Üzüm-Sen, üzüm üreticileri sendikasý Dünya ve Türkiye Tarýmýndaki Deðiþim,Çiftçi Sendikalarý ve Yasalar. DÜNYA ve TÜRKÝYE TARIMINDAKÝ DEÐÝÞÝM, ÇÝFTÇÝ SENDÝKALARI VE YASALAR. (Bu yazý Çað Eylül 2006 da hazýrlandý Dergibi dergisinin Mart/Mayýs 2007 sayýsýnda yayýnlandý) Dünya ve Türkiye tarýmý deðiþiyor.Bu deðiþiklik tarýma dayalý sanayide etkinlik gösteren çokuluslu tekellerin istekleri doð biçimleniyor. Çokuluslu þirketler özellikle 20. yüzyýlýn ikinci yarýsýndan itibaren toprak satýn alarak yatýrýmlar yapma yerine, çif girdilerine(tohum,ilaç,gübre v.b) egemen olmaya dönük yatýrýmlara aðýrlýk vermiþlerdir. Hitler'in iktidarý döneminde Almanya'd Yahudi'leri toplu olarak gaz odalarýnda katletmek için kimyasal gaz üretimi yapan fabrikalar kurulmuþtu. Savaþ sonrasý atýl duruma düþen bu fabrikalarýn sahipleri yeni bir arayýþýn içine girdiler ve böylelikle de kimyasal "gübre" üretimine baþladýlar. "G odalarý" için üretimde bulunan bu fabrikalar artýk insan yerine bir baþka canlýyý; topraðý zehirlemek için üretim yapmaya baþlad zaman içinde, kullanýlan kimyasal "gübre"ler nedeniyle toprak kendi özelliðini kaybetmeye baþladý. Bu duruma en somut örnek Niðde'dir.Patatesi ile ünlü Niðde'de toprak öyle bir hal almýþtýr ki; toprakta kanser oluþmuþ ve hükümet 5 yýl boyunca Niðde'de dikimini yasaklamak zorunda kalmýþtýr. Tarýmsal üretimin olmazsa olmaz koþullarýndan birisi de tohum üretimidir.Bu nedenle de tohum üretimi çokuluslu tekeller araþtýrma,geliþtirme yatýrýmlarýnýn vazgeçilmezi olmuþtur. Çokuluslu þirketler ürettikleri "kýsýr tohum"larý maliyeti düþüren, yü saðlayan ürünler propagandasý ile çiftçilere pazarladýlar. Bu nedenle de çiftçiler "kendi tohumlarýný kendilerinin üretmesi" alýþka unutmaya baþladýlar. Þirketler çalýþmalarýný günümüzde daha da ileriye götürerek insan saðlýðýna zararlý,bitki çeþitliliðini yok GDO'lu(Genetiði Deðiþtirilmiþ Organizma) tohum ve ürün üretimine baþladýlar.Böylelikle de Tarýmsal üretimin sanayileþmesinin bütün engeller kaldýrýlmaya çalýþýlmakta ve çiftçilerin kendi üretim süreçlerinin efendileri olma özelliði tamamen yok edilmekted Dünya da ve ülkemizde artýk "en verimli ve görece en geliþkin tarým bölgeleri"ndeki çiftçiler, çokuluslu gýda sanayiinin zorladýðý kimliðe bürünmeye "kendi topraðýnda ýrgat" olmaya doðru yol almaktadýr. Türkiye açýsýndan son yirmi yýlda devlet ile köylünün doðrudan iliþkisi kýrýlmaya baþlamýþ, sermaye ile köylünün doðruda çalýþýlmýþtýr. 24 Ocak Kararlarý ile baþlatýlan yapýsal uyum programlarý ile bu süreç hýzlandýrýlmýþtýr. Bu uyum programlarýna göre : · IMF ve Dünya Bankasý'nýn talimatlarý gereði artýk hükümetler taban fiyat belirleyip, destekleme alýmlarý yapamýyorlar, bunun sonucu olarak da çiftçiler yoksullaþtýrýlarak, küçük ve orta üreticiler tasfiye edilmektedir. Tarým Satýþ kooperatifleri/Birlikleri üzerindeki devlet vesayeti kaldýrýldý, ama bu kez kurul denetimi getirildi. IMF ve Dünya Bankasý, Yeniden Yapýlandýrma Kurullarý aracýlýðýyla çiftçileri daha da yoksullaþtýracak yaptýrýmlar dayatýyor. Bu kurullar ara kooperatiflerin sanayi tesisleri AÞ.'ye dönüþtürülerek satýlmaya zorlanýyor. Fýskobirlik'te yaþananlar bunun somut örneði;baþbak Fýskobirlik'e "sat mal varlýklarýný" diyebiliyor. Bir kýsmý da kapatýlýyor.