Çevresel tarih lensinden Osmanlı tarihine bakmak Mühimme, şikayet ve ahkam defterlerinden yola çıkarak birtakım arazi anlaşmazlıklarının çevresel-ekolojik boyutları hakkında yorumlarda bulunabiliriz. Mesela, 1742-1908 arasının kapsayan ahkam defterlerinde mevcut olan tımar ve vergi tahsili anlaşmazlıklarına dair hükümlerden yola çıkarak arazi kullanımı konusunda ve bu kullanım biçimleriyle bölgeler arasındaki coğrafi farkları da gözönüne alarak köylülük ve çevre arasındaki ilişkileri yeniden kurabiliriz. Ayrıca, bölgeler arasındaki öşür farklılaşmalarından yola çıkarak, kuraklık, sulama, iklim, arazi verimliliği, toprak kalitesi gibi konularda yeni argümanlar geliştirebiliriz. Ayrıca bu kayıtlardan ormandan tarla açma meselelerinden kaynaklanan arazi anlaşmazlıklarına bakarak ormanların kullanım biçimleri hakkında da yorumlarda bulunabiliriz.29 Bu davalarda ayrıca bilirkişilik yapan şahısların görüşlerinden yola çıkarak köylülerin çevre hakkındaki düşüncelerine dair de malumat edinebiliriz. Konudan sapma pahasına da olsa, Osmanlı İmparatorluğu ile komşu devletlerin ilişkilerinden yola çıkarak, sınır bölgelerinde bulunan doğal kaynakların çevresel (ekolojik) tarihini araştırmak, bize devletlerin doğal kaynaklara bakış açılarının diğer veçhelerini gösterecektir. Bunlardan sadece birisine değinmek bile, siyasî ve sosyal tarih çalışmalarında çevresel (ekolojik) tarihin yapabileceği katkıları göstermeye yeter sanırım. Birincisi, Tanzimat’a gelene kadar tersane ormanlarının korunması bir kenara bırakılırsa, en belli başlı korumacılık etkinliği Bosna ve Hersek ormanlarının durumuna ilişkin, Avusturya ve Osmanlı devletleri arasında yaşanan ve 19. yüzyılın başında kısa süreli diplomatik bir krize neden olan olaydır. 1803 ve 1804 yıllarında Bosna sınırındaki ormanlarda gizlenen eşkıya, aralıklarla Avusturya sınırını geçerek köy, kasaba ve zaman zaman da kentlere vur-kaç taktiğiyle saldırılar düzenliyordu. Avusturya, Osmanlı başkentindeki elçisi aracılığıyla birçok kez Osmanlı hükümetine sınırın iki tarafındaki ormanların güvenliğinin sağlanması için topyekûn kesilmesi talebini iletir. Ancak Osmanlı hükümeti, sınır güvenliğinin sağlanacağını ve haydutların ormanlarda saklanmalarına engel olunacağını garanti ederek bu talebi reddeder. Bunun için, sınırdaki kalelerde bulunan muhafızların kullanılacağını ve ormanların güvenliğini sağlamak için gerekli olan ilâmların da bir an önce tamamlanarak gerekli yerlere iletileceğini bildirir. Hatta Avusturya hükümetini bu ormanların kesilmesi talebinden tamamen vazgeçirmek 29 Kuzey Anadolu’da bu tür örnekler için, bkz: Rıza Karagöz, “12 No.lu Sivas Ahkâm Defterine Göre Samsun ve Çevresi (1767-1775),” Samsun Sempozyumu, 2011. 67