Hacca Istâat, Niyabet ve Haccetmeyenin Hükmü ile İlgili Rivayetlerin

advertisement
ARAŞTIRMA VE İNCELEME
Hacca Istâat, Niyabet ve Haccetmeyenin
Hükmü ile İlgili Rivayetlerin
Değerlendirilmesi
Mustafa HOCAOĞLUa
a
Tefsir AD,
Recep Tayip Erdoğan Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi,
Rize
Geliş Tarihi/Received: 02.07.2012
Kabul Tarihi/Accepted: 05.12.2012
Yazışma Adresi/Correspondence:
Mustafa HOCAOĞLU
Recep Tayip Erdoğan Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi,
Tefsir AD, Rize,
TÜRKİYE/TURKEY
mustfhocoglu@hotmail.com
ÖZET Bu makalemizde Âli İmran Suresi 97. ayetinin tefsiri üzerinde duracağız. Bu bağlamda İstitâat, vekâleten hacc etme ve haccetmeyenin hükmü konularına değineceğiz. Bu konularda önce
müfessirlerin ayetle ilgili değerlendirmesini sonra mezheb imamlarının fetvalarını zikrettik, sonra
da delil olarak gösterilen hadisler üzerinde durduk. Sonuçta da makalede tartışılan konular hakkındaki tercihimizi belirttik.
Anahtar Kelimeler: Kur’an, Hacc, Vekâleten Hacc, İbn Abbas
ABSTRACT In this article we will focus on interpration of surah Âl-i-‘Imrân verse 97. In this conrext, we examine the İstitâah, Doing the Pilgrimage by Proxy and Decision of no doing hajj. In this
subjects, firstly. We expressed wievs of commentators with ayat, and fatwa of savants, later, we examined the hadiths which is related as proof. In conclusion we examined my opinion on this issue
that is discused in my article.
Key Words: Quran, Pilgrimage, Doing the Pilgrimage by Proxy, Ibn Abbas
Journal of Islamic Research 2011;22(3):174-86
İbrahim Hacer ile Hz. İsmail’i Meke’ye bıraktığında bu beldeyi emin kılması ve insanları buraya meylettirmesi için
Allah’a dua etmişti.1 Bunun üzerine Allah, Hz. İbrahim’e
yeryüzünde inşa edilen ilk mabed olan Kâbe’yi2 onarmasını emretti. O’da
oğlu İsmail ile birlikte Kâbe’nin inşasına başladı. Kâbe’nin yapımını bitirdiklerinde,3 Allah ona insanları hacca davet etmesini emretti.4 Haccın tarihi de bu şekilde başladı. Kendilerini Hz. İbrahim’e nispet eden Yahudiler,
İbrahim, 14/37; Bakara 2/126. Bakara suresi 127. Ayetin tefsirinde, Kâbe’yi ilk defa kimin yaptığı konusu tartışılmaktadır. Kurtubi, Ahkamu’l-Kur’an, Daru’l-fikr, 1993, I, 115
Ali İmran 3/96. Kâbe’nin yeryüzünde ilk inşa edilen ev olduğu ve ilk dönem peygamberlerin buraya dönerek
namaz kıldıkları, tufandan sonra yerinin kaybolduğu, Hz. İbrahim’e gösterildiği ve Hz. İbrahim’in kâbe’yi yeniden
inşa ettiği ifade edilmektedir. Razi, Mefâtîhu’l-gayb, Dâru’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut, 1420, VIII, 296.
3
Bakara, 2/127.
4
Hacc, 22/27. Allah, Hz. İbrahim’e (a.s.) haccı ilan etmesini söylediğinde Hz. İbrahim’in (a.s.) “sesim nereye kadar
ulaşabilir ki“ dediğini, bunun üzerine Allah’ın bu ilanın duyurulmasının kendisine ait olduğunu belirttiği
nakledilmektedir. Taberî, Camiu’l-beyan fî te’vîli’l-kur’an, Tah. Ahmed Mahmud Şakir, Müessesetü’r-Risale, yrs.
2000, XVII, 605; Razi, Mefâtîhu’l-gayb, XXIII, 219. Ayrıca bkz. Taberî, Camiu’l-beyan, III, 76
1
2
Copyright © 2011 by İslâmî Araştırmalar
174
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Hıristiyanlar5 ve müşrikler de kendilerine göre
hacc ibadetini6 gerçekleştiriyorlardır.7 Hatta müşriklerin kendilerini Hz. İbrahim‘in varisi olarak
gördükleri için Araplar arasında en yaygın ortak
ibadetin hacc olduğu nakledilmektedir.8 Bu manada müşriklerin haccda yaptıkları bazı fiiller Kur’an’da
yürürlükten
kaldırılmakta9
veya
10
düzeltilmektedir. Mekke döneminde müslümanların da hacc ettikleri belirtilmektedir.11 Hatta
Müslümanlar cahiliye döneminde yaptıkları bazı
fiillerin İslam olduktan sonra yanlış olduğunu düşünüp yapmaktan kaçındıkları için Allah, o ibadetin yapılmasını emretmiştir.12 Bununla birlikte Haccın farziyetinin, “güç yetirebilenlerin hacca git
mesi gerekir”13 ayeti ile sabit olduğu nakledilmektedir.14 İşte biz bu çalışmamızda, haccın farziyetini
ifade eden Âli İmran sûresi 97. ayeti üzerinde dutaylı bir ekilde yapılacaktır.
Mustafa HOCAOĞLU
racağız. Müfessirler bu ayetin tefsirinde, haccın
fevri olup olmadığı, hacc için diriye veya ölüye niyabet etmenin caiz olup olmadığı? İstitâat, Haccetmeyenin hükmü ve haccın hayatta kaç defa farz
olduğu gibi çeşitli konuları tartışmaktadırlar. Bizim
bu konuların hepsine değinmemiz, makalemizin
hacmini büyüteceği için burada istitâat, niyabeten
hacc etme ve haccetmeyenin hükmü konuları işlenecektir. Zikrettiğimiz konularda önce ayetle ilgili
müfessirlerin beyanları, sonra mezheb imamlarının
fet
vaları zikredilip delil olarak gösterilen hadisler
de
ğerlendirilerek bir sonuca varılacaktır. Konuların
te
mellendirilmesinde rivayetler etkin olduğu için
nak
ledilen haberlerin senet ve metin değerlendirilmetaylı
si detay
bir şekil
de yapılacaktır.
bir lıekilde
yapılacaktır.
taylı bir ekilde yapılacaktır.
İSTİTÂAT
VEyapılacaktır.
taylı
bir ekilde
I- stitâat ve ilgili rivayetlerin inc
İLGİLİ RİVAYETLERİN İNCELENMESİ
I- stitâat ve ilgili rivayetlerin incelenm
I- stitâat ve ilgili
rivayetlerin
Yahudi ve Hıristiyanların hacclarıyla ilgili bilgi için bkz. Moshe Shokeid, “Pilncelediimiz
ayetin
İnsan
nsanlara
için
İnce
lediğimiz aye
tin “”
- Allah inc
I- stitâat ve ilgili rivayetlerin
incelenmesi
grimege: Contemporary Jewish Pilgrimege” Encylopedia of Religion, ed. Lidlara Al
lahayetin
içinihtilâfları
Hac
cetme
leridenecek
gerekir”
bölüazdır.
münsay Jones Thamson, 2005, X, 7161-7163; Mary Lee Nolan, “Pilgrimage: Roman ncelediimiz
âlimlerin
yok
Görebildi
”
kadar
nsanlara
Allah
için Hac
Catholic Pilgrimage” Encylopedia of Religion, X, 7149-7152; İbn Âşûr, etncelediimiz
ayetin
”
nsanlara
Allah için
de
âlim
le
rin
ih
tilâfla
rı
yok
de
ne
cek
ka
dar
az
dır.
Tahrir ve’t-tenvir, Daru’t-Tunûsiyye,
Tunus, 1984, II, 218.
ncelediimiz
ayetin ”
nsanlara Allah
için“Haccetmeleri
gerekir”
bölümünde
ği
miz
ka
da
yok
rıy
denecek
Mekke’ye
gitmeye
yol
bulan kimsel
âlimlerin
ihtilâfları
kadar
azdır.
Görebildiimiz
6
Müşriklerin hacc etmelerine dair geniş bilgi için bkz. Cevad Ali, el-Mufassal
Gö
reâlimlerin
bildi
la asıl
ih
tilâf,
özel
lik
le
ihtilâfları
yok
denecek
kadar
azdır.
Görebildii
fî tarîhi’l-arab
kable’l-islam
, Dâru’s-sâkî,
yrs.
2001, XI, 347
vd. azdır. Görebildiimiz kadarıyla asıl ihtilâf, özellikle
1
âlimlerin
ihtilâfları
yok
denecek
kadar
7
ifadeke’
ettii
hususundadır.
kelimesinin
neyi
Mekke’ye
“
Mek
yegitmeye
git
meyeyol
yol bulan
bulan kimselere”
Ali İmran 3/67. Söz konusu gruplar kendilerini İbrahim’e atfederek doğru“
Mekke’ye
gitmeye
yol
bulan
kimsel
15
luklarını ispata gayret etmişleridir. Ancak Allah (c.c.) Hz. İbrahim’in hanif bir
ayetindeki
““İsstitâat
” kelimesi“
Mekke’ye gitmeye yol bulan kimselere”
kim
se“lestitâat
re”15 neyi
aye
tin
de”ın
kiettii
titâat
Müslüman olduğunu ve Hz. İbrahim’e en layık olanın Hz. Peygamber ve onun
hususundadır.
kelimesinin
ifade
aslında
istemek ”anlamında
kullanıldı
ümmetinin olduğunu belirtmektedir. (Ali İmran 3/67) Bilgi için bkz. Taberi,
kelimesinin
neyi
ifade
ettii
hususundadır.
nin
ne
yi
ifa
de
et
ti
ği
hu
su
sun
da
dır.
kelimesinin
ifade
ettii
hususundadır.
Camiu’l-beyan
, VI, 493;neyi
İbn Âşûr,
et-Tahrîr
ve’t-tenvîr
, III, 274-275.
ifade
edilmektedir.
Buistemek
kelime anlamında
aynı zamanda
kudreti de
”ın aslında
kullanıldıı,
istei
“ stitâat
8
İbnü’l-Arabî, Ahkamu’l-kur’an, I, 374; İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, II, 218.
“ stitâat
”ın as
aslında
istemek
anlamında
“İs
titâat lın
da is
temek an
lamında kullanıldıı
9
Bakara,
2/199-200;
A’raf 7/31.
müşriklerin
çıplakanlamında
olarak tavaf yap16irade olduu
“ stitâat
”ınMekkeli
aslında
istemek
kullanıldıı,
istemekten
kastın
da
. Tefsirlerde
stitaat,
bine
kolaylıa
olmutur
ifade
edilmektedir.
Bu
aynı
zamanda
deveihtiva
tıkları için Allahın Araf suresi 31. ayetini indirdiği nakledilmektedir. Taberi,
kul
laifade
nıl
dığı,
istead
mek
tenkelime
kas
da
irade
oldu
ğu kudreti
ifadeazık
edilmektedir.
Butın
kelime
aynı
zamanda
kudreti de ih
Camiu’l-Beyan
, XII, 389; Zemahşeri,
el-Keşşaf
an hakaik
gavamidi’t-tenzil
ve
17
16
ifade
edilmektedir.
Bu
kelime
aynı
zamanda
kudreti
de
ihtiva
ettii
için,
sonraları
kudret
ve
lıı,teyol
güvenlii
gibi
takatda
edebilme
ve binek,
AllahınMe
k
ad olmutur
Tefsirlerde
stitaat,
kolaylıa
edil
mek
dir.
Bu kelime.vs.
aynı
zaman
kudreazık
ti deve
uyûni’l-ekâvîl fî vucuhi’t-te’vîl, Dâru’l-Kütübi’l-Arabi, Beyrut, 1407; Razi,
kolaylıa ad olmutur16. Tefsirlerde stitaat, azık ve binek
Mefatihu’l-gayb, XIV, 228. Ayrıca Kendilerini
diğer insanlardan üstün gören
16
19ve ko
17 ad ololmutur
. Tefsirlerde
stitaat,
azık ve ih
binek,
ulatıracak
beden
sativayol
etMekke’ye
tigüvenlii
ği için, bütün
son
ralavesileler
rı kud
ret
laylığa
hımskolaylıa
ehli denen birad
gurup
diğer insanların
akın ettiği Arafat’tan
akın etmeulatıracak
eklinde
tefsir
lıı,
vs.
gibi
takat
edebilme
ve17edilmektedir.
Allahın kolayA
16 yol güvenlii vs. 18
zlermiş. Allah “insanların akın ettiği yerden sizde akın edin” Bakara 2/200
lıı,
gibi
takat
edebilme
17 emTef
sir
ler
de
İsti
ta
at,
azık
ve
bi
nek,
Mek
ke’
-ve Allahın k
muş
tur.
19
ve
Allahın
kolaylatırdıı
her
ey
veya
oraya
lıı,
yol
güvenlii
vs.
gibi
takat
edebilme
riyle yanlış inanca sahip Kureyşlilerin bu icraatları düzeltilmektedir. Taberî,
binein”
hacc
için
tek
art
olmadıı,
hastalık,
yalılık,
ko
bütün
vesileler
eklinde
tefsir
edilmektedir.
Ayrıc
ulatıracak
19
Camiu’l-beyan, IV, 184, 185; Maverdi, en-Nüket ve’l-uyûn, I, 261.
ye ulaş
tıracak bebütün
den sağ
lığı, yol gü
venliğitefsir
vs. giedilmektedir.
bi
ulatıracak
vesileler
eklinde
A
19
10
Bakara
2/200. Cahiliyyete
insanlar
hac ibadetini
bitirdikleri tefsir
zaman toplanıp
ulatıracak
bütün
vesileler
eklinde
edilmektedir.
Ayrıca
rivayetlerden
geçen
“azık
ve
17
18 anlamına
bile
bulmaya
güç
yetirememe
hacc
için
olmadıı,
yalılık,
korku ge
g
binein”
ta
katolsa
edebil
mehacca
ve tek
Alyol
laart
hın
kolaylaş
tırhastalık,
dı
ğı her şey
müfehare–atalarının eserleri ile övünüyorlardır. Allah da bu serenomiye albinein” hacc için tek art olmadıı, hastalık, yalılık, kor
ternatif
olarak Allah’ı
zikretmeyi
Taberi,
Câmiu’l-beyân
, IV, 196, 198;
20
binein”
hacc
için emretti.
tek art
olmadıı,
hastalık,
yalılık,
korku
etkenlerin
de azık
binek
Bununla
haccgibi
etmesinin
gerekmedii
belirtilmektedir.
olsa
bile
hacca
yol bulmaya
güçveyetirememe
anlamına
geldii
Razi, Mefâtîhu’l-gayb, V, 333.
11
olsa bile hacca yol bulmaya güç yetirememe anlamına ge
Mesela Hz. Peygamberin hicretten önce iki defa haccettiği nakledilmektedir.
20
olsa
bile
hacca
yol
bulmaya
güç
yetirememe
anlamına
geldii,
bu
sebeple
bu
tür
kimselerin
Kurtûbi, el-Cami’ li akâmi’l-kur’an, Daru’l-Kütübi’l-Mısriyye, Kahire, 1964,
eklinde
belirten rivayetler
için “bunlar
senedlerinde
belirtilmektedir.
Bununla
birlik
hacc nek”
etmesinin
gerekmedii
20
15
IV, 143; İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-tenvîr, IV, 21.
Taberî,
ayetin
Mekke’ye gitmeye
güç yetirebilen
kimseye haccın farz Bununla b
hacc
etmesinin
gerekmedii
belirtilmektedir.
20
12
21
hacc
etmesinin
gerekmedii
belirtilmektedir.
birlikte
Taberi
istiaatı,
“azık
ve
biSafa
ile Merve
arası sa’y bu neviden
bir düzeltmedir.
Bakara 2/158. Bilgi için Bununla
olduğunu
ifade ettiğini
belirtmektedir.
Taberî, Câmiu’l-beyân
, VI, 37. Ona
göre deildir”
bu
gibi rivayetlerin
delil“bunlar
alınması
caiz
eklinde
belirten
rivayetler
için
senedlerinde
pro
nek” susunda
bkz. Taberî, Câmiu’l-beyân, III, 235-237; Zemahşeri, Keşşâf, I, 208;
sıhhatin,
su veya
bineğin ve yol
emniyetinin
olmaması gibiiçin
mânialar
var ise, osenedlerinde
nek”
eklinde
belirten
rivayetler
“bunlar
13
Alinek”
İmran, eklinde
3/97.
belirten rivayetler için “bunlar senedlerinde
haberlerdir.
hu-Taberî,
Câmiu’lzaman bu problem
güçolan
yetirebilendir,
ne de yol Din
susundakimse
bu negibi
rivayetlerin
delil bulandır.
alınması
caiz
deildir”21 dem
14
Şafii, Muhammed b. İdris, Tefsiru’l-imami’ş-şafiî, Tah. Ahmed b. Mustafa elbeyân, VI, 45. Ayrıca ayette zikredilen “men”in insandan bedel olduğundan
susunda
bu
gibi
rivayetlerin
delil
alınması
caiz deildir”21
21
Ferrân,
Daru’t-Tedmîriyye,
Suudi Arabistan,
Taberî, Câmiu’ldolayı
mecrur,
anlamının “İnsanlardan
hacca gitmeye
güç yetirebilenlere hacdemektedir.
susunda
bu gibi 2006
rivayetlerin
delilI, 485;
alınması
caiz deildir”
$5
beyân, III, 13; İbnü’l-Arabî, Ahkâmu’l-kur’an, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut,
cın
farz”%:@/"
olduğu belirtilmektedir. İbn Enbari’den
de ayette zikredilen “men”
"6D%
07
Lübnan, 2003, I, 169; İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-tenvîr, IV, 21. Bu konuda “İn- edatının
insanlara tercüman
olması
ref’ makamında
olduğu
anlamında
<4 ()
R
"8 0
! % sanları hacca çağır” Hacc 22/27 ayetinin de haccın farziyetini ifade eden ayet $5 %:@/"
nakledilmektedir.
Sanki Allah için
insanlardan
gerekir şek
kim haccetmesi07!!
"6D%
7 %! "6D%%!0%:
olabileceği tartışılmaktadır. Ancak
ayette hitabın
İbrahim (a.s.) olmasından
linde
soru
soruldu
da
“güç
yetirebilenler”
diye
cevap
verildi.
Taberî,
Câmi$5 bir
%:@/"
"6D%
07
<4 () R
"8
0
! %
? , K
%
!!
!
00
?
$5dolayı
İslam şeriatinde haccın Ali İmran 3/97.
ayetle sabit olduğu nakledilmek %:@/"
"6D%
07!!!%
%:
u’l-beyân
VI, 46;
Razi, Mefâtîhu’l-gayb
, VIII, 303.0
İbn Âşûr’da
ayette
<4 ()
R "8
0
!
%
7 %!
"6D%%!0%:
0
7K
!!
%
%
%/
7
tedir.
Zuhaylî, Tefsîru’l-münîr
fi’l-akîde
ve’ş-şerîa
ve’l-menhec
,
Daru’l-Fikr,
zikredilen
“yol”
ibaresinin
Hacca
ulaştıracak
imkân
manasında
mecaz
olduğunu
<4 () R "8 0 ! % 0 "% . 7
%!
"6D%%!0%:
?belirtmektedir.
K
%
!!
0
!
00
?
Suriye, 1991, XVII, 197. Fıkıh kitaplarında da haccın farziyetinin Ali İmran
et-Tahrîr ve’t-tenvîr
, IV, 22.
İbn Âşûr,0/
0
0!!
E
7 %! "6D%%!0%:<4&507
16
?1%!!!?"6D%K%
K
%
!!
0
7
00 ?
97. ayeti ile sabit olduğu belirtilmektedir. İmam Şafii, el-Ümm, Dâru’l-Ma’rife,
İbn Manzur,
Lisanu’l-arab
, Daru
Sadr,
Beyrut,
1414,
VIII, 242;!
Sadî,
0
7K
!!
%
%
%/
Ebu
?
K
%
!!
0
!
00
?
"
"6D
%
Beyrut,1990, II, 119; Serahsi, el-Mebsût, Dâru’l-Marife, Beyrut, 1993, IV, 2;
Habib,
el-Kâmûsû’l-fıkhî
, Daru%
Fikr,
Suriye,
1988,
I, 234.
