ARAŞTIRMA VE İNCELEME Hacca Istâat, Niyabet ve Haccetmeyenin Hükmü ile İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi Mustafa HOCAOĞLUa a Tefsir AD, Recep Tayip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Rize Geliş Tarihi/Received: 02.07.2012 Kabul Tarihi/Accepted: 05.12.2012 Yazışma Adresi/Correspondence: Mustafa HOCAOĞLU Recep Tayip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Tefsir AD, Rize, TÜRKİYE/TURKEY mustfhocoglu@hotmail.com ÖZET Bu makalemizde Âli İmran Suresi 97. ayetinin tefsiri üzerinde duracağız. Bu bağlamda İstitâat, vekâleten hacc etme ve haccetmeyenin hükmü konularına değineceğiz. Bu konularda önce müfessirlerin ayetle ilgili değerlendirmesini sonra mezheb imamlarının fetvalarını zikrettik, sonra da delil olarak gösterilen hadisler üzerinde durduk. Sonuçta da makalede tartışılan konular hakkındaki tercihimizi belirttik. Anahtar Kelimeler: Kur’an, Hacc, Vekâleten Hacc, İbn Abbas ABSTRACT In this article we will focus on interpration of surah Âl-i-‘Imrân verse 97. In this conrext, we examine the İstitâah, Doing the Pilgrimage by Proxy and Decision of no doing hajj. In this subjects, firstly. We expressed wievs of commentators with ayat, and fatwa of savants, later, we examined the hadiths which is related as proof. In conclusion we examined my opinion on this issue that is discused in my article. Key Words: Quran, Pilgrimage, Doing the Pilgrimage by Proxy, Ibn Abbas Journal of Islamic Research 2011;22(3):174-86 İbrahim Hacer ile Hz. İsmail’i Meke’ye bıraktığında bu beldeyi emin kılması ve insanları buraya meylettirmesi için Allah’a dua etmişti.1 Bunun üzerine Allah, Hz. İbrahim’e yeryüzünde inşa edilen ilk mabed olan Kâbe’yi2 onarmasını emretti. O’da oğlu İsmail ile birlikte Kâbe’nin inşasına başladı. Kâbe’nin yapımını bitirdiklerinde,3 Allah ona insanları hacca davet etmesini emretti.4 Haccın tarihi de bu şekilde başladı. Kendilerini Hz. İbrahim’e nispet eden Yahudiler, İbrahim, 14/37; Bakara 2/126. Bakara suresi 127. Ayetin tefsirinde, Kâbe’yi ilk defa kimin yaptığı konusu tartışılmaktadır. Kurtubi, Ahkamu’l-Kur’an, Daru’l-fikr, 1993, I, 115 Ali İmran 3/96. Kâbe’nin yeryüzünde ilk inşa edilen ev olduğu ve ilk dönem peygamberlerin buraya dönerek namaz kıldıkları, tufandan sonra yerinin kaybolduğu, Hz. İbrahim’e gösterildiği ve Hz. İbrahim’in kâbe’yi yeniden inşa ettiği ifade edilmektedir. Razi, Mefâtîhu’l-gayb, Dâru’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut, 1420, VIII, 296. 3 Bakara, 2/127. 4 Hacc, 22/27. Allah, Hz. İbrahim’e (a.s.) haccı ilan etmesini söylediğinde Hz. İbrahim’in (a.s.) “sesim nereye kadar ulaşabilir ki“ dediğini, bunun üzerine Allah’ın bu ilanın duyurulmasının kendisine ait olduğunu belirttiği nakledilmektedir. Taberî, Camiu’l-beyan fî te’vîli’l-kur’an, Tah. Ahmed Mahmud Şakir, Müessesetü’r-Risale, yrs. 2000, XVII, 605; Razi, Mefâtîhu’l-gayb, XXIII, 219. Ayrıca bkz. Taberî, Camiu’l-beyan, III, 76 1 2 Copyright © 2011 by İslâmî Araştırmalar 174 Journal of Islamic Research 2011;22(3) HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Hıristiyanlar5 ve müşrikler de kendilerine göre hacc ibadetini6 gerçekleştiriyorlardır.7 Hatta müşriklerin kendilerini Hz. İbrahim‘in varisi olarak gördükleri için Araplar arasında en yaygın ortak ibadetin hacc olduğu nakledilmektedir.8 Bu manada müşriklerin haccda yaptıkları bazı fiiller Kur’an’da yürürlükten kaldırılmakta9 veya 10 düzeltilmektedir. Mekke döneminde müslümanların da hacc ettikleri belirtilmektedir.11 Hatta Müslümanlar cahiliye döneminde yaptıkları bazı fiillerin İslam olduktan sonra yanlış olduğunu düşünüp yapmaktan kaçındıkları için Allah, o ibadetin yapılmasını emretmiştir.12 Bununla birlikte Haccın farziyetinin, “güç yetirebilenlerin hacca git mesi gerekir”13 ayeti ile sabit olduğu nakledilmektedir.14 İşte biz bu çalışmamızda, haccın farziyetini ifade eden Âli İmran sûresi 97. ayeti üzerinde dutaylı bir ekilde yapılacaktır. Mustafa HOCAOĞLU racağız. Müfessirler bu ayetin tefsirinde, haccın fevri olup olmadığı, hacc için diriye veya ölüye niyabet etmenin caiz olup olmadığı? İstitâat, Haccetmeyenin hükmü ve haccın hayatta kaç defa farz olduğu gibi çeşitli konuları tartışmaktadırlar. Bizim bu konuların hepsine değinmemiz, makalemizin hacmini büyüteceği için burada istitâat, niyabeten hacc etme ve haccetmeyenin hükmü konuları işlenecektir. Zikrettiğimiz konularda önce ayetle ilgili müfessirlerin beyanları, sonra mezheb imamlarının fet vaları zikredilip delil olarak gösterilen hadisler de ğerlendirilerek bir sonuca varılacaktır. Konuların te mellendirilmesinde rivayetler etkin olduğu için nak ledilen haberlerin senet ve metin değerlendirilmetaylı si detay bir şekil de yapılacaktır. bir lıekilde yapılacaktır. taylı bir ekilde yapılacaktır. İSTİTÂAT VEyapılacaktır. taylı bir ekilde I- stitâat ve ilgili rivayetlerin inc İLGİLİ RİVAYETLERİN İNCELENMESİ I- stitâat ve ilgili rivayetlerin incelenm I- stitâat ve ilgili rivayetlerin Yahudi ve Hıristiyanların hacclarıyla ilgili bilgi için bkz. Moshe Shokeid, “Pilncelediimiz ayetin İnsan nsanlara için İnce lediğimiz aye tin “” - Allah inc I- stitâat ve ilgili rivayetlerin incelenmesi grimege: Contemporary Jewish Pilgrimege” Encylopedia of Religion, ed. Lidlara Al lahayetin içinihtilâfları Hac cetme leridenecek gerekir” bölüazdır. münsay Jones Thamson, 2005, X, 7161-7163; Mary Lee Nolan, “Pilgrimage: Roman ncelediimiz âlimlerin yok Görebildi ” kadar nsanlara Allah için Hac Catholic Pilgrimage” Encylopedia of Religion, X, 7149-7152; İbn Âşûr, etncelediimiz ayetin ” nsanlara Allah için de âlim le rin ih tilâfla rı yok de ne cek ka dar az dır. Tahrir ve’t-tenvir, Daru’t-Tunûsiyye, Tunus, 1984, II, 218. ncelediimiz ayetin ” nsanlara Allah için“Haccetmeleri gerekir” bölümünde ği miz ka da yok rıy denecek Mekke’ye gitmeye yol bulan kimsel âlimlerin ihtilâfları kadar azdır. Görebildiimiz 6 Müşriklerin hacc etmelerine dair geniş bilgi için bkz. Cevad Ali, el-Mufassal Gö reâlimlerin bildi la asıl ih tilâf, özel lik le ihtilâfları yok denecek kadar azdır. Görebildii fî tarîhi’l-arab kable’l-islam , Dâru’s-sâkî, yrs. 2001, XI, 347 vd. azdır. Görebildiimiz kadarıyla asıl ihtilâf, özellikle 1 âlimlerin ihtilâfları yok denecek kadar 7 ifadeke’ ettii hususundadır. kelimesinin neyi Mekke’ye “ Mek yegitmeye git meyeyol yol bulan bulan kimselere” Ali İmran 3/67. Söz konusu gruplar kendilerini İbrahim’e atfederek doğru“ Mekke’ye gitmeye yol bulan kimsel 15 luklarını ispata gayret etmişleridir. Ancak Allah (c.c.) Hz. İbrahim’in hanif bir ayetindeki ““İsstitâat ” kelimesi“ Mekke’ye gitmeye yol bulan kimselere” kim se“lestitâat re”15 neyi aye tin de”ın kiettii titâat Müslüman olduğunu ve Hz. İbrahim’e en layık olanın Hz. Peygamber ve onun hususundadır. kelimesinin ifade aslında istemek ”anlamında kullanıldı ümmetinin olduğunu belirtmektedir. (Ali İmran 3/67) Bilgi için bkz. Taberi, kelimesinin neyi ifade ettii hususundadır. nin ne yi ifa de et ti ği hu su sun da dır. kelimesinin ifade ettii hususundadır. Camiu’l-beyan , VI, 493;neyi İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr , III, 274-275. ifade edilmektedir. Buistemek kelime anlamında aynı zamanda kudreti de ”ın aslında kullanıldıı, istei “ stitâat 8 İbnü’l-Arabî, Ahkamu’l-kur’an, I, 374; İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, II, 218. “ stitâat ”ın as aslında istemek anlamında “İs titâat lın da is temek an lamında kullanıldıı 9 Bakara, 2/199-200; A’raf 7/31. müşriklerin çıplakanlamında olarak tavaf yap16irade olduu “ stitâat ”ınMekkeli aslında istemek kullanıldıı, istemekten kastın da . Tefsirlerde stitaat, bine kolaylıa olmutur ifade edilmektedir. Bu aynı zamanda deveihtiva tıkları için Allahın Araf suresi 31. ayetini indirdiği nakledilmektedir. Taberi, kul laifade nıl dığı, istead mek tenkelime kas da irade oldu ğu kudreti ifadeazık edilmektedir. Butın kelime aynı zamanda kudreti de ih Camiu’l-Beyan , XII, 389; Zemahşeri, el-Keşşaf an hakaik gavamidi’t-tenzil ve 17 16 ifade edilmektedir. Bu kelime aynı zamanda kudreti de ihtiva ettii için, sonraları kudret ve lıı,teyol güvenlii gibi takatda edebilme ve binek, AllahınMe k ad olmutur Tefsirlerde stitaat, kolaylıa edil mek dir. Bu kelime.vs. aynı zaman kudreazık ti deve uyûni’l-ekâvîl fî vucuhi’t-te’vîl, Dâru’l-Kütübi’l-Arabi, Beyrut, 1407; Razi, kolaylıa ad olmutur16. Tefsirlerde stitaat, azık ve binek Mefatihu’l-gayb, XIV, 228. Ayrıca Kendilerini diğer insanlardan üstün gören 16 19ve ko 17 ad ololmutur . Tefsirlerde stitaat, azık ve ih binek, ulatıracak beden sativayol etMekke’ye tigüvenlii ği için, bütün son ralavesileler rı kud ret laylığa hımskolaylıa ehli denen birad gurup diğer insanların akın ettiği Arafat’tan akın etmeulatıracak eklinde tefsir lıı, vs. gibi takat edebilme ve17edilmektedir. Allahın kolayA 16 yol güvenlii vs. 18 zlermiş. Allah “insanların akın ettiği yerden sizde akın edin” Bakara 2/200 lıı, gibi takat edebilme 17 emTef sir ler de İsti ta at, azık ve bi nek, Mek ke’ -ve Allahın k muş tur. 19 ve Allahın kolaylatırdıı her ey veya oraya lıı, yol güvenlii vs. gibi takat edebilme riyle yanlış inanca sahip Kureyşlilerin bu icraatları düzeltilmektedir. Taberî, binein” hacc için tek art olmadıı, hastalık, yalılık, ko bütün vesileler eklinde tefsir edilmektedir. Ayrıc ulatıracak 19 Camiu’l-beyan, IV, 184, 185; Maverdi, en-Nüket ve’l-uyûn, I, 261. ye ulaş tıracak bebütün den sağ lığı, yol gü venliğitefsir vs. giedilmektedir. bi ulatıracak vesileler eklinde A 19 10 Bakara 2/200. Cahiliyyete insanlar hac ibadetini bitirdikleri tefsir zaman toplanıp ulatıracak bütün vesileler eklinde edilmektedir. Ayrıca rivayetlerden geçen “azık ve 17 18 anlamına bile bulmaya güç yetirememe hacc için olmadıı, yalılık, korku ge g binein” ta katolsa edebil mehacca ve tek Alyol laart hın kolaylaş tırhastalık, dı ğı her şey müfehare–atalarının eserleri ile övünüyorlardır. Allah da bu serenomiye albinein” hacc için tek art olmadıı, hastalık, yalılık, kor ternatif olarak Allah’ı zikretmeyi Taberi, Câmiu’l-beyân , IV, 196, 198; 20 binein” hacc için emretti. tek art olmadıı, hastalık, yalılık, korku etkenlerin de azık binek Bununla haccgibi etmesinin gerekmedii belirtilmektedir. olsa bile hacca yol bulmaya güçveyetirememe anlamına geldii Razi, Mefâtîhu’l-gayb, V, 333. 11 olsa bile hacca yol bulmaya güç yetirememe anlamına ge Mesela Hz. Peygamberin hicretten önce iki defa haccettiği nakledilmektedir. 20 olsa bile hacca yol bulmaya güç yetirememe anlamına geldii, bu sebeple bu tür kimselerin Kurtûbi, el-Cami’ li akâmi’l-kur’an, Daru’l-Kütübi’l-Mısriyye, Kahire, 1964, eklinde belirten rivayetler için “bunlar senedlerinde belirtilmektedir. Bununla birlik hacc nek” etmesinin gerekmedii 20 15 IV, 143; İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-tenvîr, IV, 21. Taberî, ayetin Mekke’ye gitmeye güç yetirebilen kimseye haccın farz Bununla b hacc etmesinin gerekmedii belirtilmektedir. 20 12 21 hacc etmesinin gerekmedii belirtilmektedir. birlikte Taberi istiaatı, “azık ve biSafa ile Merve arası sa’y bu neviden bir düzeltmedir. Bakara 2/158. Bilgi için Bununla olduğunu ifade ettiğini belirtmektedir. Taberî, Câmiu’l-beyân , VI, 37. Ona göre deildir” bu gibi rivayetlerin delil“bunlar alınması caiz eklinde belirten rivayetler için senedlerinde pro nek” susunda bkz. Taberî, Câmiu’l-beyân, III, 235-237; Zemahşeri, Keşşâf, I, 208; sıhhatin, su veya bineğin ve yol emniyetinin olmaması gibiiçin mânialar var ise, osenedlerinde nek” eklinde belirten rivayetler “bunlar 13 Alinek” İmran, eklinde 3/97. belirten rivayetler için “bunlar senedlerinde haberlerdir. hu-Taberî, Câmiu’lzaman bu problem güçolan yetirebilendir, ne de yol Din susundakimse bu negibi rivayetlerin delil bulandır. alınması caiz deildir”21 dem 14 Şafii, Muhammed b. İdris, Tefsiru’l-imami’ş-şafiî, Tah. Ahmed b. Mustafa elbeyân, VI, 45. Ayrıca ayette zikredilen “men”in insandan bedel olduğundan susunda bu gibi rivayetlerin delil alınması caiz deildir”21 21 Ferrân, Daru’t-Tedmîriyye, Suudi Arabistan, Taberî, Câmiu’ldolayı mecrur, anlamının “İnsanlardan hacca gitmeye güç yetirebilenlere hacdemektedir. susunda bu gibi 2006 rivayetlerin delilI, 485; alınması caiz deildir” $5 beyân, III, 13; İbnü’l-Arabî, Ahkâmu’l-kur’an, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, cın farz”%:@/" olduğu belirtilmektedir. İbn Enbari’den de ayette zikredilen “men” "6D% 07 Lübnan, 2003, I, 169; İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-tenvîr, IV, 21. Bu konuda “İn- edatının insanlara tercüman olması ref’ makamında olduğu anlamında <4 () R "8 0 ! % sanları hacca çağır” Hacc 22/27 ayetinin de haccın farziyetini ifade eden ayet $5 %:@/" nakledilmektedir. Sanki Allah için insanlardan gerekir şek kim haccetmesi07!! "6D% 7 %! "6D%%!0%: olabileceği tartışılmaktadır. Ancak ayette hitabın İbrahim (a.s.) olmasından linde soru soruldu da “güç yetirebilenler” diye cevap verildi. Taberî, Câmi$5 bir %:@/" "6D% 07 <4 () R "8 0 ! % ? , K % !! ! 00 ? $5dolayı İslam şeriatinde haccın Ali İmran 3/97. ayetle sabit olduğu nakledilmek %:@/" "6D% 07!!!% %: u’l-beyân VI, 46; Razi, Mefâtîhu’l-gayb , VIII, 303.0 İbn Âşûr’da ayette <4 () R "8 0 ! % 7 %! "6D%%!0%: 0 7K !! % % %/ 7 tedir. Zuhaylî, Tefsîru’l-münîr fi’l-akîde ve’ş-şerîa ve’l-menhec , Daru’l-Fikr, zikredilen “yol” ibaresinin Hacca ulaştıracak imkân manasında mecaz olduğunu <4 () R "8 0 ! % 0 "% . 