bilimin sürekli bir birikim, saptanmış olguları yorumlama ve açıklama yönünden ise bilimin gelişimi ancak zaman zaman patlak veren düşüncede devrim biçiminde görülmektedirBilim tarihi bu iki görüşü de ispatlama olanağı taşımaktadır. Örnek vermek gerekirse, gök cisimlerinin hareketlerini açıklamak için Knidoslu Eudoxos’dan, S. I. Newton (D. 1642-Ö. 1727)’a kadar geçen 2000 yıllık sürede ortaya atılan değişik teoriler gösterilebilir. BİLİMİN VE TEKNOLOJİNİN TANIMI Bilim, genel anlamda “evrenin yapısını ve davranışlarını gözlem ve deney yardımıyla sistematik bir şekilde incelenmesini ve yasalar biçiminde açıklamaya çalışan düzenli bilgi bütünü” olarak tanımlanabilirBilim; neden, merak ve amaç besleyen bir olgu olarak günümüze kadar birçok alt dala bölünmüş, insanların daha iyi yaşam koşullarına kavuşmasına, var olmayan olguları bulmasına ve yeni şeyler öğrenmesine ön ayak olmuştur. Tüm bilim dalları evrenin bir bölümünü kendine konu olarak seçer, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışır. Bilimi genel olarak dört alana ayırarak da incelemek mümkündür. Bu alanlar: 1. Sosyal olaylar ve insan davranışlarını konu alan “Sosyal Bilimler” 2. Doğanın ve incelendiği Fizik, Kimya, Biyoloji’yi de içeren “Fen Bilimleri” 3. Bilimsel yöntemlerle elde edilen bilgilerin uygulamaya konulduğu “Uygulamalı Bilimler” 4. Hem Fen Bilimlerine, hemde bazı yönleriyle Sosyal Bilimlere benzeyen ve bilim dili olarak adlandırılan “Matematik” Bilim topluluğu birçok farklı bilim dalında uzmanlaşmış, farklı dallarda araştırma yapan birçok bilim insanı ve ilgili kurumlardan oluşmaktadır BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİNİN ÖNEMİ Bilim ve teknoloji tarihini bilmenin ve öğrenmenin çok sayıda yararı bulunmaktadır. Bunlar: Bilim ve teknoloji tarihi, her şeyden önce gençlere bilim ve teknoloji sevgisini aşılar. Bilim tarihi özellikle toplumlarda bilim insanına ve bilime verilen kıymet ve saygınlıklar vurgulanarak anlatıldığı zaman, gençlerde bilime ve teknolojiye karşı ilgi ve heves oluşturur. Bilim ve teknoloji tarihi tarihi, gençlerde, tarihsel ve kültürel kimlik oluşmasına yardımcı olur. Özellikle milletimizin ve bilim insanlarımızın bilime ve teknolojiye katkıları anlatıldığı zaman, bu gençlerimiz kendi geçmişlerini daha iyi tanımalarını sağlar. Bilim ve teknoloji tarihi, bilimin ve teknolojinin yapısı, karakteri ve değeri hakkında en doğru bilgiyi verir. Bilim ve Teknoloji Tarihi bize bilim ve teknolojinin sürekli gelişen bir etkinlik olduğunu, bilim ve teknolojide bir sonun olmadığını,her zaman için yapılabilecek yeni şeylerin icat edileceğini öğretir. Bilim Yöntemleri Bilimsel araştırmalarda kabul edilen genel yöntemler şunlardır: Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 5 5 BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ Algılama Yöntemi: Çıplak gözle ve duyu organlarımız aracılığıyla yaptığımız bir şey veya olay hakkındaki ilk algılamadır. Gözlem Yöntemi: Bu yöntem algılama yönteminin biraz daha derinleştirilmiş şeklidir. Duyu organlarının güçlerini arttırıcı, teleskop,mikroskop gibi çeşitli araçlar kullanılır. Bilmek istediğimiz bir şeyi veya olayı etkide bulunmadan yakından gözlemek ve izlemektir. Deney Yöntemi: Bu yöntem gözlem yönteminin biraz daha derinleştirilmiş şekli olup, gözlenen