0
7K(;(
!!
%
%
%/
7
0
0/
0!!
ED
<444
N1O/
7
?K
%
9
17 7 ?
0
7K !!
%, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye,
% %/
K, 00
6 , VIII, 303.
Bedâiu’s-sanâî
fî tertîbi’ş-şerâi
yrs. 1986,
II, Kâsânî,
Taberî,
Câmiu’l-beyân
VI, 37-39, 43,
44; Razi,
Mefatihu’l-gayb
0 0/
0!!
E
1%!!!?"6D%K%:
!!!%
%N1O
)4<++
18
118. Bunlarla
birlikte0/
Mâverdî, haccın
dair Hacc 22/27, ED
Bakara
0
farziyetine
0!!
"
Taberî, Câmiu’l-beyân, IV, 44. Taberi,
İbn Zeyd’den
istitaatın beden sağlığı,
1%!!!?"6D%K%
<444
(;( %
N1O/ Ona
7
?K
%
9
!
$,ve binek
2/1961%!!!?"6D%K%:<4&,*7
ve söz konusu Ali İmran suresi 3/97. ayetlerini zikretmektedir. Mâverdî,
%
@7!
3*
!
E
!
<444 +&+*
E:
azık
olduğunu
nakletmektedir
göre Hacca
gidecek
gücü $&$&
olmayan
<444
(;(
%
N1O/
7
?K
% 9
!!!%
%N1O
)4<++
el-Hâvi’l-kebîr
,
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,
Beyrut,
1999,
IV,
3-4.
kimsenin
hacc
yapması
gerekmemektedir.
Taberî,
Câmiu’l-beyân
,
IV,
44-45.
E!$3PP4+(&
<444 (;( % N1O/ 7 ?K % 9 !10 . 0 7
5
!!!% %N1O )4<++
$,
%
3* ! E ! $&$& <444 +&+* E: %!
$) @7!
!!!% %N1O )4<++
%:<4()2(3&(&&*7<444(;
$,
% @7! 3* ! E ! $&$& <444 +&+* E:
E!$3PP4+(&
$,
% @7! 3* ! E ! $&$& <444 +&+*$PE:
%! 9%%
.*.4
!
% / 0
E!$3PP4+(&
%:
4< &&
%
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
$)
175
%:<4()2(3&(&&*7<444(;(
E!$3PP4+(&
R"89""66
$)
%:<4()2(3&(&&*7<444(;
$P
%:
4< && % % / 0 %
$)
4<&&2&5
%:<4()2(3&(&&*7<444(;(
$P
%:
4< && % %
/
0
R"89""66
$3
$P
H.!/2!/2%:!$&;544(
%: 4< && % % / 0
% 00 70 % !!!
R"89""66 4<&&2&5
+;
R"89""66 0" %:
H.44(;P*%6/2%:4(P;
4<&&2&5
$3
dir. Bu manada Mekke’ye ulamasına engel olan bir durum söz konusu olduunda azık ve
binek olsa da bu durumda haccın farz olmadıı belirtilmektedir.26 Mesela yatalak olan hasta-
Mustafa HOCAOĞLU
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
ya, kronik rahatsızlıı bulunanlara ve tek baına binekte duramayacak kadar yalı olanlara
veya oraya ulaştıracak bütün vesileler19 şeklinde
sa Allah’ın dinde zorluk/sıkıntı kılmadığı belirtilhaccın farz olmasının açık bir sıkıntı ve meakkat olduu, 27oysa Allah’ın dinde zorluk/sıkıntı
tefsir edilmektedir. Ayrıca rivayetlerden geçen
mektedir.
27
kılmadıı
belirtilmektedir.
“azık ve bineğin” hacc için tek şart olmadığı, hastaGörebildiğimiz kadarı ile kaynaklarda “İstitâat/
lık, yaşGörebildiimiz
lılık, korku gibikadarı
etkenleile
rinkaynaklarda
de azık ve bi“stitâat/
nek
”” ibaresine
vebibinek
ibaresine genellikle
genellikle azık ve
nek anlamı
olsa bile hacca yol bulmaya güç yetirememe anlaverilkaynaı
mektedir.
’a yüklenen bu
anlagitmın kayanlamı verilmektedir. staat’a yüklenen bu anlamın
da İsta
Hz.atPeygamber'e
hacca
mına geldiği, bu sebeple bu tür kimselerin hacc etnağı da Hz. Peygamber’e hacca gitmek için gere20
mek
içinme
gereken
nedir.
olduu
sorulunca,
Nebi'nin “azık ve binektir” dedii rivayetimesinin
gerek
diği beistitaat’ın
lirtilmekte
Bunun
la
ken istitaat’ın ne olduğu sorulunca, Nebi’nin “azık
birliktedir.
Ta28beri istiaatı, “azık ve binek” şeklinde beve binektir” dediği rivayetidir.28
lirten rivayetler için “bunlar senedlerinde problem
Tirmizî (ö.279/892), bu hadisin ancak brahim b. Yezid
el-Hûzi
el-Mekkîbukanalıyla
bilindiTirmizî
(ö.279/892),
hadisin an
cak İbrahim
olan haberlerdir. Din hususunda bu gibi rivayetleb.
Ye
zid
el-Hûzi
el-Mekkî
ka
na
lıy
la
bilindiğini,
rin
delil alınması caiz de
ğildir”21 demektedir.
onun
hıf*460-7.!/2-66%/2
zı hakkında ilim ehlinin bazı şey
ler söyle++ %!S292@:244-,,
5,
Fa!
kihlere$33&
göre4<
istitâat,
ya be
*.
denle olur (İmam
,3* E:
.!/2@/
!
4<
$&P
1:
9:S
"8
diğini nakletmektedir. İbnu’l-Arabî (ö.543/1148) de
% % !!! 8 .*06* 5*6 6 6,,7
Malik ö.179/795)
ya malla olur (İmam Şafiî
“Şerhin
de”, +&&
Tirmizî’nin
bu ko"8
nuda, iki
G %! M7 .!S21.!S2. !
$3P)
0 (ö.279/892)
7%
ö.204/819)
ya da hem mal, hem bedenle olur22
0%!!!!%1%!!
!0"!!!
2
zayıf hadis naklettiğini, bu rivayetlerin, ne ilim, ne
1
,,4(3;
(Ebû Hanîfe
ö.150/767).23 Bu çerçevede fakihler,
amel, ne de hüküm ifade ettiğini belirtmektedir.29
+( @ /0 . 4 &$$* @! 9 2@!: .6* @ 2
istitâatE.%!.!S2-
’a beden sağlığı ve0
hac1$33,4(&3*
%!/2A%!:2O:.6
ca götürecek binek ve
Ravi İbrahim b. Yezid el-Hûzi
hakkında Tirmizî,
*66-
24
30
009
C7028
8
bedeni yolculuğa güç yetiremeyecek kadar
azık; 6**6*!.S2!.S2%:!44424<)*
İbn Mâce
(ö.273/886)
Ahmed b. Hanbel
M1%!2$3P+44)3
has+&ta olan,
fakat kendisinin yerine başkasını gön(ö.241/855) ve Nesâî’nin (ö.303/915) “metrûk”,31
@24<)2$5*E:*.4<$&)*%-! 9@%6$3P$
derme444
ye +$P*
imkânı
olan
şeklinde an
lam
teİbn Maîn’in
(ö.233/847),
“sikâ değildir” ve 4<
“leyse bi
%:
6
<44
&(*ver
-0mek
: )**4
5*06*7
.!S2-!!%S2%
25
3;,*
1
07
66-
4<
3$$*
<:
:*
6*66
@!
@!07
dirler. Bunlarla birlikte istitaat’ın azık ve binek
şey”,32 Dârekutnî’ninG
(ö.385/995)
de “münkeru’l%! !-66%6S2 !$33&4&,)
ile+5sınırlandırılamayacağı, oraya ulaştıracak her
diği@
nakledil26
mektedir.34 & ,*
ha$3P(
dis”3344de$+(*
12A: @!
% 1 .!/2 !
yolun bu 1:
adın al*06*
tında değerlen
dirilmesi gerektiği
+&&
be+,lir til-.:+**44$++
mektedir. Bu manada Mekke’ye ulaşmasına
+)
-.:+**44$++
engel
olan
bir durum söz konusu olduğunda azık
Kesânî, Bedaiu’s-sanâi, II, 122.
+P
A )*,, 4 &P)* % <4 (P2&; 7 <444 (;(*
İmam Şafii, Tefsîru’l-imami’ş-şafiî, I, 487; Taberi, Câmiu’l-beyân, VI, 38-40,
ve binek
ol
sa
da bu durumda haccın farz olmadığı
%!S2H7:.*66**,6.!S29-.$3355)@!:4
Razi, Mefâtîhu’l-gayb, VIII, 303; İbnu'l-Cevzî, Mûsiru'l-garâmi's-sâkin ilâ
eşrafi'l-emâkin, Dâru'l-Hadis, Kâhire, 1995, s. 57.Mansurî, el-Muktataf, I, 349;
belirtil(&3*%!S2H7:.*66**,6.!S29-.$3355)
mektedir.26 Mesela yatalak olan hastaya,
İbnu'l-Cevzî, Mûsiru'l-garâmi's-sâkin ile eşrafi'l-emâkin, Dâru'l-Hadis, Kâhire,
kronik rahatsızlığı bulunanlara ve tek başına bi1995, s. 57.
İbnu'l-Arabî, Sahîhu tirmizî bi şerhi ibni'l-arabî, Matbaatu’l-Mısriyye, ys.
nekte duramayacak kadar yaşlı olanlara haccın farz
1931, IV, 28; Vahidî, el-Vasit, I, 467; Kasımî, Mehâsin, IV, 906; Ahmed Aynî,
el-Binâye fî şerhi'l-hidâye, Dâru'l-Fikr, Beyrut 1990, IV, 11.
olmasının açık bir sıkıntı ve meşakkat olduğu, oy27
28
29
Cessâs, Ahkâmu’l-kuran, Daru İhyai’t-Turasi’l-Arabî, Beyrut, 1405, II, 307.
Cessâs, Ahkâmu’l-kuran, II, 308; İbnü’l-Arabî, Ahkâmu’l-kur’an, I, 380.
Taberî, Câmiu’l-beyân, VI, 45.
22
Ebu'l-Hasen el-Maverdî, el-Hâvi’l-kebîr fî fıkhı mezhebi’ş-şafiî (şerhu muhtasarı'l-müzenî), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1994, IV, 69; Serahsî,
Kitabu’l-mebsût, Dâru’l-Ma’rife, Beyruti ts., IV, 148. Zemahşerî, Hanefîler'e
göre, hacc ibadetinin bedeni olduğunu söyler. Ruûsü'l-mesâil, (mesâili'l- hilâfiyyeti beyne'l-hanefiyyeti ve'ş-şâfiîyye), tahk.: Abdullah Nezir Ahmed, Dâru'lBeşâiru'l-İslâmiye, Beyrut 1987, 244. Ayrıca o maliki mezhebine göre istitaatın
bedeni kuvvet olduğunu, bir kişinin bedeni kuvveti oldu mu ona haccın gerekli
olduğunu nakletmektedir. Zemahşeri, Keşşaf, I, 390.
23
Maverdi, en-Nüket ve’l-uyûn, I, 411; Mustafa Hasan el-Mansurî, el-Muktataf
min uyûni't-tefsir, tahk. M. Ali es-Sâbuni, Dâru'l-Kalem, Dımeşk 1996, I, 349;
Ebu’l-Fadl Şihabuddîn el-Alûsî, Rûhu'l-meânî,fî tefsîri'l-kur’âni'l-azîm ve's-sebi'l-mesânî, Daru İhyâi't-Turâsi'l-Arabî, Beyrut, ts., III-IV, 7; Elmalılı Hamdi
Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Eser Neşriyat, İstanbul-1982, II, 79.
24
Maverdi, el-Hâvi’l-kebîr, IV, 7-15; Serahsî, Mebsût, IV, 147; İbn Kudame,
el-Muğnî, Mektebetü Riyad, Riyad, 1981, III, 218; Taberî, Câmiu'l-beyân, VII,
43; Kasımî, Tefsiru’l-kasımî, (Mehâsinü't-tefsîr), İhyâu'l-Kutubi'l-Arabiye, IV,
906; Reşit Rıza, Kur'ani'l-azim, IV, 911; Vahidî, el-Vasît fî't-tefsîri'l-kur’âni'lmecîd, tahk.: Muhammed Muavvız, Abdulmevcud, Kütübü'l-İlmiye, Beyrut
1994, I, 467.
25
eş-Şafiî, Muhammed b. İdris, el-Ümm, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1983, II, 123;
Maverdi, el-Hâvi'l-kebîr, c. 4, s. 6; Zemahşerî, Ruusü'l-mesâil, 244.
26
Kesânî, Bedaiu’s-sanâi, II, 122.
19
20
21
176
30
Zehebî, Divânu'd-duafâ ve'l-metrukîn, I, 62; Ukaylî Ebû Ca'fer, Kitâbu'd-duafâi'l-kebîr, tahk.: Kal'acî, Kütübü'l-İlmiye, Beyrut 1984, IV, 348.
31
Muhammed Elbanî, İrvâu'l-galîl fî tahrîci ehâdisi menâri's-sebîl, Mektebetü'lİslamiye, Beyrut 1995, IV, 162.
32
Leyse bi-Şey: “Lâ yusâvî şeyen” ile aynı manaya gelen cerh lafızlarındandır.
Cerhin dördüncü derecesine delâlet eden bu iki lafız da “bir para etmez, bir
şeye değmez” manasına gelir. Kaide olarak cerhin dördüncü mertebesinden
itibaren daha ağırlarına ve en ağır cerh lafızlarına varıncaya kadar bütün lafızlarla cerhedilen ravilerin hadisleri ne yazılır, ne i'tibar için dikkate alınır, ne
de istişhâda yarar addedilir. Bu itibarla hakkında “leyse bi şey”in veya aynı
manaya gelen aynı derecede bulunan lâ yusâvi şey'en denilerek cerh hükmü
verilen ravinin hadisleri terkedilir. Hiç bir şekilde itibar edilmez. Bununla birlikte İbn Hacer el-Askalanî'nin İbnu'l-Kattân el-Fâsî'den naklettiğine göre
meşhur cerh ve ta'dil imamı Yahya b. Ma'în'in, hakkında Leyse bi şey'in dediği
ravi, rivayeti çok az olan biridir, yani kalîlu'l-hadisdir. İmâm-ı Şafi'î ile elMuzenî aynı lafzı Kezzab’ın karşılığı olarak kullanmışlardır. Mücteba Uğur,
Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1992,
s. 201.
33
Munkeru’l-Hadis: “Hadisleri münkerdir” manasına cerh lafızlarındandır ve
cerhin üçüncü mertebesine el-Irâkî'nin eklediği lafızlar arasında yer alır.
Hakkında Munkeru'l-Hadis cerh hükmü verilen ravinin hadisleri dinî konularda hüccet sayılmaz. Ancak büsbütün reddedilmez, itibar için yazılır. Buhârî,
diğer cerh ve ta'dil imamlarından ayrı olarak münkeru'l-hadîs lafzını cerhin
daha ağır olan beşinci mertebesinde yer alan metruku’l-hadîs lafzı yerine kullanmıştır. Buna göre onun munkeru'1-hadîs dediği bir ravinin hadisini rivayet
etmek helâl olmaz. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 273.
34
Zeylaî, Nasbu'r-râye li ehâdisi'l-hidâye, Mektebetü'l-İslamiye, Riyad 1973,
II, 8.
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Başka bir rivayette ise, “hacca gitmek için gereken istitâat nedir?” sorusuna, Hz. Peygamber‘in,
“Sırtına binebileceğin bir deve bulmandır” dediği
nakledilse de bu hadisi,35 ravi Hüseyin b. Abdullah
b. Demîre’den dolayı mevzû kabul edilmektedir.
O’nun hakkında, İmam Mâlik (ö.179/795), “yalancı”, Ebû Hâtim (ö.277/890), “metruku’l-hadis”,36
“yalancı”, Buhârî (ö.256/870), “münkeru’l-hadis”,37
İbn Maîn (ö.233/847) de “güvenilmez” demektedirler.38
İbnu’l-Münzir’den (ö.318/930) “İçerisinde
‘azık ve binek’in geçtiği müsned olarak rivayet edilen hiçbir hadisin sahih olmadığı” nakli yapılmaktadır.39 Ayrıca, bu rivayetlerin, Hasan Basrî‘den
(ö.110/728) ‘mürsel’ olarak rivayet edilmesinin
doğru olduğu ifade edilmektedir.40 Müsned olarak
nakledilenlere gelince bu haberin, İbrahim b. Yezid
tarafından rivayet edildiği, o‘nun, İbn Maîn ve diğerleri tarafından “metrûk” diye cerh edildiği açıklanmaktadır.41 Buna mukabil Şevkânî (ö.1250/
1834), bu hadisin tariklerinin çok olmasının, hadisin değerini hiç olmazsa ‘hasen li-ğayrihi’ mertebesine yükselttiğini, onun, bazı tarikleri hakkında
söz söylenmiş olmasının da bu görüşe zarar vermeyeceğini düşünmektedir.42 Bu konuda Zuhaylî,
alimlerin istitâat’tın azık ve binek olduğuna dair
Tirmizî’nin zayıf olarak naklettiği hadise dayandıklarını iddia etmektedir.43
Zeylaî, “Hacca yol bulmak, azık ve binektir”
hadisinin İbn Ömer (ö.71/690), İbn Abbas
(ö.68/687), Enes (ö.93/), Aişe (ö.58/678), Câbir,
Abdullah b. Amr b. Âs (ö.65/684) ve İbn Mesud
(ö.32/652) tarafından nakledildiğini belirttikten
Dârekutnî, Sünen, tahk.: Seyyid Abdullah Haşim, Dâru'l-Mehâsin, Kâhire,
ts., II, 218.
Metruku’l-Hadis: Kısaca metrukün da denir. Her ikisi de “hadisleri
terkedilmiş” manasına cerh lafızlarındandır. Cerhin ağırına delâlet eden
beşinci mertebesinde yer alırlar. Bu itibarla rnetrûku'l-hadis veya kısaca
metruk denilerek cerh edilen ravinin hadisi makbul olmadığı gibi kendisi de
terk edilir. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 223.
37
Kurtubî, Ahkâm, II, 139.
38
Dârekutnî, Sünen, II, 218.
39
İbn Hacer, Fethu’l-bârî, III, 379; Zeylaî, Nasbu’r-râye, II, 9. İbnü’l-Arabî de
bu konuda sahih bir rivayet gelmediğini belirtmektedir. İbnü’l-arabi, Ahkâmu’l-kuran, I, 377.
40
Şevkânî, Neylü'l- evtâr şerhu münteka'l-ahbâr, Bâbu'l-Halebî, Mısır, ts., IV,
322.
41
Zeylaî, Nasbu’r-râye, III, 9.
42
Şevkânî, Fethu'l- kadîr, I, 463.
43
Vehbe Zuhaylî, et-Tefsîru'l-munîr fi'l-hakîkati ve'ş-şerîati ve'l-menhec,
Dâru'l-Fikr, Dimeşk 1991, IV, 15.
35
36
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
Mustafa HOCAOĞLU
sonra, bu rivayet hakkında şu notu düşmektedir:
“İbn Ömer’den (ö.71/690) gelen rivayet, Tirmizî (ö.279/892),44 Beyhakî (ö.458/
1066),45 Dârekutnî (ö.385/995),46 İbn Mâce
(ö.273/886),47 İbrahim b. Yezid el-Hûzi kanalıyla48
nakledilmektedir.” Ravi İbrahim b. Yezid el-Hûzi
hakkıdaki cerhi yukarda nakletmiştik.
İbn Mâce (ö.273/886), İbn Abbas hadisini nakletse de49 Elbânî, bu senedin zayıf olduğunu, ravi
Hişam b. Süleyman’ın, mutâba’at50 olduğunda
“makbul”, ancak buradaki gibi münferid kaldığında
“leyyinu’l-hadis”51 olduğunu belirtmektedir.52 Ayrıca onun hakkında Ebû Hâtim (ö.277/890) “muztaribu’l-hadis”53 olduğunu nakletmektedir.54
Dârekutnî’nin (ö.385/995) “Sünen”inde55 nakledilen İbn Abbas (ö.68/687) hadisinin isnadındaki
44
et-Tirmizî, Muhammed b. Îsa, es-Sünen, Babun mâ câe fî îcâbi’l-hacci bi’zzâd ve’r-râhile no: 813, tahk.: Ahmed Mahmud Şakir ve diğerleri, Daru İhyai’tTurâsi’l-Arabî, Beyrut, ts.,
45
Beyhaki, Şua'bu'l-iman, Babu fi’l-Menâsik no: 3924., tahk.: Muhammed esSaîd, Daru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1990.