7 %! "6D%%!0%: ?belirtmektedir. K % !! 0 ! 00 ? Suriye, 1991, XVII, 197. Fıkıh kitaplarında da haccın farziyetinin Ali İmran et-Tahrîr ve’t-tenvîr , IV, 22. İbn Âşûr,0/ 0 0!! E 7 %! "6D%%!0%:<4&507 16 ?1%!!!?"6D%K% K % !! 0 7 00 ? 97. ayeti ile sabit olduğu belirtilmektedir. İmam Şafii, el-Ümm, Dâru’l-Ma’rife, İbn Manzur, Lisanu’l-arab , Daru Sadr, Beyrut, 1414, VIII, 242;! Sadî, 0 7K !! % % %/ Ebu ? K % !! 0 ! 00 ? " "6D % Beyrut,1990, II, 119; Serahsi, el-Mebsût, Dâru’l-Marife, Beyrut, 1993, IV, 2; Habib, el-Kâmûsû’l-fıkhî , Daru% Fikr, Suriye, 1988, I, 234. 0 7K(;( !! % % %/ 7 0 0/ 0!! ED <444 N1O/ 7 ?K % 9 17 7 ? 0 7K !! %, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, % %/ K, 00 6 , VIII, 303. Bedâiu’s-sanâî fî tertîbi’ş-şerâi yrs. 1986, II, Kâsânî, Taberî, Câmiu’l-beyân VI, 37-39, 43, 44; Razi, Mefatihu’l-gayb 0 0/ 0!! E 1%!!!?"6D%K%: !!!% %N1O )4<++ 18 118. Bunlarla birlikte0/ Mâverdî, haccın dair Hacc 22/27, ED Bakara 0 farziyetine 0!! " Taberî, Câmiu’l-beyân, IV, 44. Taberi, İbn Zeyd’den istitaatın beden sağlığı, 1%!!!?"6D%K% <444 (;( % N1O/ Ona 7 ?K % 9 ! $,ve binek 2/1961%!!!?"6D%K%:<4&,*7 ve söz konusu Ali İmran suresi 3/97. ayetlerini zikretmektedir. Mâverdî, % @7! 3* ! E ! <444 +&+* E: azık olduğunu nakletmektedir göre Hacca gidecek gücü $&$& olmayan <444 (;( % N1O/ 7 ?K % 9 !!!% %N1O )4<++ el-Hâvi’l-kebîr , Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1999, IV, 3-4. kimsenin hacc yapması gerekmemektedir. Taberî, Câmiu’l-beyân , IV, 44-45. E!$3PP4+(& <444 (;( % N1O/ 7 ?K % 9 !10 . 0 7 5 !!!% %N1O )4<++ $, % 3* ! E ! $&$& <444 +&+* E: %! $) @7! !!!% %N1O )4<++ %:<4()2(3&(&&*7<444(; $, % @7! 3* ! E ! $&$& <444 +&+* E: E!$3PP4+(& $, % @7! 3* ! E ! $&$& <444 +&+*$PE: %! 9%% .*.4 ! % / 0 E!$3PP4+(& %: 4< && % Journal of Islamic Research 2011;22(3) $) 175 %:<4()2(3&(&&*7<444(;( E!$3PP4+(& R"89""66 $) %:<4()2(3&(&&*7<444(; $P %: 4< && % % / 0 % $) 4<&&2&5 %:<4()2(3&(&&*7<444(;( $P %: 4< && % % / 0 R"89""66 $3 $P H.!/2!/2%:!$&;544( %: 4< && % % / 0 % 00 70 % !!! R"89""66 4<&&2&5 +; R"89""66 0" %: H.44(;P*%6/2%:4(P; 4<&&2&5 $3 dir. Bu manada Mekke’ye ulamasına engel olan bir durum söz konusu olduunda azık ve binek olsa da bu durumda haccın farz olmadıı belirtilmektedir.26 Mesela yatalak olan hasta- Mustafa HOCAOĞLU HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ya, kronik rahatsızlıı bulunanlara ve tek baına binekte duramayacak kadar yalı olanlara veya oraya ulaştıracak bütün vesileler19 şeklinde sa Allah’ın dinde zorluk/sıkıntı kılmadığı belirtilhaccın farz olmasının açık bir sıkıntı ve meakkat olduu, 27oysa Allah’ın dinde zorluk/sıkıntı tefsir edilmektedir. Ayrıca rivayetlerden geçen mektedir. 27 kılmadıı belirtilmektedir. “azık ve bineğin” hacc için tek şart olmadığı, hastaGörebildiğimiz kadarı ile kaynaklarda “İstitâat/ lık, yaşGörebildiimiz lılık, korku gibikadarı etkenleile rinkaynaklarda de azık ve bi“stitâat/ nek ”” ibaresine vebibinek ibaresine genellikle genellikle azık ve nek anlamı olsa bile hacca yol bulmaya güç yetirememe anlaverilkaynaı mektedir. ’a yüklenen bu anlagitmın kayanlamı verilmektedir. staat’a yüklenen bu anlamın da İsta Hz.atPeygamber'e hacca mına geldiği, bu sebeple bu tür kimselerin hacc etnağı da Hz. Peygamber’e hacca gitmek için gere20 mek içinme gereken nedir. olduu sorulunca, Nebi'nin “azık ve binektir” dedii rivayetimesinin gerek diği beistitaat’ın lirtilmekte Bunun la ken istitaat’ın ne olduğu sorulunca, Nebi’nin “azık birliktedir. Ta28beri istiaatı, “azık ve binek” şeklinde beve binektir” dediği rivayetidir.28 lirten rivayetler için “bunlar senedlerinde problem Tirmizî (ö.279/892), bu hadisin ancak brahim b. Yezid el-Hûzi el-Mekkîbukanalıyla bilindiTirmizî (ö.279/892), hadisin an cak İbrahim olan haberlerdir. Din hususunda bu gibi rivayetleb. Ye zid el-Hûzi el-Mekkî ka na lıy la bilindiğini, rin delil alınması caiz de ğildir”21 demektedir. onun hıf*460-7.!/2-66%/2 zı hakkında ilim ehlinin bazı şey ler söyle++ %!S292@:244-,, 5, Fa! kihlere$33& göre4< istitâat, ya be *. denle olur (İmam ,3* E: .!/2@/ ! 4< $&P 1: 9:S "8 diğini nakletmektedir. İbnu’l-Arabî (ö.543/1148) de % % !!! 8 .*06* 5*6 6 6,,7 Malik ö.179/795) ya malla olur (İmam Şafiî “Şerhin de”, +&& Tirmizî’nin bu ko"8 nuda, iki G %! M7 .!S21.!S2. ! $3P) 0 (ö.279/892) 7% ö.204/819) ya da hem mal, hem bedenle olur22 0%!!!!%1%!! !0"!!! 2 zayıf hadis naklettiğini, bu rivayetlerin, ne ilim, ne 1 ,,4(3; (Ebû Hanîfe ö.150/767).23 Bu çerçevede fakihler, amel, ne de hüküm ifade ettiğini belirtmektedir.29 +( @ /0 . 4 &$$* @! 9 2@!: .6* @ 2 istitâatE.%!.!S2- ’a beden sağlığı ve0 hac1$33,4(&3* %!/2A%!:2O:.6 ca götürecek binek ve Ravi İbrahim b. Yezid el-Hûzi hakkında Tirmizî, *66- 24 30 009 C7028 8 bedeni yolculuğa güç yetiremeyecek kadar azık; 6**6*!.S2!.S2%:!44424<)* İbn Mâce (ö.273/886) Ahmed b. Hanbel M1%!2$3P+44)3 has+&ta olan, fakat kendisinin yerine başkasını gön(ö.241/855) ve Nesâî’nin (ö.303/915) “metrûk”,31 @24<)2$5*E:*.4<$&)*%-! 9@%6$3P$ derme444 ye +$P* imkânı olan şeklinde an lam teİbn Maîn’in (ö.233/847), “sikâ değildir” ve 4< “leyse bi %: 6 <44 &(*ver -0mek : )**4 5*06*7 .!S2-!!%S2% 25 3;,* 1 07 66- 4< 3$$* <: :* 6*66 @! @!07 dirler. Bunlarla birlikte istitaat’ın azık ve binek şey”,32 Dârekutnî’ninG (ö.385/995) de “münkeru’l%! !-66%6S2 !$33&4&,) ile+5sınırlandırılamayacağı, oraya ulaştıracak her diği@ nakledil26 mektedir.34 & ,* ha$3P( dis”3344de$+(* 12A: @! % 1 .!/2 ! yolun bu 1: adın al*06* tında değerlen dirilmesi gerektiği +&& be+,lir til-.:+**44$++ mektedir. Bu manada Mekke’ye ulaşmasına +) -.:+**44$++ engel olan bir durum söz konusu olduğunda azık Kesânî, Bedaiu’s-sanâi, II, 122. +P A )*,, 4 &P)* % <4 (P2&; 7 <444 (;(* İmam Şafii, Tefsîru’l-imami’ş-şafiî, I, 487; Taberi, Câmiu’l-beyân, VI, 38-40, ve binek ol sa da bu durumda haccın farz olmadığı %!S2H7:.*66**,6.!S29-.$3355)@!:4 Razi, Mefâtîhu’l-gayb, VIII, 303; İbnu'l-Cevzî, Mûsiru'l-garâmi's-sâkin ilâ eşrafi'l-emâkin, Dâru'l-Hadis, Kâhire, 1995, s. 57.Mansurî, el-Muktataf, I, 349; belirtil(&3*%!S2H7:.*66**,6.!S29-.$3355) mektedir.26 Mesela yatalak olan hastaya, İbnu'l-Cevzî, Mûsiru'l-garâmi's-sâkin ile eşrafi'l-emâkin, Dâru'l-Hadis, Kâhire, kronik rahatsızlığı bulunanlara ve tek başına bi1995, s. 57. İbnu'l-Arabî, Sahîhu tirmizî bi şerhi ibni'l-arabî, Matbaatu’l-Mısriyye, ys. nekte duramayacak kadar yaşlı olanlara haccın farz 1931, IV, 28; Vahidî, el-Vasit, I, 467; Kasımî, Mehâsin, IV, 906; Ahmed Aynî, el-Binâye fî şerhi'l-hidâye, Dâru'l-Fikr, Beyrut 1990, IV, 11. olmasının açık bir sıkıntı ve meşakkat olduğu, oy27 28 29 Cessâs, Ahkâmu’l-kuran, Daru İhyai’t-Turasi’l-Arabî, Beyrut, 1405, II, 307. Cessâs, Ahkâmu’l-kuran, II, 308; İbnü’l-Arabî, Ahkâmu’l-kur’an, I, 380. Taberî, Câmiu’l-beyân, VI, 45. 22 Ebu'l-Hasen el-Maverdî, el-Hâvi’l-kebîr fî fıkhı mezhebi’ş-şafiî (şerhu muhtasarı'l-müzenî), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1994, IV, 69; Serahsî, Kitabu’l-mebsût, Dâru’l-Ma’rife, Beyruti ts., IV, 148. Zemahşerî, Hanefîler'e göre, hacc ibadetinin bedeni olduğunu söyler. Ruûsü'l-mesâil, (mesâili'l- hilâfiyyeti beyne'l-hanefiyyeti ve'ş-şâfiîyye), tahk.: Abdullah Nezir Ahmed, Dâru'lBeşâiru'l-İslâmiye, Beyrut 1987, 244. Ayrıca o maliki mezhebine göre istitaatın bedeni kuvvet olduğunu, bir kişinin bedeni kuvveti oldu mu ona haccın gerekli olduğunu nakletmektedir. Zemahşeri, Keşşaf, I, 390. 23 Maverdi, en-Nüket ve’l-uyûn, I, 411; Mustafa Hasan el-Mansurî, el-Muktataf min uyûni't-tefsir, tahk. M. Ali es-Sâbuni, Dâru'l-Kalem, Dımeşk 1996, I, 349; Ebu’l-Fadl Şihabuddîn el-Alûsî, Rûhu'l-meânî,fî tefsîri'l-kur’âni'l-azîm ve's-sebi'l-mesânî, Daru İhyâi't-Turâsi'l-Arabî, Beyrut, ts., III-IV, 7; Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Eser Neşriyat, İstanbul-1982, II, 79. 24 Maverdi, el-Hâvi’l-kebîr, IV, 7-15; Serahsî, Mebsût, IV, 147; İbn Kudame, el-Muğnî, Mektebetü Riyad, Riyad, 1981, III, 218; Taberî, Câmiu'l-beyân, VII, 43; Kasımî, Tefsiru’l-kasımî, (Mehâsinü't-tefsîr), İhyâu'l-Kutubi'l-Arabiye, IV, 906; Reşit Rıza, Kur'ani'l-azim, IV, 911; Vahidî, el-Vasît fî't-tefsîri'l-kur’âni'lmecîd, tahk.: Muhammed Muavvız, Abdulmevcud, Kütübü'l-İlmiye, Beyrut 1994, I, 467. 25 eş-Şafiî, Muhammed b. İdris, el-Ümm, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1983, II, 123; Maverdi, el-Hâvi'l-kebîr, c. 4, s. 6; Zemahşerî, Ruusü'l-mesâil, 244. 26 Kesânî, Bedaiu’s-sanâi, II, 122. 19 20 21 176 30 Zehebî, Divânu'd-duafâ ve'l-metrukîn, I, 62; Ukaylî Ebû Ca'fer, Kitâbu'd-duafâi'l-kebîr, tahk.: Kal'acî, Kütübü'l-İlmiye, Beyrut 1984, IV, 348. 31 Muhammed Elbanî, İrvâu'l-galîl fî tahrîci ehâdisi menâri's-sebîl, Mektebetü'lİslamiye, Beyrut 1995, IV, 162. 32 Leyse bi-Şey: “Lâ yusâvî şeyen” ile aynı manaya gelen cerh lafızlarındandır. Cerhin dördüncü derecesine delâlet eden bu iki lafız da “bir para etmez, bir şeye değmez” manasına gelir. Kaide olarak cerhin dördüncü mertebesinden itibaren daha ağırlarına ve en ağır cerh lafızlarına varıncaya kadar bütün lafızlarla cerhedilen ravilerin hadisleri ne yazılır, ne i'tibar için dikkate alınır, ne de istişhâda yarar addedilir. Bu itibarla hakkında “leyse bi şey”in veya aynı manaya gelen aynı derecede bulunan lâ yusâvi şey'en denilerek cerh hükmü verilen ravinin hadisleri terkedilir. Hiç bir şekilde itibar edilmez. Bununla birlikte İbn Hacer el-Askalanî'nin İbnu'l-Kattân el-Fâsî'den naklettiğine göre meşhur cerh ve ta'dil imamı Yahya b. Ma'în'in, hakkında Leyse bi şey'in dediği ravi, rivayeti çok az olan biridir, yani kalîlu'l-hadisdir. İmâm-ı Şafi'î ile elMuzenî aynı lafzı Kezzab’ın karşılığı olarak kullanmışlardır. Mücteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1992, s. 201. 33 Munkeru’l-Hadis: “Hadisleri münkerdir” manasına cerh lafızlarındandır ve cerhin üçüncü mertebesine el-Irâkî'nin eklediği lafızlar arasında yer alır. Hakkında Munkeru'l-Hadis cerh hükmü verilen ravinin hadisleri dinî konularda hüccet sayılmaz. Ancak büsbütün reddedilmez, itibar için yazılır. Buhârî, diğer cerh ve ta'dil imamlarından ayrı olarak münkeru'l-hadîs lafzını cerhin daha ağır olan beşinci mertebesinde yer alan metruku’l-hadîs lafzı yerine kullanmıştır. Buna göre onun munkeru'1-hadîs dediği bir ravinin hadisini rivayet etmek helâl olmaz. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 273. 34 Zeylaî, Nasbu'r-râye li ehâdisi'l-hidâye, Mektebetü'l-İslamiye, Riyad 1973, II, 8. Journal of Islamic Research 2011;22(3) HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Başka bir rivayette ise, “hacca gitmek için gereken istitâat nedir?” sorusuna, Hz. Peygamber‘in, “Sırtına binebileceğin bir deve bulmandır” dediği nakledilse de bu hadisi,35 ravi Hüseyin b. Abdullah b. Demîre’den dolayı mevzû kabul edilmektedir. O’nun hakkında, İmam Mâlik (ö.179/795), “yalancı”, Ebû Hâtim (ö.277/890), “metruku’l-hadis”,36 “yalancı”, Buhârî (ö.256/870), “münkeru’l-hadis”,37 İbn Maîn (ö.233/847) de “güvenilmez” demektedirler.38 İbnu’l-Münzir’den (ö.318/930) “İçerisinde ‘azık ve binek’in geçtiği müsned olarak rivayet edilen hiçbir hadisin sahih olmadığı” nakli yapılmaktadır.39 Ayrıca, bu rivayetlerin, Hasan Basrî‘den (ö.110/728) ‘mürsel’ olarak rivayet edilmesinin doğru olduğu ifade edilmektedir.40 Müsned olarak nakledilenlere gelince bu haberin, İbrahim b. Yezid tarafından rivayet edildiği, o‘nun, İbn Maîn ve diğerleri tarafından “metrûk” diye cerh edildiği açıklanmaktadır.41 Buna mukabil Şevkânî (ö.1250/ 1834), bu hadisin tariklerinin çok olmasının, hadisin değerini hiç olmazsa ‘hasen li-ğayrihi’ mertebesine yükselttiğini, onun, bazı tarikleri hakkında söz söylenmiş olmasının da bu görüşe zarar vermeyeceğini düşünmektedir.42 Bu konuda Zuhaylî, alimlerin istitâat’tın azık ve binek olduğuna dair Tirmizî’nin zayıf olarak naklettiği hadise dayandıklarını iddia etmektedir.43 Zeylaî, “Hacca yol bulmak, azık ve binektir” hadisinin İbn Ömer (ö.71/690), İbn Abbas (ö.68/687), Enes (ö.93/), Aişe (ö.58/678), Câbir, Abdullah b. Amr b. Âs (ö.65/684) ve İbn Mesud (ö.32/652) tarafından nakledildiğini belirttikten Dârekutnî, Sünen, tahk.: Seyyid Abdullah Haşim, Dâru'l-Mehâsin, Kâhire, ts., II, 218. Metruku’l-Hadis: Kısaca metrukün da denir. Her ikisi de “hadisleri terkedilmiş” manasına cerh lafızlarındandır. Cerhin ağırına delâlet eden beşinci mertebesinde yer alırlar. Bu itibarla rnetrûku'l-hadis veya kısaca metruk denilerek cerh edilen ravinin hadisi makbul olmadığı gibi kendisi de terk edilir. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 223. 37 Kurtubî, Ahkâm, II, 139. 38 Dârekutnî, Sünen, II, 218. 39 İbn Hacer, Fethu’l-bârî, III, 379; Zeylaî, Nasbu’r-râye, II, 9. İbnü’l-Arabî de bu konuda sahih bir rivayet gelmediğini belirtmektedir. İbnü’l-arabi, Ahkâmu’l-kuran, I, 377. 40 Şevkânî, Neylü'l- evtâr şerhu münteka'l-ahbâr, Bâbu'l-Halebî, Mısır, ts., IV, 322. 41 Zeylaî, Nasbu’r-râye, III, 9. 42 Şevkânî, Fethu'l- kadîr, I, 463. 43 Vehbe Zuhaylî, et-Tefsîru'l-munîr fi'l-hakîkati ve'ş-şerîati ve'l-menhec, Dâru'l-Fikr, Dimeşk 1991, IV, 15. 