olayların laboratuvar ortamında sınanmasıdır. Bilimsel Yöntem Bilimsel yöntem, yeni bilgi edinmek veya bilinen bazı bilgileri doğrulamak veya düzeltmek amacıyla, olayları araştırmak için ve geçmişte kazanılmış, öğrenilmiş bilgileri tamamlamak için kullanılan yöntemlerin tümüne denir Bugüne ulaşmış en eski bilim kurumu İtalya'daki Accademia dei Lincei ile 1660 ve 1666 yıllarında kurulan İngiliz Royal Society ve Fransız Académie des Sciences ulusal bilim akademileridir. Bilim ve Din İlişkisi Bilim ile din arasındaki ilişki, ikisi de son derece geniş konuları ele aldığı için son derece farklı biçimlere sahiptir. Bilim ve din birbirinden farklı yöntemlere ve sorulara sahiptir. Bilimsel yöntem doğal, fiziksel ve maddesel konulara ölçüm, hesaplama ve tanımlamayı temel alan deneysel bir biçimde yaklaşır. Dinsel yöntemler ise evrendeki ruhani sorunları ve varlıkları doğaüstü otorite ve ilâhî vahiy gibi kavramlarla açıklamaya ve anlamaya çalışır. Tarihsel olarak bilimin din ile olan ilişkisi son derece karmaşıktır. Dinsel doktrinler ve nedenler zaman zaman bilimin gelişimini etkilerken, bilimsel bilgi de dini inanışları etkilemiştir. 6 BİLİMİN VE TEKNOLOJİNİN DOĞUŞU Bilim ve teknoloji tarihinin amacı yalnızca belli bir dönemdeki bilimsel ve teknolojik çalışmaları o dönemin koşulları bakımından anlamak ve irdelemek olmayıp aynı zamanda bilimin ve teknolojinin gelişme mekanizmasını incelemek ve bu mekanizmanın ışığı altında geçmişten bugüne kadar tarih sahnesinde ortaya çıkan bilimsel ve teknolojik devrimleri incelemek ve değerlendirmektir. Bilim tarihi, bilimin ortaya çıkışını, başlangıçından günümüze gelişimini ve geçirdiği evreleri,bilimsel kuramları ve yasaları inceler. Bilimsel buluş ve keşifler yanında bilimsel yöntemlerin tarihsel ve sistematik olarak incelemesi, bilim insanlarının çalışmaları, bilime yapmış oldukları katkılar, bilimsel araçlar, bilimsel kurumlar ve bilim-toplum ilişkiside Bilim Tarihi konuları içinde yer alır. Bilim tarihi bilim kuramlarını ve yasalarını incelerken, kuramların ve yasaların ortaya çıkışını hazırlayan felsefi bilgi ve bilimsel görüşleri de kendine konu eder. Bilim tarihi, daha sonraki aşamalarda onların hangi yeni kuram ve yasaların ortaya çıkışına neden olduklarını da açıklar. Bilim tarihi günümüzde özellikle bilimin konumu, gelişimi ve iç-yapısını değerlendiren, bunu kuramsal düzlemde ortaya koymaya çalışan felsefenin bir bölümü olan bilim felsefesini etkilemektedir. Bilim kavramı ve bilimin gelişme mekanızması bilim felsefesinin ana konularıdır. Günümüzde bilim felsefecileri mantık yerine bilim tarihi öğrenmeyi yeğlemekte ve tezlerini desteklemek için bilim tarihinden örnekler vermektedirler. YAZILI TARİH ÖNCESİ ÇAĞLARDA BİLİM VE TEKNOLOJİ İnsanlığın tarihinde bilinen en eski çağ, Yontma taş (Eskitaş çağı) M. Ö. (2. 500. 000 – 10. 000) olarak adlandırılır. Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 6 BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ Güç koşullar altında yaşamak zorunda kalan insanoğlunun elinde araç olarak yalnızca yontulma taşı vardı; ancak, zaman içinde biriken gözlemlerinden yararlanarak taşa çeşitli biçimler verdi; avladığı hayvanların derisinden giysi, kemiğinden alet yaptı; etiyle beslendi. Ateşi keşfettikten sonra doğaya egemen olmaya başlayan insan, çevresini gözlemleyerek elde ettiği bilgiler üzerinde düşünmeye başladı ve düşündüklerini başkalarına aktardı, yani dili buldu Yontma taş devrinden önce, insan mağralarda barınıyordu. Cilalı taş (M.