46
Dârekutnî, es-Sünen, Kitabu’l-Hacc no: 1
47
İbn Mâce, es-Sünen, Babu mâ yucebu’l-hacc no: 2896.
48
İsnadı, İbrahim b. Yezid el-Hûzi> Muhammed b. Abbad b. Cafer elMahzumi> İbn Ömer > şeklindedir.
49
İbn Mace, es-Sünen, Babu mâ yucebu’l-hacc no: 2897; İsnadı, Suveyd b. Saîd>
Hişam b Süleyman el-Kuraşi> İbn Cüreyc> şeklindedir.
50
Mutâba'at: Tabi olmak, ardından gitmek, izlemek manası veren tebi'a kök fiilinin mufâ'ale babından masdardır. Terim olarak hadîs usulünde ifade ettiği
mana şöyle açıklanabilir. Ravisi rivayette infirad ettiğinden ferd olduğu sanılan
bir hadis, başka tarik veya tarîklardan rivayet edilip edilmediğini anlamak üzere
çeşitli hadîs kitaplarından araştırılır. İtibar adı verilen bu araştırma sonunda o
hadîsin bir başka ravi tarafından rivayetinde tek kalan ravinin şeyhi veya şeyhinin şeyhinden rivayet edildiği anlaşılırsa mutâba'at hâsıl olmuştur. Bu manaya göre mutaba’at, şeyhinden rivayetinde tek kalmış sanılan bir raviye bir
başka ravinin tabi olarak ya o şeyhten veyahut o şeyhin şeyhinden aynı hadîsi
rivayet etmesi demek olur. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 289.
51
Leyyinu’l-Hadis: “hadisde gevşektir” manasına cerh lafızlarındandır. Cerhin
birinci mertebesine ve en hafifine delâlet eder. Rivayete göre Hamza b. Yusuf
es-Sehmî, meşhur âlim ed-Dârekutnî'ye “Falan ravi leyyindir dediğin zaman
neyi kasdediyorsun?” diye sorduğunda o, “Bir kimse hakkında Leyyinu'l-hadîs
diyecek olursan, onun adaletten düşürmeyecek bir kusurla mecruh olduğunu
ifade etmek isterim” demiştir. Buna göre Leyyin, adalet vasfını kaybettirmeyen
bir kusuru görülen ravinin cerhinde kullanılan bir cerh lafzı olmaktadır. Bu ve
benzeri cerhin en hafifine delâlet eden lafızlarla cerhedilen ravinin hadisleri
terkedilmez. İ'tibar için yazılır. Şu da var. Cerh ve ta'dil âlimlerinin, sadece
Leyyin cerh lafzı ile Leyyinu'l-Hadis lafzını kullanmalarında birlik yoktur. Bir
kısım leyyin lafzı ile dini emirlerde gevşekliği, leyyinul-hadis derken de rivayette gevşek davranmayı, rivayet kaidelerine önem vermemeyi kasdederler.
Rivayette gevşek davranmayı dinî konulara rivayette kusur ederek gevşek
davranmanın sonucu olarak kabul eden, dolayısıyla ikisini birbirinden ayırmayanlar da vardır. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 202.
52
Elbânî, İrvâu'l-Galil, IV, 160.
53
Muztarıbu’l-Hadis: “Hadisleri muztaribdir” manasına gelen bir tabir olup hadîs
ravilerinin teennisinde kullanılan lafızlardandır. Cerhin üçüncü derecesine delalet eder. Kaide olarak cerhin bu mertebesinde bulunan lafızlardan biriyle cerh
edilen ravinin hadîsleri ile ihticac edilmez. Ne var ki büsbütün yabana da atılmaz,
i'tibar için yazılır. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 302.
54
Ukaylî, Duafâ, IV, 348; Zeylaî, Nasbu'r-Raye, III, 8.
55
Dârekutnî, Sünen, Kitabu’l-Hacc no: 13; İsnadı, Davud b. Zibirkan> Abdulmelik> Ata> İbn Abbas> şeklindedir. Bir başka tariki ise, Huseyn b. Mehârik>
Muhammed b. Halid> Semmâk b. Harb>- İkrime> İbn Abbas> şeklindedir.
177
Mustafa HOCAOĞLU
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
ravi Dâvud b. Zibrikân hakkında Buhârî (ö.256/870),
“Onun hadisi mukâribtir”;56 İbn Maîn (ö.233/847),
“Leyse bi şey”; Ebû Zura’, “metrûk”; Ebû Dâvud
(ö.275/888), “zayıf, hadisi terk edilir”; Cüzcânî, “yalancı” demektedirler.57 Dârekutnî (ö.385/995), Huseyn b. Mehârik’i, hadis uydurmasından dolayı cerh
etmektedir. İbn Hibbân da (ö.354/965) “onunla ihticac caiz değildir” demektedir.58
Hâkim (ö.405/1048), Enes hadisini “Müstedrek”inde, Said b. Ebi Arube, Katâde, Enes... tarikiyle
vermekte ve bu hadisin Buhârî ve Müslim’in şartına göre sahih olduğunu, ancak onların bu hadisi
tahric etmediğini beyan etmektedir.59 Bunun karşısında Hâfız, onun tarikinin zayıf olduğunu belirtmektedir.60 Aslında Enes hadisinin üç tariki vardır.
Bu hadisin merfû olarak nakledilmesinde ravi İbn
Ebî Zâide tek kalmaktadır. Elbânî, “İbn Ebî Zâide’nin bu hadisi, şeyhinin ihtilât61 etmesinden önce mi, yoksa sonra mı rivayet ettiğini biz
bilmiyoruz.” demektedir.62 Beyhakî (ö.458/1066),
mürsel olan rivayetin daha tercihe şayan, merfû
olarak nakledilmesinin ise ancak bir “vehmin” neticesi olduğunu beyan etmektedir.63 Ahmed Abdulhâdi (ö.744/ 1344) bu hadisin, merfû olarak hiçbir
Mukâribu’ l-Ha dis: Ravilerin tadilinde kullanılan tabirlerden biri olan
mukaribul hadis “hadisi güzel ve doğru” manasında kullanılmıştır. Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 274
57
Beyhaki, Şua'bu'l-iman, Babu fi’l-Menâsik no: 3924., tahk.: Muhammed esSaîd, Daru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1990.
58
Dârekutnî, Sünen, II, 218; Zeylaî, Nasbu'r-raye, III, 9; Zehebî, el-Mîzan, II,
554. Elbânî, İrvâu’l-Galîl, IV, 165.
59
el-Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ale’s-sahîhayn, Kitabu’l-Hacc, no: 1613,
tahk.: Mustafa Abdulkadir Atâ, Daru’l-Kütübü’l-İlmiye, Beyrut 1990, Hammad b. Seleme> Katade> Enes'ten nakletmiştir ki Ravi, Hammad, O, Ebû
Katade Abdullah b. Vakıd el- Harrânî'dir. Ebû Hâtim'in dediği gibi O,
münkeru'l-hadistir. Ancak onu, Ahmed sika görür. Şevkânî, Neylü'l- evtar,
IV, 322; İbn Hazm, Muhallâ, tahk.: Ahmed M. Şakir, Dâru't-Turâsi’l-Arabî,
Kâhire 1349, VII, 55; Dârekutnî, Sünen, II, 216; Ancak “Takrib” de İbn Hacer,
“O, metruktur, tedlis yapar.” demektedir. Elbânî, İrvâu’l-galîl, IV, 161.
60
Şevkânî, Neylü'l- evtâr, IV, 322.
61
İhtilat: Karıştırmak manasına “halt” aslından iftial babında mastardır. Karışmak demektir. Kişinin akıl ve şuuru bozulmak manasında kullanılır. Usulü
hadis terimi olarak, metain-i aşeredan sû'u'l-hıfz (kötü ezberleme) ve kesretu'lgalat (çok hata yapmak) la ilgilidir ve ravinin aklî melekelerinin zayıflaması
sonucu şuurunun karışmasıyla rivayet ettiği hadislerin farkında olmamasıdır.
İhtilat sonucu hafızasını kaybeden, hadislerini karıştıran raviye muhtelit denir.
İhtilata uğramış ravilerin hadisleri merduddur. Bunda âlimlerin görüş birliği
vardır. Ancak ihtilat vaki olmadan önce sika olan ravinin hadisleri ihtllattan
önce rivayet edildiği bilinirse makbul olur. Eğer ihtilattan sonra rivayet edildiği
malum olursa reddedilir. Bunda da âlimlerin görüş birliği vardır. İhtilattan
önce mi, sonra mı rivayet edildiği bilinmeyen hadisleri hakkında tevakkuf
edilir; yani kesin kabul veya red hükmü verilmez. Aynı şekilde ihtilafında
şüphe edilen; bir başka deyişle ihtilata ma'ruz kalıp kalmadığı kesin olarak bilinmeyen ravinin hadisi hakkında da kabul veya red hükmü verilmez. Mücteba
Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 147.
62
Elbânî, İrvâu’l-galîl, IV, 161.
63
Beyhaki'ye göre de Hasan'ın mürsel olarak rivayet etmesi, doğru olan rivayettir. Bk. Neylü'l- Evtar, IV, 322.
56
178
sünen kitabında tahriç edilmediğini, Katâde’nin
(ö.118/736), Hasan’dan (ö.110/728) mürsel olarak
rivayetinin sahih, Enes’ten nakledilmesinin ise bir
vehmin sonucu olduğunu haber vermektedir.64
Dârekutnî, Aişe (ö.58/678) hadisini “Sünen”inde65 nakletse de, bu hadisi Ukaylî (ö.322/933)
“Duafâ”sında zikretmektedir.66 Bu rivayet, senedindeki Attâb b. A’yun’la illetlendirilmektedir. Ayrıca Attâb hadisinde bir vehmin olduğu beyan
edilmektedir.67 Beyhakî de (ö.458/1066) “Kitabu’lMa’rifesi”nde bunun şâz68 bir rivayet olduğunu belirttikten sonra rivayetle ilgili bir başka sened
zikretmektedir.69 Said b. Mansur, “Attâb, Rey’de
yaşadı ve sikadır” demektedir. Ebû Hâtim, onu,
“sikâ” olarak görmüştür. Ebû Zur’aoda (ö.264/877)
“onda bir beis yoktur” demiştir.70
Dârekutnî (ö.385/995), Câbir hadisini “Sünen”inde,71 Hz. Aişe hadisinin lafzıyla nakletmektedir.
Ravi Muhammed b. Ubeydullah el-Leysî terkedilmiştir. Onun zayıflığı konusunda âlimler, ittifak etmektedir. Onun hakkında Buhârî, “münkerü’lhadis”, Nesâî, “metruku’l-hadis” demektedir.72
Dârekutnî, İbn Mes’ud (ö.32/652) hadisini “Sünen”inde”73 Behlül b. Ubeyd kanalıyla nakletmektedir. Behlül b. Ubeyd hakkında Ebû Hâtim
(ö.277/890), “daîfu’l-hadis”;74 Ebû Züra’ (ö.264/
64
Abdulhâdî, Muhammed b. Ahmed, Tenkîhu’t-tahkîk fî ehâdîsi’t-ta’lîk, tahk.:
Sâmî b. Muhammed b. Câdillah, Abdulaziz b. Nasır, Dâru Edvâi’s-Selef, Riayd,
2008, III, 381; Elbanî, İrvâu’l-galil, IV, 160.
65
Dârekutnî, es-Sünen, Kitabu’l-Hacc, no: 7; İsnadı, Attab b. A'yun> Süfyan
Servi> Yunus b. Abid> Hasan> Ümmihi> Aişe> şeklindedir.
66
Ukaylî, Duafâ, IV, 332.
67
Zehebi, el-Mizan, IV, 27.
68
Şâz: Hadis ıstılahı olarak ravinin muhalefetinden doğan bir zayıf hadis çeşididir. Hadis Usulü âlimleri tarafından az da olsa değişik şekillerde tarif
edilmiştir… İmam Şâfi'î'ye göre söz güvenilir bir ravinin rivayet edip de
başkalarının etmediği hadis değil; güvenilir bir ravinin başkalarının rivayetine
aykırı olarak rivayet ettiği hadistir… şâz, güvenilir bir ravinin gerek zabt fazlalığı, gerekse diğer ravilerde aranan hususlar itibariyle kendisinden daha
üstün bir raviye aykırı olarak ve tek başına naklettiği hadistir… Şâz hadisler
zayıf hadisler olduklarından merdûd sayılmışlardır. Bu bakımdan dinî meselelerde hüccet olamazlar. Bir başka deyişle, Şâz hadisle amel edilmez. Karşılığı
olan mahfuzla amel edilir. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 373.
69
Zeylâi, Nasbu’r-Raye, III, 7-10.
70
Said b. Mansur, Sünen, III, 1078.
71
Dârekutnî, es-Sünen, Kitabu’l-Hacc, no: 1; Zeylaî, Nasbu’r-Raye, III, 10. İsnadı, Muhammed b. Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr> Ebi'z-Zübeyr veya Amr b.
Dinar> Cabir> şeklindedir.
72
Elbânî, İrvâu’l-Galîl, IV, 165.
73
Dârekutnî, es-Sünen, Kitabu’l-Hacc no: 5. İsnadı, Behlül b. Ubeyd> Hammad b. Ebi Süleyman> İbrahim b. Alkame> İbn Mes'ud> şeklindedir.
74
Daîfu’l-Hadis: Hadisi zayıf manasına gelen bu tabir de cerh lafızlarındandır.
Cerhin üçüncü mertebesinde yer alır. Genellikle hadisleri zayıf olan raviye
delâlet ederse de bu lafızla cerhedilen ravinin rivayetleri İbn Ebi Hatim erRâzî'ye göre matrûh/metruk addedilmez, aksine i'tibarda dikkate alınabilir.
Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 57.
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
877), “leyse bi şey”; İbn Hibbân (ö.354/965), “hadis
hırsızı”; Hâkim (ö.405/1048) de “mevzu hadis rivayet ederdi” demektedirler.75
Bu konuyla ilgili olarak Abdulhak İşbilî
(ö.581/1185), İbn Dakîk el-Îd (ö.702/1302) ve İbnü’l-Münzir (ö.318/930), “Söz konusu hadislerin,
bütün tarikleri zayıftır, kendileriyle delil getirilecek bir isnat yoktur” demektedirler.76 İbn Dakîk elÎd, “İmam”ın da şöyle demektedir: “Her ne kadar
Dârekutnî (ö.385/995) bu hadisi, Câbir, Enes, Abdullah b. Amr b As, Abdullah b. Mes’ud ve Aişe’den nakletmekte ise de, bu rivayetlerin hiç birisi
delil olma özelliği taşımamaktadır”.77
Hadislerin sıhhat derecelerini bu şekilde özetledikten sonra Râzî’nin (ö.606/1232) şu tespitiyle
bu konuyu bitirelim:
“İkrime’nin (ö.105/723) şöyle dediği rivayet
edilir. “İstitâat, beden sağlığı ile binecek bir şey bulamadığı zaman yürüyerek gidebilmektir. Bil ki bedeni sıhhatli olan ve yürümeye gücü bulunan
herkes hakkında binecek bir şey bulamadığı zaman
“O, bu işi yapabilir.” denilmesi uygundur. Binanenaleyh bu istitâat’ı, azık ve binit bulabilmek manasına almak, lafzın zahirini terk etmektir.
Binanenaleyh böyle bir tahsis için ayrı bir delile ihtiyaç vardır. Bu konuda rivayet edilmekte olan haberlere dayanmak mümkün değildir. Çünkü âhad
hadislerden dolayı kitabın (ayetin) zahiri terk edilemez. Hele Taberî (ö.310/922),78 bu haberlerin ravilerini ta’n etmişken.79
Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki, istitâatı azık
ve binek şeklinde tarif eden rivayetler tahlil edildiElbânî, İrvâu’l-Galîl, IV, 166.
Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, IV, 422; Said b. Mansur, Sünen, c. 3, s. 1082; İbn
Hazm, Muhallâ, VII, 55; Elbânî, İrvâu’l-galîl, IV, 167.
77
Zeylaî, Nasbu’r-râye, III, 10; Elbânî, İrvâu’l-galîl, IV, 167.
78
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Taberi, istitâa'nın “azık ve binek olduğuna
dair nakledilen rivayetlerle ilgili “bunlar senedlerinde problem olan haberlerdir. Din hususunda bu gibi rivayetlerin delil alınması caiz değildir” demektedir. Taberî, Câmiu’l-beyân, VII, 45.
79
Râzî, Tefsîr-i kebîr, VI, 497. Kaffâl, Cüveybir yoluyla, Dahhâk'ın şöyle
dediğini nakleder. “Bir insan, genç ve sıhhatli olur, fakat haccedecek kadar
parası bulunmaz ise, o kimsenin haccını yapacak para elde edinceye kadar,
amelelik yapması gerekir. Bunun üzerine birisi Dahhâk'a, Allah, insanlara Beytullah'a yaya yürüyüp ziyaret etmelerini emreder mi? deyince, Dahhâk, “Bir
insanın Mekke'de alacağı bir miras olsa, onu orada bırakır mı? diye sorar. Adam
da hayır! Diz üstü bile olsa oraya gider.” der. Bunun üzerine Dahhak, İşte
bunun gibi, Ona, Beytullah'ı hac etmesi farz olur.” Ayrıca bk. Zemahşerî, elKeşşâf, I, 447; Ebussuud, İrşâdu'l-akli's-selim, II, 61. Dahhâk’ın bu yaklaşımını
Cessâs kabul etmemektedir. Cessâs’a göre yürümede meşakkat olduğu için,
binek bulamayana hacc gerekmez. Ahkâmu’l-kur’an, Dâru'l-Fikr, Beyrut-1993,
II, 37.
75
76
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
Mustafa HOCAOĞLU
ğinde, bu nakillerin delil teşkil etmediği görülmektedir. Ayetten anlaşılan istitâat, müfessirlerin
ve fakihlerin de ifade ettiği gibi “Kâbe’ye gidebilme
imkânıdır”80 veya “Hacca ulaştıran bütün vesilelerdir.”
Günümüz açısından konuya bakacak olursak,
Diyanet İşleri Başkanlığı kurayla seçtiği hacı adaylarının dışında özellikle hacda görev yapacak sağlık
personeli, din görevlisi gibi çeşitli branşlarda görevli tahsis etmektedir. Bu görevliler hac ibadetlerinin yanında Türk Hacılarının ibadetlerini daha
rahat yapabilmelerini sağlamaya çalışmaktadırlar.
Bu görevler de bize göre hacc için bir sebep/istitâ’at
olmaktadır. İşte bu sebebe ulaşanlar, hacca gidebilirler, ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapılan
bu tür ibadetlerden Cessâs’ın da ifade ettiği gibi ücret alınmaması gerektiğini düşünmekteyiz.81 Her
ne kadar bazı âlimler, bu tür ibadetlerden ücret alınabileceğini düşünse de Cessâs, Allah’a yakınlaşmak için yapılan ibadetlerde ücret almanın caiz
olmadığını ve bu tür ibadetlerin ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapılacağını belirterek, bu
ibadetlerde yapılan icârenin/ücretlendirmelerin
bâtıl olduğunu iddia etmektedir.82 Dârimî’de nakledilen bir haberde, Hz. Musa’nın “Allah’ın rızasını
kazanmak için yaptığı bir işin karşılığını bu dünyada almayacağını” ifade ettiği nakledilmektedir.83
Ayrıca Kur’an’da bütün peygamberlerin, davetlerinin karşılığında kimseden bir mal84 veya ücret/karşılık istemedikleri belirtilmektedir.85 Bununla
birlikte Allah’ın rızası için yapılan bir iyiliğe karşın
Cessâs, Ahkâmu'l-kur’an, II, 36; Mustafa Merâği, Tefsîru merâği, IV-VI, 9;
Sıddık Hasan Hân, Fethu'l-beyân, I-II, 101.
81
Cessâs, Ahkâm, II, 607.
82
Cessâs, Ahkâm, II, 283. Konuyla ilgili tartışmalar için bkz. İbn Kudame, elMuğnî, II, 231.