35 36 Journal of Islamic Research 2011;22(3) Mustafa HOCAOĞLU sonra, bu rivayet hakkında şu notu düşmektedir: “İbn Ömer’den (ö.71/690) gelen rivayet, Tirmizî (ö.279/892),44 Beyhakî (ö.458/ 1066),45 Dârekutnî (ö.385/995),46 İbn Mâce (ö.273/886),47 İbrahim b. Yezid el-Hûzi kanalıyla48 nakledilmektedir.” Ravi İbrahim b. Yezid el-Hûzi hakkıdaki cerhi yukarda nakletmiştik. İbn Mâce (ö.273/886), İbn Abbas hadisini nakletse de49 Elbânî, bu senedin zayıf olduğunu, ravi Hişam b. Süleyman’ın, mutâba’at50 olduğunda “makbul”, ancak buradaki gibi münferid kaldığında “leyyinu’l-hadis”51 olduğunu belirtmektedir.52 Ayrıca onun hakkında Ebû Hâtim (ö.277/890) “muztaribu’l-hadis”53 olduğunu nakletmektedir.54 Dârekutnî’nin (ö.385/995) “Sünen”inde55 nakledilen İbn Abbas (ö.68/687) hadisinin isnadındaki 44 et-Tirmizî, Muhammed b. Îsa, es-Sünen, Babun mâ câe fî îcâbi’l-hacci bi’zzâd ve’r-râhile no: 813, tahk.: Ahmed Mahmud Şakir ve diğerleri, Daru İhyai’tTurâsi’l-Arabî, Beyrut, ts., 45 Beyhaki, Şua'bu'l-iman, Babu fi’l-Menâsik no: 3924., tahk.: Muhammed esSaîd, Daru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1990. 46 Dârekutnî, es-Sünen, Kitabu’l-Hacc no: 1 47 İbn Mâce, es-Sünen, Babu mâ yucebu’l-hacc no: 2896. 48 İsnadı, İbrahim b. Yezid el-Hûzi> Muhammed b. Abbad b. Cafer elMahzumi> İbn Ömer > şeklindedir. 49 İbn Mace, es-Sünen, Babu mâ yucebu’l-hacc no: 2897; İsnadı, Suveyd b. Saîd> Hişam b Süleyman el-Kuraşi> İbn Cüreyc> şeklindedir. 50 Mutâba'at: Tabi olmak, ardından gitmek, izlemek manası veren tebi'a kök fiilinin mufâ'ale babından masdardır. Terim olarak hadîs usulünde ifade ettiği mana şöyle açıklanabilir. Ravisi rivayette infirad ettiğinden ferd olduğu sanılan bir hadis, başka tarik veya tarîklardan rivayet edilip edilmediğini anlamak üzere çeşitli hadîs kitaplarından araştırılır. İtibar adı verilen bu araştırma sonunda o hadîsin bir başka ravi tarafından rivayetinde tek kalan ravinin şeyhi veya şeyhinin şeyhinden rivayet edildiği anlaşılırsa mutâba'at hâsıl olmuştur. Bu manaya göre mutaba’at, şeyhinden rivayetinde tek kalmış sanılan bir raviye bir başka ravinin tabi olarak ya o şeyhten veyahut o şeyhin şeyhinden aynı hadîsi rivayet etmesi demek olur. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 289. 51 Leyyinu’l-Hadis: “hadisde gevşektir” manasına cerh lafızlarındandır. Cerhin birinci mertebesine ve en hafifine delâlet eder. Rivayete göre Hamza b. Yusuf es-Sehmî, meşhur âlim ed-Dârekutnî'ye “Falan ravi leyyindir dediğin zaman neyi kasdediyorsun?” diye sorduğunda o, “Bir kimse hakkında Leyyinu'l-hadîs diyecek olursan, onun adaletten düşürmeyecek bir kusurla mecruh olduğunu ifade etmek isterim” demiştir. Buna göre Leyyin, adalet vasfını kaybettirmeyen bir kusuru görülen ravinin cerhinde kullanılan bir cerh lafzı olmaktadır. Bu ve benzeri cerhin en hafifine delâlet eden lafızlarla cerhedilen ravinin hadisleri terkedilmez. İ'tibar için yazılır. Şu da var. Cerh ve ta'dil âlimlerinin, sadece Leyyin cerh lafzı ile Leyyinu'l-Hadis lafzını kullanmalarında birlik yoktur. Bir kısım leyyin lafzı ile dini emirlerde gevşekliği, leyyinul-hadis derken de rivayette gevşek davranmayı, rivayet kaidelerine önem vermemeyi kasdederler. Rivayette gevşek davranmayı dinî konulara rivayette kusur ederek gevşek davranmanın sonucu olarak kabul eden, dolayısıyla ikisini birbirinden ayırmayanlar da vardır. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 202. 52 Elbânî, İrvâu'l-Galil, IV, 160. 53 Muztarıbu’l-Hadis: “Hadisleri muztaribdir” manasına gelen bir tabir olup hadîs ravilerinin teennisinde kullanılan lafızlardandır. Cerhin üçüncü derecesine delalet eder. Kaide olarak cerhin bu mertebesinde bulunan lafızlardan biriyle cerh edilen ravinin hadîsleri ile ihticac edilmez. Ne var ki büsbütün yabana da atılmaz, i'tibar için yazılır. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 302. 54 Ukaylî, Duafâ, IV, 348; Zeylaî, Nasbu'r-Raye, III, 8. 55 Dârekutnî, Sünen, Kitabu’l-Hacc no: 13; İsnadı, Davud b. Zibirkan> Abdulmelik> Ata> İbn Abbas> şeklindedir. Bir başka tariki ise, Huseyn b. Mehârik> Muhammed b. Halid> Semmâk b. Harb>- İkrime> İbn Abbas> şeklindedir. 177 Mustafa HOCAOĞLU HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ravi Dâvud b. Zibrikân hakkında Buhârî (ö.256/870), “Onun hadisi mukâribtir”;56 İbn Maîn (ö.233/847), “Leyse bi şey”; Ebû Zura’, “metrûk”; Ebû Dâvud (ö.275/888), “zayıf, hadisi terk edilir”; Cüzcânî, “yalancı” demektedirler.57 Dârekutnî (ö.385/995), Huseyn b. Mehârik’i, hadis uydurmasından dolayı cerh etmektedir. İbn Hibbân da (ö.354/965) “onunla ihticac caiz değildir” demektedir.58 Hâkim (ö.405/1048), Enes hadisini “Müstedrek”inde, Said b. Ebi Arube, Katâde, Enes... tarikiyle vermekte ve bu hadisin Buhârî ve Müslim’in şartına göre sahih olduğunu, ancak onların bu hadisi tahric etmediğini beyan etmektedir.59 Bunun karşısında Hâfız, onun tarikinin zayıf olduğunu belirtmektedir.60 Aslında Enes hadisinin üç tariki vardır. Bu hadisin merfû olarak nakledilmesinde ravi İbn Ebî Zâide tek kalmaktadır. Elbânî, “İbn Ebî Zâide’nin bu hadisi, şeyhinin ihtilât61 etmesinden önce mi, yoksa sonra mı rivayet ettiğini biz bilmiyoruz.” demektedir.62 Beyhakî (ö.458/1066), mürsel olan rivayetin daha tercihe şayan, merfû olarak nakledilmesinin ise ancak bir “vehmin” neticesi olduğunu beyan etmektedir.63 Ahmed Abdulhâdi (ö.744/ 1344) bu hadisin, merfû olarak hiçbir Mukâribu’ l-Ha dis: Ravilerin tadilinde kullanılan tabirlerden biri olan mukaribul hadis “hadisi güzel ve doğru” manasında kullanılmıştır. Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 274 57 Beyhaki, Şua'bu'l-iman, Babu fi’l-Menâsik no: 3924., tahk.: Muhammed esSaîd, Daru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1990. 58 Dârekutnî, Sünen, II, 218; Zeylaî, Nasbu'r-raye, III, 9; Zehebî, el-Mîzan, II, 554. Elbânî, İrvâu’l-Galîl, IV, 165. 59 el-Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ale’s-sahîhayn, Kitabu’l-Hacc, no: 1613, tahk.: Mustafa Abdulkadir Atâ, Daru’l-Kütübü’l-İlmiye, Beyrut 1990, Hammad b. Seleme> Katade> Enes'ten nakletmiştir ki Ravi, Hammad, O, Ebû Katade Abdullah b. Vakıd el- Harrânî'dir. Ebû Hâtim'in dediği gibi O, münkeru'l-hadistir. Ancak onu, Ahmed sika görür. Şevkânî, Neylü'l- evtar, IV, 322; İbn Hazm, Muhallâ, tahk.: Ahmed M. Şakir, Dâru't-Turâsi’l-Arabî, Kâhire 1349, VII, 55; Dârekutnî, Sünen, II, 216; Ancak “Takrib” de İbn Hacer, “O, metruktur, tedlis yapar.” demektedir. Elbânî, İrvâu’l-galîl, IV, 161. 60 Şevkânî, Neylü'l- evtâr, IV, 322. 61 İhtilat: Karıştırmak manasına “halt” aslından iftial babında mastardır. Karışmak demektir. Kişinin akıl ve şuuru bozulmak manasında kullanılır. Usulü hadis terimi olarak, metain-i aşeredan sû'u'l-hıfz (kötü ezberleme) ve kesretu'lgalat (çok hata yapmak) la ilgilidir ve ravinin aklî melekelerinin zayıflaması sonucu şuurunun karışmasıyla rivayet ettiği hadislerin farkında olmamasıdır. İhtilat sonucu hafızasını kaybeden, hadislerini karıştıran raviye muhtelit denir. İhtilata uğramış ravilerin hadisleri merduddur. Bunda âlimlerin görüş birliği vardır. Ancak ihtilat vaki olmadan önce sika olan ravinin hadisleri ihtllattan önce rivayet edildiği bilinirse makbul olur. Eğer ihtilattan sonra rivayet edildiği malum olursa reddedilir. Bunda da âlimlerin görüş birliği vardır. İhtilattan önce mi, sonra mı rivayet edildiği bilinmeyen hadisleri hakkında tevakkuf edilir; yani kesin kabul veya red hükmü verilmez. Aynı şekilde ihtilafında şüphe edilen; bir başka deyişle ihtilata ma'ruz kalıp kalmadığı kesin olarak bilinmeyen ravinin hadisi hakkında da kabul veya red hükmü verilmez. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 147. 62 Elbânî, İrvâu’l-galîl, IV, 161. 63 Beyhaki'ye göre de Hasan'ın mürsel olarak rivayet etmesi, doğru olan rivayettir. Bk. Neylü'l- Evtar, IV, 322. 56 178 sünen kitabında tahriç edilmediğini, Katâde’nin (ö.118/736), Hasan’dan (ö.110/728) mürsel olarak rivayetinin sahih, Enes’ten nakledilmesinin ise bir vehmin sonucu olduğunu haber vermektedir.64 Dârekutnî, Aişe (ö.58/678) hadisini “Sünen”inde65 nakletse de, bu hadisi Ukaylî (ö.322/933) “Duafâ”sında zikretmektedir.66 Bu rivayet, senedindeki Attâb b. A’yun’la illetlendirilmektedir. Ayrıca Attâb hadisinde bir vehmin olduğu beyan edilmektedir.67 Beyhakî de (ö.458/1066) “Kitabu’lMa’rifesi”nde bunun şâz68 bir rivayet olduğunu belirttikten sonra rivayetle ilgili bir başka sened zikretmektedir.69 Said b. Mansur, “Attâb, Rey’de yaşadı ve sikadır” demektedir. Ebû Hâtim, onu, “sikâ” olarak görmüştür. Ebû Zur’aoda (ö.264/877) “onda bir beis yoktur” demiştir.70 Dârekutnî (ö.385/995), Câbir hadisini “Sünen”inde,71 Hz. Aişe hadisinin lafzıyla nakletmektedir. Ravi Muhammed b. Ubeydullah el-Leysî terkedilmiştir. Onun zayıflığı konusunda âlimler, ittifak etmektedir. Onun hakkında Buhârî, “münkerü’lhadis”, Nesâî, “metruku’l-hadis” demektedir.72 Dârekutnî, İbn Mes’ud (ö.32/652) hadisini “Sünen”inde”73 Behlül b. Ubeyd kanalıyla nakletmektedir. Behlül b. Ubeyd hakkında Ebû Hâtim (ö.277/890), “daîfu’l-hadis”;74 Ebû Züra’ (ö.264/ 64 Abdulhâdî, Muhammed b. Ahmed, Tenkîhu’t-tahkîk fî ehâdîsi’t-ta’lîk, tahk.: Sâmî b. Muhammed b. Câdillah, Abdulaziz b. Nasır, Dâru Edvâi’s-Selef, Riayd, 2008, III, 381; Elbanî, İrvâu’l-galil, IV, 160. 65 Dârekutnî, es-Sünen, Kitabu’l-Hacc, no: 7; İsnadı, Attab b. A'yun> Süfyan Servi> Yunus b. Abid> Hasan> Ümmihi> Aişe> şeklindedir. 66 Ukaylî, Duafâ, IV, 332. 67 Zehebi, el-Mizan, IV, 27. 68 Şâz: Hadis ıstılahı olarak ravinin muhalefetinden doğan bir zayıf hadis çeşididir. Hadis Usulü âlimleri tarafından az da olsa değişik şekillerde tarif edilmiştir… İmam Şâfi'î'ye göre söz güvenilir bir ravinin rivayet edip de başkalarının etmediği hadis değil; güvenilir bir ravinin başkalarının rivayetine aykırı olarak rivayet ettiği hadistir… şâz, güvenilir bir ravinin gerek zabt fazlalığı, gerekse diğer ravilerde aranan hususlar itibariyle kendisinden daha üstün bir raviye aykırı olarak ve tek başına naklettiği hadistir… Şâz hadisler zayıf hadisler olduklarından merdûd sayılmışlardır. Bu bakımdan dinî meselelerde hüccet olamazlar. Bir başka deyişle, Şâz hadisle amel edilmez. Karşılığı olan mahfuzla amel edilir. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 373. 69 Zeylâi, Nasbu’r-Raye, III, 7-10. 70 Said b. Mansur, Sünen, III, 1078. 71 Dârekutnî, es-Sünen, Kitabu’l-Hacc, no: 1; Zeylaî, Nasbu’r-Raye, III, 10. İsnadı, Muhammed b. Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr> Ebi'z-Zübeyr veya Amr b. Dinar> Cabir> şeklindedir. 72 Elbânî, İrvâu’l-Galîl, IV, 165. 73 Dârekutnî, es-Sünen, Kitabu’l-Hacc no: 5. İsnadı, Behlül b. Ubeyd> Hammad b. Ebi Süleyman> İbrahim b. Alkame> İbn Mes'ud> şeklindedir. 74 Daîfu’l-Hadis: Hadisi zayıf manasına gelen bu tabir de cerh lafızlarındandır. Cerhin üçüncü mertebesinde yer alır. Genellikle hadisleri zayıf olan raviye delâlet ederse de bu lafızla cerhedilen ravinin rivayetleri İbn Ebi Hatim erRâzî'ye göre matrûh/metruk addedilmez, aksine i'tibarda dikkate alınabilir. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 57. Journal of Islamic Research 2011;22(3) HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ 877), “leyse bi şey”; İbn Hibbân (ö.354/965), “hadis hırsızı”; Hâkim (ö.405/1048) de “mevzu hadis rivayet ederdi” demektedirler.75 Bu konuyla ilgili olarak Abdulhak İşbilî (ö.581/1185), İbn Dakîk el-Îd (ö.702/1302) ve İbnü’l-Münzir (ö.318/930), “Söz konusu hadislerin, bütün tarikleri zayıftır, kendileriyle delil getirilecek bir isnat yoktur” demektedirler.76 İbn Dakîk elÎd, “İmam”ın da şöyle demektedir: “Her ne kadar Dârekutnî (ö.385/995) bu hadisi, Câbir, Enes, Abdullah b. Amr b As, Abdullah b. Mes’ud ve Aişe’den nakletmekte ise de, bu rivayetlerin hiç birisi delil olma özelliği taşımamaktadır”.77 Hadislerin sıhhat derecelerini bu şekilde özetledikten sonra Râzî’nin (ö.606/1232) şu tespitiyle bu konuyu bitirelim: “İkrime’nin (ö.105/723) şöyle dediği rivayet edilir. “İstitâat, beden sağlığı ile binecek bir şey bulamadığı zaman yürüyerek gidebilmektir. Bil ki bedeni sıhhatli olan ve yürümeye gücü bulunan herkes hakkında binecek bir şey bulamadığı zaman “O, bu işi yapabilir.” denilmesi uygundur. Binanenaleyh bu istitâat’ı, azık ve binit bulabilmek manasına almak, lafzın zahirini terk etmektir. Binanenaleyh böyle bir tahsis için ayrı bir delile ihtiyaç vardır. Bu konuda rivayet edilmekte olan haberlere dayanmak mümkün değildir. Çünkü âhad hadislerden dolayı kitabın (ayetin) zahiri terk edilemez. Hele Taberî (ö.310/922),78 bu haberlerin ravilerini ta’n etmişken.79 Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki, istitâatı azık ve binek şeklinde tarif eden rivayetler tahlil edildiElbânî, İrvâu’l-Galîl, IV, 166. Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, IV, 422; Said b. Mansur, Sünen, c. 3, s. 1082; İbn Hazm, Muhallâ, VII, 55; Elbânî, İrvâu’l-galîl, IV, 167. 77 Zeylaî, Nasbu’r-râye, III, 10; Elbânî, İrvâu’l-galîl, IV, 167. 78 Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Taberi, istitâa'nın “azık ve binek olduğuna dair nakledilen rivayetlerle ilgili “bunlar senedlerinde problem olan haberlerdir. Din hususunda bu gibi rivayetlerin delil alınması caiz değildir” demektedir. Taberî, Câmiu’l-beyân, VII, 45. 