Ö. 10.000- 6.000) çağında, insanlar taştan yapmış oldukları taşları cilalamaya başladılar. Balta, keser, ok ve yay gibi yeni aletler eskilerine eklendi. Bu dönemde tarım ve hayvancılık gelişti ve yavaş yavaş göçebelikten yerleşik yaşama geçildi. Maden çağında (M.Ö. 6000–600), Nil, Dicle, fırat, İndus ve Sarı ırmak kıyılarında toplumlar şekillenmeye başladı; yazıya da ilk kez bu bölgelerde rastlandı. Şu halde, uygarlıkların tarih sahnesine çıkmaya başladığı bölgeler, tarıma elverişli büyük nehirlerin kenarlarıydı. Maden çağında,insanlar önce bakır,daha sonra demir ve altın madenlerini keşfettiler, onları kullanmayı öğrendiler ve bu madenlerden süs eşyası,çeşitli silahlar ve aletler yaptılar. Bu çağda yazıyı icat oldu ve ticaret başladı. Özellikle büyük nehir ve deniz kenarlarına tarıma elverişli bölgelerde, şehirler oluştu. Orta Asya’da Bilim ve Teknoloji Asya’da bilime ilk kez önem veren milletleden birisi de Türklerdir. Orta asya türk tarihi yılları öncesine M. Ö. 8000 yılları öncesine götürülmektedir. Yapılan kazılarda, taş devirlerine ait,birçok eşya ve aletler ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında oyalı çanak-çömlek, çakmak taşından uçları topuz şeklinde sivrilmiş kesici aletler, buğday ve arpa tarımının yapıldığını gösteren araçlar bulunmuştur. Bakır ve kurşunu karıştırarak alaşım olarak boronzu ilk kullananlar Türklerdir. Bugünkü pantolon dediğimiz giysinin ilk örneklerini Türkler icat etmişlerdir, çünkü at biniciliğle şöhret kazanan türkler için bu tür giysi,en uygun giysiydi Orta Asya’da yaşayan Türkler takvimi ilk kullanan milletlerden birisidir. Çin’de Bilim ve Teknoloji Çin uygarlığında bilimsel faaliyetin başlangıcı M. Ö. 2500’lere kadar götürülebilir. Zaman zaman ise sadece Sarı ırmak civarında ufak bir devlet şeklinde görülen Çin, ilk insan kalıntılarının (sinantropus pekinensis) bulunduğu yerlerden biridir. Çin’de kullanılan sayı sistemi on tabanlıdır. Ayrıca, işlem yapmalarını kolaylaştıran, abaküs ve çarpım cetveli gibi bazı basit aletler de kullandıkları bilinmektedir Çin astronomisinde, Galileo’dan önce güneş lekeleri konusunda bilgi verildiği görülmektedir. (M. Ö. I yüzyıl) çin tıbbı, evren, doğa ve insan arasında sıkı bir ilişkinin bulunduğu anlayışına dayanır. Çinliler, Tıp’ta ileri bir durumda olup doğa ve insan arasında çok sıkı bir ilişkinin olduğunu kabul etmekteydi. Tedavide doğal yöntemler kullanmışlar, bitkisel ilaçları tercih etmişlerdir Hint’te Bilim ve Teknoloji Hint bilimi,daha sonra Yunan ve İslam dünyasındaki bilimsel gelişmelere etki etmiştir. Hindistan’da bilimsel çalışmaların tarihini M.Ö. 3000-2500 yıllarına kadar götürebiliriz. Gerçi Hindistan’da bu tarihten öncede bilimsel faaliyetler vardı; bu yaklaşık olarak M.Ö. 5000 yıllarına kadar götürülmektedir. Ancak bilim gibi düzenli bir bilgi topluluğunun oluşumu için yaklaşık M.Ö. 2500’leri beklemek gerekmiştir. Erken dönemlere ilişkin bilgileri vedik metinlerinden ve daha geç tarihli olan siddhantalar’dan edinmek olanaklıdır. M.