83
Rivayetin ilgili kısmı şu şekildedir: “...Hz. Musa, Mısır’da adam öldürüp Firavun’un kendisine ceza vereceğini öğrenince Medyen’e doğru kaçar. Medyen
kuyusuna geldiğinde iki kızın hayvanlarını sulamak için beklemekte olduğunu
görür. Onlara niye beklediklerini sorar. Onların babalarının yaşlı, kendilerinden başka da kardeşlerinin olmadığını söylediklerinde, onların koyunlarını sular. Bir gölgeliğe çekilerek Allah’a kendisine yardım etmesi için dua
eder. Bu duayı duyan kızlar, babalarına durumu açıklarlar. İki kız Hz. Musa’nın
yanına utanarak gelirler ve babalarının, ona yaptığı işin ücretini vermek için
davet ettiğini belirtirler. Hz. Musa yaşlı adamın evine geldiğinde sofranın
hazırlanmış olduğunu görür. Yaşlı adam kendisini sofraya davet eder, ancak
Hz. Musa bunu kabul etmez. Yaşlı adam ona davetine neden karşılık vermediğini sorunca Hz. Musa, bu yemeğin yaptığı işin karşılığı olarak verildiğini
düşündüğü için yemediğini, çünkü Allah’ın rızasını gözeterek yaptığı bir işin
karşılığını, dünyada bir yemekle dahi olsa almayacağını ifade eder.” Rivayet
için Bkz. Dârimî, Sünen, Babu fî İ’zâmi’l-İlmi, hd. no: 647.
84
Hud 11/29.
85
Hud 11/51, 26/109, 127, 145, 164, 180.
80
179
Mustafa HOCAOĞLU
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
teşekkür dahi beklenilmemesi gerektiği ifade edilmektedir.86 Hz. Peygamber de “Kur’an’ın Allah’ın
rızasını elde etmek, tartışmada galip gelmek ve
dünya menfaatlerini kazanmak gibi üç amaç için
okunacağını” belirtmektedir.87 Yine Hz. Peygamber, “bir zaman gelip insanların Kur’an okuyacaklarını, ancak ücretlerini âhirete bırakmayıp
dünyada alacaklarını”88 yani bu tür kimselerin “İnsanlardan yaptıkları faaliyetin ücretini isteyeceklerini”89 ifade etmektedir. Hatta bu şekilde yaşayan
kimselerin “fâcir” ve onların “Kur’an’la geçindiği”90
ve “cennetin kokusunu duyamayacakları”91 ifade
edilmektedir. Biz, bu tür rivayetlerden Allah’a yakınlaşmak için yapılan Kur’an okuma, hac veya diğer ibadetler için ücret alınmaması gerektiği
sonucuna varmaktayız. Ayrıca Hz. Peygamber’in
hicret ederken Hz. Ebu Bekr’in hediye ettiği deveyi hediye olarak kabul etmeyip satın alması,92 üzerinde düşünülmesi gereken diğer bir konudur.
NİYABETEN HACC VE
İLGİLİ RİVAYETLERİN İNCELENMESİ
Müfessirler âyette ifade edilen “hacca yol bulmaya
güç yetirme” bölümünü tefsir ederken, hacca mani
olan hastalık, kronik rahatsızlık, yaşlılık gibi bir
şeyin bulunması durumunda kişinin hacc etmesi
gerekmediğini ifade etmelerine rağmen âyete değil
de aşağıda da ifade edileceği gibi bazı rivayetlere
dayanarak niyabeten hacca fetva vermektedirler.93
Bu konuda fıkıhçıların görüşlerini de şu şekilde
İnsan 76/8.
Dârimî, es-Sünen, Babu fazli men karae’l-kur’an, hd. no: 3329; Acurrî,
Ahlâku ehli’l-kur’an, thk.: Muhammed Amr b. Abdullatîf, Dâru’l-Kütübi’lilmiyye, Beyrut, 1987, s. 85, 132.
88
İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, Babu men kerihe en yeteekkele bi’l-kur’an, hd.
no: 30004; Acurrî, Ahlâku ehli’l-kur’an, s. 94, 95.
89
İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, Babu fîmen tenfeahu kırâatu’l-kur’an, 30195;
Acurrî, Ahlâku ehli’l-kur’an, s. 107
90
Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, Babu fî terki kırâati’l-kur’ani ve’l-mesâcid, hd.
no: 2626; Acurrî, Ahlâku ehli’l-kur’an, s. 106.
91
Ebu Dâvud, es-Sünen, Babu fî talebi’l-ilmi li gayrilleh, hd.no: 3666; Acurrî,
Ahlâku ehli’l-kur’an, s. 128.
92
Suheylî, er-Ravdu’l-Unuf, II, 314.
93
Cessâs, Ahkâmu'l-kur’an, II, 308, 310; İbnü’l-Arabî, Ahkâmu’l-kuran, I, 378.
Tabii burada bir insanın yabancı bir adamın imkân vermesi ile hacca gitmesine
karşı çıkılmaktadır. İbnü’l-Arabî, Ahkâmu’l-kuran, I, 380. Bu açıdan kaynaklarda görebildiğimiz kadarı ile veya en azından delil olarak ileri sürülen rivayetlerde niyabet eden, hacca gitmeyen veya gidemeyen kimselerin evlâdıdır.
Ayrıca Cessâs, burada vasiyet edilmesi gerektiğini de ifade etmektedir. Ayrıca
o, hastalık vb. sebeplerden dolayı yol bulamayanların hacc etmesini gerekli
görmezken, Has’amlı kadın rivayetine dayanarak, bazı manialardan dolayı
hacca gidemeden ölen mevtanın malından, başkasının hacc edebileceğini iddia
etmektedir. Cessâs, Ahkâmu'l-kur’an, II, 310.
86
87
180
özetlememiz
mümkündür.
İmam
Mâlik
(ö.179/795), Ahmed b. Hanbel (ö.241/855), Süfyan
es-Sevrî (ö.161/777) ve İshâk (ö.238/ 852), âciz olan
diriye niyabeten haccı caiz görmezken, ölen kimse
için caizdir demektedirler.94 İmam Şafii ise âciz
olan diriye niyabeti caiz görmektedir.95 Bu düşünceyi Ebû Hanîfe (ö.150/767) biraz daha genişleterek hacca gitmeye gücü yeten için de nâfile olarak,
hacca niyabeten başka birini göndermesini caiz görürken, İmam Şafiî (ö.204/819), buna karşı çıkmaktadır.96 İbrahim en-Nehaî (ö.95/714) ise, hiç
kimsenin diğeri adına, hacca gidemeyeceğini söylemektedir.97 Şürünbilalî (ö.1069/1658) ise, ölünün
ne orucunun tutulmasını, ne de namazının kılınmasını caiz görmektedir.98
Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî (ö.189/804),
“Hasta olup, hacca gücü yetmeyen ve bu hastalığı
iyileşmeden ölen veya hapishanede olup da çıkamadan ölen kimse için de niyabet etmenin caiz olduğunu” söylemektedir.99 Ebû Hanîfe (ö.150/767)
ve İmam Mâlik’e (ö.179/795) göre, ölünün vasiyeti
üzerine hacca niyabeten gidilebilir.100 Onlara göre,
hac bedeni bir ibadet olduğu için ölünün vasiyeti
olmazsa, ölümle diğer bedeni ibadetlerin düştüğü
gibi hac da düşmektedir.101
Niyabet etmeyi ve özellikle evladın babası veya annesi için hacca gitmesinin caiz olduğunu söyleyen imamlar, şayet evlat hacca gitmesi için
babasına mal verse, İmam Şafiî (ö.204/819), Hz.
Peygamber’den nakledilen “Evlatlarınız, sizin en
güzel kazancınızdır” hadisine binaen,102 babanın,
evladın verdiği bu malı kabul etmesi gerektiğini
söylerken, Ebû Hanîfe (ö.150/767) ve İmam Mâlik
(ö.179/795) bu görüşü reddetmektedirler. Yani onlara göre babanın, bu malı kabul etmemesi gerekir.103
İbn Şeddâd, Yusuf b. Rafi’, Delâilu'l-ahkâm min ehâdisi aleyhi's-selâm,
Dâru'l-Kuteybe, Dımeşk 1993, III, 127.
Maverdi, el-Hâvi’l-kebîr, IV, 9.
96
İbn Hacer, Fethu'l-bârî, IV, 66.
97
İbn Şeddâd, Delâilu'l-ahkâm, II, 128.
98
Zemahşerî, Ruusü'l-mesâil, s. 248, Eseri tahkik eden Abdullah Nezir
Ahmed’den naklen.
99
Muhammed eş-Şeybânî, el-Asl, Âlemu'l-Kütüb, Beyrut 1990, II, 426.
100
Maverdi, el-Hâvi’l-kebîr, IV, 9; Nevevî, İmam Malik’e göre bunun ancak
tetavvu/nafile Haccı olacağını iddia etmektedir. el-Mecmu’ şerhu'l-mühezzeb,
Dâru'l-Fikr, VII, 112.
101
Mâverdi, el-Hâvi’l-kebîr, IV, 17; Zemahşerî, Ruusü'l-mesâil, s. 248.
102
Zemahşerî, Ruusü'l-mesâil, s. 246.
103
Kurtubî, Ahkâm, II, 144.
94
95
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Mustafa HOCAOĞLU
Âlimler, bu görüşlerini âyetten ziyade, hadis(ö.852/1448) değerlendirmesi, daha enteresan bilgilere dayandırmaktadırlar. Müfessirler ve fakihler,
ler içermektedir. O, şöyle demektedir: “İbn Abbas’niyabeten hacca gidileceğini, Has’am kabilesinden
tan nakledilen Has’am’dan gelen bir kadının...
bir kadının Nebi’ye gelerek, “Ya Rasulallah! Babam
rivayeti, İbn Şihâb‘tan gelen bütün rivayetlerde soyolculuğa güç yetiremeyecek kadar yaşlı bir adamranın kadın, hakkında sorulanın da baba olmasındır. Onun yerine hacca gideyim mi?” diye sorduda birleşirken, Yahya b. Ebi İshak> Süleym,
ğunda Nebi ona, “Şayet babanın borcu olsaydı öder
tarikinden gelen rivayette ise, soranın erkek olmiydin?”demiştir. Kadının “Evet, öderdim” dememasında ittifak vardır. Sonra da isnad zincirinde
si üzerine Nebi, “O zaman, Allah’ın borcu, kulun
ihtilaf edilmektedir. Kimisi İbn Abbas’tan nakleborcundan daha öndedir. Baban için hacca git”104
derken, diğerleri kardeşi Fadl’dan nakletmektedir.
Hâlbuki İbn Abbas’ın Hz. Peygamber’den nakletdediği hadisine dayandırmaktadırlar.105 İmam
mesi imkânsızdır. Çünkü olayı görmemiştir. OlaMâlik (ö.179/795), bu hadisin vucûbiyet ifade etyın faili Fadl’dır”.111
mediği, sadece ebeveyne iyilik etmeye teşvik etti106
ği görüşündedir.
Görebildiğimiz kadarıyla,
Görebildiğimiz kadarıyla rivayetin sadece seniyabeten haccın cevazının en önemli kaynağı bu
nedinde değil, metninde de ihtilaf vardır. Heşîm
hadistir. Bu hadisi araştırdığımızda, şu bilgilerle
tarikindeki metinde, bir adam gelip babasının ölkarşılaştık. Şevkânî (ö.1250/1834), bu hadisin üç
düğünü söylemekte; İbn Sîrîn’in rivayetinde adam
farklı vareyasyonu olduğunu, bunların, İbn Abannesinin yaşlı olduğunu söylemekte, İbn Aliyye’bas’ın Has’am’dan bir kadın...107 Hz. Ali’den
den gelen rivayette ise adam ya annem, ya baHas’am’dan genç bir kadın...108 İbn Zübeyr kanabam... şeklinde tereddütlü ifade kullanmaktadır.
109
lından ise Has’am’dan bir adamın geldiğini...
be
Bunların karşısında, Ma’mer’in tarikinde, bir ka sunda
yan ettikten sonra, soranın kimliği husu
dın annesi hakkında sormaktadır. İbn Hacer
âlimlerin ihtilaf ettiğini belirtmektedir. Sonra da
(ö.852/1448), buradaki problemin, Süleyman b.
İbn Zübeyr’in naklindeki Hz. Peygamber’in soraYesâr’dan kaynaklandığını, Huseyn b. Avf’tan gena, “sen babanın en büyük oğlu musun?” sorusunem,
na ya babam... eklinde tereddütlü ifade kullanmaktadır. Bunların
len rivayetin, bir adamın gelip babası hakkında
dikkat çekerek, aslında niyabet etmeye en büyük
bnğuHacer
tarikinde,
kadın
annesi
hakkında
sormaktadır.
sorbir
duğu
nu, doğ
ru ola
nın da bu
rivayet oldu
nu (ö.852/1
evladın layık olduğunu, onun yapması gerektiğini
söylese de
bu problemi
halletmemekteHuseyn
dir. Çünb.küAvf'tan gelen
b. Yesâr'dan
kaynaklandıını,
açıklamaktadır.110 Bu hadislerin İbn Hamin,
cer Süleyman
İbn Hacer (ö.852/1448), Said b. Cübeyr’in- İbn
gelip babası hakkında sorduunu, doru olanın da bu rivayet olduun
Abbas- Fadl b. Abbas’tan naklettiği, bir Arabî’nin
İbn Hacer, Fethu’l-bârî, Kitabu'l-Megazi, no: 4399; İsti'zan no: 6228;
lemi halletmemektedir.
Çünkü
yanında güzel bir
kızla bn
gelipHacer
Nebi’(ö.852/1448),
ye soru sormaSaid
sı b. Cübey
Cezau's-Sayd, no: 1853, 1854.; el-Harrânî, Abdusselam b. Teymiye el-Müntekâ min ahbâri'l-mustafa, Dâru'l-Ma’rife, Beyrut, ts., c. 2, s. 213; Şeybânî,
Konu güzel
burada
rivayenaklettii,
tini de nakbir
letArabî’nin
mektedir.112
yanında
birda
kızla gelip N
b.el-Abbas'tan
Âsâr, II, 425; Serahsî, el-Mebsût, III-IV, s. 147; İbn Kudâme, el-Muğni,
112
kal
ma
yıp
ge
niş
le
me
ye
uğ
ra
ya
rak
ön
ce
na
maz,
son
Riyâzu'l-Hadîsiyye, 1981, III, 228; Mâverdi, el-Hâvi'l-kebir, IV, 6; Nevevî, elu
vayetini de nakletmektedir. Konu burada da kalmayıp genilemeye
Mecmu’, VII, 112.
113
ra 113
oruç daha sonrada bütün nezirlerin niyabeel-Müzenî, İsmail b. Yahya, Kitâbu muhtasaru’l-müzenî, Dâru’l-Ma’rife,
sonra oruç daha sonrada bütün nezirlerin niyabeten yapılması gere
Beyrut, ts., I, 62. Hz. Peygamber'in hacca niyabeti, borca benzetmesi
ten yapılması gerektiği rivayetleri vardır. Buhari
konusunda âlimler farklı hükümler çıkarmışlardır. Buhârî Şârihi Kirmânî,
balıı
altında,
bnİbn
Ömer'in,
Buhari i"#$% bâbbâb
Allah haccı borca benzettiği için, vasiyet olmasa bile, haccın kazasının, velisine
başlığı
altında,
Ömer-annesi'nin k
vacip olduğu hükmüne varır (Kirmânî, Sahîhi buhârî bi şerhi'l-kirmânî, Dâru
’in,
an
ne
si’
nin
ka
za
ya
kal
mış
na
maz
la
rı
nı
kıl
maSaid
sı- b. Ubâde’d
İhyâi't-Turâsi’l-Arabî, Beyrut 1981, IX, 53). Mâverdi de Has'amlı kadının
ri- kılmasını emrettii rivayetini ta’lik ettikten sonra,
rını
vayetinde Nebi’nin, Haccı ölümle iskat olmayan borca benzettiği için, haccın
nı emrettiği rivayetini ta’lik ettikten sonra, Said b.
düşmeyeceğini iddia eder (Mâverdi, el-Hâvi, IV, 17), Kurtubî ise haccın deyn'e
nin nezri olduunu ve annesinin nezrini yerine getirmeden öldüünü
benzetildiği için, borcu olduğu halde biri ölürse, velisinin malından, onun
Ubâde’den bir kadının annesinin nezri olduğunu
kazasını yerine getirmeyebileceği konusunda icma olduğunu açıklar. Kurtubî,
sinden
sonra,
Hz.
Peygamber'in
o kadına,
nezrini
yerine g
ve
anne
sinin
nezrini yerine
getirmeannesinin
den öldüğü
nü
Ahkâm, II, 144.
104
105
106
İbn Âşûr, et-Tahrîr, III, 21. İbn Arabî de bu hadisin hac ibadetinin bedeniNebi’ye114
haber vermesinden sonra, Hz. Peygamnakletmektedir.
mali bir ibadet olduğu için sanki birinin diğeri adına hacc edebileceğine işaret
ettiğini, ancak hadisin ebeveyne her durumunda iyilik etmeye teşvik ettiğini
Bu hadisin erhinde bn Hacer (ö.852/1448), bn !eybe'den sahih bir
ifade etmektedir. İbnü’l-Arabî, Ahkamu’l-kuran, I, 379.
107
Nesâî, es-Sünen, Babu teşbîhi kadâi’l-hacci bi kadâi’d-deyn no: 3617.
111
İbn Hacer, Fethu’l-bârî, IV, 67.
108
Tirmizî, es-Sünen, Babu enne arafete küllühe mevkifun no:885.
112
biri
üzerinde
nezr/adak
olduu
İbn Hacer,
Fethu’l-bârî
, IV, 68. halde ölürse, onu, velisi yerine getirsin
109
Nesâî, es-Sünen, Babu teşbîhi kadâi’l-hacci bi kadâi’d-deyni no: 3618.
113
Müslim'den, peygamber’e, bir kadının gelip, ya Resulallah annemin
110
Şevkânî, Neylü'l-evtâr, c. 4, s. 319; Ayrıca bk. Kurtubî, Ahkâm, II, 260-1;
ay borcu
vardı. Onun
yerine rivayette
oruç tutayımise,
mı diye
üzerine,
Utbe
tarikinden
gelen
birsorması
kadın,
on gün itikâfa
dir. bn bir
Zafer Ahmed Osmanî, İ’lâu's-sünen, tahk.: Muhammed Takî Osmanî, İdâratü'lNebi, ona, tut demiştir.” naklini, Şevkânî, Neylü'l-evtar, IV, 321 de
Kur'an ve Ulûmu'l-İslamiye, ts., X, 457. Görebildiğimiz kadarı ile, riva-yetlerde
nakleder.
ancak yerine
getiremeden öldüünü, bn Abbas'a sormaları üzerine on
sadece evladın niyabeti söz konusudur.
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
ladının yapması gerektiini söyledii nakledilmektedir. Olayın bir t
181bn Ömer'de
bunların tam karıtı rivayetler de mevcuttur. mam Malik,
sı adına namaz kılamayaını, oruç da tutamayacaını nakletm
(ö.303/915) de bn Abbas'tan hiç kimsenin dieri adına namaz kılama
Mustafa HOCAOĞLU
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
ber’in o kadına, annesinin nezrini yerine getirmesini söylediğini nakletmektedir.114
giden ve hacca gönderen.” Şevkânî, Beyhakî’nin,
bu hadisi sahih kabul etmediğini belirtmektedir.120
Kurtubî bu hadisi verdikten sonra Taberânî’nin
(ö.360/970) de onu, Muhammed b. Münkedir- Cabir kanalıyla naklettiğini, Ebû Ma’şer’in asıl isminin Necih, hadis âlimlerine göre onun zayıf kabul
edildiğini belirtmektedir.121 Elbânî de, bu ve diğer
senedlerin zayıf olduğunu ifade etmektedir.122
Bu hadisin şerhinde İbn Hacer (ö.852/1448),
İbn Şeybe’den sahih bir senetle, İbn Abbas’ın biri
üzerinde nezr/adak olduğu halde ölürse, onu, velisi yerine getirsin dediğini nakletmektedir. İbn Utbe tarikinden gelen rivayette ise, bir kadın, on gün
itikâfa çekilmeyi nezrettiğini, ancak yerine getireBütün bu değerlendirmelerden sonra bu konumeden öldüğünü, İbn Abbas’a sormaları üzerine
da varid olan rivayetlerin niyabeten hacc meselesionun annesinin adına evladının yapması gerektine kaynak olamayacaklarını düşünmekteyiz.