79 Râzî, Tefsîr-i kebîr, VI, 497. Kaffâl, Cüveybir yoluyla, Dahhâk'ın şöyle dediğini nakleder. “Bir insan, genç ve sıhhatli olur, fakat haccedecek kadar parası bulunmaz ise, o kimsenin haccını yapacak para elde edinceye kadar, amelelik yapması gerekir. Bunun üzerine birisi Dahhâk'a, Allah, insanlara Beytullah'a yaya yürüyüp ziyaret etmelerini emreder mi? deyince, Dahhâk, “Bir insanın Mekke'de alacağı bir miras olsa, onu orada bırakır mı? diye sorar. Adam da hayır! Diz üstü bile olsa oraya gider.” der. Bunun üzerine Dahhak, İşte bunun gibi, Ona, Beytullah'ı hac etmesi farz olur.” Ayrıca bk. Zemahşerî, elKeşşâf, I, 447; Ebussuud, İrşâdu'l-akli's-selim, II, 61. Dahhâk’ın bu yaklaşımını Cessâs kabul etmemektedir. Cessâs’a göre yürümede meşakkat olduğu için, binek bulamayana hacc gerekmez. Ahkâmu’l-kur’an, Dâru'l-Fikr, Beyrut-1993, II, 37. 75 76 Journal of Islamic Research 2011;22(3) Mustafa HOCAOĞLU ğinde, bu nakillerin delil teşkil etmediği görülmektedir. Ayetten anlaşılan istitâat, müfessirlerin ve fakihlerin de ifade ettiği gibi “Kâbe’ye gidebilme imkânıdır”80 veya “Hacca ulaştıran bütün vesilelerdir.” Günümüz açısından konuya bakacak olursak, Diyanet İşleri Başkanlığı kurayla seçtiği hacı adaylarının dışında özellikle hacda görev yapacak sağlık personeli, din görevlisi gibi çeşitli branşlarda görevli tahsis etmektedir. Bu görevliler hac ibadetlerinin yanında Türk Hacılarının ibadetlerini daha rahat yapabilmelerini sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu görevler de bize göre hacc için bir sebep/istitâ’at olmaktadır. İşte bu sebebe ulaşanlar, hacca gidebilirler, ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapılan bu tür ibadetlerden Cessâs’ın da ifade ettiği gibi ücret alınmaması gerektiğini düşünmekteyiz.81 Her ne kadar bazı âlimler, bu tür ibadetlerden ücret alınabileceğini düşünse de Cessâs, Allah’a yakınlaşmak için yapılan ibadetlerde ücret almanın caiz olmadığını ve bu tür ibadetlerin ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapılacağını belirterek, bu ibadetlerde yapılan icârenin/ücretlendirmelerin bâtıl olduğunu iddia etmektedir.82 Dârimî’de nakledilen bir haberde, Hz. Musa’nın “Allah’ın rızasını kazanmak için yaptığı bir işin karşılığını bu dünyada almayacağını” ifade ettiği nakledilmektedir.83 Ayrıca Kur’an’da bütün peygamberlerin, davetlerinin karşılığında kimseden bir mal84 veya ücret/karşılık istemedikleri belirtilmektedir.85 Bununla birlikte Allah’ın rızası için yapılan bir iyiliğe karşın Cessâs, Ahkâmu'l-kur’an, II, 36; Mustafa Merâği, Tefsîru merâği, IV-VI, 9; Sıddık Hasan Hân, Fethu'l-beyân, I-II, 101. 81 Cessâs, Ahkâm, II, 607. 82 Cessâs, Ahkâm, II, 283. Konuyla ilgili tartışmalar için bkz. İbn Kudame, elMuğnî, II, 231. 83 Rivayetin ilgili kısmı şu şekildedir: “...Hz. Musa, Mısır’da adam öldürüp Firavun’un kendisine ceza vereceğini öğrenince Medyen’e doğru kaçar. Medyen kuyusuna geldiğinde iki kızın hayvanlarını sulamak için beklemekte olduğunu görür. Onlara niye beklediklerini sorar. Onların babalarının yaşlı, kendilerinden başka da kardeşlerinin olmadığını söylediklerinde, onların koyunlarını sular. Bir gölgeliğe çekilerek Allah’a kendisine yardım etmesi için dua eder. Bu duayı duyan kızlar, babalarına durumu açıklarlar. İki kız Hz. Musa’nın yanına utanarak gelirler ve babalarının, ona yaptığı işin ücretini vermek için davet ettiğini belirtirler. Hz. Musa yaşlı adamın evine geldiğinde sofranın hazırlanmış olduğunu görür. Yaşlı adam kendisini sofraya davet eder, ancak Hz. Musa bunu kabul etmez. Yaşlı adam ona davetine neden karşılık vermediğini sorunca Hz. Musa, bu yemeğin yaptığı işin karşılığı olarak verildiğini düşündüğü için yemediğini, çünkü Allah’ın rızasını gözeterek yaptığı bir işin karşılığını, dünyada bir yemekle dahi olsa almayacağını ifade eder.” Rivayet için Bkz. Dârimî, Sünen, Babu fî İ’zâmi’l-İlmi, hd. no: 647. 84 Hud 11/29. 85 Hud 11/51, 26/109, 127, 145, 164, 180. 80 179 Mustafa HOCAOĞLU HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ teşekkür dahi beklenilmemesi gerektiği ifade edilmektedir.86 Hz. Peygamber de “Kur’an’ın Allah’ın rızasını elde etmek, tartışmada galip gelmek ve dünya menfaatlerini kazanmak gibi üç amaç için okunacağını” belirtmektedir.87 Yine Hz. Peygamber, “bir zaman gelip insanların Kur’an okuyacaklarını, ancak ücretlerini âhirete bırakmayıp dünyada alacaklarını”88 yani bu tür kimselerin “İnsanlardan yaptıkları faaliyetin ücretini isteyeceklerini”89 ifade etmektedir. Hatta bu şekilde yaşayan kimselerin “fâcir” ve onların “Kur’an’la geçindiği”90 ve “cennetin kokusunu duyamayacakları”91 ifade edilmektedir. Biz, bu tür rivayetlerden Allah’a yakınlaşmak için yapılan Kur’an okuma, hac veya diğer ibadetler için ücret alınmaması gerektiği sonucuna varmaktayız. Ayrıca Hz. Peygamber’in hicret ederken Hz. Ebu Bekr’in hediye ettiği deveyi hediye olarak kabul etmeyip satın alması,92 üzerinde düşünülmesi gereken diğer bir konudur. NİYABETEN HACC VE İLGİLİ RİVAYETLERİN İNCELENMESİ Müfessirler âyette ifade edilen “hacca yol bulmaya güç yetirme” bölümünü tefsir ederken, hacca mani olan hastalık, kronik rahatsızlık, yaşlılık gibi bir şeyin bulunması durumunda kişinin hacc etmesi gerekmediğini ifade etmelerine rağmen âyete değil de aşağıda da ifade edileceği gibi bazı rivayetlere dayanarak niyabeten hacca fetva vermektedirler.93 Bu konuda fıkıhçıların görüşlerini de şu şekilde İnsan 76/8. Dârimî, es-Sünen, Babu fazli men karae’l-kur’an, hd. no: 3329; Acurrî, Ahlâku ehli’l-kur’an, thk.: Muhammed Amr b. Abdullatîf, Dâru’l-Kütübi’lilmiyye, Beyrut, 1987, s. 85, 132. 88 İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, Babu men kerihe en yeteekkele bi’l-kur’an, hd. no: 30004; Acurrî, Ahlâku ehli’l-kur’an, s. 94, 95. 89 İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, Babu fîmen tenfeahu kırâatu’l-kur’an, 30195; Acurrî, Ahlâku ehli’l-kur’an, s. 107 90 Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, Babu fî terki kırâati’l-kur’ani ve’l-mesâcid, hd. no: 2626; Acurrî, Ahlâku ehli’l-kur’an, s. 106. 91 Ebu Dâvud, es-Sünen, Babu fî talebi’l-ilmi li gayrilleh, hd.no: 3666; Acurrî, Ahlâku ehli’l-kur’an, s. 128. 92 Suheylî, er-Ravdu’l-Unuf, II, 314. 93 Cessâs, Ahkâmu'l-kur’an, II, 308, 310; İbnü’l-Arabî, Ahkâmu’l-kuran, I, 378. Tabii burada bir insanın yabancı bir adamın imkân vermesi ile hacca gitmesine karşı çıkılmaktadır. İbnü’l-Arabî, Ahkâmu’l-kuran, I, 380. Bu açıdan kaynaklarda görebildiğimiz kadarı ile veya en azından delil olarak ileri sürülen rivayetlerde niyabet eden, hacca gitmeyen veya gidemeyen kimselerin evlâdıdır. Ayrıca Cessâs, burada vasiyet edilmesi gerektiğini de ifade etmektedir. Ayrıca o, hastalık vb. sebeplerden dolayı yol bulamayanların hacc etmesini gerekli görmezken, Has’amlı kadın rivayetine dayanarak, bazı manialardan dolayı hacca gidemeden ölen mevtanın malından, başkasının hacc edebileceğini iddia etmektedir. Cessâs, Ahkâmu'l-kur’an, II, 310. 86 87 180 özetlememiz mümkündür. İmam Mâlik (ö.179/795), Ahmed b. Hanbel (ö.241/855), Süfyan es-Sevrî (ö.161/777) ve İshâk (ö.238/ 852), âciz olan diriye niyabeten haccı caiz görmezken, ölen kimse için caizdir demektedirler.94 İmam Şafii ise âciz olan diriye niyabeti caiz görmektedir.95 Bu düşünceyi Ebû Hanîfe (ö.150/767) biraz daha genişleterek hacca gitmeye gücü yeten için de nâfile olarak, hacca niyabeten başka birini göndermesini caiz görürken, İmam Şafiî (ö.204/819), buna karşı çıkmaktadır.96 İbrahim en-Nehaî (ö.95/714) ise, hiç kimsenin diğeri adına, hacca gidemeyeceğini söylemektedir.97 Şürünbilalî (ö.1069/1658) ise, ölünün ne orucunun tutulmasını, ne de namazının kılınmasını caiz görmektedir.98 Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî (ö.189/804), “Hasta olup, hacca gücü yetmeyen ve bu hastalığı iyileşmeden ölen veya hapishanede olup da çıkamadan ölen kimse için de niyabet etmenin caiz olduğunu” söylemektedir.99 Ebû Hanîfe (ö.150/767) ve İmam Mâlik’e (ö.179/795) göre, ölünün vasiyeti üzerine hacca niyabeten gidilebilir.100 Onlara göre, hac bedeni bir ibadet olduğu için ölünün vasiyeti olmazsa, ölümle diğer bedeni ibadetlerin düştüğü gibi hac da düşmektedir.101 Niyabet etmeyi ve özellikle evladın babası veya annesi için hacca gitmesinin caiz olduğunu söyleyen imamlar, şayet evlat hacca gitmesi için babasına mal verse, İmam Şafiî (ö.204/819), Hz. Peygamber’den nakledilen “Evlatlarınız, sizin en güzel kazancınızdır” hadisine binaen,102 babanın, evladın verdiği bu malı kabul etmesi gerektiğini söylerken, Ebû Hanîfe (ö.150/767) ve İmam Mâlik (ö.179/795) bu görüşü reddetmektedirler. Yani onlara göre babanın, bu malı kabul etmemesi gerekir.103 İbn Şeddâd, Yusuf b. Rafi’, Delâilu'l-ahkâm min ehâdisi aleyhi's-selâm, Dâru'l-Kuteybe, Dımeşk 1993, III, 127. Maverdi, el-Hâvi’l-kebîr, IV, 9. 96 İbn Hacer, Fethu'l-bârî, IV, 66. 97 İbn Şeddâd, Delâilu'l-ahkâm, II, 128. 98 Zemahşerî, Ruusü'l-mesâil, s. 248, Eseri tahkik eden Abdullah Nezir Ahmed’den naklen. 99 Muhammed eş-Şeybânî, el-Asl, Âlemu'l-Kütüb, Beyrut 1990, II, 426. 100 Maverdi, el-Hâvi’l-kebîr, IV, 9; Nevevî, İmam Malik’e göre bunun ancak tetavvu/nafile Haccı olacağını iddia etmektedir. el-Mecmu’ şerhu'l-mühezzeb, Dâru'l-Fikr, VII, 112. 101 Mâverdi, el-Hâvi’l-kebîr, IV, 17; Zemahşerî, Ruusü'l-mesâil, s. 248. 102 Zemahşerî, Ruusü'l-mesâil, s. 246. 103 Kurtubî, Ahkâm, II, 144. 94 95 Journal of Islamic Research 2011;22(3) HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Mustafa HOCAOĞLU Âlimler, bu görüşlerini âyetten ziyade, hadis(ö.852/1448) değerlendirmesi, daha enteresan bilgilere dayandırmaktadırlar. Müfessirler ve fakihler, ler içermektedir. O, şöyle demektedir: “İbn Abbas’niyabeten hacca gidileceğini, Has’am kabilesinden tan nakledilen Has’am’dan gelen bir kadının... bir kadının Nebi’ye gelerek, “Ya Rasulallah! Babam rivayeti, İbn Şihâb‘tan gelen bütün rivayetlerde soyolculuğa güç yetiremeyecek kadar yaşlı bir adamranın kadın, hakkında sorulanın da baba olmasındır. Onun yerine hacca gideyim mi?” diye sorduda birleşirken, Yahya b. Ebi İshak> Süleym, ğunda Nebi ona, “Şayet babanın borcu olsaydı öder tarikinden gelen rivayette ise, soranın erkek olmiydin?”demiştir. Kadının “Evet, öderdim” dememasında ittifak vardır. Sonra da isnad zincirinde si üzerine Nebi, “O zaman, Allah’ın borcu, kulun ihtilaf edilmektedir. Kimisi İbn Abbas’tan nakleborcundan daha öndedir. Baban için hacca git”104 derken, diğerleri kardeşi Fadl’dan nakletmektedir. Hâlbuki İbn Abbas’ın Hz. Peygamber’den nakletdediği hadisine dayandırmaktadırlar.105 İmam mesi imkânsızdır. Çünkü olayı görmemiştir. OlaMâlik (ö.179/795), bu hadisin vucûbiyet ifade etyın faili Fadl’dır”.111 mediği, sadece ebeveyne iyilik etmeye teşvik etti106 ği görüşündedir. Görebildiğimiz kadarıyla, Görebildiğimiz kadarıyla rivayetin sadece seniyabeten haccın cevazının en önemli kaynağı bu nedinde değil, metninde de ihtilaf vardır. Heşîm hadistir. Bu hadisi araştırdığımızda, şu bilgilerle tarikindeki metinde, bir adam gelip babasının ölkarşılaştık. Şevkânî (ö.1250/1834), bu hadisin üç düğünü söylemekte; İbn Sîrîn’in rivayetinde adam farklı vareyasyonu olduğunu, bunların, İbn Abannesinin yaşlı olduğunu söylemekte, İbn Aliyye’bas’ın Has’am’dan bir kadın...107 Hz. Ali’den den gelen rivayette ise adam ya annem, ya baHas’am’dan genç bir kadın...108 İbn Zübeyr kanabam... şeklinde tereddütlü ifade kullanmaktadır. 109 lından ise Has’am’dan bir adamın geldiğini... be Bunların karşısında, Ma’mer’in tarikinde, bir ka sunda yan ettikten sonra, soranın kimliği husu dın annesi hakkında sormaktadır. İbn Hacer âlimlerin ihtilaf ettiğini belirtmektedir. Sonra da (ö.852/1448), buradaki problemin, Süleyman b. İbn Zübeyr’in naklindeki Hz. Peygamber’in soraYesâr’dan kaynaklandığını, Huseyn b. Avf’tan gena, “sen babanın en büyük oğlu musun?” sorusunem, na ya babam... eklinde tereddütlü ifade kullanmaktadır. Bunların len rivayetin, bir adamın gelip babası hakkında dikkat çekerek, aslında niyabet etmeye en büyük bnğuHacer tarikinde, kadın annesi hakkında sormaktadır. sorbir duğu nu, doğ ru ola nın da bu rivayet oldu nu (ö.852/1 evladın layık olduğunu, onun yapması gerektiğini söylese de bu problemi halletmemekteHuseyn dir. Çünb.küAvf'tan gelen b. Yesâr'dan kaynaklandıını, açıklamaktadır.110 Bu hadislerin İbn Hamin, cer Süleyman İbn Hacer (ö.852/1448), Said b. Cübeyr’in- İbn gelip babası hakkında sorduunu, doru olanın da bu rivayet olduun Abbas- Fadl b. Abbas’tan naklettiği, bir Arabî’nin İbn Hacer, Fethu’l-bârî, Kitabu'l-Megazi, no: 4399; İsti'zan no: 6228; lemi halletmemektedir. Çünkü yanında güzel bir kızla bn gelipHacer Nebi’(ö.852/1448), ye soru sormaSaid sı b. Cübey Cezau's-Sayd, no: 1853, 1854.; el-Harrânî, Abdusselam b. Teymiye el-Müntekâ min ahbâri'l-mustafa, Dâru'l-Ma’rife, Beyrut, ts., c. 2, s. 213; Şeybânî, Konu güzel burada rivayenaklettii, tini de nakbir letArabî’nin mektedir.112 yanında birda kızla gelip N b.el-Abbas'tan Âsâr, II, 425; Serahsî, el-Mebsût, III-IV, s. 147; İbn Kudâme, el-Muğni, 112 kal ma yıp ge niş le me ye uğ ra ya rak ön ce na maz, son Riyâzu'l-Hadîsiyye, 1981, III, 228; Mâverdi, el-Hâvi'l-kebir, IV, 6; Nevevî, elu vayetini de nakletmektedir. Konu burada da kalmayıp genilemeye Mecmu’, VII, 112. 