(Örneðin Tariþ pamuk, iplik iþletmeleri lokavt kararý alý kapatýldý) Amaç ortada; üretimden pazarlamaya kadar olan süreçte çiftçinin sesini ve denetimini tamamen yok etmek. Çünkü küçük tarýmda sanayileþme sürecinin baþlýca engellerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Küçük ölçekli üretimde çiftçi hala tohumunun,gübresinin ve ürününün sahibidir.Ürününe henüz yabancýlaþmamýþtýr.Bu özellikleriyle çokuluslu gýda þirketlerinin i sarsmaktadýrlar. Bu nedenle de "gýda egemenliði"nde küçük çiftçiler gýda tekelleri için önemli bir tehlikedir. Küresel sermaye aç bu tehlikenin deðiþik yöntemlerle yok edilmesi/tasfiye edilmesi gerekir.Bunun için de hýzlý bir þekilde "sözleþmeli üreticilik" mode yaygýnlaþmýþtýr. Þirketler çiftçi ile belirli nitelikteki ürün için sözleþme yapmakta, üreticiyi kendi uzmanlarýyla denetlemekte hatta girdileri çiftçilere o saðlamakta ve çoðu zamanda "sezon zamaný oluþacak piyasa fiyatýndan" (yani ne olacaðý belirsiz bir fiyatta satýn alma taahhüdünde bulunmaktadýr. Bazý zamanlar bu taahhüdünü bile yerine getirmemekte üretilen ürün çiftçinin elinde kalmaktadýr. Tarým-sanayi bütünleþmesinin halkalarýndan baþlýca sý olan sözleþmeli üretim uygulamasý ile çiftçiler taþeronlaþt uluslararasý tarým-gýda tekellerinin uzantýsý haline getirilerek baðýmlýlaþtýrýlmaktadýr. Sözleþme ile baðlanan köylü, artýk bilin "köylü" deðildir. Malýný ve iþgücünü birlikte kiraya çýkaran yapýsý ile artýk köylü kendi topraðýnda iþçileþmiþ/ ýrgatlaþmýþtýr. De köylünün devletle de baðlarý kopmaya baþlamýþtýr. Sözleþmenin olduðu yerde taraflar vardýr. Taraflar arasýndaki uyuþmazlýkl ve haklýdan yana olmasý gereken devlet; örgütlü ve güçlü olan sermayenin yanýnda yerini almýþ, çiftçileri þirketlerle savunmas þekilde karþý karþýya býrakmýþtýr. Þirketler, üreticileri kendilerine baðlamak için kredi, fiyat ve pazar güvencesi(!), teknik yardý yöntemlere yönelerek , çiftçilerin tek yanlý baðýmlýlýklarýný arttýrmaktadýrlar. Üreticinin tarlasý ve ürünü üzerindeki tasarruf hak kýsýtlanmaktadýr. Bu süreçte üreticinin iþletmesindeki üretim etkinliði ve kullandýðý yöntemler üzerindeki denetimi kýsýtlanmakta verme yetkisi kýsmen ya da tümüyle firmaya devredilmektedir. Baðýmlýlýðý artan çiftçiler ürünlerine yabancýlaþmakta ve ürünün olmaktan çýkmaktadýr. Þirketler "sözleþmeli çiftçilik" sisteminde topraðýn,suyun ve çevrenin ekolojik dengesini de düþünmezler. kaynaklarýn yok edilmesini önemsemezler. Alýcý firma açýsýndan sözleþme süresinde elde ettiði kalite ve verim önemlidir. Aþýrý ve aþýrý su kullanýmý nedeniyle sözleþme süresi bittikten sonra topraðýn verimliliðinin, sürdürülebilirliðinin yok olacak olmasý, ç faktörler onu ilgilendirmez. Bu model hem þirketlerin toprak satýn alarak para harcamalarýný engellemekte hem de onlarý baþka risklerden korumaktadýr. Dünya tarým ticareti çok az sayýda