ğini söylediği nakledilmektedir. Olayın bir tarafı
Ayrıca, İbn Âşur’un (ö.1973) da ifade ettiği gibi,
bu şekilde iken, bunların tam karşıtı rivayetler de
âyette hacc ve istitâat hitabı, kişinin kendi ameli
mevcuttur. İmam Malik, İbn Ömer’den hiç kimsenedir, başkasının ameline değildir. Bu sebeple
nin başkası adına namaz kılamayağını, oruç da tu115
İmam Mâlik, hayatta olup özründen dolayı hacca
tamayacağını
nakletmektedir.
Nesâî’nin
Hacer (ö.852/1448)
olmayacaı
görüüginamazda
demeyenin,
niyabet
te bulunmasını caiz görme(ö.303/915)
de İbnTaberî’den
Abbas’tan(ö.310/922)
hiç kimseniyabetin
nin diğeittifakla
ri
en (ö.310/922) niyabetin ittifakla118namazda olmayacaı görüümiştir. Çünkü kişinin acze düşmesi, farzı ondan düadı
namaz kılamayacağı ve oruç tutamayacağı rinü na
nakletmektedir.
116
şürmektedir.123 Âyet, kişiye gücü nispetinde hacca
va
ye
ti
ni
nak
let
ti
ği
ifa
de
edil
mek
te
dir.
Ay
nı
şeKonuyla ilgili bütün rivayetleri gördükten sonra biz, bu hadislere bakarak niyabeti caiz görri gördükten kil
sonra
hadislere
niyabeti
caiz
görgitmeyi farz kılmaktadır. İstitâat, ancak kişiye tade biz,
İbnbuÖmer
’in, bakarak
Kasım’ın
ve Ne
haî’nin,
bir
zâhirinden çıkma anlamına
menin, mam Mâlik’in de (ö.179/795) ifade ettii gibi, âyetin
allûk
eden durumdadır. Yani kişinin hacca gitmekim
se
nin
di
ğer
bir
kim
se
ye
ni
ya
bet
ede
me
ye
ce
ği
.179/795) ifade ettii gibi, âyetin zâhirinden
çıkma
anlamına
119
kabul
etmekteyiz.
Bize
göre
bu
kadar
zıt
ve
çelikili
isnad
ifadeler,
âyeti
geldiini
117
sine vesileveola
cak herneşey
dir.
9
yetizıtdevemev
cuttur.
Hacer ne
(ö.852/1448)
Bize göre buriva
kadar
çelikili
isnad İbn
ve ifadeler,
âyeti
∗
tahsis
edebilir
ne ∗de âyetinnianlaılmasında
birlakarine
Ta
berî’den
(ö.310/922)
yabetin ittifak
namazolabilir.
da
laılmasında bir karine olabilir.
118
ol
mayaniyabet
cağı göetmenin
rüşünücevazı
nakletkonusunda
mektedir.delil
CET
NİN HÜKMÜ İLEhükmü ile ilgili rivayet
Hacca
olarak getirilen dier
birHAC
hadis
de ME
udur:
Nebi,
III-YE
Haccetmeyenin
konusunda delil olarak getirilen dier bir hadis de udur: Nebi,
İLGİLİ Rİölü,
VAniyabeten
YETLERİN İNCELENMESİ
Kobir
nuy
la il
li kiiyi
bütüncennetine
rivayetkoyar.
leri gör
dükten
Bunlar
(kendisi için haccedilen)
“Allah
hacc
ilegiüç
ennetine koyar.
Bunlar
(kendisi
için
haccedilen)
ölü,
niyabeten
son
ra giden
biz, bu
disle
re bakarak
niyabeBeyhakî’nin,
ti caiz gör-bu hadisi
,-*0/+&;2
ayetinde
ifade edilen k
Müfessirler
Mü
fes
sirler
ayetinde
!evkânî,
sahih
kabul
etmediini behacca
ve ha
hacca
gönderen.”
bu
hadisi
sahih
kabul
etmediini
ben.” !evkânî, Beyhakî’nin,
menin, İmam
Mâlik
’in
de
(ö.179/795)
ifa
de
et
ti
ği
detadırlar.
edilen küf
rün ne
olduğu üze
rinilgili
de durfarz
maktade
onu,
Muhamlirtmektedir.120 Kurtubî bu hadisi verdikten sonra Taberânî'ninifa(ö.360/970)
Âyette,
Allah’ın
hacla
eyi
IIIHaccetmeyenin
hükmü kıldıı
ile ilgilibir
rivaye
bi, âye
tin zâhirin
den çıkmadean
lamı
na geldiğini
disi verdiktengisonra
Taberânî'nin
(ö.360/970)
onu,
Muhamdırlar. Âyette, Allah’ın hacla ilgili farz kıldığı bir
med b. Münkedir- Cabir
kanalıyla naklettiini, Ebû Ma'er’in asıl isminin
hadis âlim119
terk etmenin de günaha sevk e
sevabaNecih,
ulatırmayacaına,
ka
bul
etmek
teyiz.asıl
Bi
ze göre
bu ka
dar zıt
ve çelişEbû
Ma'er’in
isminin
Necih,
hadis
âlimlıyla naklettiini,
şeyi reddetmenin veya hacc yapmanın sevaba ulaş121
Müfessirler
,-*0/+&;2
ayetinde
ifade edilen
belirtmektedir.
Elbânî
de,
bu
ve
dier
senedlerin
lerine
göre
onun
zayıf
kabul
edildiini
124
kili isnad ve ifadeler, ne âyeti tahsis edebilir ne de
anlamına
geldii
Bazı
tırmaetme
yacağı
na, terk et
meninbelirtilmektedir.
de günaha sevk etme
- müfessirl
dier senedlerin
edildiini belirtmektedir.121 Elbânî de, bu ve122
ifade
zayıf
âye
tinolduunu
anlaşılma
sınetmektedir.
da bir karine olabilir.*
bir ey
Allah’ın
hacla
ilgilianfarz
yeceveya
ğitadırlar.
ne Kâbe’nin
inanÂyette,
manın
onu inkâr
etme
lamıkıldıı
na söz konusu
âyetlerin
inkârının
zikredildii
dir.122
124
geldiği
beniyabeten
lirtilulatırmayacaına,
mekhacc
tedir.
Bazı mü
fessir
ler de ayet
BütünHac
bu ca
deerlendirmelerden
buko
konuda
olan
meseniyabet etmeninsonra
cevazı
nusunvarid
da de
- rivayetlerin
sevaba
terk
etmenin
de günaha
sevk
n sonra bu konuda varid olan rivayetlerin niyabeten hacc meseMüfessirler,
ayetteki
&;2
bölümünün
tefsirinde,
“Kim
te
hac
cın
de
ğil,
Al
lah
’ın
ve
ya
Kâbe’
nin
zik
re
dil
di
lil
ola
rak
ge
ti
ri
len
di
ğer
bir
ha
dis
de
şudur:
Ne
bi,
lesine kaynak olamayacaklarını düünmekteyiz. Ayrıca, bn Âur'un (ö.1973) da ifade ettii
etme anlamına geldii belirtilmektedir.124 Bazı müfessir
Ayrıca,
bn ile
Âur'un
(ö.1973)
datiifade
ettii
nı düünmekteyiz.
'ın
hacc nın
etmezse,
Hıristiyan
olar
ği
âyet
leevini
rin inkârı
söz koonun
nusu Yahudi
edildiğiveya
ni iddi
a
“Al
lah
bir
hacc
üç
ki
şi
yi
cen
ne
ne
ko
yar.
Bungibi, âyette hacc ve istitâat hitabı, kiinin kendi amelinedir, bakasının ameline deildir. Bu
125
veya
Kâbe’nin
zikredildii126âyetlerin inkârının söz konusu
tabı, kiinin kendi
amelinedir,
ameline
Bu hacca
etmek
te
dir
ler.
lar (ken
disi içinbakasının
haccedilen)
ölü, deildir.
niyabeten
hadisini
zikretmektedirler.
Bir baka hadiste “Kim has
niyabette
bulunmasebeple mam Mâlik, hayatta olup özründen dolayı hacca gidemeyenin,
olup özründen dolayı hacca gidemeyenin, niyabette bulunmaMüfessirler,
ayetteki
&;2 bölümünün
“Kim
Mü
fessirler,
tekihaccdan
bölüedilmez
mününtefsirinde,
tef-hacc etmede
123ayet
bir
sebepten
dolayı
men
de
Âyet, kiisını caiz görmemitir. Çünkü kiinin acze dümesi, farzı ondan düürmektedir.
sirinde,
“Kim
azık
ve
bi
ne
ğe
sa
hip
olur
da
Al
la
h‘ın
kiinin acze dümesi, farzı ondan düürmektedir.123 Âyet, kii'ın evini
hacc
onun Yahudi
127 veya Hıristiyan ola
Hacer,
Fethu’l-bârî, hacca
XI, 583. gitmeyi farz kılmaktadır. stitâat, ancak kiiye
yeİbngücü
nispetinde
taallûk
edenetmezse,
durumolarak
buyrulmaktadır.
Hasan
eviniyan
hacc
etmezölsün”
se, onun
Yahu126
di veya Hıris
tiyanBasrî’nin, b
Said b. Mansur
ve diğerlerinin
de, İbn
Ömer'in
sahihdurumisnad'la kimsenin
stitâat,
ancak kiiye
taallûk
eden
meyi farz kılmaktadır.
hadisini zikretmektedirler. Bir baka hadiste “Kim ha
başkası
edemeyeceği
görüşünü
naklederler.
Şevkânî,
Neylü'lhacca
gitmesine
vesile
olacak
herevtâr,
eydir. olarak
dadır.yerine,
Yanihac
kiinin
ölmesin
bir sakınkiinin,
ca yoktur.”
disini zikhükmettii
yetirip
de de
gitmeyen
kâfirhaolduuna
b
IV, 321. her eydir.
mesine vesile olacak
bir sebepten dolayı haccdan men edilmez de hacc etmede
İbn Hacer, Fethu’l-bârî, XI, 584.
olarak Bikâî “istitâat’a ulaıp da kim haccetmezse, farziy
Ayni, Umdetü'l- kârî bi şerhi sahîhi buhârî, Dâru İhyâi't-Turâsi'l-Arabî,
127
Beyrut, ts., X, 213.
Şevkânî,
fi'l-ehâdisi'l-mevdua,
s. 107.
yanel-Fevâidu'l-mecmua
olarak ölsün”
buyrulmaktadır.
Hasan Basrî’nin, b
$$P %9 >4<,3
mese
bile,
nimeti inkâr etmitir” demektedir.129
İbn Hacer, Fethu’l-bârî, IV, 69.
Kurtubî,
Ahkâm
, I, 143.
$$3 -!!%:44$&&*%9>4<);
Kurtubî, Ahkâm, II, 144; İbn Hacer, Fethu’l-bârî, IV, 70.
Elbânî,
Silsiletü’l-ehâdisi’d-dâife
ve’l-mevdua
, Mektebetü’l-Mearif,
Riyadhükmettii
yetirip
de gitmeyen
kiinin,
kâfir olduuna
>4<);
Bu konuda, Ebû Hureyre ve İbn Abbas'tan şu rivayet edilmektedir.
∗ *!!
%O9!%%%S1!
K/&0123&.45/2
1988, II,
446-7. &'()*+&,-.
Müfessirlerin
dayandıı hadislerin kaynaını bnu'l-Ce
S1!
K/&0123&.45/2
&'()*+&,-.
6*73&.89:
?- %00!
"%000!
İbn Âşur, et-Tahrîr, II, "%
21. Bu ifadeyi kullanan Mâlik, “Ölünün vasiyet
olarak
Bikâî
“istitâat’a
ulaıp da kim
haccetmezse,
farzi
“Kim
bir hacının ya da umrecinin geride bıraktığı ailesine
iyilik yaparsa, onun
! "%000!
"%
etmesi
halinde!!!!
onunve
yerine
haccaÜmâme’den
gidilir, ancak bu tetavvu
olur.” der.
Ayrıca
0%!!%
7K%9%!
7!
Hureyre
Ebû
geldiini
naklettikten
sonra
tam
ecri gibi ecir alır. Üstelik
bu, onun!!!!
ecrinden bir sey de eksiltmez”, İbn
7K%9%!
7!
bk. Kurtubî,
Ahkâm, II, 142. !
6-6*6**G9%%!2/7
:.!/2-66%S2
129
mese
bile, nimeti
inkâr
etmitir”
demektedir.
Hacer,
bu hadisin mevzu ve metruk
olduğunu nakleder. Bk.
el-Metâlibu'l-âliye
*6**G9%%!2/7
:.!/2-66%S2
!
Taberi,
Câmiu’l-beyan
, VI, 47-48;
Mâverdi,
en-Nüket ve'l-uyûn
, 411.binee sahip olu
4($+
Nebi'nin
“Kim
Beyt’e
ulatıracak
azık
ve
bi zevâidi'l-mesânidi's-semâniye, tahk.: Habibullah el-A’zamî, Dâru’l-Kütübi'lİbnu'l-Cevzî, Zâdu'l-mesîr fî ilmi't-tefsîr, tahk.: Muhammed b. Abdurrah$+; A.:2.!S2 !S2.S2 !$;)
İlmiye, Beyrut, ts., I, 312.
Müfessirlerin
man, Dâru'l-Fikr,
1987, II, 8. dayandıı hadislerin kaynaını bnu'l-C
.S2 !$;)
$+$ -!!%:4$&(
veya Yahudi
olarak ölmesinde bir sakınca yoktur”130 bu
$++ %.:;*0*@%6/2@$3PP44&&,2)
Hureyre ve Ebû Ümâme’den geldiini naklettikten sonr
@%6/2@$3PP44&&,2)
Hureyre'nin rivayetinde ise “Kim hastalık, zalim yönetici
$+( %N1! )44+$!!@.?W66 !"
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
182
!@.?W66
!"
%!!!K0%-!!%:44$&+
Nebi'nin “Kim Beyt’e ulatıracak azık ve binee sahip o
-!!%:44$&+
hacc'dan men edilmez de, hacc etmeden ölürse, ister Ya
veya Yahudi olarak ölmesinde bir sakınca yoktur”130 b
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Mustafa HOCAOĞLU
rak, isterse Hıristiyan olarak ölsün” demekteretmektedirler.126 Bir başka hadiste “Kim hastalık,
dir.133
zalim yönetici gibi her hangi bir sebepten dolayı
haccdan men edilmez de hacc etmeden ölürse, ister
İbnü’l-Cevzî, rivayetleri naklettikten sonra,
Ya
huile
di,ilgili
ister
HıHaccetmeyenin
ristiyanincelenmesi
olarakhükmü
ölsün”ile
buy
rulrivayetlerin
maktmeyenin hükmü
rivayetlerin
IIIilgili
haincelenmesi
berlerin değerlendirmesini yapmaktadır. O, Hz.
tadır.127 Hasan Basrî’nin, bu rivayetlere dayanarak
Ali hadisindeki Hilal adlı ravinin meçhul, Hâris’in
hacca güç
yeedilen
tirip de
gitme
ki
şiüzerinde
nin, kâfir
oldu- küfrün
/+&;2
ayetinde
ifade
küfrün
ne yen
olduu
durmakMüfessirler
,-*0/+&;2
ayetinde
ifade
edilen
isene
yaolduu
lancı olüzerinde
duğunudurmakhaber vermektedir.134 Şenkîti
128
na
hük
met
ti
ği
be
lir
til
mek
te
dir.
Bun
lar
dan
bir
eyi
reddetmenin
veya
hacc
yapmanın
ın hacla ilgiliğu
farz
kıldıı
tadırlar. Âyette, Allah’ın hacla ilgili farz kıldıı bir eyi reddetmenin
veya hacc
yapmanın
de Buhârî’nin
(ö.256/870)
Hâris hakkında “münkefarklı olarak Bikâî “istitâat’a ulaşıp da kim haccetru’l hadis”
dediğinionu
belir
mektedir.135
na, terk etmenin
de günaha
sevk etmeyeceine
inanmanın
onu inkâr
sevaba
ulatırmayacaına,
terk etmenin
de günaha
sevk etmeyeceine
inanmanın
inkâr
mez
se,
far
zi
ye
ti
ni
ve
din
den
ol
du
ğu
nu
inkâr
et
me
124
belirtilmektedir.
Bazı müfessirler
de ayette haccın124deil,
Allah’ın
belirtilmektedir.
deil,
etme
anlamına
Ebûhaccın
Hurey
re haAllah’ın
disindeki ravi Ebu’l-Muhazse
bile,
nimetigeldii
inkâr et
miştir” demekteBazı
dir.129müfessirler de ayette
125
125Süf yan ol du ğu, Nesâî’in
zim’iniddia
adıetmektedirler.
nın Yezid b.
söz konusu
edildiini
iddia inkârının
etmektedirler.
dii âyetlerin inkârının
veya Kâbe’nin
zikredildii
âyetlerin
söz konusu edildiini
Müfessirlerin dayandığı hadislerin kaynağını
(ö.303/915), onun hakkında “Metruku’l-Hadis”,136
2 bölümünün
tefsirinde,ayetteki
“Kim azık
ve binee
sahip
olur
AllahMüfessirler,
&;2
bölümünün
tefsirinde,
“Kim
İbnu’l-Cevzî
(ö.597/1200),
Hz. Ali,
Ebû
Hudarey
re
ve azık ve binee sahip olur da Allahİbn Maîn’in (ö.233/847) “zayıf” dediği nakledilonun YahudiEbû
veya
Hıristiyan
olarak
ölmesinde
bir
sakınca
Ümâme’
geldionun
ğini Yahudi
naklet
tik
tenHıristiyan
sonyoktur.”
ra, Hz.
'ın
evini
hacc den
etmezse,
veya
olarak ölmesinde bir sakınca yoktur.”
mek
tedir. Hatta o, “Yezid’e bir kuruş verilmesi
126
Ali’
den zikretmektedirler.
nak
ledilen
rivayet
te
bi’nin
“Kim
Beyt
’e
er.126 Bir baka
hadiste
“Kim
hastalık,
zalim
yönetici
gibi
her
hangi
BirNe
baka
hadiste
“Kim
hastalık,
zalim yönetici gibi her hangi
hadisini
durumunda onun yetmiş hadis uyduracağı” şekulaştıracak azık ve bineğe sahip olur da haccetcdan men edilmez
de hacc dolayı
etmeden
ölürse,men
isteredilmez
Yahudi,deister
bir sebepten
haccdan
haccHıristietmeden ölürse,
Yahudi,
ister
lindeister
cerh
edilmek
teHıristidir.137 Amr b. Ali el-Fellâs,138
mezse, onun Hıristiyan veya Ya127
hudi olarak ölme127
Hasan Basrî’nin,
bu rivayetlere
dayanarak
hacca güç bu rivayetlere
ulmaktadır. yan
ölsün”
Hasan
dayanarak
hacca güç
Abdurrah
man el-Kattâmî’nin,
“kezzâb” olduğunu
sindeolarak
bir sa
kıncabuyrulmaktadır.
yoktur”130 buyur
duğuBasrî’nin,
nu ifade
128
139
128
olduuna
İbn Hibbân
(ö.354/965), onun rivasöylerken, Bunlardan
inin, kâfir
hükmettii
belirtilmektedir.
kâfirriolduuna
hükmettii
farklı
yetirip
de
gitmeyen
kiinin,
et
mekte
dir.
Ebû Hu
reyre’nin
vayeBunlardan
tinde
ise farklı
“Kimbelirtilmektedir.
yet
le
ri
nin
dü
şü
rül
me
si
ge
talık,
zalim
yönetiulaıp
ci ve
gibidinden
her
han
gi bir se
bepfarziyetini
ten
ulaıp da kimhas
haccetmezse,
farziyetini
olduunu
inkâr
etolarak
Bikâî
“istitâat’a
da
kim
haccetmezse,
ve dinden olduunu inkâr et-rektiğini belirtmekte
131
dir.140
129
lmaktadır.demektedir.
do
layıbile,
hacc
’dan
men edilmez de, hacc129etmeden
olarak
ölsün”
buyrulmaktadır.
etmitir”
mese
nimeti
131 inkâr etmitir” demektedir.
buyrulmaktadır.
maktadır. olarak
ölürUmâme'den
se,ölsün”
ister Ya
hudi olailk
rak
ölsün,“Kim
isterOndan
Hırisnakledilen
tiyan
Ebû Ümâme’
den
gelen isnadın ilk tarikinde
vayet
yapılmaktadır.