113 ra 113 oruç daha sonrada bütün nezirlerin niyabeel-Müzenî, İsmail b. Yahya, Kitâbu muhtasaru’l-müzenî, Dâru’l-Ma’rife, sonra oruç daha sonrada bütün nezirlerin niyabeten yapılması gere Beyrut, ts., I, 62. Hz. Peygamber'in hacca niyabeti, borca benzetmesi ten yapılması gerektiği rivayetleri vardır. Buhari konusunda âlimler farklı hükümler çıkarmışlardır. Buhârî Şârihi Kirmânî, balıı altında, bnİbn Ömer'in, Buhari i"#$% bâbbâb Allah haccı borca benzettiği için, vasiyet olmasa bile, haccın kazasının, velisine başlığı altında, Ömer-annesi'nin k vacip olduğu hükmüne varır (Kirmânî, Sahîhi buhârî bi şerhi'l-kirmânî, Dâru ’in, an ne si’ nin ka za ya kal mış na maz la rı nı kıl maSaid sı- b. Ubâde’d İhyâi't-Turâsi’l-Arabî, Beyrut 1981, IX, 53). Mâverdi de Has'amlı kadının ri- kılmasını emrettii rivayetini ta’lik ettikten sonra, rını vayetinde Nebi’nin, Haccı ölümle iskat olmayan borca benzettiği için, haccın nı emrettiği rivayetini ta’lik ettikten sonra, Said b. düşmeyeceğini iddia eder (Mâverdi, el-Hâvi, IV, 17), Kurtubî ise haccın deyn'e nin nezri olduunu ve annesinin nezrini yerine getirmeden öldüünü benzetildiği için, borcu olduğu halde biri ölürse, velisinin malından, onun Ubâde’den bir kadının annesinin nezri olduğunu kazasını yerine getirmeyebileceği konusunda icma olduğunu açıklar. Kurtubî, sinden sonra, Hz. Peygamber'in o kadına, nezrini yerine g ve anne sinin nezrini yerine getirmeannesinin den öldüğü nü Ahkâm, II, 144. 104 105 106 İbn Âşûr, et-Tahrîr, III, 21. İbn Arabî de bu hadisin hac ibadetinin bedeniNebi’ye114 haber vermesinden sonra, Hz. Peygamnakletmektedir. mali bir ibadet olduğu için sanki birinin diğeri adına hacc edebileceğine işaret ettiğini, ancak hadisin ebeveyne her durumunda iyilik etmeye teşvik ettiğini Bu hadisin erhinde bn Hacer (ö.852/1448), bn !eybe'den sahih bir ifade etmektedir. İbnü’l-Arabî, Ahkamu’l-kuran, I, 379. 107 Nesâî, es-Sünen, Babu teşbîhi kadâi’l-hacci bi kadâi’d-deyn no: 3617. 111 İbn Hacer, Fethu’l-bârî, IV, 67. 108 Tirmizî, es-Sünen, Babu enne arafete küllühe mevkifun no:885. 112 biri üzerinde nezr/adak olduu İbn Hacer, Fethu’l-bârî , IV, 68. halde ölürse, onu, velisi yerine getirsin 109 Nesâî, es-Sünen, Babu teşbîhi kadâi’l-hacci bi kadâi’d-deyni no: 3618. 113 Müslim'den, peygamber’e, bir kadının gelip, ya Resulallah annemin 110 Şevkânî, Neylü'l-evtâr, c. 4, s. 319; Ayrıca bk. Kurtubî, Ahkâm, II, 260-1; ay borcu vardı. Onun yerine rivayette oruç tutayımise, mı diye üzerine, Utbe tarikinden gelen birsorması kadın, on gün itikâfa dir. bn bir Zafer Ahmed Osmanî, İ’lâu's-sünen, tahk.: Muhammed Takî Osmanî, İdâratü'lNebi, ona, tut demiştir.” naklini, Şevkânî, Neylü'l-evtar, IV, 321 de Kur'an ve Ulûmu'l-İslamiye, ts., X, 457. Görebildiğimiz kadarı ile, riva-yetlerde nakleder. ancak yerine getiremeden öldüünü, bn Abbas'a sormaları üzerine on sadece evladın niyabeti söz konusudur. Journal of Islamic Research 2011;22(3) ladının yapması gerektiini söyledii nakledilmektedir. Olayın bir t 181bn Ömer'de bunların tam karıtı rivayetler de mevcuttur. mam Malik, sı adına namaz kılamayaını, oruç da tutamayacaını nakletm (ö.303/915) de bn Abbas'tan hiç kimsenin dieri adına namaz kılama Mustafa HOCAOĞLU HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ber’in o kadına, annesinin nezrini yerine getirmesini söylediğini nakletmektedir.114 giden ve hacca gönderen.” Şevkânî, Beyhakî’nin, bu hadisi sahih kabul etmediğini belirtmektedir.120 Kurtubî bu hadisi verdikten sonra Taberânî’nin (ö.360/970) de onu, Muhammed b. Münkedir- Cabir kanalıyla naklettiğini, Ebû Ma’şer’in asıl isminin Necih, hadis âlimlerine göre onun zayıf kabul edildiğini belirtmektedir.121 Elbânî de, bu ve diğer senedlerin zayıf olduğunu ifade etmektedir.122 Bu hadisin şerhinde İbn Hacer (ö.852/1448), İbn Şeybe’den sahih bir senetle, İbn Abbas’ın biri üzerinde nezr/adak olduğu halde ölürse, onu, velisi yerine getirsin dediğini nakletmektedir. İbn Utbe tarikinden gelen rivayette ise, bir kadın, on gün itikâfa çekilmeyi nezrettiğini, ancak yerine getireBütün bu değerlendirmelerden sonra bu konumeden öldüğünü, İbn Abbas’a sormaları üzerine da varid olan rivayetlerin niyabeten hacc meselesionun annesinin adına evladının yapması gerektine kaynak olamayacaklarını düşünmekteyiz. ğini söylediği nakledilmektedir. Olayın bir tarafı Ayrıca, İbn Âşur’un (ö.1973) da ifade ettiği gibi, bu şekilde iken, bunların tam karşıtı rivayetler de âyette hacc ve istitâat hitabı, kişinin kendi ameli mevcuttur. İmam Malik, İbn Ömer’den hiç kimsenedir, başkasının ameline değildir. Bu sebeple nin başkası adına namaz kılamayağını, oruç da tu115 İmam Mâlik, hayatta olup özründen dolayı hacca tamayacağını nakletmektedir. Nesâî’nin Hacer (ö.852/1448) olmayacaı görüüginamazda demeyenin, niyabet te bulunmasını caiz görme(ö.303/915) de İbnTaberî’den Abbas’tan(ö.310/922) hiç kimseniyabetin nin diğeittifakla ri en (ö.310/922) niyabetin ittifakla118namazda olmayacaı görüümiştir. Çünkü kişinin acze düşmesi, farzı ondan düadı namaz kılamayacağı ve oruç tutamayacağı rinü na nakletmektedir. 116 şürmektedir.123 Âyet, kişiye gücü nispetinde hacca va ye ti ni nak let ti ği ifa de edil mek te dir. Ay nı şeKonuyla ilgili bütün rivayetleri gördükten sonra biz, bu hadislere bakarak niyabeti caiz görri gördükten kil sonra hadislere niyabeti caiz görgitmeyi farz kılmaktadır. İstitâat, ancak kişiye tade biz, İbnbuÖmer ’in, bakarak Kasım’ın ve Ne haî’nin, bir zâhirinden çıkma anlamına menin, mam Mâlik’in de (ö.179/795) ifade ettii gibi, âyetin allûk eden durumdadır. Yani kişinin hacca gitmekim se nin di ğer bir kim se ye ni ya bet ede me ye ce ği .179/795) ifade ettii gibi, âyetin zâhirinden çıkma anlamına 119 kabul etmekteyiz. Bize göre bu kadar zıt ve çelikili isnad ifadeler, âyeti geldiini 117 sine vesileveola cak herneşey dir. 9 yetizıtdevemev cuttur. Hacer ne (ö.852/1448) Bize göre buriva kadar çelikili isnad İbn ve ifadeler, âyeti ∗ tahsis edebilir ne ∗de âyetinnianlaılmasında birlakarine Ta berî’den (ö.310/922) yabetin ittifak namazolabilir. da laılmasında bir karine olabilir. 118 ol mayaniyabet cağı göetmenin rüşünücevazı nakletkonusunda mektedir.delil CET NİN HÜKMÜ İLEhükmü ile ilgili rivayet Hacca olarak getirilen dier birHAC hadis de ME udur: Nebi, III-YE Haccetmeyenin konusunda delil olarak getirilen dier bir hadis de udur: Nebi, İLGİLİ Rİölü, VAniyabeten YETLERİN İNCELENMESİ Kobir nuy la il li kiiyi bütüncennetine rivayetkoyar. leri gör dükten Bunlar (kendisi için haccedilen) “Allah hacc ilegiüç ennetine koyar. Bunlar (kendisi için haccedilen) ölü, niyabeten son ra giden biz, bu disle re bakarak niyabeBeyhakî’nin, ti caiz gör-bu hadisi ,-*0/+&;2 ayetinde ifade edilen k Müfessirler Mü fes sirler ayetinde !evkânî, sahih kabul etmediini behacca ve ha hacca gönderen.” bu hadisi sahih kabul etmediini ben.” !evkânî, Beyhakî’nin, menin, İmam Mâlik ’in de (ö.179/795) ifa de et ti ği detadırlar. edilen küf rün ne olduğu üze rinilgili de durfarz maktade onu, Muhamlirtmektedir.120 Kurtubî bu hadisi verdikten sonra Taberânî'ninifa(ö.360/970) Âyette, Allah’ın hacla eyi IIIHaccetmeyenin hükmü kıldıı ile ilgilibir rivaye bi, âye tin zâhirin den çıkmadean lamı na geldiğini disi verdiktengisonra Taberânî'nin (ö.360/970) onu, Muhamdırlar. Âyette, Allah’ın hacla ilgili farz kıldığı bir med b. Münkedir- Cabir kanalıyla naklettiini, Ebû Ma'er’in asıl isminin hadis âlim119 terk etmenin de günaha sevk e sevabaNecih, ulatırmayacaına, ka bul etmek teyiz.asıl Bi ze göre bu ka dar zıt ve çelişEbû Ma'er’in isminin Necih, hadis âlimlıyla naklettiini, şeyi reddetmenin veya hacc yapmanın sevaba ulaş121 Müfessirler ,-*0/+&;2 ayetinde ifade edilen belirtmektedir. Elbânî de, bu ve dier senedlerin lerine göre onun zayıf kabul edildiini 124 kili isnad ve ifadeler, ne âyeti tahsis edebilir ne de anlamına geldii Bazı tırmaetme yacağı na, terk et meninbelirtilmektedir. de günaha sevk etme - müfessirl dier senedlerin edildiini belirtmektedir.121 Elbânî de, bu ve122 ifade zayıf âye tinolduunu anlaşılma sınetmektedir. da bir karine olabilir.* bir ey Allah’ın hacla ilgilianfarz yeceveya ğitadırlar. ne Kâbe’nin inanÂyette, manın onu inkâr etme lamıkıldıı na söz konusu âyetlerin inkârının zikredildii dir.122 124 geldiği beniyabeten lirtilulatırmayacaına, mekhacc tedir. Bazı mü fessir ler de ayet BütünHac bu ca deerlendirmelerden buko konuda olan meseniyabet etmeninsonra cevazı nusunvarid da de - rivayetlerin sevaba terk etmenin de günaha sevk n sonra bu konuda varid olan rivayetlerin niyabeten hacc meseMüfessirler, ayetteki &;2 bölümünün tefsirinde, “Kim te hac cın de ğil, Al lah ’ın ve ya Kâbe’ nin zik re dil di lil ola rak ge ti ri len di ğer bir ha dis de şudur: Ne bi, lesine kaynak olamayacaklarını düünmekteyiz. Ayrıca, bn Âur'un (ö.1973) da ifade ettii etme anlamına geldii belirtilmektedir.124 Bazı müfessir Ayrıca, bn ile Âur'un (ö.1973) datiifade ettii nı düünmekteyiz. 'ın hacc nın etmezse, Hıristiyan olar ği âyet leevini rin inkârı söz koonun nusu Yahudi edildiğiveya ni iddi a “Al lah bir hacc üç ki şi yi cen ne ne ko yar. Bungibi, âyette hacc ve istitâat hitabı, kiinin kendi amelinedir, bakasının ameline deildir. Bu 125 veya Kâbe’nin zikredildii126âyetlerin inkârının söz konusu tabı, kiinin kendi amelinedir, ameline Bu hacca etmek te dir ler. lar (ken disi içinbakasının haccedilen) ölü, deildir. niyabeten hadisini zikretmektedirler. Bir baka hadiste “Kim has niyabette bulunmasebeple mam Mâlik, hayatta olup özründen dolayı hacca gidemeyenin, olup özründen dolayı hacca gidemeyenin, niyabette bulunmaMüfessirler, ayetteki &;2 bölümünün “Kim Mü fessirler, tekihaccdan bölüedilmez mününtefsirinde, tef-hacc etmede 123ayet bir sebepten dolayı men de Âyet, kiisını caiz görmemitir. Çünkü kiinin acze dümesi, farzı ondan düürmektedir. sirinde, “Kim azık ve bi ne ğe sa hip olur da Al la h‘ın kiinin acze dümesi, farzı ondan düürmektedir.123 Âyet, kii'ın evini hacc onun Yahudi 127 veya Hıristiyan ola Hacer, Fethu’l-bârî, hacca XI, 583. gitmeyi farz kılmaktadır. stitâat, ancak kiiye yeİbngücü nispetinde taallûk edenetmezse, durumolarak buyrulmaktadır. Hasan eviniyan hacc etmezölsün” se, onun Yahu126 di veya Hıris tiyanBasrî’nin, b Said b. Mansur ve diğerlerinin de, İbn Ömer'in sahihdurumisnad'la kimsenin stitâat, ancak kiiye taallûk eden meyi farz kılmaktadır. hadisini zikretmektedirler. Bir baka hadiste “Kim ha başkası edemeyeceği görüşünü naklederler. Şevkânî, Neylü'lhacca gitmesine vesile olacak herevtâr, eydir. olarak dadır.yerine, Yanihac kiinin ölmesin bir sakınkiinin, ca yoktur.” disini zikhükmettii yetirip de de gitmeyen kâfirhaolduuna b IV, 321. her eydir. mesine vesile olacak bir sebepten dolayı haccdan men edilmez de hacc etmede İbn Hacer, Fethu’l-bârî, XI, 584. olarak Bikâî “istitâat’a ulaıp da kim haccetmezse, farziy Ayni, Umdetü'l- kârî bi şerhi sahîhi buhârî, Dâru İhyâi't-Turâsi'l-Arabî, 127 Beyrut, ts., X, 213. Şevkânî, fi'l-ehâdisi'l-mevdua, s. 107. yanel-Fevâidu'l-mecmua olarak ölsün” buyrulmaktadır. Hasan Basrî’nin, b $$P %9 >4<,3 mese bile, nimeti inkâr etmitir” demektedir.129 İbn Hacer, Fethu’l-bârî, IV, 69. Kurtubî, Ahkâm , I, 143. $$3 -!!%:44$&&*%9>4<); Kurtubî, Ahkâm, II, 144; İbn Hacer, Fethu’l-bârî, IV, 70. Elbânî, Silsiletü’l-ehâdisi’d-dâife ve’l-mevdua , Mektebetü’l-Mearif, Riyadhükmettii yetirip de gitmeyen kiinin, kâfir olduuna >4<); Bu konuda, Ebû Hureyre ve İbn Abbas'tan şu rivayet edilmektedir. ∗ *!! %O9!%%%S1! K/&0123&.45/2 1988, II, 446-7. &'()*+&,-. Müfessirlerin dayandıı hadislerin kaynaını bnu'l-Ce S1! K/&0123&.45/2 &'()*+&,-. 6*73&.89: ?- %00! "%000! İbn Âşur, et-Tahrîr, II, "% 21. Bu ifadeyi kullanan Mâlik, “Ölünün vasiyet olarak Bikâî “istitâat’a ulaıp da kim haccetmezse, farzi “Kim bir hacının ya da umrecinin geride bıraktığı ailesine iyilik yaparsa, onun ! "%000! "% etmesi halinde!!!! onunve yerine haccaÜmâme’den gidilir, ancak bu tetavvu olur.” der. Ayrıca 0%!!% 7K%9%! 7! Hureyre Ebû geldiini naklettikten sonra tam ecri gibi ecir alır. Üstelik bu, onun!!!! ecrinden bir sey de eksiltmez”, İbn 7K%9%! 7! bk. Kurtubî, Ahkâm, II, 142. ! 6-6*6**G9%%!2/7 :.!/2-66%S2 129 mese bile, nimeti inkâr etmitir” demektedir. Hacer, bu hadisin mevzu ve metruk olduğunu nakleder. Bk. el-Metâlibu'l-âliye *6**G9%%!2/7 :.!/2-66%S2 ! Taberi, Câmiu’l-beyan , VI, 47-48; Mâverdi, en-Nüket ve'l-uyûn , 411.binee sahip olu 4($+ Nebi'nin “Kim Beyt’e ulatıracak azık ve bi zevâidi'l-mesânidi's-semâniye, tahk.: Habibullah el-A’zamî, Dâru’l-Kütübi'lİbnu'l-Cevzî, Zâdu'l-mesîr fî ilmi't-tefsîr, tahk.: Muhammed b. Abdurrah$+; A.:2.!S2 !S2.S2 !$;) İlmiye, Beyrut, ts., I, 312. Müfessirlerin man, Dâru'l-Fikr, 1987, II, 8. dayandıı hadislerin kaynaını bnu'l-C .S2 !$;) $+$ -!!%:4$&( veya Yahudi olarak ölmesinde bir sakınca yoktur”130 bu $++ %.:;*0*@%6/2@$3PP44&&,2) Hureyre ve Ebû Ümâme’den geldiini naklettikten sonr @%6/2@$3PP44&&,2) Hureyre'nin rivayetinde ise “Kim hastalık, zalim yönetici $+( %N1! )44+$!!@.?W66 !" Journal of Islamic Research 2011;22(3) 182 !@.?W66 !" %!!!K0%-!!%:44$&+ Nebi'nin “Kim Beyt’e ulatıracak azık ve binee sahip o -!!