dev þirketin egemenliðindedir. Bu egemenlik þirketlere dünya fiyatla da tek taraflý olarak belirlenme olanaðýný saðlamaktadýr. Dünya ve Türkiye tarýmýnda yaþanan bu deðiþim sürecinde "Çiftçi Sendikalarý" da Türkiye'nin gündemine girmiþtir. Çif yandan yeni bir örgütlenme modeli olarak örgütlenmeye çalýþýrken diðer yandan "Sendikalar Yasasý"nda Çiftçi Sendikalarý'na d yasal düzenlemenin olmamýþ olmasý nedeniyle yasal mevzuatlarla ve mahkemelerle uðraþmak zorunda kalmakta meþruluðunu da kendi mücadeleleri ve uluslar arasý sözleþmelerden almaktadýr. Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý , ürün bazýnda kuru sendikasý olan Üzüm Üreticileri Sendikasý'na (Üzüm-Sen) gönderdiði yazýda sendikanýn kurulmasýnda hiçbir sakýnca olmadý ve iç hukuk düzenlenmesinin eksikliðinden söz etmiþtir. Bakanlýðýn söz konusu yazýsýnda; "Üzüm-Sen Sendikasýnýn yukarýda belirtildiði gibi onayladýðýmýz uluslar arasý belgeler ve Anayasanýn 90.maddesi son fýkras sendika þeklinde örgütlenmesinde, tanýmlanmasýn da yasal bir engel görülmemekte, ancak toplu sözleþme,grev ve buna benzer faaliyetlerde bulunabilmesi ise iç hukukta düzenleme yapýlmasýna baðlý bulunmaktadýr. http://www.uzumsen.org Joomla! ile Güçlendirilmiþtir Oluþturan: 10 October, 2017, 09:06 Üzüm-Sen, üzüm üreticileri sendikasý Adý geçen Sendikanýn iþkolu düzeyinde ve Türkiye çapýnda "Üzüm Ýþverenleri Sendikasý" þeklinde örgütlenerek üreticilerin te iþveren sendikasýna üye olmasý ve iþçi çalýþtýrmasý halinde 2821 sayýlý Sendikalar Kanununa uygun bir yapýlanma saðlanabil denilmektedir. Üzüm üreticilerinin büyük çoðunluðunun ve Üzüm-Sen kurucu ve üyelerinin çalýþan çalýþtýran iliþkisi dýþýnda üretim yap üzüm üreticilerinin önemli bir kýsmýnýn topraðý olmayan, ortakçý, kiracý gibi sýfatlarla üretim yapmakta olduðunu Bakanlýk' ýn b raðmen; çiftçilerin yok olmasýný engelleyecek "iç hukuk düzenlemeleri" ile uðraþmak yerine onlarý örgütsüz býrakmak için "Üzüm Sendikasý" þeklinde örgütlenmelerini önermektedir. Bu öneri küçük çiftçilerin haklarýný ve çýkarlarýný korumaktan uzak olduðu gibi son dönemde yaygýnlaþan "sözleþmeli üretic þirketler karþýsýndaki durumunu daha da zayýflatmaktadýr. Anayasamýzýn 90. maddesi ýþýðýnda uluslararasý sözleþmeler devlete yasaklama yetkisi deðil gerekli yasal düzenlemeyi y yükümlülüðü yüklemiþtir. Örgütlenme özgürlüðü çerçevesinde üreticilerin dilediði örgütlenme formunu seçme hakký da anayasal Çiftçi sendikalarý bu anayasal hakký kullanarak kuruldular.Ve önlerindeki süreç bir yandan üretimden pazarlamaya kadar o zincirin örgütlenmesini yaratmak ve fiili, meþru mücadelelerini sürdürmek olduðu gibi diðer yandan da iç hukuk düzenlemelerinin yapýlmasý için hukuksal mücadele yürütmek sürecidir. Bu nedenle emekten yana hukukçularýn araþtýrma,çalýþma ve desteðine ihtiyaçlarý vardýr. Böylesine bir dayanýþma "Çiftçi Sendikalarý" nýn kurumlaþmasýna yardýmcý olacaktýr. ÜZÜM ÜRETÝCÝLERÝ SENDÝKASI ( ÜZÜM-SEN) GENEL BAÞKANI Adnan ÇOBANOÐLU http://www.uzumsen.org Joomla! ile Güçlendirilmiþtir Oluþturan: 10 October, 2017, 09:06