Ondan
nakledilen
rivayet,
haccetmesine
Ebû
iki rivayet
yapılmaktadır.
ilk(ö.597/1200),
rivayet,
“KimHz.
haccetmesine
ı
hadislerin
kaynaını
bnu'l-Cevzî
(ö.597/1200),
Hz.
Ali,bnu'l-Cevzî
Ebû
hadislerin
kaynaını
Ali, Ebû
Müfessirlerin
dayandıı
131
131
Ebû
Umâme'den
iki
rivayet
yapılmaktadır.
Ondan
nakledilen
ilk
haccetmesine
ayet yapılmaktadır.
Ondan
nakledilen
ilk
rivayet,
“Kim
haccetmesine
olaolarak
rak
öl
sü
n”
buy
rul
mak
ta
dır.
132
ölsün” buyrulmaktadır.
132
burivayet,
lunan, “Kim
Ammâr
b. Matar hakkında, Ukaylî
accetmezse,
ister
Yahudi,
ister
Hıristiyan
olarak
ölsün”
eklindedir.
engel
olmadıı
halde
haccetmezse,
ister
Yahudi,
istersonra,
Hıristiyan
eklindedir.
e’den geldiini
naklettikten
sonra,
Hz. Ali'den
nakledilen
rivayette
Hureyre
ve Ebû
Ümâme’den
geldiini
naklettikten
Hz. olarak
Ali'denölsün”
nakledilen
rivayette
132
132
engel
olmadıı
halde
haccetmezse,
ister ya
Yahudi,
ister
Hıristiyan
olarak
eklindedir.
accetmezse, ister
Yahudi,
ister
Hıristiyan
olarak
ölsün”
eklindedir.
Ebû
Umâme'den
iki
rivayet
yapılmaktadır.
Ondan
nakledilen
ilk rivayet,
“Kim ölsün”
haccetmesine
(ö.322/933),
onun
“Münker olanları sikâlardan
Ebû
Umâme’
den
iki
ri
va
yet
pıl
mak
ta
dır.
Nebi,
“Kim
hastalık,
zalim
yönetici
gibi
her
hangi
bir
sebepten
dolayı
im
haccetmesine
kinci
rivayetinde
ise
Nebi,
“Kim
hastalık,
zalim
yönetici
gibi
her
hangi
bir
sebepten
dolayı
ulatıracak azık
ve binee
sahip
olur ulatıracak
da haccetmezse,
onun
Hıristiyan
Nebi'nin
“Kim
Beyt’e
azık
ve
binee
sahip
olurolarak
danak
haccetmezse,
onun
Hıristiyan
132
141
On
dan
nak
le
di
len
ilk
ri
va
yet,
“Kim
hac
cet
me
si
ne
engel
olmadıı
halde
haccetmezse,
ister
Yahudi,
ister
Hıristiyan
ölsün”
eklindedir.
İbn Adî de, onun “metlet
ti
ği
ni
”
söy
ler
ken,
kinci rivayetinde
ise Nebi,
“Kim
hastalık,
zalim yönetici
Nebi,
zalim yönetici
gibi her
hangi
bir sebepten
dolayı gibi her hangi bir sebepten dolayı
132 “Kim hastalık,
130
n”
eklindedir.
de
hacc
etmezse,
O,
ister
Yahudi
olarak,
isterse
Hıristiyan
olarak
öl130
haccdan
men
edilmez
de
hacc
etmezse,
O,
ister
Yahudi
olarak,
isterse
Hıristiyan
olarak
ölbuyurduunu
ifade
etmektedir.
Ebû
mesinde bir sakınca
yoktur”
142
buyurduunu
ifade
etmektedir.
Ebû
veya
Yahudi
olarak
ölmesinde
bir
sakınca
yoktur”
enkinci
gel
maYahudi
dıedilmez
ğı hal
de
cet
mez
se,zalim
ister
Ya
hugibi
di, olarak,
rivayetinde
ise olarak,
Nebi,
“Kim
hastalık,
yönetici
her hangi
bir sebepten
dolayı
ruku’l-ha
dis” ol
duğu
nu be
haccdan
men
de hac
hacc
etmezse,
O,
ister
Yahudi
isterse
Hıristiyan
olarak
öl-lirtmektedir.
desebepten
hacc etmezse,
O, ol
ister
isterse
Hıristiyan
olarak
öldolayı
133
132
sün”
demektedir.
ise “Kim hastalık,
zalim
yönetici
gibi
her
hangi
bir
şek
lin
dir.dolayı
İkin
- gibi
is
ter
Hı
ris
tirivayetinde
yan
olarak
öl
sü
n” hastalık,
Hureyre'nin
“Kim
zalim
yönetici
herHıristiyan
hangicibir
sebepten
dolayı
haccdan
men
edilmez
de ise
hacc
etmezse,
O, sebepten
isterde
Yahudi
olarak,
isterse
olarak
ölİkin
tarik
te
bulu
nan, Muğire b. Abdurahsün” demektedir.133
stiyan olarak öl133
ci
ri
va
ye
tin
de
ise
Ne
bi,
“Kim
has
ta
lık,
za
lim
yöeri
sonra,
haberlerin
deerlendirmesini
yapmaktadır.
bnü’l-Cevzî,
rivayetleri
sonra,
haberlerin
deerlendirmesini
yapmaktadır.
O,
sün”
demektedir.
de, naklettikten
hacc etmeden
ölürse,
ister
Yahudi
olarak
ölsün,
ister
Hıristiyan
hacc'dan
men
edilmez
de,naklettikten
hacc etmeden
ölürse,
isterO,
Yahudi
olarak
ölsün,
ister
Hıristiyan
man
hak
kın
da,
Yah
ya’
nın
bnü’l-Cevzî,
rivayetleri
naklettikten
sonra,
haberlerin
ri naklettikten
sonra,
haberlerin
deerlendirmesini
yapmaktadır.
O, deerlendirmesini yapmaktadır. O, (ö.233/847), “onda bir
ne
ti
ci
gi
bi
her
han
gi
bir
se
bep
ten
do
la
yı
hacc
dan
lal adlı ravinin
meçhul,
Hâris’in
ise
yalancı
olduunu
haber
vermektebnü’l-Cevzî,
rivayetleri
naklettikten
sonra,
haberlerin
deerlendirmesini
O,vermekteHz.
Ali hadisindeki
Hilal
adlı ravinin
meçhul,
Hâris’in
ise yalancı
şey olduunu
yoyapmaktadır.
k”; İbnhaber
Uyey
ne’nin “zayıftır” dediği nakleyapmaktadır.
O,
Hz.
Ali
hadisindeki
Hilal
adlı
ravinin
meçhul,
ise yalancı olduunu haber vermekteal
adlı ravinin
meçhul,
Hâris’in
ise
yalancı
olduunu
haber
vermektemen
edil
mez
de hacc
et
mez
se, O,
ister
YaHâris’in
hudiiseola134
Hz.
Ali
hadisindeki
Hilal
adlı
ravinin
meçhul,
Hâris’in
yalancı
olduunu
haber
vermekteârî’nin
(ö.256/870)
Hâris
hakkında
“münkeru'l
hadis”
dediini
belirdir.
!enkîti
de
Buhârî’nin
(ö.256/870)
Hâris
hakkında
“münkeru'l
hadis”
dediini
belirdi
lir
ken
Yah
ya
b.
Maîn,
İbn Mehdî ve Ahmed’in
haber
vermekte
134
134
!enkîti
de
Buhârî’nin
(ö.256/870)
Hâris
hakkında
“münkeru'l
hadis” dediini
belirdir.dir.
rî’nin (ö.256/870)
Hâris
hakkında
“münkeru'l
hadis”
dediini
belir!enkîti
de
Buhârî’nin
(ö.256/870)
Hâris
hakkında
“münkeru'l
hadis”
dediini
belir$+&
2&P*@.
/06.&$$
135
%<4&)2&P*@. /06.&$$
onu “terk ettikleri” belirtilmektedir.143 Şevkânî
mektedir.
” dediini belir126
135
6*G@!
%%!
135
Zemahşerî,
el-Keşşâf
, I, 448; .!S2$3P)44P
Kurtubî, Ahkâm, II, 145; Şenkîti,%%!
Edvâu'l-beyân .!S2$3P)44P
$+5mektedir.
%!S2H7:
D6*6*G@!
mektedir.
(ö.1250/1834)
ise, Mu.!S2
ğire ve Ammar b. Matar
fîizâhi'l-kur’ani
bi'l-kur'an
, Dâru'l-Fikr,
Beyrut
1995,
I, 2051;
Reşit
Rıza, Yezid
-!!%:
441:
$&5*
A:
6
b.
-6
66
.!S2
eki
ravi Ebu'l-Muhazzim’in
adının
Yezid
Süfyan
olduu,
Nesâî’in
$+, Ebû
,,
4 &&P*
-!!%:
44
$&5*
A:
6
66
Hureyre
hadisindeki
ravi
Ebu'l-Muhazzim’in
adının
b.-6
Süfyan olduu,
Nesâî’in
Kur'ani'l-azîm
,
IV,
911.
107
66-4<3$$
EbûHureyre
Hureyre136
hadisindeki
ravi
Ebu'l-Muhazzim’in
YezidYezid
b. Süfyan
olduu,
Nesâî’in
!$3354+;5$*107
66-4<3$$
Ebû
hadisindeki
ravib.
Ebu'l-Muhazzim’in
adının
Süfyan
olduu,
ki ravi Nesâî’in
Ebu'l-Muhazzim’in
adının Yezid
Süfyan olduu,adının
Nesâî’in
hakb.kın
da, “met
ruk”Nesâî’in
olduklarını iddia eder.144 Hal
127
136dedii
olduu,
Kâsimî, Mehâsinü't-tefsîr
,Maîn’in
IV, 906. “Metruku'l-Hadis”,
bnhakkında
(ö.233/847) “zayıf”
kında “Metruku'l-Hadis”,
3;,
onun
bn
Maîn’in
(ö.233/847)
“zayıf”
dedii
136
$+) (ö.303/915),
-.
:
*06*4<3;,
128 (ö.303/915),
136 Maîn’in (ö.233/847) “zayıf” dedii
136
Kurtubî, Ahkâm
,onun
II,bn
145.hakkında
bn Maîn’in (ö.233/847) “zayıf” dedii
(ö.303/915),
onun
hakkında
“Metruku'l-Hadis”,
Maîn’in“Metruku'l-Hadis”,
(ö.233/847)
“zayıf”bn
dedii
kında
“Metruku'l-Hadis”,
7)
“zayıf”
dedii
$+P-!!%:44$&5
129
el-Bikâî,
İbrahim,
Nazmu'd-dürer
fî
tenâsübi'l-âyâti
ve's-süver
,
tahk.:
Aba o, “Yezid'e nakledilmektedir.
birnakledilmektedir.
kuru verilmesi
durumunda
onun
yetmi
hadis
uyduHatta
“Yezid'e
bir
kuru
verilmesi
durumunda
onun hadis
yetmi
hadis uyduHatta
o,o,“Yezid'e
bir
kuru
durumunda
onun yetmi
uydu *06
6**0
G
%!77
2@
-66%6S2
2.:
%
Kütübü'l-İlmiye,
/-60
*06
6**0
G
%!77
2@
-66%6S2
durrezzak
el-Mehdi,
Beyrut
1994,
II,kuru
128.verilmesi
134
verilmesi
durumunda
onun
yetmi
uydunakledilmektedir.
Hatta
o,
bir
a0
o, “Yezid'e
bir
kuru
verilmesi
durumunda
onun
yetmi
hadis
uydutmi
hadis $+3
uyduİbnu'l-Cevzî,
Mevduât,hadis
II, 209-210;
Tirmizî, Sünen, et-Tağlîzu fî terki’l-hac
137
138“Yezid'e
137
138
130
137
138
!$33&44$+P
Tirmizî,
Sünen
fî Terki’l-Hac
no: 812.
Beyhakî,
Şuabu’l-İman,
edilmektedir. racaı”
Amr eklinde
b.
Ali, et-Tağlîzu
el-Fellâs,
Abdurrahman
el-Kattâmî'nin,
cerh
edilmektedir.
Amr
b.
Ali
el-Fellâs,
Abdurrahman
el-Kattâmî'nin,
Amr
b.
Ali
el-Fellâs,
Abdurrahman
el-Kattâmî'nin,
racaı”
eklinde
cerh
edilmektedir.
137
138no: 812.
138
/29
G137
P$+
:
@.
G
(3)P
0
@6
% Menâsik
no:
3978.
İsnadı,
Müslim
b.
İbrahim>
Hilal
b.Amr
Abdullah
b. Amndilmektedir.
el-Kattâmî'nin,
$(;
Amr
7:
;0
2:7!
: /29
G
P$+
:
A!%!/2
@.
(3)Pel-Kattâmî'nin,
0
@6 %
racaı”
eklinde
cerh
edilmektedir.
b. (Rebia
Ali
el-Fellâs,
135Abdurrahman
b.
AliA!%!/2
el-Fellâs,
Abdurrahman
el-Kattâmî'nin,
Şenkîti,G
Edvâu'l-beyân
, I, 205.
139139
%%
S08>V
%O29
V9VY
(*?@
"
<=>
r'ın
kölesi)>
Ebû
İshak el-Hemedani>
Haris>
Ali…
ylerken,139
bn
Hibbân
(ö.354/965),
onun
rivayetlerinin
düürülmesi
“kezzâb”
olduunu
söylerken,
bn
Hibbân
(ö.354/965),
onun
rivayetlerinin
düürülmesi
%
V9%%!=%%
S08>V
%O29
V9VY
(*?@
"<=>
“kezzâb”
olduunu
söylerken,
bn
Hibbân
(ö.354/965),
onun
rivayetlerinin
düürülmesi
136
İbnu'l-Cevzî,
Mevduât
,
II,
210.
139
139
inin
düürülmesi
*$&A$B<CD:%C,:/1+
E:F
söylerken,
bn Hibbân
(ö.354/965), onun
rivayetlerinin
düürülmesi
“kezzâb”
ylerken,
bn
Hibbân olduunu
(ö.354/965),
onun rivayetlerinin
düürülmesi
137
Ebû
Abdullah ez-Zehebî,
, Mîzânu'l-i’tidâl fî nakdi'r-ricâl, IV, 426.
131
İbnü’l-Cevzî, Mevduât, tahk.: Abdurrahman Muhammed Osman, Mekte138
Şenkîti, İbnu'l-Cevzî'nin Kallâs'ın, Ebu'l-Muhazzim’i yalancılıkla suçladığını
betü's-Selefiye, Suudi Arabistan 1966, II, 210. İsnadı, Muhammed b. Abdulnakletse de, bunda hata ettiğini iddia eder. Çünkü Ona göre Ebû Ümâme ri
melik
b.
Hayrun>
İsmail
b.
Misade>
Hamza
b.
Yusuf>
Ebû
Ahmed
b.
Adi>
vayetinde yalancılıkla suçlanan kimse yoktur. Şenkîti, Edvâu'l-beyân, c. 1, s.
$($
%6/2H7:G%!
@!
R @%6S2EE!!%$3,,44
Ahmed
b. Yahya
b. Züheyr>
Abdurrahman b.
Said> Abdurrahman
el Kettâmî>
G%!
@!
R
@%6S2EE!!%$3,,44
%$3,,44
$($
%6/2H7:G%!
R
@%6S2EE!!%$3,,44
Ancak
+$; 0
@!
% %!
%@!
9!V % @V
9 7 %205.
C!!V
%Oİbnu'l-Cevzî'nin
% V eserinin elimizdeki baskısında, eleştiren Kallâs
Ebu'l-Muhazzim>
%!
%%6/2H7:G%!
9!V
@!
Ebû
% Hureyre>
@V
9 7
% C!!V
%O R
%
%@V
V
%O
%@!
V
0
%C%6V%!
%EV%!
-.
:V
%!S2@!77
V
%O9!V
+$;
% %!
% 9!V
9değil
7Fellâs
% C!!V
%O
%
V
$($
@!
@%6S2EE!!%$3,,44
G%!
R
@%6S2EE!!%$3,,44
şeklinde
geçmektedir.
Fellâs
da Ebu’l-Muhazzim’i değil, diğer ravi
V
%O9!V
$&A$:<CD:,B,+"6./G&)H
IJ$K.&0*+L1M
I
E:F%
%!
%EV%!
-.
:V
%!S2@!77
V
%O9!V
%C%6V%!
%EV%!
-.
:V
%!S2@!77
V
%O9!V
0
% %!
% 9!V
9Abdurrahman
7 % C!!V
%O
cerh
%
V
%! %+$;
9!V
@!
% @V
9 7
% C!!V
%O %
% @V
V
el-Kattâmî’yi
etmektedir.
Bk. İbnu'l-Cevzî, Mevduât, II,
./G&)H
IJ$K.&0*+L1M
I
E:F%
1
$&A$:<CD:,B,+"6./G&)H
IJ$K.&0*+L1M
I
E:F%
%C%6V%!
%EV%!
-. :V
%!S2@!77
V
%O9!V
şeklindedir.
%! %EV%!
-. :V
%!S2@!77
V
%O9!V
210.
132
$(+
%6/2H7:
44
+;3
0
%
9!V%
@SV
9
7V
%
V
%O
C/V
%!
%
$&A$:<CD:,B,+"6./G&)H
I
E:F%139 İbnu'l-Cevzî,
./G&)H
I
E:F%
İbnü’l-Cevzî, Mevduât,
II, 209. İsnadı, İbn IJ$K.&0*+L1M
Hayrun>İbn Mis'ade> Hamza>
IJ$K.&0*+L1M
1
Mevduât, II, 210.
C/V %! % %! V
%@VAV@!VE %
%S2HSV
%T V
.J(N&
E-,:F
140
İbn
Adi> Ebû Ya’la>
Abdullah
b.
Abdussamed>
Ammar
b. Matar>
Şerik>
+;3
0
%
9!V%
@SV
9+;3
7V
% V
C/V
%!
%
1
İbn Hibbân,
Mecrûhîn
, II,%!
48.
$(+
%6/2H7:
44
0
%
%O
9!V%
@SV
9 7V
%
V %O
C/V
%
N&
E-,:F
$&A$:<CD:67/,+1
141 V .J(N&
E-,:F
VAV@!VE
%
%S2HSV
%T
V
.J(N&
E-,:F
Mansur>
Salim
b.
Ebi'lCa'de>
Ebi
Umame>
%!
V
%@VAV@!VE
%
%S2HSV
%T
Ukaylî,
Duafâ
, III,C/V
327. %! %
$(+
%6/2H7:
44
0
%
9!V%
@SV%9 7V
%
V
%O
;3 0
%
9!V%
@SV
9+;3
7V
%
V
%O
C/V
%!
$((
:?<@G(3)3*.
:;0G$)P5G7
!/2-66%/2%:
142
şeklindedir. V .J(N&
E-,:F
$&A$:<CD:67/,+1
!/2-66%/2%:
%!
V
%@VAV@!VE
%
%S2HSV
%T
VG&)H
V
Adî,.J(N&
E-,:F
el-Kâmil, tahk.: Yahya Muhtar Gazzavî, Beyrut 1988, V, 72.
VAV@!VE
%
%S2HSV
%T
!$&;)0C7%9!VAVLV%!
%E%V
% İbn
.N&OE:F
133
143
G(3)3*.
:;0G$)P5G7
!/2-66%/2%:
H .N&OE:F
Beyhakî,
Şuabu’l-İman
, Menasik no: 3979;
Dârimî,.
Sünen
, no: 1785. tahk.:
İbnu'l-Cevzî,
Mevduât, II, 209-210.
$(( $&A$:<CD:67/,+1
:?<@G(3)3*.
:;0G$)P5G7
!/2-66%/2%:
$&A$:<CD:67/
,+"6.
E:F+"6./
1
144
%9!VAVLV%!
%E%V
%
1407.
VG&)H
.N&OE:F
Fevvaz
Ahmed, 44+;32+$;*
Daru’l-Kürübi’l-Arabî,
Beyrut
İsnadı,
Yezid b. Harun>
Şevkânî,
Ammar
b.
Matar’ın asıl adının Ammar b. Said olduğunu belirt$(($(&
:?<@G(3)3*.
:;0G$)P5G7
!/2-66%/2%:
!$&;)0C7%9!VAVLV%!
%E%V
%
VG&)H
.N&OE:F
G(3)3*.
:;0G$)P5G7
!/2-66%/2%:
%!S2H7:
7:;02:7!:/2GP$+
F+"6./1
mektedir. Şevkânî,
Şerik>
Leys> Abdurrahman
b. Sabit> Ebi Ümame>
!$&;)0C7%9!VAVLV%!