%:44$&+ hacc'dan men edilmez de, hacc etmeden ölürse, ister Ya veya Yahudi olarak ölmesinde bir sakınca yoktur”130 b 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Mustafa HOCAOĞLU rak, isterse Hıristiyan olarak ölsün” demekteretmektedirler.126 Bir başka hadiste “Kim hastalık, dir.133 zalim yönetici gibi her hangi bir sebepten dolayı haccdan men edilmez de hacc etmeden ölürse, ister İbnü’l-Cevzî, rivayetleri naklettikten sonra, Ya huile di,ilgili ister HıHaccetmeyenin ristiyanincelenmesi olarakhükmü ölsün”ile buy rulrivayetlerin maktmeyenin hükmü rivayetlerin IIIilgili haincelenmesi berlerin değerlendirmesini yapmaktadır. O, Hz. tadır.127 Hasan Basrî’nin, bu rivayetlere dayanarak Ali hadisindeki Hilal adlı ravinin meçhul, Hâris’in hacca güç yeedilen tirip de gitme ki şiüzerinde nin, kâfir oldu- küfrün /+&;2 ayetinde ifade küfrün ne yen olduu durmakMüfessirler ,-*0/+&;2 ayetinde ifade edilen isene yaolduu lancı olüzerinde duğunudurmakhaber vermektedir.134 Şenkîti 128 na hük met ti ği be lir til mek te dir. Bun lar dan bir eyi reddetmenin veya hacc yapmanın ın hacla ilgiliğu farz kıldıı tadırlar. Âyette, Allah’ın hacla ilgili farz kıldıı bir eyi reddetmenin veya hacc yapmanın de Buhârî’nin (ö.256/870) Hâris hakkında “münkefarklı olarak Bikâî “istitâat’a ulaşıp da kim haccetru’l hadis” dediğinionu belir mektedir.135 na, terk etmenin de günaha sevk etmeyeceine inanmanın onu inkâr sevaba ulatırmayacaına, terk etmenin de günaha sevk etmeyeceine inanmanın inkâr mez se, far zi ye ti ni ve din den ol du ğu nu inkâr et me 124 belirtilmektedir. Bazı müfessirler de ayette haccın124deil, Allah’ın belirtilmektedir. deil, etme anlamına Ebûhaccın Hurey re haAllah’ın disindeki ravi Ebu’l-Muhazse bile, nimetigeldii inkâr et miştir” demekteBazı dir.129müfessirler de ayette 125 125Süf yan ol du ğu, Nesâî’in zim’iniddia adıetmektedirler. nın Yezid b. söz konusu edildiini iddia inkârının etmektedirler. dii âyetlerin inkârının veya Kâbe’nin zikredildii âyetlerin söz konusu edildiini Müfessirlerin dayandığı hadislerin kaynağını (ö.303/915), onun hakkında “Metruku’l-Hadis”,136 2 bölümünün tefsirinde,ayetteki “Kim azık ve binee sahip olur AllahMüfessirler, &;2 bölümünün tefsirinde, “Kim İbnu’l-Cevzî (ö.597/1200), Hz. Ali, Ebû Hudarey re ve azık ve binee sahip olur da Allahİbn Maîn’in (ö.233/847) “zayıf” dediği nakledilonun YahudiEbû veya Hıristiyan olarak ölmesinde bir sakınca Ümâme’ geldionun ğini Yahudi naklet tik tenHıristiyan sonyoktur.” ra, Hz. 'ın evini hacc den etmezse, veya olarak ölmesinde bir sakınca yoktur.” mek tedir. Hatta o, “Yezid’e bir kuruş verilmesi 126 Ali’ den zikretmektedirler. nak ledilen rivayet te bi’nin “Kim Beyt ’e er.126 Bir baka hadiste “Kim hastalık, zalim yönetici gibi her hangi BirNe baka hadiste “Kim hastalık, zalim yönetici gibi her hangi hadisini durumunda onun yetmiş hadis uyduracağı” şekulaştıracak azık ve bineğe sahip olur da haccetcdan men edilmez de hacc dolayı etmeden ölürse,men isteredilmez Yahudi,deister bir sebepten haccdan haccHıristietmeden ölürse, Yahudi, ister lindeister cerh edilmek teHıristidir.137 Amr b. Ali el-Fellâs,138 mezse, onun Hıristiyan veya Ya127 hudi olarak ölme127 Hasan Basrî’nin, bu rivayetlere dayanarak hacca güç bu rivayetlere ulmaktadır. yan ölsün” Hasan dayanarak hacca güç Abdurrah man el-Kattâmî’nin, “kezzâb” olduğunu sindeolarak bir sa kıncabuyrulmaktadır. yoktur”130 buyur duğuBasrî’nin, nu ifade 128 139 128 olduuna İbn Hibbân (ö.354/965), onun rivasöylerken, Bunlardan inin, kâfir hükmettii belirtilmektedir. kâfirriolduuna hükmettii farklı yetirip de gitmeyen kiinin, et mekte dir. Ebû Hu reyre’nin vayeBunlardan tinde ise farklı “Kimbelirtilmektedir. yet le ri nin dü şü rül me si ge talık, zalim yönetiulaıp ci ve gibidinden her han gi bir se bepfarziyetini ten ulaıp da kimhas haccetmezse, farziyetini olduunu inkâr etolarak Bikâî “istitâat’a da kim haccetmezse, ve dinden olduunu inkâr et-rektiğini belirtmekte 131 dir.140 129 lmaktadır.demektedir. do layıbile, hacc ’dan men edilmez de, hacc129etmeden olarak ölsün” buyrulmaktadır. etmitir” mese nimeti 131 inkâr etmitir” demektedir. buyrulmaktadır. maktadır. olarak ölürUmâme'den se,ölsün” ister Ya hudi olailk rak ölsün,“Kim isterOndan Hırisnakledilen tiyan Ebû Ümâme’ den gelen isnadın ilk tarikinde vayet yapılmaktadır. Ondan nakledilen rivayet, haccetmesine Ebû iki rivayet yapılmaktadır. ilk(ö.597/1200), rivayet, “KimHz. haccetmesine ı hadislerin kaynaını bnu'l-Cevzî (ö.597/1200), Hz. Ali,bnu'l-Cevzî Ebû hadislerin kaynaını Ali, Ebû Müfessirlerin dayandıı 131 131 Ebû Umâme'den iki rivayet yapılmaktadır. Ondan nakledilen ilk haccetmesine ayet yapılmaktadır. Ondan nakledilen ilk rivayet, “Kim haccetmesine olaolarak rak öl sü n” buy rul mak ta dır. 132 ölsün” buyrulmaktadır. 132 burivayet, lunan, “Kim Ammâr b. Matar hakkında, Ukaylî accetmezse, ister Yahudi, ister Hıristiyan olarak ölsün” eklindedir. engel olmadıı halde haccetmezse, ister Yahudi, istersonra, Hıristiyan eklindedir. e’den geldiini naklettikten sonra, Hz. Ali'den nakledilen rivayette Hureyre ve Ebû Ümâme’den geldiini naklettikten Hz. olarak Ali'denölsün” nakledilen rivayette 132 132 engel olmadıı halde haccetmezse, ister ya Yahudi, ister Hıristiyan olarak eklindedir. accetmezse, ister Yahudi, ister Hıristiyan olarak ölsün” eklindedir. Ebû Umâme'den iki rivayet yapılmaktadır. Ondan nakledilen ilk rivayet, “Kim ölsün” haccetmesine (ö.322/933), onun “Münker olanları sikâlardan Ebû Umâme’ den iki ri va yet pıl mak ta dır. Nebi, “Kim hastalık, zalim yönetici gibi her hangi bir sebepten dolayı im haccetmesine kinci rivayetinde ise Nebi, “Kim hastalık, zalim yönetici gibi her hangi bir sebepten dolayı ulatıracak azık ve binee sahip olur ulatıracak da haccetmezse, onun Hıristiyan Nebi'nin “Kim Beyt’e azık ve binee sahip olurolarak danak haccetmezse, onun Hıristiyan 132 141 On dan nak le di len ilk ri va yet, “Kim hac cet me si ne engel olmadıı halde haccetmezse, ister Yahudi, ister Hıristiyan ölsün” eklindedir. İbn Adî de, onun “metlet ti ği ni ” söy ler ken, kinci rivayetinde ise Nebi, “Kim hastalık, zalim yönetici Nebi, zalim yönetici gibi her hangi bir sebepten dolayı gibi her hangi bir sebepten dolayı 132 “Kim hastalık, 130 n” eklindedir. de hacc etmezse, O, ister Yahudi olarak, isterse Hıristiyan olarak öl130 haccdan men edilmez de hacc etmezse, O, ister Yahudi olarak, isterse Hıristiyan olarak ölbuyurduunu ifade etmektedir. Ebû mesinde bir sakınca yoktur” 142 buyurduunu ifade etmektedir. Ebû veya Yahudi olarak ölmesinde bir sakınca yoktur” enkinci gel maYahudi dıedilmez ğı hal de cet mez se,zalim ister Ya hugibi di, olarak, rivayetinde ise olarak, Nebi, “Kim hastalık, yönetici her hangi bir sebepten dolayı ruku’l-ha dis” ol duğu nu be haccdan men de hac hacc etmezse, O, ister Yahudi isterse Hıristiyan olarak öl-lirtmektedir. desebepten hacc etmezse, O, ol ister isterse Hıristiyan olarak öldolayı 133 132 sün” demektedir. ise “Kim hastalık, zalim yönetici gibi her hangi bir şek lin dir.dolayı İkin - gibi is ter Hı ris tirivayetinde yan olarak öl sü n” hastalık, Hureyre'nin “Kim zalim yönetici herHıristiyan hangicibir sebepten dolayı haccdan men edilmez de ise hacc etmezse, O, sebepten isterde Yahudi olarak, isterse olarak ölİkin tarik te bulu nan, Muğire b. Abdurahsün” demektedir.133 stiyan olarak öl133 ci ri va ye tin de ise Ne bi, “Kim has ta lık, za lim yöeri sonra, haberlerin deerlendirmesini yapmaktadır. bnü’l-Cevzî, rivayetleri sonra, haberlerin deerlendirmesini yapmaktadır. O, sün” demektedir. de, naklettikten hacc etmeden ölürse, ister Yahudi olarak ölsün, ister Hıristiyan hacc'dan men edilmez de,naklettikten hacc etmeden ölürse, isterO, Yahudi olarak ölsün, ister Hıristiyan man hak kın da, Yah ya’ nın bnü’l-Cevzî, rivayetleri naklettikten sonra, haberlerin ri naklettikten sonra, haberlerin deerlendirmesini yapmaktadır. O, deerlendirmesini yapmaktadır. O, (ö.233/847), “onda bir ne ti ci gi bi her han gi bir se bep ten do la yı hacc dan lal adlı ravinin meçhul, Hâris’in ise yalancı olduunu haber vermektebnü’l-Cevzî, rivayetleri naklettikten sonra, haberlerin deerlendirmesini O,vermekteHz. Ali hadisindeki Hilal adlı ravinin meçhul, Hâris’in ise yalancı şey olduunu yoyapmaktadır. k”; İbnhaber Uyey ne’nin “zayıftır” dediği nakleyapmaktadır. O, Hz. Ali hadisindeki Hilal adlı ravinin meçhul, ise yalancı olduunu haber vermekteal adlı ravinin meçhul, Hâris’in ise yalancı olduunu haber vermektemen edil mez de hacc et mez se, O, ister YaHâris’in hudiiseola134 Hz. Ali hadisindeki Hilal adlı ravinin meçhul, Hâris’in yalancı olduunu haber vermekteârî’nin (ö.256/870) Hâris hakkında “münkeru'l hadis” dediini belirdir. !enkîti de Buhârî’nin (ö.256/870) Hâris hakkında “münkeru'l hadis” dediini belirdi lir ken Yah ya b. Maîn, İbn Mehdî ve Ahmed’in haber vermekte 134 134 !enkîti de Buhârî’nin (ö.256/870) Hâris hakkında “münkeru'l hadis” dediini belirdir.dir. rî’nin (ö.256/870) Hâris hakkında “münkeru'l hadis” dediini belir!enkîti de Buhârî’nin (ö.256/870) Hâris hakkında “münkeru'l hadis” dediini belir$+& 2&P*@. /06.&$$ 135 %<4&)2&P*@. /06.&$$ onu “terk ettikleri” belirtilmektedir.143 Şevkânî mektedir. ” dediini belir126 135 6*G@! %%! 135 Zemahşerî, el-Keşşâf , I, 448; .!S2$3P)44P Kurtubî, Ahkâm, II, 145; Şenkîti,%%! Edvâu'l-beyân .!S2$3P)44P $+5mektedir. %!S2H7: D6*6*G@! mektedir. (ö.1250/1834) ise, Mu.!S2 ğire ve Ammar b. Matar fîizâhi'l-kur’ani bi'l-kur'an , Dâru'l-Fikr, Beyrut 1995, I, 2051; Reşit Rıza, Yezid -!!%: 441: $&5* A: 6 b. -6 66 .!S2 eki ravi Ebu'l-Muhazzim’in adının Yezid Süfyan olduu, Nesâî’in $+, Ebû ,, 4 &&P* -!!%: 44 $&5* A: 6 66 Hureyre hadisindeki ravi Ebu'l-Muhazzim’in adının b.-6 Süfyan olduu, Nesâî’in Kur'ani'l-azîm , IV, 911. 107 66-4<3$$ EbûHureyre Hureyre136 hadisindeki ravi Ebu'l-Muhazzim’in YezidYezid b. Süfyan olduu, Nesâî’in !$3354+;5$*107 66-4<3$$ Ebû hadisindeki ravib. Ebu'l-Muhazzim’in adının Süfyan olduu, ki ravi Nesâî’in Ebu'l-Muhazzim’in adının Yezid Süfyan olduu,adının Nesâî’in hakb.kın da, “met ruk”Nesâî’in olduklarını iddia eder.144 Hal 127 136dedii olduu, Kâsimî, Mehâsinü't-tefsîr ,Maîn’in IV, 906. “Metruku'l-Hadis”, bnhakkında (ö.233/847) “zayıf” kında “Metruku'l-Hadis”, 3;, onun bn Maîn’in (ö.233/847) “zayıf” dedii 136 $+) (ö.303/915), -. : *06*4<3;, 128 (ö.303/915), 136 Maîn’in (ö.233/847) “zayıf” dedii 136 Kurtubî, Ahkâm ,onun II,bn 145.hakkında bn Maîn’in (ö.233/847) “zayıf” dedii (ö.303/915), onun hakkında “Metruku'l-Hadis”, Maîn’in“Metruku'l-Hadis”, (ö.233/847) “zayıf”bn dedii kında “Metruku'l-Hadis”, 7) “zayıf” dedii $+P-!!%:44$&5 129 el-Bikâî, İbrahim, Nazmu'd-dürer fî tenâsübi'l-âyâti ve's-süver , tahk.: Aba o, “Yezid'e nakledilmektedir. birnakledilmektedir. kuru verilmesi durumunda onun yetmi hadis uyduHatta “Yezid'e bir kuru verilmesi durumunda onun hadis yetmi hadis uyduHatta o,o,“Yezid'e bir kuru durumunda onun yetmi uydu *06 6**0 G %!77 2@ -66%6S2 2.: % Kütübü'l-İlmiye, /-60 *06 6**0 G %!77 2@ -66%6S2 durrezzak el-Mehdi, Beyrut 1994, II,kuru 128.verilmesi 134 verilmesi durumunda onun yetmi uydunakledilmektedir. Hatta o, bir a0 o, “Yezid'e bir kuru verilmesi durumunda onun yetmi hadis uydutmi hadis $+3 uyduİbnu'l-Cevzî, Mevduât,hadis II, 209-210; Tirmizî, Sünen, et-Tağlîzu fî terki’l-hac 137 138“Yezid'e 137 138 130 137 138 !$33&44$+P Tirmizî, Sünen fî Terki’l-Hac no: 812. Beyhakî, Şuabu’l-İman, edilmektedir. racaı” Amr eklinde b. Ali, et-Tağlîzu el-Fellâs, Abdurrahman el-Kattâmî'nin, cerh edilmektedir. Amr b. Ali el-Fellâs, Abdurrahman el-Kattâmî'nin, Amr b. Ali el-Fellâs, Abdurrahman el-Kattâmî'nin, racaı” eklinde cerh edilmektedir. 137 138no: 812. 138 /29 G137 P$+ : @. G (3)P 0 @6 % Menâsik no: 3978. İsnadı, Müslim b. İbrahim> Hilal b.Amr Abdullah b. Amndilmektedir. el-Kattâmî'nin, $(; Amr 7: ;0 2:7! : /29 G P$+ : A!%!/2 @. (3)Pel-Kattâmî'nin, 0 @6 % racaı” eklinde cerh edilmektedir. b. (Rebia Ali el-Fellâs, 135Abdurrahman b. AliA!%!/2 el-Fellâs, Abdurrahman el-Kattâmî'nin, Şenkîti,G Edvâu'l-beyân , I, 205. 139139 %% S08>V %O29 V9VY (*?@ " <=> r'ın kölesi)> Ebû İshak el-Hemedani> Haris> Ali… ylerken,139 bn Hibbân (ö.354/965), onun rivayetlerinin düürülmesi “kezzâb” olduunu söylerken, bn Hibbân (ö.354/965), onun rivayetlerinin düürülmesi % V9%%!=%% S08>V %O29 V9VY (*?@ "<=> “kezzâb” olduunu söylerken, bn Hibbân (ö.354/965), onun rivayetlerinin düürülmesi 136 İbnu'l-Cevzî, Mevduât , II, 210. 139 139 inin düürülmesi *$&A$B<CD:%C,:/1+ E:F söylerken, bn Hibbân (ö.354/965), onun rivayetlerinin düürülmesi “kezzâb” ylerken, bn Hibbân olduunu (ö.354/965), onun rivayetlerinin düürülmesi 137 Ebû Abdullah ez-Zehebî, , Mîzânu'l-i’tidâl fî nakdi'r-ricâl, IV, 426. 131 İbnü’l-Cevzî, Mevduât, tahk.: Abdurrahman Muhammed Osman, Mekte138 Şenkîti, İbnu'l-Cevzî'nin Kallâs'ın, Ebu'l-Muhazzim’i yalancılıkla suçladığını betü's-Selefiye, Suudi Arabistan 1966, II, 210. İsnadı, Muhammed b. Abdulnakletse de, bunda hata ettiğini iddia eder. Çünkü Ona göre Ebû Ümâme ri melik b. Hayrun> İsmail b. Misade> Hamza b. Yusuf> Ebû Ahmed b. Adi> vayetinde yalancılıkla suçlanan kimse yoktur. Şenkîti, Edvâu'l-beyân, c. 1, s. $($ %6/2H7:G%! @! R @%6S2EE!!%$3,,44 Ahmed b. Yahya b. Züheyr> Abdurrahman b. Said> Abdurrahman el Kettâmî> G%! @! R @%6S2EE!!%$3,,44 %$3,,44 $($ %6/2H7:G%! R @%6S2EE!!%$3,,44 Ancak +$; 0 @! % %! %@! 9!V % @V 9 7 %205. C!!V %Oİbnu'l-Cevzî'nin % V eserinin elimizdeki baskısında, eleştiren Kallâs Ebu'l-Muhazzim> %! %%6/2H7:G%! 9!V @! Ebû % Hureyre> @V 9 7 % C!!V %O R % %@V V %O %@! V 0 %C%6V%! %EV%! -. :V %!S2@!77 V %O9!V +$; % %! % 9!V 9değil 7Fellâs % C!!V %O % V $($ @! @%6S2EE!!%$3,,44 G%! R @%6S2EE!!%$3,,44 şeklinde geçmektedir. Fellâs da Ebu’l-Muhazzim’i değil, diğer ravi V %O9!V $&A$:<CD:,B,+"6./G&)H IJ$K.&0*+L1M I E:F% %! %EV%! -. :V %!S2@!77 V %O9!V %C%6V%! %EV%! -. :V %!S2@!77 V %O9!V 0 % %! % 9!V 9Abdurrahman 7 % C!!V %O cerh % V %! %+$; 9!V @! % @V 9 7 % C!!V %O % % @V V el-Kattâmî’yi etmektedir. Bk. İbnu'l-Cevzî, Mevduât, II, ./G&)H IJ$K.