Ö. 3000 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 7 7 BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ yıllarından önce, bilim süreklilik göstermeyip bu konuda sistemli bir çalışma yoktur. Hintliler, on tabanlı sayı sistemi kullanmışlardır. Erken bir tarihten başlıyarak konumsal sayı sistemine geçmişlerdir. Bu yüzden aritmetikte önemli gelişme kaydetmişlerdir. Hintlilerin evreni yer merkezlidir ve astronomiden söz eden metinlerde Ay ve Güneş’in hareketleri ve tutulmaları, Dünya, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn’ün hareketleri, Dünya ve Güneş’in birbirlerine uzaklıkları hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Mezopotamya’da Bilim ve Teknoloji Dicle ve Fırat nehirlerinin deltasında bulunan Mezopotamya, çok önemli bir uygarlığın merkezi olmuştur. Mezopotamya uygarlığının ortaya çıkışı M. Ö. 3000 yıllarına dayanır. Mezopotamya’ da aritmetik ve geometri çok ileri bir düzeydeydi. Sümer sayı sistemi, 60 tabanlıydı. Özellikle Babilliler, 60 tabanlı sayı sisteminin yanında 10 tabanlı sayı sistemini de kullanmışlardır. Aritmetik işlemlerde çarpım tablosunu kullanıyorlar, dört işlem, kare ve karekök almayı biliyorlardı. Alan ölçümleri ve su kanalları açmak için geometriden yararlanıyorlardı. Astronomi bilgilerine dayanarak takvim yapmışlardır. Takvimleri, ay yılına göre hesaplanmıştır. Bir yılın uzunluğunu, bugünkü hesaba göre sadece 4,5 dakikalık bir hata ile doğrubulmuşlardır. Geceyi günden saymamışlar,ancak gündüzü 12 saat olarak hesaplamışlardırBir saati 60 dakikaya, bir dakikayı da 60 saniyeye bölmüşlerdir. Bir haftayı, 7 gün kabul etmişlerdir. Haftanın 7 gün kabul edilmesi, önce Romalılara ve onlarlada bütün Avrupa’ya geçmiş oradan da bütün dünyaya yayılmıştır Eski Mısır’da Bilim ve Teknoloji Eski Mısır uygarlığında bilim M. Ö. 3000 yılları civarında oluşmaya başlamıştır. Mısırlılar, özellikle matematik, astronomi, kimya ve tıp bilimlerinde parlak bir gelişme göstermişlerdir. On tabanlı sayı sistemini kullanmışlardır. Rakam ve sayılar hiyeroglif harfler ve sembolerden meydana gelmekteydi. Sıfırı bilmiyorlardı. Dört işlemi biliyorlardı. Astronomi ve takvim yapmak, Eski Mısır’da oldukça ileriydi. Birçok gezegeni biliyorlardı. Gezegen ile yıldız arasındaki farkı bildikleri sanılmaktadır. Bir günü 24 saat kabul etmişler ve dolayısıyla geceyi de günden saymışlardır Anadolu ve Ege Havzasında Bilim�(Girit,Miken,Minos) Anadolu ve Ege Havzaları, İlkçağlardan beri birçok uygarlığın beşiği olmuştur. Yunanlıların, Anadolu ve Ege Havzasını egemenlikleri altına almalarından önce, buralarda M. Ö. 13. ve 10. Yüzyıllar arasında kurulan ve haklarında bilgimiz olan en önemli uygarlıklar, Urartu, Hitit, Frigya, Lidya;Girit ve Miken uygarlıklarıdır. Bakır ve tunç gibi bazı madenleri kullanmasını iyi bilen Hititler,bunlardan çok çeşitli ev eşyası yapmışlardır. Hititler, iki tekerlekli savaş arabasını ilk yapan ulustur. Ölçü ve tartı aletleride yapmışlardır İyonya ve Antik Yunan’da Bilim İlk çağ uygarlıklarından, hakkında ençok bilgi sahibi olduğumuz uygarlık, İyon ve Eski Yunan uygarlığıdır. İyonya, özellikle, çanakkale ve Muğla arsındaki sahil kuşağından oluşan bölgedir. İyonyalıların soyca, Yunanlı olup olmadıkları tartışmalıdır, fakat dil ve kültürel bakımdan grek (eski yunan)oldukları kabul edilmektedir. Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 8 8