%E%V
%
VG&)Hel-Fevâidu'l-mecmua
.N&OE:F, s. 102.
$&A$:<CD:67/
,+"6.
E:F+"6./
%9!VAVLV%!
%E%V
%
1
VG&)H .N&OE:F
$(5
A:64+;5
145
Şenkîti, Edvâu'l-beyân, I, 205.
şeklindedir.
$&A$:<CD:67/
,+"6.
E:F+"6./7:;02:7!:/2GP$+
1
F+"6./1
32+$;* $(&
7:;02:7!:/2GP$+
$(,
%!S2H7:44+;32+$;*
44+$;
%!S2H7:
$(&
%!S2H7:
44+;32+$;* 7:;02:7!:/2GP$+
$()
%O%!72%:-664<&+,
32+$;*
7:;02:7!:/2GP$+
5
$(5
A:64+;5
$(PA:%!S2H7:S-.S0
%!S2@!77
/00!D000%!
$(5
A:64+;5
5
;
$(,
%!S2H7: 44+$;
Journal of Islamic
Research 2011;22(3)
$(,
44+$;
;
-664<&+,
$() %!S2H7:
%O%!72%:-664<&+,
6$
+;5 %!S2H7:S 7 %00 1 -. . 1 "D "D
$()
%O%!72%:-664<&+,
-664<&+,
.S0
%!S2@!77
/00!D000%!
.
%!/2@!77 / %!
2-. :/ %!S2H7:
$(PA:%!S2H7:S-.S0
%!S2@!77
/00!D000%!
%!S2H7: 44+$;
. 00!D
!A:6$
$(PA:%!S2H7:S-.S0
%!S2@!77
/00!D000%!
\66R"8
%O
. 00!D
!A:6$
.S0
%!S2@!77
/00!D000%!
$(3
7
1 -.
1
"D %!S2H7:44+$;
\66R"8
%O
. 00!D
!A:6$
+;5
%00
%!S2H7:S
.
7
%00
1 -.
. 1 "D . 00!D
!A:6$
%!
1
2-./
:/
"D
%!S2H7:
+;5
%00
%!S2H7:S
7
%00
1
.
1
.
%!/2@!77
%!
2-. -.
:/ "D
%!S2H7:
7
-.
.
1
\66R"8
%O . 00!D !A:6$
183
ehre
birda
elçihacca
gönderip,
oradaki imkân
sahibi olup
ehre bir elçi gönderip, oradaki imkân sahibi
olup
gitmeyenlere,
cizye vurmak
is- da hacca g
152
dedii
rivayet cenaze
edilmektedir.
Ömer ise, “o kii
terdim.” dedii rivayet edilmektedir.152 bnterdim.”
Ömer ise,
“o kiinin,
namazınıbn
kılmam”
153İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ
Mustafa HOCAOĞLU
Said b. Cübeyr'den
“O kiinin
kiinin atete olduu”
nakli vardır.ise,Abdullah
b. atete oldu
demektedir.153 Said b. Cübeyr'den ise, “O demektedir.
böyle iken Şenkîti, Ebû Ümâme tarikinde, yalanBurada
hebî yak
şımınölmütür”
insanı ne
re154
Mugaffel
ise mez
“O,
Allah'a
asilaolarak
iddiasında
bulun
Mugaffel ise “O, Allah'a asi olarak ölmütür”
iddiasında
bulunmaktadır.
lere götürdüğünü göstermesi açısından Zemahcılıkla itham edilen kimsenin olmadığını söyleBurada
mezhebî yaklaımın
insanı nerelere
götürdüünü göste
götürdüünü
Zemaherî’ye
yapılangöstermesi
şu eleştiriaçısından
yi belirtmek
istiyoruz.
mektedir.145 Burada mezhebî yaklaımın insanı nerelereşerî’ye
yapılan
u
eletiriyi
belirtmek
Ze
mahşerî
(ö.538/1144),
sözkonusu
koistiyoruz.
nusuPP/Zemaherî
yapılan
belirtmek
istiyoruz.
(ö.538/1144),
söz
Q+ &; 2 (ö.538/114
Bütün bu
açıklau
maeletiriyi
lardan son
ra Kinânî,
İbn Zemaherî
ayetinitefsir
tefsir ederken,
Nebi’den
146
,nakledilen
- R*0
ayetini
nakledilen “Ha
Hacer’in (ö.852/1448)
İbn
Derbâs’ın
Mev
dua’sıNebi’den
,- R*
0
ayetini
tefsir
ederken,
“Hacca gücüederken,
yetip deNebi’den
gitmeyenler,
nak
le
di
len
“Hac
ca
gü
cü
ye
tip
de
git
me
yen
ler,
isnın haşiyesinde, İbnu’l-Cevzî’nin (ö.597/1200) bu
ister
Yahudi,“Namazı
ister Hıristiyan
olarak
ölsün”
rivayetinin, “Nama
ister Yahudi, ister Hıristiyan olarak ölsün”ter
rivayetinin,
bilerek
terk
eden,
kâfirdir.”
Yahudi, ister Hıristiyan olarak ölsün” rivayehadisleri delil olarak kullandığını belirttikten sonhadisi
gibi
taliz-korkutma
eklinde
anlaılması
ti
nin,
“Na
ma
zı bilerekbelirtmektedir.
terk eden,
kâfirAncak
dir.”
habn
disi gerektiin
hadisi
gibi
taliz-korkutma
eklinde
anlaılması
gerektiini
ra, mevzu olan bir hadisle nasıl delil getirileceğini
bi tağliz-kor
kutma şeklin
de an
laşıledenin
ması ge
rek- olmadıın
Müneyyir,
Zemaherî'nin
haccı
terk
mümin
147
be
lirt
İbn Derbâs’ın
rinihaccı
göreme
- gi
Müneyyir,
Zemaherî'nin
terkdiedenin
mümin olmadıını
ve ebedi
olarak
cehennemde
mektedir.
ese
ti
ği
ni
be
lirt
mek
te
dir.
An
cak
İbn
Mü
ney
yir,
Ze
155
ğimiz için, bu konuda sükût etmekten başka bir şey 155 kalacaına inandıını iddia etmektedir. Böyle
yanlı bir yak
kalacaına inandıını iddia etmektedir. Böyle
yanlı
bir
yaklaım
sergileyenlerin,
güvenirmahşerî’nin haccı terk edenin mümin olmadığını
yapamayız, ancak İbnu’l-Cevzî’nin (ö.597/1200)
lilikebe
problemlerinin
ortaya
çıktıına
inanmaktayız.
konu
ve
di ola
cehen
nem149
de
kaolmadıını
ladıında
cağı
na inan
dı- Bu 149
lilik problemlerinin
ortaya
Burak
konu
çalımamızın
olduu
tin
nakletmektedir.
tin olmadıını
nakletmektedir.
“Mûsiru’l-Garâmi’s-Sâki
n”inde,
“Kişiyeçıktıına
hac farzinanmaktayız.
149 149
149
149
tin olmadıını
nakletmektedir.
tin olmadıını
nakletmektedir.
tin olmadıını nakletmektedir.
ğı
nı bu
iddikadarla
a etmekyetiniyoruz.
tedir.155 Böyletin
yan
lı bir150yak
laşım
olmadıını
nakletmektedir.
için
olur da özürsüz
terk yetiniyoruz.
etmesi” bâb başlığı aliçin ola
burak
kadarla
Bu Hz.
konuda
sahihHz.
olan,
bu sözün
Ömer'e
ait ol
Bu konuda en sahih
olan, bu sözün
Ali enveya
150150
151
151
150
151
ser
gibu
le
lerin,
ve
nir
lilikÖmer'e
probaitlem
le
rinin
Ömer'e
aityen
Bu
rivayetBu Bu
konuda
en sahih
bu bu
sözün
Hz.
AliAli
veya
Hz.
Ömer'e
aitolmasıdır.
olmasıdır.
Bu
rivayetkonuda
en sahih
olan,
konuda
sahih
olan,
sözün
Hz. Aligü
veya
Hz.
olmasıdır.
Bu konuda
en
sahih
olan, Bu
burivayet
sözün
tında,
Ebû
Umâme
veolan,
Hz.
Ali
tasözün
rikiBu
niHz.
nak
letveya
tienği
niHz.
lerin haricinde hacca gitmeye güç
bulup
hususunda
lerin
haricinde
hacca
gitmeye
güç
orhususunda
taya çıkHz.
tıHz.
ğına
inanmak
tabir
yız.
Bu
koda
nugitmeyenler
çalış
ma-gitmeye
148
Sonuç
lerin
haricinde
hacca
gitmeye
bulup
da
gitmeyenler
Ömer'in,
“Ben
birlerin
haricinde
hacca
gitmeye
güçgüç
bulup
daha
gitmeyenler
hususunda
Ömer'in,
“Ben
görlerin
dük.
İbnu’l-Cevzî’nin
(ö.597/1200)
dis
leri
haricinde
hacca
güçbib
lerin
haricinde
haccaSonuç
gitmeye güç
bulup
da gitmeyenler
hususunda
Hz.
Ömer'in,
“Ben
ehre
bir
elçi
gönderip,
oradaki
imkân
sahibi
olup
da
hacca
gitmeyen
birlaelçi
mızın dışında olduğu için buehre
kadar
yegönderip,
tiniyo- oradaki imk
nakehre
letehre
mebir
sinin,
söz
konusu
rioradaki
vayet
leimkân
rin
sıhsahibi
hatelçi
de
rebir
gönderip,
olup
hacca
gitmeyenlere,
cizyevurmak
vurmak
is-ehre
elçielçi
gönderip,
oradaki
imkân
sahibi
olup
dada
hacca
gitmeyenlere,
bir elçi gönderip,
imkâ
ehre
bir
gönderip,
oradaki
imkân cizye
sahibi
olup
daishacca
gitmeyenlere,
cizyeoradaki
vurmak
is
152
terdim.”
dedii
rivayet
edilmektedir.
bn
Ömer
ise,
“o edilmektedi
kiinin,gelen
cen
ruz.
rivayet
terdim.” bu
dedii
Hacc
Hz.
brahim
(a.s)
zamanından
yana
uygulana
152152Çünkü yucesiterdim.”
ni terdim.”
yükselt
me
di
ği
ni
dü
şün
mek
te
yiz.
152
dedii
rivayet
edilmektedir.
bn
Ömer
ise,
“o
kiinin,
cenaze
namazını
kılmam”
rivayet
edilmektedir.
dedii
edilmektedir.
bn Ömer
kiinin,
cenaze namazını
kılmam”
dedii
Haccrivayet
Hz. brahim
(a.s)terdim.”
zamanından
bu“oyana
uygulana
gelen
bir
ibadettir.
Bütün
dinlerde
rivayet
edilmektedir.
bn Ömer
ise, “oterdim.”
kiinin,
cenaze
namazını
kılmam”
dediiise,
153
ise, “O kiinin
atete olduu” nak
demektedir.153 Said b. Cübeyr'den
demektedir.
karıdademektedir.
da ifade153edil
153 diği gibi, Tirmizî’nin (ö.279/892)
153 Said b. Cübeyr'den
hacc
vardır.
Mekkeli
mürikler
de
haccediyorlardı.
Allah
153
Said
b.Mekkeli
Cübeyr'den
ise,
kiinin
atete
olduu”
nakli
vardır.
Abdullah
Said
b. Cübeyr'den
is
demektedir.haccSaid
b. Cübeyr'den
ise,
“O“O
kiinin
atete
nakli
vardır.
Abdullah
b.b.demektedir.
demektedir.
Said
b.olduu”
Cübeyr'den
ise,
“O
kiinin
atete
olduu”
nakli
vardır.
AbdullahKu
b
vardır.
mürikler
de haccediyorlardı.
Kur’an’da
onların
yanlı
uygulaSO
Mugaffel Allah
ise “O,
Allah'a
asiNUÇ
ölmütür”
iddiasında
bulunmaktad
kendisi bu
ha
di
si
za
yıf
ad
det
mek
te
dir.
Re
şit
Rı
za,
olarak
Mugaffel
ise
“O,
Allah'a
asi olarak ö
154
154
154
Mugaffel
Allah'a
olarak
ölmütür”
bulunmaktadır.
Mugaffel ise “O, Allah'a asi olarak öl
Mugaffel
ise ise
“O,“O,
Allah'a
asiasi
olarak
ölmütür”
iddiasında
bulunmaktadır.
$&3
107!/-!SS27:
4<3$+
iddiasında
bulunmaktadır.
Mugaffel
iseiddiasında
“O, Allah'a
asi olarak
ölmütür”
bazı âlim$&3
lerin,
hadislerin tariklerinin
çok
luğun
dan
Hacc
Hz.mezhebî
İbra
him
(a.s)
zama
nın
dan
bu
ya
na uy
gu- göstermesi
107!/-!SS27:
4<3$+
insanı
nerelere
götürdüünü
Burada
yaklaımın
insanı an
Burada
mezhebî
yaklaımın
$5;
E!O2L.S2
!S2.:S2
!44,,2,)
mezhebî
yaklaımın
insanı ne
insanı
götürdüünü
göstermesi
açısından
Zemaherî’yeBurada
mezhebî
insanı
götürdüünü
göstermesi
açısından
Zemaherî’ye
Burada
mezhebî
!44,,2,)
dola
yıBurada
de$5;
ğe
riE!O2L.S2
ni hayaklaımın
senyaklaımın
li-ğay!S2.:S2
rihi’
yenerelere
çınerelere
kardık
la
rını,yaklaımın
Burada
mezhebî
insanı
nerelere
götürdüünü
göstermesi
açısından
Zemaherî’ye
la
na
ge
len
bir
iba
det
tir.
Bü
tün
din
ler
de
hacc
varyapılan u eletiriyi belirtmek istiyoruz.
Zemaherî
(ö.538/1144),
söz
$5$ -!!%:44$&5*:B6,*.!/2!
yapılan
u
eletiriyi
belirtmekistiyor
istiyo
$5$ -!!%:44$&5*:B6,*.!/2!:!4B$+(
ular
eletiriyi
belirtmek
yapılan
u eletiriyi
belirtmek
istiyoruz.
Zemaherî
(ö.538/1144),
söz
konusu
Pler
P
;&2(ö.538/1144),
;2
ce
yapılan
ancak
Ukaylî’den
(ö.322/933)
ve
Dâre
kutnî’den
u eletiriyi
belirtmek
istiyoruz.
Zemaherî
(ö.538/1144),
söz
konusu
PP
/Q/+ Q&+de
yapılan
dır.
Mek
ke
li
müş
rik
hac
di
yor
dı.
Al
lah
yapılan
u eletiriyi
belirtmek
istiyoruz.
Zemaherî
söz
konusu
P
P
/
Q
+
&
;
2
$5+
-!!%:44$&,*%-:*
*
*G@!
,- R*0
ayetini tefsir
ederken,
“Hacca
güc
$5+ -!!%:44$&,*%-:* * *G@!
2E.%O.!S2E.%O
ayetini tefsir
tefsir
ederken,
,,Nebi’den
--
RR*
0
0 nakledilen
*
ayetini
ederken,
-.4(;(
(ö.385/995),
bu
ko
nu
da
sa
hih
ge
len
hiç
bir
ri
va
ye
tin
,
R
*
0
ayetini
tefsir
ederken,
Nebi’den
nakledilen
“Hacca
gücü
yetip
de
gitmeyenler,
Kur
’an’
da
on
la
rın
yan
lış
uy
gu
la
ma
sı
nı
dü
zelt
,- R*-.4(;(
0
ayetini tefsir ederken, nakledilen
gücü yetip de gitmeyenler,
tefsir
nakledilen
“Hacca
gücü
yetip de
gitmeyenler
Nebi’den
,- R*
0
ayetini “Hacca
isterederken,
Yahudi, Nebi’den
ister Hıristiyan
olarak
ölsün”
rivayetinin,
“Namazı
biler
$5( E0099.>64244$;&
ister
Yahudi,
ister
Hıristiyan
olarak
olmadıister
ğı$5(
nıYahudi,
nak
letister
mekHıristiyan
tedir.149 olarak ölsün” rivayetinin,
ister
Yahudi,
ister
Hıristiyan
olarak
ö
E0099.>64244$;&
mek
te
dir.
Ay
rı
ca
Müs
lü
man
lar
da
Mek
ke’
de
hacc
“Namazı
bilerek
terk
eden,
kâfirdir.”
ister Yahudi, ister Hıristiyan olarak ölsün”
rivayetinin,
“Namazı
bilerek
terk
eden,
kâfirdir.”
ister Yahudi,
ister $5&
Hıristiyan
olarak
ölsün”
rivayetinin,
“Namazı
bilerek
terk
eden,
kâfirdir.”
%!S2H7:.*66**&&
hadisi gibi taliz-korkutma eklinde
anlaılması
gerektiini eklin
belir
$5& %!S2H7:.*66**&& 150
hadisi
gibi
taliz-korkutma
edi
yor
lar
dı.
An
cak
Al
lah,
hac
cı
Ali
İmran
su
re
si
hadisi
gibi
taliz-korkutma
eklind
Bu
kogibi
nugibi
da en
sahih olan,eklinde
bu
sözün
Hz. Ali gerektiini
hadisi
taliz-korkutma
eklinde
anlaılması
gerektiini
belirtmektedir.
Ancak
bn
$55
1:S
1!!?
3CE$
T$&A$C:<CD:67/,+
E:F%SWC"
hadisi
anlaılması
belirtmektedir.
Ancak
bn
hadisi
taliz-korkutma
eklinde
anlaılması
gerektiini
belirtmektedir.
Ancak
bn
$55 taliz-korkutma
1:S 1!!?
3CE$
Tgibi
$&A$C:<CD:67/,+
E:F%
SWC"WX>#
EY"@*
U?@
E:F/V
T&;2
S
Müneyyir,
Zemaherî'nin
haccı
terk
edenin
mümin
olmadıını
ve
ebe
151
T&;2
[9+ [,-
G1A
Y&@
S Z?
?
%
@6
E6
90
97.
ayet
le
farz
kıl
mış
tır.
Ayet
teMüneyyir,
ifa
de
edi
len is
titâZemaherî'nin
haccı
terk
haccı
terk
Müneyyir,
Zemaherî'nin
veya Hz.
Ömer
’e
ait
ol
ma
sı
dır.
Bu
ri
va
yet
le
rin
T&;2Zemaherî'nin
[9+ [,- G1A Y&@haccı
S Z?
? % @6
E6
90 cehennemde
6 6
Müneyyir,
terk
edenin
mümin
olmadıını
ve
ebedi
olarak
61
.087!!!!.00616
155
haccı
terk
edenin
mümin
olmadıını
ve
ebedi
olarak
cehennemde
Müneyyir, 61
Zemaherî'nin
edenin
olmadıını
ebedi
olarak
Müneyyir, Zemaherî'nin
.087!!!!.006166D00B&\E]
kalacaına
inandıını
iddia
etmektedir.
bircehennemde
yaklaım se
at
lahaccı
ilgiliterk
her
ne kamümin
dar
azık
vekalacaına
binekveBöyle
şek
linyanlı
de
riharicinkalacaına
de hacca inandıını
git
meye güç
bu
lup da155
git155
meBöyle
yenler
";V['@['^&03[$M,V,/,:M
X"_&':Y&<&I,(
EY"@/M
inandıını
iddia etmekte
inandıını
iddia
etmektedir.
yanlı
bir
yaklaımsergileyenlerin,
sergileyenlerin,
güvenir-kalacaına
X"_&':Y&<&I,(
EY"@/M>`4EO+1D0
2iddia etmekted
155
kalacaına ";V['@['^&03[$M,V,/,:M
inandıını iddia
etmektedir.
Böyle
yanlı
bir
yaklaım
güvenir0
,,4&&P-.:%@6S0
iddia
Böyle
yanlı
yaklaım
sergileyenlerin,
güvenir
lilik
problemlerinin
ortaya
çıktıına
inanmaktayız.
konu0
çalım
va
yetetmektedir.
ler
olsa0<,6**&$$,%!!2
da tef
sirler
de bir
bu,
ca ulaş
maBu
ya
hususunda Hz.
Ömer’in, “Ben birkalacaına
şehre birinandıını
elçi
0
,,4&&P-.:%@6S0
lilikhac
problemlerinin
ortaya
lilik
problemlerinin
ortaya çıktıına
çıktıın
100
%O9.0
1:S616
inanmaktayız.