&0*+L1M I E:F% 1 $&A$:<CD:,B,+"6./G&)H IJ$K.&0*+L1M I E:F% %C%6V%! %EV%! -. :V %!S2@!77 V %O9!V şeklindedir. %! %EV%! -. :V %!S2@!77 V %O9!V 210. 132 $(+ %6/2H7: 44 +;3 0 % 9!V% @SV 9 7V % V %O C/V %! % $&A$:<CD:,B,+"6./G&)H I E:F%139 İbnu'l-Cevzî, ./G&)H I E:F% İbnü’l-Cevzî, Mevduât, II, 209. İsnadı, İbn IJ$K.&0*+L1M Hayrun>İbn Mis'ade> Hamza> IJ$K.&0*+L1M 1 Mevduât, II, 210. C/V %! % %! V %@VAV@!VE % %S2HSV %T V .J(N& E-,:F 140 İbn Adi> Ebû Ya’la> Abdullah b. Abdussamed> Ammar b. Matar> Şerik> +;3 0 % 9!V% @SV 9+;3 7V % V C/V %! % 1 İbn Hibbân, Mecrûhîn , II,%! 48. $(+ %6/2H7: 44 0 % %O 9!V% @SV 9 7V % V %O C/V % N& E-,:F $&A$:<CD:67/,+1 141 V .J(N& E-,:F VAV@!VE % %S2HSV %T V .J(N& E-,:F Mansur> Salim b. Ebi'lCa'de> Ebi Umame> %! V %@VAV@!VE % %S2HSV %T Ukaylî, Duafâ , III,C/V 327. %! % $(+ %6/2H7: 44 0 % 9!V% @SV%9 7V % V %O ;3 0 % 9!V% @SV 9+;3 7V % V %O C/V %! $(( :?<@G(3)3*. :;0G$)P5G7 !/2-66%/2%: 142 şeklindedir. V .J(N& E-,:F $&A$:<CD:67/,+1 !/2-66%/2%: %! V %@VAV@!VE % %S2HSV %T VG&)H V Adî,.J(N& E-,:F el-Kâmil, tahk.: Yahya Muhtar Gazzavî, Beyrut 1988, V, 72. VAV@!VE % %S2HSV %T !$&;)0C7%9!VAVLV%! %E%V % İbn .N&OE:F 133 143 G(3)3*. :;0G$)P5G7 !/2-66%/2%: H .N&OE:F Beyhakî, Şuabu’l-İman , Menasik no: 3979; Dârimî,. Sünen , no: 1785. tahk.: İbnu'l-Cevzî, Mevduât, II, 209-210. $(( $&A$:<CD:67/,+1 :?<@G(3)3*. :;0G$)P5G7 !/2-66%/2%: $&A$:<CD:67/ ,+"6. E:F+"6./ 1 144 %9!VAVLV%! %E%V % 1407. VG&)H .N&OE:F Fevvaz Ahmed, 44+;32+$;* Daru’l-Kürübi’l-Arabî, Beyrut İsnadı, Yezid b. Harun> Şevkânî, Ammar b. Matar’ın asıl adının Ammar b. Said olduğunu belirt$(($(& :?<@G(3)3*. :;0G$)P5G7 !/2-66%/2%: !$&;)0C7%9!VAVLV%! %E%V % VG&)H .N&OE:F G(3)3*. :;0G$)P5G7 !/2-66%/2%: %!S2H7: 7:;02:7!:/2GP$+ F+"6./1 mektedir. Şevkânî, Şerik> Leys> Abdurrahman b. Sabit> Ebi Ümame> !$&;)0C7%9!VAVLV%! %E%V % VG&)Hel-Fevâidu'l-mecmua .N&OE:F, s. 102. $&A$:<CD:67/ ,+"6. E:F+"6./ %9!VAVLV%! %E%V % 1 VG&)H .N&OE:F $(5 A:64+;5 145 Şenkîti, Edvâu'l-beyân, I, 205. şeklindedir. $&A$:<CD:67/ ,+"6. E:F+"6./7:;02:7!:/2GP$+ 1 F+"6./1 32+$;* $(& 7:;02:7!:/2GP$+ $(, %!S2H7:44+;32+$;* 44+$; %!S2H7: $(& %!S2H7: 44+;32+$;* 7:;02:7!:/2GP$+ $() %O%!72%:-664<&+, 32+$;* 7:;02:7!:/2GP$+ 5 $(5 A:64+;5 $(PA:%!S2H7:S-.S0 %!S2@!77 /00!D000%! $(5 A:64+;5 5 ; $(, %!S2H7: 44+$; Journal of Islamic Research 2011;22(3) $(, 44+$; ; -664<&+, $() %!S2H7: %O%!72%:-664<&+, 6$ +;5 %!S2H7:S 7 %00 1 -. . 1 "D "D $() %O%!72%:-664<&+, -664<&+, .S0 %!S2@!77 /00!D000%! . %!/2@!77 / %! 2-. :/ %!S2H7: $(PA:%!S2H7:S-.S0 %!S2@!77 /00!D000%! %!S2H7: 44+$; . 00!D !A:6$ $(PA:%!S2H7:S-.S0 %!S2@!77 /00!D000%! \66R"8 %O . 00!D !A:6$ .S0 %!S2@!77 /00!D000%! $(3 7 1 -. 1 "D %!S2H7:44+$; \66R"8 %O . 00!D !A:6$ +;5 %00 %!S2H7:S . 7 %00 1 -. . 1 "D . 00!D !A:6$ %! 1 2-./ :/ "D %!S2H7: +;5 %00 %!S2H7:S 7 %00 1 . 1 . %!/2@!77 %! 2-. -. :/ "D %!S2H7: 7 -. . 1 \66R"8 %O . 00!D !A:6$ 183 ehre birda elçihacca gönderip, oradaki imkân sahibi olup ehre bir elçi gönderip, oradaki imkân sahibi olup gitmeyenlere, cizye vurmak is- da hacca g 152 dedii rivayet cenaze edilmektedir. Ömer ise, “o kii terdim.” dedii rivayet edilmektedir.152 bnterdim.” Ömer ise, “o kiinin, namazınıbn kılmam” 153İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ Mustafa HOCAOĞLU Said b. Cübeyr'den “O kiinin kiinin atete olduu” nakli vardır.ise,Abdullah b. atete oldu demektedir.153 Said b. Cübeyr'den ise, “O demektedir. böyle iken Şenkîti, Ebû Ümâme tarikinde, yalanBurada hebî yak şımınölmütür” insanı ne re154 Mugaffel ise mez “O, Allah'a asilaolarak iddiasında bulun Mugaffel ise “O, Allah'a asi olarak ölmütür” iddiasında bulunmaktadır. lere götürdüğünü göstermesi açısından Zemahcılıkla itham edilen kimsenin olmadığını söyleBurada mezhebî yaklaımın insanı nerelere götürdüünü göste götürdüünü Zemaherî’ye yapılangöstermesi şu eleştiriaçısından yi belirtmek istiyoruz. mektedir.145 Burada mezhebî yaklaımın insanı nerelereşerî’ye yapılan u eletiriyi belirtmek Ze mahşerî (ö.538/1144), sözkonusu koistiyoruz. nusuPP/Zemaherî yapılan belirtmek istiyoruz. (ö.538/1144), söz Q+ &; 2 (ö.538/114 Bütün bu açıklau maeletiriyi lardan son ra Kinânî, İbn Zemaherî ayetinitefsir tefsir ederken, Nebi’den 146 ,nakledilen - R*0 ayetini nakledilen “Ha Hacer’in (ö.852/1448) İbn Derbâs’ın Mev dua’sıNebi’den ,- R* 0 ayetini tefsir ederken, “Hacca gücüederken, yetip deNebi’den gitmeyenler, nak le di len “Hac ca gü cü ye tip de git me yen ler, isnın haşiyesinde, İbnu’l-Cevzî’nin (ö.597/1200) bu ister Yahudi,“Namazı ister Hıristiyan olarak ölsün” rivayetinin, “Nama ister Yahudi, ister Hıristiyan olarak ölsün”ter rivayetinin, bilerek terk eden, kâfirdir.” Yahudi, ister Hıristiyan olarak ölsün” rivayehadisleri delil olarak kullandığını belirttikten sonhadisi gibi taliz-korkutma eklinde anlaılması ti nin, “Na ma zı bilerekbelirtmektedir. terk eden, kâfirAncak dir.” habn disi gerektiin hadisi gibi taliz-korkutma eklinde anlaılması gerektiini ra, mevzu olan bir hadisle nasıl delil getirileceğini bi tağliz-kor kutma şeklin de an laşıledenin ması ge rek- olmadıın Müneyyir, Zemaherî'nin haccı terk mümin 147 be lirt İbn Derbâs’ın rinihaccı göreme - gi Müneyyir, Zemaherî'nin terkdiedenin mümin olmadıını ve ebedi olarak cehennemde mektedir. ese ti ği ni be lirt mek te dir. An cak İbn Mü ney yir, Ze 155 ğimiz için, bu konuda sükût etmekten başka bir şey 155 kalacaına inandıını iddia etmektedir. Böyle yanlı bir yak kalacaına inandıını iddia etmektedir. Böyle yanlı bir yaklaım sergileyenlerin, güvenirmahşerî’nin haccı terk edenin mümin olmadığını yapamayız, ancak İbnu’l-Cevzî’nin (ö.597/1200) lilikebe problemlerinin ortaya çıktıına inanmaktayız. konu ve di ola cehen nem149 de kaolmadıını ladıında cağı na inan dı- Bu 149 lilik problemlerinin ortaya Burak konu çalımamızın olduu tin nakletmektedir. tin olmadıını nakletmektedir. “Mûsiru’l-Garâmi’s-Sâki n”inde, “Kişiyeçıktıına hac farzinanmaktayız. 149 149 149 149 tin olmadıını nakletmektedir. tin olmadıını nakletmektedir. tin olmadıını nakletmektedir. ğı nı bu iddikadarla a etmekyetiniyoruz. tedir.155 Böyletin yan lı bir150yak laşım olmadıını nakletmektedir. için olur da özürsüz terk yetiniyoruz. etmesi” bâb başlığı aliçin ola burak kadarla Bu Hz. konuda sahihHz. olan, bu sözün Ömer'e ait ol Bu konuda en sahih olan, bu sözün Ali enveya 150150 151 151 150 151 ser gibu le lerin, ve nir lilikÖmer'e probaitlem le rinin Ömer'e aityen Bu rivayetBu Bu konuda en sahih bu bu sözün Hz. AliAli veya Hz. Ömer'e aitolmasıdır. olmasıdır. Bu rivayetkonuda en sahih olan, konuda sahih olan, sözün Hz. Aligü veya Hz. olmasıdır. Bu konuda en sahih olan, Bu burivayet sözün tında, Ebû Umâme veolan, Hz. Ali tasözün rikiBu niHz. nak letveya tienği niHz. lerin haricinde hacca gitmeye güç bulup hususunda lerin haricinde hacca gitmeye güç orhususunda taya çıkHz. tıHz. ğına inanmak tabir yız. Bu koda nugitmeyenler çalış ma-gitmeye 148 Sonuç lerin haricinde hacca gitmeye bulup da gitmeyenler Ömer'in, “Ben birlerin haricinde hacca gitmeye güçgüç bulup daha gitmeyenler hususunda Ömer'in, “Ben görlerin dük. İbnu’l-Cevzî’nin (ö.597/1200) dis leri haricinde hacca güçbib lerin haricinde haccaSonuç gitmeye güç bulup da gitmeyenler hususunda Hz. Ömer'in, “Ben ehre bir elçi gönderip, oradaki imkân sahibi olup da hacca gitmeyen birlaelçi mızın dışında olduğu için buehre kadar yegönderip, tiniyo- oradaki imk nakehre letehre mebir sinin, söz konusu rioradaki vayet leimkân rin sıhsahibi hatelçi de rebir gönderip, olup hacca gitmeyenlere, cizyevurmak vurmak is-ehre elçielçi gönderip, oradaki imkân sahibi olup dada hacca gitmeyenlere, bir elçi gönderip, imkâ ehre bir gönderip, oradaki imkân cizye sahibi olup daishacca gitmeyenlere, cizyeoradaki vurmak is 152 terdim.” dedii rivayet edilmektedir. bn Ömer ise, “o edilmektedi kiinin,gelen cen ruz. rivayet terdim.” bu dedii Hacc Hz. brahim (a.s) zamanından yana uygulana 152152Çünkü yucesiterdim.” ni terdim.” yükselt me di ği ni dü şün mek te yiz. 152 dedii rivayet edilmektedir. bn Ömer ise, “o kiinin, cenaze namazını kılmam” rivayet edilmektedir. dedii edilmektedir. bn Ömer kiinin, cenaze namazını kılmam” dedii Haccrivayet Hz. brahim (a.s)terdim.” zamanından bu“oyana uygulana gelen bir ibadettir. Bütün dinlerde rivayet edilmektedir. bn Ömer ise, “oterdim.” kiinin, cenaze namazını kılmam” dediiise, 153 ise, “O kiinin atete olduu” nak demektedir.153 Said b. Cübeyr'den demektedir. karıdademektedir. da ifade153edil 153 diği gibi, Tirmizî’nin (ö.279/892) 153 Said b. Cübeyr'den hacc vardır. Mekkeli mürikler de haccediyorlardı. Allah 153 Said b.Mekkeli Cübeyr'den ise, kiinin atete olduu” nakli vardır. Abdullah Said b. Cübeyr'den is demektedir.haccSaid b. Cübeyr'den ise, “O“O kiinin atete nakli vardır. Abdullah b.b.demektedir. demektedir. Said b.olduu” Cübeyr'den ise, “O kiinin atete olduu” nakli vardır. AbdullahKu b vardır. mürikler de haccediyorlardı. Kur’an’da onların yanlı uygulaSO Mugaffel Allah ise “O, Allah'a asiNUÇ ölmütür” iddiasında bulunmaktad kendisi bu ha di si za yıf ad det mek te dir. Re şit Rı za, olarak Mugaffel ise “O, Allah'a asi olarak ö 154 154 154 Mugaffel Allah'a olarak ölmütür” bulunmaktadır. Mugaffel ise “O, Allah'a asi olarak öl Mugaffel ise ise “O,“O, Allah'a asiasi olarak ölmütür” iddiasında bulunmaktadır. $&3 107!/-!SS27: 4<3$+ iddiasında bulunmaktadır. Mugaffel iseiddiasında “O, Allah'a asi olarak ölmütür” bazı âlim$&3 lerin, hadislerin tariklerinin çok luğun dan Hacc Hz.mezhebî İbra him (a.s) zama nın dan bu ya na uy gu- göstermesi 107!/-!SS27: 4<3$+ insanı nerelere götürdüünü Burada yaklaımın insanı an Burada mezhebî yaklaımın $5; E!O2L.S2 !S2.:S2 !44,,2,) mezhebî yaklaımın insanı ne insanı götürdüünü göstermesi açısından Zemaherî’yeBurada mezhebî insanı götürdüünü göstermesi açısından Zemaherî’ye Burada mezhebî !44,,2,) dola yıBurada de$5; ğe riE!O2L.S2 ni hayaklaımın senyaklaımın li-ğay!S2.:S2 rihi’ yenerelere çınerelere kardık la rını,yaklaımın Burada mezhebî insanı nerelere götürdüünü göstermesi açısından Zemaherî’ye la na ge len bir iba det tir. Bü tün din ler de hacc varyapılan u eletiriyi belirtmek istiyoruz. Zemaherî (ö.538/1144), söz $5$ -!!%:44$&5*:B6,*.!/2! yapılan u eletiriyi belirtmekistiyor istiyo $5$ -!!%:44$&5*:B6,*.!/2!:!4B$+( ular eletiriyi belirtmek yapılan u eletiriyi belirtmek istiyoruz. Zemaherî (ö.538/1144), söz konusu Pler P ;&2(ö.538/1144), ;2 ce yapılan ancak Ukaylî’den (ö.322/933) ve Dâre kutnî’den u eletiriyi belirtmek istiyoruz. Zemaherî (ö.538/1144), söz konusu PP /Q/+ Q&+de yapılan dır. Mek ke li müş rik hac di yor dı. Al lah yapılan u eletiriyi belirtmek istiyoruz. Zemaherî söz konusu P P / Q + & ; 2 $5+ -!!%:44$&,*%-:* * *G@! ,- R*0 ayetini tefsir ederken, “Hacca güc $5+ -!!%:44$&,*%-:* * *G@! 2E.%O.!S2E.%O ayetini tefsir tefsir ederken, ,,Nebi’den -- RR* 0 0 nakledilen * ayetini ederken, -.4(;( (ö.385/995), bu ko nu da sa hih ge len hiç bir ri va ye tin , R * 0 ayetini tefsir ederken, Nebi’den nakledilen “Hacca gücü yetip de gitmeyenler, Kur ’an’ da on la rın yan lış uy gu la ma sı nı dü zelt ,- R*-.4(;( 0 ayetini tefsir ederken, nakledilen gücü yetip de gitmeyenler, tefsir nakledilen “Hacca gücü yetip de gitmeyenler Nebi’den ,- R* 0 ayetini “Hacca isterederken, Yahudi, Nebi’den ister Hıristiyan olarak ölsün” rivayetinin, “Namazı biler $5( E0099.>64244$;& ister Yahudi, ister Hıristiyan olarak olmadıister ğı$5( nıYahudi, nak letister mekHıristiyan tedir.149 olarak ölsün” rivayetinin, ister Yahudi, ister Hıristiyan olarak ö E0099.>64244$;& mek te dir. Ay rı ca Müs lü man lar da Mek ke’ de hacc “Namazı bilerek terk eden, kâfirdir.” ister Yahudi, ister Hıristiyan olarak ölsün” rivayetinin, “Namazı bilerek terk eden, kâfirdir.” ister Yahudi, ister $5& Hıristiyan olarak ölsün” rivayetinin, “Namazı bilerek terk eden, kâfirdir.” %!S2H7:.*66**&& hadisi gibi taliz-korkutma eklinde anlaılması gerektiini eklin belir $5& %!S2H7:.*66**&& 150 hadisi gibi taliz-korkutma edi yor lar dı. An cak Al lah, hac cı Ali İmran su re si hadisi gibi taliz-korkutma eklind Bu kogibi nugibi da en sahih olan,eklinde bu sözün Hz. Ali gerektiini hadisi taliz-korkutma eklinde anlaılması gerektiini belirtmektedir. Ancak bn $55 1:S 1!!? 3CE$ T$&A$C:<CD:67/,+ E:F%SWC" hadisi anlaılması belirtmektedir. Ancak bn hadisi taliz-korkutma eklinde anlaılması gerektiini belirtmektedir. Ancak bn $55 taliz-korkutma 1:S 1!!? 3CE$ Tgibi $&A$C:<CD:67/,+ E:F% SWC"WX># EY"@* U?