Bu
konu
çalımamızın
dıında
olduu
lilik problemlerinin
ortaya
çıktıına
100
%O9.0
1:S616"D"%!E!:S
inanmaktayız.
Bu
konu
çalımamızın
dıında
olduu
lilik
problemlerinin
ortaya
çıktıına
ve
si
leçıktıına
herinanmaktayız.
şey ola
rak de
lendi
rilmek
tedir.
Buğer
konu
çalımamızın
dıında olduu
lilik
? için
.0K10
00%
1+6
gönderip, ora? da.0K10
ki imkân sahibi olup
daproblemlerinin
hacca git- ortaya
buolan
kadarla
yetiniyoruz.
00% 1+62M!S29$(+344
için bu
bu kadarla
kadarla yetiniyoruz.
için
yetiniyoruz.
$+
bu kadarla
yetiniyoruz.
$+
Mü
fes
sir
le
rin
ifa
de
et
ti
ği
gi
bi
Al
lah,
hac
ca
gi
de
meiçin
yeniçin
le
ciz
yeyetiniyoruz.
vur
mak isterdim.”için
dedi
ği
ri
va
yet
bure,
kadarla
bu kadarla yetiniyoruz.
152
bilmeyi herhangi bir vesile bulacak Sonuç
kimseye farz
edilmektedir. İbn Ömer ise, “o kişinin, cenaze
Sonuç
namazını kılmam” demektedir.153 Said Sonuç
b. Cübeyrkılmaktadır. Bu,Sonuç
ya zenginlikle ya da günümüzde
Hacc
Hz.
(a.s)
zamanından
yana
gelen bir iba
Hacc
Hz.
brahim
(a.s)
’den ise,
“O Hz.
kişinin
ateşte
oldu
ğu” nakli bu
varyana
dır. Abduğubir
giibadettir.
bibrahim
şoför,Bütün
kasap,
sağlık
perbuso
nebrahim
li, uygulana
din göHacc
Hz.
(a.s) zamanından
zamanında
Hacc
brahim
(a.s)
zamanından
uygulana ol
gelen
dinlerde
Hz.Mu
brahim
bu
uygulana
gelen
bir
ibadettir.
Bütün
dinlerde
hacc
vardır.
Mekkeli
mürikler
de
haccediyorlardı.
Allah
Kur’an’da
Hacc
Hz. ola
brahim
zamanından
bu
yana
uygulana
gelen
bir
ibadettir.
Bütün
dinlerde
dulHacc
lah b.
gaffel(a.s)
ise zamanından
“O, Allah
’a yana
asi
rak (a.s)
hacc
vardır.
Mekkeli
mürikler
rev
li
si
şek
lin
de
gö
rev
li
ola
rak
git
mek
le
olur.
hacc vardır. Mekkeli müriklerde
deh
hacc vardır. Mekkeli mürikler de haccediyorlardı.
Allah
Kur’an’da onların
yanlı uygula
154
dedır.
haccediyorlardı.
Allah
Kur’an’da
yanlı
uygulahacctüvardır.
mürikler
ölmüş
r” iddiMekkeli
asında
bu
lunmak
ta
uygula
Ta
bii hacc
iba
deti,
Allah
’a
ya
kın
laş
ma
için
ya
pı
lı
deonların
haccediyorlardı.
Allah
Kur’an’da
onların
yanlı
hacc vardır. Mekkeli
mürikler
$&3
107!/-!SS27:
4<3$+
$&3 107!/-!SS27: 4<3$+
$&3!44,,2,)
107!/-!SS27: 4<3$+
$&3 107!/-!SS27:
4<3$+
$5; E!O2L.S2
!S2.:S2
$5;
!S2.:S2
!
yor
sa,
bu
gö
rev
len
dir
me
ler
denE!O2L.S2
ücret alınma
ması
$&3$5;
107!/-!SS27:
4<3$+
$&3
107!/-!SS27:
4<3$+
E!O2L.S2 !S2.:S2
!44,,2,)
$5; E!O2L.S2 !S2.:S2 !
$5$ -!!%:44$&5*:B6,*.!/2!:
$5$ -!!%:44$&5*:B6
$5;$5$
E!O2L.S2
!S2.:S2 !44,,2,)
ge-!!%:44$&,*%-:*
rektiği!44,,2,)
kanaatindeyiz. Al
lah,
bu*
şekil
de fırsat
$5; E!O2L.S2 !S2.:S2
-!!%:44$&5*:B6,*.!/2!:!4B$+(
$5$
-!!%:44$&5*:B6
$5+
*G@!
$5+ -!!%:44$&,*%-:*
Tam
adı İbrahim b. Osman olan İbn Derbâs'ın, Telhîsu'l-Mevdua’sı olduğu
$5$
-!!%:44$&5*:B6,*.!/2!:!4B$+(
$5$ -!!%:44$&5*:B6,*.!/2!:!4B$+(
$5+
-!!%:44$&,*%-:*
* *G@!
2E.%O.!S2E.%O
-.4(;(
$5+ -!!%:44$&,*%-:*
-.4(;(
kaynaklarda zikredilmektedir. Ancak, bu eserin, matbu olup olmadığını bula$5+ -!!%:44$&,*%-:*
* *G@!
2E.%O.!S2E.%O
-.4(;(
-!!%:44$&,*%-:*
* *G@!
2E.%O.!S2E.%O
$5( E0099.>64244$;&
$5(-.4(;(
E0099.>64244$;&
madık. Kinânî'nin de İbn Hacer'in hangi eserinde$5+
gördüğünü
yazmadığından
-.4(;(
$5(
-.4(;(
$5(
$5& %!S2H7:.*66**&&
dolayı
İbnE0099.>64244$;&
Hacer'in eserlerini taramamıza rağmen bu bilgiye
ulaşamadık.
$5&E0099.>64244$;&
%!S2H7:.*66**&&
147 $5&
$5(
E0099.>64244$;&
155
%!S2H7:.*66**&&
$5( E0099.>64244$;&
el-Kinânî,
Ebu'l-Hasen, Tenzîhu'ş-şeriati'l-merfua
ani'l-ahbâri'ş-şeriati'l%!S2H7:.*66**&&
$55
1:Smetni
1!!?
3CE$$5&
T$55
$&A$C:<CD:67/,+
E:F%
SWC"WX>#
E
Zemahşerî'nin
şudur
1:S 1!!?
3CE$T$&A$C:
$5&
%!S2H7:.*66**&&
mevdua,
II, 168.
T&;2 [9+ [,- G1A Y&@U?@
E:F/V
S Z? ? @6
E6
90
6
$55
1:S 1!!?3CE$T$5&
$&A$C:<CD:67/,+
E:F%
SWC"WX>#
EY"@*
T&;2
S T&;2
[9+ [,- G1A
Y&@
S Z? ?
% @
%!S2H7:.*66**&&
$55%
1:S
1!!?
3CE$
T$&A$C
148
61
.087!!!!.006166
T&;2 [9+Mûsiru'l-garami's-sâkin,
[,- G1A
Y&@ S Z?
?
% @6 E6
90 İbn
6
6
İbnu'l-Cevzî,
s. 62.
derken,
Müneyyir,
Ehli
Sünnetin,
Haccı,
olarak
edenin,
$55
1:S
1!!?
3CE$
T$&A$C:<CD:67/,+
E:F%
SWC"WX>#
EY"@*
U?@
E:F/V
T&;2
SSWC"WX>#
EY"@*
mücerred
T61
&;2 [9+.087!!!
[,-
G1Aterk
Y&@ S Z? ? %
$55 1:S 1!!?
3CE$T$&A$C:<CD:67/,+
E:F%
U?@
E:F/V
T&;2
149
";V['@['^&03[$M,V,/,:M
";V['@['^&03[$M,V,/,:M
X"_&':Y&<&I,(
EY"@/M>`4EO+1
61
.087!!!!.006166D00B&\E]
Reşit
912. % @6
T&;2Rıza,Tefsiru’l-Kur'ani'l-azîm,
[9+ [,- G1A Y&@ S Z? ?IV,
E6
90
6
inkârı
küfre
düşmeyeceğini,
ancak
söz6
konusu
olduğunda,
kâfir olacağını
61
.087!!
T&;2 [9+ [,-
G1A
Y&@ S Z?
? %
@6
E6
90
6
6
0
,,4&&P-.:%@6
150
0
,,4&&P-.:%@6S0
0<,6**
";V['@['^&03[$M,V,/,:M
X"_&':Y&<&I,(
EY"@/M>`4EO+1D0
2
Suyûti,
fi'l-ehâdîsi'l-mevdua, II, 66-67.
61 el-Leâli'l-mesnua
.087!!!!.006166D00B&\E]
";V['@['^&03[$M,V,/,
düşündüklerini açıkladıktan sonra
61 .087!!!!.006166D00B&\E]
100
%O9.0
100
%O9.0
1:S616"D"
0
,,4&&P-.:%@6S0
0<,6**&$$,%!!2
151
";V['@['^&03[$M,V,/,:M
X"_&':Y&<&I,(
EY"@/M>`4EO+1D0
2 0
,,4&&P-.:%@6
Kurtubî,
Ahkâm, II, 145; Aynî, Umdetu'l-kâri bi şerhi";V['@['^&03[$M,V,/,:M
sahîhi
buhârî, Dâru’tşeklinde açıkX"_&':Y&<&I,(
EY"@/M>`4EO+1D0
? .0K10
00%
?
.0K10
00%
1+62M!S
100
%O9.0
1:S616"D"%!E!:S
0
,,4&&P-.:%@6S0
0<,6**&$$,%!!2
Turasî,
Beyrut, ts., IX, 123.
lama yapmaktadır. Keşşâf, I, 448. Kastallânî 0<,6**&$$,%!!
de100
%O9.0
İbn
Müneyyir'den
aynı
nakli
0
,,4&&P-.:%@6S0
$+
$+
? .0K10 00%
1+62M!S29$(+344
152
100
%O9.0
1:S616"D"%!E!:S
? .0K10
00%
Kurtubî,
Ahkâm, II, 146; İbn Kesîr, Muhtasaru tefsîri
ibn kesir, tahk.:
100
%O9.0
1:S616"D"%!E!:S
yapmaktadır. İrşâdu's-sârî,
c. 4, s. 116. bunun kar-şısında
Ebû Hayyân insaflı
$+
? .0K10
00%
1+62M!S29$(+344
$+
Muhammed
Ali es-Sâbûni, Dâru's-Sâbûni,
Kâhire, ts., I,
? 303
.0K10
00%
1+62M!S29$(+344
davranarak Zemahşerî'nin düşüncesini, eserinde geçtiği gibi alarak, onun, Sud$+ Hasan Hân, Fethu'l-beyân, I-II, 104.
153
$+
Sıddık
dî'nin “masiyet inkârı” yaklaşımını takip ettiğini beyan etmiştir. el-Bahru'l146
154
İbnu'l-Cevzî, Mûsiru'l-garami's-sâkin, s. 44.
184
muhît, en-Nasru'l-Hadisiyye, Riyad, 1329, II, 12.
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
bulanlar için, hacca gitmeyi emretmektedir. Müfessirlerin ve fakihlerin hükümlerine baktığımızda âyetin değerlendirilmesinde ana faktör
hadislerdir. İşaret edildiği gibi, nakledilen rivayetler de problemlidir. Fakihler ve müfessirler, bu
problemli hadislere dayanarak, hüküm çıkarmaktadırlar. Bu yaklaşım tarzının, bizleri olması/gitmesi
gereken
sonuca
götürmediğini
düşünmekteyiz. Bu manada niyabeten hacc konusu, Has’amlı kişinin rivayetine dayandırılmaktadır. Hadislerin şerhlerini ve fıkıhçıların
yaklaşımlarını değerlendirdiğimiz zaman, Has’amlı kadın veya erkeğin, Hz. Peygamber’e gelerek annesi veya babası adına vekâleten hacca
gidip gidemeyeceğini sorduğu rivayetten, “kadın
erkeğe niyabet edebilir”, “vasiyet olmasa bile anababaya niyabet caizdir”, “Hacca gitmeyen kişi, niyabeten başkası adına gidebilir” şeklinde çok
farklı konularda hüküm çıkarmaktadırlar. Oysa
bu rivayetlerde söz konusu kişiler evlatlarıdır.
Ayrıca bu rivayetlerin de yukarıda belirtildiği gibi niyabeten hacc için delil olabilecek bir değere
sahip olmadığını düşünmekteyiz.
Hacca gitmeyenlerin inkârı ile ilgili varid
olan hadisler, yukarıda ifade edildiği gibi problemlidir. İman-küfür gibi önemli bir konuda, bu
tür zayıf rivayetlerin delil olamayacağını kabul etmekteyiz. Dolayısıyla, bu tür hadislerin, sadece
terğip-terhip nazarında değerlendirilebileceğini
düşünmekteyiz.
KAYNAKÇA
Aynî, Bedreddin, el-Binaye fî şerhi'l-hidâye, Dâru'lFikr, Beyrut 1990.
İbn Adî, el-Kâmil, tahk.: Yahya Muhtar Gazzavî,
Beyrut 1988.
el-Alûsi, Ebu’l-Fadl Şihabuddîn, Ruhu'l-meânî,fî
tefsîri'l-kur’âni'l-azîm ve's-sebi'l-mesânî, Dâru
İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut ts.
--------, Sahîhu tirmizî bi şerhi ibni'l-arabî, Matbaatu’l-Mısriyye, 1931
--------, Umdetü'l-kârî bi şerhi sahîhi buhârî, Dâru’tTürâsi, Beyrut ts.
Beyhaki, Şua'bu'l- iman, tahk.: Muhammed esSaîd, Daru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1990.
el-Bikâî, İbrahim, Nazmu'd-dürer fî tenâsübi'l-âyâti
ve's-süver, tahk.: Abdurrezzak el-Mehdi,
Dâru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1994.
Cevad Ali, el-Mufassal fî tarîhi’l-arab kable’l-islam,
Dâru’s-sâkî, yrs. 2001
Elbanî, Muhammed, İrvau'l-galîl fî tahrîci ehâdisi
menâri's-sebîl, Mektebetü'l-İslamiye, Beyrut
1995.
---------, Silsiletü’l-ehâdisi’d-dâife ve’l-mevdıa, Mektebetü’l-Mearif, Riyad 1988.
Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Eser
Neşriyat, İstanbul-1982.
Ebussuud, İrşâdu'l-akli's-selîm ile mezâyâ'lkur’âni'l-kerîm, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî,
Beyrut ts.
Ebû
Hayyan, el-Bahru'l-muhît,
Hadisiyye, Riyad 1329.
en-Nasru'l-
Dârekutnî, Sünen, tahk.: Seyyid Abdullah Haşim,
Dâru'l-Mehâsin, Kâhire ts.
el-Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ale’s-sahîhayn,
tahk.: Mustafa Abdulkadir Atâ, Daru’l-Kütübi’lİlmiye, Beyrut 1990.
el-Harrânî, Abdusselam b. Teymiye, el-Müntekâ
min
ahbâri'l-mustafa,
Dâru'l-Ma’rife,
Beyrut ts.
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
İbnü’l-Arabî, Ebubekr Muhammed b. Abdillah,
Ahkamu'l-kur'an, Dâru'l-Fikr, Beyrut ts.
İbnu'l-Cevzî, Zâdu'l-mesîr fî ilmi't-tefsîr, tahk.:
Muhammed b. Abdurrahman, Dâru'l-Fikr,
1987.
--------, Kitâbu'l-mevduât, tahk.: Abdurrahman
Muhammed Osman, Mektebetü's-Selefiye,
Suudi Arabistan 1966.
--------, Mûsiru'l-garami's-sâkin ile eşrafi'l-emâkin,
Dâru'l-Hadis, Kâhire 1995.
İbn Hacer el-Askalânî, Fethu'l-bârî bi şerhi sahîhi’lbuhârî, Dâru'l-Ma’rife, Beyrut.
--------, el-Metâlibu'l-âliye bi zevâidi'l-mesânidi'ssemâniye, tahk.: Habiburrahman el-A’zamî,
Daru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut ts.
İbn Hazm, el-Muhallâ, tahk.: Ahmed M. Şakir,
Dâru't-Turâsi, Kâhire 1349.
İbn Kesîr, Muhtasaru tefsîri ibn kesir, tahk.:
Muhammed Ali es-Sâbûni, Dâru's-Sâbûni,
Kâhire.
İbn Şeddâd, Yusuf b.Rafi’, Delâilu'l-ahkâm min ehâdisi aleyhi's-selâm, Dâru'l-Kuteybe, Dımeşk
1993.
Kirmânî, Sahîhi buhârî bi şerhi'l-kirmânî, Dâru
İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut 1981.
el-Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed b.
Ebibekr, el-Câmi’ li ahkâmi'l-kur'ân, tahk.: İrfan
Aşşa, Dâru'l-Fikr, Beyrut 1995.
el-Mansurî,
Mustafa HOCAOĞLU
Mustafa Hasan, el-Muktataf min
uyûni't-tefsir, tahk.: M. Ali es-Sâbuni, Dâru'lKalem, Dımeşk 1996.
el-Mâverdî, Ebu'l-Hasen, el-Hâvi'l-kebîr (Şerhu
Muhtasarı'l-Müzenî), Dâru’l-Kütübi'l-İlmiye,
Beyrut 1994.
---------, en-Nüket ve'l-uyûn tefsiru'l-mâverdi, Dâru’lKütübi'l-İlmiye, Beyrut ts.
er-Razi,
Fahruddîn Muhammed b. Ömer,
Mefâtîhu’l-gayb, Dâru’l-Kütübi’l-ilmiye, Beyrut,
2000.
Reşit Rıza, Tefsîru'l-kur’âni'l-azîm (el-Meşhur bi'tTefsîri'l-Menâr), Dâru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut
1999.
Said b. Mansur, es-Sünen, tahk.: Sa’d b. Abdullah,
Dâru's-Semâyi', Riyad 1993.
Sehârenfûrî, Halil Ahmed, Bezlü'l-mechûd fî halli
ebî dâvud, Dâru'l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut ts.
Sıddık Hasan Hân, Fethu'l-beyân fî makâsidi'lkur'ân, Matbaatu'l-Âsime, Kâhire 1965.
Şenkîti, Edvâu'l-beyân fî izâhi'l-kur’ani bi'l-kur'an,
Dâru'l-Fikr, Beyrut 1995.
Şevkânî, Neylü'l-evtâr şerhu münteka'l-ahbâr,
Bâbu'l-Halebî, Mısır.
--------, Fethu'l-kadîr el-câmi’ beyne fenneyi'rrivâyeti ve'd-dirâye min ilmi't-tefsîr, Dâru'lMa’rife, Beyrut 1997.
eş-Şeybânî, Muhammed, Asl, Âlemu'l-Kütüb,
Beyrut 1990.
Taberî, Camiu'l-beyân an te’vîli âyi'l-kur'ân, tahk.:
Mahmud Şâkir, Dâru'l-Meârif, Mısır ts.
et-Tirmizî, Muhammed b. Îsa, es-Sünen, tahk.:
Ahmed Mahmud Şakir ve diğerleri, Daru
İhyai’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut ts.
185
Mustafa HOCAOĞLU
186
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
Mustafa HOCAOĞLU
HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Uğur, Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara
1992.
Ukaylî, Ebû Ca'fer, Kitâbu'd-duafâi'l-kebîr, tahk.:
Kal'acî, Dâru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut
1984.
Vahidî, el-Vasît fî't-tefsîri'l-kur’âni'l-mecid, tahk.: Ab-
187
dulmevcud, Muhammed Muavvız, Dâru’lKütübi'l-İlmiye, Beyrut 1994.
Zeylaî, Nasbu'r-râye li ehâdisi'l-hidâye, Mektebetü'lİslamiye, Riyad 1973.
ez-Zemahşerî, Ebu’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer, elKeşşâf an hakâiki't-tenzîl ve uyûni'l-ekâvîl fî
vucûhi't-te'vîl, Dâru'l-Fikr, Beyrut ts.
--------, Ruûsü'l-mesâil, (mesâili'l-hilâfiyyeti beyne'lhanefiyyeti ve'ş-şâfiîyye), Thk.: Abdullah Nezir
Ahmed, Dâru'l-Beşâiru'l-İslâmiye, Beyrut
1987.
Zuhaylî, Vehbe, et-Tefsîru'l-munîr fi'l-hakîkati ve'şşerîati ve'l-menhec, Dâru'l-Fikr, Dimeşk 1
991.
Journal of Islamic Research 2011;22(3)
Download