@ E:F/V T&;2 S Müneyyir, Zemaherî'nin haccı terk edenin mümin olmadıını ve ebe 151 T&;2 [9+ [,- G1A Y&@ S Z? ? % @6 E6 90 97. ayet le farz kıl mış tır. Ayet teMüneyyir, ifa de edi len is titâZemaherî'nin haccı terk haccı terk Müneyyir, Zemaherî'nin veya Hz. Ömer ’e ait ol ma sı dır. Bu ri va yet le rin T&;2Zemaherî'nin [9+ [,- G1A Y&@haccı S Z? ? % @6 E6 90 cehennemde 6 6 Müneyyir, terk edenin mümin olmadıını ve ebedi olarak 61 .087!!!!.00616 155 haccı terk edenin mümin olmadıını ve ebedi olarak cehennemde Müneyyir, 61 Zemaherî'nin edenin olmadıını ebedi olarak Müneyyir, Zemaherî'nin .087!!!!.006166D00B&\E] kalacaına inandıını iddia etmektedir. bircehennemde yaklaım se at lahaccı ilgiliterk her ne kamümin dar azık vekalacaına binekveBöyle şek linyanlı de riharicinkalacaına de hacca inandıını git meye güç bu lup da155 git155 meBöyle yenler ";V['@['^&03[$M,V,/,:M X"_&':Y&<&I,( EY"@/M inandıını iddia etmekte inandıını iddia etmektedir. yanlı bir yaklaımsergileyenlerin, sergileyenlerin, güvenir-kalacaına X"_&':Y&<&I,( EY"@/M>`4EO+1D0 2iddia etmekted 155 kalacaına ";V['@['^&03[$M,V,/,:M inandıını iddia etmektedir. Böyle yanlı bir yaklaım güvenir0 ,,4&&P-.:%@6S0 iddia Böyle yanlı yaklaım sergileyenlerin, güvenir lilik problemlerinin ortaya çıktıına inanmaktayız. konu0 çalım va yetetmektedir. ler olsa0<,6**&$$,%!!2 da tef sirler de bir bu, ca ulaş maBu ya hususunda Hz. Ömer’in, “Ben birkalacaına şehre birinandıını elçi 0 ,,4&&P-.:%@6S0 lilikhac problemlerinin ortaya lilik problemlerinin ortaya çıktıına çıktıın 100 %O9.0 1:S616 inanmaktayız. Bu konu çalımamızın dıında olduu lilik problemlerinin ortaya çıktıına 100 %O9.0 1:S616"D"%!E!:S inanmaktayız. Bu konu çalımamızın dıında olduu lilik problemlerinin ortaya çıktıına ve si leçıktıına herinanmaktayız. şey ola rak de lendi rilmek tedir. Buğer konu çalımamızın dıında olduu lilik ? için .0K10 00% 1+6 gönderip, ora? da.0K10 ki imkân sahibi olup daproblemlerinin hacca git- ortaya buolan kadarla yetiniyoruz. 00% 1+62M!S29$(+344 için bu bu kadarla kadarla yetiniyoruz. için yetiniyoruz. $+ bu kadarla yetiniyoruz. $+ Mü fes sir le rin ifa de et ti ği gi bi Al lah, hac ca gi de meiçin yeniçin le ciz yeyetiniyoruz. vur mak isterdim.”için dedi ği ri va yet bure, kadarla bu kadarla yetiniyoruz. 152 bilmeyi herhangi bir vesile bulacak Sonuç kimseye farz edilmektedir. İbn Ömer ise, “o kişinin, cenaze Sonuç namazını kılmam” demektedir.153 Said Sonuç b. Cübeyrkılmaktadır. Bu,Sonuç ya zenginlikle ya da günümüzde Hacc Hz. (a.s) zamanından yana gelen bir iba Hacc Hz. brahim (a.s) ’den ise, “O Hz. kişinin ateşte oldu ğu” nakli bu varyana dır. Abduğubir giibadettir. bibrahim şoför,Bütün kasap, sağlık perbuso nebrahim li, uygulana din göHacc Hz. (a.s) zamanından zamanında Hacc brahim (a.s) zamanından uygulana ol gelen dinlerde Hz.Mu brahim bu uygulana gelen bir ibadettir. Bütün dinlerde hacc vardır. Mekkeli mürikler de haccediyorlardı. Allah Kur’an’da Hacc Hz. ola brahim zamanından bu yana uygulana gelen bir ibadettir. Bütün dinlerde dulHacc lah b. gaffel(a.s) ise zamanından “O, Allah ’a yana asi rak (a.s) hacc vardır. Mekkeli mürikler rev li si şek lin de gö rev li ola rak git mek le olur. hacc vardır. Mekkeli müriklerde deh hacc vardır. Mekkeli mürikler de haccediyorlardı. Allah Kur’an’da onların yanlı uygula 154 dedır. haccediyorlardı. Allah Kur’an’da yanlı uygulahacctüvardır. mürikler ölmüş r” iddiMekkeli asında bu lunmak ta uygula Ta bii hacc iba deti, Allah ’a ya kın laş ma için ya pı lı deonların haccediyorlardı. Allah Kur’an’da onların yanlı hacc vardır. Mekkeli mürikler $&3 107!/-!SS27: 4<3$+ $&3 107!/-!SS27: 4<3$+ $&3!44,,2,) 107!/-!SS27: 4<3$+ $&3 107!/-!SS27: 4<3$+ $5; E!O2L.S2 !S2.:S2 $5; !S2.:S2 ! yor sa, bu gö rev len dir me ler denE!O2L.S2 ücret alınma ması $&3$5; 107!/-!SS27: 4<3$+ $&3 107!/-!SS27: 4<3$+ E!O2L.S2 !S2.:S2 !44,,2,) $5; E!O2L.S2 !S2.:S2 ! $5$ -!!%:44$&5*:B6,*.!/2!: $5$ -!!%:44$&5*:B6 $5;$5$ E!O2L.S2 !S2.:S2 !44,,2,) ge-!!%:44$&,*%-:* rektiği!44,,2,) kanaatindeyiz. Al lah, bu* şekil de fırsat $5; E!O2L.S2 !S2.:S2 -!!%:44$&5*:B6,*.!/2!:!4B$+( $5$ -!!%:44$&5*:B6 $5+ *G@! $5+ -!!%:44$&,*%-:* Tam adı İbrahim b. Osman olan İbn Derbâs'ın, Telhîsu'l-Mevdua’sı olduğu $5$ -!!%:44$&5*:B6,*.!/2!:!4B$+( $5$ -!!%:44$&5*:B6,*.!/2!:!4B$+( $5+ -!!%:44$&,*%-:* * *G@! 2E.%O.!S2E.%O -.4(;( $5+ -!!%:44$&,*%-:* -.4(;( kaynaklarda zikredilmektedir. Ancak, bu eserin, matbu olup olmadığını bula$5+ -!!%:44$&,*%-:* * *G@! 2E.%O.!S2E.%O -.4(;( -!!%:44$&,*%-:* * *G@! 2E.%O.!S2E.%O $5( E0099.>64244$;& $5(-.4(;( E0099.>64244$;& madık. Kinânî'nin de İbn Hacer'in hangi eserinde$5+ gördüğünü yazmadığından -.4(;( $5( -.4(;( $5( $5& %!S2H7:.*66**&& dolayı İbnE0099.>64244$;& Hacer'in eserlerini taramamıza rağmen bu bilgiye ulaşamadık. $5&E0099.>64244$;& %!S2H7:.*66**&& 147 $5& $5( E0099.>64244$;& 155 %!S2H7:.*66**&& $5( E0099.>64244$;& el-Kinânî, Ebu'l-Hasen, Tenzîhu'ş-şeriati'l-merfua ani'l-ahbâri'ş-şeriati'l%!S2H7:.*66**&& $55 1:Smetni 1!!? 3CE$$5& T$55 $&A$C:<CD:67/,+ E:F% SWC"WX># E Zemahşerî'nin şudur 1:S 1!!? 3CE$T$&A$C: $5& %!S2H7:.*66**&& mevdua, II, 168. T&;2 [9+ [,- G1A Y&@U?@ E:F/V S Z? ? @6 E6 90 6 $55 1:S 1!!?3CE$T$5& $&A$C:<CD:67/,+ E:F% SWC"WX># EY"@* T&;2 S T&;2 [9+ [,- G1A Y&@ S Z? ? % @ %!S2H7:.*66**&& $55% 1:S 1!!? 3CE$ T$&A$C 148 61 .087!!!!.006166 T&;2 [9+Mûsiru'l-garami's-sâkin, [,- G1A Y&@ S Z? ? % @6 E6 90 İbn 6 6 İbnu'l-Cevzî, s. 62. derken, Müneyyir, Ehli Sünnetin, Haccı, olarak edenin, $55 1:S 1!!? 3CE$ T$&A$C:<CD:67/,+ E:F% SWC"WX># EY"@* U?@ E:F/V T&;2 SSWC"WX># EY"@* mücerred T61 &;2 [9+.087!!! [,- G1Aterk Y&@ S Z? ? % $55 1:S 1!!? 3CE$T$&A$C:<CD:67/,+ E:F% U?@ E:F/V T&;2 149 ";V['@['^&03[$M,V,/,:M ";V['@['^&03[$M,V,/,:M X"_&':Y&<&I,( EY"@/M>`4EO+1 61 .087!!!!.006166D00B&\E] Reşit 912. % @6 T&;2Rıza,Tefsiru’l-Kur'ani'l-azîm, [9+ [,- G1A Y&@ S Z? ?IV, E6 90 6 inkârı küfre düşmeyeceğini, ancak söz6 konusu olduğunda, kâfir olacağını 61 .087!! T&;2 [9+ [,- G1A Y&@ S Z? ? % @6 E6 90 6 6 0 ,,4&&P-.:%@6 150 0 ,,4&&P-.:%@6S0 0<,6** ";V['@['^&03[$M,V,/,:M X"_&':Y&<&I,( EY"@/M>`4EO+1D0 2 Suyûti, fi'l-ehâdîsi'l-mevdua, II, 66-67. 61 el-Leâli'l-mesnua .087!!!!.006166D00B&\E] ";V['@['^&03[$M,V,/, düşündüklerini açıkladıktan sonra 61 .087!!!!.006166D00B&\E] 100 %O9.0 100 %O9.0 1:S616"D" 0 ,,4&&P-.:%@6S0 0<,6**&$$,%!!2 151 ";V['@['^&03[$M,V,/,:M X"_&':Y&<&I,( EY"@/M>`4EO+1D0 2 0 ,,4&&P-.:%@6 Kurtubî, Ahkâm, II, 145; Aynî, Umdetu'l-kâri bi şerhi";V['@['^&03[$M,V,/,:M sahîhi buhârî, Dâru’tşeklinde açıkX"_&':Y&<&I,( EY"@/M>`4EO+1D0 ? .0K10 00% ? .0K10 00% 1+62M!S 100 %O9.0 1:S616"D"%!E!:S 0 ,,4&&P-.:%@6S0 0<,6**&$$,%!!2 Turasî, Beyrut, ts., IX, 123. lama yapmaktadır. Keşşâf, I, 448. Kastallânî 0<,6**&$$,%!! de100 %O9.0 İbn Müneyyir'den aynı nakli 0 ,,4&&P-.:%@6S0 $+ $+ ? .0K10 00% 1+62M!S29$(+344 152 100 %O9.0 1:S616"D"%!E!:S ? .0K10 00% Kurtubî, Ahkâm, II, 146; İbn Kesîr, Muhtasaru tefsîri ibn kesir, tahk.: 100 %O9.0 1:S616"D"%!E!:S yapmaktadır. İrşâdu's-sârî, c. 4, s. 116. bunun kar-şısında Ebû Hayyân insaflı $+ ? .0K10 00% 1+62M!S29$(+344 $+ Muhammed Ali es-Sâbûni, Dâru's-Sâbûni, Kâhire, ts., I, ? 303 .0K10 00% 1+62M!S29$(+344 davranarak Zemahşerî'nin düşüncesini, eserinde geçtiği gibi alarak, onun, Sud$+ Hasan Hân, Fethu'l-beyân, I-II, 104. 153 $+ Sıddık dî'nin “masiyet inkârı” yaklaşımını takip ettiğini beyan etmiştir. el-Bahru'l146 154 İbnu'l-Cevzî, Mûsiru'l-garami's-sâkin, s. 44. 184 muhît, en-Nasru'l-Hadisiyye, Riyad, 1329, II, 12. Journal of Islamic Research 2011;22(3) HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ bulanlar için, hacca gitmeyi emretmektedir. Müfessirlerin ve fakihlerin hükümlerine baktığımızda âyetin değerlendirilmesinde ana faktör hadislerdir. İşaret edildiği gibi, nakledilen rivayetler de problemlidir. Fakihler ve müfessirler, bu problemli hadislere dayanarak, hüküm çıkarmaktadırlar. Bu yaklaşım tarzının, bizleri olması/gitmesi gereken sonuca götürmediğini düşünmekteyiz. Bu manada niyabeten hacc konusu, Has’amlı kişinin rivayetine dayandırılmaktadır. Hadislerin şerhlerini ve fıkıhçıların yaklaşımlarını değerlendirdiğimiz zaman, Has’amlı kadın veya erkeğin, Hz. Peygamber’e gelerek annesi veya babası adına vekâleten hacca gidip gidemeyeceğini sorduğu rivayetten, “kadın erkeğe niyabet edebilir”, “vasiyet olmasa bile anababaya niyabet caizdir”, “Hacca gitmeyen kişi, niyabeten başkası adına gidebilir” şeklinde çok farklı konularda hüküm çıkarmaktadırlar. Oysa bu rivayetlerde söz konusu kişiler evlatlarıdır. Ayrıca bu rivayetlerin de yukarıda belirtildiği gibi niyabeten hacc için delil olabilecek bir değere sahip olmadığını düşünmekteyiz. Hacca gitmeyenlerin inkârı ile ilgili varid olan hadisler, yukarıda ifade edildiği gibi problemlidir. İman-küfür gibi önemli bir konuda, bu tür zayıf rivayetlerin delil olamayacağını kabul etmekteyiz. Dolayısıyla, bu tür hadislerin, sadece terğip-terhip nazarında değerlendirilebileceğini düşünmekteyiz. KAYNAKÇA Aynî, Bedreddin, el-Binaye fî şerhi'l-hidâye, Dâru'lFikr, Beyrut 1990. İbn Adî, el-Kâmil, tahk.: Yahya Muhtar Gazzavî, Beyrut 1988. el-Alûsi, Ebu’l-Fadl Şihabuddîn, Ruhu'l-meânî,fî tefsîri'l-kur’âni'l-azîm ve's-sebi'l-mesânî, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut ts. --------, Sahîhu tirmizî bi şerhi ibni'l-arabî, Matbaatu’l-Mısriyye, 1931 --------, Umdetü'l-kârî bi şerhi sahîhi buhârî, Dâru’tTürâsi, Beyrut ts. Beyhaki, Şua'bu'l- iman, tahk.: Muhammed esSaîd, Daru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1990. el-Bikâî, İbrahim, Nazmu'd-dürer fî tenâsübi'l-âyâti ve's-süver, tahk.: Abdurrezzak el-Mehdi, Dâru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1994. Cevad Ali, el-Mufassal fî tarîhi’l-arab kable’l-islam, Dâru’s-sâkî, yrs. 2001 Elbanî, Muhammed, İrvau'l-galîl fî tahrîci ehâdisi menâri's-sebîl, Mektebetü'l-İslamiye, Beyrut 1995. ---------, Silsiletü’l-ehâdisi’d-dâife ve’l-mevdıa, Mektebetü’l-Mearif, Riyad 1988. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Eser Neşriyat, İstanbul-1982. Ebussuud, İrşâdu'l-akli's-selîm ile mezâyâ'lkur’âni'l-kerîm, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut ts. Ebû Hayyan, el-Bahru'l-muhît, Hadisiyye, Riyad 1329. en-Nasru'l- Dârekutnî, Sünen, tahk.: Seyyid Abdullah Haşim, Dâru'l-Mehâsin, Kâhire ts. el-Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ale’s-sahîhayn, tahk.: Mustafa Abdulkadir Atâ, Daru’l-Kütübi’lİlmiye, Beyrut 1990. el-Harrânî, Abdusselam b. Teymiye, el-Müntekâ min ahbâri'l-mustafa, Dâru'l-Ma’rife, Beyrut ts. Journal of Islamic Research 2011;22(3) İbnü’l-Arabî, Ebubekr Muhammed b. Abdillah, Ahkamu'l-kur'an, Dâru'l-Fikr, Beyrut ts. İbnu'l-Cevzî, Zâdu'l-mesîr fî ilmi't-tefsîr, tahk.: Muhammed b. Abdurrahman, Dâru'l-Fikr, 1987. --------, Kitâbu'l-mevduât, tahk.: Abdurrahman Muhammed Osman, Mektebetü's-Selefiye, Suudi Arabistan 1966. --------, Mûsiru'l-garami's-sâkin ile eşrafi'l-emâkin, Dâru'l-Hadis, Kâhire 1995. İbn Hacer el-Askalânî, Fethu'l-bârî bi şerhi sahîhi’lbuhârî, Dâru'l-Ma’rife, Beyrut. --------, el-Metâlibu'l-âliye bi zevâidi'l-mesânidi'ssemâniye, tahk.: Habiburrahman el-A’zamî, Daru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut ts. İbn Hazm, el-Muhallâ, tahk.: Ahmed M. Şakir, Dâru't-Turâsi, Kâhire 1349. İbn Kesîr, Muhtasaru tefsîri ibn kesir, tahk.: Muhammed Ali es-Sâbûni, Dâru's-Sâbûni, Kâhire. İbn Şeddâd, Yusuf b.Rafi’, Delâilu'l-ahkâm min ehâdisi aleyhi's-selâm, Dâru'l-Kuteybe, Dımeşk 1993. Kirmânî, Sahîhi buhârî bi şerhi'l-kirmânî, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut 1981. el-Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Ebibekr, el-Câmi’ li ahkâmi'l-kur'ân, tahk.: İrfan Aşşa, Dâru'l-Fikr, Beyrut 1995. el-Mansurî, Mustafa HOCAOĞLU Mustafa Hasan, el-Muktataf min uyûni't-tefsir, tahk.: M. Ali es-Sâbuni, Dâru'lKalem, Dımeşk 1996. el-Mâverdî, Ebu'l-Hasen, el-Hâvi'l-kebîr (Şerhu Muhtasarı'l-Müzenî), Dâru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1994. ---------, en-Nüket ve'l-uyûn tefsiru'l-mâverdi, Dâru’lKütübi'l-İlmiye, Beyrut ts. er-Razi, Fahruddîn Muhammed b. Ömer, Mefâtîhu’l-gayb, Dâru’l-Kütübi’l-ilmiye, Beyrut, 2000. Reşit Rıza, Tefsîru'l-kur’âni'l-azîm (el-Meşhur bi'tTefsîri'l-Menâr), Dâru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1999. Said b. Mansur, es-Sünen, tahk.: Sa’d b. Abdullah, Dâru's-Semâyi', Riyad 1993. Sehârenfûrî, Halil Ahmed, Bezlü'l-mechûd fî halli ebî dâvud, Dâru'l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut ts. Sıddık Hasan Hân, Fethu'l-beyân fî makâsidi'lkur'ân, Matbaatu'l-Âsime, Kâhire 1965. Şenkîti, Edvâu'l-beyân fî izâhi'l-kur’ani bi'l-kur'an, Dâru'l-Fikr, Beyrut 1995. Şevkânî, Neylü'l-evtâr şerhu münteka'l-ahbâr, Bâbu'l-Halebî, Mısır. --------, Fethu'l-kadîr el-câmi’ beyne fenneyi'rrivâyeti ve'd-dirâye min ilmi't-tefsîr, Dâru'lMa’rife, Beyrut 1997. eş-Şeybânî, Muhammed, Asl, Âlemu'l-Kütüb, Beyrut 1990. Taberî, Camiu'l-beyân an te’vîli âyi'l-kur'ân, tahk.: Mahmud Şâkir, Dâru'l-Meârif, Mısır ts. et-Tirmizî, Muhammed b. Îsa, es-Sünen, tahk.: Ahmed Mahmud Şakir ve diğerleri, Daru İhyai’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut ts. 185 Mustafa HOCAOĞLU 186 HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Journal of Islamic Research 2011;22(3) Mustafa HOCAOĞLU HACCA ISTÂAT, NİYABET VE HACCETMEYENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Uğur, Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1992. Ukaylî, Ebû Ca'fer, Kitâbu'd-duafâi'l-kebîr, tahk.: Kal'acî, Dâru’l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut 1984. Vahidî, el-Vasît fî't-tefsîri'l-kur’âni'l-mecid, tahk.: Ab- 187 dulmevcud, Muhammed Muavvız, Dâru’lKütübi'l-İlmiye, Beyrut 1994. Zeylaî, Nasbu'r-râye li ehâdisi'l-hidâye, Mektebetü'lİslamiye, Riyad 1973. ez-Zemahşerî, Ebu’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer, elKeşşâf an hakâiki't-tenzîl ve uyûni'l-ekâvîl fî vucûhi't-te'vîl, Dâru'l-Fikr, Beyrut ts. --------, Ruûsü'l-mesâil, (mesâili'l-hilâfiyyeti beyne'lhanefiyyeti ve'ş-şâfiîyye), Thk.: Abdullah Nezir Ahmed, Dâru'l-Beşâiru'l-İslâmiye, Beyrut 1987. Zuhaylî, Vehbe, et-Tefsîru'l-munîr fi'l-hakîkati ve'şşerîati ve'l-menhec, Dâru'l-Fikr, Dimeşk 1 991. Journal of Islamic Research 2011;22(3)